1. Prof. Dr. Ali Osman Öncel
stanbul Üniversitesi, Jeofizik Mühendisli i Ö retim Üyesiİ ğ ğ
https://www.facebook.com/deprembilimi
http://seismology.pbworks.com/ http://www.slideshare.net/oncel/
https://www.youtube.com/user/aliosmanoncel
İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ - Prof. Dr. Ali Osman ÖNCEL
10. Uygulamada karşılaşılan zorluklar
(1) Doğrusal olmayan dağılım ve
büyük depremler keskin bir
düşüş (roll-off) sıklıkla görülen
durumlardır.
(2) En büyük deprem “yıkıcı”.
(3) Daha küçük depremlerde de
keskin düşüş (roll-off) görülür.
Nedenleri (1), (2) ve (3)?
Magnitüd
log10Nc
m
(3)
(1)
(2)
Deprem İstatistiği
11. Deprem Kataloglarının Özellikleri
Düzenlilik (Homogeneity): Tek bir magnitüd ölçeğine
dönüştürülerek kalibrasyon doğru bir şekilde yapılırsa, deprem
parametreleri (derinlik gibi) doğrulukla bilinir.
Tamamlılık: İdeal ve arzu edilen büyükten küçüğe doğru
depremlerin tamam olmasıdır, fakat bu her zaman mümkün
olmadığı için tamamlılık sınırının bilinmesi gerekir.
Süre: Katalogun kapsadığı zaman aralığı. Deprem kataloglarının
kapsadığı zaman aralığının, en büyük depremin tekrarlanma
aralığından büyük olmasıdır.
Kaynak: Bazı depremler için birden fazla kaynaklar var, ve
depremler için düzenli olarak yeniden belirleme yapılmadı ise
kaynaklar hiyerarşik olarak listelenir.
Bilgisayarca Okunabilir : Basit format
Deprem İstatistiği
25. Yavuz GÜNEŞ
Jeofizik Mühendisi
B.Ü. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü
Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme
Merkezi
gunesy@boun.edu.tr
www.yavuzgunes.com
2000-2015 YILLARI ARASINDA
TÜRKİYE VE CİVARINDA MEYDANA GELEN
DEPREMLERİN İSTATİSTİKSEL İNCELENMESİ
27. DÜNYADA MEYDANA GELEN YILLIK ORTALAMA DEPREMLER
BÜYÜKLÜK TANIM YILDA ORTALAMA MERKEZ YAKININDAKİ ŞİDDETİ
0-2,9 Mikro 3.165.000 Kayıt edilir ancak hissedilmez
3-3,9 Çok Hafif 49.000 Kimileri hisseder
4-4,9 Hafif 6.200 Bir çokları hisseder
5-5,9 Orta 800 Az zarar verir
6-6,9 Güçlü 120 Çok zarar verir
7-7,9 Büyük 18 Yıkıcıdır
8-8,9 Çok Büyük 10-20 yılda bir Afet yaratır
60. 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depreminden sonra ülkemizde
deprem ile ilgili çalışan kurumların deprem kayıt cihazlarının
sayısında önemli bir artış olmuştur. Bunun sonucu olarak
kaydedilen ve değerlendirilen sismik olayların sayısında da ciddi bir
artış tespit edilmiştir.
2000 yılında Kandilli Rasathanesi ve D.A.E. tarafından kaydedilen ve
değerlendirilen sismik olaylar ortalama ayda 240, günde 8 adet
iken 2015 yılının ilk sekiz ayında bu sayılar ortalama ayda 1200,
günde 40 adet olmuştur.
Deprem oluş sayılarının 2005, 2011 yıllarında ve Mayıs ve Ekim
aylarında arttığı, gece saatlerinde gündüz saatlerinden %10
oranında daha çok deprem olduğu gözlenmiştir.
SONUÇ
74. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü BDTİM
tarafından kaydedilen ve değerlendirilen insan kaynaklı
maden - taş ocağı patlatmaların sayısı 2005 yılında ortalama
günde 1 adet, 2014 yılında ortalama günde 10 adet, 2015
yılının ilk sekiz ayında ise ortalama günde 7 adet olmuştur.
Patlatmaların on yıllık zaman aralığında aylık dağılımına
bakıldığında Nisan – Ağustos ayları arasında belirgin bir artış
gözlenmiştir.
Saatlik grafik incelendiğinde patlatmaların % 95’inin gündüz
saatlerinde yapıldığı tespit edilmiştir.
SONUÇ
75. Kekovalı K; Kalafat D (2014). Detecting of Mining-Quarrying
Activities in Turkey Using Satellite Imagery and Its Correlation
with Daytime to Naighttime Ratio Analysis. Journal of the
Indian Society of Remote Sensing Volume:42,Issue 1,pp. 227-
232, March-2014.
B.Ü. Kandilli Rasathanesi ve D.A.E Bölgesel Deprem – Tsunami
İzleme ve Değerlendirme Merkezi patlatma kayıtlarının
değerlendirmesinde emeği geçen çalışma arkadaşlarıma ve
idarecilerime teşekkür ederim.
KAYNAKLAR VE TEŞEKKÜR
Kentsel Risk Yönetimi Eğitiminin amacı ülkemizde yerleşim ve yapılaşma sürecinde uygulanması gerekli esasları, özellikle Riskli Yer ve Yapıların belirlenmesinde takip edilmesi gerekli çağdaş jeofizik yöntemler hakkında yöneticilerin, mühendislerin, vatandaşların bilgilendirilmesini sağlayacak eğitim paketidir.
Jeofizik Mühendisliği açısından Kentsel Riskin Tanımı ve Kentsel Yenilenmede Uygulanması gerekli Jeofizik Mühendisliği uygulamalarının tanıtılmasını amaçlamaktadır. Ülkemizde Kentsel Dönüşümün en temel nedeni -deprem odaklı riskin azaltılmasıdır. Çünkü ülkemizin ve özellikle İstanbul’un beklenen büyük deprem riski altında olmasına bağlı olarak yapılan deprem senaryolarında ortaya çıkacak afetin faturasını ülkemizin kaldıramayacağı gerçeğinin anlaşılmış olmasından kaynaklı olarak Kentsel Yenilenme kararı yasalaşmıştır.
Ülkemizde deprem sonrası müdahale çalışmaları kapsamında AFET eğitimi verilmektedir, ve ülkemiz AFETE müdahale konusunda marka olma yolunda çok önemli adımlar atmıştır. Özellikle Van depremi sonrasında yapılan müdahale ve deprem sonrası yapılaşmada ortaya konan performansa bağlı olarak yapılan değerlendirmelerin genel olarak olumlu olması afet mühendisliği konusunda önemli mesafe alındığını göstermektedir. Fakat insanların afete maruz bırakılmaması, evsiz kalanların, insanların ölmemesi ve sakat kalmaması için RİSK Mühendisliği çalışmalarının yapılması çok daha önemlidir. Kentsel Dönüşüm Yasası Risk Mühendisliği çalışmalarını önceleyen devrim niteliğinde atılmış önemli bir adımdır.
Kentsel Risk Yönetimi eğitimi beş aşamadan oluşmaktadır. Kısaca bunlara değinmek gerekirse aşağıda açıklamaları özet olarak verilecektir.
Bilinç: Risk ile ilgili olarak bilgilendirme ve daha büyük kayıpları önlemek için yapılacak küçük adımların ve katkıların yararlı olacağı hususunda bilgi verilmesi çalışmasıdır.
Değişim: Riskin değişimine etki eden faktörlerin anlatılması ve toplam riskin oluşmasında farklı faktörlerin nasıl etki ettiği hususunda bilgi verilmesini amaçlamaktadır.
İnsan: İnsanlarda bir talep oluşturulması ve riskin azaltılması hususunda katkı vermeye istekli olacak düzeye çıkarılması durumunda çok az maliyetle büyük kayıpların önlenmesine altlık oluşturulacak taban veri bankasının oluşturulmasıyla alakalı bir çalışmayı kapsar.
Yapı: Riskli Yapıların Belirlenmesi Kentsel Dönüşüm Yasalarında yapılması gerekli çalışmadır. Yapıların incelenmesinde öncelikli hedef yapılara zarar vermeyecek ve mevcut durumunu inceleme sürecinde olumsuz etkilemeyecek tekniklerin kullanılması gerekir. Yapıların risk amaçlı incelenmesinde Yapı Dostu Mühendislik çalışmalarının yapılmasıyla alakalı bilgilendirmeyi amaçlamaktadır.
Yapılaşma: Yapılaşmaya uygun alanların seçilmesi çalışmalarının yapılmasında Yer Dostu Mühendislik uygulamalarının yapılması hususunda bilgi verilmesi hedeflenmektedir. Meydana gelen risklerin veya afetin sebebi yapılaşmaya uygun olmayan yerlerin imara açılması olduğu bilinen bir gerçektir. Heyelan sahalarının, deprem üretecek aktif kırıklara çok yakın alanların, depremde açığa çıkan deprem dalgalarını büyütecek pasif kırıklar üzerinde yapılaşmanın olması ülkemizde bir deprem sonrasında kayıpların büyüten en önemli faktördür.
Deprem İstatistiği, deprem tehlike parametrelerinin belirlenmesinde kullanılan bir yöntemdir. Doğru belirlenmiş tehlike analizleri ile riski azaltılacak doğru çalışmalar yapılabilir. Bu nedenle, basit ve yüzeysel yapılmış tehlike parametrelerinin tahminleri ile tehlikenin doğru belirlenmesi yapılmayacağı için riski azaltılması amaçlı çalışmalara fazla katkısı olamaz. Deprem istatistiğinde kullanılan veri ve yöntemler üzerinden kısaca durulacaktır.
https://youtu.be/jCyvGd8jaUU
Kentsel Risk Yönetimi eğitimi beş aşamadan oluşmaktadır. Kısaca bunlara değinmek gerekirse aşağıda açıklamaları özet olarak verilecektir.
Bilinç: Risk ile ilgili olarak bilgilendirme ve daha büyük kayıpları önlemek için yapılacak küçük adımların ve katkıların yararlı olacağı hususunda bilgi verilmesi çalışmasıdır.
Değişim: Riskin değişimine etki eden faktörlerin anlatılması ve toplam riskin oluşmasında farklı faktörlerin nasıl etki ettiği hususunda bilgi verilmesini amaçlamaktadır.
İnsan: İnsanlarda bir talep oluşturulması ve riskin azaltılması hususunda katkı vermeye istekli olacak düzeye çıkarılması durumunda çok az maliyetle büyük kayıpların önlenmesine altlık oluşturulacak taban veri bankasının oluşturulmasıyla alakalı bir çalışmayı kapsar.
Yapı: Riskli Yapıların Belirlenmesi Kentsel Dönüşüm Yasalarında yapılması gerekli çalışmadır. Yapıların incelenmesinde öncelikli hedef yapılara zarar vermeyecek ve mevcut durumunu inceleme sürecinde olumsuz etkilemeyecek tekniklerin kullanılması gerekir. Yapıların risk amaçlı incelenmesinde Yapı Dostu Mühendislik çalışmalarının yapılmasıyla alakalı bilgilendirmeyi amaçlamaktadır.
Yapılaşma: Yapılaşmaya uygun alanların seçilmesi çalışmalarının yapılmasında Yer Dostu Mühendislik uygulamalarının yapılması hususunda bilgi verilmesi hedeflenmektedir. Meydana gelen risklerin veya afetin sebebi yapılaşmaya uygun olmayan yerlerin imara açılması olduğu bilinen bir gerçektir. Heyelan sahalarının, deprem üretecek aktif kırıklara çok yakın alanların, depremde açığa çıkan deprem dalgalarını büyütecek pasif kırıklar üzerinde yapılaşmanın olması ülkemizde bir deprem sonrasında kayıpların büyüten en önemli faktördür.
Deprem İstatistiği, deprem tehlike parametrelerinin belirlenmesinde kullanılan bir yöntemdir. Doğru belirlenmiş tehlike analizleri ile riski azaltılacak doğru çalışmalar yapılabilir. Bu nedenle, basit ve yüzeysel yapılmış tehlike parametrelerinin tahminleri ile tehlikenin doğru belirlenmesi yapılmayacağı için riski azaltılması amaçlı çalışmalara fazla katkısı olamaz. Deprem istatistiğinde kullanılan veri ve yöntemler üzerinden kısaca durulacaktır.
Deprem biliminin en temel ve önemli ilişkisi, Gutenberg- Richter (1944) tarafından verilmiştir. Bu ilişkiye göre, daha büyük depremlerin daha az sayıda, ve daha küçük depremlerin daha büyük sayıda olduğunu gösterir. Ya da daha büyük depremlerin daha uzun surelerde, ve daha küçük depremlerin ise daha kısa surelerde tekrarlanacağını belirtir.
Bir bölgede deprem sayısı deprem büyüklüğü ile üstel olarak azalır ve aşağıda ki bağıntı ile en basit hali ile verilir.
log10 Nc(m) = a – b M
Nc=1 olduğunda, a-b M = 0 olur ve bir olması beklenen en büyük deprem bulunur:
Mmax(T=1) = a/b[i.e. Nc = 1]
Bu dağılım tüm süreci gösteren dağılımdır. Bunun anlamı bir katalog ve deprem veri setinde, artçı şoklardan temizlenmiş ve ana şok deprem katalogu kullanıyoruz demektir.
Bu parametrenin doğru belirlenmesinde, en küçük depremlerden en büyük depreme kadar olan eğimin (b-degeri) doğru belirlenmesi gerekir.
Büyük depremlerin eksik olması ile ilişkilidir, ve ya büyük depremler doğrusallıktan sapmada gösterebilir.
Büyük depremlerle ilgili bilgilerin tamam olduğunda en büyük depremin olması gerektiği noktayı gösterir. Daha bir başka anlamada, daha küçük depremlerin meydana getirmiş olduğu doğrusallık ile daha büyük depremin büyüklüğü tahmin edilebilir.
Bir bölgede en küçük kullanılabilecek deprem kesme magnitidünü gösterir. Bu magnitüd altında ki verilerin kullanılmaması gerekir, çünkü eksik deprem bilgisi olan kısmı temsil eder.
Deprem katalogları tek bir magnitüdlü olarak hazırlanmalı ve daha uzun sureyi temsil etmeli. Alınan kaynakların düzgün referans verilmesi, ve kullanılan dönüşüm bağıntılarının belirtilmesi gerekir.
Depremlerde açığa çıkan enerji en iyi şeklide moment magnitüd ile temsil edildiği için, ideal olanı farklı tabanlı magnitüdlerin moment magnitüde dönüştürülmesidir. Belli enerji büyüklüklerinden sonra bazı magnitüdler değişmediği için hatalı büyüklük bilgisi verilmektedir. Bu nedenle, magnitüdlerin değişmediği noktadan sonra ki bilgiler için düzenli ve doğru bilgiler alınabilecek magnitüd tipine çevrilmesi gerekir.
Yukarıda ki bağıntıların hesaplanmasında Türkiye ve çevresinde olmuş 2004-2010 yılları arasında ki deprem verileri kullanılmıştır. Bu ve benzeri bağıntılarla, magnitüdlerin tek bir magnitüde dönüştürülmesi sağlanabilir, fakat belli bir büyüklüğe kadar bu dönüşümler yapılması gerekir.
Depremlerin istasyon dağılımları sürekli artabilmektedir, ve buna bağlı olarak daha küçük depremlerde kaydedildiği için tamamlılık hem zaman içinde hem de bölge düzeyinde değişmektedir. Bu nedenle, deprem istasyonların yer ve zaman değişimlerinin bilinmesi, tarihsel ve zaman dağılımlarına bağlı olarak, bölge tabanlı tamamlılık testleri yapılması gerekir. Mesela, M7.5 depremler 1800 yılından, M6 depremler 1900, ve M4 depremler ise 1976 yılından sonra tamamlılık göstermektedir. Daha büyük zaman aralığında depremlerin derlenmesi açısından, depremlerin her bir magnitüd aralığına göre ayrı ayrı derlenmesi, ve daha uzun donemi temsil eden deprem katalogların oluşturulması gerekir. Daha fazla deprem bilgisi, en az büyük depremin tekrarlanma aralığına yakin ve denk uzunlukta deprem katalogunun suresel olarak geniş tutulması, deprem tehlike çalışmalarının daha az hatalı bulunmasına katkı sağlayacağı önemlidir. Bunun tersi durum, deprem tehlike parametrelerinin belirlenmesinde hatayı artıracağı için deprem risk çalışmalarına doğru ve olumlu katkı vermesi fazla beklenemez. Daha büyük magnitüdlü depremler daha uzun sürelerde tamamlılık gösterir.
Aletsel döneme ait veriler: tamamlılığı deprem istasyon şebekesinin dağılımına ve kaydedilen en küçük deprem seviyesine bağlı olarak değişir.
Tarihsel dönem depremler: tamamlılık nüfus dağılımına, kültüre ve bugüne ulaşmış kaynaklara bağlı olarak değişir.
Deprem Tehlikeleri oluşturulmuş yaklaşık 200 yıllık deprem verileri kullanılarak KAFZ boyunca üç
ayrı bölge için belirlenmiştir. Bu çalışmada daha büyük deprem aralıkları daha küçük
depremlerden fazla olduğu görülmüş, ve bu nedenle Karakteristik Deprem Modeli ile parametre
tahmini yapılmıştır. Alttaki şekilde ise depremlerin tekrarlanmaları, KAFZ boyunca görülen büyük
bölgeler için belirlenmiştir. Bu çalışmada, büyük tektonik bölgeler için yapılmış ve makrosismik
deprem tehlikesi çalışmalarına bir örnektir.
Tamamlılıklarının ve magnitüd hatalarının yıllara göre değişiminin dikkate alınması, daha gerçekçi çalışmaların yapılmasına imkan tanır.
Yukarıda ki çalışma, 20 yüzyılda hareket haline geçmiş KAFN’nun orta kısmında ki bolümler için depremlerin tekrarlanmasını gösteriyor. Fay-Spesifik modellemeye örnek olan bir çalışma.
Depremlerin tekrarlanması abartılı verilmiş olabilir, ve bunun nedeni de kataloglarda ki artçı şokların silinmemesi, ve ham kataloglarda ki ana şok depremlerin dışındaki verilerin eklenerek deprem tehlikesinin sure ve tekrarlanmasında abartılı sonuçların bulunmasıdır. Yukarı da ki çalışmada, KAFZ’nun büyük ana bölümlerinde yapılmış, ve bolümler için abartılı deprem tekrarlanmasının farklı olduğu belirlenmiştir.
Kentsel Risk Yönetimi eğitimi beş aşamadan oluşmaktadır. Kısaca bunlara değinmek gerekirse aşağıda açıklamaları özet olarak verilecektir.
Bilinç: Risk ile ilgili olarak bilgilendirme ve daha büyük kayıpları önlemek için yapılacak küçük adımların ve katkıların yararlı olacağı hususunda bilgi verilmesi çalışmasıdır.
Değişim: Riskin değişimine etki eden faktörlerin anlatılması ve toplam riskin oluşmasında farklı faktörlerin nasıl etki ettiği hususunda bilgi verilmesini amaçlamaktadır.
İnsan: İnsanlarda bir talep oluşturulması ve riskin azaltılması hususunda katkı vermeye istekli olacak düzeye çıkarılması durumunda çok az maliyetle büyük kayıpların önlenmesine altlık oluşturulacak taban veri bankasının oluşturulmasıyla alakalı bir çalışmayı kapsar.
Yapı: Riskli Yapıların Belirlenmesi Kentsel Dönüşüm Yasalarında yapılması gerekli çalışmadır. Yapıların incelenmesinde öncelikli hedef yapılara zarar vermeyecek ve mevcut durumunu inceleme sürecinde olumsuz etkilemeyecek tekniklerin kullanılması gerekir. Yapıların risk amaçlı incelenmesinde Yapı Dostu Mühendislik çalışmalarının yapılmasıyla alakalı bilgilendirmeyi amaçlamaktadır.
Yapılaşma: Yapılaşmaya uygun alanların seçilmesi çalışmalarının yapılmasında Yer Dostu Mühendislik uygulamalarının yapılması hususunda bilgi verilmesi hedeflenmektedir. Meydana gelen risklerin veya afetin sebebi yapılaşmaya uygun olmayan yerlerin imara açılması olduğu bilinen bir gerçektir. Heyelan sahalarının, deprem üretecek aktif kırıklara çok yakın alanların, depremde açığa çıkan deprem dalgalarını büyütecek pasif kırıklar üzerinde yapılaşmanın olması ülkemizde bir deprem sonrasında kayıpların büyüten en önemli faktördür.
Kentsel Risk Yönetimi eğitimi beş aşamadan oluşmaktadır. Kısaca bunlara değinmek gerekirse aşağıda açıklamaları özet olarak verilecektir.
Bilinç: Risk ile ilgili olarak bilgilendirme ve daha büyük kayıpları önlemek için yapılacak küçük adımların ve katkıların yararlı olacağı hususunda bilgi verilmesi çalışmasıdır.
Değişim: Riskin değişimine etki eden faktörlerin anlatılması ve toplam riskin oluşmasında farklı faktörlerin nasıl etki ettiği hususunda bilgi verilmesini amaçlamaktadır.
İnsan: İnsanlarda bir talep oluşturulması ve riskin azaltılması hususunda katkı vermeye istekli olacak düzeye çıkarılması durumunda çok az maliyetle büyük kayıpların önlenmesine altlık oluşturulacak taban veri bankasının oluşturulmasıyla alakalı bir çalışmayı kapsar.
Yapı: Riskli Yapıların Belirlenmesi Kentsel Dönüşüm Yasalarında yapılması gerekli çalışmadır. Yapıların incelenmesinde öncelikli hedef yapılara zarar vermeyecek ve mevcut durumunu inceleme sürecinde olumsuz etkilemeyecek tekniklerin kullanılması gerekir. Yapıların risk amaçlı incelenmesinde Yapı Dostu Mühendislik çalışmalarının yapılmasıyla alakalı bilgilendirmeyi amaçlamaktadır.
Yapılaşma: Yapılaşmaya uygun alanların seçilmesi çalışmalarının yapılmasında Yer Dostu Mühendislik uygulamalarının yapılması hususunda bilgi verilmesi hedeflenmektedir. Meydana gelen risklerin veya afetin sebebi yapılaşmaya uygun olmayan yerlerin imara açılması olduğu bilinen bir gerçektir. Heyelan sahalarının, deprem üretecek aktif kırıklara çok yakın alanların, depremde açığa çıkan deprem dalgalarını büyütecek pasif kırıklar üzerinde yapılaşmanın olması ülkemizde bir deprem sonrasında kayıpların büyüten en önemli faktördür.