SlideShare a Scribd company logo
1 of 108
Download to read offline
ENERJİSİNİ
ARAYAN
TÜRKİYE
EnerjisiniArayanTürkiyeMimarveMühendisOcak-Şubat2014Sayı:75
ENERJİ BAĞIMLI BİNALAR,
DİKEY ŞEHİRLEŞME VE ULUSAL
GÜVENLİĞİMİZ
Avrupa Perakande Pazarında
Doğal Gaz Fiyatları
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU ve ENERJİ
PİYASALARINA BAKIŞ
Şehirlerimiz hızlı bir şekilde
değişmekte, büyümekte ve enerji
ihtiyacımız sürekli artmaktadır...
Doğal gaz fiyatlarını ülkeler bazında
karşılaştırmak, birçok parametrenin
fiyatlar üzerinde etkisi olduğundan...
Düzenleme kültürü çoğunluk itibariyle
2000’li yıllarda ülke gündemlerine girmiş
olup, kamu otoriteleri arasında...
Sayı: 75 Ocak - Şubat 2014
75
Enerji ve Türkiye’nin Enerji
Politikaları başlığı altında
hazırladığımız 2014 yılının
ilk sayısı olan Mimar
ve Mühendis Dergisi ile
sizlerle dopdolu bir içerik
ile tekrar birlikteyiz. Ocak
ve Şubat aylarını kapsayan
dergimizin 75. sayısını
çıkarmanın da haklı
gururunu yaşamaktayız.
Dergimiz içerisinde yer alan
dosya bölümümüz için bu
sayıda “Enerji ve Türkiye’nin
Enerji Politikaları”
konusunu seçtik. Gerçekten
de dünyada her ülke için git
gide daha değerli hale gelen,
özellikle Batılı ülkelerin
bu güce sahip olmak için
çekinmeden savaşlar
başlattığı enerji, son derece
hassas ve dikkat verilmesi
gereken bir konu.
Evet, şu bir gerçek ki
ülkemizde yeteri kadar
doğal gaz veya petrol
rezervi yok ama ülkemizin
bir avantajı var; o da her
zaman bahsedilen stratejik
konumu. Türkiye’nin
stratejik geçiş yolları ile
birçok önemli ekonomik
ve siyasi coğrafyanın
merkezinde yer alması,
enerji güvenliği hususunda
nasıl bir politika izleyeceği
merakını uyandırmaktadır.
Çünkü Türkiye’nin komşu
bölgeleri olan Orta Doğu,
Rusya, Avrupa ve Orta
Asya devletleri yeryüzünde
ispatlanmış doğal gaz ve
petrol rezervlerinin yüzde
73’ünü oluşturmaktadır. Bu
açıdan değerlendirildiğinde,
sözü edilen bölgeler
Türkiye’nin yanı başında
yer almaktadır. Bahsi geçen
coğrafyadan Avrupa’ya
doğru yerleştirilecek
boru hatları için en
güvenli güzergah Türkiye
toprakları olarak ön
plana çıkmaktadır.
Dünya genelinde,
özellikle Avrupa’da enerji
ihtiyacının hızla artması
gözlerin Kafkas ve Orta
Asya enerji kaynaklarına
yönelmesine neden
olmuştur. Biz de buradan
yola çıkarak bu konuyla
ilgili olarak ülkemizin önde
gelen iş adamlarından,
yöneticilerinden,
üniversitedeki
hocalarımızdan maksimum
düzeyde faydalanarak kimi
zaman onlardan yazılar
aldık kimi zamansa onlarla
söyleşiler yapma şansı
yakaladık.
Tabi ki dergimizde her
sayımızda olduğu gibi
kültür sanat bölümümüzü
oluşturan sinema, kitaplık
ve gezi sayfalarıyla
eğlenceli hale getirirken
şehirlerimiz ve onların
yönetimi üzerine değerli
yazılar koymayı da ihmal
etmedik.
İyi okumalar dileklerimle
EDitörden…
Türkiye’nin komşu bölgeleri olan Orta
Doğu, Rusya, Avrupa ve Orta Asya
devletleri yeryüzünde ispatlanmış
doğal gaz ve petrol rezervlerinin yüzde
73’ünü oluşturmaktadır. Bu açıdan
değerlendirildiğinde, sözü edilen bölgeler
Türkiye’nin yanı başında yer almaktadır.
Bahsi geçen coğrafyadan Avrupa’ya
doğru yerleştirilecek boru hatları için
en güvenli güzergah Türkiye toprakları
olarak ön plana çıkmaktadır.
enerJiSini
ArAyAn
Türkiye
enerJisiniArAyAnTürkiyeMimarveMühendisOcak-Şubat2014Sayı:75
ENERJİ BAĞIMLI BİNALAR,
DİKEY ŞEHİRLEŞME VE ULUSAL
GÜVENLİĞİMİZ
AVRUpA pERAKANDE pAZARINDA
DoĞAL GAZ FIYAtLARI
ENERJİ pİYASASI DÜZENLEME
KURUMU ve ENERJİ
pİYASALARINA BAKIŞ
Şehirlerimiz hızlı bir şekilde
değişmekte, büyümekte ve enerji
ihtiyacımız sürekli artmaktadır...
Doğal gaz fiyatlarını ülkeler bazında
karşılaştırmak, birçok parametrenin
fiyatlar üzerinde etkisi olduğundan...
Düzenleme kültürü çoğunluk itibariyle
2000’li yıllarda ülke gündemlerine girmiş
olup, kamu otoriteleri arasında...
Sayı: 75 Ocak - Şubat 2014
75
İmtiyaz Sahibi
Mimar ve Mühendisler Grubu adına Genel Başkan
Murat Özdemir
Sorumlu Yazı İşlerİ Müdürü
Murat Alpay
muratalpay@mmg.org.tr
Yayın Kurulu
Mahmut Çelik, Osman Şahbaz,
Ali Reyhan Esen, Ali Osman Öncel, Yavuz Sarı,
Mehmet Kürşat Çapar
Bu Sayıya Katkıda Bulunanlar
Doç. Dr. Erdal Osmanlıoğlu
Şehmus Yıldırım
Yayın Danışma Kurulu
Avni Çebi, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. İlhan Kocaarslan
Prof. Dr. Nizamettin Aydın, Prof. Dr. Zeki Çizmecioğlu,
Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür, Mehmet Osmanlıoğlu
Yrd. Doç. Dr. Yalçın Boztoprak, Fatih Dönmez,
Yrd. Doc. Dr. İbrahim Güneş, Yakup Güler
İletİşİm Adresİ
Kuştepe Biracılar Sok. No: 7 Mecidiyeköy/İstanbul
Tel: 212 217 51 00
Fax: 212 217 22 63
Web: www.mmg.org.tr
E-posta: mmg@mmg.org.tr
Yayın Koordİnatörü
İsmail Şaşmaz
ismail.sasmaz@abemedya.com
Edİtör
Fatih Göksu
Görsel Yönetmen
Ersan Topuz
Reklam
Serdar Erikci
serdar.erikci@abemedya.com
Eski Osmanlı Sok. Cansun Apt. 5/7
Mecidiyeköy/İstanbul
Tel: 212 273 27 50
Fax: 212 273 27 51
Web: www.abemedya.com
Basım
Bilnet Matbaacılık
444 44 03
Yayın Türü
İki ayda bir yayınlanır.
Yerel Süreli Yayın
Ücretsizdir
Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu sahiplerine aittir.
Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
ABEMEDYA
Mimar ve
Mühendis
75KAPAK26
TÜRKİYE'NİN ENERJİ POLİTİKALARI SON 10 YILDA TÜRKİYE’NİN ENERJİ
TALEBİ YÜZDE 42’YE YAKIN BİR ORANDA BÜYÜMESİNE KARŞILIK, ARTAN ENERJİ
FİYATLARI NEDENİYLE TÜRKİYE’NİN, ENERJİ KAYNAKLARI İTHALATI İÇİN ÖDEDİĞİ
PARA YÜZDE 548,9 ARTTI. 2001’DE 8,3 MİLYAR DOLAR OLAN TÜRKİYE’NİN ENERJİ
İTHALATI, 2011’DE 54,1 MİLYAR DOLARI BULDU. ENERJİ KONUSUNDA BU DENLİ DIŞA
BAĞIMLIYKEN, BU RAKAMLARA AŞAĞI ÇEKMENİN BİR YOLUR VAR MI?
İçindekiler
BİZDEN HABERLER
KISA KISA
MAKALE
6
32	TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAĞI 	
	OLARAK DOĞALGAZIN GEÇMİŞİ 	
	 VE GELECEĞİ BÜLENTŞENENERJİ	
	 KOMİsYONuBAŞKANI
36	ENERJİ YATIRIMLARINDA YERLİ 	
	ÜRETİCİNİN ROLÜ
	 HİLMİBAŞTÜRKTEMsANYöNETİM	
	 KuRuLuBAŞKANI
40	 HAMMADDE OLARAK uRANYuM 	
	 VE TÜRKİYE uRANYuM POTANsİ	
	 YELİ DOÇ.DR.ABDuLKERİM
	 YöRÜKOĞLuMMGGENELMÜDÜR	
	 YARDIMCIsI
42	TÜRKİYE’NİN ELEKTRİK VE
	 PİYAsAsININ sERÜVENİ
	 RAMAZANENsARELEKTRİK
	 MÜHENDİsİ
44	ENERJİ BAĞIMLI
	 BİNALAR, DİKEY ŞEHİRLEŞME VE 	
	 uLusAL GÜVENLİĞİMİZ AVNİÇEBİ	
	 ELEKTRİKYÜKsEKMÜHENDİsİ
48	 GÜNEŞİ YAKALAMAK DOÇ.DR.AH	
	 METERDALOsMANLIOĞLuMMG	
	 YöNETİMKuRuLuÜYEsİ
52	AVRUPA PERAKANDE PAZARINDA 	
	DOğAL GAZ FİYATLARI GILLEs	
	 GuEGANİZGAZGENELMÜDÜRÜ
54	ENERJİ PİYasAsI DÜZENLEME 	
	 KuRuMu VE ENERJİ
	 PİYAsALARINA BAKIŞ
	 FATİHDöNMEZEPDKKuRuLÜYEsİ
60	TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA
	 HİDROLİK ENERJİ POTANsİYELİ
	 DOÇ.DR.Z.FuATTOPRAKDİCLE	
	 ÜNİVERsİTEsİİNŞAAT
	 MÜHENDİsLİĞİBöLÜMÜ
66	 PROF.DR.ABDURRAHMANSATMAN:	
	 “ENERJİ POLİTİKASI
	 YENİLENMELİ, TEŞVİKLER
	ARTMALI”
70	RÜZGÂR TÜRBİNİ
	TEKNOLOJİLERİ VE LİSANSsIZ 	
	ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİ 	
	 YRD.DOÇ.DR.HÜsEYINÇALIK	
	 İsTANBuLÜNİVERsİTEsİ
	 TEKNİKBİLİMLERMEsLEK
	 YÜKsEKOKuLu
76	ATIKLARDAN ENERJİ ÜRETİMİ
	 PROF.DR.FATMAARsLANİTÜ	
	 MADENFAKÜLTEsİDEKANI
80	 PROF. DR. ORHAN KURAL:
	 “KENDİ KAYNAKLARIMIZı
	TANIMALI, KENDİ ŞARTLARIMIZA 	
	 GÖRE SİSTEM KURMALIYIZ.”
84	NÜKLEER ENERJİDE YENİ ROTA
	 DOÇ.DR.AHMETERDALOsMANLI	
	 OĞLuMMGYöNETİMKuRuLuÜYEsİ
88	 BORLU-SODA ÜRETİM
	 ÇALIŞMALARI
	 DR.ORHANYILMAZ
ÇİZGİLERİN İFADE ETTİĞİ
BİLİNÇ PARADİGMALARI: HARİTALAR
YunusEmreTozal
SATIN ALINABİLEN İTİBAR
92
96
98 “YEREL YÖNETİMLER
ÖTEKİLEŞTİRMEDEN
KADEMEKŞİ
2014 yılının bu ilk sayısında öncelikle herkese
hayırlı, huzurlu ve enerji dolu bir yıl diliyorum.
Yeni yılın bu ilk sayısını, insanlığın temel
ihtiyaçlarını karşılamada, gelişmişlik seviyesini
muhafaza edip arttırmada mutlak gereksinim
duyduğu "enerji" konusuna ayırdık. İnsanlığın
gerek nüfus artışı, gerekse sanayileşme ile
artan enerji talebi neticesinde enerjiye sürekli
gereksinim duyması ve kullanılan enerji
kaynaklarının hem sınırlı olması hem de
üretilebildiği yer ile ihtiyaç duyulan yerlerinin
farklı oluşu, enerji kaynaklarının çeşitlilik,
erişilebilirlik ve sürdürülebilirliğini önemli
hale getirmektedir. Tüm dünya için önemli
olan enerji kaynaklarına erişim, yeterli enerji
kaynaklarına sahip olmayan ülkemiz için daha
da kritik bir öneme sahiptir.
Türkiye için konu, sanayi devrimi ile birlikte
dünyadaki gelişmelere ayak uyduramayan
kötü yönetimlerimizin neden olduğu geri
kalmışlığımızdan çıkış için, bir nevi seferberlik
havası içinde daha fazla çalışma ve üretme
gerekliliğimizden daha fazla önem arz
etmektedir. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı
kapatabilmemiz için hızlanmamız lazım ki, hız
da beraberinde enerji ihtiyacını getirmektedir.
Türkiye birincil enerji kaynakları açısından
zengin bir ülke olmadığından enerji ithal eden
bir ülke durumundadır. Bu nedenle hedeflerine
ulaşmak için ihtiyaç duyduğu ve duyacağı
enerjiyi, her türlü gelişmiş teknolojik imkanları
kullanarak temin etmek durumundadır.
Nükleer enerjiyi de bu kapsamda
değerlendiriyoruz. Ülkemiz halihazırda halen
kontrolü kendinde olmayan, eski teknoloji ile
çalışan doğumuzda Ermenistan, batımızda
Bulgaristan ve kuzeyimizde Ukrayna’daki
nükleer santraller nedeniyle zaten nükleer
risk altındadır. Son teknoloji ile kontrolü
elden bırakmadan yaptıracağımız nükleer
santrallerden ziyade ve önce, asıl çevremizdeki
bu santrallerin nükleer tehdidi altında
bulunmaktayız. Geç kaldığımız bu nükleer
enerji yatırımlarını yaparken, santralleri
kuran ülkelerden gerek teknoloji transferini
gerekse insan kaynağı yetiştirilmesi konusunu
önceliklerimiz arasında değerlendirmeliyiz.
Bu arada göz önünde bulundurmamız
gereken bir başka husus da nükleer enerji
teknolojisinin, enerji açısından geleceğin
teknolojisi olmayıp aslında güncel bir
teknoloji olduğu gerçeğidir. Enerji alanında
geleceğin teknolojisi, başta güneş olmak üzere
yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Yenilenebilir
enerji kaynakları olarak değerlendirilen
güneş, rüzgar, jeotermal, dalga gibi tüm
enerji kaynaklarının geliştirilmesi hususunda
gerekli Ar-Ge çalışmaları teşvik edilerek
desteklenmelidir.
Enerji ihtiyacımızı gidermek için
başvuracağımız bütün yöntemlerde doğal
hayatın ve çevrenin korunması da önemle
gözetilmelidir. Kısa vadeli menfaatler için
yüzyıllardır oluşa gelen ekolojik dengeleri ve
doğal formasyonları ve doğal hayatı tahrip
yoluna gitmek uzun vadede çok daha zararlı
etkilere neden olabilecektir.
Aslında Türkiye’nin bütün bu bahsedilen
ve bilinen enerji kaynaklarından başka,
daha az masraf ederek elde edeceği, çevreye
tamamen zararsız hatta bilakis faydası
olan bir enerji kaynağı daha var ki onun
da üzerinde de önemle durulmalıdır. O da
enerji tasarrufudur. Bu konuda bizim oldukça
geniş bir marjımız bulunmaktadır. Zaten
kıt olan enerji kaynaklarımızın bilinçsizce
tüketilmesi hem aile hem de ülke bütçesini
olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle enerjinin
verimli kullanılmasını ve enerji tasarrufunu,
bir enerji kaynağı olarak değerlendirmek
durumundayız. Türkiye ekonomisinin en
büyük sorunlarından olan cari açıkta en fazla
payı enerjinin aldığını görüyoruz. Öyle ki,
yıllık enerji ithalatımız yaklaşık cari açığımız
kadardır. Enerjinin verimli kullanılması
ile yerel enerji kaynaklarının geliştirilmesi
doğrudan enerji ithalatımıza ve cari açığımızın
azalmasına etki edecektir. Elektrik işleri etüt
idaresinin yaptığı bir çalışmaya göre bina
sektöründe yüzde 30, sanayi sektöründe yüzde
20 ve Ulaşım sektöründe yüzde 15 tasarruf
etme imkanımız vardır. Yapılan hesaplamalar,
Türkiye’de her yıl 15 Milyarlık enerji tasarrufu
sağlanabileceğini, yani her yıl iki Keban barajı
yapacak bir kaynağı tasarruf edebileceğimizi
göstermektedir. Enerjiyi her halükarda sarf
edeceğiz. Bunu verimli sarf ettiğimizde
"tasarruf", verimsiz sarf ettiğimizde ise "israf"
etmiş olacağız. Gerek evsel kullanımımızda
gerekse sanayi kullanımında enerjinin verimli
kullanımı için gerekli iyileştirme ve yatırımlar
da yapılmalıdır.
Bu arada sadece maddi enerji kaynaklarımızı
değil manevi enerji kaynaklarımızı da verimli
kullanmalıyız. Ülkemizin gelişme adına ivme
kazandığı, birlik ve beraberlik içinde daha fazla
çalışarak, üreterek ve paylaşarak dayanışma
içerisinde olması gereken bir süreçte,
enerjimizi hiç olmaması gereken yerlerde
harcamanın da herkesin üzerinde bir vebal
olduğunu bu vesile ile hatırlatmak isterim.
Ülkemizin ve milletimizin daha iyi günlere
kavuşması adına tüm enerji kaynaklarımızı
geliştirirken, enerjimizi birbirimize karşı değil,
ortak sorunlarımıza karşı verimli bir şekilde
kullanmamız duasıyla,
Murat ÖZDEMİR
Türkiye için konu,
sanayi devrimi ile
birlikte dünyadaki
gelişmelere ayak
uyduramayan kötü
yönetimlerimizin
neden olduğu geri
kalmışlığımızdan çıkış
için, bir nevi seferberlik
havası içinde daha
fazla çalışma ve üretme
gerekliliğimizden
daha fazla önem arz
etmektedir. Gelişmiş
ülkelerle aramızdaki
farkı kapatabilmemiz
için hızlanmamız lazım
ki, hız da beraberinde
enerji ihtiyacını
getirmektedir.
enerji kaynaklarına erişim, ÜLKEMİZ İÇİN
KRİTİK BİR ÖNEME sahipTİR
KISA... KISA...
Mimar ve Mühendis6
Karayolları Genel Müdürlüğü gözeti-
minde Yap-İşlet-Devret modeliyle ya-
pımı devam eden Gebze - Orhangazi - İz-
mir Otoyolu’nun İzmit Körfez Geçiş Köprü
İnşaatına MMG Heyeti tarafından Teknik
Gezi düzenlendi. Mimar ve Mühendisler
Grubu Genel Başkanı Murat Özdemir,
Ulaşım Komisyonu Başkanı Murat Seven,
MMG Bursa Şube Başkanı Ali Yılmaz ve
üyelerin katılımı ile gerçekleştirilen teknik
gezide heyete Karayolları Genel Müdürlü-
ğü Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Mü-
dürlüğü adına Proje Başmühendisi Yüksek
İnşaat Mühendisi Erdoğan Dedeoğlu eşlik
etti. Kocaeli’nin Dilovası Beldesi’ndeki
şantiyesinde gerçekleştirilen inceleme
gezisi öncesi çalışmalar hakkında MMG
Heyetine bilgiler veren Erdoğan Dedeoğ-
lu, proje kapsamında 1 Asma Köprü, 37
Viyadük, 187 Alt Geçit, 66 Üst Geçit, 84
Köprü, 727 Menfez, 3 Tünel, 26 Kavşak,
16 Servis Alanı ve 10 adet Bakım İşletme
Tesisinin yapılacağını belirti. Dedeoğlu,
proje tamamlandığında yapımı devam
eden Asmalı köprünün, daha önce Körfez
etrafında dolaşılarak 1 saat 20 dakikada
alınan 90 km mesafenin, 6 dakika ve 2682
metreye düşeceğini ifade etti.
MMG Ankara Şubesi olarak yapı-
mı süren ve Tandoğan-Keçiören
arasındaki mesafeyi kapsayan metro
inşaatına bir teknik gezi düzenledik. Geziye
MMG Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyemiz
T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı Alt Yapı Demiryolu ve Daire Bşk.
Kazım Özgür, MMG Ankara Şube Yönetim
Kurulu Üyemiz Ümit Keser, MMG Ankara
Şube Üyemiz TCDD Yolcu Dairesi Bşk.. Ha-
lim Özgümüş’ün yanı sıra, üniversitelerin
farklı bölümlerinden öğrenci arkadaşlar da
katıldı. Tandoğan-Keçiören arasında 10.582
metre hat ve 11 istasyon olarak projelen-
dirilen hattın tamamlanma süresi 850 gün
olarak saptanmış.
Mimar ve Mühendisler Grubu Yönetimi, İs-
tanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muam-
mer Yıldız'ı makamında ziyaret etti. Milli Eğitim
Müdürlüğü'nün İstanbul Erkek Lisesi'nde bulunan
yerinde yapılan ziyarette, MMG'nin iki ayda bir
çıkarttığı Mimar ve Mühendis Dergisi ve içeriği
anlatıldı. İstanbul Kalkınma Ajansı tarafınca
desteklenen Afetlere Hazırlık, Çocuklar ve Gençler
hususlarındaki projelerde işbirliği yapılabileceği
ifade edilen toplantı iyi niyet temennileri ile
sonuçlandırıldı.
İZMİT KÖRFEZ KÖPRÜ
İNŞAATINA TEKNİK GEZİ DÜZENLEDİK
ANKARA METROSU’NA
TEKNİK GEZİ DÜZENLEDİKMMG YÖNETİMİNDEN
İL MİLLİ EĞİTİM
MÜDÜRÜNE ZİYARET
Mimar ve Mühendisler Grubu Yönetimi, İs-
tanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus
Söylet’i makamında ziyaret etti. Gerçekleştirilen
ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren
Prof. Dr. Yunus Söylet, Mimar ve Mühendisler
Grubu’nun çalışmaları ve etkinliklerinden haber-
dar olmasına rağmen yakından tanıma fırsatı
bulamadığını söyledi. Ziyaret vasıtası ile yakından
tanıma fırsatı bulduğu MMG Yönetimine başarılar
dileyen Prof. Dr. Yunus Söylet, İstanbul Üniver-
sitesi olarak ortak çalışmalar gerçekleştirmek
istediklerini ifade etti. MMG Genel Başkanı Murat
Özdemir de MMG’nin geçmişinden ve gerçekleştir-
dikleri çalışmalar hakkında bilgi vererek, İstanbul
Üniversitesi ile ortak etkinlikler yaparak faydalı
işlere imza atmak istediklerini söyledi.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ’Nİ
ZİYARET ETTİK
Ocak - Şubat 2014 7
KISA... KISA...
Mimar ve Mühendis8
Mimar ve Mühendisler Grubu Yöne-
tim Kurulu Başkanı Murat Özdemir,
Başkan Yardımcısı Mahmut Çelik, Yönetim
Kurulu Üyeleri Mesut Uğur, Prof. Dr. Ah-
met Erdal Osmanlıoğlu, Prof. Dr. Ali Osman
Öncel ve Genel Sekreter Murat Alpay, Yıldız
Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr İsmail
Yüksek’i makamında ziyaret etti.
Prof. Dr İsmail Yüksek, MMG üyesi olarak
gerçekleştirilen etkinlikleri ve faaliyet-
leri yakından takip ettiğini ve başarılı
çalışmaların yeni dönemde de devam
edeceğine inandığını söyleyerek başarılar
diledi. Üniversite olarak MMG tarafından
gerçekleştirilecek olan etkinliklere destek
vermeye hazır olduklarını ifade eden Prof.
Dr İsmail Yüksek, ortak etkinliklere imza
atmaktan mutluluk duyacağını belirtti.
MMG Genel başkanı Murat Özdemir de
Prof. Dr İsmail Yüksek’e gösterdiği yakınlık
ve destekten dolayı teşekkür ederek
gerçekleştirmeyi düşündükleri çalışmalar
hakkında bilgi verdi. Periyodik olarak
çıkarılan ‘’Mimar ve Mühendis’’ dergi-
sinin son sayısında Ar-Ge ve İnovasyon
konusunu işlediklerini belirten Murat
Özdemir, ocak ayı içinde Ar-Ge ve İnovas-
yon konusunu kapsayan bir sempozyumu
YTÜ desteği ile ortak gerçekleştirmek
istediklerini kaydetti. Özdemir, ilkbahar
döneminde Balkanlar’da düzenlemek
istedikleri sempozyum çalışmaları için de
destek istedi. Prof. Dr İsmail Yüksek ocak
ayı içinde gerçekleştirilmek istenen Ar-Ge
ve İnovasyon konulu sempozyumu üniver-
site bünyesinde MMG ile ortak gerçekleş-
tirmenin kendilerini memnun edeceğini
belirterek Balkanlar’da gerçekleştirilecek
sempozyuma da destek vermeye hazır
olduklarını söyledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr İsmail Yüksek ile fotoğraf çektiren
MMG Heyeti daha sonra Makine Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Faruk Yiğit’i ve Rektör
Danışmanı Yard. Doç. Dr. Hakan Karataş’ı
makamında ziyaret etti.
MMG ve YTÜ’den Ortak Ar-Ge
ve İnovasyon Sempozyumu
MMG Yönetim Kurulu, İstanbul Valisi Hü-
seyin Avni Mutlu’yu makamında ziyaret
etti. Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı
Murat Özdemir, Başkan Yardımcısı Osman Şah-
baz, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Osman Öncel, Yö-
netim Kurulu Üyesi ve Genç MMG Başkanı Yavuz
Sarı, Komisyon Başkanları hakan Karabay, Yalçın
Boztoprak, Kürşat Çapar ile Genel Sekreter Murat
Alpay’ın katılımı ile gerçekleştirilen ziyarete
İstanbul İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı
ve MMG Etik Kurul Üyesi Ümit Ünal eşlik etti.
Makamında gerçekleştirilen ziyaretten duyduğu
memnuniyeti bizimle paylaşan Hüseyin Avni
Mutlu, MMG’nin toplumsal değerleri korumak
adına önemli etkinlikler gerçekleştirerek topluma
yön verdiğini belirtti. İstanbul’un çarpık kentleş-
me yüzünden yaşanması zor bir kent kimliğine
büründüğünü kaydeden Vali Mutlu, ayrıca yeni
şehir çalışmaları ile yaşanabilir kentler oluşturul-
masının önemine de değindi.
Dernek faaliyetleri ve gerçekleştirilen etkinlikler
hakkında İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’ya
bilgi veren başkanımız Murat Özdemir, Şubat
ayı içinde gerçekleştirilecek çalışma toplantısına
Vali Mutlu’yu konuk olarak davet etti. Kendisine
sunulan Mimar ve Mühendis dergisini de ince-
leyen İstanbul Valisi Mutlu, davetten duyduğu
mutluluğu dile getirdi.
İstanbul Valisi
Hüseyin Avni Mutlu’yu
Ziyaret Ettik
Mimar ve Mühendisler Grubu Yönetimi,
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr. Recep Bozlağan'ı
makamında ziyaret etti. Ziyarete MMG Genel
Başkanı Murat Özdemir’in yanı sıra Genel
Başkan Yardımcısı Ali Reyhan Esen, Mahmut
Çelik,Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Ali
Osman Öncel, Yavuz Sarı ile Genel Sekreter
Murat Alpay katıldılar.
MMG tarafından periyodik olarak çıkarılan
‘’Mimar ve Mühendis’’ dergilerinin son sayıları
kendilerine takdim edilerek içerikleri hakkında
bilgiler verildi. 76 nolu Mart-Nisan sayımızın
dosya konusu olarak belirlediğimiz "Yerel Yöne-
timler" konsepti ile alakalı Marmara Üniver-
sitesi ile de ortak bir program yapma isteğimiz
belirtildi.
Ülkemizde, Kamu Yönetimi, Uluslararası
İlişkiler, Siyaset Bilimi ve Yerel Yönetimler
alanlarında organize edilen sempozyum ve
kongrelerin aktif destekleyicisi olduklarını ve
MMG olarak çözüm ortağı olabilecek en doğru
adrese müracaat ettiğimizi belirtti. Üniversite-
lerinin Marmara Belediyeler Birliği tarafından
kurulmuş olan ve 20 bin cilt materyale sahip
Şehir ve Yerel Yönetimler Kütüphanesi’ni fa-
külte bünyesine aldıklarını ve Turgut Cansever
adının verildiğini belirti. Sn. Dekanımız Prof.
Dr. Recep Bozlağan Fakülte bünyesinde Arap-
ça, Rusça, Çin'ce Uluslararası ilişkiler bölümü
MMG’DEN M.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi
Dekanı Prof.Dr. Recep Bozlağan Ziyareti
ile Sosyal Politika ve Kültür Yönetimi bölümü
açacaklarını ifade etti. MMG ile ortaklaşa
gerçekleştirilecek panel için Üniversite olarak
ellerinden gelecek her türlü desteği verecek-
lerini belirtti.
Ocak - Şubat 2014 9
APPLIES TO
EUROPEAN
DIRECTIVE
FOR ENERGY
RELATED
PRODUCTS
APPLIES TO
EUROPEAN
DIRECTIVE
FOR ENERGY
RELATED
PRODUCTS
APPLIES TO
EUROPEAN
DIRECTIVE
FOR ENERGY
RELATED
PRODUCTS
APPLIES TO
EUROPEAN
DIRECTIVE
FOR ENERGY
RELATED
PRODUCTS
APPLIES TO
EUROPEAN
DIRECTIVE
FOR ENERGY
RELATED
PRODUCTS
Dünyada doğa harikaları,
WILO’da mühendislik harikaları…
Cebelitarık Boğazı
www.wilo.com.tr
Cebelitarık Boğazı’nda tuz yoğunluğundan dolayı iki denizin birbirine karışmaması gerçek bir doğa harikası. %90’a varan enerji
tasarrufuyla, verimlilik anlamında dünyada benzeri olmayan WILO ürünleri ise mühendislik harikası. Binanızda, teknik performans ve
verimlilik anlamında yeni standartlar belirleyen WILO ürünlerini kullanın, tasarruf edin.
KISA... KISA...
Mimar ve Mühendis10
MMG Ankara Şube Başkan Yılmaz
Ada ve MMG Üyeleri Mesut Uğur,
Volkan Türk, Ali Çiftçi'den oluşan bir heyetle
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilim
ve Teknoloji Genel Müdürü Sayın Doç. Dr.
Cevahir Uzkurt’u makamında ziyaret ederek
hayırlı olsun dileklerinde bulundu. Genel
Müdür Cevahir Bey’de ziyaretten duyduğu
memnuniyeti dile getirerek MMG Heyetine
teşekkür etti.
MMG ANKARA ŞUBEDEN
DOÇ. DR. CEVAHİR
UZKURT'A ZİYARET
Mimar ve Mühendisler Grubu tara-
fından üyelerine yönelik olarak
gerçekleştirilen ‘’Teknik Gezi’’ etkinliği
kapsamında 3. Boğaz Köprüsü şantiye-
sinde inceleme yapıldı.
MMG Heyetini şantiyeye gelişinde
Kuzey Marmara Otoyolu Proje ve Da-
nışmanlık Şefi Kayhan Kilimci ile Proje
Kontrol Direktörü Cem Erer karşıladı.
Toplantı salonunda Kuzey Marmara
Otoyolu ve 3. Boğaz Köprüsü yapım
çalışmaları hakkında slaytlar eşliğinde
bilgi veren Cem Erer, 3. Boğaz Köprüsü
Çağdaş Türkiye’nin simgesi olduğunu
belirterek dünyada eşi benzeri az ve ilk-
lerin köprüsü olduğunu söyledi. Yapımı
Türk şirketi öncülüğünde bir konsor-
siyum tarafından gerçekleştirilen ve
çoğunluğu Türk mühendislerden oluşan
bir ekip tarafından inşa edilen, yüksek
mühendislik ve teknoloji ürünü olan
3. Boğaz Köprüsü üzerinden 8 şeritli
karayolu ve 2 şeritli tren yolunun aynı
seviyede geçeceğini ifade eden Cem Erer,
gerek estetik gerekse teknik özellikleriy-
le dünyanın sayılı köprüleri arasında yer
alacak olan köprünün ilklerin köprüsü
olacağını belirtti. 3. Boğaz Köprüsünün
59 metrelik genişliği ile dünyanın en
geniş, 1408 metrelik ana açıklığı ile
üzerinde raylı sistem olan dünyanın en
uzun asma köprüsü olacağını söyle-
yen Cem Erer, köprünün bir başka ilki
ise 322 metreyi aşan yüksekliği ile
dünyanın en yüksek kuleye sahip asma
köprüsü olmasıdır, dedi.
Mimar ve Mühendisler Grubu tarafın-
dan organize edilen Teknik Gezi kap-
samında İETT Tesisleri gezildi. Genç MMG
Başkanı Yavuz Sarı ve üyelerin katılımı ile
gerçekleştirilen Teknik Gezi sonrası MMG
heyetini ağırlayan İETT Genel Başkanı Dr.
Hayri Baraçlı yaptığı sunumla İETT’nin viz-
yonunu, üstlendiği misyonu ve gerçekleş-
tirilen çalışmaları anlatarak, İETT’nin 144
yıllık genç bir müessese olduğunu söyledi.
Dünya Ulaşım Birliği ile entegrasyon ha-
linde çalıştıklarını ve yolcu memnuniyeti
açısından diğer şehirlerle karşılaştırmalar
yapabildiklerini söyleyen Dr. Hayri Baraçlı,
İETT olarak dünyadaki mevcut kalite
sistemlerini uygulayarak verimli bir yapıya
sahip olduklarını belirtti.
MMG’DEN 3. BOĞAZ
KÖPRÜSÜNE TEKNİK GEZİ
BİR TEKNİK GEZİ DE
İETT TESİSLERİNE
Ocak - Şubat 2014 11
Mimar ve Mühendis12 Mimar ve Mühendis12
Mimar ve Mühendisler Grubu Genel
Merkezi’nde gerçekleştirilen’’Bizbize
Konuşmalar’’ etkinliğine Dr. Alparslan
Kuzucuoğlu konuk oldu. ‘’İş Sağlığı ve Gü-
venliğinde Tehlike ve Risk Kavramı’’ konulu
bir seminer veren Dr. Alparslan Kuzucuoğ-
lu, iş güvenliği alanında tehlike ve risk kav-
ramlarının karıştırıldığına dikkat çekerek
eğer bu kavramlar iyi analiz edilirse doğru
değerlendirmeler yapılarak doğru sonuçlara
ulaşılabileceğini söyledi. İş yerlerinin risk
durumuna ve çalışma şartlarının gerek-
tirdiği tehlikelere göre çalışanlara yönelik
tedbirler alınması gerektiğini söyleyen Dr.
Kuzucuoğlu, çalışma sahasında gerekli
tedbirler alınmaması durumunda oluşacak
risklerin kazalara ve iş yerinde kalıcı hasar-
lara neden olabileceğini belirtti.
2Ocak 2014 günü Rixos Otel’de ger-
çekleştirilen Geleneksel “Ankara Soh-
betleri “programının bu haftaki konuğu
Ak Parti İstanbul Milletvekili Sayın Metin
Külünk oldu. Oldukça yoğun bir katılımla
gerçekleşen programda sözü ilk olarak
Ankara Şube Başkanı Sayın Yılmaz Ada
aldı. Devam eden süreçte hükümetimize
olan inanç ve güvenin tam olduğunu ve
grubumuzun bu konuda üzerine düşeni
yapmaktan hiçbir zaman geri kalma-
yacağından söz eden Ada, her ne kadar
teknik kökenli bir STK olsak ve bu çizgide
çalışmalar ve programlar gerçekleştirsek
de yaşanılan bu süreçte moral değerlerin
korunması ve ülkemizin belirlenmiş kal-
kınma hedeflerine ulaşmasında hepimize
önemli görevler düştüğünü, birlikte dü-
şünmek ve hareket etmemizin gerekli-
liği, aynı zamanda sağduyulu olunması
konusunda vurgu yaptı. Program konu-
ğumuz Sayın Külünk de; bu ülkede belirli
dönemlerde yaşanan ve Abdulaziz’den
başlamak üzere 2. Abdülhamid dönemine
kadar uzanan dış güçlerin, Türkiye’nin
ilerlemesini engellemek, parçalamak ,
varolan hedeften ayrı düşürebilmek ve
sadece ölçüsünü kendilerinin belirlediği
düzeyde ilerlemeye izin vermeye çalışma-
larının bu hükümet döneminde de geçerli
olamayacağını belirterek, Ak Parti hükü-
metinin bu kararlılığını sürdüreceğini ve
hiçbir dış gücün bunu engelleyemeyeceği-
ni vurguladı.
BİZBİZE KONUŞMALAR’DA
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TARTIŞILDI
ANKARA SOHBETLERİNE
METİN KÜLÜNK
KONUK OLDU Mimar ve Mühendisler Grubu
Genel Merkezi'nde gerçekleş-
tirilen Bizbize Konuşmalar'a konuk
olan Matematik Olimpiyatları kitabı
yazarı Ahmet Arduç ‘Estetik Ruh ve
Farklı Olabilmenin Gücü’’ konulu bir
seminer verdi. Mimar ve Mühendisler
Grubu Genel Başkanı Murat Özdemir,
Genel Sekreter Murat Alpay ve üyelerin
katılımı ile gerçekleştirilen seminerdeki
sunumda; yaptığınız işi önem vererek
yaparsanız fark edilebilirsiniz diyen
Ahmet Arduç, bir eseri diğerlerinden
farklı kılan o esere gösterilen özen ve
estetik görselliktir, hatasız olabilmek
çok zordur ama gösterilen dikkat ve en
az hata için çaba göstermek o eseri en
iyiler arasına sokmanızda size yardım-
cı olur diye konuştu. Gerçekleştirilen
seminerin ardından MMG Genel Başkanı
Murat Özdemir günün anısına Ahmet
Arduç’a bir plaket takdim etti.
BİZBİZE KONUŞMALAR’DA ESTETİK
DÜŞÜNCE VE VAZGEÇİLMEZLİK
KISA... KISA...
Ocak - Şubat 2014 13
Mimar ve Mühendis14
ETKİNLİK
Wilo Pompa Sistemleri sponsorlu-
ğunda gerçekleştirilen ve MMG
Genel Başkanı Murat Özdemir’in yanı
sıra Eski Genel Başkanlar Avni Çebi, Mu-
rat Kalsın, Oral Avcı, Üsküdar Belediye
Başkanı Mustafa Kara, Ak Parti Üsküdar
Belediye Başkan Adayı Hilmi Türkmen,
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü İsmail
Yüksek, Gübretaş Genel Müdürü Osman
Balta, Wilo Pompa Sistemleri Genel Mü-
dürü Ercüment Yalçın ile MMG Yönetim
Kurulu üyeleri ve çok sayıda konuğun
katıldığı kahvaltılı toplantıda konuşan
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce,
‘’Biz paşa çocuğu değiliz, makamlar gelip
geçicidir. Bugün varız, yarın yokuz ama
bu ülkenin sorunlarına kalıcı çözümler
bulabilmek için çalışmamız gerektiğini
biliyorum. Tuzla benim için laboratuar
olmuştur. İstanbul her geçen gün sorun-
ları ile büyüyen bir şehir ve değerlerini
kaybediyor. İstanbul’u eski kimliğine
kavuşturabilmemiz gerekiyor. Bu şehri
yukarıya kaldırmamız için yapabileceği-
miz çok şey olduğuna inanıyorum ama
öncelikle Kars'ın, Muş'un problemlerini
çözmemiz gerekiyor. ‘’ dedi.
Şehirleşme konusunda kendi değerleri-
mizi koruyarak bir program yapmamız
gerekir diye konuşan Bakan Güllüce,
“Çevrecilikle ilgili önümüze gelen tek-
liflere bakıyorsunuz San Diego’da diye
başlıyor adam. Ya kardeşim buranın San
Diego ile hiçbir şeyi benzemiyor. Her şeyi
farklı. Nüfusları az olduğu için çoğalt-
maya yönelik proje yapıyorlar. Benim
Sultanbeyli’mde nüfus 10 senede 10
katına çıkmış. Neresini uygulayacağız bu
projenin. Bizim yaptıklarımız çok doğru
demek istemiyorum. O tarafa bakarak
burayla ilgili hüküm verilemez. Zaten
belki Türkiye’nin son 200 yıllık problemi
de biraz buradan kaynaklanıyor. Hep
batıya bakmaktan boyun fıtığı olmuşuz.
Kendi insani değerlerimizi unutmuşuz.
O yüzden de ana sistemler bile ülkenin
gerçeklerine uymayabiliyor. Sistem bir
kere bizimle tam örtüşmemiş. Kendimiz-
le uyuşan sistemleri hayata geçirebilmek
için arkadaşlarımızla çalışmalar yapıyo-
ruz.” ifadelerini kullandı.
Çevre Ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce,
"Ben Ruhen ve Fikren Hep MMG’liyim"
Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından organize edilen Kahvaltılı Toplantıya konuk
olan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce "Bu makamlar geçicidir. Yarın bu makamda
olmayacağım ama ben Ruhen ve Fikren hep MMG’liyim ve her zaman MMG’li kimliğimi
taşıyacağım" dedi.
Ocak - Şubat 2014 15
Türkiye’de çevre fanatikliği oluştuğunu
söyleyen Bakan Güllüce, “Özellikle Tür-
kiye gibi gelişmekte olan ya da gelişme-
miş ülkelerde bazı ülkeler, çevre bilinci,
çevre mantığını ülkelerin gelişmesiyle
ilgili bir kırbaç olarak kullanıyorlar. O
ülkeler kendilerini geliştirmeyle ilgili
hangi projeyi yaparsa yapsın, diğerleri o
ülkenin o noktada ilerlemesini istemi-
yorsa hemen bu enstrümanı kullanıyor
ve o projeyi engellemeye çalışıyor.
Kanadalılar, Fransızlar, Almanlar bizden
daha mı fazla çevreci? Ülkede bir çevre
fanatikliği oluşmuş durumda. Bence her
türlü fanatiklik zararlı. 1960’da rahmetli
Adnan Menderes nükleer santral yapın
diye talimat vermiş, muhalefette onay-
lamasına rağmen hayata geçirilememiş,
Ondan sonra gelenlerin hepsi yapalım
demiş ama nasıl yapacaksınız dediklerin-
de durmuşlar. Biz nasıl yapacağımızı da
biliyoruz. Bizde çevre batının malıymış
gibi algılanıyor. Dünyayı perişan eden
batı bize çevrecilikte ahkam kesmesin.
Karıncanın hakkını bile korumalıyız.
Çevreyi yerli dille konuşmak lazım. Bizim
insanımız çevreyle barışık ve onu koru-
manın ve ona sahip çıkmanın bilincinde.
Sırtında kürk olanlar bize hayvan hakla-
rını anlatmasın.’’ diye konuştu.
TOKİ tarafından Bursa’da yapılan ko-
nutların yanlışlığına da değinen Bakan
Güllüce, ‘’Bursa konusunda meclisteki
arkadaşlarla da dile getiriyoruz. Orda bir
yanlış yapıldı ve bizim arkadaşlarımızın
yaptığı bu yanlışı görmememiz gibi bir
durum mümkün değil. TOKİ Başkanı
ile de konuştum. Özünde savunmasızız.
Belediye başkanı istedi diye o binalar
oraya dikildi. TOKİ bu yanlış karşısında
direnmediği için hatalı ve bu hatayı
düzeltmemiz şu an için mümkün değil.
Bundan sonra gerçekleştirilecek çalışma-
larda bu tarz hataların tekrarlanmaması
için arkadaşlarımızla konuştuk.’’ dedi.
MMG üyelerine de seslenen Bakan Gül-
lüce, ‘’İnsanın duygularını göz ardı eden
matematiği kabul etmiyoruz. Hepimiz
mühendisiz ve insanımızın beklentilerini
iyi biliyoruz. İnsanların mülkiyet konu-
sundaki hassasiyetlerini anlıyoruz..Benim
MMG’den isteğim çözümlemelerini proje
olarak ortaya koyup bana iletmeleridir.
Bizler istediğimizi istediğimiz gibi yapma
özgürlüğüne sahip değiliz. Danıştay abi
diye bir yer var. Uygun bulmadığı konu-
larda yürütmeyi durdurma kararı alıyor.
Çivi üstüne çivi çakamıyorsunuz. Mü-
hendislik, hukuk ve sosyal bilim bu üçlü
ortak bir karar almalıdır. Bizlerin ülke
için ihtiyaç olduğunu bildiğimiz ve bir
an önce hayata geçirmek için çaba sarf
ettiğimiz projeleri istemeyen kesimleri
biliyoruz. Otoyola bile muhalif olanlar
var. Öyle yanlış söylentiler çıkarıyorlar
ki insanımız buna inanıyor ve bize cephe
alıyorlar. Benim istediğim MMG’nin bana
somut öneriler getirmesi. Romantizm
başka bir şey hayat başka bir şey. Oturup
ne doğru ne yanlış, neyi nasıl yapabiliri-
mi konuşalım ve hayata geçirelim.’’ diye
konuştu.
Toplantıda bir konuşma yapan MMG
Genel Başkanı Murat Özdemir, ‘’Bizler bu
etkinliklerimizle, sivil toplum kuru-
luşu olmanın bir sorumluluğu olarak
değerlendirdiğimiz, iyiliklerin yayılması,
kötülüklerin engellenmesi için çalışma-
nın bir gereği olarak, önemli gördüğümüz
konuları kamuoyunun gündemine getire-
rek kanun koyuculara ve uygulayıcılara
yol gösterme, teşvik etme ve uyarıcı
olmaya çalışıyoruz. Özellikle dergi ve
sempozyum organizasyonları için büyük
çaba sarf ediliyor, emek harcanıyor. Daha
önce de ifade ettiğim gibi malumunuz,
marifet iltifata tabidir, sizlerden ricamız
bu etkinliklerimize katılımınızla iltifat
göstererek bizleri desteklemeniz ve teş-
vik etmenizdir.’’
Bildiğiniz gibi biz MMG olarak şehir-
lerimizin yapılanmalarını ve şehircilik
uygulamalarını yakından takip etmeye
çalışıyor ve şehirlerimizin insani ölçek-
lerde, herkes için huzur beldeleri olacak
şekilde teşkil edilmelerinin önemini
sürekli vurguluyoruz şeklinde konuşan
Murat Özdemir, ‘’Aslında şehirlerimiz
birer "Dönüştürme Makineleri"dir. İnsanı,
aileyi ve toplumu dönüştürme makine-
leri. Bizleri dönüştürmek üzere kendi
ellerimizle inşa ettiğimiz bu yapılar, içine
konduğu suyun altından yavaş yavaş
ısıtıldığı için haşlandığını anlamayan
kurbağa misali, sonucu belki hemen
görüp anlayamayacağımız, anladığımızda
da, geç kalmış olacağımızdan korktuğum,
dönüştürme makineleridir. Mahalle-
İDRİS GÜLLÜCE “Çevrecilikle ilgili önümüze gelen tekliflere
bakıyorsunuz San Diego’da diye başlıyor adam. Ya kardeşim
buranın San Diego ile hiçbir şeyi benzemiyor. Her şeyi
farklı. Nüfusları az olduğu için çoğaltmaya yönelik proje
yapıyorlar. Benim Sultanbeyli’mde nüfus 10 senede 10 katına
çıkmış. Neresini uygulyacağız bu projenin. Bizim yaptıklarımız
çok doğru demek istemiyorum. O tarafa bakarak burayla
ilgili hüküm verilemez. Zaten belki Türkiye’nin son 200
yıllık problemi de biraz buradan kaynaklanıyor. Hep batıya
bakmaktan boyun fıtığı olmuşuz kendi insani değerlerimizi
unutmuşuz. O yüzden de ana sistemler bile ülkenin
gerçeklerine uymayabiliyor, sistem bir kere bizimle tam
örtüşmemiş. Kendimizle uyuşan sistemleri hayata geçirebilmek
için arkadaşlarımızla çalışmalar yapıyoruz.”
Mimar ve Mühendis16
ETKİNLİK
yi ortadan kaldıran, kendi içinde bir
dünyası olan, çevresinden izole edilmiş,
adeta gettolaşan, isimlerinde Türkçenin
kaybolduğu, çok katlı korunaklı havuzlu,
siteler inşa ediyoruz. Çevresine orta ve
küçük ölçekli esnafı ortadan kaldıran
dev market ve alışveriş merkezlerinin
yapıldığı, çocuk, yaşlı ve engellilerin
şehir içindeki varlıklarını önemsemeyen,
doğayla ve coğrafyayla mücadele eden
bir yapılaşma gerçeği ile karşı karşıyayız.
Bizler toplumu zamanla dönüştüren bu
çarpıklıkları kendimize dert edinerek
doğruları söylemeyi kendimize görev
edinmiş bir topluluğuz. Tabi ki bakanı-
mızın elinde sihirli değnek yok. Birikmiş
bir sürü plansız ve yoğun yapılaşma
problemi var. Bizim idealize ettiğimiz şe-
hir yapısına ulaşmak kolay olmadığı gibi
kısa zamanda gerçekleşmesi de mümkün
değil. Ama en azından bu konunun derdi-
nin hissedilmesi bile sorunlara farklı bir
bakış açısı ve çözüm arayışı getireceğin-
den önemlidir.’’ dedi.
Kentsel dönüşüm ve bu vesile ile şehirle-
rimizin yeniden yapılanması kapsamında
teknik olarak bizim üzerinde durduğunuz
iki önemli husus var diyen Murat Özde-
mir, ‘’Bunlardan birincisi; daha önce de
her vesile ile söylediğimiz gibi, gerek em-
sal artışlarıyla gerekse kamu yatırımla-
rıyla oluşturulan kent rantının bir şekilde
kamuya geri dönüşünün sağlanmasıdır.
Bu tabii siyasi olarak riskli ve sıkıntılı
bir durum olabilir ama bunun kamuoyu
önünde anlatılması ve savunulması ile
ilgili STK desteğine ihtiyacınız oldu-
ğunda MMG olarak bu desteği vereceği-
mizden hiçbir şüpheniz olmasın. Diğer
husus ise, şehirlerimizin özellikle de
İstanbul'un sorunlarını çözmek için tüm
ülkenin kaynak ve imkanlarını birlikte
değerlendirip ülkeyi topyekün planlamak
ve çözmek gerekliliğidir. Anadolu'yu
planlayıp çözmeden İstanbul'u çözmemiz
mümkün olamaz. Kırsalın, Anadolu'nun
itim gücünü kırmadan İstanbul'a yapaca-
ğınız her yatırım buranın çekim gücünü
daha da arttıracaktır. Onun için kırsalın,
Anadolu'nun çekim gücünü arttıracak
yatırımlar yapılmalı ve teşvikler veril-
melidir. 2011 genel seçimleri öncesinde
Sayın Başbakan'ın İstanbul için açıkladı-
ğı çılgın projesini değerlendirdiğimiz bir
TV programında, "İstanbul için esas çılgın
proje nedir diye soracak olursanız, bence
İstanbul'un nüfusu 7 diyeceğim ama
neyse 10 milyona indirip orada tutmak
İstanbul için gerçekten hayırlı çılgın bir
proje olurdu" demiştim. Bu kapsamda,
kentsel dönüşümde emsal transferi
konusu, il içinden ziyade iller arası emsal
transferine imkan sağlayacak şekilde,
üzerinde önemle durulmalı ve bu vesile
ile İstanbul'dan göç cazip hale getirilme-
lidir.’’ diye konuştu.
Konuşmaların ardından katılımcıların
sorularını cevaplayan Bakan İdris Güllüce,
MMG üyesi olmaktan gurur duyduğunu ve
böyle bir toplantı vesilesi ile MMG üyeleri
ile bir arada olmaktan mutluluk duydu-
ğunu dile getirdi. Ardından MMG Genel
Başkanı Murat Özdemir, Çevre ve Şehirci-
lik Bakanı İdris Güllüce’ye katılımlarından
dolayı plaket vererek teşekkür etti. MMG
Genel Başkanı Murat Özdemir kahval-
tılı toplantıya sponsor olarak maddi ve
manevi destek olan Wilo Pompa Sistemleri
Genel Müdürü Ercüment Yalçın ile MMG
iftar programı sponsuru Rena İnşaat Genel
Müdürü Sinan Mataracı’ya birer plaket
takdim ederek teşekkür etti.
Sayın Başbakan'ın İstanbul için açıkladığı çılgın projesini
değerlendirdiğimiz bir TV programında, "İstanbul için esas
çılgın proje nedir diye soracak olursanız, bence İstanbul'un
nüfusu diyeceğim ama neyse 10 milyona indirip orada tutmak
İstanbul için gerçekten hayırlı çılgın bir proje olurdu"
demiştim. Bu kapsamda, kentsel dönüşümde emsal transferi
konusu, il içinden ziyade iller arası emsal transferine imkan
sağlayacak şekilde, üzerinde önemle durulmalı ve bu vesile ile
İstanbul'dan göç cazip hale getirilmelidir.’’
Ocak - Şubat 2014 17
Mimar ve Mühendis18
ETKİNLİK
İstanbul Ticaret Üni. Rektörü
Prof. Dr. Nazım Ekren:
"Üniversitelerde Üretilen Bilgi,
Ticarileşmelidir."
YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, açılış
konuşmasında yüksek öğretimde eğitimin
uluslararası standartlara ulaşmak zorunda
olduğunu, bu yüzden gerek STK'lar, gerek
akademik camia ve gerek özel sektörün
bir araya gelerek elbirliği ile üniversite-
lerde üretilen bilgiyi uygulamaya koyma
noktasında çaba sarf etmesi gerekliliğinin
altını çizdi.
MMG Genel Başkanı Murat Özde-
mir: "Seferberlik Havasında
Bilim ve Teknoloji Üretmemiz
Gerekiyor."
Açılış konuşmalarının son bölümünde
MMG Genel Başkanı Murat Özdemir,
21. yüzyılın yüksek eğitim ve öğretim
vizyonunu anlattı. MMG olarak yeni
dönemde her dergi konusu paralelinde
sempozyum yapacaklarını belirten Özde-
mir, sempozyumlarda sunulan bildiri-
lerden ve dergide yayınlanan yazılardan
oluşturulacak raporları, ilgili makamlara
sunarak, kanun koyucu ve uygulayıcılara
yol gösterme sorumluluğunu da STK-
üniversite işbirliği ile yaptıklarını ifade
etti. Genel Başkan Murat Özdemir, ülkeyi
şu anda bulunduğu yerden hak ettiği
yere ulaştırmak için adeta bir seferberlik
havasında bilim üretmemiz gerekliliğinin
altını çizdi.
YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail
Yüksek:"Dünyadaki Değişimin
Ana Unsuru İnsan, Bilim ve
Teknolojidir."
Sempozyumu sunan ve moderatörlük
eden Prof. Dr. Ali Osman Öncel, eğitimin
kalitesini yukarı seviyelere çekme-
den kalkınmanın çok büyük bir hayal
olduğunu belirtti. İlk oturumda konuş-
macılardan Prof. Dr. Rıza Güven, "Yüksek
Öğretimde Kalite" başlıklı konuşmasında,
yüksek lisans ve doktora programla-
TÜRKİYE'NİN YÜKSEK ÖĞRETİM
VİZYONU’NU MASAYA YATIRDIK
Mimar ve Mühendisler Grubu ve İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin (İTİCÜ) birlikte
düzenlediği "21. Yüzyılda Yüksek Öğretim Vizyonu" başlıklı sempozyum, İTİCÜ Sütlüce
Kampüsü Konferans Salonu'nda yapıldı.
Ocak - Şubat 2014 19
rında daha iyi eğitimlerin verilmesinin
önemini anlattı. Prof. Dr. Zekai Şen, bilim
tarihinin çok fazla üzerinde durmadı-
ğımızı, hep 2023, 2053 ya da 2071 gibi
politik tarihlerle hayaller kurduğumuzu,
asıl önemli olanın kültür tarihi, medeni-
yet tarihi olduğunu söyledi. Üniversiteler
mühendislik eğitimini anlatan Zekai Şen,
"Eğer bu coğrafyada geçmişte üniver-
siteler olmasaydı, bugün Batı'da bilim
dahi olmazdı" dedi. YTÜ Rektörü Prof. Dr.
İsmail Yüksek de, dünyadaki değişimin
ana unsurunun insan, bilim ve tekno-
lojinin olduğunu belirterek, üniversite-
sanayi işbirliği üzerinde durdu ve YTÜ'de
yapılan çalışmaları anlattı. İlk oturumun
son konuşmacısı Yard.Doç.Dr. Muhid-
din Adıgüzel, "Üniversite İş Dünyası İş
Birliği'nde İTO-İstanbul Ticaret Üniversi-
tesi" başlıklı bir sunum yaptı.
Öğleden sonraki ilk oturumda Prof. Dr.
Ekrem Pakdemirli, yüksek öğretimdeki
maliyetler hakkında bilgi verdi. Prof. Dr.
Ramazan Abacı "Yüksek Öğretimde İnsan
Yetiştirme Düzenimiz" başlıklı konuş-
masında üniversitelerde yetişen genç
nüfusumuzu daha bilinçli ve şuurlu nasıl
yetiştirebiliriz sorusunun cevabını tar-
tıştı. İkinci oturumun son konuşmacısı
olan Prof. Dr. Oğuz Borat, yaygın eğitim
konusunda yapılan tüm çalışmaları ve
öğrencilerin üniversitelere giriş sürecin-
deki hazırlıkları hakkında bilgi verdi.
İTÜ Rektör Danışmanı Doç. Dr.
Salim Atay: "Test Usulü Ezberci
Öğrenci Yetiştiriyor."
Sempozyumun son oturumunda da
farklı perspektiflerle Türkiye'nin
Eğitim Vizyonu masaya yatırıldı. Prof.
Dr. Orhan Torkul Yüksek Öğretimde
Sürekli Eğitim Metotları üzerinde
durdu. Sürekli Eğitimin geliştirilme-
sinde sosyal medyaya dikkat çekti. İTÜ
Rektör Danışmanı Doç. Dr. Salim Atay,
sunumunda Thorndike'ın Etki Kanu-
nu ve Skinner'in Edimsel Koşullanma
deneyini izleterek, Amerika'da Eğitim
Sisteminin çıkış felsefesini, hangi temel
nüanslar üzerine inşa edildiğini anlattı.
Ezberci bir öğrenci sisteminin ne öğren-
ciye ne ülkeye hiçbir fayda sağlamadı-
ğını belirten Salim Atay, Recognition
Memory ile Recalling Memory arasında-
ki farktan bahsetti. Recognition Hafıza
test usulüyle insana hiçbir şey kazan-
dırmadığını, Recalling Hafızada ise
beyinde varolan bir bilginin çağrıldığını
izah etti. Salim Atay, şu anki eğitim sis-
teminde ciddi paradigmaların değişmesi
gerektiğini belirterek, gündemde olan
dershane tartışmasının yorumunu izle-
yicilere bıraktı. YTÜ Makine Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Faruk Yiğit, sunumunda
21. yüzyılda mühendislik eğitimin nasıl
olması gerektiğini anlatarak, mühen-
dislik eğitiminde çok ciddi gelişmelerin
yaşanacağını ifade etti. Mühendislik
eğitiminde öğrencilerin daha rahat
ve daha aktif olabileceği, hocalarıyla
daha aktif iletişim kurabileceği ve en
önemlisi kendisini çok daha rahat ifade
edebileceği bir yapıya dönüşeceğini
ifade eden Faruk Yiğit, inovasyonun ve
Ar-Ge gelişiminin en önemli ayakların-
dan birinin de Mühendislik Fakülteleri
olacağını vurguladı. Sempozyumun son
konuşmacısı Elektrik Yük. Mühendi-
si Ahmet Erkoç, "Profesyonel Meslek
Mensuplarının Üniversitelere Katkısı"
başlıklı bildirisinde, iş dünyasının aka-
demi ile olan ilişkisini masaya yatırdı.
Sempozyum, plaket töreni ile sona erdi.
"Mühendislik eğitiminde
çok ciddi gelişmelerin
yaşanacağını ifade etti.
Mühendislik eğitiminde
öğrencilerin daha rahat
ve daha aktif olabile-
ceği, Hocalarıyla daha
aktif iletişim kurabilece-
ği ve en önemlisi kendisi-
ni çok daha rahat ifade
edebileceği bir yapıya
dönüşeceğini ifade eden
Faruk Yiğit, inovasyonun
ve Ar-Ge gelişiminin en
önemli ayaklarından
birinin de Mühendislik
Fakülteleri olacağını
vurguladı."
Prof. Dr. Faruk Yiğit:
Mimar ve Mühendis20
MMG Genel Başkanı Murat Özde-
mir, açılış konuşmasında “ülke-
miz bugün içinde bulunduğu gelişmişlik
seviyesini hak etmemektedir” diyerek
ülkemizin gelişmiş ülkeler seviyesine
çıkma aşamasında Ar-Ge ve inovasyo-
nun önemine değindi. İki oturum olarak
gerçekleştirilen sempozyumda yaptığı
konuşmasında ülkemizin bugün içinde
bulunduğu gelişmişlik seviyesini hak
etmediğini söyleyen Murat Özdemir,
“Ülkemizi gelişmekte olan ülkeler
statüsünden gelişmiş ülkeler statüsüne
sokmak için, geçmiş zamanları telafi
etmek adına, bir nevi seferberlik havası
içinde çalışmamız ve üretmemiz gerekir,
ülkemiz adına gerçek bir gelişmeden
bahsedebilmek için bilim, sanayi ve
teknolojideki yerimizden ve bu alan-
larda ürettiklerimizden bahsetmemiz
gerekmektedir” dedi.
Konuşmasında yenilikçi ürünleri
bulmak ve geliştirmek için arayış
içinde olmak ve araştırma geliştirme
faaliyetlerine önem vermek bahseden
MMG Genel Başkanı Murat Özdemir,
burada da öncelikle üretim ve çalışma
algımızı mevcut kabullerimizi de göz-
den geçirmemiz gerekecektir ve bizim
yetiştirilme tarzımızda, son zamanlarda
değişiklik göstermekle birlikte, yenilikçi
fikirler ve bu yönde araştırma yapılması
maalesef pek teşvik edilmediği gibi bir
miktar önü alınmaya da çalışılmıştır
dedi. . Eski köye yeni adet getirmek ve
icat çıkarmak amacıyla araştırma ve
geliştirme yapılmasının gerekliliğine
değinen Murat Özdemir, yeni bir ürün
geliştirmek, mevcut ürünün kalite ve
standardını yükseltmek, maliyetini
düşürmek ve verimliliği arttıracak yeni
üretim teknolojileri geliştirmek için
yapılan araştırma geliştirme faaliyet-
lerinin sonucu orta ve uzun vadede
ortaya çıkmakta olduğunu ifade ederek,
artık bilgi çağını yaşadığımız bu zaman
diliminde uluslararası alanda rekabet
edebilmek için öncelikle bilgiye, yani
araştırma geliştirme faaliyetlerine yatı-
rım yapmak gerektiğini söyledi.
Ar-Ge harcamaları ile ülkelerin gelişme-
leri arasında doğrusal bir ilişki bulun-
duğunu belirten MMG Genel Başkanı
Murat Özdemir, Ar-Ge harcamalarının
TÜRKİYE'NİN GELİŞME
SÜRECİNDE AR-GE VE İNOVASYON
Mimar ve Mühendisler grubu tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi ile ortak düzenlenen
‘’İnovasyonda 5N 1K Modeli ve Markalaşma’’ başlıklı sempozyum YTÜ Merkez Kampüs
Oditoryum Salonunda gerçekleştirildi.
ETKİNLİK
Ocak - Şubat 2014 21
ekonomik büyüme ve kalkınmanın itici
gücü olduğunu, İsrail ve İrlanda gibi
ülkelerin Ar-Ge sayesinde refah seviye-
lerini 3-4 kat arttırdıkları ifade ederek,
Ar-Ge çalışmaları, başlangıçta neyin
nasıl yapılacağının bilinmemesinden
ve bu alanda yapılan harcamaların kısa
vadede ve her zaman da kar olarak geri
dönemeyebileceğinden, bir risk olarak
görülebilir ancak bu çalışmalar ülkelerin
gelişme seviyelerinin göstergeleri haline
gelmiştir dedi.
Açılış konuşmalarının ardından ‘’İno-
vasyonda 5N 1K Modeli’’ başlıklı ilk otu-
ruma geçildi. Prof. Dr. Ali Rıza Büyük-
sulu, Gökhan Yücel, Yrd. Doç. Dr. Utku
Büyükşahin, Yrd. Doç. Dr. Suat GENÇ’in
konuşmacı olarak katıldığı oturumun
başkanlığını yapan MMG Yönetim Kuru-
lu Üyesi ve Jeofizik Odası İstanbul Şube
Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Öncel yaptı-
ğı konuşmada, MMG olarak gerçekleşti-
rilen sempozyumun önemine değinerek,
öncelikle Ar-Ge ve inovasyon konusunu
periyodik olarak çıkarılan Mimar ve Mü-
hendisin son sayısında işlediklerini ve
bu çerçevede de sempozyum gerçekleş-
tirdiklerini belirterek yapılan çalışmala-
rın diğer STK’lara da örnek teşkil etmesi
gerektiğini söyledi. Oturumda sırası ile
söz alan Gökhan Yücel ‘’İnovasyonun
Görünmeyen Yüzü: Dijital Diplomasi
Örneği’’, Prof. Dr. Ali Rıza Büyüksulu
‘’İnovasyon ve Teknoloji Transferi’’, Yrd.
Doç. Dr. Utku Büyükşahin ‘’Günümüzde
Teknoloji Geliştirme’’ Yrd. Doç. Dr. Suat
Genç ‘’Gelişmekte Olan Ülkeler İçin
İyileştirilmiş ve Hızlandırılmış Teknoloji
Transfer Yönetim Modeli’’ başlıklı birer
konuşma yaptılar.
Erdem Bektaş, Dilşad Erkek Akar, Ahmet
Erkoç ve Dr. İsmail Kasap’ın konuşmacı
olarak yer aldığı seminerin ‘’Markalaş-
ma Sürecinde İnovasyon’’ başlıklı ikinci
oturumuna başkanlık yapan Yıldız
Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
ve Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Ali Rıza Büyüksulu, yaptığı
konuşmada inovasyonda markalaşma
sürecinin önemine değinerek, gelişmiş
ülkeler kategorisinde yer alan ülkelerin
dünya sıralamasında ilk sıralarda yer
alan marka şirketlere sahip olduğu-
nu ve ülkemizin de gelişmiş ülkeler
arasında yerini alabilmesi için marka
olmuş şirketlere ihtiyaç duyduğunu ve
bununda Ar-Ge ve İnovasyon alanında
gösterilecek başarılarla sağlanabileceği-
ni belirtti. Oturumda sırası ile söz alan
Erdem Bektaş ‘’İnovasyon Sürecinde
İnsan Kaynağının Önemi’’, Dilşad Erkek
Akar ‘’İnovasyon ve Türkiye; Nerede-
yiz?’’, Ahmet Erkoç ‘’AR-GE, İnovasyon
ve Sonuçları’’, Dr. İsmail Kasap ‘’’İno-
vasyon ve Teknoloji Transferinin Marka
Değeri’’ başlıklı bir konuşma yaptılar.
Konuşmaların ardından MMG Genel
Başkanı Murat Özdemir, Genel Başkan
Yardımcısı Murat Özmen ve Yönetim
Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Öncel
katılımcılarla toplu fotoğraf çektirip
sempozyumu değerlendirdiler.
Murat Özdemir, “ülkemizi
gelişmekte olan ülkeler
statüsünden gelişmiş
ülkeler statüsüne
sokmak için, geçmiş
zamanları telafi
etmek adına, bir nevi
seferberlik havası içinde
çalışmamız ve üretmemiz
gerekir, ülkemiz adına
gerçek bir gelişmeden
bahsedebilmek
için bilim, sanayi,
teknolojideki yerimizden
ve bu alanlarda
ürettiklerimizden
bahsetmemiz
gerekmektedir”
Mimar ve Mühendis22
MMG Genel Başkanı Murat Özdemir,
Genel Başkan Yardımcısı Osman
Şahbaz, Yönetim Kurulu Üyesi ve Genç
MMG Başkanı Yavuz Sarı, Komisyon
Başkanları Hakan Karabay ve Yalçın Boz-
toprak ile Genel Sekreter Murat Alpay’ın
da bulunduğu heyeti TİM Genel Sekreter
Yardımcısı Metin Tabalu ile makamında
ağırlayan TİM Başkanı Mehmet Büyü-
kekşi, ziyaretten duyduğu memnuniyeti
dile getirerek MMG’nin gerçekleştirdiği
faaliyetleri takip ettiğini ve takdirle
karşıladığını söyledi. Türkiye’nin ekono-
misinin son 10 yılda hızla geliştiğini be-
lirten Mehmet Büyükekşi, ‘’10 bin dolar
seviyelerinde bulunan kişi başına düşen
milli gelir eşiğini aşabilmek için Ar-Ge ve
inovasyona önem vermek gerekiyor. Hat-
ta her KOBİ’nin bir Ar-Ge ve inovasyon
merkezi olmalı. Teknolojiye yön veremez-
sek 2023 hedefine ulaşmamızın imkanı
yok. Türkiye’nin hedefleri arasında yer
alan yerli otomobil üretiminin hayata ge-
çirilebilmesi için THY modelinin uygulan-
ması şart. Firmalarımızın kendi imkanları
ile yerli otomobil üretip dünya pazarında
pazarlayabilme olanağının çok düşük
olduğu, yüzde 50/50 devlet ortaklığı ve
devlet desteği ile dünya pazarında söz
sahibi olan bir otomobil markasına sahip
olacağımıza inanıyorum.’’ dedi. Türk
müşavirlik firmalarının dünya pazarında
önemli bir mesafe aldığını da söyleyen
Mehmet Büyükekşi, ‘’Türk firmalarının
dünya çapında gerçekleştirdiği projeleri
yabancı müşavirlik firmalarının kont-
rolünde uygulama yapılması sebebi ile
uygulamadaki yabancı standartlar Türk
malzemelerinin kullanımını imkansız
hale getirmektedir. Bu sebeple Bakanlı-
ğımızın teşviki ile dünya pazarında iş ya-
pan Türk firmalarının müşavirlik işlerini
yerli müşavirlik firmaları gerçekleştirme-
ye başladılar. Böylece yerli üretim mal-
zemelerin dünya pazarında kullanımı
aşamasındaki standart engelleri aşılmış
oldu. Ülke kalkınması ve ihracatında
önemli bir engeli de aşmış olduk.’’ diye
konuştu.
MMG Genel Başkanı Murat Özdemir’de
Türkiye Ekonomisinin gösterdiği gelişim-
Yerli Otomobil Ancak THY Modeli İle Üretilebilir
Mimar ve Mühendisler Grubu Yönetim Kurulu tarafından gerçekleştirilen ziyarette
konuşan TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisİ) Başkanı Mehmet Büyükekşi, yerli otomobil
üretiminin gerçekleştirilmesi için THY modelinin örnek alınması gerektiğini belirterek,
devletin içinde olmadığı bir şirketin ülkenin ihtiyaç duyduğu yerli otomobil üretiminde
başarı gösteremeyeceğini söyledi.
’10 bin dolar seviyelerinde bulunan kişi başına düşen milli
gelir eşiğini aşabilmek için Ar-Ge ve İnovasyona önem vermek
gerekiyor. Hatta her KOBİ’nin bir Ar-Ge ve İnovasyon merkezi
olmalı. Teknolojiye yön veremezsek 2023 hedefine ulaşmamızın
imkanı yok. Türkiye’nin hedefleri arasında yer alan yerli
otomobil üretiminin hayata geçirilebilmesi için THY modelinin
uygulanması şart. Firmalarımızın kendi imkanları ile yerli
otomobil üretip dünya pazarında pazarlayabilme olanağının
çok düşük olduğu, yüzde 50/50 devlet ortaklığı ve devlet
desteği ile dünya pazarında söz sahibi olan bir otomobil
markasına sahip olacağımıza inanıyorum.’’
de ihracatın önemli bir yer tuttuğunu
ve TİM’in başarıda büyük payı olduğunu
söyledi. MMG’nin faaliyetleri ve ger-
çekleştirilen etkinlikleri anlatan Murat
Özdemir, TİM ile etkinlik düzenlemek ve
Ar-Ge, inovasyon konularında ortak çalış-
malar yapmak istediklerini belirtti. Oda
seçimlerine de değinen Murat Özdemir,
MMG olarak diğer sivil toplum kuruluş-
ları ile değişim grubu olarak çalışmalar
yürüttüklerini ifade ederek TİM’inde
desteğini istedi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi,
gerçekleştirilecek etkinliklerde ortak
hareket etmek istediklerini belirterek
oda seçimlerinde de ilgili komisyonlar
üzerinden ortak çalışma yapıp destek
vereceklerini ifade etti.
ETKİNLİK
Ocak - Şubat 2014 23
Ahmet Selamet: “Kalkınmaya
Katkı Sağlayan Sektörlerin Ba-
şında Ulaşım Var”
Sempozyumun açılışında konuşan İstan-
bul Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili
Ahmet Selamet ülkenin kalkınmasına
katkı sağlayan sektörlerin başında ulaşım
sektörünün geldiğini belirterek, ulaşımın
toplumun kalkınmasında itici bir güç
olduğunu söyledi. Belediye olarak kali-
teli, konforlu ve güvenli ulaşım hizmeti
sunduklarını kaydeden Selamet, “İstanbul
2023 ulaşım ana planı hazırlandı. Kenti-
mizi, 2023 yılına taşıyacak yol haritasını
çağın gereklerine göre hazırladık. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi cep trafik uygula-
masını telefonuna indirmeyen İstanbullu
neredeyse kalmadı.” şeklinde konuştu.
Hayri Baraçlı: “Değişim Kültürü-
nü Ortaya Koyma Hedefindeyiz”
Sempozyumun açılışında konuşan İETT
Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı ise yaptığı
konuşmada dünya çapında bir organizas-
yonu gerçekleştirmek amacıyla bu yola
çıktıklarını ifade etti. Transist’in bu yıl
dördüncüsün yapıldığını hatırlatan Baraçlı,
“Sürdürülebilirliği önemli bir noktaya ge-
tirme gayreti içerisindeyiz. Bunları yapar-
ken şehir hareketliliğini ve farklılığı ortaya
çıkartacak sempozyumlar ve çalıştaylar
düzenliyoruz. Toplu ulaşımın otoritelerinin
birçoğu burada aramızda bulunuyorlar. Bu
yıl geçen yıllara göre çok daha yoğun ve
çok daha farklı bir noktada toplu ulaşı-
mın yaygınlaşmasını sağlayacak değişim
kültürünü ortaya koyma hedefi içerisinde
olacağız.” diye konuştu.
Mahmut Arslan: “İstanbul Bir
Cazibe Merkezidir”
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan da
yaptığı konuşmada, İstanbul'un toplu ula-
şımına yaklaşık 15 bin emekçiyle hizmet
verdiklerini söyledi. İstanbul’un bir cazibe
merkezi olduğunu, ama aynı zamanda bazı
sorunların da merkezi olduğunu belirtti.
Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından
öğleden sonra gerçekleştirilen özel oturum
da ise Türkiye’de raylı sistemlerin dünü,
TRANSİST FUARI’NDA YERİMİZİ ALDIK
İETT tarafından gerçekleştirilen, Mimar ve Mühendisler Grubu’nun da katılımcı olarak
stant açıp, panel düzenlediği IV. Toplu Ulaşım Haftası VI. Transist 2013 Ulaşım Sempozyumu
ve Fuarı açılış töreni İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
bugünü ve geleceği konuşuldu. Oturumda
konuşma yapan Genç MMG Ulaşım Ko-
misyonu Üyesi Mehmet Maç, Yıldız Teknik
Üniversitesi Raylı Sistemler Platformu
Başkanı Yunus Emre Şakar, Yıldız Teknik
Üniversitesi Raylı Sistemler Platformu
Başkan Yardımcısı Hüseyin Emre Civan ile
MMG Ulaşım Sistemleri Komisyonu Üyesi
İsmail Ay ulaşım ve raylı sistemler konu-
sunda değerlendirmeler yaptılar. Oturum
sonrası Mimar ve Mühendisler Grubu Ge-
nel Başkanı Murat Özdemir konuşmacılara
birer plaket vererek teşekkür etti ve Genç
MMG Başkanı Yavuz Sarı ile Genç MMG
üyeleri ile fotoğraf çektirdi.
MİMARLIK
Mimar ve Mühendis24
CAMİLERİN YAPIMI
ÜZERİNE DÜŞÜNCELER - 1
"Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe îman eden,
namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından
korkmayan kimseler i’mâr eder. İşte doğru yola ermişlerden
olmaları umulanlar bunlardır."(Tevbe,18)
ehrin siluetini oluşturan binalar, oraya
ait kültürel kimlik kodlarını ele verirler.
Bir başka deyişle; şehrin silueti, o yerin
üç boyutlu bir manifestosudur. Dini
yapılar bir medeniyet tasavvurunun
özünü teşkil eden, inanç kodlarını
işaretleyen ve o medeniyetin eşya ve
insana bakışının ete kemiğe bürünmüş
yansımalarıdır. Mimarlık mesleğinin
sanatsal açıdan en özgün örnekleri-
nin verileceği alanların başında cami
mimarisi gelmektedir. Cami formları
bize tarihi geçmişimiz ve kültürel
değerlerimiz açısından önemli bazı
biçim ve kavramları hatırlatmakta
yaşatmaktadır. 21.yy’ da mimarların
cami tasarımı yaparken eskiyi kopya-
lama kolaycılığından sıyrılarak, çağdaş
yorumlar geliştirmesi, yeni tarz ve
formları oluşturması medeniyet tasav-
vurumuzdaki inkişafın mimariye yansı-
ması düzleminde oldukça fazla önem
arz etmektedir.
Bilge Mimar Turgut Cansever: ”Sanat
eseri, varlık, kâinat tasavvurunun
yapılana yansımasıdır. Eserini ortaya
koyarken aldığı her karar, sanatkârın
varlık ve varlığın güçleri hakkındaki
tasavvuruna göre şekillenir. Bu özellik-
leri ile sanat, din ve ahlâk alanında yer
alır” demektedir.
Bu çerçevede cami mimarlarının İslam
öğretilerine vâkıf, inanç değerlerini
hazmetmiş, İslâm mimarisi alanında
yetkin olmaları zaruridir. Tasarımcının
kendi iç derinliğinden, ruhundan değer
katabilmesi ise ancak Müslümanlığın
gereği olan ibadet eylemlerini yerine
getirmesi ve onunla aynileşerek meta-
fizik derinliğe ulaşmasıyla mümkündür.
Çünkü yapılan her şey inanç ve kültürel
arka planın sanat ve mimariye yansı-
masıdır.
İSLAM ŞEHRİ VE CAMİ
MİMARİSİNİN FELSEFÎ VE
TEKNİK KURALLARI
Bir cami tasarlarken bir yandan ese-
rin inşaa edileceği ülke, bölge ve şehre
ait tarihi ve kültürel arka plan tetkik
edilerek yörenin geçmişiyle irtibat
kurulmalıdır.
Öte yandan muasır malzeme ve tek-
nolojiyle, gelişen ve değişen ihtiyaçları
karşılayacak ve estetik zevklere uygun,
geçmişin mimarisini kopyalamadan
özgün katkılarla günümüze taşıyacak,
çevreye uyum sağlarken yeni değerler
katacak tasarımlar yapılmalıdır.
Eserin inşaa edileceği arsa veya ara-
zinin durumu, topografik özellikleri, düz
ya da eğimli oluşu, çevresiyle ilişkisi ve
şehirdeki konumu ile zeminin jeolojik
yapısı hakkında bilgi sağlayacak yeterli
belge, rapor, fotoğraf ve diğer vesaikin
temin edilmesi gereklidir.
İslâm şehrinde merkezi teşkil eden
ibadet, ilim, ticaret ve diğer kamu
Ş
MEHMET OSMANLIOĞLU MİMAR
Ocak - Şubat 2014 25
mekânlarına ilişkin kararlarları veren yöne-
tim erkine karşılık, merkezin çevresinde
hâleler halinde gelişen konut bölgeleriyle
halkın talep ve iradesiyle tedricî olarak
gerçekleşmektedir. Şehir sadece seçilmiş
idareciler, bürokratlar ve teknokratların
masa başında alacağı kararlarla dizayn
edilmemeli, sürece halkın katılımı sağla-
narak talepleri dikkati alınmalıdır. Cami,
medrese (okul), çarşı, hamam, şifahane,
çeşme gibi şehrin merkezini şehir mey-
danını teşkil eden abidevî eserler idare
(vakıf) tarafından önceden planlanarak
en münasip yere konumlanmalıdır. Şehrin
diğer kısımları bu merkez etrafında belli
kurallar çerçevesinde tamamen yöre
sakinlerinin kararları çerçevesinde geliş-
tirilmelidir. Şehir tasarımında ana unsur
eşrefi mahlukât olan” insan merkezli”,
“insana ve insanlığa hizmet eden”, “şehirle
birlikte insanı imar eden”, “insan yüzlü” ve
“yekdiğerinin hakkını gözeten merhametli
şehir” hedeflenmelidir. Motorlu araç ve
taşıt öncelikli şehir tasarımı paradigma-
sından vazgeçilerek insana göre tasarla-
nan, yaya yoları ve ulaşım aksları ağı ile
insan öncelikli bir şehir tasarımlanmalıdır.
Caminin ana kubbe altı (harim/merkez
sahın) yeryüzünü temsilden bahisle ederek
“Bana yeryüzü mescit kılındı” hadisi şeri-
fin tecellisi olarak değerlendirilmektedir.
Ana kubbe ise semayı/sonsuzluğu, Hakka
ulaşmayı stilize etmektedir. Hikemî bir
yaklaşımla arzın mescid kılınması bizi
olanca sadelik ve tevazû içinde bir mekân
tasarımına yöneltirken, kimilerince “cami
hariminin ilahi buyruğun fiziki yansımasını,
minare ve ana kubbenin ise ilahi kudreti,
tevhidi simgelediği” kabul edilmektedir.
CAMİ İNŞAASI UMUMİ PRENSİPLER
Binanın arsa, arazi temini ve finansman
kaynaklarının hiçbir haksızlık ve zulme
konu olmayacak şekilde meşru yoldan
temin edilmiş olması, huşû dolu bir ibadet
mekânının elde edilmesi hususunda en
temel kriter olarak ele alınmalıdır.
Cami içini tasarlarken doğal malzeme
kullanılmalı, sadelik, tevazu ve sükûneti
ihlâl etmeyecek, ibadet ruhunu etkile-
meyecek, huşûu bozmayacak tezyinat
yapılmalıdır. Mübalağalı süsleme içeren
düzenlemeler ile karmaşık malzeme ve
renk kullanımından kaçınmak gerekir.
Eserin temel atma merasimine çok
önem verilerek kutsal bir günde (örne-
ğin Cuma), eşref saati addedilen zaman
diliminde gerçekleştirilmeli ve şehrin en
yetkilidinî, idarî ve mülkî amirlerinin hazır
bulunmaları sağlanmalıdır.
Temel atılırken hayır sahibine dualar
edilip, , bânisine, mimarına ve katkıda
bulunan önemli diğer zevata teşekkür ve
tebrik sadedinde günün anısına plaket
verilmeli, Allah rızası için kaza ve belanın
def’i maksadıyla kurbanlar kesilmelidir.
Çalışanların yeme-içme, temizlenme
(lavabo, duş) ve tuvalet ihtiyaçlarının
”Sanat eseri, varlık, kâinat
tasavvurunun yapılana
yansımasıdır. Eserini
ortaya koyarken aldığı
her karar, sanatkârın
varlık ve varlığın güçleri
hakkındaki tasavvuruna
göre şekillenir. Bu
özellikleri ile sanat, din
ve ahlâk alanında yer
alır”
MİMARLIK
Mimar ve Mühendis26
karşılanacağı geçici mekânlar öncelikle
yapılmalı, çalışanların abdestli olmaları ve
besmelesiz işe başlamamaları için gerekli
hassasiyet gösterilmelidir.
Çalışanların mesai saatlerine dikkat
edilerek gereğinden fazla çalıştırılmamalı,
çalışma ve disiplin kuralları çerçevesinde
alın teri kurumadan hakları ödenmelidir.
Çalıştığı işin hakkını vermeyen veya ehil
olmadıkları tespit edilenlerin işlerine son
verilerek hayırseverlerin emaneti her
yönüyle muhafaza edilmelidir.
İşin tekniğine uygun ve zamanında
tamamlanabilmesi için mimarın yöne-
timinde inşaat mühendisi, yeteri kadar
tekniker, formen, usta ve işçi görevlendiril-
meli, imalatın her safhasında gerekli kont-
roller titizlikle yapılmalıdır. Taşıyıcı sistem
kamu binalarında öngörülen ilave emni-
yetleri karşılayacak şekilde hesaplanarak
uzun ömürlü ve deprem mukavemeti yük-
sek bina inşasına ehemmiyet verilmelidir.
Eseri inşaa ederken insan, insan emeği
ve kaynak israfını önleyecek tedbirlerin
önceden alınması, ihtiyacın çok üstünde
olan büyüklüklerde, yapımı zorlaştıracak
teknolojiler içeren veya çok fazla bakım
gerektiren malzemelerin seçiminden kaçı-
nılması gereklidir.
Eser; eşref-i mahlûkat olan insana
hizmet için yapılacağından her yaştaki
insanların, çocuk, yaşlı, kadın ve engellile-
rin rahatlıkla ulaşabileceği, kullanabileceği
ve yararlanabileceği ergonomik ve eko-
nomikliği sağlayan teknik tümmekân ve
imkânlar hazırlanmalıdır.
Eserin mimari tarzı, cephe formları,
cephe detayları, binanın çeşitli bileşen-
leri arasındaki proporsiyon (nispet), ölçü
(vezin), ritmik tekrarlar ve simetrik unsur-
lar konusunda uzman mimarlarca büyük
bir titizlikle ele alınmalıdır.
Camilerin dış avluları dahil yapılacak
her bina, avlu ve yaya yolları ile bu yol-
lara döşenen taşlar dahi kıbleye müte-
veccih veya saf düzenine uygun olarak
tasarlanmalıdır. Harimin içinde namaz
kılacak herkes tasarımın sağlayacağı
istikametle kolaylıkla kıble yönüne yöne-
lebilmelidir. Kalıplar, biçimler ve bina-
ların kıble müteveccih oluşu, esasında
kalplerin kıbleye yönelim ve bağlılığının
tezahürüdür(buradaki tek istisna adâp
gereği tuvalet taşlarının ön ve arkalarının
kıble yönünde olmamasıdır).
Cami dış avlularına (bahçelerine) cami-
nin büyüklüğüyle ahenkli, uzun ömürlü,
bakımı kolay, geniş gölge atan ve çev-
resindeki yeşille tevhid edilen bir peyzaj
hâkim olmalıdır. Büyük abidevî camilerin
avlularına çınar gibi büyük ölçekli ağaçlar
dikilirken, küçük ölçekli cami ve mescit-
lerin bahçelerinde daha kısa ve küçük
ağaç cinsleri seçilerek proposiyona dikkat
edilmelidir.
Caminin mihrap, minber, vaaz kürsüsü ve
müezzin mahfili gibi yapı bileşenleri aynı
mimari tarzın bütünlüğü içinde tasarlan-
malı, objeler ne kadar çok olursa olsun iç
mekân konsepti tek bir sanatkârın/ustanın
elinde çıkmışçasına birbirini uyumlu bir
şekilde tamamlayarak mimaride tevhidi
gerçekleştirmelidir.
Bir külliye tasarımı yapılırken ise cami,
medreseler, çarşı, şifahane, hamam,
kütüphane, imaret, sebil, çeşme ve diğer
binaların birbirleriyle münasebet ve hiye-
rarşileri ile araziye yerleşim konumları,
yöreye özgü mimari arka plan ve diğer
özellikleri yeterince araştırılmalıdır.
Büyük camilerin inşaatına başlamadan
önce mimari görselleriyle birlikte maket
ve diğer tanıtım materyalleri hazırlanarak
insanlar proje konusunda önceden yeterin-
ce aydınlatılmalıdır. Böylece yapım süreci
sonunda yöre halkının beklenmeyen yorum
ve tepkileriyle karşılaşılması önlenerek
ortak kabul sağlanmış olacaktır.
Mimarlar binayı tasarlarken maliyet,
estetik ve fonsiyonelliğin yanında ısıtma,
soğutma, havalandırma, seslendirme ve
aydınlatma sistemini ve tezyinat stillerini
ayrıntılarıyla ele almalıdır.
Binada insan sağlığına zararlı tesiri
olmayan, kolay temin edilebilen, yerel,
ekonomik ve ekolojik özellikler içeren tabiî
malzeme kullanılmalıdır. Camilerin esasen
tamamen tabiî malzeme(taş, mermer) ile
kâgir olarak kalın taşıyıcı duvarlı olarak,
güncel bilgilerle statik hesapları yapı-
larak tahkim edilerek inşaa edilmesiyle
asırlarca ömür sürecek bir mukavemete
erişirken, kalın duvarlarıyla tabii ısıtma ve
soğutmanın da büyük ölçüde sağlanacağı,
işletme maliyeti fevkâlade düşük binalar
elde edilmektedir. Kamu kaynaklarının
verimli kullanımı ve kamu binalarının uzun
ömürlülüğü kısa vadeli inşaa maliyetlerinin
yüksekliğinden daha önemlidir. Tabii mal-
zeme kullanılan binaların bakım ve tamirat
maliyetleri asgariye inmekte, eskimeyle
birlikte binaya ayrı bir estetik değer katıl-
maktadır.
Binada ısı yalıtımı perlit esaslı ekolojik
malzeme ile sağlanmalı, su yalıtımı ve
drenaj ile yağmur, ve çevre suları kontrol
altına alınmalıdır.
İnşaa sürecinde işletme masraflarını
Ocak - Şubat 2014 27
azaltacak tedbirler alınmalı, toprak ve
güneş enerjisi, yağmur suyu ve gri su kul-
lanımına ilişkin altyapı hazırlanmalıdır.
Caminin temizliğinin kolayca yapılabil-
mesi için merkezi elektrikli süpürme sis-
temi kurulmalı, süpürge makinesinin farklı
noktalara taşınmasına gerek duyulmadan
katlarda bulunan bağlantı noktalarına
takılarak halı ve mekân temizliği yapıl-
malıdır.
Caminin tamamlanmasını müteakip
caminin taç kapı alnına bânisi, mimarı,
inşaa tarihi ve gerekli diğer teknik bilgi-
leri içeren bir kitabe konularak tarihe not
düşülmelidir.
Projenin büyüklüğüne ve hayırseverlerin
imkânlarına mütenasip olmak üzere cami-
ler öncelikle en uzun ömürlü doğal malze-
me olan çelik destekli kalın duvarlı taş ve
tuğladan kâgir olarak yapılmalıdır.
İmkanlar yeterli değilse veya projede
seçilen formun özgünlüğü ve zorluğu göz
önüne alınarak çelik ya da betonarme
yapılarak cepheleri Osmanlı kenet siste-
miyle monte edilen doğal taşla kaplan-
ve detayları doğru çözülmüş uygulama-
lara büyük önem vermek gerekmektedir.
Abdesthanelerin yeterli kişisel temizlik
sağlanabilmesi ve ibadetin sıhhati için
tuvaletlerden 25.00 m mesafede yapılma-
sı zaruridir.
Camilerin alt katlarında wc, duş gibi
namaz kılınamayan mekânlar bulunmama-
lıdır. Bu arzda beytullah (kâbe) ile temsil
edilen mescitlerin, arşta Beyt’ül-mâmurla
izdüşümü olduğunu ve bu ikisi arasında-
ki uzay boşluğunda ibadet edilemeyen
mekânlar yer almamalıdır.
Tuvaletler tabii bir şekilde havalandırı-
lacak şekilde tasarlanmalı, cebri havalan-
dırma gereken yerlerde mekanik sistemle
tam olarak havalandırılmalıdır. Tuvalet ve
abdesthane katiyetle bir arada olmamalı,
psikolojik ve fizikî temizliğin sıhhatli bir
şekilde sağlanması için söz konusu iki
mekân ayrı ayrı düzenlenerek rahatsız edici
kokuların abdesthaneye yayılması önlen-
melidir. Tuvaletlerin konumu hakim rüzga-
rın etkisiyle ibadet mahallerinin kokudan
etkilemeyecek şekilde belirlenmelidir.
Tuvaletler; bay, bayan, çocuk engelliler
için yeterli büyüklükte olan, temizliğin
kolayca yapılabileceği, hijyen şartlarını
sağlayacak, üzerine su sıçratmayacak
içten yıkamalı alaturka hela taşı seçilmeli,
kaygan olmayan ve kolay temizlenebilen,
az sayıda ve çok ince derzli zemin yüzey
malzemesi ile kaplanmış olmalıdır.
Tuvalet taşının ön ve arka cephesi kıbleye
müteveccih olmamalıdır. Bu yalnız camiler
için değil müslümanların kullandığı tüm
binalar için geçerlidir. Alaturka hela taşı
temizlik ve beden sağlığı için daha elveriş-
lidir. Alafranga taşlar ise engelli ve yaşlılar
için az sayıda tercih edilebilirler.
Tuvaletlerde tamiri kolay tipte gömme
rezervuar kullanılmalıdır. İmkânlar elverirse
sensörlü otomatik rezervuar kullanılarak
insan elinin en az temas edeceği sistemler
seçilmelidir. Musluklar sensörlü, taharet
maşrapası paslanmaz çelik olmalıdır.
Tuvaletlerin ara bölme duvarları koku
ve ses yalıtımı sağlayacak şekilde tavana
kadar devam etmelidir. Umumi mekânlarda
sıkça tercih edilen kompakt laminat böl-
meli wc’ler arasında su,koku ve ses geçişini
önleyecek tedbirler alınmalıdır.
malıdır.
Ahşabın ucuz olduğu ve yeterli yapım
teknolojisinin bilindiği bölgelerde emrenye
edilmiş, fırınlanmış uzun ömürlü ağaç cin-
sinden seçilmek kaydıyla tümüyle ahşap
cami ve mescitler inşaa edilmelidir.
Kırsal bölgelerde veya küçük merkez-
lerde kalın duvarları ekolojik, en ucuz ve
sağlıklı malzeme olan kerpiçten yapılan,
çatıları ahşapla örtülen mütevazı mescit-
ler inşaa edilmelidir.
Kagir binalarda veya taş kaplamalar-
da ocaktan çıktığınca kolay işlenebilen,
atmosferle buluşunca zamanla sertleşerek
uzun ömürlü olan kesme küfeki taşı, Antal-
ya limra taşı, Bayburt Taşı, Ahlat Taşı gibi
tecrübe edilmiş malzemeler kullanılmalıdır.
ISLAK HACİMLER/ ABDESTHANE
VE TUVALETLER
Camilerin abdesthane ve şadırvanlarında
insan ergonomisine uygun ve ihtiyacına
cevap verecek, yeterli fizikî ve psikolojik
temizliği sağlayacak tasarıma uygun
ölçü, malzeme ve ekipman kullanılmalı
GİRİŞ • MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞDOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye
Mimar ve Mühendis28
Ocak - Şubat 2014 29
ARAYAN
SON 10 YILDA TÜRKİYE’NİN ENERJİ
TALEBİ YÜZDE 42’YE YAKIN BİR
ORANDA BÜYÜMESİNE KARŞILIK,
ARTAN ENERJİ FİYATLARI
NEDENİYLE TÜRKİYE’NİN, ENERJİ
KAYNAKLARI İTHALATI İÇİN
ÖDEDİĞİ PARA YÜZDE 548.9 ARTTI.
2001’DE 8.3 MİLYAR DOLAR OLAN
TÜRKİYE’NİN ENERJİ İTHALATI,
2011’DE 54.1 MİLYAR DOLARI
BULDU. ENERJİ KONUSUNDA BU
DENLİ DIŞA BAĞIMLIYKEN, BU
RAKAMLARA AŞAĞI ÇEKMENİN BİR
YOLUR VAR MI?
ENERJİSİNİ
TÜRKİYE
GİRİŞ • MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞ
Mimar ve Mühendis30
DOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye
Küresel ölçekte birçok gelişmenin
temelinde enerji konusu yatmaktadır.
Öncelikle enerji, ülkelerin üretim
kapasiteleri bakımından temel girdi
öğesidir. Global rekabet ortamında
üstünlük elde etmeye çalışan ülkeler
bu önemli girdi unsurunun maliyetini
düşürmeyi hedeflemektedirler. Bu denli
önemli olan enerji konusu, ülkeler
arasında da değerli bir politika aracıdır.
Çünkü ellerinde enerji kozu olan ülkeler
uluslararası arenada geniş bir özgürlük
alanına sahip olmaktadırlar. Bu durUma
en belirgin örnek olarak Rusya’nın
kendi çıkarına hizmet etmeyen ülkelere
enerji alanında yaptığı uygulamalar
gösterilebilir.
Herkesin bildiği üzere ülkemiz, zengin enerji yataklarına sahip
olan bölgelerin ortasında bulunmaktadır. Dünyanın doğal
gaz rezervlerinin yüzde 72, petrol rezervlerinin ise yüzde 73’lük
oranına sahip coğrafyada yer almasına rağmen enerji konusun-
da büyük bir dışa bağımlılık yaşamaktadır. Türkiye’nin gelişmekte
olan ekonomisi için kritik öneme sahip petrol ve doğalgaz, aynı
zamanda dış politika açısından da önemli birer aktördür. Türk
sanayisinin üretim girdileri açısından öneminin yanında petrol ve
doğal gaz; Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu üretim alanlarından
dünya pazarına aktarılırken Türkiye için bir ekonomik ve politik
çıkar alanı oluşturmaktadır. Öncelikle petrol ve doğal gazın Batı
pazarına ulaştırılmasında gerek boru hatları gerekse tankerler
yoluyla boğazlardan taşınması durumunda Türkiye gelir elde
etmektedir. Bu durum ekonomik çıkar sağlamasının yanında
Türkiye’nin uluslararası arenadaki imajı açısından da üzerinde
durulması gereken bir konudur.
Enerji konusunda Türkiye açısından analiz edilmesi gereken A.B.D,
Rusya ve Orta Doğu ülkeleridir. ABD, sanayisi açısından ihtiyaç
ENERJİ
POLİTİKALARI
VE TÜRKİYE
duyduğu ve küresel politikalarının birçoğunun temelinde yatan
enerji konusunda titiz çalışmalar yürütmektedir. 1990’lı yıllardan
beri Amerika’nın Orta Asya ve Kafkasya coğrafyasına yönelik
girişimlerinde Türkiye, Washington için önemli bir stratejik ortak-
tır. ABD bu bölgede enerji egemenliğine sahip Rusya karşısında
Batılı iştirakleri yüreklendirecek pozisyonlar yaratırken Türkiye’yi
de bu konuda Amerikan yanlısı politikalar izlemeye ikna etmeye
çalışmaktadır. Bununla birlikte halen günümüzde de gözlemle-
yebileceğimiz üzere ülkemiz Rusya’yı da dışarıda bırakmayacak
Ocak - Şubat 2014 31
şekilde bir denge politikası izlemektedir. AB, ABD ve Rusya’nın
ardından enerji stratejisi Türkiye’nin dış politikasının odağını Orta
Doğu ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletmiştir. Suriye, Irak,
İran ile diğer petrol ve doğal gaz zengini Arap devletlerle ilişkilerin
temel unsurunu enerji konusu oluşturmaktadır.
Türkiye, ekonomik ve politik çıkarları açısından kritik öneme sahip
olan enerji konusunda henüz işleyen bir milli strateji oluştura-
mamıştır. Enerji konusunda Türkiye’nin sahip olduğu sorunlara
değinmek gerekirse öncelikle artan talebe karşın enerji üretiminin
oldukça sınırlı olması söylenebilir. Türkiye topraklarında yeterli
petrol ve doğal gaz rezervleri bulunmaması üretimin önündeki
en büyük problemdir. Ancak yakın zamanda Karadeniz ve Akde-
niz’deki petrol ve doğal gaz rezervlerine yönelik araştırmalar
yapılmıştır. Uluslararası şirketlerin çoktan harekete geçmesine
rağmen Türkiye, çevresindeki karasularda enerji üretimine
yönelik etkin girişimler için oldukça geç kalmıştır. Sonuç olarak
Türkiye’nin artan enerji ihtiyacına paralel olarak dışa bağımlılığı
gün geçtikçe artmaktadır.
MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞDOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye
Mimar ve Mühendis32
Yunanca “energon” sözcüğünden türeyen enerji; herhangi bir sistem içinde oluşan iş
olarak tanımlanabilir. Fizik bilim dalının temel kavramlarından biri olan enerji, aynı
zamanda da ekonomik faaliyetlerin ve dolayısıyla üretiminin vazgeçilmez bir unsurudur.
Geçmişte olduğu gibi gelecekte de uğrunda savaşlar yapılacak olan enerji, bütün
ekonomiler ve toplumlar için çok önemli bir üretim faktörü ve girdi niteliğindedir.
Enerjinin bulunmadığı bir ülkede; ekonomiden, üretimden, tüketimden ve tabii ki
insanoğlu yaşamından söz etmek de olmaz.
TÜRKİYE’NİN ENERJİ
KAYNAĞI OLARAK DOĞALGAZIN
GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ
üneş, rüzgar, jeotermal gibi enerji türlerinin
20. yüzyılın son yarısında tanınmaya ve kul-
lanılmaya başlanması ile beraber enerjide;
“yenilenebilir” ve “yenilenemeyen” enerji türleri
diye iki yeni sınıflandırmaya gidilmiştir. Buna
göre petrol, doğal gaz, kömür, linyit ve nükleer,
yenilenemeyen (yani tükenebilir) enerji kaynak-
ları; hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biyogaz
da yenilenebilir ( yani tükenmeyebilir ) enerji
kaynakları olarak sınıflandırılmaktadır. Bir diğer
ayrıma göre; enerjiyi birincil ve ikincil enerji
kaynakları şeklinde iki farklı kısımda da ince-
lemek mümkündür. Taşkömürü, linyit-asfaltit,
petrol, doğal gaz, hidrolik, jeotermal, odun,
hayvan ve bitki atıkları birincil enerji kaynak-
ları, elektrik enerjisi, kok, briket, havagazı ise
ikincil enerji kaynakları olarak sınıflandırılmak-
tadır. Bir diğer deyişle, ikincil enerji kaynakları,
birincil enerji kaynaklarına dayalı olarak üreti-
len bir enerji çeşididir.
Sanayileşme ve nüfus artışıyla birlikte fosil
yakıtlara olan talebin artması beraberinde
küresel ısınma, iklim değişikliği, hava kirliliği,
sağlık problemleri gibi ciddi sorunlar getirmiş-
G
BÜLENT ŞEN MMG Enerji Komisyonu Başkanı
Ocak - Şubat 2014 33
tir. Birincil enerji kaynakları olan kömür,
petrol, doğal gaz gibi fosil yakıt rezervle-
rinin de kısıtlı olması ve hızla tükenmesi
bilim ve siyaset çevrelerini alternatif
enerji kaynakları arayışına yönlendirmiştir.
Ülkeler doğal kaynaklarına bağlı olarak,
dünyadaki yeni enerji kaynaklarının verimli
bir şekilde kullanılması ve yeni enerji
teknolojilerinin geliştirilmesi yönündeki
çalışmalarına hız vermiştir. Bu gelişmelere
dayalı olarak rüzgar, güneş ve jeotermal
gibi yenilenebilir enerji kaynakları, petrol
ve doğalgaz gibi fosil yakıtların yerini
alabilecek ve geleceğin enerji kaynakları
olabilecek en iyi alternatifler olarak kar-
şımıza çıkmaktadır. Bilimsel ve teknolojik
gelişmelerle ulaşılan noktada yenilenebilir
enerjilerin teknik potansiyeli dünyanın
toplam enerji ihtiyacının yaklaşık altı
katını karşılayacak durumdadır. Ancak bu
dönüşümlerin büyükçe bir bölümü henüz
ekonomik değildir.
Geçen sene yıllık dünya enerji tüketimi,
yaklaşık 10 milyar ton eşdeğer petrol
olarak gerçekleşmiştir. Bu talebin yüzde
87’si fosil yakıtlardan karşılanmıştır. Ülke-
mizde ise, geçen senenin verilerine göre
elektrik enerjisinin üretiminin yaklaşık
yüzde 50’si doğal gaz, yüzde 20’si yerli
kömür, yüzde 18’i hidrolik, yüzde 5’i ithal
kömür, % 5’i sıvı yakıt, yüzde 2’si rüzgar,
jeotermal ve diğer enerji kaynaklarından
sağlanmıştır. Görüldüğü üzere ülkemizde
enerji kaynaklarının yüzde yüzde 50’sinden
fazlası dışa bağımlı olarak karşılanmaktadır.
Uluslararası Enerji Ajansının, dünya enerji
talebinin 2030 yılına kadar; yılda yaklaşık
yüzde 2’lik bir büyüme ile bugünkü talebin
üç katına çıkacağı öngörüsüyle, bu enerji
talebinin karşılanabilmesi için önümüz-
deki 20 yıl içinde, 20 trilyon USD yatırım
yapılması gerekmektedir. Bu yatırımların
fosile dayalı enerji üretimine yapılması
halinde “sera gazlarının” yüzde 50 oranın-
da artacağı hesaplanmaktadır. Yaşanabilir
bir dünya ve sürdürülebilir bir gelecek için,
2050 yılına kadar sera gazlarının yüzde
50 oranında azaltılması gerekmektedir.
Bunun sağlanabilmesi için de; enerji
verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarına
kararlı, sürekli ve büyük adımların atılması
gerekmektedir.
Türkiye’nin Doğalgaz Serüveni:
Türkiye’de doğalgazın sanayi ve şehir
şebekelerinde kullanımı çalışmalarına,
1984 yılında SSCB ile imzalanan doğalgaz
sevkiyatı anlaşmasının ardından başlandı.
Doğalgaz şehir içi evsel ve ticari olarak ilk
kez 1988’ de Ankara’ da kullanıldı. 1992
yılında İstanbul, Bursa, Eskişehir ve İzmit
ile doğalgaz pazarı genişledi. Türkiye,
enerji uzmanları tarafından dünyanın en
MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞDOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye
Mimar ve Mühendis34
hızlı gelişen on pazarından biri olarak gös-
terilmektedir. Ekonomik büyüme ve sınırlı
doğal kaynaklar, ülkemizin enerji ithali
gereksinimi arttırmaktadır. Türkiye stratejik
konumu gereği Ortadoğu ve Hazar Denizi
doğalgaz üretim alanları ile Avrupa tüketim
pazarı arasında köprüdür.
Doğalgazın Türkiye’ye giriş noktaları aşağı-
daki şekilde görülmektedir:
Türkiye’nin Doğalgaz İthalatı
Rusya’yla 1986 yılında imzalanan yıllık
6 milyar m3 (plato) miktarındaki ilk alım
anlaşmasının ardından, artan tüketim
miktarının karşılanabilmesi amacıyla
imzalanan diğer alım anlaşmaları kapsa-
mında sırasıyla; Rusya (İlave Batı Hattı),
İran ve Rusya (Mavi Akım Hattı) sayesinde
doğalgaz alımına devam edilmiştir. 12
Mart 2001 tarihinde imzalanan alım anlaş-
ması kapsamında 2007 yılından itibaren
Azerbaycan’dan da doğalgaz alımına baş-
lanmıştır. Böylece mevcut durum itibariyle
Türkiye, 1999 yılında imzalanmakla birlikte
henüz devreye girmediği için toplama dahil
edilmeyen Türkmenistan anlaşması hariç
olmak üzere, 3 farklı ülkeden uzun dönemli
doğalgaz alım anlaşmaları kapsamında
boru hatlarıyla doğalgaz ithalatı gerçekleş-
tirmektedir.
Bununla birlikte; arz kaynaklarının çeşit-
lendirilerek arz güvenliğinin ve tedarikte
esnekliğin artırılması amacıyla BOTAŞ
tarafından, 1988 yılında imzalanan alım
anlaşması kapsamında 1994 yılından iti-
baren Cezayir’den, 1995 yılında imzalanan
alım anlaşması kapsamında ise 1999
yılından itibaren Nijerya’dan LNG alımına
başlanmıştır.
Bur durum, Şekil-2’ de özetlenmiştir.
Türkiye’de
Doğalgaz Kullanımı
Kanunun yayımlandığı 2001 yılından günü-
müze kadar geçen dönemde, kanun ve
kanuna dayanılarak hazırlanmış olan ikincil
mevzuat hükümleri çerçevesinde gerçek-
leştirilen şehir içi doğalgaz dağıtım lisansı
ihaleleri ile doğalgazın yaygınlaştırılması ve
doğalgaz dağıtım faaliyetinin özel sektör
tarafından yürütülmesi sağlanmıştır.
EPDK tarafından açılan şehir içi doğalgaz
dağıtım lisansı ihaleleri sonrasında, mevcut
illerimizdeki dağıtım bölgeleri için verilen 7
dağıtım lisansı ile birlikte lisanslı dağıtım
şirketi sayısı 62’ye, gaz arzı sağlanan dağı-
tım bölgesi sayısı ise 59’a ulaşmıştır.
2011 yılı sonu itibariyle toplam 62 ilimizde
konutlarda ve sanayide doğalgazın kullanıl-
ması sağlanmıştır. Siirt, Batman Ardahan,
Giresun ve Kilis illerinde de gaz arzı sağ-
lanması çalışmaları devam etmektedir.
Doğalgaz dağıtım lisansı ihalesine çıkıl-
mayan ve/veya çıkıldığı halde sonuçlandı-
rılamayan 12 şehrimiz kalmış olup, bunlar
Ağrı, Iğdır, Muğla, Sinop, Artvin, Tunceli,Şekil-2: Türkiye doğalgaz ithalatı
Yaşanabilir bir dünya ve sürdürü-
lebilir bir gelecek için, 2050 yılına
kadar sera gazlarının yüzde 50
oranında azaltılması gerekmekte-
dir. Bunun sağlanabilmesi için de;
enerji verimliliği ve yenilenebilir
enerji alanlarına kararlı, sürek-
li ve büyük adımların atılması
gerekmektedir.
Spot LNG
% 2
Nijerya
% 3Cezayir
% 9
Azerbaycan
% 9
İran
% 19
Rusya
% 58
Ocak - Şubat 2014 35
Doğal gaz diğer yakıtlara göre çevreci
ve daha ucuz olabilir. Ancak bağımlılık
daha tehlikeli ve mali yapıdaki deliği
büyütecek argümanlara sahip bir sıkın-
tı olarak kapımızda beklemektedir.
Bingöl, Muş, Bitlis, Mardin, Şırnak ve Hak-
kari’ dir.
2011 yılı sonu itibariyle Türkiye’deki tüm
doğalgaz dağıtım bölgelerinde yaklaşık;
	 7.400 km çelik boru hattına,
	 56.200 km polietilen boru hattına,
	 9.100.000 abone sayısına,
	 77.800 kişiye doğrudan ve dolaylı istih-
dama,
	 7.9 milyar TL toplam yatırım tutarına,
erişilmiştir.
Türkiye'nin 2012'de gaz tüketimi 46 milyar
m3
oldu. 2013 yılı tüketiminin yaklaşık 48
milyar m3
olması bekleniyor.
Üretim değerlerinin yanı sıra dünya doğal-
gaz sistematiğini anlayabilmek için tüketim
değerlerine de bakmakta yarar görüyorum.
ABD 2012 yılında 722.1 milyar m3
, Rusya
416.2 milyar m3
, İran 156.1 milyar m3
tüketim gerçekleştirirken Türkiye 46 milyar
m3 tüketim gerçekleştirmiştir. Bu bilgilere
bakarsak ABD ürettiğinden çok tüketmesinin
sonucu olarak her yıl üretimini arttırması
gerekliliği yanında rezerv alanlarının azlığı
nedeniyle de dünya doğalgaz piyasasına
da egemen olması gerekliliğini ortaya koy-
maktadır. Türkiye içinde doğalgaz rezerv
alanları bulunmuş ve bu alanlarda çalış-
malar yapılarak 2012 yılında 632 milyon
m3
üretim yapılabilmiştir. Ancak 2011
yılında üretilen 759 milyon m3
karşısında
2012 yılında 42 milyar m3
tüketim gerçek-
leştiren bir ülke için sıkıntılı bir durumdur.
Doğalgaz ithalatımızın yüzde 50’sinden
fazlasını Rusya'dan karşılamamızın
Rusya'ya olan bağlılığımızı ortaya koyan
verilerdir. Ayrıca bu bağlılığımızın çoğun-
luğunu konut ısıtmasının aksine elektrik
üretiminde kullanıyor oluşumuzun ülke
enerji üretimi konusundaki zayıflığımızı
ortaya koymaktadır. Elektrik üretiminde
13 milyar m3
doğalgaz tüketilirken, ısı
santrallerinde 255 milyon m3
, petrol
rafinelerinde 1 milyar 261 milyon m3
,
araç yakıtı olarak 2 milyon 935 bin m3
,
ticarethanelerde 231 milyon m3
, resmi
dairelerde 565 milyon m3
, konutlarda
154 milyon m3
doğalgaz kullanılma-
sındaki dengesizliğin çözümlenmesi
gerekliliğine bakmak gereklidir. Bu
bilgiler ışığında dünyadaki rezervler ve
üretim tüketim dengelerine bakacak
olursak, ülkemizin Rusya başta olmak
üzere diğer rezerv ülkelerine bağımlılı-
ğının daha da artacağı görülmektedir.
Bu sebeplerden dolayı enerji için gerekli
diğer parametreler üzerinde çalışmak ve
özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına
hızlıca dönüşüme başlanılması gereklidir.
Doğalgaz diğer yakıtlara göre çevreci
ve daha ucuz olabilir. Ancak bağımlılık
daha tehlikeli ve mali yapıdaki deliği
büyütecek argümanlara sahip bir sıkıntı
olarak kapımızda beklemektedir. Türkiye’de
cari açığın ülkemiz aleyhine olmasında en
büyük etken maalesef doğalgaz ithalatıdır.
Bu konuda özellikle yenilebilir enerjiye fark-
lı ve yenilikçi bir bakış açısı ile bakmakta
fayda görüyorum.
MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞDOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye
Mimar ve Mühendis36
nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, ülke-
mizin enerji talebini karşılamak için sınırlı
olan doğal kaynaklarımızı rasyonel bir şekilde
kullanmaya, yeni teknolojilerle enerji üretimi-
ni çeşitlendirmeye ve mevcut teknolojilerin
verimliliğini arttırmaya, alternatif enerji kay-
naklarını değerlendirmeye yönelik politika ve
stratejilerin uygulanmasına büyük bir önem
vermektedir. Bu anlamda yenilenebilir enerji
kaynaklarının (hidrolik, rüzgar, güneş, jeoter-
mal, biyokütle, dalga,akıntı enerjisi ve gel-git
gibi fosil olmayan enerji kaynakları) enerji arzı
içindeki payının artırılması, diğer enerji kay-
naklarına göre çevreyi asgari seviyede etkile-
mesi ve yerli - yenilenebilir olması nedeniyle
bir kez daha önem kazanmaktadır.
Bugün itibariyle ülkemizin kurulu gücü yak-
laşık 62.147 MW iken, 2023 yılı itibariyle
100.000 MW’a ulaşacağı öngörülmektedir.
2009 yılında çıkarılan Elektrik Enerjisi Piya-
sası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesine göre;
2023 yılı itibariyle, yenilenebilir kaynakların
elektrik üretimindeki payının yüzde 30 düze-
yinde olmasının sağlanması hedeflenmekte-
dir. Bu manada 2023 yılına kadar ülkemizde
var olan teknik ve ekonomik olarak değerlen-
dirilebilecek hidrolik potansiyelin tamamının
elektrik enerjisi üretiminde kullanılması (yak-
laşık 140 TWh) ve rüzgâr kurulu gücünün de
20.000 MW’a çıkarılması planlanmaktadır.
Ülkemizdeki toplam geliştirilen HES potansi-
yeli yaklaşık 47.000 MW olup, Ağustos 2013
itibariyle inşa halindeki HES 8.868 MW ve
işletmede 21.677 MW’lık bir kapasite bulun-
Ülkemizin son yıllarda yaşadığı yüksek ekonomik
gelişme ve artan refah seviyesinin sonucu
olarak enerji sektörünün her alanında hızlı
bir talep artışı olmaktadır. Türkiye, İktisadi
İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri
içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji
talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke
durumundadır. Önümüzdeki 10 yılda da ülkemiz
enerji talebinin 2 katına çıkması beklenmektedir.
ENERJİ YATIRIMLARINDA
YERLİ ÜRETİCİNİN ROLÜ
Hilmi BAŞTÜRK TEMSAN Yönetim Kurulu Başkanı
E
Ocak - Şubat 2014 37
makta 2023 yılına kadar var olan bu
kurulu güce yaklaşık olarak 16.400 MW’lık
potansiyel, rüzgâr da hâli hazırda işletme-
de olan2.619MW’lık kurulu kapasiteye ise
yaklaşık 17.000 MW’lık potansiyel daha
eklenecek demektir.
Bu durumda tamamen yerli ve yenile-
nebilir olan ülkemiz potansiyelinin opti-
mum bir şekilde değerlendirilmesi ve bu
santrallerin inşasında kullanılacak olan
elektromekanik aksamının tamamen
yerli tasarım ve üretimle gerçekleştiril-
mesi enerji açısından büyük oranda dışa
bağımlı olan ülkemiz için hayati önem
taşımaktadır. Söz konusu santrallerin
inşaat kısımları hâlihazırda ülkemizde
yapılabilmektedir. Yukarıda sözü edilen
HES ve RES potansiyelinin tamamen yerli
olarak üretilmesi durumunda bu ülke-
mizde yaklaşık 40 milyar $’lık bir pazar
potansiyeline tekabül etmektedir.
Bu yatırım potansiyelinin yerli olarak
gerçekleştirilebilmesinde, yerli yatırım-
cının yanı sıra yerli üreticinin de önemi
yadsınamaz. Yatırımcı ve yerli üreticinin
önünün açılması için her türlü kolaylık
sağlanmalı ve gerekli önlemler (gerekli
izinler, ÇED, banka kredileri, vergi avantajı
vb.) alınmalıdır. Bu anlamda 6094 sayılı
kanunun yatırımcıya getirmiş olduğu
yerli katkı payı avantajı hayati derecede
önemlidir.
Bilindiği üzere YEK’e (Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarına) dayalı üretim tesislerini
yılı itibariyle,
yenilenebilir
kaynakla-
rın elektrik
üretimindeki
payının YÜZDE
30 düzeyin-
de olmasının
sağlanması
hedeflenmek-
tedir.
2023
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye
Enerjisini Arayan Türkiye

More Related Content

What's hot

Yeni̇lenebi̇li̇r enerji̇ kaynaklarinin ekonomi̇k büyüme üzeri̇ndeki̇ etki̇si̇...
Yeni̇lenebi̇li̇r enerji̇ kaynaklarinin ekonomi̇k büyüme üzeri̇ndeki̇ etki̇si̇...Yeni̇lenebi̇li̇r enerji̇ kaynaklarinin ekonomi̇k büyüme üzeri̇ndeki̇ etki̇si̇...
Yeni̇lenebi̇li̇r enerji̇ kaynaklarinin ekonomi̇k büyüme üzeri̇ndeki̇ etki̇si̇...A Bugdayci
 
Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Kaynakları ve Dünyada Kullanımı
Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Kaynakları ve Dünyada KullanımıYeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Kaynakları ve Dünyada Kullanımı
Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Kaynakları ve Dünyada KullanımıRabia Zeyneb
 
Türkiyenin Enerji Vizyonu
Türkiyenin Enerji VizyonuTürkiyenin Enerji Vizyonu
Türkiyenin Enerji VizyonuAli Osman Öncel
 
TEPAV Yenilenebilir Enerjide Fırsat Nerede
TEPAV Yenilenebilir Enerjide Fırsat NeredeTEPAV Yenilenebilir Enerjide Fırsat Nerede
TEPAV Yenilenebilir Enerjide Fırsat NeredeFaik Sönmez
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanAli Osman Öncel
 
Ak enerji 2014 faaliyet raporu
Ak enerji 2014 faaliyet raporu Ak enerji 2014 faaliyet raporu
Ak enerji 2014 faaliyet raporu Aras Dagli
 
Elektrik Enerjisinde Verimliliksunum
Elektrik Enerjisinde VerimliliksunumElektrik Enerjisinde Verimliliksunum
Elektrik Enerjisinde Verimliliksunumsuphi13
 
Enerji̇ veri̇mli̇li̇ği̇ coskun karabal kemerburgaz y. l. btr. pr 03062014
Enerji̇ veri̇mli̇li̇ği̇ coskun karabal kemerburgaz y. l. btr. pr 03062014 Enerji̇ veri̇mli̇li̇ği̇ coskun karabal kemerburgaz y. l. btr. pr 03062014
Enerji̇ veri̇mli̇li̇ği̇ coskun karabal kemerburgaz y. l. btr. pr 03062014 COSKUNKARABAL
 
Yenilenebilir enerji kaynakları
Yenilenebilir enerji kaynaklarıYenilenebilir enerji kaynakları
Yenilenebilir enerji kaynaklarıFurkan Çağır
 
3.GÜN_ENERJİ MİNİ MBA_ENERJİ EOKONOMİSİ VE POLİTİKALARI_BERİL TUĞRUL
3.GÜN_ENERJİ MİNİ MBA_ENERJİ EOKONOMİSİ VE POLİTİKALARI_BERİL TUĞRUL3.GÜN_ENERJİ MİNİ MBA_ENERJİ EOKONOMİSİ VE POLİTİKALARI_BERİL TUĞRUL
3.GÜN_ENERJİ MİNİ MBA_ENERJİ EOKONOMİSİ VE POLİTİKALARI_BERİL TUĞRULYasin Sert
 

What's hot (13)

Yeni̇lenebi̇li̇r enerji̇ kaynaklarinin ekonomi̇k büyüme üzeri̇ndeki̇ etki̇si̇...
Yeni̇lenebi̇li̇r enerji̇ kaynaklarinin ekonomi̇k büyüme üzeri̇ndeki̇ etki̇si̇...Yeni̇lenebi̇li̇r enerji̇ kaynaklarinin ekonomi̇k büyüme üzeri̇ndeki̇ etki̇si̇...
Yeni̇lenebi̇li̇r enerji̇ kaynaklarinin ekonomi̇k büyüme üzeri̇ndeki̇ etki̇si̇...
 
mmg dergi_54
mmg dergi_54mmg dergi_54
mmg dergi_54
 
Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Kaynakları ve Dünyada Kullanımı
Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Kaynakları ve Dünyada KullanımıYeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Kaynakları ve Dünyada Kullanımı
Yeni̇lenebi̇li̇r Enerji̇ Kaynakları ve Dünyada Kullanımı
 
Türkiyenin Enerji Vizyonu
Türkiyenin Enerji VizyonuTürkiyenin Enerji Vizyonu
Türkiyenin Enerji Vizyonu
 
TEPAV Yenilenebilir Enerjide Fırsat Nerede
TEPAV Yenilenebilir Enerjide Fırsat NeredeTEPAV Yenilenebilir Enerjide Fırsat Nerede
TEPAV Yenilenebilir Enerjide Fırsat Nerede
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
 
Yenılenebılır enerjı
Yenılenebılır enerjıYenılenebılır enerjı
Yenılenebılır enerjı
 
Öncel Akademi: Konferans
Öncel Akademi: KonferansÖncel Akademi: Konferans
Öncel Akademi: Konferans
 
Ak enerji 2014 faaliyet raporu
Ak enerji 2014 faaliyet raporu Ak enerji 2014 faaliyet raporu
Ak enerji 2014 faaliyet raporu
 
Elektrik Enerjisinde Verimliliksunum
Elektrik Enerjisinde VerimliliksunumElektrik Enerjisinde Verimliliksunum
Elektrik Enerjisinde Verimliliksunum
 
Enerji̇ veri̇mli̇li̇ği̇ coskun karabal kemerburgaz y. l. btr. pr 03062014
Enerji̇ veri̇mli̇li̇ği̇ coskun karabal kemerburgaz y. l. btr. pr 03062014 Enerji̇ veri̇mli̇li̇ği̇ coskun karabal kemerburgaz y. l. btr. pr 03062014
Enerji̇ veri̇mli̇li̇ği̇ coskun karabal kemerburgaz y. l. btr. pr 03062014
 
Yenilenebilir enerji kaynakları
Yenilenebilir enerji kaynaklarıYenilenebilir enerji kaynakları
Yenilenebilir enerji kaynakları
 
3.GÜN_ENERJİ MİNİ MBA_ENERJİ EOKONOMİSİ VE POLİTİKALARI_BERİL TUĞRUL
3.GÜN_ENERJİ MİNİ MBA_ENERJİ EOKONOMİSİ VE POLİTİKALARI_BERİL TUĞRUL3.GÜN_ENERJİ MİNİ MBA_ENERJİ EOKONOMİSİ VE POLİTİKALARI_BERİL TUĞRUL
3.GÜN_ENERJİ MİNİ MBA_ENERJİ EOKONOMİSİ VE POLİTİKALARI_BERİL TUĞRUL
 

More from Ali Osman Öncel

Riskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar - Çevre ve ŞehircilikRiskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar - Çevre ve ŞehircilikAli Osman Öncel
 
Riskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar -Çevre ve ŞehircilikRiskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar -Çevre ve ŞehircilikAli Osman Öncel
 
Kar Kar Geothermal Field Work
Kar Kar Geothermal Field WorkKar Kar Geothermal Field Work
Kar Kar Geothermal Field WorkAli Osman Öncel
 
High Resolution Earth's Gravitational Field
High Resolution Earth's Gravitational FieldHigh Resolution Earth's Gravitational Field
High Resolution Earth's Gravitational FieldAli Osman Öncel
 
Gravity Predictions for Earthquakes
Gravity Predictions for EarthquakesGravity Predictions for Earthquakes
Gravity Predictions for EarthquakesAli Osman Öncel
 
Nakamura Technique for Soil Characterization
Nakamura Technique for Soil CharacterizationNakamura Technique for Soil Characterization
Nakamura Technique for Soil CharacterizationAli Osman Öncel
 
Geopsy: Seismic Vibration Processing
Geopsy: Seismic Vibration ProcessingGeopsy: Seismic Vibration Processing
Geopsy: Seismic Vibration ProcessingAli Osman Öncel
 

More from Ali Osman Öncel (20)

APA Yazım Kuralları
APA Yazım KurallarıAPA Yazım Kuralları
APA Yazım Kuralları
 
Gravimetri : Ders 14
Gravimetri : Ders 14Gravimetri : Ders 14
Gravimetri : Ders 14
 
Gravimetri : Ders 13
Gravimetri : Ders 13Gravimetri : Ders 13
Gravimetri : Ders 13
 
Gravimetri : Ders 12
Gravimetri : Ders 12Gravimetri : Ders 12
Gravimetri : Ders 12
 
Riskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar - Çevre ve ŞehircilikRiskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
 
Riskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar -Çevre ve ŞehircilikRiskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
 
Gravimetri : Ders 07
Gravimetri : Ders 07Gravimetri : Ders 07
Gravimetri : Ders 07
 
Gravimetri : Ders 06
Gravimetri : Ders 06Gravimetri : Ders 06
Gravimetri : Ders 06
 
Gravimetri: Ders 05
Gravimetri: Ders 05Gravimetri: Ders 05
Gravimetri: Ders 05
 
Gravimetri : Ders 04
Gravimetri : Ders 04Gravimetri : Ders 04
Gravimetri : Ders 04
 
Gravimetri : Ders 03
Gravimetri : Ders 03Gravimetri : Ders 03
Gravimetri : Ders 03
 
Gravimetri Ders 02
Gravimetri Ders 02Gravimetri Ders 02
Gravimetri Ders 02
 
Gravimetri Ders 01
Gravimetri Ders 01Gravimetri Ders 01
Gravimetri Ders 01
 
Kar Kar Geothermal Field Work
Kar Kar Geothermal Field WorkKar Kar Geothermal Field Work
Kar Kar Geothermal Field Work
 
Beppu geothermal field
Beppu geothermal fieldBeppu geothermal field
Beppu geothermal field
 
High Resolution Earth's Gravitational Field
High Resolution Earth's Gravitational FieldHigh Resolution Earth's Gravitational Field
High Resolution Earth's Gravitational Field
 
Gravity Predictions for Earthquakes
Gravity Predictions for EarthquakesGravity Predictions for Earthquakes
Gravity Predictions for Earthquakes
 
Nakamura Technique for Soil Characterization
Nakamura Technique for Soil CharacterizationNakamura Technique for Soil Characterization
Nakamura Technique for Soil Characterization
 
H/V User Guidelines
H/V User Guidelines H/V User Guidelines
H/V User Guidelines
 
Geopsy: Seismic Vibration Processing
Geopsy: Seismic Vibration ProcessingGeopsy: Seismic Vibration Processing
Geopsy: Seismic Vibration Processing
 

Enerjisini Arayan Türkiye

  • 1. ENERJİSİNİ ARAYAN TÜRKİYE EnerjisiniArayanTürkiyeMimarveMühendisOcak-Şubat2014Sayı:75 ENERJİ BAĞIMLI BİNALAR, DİKEY ŞEHİRLEŞME VE ULUSAL GÜVENLİĞİMİZ Avrupa Perakande Pazarında Doğal Gaz Fiyatları ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU ve ENERJİ PİYASALARINA BAKIŞ Şehirlerimiz hızlı bir şekilde değişmekte, büyümekte ve enerji ihtiyacımız sürekli artmaktadır... Doğal gaz fiyatlarını ülkeler bazında karşılaştırmak, birçok parametrenin fiyatlar üzerinde etkisi olduğundan... Düzenleme kültürü çoğunluk itibariyle 2000’li yıllarda ülke gündemlerine girmiş olup, kamu otoriteleri arasında... Sayı: 75 Ocak - Şubat 2014 75
  • 2.
  • 3.
  • 4. Enerji ve Türkiye’nin Enerji Politikaları başlığı altında hazırladığımız 2014 yılının ilk sayısı olan Mimar ve Mühendis Dergisi ile sizlerle dopdolu bir içerik ile tekrar birlikteyiz. Ocak ve Şubat aylarını kapsayan dergimizin 75. sayısını çıkarmanın da haklı gururunu yaşamaktayız. Dergimiz içerisinde yer alan dosya bölümümüz için bu sayıda “Enerji ve Türkiye’nin Enerji Politikaları” konusunu seçtik. Gerçekten de dünyada her ülke için git gide daha değerli hale gelen, özellikle Batılı ülkelerin bu güce sahip olmak için çekinmeden savaşlar başlattığı enerji, son derece hassas ve dikkat verilmesi gereken bir konu. Evet, şu bir gerçek ki ülkemizde yeteri kadar doğal gaz veya petrol rezervi yok ama ülkemizin bir avantajı var; o da her zaman bahsedilen stratejik konumu. Türkiye’nin stratejik geçiş yolları ile birçok önemli ekonomik ve siyasi coğrafyanın merkezinde yer alması, enerji güvenliği hususunda nasıl bir politika izleyeceği merakını uyandırmaktadır. Çünkü Türkiye’nin komşu bölgeleri olan Orta Doğu, Rusya, Avrupa ve Orta Asya devletleri yeryüzünde ispatlanmış doğal gaz ve petrol rezervlerinin yüzde 73’ünü oluşturmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, sözü edilen bölgeler Türkiye’nin yanı başında yer almaktadır. Bahsi geçen coğrafyadan Avrupa’ya doğru yerleştirilecek boru hatları için en güvenli güzergah Türkiye toprakları olarak ön plana çıkmaktadır. Dünya genelinde, özellikle Avrupa’da enerji ihtiyacının hızla artması gözlerin Kafkas ve Orta Asya enerji kaynaklarına yönelmesine neden olmuştur. Biz de buradan yola çıkarak bu konuyla ilgili olarak ülkemizin önde gelen iş adamlarından, yöneticilerinden, üniversitedeki hocalarımızdan maksimum düzeyde faydalanarak kimi zaman onlardan yazılar aldık kimi zamansa onlarla söyleşiler yapma şansı yakaladık. Tabi ki dergimizde her sayımızda olduğu gibi kültür sanat bölümümüzü oluşturan sinema, kitaplık ve gezi sayfalarıyla eğlenceli hale getirirken şehirlerimiz ve onların yönetimi üzerine değerli yazılar koymayı da ihmal etmedik. İyi okumalar dileklerimle EDitörden… Türkiye’nin komşu bölgeleri olan Orta Doğu, Rusya, Avrupa ve Orta Asya devletleri yeryüzünde ispatlanmış doğal gaz ve petrol rezervlerinin yüzde 73’ünü oluşturmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, sözü edilen bölgeler Türkiye’nin yanı başında yer almaktadır. Bahsi geçen coğrafyadan Avrupa’ya doğru yerleştirilecek boru hatları için en güvenli güzergah Türkiye toprakları olarak ön plana çıkmaktadır. enerJiSini ArAyAn Türkiye enerJisiniArAyAnTürkiyeMimarveMühendisOcak-Şubat2014Sayı:75 ENERJİ BAĞIMLI BİNALAR, DİKEY ŞEHİRLEŞME VE ULUSAL GÜVENLİĞİMİZ AVRUpA pERAKANDE pAZARINDA DoĞAL GAZ FIYAtLARI ENERJİ pİYASASI DÜZENLEME KURUMU ve ENERJİ pİYASALARINA BAKIŞ Şehirlerimiz hızlı bir şekilde değişmekte, büyümekte ve enerji ihtiyacımız sürekli artmaktadır... Doğal gaz fiyatlarını ülkeler bazında karşılaştırmak, birçok parametrenin fiyatlar üzerinde etkisi olduğundan... Düzenleme kültürü çoğunluk itibariyle 2000’li yıllarda ülke gündemlerine girmiş olup, kamu otoriteleri arasında... Sayı: 75 Ocak - Şubat 2014 75 İmtiyaz Sahibi Mimar ve Mühendisler Grubu adına Genel Başkan Murat Özdemir Sorumlu Yazı İşlerİ Müdürü Murat Alpay muratalpay@mmg.org.tr Yayın Kurulu Mahmut Çelik, Osman Şahbaz, Ali Reyhan Esen, Ali Osman Öncel, Yavuz Sarı, Mehmet Kürşat Çapar Bu Sayıya Katkıda Bulunanlar Doç. Dr. Erdal Osmanlıoğlu Şehmus Yıldırım Yayın Danışma Kurulu Avni Çebi, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. İlhan Kocaarslan Prof. Dr. Nizamettin Aydın, Prof. Dr. Zeki Çizmecioğlu, Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür, Mehmet Osmanlıoğlu Yrd. Doç. Dr. Yalçın Boztoprak, Fatih Dönmez, Yrd. Doc. Dr. İbrahim Güneş, Yakup Güler İletİşİm Adresİ Kuştepe Biracılar Sok. No: 7 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 212 217 51 00 Fax: 212 217 22 63 Web: www.mmg.org.tr E-posta: mmg@mmg.org.tr Yayın Koordİnatörü İsmail Şaşmaz ismail.sasmaz@abemedya.com Edİtör Fatih Göksu Görsel Yönetmen Ersan Topuz Reklam Serdar Erikci serdar.erikci@abemedya.com Eski Osmanlı Sok. Cansun Apt. 5/7 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 212 273 27 50 Fax: 212 273 27 51 Web: www.abemedya.com Basım Bilnet Matbaacılık 444 44 03 Yayın Türü İki ayda bir yayınlanır. Yerel Süreli Yayın Ücretsizdir Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu sahiplerine aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. ABEMEDYA
  • 5.
  • 6. Mimar ve Mühendis 75KAPAK26 TÜRKİYE'NİN ENERJİ POLİTİKALARI SON 10 YILDA TÜRKİYE’NİN ENERJİ TALEBİ YÜZDE 42’YE YAKIN BİR ORANDA BÜYÜMESİNE KARŞILIK, ARTAN ENERJİ FİYATLARI NEDENİYLE TÜRKİYE’NİN, ENERJİ KAYNAKLARI İTHALATI İÇİN ÖDEDİĞİ PARA YÜZDE 548,9 ARTTI. 2001’DE 8,3 MİLYAR DOLAR OLAN TÜRKİYE’NİN ENERJİ İTHALATI, 2011’DE 54,1 MİLYAR DOLARI BULDU. ENERJİ KONUSUNDA BU DENLİ DIŞA BAĞIMLIYKEN, BU RAKAMLARA AŞAĞI ÇEKMENİN BİR YOLUR VAR MI? İçindekiler BİZDEN HABERLER KISA KISA MAKALE 6 32 TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAĞI OLARAK DOĞALGAZIN GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ BÜLENTŞENENERJİ KOMİsYONuBAŞKANI 36 ENERJİ YATIRIMLARINDA YERLİ ÜRETİCİNİN ROLÜ HİLMİBAŞTÜRKTEMsANYöNETİM KuRuLuBAŞKANI 40 HAMMADDE OLARAK uRANYuM VE TÜRKİYE uRANYuM POTANsİ YELİ DOÇ.DR.ABDuLKERİM YöRÜKOĞLuMMGGENELMÜDÜR YARDIMCIsI 42 TÜRKİYE’NİN ELEKTRİK VE PİYAsAsININ sERÜVENİ RAMAZANENsARELEKTRİK MÜHENDİsİ 44 ENERJİ BAĞIMLI BİNALAR, DİKEY ŞEHİRLEŞME VE uLusAL GÜVENLİĞİMİZ AVNİÇEBİ ELEKTRİKYÜKsEKMÜHENDİsİ 48 GÜNEŞİ YAKALAMAK DOÇ.DR.AH METERDALOsMANLIOĞLuMMG YöNETİMKuRuLuÜYEsİ 52 AVRUPA PERAKANDE PAZARINDA DOğAL GAZ FİYATLARI GILLEs GuEGANİZGAZGENELMÜDÜRÜ 54 ENERJİ PİYasAsI DÜZENLEME KuRuMu VE ENERJİ PİYAsALARINA BAKIŞ FATİHDöNMEZEPDKKuRuLÜYEsİ 60 TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA HİDROLİK ENERJİ POTANsİYELİ DOÇ.DR.Z.FuATTOPRAKDİCLE ÜNİVERsİTEsİİNŞAAT MÜHENDİsLİĞİBöLÜMÜ 66 PROF.DR.ABDURRAHMANSATMAN: “ENERJİ POLİTİKASI YENİLENMELİ, TEŞVİKLER ARTMALI” 70 RÜZGÂR TÜRBİNİ TEKNOLOJİLERİ VE LİSANSsIZ ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİ YRD.DOÇ.DR.HÜsEYINÇALIK İsTANBuLÜNİVERsİTEsİ TEKNİKBİLİMLERMEsLEK YÜKsEKOKuLu 76 ATIKLARDAN ENERJİ ÜRETİMİ PROF.DR.FATMAARsLANİTÜ MADENFAKÜLTEsİDEKANI 80 PROF. DR. ORHAN KURAL: “KENDİ KAYNAKLARIMIZı TANIMALI, KENDİ ŞARTLARIMIZA GÖRE SİSTEM KURMALIYIZ.” 84 NÜKLEER ENERJİDE YENİ ROTA DOÇ.DR.AHMETERDALOsMANLI OĞLuMMGYöNETİMKuRuLuÜYEsİ 88 BORLU-SODA ÜRETİM ÇALIŞMALARI DR.ORHANYILMAZ ÇİZGİLERİN İFADE ETTİĞİ BİLİNÇ PARADİGMALARI: HARİTALAR YunusEmreTozal SATIN ALINABİLEN İTİBAR 92 96 98 “YEREL YÖNETİMLER ÖTEKİLEŞTİRMEDEN KADEMEKŞİ
  • 7. 2014 yılının bu ilk sayısında öncelikle herkese hayırlı, huzurlu ve enerji dolu bir yıl diliyorum. Yeni yılın bu ilk sayısını, insanlığın temel ihtiyaçlarını karşılamada, gelişmişlik seviyesini muhafaza edip arttırmada mutlak gereksinim duyduğu "enerji" konusuna ayırdık. İnsanlığın gerek nüfus artışı, gerekse sanayileşme ile artan enerji talebi neticesinde enerjiye sürekli gereksinim duyması ve kullanılan enerji kaynaklarının hem sınırlı olması hem de üretilebildiği yer ile ihtiyaç duyulan yerlerinin farklı oluşu, enerji kaynaklarının çeşitlilik, erişilebilirlik ve sürdürülebilirliğini önemli hale getirmektedir. Tüm dünya için önemli olan enerji kaynaklarına erişim, yeterli enerji kaynaklarına sahip olmayan ülkemiz için daha da kritik bir öneme sahiptir. Türkiye için konu, sanayi devrimi ile birlikte dünyadaki gelişmelere ayak uyduramayan kötü yönetimlerimizin neden olduğu geri kalmışlığımızdan çıkış için, bir nevi seferberlik havası içinde daha fazla çalışma ve üretme gerekliliğimizden daha fazla önem arz etmektedir. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatabilmemiz için hızlanmamız lazım ki, hız da beraberinde enerji ihtiyacını getirmektedir. Türkiye birincil enerji kaynakları açısından zengin bir ülke olmadığından enerji ithal eden bir ülke durumundadır. Bu nedenle hedeflerine ulaşmak için ihtiyaç duyduğu ve duyacağı enerjiyi, her türlü gelişmiş teknolojik imkanları kullanarak temin etmek durumundadır. Nükleer enerjiyi de bu kapsamda değerlendiriyoruz. Ülkemiz halihazırda halen kontrolü kendinde olmayan, eski teknoloji ile çalışan doğumuzda Ermenistan, batımızda Bulgaristan ve kuzeyimizde Ukrayna’daki nükleer santraller nedeniyle zaten nükleer risk altındadır. Son teknoloji ile kontrolü elden bırakmadan yaptıracağımız nükleer santrallerden ziyade ve önce, asıl çevremizdeki bu santrallerin nükleer tehdidi altında bulunmaktayız. Geç kaldığımız bu nükleer enerji yatırımlarını yaparken, santralleri kuran ülkelerden gerek teknoloji transferini gerekse insan kaynağı yetiştirilmesi konusunu önceliklerimiz arasında değerlendirmeliyiz. Bu arada göz önünde bulundurmamız gereken bir başka husus da nükleer enerji teknolojisinin, enerji açısından geleceğin teknolojisi olmayıp aslında güncel bir teknoloji olduğu gerçeğidir. Enerji alanında geleceğin teknolojisi, başta güneş olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Yenilenebilir enerji kaynakları olarak değerlendirilen güneş, rüzgar, jeotermal, dalga gibi tüm enerji kaynaklarının geliştirilmesi hususunda gerekli Ar-Ge çalışmaları teşvik edilerek desteklenmelidir. Enerji ihtiyacımızı gidermek için başvuracağımız bütün yöntemlerde doğal hayatın ve çevrenin korunması da önemle gözetilmelidir. Kısa vadeli menfaatler için yüzyıllardır oluşa gelen ekolojik dengeleri ve doğal formasyonları ve doğal hayatı tahrip yoluna gitmek uzun vadede çok daha zararlı etkilere neden olabilecektir. Aslında Türkiye’nin bütün bu bahsedilen ve bilinen enerji kaynaklarından başka, daha az masraf ederek elde edeceği, çevreye tamamen zararsız hatta bilakis faydası olan bir enerji kaynağı daha var ki onun da üzerinde de önemle durulmalıdır. O da enerji tasarrufudur. Bu konuda bizim oldukça geniş bir marjımız bulunmaktadır. Zaten kıt olan enerji kaynaklarımızın bilinçsizce tüketilmesi hem aile hem de ülke bütçesini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle enerjinin verimli kullanılmasını ve enerji tasarrufunu, bir enerji kaynağı olarak değerlendirmek durumundayız. Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarından olan cari açıkta en fazla payı enerjinin aldığını görüyoruz. Öyle ki, yıllık enerji ithalatımız yaklaşık cari açığımız kadardır. Enerjinin verimli kullanılması ile yerel enerji kaynaklarının geliştirilmesi doğrudan enerji ithalatımıza ve cari açığımızın azalmasına etki edecektir. Elektrik işleri etüt idaresinin yaptığı bir çalışmaya göre bina sektöründe yüzde 30, sanayi sektöründe yüzde 20 ve Ulaşım sektöründe yüzde 15 tasarruf etme imkanımız vardır. Yapılan hesaplamalar, Türkiye’de her yıl 15 Milyarlık enerji tasarrufu sağlanabileceğini, yani her yıl iki Keban barajı yapacak bir kaynağı tasarruf edebileceğimizi göstermektedir. Enerjiyi her halükarda sarf edeceğiz. Bunu verimli sarf ettiğimizde "tasarruf", verimsiz sarf ettiğimizde ise "israf" etmiş olacağız. Gerek evsel kullanımımızda gerekse sanayi kullanımında enerjinin verimli kullanımı için gerekli iyileştirme ve yatırımlar da yapılmalıdır. Bu arada sadece maddi enerji kaynaklarımızı değil manevi enerji kaynaklarımızı da verimli kullanmalıyız. Ülkemizin gelişme adına ivme kazandığı, birlik ve beraberlik içinde daha fazla çalışarak, üreterek ve paylaşarak dayanışma içerisinde olması gereken bir süreçte, enerjimizi hiç olmaması gereken yerlerde harcamanın da herkesin üzerinde bir vebal olduğunu bu vesile ile hatırlatmak isterim. Ülkemizin ve milletimizin daha iyi günlere kavuşması adına tüm enerji kaynaklarımızı geliştirirken, enerjimizi birbirimize karşı değil, ortak sorunlarımıza karşı verimli bir şekilde kullanmamız duasıyla, Murat ÖZDEMİR Türkiye için konu, sanayi devrimi ile birlikte dünyadaki gelişmelere ayak uyduramayan kötü yönetimlerimizin neden olduğu geri kalmışlığımızdan çıkış için, bir nevi seferberlik havası içinde daha fazla çalışma ve üretme gerekliliğimizden daha fazla önem arz etmektedir. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatabilmemiz için hızlanmamız lazım ki, hız da beraberinde enerji ihtiyacını getirmektedir. enerji kaynaklarına erişim, ÜLKEMİZ İÇİN KRİTİK BİR ÖNEME sahipTİR
  • 8. KISA... KISA... Mimar ve Mühendis6 Karayolları Genel Müdürlüğü gözeti- minde Yap-İşlet-Devret modeliyle ya- pımı devam eden Gebze - Orhangazi - İz- mir Otoyolu’nun İzmit Körfez Geçiş Köprü İnşaatına MMG Heyeti tarafından Teknik Gezi düzenlendi. Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Murat Özdemir, Ulaşım Komisyonu Başkanı Murat Seven, MMG Bursa Şube Başkanı Ali Yılmaz ve üyelerin katılımı ile gerçekleştirilen teknik gezide heyete Karayolları Genel Müdürlü- ğü Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Mü- dürlüğü adına Proje Başmühendisi Yüksek İnşaat Mühendisi Erdoğan Dedeoğlu eşlik etti. Kocaeli’nin Dilovası Beldesi’ndeki şantiyesinde gerçekleştirilen inceleme gezisi öncesi çalışmalar hakkında MMG Heyetine bilgiler veren Erdoğan Dedeoğ- lu, proje kapsamında 1 Asma Köprü, 37 Viyadük, 187 Alt Geçit, 66 Üst Geçit, 84 Köprü, 727 Menfez, 3 Tünel, 26 Kavşak, 16 Servis Alanı ve 10 adet Bakım İşletme Tesisinin yapılacağını belirti. Dedeoğlu, proje tamamlandığında yapımı devam eden Asmalı köprünün, daha önce Körfez etrafında dolaşılarak 1 saat 20 dakikada alınan 90 km mesafenin, 6 dakika ve 2682 metreye düşeceğini ifade etti. MMG Ankara Şubesi olarak yapı- mı süren ve Tandoğan-Keçiören arasındaki mesafeyi kapsayan metro inşaatına bir teknik gezi düzenledik. Geziye MMG Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyemiz T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Alt Yapı Demiryolu ve Daire Bşk. Kazım Özgür, MMG Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyemiz Ümit Keser, MMG Ankara Şube Üyemiz TCDD Yolcu Dairesi Bşk.. Ha- lim Özgümüş’ün yanı sıra, üniversitelerin farklı bölümlerinden öğrenci arkadaşlar da katıldı. Tandoğan-Keçiören arasında 10.582 metre hat ve 11 istasyon olarak projelen- dirilen hattın tamamlanma süresi 850 gün olarak saptanmış. Mimar ve Mühendisler Grubu Yönetimi, İs- tanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muam- mer Yıldız'ı makamında ziyaret etti. Milli Eğitim Müdürlüğü'nün İstanbul Erkek Lisesi'nde bulunan yerinde yapılan ziyarette, MMG'nin iki ayda bir çıkarttığı Mimar ve Mühendis Dergisi ve içeriği anlatıldı. İstanbul Kalkınma Ajansı tarafınca desteklenen Afetlere Hazırlık, Çocuklar ve Gençler hususlarındaki projelerde işbirliği yapılabileceği ifade edilen toplantı iyi niyet temennileri ile sonuçlandırıldı. İZMİT KÖRFEZ KÖPRÜ İNŞAATINA TEKNİK GEZİ DÜZENLEDİK ANKARA METROSU’NA TEKNİK GEZİ DÜZENLEDİKMMG YÖNETİMİNDEN İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜNE ZİYARET Mimar ve Mühendisler Grubu Yönetimi, İs- tanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’i makamında ziyaret etti. Gerçekleştirilen ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Prof. Dr. Yunus Söylet, Mimar ve Mühendisler Grubu’nun çalışmaları ve etkinliklerinden haber- dar olmasına rağmen yakından tanıma fırsatı bulamadığını söyledi. Ziyaret vasıtası ile yakından tanıma fırsatı bulduğu MMG Yönetimine başarılar dileyen Prof. Dr. Yunus Söylet, İstanbul Üniver- sitesi olarak ortak çalışmalar gerçekleştirmek istediklerini ifade etti. MMG Genel Başkanı Murat Özdemir de MMG’nin geçmişinden ve gerçekleştir- dikleri çalışmalar hakkında bilgi vererek, İstanbul Üniversitesi ile ortak etkinlikler yaparak faydalı işlere imza atmak istediklerini söyledi. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ’Nİ ZİYARET ETTİK
  • 9. Ocak - Şubat 2014 7
  • 10. KISA... KISA... Mimar ve Mühendis8 Mimar ve Mühendisler Grubu Yöne- tim Kurulu Başkanı Murat Özdemir, Başkan Yardımcısı Mahmut Çelik, Yönetim Kurulu Üyeleri Mesut Uğur, Prof. Dr. Ah- met Erdal Osmanlıoğlu, Prof. Dr. Ali Osman Öncel ve Genel Sekreter Murat Alpay, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr İsmail Yüksek’i makamında ziyaret etti. Prof. Dr İsmail Yüksek, MMG üyesi olarak gerçekleştirilen etkinlikleri ve faaliyet- leri yakından takip ettiğini ve başarılı çalışmaların yeni dönemde de devam edeceğine inandığını söyleyerek başarılar diledi. Üniversite olarak MMG tarafından gerçekleştirilecek olan etkinliklere destek vermeye hazır olduklarını ifade eden Prof. Dr İsmail Yüksek, ortak etkinliklere imza atmaktan mutluluk duyacağını belirtti. MMG Genel başkanı Murat Özdemir de Prof. Dr İsmail Yüksek’e gösterdiği yakınlık ve destekten dolayı teşekkür ederek gerçekleştirmeyi düşündükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. Periyodik olarak çıkarılan ‘’Mimar ve Mühendis’’ dergi- sinin son sayısında Ar-Ge ve İnovasyon konusunu işlediklerini belirten Murat Özdemir, ocak ayı içinde Ar-Ge ve İnovas- yon konusunu kapsayan bir sempozyumu YTÜ desteği ile ortak gerçekleştirmek istediklerini kaydetti. Özdemir, ilkbahar döneminde Balkanlar’da düzenlemek istedikleri sempozyum çalışmaları için de destek istedi. Prof. Dr İsmail Yüksek ocak ayı içinde gerçekleştirilmek istenen Ar-Ge ve İnovasyon konulu sempozyumu üniver- site bünyesinde MMG ile ortak gerçekleş- tirmenin kendilerini memnun edeceğini belirterek Balkanlar’da gerçekleştirilecek sempozyuma da destek vermeye hazır olduklarını söyledi. Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr İsmail Yüksek ile fotoğraf çektiren MMG Heyeti daha sonra Makine Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Yiğit’i ve Rektör Danışmanı Yard. Doç. Dr. Hakan Karataş’ı makamında ziyaret etti. MMG ve YTÜ’den Ortak Ar-Ge ve İnovasyon Sempozyumu MMG Yönetim Kurulu, İstanbul Valisi Hü- seyin Avni Mutlu’yu makamında ziyaret etti. Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Murat Özdemir, Başkan Yardımcısı Osman Şah- baz, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Osman Öncel, Yö- netim Kurulu Üyesi ve Genç MMG Başkanı Yavuz Sarı, Komisyon Başkanları hakan Karabay, Yalçın Boztoprak, Kürşat Çapar ile Genel Sekreter Murat Alpay’ın katılımı ile gerçekleştirilen ziyarete İstanbul İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı ve MMG Etik Kurul Üyesi Ümit Ünal eşlik etti. Makamında gerçekleştirilen ziyaretten duyduğu memnuniyeti bizimle paylaşan Hüseyin Avni Mutlu, MMG’nin toplumsal değerleri korumak adına önemli etkinlikler gerçekleştirerek topluma yön verdiğini belirtti. İstanbul’un çarpık kentleş- me yüzünden yaşanması zor bir kent kimliğine büründüğünü kaydeden Vali Mutlu, ayrıca yeni şehir çalışmaları ile yaşanabilir kentler oluşturul- masının önemine de değindi. Dernek faaliyetleri ve gerçekleştirilen etkinlikler hakkında İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’ya bilgi veren başkanımız Murat Özdemir, Şubat ayı içinde gerçekleştirilecek çalışma toplantısına Vali Mutlu’yu konuk olarak davet etti. Kendisine sunulan Mimar ve Mühendis dergisini de ince- leyen İstanbul Valisi Mutlu, davetten duyduğu mutluluğu dile getirdi. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’yu Ziyaret Ettik Mimar ve Mühendisler Grubu Yönetimi, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr. Recep Bozlağan'ı makamında ziyaret etti. Ziyarete MMG Genel Başkanı Murat Özdemir’in yanı sıra Genel Başkan Yardımcısı Ali Reyhan Esen, Mahmut Çelik,Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Ali Osman Öncel, Yavuz Sarı ile Genel Sekreter Murat Alpay katıldılar. MMG tarafından periyodik olarak çıkarılan ‘’Mimar ve Mühendis’’ dergilerinin son sayıları kendilerine takdim edilerek içerikleri hakkında bilgiler verildi. 76 nolu Mart-Nisan sayımızın dosya konusu olarak belirlediğimiz "Yerel Yöne- timler" konsepti ile alakalı Marmara Üniver- sitesi ile de ortak bir program yapma isteğimiz belirtildi. Ülkemizde, Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, Siyaset Bilimi ve Yerel Yönetimler alanlarında organize edilen sempozyum ve kongrelerin aktif destekleyicisi olduklarını ve MMG olarak çözüm ortağı olabilecek en doğru adrese müracaat ettiğimizi belirtti. Üniversite- lerinin Marmara Belediyeler Birliği tarafından kurulmuş olan ve 20 bin cilt materyale sahip Şehir ve Yerel Yönetimler Kütüphanesi’ni fa- külte bünyesine aldıklarını ve Turgut Cansever adının verildiğini belirti. Sn. Dekanımız Prof. Dr. Recep Bozlağan Fakülte bünyesinde Arap- ça, Rusça, Çin'ce Uluslararası ilişkiler bölümü MMG’DEN M.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Recep Bozlağan Ziyareti ile Sosyal Politika ve Kültür Yönetimi bölümü açacaklarını ifade etti. MMG ile ortaklaşa gerçekleştirilecek panel için Üniversite olarak ellerinden gelecek her türlü desteği verecek- lerini belirtti.
  • 11. Ocak - Şubat 2014 9 APPLIES TO EUROPEAN DIRECTIVE FOR ENERGY RELATED PRODUCTS APPLIES TO EUROPEAN DIRECTIVE FOR ENERGY RELATED PRODUCTS APPLIES TO EUROPEAN DIRECTIVE FOR ENERGY RELATED PRODUCTS APPLIES TO EUROPEAN DIRECTIVE FOR ENERGY RELATED PRODUCTS APPLIES TO EUROPEAN DIRECTIVE FOR ENERGY RELATED PRODUCTS Dünyada doğa harikaları, WILO’da mühendislik harikaları… Cebelitarık Boğazı www.wilo.com.tr Cebelitarık Boğazı’nda tuz yoğunluğundan dolayı iki denizin birbirine karışmaması gerçek bir doğa harikası. %90’a varan enerji tasarrufuyla, verimlilik anlamında dünyada benzeri olmayan WILO ürünleri ise mühendislik harikası. Binanızda, teknik performans ve verimlilik anlamında yeni standartlar belirleyen WILO ürünlerini kullanın, tasarruf edin.
  • 12. KISA... KISA... Mimar ve Mühendis10 MMG Ankara Şube Başkan Yılmaz Ada ve MMG Üyeleri Mesut Uğur, Volkan Türk, Ali Çiftçi'den oluşan bir heyetle Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilim ve Teknoloji Genel Müdürü Sayın Doç. Dr. Cevahir Uzkurt’u makamında ziyaret ederek hayırlı olsun dileklerinde bulundu. Genel Müdür Cevahir Bey’de ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek MMG Heyetine teşekkür etti. MMG ANKARA ŞUBEDEN DOÇ. DR. CEVAHİR UZKURT'A ZİYARET Mimar ve Mühendisler Grubu tara- fından üyelerine yönelik olarak gerçekleştirilen ‘’Teknik Gezi’’ etkinliği kapsamında 3. Boğaz Köprüsü şantiye- sinde inceleme yapıldı. MMG Heyetini şantiyeye gelişinde Kuzey Marmara Otoyolu Proje ve Da- nışmanlık Şefi Kayhan Kilimci ile Proje Kontrol Direktörü Cem Erer karşıladı. Toplantı salonunda Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Boğaz Köprüsü yapım çalışmaları hakkında slaytlar eşliğinde bilgi veren Cem Erer, 3. Boğaz Köprüsü Çağdaş Türkiye’nin simgesi olduğunu belirterek dünyada eşi benzeri az ve ilk- lerin köprüsü olduğunu söyledi. Yapımı Türk şirketi öncülüğünde bir konsor- siyum tarafından gerçekleştirilen ve çoğunluğu Türk mühendislerden oluşan bir ekip tarafından inşa edilen, yüksek mühendislik ve teknoloji ürünü olan 3. Boğaz Köprüsü üzerinden 8 şeritli karayolu ve 2 şeritli tren yolunun aynı seviyede geçeceğini ifade eden Cem Erer, gerek estetik gerekse teknik özellikleriy- le dünyanın sayılı köprüleri arasında yer alacak olan köprünün ilklerin köprüsü olacağını belirtti. 3. Boğaz Köprüsünün 59 metrelik genişliği ile dünyanın en geniş, 1408 metrelik ana açıklığı ile üzerinde raylı sistem olan dünyanın en uzun asma köprüsü olacağını söyle- yen Cem Erer, köprünün bir başka ilki ise 322 metreyi aşan yüksekliği ile dünyanın en yüksek kuleye sahip asma köprüsü olmasıdır, dedi. Mimar ve Mühendisler Grubu tarafın- dan organize edilen Teknik Gezi kap- samında İETT Tesisleri gezildi. Genç MMG Başkanı Yavuz Sarı ve üyelerin katılımı ile gerçekleştirilen Teknik Gezi sonrası MMG heyetini ağırlayan İETT Genel Başkanı Dr. Hayri Baraçlı yaptığı sunumla İETT’nin viz- yonunu, üstlendiği misyonu ve gerçekleş- tirilen çalışmaları anlatarak, İETT’nin 144 yıllık genç bir müessese olduğunu söyledi. Dünya Ulaşım Birliği ile entegrasyon ha- linde çalıştıklarını ve yolcu memnuniyeti açısından diğer şehirlerle karşılaştırmalar yapabildiklerini söyleyen Dr. Hayri Baraçlı, İETT olarak dünyadaki mevcut kalite sistemlerini uygulayarak verimli bir yapıya sahip olduklarını belirtti. MMG’DEN 3. BOĞAZ KÖPRÜSÜNE TEKNİK GEZİ BİR TEKNİK GEZİ DE İETT TESİSLERİNE
  • 13. Ocak - Şubat 2014 11
  • 14. Mimar ve Mühendis12 Mimar ve Mühendis12 Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen’’Bizbize Konuşmalar’’ etkinliğine Dr. Alparslan Kuzucuoğlu konuk oldu. ‘’İş Sağlığı ve Gü- venliğinde Tehlike ve Risk Kavramı’’ konulu bir seminer veren Dr. Alparslan Kuzucuoğ- lu, iş güvenliği alanında tehlike ve risk kav- ramlarının karıştırıldığına dikkat çekerek eğer bu kavramlar iyi analiz edilirse doğru değerlendirmeler yapılarak doğru sonuçlara ulaşılabileceğini söyledi. İş yerlerinin risk durumuna ve çalışma şartlarının gerek- tirdiği tehlikelere göre çalışanlara yönelik tedbirler alınması gerektiğini söyleyen Dr. Kuzucuoğlu, çalışma sahasında gerekli tedbirler alınmaması durumunda oluşacak risklerin kazalara ve iş yerinde kalıcı hasar- lara neden olabileceğini belirtti. 2Ocak 2014 günü Rixos Otel’de ger- çekleştirilen Geleneksel “Ankara Soh- betleri “programının bu haftaki konuğu Ak Parti İstanbul Milletvekili Sayın Metin Külünk oldu. Oldukça yoğun bir katılımla gerçekleşen programda sözü ilk olarak Ankara Şube Başkanı Sayın Yılmaz Ada aldı. Devam eden süreçte hükümetimize olan inanç ve güvenin tam olduğunu ve grubumuzun bu konuda üzerine düşeni yapmaktan hiçbir zaman geri kalma- yacağından söz eden Ada, her ne kadar teknik kökenli bir STK olsak ve bu çizgide çalışmalar ve programlar gerçekleştirsek de yaşanılan bu süreçte moral değerlerin korunması ve ülkemizin belirlenmiş kal- kınma hedeflerine ulaşmasında hepimize önemli görevler düştüğünü, birlikte dü- şünmek ve hareket etmemizin gerekli- liği, aynı zamanda sağduyulu olunması konusunda vurgu yaptı. Program konu- ğumuz Sayın Külünk de; bu ülkede belirli dönemlerde yaşanan ve Abdulaziz’den başlamak üzere 2. Abdülhamid dönemine kadar uzanan dış güçlerin, Türkiye’nin ilerlemesini engellemek, parçalamak , varolan hedeften ayrı düşürebilmek ve sadece ölçüsünü kendilerinin belirlediği düzeyde ilerlemeye izin vermeye çalışma- larının bu hükümet döneminde de geçerli olamayacağını belirterek, Ak Parti hükü- metinin bu kararlılığını sürdüreceğini ve hiçbir dış gücün bunu engelleyemeyeceği- ni vurguladı. BİZBİZE KONUŞMALAR’DA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TARTIŞILDI ANKARA SOHBETLERİNE METİN KÜLÜNK KONUK OLDU Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Merkezi'nde gerçekleş- tirilen Bizbize Konuşmalar'a konuk olan Matematik Olimpiyatları kitabı yazarı Ahmet Arduç ‘Estetik Ruh ve Farklı Olabilmenin Gücü’’ konulu bir seminer verdi. Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Murat Özdemir, Genel Sekreter Murat Alpay ve üyelerin katılımı ile gerçekleştirilen seminerdeki sunumda; yaptığınız işi önem vererek yaparsanız fark edilebilirsiniz diyen Ahmet Arduç, bir eseri diğerlerinden farklı kılan o esere gösterilen özen ve estetik görselliktir, hatasız olabilmek çok zordur ama gösterilen dikkat ve en az hata için çaba göstermek o eseri en iyiler arasına sokmanızda size yardım- cı olur diye konuştu. Gerçekleştirilen seminerin ardından MMG Genel Başkanı Murat Özdemir günün anısına Ahmet Arduç’a bir plaket takdim etti. BİZBİZE KONUŞMALAR’DA ESTETİK DÜŞÜNCE VE VAZGEÇİLMEZLİK KISA... KISA...
  • 15. Ocak - Şubat 2014 13
  • 16. Mimar ve Mühendis14 ETKİNLİK Wilo Pompa Sistemleri sponsorlu- ğunda gerçekleştirilen ve MMG Genel Başkanı Murat Özdemir’in yanı sıra Eski Genel Başkanlar Avni Çebi, Mu- rat Kalsın, Oral Avcı, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Ak Parti Üsküdar Belediye Başkan Adayı Hilmi Türkmen, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü İsmail Yüksek, Gübretaş Genel Müdürü Osman Balta, Wilo Pompa Sistemleri Genel Mü- dürü Ercüment Yalçın ile MMG Yönetim Kurulu üyeleri ve çok sayıda konuğun katıldığı kahvaltılı toplantıda konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, ‘’Biz paşa çocuğu değiliz, makamlar gelip geçicidir. Bugün varız, yarın yokuz ama bu ülkenin sorunlarına kalıcı çözümler bulabilmek için çalışmamız gerektiğini biliyorum. Tuzla benim için laboratuar olmuştur. İstanbul her geçen gün sorun- ları ile büyüyen bir şehir ve değerlerini kaybediyor. İstanbul’u eski kimliğine kavuşturabilmemiz gerekiyor. Bu şehri yukarıya kaldırmamız için yapabileceği- miz çok şey olduğuna inanıyorum ama öncelikle Kars'ın, Muş'un problemlerini çözmemiz gerekiyor. ‘’ dedi. Şehirleşme konusunda kendi değerleri- mizi koruyarak bir program yapmamız gerekir diye konuşan Bakan Güllüce, “Çevrecilikle ilgili önümüze gelen tek- liflere bakıyorsunuz San Diego’da diye başlıyor adam. Ya kardeşim buranın San Diego ile hiçbir şeyi benzemiyor. Her şeyi farklı. Nüfusları az olduğu için çoğalt- maya yönelik proje yapıyorlar. Benim Sultanbeyli’mde nüfus 10 senede 10 katına çıkmış. Neresini uygulayacağız bu projenin. Bizim yaptıklarımız çok doğru demek istemiyorum. O tarafa bakarak burayla ilgili hüküm verilemez. Zaten belki Türkiye’nin son 200 yıllık problemi de biraz buradan kaynaklanıyor. Hep batıya bakmaktan boyun fıtığı olmuşuz. Kendi insani değerlerimizi unutmuşuz. O yüzden de ana sistemler bile ülkenin gerçeklerine uymayabiliyor. Sistem bir kere bizimle tam örtüşmemiş. Kendimiz- le uyuşan sistemleri hayata geçirebilmek için arkadaşlarımızla çalışmalar yapıyo- ruz.” ifadelerini kullandı. Çevre Ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "Ben Ruhen ve Fikren Hep MMG’liyim" Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından organize edilen Kahvaltılı Toplantıya konuk olan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce "Bu makamlar geçicidir. Yarın bu makamda olmayacağım ama ben Ruhen ve Fikren hep MMG’liyim ve her zaman MMG’li kimliğimi taşıyacağım" dedi.
  • 17. Ocak - Şubat 2014 15 Türkiye’de çevre fanatikliği oluştuğunu söyleyen Bakan Güllüce, “Özellikle Tür- kiye gibi gelişmekte olan ya da gelişme- miş ülkelerde bazı ülkeler, çevre bilinci, çevre mantığını ülkelerin gelişmesiyle ilgili bir kırbaç olarak kullanıyorlar. O ülkeler kendilerini geliştirmeyle ilgili hangi projeyi yaparsa yapsın, diğerleri o ülkenin o noktada ilerlemesini istemi- yorsa hemen bu enstrümanı kullanıyor ve o projeyi engellemeye çalışıyor. Kanadalılar, Fransızlar, Almanlar bizden daha mı fazla çevreci? Ülkede bir çevre fanatikliği oluşmuş durumda. Bence her türlü fanatiklik zararlı. 1960’da rahmetli Adnan Menderes nükleer santral yapın diye talimat vermiş, muhalefette onay- lamasına rağmen hayata geçirilememiş, Ondan sonra gelenlerin hepsi yapalım demiş ama nasıl yapacaksınız dediklerin- de durmuşlar. Biz nasıl yapacağımızı da biliyoruz. Bizde çevre batının malıymış gibi algılanıyor. Dünyayı perişan eden batı bize çevrecilikte ahkam kesmesin. Karıncanın hakkını bile korumalıyız. Çevreyi yerli dille konuşmak lazım. Bizim insanımız çevreyle barışık ve onu koru- manın ve ona sahip çıkmanın bilincinde. Sırtında kürk olanlar bize hayvan hakla- rını anlatmasın.’’ diye konuştu. TOKİ tarafından Bursa’da yapılan ko- nutların yanlışlığına da değinen Bakan Güllüce, ‘’Bursa konusunda meclisteki arkadaşlarla da dile getiriyoruz. Orda bir yanlış yapıldı ve bizim arkadaşlarımızın yaptığı bu yanlışı görmememiz gibi bir durum mümkün değil. TOKİ Başkanı ile de konuştum. Özünde savunmasızız. Belediye başkanı istedi diye o binalar oraya dikildi. TOKİ bu yanlış karşısında direnmediği için hatalı ve bu hatayı düzeltmemiz şu an için mümkün değil. Bundan sonra gerçekleştirilecek çalışma- larda bu tarz hataların tekrarlanmaması için arkadaşlarımızla konuştuk.’’ dedi. MMG üyelerine de seslenen Bakan Gül- lüce, ‘’İnsanın duygularını göz ardı eden matematiği kabul etmiyoruz. Hepimiz mühendisiz ve insanımızın beklentilerini iyi biliyoruz. İnsanların mülkiyet konu- sundaki hassasiyetlerini anlıyoruz..Benim MMG’den isteğim çözümlemelerini proje olarak ortaya koyup bana iletmeleridir. Bizler istediğimizi istediğimiz gibi yapma özgürlüğüne sahip değiliz. Danıştay abi diye bir yer var. Uygun bulmadığı konu- larda yürütmeyi durdurma kararı alıyor. Çivi üstüne çivi çakamıyorsunuz. Mü- hendislik, hukuk ve sosyal bilim bu üçlü ortak bir karar almalıdır. Bizlerin ülke için ihtiyaç olduğunu bildiğimiz ve bir an önce hayata geçirmek için çaba sarf ettiğimiz projeleri istemeyen kesimleri biliyoruz. Otoyola bile muhalif olanlar var. Öyle yanlış söylentiler çıkarıyorlar ki insanımız buna inanıyor ve bize cephe alıyorlar. Benim istediğim MMG’nin bana somut öneriler getirmesi. Romantizm başka bir şey hayat başka bir şey. Oturup ne doğru ne yanlış, neyi nasıl yapabiliri- mi konuşalım ve hayata geçirelim.’’ diye konuştu. Toplantıda bir konuşma yapan MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, ‘’Bizler bu etkinliklerimizle, sivil toplum kuru- luşu olmanın bir sorumluluğu olarak değerlendirdiğimiz, iyiliklerin yayılması, kötülüklerin engellenmesi için çalışma- nın bir gereği olarak, önemli gördüğümüz konuları kamuoyunun gündemine getire- rek kanun koyuculara ve uygulayıcılara yol gösterme, teşvik etme ve uyarıcı olmaya çalışıyoruz. Özellikle dergi ve sempozyum organizasyonları için büyük çaba sarf ediliyor, emek harcanıyor. Daha önce de ifade ettiğim gibi malumunuz, marifet iltifata tabidir, sizlerden ricamız bu etkinliklerimize katılımınızla iltifat göstererek bizleri desteklemeniz ve teş- vik etmenizdir.’’ Bildiğiniz gibi biz MMG olarak şehir- lerimizin yapılanmalarını ve şehircilik uygulamalarını yakından takip etmeye çalışıyor ve şehirlerimizin insani ölçek- lerde, herkes için huzur beldeleri olacak şekilde teşkil edilmelerinin önemini sürekli vurguluyoruz şeklinde konuşan Murat Özdemir, ‘’Aslında şehirlerimiz birer "Dönüştürme Makineleri"dir. İnsanı, aileyi ve toplumu dönüştürme makine- leri. Bizleri dönüştürmek üzere kendi ellerimizle inşa ettiğimiz bu yapılar, içine konduğu suyun altından yavaş yavaş ısıtıldığı için haşlandığını anlamayan kurbağa misali, sonucu belki hemen görüp anlayamayacağımız, anladığımızda da, geç kalmış olacağımızdan korktuğum, dönüştürme makineleridir. Mahalle- İDRİS GÜLLÜCE “Çevrecilikle ilgili önümüze gelen tekliflere bakıyorsunuz San Diego’da diye başlıyor adam. Ya kardeşim buranın San Diego ile hiçbir şeyi benzemiyor. Her şeyi farklı. Nüfusları az olduğu için çoğaltmaya yönelik proje yapıyorlar. Benim Sultanbeyli’mde nüfus 10 senede 10 katına çıkmış. Neresini uygulyacağız bu projenin. Bizim yaptıklarımız çok doğru demek istemiyorum. O tarafa bakarak burayla ilgili hüküm verilemez. Zaten belki Türkiye’nin son 200 yıllık problemi de biraz buradan kaynaklanıyor. Hep batıya bakmaktan boyun fıtığı olmuşuz kendi insani değerlerimizi unutmuşuz. O yüzden de ana sistemler bile ülkenin gerçeklerine uymayabiliyor, sistem bir kere bizimle tam örtüşmemiş. Kendimizle uyuşan sistemleri hayata geçirebilmek için arkadaşlarımızla çalışmalar yapıyoruz.”
  • 18. Mimar ve Mühendis16 ETKİNLİK yi ortadan kaldıran, kendi içinde bir dünyası olan, çevresinden izole edilmiş, adeta gettolaşan, isimlerinde Türkçenin kaybolduğu, çok katlı korunaklı havuzlu, siteler inşa ediyoruz. Çevresine orta ve küçük ölçekli esnafı ortadan kaldıran dev market ve alışveriş merkezlerinin yapıldığı, çocuk, yaşlı ve engellilerin şehir içindeki varlıklarını önemsemeyen, doğayla ve coğrafyayla mücadele eden bir yapılaşma gerçeği ile karşı karşıyayız. Bizler toplumu zamanla dönüştüren bu çarpıklıkları kendimize dert edinerek doğruları söylemeyi kendimize görev edinmiş bir topluluğuz. Tabi ki bakanı- mızın elinde sihirli değnek yok. Birikmiş bir sürü plansız ve yoğun yapılaşma problemi var. Bizim idealize ettiğimiz şe- hir yapısına ulaşmak kolay olmadığı gibi kısa zamanda gerçekleşmesi de mümkün değil. Ama en azından bu konunun derdi- nin hissedilmesi bile sorunlara farklı bir bakış açısı ve çözüm arayışı getireceğin- den önemlidir.’’ dedi. Kentsel dönüşüm ve bu vesile ile şehirle- rimizin yeniden yapılanması kapsamında teknik olarak bizim üzerinde durduğunuz iki önemli husus var diyen Murat Özde- mir, ‘’Bunlardan birincisi; daha önce de her vesile ile söylediğimiz gibi, gerek em- sal artışlarıyla gerekse kamu yatırımla- rıyla oluşturulan kent rantının bir şekilde kamuya geri dönüşünün sağlanmasıdır. Bu tabii siyasi olarak riskli ve sıkıntılı bir durum olabilir ama bunun kamuoyu önünde anlatılması ve savunulması ile ilgili STK desteğine ihtiyacınız oldu- ğunda MMG olarak bu desteği vereceği- mizden hiçbir şüpheniz olmasın. Diğer husus ise, şehirlerimizin özellikle de İstanbul'un sorunlarını çözmek için tüm ülkenin kaynak ve imkanlarını birlikte değerlendirip ülkeyi topyekün planlamak ve çözmek gerekliliğidir. Anadolu'yu planlayıp çözmeden İstanbul'u çözmemiz mümkün olamaz. Kırsalın, Anadolu'nun itim gücünü kırmadan İstanbul'a yapaca- ğınız her yatırım buranın çekim gücünü daha da arttıracaktır. Onun için kırsalın, Anadolu'nun çekim gücünü arttıracak yatırımlar yapılmalı ve teşvikler veril- melidir. 2011 genel seçimleri öncesinde Sayın Başbakan'ın İstanbul için açıkladı- ğı çılgın projesini değerlendirdiğimiz bir TV programında, "İstanbul için esas çılgın proje nedir diye soracak olursanız, bence İstanbul'un nüfusu 7 diyeceğim ama neyse 10 milyona indirip orada tutmak İstanbul için gerçekten hayırlı çılgın bir proje olurdu" demiştim. Bu kapsamda, kentsel dönüşümde emsal transferi konusu, il içinden ziyade iller arası emsal transferine imkan sağlayacak şekilde, üzerinde önemle durulmalı ve bu vesile ile İstanbul'dan göç cazip hale getirilme- lidir.’’ diye konuştu. Konuşmaların ardından katılımcıların sorularını cevaplayan Bakan İdris Güllüce, MMG üyesi olmaktan gurur duyduğunu ve böyle bir toplantı vesilesi ile MMG üyeleri ile bir arada olmaktan mutluluk duydu- ğunu dile getirdi. Ardından MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, Çevre ve Şehirci- lik Bakanı İdris Güllüce’ye katılımlarından dolayı plaket vererek teşekkür etti. MMG Genel Başkanı Murat Özdemir kahval- tılı toplantıya sponsor olarak maddi ve manevi destek olan Wilo Pompa Sistemleri Genel Müdürü Ercüment Yalçın ile MMG iftar programı sponsuru Rena İnşaat Genel Müdürü Sinan Mataracı’ya birer plaket takdim ederek teşekkür etti. Sayın Başbakan'ın İstanbul için açıkladığı çılgın projesini değerlendirdiğimiz bir TV programında, "İstanbul için esas çılgın proje nedir diye soracak olursanız, bence İstanbul'un nüfusu diyeceğim ama neyse 10 milyona indirip orada tutmak İstanbul için gerçekten hayırlı çılgın bir proje olurdu" demiştim. Bu kapsamda, kentsel dönüşümde emsal transferi konusu, il içinden ziyade iller arası emsal transferine imkan sağlayacak şekilde, üzerinde önemle durulmalı ve bu vesile ile İstanbul'dan göç cazip hale getirilmelidir.’’
  • 19. Ocak - Şubat 2014 17
  • 20. Mimar ve Mühendis18 ETKİNLİK İstanbul Ticaret Üni. Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren: "Üniversitelerde Üretilen Bilgi, Ticarileşmelidir." YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, açılış konuşmasında yüksek öğretimde eğitimin uluslararası standartlara ulaşmak zorunda olduğunu, bu yüzden gerek STK'lar, gerek akademik camia ve gerek özel sektörün bir araya gelerek elbirliği ile üniversite- lerde üretilen bilgiyi uygulamaya koyma noktasında çaba sarf etmesi gerekliliğinin altını çizdi. MMG Genel Başkanı Murat Özde- mir: "Seferberlik Havasında Bilim ve Teknoloji Üretmemiz Gerekiyor." Açılış konuşmalarının son bölümünde MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, 21. yüzyılın yüksek eğitim ve öğretim vizyonunu anlattı. MMG olarak yeni dönemde her dergi konusu paralelinde sempozyum yapacaklarını belirten Özde- mir, sempozyumlarda sunulan bildiri- lerden ve dergide yayınlanan yazılardan oluşturulacak raporları, ilgili makamlara sunarak, kanun koyucu ve uygulayıcılara yol gösterme sorumluluğunu da STK- üniversite işbirliği ile yaptıklarını ifade etti. Genel Başkan Murat Özdemir, ülkeyi şu anda bulunduğu yerden hak ettiği yere ulaştırmak için adeta bir seferberlik havasında bilim üretmemiz gerekliliğinin altını çizdi. YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek:"Dünyadaki Değişimin Ana Unsuru İnsan, Bilim ve Teknolojidir." Sempozyumu sunan ve moderatörlük eden Prof. Dr. Ali Osman Öncel, eğitimin kalitesini yukarı seviyelere çekme- den kalkınmanın çok büyük bir hayal olduğunu belirtti. İlk oturumda konuş- macılardan Prof. Dr. Rıza Güven, "Yüksek Öğretimde Kalite" başlıklı konuşmasında, yüksek lisans ve doktora programla- TÜRKİYE'NİN YÜKSEK ÖĞRETİM VİZYONU’NU MASAYA YATIRDIK Mimar ve Mühendisler Grubu ve İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin (İTİCÜ) birlikte düzenlediği "21. Yüzyılda Yüksek Öğretim Vizyonu" başlıklı sempozyum, İTİCÜ Sütlüce Kampüsü Konferans Salonu'nda yapıldı.
  • 21. Ocak - Şubat 2014 19 rında daha iyi eğitimlerin verilmesinin önemini anlattı. Prof. Dr. Zekai Şen, bilim tarihinin çok fazla üzerinde durmadı- ğımızı, hep 2023, 2053 ya da 2071 gibi politik tarihlerle hayaller kurduğumuzu, asıl önemli olanın kültür tarihi, medeni- yet tarihi olduğunu söyledi. Üniversiteler mühendislik eğitimini anlatan Zekai Şen, "Eğer bu coğrafyada geçmişte üniver- siteler olmasaydı, bugün Batı'da bilim dahi olmazdı" dedi. YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek de, dünyadaki değişimin ana unsurunun insan, bilim ve tekno- lojinin olduğunu belirterek, üniversite- sanayi işbirliği üzerinde durdu ve YTÜ'de yapılan çalışmaları anlattı. İlk oturumun son konuşmacısı Yard.Doç.Dr. Muhid- din Adıgüzel, "Üniversite İş Dünyası İş Birliği'nde İTO-İstanbul Ticaret Üniversi- tesi" başlıklı bir sunum yaptı. Öğleden sonraki ilk oturumda Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli, yüksek öğretimdeki maliyetler hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Ramazan Abacı "Yüksek Öğretimde İnsan Yetiştirme Düzenimiz" başlıklı konuş- masında üniversitelerde yetişen genç nüfusumuzu daha bilinçli ve şuurlu nasıl yetiştirebiliriz sorusunun cevabını tar- tıştı. İkinci oturumun son konuşmacısı olan Prof. Dr. Oğuz Borat, yaygın eğitim konusunda yapılan tüm çalışmaları ve öğrencilerin üniversitelere giriş sürecin- deki hazırlıkları hakkında bilgi verdi. İTÜ Rektör Danışmanı Doç. Dr. Salim Atay: "Test Usulü Ezberci Öğrenci Yetiştiriyor." Sempozyumun son oturumunda da farklı perspektiflerle Türkiye'nin Eğitim Vizyonu masaya yatırıldı. Prof. Dr. Orhan Torkul Yüksek Öğretimde Sürekli Eğitim Metotları üzerinde durdu. Sürekli Eğitimin geliştirilme- sinde sosyal medyaya dikkat çekti. İTÜ Rektör Danışmanı Doç. Dr. Salim Atay, sunumunda Thorndike'ın Etki Kanu- nu ve Skinner'in Edimsel Koşullanma deneyini izleterek, Amerika'da Eğitim Sisteminin çıkış felsefesini, hangi temel nüanslar üzerine inşa edildiğini anlattı. Ezberci bir öğrenci sisteminin ne öğren- ciye ne ülkeye hiçbir fayda sağlamadı- ğını belirten Salim Atay, Recognition Memory ile Recalling Memory arasında- ki farktan bahsetti. Recognition Hafıza test usulüyle insana hiçbir şey kazan- dırmadığını, Recalling Hafızada ise beyinde varolan bir bilginin çağrıldığını izah etti. Salim Atay, şu anki eğitim sis- teminde ciddi paradigmaların değişmesi gerektiğini belirterek, gündemde olan dershane tartışmasının yorumunu izle- yicilere bıraktı. YTÜ Makine Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Yiğit, sunumunda 21. yüzyılda mühendislik eğitimin nasıl olması gerektiğini anlatarak, mühen- dislik eğitiminde çok ciddi gelişmelerin yaşanacağını ifade etti. Mühendislik eğitiminde öğrencilerin daha rahat ve daha aktif olabileceği, hocalarıyla daha aktif iletişim kurabileceği ve en önemlisi kendisini çok daha rahat ifade edebileceği bir yapıya dönüşeceğini ifade eden Faruk Yiğit, inovasyonun ve Ar-Ge gelişiminin en önemli ayakların- dan birinin de Mühendislik Fakülteleri olacağını vurguladı. Sempozyumun son konuşmacısı Elektrik Yük. Mühendi- si Ahmet Erkoç, "Profesyonel Meslek Mensuplarının Üniversitelere Katkısı" başlıklı bildirisinde, iş dünyasının aka- demi ile olan ilişkisini masaya yatırdı. Sempozyum, plaket töreni ile sona erdi. "Mühendislik eğitiminde çok ciddi gelişmelerin yaşanacağını ifade etti. Mühendislik eğitiminde öğrencilerin daha rahat ve daha aktif olabile- ceği, Hocalarıyla daha aktif iletişim kurabilece- ği ve en önemlisi kendisi- ni çok daha rahat ifade edebileceği bir yapıya dönüşeceğini ifade eden Faruk Yiğit, inovasyonun ve Ar-Ge gelişiminin en önemli ayaklarından birinin de Mühendislik Fakülteleri olacağını vurguladı." Prof. Dr. Faruk Yiğit:
  • 22. Mimar ve Mühendis20 MMG Genel Başkanı Murat Özde- mir, açılış konuşmasında “ülke- miz bugün içinde bulunduğu gelişmişlik seviyesini hak etmemektedir” diyerek ülkemizin gelişmiş ülkeler seviyesine çıkma aşamasında Ar-Ge ve inovasyo- nun önemine değindi. İki oturum olarak gerçekleştirilen sempozyumda yaptığı konuşmasında ülkemizin bugün içinde bulunduğu gelişmişlik seviyesini hak etmediğini söyleyen Murat Özdemir, “Ülkemizi gelişmekte olan ülkeler statüsünden gelişmiş ülkeler statüsüne sokmak için, geçmiş zamanları telafi etmek adına, bir nevi seferberlik havası içinde çalışmamız ve üretmemiz gerekir, ülkemiz adına gerçek bir gelişmeden bahsedebilmek için bilim, sanayi ve teknolojideki yerimizden ve bu alan- larda ürettiklerimizden bahsetmemiz gerekmektedir” dedi. Konuşmasında yenilikçi ürünleri bulmak ve geliştirmek için arayış içinde olmak ve araştırma geliştirme faaliyetlerine önem vermek bahseden MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, burada da öncelikle üretim ve çalışma algımızı mevcut kabullerimizi de göz- den geçirmemiz gerekecektir ve bizim yetiştirilme tarzımızda, son zamanlarda değişiklik göstermekle birlikte, yenilikçi fikirler ve bu yönde araştırma yapılması maalesef pek teşvik edilmediği gibi bir miktar önü alınmaya da çalışılmıştır dedi. . Eski köye yeni adet getirmek ve icat çıkarmak amacıyla araştırma ve geliştirme yapılmasının gerekliliğine değinen Murat Özdemir, yeni bir ürün geliştirmek, mevcut ürünün kalite ve standardını yükseltmek, maliyetini düşürmek ve verimliliği arttıracak yeni üretim teknolojileri geliştirmek için yapılan araştırma geliştirme faaliyet- lerinin sonucu orta ve uzun vadede ortaya çıkmakta olduğunu ifade ederek, artık bilgi çağını yaşadığımız bu zaman diliminde uluslararası alanda rekabet edebilmek için öncelikle bilgiye, yani araştırma geliştirme faaliyetlerine yatı- rım yapmak gerektiğini söyledi. Ar-Ge harcamaları ile ülkelerin gelişme- leri arasında doğrusal bir ilişki bulun- duğunu belirten MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, Ar-Ge harcamalarının TÜRKİYE'NİN GELİŞME SÜRECİNDE AR-GE VE İNOVASYON Mimar ve Mühendisler grubu tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi ile ortak düzenlenen ‘’İnovasyonda 5N 1K Modeli ve Markalaşma’’ başlıklı sempozyum YTÜ Merkez Kampüs Oditoryum Salonunda gerçekleştirildi. ETKİNLİK
  • 23. Ocak - Şubat 2014 21 ekonomik büyüme ve kalkınmanın itici gücü olduğunu, İsrail ve İrlanda gibi ülkelerin Ar-Ge sayesinde refah seviye- lerini 3-4 kat arttırdıkları ifade ederek, Ar-Ge çalışmaları, başlangıçta neyin nasıl yapılacağının bilinmemesinden ve bu alanda yapılan harcamaların kısa vadede ve her zaman da kar olarak geri dönemeyebileceğinden, bir risk olarak görülebilir ancak bu çalışmalar ülkelerin gelişme seviyelerinin göstergeleri haline gelmiştir dedi. Açılış konuşmalarının ardından ‘’İno- vasyonda 5N 1K Modeli’’ başlıklı ilk otu- ruma geçildi. Prof. Dr. Ali Rıza Büyük- sulu, Gökhan Yücel, Yrd. Doç. Dr. Utku Büyükşahin, Yrd. Doç. Dr. Suat GENÇ’in konuşmacı olarak katıldığı oturumun başkanlığını yapan MMG Yönetim Kuru- lu Üyesi ve Jeofizik Odası İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Öncel yaptı- ğı konuşmada, MMG olarak gerçekleşti- rilen sempozyumun önemine değinerek, öncelikle Ar-Ge ve inovasyon konusunu periyodik olarak çıkarılan Mimar ve Mü- hendisin son sayısında işlediklerini ve bu çerçevede de sempozyum gerçekleş- tirdiklerini belirterek yapılan çalışmala- rın diğer STK’lara da örnek teşkil etmesi gerektiğini söyledi. Oturumda sırası ile söz alan Gökhan Yücel ‘’İnovasyonun Görünmeyen Yüzü: Dijital Diplomasi Örneği’’, Prof. Dr. Ali Rıza Büyüksulu ‘’İnovasyon ve Teknoloji Transferi’’, Yrd. Doç. Dr. Utku Büyükşahin ‘’Günümüzde Teknoloji Geliştirme’’ Yrd. Doç. Dr. Suat Genç ‘’Gelişmekte Olan Ülkeler İçin İyileştirilmiş ve Hızlandırılmış Teknoloji Transfer Yönetim Modeli’’ başlıklı birer konuşma yaptılar. Erdem Bektaş, Dilşad Erkek Akar, Ahmet Erkoç ve Dr. İsmail Kasap’ın konuşmacı olarak yer aldığı seminerin ‘’Markalaş- ma Sürecinde İnovasyon’’ başlıklı ikinci oturumuna başkanlık yapan Yıldız Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Büyüksulu, yaptığı konuşmada inovasyonda markalaşma sürecinin önemine değinerek, gelişmiş ülkeler kategorisinde yer alan ülkelerin dünya sıralamasında ilk sıralarda yer alan marka şirketlere sahip olduğu- nu ve ülkemizin de gelişmiş ülkeler arasında yerini alabilmesi için marka olmuş şirketlere ihtiyaç duyduğunu ve bununda Ar-Ge ve İnovasyon alanında gösterilecek başarılarla sağlanabileceği- ni belirtti. Oturumda sırası ile söz alan Erdem Bektaş ‘’İnovasyon Sürecinde İnsan Kaynağının Önemi’’, Dilşad Erkek Akar ‘’İnovasyon ve Türkiye; Nerede- yiz?’’, Ahmet Erkoç ‘’AR-GE, İnovasyon ve Sonuçları’’, Dr. İsmail Kasap ‘’’İno- vasyon ve Teknoloji Transferinin Marka Değeri’’ başlıklı bir konuşma yaptılar. Konuşmaların ardından MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, Genel Başkan Yardımcısı Murat Özmen ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Öncel katılımcılarla toplu fotoğraf çektirip sempozyumu değerlendirdiler. Murat Özdemir, “ülkemizi gelişmekte olan ülkeler statüsünden gelişmiş ülkeler statüsüne sokmak için, geçmiş zamanları telafi etmek adına, bir nevi seferberlik havası içinde çalışmamız ve üretmemiz gerekir, ülkemiz adına gerçek bir gelişmeden bahsedebilmek için bilim, sanayi, teknolojideki yerimizden ve bu alanlarda ürettiklerimizden bahsetmemiz gerekmektedir”
  • 24. Mimar ve Mühendis22 MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, Genel Başkan Yardımcısı Osman Şahbaz, Yönetim Kurulu Üyesi ve Genç MMG Başkanı Yavuz Sarı, Komisyon Başkanları Hakan Karabay ve Yalçın Boz- toprak ile Genel Sekreter Murat Alpay’ın da bulunduğu heyeti TİM Genel Sekreter Yardımcısı Metin Tabalu ile makamında ağırlayan TİM Başkanı Mehmet Büyü- kekşi, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek MMG’nin gerçekleştirdiği faaliyetleri takip ettiğini ve takdirle karşıladığını söyledi. Türkiye’nin ekono- misinin son 10 yılda hızla geliştiğini be- lirten Mehmet Büyükekşi, ‘’10 bin dolar seviyelerinde bulunan kişi başına düşen milli gelir eşiğini aşabilmek için Ar-Ge ve inovasyona önem vermek gerekiyor. Hat- ta her KOBİ’nin bir Ar-Ge ve inovasyon merkezi olmalı. Teknolojiye yön veremez- sek 2023 hedefine ulaşmamızın imkanı yok. Türkiye’nin hedefleri arasında yer alan yerli otomobil üretiminin hayata ge- çirilebilmesi için THY modelinin uygulan- ması şart. Firmalarımızın kendi imkanları ile yerli otomobil üretip dünya pazarında pazarlayabilme olanağının çok düşük olduğu, yüzde 50/50 devlet ortaklığı ve devlet desteği ile dünya pazarında söz sahibi olan bir otomobil markasına sahip olacağımıza inanıyorum.’’ dedi. Türk müşavirlik firmalarının dünya pazarında önemli bir mesafe aldığını da söyleyen Mehmet Büyükekşi, ‘’Türk firmalarının dünya çapında gerçekleştirdiği projeleri yabancı müşavirlik firmalarının kont- rolünde uygulama yapılması sebebi ile uygulamadaki yabancı standartlar Türk malzemelerinin kullanımını imkansız hale getirmektedir. Bu sebeple Bakanlı- ğımızın teşviki ile dünya pazarında iş ya- pan Türk firmalarının müşavirlik işlerini yerli müşavirlik firmaları gerçekleştirme- ye başladılar. Böylece yerli üretim mal- zemelerin dünya pazarında kullanımı aşamasındaki standart engelleri aşılmış oldu. Ülke kalkınması ve ihracatında önemli bir engeli de aşmış olduk.’’ diye konuştu. MMG Genel Başkanı Murat Özdemir’de Türkiye Ekonomisinin gösterdiği gelişim- Yerli Otomobil Ancak THY Modeli İle Üretilebilir Mimar ve Mühendisler Grubu Yönetim Kurulu tarafından gerçekleştirilen ziyarette konuşan TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisİ) Başkanı Mehmet Büyükekşi, yerli otomobil üretiminin gerçekleştirilmesi için THY modelinin örnek alınması gerektiğini belirterek, devletin içinde olmadığı bir şirketin ülkenin ihtiyaç duyduğu yerli otomobil üretiminde başarı gösteremeyeceğini söyledi. ’10 bin dolar seviyelerinde bulunan kişi başına düşen milli gelir eşiğini aşabilmek için Ar-Ge ve İnovasyona önem vermek gerekiyor. Hatta her KOBİ’nin bir Ar-Ge ve İnovasyon merkezi olmalı. Teknolojiye yön veremezsek 2023 hedefine ulaşmamızın imkanı yok. Türkiye’nin hedefleri arasında yer alan yerli otomobil üretiminin hayata geçirilebilmesi için THY modelinin uygulanması şart. Firmalarımızın kendi imkanları ile yerli otomobil üretip dünya pazarında pazarlayabilme olanağının çok düşük olduğu, yüzde 50/50 devlet ortaklığı ve devlet desteği ile dünya pazarında söz sahibi olan bir otomobil markasına sahip olacağımıza inanıyorum.’’ de ihracatın önemli bir yer tuttuğunu ve TİM’in başarıda büyük payı olduğunu söyledi. MMG’nin faaliyetleri ve ger- çekleştirilen etkinlikleri anlatan Murat Özdemir, TİM ile etkinlik düzenlemek ve Ar-Ge, inovasyon konularında ortak çalış- malar yapmak istediklerini belirtti. Oda seçimlerine de değinen Murat Özdemir, MMG olarak diğer sivil toplum kuruluş- ları ile değişim grubu olarak çalışmalar yürüttüklerini ifade ederek TİM’inde desteğini istedi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, gerçekleştirilecek etkinliklerde ortak hareket etmek istediklerini belirterek oda seçimlerinde de ilgili komisyonlar üzerinden ortak çalışma yapıp destek vereceklerini ifade etti. ETKİNLİK
  • 25. Ocak - Şubat 2014 23 Ahmet Selamet: “Kalkınmaya Katkı Sağlayan Sektörlerin Ba- şında Ulaşım Var” Sempozyumun açılışında konuşan İstan- bul Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Ahmet Selamet ülkenin kalkınmasına katkı sağlayan sektörlerin başında ulaşım sektörünün geldiğini belirterek, ulaşımın toplumun kalkınmasında itici bir güç olduğunu söyledi. Belediye olarak kali- teli, konforlu ve güvenli ulaşım hizmeti sunduklarını kaydeden Selamet, “İstanbul 2023 ulaşım ana planı hazırlandı. Kenti- mizi, 2023 yılına taşıyacak yol haritasını çağın gereklerine göre hazırladık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi cep trafik uygula- masını telefonuna indirmeyen İstanbullu neredeyse kalmadı.” şeklinde konuştu. Hayri Baraçlı: “Değişim Kültürü- nü Ortaya Koyma Hedefindeyiz” Sempozyumun açılışında konuşan İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı ise yaptığı konuşmada dünya çapında bir organizas- yonu gerçekleştirmek amacıyla bu yola çıktıklarını ifade etti. Transist’in bu yıl dördüncüsün yapıldığını hatırlatan Baraçlı, “Sürdürülebilirliği önemli bir noktaya ge- tirme gayreti içerisindeyiz. Bunları yapar- ken şehir hareketliliğini ve farklılığı ortaya çıkartacak sempozyumlar ve çalıştaylar düzenliyoruz. Toplu ulaşımın otoritelerinin birçoğu burada aramızda bulunuyorlar. Bu yıl geçen yıllara göre çok daha yoğun ve çok daha farklı bir noktada toplu ulaşı- mın yaygınlaşmasını sağlayacak değişim kültürünü ortaya koyma hedefi içerisinde olacağız.” diye konuştu. Mahmut Arslan: “İstanbul Bir Cazibe Merkezidir” Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan da yaptığı konuşmada, İstanbul'un toplu ula- şımına yaklaşık 15 bin emekçiyle hizmet verdiklerini söyledi. İstanbul’un bir cazibe merkezi olduğunu, ama aynı zamanda bazı sorunların da merkezi olduğunu belirtti. Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından öğleden sonra gerçekleştirilen özel oturum da ise Türkiye’de raylı sistemlerin dünü, TRANSİST FUARI’NDA YERİMİZİ ALDIK İETT tarafından gerçekleştirilen, Mimar ve Mühendisler Grubu’nun da katılımcı olarak stant açıp, panel düzenlediği IV. Toplu Ulaşım Haftası VI. Transist 2013 Ulaşım Sempozyumu ve Fuarı açılış töreni İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. bugünü ve geleceği konuşuldu. Oturumda konuşma yapan Genç MMG Ulaşım Ko- misyonu Üyesi Mehmet Maç, Yıldız Teknik Üniversitesi Raylı Sistemler Platformu Başkanı Yunus Emre Şakar, Yıldız Teknik Üniversitesi Raylı Sistemler Platformu Başkan Yardımcısı Hüseyin Emre Civan ile MMG Ulaşım Sistemleri Komisyonu Üyesi İsmail Ay ulaşım ve raylı sistemler konu- sunda değerlendirmeler yaptılar. Oturum sonrası Mimar ve Mühendisler Grubu Ge- nel Başkanı Murat Özdemir konuşmacılara birer plaket vererek teşekkür etti ve Genç MMG Başkanı Yavuz Sarı ile Genç MMG üyeleri ile fotoğraf çektirdi.
  • 26. MİMARLIK Mimar ve Mühendis24 CAMİLERİN YAPIMI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER - 1 "Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe îman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler i’mâr eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır."(Tevbe,18) ehrin siluetini oluşturan binalar, oraya ait kültürel kimlik kodlarını ele verirler. Bir başka deyişle; şehrin silueti, o yerin üç boyutlu bir manifestosudur. Dini yapılar bir medeniyet tasavvurunun özünü teşkil eden, inanç kodlarını işaretleyen ve o medeniyetin eşya ve insana bakışının ete kemiğe bürünmüş yansımalarıdır. Mimarlık mesleğinin sanatsal açıdan en özgün örnekleri- nin verileceği alanların başında cami mimarisi gelmektedir. Cami formları bize tarihi geçmişimiz ve kültürel değerlerimiz açısından önemli bazı biçim ve kavramları hatırlatmakta yaşatmaktadır. 21.yy’ da mimarların cami tasarımı yaparken eskiyi kopya- lama kolaycılığından sıyrılarak, çağdaş yorumlar geliştirmesi, yeni tarz ve formları oluşturması medeniyet tasav- vurumuzdaki inkişafın mimariye yansı- ması düzleminde oldukça fazla önem arz etmektedir. Bilge Mimar Turgut Cansever: ”Sanat eseri, varlık, kâinat tasavvurunun yapılana yansımasıdır. Eserini ortaya koyarken aldığı her karar, sanatkârın varlık ve varlığın güçleri hakkındaki tasavvuruna göre şekillenir. Bu özellik- leri ile sanat, din ve ahlâk alanında yer alır” demektedir. Bu çerçevede cami mimarlarının İslam öğretilerine vâkıf, inanç değerlerini hazmetmiş, İslâm mimarisi alanında yetkin olmaları zaruridir. Tasarımcının kendi iç derinliğinden, ruhundan değer katabilmesi ise ancak Müslümanlığın gereği olan ibadet eylemlerini yerine getirmesi ve onunla aynileşerek meta- fizik derinliğe ulaşmasıyla mümkündür. Çünkü yapılan her şey inanç ve kültürel arka planın sanat ve mimariye yansı- masıdır. İSLAM ŞEHRİ VE CAMİ MİMARİSİNİN FELSEFÎ VE TEKNİK KURALLARI Bir cami tasarlarken bir yandan ese- rin inşaa edileceği ülke, bölge ve şehre ait tarihi ve kültürel arka plan tetkik edilerek yörenin geçmişiyle irtibat kurulmalıdır. Öte yandan muasır malzeme ve tek- nolojiyle, gelişen ve değişen ihtiyaçları karşılayacak ve estetik zevklere uygun, geçmişin mimarisini kopyalamadan özgün katkılarla günümüze taşıyacak, çevreye uyum sağlarken yeni değerler katacak tasarımlar yapılmalıdır. Eserin inşaa edileceği arsa veya ara- zinin durumu, topografik özellikleri, düz ya da eğimli oluşu, çevresiyle ilişkisi ve şehirdeki konumu ile zeminin jeolojik yapısı hakkında bilgi sağlayacak yeterli belge, rapor, fotoğraf ve diğer vesaikin temin edilmesi gereklidir. İslâm şehrinde merkezi teşkil eden ibadet, ilim, ticaret ve diğer kamu Ş MEHMET OSMANLIOĞLU MİMAR
  • 27. Ocak - Şubat 2014 25 mekânlarına ilişkin kararlarları veren yöne- tim erkine karşılık, merkezin çevresinde hâleler halinde gelişen konut bölgeleriyle halkın talep ve iradesiyle tedricî olarak gerçekleşmektedir. Şehir sadece seçilmiş idareciler, bürokratlar ve teknokratların masa başında alacağı kararlarla dizayn edilmemeli, sürece halkın katılımı sağla- narak talepleri dikkati alınmalıdır. Cami, medrese (okul), çarşı, hamam, şifahane, çeşme gibi şehrin merkezini şehir mey- danını teşkil eden abidevî eserler idare (vakıf) tarafından önceden planlanarak en münasip yere konumlanmalıdır. Şehrin diğer kısımları bu merkez etrafında belli kurallar çerçevesinde tamamen yöre sakinlerinin kararları çerçevesinde geliş- tirilmelidir. Şehir tasarımında ana unsur eşrefi mahlukât olan” insan merkezli”, “insana ve insanlığa hizmet eden”, “şehirle birlikte insanı imar eden”, “insan yüzlü” ve “yekdiğerinin hakkını gözeten merhametli şehir” hedeflenmelidir. Motorlu araç ve taşıt öncelikli şehir tasarımı paradigma- sından vazgeçilerek insana göre tasarla- nan, yaya yoları ve ulaşım aksları ağı ile insan öncelikli bir şehir tasarımlanmalıdır. Caminin ana kubbe altı (harim/merkez sahın) yeryüzünü temsilden bahisle ederek “Bana yeryüzü mescit kılındı” hadisi şeri- fin tecellisi olarak değerlendirilmektedir. Ana kubbe ise semayı/sonsuzluğu, Hakka ulaşmayı stilize etmektedir. Hikemî bir yaklaşımla arzın mescid kılınması bizi olanca sadelik ve tevazû içinde bir mekân tasarımına yöneltirken, kimilerince “cami hariminin ilahi buyruğun fiziki yansımasını, minare ve ana kubbenin ise ilahi kudreti, tevhidi simgelediği” kabul edilmektedir. CAMİ İNŞAASI UMUMİ PRENSİPLER Binanın arsa, arazi temini ve finansman kaynaklarının hiçbir haksızlık ve zulme konu olmayacak şekilde meşru yoldan temin edilmiş olması, huşû dolu bir ibadet mekânının elde edilmesi hususunda en temel kriter olarak ele alınmalıdır. Cami içini tasarlarken doğal malzeme kullanılmalı, sadelik, tevazu ve sükûneti ihlâl etmeyecek, ibadet ruhunu etkile- meyecek, huşûu bozmayacak tezyinat yapılmalıdır. Mübalağalı süsleme içeren düzenlemeler ile karmaşık malzeme ve renk kullanımından kaçınmak gerekir. Eserin temel atma merasimine çok önem verilerek kutsal bir günde (örne- ğin Cuma), eşref saati addedilen zaman diliminde gerçekleştirilmeli ve şehrin en yetkilidinî, idarî ve mülkî amirlerinin hazır bulunmaları sağlanmalıdır. Temel atılırken hayır sahibine dualar edilip, , bânisine, mimarına ve katkıda bulunan önemli diğer zevata teşekkür ve tebrik sadedinde günün anısına plaket verilmeli, Allah rızası için kaza ve belanın def’i maksadıyla kurbanlar kesilmelidir. Çalışanların yeme-içme, temizlenme (lavabo, duş) ve tuvalet ihtiyaçlarının ”Sanat eseri, varlık, kâinat tasavvurunun yapılana yansımasıdır. Eserini ortaya koyarken aldığı her karar, sanatkârın varlık ve varlığın güçleri hakkındaki tasavvuruna göre şekillenir. Bu özellikleri ile sanat, din ve ahlâk alanında yer alır”
  • 28. MİMARLIK Mimar ve Mühendis26 karşılanacağı geçici mekânlar öncelikle yapılmalı, çalışanların abdestli olmaları ve besmelesiz işe başlamamaları için gerekli hassasiyet gösterilmelidir. Çalışanların mesai saatlerine dikkat edilerek gereğinden fazla çalıştırılmamalı, çalışma ve disiplin kuralları çerçevesinde alın teri kurumadan hakları ödenmelidir. Çalıştığı işin hakkını vermeyen veya ehil olmadıkları tespit edilenlerin işlerine son verilerek hayırseverlerin emaneti her yönüyle muhafaza edilmelidir. İşin tekniğine uygun ve zamanında tamamlanabilmesi için mimarın yöne- timinde inşaat mühendisi, yeteri kadar tekniker, formen, usta ve işçi görevlendiril- meli, imalatın her safhasında gerekli kont- roller titizlikle yapılmalıdır. Taşıyıcı sistem kamu binalarında öngörülen ilave emni- yetleri karşılayacak şekilde hesaplanarak uzun ömürlü ve deprem mukavemeti yük- sek bina inşasına ehemmiyet verilmelidir. Eseri inşaa ederken insan, insan emeği ve kaynak israfını önleyecek tedbirlerin önceden alınması, ihtiyacın çok üstünde olan büyüklüklerde, yapımı zorlaştıracak teknolojiler içeren veya çok fazla bakım gerektiren malzemelerin seçiminden kaçı- nılması gereklidir. Eser; eşref-i mahlûkat olan insana hizmet için yapılacağından her yaştaki insanların, çocuk, yaşlı, kadın ve engellile- rin rahatlıkla ulaşabileceği, kullanabileceği ve yararlanabileceği ergonomik ve eko- nomikliği sağlayan teknik tümmekân ve imkânlar hazırlanmalıdır. Eserin mimari tarzı, cephe formları, cephe detayları, binanın çeşitli bileşen- leri arasındaki proporsiyon (nispet), ölçü (vezin), ritmik tekrarlar ve simetrik unsur- lar konusunda uzman mimarlarca büyük bir titizlikle ele alınmalıdır. Camilerin dış avluları dahil yapılacak her bina, avlu ve yaya yolları ile bu yol- lara döşenen taşlar dahi kıbleye müte- veccih veya saf düzenine uygun olarak tasarlanmalıdır. Harimin içinde namaz kılacak herkes tasarımın sağlayacağı istikametle kolaylıkla kıble yönüne yöne- lebilmelidir. Kalıplar, biçimler ve bina- ların kıble müteveccih oluşu, esasında kalplerin kıbleye yönelim ve bağlılığının tezahürüdür(buradaki tek istisna adâp gereği tuvalet taşlarının ön ve arkalarının kıble yönünde olmamasıdır). Cami dış avlularına (bahçelerine) cami- nin büyüklüğüyle ahenkli, uzun ömürlü, bakımı kolay, geniş gölge atan ve çev- resindeki yeşille tevhid edilen bir peyzaj hâkim olmalıdır. Büyük abidevî camilerin avlularına çınar gibi büyük ölçekli ağaçlar dikilirken, küçük ölçekli cami ve mescit- lerin bahçelerinde daha kısa ve küçük ağaç cinsleri seçilerek proposiyona dikkat edilmelidir. Caminin mihrap, minber, vaaz kürsüsü ve müezzin mahfili gibi yapı bileşenleri aynı mimari tarzın bütünlüğü içinde tasarlan- malı, objeler ne kadar çok olursa olsun iç mekân konsepti tek bir sanatkârın/ustanın elinde çıkmışçasına birbirini uyumlu bir şekilde tamamlayarak mimaride tevhidi gerçekleştirmelidir. Bir külliye tasarımı yapılırken ise cami, medreseler, çarşı, şifahane, hamam, kütüphane, imaret, sebil, çeşme ve diğer binaların birbirleriyle münasebet ve hiye- rarşileri ile araziye yerleşim konumları, yöreye özgü mimari arka plan ve diğer özellikleri yeterince araştırılmalıdır. Büyük camilerin inşaatına başlamadan önce mimari görselleriyle birlikte maket ve diğer tanıtım materyalleri hazırlanarak insanlar proje konusunda önceden yeterin- ce aydınlatılmalıdır. Böylece yapım süreci sonunda yöre halkının beklenmeyen yorum ve tepkileriyle karşılaşılması önlenerek ortak kabul sağlanmış olacaktır. Mimarlar binayı tasarlarken maliyet, estetik ve fonsiyonelliğin yanında ısıtma, soğutma, havalandırma, seslendirme ve aydınlatma sistemini ve tezyinat stillerini ayrıntılarıyla ele almalıdır. Binada insan sağlığına zararlı tesiri olmayan, kolay temin edilebilen, yerel, ekonomik ve ekolojik özellikler içeren tabiî malzeme kullanılmalıdır. Camilerin esasen tamamen tabiî malzeme(taş, mermer) ile kâgir olarak kalın taşıyıcı duvarlı olarak, güncel bilgilerle statik hesapları yapı- larak tahkim edilerek inşaa edilmesiyle asırlarca ömür sürecek bir mukavemete erişirken, kalın duvarlarıyla tabii ısıtma ve soğutmanın da büyük ölçüde sağlanacağı, işletme maliyeti fevkâlade düşük binalar elde edilmektedir. Kamu kaynaklarının verimli kullanımı ve kamu binalarının uzun ömürlülüğü kısa vadeli inşaa maliyetlerinin yüksekliğinden daha önemlidir. Tabii mal- zeme kullanılan binaların bakım ve tamirat maliyetleri asgariye inmekte, eskimeyle birlikte binaya ayrı bir estetik değer katıl- maktadır. Binada ısı yalıtımı perlit esaslı ekolojik malzeme ile sağlanmalı, su yalıtımı ve drenaj ile yağmur, ve çevre suları kontrol altına alınmalıdır. İnşaa sürecinde işletme masraflarını
  • 29. Ocak - Şubat 2014 27 azaltacak tedbirler alınmalı, toprak ve güneş enerjisi, yağmur suyu ve gri su kul- lanımına ilişkin altyapı hazırlanmalıdır. Caminin temizliğinin kolayca yapılabil- mesi için merkezi elektrikli süpürme sis- temi kurulmalı, süpürge makinesinin farklı noktalara taşınmasına gerek duyulmadan katlarda bulunan bağlantı noktalarına takılarak halı ve mekân temizliği yapıl- malıdır. Caminin tamamlanmasını müteakip caminin taç kapı alnına bânisi, mimarı, inşaa tarihi ve gerekli diğer teknik bilgi- leri içeren bir kitabe konularak tarihe not düşülmelidir. Projenin büyüklüğüne ve hayırseverlerin imkânlarına mütenasip olmak üzere cami- ler öncelikle en uzun ömürlü doğal malze- me olan çelik destekli kalın duvarlı taş ve tuğladan kâgir olarak yapılmalıdır. İmkanlar yeterli değilse veya projede seçilen formun özgünlüğü ve zorluğu göz önüne alınarak çelik ya da betonarme yapılarak cepheleri Osmanlı kenet siste- miyle monte edilen doğal taşla kaplan- ve detayları doğru çözülmüş uygulama- lara büyük önem vermek gerekmektedir. Abdesthanelerin yeterli kişisel temizlik sağlanabilmesi ve ibadetin sıhhati için tuvaletlerden 25.00 m mesafede yapılma- sı zaruridir. Camilerin alt katlarında wc, duş gibi namaz kılınamayan mekânlar bulunmama- lıdır. Bu arzda beytullah (kâbe) ile temsil edilen mescitlerin, arşta Beyt’ül-mâmurla izdüşümü olduğunu ve bu ikisi arasında- ki uzay boşluğunda ibadet edilemeyen mekânlar yer almamalıdır. Tuvaletler tabii bir şekilde havalandırı- lacak şekilde tasarlanmalı, cebri havalan- dırma gereken yerlerde mekanik sistemle tam olarak havalandırılmalıdır. Tuvalet ve abdesthane katiyetle bir arada olmamalı, psikolojik ve fizikî temizliğin sıhhatli bir şekilde sağlanması için söz konusu iki mekân ayrı ayrı düzenlenerek rahatsız edici kokuların abdesthaneye yayılması önlen- melidir. Tuvaletlerin konumu hakim rüzga- rın etkisiyle ibadet mahallerinin kokudan etkilemeyecek şekilde belirlenmelidir. Tuvaletler; bay, bayan, çocuk engelliler için yeterli büyüklükte olan, temizliğin kolayca yapılabileceği, hijyen şartlarını sağlayacak, üzerine su sıçratmayacak içten yıkamalı alaturka hela taşı seçilmeli, kaygan olmayan ve kolay temizlenebilen, az sayıda ve çok ince derzli zemin yüzey malzemesi ile kaplanmış olmalıdır. Tuvalet taşının ön ve arka cephesi kıbleye müteveccih olmamalıdır. Bu yalnız camiler için değil müslümanların kullandığı tüm binalar için geçerlidir. Alaturka hela taşı temizlik ve beden sağlığı için daha elveriş- lidir. Alafranga taşlar ise engelli ve yaşlılar için az sayıda tercih edilebilirler. Tuvaletlerde tamiri kolay tipte gömme rezervuar kullanılmalıdır. İmkânlar elverirse sensörlü otomatik rezervuar kullanılarak insan elinin en az temas edeceği sistemler seçilmelidir. Musluklar sensörlü, taharet maşrapası paslanmaz çelik olmalıdır. Tuvaletlerin ara bölme duvarları koku ve ses yalıtımı sağlayacak şekilde tavana kadar devam etmelidir. Umumi mekânlarda sıkça tercih edilen kompakt laminat böl- meli wc’ler arasında su,koku ve ses geçişini önleyecek tedbirler alınmalıdır. malıdır. Ahşabın ucuz olduğu ve yeterli yapım teknolojisinin bilindiği bölgelerde emrenye edilmiş, fırınlanmış uzun ömürlü ağaç cin- sinden seçilmek kaydıyla tümüyle ahşap cami ve mescitler inşaa edilmelidir. Kırsal bölgelerde veya küçük merkez- lerde kalın duvarları ekolojik, en ucuz ve sağlıklı malzeme olan kerpiçten yapılan, çatıları ahşapla örtülen mütevazı mescit- ler inşaa edilmelidir. Kagir binalarda veya taş kaplamalar- da ocaktan çıktığınca kolay işlenebilen, atmosferle buluşunca zamanla sertleşerek uzun ömürlü olan kesme küfeki taşı, Antal- ya limra taşı, Bayburt Taşı, Ahlat Taşı gibi tecrübe edilmiş malzemeler kullanılmalıdır. ISLAK HACİMLER/ ABDESTHANE VE TUVALETLER Camilerin abdesthane ve şadırvanlarında insan ergonomisine uygun ve ihtiyacına cevap verecek, yeterli fizikî ve psikolojik temizliği sağlayacak tasarıma uygun ölçü, malzeme ve ekipman kullanılmalı
  • 30. GİRİŞ • MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞDOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye Mimar ve Mühendis28
  • 31. Ocak - Şubat 2014 29 ARAYAN SON 10 YILDA TÜRKİYE’NİN ENERJİ TALEBİ YÜZDE 42’YE YAKIN BİR ORANDA BÜYÜMESİNE KARŞILIK, ARTAN ENERJİ FİYATLARI NEDENİYLE TÜRKİYE’NİN, ENERJİ KAYNAKLARI İTHALATI İÇİN ÖDEDİĞİ PARA YÜZDE 548.9 ARTTI. 2001’DE 8.3 MİLYAR DOLAR OLAN TÜRKİYE’NİN ENERJİ İTHALATI, 2011’DE 54.1 MİLYAR DOLARI BULDU. ENERJİ KONUSUNDA BU DENLİ DIŞA BAĞIMLIYKEN, BU RAKAMLARA AŞAĞI ÇEKMENİN BİR YOLUR VAR MI? ENERJİSİNİ TÜRKİYE
  • 32. GİRİŞ • MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞ Mimar ve Mühendis30 DOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye Küresel ölçekte birçok gelişmenin temelinde enerji konusu yatmaktadır. Öncelikle enerji, ülkelerin üretim kapasiteleri bakımından temel girdi öğesidir. Global rekabet ortamında üstünlük elde etmeye çalışan ülkeler bu önemli girdi unsurunun maliyetini düşürmeyi hedeflemektedirler. Bu denli önemli olan enerji konusu, ülkeler arasında da değerli bir politika aracıdır. Çünkü ellerinde enerji kozu olan ülkeler uluslararası arenada geniş bir özgürlük alanına sahip olmaktadırlar. Bu durUma en belirgin örnek olarak Rusya’nın kendi çıkarına hizmet etmeyen ülkelere enerji alanında yaptığı uygulamalar gösterilebilir. Herkesin bildiği üzere ülkemiz, zengin enerji yataklarına sahip olan bölgelerin ortasında bulunmaktadır. Dünyanın doğal gaz rezervlerinin yüzde 72, petrol rezervlerinin ise yüzde 73’lük oranına sahip coğrafyada yer almasına rağmen enerji konusun- da büyük bir dışa bağımlılık yaşamaktadır. Türkiye’nin gelişmekte olan ekonomisi için kritik öneme sahip petrol ve doğalgaz, aynı zamanda dış politika açısından da önemli birer aktördür. Türk sanayisinin üretim girdileri açısından öneminin yanında petrol ve doğal gaz; Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu üretim alanlarından dünya pazarına aktarılırken Türkiye için bir ekonomik ve politik çıkar alanı oluşturmaktadır. Öncelikle petrol ve doğal gazın Batı pazarına ulaştırılmasında gerek boru hatları gerekse tankerler yoluyla boğazlardan taşınması durumunda Türkiye gelir elde etmektedir. Bu durum ekonomik çıkar sağlamasının yanında Türkiye’nin uluslararası arenadaki imajı açısından da üzerinde durulması gereken bir konudur. Enerji konusunda Türkiye açısından analiz edilmesi gereken A.B.D, Rusya ve Orta Doğu ülkeleridir. ABD, sanayisi açısından ihtiyaç ENERJİ POLİTİKALARI VE TÜRKİYE duyduğu ve küresel politikalarının birçoğunun temelinde yatan enerji konusunda titiz çalışmalar yürütmektedir. 1990’lı yıllardan beri Amerika’nın Orta Asya ve Kafkasya coğrafyasına yönelik girişimlerinde Türkiye, Washington için önemli bir stratejik ortak- tır. ABD bu bölgede enerji egemenliğine sahip Rusya karşısında Batılı iştirakleri yüreklendirecek pozisyonlar yaratırken Türkiye’yi de bu konuda Amerikan yanlısı politikalar izlemeye ikna etmeye çalışmaktadır. Bununla birlikte halen günümüzde de gözlemle- yebileceğimiz üzere ülkemiz Rusya’yı da dışarıda bırakmayacak
  • 33. Ocak - Şubat 2014 31 şekilde bir denge politikası izlemektedir. AB, ABD ve Rusya’nın ardından enerji stratejisi Türkiye’nin dış politikasının odağını Orta Doğu ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletmiştir. Suriye, Irak, İran ile diğer petrol ve doğal gaz zengini Arap devletlerle ilişkilerin temel unsurunu enerji konusu oluşturmaktadır. Türkiye, ekonomik ve politik çıkarları açısından kritik öneme sahip olan enerji konusunda henüz işleyen bir milli strateji oluştura- mamıştır. Enerji konusunda Türkiye’nin sahip olduğu sorunlara değinmek gerekirse öncelikle artan talebe karşın enerji üretiminin oldukça sınırlı olması söylenebilir. Türkiye topraklarında yeterli petrol ve doğal gaz rezervleri bulunmaması üretimin önündeki en büyük problemdir. Ancak yakın zamanda Karadeniz ve Akde- niz’deki petrol ve doğal gaz rezervlerine yönelik araştırmalar yapılmıştır. Uluslararası şirketlerin çoktan harekete geçmesine rağmen Türkiye, çevresindeki karasularda enerji üretimine yönelik etkin girişimler için oldukça geç kalmıştır. Sonuç olarak Türkiye’nin artan enerji ihtiyacına paralel olarak dışa bağımlılığı gün geçtikçe artmaktadır.
  • 34. MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞDOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye Mimar ve Mühendis32 Yunanca “energon” sözcüğünden türeyen enerji; herhangi bir sistem içinde oluşan iş olarak tanımlanabilir. Fizik bilim dalının temel kavramlarından biri olan enerji, aynı zamanda da ekonomik faaliyetlerin ve dolayısıyla üretiminin vazgeçilmez bir unsurudur. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de uğrunda savaşlar yapılacak olan enerji, bütün ekonomiler ve toplumlar için çok önemli bir üretim faktörü ve girdi niteliğindedir. Enerjinin bulunmadığı bir ülkede; ekonomiden, üretimden, tüketimden ve tabii ki insanoğlu yaşamından söz etmek de olmaz. TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAĞI OLARAK DOĞALGAZIN GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ üneş, rüzgar, jeotermal gibi enerji türlerinin 20. yüzyılın son yarısında tanınmaya ve kul- lanılmaya başlanması ile beraber enerjide; “yenilenebilir” ve “yenilenemeyen” enerji türleri diye iki yeni sınıflandırmaya gidilmiştir. Buna göre petrol, doğal gaz, kömür, linyit ve nükleer, yenilenemeyen (yani tükenebilir) enerji kaynak- ları; hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biyogaz da yenilenebilir ( yani tükenmeyebilir ) enerji kaynakları olarak sınıflandırılmaktadır. Bir diğer ayrıma göre; enerjiyi birincil ve ikincil enerji kaynakları şeklinde iki farklı kısımda da ince- lemek mümkündür. Taşkömürü, linyit-asfaltit, petrol, doğal gaz, hidrolik, jeotermal, odun, hayvan ve bitki atıkları birincil enerji kaynak- ları, elektrik enerjisi, kok, briket, havagazı ise ikincil enerji kaynakları olarak sınıflandırılmak- tadır. Bir diğer deyişle, ikincil enerji kaynakları, birincil enerji kaynaklarına dayalı olarak üreti- len bir enerji çeşididir. Sanayileşme ve nüfus artışıyla birlikte fosil yakıtlara olan talebin artması beraberinde küresel ısınma, iklim değişikliği, hava kirliliği, sağlık problemleri gibi ciddi sorunlar getirmiş- G BÜLENT ŞEN MMG Enerji Komisyonu Başkanı
  • 35. Ocak - Şubat 2014 33 tir. Birincil enerji kaynakları olan kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıt rezervle- rinin de kısıtlı olması ve hızla tükenmesi bilim ve siyaset çevrelerini alternatif enerji kaynakları arayışına yönlendirmiştir. Ülkeler doğal kaynaklarına bağlı olarak, dünyadaki yeni enerji kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılması ve yeni enerji teknolojilerinin geliştirilmesi yönündeki çalışmalarına hız vermiştir. Bu gelişmelere dayalı olarak rüzgar, güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynakları, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların yerini alabilecek ve geleceğin enerji kaynakları olabilecek en iyi alternatifler olarak kar- şımıza çıkmaktadır. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerle ulaşılan noktada yenilenebilir enerjilerin teknik potansiyeli dünyanın toplam enerji ihtiyacının yaklaşık altı katını karşılayacak durumdadır. Ancak bu dönüşümlerin büyükçe bir bölümü henüz ekonomik değildir. Geçen sene yıllık dünya enerji tüketimi, yaklaşık 10 milyar ton eşdeğer petrol olarak gerçekleşmiştir. Bu talebin yüzde 87’si fosil yakıtlardan karşılanmıştır. Ülke- mizde ise, geçen senenin verilerine göre elektrik enerjisinin üretiminin yaklaşık yüzde 50’si doğal gaz, yüzde 20’si yerli kömür, yüzde 18’i hidrolik, yüzde 5’i ithal kömür, % 5’i sıvı yakıt, yüzde 2’si rüzgar, jeotermal ve diğer enerji kaynaklarından sağlanmıştır. Görüldüğü üzere ülkemizde enerji kaynaklarının yüzde yüzde 50’sinden fazlası dışa bağımlı olarak karşılanmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansının, dünya enerji talebinin 2030 yılına kadar; yılda yaklaşık yüzde 2’lik bir büyüme ile bugünkü talebin üç katına çıkacağı öngörüsüyle, bu enerji talebinin karşılanabilmesi için önümüz- deki 20 yıl içinde, 20 trilyon USD yatırım yapılması gerekmektedir. Bu yatırımların fosile dayalı enerji üretimine yapılması halinde “sera gazlarının” yüzde 50 oranın- da artacağı hesaplanmaktadır. Yaşanabilir bir dünya ve sürdürülebilir bir gelecek için, 2050 yılına kadar sera gazlarının yüzde 50 oranında azaltılması gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için de; enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarına kararlı, sürekli ve büyük adımların atılması gerekmektedir. Türkiye’nin Doğalgaz Serüveni: Türkiye’de doğalgazın sanayi ve şehir şebekelerinde kullanımı çalışmalarına, 1984 yılında SSCB ile imzalanan doğalgaz sevkiyatı anlaşmasının ardından başlandı. Doğalgaz şehir içi evsel ve ticari olarak ilk kez 1988’ de Ankara’ da kullanıldı. 1992 yılında İstanbul, Bursa, Eskişehir ve İzmit ile doğalgaz pazarı genişledi. Türkiye, enerji uzmanları tarafından dünyanın en
  • 36. MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞDOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye Mimar ve Mühendis34 hızlı gelişen on pazarından biri olarak gös- terilmektedir. Ekonomik büyüme ve sınırlı doğal kaynaklar, ülkemizin enerji ithali gereksinimi arttırmaktadır. Türkiye stratejik konumu gereği Ortadoğu ve Hazar Denizi doğalgaz üretim alanları ile Avrupa tüketim pazarı arasında köprüdür. Doğalgazın Türkiye’ye giriş noktaları aşağı- daki şekilde görülmektedir: Türkiye’nin Doğalgaz İthalatı Rusya’yla 1986 yılında imzalanan yıllık 6 milyar m3 (plato) miktarındaki ilk alım anlaşmasının ardından, artan tüketim miktarının karşılanabilmesi amacıyla imzalanan diğer alım anlaşmaları kapsa- mında sırasıyla; Rusya (İlave Batı Hattı), İran ve Rusya (Mavi Akım Hattı) sayesinde doğalgaz alımına devam edilmiştir. 12 Mart 2001 tarihinde imzalanan alım anlaş- ması kapsamında 2007 yılından itibaren Azerbaycan’dan da doğalgaz alımına baş- lanmıştır. Böylece mevcut durum itibariyle Türkiye, 1999 yılında imzalanmakla birlikte henüz devreye girmediği için toplama dahil edilmeyen Türkmenistan anlaşması hariç olmak üzere, 3 farklı ülkeden uzun dönemli doğalgaz alım anlaşmaları kapsamında boru hatlarıyla doğalgaz ithalatı gerçekleş- tirmektedir. Bununla birlikte; arz kaynaklarının çeşit- lendirilerek arz güvenliğinin ve tedarikte esnekliğin artırılması amacıyla BOTAŞ tarafından, 1988 yılında imzalanan alım anlaşması kapsamında 1994 yılından iti- baren Cezayir’den, 1995 yılında imzalanan alım anlaşması kapsamında ise 1999 yılından itibaren Nijerya’dan LNG alımına başlanmıştır. Bur durum, Şekil-2’ de özetlenmiştir. Türkiye’de Doğalgaz Kullanımı Kanunun yayımlandığı 2001 yılından günü- müze kadar geçen dönemde, kanun ve kanuna dayanılarak hazırlanmış olan ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde gerçek- leştirilen şehir içi doğalgaz dağıtım lisansı ihaleleri ile doğalgazın yaygınlaştırılması ve doğalgaz dağıtım faaliyetinin özel sektör tarafından yürütülmesi sağlanmıştır. EPDK tarafından açılan şehir içi doğalgaz dağıtım lisansı ihaleleri sonrasında, mevcut illerimizdeki dağıtım bölgeleri için verilen 7 dağıtım lisansı ile birlikte lisanslı dağıtım şirketi sayısı 62’ye, gaz arzı sağlanan dağı- tım bölgesi sayısı ise 59’a ulaşmıştır. 2011 yılı sonu itibariyle toplam 62 ilimizde konutlarda ve sanayide doğalgazın kullanıl- ması sağlanmıştır. Siirt, Batman Ardahan, Giresun ve Kilis illerinde de gaz arzı sağ- lanması çalışmaları devam etmektedir. Doğalgaz dağıtım lisansı ihalesine çıkıl- mayan ve/veya çıkıldığı halde sonuçlandı- rılamayan 12 şehrimiz kalmış olup, bunlar Ağrı, Iğdır, Muğla, Sinop, Artvin, Tunceli,Şekil-2: Türkiye doğalgaz ithalatı Yaşanabilir bir dünya ve sürdürü- lebilir bir gelecek için, 2050 yılına kadar sera gazlarının yüzde 50 oranında azaltılması gerekmekte- dir. Bunun sağlanabilmesi için de; enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarına kararlı, sürek- li ve büyük adımların atılması gerekmektedir. Spot LNG % 2 Nijerya % 3Cezayir % 9 Azerbaycan % 9 İran % 19 Rusya % 58
  • 37. Ocak - Şubat 2014 35 Doğal gaz diğer yakıtlara göre çevreci ve daha ucuz olabilir. Ancak bağımlılık daha tehlikeli ve mali yapıdaki deliği büyütecek argümanlara sahip bir sıkın- tı olarak kapımızda beklemektedir. Bingöl, Muş, Bitlis, Mardin, Şırnak ve Hak- kari’ dir. 2011 yılı sonu itibariyle Türkiye’deki tüm doğalgaz dağıtım bölgelerinde yaklaşık; 7.400 km çelik boru hattına, 56.200 km polietilen boru hattına, 9.100.000 abone sayısına, 77.800 kişiye doğrudan ve dolaylı istih- dama, 7.9 milyar TL toplam yatırım tutarına, erişilmiştir. Türkiye'nin 2012'de gaz tüketimi 46 milyar m3 oldu. 2013 yılı tüketiminin yaklaşık 48 milyar m3 olması bekleniyor. Üretim değerlerinin yanı sıra dünya doğal- gaz sistematiğini anlayabilmek için tüketim değerlerine de bakmakta yarar görüyorum. ABD 2012 yılında 722.1 milyar m3 , Rusya 416.2 milyar m3 , İran 156.1 milyar m3 tüketim gerçekleştirirken Türkiye 46 milyar m3 tüketim gerçekleştirmiştir. Bu bilgilere bakarsak ABD ürettiğinden çok tüketmesinin sonucu olarak her yıl üretimini arttırması gerekliliği yanında rezerv alanlarının azlığı nedeniyle de dünya doğalgaz piyasasına da egemen olması gerekliliğini ortaya koy- maktadır. Türkiye içinde doğalgaz rezerv alanları bulunmuş ve bu alanlarda çalış- malar yapılarak 2012 yılında 632 milyon m3 üretim yapılabilmiştir. Ancak 2011 yılında üretilen 759 milyon m3 karşısında 2012 yılında 42 milyar m3 tüketim gerçek- leştiren bir ülke için sıkıntılı bir durumdur. Doğalgaz ithalatımızın yüzde 50’sinden fazlasını Rusya'dan karşılamamızın Rusya'ya olan bağlılığımızı ortaya koyan verilerdir. Ayrıca bu bağlılığımızın çoğun- luğunu konut ısıtmasının aksine elektrik üretiminde kullanıyor oluşumuzun ülke enerji üretimi konusundaki zayıflığımızı ortaya koymaktadır. Elektrik üretiminde 13 milyar m3 doğalgaz tüketilirken, ısı santrallerinde 255 milyon m3 , petrol rafinelerinde 1 milyar 261 milyon m3 , araç yakıtı olarak 2 milyon 935 bin m3 , ticarethanelerde 231 milyon m3 , resmi dairelerde 565 milyon m3 , konutlarda 154 milyon m3 doğalgaz kullanılma- sındaki dengesizliğin çözümlenmesi gerekliliğine bakmak gereklidir. Bu bilgiler ışığında dünyadaki rezervler ve üretim tüketim dengelerine bakacak olursak, ülkemizin Rusya başta olmak üzere diğer rezerv ülkelerine bağımlılı- ğının daha da artacağı görülmektedir. Bu sebeplerden dolayı enerji için gerekli diğer parametreler üzerinde çalışmak ve özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına hızlıca dönüşüme başlanılması gereklidir. Doğalgaz diğer yakıtlara göre çevreci ve daha ucuz olabilir. Ancak bağımlılık daha tehlikeli ve mali yapıdaki deliği büyütecek argümanlara sahip bir sıkıntı olarak kapımızda beklemektedir. Türkiye’de cari açığın ülkemiz aleyhine olmasında en büyük etken maalesef doğalgaz ithalatıdır. Bu konuda özellikle yenilebilir enerjiye fark- lı ve yenilikçi bir bakış açısı ile bakmakta fayda görüyorum.
  • 38. MAKALE • SÖYLEŞİ • GÖRÜŞDOSYA: Enerjisini Arayan Türkiye Mimar ve Mühendis36 nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, ülke- mizin enerji talebini karşılamak için sınırlı olan doğal kaynaklarımızı rasyonel bir şekilde kullanmaya, yeni teknolojilerle enerji üretimi- ni çeşitlendirmeye ve mevcut teknolojilerin verimliliğini arttırmaya, alternatif enerji kay- naklarını değerlendirmeye yönelik politika ve stratejilerin uygulanmasına büyük bir önem vermektedir. Bu anlamda yenilenebilir enerji kaynaklarının (hidrolik, rüzgar, güneş, jeoter- mal, biyokütle, dalga,akıntı enerjisi ve gel-git gibi fosil olmayan enerji kaynakları) enerji arzı içindeki payının artırılması, diğer enerji kay- naklarına göre çevreyi asgari seviyede etkile- mesi ve yerli - yenilenebilir olması nedeniyle bir kez daha önem kazanmaktadır. Bugün itibariyle ülkemizin kurulu gücü yak- laşık 62.147 MW iken, 2023 yılı itibariyle 100.000 MW’a ulaşacağı öngörülmektedir. 2009 yılında çıkarılan Elektrik Enerjisi Piya- sası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesine göre; 2023 yılı itibariyle, yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payının yüzde 30 düze- yinde olmasının sağlanması hedeflenmekte- dir. Bu manada 2023 yılına kadar ülkemizde var olan teknik ve ekonomik olarak değerlen- dirilebilecek hidrolik potansiyelin tamamının elektrik enerjisi üretiminde kullanılması (yak- laşık 140 TWh) ve rüzgâr kurulu gücünün de 20.000 MW’a çıkarılması planlanmaktadır. Ülkemizdeki toplam geliştirilen HES potansi- yeli yaklaşık 47.000 MW olup, Ağustos 2013 itibariyle inşa halindeki HES 8.868 MW ve işletmede 21.677 MW’lık bir kapasite bulun- Ülkemizin son yıllarda yaşadığı yüksek ekonomik gelişme ve artan refah seviyesinin sonucu olarak enerji sektörünün her alanında hızlı bir talep artışı olmaktadır. Türkiye, İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke durumundadır. Önümüzdeki 10 yılda da ülkemiz enerji talebinin 2 katına çıkması beklenmektedir. ENERJİ YATIRIMLARINDA YERLİ ÜRETİCİNİN ROLÜ Hilmi BAŞTÜRK TEMSAN Yönetim Kurulu Başkanı E
  • 39. Ocak - Şubat 2014 37 makta 2023 yılına kadar var olan bu kurulu güce yaklaşık olarak 16.400 MW’lık potansiyel, rüzgâr da hâli hazırda işletme- de olan2.619MW’lık kurulu kapasiteye ise yaklaşık 17.000 MW’lık potansiyel daha eklenecek demektir. Bu durumda tamamen yerli ve yenile- nebilir olan ülkemiz potansiyelinin opti- mum bir şekilde değerlendirilmesi ve bu santrallerin inşasında kullanılacak olan elektromekanik aksamının tamamen yerli tasarım ve üretimle gerçekleştiril- mesi enerji açısından büyük oranda dışa bağımlı olan ülkemiz için hayati önem taşımaktadır. Söz konusu santrallerin inşaat kısımları hâlihazırda ülkemizde yapılabilmektedir. Yukarıda sözü edilen HES ve RES potansiyelinin tamamen yerli olarak üretilmesi durumunda bu ülke- mizde yaklaşık 40 milyar $’lık bir pazar potansiyeline tekabül etmektedir. Bu yatırım potansiyelinin yerli olarak gerçekleştirilebilmesinde, yerli yatırım- cının yanı sıra yerli üreticinin de önemi yadsınamaz. Yatırımcı ve yerli üreticinin önünün açılması için her türlü kolaylık sağlanmalı ve gerekli önlemler (gerekli izinler, ÇED, banka kredileri, vergi avantajı vb.) alınmalıdır. Bu anlamda 6094 sayılı kanunun yatırımcıya getirmiş olduğu yerli katkı payı avantajı hayati derecede önemlidir. Bilindiği üzere YEK’e (Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına) dayalı üretim tesislerini yılı itibariyle, yenilenebilir kaynakla- rın elektrik üretimindeki payının YÜZDE 30 düzeyin- de olmasının sağlanması hedeflenmek- tedir. 2023