Kur'an-ı Kerim Ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (5 KISIM)
Hayrat Neşriyat yayınevlerinin hazırladığı bu Kelime Mealli Kuran sizlere hem Arapçayı öğrenmeyi hem de Kur'an-ı Kerimi mealinden okumanızı sağlayacaktır. Hayrat Neşriyat çok güzel bir kelime mealli Kur'an-ı Kerim hazırlamış. Burada gördüğünüz Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Mealinin bir kısım versiyonudur. Diğer kısımlar da bu vebsitesinde mevcuttur
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 1.pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (3. KISIM) .pdf
1. 281
Cüiz:1S. Sire:17 (srâ 1-7)
17-
SRÅSÜRES
(Mekke devrinde nåzil olmutur, 111 åettir]
Rahmân, Rahim olan Allah'n ismiyle
1- Kendisine yetlerimizden bir
ksmini gösterelim diye, kulunu
(Muhammed'i) bir gece Mescid-i
Haràmdan, eträfin mübårek kild
mz Mescid-i Akså'ya (lsrå -gece yü
rüyüü- ile) götüren (Allah, her türlü
noksanlktan) münezzehtir. übhesiz
ki Semt (hereyi iiten), Basir (hak
kyla gören), ancak Odur.
2- (Biz) Müsä'ya da Kitab verdik ve: "Ben
den baka bir Vekil edinmeyin!" diye onu
Isråiloullarna bir hidâyet rehberi kildik.
3- (Ey) Nüh ile berâber (gemide)
tad
mz kimselerin nesli (olan insanlar)! übhe
siz ki o (Nüh), çok ükreden bir kul idi.
4- Ve sräiloullarna Kitabda: (Siz)
karacaksnz ve gerçekten büyük bir
taknlikla azacaksnz!" diye hükmettik
(bildirdik).
5- (Onlara dedik ki) Artik, o ikisinden
birincisinin vadesi geldii (ve batan çk
tinz) zaman, üzerinize iddeti (kendileri
de isyankâr), harb ehli bizim (mahlükumuz)
olan birtakm kullar gönderdik de (sizi) evle
rin aralarna kadar girip aratrdlar. Bu (zil
lete mahkümiyetiniz) ise, yerine getirilmi
bir va'd idi."
6- "Sonra onlara kar (üstünlüünüzü)
size tekrar geri verdik, hem size mallarla ve
Oullarla yardm ettik, hem sizi cem'iyetçe
daha çok kildk."
Rahim
7- (Kendilerine bildirdik ki) "Eer iyilik eder
seniz, kendinize iyilik etmi olursunuz; eer
kötülük ederseniz, yine onun içindir (kendi
nefsiniz aleyhinedir). Artk sonrakinin (ikinci
fesâdnzn) va desigeldii (ve tekrar azdi
niz) zaman ise, (yine birtakm kullar ban
za musallat ettik ki) yüzlerinizi kötü etsinler,
ilk defa girdikleri gibi, yine mescide (Beyt-i
Makdis'e) girsinler ve ele geçirdikleri eyleri
tamâmen imhâederek mahvetsinler!"
Mescid-i
Rahmân Allah'in
hakkyla odur ubhe- áyetlerimiz-
iiten siz 0 den
bera
ber
Mescid-i Harâm'dan
Isrâiloullarina bir hidáyet onu kildik ve
rehbeni
tadk o kimse
nin ki
Size
nesli
gern Sonra
verdik
bir
kulunu yürüttü
gece
yeryüzinde muhakšak ki defa fesad
daha sizi kildik
çok
ona göster- etrå-
memiz için fin
bir imhâ
ile
kitab
sräiloullarna hükmettik ve çok ükreden bir kul
büyük bir yük- mutlaka yük- ve iki defa yeryüzün
selisle seleceksiniz de
ismiyle
bir rvekil
yine onun kötülük eer ve kendinize
içindir ederseniz
mescide girmeleri ve yüzlerinizi
iÇin
üstün 0 e
geldiler yíki
Müsa ya verdik ve
mubârek oki Akså ya
kildk
benden
baka
o zåt münezzeh
iddetli harb ehli bizim kullar üzerinize gon- o ikisinden va'de- gel- O va
derdik birincisinin si kit ki
ki
mahvetme- ve defa
leri için
mutlaka fesad
Çikaracaksinz
ve oulla- ve mallarla size yardm ve onlara
la ettik kar
yerine ge- bir va'd idi ve evlerin aralann- ve giip
tirilmi da aratrdilar
seniz
edinmeyin
diye
ubhe- Nüh
SIZ O ile
iyilik etmi- iyilik eder- eer
sinizdir
nin
tr
hereyi
gören
kitabda
ona gir
diler
kotü etme- sonraki- va'desi gel- artik
o
leri için di
tekrar
(üstünluk)
cem
yetçe
vakitk
Oey
gibi ki
çuo5LE
2. káfirler için cehen- kildik ve döne- (tekrar) e- ve
riz dönerseniz er
müminlere müjde- ve en do 0 0 e- hidâyet Kur'ân bu üb
ler ye ki eder
erre
imån etmi- onlar üb- ve
yorlar ki hesiz
onu beyân
ettik
yeter
nemi
gündu- ve gece- kildk ve
yi
hidâyete
onun cika- ve
için ririz
erer
Sinin
insan
helâk et
memizi
SOZ
ardndan
baka- güna
un
hini
udur
kitabn
TEJLj LSO J Ly 3K
syoclebilmeyerek) hayra olan duâs gbi (kendi
ancak
bir fazl aramanz gösterici gündu- deli kldk ve gece- deli sonra iki delil
için Zur lini nin lini sildik
duâ ve
eder
iste
artik
hidàyete kim
ererse
oraya
dik kit ki
ir
qü- yuklen- ve
nahk mez
büyük bir mü- on-
üb- sålh amel- yapiyor- onlar
kátât lara hesiz ler
oku
O va- ve
ey her ve hesåbi ve yllarn saysi- bilmeniz ve 'Rabbiniz
için
nesillerden
elemli
Çok ace
eci
boynunda kuunu ona
ba- insan ki her ve
ladik
olarak
böylece orada
hak oldu
bir
azåb
açlmi
olarak
insan
kemáliyle gö- haberdar kullarinn
rücuolarak
helâk ettik
size merha- Rab- umu
met etmesi binizin lur
onu
karlar
bir pey- biz gönderin- tà
gamber ceye kadar
kendi- hazrla- âhirete
leri için dk
ve isyân
ettiler
hesiz
hesab sorucu sana
olarak
nice Ve
ki
olan- ve hayra duâs
dit
(gibi)
bir kitab
ki
kendi dalålete artik dalålete kim ve kendisi
aleyhine düer ancak düerse
bir zin
dan
bugün
oranin refah
içinde olanlarna
günahlarna Rabbin
k
azâb
edici
bir helâk
le
YAY
tik
den
kyåmet günü
bir beyan
ile
nefsin
yeter ve
için
deiliz ve
emret- bir eh
artik orayi
helâk ettik
Ciüz:15, Süire:17 (srâ 8-17)
Nú
hun
282
8- "(Eer tevbe ederseniz) umulur ki Rab
biniz size merhamet eder. Fakat tekrar
(fesâda) dönerseniz, (biz de cezáya) do
neriz. Ve (biz) Cehennemi, kâfirler için bir
zindan yaptik."
9- Muhakkak ki bu Kur'än, (insanlari) en
doru yola hidâyet eder ve sâlih ameller
ileyen müminlere, kendileri için übhesiz
büyük bir mükáfät olduunu müjdeler.
10- Hem ähirete imân etmeyenlere, ken
dileri için hakikaten (pek) elemli bir azab
hazrladmz (haber verir)!
11- nsan ise, (bazen öfkelenerek, bazen
aleyhine olarak) erre duâeder. Çünki in
san, (iin sonunu düünmez ve) çok ace
lecidir.
12- Gece ile gündüzü de (kudretimize) iki
delil yaptik; sonra gece delilini silip (yeri
ne) gündüz delilini (etráfnz) gÖsterici (bir
aydnlk) yaptk ki, Rabbinizin fazlndan
(rzknz) arayasnz, hem yillarin saysn
ve (vakitlerin) hesâb(n) bilesiniz! Ve (biz)
hereyi açk açk beyân ettik.
13- Ve her insann amelini, kendi boynuna
baladk. Kyâmet günüonun için (o amel
lerinin yazld) bir kitab çkarirz ki, onu
açlm olarak önünde bulur.
14- "Kitâbn oku! Bugün sana hesab so
rucu olarak nefsin yeter!' (denilecek).
15- Kim hidâyete ererse, artik ancak
kendisi için hidâyete ermi olur. Kim de
dalälete düerse, o takirde ancak kendi
aleyhine dalâlete dümü olur. Hem hiçbir
günahkâr, bakasnn günâhn yüklen
mez. (Biz) bir peygamber göndermedikçe
(kimseye) azâb ediciler deiliz.
16- Ve (biz) bir ehri (isyanlar yüzünden)
helâk etmek istediimiz zaman, oranin l
mark ileri gelenlerine (Allah'a itâat etmele
rini) emrederiz de (onlar) orada (emrimize)
isyân ederler; böylece oraya (azab) söz(ü)
hak olur; artk (biz de) oray tamâmen
mahvederek helâk ederiz.
17- Nüh'dan sonra da nice nesilleri (isyan
lar sebebiyle) helâk ettik. Kullarnn gü
nahlarndan hakkyla haberdar, kemâliyle
görücü olarak Rabbin yeter!
lar
3. 283
Cüz:15, Süre:17 (srã 18-27)
18- Kim çabuk geçen (bu dünyay) ister
se.(artk orada istedmiz seyi kimin
çinoLi bla
dilersek, kendisine çabucak veririz; sonra
ona Cehennemi tahsis ederiz; kinanm
ve kovulmu olarak oraya girer.
19- Kim de âhireti ister ve mümin olarak
ona lâyk bir gayretle çalrsa, ite onlarn
çalimalar (Allah katnda) makbüldür.
20- Herbirine, onlara ve bunlara (dünyay
isteyenlere de, áhireti isteyenlere de) Rab
binin ihsânndan meded veririz.
Rabbinin ihsân ise (kimseye) yasaklanm
deildir.
21- Bak, (nzkta ve makamda) onlarin ba
ZISIn bazisindan nasl üstün kldk!
Elbette âhiret, hem dereceler itibâriyle
daha büyük, hem de üstünlük itibäriyle
daha büyüktür.
22- (Ey insan!) Allah ile berâber baka bir
ilâh edinme!
Yoksa, knanm ve yalnz bana brakl
mi olarak oturup kalrsn.
23- Ve Rabbin, kendisinden bakasna
ibâdet etmemenizi ve ana-babaya iyilik
etmeyi emretti.
Eer onlardan biri veya her ikisi, senin ya
ninda ihtiyarlia eriirse, sakn onlara 'öf!"
bile deme! Onlar azarlama ve onlara gü
zel söz söyle!
24- Hem onlara merhamet(in)den alçak
gönüllülük kanadn indir ve de ki: "Rab
bim! (Onlar) beni küçük iken nasl (mer
hamet edip) yetitirdilerse, (sen de) onlara
(öyle) merhamet eyle!"
25- Rabbiniz içinizde olan en iyi bilendir.
Eer sâlih kimseler olursanz, hiç übhe
siz ki Çokça tevbe eden kimselere çok
mafiret edendir.
26- Akrabâya, yoksula ve yolda kalma
da hakkn ver; fakat isråf ederek saçp
savurma!
27- Çünki saçp savuranlar, eytanlarn
kardeleridiler.
dile- okimse isteriz o e- onda ona
acele
ederiz
yi ki
için ki
eytan ise, Rabbine kar çok nankördür.
ister- kim ve
Se
çalmalar olur
Rabbi
nin
üstünlük
itibâiyle
bazlarn üstün kl- nasl
ihsânndan bunlara
Rab
biniz
kovulmu knanm oraya girer cehen- onun kilarz Son
olarak olarak
dik
olan-
dr
artik ite mümin o iken ona çal-
onlar ma ile
of okii- Sakn
ne deme
oldular
alçak go- kana- o ikisi
nüllülük din
yoksula
iyilik et- ana babaya ve kendi- an
meyi
daha bü- ve dereceler
yuktur itibåiyle
ne
yanz bana kinanmi yoksa oturup baka bir ilâh Allah bera- klma
biraklmi olarak olarak kalirsn,
hiç üb- sâlih kim
hesiz o seler
küçük iken ikisi beni
yetitirdi
Ve onlara
indir
bak
Saçip savu-
üb
ranlar hesiz
Çok nankör Rabbine
kar
ve
o ey
gibi ki
her ikisi ve- onlardan yalilia senin eriirse eer
biri yannda
acele istiyor ise kim
olan
daha bü
vuktur
imdãd herbirine karilik verlen
ederiz
yasaklan- Rab-
ihsân deil- ve
ibådet etme- Rabbin emretti ve
Sine Cak menizi
ve hakkin akrabå- sâhi- ver ve
mi binin
olursaniz eer
eytan
lik bine
ona çali- ve åhireti
irsa
elbette Ve bazsna
âhiret
qüzel bir onla- söy- ve o ikisini azar- ve
SOZ ra lama
dir
o ikisine mer- Rab- de ve merhamet
hamet eyle bim
olandr
ra
!o
içinizdedir
bir saçp sa- israf etme ve
Vurma ile
ve
en iyi
bilendir
çok maf- çokça tevbe
ret eden eden kimselere
yolda kalmia ve
eytanlarn kardelei
nemi iÇin
ile ber
den
4. onla artik onu ümid Rabbinden bir rah- aramak onlardan yüz çe- eer ve
söyle ediyorsun
onu yayma ve boynuna
o kim- rizk yayar Rab- üb
seye ki bin hesiz
oldümeyin ve
onlar ol-
üb
durmek hesiz
ne ve
kötü
kim ve
oldürmede
en qu
zeldir
bi
doru
SIZi
hakkyla hakkyla
gören haberdar
artik haddi
amasn
leki
çirkin bir oldu übhe- zinå
SIZ O ya
meti
bal
ve onlar rizik
landrirz
mes'úli- oldu verilen
yetli
hak bir an- Allah haram oki
sebeble cak kild
teråzi ile
ho görülmeyen
bir ey
piman bir knan-
hâlde mi
mesül ondan oldu
ub
hesiz
dalara asláer- ve yer
emezsin
bir salå- velisi
hiyet
biz
ne
elini
hak- senin yok- o
e- ardna ve
biigi kinda için tur yin ki düme
için
0 0 ey- an- yetimin malna yakla- ve
cak
yakla
mayn
klma ve
kullarina olan- übhe- daral- ve diler
dit SIZ O tir
fakirlik
cant
ite on- hepsi
larin
mayn
Rab- katnda kötüsü
binin
yoksaotu-
up kalrsn
tartin ve ölçtünüz o va
virirsen
ile
kolay
olan
kit ki
yayma-
öldümevin ve
nin
korkusu
Çocuklarnzi
nan
bir
büyük bir gü- oldu
kilmiz- artik zulme ura- öldürü
lürse
dir gerçekten mi olarak
SÕZ
nah
verilen yerine ve rüdüne enince- tâ ki
SÖzu getirin
hep
siyle
ölçüyü
yardm olu- ol- übhe
du siz0
bir yol
dur
tam ya
pin
oldu bunun hepsi
Ve
netice daha ve hayrli- bu
itbâiyle güzeldir dr
kalb Ve
göz ve kulak süb
hesiz
aslá yara- ubhe- böbür- yeryüzünde yürüme ve
mazsn siz sen lenerek
9
boyca
Cüz:15, Sire:17 (srâ 28-38) 284
28- Eer (bir ey verecek durumda olma
yip) Rabbinden ümid ettiin bir rahmeti (rzk)
aramak için onlardan (o hak sâhiblerinden)
yüz çevir(mek mecbúriyetinde kal)rsan,
artik (elime geçerse veririm, ma'nâsnda)
onlara yumuak bir söz söyle!
29- Hem elini boynuna bal klma (cim
ri olma); onu büsbütün geni davranarak
da açma! Yoksa, knanm ve piman bir
hälde oturup kalrsn.
30- übhesiz ki Rabbin, dilediine rizk
geniletir ve (dilediine de) daraltr. Mu
hakkak ki 0, Habir (kullarndan hakkyla
haberdâr olan)dr, Basir (onlar hakkyla
gören)dir.
31- Hem fakirlik korkusu ile çocuklarnz
öldürmeyin! Onlar da sizi de biz rzkland
rirz. übhesiz onlar öldürmek, büyük bir
günahtr.
32- Ve zinya yaklamayn (o cümün
sebeblerinden dahi uzak durun): çünki o,
çirkin bir itir. Ve ne kötü bir yoldur!
33- Hem hak bir sebeb olmadkça,
Allah'in haram kld can öldürmeyin! Bir
kimse zulme uram olarak öldürülürse,
o hälde übhesiz ki onun velisine (hakkn
aramas iin) bir salâhiyet vermiizdir; artik
(o da) öldürmede (Allah in koyduu) haddi
amasn! Çünki kendisi (de) yardm olunan
bir kimsedir.
34- Ve rüdüne erinceye kadar yetimin
malna, en güzel bir ekilde (onu muhâfaza
maksadyla) olmas müstesn, yaklama
yin! Verilen sözü de yerine getirin! Çünki
verilen sözde bir mes'liyet vardr.
35- Ölçtüünüz zaman ise, ölçüyü tam
yapin, doru terâzi ile tartn! Bu (sizin için)
daha hayrldr ve netice itibâriyle daha
güzeldir.
36- Hakknda bilgi såhibi olmadin bir
eyin ardna da düme! Çünki kulak, göz
ve kalb, bunlarin hepsi ondan mes'üldür.
37- Ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme!
Çünki sen ne yeri yarabilir, ne de boyca
dalara eriebilirsin.
38- Bütün bunlarn (bu tavrlarn) kötü
olanlar, Rabbinin katnda ho görülmeyen
eylerdir.
SÖz
ye dek
5. 285
Cüz:15. Süre:17 (Lsrå39.49)
39- te bunlar, Rabbinin sana vahyettii
hikmet(ler)dendir. Allah ile berâber baka
bir ilâh edinme; yoksa knanm ve kovul
mu olarak Cehenneme atilrsn!
40- (Ey mürikler!) Rabbiniz, oullar size
ayrd da (kendisi) meleklerden kizlar m
edindi? Dorusu siz, gerçekten (Allah in
gayretine dokunacak) büyük bir söz Söy
lüyorsunuz.
41- übhesiz ki (bu ihtân) bu Kur'àn'da
türlüekillerde ifâde ettik ki, düünüp ibret
alsnlar. Fakat (bu), onlara (hakka kar)
nefretten baka bir ey artirmiyor.
42- (Habibim, yâ Muhammed!) De ki:
Eer O'nun ile berâber, söyleyip durduk
lar gibi ilåhlar olsayd, o takdirde (onlar)
arn sâhibine (üstün gelmek için) bir yol
ararlard,"
43- O, onlarn söylemekte olduklarndan
pek münezzehtir ve nihâyetsiz büyük bir
yükseklikle pek yücedir.
44- Yedi gök ile yer ve bunlarda bulunan
herkes O'nu tesbih eder. Ve O'na, hamd
ile tesbih etmeyen hiçbir ey yoktur. Fa
kat (siz) onlarn tesbihlerini anlamazsnz.
übhesiz ki O, Halim (azabda hiç acele
etmeyen)dir, Gafür (çok balayan)dr.a
45- (Ey Resülüm!) Kur'ân okuduun za
man, seninle âhirete îmân etmeyenlerin
arasna (bildikleri hálde inkâr etmeleri se
bebiyle) gizli bir perde çekeriz.
46- Ve kalblerinin üzerine (kendileri
nin de istedii gibi) onu iyice anlamasn
lar diye perdeler çekeriz, kulaklarna da bir
arlik (koyarz)! Çünki Kur'an'da Rabbini
bir olarak zikrettiin vakit, (onlar) nefret
ederek arkalarn dönüp giderler.
47- Seni dinlerken ne maksadla dinlemek
te olduklarn ve onlar (kendi aralarnda)
fisildarlarken o zâlimleri: (Siz) ancak
sihirlenmi bir adama tâbi oluyorsunuz!"
diyorlarken en iyi bilen biziz!
48- Bak, senin için (áir, sihirbaz ve kâhin
diyerek) nasl misâller getirdiler de bu yüz
den dalâlete dütüler; artk (hakka giden)
bir yola güçleri yetmez.
49- Ve dediler ki: (Biz) bir kemik yn
ve ufalanm bir toprak hâline geldiimiz
zaman mi, gerçekten biz mi yeni bir yarati
lila diritilecek kimseleriz?"
Allah
ile
Rabbi
büyük
an.
cak
y
tesbih
eder
bera
ber
Sonra size mi
seçti
såhibine mutlaka o tak-
ararlard dirde
gizli
kilma
Kurå- oku- o va- ve
bak
onlara artir- ve duünüp ibret Kur'ân
almalar için
miyor
kulaklarna
bir gerçekten doru- diiler meleklerden
sÖz Söylüyorsunuz su siz
arkalarna
Ve
bir per
de
bir yola
ve
on- ova- ve seni
lar kit ki
kovulmu
olarak
büyük bir yük- söylüyor- o ey- pek ve o pek mü
sekikle den ki yucedir nezzehtir
döner-
ler
tesbih an- hiçbir yok- ve onlar- o kim- ve yer ve yedi
hamd ile eder cak ey tur dadr se ki
hikmetden
söylu- o ey láhlar
yorlar gibi ki
onu anlarlar
diye
kinan
mi
âhirete imân etmez-
er
o bir
olarak
dinliyor-
lar
sihirlenmi bir
adama
artik güç yetire-
mezler
Rab- sana
bin
an
cak
cehenneme yoksa baka bir
atlirsn
Kur'ân'da
onunla ol- eer de
beraber sayd
çok ba- azãb etme- olan- üb'tesbihle- anlamazsI- fakat
gilayic de sabrt dir hesiz o
bu için- açkla- ve and olsun
de dik gerçekten
tâbi olmu
yorsunuz
O va- ondan dinliyor-
kit ki dolay
vah
Rab
bini
o ey
yetti dengrki te
bu
lar
perdeler kalblerinin üzeri- kildk
yeni bir yara- gerçekten biz ufalanmi ve
dinltecekleriz mi bir toprak
tilila
edin- ve oullar
di
ne
zikret
tin
o kimse- ara- ve arana kildk
lerin ki SIna
o zâlimler
ki
bir yol arn
bir kemik ol
yin
gökler onu
o e- en iyi biziz
yiki bilen
ilâh
o va- ve
kit ki
bir nef.
ret
dryor ova-
duk man mi
ve
bir a
rlik
bir nef
retle
misål nasl
bu yüzden da- omisål- senin
lâlete dütüler er iÇin getrdler
kit ki darlar
fisil
er
Ced- Ve
dun kit ki
6. gönlünüzde büyüyor o ey- bir ve
den ki mahlük ya
bunun üzerine defa ik sizi yarattt o zåt de bizi (tekrar) kim
sallayacaklar
ki dondürecek
yakn olmas umulur de ki o
kalmadniz zannede- ve ona hamd
ceksiniz ile
üb- en gü
zeldir
hesiz
insana
diler- eer ve-
Se
bazsina
ya
oldu
o kim- en iyi bi- Rab- ve
seleri ki lendir bin
korkunç
O seyler ite onlar
o
e- söylesin
yi ki
olan
dir
satir satr
yazlm
peygam- bazsni
berlerin
veya kiyåmet gú
nünden
eytan
umarlar ve daha yakn hangisi
(olacak diye)
er
se
Rab
binin
önce
SZe meia
e
mertha- diler- eer sizi en iyi
met eder
kitabda
ki
azãb
man
bir demir ve- bir ta
ya
ne deitir- ve sizden
meye
ne za- diyecekler ve
balarn
bu
J::
kullarima söyle ve
bir vekil onlarn
onu helk
ediciyiz
hemen icâbet sizi çaracak o gün
edeceksiniz
aralarin
vesile
bilendir
Uzerine
ustun and olsun ve
ondan baka zannettiniz o kimse- yalva- de ki Zebüru Dåvüda ver- ve
lere ki rin
üb
hesiz dan
olandr
azâbn
biz
bozar
Rab
biniz
Rablerine
olun
buna ramen
diyecekler ki
iddetli
de
sana
pek az ancak
seni gonder- ve Size azâb
medik eder
eytan
arariar
hir
ki
apaçik bir dü
sikntry açmaya halbuki målik
olmaziar
yerde ve goklerde
man
bir azâb
ile
dik
korkarlar ve rahmetini
an- hiç bir e- yok- ve
cak tur
yalvar
yorlar
ona azâb
ediciyz
Cüz:15, Süre:17 (srâ 50-58) 286
50- (Ey Resülüm!) de ki: "ister ta
olun, ister demir!"
51- isterse gönlünüzde büyüyen
(dirilmesi size imkânsz gelen) her
hangi bir mahlük!
(Allah sizi mutlak diriltecektir)" Buna
ramen diyecekler ki: "Bizi tekrar (hayáta)
kim döndürecek?" De ki: "Sizi ik defa
yaratan!" Bunun üzerine sana (alay alay
i) balarn sallayacaklar ve: "Ne zaman o?"
diyecekler.
De ki: "Umulur ki yakn olabilir!"
52- Sizi (kabirlerinizden) çaraca gün,
hemen O'na hamd ederek (da'vetine)
icäbet edeceksiniz ve (dünyada) ancak
pek az kaldnz zannedeceksiniz.
53- (Habibim, yå Muhammed!) Kulla
rima söyle; (kâfirlere, sözün) en güzel
olan(n) söylesinler! Çünki eytan, (onla
rin mü'minlerle) aralarn bozmak ister.
übhesiz eytan, insana apaçk bir dü
mandr.
54- (Onlara söylesinler ki) "Rabbiniz sizi
en iyi bilendir.
Dilerse size merhamet eder, dilerse size
azåb eder." Hem seni, onlarn üzerine
vekil göndermedik.
55- Rabbin, göklerde ve yerde olan kim
seleri de en iyi bilendir.
And olsun ki, peygamberlerin bazsn
bazsna üstün kldk; Dâvûd'a da Zebür'u
verdik.
56- De ki: "O'ndan baka (lâh) zannettik
lerinize yalvarn; hälbuki (onlar) ne sizden
sikntygiderebilirler, ne de (onu baka bir
tarafa) çevirebilirler."
57- Onlarin (iláh diye) yalvarp durduklar
eyler, Rablerine hangisi daha yakn ola
cak diye vesile ararlar; O'nun rahmetini
umarlar ve azâbndan korkarlar. Çünki
Rabbinin azâb (pek) korkunçtur.
58- Hiçbir ehir yoktur ki, biz kyâmet gü
nünden önce helâk edicileri veya iddetli
bir azâb ile azâb edicileri olmayalm.
Bu, kitabda (Levh-i Mahfüzda) yazlmtr.
kildik gerçekten
7. 287
Cüz:15. Süne: 17 (srâ 59-66)
59- (Müriklerin istedikleri) o mu'cizeleri
göndermekten bizi alikoyan (tek) ey.
evvelkilerin onlar yalanlamasdr. Nite
kim Semd (kavmin)e (peygamberlerinin
hakkäniyetini) gösteren (bir mu'cize) olarak
o
dii deveyi vermitik de ona (o m'cizeyi
yalanlamalar sebebiyle, kendilerine) zul
mettler. Hâlbuki (böyle) m'cizeleri, ancak
korkutmak için göndeririz.
60- (Habbim, yåMuhammed!) Hani sana
da: "übhesiz ki Rabbin, insanlar (ilim ve
kudretiyle) kuatmtr (kimseden orkma
dan teblie devâm et)!" demitik. Sana
(Mirâc Gecesi) gösterdiimiz o temây
ve Kurän'da lâ'netlenen (Cehennemdeki
Zakküm) aac(n) da ancak insanlar için
bir imtihan yaptik. Çünki (biz) onlar korku
tuyoruz, fakat (bu) onlarda büyük bir az
gnliktan baka bir ey artrmiyor.
61- Bir zaman da meleklere: "Adem'e sec
de edin!" buyurmutuk; (cinlerden olan) Ib
lis hâriç. hemen secde ettiler. ((blis) "Bir
çamur olarak yarattin kimseye secde mi
edeceim?" dedi.
62- "u bana üstün kldin gördün mü?
Yemin olsun ki, eer beni kyåmet gününe
kadar geciktirir (ve bana mühlet verir)sen,
onun zürriyetini, pek az müstesn, mutlak
hâkimiyetim altna alacam" dedi.
63- (Allah) buyurdu i: (Çk) git! Artik
onlardan kim sana uyarsa, hiç übhesiz
ki tam bir karlk olarak cezânz, Cehen
nemdir!"
64- "Hem onlardan gücünün yettii kim
seleri sesinle (vesvesenle) yerinden oynat;
süvârilerin ve yayalarnla üzerlerine yay
garay bas; mallarda ve evlâdlarda kendi
lerine ortak ol ve onlara (yalan) va dlerde
bulun!" Zâten eytan, onlara aldatmadan
baka ne va'd eder?
65- "übhesiz ki kullarmn üzerinde se
nin için bir hâkimiyet yoktur. (Onlara) Vekil
olarak ise Rabbin yeter!"
66- (Ey insanlar!) Rabbiniz, fazlndan
(rizknzi) arayasnz diye denizde gemileri
sizin için yüzdürendir. Muhakkak ki O, size
kar çok merhametidir.
YAY
evvelkile. onlar yalanlamasi an- mu'cizeleri gönderme
mizden
an
cak
in
ve
gönder-
len
aac ve
kryâmet
sana
uyarsa
bir azgn- ancak fakat onlara artir
lik
gordün mü dedi
yerinden
oynat
hemen sec- Adem'e secde edin
de ettiler
insanlar kuatm- Rabbin üb- sana demi 0 va- ve
tr hesiz
vet
onlara vad
etmez
insanlar
için
qunune
kadar
artik kim
Ve
Ve
gemileri sizin
için
Çok merha
metli
inle
Ve ona ve zulmet- gösteren
tiler olarak
git
miyor
bir im- ancak sana gös
tihan
beni er
telersen
tam
tu
size
bir çamur yarattin o kim-
olarak
cak
ne
o
buyur
du ki
bir håkimi- üzererinde senin yok
için tur
yayala- ve süvânle- üzerter- yaygara- ve sesinle
rinla yi bas
yuru- o zåt
tirki
onlar korku- ve
tuyoruz
meleklere
bir karlik
olarak
terdik
and ol- bana
sun eer
seye ki
Rab
biniz
olandr übhe
SiZ O
tesna
cezânz
kullarm üb
ki hesiz
tik
o dii Sem- ver- ve
deveyi
o ki
secde mi dedi
edeceim
onlara ve evládlarda ve
mallarda
fazlndan
kit
Kur
ån'da
üstün kildn
o va
vekil olarak
tin
bizi alikoy- ve
mad
pek azi müs- zürriye- mutlak hâkimiye
tim altina alacam
o temå- kilmadik
åy
cehen-
nemdir
de mitk
korkutmak
için
lä'netlenen
blis
o kim
seyi ki
onlardan gücyetr
Rabbin
din
buyük
hiç üb- onlar
hesiz dan
kendilerine
ortak ol
aramaniz için
häic
bir al- an- eytan
datma cak
u
yeter
4
Ve
ve
denizde
mcize
meyiz
va'd et
8. ve ne za
man k
çok nankör
tayadi
ran kasirga
y
Cefa
an- yalvan- o kim-
cak yorsunuz seler ki
etttiniz
bir oraya sizidöndüme- emin mi yok
Sinden oldunuz
nankörlük o sey se böylece sizi
bebriye ki bomasndan
insan
temiz eylerden
Ademoul- erefli and olsun ve
ann kildik gerçekten
çarriz o gün
üzerinize gonder- ve- kara tarafin
mesinden ya da
neredey- üb- ve
se idiler hesiz
artik ite sa elyle
onlar
olursa kim ve
bakasn bize kart
oldu
tini
dik
kaybo- denizde
lup gitt
kitab
ve
bir kil
kadar
iftirået
men için
sa
'rüz
gârdan
onlar rizklandr- ve deniz- Ve
yüz çevir
diniz
de
sizi
kendisine artik
verilirse kim
olma- e- ve
and olsun sana sebat
gerçekten vermemiz
sayd ger
zarar
hakszla
uratilmazlar
yolca en sapk ve kördür
olandr
bir vekil kendi
bir takîb bunun bize kendi-
karaya
size dokun- o va- ve
bir yardim- bize kars ken- bulamaz- sonra
dine din
yere
re
batr
asndan
ve
nize
bir ka- üzerinize ve gönder- dier
Sirga mesinden
fazileti tuta- yarattik o kimse- birçouna onlar üstün ve
rak lerin ki kildik
karada
bir dost
du
sana vahyettik o eyden
sizi kurtard
YAA
kit ki
yoksa emin
mi oldunuz
bulama- Son
kitablarn
bulama- Son
manzdan ra
onlar tadk ve
imamlaryla bir insan her
âhirette o takdir- kör burada
de o
kat ka- mutlaka sana o tak- az bir ey onlara meylede
tattirmitk dirde
kesin seni fitne
ye düürecekler
okurlar
ceksin
gerçekten seni otak- ve
edineceklerdi dirde
ölümün kat katni ve
iJ JL1yJ70LK ,y dye. gerçekten fitneye diüreceklerdi ve
nerede
ise oldun
Cüz:15, Sire:17 (srã 67-75)
hayatn
288
67- Denizde size zarar (boulma korkusu)
dokunduu vakit, O'ndan (Allah dan) ba
ka yalvarmakta olduklarinz (hatrinzdan)
kaybolup gider. Fakat, sizi karaya (çkar
makla) kurtarnca da (Ona itâatten) yüz
çevirirsiniz. Zâten insan çok nankördür.
68- Yoksa O'nun, kara tarafnda sizi yere
batrmasndan veya üzerinize tayadiran
bir kasrga göndermesinden emin mi ol
dunuz? Sonra kendinize, (sizi koruyan) bir
vekil de bulamazsnz.
69- Yoksa O'nun, sizi baka bir def'a daha
oraya (denize) döndürüp de, üzerinize
iddetli bir kasrga göndermesinden (ve)
böylece nankörlük etmeniz sebebiyle sizi
bomasndan emin mi oldunuz? Sonra bu
nun için bize kar kendinize bir yardmc
da bulamazsnz.
70- ânm hakk için (biz), Ädemoullarn
erefli kldk; onlar karada ve denizde
(çeitli nakil vâstalar üzerinde) tadik;
onlar temiz eylerden rizklandrdik ve
onlar yarattklarimzin birçouna faziletli
tutarak üstün kldk.
71- O gün her siniftan insanlar imamla
riyla birlikte çarrz. Artk, kimin kitäb
sandan verilirse, ite onlar kitablarn
(sevinerek) okurlar ve kl kadar hakszlia
uratilmazlar.
72- Ve kim burada (bu dünyada, kalbi) kör
olursa, o takdirde o, âhirette de kördür ve
yolca en sapk olandr.
73- (Habibim, yâ Muhammed!) Neredey
se (o mürikler) seni dahi, sana vahyetti
imizden bakasn bize kar iftirå edesin
(sen onlara uysaydn) o takdirde seni dost
edineceklerdi.
74- Hâlbuki (biz) sana sebat vermemi ol
saydk, gerçekten nerede ise onlara az bir
ey meyledecektin.
75- 0 takdirde sana hayân kat kat
(azáb)n, ölümün de kat kat (azâb)n tatt
rirdik; sonra bize kar kendine bir yardm
CI
da bulamazdn.
edici için kari nize
manizdan ra
9. 289
Cüz:15, Süre:17 (Isrá76-86)
76- Yine nerede ise seni bu yerden
(Mekke den) çkarmak için gerçekten rahat
SIZ edeceklerdi;, hâlbuki o takdirde (kendile
ri de) senin ardndan (orada) ancak pek az
kalacaklardir.
77- Senden önce gönderdiimiz peygam
berler hakkndaki (láhi) kânun (böyledir)
ve (onlar yurtlarindan çikaranlara verilen
cezâ) olarak bizim knünumuzda hiçbir
deiiklik bulamazsn.
78- (Öle üzeri) günein zevålinden (son
ra öle, daha sonra ikindi namazn),. gece
nin kararmasna kadar (gün batmnda ak
am, iyice karardnda yats) namaz(n)
kl; bir de sabah namazn (kil)! Çünki
sabah namaz (gece ve gündüz melekleri
tarafindan) ähid olunan (bir namaz)dr.
79- (Habibim, yå Muhammed!) Hem ge
cenin bir ksminda (uyanp) da sana mah
sus bir fazla (farz namaz) olmak üzere,
onunla (Kur'ân la) teheccüd (namaz) kl!
Tâ ki Rabbin, seni Makm- Mahmúd'a
(övülen bir makma)" ulatrsn.
80- Ve de ki: "Rabbim! Beni doru olan
(râz olacan) bir girdirile (Medine'ye)
girdir ve beni doru olan (râz olacan) bir
çkarla (Mekke'den) çkar ve bana tara
findan yardmc bir güç ver!"
81- Yine de ki: "Hak geldi, bâtl zâil oldu!
übhesiz ki bâtl, yok olmaya mahkümdur."
82- Hem Kur'än'dan öyle eyler indiri
yoruz ki 0, mü'minler için bir ifå ve bir
rahmettir: zâlimlere ise ancak hüsran
arttirr.
83- nsana ni'met verdiimiz zaman, (ü
küden) yüz çevirip yan çizer. Ona (fakirlik
ve hastalik gibi) er dokunduu zaman da
iyice ümidsiz olur.
84- De ki: "Herkes kendi hâline (mizá
cina) göre amel eder." Fakat Rabbiniz, ki
min daha doru bir yolda olduunu en iyi
bilendir.
85- Hem sana ruhdan soruyorlar. De ki:
"Ruh Rabbimin emrindendir; size ise
ilimden ancak pek az bir ey verimitir."
86- Celälim Hakk için, eer dilersek sana
vahyettiimizi (Kuräni) tamâmen ortadan
kaldrrz; sonra onun (geri getirilmesi) için
bize kar kendine bir vekil de bulamazsn.
ondan
gönder
dik
zevålin
den
oldu
Rab-
binin
yardmc
olandr
seni çkarma
lar için
o kim- kanunu
ger
çekten selerin ki
namaz kil
seni ula
timas
saba-
hin
beni çi- ve doru
kar
Rabbi
min
insana
Kur'ân't üb-
hesiz
bir güç
bâtl
mutiaka g
derirnz
mettr
emrin
dendir
bir vekil
de ki iyice ümid- oldu
siz
yolca dana dog" O
ub
hesiz
bu yerden
diler-
sek
bir girdi-
rile
nimet
verdik
bir degi-
tirme
ruh
pek az
saba
hin
umulur sana bir faza onun- ki tehec- geceden ve
åid olarak la Cüd kil
mü'minler bir rah- ve bir ifå o o sey- Kur àn dan
için
båtil
er
gerçekten seni ra
hafsz edecekler
O va- ve
kit ki
an-
cak
and ol- ve
sun eer
tarafndan bana
Kur'a- ve gece-
nin
nint
bzim kanu- bula- ve peygamber- senden
numuz ian mazSin lerimizden önce
de ki
senin ar-
dindan
zåil
oldu
beni dahil Rab- de ve
Övülmü bir ma
eyle bim ki
o kim- en iyi bi- fakat
seyi ki lendir Rabbiniz
kil ve
ve
Sin
pek az ancak
kalmayacak- o tak- ve
lardr dirde
ruhdan
nerede
ub- ve
ise idiler hesiz
hak
bize onun ken- bulamaz- son
içcin dine
kar
kararmasSi- günein
na kadar
ra
doru
indinyo- ve
geldi
hüsran ancak zålimlere artirmaz ve
ona do- O va- ve yan ta- uzak- ve yúz çe
kundu kit ki rafyla lat
ilimden
åhid olu
de
sana
nan
kma
bir çka
rila
kendi håline göre amel her
eder kes
ve
yok olmaya
mahküm
sana soruyorlar ve
SIze venilme- ve
mitir
vahyettik o eyi ki
virdi
10. de ki büyük
açikla- and o'sun ve
dik gerçekten
insanla- çou
rin
Kur'ân'in bu bir ben- getirme- üzeri- cinler ve insanlar bir araya and ol
zerini leri
bize
Dlze
düüme- yâhut
ne dek
hurma aaç- bir bah
larindan
Çikma- ve
na dek ya
onu
Okuruz
senin üze- oldu ihsân üb
alikoy- ve
madi
tâ ki
Allah
yine de ka- misålin hepsin
bul etmedi
bir kitab
y
goren
rinde
ya
yardmc bazisna "bazilar olsa velev
sana
icin
bir fikrt
ma ile
yeter de ki
IÇin
altindan
olmasina veya
Allah' getime- ve- parça parça üzerimize sandn
ne dek
ne
bize
peygam
herolan
ber
den
aslå imån
etmeyiz
aralarndan
sar
Rabbin- bir rahmet an
hesiz den olarak cak
indime- tâ ki
ne dek
Kur'ân
dediler ve
olarak
bir ev senin olmasi- yå
için na dek hut
nehirler
bir in- ancak olmadm
dr
Allah gônder- demeleri an- hidâyet kendileri- O va-
di mi cak
ne geldi kit ki
bir pinar
goe
ki
ve fikrt
mana dek
sakinler ola- gezip do- melekler yeryüzün- olsay- eger de
di
gelse
getire
benzerini mezler
aslâ inan
çkmana mayacaZ
onun
bu için- insanlara
de
kefil
olarak
gökten
osey
gibiki
inkâr
sun eer
imân etme
lerinden
yerden
uzüm
ba ve
larindan
ve
tenzih
Rab
bim ederim
Y1.
melekleri ve
onlara
an
cak
göü
göe
de ki
insanlar
peygam- bir in
ber olarak san
hakkyla hakkyla kullarna olan- übhe- aranizda ve aramda ähid
haberdar siz o
elbette
indirirdik
i ola
rak
Cüz:15, Süre:17 (dsrâ87.96) 290
87- Ancak Rabbinden bir rahmet olarak
(Kur'än't ortadan kaldrmadk): gerçekten
O'nun, senin üzerindeki ihsân (çok) bü
yüktür.
88- (Habibim, yâ Muhammed!) De ki:
"Yemin olsun ki, eer insanlar ve cinler
bu Kur'an'n bir benzerini getirmek üzere
bir araya gelseler, birbirlerine yardmc
da olsalar, (yine) onun benzerini getire
mezler."
89- änm hakk için, bu Kurända, in
sanlara her çeit misålden (ve ma'nâdan)
muhtelif ekillerde açikladik. Yine de in
sanlarn çou, inkârdan baka bir eyi
kabûl etmediler.
90- Ve dediler ki: "Bize yerden bir pinar
fikrtmadkça sana aslâîmân etmeyiz!"
91- "Veya senin hurma aaçlarndan ve
üzüm balarndan bir bahçen olmal da ara
larindan aril aril nehirler aktmalsn!"
92- "Yâhut iddiâettiin gibi, göü üzeri
mize parça parça düürmelisin; veya
Allah'i ve melekleri (açkça buna) kefil ola
rak getirmelisin!"
93- Yâhut, altndan bir evin olmal veya
göe çkmalsn! Fakat bize okuyaca
mz bir kitab indirmedikçe, göe çkmana
da aslâ inanmayacaz!" De ki: "Rabbimi
tenzih ederim; (ben) sâdece peygamber
olan bir insan deil miyim?"
94- Kendilerine hidâyet rehberi geldii za
man insanlar îmân etmekten alikoyan ey.
ancak öyle demeleri olmutur: "Allah bir
insan mi peygamber gönderdi?" 2)
95- De ki.
Eer yeryüzünde yerlemi
kimseler olarak gezip dolaanlar me
lekler olsayd, elbette onlara (da kendi
nev'lerinden) gökten melek bir peygamber
gönderirdik.
96- De ki: "Benimle sizin aranizda âhid
olarak Allah yeter! übhesiz ki O, kullarn
dan hakkyla haberdardr, (onlar) hakkyla
görendir."
senin
dek
de
rak
layorlar
peygamber bir melek
11. 291 Cüz:15. Süre:17 (srâ 97-104)
97- Allah kimi (hikmetine binâen kendi
lüttundan) hidâyete erdirirse, ite hidâyete
eren odur. Kimi de (isyankârl yüzünden)
dalâlete atarsa, artik kendilerine O'ndan
baka yardmclar aslâ bulamazsn! Ve on
lar kyåmet günü yüzleri üstü, kör, dilsiz ve
sar olarak harederiz. Onlarn varaca
yer Cehennemdir. (Onun atei) her yava
ladinda, onlara bir alev artirrz.
98- te bu, onlarin cezâsdr; çünki onlar,
âyetlerimizi inkâr ettler ve: (Biz) bir kemik
yini ve ufalanm bir toprak hâline geldi
imiz zaman mi, gerçekten biz mi yeni bir
yaratilla iriltilecek kimseleriz?" dediler.
99- Görmediler mi ki, übhesiz gökleri
ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benze
rini yaratmaya da hakkyla gücü yetendir.
Kendileri için bir ecel ta'yin etti ki, onda
hiç übhe yoktur. Fakat zâlimler, inkârdan
baka bir eyi kabül etmediler.
100- De ki: "Eer Rabbimin rah
met hazinelerine siz sâhib olsay
dnz, o zaman (dahi) harcamak(la
tükenir) korkusuyla gerçekten
cimrilik ederdiniz. Zâten insan çok
cimridir."
101- Celâlim hakk için, (biz) Mü
så ya apaçk dokuz mu'cize verdik;
(Ey Resülüm!) ite srâiloullarna
sor! (Müsâ) onlara geldii zaman, bunun
üzerine Firavun ona: Ey Müsâ! Dorusu
ben seni sihirlenmi zannediyorum" de
miti.
102- (Müsâise:) "Gerçekten (sen de) bi
lirsin ki, bunlar birer delil olarak, ancak
göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Fir'avun!
übhesiz ki ben de senimahvolmu zan
nediyorum" dedi.
103- Nihäyet (Firavun) onlar o yer
den (Misrdan) çikarmak istedi de onu
ve berâberindekileri, hep birlikte suda
boduk.
104- Ve onun ardndan sräiloullarna
kendi
lerine
istedigi) bu yerde oturun; artik âhiret va'di
(kyâmet) geldii zaman, hepinizi (sizi ve
onlar toplayp) bir araya getireceiz."
artik aslà
bulamazsn
yüzleri
onlara arti
rirnz
mi ki ler
yaratmasina
inkâr
o vakit dedi- ve âyetleri
Müsâ'ya
dindi
üstü
yeni
olarak
O yerden
and olsun dedi
gerçekten
dalâlete
atarsa
korkusuyla gerçekten
her ne
zaman ki
bunun üze- onlara
güc
yetendir
mizi
utardniz
srâiloullarna
kyåmet günü
bir araya SIZI
kimi ve hidâyete ite o- Allah hidâyete kimi ye
dur erdirirse
cehen
nemdir
bir ya- gerçekten diriti- übhesiz utalanmi ve bir kemik olduk
ratilla lecek kimseleriz bz
mi
bir toprak
an- zålimler fakat kabul on- übhe
cak etmediler da yoktur
inkâr
ettiler
ondan
Sonra
yen ve
gokleri
verdik and olsun ve Çok cimrn insan
gerçekten
onlar çikar- nihâyet
masin
sihirlenmi Müsâ
getir
dik
O va- Isråloullarina
kit ki
çünkiüb- onlarn ce- ite bu
hesiz onlar zâsdr
eren
o za- Rab- rahmet hazine-
man bimin lerine
söyje buyurduk: (fFirauniun sizi
çkamak@ i
onlar ha- ve ondan baka dostlar
rederiz
istedi
barinak- sarlar ve dilsiz- ve kör
lari olarak
buyur- ve
duk
ähire
tin
basiretler yerin ve göklerin Rabtbi an-
bunlar indirmedi
yaratti o zåt Allah üb- ve gömEe
hesiz diler mi ki
ki
bir onlar kild ve
ecel ki için
yin
cak
ite sor apaçk
4
ey gerçekten seni doru
zaninediyorum suben
sâhib ol- siz e de
saydniz ger ki
oldu ve infäk
benzerini
etmek
mu' cize dokuz
Firavun ona
va'di geldi artik 0 bu yerde
vakit ki
bildin
mahvol- Firavun ey seni zan- ubhe- ve
mu
nediyorum siz ben
hep bir- berabe- o kim- ve ve onu suda
likte
rindedir seleni ki
boduk
oturun
rine demiti gelmiti
ler
12. korkutu- ve
Cu olarak
de
ki
deki
kendi oku- O va-
lenine nur kit ki
bir in
dirile
VE
de ve
k
va'di oldu do- Rab- tenzih
bir müi- an
ze
onu in- ve dura dura
dirdik
rek
ondan
Once
tekbir getire
rusu bimizi ederiz
gönülden onlara ve alyor- çeneleri kapanr- ve
balili artirr lar üstü
korkut
masiçin doru
dos
en g- isimler ite duã eder- hangi- Rahmn
onundur senz siyle (diye)
senigönder- ve indi hak ve onu in-
medik ile dirdik
Rahim Rahmân Allahin
onu
onlar
ub sålih
in hesZ ameller
ilim kendileri- on-
ub- îmân ve- ona iman
ne venldi lar ki hesiz etmeyin ya edin
yücelt
insanlara onu oku- onu kism- Kurn ve
man için lara ayrdik olarak
derler VE
Sinda
bi yol bunun ara- ara ve onda pek giz- ve namazin- sesini pek
bir ortak kendi- olmamitr ve bir ço- edinmemitir oki
Sine cuk
secde edici
ler olarak
diler
bir eg- on- kilma- ve kitabI
nlik da di
lar
leme
ismiyle
Çeneleni kapanr
üstü lar
elbet yerine Rabbi
getrimi
hak ve
ile
bir Allah edindi de- okimse- kor- ve ebedi ora-
ÇOCUk lern ki kutmas olarak da
duâ ve- Allah duâ
edin ya (dye) edin
yapar- o kim- mü'min- mujde- ve tarafn
selere ki lere , lemesi
lar
da
ve Zilletten bir onun olmamtr ve mulkte
dolav dost için
mizin
dar
kalici
drlar
yukseltme
kuluna indir- oki Alla- hamd
hadr
di
Alla- hamd
hadr
3
bir
id
detli azåbla
qüzel bir mu
kátât
Cüz:15. Sire:17-18 (isrâ 105-Kehf4) 292
105- Ve onu (Kur'âni) hak ile indirdik; o
da (emin ellerde hiç deimeden size) hak
ile indi. (Ey Resúlüm!) Seni de ancak bir
müjdeleyici ve (ayn zamanda) korkutucu
olarak gönderdik.
106- Hem onu, bir Kur'ân olarak (âyet
ayet) ksmlara ayrdk ki, insanlara
onu (iyice anlayabilmeleri için) dura
dura okuyasn! Çünki onu (hâdise
lere göre, size bir ders olmak üze
re) azar azar indirdik.
107- De ki: "(Artk) ona ister îmân
edin, ister imân etmeyin!" Çünki
ondan önce kendilerine ilim veril
mi olanlar (ehl-i kitäbn mü
minleri,
Kur 'ân) kendilerine okunduu za
man, secde edici kimseler olarak,
yüzleri üstü yere kapanrlar.
108- Ve derler ki: "Rabbimizi tenzih
ederiz: gerçekten Ratbbimizin (kitablar
mzda haber verdii üzere âhirzamanpey
gamberi hakkndaki) va'di, dorusu yerine
getirilmi oldu."
109- Ve alayarak yüzleri üstüyere kapa
nrlar ve (Kur'ân) onlara, (Allah 'a) gönül
den balil artrr.
110- De ki: "ster Allah diye duâedin, ister
Rahmân iye duâ edin! Hangisiyle duâ et
seniz, ite en güzel isimler O'nundur. (Ey
Habibim!) Namaznda sesini çok yükselt
me; onda o kadar da gizleme; bu (ikisi)nin
arasnda bir yol tut!
111- Ve de ki: "Hamd O Allah'a mahsustur
ki, çocuk edinmemitir; hem mülkte ken
disine hiçbir ortak olmamtr; âcizlikten
(münezzeh olduundan) dolay O'nun için
hiçbir yardmc da olmamitr. Artk O'nu
tekbir getirerek yücelt!"
18- KEHF SÜRES
[Mekke devrinde nâzil olmutur, 110 âyettr]
Rahmân, Rahim olan Allah'in ismiyle
1- Hamd o Allah'a mahsustur ki, kuluna
Kitâb'i (Kurâni) indirdi ve onda (lâfznda
ve manâsnda) hiçbir erilik (ihtl) bulun
durmad.
2- (Onu) dosdoru (bir Kitab) olarak (indir
di) ki, tarafndan iddetli bir azâb ile (inkâr
edenleri) korkutsun ve sålih ameller ile
yen müminlere, übhesiz kendileri için gü
zel bir mükâfât bulunduunu müjdelesin!
3- (Ki o müminler) orada ebedi olarak
kalcdrlar.
4- Hem: Allah çocuk edindi' diyenleri
korkutsun (diye o Kitábi indirdi)!
deleyic cak
13. 293 Cüz:15. Süre:18 (Kehf 5-15)
5- Buna (Allah'a çocuk isnâdna) dâir ne
kendilerinin bir ilmi vardr, ne de atalar
nin! Azlarndan çkan bir söz olarak (bu
iddiâlar) ne büyük (bir küfür) oldu! (Onlar)
yalandan baka bir ey söylemiyorlar.
6- imdi bu söze (Kur'ân'a) îmân etmez
lerse, belki sen arkalarndan üzülerek ken
dini harâb edeceksin!
7- übhesiz ki biz, yeryüzündeki eyle
ri kendine bir ziynet kildik ki, (insanlarn)
hangileri amelce daha güzeldir diye onlar
imtihân edelim.
8- Bununla beråber muhakkak ki biz, ora
da (yeryüzünde) ne varsa, elbette kupkuru
bir toprak ediciyiz.
9- (Habibim, yå Muhammed!) Yoksa
gerçekten (sâdece) Ashâb- Kehf ve
Rakimin mi
alacak âyetlerimizden
olduklarn sandn?
10- Hani o gençler, Kehfe (maaraya)
sInmdi da: "Rabbimiz! Bize, tarafndan
bir rahmet ver ve bize u iimizden bir kur
tulu yolu hazrla!" demilerdi.
11- Bunun üzerine o maarada kulaklar
na nice yllar (perde) vurduk (uykuya dal
drdk).
12- Sonra onlar uyandrdk ki, (uykuda)
kaldiklar müddeti, (kendi aralarndaki) iki
firkadan hangisinin daha iyi hesâb edece
ini ortaya çkaralm.
13- Biz sana onlarn haberini hakkyla
anlatyoruz übhesiz ki onlar, Rableri
ne imân etmi gençlerdi; ve (biz) onlarn
hidâyetlerini artrdik.
14- Ve (kralin önünde) ayaa kalktikla
rinda onlarn kalblerini kuvvetlendirdik de
öyle dediler: "Bizim Rabbimiz, gklerin ve
yerin Rabbidir! O'ndan bakasna aslâ ilâh
olarak yalvarmayz! Yoksa yemin olsun ki
bâtl söz söylemi oluruz."
15- "u bizim kavmimiz O'ndan baka
ilâhlar edindiler. Onlarin üzerine (hak ol
duklarna dâir) apaçk bir delil getirselerdi
ya! Artik Allah'a yalan yere iftirå edenden
daha zâlim kim olabilir?"
çikyor
haråb
edicisin
üzülerek
amel- daha
güzeldir
mi
bir söz
olarak ki
imdi belki
sen
sandn yoksa
han-
gisi
tarafndan
kulaklarI
üzerine
sana
ailacak åyetlerimiz
SOze
unlar
hangi-
leni
bir delil
büyük oldu
anlati
yoruz
den
rin
bir yalan
yalan ancak söylemiyorlar
buna imân etmez
onlar imtihân ken- bir
etmemiz iÇin dine
kupkuru bir toprak
bunun üzerine
Vurduk
bize ver Rabbi- ve demi
miz
ortaya çikar- onlar uyan- sonra
mamz için drdik
biz
ne atalarnda ve hiçbir bilgi buna onlar için
dâir
hidâyetce onlar ve Rable
artrdk
yerin ve gokle- Rab- bizim
bidir Rabbimiz
lerse
idiler Rakim
rine
Allah'a
üzerlerine getir
meliler
lerdi
bir kurtu
lu yolu
imân
ziynet
Üzerin- o ey
dedir len ki
ettler
deil
miydi
eer arkalarindan kendini
yeryu- o ey-
zündedir leri ki
iftirå etti
ve
maaraya
mütead
dit
elbette
kilanz
genc
lerdi
azlarndan
yllar
bir müd- kaldlar o e- daha iyi he- iki firkadan
det
yi ki såb edendir
bâtl söz o tak- söyle- and olsun ilâh ola- ondan ba
dirde miízdir gerçekten rak
o kimse
den ki
(sadece) Ashâb-
Kehf
(u) ii- bize hazirla ve bir rah
mizden
ve de- ayaa o va- kalblerini
diler kalktlar kitki
o.
0 genç- siin- bir
ler miti vakit
kil- übhe
dik siz biz
kasna
ilâhlar ondan baka
übhe- ve
sIz biz
daha
zâlim
übhe- hakkryla habere
siz onlar
üb
hesiz
o
maarada
met
takviye ve
etik
edin
aslå yal
varmayz
bizim
diler
kavmimiz
artik
kimdir
apaçk
14. maaraya ki
iinizden
orann geniçe bir onlar ve
kimi ve hidâyete
onlar
halbuki uyanklar
yennde
köpekleri
tarafa maaralarndan meyledi- dodu o va- günei görúr- ve
yor kit ki
onlar uyan
drdik
dediler
kaldnz O
ve baksin
sizden
öyle ise Allah hâ- tapyorlar o ey- ve
sinin lerden ki
eren
dikkatli olsun
ebe
diyen
SIze
ve
onlar- gerçekten ge- onlara
dan n donerdin
onlar
sanirdin
ite Allah
odur
hazir
SIn
nc
ite böylece ve
en iyi
bilendir
ehre
ve ondan
sol
ve
tarafa ve
Rabbi
taraf-
tan
1
bir rizik
o tak- aslå kurtulua ve
dirde eremezsiniz
muttali eer
olsaydn
bir
mürid
hidâyet kime Allahin delillerin
ederse
sa
dedi
ler
onlar kesi
yordu
J
haberdar eer ubhesiz
olurlarsa ki onlar
bir korku onlardan
ile
kaldniz ne kadar onlardan konuan dedi aralarinda
bin
bir
dost
nizla
22
gunün
dinlerine
dolay
gumü para
giride
artik size ge
tirsin
onlardan
ayrildnz
bir kim
seye
dün
tarafa onlar dön- ve uyuyan
dürüyorduk lardr
bir
ksm
batt o va- ve sa
kit ki
dendir
onun artik aslå dalâlete
için bulamazsn atarsa
elbette
dolardn
iki kolunu
Siz
sizi döndu
rürler
birinizi
yiyecek
olarak
veya
O va- ye
kit ki
ve
yaysn
bir men
faat
bir
daha
temiz
bu
Uzatan
Idi
kaça
birbirlerine
sormalari için
rak
kaldk
imdi gön
derin
sakn sez
dirmesin
hangisi
Ve
veya sizi talarlar
Cüz:15, Süre:18 (Kehf 16-20) 294
16- (içlerinden biri öyle dedi) "Mâdem
ki onlardan ve (onlarin) Allah'dan baka
tapmakta olduklarndan ayrldniz, öyle
ise maaraya sinn ki, Rabbiniz size
rahmetinden (bir genilik) yaysn ve size
iinizde bir kolaylk salasn!"
17- (Habibim, yå Muhammed) Hem (sen
onlara bir baksaydin) günei görürdün ki,
doduu zaman maaralarnn sa tara
fina meylediyor, batt zaman ise onlarn
sol tarafin kesiyordu (böylece i onlar
rahatsz etmiyordu) ve onlar oranin geni
çe bir yerinde idiler. (Onlarin) bu (hålleri),
Allah in delillerindendir. Allah, kime (hik
metine binåen fazlndan) hidâyet (nasib)
ederse, ite hidâyete eren odur. Kimi de
(kendi küfrü sebebiyle) dalâlete atarsa, ar
tik onun için aslâbir yardmci ve (hak yolu
gösteren) bir mürid bulamazsn.
18- Ve onlar(a baksan, maarada) uyu
yan kimseler olduklar hâlde onlari uyanik
sanrdn; hem onlar (bir taraflarna yatp
kalmakla zarar görmemeleri için) sa ta
rafa ve sol tarafa döndürüyorduk; köpek
leri de (maarann) giri(in)de iki kolunu
(ön ayaklarini) uzatan (bir muhâtz olarak
yatmakta) idi. Onlara (o hâllerinde) mutta
i olsaydn (öylece görseydin), gerçekten
kendilerinden (ürker ve) kaçarak geri dö
nerdin; hem onlardan dolay elbette korku
ile dolardn!
19-
te böylece, (hâllerini) aralarnda
birbirlerine sorsunlar diye onlar uyandr
dik. çlerinden konuan biri (hâllerindeki
acâiblii görerek): "Ne kadar kaldnz?"
dedi. (Dierleri): "Bir gün veya günün bir
kIsm kadar kaldik!" dediler. (lçlerinden bir
ksm da) dediler ki: "Rabbiniz, ne kadar
kaldinz en iyibilendir: imdi içinizden
birini u gümü paranzla ehre gönderin
de baksn, yiyecek olarak hangisi daha te
miz ise artik ondan size bir rzik getirsin;
fakat dikktli olsun ve sakn sizi kimseye
sezdirmesin!"
20- "Cünki onlar, sizden haberdâr olur
sa, sizi tala öldürürler veya sizi dinlerine
döndürürler; bu takdirde ebediyen kurtulu
a eremezsiniz!"
zirla- ve rahmetinden Rabbiniz SIze
Sol
15. 295
Cüz:15, Süre: 18 (Kehf 21-27)
21- Böylece (insanlar) onlardan haberdâr
ettik ki, übhesiz Allahin va'dinin, hak oldu
unu, yine übhesiz kyâmet(in gelecein)
de hiç übhe olmadn bilsinler! O vakit
(ahâli) kendi aralarnda (artk va'deleri ye
terek ölen bu gençlerin hâtrasna ne yapa
bileceklerine dâir) onlarn hâlini tartiyor
lard; nihâyet (birksm): "Onlarin üzerlerine
(maaralarinn kapsna) bir binâ yapn!"
dediler. Rableri onlar en iyi bilendir. Onla
rin durumlar hakknda (sözleri) üstün gelen
(mümin)ler: "Elbette onlarn üzerine (ya
nibalarna) bir mescid yapacaz!" dedi.
22- (Ehl-i kitábn bir ksm) (Onlar) üç
(kii)dir, dördüncüleri köpekleridir" diyecek
ler. Yine (bir ksm): (Onlar) be (kii)dir,
altncilar köpekleridir" diyecekler. (Hâlbuki
bunlar) gayba (karanla) ta atmak
kablindendir ve (müminler ise): (0Onlar)
yedi (kii)dir, sekizincileri köpekleridir"
diyecekler. De ki: "Rabbim, onlarn say
larn en iyi bilendir! Onlar ancak pek az
kimseler bilir." Öyle ise onlar hakknda
(Kur'ân'da bildirilen) açk delillerin dinda
münâkaaya girme ve onlar hakknda bun
lardan hiçkimseye bir ey sorma!
23, 24- (Ey Habibim!) Sakn hiçbir ey
için, Allahin dilemesine balamadikça
(inâallah demedikçe): Ben bunu yarn
kesinlikle yapacak olanm" deme! (Bunu)
unuttuun zaman ise, Rabbini an ve:
"Umarm ki Rabbim, bundan (bu kssa
dan, peygamberliime delil olan) daha
yakn bir yola (daha nice delillere) beni
eritirir" de!
25- Ve (onlar) maaralarnda üç yüz sene
kaldilar, dokuz (sene) de ziyâde ettiler.
26- De ki: "Allah (onlarn) ne kadar kal
diklarn en iyi bilendir! Göklerin ve yerin
gaybi(n, gzliliklerini bilmek) O'na äiddir.
(0.) ne güzel görür ve ne güzel iitir! On
larn (gökerde ve yerde olanlarn) O'ndan
baka hiçbir dostu yoktur. Hem (0,) hük
münde hiçbir kimseyi ortak kilmaz."
27- Rabbinin Kitâbi'ndan sana vahyedileni
oku! O'nun kelimelerini deitirecek kimse
yoktur; O'ndan baka aslå sinlacak bir
kimse de bulamazsn!
kyåmet b- ve haktr Alla- va'di üb- bilmeleri
hesiz hesiz için
inå
edin
durumlari
hakknda
diyecek- ve
ler
saylarn
açk
bir ey
için
köpekleridir dördüncü- üçtür
leri
Rabbini
bundan
niháyet
dediler
Ziyâde
ettiler
yerin
Rabbi
nin
bir münâ
kaa
hin
onlarn
hålini
üstün o kim- dedi onlar en iyi
geldiler seler ki
en iyi bi
lendir
gayba ta at
maktr
Ve sene
bir sin
lacak
sakn deme ve
bim
kitabndan
aralarnda
ortak kilmaz ve bir dostu
Rab- de ki köpekleridir
yuz
ve göklerin gayb ona
an ve Allah'in dlemesiyle an
cak
diyecekler
köpek
leridir
sana
ondan baka
daha yakn Rab- beni eritimmesi umulur
olana bimin
tartyorlard ova
an- onlar Oye
irne kimse
e
münå- pek az
cak hakknda kaaya
bilendir
kal
âiddir dlar
onlar
dan
aslå bula
mazsin
bir kim- bunlardan onlar
seye hakknda
Rableri
kit
bir mes- üzer
cid
ondan baka onlarin
haber- böylece ve
dar ettik
altinclari bedir diyecek- ve
yoktur
ve
vahye- o e- oku ve
dildi yíki
onda
bir bi- üzerlerine
nå
lerine
yarin bunu
sekizincileri ve yedidir
maaralarinda kaldilar ve
o e- en iyi Allah de
yíki bilendir ki
übhe
yoktur
an- onlar bilmez
cak
elbette
ed
neceiz
bir ey soma ve
ler
kelimelerini
de ve unuttun o va
ne qu ve
zel iitir
yapa- übhe
nim sz ben
kit k
doru
lukca
dokuz
negüzel
gorür
bir kim- hükmünde
seyi
deistirecek
yoktur
16. akamda ve
arzusu- uymu ve
na
duvar
lari
hayatinn ziynetini istiyor- onlardan gözlerini ayrma ve
tir
artik imn diler- artik kim Rabbiniz- hak
etsin dendir
akar Adn
giyerier
uze
rinde
sabahda Rablerine yalvari-
onlara
übhe- sålih ameller yapti- ve
Siz biz lar
se
on- çepeçevre bir
lar kuatimitr ate ki
Içecek- ne kötü yüzleri
halar enimi
in
orada
Sun
misâl
getir
ikisinin etrfi- ve
ni çevimitik
bizi an
maktan
altindan
Ve
yaslanan
kimselerdir
üzümler
den
yemile- vermi iki
ban
onun omu- ve
meyve için tu
yorlar
Cennet- onlara ite on
leri vardr lar
nutus- ve daha mal-
itibartiym ca
Jie S) b
Úsy
kalbini
zålimler
iÇin
imán
ettiler
o kimse- bera- nefsini sabrl ve
lerle ki ber
ma
den gib
gfil
kildik
iki
ba
her ikisi
o kimse-
ler ki
kalin ipekten ve
de ve
ki
amelce
bir su yardm
ile edilirler
o kim
seye ki
hazirla- übhe- artik in- diler- ve
mizdr siz biz kâr etsin
üb
hesiz
bir
ekin
bunlardan
birine
arlik
akit- ve
ikisinin
bir
Irmak arasindan mitik
rizâsn
ince ipekten
kalma yeri ne güzel ve mükáät- ne gu
olarak olmutur
b
bir kalma
yeridir
itáat ve dünya
etme
bileziklerden orada taknrlar irmaklar altlarindan
tir
kildik
ey
tut
yardim is
terlerse
ii oldu ve
güzel okim- müka- zâyi et
oldu senin ki fätn meyiz
istiyorlar
se
dan
zel
kim
e- ve
ne kotu ve
er
yeil elbise
senden daha ben ona ko- kendi- arkadana
çoum nuuyor si Iken
er
ikisinin kilmi- ve huma
Iiklarla
tahtlar
ikiadam misâl
olarak
on- eksik birak- ve
mamiti
ve
dedi
Cüz:15, Süre:18 (Kehf 28-34) 296
28- Sabah-akam O'nun rizâsn (ve
cemálini müâhede etmeyi) dileyerek,
Rablerine yalvaranlarla berâber nefsini
edip de gõzlerini onlardan (o yalvaranlar
sabrl tut; dünya hayåtnn ziynetini arzu
dan]ayrma; ve (isyanlarn sebebiyle) kalbi
ni bizi anmaktan gfil kldimz, nefsinin
arzusuna uymu ve ii güc arilik olan
kimseye itâat etme!
29- Ve (onlara bir tehdid olarak) de ki:
"Hak Rabbinizdendir; artik dileyen böylece
imân etsin,dileyen de inkâr etsin! Çünki
biz, zålimler için öyle bir ate hazrlami
Izdr ki, (adrn eträfndaki) duvar (gibi
alevden perdeler) onlari çepeçevre kuat
mitir.
Ve (onlar) yardm isterlerse, erimi ma'den
gibi yüzleri halayan bir su ile kendilerine
yardm edilir. O ne kötü içecektir!
Ve (o Cehennem) ne kötü bir kalma yeri
dir!
30- Imân edip sâlih ameller ileyenlere
gelince, übhesiz ki biz, amelce güzel ola
nin mükåfâtn zâyi etmeyiz."
31-
te onlara, altlarndan irmaklar akan
Adn Cennetleri vardr; (onlar) orada tahtlar
üzerinde yaslan(arak otur)an kimselerdir:
altndan (yaplm) bilezikler tak
nirlar; orada ince ipekten ve kaln
ipekten yeil elbiseler giyerlera0
ne güzel mükâfâttr!
Ve (o Cennet) ne güzel olmu bir
kalma yeridir!
32- (Habibim, yå Muhammed!)
Onlara iki adam da misâl getir
ki, bunlardan birine iki üzüm ba
verip, (0 bahçelerin) ikisinin de
eträfin hurmaliklarla çevirmi ve aralarn
da bir ekinlik yapmtk.
33- Her iki
ba da yemilerini vermi ve
ondan hiçbirinieksik brakmamt; ikisinin
(o iki bahçenin) arasndan bir de Irmak
aktmtk.
34- Bunun (o
ba sáhibinin baka) geliri
de vard.
Bundan dolay arkadayla konuurken
ona: "Ben malca senden daha zenginim;
nüfusça da daha i'tibarlym" dedi.
ve
arasinda tik
17. 297
Cüz:15. Süre:18 (hehf35-45)
35- Böylece (kibirle) nefsine zulmedici
olarak bana girdi. "Bunun (bu ban)
ebedi olarak helâk olacani sanmiyorum"
dedi.
36- "Kiyâmetin gerçekleecek bir ey ol
duunu da sanmyorum; bununla beräber.
eer gerçekten Rabbime döndürülürsem,
elbette (orada da) bundan daha hayrl bir
dönü yeri (bir ákbet) bulurum." (dedi).
37- Kendisiyle konumakta iken arkada
ona dedi ki: "Seni (aslen) bir topraktan, son
ra bir nutfeden (hakir bir damla sudan sü
zülmü hulâsadan) yaratan, sonra da seni
bir adam süretine koyan inkâr m ettin?"
38- "Fakat O, benim Rabbim olan Allah'dr
ve Rabbime hiçbir kimseyi ortak ko
mam!
39- "Bana girdiin zaman: 'Mââallah!
Kuvvet ancak Allah (nyardm) iledir!' de
men gerekmez miydi? Her ne kadar beni
malca ve evlâdca kendinden daha az gör
sen de!"
40- "Bununla beráber, olur ki Rabbim
bana, senin bandan daha hayrlsn verir
ve onun (senin bahçenin) üzerine gökten
bir åfet gönderir de (o ban, ot bitmeyen)
kupkuru bir toprak hâline geliverir!"
41- Yâhut suyu çekilerek yok olur da bir
daha onu aramaya aslâ güç yetiremezsin!"
42- Derken (bütün) geliri (helâk ile)
kua
tild; bunun üzerine oraya harcadklarna
kar (yanarak) avuçlarin ovuturmaya
balad; artik oras çardaklar üzerine
Çökmü bulunan (harâb olmu) bir hålde
idi ve (o): "Keke Rabbime kimseyi ortak
komasaydm!" diyordu.
43- Allahdan baka ona yardm edecek
adamlarda yoktu; kendi kendini kurtaric
da deildi.
44- te orada (kyâmet gününde) yar
dim, ancak hak olan Allah'a mahsustur.
(Müminlere) sevabca en hayrli, âkbetce
de en hayrl olan (ve kullarin en güzel
nimetlere kavuturan) O'dur.
45- (Habibim, yå Muhammed!) Onlara
dünya hayåtna (dâir) öyle misâl de ge
tir: (Dünyann hâli) gökten indirdiimizbir
su gibidir ki, onunla yeryüzünün bitkileri
(yetiip) birbirine karr; fakat sonunda
rüzgrlarn kendisinii savuraca bir çöp
hâline gelir. Çünki Allah, hereye gücü
yetendir.
bunun helâk olma
elbette
bulurum
inkâr m
eftin
O va- deil
kit ki miydi
ber
bir adam
olarak
N
senin ba
ndan
masi
diyor- ve
du
SIn
ona yardm
edecekler
0dur hak
sanmi- dedi
yorum
Rabbime döndü- ve and ol-
rülürsem sun eer
onunla kendi
nihâyet
oldu
seni du
zenledi
Ve hiçbir
Son
Alah an- kuvvet
ile cak yoktur
ol- veya kupkuru bir toprak
bunun üze- mey-
kua- ve
nne oldu vesi tild
kimseyi
ra
gücyeten
Uzerine
daha ha- bana ver- Rab- fakat
yirisin mesi bimin
yeryü- bitki
Zünün ler
bir nutfeden
çardaklari çökmü
arkada ona dedi
me
hereye
nefsine zulme- o iken bana girdi ve
Alla- velâyet ite orada
olan hindr
Rabbi- ortak ve Rab- Allah'- o
komam bim dr
bir ce- onun olmad
mâat ki için
la
olacak bir kyämeti sanmyo- ve ebedi
eydir olarak
mas
meye
Allah diledi o ey deme- bana
KI
liydin
dünya hayatina misål onlara misâl ve
olarak getir
umulur
dici
ve ol- gökten
ki
son- bir topraktan seni ya
fa ratt
0 oraya
iken
onun- sSonra birbi
rine kart
iste- onu bir daha aslågüç
yetiremezsin
Allah'dr
rum
bir dönü bundan daha
yeri
ca
infâk
etti
evlåd- ve mal- sen- daha ben
den aZim
bir åfet üzeri- gön- ve
ne demesi
halde
hiç kim- Rab ortak ko
seyi bime masaydim
gökten
J.
çekilmi suyu
hayrl
o eylere iki avu- ovutu
kars ki cunu ruyor
kendi kendi- deildi ve Allah- baka
nikurtarcI dar
o kim
seyi ki
fakat
girdin
ca
dik
åkbetce hayrl ve sevab- hayri
ve rüzgârlar kendisini
savuruyor
keke
ben
onu indir- bir su g
bidrk
birçöp
hålinde
konuuyor si iken
18. ka- hayr- sâih amel
tinda Iidr ler
yeri goür- ve
dalar yürütu- o gün ve ümid ba- hayr- ve sevab- Rab
sün rüz lamaca lidr
sanm- bila- defa ilk
tinz kis
günahkâr- artik go
lan
birakmi
Vor
mez
arz olun- ve
birini onlardan
mulardr
Zulmet- ve hazr
emrinden
man
Adem'e secde edin
yerin
rursun
bir du- Size
kitaba
bir yar
dmc
lar
olarak
ve çkti
onlar
iken
kaçacak
bir yer
ite onlar
çarmlar
günahkär- gor- ve
kaliclar ve dünya haya- süsü- oullar ve mal
olan tinn dur
kitab
dalâlete dü
ürenleri
ondan
buna ne (ol- vay
sizi yarattik o ey
gibi ki
konul
mutur
meleklere
Cinlerden
ve göklerin yaratilma- onlar åhid bu
Sinda lundurmadm
artik birak
madk
zannettiniz
tehlikeli
bir yer
ve
benden dostlar
baka
edinici olmadm
yap- o ey- bulmu- ve onlarn sa- an- ne büyük ve küçük
lar len ki lardr yip dökmü cak bir ey
bulmadlar ve
onlar topla
mizdr
demitk bir za- ve
bir va'd
zamân
bize and olsun saf Rab
kin
ona d
size
derler ve on- o ey- korkan kim
dadr den ki seler olarak
Iblis
man
ca binin
ve dümdüz
aslâ klma
yacaz
bir
bedel
5
Li e iüigerçekleece) bir vad zamân(n) asà
ta yin etmediimizi sanmitnz, deil mi?"
(denir).
håic
hiçbir Rabbin
kimseye
Zürriye- ve imdi onu edini- Rab
tini yor musunuz
hemen sec
de ettiler
binin
o kimse- ortaklarimi çarin der o gun ve
leri ki
zålimler ne kötü
IÇin
aralarna kilmiz- ve kendile- fakat icabet
du
rine,etmemilerdir
ve kendilerinin ne yaratl- ve
masnda
gerçekten ve zan- atei
Ootr kendile nettler
Cüz:15, Süre:18 (Kehf 46-53) 298
46- Mal ve oullar, dünya hayåtnn süsü
dür. (Neticesi) kalic olan sâlih ameller ise,
Rabbinin katnda sevabca daha hayrldr,
ümid balamak cihetiyle de daha hayrlidr.
47- Oyle bir gün ki,
dalar yürütürüz de
yeri dümdüz görürsün; artik onlarn hiç
birini brakmakszn hepsini (maherde)
48- Ve (hepsi)sra sra Rabbinin huzüruna
arz olunmu (çikarmlardr. (Onlara)
"And olsun ki, sizi ik def'a yarattimz gibi
(çplak ve hiçbir eye sâhip olmayarak)
bize geldiniz. Hayr! Size (söylenenlerin
49- Ve kitab (amel defteri, ortaya) konul
mutur. Artik günahkårlar görürsün ki
onda (yazli) olanlardan korkan kimseler
olarak: "Vay hâlimize! Bu defter nasl ol
mu da küçük büyük hiçbir ey birakma
dan hepsinisayp dökmü?" derler. Böy
lece yaptklarn hazr olarak bulmulardr.
Rabbin ise hiç kimseye zulmetmez.
50- Hani meleklere: Ådeme secde edin!"
demitik; blis hâriç, hemen secde etler.
(0.) cinlerden idi de Rabbinin emrinden
çkt. imdi beni brakp da onu ve züriye
tini (kendinize) dostlar m ediniyorsunuz?
Hälbuki onlar size dümandr. Zâlimler için
(bu) ne kötü bir deimedir.
51- Onlar (blisi ve zürriyetini), ne gökle
rin ve yerin yaratlmasnda, ne de kendile
rinin yaratlmasnda åhid bulundurmadm.
Dalälete düürenleri kendime yardmc
edinici de deilim.
52- Yine o gün ki (Allah, káfirlere): "Benim
ortaklarm zannettiklerinizi çarn!" der.
te onlari çarmlar, fakat kendilerine
icâbet etmemilerdir ve (biz) onlarn aras
na tehlikeli bir uçurum koymuuzdur.
53- Günahkârlar ise ateigörür de (onun
uultu ve dehetinden, daha onu tatma
dan) kendilerinin gerçekten ona dümü
kimseler olduklarin zannederler; fakat
on
dan kaçacak bir yer bulamazlar!
mu) ki bize
geldiniz gerçekten saf bine
19. 299 Cüz:15. Süre:18 (Kehf 54-61)
54- Celâlim hakk için, biz bu Kurân'da
insanlar için her misålden (ve ma'nâdan)
çeiti ekllerde açkladik. Fakat insan,
mücâdeleye hereyden daha çok dü
kündür.
55- Bununla berâber kendilerine hidyet
geldiizaman, insanlarimân etmekten ve
Rablerinden mafiret dilemekten alikoyan
ey, ancak önceki (ümmet)lere (tatbik edil
mi) olan (láhi) knunlarn kendilerine de
gelip çatmasnveya göz göre göre azâbn
kendilerine gelmesi(ni beklemeleri)dir!
56- Hâlbuki (biz) peygamberleri ancak
müjdeleyiciler ve (ayn zamanda, Allahin
azâb ile) korkutucular olarak göndeririz.
Inkâr edenler ise båtl (bir yol) ile mücâdele
eder ki, hakk onun vâstasyla ortadan
kaldrsnlar. Hem (onlar) yetlerimi ve teh
did edildikleri eyleri alaya alrlar.
57- Kendisine Rabbisinin yetleri anla
tilip da onlardan yüz çeviren ve ellerinin
takdim ettii (günahlar)n unutandan daha
zålim kim olabilir? übhesiz ki biz, (küfür
leri sebebiyle) kalblerinin üzerine, onu (0
Kuräni) anlamasnlar diye perdeler çeke
riz; kulaklarna da bir arlik (koyarz)! On
larhidâyete çarsan da bu hâlde ebedi
olarak aslå hidâyete gelmezler.
58- Bununla berâber, çok balayc olan
Rabbin, rahmet sâhibidir. Eer onlar (0
káfirleri) kazandklar (günahlar) sebebiyle
hemen hesâba çekecek olsayd, onlar el
bette çok çabuk azâba uratrd. Fakat on
lara va'd edilen bir zaman (kyâmet günü)
vardr ki, onun ötesinde kaçp snacak bir
yer aslâ bulamayacaklardr!
59- te zulmettikleri zaman kendilerini
heläk ettiimiz ehirler! Onlar helk et
mek için de (gelmeyeceini zannettikleri)
bir zaman ta'yin etmitik.
60- (Ey Resülüm!) Bir zaman Müsâ, (ken
disine hizmet eden) o gence (Yüa' bin
Nün'a): "Artik durmayacam; tâki (Hizr'i
bulmak üzere) iki denizin birletii yere
varacam; yâhut (onu buluncaya kadar)
senelerce vakit geçireceim!" demiti.
61- Nihâyet ikisi, (o iki denizin) aralarnn
birletii yere varnca, (0 yerin alâmeti
olarak, canlanp orada denize atlayacak
olan) baliklarn unuttular, halbuki (balik,
atlam da) denizde bir iz birakarak yolunu
tutmutu.
insan
evvelkile
kendilerine o va- imân etme- insanlar alikoy- ve
lerinden
kit ki
geldi mad
rin
ile
Ciler
müjdeleyi- ancak peygam
berleri
onun kaydrmalar
için
daha
zålim
takdim
etti
oldu ve miså
ve
Kin
kanunu
nun
artik aslå hida
yete gelmezler
onu anlarlar
diye
onlar hesåba
çekecek olsayd
birflet
yere
kimdir ve bir alay korku-
herbirin- insanlar Kurân da bunda
den IÇin
eer
bâtl ile
kendilerine ge- ancak Rable- mafiret dile- ve hidâyet
ip çatmasi melerinden
rakarak
kilmi- ve zumel- e o
tiler
gônder- ve
meyiz
hidâyete
tâ ki artik duma- gencine
yacam
inkår ett-
ler
tuldular
perdeler
rinden
o e- unuttu ve onlardan ve yüz çe- Rabbi- âyeteri nasihat o kimse
ViIrdi Sinin le edidi den ki
o kimse-
ler ki
kendilerini
helâk ettik
denizde yolunu
goz
aslå bula- vad edlen onlara bila- azâbda onlar
mayacaklar bir zaman vardr kis
onune
kalbleninin üzerine
onlan ça- eer ve
rirsan
ikisi nihâyet ne senelerce gitme
vard zaman ki
o ey- ve âyeteri- edindiler ve hakk
len ki mi
rahmet sähbi- çok ba- Rabbin ve
dir layicidr
Müsã de- bir ve
miti vakit
me dek
halbuki
tutmutu
mücâ
delece eyin
açkla- and- ve
dik Olsun
mücde- ve korkutuau- ve
le eder larolarak
azåbn onlara ve
gelmesi ya
ehirler ite ve
bir en çou
bu
kilariz übhe- ki eli
siz biz
elbete
için acele etmit
bir artik kulaklanna
bir zaman
ebedi o tak
olarak dirde
kazan- oey se
dilar bebiylek
SIInacak ondan
bir yer ötede
onlarn helâki
için
ve- iki denizn biriestãi vama
ya
yere ma dek
baliklarn unuttular ikisinin
arasnin
20. yolculuumuz- kar- andolsun kahvalti- bize
dan latik gerçekten
unutmu- artik do
rusu ben
Sum
yolunu tutmu- ve
ikisinin
izleni
Se
tu
re
Üze- hemen gen ariyo
rine dönduler ruz
artik bana
Soru sorma
bir
diler- eer beni bula- dedi
caksin
kayaya
onu hatrla
katimzdan bir rah- kendisi- kullarmzdan
met ne verdik ki
and olsun halkn
gerçekten
öldürdün
mu
mami
sabret- berabe- aslå güç yeti- doru- dedi
rimde remezsin
meye
Üze- sana tâbi ola- Müså ona dedi
bilir miyim
0 za- nihâ bunun üzeri
man ki yet ne ikisi gitti
çok çirkin
dedi
bana tâbi o halde dedi
olursan eer
boman
için
mizi
SIin
dik
remezsin
bir
eyle
Su sen
iimden
dolay
yükleme
bana
haberdar onu
edilmekle
onu del
din mi
bir söz
o va- gördün dedi
kit ki
eytan ancak
gen- dedi
getir Cine
idik o ey ite dedi
Ve
mu
bi
te
bu
bir
kulu
sabret- berabe- aslâgüc yeti- doru- dememi dedi
meye rimde
Su sen miydim
kavra-
madin
tum
sana
hayra götü- öretl-
ren bir ilim din
bana onu
unutturmadi
derken ikisi
buldular
dedi
onu deldi
bir ilim tarafmiz- kendisine ve
dan Örettik
hemen onu bir erkek rastla
dilar
ikisi
geçtiler
unut- o eyden
dolay ki
ondan sana açmama tâ ki
kadar
alacak denizde
bir ekilde
0 Za-
man ki
yorgun- bu
lukla
o
e- sabre
ye ki deçeksin sil
ve
bal
ne za
man ki
kar gel- ve sabrl Allah
meyeceim
ta'kib ede
rek
o sey- bana ö
den ki
gemiye
nihå
yet
müdhi bir
eyle
na- ve
retmen
geldin and olsun bir cana karlik tertemiz
gerçekten
olmadan
bir ey
den
ikisi bin
diler
beni mes'l dedi
tutma
geldin
yineikisi
gitti
bir can
Cüz:15, Süre:18 (Kehf62-74) 300
62- Sonunda (Müsâ oradan) uzaklatk
larnda genç (arkada)na: "Kahvaltmz
bize getir (de yiyelim), gerçekten bu yolcu
luumuzda yorgun dütük" dedi.
63- (Yüa':) "Gördün mü, kayaya sin
dmz srada, artk dorusu ben bali(n
canlanarak denize atladn söylemeyi)
unutmuum! Bana onu hatrlamam unut
turan da,ancak eytandr. Ve (balik) at
lacak bir ekilde denizde yolunu tutmutu!"
dedi.
64- (Müsâ) "Aradmz zåten buydu!"
dedi. Hemen kendi izlerini takib ederek
geri döndüler.
65- Derken ikisi, katmzdan kendisine bir
rahmet verdiimiz ve tarafmzdan kendi
sine bir ilim örettiimiz kullarmzdan bir
kulu (Hzr'i) buldular.
66- Müsâona: "Sana öretilenden, hayra
götüren bir ilmi (Ledün ilmini) bana ö
retmen üÜzere sana tâbi' olabilir miyim?"
dedi.
67- (Hzr, cevâben öyle) dedi: "Dorusu
sen, berâberimde sabretmeye aslå güç
yetiremezsin!"
68- "Hem içyüzünü kavrayamadn (ve
zâhiren yanl anlalan) bir eye (bir
peygamber olarak) nasl sabredeceksin?"
(dedi).
69- (Hzrin, kendi bildii ölçülerle hare
ket edeceini düünen Müsâ) "inâallah
sen beni sabrl bulacaksn ve sana hiçbir
ite kar gelmeyeceim!" dedi.
70- (Hzr) *0 hålde bana täbi olursan,
artk (ben) sana ondan söz açncaya kadar
(yaptm) hiçbir ey hakknda bana soru
sorma!" dedi.
71- Bunun üzerine ikisi gitiler, nihâyet
gemiye bindikleri zaman, (Hzr) onu (o
gemiyi tehlikeli olmayacak yerinden) deldi.
(Müsâ) "0Onu, içinde bulunanlar bomak
için mi deldin? Gerçekten müdhi bir ey
yaptn!" dedi.
72- (Hizr:) "Dorusu sen, berâberimde
sabretmeye aslå güç yetiremezsin, deme
mi miydim?" dedi.
73- (Müsâ:) "Unuttuum eyden dolay
beni mes'ül tutma ve bu iimde (seninle
beráber olmakta) bana bir güçlk yükle
me! (Beni ma'zur gör!)" dedi.
74- Yine (berâberce) gitler; nihâyet bir
erkek çocua rastladklar zaman, (Hizr)
tuttu onu öldürüverdi. (Müså;) "Bir cana
karlk olmakszn ma'sum bir cana m
kydn? Gerçekten çok çirkin bir ey yap
tin!" dedi.
ÇOcua
öldürdü
21. 301
Cüz:16, Sire: 18 (Kehf 75-83)
75- (Hzir) (Ben) sana: Doru
su sen, berâberimde sabretmeye
aslå güç yetremezsin!' dememi
miydim?" dedi.
76- (Müsâ) 'Eer bundan sonra sana bir
eyden sorarsam, artk beni arkadala
kabül etme, gerçekten benim tarafmdan
(ma'zur saylabilecein) bir özre ulatn"
dedi.
77- Yine (beráberce) gittiler; nihâyet bir
ehir ahâlisine (Antakya ya) vardklarnda,
orann halkndan yiyecek istediler; fakat
(onlar) bu ikisini misåfir etmekten kaçn
dilar. Derken orada (sanki) yklmak iste
yen bir duvar buldular; (Hizr) hemen onu
dorulttu. (Müsâ) isteseydin buna kar
elbette bir ücret alrdn" dedi.
78- (Hizr) öyle dedi:
ite bu (soruyu
sorman) benimle senin aramzn ayrilma
sIdr. (imdi) kendisine sabretmeye daya
namadn eylerin iç yüzünü sana haber
vereceim.
79- "O gemi var ya,
ite (o,) denizde ça
lian yoksul kimselere âid idi; bu yüzden
onu kusurlu kilmak istedim; çünki onlarn
ilerisinde bir hükümdar vard; her (salam)
gemiyi zorla alyordu."
80- "Ve o çocua gelince (o bülu ça
na ulami bir isyankâr idi): hâlbuki
ana-babas mümin kimselerdi; onlar da
azgnlia ve küfre bürümesinden (sürükle
mesinden) korktuk."
81- "Böylece Rablerinin kendilerine,
(günahlardan) temiz olma cihetiyle ondan
hayrlsn ve (onlara) merhametçe daha
yaknn (o çocua) bedel olarak vermesini
istedik!"
82- "0 duvar ise, ite o ehirde bulunan
iki yetim erkek çocua âid idi; ve onun (o
duvarn) altnda, kendilerine äid bir hazine
vard; babalarda sâlih bir kimseydi. Böy
lerinin kemâle ermesini ve Rabbinden bir
rahmet olarak (o yaa geldiklerinde) ken
bunu kendiliimden de yapmadm! (Rab
bim bana emir buyurdu!) te kendisine
sabretmeye dayanamadin eylerin iç
yüzü budur!"
sana so- eer dedi
rarsam
83- (Ey Habibim!) Sana Zükarneyn'den
de soruyorlar. De ki: "Size ondan bir hâtra
okuyacam (anlatacam).
bir özre benim tara
fimdan
ve ka- oranin hal- ikisi yiyecek
çndilar kindan istedi
artik idi
senin ve ara- ayrilma- bu dedi
aranin min SIdr
bir hü- onlarin ile
kümdar risinde
mumin
kimseler
L,
hemen onu yiklmasn istiyor bir duvar orada derken
dorulttu
o gemi
inin
ana
babasI
Rable- bedel olarak
vermesini
ulatn gerçek-
ten
sabret- berabe- aslå gúç yeti-
meye rimde remezsin
ama
o ikisi- bir hazine onun
ne aid
halbuki o duvar ama ve
yorlar
bir hátira
böylece
istedik
bir halkna vard- 0 za-
ehir la man ki
sabret kendi- güç yetire-
meye sine medin
ve onu kusuru bu yüzden
kilmam istedim
(var)
altinda idi
artik beni arkada- bundan sonra bir eyden
Iia kabul etme
KI
ondan
bir buna
ücret kar
halbu- o çocuk ama ve Zorla
ki idi
güçlerinin kemale eme- Rabbin böylece
lerini diledi
ye
merha daha
metçe yaknn
doru- sa- dememi dedi
su sen na miydim
SIze
Ve o ehirde
buldular
nihå
yet
deniz
de
o ey- açkla- sana haber
leinki masn vereceim
sålih bir
kimse
elbette iste- eer dedi
alrdn seydin
küfre ve azgnlia o ikisini bürü- bu yüzden
mesinden korktuk
okuyacam
ve temiz olma
cihetiyle
bunu yapmadm ve Rabbinden bir rahmet hazinelerini
olarak
çal-
yorlard
ikisinimisäfr et
melerinden
yine ikisi
gitti
gemiyi her aliyordu
iki yetim
babalar
d haznelerini gikamaann dledil
(enEIL gb l
yoksul kim
selerin ki
deki
on- hayrl
dan
sana soru- ve sabretme kendi- guç yeti- o ey- açikla- ite kendi em
Sine
remedin lenn ki mas budur
iki erkek Ço
cua âid
Sini
idi ve
çikamala- ve
rini
imden
Zükameyn'den
22. bir se- böylece
bebi ta'kib etti
balçkl bir su kay- batyor onu buldu günein
nanda
ite ileride onu
cezalandiracaz
ya ve cezdandf- ya Zülkarneyn ey dedik
birse- takib son
heh et ra
onlar kilma
ICin mitik
sålih bir ya- ve imân kim ama ve
amel parsa ederse
bir se
bebi
dedi
et
Tina
dedi
bir se- her eyden kendisi- ve
beb ne verdik
man
y
ra
neredeyse bir ka bu ikisinin
deiller Vim ki onunde
Zulme-
kim
derse
bakir
Js J
iki
dan
bir arala- ve ara
sed miza
arala- ve araniza kila
rina
ta kb son- haberdar yannda- kuat- veger- ite
olarak ki eyleri mitk çekten böyledir
bir kavim douyor onu bul- günein doduu
üzenne ki
du
yere
ama dedi
fesad çika- Me cüc ve Ye'cc do- Zülkarneyn ey dedi
ranlardr
yim
rusu
bir ko- emimiz- ona söyle- ve en g- kar- artik o
laylk den
yapman için
aras ayn sevi- o va-
yeye geldi kit ki
erimi üzerine dokeyim getirin
bat
yerine
id- bir azåb ve onu ce- Rabbi- döndi- son
deti ile zålandrr ne rulur ra
yeryu
Zünde
bana
deimeye onu guç yetiremediler
nihá
yet
buldu iki
dan ara- var-
dedi
bir
vergi
Ve
bir yannda buldu ve
kavim
bir güzel- haklarin- tutman
Tk
vard o va- nihå
kitki
bir
ate
Sina
ona imkân übhe
verdik siz biz
zel
ler ki
bir kuy- imdi bana hayr- Rab- on-
Iidr bimin da
vetle vardm edin
onu amaya
da
di
onu
kild
yet
di
var- o va- nihâ
kit ki
lik na vardr
dr
sana bu yüzden
kilalm
m
demir kutle- bana
lerini getinn
bir
Siper önünde
vet
o va- nihâ
kit ki yet
bir söz anlyorlar
onun
yeryüzün
de
bana verdi
i imkân
O va- nih:
kit ki yet
bir sed
körük
leyin
Cüz:16, Süre:18 (Kehf 84-97)
artik güç yetireme
diler
302
84- übhesiz ki biz, ona (Zülkarneyn'e)
yeryüzünde imkân verdik ve kendisine (is
tedigi) hereyden bir sebeb (ulamas için
bir yol) verdik.
85- Böylece (o da) bir sebeb (batya do
ru, bir yol) ta'kib etti.
86- Niháyet günein bati yere (bat ci
hetindeki memleketlere) varnca, onu (0
günei) balçkl bir su kaynanda batyor
(gibi) buldu '
ve yannda (káfir) bir kavim
buldu. Dedik ki. "Ey Zülkarneyn! (Artik
sana düen) ya (onlar) cezâlandrman
veya haklarnda bir güzellik tutmandr!"
87- (Zülkarneyn o kavme) dedi ki: "Kim
zulmederse, ite onu cezâlandracaz;
Sonra (o.) Rabbine döndürülür de (Rabbi)
onu iddetli bir azåb ile cezâlandrir."
88- "Fakat kim îmân edip sâlih amel iler
se,
ite onun için en güzel karlk (Cen
net) vardr. Ona emrimizden bir kolaylik da
söyleyeceiz" (dedi).
89- Sonra (baka) bir sebeb (douya
doru, bir yol) ta'kib etti.
90- Nihâyet günein doduu yere (dou
cihetindeki memleketlere) varnca, onu
öyle bir kavim üzerine douyor buldu ki,
onun (o güne iklarinn) altinda ken
dileri(ni korumak) için bir siper (dalar ve
aaçlar) yapmamtk.
91- te (Zülkarneynin ii) böyledir! Ve
onun yaninda olan eyleri, gerçekten
(hepsinden) haberdâr olarak kuatmtk.
92- Sonra bir sebeb (bir yol daha) tuttu.
93- Nihâyet iki
da arasna varnca, bun
larn önünde öyle bir kavim buldu ki, (lisan
anlay cihetiyle) hemen hemen söz an
lamayacak bir hälde idiler.
94- Dediler ki: 'Ey Zülkarneyn! Dorusu
Ye'cüc ve Me'cüc bu memlekette fesad
çikaran kimselerdir. Bu yüzden bizimle on
larn arasna bir sed yapman için sana bir
vergi (bir ücret) verelim mi?"2
DLG dökeyim"dedi.
95- (Zülkarneyn:) "Rabbimin beni içinde
bulundurduu imkânlar, (sizin verecei
nizden) hayrldr; imdi bana bir kuvvetle
(gücünüzle) yardm edin de sizinle onlarn
arasna almaz bir sed yapaym."
96- "Bana demir kütleleri getirin!" (dedi).
ki da aras (bunlarla dolup) ayn seviyeye
geldii zaman: "Körükleyin!" dedi. Nihâyet
onu (o demir kütlelerini) kor hâline geti
rince: "Getirin bana, Üzerine erimi bakr
97- Artk (Ye'cüc ve Me'cüc) onu ne a
maya güç yetirebildiler! Ne de onu delme
ye tâkatleri yetti!
yeceiz
23. 303 Cü:16, Süre:18 (Kehf 98-110)
98- (Zülkarneyn:) "Bu (sed) Rabbimden
bir rahmettir. Fakat Rabbimin ta'yin ettii
zaman (kyâmet günü) gelince onu yerle
bir eder. Rabbimin vadi ise haktr" dedi.
99- (Ye'cüc ve Me'cüc'ünortaya çkacak
lar) o gün (o âhir zaman fitnesinde) onlar
birbiri içinde dalgalanr bir hâlde birakm
zdr; nihâyet (mühletleri bitiinde) süra
üfürülmü. böylece onlar hep beräber
(maherde) bir araya getirmiizdir.")
100- Ve o gün Cehennemi käfirlere açk
ça göstermiizdir.
101- Onlarki, beni anmaktan (ve áyetlerimi
görmekten) gözleri bir perde içinde idi ve
(Kur'än'i) dinlemeye tahammül edemiyor
lard.
102- O inkâr edenler, beni birakp da kul
larm (kendilerine) dostlar edineceklerini
mi sand(lar)? übhesiz ki biz, Cehennemi
kâfirler için (onlara münâsib) bir arlama
yeriolarak hazrladk!
103- (Habibim, yâ Muhammed!) De ki:
"Size amelce en çok zarara urayanlar
bildirelim mi?"
104- Onlar dünya haytndaki çalmalar
boa giden, fakat gerçekten kendilerini gü
zel bir i yapyor sananlardr.
105- teonlar Rablerinin åyetlerini ve O'na
kavumay inkâr edenlerdir. Bu yüzden
amelleri boa gitmitir. Artk kyâmet günü
onlar(in amelleri) için hiçbir tarti tutmayaca
z (o amelerine kymet vermeyeceiz)!
106- ite, inkâr ettikleri ve yetlerimi ve
peygamberlerimi alaya aldklar için onla
rin cezâs Cehennemdir.
107- übhesiz ki îmân edip sâlih ameller
ileyenlere gelince, onlar için bir arlama
yeri olarak Firdevs Cennetleri vardr.
108- Orada ebedi olarak kalcdrlar;, ora
dan hiç ayrlmak istemezler.
109- De ki: "Rabbimin (ilim ve hikmetinin)
kelimeleri(ni yazmak) için deniz(ler) mürek
keb olsayd ve yardmc olarak bir o kadarn
daha getirmi olsaydk, Rabbimin sözleritü
kenmeden elbette o deniz(ler) tükenir(di)!"
110- De ki: "Ben de ancak, sizin gibi bir in
sanim; (u var ki) bana, lâhnzn ancak tek
bir llâh olduu vahyediliyor. Artik kim Rabbi
ne kavumay umuyorsa, o hâlde sâålih amel
ilesin ve Rabbine kulluk etmekte (riyâkârlia
girerek) hiçbir kimseyi ortak komasn!"
olan- ve yerle bir
dir
ve üfü- bazs iin- dalga- o qün
rüldu de laniyor
onu
kld
bir su- káirlere o gün cehen- sunduk ve
nula nemi
güc yetiremiyor- idiler ve beni anmak
lar tan perde
dostlar benden kullarm edinmele- inkâr
baka in ettiler
0 Sey cehen- onlarn Ce
ion ki nemdir zâs
Rab- va'di
bimin
güzel gerçekten sanyor- on- ve dünya hayatn
yapiyor kendilen
da
yap- ve imân o kim-
tilar ettiler seler ki
amelleri ve boa ona ka- ve 'Rab- âyetle
gitmitr vumay lerinin nni
istemezler orada ebedi ka
icidrlar
bir in- ben an- de
cak ki
sanim
kim
amelce en çok zarara size haber de ki bir arla- kåfrler cehen- hazr- übhe
rayanlar verelim mi mayeri için nemi ladik sZ bz
ar
umuyor ise artik tek
süb
hesiz
ite
etmekte
geldi fakato Rabbim- bir rah- bu dedi
vakit ki den
metir
bazlarn birak- ve
tik
bir ar
lama yen
yardmc bir mis
olarak in
bir
bir içinde gözleri
lâh tr
keb
masin
bir
tarti
o de- elbette Rab- kelimeleri mürek- deniz ol
tukenirdi bimin
inkâr
ettiler
hep be
raber
oeimi
Firdevs
o kim- sand m
seler ki
hiçbir Rab- kulluk ortak ko- ve sâlih
kimseyi bine
hak Rab- va'di
bimin
ve onlarI
topladk
lari
kIvâmet qün onlar
IÇin
sayd
id
bir peygam- ve âyetle- edin- ve inkâr
O kimse- ite on
lerdir ki lar
çalma- boa onlar ki
giti
ejer
nmi diler
bir
amel
Sür'a
onlar ki
dinlemeye
Cen- onlar oldu sålih ameller
netlen iÇin
lâh'iniz ancak bana vahye
diliyor
sanat
olarak
artik tutma
yacaz
mak
ettiler
aynl- oradan
getir- velev Rab- Sözleri tükenme- önce
Sek ki bimin sinden
sizin gibi
o hälde Rab- kavu
yapsn bine may
alay berle
24. Rahim
nidå o va
etmiti kit
doru- ve
su ben
Rahmân Allahin
alev ald ve ben- kemik geve- übhe- Rab-
den
bana artik ih
sân eyle
Yahyä dir
ad
benim olur
icin
ihtiyartiktan
Zekeriyyåya
mahrüm Rab
bir alå- bana
met
Sina
kisir
bim
Rab-
kil
hanimim
onu kil ve Yaküb'un ilesin- vâris ve bana vâ
olur
sana duâ
etmek ile
nasl Rab- dedi
bim
den
akam ve sabah
seni ya- ger- ve pek bana o
de
Siz ben bim misti
varmiim gerçek- ve
ten
lamken
ki
oldu
Rabbim dedi
kar- bunun üze- sapasa- gece. uç
rine çikti
bir oul ile seni müj- übhe- Zekeriyyå ey
deliyoruz siz biz
ismiyle
rahme- anilma
tinin SIdir
olmadm
bir
ada
bin
rIs olur
kisr hanimim
bir ey
tesbih diye onlara
edin
gizli
Ve
ve arkamdan
yoan ettim
endie
insanlarla
bundan
önce
bir dost
dir
bir ses- Rabbi
lenile
beyaz
ve iå
ret etti
kâf
hàyâ
ayn s
Rab- buyur- böyle- buyur
du ki
ona
konuama
mandr
sen olmami
iken
râzolun- (ey)
Rabbim
mu
kendi katn
ne
ba
dúki
olmu iken bir oul
dan
mihrabdan
kilmadik
Son
deme
bundan
once
senin bu
alâmetin yurdu
kavmi
nin
Cüz:16, Süre:19 (Meryem 1-11) 304
19- MERYEM
SÚRES
>
[Mekke devrinde nåzi olmutur, 98 âyettr]
Rahmân, Rahim olan Allah'in ismiyle
1- Kâf, Hâ, Yã, Ayn, Sâd.
2- (Bu okunacak olan áyetler) Rabbinin, kulu
Zekeriyyå ya olan rahmetinin anilmasdr.
3- Hani (o.) gizli bir seslenile Rabbine
nidå etmiti (yalvarmit).
4- öyle demiti: "Rabbim! Gerçekten
ben (o hâldeyim ki) kemik(lerim) benden
gevedi (zayflad): (ihtiyarlktan) ba(m),
beyaz alev ald (saçlarm aard): Rab
bim! Sana duâ (etmek) ile hiçbir zaman
mahrüm olmadm.
5- "Ve dorusu ben, arkamdan (yerime
geçecek) yaknlarimdan (din husüsunda)
endie ediyorum; hanimm da ksrdr; ar
tik (sen) kendi katndan bana bir halef (bir
oul) ihsân eyle!"
6- "Ki (ilim ve nübüvvette) hem bana vâris
olsun, hem de Ya'kb âilesine vâris olsun!
Ve onu rizåya mazhar buyur ey Rabbim!"
(dedi).
7- (Allah öyle buyurdu) "Ey Zekeriyyâ!
übhesiz biz, seni bir oul ile müjdeliyoruz
ki onun ad Yahyådr; daha önce ona hiç
(kimseyi) ada yapmadk."
8- (Zekeriyyâ) dedi ki: "Rabbim! Ha
ksr olduu ve (ben de) gerçekten ihtiyarl
in son demine vardm hâlde, benim için
bir oul, nasl olur?
9- (Allah) buyurdu ki: "Böyledir!" (Ve)
Rabbin (yine) buyurdu ki: "O bana pek
kolaydr;? nitekim daha önce sen (de he
nüz) hiçbir ey deil iken, muhakkak ki
senide yaratmitm! o)
10- (Zekeriyyâ) "Rabtbim! (Onu ihsân
edecein vakit için) bana bir alâmet kill"
dedi. (Allah:) "Senin alâmetin, sapasa
lamken (üç gün) üç gece insanlarla konu
amamandr" buyurdu.
11- Bunun üzerine (Zekeriyy) mihrabdan
(ma'bedden) kavminin karsna çkt da
(o müjde alâmetinin hemen görünmesiyle,
konuamayarak) onlara: "Sabah-akam
(Rabbinizij) tesbih edin! diye iåret eti.
kulu
binin
ratmtm çekten kolaydr
25. 305 Cüz:16. Süre:19 (MMeryem 12-25)
12- "Ey Yahyâ! Kitâb'i (Tevrå'i) kuvvetle
(sabrla) tut!" (buyurduk). Ve daha çocuk
iken ona hikmet (peygamberlik ve Tevrât'i
anlama kbiliyeti) verdik.
ve (günahlardan) bir temizlik de (verdik).
Hem (o,) takvà sâhibi bir kimse idi.
14- Ve ana-babasna iyilik eden bir kimse
idi, zorba ve isyankâr deildi.
15- Doduu gün, ölecei gün ve bir ha
yat sâhibi olarak (kabirden) kaldrlaca
gün ona selâm olsun! (0 devrelerde hep
Allah in rizâsna mazhar olacaktr)
16- (Habibim, yå Muhammed!) Kitab'da
(bu Kur'än'da) Meryemide yâd et!'Hani,
âilesinden (ayrlarak evinin hemen yann
da) dou tarafinda bir yere çekilmiti.
17- Onlarn õtesinde (ibádet edecei sâkin
bir yer için) bir perde de edinmiti. Derken
ona rühumuzu (Cebråili) gönderdik de ken
disine düzgün bir insan süretinde göründü.
18- (Meryem) Dorusu ben, senden
Rahmân (olan Allah)'a sinrm; eer
(Allah dan) saknan bir kimse isen (benden
uzak dur)! dedi.
19- (Cebrâil) "Ben ancak, sana tertemiz
bir erkek çocuk balamam için Rabbinin
elçisiyim" dedi.
20- (Meryem:) 'Bana bir insan dokunma
dive (ben) iffetsiz bir kadn da olmad
m hâlde benim için bir oul, nasl olabi
lir? dedi.
13- Tarafimzdan (ona) bir kalb
yumuakl-J, oC t 55 EJE
21- (Cebráil) dedi ki: (Allahin hükmü)
böyledir! (Çünki) Rabbin: 'Bu bana pek ko
laydr. Hem (biz) onu insanlar için (kudre
timize) bir delil ve tarafimzdan bir rahmet
kilacaz! Ve (bu, ezelde) hükme balan
mi (takdir edilmi) bir itir' buyurdu."
22- Böylece (Meryem, Cebrâilin üfle
mesiyle) ona (/så ya) hâmile kald; bunun
üzerine onunla (karnindaki çocukla) uzak
bir yere çekildi.
23- Nihâyet doum sancs onu (kuru) bir
hurma aacnn dibine gitmeye mecbûr
etti. (Utancndan:) "Keke ben bundan
önce ölseydim de unutulup gitmi olsay
dm!" dedi.
r.o
24- Derken (Cebráil) ona (hurmaaacnn)
aasndan öyle seslendi: "Üzülme! üb
hesiz ki Rabbin, alt tarafinda (ondan yarar
lanacan) bir su ark meydana getirdi."
25- "Hem hurma aacin kendine doru
silkele ki üzerine tâze hurmalar dökülsün!"
ve bir kalb
yumuakli
o gün ve dodu o gün
Merye
mi
Ve
ana baba- iylik e- ve
Sina den (id)
takva
sâhibi
Çocuk hikmet
iken
tertemiz
bir
delil
bunun üzerine
edinmiti
dedi
kitabda
isen
bir oul
ve onu kil-
mamz için
silkele ve
derken ona
seslendi
bir insan kendi- ve görün- Rüh'umU- ona
olarak sine du
bunun üze- böylece ona
rine çekildi hmile kald
sana
ona
yâd et
douda
ona ve kuvvetle
verdik
olmami- ve bir insan bana dokunma
im mi iken
bir su
arki
toplan- tàze
mi hurmalar
Zu
pek ko- bana
laydr
hurma gövdesine
aacnn
takvå
sâhibi
selâm
bala
mam için
olsun
VE
üzerine
bir yere
id
eer senden Rahmân'a sIni- doru- dedi
rim su ben
Rab
binin
ye
Ve isyankâr Zorba olmad
bir hayat så. kaldrla- o gün ve dlecek
hibi olarak cak
kitâb
o Rabbin bu
yurdu
âilesinden
dökülsün
bir temiz- ve tarafimz
alt tara- Rabbin kild
finda
tut Yahyà ey
ik
derken gön- bir perde
derdik
doum nihâyet onu git
elçisiyim ben ancak dedi
bir benim olur nasl dedi
oul için
ger
çekimit o va
kit ki
böyledir dedi
ki
hükme ba- bir
i oldu ve taraf- bir rah- ve insanlar
lanmi mzdan met
çekten
dan
uzak
unutulmu terke- olsay- ve bundan önce ölsey- keke ben
dilmi dim
onlar
önünde
düzgün
dim
üzülme
diye
iffetsiz
bir yere onun
için
la
aasn
dan
hurma a- gövdesini kendine
gacinn
doru
sancis meye mecbür eti
26. birini
bir in- bugün
sanla
insanlardan
kitab
bir ile geldin and olsun Meryem ey
gerçekten
bana
emretti
deildi Ve kötu bir baban
hak
knda
bana
verdi
ölece- o qün ve
im
Oki
iittir
o kimse konuuruz nasl dediler ona
ile ki
ve anneme iyilik
bu yüzden aslà
konumayacam
ve olsam
hüküm o va
verdi kit ki
32
görür- fakat
eer
sen
adam
topluluklar
o
münez
zehtir
Allah'in kulu- übhe- dedi
yum siz ben
her ne
rede
ve
dog- o gün úzer
ger- söz 0- Merye- olu
çek larak min
Rabbi- ve Rab- Alah üb- ve
nizdir bim hesiz
ha-
yatta
bir çocuk
Sonra ihtiláfa
dütu
medir
0zCe aydin ve
apaçik bir dalâlet bugün
içindedirler
bir oruç Rahmân
mübårek
dedi
ler
deildi
Isâ
dosdoru
büyük günün görümesinden
iÇin
onu
tayor
selâm ve
hemen olur
devam etim
muddetçe
zålimler fakat
bunun úzerine
iåret etti
beni
kild
bir bebek
Harün'un kz kar- ey uydur
dei
ite
budur
ada-
ol
kavmine onu niháyet
ve
doru- artik
dim Su ben de
edinmesi Allah olmad
için
yol
ve
zekäti Ve
diri
olarak
artik ye
getrdi
iffetsiz annen
beikte olandr
bir pey- beni ve
gamber kild
âsi bir zorba beni kl
kimse
ona der
ma
namaz
kaldr- o qn ve
lacam ki
inkâr o kimse- artik vay
ettiler lerin ki
bize ge- ogü- göster
lecekler nüki
hâline
madi
artik bir
ancak ie
budur öyle ise ona
ibâdet edin
übhe
ediyorlar
arala
rindan
ve onla
ra
Cüz:16, Süre: 19(MMeryem 26-38) 306
26- (Ve yine ona denildi ki) "Artik ye, iç ve
gözün aydn olsun! Eer insanlardan birini
görecek olursan (onlara): Dorusu ben,
Rahmân için (susma) oruc(u) adadm; bu
yüzden bugün hiçbir insanla aslå konu
mayacam!' de!"
27- Nihâyet (Meryem) onu (çocuu) yükle
nip kavmine getirdi. (0nlar) dediler ki: "Ey
Meryem! Gerçekten görülmemi (kötü) bir
i yapmsn!"
28- "Ey Hârün'un kiz kardei! Baban kötü
bir adam deildi, annen de iffetsiz deildi!"
29- Bunun üzerine (Meryem konumaya
rak) ona (çocua) iâret etti. (Onlar:) "Be
ikteki bir çocukla nasl konuuruz?" de
diler.
30- (isâ, henüz domu bir bebek iken)
öyle dedi: "übhesiz ki ben, Allahin ku
luyum; (0) bana Kitäbi verdi ve beni pey
gamber yapt!"
31- "Hem nerede olsam beni mübârek
kild; hayat sâhibi olduum müddetçe de
bana namaz ve zekâtemretti."
32- "Ve (beni) anneme iyilik eden bir kim
se kld. Hem beni zorba ve âsi bir kimse
yapmad."
33- "Doduum gün, ôleceim gün ve ha
yat sähibi olarak (kabirden) kaldrlacam
gün (Allah in) selâm() benim üzerimedir!"
34- (Ey Resülüm!) (Ehl-i kitábn,) hak
knda übhe edegeldikleri Meryemolu
Iså, gerçek söz olarak ite budur!
35- Allah'in bir çocuk edinmesi olur ey
deildir! (Hâá!) O, bundan münezzehtir!
(0 ki) bir ii yapmak istediinde, bunun
Üzerine ona sâdece: "Ol!" der; (0
da) hemen oluverir.
36- (sâ onlara öyle dedi) "Mu
hakkak ki Allah, benim de Rabbim,
sizin de Rabbinizdir; öyle ise O'na
ibâdet edin! Ite dosdoru yol bu
dur!"
37- Sonra (yahudi ve hristiyan)
topluluklar kendi aralarinda ihtiláa
dütü. Artik büyük gün(ün deheti)
görüldüü vakit o inkâr edenlerin
vay hâline!
38- (Onlar) bize gelecekleri gün neler ii
tecekler, neler görecekler! Fakat zâlimler
bugün (balarna gelecek olan düün
meyerek) apaçk bir dalâlet içindedirler.
27. 307 Cüz:16. Süre:19 (Meryem 39-51)
39- (Ey Resülüm!) Onlar pimanlk günü
ile korkut!Ozaman (onlar için)
i bitiril
mitir! Hâlbuki onlar (dünyada bundan)
gaflet içindedirler ve onlar (bu güne) îmân
etmezler.
40- übhesiz ki, yeryüzüne ve üzerinde
bulunan kimselere ancak biz vâris oluruz
ve (onlar) ancak bize döndürülürler.
41- Kitabda (Kur'ânda) brâhimi de an!
Çünki o. çok doru bir kimse, bir peygam
ber idi.
42- Hani babasna öyle demiti: "Ey ba
bacim! itmeyen, görmeyen ve sana
bir fayda vermeyen eylere niçin tapyor
Sun?"
43- "Ey babacim! Muhakkak ki ben (bir
hakikat) gerçekten bana gelmitir! Oyle
ise bana tâbi' ol ki seni doru bir yola eri
tireyim!"
44- "Ey babacm, eytana tapma! Çünki
eytan, Rahmân'a âsi olmutur."
45- "Ey babacim! Dorusu ben, sana
Rahmândan bir azab dokunup da eytana
bir dost olmandan korkuyorum!"
46- (Babas:) "Ey brähim! Sen benim
ilâhlarmdan yüz çevirici misin? Yemin ol
Sun ki eer bundan vazgeçmezsen, seni
muhakkak tala öldürürüm; haydi, uzun bir
süre benden ayrl, git! dedi.
47- (brâhim) öyle dedi: "Selâm sana!
Senin için Rabbimden mafiret dileyece
im. Çünki O, bana kar çok lütufkárdr"
48- "Sizden de, Allah'dan baka (kendi
sine) yalvarp durduklarnzdan da ayrlp
gidiyor ve (ben) Rabbime duâ ediyorum.
Umulur ki (sizin mahrum olduunuz gibi)
Rabbime duâetmekle mahrüm olmam."
49- Nihâyet (lbrâhim) onlardan ve Allah'
dan baka tapmakta olduklarindan ayrilp
gidince, ona shâk' ve (torun olarak da)
Ya'küb'u ihsân ettik. Herbirini de peygam
ber yaptik.
50- Ve onlara rahmetimizden ihsanda bu
lunduk ve kendilerine (nice dillerde) doru,
yüksek bir lisan (güzel bir medihle anlma
y) nasib ettik.
on- ve gaflet
lar
51- (Ey Habibim!) Kitab'da Müsäy da
an!" Çünki o, ihlâsa erdirilmi bir kimse idi
ve bir resûl, bir nebi idi.
de-
misti
bir
Seyle
döndüritürler bize ve üzerin- veokim- yeryü- vàis biz übhe- imån etnez
dedir selere ki züne oluruz
seni
enitinnim
içindedirler
lar
bir za
tur
man
dedi
sana
bir pey
gamber
olmu- eytan
öyle ise bana
tâbi ol ki
bir azâb
on- ve
ilâhlarmdan sen
fayda ve görmü- ve
vermiyor yor
uzun bir
Süre
Çok doru
bir kimse
peygamberim). imdensanagelmeyen
(oirK 3: 3
3ZI @Le
üb
hesiz
sana oey ilimden
gelmedi ki
C misin
yz çeviri- dedi
benden
ayrl git
eytana
tapyorlar 0 ey- ve
den ki
bitiril- o za- piman- günú
mistir man Iik
idi çünki Ibrâhimi
rum
rini
bir. bir idi ve
nebi resúl
iitmi-
V
çok lütuf- bana olan- übhe- Rab- senin
dir siz O bimden için
dan
tapma
sana dokun- korkuyo doru- baba- ey åsi Rahmäna
masndan su ben Im
ve muhakkak seni
talarm
onlardan
ayrilp gitti
ihlâsa
erdinlmi
bir
dost
yüksek doru bir lisan kendi- kldik
lerine
o e- tapt- ni- baba- ey baba
ye ki yorsun çin cim
CIIm
Siz biz
gerçekten ubhe- baba- ey
bana gelmitir siz ben cim
onlar
korkut
eytana
mafiret dleye
ceim
kitabda an ve
baba- ey doru bir yola
nihâyet ne
zaman ki
ler
olmamam umu- Rab- duâ ve Allah- baka yavan- o ey- ve sizden ayr- ve
lur bime ediyorum yorsunuz den ki Iip gidiyorum
siz O
Sina
bir pey- kldik herbi- ve Yakbu ve Ishäki ona ihsân
Allah'.
gamber ettik
dan
idi übhe Müsäy
son ver- and ol- lbrähim ey
mezsen sun eer
ve olman- Rahmån
dan dan
Sana
selâm
mahrüm Rab- duâ
et
bime mekle
kitabda
ve rahmetimiz- onla- ihsanda ve
den
ra bulunduk
baka
an ve
ile
28. ona ihsân ve
ettik
idi übhe- smånli
SIZ O
namaz
kitabda
yüce
yalvaran onu yak- ve sa Türun tarafindan onases- ve
olarak latirdk lendik
ehline emre- idi ve
diyor
te
kitabda
an ve
bir yere onu yuk
Sonra ha
lef oldu
seltik
Ve
an VE
bir
nebi
râz olun- Rabbi- katn
mu Sinin da
artik ehvet- uydu- ve
karla
sacáklar ileride lere lar
kullarna Rahmân va'd onlar
etmitir ki
vâis ki- oki cennet ite
lacaiz budr
selâm an- bo bir orada iitmezler
cak sÖZ
ile
veo kim- Ade- züriye- peygamber- kendileri- Allah n'met
selerden ki min tinden lerdendir
cak
bir pey- çok doru
gamber
bir
resül
ne
bir pey- Hârûn'u kar-
gamber
cenne- girecekler- artik ite såih bir yap- ve imân ve
onlar
dir
amel
seçtik ve hidäyete ve o kim- srålin ve ibrähimn zürriye- ve Nühie tadik
erdirdik selerden ki
namazi
Adn
o $ey onun- Rab- emi an- inmeyiz ve
dur binin
alaya- ve secde edi- kapan- Rahmå- âyet- onlara ok o va
rak cier olarak dilar
nin leri
idi
ett
unutucu Rabbin deildir ve bunun arasn-
dadr
tinden
Cennet
lerine
gelecek vadi
olan
idi
takvå
sâhibi
ve o
ey ki
ve vadinde doru
dei
ve zekâti ve
idi
übhe- ldris'i
zâyi etti- bir ne
ler sil ki
rahmeti
mizden
SIZ O
idi
o kim- iteonlar
seler ki
bir ey-
le
beraber
akam ve sabah orada riziklar onlar ve
için vardr
tevbe o kim- an- Gayyå
arkamz-
dadr
onlardan
Sonra
olan- ütbhe- gyáben
dir SZ O
zulme u- ve
ratlmazlar
o kim- kullarimz
seyiki dan
ve0 ônümÜz
ey ki dedir
Cüz:l6, Süre:19 (Meryem 52-64) 308
52- Ona Tür'un sa tarafndan seslendik
ve (o sessizce Rabbine) yalvaran bir kimse
olduu hâlde onu (kendimize) yaklatrdk.
53- Ve ona rahmetimizden, kardei
Hàrün'u, bir peygamber (ve bir yardmc)
olarak ihsân ettik.
54- (Habibim, yå Muhammed!) Kitab'da
Ismâili de an! Çünki o, sözünde duran bir
kimse idi ve bir resúl, bir nebi idi.
55- Ehline (ve ümmetine) namaz ve
zekât emrederdi; hem Rabbisinin katnda
rizâya mazhar olmu bir kimse idi.
56- (Ey Resúlüm!) Kitab'da idrisi de an!
Çünki o, çok doru bir kimse, bir peygam
ber idi.
57- Ve (biz) onu yüce bir makma yük
seltik.
58- te onlar, (kssalarn sana
anlattimz kimseler) Ademin
zürriyetinden, Nüh ile berâber
(gemide) tadimz kimselerden,
brâhim ve sråilin (Ya kb'un)
zürriyetinden hidâyete erdirdiimiz
ve seçtiimiz kimselerden Allah'n
kendilerine nimet verdii pey
gamberlerdir. Onlara Rahmân'n
âyetleri okunduu zaman, alaya
rak ve secde ediciler olarak yere
kapanrlard!
59- Sonra onlarn ardndan yerlerine öyle
bir nesil geldi kinamaz zâyi (terk) ettler
ve ehvetler(in)e uydular: (onlar) artk ileri
de (Cehennemdeki) Gayyâ Vâdisini boyla
yacaklardr.
60- Ancak tevbe edip îmân ederek sålih
amel ileyenler müstesn, ite onlar hiçbir
zulme uratimadan Cennete gireceklerdir.
61- (Öyle) Adn Cennetleri ki, Rahmân
(olan Allah, onu) kullarna gyåben va'd et
mitir. übhesiz ki O, va'di yerine gelecek
olandr.
62- Ve (onlar) orada bo bir söz iitmezler;
ancak selâm (iitirler)! Ve orada sabah
akam kendilerine åid rizklar vardr.
63- Kullarmzdan takvå sâhibi olanlar
vâris klacamz Cennet, ite budur!
64- (Cebrâil dedi ki:) (Vahyin te hirinden
dolayüzülme, çünki biz) ancak Rabbinin
emri ile ineriz. Onümüzde, arkamzda ve
bunlar arasnda ne varsa, O'na iddir. Ve
Rabbin (seni aslá) unutucu deildir."
verdi
nur kit ki
etti se ki cak vadisi ile
29. 309 Cüz:16. Süre:19 (Meryem 65-76)
65- (0,) göklerin, yerin ve ikisi arasnda
bulunanlarn Rabbidir; öyle ise O'na ibâdet
et ve O'na ibâdet etmekte sabrl ol! Hiç
O'nun adyla isimlendirimi (baka) birini
biliyor musun?
66- Bir de insan: (Ben) öldüüm zaman,
gerçekten ileride hayat sâhibi olarak (ka
birden) çkarlacak mym?" der.
67- nsan hiç ibret almaz m ki, daha önce
(kendisi henüz) hiçbir ey deilken, onu
übhesiz ki biz yaratmz!
68- Artk Rabbine yemin olsun ki, onlar
(o káfirleri) ve eytanlar elbette (mah
erde) toplayacaz; sonra onlar diz üstü
çökmü olarak muhakkak Cehennemin
etráfnda hazr bulunduracaz!
69- Sonra her tâifeden Rahmân'a en çok
isyân eden hangileri ise, übhesiz çekip
çkaracaz (ve önce onlar Cehenneme
atacaz)!
70- Sonra elbette biz, ona (Cehenneme)
girmeye daha lâyk olan kimseleri en iyi
bileniz.
71- Hem sizden oraya uramayacak hiçbir
kimse yoktur. (Bu,) Rabbinin kendi üzerine
aldkesinlemi bir hükümdür.
72- Sonra (irk ve küfürden) saknanlar
kurtarriz (Cennete koyarz) ve zlimleri
diz üstüçökmü olarak orada brakrz.
73- nkâ edenler ise, kendilerine
âyetlerimiz (dünyada) açk açk okunduu
zaman, îmân edenlere: "0 iki topluluktan
(Mümin ve káfirlerden) hangisi makam
cihetiyle daha hayrl ve meclis itibâryla
daha güzeldir?" dediller).
74- Hâlbuki onlardan önce nice nesilleri
helâk etmiizdir ki, onlar eyâca ve göste
riçe daha güzeldiler.
75- De ki: "Kim dalâlette ise, o takdir
de Rahmân ona ne kadar mühlet verirse
versin; nihâyet kendilerine va'd edileni,
ya (dünyadaki) azâb ya da kyâmeti gör
dükleri zaman, artk kimin yer cihetiyle
daha kötü ve tarafdarca daha zayf oldu
unu yaknda bileceklerdir.
76- Allah ise, hidâyete erenleri hidâyet ci
hetiyle (daha da) artirr. Ve kalicolan sâlih
ameller, Rabbinin katnda sevabca da ha
yrldr, âkibetce de hayrldr.
sabrl ol
ve öyle ise ona ikisi arasn
bâdet et dadr
öldüm oey
onu yarat-
miz
eytanlari
olan-
dr
en iyi elbet- son
zålimleri
inkâr
ettiler
nice ve
kim de
übhe
siz biz
ki
elbette çekip sonra diz üstü Çök- cehen
Çikaracaz mü olarak nemin
ra
elbette onlar
toplayacaz
oraya u-
raycidir
S'9
Ce
insan
bira- ve
kriz
insan
o kim- dedi
seler ki
an
cak
mecis
Ttbânyla Oo
dir
sakin-
dilar
açik
açih
Oe gor oVa- nihâ- bir müd-
düler kit ki yet detle
der ve
daha 0 o kim- artik yaknda
kötu seyi ki bileceklerdir
ve ibret almaz mi
artik Rabbine
yemin olsun ki
ve sizden bir
kimse yoktur
O ey- ve
lein ki
isyânca Rahmân'a en iddet- hangile
li
olan ri (ise)
o kim
seleri ki
gos- ve eya- daha g
teriçe zel (d)
nmiz
bir
ada
Rah- ona
mân
yerin
Ca binin
ona
ra
âyetle- kendilen- oku
nur
hidâyet hidâyete o kimse- Allah artirir ve
cihetiyle erdiler leri ki
da
ginip yan-
maya
Ve
hayat så
hibiolarak cam ilenide
bir ey olmamken bundan
önce
miborde
åkbet- hayrl- ve sevab- Rab- katin- hayrli
bilyor
musun
etrå- muhakkak onlar ha- sonra
finda Zir bulunduracaz
o saati ya ve azâb
göklerin Rab
çikarila- gerçekten
ve o
vakit ki
ve makam daha oiki toplu
ha or
selereki
o kim
cihetiye hayrt luktan gis ettiler
ona daha on-
lâyktir
tarafdar
ca
ona ibâdet
etmekte
bir hüküm kesin- Rabbin
bidir
tâifenin herbi
rinden
nesilden onlardan helâk ettik
önce
sâlih
lar
ameller
dalâlette
lemi için
diz üstüçök- ora
mü olarak da
o kimse
leri ki
ya
daha ve
zayf
kendilerine
vadedlyor
ise
yer Ci
hetiyle
kalc
olanlar
ve
bileniz te biz
30. muttali"
mi oldu
icai
yazacaz
onlara
bize ge- ve söyledi ona vànis ve
lecektir eylere olacaz
kåfirlerin
evlâd ve mal elbette bana dedi ve âyetlern- inkâr
veilecektir etti
bir izzet kendi- olmalar için ilâhlar Allah
(veslesi) lenine
ari
efäate
edindi
bir say- onlar sayyo- ancak
makla iÇin ruz
günahkât- süreriz ve
gökler
hayr
iddiå diye
ettler
olacaklar Ve
dediler
o kimse- hepsi
üzerine eytanlari
nerede ise
bir ahd Rahmå- katindan edinmi yok
cuk
bir uzat- azâbdan
ma ile
onlar kuat- and olsun
mi gerçekten
tek bana kiyâmet günu
onlarin tapma
larini
hey'et
olarak
sâhib olmayacaktr
nin
bir ahd
yikla- dalar çöke- ve
rak cektr
dan
Onlar
hak-
kinda
miz
gönderdik übhe
Rahmå
nin
bir ço- edinme- Rahmå
baka
ona uzata- ve
caz
Siz biz
övle ise ace
le etme
mi
yaknoker
inkâr
o kim-
seyi ki
edin
diler
pek bir ey geldiiz and olsun
gome
din mi
yarar
na deildir
onlarn ve
hepsi
Sa
gerçekten
Ve
ite gör
dunmu
gayba
söy- 0 ey
luyor len ki
Rahmân in takvåså- toplarz o gün
huzüruna hiblerini
yalnz
olarak
hayr
Susami olan-
cehenneme
lar olarak
TI.
bir dü
man
katinda edinmi o kim- ancak
se ki
bir onlar tahrik
tahrikle ediyorlar
yer yarilacak ve ondan çatlayacak
dolay
bir ço- Rahmân
Cuk
ar
bir ço- Rahmå
na
kul olarak Rahmå geli- an- yerde ve göklerdedir
na cidir cak
bir say- onlari say- ve
makla mitr
Cüz:16. Sire:19(Meryem 77-95) 310
77- (Ey Resûlüm!) Ayetlerimizi inkâr eden
ve: "Elbette bana mal ve evlâd verilecektir"
diyen kimseyi gördün mü?
78- (0,) gayba m muttali oldu (onu bil
di), yoksa Rahmân'in katndan bir söz mü
ald?
79- Hayr! (Biz) onun söylemekte olduu
eyleri yazacaz ve kendisine olan azâb
(hiç bitmemek üzere artrarak) uzattikça
uzatacaz!
80- Ve o söylemekte olduu eylere (mal
ve evlâda, biz) vâris olacaz ve (kendisi
de) bize yalnz olarak gelecektir.
81- Hälbuki (onlar) kendileri için bir izzet
(ve efáat) vesilesi olsun diye Allah'dan
baka ilâhlar edindiler.
82- Hayr! (0 ilâhlar,) onlarn tapmalarn
yaknda inkâr edecekler ve onlara düman
olacaklardr.
83- Görmedin mi, übhesiz ki biz, ey
tanlar kâfirlerin üzerine gönderdik; onla
n
(vesveseleriyle tevik ederek) sürekli
tahrik ediyorlar.
84- Öyle ise onlar hakknda acele etme!
(Biz) onlar için (günlerini ve nefeslerini) bi
rer birer sayyoruz.
85- O gün, takvå sâhiblerini (kendileri
ne ikramda bulunmak için) hey'et hâlinde
Rahmân'in huzüruna toplarz.
86- Günahkârlar da susami olduklar
hålde Cehenneme süreriz!
87- (0 gün,) Rahmân'in katnda söz (izin)
alm olanlardan bakas efâat (hakkn)a
sâhib olmayacaktr.
88- Ve "Rahmân çocuk edindi" dediler.
89- And olsun ki, (siz) pek çirkin bir ey
(iddiâs) ile geldiniz.
90- Bundan dolay nerede ise (bir gazab
láhi olarak) gökler çatlayacak, yer yarla
cak ve dalar yklarak çökecektir!
91- Rahmân'a çocuk iddiâ ettiler diye!
92- Hälbuki çocuk edinmek Rahmânin
ânna lâyk deildir.
93- Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kim
se yoktur ki, Rahmân'a kul olarak gelecek
biriolmasn!
94- And olsun ki (0), onlar (ilmiyle) ku
atm, hem onlar (ve yaptklarni) birer
birer saymtr.
95- Ve onlarn hepsi kiyåmet günüO'(nun
huzru)na tek bana gelecek olan kimse
lerdir.
lerin ki deildir
çirkin ile