3. AİLESİ
Babası,
Matbuat Umum
müdürlüğü ve Hamburg
Konsolosluğu yapmış
olan Hikmet Bey, annesi
Ayşe Celile Hanım'dır.
Annesi
Celile Hanım,
piyano çalan, ressam
denilebilecek ölçüde iyi
resim yapan, Fransızca
bilen bir kadındır.
4. HAYATI
Selanik'de
doğmuştur (1902).
İlköğrenimini İstanbul'da Nişantaşı Numune
Mektebi'nde tamamlamış.
İlk şiiri ‘Feryad-ı Vatan’'ı 1913'te yazmıştır.
Orta öğrenimi ise Heybeliada Bahriye Mektebi'nde
yapmıştır (1918).
Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye
Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş. Bir
gece nöbetinde üşütüp zatülcenp olmuş sağlığını
kazanamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır.
5. Nâzım
Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere
Anadolu'ya geçmiş, Bolu Lisesi'nde kısa bir süre
öğretmenlik yapmıştır.
Rus
devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan
Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi
ve toplumbilim okumuştur.
Yurda
dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış,
burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında "gıyaben"
mahkumiyet kararı verildiğine öğrenince yeniden
Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş
ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928).
6. Nâzım Hikmet daha sonra
İstanbul'a yerleşmiş, çeşitli
gazete ve dergilerle film
stüdyolarında çalışmış, ilk
şiir kitaplarını çıkarmış ve
oyunlarını yazmıştır.
Akşam
Son Posta, Tan
gazetelerinde Orhan Selim
takma adıyla fıkra yazarlığı
ve başyazarlık yapmıştır
(1933).
7.
8. Demokrat
Parti'nin iktidara
gelmesinden sonra
çıkarılan af yasası (1950)
kapsamına alınması için
aydınlar tarafından açılan
büyük bir kampanyanın
ardından, hukukçular yasal
yollara başvurmuş, bu
arada Nâzım Hikmet'de
hapishanede açlık grevine
başlamıştır. Sonunda
Nâzım Hikmet'in geri kalan
cezası affedilmiş ve şair 13
yıl hapislikten sonra
özgülüğüne kavuşmuştur.
9. Serbest
bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap
çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50
yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda
kalmıştır.
Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik
Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)'ın
önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla
Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye
binerek Tükiye'den ayrılmıştır.
10. Sovyetler
Birliği'nde Moskova yakınlarındaki yazarlar
köyünde ve daha sonra da, eşi Vera Tulyakova
(Hikmet)ile Moskova'da yaşadı.
Memleket
dışında geçirdiği yıllarda Bulgaristan,
Macaristan, Fransa, Küba, Mısır gibi dünya
memleketlerini dolaştı, buralarda konferanslar
düzenledi, savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere
katıldı, radyo programları yaptı
11. Nazım,
25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca
Türkiye vatandaşlığından çıkarılmasının ardından,
büyük dedesi Mahmut Celaleddin Paşa'nın (Konstantin
Borzecki) memleketi olan Polonya'nın vatandaşlığına
geçerek Borzecki soyadını alır.
2009 yılının 5 Ocak Günü "Nâzım Hikmet Ran'ın
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılmasına
ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yürürlükte
kaldırılmasına ilişkin önerge" Bakanlar Kurulu'nda
imzaya açıldı.
Bakanlar Kurulu'nun 05.01.2009 tarihinde aldığı bu
karar, 10.01.2009 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlandı
ve Nâzım Hikmet Ran, 58 yıl sonra yeniden Türk
vatandaşı oldu
13. ÜSLUBU
İlk
şiirlerini hece ölçüsü ile yazmaya başlamasına
rağmen içerik bakımından diğer hececilerden uzaktı.
Şiirsel gelişimi arttıkça hece ölçüsü ile yetinmemeye ve
şiiri için yeni formlar aramaya başladı.
Sovyetler Birliğinde yaşadığı ilk yıllar olan 1922-1925
arası bu arama tepe noktasına ulaştı.
Hece ölçüsünden ayrılarak Türkçe’nin vokal özellikleri
ile harmoni oluşturan serbest ölçüyü benimsedi.
Şiirlerinden birçoğu ,birçok sanatçı tarafından
bestelendi.
15. Şiir
835 Satır
Jokond ile Si-Ya-U
Varan 3
1+1=1
Sesini Kaybeden Şehir
Benerci Kendini Niçin Öldürdü
Gece Gelen Telgraf
Portreler
Taranta Babu'ya Mektuplar
Kurtuluş Savaşı Destanı
Saat 21-22 Şiirleri
Şu 1941 Yılında
Memleketimden İnsan Manzaraları
Rubailer
Dört Hapishaneden
Yeni Şiirler
İlk Şiirleri
Son Şiirleri
Yatar Bursa Kalesinde
17. Oyun
Kafatası
Bir Ölü Evi
Yahut
Merhumun Hanesi
Unutulan Adam
İnek
Ferhat ile Şirin
Enayi
Sabahat
Yusuf ile Menofis
İvan İvanoviç Var
mıydı, Yok muydu
Yazılar
İt Ürür Kervan Yürür
Alman Faşizmi ve
Irkçılığı
Millî Gurur
Sovyet Demokrasisi
19. Ben Yine Bende Bittim
Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi...
Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.
Demiştim sana hatırlarsan:
Önemli olan zamana bırakmak değil,
Zamanla bırakmamaktır..
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır
Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...