SlideShare a Scribd company logo
1 of 56
Download to read offline
ÇATI
NEDİR ? NE DEĞİLDİR ?
01.06.2013
ÖNSÖZ
Bu kitapçığı, gerek ülke, gerekse şehir bazında çarpık kentleşmeyle birlikte; hem
yapılardaki estetik ve görüntü kirliliğine bir başka açıdan bakmak, hemde çatılarda kullanılan
malzemelerin, nerelerde, nasıl kullanılması gerektiğini, bu konudaki 23 yıllık tecrübe ve
deneyimlerimizle elde ettiğimiz bilgi birikimini sizinle paylaşma çabasıyla kaleme aldık.
Yine 23 yıllık çalışmamızın neticesi olarak şunu gördük ki; daha hala çatı kültürünü hem
şehrimizde, hemde ülkemizde yerleştirmeye muvaffak olamadık. Bu kitapçık işte bu çabanın da
bir kanıtı olmakla birlikte, belki bu çabaya omuz vermek isteyecek, estetikle birlikte yapıların
dayanıklılığını artırma çabalarımıza yardımcı olacak gerek ferdi, gerekse kurumsal faaliyetlere
bir yol açabilmek umudunu canlandırıp taçlandırabilmektir.
Çatının nedense bizde, hem proje bazında, hem uygulama bazında pek önemsenmemesi;
uygulama bitip bina, konut, ev kullanıma açıldıktan sonra ev sahibiyle çatı baş başa kaldığında
asıl problemlerin teker teker ortaya çıkması. Ama kullanıcının çatı konusundaki bilinci ve
kültürü olmaması, onu bu konuda tecrübe ve deneyimi olmayan kişi ve kuruluşların kucağına
itmektedir. Çatının hafif ve sağlam bir malzemeden yapılması daha uygun iken ne hikmetse; ya
da adı çelik olması hasebiyle olsa gerek binaya gereksiz ve tehlikeli bir yükü bindirme yarışına
dönmüştür. Bunun yanında kitapçığımızda okuyacağınız gibi hem beton, hem çelik sağlamlık
ve dayanıklılık yönünden ahşabın yarı ömrüne yetişememektedir. Çelik çatıların yeri fabrikalar,
depolar ya da bunun gibi yerler olabilir ama kesinlikle konutlar olmamalıdırlar. Yakın zamanda
bununda acısını yine bu toplum, bu halk çekecektir. Çünkü insanı öldüren depremler değildir,
altında kaldıkları beton kütleleri ve demir yığınlarıdır. Çelik hakikaten sanıldığı kadar sağlam
bir yapı malzemesi olsaydı 2001’de ikiz kuleler yıkılmazlardı. Amerika o günden beridir
yüksek binalarda çelikten başka hangi malzemeyi kullanırız arayışına girmesine rağmen ne
yazık ki ülkemizdeki bilgi ve tecrübe yetersizliği, bizden önce kullanılmış ve terk edilmiş
şeylerin bizim ülkemizde furya olması ne kadar üzücüdür. Amerika’yı yeniden yeniden
keşfetmemiz mi gerekiyor, yoksa hem bizim hemde dünya kültürlerinin sentezini özümsemenin
zamanı hala gelmedi mi?
İşte bu soru ve sorunlara bir nebze ışık tutabiliriz düşüncesiyle bu kitapçığı hazırladık.
Umudumuz odur ki bizden önce yapılmamış bu çalışma ve çabamız sonuçsuz kalmaz, bizim
gibi bu ülkeyi bu vatanı düşünen mutlaka birileri daha vardır. Çalışmalarınızda başarılar
dileklerimizle.
FİKRET PAMUK
01.06.2013
İÇİNDEKİLER
ÇATI NEDİR? 1
ÜLKEMİZDEKİ ÇATI GERÇEĞİ 1
OSMANLIDAN ÇATI RESİMLERİ 2
ÇATI İZOLASYONU NASIL OLMALI 7
KİREMİT SEÇİMİ 7
KİREMİT ALTI ÇATI ÜZERİ UYGULAMASI 10
ÇATI ÜZERİ SU YALITIM MEMBRANLARI 13
ÇATI ÜZERİ KAPLAMA ÖRTÜSÜ 14
ÇATIDA ISI YALITIMI 14
YALITIMLA İLGİLİ PÜF NOKTALARI 17
ÇATI VE AHŞAP KONSTRÜKSİYON 17
ÇELİĞE MEYDAN OKUYAN AHŞAP VE KERPİÇ GÖKDELENLER 19
AHŞAPTA DAMAR YAPISI 21
LAMİNE AHŞAP RESİMLERİ 24
DÜNYANIN EN BÜYÜK AHŞAP BİNASININ RESMİ 25
AHŞAP, BETON VE ÇELİK KONSTRÜKSİYONLARININ
KARŞILAŞTIRILMASI 26
AHŞAP ÇATILARDA ENERJİ TASARRUFU VE TÜRKİYEYE MALİYET
CETVELİ 26
KISA BİR ÖZET 27
YAPTIĞIMIZ ÇATI VE İÇ DEKORASYONLARINDAN BİRKAÇ RESİM
28
 İLETİŞİM 53
FİKRET PAMUK
Gsm : 0 506 917 57 70
E-mail: elmascati@hotmail.com
1
ÇATI NEDİR?
Çatı denildiğinde aklımıza gelen şey nedir? Ya da aklımıza gelen şey hakikaten çatı
kelimesinin tanımını tam olarak karşılayabilen anlam topluluğumudur? Yalıtım nedir? Isı, su,
buhar yalıtımı sadece temel ve duvarlarda mı gereklidir? Çatı yapımında kullanılan malzeme
ahşap mı olmalı, yoksa çelik mi? Konfor nedir, konfor bir lüks mü, yoksa bir gereklilik midir?
Yukarıda sorulan sorular daha da uzatılabilir, bizim amacımız sizlerin aklına takılan bu
soruların listesini uzatmak değil. Bilakis elimizden geldiği kadar bu sorulara cevap verebilmek
ve yine gördüğümüz kadarıyla da sizlerin çatı problemlerine kesin ve kalıcı çözümler
üretebilmektir.
Kelimeler kullanıldıkları yer, zaman, ülke, topluluk ve kültür yoğunluklarının
kendilerine yüklemiş oldukları manaya bakılarak değer kazanır veya kaybederler. ÇATI da
normalde bir kelimedir ama ülkemizde ve toplumumuzda karşılığı daha tam olarak
oturtulamamıştır. Çatı denildiğinde aklımıza ilk gelen şey şudur: Bina, konut ve dairelerin
üzerine yapılan; genel anlamda ve sadece su yalıtımını sağlamak için uygulanan, üzeri kiremitle
kaplı yapılardır. Ne yazıktır ki bu yapılar kendilerinden bekleneni tam olarak karşılamaktan
çoğu zaman uzak kalmışlar ve meskenlerin üzerinde atıl bir ağırlık olmaktan ileriye
gidilememiştir. Gerek uygulama, gerekse proje hataları, çatı konusunda ne kadar geride
olduğumuzun ve çatıya önem vermediğimizin açık kanıtlarındandır. Şöyle ki çatı sadece su
akıntılarını önleyen ve yağışlı günlerde akla gelen yapı dokularından ileri gidememiştir.
Öyleyse çatı nedir, nasıl olmalıdır sorusunun cevabını Dünyanın diğer ülkelerinde
uygulanan şekliyle şöyle verebiliriz: Genel anlamda meskenleri yukarıdan ısı, su ve
nem(buhar)’den koruyup dengeleyen; aşağıdan (merdiven, asansör boşluğu ve kat ara
tavanlarından) yükselen sıcak havayı hapsedip ısı kaybını önleyen, yaz aylarında serin, kış
aylarında sıcak bir mekân sunan; en önemlisi de atıl bir mekân olmayıp tam anlamıyla mesken
olarak kullanılan yerlere ÇATI denilmektedir.
ÜLKEMİZDE ÇATI GERÇEĞİ
Ülkemizde çatı deyince akla gelen şey şudur. Sıradan kalıpçıların veya eline bir spiral bir
kaynak makinası alan herkesin yapabildiği, genelde o yapının inşaatında kullanılan kalıp
tahtalarından artan malzemelerle veya kutu profillerle inşa edilen bir örtü sistemidir. Belli bir
projeye gerek duyulmadan yada proje de dahi pek önem verilmediği için projede görüldüğü
şekilde kabaca kapatılan, genelde ısı ve su izolasyonuna önem verilmeden yapılan, üzeri kil
kiremit uygulanan, atıl mekanlar olmaktan ileri gidilmeyen mekanlara çatı denilmektedir.
Çatı kültürü ülkemizde tam olarak yerleşmemiştir, bunun birkaç sebebi vardır. İlk olarak
Anadolu’da genel kullanımda ve yerleşmiş, temel yapı taş ve taş üzeri kerpiç yada yapının
tamamı taş ama çatı saz ve toprak örtü kullanılmıştır. Bu gerek halkın maddi yetersizliği
gerekse yapıların o zamanki çerçi denilen ustalar tarafından belli standartlara oturtulmasından
ve gerekse evde konfordan ziyade sadece kapalı bir mekan elde etme çabasından dolayı
sadece zengin bir kesim çatıya önem vermiştir. Dikkat edilirse Osmanlıda kasr, köşk gibi
eserlerinde çatı kullanılan mekanlar olarak ortaya çıkmıştır. İkinci engel olarak şu sebeb
ortaya atılmaktadır ki, çatıların dik olarak yapılması ve kullanıma açılması Türk yapı
2
istemine uygun değildir gibi mesnedsiz bir iddiadır. Bu iddiayı ortaya atanların Osmanlı köşk,
kasr vb. eserleri bir kez incelemelerini salık veririz.
Üçüncüsü, bu daha sağlam bir dayanak gibi görünmesine rağmen gerçeği araştırıldığında
bununda bir dayanağının olmadığı anlaşılacaktır.
İddia şudur ki çatı meyli % 33 olmalıdır??
Bu dayanak 1930larda ilk marsilya kiremitinin Fransa’nın Marsilya şehrinden Bursanın
Akçay limanına indirildiğinde patentiyle beraberinde birde pusula eklenmişti. Bu pusulada
kiremitin % 33 meyille döşenebileceği ve içinde (orijinal yazılımıyla) piyes (oda) ler çıkabilir
diye bir ekleme yapılmıştır, bu pusulanın patentle hiçbir ilgisi olmadığı halde sadece yükleme
sırasında işgüzar bir usta yada usta başının yazıp eklediği pusula her ne hikmetse bizim imar
yasamıza hiç sorgulanmadan olduğu gibi alınmış hatta şu an dahi piyes kelimesi tercümesi
yapılmadan olduğu gibi yazılmıştır. Piyes Fransızca “ODA” anlamında olduğu halde buna
önem verilmemiş sadece meyil kısmına takılmışız. Halbuki o meyil en düşük kiremit döşeme
meylidir. O tarihlerde Fransa bu meyillere takılmadığı gibi bizdeki yabancı hayranlığı gözü
kapalı bu pusulayı kanun yapabilecek kadar körleştirmiştir. Hatta şu an ülkemizde sadece kil
esaslı kiremit dışında, beton esaslı kiremit, seramik kiremit, metal kiremitlerin bulunması
onların uygulanmasının çok sınırlı kalmasından ileri gidilememiştir.Ama bu madde
araştırmalarımızın neticesinde bize şunu göstermiştirki, gerek çatıların meyil açıları gerekse
yan duvarların yükseklikleri bağlayıcı değildir, bunu o beldenin belediye encümen kararıyla
değiştirme yetkisi ve uygulama hakkına sahip olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Kısacası bu
durum sabit va bağlayıcı bir kanun değil, belediyelerin kendi içlerinde aldığı kararlarla
bağlayıcılığı ortadan kalkabilir bir durumdur.
Bir başka iddia da yukarıda bahsi geçtiği gibi dik çatıların veya içi ev olarak kullanılan
çatıların doku olarak Türk ev yapısına uygun olmadığıdır. Bununda yıkıldığı nokta eski köşk
ve kasrlar olmakla beraber, Anadoludaki tarihi ahşap yapılarda çatıların kullanılmalarıdır.
Yani o imkan ve bilgi biraraya geldiğinde Anadoluda da böyle evler zaten daha öncede çok
büyük bir başarıyla uygulanmıştır. Sadece biraz araştırmak yeterli olacaktır. Aşağıdaki
resimler bunun en güzel örneklerindendir.
Birçoğumuzun ünlü ”Hababam Sınıfı”nın çekildiği yer olarak hatırlayacağı Adile Sultan Kasrı bundan yaklaşık
200 yıl önce Sultan III. Selim’in annesi Mihrişah Valide Sultan için Çamlıca eteklerinde inşa edilmiştir
3
Maslak kasırlarından bir tanesi
Tarihçe: Büyük dere Caddesi üzerinde, İstinye ve Tarabya kavşakları arasındaki alanda yer alırlar. Bu yapılar
topluluğu Kasr-ı Hümayun, Mabeyn-i Hümayun, Çadır Köşkü, Paşalar Dairesi ve limonluktan oluşur. Kasırların ne zaman
ve kim tarafından yaptırıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte Sultan Abdülaziz döneminde (1861-1876) olduğu tahmin
edilmektedir.
114 yıllık Karstaki Katerina köşkü
4
Katerina köşkünden bir başka görüntü
Osman Hamdi Bey tarafından 1884 yılında yaptırılan Gebze Eskihisar’ın batı sahilindeki köşk
5
Osmanlıdan kalma yine bir büyük elçilik binası
İstanbul Sarıyer ilçesi Emirgân Korusu içerisinde bulunan Sarı Köşk XIX. yüzyılın sonlarında, Hıdiv
İsmail Paşa tarafından yaptırılmıştır
6
II. Abdülhamid’in (1876-1909) Başkâtib’i olarak Yıldız Sarayı’nda görev yapan Tahsin Paşa’ya ait olan
yapı, 19. yüzyılda saray ileri gelenlerinin yazlık olarak kullandıkları bir yöre olan Göztepe’dedir
Sayısını daha da arttırabileceğimiz bu örnekler bize Osmanlı-Türk yapılarında da çatıların
kullanıldığı ve yapılarında çok daha estetik bir görünüm kazandığı da ortadadır. Birde
resimlerden açık bir şekilde anlaşılacağı üzere yapıda kullanılan ahşap yıllara meydan okumaya
ve dayanıklılığını sürdürerek hizmet vermeye devam etmektedir.
Bütün bunlara rağmen neden hala ülkemizde ne mimarı nede uygulama noktasında bu tür
çatılara karşı bir soğukluğumuz vardır ve neden uzak durmaya çalışıyoruz?
Bu sebeplerden bazılarını başta anlatmıştık ama sadece bu sebepler yeterli değildir. Zira
ülkemizde çatı geneli ele alındığında yakın zamana kadar ahşap üzerine çalışıldığı
görülmektedir. Ama bütün bunlara rağmen çatıda kullanılan ahşap kesitlerinin sadece yap-sat
para kazan düşüncesiyle 5*10 veya 10*10 gibi bir standarda bağlanıp çatının kullanılmasına
önem verilmemesinden dolayı geniş açıklıklar arasında kullanılacak ahşap hesabının
bilinmemesiyle rastgele bir hesapla hazırlandığından ve bu konuda ev sahiplerinin veya
alıcıların belli bir bilgi birikimi ya da maddi yetersizlikleri de bunda büyük rol oynamaktadır.
Başta söylediğimiz gibi binanın tamamı ele alındığında temel bina için ne kadar önem arz
ediyorsa çatıda en az temel kadar önem taşır. Nasıl ki temelin sağlamlığı ve su izolasyonu
binanın ömrünün uzaması ve değerinin artmasına sebebiyet verir ve binanın sağlamlığı bir
anlamda bununla ölçülür. Aynı oranda çatıda bu öneme haizdir, zira çatı bina için sadece bir
örtü değildir. Çünkü bina sadece temelden su almaz, çatıdan inen yağmur ve kar suyu da
binanın dayanıklılığını temel kadar etki eden etkenlerdendir.
Hepimizin şahit olduğu gibi genel olarak su izolasyonu tam yapılmamış teras ve normal
diğer çatılarda; özellikle gizli oluk yapılmış ve saçak çıkartılmayıp kalkan duvarlarla çevrili
7
çatıların bulunduğu konutların hemen hemen her iki yılda bir dış boya ve sıvanın kavlayıp
kalkması ekonomik bir külfet yüklemektedir. Tabi ki bunun yanında yıpranan sıva altındaki dış
duvarlardan sızan suların iç mekânlardaki yaptığı hasarlardan söz etmemize gerek var mı
bilmiyoruz. Çatılarda sadece su izolasyonu yeterli değildir. Bunun yanında ısı izolasyonu
şarttır, bu da büyük bir sorun teşkil eder.
Bildiğimiz üzere sıcak hava tabiiyeti gereği yükselir, çatıda ve duvarlarda yapılacak ısı
izolasyonu sayesinde merdivenden ve çatı ara katlarından yükselen sıcak havanın çatıda
hapsolunması sağlanır. Bunun neticesinde ısıda %40-50’lere varan bir tasarruf sağlar ki bu da
azımsanacak bir değer değildir. Aynı değer yaz aylarında çatıda ısı izolasyonunun binanın
üzerinde güneşe karşı bir kalkan vazifesi görmesi, dışarıdaki sıcağın içeriye girmesine, içerideki
serin havanın dışarıya çıkmasına engel olacağından, serinlemek için ekstra bir enerji
harcamanıza dolayısıyla ekonomik kayba engel olmakla size en büyük yardımcı olacaktır.
Araştırmalar şunu ortaya koymaktadır ki bir mekânı soğutmak ısıtmaktan beş kat daha
fazla bir enerji harcanmasını gerektirir. Çatıda yapılacak bir kereye mahsus ısı ve su izolasyonu
harcamasının, binaya sağlamış olduğu (hem yaz hem de kış aylarındaki) enerji tasarrufu hesap
edilip kıyaslanacak olursa, çatıya harcanan ısı ve su izolasyon tutarının bu tasarruf yanında cüzi
bir miktar kaldığı ve kısa zamanda kendisini amorti edeceği unutulmamalıdır.
ÇATI İZOLASYONU NASIL OLMALI?
Konuya başladığımızdan bu yana bahsettiğimiz izolasyon nasıl olmalıdır? İlk başta
izolasyon (ısı, su, buhar, ses)’da kullanılacak malzemenin niteliği ve nerede kullanılacağı bu
konuda gerçekten büyük bir rol oynamaktadır. İsterseniz yukarıdan aşağıya birlikte inceleyelim.
KİREMİT SEÇİMİ
Kiremit; kiremit seçimi çatınız için iki yönde önem taşımaktadır, birincisi yapımında
kullanılan malzemesi ve ağırlığı, ikincisi ihtiyaca tam cevap verip veremediğidir.
Ülkemizde genel olarak yaygın kullanılan kil esaslı kiremitlerden başlayacak olursak ki
genel olarak Marsilya tipi kiremidi
Marsilya tipi kiremidi: çok yaygın kullanılan bir kiremittir ve adından
da belli olacağı gibi Fransa’dan ithal ettiğimiz kil esaslı yani kilden kalıpta şekil verilip
fırınlanarak elde edilen kiremittir. Ebat olarak küçük olduğu için m2 ‘
ye 16 adet döşenir, bunun
birden fazla dezavantajı vardır, ilk önce ağırlığıdır ki m2’
ye ortalama 46-48 kg arası bir yük
bindirir 100m2
bir çatıda 4600 ile 4800 kg arası bir yük demektir. Bunun yanında kil esaslı bir
kiremit olduğu için ne kadar fırınlansa da ve üzerine ne kadar kaplama yapılsa da bu özellik
kısa süreli olup kısa zaman sonra bu kaplamanın özelliği kaybolduğundan, kil kiremit yağışlı
havalarda ortalama olarak kendi ağırlığının 1/3 olarak su emmektedir yine 100m2
üzerinden
8
gidecek olursak 4700kg/3=1566 gibi ekstra çatınıza yük ilavesiyle çatınızda 4700+1566=6266
kg bir yük binmektedir. Sadece bu yükle sabit kalmamakta emdiği su, soğuk havalarda içinde
don tutarak kiremidin ömrünü daha da kısaltmaktadır. Bu kiremit çeşidinde çatının bütün
ihtiyaçlarını karşılayacak ve çatıya uyum sağlayacak nitelikte aparat yani çatıda ihtiyaç duyulan
eksikleri tamamlayacak özelliklerde kiremit çeşidi çok azdır ve olanları da hem kullanışsız
hemde ihtiyaca tam cevap verememektedir.
Alaturka kiremidi: kil kiremidin hesabını yaptıktan sonra bu
kategoriye katma gereği bile görmüyoruz. Zira kil kiremidi içinde en ağır olan kiremit çeşididir.
Bunun sebebi alt-üst olarak döşendiğinden dolayı Marsilya kiremidinden daha fazla bir ağırlığı
çatınıza bindirdiğinden ve aparat olarak çok kısır kaldığından bu kategoride pek şansı olmayan
kiremit türüdür. Derseniz ki çatı üzerinde çok güzel bir görüntüsü var!! Size bu görüntüyü
verebilecek çok daha hafif ve daha dekoratif kiremitlerin var olduğunu hatırlatmak isteriz.
Shingle(şingıl): Yakın zamanlarda ülkemizde furyası
yaşanan ve kısa gelecekte cebinize ve çatınıza zarar veren şıngıl (shingle) adı verilen zift esaslı
kiremitlerdir ki; gerek desenli (yonca, yakut… vs ) olarak adlandırılan gerekse desensiz kumlu
membranlardır. Avrupa ve diğer ülkelerde çatılardan 1980’lerde söküp yerine en kötü ihtimal
kil esaslı kiremitleri uygulamaya geçmişlerdir. Çünkü bunun birden fazla sebebi vardır.
Bunlardan sadece birkaçını beraber inceleyelim.
Zift esaslı olduğundan ve çatıyla arasında hava almasını sağlayacak herhangi bir mesafe
olmadan, altına 3mm membran eşliğinde uygulandığından güneş ışığını olduğu gibi değil biraz
daha arttırarak çatıya verecek. Başta ucuz bir uygulama olarak görülmesine rağmen çatı altında
sıcak havanın soğutulması ayrı bir külfet oluşturacak. Zift soğuğu da olduğu gibi ileten bir
malzeme olması dolayısıyla çatı arası kış aylarında soğuk olacak ısıtma problemi yine cebinizi
yakacaktır. Yine zift esaslı olduğundan gece gündüz ısı farkından dolayı gündüz genleşecek
içine basılarak yerleştirilen renkli taş parçalarının yuvaları genişleyecek, akşam daralacaktır.
Dolayısıyla ilk dökülenler üzerindeki taş parçaları olacak kelleşerek altındaki siyah zift tabakası
ortaya çıkacaktır. Diğer bir hususta zift uzun süre sıcak ve soğuğa maruz kaldığında özelliğini
yitirip sertleşecek rüzgârla beraber yaprak yaprak ya da bölgesel olarak kalkacaktır. Dolayısıyla
kalkan yerlerin onarımı da zor olacaktır. Saydığımız bu sebepler ve daha fazlasından dolayı
çatıya uygulaması son derece yanlış bir uygulamadır. Bütün bunlara rağmen ne hikmetse bu
yanlış uygulama ülkemizde birden bire yıldızı parlayan bir uygulama halini almıştır, sebebi
ucuz olması mıdır, uygulayıcının ve uygulatan ev sahibinin bu konuda bilgi sahibi
9
olmadığından mıdır, ya da tavsiye edenlerin gerçekten bu konuya hâkim olamayışından mıdır
belli değildir.
Beton kiremit: adından da belli olduğu gibi beton esaslı bir
kiremittir. Adı ve kullanılan malzemesi gözünüzü korkutmasın; adı beton kiremit olabilir ama
gerek ebat olarak gerekse ağırlık olarak kil kiremide göre çok daha fazla avantajlıdır. Biraz
daha geniş ebatlara sahip olduğundan m2
’ye 10 adet döşenmektedir. M2
’de ağırlık olarak
çatınıza bindirdiği yük 42- 44 kg arasındadır, bu ağırlık kullanacağınız kiremitteki şekil ve
desen, ağırlığa doğrudan etki etmektedir. Bunun yanında kil kiremitte su emme oranı 1/3 iken
beton kiremitte bu oran 1/1000 gibi çok cüzi bir miktardır. Bu miktar çatınıza binen yükte
nerdeyse hiçbir ilave yük getirmemektedir. Tabiiyetiyle su emme oranı neredeyse yok denecek
oranda olduğundan don tutma ve kiremidin ömrünün ters yönde etkilenip çatlamasının da
önüne geçilmiştir. Sadece bu kadarla da kalmayıp çatınızın bütün ihtiyaçlarını tam olarak
çözecek bütün detay ve aparatlara
sahiptir, dolayısıyla hiç sıkıntıya düşmeden istediğiniz her türlü estetiği ve yalıtımı elde
edebilirsiniz.
Çelik kiremit: adından da belli olacağı gibi çelik esaslı olup diğer
kiremitlerle hiçbir kıyas kabul etmez. Çünkü ağırlık olarak m2’
ye 6 kg gibi bir yük bindirmekte,
su emme oranı hiç yoktur. Deforme olması ve su alması yoktur işçilik hatası harici haricinde
çatınızın ömründen çok daha fazla bir ömrü vardır. İç kısmında ince özel alaşımlı çelik bir
levha üzerine ve altına 12 kat kaplaması vardır. Kısacası 1,5 mm kalınlık içinde 12 kat
kaplamayla dayanıklılığı arttırılmıştır. Bunun yanında beton kiremidinden daha fazla aparata ve
detaya sahiptir. Kiremidin çatıdan kalkıp uçması, yapısı ve uygulama itibarıyla da altına su
alması imkânsız derecesinde bir kiremittir, renk ve desen konusunda da tatmin edici derecede
geniş bir portföyüde mevcuttur. Çatınıza hiç tenekeci çağırmadan bütün aparatlarıyla tam bir
uyum içinde size geniş bir çözüm sunmaktadır.
Yukarıda özelliklerini saydığımız kiremit çeşitlerinden istediğinizi uygulamakta karar yine
sizindir, bizim bu konuda size tavsiye olarak sunduğumuz kiremitler dışında çok daha değişik
uygulamalar vardır ama bu uygulamaların uygulayıcıları ülkemizde ya yok denecek kadar az ya
da gerçekten hiç yoktur; bunlardan bazıları:
10
Saz kiremit uygulaması; Hem nostaljik doğal bir görünüm sunmakta
hemde ustanın elinin ve bilgisinin kabiliyeti derecesinde çatınızın üzerinde istediğiniz deseni
uygulama imkânıyla çatınızı diğer çatılardan çok daha farklı bir özellikle diğerlerinden açık bir
farkla ayırt edilebilecek bir görüntüyü size sunacaktır. Ama ülkemizde pek bulunmamaktadır.
Ahşap kiremit uygulaması; Anadolu’nun bazı kesimlerinde daha
önce uygulanan şu an pek kullanılmayan uzunlamasına kesilen geniş tahtaların sırayla en alttan
yukarıya doğru şaşırtarak ve üst üste çakılmasıyla elde edilen çatı örtüsüdür.
Seramik kiremit uygulaması;Ülkemize yeni yeni gelen bir
uygulama olup çatı üzerinde değişik bir görüntü oluşturmasına rağmen yeni bir uygulama
olduğundan dolayı artı ve eksileri tam olarak bilinmeyen bir kiremit olmasına rağmen şu an
aparat yönünden biraz daha geliştirilmesi gereken bir kiremit türüdür.
Yukarıda saydığımız kiremit çeşitlerinden zift ve kil esaslı kiremit dışında diğer
kiremitleri size tavsiye etmekteyiz. Bunun sebebini de az sonra gelecek olan çatı üstü
havalandırma, çatıya binen yük ve çözüm aparatlarıyla beraber göreceğiz. Kiremit seçiminden
sonra kiremit altı uygulamasını beraberce inceleyelim.
KİREMİT ALTI ÇATI ÜZERİ UYGULAMASI
Kiremidimizi aldık çatımıza getirdik, en kaliteli, en güzel, en iyi kiremidi aldık ama
uygulama hatası ile uygulandığı zaman değeri birden hiçe inecek, yaptığımız masraf boşa
olacaktır. Çünkü kiremit sadece çatınızın yağmurdan korunmasını sağlayan bir örtü değildir,
çatıda su, ısı, buhar, ses izolasyonu doğrudan kiremitle başlar ve hemen kiremit örtüsü altında
devam eder. Kiremit örgüsü içinde her 10m2’
ye bir adet olmak üzere havalandırma kiremidi
döşenmelidir ki bu çatınızın hemen üzerinde, çatıyla kiremit arasında kalan sıcak havanın
dışarıya tahliyesini sağlar ve çatıyla kiremit arasında bir hava yastığı oluşturur. Bunun içinde
kiremit altında çift çıta sistemi uygulaması gereklidir. Hemen arkasından omurgalarda çatıya
harçla değil harçsız sistemle tatbik edildiğinde omurga altlarından da sıcak havanın dışarıya
tahliyesi sağlanacaktır. Kiremitle çatı arasındaki bu hava yastığı bize hem yaz hem kış
11
aylarında çatı ile dışarıdaki sıcaklık değerlerini sabitleyebilmemizde en büyük yardımcı
olacaktır.
Kısaca çatımız nefes alıp verebilen bir çatı olmalıdır böylece çatımız daha en üstten, çatı
altında uyguladığınız ısı yalıtımıyla karşılaştırdığınızda % 20’ye yakın bir ısı yalıtımı sağlanmış
olacaktır. Bu da yine cebimize geri ödenecek ve cebimizdeki yükü hafifletecektir.
Bahsini iddia ettiğimiz çift çıta sistemi nedir, ne işe yarar yine birlikte inceleyelim. Çatının
üzerine serilen su yalıtım malzemesi üzerine ilki çatı ızgara taşıyıcıları üzerine yukarıdan
omurgadan çatı saçağına doğru inen ilk çıtalar bir taraftan alttaki su yalıtımını çatıya
sabitlerken, birkaç işlemi de yerine getirmektedir.
İlk olarak yukarıdan aşağıya uzanan çıtalar arasında oluşan dereler çatının herhangi bir
noktasında gerek kırılan bir kiremit gerekse bölgesel su sızıntılarını kanalize ederek suyun sağa
sola kayıp çatı altına inmesine engel olup iki çıta arasından doğruca oluğa doğru ilerlemesi için
bir yol hazırlamış olur.
İkincisi çatıyla kiremit arasında, kiremitleri tutacak çıtaların çatıyla temasını keserek ikinci
kat kiremit tutucu çıtaların doğrudan çatıya çakılmalarına engel olup bu çıtaların yükselmesine
yüksek bir platform hazırlayarak su akıntılarının buradaki çivi deliklerinden çatı altına inmesine
engel olur.
Üçüncüsü çatı ve kiremit uygulama çıtaları arasında yükselten bir platform olması çatıyla
kiremit arasında yükselerek ilerleyen sıcak havanın ilerlemesi için hava kanalı oluşturur ve
sıcak havanın havalandırma kiremitlerine kanalize olmasında yardımcı olur ve devamlı hava
sirkülâsyonuna en büyük destektir.
Bu çıtalar üzerine kiremit tutucu ikinci kat çıtalar kiremit boyları ölçüsünde eşit
uzaklıklarda tatbik edilir. Alttaki resimlerde uygulaması görüldüğü gibi. Yukarıdan aşağıya
inen alt çıtaların üzerine uygulanmış kiremit taşıyıcı çıtalar çatının meylinin tersine yere paralel
olarak alttaki çıtalara çiviyle bağlanır.
12
Bu arada genel olarak yanlış bir uygulama olan kiremitlerin çatıya tel veya çiviyle
çakılması bizim uygulamalarımızda tamamen ortadan kalkmasına rağmen kiremitlerimizin
uçması ya da kalkması söz konusu değildir. Çünkü çift çıta sisteminde daha önce çıta
uygulanmadan döşenen kiremitleri çatıya bağlayan kiremit tırnaklarını tutacak herhangi bir çıta
olmadığından kiremitler yerinden kalkmakta ve uçmakta idi. Çift çıta sisteminde ise
kiremitlerin alt kısmında ve üst bölgesinde yer alan tırnaklar çıtaya tam oturduğundan, bunun
13
yanında kiremit ve çıta arasında kalan hava vakum işlemi görmekte ve çatıdaki kiremitlerin
uçmasına engel olmaktadırlar.
ÇATI ÜZERİ SU YALITIM MEMBRANLARI
Kiremit, çift çıta ve arkasından çatımızı suya karşı yalıtacağımız su yalıtım ya da su
izolasyon malzememizi ise nasıl seçmeliyiz?
Su izolasyonu malzemesi yelpazesi çok geniş olmamakla beraber sıhhatli malzeme hem
satış hemde uygulama noktasında gayet azdır. Şu ana kadar uygulanan ve satışta olan su
membranları, kumlu kâğıt, ziftli kâğıt, zift membran, plastik membran ve seçici geçirgen olan
kumaş türü membranlar olmak üzere 5 değişik kategoride su yalıtımı bulunmaktadır.
Kumlu kâğıt; azda olsa kullanılmaktadır ama çatıya su izolasyonu bir tarafa çatıda
bulunmasında bile gereği olmayan bir malzemedir.
Ziftli kâğıt; 2 mm ve daha kalın zift membranlar ve plastik
membranları çatıda uygun olmayan membranlardır zira çatı altından yükselen nem, su buharı ısı
yalıtım ve çatı üzeri örtüsünden yukarı yükseldiğinde ilk rastladığı geçirimsiz ortamda
yoğunlaşır. Dolayısıyla bütün zift ve plastik yalıtım malzemelerinin tamamında buharın ve
nemim geçmesine izin veren bir yapısı olmadığı için yükselen buhar ve nem zift ve çatı örtüsü
arasında yoğunlaşır hem çatı
örtüsünün çürümesine sebep olduğu gibi ziftinde ömrünü kısaltır. Bunun yanında çatı altında da
olsa ziftin gece gündüz sıcak farkından ilk önce bir sertleşme ve arkasında n kılcal çatlaklar
oluşturur ve ziftli membran özelliğini tamamen yitirecektir. Plastik membran bu duruma göre
daha sağlam görünmesiyle beraber alttaki çatı örtüsünün daha çabuk çürümesine neden olacak
ve su buharının, nemin dışarıya atılmasına izin vermeyecektir.
Seçici geçirgen nem bariyerleri: dediğimiz kumaş türü su yalıtım
malzemesi çatı için en uygun malzemedir. Adı üzerinde seçici geçirgen bir malzemedir, çatı
altından yükselen su buharı ve nem bu malzemenin gözenekleri arasından yükselerek çift
çıtanın arasındaki hava boşluğuna ulaşır. Burada yoğunlaşarak yine aynı malzemenin üzerinde
su damlası olarak birikecek ve bu su damlası çatının meyliyle ve çıtaların arasındaki boşluktan
aşağıya doğru inecektir. Bu malzemenin orijinallerinin 1mm2’
ye 1 litre su basıncına kadar
14
dayanıklı olduğunu belirtmekte de fayda vardır. Dışarıdan hafif ve ince gibi görünmesine
rağmen neredeyse çatınızın ömrüyle eş değer bir ömrü vardır.
Şunu da unutmamak gerektir ki malzemeniz ne kadar kaliteli ve pahalı olursa olsun onu en
iyi şekilde uygulamak çok önemlidir. Su yalıtımında da bu aynı şeklide geçerlidir. Çünkü
aldığınız en güzel ve en kaliteli su yalıtım malzemesi yerinde uygun bir şekilde tatbik
edilmediği takdirde en ucuz ve en kalitesiz malzeme değerine inecektir. Yukarıdan aşağıya
doğru incelediğimiz çatı kaplama malzemelerinde sıra çatı kaplama malzemesinde.
ÇATI ÜZERİ KAPLAMA ÖRTÜSÜ
Burada çok geniş bir seçenek yelpazemiz yoktur. Çatı kaplamasında genel anlamda iki
seçenek vardır. Birincisi ahşap tahtalarla yapılan kaplamadır ki bu size ve cebinize birkaç
noktadan uygun düşmeyecektir. Ahşap tahtalar genel olarak 10cm ya da 12cm aralığında
kesilir, bu tahtaları çatıya uygulamada ne kadar gayret gösterseniz de mutlaka aralarında boşluk
kalacaktır. Bu hem çatınızın altına ince tozun inmesine müsaade edecek hemde çatının en
üstünde ısı yalıtımında küçük çatlakların oluşmasına izin verecektir. Bir başka noktadan
baktığımızda uygulamada işçilik masrafı artacak ve kesilen tahtaların zayiatı artacaktır
dolayısıyla ek bir külfet getirecektir.
Aynı çatımıza iyi bir uygulamayla bağlanan OSB (sıkıştırılarak
yapıştırılmış geniş yongalı ahşap levhalar) bu konuda hem işçilik konusunda hem zayiat
konusunda sıkıntı vermeyecek en az zayiatla en geniş alanı kapatabilecek levhalardır. Bunun
yanında uygulamada da birbirlerine nerdeyse yapışarak arada pek açıklık bırakmayacak
dolayısıyla ısı yalıtımında da size avantajlar sunacaktır.
ÇATIDA ISI YALITIMI
Taş yünü: Hem ateşe dayanıklı, alevi iletmeyen ve hem de belli bir
oranda da suyu itebilen bir malzeme olan taş yünüdür. Taş yünü çatı altından ızgara aralarına en
az 8cm ya da 5+5 yani 10cm kalınlığında iki kat olarak uygulanmalıdır. Mümkünse ve taş
yongaların tavan lambrilerinin arasından ileride aşağıya inmesinden bir endişe varsa bunların
altlarının alüminyum kaplı olanları tercih edilirse daha avantajlı ve daha konforlu bir ısı yalıtımı
sağlayacaktır.
15
Cam yünü: Taş yününde olduğu gibi hemen hemen aynı
malzemeden yapılmış olup tek farkı arada serpilen taş yongası değil cam yongaların oluşudur.
Hem ateşe dayanıklı, alevi iletmeyen ve hem de belli bir oranda da suyu itebilen bir malzeme
olan cam yünü çatı altından ızgara aralarına en az 8cm ya da 5+5 yani 10cm kalınlığında iki
kat olarak uygulanmalıdır. Mümkünse ve cam yongaların tavan lambrilerinin arasından ileride
aşağıya inmesinden bir endişe varsa bunların altlarının alüminyum kaplı olanları tercih edilirse
daha avantajlı ve daha konforlu bir ısı yalıtımı sağlayacaktır.
Selüloz kaplama: Her yerde bulunmakta zorluk olabilir ama ısı
yalıtım konusunda gerçekten çok güzel bir yalıtım malzemesidir. Bizde daha önce birkaç
çatımızda uygulama fırsatı yakalayabildiğimizden bu tecrübeye sahibiz. Çatı altından ızgaralar
arasına tanktan basınçla püskürtülerek herhangi bir ek yeri oluşturmadan, aşağıdan omurgaya
kadar tek parça ve çok da kalın sayılmayacak bir tabakayla kaplama yapılmak suretiyle
uygulamaktadır. Kullanılan malzeme ise içinde özel bir bağlayıcı solüsyon ile hurda kâğıdın
birleşiminden olup aralarında havayı hapsedecek küçük odalar oluşturduklarından ve yine
ahşabın bir yan ürünü olduğu için sıcak bir malzemedir. Taş ve cam yünü gibi ateşe dayanıklı
değildir.
Xps: beyaz köpük de denilen yine petrol ürünü olan dansidesi
biraz düşük olmasına rağmen ısı yalıtım noktasında gayet uygun malzemelerdir. Yine taş ve
cam yünü gibi 5+5 10cm ya da tek parça 10cm doğrudan uygulanabilir. Ama bu malzeme de
ateşe dayanıklı değildir.
Yukarıda saydığımız malzemelerin bir kısmı ateşe dayanıklı ama bir kısmı dayanıklı değil,
yanmaya karşı bu konuda nasıl bir tedbir alınabilir sorusuna yanıtımız şu olabilir, yangın
tehlikesi genel anlamda elektrik aksamındaki kaçaklardan meydana gelmektedir. Onun için
mümkün olduğu kadar elektrik kabloları ahşap aksamın içinden geçirilmemesi. Eğer mutlaka
geçmesi gerekiyorsa silikon kaplama yanmaz kablolar kullanılmalı ve bu kablolarda yine
kablonun dışında çelik spiral borular kullanılırsa yanmaya karşı gereken tedbiri almış oluruz.
16
Bu tür malzemeler yani ısı yalıtım malzemeleri ızgara üzerine değil ızgara aralarına
döşenmelidirler. Buradaki tek sıkıntı metalin ısı ve sesi yalıtmada çok zayıf olması yani ısıyı
çok hızlı iletmesidir. Izgara görevi gören profillerin ısı ve soğuğu doğrudan aşağı yansıtacağı
endişesinden dolayı ızgara üstüne serilmesiyle bu problemin ortadan kalkacağı düşüncesi hâkim
olmasıdır. Ne yazık ki bu uygulama da hatalı bir düşüncenin hatalı bir sonucudur.
Bu uygulama sonrası eps, xps ya da buna benzer malzemeler havanın sıcaklık değerlerine
karşı hassas malzeme olduğundan sıcaklık farklarında genleşme ve büzülme neticesi ortaya
çıkan ses çok rahatsız edici olacaktır. Genelde de shingle (şıngıl) kaplamada kullanıldığından
nerdeyse doğrudan ısıya muhatap kalacağından; çünkü üstte ısınan zift bazlı kaplamalar akşama
kadar güneş altında daha fazla ısınacak ısıyı alt kaplamaya çatının altına iletecektir. İleriki
zamanlarda üzerindeki yükle birlikte uzun süre ısıya maruz kaldığında alt kısımdaki eps ya da
xps’de bölgesel büzülme ya da sertleşmeye yol açacaktır. Bu da malzemenin özelliğini
yitirmesine neden olacaktır. Üzerinde bulunan zift kaplama ve shingle(şıngıl) sebebiyle arada
sıcak havayı tahliye edecek bir kanal bulunmadığından ısı yalıtımı konusunda kendisinden
beklenen performansı gösteremeyecek ısıya aşağıya iletecektir. Uzun vadede bu büzülmeler
OSB ile metal ızgara arasında boşlukların oluşmasına neden olacak, dolayısıyla sert rüzgârlarda
çatı üstü kaplamaları sarsılacak hatta yerlerinden söküleceklerdir.
Başta şunu söylemekte fayda görüyoruz, şu an ülkemizde yaygın olarak kullanılan renkli
sert köpükten imal edilen yalıtım maddeleri dışarıdan bakıldığında sağlam ve sert bir görüntü
sergilediklerinden ve ustaların da yanlış yönlendirmelerinden dolayı alıcı aldanmaktadır. Bu tür
malzemeler çatı arası izolasyonu için uygun malzemeler değillerdir. Bu malzemeler 1980’lere
kadar Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerde gökdelenlerin dış cephelerinde ısı ve ses
yalıtımı olarak kullanılmış daha sonrada kullanımı yasaklanmıştır. Dış cephede ısı yalıtımında
başta faydaları görülmüş ama Petrolün yan ürünü olması dolayısıyla ateşe karşı dayanıksız
olmaları; gerek sıva altı gerekse kaplama altına uygulanmaları, alevi iletmelerinin önüne
geçilememiştir. Çok uzağa gitmeye gerek yok bundan haftalar önce biri İstanbul’da biride
Ankara’da olmak üzere iki adet avm’nin dış cephelerinin yanarak kül olmalarına engel
olunamamış çünkü kaplama altına döşendiklerinden müdahale etme imkânı yoktur. Bütün
bunlara rağmen hala bu uygulama üzerinde ısrar edilmesi hayret uyandırıcı bir manzaradır.
Şunu da unutmamak gerektir ki malzemenin sert olması onun ısı yalıtımında sağlam olduğunun
bir işareti değildir. Isı yalıtım malzemelerinin daha seyrek yapıda ve aralarından mümkün
mertebe hava odacıkları sayısının çok olması tercih sebebi olmalıdır. Bir örnek vermek
gerekirse, neredeyse hepimizin şahit olduğu kış aylarında kuşların tüylerini kabartıp soğuktan
kendilerini korumalarıdır. Kuşlar tüylerini kabarttıklarında tüyler arasında hava odacıkları
oluştururlar, böylece içeride vücut sıcaklıklarını muhafaza edecek ve dışarıdan da soğuğu
içeriye almayacak bir doğal örtü oluştururlar. Bu ön bilgi göz önüne alındığında sanırım daha
mantıklı seçimler yapılabilecektir.
Buradan hareketle dış cephede de taş ve cam yünü kaplamalar daha sıhhatlidirler.
Gerçi buda size daha pahalıya gelecektir, daha ucuz ve daha konforlu bir ısı yalıtımı
isterseniz size bu noktada tavsiyemizde inşaat aşamasında duvar yapımında gaz beton ve
17
türevleri olacaktır.
Gazbeton: uygulamada bulunduğunuz bölgeye göre 20cm,
25cm, 30cm, en idealini seçip beton kolan ve kirişlerden 5cm çıkmalar yaparak, kalan kolon ve
kirişleri de aynı şekilde 5cm kaplatıp üzerine file uygulamasından sonra ısı yalıtım sıvası ile tek
uygulama ile hem daha ucuza hem daha emniyetli bir ısı yalıtımı elde etmiş olursunuz. İlk
etapta pahalı gibi görünse de iki sene içinde elde edeceğiniz yakıt tasarrufu size bunu geri
ödeyecektir.
Kerpiç: Tarihte bilinen en eski en ucuz maliyetle ve malzemesi
her yerde bulunabilen ama bunun yanında dayanıklılığı ve ısı yalıtımıyla bugünkü modern yapı
malzemelerine fark atabilecek en iyi yapı malzemesidir. Hala Anadolu’da kullanılmakta olan
bu yapı malzemesi hem üretim hem uygulama bakımından maliyeti en düşük malzeme
olmasına rağmen tüketim konusunda aleyhinde tutum alınması ve kötü yolda propaganda
yapılması nedeniyle şehirleşmede gözden düşürülmüştür ama yakın gelecekte bu malzemenin
yine gözde olacağından ve kullanılmaya başlanacağından hiç kuşkunuz olmasın.
Birde kısa bir dip not geçmek isteriz ki bazı yapı malzemeleri kâğıt üzerinde ısı yalıtım
değerleri yüksek görünmesine aldanmayın. Bunu anlamanın en kolay yöntemi aynı kalınlıkta
malzemeleri aynı derecede aynı şiddette ve zamanda ısıya tabi tutun göreceksiniz ki kerpiç,
gazbeton ve türevleri hepsinden daha avantajlıdırlar. Diyeceksiniz ki siz bu adını saydığınız
firmaların reklamını yapıyorsunuz bu kitabın sponsorlarımı bunlar. Size bütün açık
yürekliliğimle net bir şekilde söylemek isterim ki bizim 25 yıllık çatı ve inşaat hayatımızda
edindiğimiz tecrübelerden başka bir şey değildir ki bu konuda Babamız olan ve bu işin
öncülerinden olan İsmail Pamuk’un da deneyimlerini ve inşaat konusundaki tecrübelerini de
katacak olursak 45 yıllık deneyimimizi sizinle paylaşmaktan başka bir çıkarımız da yoktur.
Amacımız inşaat konusunda hem yaptıracak kişi veya kuruluşun cebinden yersiz bir para
çıkmasın hemde milli servet boş yere harcanmasın. Belki bu kitabı okumak zahmetinde
bulunup yazdıklarımıza değer veren ya da değer verebilme yürekliliğini gösteren birkaç
müteşebbis çıkarsa bizimde bir katkımız dokunur düşüncesidir.
ÇATI VE AHŞAP KONSTRÜKSİYON
Öncelikle madem çatı konstrüksiyonu olarak ahşap kullanacağız o halde biraz ahşabı ve
ahşap konstrüksiyonlu çatıları tanıyalım;
Ahşap yapıların başlıca özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür;
18
 Konstrüksiyonu oluşturan ahşap gerek genişlik gerek en olarak büyük
olmasından dolayı geç tutuşur, kolay yanmaz, yanması uzun sürmez zira üst
tabaka yanmasıyla karbon lifleri oluşturduğundan yanmaya devam edemez.
Ahşap 900 derecede tutuşmaya başlar ve yanma ısısı 1200 ile 1500 derece
arasındadır,
 Lif yapısından dolayı hem hafif hemde kolay kolay kırılmaz bir malzemedir,
çünkü lif yapının içi boş olması hasebiyle hafiflik elde ederken aynı lif yapısı
nedeniylede birbirine bağlantısı noktasında da kırılma ve kopması en zor
malzemedir,
 Zamana karşı çok dirençlidir, hemen çürümez,
 Sağlam bir yapı oluşturur, uzun yıllar işlevini sürdürür,
 Çok katlı yapılar için de uygundur,
 Ahşap yapılara gelişmiş ülkelerde yaygın olarak rastlanır,
 Sağlık yönünden astım, nefes darlığı gibi hastalıkla karşı çok uygundur,
 Yaşam mekânında nem ayarlayıcıdır,
 Betona göre 6 kat, çeliğe göre de 15 kat daha hafiftir,
 Canlı bir malzemedir, depreme dayanıklıdır,
 Ek yerleri oyma geçme sistemiyle yapıldığından, çelik gibi kaynakla
bağlanmadığı için ek yerinden kopma-kırılma riski yoktur,
 Isı iletkenliği noktasında en kötü malzemelerin en başında gelmektedir yani
ısı iletimi en az olan bir malzemedir,
 Kerpiç, taş, gazbeton gibi malzemelerle tam bir uyum sağlar ve uygulaması
kolaydır,
 Uzun açıklıkları çalıştırmakta hiç sorun yaşatmaz çünkü ahşap yapısı gereği
lamine edilerek istenilen kalınlık ve ende hazırlanabilir,
 Her şekil ve zemine göre uygulaması yapılabilir,
 Emprenye edildiği takdirde yanmaya ve çürümeye karşı dayanıklılığı kat kat
arttırılabilir zira en eski emprenye uygulama şekli sulandırılmış naftalindir.
Bu şekilde yüzyıllara meydan okuyabilmektedir ahşap. Burada bir dip not
geçmemiz gerekmektedir zira en sağlam en dayanıklı malzeme olarak demir
yada çelik gösterilmesine rağmen tarihte bilinen en eski çelik yapı 150 yıllık
olması ve şuan yıkılıp yenisinin yapılması gerektiği gündemdeyken ahşap ve
kerpiçten yapılan dünyanın en eski gökdelenleri 1000 yıldır yemende hala
ayakta dimdik durmaktadır. Şimdi sizce hangisi daha dayanıklıdır dersiniz
19
Yemendeki 1000 yılı aşkın kerpiç gökdelenler ve koca bir şehir
20
1924 yılında inşasına başlanan ahşap karkas üzerine kerpiç duvar uygulanan şimdiki
Denizli lisesinin fotoğraflarından biri
1928 yılında Muallim mektebi olarak açılan Denizli lisesinin bir diğer fotoğrafı
Denizli lisesinin 1940 yılından bir fotoğrafı
Ahşap ve kerpicin uyumuna daha kaç tane resim lazım bilmiyorum ama bu kadarlık yeter
düşüncesiyle devam edelim.
21
Daha bunun gibi daha birçok özelliği saymaya devam edebiliriz. Bu kadar özelliğini
belirttiğimiz ahşabın dokusunu görelim:
22
Resimlerde görüldüğü üzere ahşabın damar yapısı 8’e benzer bir dokuyla oluşturulmuştur.
Damarların içinde su, tuz ve mineraller vardır. Fırınlama ya da ısıl işlemiyle damarlar içindeki
su miktarı en az miktara indirildiğinde yani boruların içindeki su tahliye edildiğinde nerdeyse
içi boşaltılmış, birbirlerine kenetli, ayrılma ve kopma riski olmayan, eğilme direnci 1cm2’
ye
100kg basıncı karşılayacak kadar sağlam ve esnek bir malzeme ortaya çıkar. Malzeme
hafifleştikçe yapıya etki eden deprem yükünün de azaldığı bilinen bir gerçektir. Çelik, ahşaptan
yaklaşık olarak 13 kat daha ağır olduğundan çelik yapılar ahşap yapılara oranla daha fazla
deprem yükü etkisi altındadır. Ahşap malzemenin hafifliğine oranla taşıma gücünün daha
yüksek olması, büyük açıklıkların geçilmesinde, çatı yapım sistemi oluşturulmasında ahşap
sistemlerin tercih sebebi olarak ön plana çıkmaktadır.
Tam burada sizinle ilginç bir konuyu paylaşmak isterim. Tarihle biraz ilgisi olan herkes
çok iyi bilirler ki Osmanlının silah yapım yeri Acıpayam Yatağandır. Peki, yatağanı bu kadar
meşhur ve değerli kılan; silahlarını paha biçilmez kılan neydi. İlk başta yatağan kılıçları esnek
ve çok dayanıklıydılar, kolay kolay kırılmadığı gibi savaş esnasında vurduğunda düşmanın
kılıcını ikiye bölecek kadar keskin ve çelikten daha sağlamdılar. Bunun sebebi o zamanki
kılıçların İsveç, Alman, Fransız, çeliğinden tek parça kesilerek üretilmesi değildi. Bilakis o
zamanda yatağan ustaları kılıcı tek parça çelikten değil; kıl kadar ince tel şeritler şeklinde
üretip. Bu tel ipleri ince şeritler halinde saç örgüsü gibi birbirlerine dolayıp. Serçe parmağı
genişliğine gelen şeritleri yine saç örgüsü gibi birbirlerine dolayarak enli bir yapı elde ettikten
sonra kor ateşte birbirleriyle kenetlenmeleri sağlanıp. Soğutma işi de su ile değil yer altına
kazılmış serin ortamlarda kendi halinde soğumaya bırakılırlardı. Bu haliyle kılıç dışarıdan tek
parça görünmesine rağmen birbirlerine ince liflerle bağlandıklarından esneyen ama kırılmayan
bir yapıya sahip olurlardı.
Aynen öylede işte ahşap bu dokuyla yaratılmasının verdiği avantajla esner ama kolay
kolay kırılmaz. Depremde kırılma riski en az malzeme olmakla beraber genel kanının tersine
ahşap malzeme, yangında taşıma yeteneği en geç kaybeden yapı malzemesidir. Belirli bir
açıklıktan sonra kendini bile taşıyamayan beton çöker. Yangından koruma tedbiri alınmazsa
çelik çatının, önce aşırı genleşme yüzünden deforme olarak taşıyıcı özelliği kaybolur, 600
dereceden itibaren çökme riski taşır ve bu yüzden 15 DAKİKA içinde çökebilir. Sıcakta
genleşmesi sıfır olan ahşap çatı ise 900 derecede yanmaya başlar ahşabın yanması sonucu
karbon lifleri oluşur. Gördüğünüz siyahlanma budur ve karbon lifi dünyanın en sağlam
malzemesidir. Yanma sonucunda oluşan bu karbon tabakası, yanmamış kısımların oksijen
almasını önlediği için bir kalkan görevi görür ve yanmanın yayılmasını önler ve taşıyıcı ahşabın
YANMASINI GECİKTİRİR. Yanmaya karşı emprenye edilmiş bir ahşap ise ateş içinde 24
saate kadar yanmadan dayanabilmektedir. Bu ise ahşabın tercih sebebi olmasını daha da
artırmaktadır.
Ahşap oyma geçme sistem ve vida ile bağlandığından çelik yapılardaki kaynaktan daha
sağlıklı bir bağlantı oluşturur. Çünkü çelikte kaynak o bölgenin özelliğini yitirip sertleşmesine
sebep olduğundan kaynak bölgesinden kırılma riski daha yüksektir. Çelik bağlantıların
kaynakla değil perçin ya da vidalama ile yapılması daha uygundur ama bu seferde maliyet
ahşaptan çok daha fazla olmaktadır. Masif ahşap malzemenin su emme oranı çelik malzemeye
23
göre daha yüksektir bu ahşaba zarar vermediği gibi ortamdaki nemi emerek fazla nemli bir
ortamı ortadan kaldırmakta ve ortamdaki nemin az olduğu zamanda da ortama nemini vererek
nefes almada ideal bir ortam oluştururken, çelik neme karşı dayanıksızdır. Nem çeliğin
dayanıklılığını azaltmakla birlikte ömrünü de kısaltmaktadır. Ahşap malzemenin deformasyonu
%10x10-6 iken çelik malzemenin %15x10-6 olup, buradan anlaşılacağı üzere çeliğin
deformasyonu ahşaba göre daha yüksektir.
20 yüzyılın başında “ömrü sonsuzdur” diye anlatılan betonarmenin fiziki ömrü,
karbonlaşma ve korozyon sorunu yüzünden ortalama 60 yıl olduğu kanıtlanmıştır. 100m2
’lik
betonarme bina yaklaşık 70 ton, 100m2’
lik ahşap bina ise 2,5-4 ton arasında gelmekte, böylece
deprem riskini artıran yükler ahşap binada 20-30 kat daha az olmaktadır. Depremde bizi
öldüren ağır beton parçalarıdır. Ahşap evlerde ölüm riski ise sıfıra yakındır. Çelik ise betondan
3 kat daha ağırdır.
Tüm bu özelliklerden anlıyoruz ki ahşap, çatıda olsun, yapının diğer elemanlarında olsun
çelikten daha mantıklı bir seçim olmaktadır; hatta ahşap ve çeliği ve diğer yapı malzemelerini
kullanım ömrü açısından kıyas etmek gerekirse:
Telekomünikasyon kablo taşıma hatlarında kullanılan emprenyeli yeşil renkli ahşap
direklerin, doğrudan yağmur, güneş ve doğanın bütün yıpratıcı müdahalelerine doğrudan maruz
kalmasına rağmen hizmet ömrü 50 yıl. Su soğutma kulelerinde kullanılan ahşap dolguların 30
yıl. Ahşap karayolu köprülerinin 50 yıl. Ön korumalı çam doğramanın ise 60 yıl olduğu göz
önüne alındığında aynı alanlarda beton, çelik ve pvc ömürleri bu rakamların yarısına
ulaşamamaktadır.
Doğal bir malzeme olan ahşabın ısı yalıtım değeri betona kıyasla 16 kat daha fazladır.
Onun için 7cm kalınlığında ahşap 30cm gazbeton duvar kadar ısı yalıtım değerine sahiptir.
Bugünün teknolojisiyle masif ahşapların ek ve seramik tutkalla basınç altında yapıştırılarak
24
lamine edilen daha uzun ve daha geniş ahşap kolon ve kirişlerle 100mt’ye varan açıklıklarda
direksiz ve duvarsız çatılar yapılabilmektedir. Şu ana kadar bizim kullandığımız en uzun tek
parça masif ahşap kiriş uzunluğu 15mt’dir.
Almanya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde tüm yapıların % 18-25 arası ve Amerika’daki
konutların %10-15’i betonarme iken Türkiye’de bu oran %95’ten biraz fazladır. Şunu
unutmamalıyız ki İstanbul’da 300 yaşında olan Köprülü yalısı inşa edilirken Amerika henüz
ahşap yapıyı tanımıyordu. Ahşapla tek kat değil 6 kata kadar çok katlı binalar
yapılabilmektedir. Bunun en güzel örneği Dünyanın en büyük tarihi ahşap binası 6 katlı, 24
25
metre yüksekliği ile tam 100 yıldır ayakta olan Büyükada’daki Rum yetimhanesidir.
Büyükada’daki Rum yetimhanesinden iki farklı resim
26
13. ve 14. Yüzyılda yapılmış kolon, kiriş ve çatıları ahşap olan Konya: Alâeddin camii,
Kastamonu: Mahmutbey camii, Beyşehir: Eşref oğlu camii gibi pek çok camii özel bakıma
ihtiyaç duymadan nerdeyse 700 yıldır ayakta kalmıştır. 1500 yaşındaki Ayasofya’da kemerlerin
arasındaki gergi çubuklarının en eskileri AHŞAP, yani dünyanın en ünlü ve eski yapılarından
biri, asırlardır ahşap desteklerle ayakta kalmıştır.
Kısaca özetlemek gerekirse:
 Ahşabın ağırlığı az olduğundan, temele binen yükte azdır. Daha basit bir temel
yeterli olacağından ekonomiktir. Deprem bölgelerinde ve çürük zeminde üstünlüğü tartışılmaz
ve altı kata kadar da çıkılabilmekte bir sakınca yoktur.
 Usulüne uygun yapılan ahşap doğramanın ömrü 600 yılı geçerken, pvc yani plastik
doğramanın ömrü 15 yılı geçmemektedir. Yangında plastik doğramadan çıkan gazlar tek
başıyla öldürücüdürler.
 Ahşap montajı sırasında hava koşullarından etkilenmezken, aşırı sıcak, soğuk,
yağmur ve kar ahşap haricinde tüm yapı uygulamalarını engeller.
 Ahşap tüm iklim koşullarına uyum sağlar. Kutuplarda da Ekvatorda da aynı
dayanıklılığı gösterir. İşlemden geçen ahşap temelde dahi kullanılabilir, özel bir işlemden sonra
bünyesine aldığı sıvıyla yangına karşı direncini 20 kata kadar artırılabilir. Yine özel ilaçlarla
emprenye edilerek çürüme ve böcek tahribatı tamamen ortadan kaldırılabilir.
 Gerekiyorsa yapı söküldüğünde az bir zayiatla yeniden kurulabilir. Onarım, plan
değişikliği, ilave etme işlemleri çok kolaydır.
 Ahşap kimyasallardan etkilenmez ve çevresini de olumsuz yönde etkilemez, beton
gibi neme bağlı olarak nemin artmasıyla kanserojen gazı yaymaz.
 İmalattan sonra tam yükleme yapılabilir. Bu şekilde sağlamlığını denetlemek çok
daha kolaydır. İş bittiğinde yükünü alan yapı ayakta ise yıkılmayacaktır. Sonradan ortaya çıkan
kaynak hatası, eksik demir konulması, kalıbın erken alınması gibi hayati sonuçlar doğuran
yüzlerce imalat kusurunu taşıma riski sıfıra yakındır.
 Ahşap yapı içinde yaşayanlarla birlikte nefes alır, nem alışverişini dengeler.
Romatizma ve astıma yol açmaz, aksine astım ve romatizmal hastalıklara karşı koruyucudur.
 Ahşap evi ısıtmak ve soğutmak için çok az bir enerji yeterlidir.
 Ahşap, dünyada ve ülkemizde yöresel örneklerinde görüldüğü gibi, taş ve kerpiçle
mükemmel bir uyum içinde kullanılabilir. Bu yüzden beton fanatikliğinden vazgeçip tekrar
ahşaba yönelmeliyiz.
Bütün bu saydığımız fayda ve yararlara rağmen ülkemizde hem ahşaba hemde çatılara
gereken önem verilmemektedir. Yapılan çatıların içi atıl bırakılarak; ortalama olarak yapıların
1/4’i çatılardan meydana geldiği hesap edilirse ve yine ülkemizde ortalama 10 milyona yakın
kayıtlı konut olduğu göz önüne alındığında ortalama 2 500 000 daire demektir;
 Yapılan bu çatıların ısı ve su yalıtımları tam olmadığından her biri için yıllık enerji
kaybı 100 TL gibi en düşük değerde bile ele alınsa ki bunun yıllık 500 ila 1000 TL arasında
olduğunu aklı başında olan herkes bunu yakinen bilir, 250 000 000 TL gibi bir rakam ortaya
çıkmaktadır. Bu rakam sadece milli servetin boşa harcanması değil aynı zamanda ev
27
sahiplerinin cebinden çıkan paradır. Müşterilerimiz çatı katında tek petekle kışı çıkarırken,
diğer konutlarda bütün petekler çalıştığı halde ısınmak hem zor hemde maliyetli olmaktadır.
 Her yıl olmasa bile iki üç yılda bir bakım yapılmaktadır bu tür çatılara. Bunlarda
en asgariden alınırsa 1000-2000 TL gibi bir masraftır. Yine hesaba vuracak olursak 2000/3=666
TL gibi gözle görünmeyen gizli masrafların toplamı 666x2 500 000 = 1 665 000 000 TL gibi
bir rakamdır,
 Her iki harcamayı toplarsak yıllık 250 000 000+ 1 665 000 000 = 1 915 000 000
TL gibi bir rakam tutmaktadır ki hesap yapabilen bir kimse bu kadar boşa giden bir harcamaya
“bana ne” diyerek sırtını dönemez,
 Ortalama olarak 2,5 milyon daire kaybı, eğer bu kayıp çatılar kullanıma açılmış
olsaydı konut sıkıntısı daha ucuz ve daha ekonomik olarak çözülebilirdi, buradaki maliyet
kaybını (kira geliri, satış geliri, vergi gelirleri) hesaba katmıyoruz,
 Çatı altında kalan ve su akıntısı yüzünden tahrip olan ve tamirat yapılıp elden
geçirilen yerlerin masrafları ve bu deformasyon nedeniyle betonarme bina ömrünün kısalması
…vb. sonucu çıkan masraf ve gider kayıpları bu hesaplara katılmamışlardır.
 Kullanılmayan çatılar ucuza mal edilerek ruhsattan sonra sökülüp kaçak kat
çıkmasına engel olunamamaktadır. Ve bunun gibi daha birçok maddeyi ilave etmek
mümkündür. Bu kadar sıkıntılı sonuç veren ama gerek projede gerekse belediyeler bazında
önem verilmeyen çatıların artık bir reforma ihtiyaç duyulduğunu daha nasıl anlatabiliriz
bilmiyoruz.Kısacası çatı, binanın ya da konutun temeli neyse aynı değerdedir. Daha düşük bir
değerde değildir.
Bu kadar yazdıklarımız çizdiklerimiz gerek şahıs, gerek toplum, gerek belediyeler bazında
bir adım ilerleme sağlamada bir adım atılmasında bir çabanın neticesidir. Yukarıda
anlattıklarımız sadece maliyet, kullanım, dayanıklılık, uzun ömür, tasarruf.. gibi neticeleri içine
almaktadır. Bütün bunların yanında çatı binanın süsüdür çatının estetiği, saçakların uzunluğu,
pencere ve doğramadaki estetikle beraber çatılar binanın değerini arttırmakla beraber hem
binanın, hem mahallenin, hem şehrin siluetinde köklü, kalıcı bir güzellikle değişiminde esasıdır.
Yeri gelmişken burada tekrar vurgu yapmadan geçemeyeceğiz kullanıma açılmasını istediğimiz
çatı sisteminin hala Türk yapı sistemine uygun olmadığını savunanlara bu tezi ayakta tutmak
için ellerinden geleni yapmakta ısrar edenlere bir sorumuz olacaktır; bizim yapılarımız kerpiç
ve ahşap karkastır. Bu binanın ve evin üzeri ise yine saz üzeri toprak örtüdür. İşte sorumuz
madem öyledir neden yapılarınız ahşap karkas arası kerpiç ve üzeri saz ve toprak örtü
değildir??? Buna verilecek cevabımız yok sadece suskunluk. Madem modernleşeceğiz o halde
yapımızın temelinde modernleşirken neden çatısında ilkelleşiyoruz??? Duvarlarında
uygarlaşırken çatısında köylüleşiyoruz??? Terasların üzerleri açık bırakılıyor hem ısı hem su
yalıtımı problemleri ev sahiplerini ve ceplerini yorarken bunu uygulamaya koyduranların yada
bu kararları aldıranların hiç mi vicdanı sızlamıyor bu zulme kucak açarken??? Daha bunun gibi
sorulacak yüzlerce sorumuz hep havada cevapsız beklemektedir.
28
Biz diyoruz ki çatı katları kullanıma açılsın, kullanıma açılan çatı katı daire olarak
kullanılacağı için zaten kaçak kat çıkılmasına gerekte kalmayacaktır. Hangi ev sahibi daire
olarak kullandığı çatıyı yıkıp bir kat daha çıkma israfını gösterebilir ki zira onun istediği zaten
bir daire kazanmaktı ona o daireyi çatı içinde yapmaya izin verdiğiniz takdirde kaçak kat
çıkmasının da önüne geçilebilecektir.
Tüm bunlara rağmen 25 yıldır biz bu çalışmamızda hiçbir kurum veya kuruluşu yanımızda
arkamızda bulamadık ama çalışmamıza ilk günkü heyecan ve şevkle devam etmekteyiz.
Unutmadan çatılarınız yapım aşamasına gelmeden en başta 3 boyutlu projesi çizilir size
sunulur. Siz çatınızın içinde dolaşır beğenirsiniz ve sizin beğeniniz doğrultusunda yapımına
başlanır. Projelendirmeden ve bilgisayarda 3 boyutlu ortamda size gösterilmeden çatınıza
başlanmaz. Gelin isterseniz uygulamalarımızdan bazılarına beraberce göz atalım.
29
ÇATILARIMIZDA KULLANDIĞIMIZ AHŞAP EMPRENYELENMİŞ AHŞAPTIR
30
TERAS ÇATIMIZDA İKİ DİREK ARASI 8mt OLUP LAMİNE AHŞAP KULLANILMIŞTIR
31
32
AHŞAP DÜŞÜNÜLDÜĞÜNÜN YADA BİLİNGİĞİNİN AKSİNE GENİŞ AÇIKLIKLARDA
ALTINA TAŞIYICI KONULMADAN ÇALIŞTIRILABİLİRLER MESELA AŞAĞIDAKİ
RESİMDE UYGULANAN KAPI ÜZERİ DUVARDAN AÇIKLIK 2.8 MT UZUNLUK İSE
5.5 MT OLASINA RAĞMEN ÜZERİNE UYGULANAN BETON KİREMİTLE UYUM
SAĞLAMIŞ VE HİÇBİR DEFORMASYON OLMADAN AYAKTADIR
33
34
35
36
İMALATI BİZE AİT ÇİFT KİŞİLİK YATAK EN VE BOY OLARAK NORMALİNDEN BİRAZ DAHA BÜYÜKYÜR
ÇATI KATLARI İÇİN ÖZEL ÜRETİLMİŞ VELÜX ÇATI PENCERELERİ ÇATI UYGULAMASI
37
KAT ARA BÖLMELERİ DÂHİL TAMAMEN AHŞAP KULLANILMAKTADIR
38
MERDİVENİMİZİN ÇİZİM VE UYGULAMASI BİZE AİT OLUP BASAMAKLAR 5CM LAMİNE MEŞE VE
DÖNER KISIMDA EN GENİŞ BASAMAĞIMIZ 198CM UZUNLUKTADIR
39
ÇATI ARASINA ÇIKIŞ İÇİN HAZIR MERDİVEN MONTAJIMIZDA MEVCUTTUR
40
41
KİREMİT UYGULAMALARIMIZDA HAVALANDIRMA KİREMİTLERİ MUTLAKA
YERLEŞTİRİRKEN OMURGA DA HARÇSIZ KURU SİSTEMLE UYGULANIR
42
BU ÇATIMIZ 6 gen FORMUNDA VE 100 m2
ÜZERİNE OTURAN DİREKSİZ BİR YAPIDIR
43
44
BU ÇATILARIMIZDA ÇELİK KİREMİT UYGULAMASI YAPILMIŞTIR
45
46
BU ÇATIMIZ TAM 20 YILLIK BİR ÇATI OLMASINA VE HİÇBİR BAKIMDAN GEÇMEMESİNE RAĞMEN
HALA KULLANILMAKTA VE ÇATI KATI İKİ KATTAN OLUŞMAKTADIR
47
İÇ DEKORASYONU VE AYDINLATMASI BİZE AİT ÇATI ALTI MEKÂNLARI
48
49
50
51
ÇİZİMİNİ YAPTIĞIMIZ ÇATILARDAN BİR KAÇ ÖRNEK
52
53
FİKRET PAMUK
Gsm : 0 506 917 57 70
E-mail: elmascati@hotmail.com

More Related Content

What's hot

Χρωστικές στο Πιάτο μας
Χρωστικές στο Πιάτο μαςΧρωστικές στο Πιάτο μας
Χρωστικές στο Πιάτο μαςESTIA LABORATORY
 
Addie Öğretim Tasarımı Modeli
Addie Öğretim Tasarımı ModeliAddie Öğretim Tasarımı Modeli
Addie Öğretim Tasarımı ModeliBasak Tosun
 
Ni̇ke swot anali̇zi̇
Ni̇ke swot anali̇zi̇Ni̇ke swot anali̇zi̇
Ni̇ke swot anali̇zi̇elifdmrc
 
Tama Proje Konteyner
Tama Proje KonteynerTama Proje Konteyner
Tama Proje KonteynerYusufzgen
 
Yabancılaşma suınum
Yabancılaşma suınumYabancılaşma suınum
Yabancılaşma suınummrtkrt
 
Çelik Yapıların Tasarım Metodları ve Bunların Karşılaştırılması
Çelik Yapıların Tasarım Metodları ve Bunların KarşılaştırılmasıÇelik Yapıların Tasarım Metodları ve Bunların Karşılaştırılması
Çelik Yapıların Tasarım Metodları ve Bunların KarşılaştırılmasıYusuf Yıldız
 
Donma – Çözünme Olayı ve Etkileri , Önlemi - Ayten SATILMIŞ
Donma – Çözünme Olayı ve Etkileri , Önlemi - Ayten SATILMIŞDonma – Çözünme Olayı ve Etkileri , Önlemi - Ayten SATILMIŞ
Donma – Çözünme Olayı ve Etkileri , Önlemi - Ayten SATILMIŞStaj Defterim
 
Türk hava yollari sunum
Türk hava yollari sunumTürk hava yollari sunum
Türk hava yollari sunumKeskin Bicak
 
Digital Competence Framework for citizens (DigComp): State of play and Next S...
Digital Competence Framework for citizens (DigComp): State of play and Next S...Digital Competence Framework for citizens (DigComp): State of play and Next S...
Digital Competence Framework for citizens (DigComp): State of play and Next S...Riina Vuorikari
 
Gizem Başak Berk - Yüksek Lisans Tez Sunumu
Gizem Başak Berk - Yüksek Lisans Tez SunumuGizem Başak Berk - Yüksek Lisans Tez Sunumu
Gizem Başak Berk - Yüksek Lisans Tez SunumuG. Basak Berk
 
Mobi̇l öğrenme
Mobi̇l öğrenmeMobi̇l öğrenme
Mobi̇l öğrenmefalcon3835
 
E ogrenme-01
E ogrenme-01E ogrenme-01
E ogrenme-01Uarinik
 
ÖĞRETİM TASARIM MODELLERİ
ÖĞRETİM TASARIM MODELLERİÖĞRETİM TASARIM MODELLERİ
ÖĞRETİM TASARIM MODELLERİEbru Filiz
 
Gerlach & ely modeli̇
Gerlach & ely modeli̇Gerlach & ely modeli̇
Gerlach & ely modeli̇Yakup Ekici
 

What's hot (20)

Χρωστικές στο Πιάτο μας
Χρωστικές στο Πιάτο μαςΧρωστικές στο Πιάτο μας
Χρωστικές στο Πιάτο μας
 
Addie Öğretim Tasarımı Modeli
Addie Öğretim Tasarımı ModeliAddie Öğretim Tasarımı Modeli
Addie Öğretim Tasarımı Modeli
 
Ülker sunum
Ülker sunumÜlker sunum
Ülker sunum
 
Ni̇ke swot anali̇zi̇
Ni̇ke swot anali̇zi̇Ni̇ke swot anali̇zi̇
Ni̇ke swot anali̇zi̇
 
Tama Proje Konteyner
Tama Proje KonteynerTama Proje Konteyner
Tama Proje Konteyner
 
Pest analizi
Pest analiziPest analizi
Pest analizi
 
Zaman yönetimi
Zaman yönetimiZaman yönetimi
Zaman yönetimi
 
Yabancılaşma suınum
Yabancılaşma suınumYabancılaşma suınum
Yabancılaşma suınum
 
Gökkuşağı Ajans
Gökkuşağı AjansGökkuşağı Ajans
Gökkuşağı Ajans
 
Çelik Yapıların Tasarım Metodları ve Bunların Karşılaştırılması
Çelik Yapıların Tasarım Metodları ve Bunların KarşılaştırılmasıÇelik Yapıların Tasarım Metodları ve Bunların Karşılaştırılması
Çelik Yapıların Tasarım Metodları ve Bunların Karşılaştırılması
 
Donma – Çözünme Olayı ve Etkileri , Önlemi - Ayten SATILMIŞ
Donma – Çözünme Olayı ve Etkileri , Önlemi - Ayten SATILMIŞDonma – Çözünme Olayı ve Etkileri , Önlemi - Ayten SATILMIŞ
Donma – Çözünme Olayı ve Etkileri , Önlemi - Ayten SATILMIŞ
 
Türk hava yollari sunum
Türk hava yollari sunumTürk hava yollari sunum
Türk hava yollari sunum
 
Örgütleme
ÖrgütlemeÖrgütleme
Örgütleme
 
Digital Competence Framework for citizens (DigComp): State of play and Next S...
Digital Competence Framework for citizens (DigComp): State of play and Next S...Digital Competence Framework for citizens (DigComp): State of play and Next S...
Digital Competence Framework for citizens (DigComp): State of play and Next S...
 
Gizem Başak Berk - Yüksek Lisans Tez Sunumu
Gizem Başak Berk - Yüksek Lisans Tez SunumuGizem Başak Berk - Yüksek Lisans Tez Sunumu
Gizem Başak Berk - Yüksek Lisans Tez Sunumu
 
Mobi̇l öğrenme
Mobi̇l öğrenmeMobi̇l öğrenme
Mobi̇l öğrenme
 
4 Turklerde egitim
4 Turklerde egitim4 Turklerde egitim
4 Turklerde egitim
 
E ogrenme-01
E ogrenme-01E ogrenme-01
E ogrenme-01
 
ÖĞRETİM TASARIM MODELLERİ
ÖĞRETİM TASARIM MODELLERİÖĞRETİM TASARIM MODELLERİ
ÖĞRETİM TASARIM MODELLERİ
 
Gerlach & ely modeli̇
Gerlach & ely modeli̇Gerlach & ely modeli̇
Gerlach & ely modeli̇
 

More from nurunyolcusu (20)

Tüm yönleriyle yassıhüyük
Tüm yönleriyle yassıhüyükTüm yönleriyle yassıhüyük
Tüm yönleriyle yassıhüyük
 
2.soz
2.soz2.soz
2.soz
 
3.soz
3.soz3.soz
3.soz
 
4.soz
4.soz4.soz
4.soz
 
5.soz
5.soz5.soz
5.soz
 
5.soz
5.soz5.soz
5.soz
 
6.soz
6.soz6.soz
6.soz
 
7.soz
7.soz7.soz
7.soz
 
8.soz
8.soz8.soz
8.soz
 
9.soz
9.soz9.soz
9.soz
 
10.soz
10.soz10.soz
10.soz
 
11.soz
11.soz11.soz
11.soz
 
12.soz
12.soz12.soz
12.soz
 
13.soz
13.soz13.soz
13.soz
 
Huve nüktesi
Huve nüktesiHuve nüktesi
Huve nüktesi
 
14.soz
14.soz14.soz
14.soz
 
15.soz
15.soz15.soz
15.soz
 
16.soz
16.soz16.soz
16.soz
 
17.soz
17.soz17.soz
17.soz
 
17.soz
17.soz17.soz
17.soz
 

Yeni cati nedir ?

  • 1. ÇATI NEDİR ? NE DEĞİLDİR ?
  • 2. 01.06.2013 ÖNSÖZ Bu kitapçığı, gerek ülke, gerekse şehir bazında çarpık kentleşmeyle birlikte; hem yapılardaki estetik ve görüntü kirliliğine bir başka açıdan bakmak, hemde çatılarda kullanılan malzemelerin, nerelerde, nasıl kullanılması gerektiğini, bu konudaki 23 yıllık tecrübe ve deneyimlerimizle elde ettiğimiz bilgi birikimini sizinle paylaşma çabasıyla kaleme aldık. Yine 23 yıllık çalışmamızın neticesi olarak şunu gördük ki; daha hala çatı kültürünü hem şehrimizde, hemde ülkemizde yerleştirmeye muvaffak olamadık. Bu kitapçık işte bu çabanın da bir kanıtı olmakla birlikte, belki bu çabaya omuz vermek isteyecek, estetikle birlikte yapıların dayanıklılığını artırma çabalarımıza yardımcı olacak gerek ferdi, gerekse kurumsal faaliyetlere bir yol açabilmek umudunu canlandırıp taçlandırabilmektir. Çatının nedense bizde, hem proje bazında, hem uygulama bazında pek önemsenmemesi; uygulama bitip bina, konut, ev kullanıma açıldıktan sonra ev sahibiyle çatı baş başa kaldığında asıl problemlerin teker teker ortaya çıkması. Ama kullanıcının çatı konusundaki bilinci ve kültürü olmaması, onu bu konuda tecrübe ve deneyimi olmayan kişi ve kuruluşların kucağına itmektedir. Çatının hafif ve sağlam bir malzemeden yapılması daha uygun iken ne hikmetse; ya da adı çelik olması hasebiyle olsa gerek binaya gereksiz ve tehlikeli bir yükü bindirme yarışına dönmüştür. Bunun yanında kitapçığımızda okuyacağınız gibi hem beton, hem çelik sağlamlık ve dayanıklılık yönünden ahşabın yarı ömrüne yetişememektedir. Çelik çatıların yeri fabrikalar, depolar ya da bunun gibi yerler olabilir ama kesinlikle konutlar olmamalıdırlar. Yakın zamanda bununda acısını yine bu toplum, bu halk çekecektir. Çünkü insanı öldüren depremler değildir, altında kaldıkları beton kütleleri ve demir yığınlarıdır. Çelik hakikaten sanıldığı kadar sağlam bir yapı malzemesi olsaydı 2001’de ikiz kuleler yıkılmazlardı. Amerika o günden beridir yüksek binalarda çelikten başka hangi malzemeyi kullanırız arayışına girmesine rağmen ne yazık ki ülkemizdeki bilgi ve tecrübe yetersizliği, bizden önce kullanılmış ve terk edilmiş şeylerin bizim ülkemizde furya olması ne kadar üzücüdür. Amerika’yı yeniden yeniden keşfetmemiz mi gerekiyor, yoksa hem bizim hemde dünya kültürlerinin sentezini özümsemenin zamanı hala gelmedi mi? İşte bu soru ve sorunlara bir nebze ışık tutabiliriz düşüncesiyle bu kitapçığı hazırladık. Umudumuz odur ki bizden önce yapılmamış bu çalışma ve çabamız sonuçsuz kalmaz, bizim gibi bu ülkeyi bu vatanı düşünen mutlaka birileri daha vardır. Çalışmalarınızda başarılar dileklerimizle. FİKRET PAMUK
  • 3. 01.06.2013 İÇİNDEKİLER ÇATI NEDİR? 1 ÜLKEMİZDEKİ ÇATI GERÇEĞİ 1 OSMANLIDAN ÇATI RESİMLERİ 2 ÇATI İZOLASYONU NASIL OLMALI 7 KİREMİT SEÇİMİ 7 KİREMİT ALTI ÇATI ÜZERİ UYGULAMASI 10 ÇATI ÜZERİ SU YALITIM MEMBRANLARI 13 ÇATI ÜZERİ KAPLAMA ÖRTÜSÜ 14 ÇATIDA ISI YALITIMI 14 YALITIMLA İLGİLİ PÜF NOKTALARI 17 ÇATI VE AHŞAP KONSTRÜKSİYON 17 ÇELİĞE MEYDAN OKUYAN AHŞAP VE KERPİÇ GÖKDELENLER 19 AHŞAPTA DAMAR YAPISI 21 LAMİNE AHŞAP RESİMLERİ 24 DÜNYANIN EN BÜYÜK AHŞAP BİNASININ RESMİ 25 AHŞAP, BETON VE ÇELİK KONSTRÜKSİYONLARININ KARŞILAŞTIRILMASI 26 AHŞAP ÇATILARDA ENERJİ TASARRUFU VE TÜRKİYEYE MALİYET CETVELİ 26 KISA BİR ÖZET 27 YAPTIĞIMIZ ÇATI VE İÇ DEKORASYONLARINDAN BİRKAÇ RESİM 28  İLETİŞİM 53 FİKRET PAMUK Gsm : 0 506 917 57 70 E-mail: elmascati@hotmail.com
  • 4. 1 ÇATI NEDİR? Çatı denildiğinde aklımıza gelen şey nedir? Ya da aklımıza gelen şey hakikaten çatı kelimesinin tanımını tam olarak karşılayabilen anlam topluluğumudur? Yalıtım nedir? Isı, su, buhar yalıtımı sadece temel ve duvarlarda mı gereklidir? Çatı yapımında kullanılan malzeme ahşap mı olmalı, yoksa çelik mi? Konfor nedir, konfor bir lüks mü, yoksa bir gereklilik midir? Yukarıda sorulan sorular daha da uzatılabilir, bizim amacımız sizlerin aklına takılan bu soruların listesini uzatmak değil. Bilakis elimizden geldiği kadar bu sorulara cevap verebilmek ve yine gördüğümüz kadarıyla da sizlerin çatı problemlerine kesin ve kalıcı çözümler üretebilmektir. Kelimeler kullanıldıkları yer, zaman, ülke, topluluk ve kültür yoğunluklarının kendilerine yüklemiş oldukları manaya bakılarak değer kazanır veya kaybederler. ÇATI da normalde bir kelimedir ama ülkemizde ve toplumumuzda karşılığı daha tam olarak oturtulamamıştır. Çatı denildiğinde aklımıza ilk gelen şey şudur: Bina, konut ve dairelerin üzerine yapılan; genel anlamda ve sadece su yalıtımını sağlamak için uygulanan, üzeri kiremitle kaplı yapılardır. Ne yazıktır ki bu yapılar kendilerinden bekleneni tam olarak karşılamaktan çoğu zaman uzak kalmışlar ve meskenlerin üzerinde atıl bir ağırlık olmaktan ileriye gidilememiştir. Gerek uygulama, gerekse proje hataları, çatı konusunda ne kadar geride olduğumuzun ve çatıya önem vermediğimizin açık kanıtlarındandır. Şöyle ki çatı sadece su akıntılarını önleyen ve yağışlı günlerde akla gelen yapı dokularından ileri gidememiştir. Öyleyse çatı nedir, nasıl olmalıdır sorusunun cevabını Dünyanın diğer ülkelerinde uygulanan şekliyle şöyle verebiliriz: Genel anlamda meskenleri yukarıdan ısı, su ve nem(buhar)’den koruyup dengeleyen; aşağıdan (merdiven, asansör boşluğu ve kat ara tavanlarından) yükselen sıcak havayı hapsedip ısı kaybını önleyen, yaz aylarında serin, kış aylarında sıcak bir mekân sunan; en önemlisi de atıl bir mekân olmayıp tam anlamıyla mesken olarak kullanılan yerlere ÇATI denilmektedir. ÜLKEMİZDE ÇATI GERÇEĞİ Ülkemizde çatı deyince akla gelen şey şudur. Sıradan kalıpçıların veya eline bir spiral bir kaynak makinası alan herkesin yapabildiği, genelde o yapının inşaatında kullanılan kalıp tahtalarından artan malzemelerle veya kutu profillerle inşa edilen bir örtü sistemidir. Belli bir projeye gerek duyulmadan yada proje de dahi pek önem verilmediği için projede görüldüğü şekilde kabaca kapatılan, genelde ısı ve su izolasyonuna önem verilmeden yapılan, üzeri kil kiremit uygulanan, atıl mekanlar olmaktan ileri gidilmeyen mekanlara çatı denilmektedir. Çatı kültürü ülkemizde tam olarak yerleşmemiştir, bunun birkaç sebebi vardır. İlk olarak Anadolu’da genel kullanımda ve yerleşmiş, temel yapı taş ve taş üzeri kerpiç yada yapının tamamı taş ama çatı saz ve toprak örtü kullanılmıştır. Bu gerek halkın maddi yetersizliği gerekse yapıların o zamanki çerçi denilen ustalar tarafından belli standartlara oturtulmasından ve gerekse evde konfordan ziyade sadece kapalı bir mekan elde etme çabasından dolayı sadece zengin bir kesim çatıya önem vermiştir. Dikkat edilirse Osmanlıda kasr, köşk gibi eserlerinde çatı kullanılan mekanlar olarak ortaya çıkmıştır. İkinci engel olarak şu sebeb ortaya atılmaktadır ki, çatıların dik olarak yapılması ve kullanıma açılması Türk yapı
  • 5. 2 istemine uygun değildir gibi mesnedsiz bir iddiadır. Bu iddiayı ortaya atanların Osmanlı köşk, kasr vb. eserleri bir kez incelemelerini salık veririz. Üçüncüsü, bu daha sağlam bir dayanak gibi görünmesine rağmen gerçeği araştırıldığında bununda bir dayanağının olmadığı anlaşılacaktır. İddia şudur ki çatı meyli % 33 olmalıdır?? Bu dayanak 1930larda ilk marsilya kiremitinin Fransa’nın Marsilya şehrinden Bursanın Akçay limanına indirildiğinde patentiyle beraberinde birde pusula eklenmişti. Bu pusulada kiremitin % 33 meyille döşenebileceği ve içinde (orijinal yazılımıyla) piyes (oda) ler çıkabilir diye bir ekleme yapılmıştır, bu pusulanın patentle hiçbir ilgisi olmadığı halde sadece yükleme sırasında işgüzar bir usta yada usta başının yazıp eklediği pusula her ne hikmetse bizim imar yasamıza hiç sorgulanmadan olduğu gibi alınmış hatta şu an dahi piyes kelimesi tercümesi yapılmadan olduğu gibi yazılmıştır. Piyes Fransızca “ODA” anlamında olduğu halde buna önem verilmemiş sadece meyil kısmına takılmışız. Halbuki o meyil en düşük kiremit döşeme meylidir. O tarihlerde Fransa bu meyillere takılmadığı gibi bizdeki yabancı hayranlığı gözü kapalı bu pusulayı kanun yapabilecek kadar körleştirmiştir. Hatta şu an ülkemizde sadece kil esaslı kiremit dışında, beton esaslı kiremit, seramik kiremit, metal kiremitlerin bulunması onların uygulanmasının çok sınırlı kalmasından ileri gidilememiştir.Ama bu madde araştırmalarımızın neticesinde bize şunu göstermiştirki, gerek çatıların meyil açıları gerekse yan duvarların yükseklikleri bağlayıcı değildir, bunu o beldenin belediye encümen kararıyla değiştirme yetkisi ve uygulama hakkına sahip olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Kısacası bu durum sabit va bağlayıcı bir kanun değil, belediyelerin kendi içlerinde aldığı kararlarla bağlayıcılığı ortadan kalkabilir bir durumdur. Bir başka iddia da yukarıda bahsi geçtiği gibi dik çatıların veya içi ev olarak kullanılan çatıların doku olarak Türk ev yapısına uygun olmadığıdır. Bununda yıkıldığı nokta eski köşk ve kasrlar olmakla beraber, Anadoludaki tarihi ahşap yapılarda çatıların kullanılmalarıdır. Yani o imkan ve bilgi biraraya geldiğinde Anadoluda da böyle evler zaten daha öncede çok büyük bir başarıyla uygulanmıştır. Sadece biraz araştırmak yeterli olacaktır. Aşağıdaki resimler bunun en güzel örneklerindendir. Birçoğumuzun ünlü ”Hababam Sınıfı”nın çekildiği yer olarak hatırlayacağı Adile Sultan Kasrı bundan yaklaşık 200 yıl önce Sultan III. Selim’in annesi Mihrişah Valide Sultan için Çamlıca eteklerinde inşa edilmiştir
  • 6. 3 Maslak kasırlarından bir tanesi Tarihçe: Büyük dere Caddesi üzerinde, İstinye ve Tarabya kavşakları arasındaki alanda yer alırlar. Bu yapılar topluluğu Kasr-ı Hümayun, Mabeyn-i Hümayun, Çadır Köşkü, Paşalar Dairesi ve limonluktan oluşur. Kasırların ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte Sultan Abdülaziz döneminde (1861-1876) olduğu tahmin edilmektedir. 114 yıllık Karstaki Katerina köşkü
  • 7. 4 Katerina köşkünden bir başka görüntü Osman Hamdi Bey tarafından 1884 yılında yaptırılan Gebze Eskihisar’ın batı sahilindeki köşk
  • 8. 5 Osmanlıdan kalma yine bir büyük elçilik binası İstanbul Sarıyer ilçesi Emirgân Korusu içerisinde bulunan Sarı Köşk XIX. yüzyılın sonlarında, Hıdiv İsmail Paşa tarafından yaptırılmıştır
  • 9. 6 II. Abdülhamid’in (1876-1909) Başkâtib’i olarak Yıldız Sarayı’nda görev yapan Tahsin Paşa’ya ait olan yapı, 19. yüzyılda saray ileri gelenlerinin yazlık olarak kullandıkları bir yöre olan Göztepe’dedir Sayısını daha da arttırabileceğimiz bu örnekler bize Osmanlı-Türk yapılarında da çatıların kullanıldığı ve yapılarında çok daha estetik bir görünüm kazandığı da ortadadır. Birde resimlerden açık bir şekilde anlaşılacağı üzere yapıda kullanılan ahşap yıllara meydan okumaya ve dayanıklılığını sürdürerek hizmet vermeye devam etmektedir. Bütün bunlara rağmen neden hala ülkemizde ne mimarı nede uygulama noktasında bu tür çatılara karşı bir soğukluğumuz vardır ve neden uzak durmaya çalışıyoruz? Bu sebeplerden bazılarını başta anlatmıştık ama sadece bu sebepler yeterli değildir. Zira ülkemizde çatı geneli ele alındığında yakın zamana kadar ahşap üzerine çalışıldığı görülmektedir. Ama bütün bunlara rağmen çatıda kullanılan ahşap kesitlerinin sadece yap-sat para kazan düşüncesiyle 5*10 veya 10*10 gibi bir standarda bağlanıp çatının kullanılmasına önem verilmemesinden dolayı geniş açıklıklar arasında kullanılacak ahşap hesabının bilinmemesiyle rastgele bir hesapla hazırlandığından ve bu konuda ev sahiplerinin veya alıcıların belli bir bilgi birikimi ya da maddi yetersizlikleri de bunda büyük rol oynamaktadır. Başta söylediğimiz gibi binanın tamamı ele alındığında temel bina için ne kadar önem arz ediyorsa çatıda en az temel kadar önem taşır. Nasıl ki temelin sağlamlığı ve su izolasyonu binanın ömrünün uzaması ve değerinin artmasına sebebiyet verir ve binanın sağlamlığı bir anlamda bununla ölçülür. Aynı oranda çatıda bu öneme haizdir, zira çatı bina için sadece bir örtü değildir. Çünkü bina sadece temelden su almaz, çatıdan inen yağmur ve kar suyu da binanın dayanıklılığını temel kadar etki eden etkenlerdendir. Hepimizin şahit olduğu gibi genel olarak su izolasyonu tam yapılmamış teras ve normal diğer çatılarda; özellikle gizli oluk yapılmış ve saçak çıkartılmayıp kalkan duvarlarla çevrili
  • 10. 7 çatıların bulunduğu konutların hemen hemen her iki yılda bir dış boya ve sıvanın kavlayıp kalkması ekonomik bir külfet yüklemektedir. Tabi ki bunun yanında yıpranan sıva altındaki dış duvarlardan sızan suların iç mekânlardaki yaptığı hasarlardan söz etmemize gerek var mı bilmiyoruz. Çatılarda sadece su izolasyonu yeterli değildir. Bunun yanında ısı izolasyonu şarttır, bu da büyük bir sorun teşkil eder. Bildiğimiz üzere sıcak hava tabiiyeti gereği yükselir, çatıda ve duvarlarda yapılacak ısı izolasyonu sayesinde merdivenden ve çatı ara katlarından yükselen sıcak havanın çatıda hapsolunması sağlanır. Bunun neticesinde ısıda %40-50’lere varan bir tasarruf sağlar ki bu da azımsanacak bir değer değildir. Aynı değer yaz aylarında çatıda ısı izolasyonunun binanın üzerinde güneşe karşı bir kalkan vazifesi görmesi, dışarıdaki sıcağın içeriye girmesine, içerideki serin havanın dışarıya çıkmasına engel olacağından, serinlemek için ekstra bir enerji harcamanıza dolayısıyla ekonomik kayba engel olmakla size en büyük yardımcı olacaktır. Araştırmalar şunu ortaya koymaktadır ki bir mekânı soğutmak ısıtmaktan beş kat daha fazla bir enerji harcanmasını gerektirir. Çatıda yapılacak bir kereye mahsus ısı ve su izolasyonu harcamasının, binaya sağlamış olduğu (hem yaz hem de kış aylarındaki) enerji tasarrufu hesap edilip kıyaslanacak olursa, çatıya harcanan ısı ve su izolasyon tutarının bu tasarruf yanında cüzi bir miktar kaldığı ve kısa zamanda kendisini amorti edeceği unutulmamalıdır. ÇATI İZOLASYONU NASIL OLMALI? Konuya başladığımızdan bu yana bahsettiğimiz izolasyon nasıl olmalıdır? İlk başta izolasyon (ısı, su, buhar, ses)’da kullanılacak malzemenin niteliği ve nerede kullanılacağı bu konuda gerçekten büyük bir rol oynamaktadır. İsterseniz yukarıdan aşağıya birlikte inceleyelim. KİREMİT SEÇİMİ Kiremit; kiremit seçimi çatınız için iki yönde önem taşımaktadır, birincisi yapımında kullanılan malzemesi ve ağırlığı, ikincisi ihtiyaca tam cevap verip veremediğidir. Ülkemizde genel olarak yaygın kullanılan kil esaslı kiremitlerden başlayacak olursak ki genel olarak Marsilya tipi kiremidi Marsilya tipi kiremidi: çok yaygın kullanılan bir kiremittir ve adından da belli olacağı gibi Fransa’dan ithal ettiğimiz kil esaslı yani kilden kalıpta şekil verilip fırınlanarak elde edilen kiremittir. Ebat olarak küçük olduğu için m2 ‘ ye 16 adet döşenir, bunun birden fazla dezavantajı vardır, ilk önce ağırlığıdır ki m2’ ye ortalama 46-48 kg arası bir yük bindirir 100m2 bir çatıda 4600 ile 4800 kg arası bir yük demektir. Bunun yanında kil esaslı bir kiremit olduğu için ne kadar fırınlansa da ve üzerine ne kadar kaplama yapılsa da bu özellik kısa süreli olup kısa zaman sonra bu kaplamanın özelliği kaybolduğundan, kil kiremit yağışlı havalarda ortalama olarak kendi ağırlığının 1/3 olarak su emmektedir yine 100m2 üzerinden
  • 11. 8 gidecek olursak 4700kg/3=1566 gibi ekstra çatınıza yük ilavesiyle çatınızda 4700+1566=6266 kg bir yük binmektedir. Sadece bu yükle sabit kalmamakta emdiği su, soğuk havalarda içinde don tutarak kiremidin ömrünü daha da kısaltmaktadır. Bu kiremit çeşidinde çatının bütün ihtiyaçlarını karşılayacak ve çatıya uyum sağlayacak nitelikte aparat yani çatıda ihtiyaç duyulan eksikleri tamamlayacak özelliklerde kiremit çeşidi çok azdır ve olanları da hem kullanışsız hemde ihtiyaca tam cevap verememektedir. Alaturka kiremidi: kil kiremidin hesabını yaptıktan sonra bu kategoriye katma gereği bile görmüyoruz. Zira kil kiremidi içinde en ağır olan kiremit çeşididir. Bunun sebebi alt-üst olarak döşendiğinden dolayı Marsilya kiremidinden daha fazla bir ağırlığı çatınıza bindirdiğinden ve aparat olarak çok kısır kaldığından bu kategoride pek şansı olmayan kiremit türüdür. Derseniz ki çatı üzerinde çok güzel bir görüntüsü var!! Size bu görüntüyü verebilecek çok daha hafif ve daha dekoratif kiremitlerin var olduğunu hatırlatmak isteriz. Shingle(şingıl): Yakın zamanlarda ülkemizde furyası yaşanan ve kısa gelecekte cebinize ve çatınıza zarar veren şıngıl (shingle) adı verilen zift esaslı kiremitlerdir ki; gerek desenli (yonca, yakut… vs ) olarak adlandırılan gerekse desensiz kumlu membranlardır. Avrupa ve diğer ülkelerde çatılardan 1980’lerde söküp yerine en kötü ihtimal kil esaslı kiremitleri uygulamaya geçmişlerdir. Çünkü bunun birden fazla sebebi vardır. Bunlardan sadece birkaçını beraber inceleyelim. Zift esaslı olduğundan ve çatıyla arasında hava almasını sağlayacak herhangi bir mesafe olmadan, altına 3mm membran eşliğinde uygulandığından güneş ışığını olduğu gibi değil biraz daha arttırarak çatıya verecek. Başta ucuz bir uygulama olarak görülmesine rağmen çatı altında sıcak havanın soğutulması ayrı bir külfet oluşturacak. Zift soğuğu da olduğu gibi ileten bir malzeme olması dolayısıyla çatı arası kış aylarında soğuk olacak ısıtma problemi yine cebinizi yakacaktır. Yine zift esaslı olduğundan gece gündüz ısı farkından dolayı gündüz genleşecek içine basılarak yerleştirilen renkli taş parçalarının yuvaları genişleyecek, akşam daralacaktır. Dolayısıyla ilk dökülenler üzerindeki taş parçaları olacak kelleşerek altındaki siyah zift tabakası ortaya çıkacaktır. Diğer bir hususta zift uzun süre sıcak ve soğuğa maruz kaldığında özelliğini yitirip sertleşecek rüzgârla beraber yaprak yaprak ya da bölgesel olarak kalkacaktır. Dolayısıyla kalkan yerlerin onarımı da zor olacaktır. Saydığımız bu sebepler ve daha fazlasından dolayı çatıya uygulaması son derece yanlış bir uygulamadır. Bütün bunlara rağmen ne hikmetse bu yanlış uygulama ülkemizde birden bire yıldızı parlayan bir uygulama halini almıştır, sebebi ucuz olması mıdır, uygulayıcının ve uygulatan ev sahibinin bu konuda bilgi sahibi
  • 12. 9 olmadığından mıdır, ya da tavsiye edenlerin gerçekten bu konuya hâkim olamayışından mıdır belli değildir. Beton kiremit: adından da belli olduğu gibi beton esaslı bir kiremittir. Adı ve kullanılan malzemesi gözünüzü korkutmasın; adı beton kiremit olabilir ama gerek ebat olarak gerekse ağırlık olarak kil kiremide göre çok daha fazla avantajlıdır. Biraz daha geniş ebatlara sahip olduğundan m2 ’ye 10 adet döşenmektedir. M2 ’de ağırlık olarak çatınıza bindirdiği yük 42- 44 kg arasındadır, bu ağırlık kullanacağınız kiremitteki şekil ve desen, ağırlığa doğrudan etki etmektedir. Bunun yanında kil kiremitte su emme oranı 1/3 iken beton kiremitte bu oran 1/1000 gibi çok cüzi bir miktardır. Bu miktar çatınıza binen yükte nerdeyse hiçbir ilave yük getirmemektedir. Tabiiyetiyle su emme oranı neredeyse yok denecek oranda olduğundan don tutma ve kiremidin ömrünün ters yönde etkilenip çatlamasının da önüne geçilmiştir. Sadece bu kadarla da kalmayıp çatınızın bütün ihtiyaçlarını tam olarak çözecek bütün detay ve aparatlara sahiptir, dolayısıyla hiç sıkıntıya düşmeden istediğiniz her türlü estetiği ve yalıtımı elde edebilirsiniz. Çelik kiremit: adından da belli olacağı gibi çelik esaslı olup diğer kiremitlerle hiçbir kıyas kabul etmez. Çünkü ağırlık olarak m2’ ye 6 kg gibi bir yük bindirmekte, su emme oranı hiç yoktur. Deforme olması ve su alması yoktur işçilik hatası harici haricinde çatınızın ömründen çok daha fazla bir ömrü vardır. İç kısmında ince özel alaşımlı çelik bir levha üzerine ve altına 12 kat kaplaması vardır. Kısacası 1,5 mm kalınlık içinde 12 kat kaplamayla dayanıklılığı arttırılmıştır. Bunun yanında beton kiremidinden daha fazla aparata ve detaya sahiptir. Kiremidin çatıdan kalkıp uçması, yapısı ve uygulama itibarıyla da altına su alması imkânsız derecesinde bir kiremittir, renk ve desen konusunda da tatmin edici derecede geniş bir portföyüde mevcuttur. Çatınıza hiç tenekeci çağırmadan bütün aparatlarıyla tam bir uyum içinde size geniş bir çözüm sunmaktadır. Yukarıda özelliklerini saydığımız kiremit çeşitlerinden istediğinizi uygulamakta karar yine sizindir, bizim bu konuda size tavsiye olarak sunduğumuz kiremitler dışında çok daha değişik uygulamalar vardır ama bu uygulamaların uygulayıcıları ülkemizde ya yok denecek kadar az ya da gerçekten hiç yoktur; bunlardan bazıları:
  • 13. 10 Saz kiremit uygulaması; Hem nostaljik doğal bir görünüm sunmakta hemde ustanın elinin ve bilgisinin kabiliyeti derecesinde çatınızın üzerinde istediğiniz deseni uygulama imkânıyla çatınızı diğer çatılardan çok daha farklı bir özellikle diğerlerinden açık bir farkla ayırt edilebilecek bir görüntüyü size sunacaktır. Ama ülkemizde pek bulunmamaktadır. Ahşap kiremit uygulaması; Anadolu’nun bazı kesimlerinde daha önce uygulanan şu an pek kullanılmayan uzunlamasına kesilen geniş tahtaların sırayla en alttan yukarıya doğru şaşırtarak ve üst üste çakılmasıyla elde edilen çatı örtüsüdür. Seramik kiremit uygulaması;Ülkemize yeni yeni gelen bir uygulama olup çatı üzerinde değişik bir görüntü oluşturmasına rağmen yeni bir uygulama olduğundan dolayı artı ve eksileri tam olarak bilinmeyen bir kiremit olmasına rağmen şu an aparat yönünden biraz daha geliştirilmesi gereken bir kiremit türüdür. Yukarıda saydığımız kiremit çeşitlerinden zift ve kil esaslı kiremit dışında diğer kiremitleri size tavsiye etmekteyiz. Bunun sebebini de az sonra gelecek olan çatı üstü havalandırma, çatıya binen yük ve çözüm aparatlarıyla beraber göreceğiz. Kiremit seçiminden sonra kiremit altı uygulamasını beraberce inceleyelim. KİREMİT ALTI ÇATI ÜZERİ UYGULAMASI Kiremidimizi aldık çatımıza getirdik, en kaliteli, en güzel, en iyi kiremidi aldık ama uygulama hatası ile uygulandığı zaman değeri birden hiçe inecek, yaptığımız masraf boşa olacaktır. Çünkü kiremit sadece çatınızın yağmurdan korunmasını sağlayan bir örtü değildir, çatıda su, ısı, buhar, ses izolasyonu doğrudan kiremitle başlar ve hemen kiremit örtüsü altında devam eder. Kiremit örgüsü içinde her 10m2’ ye bir adet olmak üzere havalandırma kiremidi döşenmelidir ki bu çatınızın hemen üzerinde, çatıyla kiremit arasında kalan sıcak havanın dışarıya tahliyesini sağlar ve çatıyla kiremit arasında bir hava yastığı oluşturur. Bunun içinde kiremit altında çift çıta sistemi uygulaması gereklidir. Hemen arkasından omurgalarda çatıya harçla değil harçsız sistemle tatbik edildiğinde omurga altlarından da sıcak havanın dışarıya tahliyesi sağlanacaktır. Kiremitle çatı arasındaki bu hava yastığı bize hem yaz hem kış
  • 14. 11 aylarında çatı ile dışarıdaki sıcaklık değerlerini sabitleyebilmemizde en büyük yardımcı olacaktır. Kısaca çatımız nefes alıp verebilen bir çatı olmalıdır böylece çatımız daha en üstten, çatı altında uyguladığınız ısı yalıtımıyla karşılaştırdığınızda % 20’ye yakın bir ısı yalıtımı sağlanmış olacaktır. Bu da yine cebimize geri ödenecek ve cebimizdeki yükü hafifletecektir. Bahsini iddia ettiğimiz çift çıta sistemi nedir, ne işe yarar yine birlikte inceleyelim. Çatının üzerine serilen su yalıtım malzemesi üzerine ilki çatı ızgara taşıyıcıları üzerine yukarıdan omurgadan çatı saçağına doğru inen ilk çıtalar bir taraftan alttaki su yalıtımını çatıya sabitlerken, birkaç işlemi de yerine getirmektedir. İlk olarak yukarıdan aşağıya uzanan çıtalar arasında oluşan dereler çatının herhangi bir noktasında gerek kırılan bir kiremit gerekse bölgesel su sızıntılarını kanalize ederek suyun sağa sola kayıp çatı altına inmesine engel olup iki çıta arasından doğruca oluğa doğru ilerlemesi için bir yol hazırlamış olur. İkincisi çatıyla kiremit arasında, kiremitleri tutacak çıtaların çatıyla temasını keserek ikinci kat kiremit tutucu çıtaların doğrudan çatıya çakılmalarına engel olup bu çıtaların yükselmesine yüksek bir platform hazırlayarak su akıntılarının buradaki çivi deliklerinden çatı altına inmesine engel olur. Üçüncüsü çatı ve kiremit uygulama çıtaları arasında yükselten bir platform olması çatıyla kiremit arasında yükselerek ilerleyen sıcak havanın ilerlemesi için hava kanalı oluşturur ve sıcak havanın havalandırma kiremitlerine kanalize olmasında yardımcı olur ve devamlı hava sirkülâsyonuna en büyük destektir. Bu çıtalar üzerine kiremit tutucu ikinci kat çıtalar kiremit boyları ölçüsünde eşit uzaklıklarda tatbik edilir. Alttaki resimlerde uygulaması görüldüğü gibi. Yukarıdan aşağıya inen alt çıtaların üzerine uygulanmış kiremit taşıyıcı çıtalar çatının meylinin tersine yere paralel olarak alttaki çıtalara çiviyle bağlanır.
  • 15. 12 Bu arada genel olarak yanlış bir uygulama olan kiremitlerin çatıya tel veya çiviyle çakılması bizim uygulamalarımızda tamamen ortadan kalkmasına rağmen kiremitlerimizin uçması ya da kalkması söz konusu değildir. Çünkü çift çıta sisteminde daha önce çıta uygulanmadan döşenen kiremitleri çatıya bağlayan kiremit tırnaklarını tutacak herhangi bir çıta olmadığından kiremitler yerinden kalkmakta ve uçmakta idi. Çift çıta sisteminde ise kiremitlerin alt kısmında ve üst bölgesinde yer alan tırnaklar çıtaya tam oturduğundan, bunun
  • 16. 13 yanında kiremit ve çıta arasında kalan hava vakum işlemi görmekte ve çatıdaki kiremitlerin uçmasına engel olmaktadırlar. ÇATI ÜZERİ SU YALITIM MEMBRANLARI Kiremit, çift çıta ve arkasından çatımızı suya karşı yalıtacağımız su yalıtım ya da su izolasyon malzememizi ise nasıl seçmeliyiz? Su izolasyonu malzemesi yelpazesi çok geniş olmamakla beraber sıhhatli malzeme hem satış hemde uygulama noktasında gayet azdır. Şu ana kadar uygulanan ve satışta olan su membranları, kumlu kâğıt, ziftli kâğıt, zift membran, plastik membran ve seçici geçirgen olan kumaş türü membranlar olmak üzere 5 değişik kategoride su yalıtımı bulunmaktadır. Kumlu kâğıt; azda olsa kullanılmaktadır ama çatıya su izolasyonu bir tarafa çatıda bulunmasında bile gereği olmayan bir malzemedir. Ziftli kâğıt; 2 mm ve daha kalın zift membranlar ve plastik membranları çatıda uygun olmayan membranlardır zira çatı altından yükselen nem, su buharı ısı yalıtım ve çatı üzeri örtüsünden yukarı yükseldiğinde ilk rastladığı geçirimsiz ortamda yoğunlaşır. Dolayısıyla bütün zift ve plastik yalıtım malzemelerinin tamamında buharın ve nemim geçmesine izin veren bir yapısı olmadığı için yükselen buhar ve nem zift ve çatı örtüsü arasında yoğunlaşır hem çatı örtüsünün çürümesine sebep olduğu gibi ziftinde ömrünü kısaltır. Bunun yanında çatı altında da olsa ziftin gece gündüz sıcak farkından ilk önce bir sertleşme ve arkasında n kılcal çatlaklar oluşturur ve ziftli membran özelliğini tamamen yitirecektir. Plastik membran bu duruma göre daha sağlam görünmesiyle beraber alttaki çatı örtüsünün daha çabuk çürümesine neden olacak ve su buharının, nemin dışarıya atılmasına izin vermeyecektir. Seçici geçirgen nem bariyerleri: dediğimiz kumaş türü su yalıtım malzemesi çatı için en uygun malzemedir. Adı üzerinde seçici geçirgen bir malzemedir, çatı altından yükselen su buharı ve nem bu malzemenin gözenekleri arasından yükselerek çift çıtanın arasındaki hava boşluğuna ulaşır. Burada yoğunlaşarak yine aynı malzemenin üzerinde su damlası olarak birikecek ve bu su damlası çatının meyliyle ve çıtaların arasındaki boşluktan aşağıya doğru inecektir. Bu malzemenin orijinallerinin 1mm2’ ye 1 litre su basıncına kadar
  • 17. 14 dayanıklı olduğunu belirtmekte de fayda vardır. Dışarıdan hafif ve ince gibi görünmesine rağmen neredeyse çatınızın ömrüyle eş değer bir ömrü vardır. Şunu da unutmamak gerektir ki malzemeniz ne kadar kaliteli ve pahalı olursa olsun onu en iyi şekilde uygulamak çok önemlidir. Su yalıtımında da bu aynı şeklide geçerlidir. Çünkü aldığınız en güzel ve en kaliteli su yalıtım malzemesi yerinde uygun bir şekilde tatbik edilmediği takdirde en ucuz ve en kalitesiz malzeme değerine inecektir. Yukarıdan aşağıya doğru incelediğimiz çatı kaplama malzemelerinde sıra çatı kaplama malzemesinde. ÇATI ÜZERİ KAPLAMA ÖRTÜSÜ Burada çok geniş bir seçenek yelpazemiz yoktur. Çatı kaplamasında genel anlamda iki seçenek vardır. Birincisi ahşap tahtalarla yapılan kaplamadır ki bu size ve cebinize birkaç noktadan uygun düşmeyecektir. Ahşap tahtalar genel olarak 10cm ya da 12cm aralığında kesilir, bu tahtaları çatıya uygulamada ne kadar gayret gösterseniz de mutlaka aralarında boşluk kalacaktır. Bu hem çatınızın altına ince tozun inmesine müsaade edecek hemde çatının en üstünde ısı yalıtımında küçük çatlakların oluşmasına izin verecektir. Bir başka noktadan baktığımızda uygulamada işçilik masrafı artacak ve kesilen tahtaların zayiatı artacaktır dolayısıyla ek bir külfet getirecektir. Aynı çatımıza iyi bir uygulamayla bağlanan OSB (sıkıştırılarak yapıştırılmış geniş yongalı ahşap levhalar) bu konuda hem işçilik konusunda hem zayiat konusunda sıkıntı vermeyecek en az zayiatla en geniş alanı kapatabilecek levhalardır. Bunun yanında uygulamada da birbirlerine nerdeyse yapışarak arada pek açıklık bırakmayacak dolayısıyla ısı yalıtımında da size avantajlar sunacaktır. ÇATIDA ISI YALITIMI Taş yünü: Hem ateşe dayanıklı, alevi iletmeyen ve hem de belli bir oranda da suyu itebilen bir malzeme olan taş yünüdür. Taş yünü çatı altından ızgara aralarına en az 8cm ya da 5+5 yani 10cm kalınlığında iki kat olarak uygulanmalıdır. Mümkünse ve taş yongaların tavan lambrilerinin arasından ileride aşağıya inmesinden bir endişe varsa bunların altlarının alüminyum kaplı olanları tercih edilirse daha avantajlı ve daha konforlu bir ısı yalıtımı sağlayacaktır.
  • 18. 15 Cam yünü: Taş yününde olduğu gibi hemen hemen aynı malzemeden yapılmış olup tek farkı arada serpilen taş yongası değil cam yongaların oluşudur. Hem ateşe dayanıklı, alevi iletmeyen ve hem de belli bir oranda da suyu itebilen bir malzeme olan cam yünü çatı altından ızgara aralarına en az 8cm ya da 5+5 yani 10cm kalınlığında iki kat olarak uygulanmalıdır. Mümkünse ve cam yongaların tavan lambrilerinin arasından ileride aşağıya inmesinden bir endişe varsa bunların altlarının alüminyum kaplı olanları tercih edilirse daha avantajlı ve daha konforlu bir ısı yalıtımı sağlayacaktır. Selüloz kaplama: Her yerde bulunmakta zorluk olabilir ama ısı yalıtım konusunda gerçekten çok güzel bir yalıtım malzemesidir. Bizde daha önce birkaç çatımızda uygulama fırsatı yakalayabildiğimizden bu tecrübeye sahibiz. Çatı altından ızgaralar arasına tanktan basınçla püskürtülerek herhangi bir ek yeri oluşturmadan, aşağıdan omurgaya kadar tek parça ve çok da kalın sayılmayacak bir tabakayla kaplama yapılmak suretiyle uygulamaktadır. Kullanılan malzeme ise içinde özel bir bağlayıcı solüsyon ile hurda kâğıdın birleşiminden olup aralarında havayı hapsedecek küçük odalar oluşturduklarından ve yine ahşabın bir yan ürünü olduğu için sıcak bir malzemedir. Taş ve cam yünü gibi ateşe dayanıklı değildir. Xps: beyaz köpük de denilen yine petrol ürünü olan dansidesi biraz düşük olmasına rağmen ısı yalıtım noktasında gayet uygun malzemelerdir. Yine taş ve cam yünü gibi 5+5 10cm ya da tek parça 10cm doğrudan uygulanabilir. Ama bu malzeme de ateşe dayanıklı değildir. Yukarıda saydığımız malzemelerin bir kısmı ateşe dayanıklı ama bir kısmı dayanıklı değil, yanmaya karşı bu konuda nasıl bir tedbir alınabilir sorusuna yanıtımız şu olabilir, yangın tehlikesi genel anlamda elektrik aksamındaki kaçaklardan meydana gelmektedir. Onun için mümkün olduğu kadar elektrik kabloları ahşap aksamın içinden geçirilmemesi. Eğer mutlaka geçmesi gerekiyorsa silikon kaplama yanmaz kablolar kullanılmalı ve bu kablolarda yine kablonun dışında çelik spiral borular kullanılırsa yanmaya karşı gereken tedbiri almış oluruz.
  • 19. 16 Bu tür malzemeler yani ısı yalıtım malzemeleri ızgara üzerine değil ızgara aralarına döşenmelidirler. Buradaki tek sıkıntı metalin ısı ve sesi yalıtmada çok zayıf olması yani ısıyı çok hızlı iletmesidir. Izgara görevi gören profillerin ısı ve soğuğu doğrudan aşağı yansıtacağı endişesinden dolayı ızgara üstüne serilmesiyle bu problemin ortadan kalkacağı düşüncesi hâkim olmasıdır. Ne yazık ki bu uygulama da hatalı bir düşüncenin hatalı bir sonucudur. Bu uygulama sonrası eps, xps ya da buna benzer malzemeler havanın sıcaklık değerlerine karşı hassas malzeme olduğundan sıcaklık farklarında genleşme ve büzülme neticesi ortaya çıkan ses çok rahatsız edici olacaktır. Genelde de shingle (şıngıl) kaplamada kullanıldığından nerdeyse doğrudan ısıya muhatap kalacağından; çünkü üstte ısınan zift bazlı kaplamalar akşama kadar güneş altında daha fazla ısınacak ısıyı alt kaplamaya çatının altına iletecektir. İleriki zamanlarda üzerindeki yükle birlikte uzun süre ısıya maruz kaldığında alt kısımdaki eps ya da xps’de bölgesel büzülme ya da sertleşmeye yol açacaktır. Bu da malzemenin özelliğini yitirmesine neden olacaktır. Üzerinde bulunan zift kaplama ve shingle(şıngıl) sebebiyle arada sıcak havayı tahliye edecek bir kanal bulunmadığından ısı yalıtımı konusunda kendisinden beklenen performansı gösteremeyecek ısıya aşağıya iletecektir. Uzun vadede bu büzülmeler OSB ile metal ızgara arasında boşlukların oluşmasına neden olacak, dolayısıyla sert rüzgârlarda çatı üstü kaplamaları sarsılacak hatta yerlerinden söküleceklerdir. Başta şunu söylemekte fayda görüyoruz, şu an ülkemizde yaygın olarak kullanılan renkli sert köpükten imal edilen yalıtım maddeleri dışarıdan bakıldığında sağlam ve sert bir görüntü sergilediklerinden ve ustaların da yanlış yönlendirmelerinden dolayı alıcı aldanmaktadır. Bu tür malzemeler çatı arası izolasyonu için uygun malzemeler değillerdir. Bu malzemeler 1980’lere kadar Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerde gökdelenlerin dış cephelerinde ısı ve ses yalıtımı olarak kullanılmış daha sonrada kullanımı yasaklanmıştır. Dış cephede ısı yalıtımında başta faydaları görülmüş ama Petrolün yan ürünü olması dolayısıyla ateşe karşı dayanıksız olmaları; gerek sıva altı gerekse kaplama altına uygulanmaları, alevi iletmelerinin önüne geçilememiştir. Çok uzağa gitmeye gerek yok bundan haftalar önce biri İstanbul’da biride Ankara’da olmak üzere iki adet avm’nin dış cephelerinin yanarak kül olmalarına engel olunamamış çünkü kaplama altına döşendiklerinden müdahale etme imkânı yoktur. Bütün bunlara rağmen hala bu uygulama üzerinde ısrar edilmesi hayret uyandırıcı bir manzaradır. Şunu da unutmamak gerektir ki malzemenin sert olması onun ısı yalıtımında sağlam olduğunun bir işareti değildir. Isı yalıtım malzemelerinin daha seyrek yapıda ve aralarından mümkün mertebe hava odacıkları sayısının çok olması tercih sebebi olmalıdır. Bir örnek vermek gerekirse, neredeyse hepimizin şahit olduğu kış aylarında kuşların tüylerini kabartıp soğuktan kendilerini korumalarıdır. Kuşlar tüylerini kabarttıklarında tüyler arasında hava odacıkları oluştururlar, böylece içeride vücut sıcaklıklarını muhafaza edecek ve dışarıdan da soğuğu içeriye almayacak bir doğal örtü oluştururlar. Bu ön bilgi göz önüne alındığında sanırım daha mantıklı seçimler yapılabilecektir. Buradan hareketle dış cephede de taş ve cam yünü kaplamalar daha sıhhatlidirler. Gerçi buda size daha pahalıya gelecektir, daha ucuz ve daha konforlu bir ısı yalıtımı isterseniz size bu noktada tavsiyemizde inşaat aşamasında duvar yapımında gaz beton ve
  • 20. 17 türevleri olacaktır. Gazbeton: uygulamada bulunduğunuz bölgeye göre 20cm, 25cm, 30cm, en idealini seçip beton kolan ve kirişlerden 5cm çıkmalar yaparak, kalan kolon ve kirişleri de aynı şekilde 5cm kaplatıp üzerine file uygulamasından sonra ısı yalıtım sıvası ile tek uygulama ile hem daha ucuza hem daha emniyetli bir ısı yalıtımı elde etmiş olursunuz. İlk etapta pahalı gibi görünse de iki sene içinde elde edeceğiniz yakıt tasarrufu size bunu geri ödeyecektir. Kerpiç: Tarihte bilinen en eski en ucuz maliyetle ve malzemesi her yerde bulunabilen ama bunun yanında dayanıklılığı ve ısı yalıtımıyla bugünkü modern yapı malzemelerine fark atabilecek en iyi yapı malzemesidir. Hala Anadolu’da kullanılmakta olan bu yapı malzemesi hem üretim hem uygulama bakımından maliyeti en düşük malzeme olmasına rağmen tüketim konusunda aleyhinde tutum alınması ve kötü yolda propaganda yapılması nedeniyle şehirleşmede gözden düşürülmüştür ama yakın gelecekte bu malzemenin yine gözde olacağından ve kullanılmaya başlanacağından hiç kuşkunuz olmasın. Birde kısa bir dip not geçmek isteriz ki bazı yapı malzemeleri kâğıt üzerinde ısı yalıtım değerleri yüksek görünmesine aldanmayın. Bunu anlamanın en kolay yöntemi aynı kalınlıkta malzemeleri aynı derecede aynı şiddette ve zamanda ısıya tabi tutun göreceksiniz ki kerpiç, gazbeton ve türevleri hepsinden daha avantajlıdırlar. Diyeceksiniz ki siz bu adını saydığınız firmaların reklamını yapıyorsunuz bu kitabın sponsorlarımı bunlar. Size bütün açık yürekliliğimle net bir şekilde söylemek isterim ki bizim 25 yıllık çatı ve inşaat hayatımızda edindiğimiz tecrübelerden başka bir şey değildir ki bu konuda Babamız olan ve bu işin öncülerinden olan İsmail Pamuk’un da deneyimlerini ve inşaat konusundaki tecrübelerini de katacak olursak 45 yıllık deneyimimizi sizinle paylaşmaktan başka bir çıkarımız da yoktur. Amacımız inşaat konusunda hem yaptıracak kişi veya kuruluşun cebinden yersiz bir para çıkmasın hemde milli servet boş yere harcanmasın. Belki bu kitabı okumak zahmetinde bulunup yazdıklarımıza değer veren ya da değer verebilme yürekliliğini gösteren birkaç müteşebbis çıkarsa bizimde bir katkımız dokunur düşüncesidir. ÇATI VE AHŞAP KONSTRÜKSİYON Öncelikle madem çatı konstrüksiyonu olarak ahşap kullanacağız o halde biraz ahşabı ve ahşap konstrüksiyonlu çatıları tanıyalım; Ahşap yapıların başlıca özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür;
  • 21. 18  Konstrüksiyonu oluşturan ahşap gerek genişlik gerek en olarak büyük olmasından dolayı geç tutuşur, kolay yanmaz, yanması uzun sürmez zira üst tabaka yanmasıyla karbon lifleri oluşturduğundan yanmaya devam edemez. Ahşap 900 derecede tutuşmaya başlar ve yanma ısısı 1200 ile 1500 derece arasındadır,  Lif yapısından dolayı hem hafif hemde kolay kolay kırılmaz bir malzemedir, çünkü lif yapının içi boş olması hasebiyle hafiflik elde ederken aynı lif yapısı nedeniylede birbirine bağlantısı noktasında da kırılma ve kopması en zor malzemedir,  Zamana karşı çok dirençlidir, hemen çürümez,  Sağlam bir yapı oluşturur, uzun yıllar işlevini sürdürür,  Çok katlı yapılar için de uygundur,  Ahşap yapılara gelişmiş ülkelerde yaygın olarak rastlanır,  Sağlık yönünden astım, nefes darlığı gibi hastalıkla karşı çok uygundur,  Yaşam mekânında nem ayarlayıcıdır,  Betona göre 6 kat, çeliğe göre de 15 kat daha hafiftir,  Canlı bir malzemedir, depreme dayanıklıdır,  Ek yerleri oyma geçme sistemiyle yapıldığından, çelik gibi kaynakla bağlanmadığı için ek yerinden kopma-kırılma riski yoktur,  Isı iletkenliği noktasında en kötü malzemelerin en başında gelmektedir yani ısı iletimi en az olan bir malzemedir,  Kerpiç, taş, gazbeton gibi malzemelerle tam bir uyum sağlar ve uygulaması kolaydır,  Uzun açıklıkları çalıştırmakta hiç sorun yaşatmaz çünkü ahşap yapısı gereği lamine edilerek istenilen kalınlık ve ende hazırlanabilir,  Her şekil ve zemine göre uygulaması yapılabilir,  Emprenye edildiği takdirde yanmaya ve çürümeye karşı dayanıklılığı kat kat arttırılabilir zira en eski emprenye uygulama şekli sulandırılmış naftalindir. Bu şekilde yüzyıllara meydan okuyabilmektedir ahşap. Burada bir dip not geçmemiz gerekmektedir zira en sağlam en dayanıklı malzeme olarak demir yada çelik gösterilmesine rağmen tarihte bilinen en eski çelik yapı 150 yıllık olması ve şuan yıkılıp yenisinin yapılması gerektiği gündemdeyken ahşap ve kerpiçten yapılan dünyanın en eski gökdelenleri 1000 yıldır yemende hala ayakta dimdik durmaktadır. Şimdi sizce hangisi daha dayanıklıdır dersiniz
  • 22. 19 Yemendeki 1000 yılı aşkın kerpiç gökdelenler ve koca bir şehir
  • 23. 20 1924 yılında inşasına başlanan ahşap karkas üzerine kerpiç duvar uygulanan şimdiki Denizli lisesinin fotoğraflarından biri 1928 yılında Muallim mektebi olarak açılan Denizli lisesinin bir diğer fotoğrafı Denizli lisesinin 1940 yılından bir fotoğrafı Ahşap ve kerpicin uyumuna daha kaç tane resim lazım bilmiyorum ama bu kadarlık yeter düşüncesiyle devam edelim.
  • 24. 21 Daha bunun gibi daha birçok özelliği saymaya devam edebiliriz. Bu kadar özelliğini belirttiğimiz ahşabın dokusunu görelim:
  • 25. 22 Resimlerde görüldüğü üzere ahşabın damar yapısı 8’e benzer bir dokuyla oluşturulmuştur. Damarların içinde su, tuz ve mineraller vardır. Fırınlama ya da ısıl işlemiyle damarlar içindeki su miktarı en az miktara indirildiğinde yani boruların içindeki su tahliye edildiğinde nerdeyse içi boşaltılmış, birbirlerine kenetli, ayrılma ve kopma riski olmayan, eğilme direnci 1cm2’ ye 100kg basıncı karşılayacak kadar sağlam ve esnek bir malzeme ortaya çıkar. Malzeme hafifleştikçe yapıya etki eden deprem yükünün de azaldığı bilinen bir gerçektir. Çelik, ahşaptan yaklaşık olarak 13 kat daha ağır olduğundan çelik yapılar ahşap yapılara oranla daha fazla deprem yükü etkisi altındadır. Ahşap malzemenin hafifliğine oranla taşıma gücünün daha yüksek olması, büyük açıklıkların geçilmesinde, çatı yapım sistemi oluşturulmasında ahşap sistemlerin tercih sebebi olarak ön plana çıkmaktadır. Tam burada sizinle ilginç bir konuyu paylaşmak isterim. Tarihle biraz ilgisi olan herkes çok iyi bilirler ki Osmanlının silah yapım yeri Acıpayam Yatağandır. Peki, yatağanı bu kadar meşhur ve değerli kılan; silahlarını paha biçilmez kılan neydi. İlk başta yatağan kılıçları esnek ve çok dayanıklıydılar, kolay kolay kırılmadığı gibi savaş esnasında vurduğunda düşmanın kılıcını ikiye bölecek kadar keskin ve çelikten daha sağlamdılar. Bunun sebebi o zamanki kılıçların İsveç, Alman, Fransız, çeliğinden tek parça kesilerek üretilmesi değildi. Bilakis o zamanda yatağan ustaları kılıcı tek parça çelikten değil; kıl kadar ince tel şeritler şeklinde üretip. Bu tel ipleri ince şeritler halinde saç örgüsü gibi birbirlerine dolayıp. Serçe parmağı genişliğine gelen şeritleri yine saç örgüsü gibi birbirlerine dolayarak enli bir yapı elde ettikten sonra kor ateşte birbirleriyle kenetlenmeleri sağlanıp. Soğutma işi de su ile değil yer altına kazılmış serin ortamlarda kendi halinde soğumaya bırakılırlardı. Bu haliyle kılıç dışarıdan tek parça görünmesine rağmen birbirlerine ince liflerle bağlandıklarından esneyen ama kırılmayan bir yapıya sahip olurlardı. Aynen öylede işte ahşap bu dokuyla yaratılmasının verdiği avantajla esner ama kolay kolay kırılmaz. Depremde kırılma riski en az malzeme olmakla beraber genel kanının tersine ahşap malzeme, yangında taşıma yeteneği en geç kaybeden yapı malzemesidir. Belirli bir açıklıktan sonra kendini bile taşıyamayan beton çöker. Yangından koruma tedbiri alınmazsa çelik çatının, önce aşırı genleşme yüzünden deforme olarak taşıyıcı özelliği kaybolur, 600 dereceden itibaren çökme riski taşır ve bu yüzden 15 DAKİKA içinde çökebilir. Sıcakta genleşmesi sıfır olan ahşap çatı ise 900 derecede yanmaya başlar ahşabın yanması sonucu karbon lifleri oluşur. Gördüğünüz siyahlanma budur ve karbon lifi dünyanın en sağlam malzemesidir. Yanma sonucunda oluşan bu karbon tabakası, yanmamış kısımların oksijen almasını önlediği için bir kalkan görevi görür ve yanmanın yayılmasını önler ve taşıyıcı ahşabın YANMASINI GECİKTİRİR. Yanmaya karşı emprenye edilmiş bir ahşap ise ateş içinde 24 saate kadar yanmadan dayanabilmektedir. Bu ise ahşabın tercih sebebi olmasını daha da artırmaktadır. Ahşap oyma geçme sistem ve vida ile bağlandığından çelik yapılardaki kaynaktan daha sağlıklı bir bağlantı oluşturur. Çünkü çelikte kaynak o bölgenin özelliğini yitirip sertleşmesine sebep olduğundan kaynak bölgesinden kırılma riski daha yüksektir. Çelik bağlantıların kaynakla değil perçin ya da vidalama ile yapılması daha uygundur ama bu seferde maliyet ahşaptan çok daha fazla olmaktadır. Masif ahşap malzemenin su emme oranı çelik malzemeye
  • 26. 23 göre daha yüksektir bu ahşaba zarar vermediği gibi ortamdaki nemi emerek fazla nemli bir ortamı ortadan kaldırmakta ve ortamdaki nemin az olduğu zamanda da ortama nemini vererek nefes almada ideal bir ortam oluştururken, çelik neme karşı dayanıksızdır. Nem çeliğin dayanıklılığını azaltmakla birlikte ömrünü de kısaltmaktadır. Ahşap malzemenin deformasyonu %10x10-6 iken çelik malzemenin %15x10-6 olup, buradan anlaşılacağı üzere çeliğin deformasyonu ahşaba göre daha yüksektir. 20 yüzyılın başında “ömrü sonsuzdur” diye anlatılan betonarmenin fiziki ömrü, karbonlaşma ve korozyon sorunu yüzünden ortalama 60 yıl olduğu kanıtlanmıştır. 100m2 ’lik betonarme bina yaklaşık 70 ton, 100m2’ lik ahşap bina ise 2,5-4 ton arasında gelmekte, böylece deprem riskini artıran yükler ahşap binada 20-30 kat daha az olmaktadır. Depremde bizi öldüren ağır beton parçalarıdır. Ahşap evlerde ölüm riski ise sıfıra yakındır. Çelik ise betondan 3 kat daha ağırdır. Tüm bu özelliklerden anlıyoruz ki ahşap, çatıda olsun, yapının diğer elemanlarında olsun çelikten daha mantıklı bir seçim olmaktadır; hatta ahşap ve çeliği ve diğer yapı malzemelerini kullanım ömrü açısından kıyas etmek gerekirse: Telekomünikasyon kablo taşıma hatlarında kullanılan emprenyeli yeşil renkli ahşap direklerin, doğrudan yağmur, güneş ve doğanın bütün yıpratıcı müdahalelerine doğrudan maruz kalmasına rağmen hizmet ömrü 50 yıl. Su soğutma kulelerinde kullanılan ahşap dolguların 30 yıl. Ahşap karayolu köprülerinin 50 yıl. Ön korumalı çam doğramanın ise 60 yıl olduğu göz önüne alındığında aynı alanlarda beton, çelik ve pvc ömürleri bu rakamların yarısına ulaşamamaktadır. Doğal bir malzeme olan ahşabın ısı yalıtım değeri betona kıyasla 16 kat daha fazladır. Onun için 7cm kalınlığında ahşap 30cm gazbeton duvar kadar ısı yalıtım değerine sahiptir. Bugünün teknolojisiyle masif ahşapların ek ve seramik tutkalla basınç altında yapıştırılarak
  • 27. 24 lamine edilen daha uzun ve daha geniş ahşap kolon ve kirişlerle 100mt’ye varan açıklıklarda direksiz ve duvarsız çatılar yapılabilmektedir. Şu ana kadar bizim kullandığımız en uzun tek parça masif ahşap kiriş uzunluğu 15mt’dir. Almanya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde tüm yapıların % 18-25 arası ve Amerika’daki konutların %10-15’i betonarme iken Türkiye’de bu oran %95’ten biraz fazladır. Şunu unutmamalıyız ki İstanbul’da 300 yaşında olan Köprülü yalısı inşa edilirken Amerika henüz ahşap yapıyı tanımıyordu. Ahşapla tek kat değil 6 kata kadar çok katlı binalar yapılabilmektedir. Bunun en güzel örneği Dünyanın en büyük tarihi ahşap binası 6 katlı, 24
  • 28. 25 metre yüksekliği ile tam 100 yıldır ayakta olan Büyükada’daki Rum yetimhanesidir. Büyükada’daki Rum yetimhanesinden iki farklı resim
  • 29. 26 13. ve 14. Yüzyılda yapılmış kolon, kiriş ve çatıları ahşap olan Konya: Alâeddin camii, Kastamonu: Mahmutbey camii, Beyşehir: Eşref oğlu camii gibi pek çok camii özel bakıma ihtiyaç duymadan nerdeyse 700 yıldır ayakta kalmıştır. 1500 yaşındaki Ayasofya’da kemerlerin arasındaki gergi çubuklarının en eskileri AHŞAP, yani dünyanın en ünlü ve eski yapılarından biri, asırlardır ahşap desteklerle ayakta kalmıştır. Kısaca özetlemek gerekirse:  Ahşabın ağırlığı az olduğundan, temele binen yükte azdır. Daha basit bir temel yeterli olacağından ekonomiktir. Deprem bölgelerinde ve çürük zeminde üstünlüğü tartışılmaz ve altı kata kadar da çıkılabilmekte bir sakınca yoktur.  Usulüne uygun yapılan ahşap doğramanın ömrü 600 yılı geçerken, pvc yani plastik doğramanın ömrü 15 yılı geçmemektedir. Yangında plastik doğramadan çıkan gazlar tek başıyla öldürücüdürler.  Ahşap montajı sırasında hava koşullarından etkilenmezken, aşırı sıcak, soğuk, yağmur ve kar ahşap haricinde tüm yapı uygulamalarını engeller.  Ahşap tüm iklim koşullarına uyum sağlar. Kutuplarda da Ekvatorda da aynı dayanıklılığı gösterir. İşlemden geçen ahşap temelde dahi kullanılabilir, özel bir işlemden sonra bünyesine aldığı sıvıyla yangına karşı direncini 20 kata kadar artırılabilir. Yine özel ilaçlarla emprenye edilerek çürüme ve böcek tahribatı tamamen ortadan kaldırılabilir.  Gerekiyorsa yapı söküldüğünde az bir zayiatla yeniden kurulabilir. Onarım, plan değişikliği, ilave etme işlemleri çok kolaydır.  Ahşap kimyasallardan etkilenmez ve çevresini de olumsuz yönde etkilemez, beton gibi neme bağlı olarak nemin artmasıyla kanserojen gazı yaymaz.  İmalattan sonra tam yükleme yapılabilir. Bu şekilde sağlamlığını denetlemek çok daha kolaydır. İş bittiğinde yükünü alan yapı ayakta ise yıkılmayacaktır. Sonradan ortaya çıkan kaynak hatası, eksik demir konulması, kalıbın erken alınması gibi hayati sonuçlar doğuran yüzlerce imalat kusurunu taşıma riski sıfıra yakındır.  Ahşap yapı içinde yaşayanlarla birlikte nefes alır, nem alışverişini dengeler. Romatizma ve astıma yol açmaz, aksine astım ve romatizmal hastalıklara karşı koruyucudur.  Ahşap evi ısıtmak ve soğutmak için çok az bir enerji yeterlidir.  Ahşap, dünyada ve ülkemizde yöresel örneklerinde görüldüğü gibi, taş ve kerpiçle mükemmel bir uyum içinde kullanılabilir. Bu yüzden beton fanatikliğinden vazgeçip tekrar ahşaba yönelmeliyiz. Bütün bu saydığımız fayda ve yararlara rağmen ülkemizde hem ahşaba hemde çatılara gereken önem verilmemektedir. Yapılan çatıların içi atıl bırakılarak; ortalama olarak yapıların 1/4’i çatılardan meydana geldiği hesap edilirse ve yine ülkemizde ortalama 10 milyona yakın kayıtlı konut olduğu göz önüne alındığında ortalama 2 500 000 daire demektir;  Yapılan bu çatıların ısı ve su yalıtımları tam olmadığından her biri için yıllık enerji kaybı 100 TL gibi en düşük değerde bile ele alınsa ki bunun yıllık 500 ila 1000 TL arasında olduğunu aklı başında olan herkes bunu yakinen bilir, 250 000 000 TL gibi bir rakam ortaya çıkmaktadır. Bu rakam sadece milli servetin boşa harcanması değil aynı zamanda ev
  • 30. 27 sahiplerinin cebinden çıkan paradır. Müşterilerimiz çatı katında tek petekle kışı çıkarırken, diğer konutlarda bütün petekler çalıştığı halde ısınmak hem zor hemde maliyetli olmaktadır.  Her yıl olmasa bile iki üç yılda bir bakım yapılmaktadır bu tür çatılara. Bunlarda en asgariden alınırsa 1000-2000 TL gibi bir masraftır. Yine hesaba vuracak olursak 2000/3=666 TL gibi gözle görünmeyen gizli masrafların toplamı 666x2 500 000 = 1 665 000 000 TL gibi bir rakamdır,  Her iki harcamayı toplarsak yıllık 250 000 000+ 1 665 000 000 = 1 915 000 000 TL gibi bir rakam tutmaktadır ki hesap yapabilen bir kimse bu kadar boşa giden bir harcamaya “bana ne” diyerek sırtını dönemez,  Ortalama olarak 2,5 milyon daire kaybı, eğer bu kayıp çatılar kullanıma açılmış olsaydı konut sıkıntısı daha ucuz ve daha ekonomik olarak çözülebilirdi, buradaki maliyet kaybını (kira geliri, satış geliri, vergi gelirleri) hesaba katmıyoruz,  Çatı altında kalan ve su akıntısı yüzünden tahrip olan ve tamirat yapılıp elden geçirilen yerlerin masrafları ve bu deformasyon nedeniyle betonarme bina ömrünün kısalması …vb. sonucu çıkan masraf ve gider kayıpları bu hesaplara katılmamışlardır.  Kullanılmayan çatılar ucuza mal edilerek ruhsattan sonra sökülüp kaçak kat çıkmasına engel olunamamaktadır. Ve bunun gibi daha birçok maddeyi ilave etmek mümkündür. Bu kadar sıkıntılı sonuç veren ama gerek projede gerekse belediyeler bazında önem verilmeyen çatıların artık bir reforma ihtiyaç duyulduğunu daha nasıl anlatabiliriz bilmiyoruz.Kısacası çatı, binanın ya da konutun temeli neyse aynı değerdedir. Daha düşük bir değerde değildir. Bu kadar yazdıklarımız çizdiklerimiz gerek şahıs, gerek toplum, gerek belediyeler bazında bir adım ilerleme sağlamada bir adım atılmasında bir çabanın neticesidir. Yukarıda anlattıklarımız sadece maliyet, kullanım, dayanıklılık, uzun ömür, tasarruf.. gibi neticeleri içine almaktadır. Bütün bunların yanında çatı binanın süsüdür çatının estetiği, saçakların uzunluğu, pencere ve doğramadaki estetikle beraber çatılar binanın değerini arttırmakla beraber hem binanın, hem mahallenin, hem şehrin siluetinde köklü, kalıcı bir güzellikle değişiminde esasıdır. Yeri gelmişken burada tekrar vurgu yapmadan geçemeyeceğiz kullanıma açılmasını istediğimiz çatı sisteminin hala Türk yapı sistemine uygun olmadığını savunanlara bu tezi ayakta tutmak için ellerinden geleni yapmakta ısrar edenlere bir sorumuz olacaktır; bizim yapılarımız kerpiç ve ahşap karkastır. Bu binanın ve evin üzeri ise yine saz üzeri toprak örtüdür. İşte sorumuz madem öyledir neden yapılarınız ahşap karkas arası kerpiç ve üzeri saz ve toprak örtü değildir??? Buna verilecek cevabımız yok sadece suskunluk. Madem modernleşeceğiz o halde yapımızın temelinde modernleşirken neden çatısında ilkelleşiyoruz??? Duvarlarında uygarlaşırken çatısında köylüleşiyoruz??? Terasların üzerleri açık bırakılıyor hem ısı hem su yalıtımı problemleri ev sahiplerini ve ceplerini yorarken bunu uygulamaya koyduranların yada bu kararları aldıranların hiç mi vicdanı sızlamıyor bu zulme kucak açarken??? Daha bunun gibi sorulacak yüzlerce sorumuz hep havada cevapsız beklemektedir.
  • 31. 28 Biz diyoruz ki çatı katları kullanıma açılsın, kullanıma açılan çatı katı daire olarak kullanılacağı için zaten kaçak kat çıkılmasına gerekte kalmayacaktır. Hangi ev sahibi daire olarak kullandığı çatıyı yıkıp bir kat daha çıkma israfını gösterebilir ki zira onun istediği zaten bir daire kazanmaktı ona o daireyi çatı içinde yapmaya izin verdiğiniz takdirde kaçak kat çıkmasının da önüne geçilebilecektir. Tüm bunlara rağmen 25 yıldır biz bu çalışmamızda hiçbir kurum veya kuruluşu yanımızda arkamızda bulamadık ama çalışmamıza ilk günkü heyecan ve şevkle devam etmekteyiz. Unutmadan çatılarınız yapım aşamasına gelmeden en başta 3 boyutlu projesi çizilir size sunulur. Siz çatınızın içinde dolaşır beğenirsiniz ve sizin beğeniniz doğrultusunda yapımına başlanır. Projelendirmeden ve bilgisayarda 3 boyutlu ortamda size gösterilmeden çatınıza başlanmaz. Gelin isterseniz uygulamalarımızdan bazılarına beraberce göz atalım.
  • 32. 29 ÇATILARIMIZDA KULLANDIĞIMIZ AHŞAP EMPRENYELENMİŞ AHŞAPTIR
  • 33. 30 TERAS ÇATIMIZDA İKİ DİREK ARASI 8mt OLUP LAMİNE AHŞAP KULLANILMIŞTIR
  • 34. 31
  • 35. 32 AHŞAP DÜŞÜNÜLDÜĞÜNÜN YADA BİLİNGİĞİNİN AKSİNE GENİŞ AÇIKLIKLARDA ALTINA TAŞIYICI KONULMADAN ÇALIŞTIRILABİLİRLER MESELA AŞAĞIDAKİ RESİMDE UYGULANAN KAPI ÜZERİ DUVARDAN AÇIKLIK 2.8 MT UZUNLUK İSE 5.5 MT OLASINA RAĞMEN ÜZERİNE UYGULANAN BETON KİREMİTLE UYUM SAĞLAMIŞ VE HİÇBİR DEFORMASYON OLMADAN AYAKTADIR
  • 36. 33
  • 37. 34
  • 38. 35
  • 39. 36 İMALATI BİZE AİT ÇİFT KİŞİLİK YATAK EN VE BOY OLARAK NORMALİNDEN BİRAZ DAHA BÜYÜKYÜR ÇATI KATLARI İÇİN ÖZEL ÜRETİLMİŞ VELÜX ÇATI PENCERELERİ ÇATI UYGULAMASI
  • 40. 37 KAT ARA BÖLMELERİ DÂHİL TAMAMEN AHŞAP KULLANILMAKTADIR
  • 41. 38 MERDİVENİMİZİN ÇİZİM VE UYGULAMASI BİZE AİT OLUP BASAMAKLAR 5CM LAMİNE MEŞE VE DÖNER KISIMDA EN GENİŞ BASAMAĞIMIZ 198CM UZUNLUKTADIR
  • 42. 39 ÇATI ARASINA ÇIKIŞ İÇİN HAZIR MERDİVEN MONTAJIMIZDA MEVCUTTUR
  • 43. 40
  • 44. 41 KİREMİT UYGULAMALARIMIZDA HAVALANDIRMA KİREMİTLERİ MUTLAKA YERLEŞTİRİRKEN OMURGA DA HARÇSIZ KURU SİSTEMLE UYGULANIR
  • 45. 42 BU ÇATIMIZ 6 gen FORMUNDA VE 100 m2 ÜZERİNE OTURAN DİREKSİZ BİR YAPIDIR
  • 46. 43
  • 47. 44 BU ÇATILARIMIZDA ÇELİK KİREMİT UYGULAMASI YAPILMIŞTIR
  • 48. 45
  • 49. 46 BU ÇATIMIZ TAM 20 YILLIK BİR ÇATI OLMASINA VE HİÇBİR BAKIMDAN GEÇMEMESİNE RAĞMEN HALA KULLANILMAKTA VE ÇATI KATI İKİ KATTAN OLUŞMAKTADIR
  • 50. 47 İÇ DEKORASYONU VE AYDINLATMASI BİZE AİT ÇATI ALTI MEKÂNLARI
  • 51. 48
  • 52. 49
  • 53. 50
  • 55. 52
  • 56. 53 FİKRET PAMUK Gsm : 0 506 917 57 70 E-mail: elmascati@hotmail.com