Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard. Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard. Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard. Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard. Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard.
Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard. Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard. Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard. Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard. Roberto Mangabeira Ungeris a Brazilian contemporary social theorist, politician, and law professor at Harvard Law School.
He is the Harvard Law School's only South American faculty member. He was associated with the Critical Legal Studies movement for a brief period in the late 1970s and early 1980s, although Unger has set forth his own criticisms of some of the central ideas that emerged out of this movement, in particular the indeterminacy debate in legal theory, which Unger calls the "radicalization of indeterminacy" in his own writings. He also taught Barack Obama while in Harvard.
2. YOL HARİTASI (1/3)
• Devlet ve Devletin Ekonomik İşlevleri
• Ekonomik Güç Sistemleri
• Kapitalizmi Getiren Şartlar
• Kapitalizm (Piyasa Ekonomisi)
• Liberalizm
– Bireycilik
– Özel Mülkiyet
– Piyasa Mekanizması
2
3. YOL HARİTASI (2/3)
• Kapitalist Ekonomide Devletin İşlevi
• Keynes
• Amerikan Hükümeti Müdahalesi (New Deal)
• 1950’lerden sonrası ve 1960’larda Eğitime Bakış
• 1970’ler
• Devlet Müdahalesine Yapılan İtirazlar
• 1990’lar
• Kapitalizme Yapılan Eleştiriler
3
4. YOL HARİTASI (3/3)
• Sosyalizm
• Sosyalist Sistemde Devletin İşlevi
• Günümüzde Sosyalizme Bakış Açısı
• Karma Ekonomi
• Karma Ekonomide Devletin İşlevi
• Neo-Liberalizm
• Ekonomi Eğitim İlişkileri
4
5. Devlet
• Yaklaşık 10.000 yıldır varlığını
koruyan «devlet» toplumdaki
güç ilişkilerini de açıklayan bir
yapıdadır.
5
6. Devletin Ekonomik İşlevleri
• Weber’e göre devlet gücü kendi tekelinde tutarken pazar
(ekonomi) ve devlet (politika) iki farklı güç alanını oluşturur
(Vargas-Hermandes, 2015, 169).
• Devlet toplumun ekonomik etkinliklerine ilişkin tüm kararları
verebilen kurumlaşmış bir güçtür.
• Kaynak kullanımına (üretimin kimler tarafından ve nasıl
yapılacağı, üretilenlerin nasıl dağıtılacağı gibi) konularda
bağımsız karar verme yetkisine sahip tek güç devlettir.
6
7. Devletin Ekonomik İşlevleri (Üstünel, 1971, 72)
• Devletler vatandaşlarının mutluluğunu ve toplumun
ekonomik refahını sağlamak ister.
• Bu amaca hizmet eden dinamik ise ekonomik sistemlerdir.
7
8. Ekonomik Güç Sistemleri
• Bu iktisadi sistemler; hangi mallar, nasıl ve
kimler için üretilecek şeklindeki temel ekonomik
sorulara farklı yollarla cevap bulmaya çalışır.
8
9. Devletin Ekonomik İşlevleri (Üstünel, 1971, 72)
• Bir toplumun ekonomik sisteminin etkinliği toplumun
temel ekonomik sorunlarını başarıyla çözüp çözmediğine
bakılarak anlaşılabilir.
– Bir toplumda işsizlik sorunu varsa, kaynak dağılımı adil
değilse ve ekonomik gelişme söz konusu değilse o
zaman ekonomik sistemin görevlerini yerine
getiremediği söylenebilir.
9
10. Ekonomik Güç Sistemleri
• Piyasa ekonomisine dayanan kapitalist düzen
• Merkezi planlamaya dayanan sosyalist düzen
• Demokratik planlamaya ve sosyal devlet
anlayışına dayanan karma ekonomik düzen
şeklinde gruplandırılabilir (Üstünel, 1971, 72).
10
11. Kapitalizmi Getiren Şartlar (1/3)
• Wallerstein’a göre ideolojik temelleri çok daha eskilere
dayanmasına karşın kapitalizm 11. yy da ortaya çıkmış ve
Sanayi Devrimi ile sistemleşmiştir.
• Pazar ilişkileri yayılma göstermiş ve Avrupa’da gittikçe
karmaşıklaşan bir iş bölümü ortaya çıkmıştır.
• Farklı bölgeler belli tarımsal ürünler üzerinde
uzmanlaşarak, tekelleşmiştir.
• Nitelikli emeğe duyulan ihtiyaç artmıştır (Gökçe, 94).
11
12. Kapitalizmi Getiren Şartlar (2/3)
• Kırsaldan kente göç olgusu ve emeğin metalaşması söz
konusu olmuştur (Biber, 2008, 56).
• Pazar ekonomisinin yeniden canlanması ve işgücünün
işçiler tarafından satılan bir mala dönüşmesi kapitalist
sistemi hazırlamıştır (Gökçe, 94).
12
13. Kapitalizmi Getiren Şartlar (3/3)
• 20. yy sonlarına doğru liberal anlayışın yükselişi ile
kapitalist dönüşüm yaşandı ve devlet anlayışı da değişti.
• Bireycilik trendi bireysel özgürlüğü sağlamak için devletin
kısıtlamaları kaldırması gerektiği görüşünü yaygınlaştırdı.
(Biber, 2008, 56)
13
14. Kapitalizm (Piyasa Ekonomisi)
• Ekonomik kaynakların en rasyonel biçimde kullanılmasını
sağlamayı hedefler ve bireylerin özgürlüğü temel felsefesini
taşır.
• Üç temel felsefeye dayanır;
– Haz-elem felsefesi
– Liberalizm
– Bireycilik (Üstünel, 1971, 73).
14
15. Haz-Elem Felsefesi
• İnsanın elemden uzak duran ve haz almak için uğraşan
bir yapısı olduğu düşünülür,
• Bentham dahil bazı filozoflar bunu savunsa da eksik
kalan bazı noktaları söz konusudur (Üstünel, 1971, 73).
15
16. Liberalizm
• Liberalist felsefeseye göre birey istediği gibi hareket
etmekte, istediği işi yapmakta ve istediği mülkü
edinmekte özgürdür.
• İstediği şekilde çalışan bireyin daha verimli, daha
müreffeh ve daha mutlu olacağına inanılır.
• Daha müreffeh bireylerden de daha müreffeh bir
toplum oluşacağı inancı vardır (Üstünel, 1971, 73).
16
17. Liberalizm
17
• Liberal devlet anlayışında bireycilik, özgürlük, piyasa
ekonomisi ve devletin sınırlı denetimi bulunur. Serbest
rekabet ve serbest fiyat politikası uygulanır.
• Bireysellik ve bireyin özgürlüğü dinsel, düşünsel ve kişisel
seçimlerine yönelik özgürlükler şeklinde Amerikan
Bağımsızlık Bildirgesinde de yerini alır.
• Mevcut monarşik otoriteden ayrılan bu görüşlere
Liberalizm adı verilir.
18. Liberalizm
• Ancak uygulamada bu düşüncenin beklenen sonuçları
vermemesi devletin sisteme müdahalesi ile
sonuçlanmıştır (Üstünel, 1971, 73).
18
19. Bireycilik
• Bireycilik toplumdaki her bireyin kendisi için çalışmasının
aynı zamanda toplum için çalışması olacağı varsayımına
dayanır.
• Bireyin çıkarları ile toplumun çıkarlarının paralel olduğu
düşünülür (Üstünel, 1971, 73).
19
20. Bireycilik
• Amerikan devletinin kurucuları Aydınlanma Devriminden,
özellikle de John Locke’un görüşlerinden etkilenmiştir.
• Bireysel özgürlüklerin savunucusudur.
• Thomas Jefforson’a göre insan özgür doğar ve bireysel,
siyasal ve ekonomik haklarını özgür biçimde kullanmaya
hakkı vardır.
20
22. Bireycilik
• Montesquieu, David Hume ve Locke devletlerin temel
görevinin bireyin refahını sağlamak olduğunu savunurlar.
• Devletin insanların hayatına müdahale etmemesi
gerektiğini öne sürerler.
22
23. Bireycilik
• Özgürce çalışan her bireyin daha üretken ve verimli
olacağı ve daha müreffeh yaşayacağı inancı vardır.
• Daha müreffeh bireylerin de daha müreffeh bir toplumu
oluşturacağı savunulur.
• Toplumdaki her bireyin kendi çıkarı için çalışmasının
toplumun yararına olacağı öngörülür.
• Burada bireylerin ve toplumun yararlarının çatışmayacağı
inancı söz konusudur.
23
24. Kapitalizm
• Kapitalist sistemin savunucuları
– 1) Özel mülkiyet hakkı ve sözleşme yapma
serbestisini
– 2) Piyasa mekanizması ve fiyatlar sistemini kabul
ederler (Üstünel, 1971, 74).
• Kapitalist sistemde malların serbestçe dolaşması söz
konudur (Gökçe, 94).
24
25. Özel Mülkiyet
25
Kapitalizmde bireylerin kendi üretim araçlarına sahip
olmasına ve istediği sözleşmeleri yapmasına, üretim
araçlarını çocuklarına miras bırakabilmesine olanak
tanınır.
'Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ sloganı hakimdir.
26. Piyasa Mekanizması (1/2)
• Adam Smith’in görünmez el metaforu
piyasanın herhangi bir dış etkiye
maruz kalmadan kendi işlevini yerine
getireceği varsayımına dayanır.
• Devletin müdahalesi olmadan doğal
uyumun kurulabileceği inancı vardır.
26
27. Piyasa Mekanizması (2/2)
• Piyasa mekanizmasının iyi çalıştığında fiyat sisteminin
otomatik olarak düzenleneceğine inanılır.
• Piyasa sisteminin işsizlik dahil tüm ekonomik sorunları
sihirli bir el gibi çözeceği varsayılır.
• Tüketicilerin rasyonel kararlar vererek talebi yaratacağı
ve talep mekanizmasının da arz mekanizmasını
düzenleyeceği düşünülür.
• Gelir dağılımının herkesin kendi emeği ve sermayesi
oranında düzenleneceği öngörülür (Biber, 2008, 56).
27
28. Kapitalist Ekonomide Devletin İşlevi
• Bireysel refahı merkeze alan bu anlayışta devletin görevi
piyasa sisteminin çözemeyeceği ulusal güvenlik, adalet ve
diplomasi hizmetlerini sağlamak ile sınırlandırılmaktadır
(Gümüş ve Şişman, 23).
28
30. John M. Keynes’in Görüşleri (1936)
• Temel olarak Karma Ekonomi görüşündedir.
• Refah devleti oluşması için devletin ekonomik büyüme ve
kalkınmada rolü olması gerektiğini savunur.
• Devletten özellikle kriz zamanlarında işsizliği azaltacak ve
piyasayı canlandıracak önlemler alması beklenir.
• Çalışanların sosyal güvencesi olmalıdır ve maliyeti devlet,
işverenler ve çalışanlar arasında bölüştürülmelidir.
30
31. Amerikan Hükümeti Müdahalesi (New Deal)
• Başkan Roosevelt’in işsizlere, fakirlere ve çiftçilere
yaptığı yardımlar ile devlet sisteme müdahalede bulunur.
31
34. 1950’lerden sonrası ve 1960’larda Eğitime Bakış
(Carnoy, Akt. Kurul, 496)
• İnsan Sermayesi Kuramı
• İktisatçılar ülkenin büyüme sürecinde açıklanamayan
katma değerin nedeninin önce teknolojiden
kaynaklandığını (Solo 1957), sonra sermayenin
niteliğindeki gelişme (Denison, 1962) ve insana yapılan
yatırımdan (Schultz,1959) kaynaklanabileceğini
düşünmüşlerdir.
34
35. 1970’ler
• 1970’lerde petrol krizi doğar ve yeni bir ekonomik bakış
açısına ihtiyaç olduğunu düşünülmeye başlanır (Biber,
2008, 57).
35
36. Devlet Müdahalesine Yapılan İtirazlar
• Refah devletini oluşturmak üzere yapılan devlet
müdahalelerinin uygulamada bürokrasiyi güçlendirdiği,
bireylerin refahını yeterince sağlamadığı ve bireysel
özgürlükleri kısıtladığını savunanlar çıkar.
36
38. 1970’ler ve Sonrası
• Şili’de 1973’te Salvador Allende General Pinochet
tarafından devrilir ve Amerika destekli neo-liberal
politikalar uygulanmaya konur.
• Amerika ve İngiltere’de muhafazakar partilerin seçilerek
iktidara gelişi de diğer ülkelere örnek oluşturur (Biber,
2008, 57).
38
39. 1990’lar
• SSCB’nin dağılması da başka bir etkendir.
• 1970’lerden başlayarak tohumları ekilen neo-liberal
politikalar yayılarak, devletin ekonomik düzenleyiciliği
sınırlı bir alanda tutulur.
(Biber, 2008, 57)
39
40. Kapitalizme Yapılan Eleştiriler (1/2)
40
• Kapitalizm gelir dağılımında
adaletsizlik yaratmıştır.
• Herkesin sosyal refaha eşit
düzeyde kavuşmasını
sağlayamamıştır.
• Gücü elinde tutan bürokrasi
baskı ve sindirme yoluna
gitmiştir.
(Işık, 2013, 105-106)
41. Kapitalizme Yapılan Eleştiriler (2/2)
41
• Sosyalizm, kapitalist düzenin adaletsiz gelir dağıtımına
bir tepki olarak doğmuştur.
• Burjuvazi sınıfını ortadan kaldırarak sistemin doğurduğu
sorunları yok etmek ve komünizmi getirmek amacını
taşır.
• Lenin, Sosyalizmde proleter sınıfın egemenliğinde
herkese emeğine göre iş verilerek kaynakların
bölüştürüleceğini savunur.
42. Sosyalizm (Sosyal ve Merkezi Planlama)
42
• Sosyalist düzen toplumun refahını sağlamayı amaçlar.
• Bakış açısı kapital sahibi sınıfın emeği sömürerek
zenginleştiği ve işçi sınıfının çok zor koşullarda
yaşamak zorunda bırakıldığına dayanır.
43. Sosyalizm (Sosyal ve Merkezi Planlama)
43
• Kapitalizmde adaletsiz gelir dağılımları olduğunu ve
işsizlik sorununun çözülemeyeceğini savunur.
• Teknolojinin de yarattığı sosyal sorunların
çözülmesinin kapitalizmle gerçekleşemeyeceğini öne
sürer.
44. Sosyalizm
44
• Marks’ın teoride oluşturduğu Bilimsel Sosyalizm
görüşü Rusya tarafından uygulamaya konur.
• Üretim araçlarının mülkiyeti ve toprak kamuya aittir ve
kolektif mülkiyettir.
45. Sosyalizm
45
• Merkezi planlama yapılır.
• Temel inançları
– 1) Kendi kaderine hakim olma isteği
– 2) Toplumcu düşünce
– 3) Hizmet-refah isteğine dayanır (Işık, 2013, 105-
106).
46. Sosyalizm (Işık, 2013, 105-106)
46
• Sosyalist sistemde toplumun refahının bireyin refahını
doğuracağı varsayılır.
• Ekonomik etkinlikler merkezden planlanarak yürütülür.
• 1917 Rus Devrimi sonrasında çeşitli biçimlerde farklı
ülkelerde de uygulanmıştır.
– Örn; Stalin ve Kruschev dönemi uygulamaları farklıdır.
47. Sosyalizm (Işık, 2013, 105-106)
47
• Kapitalist sınıfın adaletsiz bölüşümüne tepki olarak
doğan sosyalist sistem de adaletsiz bölümünün
varlığını engelleyememiş, herkesin eşit sosyal refah
düzeyine kavuşmasını sağlayamamıştır.
• Gücü elinde tutan bürokrasi baskı ve sindirme
yöntemlerini kullanmıştır.
• 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliğinin dağılması ülkelerin
merkezi planlama yerine piyasa ekonomisine
yönelmesini doğurmuştur.
48. Sosyalist Ekonomide Devletin İşlevi
• Merkezi planlama ile yönetilen ekonomide devlet
sistemin temelini oluşturduğu için toplumun refahının
sağlanması görevi tamamen devletin yükümlülüğüdür
(Gümüş ve Şişman, 2014, 23).
48
49. Günümüzde Sosyalizme Bakış Açısı
• Artık merkezi planlamanın tüketiciler açıcından fayda
maksimizasyonunu getiremediği, üreticiler açısından da
kar maksimizasyonunu doğuramadığı kabullenilmiştir
(Gümüş ve Şişman, 2014, 22).
49
50. Karma Ekonomi
• Karma ekonomi özel mülkiyet hakkı veren, rekabetçi,
demokratik ve sosyal güvenlik hakkı tanıyan bir
ekonomik oluşumdur.
• Hem özel sektörün hem de kamu sektörünün özel
nitelikli mal ve hizmetleri üretmesi söz konusudur.
• Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de
uygulanmaktadır.
(Gümüş ve Şişman, 2014, 22)
50
51. Karma Ekonomide Devletin İşlevi (Gümüş ve Şişman,
2014, 22) (1/3)
• Karma ekonomide devlet piyasa sisteminin başarısız
olduğu alanlarda mal ve hizmet üretmek ve özel
sektörün etkinliklerini düzenleyerek , denetlemek
görevleri bulunur.
51
52. Karma Ekonomide Devletin İşlevi (Gümüş ve
Şişman, 2014, 23) (3/3)
• Öte yandan zaman içinde yaşanan değişimler karma
ekonomide devletin üretimden kademeli olarak
çekilmesini ve piyasayı düzenleme, rekabeti oluşturma,
üretici ve tüketicilerin haklarını koruma rollerine
odaklanmasını doğurmuştur.
52
53. Karma Ekonomide Devletin İşlevi (Gümüş ve
Şişman, 2014, 24) (3/3)
• Devlet, piyasa mekanizmasının karlı bulmadığı için
üretmekten kaçındığı yetim, kimsesiz ve bakıma ihtiyacı
olanları korumak, ülke savunmasını üstlenmek, adaleti
tesis etmek ve temel eğitim sağlamak gibi kamusal
görevleri yerine getirir.
• Rekabetin olmadığı piyasalarda tüketici haklarının
korunmasında görev alır.
53
54. Neo-Liberalizm
54
• Her konuda özgürlük esasına dayanır.
• Kapital, mal ve hizmetler serbestçe dolaşabilir.
• Devlet kontrolü sınırlıdır. «unregulated» pazarın
ekonomik gelişmeyi sağlayacağı savunulur.
• Daha etkin çalışmasını sağlamak üzere bir çok kaynak
özelleştirilir (Martinez ve Garcia, 1996).
Küreselleşme
56. Ekonomi Eğitim İlişkileri (Gümüş ve Şişman, 2014, 22) (1/2)
• Eğitimin dışşallığı onun topluma olan yararıdır. Eğitim;
– Etkin bir demokrasinin ve demokratik kurumların
işleyişine
– Piyasa ve teknik değişikliklere uyumlanılmasına
– Suç oranlarının düşmesine ve ceza giderlerinin
azalmasına
– Dezavantajlı gruplara yapılan sağlık, işsizlik desteği ve
kamu sağlığı maliyetlerinin düşmesine
56
57. Ekonomi Eğitim İlişkileri (Gümüş ve Şişman, 2014, 22) (2/2)
– Sermaye piyasasının kusurlarının azaltılmasına katkıda
bulunur.
– Toplumsal hizmetlerin gönüllü ve sivil toplum örgütleri
yoluyla yürütülmesinde bireyleri ve grupları
bilinçlendirir.
– Çocukların okulda tutulması yoluyla anne ve babaların
işgücüne katkıda bulunmasına olanak verir.
57
Platon devleti yöneticiler, koruyucular ve çalışanlar olarak sınıflandırmıştır ve her sınıfın kendi özellikleri koruyacak biçimde eğitilmesi gerektiğini savunur. Platona göre eğitim, yönetici ve koruyucu yetiştiren bir kurumdur. Platon filozofların da soylular sınıfından çıkabileceğini öne sürerek eğitimin sınıfsal temelini atan ilk düşünür olabileceği öne sürülür (Feyyaz hoca, değişme sürecinde devlet ve eğitim sf 38).
Siyasi güç, ekonomik ve ideolojik güçle karşılıklı olarak sürekli birbirini besler. Bu 3 güç kaynağı birbiriyle sıkı etkileşim içindedir (fayyaz hoca, 42).
Siyasi güce sahip olan devlet varlığını koruyabilmek için güç ve şiddete başvurabilir. Gezi olaylarında ve yakın zamanda Artvin de yaşanan şiddet olaylarına bu açıdan bakılabilir.
Ekonomik olaylar ve etkinlikler, iktisatçılar tarafından geliştirilen doktrinler yardımıyla açıklanabilir.
İktisadi doktrinlere dayanan ekonominin temel sorunlarını çözmeye yönelik uygulamalar ve organizasyonlar bütünlüğüne ekonomik sistemler adı verilir.
Durkheim toplumlarda ekonomik gücün evrimini köleci, feodal, kapitalist ve sosyalist düzen şeklinde sınıflandırır.
(Kapitalizmin başlangıcında devlet, mülkiyetçi monarşi, sanayi devrimi ile meşru monarşi ve cumhuriyet formlarını aldı) (Biber, 2008, 56).
Liberal anlayış ancak piyasaya ve toplıuma yapılacak herhangi bir müdehalenin özgürlükleri kaldırıp sistemi totaliter hale dönüştüreceğini savunur.
The Great Depression (1929-39) was the deepest and longest-lasting economic downturn in the history of the Western industrialized world. In the United States, the Great Depression began soon after the stock market crash of October 1929, which sent Wall Street into a panic and wiped out millions of investors. Over the next several years, consumer spending and investment dropped, causing steep declines in industrial output and rising levels of unemployment as failing companies laid off workers. By 1933, when the Great Depression reached its nadir, some 13 to 15 million Americans were unemployed and nearly half of the country’s banks had failed. Though the relief and reform measures put into place by President Franklin D. Roosevelt helped lessen the worst effects of the Great Depression in the 1930s, the economy would not fully turn around until after 1939, when World War II kicked American industry into high gear.
Keynesian economists often argue that private sector decisions sometimes lead to inefficient macroeconomic outcomes which require active policy responses by the public sector, in particular, monetary policy actions by the central bank and fiscal policy actions by the government, in order to stabilize output over the business cycle.[3] Keynesian economics advocates a mixed economy – predominantly private sector, but with a role for government intervention during recessions. https://en.wikipedia.org/wiki/Keynesian_economics
Keynes, Büyük Depresyon'a çözüm olarak düşük faiz ve devlet yatırımları ile ekonominin canlandırılmasını düşünüyordu. Devlet tarafından yatırım geliri ve sonuç olarak tüketimi arttırmakta, bunun sonucunda daha fazla üretim ve yatırım sağlanmakta ve bunların sonucu tüketim tekrar artmaktadır. İlk ekonomi canlandırma yatırımı bir olaylar dizisini tetiklemekte ve sonrasında yapılan yatırımın çok daha katı ekonomik etkinlik sağlamaktadır.[2]
Keynesyen bazı iktisatçılar özellikle Keynes'in uluslararası koordinasyona, uluslararası ekonomik kurumların gerekliliğine ve ekonomik kuvvetlerin nasıl savaşa veya barışa yol açabildiğine verdiği önemi vurgulamışlardır
Schultz eğitim harcamalarının tüketim değil yatırım olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunur.
The first experiment in applied neoliberal theory began on September 11th 1973 in Chile, when a US backed military coup resulted in the death of social-democratic leader Salvador Allende and his replacement with the brutal military dictator General Pinochet (Margaret Thatcher's friend and idol). Thousands of people were murdered by the Pinochet regime for political reasons and tens of thousands more were tortured as Pinochet and the "Chicago boys" set about implementing neoliberal economic reforms and brutally suppressing anyone that stood in their way. The US financially doped the Chilean economy in order to create the impression that these rabid-right wing reforms were successful. After the "success" of the Chilean neoliberal experiment, the instillation and economic support of right-wing military dictatorships to impose neoliberal economic reforms became unofficial US foreign policy.http://anotherangryvoice.blogspot.com.tr/2012/09/what-is-neoliberalism-explained.html
The first of the democratically elected neoliberals were Margaret Thatcher in the UK and Ronald Reagan in the US. They both set about introducing ideologically driven neoliberal reforms, such as the complete withdrawal of capital controls by Tory Chancellor Geoffrey Howe and the deregulation of the US financial markets that led to vast corruption scandals like Enron and the global financial sector insolvency crisis of 2007-08.
Bugün Rus Cumhuriyetlerinde hırsızlık kapitalizminin (robber Capitalism) yasal kapitalizme (legitimate cap.) dönmesi ve yolsuzluk ve hırsızlık dönemi (Cillufo ve Johnson, 1997, 58)
Bugün Rus Cumhuriyetlerinde hırsızlık kapitalizminin (robber Capitalism) yasal kapitalizme (legitimate cap.) dönmesi ve yolsuzluk ve hırsızlık dönemi (Cillufo ve Johnson, 1997, 58)
Devletin fonksiyonları zamanla değişebilir ve devlet daha önce yaptığı bir çok görevi özel sektöre devredebilir.
Öte yandan devlet görevlerini her zaman etkinlikle yerine getiremeyebilir. Piyasa gibi kamu sektörü de başarısız olabilir. Sosyal karar alma mekanizmalarının etkili çalışmaması, toplum adına karar vermek üzere atanmış bürokratların aşırı para harcama arzusu, mali disiplinin sağlanamaması gibi durumlar kaynak bölüşümünde sorunlar yaratabilir (Gümüş ve şişman, 24).
Chigaco School, the Austrian School, the Mont Pélérin Society (Davidson 2004/05:209) and the writings of Milton Friedman, Fredrich von Hayek, and James Buchanan (Henig 1989/90:653, 656).
Tarif ve kotalar kaldırılır. Belli şirketlere vergi muafiyetleri verilebilir.
Özelleştirilen su kaynakları, elektirik, maden vs. halka daha pahalı olarak dönebilir ve zenginliğin belirli bir grup elinde toplanması söz konusu olabilir.
Nüfus artışı, salgın hastalıklar, savaşlar, eşitsizlikler, uyuşturucu kullanımı, kentlere yığılma, doğal kaynakların azalması veya tükenmesi, bazı canlı türlerinin soylarının tükenmesi, kutuplardaki buzların erimesi ve hava kirliliği gibi çevresel felaketler bugün dünyamızın durumunu yansıtmaktadır (Değişme sürecinde devlet ve eğitim sf 91).