1. Sosyal Bilişsel Kuram
(Social Cognitive Theory)
ve Eğitimde Uygulaması
(Bandura deneyi – 1961/1964)
Hazırlayan: Mustafa Said Yıldız
2. Gözlemle öğrenme?
• Platon ve Aristo: İnsanın sosyal bir varlık olmasından hareketle
toplumda bireylerin, başka bireylerin davranışlarını model alması ve
gözlemlemesi sonucunda da öğrenme gerçekleşebilir.
• Thorndike, Watson, (Miller ve Dollard) gözlem yoluyla öğrenmeyi
deneyle kanıtlamaya çalıştılar.
• Dewey sistematik ortaya koydu.
• Skinner: Edimlerle koşullanarak öğrenme.
3. Albert Bandura
(1925- 26 Temmuz 2021)
• 1925 Kanada
• Doktora Iowa Üniversitesi
• Stanford Üniversitesi
• Amerikan Psikoloji Derneği başkanı (1974)
• 1963: Sosyal Öğrenme ve Kişilik Gelişimi (Social Learning and Personality
Development)
• Taklit yoluyla öğrenmeye eleştiri getirerek öğrenme kavramını geliştirmiş,
gözlem yoluyla öğrenmeye dönüştürmüştür.
• Düşünme ve Etkinliğin Sosyal Temelleri (Social Foundations of Thought and
Action)
• Diğer önemli katkısı öz-yeterlik (self-efficacy) konusundadır. Bu konuyu da
sosyal öğrenme ile ilişkili şekilde ele almıştır (1989)
4. Bandura deneyi
• Bandura (1961) sosyal davranışların (örneğin
agresyon) gözlem ve taklitle kazanılıp
kazanılmadığını araştırmak için bir kontrollü deney
yaptı.
• Stanford Üniversitesi
• 12 erkek, 12 kız çocuk
• 3-6 yaş arası
• 1-5’e çocuklar skorlandırıldı.
• İki ayrı araştırmacı skor belirledi ve bu skorlar
karşılaştırıldı.
5.
6. 1. Agresif rol model
• Çocuklar oyuncakla dolu bir odada patates baskısı ve resim yaparak oynamaya
bırakıldılar.
• 24 çocuk (12 kız, 12 erkek) «Bobo» adlı oyuncağa agresif şekilde davaranan erkek
veya kadın modeli seyrettiler. Yetişkinler açık şekilde Bobo oyuncağına saldırdılar.
Bazen çekiç kullandılar, bazen bağırarak oyuncağı havaya attılar.
• Diğer 24 çocuk (yine 12 erkek ve 12 kız) agresif olmayan modele maruz
bırakıldılar.
• Model sessiz ve sakin şekilde 10 dakika başka bir oyuncak setiyle vakit geçirdi ve
Bobo oyuncağını görmezden geldi.
3. Kontrol grubu:
2. Agresif olmayan rol model
• 24 çocuk (yine 12 erkek ve 12 kız) ise kendi hallerine bırakıldılar. Hiçbir modele
maruz kalmadılar.
7. 2.FAZ: Çocukları öfkelendirme
• İlk fazda resim yapan çocuklara ikinci fazda bir yap-boz veriliyor. Fakat
bu yapılması çok zor bir yap-boz. Eksik parçaları bulunuyor.
• Çocuklar üzün süre uğraştıktan sonra öfkeleniyorlar. Bu noktada bir
oyun odasına alınıyorlar. Burada balonlar, ayıcıklar ve bir önceki fazda
rol modelin bağırarak tekmelediği hacıyatmaz var.
• Çocukların çoğunluğu hacıyatmaza yöneliyor ve ona agresif davranış
sergiliyorlar. Bağırıp çağırıyorlar. Hem de ilk fazdaki rol modelin
kelimeleriyle…
• Bazıları ise bu agresif davranışı göstermiyor. Bandura’nın sonraki
araştırma sorusu bu çocukların farkının ne olduğudur.
8. 3.FAZ Davranışın cezalandırıldığını öğretme
• Bir sonraki fazda, çocuklara bir video izletildi. Görüntülerde bir
yetişkin rol model hacıyatmazı tekmeliyor ve ilk fazdaki sözleri
söylüyordu. Videonun devamında başkaları geldi, onu uyardı ve
cezalandırdılar.
• Bu video izletildikten sonra çocuklar hacıyatmazın bulunduğu odaya
alındılar. Bazı çocuklar videoda cezalandırmayı görmelerine karşılık
yine de tekmelediler, rol modelin kelimeleriyle bağırdılar.
• Model, çocuklara yeni saldırı biçimleri öğretmiştir. Modelden taklit
edilenlere ek olarak, diğer saldırgan davranışların sayısı da artmıştır.
• Peki tekmelemeyenler? Onlar öğrenmediler mi? Yoksa öğrendiler de
uygulamıyorlar mı?
9. 4.FAZ: Öğrenmediler mi? Yoksa uygulamıyorlar mı?
Öğrenme – performans ayrımı
• Televizyonda cezalandırıldığını gördükleri agresif hareketleri yapmayan
çocuklara bu hareketleri yapmaları için «rüşvet» teklif edildi. Yani
çikolatalar, çıkartmalar verildi.
• Bu durumda bu çocukların da hacıyatmazı tekmeledikleri görüldü.
Böylelikle o çocukların da gözlemle öğrendikleri, fakat uygulamadıkları
anlaşıldı. Bu; öğrenme-performans ayrımı olarak nitelendirildi.
• «Benim çocuğum şiddet içerikli oyun oynuyor fakat şiddet uygulamıyor»
Bir davranışı sergilememesi o davranışı öğrenmemiş olduğu anlamına
gelmez.
• Bandura’ya göre: Öğrenme pekiştirmeye gerek duymadan sürekli olarak
meydana gelir. O bilgiye ihtiyaç duyulduğunda gözlenebilir davranış olarak
ortaya çıkar.
10. Deney’den çıkan teori
• Dikkat etme süreci: Modelin hareketlerine dikkat edebiliyor ve dikkate
değer görebiliyor olmalı. Modelin yaşı, statüsü vs dikkate değer olmalı.
• Bellekte tutma süreci: Modelin hareketleri sembolik veya sözel olarak
bellekte tutulmalı.
• Taklit süreci: Zihinsel tekrar / Geri dönüt / Farklılığa göre düzeltme yapma /
Model alınana en fazla benzeyene kadar sürecinde devamı
• Güdülenme süreci: İnsan gözlemle öğrenmiş olabilir ancak ihtiyaç
duyduklarında (pekiştirileceklerine inandıklarında) davranışa
dönüştürürler.(*)
• BANDURA: Öğrenme için pekiştirmeye ihtiyaç yoktur. Sadece gözlem de
yeterlidir. Ayrıca «içsel pekiştirme» Bandura’nın bir katkısıdır.
(*) Deneydeki Bebek Teori Getirdi
11. Modelden edinilen öğrenmeler
• Dolaylı pekiştirme: Bir bireyin davranışının pekiştirildiğini gören kişinin o davranışı
yapma ihtimali artar. Youtuber’lara itibar
• Dolaylı ceza: Bireyin davranışının cezalandırılması gözleyenlerin benzer davranışını
engeller. Bir youtuber’ın olumsuz davranışı nedeniyle toplumda genel olarak
kınanması ve konumunu kaybetmesi
• Dolaylı güdülenme: Bireyin davranışını gözleyen kişinin bireyin davranışlarının
pekiştirilme ihtimaline bağlı olarak bu davranışı yapma konusunda istekli olması.
Öğretmenin arkadaşını gözlemleyerek yüksek lisansa başvurması
• Dolaylı duygu: Rol modelin duygusunu gözleyerek aynı yönde davranış gösterme.
Annesi kediden korkan çocuğun hiç zarar görmediği halde kediden korkması
• Model özellikleri: Modelin özellikleri gözlemci özelliklerine ne kadar benzerse o
kadar yoğun öğrenir. Modelin statüsü ne kadar yüksekse taklit eğilimi o kadar
artar (?) Kendi okulundan mezun iyi bir mentor ile eşleştirilen üniversite
öğrencisinin başarısının artması
12. Sosyal Öğrenme’nin dayandığı ilkeler
• Karşılıklı belirleyicilik: Bireyin davranışı, çevre ve bireyin kendisi karşılıklı
şekilde birbirini belirler.
• Sembolleştirme kapasitesi: İnsan sembollerle geçmişi kafasında taşır ve
geleceği test eder. Geçmişin sembolleri geleceğin davranışını etkiler.
• Öngörü kapasitesi: Gelecekle ilgili tahminlerle plan yapma ve hedef
belirleme gücü davranışı belirler.
• Dolaylı öğrenme kapasitesi: İnsan başkalarının davranışları ve sonuçlarını
gözlemleyerek de öğrenir.
• Öz-düzenleme kapasitesi (Öz-yönetim): İnsan çevreden ve kendisinden
etkilenir (ilk madde) fakat kendi davranışı kontrol yeteneğine sahip
olmalıdır.
• Öz-yargılama kapasitesi: İnsanlar kendileri hakkında düşünme ve yargıda
bulunma kapasitesine sahiptir. Öz-yeterlik bu kapsamdadır.
13. Sosyal öğrenme ve eğitim
Rol modelin ve öğretmenin önemi
• Öğretmenin kullandığı dil ve kelimeler, öğrencilere karşı davranışları
ve tutumu öğrenciler tarafından model olarak alınır. Öğretmenin
çalışma planı, standardı, ilkeleri ve öğrenciye karşı olumlu tutumu iyi
bir model olmasına olumlu katkı sağlar
• Eğer öğretmen öğrencilerle iyi ilişkiler içinde ise, öğrencilerine model
olabilir. Tersi durumda ise, öğrenciler sınıfın dışında model ararlar.
• Öğrenmede model alma yolu kullanılırken modellenecek davranış,
model olacak kişi (öğretmen, sınıftan seçilen bir diğer öğrenci,
toplumdan veya sembolik kişi) belirlenmeli; modellenen davranış
basit, ilgi çekici, hatırlanması kolay bir şekilde sunulmalıdır.
14. Sosyal öğrenme ve eğitim
Başarı nedeni ve deneyimi
• Sosyal Öğrenme Teorisi bilgilerin ezberlenmesini değil, yaşam boyu
problemlerin çözülebilmesi için gerekli tutum ve zihinsel süreç
becerilerini kazandırmayı amaçlamaktadır.
• Sosyal öğrenme kuramından ortaya çıkan başarı kuramına göre
insanların neden başarıya ulaşmak istedikleri bilinirse öğrencileri
motivasyona yönlendirici stratejiler seçilebilir.
• Başarı deneyimi yaşayan öğrencilerde başarma ihtiyacı güçlenir.
• Bandura’nın kişilerin yetenekleriyle ilgili inançlarıyla ilgili gösterdiği
kaynaklardan biri harekete geçirici üstünlük deneyimleridir. Bunlar
geçmişte elde edilen bir başarıyı yine elde etme çabasıdır.
15. Sosyal öğrenme ile öğrenilir…
• Bilişsel beceriler (Etkili okuma, problem çözme)
• Psikomotor beceriler (masa tenisi)
• Duyguları açıklama şekli
• Eşyaların nasıl kullanıldığı,
• Değer ve inançlar,
• Öğrenilen yasakların güçlenmesi - zayıflaması
16. Eğitime çıkarımlar
• Dikkat: Gözlenerek öğrenilmesi beklenen davranış anlaşılır ve çekici
bulunmalı; gözleyenin fiziksel ve bilişsel yapısına, ilgisine, amacına
uygun olmalı ve fonksiyonel değer taşımalıdır.
• Bellek: Öğretmen davranışı kodlayarak, görselleştirerek vermeli
• Taklit: Öğrenilen davranış benimseninceye kadar
tekrar/dönüt/düzeltme/kazanım döngüsünden geçirilmelidir.
• Güdüleme: Davranış dıştan aile ve öğretmen tarafından güdülenmeli
ve ayrıca öğrencinin «içsel güdüleme» sürecini işleteceği fırsatlar
hazırlanmalıdır.
(*) Deneydeki Bebek Teori Getirdi
17. Öz-yeterlik ile sosyal öğrenme ilişkisi (1989)
• Öz-yeterlik (self-efficacy): Bireyin, belirli durumsal amaçlara ulaşmak
için gerekli motivasyon, bilişsel kaynaklar ve hareket tarzlarını
oluşturma kapasitesine olan inanışlarıdır. Zorluğun üstesinden gelme
konusunda kendisi hakkında yargısıdır.
• Öğrenciler tarafından her yönden model alınan öğretmen sınıf
içerisinde kendi öz-yeterliğine olan inancını en iyi şekilde ortaya
koymalı,
• Bunun yanında öğrencilerin kendilerine güvenlerini tam olarak
sağlayabilmeleri için onları sürekli olarak desteklemeli ve motive
etmelidir
18. Öz-yeterlik etkilenir…
• Kendi başarılı veya başarısız etkinlikleri ve sonucu oluşan bilgiden.
(LGS’de yaptım Üniversite sınavında da yaparım).
• Kendine benzer bireylerin başarıları veya başarısızlıkları (Bu okuldan …
sınavını kazanan olmadı).
• Başarıp başaramayacağına ilişkin kişiye nasihat, sözel ikna (40 kere
dersen olur, Paşa oğlum)
• Başarılı olma veya olmama beklentisi.
Öz yeterliği yüksek kişi ısrar eder, çaba harcar, sebatkardır. Denemekten
çekinmez. Çevreyi daha çok kontrol eder.
19. Öz-yeterlik / Gerçek yeterlik
• Ulaşılmayacak amaçlar hayal kırıklığı oluşturur. Ulaşılabilir yakın
amaçlar belirlemelidir.
• Gerçek yeterlik ve algılanan öz-yeterlilik karşılaştırması önemlidir.
Gerçek yeterlik > Algılanan öz-yeterlik Tembellik
Algılanan öz-yeterlik > Gerçek yeterlik Başarısızlık, umutsuzluk.
20. Öz-düzenleme
• İnsan sadece dışsal pekiştireç ve ceza ile kontrol edilmez. İnsanlar
kendi davranışlarını yönetir, yönlendirir, kontrol eder.
• Ödüllenen performans özelliklerini anlar ve kendine özgü performans
standartlarını belirler.
• Kendi performansını bu standartlar karşısında yargılar.
• Uygunsa kendini pekiştirir ve davranışı sürdürür.
• Uygun değilse kendini cezalandırır ve bu davranışı yeniden düzenler.