SlideShare a Scribd company logo
TOPLUMSAL CİNSİYET VE KALIPYARGILARI
Toplumsal Cinsiyet; kadınlara ve erkeklere toplum tarafından yakıştırılan rolleri
kalıpları ve sorumlulukları tanımlamakta olan sosyal yapılanmadır. Sosyal yönden
kadın ve erkek karakterlerden beklenen ve uygun olduğu düşünülen davranış
biçimlerini tanımlamaktadır. Hatta yalnızca kadın ve erkek arasında değil, her
toplulukta ki güç ilişkilerini de etkilemektedir. Tamamen insan tarafından ortaya
çıkarılmıştır sonradan öğrenilmektedir ve bu nedenle de değişiklik
gösterebilmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri toplumdan topluma farklılık
gösterebileceği gibi zaman zaman özellikle bazı kriz dönemlerinde farklılık
gösterebilmektedir.
Birçok kültürde erkeklerin deneyim ve bakış açıları norm olarak kabul edilmektedir
günümüzde bile. Birçok kültürde erkekler ailenin ya da sosyal topluluğun reisi yani
lideri sayılmaktadır. Son söz hakkı erkekte olarak görülmektedir. Bu tipte ki
geleneksel rolleri takip etmeyen erkekler de toplumun eleştirisine maruz kalmaktadır.
Toplumsal cinsiyet gelişimini ve farklılaşmasını açıklamak için kullanılan biyolojik
temelli teorilerden biridir ve toplumsal cinsiyet farklılaşmasını soyun devamına ait
programlama ile ilişkilendirir. Buna göre farklılıkların kökeni eş seçimi, üretim
stratejileri, soyun devamına ilişkin ebeveynlik yatırımları ve erkeklerin agresif
doğasıyla ilişkilendirilir. Bu bakış açısına göre, günümüzdeki toplumsal cinsiyet
farklılıkları kadının ve erkeğin karşı karşıya kaldıkları yeniden üretim taleplerine ve
soyun devamına yönelik başarılı bir adaptasyonla ilgilidir
Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet eşitliği gibi feminizm temelli kavramlar Türkiye`de
1980`ler sonrasında hayatımıza girmeye başlamıştır. Gerek feminist yazarlar gerekse
feminist aktivistler bu kavramlarla ataerkil yapıları eleştirmeye başladılar. Zamanla
siyasal alanlarda da bu kavramlar hareketlilik yaratmaya başladılar. Türkiye dahil
çeşitli devletler kadınları güçlendiren politikalar üretmeye başladılar. Ancak tabiiki
bir eşitlik hala söz konusu olamıyor.
Dünyada bunun örneklerini her alanda sayısal rakamlardan bile anlayabiliriz.
-kadınlar dünya üzerinde ki toprakların %5 ine sahiptir.
-60 ülkede kadınların gelirleri erkeklerin gelirlerinin %50sidir.
-Birleşmiş Milletler`e üye olan 192 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarından sadece
13 ü kadındır.
Örnekler tabii ki dünyada ki şiddet olaylarıyla, cinayetlerle, okuma oranlarıyla, ya da
evlilik yaşlarının cinsiyetlere dağılımını incelediğimizde bile görebiliriz.
Bu konunun önüne geçmek için Birleşmiş Milletler bir sözleşme imzalamıştır.
CEDAW isimli bir sözleşme. Türkiye tarafından 1984 yılında imzalamıştır bu
sözleşmeyi.
CEDAW açılımı ‘kadına karşı her türlü ayırımcılığın önlenmesi sözleşmesi’dir.
Sözleşmenin en önemli özelliği sadece yasal olarak değil özel ve kamusal alanlarda
da var olan ayrıcalıkları içermesidir. Bu yasa kadınların kişi, birey olarak haklarıyla
ilgilenen bir yasadır. Kadın hakları anayasası şeklinde de anılabilir.
CEDAW`a göre her devlet kadın-erkek eşitliğine anayasasında yer vermek
mecburiyetindedir. Kadınların medeni haline bakılmaksızın bu yasalar işlemek
zorundadır ve her 4 yılda bir CEDAW denetim organı tarafından denetlenmektedir.
Ancak yalnızca devlet ve yasal düzenlemeler bu sorunun ortadan kalkması için
yeterli değildir. Çünkü toplumun birçok kesiminde kültürel yargılar bunun önüne
geçmektedir.
Örneğin; 2015 yılında Yükseköğretim Kurulu “Yükseköğretim Kurumları Toplumsal
Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi”ni üniversitelere göndermiştir. Ancak 2019 yılının
ilk çeyreğinde bu proje ‘toplumsal değerlerimiz’le oranlı olmadığı ve toplumca kabul
görmüyor olması sebebiyle iptal edilmiştir.
Feminizmle birlikte hayatımıza giren toplumsal cinsiyet ve cinsiyet eşitliği
kavramlarının önemi siyasal alanda kullanımlarından çekinilmesi ve gündemden
düşürülmeye çalışılması sebepleriyle daha çok önem yaratmaktadır.
Üremeye ilişkin rollerin farklılığı sebebiyle ortaya çıkan toplumsal cinsiyetin
zamanla gelişmesiyle artık kadınlardan yalnızca anne, eve bakan, evin
sorumluluklarını alan kişi olması beklenmiyor. Artık kız çocuklarını okula
göndermemek hoş görülen bir tutum değil mesela. Kadınların da iş hayatında olması
bekleniyor. Ancak hala bir eşitlik söz konusu olmamakta artık meslekler kadın
mesleği erkek mesleği şeklinde ayrılmaya başlanmış durumda.
Toplumsal cinsiyete dayalı bakış açısı erkek ve kadın olmanın çok boyutlu
anlamlarının toplumsal olarak oluşturulduğunu; kadın ve erkek olmanın ev içinde ve
ev dışında ortaya çıkan günlük faaliyetlerde var olduğunu gösterir. Erkek ve kadın
olmanın çok boyutlu anlamlarının toplumsal cinsiyet bağlamında açıklanabilmesi ve
bu anlamlar çerçevesinde ortaya çıkan toplumsal rollerin incelenmesinde farklı
yaklaşımlar benimsenmiştir. Bu yaklaşımlar, insanlar arasındaki birebir ilişkiler ya
da bir bütün olarak toplum üzerinde yoğunlaşır. Aslında bu incelemelerde odak
nokta, cinsel kimlik gelişiminde “öğrenme”nin rolünün ne olduğudur. Bu bağlamda
ele alınan teorilerden biri olan “Bilişsel Gelişim Teorisi’ne göre, çocuklar toplumsal
cinsiyete ilişkin basmakalıp bakış açılarını, etraflarından gördükleri ve duydukları
sayesinde geliştirir. Bireyler kendilerini kavrayış (algılayış) biçimleriyle tutarlı
davranışlar gösterme eğiliminde olurlar. Çocuklar bir kere kendi toplumsal
cinsiyetlerine ilişkin bilgiyi oluşturduktan sonra davranışları ile (kız gibi davranmak)
düşünceleri (ben bir kızım) arasındaki karşılıklı etkileşim istikrarlı bir toplumsal
cinsiyet kimliği ya da bilişsel gelişim teorisinin adlandırdığı haliyle, toplumsal
cinsiyet kararlılığı oluşturmuş olur. Toplumsal cinsiyet kimliğinin değişmezliği üç
düzeyde gerçekleşir. Bunlar toplumsal cinsiyet kimliği, sabitliği ve tutarlılığı
bileşenleridir. Toplumsal cinsiyet kimliği, bireyin kendini ve diğerlerini bir kız ya da
erkek, bir kadın ya da adam olarak tanımlayabilmesi (etiketlendirebilmesi) gibi basit
bir yeteneği gerekli kılar. Toplumsal cinsiyet sabitliği, toplumsal cinsiyetin zaman
içinde sabit kaldığına ilişkin farkındalığı ifade eder. Son olarak toplumsal cinsiyet
tutarlılığı ise, toplumsal cinsiyetin görünüm, aktivite ya da giysi değişse de değişmez
bir unsur olduğunu ifade eder.
Toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanacak olursak; kısacası, kadın ve erkeklerin eşit
hak, imkân ve olanaklara sahip oldukları durumdur. Böyle bir eşitliğin mevcut
olması halinde, cinsiyete dayalı herhangi bir ayrımcılık olmayacaktır.
Ancak muhafazakar kesim toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyecek her projenin,
kadının gelenekler rollerini bozacağını düşünmekte. Bunun sonucu olarak da aile
yapısının bozulacağından endişe etmekte. Muhafazakarlar ayrıca bu projelerin
‘fıtrata aykırılık’ taşıdığını dile getirmekte.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk okullarda cinsiyet eşitliğini esas alan derslerin
başlayacağını açıkladı ve bu projelerin yaygınlaştırılacağını dile getirdi. Bu konuda
çok fazla tepki gördü. Örneğin;
Milli Gazete yazarı Abdülaziz Kıranşal, Ocak 2019'da yazdığı bir makalede itirazları
şöyle sıraladı:
"Bu proje anneliği, eşliği ve ev hanımlığını yok etmek üzere tasarlanmış bir projedir.
Çünkü projenin savunucuları, eşitlik ve özgürlük gibi algılarla ev hanımlığını ve
anneliği tahammül edilmesi güç bir durum ve kadının özgürlük alanını kısıtlayan,
geleneklerin ve dinin kadının sırtına yüklediği bir angarya gibi sunmaktadırlar.”
"Bu proje, bir fıtrata müdahale projesidir. Çünkü bu projenin savunucuları biyolojik
cinsiyetten farklı olarak LGBTİ gibi sapkınlıkları da toplumun nazarında farklı cinsel
yönelimler olarak sıradanlaştırarak, normalleştirerek ve makul hale getirerek topluma
sunmaktadırlar."
Muhafazakar kesim aynı zamanda ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ kavramı yerine
‘toplumsal cinsiyet adaleti’ kavramını kullanmayı tercih ediyorlar. Yani kadınların
kadın olarak, erkeklerinde erkek olarak görevlerini yerine getirmeleri gerektiğini
savunan bir kavram bu.
Ancak son yıllarda toplumsal cinsiyet tabuları yıkılmakta. 2010 yılından önce %25`i
bile bulmayan kadın istihdam oranı 2016 yılı itibari ile %32’nin üzerine çıkmıştır.
Pek çok kurum kız çocuklarının eğitimini ve kadınları istihdam alanında destekliyor.
(ülkemizde KOÇ Holding`in bu konuda ciddi çalışmaları söz konusu)
KALIP YARGILAR
Kalıp Yargı; bir sosyal sınıfın bütün üyelerinin paylaştığına inanılan özelliklerdir.
Cinsiyet, fiziksel görünüş, ait olunan coğrafya, bir örgüt üyesi olma gibi çok çeşitli
kategorilere ayırabilmekteyiz.
Ön yargı ile ilişkilidir. Feldman: “Ön yargıyı muhafaza eden bilişsel çerçeve kalıp
yargıdır. Bir kalıp yargı, bir grubun üyeleri hakkında, sadece o grubun üyeleri
olmaları nedeniyle sahip olunan bir dizi inanç ve beklentilerdir.” Şeklinde
tanımlamaktadır.
Bu terim ilk önce Lipman tarafından ‘zihindeki resim’ olarak tarif edilmiştir.
Sosyal psikolojide kadınlar ve erkekler için farklı kalıp yargıları söz konusudur.
İnsanlarda yapılan bazı araştırmalar;
Kadın figürünün; nazik, sevecen, duygusal, zerafet, incelik, yumuşaklık gibi
kelimelerle çağırışım yaptığını araştırmalarla görebiliyoruz. Aynı durumda erkek
figürü için; sağlam, dayanıklı, bağımsız, baskın, hırslı… gibi kelimelerle
bağdaştırıldığını görüyoruz.
Toplumsal açıdan bakacak olursak kadınlar ve erkeklere biçilmiş farklı roller
üzerinden tipik olduğu düşünülen davranışlar söz konusu.
Kadınlar için; dünyanın birçok yerinde kadınlar iyi bir eş ve iyi bir anne olmak
zorundadır gözüyle bakılır.
Erkekler için; ailesinin sorumluluklarını alan, onları koruyup kollayan, güç timsali
gözüyle bakıldığı söylenebilir.
Kadınlar ve erkekler hakkında sahip olunan genel düşünceler “cinsiyete ilişkin kalıp
yargılar” (sex stereotypes) olarak adlandırılmaktadır. Bu kalıp yargılar iki farklı
düzeyde tanımlanmaktadır. Bem (1984) tarafından bu düzeyler şöyle
açıklanmaktadır:
Bunlardan birincisi olan “cinsiyet rollerine ilişkin kalıp yargılar” (sex-role
stereotypes); kadınlar ve erkekler için uygun görülen birçok rol ve faaliyetler
hakkındaki düşünceleri içermektedir.
İkinci bir kavram olan “cinsiyet özelliklerine ilişkin kalıpyargılar” (sex-trait
stereotypes) ise, bir cinsiyeti, diğer cinsiyete oranla daha fazla veya daha az
nitelediğine inanılan psikolojik veya davranışsal özellikleri içermektedir.
Üniversite öğrencileri üzerinde cinsiyet rolleri ve kalıp yargıları ile ilgili yapılan bir
araştırmada ilginç bulgulara rastlanmış. Buna göre;
Araştırmanın en önemli bulgularından biri; kadın ve erkek öğrencilerin kalıp
yargılarının birbirinden farklı olması. Bulgular kadınların erkeklere göre daha
geleneksel kalıp yargılara sahip olduğunu ortaya koymuştur. Cinsiyet rolleri ile ilgili
kalıp yargılar üniversitenin kaçıncı senesinde olduklarına göre değişmemektedir.
Buradan yaşa bağlı bir farklılık olmadığı sonucunu çıkarabiliyoruz.
Ve bu araştırmanın sonucundan anlayabiliyoruz ki bu kalıp yargılar kadınlar
tarafından daha kolay benimsenmekte ve kendilerini bu yargılara uygun bir kalıba
sokmaya yatkın olduklarını görüyoruz aynı zamanda.
Sonuçta halihazırda televizyonda gösterilen çizgi filmlerde bile toplumsal cinsiyete
ilişkin kalıp yargılara uygun davranışlar sergiledikleri ve görünüşleri bile buna göre
belirlenmiş olduklarını görüyoruz. Günümüzde çocukların bir çoğu tarafından
izlenilen ‘niloya’ isimli çizgi filmi ele alacak olursak mesela… bu çizgi filmi
incelediğimizde yemek yapma, ev temizleme, çocuklarla ilgilenme gibi işlerle
annenin ilgilendiği; araba sürme bahçe işleri ve hayvanlarla ilgilenme işlerini
babanın yaptığı görülmektedir. Sonuç olarak çok küçük yaşlardan itibaren bunlara
maruz kalarak büyüyen çocuklar bu kalıpların normal olduğunu düşünerek
büyüyorlar ve kendilerini de buna göre şekillendiriyorlar.
SONUÇ
Bu konuları incelediğimizde aslında toplumun insanları belirli değerler uğruna
tekdüze hal ve tavırlar içerisine sokma çabasını görüyoruz. İnsanlara ilk bakışta
yapıştırılan ve onları sınıflandıran etiketler; yani önyargıların göründükleri kadar
masum olmadıkları bir gerçek. Bu gerçekliği gelenek görenek, din gibi toplumsal
değerlerin arkasından savunmaktalar. Ataerkil kurulmuş dünya düzeni, cinsiyet
eşitsizliğinden güç almakta ve erkek egemen toplumlarda bunu desteklemektedir.
Çünkü cinsiyet eşitsizliği olduğu sürece erkekler her zaman daha güçlü görünecek ve
her zaman lider konumunda olmaları desteklenecektir. Dünyada ki lider kadın
sayısının azlığı bunun bir kanıtıdır. Kadınların iş hayatından uzak olması egemen
olmaya alışkın olan ‘erkil erkek’ toplumun işini kolaylaştırmaktadır bu yüzden hala
toplum tarafından cinsiyet eşitliği kabul edilmemekte hatta bazı kesimler buna
oldukça cesur bir şekilde açık açık karşı koymakta.
Bu düşünceler ışığında, kadınları ‘yuvayı dişi kuş kurar’ düşüncesiyle ev işleri ve
annelik görevleri içerisine hapsetmekte erkekleri de bu aileye bakmanın sorumluluğu
altında ezmekteyiz.
KAYNAKÇA
https://www.nonviolence.wri-irg.org/tr/resources/2012/toplumsal-cinsiyet-
nedir?language=tr
https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/ngenc/128663/TOPLUMSAL%20CINSIYET_BAS
KI_2013(1).pdf#page=35
https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/20122/mod_resource/content/1/toplumsal%
20cinsiyet%20ders%205.pdf
http://www.kaced.org/images/files/CEDAW%20metni.pdf
https://sarkac.org/2020/02/toplumsal-cinsiyet-nedir-ne-degildir/
http://www.ekevakademi.org/Makaleler/132721677_05%20Ibrahim%20AKKAS.pdf

More Related Content

What's hot

Sivil toplumda gençlerin katılımı burcu oy
Sivil toplumda gençlerin katılımı   burcu oySivil toplumda gençlerin katılımı   burcu oy
Sivil toplumda gençlerin katılımı burcu oy
Şebeke:Gençlerin Katılımı Projesi
 
Soc 399-1
Soc 399-1Soc 399-1
Sosyo ekonomik statünün gençlerin siyasi katılım biçimleri i̇le i̇lşkisi...
Sosyo ekonomik statünün gençlerin siyasi katılım biçimleri i̇le i̇lşkisi...Sosyo ekonomik statünün gençlerin siyasi katılım biçimleri i̇le i̇lşkisi...
Sosyo ekonomik statünün gençlerin siyasi katılım biçimleri i̇le i̇lşkisi...
Şebeke:Gençlerin Katılımı Projesi
 
Türki̇ye’de kadinlarin son 10 yilda yasalar üzeri̇nde ki̇ etki̇leri̇
Türki̇ye’de kadinlarin son 10 yilda yasalar üzeri̇nde ki̇ etki̇leri̇Türki̇ye’de kadinlarin son 10 yilda yasalar üzeri̇nde ki̇ etki̇leri̇
Türki̇ye’de kadinlarin son 10 yilda yasalar üzeri̇nde ki̇ etki̇leri̇
nursenaunalan
 
VASATLIK KÜLTÜRÜ
VASATLIK KÜLTÜRÜVASATLIK KÜLTÜRÜ
VASATLIK KÜLTÜRÜ
COSKUN CAN AKTAN
 
Kurumlar
KurumlarKurumlar
Meslek Etiği 1
Meslek Etiği 1Meslek Etiği 1
Meslek Etiği 1Aretiasus
 
Kadın ve eğitim
Kadın ve eğitimKadın ve eğitim
Kadın ve eğitim
gunessec
 
Sosyal Gelişme Kavramı ve Sosyal Gelişme Endeksi Üzerine Bir Değerlendirme
Sosyal Gelişme Kavramı ve Sosyal Gelişme Endeksi Üzerine Bir DeğerlendirmeSosyal Gelişme Kavramı ve Sosyal Gelişme Endeksi Üzerine Bir Değerlendirme
Sosyal Gelişme Kavramı ve Sosyal Gelişme Endeksi Üzerine Bir Değerlendirme
Mustafa Mert Alabaş
 

What's hot (10)

Sivil toplumda gençlerin katılımı burcu oy
Sivil toplumda gençlerin katılımı   burcu oySivil toplumda gençlerin katılımı   burcu oy
Sivil toplumda gençlerin katılımı burcu oy
 
Soc 399-1
Soc 399-1Soc 399-1
Soc 399-1
 
Sosyo ekonomik statünün gençlerin siyasi katılım biçimleri i̇le i̇lşkisi...
Sosyo ekonomik statünün gençlerin siyasi katılım biçimleri i̇le i̇lşkisi...Sosyo ekonomik statünün gençlerin siyasi katılım biçimleri i̇le i̇lşkisi...
Sosyo ekonomik statünün gençlerin siyasi katılım biçimleri i̇le i̇lşkisi...
 
Türki̇ye’de kadinlarin son 10 yilda yasalar üzeri̇nde ki̇ etki̇leri̇
Türki̇ye’de kadinlarin son 10 yilda yasalar üzeri̇nde ki̇ etki̇leri̇Türki̇ye’de kadinlarin son 10 yilda yasalar üzeri̇nde ki̇ etki̇leri̇
Türki̇ye’de kadinlarin son 10 yilda yasalar üzeri̇nde ki̇ etki̇leri̇
 
VASATLIK KÜLTÜRÜ
VASATLIK KÜLTÜRÜVASATLIK KÜLTÜRÜ
VASATLIK KÜLTÜRÜ
 
Soc 399 3.ders
Soc 399 3.dersSoc 399 3.ders
Soc 399 3.ders
 
Kurumlar
KurumlarKurumlar
Kurumlar
 
Meslek Etiği 1
Meslek Etiği 1Meslek Etiği 1
Meslek Etiği 1
 
Kadın ve eğitim
Kadın ve eğitimKadın ve eğitim
Kadın ve eğitim
 
Sosyal Gelişme Kavramı ve Sosyal Gelişme Endeksi Üzerine Bir Değerlendirme
Sosyal Gelişme Kavramı ve Sosyal Gelişme Endeksi Üzerine Bir DeğerlendirmeSosyal Gelişme Kavramı ve Sosyal Gelişme Endeksi Üzerine Bir Değerlendirme
Sosyal Gelişme Kavramı ve Sosyal Gelişme Endeksi Üzerine Bir Değerlendirme
 

Similar to Toplumsal cinsiyet ve kalıpyargıları

FMP Eğitimi Bölüm 5.pdf
FMP Eğitimi Bölüm 5.pdfFMP Eğitimi Bölüm 5.pdf
FMP Eğitimi Bölüm 5.pdf
SeyfettinColak
 
Kadına Şiddete Hayır
Kadına Şiddete HayırKadına Şiddete Hayır
Kadına Şiddete HayırMustafa Özmen
 
Çocuk ruh sağlığı ödevi
Çocuk ruh sağlığı ödeviÇocuk ruh sağlığı ödevi
Çocuk ruh sağlığı ödevi
Senanur Aslan
 
Sosyolojiye giriş, TOPLUM, BİLİM ve YÖNTEM
Sosyolojiye giriş,   TOPLUM, BİLİM ve YÖNTEMSosyolojiye giriş,   TOPLUM, BİLİM ve YÖNTEM
Sosyolojiye giriş, TOPLUM, BİLİM ve YÖNTEM
recep şahin
 
Ergenliktesosyalgelisim
ErgenliktesosyalgelisimErgenliktesosyalgelisim
Ergenliktesosyalgelisimyasindd
 
Ahlak psikolojisi ve sosyal yaşam
Ahlak psikolojisi ve sosyal yaşamAhlak psikolojisi ve sosyal yaşam
Ahlak psikolojisi ve sosyal yaşamTuran SARICAM
 
AşK ,Evlilik TanıMı Ve Etkileri
AşK ,Evlilik TanıMı Ve EtkileriAşK ,Evlilik TanıMı Ve Etkileri
AşK ,Evlilik TanıMı Ve Etkilerismsyah dnz
 
engelilik (1).pptx
engelilik  (1).pptxengelilik  (1).pptx
engelilik (1).pptx
sema823568
 
EğItim Bilimleri 9
EğItim Bilimleri 9EğItim Bilimleri 9
EğItim Bilimleri 9derslopedi
 
küreselleşme
küreselleşmeküreselleşme
küreselleşme
toprakcan
 
Maslow ve Varoluşcu Yaklaşım
Maslow ve Varoluşcu YaklaşımMaslow ve Varoluşcu Yaklaşım
Maslow ve Varoluşcu Yaklaşım
Univerist
 
siyaset bilimi ve uluslarası ilişkiler auzef
siyaset bilimi ve uluslarası ilişkiler auzefsiyaset bilimi ve uluslarası ilişkiler auzef
siyaset bilimi ve uluslarası ilişkiler auzef
Şahabettin Akca
 
Insan iliskileri-sunu
Insan iliskileri-sunuInsan iliskileri-sunu
Insan iliskileri-sunu
HasanCan Şahin
 
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 9
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 9Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 9
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 9
Ömer Durmuş
 
Gençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunları
Gençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunlarıGençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunları
Gençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunlarıTülin KUŞGÖZOĞLU
 
Okullarda yasanan siyasi_ayrimciligin_bi
Okullarda yasanan siyasi_ayrimciligin_biOkullarda yasanan siyasi_ayrimciligin_bi
Okullarda yasanan siyasi_ayrimciligin_bi
Yavuz KARA
 

Similar to Toplumsal cinsiyet ve kalıpyargıları (20)

FMP Eğitimi Bölüm 5.pdf
FMP Eğitimi Bölüm 5.pdfFMP Eğitimi Bölüm 5.pdf
FMP Eğitimi Bölüm 5.pdf
 
Soc 399 6.ders
Soc 399  6.dersSoc 399  6.ders
Soc 399 6.ders
 
Kadına Şiddete Hayır
Kadına Şiddete HayırKadına Şiddete Hayır
Kadına Şiddete Hayır
 
Çocuk ruh sağlığı ödevi
Çocuk ruh sağlığı ödeviÇocuk ruh sağlığı ödevi
Çocuk ruh sağlığı ödevi
 
Sosyolojiye giriş, TOPLUM, BİLİM ve YÖNTEM
Sosyolojiye giriş,   TOPLUM, BİLİM ve YÖNTEMSosyolojiye giriş,   TOPLUM, BİLİM ve YÖNTEM
Sosyolojiye giriş, TOPLUM, BİLİM ve YÖNTEM
 
Ergenliktesosyalgelisim
ErgenliktesosyalgelisimErgenliktesosyalgelisim
Ergenliktesosyalgelisim
 
Nalan özcan
Nalan özcanNalan özcan
Nalan özcan
 
Ahlak psikolojisi ve sosyal yaşam
Ahlak psikolojisi ve sosyal yaşamAhlak psikolojisi ve sosyal yaşam
Ahlak psikolojisi ve sosyal yaşam
 
AşK ,Evlilik TanıMı Ve Etkileri
AşK ,Evlilik TanıMı Ve EtkileriAşK ,Evlilik TanıMı Ve Etkileri
AşK ,Evlilik TanıMı Ve Etkileri
 
engelilik (1).pptx
engelilik  (1).pptxengelilik  (1).pptx
engelilik (1).pptx
 
EğItim Bilimleri 9
EğItim Bilimleri 9EğItim Bilimleri 9
EğItim Bilimleri 9
 
Kişilikk slaytı
Kişilikk slaytıKişilikk slaytı
Kişilikk slaytı
 
küreselleşme
küreselleşmeküreselleşme
küreselleşme
 
Maslow ve Varoluşcu Yaklaşım
Maslow ve Varoluşcu YaklaşımMaslow ve Varoluşcu Yaklaşım
Maslow ve Varoluşcu Yaklaşım
 
siyaset bilimi ve uluslarası ilişkiler auzef
siyaset bilimi ve uluslarası ilişkiler auzefsiyaset bilimi ve uluslarası ilişkiler auzef
siyaset bilimi ve uluslarası ilişkiler auzef
 
Psikanalitik
PsikanalitikPsikanalitik
Psikanalitik
 
Insan iliskileri-sunu
Insan iliskileri-sunuInsan iliskileri-sunu
Insan iliskileri-sunu
 
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 9
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 9Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 9
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 9
 
Gençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunları
Gençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunlarıGençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunları
Gençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunları
 
Okullarda yasanan siyasi_ayrimciligin_bi
Okullarda yasanan siyasi_ayrimciligin_biOkullarda yasanan siyasi_ayrimciligin_bi
Okullarda yasanan siyasi_ayrimciligin_bi
 

More from mercangrel1

Uppsala modeli
Uppsala modeliUppsala modeli
Uppsala modeli
mercangrel1
 
Uluslararasılaşma
UluslararasılaşmaUluslararasılaşma
Uluslararasılaşma
mercangrel1
 
Stratejik yönetim süreci ve temel kavramlar
Stratejik yönetim süreci ve temel kavramlarStratejik yönetim süreci ve temel kavramlar
Stratejik yönetim süreci ve temel kavramlar
mercangrel1
 
Sosyal medya pazarlaması
Sosyal medya pazarlamasıSosyal medya pazarlaması
Sosyal medya pazarlaması
mercangrel1
 
Sosyal medya pazarlama
Sosyal medya pazarlamaSosyal medya pazarlama
Sosyal medya pazarlama
mercangrel1
 
Samsung ve arçelik
Samsung ve arçelikSamsung ve arçelik
Samsung ve arçelik
mercangrel1
 
Müşteri ilişkileri yönetimi
Müşteri ilişkileri yönetimiMüşteri ilişkileri yönetimi
Müşteri ilişkileri yönetimi
mercangrel1
 
Mobbing
MobbingMobbing
Mobbing
mercangrel1
 
Micheal dell
Micheal dellMicheal dell
Micheal dell
mercangrel1
 
John tukey
John tukeyJohn tukey
John tukey
mercangrel1
 
Inovasyon yönetimi
Inovasyon yönetimiInovasyon yönetimi
Inovasyon yönetimi
mercangrel1
 
Hizmet pazarlaması
Hizmet pazarlamasıHizmet pazarlaması
Hizmet pazarlaması
mercangrel1
 
Endüstri 4.0 üzerine
Endüstri 4.0 üzerineEndüstri 4.0 üzerine
Endüstri 4.0 üzerine
mercangrel1
 
Ağızdan ağıza pazarlama
Ağızdan ağıza pazarlamaAğızdan ağıza pazarlama
Ağızdan ağıza pazarlama
mercangrel1
 

More from mercangrel1 (14)

Uppsala modeli
Uppsala modeliUppsala modeli
Uppsala modeli
 
Uluslararasılaşma
UluslararasılaşmaUluslararasılaşma
Uluslararasılaşma
 
Stratejik yönetim süreci ve temel kavramlar
Stratejik yönetim süreci ve temel kavramlarStratejik yönetim süreci ve temel kavramlar
Stratejik yönetim süreci ve temel kavramlar
 
Sosyal medya pazarlaması
Sosyal medya pazarlamasıSosyal medya pazarlaması
Sosyal medya pazarlaması
 
Sosyal medya pazarlama
Sosyal medya pazarlamaSosyal medya pazarlama
Sosyal medya pazarlama
 
Samsung ve arçelik
Samsung ve arçelikSamsung ve arçelik
Samsung ve arçelik
 
Müşteri ilişkileri yönetimi
Müşteri ilişkileri yönetimiMüşteri ilişkileri yönetimi
Müşteri ilişkileri yönetimi
 
Mobbing
MobbingMobbing
Mobbing
 
Micheal dell
Micheal dellMicheal dell
Micheal dell
 
John tukey
John tukeyJohn tukey
John tukey
 
Inovasyon yönetimi
Inovasyon yönetimiInovasyon yönetimi
Inovasyon yönetimi
 
Hizmet pazarlaması
Hizmet pazarlamasıHizmet pazarlaması
Hizmet pazarlaması
 
Endüstri 4.0 üzerine
Endüstri 4.0 üzerineEndüstri 4.0 üzerine
Endüstri 4.0 üzerine
 
Ağızdan ağıza pazarlama
Ağızdan ağıza pazarlamaAğızdan ağıza pazarlama
Ağızdan ağıza pazarlama
 

Toplumsal cinsiyet ve kalıpyargıları

  • 1. TOPLUMSAL CİNSİYET VE KALIPYARGILARI Toplumsal Cinsiyet; kadınlara ve erkeklere toplum tarafından yakıştırılan rolleri kalıpları ve sorumlulukları tanımlamakta olan sosyal yapılanmadır. Sosyal yönden kadın ve erkek karakterlerden beklenen ve uygun olduğu düşünülen davranış biçimlerini tanımlamaktadır. Hatta yalnızca kadın ve erkek arasında değil, her toplulukta ki güç ilişkilerini de etkilemektedir. Tamamen insan tarafından ortaya çıkarılmıştır sonradan öğrenilmektedir ve bu nedenle de değişiklik gösterebilmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri toplumdan topluma farklılık gösterebileceği gibi zaman zaman özellikle bazı kriz dönemlerinde farklılık gösterebilmektedir. Birçok kültürde erkeklerin deneyim ve bakış açıları norm olarak kabul edilmektedir günümüzde bile. Birçok kültürde erkekler ailenin ya da sosyal topluluğun reisi yani lideri sayılmaktadır. Son söz hakkı erkekte olarak görülmektedir. Bu tipte ki geleneksel rolleri takip etmeyen erkekler de toplumun eleştirisine maruz kalmaktadır. Toplumsal cinsiyet gelişimini ve farklılaşmasını açıklamak için kullanılan biyolojik temelli teorilerden biridir ve toplumsal cinsiyet farklılaşmasını soyun devamına ait programlama ile ilişkilendirir. Buna göre farklılıkların kökeni eş seçimi, üretim stratejileri, soyun devamına ilişkin ebeveynlik yatırımları ve erkeklerin agresif doğasıyla ilişkilendirilir. Bu bakış açısına göre, günümüzdeki toplumsal cinsiyet farklılıkları kadının ve erkeğin karşı karşıya kaldıkları yeniden üretim taleplerine ve soyun devamına yönelik başarılı bir adaptasyonla ilgilidir Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet eşitliği gibi feminizm temelli kavramlar Türkiye`de 1980`ler sonrasında hayatımıza girmeye başlamıştır. Gerek feminist yazarlar gerekse feminist aktivistler bu kavramlarla ataerkil yapıları eleştirmeye başladılar. Zamanla siyasal alanlarda da bu kavramlar hareketlilik yaratmaya başladılar. Türkiye dahil çeşitli devletler kadınları güçlendiren politikalar üretmeye başladılar. Ancak tabiiki bir eşitlik hala söz konusu olamıyor. Dünyada bunun örneklerini her alanda sayısal rakamlardan bile anlayabiliriz. -kadınlar dünya üzerinde ki toprakların %5 ine sahiptir. -60 ülkede kadınların gelirleri erkeklerin gelirlerinin %50sidir. -Birleşmiş Milletler`e üye olan 192 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarından sadece 13 ü kadındır. Örnekler tabii ki dünyada ki şiddet olaylarıyla, cinayetlerle, okuma oranlarıyla, ya da evlilik yaşlarının cinsiyetlere dağılımını incelediğimizde bile görebiliriz. Bu konunun önüne geçmek için Birleşmiş Milletler bir sözleşme imzalamıştır.
  • 2. CEDAW isimli bir sözleşme. Türkiye tarafından 1984 yılında imzalamıştır bu sözleşmeyi. CEDAW açılımı ‘kadına karşı her türlü ayırımcılığın önlenmesi sözleşmesi’dir. Sözleşmenin en önemli özelliği sadece yasal olarak değil özel ve kamusal alanlarda da var olan ayrıcalıkları içermesidir. Bu yasa kadınların kişi, birey olarak haklarıyla ilgilenen bir yasadır. Kadın hakları anayasası şeklinde de anılabilir. CEDAW`a göre her devlet kadın-erkek eşitliğine anayasasında yer vermek mecburiyetindedir. Kadınların medeni haline bakılmaksızın bu yasalar işlemek zorundadır ve her 4 yılda bir CEDAW denetim organı tarafından denetlenmektedir. Ancak yalnızca devlet ve yasal düzenlemeler bu sorunun ortadan kalkması için yeterli değildir. Çünkü toplumun birçok kesiminde kültürel yargılar bunun önüne geçmektedir. Örneğin; 2015 yılında Yükseköğretim Kurulu “Yükseköğretim Kurumları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi”ni üniversitelere göndermiştir. Ancak 2019 yılının ilk çeyreğinde bu proje ‘toplumsal değerlerimiz’le oranlı olmadığı ve toplumca kabul görmüyor olması sebebiyle iptal edilmiştir. Feminizmle birlikte hayatımıza giren toplumsal cinsiyet ve cinsiyet eşitliği kavramlarının önemi siyasal alanda kullanımlarından çekinilmesi ve gündemden düşürülmeye çalışılması sebepleriyle daha çok önem yaratmaktadır. Üremeye ilişkin rollerin farklılığı sebebiyle ortaya çıkan toplumsal cinsiyetin zamanla gelişmesiyle artık kadınlardan yalnızca anne, eve bakan, evin sorumluluklarını alan kişi olması beklenmiyor. Artık kız çocuklarını okula göndermemek hoş görülen bir tutum değil mesela. Kadınların da iş hayatında olması bekleniyor. Ancak hala bir eşitlik söz konusu olmamakta artık meslekler kadın mesleği erkek mesleği şeklinde ayrılmaya başlanmış durumda. Toplumsal cinsiyete dayalı bakış açısı erkek ve kadın olmanın çok boyutlu anlamlarının toplumsal olarak oluşturulduğunu; kadın ve erkek olmanın ev içinde ve ev dışında ortaya çıkan günlük faaliyetlerde var olduğunu gösterir. Erkek ve kadın olmanın çok boyutlu anlamlarının toplumsal cinsiyet bağlamında açıklanabilmesi ve bu anlamlar çerçevesinde ortaya çıkan toplumsal rollerin incelenmesinde farklı yaklaşımlar benimsenmiştir. Bu yaklaşımlar, insanlar arasındaki birebir ilişkiler ya da bir bütün olarak toplum üzerinde yoğunlaşır. Aslında bu incelemelerde odak nokta, cinsel kimlik gelişiminde “öğrenme”nin rolünün ne olduğudur. Bu bağlamda ele alınan teorilerden biri olan “Bilişsel Gelişim Teorisi’ne göre, çocuklar toplumsal cinsiyete ilişkin basmakalıp bakış açılarını, etraflarından gördükleri ve duydukları sayesinde geliştirir. Bireyler kendilerini kavrayış (algılayış) biçimleriyle tutarlı davranışlar gösterme eğiliminde olurlar. Çocuklar bir kere kendi toplumsal cinsiyetlerine ilişkin bilgiyi oluşturduktan sonra davranışları ile (kız gibi davranmak) düşünceleri (ben bir kızım) arasındaki karşılıklı etkileşim istikrarlı bir toplumsal cinsiyet kimliği ya da bilişsel gelişim teorisinin adlandırdığı haliyle, toplumsal cinsiyet kararlılığı oluşturmuş olur. Toplumsal cinsiyet kimliğinin değişmezliği üç
  • 3. düzeyde gerçekleşir. Bunlar toplumsal cinsiyet kimliği, sabitliği ve tutarlılığı bileşenleridir. Toplumsal cinsiyet kimliği, bireyin kendini ve diğerlerini bir kız ya da erkek, bir kadın ya da adam olarak tanımlayabilmesi (etiketlendirebilmesi) gibi basit bir yeteneği gerekli kılar. Toplumsal cinsiyet sabitliği, toplumsal cinsiyetin zaman içinde sabit kaldığına ilişkin farkındalığı ifade eder. Son olarak toplumsal cinsiyet tutarlılığı ise, toplumsal cinsiyetin görünüm, aktivite ya da giysi değişse de değişmez bir unsur olduğunu ifade eder. Toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanacak olursak; kısacası, kadın ve erkeklerin eşit hak, imkân ve olanaklara sahip oldukları durumdur. Böyle bir eşitliğin mevcut olması halinde, cinsiyete dayalı herhangi bir ayrımcılık olmayacaktır. Ancak muhafazakar kesim toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyecek her projenin, kadının gelenekler rollerini bozacağını düşünmekte. Bunun sonucu olarak da aile yapısının bozulacağından endişe etmekte. Muhafazakarlar ayrıca bu projelerin ‘fıtrata aykırılık’ taşıdığını dile getirmekte. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk okullarda cinsiyet eşitliğini esas alan derslerin başlayacağını açıkladı ve bu projelerin yaygınlaştırılacağını dile getirdi. Bu konuda çok fazla tepki gördü. Örneğin; Milli Gazete yazarı Abdülaziz Kıranşal, Ocak 2019'da yazdığı bir makalede itirazları şöyle sıraladı: "Bu proje anneliği, eşliği ve ev hanımlığını yok etmek üzere tasarlanmış bir projedir. Çünkü projenin savunucuları, eşitlik ve özgürlük gibi algılarla ev hanımlığını ve anneliği tahammül edilmesi güç bir durum ve kadının özgürlük alanını kısıtlayan, geleneklerin ve dinin kadının sırtına yüklediği bir angarya gibi sunmaktadırlar.” "Bu proje, bir fıtrata müdahale projesidir. Çünkü bu projenin savunucuları biyolojik cinsiyetten farklı olarak LGBTİ gibi sapkınlıkları da toplumun nazarında farklı cinsel yönelimler olarak sıradanlaştırarak, normalleştirerek ve makul hale getirerek topluma sunmaktadırlar." Muhafazakar kesim aynı zamanda ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ kavramı yerine ‘toplumsal cinsiyet adaleti’ kavramını kullanmayı tercih ediyorlar. Yani kadınların kadın olarak, erkeklerinde erkek olarak görevlerini yerine getirmeleri gerektiğini savunan bir kavram bu. Ancak son yıllarda toplumsal cinsiyet tabuları yıkılmakta. 2010 yılından önce %25`i bile bulmayan kadın istihdam oranı 2016 yılı itibari ile %32’nin üzerine çıkmıştır. Pek çok kurum kız çocuklarının eğitimini ve kadınları istihdam alanında destekliyor. (ülkemizde KOÇ Holding`in bu konuda ciddi çalışmaları söz konusu)
  • 4. KALIP YARGILAR Kalıp Yargı; bir sosyal sınıfın bütün üyelerinin paylaştığına inanılan özelliklerdir. Cinsiyet, fiziksel görünüş, ait olunan coğrafya, bir örgüt üyesi olma gibi çok çeşitli kategorilere ayırabilmekteyiz. Ön yargı ile ilişkilidir. Feldman: “Ön yargıyı muhafaza eden bilişsel çerçeve kalıp yargıdır. Bir kalıp yargı, bir grubun üyeleri hakkında, sadece o grubun üyeleri olmaları nedeniyle sahip olunan bir dizi inanç ve beklentilerdir.” Şeklinde tanımlamaktadır. Bu terim ilk önce Lipman tarafından ‘zihindeki resim’ olarak tarif edilmiştir. Sosyal psikolojide kadınlar ve erkekler için farklı kalıp yargıları söz konusudur. İnsanlarda yapılan bazı araştırmalar; Kadın figürünün; nazik, sevecen, duygusal, zerafet, incelik, yumuşaklık gibi kelimelerle çağırışım yaptığını araştırmalarla görebiliyoruz. Aynı durumda erkek figürü için; sağlam, dayanıklı, bağımsız, baskın, hırslı… gibi kelimelerle bağdaştırıldığını görüyoruz. Toplumsal açıdan bakacak olursak kadınlar ve erkeklere biçilmiş farklı roller üzerinden tipik olduğu düşünülen davranışlar söz konusu. Kadınlar için; dünyanın birçok yerinde kadınlar iyi bir eş ve iyi bir anne olmak zorundadır gözüyle bakılır. Erkekler için; ailesinin sorumluluklarını alan, onları koruyup kollayan, güç timsali gözüyle bakıldığı söylenebilir. Kadınlar ve erkekler hakkında sahip olunan genel düşünceler “cinsiyete ilişkin kalıp yargılar” (sex stereotypes) olarak adlandırılmaktadır. Bu kalıp yargılar iki farklı düzeyde tanımlanmaktadır. Bem (1984) tarafından bu düzeyler şöyle açıklanmaktadır: Bunlardan birincisi olan “cinsiyet rollerine ilişkin kalıp yargılar” (sex-role stereotypes); kadınlar ve erkekler için uygun görülen birçok rol ve faaliyetler hakkındaki düşünceleri içermektedir. İkinci bir kavram olan “cinsiyet özelliklerine ilişkin kalıpyargılar” (sex-trait stereotypes) ise, bir cinsiyeti, diğer cinsiyete oranla daha fazla veya daha az nitelediğine inanılan psikolojik veya davranışsal özellikleri içermektedir. Üniversite öğrencileri üzerinde cinsiyet rolleri ve kalıp yargıları ile ilgili yapılan bir araştırmada ilginç bulgulara rastlanmış. Buna göre;
  • 5. Araştırmanın en önemli bulgularından biri; kadın ve erkek öğrencilerin kalıp yargılarının birbirinden farklı olması. Bulgular kadınların erkeklere göre daha geleneksel kalıp yargılara sahip olduğunu ortaya koymuştur. Cinsiyet rolleri ile ilgili kalıp yargılar üniversitenin kaçıncı senesinde olduklarına göre değişmemektedir. Buradan yaşa bağlı bir farklılık olmadığı sonucunu çıkarabiliyoruz. Ve bu araştırmanın sonucundan anlayabiliyoruz ki bu kalıp yargılar kadınlar tarafından daha kolay benimsenmekte ve kendilerini bu yargılara uygun bir kalıba sokmaya yatkın olduklarını görüyoruz aynı zamanda. Sonuçta halihazırda televizyonda gösterilen çizgi filmlerde bile toplumsal cinsiyete ilişkin kalıp yargılara uygun davranışlar sergiledikleri ve görünüşleri bile buna göre belirlenmiş olduklarını görüyoruz. Günümüzde çocukların bir çoğu tarafından izlenilen ‘niloya’ isimli çizgi filmi ele alacak olursak mesela… bu çizgi filmi incelediğimizde yemek yapma, ev temizleme, çocuklarla ilgilenme gibi işlerle annenin ilgilendiği; araba sürme bahçe işleri ve hayvanlarla ilgilenme işlerini babanın yaptığı görülmektedir. Sonuç olarak çok küçük yaşlardan itibaren bunlara maruz kalarak büyüyen çocuklar bu kalıpların normal olduğunu düşünerek büyüyorlar ve kendilerini de buna göre şekillendiriyorlar. SONUÇ Bu konuları incelediğimizde aslında toplumun insanları belirli değerler uğruna tekdüze hal ve tavırlar içerisine sokma çabasını görüyoruz. İnsanlara ilk bakışta yapıştırılan ve onları sınıflandıran etiketler; yani önyargıların göründükleri kadar masum olmadıkları bir gerçek. Bu gerçekliği gelenek görenek, din gibi toplumsal değerlerin arkasından savunmaktalar. Ataerkil kurulmuş dünya düzeni, cinsiyet eşitsizliğinden güç almakta ve erkek egemen toplumlarda bunu desteklemektedir. Çünkü cinsiyet eşitsizliği olduğu sürece erkekler her zaman daha güçlü görünecek ve her zaman lider konumunda olmaları desteklenecektir. Dünyada ki lider kadın sayısının azlığı bunun bir kanıtıdır. Kadınların iş hayatından uzak olması egemen olmaya alışkın olan ‘erkil erkek’ toplumun işini kolaylaştırmaktadır bu yüzden hala toplum tarafından cinsiyet eşitliği kabul edilmemekte hatta bazı kesimler buna oldukça cesur bir şekilde açık açık karşı koymakta. Bu düşünceler ışığında, kadınları ‘yuvayı dişi kuş kurar’ düşüncesiyle ev işleri ve annelik görevleri içerisine hapsetmekte erkekleri de bu aileye bakmanın sorumluluğu altında ezmekteyiz.