Deprem Risk Analizi nedir ve hangi standartlar gözetilerek yapılması gerekir konuları tartışılmıştır. Bu tür raporların yazılması uzman jeofizikçi ve mühendisler tarafından yapılabilir. Rapor denetçisinin görevi çok önemlidir, ve sunum boyunca gösterilen standartları gözetmesi, rapor kalitesi düşükse ve yetersizse geri çevirmesi gerekir. Uzman Jeofizikçi yetiştirme programları açılması sumum sonunda önerilmiştir.
1. Deprem Risk Analizi Deprem R aporları Nasıl İncelenmeli? Ali Osman Oncel Mühendislik Bilimleri Bölüm Başkanı Istanbul University
2.
3. Deprem Tehlikesi:Uzaysal Değişimi Deprem Riski Principal earthquake zones and explosive volcanoes ‘ Ring of Fire’ S. E. Asia Caribbean Mount St. Helens 1980 Montserrat 1995-present Toba 73ka Pinatubo 1991 Tambora 1815 Aitapei 1998 Alaska 1964 Northridge 1994 Loma Prieta 1989 Chile 1960 Izmit 1999 Lisbon 1755 Tangshen 1976 Tokyo 1923 Kobe 1995 Tropical cyclone zones Bhuj 2001 Taiwan 1999 Columbia 1999 Venezuela 2000 Hurricane Mitch 1999 Source
5. Deprem Riski Doğal afetler bağlı global tehlike ve zarar
6.
7.
8. Yıllık Aşılma Olasılığı Sismik Tehlike, Hasar Görebilirlik, Etkilenme ve Maliyet Aşılma olasılığı, M büyüklüğünde ki depremin bir X noktasında oluşma olasılığıdır. Deprem Riski
9. Sismi k Tehlike Kayıplarla değil sarsıntı ile ilişkili tehlike etkilenme risk Istanbul yüksek yüksek yüksek Sismi k Risk Tehlike * Etkilenme Toronto düşük yüksek orta Tokyo yüksek düşük orta Deprem Riski
12. Risk Deprem Riski ve Tehlikesi Courtesy: John Adams
13.
14. Deprem İstatistiği Gutenberg - Richter (1944) log 10 N c (m) = a - bm Magnit ü d Log ( Oluş Sayısı) Magnit ü d Log (Tekrarlanma Süresi) Source
15.
16. D eprem Kataloglarının Özellikleri Düzenlilik ( Homogeneity ) : Tek bir magnitüd ölçeğine dönüştürülerek kalibrasyon doğru bir şekilde yapılırsa, deprem parametreleri (derinlik gibi) doğrulukla bilinir. Tamamlılık : İdeal ve arzu edilen büyükten küçüğe doğru depremlerin tamam olmasıdır, fakat bu her zaman mümkün olmadığı için tamamlılık sınırının bilinmesi gerekir. Süre : Katalogun kapsadığı zaman aralığı. Deprem kataloglarının kapsadığı zaman aralığının, en büyük depremin tekrarlanma aralığından büyük olmasıdır. Kaynak : Bazı depremler için birden fazla kaynaklar var, ve depremler için düzenli olarak yeniden belirleme yapılmadı ise kaynaklar hiyerarşik olarak listelenir. Bilgisayarca Okunabilir : Basit format Deprem İstatistiği
19. Öncel, 2010 Magnit ü d -Dönüşüm Bağıntıları Yukarıda ki bağıntıların hesaplanmasında Türkiye ve çevresinde olmuş 2004-2010 yılları arasında ki deprem verileri kullanılmıştır. Deprem İstatistiği
30. Magnit ü d Belirleme Denklemleri Bkz . pp . 437 of Bullen and Bolt Deprem Tehlike si
31. Farklı Deprem Tehlikesi Modelleri Deprem Tehlike si Deprem tehlike modelleri değişebilir ve bu nedenle tehlike parametreleri fark eder. Abdalla and Al- Homoud (2004 ) Al-Amri (2005)
33. Deprem Tehlike Parametrelerinin Yazılması Birinci ve ikinci Bölgeler için Büyüklük-Frekans İlişkilerini yazın? Bu bölgeler ( 1 ve 2 ) için M > 7 oluş sayısı nedir? Deprem Tehlike si I. Bölge Log (N/T göz )= 10.17 – 1.22 M II. Bölge Log (N/T göz )= 6.99 - 0.94 M
34. M7 depremlerin sayısı verilen bölgeler (1 ve 2) için nedir ? Deprem Tehlike si Gözlem aralığı ( T göz )= 995 yıl B1 Log (N/T göz )= 10.17 – 1.22 M B2 Log (N/T göz )= 6.99 - 0.94 M B1 (N/T göz )= 10 10.17-1.22* 7 = 0.043 B2 (N/T göz )= 10 6.99-0.94*7 = 0.03
35. M7 depremlerin i tekrarlama süresi nedir? H angi bölge daha tehlike li ? Bölge 1? Veya Bölge 2? Deprem Tehlike si B1 1/ (N/T obs )= = 23.33 y ıl B2 1/ (N/T obs )= = 387.10 y ıl
36. T : Tekrarlanma zamanına t : Yapının ömrüne ya da istenen yıla karşılık gelir. Depremin Olma Olasılığı Nedir ? Deprem Tehlike si 30 yıl içinde M 7 depreminin olma olasılığını hesap la ? B1 P(t )= 0.72 %72 B2 P(t) = 0.07 % 7
37. Küçük Depremlerle Tanımlanan Büyük Depremi Oluşturacak Alanlar (Oncel and Wyss, Geophysical Journal International-2000) T L (M) = dT/10 (a-bM) Izmit kırığı “ A lan I ” olarak tanımlanan asperite kaynaklıdır fakat İzmit kırığının ilerlemesi daha batıda “ A lan II ” olarak tanımlanan asperitenin bariyer olarak davranması nedeni ile ilerleyememiştir.
38. Asperit e Tehlike Model i Depremlerin tekrarlanmaları depremi üretecek sismojenik derinliğe göre değişmektedir. Farklı sismojenik derinliklere göre deprem tehlikesinin değişimi (a) Hs = 12.5km ve (b) Hs =4km . Geodeti k Moment Değişimi Kostrov 1974 Geodeti k Deformasyon Değişimi Ward, 1994 Oncel ve Wilson, 2006 NBF CMF Marmara Denizi
39.
40. Olasılıklı Deprem Tehlike Analizi (PSHA) Courtesy : Mark Petersen Deprem Tehlike si S İSMİK TEHLİKE HARİTASI Aşılma Olasılığı İvme SİSMİK TEHLİKE EĞRİLERİ log( N) M TEKRARLANMA AZALIM İ L İŞ K İ S İ pga, S a , A i uzaklık F 2 F 1 Faylar ( Çizgisel kaynaklar) Bölge Kaynak KAYNAK MODEL LERİ
41. Sismik Bölgelendirme Deprem Tehlike si Oncel ve Wilson, 2006 Oncel ve Wilson, 2004 Modified after Gulkan ve Kalkan , 20 10
42. Deprem Modelleri Deprem Tehlike si Log of no. of earthquakes >=M Magnitude (M) Magnitude (M) Characteristic Gutenberg-Richter
43. Olasılıklı Deprem Tehlike Analizi (PSHA) Kayabalı ve Beyaz, 2010 Ka lkan ve dig, 2009 Zemin davranışı ve Azalım İlişkileri
49. Spektral İ vme Gulkan ve Kalkan , 20 10 T=1 s T=0.2 8-12 kat 2-3 kat Deprem Tehlike si
50. Kuzey ve Doğu Anadolu fay boyunca büyük tarihsel depremler ve kırılma bölgeleri (Ambraseys & Finkel, 1988; Ambraseys & Finkel, 1995; Barka, 1992; Ikeda et al., 1991) Deprem Tehlike si 1254 967 1784 1668 1035 1050 1043
54. 3 Previous Generations of Seismic Hazard maps 1985
55. Olasılık ve Salinim Sismik Tehlike belirlenmesi Kaynak, Sismisite ve Yer Hareketi ile ilgili bilgilerin entegrasyonu ile elde edilir. Deprem Tehlike si Yer Istatistik PGA Courtesy: John Adams
56. H = tarihsel depremler Deprem Tehlike si Courtesy: John Adams
57. R = bölgelendirme Deprem Tehlike si Courtesy: John Adams
60. İki farklı kaynaktan bilgiler tehlike bilgisi aralığını tanımlıyor Deprem Tehlike si Courtesy: John Adams
61. - H-Model: T arihsel depremlere dayalı model (H-Model) başka yerlerde olacak depremlerin neden olacağı hasarı azaltmayacak … - R-Model: B ölgelendirmeye dayalı (R-Model) tarihsel bölgelerde meydana gelecek hasarı azaltacak Çözüm : iki farklı değerden en yüksek olanın kullanılması …. Sağlam yöntem Tehlikeyi Belirleme Stratejisi Deprem Tehlike si
Öncelikle bu tür bir organizasyonun tertibe edilmesinde emeği geçenlere teşekkür ederim. Ülkemizde ki deprem sorununun anlaşılması kadar’ deprem sorunu ile ilgili yapılmış raporların denetimi de önem arz etmektedir. Doğru denetlenmemiş raporlara dayalı yapılmış uygunsuz yapılarda bir risk unsurudur.
Deprem Riski pek çok parametrenin fonksiyondur, yönetici, denetçi, projeci ve uygulayıcılar olarak ancak RISKIN azaltılması konusunda işbirliği yapabiliriz. Bu nedenle genel olarak RISKIN doğru tanımlanması ve RISKE kaynaklık eden parametre ve yöntemlerin doğru vurgulanması gerekir.
Deprem tehlike olarak küresel bir sorundur ve bu nedenle dünya çapında tecrübe ve mücadele edilmesi açısından, ülkemizde ki deprem sorununu ulusal ve kendi sınırlarımız içersinde bir sorun olarak algılamamız yanlış olur. Yıkıcı ve büyük depremler görüldüğü gibi yalnız ülkemizde değil, dünyanın her yerinde hem olmakta hem de olması beklenmektedir. Bunun nedeni üzerinde yaşamış olduğumuz yerin dinamik ve sürekli gerilmesidir. Gerilmenin yükseldiği ve yerin dayanımlarını zorladığı ya da yendiği yerlerde gerilme açığa çıkmakta ve buda deprem olarak adlandırılmaktadır.
Büyüklüğü: Depremleri nasıl ifade edebiliriz. Mesela çıkan enerji ve büyüklüğü değişik şekillerde belirlenmektedir. Büyüklük belirlenmesinde ki yöntem ve veri tabanında ki farklılıklar belirlenmiş büyüklükler arasında farklara neden olur. Sonuçta büyüklükler arasında ilişkiler bilindiğinde, hangi büyüklükte belirlendiğinin önemi yoktur, ve tek bir büyüklük ile ifade edilmesi için dönüşüm bağıntıları kullanılır. Nerede: Bir büyük deprem olduktan sonra yerinin hemen belirlenmesi dünya çapında deprem istasyonları tarafından yapılmaktadır. Yeri ile ilgili olarak ortaya çıkan farklar genelde depremin olmuş olduğu yerde ki istasyon sayısına hem de olduğu yerle ilgili kabuk yapısının hangi düzeyde bilindiğine bağlıdır. Genelde, ilk belirlemelerde dünya çapında hız modelleri kullanılmakta ve depremin yeri 5 km hata sınırları içersinde bilinebilmektedir. Tabi ki yerin hız yapısının çok doğru ve depremin olduğu yeri tam olarak temsil etmemesi halinde bu hatalar depremin derinliği için 10 km civarında olabilmektedir. Şiddeti: Depremin şiddeti SHAKE MAP teknolojisi ile verilebilmektedir ve bu teknoloji ülkemiz depremleri içinde uygulanmaya başlanmıştır. Genelde yerin büyütmesine bağlı olarak şiddetin dağılımı verilmektedir. Demek istediğim şiddet kaybın bir fonksiyonu olarak hemen verilmemekte, şiddet yerin ya da zeminin olan depreme karşı göstermiş olduğu tepkinin fonksiyonu cinsinden verilmektedir. Ne zaman: Depremlerin büyüklüklerine göre zaman içersinde yinelenme periyodu verilmektedir fakat bu depremin hangi yıl içersinde olacağını gösteren özel ve kesin bir tarih olarak verilmemektedir. Ne kadar çok: Bir büyük depremin tekrarlanma aralığı küçükse o depremin olduğu yerde olma frekansı diğer bölgelere kadar fazladır. Mesela, Japonya’da Levha için büyük depremler 1000 yılda ortalama tekrarlama özelliği gösterirken, Levha Sınırlarında olan depremler 100 yılda ortalama tekrarlama göstermektedir.
Doğal afetlerin meydana geliş sayılarına bakıldığında ve karşılaştırıldığında ilk sırayı depremler almaktadır. Doğal afetlere bağlı olarak ekonomik kayıpların yıllara bağlı değişimine bakıldığında ise bu miktarın hızla arttığı görülmektedir. Mesela, 1960’da yaklaşık 4 milyar olan kayıp, 1990 yılında 12 milyar üzerine çıkmıştır. Fakat bu miktar, 1990-1999 yılı için 215 milyar dolarak hesaplanmıştır. Bunun nedeni hem hızla nüfusun artması hem de hızlı ve kontrolsüz kentleşme olarak düşünülebilir.
Depremlerin yıllık sayısal ortalamaları büyüklüklerine göre verilmiş ve bunlara bakıldığında yılda hasar üretebilecek (M>6) depremlerin sayısı yılda 150 civarındadır. Son 100 yılda gelen depremler ile son 1000 yılda gelen depremlerin sayısı karşılaştırıldığında, her gecen gün depremin dünya çapında felaket olarak etkisini arttırdığı görülmektedir.
Kayıpların artmasında ki faktörler oldukça farklı ve birbiriyle ilişkilidir. Tehlike : Mesela, depremin büyüklüğü tehlikeyi gösterir ve bununla ilgili yapılacak olanlar bu tehlikenin büyüklük parametrelerinin doğru olarak belirlenmesidir. Mesela, tekrarlanma frekansı ve depremin büyüklük parametrelerinin (büyüklük ve derinlik) en doğru şekilde belirlenmesidir. Buna bağlı olarak olacak bir depreme bağlı olarak, kentsel alanlarda ki zeminlerin büyütmesinin doğru şekilde belirlenmesi için yapılacak çalışmalar arasındadır. Etkilenme: Depremde yapıların etkilenme derecesi ve sekli hem insan hayati hem de yapısal hasarla ilişkilidir. Bu nedenle etkilenme (exposure) çok boyutludur. Bu nedenle, yapıların etkilenme riskinin ya da hasar görebilme derecesinin belirlenmesi, tehlikenin büyüklüğüne göre yeniden güçlendirme teknikleri ile etkilenme azaltılabilir. Maliyet: Yapıların dayanımları ile orantılıdır. Yapıların dayanımlılığı, insan kayıplarının da çok olmasına neden olacağı için çok önemlidir. Bu nedenle, depreme dayanımlı bina sayılarının artması kayıpları azaltacak çok önemli bir hazırlanma biçimidir. Buda zaten Kentsel Dönüşüm olarak bilinmekte ve kentlerin depremde ayakta duracak şekilde yeniden yapılandırılması anlamına gelmektedir.
Yıllık oluşma olasılığı bir bölgenin deprem etkinliği ve etkilenme riski altında ki zeminin büyütmesine bağlıdır. Daha aktif bölgelerde aşılma olasılığı daha yüksektir, ve bunun büyütülmesi (RISK) yapının dayanımı ya da yapının hasara görebilme yeteneği ile ilişkilidir.
Sismik tehlike olacak depremin büyüklüğü ve zeminlerde meydana getireceği sarsıntı (şiddet) ile ilişkilidir. Risk ise tehlikeye bağlı olarak etkilenme derecesine bağlı olarak değişir. Mesela, M7 büyüklüğünde bir depreme (tehlikeye) karşı kentsel tepkiler (etkilenme) farklı olabilir. İstanbul için risk Yüksek olarak tahmin edilebilirken, Tokyo için etkilenme Orta olabilir. Mesela, Tehlikesi düşük olan Toronto’da etkilenme yüksek olabildiğinde, sonuç olarak Tehlikesi büyük olan Tokyo şehri ile RISK açısından karşılaştırılabilir. RISK Tehlikenin Fonksiyonu olduğu kadar, Kentin depreme tehlikesine karşı hazırlanma şekline ve düzeyine bağlı olarak değişir.
Deprem Tehlikesinin belirlenmesine bir örnek olarak Kanada ve civarında yerin ivme dağılımları haritası verilmiştir. Bu haritaların sürekli güncellenmesi, yeni verilerle ve yöntemlerle yenilenmesi gerekir.
Nüfus dağılımı riskin yüksek olduğu yerleri gösterir ve bu nedenle nüfus dağılımlarının artması risk beklentisi yükseltir.
Sonuç olarak, tehlike ve nüfusun birbirleri ile ilişkilendirilmesi ile RISK dağılımı belirlenir. Yüksek nüfuslu ve yüksek risk yerler RISKIN en yüksek olması beklenen bölgelerdir. RISKIN azaltılması, deprem tehlikesine uygun yapılanma ve insanlarda ki deprem bilinicinin iyi şekilde oluşturulması ile azaltılabilir.
Deprem İstatistiği, deprem tehlike parametrelerinin belirlenmesinde kullanılan bir yöntemdir. Doğru belirlenmiş tehlike analizleri ile riski azaltılacak doğru çalışmalar yapılabilir. Bu nedenle, basit ve yüzeysel yapılmış tehlike parametrelerinin tahminleri ile tehlikenin doğru belirlenmesi yapılmayacağı için riski azaltılması amaçlı çalışmalara fazla katkısı olamaz. Deprem istatistiğinde kullanılan veri ve yöntemler üzerinden kısaca durulacaktır.
Deprem biliminin en temel ve önemli ilişkisi, Gutenberg- Richter (1944) tarafından verilmiştir. Bu ilişkiye göre, daha büyük depremlerin daha az sayıda, ve daha küçük depremlerin daha büyük sayıda olduğunu gösterir. Ya da daha büyük depremlerin daha uzun surelerde, ve daha küçük depremlerin ise daha kısa surelerde tekrarlanacağını belirtir. Bir bölgede deprem sayısı deprem büyüklüğü ile üstel olarak azalır ve aşağıda ki bağıntı ile en basit hali ile verilir. log10 Nc(m) = a – b M Nc=1 olduğunda, a-b M = 0 olur ve bir olması beklenen en büyük deprem bulunur: Mmax(T=1) = a/b [i.e. Nc = 1] Bu dağılım tüm süreci gösteren dağılımdır. Bunun anlamı bir katalog ve deprem veri setinde, artçı şoklardan temizlenmiş ve ana şok deprem katalogu kullanıyoruz demektir.
Bu parametrenin doğru belirlenmesinde, en küçük depremlerden en büyük depreme kadar olan eğimin (b-degeri) doğru belirlenmesi gerekir. Büyük depremlerin eksik olması ile ilişkilidir, ve ya büyük depremler doğrusallıktan sapmada gösterebilir. Büyük depremlerle ilgili bilgilerin tamam olduğunda en büyük depremin olması gerektiği noktayı gösterir. Daha bir başka anlamada, daha küçük depremlerin meydana getirmiş olduğu doğrusallık ile daha büyük depremin büyüklüğü tahmin edilebilir. Bir bölgede en küçük kullanılabilecek deprem kesme magnitidünü gösterir. Bu magnitüd altında ki verilerin kullanılmaması gerekir, çünkü eksik deprem bilgisi olan kısmı temsil eder.
Deprem katalogları tek bir magnitüdlü olarak hazırlanmalı ve daha uzun sureyi temsil etmeli. Alınan kaynakların düzgün referans verilmesi, ve kullanılan dönüşüm bağıntılarının belirtilmesi gerekir.
Depremlerde açığa çıkan enerji en iyi şeklide moment magnitüd ile temsil edildiği için, ideal olanı farklı tabanlı magnitüdlerin moment magnitüde dönüştürülmesidir. Belli enerji büyüklüklerinden sonra bazı magnitüdler değişmediği için hatalı büyüklük bilgisi verilmektedir. Bu nedenle, magnitüdlerin değişmediği noktadan sonra ki bilgiler için düzenli ve doğru bilgiler alınabilecek magnitüd tipine çevrilmesi gerekir.
Yukarıda ki bağıntıların hesaplanmasında Türkiye ve çevresinde olmuş 2004-2010 yılları arasında ki deprem verileri kullanılmıştır. Bu ve benzeri bağıntılarla, magnitüdlerin tek bir magnitüde dönüştürülmesi sağlanabilir, fakat belli bir büyüklüğe kadar bu dönüşümler yapılması gerekir.
Depremlerin istasyon dağılımları sürekli artabilmektedir, ve buna bağlı olarak daha küçük depremlerde kaydedildiği için tamamlılık hem zaman içinde hem de bölge düzeyinde değişmektedir. Bu nedenle, deprem istasyonların yer ve zaman değişimlerinin bilinmesi, tarihsel ve zaman dağılımlarına bağlı olarak, bölge tabanlı tamamlılık testleri yapılması gerekir. Mesela, M7.5 depremler 1800 yılından, M6 depremler 1900, ve M4 depremler ise 1976 yılından sonra tamamlılık göstermektedir. Daha büyük zaman aralığında depremlerin derlenmesi açısından, depremlerin her bir magnitüd aralığına göre ayrı ayrı derlenmesi, ve daha uzun donemi temsil eden deprem katalogların oluşturulması gerekir. Daha fazla deprem bilgisi, en az büyük depremin tekrarlanma aralığına yakin ve denk uzunlukta deprem katalogunun suresel olarak geniş tutulması, deprem tehlike çalışmalarının daha az hatalı bulunmasına katkı sağlayacağı önemlidir. Bunun tersi durum, deprem tehlike parametrelerinin belirlenmesinde hatayı artıracağı için deprem risk çalışmalarına doğru ve olumlu katkı vermesi fazla beklenemez. Daha büyük magnitüdlü depremler daha uzun sürelerde tamamlılık gösterir. Aletsel döneme ait veriler: tamamlılığı deprem istasyon şebekesinin dağılımına ve kaydedilen en küçük deprem seviyesine bağlı olarak değişir. Tarihsel dönem depremler: tamamlılık nüfus dağılımına, kültüre ve bugüne ulaşmış kaynaklara bağlı olarak değişir.
Deprem Tehlikeleri oluşturulmuş yaklaşık 200 yıllık deprem verileri kullanılarak KAFZ boyunca üç ayrı bölge için belirlenmiştir. Bu çalışmada daha büyük deprem aralıkları daha küçük depremlerden fazla olduğu görülmüş, ve bu nedenle Karakteristik Deprem Modeli ile parametre tahmini yapılmıştır. Alttaki şekilde ise depremlerin tekrarlanmaları, KAFZ boyunca görülen büyük bölgeler için belirlenmiştir. Bu çalışmada, büyük tektonik bölgeler için yapılmış ve makrosismik deprem tehlikesi çalışmalarına bir örnektir.
Tamamlılıklarının ve magnitüd hatalarının yıllara göre değişiminin dikkate alınması, daha gerçekçi çalışmaların yapılmasına imkan tanır.
Yukarıda ki çalışma, 20 yüzyılda hareket haline geçmiş KAFN’nun orta kısmında ki bolümler için depremlerin tekrarlanmasını gösteriyor. Fay-Spesifik modellemeye örnek olan bir çalışma .
Depremlerin tekrarlanması abartılı verilmiş olabilir, ve bunun nedeni de kataloglarda ki artçı şokların silinmemesi, ve ham kataloglarda ki ana şok depremlerin dışındaki verilerin eklenerek deprem tehlikesinin sure ve tekrarlanmasında abartılı sonuçların bulunmasıdır. Yukarı da ki çalışmada, KAFZ’nun büyük ana bölümlerinde yapılmış, ve bolümler için abartılı deprem tekrarlanmasının farklı olduğu belirlenmiştir.
Deprem Tehlikesi neticede depremlerin istatistik parametrelerine göre olasılıklarının belirlenmesidir. Neticede, deprem tehlikesi veri boyunun eksik ve katalogların heterojen seçilmesi ile abartılı olarak belirlenebilir. Bu sunumun amacı, potansiyel hata oranlarının gösterilmesidir.
Deprem verileri küçük bölgelendirme için yetersizse, bölgelendirme büyük yapılabilir. Çünkü deprem tehlike parametrelerinin belli bir sayıda olması ile mühendislik olarak kabul edilebilir hata sınırları içersinde deprem tehlikesi belirlemesi yapılabilir. En iyi yol ise , daha küçük bölgelendirmeler yapabilecek istasyon yapısının geliştirilmesi ve kayıt edilen küçük depremler ile bölgede ki fayların etkinliği ve olabilecek depremlerin büyüklüğünün belirlenmesi. Tehlike çalışmaları aletsel sismik istasyon sayısının çoğaltılması ile daha küçük depremlerin dinlenerek, büyük depremi oluşturacak fayın gerilme birikimi özellikleri anlaşılabilir. Buda daha küçük ölçekte inceleme yapılması sağladığı için, tehlikede ki abartının azalmasını sağlar, ve risk çalışmalarını azaltır.
Arabistan için çalışmalarda kullanılan depremsellik parametreleri gösterilmiştir. Bazı bölgelerde deprem bilgisi olmadığı için boş bırakılmış, ve bu bölgeler için çalışma imkanı olmayacaktır. Deprem verisi olmadığı yerlerde, yerel jeoloji ve tektonik çalışmaları gerekir. Bölgede ki fayların tespiti ve deprem üretebilme potansiyellerinin incelenmesi, deformasyon hızlarının GPS ile belirlenmesi gerekir. Aksi takdirde, bu bölgelerde olan depremler olduktan sonra bilinecek, öncesinde çalışma yapılmadığı için RISK azalım çalışmaları yapılamayacaktır.
Deprem verisinin olmadığı yerlerde, fayın büyüklüklerinden beklenen deprem büyüklükleri için kullanılan global deprem- fay arasında ki ilişki yukarıda ki denklem ile gösterilir. Fayın tipi ve büyüklüğüne göre denklemler farklılık arz eder. En bilineni, Wells and Coppersmith (1994) tarafından yazılan makaledir. Sınıflama yapılarak verilmiş. Tavsiye olarak, orijinal makaleyi okunması ve bu eşitlikleri nasıl kullanılacağını öğrenilmesi önerilir.
Deprem tehlike modelleri değişebilir ve bu nedenle tehlike parametreleri fark eder.
Küçük bir uygulama gösterilmiştir. Bu uygulamada, alansal değişiklikler ihmal edilmiştir, ve bu nedenle alansal büyüklüklerin ilavesi ile başka bölgelerle karşılaştırılabilir bir çalışma sağlanabilir .
Yukarıda ki örnekte gözlem zamanı ile deprem etkinliği normalize edilmiş yıllık deprem etkinlik oranı bulunmuştur. Aynı şekilde, her km*km’ye de düşen deprem sayısının bulunması gerekir, ve bu şekilde alansal karşılaştırma yapılabilir. Yukarıda ki alanlar yaklaşık olarak aynı olduğu kabul edilmiştir. Özet olarak, verinin gözlem periyoduna ve alanın büyüklüğüne bölünerek daha düzgün sonuçlar bulunur.
Tehlike depremlerin ne kadar sık tekerrür ettiği ile ilişkilidir. Mesela, B2 bölgesinde 400 yıl geçmesi ile biriken enerji ve meydana gelen deprem, B1 bölgesinde 24 yılda meydana gelmektedir. Risk daha önce belirtildiği gibi tekrarlanma süresi ile ilişkilidir, ve bu nedenle daha sık tekrarlanan alanlarda risk daha büyüktür, fakat tehlike aynıdır.
Tekrarlanma süresinin küçük olması direkt olarak depremlerin olma olasılığını etkiler. Bu nedenle, B1 bölgesi depremlerin çabuk tekrarlandığı ya da depremi oluşturacak enerjinin daha çabuk depolandığı alan olduğu için RİSKİ BÜYÜK olan bir alandır.
Deprem verisi ne kadar detaylı ölçülürse, deprem tehlikesi o kadar daha detaylı incelenebilir. 1970’li yılların sonunda kurulu MARNET deprem istasyonları toplanan daha küçüklü depremler ile daha büyüklü depremleri oluşturacak alanlar araştırılabilmiştir. Deprem nerede olacak sorusuna cevap olarak, bu çalışma ile dört bölge gösterilmiş, ve bu bölgelerden biri İzmit depremini üreten, ve diğeri de bariyer türü davranışla İzmit kırığının Marmara denizi içersine ilerlemesine engel teşkil eden yapılar olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle, deprem istasyonlarının çoğaltılması için yapılan yatırımlar deprem riskini tanıma ve azaltma için bir ülkenin gelecekte ki riskinin doğru tanımlanması için yapılmış yatırımlardır. Fakat, veriler açılmalı ve çalışmak isteyenlere ulaşacak kanalların açık tutulması gerekir. Ulusal deprem risk ile mücadele ulusal sınırlar içinde ve dışında herkesin ülkemizin deprem sorunu üzerine çalışması ile azalabilir. Verilerin ellerinde tutarak TEKEL olma zihniyetinde olan kurumsal yönetim anlayışına, ülkemizin deprem sorunu teslim edilmemesi gerekir.
Ülkemizde deprem sorununun anlaşılmasına, deprem ve GPS verilerinin beraber kullanılmasıyla üretilen çalışmalarda önemli katkı sağlayabilir. Açılmış ve ulaşılır ortama taşınmış deformasyon verisi ile deprem verileri beraber kullanılarak yukarıda deprem tehlikesini gösteren çalışma elde edilmiştir. Maalesef, GPS verileri günlük, aylık ve yıllık olarak ülkemizin değişik yerlerinde ölçülmesine rağmen bu veriler deprem sismologlarına açık değildir. Japonya ve Amerika’da ki ölçülen deformasyon verilerine internet üzerinden ulaşmak mümkün iken ülkemizde bu tür ulaşılabilme imkanı daha oluşmamıştır. Ülkemizin kısıtlı imkanları ile farklı gruplarca yapılan çalışmalar sonunda toplanan veriler açıldığı sürece, dünya’da deprem sorunu üzerine çalışacak bilim adamları ve çalışma grupları çalışabilir. Fakat bugün için, tüm verilerin bir çatı altında toplandığı ve çalışacak herkes tarafından ulaşacağı bir şemsiye yapı organizasyonun olmaması büyük eksikliktir.
Sismik kaynak karakterizasyonu Depremsellik (tekrarlanma) tahmini Yer hareketi azalma modellerinin seçimi Sismik tehlikenin belirlenmesi
Bölgelendirmeye değişik örnekler verilmiştir. Bir bölgeyi temsil edecek kadar sayıda deprem verisi olması göz önünde bulundurularak daha küçük sayılarda bölgelendirme yapılabilir. Mesela, Marmara bölgesi daha büyük bölgelendirmede iki ana bölge ile temsil edilirken, daha küçük bölgelendirmede aynı alan daha küçük ve çok sayıda bölgeciklere ayrılarak incelenmiştir. Bölgelendirmede veri tabanının detaylı olması, bölge ölçeğinden bölgecikler ölçeğine inilerek çalışmaların yapılabilmesini sağlar.
Bir fay boyunca mikrodepremsellik verisi varsa, fayın karakteristik özellikleri belirlenebilir. Değilse, bir çok fayın ortalama özelliğini verecek şekilde Gutenberg-Richter modeli ile inceleme yapılması gerekir.
Daha uzun mesafelerde (D>10 km.) azalım ilişkileri arasında ki fark azalmakta ve tahmin edilen değerler birbirine yaklaşmaktadır. Daha kısa mesafelerde ise fark arttığı için, bölgeye özel bağıntıların kullanılması daha önemli olabilir.
Azalım ilişkilerinin bir bölge için belirlenmesinin neden önemli olduğu azalım bağıntılarının arasında ki farklardan anlaşılmaktadır. Ülkemizde de son zamanlar azalım ilişkileri geliştirilmesi ve bu ilişkilere referans olacak verilerin açık olması güzel gelişmelerdir.
1 saniyedeki spektral ivmeden kasıt, yer hareketindeki bütün harmonik titreşimler sonucu, 1 saniye periyotta (T = 1 s) serbest salınım gösteren (8-12 katlı betonarme çerçeve yapılara denk düşen) bir yapıdaki maksimum ivmedir. Kaya Zemin - Vs=760 m/s Bir diğer deyişle T = 0,2 s ve T = 1 s için belirlenen spektral ivmenin dağılımı, alçak ve orta yükseklikte olan yapılardaki hasar ile örtüşecektir (Şekil 8 ve 9 – Gülkan ve Kalkan, 2010).
500 yılda olabilecek bir depremin meydana getireceği PGA değerinden bahsediyoruz.
İki farklı kaynaktan bilgiler tehlike bilgisi aralığını tanımlıyor.