2. rak, feminist politika modeli olarak ~aprazlama siyasetin
(transversal politics) ve feminizm ile milliyet~ilik arasmdaki
karma~lk ili~kilerin incelenmesiyle, kitap sona ermektedir.
Muazzam miktanna ve <;e~itliligine ragmen, feminist literatiirun me~gul oldugu konular kabaca u<; temel soruna indirgenebilir. 11k sorun feministlerin ortak kaygllarmm nedenlerini inceleme ~abasldlr: Kadmlar neden/nasll baskl altmdalar? Kadm ve erkek arasmdaki iktidar farkhhklanlll
belirleyen duzenleyici ilkeler bulunmaya <;ah~lhyor. Kimilerinin biyolojikltoplumsal cinsiyet sistemi (Rubin, 1975) veya "toplum?~U:insiyet
rejimleri" (Connell,
128Z) dedigi
".at~~itiiliie-=jli.;kiDj~~ig'inI~i·
(Eis~n-st~;r't, 1979; Walby,
19905,"b~~mdan beri feminist kuramm merkezinde yeralml~tlr. ?osyal alanlann kamusallozel alanlar veya doga/uygarhk ~eklinde ikili kar~lthga dayah kurgulalll~lan bu analizlerin temelini olu~turur.
lkinci sorun, kadm erkek arasmdaki farkhhklann ontolojik temeliyle ilgilidir: bu farkhhklar biyolojik olarak, sosyolojik olarak veya her ikisinin birle~imi ile mi belirleniyor?
Bu meseleyle ilgili tartl~ma genellikle "biyolojik ve toplumsal cinsiyet tartl~maSl" olarak bilinir (Assiter, 1996; Butler,
1990; Delphy, 1993; Hood-Williams, 1996; Oakley, 1985).
"Kadm" ve "erkek" kategorilerinin temeli ve slmrlan hakkmdaki ara~tlrmalar, postyaplsalCl ve postmodernist analiz
<;er<;evelerinin ortaya <;lkl~lyladaha da sorunlu hale gelmi~tir (Barret ve Phillips, 1992).
U<;uncu sorun, erken donem feminist literaturun etnosantrik ve Banmerkezci olan basitle~tirmeci perspektiflerine
duyulan tepkiden dogmu~tur. Sarun, kadmlar arasmdaki ve
l'I'kckler arasmdaki farkhhklar ve bu farkhhklann, toplum24
sal cinsiyet ili~kilerinin genelle~tirilmi~ talllmlamalan uzerindeki etkisiyle ilgilidir. Bu sorunla ilk defa siyah ve etnik
azmhga mensup kadmlar ugra~ml~tlr (hooks, 1981). Sarun
daha soma feminist yapH;bzumcu postmodernist analizlerde yeralml~tlr (Barret, 1987).
Bu bolumun yerini ve kapsamml gozonunde bulundurarak, bu u~ sarun hakkmdaki tUrn tartl~malan sistematik
olarak gozden ge~irmeye kalkl~mayacaglm. Bununla beraber, bu kitapta deginilen meseleler hakkmdaki tartl~malar,
bunlara ili~kin belli konumlan ifade ediyor ve bu konumlar
tarafmdan besleniyor. Bu yuzden bunlara burada kIsa da 01sa deginmek gerekiyor.
KaclIIll::t,~~
yapllan baskIya ili~kin a~lklamallln buyuk bir
!~}?f.ll!L~aAIIlI.aEm
erkeklerden farkh bir toplumsal alana yerle~tirilmeleriyle ilgilidir. Kamusallozel ve dogallu)'gar alan
a)'n~l bu tD~der't-kili aynmlardlr. Feminist literaturun bu-'
i
yuk bir klsml, bir yandan kadmlann "tarihten gizlendigine"
i~aret ederken ve buna kar~l ~lkarken (Rowbotham, 1973)
bir yandan da erkeklerin kamusal alandaki, kadmlarmsa
ozel alandaki dogalla~tmlml~ yerlerini kabul etmektedir.
Ozellkamusal alan dikotomisine ili~kin sorunlar ve bu sorunlann kadmlann vatanda~ olarak konumlandmh~l ile ilgisi, vatanda~hk uzerine olan bblumde (Dorduncu Bolum) ele
almmaktadlr. Bu bolunmenin, hem toplumsal cinsiyet hem
de etnik kimlik ozelinde buyuk ol~ude hayal urunu oldugu
ve ~ogunlukla bu bblunmenin kadmlan bzgurluk ve haklardan dl~lamak i~in kullalllldlgi (Phillips, 1993: 63) one surulecektir. Us tclikt- kaml-.?l.lLYE:.Q_~_~L~@n.<l~a?ln.g.<l.lsL.<;,
sbmurge somaSl milletlerde siYiLtopl.umlannkUJllll,l~llIl~n
incelenmesi i<;in tmuamen yeter?izbir(;lra<;ol~llg,:
Yet9'plumsal cinsiyet ili~kilerinin Batlmerkezci olmayananalizinin
kamusal ve bzel alan arasmdaki smm verili kabuLedemey.ec~gi ybnunde iddialar vardlr (Chatterjee, 1990).
3. Bununla birlikte ozellkamusal dikotomisi, feminist literatur deodahiI~o[mak'tlzereoblliiin~~~y~Cbilim
literaturunde
kadlnm ..:!~~.S~o~~?:~!_.~gt.~l]n~}'~ae~iiriidig(dlk()t()mlre°r~f~
i~I~lic':1Ji!~~!r Bir diger dikotomi ise, doga/uygarhk aynmldlr. Kadmlann "doga" ile6zde~le~tirilmesi, sadece "uygar" kamu siyasi alanmdan dl~lanmalannm (Grant, 1991)
nedeni degil, aym zamanda da turn kulturlerde kadmlara
toplumsal olarak erkeklerden daha az deger verilmesinin de
hir aC;lklamasl olarak du~unulmektedir. Simone de Beauvoir, ~unu ileri surmektedir:
Insanm hayvandan daha ust bir konuma y-ukseltilmesinin
nedeni hayat vermesi degil, hayatl riske atmasldlr: bu y-uzden insanhkta doguran degil"de 6lduren cinsiyete usttinluk verilmi;;tir. (Aktaran Harding, 1986: 148)
Sherry Ortner (1974), daha genel bir ~ekilde kadmlann
"doga" ile, erkeklerinse "kultur" ile ozde~le~tirilmeye egilimli olduklanm iddia etmektedir. Bunun nedeni, c;ocuk
bUyUturken kadmlarm yeni "~eyleri" dogal olarak yaratmaSl ve erkeklerin kultUrel olarak yaratmakta ozgur olmalan
veya buna zorlanmalandn. Bunun sonucu, kadmlann daha
c;ok ev c;evresiyle slmrlandmlarak,
"sosyalle~me oncesi"
(P.rt:-~o~(l!)v~rllklar alan c;ocuklan yeti~tirmeleridir. Turn
kllit-urler dogaYl kontrol ve/veya donu~turme amacniaa·61duklarmdan, insanlar her yerde kendi kulturel urunleri!li
fi~iks~rdDnyamn uzerinde tuttuklan ic;in, kadmlara~agl
sembolik bir konumda kalml~tlr. Goodale'den (1980) soma
Henrietta Moore (1988), adet donemlerindeki veya c;ocuk
dogurduktan sonraki kanamalan slrasmda c;ogunlukla "kirleten" olarakkurulduklan
jc;iIl kadmlann sembolik
k;ybml ve." <:logfl"yabaglanmalannl" &u~lendireI1!?jrJ~.aYram
a larak kirlilik-k;Vr;mi~~-'~kiemeki~di~:"O Bl.l~~nla bir likte,
4eier~
,
26
.,'
'_..•• ,.... -"-".•.,.>-."""'"'."."""'-.,.,."'-""
_
..~,._-'-'''''"''''''MO''-''
kadmlann konumlanna ili~kin genelle~tirilmi~ bu tip kavramlann ortaya C;lkarabilecegi sorunlara da i~aret etmektedire Bu tur genellemeler farkh toplumlarm c;e~itliligini homojenle~tirmekte ve onemsizle~tirmektedir. Ayrlc~bunlar,
'~doga"nm "kultur"den daha a~agl olu~una dair ozgul Batlh
~Dit-iireIaegerIeriii,evrensel
olclugunu ve turn topiumlar
tarafmdan payla~lldlgml varsaymakta~u. Son oi~rak onemli
bir husus da, bunlarm kadm ve erkek arasmdakiler de dahil
olmak uzere toplumun farkh fertleri arasmda kendilerini ve
diger cinsiyeti nasll degerlendirdikleri
konusunda hic;bir
farkhhk olmadlgml varsaymalandlr. BU~~~1<ilge,oplumsal
t
~atl~ma, tahakkum,direnme
veen onernlisi topll.l~S~C4~gI~im kavramlan tammlanmaya degerg()rUhnemektedir.
Ostelik kadmlann ezilmesinin evrensel, "orijinal" nedeninin
ara~tmlmasl, dikkati farkh toplumlardaki ciIlsiy~tm~1<ilfr~nin tarihsel olarak ozgul kurgulanndan ve yeniden uretim
bic;imlerinden uzakla~tlrmaktadu.
Kadmlann konumlanna yonelik genelle~tirilmi~ kavramlara yonelik bu ele~tiri, kadmIann toplumdaki ikincil konumunun ozerk sistemini tammlamak ic;in feminist kuramCllar tarafmdan yaygm olarak kullamlan "ataerkillik" kavraml ile ili~kisini de ic;ermektedir.
Feminist siyaset, 1970'lerde ve 1980'lerde net bir ~ekilde
lib era!, ~osyalist, radikal ye"bazende" il<ili-sist~rn feminiz~i
gibi farkh okullara aynlml~tl (Walby, 1990). B~_~.(l~l:l~ce
okullan arasmdaki fark, temel olarak kadmlarm ezilm~sinin nedenine ili~kin aC;lklamalan ile baglantlhdl.r: neden
hukuk mu, kapitalizm mi yoksa sadece ayncahklarma tutunan erkekler mi? Aynca Marksizm ile feminizm arasmdaki
"mutsuz evlilik" (Hartman, 1988) ve ataerkil baskmm slmf
somurusuyle baglantlsml kurarak kuramsalla~tHma yontemleri konusunda da birc;ok tartl~ma mevcuttu.
"Ataerkillik" kavrammm kendisi sorunlu bir kavramdlr.
27
4. "Ata"nm yani babanm kurallannm geleneksel olarak sadece
k~dmlar degil, gene,; erkekler ie,;in de gee,;erli oldllgu kabul
edils-ebile::-])u durum sozkonusu kavramm genelle.;;tirilmi.;;
feminist kullammmda genellikle onemli bir kavramsal rol
oynamaml.;;tlr. Aym .;;eydaha entelektuel kavramsal modellerin geli.;;tirdigi kullammlar ie,;inde gee,;erlidir. C;::ah.;;maah
}'atl, hane uretimi, kultur,cinsellik,
.;;iddet ve cfevlet-gibi
farkh toplumsalalanlardaki e,;e.;;itli
ataerkillik bie,;imlerini birbirinden aylran Sylvia Walby'n!Ile,;ah.;;masl(1990) buna bir
ornektir (aynca Sociology 1989,ozelsaylsma dabakmlz).
Ataerkillik, ozel bir tarihsel doneme veya cografi bolgeye
atfedildiginde, genelle.;;tirilmi.;; kullamm kuralma istisnalar
bulunabilir.
bxnegin Carole Pateman'me,;,:ll';;l1lalannda
(1988), ataerkillik modernizm oncesi tarihsel doneme 0.2';gudur. Pateman'a gore sistem, modern liberal devlette ataerkillikten karde.;;lige (fraternity) donu.;;mu.;;tur. Ataerkillikte baba (veya baba figUr1l olarak kraD hem erkek hem de
kadml yonetir, karde.;;likte ise erkekler, kadmlan oze.l evie,;i
alanda yonetme hakkma sahiptir ancak kamusal, siy~si
alanda kendi aralannda toplumsal e.;;itlik duzeni sozle.;;mesini kabul etmi.;;lerdir.
Diger yandan VaL~~gJ:1~~~~1l(!994), demografi uzmam
__
John Caldwel'i takip ederek ataerkilligi, Kuzey Afrika'dan
Ortadogu boyunca Hindistan'm
kuzey duzluklerine
ve
C;::in'inkmal bolgelerine uzanan ':alaerkil kll~ak" .;;eklinde
ozel bir cografi alana .yerle.;;tirmi.;;tir._Bu "klasik ataerkilllk"
':ku.;;agmda" (Kandiyoti, 1988), merkezl toplumsal birim,
ya.;;h erkegin herkesi yonettigi ve aile .;;erefinin, kadmm
kontrol altmdaki "erdemi" ile slk! slk!ya bagh oldugu .?Ja~r:!<ilgeni.;;a,iledir.
Ataerkilligi ozel toplumsal kurumlarla, tarihsel donemlerl~ ~eya cografibolgelerle slmrlandlrmak, farkh toplumi~rda e,;e.;;itli
bie,;imlerdeki toplumsal ili.;;kiler arasmda bir de28
receye kadar aynm yapmaYJ mumkun kIlsa da, e,;okbasit bir
analitik arae,;tu. brnegin, bire,;olst()pl1,llllclabazl kadlnlanIl,
diger kadmlann yanlSlraen azmdan kimi erkekler uzerinde
de gucu olmasl gere,;egine yer verme~. Aynca belirli durumlarda kadmlarm bask! altmda tutulmasll:l1l1d.igertoplli--rt!§~1
bask! ve bolunmelerle ie,;ie,;e
oldugll vebuIllara eklemlendigi
gere,;eginide dikkate almaz.
Floya Anthias ile benim ba.;;ka yerlerde, ataerkillik kavramml, kapitalizm ve lrke,;ll-Ik
gibi diger toplumsal sistem tIr,lerinden baglmslz ayn bir topllJillsaLsi§tern olarak kabul etmedigimizi belirtmemizin ne~eni.})uc!llr. (inthi;ls ve Yu."-alDavis, 1992: 106~9). Bilakis kadmlarInezili.;;inill~iktida.r~n
ye maddi kaynaklann toplumdaki dagI1lmlyla ilgili ili.;;kilere ozgu ve onlarla baglantlh. oiduguuuiddia
ediyoruz.
F~rkh ontolojik temelleri ve soylemleri olsa da, toplumsal
cinsiyet, etnisite ve slmf kavramlan somut toplumsa(~li~k.iler ie,;inde birbirinin ie,;inegee,;mi.;;tir birbirleri tarafmdan
ve
eklemlenmektedir. Bunlann hie,;biri digerine ek (additive)
olarak du.;;unulemez ve soyut bir .;;ekilde oncelik kazanamaz. Avtar Brah'm (1992: 44) onerdigi gibi, basklYI bolumlere aylrmamak gerekir. Ataerkillik kuramlarmda -en geli.;;kin olanda bile (Ramazanoglu, 1989; Walby, 1990)- toplumsal cinsiyet ili.;;kileri, biyolojik cinsel farkhhgm gerekli
etkilerine Zlmnen de olsa indirgenmi.;; ve tecrit edilmi.;;tir.
Oysa bunun boyle olmadlgl ae,;lknr. Ataerkillik kavrammm
ifade ettiginin aksine kadmlar genellikle sadece pasif ahcI
ve toplumsal cinsiyet ili.;;kilerinin belirlenmesine kanlmayan konumunda degillerdir. Daha daonemlisi,
aym toplumda belli bir zamanda her kadm aym .;;ekilde, aym olc;ude baskl altma almmaml';; ve/veya boyun egdirilmemi.;;tir.
Bununla birlikte bu durum, farkh toplumlarda ve bu toplumlar i'c;inde farkh yerle.;;imlerde, cinsel farkhhgm ve biy_olojik yeniden uretimin orgut1eni.;;iyle ilgili temsil bie,;imleri
29
5. olu~turan hegemonik toplumsal soylemlerin ve uygulamalarm olmadlgl anlamma da gelmez. Gayle Rubin (1975)
bunlara "biyolojik cinsiyetltoplumsal
cinsiyet sistemleri"
demektedir. R.W. Connell (1987) ondan oniki yll sonra,
dogalla~tmlml~ biyolojik "cinsiyet" kavramml, kendisinin
benzer bir kavraml olan "toplumsal cinsiyet rejimleri"nden
aYlrml~tlr. Gunumuzde, biyolojik cinsiyetltoplumsal cinsiyet tartl~malanmn durumuna bakarak bazllan, her ikisine
birden veda ederek (Hood-Williams, 1996), sadece farkhhk
kavramma odaklanmak gerektigini iddia etmektedir.
~~A~IlTe ~r~:k arasmdaki f<.t!1<llhgln
sabitligi meselesi,
bu farkhhgm ontolojik temelleri konusundaki feminist tartl~mamn merkezini olu~turur. Ba~mdan itibaren feminist siyaset, biyolojik cinsiyet ve toplumsal cinsiyet arasmdaki
farkhla~maya dayanmaktaydl. Cinsiyete dayah i~bolumu,
iktidar ve duzenlemelerin
biyolojik (cinsiyetlsex) degil,
sosyal (toplumsal cinsiyetlgender) olarak kuruldugu iddialan, ~e~itli okullardan feministlerin, kadmlarm toplumsal
konumlarmm cinsel e~itlige donu~ebilecegini/donu~tUrulmesi gerektigini savunmalanm saglaml~tlr. Bu, "ozneligin
toplumsal, ailevi ye!Yeya s6ylemseLkurulu~un';-y6-nelik
i.Zalllarmm temel apklaYlcl ve duzenleyici kategorisidir"
(Gatens, 1991: 139). Ve "biyolojik indirgemecilik tehlikesi"ne kar~l savunulmaktadl[.
Christine Delphy (1993), biyolojik cinsiyet ve toplumsal
cinsiyet konusundaki
tartl~malann geli~imini, Marga~et
Mead'in ~ah~masma, cinsel rollerin Parsoniyen kuramlanna
ve Ann Oakley'in Sex, Gender and Society (1985) adh pglr
a~an ~ah~masma deginerek ozetlemi~tir. Kadm erkek arasmdaki i~b6lumu ve psikolojik farkhhklann dogal oldugu
varsaylmmm zamanla ~urutulmesi ve kulturel ~e~itlilik
vurgusu sozkonusudur. Ancak Delphy'ye gore ne bu ~ah~malar ne de daha sonraki feminist ~ah~malar, toplumsal
30
cinsiyetin, dogal cinsel dikotomiye daY<l}!_~~g!_ya!?C3:Ylmlm
sorgulamamaktadIr. Judith Butler buna, "biyolojik cinsiy~~
tin" "doga" tarafmdankurulu~u
gibi "toplumsal cinsiyetin"
de "kultur" tarafmdan kuruldugu du~unulurse, "biyolojinin degil, kulturun kader haline geldigini" eklemektedir
(1990: 8).
Son derece onemli olan bu son nokta kultur konulu bolumde (U~uncu B6lum) ayrmtlh olarak tartl~llacaktlr. Ancak burada baglantlh bir husus, aralanndaki bUyUk kuramsal farkhhklara ragmen, hem Delphy'nin hem de Butler'm
"toplumsal cinsiyetin biyolojik cinsiyetten onde yeralcllglm" ve toplumsal i~bolumu (Delphy) ile anlamm (Butler)
kulturel kurulu~u vasltaslyla, cinsel farkhhklarm dogal ve
sosyalle~me oncesi olarak kuruldugunu ve (kullamldlgml)
belirtmeleridir. Bir insamn erkek mi kadm ml oldugunu behrlemek i~in sozde "objektiP' "bilimsel" testler, Y kromozomunun veya son zamanlarda bazl insanlardaki ampirik belirsizlik yUzunden SRY benzeri ozel bir genin mevcudiyetini ara~tIrmaktadIr (SRY, 1991'de Goodfellow ve ekibi tarafmdan ortaya ~lkanlml~tIr). Bununla birlikte Hood-Williams'm i~aret ettigi gibi, bu bilimselprQje kendt kendis.ini
dogrulayan dongusel bir mantlga sahipt_ir: bilim adamlan
"genetik olarak dogrulamadan once, erkek olmamn (toplumsal) olarak ne anlama geldigini zaten biliyor olmah"
(1996: ll). Foucault (1980a) ve Laqueur'un (1990) bel!!t- .
ligi gibi, her insam erkek veya kadm olarak kurma ihtiyac{r.:
tarihsel ve bu yUzden de kulturelanlalll~C3:~~gllldur.
Floya Anthias ile birlikte (Anthias ve Yuval-Davis, 1983:
66), cinsel farkhhklann
veya biyolojik uremenin zaruri
"dogal" toplumsal etkileri olmadlgml ve bu yUzden de bunlann, uretimin slmf i~in olu~turdugu maddi temele e~deger
bir temeli toplumsal cinsiyet i~in olu~turmadlgml iddia etmckteyiz. Ureme ili~kilerinde feminist bir materyalizm ke~31
6. fetmeye r;:abalayan analizlerde, materyalist bir projenin,
kendi referans noktalanm uygunsuzca yeniden ureterek,
farkh bir nesneye dayatlldlgml garduk.
Toplumsal cinsiyet, erkek ve kadm arasmdaki "gerr;:ek"
toplumsal farkhhk olarak degil, toplumsal rollerinin, ekon~mik konumlan veya etnik ve lrksal topluluklara mensubiyetlerinin aksine cinsellbiyolojik farkhhklanyla tamm1andlgl azneler grub una ili~kin saylem tarzl olarak anla~llmahdlr. Aynca cinsel farkhhklar, toplumsa1 azne gruplanmn sahip olduklan farkh cinsellbiyolojik kuru1malarla tammlandlklan say1em tarzl olarak da anla~llmahdu. Ba~ka bir ifadey1e, "top1umsal cinsiyet" ve "biyolojik cinsiyet" kavramlan, farkh gundemlere sahip saylem tarz1an olarak incelenebilir.
Anlamm saylemse1 kurulu~u ve "biyo1ojik cinsiyet" He
"toplumsa1 cinsiyet" kavramlanmn gayri tabii ve azsel 01mayan dogasl konusundaki lsrar, bu iki kurulma arasmdaki
smmn bulanmasml da beraberinde getirmi~tir. Ingilizce konu~u1mayan ulkelerde feminist siyasette yera1anlann bildigi
uzere, feministlerin en ande gelen ve en acil garevi "gender" kelimesi ir;:inyerel dilde bir kelime "icat etmektir." "Biyolojik cinsiyet" ve "top1umsa1 cinsiyet" saylemleri arasmda, bir aynm olmasaydl, 0 toplumun politik ve ah1aki say1eminde biyo1oji kader olarak kurulurdu.
Bunun1a birlikte, slmrlann bulanmasma kar~l itiraz, poliuk olmasmm yamslra kuramsal da olabilir. Gatens, biyolojik
cinsiyet ve toplumsal cinsiyete azsel olmayan bir kuramsal
yakla~lmm, "beden ve psi~enin dogum somaSI edilgen biT
tabula rasa (bo~ satlh) olduguna dair akla dayanmayan, tartl~maslz varsaYlml" ir;:erebHecegine i~aret etmektedir.
Yani toplumsal cinsiyet kuramCllanna gore, her iki cinsiyetin zihni, notr, edilgen bir varhk, uzerine ye~it1itoplum-
sal "derslerin" kaydedildigi beyaz bir sayfadIr. Onlann goru~une gore beden, bu kaYltlann edilgen bir araClsldlr.
(1991: 140)
Buradan 'siyaseten dogruluga' giden 1'01klsa ve dosdogrudur. Genr;:leri sosyalle~tirmek ve ya~h1an "yeniden egitmek" ir;:indogru toplumsal r;:evre ko~ullanm sagiamaya yanelik uygun bir "Skinner kutusu" kurgu1anabilse, butun erkek1er ve kadmlar e~it hale gelirdi r;:unku prensipte hepsi
birbirinin aymsl olurdu.
Gatens'm bu du~unce bir;:imine yanelik ele~tirisi, sosyal
kuniml r;:evreselveya azselci ~eklinde basitle~tirici bir dikotomiye indirgemesidir. Gatel)~, ell azmdan bedenin asIa
edilgen olmadlgma i~aret etmektedir. Bu her zaman cinsiyete sahip bir bedendir ve bu yuzden aym davram~,bir erkek
veya kadm tarafmdan icra edilmesine bagh olarak oldu~r;:a
farkh ki~isel ve toplumsal bir anlama sahip olacaktir. Ba~ka
bir ifadeyle benlik (self), her zaman konumlandmlml~tl!
(situated) .
Donna Haraway'in (1990) "konumlandmlml~ bilgi" kavramml takip eden Gatens'm bu son husus uzerindeki lsran,
toplumsal cinsiyet ili~kilerini incelemede buyuk bir aneme
sahiptir. Ancak "benlik her zaman konumlandmlml~tH"
hususundaki lsranmn hayati anemi, sadece toplumsal cinsiyet ili~kilerine degil, tum toplumsal ili~kilere yanelik analizi de ir;:ermesindendir. Bedenin konumu sadece cinsiyet
farkhhkIan etrafmda (biyolojik veya saylemsel) kurulmaz
veya benligin konumu sadece -veya her zaman en ba~tabedenden etkilenmez. Gatens ve kendisi gibi diger feminist
kuramCllara gore cinsel farkhhk r;:ok anemlidir r;:unku bu
ki~iler topiumu, orta slmf Banmerkezci psikanalitik kuram
bakl~lyla, azellikle de Lacan'm bakl~lyla (1982) gazlemlemektedir. Bununla birlikte, belirli fiziksel "tip", ya~, yete33
7. nek gibi daha ki~isel ve bedene ili~kin farkhhklann yamSlTa
smlf, etnisite, "Irk" ve millet gibi makro toplumsal aynmlann da bu sure<;te onemi buyuktur. Benzer ~ekilde, aynaya
bakan bir oglan veya kIz, kendinden farkh olan ki~ilerle
yan yana bulunmaml~sa, kendisinin erkek mi, di~i mi oldugunu bilemeyeeektir. Oznel kimlikler sadeee cinsel degil,
butun bu boyutlar a<;lSlndan daima otekilerle ili~ki i<;erisinde konumlamrlar. C;=oeuklann somut toplumsal dunyalannda mikro veya makrootekilik,
nadiren dikotomiyeaayah
vdveya sadeee cinsiyetle slmrhdlr.
BUtun kadmlann durumlarmm temelde aym oldugunu
mensuplanna "ke~fettirmeyi" ama<;layan l~IQ'l~g:k1<iJeIlli::.
nist beyazorta slmf "bilin<;y-ukseltme ~rupl;nn(:la'~ oldugu gi"bC"hdl-n'; kategorisi -turn diger farkhhklar bastlrihrsa- butunluklu bir kategori olarak algI1anabilir (Yuval-Davis, 1984).
!'-~~~!:llarbirbirlerinden farkhysa eger, bir<;ok postmodernist feminist, 0 zaman "kadmlar" kavrammm ne dereee anlamh oldugunu sormaktadlr. Denise Riley, "kadmlan" s~bitle~emeyen. kimlikler (fluctuating identity) olarak gormekt~
Ve "kadinlar" kategorisinin, kendileri de degi~en diger kategorilerle daimi bir ili~ki i<;inde tarihsel ve soylemsel olarak
~uruldugunu iddia etmektedir (1987: 35). Bununla birlikte
Elizabeth Weed ~unu one surmektedir:
I
Guvenilir, pozitif bir kimligin yoklugu, farkhhklann sonsuz bir ~ekilde <;:ogalmasl nlamma gelmez. Bu daha <;:ok,
a
farkhhk kategorilerinin tarihsel olarak i<;:inde
uretildikleri
~-_._----,._. __ ._._--~
egemenlik yapIlanyla eklemlenmesiyle bunlarm temellerinin ve dogalhk varsaYlmlanmn sorgulanmasl anlamma
gelmektedir. (1989: xix)
__ ..
.,
... ...-,_ ..,--....
"
---,
..
Bununla birlikte, bu tarihsel egemenlik yapllan, hangi
farkhhklann toplumsal ve politik olarak kayda degergon:lI:'
34
dugunu belirlemektedir. Aneak Elizabeth Spelman, kadmlar arasmdaki benzerHklerin, kendi aralanndaki farkhhklar
baglammda varoldugunu belirterek ~unu iddia etmektedir:
"bu farkhhklann benzerlikler uzerindeki etkilerine ili~kin
bir tartl~ma suregelmektedir, ...bu tartl~madaki taraflann
hepsi e~it bir ifade alam bulamaml~ veya e~it yetkiyle donatllmaml~tlr" (1988: 159).
Bu yuzden, ne sadeee farkh toplumsaI konumlanmalar
i<;indeki kadmlann ortak yanlan ne de kadmlar arasmda zaten var olan farkhhklar sozkonusu edilmemelidir. AsI1konu,
yukanda belirtilenlerin tumunu ele alaeak bir politik feminist seferberligin naslI kurulaeagldlr. Kitabm son b6Iumunde (AItmel Bolum), bu konu ele almmaya <;ah~llaeaktlr.
Kadmlar arasmdaki en onemli farkhhklardan biri -ki bu
da kitabm konusunu olu~turmaktadlr- onlann etnik ve milIi topluluklara mensubiyetleridir. Kadmlar arasmdaki diger
farkhhklar gibi, farkh topluluklara mensubiyetleri de tahakkum yapI1ai'1i<;;inde·ve
Ulger Toplum.~~nlt~kII~!I~~l(rei11
Icnmi~ ~ekilde anla~llmahdu;. Bunlar sadeee bazl kadmlann
kendi topluluklanndaki veya ba~ka topluluklardaki kadmIura kar~l statulerini ve gueunu degil, aym zamanda dat()pluluk mensubiyetlerinin "zorlama bir kimlik" (forced idenlILy) (Amrita Chhachlli'nin termlIlolojisiyle,T99i)
olu~turmil bl<;usunu de etkileyebilir. Veya kimliglnpostmodernist
"lIerbest<;e yuzen gostereninden" biraz daha ileri gidebilir
(Wexler, 1990). Belirh tarihsel ko~ulIardaki milIetler ve
d~vletler arasmdaki ili~kiler, bu kurgularda merkezl bir roI
uy.",t1uaktadlr.
Mlllctlcrin ve Devletlerin Kuramsalla~tIrI1masl
IlUlu.,dcvlet" kavraml, milletin smmyla, belli bir devlette
tly.,nhll'll1 smm arasmda tam bir <;akl~ma oIdugunu var35