Önceleri Russel’ın tarikatı durumunda iken, 26 Temmuz 1931′den itibaren Yehova Şahitleri adı ile kendilerini tanıtmaya başlamışlardır. Yehovalar Hıristiyanların bir koludur. İncil’in içine kendilerine göre birtakım sözler sokmuşlardır ve çok sözleri de kendilerine göre açıklamışladır. Diğer hıristiyanlar bunlara çok kızmaktadırlar. Bu Yehovalar, Hz. İsa’dan 1931 sene kadar önce neredeydiler de isimlerini açıklamadılar?
Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’i kendi yaptıkları yeni tercümede, metnin içine 200′den fazla Yehova adını katmışlardır.
Hiç mukaddes sayılan bir kitaba, kullar tarafından ek yapılır mı?
Önceleri Russel’ın tarikatı durumunda iken, 26 Temmuz 1931′den itibaren Yehova Şahitleri adı ile kendilerini tanıtmaya başlamışlardır. Yehovalar Hıristiyanların bir koludur. İncil’in içine kendilerine göre birtakım sözler sokmuşlardır ve çok sözleri de kendilerine göre açıklamışladır. Diğer hıristiyanlar bunlara çok kızmaktadırlar. Bu Yehovalar, Hz. İsa’dan 1931 sene kadar önce neredeydiler de isimlerini açıklamadılar?
Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’i kendi yaptıkları yeni tercümede, metnin içine 200′den fazla Yehova adını katmışlardır.
Hiç mukaddes sayılan bir kitaba, kullar tarafından ek yapılır mı?
During the last ice age, increasing levels of carbon dioxide and other greenhouse gases in the atmosphere warmed the global climate and caused the melting of glacial ice sheets. As the ice melted, it led animals to lose their habitats. Evidence from air pockets in Antarctic ice cores shows that carbon dioxide levels during the last ice age were much higher than before industrialization raised current CO2 concentrations.
During the last ice age, increasing levels of carbon dioxide and other greenhouse gases in the atmosphere warmed the global climate and caused the melting of glacial ice sheets. As the ice melted, it led animals to lose their habitats. Evidence from air pockets in Antarctic ice cores shows that carbon dioxide levels during the last ice age were much higher than before industrialization raised current CO2 concentrations.
Tips & advice to nannies on best practices in their employment relationship, work agreement, contracts, compensation agreements, building a nanny portfolio
While some species of dolphins in certain areas are being affected by bacterial infections and unusual deaths, there is no evidence of a worldwide extinction event. Only certain populations of some dolphin species have been impacted, while others are doing fine. Bottlenose dolphins in the Gulf of Mexico were hard hit before the 2010 oil spill. The causes of these local die-offs are still being investigated but may include abnormal weather, toxic algae, pollution exposure, and loud underwater noises from ships and oil exploration. Humans are ultimately responsible for polluting the oceans in ways that threaten dolphins.
The document provides information about the induction evening for Year 12 students at BOA Academy in 2012. It summarizes the academy's vision, partnerships, daily schedule, curriculum choices, pastoral care, uniform, attendance policies, technologies, and staff. Key details include a commitment to developing each student's talents through a specialized curriculum and outstanding facilities. The daily schedule includes lessons, breaks, enrichment activities, and different lunch periods for year groups. Students choose from 16-hour diplomas in their pathway and a futures course. Vertical tutor groups and a student board provide pastoral care and student involvement.
Se entiende por Atención Temprana el conjunto de intervenciones, dirigidas a la población infantil de 0-6 años, a la familia y al entorno, que tienen por objetivo dar respuesta lo más pronto posible a las necesidades transitorias o permanentes que presentan los niños con trastornos en su desarrollo o que tienen el riesgo de padecerlos.
The editorial discusses the need for India to significantly improve the ease of doing business by reducing regulatory hurdles and bureaucratic compliances across various sectors like company law, capital markets, taxation, real estate, etc. While the government has taken some positive steps, major hurdles still remain and a change in bureaucratic mindset is needed. Simplifying laws and making them less restrictive would encourage business growth and improve India's global competitiveness.
While some species of dolphins in certain areas are being affected by bacterial infections and unusual deaths, there is no evidence of a worldwide extinction event. Only certain populations of some dolphin species have seen higher mortality, while others are stable. Possible causes for some localized die-offs include abnormal weather, toxic algae, pollution exposure, and loss of prey. Human impacts on oceans, like pollution, are negatively impacting dolphin populations around the world.
Our Honorable Chief Minister of Delhi, announced a special seven day drive of removing Malba, dust and garbage in case he receives photographs through a special mobile application. Huge amounts were spent on the entire exercise specially on advertisement. Delhi did not see any result and the outcome couldn't be measured, in the absence of accounting, Management Information System, proper checks and control and no provision for monitoring of outcome.
Kalkedon Konsili - (İsa'dan Sonra 451) [Türkçe]katolikcevaplar
Efes'teki “soyguncu” konsilden (449) sonra bu konsilin toplanmasını emreden imparator Marcianus'tu. Papa I. Leo buna karşı çıkmıştır. Onun görüşüne göre, tüm episkoposlar yollarından tövbe etmeli ve Konstantinopolis patriği Flavian'a daha önce yazdığı dogmatik mektubu bireysel olarak imzalamalı ve böylece yeni bir tartışma ve münakaşa turundan kaçınmalıydı. Dahası, Batı eyaletleri Attila'nın istilaları yüzünden harap oluyordu. Ancak Papa'nın görüşü bilinmeden önce, imparator Marcianus 17 Mayıs 451 tarihli bir fermanla konsilin 1 Eylül 451'de toplanmasını sağladı. Papa bundan hoşnut olmasa da elçiler gönderdi: Lilybaeum Episkoposu Paschasinus, Episkopos Lucentius, rahipler Boniface ve Basil ve Cos Episkoposu Julian. Şüphesiz Leo konsilin insanların kiliseyi terk etmesine ve bölünmeye gitmesine neden olacağını düşünüyordu. Bu yüzden konsilin bir süreliğine ertelenmesini istedi ve imparatora, eski zamanlardan beri aktarılan inancın tartışma konusu haline gelmemesi için yalvardı. Tek mesele sürgündeki episkoposların eski görevlerine iade edilmesiydi.
Tanrıların alıcılara olan iletişimlerini yorumlayan elçisi olan Yunan tanrısı Hermes kelimesinden gelir.
Hermenötik, İncil'i yorumlama bilimi ve sanatıdır
Bilimdir çünkü düzenli bir sistem içerisinde sınıflandırılabilecek kurallara sahiptir.
Öyledir çünkü iletişim esnektir
Kuralları öğrenmeli ve kuralları uygulayacak donanıma sahip olmalı
Birinci Konstantinopolis Konsili (İsa'dan Sonra 381)katolikcevaplar
380 yılında imparatorlar Gratian ve I. Theodosius, Ariusçulara karşı koymak ve Konstantinopolis episkoposu Kinik Maximus'un davasını yargılamak için bu konsili toplamaya karar verdiler. Konsil bir sonraki yılın Mayıs ayında toplandı. Pneumatomachi partisi başlangıçta ayrıldığından, hepsi Doğu Ortodoksu olan yüz elli episkopos katıldı.
Roma'da 11 Ağustos 430'da toplanan bir konsilde mahkûm edilen Nestorius, imparator Theodosius II'den bu konsili toplamasını istedi. Bunun üzerine imparator, ortak imparatoru Valentinianus III ile birlikte ve Papa Celestine I'in onayıyla konsili toplamaya karar verdi. Theodosius'un 19 Kasım 430 tarihli mektubunda, çağrılan herkesin Pentekost Bayramı olan 7 Haziran 431'de Efes'te hazır bulunması isteniyordu.
İslam Mezhepleri Tarihi - Neşet Çağatay / horozz.netAdnan Dan
İslam mezhepleri tarihi, Islam düşüncesinin gelişmesinin bazı yön lerini açıklamak bakımından özel bir önem taşır. Islam felsefesinin konuları arasında kelâm ilminin de bulunduğunu hatırlarsak, mezhepler tarihinin, Islam düşüncesine yapacağı hizmet daha iyi anlaşılır.
Yakinda idrak edecegimiz hac donemi ve kurban bayramini bu degerleri ölümsüzleştiren sahsiyetler uzerinden gundemimize tasimaya Kursu Hitabeleri devam ediyor.
Gecen yil Hz. Ibrahim’i gunumuze tasimak isimli sunumuyla bizlere ilim ve irfaniyla sunumunu yapan sayin Huseyin Kerim Ece yeniden aramizda.
Kendisini gerek kitap ve dergilerde cikan yazilarindan gerekse seminer ve konferanslarindan taniyorsunuz.
Kurban olayina hic Ismailin penceresinden baktinizmi?
O’nun ruh hali nasildi? Kendisi nasil bir gencti ve babasi ile arasi nasildi?
Konu kendisine acilinca tepkisi nasil oldu?
Gunumuzde kurban keserken yada fakir ulkelere kurbanimizi gonderirken hangi ruh halini yasiyoruz?
Kurban olgusu bize, ailemize ve toplumumuza ne getiriyor ve ne goturuyor?
Bu ve bunun benzeri bircok onemli konunun gundeme gelecegi ve ehil bir insanin yapacagi sunuma katilmanizi canu gonulden arzu ederiz.
Hayirli bir davete cagrildiginda katilmak peygamberi bir davranistir.
Şüphesiz helal da bellidir. Haram da bellidir. Bunların dışında bazı şeyler de vardır ki şüphelidir. Bunları insanların birçokları bilmez. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüpheli şeyleri işlerse harama düşer. Bir koru etrafında hayvan otlatan ve hayvanların da oraya neredeyse kaçması yakın olduğu gibi. Dikkat; her hükümdarın bir koruluğu vardır. Allah'ın koruluğu (girilmesi yasak olan yer) haramlarıdır. Dikkat edin!Bedende bir et parçası vardır ki, bu işe yarayışlı olursa bütün beden yarayışlı olur. Bozuk olursa bütün beden bozulur. Haberiniz olsun! O kalptir
İbrahim(a.s)'i günümüze taşımak
Kendisini vahye nisbet eden uc buyuk dinin sahibleride Ibrahim (a.s) i
kendilerine ornek ve onder olarak aldiklarini soylerler. Bu durumda Ibrahim
(a.s.) in yapip ettiklerinin onemi ve degeri nedir ki bu dinlerin mensuplari
kendilerinin onun yolunda gittigini iddia etmektedirler.
Ama hakikatte 'hanif' olarak yasayan ve bunun bedelini atese atilmakla,
evinden surulmekle, tasa tutulmakla, uzun zaman kendi davasini tasiyacak bir
evlat ozlemiyle, hanimini ve kucuk cocugunu cole birakmakla ve nihayetinde
ilk goz agrisi evladini Rabbe kurban sunmakla imtihan edilmis ve bu
imtihanlarin hepsini basari ile gecmis bir insan.
Peki bu ve buna benzer imtihanlarla bizlerde karsi karsiya degilmiyiz? Bu
imtihanlari gecmek icin Ibrahim (a.s.) in kullandigi metot neydi? Bunu simdi
ve burada hayatimiza nasil yansitabiliriz?
Muhammed (a.s.) de Mekke'nin kufurde azgin elebaslarida kendisini Ibrahim'in
yolunda goruyordu, bunlarin aidiyetinin hangisi acaba gercegi yansitmakta,
bugun icin kim Ibrahim'e ait.
Bu ve bunun gibi bircok konuyi degerli egitimci yazar sayin Huseyin Kerim
Ece Enschede'ye tesrif ederek cevaplandiracak.
Umid ederim sizde bu hitabeye katilir ve kurban bayrami arefesinde yeniden
Ibrahim (a.s.) i anarak ve anlayarak bayraminizi bir anlamli bayram haline
getirirsiniz.
Haniflerin rehberi Muhammed (a.s.) davete icabet ediniz buyuruyor, sizde
davetlisiniz.
Malumunuz uzere helal gida konusundaki calismalarin yaninda bu helal gidalarin elde edilis tarzlarida onemli bir sorumlulugu beraberinde getirmektedir. Gerek meyve ve sebzede gerekse yenilebilen hayvanlarda acaba ne kadar dogal kosullarda uretilmekte? insanliga ve cevreye verdigi zarar hangi olcude olmaktadir?
Bu ve buna benzer sorulari henuz kendinize sormamis olabilirsiniz, velakin dunyamizin gidisati artik sinirsiz bir kazanma hirsiyla herseyi mubah goren kartellerin sayesinde gun be gun gerilemekte ve yasanilmaz hale gelmektedir. Buna bir tuketici olarak sizde bir tas koyabilirsiniz, ama bunun oncesnde bu sistemi tanimak bunun hangi olcekte dindarligimizla ortustugunu bilmek zarureti vardir.
Bu konunun uzmani sayin musulman kardesimiz Jan Bakker bize Hollanda’ca olarak bilge ve ilmini paylasacagi aksama katilmanizi canu gonulden arzu ederiz.
bu konuda on hazirlik icin http://www.groenemoslims.nl/ sitesine bakabilirsiniz.
1. İsevîlikten
Hıristiyanlığa
Nasıralı İsa sonrası Hıristiyan Düşüncenin Ortaya Çıkış
Sürecine Genel Bir Bakış
-başlangıçtan Reformasyon dönemine kadar-
Taceddin Şimşek
2. Taceddin Şimşek
1965’de Gümüşhane’de doğdu. 1977’de Almanya’ya yerleşti. Yüksek öğrenimini
Makina/CNC teknolojileri alanında yaptı.
1991’de Köln Kitap Kulubü’nü kurdu. Değişim Dergisi (Köln) Editörlüğü yaptı
(1992). 1995’de Ulumulhikme/Köln Proje Sorumluluğu’nu üstlendi. Mayıs 2001 ‘de
ulumulhikmekoeln Sitesi’ni kurdu. Aynı tarihten bu yana Ulumulhikme Seminerleri
Serisi’nden Kur’an İlimleri, Medeni Düşünce Tarihi, Rivayet İlimleri 2 ve Genel Düşünce
Tarihi dersleri veriyor. Rivayet İlimleri 2 çerçevesinde, ağırlıklı olarak Hıristiyan Düşünce
Tarihi araştırmalarını sürdürüyor. Evli ve 2 çocuk babası.
2
3. Önsöz
İsa (a.s.) ın bütün çabası, düzeni bozulan Yahudi toplumunu ırkçı
temayüllerinden ayıklayarak eşitlik ilkesiyle yeniden düzenlemek oldu. O atası İbrahim
gibi ırk ve ulus farkı gözetmeksizin bütün insanların kardeşliğine dayanan inancı
yineledi/yeniledi.
İsa’nın söylediklerini ve yaptıklarını anlatan Siyer Kitapları’nda (İnciller), 1.
yüzyılın sonlarında, mesajı şöyle yer alıyordu:
İnsanların tümü Baba Tanrı’nın çocuklarıydılar. Demek ki kardeş ve öyleyse
eşittiler. Birbirlerine bağlanmaları gerekirdi. Birbirlerine ancak sevgi’yle
bağlanabilirlerdi, sevmek içinse eşit olmak gerekiyordu. Oysa toplumsal eşitlik
bozulmuştu, bu eşitliği yeniden kurmak gerekiyordu. Bu eşitliği yoksullukta birleşme
kuracaktı. Marksistler, “İsa’nın, çağının bilgileriyle sınırlı olarak, tek, ama zorunlu
yanılgısı budur” derler. Bu bakış açısına göre İsa o çağda, insanların varlıklılıkta da
eşitlenebileceğini düşünemiyordu. Bundan ötürüdür ki, “bir devenin (urgan) iğnenin
gözünden geçmesi, bir varlıklının Tanrı ülkesine girmesinden kolaydır.” diyordu. İnsanların,
yüzlerini bile göremeyeceği mirasçıları için para biriktirmelerini saçma buluyordu.
Bundan ötürü de şöyle diyordu:
“Gökteki kuşlara bakın: ne ekerler ne biçerler, ne kilerleri ne anbarları vardır,
oysa Baba, onları yeterince beslemektedir. Kırdaki çiçeklere bakın, ne çalışırlar ne iplik
eğirirler, oysa Baba onları yeterince giydirmektedir.”
Biri sevilip ötekine yüz çevrilmeden iki Efendi’ye kulluk edilemezdi, ya
Tanrı’ya kulluk, ya da Mamon’a kölelikten birini seçmek gerekirdi. “Marta, Marta..’
diyordu, ‘ne çok şey istiyorsun, oysa gereken sadece bir şeydir”.
Dünya kötülüklerle doluydu. Krallar Peygamberleri öldürüyor, din bilginleri
başkalarına buyurduklarını kendileri yapmıyordu. Oysa gök saltanatı gelmek
üzereydi. Baba, iyilere düşman olan dünyadan, iyi çocuklarının öcünü alacaktı.
Göklerin saltanatı, iyi balıklarla kötü balıkların bir arada kaynaştığı büyük bir ağın
savrulmasıydı. İyi balıklar ayıklanarak, kötü balıklar yeniden denize atılacaktı. Göğün
melekutu, iyi bitkilerle kötü bilgilerin birbirlerinden ayrılacakları saatti. Karamuğun
buğdaydan ayrılacağı an gelmek üzereydi.
3
4. İsa İlahi mesajların tarihe ve coğrafyaya yayılan tohumlarını yeniden
filizlemeye çalıştı. Peygamber Danyal, göksaltanatından söz açmıştı. Sirakh oğlu İsa,
Gamaliel, Soho’lu Antigone, Hillel gibi Yahudi düşünürleri benzer sözler ettiler.
Sirakhoğlu, dinin iyilik etmekten ibaret olduğunu söylemişti. Ama bu sözler İsa’nın
uyandırdığı etkiyi uyandırmamıştı. Çünkü İsa, hiçbir ayrılık gözetmeksizin, dünyanın
bütün yoksullarına sesleniyordu. Onlar da öylesine çoktular ki..
İsa’dan sonraki ilk yüzyıllar, yoksulluğu en büyük erdem sayan yüzyıllardır.
Ortaçağ’ın sonlarına kadar, dünyanın her yerinde, dinsel dilenciler oluştu. Ortaçağ,
dilenci mezhepleri ile doludur. İsa’nın en gerçek izleyicileri olduğunu ileri sürdüler.
İcad ettikleri ruhbanlık üzerinden bir dünya varettiler.
Yoksulluktan ileri giden bir çeşit dilencilik, yüzyıllar boyunca, en büyük
ermişlik, varılması gereken erdem sayıldı. Sonunda aynı öğreti içinden ters bir çizgide
üretim araçlarını ellerine geçiren küçük bir azınlığı sınırsızca zenginleştirecek olan
üretim düzeni Pavlus öğretisinin bağlıları tarafından gerçekleştirildi.
Pavlus dine bugünkü akidevî yapıyı kazandırdı. İlk Kiliseleri kuran,
Hıristiyanlığın dogmalarını, ilk günahı ileri süren O’dur. İsa ve Havarileri inanç ve
özlemleri ile Yahudiliğin ilahi çizgisinde kalmışlardı. Pavlus, Hrisrtiyanlıkta Musa
yasalarının yürürlükten kalkmasını sağlamıştır.
Pavlus, önce İsa’ya karşı olduğu halde sonradan O’na inandığını söyleyen ve
İsa (a.s.) ın mesajını evrensel bir din olarak biçimlendiren kişidir.
Bir çok araştırmacıya göre İsa ve Havarileri inanç ve özlemleri bakımından
Yahudi kalmışlardı. Hıristiyanlığı bütün insanlığı kavrayacak bir din olarak
biçimlendiren ise Pavlus olmuştur derler.
Pavlus Hıristiyan öğretisinin bütün dogmalarını belirledi. Adem’in suçuyla
başlayan ilk günah kavramını ileri sürdü. Kıyamet gününde İsa’nın yeryüzüne inerek
iyi Hıristiyanları dirilterek sonsuz mutluluğa kavuşturacağı inancını savundu.
Hıristiyan Kiliselerini biçimlendiren O oldu.
Hıristiyan düşünce tarihinin oluşum süreci hakkında kalıcı düşüncelerin ortaya
çıkışında İncillerin en eski metinlerine kadar geri gidip, aralarındaki farkları,
çevirilerden kaynaklanan yanlış aktarımları tahlil etmek elzemdir. Bunun
yapılabilmesi için Grekçe, Aramice, İbranice ve Latince gibi dillerin öğrenilmesi
olmazsa olmaz bir şarttır. Müslüman dünyaya baktığımızda bu konuda ciddi
çalışmaların olmadığını söyleyebiliriz. Bugün artık bir ‘Hıristiyan Ansiklopedisi’
hazırlanması ertelenmesi düşünülemeyecek bir gerekliliktir.
4
5. Bizim bu çalışmamız daha çok ikincil (sekundaer) literaturdan faydalanılarak
gerçekleştirilmiştir ve genel bir bakış açısı sunma amacını gütmektedir. Hıristiyan
düşünce genel hatları ile reformasyon dönemine kadar aktarılmıştır. Hazırlığını
sürdürdüğümüz diğer çalışma ise reformasyon sonrası dönemden başlayarak
günümüze kadar Hıristiyan düşüncenin evrelerini konu edinmektedir. Modern
zamanların Hıristiyan düşünce üzerindeki etkisi, yapılan İncil çalışmaları ve
günümüzde İsa tasavvurları –ki kimilerine göre İsa bir siyasi devrimciydi, kimilerine
göre ıslahatçı bir Yahudiydi vs.- üzerinde yoğunlukla durulacak mevzular olacaktır.
“Yeni Ahit Metinleri Tarihi”, “Teslis’in Tarihçesi”, “Kilise Tarihi”, “Batı’da Pavlus
Üzerine Yapılan Çalışmalar”, “Hıristiyan Teolojisinin Kısa Tarihçesi” başlıklı
çalışmalarımız sürmektedir.
Bu tür çalışmaların Ehl-i Kitap ile ilgili Kur’an ayetlerinin daha sağlıklı
anlaşılmasında, önceki ümmetlerin hangi devrelerden, badirelerden geçtiklerini görme
konusunda bizlere yardımcı olacağı ise izahı gerektirmeyecek şekilde açıktır.
Hz. Peygamber Ehli Kitap’a en büyük ökümenik çağrıyı yapmıştır: 3/Al-i
İmran, 64.
Ehli Kitap ise bu çağrıya gereken cevabı ver(e)medi, Hıristiyan dünya
başlangıçtan beri bu diyalogdan kaçındı. Bizlere düşen Ehli Kitap’ın tarihini okurken
bir ‘öteki’nin tarihi okuyormuş gibi davranmamak, kendi tarihimizi okuyor gibi,
Allah’ın vahyine mazhar olmuş ‘öncekiler’ olarak bakıp, ‘Müslüman Düşünce Tarihi’
içerisinde görerek okumak olmalıdır.
İlahi kaynağa yakınlığı ve saflığını muhafaza ettiği ölçüde Ehli Kitap’a ait bazı
unsurlar övgüyle anılmış, mevcut halleriyle aslından sapmış olan bir çok unsur ise
eleştirilmiş ve aslına döndürülmüştür. Kur’an burada Furkan mesabesindedir. Maide
48 ayetinde geçen muheymin ortacı Kur’an’ın geçmiş kitaplarda neyin gerçek neyin
gerçek dışı olduğuna karar vermenin belirleyici ölçüsü olarak tanımlamak için
kullanılmıştır.
Kaybolan koyunlar arasına gelen Allah kuzusu İsa'nın gerçek Ensar'ı,
Havariyyun'u bizler olduğumuzun bilincinde olalım. Kiliseye, büyüğünden küçüğüne
dek, söyleyecek sözümüz olduğunu bilelim.
Peygamberleri paylaşmıyoruz, menbaın tekliğine inanıyoruz: "Eşhedü enne İsa
rasülullah."
5
6. Hırisitiyanlık üzerine olan çalışmalarımda büyük desteğini gördüğüm dostum
Kemal Ersözlü’ye teşekkürü bir borç biliyorum.
Bu çalışmayı ilk dönem şehid/şahid İsevîlere ve hayatımın en zor anlarında
desteğini gördüğüm sevgili eşim Aynur’a ithaf ediyorum.
Allah, cehd edenlere yollarını gösterir, onlara hidayet eder. Cehd bizden, tevfik
O’ndan.
Köln, Nisan, 2004
Taceddin Şimşek
6
7. Önsöz 3
Giriş 12
Bizden Öncekilere İndirilenler/Önceki Sahifeler 16
Hıristiyanların Vahy Telakkisi (Esin/Esinleme) 17
Hıristiyan Kutsal Metinleri 21
Eski Ahid Kitapları 22
Yeni Ahid Kitapları 24
1. Bölüm
Hıristiyan Kutsal Metinleri: Tarihî Kitaplar 25
Dört İncil’in Yazılış Süreci 25
Şifahi gelenekten yazılı geleneğe 25
Q Belgesi [Logienquelle (Q)] 27
İki Kaynak Teorisi 30
Sinoptik inciller Problemi : Açıklama çalışmaları 32
Dört İncil: Yazılış tarihçeleri ve muhtevaları 33
Matta İncili 33
Markos Incili 35
Luka Incili 36
Yuhanna İncili 37
Resullerin İşleri 38
İncillerin kanonizasyonu 39
Hıristiyanların apokrif kabul ettiği İnciller 41
2. Bölüm
İsa’ (a.s.) nın mesajı neydi? 43
Nasıralı İsa dönemi Yahudi fırkaları 45
Sadukiler 45
Ferisiler 45
Esseniler 46
7
8. Zelotlar 47
Göğün melekûtu/Allah’ın melekûtu (İlahi hakimiyet) 51
En önemli buyruk: Tevhid 52
Tarihsel serüven: Hak batıl mücadelesi ve hak yolda sebat 53
Kendinden öncekileri tasdik 54
Mülkiyet anlayışı 56
Siyasi tavrı 56
Sevgi anlayışı 57
Allah Rasulü Meryemoğlu İsa’dan tanrılaştırılan, mitleştirilen İsa’ya 60
İsa´nın tanrılaştırılması 64
Kur´an´da kullanılan "Ruh" ve "Kelime" nin anlamları 67
İsa´nın çarmıha gerilme olayı 68
Teslis inancı 74
3. Bölüm
Pavlus: Hıristiyanlığın kurucusu 78
Pavlusçu düşüncenin mahiyeti ve zaferi 78
Pavlus’un hayatı ve yetiştiği çevre 81
Pavlus’un teolojisi 85
Pavlus’ Tanrı anlayışı 86
Pavlus’un İsa anlayışı 87
Siyasi düşüncesi ve otorite anlayışı 88
Pavlus´un mektupları 89
Pavlus’a atfedilen mektuplar 92
Romalılar´a Mektup 92
Korintliler´e Mektup (I. ve II.) 92
Galatyalılara Mektup 93
Efesliler´e Mektup 93
Filipiler´e Mektup 94
Kolosiler´e Mektup 94
Selaniklilere Mektup (I. ve II.) 94
8
9. Timoteyus´a Mektup (I. ve II.) 94
Titus´a Mektup 95
Filemon´a Mektup 95
4. Bölüm
Kur’an öncesi Hırisitiyanlık 95
Teslis akidesi üzerine yapılan tartışmalar ve erken
dönem Hıristiyan tevhidçileri 95
Pavlusçu öğretinin karşıtları ve teslis tartışmaları: İsa’nın uluhiyyetinin İnkarı 98
İsa’nın yaratılmışlığını savunarak kiliseyi uzun yıllar uğraştıran adam: Arius 102
Konsiller ve Doğu Kiliseleri (İlk 6 yüzyıl) 107
İlk dönem Konsilleri 108
Kur’an Öncesi Konsiller ve Tartışılan Konular 109
İznik Konsili (325) 109
1. İstanbul Konsili (381) 112
Efes Konsili (431) 112
Kadıköy Konsili (451) 113
2. İstanbul Konsili (553) 114
Eski Doğu Kiliseleri 115
Monofizit Kiliseler 116
Habeş (Etiyopya) Kilisesi 116
Kıpti (Mısır) Kilisesi 117
Ermeni (Arakelagan/Apostolik) Kilisesi 117
Süryani Kadim Kilisesi 118
Nasturi Kiliseler 119
5. Bölüm
Kur’an sonrası Hıristiyanlık (Ortaçağda Hıristiyanlık) 120
Kur’an sonrası reform öncesi dönemi Konsilleri 122
İkon tartışmaları/çatışmaları 124
9
10. Doğu-Batı Kiliselerinin ayrılması (Schisma) 126
Ortaçağda toplumsal-siyasî durum 127
Engizisyon 128
Haçlı Seferleri 129
Ortaçağda Hıristiyan Kelamı/İlahiyat/Teoloji 131
İbni Rüşd’ün Ortaçağ Teolojisine/Felsefesine etkisi 136
6. Bölüm
Reform öncesi dönem, Luther reformunu hazırlayan sebepler 137
Reform öncesi döneme genel bir bakış 139
Luther öncesi Reform düşünürleri: John Wyclif ve Jan Hus 141
John Wyclif 141
Jan Hus 143
Kutsal Kitab’ın ulus dillere çevirisi 146
Luther reformuna ortam hazırlayan diğer hareket ve kişiler 147
Dönemin düşünce hayatına kısa bakış 148
Martin Luther ve Reformasyon 149
Martin Luther’in çocukluk, gençlik yılları ve eğitimi 151
Rahip ve teoloji profesörü oluşu 153
Endüljans kavgası ve Luther’in Roma Katolik kilisesi tarafından afarozu 156
95 Tez 31.10.1517 tarihinde Wittenberg şatosu kilisesi kapısına asıldı mı? 158
Wartburg’a kaçırılışı ve Yeni Ahit çevirisi 159
Fikirlerinin yayılması 160
Çiftçi ve köylülerin ayaklanması, çiftçilerin Luther’e umut bağlamaları 163
Luther’in teolojik düşünceleri: İmanla aklanma doktrini 165
Teslis ve Haç 169
Yasa, Müjde ve Kristoloji 170
Luther’in kader anlayışı 171
Luther’in siyasi teorisi 172
10
11. Luther’in İslam anlayışı 174
Yahudilere bakışı 176
Thomas Müntzer: Devrimci bir ses 178
Thomas Müntzer’in çiftçi ayaklanmalarına desteği 179
Reformun ortaya çıkardığı diğer hareketler ve kişiler 180
Reformasyon ve resim tartışmaları 181
İngiltere, İsviçre ve Fransa’da Reformasyon 182
Ulrich (Huldrych) Zwingli 184
Zwingli’nin teolojik düşünceleri 185
Johannes (Jean) Calvin 185
Calvin’in teolojisi 187
Dünyevileşme: Calvinizm ve modern Kapitalizm 189
Michael Servet olayı 190
Bibliyografya 192
11
12. Deyin ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve
torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile Nebiler'e Rabb'lerinden verilene
inandık. Onlardan hiç birini diğerinden ayırmayız ve biz O'na teslim olmuşlarız."
(1/Bakara, 136)
„.... İsa cevap verdi: Birincisi, „Dinle ey İsrail; Allahımız Rab bir olan Rabdir. Ve
Rab Allahını bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün fikrinle, ve bütün kuvvetinle
seveceksin.“ (Markos, 12/29)
„Sanmayın ki, ben şeriati yahut peygamberleri yıkmağa geldim; ben yıkmağa
değil, fakat tamam etmeğe geldim.“ (Matta, 5/17)
Giriş
Allah insanı yaratıp yeryüzüne yerleştirdikten sonra onu terketmemiş,
kılavuzsuz/hûdensiz bırakmamıştır. İnsan belirli bir zamandan sonra bu kılavuzu
arkasına atmış; hayatından uzaklaştırmış, mesajı buharlaştırmış, tahrif etmiş, Allah’ın
göndermiş olduğu din’i apayrı bir şekle sokmuş, onu dejenere etmiştir. Her
dejenerasyondan sonra Allah yeni bir elçi gönderip o toplumu karanlıklardan
aydınlığa çıkarmıştır.
Varoluşu sorgulayan her insan tarihle tanışma zorunluluğu duymuştur. Tarih
de onu, kendilerini "Allah'ın yeryüzü elçisi" olarak tanımlayan, O'nun adına
bildirilerini okuyan insanlarla tanıştırmıştır.
13. Allah’ın son yeryüzü elçisi Muhammed bin Abdullah’tan önce Allah adına
bildiri okuyan elçi Nasıralı Meryemoğlu İsa’dır.1 Tertemiz Meryem’in ve Allah elçisi
Zekeriyya’nın gözetiminde yetişen İsa, Yahudilerin yozlaştırdığı, dejenere ettiği Allah
elçisi Musa’nın öğretilerini özüne döndürme amacıyla tebliğe başlamıştır.
Nasıralı İsa’nın Hikmet’i ulaştırmak için uğraş verdiği toplum Allah’a
inanmayan bir toplum değildi ve bu toplumun elinde Musa’nın getirdiği mesajı ihtiva
eden Tevrat bulunmaktaydı. Ellerinde Tevrat’ı bulunduran bu toplum sürec içerisinde
bizatihi ya metni tahrif etmiş – bu vahyin korunmasında beşerî önlemlerin
alınmamasıyla gerçekleşmiştir- ya da metnin anlamını tahrif etmeyi, kelimelerle
oynamayı, dini çarpıtmayı en ileri noktaya götürmüştür. İşte Nasıları İsa Allah’a
inandıklarını söyleyen fakat diğer yandan din’in gerçeği ile barışık olmayan, hikmet
yoksunu insanlara Allah’ın ışığını ulaştırmaya çalışmıştır.2
Meryemoğlu İsa, öze önem vermeyip şekilsele takılan bir topluluğa, emirlere
ahlakî bir ruhun hayat verdiğini göstermeye çalışmıştır. İsa’nın Matta incilinde
belirtilen “şeriatı yıkmaya değil tamamlamaya geldim“ sözünde bunu görebilmek
mümkündür.
Bugün elimizde, Kur´an gibi vahyedildiği şekliyle yazıya geçirilmiş,
ezberlenmiş bugüne orijinal dilde gelebilmiş bir İncil3 yoktur. Doğrusu elimizde İncil
diye bir kitap yoktur. Nedeni ise İsa'nın tebliğinin hemen yazıya geçirilmemisidir. Bu
1 İlk Elçi’den son Elçi’ye kadar gelen vahiy esas itibariyle birbirlerinden farklı değildir. Her risalet
ve kitap, önceki risaletlerin hatırlatılmasından, yenilenmesinden başka bir şey değildir. Vahyin kaynağı
tektir, birlik sözkonusudur. Bunun için Allah’ın son Elçisi Muhammed’in türedi bir peygamber olmadığı
Kur’an’da sürekli vurgulanır. Kur’an Mekke ve Medine dönemlerinde kendilerini önceki sahifelerin
takipçileri olarak gören Yahudi ve Hıristiyanlar’ı, her iki grubun da kabul ettiği İbrahim ve onun
soyundan gelen sahih peygamberlik geleneğinin ortaya koyduğu mesaj etrafında Müslümanlar’la birlikte
ortak bir çizgiye çağrıyı sürekli vurgulamıştır. Bu çabaya rağmen maalesef Yahudiler ve Hıristiyanlar,
tarihsel süreç içerisinde oluşturdukları teolojik çemberi kırıp dışına çıkamamışlardır.
2 Dört İncil genel olarak Nasıralı İsa’nın o dönemin etkin mezhepleri/grupları olan Ferisiler ve
Sadukilerle olan mücadelesini anlatır. İsa Ferisi ve Sadukilerin yanlış, çarpıtılmış din anlayışlarını,
Musa’nın getirdiklerini, az veya çok bedele karşılık ilahi öğretileri sattıklarını, zulmün, ihanetin
yardakçıları olduklarını anlatır. Nasıralı Meryemoğlu İsa kavga verdiği Ferisilere karşı taviz vermeden,
onların tüm ihanet ve kötülüklerine sabırla direnerek karşı koymuştur.
3 İncil Müjde demektir. Yeni Ahid’de bu kelime Nasıralı İsa’nın şahsını ve söylediklerini,
yaptıklarını ifade der. Bizatihi İsa’nın kendisi Müjde’dir. Markos İncili ‘İncil’ kelimesi ile başlar.
13
14. yüzden, Nasıralı İsa´ya gelen ´vahiyler´in, yani İncil ´ayet´lerinin hiç bir zaman yazıya
geçmediği ve İsa´nın ´teveffa´ edilmesinden sonra takipçilerinin ellerinde herhangi
ilahi bir kitap bulunmadığı anlaşılmaktadır. Elde bulunan tüm İnciller, Nasıralı İsa´nın
söyledikleri ve yaptıklarının şifahi aktarımlarıdır.4 İnciller, son Kitab, Allah´ın
koruduğu ez-Zikr ile kesinlikle mukayese edilemezler.5 İnciller belki İslam kültürünün
hadis, siyer mecmualarına benzetilebilir. Rivayetlerin İsa´ya dayandırıldığı bir isnad
zincirinden mahrum olmaları bu kitapları bizdeki cami ve sünen’lerin de muadili
olmaktan çıkarmaktadır.
İlk yazılı İncil metinlerinin ortaya çıkışları en erken MS. 50. yıllara
rastlamaktadır. Ancak resmi bir Yeni Ahit metninin ortaya çıkışı, MS. 4. yüzyıla kadar
gitmektedir.
Bugün Hıristiyan dünyanın kabul ettiği dört İncil (bunlara İsa biyografisi
demek daha doğrudur) nüshalarının İsa´dan çok sonraları kaleme alındığı
bilinmektedir. Bu kitaplar İsa´nın hayatını, dünyadan ayrılışını, vaaz ve nasihatlarını
ihtiva etmektedirler.
İncillerin kaynağı, Nasıralı İsa’nın sözleri ve hayatını aksettiren sözlü
gelenekler’e dayanmaktadır. İncil yazarları ise şifahi rivayetleri yazıya aktaran ilk İsevî
cemaatin içinden çıkmış kişilerdir. Bu şifahi rivayetler otuz veya kırk yıl boyunca
büyük bir ihtimalle sadece sözlü tarzda kalmışlardır. İncil yazarları kaleme aldıkları
metinlere kendi uslublarını, kişiliklerini, kendilerine has dini endişelerini
aksettirmişlerdir.
Bir rivayetin tarihîliği onun farklı kişiler tarafından aktarılması ve çeşitli
kanallarla desteklenmesi ile ortaya çıkar. İnciller –kilisenin apokrif saydığı onlarca incil
dahil, sinoptik incillere uygulanan karşılaştırmalı metod6 ile tekrar okunmalıdır. Bu
4 Hıristiyan inancına göre İsa hayatında ne yazmış ne de yazdırmıştır. O devirde yazıdan çok
söylenenlerin hafızada muhafaza edilmesi ve şifahi olarak nakledilmesi bir gelenekti. Bu sebeple Nasıralı
İsa’nın söyledikleri ağızdan ağıza nakledilmek suretiyle varlıklarını sürdürmüşlerdir.
5 Kur'an'ın 3. halife Osman döneminde geldiği düzeye onlar, 3. ve 4. yüzyıllarda gelebilmişlerdir.
6 Değişik İncillerde aynı konuyu anlatan bölümleri yan yana getirerek karşılaştırmalı okuma
ameliyesidir. Bu metod Batı’da sinoptik İncil olarak adlandırılan Markos, Matta ve Luka İncillerine
uygulanmıştır. Bu metod ile hazırlanmış İnciller mevcuttur. Böyle bir okuma sonucunda farklı metinlerin
14
15. metod uygulanırsa İsa’nın gerçekte ne söylediği, ne yaptığı konusu üzerindeki toz
perdesi bir nebze kalkacak, yüzdeyüz kesin olmamakla birlikte Nasıralı İsa’nın
getirdiği mesajın ne olduğu konusunda görüş belirtebilme imkanına sahip olacağız.
Nihayi olarak bu değişik biyografiler Kur’an ışığında değerlendirildiğinde Nasıralı
İsa’nın getirmiş olduğu mesajı aslına daha yakın bir tarzda temaşa etme imkanı elde
edebileceğiz.7
Hıristiyan kutsal metinlerinin ortaya çıkış süreçlerini incelemeye geçmeden
önce önemli bir noktaya değinmemiz gerekmektedir. Müslümanlar Hıristiyanlarla
gerçekleştirdikleri konuşmalarda ve kaleme aldıkları makalelerde Allah’ın Resulu
İsa’ya indirmiş olduğu bir İncil’in olduğunu ve Hıristiyanların bunu süreç içerisinde
tahrif8 ettiklerini söylemektedirler. Tabii Hıristiyanlar bunun böyle olmadığını İsa’nın
ne yazdığını ne de yazdırdığını belirtirek incillerin ya İsa’nın havarileri veya onların
öğrencileri tarafından yazıldığını iddia etmektedirler. Burada Müslümanların ve
Hıristiyanların vahiy anlayışındaki farklılık da ortaya çıkmaktadır. Müslümanlara göre
Allah İsa’ya Cebrail aracılığıyla vahyetmiştir, İsa’ da inzal edilen vahyi insanlara
ulaştırmıştır. Hıristiyanlıkta ise İnciller Kutsal Ruh’un denetimi altında kaleme
alınmışlardır. Hıristiyanlıkta ilahi vahiy bizatihi İsa’nın kendisidir. İncil yazarları ise
ilahi vahyin aracısı durumundadırlar.
ortak yanları ortaya çıkmaktadır. İncil metinleri yanyana getirildiğinde bir bakışla metinlerin
birbirlerinden nerelerde farklılaştıklarını, nerelerde birbirleriyle çakıştıklarını görebilmek mümkün
olmaktadır.
7 Maide 48 ayetinde geçen muheymin ortacı Kur’an’ın geçmiş kitaplarda neyin gerçek neyin gerçek
dışı olduğuna karar vermenin belirleyici ölçüsü olarak tanımlamak için kullanılmıştır. (Bak. 5:48 ve dipnot
açıklaması, Muhammed Esed, KUR’AN MESAJI, Meal-Tefsir, İşaret Yayınları, İstanbul 2000)
8 Arapça’da tahrif, meylettirme, başka tarafa kaydırma anlamlarına gelir. (Arapça sözlüklere
bakılabilir). Bahaeddin Sağlam Nisa 46, Maide 13-15, 41 ve Bakara 75 ayetlerinin şu anlama gelebileceğini
söylemektedir: “Tevrat ve İncil metinlerinin çoğu yerleri, asıl manalarından başka manalara
yorumlanmışlardır. Tercüme edilirken de bir miktar öz manalar kaybolmuştur, mecaz ve teşbihleri
zamanla değişmiştir.“ Bahaeddin Sağlam, Geçmiş ve Gelecek Arasında TEVRAT, Tebliğ Yayınları,
İstanbul 1998, s. 237. Bahaeddin Sağlam’ın Tevrat ve İncil metinlerine getirdiği linguistik, semantik ve
etimolojik tahlillerin üzerinde durulmaya değer açıklalamalar olduğu kanaatindeyim. Pavlus ile ilgili
düşüncelerinde haklılık payı olmakla birlikte, ona çok olumlu bir rol biçmesi ise tartışmaya açıktır. Bkz.:
Bahaeddin Sağlam, İlmî ve Edebî Açıdan İNCİL, Tebliğ Yayınları, İstanbul 2004
15
16. Nasıralı İsa’ ya gelen vahyin hemen yazıya geçirildiği konusunda bilgimiz yok.
Buradan kalkışla Hıristiyanların İsa’ya gelen İncili’i tahrif ettikleri tezini savunmaktan
öte, İsa’nın aldığı vahyi sözlü olarak insanlara aktardığı, onların bir kısmının bunu
ezberlediğini, sonraları İsa’nın kayboluşundan sonra bu sözlü geleneğin devam ettiğini
ve yazıya aktarımın bu sözlü gelenekten gerçekleştiği hipotezini geliştirmemiz gerekir.
Kanaatmizce bu hipotezi gerek Maide 14 ayeti9 ile gerek Hıristiyan dünyada yapılan
İncilllerin oluşumu ile ilgili teorilerle destekleyebiliriz.10
1800 li yılların sonlarından bu yana batı´da Yeni Ahid üzerine yapılan ciddi ve
kapsamlı çalışmalar (edebî-tarihî kritik, form(kalıp) kritiği, efsaneden arındırma -
Entmythologisierung -, ilk kaynak nazariyeleri, sinoptik inciller meselesi vs..)
amaçlarına ulaşmamıştır/ulaşamamıştır. Sebebi ise, bu araştırmaların öncüllerini nihai
olarak geleneksel Ehl-i Kitab kültüründen almalarıdır. Bu araştırmaların Tevrat, İncil
ve Kur´an´ın ortak konusu olan Tevhid öğretisine ulaşmak gibi bir amacı yoktur. İşte
bu noktada muvahhidlere düşen görev, öncelikle Kitab-ı Mukaddes çevresindeki bu
çemberi dağıtmak ve daha sonra, onun metnine girebilmiş olduğu düşünülen
unsurları, ondan temizlemeye girişmektir. Bu, gerek amaca uygun yeni metodlar
geliştirilerek, gerekse, eldeki metodlar kullanılarak gerçekleştirebilir. Bu ameliye
Kur´an´ın muheymin olma özelliğine de, işlerlik kazandırmış olacaktır. Böylece Tevrat
ve İncil, Allah´ın Kur´an´dan önceki Vahiy´leri olarak muharref dini yapıların
tahakkümünden kurtarılacaktır.11
Bizden Öncekilere İndirilenler (Önceki Sahifeler)
Kur'an, geçmiş vahy geleneği etrafında örgütlenen topluluklardan "Ehli Kitap"
diye söz eder. Hıristiyanlar, müslüman toplumların dillerine tercüme ettikleri
9 İsa’ya gelen vahyin kaybedilmiş veya unutulmuş olduğuna Maide 14 ayeti değinmektedir. Bak:
Muhammed Esed, KUR’AN MESAJI, Meal-Tefsir, 5:48 ve 5:14 ayetlerinin tefsiri.
10 Bu teorilere ileride yer yer değinilecektir.
11 Mehmet Paçacı, Kur´an-ı Kerim Işığında Vahiy Geleneğine –Kitab-ı Mukaddes Bağlamında- Bir
Bakış, İslami Araştırmalar Dergisi, Cilt 5, Sayı 3, Temmuz 1991
16
17. kitaplarını "Kitab-ı Mukaddes", "Kutsal Kitap", "Kutsal Yazılar" adı ile adlandırdılar.
Avrupa dillerinde bu kitapların tümüne "Kitaplar" anlamına gelen Biblia'dan türeme
"Bible" sözcüğü kullanılıyor.
Yahudiler 1500 yıl içinde yazımı tamamlanan bu 72/73(66)12 kitabın son 27 sine
(Yeni Sözleşme) inanmıyorlar. Hıristiyanlar bazılarının yazarlarının adı bile bilinmiyen
bu esinli olduğuna inandıkları Kitapların vahyi yönü hakkında değişik tonda inanca
sahiptirler. Katolik Thomas Michel şöyle der: "Kitaplar bir çok tarihsel gelişmeyi
yansıtmakta ve çeşitli edebi kalıp ve türleri içermektedir. Bazı kitaplar yüzyılların akışı
içerisinde derece derece oluşmuş ve örneğin Musa Kitaplarında olduğu gibi adı
bilinmeyen bir esinli yazar tarafından nihai kalıbına dökülmüştür. Bazıları da, örneğin
Aziz Paulus'un mektupları gibi, kimliği belli bir kişi tarafından özel bir nedenle
yazılmıştır."13
Hıristiyanların Vahy Telakkisi (Esin/Esinleme)
"Öncelikle şunu bilin ki, Kutsal Yazılarda bulunan hiçbir peygamberlik sözü
kimsenin özel yorumu değildir. Çünkü hiçbir peygamberlik sözü insanın isteğinden
kaynaklanmadı. İnsanlar Kutsal Ruh tarafından yöneltilerek Tanrı'nın sözlerini
12 Sahih Kitaplar için "Kanon" terimini kullanırlar. Eski Ahid Kitaplarının sayısı 46 ya da 39 dur.
Kısa Tarihçe: M.Ö. 333 de İskender, Filistin'e girince çok sayıda Yahudi bu bölgeden göç ederek
İmparatorluğun başka yerlerine yerleştiler. M.Ö. 175-164 yıllarında, Antiochus Epiphanes'in hükümdarlığı
sırasında Yahudi kavmine ve dinine karşı sürdürülen kıyım hareketleri " Diaspora" denilen bu tarihi olaya
daha da hız kazandırdı. Çok sayıda Yahudi İskenderiye'ye yerleşti. Zamanla İbranice'nin yerini Grekçe
aldı ve bazı Yadudiler Grekçe konuşmaya, yazmaya, dua etmeye başladı. M.Ö. 250 de İskenderiye
Yahudileri 46 Kitabı Grekçeye çevirdiler. 72 kişiden oluştuğu söylenen bu çeviri kurulunun eserine
latincede Septuaginta (Yetmişler) adı verildi. Yeni Ahid yazarları eserlerinde bu çeviriden alıntılar yaptılar.
Jeruşalem yıkılarak Mabedi yerle bir edildikten sonra, Yahudi önderleri bazı dini kararlar almak
üzere M.S. 100 yılına doğru Filistin'de Jamnia'da toplandılar. 39 Kitabı Kanonik saydılar. Geri kalan
Kitaplar şüpheli (Apokrif) ya da Deuterokanonik (İkinci sırada Kanon, gerçekliği yeterince kanıtlanmamış)
adını aldı. Önceki Hristiyanlar "70ler Çevirisi"ni kullanırken, sonraları bu 39 luk Kanonu benimseyen
Hristiyanlar da oldu. Bugün Katolikler ve Ortadokslar 46 Kitabı kabul ediyorlar.
16.yy. Reformcuları Deuterokanonikleri reddederek 39 Kitaplık Yahudi Kanonu'nu benimsediler.
Prorestanların kimi bu Kitapların manevi değerini kabul etmekle beraber bu sıralamada göstermezler.
Bible'nin Protestan ve Ökumenik çevirilerinde Eski Ahid'in sonunda bunlar ayrı bir bölümde veriliyor.
Ordodokslar, Katolikler ve Protestanlar Yeni Ahid'in 27 kitabında ise anlaşmışlardır.
13 Thomas Michel, Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş, İstanbul 1992, sayfa 13
17
18. ilettiler. " (Petrus’un 2. Mektubu 1, 20-21)
"Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek ve
doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. Bunlar sayesinde Tanrı adamı her iyi iş
için donatılmış olarak yetkin olur. " (2.Ti 3, 16-17)
Rudolf Bultmann vahy (Offenbarung) kavramını örtülü olanın açılması, gizli
olanın açığa çıkarılması olarak açıklar. Vahyin iki tarzı ihtiva ettiğinden bahseder: 1-
Söz aracılığıyla bilgi iletme olarak vahy. 2-Bir oluş olarak vahy. Dinî bir kavram olarak
vahy’in bu iki tarzı ihtiva ettiğini belirten Bultmann, vahyin bir ‘kurtuluş yolu’ olarak
gizli olanın açığa çıkartılarak insan için gerekli ve önemli olanın açıklanması olduğunu
söyler. Bu Allah’ın kendini açıklamasıdır. Bilgi ileten ve bir oluş olarak vahy insanı
yeni bir duruma eriştirir. Bu anlamda bir vahyden bahsedildiğinde bu varoluş
anlayışıdır ve varoluş’un (Dasein) sınırlılığını bilme ve böylece onu aşma anlamına
gelir. Artık insan edindiği vahyi bilgi veya oluş ile kendi sınırlılığını aşabilme durumu
ile karşı karşıyadır. Vahyi bilme insanın kendi zâtını, özünü bilmesi ve bununla birlikte
sınırlılığını bilmesidir.14 Rudolf Bultmann vahyin insana bilgi sunmanın ötesinde
özellikle insanı değiştirme fonksiyonu icra ettiğini belirtir.
Allah çeşitli biçim ve usulle vahyeder. Bu tarzlar çeşitli olmasına rağmen yine
de Allah’ın vahyi’nden bahsedilir. Grekçe karşılğı ‘apokalypsis’ olan vahyin Latincede
karşılığı ‘re-velatio’ dur. Bu iki kelime şu anlamları itiva ederler: örtüyü açmak;
perdeyi kaldırmak; görünür, bilinir olmayanı açıkça anlaşılır hale getirmek.15
Hıristiyanların Vahy ve Peygamberlik anlayışı Kur’an’ın vahy anlayışından
farklıdır. Hıristiyan ilahiyatına göre kutsal metinlerin yazarı, Ruhu'l-Kuds'den16 gelen
14 Rudolf Bultmann, Glauben und Verstehen –Gesammelte Aufsaetze-, dritter Band, J.C.B. Mohr,
Tübingen 1960, s. 1-6, Yeni Ahit’te Vahy kavramı (Der Begriff der Offenbarung ım Neuen Testament)
makalesi. Rudolf Bultmann başka bir makalesinde –Vahy düşüncesi (der Gedanke der Offenbarung)-
vahy kavramının katolik ve protestan mezheplerinde akıl vahy bağlamında nasıl değerlendirildiğini işler.
15 Dr. Johanna Rahner, Gotteswort in Menschenwort – Christliches Offenbarungs – und
Schriftverstaendnis, www.akademie-rs.de
16 Hıristiyan Teslis’inin Baba ve Oğul’dan sonra üçüncü rüknü olan Ruhul Kuds (Kutsal Ruh) İznik
konsilinde (325) resmen kabul edilmiştir. 381 tarihinde İstanbul’da toplanan konsilde ise Ruhul Kuds’ün
Baba ve Oğulla aynı cevherde olduğu, uluhiyet yönünden aynı seviyede oldukları kabul edilmiştir. Ancak
18
19. ilham ile Allah'tır. O, insan yazarları yazmaya teşvik etti, ifşa etmek istediğini, onlara
bunu yazacak şekilde yardım etti. Hıristiyanlık inancında insan yazar Tanrı mesajını
kendi öz düşünce tarzına göre iletir. Kutsal metin yazarları ise sadece Tanrı´nın
vasıtalarıdır. Bu konuda geleneksel üç modeldenden bahsedilir: 1-Lafzi vahy
(Verbalinspiration), 2-kasdedilen içeriğin vahyedilmesi; formal olmayan manevi vahy
(Realinspiration), 3-yazara vahyedilmesi; biblik yazarlar Allah tarafından kendilerine
verilen düşüncelerin gerçek şekillendiricileridir. (Personalinspiration).17
Kur’an’a göre vahyin aracısı olan peygamberin görevi, Allah´tan aldığını hiçbir
şey ilave etmeden ve eksiltmeden, kendi yorumunu katmadan olduğu gibi
aktarmaktır. Vahyin kayıt altına alınması ise bizzat Peygamberin ezberlemesi,
ezberletmesi ve yazdırması şekliyle olmuştur. Hıristiyan ilahiyatındaki genel kanaat
ise kutsal metin yazarları ilahi mesajı kendilerine has şekilde, kendi edebi kalıpları ve
uslubları ile dile getirmede serbest olduklarıdır. Böylece Kutsal Kitap yazarı sadece
nakletmemekte, kullanılan dil ve üslup, metnin kompozisyonu ve çeşitli kaynaklarla
tamamlanması gibi hususlarda aktif bir rol de üstlenmektedir. Küçük bir Hıristiyan
azınlığı ise (Fundamentalistler), harfi vahye inanırlar. Onlara göre ortada vahy
yazarları değil, sekreterleri vardır. Dolayısıyla kutsal metinlerde hiç bir yanlış kelime
yoktur.
Fundamentalistler Hıristiyan dininin temeli addettikleri olgulara geri dönmek
isterler. "İncilciler" diye anılmaktan hoşlanırlar. Ortodoks, Katolik, Protestan çoğunluk
"harfi vahyi" inkar ederler.18 Hikmetin zarfı onlara göre beşeridir. Sunuş tarzı
yetenekce sınırlı olup, beşeridir. Şöyle der Thomas Michel: "Tüm dünya
Üniversitelerinde, ilahiyat Fakültelerinde, Bible Enstitülerinde ve Ruhban Okullarında
Ruhul Kuds’ün çıktığı yer konusunda ihtilaflar olmuş ve IV İstanbul konsili Ruhul Kuds’ün Baba ve
Oğul’dan neş’et ettiğini kararlaştırmıştır. Oğul İsa’nın lahûtiliği ve nasûtiliği gibi Teslis inancı etrafında
gelişen tartışmalara, karşı çıkışlara, Arius, Nestorius ve Yakubiler gibi karşı tezlere ilgili bölümde
değinilecektir.
17 Dr. Johanna Rahner, Gotteswort in Menschenwort – Christliches Offenbarungs – und
Schriftverstaendnis, www.akademie-rs.de
18 Thomas Michel böyle söyler ama 1870 I. ve 1962 II. Vatikan Konsili metinleri harfi vahy anlayışını
yansıtır. Yukarıda değinilen vahyle ilgili geleneksel üç modelin içiçe ve karışık olduğu, net çizgiler
çizil(e)mediği durumu sözkonusudur. Johanna Rahner’e göre burada kesin sınırlar çizmek zordur.
19
20. süregelen Biblik eleştiri çalışmaları "mektubu zarftan çıkarma", kutsal yazıların içerdiği
Tanrı mesajını meydana koyma çabası olarak nitelendirilebilir."19
Hıristiyan teolojisi harfi olmayan Kitab’a karşın, hikmetin mükemmel harfi
açılımını insanla yapıldığını söyler.20 Tanrı’nın insana söylemek istediğini en güzel
şekilde yansıtan Mesih21 İsa olmaktadır.22 Bible ise O’nu tanıtmaktadır, O’na işaret
etmektedir.23 Hıristiyanlıkta vahy kristo-merkezlidir, Logos’un bedenleşmesi ile
gerçekleşmiştir.24
Vahiy alma Hıristiyan teolojisinde sadece İsa’ya ait bir olgu değildir. İsa’dan
başka Havariler, Havarilerin öğrencileri, daha sonraki dönemlerde azizler ve papalar
vahiy almışlardır. Tarihte çok kişi kendilerine vahiy geldiğini, Ruhul Kuds’ün
kendilerine hulûl ettiğini ve İsa’dan talimat aldıklarını söylemişlerdir. Vahiy almanın
ölçüsü nedir? Pavlus’un, hayatında İsa’yı hiç görmediği halde, Roma yönetiminin
emrinde İsa’ya inananları takip ve cezalandırmakla görevli bir memurken, birgün Şam
yolculuğunda birdenbire İsa’nın kendisine göründüğünü ve kendisini Havarileri
arasına kattığını söyleyebilmesi manidar değil midir? Bu hadiseden sonra Pavlus
19 Thomas Michel, Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş, İstanbul 1992, s. 17
20 Hıristiyan inancına göre Allah’ın ebedi mesejı İsa’da beşerileştirilmiştir. Hıristiyanlar buna
İncarnatio (Tenleşme, insanlaşma) diyorlar. Buradan kalkışla Tanrı’nın insan bedenine bürünerek
yeryüzüne indiğine inanırlar. Teslis inancı bunu yansıtır. Hıristiyan Credosunda yer alan şu cümleler
İsa’nın bu anlayıştan yola çıkarak nasıl tanrılaştırıldığını gösterir: ...Baba’dan doğan İsa Mesih’e, Onun
Tanrı olduğuna, gerçek Tanrı’dan doğduğuna, Doğmuş, fakat yaratılmamış olduğuna, Baba ile aynı
tabiatta olduğuna, herşeyin onun vasıtası ile yapıldığına, Biz insanlar için, bizim kurtuluşumuz için
gökten indiğine, Kutsal Ruh vasıtasıyla Bakire Meryem’de bedene büründüğüne ve insan haline
geldiğine....
21 Mesih İnancı: Yahudi Kitapları’nın en sonunda yer yalan Malaki bir Mesih inancına atıfta
bulunarak sonlanır. Yahudiler 2500 yıldır bu Mesih’in gelmesini bekliyorlar. 2000 sene önce Yakub’un
müjdelediği İsa’nın Mesih oluşunu kabul etmediler, Tevrat’ın doğru yorumu olan İncil’e kulak tıkadılar.
Kur’an İsa’nın Mesihiyet’ini tasdik eder, ve Mesihiler’in dikkatini O’nun muştusuna (Evangelium: İncil)
çeker. Son Haberci Ahmed’e. Kristciler ise İncil’i Pavlus öğretisi ile tahrib ederek Muştu’yu ‘hamurundan
sakınılması gereken Pavlus’ a yordular. Şimdi Allah’ın sağında oturduğuna inandıkları Mesih’in
dünyanın sonunda Kudüs’de zuhurunu bekliyorlar.
22 Eugen Biser, Ferdinand Hahn, Michael Langer (Hrsg.), Der Glaube der Christen, Band 2, Ein
ökumenisches Wörterbuch, Pattloch – Calver Verlag, München-Stuttgart 1999 , s. 353
23 Bak: Thomas Michel, Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş, İstanbul 1992, sayfa 17-20
24 Dr. Johanna Rahner, Gotteswort in Menschenwort – Christliches Offenbarungs – und
Schriftverstaendnis, www.akademie-rs.de
20
21. Tanrı’dan ilham aldığını ve bundan ötürü söylediklerine inanılması ve emirlerine itaat
edilmesini istemiştir.
Pavlus’a göre Tanrı vahyeden, İsa Mesih ise vahyin içeriğidir. (Galatyalılara 1,
16). Yuhanna ise İsa Mesih’in kendisini vahyeden, tanınmayan Tanrı’yı tanıtmak için
dünyaya gelen kişi olarak görür. (Yuhanna 1, 18; 6, 46).
Hıristiyan Kutsal Metinleri25
Tarihî kitaplar olarak kabul edilen Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri ile
Luka´nın Resullerin işleri adlı kitapların yanında talimî kitaplar ismiyle anılan,
Pavlus’a ve havarilere ait olduğu ileri sürülen mektubların hepsine birden
Hıristiyanlar Yeni Ahid (Yeni Sözleşme/Antlaşma)26 adını verirler. Tevrat, Nebi’im ve
Ketubim (üçüne birden Yahudiler Tanah ismini verirler) kitaplarından oluşan ve Kitab-
ı Mukaddes’ (Bible/Bibel) in ibranice bölümünü oluşturan Yahudi kutsal metinlerine
Hıristiyanlar Eski Ahid (Eski Sözleşme/Antlaşma) ismini verirler. Eski-yeni
isimlendirmesini İsa´nın hayatını eksen alarak kullanırlar. Bu tesbit Hıristiyanlar
tarafından yapılmaktadır.
Biz burada Eski Ahid27 üzerinde değil de Yeni Ahid, yani İnciller (Evangelien)
ve diğer kitaplar üzerinde durmaya çalışacağız. İncillerin muhtevası, ne zaman
yazıldığı, kimler tarafından kaleme alındığı, nasıl toplanarak biraraya getirildiği, hangi
dilde kaleme alındığı vb. konuları ve İncillerin haricindeki mektupları, Nasıralı İsa
hakkındaki değerlendirmeleri, yapılan çalışmaları, Pavlus’un hıristiyanlığın
oluşmasındaki etkilerini ileriki bölümlerde ele alacağız.
25 Kilise, 4.yy. konsillerinden beri muteber Kutsal Kitapların listesini açıklamış ve Kanon denilen bu
liste Florence (1441), Trente (1546) ve Vatikan I (1870) konsillerinde teyid edilmiştir.
26 Zaman zaman Hıristiyan kaynakların bunların hepsine birden İncil dedikleri görülmektedir. Bak:
İNCİL –Çağdaş Türkçe çeviri-, İstanbul 1990. Burada tarihî ve talimî bütün kitaplara bu ad verilmektedir.
27 Bu konuyla ilgili olarak bak: Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat. Ayrıca Ulum el-
Hikme Okulu, Rivayet İlimleri 2, Ders Notları: www.ulumulhikmekoeln.de ye bakılabilir. Tevrat (İbrahim
ve Musa’nın sahifeleri) ve Yahudi Tarih Kitapları (Tarih, Dua, İbadet Sahifeleri ve Zebur).
21
22. Yukarıda belirttiğimz gibi yeni-eski tasnifini Hıristiyanlar yapmaktalar.
Yahudiler Yeni Ahid’i kabul etmezler ve Yahudilerin benimsediği kutsal kitap
Tanakh’tır ve 24 kitabı ihtiva etmektedir.28
Thomas Michel’in, Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş adlı kitabında sıraladığı Eski
Antlaşma29 ve Yeni Antlaşma Kitapları:30
Eski Ahid Kitapları:
Tevrat31, Torah32 (Musa Kitapları, Pentateuch33):
28 Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, Seba Yayınları, Ankara 1997, sayfa 28. Ayrıca
detay için bakz.: Eski Ahid’in dört ayrı tasnifi başlıklı bölüm.
29 Kur’an Mekke’nin erken dönem vahiylerinde İbrahim ve Musa’nın sahifelerine atıfta bulunur.
Sonraki dönemlerde nazil olan vahylerde ise Musa’ya Tevrat’ı (Kitab, Furqan, Zikr’i) verdiğini söyler.
MÖ. 5.yy.dan sonra bugünkü şeklini aldığına inanılan Yahudi Kutsal Kitapları’nın ilk beşi ‘Musa’nın
Kitabı’ olarak anılıyor ve Torah diye adlandırılıyor. Yani Şeriat. Aslında 5.Kitab’ın isminden de
anlaşıldığı gibi ilk dördünde anlatılan öğretileri özetleyen geç dönem derlemesi olduğu biliniyor.
Kur’an’ın bahsettiği İbrahim’in Suhufları’nı da Tekvin’in ilk bablarında bulmak mümkün. Yahudilerden
Samiriyye Fırkası bu 5 Kitap dışındakilere kutsal nazarı ile bakmazlar.
Musa’nın orjinal vahyinin İbranî dilinde olduğu biliniyor. Tarihsel süreç içinde Yahudiler’in
konuşma dili akraba bir diyalaketik olan Aramice’ye kaydı. Dolayısı ile sözlü anlatılar ve kutsal
yazılarda Aramiceleşti. Ama bu geç dönem İbranicesi Aramice diye anılıyordu. Grek egemenliği
döneminde kutsal yazılar Grekçe’ye çevrildi. Katolikler tarafından da Latince’ye.
30 Günümüz Hıristiyanlarınca basılan Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahid bölümünde yer alan kitaplar
hangi grup veya kilise tarafından basılıyorsa onların kitap sayısı kabullerini yansıtırlar.
T. Michel’in sıraladığı kitapların sayısı Deuterokanoniklerle birlikte 44 dür. Bu sıralamada Rut ve
Yeremya’nın Mersiyeleri kitapları yoktur. Eğer bir dizgi hatası yoksa Michel’in Rut’u ve Yeremya’nın
Mersiyelerini niçin dahil etmediği araştırılmalıdır. Rut ve Yeremya’nın Mersiyeleri ile birlikte kitab sayısı
46 olunca ve bunlara Yeni Antlaşma kitapları olan 27 kitabıda eklersek 73 kitaba ulaşırız. Bu 73 kitap
katolikler tarafından yayınlanan Kitab-ı Mukaddeste yer alır. Baruh kitabını saymayan Ortodoslar 72
kitabı alırlar Kitab-ı Mukaddese. Protestanlar ise 38 kitaba Deuterokanonik olan Ester’i dahil ederek 39,
Yeni antlaşmanın kitabları ile birlikte 66 kitaba ulaşırlar. Kitabı Mukaddes Şirketi tarafından İstanbul’da
yayınlanan Kitabı Mukaddes –Eski ve Yeni Ahit- Protestanların kabulunde olduğu gibi 39 kitabı ihtiva
eder. Bu kitaplar sırasıyla şunlardır: Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar, Tesniye, Yeşu, Hakimler, Ruth, 1.
Samuel, 2. Samuel, 1.Krallar, 2. Krallar, 1.Tarihler, 2.Tarihler, Ezra, Nehemya, Ester, Eyub, Mezmurlar,
Süleymanın Meselleri, Vaiz, Neşideler Neşidesi, İşaya, Yeremya, Yeremyanın Mersiyeleri, Hezekiel,
Daniel, Hoşea, Yoel, Amos, Obadya,Yunus, Mika, Nahum, Habakkuk, Tsefenya, Haggay, Zekarya, Malaki
31 “Doğrusu arınan felah bulmuştur. Ve Rabbi'nin ismini anıp salat kılan. Hayır Siz, dünya
hayatını seviyorsunuz. Ahiret ise daha hayırlı ve devamlıdır. Şüphesiz bu, önceki sahifelerde de vardır.
İbrahim'in ve Musa'nın sahifelerinde. “ (87/A’lâ 14-19)
32 Tevrat/Torah: ‘Başlangıçta’ (Bereşit): Tekvin, ‘İsimler’ (Şemot): Çıkış, ‘Seslendi’ (Vayikra):
Levililer, ‘Çölde’ (Bemidbar): Sayılar, ‘Sözler’ (Divarim): Tesniye
22
23. Tekvin (Genesis)34
Çıkış (Exodus)35
Levililer (Levitikus)36
Sayılar (Numeri)37
Tesniye (Deuteronomium)38
Devteronomos Tarihi39: Yeşu, Hakimler, 1. Samuel, 2. Samuel, 1. Krallar , 2.
Krallar
Vakanüvisler Tarihi: 1. Tarihler , 2. Tarihler, Ezra, Nehemya
Yazılar (Bilgelik Edebiyatı)40: Eyup, Mezmurlar, Meseller, Kohelet (Vaiz),
Neşideler Neşidesi (Şarkıların şarkısı)41
33 ‘Beş’ anlamına gelen Pentateuch Eski Ahit’in Musa’ya atfedilen ilk beş kitabı olan Tekvin, Çıkış,
Levililer, Sayılar ve Tesniye’den oluşan kısmına denir.
34 Allah tarafından dünyanın yoktan varedilişi, Adem'in yaratılışı, Adem ve eşinin yasak
meyveden yemeleri anlatılır. Ayrıca Nuh'un, İbrahim’in, İshak ve İsmail’in, Yakub ve Esav’ın, Yusuf ve
ardeşlerinin Mısır'a geliş öyküleri anlatılır. Bu Kitap İbrahim'den Yusuf'a uzanan tarih dilimini kapsar.
35 Musa'nın doğuşu ve çocukluğu, işlediği suç, Mısır’dan kaçışı ile ilgili kıssalar anlatılır. Musa
yanmakta olan bir çalıdan gelen sesi duyar ve Peygamberlik görevine çağrılır. Kitap, Musa'nın Fir'avn'la
karşılaşmasını, afetleri, Yahudilerin daha sonra en büyük bayram olarak kutlayacakları I. Geçişi (Paska) ve
Allah'ın önderliğinde Kızıl Denizi aşarak Mısır'dan çıkışlarını anlatır. Allah'ın Sina'da Yahudilere Yasa'yı
vermesi ve onlarla Antlaşma yapması ise Kitab'ın zirvesini oluşturur. Kapsadığı tarihi dönem M.Ö. 1250
yıllarıdır.
36 Levi , Yakub'un 12 oğlundan biridir. Musa bu soyla İsrail'e bağlanır. Bu kitapta Levi Rahipleri
soyunun yasaları yer alır. Musa Şeriatı ile ayin usullerini kapsar.
37 Çöldeki Yahudi Boyları ile ilgili Nufus sayımlarının ve Soy kütüklerinin bir derlemesidir.
38 II. Yasa demektir. En eski Kitapların öykülerini tekrarlaması ve Tevrat'ın törelerini, ahlaki
öğretilerini yeniden sunması nedeniyle bu adı almıştır. Araştırmacılar onun M.Ö. 7.yy.da Kıral Yoşua ve
Peygamber Yeremya devrinde, Yahudiler arasında başlayan reform hareketi sonucu meydana geldiğini
söylerler. Yahudiler bu dönemde Allah dışında halk arasında yaygın olan ve yöresel tapınaklarda
sürdürülen, putperestliğe bulaşmış ayinlere de katılıyorlardı. Bu kitap onları tekrar Tevhide çağırdı.
39 Bu Tarihin temel öğretisi Allah'ın kendi kavmi olan Yahudiler’e yaptığı itaat, doğruluk ve sevgi
çağrısıdır. Kitap Allah'a itaatin başarı, itaatsizliğin ise felaket getirdiğini anlatır.
40 Allah'a övgü, şükran, nedamet, güven duaları içerir. Mesih bekleyişini ve Allah'tan yardım
yakarışlarını dile getiren 150 ilahi.. Allah özellikle yarattığı evrenin harikaları için övülür. Mesih'ten önceki
yy.larda Yahudilerin, İsa ve Havarilerin "Dua Kitabı" olduğu gibi, Hristiyanlarında dua kitabıdır. Çok
sayıda Hristiyan her hafta, manastırlarda ise rahipler ve rahibeler günde 7 kez bir araya gelerek yüksek
sesle bu mezmurları okur.
23
24. Peygamberler42:
‘Büyük’ Peygamberler: İşaya , Yeremya, Hezekiel, Daniyel
‘Küçük’ Peygamberler: Hoşea, Yoel, Amos, Obadya, Yunus, Mika, Nahum,
Habakkuk, Tsefanya, Haggay, Zekerya , Malaki
Deuterokanonikler: Tobit, Judit, Ester, 1. Makkabi, 2. Makkabi, Bilgelik Kitabı
(Süleyman’ın Hikmeti), Sirak (Ben Sirah’ın Hikmeti), Baruh
Yeni Ahid Kitapları
Tarihî Kitaplar:
İnciller:43
Matta
Markos
Luka
Yuhanna
Havarilerin İşleri
Talimî Kitaplar:
Paulus’un Mektupları: Romalılar, Korintliler 1, Korintlilere 2, Galatyalılara,
Efeslilere, Filipililere, Koleselilere, Selaneklilere 1, Selaniklilere 2, Timoteus’a 1,
Timoteus’a 2, Titus’a, Filemun’a
Diğer Mektuplar: İbranilere, Yakup, Petrus 1, Petrus 2, Yuhanna 1, Yuhanna 2,
Yuhanna 3, Yahuda
Apokalips (Yuhanna’nın Vahyi)
41 Kur’an’da anlatılan Yahudi Tarihinin Musa sonrası dönemini ve peygamberleri bu kitaplarda
buluyoruz. Bazıları bildik Peygamber adlarını taşıyan kitaplardır. Yunus, Eyyub, Süleyman’ın
Meselleri, Davud’un Mezmurları gibi.
42 Peygamberler kavimlerinin günahlarını sert bir şekilde eleştirdikleri için bazan "İsrail'in Vicdanı"
olarak da anılırlar. İnsanların başlıca günahları putperestlikten ve dini riyakarlıktan kaynaklanıyordu.
Bununla birlikte Peygamberlerin en büyük kaygısı sosyal ahlaktı. Yoksulu gözetmeyen zengin, güçsüze
karşı güçlüyü kayıran yargıçlar, kokuşmuş, rüşvet düşkünü devlet memurları, alıcıyı aldatan satıcılar,
kişisel çıkarları için Allah mesajını yozlaştıran dini önderler, yetimlere, dullara, yabancılara kötü
davrananlar Peygamberlerce şiddetle kınanmışlardır.
43 İnciller Kilisenin sıralamasına göre Pavlus’un mektuplarından öncedir. Fakat yazılış tarihlerine
baktığımızda Pavlus’un mektupları İncillerden önce kaleme alınmışlardır. Bunun için 4 İncil de, değişik
yoğunluk ve tarzda olmak üzere, farklı boyutlarda Pavluscu anlayışın Nasıralı İsa’ya bakış zaviyesini
yansıtırlar. Pavlus’un mektuplarının kimler tarafından yazıldığı, Pavlusçu düşüncenin Nasıralı İsa’nın
mesajını ne kadar yansıttığına, bu mesajı nasıl çarpıttığına ileride değineceğiz.
24
25. Hıristiyan Kutsal Metinleri: Tarihî Kitaplar
Dört İncil’in Yazılış Süreci
İncil kelimesi Yunanca "Euangelion" kelimesinden gelmektedir. "Iyi haber" ve
"müjdeli haber" anlamına gelen Euangelion44 ile Hıristiyanlar Kitab-ı Mukaddes´in
Yeni Ahid bölümünde yer alan Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından kaleme
alınan metinleri kasdederler. Fakat bazen Yeni Ahid´i oluşturan bütün metinlere de
İncil denilmektedir.
İnciller akidenin teşekkülünden sonra yazılmışlardır. Pavlus´un mektupları
tarihî kitaplar olan dört İncil ve Resullerin İşleri’nden önce kaleme alınmıştır. Tarihî
kitaplar, yazılış tarih itibariyle Pavlus´un mektuplarıdan önce olmalıydı. Ancak İsa’nın
hayatını, yapıp ettiklerini konu edinen şifahi aktarım uzun bir zaman dilimine
yayıldığından talimî kitaplar olan Pavlus’un Mektupları ve diğer kitaplardan sonra
yazılmışlardır. Bunun sonucu olarak tarihî kitaplar Pavlusçu düşüncenin izlerini
barındırırlar.
Şifahi gelenekten yazılı geleneğe
Allah elçisi İsa ilahi mesajı çevresindeki insanlara sözlü olarak aktardı. Yaşadığı
topluluk arasından kendisine kulak veren insanlar çıktı. Bu topluluk içinden İsa’yı
yalnız bırakmayan, mesajın diğer insanlara ulaştırılmasında önemli bir görevi ifa eden
yardımcılar/Havriler gibi şahıslar çıktı. Onlar üstadlarından (İbranice Rabbi; Yunanca
didaskale) aldıklarını diğer insanlarla paylaştılar, onlara ilettiler. Bu gelenek İsa’nın
vefatından sonra yardımcıları tarafından sürdürüldü. İlahi mesaj belirli bir dönem
sözlü olarak aktarıldı. Burada sözlü aktarımın yanında yazılı aktarımın olmadığını
söyleyemeyiz. Bazı araştırmalar Aramice bir metnin varlığından bahsetmektedirler.
İsa’nın sözlerini ihtiva eden fakat şu an mevcut olmayan sahifelerin varlığından söz
edilir. Brian E. Wilson’un hipotezine45 göre ilk dönemde Aramica bir metin (Aramaic
44 Arapçada kullanılan İncil/Anacil sözcüğü de aynı kökenden gelir.
45 Hipotezin detaylı bir açıklaması için bakınız: http://www.twonh.demon.co.uk
25
26. Logia) vardı, daha sonra bu metinden Grekçe bir metin (Greek Logia) oluşturuldu,
Matta, Markus ve Luka İncillerinin yazarları bu metinden faydalanarak kitaplarını
yazdılar.46
Dört İncil ilk dönemde anonim olarak aktarılıyordu. Çok sonraki dönemlerde
yazarları belirlenmiş ve bunların havarilerden ve havari öğrencilerinden oldukları
söylenmiştir.
İncil araştırmacıları olan D.F. Strauss, J. Wellhausen, F.C. Baur, M. Dibelius, R.
Bultman gibi şahıslara göre İnciller tarihsel İsa’nın öğretisini aktarmamaktadırlar.
Diğer taraftan katolik ilahiyatçı Alexender Zwettler ise dünya edebiyatının hiç bir
yapıtının kutsal metinler kadar itina ile rivayet edilmediğini söylemektir. Burada itina
ile rivayet edildikleri belirtilen metinlerin (Codex) eski latince nüshaları arasında
neden bir uyumun olmadığı sorusu sorulmalıdır. Eski Grekçe metinler arasında da bir
uyum yoktur, metinlerde birbirini tutmayan kelimeler çok fazladır. Bu metinler
arasındaki varyantların, kıraat farklılıklarının 250.000 civarında47 olduğunu İncil
araştırmacıları tahmin etmektedirler.48
Rivayet silsilesi/Şifahi aktarım
İsa Havariler İncil Yazarları
27-30 30-70 65-100
Şifahi aktar ı m Yazılı aktarım
46 Sinoptik İnciller bölümünde benzer hipotezlere ayrıca değinilecektir.
47 Harf farklılıkları bu sayıma dahildir.
48 Karlheinz Deschner, Der gefaelschte Glaube, Wilhelm Heyne Verlag, München 1993, s. 19-24
26
27. Yeni Ahit’in eski elyazma nüshaları Mısır metni, Süryani-Bizans metni ve Batı
metni (Roma) olmak üzere üç ayrı metin olarak aktarılmışlardır. Codex Vaticanus,
Codex Sinaticus ve Codex Alexandrinus gibi günümüze kadar tamamı veya bir kısmı
gelen metinler Mısır metni rivayet silsilesinin en önemlileridir. Süryani-Bizans metni
silsilesinde bir çok Süryanice çeviriler vardır. Itala ve Vulgata gibi latince çeviriler ise
Batı (Roma) metni silsilesinin önde gelen elyazma nüshalarıdır.49
Elyazma nushaların çok ve çeşitli oluşu İncil araştırmacılarını aslî metni
aramaya/ortaya çıkarmaya itmiştir. Metin tenkidi bu çalışmaların en önde gelen
metodudur. Bu metod ile nüshalar karşılaştırılarak aralarındaki farklar
belirlenmektedir.50
İncil metinlerine yöneltilen eleştiriler sadece son dönem Kutsal Metin
araştırmacıları tarafından gündeme getirilmemiştir. Eleştirilerin tarihi çok eskiye
dayanmaktadır. Mesela Tatien ve İskenderiyeli Clement’in, İncillerin vahiy ürünü olan
dini belgeler değilde birer tarihi doküman oldukları görüşünde oldukları belirtilir.51
Q Belgesi [Logienquelle (Q)]
İlk dönem Hıristiyan müelliflerinin Logia´nın varlığını haber vermelerinin
yanısıra, 18. yüzyıldan itibaren İnciller üzerinden araştırma yapmaya başlayan İncil
araştırmacıları, dört İncil daha ortaya çıkmadan önce, kaynak bir metnin mevcut
olduğunu, mevcut incillerin bu metin’den istifade edilerek yazıldığını/çevrildiğini
belirtmektedirler. Bu araştrmacılardan Lessing, 18. yüzyılın sonlarına doğru
ortaya attığı bir tez ile dört İncilden önce, aslî bir Incil´in (Urevangelium) var
olduğunu, bunun dilinin Aramice olduğunu, Matta, Markos ve Luka´nın
(sinoptiklerin), İncillerini yazarken bundan bağımsız bir şekilde istifade ettiklerini
49 Karl Hartmann, Atlas-Tafel-Werk zu Bibel und Kirchengeschichte, 2. Cilt, Quell Verlag, Stuttgart
1980, s. 20
50 Batıda bu sahada köklü araştırmalar yapılmıştır ve hala yapılmaktadır. Ancak bu çalışmalar
sonucu İsa’nın getirdiği mesajı anlama/yaşama anlayışı çoğu İncil araştırmacılarında yoktur. Bu konuda
onlara öncülük edecek, Allah’ın son mesajı olan Kur’an’ın öğretisini özümsemiş, Ehl-i Kitab’ın kutsal
metinlerini anlamaya çalışmış insanların ortaya çıkması güzel semereler verecektir.
51 Mircae Eliade, Aspects du Mythe, s. 204; aktaran: Sadık Kılıç, Mitoloji Kitâb-ı Mukaddes ve
Kur’ân-ı Kerim, Nil Yayınları, İzmir 1993, s. 93.
27
28. söylemiştir.52 J. G. Eichorn da bu ilk asli nüshanın varlığını haber vermektedir. J.
Wellhausen´e göre, bu ilk asli nüsha Markos´a aittir, Markos Aramice olarak bu ilk
nüshayı yazmış, bilahere bunu genişleterek Yunancaya çevirmiştir. Ona göre, Matta ve
Luka İncilleri, bu Aramice asli nüsha ile, bunun Yunancaya tercüme edilen
nüshasından istifade edilerek yazılmışlardır. Zahn´a göre, bu asli nüsha, Markos´a
değil, Matta´ya aittir. Halen elde mevcut olan Matta ve Markos, bu asli nüshadan
istifade edilerek yazılmışlardır. L. Vaganay ise, asli nüshanın Markos´a ait olduğunu
söylemekte ve Markos´un bunu, Petrus´un vaazlarından istifade ederek yazdığını ileri
sürmektedir. Ona göre bu Aramice asli nüsadan, Aramice olarak Matta kopya
edilmiştir. Yunanca yazılmış olan Matta ile Luka, bu Aramice yazılı olan Markos ve
Matta´ya dayanılarak kaleme alınmıştır.53
Q metni gelişigüzel değildi, konuşmalar öz bir şekilde ve bütünlük
arzediyordu; bir nevi ilk döneme ait bir ilmihal hüviyetindeydi. Q metninde İsa’nın
çarmıha geriliş çilesini anlatan bölüm bulunmuyor. İsa için mesih tabirini kullanmıyor,
‘İnsanoğlu’ vasfını önceliyor.54
Q belgesi aşağıdaki bölümleri ihtiva etmektedir: Vaftizci Yahya’nın ortaya çıkışı
ve daveti (Luka 3-4; Matta 3-4), İsa’nın Dağdaki Vaazı (Luka 6: 20-49; Matta 5-7),
Kefernahum’lu yüzbaşı (Luka 7: 1-10; Matta 8: 5-13), Yahya’nın sorusu ve İsa’nın
cevabı (Luka 7: 18-35; Matta 11: 2-19), İsa’nın havariler hakkında söyledikleri (Luka 9-
10; Matta 8 ; 10), Dua üzerine sözler (Luka 11: 2-4.9-13; Matta 6: 9-13; 7: 7-11), Cinlerin
52 Helmut Kurz , Entdeckungen in der Bibel, Kösel Verlag, München 1988, s. 53
53 Bu konuda farklı teoriler ortaya atılmıştır. Q belgesi/aslî İncil (Urevangelium) üzerine yapılan
çalışmalar son yıllarda fazlalaşmıştır. Daha fazla bilgi için aşağıdaki kitaplara müracaat edilebilir:
Doç. Dr. Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, D.İ.B. Yayınları, Ankara 1988; III.
bölüm, Kutsal Metinler - İncillerin ortaya çıkardığı problemler, İncillerdeki benzerliğin izahı: Birbirinden
istifade nazariyesi, ilk İncil faraziyesi, Kısa parçalar faraziyesi, iki kaynak faraziyesi, Şifahi rivayet
faraziyesi, Formgeschichte ekolü, sh. 82-97.
Doç. Dr. Şaban Kuzgun, Dört İncil Yazılması Derlenmesi Muhtevası Farklılıkları ve Çelişkileri
[Hıristiyan Batı Kültürünün Ana Kaynağı KİTAB-I MUKADDES´in Kutsallığı Üzerine -1- ], İstanbul 1991.
Doç. Dr. Sadık Kılıç, Mitoloji Kitab-ı Mukaddes ve Kur´an-ı Kerim, Nil Yayınları, İzmir 1993;
İkinci bölüm: Mitoloji ve Hıristiyanlık, incillerdeki mitolojik unsurların değerlen-dirilmesi, Kutsal metin
tenkitleri, incillere kaynak tespitinde öne sürülen nazariyeler vd., sh. 69-114).
54 www.dioezese-linz.at/pfarren/ viechtwang/home/bibel/nt_methoden.pdf
28
29. çıkarılması ve işaret istekleri (Luka 11: 14-36; Matta 12: 22-41), Ferisilere karşı sözleri (
Luka 11: 39-52; Matta 23), Öğrencilerin takibata uğramaları ve gelecekleri hakkındaki
sözleri (Luka 12: 1-12; Matta 10: 26-33; 12: 32), Havarilerin davet için hazır oluşları ve
sabırları (Luka 12: 2-10.22-31; Matta 6: 25-33; 10: 26-33), Son zaman olayları ve
İnsanoğlu’nun gelişi (Luka 12; 17; Matta 24: 26-51).55
Aşağıdaki karşılaştırma (synopse); üç sinoptik İncil’den seçilen bölümler Q
belgesi’nin varlığını anlamamıza yardımcı olacaktır. Markus’un56 4: 30-32 bölümleri ve
buna ait olan Matta ve Luka’daki paralel bölümler ile karşılaştırarak kendimiz
görmeye çalışalım.
Mar. 4: 30-32 Mat. 13: 31-32 Luk. 13: 18-19
30 İsa sonra şöyle dedi: 31 İsa onlara bir benzetme 18 Sonra İsa şunları söyledi:
“Tanrı'nın Egemenliğini daha anlattı: “Göklerin «Tanrı'nın Egemenliği neye
neye benzetelim, nasıl bir Egemenliği bir adamın alıp benzer, onu neye
benzetmeyle anlatalım? tarlasına ektiği hardal benzeteyim?
tanesine benzer” dedi.
31-32 Tanrı'nın Egemenliği, 19 Tanrı'nın Egemenliği, bir
hardal tanesine benzer. 32 “Hardal tüm tohumların adamın alıp bahçesine ektiği
Hardal, yeryüzünde toprağa en küçüğü olduğu halde, hardal tanesine benzer. Tane
ekilen tüm tohumların en gelişince bahçe bitkilerinin gelişip ağaç olmuş ve gökte
küçüğü olmakla birlikte, boyunu aşar, ağaç olur. Öyle uçan kuşlar ağacın
ekildikten sonra gelişir, tüm ki, gökte uçan kuşlar gelip dallarında barınmış.»
bahçe bitkilerinin boyunu dallarında barınır.”
aşar. Öylesine dal budak
salar ki, gökte uçan kuşlar
gölgesinde barınabilir.”
Üç meseli bir arada karşılaştırabiliriz. İki kaynak teorisine göre Matta ve Luka metni
oluştururken Markos’a bağımlı olarak çalışmışlardır. İki varyantta Markus’a
benzemektedir, bazı farklılıklara rağmen. Fakat metinler aşağıdaki şekilde devam
etmektedir.
55 Klaus Koch, Eckart Otto, Jürgen Rolof, Hans Schmoldt (Hrsg.), Reclam Bibellexikon, Philipp
Reclam jun., Stuttgart 1979, s. 308
56 İki kaynak teorisine göre Q belgesi’nin yanında Markus ilk kaynaktır. Matta ve Luka İncillerini
kaleme alırken Markus’dan faydalanmışlardır.
29
30. Mat. 13: 33 Luk. 13:20-21
33 İsa onlara başka bir 20 İsa yine, ”Tanrı'nın
benzetme anlattı: ”Göklerin Egemenliğini neye benze-
Egemenliği, bir kadının alıp teyim? ” dedi.
tüm hamuru kabartmak için 21 ”O, bir kadının alıp tüm
üç ölçek una karıştırdığı hamuru kabartmak için üç
mayaya benzer. ” ölçek una karıştırdığı
mayaya benzer. ”
Burada paralel Markos bölümü yok. Markos bu meseli büyük ihtimalle tanımıyor. İki
kaynak hipotezine göre Matta ve Luka Q metnini kullanıyorlar. Kelimelerin birbirleri
ile benzeşmeleri insanın dikkatini çekiyor. Bu tür örnekler İncillerde fazlası ile
mevcuttur.57
Çeşitli ülkelerden biraraya gelen ilahiyatçılar 1989 yılında bir ‘uluslararası Q-
Projesi’ ile Logia’yı/Q metnini mevcut metinlerden kalkışla ortaya çıkarma çalışmasını
başlattılar. Bu araştırmanın sonuçları 2000 yılında açıklandı. Sinoptik İncillerde, ve
dahi Yuhanna ve Pavlus’ta temel noktayı oluşturan İsa’nın çarmıha gerilmesi ve tekrar
dirilişi Logia’da yoktu. Logia’nın/Q metni’nin Celile ve Suriye cemaatı arasında
oluştuğu belirtildi. Bu cemaate göre İsa bir peygamber ve ‘İnsanoğlu’ idi. Bu metinde
İsa karşımıza Allah’ın melekûtunun ve kendi gelişi ile kıyametin/hesabın habercisi
olarak çıkmaktadır. İsa’nın çağrısı ise tevbeye, muhtaçlara, ezilmişlere karşı ilgi ve
adaletedir.58
İki Kaynak Teorisi
Holtzmann 1863 yılında Matta ve Luka’nın İncillerini yazarken Markos İncilini
lahiya (1. kaynak) olarak kulandıkları hipotezini ortaya attı. 1886 yılında Weiss Matta
57 Dr. Jör Sieger, Die Bibel, Die Bücher des Alten und Neuen Bundes mit Einführung in die
Geschichte, Gedankenwelt, Entstehung und theologische Intention der biblischen Bücher, CD-ROM
Version 4.02, Bruchsal 2002
58 http://www.uni-bamberg.de/ktheo/nt/forschung/lthk3.htm
http://morgenpost.berlin1.de/archiv2000/000723/wissenschaft/story82632.html
30
31. ve Luka’nın Markos’un haricinde 2. bir kaynaktan daha faydalandıklarını iddia etti.
Buna Logia (sözler) veya Q (Quelle=kaynak) denildi.
Şemada görüldüğü gibi burada şifahi geleneğe yer verilmemiştir. İki Kaynak
Teorisi sonraları Boismard tarafından geliştirilmiştir. Boismard’a göre Q Belegesinin
yanında A, B ve C Belgelerinin (orijinal kaynaklar) varlığı sözkunusudur. Boismerd
nihayi redaksiyondan önce ara redaksiyonların varlığından bahseder.
Markos Q İncili
Matta Luka
Dört Kaynak Teorisi
Matta ve Luka Q İncili ve Markos İncili’nin dışında kendilerine ait özel
kaynaklar kullanmaları “dört kaynak terorisi“ni gündeme getirmiştir. Matta ve Luka
İncillerini derlerken birbirlerinden bağımsız olarak üç ayrı kaynak kullamışlardır.
Ortak kullanılan Q ve Markos kaynakları yanında sadece birinin haberi olup diğerinin
haberi olmadığı bir üçüncü kaynak kullanmışlardır. Araştırmacılar Matta’nın
kullandığı üçüncü kaynağa “M“, Luka’nın kullandığı üçüncü kaynağa ise “L“ ismini
vermişlerdir. Matta ve Luka İncili yazarlarının Q İncilinde ve Markos İncilinde
31
32. bulunmayan bir dizi çeşitli malzemeyi nasıl edindikleri, bunların halk arasında yaygın
olan sözlü aktarımlar olup olmadığı konusunda kesin bir bilgi yoktur.59
M Markos Q L
Matta’nın özel Luka’nın özel
kaynağı kaynağı
Matta Luka
Sinoptik İnciller Problemi : Açıklama çalışmaları
Matta, Markos ve Luka İncillerine sinoptik (mukayeseli, uyumlu) İnciller
denmektedir. Sebebi ise bu üç İncil´in arasında sıkı bir münasebetin ve benzerliklerin
bulunmasıdır. Aynı konuyu anlatan üç Incil metinleri yanyana getirildiğinde bir
bakışla metinlerin birbirlerinden nerelerde farklılaştıklarını, nerelerde birbirleriyle
çakıştıklarını görebilmek mümkün olmaktadır. Sinoptik İnciller arasındaki
benzerlikler, bu üç İncil´in müşterek bir kaynaktan faydalanılarak yazıldığı kanaatini
doğurmuştur. Zira Markos´un anlattıklarının yüzde doksanı kısaltılmış olarak
Mattada, yüzde ellisi de Luka´da bulunmaktadır. Bu müşterek kaynak konusunda ise
farklı teoriler ortaya atılmıştır. Sinoptik probleminin çözümü için son ikiyüz yılda
çeşitli araştırmalar yapılmıştır.
Sinoptik İnciller probleminde ortaya atılan hipotezler:
59 Mahmud Aydın, Tarihsel İsa -İmanın Mesih’inden Tarihin İsa’sına-, Ankara Okulu Yayınları,
Ankara 2002, s. 116-117
32
33. 1-Gelenek hipotezi: Bütün İncil yazarları birbilerinden bağımsız olarak sözlü
kaynaktan yararlandı.
2-Kullanma hipotezi: İncil yazarı bir veya daha fazla İnciller kullandı, ancak kim
hangi kaynağı kullandı?
3-İlk İncil hipotezi: Üç sinoptik İncillerin yazarları günümüze gelemeyen tek bir
“İlk İncil” kullandılar.
4-Fragman hipotezi: İnciller değişik ve büyük çapta birbirinden bağımsız müstakil
bölümlerden oluşuyorlar.
5-İki kaynak teorisi: Matta ve Luka Markos İncili’ni ve Q belgesi’ni İncilleri için
kaynak olarak kullandılar.60
Dört İncil: Yazılış tarihçeleri ve muhtevaları
Kilise dört İncil sıralamasını şöyle yapar: Matta, Markos, Luka, Yuhanna. Dört
İncil’in bu yazarlara izafe edilmesi daha sonraki dönemlerde olmuştur. Bu yazarlara 4.
asırdan itibaren ‘Evangelist’ (İncil yazarı) denilmiştir. Hıristiyan geleneği Matta ve
Yuhanna’yı havarilerden, Markos ve Luka’yı ise havari öğrencisi sayar. Metinlerin
kaleme alınış tarihlerinde bir ittifak sözkonusu değildir. M.S. 6561 ile 105 arasında
değişen tarihler sözkonusudur.
Matta İncili
Kilise tarafından birinci sıraya konulan Matta tarih sırasına göre ikincidir. Yani
Markos İncilinden sonra kaleme alınmıştır. 2. yüzyılda yaygın olan geleneğe göre,
Kafarnaumlu ve gümrük memuru olan daha sonra ise İsa´nın havarilerinden birisi olan
Matta İsa´nın sözlerini Aramice olarak kaleme almıştı. Bu metine İsa’nın sözlerinden
ibaret olduğu için, ‘Sözler’ anlamına gelen ‘Logia’ denilmiştir. Ancak bu metin
muhafaza edilemedi. Bu kitaba daha sonra yeni ilaveler yapıldığı ve bugünkü Matta
60 www.dioezese-linz.at/pfarren/ viechtwang/home/bibel/nt_methoden.pdf
61 Ölü Deniz (Qumran) elyazmaları arasında Markos İnciline ait olduğu söylenen çok küçük bir
parçanın daha eski tarihe, 40 lı yıllara ait olduğu düşünülmektedir.
33
34. İncili’nin ortaya çıktığını belirtir araştırmacılar.62 Matta’nın kaleme alınış tarihi 70-
80/80-90 yılları arası olarak kabul edilir. Bazı araştırmacılar altmışlı yıllarda yazıldığını
iddia ederler. Yazıldığı coğrafya ise Suriye-Filistin bölgesidir.63 Matta İncili´ni yazan
şahsın Markos ve Luka İncillerinde Levi adıyla anılan, gümrük memurluğu yapan ve
İsa´nın çağrısı üzere ilk tilmizler (Havariler) topluluğuna katılan Matta olmadığı
söylenmiştir. Nitekim E. Culmann´a göre Matta İncili´nin yazarının Havari Matta
olması imkansızdır. Nedeni ise yazarın Havari olmayan Markos´tan geniş çaplı istifade
etmesidir. Matta İncili Yahudi düşünce sistemine uygun bir tarzda yazılmıştır.
Müellifin Yahudi kültürü ve Eski Ahid hakkında derin bilgi sahibi olduğu
görülmektedir.64 Eski Ahit düşüncesiyle yoğrulmuş okuyuculara (Yahudi-Hiristiyan
topluluğu) hitap eden yazar, İsa´nın, peygamberlere geleceği önceden bildirilen Mesih
olduğunu kanıtlamaya çalıştığı görülmektedir. Ve İsa´ya Davut´a varan bir neseb isnad
etmektedir. Matta İsa´yı Yeni Ahid´in yasasını getiren yeni Musa olarak takdim eder.
130 yerde Eski Ahid’e atıfta bulunur. Yasa/Şeriat kaldırılmamıştır.
Matta İncilinin65 edebi yöntemi, İsa’nın sözlerini ve yaptığı işleri sistematik bir
şekilde bir araya toplamak, İsa’nın görevini kronolojik olmaktan çok tematik bir düzen
içerisinde sergilemek olmuştur. Dağdaki Vaaz (Bölüm 5-7) İsa’nın öğretisinin bir
özetidir. 28 bölüm (bap) dır.
Matta İsa’nın 20 mucizesine değinir. Ayrıca Matta’da İsa’nın 5 uzun konuşması
yer alır. Bunlar şu başlıklarla sıralanır:
I.Mutluluklarla başlayan aktöre ilkeleri (5/1-7/27)
II.İsa’nın öğrencileri hizmete göndermeden önce onlara açıkladığı reçeteler
(10/1-42)
III.Tanrı’nın hükümranlığıyla ilgili simgesel öyküler (13/1-52)
62 Grekçe çeviri bu Aramice metinden yapıldığı düşnülür. Aramice metinden Yunancaya çeviri
Matta tarafından mı, yoksa başka birisi tarafından mı yapıldığı konusu araştırmacılar arasında ihtilaflıdır.
63 Etienne Charpentier, Führer durch das Neue Testament, Patmos Verlag, Düsseldorf, s. 93-94
64 Doç.Dr. Şaban Kuzgun, Dört İncil’in Yazılması Derlenmesi Muhtevası Farklılıkları ve Çelişkileri,
İstanbul 1991.
Rudolf Knopf, Hans Litzmann, Heinrich Weinel, Einführung in das Neue Testament, 5. baskı,
Berlin 1949, s. 124
65 Ayrıca Kilise İncili olarak bilinir. Sadece bu İncil’de kilise kelimesi kullanılmıştır.
34
35. IV.Sağlıklı İnsan ve topluluk ilişkileri (18/1-35)
V.İsa’nın dinsel ikiyüzlülüğü kınayan sözleri ve 2.kez gelişiyle ilgili eskatologya
açıklamaları (23/1-25/46)
Dağdaki Vaaz (Bölüm 5-7) İsa’nın öğretilerinin bir özetidir. İsa’nın benzetileri
(parabol’ler: meseller) 13. bölümde, mucizeleri ise 8. ve 9. bölümlerde anlatılır. İsa,
Tanrı Gününü ve Sonun belirtilerini 24. ve 25. bölümlerde önceden bildirir.
Markos Incili
İncillerin tarih olarak en eski olanıdır. Ve aynı zamanda en kısa olanıdır.
Yazarının Paulus´un ve Petrus´un talebesi olan Markos olduğu kabul edilmektedir.66
Bir rivayete göre Markos Petrusa tercümanlık yapmıştır. Papias’ın aktardığına göre
Petrus’un hatırlayıp aktardıklarını bir sıralamaya tabi tutmadan, serbest bir şekilde
kaleme almıştır.67 70 yılında68 Roma´da Yunanca kaleme alınan bu İncil Luka ve Matta
tarafından kaynak olarak kullanılmıştır.
Katolik rahip Roguet´e göre Markos "acemi bir yazardır". İncili ifade
bakımından düşük bir eserdir. Hikaye kompozisyonu zayıftır. Cümleleri, birbirine
sayısız "ve" bağlaçlarıyla yanyana koymuş; "ve" bağlacını direk bir çok bağlaç ve zarf
yerine kullanmıştır. Ve çeşitli fiil zamanlarını birbirine karıştırmıştır.69
İsa´nın havarilerinden olmayan Markos Matta´nın aksine İncilini Yahudi
olmayan Hıristiyanlar (Putperest-Hıristiyanlar) için yazmıştır.
66 Kudüslü Yuhanna Markos. Annesi evini oluşan cemaata tahsis etmiştir. (Habercilerin İşleri 12,12).
Markos Barnabas’ın yeğenidir. Barnabas ve Pavlus ilk Kıbrıs ve Anadolu seyahatlerine Markos’uda
beraberlerine almışlardır. Aralarında anlaşmazlık çıkar ve Markos Kudüs’e geri döner. (Habercilerin İşleri
13, 5). Sonraki seyahatte Markus’tan ötürü Barnabas ve Pavlus arasında şiddetli bir anlaşmazlık çıkar.
(Habercilerin İşleri 15, 36-39)
67 Rudolf Knopf, Hans Litzmann, Heinrich Weinel, Einführung in das Neue Testament, 5. baskı,
Berlin 1949, s. 120
68 A.g.e, s. 121.
M.S. 55-60 yıllarında yazıldığı bazı araştırmacılar tarafından söylenmiştir.
69 Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, Doç. Dr. Suat Yıldırım, DİB Yayınları, Ankara 1988, s. 88
35
36. Matta´nın aksine İsa´nın söylediklerinden çok yaptıklarının üzerinde durur.
İsa’nın köy köy ve kasaba kasaba gezilerini anlatır. Muhteva olarak Matta İncili’ne
yakındır. Markos olayları kısa ve öz anlatmaktadır. 16 bölüm (bap) dır.
Markos İncili’nin son bölümü olan 16. bap eski metinlerde 8 cümle iken, sonraki
nüshalarda, yeni Grekçe yazmalarda ve akabinde Luther’in çevirisinde 9-20 arası
cümleler vardır. 2. yüzyılda yaşamış Aristion’a göre bu bölüm ya erken dönemlerde
kaybolmuştur, ya da İncil yazarı bu bölümü bitirememiştir.70
Markos, İsa’nın mesajını iki esas odakta toplar:
a.Günahtan koparak Tanrı’ya dönün ve
b.Tanrı’nın yaşamınıza egemen olmasını kabul edin (Tanrı Krallığı)
Markos İsa’nın 19 mucizesine değinir ve bunlara öğretisinden daha geniş yer
verir. Markos İncili şöylece özetlenebilir:
I.Hazırlayıcı olaylar (1/1-13)
II.Galile’de önceki hizmet (1/14-7/23)
III.Sur ve Sayda’yı ziyaret (7/24-30)
IV.Kuzey Galile’de hizmet ve öğreti (7/31-9/50)
V.Perea’da hizmetin sonu, Yeruşalem’e yolculuk (10/1-52)
VI.İsa’nın çarmıha çakılışı ve dirilişiyle ilgili olaylar (11-16/8)
VII.Dirilen İsa’nın açıklanışı ve göklere yükselişi (16/9-20)
Luka Incili:
Luka da Markos gibi Havarilerden değildir. Luka İncilini putperestlikten gelme
Hıristiyanlar (Heiden Christen) için kaleme aldı. Pavlus ile beraber oduğu, ona
öğrencilk yaptığı bilinmektedir. Kendisinin Antakyalı bir ressam veya doktor olduğu
sanılmaktadır. Yazıldığı tarih hakkında çeşitli rivayetler vardır. 80 li yıllara doğru
yazıldığı sanılmaktadir. Luka´ nın kültürlü bir çevreden (kültürlü bir helenist olduğu
sanılmaktadır) olması İncilinde de hissedilmektedir. Edebiyat ve içerdiği tarihsel
70 Rudolf Knopf, Hans Litzmann, Heinrich Weinel, Einführung in das Neue Testament, 5. baskı,
Berlin 1949, s. 122
36
37. bilgiler açısından daha zengindir. İncilini zarif ve seçkin bir Grekçe ile kaleme almıştır.
Luka İncilini Yahudi asıllı olmayan Hıristiyanlar için yazdığından müşrikleri
cezbedecek hikayelere yer vermişitir.71 (Mesela Luka 7:1-10). Luka İncil´in bildirisinin
evrenselliği üzerinde durarak İsa´nın yalnızca İsrail´in Mesih´i değil, "ulusların ışığı"
olduğunu belirtir. isa´nın yoksul ve düşkünlere karşı merhametini ve günahkarlara
karşı bağışlayıcı olduğunu vurgular. Luka İncili’nde, İsa’nın yaşamında yer alan
olaylar ve öğretileri ölümünün ve dirilişinin ışığında yorumlanmıştır. Resullerin
işleri´ni de Luka´nın yazdıği kabul edilir. Luka Incili 24 bölümdür.
Luka İsa’nın 19 mucizesine değinir. Luka İncili’nin başlıca konuları şöyle
özetlenebilir:
I.Giriş ve İsa’nın gelişi (1/1-4/13)
II.Kamu hizmetinin başlaması (özellikle Galile’de) (4/14-9/50)
III.Başlıca Perea’da geçen kamu hizmeti (9/51-19/28)
IV.İsa’nın çarmıha çakılmasıyla ilgili olaylar (19/29-23/55)
V.İsa’nın dirilişinden sonraki olaylar (24/1-53)
Yuhanna İncili:
Geleneksel olarak İsa’nın ‘en çok sevdiği’ şakirdi Yuhanna tarafından Efes’te
yazıldığı kabul edilir. Diğer üç İncilden çok farklı olarak kaleme alınmıştır Yuhanna
İncili. Yazarın Havari Yuhanna olduğu tartışmalıdır. M.S. 100 yıllarda kaleme alınan
bu İncili´in Yunan felesefesini bilen ayrı bir kişi tarafından yazıldığı,
savunulmaktadır.72 Yuhanna İncili bazı tarihi bilgiler ihtiva etmesine rağmen
teolojiktir. Yuhanna´da İsa, Nasıralı bir peygamberden ziyade, insan şekline girmiş bir
ilah şeklinde takdim edilmektedir.73 Sinoptik İnciller canlı meseller anlatırken,
Yuhanna hayat, ışık, logos gibi kavramlardan bahseder. Yuhanna´da tam bir mistik
71 A.g.e, s. 125
72 Karlheinz Deschner, Der gefaelschte Glaube, Wilhelm Heyne Verlag, München 1993, s. 65
73 Yuhanna Tanrı’nın Ebedi Mesajının tenleştiği ve İsa’da insan konumunu aldığını öğretir.
Mesih’in ‘sakramental’ (kutsallaştırıcı) etkinliklerini, yani İsa’nın şakirtleri için gerçekleştirdiği ve bugüne
dek Vaftiz ve Şükran (Efkaristiya) gizemlerinde süregelen eylemini daima göz önünde tutar.
37
38. hava hakimdir. Sembolik kullanımlar çoğunluktadır. Yuhanna İncili´nin bir fikri telkin
etmek amacıyla yazıldığı düşünülebilir. Çünkü tamamen serbest bir edebi metindir.
Sinoptik İncillerde başlangıçta İsa´nın ilahlığını açık bir şekilde ifade eden cümleler
yoktu. Sinoptik Incillere bu ifadelerin daha sonraları yapılan tercümeler sırasında
sokulduğu sanılmaktadır. Hıristiyan müellif Cercis Zevin´e göre, M.S. 96 yılında Asya
ve diğer yerlerden gelen piskoposlar, Yuhanna´dan İsa´nın uluhiyyetini ispatlayan bir
İncil yazmasını istemişler ve bu istek üzerine Yuhanna, bu İncili yazmıştır.74
Yuhanna sinoptik İncillerin aksine İsa’nın tebliğ süresi hakkında sağlıklı
açıklamalar yapmaktadır.75
Yuhanna“ya göre İsa Işığı, Gerçeği, Hayatı getiren kişidir. Tanrı yolunu
gösterendir. Bu öğretiler İsa’nın ölümünden önceki gece, son yemekte yaptığı uzun
konuşmada bir araya getirilmiştir (Yuhanna 13-17)
Yuhanna İncili şöyle özetlenebilir:
I.Giriş (1/1-18)
II.İsa’nın dünyaya açıklanışı
III.İsa’nın Öğrencilerine açıklanışı (13/1-17/26)
IV.İsa’nın çarmıha çakılışı ve dirilişi (18/1-21/25)
Resullerin İşleri:
Tarihi kitaplar arasında yer alan Resullerin işleri dört İncil´den hemen sonra
gelmektedir. Luka´nın İnciline ek mahiyette yazdığı kabul edilir. Yazılış tarihi
tartışmalıdır. İsa´nin semaya çıkışı, Pavlus´un Roma´ya seyahati ve oradaki ikameti
anlatılmaktadır.
74 Bakınız: Doç. Dr. Şaban Kuzgun, Dört İncil Yazılması Derlenmesi Muhtevası Farklılıkları ve
Çelişkileri, İstanbul 1991; Das gefaelschte Glaube, Karlheinz Deschner, Heyne Verlag, München 1993).
75 Rudolf Knopf, Hans Litzmann, Heinrich Weinel, Einführung in das Neue Testament, 5. baskı,
Berlin 1949, s. 127
38
39. İncillerin kanonizasyonu76
Kilisenin apokrif saydığı azımsanamayacak çoğunlukta İncil (İsa biyografisi)
vardır. Yeni Ahid´in kilisece tespiti (kanonizasyonu) uzun bir süreyi kapsamaktadır.
Yeni Ahid külliyati ile ilgili ilk liste (Kanon) çalışmasını M.S. 150´lerde Marcion77
yapmıştır.78 3. yüzyılın başlarına doğru Yeni Ahid´e dair liste oluşmaya başlamıştı. Bu
arada tartışmalar sürüp gitmekteydi. 4. yüzyılın başlarında Hıristiyanların ellerinde
yüzlerce Kutsal Metin bulunmaktaydı. Gerçekleştirilen Konsiller sonucu bu metinlerin
76 Kilise tarafından güvenilir, sahih kabul edilen metinlere kanon denir. Sahih ve otantik kabul
edilmeyenlere ise apokrif. Kanon: Boru veya çubuk, kıstas, norm, standart; liste
77 Sinop doğumlu (M.S. 80) roma vatandaşı ticaretle uğraşan zengin bir şahıs. Eski Ahid’in
Tanrısının gaddar olduğunu, Yeni Ahit’in ise sevecen bir Tanrı’dan bahsettiğini söylemiştir. Lukas
İncili’nin dışındaki bütün dogmaları reddeder ve biri Antikçağ Grek Demiourgos’u niteliğinde (yaratıcı
değil, maddeye biçim veren, bir çeşit mimar ) olmak üzere 2 Tanrı tasarımladı. İsa’nın kişiliğinde insan
olan 2. bir iyi Tanrı’ydı. Kilise tarafından aforoz edildi. Yahudi aleyhtarlığını o kadar ileri götürmüştür ki
Luka İncili dışındaki İncilleri kabul etmemiştir. Luka İncili ile birlikte Pavlus’un 10 mektubunu biraraya
getirerek ilk kanonizasyonu 140 tarihinde yaptığı söylenir.
[http://www.bibelcenter.de/bibel/chrtxt/ntcanon.php3]. Pavlus’un yazdığı söylenen bazı mektuplarını
Marcion’un yazdığını iddia eden araştırmacılar vardır. Bu iddialara Pavlus’un mektupları bölümünde
değineceğiz.
Markionculuk: Hristiyanlarca sapkınlık sayılan Gnostik-Hristiyan Tarikatı.. Kimi yazarlar ve
Ansiklopediciler’ce çağdaşı Marcus’culuk ile karıştırılan Markion’culuk, MS 100 lü yıllarda yaşayan
Markion’un izdaşlarının ürünüdür. Kötülük sorununun ancak, biri Maddeye biçim veren iyi olmak üzere
iki tanrı tasarlamakla çözümlenebileceğini tasarlayarak çözmek istedi. Kötü Tanrı, Yahudiler’in tanrısı’ydı,
dünyayı o yaratmıştı ve Adem’in günahından da O sorumluydu. Bundan ötürü de bu günahın
sorumluluğunu bütün insanlara yüklemeye çalışıyordu. İyi Tanrı’ysa bu gibi küçüklüklerin dışındadır ve
İsa’nın vucudunda insan olmuştur, ne dünyanın ne de insanın yaratılışında hiç bir rolü yoktur. Tersine,
kötü tanrı’nın sorumlu saydığı insanları kurtarma görevini yüklenmiştir ve buna çalışmaktadır. Markion’a
göre bir kötü tanrı tasarımı şarttır; çünkü varettiği dünyadaki kötülükleri kestiremediyse bilgisiz, kestirip
de önleyemediyse kötüdür. Böyle bir tanrı ancak bilgisiz, beceriksiz ve kötü olabilir ki O’nu gerçek ve iyi
tanrı’dan ayırmak gerekir. Markion, bu yüzden Eski Ahd’i ve bütün Yahudi yasalarını ve kitaplarını
yadsıdı.
Hiristiyan teologlar arasında ilk İncil yazarının Markion olduğunu söyleyenler vardır. Bu İncil,
Luka’dan önceki Evangile adıyla anılır. Couchoud’a göre bu Evangile, Markion tarafından yazıldığı kesin
olan İncil’dir. Elyazması olarak saklanamamıştır ama Tertullianus’un suçlamaları arasında o kadar çok
parçası kaydedilmiştir ki hemen bütününün meydana konabileceği söylenir. Kimi Teologlar’a göre de
Markos İncili bu Evangile’den türetilmiştir. Öğretisi bir çok yandaşlar buldu ve 900 lü yıllara kadar sürdü.
78 Hans Freiherr von Campenhausen, Die Entstehung der christlichen Bibel, Tübingen 1968, s. 173-
175
39
40. çoğu apokrif olarak görüldü.79 Kilise dört asır süresince Hıristiyanların bütünü
tarafından kabul gören bir listeden mahrum kaldı. Kanonizasyon sonucu kabul edilen
27 kitap (5 tarihi kitap ve 22 öğretici kitap) bile aynı derecede kabul görmemiş, bazıları
üzerinde yapılan tartışmalar sürmüştür. Bazılarınca muteber sayılan kitaplar diğerleri
tarafından muteber sayılmamış veya daha az değerde görülebilmiştir.
Hıristiyan dünyasında ikinci asırdan beri İncillerin çokluğu ve onların
sahihlikleri (otantik) ve apokrif oluşları üzerinde birçok münakaşalar yapılmıştır.80
130/140 yılında önemli bir eser kaleme alan Hierapolisli Papias –küçük bir bölümü
hariç kaybolmuştur- şifahi geleneğe dayanan İsa’nın söylediklerini ve yaptıklarını
açıklamaya çalışıyordu. O mevcut metinleri ‘kutsal metinler’ olarak görmüyordu.
Markus ve Matta incilleri edebî olarak kendisine yetersiz geliyordu. İlginç olanı ise
Papias’ın Pavlus’tan hiç bahsetmemesiydi. Ve Luka İncili hakkında da hiç bir şey
söylememektedir. Aynı zaman diliminde Justin İncillerden ‘anmaya değer belgeler’
79 Nasıralı İsa’nın öğretisini anlatan gezici tebliğcilere ait birçok mektup ve metin Kayser
Konstantin döneminde toplanmıştı. Konstantin bu metinlerin bir kısmını kabul edilmesi gerekn ‘Kutsal
Metinler’ olarak belirledi. Bunlar arasında Roma vatadaşıolan Savlus (Pavlus) un mektuplarıda
bulunuyordu. Birçok metin, aramice ve ibranice olanlarda dahil imha edildi. İmha sebebi bu mektupların
Roma için tehlike arzetmeleriydi. [http://mypage.bluewindow.ch/Ahmet/bildung/konzil.htm]
Bir kaynağa göre 270, ayrı bir kaynağa göre ise binlerce İncil vardı. Bütün İnciller İznik
Konsilinde (325), bir odada bir masa altına konulmasına karar verildi. Sonra herkesin odayı terketmesi
istendi ve kapılar kilitlendi. Masanın üzerine gelecek İncilin hatasız bir versiyonu olması için
piskoposlardan bütün gece ibadet etmeleri istendi. Sabah masanın üzerinde bulunan İnciller makbul
kabul edildiler ve masanın altında kalanlar yakıldı. Odanın anahtarı kimdeydi? Bu makbul kabul edilen
İncilleri masanın üzerine kim koymuştu gibi sorulara açıklayıcı cevaplar verilemedi. Bu dönemden sonra
makbul kabul edilen İncillerin dışında İncil bulundurmak suç sayıldı. Ayrıca İznik Konsilinde
Hıristiyanlıkta Tevhidçi düşünceyi taşıyan Arius afaroz edildi, dövülerek dışarı atıldı. Bkz: Bir İslam
Peygamberi Hz. İsa, Muhammed Ataurrahim. Bu iddia bir çok müslüman yazar tarafından gündeme
getirilmekle beraber sağlıklı bir delillendirilmesi yapılamamaktadır. Hıristiyanlar ise böyle bir iddiayı
reddetmektedirler. Metinlerin kanonizasyonun bu kadar basit bir şekilde gerçekleşmesinin mümkün
olamayacağını ileri sürmektedirler.
80 Hıristiyanlar arasında ilk kilise konseyinden itibaren hemen hemen her toplantıda sahih ve sahte
kitaplar konusu daima gündeme gelmiştir. Ilk kilise konseyinde, Yeni Ahidde yer alan sahih kitapların
sayısının 27 değil, 21 olduğu karara bağlanmıştı. Bunlar: Dört Incil, Luka´nın yazdığı Rasullerin işleri,
Pavlus´un 13 mektubu, Petrus´un I. Mektubu, Yehuda´nın Mektubu ve Yuhanna´nın I. ve II.
Mektubundan ibaret idiler. Bunların dışında kalan Petrus´un II. Mektubu, Yuhanna´nın Vahyi,
Yuhanna´nın III. Mektubu, Pavlus´ un İbranilere Mektubu ve Yakub´un Mektubu, ilk kilise konseyinde
patrik ve piskoposlarca sahte sayılmışlardır. http://www.bibelcenter.de/bibel/chrtxt/ntcanon.php3
40
41. olarak bahseder. İkinci yüzyılın sonlarına doğru bazı şahıslar Pavlus’un mektuplarının
da kutsal, tanrısal söz oldukları kousunda seslerini yükseltirler. Bunu ilk seslendiren
Antakyalı piskopos Theophilus olmuştur. Böyle olmasına rağmen Theophilus metinleri
kendisine geldiği gibi bırakmak niyetinde değildi, Kilise’nin kullanımı için metinlere
eklemeler ve çıkarmalar yapılabileceğini savunuyordu. Bu tarihlerde metinler
konusunda bir birliktelik yoktu ve tartışmalar uzun yıllar sürdü. Daha sonra Tatian
(M.S. 120-173) doğu Süryani Kilisesi’ni kurdu ve ortak metin için çalışmalar yaptı.
İncilleri harmonik bir tarzda birleştirmeye çalıştı. Süryanice ve Grekçe eski metinleri
Diatessaron (dördünden) başlığı altında telif etti. Diatessaron’u ancak ikinci ve üçünce
elden tanıyoruz ve küçük parçaları bize kadar gelmiştir. İkinci yüzyılın sonlarına
doğru ilk olarak ‘Yeni Ahit’ için Grekçe ‘Novum Testamentum’ terimi kullanılmıştır.
İlk kullanan ise kilise babası olan Tertullian’dır (160-220). 190 ve 200 yılları arasında
Roma’da Kanon Muratori –Yeni Ahit’in kitaplarını ihiva eden katalog- ortaya çıkar.
Dördüncü yüzyılın sonlarına doğru yedi Katolik Mektup Kanon’un bir parçası kabul
edilir ve sahih olarak addedilirler. Bugün bildiğimiz şekli ile Yeni Ahit’in kanonizyonu
Athanasius (295-373) tarafından 367 yılında gerçekleştirilir. Athanasius’un bu
kanonizasyonu Roma (382), Hippo Regius (393) ve Kartaca (397 ve 419) sinodları
tarafından takdis edilir.81
Yapılan konsiller sonunda bir çok kitap apokrif sayılarak devre dışı bırakılmış
kanonik olarak dört İncil kabul edilmiştir/ettirilmiştir.
Hıristiyanların apokrif kabul ettiği İnciller
Kilisenin bir çok İncili apokrif (sahte) kabul ettiğine değinmiştik. Apokrif olarak
kabul edilen İncillerden bazıları şunlardır: İbranilerin İncili,82 Thomas İncili83,
81 Herbert Ziegler, Elmar R. Gruber, Das Ur-Evangelium - Was Jesus wirklich sagte- Die
entdeckung und Neuübersetzung der authentischen Worte Jesu, Langen Müller, München 1999, s. 56-65.
82 Öz ve öğreti bakımından kanonik’lere benzer.... Bazıları çok derin esin kaynağı olabilecek bu
kitapları ve İsa’nın öğretilerini içeren diğer bazı gerçek derlemeleri ilk Hiristiyanlar Kutsal Kitabın bir
parçası olarak kabul etmediği için günümüzün Hiristiyanları da kabul etmez. Örneğin geçmişin ünlü bir
Kutsal Kitap yorumcusu ve çevirici olan Hieronymus, ‘İbrani İncilini’ aramiceden Grekçe’ye ve Latince’ye
41