SlideShare a Scribd company logo
1 of 154
Download to read offline
427 Cüz:22, Süre:34 (Sebe' 1-7)
34- SEBE SÜRES
[Mekke devrinde nàzil olmutur, 54 åyettir)
Rahmân, Rahim olan Allah'n ismiyle
1- Hamd, göklerde ne var, yerde ne varsa
kendisinin olan Allah'a mahsustur.
Hamd, âhirette de O'na mahsustur.
Çünki O, Hakim (her ii hikmetli olan)dr,
Habir (hereyden haberdâr olan)dr.
2- Yere ne giriyor ve ondan ne çkyorsa,
gökten ne iniyor ve onda ne yükseliyor
sa, (0) bilir. Ve O, Rahim (çok merhamet
eden)dir, Gafür (çok balayan)dr.
3- inkår edenler ise: "Bize kyâmet gel
mez" dediler). De ki: "Hayr!
Gayb hakkyla bilen Rabbime yemin ede
rim ki, (kiyâmet) size mutlak gelecektir!
Ne göklerde, ne de yerde zerre
arlinca
(bir ey) O'ndan gizli kalmaz; ve ne bun
dan daha küçük, ne de daha büyük hiçbir
ey yoktur ki, apaçk beyân eden bir kitab
da (Levh-i Mahfüz'da) bulunmasn!"
4- Tâ ki, îmân edip sålith ameller ileyenleri
mükâfätlandrsn!
Ite onlar var ya, kendileri için bir mafiret
ve güzel bir rzk vardr.
5- Äyetlerimiz(i ibtál) hussunda (güyâ
bizi) acze düürmeye çalan kimseler
olarak (yarrcasna) uraanlara gelince,
ite onlar yok mu, kendileri için, en kötü
sünden, (pek) elemli bir azab vardr.
6- Hâlbuki kendilerine ilim verilenler,
Rabbinden sana indirilen (Kur'ân )n ger
çekten hak olduunu ve Aziz (kudreti
dâimâ üstün gelen), Hamid (yegâne hamd
edimeye lâyk olan Allah )n yoluna hidâyet
ettiini görürler.
Böyleyken, o inkâr edenler (kendi
aralarnda) dedi(ler) ki: (Siz) tamâmen
(çüüyüp) parça parça daldniz zaman,
muhakkak kisizin, gerçekten (diritilerek)
yeni bir yaratlta olacanz size haber
veren bir adamsize gösterelim mi?"
Rahim Rahmân Alah in
hamd ona- ve yerde
çikar o ey- ve
len ki
dir
ne
içinde
çok
ba- çok mer- 0 ve onda
layandr hametlidir
apaçk
bir
azâb
bir ve bir
rizik
sana
mutlaka size Rabbime bila- de
gelecektir yemin olsun kis ki
mafiret
yere
onlar için
vardir
indi
rildi
size haber
veriyor
yeni
ler ki
bir kitabda- an
dr Cak
ve göklerin içnde zerre
arln- ondan gizli kal
ite
onlar
hamde çok dâima üs
lâyk olann tün olann
onlar için ite
vardir
víki
gi- o ey- tilir hereyden her ii hik o ve âhirette
rer leni ki
ve göklerdedir o ey- onun-
ler ki dur
onlar
ismiyle
bir adama ki
yuk- o ey- ve
selir leni ki
yoluna
haberdardir metlidir
Ca
o saat bize gel- inkår
mez ettiler
gökten
acze duümeye áyet- hus- ura-
çalianlár olarak leñmiz sunda ilar
sålih ameler yap- ve imân
tilar etler
ilim kendileri- o kim- görür ve
ne venildi seler ki
hidâyet
eder
bir ya- gerçekten übhesiz
ratil iandesiniz SIZ
ne daha ve bundan daha küçük ve
büyük
size rehberlik
edelim mi
maz
ve
manin
parçalan
o
zå Alah'a- hamd
ta ki dr
hak
inkâr
ettiler
iner o ey- ve on
lenk
yoktu
o kim- dedi ve
seler ki
gaybi hakkry
bütü
nüyle
o kim- mükäätan
seleri ki dmas için
o kim- ve
seler ki
elemli
Odur
bol
kötüsün
den
Rabbinden
o kim- dedi ve
seler ki
parçalan- 0 za
dinz man kKi
inanmiyorlar o kimse- bil'a
batiriz
Viki
bunda
vardr
Sunuz
bir üs- tarafi- Dåv-
tünlük mizdan da
akam
donüu
yap diye demiri
azdr
ler ki kis
yapryor- o ey- ubhe
hiç gôrme
diler mi
diler- eer yerden ve
ve
Ve
gökten
len ki siz ben
tiririz
timsål- ve yüksek bina
lerden lardan
bir ay
ukür
Cin
onlara delil ölümü
olmadi
ver
dik
bi
delilik
açikça belli ykl- ne za
oldu ki
d man ki
uzak
sâlih
amel
çali- o kim- cnlerden ve
erimi
yor se ki bakr
ona
onda yok- bir yalan Allah'a
var mt sa
dalålet
içindedir
gökten
(ey) Dâv- çaln
dun âilesi
sabah gidii rüzgârn
parçalar üzerlerine düürü ve
rüz ya
yapin ve dokuma-
asåsn
hükmet
tik
ona tat- emrimizden onlardan sapar- kim ve Rabbi izniyle
ve azábiçinde
sa
arkalarn
dadr
and olsun ve TAllah'a) kulun herbiri elbet bir
gerçekten
yönelen için delil
ona yumu- ve kular ve onunla tesbih da- ey
attik beraber edin lar
sâbit
kilinmi
diler oe- ona yaparlard
yi ki
yiyor
Sinda
artik ne
zaman ki
aagilayc azâb içinde kalmazlard gayb
0 e- ve
yiki
Süleymn'a ve
men- onun akttik ve
ba'in için
yere
bilyorlar
sinin
uydurdu
ölçüyü ve geni zrhlar
gozet
alevi ate
mu
âhirete
biraaçhu
ç kurdu an
önlerin
dedir
Cak
onlar
hakkyla
görenim
bir ay
dir
kazan- ve havuzlar leen- ve
lerden
lardan gibi
onün
de
Çokça ukreden kullarmdan
azåbin
dan
olümü üze
nne
olsa- e- ub- cinler
lard er hesiz içn
Ci:22, Süre: 34 (Sebe' 8-14) 428
8- (0 inkâr edenler yine dediler ki) (Oken
disi,) Allah'a karbir yalan miuydurdu, yok
sa kendisinde bir delilik mi var? (dediler:)
Hayr! Ahirete inanmayanlar, azâb içinde ve
(haktan) uzak dalälet içindedirler.
9- (Onlar) gökten ve yerden önlerinde
ne var, arkalarnda ne var hiç görmediler
mi? Dilersek onlar yer(in dibin)e batrirz
yâhut üzerlerine gökten parçalar düürü
rüz. übhesiz ki bunda, (Allah'a) yönelen
her kul için gerçekten bir delil vardr.
10, 11-
ânm hakk için, Dâvûd'a taraf
mizdan bir üstünlük verdik. Ey dalar ve
kular! Onunla berâber tesbih edin!" (de
dik). Ve Geni zrhlar yap!" diye demiri
ona yumuattk.n "Hem dokumasnda öl
çüyügözet (güzel ve yeteri kadar yap) ve
(ehlinle birlikte) sälih amel ileyin! Çünki
ben ne yaparsanz hakkyla görenim" (diye
vahyettik).
12- Süleymân'a da rüzgàn (boyun edir
dik)! (0yle ki) sabah gidii bir ay(lik mesâfe).
akam dönüüde bir ay(lk mesâfe)dir. Ve
erimi bakr menba'in onun için (sel gibi)
akttk. Rabbisinin izniyle onun önünde
çalian bir ksm cinler de vard. Onlar
dan kim emrimizden sapsa, ona alevli ate
azâbndan tattrrz.
13- (0 cinniler) ona saraylardan, timsâl
lerden (üzerinde nak ve süsleme bulunan
eylerden), havuzlar gibi (geni) leenler
den ve (çok büyük) sâbit kazanlardan (o)
ne dilerse yaparlard. (Onlara buyurduk ki)
"Ey Dàvûd âilesi, ükür için çaln!" Fakat
kullarmdan çokça ükreden azdr.
14- Artik onun (Süleymân'n) ölümüne
hükmettiimiz zaman, onlara (Süleymânin)
ölümünüancak asâsndan yemekte olan
dabbetül-arz (bir aaç kurdu) fark ettirdi.
Bunun üzerine (Süleymân) yere yklinca,
(onun ölümünüancak bu ekilde anlama
laryla) cinler için açkça belli oldu ki, eer
gayb biliyor olsalard (o öldüü hâlde), o
aalayic azâb içinde kalmazlard.
(vard)
429 Cüz:22, Sire:34(Sebe' 15-22)
15- Celâlim hakk için, Sebe' (kavmi) için
oturduklar yerde bir ibret vard. (Oturduk
lar yeri) sadan ve soldan (çevreleyen)
iki bahçe (vard). (Onlara:) "Rabbinizin rz
kndan yiyin de O'na ükredin! (ite) ho
bir memleket ve çok balayic bir Rab!"
(denilmiti)
16- Fakat (onlar, ükürden) yüz çevirdiler;
bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik
ve onlarin iki bahçesini (de) buruk yemili,
ac ilgnl ve (içinde) sidir aacndan az bir
ey bulunan iki (harab) bahçeye çevirdik.
17- Nankörlük ettiklerinden dolay onlar
böyle cezâlandrdk. (Biz,) çok nankörlük
edenden bakasn m cezâlandiririz?
18- Hem onlar(in yurdu) ile kendilerini be
reketli kldimz memleketler (am haválisi)
(mesáfelerde) ehirler meydana getirmitik
ve buralarda (kolayca gidip gelmek üzere)
sefer etmeyi takdir etmitik. "Oralarda ge
celeri ve gündüzleri emniyet içinde kimseler
olarak seyåhat edin! (demitik)
19- Fakat (onlar:) "Rabbimiz! Seferleri
mizin (yolculuk yaptmz ehirlerin) ara
Sin uzaklatr!" dediler ve kendilerine zul
mettiler; nihâyet onlar efsânelere çevirdik
ve onlar tamâmen parçalanmi olarak
darmadan ettik. übhesiz ki bunda, çok
sabreden, çok ükreden herkes için nice
ibretler vardr.
20- And olsun ki Iblis, onlar hakkndaki
(çounu azdrp, samimi kullar ise kand
ramayacana dâir) zannn doru çkard
da müminlerden (ihlâsl olan) bir zümre
hâriç, ona uydular.
yiyin
21- Hâlbuki onun (0 Iblisin), kendileri
üzerinde hiçbir kuvveti yoktu; ancak (biz)
âhirete îmân edeni, ondan übhe içinde
olan o kimseden ayralm diye (ona bu
mühleti verdik)." Çünki Rabbin, hereyi
(diledii gibi) hakkyla muhâfaza edendir.
22- (Habibim, yâ Muhammed!) De ki:
"Allahdan baka (ilâh) zannettiiniz eylere
yalvarn (bakalm, istediklerinizi size verebile
cekler mi?): (onlar) ne göklerde ne de yerde
(hayr ve erden) zerre arlinca (bir eye)
sâhib deildirler; çünki onlarn bunlarda hiç
bir ortakliI yoktur; ve O'nun (0 Ratbbin) için,
onlardan hiçbir yardmcI yoktur.
Çok ba- bir ve
ho bir
iki bahçe
leriní
Ite
budur
kilmitk ve
sol- ve sadan iki bahçe
dan
tur
efsåneler
Çok sab
redenin
onlara ve Arim
deitirdik
az
ondan
uzakla- Rabbi- fakat
dediler
ve
miz
sidir aacn- bir
Çok nankör- an
lük edeni cak
dan
arasnda. (oirbininden rahatça) görünenL 3
i LSS,
JS
Ve ona uy-
zannini
dular
nihâyet onlar
kildk
herbiri elbette
iÇin ibretler
kendileri onun
üzerinde için
lere ki
hiçbir yar
dmci
bura- takdir ve görünen ehir- kendi- bereketi onlar o
ehir- ara-
ve' arala
larda etmitik
o kimse
den ki
belde
göklerde
Iblis
zannettiniz o ey- yalva- de
rin
onlar-
dan
bir meskenlerinde Sebe' ol- and olsun
ibret için du gerçekten
ona
âhirete
ki
selini üzerle
ükredin
ve ac ve buruk yemi sâhibi-
sey ilgin ler dirler
cezålandr- ve
mayz
emniyette gun- ve gece
olanlar düzleri
nne
olmad ve
onlar hak
kinda
onun için ve
yoktur
imân
ediyor
ve Rabbini- izkndan
bu yüzden fakat yüz
gonderdik çevirdiler
nankör- o eyden onlar cezå
lük ettler dolay ki landrdik
bunda üb- parçalan- bütu
vardr hesiz mann nüyle
kendilerine zuimetler ve seferlerimi- aras
Zir
oralar- yurüyn ynüme
leri da
doru and olsun ve
çikrd gerçekten
müminlerden
hakkyla muhå- hereyi
faza edendir
o kim- belli etme
seyi ki miz için
zerre artina såhib deildirler
bir ortak- bu iki-
lik sinde
iki bah
çeye ki
Zin
bin
rinda
onlar par- ve
çaladk
çok ükrede
nin
bir zümre an
dan
an- hâimiyet
cak
Allah
Rab- ve bir übhe
içindedir
cak
baka
onlar için ve ne yerde
Voktur
gilayic Rab
ler lerini kildik ki lerin sinda
dehset ova- nihå- kend- izin o kimse an- onun
pek büyük
tür
deki
apaçk
nuz
0 ve
Dek
yucedir
yerden
yapryorsu 0 eyler
den ki
Insanlann
ve
bir dalå- için- veya
let de
SIzin için de
vardir
ve
hak ile aramz
bilmezler
ki
0
ve hakk dedi
0 bila- háã ontaklar ona kattinz
kis
hepsine an
cak
Kur'ân'a
o kimse- derler
ler ki
mes úl tu
tulmayz
öne geçemezsiniz ve
katnda durduulmu
lardr
insan
larin
göklerden
bir hi
dâyet
buna
doru kimseler iseniz
mumin elbette
kimseler olurduk
ve gunah
iledik
er
seni gönder
medik
zâlimler
siZ
çou
açaçak sonra Rabbi- aramz
bir saat ondan
Rabbi- buyur- neyi dedi-
eer
niz du
o kim- bana de
aslâ inanma
yz
bazsna
sizi rizklan
diriyor
miz
ve
o eyler
den ki
SIZ
fakat
va'd
efäat
O za- gôr- e- ve
her i
hikmetli
inkâr ettiler
bazilar
geri kalamazsnz
eer ol-
büyüklük tas
ladilar
masayd
ler
kim
mes ül ol
mazsnz
ve- donu ve Allah
ya subz
herey
bilendir
bu ne za
man
fayda ve
vermez
bir korku- ve
tucu olarak
toplaya- de ki
cak
kalblerin
den
dâima Allah
üstün
de ki
döndürür
onun ônün
dedir
de ki
o
kimse
lere ki
sÖzle
birgu
nün
me vakti
deci
o kim- dedi ve
seler ki
diyorlar ve
ne o
eye ki
Rableinin
Cüz 22, Süre:34 (Sebe' 23-31) 430
zayf duu
rüldüler
23- Ve (o gün) O'nun (Allah in)
huzürunda kendisine izin verdii
kimseden bakasnn efåati fayda
vermez. Nihàyet (efãat edenlerin ve
edilenlerin) kalblerinden dehet gide
rildii zaman (birbirlerine): "Rabbiniz
ne buyurdu? derler. (efaat edecek
olanlar da) "Hakk (buyurduj)!"' derler.
Ve O, Aliyy (pek yüce olan)dr, Kebir
(çok büyük olan)dr.
24- De ki: "Sizi göklerden ve yer
den kim rzklandryor?" De ki. "Allah! 0yle
ise, dorusu ya biz ya da siz (iki topluluk
tan biri) gerçekten bir hidâyet üzerinde
veya apaçik bir dalâlet içindedir.
25- De ki: (Siz) bizim ilediimiz günah
lardan mes'ül olmazsinz; ve (biz de) sizin
ilemekte olduunuz (günahlar)dan mes'ül
tutulmayz."
26- De ki: "Rabbimiz (kiyâmet günü) he
pimizi bir araya toplayacak, sonra aramz
hak ile açaçak (hakkmzda hüküm vere
cek)tir. Çünki O, Fettäh (tam bir adâletle
hüküm veren)dir, Alim (hereyi bilen)dir."
27- Deki:"O'na (Allahin saltanatna) ortak
kattiklarnz bana gösterin! Hâ! Bil'akis
0, Aziz (kudreti dâimå üstün gelen), Hakim
(her ii hikmetli) olan Allah'dr."
28- (Ey Resúlüm!) (Biz) seni ancak bü
tün insanlara bir müjdeci ve bir korkutuCU
olarak gönderdik; fakat insanlarn çou
bilmezler.
O i EÍ yÍ ,i i
ralannda münäkaaederter), Zayf düü
29- Bir de "Eer (iddiânzda) doru kim
seler iseniz, bu va'd (edilen kyâmet) ne
zaman?" diyorlar.
30- De ki: "Sizin için va'd edilen öyle bir
gün vardr ki, ondan ne bir saat geri kalabi
lirsiniz, ne de öne geçebilirsiniz."
31- Ve inkâr edenler dedi ki: "(Biz) ne bu
Kurân'a, ne de onun önündekilere (ondan
önce gelen dier kitablara) aslâ inanma
yiz!" Fakat (sen), o zålimleri Rablerinin
huzürunda durdurulmu kimseler olduk
larnda bir görsen! Birbirlerine söz çevitir
rülenler, büyüklük taslayanlara: Siz olma
saydnz elbette (biz de) mümin kimseler
olurduk" derler.
aidenldi kit ki yet sine verdi için ki cak katnda
seleri ki göstenin ki
man ki sen er
431 Cüz:22, Süre:34 (Sebe' 32-39)
32- (0 gün) büyüklük taslayanlar, o zayf
düürülenlere der ki: "Size geldikten sonra
sizi hidàyetten biz mi çevirdik? Bil'akis (siz
kendiniz) günahkâr kimseler idiniz."
33- Zayf düürülenler de o büyüklük
taslayanlara der ki: "Hayr! Gece gündüz
(kurduunuz) tuzak (bizi hidâyetten çevir
di). Bize Allah'i inkâr etmemizi ve O'na or
taklar komamzemrederdiniz." Ve azâb
içlerindeki) pimanli gizlerler. Artik inkàr
edenlerin boyunlarna (demir) halkalar
geçiririz. (Onlar) yapmakta olduklarndan
bakasyla m cezlandrlacaklar?
34- Hem hiçbir memlekete (kendilerine
Allah n azábndan haber veren) bir korku
tucu (peygamber) göndermedik ki, mutlak
orann ni'met içinde (marmi) olanlar:
"Gerçekten biz kendisiyle gönderildiiniz
eyi inkâr edenleriz" demi olmasn!
35- Birde:"Biz mallar veçocuklar cihetiyle
(müminlerden) daha fazlayz ve biz azâba
uratlacak kimseler deiliz" dediler.
36- De ki:
"übhesiz kiRabbim, (imtihân
için) dilediine rzk geniletir ve (dilediine)
daraltr. Fakat insanlarn çou bilmezler."
37- Hâlbuki size katimzda mertebece
yaknlik salayacak olan ne mallarnz, ne
de evlâdlarinzdr; ancak îmân edip sâlih
amel ileyen müstesn. Ite onlar var ya,
kendileri için iledikleri ameller sebebiyle
(lütfumuzdan) kat kat mükáfât vardr ve
onlar (Cennetteki) yüksek köklerde emni
yet içinde olan kimselerdir.
38- Äyetlerimiz(i ibtâl) husüsunda (güyå
bizi) acze düürmeye çalian kimseler
olarak (yarrcasna) uraanlara gelince,
ite onlar (o gün) azâb içinde hazr bulun
durulacak olanlardr.
39- De ki: "übhe yok ki Rabbim, kulla
rindan dilediine rzk geniletir ve (kimi
dilerse de) ona daraltr. Ve (Allah yolunda)
her ne ey sarf ettiyseniz, artik 0, bunun
yerine (bakasn) verir. Çünki O, rizik ve
renlerin en hayrlsdr."
sizi çevirdik
o kim- dedi ve
seler ki
bize em-
rederdiniz
ne za- pimanli
man ki
inkâr ettiler o kimse
lerin ki
biz mi
azâb
edilecekler
çou
o va- gün- ve gece tuza- bla-
kit düz
o kim- ve
seler ki
zayf düü
rüldüler
qünahkâr idiniz bil'a- size geldi
kimseler kis
bir mem- göndermedik ve
lekette
gizle- ve
diler
biz
deiliz
boyunla
ona daral- ve
tur
rina
inkâr eden- kendi- gönderil- o e- übhe- orann nimet
leriz siyle diniz yi ki Sz biz
izik ve- en hayif
renlerin Iisdr
ve evlâdca ve
haz
lacak
aea azab içinde
o kimse
lere ki
bir takm ona klma
benzerler mIzi
emniyet için- yüksek kök
de olanlardr lerde
yapyorlar
kullarndan
demir
halkalar
ne evladlarnz Ve mallarnz
büyüklük
kis tasladlar
fakat daraltr ve diler o kim- izki
diler
ite
onlar
etti
mallar-
ca
seye ki
büyüklük
tasladlar
on- ve
lar
Klimiz- ve
de- an
içnde olanlan mitir cak
de- ve
ldir
onlar için artik ite sålh bir yapt ve îmân o kim- an- bir ya-
katl
vardr onlar amel
O vakitten
Sonra ki
ve onun ye- artik
rine verir
o kimse
lere ki
daha faz- biz
layz
lar
idiler 0 sey- an- cezålandri
lerle ki cak mayacaklar
o kim- rizk
seye ki
o kimse- dedi
ler ki
ve Allaht inkâr
hidàyetten
zayf duü
rülduler
azåb gordu
ler
bir ey
den
bilmezler
etmemizi
yayar Rab- üb- de
bim hesiz ki
bir korkU
tucudan
dedi- ve
er
yapti- oey se- kat mükå
bebiyle ki ft
niz
acze düümeye âyetlenimiz ura
çalianlar olarák hakknda
insan
larn
sizi vakla
tiracak
kat
yayar Rab- üb- de
bim hesiz ki
yorlar
infäk etti- o ey- ve
lerk
se ki cak kinlia mizda
idiler SIZe
idiler bila- onlardan ba
kasolarak
baznz
atein
Ve
kis
dedi- apaçik áyetle
ler olarak nmiz
ve
etmek
bunlar mi meleklere
azå- tadn
bini
dedi- ve atalari- tapyor
ler
teker
målik
olmaz
her
kendilen- ne za- o hak inkâr
ne geldi man ki için
niz
onlardan
ders aliyorlar
birkor- an
kutucu cak
onlardan
öncedirler
Uze
fine
ite o
qur
beni inkr oldu ama nasl
ve ikier Allah
teker ikier için
sizden istedim å
gizlilikleri
zulmet-
tiler
di
onlara
yet
bizim
velimizsin
ettiler
de
idi o eyler-
de ki
valan- ve
orki amit
bir delilik
Sen
Inanan onlara
onlarn
kimselerdi
o kim- deriz ve ne bir
selere ki
kitablardan ki onlara ver- ve
memitik
der son- hep be
ra raber
okun- o va- ve
du kit ki
pe
berenmi
0 ve Allah'a åid
çok iyi hakk
bilendir
kalkmanizi
seni tenzih dediler
ederiz
an
cak
iddeti
sizi çevir
mesini
o kim- dedi ve uydurul- bir an-
seler ki mu iftirå cak
atar
arkadanizda
ou
tek bir
eyle
zarara
Ücretim
deildir
yalanlyor- kendi- idiniz o ki
Sunuz SinI
onlar bir oqün ve
araya toplar ki
istiyor bir an- bu de
ddam cak
once
böyle iken onlara oey- onda
yalánladilar verdik lerin ki binine
ve bir fay- bazsna
daya
bir korku- senden kendilen- gönder
tucu ne memitik
bir azabn
cinlere tapryorlar
apaçk bir an- bu de
sihir cak ildir
yok
tapyorlar
tur
size nasihat ancak
edeceim
sizin
olsun
Rab- üb- de
bim hesiz ki
öncesinde
ildir
bu de
ildir
de o
ha
erime
diler
düünürsünüz son
de
ki
ra
o hal- bir ücret
sizin için
yla ey
Cüz:22, Sire:34 (Sebe' 40-48) 132
40- Ve o gün (Allah), onlar hep berber
bir araya toplar; sonra meleklere: "Bunlar,
size mi tapiyorlardi?" der.
41- (Melekler:) "Senitenzih ederiz, bizim
velimiz onlar deil, sensin! Hayr! (Onlar)
cinlere (eytanlara) taplyorlard. Onlarn
ÇOu, onlara inanan kimselerdi" derler.
42- te o gün, baznz baznza ne bir fay
da ne de bir zarara mâlik olur! Ve (biz de)
o zulmedenlere: "Tadn, kendisini yalanla
makta olduunuz atein azâbn! deriz.
43- Çünkionlara âyetlerimiz apaçk olarak
okunduu zaman: "Bu ancak, atalarnzn
tapmakta olduu eylerden sizi çevirmek
isteyen bir adamdr dediler. Bir de: "Bu
(Kur'än), uydurulmu bir iftirädan baka bir
ey deildir" dediler. Inkâr edenler, kendi
lerine o hak (Kur'ân) gelince de (onun için):
"Bu, ancak apaçk bir sihirdir" dedi(ler).
44- Hälbuki onlara ders alacaklar kitab
lardan vermemitik ve senden önce kendi
lerine hiçbir korkutucu göndermemitik.
45- Bunlardan öncekiler de (peygamber
leri) yalanlamit; (bunlar, servet ve ömür
ce) onlara verdiklerimizin onda birine bile
erimediler, böyle iken peygamberlerimi
yalanladlar; ama beni inkâr etmek nasl
olurmu (gördüler)!
46- (Ey Resúlüm!) De ki: "Size sâdece tek
bir nasihat edeceim; öyle ki: Allah için
ikier ikier ve teker teker kalkarsnz, son
ra da düünürsünüz! (Ve anlarsnIz ki) ar
kadanzda hiçbir delilik yoktur; o ancak,
(pek) iddetli bir azâbn öncesinde, sizin
için bir korkutucudur."
47- De ki: "Sizden bir ücret istemisem,
o hâlde o sizin olsun! Benim ücretim an
cak Allah'a âiddir. O ise, hereye hakkyla
hiddir."
48- De ki: "übhesiz Rabbim, hakk (or
taya) atar (peygamberlerine hakk indirir).
(0.) gayblar (bütün gizlilikleri) çok iyi bi
lendir.
o del
433 Cüz:22. Süre:34-35 (Sebe* 49-Fâtr 3) T
49- Dei: Hak geldtarikbätine
birgoy):
BolL3Li
ortaya çkarabilir, ne de geri getirebilir."
50- De ki:
Eer dalâlete düersem, o tak
dirde ancak kendi aleyhime sapmi olurum.
Ama hidâyete ermi isem, artik (bu da) Rab
bimin bana vahyettii (Kurân) sâyesindedir."
übhesiz ki O, Semî (hakkyla iiten)dir,
Karib (hereye çok yakn olan)dr.
51- (Ey Resûlüm!) Hâlbuki (onlar maher
günü) dehete dütükleri zaman bir görsen;
yakn bir yerden yakalanmilardr.
52- Artik (i iten geçtikten sonra): "Ona
(Muhammed'e) imån ettik" demilerdir. Fa
kat uzak bir yerden (ahiret álemindern, dün
yada olmas gereken îmân) elde etmek,
onlar için nasl (mümkün) olur?
53- Hâbukidaha önce onu gerçekten inkâr
etmilerdi. Ve uzak bir yerden gayba (ta)
atyor (bilmeden ileri geri konuuyor)lard.
54- Artik, onlarla canlarnn çekmekte ol
duklar eyler arasna engel konulmutur.
Nitekim daha önce benzerlerine de böyle
yaplmit. Çünki onlar, (kendilerine) kuku
veren bir übhe içinde idiler.
35- FÄTIR SÚRES
artk (onlar igi) kaç yoktur, çünki (onlar)
90y ybui
[Mekke devinde nâzil olmutur, 45 åyetir]
Rahmân, Rahim olan Allah'in ismiyle
1- Hamd, göklerin ve yerin Fätr'i (yara
tics), melekleri ikier, üçer, dörder ka
natl elçiler yapan Allah'a mahsustur. (0,
mahlükäti) yaratmada (maddeten veya
ma'nen, kime) ne dilerse arttrr. übhesiz
ki Allah, hereye hakkyla gücü yetendir.
2- Allah insanlara rahmetten ne açarsa,
artik onu tutacak kimse yoktur. Ve neyi
tutarsa, ondan sonra da onu salverecek
kimse yoktur. ÇünkiO, Aziz (kudreti dâimâ
üstün gelen)dir, Hakim (her ii hikmeti
olan)dr.
artik dalålete eer de
ancak düersem
3- Ey insanlar! Allah'in, üzerinizdeki ni'me
tini hatrlayn! Allah'dan baka sizi gökten
ve yerden rizklandracak bir yaratc m
var? O'ndan baka ilâh yoktur. Oyle ise
(tevhidden irke) nasl çevrliyorsunuz?
ler
Çok ya- hakkyla ebet Rab- ba- vah- 0 sey sa- hidáyete ve kendi aley- sapa
kindr iitendir o
bim na yeder yesinde ki erersem eer hime rim
dedi- ve yakn bir yerden yakalan- ve artik ka- dehete o vak- gör. e- ve
milardr ÇI yoktur dütüler tiki sen Ger
iâde Ve bâtl
ki edemez
ara- Ve
Sina
onu inkâr et- ger- ve
milerdi çekten
veren
lar
arala- engel ve
rina konuldu
Rahim Rahmân Allah'in
kanat- sâhib- elçi- melek
leni ler leri
artk salve
ren yoktur
kuku bir übhe idi- übhe- bundan benzerlerine
içnde ler siz onlar önce
Uzak bir yerden
Sa
hesiz
tutar- så- ve onu
yet
hatrlayin insanlar ey
uzak bir yerden
çevrilyorsunuz öyle ise
nasl
kilan
balaya- ve hak gel- de
di ki
artik tutan
yoktur
hereye Allah
ub- diler o e- yarat- arttirir dor- ve üçer ve ikier
ye ki mada
her ii hik
metlidir
an
cak
maz
el sun- onlar ne ve ona imân
mak için reden
sizirziklan- Allah'-
ba- bir yaratic var mi
diriyor dan
, ka
ismiyle
gayba
yerin ve gökle- yarat- Ala- hamd
CISIdr hadr
bir rah
met
ilâh
yoktur
ya-
pild
der
atyor- ve bundan
lard
oey canlar o
e
gibi ki çekiyor ynki
dâima 0 ve ondan sonra onu
üstündür
once
insan- Allah açar
lara sa
deki
üzeriniz- Alla- nime
yerden Ve
hin tini
gökten
etk
iler döndu- Allah'a ve
rulur,.
çart an
cak
sakin szi ve dün- haya- oyle ise sakn hak- Alla- va'di üb- insan
SiZi aldatmasin tir
ya
aldatmasin hesiz lar
bir onlar için
üb- hasretlere
hesiz
büyük bir ve bir ma- onlar
mükátat
bir dü-
man
bulut. ki hareke
lari
ite böy
ledir
ona
diler okim- dalåle- Allah üb
seyi ki te atar
inkár
ettiler
tuzak kU
ruyorlar
eler
öyle ise
onu edinin
onlara
okimse
ler ki
te geçinr gârlar
sâlih
firet için vardr ameller
tama- Izzet
miyla
ölümün- son
den ra
ömür verilen ömür
o kim- ve onu yuk
seler ki
darmada- ken
J gin our disi onlarin
senden
önceki
Allah'a
gore
verilmez
hesiz
rüz- gönderdi o zåt- Allah ve
tr ki
o halde
Allahindr
ra
seltir
du- size eytan
mandr
alevli ate
nefsin
O yere onun
bu
peygan- yalan- ki üb- seni yalan-
berler lanmit hesiz
la
izzet
sâlih
üb
hesiz
sizi kilmitr son- bir nutfeden son
ve onun il- an
mi ile
n
ioyle ise(siz do) onu (kondinize) düman
hun
cak
öyle ise git
mesin
yapt- ve imân
lar
istiyor
ehlinden
quzei
linin su
ame- kötü- ona süs- o kimse
lendi midir ki
ra
ve hayat ölü
verdik
amel
bir kitab
dadr
üb
hesiz
ettiler
ise
dour- ve
maz
ve
liyorlarsa eer
olmalar
için
ve güzel
bir top
raktan
o çok Allah
aldatc
yapyor- osey- bilen- Allah
leri ki dir
kim
o kim- ve iddetli
seler ki
diler okim- hidâyete ve
seyi ki erdirir
bir bel
deye
ey
bir dii
ile
SOZ
vardr
tarafdar
larin
Se, ' ii ie
i (o güzel sözü) yükseltir. Kötülüklerle tu
zak kuranlara gelince, onlar için (pek) id
ite tuza ve iddetli bir azåb onlar için
detli bir azab vardr. Ite onlarin tuza yok
mu, (bil'akis) kendisi darmadan olur.
an- ömründen
cak
SiZi
yaratti
(öldükten son
ra) dinlme
ve onu
Sevkettik
yükselir
kötülük
lerle
Allah ve
hâmile
kalmaz
Ciz:22, Sire:35 (Fâtr 4-11) 434
ve
4- (Habibim, yåMuhammed!) Eer seni
yalanlyorlarsa, übhesiz ki senden önceki
peygamberler de yalanlanmt. Hâlbuki
(bütün) iler ancak Allah'a döndürülür.
11- Allah ise sizi bir topraktan, sonra bir
nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmü
bir hulâsadan) yaratmi, sonra da sizi (er
: kek ve
di) çítler kilmtr. Fakat O'nun
kIsaltilmaz ve
5- Ey insanlar! Muhakkak ki Allahin va'di
haktr. Öyle ise dünya hayåt sakn sizi al
datmasn! Ve sakn o çok aldatc (eytan),
sizi (isyâna sürüklerken) Allah('in affina
güvendirmek) ile kandrmasn!
6- übhesiz ki eytan size dümandr;
edinin! (0.) kendi tarafdarlarn ancak alev
liate ehlinden olsunlar diye çarir.
7- O kimseler ki inkâr ettiler, onlar için
(pek) iddetli bir azab vardr. Ve o kimseler
ki îmân edip sälih ameller ilediler, onlar
için bir mafiret ve (pek) büyük bir mükáfât
vardr.
8- Kötü ameli kendisine süslü gösterilip
de onu güzel gören kimse, (kötülüü hiç
istemeyen kimse gibi) midir? Artik übhe
yok ki Allah, dilediini (küfründeki inad
sebebiyle) dalâlete atar, dilediini de (hik
metine binâen, kendi lütfundan) hidâyete
erdirir. Oyle ise (imân etmiyorlar diye) nef
sin onlara hasretlerle (üzüntüyle tükenip)
gitmesin! Muhakkak ki Allah, (onlar) ne
yapyorlarsa hakkyla bilendir.
9- Ve Allah O (Rabbiniz)dir ki, bulutlar he
men harekete geçiren rüzgrlar gönderdi.
Sonra onu (o bulutlar) ölü bir beldeye
sevk etmiizdir de, onunla o yere ölümün
den sonra hayat vermiizdir. te (öldükten
sonra) dirilme de böyledir!
10- Kim izzet (an ve eref) istiyorsa, o
håde (bilsin ki), izzet tamâmyla Allah'ind.
Güzel söz O'na yükselir; sâlih amel de onu
ilmi olmadan hiçbir dii, ne hâmile kalr, ne
de dourur. Kendine ömür verilen bir kim
seye (daha çok) ömür verilmesi de, onun
ömründen kisaltilmas da ancak bir kitab
da (Levh-i Mahfüz da yazli)dr. übhesiz
ki bu, Allah'a göre pek kolaydr.
azåb vardr
435 Cüz:22, Süre:35 (Fâtr 12-I8)
12- Ve iki deniz bir olmaz. Bu tatldr,
susuzluu gidericidir, içmesi kolaydr; u
da tuzludu, acdr (içilmez)!
Bununla beråber her birinden tâze bir et
(balik) yersiniz ve (inci, mercan gibi) ken
disinitaknacanz bir ziynet (eyâs) çi
karrsnz. Ayrica gemileri onda suyu yara
yara giden (vásta)lar olarak görürsün ki
O'nun lütfundan (rzknzi) arayasnz. Ve
tå ki ükredesiniz.
13- (0,) geceyi gündüze katar, gündüzü
de geceye katar; hem günei ve ay (emri
ne) boyun edirmitir.
Herbiri belirli bir vakte kadar (yörüngesin
de) akar gider. Ite Ratbbiniz olan Allah, bu
(ni'metleri veren)dir. Mük O'nundur.
O'ndan baka (kendisine) yalvarmakta
olduklarnz ise, bir çekirdek zarina bile
sâhib olamazlar!
14- Eer onlara yalvarsanz, sizin
duâniz iitemezler. itseler bile
size cevab veremezler. Hâlbuki ki
yâmet günü, sizin (onlar Allah'a)
ortak komanz inkâr ederler.
Ve (hiçkimse) sana, hereyden
haberdâr olan (Allah) gibi haber
veremez.
15- Ey insanlar! Siz Allah'a muh
taç kimselersiniz. Hâlbuki Gani
(hiçbir eye muhtaç olmayan), Hamid
(hamd edilmeye yegâne lâyk olan) ancak
Allah'dr.
16- Eer dilerse sizi giderir (helák eder)
de (yerinize) yeni bir halk getirir.
17- Ve bu, Allah'a göre zor bir ey deildir.
18- Hem hiçbir günahkâ, bakasnn
günâhn yüklenmez." Artk (günâh) ar
gelen kimse onu tamaya (bakalarn) ça
rsa ve (bu çard kimse) akrabâs bile
olsa, ondan (o günâhndan) bir ey yüklen
mez. (Ey Habibim!) (Sen) ancak, gyâben
(görmeden) Rablerinden korkanlar ve na
maz hakkyla edâ edenleri korkutursun.
Artik kim (günahlardan) temizlenirse, o tak
dirde ancak kendi lehine temizlenmi olur.
Ve (nihâyet) dönü ancak Allah'adr.
bu
Çikarirsniz
gündü
Zu
ve içmesi
ite bu
dur
araman1z
iÇin
ler
sâhib olmazlar
iitse- eer ve
katar ve qündüze gece- katar
y
niz
ve tâze
belirli bir vakit akar her ay
içir gider biri
sizin ortak koma
muhtaç
kimselersiniz
sizi giderir
Zor bir ey
kolay- susuzluu tatl
dir gidericdr
dönü
bir et yersiniz
suyu yara onda gemileri gorür- ve
yara gidenler Sün
duânz
inkâr ederler
dilerse eer
temizlenirse kim ve
SIZ insanlar
Allah'a göre
o kimse- korku- ancak
leri ki tursun
Sunuz
iitmezler
ondan baka yalvaryor- o kim- ve mülk onun- Rabbiniz Alah
seler ki dur olan
Allah'adr
namaz
rirsa
bu de
ildir
har
ve
bu
ey
ve
her birinden ve
kyåmet günü Ve SIze
iki deniz eit olmaz Ve
ükredersiniz tâ ki
onu tamaya (gunahi) agir ça- eer ve baka- güna
gelen kimse SInin hini
hakkryla
edå
ederier
onlara yal- eer
varirsanIz
akra- såhi- olsa velev
bålk bi
onu giyecek-
Siniz
hereyden gibi
haberdar olan
Ve
ve günei boyun ve geceye
egdirmitir
ki
SiZ
yeni
kendi lehine
acidr tuzlu
e goK muntaç odur Allah ve Allah'a
kol oimayan
Ve
ki
dur
bir zy
net ki
lutfun
dan
bir çekirdek za
bir halk
temizlenir
rina
Cevab vermezler
sana ha- ve
ber vermez
geti- ve
bir gü- yüklen- ve
nahkâr mez
bir ondan yüklenimez
ey
giyabda Rable- korkarlar
rinden
o takdirde
ancak
Ve
Allah
ub
hesiz
sen
n
del.
Sin
yalanla-
mit
yok- ve
tur
sayfa- ve
laria
artik nasil
bir su
yollar
vardr
üb
hesiz
ne nür ve ne karan
infâk
ettiler
Allah- korkar
dan
Ve
ne olüler
kabirlerde-
dir
bir korkU ve
tucu olarak
artik ger- seni yalan
çekten Iiyoriarsa
apaçk
delilellerie
inkâr
ettiler
dalardan
gökten
asl zarar
etmeyecek
ve
cak
çok
ba
layandr
namaz
Iiklar
diriler
ret
o kimse- iittirecek
lere ki
bir muj- hak ile
deleyici
o
kimse
leri ki
indirdi
Ve
böyle
peygamber
Teri
ve
Olan
insanlardan ve siyah simsiyah ve renkleri
dâima
üstündür
eit olmaz ve
eer ve
bir ticå- umariar
gören ve
sen
Allah
deilsin
hakkyla ve Alahin
edå etler
bol mükå- çok ba- üb- lütfundan
tat verendir layandr hesiZ 0
onlara
gelmiti
seni gön-
derdik
Allah üb- görme
hesiz din mi
renkleri muhtelif
açikça
;
renkleri muhtelif mahsúl-
Ve
bir kor- iclerin-
kutucu de
yakala- sonra nr saçan
dm
üb
hesiz
kör
ne sicaklik ve ne
onlara
arttirmasi
ler
übhe
siz biz
diler okim
seyeki
farklt
onlardan
öncedir
ve gizlice
eit olmaz VE
geç- an- bir
mitir cak ümmet
âlimler
onun
la
riz
kitabla
golge
beni inkâr oldu
etmek
ve hareketi ve
samal
olanlar hayvanlardan canlilardan
/ttirir
bir kor- an
rini
mizi
o kimse
ler ki
ve
böylece
çikardik
kif- ve beyaz
kitabin
okuyorlar okimse
kullarindan
O eyler
kendirsk dek
ler ki
v mükâfätla- onlara tam
vermesI IÇin
Cüz:22, Süre:35 (Fâtr 19-30) 436
19, 20,21- Körle, gören (kåfir ile mü'min):
karanlklarla, nûr (bâtl ile hak): gölge ile
sIcaklik (Cennet ile Cehennem) bir olmaz.
22- Dirilerle ölüler de bir olmaz. ubhe
siz ki Allah (Kur'änin hakikatini hikmetine
binâen) diledii kimseye iittirir (de onlara
hidâyet eder).
Yoksa sen kabirlerde bulunanlara (ma'
nen ölmü olanlara) iittirecek bir kimse
deilsin!
23- Sen sâdece bir korkutucusun.
24- Muhakkak ki biz seni, bir müjdeleyici
ve bir korkutucu olarak hak ile gönderdik.
Ve hiçbir ümmet yoktur ki, içlerinde bir kor
kutucu gelip geçmi olmasn.
25- Bununla beråber seni yalanlyorlarsa,
(bil ki) übhesiz onlardan öncekiler de ya
lanlamt.
(Hâlbuki) peygamberleri onlara mu'cizeler,
sayfalar ve nr saçan kitab getirmiti.
26- Sonra inkâr edenleri yakalayverdim;
artik beni inkâr etmek nasl imi (gör
düler)!
27- Görmedin mi, muhakkak ki Allah gök
ten bir su indirdi. Böylece onunla renkleri
muhtelif mahsüller çkardk.
Dalardan da beyaz, krmz, renkleri farkl
ve simsiyah yollar (yaptik).
28- Insanlardan, (yeryzündeki) hareketi
canlilardan ve
samal hayvanlardan da
böyle renkleri muhtelif olanlar vardr.
Kullar içinde Allah'dan ancak âlimler korkar.
Muhakkak ki Allah, Aziz (kudreti dâimâ üs
tün gelen)dir, Gafür (çok balayan)dr.
29- Dorusu Allah'n kitâbn okuyanlar,
namaz hakkyla edâ edenler ve kendile
rini rizklandrdmz eylerden (Allah yo
lunda) gizlice ve açkça sarf edenler aslâ
zarar etmeyecek bir ticâret umarlar.
30- Tâ ki (Allah), onlara mükáâtlarn tam
olarak versin ve lütfundan onlara (daha
da) arttirsn!
Çünki O, Gafür (çok balayan)dr, ekür
(kullarnn mükáfâtn fazlasyla veren)dir.
an
kutucu cak
437 Cüz:22, Sire:35 (Fâtr 31-38)
31- (Ey Resülüm!) Sana vahyetiimiz Ki
tab, kendisinden öncekileri tasdik edici ol
mak üzere gerçekteno hak olan (Kur'än)
dr. übhesiz ki Allah, kullarndan elbette
hakkyla haberdardr, (onlar) hakkyla gö
rendir.
32- Sonrao kitâb, kullarmzdan seçtiimiz
kimselere (senin ümmetine) miras verdik.
Artk onlardan nefsine zulmeden de var, iç
lerinden muktesid (orta yolda giden) de var.
Bir de onlardan Allahin izniyle hayrlarda
öne geçen var. Ite büyük lütuf budur!
33- (Onlarn mükáfãti) Adn Cennetleridir:
oraya girecekler; orada altindan bilezikler
ve inciler taknacaklar. Orada elbiseleri de
ipektir.
34- Sonunda (Cennete girince) der
ler ki: "Bizden üzüntüyügideren Allah'a
hamd olsun! übhesiz ki Rabbimiz, ger
çekten Gafür (çok balayan)dr, ekür
(mükátâtmz fazlasyla veren)dir."
35- "O (Rab) ki, lütfundan bizi (asl)
oturulacak yurda (Cennete) yerletirdi.
(Artk) orada bize ne bir yorgunluk doku
nur, ne de orada bize bir usanç dokunur."
36- Hâlbuki inkâr edenlere gelince, on
lar için Cehennem atei vardr. Onlara
ne (ölümle) hüküm verilir ki ölsünler (de
kurtulsunlar), ne de onlardan (Cehennem
ateinin) azâb biraz olsun hafifletilir. te
her azl kâfiri böyle cezâlandrriz!
37- Onlar orada öyle feryåd ederler:
"Rabbimiz! Bizi (bu Cehennemden) çkar
ki(dünyada) ilemekte olduumuz (günah
lar)dan baka, sâlih bir amel ileyelim!"
(Onlara:) "Sizi, ibret alacak bir kimsenin,
kendisinde ibret alaca (bir süre) kadar
yaatmadik mi? Size (bu günün dehetin
den haber veren) korkutucu da geldi. Oyle
ise tadn (azáb)! Artik zâlimler için hiçbir
yardmci yoktur (denilir).
38- Muhakkak ki Allah, göklerin ve yerin
gaybn (bütün gizliliklerini) bilendir. Do
rusu O,sinelerin içinde olan (dahi) hak
kyla bilicidir.
o sey- tasdik edici
len ki olmak úzere
miras
verdik
nefsine
Süslene
cekler
Allah'in izniyle
lütfundan
zulmeden artik onlar
dan var
o kimse- ve
ler ki
mez
onlar ve
hakkiyla elbet hakkyla kullarna Allah üb-
idik
hak.
Allah
oraya gire
cekler
ipektir orada elbiseleri ve inciler
hafifletil- ve kiolsün
hayrlarda
size geldi ve
Rabbi- üb- üzüntü- bizden giderdi
miz hesiz yu
üb
hesiz
sinelerin
oturulacak yur-
olan da
ler
Adn
azl kâfiri
ibret
ald
One ge- onlardan ve
kitabdan
kullarimzdan
Çen
rinde
amel
bir usanç orada bize do
Cennet
leridir
den
okim- onda
seki
hiç bir yardmc
bizi yer
letirdi
Ve
aleyhle- hüküm
verilmez
kunmaz
var
ibret
alr
o zâta Allah'a
dr
ki
içinde hakkyla doru
olan bilendir Su O
sana
her cezálan- ite böyle
dririz
büyük
seçtik
altindan
oki
yerin
nem
vahycttk oey ve
artk zålimler için
yoktur
hesiz
Ve
ve bir yor- orada
guniluk
o kinse
lere ki
miz
orta yolda onlardan ve
giden
lütúf odur
bileziklerden
hamd
kendisinden
oncedir
cehen- ate- onlar için
vardr
o ey- ba- sâlih bir yapalm bizi çkar Rabbi- orada feryâd ederfer
den ki
o ey sizi yaatmadk
(kadar) ki
onun azâb
mi
vat
ded.
bol mükâ- elbette ba
fat verendir layandir
öyle ise
tadn
kitab
lerki
orada
Ve
bize dokun
maz
inkâr
etler
onlardan
yapryo
korkutucu
göklerin gizii- bilen
dir
Sonra
gorendir haberdardr
artir- ve inkân ki kendi
maz
küfürleri káfirlere
bana
Alah.
gostein dan
kendilerine yok
verdik mi sa
bazist
na
ikisi zevål
bulur diye
inkâr artik yeryüzün- halifeler sizi kild o zåt- o
aleyhinedir ederse kim de tir ki
onlara
arttirmadi
bazlar
yeri
artir- Ve bir
me
maz
baka yalvari- onlar ortaklari
yorsunuz ki
göklerde
zâlimler
ve
azáb etme- olan- doru- ondan
de sabiri dir
kuatmaz ve kötü
bir kor- kendileri- and ol
kutucu ne gelirse sun eer
evvelki- kanunu- an
lerin nu cak
bir çevir- Alla- kanunu
hin için
bir kor- kendileri-
kutucu ne geldi
Sonra
o kimse- äkibet oldu
lerin ki
gökleri
gazab cak
bir or- onlar için yok
taklk
bilen dir
an- Rablei katn- küfürleri käfirlere
da
Çok hereyi olan
qüclü
lennin
va'd et- bil'a-
miyor kis
ne za
man ki
hiçbir
kimse
var mi sa
tutuyor
nizi
o halde beklemi
yorlar
übhe
SIZ O
ummet
lerin
lar
ki baksn-
on
dan
Allah
yemin- en güç- Allah'a yemin ve
lüsüyle ettiler
aslâbu- ve bir dei- Alla
tirme
lamazsin
gordu- de
nuz m ki
maz
tuzak
ve yeryüzünde büyüklük tas
lamaktandr
kurmaktan
ehlini
ne yerde
onu âciz Allah olmad ve kuv- kendile- daha
birakacak vetçe rinden iddetli
yerden
(her) bi-
rinden
bir
delil
o ikisini tuta- ikisi zevâl and ol- ve
bulursa Sun eer
hin
üb
hesiz
yeryüzünde
Ve
an
cak
úzerin- ve bir
yarat- neyi
tilar
bir aldatma an
daha do-
ru yolda
idiler
bir an
Ziyan cak
ötu
m
cak
Çok ba
layanf
elbette
olacaklar
bir nef- an
ret
kanunu aslå bulamaz
için
tuzak
Sin
ve dolamadlar
Ca
ve kendilerinden
öncedir
göklerde hiç bir ey
Cü:22, Súre:35 (Fâtr 39-44) 438
39- O (Rabbiniz), sizi yeryüzünde halifeler
kilandr. Artik kim inkâr ederse, o takdir
de onun inkân kendi aleyhinedir. Çünki
onlarn küfrü, Rableri katnda o káfirlere
gazabdan baka bir ey artrmaz, ve on
larn küfrü, o käfirlere ziyandan baka bir
ey (de) artirmaz.
40- De ki: "Söyleyin bana! Allah'i birakp
da (Ona irk koarak kendilerine) yalvar
makta olduunuz ortaklarnz, yerden neyi
yarattlar, bana gösterin! Yoksa onlar için,
göklerde (Allah ile sözletikleri) bir ortaklik
mi
var? Yoksa kendilerine bir kitab vermiiz
de onlar ondan bir delil üzerinde midirler?"
Hayr! O zâlimler birbirlerine, aldatmadan
baka bir ey va'd etmiyor.
41- Muhakkak ki Allah,gökleri ve yeri y
kilrlar diye (kudreti ile) tutuyor. And olsun
ki eer yklsalar, O'ndan sonra hiçkim
se o ikisini tutamaz.9 Dorusu 0, Halim
(káfirlerin cezålandrilmasnda acele et
meyen)dir, Gafür (çok balayan)dr.
42- Ve (o mürikler) eer kendilerine ger
çekten bir korkutucu (peygamber) gelirse,
o ümmetlerin her birinden, elbette daha
doru yolda olacaklarna dâir bütün güçle
riyle Allah'a yemin ettiler. Fakat kendilerine
bir korkutucu gelince,. (bu) onlara nefretten
baka bir ey arttirmad.
43- (Bu da) yeryüzünde büyüklük tasla
maktan ve kötü tuzak kurmaktan (dolayt
dr). Hâlbuki kötü tuzak, ancak sâhibine
dolanr. O hâlde (bunlar), öncekilere tatbik
edilen (iláhi) känundan bakasn m bekli
yorlar? Allah'in knununda ise aslâ bir de
ime bulamazsn! Ve Allah'n känununda
aslâ bir sapma bulamazsn (hak edene o
azab, mutlak gelir)!
44- (Bunlar) yeryüzünde hiç dolamadlar
m ki, kendilerinden öncekilerin âkbetina
sil olmu, baksnlar! Hâlbuki (onlar) kendi
lerinden kuvvetçe daha iddetli idiler. Ne
göklerde, ne de yerde hiçbir eyin Allah'i
âciz birakmas mümkün deildir. übhesiz
ki O, Alim (hereyi bilen)dir, Kadir (her
eye gücüyeten)dir.
nasil
dedir onlar kitab
439
Cü:22, Süre:35-36 (Fâttr 45- Yá-Sin 12)
T1
45- Eer Allah, insanlar kazandklar (gü
nahlar) yüzünden (hemen) cezalandracak
olsayd, (yerin) yüzünde hareket eden hiçbir
canl birakmazd! Fakat onlar(n cezásn)
belirli bir vakte kadar tehir eder. Nihâyet
ecelleri geldii zaman, artk dorusu Allah
kullarin(n amellerini) hakkyla görendir.
36- YÅ-SN SÜRES
[Mekke devrinde nâzil olmutur, 83 åyettir)
Rahmân, Rahim olan Allah'in ismiyle
1- Yå, Sin.
2- Hikmetli Kur'an'a yemin olsun!
3- übhesiz ki sen, elbette peygamber
lerdensin.
4- Dosdoru bir yol üzerinde(sin).
5- (Bu Kur'än) Aziz (kudreti dâimâ üs
tün gelen), Rahim (çok merhametli olan
Allah)'in tenzili (parça parça indirmesi)dir.
6- Tâki, (fetret devrinde) babalar korkutul
mami, kendileri de gfiet içinde (kalm)
kimseler olan bir kavmi korkutasn!
7- Celâlim hakk için, onlarn çounun
üzerine (azab hussundaki) sÖz hak
ol
mutur; artik onlar (küfürlerindeki inadlar
sebebiyle) îmân etmezler.
8- Muhakkak ki biz onlarn boyunlarna
halkalar geçirdik; öyle kio (demir halkalar)
çenelerine kadar (dayanm)tr; bu yüzden
onlar balar yukar kalkk kimselerdir.
9- (isyanlarindaki Israrlar yüzünden)
önlerinden bir sed, arkalarndan da bir sed
çektik de onlar(n gözlerini) perdeledik; ar
tik onlar görmezler.
10- (Habibim, yå Muhammed!) Onlar
korkutsan da, korkutmasan da onlar için
birdir; îmân etmezler.
11- (Sen,) ancak Zikr'e (Kur'an'a) tâbi olan
ve gyâben (görmedii hâlde) Rahmân'dan
korkan kimseyi korkutabilrsin! ite onu bir
mafiret ve güzel bir mükáâtla (Cennetle)
müjdele!
12-
übhe yok ki ölüleri ancak biz diriltiriz!
Hem önceden iledikleri (amellerijni ve (ge
ride braktiklar) eserlerini yazarz. Ve (ol
mu, olacak) hereyiapaçk beyân eden bir
kitabda (Levh-i Mahfüzda) kaydetmiizdir.
fakat hareketli bir
canldan
Rahim
hakkryla kulla- olan- Allah artik ecel- gel- nháyet be
görüc dr
rini
Üze
rinde
bir kav-
miki
üze
rine
demir
halkalar
korkut
man için
te onu
müjdele
görmezler
Rahmân Allah'in
SÖz
önlerinden
yazarz
elbette peygamber
lerdensin
imân etmezler
apaçk
Sirtinda
onlarn boyun
larinda
çok merha-
meti olanin
ben
kldk
hak ol- and olsun
mutur gerçekten
artik
onlar
birak- kazan- oeyden insan- Alah cezalan- ve
mazd dilar dolay ki lar dirsayd eer
ve oluleri
dâima üS-
tun olann
Ve
übhe
siz sen
qyå. sonsuz rahmet
sâhibinden
kildik übhe
Siz biz
dirilti
ve onlar perde
onlar korkut- yok
madin mi
ledik
gâfillerdir
sa
balar yukan
kalkik kimselerdir onlar
parça parça
indimesidir
kork- ve
tu
bir kitab- onu kaydet
miizdir
da
hikmetli
biz ubhe
siz biz
ve ken
dileri
ismiyle
onlar kor
kuttun mu
imân
etmezler
bir
sed
Zikre
Ve
lirti
deerli
her ve
bir vakte
kadar
Kurän'a yemin Yâ Sin
osun
dosdoru
babalar
artik
onlan
te hir eder
arkalarndan
tábi' o kim
onlarn
onlar
çounun
bir yol
korkutul
çenelerine ovle
kadardr
mami
ve
eser- ve
lerini
onlar için eittir ve
ki o
bir
sed
Dldu seyiki hm an
cak
bir mü- ve bir maf
káfâtla
ettler
ret ile
takdim o ey
len k
übhesiz lei di o vakit ki
elçiler
ve takviye
ettik
cak
an- siz deil- dedi
an
Cak
Siniz
Son vermez
seniz
bize gerek
mez
uursuzlu
unuz
oraya
geldi
yalan söyü- an- sz del
yorsunuz cak
elçilere
ubhe
SIz ben
geldi ve
onlarn efati
ama o ikisini
yalanladlar
er
edinir miyim
o vak
ti ki
apaçk
siniz
tâbi' kav
Olun mim
bana
dedi- elemli bir biz
ler azâb den
Oehir
gönderilmi
elçileriz
ve gerçekten gönde- size
rilmi elçileriz
and ol- sizin yüzü- uursuzlu- doru-
Sun eer nüzden ga uradik su biz
kav- keke dedi
(olsavd)
mim
iki (kiiyi)
haddi aan bir toplu
bana ve hidayete ermi onlar ve
ne oldu
kimselerdir
ikrân edilenlerden
bir ey Rahmân
luksunuZ
cen
nete
ey dedi
halkn bir misål onlara
olarak
ki
fayda bir
vermez zarar
döndürüle- ona
ceksiniz
gir
size
bi
siz bil'a-
kis
ücret
onlara
ve
bir da- elbette o za- übhe
lálet içindeyim man siz ben
deni.
di
kouyor bir adam
beni kld ve Rab-
bim
übhe- ve dedi
SIZ biz ler
gerçekten size ve
dokunur
dedi
ler
gönderdik
übhe- bliyor Rabbi- dedi
Siz biz
indime- ve bizim bir
mitir gibi insan
size nasi
hat verildi
sizden iste
miyor
beni
yaratti
diye
mi
artik beni
dinleyin
firet etti
Rahmân bana eer ilâhlar
isterse
misâl
getir
apaçk tebli
ehrin
beni kurta
ramazlar
0 va
o zåta
ki
bana ma- oeyi
kit ki
üçünc
ile
miz ler
ki
sizi mutlaka
talarz
o kim- tâbi' olun
selere ki
sizinle
beraberdir
en uzak
yerinden
ve
ibådet
et
miyorum
ondan
baka
bir
$eyle
Rabbi- imân
nize ettim
biliyorlar
Cüz:22, Süre: 36 (Yâ-Sin 13-27) 440
13- Onlara u ehir (Antakya) halkn
misâl getir! Hani oraya (sänn gönderdii)
elçiler gelmiti.
14- 0 vakit onlara o iki (elçilyi gön
dermitik de o ikisini yalanladilar, bunun
Üzerine (onlar) üçüncü (bir elçi) ile tak
viye ettik de (onlar:) "Gerçekten biz size
gönderilmi elçileriz" dediler.
15- (ehir halk:) "Siz de ancak bizim gibi
bir(er) insansnz, hem Rahmân hiçbir ey
indirmemitir; siz ancak yalan söylüyor
sunuz" dediler.
16- (Elçiler) dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki,
übhesiz biz, gerçekten size gönderilmi
elçileriz."
17- "Ve bize düen, ancak apaçk bir
teblidir."
18- (ehir halk:) "Dorusu biz, sizin yüzü
nüzden uursuzlua uradk. Yemin olsun
ki, eer(busöylediklerinizden) vazgeçmez
seniz sizi mutlak tala öldürürüz ve biz
den size gerçekten elemli bir azab doku
nur" dediler.
19- (Elçiler:) "Uursuzluunuz sizinle
berâberdir. Size nasihat verildii için mi
(uursuzluk sayyorsunuz)? Hayr! Siz
haddi aan bir topluluksunuz" dediler.
20- Derken ehrin en uzak yerinden bir
adam koarak geldi; dedi ki: "Ey kavmim!
(Bu) elçilere uyun!"
21- "Sizden (teblilerine karlk hiç)bir
ücret istemeyen (bu) kimselere tâbi' olun;
çünki onlar hidâyete ermi kimselerdir."
22- "Hem ben neden, beni yaratana ibâ
det etmeyeyim? Hâlbuki (hepiniz) ancak
O'na döndürüleceksiniz."
23- "Hiç (ben), O'ndan baka ilâhlar edinir
miyim? Eer Rahmân (olan Allah), bana bir
zarar (vermek) istese, onlarin efâati bana
bir fayda vermez ve beni kurtaramazlar."
24- "übhesiz ki o zaman ben, elbette
apaçk bir dalâlet içinde olurum.
25- "Dorusu ben, sizin Rabbinize îmân
etim; artik beni dinleyin!"
26, 27- (Kavmi ise onu taa tuttular ve
öldürdüler de kendisine:) Cennete gir!"
denildi. (O da:) "Keke Rabbimin bana
mafiretettiini ve beni ikrâm edilenlerden
kldin kavmim bilselerdi!" dedi.
441 Cüz:23, Sire:36 (Vá-Sin 28-40)
28- Ondan sonra (Habibün-Nec
carin öldürülmesinin ardndan)
onun kavminin üzerine gökten hiç
bir ordu indirmedik; indirecek de
deildik.
29- (Onlarin cezâs) sàdece (korkunç) bir
ses oldu; öyleki onlar (hayat cihetiyle) o
anda sönüveren kimseler kesildiler!
30- Yazklar olsun o kullara! Kenilerine ne
zaman bir peygamber gelse, mutlak onun
la alay ederlerdi.
31- Görmediler mi ki, kendilerinden önce
nice nesilleri (böyle zulümleri sebebiyle)
helâk ettik, muhakkak ki onlar (bir daha)
kendilerine dönüp gelmezler.
32- (Onlar, maher günü) hep birlikte an
cak huzürumuzda hazr bulundurulan kim
seler olarak, toplanacak olanlardr.
33- Hâbuki o ölüyeryüzü de (öldükten
sonra dirilme husúsunda) kendileri için bir
delildir. (Biz) onu dirilttik ve ondan dâneler
çikardik da bundan yiyorlar.
34- Hem orada hurmaliklardan ve üzüm
balarndan nice bahçeler yaptk ve orada
gözelerden (pnarlar) aktik.
35- Tâ ki onun mahsülünden yesinler!
Hâlbuki onu (o mahsulü) elleri yapmamitr.
Häla ükretmeyecekler mi?
36- Pek münezzehtir 0 (Allah) ki, yerin
bitirmekte olduklarndan ve (insanlarn)
kendilerinden ve bilemeyecekleri eylerden
(nice) çiftleri,onlarn hepsini yaratmtr.
37- Onlar için (kudretimize) bir delil de
ge
cedir. Ondan gündüzüsoyup aliriz; bir de
bakarsn ki, onlar karanlkta kalvermi kim
seler olurlar.
38- Güne de kendine mahsus bir yörün
ge içinde akp gider. Bu, Aziz (kudreti dâimâ
üstün gelen), Alim (hereyi hakkyla bilen
Allah)'in takdiridir.
39- Aya da (kendi yörüngesinde birtakm)
menziller takdir ettik; nihâyet (bir menzilinde
de erilmi) eski hurma dalgibi olmutur.
40- Ne günein aya yetimesi (ona çarp
mas) kendisine (takdir edilen nizâma)
lâyiktr, ne de gece, gündüzü geride birak
cIdr. Çünki her biri (bir itâat ve heybet altn
da ayri) bir yörüngede yüzerler.
gökten
A
on
lar
bir peygam
berden
birden
0 anda
kendilerin
den önce
toplan-
an
mi cak
onu dirilttik
yemeleri
için
peobtir
bu
nihâ.
yet
bir ordudan
tek
heläk ettik nice
bahçe- orada kildik ve
ler
kendilerinden Ve
yetimesi
kendilerine
gelmiyorki
hepsi de- ve
gildir
menziller
bir ses
ölü
qündüzü ondan Siyifiriz
Sine
kendine bir yörün
mahsus ge içinde
ver
halâm ük
retmeyecekler
ondan sonra
yeryz kendi-
leni için
ona takdir
ettik
an- olmad
cak
gece
görmedi
ler mi
o kullara
dönüp gel
mezler
yiyorlar
bitiri-
yor
akp
gidér
ay
o ey
lerden ki
elleni
dir
kendi- yarar güne deil.
yüzerler bir yorün- herbiri ve
gede
Ve
kavmi
tik
güne
gözelerden orada fikrt- ve üzüm ba- ve hurmalik
lardan
nin
bir de- ve
lildir
onlar bir de- ve
için lildir
Zún
kendi
lerine
gündü
yazklar
olsun
hep
sini
zeri
alay ediyorlar onun- idiler an
ve
ne
indiricek
olan
ne
artik bir dâ ondan çikardk ve
ondan
übhe
SIZ onlar
eski
onu yapma
mitr
a
lanndan
Onune
geçici
indirmedik Ve
çiftleri
hazr bulundu- huzünu
Ve
lar
deildik ve
bilmiyor
sönen kim
lerdir
karanlikta
kalanlardr
nesillerden
cak
gibi
gece
deildir
yarat- o zât
ki
mitr
meyvesin
den
hereyi dâima üs- takdiri
hurma dali
on- birden
lar oanda
dir
ve
döndü
Ve
aya
rulanlar olarak muzda
bilenin tün olann
yarat- ve
tik
artik ne imdád onlan suda
boarz
edenolur
bir zamana bir fayda- ve
landima
kadar
arkanz-
dadir
Rable
rinun
bu
sIZi rizik- 0 seyler- infak
den ki edin
landirdi
tek
dile- eer ot ye
seyi ki
seydi
ne za
man
o ey- ve
den ki
dolu
áyetlerin
den
dir
tek
hakszirga
uratiimaz
bir ses
del- ve bir tavsi
vad o ey- bu
etti dir ki
yeye
bir ses
an
ca
yapyorsunuz
gemide
diler- e- ve
sek er
biz
den
cak
artik o gün
onünüzdedir
bir rah
met
diyorlar ve apaçk bir dalålet
Rablerine kabirlerinden on- hemen
5, NL
imán
ettiler
yattigmiz
yerden
idiniz
bir áyet onlara gel- ve
miyor
kendi- de- ova- ve
lerine nildi kit ki
beklemiyorlar
Zürriyetle
lar birden
an
cak
rini
artik güç yetire
mezler
olmad
O kimse
lere ki
binerler
kaldrd
ta-
nin
o ey- sak- onlara denil- o va- ve
den ki kit ki
hazr bulundu
rulanlar olarak
içinde cak
dik
kurtarlrlar ne on- ve kendi
lar
dogru
kimseler
oey
N
leri ki
ubhe- onlar bir ve
sz biz için delidir
ler
fenler
inkâr et
tiler
huzúru
muzda
onun gibi
sinden
merhamet
tâki siz
olunursunuz
evi
Cev ondan oldu- an
cak
ufurul- ve
peygamber
O sey- an- cezalandi
le ki cak
rilmazsiniz
an- siz deil- kendisini Allah
Siniz yedirirdi
di
ISeniz
bizi kim eyvåh bi- dedi
o kim dedi Allah
seler ki
birbirleriyle onlar
kendilenn
çekiryoriar yakalar
onlar
için
ler
eer
Iken
lerine
lar
topla
nandir
donüyor- âilelen
lar
ve bir ey
le
on
lat
vad
doru
ve Rahmån
söylemi
ne
kouyorlar
hemen
o anda
bir kim
Cüz:23. Süre:36 ()á-Sin 41-54) 442
Se
41- Yine onlar için (kudretimize) bir delildir
ki, gerçekten biz zürriyetlerini o dolu gemi
de tadik.
42- Ve onlar için bunun gibi binecekleri
(daha nice) eyleri (vástalar) yarattik.
43- Hâlbuki dilersek onlar suda boarz;
0 zaman ne kendilerine imdâd eden olur,
ne de onlar kurtarlirlar.
44- Ancak tarafmzdan bir rahmet ve bir
zamâna kadar (dünyadan) faydalandrma
müstesnå.
45- Hem onlara: Önünüzdekinden ve
arkanzdakinden (dünya ve âhiret azâ
bndan) saknn; tâ ki merhamet olunas
niz denildii zaman (yüz çevirirler).
46- Ve onlara ne zaman Rablerinin
yüz çevirici kimseler olmulardr.
47- Kendilerine: "Allahin sizirzklandrdi
eylerden (siz de O'nun yolunda) sarf
edin!" denildiinde ise o inkâr edenler,
imån edenlere dedi(ler) ki: "Allah dileyecek
olsayd kendisini doyuraca bir kimseyi.
(biz) mi doyuracaz? Dorusu siz ancak
apaçk bir dalalet içindesiniz."
48- Hem, Eer (iddiânzda) doru kim
seler iseniz, bu va'd (edilen kyâmet) ne
zaman? diyorlar.
49- Onlar, birbirleriyle çekiip dururken
kendilerini (anszn) yakalayacak olan (kor
kunç) bir sesten (süra birinci üfürülüten)
bakasn beklemiyorlar.
50- Artik (onlarn), ne bir tavsiyeye güçleri
yeter, ne de åilelerine dönebilirler!
51- Ve süra (ikinci defa) fürümütür de
bakarsn ki onlar kabirlerinden (kalkp)
Rablerine ouyorlar!
52- Derler ki: "Eyvåh bize! Bizi yattimz
yerden kim kaldrdi? Bu, Rahmân'in va'd
ettii eydir, demek peygamberler doru
söylemi!"
53- (0) sâdece (korkunç) bir sestir; onlar
hemen 0 anda huZürumuzda hazr bulun
durulan kimseler olarak, toplanacak olan
lardr.
54- Artiko gün hiç kimse (en küçük) bir
hakszlia uratimaz ve ancak yapmakta
olduunuzun karln görürsünüz.
@äyeterinden ir ayet gelse. mutakd ondan
Sür'a
mutur
443 Cüz:23. Süre:36 (Va-Sin 55.70)
55- übhesiz ki Cennet ehli, o gün (pek
güzel) bir megliyet içinde zevk eden
kimselerdir.
56- Onlar ve hanmlari, (artk o gün) göl
gelerde tahtlar üzerinde (oturup) yaslan
mi olanlardr.
57- Onlar için orada, meyveler ve kendile
ri için ne istiyorlarsa vardr.
58- Çok merhameti Rabden (onlara)
hitäben (bir de) selâm vardr.
59- Ve (o gün müriklere de denilir ki): "Ey
günahkårlar! Bugün (müminlerden) ayriln!
60, 61- "Ey Ademoular! (Ben) size:
'eytana kulluk etmeyin! Çünkio size apa
çk bir dümandr ve bana kulluk edin! Bu
dosdoru bir yoldur' diye (tavsiye ederek)
ahdetmedim mi?"
62- "Böyle iken, yemin olsun ki (seytan),
içinizden birçok nesilleri dalälete sevk et
mitir. Hiç mi akl erdirmiyordunuz?"
63- (te) bu, va'd olunageldiiniz
Cehennemdir!"
64- "inkâr etmekte olduunuzdan dolay
bugün girin oraya!"
65- O gün onlarn azlarn mühürleriz de
bize elleri söyler ve neler kazanyor idiyse
ler ayaklar âhidlik eder!
66- Hâlbuki dileseydik, onlarn gözlerini
büsbütün kör ederdik de yolda kouup
kalrlard; o hâlde nasl görecekler(di)?
67- Ve dileseydik, (en diráyeti) oldukla
ri(n zannettikleri) yerde onlarin ekillerini
(çirkin bir súrete) elbette deitirirdik de
(bundan kurtulmak için), ne ileri gitmeye
güçleri yeter, ne de geri dönebilirlerdi.
68- Hem kimi çok yaatirsak, onu yarat
lita tersine çevitiriz (yalandkça gücünü,
aklin azaltrz). Hiç akl erdirmiyorlar mi?
69- Ve ona (o Resúlümüze). iir öretme
dik;(bu) ona yaramazd da. Dorusu o,
ancak bir nasihattir ve apaçk beyân eden
bir Kuran'dr.
70- Tâ ki hayatta olanlar (Allah in
azâbyla) korkutsun, kâfirlerin üzerine ise
(azab husüsundaki) söz hak olsun!
onlar
onlar için
vardr
ahdetmedim
mi
Rab'den söz 0
larak
bir du- size
mandr
bu
zevk eden
kimselerdir
elleri
yaslanm
olanlardr
gitmeye
selåm
idiniz o eyden bu
dolay ki gün
dilesey- eer ve
dik
hiç akl erdir
miyorlar mu
günahkarlar
ubhe
siz O
dalälete and olsun ve dosdoru
düürdü gerçekten
akl erdiri
yorsunuz
bize konu
ur
görecekler ohäde
nasl
artik gúç yetire
mezlerdi
bir megüli
yet içinde
kâfirlerin üzeri
tahtlar uzerinde
yaratilta
ne
eytana
kazanyorlar
istiyor- o ey- kendleri ve
ler ki içn vardr
girin oraya
lár
yolda
ey
hiç mi olmadnz
bir yol
dúr
bir ve bir na- an- odeil- ona
Kur'ân sihat di
kulluk etmeyin
dye
onu tersine
çeviririz
O qun cennet
bugün
olduklari yerde
idiler
va'd olunu
yorsunuz
ve onlarn azlarin mühür
leriz
bu
gölgelerde
ki
kou
urlard
birçok
ta
o ey
leri ki
ayriln
yara- ve
maz
bana kulluk Ve
edin diye
ki
meyveler
Adem ey
oullar
onu çok kim ve
yaatirz
idiniz ok
O qün
nesilleri
elbette onlarn e
killerini deitirirdik
hanimlari
Ve
ayaklar
gözlerini
ehli
hak ve hayat- idi O
KimKO
olur
ub
nesiz
orada
Çok mer
hametli
mas içan
SIZe
apaçik
Sizden
cehen
nemdir
inkâr edi
yorsunuz
åhidlik ve
eder
elbette silme
kör ederdik
dile- eer ve
seydik
ona öret- ve
medik
geri done- ve
mezlerdi
apaçik
cak
såhibtir
ler
onlar- kendlen ve
yerier
da iin vardr
iláhlar Alah.
ki hay-
lara onlar vanlar
SiZ
dan
biror- onlar ken- ve
dudur için dileri
apaçk
yeri
baka
len k
quru- onlar
bir dü
mandr
ve
açklar- Sey- ve gze n i hz
O Sey- bili
lar
hemen bir
birden ates
hakkyla yarat- herbiri-o
bilendir manin
döndürüle
ceksiniz
gökleri
hereyi
hereyi
bilendir yaratandr
hemen olur ol
edindi- ve
ler
ona
elleri
miz
ler
onlar- ve
dan
onlara yar- quç yetiremezler
dima
yeil
len ki
yap- oey- onlar yarat- ubhe veg
ti lerden ki için tik
o hemen nutfeden
birden
kemik- dirite- kim dedi yarat- unut- ve birmisäl bi-
mu iken leri cek Iin tu
binek- onlardan kendi- onlarn bo- ve
leridir bir kism lenne yun edirdik
hâlâm ükret
mezler
yaratt
ve defa ilk
aaçtan
o zât
ve eyin her
evet
SOZu
onlarn öyle ise seni
ona demesidir bir
onu
eyi
ve deil
midir
igyüzü
Subhe- insan
yarattik sz biz
onlari ya- 0 zåt
ratti
onlarin
benzerini
içecek- ve menfa
ler atler
SIZe
kendilerine
yardm edilir
SZbeme
Uzmesin
ki
kild
olarak ze getirdi
umulur ki
onlar
hazrlanmi
yaratmaya
onun 0 zåt
elindedir ki
ve gör
medi mi
yakryorsunuz
misál ve
onlar
diriltecek
oki
de
on
dan
güc ye
ten
diledi o va- onun ancak
kit ki emri
ite münez
zehtir
Ciz:23, Süre: 36(Y'å-Sin 71-83) 444
71- Görmediler mi ki, übhesiz biz kud
retimizin yaptklarndan, onlar için nice
hayvanlar yarattk da onlar bunlara sâhib
olmu kimselerdir.
72- Hem bunlar kendilerine boyun e
dirdik de, onlarn bir ksm binekleridir, bir
kismndan da yerler.
73- Hem bunlarda kendileri için (daha bir
çok) menfaatler ve içecekler vardr. Hâlâ
ükretmezler mi?
74- Ve (güyâ) belki kendilerine yardm edi
lir diye Allahdan baka ilhlar edindiler.
75- (0 ilâhlar,) onlara yardma güç yetire
mezler; bil'akis kendilerionlar( muháfaza)
için hazrlanm askerlerdir.
76- (Habibim, yå Muhammed!) Öyle ise
onlarn sözü, seni üzmesin! übhesiz ki
biz, (onlar) neyi gizlerler ve neyiaçklarlar
sa biliriz.
77- Hem o insan görmedi mi, gerçekten
biz kendisini nutfeden (hakir bir damla su
dan süzülmü hulâsadan) yarattik! Buna
ramen bakarsn ki o apaçk bir hasm
(kesilmiltir.
78- Kendi yaratln unuttu da bize bir
misâl getirdi: "Onlar çürümü olduu
hâlde, u kemikleri kim diriltecek?" dedi.
79- De i: "Onlar ilk defa yaratan,
(yine) onlar diriltecek! Çünki O, her türlü
(mahlüku ve onlar) yaratmay hakkyla bi
lendir."
80- O ki, size yeil aaçtan bir ate yapt
da, ite siz ondan yakp duruyorsunuz.")
81- Gökleri ve yeri yaratan, onlarn (o in
sanlarin) benzerinide yaratmaya kdir de
il midir? Evet (kdirdir)! Çünki 0, Halläk
(hereyi çokça yaratan)dr, Alim (hakkyla
bilen)dir.
82- Bir eyi(n olmasn) diledii zaman,
O'nun emri, ona sâdece "Ol!" demektir, (o
da) hemen oluverir.
a
83- te münezzehtir O (Allah) ki, here
yin melektu (gerçek mülküve tasarrufu)
O'nun elindedir ve ancak O'na döndürüle
ceksiniz.
Ve
445 Cüz23, Siüre:37 (6Sáffär 1-24)
37- SAFFÅT SÚRES
[Mekke devrinde nåzil olmutur, 182 àyettir]
Rahmân, Rahim olan Alah'in ismiyle
1, 2- And olsun (ibádet için) säffät olan (saf
saf dizilen meleklere, müminlere, âlimlere,
mücâhid)lere! Ve (bakalarn) sevk ederek
idåre (ve haykrarak men') edenlere!
3- Hem zikir (Kur'än) okuyanlara! (And
olsun!)
4- übhesiz ki sizin lâhniz, gerçekten tektir.
5,6, 7- Göklerin ve yerin ve ikisi arasnda
bulunanlarin Rabbidir, doularn da Rabbi
dir. übhesiz ki biz, dünya semâsnbir ziy
netle, yldzlarla süsledik. Ve (onu) her âsi
eytandan muháfaza ederek (koruduk).
8, 9- (0 eytanlar, artik) mele-i a'lây
(semádakimelekleri) dinleyemezler ve her
nirlar ve onlar için devaml bir azab vardr.
10, 11- Ancak bir söz kapan olursa, onu da
delici, alevli bir yldz ta'kib eder. imdi sor
onlara: Yaratilcihetiyle kendileri mi daha
Zzor, yoksa bizim (semåile beráber içinde)
yarattklarimz mi?" Muhakkak ki biz, kendi
lerini yapkan bir çamurdan yarattk.
12, 13, 14- (Ey Habibim!) Bil'akis (sen,
onlarin bu kadar delillere ramen inkár et
melerine) hayret ettin, hâbuki (onlar senin
anlattklarinla) alay ediyorlar. Kendilerine
Ve bir mu'cize gördükleri zaman, (onunla)
alay etmek istiyorlar.
Rahim Rahmân Allahin
15- Bir de dediler ki: "Bu, apaçk bir sihir
den baka bir ey deildir."
zikir
16, 17- (Biz) öldüümüz, bir toprak ve bir
kemik yin hâline geldiimiz zaman mi,
gerçekten biz mi yeniden diriltilecek kim
seleriz? Onceki atalarmz da mi?"
18, 19- (Ey Resúlüm!) De ki: "Evet!
Hem de siz zelil kimseler olarak (di
riltleceksiniz)!" Artik o (dirilme ii).
sådece (korkunç) bir sesten ibârettir;
bir de bakarsn kionlar (dirilmi de
etraflarina) bakyorlar!
20, 21- Ve: Eyvâh bize! Bu, din
(cezâ) günüdür!" derler. (Melekler
der ki) (Evet) bu, kendisini yalan
lamakta olduunuz ayrma günu
(aranzda hüküm verme günü)dür!"
22, 23, 24- (Meleklere ise o gün öyle de
nilir) "Zulmedenleri ve onlara eik edenleri
ve Allah'dan baka tapmakta olduklar ey
leri toplayn; sonra onlar Cehennemin yo
luna götürün! Ve tutun onlar! Çünki onlar,
sorguya çekilecek kimselerdir."
muháfa- ve
zaederek
hem okuyan
lara
Rab- ve ikisi ara- oey- ve yerin ve gökle- Rab
bidr sindadir lenn ki rin bidir
o kim- yok-
semi ki sa
kendileri- ve en meclisi
ne atilir yüce
O va- ve
kit k
yldzlarla
yara
tilica
artik
ancak
dedi- ve
ler
se ki cak
iaraftan kovularak(aeviyldzlarla)
tagjaAŠo,s
daha
zor
zulmet- o kim
tiler seleri ki
alay edi- ve hayret bla
yoriar ettin kis
sevk ede
rek
bir kap kapt o kim- an- devaml bir onlar i- ve kovula- her taraftan
azåb çin vardr
,
sorguya çekile
cekkímselerdir
kendi
leri mi
etmek
elbet dinltile- übhesiz bir ke- ve bir
Cek olanlarz biz mi mk yn
zelil kimse
lerer
olarak
alNolar
din günü- bu eyvâh
dür
toplayn
bize
toprak
Sonra onlar Allahdan baka
götürün
bir ziy- dünya gögü- süs- übhe- doularin
netle nu ledik siz bz
übhe
hem sevk
edenlere
nasihat edildigi zaman da, ibret
almyorlar.J SSy IS
siz onlar
bir
imdi onlara
dinleyemez- åsi
ler
sor
ismiyle
kan
dedi- ve
ler
murdan
gerçek-
ten fektir
SIZ ve evet de
saf o
larak
ir
mu- gor- o va- ve
cize duler kit ki
o- ve ol- 0zaman
duk dük miki
bakyor-
lar
delici
yap- bir ça- kendilenini übhe yarat
yarattik Sz bz tik
tapyorlar
onlar dur- ve
durun
dizilenle- and
re olsun
llâhinz ub
hesiz
rak
yalanl- ken- idiniz oki
yorsunuz disini
her eytan
dan
bir alev hemen onu
takib et
evvelki
ibret almi- nasihat
yorlar
apa- bir an- bu de
çk sihir cak ldir
Idiler oey- ve
leni ki
on- birden tek
lar o anda
edldler
ve atala
rimiz mi
bir ses
lenmedir
ayrma günü- bu
dür
elerini ve
cehennemin yoluna
onlarin
bazs
sadan
bir hâkimi
yet
ortaktrlar
bir air
iÇin
elbette ta-
danlarsinizZ
elbet ta- ubhe- Rabbi- sö
danlarz Siz biz mizin
yönel- ve
mi
dolalr
bize geli- idiniz
yorsunuz
an- låh kendi- de- ova-
cak yoktur lenne nildi kt ki
ak
diken
zevceler
inizge
onlarin
bazis
azâbda
ilâhlar
mizi
übhe
SiZ SIZ
on- ve meyveler
lar
üze- bizim olmad ve mümin
için
nuz
karlikl
olarak
teslim olmu bugün on- bila
kimselerdir lar kis
içenler için lezzeti
vardr
0 zaman
yöneldi
ZU
Dir ya- benim idi
kin için var
kullar an- yapyorsU- idiniz o ey- an- cezalandrl- ve
le ki cak mazsinz
doru- dediler
o gün artik üb
hesiz onlar
idi-
ler
leni
SU SIZ
ma'lüm
Üzeri- artik hak
oldu
mize
ebete terk dorusu diyorlar- ve
edenlenz biz mi di
kimseler
yanlarinda ve
sarho
ediliyorlar
o
übhe qunah
siz onlar kårlara
tahtlar üzerin
dedir
bembe
dir yazdr
peygamber- tasdik ve hak ile geldi bil'a
etti
bir kendileri ite onlar
rizik için vardr
übhe- onlar-
siz ben dan
azgn- idik übhe
lar
örtülüp sak bir yu
lanmi
murta
birbirlerine
soruyorlar
Naim
ondan
yardimlami- SIZe ne
yorsunuz oldu ki
olmami- bila-
tiniz kis
azgin bir top- idiniz bil'a
luluk
konu- dedi
san biri
Siz biz
yorlar
bazisna
yapa- böyle übhe
sanki onlar
gibidir
büyuklukta
Cennetle
rinde
kis
dedi
ler ki
evet sizi
azdrdik
y
kis
elemli azâb
pinardan
dolu kadehle üzerlerin
onlar ve bir ser
semletme
deildir
ihlasa erdi- Allahin
rilen
SIZ biz
le
@
ie
deli
ikrâm olun
mulardr
in göz
lüler
de
onda
yoktur
gözü
birbirlerine bazsna
Soruyorlar
Cüz:23, Süre:37 (Sâffar 25-51) 446
25- Size ne oldu ki yardmlamyorsunuz?
26- Hayr! Bugün onlar teslim olmu kim
selerdir.
27- Ve onlar birbirlerine yönelmi. kari
Iikl (olarak birbirlerini) mes'ül tutarlar (çe
kiirler).
28- (Tábi' olanlar, elebalarna) "Doru
su siz, bize sadan gelirdiniz (hayrmza
çalr görünürdünüz)!" derler.
29,30- (0 reisler ise)derler ki: "Bil'akis, (siz
zâten) mümin kimseler olmamtnz. Hem
bizim için, sizin üzerinizde bir güç yoktu.
Bil'akis (siz), bir azgnlar topluluu idiniz."
31,32- "Artik Rabbimizin (azab) sözü üze
rimize hak oldu, übhesiz biz (bu azáb) ta
dacak kimseleriz. Evet, (biz) sizi azdrdk;
çünki kendimiz azgn kimseler idik."
33- Artik übhesiz ki o gün onlar, azabda
ortaktrlar.
34- Ite biz, günahkârlara böyle yaparz.
35- Çünki onlar kendilerine: "Allah'dan
baka iläh yoktur" denildii zaman, büyük
lük taslyorlard.
36- Ve: "Dorusu biz, deli bir äir için
ilâhlarimZI gerçekten terk edecek kimse
ler miyiz?" diyorlard.
37, 38, 39- Hayr! (0,) hakk getirdi ve pey
gamberleri tasdik etti. Dorusu siz, o elemli
azâb tadclarsnz. Ve sâdece yapmakta
olduklarnzin karlin göreceksiniz.
40- Ancak Allah'in ihlâsa erdirilmi kullar
müstesnå.
41, 42- Ite onlar var ya, kendileri için
ma'lüm bir rizk, türlü meyveler vardr. Ve
onlar, ikräm olunacak kimselerdir.
43, 44- Naim Cennetlerinde, karlikl
tahtlar üzerindedirler.)
45- Pnardan (doldurulmu) kadehlerle,
(onlarin) etraflarnda dolalr.
46- (0 içecekler ki) bembeyazdr; içenler
için lezzetlidir.
47- Onda ne bir sersemletme vardr, ne
de onlar ondan sarho olurlar.
48- Ve yanlarnda, (kocalarindan) baka
sIna bakmayan iri gözlü (zevce)ler vardr.
49- Sanki onlar örtülüp saklanm (toz
toprak görmemi latif bir rengi olan) yu
murta gibidirler.
50- O zaman (Cennet ehli) birbirlerine
yönelerek karlikl sorusorarlar (sohbet
ederler).
51- Içlerinden konuan biri öyle der:Do
rusu benim (dünyada) bir yaknm vard."
tasl- Allah
447 Cü::23, Süre:37 (Sffär$2-76)
52, 53- Bana:) Gerçekten sen, (dirilme
yi) tasdik edenlerden misin?' derdi. (Ve
bana) (Biz) öldüümüz ve bir toprak, bir
kemik (yin) hâline geldiimiz zaman mi,
gerçekten biz mi cezålandrlacak kimse
ler olacaz? (derdi)."
54- (Sonra o
kiiyanndakilere:) "Siz (onun
hâinden) haberdr msnz?" dedi.
55- Derken bakt da onu Cehennemin or
tasnda gördü.
56- Dedi ki: "Allah'a yemin olsun ki, (sen)
nerede ise gerçekten beni (de) helâk ede
cektin!"
57- Eer Rabbimin nimeti olmasayd,
dorusu (ben de orada) hazr bulundurul
mulardan olacaktm."
58, 59- "Peki (naslm), biz (dünyada) ilk
ölümümüzden baka bir daha ölmeyecek ve
biz (îimânimzdan dolay) azab görmeyecek
kimseler deil miymiiz?"
60- Dorusu bu, elbette büyük kurtuluun
ta kendisidir!
61- Çalanlar, o hâlde böylesi (bir netice)
için çalsn!
62, 63- Arlama olarak bu mu hayrldr,
yoksa zakkum aac mi? Gerçekten biz,
onu (alevler içindekioaac) zâlimler için
bir fitne (dünyada birimtihanvesilesi) kldik.
64- übhesiz o, Cehennemin dibinde çl
kan bir aaçtir.
lar gibidir.
66, 67- Bundan sonra übhesiz ki onlar,
elbette bundan yiyecek kimseler olup, artk
karnlar(n) bununla dolduracak olanlardr.
Sonra bunun üzerine, dorusu onlar için
kaynar sudan kartrilm bir içecek vardr.
68- Sonra onlarn dönüleri elbette Ce
hennemedir.
69- Dorusu onlar, atalarn sapk kimse
ler buldular.
70- Fakat kendileri (de) onlarin izleri üze
rinde koturuyorlar.
71- And olsun ki, onlardan önce, evvelki
(ümmetlerin çou dalâlete dümütü.
72- (Ve yine) and olsun ki, onlarn içle
rinde de (Allah'in azábndan haber veren)
korkutucu (peygamber)ler göndermitik.
73- Artk bak, o korkutulanlarin âkbeti
nasl oldu?
74- Ancak Allah'in ihlâsa erdirilmi kullar
müstesnâ.)
75- Celâlim hakk için, Núh (kavminden
ümidini kesince) bizeyalvarmt:; ite (biz)
ne güzel icâbet edenleriz!
kemik VE bir
yin toprak
76- Çünki (biz) onu ve ehlini o büyük
felâketten kurtardk.
ve onu derken ha
gördu berdar oldu
gerçekten beni
heläk edecektin
elbette
odur
olenler peki biz olmaz
dei miyiz
hayir- bu mu
Iidr
bala
ridr
b
ub
hesiz
zålimler için bir fitne
sanki o
dönüleri
onlarn izleri
Üzerinde
and olsun ve
gerçekten
olduk ve öldük o vakit
mi ki
nerede
ise sen
karnla- ondan
rini
büyük
fakat
onlar
âkbeti oldu
çalanlar
Süb- Son
hesiz ra
haberdar
olanlar
evvelki
lerin
tomurcuu
bize and olsun ve
übhe-
SIZ
hazr bulundurul
mulardan
siz oldu
nuz mu
azâb edilen- biz olmaz
ler
dolduran
lardr
nasil
Allah'a ye- dedi
deil miyiz
onu kildk übhe
SZ biz
cehen
nemin
65-Tomurcuklan, sankieytanlarn
ba-) G H ý
oCE
o hâlde bunun gibisi
çalsn
ondan
gerçekten tasdik
edenlerdensin
kaynar sudan
dedi
elbette Rabbi
olmutum min
once
artik bak
zakkum
dibinde
sapk atalarn buldu
kimseler
1Çin
la
gerçekten cezå- ubhesiz
landnlanlanz
elbet bir onun
içecek Üzerine
elbette ve
übhe
yiyenlerdir siz onlar
lar
Sikintidan ehlini ve onu kur- ve
tardk
cehenne
min
çou onlardan dalälete and olsun ve
dütü gerçekten
ubhesiz derdi
sen mi
mi
übhe
siz onlar
inlåsa erdi- Allahun kullar an
rilen
aac yok- arlama
sa olarak
çikar bir aaç-
tirki
ak
nimeti eerol- ve
masayd
biz mi
ortasnda
ölümü- ancak
müz
büyük kurtulu
übhe
siz o
eytanlarin
onlar üb- son
korkutucu- onlarn göndemi
içinde
elbette cehen
nemedir
koturuyorlar
tik
korkutulan
larin
ite
elbette Nüh
icåbet
edenleriz ne quzel
seslendi gerçekten
min olsun ki ki
iÇin var hesiz ra
Sonrakiler için
ubhe.
kay.
SIZo
mine
onun yolunda üb- ve
de
Ona
zan- peki IStiyorsu
niniz nedir
Sunuz
iyilik mükáfat- böyle
edenleri landrnz
ve baba- de- 0 za
SIna miti man
yemiyor musu
nuz
ona bunun üzen
ne vöneldier
ona biraktik ve
ubhe
hasta
Vim siz ben dedi
yap
boylece
istediler
gidici
yim
bunun üzerine
onu mujdeledik
nuz
yapryor- o sey- ve'sizi ya- Allah ve
ve
ratmitr
SIZ ben
sabredenlerden
dierlerini suda
boduk
Allah dan
baka
atee
yldzlara
ubhe- dedi ve
kalic
kimseler
selim bir kalb
sâlihlerden
sag Vumak üzer-
eliyle için lerine
übhe- älemler içinde Nh'a selâm
siz biz
ve dedi onlarn ilâhlarna sonra giz
lice vardi
sün
ile
bir
bak
Ve onu
atin
ilâhlar iftiråetmek tapyorsu- neye
için mi nuz
Sunz
onlar neslini kildk
Sonra
derken giz
lice vard
en
aer
Rab- gel- o va
bisine misti kit ki
bana ihsân
eyle
maya beraber
derken
bakti
kim
yontuyor- 0 ey- tapyor dedi
lere ki musunuz
dilerse eer
Rab
gor übhe ou ey dedi çal- onunla eriti ve ne
yorum sz ben cugum
mü minler- kullarimz
den dandr
bir binå onun yapn dediler
için
bim
ålemle
arkalarin on- hemen yüz
donerek dan çevirdler
Rabbi
rin hakkndaki
konumuyor- size ne
Sunuz oldu
fakat onlar
kildk
elbette
bråhim
V
liyorum
bana doru yolu
gostercektir
beni bulacak
baba- ey dedi görür- neyi artik bak seni boaz- übhe- uykuda
ciim
sz ben
kou
yorlar
bir tuzak
kurmak
yumuak bir oul
zaman kI bal
sana em-
rediliyor
Rab
bime
ile
o
e
yi ki
Cüz:23, Süre:37(Sáffät 77-102) 448
77, 78- Ve (yeryüzünde) onun neslini ger
çekten kalc kimseler kldk. Hem sonraki
(ümmet)ler içinde, ona (iyibirnâm) biraktk.
79, 80, 81- (Bütün) älemler içinde Nüh'a
selâm olsun! Muhakkak ki biz, iyilik eden
leri böyle mükäfâtlandrrz. Çünkio, bizim
mümin kullarimzdandr.
82- Sonra dierlerini suda boduk.
83, 84- übhesiz lbråhim de onun yolun
da olanlardandr. Çünki Rabbisine selim
bir kalb ile gelmiti.
85, 86, 87- Hani, babasna ve kavmine
öyle demiti: (Siz) nelere tapyorsunuz?"
"iftiråetmek için mi Allahdan baka ilählar
istiyorsunuz?" "Peki âlemlerin Rabbi hak
kndaki zanninz nedir?"
88, 89- Derken yldzlara bir bak bakt
da: "Ben gerçekten hastaym" dedi.
90- Bunun üzerine (kavmi kendilerine de
bular korkusuyla) arkalarn dönen kim
seler olarak ondan kaçtlar.
91, 92- Sonra (o da) gizlice onlarn
ilâhlarna varp dedi ki: "(Onünüze konmu
bu yiyeceklerden) yemiyor musunuz? Size
ne oldu da konumuyorsunuz?"
93, 94- Derken sa eliyle (kuvvetli) bir
darbe indirmek üzere gizlice üzerlerine
vard (da onlar krd. Bunun üzerine (kav
mi) koarak ona yöneldiler.
95, 96- (brâhim) dedi ki: (Siz ellerinizle)
yontmakta olduunuz eylere mi tapyor
sunuz? Hâlbuki sizi de, yapmakta oldukla
rinz da Allah yaratmtr."
97, 98- (0nlar ise:) "Onun için bir binà ya
pin da, onu atee atn!" dediler. Böylece
ona tuzak kurmak istediler, fakat onlar en
alçak kimseler kildk.
99- Nihâyet (biz kendisini ateten kurtar
dktan sonra lbrâhim) dedi ki: "Gerçekten
ben Rabbime gidiciyim; (0) bana doru
yolu gösterecektir."
100- "Rabbim! Bana sâlihlerden (olacak
bir çocuk) ihsân eyle!"
101- Bunun üzerine (biz de) onu halim bir
oul (olan lsmåil) ile müjdeledik.
102- Nihàyet (çocuu) onunla berâber ça
liacak çaa eriince (bráhim): "Ey oul
cuum! Dorusu ben uykuda (rüyâmda)
görüyorum ki, gerçekten ben seni boaz
lyorum (kurbân ediyorum), artk bak, (bu
rüyâm hakknda) sen ne görürsün (fikrin
nedir)?" dedi. (Çocuu lsmâil) "Ey baba
cIm! Sana emredileni yap! Inâallah beni
sabredenlerden bulacaksn!" dedi.
olanlardandr hesiz
Allah
449 Cüz:23, Sire:37 (Sâfãt 103-126)
103, 104, 105, 106- Böylece (ikisi de)
teslim olup (/brâhim) onu alnnn bir ta
raf (yere gelecek ekilde, yan) üzerine
yere yatrnca, artk ona: "Ey brâhim!
Hakikaten rüyâya sadâkat gösterdin! Ite
biz iyilik edenleri böyle mükâfåtlandrrz.
übhesiz ki bu, gerçekten apaçk bir imti
handr!" diye seslendik.
107- Ve (oluna bedel) ona büyük bir kur
banlk fidye verdik.
108- Hem sonraki(ümmet)ler içinde ona
(iyi bir nâm) biraktk.
109- brâhim'e selâm olsun!
110- yälik edenleri böyle mükäfätlandrirnz.
111- Çünki o, bizim mümin kullarmzdandr.
112- Bir de onu sâlihlerden bir peygamber
olarak shâk ile müjdeledik.
113- Ona da, shâk'a da bereket verdik.
Her ikisinin neslinden iilik eden de, nefsi
ne apaçk zulmeden de bulunur.
114- Cellim hakk için, Müsâ ve Hârün'a
da ihsanda bulunduk!
115- Çünki kendilerini ve kavimlerini o bü
yük skntdan (Firavunun ikencesinden)
kurtardk.
116- Ve onlara yardm ettik de glib ge
lenler onlar oldular.
117- kisine de apaçk anlalan Kitâbi
(Tevrå'i) verdik.
118- Ve kendilerini dosdoru yola hidâyet
ettik.
119- Sonraki (ümmet)ler içinde o ikisine
de (iyi bir nâm) biraktk.
120- Müsâve Hârun'a selâm olsun!
121- Dorusu biz iyilik edenleri böyle
mükâfätlandririz.
122- übhesiz ikisi (de) bizim mü'min kul
larmzdandr.
123- Muhakkak ki lyâs da elbette pey
gamberlerdendir.
124- O vakit kavmine demiti ki: "(Siz
Allah'akargelmekten) saknmaz misinz?"
125, 126- "Yaratanlarn en güzeli olan,")
sizin de Rabbiniz, önceki atalarnzn da
Rabbi olan Allahi birakp da Bail'e mi yal
variyorsunuz?"
ger
çekten
elbet
te o
ona
ve
bráhim ey diye ona ses- ve
lendik
bu
iylik eden
leri
yola
bir peygam- Ishåk
ber olarak
ie
selâm
üb
hesiz
ihsânda and olsun ve
bulunduk gerçekten
birakyor
Sunuz
biraktik ve büyük
iyilik eden
leri
mükâfat
landrirz
shäk'a
evvelki
A
iyilik eden- mükátät
leri landrirz
gälib gelenler onlar ve oldular
kavimlerini ve ikisini kurtardk
ikisini hidåyet
ettik
elbette peygam
berlerdendir
onu müjde
ledik
Sonrakiler
içinde
ve Bale
mükáât
landrirz
böyle
nizin
ve ona
apaçk nefsine
Ilyâs
Ve
Ve
böyle
bir kur-
banlk ile
yalvariyor
ikisine
musunuz
üb- ve
hesiz
aka- onuyere ve ikisi tes- vene
yatrd lim oldu zaman ki
ve
na
übhe
siz biz
böyle
brâhim'e
ona fdye ve
verdik
mümin
bereket Ve
verdik
apaçk anla
lan
onlara yar- ve
dm eftik
zulme- ve
den
sübhe- rüyå- sadâkat
siz biz ya gosterdin
Hârün'a
biraktik
Rabbi ve Rabbiniz
sakinmaz
misiniz
kitab
Hârun'a
Allah'
selâm
iyilik
eden
Ve
kullarimiZ
dandr
ve
büyük
apaçk imthan
mmin kullarmz
dir
Sonrakiler
iÇnde
sålihlerden
dandr
übhe
rin
SIZ O
ikisinin neslin
den vardr
Müsäya
ikisine Ve
verdik
Sikintidan
ve Müsä'ya
dosdoru
übhe
siz ikisi
kavmine demi- 0 Va
ti kit
yaratanla- en guze
atalar
olan
ihlâsa erdi- Allah'in kullar
rilen
mumin
bütün
übhe
siz Sz
lyås'a
Ve
O
gune
kadarki
dolu
kinayan o iken
bir kimse
hiç akl erdirmez
mist
siniz
kizlar
artyorlar veya
kullarimZ
dandr
dierlerini
onun kar
ninda
üzerine bitirdik ve
gemiye
balk
Rabbinin
midir
oullara
åilesi- ve onu kur- o va
tamtk kit ki
selâm
ähid olan onlar
kimseler iken
an
cak
gecele
yin
elbette
kalrd
derken onu
yuttu
diiler
olarak
übhe- ve Allah dour
SIZ onlar
übhe
siz o
yüz bin kiiye
helâk
ettik
ve
kaç
mit
elbet hazr bulundu- artik üb
rulacak olanlardr hesiz onlar
simdi sor on
lara
sonrakiler içinde
kzlar
Sonra
O va
kit ki
sabaha ulaan
kimseler iken
melekleri
iyilik eden- mükáât- böyle doru
leri landrrz
elbet peygamber- Lüt
lerdendir
tesbih edenler
den
onu gônder
dik
gerçekten di
yorlar
malúb olanlardan
ona
has
a
bir kendi- açk alana bunun üzeri
hälde si iken
bir zamana
kadar
Ve
mi
geride kalanlar bir koca- hâ
arasndadr kar ki
elbette peygam- Yünus ub- ve
berlerdendir hesz
d
biraktik ve
yarattk yok
seçmi mi
onlara
fakat onu
yalanladilar
sa
ve
ne onu attik
iftirålar yüzün
den
ve onlar fay
dalandrdk
su biz
nihâyet
oldu kura çekti
kabak cin
sinden
üb- ve
hesiz
übhe- fakat eer
Siz O olmasaydi
o.
elbette u
ruyorsunuz
diriltecek
ler
bir aaç
sonunda
imân ettiler
oullar onla- ve
rindr
übhesiz dikkat
onlar edin
gerçekten yalanci
drlar
Cüz:23, Süire:37 (Sffât 127-153) 450
127, 128- Fakat (kavmi) onu yalanladilar;
artik übhesiz onlar, (Cehennemde) hazr
bulundurulacak olan kimselerdir. Ancak
Allah'in ihlâsa erdirilmi kullarmüstesnå.
129- Sonraki (ümmet)ler içinde ona da (iyi
bir nâm) braktik.
130, 131, 132- lyâsaselâmolsun! Dorusu
biz, iyilik edenleri böyle mükáfâtlandrrz.
Çünki o bizim mü'min kullarmzdandr.
133, 134- übhesiz Lút da peygamberler
dendir. Hani (kavmini helâk ederken) onu
ve bütün åilesini kurtarmtk.
135, 136- Ancak geride kalan (isyankâr)
lar arasnda bulunan bir kocakar hâriç.
Sonra o dierlerini helâk ettik.
137, 138- (Ey Mekkeliler!) Elbette siz de
sabaha ulaan kimseler iken ve geceleyin
dorusu onlar(n harâb olmu yerlerin)e
uruyorsunuz. Hiç akl erdirmez misiniz?
139- Muhakkak ki Yünus da elbette pey
gamberlerdendir.
140- Hani (o), dolu gemiye kaçmti.
141- Nihâyet (gemidekilerle birlikte) kur'a
çekti de, kaybedenlerden oldu.
142- Derken o (kendi kendini) knayan bir
kimse olduu hâlde balk onu yuttu.
143, 144- Fakat gerçekten o, tesbih eden
lerden olmasayd, mutlakà (insanlarn)
diriltilecekleri güne kadar onun karnnda
kalrd.
145- Bunun üzerine kendisi hasta bir
hälde iken onu (aaçsz bir) alana attk.
146- Ve üzerine (gölge yapmas ve ondan
beslenmesi için) kabak (cinsin)den
bir aaç bitirdik.
147- Ve onu yüz bin (kiilik birtop
lulu)a veya (daha da) artmakta
olanlara (peygamber olarak) gön
mi?
derdik.
148- Sonunda îmân ettiler de
onlar bir zamâna kadar (dünya
nimetlerinden) faydalandrdik.
149- (Ey Resülüm!) imdi sor on
lara: "Kzlar Rabbinin de, oullar onlarn
150- Yoksa melekleri diiler olarak yarat
tik da, onlar (buna) ähid olan kimseler
miydi?
151, 152- Dikkat edin! Muhakkak ki onlar,
iftirälar yüzünden "Allah dourdu diyorlar;
übhe yok ki onlar gerçekten yalancidrlar.
153- (0,) kzlari oullara tercih mi etmi?
451 Cüz:23, Siire:37(Sâfft 154- 182)
154,155, 156, 157- Size ne oluyor, nasl
hüküm veriyorsunuz? Hiç ibret almyor
musunuz? Yoksa sizin apaçk bir deliliniz
mi var? Oyle ise (iddinzda) doru kimse
ler iseniz, kitâbnz getirin!
158, 159- Bir de (Allah 'in) kendisi ile cin
ler arasnda bir neseb (ba) uydurdular.
And olsun cinler de bilirler ki, gerçekten
onlar (bu sözüuyduranlar) elbette (o gün
Cehennemde) hazr bulundurulacak olan
kimselerdir. Allah, (onlarn) vasflandr
makta olduklarndan pek münezzehtir!
160- Ancak Allah'in ihläsa erdirilmi kul
lar müstesndr (onlar Cehennemden
kurtulurlar ve böyle iftiråetmezler).
161, 162, 163- Artk gerçekten siz ve tap
makta olduklarnz, siz (hiç kimseyi) O'na
(Allah'a) kar fitneye düürecek kimseler
deilsiniz! Ancak (kendi ameli ile hak ede
rek)Cehennemegirecekolan o kimsehâriç.
164- (Melekler öyle derler) "Bizden bir
kimse yoktur ki mutlakonun için, bilinen
bir makam olmasn!"
165, 166- "Ve übhesiz ki, (emrolu
nacamz herey için) saf saf duranlar
elbette ancak biziz. Hem muhakkak ki,
tesbih edenler gerçekten ancak biziz."
167, 168, 169, 170- Ve (o mürikler) do
rusu diyorlard ki: "Eer übhesiz bizim ya
nimzda (da) öncekilere verilenler)den bir
kitab olsayd, (biz de)elbette Allah'in ihlâsa
erdirilmi kullar olurduk." Fakat (Kur'an
gelince) onu inkâr ettiler. Ama (inkârlarnn
ákbetini) ileride bilecekler.
171, 172- Celâlim hakk için, peygamber
kullarmz hakkinda sözümüz geçmitir
(vardr). übhe yok ki onlar, gerçekten
kendilerine yardm olunacak kimselerdi.
173- Ve übhesiz bizim ordumuz (ki elbet
te) onlar gålib gelenlerdir.
174, 175- (Ey Habibim!) Onun için bir
zamâna kadar onlardan yüz çevir! Ve
onlar(n balarna gelecek olan) gör;
nihâyet ileride (onlar da) görecekler!
176, 177- imdi azâbmz acele mi isti
yorlar? Ama (o azab) onlarn sâhasna in
dii zaman, artik o korkutulanlarn sabâh
ne kötüdür!
178, 179- Yine (sen) bir zamâna kadar on
lardan yüz çevir! Ve (balarina gelecekleri)
gör; nihâyet ileride (onlar da) görecekler!
180, 181, 182- O izzet sâhibi Rabbin,
(onlarn) vasflamakta olduklar eylerden
pek münezzehtir. Ve selâm, peygamtberler
üzerine olsun! Ve hamd, älemlerin Rabbi
olan Allah'a mahsustur.
apaçik
vasfedi- o ey-
yorlar den ki
bir Cin- ara- ve onun kildi- ve
neseb lerin sinda arasnda lar
ona siz deil
kar
tesbih
edenler
siniz
bir ma- ona an- bizden ve
kam vardr cak yoktur
evvelkiler
bir delil yoksa sizin
için var mi
den
bir za
mana
ama o
zaman ki
yardm olu- elbette ubhe
nanlardr onlar siz onlar
bir za- tâ ki
mana
o
$ey. izze
dén ki
Allah pek mü
nezzehtir
tin
tâ ki
bir
kitab
tapyor- o ey- ve artik üb
sunuz ler ki
elbette übhe- ve
biziz siz biz
onlar
hiç ibret almyor
dan
acele istiyor
lar
cehen
neme
musunuz
elbet hazr ed- übhe- cin
lecek olanlardr siz onlar ler
bilecekler ama ileri- onu buna ramen ihlâsa eri
de inkär etiler rilen
onlar- yuz ve
dan çevir
imdi azå
bimizi mi
doru kim- ise- eer kitabl- öyle ise
seler getin
yanmz- üb- eer
da hesiz (olsaydi)
hesiz siz
giren.
dir
peygam- kullarimz
berlerden
Rabbi Rab- pek münez
olan bin zehtir
saf saf
duranlar
onun için glib ge
yüz çevir lenlerdir
âlemlerin Rabbi Alla- hamd ve
olan hadr
hukum veri- nasil
yorsunuZ
korkutulan
larin
ihlâsa erdi
rilen
görecekler
O
kim- an
se ki cak
elbette übhe- ve
biziz siz biz
elbette diyor-
lar
SöZÜ
mz
Alla
hin
bildi and olsun ve
gerçekten
nizi
Alla
hin
görecekler nihâyet
ileride
SIZe ne
oldu
fitneye
düürenler
kul- an
lar cak
peygamberler selâm ve
üzerine
idiler üb- ve
hesiz
bilinen
kul- elbette
lar olurduk
geç
mitir gerçekten
elbette bizim üb- ve
onlar ordumuz hesiz
and olsun ve
nihâyet onlar gör ve
ileride
hasina
saba- artik ne onlarn så- indi
h
kötüdür
gör ve
vasfediyor
lar
Rahim Rahmân Allah'in
bir ayri- ve bir gurur
ik
a- ve
tilar
kild mi
zikir
bunu iitmedik
azâbm
diye 'onlar. ilei kalkp ve
dan gelenler gittiler
bir or
dudur
kurtu- zama
lus
mi
pek ya- bir sihir- bu
lanc bazdr
Ona
mülki- onlarn yok
yeti
onun yok
için tur
içindedir
kavmi onlardan
önce
sa
sebebler
içinde
henüz tat- bil'a
madilar
peygam- yalanla- an
berieri
tek
isteni-
yor
indinldi
di cak
inkâ
ettler
den
de- ve ki feryâd nesildenonlardan
ni ildir ettiler
m
Lt un
kavmi ve Semúd ve
kis
bi
ses
o kim-
seler ki
yalanla
mit
kâfirler
Çok ihsån dâima üs
tünol
edici
ismiyle
öyle ise
yükselsinler
mIzda
benim zik
rimden
bil a
kis
elbette bu üb- ilâhlarinzn sabredin ve yürü
bir eydir hesiz üzerine
uydurma an
hep- deil
dir
olan
al- elbette bu do- tek bir ilâhlar
lacak bir eydir
zikir
cak
de- ve onlar- bir kor- kendileri- di
diler dan, kutucu ne geldi.ye
ancak bunlar
sâhi- yemin olsun sâd
bi Kur'an'a
topluluklardan
hesab günün- ônce payi- bize ace-
ônce
o topluluk
lardr
rusu
Rab- rah
binin met
bu deil- son
dir
bir sübhe onlar bila
içindedir
ite
onlar
9
3
helâk nice
ettik
len
ikisi ara- 0 ey- ve yenin ve goklerin
Sindadr lerin ki
bozguna
uratilmi
KIS
beklemi- Ve
yor
Rab- dediler ve
le et bimiz
hazine- yoksa onlarn
yaninda mi
kazklar sâhi- Firavun ve Ad ve Nü
bi
yün
dinde
aramiz
dan
ite o $ey
Eyke halk
hun
Ve
azåbm ve hak
oldu
bir bekleme
Cüz:23, Süre:38 (Sâd 1-16) 452
38- SÂD sÚRES
[Mekke devrinde nåzl oimutur, 88 âyettir]
Rahmn, Rahim olan Allah'in ismiyle
1- Sâd: erefli Kurân'a yemin olsun (ki o
haktr)!
2- Hayr! inkâr edenler bir gurur ve (Allah'a
ve Resülüne kar) muhâlefet içindedirler.
3- Onlardan önce nice nesilleri (böyle
zulümleri sebebiyle) heläk etik; o zaman
feryâd ettler: (ama) artk kurtulu zamân
deildir!
4- Buna ramen (onlar imdi) kendilerine
içlerinden bir korkutucu gelmesine at
lar. Ve o kâfirler dediler ki: "Bu pek yalancI
bir sihirbazdr.
5- lâhlar tek bir ilâh m yapm? Do
rusu bu gerçekten alacak bir eydir!"
6,7,8- Onlarn ileri gelenleri ise: "Yürüyün
ve ilâhlarnzin üzerine sabredin (onlara
bal kaln): çünki bu, elbette (sizden) iste
nen eydir. (Biz) bunu (bize anlatilan tev
hid inancni) son dinde (/sânndininde de)
iitmedik. Bu, uydurmadan baka birey
deildir! Zikir (Kur'ân) aramzdan (ine ine)
ona m indirildi?" diye kalkp gittiler. Hayr!
Onlar benim zikrimden (Kurân imdan)
übhe içindedirler. Hayr! (Onlar) benim
azåbm henüz tatmadlar!
9- Yoksa Aziz (kudreti dâimâ üstün gelen)
Vehhâb (çok ihsân edici) olan Rabbinin
rahmet hazineleri onlarin yannda midr?
10- Yoksa göklerin ve yerin ve ikisi ara
snda bulunanlarn mülkiyeti onlara mi
äiddir? Oyle ise sebebler(e bavurmak)la
(ara) çksnlar (da kâinâ idâre etsinler
bakalim)!
11- (Onlar, peygamberlerine kar ge
len) topluluklardan (olumu), ite urada
(Mekke'de) bozguna uratilm (olacak)
derme çatma bir ordudur.
12,13- Onlardan önce Nüh kavmi, Ad (kav
mi), kazklar sâhibi Firavun, Semd (kavmi),
Lt kavmi ve Eyke halk da (peygamberleri)
yalanlamlard. te onlar (peygamberleri
ne
kar gelen çeiti) topluluklardr.
14- Dorusu hepsi peygamberleri yalanla
d da azâbm (onlarn üzerine) hak oldu.
15- Bunlar da ancak tek bir sayhay (súra
birinci üfürülüü) bekliyor. (Ama) onun (bir
hayvann ikinci sam kadar bile) gecik
mesi yoktur.
16- Bir de (alay ederek) dediler ki: "Rab
bimiz! Bize (azabdan) paymz, hesab gü
nünden önce hemen ver!"
SI
lâh
urada
453
Cü:23, Süre:38 (Sâd 17-26)
17- (Habibim, yå Muhammed) Onlarn
söylemekte olduklarina sabret ve kuvvet
sâhibi kulumuz Dâvd'u hatrla! Dorusu
o, däimâ (Allah'a) yönelen bir kimse idi.
18- Gerçekten biz, dalar (ona) boyun
edirdik, akam sabah onunla beräber
tesbih ederlerdi.
19- Kular da toplanm olarak (ona itâat
ettirdik)! Hepsi onun (zikrine katlmak) için
dönüp gelici idiler.
20- Ve onun saltanatn kuvvetlendirdik
ve ona hikmet ve (hak ile bâul) ayrd edici
konuma (käbiliyeti) verdik.
21- Hem sana o davàcilarn haberi geldi mí?
Hani ma'bed(in duvarn)a tirmanmlard.
22- O vakit Dâvúd'un yanna girmilerdi
de (Dâvúd) onlardan ürkmütü. Dedi
ler ki: "Kokma! (Biz) birbirimizin hakkna
tecâvüz eden iki da'âcyz: imdi (sen)
aramzda hak ile hükmet; hakszlk etme
ve bizi (doru) yolun ortasna çkar!"
23- (Onlardan biri öyle dedi) 'Dorusu
bu benim kardeimdir;, onun doksan dokuz
koyunu var. Benim ise tek bir koyunum var.
Böyle iken: Onu bana ver!' dedi
mada beni yendi."
24- (Dâvd) "Dorusu (o,) senin koyununu
kendi koyunlarna (katmak) istemek
le sana hakszlik etmitir! Zâten üb
hesiz ortaklarn birçou, birbirlerine
gerçekten hakszlik eder; ancak
imân edip sålih ameller ileyenler
müstesnâ! Onlar ise ne kadar az
dr!" dedi. Dâvd (böylelikle) kendi
sini imthân ettiimizi sezdi (anladi):
hemen Rabbinden mafiret diledi,
rükü ederek (secdeye) kapand ve
(Allah'a) yöneldi.
25- Bunun üzerine (biz de) ondan bunu
(bu zellesini) affettik. Ve übhesiz ki kat
mzda onun için elbette bir yaknlik ve gü
zel bir âkbet vardr.
dâimã yo-
do- kuy- så Dâv- kulu- hatrla ve soyluyor- 0 eyle- sabret
du
26- Ey Davúd! Muhakkak ki biz, seni yeryü
zünde bir halife kldik; yle ise insanlar ara
snda hakile hükmet; ve nefsinin arzusuna
uyma! Yoksa (bu) seni Allahin yolundan
saptrr. übhesiz Allah'in yolundan sapanlar
yok mu, hesab gününü nuttuklarndan dola
yionlar için (pek) iddetli bir azab vardr.
kular ve
hikmet ona
verdik
ma bede tirman-
milard
bizi
ulatr
Ve
var
haksz- iki da vâc korkma dedi
lik eti
and olsun dedi
ki
Dirdo
yen
benim ve koyun doksan ve
on- ne kadar ve
lar azdr
yo- ve rükü
neldi
sabah ve akamle- tesbih onunla dala- boyun sübhe.
ederlerdi beraber edirdik siz biz
yin
saparlar
ve onun sal
tanatn
airiya
qitme
kesin ortaklardan
Zulmeder
hak ile insan
lar
hesab
kit
o va- hasm- habe- sana geldi ve
nü
lerki
sâlih
ameller
günu-
tartimada beni ve
yendi
ka- ve Rab-
ederek pand binden
ara
ve hak ile aramz
güzel ve elbette tbir
muz
kuvvet
lendirdik
o kimse- üb
lerki
birço- üb- ve
u hesiz
onlar
dan
yaknlik
Alla
hesiz hin
Ve
da
do- onun karde- bu do
kuz var imdir
ile- ve imân
diler ettiler
mi
dönüp
gelici idiler
onu bana
birak
ve ürk- Dâvúd'un
mütu Üzerine
imdi hük
w.met
hemen ma-
firet diledi
unut- o seyden iddeti
tular dólay ki
öyle ise yeryüzünde bir halife
Sinda hükmet
yolundan
lar
usu
onun hepsi toplanmi
için
kendi ko- senin iste
re ki
bif
azåb
konuma ayrd ve
edici
yoksa seni
saptrr
girmi- O va
lerdí
böyle tek
ikendedi
o kim an- baZisina
seler ki cak
bazsina bazimiz
yolun
seni
kildik
olarak
kati- ona üb- ve bun- onu bunun úze
mizda vardr hesiz dan
kit
onu imti- üb- Dâvd san- ve
hân ettik hesiz d
nefsin
arzusuna
ortasina
için vardr hin
bir
koyun
sana zul
metmi
bazlar
übhe- Då- ey
siz biz vúüd
tâbi' ve
olma
onlar Alla- yolundan
nelen idi rusu o vet hibi
tart gerçekten
yunlarina koyununu mekle
ine affettk
Zan
nidr
O
Kimse
leniki
Sonra
balad,
bu
sevdim doru- buyüzden
su ben demit ki
bo yere ikisiara- o ey- ve
sindadr len ki
kilar yok
ibret al- ve âyetle- duünme- mübârek sana
masi iÇin leri için
ini ki
takvàså- kilar yok- yeryüzünde fesad çikaran- sålih ameller yap- ve
hiblenini miyz sa
olma
dan
dâimå doru- kuldu ne Süleymå- Dâv- ihsân ve
yöneldi, suo iyi ettik
an
ba- onlan ge
n getrin
na
bir
azåb
hiç kim- yara- bir sal- ba-
seye mayacak tanat ki na
ateten do
lay
diere- ve dalgiçlk ve binâ
eden
tahtinin üs- birak- ve Süley- imtihân and o'sun ve
mân
tune
tik ettk gerekten
tut
akp üzgå- ona ve boyun
yumuak em
edirdik
olarak nyle giderdi
içilecek
olandr
perde
ile
yen
ve biryogu
surati ko- üç aya üze
anatlar nnde duranlar
veya artik
ve
kufre
dütüler
yapan
ver
yern ve
serin
dir
ve ih-
sân et
eytan
gizlen- tâ
di
o kimse- artik vay
lerin ki
hline
her
da
bizim ihs
nimizdir
yikanlacak
olandr
göü
onu
indirdik
ba- maf- Rab- de
na ret eyle bim di
bu
akam
üstü
bu
Çok ihsån
edici olan
bir kitab
dr ki
eytanlar ve
yaratmadik ve
inkár
ettler
tilar
ona
ve bir dönü güzel ve elbet bir katmiz- onun ub- ve
yaknlik da için var hesiz
boyun- ve bacak-
lar
ayan ile
o kimse
lerin ki
akl
günahkar
lar gibi
Rab- zikrinden hayra muhab
dolay
bimin bet
zincirlerle
arz
imân
ettiler
O va
edilmiti kt
sáhib
len
B
sivazla
lar maya
yo- sOn- cesed
neldi ra olarak
sen- ubhe- benden
istedi oyere
Vur
Sonra
bana sübhe- Rab- seslen- 0
Eyy- kulu
birbirlerine
baldrlar
hesab
Cüz:23, Süre:38 (Sâd 27-42) 454
27- Hem göü, yeri ve ikisi arasnda bu
lunanlar bo yere yaratmadk. Bu, inkâr
edenlerin zanndr. Artk, atesten dolayI
vay hâlineo küfre düenlerin!
28- Yoksa imân edip sålih ameller ileyen
leri, yeryüzünde o fesad çkaranlar gibi mi
tutacaz? Yoksa takvåsâhiblerini (yoldan
Çkan) o günahkâlar gibi mi klacaz?
29- (Ite bu) âyetlerini düünsünler ve
akl sâhibleri ibret alsn diye onu sana in
dirdiimiz mübârek bir Kitab'dr.
30, 31- Bir de Dâvúd'a (olu) Süleymân'i
ihsân ettik. (0 Süleymân) ne iyi kuldu!
Hakikaten o, dâimå (Allah'a) yönelen bir
kimseydi! Hani ona bir ikindi sonras, (bir
aya tna üzerine kaldrp diger) üç
aya üzerinde duran ve sür'atli koan
at
lar arz edilmiti.
32- Bu yüzden demiti ki: "Dorusu ben
Rabbimin zikrinden (cihâda yarayl hay
vanlar olmasndan) dolay hayra muhabbe
ti
(o atlar) sevdim." Nihâyet (eitilen o atlar
sür atle kotular da sanki ufukta) perdenin
arkasna gizlendiler (gözden kayboldular).
33- (Süleymân seyislerine:) "Onlar bana
geri getirin!" (dedi) Sonra (onlara sevgi
sinden) bacaklarin ve boyunlarn sivazla
maya balad.
34- And olsun ki Süleymân' (bir rahatsIZ
Iikla) imtihân ettik ve tahtinn üstüne (ken
disini) bir cesed olarak (o hâlsizlikte) birak
tik; sonra (o, shhate) yöneldi (ifâ buldu).
35- Dedi ki: "Rabbim! Bana mafiret bu
yur ve bana, benden sonra hiç kimseye
nasib olmayacak bir saltanat ihsân et!
übhesiz Vehhâb (çok ihsân edici) olan
ancak sensin!"
36- Bunun üzerine rüzgâr ona boyun e
dirdik; onun emriyle istedii yere yumuak
olarak akIp giderdi.
37, 38- Her binâ yapan ve dalgçlk eden
eytanlar (cinleri) de ve (zarar vermeme
leri için) zincirlerle birbirlerine bal olan
dierlerini de (ona boyun edirdik)."
39- Bu bizim ihsänmzdr; artk ister (dile
diine) hesabsz olarak ver, ister tut!
40- Ve muhakkak ki katmzda onun için
gerçekten bir yaknlik ve güzel bir dönü
yeri (olan Cennet) vardr.
41- (Ey Resülüm!) Kulumuz Eyyb'u da
an! Hani, Rabbisine: "Dorusu eytan
(hastalmdan dolay yaknlarma verdii
vesveseleriyle) bana bir yorgunluk ve bir
elem dokundurdu!" diye seslenmiti.
42- (Ona) Ayan ile (yere) vur! (ite) bu
ykanlacak ve içilecek (ve böylelikle itâ
bulacan) bir serin (su)!" (dedik.)
miyz sa
lar gibi
sin siz sen
dokundu siz ben bsine miti vakit bu muzu
455 Cüz:23, Süre:38 (Sâd 43-61)
43- Tarafmzdan bir rahmet ve (selim)
akl sâhibleri için bir ibret olmak üzere
ona (Eyyb'a) hem âilesini hem de onlarla
berâberbir mislini daha baladk.
44- (Ona:) "Eline bir demet sap al da onun
la (zevcene) vur ve yeminini bozma!" (de
dik). Gerçekten biz onu sabrl bir kimse
olarak bulduk. (0) ne iyi kuldu! Hakikaten o,
dâimâ(Allah'a) yönelen bir kimse idi.
45- (Ey Habibim!) Kuvvet ve basiret sâhibi
kullarmz ibrâhimi, shâk'i ve Yakbuda an!
46- Çünki biz onlar, hâlis (bir haslet) olan
âhiret düüncesiyle ihlâsl (kimseler) kldik.
47- Gerçekten de onlar, bizim katmzda
elbette seçilmilerden, en hayrl kimseler
dendir.
48- smäili, Elyesa'i ve Züikifli de an!
Hepside en hayrl kimselerdendir.
49, 50- Bu, (onlari güzel) bir yàd etmedir!
übhesiz ki takvâ sâhibleri için, gerçekten
güzel bir dönü yeri, kaplar kendilerine
açlm olan Adn Cennetleri vardr.
51- Orada (o gün artk tahtlar üzerinde)
yaslanm kimselerdir; orada (dilediklerin
den) birçok meyveler ve içecekler isterler.
52- Yanlarinda da (kocalarndan) ba
kasna bakmayan ayniyata olan (zevce)
ler vardr.
53- (te) bu, hesab günü için va'd
edilmekte olduunuz eylerdir.
54- übhesiz ki bu. gerçekten bi
zim (verdiimiz) rizkmzdr; onun
tükenmesi yoktur.
55, 56- Bu (böyledir)! übhesiz ki
azgnlar için de elbette kötü dönü
yeri, Cehennem vardr; oraya gi
rerler. Artik o ne kötüyataktr!
57- Bu (böyledir!) te tatsnlar
onu; bir kaynar su ve bir irin!
58- Ve bunun eklinden baka çeit çeit
(azablar) vardr.
59- (Azgnlarn elebalarna) "Ite bunlar,
sizinle beråber körü körüne (atee) gire
cek bir topluluktur" (denilir). (Fakat reisler)
"Onlar rahat yüzügörmesin! Çünki onlar
(kendileri hak ettii için) atee girecekler
dir" (derler).
60- (0 elebalarina uyanlar ise:) "Hayr!
(Asl) siz rahat yüzü görmeyin! Bunu bizim
bamza siz takdim ettiniz (siz getirdiniz).
Artik o ne kötü karargâhtr!" derler.
61- (Yine onlar:) "Rabbimiz! Bunu bizim
bamza kim takdim etti (getirdi) ise, artik
ona ateteki azâb bir kat daha artr!" derler.
sâhib
len icin
kullar
mizi
übhe- yeminini ve onun
SIz biz bozma
ihlâsl
kildk
bir ibret ve biz- bir rahmet onlarla onlarn ve âile- ona
bai- ve
bu
meyveyi
bu
Adn Cennet
leri
übhe
siz biz
nep- ve
elbette seçilmiler- bizim ka-
dendir timzda
an
dediler
me
yatak-
tir,
den
çiftler
ateteki
la
ayn ya- gözü
talar
karar- artik ne
gåhtr kötü
Zülkifl'i
ve yönelen bir übhe- kuldu
kimse idi SIZ O
bir do
artik ne
kötu
orada isterler
olarak
ve vur
atee girecek
olanlardr
bir tüken- ona yok- elbet bizim bu üb- hesab
tur rizkmizdr
bunun
eklinden
basiret- ve eller sáhib- Yakübu ve Ishâki ve lbrâhimi
ler len
bir kat
beraber mislini
bize
bir demet eline
sap
oraya gi-
rerler
ve Elyesa' ve smáli
elbet takvâsâhible- üb- ve bir an- bu
nü yeri güzel iiçin vardr hesiz madr
übhe- ve yurdun hatrlan
siz onlar masdr
orada
yaslanan
lardr
diken zev- yanlarnda ve
Celer vardr
ne iyi
De ve
Kas
hesiz
cehen- bir do- elbet
bunu takdim
ettiniz
ubhe- onla- rahatlik
siz onlar ra
sini
al ve
olmasin
nu
sabrl bir
kimse olarak
siz size
an
etti
ladk
hålis bir
haslet ile i
onu bul
duk
IÇin
akl
o kapl- kendi- açlmi
lar lerine tur
ve en hayrti kim
selerdendir
bir irin ve bir kay- ite tatsin
nar su lar onu
onla
en hayti kim
selerdendir
içece- ve birçok
günü vad edili- o ey
yorsunuz lerdir ki
rahatik
olmasn
azgnlar üb- ve bu
için vardr hesiz
szinle atilacak bir top
beraber
olan uluktur
azáb artik o- bu- bize takdim kim Rab- dedi
na artir
ki bimiz ler
bu
siz bila
kis
nem y nu yen
köt
kötülerden
elbette bu ub
haktr
man ki
hesiz
bir bilgi benim olmad
büyüklük mü
tasladn
onu
tur
melekle- ve secde
ettler
rin
Allah an- bir ilâh yok- ve bir korkU- ben ancak de ki
cak tucuyum
çamurdan
kâfirlerden
bir kor- ben sade- an- bana vahye- del
kutucu dilyor
Ce cak
rusu sen
Çok ba- dáima arasn- o ey- ve yerin ve göklerin Rab-
layandr üstündür dadr lennki
izzetine ye
min ederim ki
kendilerini
sayiyoruz
iki
elimle
haydido- buyur
bir
ihlåsa erdiri
len
gözler
dedi
ki
bir
insan
idik
lä'ne- senin ú- Süb- ve
tim
zerinedir hesiz
yuz çeviren
kimselersiniz
onlardan kayd
oldu ve büyüklük
beni
O adam
lar ki
onlardan
yarati- übhe- melek
taslad
yarattim o e- secde et
ye ki
malüm
on
mi
on- siz
dan
diriltilecek- o gune
kadar ki
ler
Sin
menden
göremi-
daha ben de
yarattin dan hayriym
Sen
yoruz
yok
secde edi- ona hemen ruhumdan ona üfle- ve onu dü
ciler olarak dim
kapann zelttim
kovulan- elbette ora
dan
vaktin
kullarn ancak
bir
alay
bize ne
oldu ki
bidir
tartiyor- o va
lard
di
ate ehli- birbirleriyle
nin çekimesi
büyük bir ha- o de
berdir
ne
seni
men' etti dir
Rab- bu- bir za
bin yurdu man
onlar edin
mi miydik
dilediini tek
kahreden olan
lblis hâniç topluca hepsi
gününe
kadar
dedi- ve
ler
en topluluk
kit ki yüce hakknda
öyle ise bana Rab- dedi
bim
mühlet ver
ki
topluca
Iblis
apåçk
yücelerden oldun yok
ey bu
yurdu
haydi buyur- bir çamur
defol dúki dan
mu sa
din günune
kadar
mühlet verilenler
densin
mutlaka onlar
azdracam
Cüz:23, Süre:38 (Sãd 62-83) 456
62, 63- (Azgnlarn reisleri) yine derler ki:
"Bize ne oldu ki, (dünyada iken) kendilerini
kötülerden saymakta olduumuz adamlar
(fakir Müslümanlar burada aramzda) göre
miyoruz?""Onlaralaya allyorduk;yoksa(bu
radalar da) gözler(imiz) mi onlardan kaydi?"
64- übhesiz ki bu, ate ehlinin (böyle)
65,66- De ki: "Ben ancak (Allah'n azâbn
haber veren) bir korkutucuyum! Vâhid (bir
olan), Kahhâr (hereyden en üstün) olan
Allahidan baka hiçbir iläh yoktur. (0.) gök
lerin ve yerin ve ikisi arasnda bulunanlarn
Rabbidir, Aziz (kudreti dâimå üstün olan)
dir, Gaffâr (çok balayan)dr."
67, 68- Deki: Bu (Kurän), büyük birhaber
dir! Siz ondan yüz çeviren kimselersiniz."
69- (Onlar Âdem hakknda) tartrlarken
benim o mele-i a'lâ (melekler topluluu)
hakknda hiçbir bilgim yoktu."
70- "Dorusu ben ancak apaçk bir kor
kutucu (peygamber) olduum için bana
vahyediliyor.
71- Bir zaman Rabbin meleklere buyurdu
ki: "übhesiz ben, çamurdan bir insan ya
raticym."
72- "Bu yüzden onu (insan süretinde ya
ratp) düzelttiimde ve ona (yarattm)
rühumdan üflediimde, hemen ona secde
ediciler olarak yere kapann!"
73, 74- Bunun üzerine meleklerin hepsi
topluca secde ettiler. Ancak (cinlerden
olan) blis hâiç. (0,) büyüklük taslad ve
kâfirlerden oldu.
75- (Allah:) "Ey iblis! ki elimle (kudretim
le) yarattima secde etmekten seni men'
eden nedir? Büyüklük mü tasladn, yoksa
yücelerden mioldun?" buyurdu.
76- (Iblis:) "Ben ondan daha hayrlym.
Beni bir ateten yarattn; onu ise bir ça
murdan yarattn" dedi.
77, 78- (Alah) buyurdu ki: "Haydi oradan
(o Cennetten) çk; artk elbette sen kovul
mu birisin! Muhakkak ki cezå gününe ka
darlänetim senin üzerinedir!"
79- (blis:) "Rabbim! Oyle ise bana (in
sanlarn) diriltilecekleri güne kadar mühlet
ver!" dedi.
80, 81- (Allah:) "Haydi, dorusu sen
ma'lüm vaktin gününe kadar mühlet veri
lenlerdensin!" buyurdu.
82- (/blis) dedi ki: "O hâlde senin izzetine
yemin ederim ki, mutlakà onlarin hepsini
azdracam!"
83- "Ancak onlardan ihlâsa erdirilmi kul
larn müstesnå.)
ve
yarattin ateten
Ciyim siz ben lere
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf
Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM)  .pdf

More Related Content

What's hot

Cuvântul lui Dumnezeu despre Romania - Noul Ierusalim - Noul Canaan
Cuvântul lui Dumnezeu despre Romania - Noul Ierusalim - Noul CanaanCuvântul lui Dumnezeu despre Romania - Noul Ierusalim - Noul Canaan
Cuvântul lui Dumnezeu despre Romania - Noul Ierusalim - Noul Canaanbillydeana
 
La gran tribulación
La gran tribulaciónLa gran tribulación
La gran tribulaciónantso
 
L4 Goals of Shariya in Medicineمقاصد الشريعة وتطبيقاتها في العمل الطبي
L4 Goals of Shariya in Medicineمقاصد الشريعة وتطبيقاتها في العمل الطبيL4 Goals of Shariya in Medicineمقاصد الشريعة وتطبيقاتها في العمل الطبي
L4 Goals of Shariya in Medicineمقاصد الشريعة وتطبيقاتها في العمل الطبيDr Ghaiath Hussein
 
Cronología de la resurrección
Cronología de la resurrecciónCronología de la resurrección
Cronología de la resurrecciónPaulo Arieu
 
¿Quien es Efrain?
¿Quien es Efrain?¿Quien es Efrain?
¿Quien es Efrain?antso
 
Dia de la expiación yom kippur
Dia de la expiación yom kippurDia de la expiación yom kippur
Dia de la expiación yom kippurSaúl Loera
 
Primero lo Primero (Hageo)
Primero lo Primero (Hageo)Primero lo Primero (Hageo)
Primero lo Primero (Hageo)marco valdez
 
Despertando la bella durmiente
Despertando la bella durmienteDespertando la bella durmiente
Despertando la bella durmienteCarlos Flores
 
Antiguedades Bíblicas (Pseudo-Filón)
Antiguedades Bíblicas (Pseudo-Filón)Antiguedades Bíblicas (Pseudo-Filón)
Antiguedades Bíblicas (Pseudo-Filón)Agustín Ramos
 
Historia de una familia 1 para imprimir 1
Historia de una familia 1 para imprimir 1Historia de una familia 1 para imprimir 1
Historia de una familia 1 para imprimir 1Yosef Sanchez
 
Curso de Raices Hebreas | 2- ¿Que son las Raices Hebreas? | Moreh Jonathan Co...
Curso de Raices Hebreas | 2- ¿Que son las Raices Hebreas? | Moreh Jonathan Co...Curso de Raices Hebreas | 2- ¿Que son las Raices Hebreas? | Moreh Jonathan Co...
Curso de Raices Hebreas | 2- ¿Que son las Raices Hebreas? | Moreh Jonathan Co...Jonathan Colina
 
Parashá hashavua 45 va’etjanan (yo supliqué)
Parashá hashavua 45 va’etjanan (yo supliqué)Parashá hashavua 45 va’etjanan (yo supliqué)
Parashá hashavua 45 va’etjanan (yo supliqué)Horeb Israelita
 

What's hot (20)

الخروج
الخروجالخروج
الخروج
 
Cuvântul lui Dumnezeu despre Romania - Noul Ierusalim - Noul Canaan
Cuvântul lui Dumnezeu despre Romania - Noul Ierusalim - Noul CanaanCuvântul lui Dumnezeu despre Romania - Noul Ierusalim - Noul Canaan
Cuvântul lui Dumnezeu despre Romania - Noul Ierusalim - Noul Canaan
 
Bautismo en aguas
Bautismo en aguasBautismo en aguas
Bautismo en aguas
 
La gran tribulación
La gran tribulaciónLa gran tribulación
La gran tribulación
 
40 hadithet kudsi xhamiambretcom
40 hadithet kudsi xhamiambretcom40 hadithet kudsi xhamiambretcom
40 hadithet kudsi xhamiambretcom
 
L4 Goals of Shariya in Medicineمقاصد الشريعة وتطبيقاتها في العمل الطبي
L4 Goals of Shariya in Medicineمقاصد الشريعة وتطبيقاتها في العمل الطبيL4 Goals of Shariya in Medicineمقاصد الشريعة وتطبيقاتها في العمل الطبي
L4 Goals of Shariya in Medicineمقاصد الشريعة وتطبيقاتها في العمل الطبي
 
Libro del Jubileo 4
Libro del Jubileo 4Libro del Jubileo 4
Libro del Jubileo 4
 
Parasha 38 koraj
Parasha 38 koraj Parasha 38 koraj
Parasha 38 koraj
 
Jl2 la boda judia
Jl2 la boda judiaJl2 la boda judia
Jl2 la boda judia
 
Cronología de la resurrección
Cronología de la resurrecciónCronología de la resurrección
Cronología de la resurrección
 
¿Quien es Efrain?
¿Quien es Efrain?¿Quien es Efrain?
¿Quien es Efrain?
 
Dia de la expiación yom kippur
Dia de la expiación yom kippurDia de la expiación yom kippur
Dia de la expiación yom kippur
 
Primero lo Primero (Hageo)
Primero lo Primero (Hageo)Primero lo Primero (Hageo)
Primero lo Primero (Hageo)
 
Despertando la bella durmiente
Despertando la bella durmienteDespertando la bella durmiente
Despertando la bella durmiente
 
Antiguedades Bíblicas (Pseudo-Filón)
Antiguedades Bíblicas (Pseudo-Filón)Antiguedades Bíblicas (Pseudo-Filón)
Antiguedades Bíblicas (Pseudo-Filón)
 
Historia de una familia 1 para imprimir 1
Historia de una familia 1 para imprimir 1Historia de una familia 1 para imprimir 1
Historia de una familia 1 para imprimir 1
 
Curso de Raices Hebreas | 2- ¿Que son las Raices Hebreas? | Moreh Jonathan Co...
Curso de Raices Hebreas | 2- ¿Que son las Raices Hebreas? | Moreh Jonathan Co...Curso de Raices Hebreas | 2- ¿Que son las Raices Hebreas? | Moreh Jonathan Co...
Curso de Raices Hebreas | 2- ¿Que son las Raices Hebreas? | Moreh Jonathan Co...
 
Evanghelia Mariei - Carte excanonică
Evanghelia Mariei - Carte excanonicăEvanghelia Mariei - Carte excanonică
Evanghelia Mariei - Carte excanonică
 
Parashá hashavua 45 va’etjanan (yo supliqué)
Parashá hashavua 45 va’etjanan (yo supliqué)Parashá hashavua 45 va’etjanan (yo supliqué)
Parashá hashavua 45 va’etjanan (yo supliqué)
 
Reyes – buenos y malos
Reyes – buenos y malosReyes – buenos y malos
Reyes – buenos y malos
 

More from SevilenAdam

Jami ul Kamil PDF (All Sahih Ahadeeth In One Book) (PDF كل صحيح الحديث العربي...
Jami ul Kamil PDF (All Sahih Ahadeeth In One Book) (PDF كل صحيح الحديث العربي...Jami ul Kamil PDF (All Sahih Ahadeeth In One Book) (PDF كل صحيح الحديث العربي...
Jami ul Kamil PDF (All Sahih Ahadeeth In One Book) (PDF كل صحيح الحديث العربي...SevilenAdam
 
All Sahih Hadith Arabic Jami ul Kamil pdf ( pdf كل صحيح الحديث العربي جامي ال...
All Sahih Hadith Arabic Jami ul Kamil pdf ( pdf كل صحيح الحديث العربي جامي ال...All Sahih Hadith Arabic Jami ul Kamil pdf ( pdf كل صحيح الحديث العربي جامي ال...
All Sahih Hadith Arabic Jami ul Kamil pdf ( pdf كل صحيح الحديث العربي جامي ال...SevilenAdam
 
All Sahih Hadith In One Book Jami Ul Kamil (PDF) (PDF كل صحيح الحديث العربي ج...
All Sahih Hadith In One Book Jami Ul Kamil (PDF) (PDF كل صحيح الحديث العربي ج...All Sahih Hadith In One Book Jami Ul Kamil (PDF) (PDF كل صحيح الحديث العربي ج...
All Sahih Hadith In One Book Jami Ul Kamil (PDF) (PDF كل صحيح الحديث العربي ج...SevilenAdam
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 8.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 8.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 8.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 8.pdfSevilenAdam
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 7.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 7.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 7.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 7.pdfSevilenAdam
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 6.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 6.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 6.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 6.pdfSevilenAdam
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 5.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 5.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 5.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 5.pdfSevilenAdam
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 4.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 4.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 4.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 4.pdfSevilenAdam
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 3.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 3.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 3.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 3.pdfSevilenAdam
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 2.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 2.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 2.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 2.pdfSevilenAdam
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 1.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 1.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 1.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 1.pdfSevilenAdam
 

More from SevilenAdam (11)

Jami ul Kamil PDF (All Sahih Ahadeeth In One Book) (PDF كل صحيح الحديث العربي...
Jami ul Kamil PDF (All Sahih Ahadeeth In One Book) (PDF كل صحيح الحديث العربي...Jami ul Kamil PDF (All Sahih Ahadeeth In One Book) (PDF كل صحيح الحديث العربي...
Jami ul Kamil PDF (All Sahih Ahadeeth In One Book) (PDF كل صحيح الحديث العربي...
 
All Sahih Hadith Arabic Jami ul Kamil pdf ( pdf كل صحيح الحديث العربي جامي ال...
All Sahih Hadith Arabic Jami ul Kamil pdf ( pdf كل صحيح الحديث العربي جامي ال...All Sahih Hadith Arabic Jami ul Kamil pdf ( pdf كل صحيح الحديث العربي جامي ال...
All Sahih Hadith Arabic Jami ul Kamil pdf ( pdf كل صحيح الحديث العربي جامي ال...
 
All Sahih Hadith In One Book Jami Ul Kamil (PDF) (PDF كل صحيح الحديث العربي ج...
All Sahih Hadith In One Book Jami Ul Kamil (PDF) (PDF كل صحيح الحديث العربي ج...All Sahih Hadith In One Book Jami Ul Kamil (PDF) (PDF كل صحيح الحديث العربي ج...
All Sahih Hadith In One Book Jami Ul Kamil (PDF) (PDF كل صحيح الحديث العربي ج...
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 8.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 8.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 8.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 8.pdf
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 7.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 7.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 7.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 7.pdf
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 6.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 6.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 6.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 6.pdf
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 5.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 5.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 5.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 5.pdf
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 4.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 4.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 4.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 4.pdf
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 3.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 3.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 3.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 3.pdf
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 2.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 2.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 2.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 2.pdf
 
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 1.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 1.pdfSahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 1.pdf
Sahih-i Müslim PDF Tercemesi Ve Şerhi Mehmed Sofuoğlu CİLT 1.pdf
 

Kur'an-ı Kerim ve Muhtasar Kelime Meali - Hayrat Neşriyat (4. KISIM) .pdf

  • 1. 427 Cüz:22, Süre:34 (Sebe' 1-7) 34- SEBE SÜRES [Mekke devrinde nàzil olmutur, 54 åyettir) Rahmân, Rahim olan Allah'n ismiyle 1- Hamd, göklerde ne var, yerde ne varsa kendisinin olan Allah'a mahsustur. Hamd, âhirette de O'na mahsustur. Çünki O, Hakim (her ii hikmetli olan)dr, Habir (hereyden haberdâr olan)dr. 2- Yere ne giriyor ve ondan ne çkyorsa, gökten ne iniyor ve onda ne yükseliyor sa, (0) bilir. Ve O, Rahim (çok merhamet eden)dir, Gafür (çok balayan)dr. 3- inkår edenler ise: "Bize kyâmet gel mez" dediler). De ki: "Hayr! Gayb hakkyla bilen Rabbime yemin ede rim ki, (kiyâmet) size mutlak gelecektir! Ne göklerde, ne de yerde zerre arlinca (bir ey) O'ndan gizli kalmaz; ve ne bun dan daha küçük, ne de daha büyük hiçbir ey yoktur ki, apaçk beyân eden bir kitab da (Levh-i Mahfüz'da) bulunmasn!" 4- Tâ ki, îmân edip sålith ameller ileyenleri mükâfätlandrsn! Ite onlar var ya, kendileri için bir mafiret ve güzel bir rzk vardr. 5- Äyetlerimiz(i ibtál) hussunda (güyâ bizi) acze düürmeye çalan kimseler olarak (yarrcasna) uraanlara gelince, ite onlar yok mu, kendileri için, en kötü sünden, (pek) elemli bir azab vardr. 6- Hâlbuki kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilen (Kur'ân )n ger çekten hak olduunu ve Aziz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hamid (yegâne hamd edimeye lâyk olan Allah )n yoluna hidâyet ettiini görürler. Böyleyken, o inkâr edenler (kendi aralarnda) dedi(ler) ki: (Siz) tamâmen (çüüyüp) parça parça daldniz zaman, muhakkak kisizin, gerçekten (diritilerek) yeni bir yaratlta olacanz size haber veren bir adamsize gösterelim mi?" Rahim Rahmân Alah in hamd ona- ve yerde çikar o ey- ve len ki dir ne içinde çok ba- çok mer- 0 ve onda layandr hametlidir apaçk bir azâb bir ve bir rizik sana mutlaka size Rabbime bila- de gelecektir yemin olsun kis ki mafiret yere onlar için vardir indi rildi size haber veriyor yeni ler ki bir kitabda- an dr Cak ve göklerin içnde zerre arln- ondan gizli kal ite onlar hamde çok dâima üs lâyk olann tün olann onlar için ite vardir víki gi- o ey- tilir hereyden her ii hik o ve âhirette rer leni ki ve göklerdedir o ey- onun- ler ki dur onlar ismiyle bir adama ki yuk- o ey- ve selir leni ki yoluna haberdardir metlidir Ca o saat bize gel- inkår mez ettiler gökten acze duümeye áyet- hus- ura- çalianlár olarak leñmiz sunda ilar sålih ameler yap- ve imân tilar etler ilim kendileri- o kim- görür ve ne venildi seler ki hidâyet eder bir ya- gerçekten übhesiz ratil iandesiniz SIZ ne daha ve bundan daha küçük ve büyük size rehberlik edelim mi maz ve manin parçalan o zå Alah'a- hamd ta ki dr hak inkâr ettiler iner o ey- ve on lenk yoktu o kim- dedi ve seler ki gaybi hakkry bütü nüyle o kim- mükäätan seleri ki dmas için o kim- ve seler ki elemli Odur bol kötüsün den Rabbinden o kim- dedi ve seler ki parçalan- 0 za dinz man kKi
  • 2. inanmiyorlar o kimse- bil'a batiriz Viki bunda vardr Sunuz bir üs- tarafi- Dåv- tünlük mizdan da akam donüu yap diye demiri azdr ler ki kis yapryor- o ey- ubhe hiç gôrme diler mi diler- eer yerden ve ve Ve gökten len ki siz ben tiririz timsål- ve yüksek bina lerden lardan bir ay ukür Cin onlara delil ölümü olmadi ver dik bi delilik açikça belli ykl- ne za oldu ki d man ki uzak sâlih amel çali- o kim- cnlerden ve erimi yor se ki bakr ona onda yok- bir yalan Allah'a var mt sa dalålet içindedir gökten (ey) Dâv- çaln dun âilesi sabah gidii rüzgârn parçalar üzerlerine düürü ve rüz ya yapin ve dokuma- asåsn hükmet tik ona tat- emrimizden onlardan sapar- kim ve Rabbi izniyle ve azábiçinde sa arkalarn dadr and olsun ve TAllah'a) kulun herbiri elbet bir gerçekten yönelen için delil ona yumu- ve kular ve onunla tesbih da- ey attik beraber edin lar sâbit kilinmi diler oe- ona yaparlard yi ki yiyor Sinda artik ne zaman ki aagilayc azâb içinde kalmazlard gayb 0 e- ve yiki Süleymn'a ve men- onun akttik ve ba'in için yere bilyorlar sinin uydurdu ölçüyü ve geni zrhlar gozet alevi ate mu âhirete biraaçhu ç kurdu an önlerin dedir Cak onlar hakkyla görenim bir ay dir kazan- ve havuzlar leen- ve lerden lardan gibi onün de Çokça ukreden kullarmdan azåbin dan olümü üze nne olsa- e- ub- cinler lard er hesiz içn Ci:22, Süre: 34 (Sebe' 8-14) 428 8- (0 inkâr edenler yine dediler ki) (Oken disi,) Allah'a karbir yalan miuydurdu, yok sa kendisinde bir delilik mi var? (dediler:) Hayr! Ahirete inanmayanlar, azâb içinde ve (haktan) uzak dalälet içindedirler. 9- (Onlar) gökten ve yerden önlerinde ne var, arkalarnda ne var hiç görmediler mi? Dilersek onlar yer(in dibin)e batrirz yâhut üzerlerine gökten parçalar düürü rüz. übhesiz ki bunda, (Allah'a) yönelen her kul için gerçekten bir delil vardr. 10, 11- ânm hakk için, Dâvûd'a taraf mizdan bir üstünlük verdik. Ey dalar ve kular! Onunla berâber tesbih edin!" (de dik). Ve Geni zrhlar yap!" diye demiri ona yumuattk.n "Hem dokumasnda öl çüyügözet (güzel ve yeteri kadar yap) ve (ehlinle birlikte) sälih amel ileyin! Çünki ben ne yaparsanz hakkyla görenim" (diye vahyettik). 12- Süleymân'a da rüzgàn (boyun edir dik)! (0yle ki) sabah gidii bir ay(lik mesâfe). akam dönüüde bir ay(lk mesâfe)dir. Ve erimi bakr menba'in onun için (sel gibi) akttk. Rabbisinin izniyle onun önünde çalian bir ksm cinler de vard. Onlar dan kim emrimizden sapsa, ona alevli ate azâbndan tattrrz. 13- (0 cinniler) ona saraylardan, timsâl lerden (üzerinde nak ve süsleme bulunan eylerden), havuzlar gibi (geni) leenler den ve (çok büyük) sâbit kazanlardan (o) ne dilerse yaparlard. (Onlara buyurduk ki) "Ey Dàvûd âilesi, ükür için çaln!" Fakat kullarmdan çokça ükreden azdr. 14- Artik onun (Süleymân'n) ölümüne hükmettiimiz zaman, onlara (Süleymânin) ölümünüancak asâsndan yemekte olan dabbetül-arz (bir aaç kurdu) fark ettirdi. Bunun üzerine (Süleymân) yere yklinca, (onun ölümünüancak bu ekilde anlama laryla) cinler için açkça belli oldu ki, eer gayb biliyor olsalard (o öldüü hâlde), o aalayic azâb içinde kalmazlard. (vard)
  • 3. 429 Cüz:22, Sire:34(Sebe' 15-22) 15- Celâlim hakk için, Sebe' (kavmi) için oturduklar yerde bir ibret vard. (Oturduk lar yeri) sadan ve soldan (çevreleyen) iki bahçe (vard). (Onlara:) "Rabbinizin rz kndan yiyin de O'na ükredin! (ite) ho bir memleket ve çok balayic bir Rab!" (denilmiti) 16- Fakat (onlar, ükürden) yüz çevirdiler; bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik ve onlarin iki bahçesini (de) buruk yemili, ac ilgnl ve (içinde) sidir aacndan az bir ey bulunan iki (harab) bahçeye çevirdik. 17- Nankörlük ettiklerinden dolay onlar böyle cezâlandrdk. (Biz,) çok nankörlük edenden bakasn m cezâlandiririz? 18- Hem onlar(in yurdu) ile kendilerini be reketli kldimz memleketler (am haválisi) (mesáfelerde) ehirler meydana getirmitik ve buralarda (kolayca gidip gelmek üzere) sefer etmeyi takdir etmitik. "Oralarda ge celeri ve gündüzleri emniyet içinde kimseler olarak seyåhat edin! (demitik) 19- Fakat (onlar:) "Rabbimiz! Seferleri mizin (yolculuk yaptmz ehirlerin) ara Sin uzaklatr!" dediler ve kendilerine zul mettiler; nihâyet onlar efsânelere çevirdik ve onlar tamâmen parçalanmi olarak darmadan ettik. übhesiz ki bunda, çok sabreden, çok ükreden herkes için nice ibretler vardr. 20- And olsun ki Iblis, onlar hakkndaki (çounu azdrp, samimi kullar ise kand ramayacana dâir) zannn doru çkard da müminlerden (ihlâsl olan) bir zümre hâriç, ona uydular. yiyin 21- Hâlbuki onun (0 Iblisin), kendileri üzerinde hiçbir kuvveti yoktu; ancak (biz) âhirete îmân edeni, ondan übhe içinde olan o kimseden ayralm diye (ona bu mühleti verdik)." Çünki Rabbin, hereyi (diledii gibi) hakkyla muhâfaza edendir. 22- (Habibim, yâ Muhammed!) De ki: "Allahdan baka (ilâh) zannettiiniz eylere yalvarn (bakalm, istediklerinizi size verebile cekler mi?): (onlar) ne göklerde ne de yerde (hayr ve erden) zerre arlinca (bir eye) sâhib deildirler; çünki onlarn bunlarda hiç bir ortakliI yoktur; ve O'nun (0 Ratbbin) için, onlardan hiçbir yardmcI yoktur. Çok ba- bir ve ho bir iki bahçe leriní Ite budur kilmitk ve sol- ve sadan iki bahçe dan tur efsåneler Çok sab redenin onlara ve Arim deitirdik az ondan uzakla- Rabbi- fakat dediler ve miz sidir aacn- bir Çok nankör- an lük edeni cak dan arasnda. (oirbininden rahatça) görünenL 3 i LSS, JS Ve ona uy- zannini dular nihâyet onlar kildk herbiri elbette iÇin ibretler kendileri onun üzerinde için lere ki hiçbir yar dmci bura- takdir ve görünen ehir- kendi- bereketi onlar o ehir- ara- ve' arala larda etmitik o kimse den ki belde göklerde Iblis zannettiniz o ey- yalva- de rin onlar- dan bir meskenlerinde Sebe' ol- and olsun ibret için du gerçekten ona âhirete ki selini üzerle ükredin ve ac ve buruk yemi sâhibi- sey ilgin ler dirler cezålandr- ve mayz emniyette gun- ve gece olanlar düzleri nne olmad ve onlar hak kinda onun için ve yoktur imân ediyor ve Rabbini- izkndan bu yüzden fakat yüz gonderdik çevirdiler nankör- o eyden onlar cezå lük ettler dolay ki landrdik bunda üb- parçalan- bütu vardr hesiz mann nüyle kendilerine zuimetler ve seferlerimi- aras Zir oralar- yurüyn ynüme leri da doru and olsun ve çikrd gerçekten müminlerden hakkyla muhå- hereyi faza edendir o kim- belli etme seyi ki miz için zerre artina såhib deildirler bir ortak- bu iki- lik sinde iki bah çeye ki Zin bin rinda onlar par- ve çaladk çok ükrede nin bir zümre an dan an- hâimiyet cak Allah Rab- ve bir übhe içindedir cak baka onlar için ve ne yerde Voktur gilayic Rab ler lerini kildik ki lerin sinda
  • 4. dehset ova- nihå- kend- izin o kimse an- onun pek büyük tür deki apaçk nuz 0 ve Dek yucedir yerden yapryorsu 0 eyler den ki Insanlann ve bir dalå- için- veya let de SIzin için de vardir ve hak ile aramz bilmezler ki 0 ve hakk dedi 0 bila- háã ontaklar ona kattinz kis hepsine an cak Kur'ân'a o kimse- derler ler ki mes úl tu tulmayz öne geçemezsiniz ve katnda durduulmu lardr insan larin göklerden bir hi dâyet buna doru kimseler iseniz mumin elbette kimseler olurduk ve gunah iledik er seni gönder medik zâlimler siZ çou açaçak sonra Rabbi- aramz bir saat ondan Rabbi- buyur- neyi dedi- eer niz du o kim- bana de aslâ inanma yz bazsna sizi rizklan diriyor miz ve o eyler den ki SIZ fakat va'd efäat O za- gôr- e- ve her i hikmetli inkâr ettiler bazilar geri kalamazsnz eer ol- büyüklük tas ladilar masayd ler kim mes ül ol mazsnz ve- donu ve Allah ya subz herey bilendir bu ne za man fayda ve vermez bir korku- ve tucu olarak toplaya- de ki cak kalblerin den dâima Allah üstün de ki döndürür onun ônün dedir de ki o kimse lere ki sÖzle birgu nün me vakti deci o kim- dedi ve seler ki diyorlar ve ne o eye ki Rableinin Cüz 22, Süre:34 (Sebe' 23-31) 430 zayf duu rüldüler 23- Ve (o gün) O'nun (Allah in) huzürunda kendisine izin verdii kimseden bakasnn efåati fayda vermez. Nihàyet (efãat edenlerin ve edilenlerin) kalblerinden dehet gide rildii zaman (birbirlerine): "Rabbiniz ne buyurdu? derler. (efaat edecek olanlar da) "Hakk (buyurduj)!"' derler. Ve O, Aliyy (pek yüce olan)dr, Kebir (çok büyük olan)dr. 24- De ki: "Sizi göklerden ve yer den kim rzklandryor?" De ki. "Allah! 0yle ise, dorusu ya biz ya da siz (iki topluluk tan biri) gerçekten bir hidâyet üzerinde veya apaçik bir dalâlet içindedir. 25- De ki: (Siz) bizim ilediimiz günah lardan mes'ül olmazsinz; ve (biz de) sizin ilemekte olduunuz (günahlar)dan mes'ül tutulmayz." 26- De ki: "Rabbimiz (kiyâmet günü) he pimizi bir araya toplayacak, sonra aramz hak ile açaçak (hakkmzda hüküm vere cek)tir. Çünki O, Fettäh (tam bir adâletle hüküm veren)dir, Alim (hereyi bilen)dir." 27- Deki:"O'na (Allahin saltanatna) ortak kattiklarnz bana gösterin! Hâ! Bil'akis 0, Aziz (kudreti dâimå üstün gelen), Hakim (her ii hikmetli) olan Allah'dr." 28- (Ey Resúlüm!) (Biz) seni ancak bü tün insanlara bir müjdeci ve bir korkutuCU olarak gönderdik; fakat insanlarn çou bilmezler. O i EÍ yÍ ,i i ralannda münäkaaederter), Zayf düü 29- Bir de "Eer (iddiânzda) doru kim seler iseniz, bu va'd (edilen kyâmet) ne zaman?" diyorlar. 30- De ki: "Sizin için va'd edilen öyle bir gün vardr ki, ondan ne bir saat geri kalabi lirsiniz, ne de öne geçebilirsiniz." 31- Ve inkâr edenler dedi ki: "(Biz) ne bu Kurân'a, ne de onun önündekilere (ondan önce gelen dier kitablara) aslâ inanma yiz!" Fakat (sen), o zålimleri Rablerinin huzürunda durdurulmu kimseler olduk larnda bir görsen! Birbirlerine söz çevitir rülenler, büyüklük taslayanlara: Siz olma saydnz elbette (biz de) mümin kimseler olurduk" derler. aidenldi kit ki yet sine verdi için ki cak katnda seleri ki göstenin ki man ki sen er
  • 5. 431 Cüz:22, Süre:34 (Sebe' 32-39) 32- (0 gün) büyüklük taslayanlar, o zayf düürülenlere der ki: "Size geldikten sonra sizi hidàyetten biz mi çevirdik? Bil'akis (siz kendiniz) günahkâr kimseler idiniz." 33- Zayf düürülenler de o büyüklük taslayanlara der ki: "Hayr! Gece gündüz (kurduunuz) tuzak (bizi hidâyetten çevir di). Bize Allah'i inkâr etmemizi ve O'na or taklar komamzemrederdiniz." Ve azâb içlerindeki) pimanli gizlerler. Artik inkàr edenlerin boyunlarna (demir) halkalar geçiririz. (Onlar) yapmakta olduklarndan bakasyla m cezlandrlacaklar? 34- Hem hiçbir memlekete (kendilerine Allah n azábndan haber veren) bir korku tucu (peygamber) göndermedik ki, mutlak orann ni'met içinde (marmi) olanlar: "Gerçekten biz kendisiyle gönderildiiniz eyi inkâr edenleriz" demi olmasn! 35- Birde:"Biz mallar veçocuklar cihetiyle (müminlerden) daha fazlayz ve biz azâba uratlacak kimseler deiliz" dediler. 36- De ki: "übhesiz kiRabbim, (imtihân için) dilediine rzk geniletir ve (dilediine) daraltr. Fakat insanlarn çou bilmezler." 37- Hâlbuki size katimzda mertebece yaknlik salayacak olan ne mallarnz, ne de evlâdlarinzdr; ancak îmân edip sâlih amel ileyen müstesn. Ite onlar var ya, kendileri için iledikleri ameller sebebiyle (lütfumuzdan) kat kat mükáfât vardr ve onlar (Cennetteki) yüksek köklerde emni yet içinde olan kimselerdir. 38- Äyetlerimiz(i ibtâl) husüsunda (güyå bizi) acze düürmeye çalian kimseler olarak (yarrcasna) uraanlara gelince, ite onlar (o gün) azâb içinde hazr bulun durulacak olanlardr. 39- De ki: "übhe yok ki Rabbim, kulla rindan dilediine rzk geniletir ve (kimi dilerse de) ona daraltr. Ve (Allah yolunda) her ne ey sarf ettiyseniz, artik 0, bunun yerine (bakasn) verir. Çünki O, rizik ve renlerin en hayrlsdr." sizi çevirdik o kim- dedi ve seler ki bize em- rederdiniz ne za- pimanli man ki inkâr ettiler o kimse lerin ki biz mi azâb edilecekler çou o va- gün- ve gece tuza- bla- kit düz o kim- ve seler ki zayf düü rüldüler qünahkâr idiniz bil'a- size geldi kimseler kis bir mem- göndermedik ve lekette gizle- ve diler biz deiliz boyunla ona daral- ve tur rina inkâr eden- kendi- gönderil- o e- übhe- orann nimet leriz siyle diniz yi ki Sz biz izik ve- en hayif renlerin Iisdr ve evlâdca ve haz lacak aea azab içinde o kimse lere ki bir takm ona klma benzerler mIzi emniyet için- yüksek kök de olanlardr lerde yapyorlar kullarndan demir halkalar ne evladlarnz Ve mallarnz büyüklük kis tasladlar fakat daraltr ve diler o kim- izki diler ite onlar etti mallar- ca seye ki büyüklük tasladlar on- ve lar Klimiz- ve de- an içnde olanlan mitir cak de- ve ldir onlar için artik ite sålh bir yapt ve îmân o kim- an- bir ya- katl vardr onlar amel O vakitten Sonra ki ve onun ye- artik rine verir o kimse lere ki daha faz- biz layz lar idiler 0 sey- an- cezålandri lerle ki cak mayacaklar o kim- rizk seye ki o kimse- dedi ler ki ve Allaht inkâr hidàyetten zayf duü rülduler azåb gordu ler bir ey den bilmezler etmemizi yayar Rab- üb- de bim hesiz ki bir korkU tucudan dedi- ve er yapti- oey se- kat mükå bebiyle ki ft niz acze düümeye âyetlenimiz ura çalianlar olarák hakknda insan larn sizi vakla tiracak kat yayar Rab- üb- de bim hesiz ki yorlar infäk etti- o ey- ve lerk se ki cak kinlia mizda
  • 6. idiler SIZe idiler bila- onlardan ba kasolarak baznz atein Ve kis dedi- apaçik áyetle ler olarak nmiz ve etmek bunlar mi meleklere azå- tadn bini dedi- ve atalari- tapyor ler teker målik olmaz her kendilen- ne za- o hak inkâr ne geldi man ki için niz onlardan ders aliyorlar birkor- an kutucu cak onlardan öncedirler Uze fine ite o qur beni inkr oldu ama nasl ve ikier Allah teker ikier için sizden istedim å gizlilikleri zulmet- tiler di onlara yet bizim velimizsin ettiler de idi o eyler- de ki valan- ve orki amit bir delilik Sen Inanan onlara onlarn kimselerdi o kim- deriz ve ne bir selere ki kitablardan ki onlara ver- ve memitik der son- hep be ra raber okun- o va- ve du kit ki pe berenmi 0 ve Allah'a åid çok iyi hakk bilendir kalkmanizi seni tenzih dediler ederiz an cak iddeti sizi çevir mesini o kim- dedi ve uydurul- bir an- seler ki mu iftirå cak atar arkadanizda ou tek bir eyle zarara Ücretim deildir yalanlyor- kendi- idiniz o ki Sunuz SinI onlar bir oqün ve araya toplar ki istiyor bir an- bu de ddam cak once böyle iken onlara oey- onda yalánladilar verdik lerin ki binine ve bir fay- bazsna daya bir korku- senden kendilen- gönder tucu ne memitik bir azabn cinlere tapryorlar apaçk bir an- bu de sihir cak ildir yok tapyorlar tur size nasihat ancak edeceim sizin olsun Rab- üb- de bim hesiz ki öncesinde ildir bu de ildir de o ha erime diler düünürsünüz son de ki ra o hal- bir ücret sizin için yla ey Cüz:22, Sire:34 (Sebe' 40-48) 132 40- Ve o gün (Allah), onlar hep berber bir araya toplar; sonra meleklere: "Bunlar, size mi tapiyorlardi?" der. 41- (Melekler:) "Senitenzih ederiz, bizim velimiz onlar deil, sensin! Hayr! (Onlar) cinlere (eytanlara) taplyorlard. Onlarn ÇOu, onlara inanan kimselerdi" derler. 42- te o gün, baznz baznza ne bir fay da ne de bir zarara mâlik olur! Ve (biz de) o zulmedenlere: "Tadn, kendisini yalanla makta olduunuz atein azâbn! deriz. 43- Çünkionlara âyetlerimiz apaçk olarak okunduu zaman: "Bu ancak, atalarnzn tapmakta olduu eylerden sizi çevirmek isteyen bir adamdr dediler. Bir de: "Bu (Kur'än), uydurulmu bir iftirädan baka bir ey deildir" dediler. Inkâr edenler, kendi lerine o hak (Kur'ân) gelince de (onun için): "Bu, ancak apaçk bir sihirdir" dedi(ler). 44- Hälbuki onlara ders alacaklar kitab lardan vermemitik ve senden önce kendi lerine hiçbir korkutucu göndermemitik. 45- Bunlardan öncekiler de (peygamber leri) yalanlamit; (bunlar, servet ve ömür ce) onlara verdiklerimizin onda birine bile erimediler, böyle iken peygamberlerimi yalanladlar; ama beni inkâr etmek nasl olurmu (gördüler)! 46- (Ey Resúlüm!) De ki: "Size sâdece tek bir nasihat edeceim; öyle ki: Allah için ikier ikier ve teker teker kalkarsnz, son ra da düünürsünüz! (Ve anlarsnIz ki) ar kadanzda hiçbir delilik yoktur; o ancak, (pek) iddetli bir azâbn öncesinde, sizin için bir korkutucudur." 47- De ki: "Sizden bir ücret istemisem, o hâlde o sizin olsun! Benim ücretim an cak Allah'a âiddir. O ise, hereye hakkyla hiddir." 48- De ki: "übhesiz Rabbim, hakk (or taya) atar (peygamberlerine hakk indirir). (0.) gayblar (bütün gizlilikleri) çok iyi bi lendir. o del
  • 7. 433 Cüz:22. Süre:34-35 (Sebe* 49-Fâtr 3) T 49- Dei: Hak geldtarikbätine birgoy): BolL3Li ortaya çkarabilir, ne de geri getirebilir." 50- De ki: Eer dalâlete düersem, o tak dirde ancak kendi aleyhime sapmi olurum. Ama hidâyete ermi isem, artik (bu da) Rab bimin bana vahyettii (Kurân) sâyesindedir." übhesiz ki O, Semî (hakkyla iiten)dir, Karib (hereye çok yakn olan)dr. 51- (Ey Resûlüm!) Hâlbuki (onlar maher günü) dehete dütükleri zaman bir görsen; yakn bir yerden yakalanmilardr. 52- Artik (i iten geçtikten sonra): "Ona (Muhammed'e) imån ettik" demilerdir. Fa kat uzak bir yerden (ahiret álemindern, dün yada olmas gereken îmân) elde etmek, onlar için nasl (mümkün) olur? 53- Hâbukidaha önce onu gerçekten inkâr etmilerdi. Ve uzak bir yerden gayba (ta) atyor (bilmeden ileri geri konuuyor)lard. 54- Artik, onlarla canlarnn çekmekte ol duklar eyler arasna engel konulmutur. Nitekim daha önce benzerlerine de böyle yaplmit. Çünki onlar, (kendilerine) kuku veren bir übhe içinde idiler. 35- FÄTIR SÚRES artk (onlar igi) kaç yoktur, çünki (onlar) 90y ybui [Mekke devinde nâzil olmutur, 45 åyetir] Rahmân, Rahim olan Allah'in ismiyle 1- Hamd, göklerin ve yerin Fätr'i (yara tics), melekleri ikier, üçer, dörder ka natl elçiler yapan Allah'a mahsustur. (0, mahlükäti) yaratmada (maddeten veya ma'nen, kime) ne dilerse arttrr. übhesiz ki Allah, hereye hakkyla gücü yetendir. 2- Allah insanlara rahmetten ne açarsa, artik onu tutacak kimse yoktur. Ve neyi tutarsa, ondan sonra da onu salverecek kimse yoktur. ÇünkiO, Aziz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakim (her ii hikmeti olan)dr. artik dalålete eer de ancak düersem 3- Ey insanlar! Allah'in, üzerinizdeki ni'me tini hatrlayn! Allah'dan baka sizi gökten ve yerden rizklandracak bir yaratc m var? O'ndan baka ilâh yoktur. Oyle ise (tevhidden irke) nasl çevrliyorsunuz? ler Çok ya- hakkyla ebet Rab- ba- vah- 0 sey sa- hidáyete ve kendi aley- sapa kindr iitendir o bim na yeder yesinde ki erersem eer hime rim dedi- ve yakn bir yerden yakalan- ve artik ka- dehete o vak- gör. e- ve milardr ÇI yoktur dütüler tiki sen Ger iâde Ve bâtl ki edemez ara- Ve Sina onu inkâr et- ger- ve milerdi çekten veren lar arala- engel ve rina konuldu Rahim Rahmân Allah'in kanat- sâhib- elçi- melek leni ler leri artk salve ren yoktur kuku bir übhe idi- übhe- bundan benzerlerine içnde ler siz onlar önce Uzak bir yerden Sa hesiz tutar- så- ve onu yet hatrlayin insanlar ey uzak bir yerden çevrilyorsunuz öyle ise nasl kilan balaya- ve hak gel- de di ki artik tutan yoktur hereye Allah ub- diler o e- yarat- arttirir dor- ve üçer ve ikier ye ki mada her ii hik metlidir an cak maz el sun- onlar ne ve ona imân mak için reden sizirziklan- Allah'- ba- bir yaratic var mi diriyor dan , ka ismiyle gayba yerin ve gökle- yarat- Ala- hamd CISIdr hadr bir rah met ilâh yoktur ya- pild der atyor- ve bundan lard oey canlar o e gibi ki çekiyor ynki dâima 0 ve ondan sonra onu üstündür once insan- Allah açar lara sa deki üzeriniz- Alla- nime yerden Ve hin tini gökten etk
  • 8. iler döndu- Allah'a ve rulur,. çart an cak sakin szi ve dün- haya- oyle ise sakn hak- Alla- va'di üb- insan SiZi aldatmasin tir ya aldatmasin hesiz lar bir onlar için üb- hasretlere hesiz büyük bir ve bir ma- onlar mükátat bir dü- man bulut. ki hareke lari ite böy ledir ona diler okim- dalåle- Allah üb seyi ki te atar inkár ettiler tuzak kU ruyorlar eler öyle ise onu edinin onlara okimse ler ki te geçinr gârlar sâlih firet için vardr ameller tama- Izzet miyla ölümün- son den ra ömür verilen ömür o kim- ve onu yuk seler ki darmada- ken J gin our disi onlarin senden önceki Allah'a gore verilmez hesiz rüz- gönderdi o zåt- Allah ve tr ki o halde Allahindr ra seltir du- size eytan mandr alevli ate nefsin O yere onun bu peygan- yalan- ki üb- seni yalan- berler lanmit hesiz la izzet sâlih üb hesiz sizi kilmitr son- bir nutfeden son ve onun il- an mi ile n ioyle ise(siz do) onu (kondinize) düman hun cak öyle ise git mesin yapt- ve imân lar istiyor ehlinden quzei linin su ame- kötü- ona süs- o kimse lendi midir ki ra ve hayat ölü verdik amel bir kitab dadr üb hesiz ettiler ise dour- ve maz ve liyorlarsa eer olmalar için ve güzel bir top raktan o çok Allah aldatc yapyor- osey- bilen- Allah leri ki dir kim o kim- ve iddetli seler ki diler okim- hidâyete ve seyi ki erdirir bir bel deye ey bir dii ile SOZ vardr tarafdar larin Se, ' ii ie i (o güzel sözü) yükseltir. Kötülüklerle tu zak kuranlara gelince, onlar için (pek) id ite tuza ve iddetli bir azåb onlar için detli bir azab vardr. Ite onlarin tuza yok mu, (bil'akis) kendisi darmadan olur. an- ömründen cak SiZi yaratti (öldükten son ra) dinlme ve onu Sevkettik yükselir kötülük lerle Allah ve hâmile kalmaz Ciz:22, Sire:35 (Fâtr 4-11) 434 ve 4- (Habibim, yåMuhammed!) Eer seni yalanlyorlarsa, übhesiz ki senden önceki peygamberler de yalanlanmt. Hâlbuki (bütün) iler ancak Allah'a döndürülür. 11- Allah ise sizi bir topraktan, sonra bir nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmü bir hulâsadan) yaratmi, sonra da sizi (er : kek ve di) çítler kilmtr. Fakat O'nun kIsaltilmaz ve 5- Ey insanlar! Muhakkak ki Allahin va'di haktr. Öyle ise dünya hayåt sakn sizi al datmasn! Ve sakn o çok aldatc (eytan), sizi (isyâna sürüklerken) Allah('in affina güvendirmek) ile kandrmasn! 6- übhesiz ki eytan size dümandr; edinin! (0.) kendi tarafdarlarn ancak alev liate ehlinden olsunlar diye çarir. 7- O kimseler ki inkâr ettiler, onlar için (pek) iddetli bir azab vardr. Ve o kimseler ki îmân edip sälih ameller ilediler, onlar için bir mafiret ve (pek) büyük bir mükáfât vardr. 8- Kötü ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, (kötülüü hiç istemeyen kimse gibi) midir? Artik übhe yok ki Allah, dilediini (küfründeki inad sebebiyle) dalâlete atar, dilediini de (hik metine binâen, kendi lütfundan) hidâyete erdirir. Oyle ise (imân etmiyorlar diye) nef sin onlara hasretlerle (üzüntüyle tükenip) gitmesin! Muhakkak ki Allah, (onlar) ne yapyorlarsa hakkyla bilendir. 9- Ve Allah O (Rabbiniz)dir ki, bulutlar he men harekete geçiren rüzgrlar gönderdi. Sonra onu (o bulutlar) ölü bir beldeye sevk etmiizdir de, onunla o yere ölümün den sonra hayat vermiizdir. te (öldükten sonra) dirilme de böyledir! 10- Kim izzet (an ve eref) istiyorsa, o håde (bilsin ki), izzet tamâmyla Allah'ind. Güzel söz O'na yükselir; sâlih amel de onu ilmi olmadan hiçbir dii, ne hâmile kalr, ne de dourur. Kendine ömür verilen bir kim seye (daha çok) ömür verilmesi de, onun ömründen kisaltilmas da ancak bir kitab da (Levh-i Mahfüz da yazli)dr. übhesiz ki bu, Allah'a göre pek kolaydr. azåb vardr
  • 9. 435 Cüz:22, Süre:35 (Fâtr 12-I8) 12- Ve iki deniz bir olmaz. Bu tatldr, susuzluu gidericidir, içmesi kolaydr; u da tuzludu, acdr (içilmez)! Bununla beråber her birinden tâze bir et (balik) yersiniz ve (inci, mercan gibi) ken disinitaknacanz bir ziynet (eyâs) çi karrsnz. Ayrica gemileri onda suyu yara yara giden (vásta)lar olarak görürsün ki O'nun lütfundan (rzknzi) arayasnz. Ve tå ki ükredesiniz. 13- (0,) geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar; hem günei ve ay (emri ne) boyun edirmitir. Herbiri belirli bir vakte kadar (yörüngesin de) akar gider. Ite Ratbbiniz olan Allah, bu (ni'metleri veren)dir. Mük O'nundur. O'ndan baka (kendisine) yalvarmakta olduklarnz ise, bir çekirdek zarina bile sâhib olamazlar! 14- Eer onlara yalvarsanz, sizin duâniz iitemezler. itseler bile size cevab veremezler. Hâlbuki ki yâmet günü, sizin (onlar Allah'a) ortak komanz inkâr ederler. Ve (hiçkimse) sana, hereyden haberdâr olan (Allah) gibi haber veremez. 15- Ey insanlar! Siz Allah'a muh taç kimselersiniz. Hâlbuki Gani (hiçbir eye muhtaç olmayan), Hamid (hamd edilmeye yegâne lâyk olan) ancak Allah'dr. 16- Eer dilerse sizi giderir (helák eder) de (yerinize) yeni bir halk getirir. 17- Ve bu, Allah'a göre zor bir ey deildir. 18- Hem hiçbir günahkâ, bakasnn günâhn yüklenmez." Artk (günâh) ar gelen kimse onu tamaya (bakalarn) ça rsa ve (bu çard kimse) akrabâs bile olsa, ondan (o günâhndan) bir ey yüklen mez. (Ey Habibim!) (Sen) ancak, gyâben (görmeden) Rablerinden korkanlar ve na maz hakkyla edâ edenleri korkutursun. Artik kim (günahlardan) temizlenirse, o tak dirde ancak kendi lehine temizlenmi olur. Ve (nihâyet) dönü ancak Allah'adr. bu Çikarirsniz gündü Zu ve içmesi ite bu dur araman1z iÇin ler sâhib olmazlar iitse- eer ve katar ve qündüze gece- katar y niz ve tâze belirli bir vakit akar her ay içir gider biri sizin ortak koma muhtaç kimselersiniz sizi giderir Zor bir ey kolay- susuzluu tatl dir gidericdr dönü bir et yersiniz suyu yara onda gemileri gorür- ve yara gidenler Sün duânz inkâr ederler dilerse eer temizlenirse kim ve SIZ insanlar Allah'a göre o kimse- korku- ancak leri ki tursun Sunuz iitmezler ondan baka yalvaryor- o kim- ve mülk onun- Rabbiniz Alah seler ki dur olan Allah'adr namaz rirsa bu de ildir har ve bu ey ve her birinden ve kyåmet günü Ve SIze iki deniz eit olmaz Ve ükredersiniz tâ ki onu tamaya (gunahi) agir ça- eer ve baka- güna gelen kimse SInin hini hakkryla edå ederier onlara yal- eer varirsanIz akra- såhi- olsa velev bålk bi onu giyecek- Siniz hereyden gibi haberdar olan Ve ve günei boyun ve geceye egdirmitir ki SiZ yeni kendi lehine acidr tuzlu e goK muntaç odur Allah ve Allah'a kol oimayan Ve ki dur bir zy net ki lutfun dan bir çekirdek za bir halk temizlenir rina Cevab vermezler sana ha- ve ber vermez geti- ve bir gü- yüklen- ve nahkâr mez bir ondan yüklenimez ey giyabda Rable- korkarlar rinden o takdirde ancak
  • 10. Ve Allah ub hesiz sen n del. Sin yalanla- mit yok- ve tur sayfa- ve laria artik nasil bir su yollar vardr üb hesiz ne nür ve ne karan infâk ettiler Allah- korkar dan Ve ne olüler kabirlerde- dir bir korkU ve tucu olarak artik ger- seni yalan çekten Iiyoriarsa apaçk delilellerie inkâr ettiler dalardan gökten asl zarar etmeyecek ve cak çok ba layandr namaz Iiklar diriler ret o kimse- iittirecek lere ki bir muj- hak ile deleyici o kimse leri ki indirdi Ve böyle peygamber Teri ve Olan insanlardan ve siyah simsiyah ve renkleri dâima üstündür eit olmaz ve eer ve bir ticå- umariar gören ve sen Allah deilsin hakkyla ve Alahin edå etler bol mükå- çok ba- üb- lütfundan tat verendir layandr hesiZ 0 onlara gelmiti seni gön- derdik Allah üb- görme hesiz din mi renkleri muhtelif açikça ; renkleri muhtelif mahsúl- Ve bir kor- iclerin- kutucu de yakala- sonra nr saçan dm üb hesiz kör ne sicaklik ve ne onlara arttirmasi ler übhe siz biz diler okim seyeki farklt onlardan öncedir ve gizlice eit olmaz VE geç- an- bir mitir cak ümmet âlimler onun la riz kitabla golge beni inkâr oldu etmek ve hareketi ve samal olanlar hayvanlardan canlilardan /ttirir bir kor- an rini mizi o kimse ler ki ve böylece çikardik kif- ve beyaz kitabin okuyorlar okimse kullarindan O eyler kendirsk dek ler ki v mükâfätla- onlara tam vermesI IÇin Cüz:22, Süre:35 (Fâtr 19-30) 436 19, 20,21- Körle, gören (kåfir ile mü'min): karanlklarla, nûr (bâtl ile hak): gölge ile sIcaklik (Cennet ile Cehennem) bir olmaz. 22- Dirilerle ölüler de bir olmaz. ubhe siz ki Allah (Kur'änin hakikatini hikmetine binâen) diledii kimseye iittirir (de onlara hidâyet eder). Yoksa sen kabirlerde bulunanlara (ma' nen ölmü olanlara) iittirecek bir kimse deilsin! 23- Sen sâdece bir korkutucusun. 24- Muhakkak ki biz seni, bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak hak ile gönderdik. Ve hiçbir ümmet yoktur ki, içlerinde bir kor kutucu gelip geçmi olmasn. 25- Bununla beråber seni yalanlyorlarsa, (bil ki) übhesiz onlardan öncekiler de ya lanlamt. (Hâlbuki) peygamberleri onlara mu'cizeler, sayfalar ve nr saçan kitab getirmiti. 26- Sonra inkâr edenleri yakalayverdim; artik beni inkâr etmek nasl imi (gör düler)! 27- Görmedin mi, muhakkak ki Allah gök ten bir su indirdi. Böylece onunla renkleri muhtelif mahsüller çkardk. Dalardan da beyaz, krmz, renkleri farkl ve simsiyah yollar (yaptik). 28- Insanlardan, (yeryzündeki) hareketi canlilardan ve samal hayvanlardan da böyle renkleri muhtelif olanlar vardr. Kullar içinde Allah'dan ancak âlimler korkar. Muhakkak ki Allah, Aziz (kudreti dâimâ üs tün gelen)dir, Gafür (çok balayan)dr. 29- Dorusu Allah'n kitâbn okuyanlar, namaz hakkyla edâ edenler ve kendile rini rizklandrdmz eylerden (Allah yo lunda) gizlice ve açkça sarf edenler aslâ zarar etmeyecek bir ticâret umarlar. 30- Tâ ki (Allah), onlara mükáâtlarn tam olarak versin ve lütfundan onlara (daha da) arttirsn! Çünki O, Gafür (çok balayan)dr, ekür (kullarnn mükáfâtn fazlasyla veren)dir. an kutucu cak
  • 11. 437 Cüz:22, Sire:35 (Fâtr 31-38) 31- (Ey Resülüm!) Sana vahyetiimiz Ki tab, kendisinden öncekileri tasdik edici ol mak üzere gerçekteno hak olan (Kur'än) dr. übhesiz ki Allah, kullarndan elbette hakkyla haberdardr, (onlar) hakkyla gö rendir. 32- Sonrao kitâb, kullarmzdan seçtiimiz kimselere (senin ümmetine) miras verdik. Artk onlardan nefsine zulmeden de var, iç lerinden muktesid (orta yolda giden) de var. Bir de onlardan Allahin izniyle hayrlarda öne geçen var. Ite büyük lütuf budur! 33- (Onlarn mükáfãti) Adn Cennetleridir: oraya girecekler; orada altindan bilezikler ve inciler taknacaklar. Orada elbiseleri de ipektir. 34- Sonunda (Cennete girince) der ler ki: "Bizden üzüntüyügideren Allah'a hamd olsun! übhesiz ki Rabbimiz, ger çekten Gafür (çok balayan)dr, ekür (mükátâtmz fazlasyla veren)dir." 35- "O (Rab) ki, lütfundan bizi (asl) oturulacak yurda (Cennete) yerletirdi. (Artk) orada bize ne bir yorgunluk doku nur, ne de orada bize bir usanç dokunur." 36- Hâlbuki inkâr edenlere gelince, on lar için Cehennem atei vardr. Onlara ne (ölümle) hüküm verilir ki ölsünler (de kurtulsunlar), ne de onlardan (Cehennem ateinin) azâb biraz olsun hafifletilir. te her azl kâfiri böyle cezâlandrriz! 37- Onlar orada öyle feryåd ederler: "Rabbimiz! Bizi (bu Cehennemden) çkar ki(dünyada) ilemekte olduumuz (günah lar)dan baka, sâlih bir amel ileyelim!" (Onlara:) "Sizi, ibret alacak bir kimsenin, kendisinde ibret alaca (bir süre) kadar yaatmadik mi? Size (bu günün dehetin den haber veren) korkutucu da geldi. Oyle ise tadn (azáb)! Artik zâlimler için hiçbir yardmci yoktur (denilir). 38- Muhakkak ki Allah, göklerin ve yerin gaybn (bütün gizliliklerini) bilendir. Do rusu O,sinelerin içinde olan (dahi) hak kyla bilicidir. o sey- tasdik edici len ki olmak úzere miras verdik nefsine Süslene cekler Allah'in izniyle lütfundan zulmeden artik onlar dan var o kimse- ve ler ki mez onlar ve hakkiyla elbet hakkyla kullarna Allah üb- idik hak. Allah oraya gire cekler ipektir orada elbiseleri ve inciler hafifletil- ve kiolsün hayrlarda size geldi ve Rabbi- üb- üzüntü- bizden giderdi miz hesiz yu üb hesiz sinelerin oturulacak yur- olan da ler Adn azl kâfiri ibret ald One ge- onlardan ve kitabdan kullarimzdan Çen rinde amel bir usanç orada bize do Cennet leridir den okim- onda seki hiç bir yardmc bizi yer letirdi Ve aleyhle- hüküm verilmez kunmaz var ibret alr o zâta Allah'a dr ki içinde hakkyla doru olan bilendir Su O sana her cezálan- ite böyle dririz büyük seçtik altindan oki yerin nem vahycttk oey ve artk zålimler için yoktur hesiz Ve ve bir yor- orada guniluk o kinse lere ki miz orta yolda onlardan ve giden lütúf odur bileziklerden hamd kendisinden oncedir cehen- ate- onlar için vardr o ey- ba- sâlih bir yapalm bizi çkar Rabbi- orada feryâd ederfer den ki o ey sizi yaatmadk (kadar) ki onun azâb mi vat ded. bol mükâ- elbette ba fat verendir layandir öyle ise tadn kitab lerki orada Ve bize dokun maz inkâr etler onlardan yapryo korkutucu göklerin gizii- bilen dir Sonra gorendir haberdardr
  • 12. artir- ve inkân ki kendi maz küfürleri káfirlere bana Alah. gostein dan kendilerine yok verdik mi sa bazist na ikisi zevål bulur diye inkâr artik yeryüzün- halifeler sizi kild o zåt- o aleyhinedir ederse kim de tir ki onlara arttirmadi bazlar yeri artir- Ve bir me maz baka yalvari- onlar ortaklari yorsunuz ki göklerde zâlimler ve azáb etme- olan- doru- ondan de sabiri dir kuatmaz ve kötü bir kor- kendileri- and ol kutucu ne gelirse sun eer evvelki- kanunu- an lerin nu cak bir çevir- Alla- kanunu hin için bir kor- kendileri- kutucu ne geldi Sonra o kimse- äkibet oldu lerin ki gökleri gazab cak bir or- onlar için yok taklk bilen dir an- Rablei katn- küfürleri käfirlere da Çok hereyi olan qüclü lennin va'd et- bil'a- miyor kis ne za man ki hiçbir kimse var mi sa tutuyor nizi o halde beklemi yorlar übhe SIZ O ummet lerin lar ki baksn- on dan Allah yemin- en güç- Allah'a yemin ve lüsüyle ettiler aslâbu- ve bir dei- Alla tirme lamazsin gordu- de nuz m ki maz tuzak ve yeryüzünde büyüklük tas lamaktandr kurmaktan ehlini ne yerde onu âciz Allah olmad ve kuv- kendile- daha birakacak vetçe rinden iddetli yerden (her) bi- rinden bir delil o ikisini tuta- ikisi zevâl and ol- ve bulursa Sun eer hin üb hesiz yeryüzünde Ve an cak úzerin- ve bir yarat- neyi tilar bir aldatma an daha do- ru yolda idiler bir an Ziyan cak ötu m cak Çok ba layanf elbette olacaklar bir nef- an ret kanunu aslå bulamaz için tuzak Sin ve dolamadlar Ca ve kendilerinden öncedir göklerde hiç bir ey Cü:22, Súre:35 (Fâtr 39-44) 438 39- O (Rabbiniz), sizi yeryüzünde halifeler kilandr. Artik kim inkâr ederse, o takdir de onun inkân kendi aleyhinedir. Çünki onlarn küfrü, Rableri katnda o káfirlere gazabdan baka bir ey artrmaz, ve on larn küfrü, o käfirlere ziyandan baka bir ey (de) artirmaz. 40- De ki: "Söyleyin bana! Allah'i birakp da (Ona irk koarak kendilerine) yalvar makta olduunuz ortaklarnz, yerden neyi yarattlar, bana gösterin! Yoksa onlar için, göklerde (Allah ile sözletikleri) bir ortaklik mi var? Yoksa kendilerine bir kitab vermiiz de onlar ondan bir delil üzerinde midirler?" Hayr! O zâlimler birbirlerine, aldatmadan baka bir ey va'd etmiyor. 41- Muhakkak ki Allah,gökleri ve yeri y kilrlar diye (kudreti ile) tutuyor. And olsun ki eer yklsalar, O'ndan sonra hiçkim se o ikisini tutamaz.9 Dorusu 0, Halim (káfirlerin cezålandrilmasnda acele et meyen)dir, Gafür (çok balayan)dr. 42- Ve (o mürikler) eer kendilerine ger çekten bir korkutucu (peygamber) gelirse, o ümmetlerin her birinden, elbette daha doru yolda olacaklarna dâir bütün güçle riyle Allah'a yemin ettiler. Fakat kendilerine bir korkutucu gelince,. (bu) onlara nefretten baka bir ey arttirmad. 43- (Bu da) yeryüzünde büyüklük tasla maktan ve kötü tuzak kurmaktan (dolayt dr). Hâlbuki kötü tuzak, ancak sâhibine dolanr. O hâlde (bunlar), öncekilere tatbik edilen (iláhi) känundan bakasn m bekli yorlar? Allah'in knununda ise aslâ bir de ime bulamazsn! Ve Allah'n känununda aslâ bir sapma bulamazsn (hak edene o azab, mutlak gelir)! 44- (Bunlar) yeryüzünde hiç dolamadlar m ki, kendilerinden öncekilerin âkbetina sil olmu, baksnlar! Hâlbuki (onlar) kendi lerinden kuvvetçe daha iddetli idiler. Ne göklerde, ne de yerde hiçbir eyin Allah'i âciz birakmas mümkün deildir. übhesiz ki O, Alim (hereyi bilen)dir, Kadir (her eye gücüyeten)dir. nasil dedir onlar kitab
  • 13. 439 Cü:22, Süre:35-36 (Fâttr 45- Yá-Sin 12) T1 45- Eer Allah, insanlar kazandklar (gü nahlar) yüzünden (hemen) cezalandracak olsayd, (yerin) yüzünde hareket eden hiçbir canl birakmazd! Fakat onlar(n cezásn) belirli bir vakte kadar tehir eder. Nihâyet ecelleri geldii zaman, artk dorusu Allah kullarin(n amellerini) hakkyla görendir. 36- YÅ-SN SÜRES [Mekke devrinde nâzil olmutur, 83 åyettir) Rahmân, Rahim olan Allah'in ismiyle 1- Yå, Sin. 2- Hikmetli Kur'an'a yemin olsun! 3- übhesiz ki sen, elbette peygamber lerdensin. 4- Dosdoru bir yol üzerinde(sin). 5- (Bu Kur'än) Aziz (kudreti dâimâ üs tün gelen), Rahim (çok merhametli olan Allah)'in tenzili (parça parça indirmesi)dir. 6- Tâki, (fetret devrinde) babalar korkutul mami, kendileri de gfiet içinde (kalm) kimseler olan bir kavmi korkutasn! 7- Celâlim hakk için, onlarn çounun üzerine (azab hussundaki) sÖz hak ol mutur; artik onlar (küfürlerindeki inadlar sebebiyle) îmân etmezler. 8- Muhakkak ki biz onlarn boyunlarna halkalar geçirdik; öyle kio (demir halkalar) çenelerine kadar (dayanm)tr; bu yüzden onlar balar yukar kalkk kimselerdir. 9- (isyanlarindaki Israrlar yüzünden) önlerinden bir sed, arkalarndan da bir sed çektik de onlar(n gözlerini) perdeledik; ar tik onlar görmezler. 10- (Habibim, yå Muhammed!) Onlar korkutsan da, korkutmasan da onlar için birdir; îmân etmezler. 11- (Sen,) ancak Zikr'e (Kur'an'a) tâbi olan ve gyâben (görmedii hâlde) Rahmân'dan korkan kimseyi korkutabilrsin! ite onu bir mafiret ve güzel bir mükáâtla (Cennetle) müjdele! 12- übhe yok ki ölüleri ancak biz diriltiriz! Hem önceden iledikleri (amellerijni ve (ge ride braktiklar) eserlerini yazarz. Ve (ol mu, olacak) hereyiapaçk beyân eden bir kitabda (Levh-i Mahfüzda) kaydetmiizdir. fakat hareketli bir canldan Rahim hakkryla kulla- olan- Allah artik ecel- gel- nháyet be görüc dr rini Üze rinde bir kav- miki üze rine demir halkalar korkut man için te onu müjdele görmezler Rahmân Allah'in SÖz önlerinden yazarz elbette peygamber lerdensin imân etmezler apaçk Sirtinda onlarn boyun larinda çok merha- meti olanin ben kldk hak ol- and olsun mutur gerçekten artik onlar birak- kazan- oeyden insan- Alah cezalan- ve mazd dilar dolay ki lar dirsayd eer ve oluleri dâima üS- tun olann Ve übhe siz sen qyå. sonsuz rahmet sâhibinden kildik übhe Siz biz dirilti ve onlar perde onlar korkut- yok madin mi ledik gâfillerdir sa balar yukan kalkik kimselerdir onlar parça parça indimesidir kork- ve tu bir kitab- onu kaydet miizdir da hikmetli biz ubhe siz biz ve ken dileri ismiyle onlar kor kuttun mu imân etmezler bir sed Zikre Ve lirti deerli her ve bir vakte kadar Kurän'a yemin Yâ Sin osun dosdoru babalar artik onlan te hir eder arkalarndan tábi' o kim onlarn onlar çounun bir yol korkutul çenelerine ovle kadardr mami ve eser- ve lerini onlar için eittir ve ki o bir sed Dldu seyiki hm an cak bir mü- ve bir maf káfâtla ettler ret ile takdim o ey len k übhesiz lei di o vakit ki
  • 14. elçiler ve takviye ettik cak an- siz deil- dedi an Cak Siniz Son vermez seniz bize gerek mez uursuzlu unuz oraya geldi yalan söyü- an- sz del yorsunuz cak elçilere ubhe SIz ben geldi ve onlarn efati ama o ikisini yalanladlar er edinir miyim o vak ti ki apaçk siniz tâbi' kav Olun mim bana dedi- elemli bir biz ler azâb den Oehir gönderilmi elçileriz ve gerçekten gönde- size rilmi elçileriz and ol- sizin yüzü- uursuzlu- doru- Sun eer nüzden ga uradik su biz kav- keke dedi (olsavd) mim iki (kiiyi) haddi aan bir toplu bana ve hidayete ermi onlar ve ne oldu kimselerdir ikrân edilenlerden bir ey Rahmân luksunuZ cen nete ey dedi halkn bir misål onlara olarak ki fayda bir vermez zarar döndürüle- ona ceksiniz gir size bi siz bil'a- kis ücret onlara ve bir da- elbette o za- übhe lálet içindeyim man siz ben deni. di kouyor bir adam beni kld ve Rab- bim übhe- ve dedi SIZ biz ler gerçekten size ve dokunur dedi ler gönderdik übhe- bliyor Rabbi- dedi Siz biz indime- ve bizim bir mitir gibi insan size nasi hat verildi sizden iste miyor beni yaratti diye mi artik beni dinleyin firet etti Rahmân bana eer ilâhlar isterse misâl getir apaçk tebli ehrin beni kurta ramazlar 0 va o zåta ki bana ma- oeyi kit ki üçünc ile miz ler ki sizi mutlaka talarz o kim- tâbi' olun selere ki sizinle beraberdir en uzak yerinden ve ibådet et miyorum ondan baka bir $eyle Rabbi- imân nize ettim biliyorlar Cüz:22, Süre: 36 (Yâ-Sin 13-27) 440 13- Onlara u ehir (Antakya) halkn misâl getir! Hani oraya (sänn gönderdii) elçiler gelmiti. 14- 0 vakit onlara o iki (elçilyi gön dermitik de o ikisini yalanladilar, bunun Üzerine (onlar) üçüncü (bir elçi) ile tak viye ettik de (onlar:) "Gerçekten biz size gönderilmi elçileriz" dediler. 15- (ehir halk:) "Siz de ancak bizim gibi bir(er) insansnz, hem Rahmân hiçbir ey indirmemitir; siz ancak yalan söylüyor sunuz" dediler. 16- (Elçiler) dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki, übhesiz biz, gerçekten size gönderilmi elçileriz." 17- "Ve bize düen, ancak apaçk bir teblidir." 18- (ehir halk:) "Dorusu biz, sizin yüzü nüzden uursuzlua uradk. Yemin olsun ki, eer(busöylediklerinizden) vazgeçmez seniz sizi mutlak tala öldürürüz ve biz den size gerçekten elemli bir azab doku nur" dediler. 19- (Elçiler:) "Uursuzluunuz sizinle berâberdir. Size nasihat verildii için mi (uursuzluk sayyorsunuz)? Hayr! Siz haddi aan bir topluluksunuz" dediler. 20- Derken ehrin en uzak yerinden bir adam koarak geldi; dedi ki: "Ey kavmim! (Bu) elçilere uyun!" 21- "Sizden (teblilerine karlk hiç)bir ücret istemeyen (bu) kimselere tâbi' olun; çünki onlar hidâyete ermi kimselerdir." 22- "Hem ben neden, beni yaratana ibâ det etmeyeyim? Hâlbuki (hepiniz) ancak O'na döndürüleceksiniz." 23- "Hiç (ben), O'ndan baka ilâhlar edinir miyim? Eer Rahmân (olan Allah), bana bir zarar (vermek) istese, onlarin efâati bana bir fayda vermez ve beni kurtaramazlar." 24- "übhesiz ki o zaman ben, elbette apaçk bir dalâlet içinde olurum. 25- "Dorusu ben, sizin Rabbinize îmân etim; artik beni dinleyin!" 26, 27- (Kavmi ise onu taa tuttular ve öldürdüler de kendisine:) Cennete gir!" denildi. (O da:) "Keke Rabbimin bana mafiretettiini ve beni ikrâm edilenlerden kldin kavmim bilselerdi!" dedi.
  • 15. 441 Cüz:23, Sire:36 (Vá-Sin 28-40) 28- Ondan sonra (Habibün-Nec carin öldürülmesinin ardndan) onun kavminin üzerine gökten hiç bir ordu indirmedik; indirecek de deildik. 29- (Onlarin cezâs) sàdece (korkunç) bir ses oldu; öyleki onlar (hayat cihetiyle) o anda sönüveren kimseler kesildiler! 30- Yazklar olsun o kullara! Kenilerine ne zaman bir peygamber gelse, mutlak onun la alay ederlerdi. 31- Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice nesilleri (böyle zulümleri sebebiyle) helâk ettik, muhakkak ki onlar (bir daha) kendilerine dönüp gelmezler. 32- (Onlar, maher günü) hep birlikte an cak huzürumuzda hazr bulundurulan kim seler olarak, toplanacak olanlardr. 33- Hâbuki o ölüyeryüzü de (öldükten sonra dirilme husúsunda) kendileri için bir delildir. (Biz) onu dirilttik ve ondan dâneler çikardik da bundan yiyorlar. 34- Hem orada hurmaliklardan ve üzüm balarndan nice bahçeler yaptk ve orada gözelerden (pnarlar) aktik. 35- Tâ ki onun mahsülünden yesinler! Hâlbuki onu (o mahsulü) elleri yapmamitr. Häla ükretmeyecekler mi? 36- Pek münezzehtir 0 (Allah) ki, yerin bitirmekte olduklarndan ve (insanlarn) kendilerinden ve bilemeyecekleri eylerden (nice) çiftleri,onlarn hepsini yaratmtr. 37- Onlar için (kudretimize) bir delil de ge cedir. Ondan gündüzüsoyup aliriz; bir de bakarsn ki, onlar karanlkta kalvermi kim seler olurlar. 38- Güne de kendine mahsus bir yörün ge içinde akp gider. Bu, Aziz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alim (hereyi hakkyla bilen Allah)'in takdiridir. 39- Aya da (kendi yörüngesinde birtakm) menziller takdir ettik; nihâyet (bir menzilinde de erilmi) eski hurma dalgibi olmutur. 40- Ne günein aya yetimesi (ona çarp mas) kendisine (takdir edilen nizâma) lâyiktr, ne de gece, gündüzü geride birak cIdr. Çünki her biri (bir itâat ve heybet altn da ayri) bir yörüngede yüzerler. gökten A on lar bir peygam berden birden 0 anda kendilerin den önce toplan- an mi cak onu dirilttik yemeleri için peobtir bu nihâ. yet bir ordudan tek heläk ettik nice bahçe- orada kildik ve ler kendilerinden Ve yetimesi kendilerine gelmiyorki hepsi de- ve gildir menziller bir ses ölü qündüzü ondan Siyifiriz Sine kendine bir yörün mahsus ge içinde ver halâm ük retmeyecekler ondan sonra yeryz kendi- leni için ona takdir ettik an- olmad cak gece görmedi ler mi o kullara dönüp gel mezler yiyorlar bitiri- yor akp gidér ay o ey lerden ki elleni dir kendi- yarar güne deil. yüzerler bir yorün- herbiri ve gede Ve kavmi tik güne gözelerden orada fikrt- ve üzüm ba- ve hurmalik lardan nin bir de- ve lildir onlar bir de- ve için lildir Zún kendi lerine gündü yazklar olsun hep sini zeri alay ediyorlar onun- idiler an ve ne indiricek olan ne artik bir dâ ondan çikardk ve ondan übhe SIZ onlar eski onu yapma mitr a lanndan Onune geçici indirmedik Ve çiftleri hazr bulundu- huzünu Ve lar deildik ve bilmiyor sönen kim lerdir karanlikta kalanlardr nesillerden cak gibi gece deildir yarat- o zât ki mitr meyvesin den hereyi dâima üs- takdiri hurma dali on- birden lar oanda dir ve döndü Ve aya rulanlar olarak muzda bilenin tün olann
  • 16. yarat- ve tik artik ne imdád onlan suda boarz edenolur bir zamana bir fayda- ve landima kadar arkanz- dadir Rable rinun bu sIZi rizik- 0 seyler- infak den ki edin landirdi tek dile- eer ot ye seyi ki seydi ne za man o ey- ve den ki dolu áyetlerin den dir tek hakszirga uratiimaz bir ses del- ve bir tavsi vad o ey- bu etti dir ki yeye bir ses an ca yapyorsunuz gemide diler- e- ve sek er biz den cak artik o gün onünüzdedir bir rah met diyorlar ve apaçk bir dalålet Rablerine kabirlerinden on- hemen 5, NL imán ettiler yattigmiz yerden idiniz bir áyet onlara gel- ve miyor kendi- de- ova- ve lerine nildi kit ki beklemiyorlar Zürriyetle lar birden an cak rini artik güç yetire mezler olmad O kimse lere ki binerler kaldrd ta- nin o ey- sak- onlara denil- o va- ve den ki kit ki hazr bulundu rulanlar olarak içinde cak dik kurtarlrlar ne on- ve kendi lar dogru kimseler oey N leri ki ubhe- onlar bir ve sz biz için delidir ler fenler inkâr et tiler huzúru muzda onun gibi sinden merhamet tâki siz olunursunuz evi Cev ondan oldu- an cak ufurul- ve peygamber O sey- an- cezalandi le ki cak rilmazsiniz an- siz deil- kendisini Allah Siniz yedirirdi di ISeniz bizi kim eyvåh bi- dedi o kim dedi Allah seler ki birbirleriyle onlar kendilenn çekiryoriar yakalar onlar için ler eer Iken lerine lar topla nandir donüyor- âilelen lar ve bir ey le on lat vad doru ve Rahmån söylemi ne kouyorlar hemen o anda bir kim Cüz:23. Süre:36 ()á-Sin 41-54) 442 Se 41- Yine onlar için (kudretimize) bir delildir ki, gerçekten biz zürriyetlerini o dolu gemi de tadik. 42- Ve onlar için bunun gibi binecekleri (daha nice) eyleri (vástalar) yarattik. 43- Hâlbuki dilersek onlar suda boarz; 0 zaman ne kendilerine imdâd eden olur, ne de onlar kurtarlirlar. 44- Ancak tarafmzdan bir rahmet ve bir zamâna kadar (dünyadan) faydalandrma müstesnå. 45- Hem onlara: Önünüzdekinden ve arkanzdakinden (dünya ve âhiret azâ bndan) saknn; tâ ki merhamet olunas niz denildii zaman (yüz çevirirler). 46- Ve onlara ne zaman Rablerinin yüz çevirici kimseler olmulardr. 47- Kendilerine: "Allahin sizirzklandrdi eylerden (siz de O'nun yolunda) sarf edin!" denildiinde ise o inkâr edenler, imån edenlere dedi(ler) ki: "Allah dileyecek olsayd kendisini doyuraca bir kimseyi. (biz) mi doyuracaz? Dorusu siz ancak apaçk bir dalalet içindesiniz." 48- Hem, Eer (iddiânzda) doru kim seler iseniz, bu va'd (edilen kyâmet) ne zaman? diyorlar. 49- Onlar, birbirleriyle çekiip dururken kendilerini (anszn) yakalayacak olan (kor kunç) bir sesten (süra birinci üfürülüten) bakasn beklemiyorlar. 50- Artik (onlarn), ne bir tavsiyeye güçleri yeter, ne de åilelerine dönebilirler! 51- Ve süra (ikinci defa) fürümütür de bakarsn ki onlar kabirlerinden (kalkp) Rablerine ouyorlar! 52- Derler ki: "Eyvåh bize! Bizi yattimz yerden kim kaldrdi? Bu, Rahmân'in va'd ettii eydir, demek peygamberler doru söylemi!" 53- (0) sâdece (korkunç) bir sestir; onlar hemen 0 anda huZürumuzda hazr bulun durulan kimseler olarak, toplanacak olan lardr. 54- Artiko gün hiç kimse (en küçük) bir hakszlia uratimaz ve ancak yapmakta olduunuzun karln görürsünüz. @äyeterinden ir ayet gelse. mutakd ondan Sür'a mutur
  • 17. 443 Cüz:23. Süre:36 (Va-Sin 55.70) 55- übhesiz ki Cennet ehli, o gün (pek güzel) bir megliyet içinde zevk eden kimselerdir. 56- Onlar ve hanmlari, (artk o gün) göl gelerde tahtlar üzerinde (oturup) yaslan mi olanlardr. 57- Onlar için orada, meyveler ve kendile ri için ne istiyorlarsa vardr. 58- Çok merhameti Rabden (onlara) hitäben (bir de) selâm vardr. 59- Ve (o gün müriklere de denilir ki): "Ey günahkårlar! Bugün (müminlerden) ayriln! 60, 61- "Ey Ademoular! (Ben) size: 'eytana kulluk etmeyin! Çünkio size apa çk bir dümandr ve bana kulluk edin! Bu dosdoru bir yoldur' diye (tavsiye ederek) ahdetmedim mi?" 62- "Böyle iken, yemin olsun ki (seytan), içinizden birçok nesilleri dalälete sevk et mitir. Hiç mi akl erdirmiyordunuz?" 63- (te) bu, va'd olunageldiiniz Cehennemdir!" 64- "inkâr etmekte olduunuzdan dolay bugün girin oraya!" 65- O gün onlarn azlarn mühürleriz de bize elleri söyler ve neler kazanyor idiyse ler ayaklar âhidlik eder! 66- Hâlbuki dileseydik, onlarn gözlerini büsbütün kör ederdik de yolda kouup kalrlard; o hâlde nasl görecekler(di)? 67- Ve dileseydik, (en diráyeti) oldukla ri(n zannettikleri) yerde onlarin ekillerini (çirkin bir súrete) elbette deitirirdik de (bundan kurtulmak için), ne ileri gitmeye güçleri yeter, ne de geri dönebilirlerdi. 68- Hem kimi çok yaatirsak, onu yarat lita tersine çevitiriz (yalandkça gücünü, aklin azaltrz). Hiç akl erdirmiyorlar mi? 69- Ve ona (o Resúlümüze). iir öretme dik;(bu) ona yaramazd da. Dorusu o, ancak bir nasihattir ve apaçk beyân eden bir Kuran'dr. 70- Tâ ki hayatta olanlar (Allah in azâbyla) korkutsun, kâfirlerin üzerine ise (azab husüsundaki) söz hak olsun! onlar onlar için vardr ahdetmedim mi Rab'den söz 0 larak bir du- size mandr bu zevk eden kimselerdir elleri yaslanm olanlardr gitmeye selåm idiniz o eyden bu dolay ki gün dilesey- eer ve dik hiç akl erdir miyorlar mu günahkarlar ubhe siz O dalälete and olsun ve dosdoru düürdü gerçekten akl erdiri yorsunuz bize konu ur görecekler ohäde nasl artik gúç yetire mezlerdi bir megüli yet içinde kâfirlerin üzeri tahtlar uzerinde yaratilta ne eytana kazanyorlar istiyor- o ey- kendleri ve ler ki içn vardr girin oraya lár yolda ey hiç mi olmadnz bir yol dúr bir ve bir na- an- odeil- ona Kur'ân sihat di kulluk etmeyin dye onu tersine çeviririz O qun cennet bugün olduklari yerde idiler va'd olunu yorsunuz ve onlarn azlarin mühür leriz bu gölgelerde ki kou urlard birçok ta o ey leri ki ayriln yara- ve maz bana kulluk Ve edin diye ki meyveler Adem ey oullar onu çok kim ve yaatirz idiniz ok O qün nesilleri elbette onlarn e killerini deitirirdik hanimlari Ve ayaklar gözlerini ehli hak ve hayat- idi O KimKO olur ub nesiz orada Çok mer hametli mas içan SIZe apaçik Sizden cehen nemdir inkâr edi yorsunuz åhidlik ve eder elbette silme kör ederdik dile- eer ve seydik ona öret- ve medik geri done- ve mezlerdi apaçik cak
  • 18. såhibtir ler onlar- kendlen ve yerier da iin vardr iláhlar Alah. ki hay- lara onlar vanlar SiZ dan biror- onlar ken- ve dudur için dileri apaçk yeri baka len k quru- onlar bir dü mandr ve açklar- Sey- ve gze n i hz O Sey- bili lar hemen bir birden ates hakkyla yarat- herbiri-o bilendir manin döndürüle ceksiniz gökleri hereyi hereyi bilendir yaratandr hemen olur ol edindi- ve ler ona elleri miz ler onlar- ve dan onlara yar- quç yetiremezler dima yeil len ki yap- oey- onlar yarat- ubhe veg ti lerden ki için tik o hemen nutfeden birden kemik- dirite- kim dedi yarat- unut- ve birmisäl bi- mu iken leri cek Iin tu binek- onlardan kendi- onlarn bo- ve leridir bir kism lenne yun edirdik hâlâm ükret mezler yaratt ve defa ilk aaçtan o zât ve eyin her evet SOZu onlarn öyle ise seni ona demesidir bir onu eyi ve deil midir igyüzü Subhe- insan yarattik sz biz onlari ya- 0 zåt ratti onlarin benzerini içecek- ve menfa ler atler SIZe kendilerine yardm edilir SZbeme Uzmesin ki kild olarak ze getirdi umulur ki onlar hazrlanmi yaratmaya onun 0 zåt elindedir ki ve gör medi mi yakryorsunuz misál ve onlar diriltecek oki de on dan güc ye ten diledi o va- onun ancak kit ki emri ite münez zehtir Ciz:23, Süre: 36(Y'å-Sin 71-83) 444 71- Görmediler mi ki, übhesiz biz kud retimizin yaptklarndan, onlar için nice hayvanlar yarattk da onlar bunlara sâhib olmu kimselerdir. 72- Hem bunlar kendilerine boyun e dirdik de, onlarn bir ksm binekleridir, bir kismndan da yerler. 73- Hem bunlarda kendileri için (daha bir çok) menfaatler ve içecekler vardr. Hâlâ ükretmezler mi? 74- Ve (güyâ) belki kendilerine yardm edi lir diye Allahdan baka ilhlar edindiler. 75- (0 ilâhlar,) onlara yardma güç yetire mezler; bil'akis kendilerionlar( muháfaza) için hazrlanm askerlerdir. 76- (Habibim, yå Muhammed!) Öyle ise onlarn sözü, seni üzmesin! übhesiz ki biz, (onlar) neyi gizlerler ve neyiaçklarlar sa biliriz. 77- Hem o insan görmedi mi, gerçekten biz kendisini nutfeden (hakir bir damla su dan süzülmü hulâsadan) yarattik! Buna ramen bakarsn ki o apaçk bir hasm (kesilmiltir. 78- Kendi yaratln unuttu da bize bir misâl getirdi: "Onlar çürümü olduu hâlde, u kemikleri kim diriltecek?" dedi. 79- De i: "Onlar ilk defa yaratan, (yine) onlar diriltecek! Çünki O, her türlü (mahlüku ve onlar) yaratmay hakkyla bi lendir." 80- O ki, size yeil aaçtan bir ate yapt da, ite siz ondan yakp duruyorsunuz.") 81- Gökleri ve yeri yaratan, onlarn (o in sanlarin) benzerinide yaratmaya kdir de il midir? Evet (kdirdir)! Çünki 0, Halläk (hereyi çokça yaratan)dr, Alim (hakkyla bilen)dir. 82- Bir eyi(n olmasn) diledii zaman, O'nun emri, ona sâdece "Ol!" demektir, (o da) hemen oluverir. a 83- te münezzehtir O (Allah) ki, here yin melektu (gerçek mülküve tasarrufu) O'nun elindedir ve ancak O'na döndürüle ceksiniz. Ve
  • 19. 445 Cüz23, Siüre:37 (6Sáffär 1-24) 37- SAFFÅT SÚRES [Mekke devrinde nåzil olmutur, 182 àyettir] Rahmân, Rahim olan Alah'in ismiyle 1, 2- And olsun (ibádet için) säffät olan (saf saf dizilen meleklere, müminlere, âlimlere, mücâhid)lere! Ve (bakalarn) sevk ederek idåre (ve haykrarak men') edenlere! 3- Hem zikir (Kur'än) okuyanlara! (And olsun!) 4- übhesiz ki sizin lâhniz, gerçekten tektir. 5,6, 7- Göklerin ve yerin ve ikisi arasnda bulunanlarin Rabbidir, doularn da Rabbi dir. übhesiz ki biz, dünya semâsnbir ziy netle, yldzlarla süsledik. Ve (onu) her âsi eytandan muháfaza ederek (koruduk). 8, 9- (0 eytanlar, artik) mele-i a'lây (semádakimelekleri) dinleyemezler ve her nirlar ve onlar için devaml bir azab vardr. 10, 11- Ancak bir söz kapan olursa, onu da delici, alevli bir yldz ta'kib eder. imdi sor onlara: Yaratilcihetiyle kendileri mi daha Zzor, yoksa bizim (semåile beráber içinde) yarattklarimz mi?" Muhakkak ki biz, kendi lerini yapkan bir çamurdan yarattk. 12, 13, 14- (Ey Habibim!) Bil'akis (sen, onlarin bu kadar delillere ramen inkár et melerine) hayret ettin, hâbuki (onlar senin anlattklarinla) alay ediyorlar. Kendilerine Ve bir mu'cize gördükleri zaman, (onunla) alay etmek istiyorlar. Rahim Rahmân Allahin 15- Bir de dediler ki: "Bu, apaçk bir sihir den baka bir ey deildir." zikir 16, 17- (Biz) öldüümüz, bir toprak ve bir kemik yin hâline geldiimiz zaman mi, gerçekten biz mi yeniden diriltilecek kim seleriz? Onceki atalarmz da mi?" 18, 19- (Ey Resúlüm!) De ki: "Evet! Hem de siz zelil kimseler olarak (di riltleceksiniz)!" Artik o (dirilme ii). sådece (korkunç) bir sesten ibârettir; bir de bakarsn kionlar (dirilmi de etraflarina) bakyorlar! 20, 21- Ve: Eyvâh bize! Bu, din (cezâ) günüdür!" derler. (Melekler der ki) (Evet) bu, kendisini yalan lamakta olduunuz ayrma günu (aranzda hüküm verme günü)dür!" 22, 23, 24- (Meleklere ise o gün öyle de nilir) "Zulmedenleri ve onlara eik edenleri ve Allah'dan baka tapmakta olduklar ey leri toplayn; sonra onlar Cehennemin yo luna götürün! Ve tutun onlar! Çünki onlar, sorguya çekilecek kimselerdir." muháfa- ve zaederek hem okuyan lara Rab- ve ikisi ara- oey- ve yerin ve gökle- Rab bidr sindadir lenn ki rin bidir o kim- yok- semi ki sa kendileri- ve en meclisi ne atilir yüce O va- ve kit k yldzlarla yara tilica artik ancak dedi- ve ler se ki cak iaraftan kovularak(aeviyldzlarla) tagjaAŠo,s daha zor zulmet- o kim tiler seleri ki alay edi- ve hayret bla yoriar ettin kis sevk ede rek bir kap kapt o kim- an- devaml bir onlar i- ve kovula- her taraftan azåb çin vardr , sorguya çekile cekkímselerdir kendi leri mi etmek elbet dinltile- übhesiz bir ke- ve bir Cek olanlarz biz mi mk yn zelil kimse lerer olarak alNolar din günü- bu eyvâh dür toplayn bize toprak Sonra onlar Allahdan baka götürün bir ziy- dünya gögü- süs- übhe- doularin netle nu ledik siz bz übhe hem sevk edenlere nasihat edildigi zaman da, ibret almyorlar.J SSy IS siz onlar bir imdi onlara dinleyemez- åsi ler sor ismiyle kan dedi- ve ler murdan gerçek- ten fektir SIZ ve evet de saf o larak ir mu- gor- o va- ve cize duler kit ki o- ve ol- 0zaman duk dük miki bakyor- lar delici yap- bir ça- kendilenini übhe yarat yarattik Sz bz tik tapyorlar onlar dur- ve durun dizilenle- and re olsun llâhinz ub hesiz rak yalanl- ken- idiniz oki yorsunuz disini her eytan dan bir alev hemen onu takib et evvelki ibret almi- nasihat yorlar apa- bir an- bu de çk sihir cak ldir Idiler oey- ve leni ki on- birden tek lar o anda edldler ve atala rimiz mi bir ses lenmedir ayrma günü- bu dür elerini ve cehennemin yoluna
  • 20. onlarin bazs sadan bir hâkimi yet ortaktrlar bir air iÇin elbette ta- danlarsinizZ elbet ta- ubhe- Rabbi- sö danlarz Siz biz mizin yönel- ve mi dolalr bize geli- idiniz yorsunuz an- låh kendi- de- ova- cak yoktur lenne nildi kt ki ak diken zevceler inizge onlarin bazis azâbda ilâhlar mizi übhe SiZ SIZ on- ve meyveler lar üze- bizim olmad ve mümin için nuz karlikl olarak teslim olmu bugün on- bila kimselerdir lar kis içenler için lezzeti vardr 0 zaman yöneldi ZU Dir ya- benim idi kin için var kullar an- yapyorsU- idiniz o ey- an- cezalandrl- ve le ki cak mazsinz doru- dediler o gün artik üb hesiz onlar idi- ler leni SU SIZ ma'lüm Üzeri- artik hak oldu mize ebete terk dorusu diyorlar- ve edenlenz biz mi di kimseler yanlarinda ve sarho ediliyorlar o übhe qunah siz onlar kårlara tahtlar üzerin dedir bembe dir yazdr peygamber- tasdik ve hak ile geldi bil'a etti bir kendileri ite onlar rizik için vardr übhe- onlar- siz ben dan azgn- idik übhe lar örtülüp sak bir yu lanmi murta birbirlerine soruyorlar Naim ondan yardimlami- SIZe ne yorsunuz oldu ki olmami- bila- tiniz kis azgin bir top- idiniz bil'a luluk konu- dedi san biri Siz biz yorlar bazisna yapa- böyle übhe sanki onlar gibidir büyuklukta Cennetle rinde kis dedi ler ki evet sizi azdrdik y kis elemli azâb pinardan dolu kadehle üzerlerin onlar ve bir ser semletme deildir ihlasa erdi- Allahin rilen SIZ biz le @ ie deli ikrâm olun mulardr in göz lüler de onda yoktur gözü birbirlerine bazsna Soruyorlar Cüz:23, Süre:37 (Sâffar 25-51) 446 25- Size ne oldu ki yardmlamyorsunuz? 26- Hayr! Bugün onlar teslim olmu kim selerdir. 27- Ve onlar birbirlerine yönelmi. kari Iikl (olarak birbirlerini) mes'ül tutarlar (çe kiirler). 28- (Tábi' olanlar, elebalarna) "Doru su siz, bize sadan gelirdiniz (hayrmza çalr görünürdünüz)!" derler. 29,30- (0 reisler ise)derler ki: "Bil'akis, (siz zâten) mümin kimseler olmamtnz. Hem bizim için, sizin üzerinizde bir güç yoktu. Bil'akis (siz), bir azgnlar topluluu idiniz." 31,32- "Artik Rabbimizin (azab) sözü üze rimize hak oldu, übhesiz biz (bu azáb) ta dacak kimseleriz. Evet, (biz) sizi azdrdk; çünki kendimiz azgn kimseler idik." 33- Artik übhesiz ki o gün onlar, azabda ortaktrlar. 34- Ite biz, günahkârlara böyle yaparz. 35- Çünki onlar kendilerine: "Allah'dan baka iläh yoktur" denildii zaman, büyük lük taslyorlard. 36- Ve: "Dorusu biz, deli bir äir için ilâhlarimZI gerçekten terk edecek kimse ler miyiz?" diyorlard. 37, 38, 39- Hayr! (0,) hakk getirdi ve pey gamberleri tasdik etti. Dorusu siz, o elemli azâb tadclarsnz. Ve sâdece yapmakta olduklarnzin karlin göreceksiniz. 40- Ancak Allah'in ihlâsa erdirilmi kullar müstesnå. 41, 42- Ite onlar var ya, kendileri için ma'lüm bir rizk, türlü meyveler vardr. Ve onlar, ikräm olunacak kimselerdir. 43, 44- Naim Cennetlerinde, karlikl tahtlar üzerindedirler.) 45- Pnardan (doldurulmu) kadehlerle, (onlarin) etraflarnda dolalr. 46- (0 içecekler ki) bembeyazdr; içenler için lezzetlidir. 47- Onda ne bir sersemletme vardr, ne de onlar ondan sarho olurlar. 48- Ve yanlarnda, (kocalarindan) baka sIna bakmayan iri gözlü (zevce)ler vardr. 49- Sanki onlar örtülüp saklanm (toz toprak görmemi latif bir rengi olan) yu murta gibidirler. 50- O zaman (Cennet ehli) birbirlerine yönelerek karlikl sorusorarlar (sohbet ederler). 51- Içlerinden konuan biri öyle der:Do rusu benim (dünyada) bir yaknm vard." tasl- Allah
  • 21. 447 Cü::23, Süre:37 (Sffär$2-76) 52, 53- Bana:) Gerçekten sen, (dirilme yi) tasdik edenlerden misin?' derdi. (Ve bana) (Biz) öldüümüz ve bir toprak, bir kemik (yin) hâline geldiimiz zaman mi, gerçekten biz mi cezålandrlacak kimse ler olacaz? (derdi)." 54- (Sonra o kiiyanndakilere:) "Siz (onun hâinden) haberdr msnz?" dedi. 55- Derken bakt da onu Cehennemin or tasnda gördü. 56- Dedi ki: "Allah'a yemin olsun ki, (sen) nerede ise gerçekten beni (de) helâk ede cektin!" 57- Eer Rabbimin nimeti olmasayd, dorusu (ben de orada) hazr bulundurul mulardan olacaktm." 58, 59- "Peki (naslm), biz (dünyada) ilk ölümümüzden baka bir daha ölmeyecek ve biz (îimânimzdan dolay) azab görmeyecek kimseler deil miymiiz?" 60- Dorusu bu, elbette büyük kurtuluun ta kendisidir! 61- Çalanlar, o hâlde böylesi (bir netice) için çalsn! 62, 63- Arlama olarak bu mu hayrldr, yoksa zakkum aac mi? Gerçekten biz, onu (alevler içindekioaac) zâlimler için bir fitne (dünyada birimtihanvesilesi) kldik. 64- übhesiz o, Cehennemin dibinde çl kan bir aaçtir. lar gibidir. 66, 67- Bundan sonra übhesiz ki onlar, elbette bundan yiyecek kimseler olup, artk karnlar(n) bununla dolduracak olanlardr. Sonra bunun üzerine, dorusu onlar için kaynar sudan kartrilm bir içecek vardr. 68- Sonra onlarn dönüleri elbette Ce hennemedir. 69- Dorusu onlar, atalarn sapk kimse ler buldular. 70- Fakat kendileri (de) onlarin izleri üze rinde koturuyorlar. 71- And olsun ki, onlardan önce, evvelki (ümmetlerin çou dalâlete dümütü. 72- (Ve yine) and olsun ki, onlarn içle rinde de (Allah'in azábndan haber veren) korkutucu (peygamber)ler göndermitik. 73- Artk bak, o korkutulanlarin âkbeti nasl oldu? 74- Ancak Allah'in ihlâsa erdirilmi kullar müstesnâ.) 75- Celâlim hakk için, Núh (kavminden ümidini kesince) bizeyalvarmt:; ite (biz) ne güzel icâbet edenleriz! kemik VE bir yin toprak 76- Çünki (biz) onu ve ehlini o büyük felâketten kurtardk. ve onu derken ha gördu berdar oldu gerçekten beni heläk edecektin elbette odur olenler peki biz olmaz dei miyiz hayir- bu mu Iidr bala ridr b ub hesiz zålimler için bir fitne sanki o dönüleri onlarn izleri Üzerinde and olsun ve gerçekten olduk ve öldük o vakit mi ki nerede ise sen karnla- ondan rini büyük fakat onlar âkbeti oldu çalanlar Süb- Son hesiz ra haberdar olanlar evvelki lerin tomurcuu bize and olsun ve übhe- SIZ hazr bulundurul mulardan siz oldu nuz mu azâb edilen- biz olmaz ler dolduran lardr nasil Allah'a ye- dedi deil miyiz onu kildk übhe SZ biz cehen nemin 65-Tomurcuklan, sankieytanlarn ba-) G H ý oCE o hâlde bunun gibisi çalsn ondan gerçekten tasdik edenlerdensin kaynar sudan dedi elbette Rabbi olmutum min once artik bak zakkum dibinde sapk atalarn buldu kimseler 1Çin la gerçekten cezå- ubhesiz landnlanlanz elbet bir onun içecek Üzerine elbette ve übhe yiyenlerdir siz onlar lar Sikintidan ehlini ve onu kur- ve tardk cehenne min çou onlardan dalälete and olsun ve dütü gerçekten ubhesiz derdi sen mi mi übhe siz onlar inlåsa erdi- Allahun kullar an rilen aac yok- arlama sa olarak çikar bir aaç- tirki ak nimeti eerol- ve masayd biz mi ortasnda ölümü- ancak müz büyük kurtulu übhe siz o eytanlarin onlar üb- son korkutucu- onlarn göndemi içinde elbette cehen nemedir koturuyorlar tik korkutulan larin ite elbette Nüh icåbet edenleriz ne quzel seslendi gerçekten min olsun ki ki iÇin var hesiz ra
  • 22. Sonrakiler için ubhe. kay. SIZo mine onun yolunda üb- ve de Ona zan- peki IStiyorsu niniz nedir Sunuz iyilik mükáfat- böyle edenleri landrnz ve baba- de- 0 za SIna miti man yemiyor musu nuz ona bunun üzen ne vöneldier ona biraktik ve ubhe hasta Vim siz ben dedi yap boylece istediler gidici yim bunun üzerine onu mujdeledik nuz yapryor- o sey- ve'sizi ya- Allah ve ve ratmitr SIZ ben sabredenlerden dierlerini suda boduk Allah dan baka atee yldzlara ubhe- dedi ve kalic kimseler selim bir kalb sâlihlerden sag Vumak üzer- eliyle için lerine übhe- älemler içinde Nh'a selâm siz biz ve dedi onlarn ilâhlarna sonra giz lice vardi sün ile bir bak Ve onu atin ilâhlar iftiråetmek tapyorsu- neye için mi nuz Sunz onlar neslini kildk Sonra derken giz lice vard en aer Rab- gel- o va bisine misti kit ki bana ihsân eyle maya beraber derken bakti kim yontuyor- 0 ey- tapyor dedi lere ki musunuz dilerse eer Rab gor übhe ou ey dedi çal- onunla eriti ve ne yorum sz ben cugum mü minler- kullarimz den dandr bir binå onun yapn dediler için bim ålemle arkalarin on- hemen yüz donerek dan çevirdler Rabbi rin hakkndaki konumuyor- size ne Sunuz oldu fakat onlar kildk elbette bråhim V liyorum bana doru yolu gostercektir beni bulacak baba- ey dedi görür- neyi artik bak seni boaz- übhe- uykuda ciim sz ben kou yorlar bir tuzak kurmak yumuak bir oul zaman kI bal sana em- rediliyor Rab bime ile o e yi ki Cüz:23, Süre:37(Sáffät 77-102) 448 77, 78- Ve (yeryüzünde) onun neslini ger çekten kalc kimseler kldk. Hem sonraki (ümmet)ler içinde, ona (iyibirnâm) biraktk. 79, 80, 81- (Bütün) älemler içinde Nüh'a selâm olsun! Muhakkak ki biz, iyilik eden leri böyle mükäfâtlandrrz. Çünkio, bizim mümin kullarimzdandr. 82- Sonra dierlerini suda boduk. 83, 84- übhesiz lbråhim de onun yolun da olanlardandr. Çünki Rabbisine selim bir kalb ile gelmiti. 85, 86, 87- Hani, babasna ve kavmine öyle demiti: (Siz) nelere tapyorsunuz?" "iftiråetmek için mi Allahdan baka ilählar istiyorsunuz?" "Peki âlemlerin Rabbi hak kndaki zanninz nedir?" 88, 89- Derken yldzlara bir bak bakt da: "Ben gerçekten hastaym" dedi. 90- Bunun üzerine (kavmi kendilerine de bular korkusuyla) arkalarn dönen kim seler olarak ondan kaçtlar. 91, 92- Sonra (o da) gizlice onlarn ilâhlarna varp dedi ki: "(Onünüze konmu bu yiyeceklerden) yemiyor musunuz? Size ne oldu da konumuyorsunuz?" 93, 94- Derken sa eliyle (kuvvetli) bir darbe indirmek üzere gizlice üzerlerine vard (da onlar krd. Bunun üzerine (kav mi) koarak ona yöneldiler. 95, 96- (brâhim) dedi ki: (Siz ellerinizle) yontmakta olduunuz eylere mi tapyor sunuz? Hâlbuki sizi de, yapmakta oldukla rinz da Allah yaratmtr." 97, 98- (0nlar ise:) "Onun için bir binà ya pin da, onu atee atn!" dediler. Böylece ona tuzak kurmak istediler, fakat onlar en alçak kimseler kildk. 99- Nihâyet (biz kendisini ateten kurtar dktan sonra lbrâhim) dedi ki: "Gerçekten ben Rabbime gidiciyim; (0) bana doru yolu gösterecektir." 100- "Rabbim! Bana sâlihlerden (olacak bir çocuk) ihsân eyle!" 101- Bunun üzerine (biz de) onu halim bir oul (olan lsmåil) ile müjdeledik. 102- Nihàyet (çocuu) onunla berâber ça liacak çaa eriince (bráhim): "Ey oul cuum! Dorusu ben uykuda (rüyâmda) görüyorum ki, gerçekten ben seni boaz lyorum (kurbân ediyorum), artk bak, (bu rüyâm hakknda) sen ne görürsün (fikrin nedir)?" dedi. (Çocuu lsmâil) "Ey baba cIm! Sana emredileni yap! Inâallah beni sabredenlerden bulacaksn!" dedi. olanlardandr hesiz Allah
  • 23. 449 Cüz:23, Sire:37 (Sâfãt 103-126) 103, 104, 105, 106- Böylece (ikisi de) teslim olup (/brâhim) onu alnnn bir ta raf (yere gelecek ekilde, yan) üzerine yere yatrnca, artk ona: "Ey brâhim! Hakikaten rüyâya sadâkat gösterdin! Ite biz iyilik edenleri böyle mükâfåtlandrrz. übhesiz ki bu, gerçekten apaçk bir imti handr!" diye seslendik. 107- Ve (oluna bedel) ona büyük bir kur banlk fidye verdik. 108- Hem sonraki(ümmet)ler içinde ona (iyi bir nâm) biraktk. 109- brâhim'e selâm olsun! 110- yälik edenleri böyle mükäfätlandrirnz. 111- Çünki o, bizim mümin kullarmzdandr. 112- Bir de onu sâlihlerden bir peygamber olarak shâk ile müjdeledik. 113- Ona da, shâk'a da bereket verdik. Her ikisinin neslinden iilik eden de, nefsi ne apaçk zulmeden de bulunur. 114- Cellim hakk için, Müsâ ve Hârün'a da ihsanda bulunduk! 115- Çünki kendilerini ve kavimlerini o bü yük skntdan (Firavunun ikencesinden) kurtardk. 116- Ve onlara yardm ettik de glib ge lenler onlar oldular. 117- kisine de apaçk anlalan Kitâbi (Tevrå'i) verdik. 118- Ve kendilerini dosdoru yola hidâyet ettik. 119- Sonraki (ümmet)ler içinde o ikisine de (iyi bir nâm) biraktk. 120- Müsâve Hârun'a selâm olsun! 121- Dorusu biz iyilik edenleri böyle mükâfätlandririz. 122- übhesiz ikisi (de) bizim mü'min kul larmzdandr. 123- Muhakkak ki lyâs da elbette pey gamberlerdendir. 124- O vakit kavmine demiti ki: "(Siz Allah'akargelmekten) saknmaz misinz?" 125, 126- "Yaratanlarn en güzeli olan,") sizin de Rabbiniz, önceki atalarnzn da Rabbi olan Allahi birakp da Bail'e mi yal variyorsunuz?" ger çekten elbet te o ona ve bráhim ey diye ona ses- ve lendik bu iylik eden leri yola bir peygam- Ishåk ber olarak ie selâm üb hesiz ihsânda and olsun ve bulunduk gerçekten birakyor Sunuz biraktik ve büyük iyilik eden leri mükâfat landrirz shäk'a evvelki A iyilik eden- mükátät leri landrirz gälib gelenler onlar ve oldular kavimlerini ve ikisini kurtardk ikisini hidåyet ettik elbette peygam berlerdendir onu müjde ledik Sonrakiler içinde ve Bale mükáât landrirz böyle nizin ve ona apaçk nefsine Ilyâs Ve Ve böyle bir kur- banlk ile yalvariyor ikisine musunuz üb- ve hesiz aka- onuyere ve ikisi tes- vene yatrd lim oldu zaman ki ve na übhe siz biz böyle brâhim'e ona fdye ve verdik mümin bereket Ve verdik apaçk anla lan onlara yar- ve dm eftik zulme- ve den sübhe- rüyå- sadâkat siz biz ya gosterdin Hârün'a biraktik Rabbi ve Rabbiniz sakinmaz misiniz kitab Hârun'a Allah' selâm iyilik eden Ve kullarimiZ dandr ve büyük apaçk imthan mmin kullarmz dir Sonrakiler iÇnde sålihlerden dandr übhe rin SIZ O ikisinin neslin den vardr Müsäya ikisine Ve verdik Sikintidan ve Müsä'ya dosdoru übhe siz ikisi kavmine demi- 0 Va ti kit yaratanla- en guze atalar olan
  • 24. ihlâsa erdi- Allah'in kullar rilen mumin bütün übhe siz Sz lyås'a Ve O gune kadarki dolu kinayan o iken bir kimse hiç akl erdirmez mist siniz kizlar artyorlar veya kullarimZ dandr dierlerini onun kar ninda üzerine bitirdik ve gemiye balk Rabbinin midir oullara åilesi- ve onu kur- o va tamtk kit ki selâm ähid olan onlar kimseler iken an cak gecele yin elbette kalrd derken onu yuttu diiler olarak übhe- ve Allah dour SIZ onlar übhe siz o yüz bin kiiye helâk ettik ve kaç mit elbet hazr bulundu- artik üb rulacak olanlardr hesiz onlar simdi sor on lara sonrakiler içinde kzlar Sonra O va kit ki sabaha ulaan kimseler iken melekleri iyilik eden- mükáât- böyle doru leri landrrz elbet peygamber- Lüt lerdendir tesbih edenler den onu gônder dik gerçekten di yorlar malúb olanlardan ona has a bir kendi- açk alana bunun üzeri hälde si iken bir zamana kadar Ve mi geride kalanlar bir koca- hâ arasndadr kar ki elbette peygam- Yünus ub- ve berlerdendir hesz d biraktik ve yarattk yok seçmi mi onlara fakat onu yalanladilar sa ve ne onu attik iftirålar yüzün den ve onlar fay dalandrdk su biz nihâyet oldu kura çekti kabak cin sinden üb- ve hesiz übhe- fakat eer Siz O olmasaydi o. elbette u ruyorsunuz diriltecek ler bir aaç sonunda imân ettiler oullar onla- ve rindr übhesiz dikkat onlar edin gerçekten yalanci drlar Cüz:23, Süire:37 (Sffât 127-153) 450 127, 128- Fakat (kavmi) onu yalanladilar; artik übhesiz onlar, (Cehennemde) hazr bulundurulacak olan kimselerdir. Ancak Allah'in ihlâsa erdirilmi kullarmüstesnå. 129- Sonraki (ümmet)ler içinde ona da (iyi bir nâm) braktik. 130, 131, 132- lyâsaselâmolsun! Dorusu biz, iyilik edenleri böyle mükáfâtlandrrz. Çünki o bizim mü'min kullarmzdandr. 133, 134- übhesiz Lút da peygamberler dendir. Hani (kavmini helâk ederken) onu ve bütün åilesini kurtarmtk. 135, 136- Ancak geride kalan (isyankâr) lar arasnda bulunan bir kocakar hâriç. Sonra o dierlerini helâk ettik. 137, 138- (Ey Mekkeliler!) Elbette siz de sabaha ulaan kimseler iken ve geceleyin dorusu onlar(n harâb olmu yerlerin)e uruyorsunuz. Hiç akl erdirmez misiniz? 139- Muhakkak ki Yünus da elbette pey gamberlerdendir. 140- Hani (o), dolu gemiye kaçmti. 141- Nihâyet (gemidekilerle birlikte) kur'a çekti de, kaybedenlerden oldu. 142- Derken o (kendi kendini) knayan bir kimse olduu hâlde balk onu yuttu. 143, 144- Fakat gerçekten o, tesbih eden lerden olmasayd, mutlakà (insanlarn) diriltilecekleri güne kadar onun karnnda kalrd. 145- Bunun üzerine kendisi hasta bir hälde iken onu (aaçsz bir) alana attk. 146- Ve üzerine (gölge yapmas ve ondan beslenmesi için) kabak (cinsin)den bir aaç bitirdik. 147- Ve onu yüz bin (kiilik birtop lulu)a veya (daha da) artmakta olanlara (peygamber olarak) gön mi? derdik. 148- Sonunda îmân ettiler de onlar bir zamâna kadar (dünya nimetlerinden) faydalandrdik. 149- (Ey Resülüm!) imdi sor on lara: "Kzlar Rabbinin de, oullar onlarn 150- Yoksa melekleri diiler olarak yarat tik da, onlar (buna) ähid olan kimseler miydi? 151, 152- Dikkat edin! Muhakkak ki onlar, iftirälar yüzünden "Allah dourdu diyorlar; übhe yok ki onlar gerçekten yalancidrlar. 153- (0,) kzlari oullara tercih mi etmi?
  • 25. 451 Cüz:23, Siire:37(Sâfft 154- 182) 154,155, 156, 157- Size ne oluyor, nasl hüküm veriyorsunuz? Hiç ibret almyor musunuz? Yoksa sizin apaçk bir deliliniz mi var? Oyle ise (iddinzda) doru kimse ler iseniz, kitâbnz getirin! 158, 159- Bir de (Allah 'in) kendisi ile cin ler arasnda bir neseb (ba) uydurdular. And olsun cinler de bilirler ki, gerçekten onlar (bu sözüuyduranlar) elbette (o gün Cehennemde) hazr bulundurulacak olan kimselerdir. Allah, (onlarn) vasflandr makta olduklarndan pek münezzehtir! 160- Ancak Allah'in ihläsa erdirilmi kul lar müstesndr (onlar Cehennemden kurtulurlar ve böyle iftiråetmezler). 161, 162, 163- Artk gerçekten siz ve tap makta olduklarnz, siz (hiç kimseyi) O'na (Allah'a) kar fitneye düürecek kimseler deilsiniz! Ancak (kendi ameli ile hak ede rek)Cehennemegirecekolan o kimsehâriç. 164- (Melekler öyle derler) "Bizden bir kimse yoktur ki mutlakonun için, bilinen bir makam olmasn!" 165, 166- "Ve übhesiz ki, (emrolu nacamz herey için) saf saf duranlar elbette ancak biziz. Hem muhakkak ki, tesbih edenler gerçekten ancak biziz." 167, 168, 169, 170- Ve (o mürikler) do rusu diyorlard ki: "Eer übhesiz bizim ya nimzda (da) öncekilere verilenler)den bir kitab olsayd, (biz de)elbette Allah'in ihlâsa erdirilmi kullar olurduk." Fakat (Kur'an gelince) onu inkâr ettiler. Ama (inkârlarnn ákbetini) ileride bilecekler. 171, 172- Celâlim hakk için, peygamber kullarmz hakkinda sözümüz geçmitir (vardr). übhe yok ki onlar, gerçekten kendilerine yardm olunacak kimselerdi. 173- Ve übhesiz bizim ordumuz (ki elbet te) onlar gålib gelenlerdir. 174, 175- (Ey Habibim!) Onun için bir zamâna kadar onlardan yüz çevir! Ve onlar(n balarna gelecek olan) gör; nihâyet ileride (onlar da) görecekler! 176, 177- imdi azâbmz acele mi isti yorlar? Ama (o azab) onlarn sâhasna in dii zaman, artik o korkutulanlarn sabâh ne kötüdür! 178, 179- Yine (sen) bir zamâna kadar on lardan yüz çevir! Ve (balarina gelecekleri) gör; nihâyet ileride (onlar da) görecekler! 180, 181, 182- O izzet sâhibi Rabbin, (onlarn) vasflamakta olduklar eylerden pek münezzehtir. Ve selâm, peygamtberler üzerine olsun! Ve hamd, älemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. apaçik vasfedi- o ey- yorlar den ki bir Cin- ara- ve onun kildi- ve neseb lerin sinda arasnda lar ona siz deil kar tesbih edenler siniz bir ma- ona an- bizden ve kam vardr cak yoktur evvelkiler bir delil yoksa sizin için var mi den bir za mana ama o zaman ki yardm olu- elbette ubhe nanlardr onlar siz onlar bir za- tâ ki mana o $ey. izze dén ki Allah pek mü nezzehtir tin tâ ki bir kitab tapyor- o ey- ve artik üb sunuz ler ki elbette übhe- ve biziz siz biz onlar hiç ibret almyor dan acele istiyor lar cehen neme musunuz elbet hazr ed- übhe- cin lecek olanlardr siz onlar ler bilecekler ama ileri- onu buna ramen ihlâsa eri de inkär etiler rilen onlar- yuz ve dan çevir imdi azå bimizi mi doru kim- ise- eer kitabl- öyle ise seler getin yanmz- üb- eer da hesiz (olsaydi) hesiz siz giren. dir peygam- kullarimz berlerden Rabbi Rab- pek münez olan bin zehtir saf saf duranlar onun için glib ge yüz çevir lenlerdir âlemlerin Rabbi Alla- hamd ve olan hadr hukum veri- nasil yorsunuZ korkutulan larin ihlâsa erdi rilen görecekler O kim- an se ki cak elbette übhe- ve biziz siz biz elbette diyor- lar SöZÜ mz Alla hin bildi and olsun ve gerçekten nizi Alla hin görecekler nihâyet ileride SIZe ne oldu fitneye düürenler kul- an lar cak peygamberler selâm ve üzerine idiler üb- ve hesiz bilinen kul- elbette lar olurduk geç mitir gerçekten elbette bizim üb- ve onlar ordumuz hesiz and olsun ve nihâyet onlar gör ve ileride hasina saba- artik ne onlarn så- indi h kötüdür gör ve vasfediyor lar
  • 26. Rahim Rahmân Allah'in bir ayri- ve bir gurur ik a- ve tilar kild mi zikir bunu iitmedik azâbm diye 'onlar. ilei kalkp ve dan gelenler gittiler bir or dudur kurtu- zama lus mi pek ya- bir sihir- bu lanc bazdr Ona mülki- onlarn yok yeti onun yok için tur içindedir kavmi onlardan önce sa sebebler içinde henüz tat- bil'a madilar peygam- yalanla- an berieri tek isteni- yor indinldi di cak inkâ ettler den de- ve ki feryâd nesildenonlardan ni ildir ettiler m Lt un kavmi ve Semúd ve kis bi ses o kim- seler ki yalanla mit kâfirler Çok ihsån dâima üs tünol edici ismiyle öyle ise yükselsinler mIzda benim zik rimden bil a kis elbette bu üb- ilâhlarinzn sabredin ve yürü bir eydir hesiz üzerine uydurma an hep- deil dir olan al- elbette bu do- tek bir ilâhlar lacak bir eydir zikir cak de- ve onlar- bir kor- kendileri- di diler dan, kutucu ne geldi.ye ancak bunlar sâhi- yemin olsun sâd bi Kur'an'a topluluklardan hesab günün- ônce payi- bize ace- ônce o topluluk lardr rusu Rab- rah binin met bu deil- son dir bir sübhe onlar bila içindedir ite onlar 9 3 helâk nice ettik len ikisi ara- 0 ey- ve yenin ve goklerin Sindadr lerin ki bozguna uratilmi KIS beklemi- Ve yor Rab- dediler ve le et bimiz hazine- yoksa onlarn yaninda mi kazklar sâhi- Firavun ve Ad ve Nü bi yün dinde aramiz dan ite o $ey Eyke halk hun Ve azåbm ve hak oldu bir bekleme Cüz:23, Süre:38 (Sâd 1-16) 452 38- SÂD sÚRES [Mekke devrinde nåzl oimutur, 88 âyettir] Rahmn, Rahim olan Allah'in ismiyle 1- Sâd: erefli Kurân'a yemin olsun (ki o haktr)! 2- Hayr! inkâr edenler bir gurur ve (Allah'a ve Resülüne kar) muhâlefet içindedirler. 3- Onlardan önce nice nesilleri (böyle zulümleri sebebiyle) heläk etik; o zaman feryâd ettler: (ama) artk kurtulu zamân deildir! 4- Buna ramen (onlar imdi) kendilerine içlerinden bir korkutucu gelmesine at lar. Ve o kâfirler dediler ki: "Bu pek yalancI bir sihirbazdr. 5- lâhlar tek bir ilâh m yapm? Do rusu bu gerçekten alacak bir eydir!" 6,7,8- Onlarn ileri gelenleri ise: "Yürüyün ve ilâhlarnzin üzerine sabredin (onlara bal kaln): çünki bu, elbette (sizden) iste nen eydir. (Biz) bunu (bize anlatilan tev hid inancni) son dinde (/sânndininde de) iitmedik. Bu, uydurmadan baka birey deildir! Zikir (Kur'ân) aramzdan (ine ine) ona m indirildi?" diye kalkp gittiler. Hayr! Onlar benim zikrimden (Kurân imdan) übhe içindedirler. Hayr! (Onlar) benim azåbm henüz tatmadlar! 9- Yoksa Aziz (kudreti dâimâ üstün gelen) Vehhâb (çok ihsân edici) olan Rabbinin rahmet hazineleri onlarin yannda midr? 10- Yoksa göklerin ve yerin ve ikisi ara snda bulunanlarn mülkiyeti onlara mi äiddir? Oyle ise sebebler(e bavurmak)la (ara) çksnlar (da kâinâ idâre etsinler bakalim)! 11- (Onlar, peygamberlerine kar ge len) topluluklardan (olumu), ite urada (Mekke'de) bozguna uratilm (olacak) derme çatma bir ordudur. 12,13- Onlardan önce Nüh kavmi, Ad (kav mi), kazklar sâhibi Firavun, Semd (kavmi), Lt kavmi ve Eyke halk da (peygamberleri) yalanlamlard. te onlar (peygamberleri ne kar gelen çeiti) topluluklardr. 14- Dorusu hepsi peygamberleri yalanla d da azâbm (onlarn üzerine) hak oldu. 15- Bunlar da ancak tek bir sayhay (súra birinci üfürülüü) bekliyor. (Ama) onun (bir hayvann ikinci sam kadar bile) gecik mesi yoktur. 16- Bir de (alay ederek) dediler ki: "Rab bimiz! Bize (azabdan) paymz, hesab gü nünden önce hemen ver!" SI lâh urada
  • 27. 453 Cü:23, Süre:38 (Sâd 17-26) 17- (Habibim, yå Muhammed) Onlarn söylemekte olduklarina sabret ve kuvvet sâhibi kulumuz Dâvd'u hatrla! Dorusu o, däimâ (Allah'a) yönelen bir kimse idi. 18- Gerçekten biz, dalar (ona) boyun edirdik, akam sabah onunla beräber tesbih ederlerdi. 19- Kular da toplanm olarak (ona itâat ettirdik)! Hepsi onun (zikrine katlmak) için dönüp gelici idiler. 20- Ve onun saltanatn kuvvetlendirdik ve ona hikmet ve (hak ile bâul) ayrd edici konuma (käbiliyeti) verdik. 21- Hem sana o davàcilarn haberi geldi mí? Hani ma'bed(in duvarn)a tirmanmlard. 22- O vakit Dâvúd'un yanna girmilerdi de (Dâvúd) onlardan ürkmütü. Dedi ler ki: "Kokma! (Biz) birbirimizin hakkna tecâvüz eden iki da'âcyz: imdi (sen) aramzda hak ile hükmet; hakszlk etme ve bizi (doru) yolun ortasna çkar!" 23- (Onlardan biri öyle dedi) 'Dorusu bu benim kardeimdir;, onun doksan dokuz koyunu var. Benim ise tek bir koyunum var. Böyle iken: Onu bana ver!' dedi mada beni yendi." 24- (Dâvd) "Dorusu (o,) senin koyununu kendi koyunlarna (katmak) istemek le sana hakszlik etmitir! Zâten üb hesiz ortaklarn birçou, birbirlerine gerçekten hakszlik eder; ancak imân edip sålih ameller ileyenler müstesnâ! Onlar ise ne kadar az dr!" dedi. Dâvd (böylelikle) kendi sini imthân ettiimizi sezdi (anladi): hemen Rabbinden mafiret diledi, rükü ederek (secdeye) kapand ve (Allah'a) yöneldi. 25- Bunun üzerine (biz de) ondan bunu (bu zellesini) affettik. Ve übhesiz ki kat mzda onun için elbette bir yaknlik ve gü zel bir âkbet vardr. dâimã yo- do- kuy- så Dâv- kulu- hatrla ve soyluyor- 0 eyle- sabret du 26- Ey Davúd! Muhakkak ki biz, seni yeryü zünde bir halife kldik; yle ise insanlar ara snda hakile hükmet; ve nefsinin arzusuna uyma! Yoksa (bu) seni Allahin yolundan saptrr. übhesiz Allah'in yolundan sapanlar yok mu, hesab gününü nuttuklarndan dola yionlar için (pek) iddetli bir azab vardr. kular ve hikmet ona verdik ma bede tirman- milard bizi ulatr Ve var haksz- iki da vâc korkma dedi lik eti and olsun dedi ki Dirdo yen benim ve koyun doksan ve on- ne kadar ve lar azdr yo- ve rükü neldi sabah ve akamle- tesbih onunla dala- boyun sübhe. ederlerdi beraber edirdik siz biz yin saparlar ve onun sal tanatn airiya qitme kesin ortaklardan Zulmeder hak ile insan lar hesab kit o va- hasm- habe- sana geldi ve nü lerki sâlih ameller günu- tartimada beni ve yendi ka- ve Rab- ederek pand binden ara ve hak ile aramz güzel ve elbette tbir muz kuvvet lendirdik o kimse- üb lerki birço- üb- ve u hesiz onlar dan yaknlik Alla hesiz hin Ve da do- onun karde- bu do kuz var imdir ile- ve imân diler ettiler mi dönüp gelici idiler onu bana birak ve ürk- Dâvúd'un mütu Üzerine imdi hük w.met hemen ma- firet diledi unut- o seyden iddeti tular dólay ki öyle ise yeryüzünde bir halife Sinda hükmet yolundan lar usu onun hepsi toplanmi için kendi ko- senin iste re ki bif azåb konuma ayrd ve edici yoksa seni saptrr girmi- O va lerdí böyle tek ikendedi o kim an- baZisina seler ki cak bazsina bazimiz yolun seni kildik olarak kati- ona üb- ve bun- onu bunun úze mizda vardr hesiz dan kit onu imti- üb- Dâvd san- ve hân ettik hesiz d nefsin arzusuna ortasina için vardr hin bir koyun sana zul metmi bazlar übhe- Då- ey siz biz vúüd tâbi' ve olma onlar Alla- yolundan nelen idi rusu o vet hibi tart gerçekten yunlarina koyununu mekle ine affettk
  • 28. Zan nidr O Kimse leniki Sonra balad, bu sevdim doru- buyüzden su ben demit ki bo yere ikisiara- o ey- ve sindadr len ki kilar yok ibret al- ve âyetle- duünme- mübârek sana masi iÇin leri için ini ki takvàså- kilar yok- yeryüzünde fesad çikaran- sålih ameller yap- ve hiblenini miyz sa olma dan dâimå doru- kuldu ne Süleymå- Dâv- ihsân ve yöneldi, suo iyi ettik an ba- onlan ge n getrin na bir azåb hiç kim- yara- bir sal- ba- seye mayacak tanat ki na ateten do lay diere- ve dalgiçlk ve binâ eden tahtinin üs- birak- ve Süley- imtihân and o'sun ve mân tune tik ettk gerekten tut akp üzgå- ona ve boyun yumuak em edirdik olarak nyle giderdi içilecek olandr perde ile yen ve biryogu surati ko- üç aya üze anatlar nnde duranlar veya artik ve kufre dütüler yapan ver yern ve serin dir ve ih- sân et eytan gizlen- tâ di o kimse- artik vay lerin ki hline her da bizim ihs nimizdir yikanlacak olandr göü onu indirdik ba- maf- Rab- de na ret eyle bim di bu akam üstü bu Çok ihsån edici olan bir kitab dr ki eytanlar ve yaratmadik ve inkár ettler tilar ona ve bir dönü güzel ve elbet bir katmiz- onun ub- ve yaknlik da için var hesiz boyun- ve bacak- lar ayan ile o kimse lerin ki akl günahkar lar gibi Rab- zikrinden hayra muhab dolay bimin bet zincirlerle arz imân ettiler O va edilmiti kt sáhib len B sivazla lar maya yo- sOn- cesed neldi ra olarak sen- ubhe- benden istedi oyere Vur Sonra bana sübhe- Rab- seslen- 0 Eyy- kulu birbirlerine baldrlar hesab Cüz:23, Süre:38 (Sâd 27-42) 454 27- Hem göü, yeri ve ikisi arasnda bu lunanlar bo yere yaratmadk. Bu, inkâr edenlerin zanndr. Artk, atesten dolayI vay hâlineo küfre düenlerin! 28- Yoksa imân edip sålih ameller ileyen leri, yeryüzünde o fesad çkaranlar gibi mi tutacaz? Yoksa takvåsâhiblerini (yoldan Çkan) o günahkâlar gibi mi klacaz? 29- (Ite bu) âyetlerini düünsünler ve akl sâhibleri ibret alsn diye onu sana in dirdiimiz mübârek bir Kitab'dr. 30, 31- Bir de Dâvúd'a (olu) Süleymân'i ihsân ettik. (0 Süleymân) ne iyi kuldu! Hakikaten o, dâimå (Allah'a) yönelen bir kimseydi! Hani ona bir ikindi sonras, (bir aya tna üzerine kaldrp diger) üç aya üzerinde duran ve sür'atli koan at lar arz edilmiti. 32- Bu yüzden demiti ki: "Dorusu ben Rabbimin zikrinden (cihâda yarayl hay vanlar olmasndan) dolay hayra muhabbe ti (o atlar) sevdim." Nihâyet (eitilen o atlar sür atle kotular da sanki ufukta) perdenin arkasna gizlendiler (gözden kayboldular). 33- (Süleymân seyislerine:) "Onlar bana geri getirin!" (dedi) Sonra (onlara sevgi sinden) bacaklarin ve boyunlarn sivazla maya balad. 34- And olsun ki Süleymân' (bir rahatsIZ Iikla) imtihân ettik ve tahtinn üstüne (ken disini) bir cesed olarak (o hâlsizlikte) birak tik; sonra (o, shhate) yöneldi (ifâ buldu). 35- Dedi ki: "Rabbim! Bana mafiret bu yur ve bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayacak bir saltanat ihsân et! übhesiz Vehhâb (çok ihsân edici) olan ancak sensin!" 36- Bunun üzerine rüzgâr ona boyun e dirdik; onun emriyle istedii yere yumuak olarak akIp giderdi. 37, 38- Her binâ yapan ve dalgçlk eden eytanlar (cinleri) de ve (zarar vermeme leri için) zincirlerle birbirlerine bal olan dierlerini de (ona boyun edirdik)." 39- Bu bizim ihsänmzdr; artk ister (dile diine) hesabsz olarak ver, ister tut! 40- Ve muhakkak ki katmzda onun için gerçekten bir yaknlik ve güzel bir dönü yeri (olan Cennet) vardr. 41- (Ey Resülüm!) Kulumuz Eyyb'u da an! Hani, Rabbisine: "Dorusu eytan (hastalmdan dolay yaknlarma verdii vesveseleriyle) bana bir yorgunluk ve bir elem dokundurdu!" diye seslenmiti. 42- (Ona) Ayan ile (yere) vur! (ite) bu ykanlacak ve içilecek (ve böylelikle itâ bulacan) bir serin (su)!" (dedik.) miyz sa lar gibi sin siz sen dokundu siz ben bsine miti vakit bu muzu
  • 29. 455 Cüz:23, Süre:38 (Sâd 43-61) 43- Tarafmzdan bir rahmet ve (selim) akl sâhibleri için bir ibret olmak üzere ona (Eyyb'a) hem âilesini hem de onlarla berâberbir mislini daha baladk. 44- (Ona:) "Eline bir demet sap al da onun la (zevcene) vur ve yeminini bozma!" (de dik). Gerçekten biz onu sabrl bir kimse olarak bulduk. (0) ne iyi kuldu! Hakikaten o, dâimâ(Allah'a) yönelen bir kimse idi. 45- (Ey Habibim!) Kuvvet ve basiret sâhibi kullarmz ibrâhimi, shâk'i ve Yakbuda an! 46- Çünki biz onlar, hâlis (bir haslet) olan âhiret düüncesiyle ihlâsl (kimseler) kldik. 47- Gerçekten de onlar, bizim katmzda elbette seçilmilerden, en hayrl kimseler dendir. 48- smäili, Elyesa'i ve Züikifli de an! Hepside en hayrl kimselerdendir. 49, 50- Bu, (onlari güzel) bir yàd etmedir! übhesiz ki takvâ sâhibleri için, gerçekten güzel bir dönü yeri, kaplar kendilerine açlm olan Adn Cennetleri vardr. 51- Orada (o gün artk tahtlar üzerinde) yaslanm kimselerdir; orada (dilediklerin den) birçok meyveler ve içecekler isterler. 52- Yanlarinda da (kocalarndan) ba kasna bakmayan ayniyata olan (zevce) ler vardr. 53- (te) bu, hesab günü için va'd edilmekte olduunuz eylerdir. 54- übhesiz ki bu. gerçekten bi zim (verdiimiz) rizkmzdr; onun tükenmesi yoktur. 55, 56- Bu (böyledir)! übhesiz ki azgnlar için de elbette kötü dönü yeri, Cehennem vardr; oraya gi rerler. Artik o ne kötüyataktr! 57- Bu (böyledir!) te tatsnlar onu; bir kaynar su ve bir irin! 58- Ve bunun eklinden baka çeit çeit (azablar) vardr. 59- (Azgnlarn elebalarna) "Ite bunlar, sizinle beråber körü körüne (atee) gire cek bir topluluktur" (denilir). (Fakat reisler) "Onlar rahat yüzügörmesin! Çünki onlar (kendileri hak ettii için) atee girecekler dir" (derler). 60- (0 elebalarina uyanlar ise:) "Hayr! (Asl) siz rahat yüzü görmeyin! Bunu bizim bamza siz takdim ettiniz (siz getirdiniz). Artik o ne kötü karargâhtr!" derler. 61- (Yine onlar:) "Rabbimiz! Bunu bizim bamza kim takdim etti (getirdi) ise, artik ona ateteki azâb bir kat daha artr!" derler. sâhib len icin kullar mizi übhe- yeminini ve onun SIz biz bozma ihlâsl kildk bir ibret ve biz- bir rahmet onlarla onlarn ve âile- ona bai- ve bu meyveyi bu Adn Cennet leri übhe siz biz nep- ve elbette seçilmiler- bizim ka- dendir timzda an dediler me yatak- tir, den çiftler ateteki la ayn ya- gözü talar karar- artik ne gåhtr kötü Zülkifl'i ve yönelen bir übhe- kuldu kimse idi SIZ O bir do artik ne kötu orada isterler olarak ve vur atee girecek olanlardr bir tüken- ona yok- elbet bizim bu üb- hesab tur rizkmizdr bunun eklinden basiret- ve eller sáhib- Yakübu ve Ishâki ve lbrâhimi ler len bir kat beraber mislini bize bir demet eline sap oraya gi- rerler ve Elyesa' ve smáli elbet takvâsâhible- üb- ve bir an- bu nü yeri güzel iiçin vardr hesiz madr übhe- ve yurdun hatrlan siz onlar masdr orada yaslanan lardr diken zev- yanlarnda ve Celer vardr ne iyi De ve Kas hesiz cehen- bir do- elbet bunu takdim ettiniz ubhe- onla- rahatlik siz onlar ra sini al ve olmasin nu sabrl bir kimse olarak siz size an etti ladk hålis bir haslet ile i onu bul duk IÇin akl o kapl- kendi- açlmi lar lerine tur ve en hayrti kim selerdendir bir irin ve bir kay- ite tatsin nar su lar onu onla en hayti kim selerdendir içece- ve birçok günü vad edili- o ey yorsunuz lerdir ki rahatik olmasn azgnlar üb- ve bu için vardr hesiz szinle atilacak bir top beraber olan uluktur azáb artik o- bu- bize takdim kim Rab- dedi na artir ki bimiz ler bu siz bila kis nem y nu yen köt
  • 30. kötülerden elbette bu ub haktr man ki hesiz bir bilgi benim olmad büyüklük mü tasladn onu tur melekle- ve secde ettler rin Allah an- bir ilâh yok- ve bir korkU- ben ancak de ki cak tucuyum çamurdan kâfirlerden bir kor- ben sade- an- bana vahye- del kutucu dilyor Ce cak rusu sen Çok ba- dáima arasn- o ey- ve yerin ve göklerin Rab- layandr üstündür dadr lennki izzetine ye min ederim ki kendilerini sayiyoruz iki elimle haydido- buyur bir ihlåsa erdiri len gözler dedi ki bir insan idik lä'ne- senin ú- Süb- ve tim zerinedir hesiz yuz çeviren kimselersiniz onlardan kayd oldu ve büyüklük beni O adam lar ki onlardan yarati- übhe- melek taslad yarattim o e- secde et ye ki malüm on mi on- siz dan diriltilecek- o gune kadar ki ler Sin menden göremi- daha ben de yarattin dan hayriym Sen yoruz yok secde edi- ona hemen ruhumdan ona üfle- ve onu dü ciler olarak dim kapann zelttim kovulan- elbette ora dan vaktin kullarn ancak bir alay bize ne oldu ki bidir tartiyor- o va lard di ate ehli- birbirleriyle nin çekimesi büyük bir ha- o de berdir ne seni men' etti dir Rab- bu- bir za bin yurdu man onlar edin mi miydik dilediini tek kahreden olan lblis hâniç topluca hepsi gününe kadar dedi- ve ler en topluluk kit ki yüce hakknda öyle ise bana Rab- dedi bim mühlet ver ki topluca Iblis apåçk yücelerden oldun yok ey bu yurdu haydi buyur- bir çamur defol dúki dan mu sa din günune kadar mühlet verilenler densin mutlaka onlar azdracam Cüz:23, Süre:38 (Sãd 62-83) 456 62, 63- (Azgnlarn reisleri) yine derler ki: "Bize ne oldu ki, (dünyada iken) kendilerini kötülerden saymakta olduumuz adamlar (fakir Müslümanlar burada aramzda) göre miyoruz?""Onlaralaya allyorduk;yoksa(bu radalar da) gözler(imiz) mi onlardan kaydi?" 64- übhesiz ki bu, ate ehlinin (böyle) 65,66- De ki: "Ben ancak (Allah'n azâbn haber veren) bir korkutucuyum! Vâhid (bir olan), Kahhâr (hereyden en üstün) olan Allahidan baka hiçbir iläh yoktur. (0.) gök lerin ve yerin ve ikisi arasnda bulunanlarn Rabbidir, Aziz (kudreti dâimå üstün olan) dir, Gaffâr (çok balayan)dr." 67, 68- Deki: Bu (Kurän), büyük birhaber dir! Siz ondan yüz çeviren kimselersiniz." 69- (Onlar Âdem hakknda) tartrlarken benim o mele-i a'lâ (melekler topluluu) hakknda hiçbir bilgim yoktu." 70- "Dorusu ben ancak apaçk bir kor kutucu (peygamber) olduum için bana vahyediliyor. 71- Bir zaman Rabbin meleklere buyurdu ki: "übhesiz ben, çamurdan bir insan ya raticym." 72- "Bu yüzden onu (insan süretinde ya ratp) düzelttiimde ve ona (yarattm) rühumdan üflediimde, hemen ona secde ediciler olarak yere kapann!" 73, 74- Bunun üzerine meleklerin hepsi topluca secde ettiler. Ancak (cinlerden olan) blis hâiç. (0,) büyüklük taslad ve kâfirlerden oldu. 75- (Allah:) "Ey iblis! ki elimle (kudretim le) yarattima secde etmekten seni men' eden nedir? Büyüklük mü tasladn, yoksa yücelerden mioldun?" buyurdu. 76- (Iblis:) "Ben ondan daha hayrlym. Beni bir ateten yarattn; onu ise bir ça murdan yarattn" dedi. 77, 78- (Alah) buyurdu ki: "Haydi oradan (o Cennetten) çk; artk elbette sen kovul mu birisin! Muhakkak ki cezå gününe ka darlänetim senin üzerinedir!" 79- (blis:) "Rabbim! Oyle ise bana (in sanlarn) diriltilecekleri güne kadar mühlet ver!" dedi. 80, 81- (Allah:) "Haydi, dorusu sen ma'lüm vaktin gününe kadar mühlet veri lenlerdensin!" buyurdu. 82- (/blis) dedi ki: "O hâlde senin izzetine yemin ederim ki, mutlakà onlarin hepsini azdracam!" 83- "Ancak onlardan ihlâsa erdirilmi kul larn müstesnå.) ve yarattin ateten Ciyim siz ben lere