2. Türkiye Cumhuriyetinin
kurucusu, Türk devriminin
yaratıcısı ve uygulayıcısı
Mustafa Kemal
Atatürk 1881'de Selânik'te
doğdu. Babası Ali Rıza Efendi,
anası hacı Sofi ailesinden Feyzullah Ağa'nın kızı Zübeyde
Hanımdır. Ali Rıza Efendi Selanik Evkaf kâtipliğinde ve
Gümrük memurluğunda bulunmuş, daha sonra bu görevinden
ayrılarak kereste tüccarlığı yapmıştır. Ali Rıza Efendi'nin
1877 Osmanlı-Rus Savaşından az önce 1876'da Selanik'te
kurulan Selanik Asakir-i Milliye Taburu'nda subaylık ettiği,
ele geçen bir fotoğrafından ve o günleri bilenlerin anılarından
anlaşılıyor. Mustafa Kemal küçük yaşta babasını yitirdi. Onu
zeki ve büyük bir Türk kadını olan annesi Zübeyde Hanım
yetiştirdi. Mustafa Kemal ilk öğrenimini Selanik'te Şemsi
Efendi Mektebinde yaptı.
MÜSTAFA KEMAL
ATATÜRK
3. Yaptığı işin çok
çalışma ve disiplin
gerektirdiğine işaret
eden Kan, 5 yaşında
başladığı müziğin
kendisi için bir
yaşam biçimi
olduğunu ve başka
bir yaşam biçimi bilmediğini belirterek, “Bana
müzisyen olmasaydım ne olacağımı soruyorlar, ben
müzisyen olmamak diye bir şey bilmiyorum, bu
benim hayat biçimim, hala biraz enerjim var ama 80-
90 yaşında kalmayacak, şimdilik devam ediyorum”
diye konuştu.
SÜNA KAN
4. Biret, Paris Ulusal
Konservatuarı’nı yüksek piyano,
eşlikçilik ve oda müziği dallarında
birinci olarak bitirdiğinde 15
yaşındaydı. 16 yaşından itibaren
çeşitli Dünya sahnelerinde yer aldı.
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk
konserini 21 yaşında,
Rachmaninoff’un Üçüncü Piyano Konçertosu’nu çalarak
Erich Leinsdorf yönetimindeki Boston Filharmoni
Orkestrası ile gerçekleştirdi. İlk Rusya turnesini piyanist
Emil Gilels'in çağrısı üzerine yaptı ve bu ülkede büyük
başarı kazandı.
İDİL BİRET
5. İlk defa 1953 yılında, Türkiye ile İtalya arasında imzalanan Kültür
Anlaşması çerçevesinde bir radyo konseri vermek için Roma'ya gitti. Bu
konserin başarısı üzerine Napoli Yaz Festivali'nde sahnelenen Cavelleria
rusticana operası'nda başrol üstlenmek fırsatını elde etti. Bir sonraki sezon
Napoli'nin ünlü San Carlo Operası'nda Eugenio Onegin ve Madam Butterfly
operalarında başrol oynama teklifi aldı. Leyla Gencer'in uluslararası
platformdaki opera serüveni böylece başladı, Madam Butterfly operasındaki
başarısı ile Napolillerin sevgisini kazanan Gencer, Napolili Türk olarak
anılmaya başladı. Bu başarı bir sonraki
sezon San Carlo Operası'nda sahnelenen
La Traviatadaki Violetta rolü ile sürmüştü.
Sanatçı "La Traviata"'yı Palermo, Trieste,
Ankara, Torino, Varşova, Poznan, Lodzi
Krakov'da, Viyana Devlet Operası'nda
Herbert von Karajan yönetiminde, San
Francisco ve Philadelphia'da, Moskova ve
Leningrad'da seslendirdi. 1956'da San
Francisco operasında San Francesca da
Rimini operasında son anda
oynayamayacağını bildiren ünlü soprano
Renata Tebaldi'nin yerine başrolü
seslendirdi. Eserin San Francisco ve Los
Angeles temsillerinden sonra San
Francisco operası ile kontrat imzaladı.
LEYLA GENCER
6. 1994'te Genç Konser Solistleri Avrupa yarışmasında birincilik
kazanan Say, 1995'te New York'ta yapılan kıtalararası yarışmanın d
birincisi olarak konser kariyerine başladı. Öte yandan oratoryolar
piyano konçertoları, çeşitli formlarda orkestra, oda müziği v
piyano eserleri, şan ve piyano için şarkı bestelemeye başladı. Bu
eserler arasında Nazım ve Metin Altıok Ağıtı başlıklı oratoryolar, 4
piyano konçertosu, Zürih Üniversitesi'nin siparişi üzerine Alber
Einstein’ın anısına yazdığı orkestra eseri, Wolfgang Amadeu
Mozart'ın 250. doğum yılında Viyana'daki kutlama komitesinin
siparişi dolayısıyla bestelenen“Patara adlı bale müziği vardı.
FAZİL SAY
7. Fikret Mualla mutlu olabilmek ve her şeyi unutmak içi
resim yapmıştı. Bu nedenle sanat dünyasındaki çeşit
akımlardan etkilenmedi, resimlerini yaparken sezgilerin
kullandı, kendi tarzını yarattı. Eserlerine kendi hislerin
aktardı. Coşku dolu resimler yaptı. Huysuz, uzlaşmas
kişiliğini ve mutsuz yaşamını resimlerine yansıtmad
yaşama sevinci dolu resimler yaptı. Şehirleri resmetmey
seven Mualla, resimlerine İstanbul ve Paris'in insanların
sokaklarını, kafelerini,
sirkleri, genelevleri,
balıkçıları resimlerine
taşımıştır. Renklerle
oynamayı seven sanatçının,
Henri Matisse'in renk
kullanımından çok
etkilendiği bilinir.
FİKRET MÜALLA
8. İlk çizimleri Yarın gazetesinde, ilk yazıları Artist dergisinde
1930'lu yılların başında yayımlandı. Bu yıllarda Nazım Hikmet'in
Sesini Kaybeden Şehir (1931) ve Bir Ölü Evi (1932) adlı
kitaplarına kapak desenleri de çizdi ve kendini çok genç yaşta
"ressam" olarak kabul ettirdi. Halkın Dostu Gazetesi’nde
yayımlanan Atatürk’ü konu alan, çizgilerle süslü röportajı ile
Atatürk’ün de beğenisini kazandı.
1933 yılında "D Grubu" adlı sanat grubunun kurucuları
arasında yer aldı. Bu grubun amacı, memlekette sanatın
gelişmesini ve yayılmasını sağlamak, düşünce yanı ağır basan
resimler yaparak, batıdaki çağdaş akımlarla boy ölçüşecek
yenilikler getirmekti.
ABİDİN DİNO
9. Nuri İyem’in figüre ve çevre gözlemine,
insan sevgisine bağlı iki büyük dönemi
araşma sıkışıp kalmış olan soyut
resimlerini, bir sanatçının kişiliği ve
oluşum evreleri açısından dikkate alma
zorunluğu bulunmakla birlikte, gerçek
kimliğin figür çevresinde geliştiği ve
yarım yüzyıla yaklaşan bir deneyimin, en
belirgin yapıtlarını bu alanda verdiği söylenebilir. 1940’ta Yemler
Grubu’nun etkin bir üyesi olarak, toplumsal gerçekçi sanata yönelen
ilgisi, özellikle 1960’tan sonra daha çok portre üstünde yoğunlaşan bir
dinamizme dönüştü. Gene de onu salt bir portre ressamı sayamayız. Çizgi
nin, mimari kuruluşun ve hacimsel etkilerin her zaman ön planda
geldiği portrelerinin yanı sıra, insanlı peyzajları da en az portreleri kadar
önemlidir. Nuri İyem bütün bu resimlerinde. Batılı akım ve eğilimlerin
kötü bir kopyacısı ya da iz sürücüsü olmak yerine, özgün resim
değerlerinden kaynaklanan yöresel ya da ulusal bir sanatın
savunuculuğunu yapmış, bu konuda kendisinin de içinde bulunduğu
çağdaş Türk ressamlarına önemli görevler düştüğünü yazılarında sık sık
dile getirmiştir.
NÜRİ İYEM
10. Üsküdar‘da doğan, hayatı
boyunca Üsküdar’da yaşayan
ressam; Üsküdar ve
Karacaahmet'in sessiz
köşelerini, kıyı kahvelerini ve
güneşli kayalıklarını resmetti;
“Üsküdarlı Hoca Ali Rıza”
olarak tanındı. Saray
bahçelerinden çıkıp bir
empresyonist gibi kırlarda ve
sahillerde resim yapan ilk Türk
ressamıdır. Karakalem ile suluboya tekniğindeki yetkinliği ve
hızlı çalışma temposuyla binlerce eser üretmiştir. Eserlerinin
sayısının beş bin kadar resmi olduğu tahmin edilir. Sanatçı,
1909-1912 arasında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nde
başkanlık yapmıştır.
HOCA ALİ RİZA
11. Cahit Arf
matematik dehalarının
bile çok zor dediği bir
konu üzerinde tek
başına çalışmış ve bir
buçuk yıl içinde
konusu “non-
commutative Class
Field” olan doktorasını tamamlamıştır. Bu çalışmadan
elde edilen sonuçların bir kısmı literatüre “Hasse-Arf”
teoremi olarak geçmiştir. Doktora tezini 1938 yılında
bitiren Cahit Arf bir yıl daha Göttingen’de çalışmalarını
sürdürmüş, bu dönemde de dünya literatürüne “Arf
Invaryantı” adıyla geçen, cebirsel ve diferansiyel
topolojide büyük önem taşıyan bir çalışmaya imza
atmıştır.
CAHİT ARF
12. Sancar, DNA'nın onarılması
ile ilgili yaptığı çalışmalardan
dolayı ABD'li Paul Modrich
ve İsveçli Tomas Lindahl ile
birlikte[10] 2015 Nobel
Kimya Ödülü'ne layık
görüldü. Bu üç araştırmacı 30
yıldan uzun süre
birbirlerinden bağımsız olarak
ve büyük oranda bakteri
hücrelerinde çalışmaktadır.[6] Sancar nükleotid kesim onarımı
alanında buluşlar yapmış, Tomas Lindahl ve Paul Modrich ise
diğer DNA onarımı mekanizmaları olan bazı kesim onarımı ve
yanlış eşleşme onarımını keşfetmişlerdir. Aydınlattıkları temel
mekanizmalar daha sonra insanlar dahil olmak üzere kompleks
organizmalarda da gösterilmiştir. Örneğin, nükleotid kesim onarımı
bozuklukları ile deri kanserleri arasında doğrudan nedensel ilişki
bulunmuştur. Sancar’a, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi
tarafından verilen Nobel Kimya Ödülü Alfred Nobel’in ölüm
yıldönümü olan 10 Aralık'ta düzenlenen törende verildi.
AZİZ SANCAR
13. Pescara'daki 2009 Akdeniz Oyunları'nda grekoromen
stil 120 kg.da Akdeniz Şampiyonu oldu.[6] Tiflis'te
yapılan 2009 Gençler Avrupa Grekoromen Güreş
Şampiyonası'nda birinci oldu.[7] Ankara'da düzenlenen
2009 Dünya Gençler Güreş Şampiyonası'nda grekoromen
stil 120 kg.da Dünya Gençler Şampiyonu oldu.[8]
Herning'de düzenlenen 2009 Dünya Güreş
Şampiyonası'nda bronz madalyayla Türkiye'ye döndü.[9]
28. Uluslararası Vehbi Emre Grekoromen Güreş
Turnuvası'nda 110 kg'da altın madalya kazandı.
RİZA KAYAALP
14. Uluğ Bey'in Horasan ve
Maveraünnehir hükümdarlığı
sırasında, Semerkant'ta ilk ve dini
öğrenimini tamamlamıştır. Küçük
yaşta iken astronomi ve
matematiğe geniş ilgi duymuştur.
Devrinin en büyük bilginlerinden;
Uluğ Bey , Bursalı Kadızade Rumi,
Gıyaseddün Cemşid ve Mu'in al-
Din el-Kaşi'den astronomi ve
matematik dersi almıştır.
Önce,Uluğ Bey, tarafından 1421
yılında kurulan Semerkant Rasathanesi ilk müdürü, Gıyaseddün
Cemşid'in, kısa süre sonra da Rasathanenin ikinci müdürü
Kadızade Rumi'nin ölümü üzerine, Uluğ Bey Rasathaneye müdür
olarak Ali Kuşcu'yu görevlendirmiştir. Uluğ Bey Ziyc'inin
tamamlanmasında büyük emeği geçmiştir. Nasirüddün Tusi'nin
Tecrid-ül Kelam adlı eserine yazdığı şerh, bu konuda da gayret ve
başarısının en güzel delilini teşkil etmektedir.
ALİ KÜŞÇÜ
15. Hayırsever işadamı Baysal, ilk ve
orta öğrenimini Bolu'da tamamladı.
Yüksek öğrenimin İstanbul'da
Mekteb-i Sultan-i Nefise, yani
Mimar Sinan Üniversitesi'nde yaptı.
Babasını 1927 yılında kaybetmesi
üzerine, zorlu bir eğitim süreci
geçirdi. Bir yandan çalışıp bir
yandan okudu. 1931'de mimar
larak mezun oldu. Memuriyet hayatına Bolu Bayındırlık
müdürlüğünde mimar olarak başlayan İzzet Baysal, 1932 yılında
irkaç arkadaşı ile birlikte Gerede ilçesinin imar palının yaptı.
934 yılında bu görevinden istifa ederek, Eskişehir
Belediyesinden Fen İşleri şefi olarak teklif açıldı, kabul etti.
İZZET BAYSAL
16. 1938 yılında 300 bin lira
sermaye ile Koç Ticaret
Anonim Şirketi‘ni kuran
Vehbi Koç, şirketleşme
yolunda ilk adımını da
atmış oldu. Kaynaklar Koç
Holding’in kuruluş tarihini,
Ankara’da evlerinin
altındaki küçük bakkalın
Ticaret Odası’na kaydettirildiği tarihi olan 31 Mayıs 1926
olarak kabul etmektedir. Ancak 1938 yılında kurulan Koç
Ticaret Anonim Şirketi ile aktif şekilde ticaret dünyasında rol
almaya başladı. Koç Topluluğu 1940’ların sonuna doğru
imalata yöneldi. 1948 yılında General Electric ile yaptığı
ortaklık sayesinde ilk endüstriyel gelişimleri olan ampul
fabrikası kuruldu. olotombuzdolçamaşır makinesi gibi daha
birçok ürün, Koç Topluluğu tarafından üretildi
VEHBİ KOÇ
17. Sakıp Sabancı, 196
yılında polyester ve ipli
fabrikası olan SaSa‘y
kurdu. Aynı sene babasın
kaybettikten sonra
kardeşleriyle birlikte 196
yılında Hacı Ömer Sabanc
AŞ.‘yi kurdu ve buranın
Yönetim Kurul
Başkanlığı görevini üstlendi. Sabancı’nın kurduğ
fabrikalar zinciri bu tarihten sonra hızla büyümeye başlad
1974’te İzmit Köseköy’de LasSa fabrikası, 1981’d
Londra’da Ak International Bank kuruldu. Bu bankanı
özelliği ise Türk sermayesi ile yurt dışında açılmış ilk Tür
bankası olmasıydı.
SAKİP SABANCİ
18. ZİHNİ DERİN
1940 senesinde çıkarılan bir kanunla çay üreticile
rine bazı maddi kolaylıklar getirildi ve üretilen çayla
rın devlet tarafından satın alınacağı garanti edildi. Bu
özendirici tedbir ve teşvikler üzerine yöre halkı çay
üretimine yöneldi. Zihni Derin'in özel gayretleriyle
19. Türk Eğitim Vakfı'nın kurucuları arasında yer alan
Eczacıbaşı, 1972'den beri Uluslararası İstanbul Festivali'ni
düzenleyen İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) ile Dr. Nejat F.
Eczacıbaşı Vakfı'nın da kurucularındandır. İstanbul Festivali'nin
başarılarından dolayı 1974'te Avrupa Konseyi'nden madalya
aldı.1983'te Türk Kimya Derneği Kimya Sanayiine Katkı Onur
Belgesi'ne, 1975'te Türkiye Kızılay Derneği Şeref Madalyası'na,
1976'da da Almanya Federal Cumhuriyeti Büyük Liyakat
Nişanı'na değer görüldü. üyelerindendir.
NEJAT ECZACİBAŞİ
20. Aynı zamanda, 2003 yılında Çeşme'de düzenlenmiş
olan IFCA Avrupa Slalom Şampiyonası'nı kazanmış
başarılı bir sörfçüdür. Ünlü sporcu aynı zamanda
olimpiyatlarda sörf dalında Türkiye'yi temsil etmeyi
planlamaktadır.
Kubat, sörfün yanı sıra snowboarding, wakeboarding,
rollerblading, binicilik ve dalgıçlık yapmakta, tenis
oynamaktadır.
Fenerbahçe Spor
Kulübü Yelken
Şubesi eski
sporcusudur. Kendisi,
Türkçe'nin yanı sıra
iyi derecede
İngilizce, İtalyanca
ve Latince
bilmektedir.
ÇAGLA KÜBAT
21. Çağla Büyükakçay, 28 Eylül 1989 tarihinde
Adana'da doğdu. Tenis oynamaya ailesinin desteğiyle 8
yaşındayken Adana Tenis Dağcılık Kulübü'nde başladı.
12 yaşında Türkiye Klasman Turnuvası ve Türkiye
Kapalı Kort Turnuvası şampiyonluklarını kazandı. 14
yaşında Enka Spor Kulübü'ne transfer oldu. 15 yaşında
Türkiye Fed Kupası Takımı'na seçilerek Türk
tarihindeki en genç bayan milli tenis takımı oyuncusu
oldu.
ÇAGLA BÜYÜKAKÇAY
22. Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen 2010 Avrupa
Güreş Şampiyonası'nda bronz madalya kazanmış, bu başarısını
2013 yılında düzenlenmiş Avrupa Güreş Şampiyonası'nda
kazandığı bronz madalyayla da devam ettirmiştir. 2014 Avrupa
Güreş Şampiyonası'nda gümüş madalya kazandı.
Dünya Şampiyonaları kariyerine bakıldığında ilk katıldığı
Dünya Şampiyonası 2011 yılında İstanbul'da düzenlenen
şampiyonasıdır. İstanbul'da çıktığı müsabakalarda sırasıyla
Güney Koreli, Macar, Rumen ve Ermeni sporcuları 2-1'lik skorla
geçerek yarı-finale çıktı. Fakat bu turda İsveç'ten Jimmy Lidberg
ile karşılaşan İldem, rakibini ilk sette yenmesine rağmen diğer
iki sette yenilince
müsabakadan 2-1 yenik
ayrıldı. Yarı-finalde elendiği
için çıktığı repesaj turunun
son maçında Belarus'tan
Tsimafei Dzeinichenka'yı 2-0
yenerek bronz madalya aldı.
CENK İLDEM