Canlılar üzerine etkiyen kuvvetler ve ivmeler ile Biyomekanik analizi yapmak hem uzmanlık işi hemde sofistike tekniklerle mümkün olmaktadır. Hayvanlarda diğer cansız varlıklar gibi aynı fizik yasalarına tabidir. Biomekanik, biyodinamik ve biyostatik olarak iki alt disipline ayrılır. Biodinamik : biyokinematik ve biyokinetik olarak iki alt disipline ayrılır. Biyokinematik hareketin analizini yapmaktır. Biyokinetik ise hareketlerdeki değişiklikleri analiz eder. Örneğin. Koşan bir köpeğin bacaklarındaki kuvvetin dağılımı gibi hareketin analizini yapar. Biyostatik, düzgün bir hat üzerindeki bir hayvanın dinlenme veya hareket halinde iken hem kendisi hemde organları üzerine dengeye etki eden kuvvetlerin analizini yapar .Örneğin: Denge halindeki bir atın art. humeri ve art. coxae eklemindeki açıların 45º olması ön ve arka Metatarsus/Metacarpus’un yere dik basması demektir. Bu açı 45º den az yada 90º den fazla olması halinde bu kemiklerin yere dik olması mümkün olmayacağı için; kalça, diz, karpal ve tarsal eklemlerde denge bozulur.
Canlılar üzerine etkiyen kuvvetler ve ivmeler ile Biyomekanik analizi yapmak hem uzmanlık işi hemde sofistike tekniklerle mümkün olmaktadır. Hayvanlarda diğer cansız varlıklar gibi aynı fizik yasalarına tabidir. Biomekanik, biyodinamik ve biyostatik olarak iki alt disipline ayrılır. Biodinamik : biyokinematik ve biyokinetik olarak iki alt disipline ayrılır. Biyokinematik hareketin analizini yapmaktır. Biyokinetik ise hareketlerdeki değişiklikleri analiz eder. Örneğin. Koşan bir köpeğin bacaklarındaki kuvvetin dağılımı gibi hareketin analizini yapar. Biyostatik, düzgün bir hat üzerindeki bir hayvanın dinlenme veya hareket halinde iken hem kendisi hemde organları üzerine dengeye etki eden kuvvetlerin analizini yapar .Örneğin: Denge halindeki bir atın art. humeri ve art. coxae eklemindeki açıların 45º olması ön ve arka Metatarsus/Metacarpus’un yere dik basması demektir. Bu açı 45º den az yada 90º den fazla olması halinde bu kemiklerin yere dik olması mümkün olmayacağı için; kalça, diz, karpal ve tarsal eklemlerde denge bozulur.
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönmeYaseminSengunDemirca
Beyin ve bağımlılıkla ilgili bilimsel çalışmalardan çok şey öğrendik. Hormonlar, beyin-ödül mekanizmasının işleyişi, keyif duygusu ile dopamin hormonu arasındaki ilişki, dopamin toleransının oluşması (aynı miktar hormonun yarattığı etkinin zamanla azalması), eşlikçilerin (hatırlatıcı uyaranların) sürece etkisi, … gibi. Bunlar ile ilgili bir çok patikanın veya işleyiş mekanizmasının bağımlılık oluşumu ile bozulduğunu anladık. Yani, ne yazık ki farklı patikaların oluştuğunu gördük. Bu yanlış patikaların (ayak yollarının) oluşması uzun süreli yapılan şeylerin ardından uzun süreli hafızaya yerleşmesinden dolayıdır. Davranışsal sürece ek olarak bir de sigara vs. gibi diğer bazı maddelerdeki kimyasallar nedeni ile bu yanlış patikalar daha da belirginleşir.
Dolayısıyla belli evrelerden sonra bir-iki ilaç, üç-beş ay davranışsal terapi desteği çok kısa sürede eskiye dönmek için yeterli olmayabiliyor.
Elbette araç kullanımı ile ilgili verilen örnekteki gibi abartılı bir süreden bahsetmiyoruz. Bu tür örnekler vurgulanmak istenilenin daha hızlı etki göstermesi içindir, o örnek için verilmiştir.
Beynin işleyişinin eski haline geri dönmesi; o yanlış patikaların silinmesi kararlı, uzun ve emek isteyen bir süreci gerektiriyor; yani cesaret isteyen bir süreci gerektiriyor. Rollo May’in de işaret ettiği gibi cesaret kabadayılık veya güçlü olmak değildir. Cesaret tüm olumsuzluklara rağmen, umutsuzluğa düşmemektir. Cesaret her şeye rağmen ilerleyebilme yetisidir. Aslında bunu hepimiz her gün yaparız. Ama bazı durumlarda daha büyük cesaret gerekiyor.
Sonuçta doğduğumuzda beynimizin ilgili mekanizması yani beyin-ödül sistemi dediğimiz mekanizma/patika bağımlılıkla birlikte sonradan ortaya çıkan ‘yanlış patikalar’dan oluşmuyordu.
Doğamız gereği sahip olduğumuz asıl patikalara -yani ünlü sinirbilimcimizin dediği gibi fabrika ayarlarımıza- geri dönmek için zor ama cesaret gerektiren yolu seçme hakkımız var.
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönmeYaseminSengunDemirca
Beyin ve bağımlılıkla ilgili bilimsel çalışmalardan çok şey öğrendik. Hormonlar, beyin-ödül mekanizmasının işleyişi, keyif duygusu ile dopamin hormonu arasındaki ilişki, dopamin toleransının oluşması (aynı miktar hormonun yarattığı etkinin zamanla azalması), eşlikçilerin (hatırlatıcı uyaranların) sürece etkisi, … gibi. Bunlar ile ilgili bir çok patikanın veya işleyiş mekanizmasının bağımlılık oluşumu ile bozulduğunu anladık. Yani, ne yazık ki farklı patikaların oluştuğunu gördük. Bu yanlış patikaların (ayak yollarının) oluşması uzun süreli yapılan şeylerin ardından uzun süreli hafızaya yerleşmesinden dolayıdır. Davranışsal sürece ek olarak bir de sigara vs. gibi diğer bazı maddelerdeki kimyasallar nedeni ile bu yanlış patikalar daha da belirginleşir.
Dolayısıyla belli evrelerden sonra bir-iki ilaç, üç-beş ay davranışsal terapi desteği çok kısa sürede eskiye dönmek için yeterli olmayabiliyor.
Elbette araç kullanımı ile ilgili verilen örnekteki gibi abartılı bir süreden bahsetmiyoruz. Bu tür örnekler vurgulanmak istenilenin daha hızlı etki göstermesi içindir, o örnek için verilmiştir.
Beynin işleyişinin eski haline geri dönmesi; o yanlış patikaların silinmesi kararlı, uzun ve emek isteyen bir süreci gerektiriyor; yani cesaret isteyen bir süreci gerektiriyor. Rollo May’in de işaret ettiği gibi cesaret kabadayılık veya güçlü olmak değildir. Cesaret tüm olumsuzluklara rağmen, umutsuzluğa düşmemektir. Cesaret her şeye rağmen ilerleyebilme yetisidir. Aslında bunu hepimiz her gün yaparız. Ama bazı durumlarda daha büyük cesaret gerekiyor.
Sonuçta doğduğumuzda beynimizin ilgili mekanizması yani beyin-ödül sistemi dediğimiz mekanizma/patika bağımlılıkla birlikte sonradan ortaya çıkan ‘yanlış patikalar’dan oluşmuyordu.
Doğamız gereği sahip olduğumuz asıl patikalara -yani ünlü sinirbilimcimizin dediği gibi fabrika ayarlarımıza- geri dönmek için zor ama cesaret gerektiren yolu seçme hakkımız var.
6. Anatomia comparativa veterinaria
systematica
1.Yapısal sistemler
-Vücut için temel iskelet ve transport sistemlerini içerir
2.Koordinasyon sistemleri
-Vücut kontrol mekanizmasıdır
3.Visseralsistemler (İç organlar sistemi)
4-Vücuttaki genel işleyiş ile görevli temel fonksiyonel
sistemlerdir: göğüs, karın ve pelvis boşlukları içerisinde
bulunurlar
7. Yapısal sistemler
Yapısal sistemler
1.Systema locomotorius(hareket sistemi)
A-Systema locomotorius passiva(Pasif hareket sistemi)
a-Chondrologia (Kıkırdak bilimi)
b-Osteologia (Kemik bilimi veya iskelet sistemi)
c-Arthrologia (Eklem ve bağ bilimi)
B-Systema locomotorius activa(Aktif hareket sistemi)
Myologia (Kas bilimi)
2.Integumentumcommune
(vücudu çevreleyen deri ve kıllar)
3.Systema cardiovasculare, angiologia
(Kalp ve damarlar sistemi)
8. Koordinasyon sistemleri
1.Systema nervosum(sinir sistemi)
2.Endokrin sistem
1.Systema digestorium(sindirim sistemi)
2.Systema respiratorium(solunum sistemi)
3.Systema urogenitalis (boşaltım ve üreme sistemleri)
Visseralsistemler (İç organlar sistemi)
15. Sistematik Anatominin Bölümleri
Kemik Bilimi (Osteologia)
Eklem Bilimi (Arthrologia)
Kas Bilimi (Myologia)
Sindirim Sistemi (Systema Digestorium)
Solunum Sistemi (Systema Respiratorium)
Sidik ve Dölleme sistemi (Systema Urogenitale)
Dolaşım Sistemi (Systema Vasorum)
Sinir Sistemi (Systema Nervosum)
Duyu Sistemi (Aesthesiologia, Organa Sensuum)
17. OSTEOLOGIA
İskeleti oluşturan kemik sayıları, türlere ve cinslere
göre değişiklik gösterir.
Sığır’da 180 adet
Atta 189 adet
Domuzda 223 adet kemik bulunur
Köpekte 215 adet
İnsanda 206 adet
18. 1.Destekleyicidir–vücudu taşıyan, şekil veren iç
destek (iskelet) sistemidir
2.Lokomosyon–üzerine bağlanan kasların yardımı
ile hareket gerçekleşir
3.Koruma–etrafını çevrelediği hayati organları
korur
4.Depolama–kalsiyum ve fosfor gibi
esansiyelmineraller kemiklerde depolanır
5.Kan yapımı–kemik iliğinde bulunan
haemopoetikdokular kan hücrelerini üretir
19. Ossifikasyon
Kemikleşme sürecidir.
Bu süreç iki farklı tipte gelişir:
–İntramemranöz kemikleşme: Embryonalbağ dokudan kıkırdak dokuya
dönüşmeden doğrudan kemik dokusu gelişir. Bazı yassı kafa
kemikleri bu şekilde gelişir.
–İntrakartilaginözkemikleşme: Bağ doku kemik taslağı önce kıkırdak
dokuya daha sonra kemik dokusu şekline geçer.
Endokondral kemikleşme (kısa kemiklerde)
Perikondral kemikleşme (uzun kemiklerde)
•Osteoblast:yeni kemik hücrelerinin üretilmesinden sorumlu hücreler
•Osteoclast:kemik hücrelerinin yıkımlanmasından sorumlu hücreler