SlideShare a Scribd company logo
1 of 78
ISBN 978-605-4011-19-3TEMD üyelerine ücretsiz olarak dağıtılır.
TÜRKİYEENDOKRİNOLOJİVEMETABOLİZMADERNEĞİOBEZİTETANIveTEDAVİKILAVUZU
OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
OBEZİTE
TANI ve TEDAVİ
KILAVUZU
OBEZİTE
TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Obezite, Dislipidemi, Hipertansiyon Çalışma Grubu tarafından hazırlanmıştır.
2014 - ANKARA
OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
© Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği • 2014
ISBN: 978-605-4011-19-3
1. Baskı: Mayıs 2014
TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ ve
METABOLİZMA DERNEĞİ
Meşrutiyet Cad., Ali Bey Apt. 29/12
Kızılay 06420, Ankara
Tel. 	 (0312) 425 2072
Faks 	 (0312) 425 2098
E_posta: president@temd.org.tr
www.temd.org.tr
Grafik Tasarım ve Yayın Hizmetleri
BAYT Bilimsel Araştırmalar
Basın Yayın ve Tanıtım Ltd. Şti.
Ziya Gökalp Cad. 30/31
Kızılay 06420, Ankara
Tel. 	 (0312) 431 3062
Faks 	 (0312) 431 3602
Baskı
Miki Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Matbaacılar sitesi, 560 Sk., No:27
İvedik, Ankara
Tel. 	 (0312) 395 21 28
Baskı Tarihi: Mayıs 2014
“BÜYÜK İŞLER, MÜHİM TEŞEBBÜSLER; ANCAK,
MÜŞTEREK MESA-İ İLE KABİL-İ TEMİNDİR.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, 1925
5SUNUM
Değerli Meslektaşlarım,
Tanı ve tedavi rehberleri, özellikle günümüz çalışma koşullarında güncel
literatürü devamlı ve ayrıntılı izleme fırsatı bulamayan meslektaşlarımıza,
kanıta dayalı verilerin değerlendirmesiyle ülkemiz koşullarına da uygun
olabilecek bir öneriler paketi sunmayı hedeflemektedir.
Her hasta için ayrılan sürenin kısıtlı olduğu çalışma şartlarında bu rehberlere
başvurmakişlerimiziçoğuzamankolaylaştırmaktavehatariskiniazaltmaktadır.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Çalışma grupları üyelerinin
özverili çalışmaları ile hazırlanan bu rehberler, tamamen derneğimiz olanakları
ile hazırlanmış ve yayımlanmış bulunmaktadır. Gıda ve ilaç endüstrisi gibi başka
bir kaynaktan destek alınmadığından bir çıkar çatışması bulunmamaktadır.
Yararlı olması dileği ile katkıda bulunan tüm üyelerimize teşekkür ederim.
Saygılarımla,
Prof. Dr. Ahmet Sadi Gündoğdu
TEMD Başkanı
6 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
TEMD Obezite-Dislipidemi Hipertansiyon Çalışma Grubu
Obezite Kılavuzu Hazırlama ve Düzenleme Komitesi
Prof. Dr. İlhan SATMAN
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları
Bilim Dalı – İstanbul
Prof. Dr. Volkan Demirhan YUMUK
İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı - İstanbul
Prof. Dr. Cihangir EREM
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı – Trabzon
Prof.Dr.Fahri BAYRAM
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi , Endokrinoloji Ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı-Kayseri
Prof. Dr. Mitat BAHÇECİ
Katip Çelebi Üniversitesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Endokrinoloji Kliniği – İzmir
Prof. Dr. Mustafa ARAZ
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı – Gaziantep
Doç. Dr. Alper SÖNMEZ
GATA Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı – Ankara
Doç. Dr. Yasin PEKER
Katip Çelebi Üniversitesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi Kliniği - İzmir
Yrd. Doç. Dr. Dyt. Özge KÜÇÜKERDÖNMEZ
Ege Üniversitesi, İzmir Atatürk Sağlık Yüksekokulu, Beslenme ve Diyetetik Bölümü
7OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU HAKKINDA
Değerli Meslektaşlarımız,
Bilindiği gibi obezite bütün dünyada ve toplumlarda çığ gibi artan, çağımızın epidemisi sayılan
bir sağlık sorunudur. Obezite yol açtığı hastalıklarla birlikte sağlık harcamalarında en önemli yeri
tutmaktadır. Bu açıdan obezitenin tedavi edilmesi yanında önlenmesi daha da önemlidir. Ayrıca
obezite sadece endokrinoloji ve iç hastalıkları uzmanlarını değil, kardiyoloji, nöroloji, psikiyatri,
gastroenteroloji, göz hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, ortopedi v.b. birçok dalları da
ilgilendiren önemli bir sorundur.
Yine son yıllarda yapılan çalışmalarda obezitenin dikkati çeken bir yanıda özellikle çocukluk
ve adölesan çağında da gittikçe artmasıdır ki buda bizleri daha da dikkatli ve uyanık olmaya
yöneltmelidir. Bu açıdan da obezitenin önlenmesi çok daha fazla önem arzetmektedir.
Konuylailgilenenmeslektaşlarımızbilirlerkiobezitetedavisindeyaklaşım,uygulamavegerekmedikal
tedavi açısından olsun,gerekse cerrahi açısından olsun standart kabul edilecek bir tedavi metodu
yoktur. Hastaya, kişiye özel yaklaşımlar diğer hastalıklarda olduğu gibi burada da söz konusudur.
Ayrıca tedavinin ömür boyu devam etmesi, bir alışkanlık olması tedavide vurgulanmalıdır.
Bundan yola çıkarak TEMD Obezite-Lipid Metabolizması-Hipertansiyon Çalışma Grubu olarak
daha önce obezite kılavuzunu hipertansiyon ve lipid kılavuzuyla birlikte 3-4 kez yayınlamıştık.
Ancak şimdi bu kılavuzları ayrı ayrı yazmayı, çok daha geniş ve farklı boyutlarda değerlendirmeyi
düşündük. Bu açıdan da gönüllü arkadaşlarımızın büyük emek, gayret ve zaman harcamasıyla bu
kılavuzu hazır hale getirdik. Değişen şartlara ve bakış açılarına göre yenilikler ve eklemeler yaptık.
Kılavuzun sonuna bazı örnek listeler koyduk. Kılavuz olması açısından çok fazla genel bilgilerden
kaçındık.Yinede dikkatimizden kaçan, eksik kalan noktalar olabilir. Değerli arkadaşlarımız bu konuda
uyarılarını, tekliflerini, düşüncelerini ve katkılarını bize iletirlerse seviniriz.
Kılavuzun hazırlanmasında büyük gayret gösteren hazırlama komitesine teşekkürlerimi sunarken,
kılavuzun herkese faydalı olmasını diliyorum. Saygılarımla.
Obezite Kılavuzu Hazırlama ve Düzenleme Komitesi Adına,
Prof. Dr. Fahri Bayram
Obezite-Dislipidemi Hipertansiyon Çalışma Grubu
Başkanı
9İÇİNDEKİLER
Bölüm 1 OBEZİTENİN TANIMI, ÖNEMİ VE EPİDEMİYOLOJİK VERİLER	 11
1.1. 	 Giriş	 11
1.2. 	 Epidemiyoloji	 11
1.3. 	 Obezite görülme sıklığının artmasının nedeni 	 15
1.4. 	 Obeziteye eşlik eden sağlık sorunları	 15
1.5. 	 Obezite ile mücadele stratejileri	 16
Kaynaklar	17
Bölüm 2 OBEZİTEDE RİSK DURUMUNUN BELİRLENMESİ	 19
2.1 	 Riski Belirleyen Faktörler	 19
Kaynaklar	21
Bölüm 3 OBEZ HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ	 23
3.1. 	 Anamnez	 23
3.2. 	 Fizik Muayene	 24
3.3. 	 Konsültasyonlar	 27
3.4. 	 Laboratuvar incelemeleri	 27
Kaynaklar 	 29
Bölüm 4 ÇOCUKLUK ÇAĞI ve ADOLESAN DÖNEMi OBEZİTESİ	 31
4.1. 	 Önemi 	 31
4.2. 	 Çocukluk Obezitesinin Tespiti 	 31
4.3. 	 Obez Çocuğun Değerlendirilmesi	 31
4.4. 	 Çocukta Obezite Tedavisi	 32
4.5. 	 Çocukluk Obezitesinin Önlenmesi 	 32
Kaynaklar	32
Bölüm 5 OBEZİTE TEDAVİSİ	 33
5.1 	 TIBBİ BESLENME TEDAVİSİ YAKLAŞIMLARI	 33
5.1.1. Giriş	 33
5.1.2. Tıbbi beslenme tedavisi	 34
5.1.3. Sağlıklı kilo kaybı için tıbbı beslenme tedavisi ilkeleri	 34
5.1.4. Zayıflamaya yönelik bilimsel olmayan popüler diyetler	 36
5.1.5. Besin etiket bilgileri	 39
5.1.6. Obez bireylere yönelik beslenme önerileri	 40
5.1.7. Zayıflama için uygulanabilecek beslenme programı örnekleri	 41
Kaynaklar	42
5.2 	 OBEZİTE TEDAVİSİNDE EGZERSİZ	 42
	Kaynaklar	 44
5.3: 	 SOSYAL VE PSİKOLOJİK DESTEK, DAVRANIŞ TEDAVİSİ	 44
	Kaynaklar	 45
5.4 	 OBEZİTENİN FARMAKOLOJİK TEDAVİSİ	 46
5.4.1. İdeal bir obezite ilacında bulunması gereken özellilkler	 46
5.4.2. Obezite tedavisinde kullanılan ilaçlar	 46
5.4.3. Obezite tedavisinde deneysel aşamadaki moleküller	 50
5.4.4.Obezitede alternatif tedavi yöntemleri	 52
Kaynaklar	52
10 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
5.5 	 OBEZİTENİN CERRAHİ TEDAVİSİ	 53
5.5.1 Obezite cerrahisinde kilo kaybının mekanizması	 53
5.5.2. Bariyatrik cerrahinin etkinliği	 53
5.5.3. Bariyatrik cerrahi yöntemler	 54
5.5.4. Restriktif ve malabsorbtif işlemlerin karşlaştırması	 56
Sonuç	56
Kaynaklar	57
5.6 	 HASTALARIN BARİYATRİK CERRAHİ ÖNCESİ VE SONRASI
DEĞERLENDİRİLMELERİ	57
5.6.1. Operasyon öncesi değerlendirme	 57
5.6.2. Operasyon sonrası değerlendirme ve takip 	 58
Kaynaklar	60
5.7 	 RİSK GRUPLARINDA OBEZİTE	 60
	Kaynaklar	 61
Bölüm 6 AVRUPA’DAKİ OBEZİTE MERKEZLERİNİN STANDARDİZASYONU	 63
EK 1:	Obezite Tanı ve Tedavisinde TEMD Yaklaşımı ve Öneriler	 65
EK 2:	Kilolu ve Obez Hastaların Değerlendirilmesi ve Tedavi Yaklaşımı
Akış Şeması	 66
EK 3:	Türk Erkek ve Kız Çocuklarında BKI Persantilleri	 67
EK 4:	Zayıflama için uygulanabilecek düşük kalorili
beslenme programları örnekleri	 68
EK 5:	Standart Bir Beslenme Tedavisi Programındaki Değişim Listesi	 69
Ek 6:	 Obezite Hastaları için Günlük Ağırlık Değişimi ve
Egzersiz Süresi Kayıt Tablosu	 74
EK 7:	Obezite Hastası Poliklinik Takip Kartı Örneği	 75
11OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Bölüm 1
OBEZİTENİN TANIMI, ÖNEMİ VE
EPİDEMİYOLOJİK VERİLER
1.1. Giriş
Tarihsel süreç içerisinde aşırı kilo ve obezite hemen tüm toplumlarda sağlık ve zenginlik belirtisi
olarak algılana gelmiştir. İnsanoğlunun tarih boyunca açlık, kıtlık ve yokluklarla mücadele ettiği
düşünülürse böyle bir algının olması doğal görünmektedir. Açlık ve yokluk bugün de bazı toplu-
luklarda var olsa da artık, beslenme noksanlığı ve infeksiyon hastalıklarına bağlı sağlık sorunları
yerini, çoğu yerde aşırı beslenme ve obezitenin getirdiği sağlık sorunlarına bırakmıştır. Obezite,
başlangıçta gelişmiş ülkelerin sorunu olarak kabul edilirken gelişmekte olan ülkelerde de gelir dü-
zeylerinin artması, batı yaşam tarzının benimsenmesi, enerji alımı artarken enerji harcanmasının
azalması ve nihayet kırsaldan kente göç olgusu ile birlikte kaçınılmaz olmuştur. Sonuçta obezite
prevalansı, dünyada doğu-batı veya zengin-yoksul toplum ayırımı gözetmeksizin giderek artmak-
tadır. Günümüzde önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra gelen ikinci önemli nedeni obezitedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 1998 Deklarasyonu’nda modernizasyon ve ekonomik büyümenin,
standartlarda artışa yol açarak obeziteyi küresel bir epidemi haline getirdiğini, 2002 yılında ise
21. yüzyılın en önemli sağlık sorunu olarak kalacağını bildirmiştir.
En basit tanımı ile obezite, vücutta aşırı yağ birikimidir. Ortalama vücut ağırlığına sahip erkek-
lerde vücut yağı %15-20, kadınlarda ise %25-30 arasındadır. Vücut yağ yüzdesini belirlemek
kolay olmadığı için obezite, aşırı yağdan daha çok aşırı kilo olarak tanımlanmaktadır. DSÖ, fazla
kiloluluk ve obezite tanımını beden kitle indeksine [BKİ = Ağırlık (kg) / Boy (m2
)] dayanarak
yapmaktadır. Buna göre;
•	 Fazla kiloluluk: BKİ = 25.0-29.9 kg/m2
ve
•	 Obezite: BKİ ≥30 kg/m2
olarak kabul edilmektedir.
1.2. Epidemiyoloji
Obezite, hemen hemen tüm toplumlarda çok yaygın görülen bir sağlık sorunudur ve giderek
küresel bir epidemi halini almaktadır. DSÖ belirlemelerine göre; dünya genelinde obezite, 1980
yılından günümüze iki kat artmıştır. Tahminler, 2008 yılında 1.4 milyar erişkinin fazla kilolu,
200 milyon erkek ve 300 milyon kadının ise obez olduğunu ortaya koymuştur. Bu rakamlar
prevalans olarak ifade edildiğinde; 2008 yılı itibarı ile dünyada fazla kiloluluk prevalansı %35 ve
obezite prevalansı ise %11 civarındadır.
Gelişmiş toplumların %25’i obez, %25’i fazla kilolu, %25’i de normal kilolu ancak genetik
olarak obeziteye eğilimli olduğu kabul edilmektedir. Bu son grup, sürekli diyet ve egzersiz çaba-
ları ile kilosunu koruyabilen, bunlara dikkat etmediği takdirde kolaylıkla kilo alarak fazla kilolu
12 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
veya obez sınıfına geçiş gösterebilen bireyleri kapsamaktadır. Bu kişilerde genetik altyapıya bağlı
olarak metabolik mekanizmalar obezlerdekine benzer biçimde çalışmakta ve bu grup için son
yıllarda “metabolik obez” tanımı kullanılmaktadır. Öte yandan araştırmacılar kilolu, hatta hafif
obez sınıfına giren fakat metabolik açıdan tamamen normal olan bir grup olduğunu, bunlar için
de ”sağlıklı obez” tanımının kullanılması gerektiğini bildirmektedirler.
ABD’de, etnik gruplarda ve yaş gruplarında farklı olmak üzere 1991 yılından 1999 yılına kadar
obezite prevalansı %50-70 oranında artmıştır. Üçüncü Ulusal Sağlık ve Beslenme İncelemesi
(NHANES III), ABD’de 20 yaşın üzerindeki genel nüfusun %54.9’unun aşırı kilolu ve %22.5’inin
obez olduğunu göstermiştir. ABD’de yeni yapılan tahminler, nüfusun %30’unun obez olduğunu ve
2030 yılında pek çok eyalette obezite sıklığının %50’ye varacağını göstermektedir.
Diğer gelişmiş ülkeler de obezite rakamlarında ABD’yi yakından izlemektedir. İngiltere’de 1980
yılından 1991’e hem erkeklerde, hem de kadınlarda fazla kiloluluk prevalansı yaklaşık %25, obe-
zite prevalansı ise yaklaşık %100 artmıştır, Hollanda’da ise 1976 ile 1997 yılları arasında obezite
prevalansı 37-43 yaş arası erkeklerde %4.9’dan %8.5’e, kadınlarda ise %6.2’den %9.3’e çıkmıştır.
Avrupa’nın karşılaştırmalı verileri prevalans oranlarının, en düşük değerler gösteren İsveç’te sıra-
sıyla erkeklerde ve kadınlarda %7 ve %9, en yüksek değerler gösteren Litvanya’da erkeklerde ve
kadınlardaki %22 ve %45 aralığında olduğunu göstermektedir. Avrupa’daki ortalamalar erkek-
lerde ve kadınlarda sırasıyla yaklaşık %15 ve %20’dir.
Türkiye’de obezite prevalansı gelişmiş batı ülkelerinden aşağı kalmamakta, hatta son yapılan ça-
lışmalarda Ortadoğu rakamlarına yaklaştığı anlaşılmaktadır. Türk erişkin toplumunda obezite
prevalansı, özellikle kadınlarda %30 gibi kritik yüksek oranlara ulaşmıştır.
1997-98 yıllarında 540 merkezde gerçekleştirilen, 20 yaş ve üzeri 24788 kişinin incelendiği
TURDEP-I çalışması, kadınlarda %30, erkeklerde %13, genelde ise %22.3 düzeylerinde obe-
zite prevalansı olduğunu bildirilmiştir. Yaş dağılımı incelendiğinde obezite sıklığının 30’lu yaş-
larda arttığı, 45-65 yaşları arasında pik yaptığı görülmüştür. Obezite prevalansı kentsel alanda
%23.8 iken kırsal alanda %19.6 olarak tespit edilmiştir. Ülke geneli, değerlendirildiğinde Doğu
ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha az obeziteye rastlanmıştır.
Yaklaşık 25000 kişinin tarandığı TOHTA araştırmasında obezite (BKİ >30 kg/m2
) prevalansı ka-
dınlarda %36, erkeklerde %21.5 ve genel toplumda ise %25 olarak tespit edilmiştir. TEKHARF
çalışmasında ise 1990’dan 2000 yılına ülkemizde obezite prevalansının kadınlarda %36, er-
keklerde %75 oranında arttığı, 2000 yılında obezite prevalansının erişkin kadınlarda %43, er-
keklerde ise %21.1 olduğu bildirilmiştir. 2000-2010 yılları arasında yapılan bölgesel (Trabzon,
Afyonkarahisar, Bursa, Tokat, Adana, Sivas vb.) çalışmalarda da Türkiye’de obezite prevalansının
çok hızlı bir şekilde arttığı gösterilmiştir.
TURDEP-I çalışmasından 12 yıl sonra, aynı merkezlerde 26500 erişkinin katılımı ile yapılan
TURDEP-II çalışmasında, kadınlarımızda ham obezite sıklığı %44, erkeklerde %27 ve genel
toplumda ise %35 bulunmuştur. Bu çalışmanın sonuçları, TURDEP-I popülasyonunun yaş
grubu ve cinsiyet dağılımlarına göre düzenlendiğinde, Türk erişkin toplumunda standardize
obezite prevalansının 1998’de %22.3’ten %40 artarak 2010’da %31.2’ye ulaştığı bulunmuştur.
Buna göre son 12 yılda kadınlarda obezitenin %34, erkeklerde ise %107 oranında artmış olduğu
13OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
anlaşılmaktadır. Obezite, hem kadınlarda hem de erkeklerde 20-24 yaş grubundan itibaren 50-
54 yaş grubuna kadar sürekli artış göstermekte, bu yaştan sonra ise ileri yaşlara kadar azalma eğili-
mine girmektedir (Şekil 1.1). Bölgesel obezite sıklığı Doğu Anadolu’da en düşük diğer bölgelerde
ise birbirine yakındır. Çalışmanın yapıldığı 15 il içinde obezitenin en düşük oranda görüldüğü il
Erzurum’dur. Adana ise %43.5 ile obezitenin en yoğun olduğu şehir olup bunu Bursa, İstanbul,
Samsun, Malatya, Ankara ve Konya izlemektedir. Bu illerin tümünde obezite sıklığı %35’in üze-
rinde olup 12 yıl önceki ilk çalışmaya göre ciddi artış göstermiştir.
TURDEP-I’den itibaren geçen 12 yıllık süreçte erişkin nüfusumuz ortalama olarak 4 yıl yaş-
lanmıştır. Her iki çalışmanın karşılaştırılması; ortalama olarak kadın ve erkek boyunun 1’er cm
artmış olduğunu göstermiş; kadınlarda ortalama kilonun 6 kg, BKİ’nin 1.7 kg/m2
, bel çevresinin
6 cm ve kalça çevresinin 3 cm artmış olduğunun saptanmasına karşılık; erkeklerde ortalama
kilonun 8 kg, BKİ’nin 2 kg/m2
, bel çevresinin 7 cm ve kalça çevresinin 3 cm artmış olduğunu
ortaya koymuştur.
Şekil 1.1. TURDEP-I’den
TURDEP-II’ye yaş grubu
ve cinsiyete göre obezitenin
değişimi
Şekil 1.2. Erişkin yaştaki
Türk Toplumunda BKİ
değişimi.
14 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
TURDEP-I’den TURDEP-II’ye Türk toplumunun BKİ dağlımı Şekil 1.2’de gösterilmiştir. Buna
göre 12 yılda toplumda normal kilolu olanların oranı %41’den %26’ya düşmüştür.
Bel çevresi ya da bel/kalça oranı (BKO)’nun artmış olduğu obezite tipi, santral (viseral ya da ab-
dominal) obezite olarak adlandırılır. Santral obezite, kalp-damar sağlığı açısından önemli bir risk
faktörüdür ve bel çevresinin bu riski daha iyi yansıttığı kabul edilmektedir. DSÖ’ye göre kadın-
larda bel çevresi 88 cm ve üzerinde ise, ekeklerde ise 102 cm veya üzerinde ise santral obezite var-
lığını göstermektedir. TURDEP-I’de santral obezite prevalansı kadınlarda %49, erkeklerde %17,
ve genelde ise %34 olarak bildirilmiştir. TURDEP-II’de ise santral obezite sıklığı genel toplumda
%53 olup kadınların yaklaşık olarak 2/3 (%64)’ü, erkeklerin ise 1/3 (%35)’ü santral obezdir.
Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) 2005 yılında metabolik sendrom (MS)’un tanımını ya-
parken, daha önce MS’nin komponentlerinden biri olarak kabul edilen santral obeziteyi MS
tanısının olmazsa olmazı konumuna çekmiş ve buna ilave olarak santral obezite tanımında po-
pülasyona özgü bel çevresi kesim noktalarının kullanılması gerektiğini bildirmiştir (Tablo 1.1).
IDF, bu verileri mevcut olmayan toplumlarda coğrafi ve yaşam tarzı özellikleri en yakın olan
bölgesel rakamların dikkate alınmasını önermektedir. Buna göre, Türk toplumunda Avrupa
için belirlenmiş bel çevresi rakamları (kadın için ≥80 cm, erkek için ≥94 cm) kullanılmalıdır.
Ancak ne WHO’nun ne de IDF’nin rakamları Türk toplumunun özelliklerini ve kardiyovasküler
risk profilini yansıtmamaktadır. Bu amaçla hem TURDEP-I çalışmasında hem de TURDEP-
II çalışmasında katılımcıların kardiyovasküler risk profiline dayanarak ROC (receiver operator
characteristics) eğrileri ile erişkin yaş Türk toplumunda bel çevresi için duyarlılık ve özgüllüğü
en iyi olan kesim noktaları araştırılmıştır. Buna göre TURDEP-I’de (hipertansiyon, diyabet ve
makrovasküler hastalık öyküsü ve ilaç kullanım bilgilerine dayanarak) bel çevresi kesim noktası,
kadınlarda 91 cm ve erkeklerde ise 93 cm olarak belirlenmiştir. TURDEP-II’de ise (TURDEP-
I’deki verilere ilave olarak lipid profili de dikkate alınmıştır) en iyi bel çevresi kesim noktala-
rının kadınlarda 90.5 cm, erkeklerde ise 95.5 cm olduğu saptanmıştır. TEMD Obezite Lipid
ve Hipertansiyon Çalışma Grubu ise Türk erişkin populasyonunda metabolik sendrom tanısı
için kullanılması gereken bel çevresi kesme noktalarını Kadınlarda 80 cm, Erkeklerde ise 90 cm
Tablo 1.1. Populasyonlara özgü bel çevresi değerleri
Bel çevresi (cm)
Toplum/etnik grup Erkek Kadın
ABD ≥102 ≥88
Avrupa ≥94 ≥80
Güney Asya ve Çin ≥90 ≥80
Japon ≥85 ≥90
Türk ≥ 90* (≥ 96**) ≥ 80* (≥ 91**)
Orta ve Güney Amerika Topluma özgü veriler yoksa Güney Asya kesim noktaları önerilir.
Sahra Afrikası Topluma özgü veriler yoksa Avrupa kesim noktaları önerilir.
Doğu Akdeniz ve Orta Doğu
(Arap toplumları)
Topluma özgü veriler yoksa Avrupa kesim noktaları önerilir.
* TEMD Obezite Lipid ve Hipertansiyon grubu çalışma sonuçları (Int J Endocrinol. 2013;2013:767202.)
** TURDEP-II çalışması yayınlanmamış verileri.
15OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
olarak tespit etmiştir. Geçtiğimiz yıl yayınlanan bu çalışmanın verileri TURDEP-II’de bildiri-
lenden büyük ölçüde farklıdır. Literatürdeki çalışma sonuçları arasında görülen bu farklılıkların
temel nedeni, kesme noktalarını hesaplarken değişik yöntemlerin ve farklı kriterlerin kullanılmış
olması ve ROC eğrilerinde alınan duyarlılık ve özgüllük noktalarının değişmesidir. Hangi kesme
noktasının daha uygun olduğuna karar vermek için, seçilen kriterlere bağlı yapılacak girişimlerin
yarar ve maliyet oranlarının hesaplanması uygundur. TEMD Obezite Lipid ve Hipertansiyon
Çalışma Grubu yukarıdaki çalışmada Türkiye’deki metabolik sendrom sıklığını da araştırmış ve
İDF kriterlerine göre %44 oranında olduğunu ve bu sıklığın kadınlarda erkeklere göre 1.6 kat
daha fazla olduğunu belirlemiştir.
En az erişkin obezitesindeki artış kadar önemli bir artış da çocukluk ve adolesan dönemi obe-
zitesinde yaşanmaktadır. Bu dönemdeki obezitenin erişkin dönemki obeziteye öncülük ettiği
bilindiğinden koruyucu hekimliğin önemli bir hedefi de çocukluk ve adolesan döneminde kilo
almayı engellemek olmalıdır. ABD’ de son 30 yılda çocuklarda obezite sıklığı ikiye katlanmış-
tır. DSÖ’nün 2011 yılı tahmini verilerine göre dünyada 5 yaşından küçük 40 milyondan fazla
çocuğun obez olduğu sanılmaktadır. Ülkemizde ise özellikle okul çocuklarında yapılan çeşitli
çalışmalar çocuk ve adolesanlarda obezite sıklığının %10’un üzerine çıktığını göstermektedir.
1.3. Obezite görülme sıklığının artmasının nedeni
Obezite prevalansında görülen artışın nedenleri, artan teknoloji ile beraber özellikle ulaşım, üre-
tim ve tarım alanlarında kolaylaşan yaşam biçimine bağlı fiziksel aktivitede azalma ve modern
yaşamdaki beslenme alışkanlıklarındaki değişimdir. Ayaküstü (fast-food), hızlı yenen sağlıksız
besinlerle karbonhidrattan ve rafine şekerden zengin, bitkisel liflerden fakir, aşırı yağlı beslenme
şekli obeziteye yol açan önemli faktörlerden birisidir. Ayrıca boş zamanlarımızı kolaylıkla doldu-
ran ileri teknolojik araçların (cep telefonu, televizyon, bilgisayar, ev sineması vb.) kullanımının
yaygınlaşması obezitenin artmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuştur.
Türkiye’de kadınlardaki obezite prevalansının dünya ortalamalarına göre yüksekliği şaşırtıcı de-
ğildir. Bu konuda yapılan çalışmalar, Türk kadınlarında fiziksel aktivite düşüklüğü, yüksek do-
ğum sayısı, uzun laktasyon dönemleri, eşlik eden diyabet ve hipertansiyon, düşük gelir ve düşük
eğitim düzeyinin obezite üzerinde önemli ölçüde etkili olduğunu göstermiştir.
1.4. Obeziteye eşlik eden sağlık sorunları
Obezite kısıtlı sağlık bakım harcamalarını tehdit eden; özellikle tip 2 diyabet, kardiyovasküler
hastalıklar, kanser ve hipertansiyon insidensinde artışa ve daha pek çok sağlık sorununa yol açan
epidemik bir hastalıktır. Obezitede meydana gelen değişiklikler basitçe iki grupta toplanabilir:
Adipoz doku kütlesindeki artış ve artmış yağ dokusu hücrelerinden patojen ürünlerin (adipokin-
lerin) salınımındaki artış. Obezite patogenezinin bu şekilde basite indirgenerek sınıflandırılması
obezite komplikasyonlarının da nedene göre basit sınıflamasına olanak vermektedir.
a) Temelde yağ dokusu kütlesinin artışına bağlı gelişen sorunlar: Obezitenin kendisinin kişide ne-
den olduğu “sosyal ve psikolojik sorunlar”, artmış parafarengeal yağ depolanmasına bağlı gelişen
16 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
“obstrüktif uyku apnesi sendromu (OSAS)” ve artmış yağ dokusunun eklemlerde yırtıklara ne-
den olması sonucu gelişen “osteoartritler”dir.
b) Yağ hücrelerinin metabolik ve salgısal işlev değişiklikleri sonucu gelişen sorunlar: Bu komplikas-
yonlara, genişlemiş yağ hücrelerinden salınan ve yağ dokusundan uzakta etki gösteren ürünler
(adipokinler) zemin hazırlar. Bu durumun yaygın genel örneği “insülin rezistansı”dır. İnsülin
rezistansı, obezitede yağ dokusundan artmış serbest yağ asidi salınımı ve salınan bu yağ asitlerinin
karaciğer ve çizgili kasta depolanması ile ilişkilidir. İnsülin rezistansı pankreas beta hücrelerinin
işlev kapasitesini aşmaya başlayınca “tip 2 diyabet” ortaya çıkar. Yağ dokusundan artmış sitokin
salınımı, özellikle de interlökin-6 (IL-6), “düşük dereceli inflamatuvar süreç”i başlatabilir. Artmış
protrombin aktivatör inhibitör-1 salınımı, “tromboza ve prokoagülan durumlara yatkınlık” yara-
tır. Buna eşlik eden endotel işlev bozukluğu da “kardiyovasküler hastalık” ve “hipertansiyon” için
zemin hazırlar. Büyümüş stromal kitleden salınan östrojen, “meme kanseri” için risk oluşturur.
Artmış sitokin salınımı diğer kanser gelişimlerinde rol oynayabilir. Artmış yağ dokusunun pato-
jenik faktörleri bir arada olduğunda, beklenen yaşam süresi kısalır.
Tip 2 diyabet, her iki cinste ve tüm etnik gruplarda kilolu olmakla paralellik göstermektedir.
Tip 2 Diyabet riski kilolu olmanın derecesi ve süresi ile yakından ilişkilidir. Hemşire Sağlık
Çalışması’nda BKİ arttıkça tip 2 Diyabet geliştirme riskinin arttığı görülmüştür. Bu çalışmada,
BKİ <22 kg/m2
olanlarda diyabet riski en düşük bulunmuştur. Örneğin, BKİ 35 kg/m2’
ye çık-
tığında relatif risk 40 kat artmaktadır. Benzer bir eğilim Sağlık Çalışanları İzlem Çalışması’nda
da görülmüştür. Erkekte en düşük risk <BKİ 24 kg/m2
olanlarda bulunmuş, BKİ 35 kg/m2
’ye
çıktığında ise riskin 60.9 kat arttığı görülmüştür.
1.5. Obezite ile mücadele stratejileri
Ulusal sağlık politikalarının ana hedefi sağlıklı bireylerden oluşan sağlıklı bir topluma ulaşmaktır.
Sağlıklı topluma ulaşmak için sektörler arası işbirliğini kuvvetlendiren politikaların geliştirilmesi-
ne ihtiyaç vardır. Sağlıklı bir hayat sadece topluma sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinin yük-
seltilmesiyle sağlanamaz. Bireylerin de kendi sağlığının farkında olması, hizmetleri talep etmesi
ve olumlu yönde davranış değişikliği geliştirmesi gerekir.
Çağımızın en büyük sağlık problemlerinden biri olan obeziteden korunmada devlete ve bireylere
farklı sorumluluklar düşmektedir. Devlet, obezite ile mücadeleye yönelik etkin ve yaygın poli-
tikalar geliştirerek, doğru bilgi kaynakları ve çeşitli olanakları sağlayarak toplumu ve bireyleri
sağlıklı bir hayat tarzına teşvik etmeli, bireyler ise bu hizmetleri talep etmeli, devletin sağladığı
olanaklardan yararlanmalı, kendileri ve çocukları için yeterli ve dengeli beslenme ile düzenli fi-
ziksel aktiviteyi normal yaşam biçimi olarak benimseyecekleri bir hayat tarzını benimsemelidir.
Obezite, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, bazı kanser türleri, solunum sistemi
hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi pek çok sağlık probleminin oluşmasına zemin
hazırlamakta, hayat kalitesi ve süresini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sebeple obezite ile
mücadele etmek ülkemizin geleceği için son derece önemlidir.
Obezite kontrol girişimleri uzun soluklu olarak planlanması gereken; aynı zamanda sağlık, eğitim,
ulaşım, pazarlama, iletişim, kentleşme, beslenme ve spor gibi birçok alanı doğrudan ilgilendiren
17OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
geniş kapsamlı çalışmalardır. Gelişmiş ülkelerin (ABD, İngiltere, Kanada, Almanya, Finlandiya,
Avustralya vb.) bu konuda ileriye dönük uygulanmakta olan eylem planları mevcuttur. Ayrıca
WHO’nun gelişmekte olan ülkelerde obezite ile mücadeleyi destekleme ve yönlendirme prog-
ramları mevcuttur.
Ülkemizin ev sahipliğinde 15-17 Kasım 2006 tarihinde yapılan Avrupa Obezite ile Mücadele
Bakanlar Toplantısında karar verilerek WHO Avrupa Bölgesi Direktörü ve Avrupa ülkeleri Sağlık
Bakanları tarafından imzalanan “Avrupa Obezite ile Mücadele Belgesi” bu konuda tüm ülkelere
yol gösterici olmuştur. T.C. Sağlık Bakanlığı bu amaçla sektörler arası bir yaklaşımla “Türkiye
Obezite ile Mücadele ve Kontrol Programı”nı oluşturmuş ve 2010 yılında uygulamaya koymuş-
tur. Program; politika, kontrol programı ve 2010-2014 eylem planı ana başlıklarını içermektedir.
Kaynaklar
1.	 World Health Organization. Obesity: Preventing and Managing the Global Epidemic. Geneva: The World Health
Organization; 2000. Technical Report Series no. 894.
2.	 Mendez MA, Monteiro CA, Popkin BM. Overweight exceeds underweight among women in most developing
countries. Am J Clin Nutr 2005;81:714–21.
3.	 Silventoinen K, Sans S, Tolonen H, et al. Trends in obesity and energy supply in the WHO MONICA Project.
Obesity 2004;28:710-86.
4.	 T.C. Sağlik Bakanliği Temel Sağlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Türkiye Obezite ile Mücadele ve Kontrol Progra-
mi (2010-2014). Sağlık Bakanlığı Yayınları, No. 773, Kuban Matbaası, Ankara 2010.
5.	 Satman İ, Dinççağ N, Karşıdağ K, et al. Epidemiology of diabetes and obesity in Turkey. 17th International Diabetes
Federation Congress. 5-10 November 2000, Mexico City, Mexico. Diab Res Clin Pract 2000;(Suppl. 1):P474,S14.
6.	 Satman İ, Yılmaz T, Şengül A, et al. Population-based study of diabetes and risk characteristics in Turkey: results of
the Turkish Diabetes Epidemiology Study (TURDEP). Diabetes Care 2002;25:1551-56.
7.	 Satman İ, Kalaca S, Salman S, et al. Defining a population specific waist circumference in Turkish population. 89th
Annual Meeting ENDO 07, June 2-5, 2007, Toronto, Canada.
8.	 Satman I, Omer B, Tutuncu Y, et al. Twelve-year trends in the prevalence and risk factors of diabetes and prediabetes
in Turkish adults. Eur J Epidemiol 2013;28:169-80.
9.	 Lau DCW, Douketis JD, Morrison KM, Hramiak IM, Sharma AM, Ur E (for the Obesity Canada Practice Guide-
lines Expert Panel). 2006 Canadian Clinical Practice Guidelines on the Management and Prevention of Obesity in
Adults and Children (Summary). CMAJ 2007;51:S1-S13.
10.	 Tsigos C, Hainer V, Basdevant A, et al (for the Obesity Management Task Force of the European Association
for the Study of Obesity. Management of obesity in adults: European Clinical Practice Guidelines. Obesity Facts
2008;1:106-116.
11.	 WHO. Obesity and overweight. WHO fact sheet No 311, updated March 2013. www.who.int/mediacentre/facts-
heets/fc311/en/ accessed on 3rd May 2013.
12. 	Gundogan K, Bayram F, Gedik V, et.al. Metabolic syndrome prevalence according to ATP III and IDF criteria and
related factors in Turkish adults Arch Med Sci 2013; 9, 2: 243-53.
13.	 Sonmez A, Bayram F, Barcin C, et. al. Waist circumference cutoff points to predict obesity, metabolic syndrome, and
cardiovascular risk in Turkish adults. Int J Endocrinol. 2013;2013:767202.
19OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Bölüm 2
OBEZİTEDE RİSK DURUMUNUN BELİRLENMESİ
2.1 Riski Belirleyen Faktörler
Beden kitle indeksi ≥25 kg/m2
olan veya bel çevresi (BÇ) kadınlarda 80 cm, erkeklerde 94 cm
veya daha fazla olanlarda kilo fazlalığının ilerlemesini engellemek ve eşlik eden diğer faktörleri
tespit etmek gerekir. Tip 2 Diyabet, hipertansiyon (HT) ve kardiyovasküler hastalıklar (KVH)
için risk durumu kilo fazlalığının derecesi ile de ilişkilidir (Tablo 2.1).
Tablo 2.1. Obezitenin BKİ, bel çevresi ve ilişkili hastalık riskine göre sınıflandırılması
BKİ (kg/m2) Obezite sınıfı
Bel çevresine göre hastalık riski*
Erkek ≥94 cm Erkek ≥102 cm
Kadın ≥80 cm Kadın ≥88 cm
Düşük kilolu <18.5 - -
Normal 18.5-24.9 - -
Fazla kilolu 25.0-29.9 Artmış Yüksek
Obezite 30.0-34.9 I Yüksek Çok yüksek
35.0-39.9 II Çok yüksek Çok yüksek
Morbid obezite ≥40 III Aşırı yüksek Aşırı yüksek
*Tip 2 diyabet, HT, kardiyovasküler hastalık riski.
Eşlik eden hastalıklar: Koroner kalp hastalığı (KKH), diğer aterosklerotik hastalıklar, Tip 2
Diyabet ve OSAS mortalite için çok yüksek risk kategorisini oluşturur. Obezitede aynı zamanda
osteoartrit, kolelitiyazis gibi morbiditeyi arttıran diğer hastalıkların da sıklığı artar.
Kardiyovasküler risk faktörleri: Obez olgularda değerlendirilmesi gereken diğer kardiyovas-
küler risk faktörleri arasında HT, dislipidemi (düşük HDL-kolesterol, yüksek LDL-kolesterol,
hipertrigliseridemi), bozulmuş açlık glukozu, ailede erken KKH hikayesi, ileri yaş (erkekte ≥45,
kadında ≥55) ve sigara içimi sayılabilir.
Obezitenin başlangıç yaşı: Obezite riskinin belirlenmesinde obezite başlangıç yaşı önemlidir.
Düşük doğum ağırlıklı ve ilk 10 yaşta hızlı kilo alan çocuklarda erişkin yaşta diyabet riski yüksek-
tir. Obeziteyle ilgili risk, obezitesi 40 yaşından önce başlayan olgularda daha yüksektir. Başlangıç
BKİ’den bağımsız olarak kadınlarda 18 yaşından sonra, erkeklerde ise 20 yaşından sonra orta
derecede kilo artışı bile (≥5 kg) tip 2 diyabet ve KKH riskini arttırır.
Gebelik: Kadınlardaki vücut yağ oranı puberteden itibaren erkeklerden fazladır ve erişkin dö-
nemde de daha fazla yağ artışı olur. Kadınlarda ilk gebelikten sonra kalıcı olabilen kilo ve yağ
artışı olur.
20 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
Obeziteyle ilişkili morbidite ve mortalite kavramı 2000 yıldan fazla süredir bilinir. Tip 2 diyabet
tüm etnik gruplarda obeziteyle güçlü şekilde ilişkilidir. Tip 2 diyabetin %80’den fazlası obeziteye
birliktedir. Obezitede tip 2 diyabet riski obezite derecesiyle orantılı olarak artar. Tip 2 diyabet
riski viseral yağ dokusuyla ilişkili olarak da artmaktadır, ancak total vücut yağı veya cilt altı yağ
ile ilişkili bulunmamıştır. Kadınlarda 18 yaş, erkeklerde 20 yaşından sonra kilo alımı da tip 2
diyabet riskini arttırmaktadır.
Obez olguların yaklaşık yarısı hipertansiftir. Nurses Health Study (NHS)’de 5.0-9.9 kg şişman-
layan kadınlarda hipertansiyon riski 1.7 kat, 25 kg ve üzerinde şişmanlayanlarda ise 5.2 kat
artmıştır. Framingham çalışmasında normalden fazla kilolu olmak erkek olguların %26’sında,
kadın olguların ise %28’inde hipertansiyon gelişimini açıklamaktadır. Öte yandan, obez olgu-
larda verilen her 1 kg’a karşılık sistolik ve diyastolik kan basıncı yaklaşık 1 mmHg düşmektedir.
Obezite lipid metabolizmasında olumsuz değişikliklere neden olur. Bu değişiklikler arasında yük-
sek total kolesterol, LDL-kolesterol, VLDL-kolesterol ve trigliserid düzeyleri ve düşük HDL-
kolesterol düzeyi sayılabilir. HDL-düzeyi obez olgularda %5 daha düşüktür.
Koroner kalp hastalığı: Obezitenin KKH ve kardiyovasküler mortalite artışına neden oldu-
ğu birçok gözlemsel çalışmada gösterilmiştir. NHS’de BKİ <21 kg/m2
olanlara göre düzeltilmiş
KKH riski BKİ 21-22.9 kg/m2
olanlarda 1.2 kat, 23-24.9 kg/m2
olanlarda 1.5 kat, 25-28.9 kg/
m2
olanlarda 2.1 kat ve ≥29 kg/m2
olanlarda 3.6 kat artmıştır. INTERHEART çalışmasında ilk
myokard infarktüsü (MI) geçirme riskinin %20’si obeziteye bağlanabilir. KKH riski BKO 0.8’in
üzerinde ise hızla artar. KKH riskindeki artışın yaklaşık olarak yarısı obezitenin kan basıncı ve
lipidler üzerine olan olumsuz etkilerinden kaynaklandığı söylenebilir.
Kalp yetersizliği ve atriyal fibrilasyon: BKİ ≥30 kg/m2
olan kişilerde non-obezlere göre kalp
yetersizliği riski 2 kat, atriyal fibrilasyon riski ise 1.5 kat yüksek bulunmuştur. Diğer komorbid
durumlara göre düzeltildikten sonra BKİ’de her 1 kg/m2
artışın, kalp yetersizliği riskini erkek-
lerde %5, kadınlarda ise %7 arttırdığı tespit edilmiştir. Erkeklerde kalp yetmezliği olgularının
%11’i, kadınlarda %14’ü sadece obeziteyle ilişkilidir. Kilo fazlalığı, subklinik sağ ventrikül
disfonksiyonu ile de ilişkili olup bu ilişkinin OSAS, Tip 2 diyabet ve HT’den bağımsız olduğu
belirlenmiştir.
İnme: BKİ ≥27 kg/m2
olması ve de 18 yaşından sonra kilo almış olmanın iskemik inme riskin-
de artışa neden olduğu gösterilmiştir. BKİ <21 kg/m2
olmasına göre rölatif risk 27-28.9 kg/m2
arasında 1.8, BKİ 29-31.9 kg/m2
arasında olanlarda 1.9 ve BKİ ≥32 kg/m2
olanlarda ise 2.4 tür.
Obezite ayrıca derin ven trombozu ve pulmoner emboli riskinde de artışa neden olur. Obezitede
demans görülme sıklığı da artmıştır.
Gastrointestinal ve hepatobilyer hastalıklar: Obezite hepatobilyer sistemi de etkiler. Kilo alı-
mıyla orantılı olarak kolelityazis riski artmaya başlar. Obezite aynı zamanda nonalkolik yağlı
karaciğer hastalığına da yol açar. Ayrıca obezitede gastroözofajiyal reflü hastalığı, erozif özofajit,
özofagus adenokarsinomu ve mide kanseri riskleri de artmıştır.
Eklem hastalıkları: Obezlerde genellikle dizlerde ve ayak bileğinde osteoartrit sıklığı artmıştır.
Osteoartrit obezite maliyetinin önemli kısmını oluşturur. Yine gut artiriti görülme sıklığı da
obezlerde artmıştır.
21OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Solunum sistemi: Obezitede obezite hipoventilasyon sendromu ve OSAS gibi ciddi solunum
bozuklukları görülebilir. Obezite OSAS için en iyi kanıtlanmış risk faktörüdür. BKİ ve boyun
çevresi, BKO gibi ilişkili göstergeler arttıkça OSAS prevalansı artar. Solunum fonksiyonlarında
ayrıca rezidü akciğer hacminde artış, akciğer kompliyansında azalma, ventilasyon perfüzyon ano-
malileri gibi değişiklikler olabilir.
Kanser: Obezitede bazı kanser tiplerinin sıklığı artar. BKİ’de 5 kg/m2
artış erkeklerde özofagus,
tiroid, kolon ve renal kanserlerinin görülme riskini sırasıyla 1.52, 1.33, 1.24 ve 1.24 kat arttırır.
Kadınlarda ise endometriyum, safra kesesi, özofagus ve renal kanserleri görülme sıklığı obez bi-
reylerde sırasıyla 1.59, 1.59, 1.51 ve 1.34 kat artar. BKİ, Asya-Pasifik popülasyonlarında ayrıca
meme kanseriyle de ilişkilidir.
Polikistik over sendromu (PKOS): Obezlerde viseral obeziteyle ilişkili olarak testosteron üreti-
mi artmıştır. Bu nedenle hirsutizm ve adet düzensizlikleri görülebilir. PKOS, kadınlarda hirsutiz-
min en sık nedeni olup, obez kadınlarda daha sık görülür.
Böbrek hastalığı: Önemli epidemiyolojik çalışmalarda obezite kronik böbrek hastalığı için ba-
ğımsız risk faktörü olarak bulunmuştur. Obezite ve erişkin hayatta kilo alımı böbrek taşı riskini
arttırır. Kadınlarda fazla kilo ve obezite üriner inkontinans için önemli risk faktörleridir.
Genitoüriner Hastalıklar: Fazla kilolu ve obez kadınlarda seksüel uyarılma ve orgazm prob-
lemleri daha sıktır. Erkeklerde ise obezite erektil disfonksiyon için bağımsız bir risk faktörüdür.
Obezite ayrıca psikososyal sorunlar ve depresyonla da ilişkilidir.
Kaynaklar
1.	 Clinical Guidelines on the Identification, Evaluation and Treatment of Overweight and Obesity in Adults. The
Evidence Report. National Institute of Health. Obes Res 1998;6(Suppl. 2):51S-209S.
2.	 Fontaine KR, Redden DT, Wang C, Westfall AO, Allison DB. Years of life lost due to obesity. JAMA 2003;289:187-93.
3.	 Bray GA (Ed). The Battle of the Bulge: A History of Obesity Research, Dorrance, Pittsburgh 2007.
4.	 Willett WC, Dietz WH, Colditz GA. Guidelines for healthy weight. N Engl J Med 1999;341:427-34.
5.	 Nguyen NT, Magno CP, Lane KT, Hinojosa MW, Lane JS. Association of hypertension, diabetes, dyslipidemia, and
metabolic syndrome with obesity: findings from the National Health and Nutrition Examination Survey, 1999 to
2004. J Am Coll Surg. 2008;207:928-34.
6.	 Wilson PW, D’Agostino RB, Sullivan L, Parise H, Kannel WB. Overweight and obesity as determinants of cardio-
vascular risk: the Framingham experience. Arch Intern Med 2002;162:1867-72.
7.	 Neter JE, Stam BE, Kok FJ, Grobbee DE, Geleijnse JM. Influence of weight reduction on blood pressure: a meta-a-
nalysis of randomized controlled trials. Hypertension 2003;42:878-84.
8.	 Yusuf S, Hawken S, Ounpuu S, et al. Effect of potentially modifiable risk factors associated with myocardial infarc-
tion in 52 countries (the INTERHEART study): case-control study. Lancet. 2004;364:937-52.
9.	 Kurth T, Gaziano JM, Rexrode KM, et al. Prospective study of body mass index and risk of stroke in apparently
healthy women. Circulation 2005;111:1992-98.
10.	 Hart DJ, Spector TD. The relationship of obesity, fat distribution and osteoarthritis in women in the general popu-
lation: the Chingford Study. J Rheumatol 1993;20:331-35.
11.	 Calle EE, Rodriguez C, Walker-Thurmond K, Thun MJ. Overweight, obesity, and mortality from cancer in a pros-
pectively studied cohort of U.S. adults. N Engl J Med. 2003;348:1625-38.
23OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Bölüm 3
OBEZ HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bu bölümde obez bir hastanın değerlendirilmesi ve hastaya yaklaşım özetlenecektir. Anamnezde
sorulması gereken önemli konular, fizik muayenede dikkat edilecek noktalar ayrıntılı olarak be-
lirtilmiş ve laboratuvar testleri özetle anlatılmıştır. Genel olarak, obez bir hastaya yaklaşımda
obezite-ilişkili anamnez alınmalı, obezitenin derece ve tipini tayin edecek şekilde fizik muayene
yapılmalı, sekonder obezite nedenleri ve obezitenin komplikasyonları araştırılmalıdır.
3.1. Anamnez
Hastanın obezitesi ile ilgili geniş ve ayrıntılı bir anamnez alınmalı ve aşağıdaki durumlar
sorgulanmalıdır.
•	 Obezitenin başlama yaşı, süresi ve başvurusu sırasındaki belirtiler
•	 Irk
•	 Aile hikayesi: Ailede ve özellikle anne, baba ve kardeşler gibi 1. derece akrabalarda obezite
ve ilişkili hastalıklar (tip 2 diyabet, HT, KVH, dislipidemi ve OSAS gibi) sorgulanmalıdır.
•	 Beslenme alışkanlıkları ve yeme davranışı dahil, ayrıntılı bir beslenme anamnezi: öğle
yemeği yiyor mu?,
•	 Günlük diyetinde ayak üstü hızlı yenen gıdalar, kızarmış yiyecekler, kırmızı et yeme alış-
kanlıkları, beslenme programında sebze ve meyveler var mı?
•	 Haftada kaç öğün dışarıda yemek yiyor?
•	 Yemek arası atıştırmaları var mı ve öğünleri atlıyor mu?
•	 Alkol kullanıyor mu?,kullanıyorsa günde kaç birim alıyor?
•	 Sigara içiyor mu?
•	 Madde alışkanlığı var mı?
•	 Muhtemel bir yeme bozukluğu varlığı (binge eating [tıkınırcasına yeme] bozukluğu, gece
yeme sendromu, anoreksiya nevroza ve blumiya gibi),
•	 Daha önceki kilo verme girişimleri (başarılı olup olmadığı), kilo kaybını teşvik eden yeni
faktörler ve yeterli sosyal destek sistemi:
•	 Aşırı yemeyi teşvik eden zaman kısıtlılığı, stres faktörleri ve diğer faktörler gibi sağlıklı
yaşam tarzını etkileyebilen spesifik davranışlar sorgulanmalıdır.
•	 Şaşkınlık, öfke, inkar veya tedaviye inançsızlık tedaviye uyumu ve gönüllü katılmayı
olumsuz olarak etkileyebilir.
•	 Depresyon ve diğer duygu durum bozuklukları sorgulanmalıdır.
Bu grup hastalıklar, 40 yaş üzeri ve BKİ >30 kg/m2
olan obez hastaların %20-60’ında görülür.
Duygu durum bozukluğu varlığı kilo kaybı sağlamaya yönelik tedavi girişimlerini olumsuz etkiler.
Dolayısıylabugirişimlerilebirliktemajördepresifbozukluğuntedavisideyapılmalıdır.Antidepresan
ilaç alan hastalarda bazı farmakolojik kilo kaybettirici ilaç kullanılmasından kaçınılmalıdır.
24 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
•	 Kilo kaybı tedavisine başlamadan önce yaşam tarzı değişiklikleri için hastanın tedavi giri-
şimlerine karşı istekli ve gönüllü olması şarttır. Bu durumun değerlendirilmesinde şunlar
sorgulanmalıdır ;
a)	 Kilo kaybı için nedenler,
b)	 Hastanın tedaviden beklentileri, hedefleri ve motivasyon düzeyi,
c)	 Önceki kilo kaybı girişimleri,
d)	 Aile ve arkadaşlardan beklenen destek,
e)	 Risk ve yararlarını anlama,
f)	 Uygun zamanın varlığı ve ekonomik kısıtlılıklar dahil, tüm güçlü engeller var mı
sorgulanmalıdır.
•	 Fizik aktivite-egzersiz anamnezi:
•	 Egzersiz sıklığı (haftada egzersiz yapılan gün sayısı),
•	 Egzersiz yoğunluğu (hafif, orta derecede veya ağır-şiddetli)
•	 Egzersiz süresi (seans süresi).
•	 Hastanın belirli bir egzersiz yapma gücünü engelleyebilen veya yasaklayabilen fiziksel
kısıtlamalar varmı?
•	 Obeziteye yol açan diğer risk faktörleri cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, meslek, medeni du-
rum, aylık gelir düzeyi, gebelik ve doğum sayısı, sigarayı bırakma, alkol kullanımı, psiko-
sosyal faktörler ve kronik stres gibi,
•	 Sekonder obeziteye yol açan ilaçlar ve hastalıklara (Tablo 3.1) ait belirtiler,
•	 Obezitenin komplikasyonları ve komorbid durumlara (Tablo 3.2) ait belirtiler
sorgulanmalıdır.
3.2. Fizik Muayene
•	 Hastanın sistemik fizik muayenesi yapılmalıdır.
•	 Boy ve kilo ölçümleri. Çocuk ve adolesanlarda büyüme eğrileri ile karşılaştırma
yapılmalıdır.
•	 BKİ’nin hesaplanması ve obezite derecesinin sınıflandırılması,
•	 Bel çevresi ölçümü,
•	 Kan basıncı ölçümü (manşon boyutları uygun bir tansiyon aleti ile),
•	 Nabız muayenesi,
•	 Cilt muayenesi (insülin direncinin bir bulgusu olarak boyun ve aksillada akantozis
nigrikans),
•	 Sekonder obezite nedeni olabilecek hastalık/durumlara (Tablo 3.1) ilişkin bulgular (hipo-
tiroidi, Cushing sendromu, PKOS ve genetik sendromlar gibi),
•	 Obezite ile ilişkili hastalıklar ve komorbid durumlara (tip 2 diyabet, HT, dislipidemi,
kardiyovasküler, respiratuvar, eklem hastalıkları, non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı
(NAFLD) ve uyku bozuklukları gibi) ait bulgular (Tablo 3.2 ve 3.3) değerlendirilmelidir.
•	 Anamnez ve fizik muayenede endokrin hastalık belirti ve bulgusu yoksa rutinde endokrin
inceleme ve araştırma önerilmez.
25OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Tablo 3.1. Sekonder obezite nedenleri ve özellikleri
Genetik obezite
1.	 Laurence-Moon Biedl sendromu: Mental gerilik, retinitis pigmentoza, polidaktili, hipogonadotropik
hipogonadizm ve progresif generalize obezite.
2.	 Prader-Willi sendromu: Boy kısalığı, mental gerilik, hipogonadotropik hipogonadizm, hipotoni, küçük
el ve ayaklar, balık ağız, hiperfaji ve progresif generalize obezite.
3.	 Alström sendromu: Retinis pigmentozaya bağlı körlük, nörosensoriyel sağırlık, gonadal yetersizlik,
insülin direncinin eşlik ettiği diyabet, gövdesel obezite, boy kısalığı, küçük el ve ayaklar, taban
düşüklüğü, diş gelişiminde bozukluk, akantozis nigrikans, böbrek yetersizliği, karaciğer hastalığı,
tekrarlayan akciğer infeksiyonları ve kardiyomiyopati.
4.	 Cohen sendromu: Mikrosefali, yüz anomalileri, mental gerilik, boy kısalığı, gövdesel obezite,
hipogonadizm, hipotoni ve küçük (dar) el ve ayaklar.
5.	 Carpenter sendromu: Gelişme geriliği, erkek hipogonadizmi, polidaktili, sindaktili, akrosefali, gövdesel
ve gluteal obezite.
6.	 Albright’ın herediter distrofisi
7.	 Konjenital makrozomiya adipozitas
8.	 Von Gierke hastalığına eşlik eden obezite
9.	 Familyal hipoglisemi sendromu
10.	Rotmund sendromu
11.	Hiperostoz frontalis interna’ya eşlik eden obezite
I. Hipotalamik obezite
1.	 Adipoza-genital distrofi (Fröhlich sendromu): Diabetes insipidus, görme bozukluğu, mental gerilik,
obezite, hipogonadotropik hipogonadizm
2.	 Kleine-Levin sendromu
3.	 Tokluk merkezi (ventromediyal hipotalamus)’nin harabiyeti: tümör, travma veya inflamasyon
II. Endokrin hastalıklarda görülen obezite
1.	 Cushing sendromu
2.	Hipotiroidi
3.	İnsülinoma
4.	PKOS
5.	 Erkek hipogonadizmi
6.	 GH eksikliği veya direnci (hipotalamo-hipofizer cücelik)
7.	 Turner sendromu
8.	 Kraniyofaringiyoma ve hipotalamusu tutan diğer hastalıklar
9.	 Hipofiz yetmezliği
III. İlaç ve hormonlara bağlı kilo artışı
1.	Antipsikotikler/nöroleptikler
2.	 Antidepresanlar (trisiklik, monoaminoksidaz inhibitörleri, paroksetin ve mirtazapin)
3.	 Antiepileptikler (valproat, gabapentin, karbamazepin)
4.	Lityum
5.	Fenotiyazinler
6.	 Steroid hormonlar: kortikosteroidler, progestasyonal steroidler, hormonal kontraseptifler)
7.	 Antidiyabetikler: insülin, sulfonilüreler ve tiyazolidinedionlar
8.	 Nonsteroid antinflamatuvar ilaçlar ve kalsiyum kanal blokerleri, α ve β-adrenerjik reseptör blokerleri
(vücut yağı artmaz, periferik ödeme neden olabilirler)
26 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
Tablo 3.2. Obezite ile ilişkili sağlık riskleri ve tıbbi komplikasyonlar
Kardiyovasküler
Koroner arter hastalığı
Miyokard infarktüsü
Konjestif kalp yetersizliği ve kor pulmonale
Ani ölüm
Serebrovasküler olaylar (inme vb.)
Hipertansiyon
Sol ventrikül hipertrofisi
Varisler, derin ven trombozu ve pulmoner tromboemboli
Metabolik
İnsülin direnci
Tip 2 diabetes mellitus
Dislipidemi
Metabolik sendrom
Kolesterol safra taşları
Hiperürisemi, gut
Düşük dereceli inflamasyon
Kanser
Özefagus, ince barsak, kolon, rektum, karaciğer, safra kesesi, pankreas, böbrek, lösemi, multipl
miyelom ve lenfoma
Erkek: prostat
Kadın: Meme, over, endometriyum ve serviks
Hormonal
PKOS, Mens bozuklukları, Hiperandrojenizm
Akantozis nigrikans
İnfertilite
Seks hormon bağlayıcı globülin düzeyinde azalma
Östrojenlerde azalma
Erkeklerde testosteron düzeyinde azalma
Büyüme hormonunda azalma
Prolaktin cevabında azalma
Kortizol yapımında artma
Romatolojik
Osteoartrit (özellikle diz ve kalçalarda)
Tuzak nöropatileri (karpal tünel sendromu)
İmmobilite
Pulmoner
Fonksiyonel rezidüel kapasite, ekspiratuvar rezerv volüm ve total akciğer kapasitesinde azalma
Residüel volüm ve diffüzyon kapasitesinde artma
Erkeklerde maksimum ekspiratuvar akış hızında azalma
OSAS, obezite-hipoventilasyon sendromu (Pickwickian sendromu) ve astım
Gastrointestinal
Safra kesesi hastalığı (kolelitiyaz)
NAFLD veya NASH
Gastroözefagiyal reflü hastalığı
Herni
Üriner
Üriner stres inkontinensi
Obezite ile ilişkili glomerülopati
27OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
3.3. Konsültasyonlar
•	 Tıbbi beslenme tedavisi için beslenme uzmanına gönderilmeli
•	 Göz dibi muayenesi (gerekiyorsa)
•	 Psikolog veya psikiyatrist muayenesi (yeme davranışı bozuklukları ve hastanın davranış
değişikliği tedavisine hazırlık halini değerlendirmek için)
•	 Obezite ile ilişkili komorbid durumların değerlendirilmesi için diğer uzmanlık alanların-
dan (kardiyoloji, jinekoloji, FTR, KBB, göğüs hastalıkları, dermatoloji ve gastroenteroloji
gibi) konsültasyon istenmelidir.
3.4. Laboratuvar incelemeleri
•	 Açlık kan plazma glukozu (AKŞ)
•	 Tam idrar analizi
•	 Açlık serum lipid profili (total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL-kolesterol, total koleste-
rol/HDL-kolesterol oranı ve trigliserid)
•	 Serum ürik asit ölçümü. Yaşlılarda ilaveten BUN ve kreatinin düzeyleri ölçülmelidir.
•	 Karaciğer enzimleri (ALT, AST, GGT, ALP) ölçülmeli, yüksek bulunursa USG ve biyopsi
yapılması gereklidir.
•	 EKG ve gerekirse ileri kardiyovasküler inceleme yapılması önerilir.
•	 Gerektiğinde ve şüphe varsa sekonder obezite nedeni olabilecek hastalıklara ve obezi-
te ile ilişkili komorbid durumlara ait laboratuvar incelemeleri yapılmalıdır (Tablo 3.3).
Örneğin, hipotiroidi şüphesinde serum TSH düzeyinin ölçülmesi, sonuç normal değilse
serbest T4 düzeyi ölçülmesi. Cushing sendromu veya hipotalamik hastalık şüphesi varsa
ilgili hormonlar istenmeli ve gerektiğinde dinamik endokrin testleri yapılmalıdır.
Beden Kompozisyon Analizi (BKA): Bel çevresi ölçümü, abdominal yağlanmanın pratik bir gös-
tergesidir. BKA, klinik uygulamada mutlak gerekli değildir. Özellikle obez bireylerde biyoelekt-
rik impedans analizi (BİA) gibi ayaktan uygulanan teknikler ile beden kompozisyonu veya kilo
Tablo 3.2. Obezite ile ilişkili sağlık riskleri ve tıbbi komplikasyonlar
Çeşitli
İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyon, demans
Proteinüri, nefrotik sendrom
Cilt infeksiyonları, selülit, intertrigo, karbünkül
Lenfödem, bacaklarda staz hiperpigmentasyonu, akantozis nigrikans/papillomatöz cilt lezyonları
(skin tags)
Anestezi komplikasyonları
Periodontal hastalık
Psikolojik ve sosyal sonuçlar
Özgüvende azalma, Anksiyete ve depresyon
Sosyal damgalanma, sosyal yaşamdan uzaklaşma ve işsizlik
Beden imaj bozukluğu
28 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
Tablo 3.3. Obez hastalarda semptomlar, risk faktörleri ve kuşkulu bulgulara dayanarak laboratuvar ve
tanısal değerlendirme
Hastalık Önerilen tetkikler
Diabetes mellitus AKŞ ≥126 mg/dl (iki ayrı zamanda alınan kan örneğinde) veya
diyabetin semptomları ile birlikte rastgele KŞ ≥200 mg/dl veya
75 g glukozlu OGTT’de 2. st KŞ≥200 mg/dl
veya standardize metodla ölçülen A1C >%6.5 veya hasta
anti-hiperglisemik ilaç kullanıyorsa (bilinen diyabet)
Kan basıncı ölçümü ve açlık lipid profili
Hipertansiyon İki veya daha fazla doktor muayenesinde usulüne uygun olarak
ölçülen 2 veya daha fazla ölçümün ortalaması SKB ≥140 mmHg
ve/veya DKB ≥90 mmHg (preHT: SKB =120-139 mmHg ve/veya
DKB =80-89 mmHg)
veya hasta anti-hipertansif ilaç kullanıyorsa (bilinen hipertansiyon)
Hemogram, idrar analizi, açlık lipid profili dahil kan biyokimyası
ve EKG
Metabolik sendrom IDF, IAS ve IASO kriterleri (2009) (En az 3 kriterin varlığı):
Abdominal obezite (BÇ, erkekte ≥94 cm, kadında ≥80 cm),
AKŞ ≥100 mg/dl veya daha önce tip 2 DM tanısı,
KB ≥130/85 mmHg ve/veya ilaç tedavisi altında HT,
TG ≥150 mg/dl veya ilaç tedavisi altında hipertrigliseridemi,
HDL-kolesterol erkekte <40 mg/dl ve kadında <50 mg/dl
OSAS
Gündüz aşırı uyku hali, uykuda gürültülü
horlama, apne ve hipopne atakları çarpıntı ve
nefesin kesilmesi [tıkanma]
Sabah ortaya çıkan baş ağrıları
Hafıza ve konsantrasyonda zayıflama Duygu
durum değişikliği (depresyon, anksiyete)
Kişilik değişiklikleri, saldırganlık, irritabilite
Boyun çevresi (erkekte ≥43 cm, kadında ≥41 cm)
Polisomnografi, uykuda O2
satürasyonu ölçülmesi
parmak veya kulak puls oksimetre
Solunum fonksiyon testi ve Akım-volüm eğrisi
Üst solunum yolu tıkanıklığı için KBB muayenesi Kan basıncı
ölçümü
Obezite-hipoventilasyon sendromu
Hipersomnolans, sağ kalp yetmezliği,
Takipne ve yüzeyel solunum,
Polisomnografi (OSAS dışlaması için)
Hemogram (polisitemi dışlanması için)
Kan gazları (hipoksi, hiperkapni)
Teleradyografi (kardiyomegali)
EKG (sağ atrium ve sağ venrikülde büyüme)
Akciğer fonksiyon testleri (Total akciğer kapasitesi, vital kapasite,
ekspiratuvar rezerv volüm ve fonksiyonel rezidüel kapasitede
azalma, erkeklerde MEF oranında azalma. Rezidüel volüm ve
difüzyon kapasitesinde artma)
PKOS
oligomenore, hirsutizm, akne
muhtemel obezite, prediyabet
androjenik alopesi
Serbest ve total testosteron, PRL, DHEAS,
17-hidroksiprogesteron, LH, FSH, TSH
LH/FSH oranı, pelvik USG
Lipid profili
Hepatomegali/NAFLD 	 KC fonksiyon testleri normal×1-4 kat
Genellikle ALT >AST, serum bilirubin, PT,
Hipoalbüminemi, USG veya BT,
Viral hepatit, otoimmün KC hastalığı ve konjenital KC hastalığı
yokluğu ile birlikte alkol alımının olmaması
Kesin tanı için gerekirse KC biyopsisi
29OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
kaybındaki değişikliklerin ölçülmesinin geçerliği belirsizdir. Bu nedenle genel yağlanma belirteci
olarak BKİ’nin yerine kullanılması önerilmemektedir. Dual-X-ray absorbsiyometri (DEXA) öl-
çümü, bazı özel merkezlerde kullanılmaktadır ve beden kompozisyonunun değerlendirilmesinde
daha uygun bir yöntem olabilir. Bu yöntem yağsız beden kitlesinde dramatik bir azalmaya eşlik
eden obezitenin (genetik, endokrinolojik veya nörolojik hastalıklarda ve bariyatrik cerrahi taki-
binde) klinik değerlendirilmesinde yararlı olabilir.
Kaynaklar
1.	 Tsigos C, Hainer V, Basdevant A, et al. Obesity Management Task Force of the European Association for the Study
of Obesity. Management of obesity in adults: European Clinical Practice Guidelines. Obes Facts 2008;1:106-16.
2.	 Lau DC, Douketis JD, Morrison KM, et al. Obesity Canada Clinical Practice Guidelines Expert Panel. 2006 Cana-
dian Clinical Practice Guidelines on the Management and prevention of obesity in Adults and Children [Summary].
CMAJ 2007;176:S1-S13.
3.	 Kushner RF, Roth JL. Assessment of the obese patient. Endocrinol Metab Clin North Am. 2003;32:915-33.
4.	 Lyznicki JM, Young DC, Riggs JA, Davis RM. Council on Scientific Affairs, American Medical Association. Obe-
sity: assessment and management in primary care. Am Fam Physician 2001;63:2185-96.
5.	 Villareal DT, Apovian CM, Kushner RF, Klein S. American Society for Nutrition; NAASO, The Obesity Society.
Obesity in older adults: technical review and position statement of the American Society for Nutrition and NAASO,
The Obesity Society. Am J Clin Nutr 2005;82:923-34.
6.	 NICE clinical guideline 43 Obesity: guidance on the prevention, identification, assessment and management of
overweight and obesity in adults and children. Issue date: December 2006, pp. 1-84. http://www.nice.org.uk/nice-
media/pdf/CG43NICEGuideline.pdf.
7.	 Calleo-Cross A, Sharma N, Aronne LJ. Medical assessment of obese older patients. Clin Geriatr Med 2005;21:689-
99.
Tablo 3.3. Obez hastalarda semptomlar, risk faktörleri ve kuşkulu bulgulara dayanarak laboratuvar ve
tanısal değerlendirme
Safra kesesinde taş KC fonksiyon testleri (serum bilirubin ve ALP’de yükselme), safra
yolları USG veya BT
Cushing sendromu
İnce cilt, ay dede yüzü, yorgunluk, kolay
ekimoz oluşumu, mor renkli cilt altı çatlakları,
proksimal kas zafiyeti
Gece oral tek doz 1 mg DST veya
Gece tükrük kortizol ölçümü veya
24 saatlik idrarda serbest kortizol ölçümü
Hipotiroidi Serum TSH ölçümü
IDF: International Diabetes Federation, IAS: International Atherosclerosis Society, IASO: International Association for the Study of
Obesity, MEF: Maksimal ekspiratuvar akış.
Kushner RF, Roth JL. Assessment of the obese patient. Endocrinol Metab Clin North Am. 2003;32: 915-33’den modifiye edilmiştir.
31OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Bölüm 4
ÇOCUKLUK ÇAĞI ve ADOLESAN DÖNEMi OBEZİTESİ
4.1. Önemi
Çocuklarda obezite iki nedenle çok önemlidir. Birincisi, çocuklarda obezite, erken yaşlarda pek
çok kronik metabolik hastalığın gelişmesi için risk faktörüdür. Ayrıca obez çocuklarda ortaya
çıkan psikolojik sorunlar, bu çocukların ileri yaşlarda bile uyum sorunları ve özgüven eksikliği
yaşamalarına neden olabilir.
4.2. Çocukluk Obezitesinin Tespiti
Beden kitle indeksi (BKİ) ölçümü obezitenin tespiti ve sınıflandırılması için kolaylıkla kullanı-
labilecek bir yöntem olmasına karşın, sadece genel bir değerlendirmedir ve özellikle çocukluk
çağı obezitesinin tespitinde tek başına yeterli değildir. Çocuklarda kilo fazlalığı ve obezitenin
doğru değerlendirilebilmesi için çocuğun cinsiyeti ve yaşının da göz önüne alınması gereklidir.
Bu amaçla persntil eğrileri kullanılır. Bir çocuğun persantil değeri onun aynı yaşlardaki 100 ço-
cuk arasında sıralamasını gösterir. Örneğin 12 yaş bir erkek çocuğun ağırlığı 49. persantilde ise,
kilosu o yaştaki erkek çocuklarının %49’dan fazla, %51’den ise daha az demektir.
Tablo4.1’depersantildeğerlerinegöreçocuğunBKİ’ninnasılyorumlanacağıgösterilmektedir.Persantil
değeri %85’in üzerindeyse kilo fazlalığı, %95’in üzerindeyse obeziteden söz edilir. Türkiye’deki kız ve
erkek çocuklarının persantil eğrileri kılavuzun ekinde yer almaktadır. Bel çevresi viseral yağın değerlen-
dirilmesinde önemli bir ölçüt olmakla birlikte çocuklarda standardizasyonu yapılmamıştır. Bu nedenle
kilo fazlalığı olan çocukta bel çevresi ölçülmesinin klinik önemi belirsizdir.
Tablo 4.1. Persantil değerlerine göre çocukta BKİ’nin yorumlanması
BKİ persantili Durum
<%5 Zayıf
%5–85 Normal
%85–95 Fazla Kilolu
>%95 Obez
4.3. Obez Çocuğun Değerlendirilmesi
Öncelikle obeziteye neden olabilecek risk faktörlerini belirlemek, obezite yapabilecek sekonder
nedenleri ayırt etmek ve obezitenin komplikasyonlarını tespit etmek gereklidir. Bu amaçla önce
ayrıntılı bir anamnez ve fizik muayene gereklidir. Ailenin ve çocuğun yaşam biçimi, beslenme
alışkanlıkları, spor yapmak için ayırdıkları zaman iyi incelenmelidir.
Laboratuvar ölçümü olarak 10 yaşından büyük çocuklarda açlık kan şekeri ve lipid panelinin
yapılması uygun olacaktır.
32 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
4.4. Çocukta Obezite Tedavisi
Çocukluk çağı obezitesine yaklaşırken çocuğun özgüveninin sarsılmamasına çok dikkat edilme-
lidir. Çocuğun yanında yapılan konuşmaların onda ruhsal stres yaratabileceğini düşünmek ve
cümleleri doğru seçmek çok önemlidir. Ayrıca, aileyi bir bütün olarak içine almayan hiç bir
önerinin çocukluk çağı obezitesinde yararlı olmasını beklememek gerekir. Akılcı olan yaklaşım
tek başına bir yöntemi uygulamak yerine bir bütün olarak yaşam biçiminin düzenlenmesidir.
Temel stratejilerden birisi çocukların hareketsizliğini azaltmak olmalı, bu maksatla günlük te-
levizyon veya bilgisayar başında geçirilen sürenin 1-2 saati geçmeyecek şekilde sınırlandırılması
sağlanmalıdır. Çocuğun günlük enerji harcanmasını arttıracak biçimde düzenli fiziksel aktivitede
bulunulması çok önemlidir. Burada yasaklayıcı bir yöntem değil başka aktivitelere doğru özen-
dirici bir yaklaşım sergilenmelidir. Çocuklar eğlenerek, zevk alarak enerji harcamalı ve bu süre
günlük olarak en az 1 saat olmalıdır. Aktivite artışını sadece çocuk için değil, ailenin bütünü için
bir yaşam tarzı değişikliği biçiminde uygulamak gereklidir.
Ayrıca dengeli kalori içeren sağlıklı bir beslenme planının hem çocuk hem de aile için planlanma-
sı gerekir. Yüksek kalori içeren şekerli içecekler ve hazır gıdaların tüketilmesinin sınırlandırılması
ve bu türlü gıdaların market alışverişlerinde alınmaması önemlidir.
Çocukluk çağı obezitesinde ilaç tedavisine çok dikkatle karar verilmelidir. Yaşam biçimi değişik-
liği egzersiz ve beslenme önerilerinin bütünüyle uygulanmasına karşın yeterince sonuç alınmayan
ve ciddi komorbiditelerin (uyku apnesi, intrakraniyal basınç artışı vb) bulunduğu olgularda ilaç
tedavisi düşünülebilir. Tedavi amacıyla yukarıda anılan komplikasyonlara sahip çocuklarda orlis-
tat bir seçenek olarak düşünülebilir ve uzmanlaşmış pediyatrik merkezlerde uygulanabilir.
4.5. Çocukluk Obezitesinin Önlenmesi
Çocukluk obezitesinin önlenebilmesi için yerel yönetimlerin, Sağlık ve Milli Eğitim
Bakanlıklarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde çalışması ve kalıcı ve uzun süreli
politikaların geliştirilip uygulanması gereklidir. Bu politikalar arasında sağlıklı beslenmeyi özen-
direcek girişimler, okul kantinlerinde yüksek enerji içeren gıdaların satılmasının engellenmesi,
okul yemekhanelerinde sunulan gıdaların dengeli besin ögelerinden oluşmalarının sağlanması
gibi önlemler sayılabilir. Ayrıca genel bir politika olarak okullarda çocukların düzenli spor yap-
malarına olanak verecek ve özendirecek tedbirlerin alınması sağlanmalıdır.
Kaynaklar
1.	 Bessesen DH (June 2008). “Update on obesity”. J Clin Endocrinol Metab 2008;93:2027–34.
2.	 Daniels SR, Arnett DK, Eckel RH, et al. Overweight in children and adolescents: pathophysiology, consequences,
prevention, and treatment. Circulation 2005;111:1999-2012.
3.	 Australian National Health and Medical Research Council. Clinical practice guide- lines for the management of
overweight and obesity in children and adolescents. Canberra, Commonwealth of Australia: Australian National He-
alth and Medical Research Council; 2003. Available: www.health.gov.au/internet/wcms/Publishing.nsf /Content/
obesityguidelines-guidelines-children.htm/$FILE/children.pdf (accessed 2006 Dec 27).
4.	 Kavey RE, Daniels SR, Lauer RM, et al. American Heart Association guidelines for primary prevention of atherosc-
lerotic cardiovascular disease beginning in child-hood. Circulation 2003;107:1562-66.
5.	 Nemet D, Barkan S, Epstein Y, et al. Short- and long-term beneficial effects of a combined dietary-behavioral-phy-
sical activity intervention for the treatment of childhood obesity. Pediatrics 2005;115:e443-e449.
6.	 2006 Canadian Clinical Practice Guidelines on the Management and Prevention of Obesity in Adults and Children.
CMAJ 2007;176(8):S1-13.
33OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Bölüm 5
OBEZİTE TEDAVİSİ
5.1 TIBBİ BESLENME TEDAVİSİ YAKLAŞIMLARI
5.1.1. Giriş
Obezite, genetik, çevresel, biyolojik, sosyokültürel ve davranışsal faktörlerin bir araya gelerek
ortaya çıkardığı, vücuttaki yağ dokusu kütlesinin artması ile tanımlanan, gerek oluşum neden-
leri, gerekse oluşturduğu komplikasyonlar ve zemin hazırladığı hastalıklar nedeniyle kronik ve
tekrarlayıcı bir hastalıktır. Obezite tedavisinde amaç, obeziteye ilişkin morbidite ve mortalite
risklerini azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam ka-
litesini yükseltmektir. Obezite tedavisinde vücut ağırlığının 6 aylık dönemde %10 azalması,
obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır. Oluştuktan
sonra tam olarak iyileşme enderdir, verilen kilonun hızla geri alınması sıklıkla görülmektedir.
Kilo veren kişilerin ancak %5’i ulaştıkları kiloyu koruyabilmekte, büyük bir çoğunluğu ise
tekrar kilo almaktadır.
Pozitif enerji dengesinin sağlanmasında, beslenmenin çok önemli rolü bulunmaktadır. Toplam
enerji alımının uzun süreli olarak harcanandan daha fazla olması sonucu obezite beklenen bir
durumdur. Enerjiyi oluşturan besin öğelerinin oranı da önemlidir. Yüksek yağ içerikli besin tü-
ketimi ile obezite arasında pozitif korelasyon vardır. Benzer şekilde, yenilen besinlerin özellikle
basit karbonhidrat oranının yüksek olması, fazla alınan enerjinin vücutta yağa dönüştürülüp
depolanması ile yine kilo artışına neden olmaktadır. Hatalı beslenme davranışları bireyleri
obeziteye götüren ana nedenlerdir. Obeziteye neden olabilen hatalı yeme davranışlarının en
önemlileri şunlardır :
•	 Normalin üstünde besin tüketimi,
•	 Özellikle çalışan kişilerde sağlıklı besinler yerine yenmeye hazır, enerji yoğunluğu yüksek
besinleri çok tüketmesi.
•	 Akşam eve geldikten sonra yemek zamanına kadar atıştırmak ve sonra tekrar yemek
yemek.
•	 Hızlı yemek, büyük lokmalar almak, az çiğnemek, çatalı kaşığı elinden hiç bırakmamak,
•	 Öğün atlamak, öğün aralarında sürekli bir şeyler atıştırmak,
•	 Yemek yerken başka aktivitelerle uğraşmak (sohbet etmek, TV seyretmek, okumak vb.)
•	 Uzun süre sofrada kalmak,
•	 Sıkıntılı, stresli ve öfkeli durumlarda aşırı yemek,
•	 Ziyaret ve davetlere sık sık katılmak ve ikramları reddedememek,
•	 Akşam yemeğinden sonra yatıncaya kadar sürekli yemek,
•	 Gece uykudan uyanıp yemek yemek,
•	 Su içmemek veya az içmek, yerine yüksek enerjili içecekleri tercih etmek.
34 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
5.1.2. Tıbbi beslenme tedavisi
Obezitede beslenme tedavisi ve fiziksel aktivitenin artırılması ile birlikte davranış değişikliği te-
davisi kesinlikle gereklidir. Beslenme tedavisi ve egzersizin davranış değişikliği tedavisi ile birlikte
kullanıldığı “kombine tedaviler” hem ağırlık kaybını sağlamada hem de kaybedilen ağırlığın ko-
runmasında büyük başarı sağlar. Obezitede tıbbi beslenme tedavisinin amacı:
1.	 Bireyin yaşına, cinsiyetine, fiziksel aktivite durumuna, yaşam şekline ve fizyolojik duru-
muna uygun besin ögesi gereksinimlerini yeterli ve dengeli bir şekilde sağlamak,
2.	 Yanlış beslenme alışkanlıkları yerine doğru ve kalıcı beslenme alışkanlıkları kazandırmak,
3.	 Vücut ağırlığını hedeflenen düzeye indirmek; bu düzey kişinin olması gereken ideal ağır-
lığı veya ideal ağırlığın üzerinde bir ağırlık olabilir,
4.	 Vücut ağırlığı hedeflenen düzeye geldiğinde tekrar kilo almayı engellemek ve sürekli iste-
nen düzeyde tutmak,
5.	 Çocuklarda normal büyüme ve gelişmeyi sürdürmektir.
Kilo kaybının korunması için yeme alışkanlığındaki değişikliğin kalıcı olması gerekir. Yapılması
planlanan değişikliklerin ilk basamağı, obez bireyin mevcut durumunu anlamak ve ortak bir bi-
linç ortamı oluşturmaktır. Beslenme programı kişiye özel olmalıdır. Yeni beslenme alışkanlıkları
ile ilgili eğitime başlamak için, kişinin var olan beslenme alışkanlıklarının ve besin tüketim duru-
munun değerlendirilmesi gereklidir. Değişiklikler hakkındaki kararlar birey ile birlikte alınabilir.
Yapılacak herhangi bir değişiklik (mümkün olduğunca), lezzet ve uygulanabilirlik açısından birey
tarafından kabul edilebilir olmalıdır; aksi takdirde birey önerilen beslenme programına uyum
sağlayamayacaktır. Bireyin mali ve zaman sınırlamalarını da içeren yaşam şeklinin anlaşılması
ve yeri geldiğinde kültürel konular da önemlidir. Beslenme programı beslenme alışkanlıklarını
uzun dönemde değiştirecek şekilde sunulmalı, kısa dönemli (şok) programlar uygulanmamalıdır.
5.1.3. Sağlıklı kilo kaybı için tıbbı beslenme tedavisi ilkeleri
Enerji: Zayıflama için önerilen beslenme programlarında günlük enerji miktarının belirlenme-
sinde ilke, kişiye harcadığından daha az enerji vermektir. Bireyin bazal metabolizmasının altın-
da enerji verilmemelidir. Alınan enerjinin azlığı oranında bazal metabolizma hızı azalır. Bireyin
günlük enerji alımı haftada 0.5 – 1 kg ağırlık kaybını sağlayacak şekilde azaltılmalıdır. Bu düzey,
çoğunlukla bireyin günlük alması gereken enerjisinden 500-1000 kcal’lik azaltma ile sağlanabilir.
Ağırlık kaybını sağlarken mümkün olduğunca yüksek enerji (en az bazal metabolizma hızı düze-
yinde) içeren beslenme programları ile bireyler uzun sürede zayıflatılmalıdır.
Protein: Günlük olarak belirlenen enerjinin %12–15’i proteinlerden gelmeli ve daha çok kaliteli
protein kaynaklarından yararlanılmalıdır. Toplam proteinin %30-40 kadarı, B12 vitamini gerek-
sinmesini karşılamak için hayvansal kaynaklardan karşılanmalıdır. Proteinlerin yeterli miktarda
alınması; tokluk hissi sağlamaları, yağsız vücut kütlesinin korunması ve doku yapımındaki olum-
lu etkileri nedeniyle önemlidir.
35OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Yağ: Sağlıklı beslenme önerileri çerçevesinde günlük enerji miktarının %25–30’unun yağlardan
gelmesi önerilmektedir. Bu miktarın korunması; bireyde tokluk hissinin sağlanması, lezzet alma,
zayıflama için önerilen beslenme programını kabullenme ve uzun süre uygulayabilme açısından
önemlidir. Ayrıca yağda eriyen vitaminlerin (A, D, E ve K vitaminleri) vücutta kullanımı açısın-
dan diyetin yağ içeriği çok azaltılmamalı, enerjinin yağdan gelen oranı %20’nin altına düşürül-
memelidir. Yağ miktarının yansıra, kullanılacak yağ türü de önemlidir. Enerjinin doymuş yağ
asidinden gelen oranı %10’un altında olmalı, çoklu doymamış yağ asidi %7-8, tekli doymamış
yağ asidi %10-15 olacak şekilde belirlenmelidir. Günlük alınan kolesterol miktarı 300 mg’ın
altında olmalıdır.
Karbonhidrat: Günlük enerjinin %55-60’ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Şeker gibi basit
karbonhidratların tüketimi azaltılmalı (günlük enerjinin ≤10); yerine kuru baklagiller (nohut,
mercimek, kuru fasulye vb. ), tam tahıl ürünleri, bulgur vb. kompleks karbonhidrat içeren besin-
lerin tüketimi artırılmalıdır. Yağlara kıyasla karbonhidratların enerji yoğunluğunun düşük, açlığı
bastırma yönündeki etkisinin yüksek, depo kapasitesinin düşük, solunum oranının yüksek ve
lipojenik etkisinin düşük olduğu görülmektedir. Karbonhidratlar özellikle de posa içeriği yüksek
olan oligosakkaridler ve polisakkaridlerin tokluk hissi oluşturarak enerji alınımını kontrol ettiği
ve obezitenin gelişmesindeki riski azaltabildiği bildirilmiştir. Çocuk ve adolesan bireylerin sıklıkla
tükettikleri içecekler, hamur işi ve tatlıların içerisinde yer alan fruktozun artan obezite insidensi
ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Buna neden olarak fruktozun vücutta metabolize olurken glukoz-
dan farklı bir yol izlediği ve böylece insülin düzeyini arttırmadığı, leptin düzeyini düşürdüğü ve
ghrelin salınımını baskılamadığı bildirilmiştir. Leptin genel olarak açlık durumunda azalırken,
besin alımıyla artmakta ve iştahı azaltmaktadır. Ghrelinin ise açlıkla arttığı ve iştahı arttırdığı
bilinmektedir. Glukoz veya diğer karbonhidratları (fruktoz hariç) içeren bir öğün tüketildikten
sonra ghrelin seviyesindeki artış baskılanmakta ve öğün tüketimi sonunda düşmektedir. Leptin,
ghrelin ve insülinin besin alımının düzenlenmesinde anahtar rol üstlenmesi nedeniyle, glukozun
tersine işleyen bu mekanizma, fruktozun obezite ile ilişkisinde öncü rol üstlendiğini gündeme
getirmiştir.
Vitamin ve mineraller: Zayıflama diyetlerinde düşük enerji içeriğine paralel olarak vitamin ve
mineral (B grubu vitaminler, demir, kalsiyum vb.) yetersizlikleri görülebilir. Enerjisi çok düşük
olmayan, besin ögeleri açısından dengeli diyetlerde, vitamin ve mineral yetersizliği söz konusu
değildir. Kadın bireyler için 1200 kcal’den, erkek bireyler için 1500 kcal’den düşük diyetlerde
günlük ek multivitamin kullanımına gereksinim duyulabilir.
Posa (lif): Diyet posasının arttırılmasının, birçok kronik hastalıkta olduğu gibi obezitenin ön-
lenmesinde ve kilo alımını engellenmesinde etkin olduğu görüşü yaygındır. Posa; çiğneme sü-
resinin uzun olması nedeniyle yemek yeme zamanını uzatması, hacmine karşılık düşük enerji
içermesi nedeniyle enerji alımını azaltması, mide boşalma hızını yavaşlatarak tokluk hissini sağ-
laması, safra asidi ve yağ asidi emilimini azaltması, barsak hareketlerini ve dışkı hacmini artırarak
konstipasyonu önlemesi ve insülin düzeyini fazla yükseltmemesi gibi birçok nedenle beslenme
programının uygulanmasında önemli bir ögedir. Yetişkinler için günlük alınması gereken posa
miktarı 25-35 gramdır. Sebzeler, meyveler, kuru baklagiller, tam tahıl ürünleri, kepekli un ve
kepekli ürünler önerilen doğal posa kaynaklarıdır.
36 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
Glisemik indeks: Elli gram karbonhidrat içeren referans besine (glukoz veya beyaz ekmek) kıyas-
la seçilen besinin 50 gram karbonhidrat içeren miktarının kan şekerini yükseltme oranı “glisemik
indeks” olarak tanımlanır. Glisemik indeks değeri 55’in altında olan besinler (çavdar ekmeği gibi
tam tahıl ekmekleri, kuru baklagiller, sebzeler, süt, yoğurt ve birçok meyve -elma, armut, şeftali
vb.-) düşük, 56-69 arasında olan besinler (muz, kiraz, dondurma, spagetti) orta ve 70’in üzerinde
olan besinler (beyaz ekmek gibi birçok rafine tahıl ürünleri, patates, pirinç) de yüksek glise-
mik indekse sahip besinler olarak tanımlanmaktadır. Glisemik indeks ağırlığın kaybını etkileyen
önemli bir unsurdur. Düşük glisemik indekse sahip besinler vücut ağırlığının kontrolünde doy-
gunluğu uyararak ve karbonhidrat oksidasyonu yerine yağ oksidasyonunu destekleyerek olumlu
etki gösterebilir. Düşük glisemik indeks ve yüksek karbonhidratlı besinler insülin duyarlılığını
sağlar ve kilo kaybını artırır. Düşük glisemik indeksli besinler yüksek glisemik indeksli besinler-
den daha fazla doygunluk sağlar ve öğün sonunda da daha az enerji alımına neden olurlar. Yüksek
glisemik indeksli besinler hızlı karbonhidrat emilimine neden olurken insülin ve glukagon salı-
nım dengesinin bozulmasına, doygunluk hissinin azalmasına ve uzun vadede aşırı besin alımına
neden olurlar. Ancak, bir besinin veya öğünün düşük glisemik indeksli olması o besinin veya
öğünün istenildiği miktarda bolca yenilebilir olması anlamına gelmez.
Alkol: Zayıflama diyetlerinde önerilmemektedir. Eğer alkol alınıyorsa kalori değerinin hesap-
lanıp günlük enerji ihtiyacından çıkarılması gerekir. Yaklaşık 30 gram (200 kcal) alkol içeren
içeceklere örnek olarak 60 mL rakı, 270 mL şarap, 750 mL bira, 75 mL viski, 80 mL votka veya
90 mL cin sayılabilir.
Sıvı: Yemek öncesi ve sonrası alındığında mide dolgunluğunu arttırması ve metabolik artıkların
atılımındaki görevleri nedeniyle günlük 2-3 litre kadar sıvı tüketilmelidir. Özellikle bu sıvının
1-1.5 litresi (8–10-su bardağı) sudan karşılanmalıdır. Su içilmesi kabızlığın önlenmesinde ol-
dukça önemlidir. Kabızlık bireyin kilo vermesini olumsuz yönde etkilemektedir. Sıvı tüketimi
amacıyla şeker ilave edilmiş hazır meyve suları ve gazlı içeceklerden vb. kaçınılmalıdır.
Tuz: Kalp yetersizliği veya başka nedenlerle ödemi ve hipertansiyonu bulunan obez bireylere
uygulanan beslenme programında tuz kısıtlaması yapılmalıdır. Bu sorunlar mevcut değil ise tuz
kısıtlamasına gerek yoktur. Yine de tuz alımı günde 5 gramı aşmamalıdır.
Öğün düzeni: Beslenme programı günlük 4-6 öğün olarak düzenlenmelidir. Öğünler arasındaki
sürenin 3–4 saat olması gerekmektedir. Sık aralıklarla beslenme, gereğinden fazla yemeyi önler,
acıkmayı geciktirir ve bir sonraki öğünde besin alımını azaltır. Öğün atlama ile vücut yağ kütlesi,
leptin konsantrasyonu ve solunum kapasitesinde artış olduğu saptanmıştır.
5.1.4. Zayıflamaya yönelik bilimsel olmayan popüler diyetler
Günümüzde obezitenin artışı ile birlikte gazete ve dergilerde, televizyonlarda veya internet site-
lerinde yer alan popüler diyetler bireyler tarafından bilinçsizce uygulanmaktadır. Bu programlar
bireylerin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle en uygun beslenme programının
diyetisyen veya beslenme ve diyet uzmanları tarafından düzenlenip uygulanması gerekmektedir.
Hatalı zayıflama programlarının temelinde düşük enerji tüketimi yatmaktadır. Bu programların
özellikleri aşağıda belirtilmiştir:
37OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
1.	 Bireye özgü olmayan beslenme programları (özellikle gazete, dergi vb. yayınlarda bulunan
bireylerin özelliklerini dikkate almayan beslenme programları),
2.	 Kısa sürede hızlı kilo vermeyi sağlayan “sihirli-şok” diyetler,
3.	 Bireyin gereksinimine göre düzenlenmemiş, kontrol altında yapılmayan çok düşük kalo-
rili diyetler,
4.	 Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmayıp özel ürünleri öneren diyetler,
5.	 Tek tip besine dayalı diyetler,
6.	 Karbonhidratları ve proteinleri ayırma diyetleri,
7.	 Zayıflattığı öne sürülen ve pek çok yan etkisi bulunan ilaçlarla birlikte önerilen diyetler,
8.	 Akupunktur ile birlikte yapılan açlık diyetleri,
9.	 Gerçek kilo kaybı yerine sadece vücuttan su kaybına neden olan diüretik ilaçlar, saunalar,
otlar ve çaylarla sağlanan ağırlık kaybı.
Ağırlık kaybını sağlamada bilimsel olmayan, özellikle düşük yağlı, düşük karbonhidratlı ve çok
düşük enerjili popüler diyetlerin neden olduğu vücut ağırlık kaybının sağlık üzerindeki olum-
suz etkileri Şekil 5.1.1’de gösterilmiştir. Hatalı zayıflama programlarına birçok örnek verilebilir.
Bunlara en önemli örnek ketojenik diyetlerdir.
Kas
Osteoporoz
Cinsel fonksiyon bozuklukları
(örnek: erkekte libido azalması, kadında
menstrüasyon ve fertilite bozuklukları)
Lipid mobilizasyonu
Yeme bozukluğunda artış
Oksidatif stres artışı
Organik toksinlerin
salınımı ?
İmmün disfonksiyon Enfeksiyonlara eğilim
KVH
Kanser
Kanser?
Diğer hastalıklar
Kolestistit
Düşme ve kırılmalar
A
Ğ
I
R
L
I
K
K
A
Y
B
I
Şekil 5.1.1. Hatalı zayıflama diyetleri ile sağlanan kilo kaybının sağlığa olumsuz etkileri
38 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
Ketojenik diyetler: Karbonhidrat içeriğinin gereğinden az olması nedeniyle uygulandıktan bir
müddet sonra kanda keton cisimciklerinin artışına neden olan diyetlerdir. Diyetteki karbonhid-
ratın organizmada enerji vermek yanındaki en önemli görevleri; ketojenezi önlemek, proteine
olan gereksinimi azaltmak ve doku proteinlerini korumaktır. Günlük en az 50 gram karbonhid-
rat alınması ketozu önlemektedir. Ancak kişisel ayrıcalıklar düşünüldüğünde ketozu önlemek
için günde 100-125 gram karbonhidrat alınması gerekmektedir.
Besin ögeleri yönünden dengesiz olmaları ve önemli sağlık sorunları oluşturmaları nedeniyle
ketojenik diyetler obezite tedavisinde önerilmemektedir. Hızlı kilo verdirmeleri nedeniyle daha
çok vücut suyunda azalmaya neden olmakta, gerçek ağırlık kaybı sağlanmamaktadır. Ayrıca diyet
posası başta olmak üzere, tiamin, folat, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, A vitamini, E
vitamini ve B6 vitamini yetersizliklerine yol açmaktadırlar. Bunun yanı sıra diyetin doymuş yağ,
kolesterol ve hayvansal kaynaklı protein içeriği artmaktadır. Ketojenik diyetlerin ortaya çıkarabi-
leceği başlıca sağlık sorunları: Sıvı-elektrolit dengesinde bozukluklar (kalsiyum ve sodyum atılımı
artar), hiperürisemi, hiperlipidemi, aritmiler, kalsiyum atılımının artması nedeniyle osteoporoz
riski, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozukluklar ve insülin metabolizmasında olumsuz
etkiler oluşabilmektedir. Aşırı miktarda sodyum ve su kaybı sonucu hipotansiyon, kabızlık ve
nefrolitiyazis görülebilmektedir.
Atkin ve Stilman Diyeti protein ve yağ içeriği yüksek, karbonhidrat içeriği düşük olan ketojenik
diyetlere örnektir. Yüksek proteinli diyetlerin büyük bir kısmının hayvansal kaynaklardan sağlan-
masından dolayı toplam yağ, doymuş yağ ve kolesterol alımları yüksek miktardadır. Karaciğer ve
böbrek fonksiyonlarında bozukluğa neden olabilir. Besin ögeleri yönünden son derece dengesiz-
dir. Normal besin gereksinimlerini karşılayamamaktadır.
Çok düşük kalorili diyetler (ÇDKD): Hızlı kilo kaybına neden olurlar. Zayıflama programının
ilk 4-6 haftasında ortalama 2kg/haftada ağırlık kaybedilebilir. İlk haftalarda görülen bu kilo kay-
bının nedeni; insülin düzeyinin düşmesi ve sodyum klorür kaybının yol açtığı diürezdir.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Lipid Obezite ve Hipertansiyon Çalışma Grubu
olarak bu tür diyetlerin obezite tedavisinde kullanılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak mes-
lektaşlarımızın, günlük pratikte bir şekilde ÇDKD uygulayan hastalarla karşılaşabileceğini göz
önüne alarak bu diyetlerle ilgili sağlık sorunlarına değinmekte yarar görüyoruz.
Çok düşük kalorili diyetlerin kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalar aşağıda belirtilmiştir:
•	 Aşırı obez olan bireyler (BKİ ≥40 kg/m2
) doktor, diyetisyen, psikolog ve fizyoterapistten
oluşan bir ekip kontrolünde en uzun 4 hafta süreyle uygulanabilir.
•	 Tekrarı gerekiyorsa en az iki ay süreyle ara verilmesi önerilir.
•	 Uygulama öncesi tıbbi analizlerinin yapılmış olması ve uygulama sırasında da sürekli tıb-
bi gözetim altında olmaları gerekir.
•	 En az 15 günde bir elektrolit düzeyleri izlenmelidir.
•	 Çok hızlı kilo kaybı olduğunda enerji alımı artırılmalıdır.
•	 Gebe, emzikli, çocuk, adolesan, yaşlı ve sürekli ilaç kullanan bireyler tarafından uygulan-
maması gerekir.
39OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Bu programları uygulayan bireylerde hızlı ağırlık kaybı nedeniyle; yağsız vücut kitlesinin daha
çok kaybına, bazal metabolizma hızının azalmasına, kaybedilen ağırlığın korunamamasına, iyo-
nize kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum ve çinko düzeylerinin düşmesine, laktat, serbest
yağ asitleri ve keton cisimlerinin artmasına, neden olduğu ve bazen ani ölümle sonuçlanabileceği
bilinmelidir.
Çok düşük kalorili diyetlerin başlıca yan etkileri; baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik,
yorgunluk, bulantı, kusma, diyare, konstipasyon, safra ve böbrek taşları, kardiyak aritmi, hipo-
tansiyon, menstrüasyon düzensizliği, cilt kuruluğu, saçlarda dökülme ve incelme, uyuşukluk,
soğuğa karşı tahammülsüzlük, proteinüri, mineral ve elektrolit dengesinde bozukluk ve bazal
metabolizma hızında azalmadır.
5.1.5. Besin etiket bilgileri
Obezite prevalansının artmasına bağlı olarak sağlıklı besinlerin seçimi ve besinlerin etiketlenmesi
önem kazanmaktadır. Süpermarketlerdeki hemen hemen tüm besinlerin üzerinde besinle ilgili
bilgiler bulunmaktadır. Besin etiket bilgisinin kolay görünür, anlaşılır, güvenilir ve karşılaştırma
yapılabilecek şekilde sunulması önemlidir. Günümüzdeki besin etiketleri üzerinde genel beslen-
me tarzına göre seçim yapılabilmesi amacıyla beslenme bilgileri dört aşamada verilmektedir:
1.	 Besin etiket bilgisi: Besinin bir porsiyonunun veya 100 gramının verdiği enerji değeri
ile karbonhidrat, yağ, protein, kolesterol, posa, vitamin ve mineral gibi besin ögelerinin
içeriği hakkında bilgi verir. Bu bilgi, tüm besin etiketlerinde görünmelidir.
2.	 İçindekiler listesi: Besinin veya tarifenin bileşiminde bulunan maddeleri çoktan aza doğ-
ru listeler.
3.	 Beslenme açıklaması: “Az yağlı veya yüksek posalı” gibi amacına uygun besinleri kolayca
bulmamıza yardımcı olur.
4.	 Sağlık iddiaları: Potansiyel sağlık yararı olan besin veya besin ögelerini tarif eder.
Örneğin; osteoporoz riskini azaltmak için kalsiyum tüketimi yarar sağlar gibi.
Besin etiket bilgisi üzerinde yer alan “1 porsiyon miktarı” veya “100 gramı” ibareleri, sağlıklı
beslenme amacı ile o besinden yenilmesi gereken miktarları önermez. Bazı besinlerin ambalaj
veya etiketi üzerinde “şekersiz”, “şekeri azaltılmış”, “şeker katkısız” veya “şeker ilave edilmemiştir”
ibareleri bulunmaktadır. Bu ibarelerin bulunması o besinin sağlıklı beslenmek için tüketilmesi
uygun bir besin olduğu anlamına gelmez. Besinin içindeki yağ miktarı, yağın cinsi, tuz miktarı
gibi bilgiler de önemlidir. Bazı şeker katkısız veya şekeri azaltılmış besinler fazla miktarda doymuş
yağ içerebilmektedir.
“Light” tanımlaması geleneksel versiyonlardan 1/3 oranında daha az kalorili veya %50 daha az
yağlı besinler anlamına gelir. “Az kalorili” veya “Az yağlı” bir besin %50 az sodyum içeriyorsa bu
da light olarak nitelendirilir. Çoğu birey «light» ibaresini, şekersiz besin, sağlıklı besin olarak al-
gılamaktadır. Bunun doğru olmadığını ifade eden bilgiler ambalaj üzerinde kolaylıkla görülecek
şekilde yer almalıdır.
Besin sanayiinde hacim ve kıvam arttırıcı olarak veya şeker yerine kullanılan laktitol, mannitol,
ksilitol, izomalt, hidrojenize nişasta hidrolizatı gibi şeker alkollerinin enerji değeri vardır. Besinin
40 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
içerdiği şeker alkollerinin miktarı önemlidir. Bir gram şeker alkolü ortalama olarak 2 kcal. de-
ğerinde enerji verir. Şeker alkolleri çeşitli sakız, bisküvi, şekerleme ve puding üretiminde yaygın
olarak kullanılmaktadır.
Piyasada hazır olarak satılan diyet ürünlerinin ya yağ oranları azaltılmıştır ya da bu besinlere şeker
yerine çeşitli tatlandırıcılar eklenmiştir. Her iki durumda da bu besinlerin enerji değerleri var-
dır. Diyet ürünleri hiçbir kısıtlama olmadan yenilebilecek yiyecekler olarak düşünülmemelidir.
Zayıflama için hazırlanan beslenme programında şeker ve şekerli yiyeceklerin yer almaması nede-
niyle bu yöndeki ihtiyaç ve istekleri karşılamak üzere piyasada bulunan diyet ürünleri beslenme
uzmanına danışılmadan kullanılmamalıdır. Enerji kısıtlaması yapıldığında bu besinlerin enerji
değerleri de mutlaka hesaba katılmalıdır. Bu ürünler beslenme programına ek olarak değil, diğer
besinlerin yerine tüketilmelidir.
5.1.6. Obez bireylere yönelik beslenme önerileri
Zayıflamaya yönelik beslenme programı uygulayan obez bireylere, olumlu yeme davranışı alış-
kanlığı kazandırmak için alternatif yöntemler geliştirilmiştir. Her birey için farklılıklar gösterebi-
lecek öneriler aşağıda sıralanmıştır:
Alışverişe yönelik öneriler
•	 Besin alışverişini tok karnına yapmak, yenmemesi/az yenmesi gereken besinleri satın
almamak,
•	 Alışverişe bir listeyle çıkmak ve gereksinme dışı besinleri almamak,
•	 Yanına yapılan listeye yetecek kadar para almak, mümkünse kredi kartı kullanmamak,
•	 Yenmeye hazır besinleri satın almamak,
•	 Satın alırken aynı gruptaki besinlerin enerjisi düşük olanını seçmek (örnek: yağlı peynir
yerine yağsız peynir almak gibi),
•	 Özellikle unlu ve tatlı yiyecekler açısından düşük enerjili besin (light besin) tuzağına
düşmemek.
Planlı olmaya yönelik öneriler
•	 Besin tüketimini sınırlamak için ne yiyeceğini önceden planlamak,
•	 Boş zamanlarda yiyecek atıştırmak yerine egzersiz yapmak. Ev veya iş yerinde egzersiz için
belirli bir alan ayırmak,
•	 Sabah kalkınca, her öğün öncesi, sırası ve sonrasında 1 bardak su içmek,
•	 Önerilen yiyecekleri planlanan zamanlarda yemek (5-6 öğün şeklinde), öğün atlamamak.
•	 İkramları kabul etmemek, bunu kabalık olarak nitelendirmemek. Çevredeki insanla-
ra yemek için ısrar etmeleri yerine, yememek için teşvik etmelerinin daha iyi olacağını
anlatmak,
•	 Düzenli dışkılama alışkanlığı edinmek (her gün, sabah kalkınca vb.)
•	 Her hafta, sabah aç karnına, aynı kıyafetlerle tartılmak ve ağırlığı kaydetmek.
41OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
Yemekle ilgili öneriler
•	 Göz önünde yiyecek bulundurmamak,
•	 Mutfakta fazla zaman harcamamak, en kısa sürede işi bitirip uzaklaşmak,
•	 Yüksek enerjili ve yenilmemesi gereken besinleri evde bulundurmamak,
•	 Yemekte küçük, salatada büyük tabak kullanmak,
•	 Serviste küçük boy kepçe kullanmak,
•	 Yemek biter bitmez sofradan kalkmak,
•	 Servis yaptıktan sonra servis kabını sofradan kaldırmak,
•	 Lokmalar arasında çatal ve kaşığı elinden bırakmak,
•	 Mümkün olduğunca iyi çiğneyerek yavaş yemek,
•	 Akşam yemekten sonra bir şey yememek,
•	 Yemek yerken başka aktiviteler (TV seyretmek, gazete-dergi okumak vb.) yapmamak,
•	 Akşam öğününü olanaklar elverdiği sürece 18:00-20:00 saatleri arasında yemek, sonrasın-
da yüksek enerjili besinlerden uzak durmak (şekersiz çay, ıhlamur vb içilebilir),
•	 Alkol, zengin soslar ve süslemelerden kaçınmak.
Özel günlere yönelik öneriler
•	 Kalorisiz veya düşük kalorili içecekleri tercih etmek
•	 Her koşulda beslenme programına uygun besinleri seçmeye özen göstermek,
•	 Davetlere çok aç iken gitmemek,
•	 Davete katılmadan bir saat önce düşük enerjili salata, meyve gibi besinler atıştırarak iştahı
baskılamak,
•	 İkramları reddetmeye hazırlanmak, aksilikler karşısında cesaretini kırmamak. Eğer fazla
yenilirse sonraki öğünü sadece salata ve biraz peynirle geçiştirmek.
•	 Aktiviteye yönelik öneriler:
•	 Egzersiz için zaman belirlemek ve uygulamak,
•	 Daha az taşıt kullanmak,
•	 Hızlı tempoda yürümek,
•	 Asansöre binmemek,
•	 Spor ayakkabılarını sürekli hazır bulundurmak,
•	 Aktif ve hareketli kişilerle birlikte olmaya özen göstermek.
5.1.7. Zayıflama için uygulanabilecek beslenme programı örnekleri
Beslenme programını düzenlerken birbiri yerine yenebilecek besinlerin neler olduğunun bilin-
mesi büyük kolaylık sağlar. Değişik gruplardaki, protein, karbonhidrat, yağ ve enerji değerleri
birbirine çok yakın olan besinler bir araya getirilerek “değişim listeleri” hazırlanabilir. Her grup
içindeki besinler hemen hemen aynı miktar enerji, protein, karbonhidrat ve yağ sağladıklarından
birbirinin yerine tüketilebilir. Her gruba ait değişim listesindeki besinlerin ancak belirtilen mik-
tarları birbirinin yerini alır. Kılavuzun ekinde zayıflama için uygulanabilecek beslenme program-
ları örnekleri ve değişim listesi verilmiştir.
42 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU
Kaynaklar
1.	 Türkiye Obezite (Şişmanlık) İle Mücadele ve Kontrol Programı (2010-2014), Sağlık Bakanlığı Yayın No: 773, Kuban
Matbaacılık Yayıncılık, Ankara, 2010.
2.	 Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 2007.
3.	 Çoşkun A, Kesici C, Çelikcan E, Bilici S (Eds): Hastalıklarda Beslenme ve Obezite Bilgi Serisi, Sağlık Bakanlığı Yayın
No: 733, Klasmat Matbaacılık, Ankara, 2008.
4.	 Tsigos C, Hainer V, Basdevant A, et al. Management of obesity in adults: European Clinical Pratice Guidelines,
Obesity Facts 2008;1:106–16.
5.	 Lau DCW, Douketis JD, Morrison KM, Hramiak IM, Sharma AM. 2006 Canadian Clinical Practice Guidelines on
the Management and pPevention of Obesity in Adults and Children. CMAJ 2007;176(Suppl. 8):S1-S13.
6.	 Lyznicki JM, Young DC, Riggs JA, Davis RM. Obesity: assessment and management in primary care.. Am Fam
Physician 2001;63:2185-96.
7.	 Makrins A, Foster GD. Dietary approaches to the treatment of obesity. Psychiatry Clin North Am 2011;34:813–27.
8.	 Dalton S (Ed). Owerweight and Weight Management. The Health Proffessional’s Guide to Understanding and Prac-
tice, Aspen Publishers, USA, 1997.
9.	 Arslan P, Bozkurt N, Karaağaoğlu N, Mercanlıgil S, Açık Erge S. Yeterli-Dengeli Beslenme ve Sağlıklı Zayıflama
Rehberi, Birinci Basım, Özgür Yayınevi, İstanbul 2001.
10.	 Akbulut G, Rakıcıoğlu N. Şişmanlığın beslenme tedavisinde güncel yaklaşımlar. Genel Tıp Derg 2010;20:35–40.
11.	 Baysal A, Aksoy M, Besler HT, et al (Eds). Diyet El Kitabı, Yenilenmiş 5. Baskı, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara 2008.
12.	 Baysal A (Ed). Beslenme, 10. Baskı, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara, 2004.
13.	 Arslan P (Ed): Şişmanlık Çeşitli Hastalıklarla Etkileşim ve Diyet Tedavisinde Bilimsel Uygulamalar, Türkiye Diyetis-
yenler Derneği Yayını:4, Volkan Matbaacılık, Ankara 1993.
14.	 Webb VL, Wadden TA, Tsai AG. Weight-Loss Programs: Commercial and Popular Diets. Encyclopedia of Body
Image and Human Appearance, Volume 2, p.798-808, Academic Press, UK, 2012.
15.	 Soenen S, Bonomi AG, Lemmens SGT, et al. Relatively high-protein or ‘low-carb’ energy-restricted diets for body
weight loss and body weight maintenance?. Physiology&Behavior 2012;107:374–80.
16. Baysal A, Baş M (Eds): Yetişkinlerde Ağırlık Yönetimi, Birinci Basım,Ekspress Baskı A.Ş., İstanbul 2008.
17. Mercanlıgil S. Kaybedilen Ağırlığın Korunması. Turk J Endoc Metab 2003;Suppl 2: 39 – 43.
18. Özer E: Kan Şekeri Kontrolü İçin Karbonhidrat Sayımı, Gri Tasarım,İstanbul 2003.
5.2 OBEZİTE TEDAVİSİNDE EGZERSİZ
Fiziksel etkinliğin arttırılması hem obezite tedavisinde hem de verilen kilonun muhafazasında
çok önemlidir. Tek başına fiziksel aktivite artışının kilo vermeye katkısı kalori kısıtlamasına göre
daha fazla değildir. Ancak fiziksel etkinliği arttırmanın kilo verme dışında da pek çok ilave yararı
vardır. Viseral yağın azalması ve kas kitlesinin artması, insülin direncinin azalması, kan basıncı-
nın ve lipid profilinin düzelmesi bunlar arasında sayılabilir. Düzenli egzersiz yapanlarda koroner
arter hastalığı ve ölüm oranlarının çok daha az olduğu gösterilmiştir. Fizik aktivite, kişinin özgü-
veninin artması ve yeniden kilo almasının önlenmesi açısından da çok önemlidir.
Obez hastaların fiziksel etkinliklerini arttırırken amaç yaşam biçimlerini kalıcı olarak değiştire-
bilmek, daha az sedanter ve daha çok aktif bir yaşam sağlayabilmek olmalıdır. Genel olarak her
yaştaki hasta için günde ortalama 30-45 dakika süren ve mümkünse haftanın her günü yapılan
orta düzeyde bir fiziksel etkinlik önerilmelidir. Orta düzeyde fiziksel etkinliğe örnek olarak saatte
5-6 km hızla yapılan yürüyüş sayılabilir. Böyle bir egzersiz yaklaşık olarak 150 kcal harcamasına
neden olur. Her gün yapılması, haftada 1000 kcal harcanmasını sağlar. Tablo 5.2.1’de orta düzey-
de fiziksel etkinlikler için örnekler verilmiştir.
Fiziksel etkinliklerin arttırılmasına yönelik öneriler mutlaka bireyselleştirilmeli ve sürdürülebilirliği
denetlenmelidir. Çünkü fiziksel etkinlikler, hastaların alışkanlıkları, sosyokültürel özellikleri, ekono-
mik koşulları doğrultusunda büyük farklılıklar gösterebilir. Yürümek, fiziksel etkinlikler içinde en
kolay ve herkes tarafından en rahat uygulanan yöntemdir. Bunun yerine bisiklete binmek, yüzmek,
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu
Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu

More Related Content

What's hot

Intestinal obstruksiyon (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Intestinal obstruksiyon (fazlası için www.tipfakultesi.org)Intestinal obstruksiyon (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Intestinal obstruksiyon (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Erişkin kardi̇yopulmoner resüsitasyon (kpr)uygulamalari-TARD sempozyum
Erişkin kardi̇yopulmoner resüsitasyon (kpr)uygulamalari-TARD sempozyumErişkin kardi̇yopulmoner resüsitasyon (kpr)uygulamalari-TARD sempozyum
Erişkin kardi̇yopulmoner resüsitasyon (kpr)uygulamalari-TARD sempozyumSULE AKIN
 
FW275 Sports Nutrition
FW275 Sports NutritionFW275 Sports Nutrition
FW275 Sports NutritionMatt Sanders
 
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisiLarinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisigökcen iplikçi
 
Obesidade asbran
Obesidade asbranObesidade asbran
Obesidade asbranKKHFA
 
Alimentação saudável joana pereira e sofia sancho
Alimentação saudável joana pereira e sofia sanchoAlimentação saudável joana pereira e sofia sancho
Alimentação saudável joana pereira e sofia sanchoCarla Gomes
 
Σύσταση σώματος και αθλητική απόδοση
Σύσταση σώματος και αθλητική απόδοσηΣύσταση σώματος και αθλητική απόδοση
Σύσταση σώματος και αθλητική απόδοσηmedNutrition
 
Normal anyan gapli metaboli̇k asi̇dozlar
 Normal anyan gapli metaboli̇k asi̇dozlar Normal anyan gapli metaboli̇k asi̇dozlar
Normal anyan gapli metaboli̇k asi̇dozlardrtasla88
 
Obesidade Completo
Obesidade CompletoObesidade Completo
Obesidade Completoprofanabela
 
Fiziksel Aktivite Ve Önemi
Fiziksel Aktivite Ve ÖnemiFiziksel Aktivite Ve Önemi
Fiziksel Aktivite Ve ÖnemiEmirhan Karakuş
 
Στέλλα Ηρακλειανού - Βασικές Αρχές Σύνταξης Διαιτολογίου
Στέλλα Ηρακλειανού - Βασικές Αρχές Σύνταξης Διαιτολογίου Στέλλα Ηρακλειανού - Βασικές Αρχές Σύνταξης Διαιτολογίου
Στέλλα Ηρακλειανού - Βασικές Αρχές Σύνταξης Διαιτολογίου MedicalWeb.gr
 
Beslenme 4. sınıf 2011 2012
Beslenme 4. sınıf 2011 2012Beslenme 4. sınıf 2011 2012
Beslenme 4. sınıf 2011 2012htyanar
 
Weight Loss Facts and Myths
Weight Loss Facts and MythsWeight Loss Facts and Myths
Weight Loss Facts and Mythsgrayjohn
 

What's hot (20)

Intestinal obstruksiyon (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Intestinal obstruksiyon (fazlası için www.tipfakultesi.org)Intestinal obstruksiyon (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Intestinal obstruksiyon (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Obezite
Obezite Obezite
Obezite
 
OBESIDADE - 1 B
OBESIDADE - 1 BOBESIDADE - 1 B
OBESIDADE - 1 B
 
Vera_DM_dietoterapia
Vera_DM_dietoterapiaVera_DM_dietoterapia
Vera_DM_dietoterapia
 
Enteral Beslenme
Enteral Beslenme Enteral Beslenme
Enteral Beslenme
 
Erişkin kardi̇yopulmoner resüsitasyon (kpr)uygulamalari-TARD sempozyum
Erişkin kardi̇yopulmoner resüsitasyon (kpr)uygulamalari-TARD sempozyumErişkin kardi̇yopulmoner resüsitasyon (kpr)uygulamalari-TARD sempozyum
Erişkin kardi̇yopulmoner resüsitasyon (kpr)uygulamalari-TARD sempozyum
 
FW275 Sports Nutrition
FW275 Sports NutritionFW275 Sports Nutrition
FW275 Sports Nutrition
 
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisiLarinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
 
La obesidad y el sobrepeso
La obesidad y el sobrepesoLa obesidad y el sobrepeso
La obesidad y el sobrepeso
 
Obesidade asbran
Obesidade asbranObesidade asbran
Obesidade asbran
 
Alimentação saudável joana pereira e sofia sancho
Alimentação saudável joana pereira e sofia sanchoAlimentação saudável joana pereira e sofia sancho
Alimentação saudável joana pereira e sofia sancho
 
Σύσταση σώματος και αθλητική απόδοση
Σύσταση σώματος και αθλητική απόδοσηΣύσταση σώματος και αθλητική απόδοση
Σύσταση σώματος και αθλητική απόδοση
 
Normal anyan gapli metaboli̇k asi̇dozlar
 Normal anyan gapli metaboli̇k asi̇dozlar Normal anyan gapli metaboli̇k asi̇dozlar
Normal anyan gapli metaboli̇k asi̇dozlar
 
Obesidade Completo
Obesidade CompletoObesidade Completo
Obesidade Completo
 
Fiziksel Aktivite Ve Önemi
Fiziksel Aktivite Ve ÖnemiFiziksel Aktivite Ve Önemi
Fiziksel Aktivite Ve Önemi
 
Obesidade
ObesidadeObesidade
Obesidade
 
Στέλλα Ηρακλειανού - Βασικές Αρχές Σύνταξης Διαιτολογίου
Στέλλα Ηρακλειανού - Βασικές Αρχές Σύνταξης Διαιτολογίου Στέλλα Ηρακλειανού - Βασικές Αρχές Σύνταξης Διαιτολογίου
Στέλλα Ηρακλειανού - Βασικές Αρχές Σύνταξης Διαιτολογίου
 
Beslenme 4. sınıf 2011 2012
Beslenme 4. sınıf 2011 2012Beslenme 4. sınıf 2011 2012
Beslenme 4. sınıf 2011 2012
 
Meme Kanseri Sunum
Meme Kanseri SunumMeme Kanseri Sunum
Meme Kanseri Sunum
 
Weight Loss Facts and Myths
Weight Loss Facts and MythsWeight Loss Facts and Myths
Weight Loss Facts and Myths
 

Similar to Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu

Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...WRI Ross Center for Sustainable Cities
 
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇www.tipfakultesi. org
 
Saglikli kilo-vermek-icin-neler-yapilmali
Saglikli kilo-vermek-icin-neler-yapilmaliSaglikli kilo-vermek-icin-neler-yapilmali
Saglikli kilo-vermek-icin-neler-yapilmalihibe kredi
 
Obezitenin hastaliklarla ilişkisi sunum
Obezitenin hastaliklarla ilişkisi   sunumObezitenin hastaliklarla ilişkisi   sunum
Obezitenin hastaliklarla ilişkisi sunumDerya Akin
 
OBEZİTE VE REHABİLİTASYONU
OBEZİTE VE REHABİLİTASYONU OBEZİTE VE REHABİLİTASYONU
OBEZİTE VE REHABİLİTASYONU Demet Akbulut
 
Salon 2 13 kasim 14.00 15.00 serpi̇l akkuş topçu-türkçe
Salon 2 13 kasim 14.00 15.00 serpi̇l akkuş topçu-türkçeSalon 2 13 kasim 14.00 15.00 serpi̇l akkuş topçu-türkçe
Salon 2 13 kasim 14.00 15.00 serpi̇l akkuş topçu-türkçetyfngnc
 
Nutrisyonel Destek ve Total Parenteral Beslenme
Nutrisyonel Destek ve Total Parenteral BeslenmeNutrisyonel Destek ve Total Parenteral Beslenme
Nutrisyonel Destek ve Total Parenteral BeslenmeKemal ASLAN
 
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obeziteDiyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obeziteSinem Akgün
 
osteoporoz ve metabolik kemik hastalıkları tanı ve tedavi kılavuzu
osteoporoz ve metabolik kemik hastalıkları tanı ve tedavi kılavuzuosteoporoz ve metabolik kemik hastalıkları tanı ve tedavi kılavuzu
osteoporoz ve metabolik kemik hastalıkları tanı ve tedavi kılavuzuDilek Gogas Yavuz
 
Geli̇şi̇mi̇mi̇zde baklagi̇lleri̇n rolü genç
Geli̇şi̇mi̇mi̇zde baklagi̇lleri̇n rolü   gençGeli̇şi̇mi̇mi̇zde baklagi̇lleri̇n rolü   genç
Geli̇şi̇mi̇mi̇zde baklagi̇lleri̇n rolü gençUğur Macit
 
Salon b 14 kasim 09.00 10.15 hülya sungurteki̇n
Salon b 14 kasim 09.00 10.15 hülya sungurteki̇nSalon b 14 kasim 09.00 10.15 hülya sungurteki̇n
Salon b 14 kasim 09.00 10.15 hülya sungurteki̇ntyfngnc
 
(Sosyal medya ve obezite)
(Sosyal medya ve obezite)(Sosyal medya ve obezite)
(Sosyal medya ve obezite)sinan
 
Diyabet tedavisi
Diyabet tedavisiDiyabet tedavisi
Diyabet tedavisihibe kredi
 
Diyabet tedavisi
Diyabet tedavisiDiyabet tedavisi
Diyabet tedavisihibe kredi
 

Similar to Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu (20)

Di̇abetes melli̇tus kilavuzu
Di̇abetes melli̇tus kilavuzuDi̇abetes melli̇tus kilavuzu
Di̇abetes melli̇tus kilavuzu
 
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
 
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
Obezi̇te tedavi̇ kilavuzu ve yaşam tarzi öneri̇leri̇
 
sosyal sorumluluk
sosyal sorumluluksosyal sorumluluk
sosyal sorumluluk
 
Saglikli kilo-vermek-icin-neler-yapilmali
Saglikli kilo-vermek-icin-neler-yapilmaliSaglikli kilo-vermek-icin-neler-yapilmali
Saglikli kilo-vermek-icin-neler-yapilmali
 
Obezitenin hastaliklarla ilişkisi sunum
Obezitenin hastaliklarla ilişkisi   sunumObezitenin hastaliklarla ilişkisi   sunum
Obezitenin hastaliklarla ilişkisi sunum
 
OBEZİTE VE GEBELİK
OBEZİTE VE GEBELİK OBEZİTE VE GEBELİK
OBEZİTE VE GEBELİK
 
OBEZİTE VE REHABİLİTASYONU
OBEZİTE VE REHABİLİTASYONU OBEZİTE VE REHABİLİTASYONU
OBEZİTE VE REHABİLİTASYONU
 
Salon 2 13 kasim 14.00 15.00 serpi̇l akkuş topçu-türkçe
Salon 2 13 kasim 14.00 15.00 serpi̇l akkuş topçu-türkçeSalon 2 13 kasim 14.00 15.00 serpi̇l akkuş topçu-türkçe
Salon 2 13 kasim 14.00 15.00 serpi̇l akkuş topçu-türkçe
 
Nutrisyonel Destek ve Total Parenteral Beslenme
Nutrisyonel Destek ve Total Parenteral BeslenmeNutrisyonel Destek ve Total Parenteral Beslenme
Nutrisyonel Destek ve Total Parenteral Beslenme
 
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obeziteDiyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
 
osteoporoz ve metabolik kemik hastalıkları tanı ve tedavi kılavuzu
osteoporoz ve metabolik kemik hastalıkları tanı ve tedavi kılavuzuosteoporoz ve metabolik kemik hastalıkları tanı ve tedavi kılavuzu
osteoporoz ve metabolik kemik hastalıkları tanı ve tedavi kılavuzu
 
Çocukluk Çağı Obezite
Çocukluk Çağı ObeziteÇocukluk Çağı Obezite
Çocukluk Çağı Obezite
 
Akut gastroenterit klavuzu
Akut gastroenterit klavuzuAkut gastroenterit klavuzu
Akut gastroenterit klavuzu
 
Geli̇şi̇mi̇mi̇zde baklagi̇lleri̇n rolü genç
Geli̇şi̇mi̇mi̇zde baklagi̇lleri̇n rolü   gençGeli̇şi̇mi̇mi̇zde baklagi̇lleri̇n rolü   genç
Geli̇şi̇mi̇mi̇zde baklagi̇lleri̇n rolü genç
 
Metaboli̇k sendrom kilavuzu
Metaboli̇k sendrom kilavuzuMetaboli̇k sendrom kilavuzu
Metaboli̇k sendrom kilavuzu
 
Salon b 14 kasim 09.00 10.15 hülya sungurteki̇n
Salon b 14 kasim 09.00 10.15 hülya sungurteki̇nSalon b 14 kasim 09.00 10.15 hülya sungurteki̇n
Salon b 14 kasim 09.00 10.15 hülya sungurteki̇n
 
(Sosyal medya ve obezite)
(Sosyal medya ve obezite)(Sosyal medya ve obezite)
(Sosyal medya ve obezite)
 
Diyabet tedavisi
Diyabet tedavisiDiyabet tedavisi
Diyabet tedavisi
 
Diyabet tedavisi
Diyabet tedavisiDiyabet tedavisi
Diyabet tedavisi
 

More from www.tipfakultesi. org (20)

Oksijen tedavisi
 Oksijen tedavisi Oksijen tedavisi
Oksijen tedavisi
 
Noninvaziv mekanik ventilasyon
Noninvaziv mekanik ventilasyonNoninvaziv mekanik ventilasyon
Noninvaziv mekanik ventilasyon
 
astım
astım astım
astım
 
Mekanik ventilasyon
Mekanik ventilasyonMekanik ventilasyon
Mekanik ventilasyon
 
Konsültasyon
KonsültasyonKonsültasyon
Konsültasyon
 
Koah
KoahKoah
Koah
 
Dr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflamaDr önder tani ve siniflama
Dr önder tani ve siniflama
 
Diyabetes mellitus
Diyabetes mellitusDiyabetes mellitus
Diyabetes mellitus
 
Bronşektazi
BronşektaziBronşektazi
Bronşektazi
 
Bbh'da pnömoni
Bbh'da pnömoniBbh'da pnömoni
Bbh'da pnömoni
 
Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama Astım tanı ve sınıflama
Astım tanı ve sınıflama
 
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisiAstım ve koah ilaç farmakolojisi
Astım ve koah ilaç farmakolojisi
 
Astim tedavileri
Astim tedavileriAstim tedavileri
Astim tedavileri
 
Astim tani ve tedavi rehberi
Astim tani ve tedavi rehberiAstim tani ve tedavi rehberi
Astim tani ve tedavi rehberi
 
Astım ilaçları
Astım ilaçlarıAstım ilaçları
Astım ilaçları
 
Ape
ApeApe
Ape
 
bronkoskopi ünitesi yönetimi
bronkoskopi ünitesi yönetimi bronkoskopi ünitesi yönetimi
bronkoskopi ünitesi yönetimi
 
Akciğer kanseri
Akciğer kanseriAkciğer kanseri
Akciğer kanseri
 
Akut ve subakut öksürük
Akut ve subakut öksürükAkut ve subakut öksürük
Akut ve subakut öksürük
 
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisibronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
bronşit ve bronlşektazi alevlenme tedavisi
 

Obezi̇te tani tedavi̇ kilavuzu

  • 1. ISBN 978-605-4011-19-3TEMD üyelerine ücretsiz olarak dağıtılır. TÜRKİYEENDOKRİNOLOJİVEMETABOLİZMADERNEĞİOBEZİTETANIveTEDAVİKILAVUZU OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU
  • 2. OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Obezite, Dislipidemi, Hipertansiyon Çalışma Grubu tarafından hazırlanmıştır. 2014 - ANKARA
  • 3. OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU © Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği • 2014 ISBN: 978-605-4011-19-3 1. Baskı: Mayıs 2014 TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ ve METABOLİZMA DERNEĞİ Meşrutiyet Cad., Ali Bey Apt. 29/12 Kızılay 06420, Ankara Tel. (0312) 425 2072 Faks (0312) 425 2098 E_posta: president@temd.org.tr www.temd.org.tr Grafik Tasarım ve Yayın Hizmetleri BAYT Bilimsel Araştırmalar Basın Yayın ve Tanıtım Ltd. Şti. Ziya Gökalp Cad. 30/31 Kızılay 06420, Ankara Tel. (0312) 431 3062 Faks (0312) 431 3602 Baskı Miki Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Matbaacılar sitesi, 560 Sk., No:27 İvedik, Ankara Tel. (0312) 395 21 28 Baskı Tarihi: Mayıs 2014
  • 4. “BÜYÜK İŞLER, MÜHİM TEŞEBBÜSLER; ANCAK, MÜŞTEREK MESA-İ İLE KABİL-İ TEMİNDİR.” MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, 1925
  • 5.
  • 6. 5SUNUM Değerli Meslektaşlarım, Tanı ve tedavi rehberleri, özellikle günümüz çalışma koşullarında güncel literatürü devamlı ve ayrıntılı izleme fırsatı bulamayan meslektaşlarımıza, kanıta dayalı verilerin değerlendirmesiyle ülkemiz koşullarına da uygun olabilecek bir öneriler paketi sunmayı hedeflemektedir. Her hasta için ayrılan sürenin kısıtlı olduğu çalışma şartlarında bu rehberlere başvurmakişlerimiziçoğuzamankolaylaştırmaktavehatariskiniazaltmaktadır. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Çalışma grupları üyelerinin özverili çalışmaları ile hazırlanan bu rehberler, tamamen derneğimiz olanakları ile hazırlanmış ve yayımlanmış bulunmaktadır. Gıda ve ilaç endüstrisi gibi başka bir kaynaktan destek alınmadığından bir çıkar çatışması bulunmamaktadır. Yararlı olması dileği ile katkıda bulunan tüm üyelerimize teşekkür ederim. Saygılarımla, Prof. Dr. Ahmet Sadi Gündoğdu TEMD Başkanı
  • 7. 6 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU TEMD Obezite-Dislipidemi Hipertansiyon Çalışma Grubu Obezite Kılavuzu Hazırlama ve Düzenleme Komitesi Prof. Dr. İlhan SATMAN İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı – İstanbul Prof. Dr. Volkan Demirhan YUMUK İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı - İstanbul Prof. Dr. Cihangir EREM Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı – Trabzon Prof.Dr.Fahri BAYRAM Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi , Endokrinoloji Ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı-Kayseri Prof. Dr. Mitat BAHÇECİ Katip Çelebi Üniversitesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Endokrinoloji Kliniği – İzmir Prof. Dr. Mustafa ARAZ Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı – Gaziantep Doç. Dr. Alper SÖNMEZ GATA Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı – Ankara Doç. Dr. Yasin PEKER Katip Çelebi Üniversitesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi Kliniği - İzmir Yrd. Doç. Dr. Dyt. Özge KÜÇÜKERDÖNMEZ Ege Üniversitesi, İzmir Atatürk Sağlık Yüksekokulu, Beslenme ve Diyetetik Bölümü
  • 8. 7OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU HAKKINDA Değerli Meslektaşlarımız, Bilindiği gibi obezite bütün dünyada ve toplumlarda çığ gibi artan, çağımızın epidemisi sayılan bir sağlık sorunudur. Obezite yol açtığı hastalıklarla birlikte sağlık harcamalarında en önemli yeri tutmaktadır. Bu açıdan obezitenin tedavi edilmesi yanında önlenmesi daha da önemlidir. Ayrıca obezite sadece endokrinoloji ve iç hastalıkları uzmanlarını değil, kardiyoloji, nöroloji, psikiyatri, gastroenteroloji, göz hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, ortopedi v.b. birçok dalları da ilgilendiren önemli bir sorundur. Yine son yıllarda yapılan çalışmalarda obezitenin dikkati çeken bir yanıda özellikle çocukluk ve adölesan çağında da gittikçe artmasıdır ki buda bizleri daha da dikkatli ve uyanık olmaya yöneltmelidir. Bu açıdan da obezitenin önlenmesi çok daha fazla önem arzetmektedir. Konuylailgilenenmeslektaşlarımızbilirlerkiobezitetedavisindeyaklaşım,uygulamavegerekmedikal tedavi açısından olsun,gerekse cerrahi açısından olsun standart kabul edilecek bir tedavi metodu yoktur. Hastaya, kişiye özel yaklaşımlar diğer hastalıklarda olduğu gibi burada da söz konusudur. Ayrıca tedavinin ömür boyu devam etmesi, bir alışkanlık olması tedavide vurgulanmalıdır. Bundan yola çıkarak TEMD Obezite-Lipid Metabolizması-Hipertansiyon Çalışma Grubu olarak daha önce obezite kılavuzunu hipertansiyon ve lipid kılavuzuyla birlikte 3-4 kez yayınlamıştık. Ancak şimdi bu kılavuzları ayrı ayrı yazmayı, çok daha geniş ve farklı boyutlarda değerlendirmeyi düşündük. Bu açıdan da gönüllü arkadaşlarımızın büyük emek, gayret ve zaman harcamasıyla bu kılavuzu hazır hale getirdik. Değişen şartlara ve bakış açılarına göre yenilikler ve eklemeler yaptık. Kılavuzun sonuna bazı örnek listeler koyduk. Kılavuz olması açısından çok fazla genel bilgilerden kaçındık.Yinede dikkatimizden kaçan, eksik kalan noktalar olabilir. Değerli arkadaşlarımız bu konuda uyarılarını, tekliflerini, düşüncelerini ve katkılarını bize iletirlerse seviniriz. Kılavuzun hazırlanmasında büyük gayret gösteren hazırlama komitesine teşekkürlerimi sunarken, kılavuzun herkese faydalı olmasını diliyorum. Saygılarımla. Obezite Kılavuzu Hazırlama ve Düzenleme Komitesi Adına, Prof. Dr. Fahri Bayram Obezite-Dislipidemi Hipertansiyon Çalışma Grubu Başkanı
  • 9.
  • 10. 9İÇİNDEKİLER Bölüm 1 OBEZİTENİN TANIMI, ÖNEMİ VE EPİDEMİYOLOJİK VERİLER 11 1.1. Giriş 11 1.2. Epidemiyoloji 11 1.3. Obezite görülme sıklığının artmasının nedeni 15 1.4. Obeziteye eşlik eden sağlık sorunları 15 1.5. Obezite ile mücadele stratejileri 16 Kaynaklar 17 Bölüm 2 OBEZİTEDE RİSK DURUMUNUN BELİRLENMESİ 19 2.1 Riski Belirleyen Faktörler 19 Kaynaklar 21 Bölüm 3 OBEZ HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ 23 3.1. Anamnez 23 3.2. Fizik Muayene 24 3.3. Konsültasyonlar 27 3.4. Laboratuvar incelemeleri 27 Kaynaklar 29 Bölüm 4 ÇOCUKLUK ÇAĞI ve ADOLESAN DÖNEMi OBEZİTESİ 31 4.1. Önemi 31 4.2. Çocukluk Obezitesinin Tespiti 31 4.3. Obez Çocuğun Değerlendirilmesi 31 4.4. Çocukta Obezite Tedavisi 32 4.5. Çocukluk Obezitesinin Önlenmesi 32 Kaynaklar 32 Bölüm 5 OBEZİTE TEDAVİSİ 33 5.1 TIBBİ BESLENME TEDAVİSİ YAKLAŞIMLARI 33 5.1.1. Giriş 33 5.1.2. Tıbbi beslenme tedavisi 34 5.1.3. Sağlıklı kilo kaybı için tıbbı beslenme tedavisi ilkeleri 34 5.1.4. Zayıflamaya yönelik bilimsel olmayan popüler diyetler 36 5.1.5. Besin etiket bilgileri 39 5.1.6. Obez bireylere yönelik beslenme önerileri 40 5.1.7. Zayıflama için uygulanabilecek beslenme programı örnekleri 41 Kaynaklar 42 5.2 OBEZİTE TEDAVİSİNDE EGZERSİZ 42 Kaynaklar 44 5.3: SOSYAL VE PSİKOLOJİK DESTEK, DAVRANIŞ TEDAVİSİ 44 Kaynaklar 45 5.4 OBEZİTENİN FARMAKOLOJİK TEDAVİSİ 46 5.4.1. İdeal bir obezite ilacında bulunması gereken özellilkler 46 5.4.2. Obezite tedavisinde kullanılan ilaçlar 46 5.4.3. Obezite tedavisinde deneysel aşamadaki moleküller 50 5.4.4.Obezitede alternatif tedavi yöntemleri 52 Kaynaklar 52
  • 11. 10 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU 5.5 OBEZİTENİN CERRAHİ TEDAVİSİ 53 5.5.1 Obezite cerrahisinde kilo kaybının mekanizması 53 5.5.2. Bariyatrik cerrahinin etkinliği 53 5.5.3. Bariyatrik cerrahi yöntemler 54 5.5.4. Restriktif ve malabsorbtif işlemlerin karşlaştırması 56 Sonuç 56 Kaynaklar 57 5.6 HASTALARIN BARİYATRİK CERRAHİ ÖNCESİ VE SONRASI DEĞERLENDİRİLMELERİ 57 5.6.1. Operasyon öncesi değerlendirme 57 5.6.2. Operasyon sonrası değerlendirme ve takip 58 Kaynaklar 60 5.7 RİSK GRUPLARINDA OBEZİTE 60 Kaynaklar 61 Bölüm 6 AVRUPA’DAKİ OBEZİTE MERKEZLERİNİN STANDARDİZASYONU 63 EK 1: Obezite Tanı ve Tedavisinde TEMD Yaklaşımı ve Öneriler 65 EK 2: Kilolu ve Obez Hastaların Değerlendirilmesi ve Tedavi Yaklaşımı Akış Şeması 66 EK 3: Türk Erkek ve Kız Çocuklarında BKI Persantilleri 67 EK 4: Zayıflama için uygulanabilecek düşük kalorili beslenme programları örnekleri 68 EK 5: Standart Bir Beslenme Tedavisi Programındaki Değişim Listesi 69 Ek 6: Obezite Hastaları için Günlük Ağırlık Değişimi ve Egzersiz Süresi Kayıt Tablosu 74 EK 7: Obezite Hastası Poliklinik Takip Kartı Örneği 75
  • 12. 11OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Bölüm 1 OBEZİTENİN TANIMI, ÖNEMİ VE EPİDEMİYOLOJİK VERİLER 1.1. Giriş Tarihsel süreç içerisinde aşırı kilo ve obezite hemen tüm toplumlarda sağlık ve zenginlik belirtisi olarak algılana gelmiştir. İnsanoğlunun tarih boyunca açlık, kıtlık ve yokluklarla mücadele ettiği düşünülürse böyle bir algının olması doğal görünmektedir. Açlık ve yokluk bugün de bazı toplu- luklarda var olsa da artık, beslenme noksanlığı ve infeksiyon hastalıklarına bağlı sağlık sorunları yerini, çoğu yerde aşırı beslenme ve obezitenin getirdiği sağlık sorunlarına bırakmıştır. Obezite, başlangıçta gelişmiş ülkelerin sorunu olarak kabul edilirken gelişmekte olan ülkelerde de gelir dü- zeylerinin artması, batı yaşam tarzının benimsenmesi, enerji alımı artarken enerji harcanmasının azalması ve nihayet kırsaldan kente göç olgusu ile birlikte kaçınılmaz olmuştur. Sonuçta obezite prevalansı, dünyada doğu-batı veya zengin-yoksul toplum ayırımı gözetmeksizin giderek artmak- tadır. Günümüzde önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra gelen ikinci önemli nedeni obezitedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 1998 Deklarasyonu’nda modernizasyon ve ekonomik büyümenin, standartlarda artışa yol açarak obeziteyi küresel bir epidemi haline getirdiğini, 2002 yılında ise 21. yüzyılın en önemli sağlık sorunu olarak kalacağını bildirmiştir. En basit tanımı ile obezite, vücutta aşırı yağ birikimidir. Ortalama vücut ağırlığına sahip erkek- lerde vücut yağı %15-20, kadınlarda ise %25-30 arasındadır. Vücut yağ yüzdesini belirlemek kolay olmadığı için obezite, aşırı yağdan daha çok aşırı kilo olarak tanımlanmaktadır. DSÖ, fazla kiloluluk ve obezite tanımını beden kitle indeksine [BKİ = Ağırlık (kg) / Boy (m2 )] dayanarak yapmaktadır. Buna göre; • Fazla kiloluluk: BKİ = 25.0-29.9 kg/m2 ve • Obezite: BKİ ≥30 kg/m2 olarak kabul edilmektedir. 1.2. Epidemiyoloji Obezite, hemen hemen tüm toplumlarda çok yaygın görülen bir sağlık sorunudur ve giderek küresel bir epidemi halini almaktadır. DSÖ belirlemelerine göre; dünya genelinde obezite, 1980 yılından günümüze iki kat artmıştır. Tahminler, 2008 yılında 1.4 milyar erişkinin fazla kilolu, 200 milyon erkek ve 300 milyon kadının ise obez olduğunu ortaya koymuştur. Bu rakamlar prevalans olarak ifade edildiğinde; 2008 yılı itibarı ile dünyada fazla kiloluluk prevalansı %35 ve obezite prevalansı ise %11 civarındadır. Gelişmiş toplumların %25’i obez, %25’i fazla kilolu, %25’i de normal kilolu ancak genetik olarak obeziteye eğilimli olduğu kabul edilmektedir. Bu son grup, sürekli diyet ve egzersiz çaba- ları ile kilosunu koruyabilen, bunlara dikkat etmediği takdirde kolaylıkla kilo alarak fazla kilolu
  • 13. 12 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU veya obez sınıfına geçiş gösterebilen bireyleri kapsamaktadır. Bu kişilerde genetik altyapıya bağlı olarak metabolik mekanizmalar obezlerdekine benzer biçimde çalışmakta ve bu grup için son yıllarda “metabolik obez” tanımı kullanılmaktadır. Öte yandan araştırmacılar kilolu, hatta hafif obez sınıfına giren fakat metabolik açıdan tamamen normal olan bir grup olduğunu, bunlar için de ”sağlıklı obez” tanımının kullanılması gerektiğini bildirmektedirler. ABD’de, etnik gruplarda ve yaş gruplarında farklı olmak üzere 1991 yılından 1999 yılına kadar obezite prevalansı %50-70 oranında artmıştır. Üçüncü Ulusal Sağlık ve Beslenme İncelemesi (NHANES III), ABD’de 20 yaşın üzerindeki genel nüfusun %54.9’unun aşırı kilolu ve %22.5’inin obez olduğunu göstermiştir. ABD’de yeni yapılan tahminler, nüfusun %30’unun obez olduğunu ve 2030 yılında pek çok eyalette obezite sıklığının %50’ye varacağını göstermektedir. Diğer gelişmiş ülkeler de obezite rakamlarında ABD’yi yakından izlemektedir. İngiltere’de 1980 yılından 1991’e hem erkeklerde, hem de kadınlarda fazla kiloluluk prevalansı yaklaşık %25, obe- zite prevalansı ise yaklaşık %100 artmıştır, Hollanda’da ise 1976 ile 1997 yılları arasında obezite prevalansı 37-43 yaş arası erkeklerde %4.9’dan %8.5’e, kadınlarda ise %6.2’den %9.3’e çıkmıştır. Avrupa’nın karşılaştırmalı verileri prevalans oranlarının, en düşük değerler gösteren İsveç’te sıra- sıyla erkeklerde ve kadınlarda %7 ve %9, en yüksek değerler gösteren Litvanya’da erkeklerde ve kadınlardaki %22 ve %45 aralığında olduğunu göstermektedir. Avrupa’daki ortalamalar erkek- lerde ve kadınlarda sırasıyla yaklaşık %15 ve %20’dir. Türkiye’de obezite prevalansı gelişmiş batı ülkelerinden aşağı kalmamakta, hatta son yapılan ça- lışmalarda Ortadoğu rakamlarına yaklaştığı anlaşılmaktadır. Türk erişkin toplumunda obezite prevalansı, özellikle kadınlarda %30 gibi kritik yüksek oranlara ulaşmıştır. 1997-98 yıllarında 540 merkezde gerçekleştirilen, 20 yaş ve üzeri 24788 kişinin incelendiği TURDEP-I çalışması, kadınlarda %30, erkeklerde %13, genelde ise %22.3 düzeylerinde obe- zite prevalansı olduğunu bildirilmiştir. Yaş dağılımı incelendiğinde obezite sıklığının 30’lu yaş- larda arttığı, 45-65 yaşları arasında pik yaptığı görülmüştür. Obezite prevalansı kentsel alanda %23.8 iken kırsal alanda %19.6 olarak tespit edilmiştir. Ülke geneli, değerlendirildiğinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha az obeziteye rastlanmıştır. Yaklaşık 25000 kişinin tarandığı TOHTA araştırmasında obezite (BKİ >30 kg/m2 ) prevalansı ka- dınlarda %36, erkeklerde %21.5 ve genel toplumda ise %25 olarak tespit edilmiştir. TEKHARF çalışmasında ise 1990’dan 2000 yılına ülkemizde obezite prevalansının kadınlarda %36, er- keklerde %75 oranında arttığı, 2000 yılında obezite prevalansının erişkin kadınlarda %43, er- keklerde ise %21.1 olduğu bildirilmiştir. 2000-2010 yılları arasında yapılan bölgesel (Trabzon, Afyonkarahisar, Bursa, Tokat, Adana, Sivas vb.) çalışmalarda da Türkiye’de obezite prevalansının çok hızlı bir şekilde arttığı gösterilmiştir. TURDEP-I çalışmasından 12 yıl sonra, aynı merkezlerde 26500 erişkinin katılımı ile yapılan TURDEP-II çalışmasında, kadınlarımızda ham obezite sıklığı %44, erkeklerde %27 ve genel toplumda ise %35 bulunmuştur. Bu çalışmanın sonuçları, TURDEP-I popülasyonunun yaş grubu ve cinsiyet dağılımlarına göre düzenlendiğinde, Türk erişkin toplumunda standardize obezite prevalansının 1998’de %22.3’ten %40 artarak 2010’da %31.2’ye ulaştığı bulunmuştur. Buna göre son 12 yılda kadınlarda obezitenin %34, erkeklerde ise %107 oranında artmış olduğu
  • 14. 13OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU anlaşılmaktadır. Obezite, hem kadınlarda hem de erkeklerde 20-24 yaş grubundan itibaren 50- 54 yaş grubuna kadar sürekli artış göstermekte, bu yaştan sonra ise ileri yaşlara kadar azalma eğili- mine girmektedir (Şekil 1.1). Bölgesel obezite sıklığı Doğu Anadolu’da en düşük diğer bölgelerde ise birbirine yakındır. Çalışmanın yapıldığı 15 il içinde obezitenin en düşük oranda görüldüğü il Erzurum’dur. Adana ise %43.5 ile obezitenin en yoğun olduğu şehir olup bunu Bursa, İstanbul, Samsun, Malatya, Ankara ve Konya izlemektedir. Bu illerin tümünde obezite sıklığı %35’in üze- rinde olup 12 yıl önceki ilk çalışmaya göre ciddi artış göstermiştir. TURDEP-I’den itibaren geçen 12 yıllık süreçte erişkin nüfusumuz ortalama olarak 4 yıl yaş- lanmıştır. Her iki çalışmanın karşılaştırılması; ortalama olarak kadın ve erkek boyunun 1’er cm artmış olduğunu göstermiş; kadınlarda ortalama kilonun 6 kg, BKİ’nin 1.7 kg/m2 , bel çevresinin 6 cm ve kalça çevresinin 3 cm artmış olduğunun saptanmasına karşılık; erkeklerde ortalama kilonun 8 kg, BKİ’nin 2 kg/m2 , bel çevresinin 7 cm ve kalça çevresinin 3 cm artmış olduğunu ortaya koymuştur. Şekil 1.1. TURDEP-I’den TURDEP-II’ye yaş grubu ve cinsiyete göre obezitenin değişimi Şekil 1.2. Erişkin yaştaki Türk Toplumunda BKİ değişimi.
  • 15. 14 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU TURDEP-I’den TURDEP-II’ye Türk toplumunun BKİ dağlımı Şekil 1.2’de gösterilmiştir. Buna göre 12 yılda toplumda normal kilolu olanların oranı %41’den %26’ya düşmüştür. Bel çevresi ya da bel/kalça oranı (BKO)’nun artmış olduğu obezite tipi, santral (viseral ya da ab- dominal) obezite olarak adlandırılır. Santral obezite, kalp-damar sağlığı açısından önemli bir risk faktörüdür ve bel çevresinin bu riski daha iyi yansıttığı kabul edilmektedir. DSÖ’ye göre kadın- larda bel çevresi 88 cm ve üzerinde ise, ekeklerde ise 102 cm veya üzerinde ise santral obezite var- lığını göstermektedir. TURDEP-I’de santral obezite prevalansı kadınlarda %49, erkeklerde %17, ve genelde ise %34 olarak bildirilmiştir. TURDEP-II’de ise santral obezite sıklığı genel toplumda %53 olup kadınların yaklaşık olarak 2/3 (%64)’ü, erkeklerin ise 1/3 (%35)’ü santral obezdir. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) 2005 yılında metabolik sendrom (MS)’un tanımını ya- parken, daha önce MS’nin komponentlerinden biri olarak kabul edilen santral obeziteyi MS tanısının olmazsa olmazı konumuna çekmiş ve buna ilave olarak santral obezite tanımında po- pülasyona özgü bel çevresi kesim noktalarının kullanılması gerektiğini bildirmiştir (Tablo 1.1). IDF, bu verileri mevcut olmayan toplumlarda coğrafi ve yaşam tarzı özellikleri en yakın olan bölgesel rakamların dikkate alınmasını önermektedir. Buna göre, Türk toplumunda Avrupa için belirlenmiş bel çevresi rakamları (kadın için ≥80 cm, erkek için ≥94 cm) kullanılmalıdır. Ancak ne WHO’nun ne de IDF’nin rakamları Türk toplumunun özelliklerini ve kardiyovasküler risk profilini yansıtmamaktadır. Bu amaçla hem TURDEP-I çalışmasında hem de TURDEP- II çalışmasında katılımcıların kardiyovasküler risk profiline dayanarak ROC (receiver operator characteristics) eğrileri ile erişkin yaş Türk toplumunda bel çevresi için duyarlılık ve özgüllüğü en iyi olan kesim noktaları araştırılmıştır. Buna göre TURDEP-I’de (hipertansiyon, diyabet ve makrovasküler hastalık öyküsü ve ilaç kullanım bilgilerine dayanarak) bel çevresi kesim noktası, kadınlarda 91 cm ve erkeklerde ise 93 cm olarak belirlenmiştir. TURDEP-II’de ise (TURDEP- I’deki verilere ilave olarak lipid profili de dikkate alınmıştır) en iyi bel çevresi kesim noktala- rının kadınlarda 90.5 cm, erkeklerde ise 95.5 cm olduğu saptanmıştır. TEMD Obezite Lipid ve Hipertansiyon Çalışma Grubu ise Türk erişkin populasyonunda metabolik sendrom tanısı için kullanılması gereken bel çevresi kesme noktalarını Kadınlarda 80 cm, Erkeklerde ise 90 cm Tablo 1.1. Populasyonlara özgü bel çevresi değerleri Bel çevresi (cm) Toplum/etnik grup Erkek Kadın ABD ≥102 ≥88 Avrupa ≥94 ≥80 Güney Asya ve Çin ≥90 ≥80 Japon ≥85 ≥90 Türk ≥ 90* (≥ 96**) ≥ 80* (≥ 91**) Orta ve Güney Amerika Topluma özgü veriler yoksa Güney Asya kesim noktaları önerilir. Sahra Afrikası Topluma özgü veriler yoksa Avrupa kesim noktaları önerilir. Doğu Akdeniz ve Orta Doğu (Arap toplumları) Topluma özgü veriler yoksa Avrupa kesim noktaları önerilir. * TEMD Obezite Lipid ve Hipertansiyon grubu çalışma sonuçları (Int J Endocrinol. 2013;2013:767202.) ** TURDEP-II çalışması yayınlanmamış verileri.
  • 16. 15OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU olarak tespit etmiştir. Geçtiğimiz yıl yayınlanan bu çalışmanın verileri TURDEP-II’de bildiri- lenden büyük ölçüde farklıdır. Literatürdeki çalışma sonuçları arasında görülen bu farklılıkların temel nedeni, kesme noktalarını hesaplarken değişik yöntemlerin ve farklı kriterlerin kullanılmış olması ve ROC eğrilerinde alınan duyarlılık ve özgüllük noktalarının değişmesidir. Hangi kesme noktasının daha uygun olduğuna karar vermek için, seçilen kriterlere bağlı yapılacak girişimlerin yarar ve maliyet oranlarının hesaplanması uygundur. TEMD Obezite Lipid ve Hipertansiyon Çalışma Grubu yukarıdaki çalışmada Türkiye’deki metabolik sendrom sıklığını da araştırmış ve İDF kriterlerine göre %44 oranında olduğunu ve bu sıklığın kadınlarda erkeklere göre 1.6 kat daha fazla olduğunu belirlemiştir. En az erişkin obezitesindeki artış kadar önemli bir artış da çocukluk ve adolesan dönemi obe- zitesinde yaşanmaktadır. Bu dönemdeki obezitenin erişkin dönemki obeziteye öncülük ettiği bilindiğinden koruyucu hekimliğin önemli bir hedefi de çocukluk ve adolesan döneminde kilo almayı engellemek olmalıdır. ABD’ de son 30 yılda çocuklarda obezite sıklığı ikiye katlanmış- tır. DSÖ’nün 2011 yılı tahmini verilerine göre dünyada 5 yaşından küçük 40 milyondan fazla çocuğun obez olduğu sanılmaktadır. Ülkemizde ise özellikle okul çocuklarında yapılan çeşitli çalışmalar çocuk ve adolesanlarda obezite sıklığının %10’un üzerine çıktığını göstermektedir. 1.3. Obezite görülme sıklığının artmasının nedeni Obezite prevalansında görülen artışın nedenleri, artan teknoloji ile beraber özellikle ulaşım, üre- tim ve tarım alanlarında kolaylaşan yaşam biçimine bağlı fiziksel aktivitede azalma ve modern yaşamdaki beslenme alışkanlıklarındaki değişimdir. Ayaküstü (fast-food), hızlı yenen sağlıksız besinlerle karbonhidrattan ve rafine şekerden zengin, bitkisel liflerden fakir, aşırı yağlı beslenme şekli obeziteye yol açan önemli faktörlerden birisidir. Ayrıca boş zamanlarımızı kolaylıkla doldu- ran ileri teknolojik araçların (cep telefonu, televizyon, bilgisayar, ev sineması vb.) kullanımının yaygınlaşması obezitenin artmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Türkiye’de kadınlardaki obezite prevalansının dünya ortalamalarına göre yüksekliği şaşırtıcı de- ğildir. Bu konuda yapılan çalışmalar, Türk kadınlarında fiziksel aktivite düşüklüğü, yüksek do- ğum sayısı, uzun laktasyon dönemleri, eşlik eden diyabet ve hipertansiyon, düşük gelir ve düşük eğitim düzeyinin obezite üzerinde önemli ölçüde etkili olduğunu göstermiştir. 1.4. Obeziteye eşlik eden sağlık sorunları Obezite kısıtlı sağlık bakım harcamalarını tehdit eden; özellikle tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve hipertansiyon insidensinde artışa ve daha pek çok sağlık sorununa yol açan epidemik bir hastalıktır. Obezitede meydana gelen değişiklikler basitçe iki grupta toplanabilir: Adipoz doku kütlesindeki artış ve artmış yağ dokusu hücrelerinden patojen ürünlerin (adipokin- lerin) salınımındaki artış. Obezite patogenezinin bu şekilde basite indirgenerek sınıflandırılması obezite komplikasyonlarının da nedene göre basit sınıflamasına olanak vermektedir. a) Temelde yağ dokusu kütlesinin artışına bağlı gelişen sorunlar: Obezitenin kendisinin kişide ne- den olduğu “sosyal ve psikolojik sorunlar”, artmış parafarengeal yağ depolanmasına bağlı gelişen
  • 17. 16 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU “obstrüktif uyku apnesi sendromu (OSAS)” ve artmış yağ dokusunun eklemlerde yırtıklara ne- den olması sonucu gelişen “osteoartritler”dir. b) Yağ hücrelerinin metabolik ve salgısal işlev değişiklikleri sonucu gelişen sorunlar: Bu komplikas- yonlara, genişlemiş yağ hücrelerinden salınan ve yağ dokusundan uzakta etki gösteren ürünler (adipokinler) zemin hazırlar. Bu durumun yaygın genel örneği “insülin rezistansı”dır. İnsülin rezistansı, obezitede yağ dokusundan artmış serbest yağ asidi salınımı ve salınan bu yağ asitlerinin karaciğer ve çizgili kasta depolanması ile ilişkilidir. İnsülin rezistansı pankreas beta hücrelerinin işlev kapasitesini aşmaya başlayınca “tip 2 diyabet” ortaya çıkar. Yağ dokusundan artmış sitokin salınımı, özellikle de interlökin-6 (IL-6), “düşük dereceli inflamatuvar süreç”i başlatabilir. Artmış protrombin aktivatör inhibitör-1 salınımı, “tromboza ve prokoagülan durumlara yatkınlık” yara- tır. Buna eşlik eden endotel işlev bozukluğu da “kardiyovasküler hastalık” ve “hipertansiyon” için zemin hazırlar. Büyümüş stromal kitleden salınan östrojen, “meme kanseri” için risk oluşturur. Artmış sitokin salınımı diğer kanser gelişimlerinde rol oynayabilir. Artmış yağ dokusunun pato- jenik faktörleri bir arada olduğunda, beklenen yaşam süresi kısalır. Tip 2 diyabet, her iki cinste ve tüm etnik gruplarda kilolu olmakla paralellik göstermektedir. Tip 2 Diyabet riski kilolu olmanın derecesi ve süresi ile yakından ilişkilidir. Hemşire Sağlık Çalışması’nda BKİ arttıkça tip 2 Diyabet geliştirme riskinin arttığı görülmüştür. Bu çalışmada, BKİ <22 kg/m2 olanlarda diyabet riski en düşük bulunmuştur. Örneğin, BKİ 35 kg/m2’ ye çık- tığında relatif risk 40 kat artmaktadır. Benzer bir eğilim Sağlık Çalışanları İzlem Çalışması’nda da görülmüştür. Erkekte en düşük risk <BKİ 24 kg/m2 olanlarda bulunmuş, BKİ 35 kg/m2 ’ye çıktığında ise riskin 60.9 kat arttığı görülmüştür. 1.5. Obezite ile mücadele stratejileri Ulusal sağlık politikalarının ana hedefi sağlıklı bireylerden oluşan sağlıklı bir topluma ulaşmaktır. Sağlıklı topluma ulaşmak için sektörler arası işbirliğini kuvvetlendiren politikaların geliştirilmesi- ne ihtiyaç vardır. Sağlıklı bir hayat sadece topluma sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinin yük- seltilmesiyle sağlanamaz. Bireylerin de kendi sağlığının farkında olması, hizmetleri talep etmesi ve olumlu yönde davranış değişikliği geliştirmesi gerekir. Çağımızın en büyük sağlık problemlerinden biri olan obeziteden korunmada devlete ve bireylere farklı sorumluluklar düşmektedir. Devlet, obezite ile mücadeleye yönelik etkin ve yaygın poli- tikalar geliştirerek, doğru bilgi kaynakları ve çeşitli olanakları sağlayarak toplumu ve bireyleri sağlıklı bir hayat tarzına teşvik etmeli, bireyler ise bu hizmetleri talep etmeli, devletin sağladığı olanaklardan yararlanmalı, kendileri ve çocukları için yeterli ve dengeli beslenme ile düzenli fi- ziksel aktiviteyi normal yaşam biçimi olarak benimseyecekleri bir hayat tarzını benimsemelidir. Obezite, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, bazı kanser türleri, solunum sistemi hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi pek çok sağlık probleminin oluşmasına zemin hazırlamakta, hayat kalitesi ve süresini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sebeple obezite ile mücadele etmek ülkemizin geleceği için son derece önemlidir. Obezite kontrol girişimleri uzun soluklu olarak planlanması gereken; aynı zamanda sağlık, eğitim, ulaşım, pazarlama, iletişim, kentleşme, beslenme ve spor gibi birçok alanı doğrudan ilgilendiren
  • 18. 17OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU geniş kapsamlı çalışmalardır. Gelişmiş ülkelerin (ABD, İngiltere, Kanada, Almanya, Finlandiya, Avustralya vb.) bu konuda ileriye dönük uygulanmakta olan eylem planları mevcuttur. Ayrıca WHO’nun gelişmekte olan ülkelerde obezite ile mücadeleyi destekleme ve yönlendirme prog- ramları mevcuttur. Ülkemizin ev sahipliğinde 15-17 Kasım 2006 tarihinde yapılan Avrupa Obezite ile Mücadele Bakanlar Toplantısında karar verilerek WHO Avrupa Bölgesi Direktörü ve Avrupa ülkeleri Sağlık Bakanları tarafından imzalanan “Avrupa Obezite ile Mücadele Belgesi” bu konuda tüm ülkelere yol gösterici olmuştur. T.C. Sağlık Bakanlığı bu amaçla sektörler arası bir yaklaşımla “Türkiye Obezite ile Mücadele ve Kontrol Programı”nı oluşturmuş ve 2010 yılında uygulamaya koymuş- tur. Program; politika, kontrol programı ve 2010-2014 eylem planı ana başlıklarını içermektedir. Kaynaklar 1. World Health Organization. Obesity: Preventing and Managing the Global Epidemic. Geneva: The World Health Organization; 2000. Technical Report Series no. 894. 2. Mendez MA, Monteiro CA, Popkin BM. Overweight exceeds underweight among women in most developing countries. Am J Clin Nutr 2005;81:714–21. 3. Silventoinen K, Sans S, Tolonen H, et al. Trends in obesity and energy supply in the WHO MONICA Project. Obesity 2004;28:710-86. 4. T.C. Sağlik Bakanliği Temel Sağlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Türkiye Obezite ile Mücadele ve Kontrol Progra- mi (2010-2014). Sağlık Bakanlığı Yayınları, No. 773, Kuban Matbaası, Ankara 2010. 5. Satman İ, Dinççağ N, Karşıdağ K, et al. Epidemiology of diabetes and obesity in Turkey. 17th International Diabetes Federation Congress. 5-10 November 2000, Mexico City, Mexico. Diab Res Clin Pract 2000;(Suppl. 1):P474,S14. 6. Satman İ, Yılmaz T, Şengül A, et al. Population-based study of diabetes and risk characteristics in Turkey: results of the Turkish Diabetes Epidemiology Study (TURDEP). Diabetes Care 2002;25:1551-56. 7. Satman İ, Kalaca S, Salman S, et al. Defining a population specific waist circumference in Turkish population. 89th Annual Meeting ENDO 07, June 2-5, 2007, Toronto, Canada. 8. Satman I, Omer B, Tutuncu Y, et al. Twelve-year trends in the prevalence and risk factors of diabetes and prediabetes in Turkish adults. Eur J Epidemiol 2013;28:169-80. 9. Lau DCW, Douketis JD, Morrison KM, Hramiak IM, Sharma AM, Ur E (for the Obesity Canada Practice Guide- lines Expert Panel). 2006 Canadian Clinical Practice Guidelines on the Management and Prevention of Obesity in Adults and Children (Summary). CMAJ 2007;51:S1-S13. 10. Tsigos C, Hainer V, Basdevant A, et al (for the Obesity Management Task Force of the European Association for the Study of Obesity. Management of obesity in adults: European Clinical Practice Guidelines. Obesity Facts 2008;1:106-116. 11. WHO. Obesity and overweight. WHO fact sheet No 311, updated March 2013. www.who.int/mediacentre/facts- heets/fc311/en/ accessed on 3rd May 2013. 12. Gundogan K, Bayram F, Gedik V, et.al. Metabolic syndrome prevalence according to ATP III and IDF criteria and related factors in Turkish adults Arch Med Sci 2013; 9, 2: 243-53. 13. Sonmez A, Bayram F, Barcin C, et. al. Waist circumference cutoff points to predict obesity, metabolic syndrome, and cardiovascular risk in Turkish adults. Int J Endocrinol. 2013;2013:767202.
  • 19.
  • 20. 19OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Bölüm 2 OBEZİTEDE RİSK DURUMUNUN BELİRLENMESİ 2.1 Riski Belirleyen Faktörler Beden kitle indeksi ≥25 kg/m2 olan veya bel çevresi (BÇ) kadınlarda 80 cm, erkeklerde 94 cm veya daha fazla olanlarda kilo fazlalığının ilerlemesini engellemek ve eşlik eden diğer faktörleri tespit etmek gerekir. Tip 2 Diyabet, hipertansiyon (HT) ve kardiyovasküler hastalıklar (KVH) için risk durumu kilo fazlalığının derecesi ile de ilişkilidir (Tablo 2.1). Tablo 2.1. Obezitenin BKİ, bel çevresi ve ilişkili hastalık riskine göre sınıflandırılması BKİ (kg/m2) Obezite sınıfı Bel çevresine göre hastalık riski* Erkek ≥94 cm Erkek ≥102 cm Kadın ≥80 cm Kadın ≥88 cm Düşük kilolu <18.5 - - Normal 18.5-24.9 - - Fazla kilolu 25.0-29.9 Artmış Yüksek Obezite 30.0-34.9 I Yüksek Çok yüksek 35.0-39.9 II Çok yüksek Çok yüksek Morbid obezite ≥40 III Aşırı yüksek Aşırı yüksek *Tip 2 diyabet, HT, kardiyovasküler hastalık riski. Eşlik eden hastalıklar: Koroner kalp hastalığı (KKH), diğer aterosklerotik hastalıklar, Tip 2 Diyabet ve OSAS mortalite için çok yüksek risk kategorisini oluşturur. Obezitede aynı zamanda osteoartrit, kolelitiyazis gibi morbiditeyi arttıran diğer hastalıkların da sıklığı artar. Kardiyovasküler risk faktörleri: Obez olgularda değerlendirilmesi gereken diğer kardiyovas- küler risk faktörleri arasında HT, dislipidemi (düşük HDL-kolesterol, yüksek LDL-kolesterol, hipertrigliseridemi), bozulmuş açlık glukozu, ailede erken KKH hikayesi, ileri yaş (erkekte ≥45, kadında ≥55) ve sigara içimi sayılabilir. Obezitenin başlangıç yaşı: Obezite riskinin belirlenmesinde obezite başlangıç yaşı önemlidir. Düşük doğum ağırlıklı ve ilk 10 yaşta hızlı kilo alan çocuklarda erişkin yaşta diyabet riski yüksek- tir. Obeziteyle ilgili risk, obezitesi 40 yaşından önce başlayan olgularda daha yüksektir. Başlangıç BKİ’den bağımsız olarak kadınlarda 18 yaşından sonra, erkeklerde ise 20 yaşından sonra orta derecede kilo artışı bile (≥5 kg) tip 2 diyabet ve KKH riskini arttırır. Gebelik: Kadınlardaki vücut yağ oranı puberteden itibaren erkeklerden fazladır ve erişkin dö- nemde de daha fazla yağ artışı olur. Kadınlarda ilk gebelikten sonra kalıcı olabilen kilo ve yağ artışı olur.
  • 21. 20 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU Obeziteyle ilişkili morbidite ve mortalite kavramı 2000 yıldan fazla süredir bilinir. Tip 2 diyabet tüm etnik gruplarda obeziteyle güçlü şekilde ilişkilidir. Tip 2 diyabetin %80’den fazlası obeziteye birliktedir. Obezitede tip 2 diyabet riski obezite derecesiyle orantılı olarak artar. Tip 2 diyabet riski viseral yağ dokusuyla ilişkili olarak da artmaktadır, ancak total vücut yağı veya cilt altı yağ ile ilişkili bulunmamıştır. Kadınlarda 18 yaş, erkeklerde 20 yaşından sonra kilo alımı da tip 2 diyabet riskini arttırmaktadır. Obez olguların yaklaşık yarısı hipertansiftir. Nurses Health Study (NHS)’de 5.0-9.9 kg şişman- layan kadınlarda hipertansiyon riski 1.7 kat, 25 kg ve üzerinde şişmanlayanlarda ise 5.2 kat artmıştır. Framingham çalışmasında normalden fazla kilolu olmak erkek olguların %26’sında, kadın olguların ise %28’inde hipertansiyon gelişimini açıklamaktadır. Öte yandan, obez olgu- larda verilen her 1 kg’a karşılık sistolik ve diyastolik kan basıncı yaklaşık 1 mmHg düşmektedir. Obezite lipid metabolizmasında olumsuz değişikliklere neden olur. Bu değişiklikler arasında yük- sek total kolesterol, LDL-kolesterol, VLDL-kolesterol ve trigliserid düzeyleri ve düşük HDL- kolesterol düzeyi sayılabilir. HDL-düzeyi obez olgularda %5 daha düşüktür. Koroner kalp hastalığı: Obezitenin KKH ve kardiyovasküler mortalite artışına neden oldu- ğu birçok gözlemsel çalışmada gösterilmiştir. NHS’de BKİ <21 kg/m2 olanlara göre düzeltilmiş KKH riski BKİ 21-22.9 kg/m2 olanlarda 1.2 kat, 23-24.9 kg/m2 olanlarda 1.5 kat, 25-28.9 kg/ m2 olanlarda 2.1 kat ve ≥29 kg/m2 olanlarda 3.6 kat artmıştır. INTERHEART çalışmasında ilk myokard infarktüsü (MI) geçirme riskinin %20’si obeziteye bağlanabilir. KKH riski BKO 0.8’in üzerinde ise hızla artar. KKH riskindeki artışın yaklaşık olarak yarısı obezitenin kan basıncı ve lipidler üzerine olan olumsuz etkilerinden kaynaklandığı söylenebilir. Kalp yetersizliği ve atriyal fibrilasyon: BKİ ≥30 kg/m2 olan kişilerde non-obezlere göre kalp yetersizliği riski 2 kat, atriyal fibrilasyon riski ise 1.5 kat yüksek bulunmuştur. Diğer komorbid durumlara göre düzeltildikten sonra BKİ’de her 1 kg/m2 artışın, kalp yetersizliği riskini erkek- lerde %5, kadınlarda ise %7 arttırdığı tespit edilmiştir. Erkeklerde kalp yetmezliği olgularının %11’i, kadınlarda %14’ü sadece obeziteyle ilişkilidir. Kilo fazlalığı, subklinik sağ ventrikül disfonksiyonu ile de ilişkili olup bu ilişkinin OSAS, Tip 2 diyabet ve HT’den bağımsız olduğu belirlenmiştir. İnme: BKİ ≥27 kg/m2 olması ve de 18 yaşından sonra kilo almış olmanın iskemik inme riskin- de artışa neden olduğu gösterilmiştir. BKİ <21 kg/m2 olmasına göre rölatif risk 27-28.9 kg/m2 arasında 1.8, BKİ 29-31.9 kg/m2 arasında olanlarda 1.9 ve BKİ ≥32 kg/m2 olanlarda ise 2.4 tür. Obezite ayrıca derin ven trombozu ve pulmoner emboli riskinde de artışa neden olur. Obezitede demans görülme sıklığı da artmıştır. Gastrointestinal ve hepatobilyer hastalıklar: Obezite hepatobilyer sistemi de etkiler. Kilo alı- mıyla orantılı olarak kolelityazis riski artmaya başlar. Obezite aynı zamanda nonalkolik yağlı karaciğer hastalığına da yol açar. Ayrıca obezitede gastroözofajiyal reflü hastalığı, erozif özofajit, özofagus adenokarsinomu ve mide kanseri riskleri de artmıştır. Eklem hastalıkları: Obezlerde genellikle dizlerde ve ayak bileğinde osteoartrit sıklığı artmıştır. Osteoartrit obezite maliyetinin önemli kısmını oluşturur. Yine gut artiriti görülme sıklığı da obezlerde artmıştır.
  • 22. 21OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Solunum sistemi: Obezitede obezite hipoventilasyon sendromu ve OSAS gibi ciddi solunum bozuklukları görülebilir. Obezite OSAS için en iyi kanıtlanmış risk faktörüdür. BKİ ve boyun çevresi, BKO gibi ilişkili göstergeler arttıkça OSAS prevalansı artar. Solunum fonksiyonlarında ayrıca rezidü akciğer hacminde artış, akciğer kompliyansında azalma, ventilasyon perfüzyon ano- malileri gibi değişiklikler olabilir. Kanser: Obezitede bazı kanser tiplerinin sıklığı artar. BKİ’de 5 kg/m2 artış erkeklerde özofagus, tiroid, kolon ve renal kanserlerinin görülme riskini sırasıyla 1.52, 1.33, 1.24 ve 1.24 kat arttırır. Kadınlarda ise endometriyum, safra kesesi, özofagus ve renal kanserleri görülme sıklığı obez bi- reylerde sırasıyla 1.59, 1.59, 1.51 ve 1.34 kat artar. BKİ, Asya-Pasifik popülasyonlarında ayrıca meme kanseriyle de ilişkilidir. Polikistik over sendromu (PKOS): Obezlerde viseral obeziteyle ilişkili olarak testosteron üreti- mi artmıştır. Bu nedenle hirsutizm ve adet düzensizlikleri görülebilir. PKOS, kadınlarda hirsutiz- min en sık nedeni olup, obez kadınlarda daha sık görülür. Böbrek hastalığı: Önemli epidemiyolojik çalışmalarda obezite kronik böbrek hastalığı için ba- ğımsız risk faktörü olarak bulunmuştur. Obezite ve erişkin hayatta kilo alımı böbrek taşı riskini arttırır. Kadınlarda fazla kilo ve obezite üriner inkontinans için önemli risk faktörleridir. Genitoüriner Hastalıklar: Fazla kilolu ve obez kadınlarda seksüel uyarılma ve orgazm prob- lemleri daha sıktır. Erkeklerde ise obezite erektil disfonksiyon için bağımsız bir risk faktörüdür. Obezite ayrıca psikososyal sorunlar ve depresyonla da ilişkilidir. Kaynaklar 1. Clinical Guidelines on the Identification, Evaluation and Treatment of Overweight and Obesity in Adults. The Evidence Report. National Institute of Health. Obes Res 1998;6(Suppl. 2):51S-209S. 2. Fontaine KR, Redden DT, Wang C, Westfall AO, Allison DB. Years of life lost due to obesity. JAMA 2003;289:187-93. 3. Bray GA (Ed). The Battle of the Bulge: A History of Obesity Research, Dorrance, Pittsburgh 2007. 4. Willett WC, Dietz WH, Colditz GA. Guidelines for healthy weight. N Engl J Med 1999;341:427-34. 5. Nguyen NT, Magno CP, Lane KT, Hinojosa MW, Lane JS. Association of hypertension, diabetes, dyslipidemia, and metabolic syndrome with obesity: findings from the National Health and Nutrition Examination Survey, 1999 to 2004. J Am Coll Surg. 2008;207:928-34. 6. Wilson PW, D’Agostino RB, Sullivan L, Parise H, Kannel WB. Overweight and obesity as determinants of cardio- vascular risk: the Framingham experience. Arch Intern Med 2002;162:1867-72. 7. Neter JE, Stam BE, Kok FJ, Grobbee DE, Geleijnse JM. Influence of weight reduction on blood pressure: a meta-a- nalysis of randomized controlled trials. Hypertension 2003;42:878-84. 8. Yusuf S, Hawken S, Ounpuu S, et al. Effect of potentially modifiable risk factors associated with myocardial infarc- tion in 52 countries (the INTERHEART study): case-control study. Lancet. 2004;364:937-52. 9. Kurth T, Gaziano JM, Rexrode KM, et al. Prospective study of body mass index and risk of stroke in apparently healthy women. Circulation 2005;111:1992-98. 10. Hart DJ, Spector TD. The relationship of obesity, fat distribution and osteoarthritis in women in the general popu- lation: the Chingford Study. J Rheumatol 1993;20:331-35. 11. Calle EE, Rodriguez C, Walker-Thurmond K, Thun MJ. Overweight, obesity, and mortality from cancer in a pros- pectively studied cohort of U.S. adults. N Engl J Med. 2003;348:1625-38.
  • 23.
  • 24. 23OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Bölüm 3 OBEZ HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu bölümde obez bir hastanın değerlendirilmesi ve hastaya yaklaşım özetlenecektir. Anamnezde sorulması gereken önemli konular, fizik muayenede dikkat edilecek noktalar ayrıntılı olarak be- lirtilmiş ve laboratuvar testleri özetle anlatılmıştır. Genel olarak, obez bir hastaya yaklaşımda obezite-ilişkili anamnez alınmalı, obezitenin derece ve tipini tayin edecek şekilde fizik muayene yapılmalı, sekonder obezite nedenleri ve obezitenin komplikasyonları araştırılmalıdır. 3.1. Anamnez Hastanın obezitesi ile ilgili geniş ve ayrıntılı bir anamnez alınmalı ve aşağıdaki durumlar sorgulanmalıdır. • Obezitenin başlama yaşı, süresi ve başvurusu sırasındaki belirtiler • Irk • Aile hikayesi: Ailede ve özellikle anne, baba ve kardeşler gibi 1. derece akrabalarda obezite ve ilişkili hastalıklar (tip 2 diyabet, HT, KVH, dislipidemi ve OSAS gibi) sorgulanmalıdır. • Beslenme alışkanlıkları ve yeme davranışı dahil, ayrıntılı bir beslenme anamnezi: öğle yemeği yiyor mu?, • Günlük diyetinde ayak üstü hızlı yenen gıdalar, kızarmış yiyecekler, kırmızı et yeme alış- kanlıkları, beslenme programında sebze ve meyveler var mı? • Haftada kaç öğün dışarıda yemek yiyor? • Yemek arası atıştırmaları var mı ve öğünleri atlıyor mu? • Alkol kullanıyor mu?,kullanıyorsa günde kaç birim alıyor? • Sigara içiyor mu? • Madde alışkanlığı var mı? • Muhtemel bir yeme bozukluğu varlığı (binge eating [tıkınırcasına yeme] bozukluğu, gece yeme sendromu, anoreksiya nevroza ve blumiya gibi), • Daha önceki kilo verme girişimleri (başarılı olup olmadığı), kilo kaybını teşvik eden yeni faktörler ve yeterli sosyal destek sistemi: • Aşırı yemeyi teşvik eden zaman kısıtlılığı, stres faktörleri ve diğer faktörler gibi sağlıklı yaşam tarzını etkileyebilen spesifik davranışlar sorgulanmalıdır. • Şaşkınlık, öfke, inkar veya tedaviye inançsızlık tedaviye uyumu ve gönüllü katılmayı olumsuz olarak etkileyebilir. • Depresyon ve diğer duygu durum bozuklukları sorgulanmalıdır. Bu grup hastalıklar, 40 yaş üzeri ve BKİ >30 kg/m2 olan obez hastaların %20-60’ında görülür. Duygu durum bozukluğu varlığı kilo kaybı sağlamaya yönelik tedavi girişimlerini olumsuz etkiler. Dolayısıylabugirişimlerilebirliktemajördepresifbozukluğuntedavisideyapılmalıdır.Antidepresan ilaç alan hastalarda bazı farmakolojik kilo kaybettirici ilaç kullanılmasından kaçınılmalıdır.
  • 25. 24 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU • Kilo kaybı tedavisine başlamadan önce yaşam tarzı değişiklikleri için hastanın tedavi giri- şimlerine karşı istekli ve gönüllü olması şarttır. Bu durumun değerlendirilmesinde şunlar sorgulanmalıdır ; a) Kilo kaybı için nedenler, b) Hastanın tedaviden beklentileri, hedefleri ve motivasyon düzeyi, c) Önceki kilo kaybı girişimleri, d) Aile ve arkadaşlardan beklenen destek, e) Risk ve yararlarını anlama, f) Uygun zamanın varlığı ve ekonomik kısıtlılıklar dahil, tüm güçlü engeller var mı sorgulanmalıdır. • Fizik aktivite-egzersiz anamnezi: • Egzersiz sıklığı (haftada egzersiz yapılan gün sayısı), • Egzersiz yoğunluğu (hafif, orta derecede veya ağır-şiddetli) • Egzersiz süresi (seans süresi). • Hastanın belirli bir egzersiz yapma gücünü engelleyebilen veya yasaklayabilen fiziksel kısıtlamalar varmı? • Obeziteye yol açan diğer risk faktörleri cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, meslek, medeni du- rum, aylık gelir düzeyi, gebelik ve doğum sayısı, sigarayı bırakma, alkol kullanımı, psiko- sosyal faktörler ve kronik stres gibi, • Sekonder obeziteye yol açan ilaçlar ve hastalıklara (Tablo 3.1) ait belirtiler, • Obezitenin komplikasyonları ve komorbid durumlara (Tablo 3.2) ait belirtiler sorgulanmalıdır. 3.2. Fizik Muayene • Hastanın sistemik fizik muayenesi yapılmalıdır. • Boy ve kilo ölçümleri. Çocuk ve adolesanlarda büyüme eğrileri ile karşılaştırma yapılmalıdır. • BKİ’nin hesaplanması ve obezite derecesinin sınıflandırılması, • Bel çevresi ölçümü, • Kan basıncı ölçümü (manşon boyutları uygun bir tansiyon aleti ile), • Nabız muayenesi, • Cilt muayenesi (insülin direncinin bir bulgusu olarak boyun ve aksillada akantozis nigrikans), • Sekonder obezite nedeni olabilecek hastalık/durumlara (Tablo 3.1) ilişkin bulgular (hipo- tiroidi, Cushing sendromu, PKOS ve genetik sendromlar gibi), • Obezite ile ilişkili hastalıklar ve komorbid durumlara (tip 2 diyabet, HT, dislipidemi, kardiyovasküler, respiratuvar, eklem hastalıkları, non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı (NAFLD) ve uyku bozuklukları gibi) ait bulgular (Tablo 3.2 ve 3.3) değerlendirilmelidir. • Anamnez ve fizik muayenede endokrin hastalık belirti ve bulgusu yoksa rutinde endokrin inceleme ve araştırma önerilmez.
  • 26. 25OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Tablo 3.1. Sekonder obezite nedenleri ve özellikleri Genetik obezite 1. Laurence-Moon Biedl sendromu: Mental gerilik, retinitis pigmentoza, polidaktili, hipogonadotropik hipogonadizm ve progresif generalize obezite. 2. Prader-Willi sendromu: Boy kısalığı, mental gerilik, hipogonadotropik hipogonadizm, hipotoni, küçük el ve ayaklar, balık ağız, hiperfaji ve progresif generalize obezite. 3. Alström sendromu: Retinis pigmentozaya bağlı körlük, nörosensoriyel sağırlık, gonadal yetersizlik, insülin direncinin eşlik ettiği diyabet, gövdesel obezite, boy kısalığı, küçük el ve ayaklar, taban düşüklüğü, diş gelişiminde bozukluk, akantozis nigrikans, böbrek yetersizliği, karaciğer hastalığı, tekrarlayan akciğer infeksiyonları ve kardiyomiyopati. 4. Cohen sendromu: Mikrosefali, yüz anomalileri, mental gerilik, boy kısalığı, gövdesel obezite, hipogonadizm, hipotoni ve küçük (dar) el ve ayaklar. 5. Carpenter sendromu: Gelişme geriliği, erkek hipogonadizmi, polidaktili, sindaktili, akrosefali, gövdesel ve gluteal obezite. 6. Albright’ın herediter distrofisi 7. Konjenital makrozomiya adipozitas 8. Von Gierke hastalığına eşlik eden obezite 9. Familyal hipoglisemi sendromu 10. Rotmund sendromu 11. Hiperostoz frontalis interna’ya eşlik eden obezite I. Hipotalamik obezite 1. Adipoza-genital distrofi (Fröhlich sendromu): Diabetes insipidus, görme bozukluğu, mental gerilik, obezite, hipogonadotropik hipogonadizm 2. Kleine-Levin sendromu 3. Tokluk merkezi (ventromediyal hipotalamus)’nin harabiyeti: tümör, travma veya inflamasyon II. Endokrin hastalıklarda görülen obezite 1. Cushing sendromu 2. Hipotiroidi 3. İnsülinoma 4. PKOS 5. Erkek hipogonadizmi 6. GH eksikliği veya direnci (hipotalamo-hipofizer cücelik) 7. Turner sendromu 8. Kraniyofaringiyoma ve hipotalamusu tutan diğer hastalıklar 9. Hipofiz yetmezliği III. İlaç ve hormonlara bağlı kilo artışı 1. Antipsikotikler/nöroleptikler 2. Antidepresanlar (trisiklik, monoaminoksidaz inhibitörleri, paroksetin ve mirtazapin) 3. Antiepileptikler (valproat, gabapentin, karbamazepin) 4. Lityum 5. Fenotiyazinler 6. Steroid hormonlar: kortikosteroidler, progestasyonal steroidler, hormonal kontraseptifler) 7. Antidiyabetikler: insülin, sulfonilüreler ve tiyazolidinedionlar 8. Nonsteroid antinflamatuvar ilaçlar ve kalsiyum kanal blokerleri, α ve β-adrenerjik reseptör blokerleri (vücut yağı artmaz, periferik ödeme neden olabilirler)
  • 27. 26 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU Tablo 3.2. Obezite ile ilişkili sağlık riskleri ve tıbbi komplikasyonlar Kardiyovasküler Koroner arter hastalığı Miyokard infarktüsü Konjestif kalp yetersizliği ve kor pulmonale Ani ölüm Serebrovasküler olaylar (inme vb.) Hipertansiyon Sol ventrikül hipertrofisi Varisler, derin ven trombozu ve pulmoner tromboemboli Metabolik İnsülin direnci Tip 2 diabetes mellitus Dislipidemi Metabolik sendrom Kolesterol safra taşları Hiperürisemi, gut Düşük dereceli inflamasyon Kanser Özefagus, ince barsak, kolon, rektum, karaciğer, safra kesesi, pankreas, böbrek, lösemi, multipl miyelom ve lenfoma Erkek: prostat Kadın: Meme, over, endometriyum ve serviks Hormonal PKOS, Mens bozuklukları, Hiperandrojenizm Akantozis nigrikans İnfertilite Seks hormon bağlayıcı globülin düzeyinde azalma Östrojenlerde azalma Erkeklerde testosteron düzeyinde azalma Büyüme hormonunda azalma Prolaktin cevabında azalma Kortizol yapımında artma Romatolojik Osteoartrit (özellikle diz ve kalçalarda) Tuzak nöropatileri (karpal tünel sendromu) İmmobilite Pulmoner Fonksiyonel rezidüel kapasite, ekspiratuvar rezerv volüm ve total akciğer kapasitesinde azalma Residüel volüm ve diffüzyon kapasitesinde artma Erkeklerde maksimum ekspiratuvar akış hızında azalma OSAS, obezite-hipoventilasyon sendromu (Pickwickian sendromu) ve astım Gastrointestinal Safra kesesi hastalığı (kolelitiyaz) NAFLD veya NASH Gastroözefagiyal reflü hastalığı Herni Üriner Üriner stres inkontinensi Obezite ile ilişkili glomerülopati
  • 28. 27OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU 3.3. Konsültasyonlar • Tıbbi beslenme tedavisi için beslenme uzmanına gönderilmeli • Göz dibi muayenesi (gerekiyorsa) • Psikolog veya psikiyatrist muayenesi (yeme davranışı bozuklukları ve hastanın davranış değişikliği tedavisine hazırlık halini değerlendirmek için) • Obezite ile ilişkili komorbid durumların değerlendirilmesi için diğer uzmanlık alanların- dan (kardiyoloji, jinekoloji, FTR, KBB, göğüs hastalıkları, dermatoloji ve gastroenteroloji gibi) konsültasyon istenmelidir. 3.4. Laboratuvar incelemeleri • Açlık kan plazma glukozu (AKŞ) • Tam idrar analizi • Açlık serum lipid profili (total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL-kolesterol, total koleste- rol/HDL-kolesterol oranı ve trigliserid) • Serum ürik asit ölçümü. Yaşlılarda ilaveten BUN ve kreatinin düzeyleri ölçülmelidir. • Karaciğer enzimleri (ALT, AST, GGT, ALP) ölçülmeli, yüksek bulunursa USG ve biyopsi yapılması gereklidir. • EKG ve gerekirse ileri kardiyovasküler inceleme yapılması önerilir. • Gerektiğinde ve şüphe varsa sekonder obezite nedeni olabilecek hastalıklara ve obezi- te ile ilişkili komorbid durumlara ait laboratuvar incelemeleri yapılmalıdır (Tablo 3.3). Örneğin, hipotiroidi şüphesinde serum TSH düzeyinin ölçülmesi, sonuç normal değilse serbest T4 düzeyi ölçülmesi. Cushing sendromu veya hipotalamik hastalık şüphesi varsa ilgili hormonlar istenmeli ve gerektiğinde dinamik endokrin testleri yapılmalıdır. Beden Kompozisyon Analizi (BKA): Bel çevresi ölçümü, abdominal yağlanmanın pratik bir gös- tergesidir. BKA, klinik uygulamada mutlak gerekli değildir. Özellikle obez bireylerde biyoelekt- rik impedans analizi (BİA) gibi ayaktan uygulanan teknikler ile beden kompozisyonu veya kilo Tablo 3.2. Obezite ile ilişkili sağlık riskleri ve tıbbi komplikasyonlar Çeşitli İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyon, demans Proteinüri, nefrotik sendrom Cilt infeksiyonları, selülit, intertrigo, karbünkül Lenfödem, bacaklarda staz hiperpigmentasyonu, akantozis nigrikans/papillomatöz cilt lezyonları (skin tags) Anestezi komplikasyonları Periodontal hastalık Psikolojik ve sosyal sonuçlar Özgüvende azalma, Anksiyete ve depresyon Sosyal damgalanma, sosyal yaşamdan uzaklaşma ve işsizlik Beden imaj bozukluğu
  • 29. 28 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU Tablo 3.3. Obez hastalarda semptomlar, risk faktörleri ve kuşkulu bulgulara dayanarak laboratuvar ve tanısal değerlendirme Hastalık Önerilen tetkikler Diabetes mellitus AKŞ ≥126 mg/dl (iki ayrı zamanda alınan kan örneğinde) veya diyabetin semptomları ile birlikte rastgele KŞ ≥200 mg/dl veya 75 g glukozlu OGTT’de 2. st KŞ≥200 mg/dl veya standardize metodla ölçülen A1C >%6.5 veya hasta anti-hiperglisemik ilaç kullanıyorsa (bilinen diyabet) Kan basıncı ölçümü ve açlık lipid profili Hipertansiyon İki veya daha fazla doktor muayenesinde usulüne uygun olarak ölçülen 2 veya daha fazla ölçümün ortalaması SKB ≥140 mmHg ve/veya DKB ≥90 mmHg (preHT: SKB =120-139 mmHg ve/veya DKB =80-89 mmHg) veya hasta anti-hipertansif ilaç kullanıyorsa (bilinen hipertansiyon) Hemogram, idrar analizi, açlık lipid profili dahil kan biyokimyası ve EKG Metabolik sendrom IDF, IAS ve IASO kriterleri (2009) (En az 3 kriterin varlığı): Abdominal obezite (BÇ, erkekte ≥94 cm, kadında ≥80 cm), AKŞ ≥100 mg/dl veya daha önce tip 2 DM tanısı, KB ≥130/85 mmHg ve/veya ilaç tedavisi altında HT, TG ≥150 mg/dl veya ilaç tedavisi altında hipertrigliseridemi, HDL-kolesterol erkekte <40 mg/dl ve kadında <50 mg/dl OSAS Gündüz aşırı uyku hali, uykuda gürültülü horlama, apne ve hipopne atakları çarpıntı ve nefesin kesilmesi [tıkanma] Sabah ortaya çıkan baş ağrıları Hafıza ve konsantrasyonda zayıflama Duygu durum değişikliği (depresyon, anksiyete) Kişilik değişiklikleri, saldırganlık, irritabilite Boyun çevresi (erkekte ≥43 cm, kadında ≥41 cm) Polisomnografi, uykuda O2 satürasyonu ölçülmesi parmak veya kulak puls oksimetre Solunum fonksiyon testi ve Akım-volüm eğrisi Üst solunum yolu tıkanıklığı için KBB muayenesi Kan basıncı ölçümü Obezite-hipoventilasyon sendromu Hipersomnolans, sağ kalp yetmezliği, Takipne ve yüzeyel solunum, Polisomnografi (OSAS dışlaması için) Hemogram (polisitemi dışlanması için) Kan gazları (hipoksi, hiperkapni) Teleradyografi (kardiyomegali) EKG (sağ atrium ve sağ venrikülde büyüme) Akciğer fonksiyon testleri (Total akciğer kapasitesi, vital kapasite, ekspiratuvar rezerv volüm ve fonksiyonel rezidüel kapasitede azalma, erkeklerde MEF oranında azalma. Rezidüel volüm ve difüzyon kapasitesinde artma) PKOS oligomenore, hirsutizm, akne muhtemel obezite, prediyabet androjenik alopesi Serbest ve total testosteron, PRL, DHEAS, 17-hidroksiprogesteron, LH, FSH, TSH LH/FSH oranı, pelvik USG Lipid profili Hepatomegali/NAFLD KC fonksiyon testleri normal×1-4 kat Genellikle ALT >AST, serum bilirubin, PT, Hipoalbüminemi, USG veya BT, Viral hepatit, otoimmün KC hastalığı ve konjenital KC hastalığı yokluğu ile birlikte alkol alımının olmaması Kesin tanı için gerekirse KC biyopsisi
  • 30. 29OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU kaybındaki değişikliklerin ölçülmesinin geçerliği belirsizdir. Bu nedenle genel yağlanma belirteci olarak BKİ’nin yerine kullanılması önerilmemektedir. Dual-X-ray absorbsiyometri (DEXA) öl- çümü, bazı özel merkezlerde kullanılmaktadır ve beden kompozisyonunun değerlendirilmesinde daha uygun bir yöntem olabilir. Bu yöntem yağsız beden kitlesinde dramatik bir azalmaya eşlik eden obezitenin (genetik, endokrinolojik veya nörolojik hastalıklarda ve bariyatrik cerrahi taki- binde) klinik değerlendirilmesinde yararlı olabilir. Kaynaklar 1. Tsigos C, Hainer V, Basdevant A, et al. Obesity Management Task Force of the European Association for the Study of Obesity. Management of obesity in adults: European Clinical Practice Guidelines. Obes Facts 2008;1:106-16. 2. Lau DC, Douketis JD, Morrison KM, et al. Obesity Canada Clinical Practice Guidelines Expert Panel. 2006 Cana- dian Clinical Practice Guidelines on the Management and prevention of obesity in Adults and Children [Summary]. CMAJ 2007;176:S1-S13. 3. Kushner RF, Roth JL. Assessment of the obese patient. Endocrinol Metab Clin North Am. 2003;32:915-33. 4. Lyznicki JM, Young DC, Riggs JA, Davis RM. Council on Scientific Affairs, American Medical Association. Obe- sity: assessment and management in primary care. Am Fam Physician 2001;63:2185-96. 5. Villareal DT, Apovian CM, Kushner RF, Klein S. American Society for Nutrition; NAASO, The Obesity Society. Obesity in older adults: technical review and position statement of the American Society for Nutrition and NAASO, The Obesity Society. Am J Clin Nutr 2005;82:923-34. 6. NICE clinical guideline 43 Obesity: guidance on the prevention, identification, assessment and management of overweight and obesity in adults and children. Issue date: December 2006, pp. 1-84. http://www.nice.org.uk/nice- media/pdf/CG43NICEGuideline.pdf. 7. Calleo-Cross A, Sharma N, Aronne LJ. Medical assessment of obese older patients. Clin Geriatr Med 2005;21:689- 99. Tablo 3.3. Obez hastalarda semptomlar, risk faktörleri ve kuşkulu bulgulara dayanarak laboratuvar ve tanısal değerlendirme Safra kesesinde taş KC fonksiyon testleri (serum bilirubin ve ALP’de yükselme), safra yolları USG veya BT Cushing sendromu İnce cilt, ay dede yüzü, yorgunluk, kolay ekimoz oluşumu, mor renkli cilt altı çatlakları, proksimal kas zafiyeti Gece oral tek doz 1 mg DST veya Gece tükrük kortizol ölçümü veya 24 saatlik idrarda serbest kortizol ölçümü Hipotiroidi Serum TSH ölçümü IDF: International Diabetes Federation, IAS: International Atherosclerosis Society, IASO: International Association for the Study of Obesity, MEF: Maksimal ekspiratuvar akış. Kushner RF, Roth JL. Assessment of the obese patient. Endocrinol Metab Clin North Am. 2003;32: 915-33’den modifiye edilmiştir.
  • 31.
  • 32. 31OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Bölüm 4 ÇOCUKLUK ÇAĞI ve ADOLESAN DÖNEMi OBEZİTESİ 4.1. Önemi Çocuklarda obezite iki nedenle çok önemlidir. Birincisi, çocuklarda obezite, erken yaşlarda pek çok kronik metabolik hastalığın gelişmesi için risk faktörüdür. Ayrıca obez çocuklarda ortaya çıkan psikolojik sorunlar, bu çocukların ileri yaşlarda bile uyum sorunları ve özgüven eksikliği yaşamalarına neden olabilir. 4.2. Çocukluk Obezitesinin Tespiti Beden kitle indeksi (BKİ) ölçümü obezitenin tespiti ve sınıflandırılması için kolaylıkla kullanı- labilecek bir yöntem olmasına karşın, sadece genel bir değerlendirmedir ve özellikle çocukluk çağı obezitesinin tespitinde tek başına yeterli değildir. Çocuklarda kilo fazlalığı ve obezitenin doğru değerlendirilebilmesi için çocuğun cinsiyeti ve yaşının da göz önüne alınması gereklidir. Bu amaçla persntil eğrileri kullanılır. Bir çocuğun persantil değeri onun aynı yaşlardaki 100 ço- cuk arasında sıralamasını gösterir. Örneğin 12 yaş bir erkek çocuğun ağırlığı 49. persantilde ise, kilosu o yaştaki erkek çocuklarının %49’dan fazla, %51’den ise daha az demektir. Tablo4.1’depersantildeğerlerinegöreçocuğunBKİ’ninnasılyorumlanacağıgösterilmektedir.Persantil değeri %85’in üzerindeyse kilo fazlalığı, %95’in üzerindeyse obeziteden söz edilir. Türkiye’deki kız ve erkek çocuklarının persantil eğrileri kılavuzun ekinde yer almaktadır. Bel çevresi viseral yağın değerlen- dirilmesinde önemli bir ölçüt olmakla birlikte çocuklarda standardizasyonu yapılmamıştır. Bu nedenle kilo fazlalığı olan çocukta bel çevresi ölçülmesinin klinik önemi belirsizdir. Tablo 4.1. Persantil değerlerine göre çocukta BKİ’nin yorumlanması BKİ persantili Durum <%5 Zayıf %5–85 Normal %85–95 Fazla Kilolu >%95 Obez 4.3. Obez Çocuğun Değerlendirilmesi Öncelikle obeziteye neden olabilecek risk faktörlerini belirlemek, obezite yapabilecek sekonder nedenleri ayırt etmek ve obezitenin komplikasyonlarını tespit etmek gereklidir. Bu amaçla önce ayrıntılı bir anamnez ve fizik muayene gereklidir. Ailenin ve çocuğun yaşam biçimi, beslenme alışkanlıkları, spor yapmak için ayırdıkları zaman iyi incelenmelidir. Laboratuvar ölçümü olarak 10 yaşından büyük çocuklarda açlık kan şekeri ve lipid panelinin yapılması uygun olacaktır.
  • 33. 32 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU 4.4. Çocukta Obezite Tedavisi Çocukluk çağı obezitesine yaklaşırken çocuğun özgüveninin sarsılmamasına çok dikkat edilme- lidir. Çocuğun yanında yapılan konuşmaların onda ruhsal stres yaratabileceğini düşünmek ve cümleleri doğru seçmek çok önemlidir. Ayrıca, aileyi bir bütün olarak içine almayan hiç bir önerinin çocukluk çağı obezitesinde yararlı olmasını beklememek gerekir. Akılcı olan yaklaşım tek başına bir yöntemi uygulamak yerine bir bütün olarak yaşam biçiminin düzenlenmesidir. Temel stratejilerden birisi çocukların hareketsizliğini azaltmak olmalı, bu maksatla günlük te- levizyon veya bilgisayar başında geçirilen sürenin 1-2 saati geçmeyecek şekilde sınırlandırılması sağlanmalıdır. Çocuğun günlük enerji harcanmasını arttıracak biçimde düzenli fiziksel aktivitede bulunulması çok önemlidir. Burada yasaklayıcı bir yöntem değil başka aktivitelere doğru özen- dirici bir yaklaşım sergilenmelidir. Çocuklar eğlenerek, zevk alarak enerji harcamalı ve bu süre günlük olarak en az 1 saat olmalıdır. Aktivite artışını sadece çocuk için değil, ailenin bütünü için bir yaşam tarzı değişikliği biçiminde uygulamak gereklidir. Ayrıca dengeli kalori içeren sağlıklı bir beslenme planının hem çocuk hem de aile için planlanma- sı gerekir. Yüksek kalori içeren şekerli içecekler ve hazır gıdaların tüketilmesinin sınırlandırılması ve bu türlü gıdaların market alışverişlerinde alınmaması önemlidir. Çocukluk çağı obezitesinde ilaç tedavisine çok dikkatle karar verilmelidir. Yaşam biçimi değişik- liği egzersiz ve beslenme önerilerinin bütünüyle uygulanmasına karşın yeterince sonuç alınmayan ve ciddi komorbiditelerin (uyku apnesi, intrakraniyal basınç artışı vb) bulunduğu olgularda ilaç tedavisi düşünülebilir. Tedavi amacıyla yukarıda anılan komplikasyonlara sahip çocuklarda orlis- tat bir seçenek olarak düşünülebilir ve uzmanlaşmış pediyatrik merkezlerde uygulanabilir. 4.5. Çocukluk Obezitesinin Önlenmesi Çocukluk obezitesinin önlenebilmesi için yerel yönetimlerin, Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde çalışması ve kalıcı ve uzun süreli politikaların geliştirilip uygulanması gereklidir. Bu politikalar arasında sağlıklı beslenmeyi özen- direcek girişimler, okul kantinlerinde yüksek enerji içeren gıdaların satılmasının engellenmesi, okul yemekhanelerinde sunulan gıdaların dengeli besin ögelerinden oluşmalarının sağlanması gibi önlemler sayılabilir. Ayrıca genel bir politika olarak okullarda çocukların düzenli spor yap- malarına olanak verecek ve özendirecek tedbirlerin alınması sağlanmalıdır. Kaynaklar 1. Bessesen DH (June 2008). “Update on obesity”. J Clin Endocrinol Metab 2008;93:2027–34. 2. Daniels SR, Arnett DK, Eckel RH, et al. Overweight in children and adolescents: pathophysiology, consequences, prevention, and treatment. Circulation 2005;111:1999-2012. 3. Australian National Health and Medical Research Council. Clinical practice guide- lines for the management of overweight and obesity in children and adolescents. Canberra, Commonwealth of Australia: Australian National He- alth and Medical Research Council; 2003. Available: www.health.gov.au/internet/wcms/Publishing.nsf /Content/ obesityguidelines-guidelines-children.htm/$FILE/children.pdf (accessed 2006 Dec 27). 4. Kavey RE, Daniels SR, Lauer RM, et al. American Heart Association guidelines for primary prevention of atherosc- lerotic cardiovascular disease beginning in child-hood. Circulation 2003;107:1562-66. 5. Nemet D, Barkan S, Epstein Y, et al. Short- and long-term beneficial effects of a combined dietary-behavioral-phy- sical activity intervention for the treatment of childhood obesity. Pediatrics 2005;115:e443-e449. 6. 2006 Canadian Clinical Practice Guidelines on the Management and Prevention of Obesity in Adults and Children. CMAJ 2007;176(8):S1-13.
  • 34. 33OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Bölüm 5 OBEZİTE TEDAVİSİ 5.1 TIBBİ BESLENME TEDAVİSİ YAKLAŞIMLARI 5.1.1. Giriş Obezite, genetik, çevresel, biyolojik, sosyokültürel ve davranışsal faktörlerin bir araya gelerek ortaya çıkardığı, vücuttaki yağ dokusu kütlesinin artması ile tanımlanan, gerek oluşum neden- leri, gerekse oluşturduğu komplikasyonlar ve zemin hazırladığı hastalıklar nedeniyle kronik ve tekrarlayıcı bir hastalıktır. Obezite tedavisinde amaç, obeziteye ilişkin morbidite ve mortalite risklerini azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam ka- litesini yükseltmektir. Obezite tedavisinde vücut ağırlığının 6 aylık dönemde %10 azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır. Oluştuktan sonra tam olarak iyileşme enderdir, verilen kilonun hızla geri alınması sıklıkla görülmektedir. Kilo veren kişilerin ancak %5’i ulaştıkları kiloyu koruyabilmekte, büyük bir çoğunluğu ise tekrar kilo almaktadır. Pozitif enerji dengesinin sağlanmasında, beslenmenin çok önemli rolü bulunmaktadır. Toplam enerji alımının uzun süreli olarak harcanandan daha fazla olması sonucu obezite beklenen bir durumdur. Enerjiyi oluşturan besin öğelerinin oranı da önemlidir. Yüksek yağ içerikli besin tü- ketimi ile obezite arasında pozitif korelasyon vardır. Benzer şekilde, yenilen besinlerin özellikle basit karbonhidrat oranının yüksek olması, fazla alınan enerjinin vücutta yağa dönüştürülüp depolanması ile yine kilo artışına neden olmaktadır. Hatalı beslenme davranışları bireyleri obeziteye götüren ana nedenlerdir. Obeziteye neden olabilen hatalı yeme davranışlarının en önemlileri şunlardır : • Normalin üstünde besin tüketimi, • Özellikle çalışan kişilerde sağlıklı besinler yerine yenmeye hazır, enerji yoğunluğu yüksek besinleri çok tüketmesi. • Akşam eve geldikten sonra yemek zamanına kadar atıştırmak ve sonra tekrar yemek yemek. • Hızlı yemek, büyük lokmalar almak, az çiğnemek, çatalı kaşığı elinden hiç bırakmamak, • Öğün atlamak, öğün aralarında sürekli bir şeyler atıştırmak, • Yemek yerken başka aktivitelerle uğraşmak (sohbet etmek, TV seyretmek, okumak vb.) • Uzun süre sofrada kalmak, • Sıkıntılı, stresli ve öfkeli durumlarda aşırı yemek, • Ziyaret ve davetlere sık sık katılmak ve ikramları reddedememek, • Akşam yemeğinden sonra yatıncaya kadar sürekli yemek, • Gece uykudan uyanıp yemek yemek, • Su içmemek veya az içmek, yerine yüksek enerjili içecekleri tercih etmek.
  • 35. 34 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU 5.1.2. Tıbbi beslenme tedavisi Obezitede beslenme tedavisi ve fiziksel aktivitenin artırılması ile birlikte davranış değişikliği te- davisi kesinlikle gereklidir. Beslenme tedavisi ve egzersizin davranış değişikliği tedavisi ile birlikte kullanıldığı “kombine tedaviler” hem ağırlık kaybını sağlamada hem de kaybedilen ağırlığın ko- runmasında büyük başarı sağlar. Obezitede tıbbi beslenme tedavisinin amacı: 1. Bireyin yaşına, cinsiyetine, fiziksel aktivite durumuna, yaşam şekline ve fizyolojik duru- muna uygun besin ögesi gereksinimlerini yeterli ve dengeli bir şekilde sağlamak, 2. Yanlış beslenme alışkanlıkları yerine doğru ve kalıcı beslenme alışkanlıkları kazandırmak, 3. Vücut ağırlığını hedeflenen düzeye indirmek; bu düzey kişinin olması gereken ideal ağır- lığı veya ideal ağırlığın üzerinde bir ağırlık olabilir, 4. Vücut ağırlığı hedeflenen düzeye geldiğinde tekrar kilo almayı engellemek ve sürekli iste- nen düzeyde tutmak, 5. Çocuklarda normal büyüme ve gelişmeyi sürdürmektir. Kilo kaybının korunması için yeme alışkanlığındaki değişikliğin kalıcı olması gerekir. Yapılması planlanan değişikliklerin ilk basamağı, obez bireyin mevcut durumunu anlamak ve ortak bir bi- linç ortamı oluşturmaktır. Beslenme programı kişiye özel olmalıdır. Yeni beslenme alışkanlıkları ile ilgili eğitime başlamak için, kişinin var olan beslenme alışkanlıklarının ve besin tüketim duru- munun değerlendirilmesi gereklidir. Değişiklikler hakkındaki kararlar birey ile birlikte alınabilir. Yapılacak herhangi bir değişiklik (mümkün olduğunca), lezzet ve uygulanabilirlik açısından birey tarafından kabul edilebilir olmalıdır; aksi takdirde birey önerilen beslenme programına uyum sağlayamayacaktır. Bireyin mali ve zaman sınırlamalarını da içeren yaşam şeklinin anlaşılması ve yeri geldiğinde kültürel konular da önemlidir. Beslenme programı beslenme alışkanlıklarını uzun dönemde değiştirecek şekilde sunulmalı, kısa dönemli (şok) programlar uygulanmamalıdır. 5.1.3. Sağlıklı kilo kaybı için tıbbı beslenme tedavisi ilkeleri Enerji: Zayıflama için önerilen beslenme programlarında günlük enerji miktarının belirlenme- sinde ilke, kişiye harcadığından daha az enerji vermektir. Bireyin bazal metabolizmasının altın- da enerji verilmemelidir. Alınan enerjinin azlığı oranında bazal metabolizma hızı azalır. Bireyin günlük enerji alımı haftada 0.5 – 1 kg ağırlık kaybını sağlayacak şekilde azaltılmalıdır. Bu düzey, çoğunlukla bireyin günlük alması gereken enerjisinden 500-1000 kcal’lik azaltma ile sağlanabilir. Ağırlık kaybını sağlarken mümkün olduğunca yüksek enerji (en az bazal metabolizma hızı düze- yinde) içeren beslenme programları ile bireyler uzun sürede zayıflatılmalıdır. Protein: Günlük olarak belirlenen enerjinin %12–15’i proteinlerden gelmeli ve daha çok kaliteli protein kaynaklarından yararlanılmalıdır. Toplam proteinin %30-40 kadarı, B12 vitamini gerek- sinmesini karşılamak için hayvansal kaynaklardan karşılanmalıdır. Proteinlerin yeterli miktarda alınması; tokluk hissi sağlamaları, yağsız vücut kütlesinin korunması ve doku yapımındaki olum- lu etkileri nedeniyle önemlidir.
  • 36. 35OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Yağ: Sağlıklı beslenme önerileri çerçevesinde günlük enerji miktarının %25–30’unun yağlardan gelmesi önerilmektedir. Bu miktarın korunması; bireyde tokluk hissinin sağlanması, lezzet alma, zayıflama için önerilen beslenme programını kabullenme ve uzun süre uygulayabilme açısından önemlidir. Ayrıca yağda eriyen vitaminlerin (A, D, E ve K vitaminleri) vücutta kullanımı açısın- dan diyetin yağ içeriği çok azaltılmamalı, enerjinin yağdan gelen oranı %20’nin altına düşürül- memelidir. Yağ miktarının yansıra, kullanılacak yağ türü de önemlidir. Enerjinin doymuş yağ asidinden gelen oranı %10’un altında olmalı, çoklu doymamış yağ asidi %7-8, tekli doymamış yağ asidi %10-15 olacak şekilde belirlenmelidir. Günlük alınan kolesterol miktarı 300 mg’ın altında olmalıdır. Karbonhidrat: Günlük enerjinin %55-60’ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Şeker gibi basit karbonhidratların tüketimi azaltılmalı (günlük enerjinin ≤10); yerine kuru baklagiller (nohut, mercimek, kuru fasulye vb. ), tam tahıl ürünleri, bulgur vb. kompleks karbonhidrat içeren besin- lerin tüketimi artırılmalıdır. Yağlara kıyasla karbonhidratların enerji yoğunluğunun düşük, açlığı bastırma yönündeki etkisinin yüksek, depo kapasitesinin düşük, solunum oranının yüksek ve lipojenik etkisinin düşük olduğu görülmektedir. Karbonhidratlar özellikle de posa içeriği yüksek olan oligosakkaridler ve polisakkaridlerin tokluk hissi oluşturarak enerji alınımını kontrol ettiği ve obezitenin gelişmesindeki riski azaltabildiği bildirilmiştir. Çocuk ve adolesan bireylerin sıklıkla tükettikleri içecekler, hamur işi ve tatlıların içerisinde yer alan fruktozun artan obezite insidensi ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Buna neden olarak fruktozun vücutta metabolize olurken glukoz- dan farklı bir yol izlediği ve böylece insülin düzeyini arttırmadığı, leptin düzeyini düşürdüğü ve ghrelin salınımını baskılamadığı bildirilmiştir. Leptin genel olarak açlık durumunda azalırken, besin alımıyla artmakta ve iştahı azaltmaktadır. Ghrelinin ise açlıkla arttığı ve iştahı arttırdığı bilinmektedir. Glukoz veya diğer karbonhidratları (fruktoz hariç) içeren bir öğün tüketildikten sonra ghrelin seviyesindeki artış baskılanmakta ve öğün tüketimi sonunda düşmektedir. Leptin, ghrelin ve insülinin besin alımının düzenlenmesinde anahtar rol üstlenmesi nedeniyle, glukozun tersine işleyen bu mekanizma, fruktozun obezite ile ilişkisinde öncü rol üstlendiğini gündeme getirmiştir. Vitamin ve mineraller: Zayıflama diyetlerinde düşük enerji içeriğine paralel olarak vitamin ve mineral (B grubu vitaminler, demir, kalsiyum vb.) yetersizlikleri görülebilir. Enerjisi çok düşük olmayan, besin ögeleri açısından dengeli diyetlerde, vitamin ve mineral yetersizliği söz konusu değildir. Kadın bireyler için 1200 kcal’den, erkek bireyler için 1500 kcal’den düşük diyetlerde günlük ek multivitamin kullanımına gereksinim duyulabilir. Posa (lif): Diyet posasının arttırılmasının, birçok kronik hastalıkta olduğu gibi obezitenin ön- lenmesinde ve kilo alımını engellenmesinde etkin olduğu görüşü yaygındır. Posa; çiğneme sü- resinin uzun olması nedeniyle yemek yeme zamanını uzatması, hacmine karşılık düşük enerji içermesi nedeniyle enerji alımını azaltması, mide boşalma hızını yavaşlatarak tokluk hissini sağ- laması, safra asidi ve yağ asidi emilimini azaltması, barsak hareketlerini ve dışkı hacmini artırarak konstipasyonu önlemesi ve insülin düzeyini fazla yükseltmemesi gibi birçok nedenle beslenme programının uygulanmasında önemli bir ögedir. Yetişkinler için günlük alınması gereken posa miktarı 25-35 gramdır. Sebzeler, meyveler, kuru baklagiller, tam tahıl ürünleri, kepekli un ve kepekli ürünler önerilen doğal posa kaynaklarıdır.
  • 37. 36 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU Glisemik indeks: Elli gram karbonhidrat içeren referans besine (glukoz veya beyaz ekmek) kıyas- la seçilen besinin 50 gram karbonhidrat içeren miktarının kan şekerini yükseltme oranı “glisemik indeks” olarak tanımlanır. Glisemik indeks değeri 55’in altında olan besinler (çavdar ekmeği gibi tam tahıl ekmekleri, kuru baklagiller, sebzeler, süt, yoğurt ve birçok meyve -elma, armut, şeftali vb.-) düşük, 56-69 arasında olan besinler (muz, kiraz, dondurma, spagetti) orta ve 70’in üzerinde olan besinler (beyaz ekmek gibi birçok rafine tahıl ürünleri, patates, pirinç) de yüksek glise- mik indekse sahip besinler olarak tanımlanmaktadır. Glisemik indeks ağırlığın kaybını etkileyen önemli bir unsurdur. Düşük glisemik indekse sahip besinler vücut ağırlığının kontrolünde doy- gunluğu uyararak ve karbonhidrat oksidasyonu yerine yağ oksidasyonunu destekleyerek olumlu etki gösterebilir. Düşük glisemik indeks ve yüksek karbonhidratlı besinler insülin duyarlılığını sağlar ve kilo kaybını artırır. Düşük glisemik indeksli besinler yüksek glisemik indeksli besinler- den daha fazla doygunluk sağlar ve öğün sonunda da daha az enerji alımına neden olurlar. Yüksek glisemik indeksli besinler hızlı karbonhidrat emilimine neden olurken insülin ve glukagon salı- nım dengesinin bozulmasına, doygunluk hissinin azalmasına ve uzun vadede aşırı besin alımına neden olurlar. Ancak, bir besinin veya öğünün düşük glisemik indeksli olması o besinin veya öğünün istenildiği miktarda bolca yenilebilir olması anlamına gelmez. Alkol: Zayıflama diyetlerinde önerilmemektedir. Eğer alkol alınıyorsa kalori değerinin hesap- lanıp günlük enerji ihtiyacından çıkarılması gerekir. Yaklaşık 30 gram (200 kcal) alkol içeren içeceklere örnek olarak 60 mL rakı, 270 mL şarap, 750 mL bira, 75 mL viski, 80 mL votka veya 90 mL cin sayılabilir. Sıvı: Yemek öncesi ve sonrası alındığında mide dolgunluğunu arttırması ve metabolik artıkların atılımındaki görevleri nedeniyle günlük 2-3 litre kadar sıvı tüketilmelidir. Özellikle bu sıvının 1-1.5 litresi (8–10-su bardağı) sudan karşılanmalıdır. Su içilmesi kabızlığın önlenmesinde ol- dukça önemlidir. Kabızlık bireyin kilo vermesini olumsuz yönde etkilemektedir. Sıvı tüketimi amacıyla şeker ilave edilmiş hazır meyve suları ve gazlı içeceklerden vb. kaçınılmalıdır. Tuz: Kalp yetersizliği veya başka nedenlerle ödemi ve hipertansiyonu bulunan obez bireylere uygulanan beslenme programında tuz kısıtlaması yapılmalıdır. Bu sorunlar mevcut değil ise tuz kısıtlamasına gerek yoktur. Yine de tuz alımı günde 5 gramı aşmamalıdır. Öğün düzeni: Beslenme programı günlük 4-6 öğün olarak düzenlenmelidir. Öğünler arasındaki sürenin 3–4 saat olması gerekmektedir. Sık aralıklarla beslenme, gereğinden fazla yemeyi önler, acıkmayı geciktirir ve bir sonraki öğünde besin alımını azaltır. Öğün atlama ile vücut yağ kütlesi, leptin konsantrasyonu ve solunum kapasitesinde artış olduğu saptanmıştır. 5.1.4. Zayıflamaya yönelik bilimsel olmayan popüler diyetler Günümüzde obezitenin artışı ile birlikte gazete ve dergilerde, televizyonlarda veya internet site- lerinde yer alan popüler diyetler bireyler tarafından bilinçsizce uygulanmaktadır. Bu programlar bireylerin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle en uygun beslenme programının diyetisyen veya beslenme ve diyet uzmanları tarafından düzenlenip uygulanması gerekmektedir. Hatalı zayıflama programlarının temelinde düşük enerji tüketimi yatmaktadır. Bu programların özellikleri aşağıda belirtilmiştir:
  • 38. 37OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU 1. Bireye özgü olmayan beslenme programları (özellikle gazete, dergi vb. yayınlarda bulunan bireylerin özelliklerini dikkate almayan beslenme programları), 2. Kısa sürede hızlı kilo vermeyi sağlayan “sihirli-şok” diyetler, 3. Bireyin gereksinimine göre düzenlenmemiş, kontrol altında yapılmayan çok düşük kalo- rili diyetler, 4. Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmayıp özel ürünleri öneren diyetler, 5. Tek tip besine dayalı diyetler, 6. Karbonhidratları ve proteinleri ayırma diyetleri, 7. Zayıflattığı öne sürülen ve pek çok yan etkisi bulunan ilaçlarla birlikte önerilen diyetler, 8. Akupunktur ile birlikte yapılan açlık diyetleri, 9. Gerçek kilo kaybı yerine sadece vücuttan su kaybına neden olan diüretik ilaçlar, saunalar, otlar ve çaylarla sağlanan ağırlık kaybı. Ağırlık kaybını sağlamada bilimsel olmayan, özellikle düşük yağlı, düşük karbonhidratlı ve çok düşük enerjili popüler diyetlerin neden olduğu vücut ağırlık kaybının sağlık üzerindeki olum- suz etkileri Şekil 5.1.1’de gösterilmiştir. Hatalı zayıflama programlarına birçok örnek verilebilir. Bunlara en önemli örnek ketojenik diyetlerdir. Kas Osteoporoz Cinsel fonksiyon bozuklukları (örnek: erkekte libido azalması, kadında menstrüasyon ve fertilite bozuklukları) Lipid mobilizasyonu Yeme bozukluğunda artış Oksidatif stres artışı Organik toksinlerin salınımı ? İmmün disfonksiyon Enfeksiyonlara eğilim KVH Kanser Kanser? Diğer hastalıklar Kolestistit Düşme ve kırılmalar A Ğ I R L I K K A Y B I Şekil 5.1.1. Hatalı zayıflama diyetleri ile sağlanan kilo kaybının sağlığa olumsuz etkileri
  • 39. 38 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU Ketojenik diyetler: Karbonhidrat içeriğinin gereğinden az olması nedeniyle uygulandıktan bir müddet sonra kanda keton cisimciklerinin artışına neden olan diyetlerdir. Diyetteki karbonhid- ratın organizmada enerji vermek yanındaki en önemli görevleri; ketojenezi önlemek, proteine olan gereksinimi azaltmak ve doku proteinlerini korumaktır. Günlük en az 50 gram karbonhid- rat alınması ketozu önlemektedir. Ancak kişisel ayrıcalıklar düşünüldüğünde ketozu önlemek için günde 100-125 gram karbonhidrat alınması gerekmektedir. Besin ögeleri yönünden dengesiz olmaları ve önemli sağlık sorunları oluşturmaları nedeniyle ketojenik diyetler obezite tedavisinde önerilmemektedir. Hızlı kilo verdirmeleri nedeniyle daha çok vücut suyunda azalmaya neden olmakta, gerçek ağırlık kaybı sağlanmamaktadır. Ayrıca diyet posası başta olmak üzere, tiamin, folat, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, A vitamini, E vitamini ve B6 vitamini yetersizliklerine yol açmaktadırlar. Bunun yanı sıra diyetin doymuş yağ, kolesterol ve hayvansal kaynaklı protein içeriği artmaktadır. Ketojenik diyetlerin ortaya çıkarabi- leceği başlıca sağlık sorunları: Sıvı-elektrolit dengesinde bozukluklar (kalsiyum ve sodyum atılımı artar), hiperürisemi, hiperlipidemi, aritmiler, kalsiyum atılımının artması nedeniyle osteoporoz riski, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozukluklar ve insülin metabolizmasında olumsuz etkiler oluşabilmektedir. Aşırı miktarda sodyum ve su kaybı sonucu hipotansiyon, kabızlık ve nefrolitiyazis görülebilmektedir. Atkin ve Stilman Diyeti protein ve yağ içeriği yüksek, karbonhidrat içeriği düşük olan ketojenik diyetlere örnektir. Yüksek proteinli diyetlerin büyük bir kısmının hayvansal kaynaklardan sağlan- masından dolayı toplam yağ, doymuş yağ ve kolesterol alımları yüksek miktardadır. Karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozukluğa neden olabilir. Besin ögeleri yönünden son derece dengesiz- dir. Normal besin gereksinimlerini karşılayamamaktadır. Çok düşük kalorili diyetler (ÇDKD): Hızlı kilo kaybına neden olurlar. Zayıflama programının ilk 4-6 haftasında ortalama 2kg/haftada ağırlık kaybedilebilir. İlk haftalarda görülen bu kilo kay- bının nedeni; insülin düzeyinin düşmesi ve sodyum klorür kaybının yol açtığı diürezdir. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Lipid Obezite ve Hipertansiyon Çalışma Grubu olarak bu tür diyetlerin obezite tedavisinde kullanılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak mes- lektaşlarımızın, günlük pratikte bir şekilde ÇDKD uygulayan hastalarla karşılaşabileceğini göz önüne alarak bu diyetlerle ilgili sağlık sorunlarına değinmekte yarar görüyoruz. Çok düşük kalorili diyetlerin kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalar aşağıda belirtilmiştir: • Aşırı obez olan bireyler (BKİ ≥40 kg/m2 ) doktor, diyetisyen, psikolog ve fizyoterapistten oluşan bir ekip kontrolünde en uzun 4 hafta süreyle uygulanabilir. • Tekrarı gerekiyorsa en az iki ay süreyle ara verilmesi önerilir. • Uygulama öncesi tıbbi analizlerinin yapılmış olması ve uygulama sırasında da sürekli tıb- bi gözetim altında olmaları gerekir. • En az 15 günde bir elektrolit düzeyleri izlenmelidir. • Çok hızlı kilo kaybı olduğunda enerji alımı artırılmalıdır. • Gebe, emzikli, çocuk, adolesan, yaşlı ve sürekli ilaç kullanan bireyler tarafından uygulan- maması gerekir.
  • 40. 39OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Bu programları uygulayan bireylerde hızlı ağırlık kaybı nedeniyle; yağsız vücut kitlesinin daha çok kaybına, bazal metabolizma hızının azalmasına, kaybedilen ağırlığın korunamamasına, iyo- nize kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum ve çinko düzeylerinin düşmesine, laktat, serbest yağ asitleri ve keton cisimlerinin artmasına, neden olduğu ve bazen ani ölümle sonuçlanabileceği bilinmelidir. Çok düşük kalorili diyetlerin başlıca yan etkileri; baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yorgunluk, bulantı, kusma, diyare, konstipasyon, safra ve böbrek taşları, kardiyak aritmi, hipo- tansiyon, menstrüasyon düzensizliği, cilt kuruluğu, saçlarda dökülme ve incelme, uyuşukluk, soğuğa karşı tahammülsüzlük, proteinüri, mineral ve elektrolit dengesinde bozukluk ve bazal metabolizma hızında azalmadır. 5.1.5. Besin etiket bilgileri Obezite prevalansının artmasına bağlı olarak sağlıklı besinlerin seçimi ve besinlerin etiketlenmesi önem kazanmaktadır. Süpermarketlerdeki hemen hemen tüm besinlerin üzerinde besinle ilgili bilgiler bulunmaktadır. Besin etiket bilgisinin kolay görünür, anlaşılır, güvenilir ve karşılaştırma yapılabilecek şekilde sunulması önemlidir. Günümüzdeki besin etiketleri üzerinde genel beslen- me tarzına göre seçim yapılabilmesi amacıyla beslenme bilgileri dört aşamada verilmektedir: 1. Besin etiket bilgisi: Besinin bir porsiyonunun veya 100 gramının verdiği enerji değeri ile karbonhidrat, yağ, protein, kolesterol, posa, vitamin ve mineral gibi besin ögelerinin içeriği hakkında bilgi verir. Bu bilgi, tüm besin etiketlerinde görünmelidir. 2. İçindekiler listesi: Besinin veya tarifenin bileşiminde bulunan maddeleri çoktan aza doğ- ru listeler. 3. Beslenme açıklaması: “Az yağlı veya yüksek posalı” gibi amacına uygun besinleri kolayca bulmamıza yardımcı olur. 4. Sağlık iddiaları: Potansiyel sağlık yararı olan besin veya besin ögelerini tarif eder. Örneğin; osteoporoz riskini azaltmak için kalsiyum tüketimi yarar sağlar gibi. Besin etiket bilgisi üzerinde yer alan “1 porsiyon miktarı” veya “100 gramı” ibareleri, sağlıklı beslenme amacı ile o besinden yenilmesi gereken miktarları önermez. Bazı besinlerin ambalaj veya etiketi üzerinde “şekersiz”, “şekeri azaltılmış”, “şeker katkısız” veya “şeker ilave edilmemiştir” ibareleri bulunmaktadır. Bu ibarelerin bulunması o besinin sağlıklı beslenmek için tüketilmesi uygun bir besin olduğu anlamına gelmez. Besinin içindeki yağ miktarı, yağın cinsi, tuz miktarı gibi bilgiler de önemlidir. Bazı şeker katkısız veya şekeri azaltılmış besinler fazla miktarda doymuş yağ içerebilmektedir. “Light” tanımlaması geleneksel versiyonlardan 1/3 oranında daha az kalorili veya %50 daha az yağlı besinler anlamına gelir. “Az kalorili” veya “Az yağlı” bir besin %50 az sodyum içeriyorsa bu da light olarak nitelendirilir. Çoğu birey «light» ibaresini, şekersiz besin, sağlıklı besin olarak al- gılamaktadır. Bunun doğru olmadığını ifade eden bilgiler ambalaj üzerinde kolaylıkla görülecek şekilde yer almalıdır. Besin sanayiinde hacim ve kıvam arttırıcı olarak veya şeker yerine kullanılan laktitol, mannitol, ksilitol, izomalt, hidrojenize nişasta hidrolizatı gibi şeker alkollerinin enerji değeri vardır. Besinin
  • 41. 40 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU içerdiği şeker alkollerinin miktarı önemlidir. Bir gram şeker alkolü ortalama olarak 2 kcal. de- ğerinde enerji verir. Şeker alkolleri çeşitli sakız, bisküvi, şekerleme ve puding üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Piyasada hazır olarak satılan diyet ürünlerinin ya yağ oranları azaltılmıştır ya da bu besinlere şeker yerine çeşitli tatlandırıcılar eklenmiştir. Her iki durumda da bu besinlerin enerji değerleri var- dır. Diyet ürünleri hiçbir kısıtlama olmadan yenilebilecek yiyecekler olarak düşünülmemelidir. Zayıflama için hazırlanan beslenme programında şeker ve şekerli yiyeceklerin yer almaması nede- niyle bu yöndeki ihtiyaç ve istekleri karşılamak üzere piyasada bulunan diyet ürünleri beslenme uzmanına danışılmadan kullanılmamalıdır. Enerji kısıtlaması yapıldığında bu besinlerin enerji değerleri de mutlaka hesaba katılmalıdır. Bu ürünler beslenme programına ek olarak değil, diğer besinlerin yerine tüketilmelidir. 5.1.6. Obez bireylere yönelik beslenme önerileri Zayıflamaya yönelik beslenme programı uygulayan obez bireylere, olumlu yeme davranışı alış- kanlığı kazandırmak için alternatif yöntemler geliştirilmiştir. Her birey için farklılıklar gösterebi- lecek öneriler aşağıda sıralanmıştır: Alışverişe yönelik öneriler • Besin alışverişini tok karnına yapmak, yenmemesi/az yenmesi gereken besinleri satın almamak, • Alışverişe bir listeyle çıkmak ve gereksinme dışı besinleri almamak, • Yanına yapılan listeye yetecek kadar para almak, mümkünse kredi kartı kullanmamak, • Yenmeye hazır besinleri satın almamak, • Satın alırken aynı gruptaki besinlerin enerjisi düşük olanını seçmek (örnek: yağlı peynir yerine yağsız peynir almak gibi), • Özellikle unlu ve tatlı yiyecekler açısından düşük enerjili besin (light besin) tuzağına düşmemek. Planlı olmaya yönelik öneriler • Besin tüketimini sınırlamak için ne yiyeceğini önceden planlamak, • Boş zamanlarda yiyecek atıştırmak yerine egzersiz yapmak. Ev veya iş yerinde egzersiz için belirli bir alan ayırmak, • Sabah kalkınca, her öğün öncesi, sırası ve sonrasında 1 bardak su içmek, • Önerilen yiyecekleri planlanan zamanlarda yemek (5-6 öğün şeklinde), öğün atlamamak. • İkramları kabul etmemek, bunu kabalık olarak nitelendirmemek. Çevredeki insanla- ra yemek için ısrar etmeleri yerine, yememek için teşvik etmelerinin daha iyi olacağını anlatmak, • Düzenli dışkılama alışkanlığı edinmek (her gün, sabah kalkınca vb.) • Her hafta, sabah aç karnına, aynı kıyafetlerle tartılmak ve ağırlığı kaydetmek.
  • 42. 41OBEZİTE TANI ve TEDAVİ KILAVUZU Yemekle ilgili öneriler • Göz önünde yiyecek bulundurmamak, • Mutfakta fazla zaman harcamamak, en kısa sürede işi bitirip uzaklaşmak, • Yüksek enerjili ve yenilmemesi gereken besinleri evde bulundurmamak, • Yemekte küçük, salatada büyük tabak kullanmak, • Serviste küçük boy kepçe kullanmak, • Yemek biter bitmez sofradan kalkmak, • Servis yaptıktan sonra servis kabını sofradan kaldırmak, • Lokmalar arasında çatal ve kaşığı elinden bırakmak, • Mümkün olduğunca iyi çiğneyerek yavaş yemek, • Akşam yemekten sonra bir şey yememek, • Yemek yerken başka aktiviteler (TV seyretmek, gazete-dergi okumak vb.) yapmamak, • Akşam öğününü olanaklar elverdiği sürece 18:00-20:00 saatleri arasında yemek, sonrasın- da yüksek enerjili besinlerden uzak durmak (şekersiz çay, ıhlamur vb içilebilir), • Alkol, zengin soslar ve süslemelerden kaçınmak. Özel günlere yönelik öneriler • Kalorisiz veya düşük kalorili içecekleri tercih etmek • Her koşulda beslenme programına uygun besinleri seçmeye özen göstermek, • Davetlere çok aç iken gitmemek, • Davete katılmadan bir saat önce düşük enerjili salata, meyve gibi besinler atıştırarak iştahı baskılamak, • İkramları reddetmeye hazırlanmak, aksilikler karşısında cesaretini kırmamak. Eğer fazla yenilirse sonraki öğünü sadece salata ve biraz peynirle geçiştirmek. • Aktiviteye yönelik öneriler: • Egzersiz için zaman belirlemek ve uygulamak, • Daha az taşıt kullanmak, • Hızlı tempoda yürümek, • Asansöre binmemek, • Spor ayakkabılarını sürekli hazır bulundurmak, • Aktif ve hareketli kişilerle birlikte olmaya özen göstermek. 5.1.7. Zayıflama için uygulanabilecek beslenme programı örnekleri Beslenme programını düzenlerken birbiri yerine yenebilecek besinlerin neler olduğunun bilin- mesi büyük kolaylık sağlar. Değişik gruplardaki, protein, karbonhidrat, yağ ve enerji değerleri birbirine çok yakın olan besinler bir araya getirilerek “değişim listeleri” hazırlanabilir. Her grup içindeki besinler hemen hemen aynı miktar enerji, protein, karbonhidrat ve yağ sağladıklarından birbirinin yerine tüketilebilir. Her gruba ait değişim listesindeki besinlerin ancak belirtilen mik- tarları birbirinin yerini alır. Kılavuzun ekinde zayıflama için uygulanabilecek beslenme program- ları örnekleri ve değişim listesi verilmiştir.
  • 43. 42 OBEZİTE, DİSLİPİDEMİ, HİPERTANSİYON ÇALIŞMA GRUBU Kaynaklar 1. Türkiye Obezite (Şişmanlık) İle Mücadele ve Kontrol Programı (2010-2014), Sağlık Bakanlığı Yayın No: 773, Kuban Matbaacılık Yayıncılık, Ankara, 2010. 2. Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 2007. 3. Çoşkun A, Kesici C, Çelikcan E, Bilici S (Eds): Hastalıklarda Beslenme ve Obezite Bilgi Serisi, Sağlık Bakanlığı Yayın No: 733, Klasmat Matbaacılık, Ankara, 2008. 4. Tsigos C, Hainer V, Basdevant A, et al. Management of obesity in adults: European Clinical Pratice Guidelines, Obesity Facts 2008;1:106–16. 5. Lau DCW, Douketis JD, Morrison KM, Hramiak IM, Sharma AM. 2006 Canadian Clinical Practice Guidelines on the Management and pPevention of Obesity in Adults and Children. CMAJ 2007;176(Suppl. 8):S1-S13. 6. Lyznicki JM, Young DC, Riggs JA, Davis RM. Obesity: assessment and management in primary care.. Am Fam Physician 2001;63:2185-96. 7. Makrins A, Foster GD. Dietary approaches to the treatment of obesity. Psychiatry Clin North Am 2011;34:813–27. 8. Dalton S (Ed). Owerweight and Weight Management. The Health Proffessional’s Guide to Understanding and Prac- tice, Aspen Publishers, USA, 1997. 9. Arslan P, Bozkurt N, Karaağaoğlu N, Mercanlıgil S, Açık Erge S. Yeterli-Dengeli Beslenme ve Sağlıklı Zayıflama Rehberi, Birinci Basım, Özgür Yayınevi, İstanbul 2001. 10. Akbulut G, Rakıcıoğlu N. Şişmanlığın beslenme tedavisinde güncel yaklaşımlar. Genel Tıp Derg 2010;20:35–40. 11. Baysal A, Aksoy M, Besler HT, et al (Eds). Diyet El Kitabı, Yenilenmiş 5. Baskı, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara 2008. 12. Baysal A (Ed). Beslenme, 10. Baskı, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara, 2004. 13. Arslan P (Ed): Şişmanlık Çeşitli Hastalıklarla Etkileşim ve Diyet Tedavisinde Bilimsel Uygulamalar, Türkiye Diyetis- yenler Derneği Yayını:4, Volkan Matbaacılık, Ankara 1993. 14. Webb VL, Wadden TA, Tsai AG. Weight-Loss Programs: Commercial and Popular Diets. Encyclopedia of Body Image and Human Appearance, Volume 2, p.798-808, Academic Press, UK, 2012. 15. Soenen S, Bonomi AG, Lemmens SGT, et al. Relatively high-protein or ‘low-carb’ energy-restricted diets for body weight loss and body weight maintenance?. Physiology&Behavior 2012;107:374–80. 16. Baysal A, Baş M (Eds): Yetişkinlerde Ağırlık Yönetimi, Birinci Basım,Ekspress Baskı A.Ş., İstanbul 2008. 17. Mercanlıgil S. Kaybedilen Ağırlığın Korunması. Turk J Endoc Metab 2003;Suppl 2: 39 – 43. 18. Özer E: Kan Şekeri Kontrolü İçin Karbonhidrat Sayımı, Gri Tasarım,İstanbul 2003. 5.2 OBEZİTE TEDAVİSİNDE EGZERSİZ Fiziksel etkinliğin arttırılması hem obezite tedavisinde hem de verilen kilonun muhafazasında çok önemlidir. Tek başına fiziksel aktivite artışının kilo vermeye katkısı kalori kısıtlamasına göre daha fazla değildir. Ancak fiziksel etkinliği arttırmanın kilo verme dışında da pek çok ilave yararı vardır. Viseral yağın azalması ve kas kitlesinin artması, insülin direncinin azalması, kan basıncı- nın ve lipid profilinin düzelmesi bunlar arasında sayılabilir. Düzenli egzersiz yapanlarda koroner arter hastalığı ve ölüm oranlarının çok daha az olduğu gösterilmiştir. Fizik aktivite, kişinin özgü- veninin artması ve yeniden kilo almasının önlenmesi açısından da çok önemlidir. Obez hastaların fiziksel etkinliklerini arttırırken amaç yaşam biçimlerini kalıcı olarak değiştire- bilmek, daha az sedanter ve daha çok aktif bir yaşam sağlayabilmek olmalıdır. Genel olarak her yaştaki hasta için günde ortalama 30-45 dakika süren ve mümkünse haftanın her günü yapılan orta düzeyde bir fiziksel etkinlik önerilmelidir. Orta düzeyde fiziksel etkinliğe örnek olarak saatte 5-6 km hızla yapılan yürüyüş sayılabilir. Böyle bir egzersiz yaklaşık olarak 150 kcal harcamasına neden olur. Her gün yapılması, haftada 1000 kcal harcanmasını sağlar. Tablo 5.2.1’de orta düzey- de fiziksel etkinlikler için örnekler verilmiştir. Fiziksel etkinliklerin arttırılmasına yönelik öneriler mutlaka bireyselleştirilmeli ve sürdürülebilirliği denetlenmelidir. Çünkü fiziksel etkinlikler, hastaların alışkanlıkları, sosyokültürel özellikleri, ekono- mik koşulları doğrultusunda büyük farklılıklar gösterebilir. Yürümek, fiziksel etkinlikler içinde en kolay ve herkes tarafından en rahat uygulanan yöntemdir. Bunun yerine bisiklete binmek, yüzmek,