2. TERİM ANLAM
•Bir sözcüğün bilim, sanat, spor ya da
meslek alanına özgü kavramları karşılığında
kazandığı anlama terim anlam adı verilir.
•Bazı bilim, sanat ve meslek dalları ile ilgili
terimler:
5. NOT: Bir sözcüğün terim olup olmadığı
kullanıldığı cümleye göre değişir.
SIRA S ZDEİ
» Camdan yansıyan ı ıkş gözlerimi kamaştırdı.
( )
» Sanatçımız, edebiyatımızın
vazgeçilmez ı ıklarındanş biridir. (
)
» Bugünkü dersimizde ı ıkş konusunu işleyeceğiz.(
)
» Do ruğ haber veren gazeteler de var. (
)
» İki noktadan tek do ruğ geçer. (
)
» Olaya bir de şu açıdan bakalım. (
)
6. NOT: Bir sözcük, birden fazla alanda
terim oluşturabilir.
Örnek:
» Oyunun birinci perdesi bitti.
(Tiyatro terimi)
» Kaz, perde ayaklı bir hayvandır.
(Biyoloji terimi)
7. SIRA SİZDE
Aşağıdaki cümlelerde yüzmek, ayak ve a ızğ sözcüklerinin
hangi anlamda kullanıldıklarını yanlarındaki parantezlerin içine
yazınız.
•Buradaki küçük gölde çocuklar her sabah yüzerdi. ( )
•Uzun zamandan beri borç içinde yüzüyordu. ( )
•Bırak bu ayakları. ( )
•Ayağım ağrıyor. ( )
•Masanın ayağı kırılmış. ( )
•Ayağı olmayan göllerde tuz oranı yüksek olur. ( )
•Çocuğun ağzında bir şey vardı. ( )
•Rumeli ağzıyla konuşuyor. ( )
•Torbanın ağzı kapalı değildi. ( )
•O, kimseye ağız açtırmadı. ( )
8.
9. PEKİŞTİRELİM
Aşağıdaki bilim, sanat, meslek ve spor dallarıyla ilgili birer terim yazarak bunları cümle
içinde kullanınız.
•Alan : Dilbilgisi
•Terim :………………………………………………………………………………………………………………………….
•Cümle:……………………………………………………………………………………………………………………….…
•Alan: Tıp
•Terim :………………………………………………………………………………………………………………………….
•Cümle:………………………………………………………………………………………………………………………….
•Alan: Basketbol
•Terim:…………………………………………………………………………………………………………………………..
•Cümle:………………………………………………………………………………………………………………………….
11. ŞİİR BİLGİSİ
Duygu, hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli
mısralar içinde aktarılmasına şiir denir. Şiir, bir ana duygu etrafında örgülenir.
Diğer türler gibi şiir de bir plana sahiptir. Ancak her ölçülü ve kafiyeli metin,
şiir değildir. Şiirde “duygu’ temel unsurdur ama duygunun dışında “düşünce”
ve “hayal” de vardır. Şiirde “sanat” öğesi ağır basar. Bu bakımdan şiirde sözcük
seçimi öne çıkar. Aslında şiir, sözcüklerin ahenk oluşturacak şekilde bir araya
getirilmesinden oluşur.
•Şiir yazana şair denir.
•Halk şiiri yazan ve bunu çalıp söyleyene de ozan denir. Günümüzde ise şair
yerine ozan sözü de kullanılmaktadır.
•Her şiirin bir başlığı vardır. Başlığın, şiirde anlatılanlarla uyumla olması
gerekir.
•Şiirde her bir satıra dize (mısra) denir.
•Şiiri yazarken her dizenin başındaki harf büyük harfle yazılır.
•Dört dizelik kümelere kıta (dörtlük) denir.
•İki dizeden oluşan kümelere de beyit adı verilir.
12.
13. Şiirde Ahenk Unsurları
Ölçü (Vezin)
•Şiirde, hecelerin sayılarına ya da heceyi oluşturan seslerin uzunluk ve
kısalıklarına göre bir düzen oluşturulur. İşte bu düzene ölçü denir.
Edebiyatımızda hece, aruz ve serbest olmak üzere üç tür ölçü kullanılmıştır.
Hece Ölçüsü (Hece Vezni)
•Her ölçü bağlı bulunduğu dilin yapısından doğar. Bu nedenle Türk dilinin doğal
ölçüsü, hece ölçüsüdür. Hece ölçüsü, dizelerdeki sözcüklerin hece sayısının
belli bir düzene bağlı olarak eşitliği temeline dayanır. Şiirin bütün dizelerindeki
hece sayısının eşit olması gerekir. Hece sayısının eşitliği, o dizenin ölçüsünü,
kalıbını gösterir. Yedi heceli bir dizenin kalıbı, yedili; on bir heceli bir dizenin
kalıbı on birli diye anılır.
14. ÖRNEK:
A teş ten kı za ran bir gül a rar da
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
Ge zer bağ dan ba ğa ço ban çeş me si
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
Yukarıdaki dizeler, 11 li hece ölçüsüyle yazılmıştır′ .
15. NOT: Hece ölçüsünde dizeler okunurken belli
bölümlere ayrılır. Bu bölüm yerlerine durak denir.
Durak, sözcükler bölünerek yapılmaz,
sözcüklerden sonra yapılır. Şiirler “4 + 4 + 3 = 11 ,″
“6 + 5 = 11 , “4 + 3 = 7 gibi duraklardan″ ″
oluşabilir.
16.
17. Örnek:
Uzun ince bir yoldayım
4 + 4 = 8 hece
Gidiyorum gündüz gece
4 + 4 = 8 hece
Bilmiyorum ne hâldeyim
4 + 4 = 8 hece
Gidiyorum gündüz gece
4 + 4 = 8 hece
Âşık Veysel’den alınan yukarıdaki dörtlük 8′li hece ölçüsü ile
yazılmıştır. 8′li hece ölçüsü ile yazılmış bu dörtlük 4 + 4 duraktan
oluşmuştur.
18. SERBEST ÖLÇÜ
Hece ölçüsüne bağlı kalınmayan ölçüdür. Şairin tamamen
kendi üslubuna göre yazmasıdır. Serbest ölçü, Türk şiirinde
1940’lardan sonra Orhan Veli Kanık ile yaygınlaşmaya
başlamıştır.
Örnek:
Gemiler geçer rüyalarımda
Allı pullu gemiler, damların üzerinden
Ben zavallı
Ben yıllardır denize hasret
Yukarıdaki dizeler serbest tarzda, yani ölçüsüz olarak
yazılmıştır.
19. Kafiye (Uyak)
Dizelerin sonundaki yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları
ve görevleri farklı kelimelerin, eklerin benzerliğine kafiye
(uyak) denir.
Örnek:
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
Bu dizelerdeki “yol” ve “kol” sözcüklerinde “-ol” sesleri
benzerdir. Dize sonundaki bu iki ses benzerliği kafiyeyi
oluşturmuştur.
“Yarım, tam, zengin ve cinaslı” olmak üzere dört kafiye türü
vardır.
20.
21. KAFİYE (UYAK) ÇEŞİTLERİ
Örnek:
Ve deniz aynı deniz
O gülüşten eser yok yalnız
Yukarıdaki dizelerde bulunan “deniz” ve “yalnız” sözcüklerindeki ortak
ses “-z”dir. Dize sonundaki bu bir ses benzerliği yarım kafiyeyi
oluşturur.
Ben çektiğim kimler çeker
Gözlerim kanlı yaş döker
Yukarıdaki dizelerde bulunan “çeker” ve “döker” sözcüklerinin
sonundaki “-er” sesleri iki sözcükte de aynı görev ve anlamda
kullanıldıkları için “redif ” tir. “-er” sesi dışındaki ortak olan “-k” sesi
ise “yarım uyak” tır.
22. TAM KAFİYE (TAM UYAK)
Dize sonlarında bulunan sözcüklerdeki iki ses
benzerliğine tam uyak denir.
Örnek:
Söğüt giz fısıldar sayıklar me eş
Ayık düş görür her bucak, her kö eş
Yukarıdaki dizelerde “meşe” ve “köşe” sözcüklerinde iki
ses benzerliği vardır: “-şe” Bu iki ses benzerliği tam kafiyeyi
oluşturmuştur.
23. ZENGİN KAFİYE (ZENGİN UYAK)
Dize sonlarında bulunan sözcüklerdeki üç veya
daha fazla ses benzerliğine zengin uyak denir.
Örnek:
Ne hoştur kırlarda yazın uyumak
Bulutlar ufukta beyaz bir yumak
Yukarıdaki dizelerde bulunan “uyumak” ve
“yumak” sözcüklerinde “umak” dört ses benzerliği
vardır. Bu da zengin kafiyeyi oluşturmuştur.
24.
25. CİNASLI KAFİYE (CİNASLI UYAK)
Dize sonlarında yazılışları aynı, anlamları farklı olan sözcükler cinaslı
uyak oluşturur.
Örnek:
Madem çoban değilsin
Arkandaki sürü ne
Beni yârdan ayıran
Sürüm sürüm sürüne
Yukarıdaki dizelerde “sürü ne” ve “sürüne” yazılışları aynı, ama
anlamları farklı sözcüklerdir. Bu yüzden bu sözcükler cinaslı kafiyeyi
oluşturmaktadır.
26. TUNÇ KAFİYE (TUNÇ UYAK)
Kafiye oluşturan sözcüklerden birinin diğer mısradaki sözcük
içinde tekrarlanmasıyla oluşan kafiyedir.
Bazı kaynaklarda zengin kafiye olarak da anlatılır.
Bastığın yerleri ”toprak!” diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı
Not: Buradaki “tanı” kelimesi “yatanı”, “atanı”, ve “tanı”
kelimeleriyle tunç kafiye oluşturur. Ama “yatanı”, “atanı”, ve
“tanı” kelimeleri arasında da ayrıca kafiyeden bahsetmek
gerekecek. Sondaki “ı”lar redif; “atan”lar da zengin kafiye
diyebiliriz.
27. REDİF
Dize sonlarındaki yazılışları, görevleri ve anlamları aynı olan ek,
sözcük ya da sözcük gruplarına redif denir. Redif, sadece eklerden
oluşmaz. Hem ek hem sözcükten, hatta sözcük gruplarından da
oluşabilir.
Örnek:
İyi doğru sözler onda
Şefkat dolu gözler onda
Bu dizelerde ise “-ler” eki ve “onda” sözcükleri görevleri ve anlamları
aynı olduğu için redifi oluşturmuştur.
28.
29. KAFİYE ŞEMASI
(UYAK DÜZENİ / KAFİYE ÖRGÜSÜ)
Kafiye düzeni şiirin biçimsel bir özelliğidir.
Kafiye düzeni (örgüsü), dizelerin sonlarına
bakılarak çıkarılır.
Kafiye örgüsünün, mısraların son
seslerindeki düzene göre çeşitleri vardır.
30. DÜZ KAFİYE (DÜZ UYAK)
Bir dörtlükte bütün dizelerin ya da ilk üç dizenin veya birinci
dizeyle ikinci, üçüncü dizeyle dördüncü dizenin kafiyeli
oluşuna düz uyak denir.“aaaa”, “aaab”, “aabb” gibi.
……………a | ……………a | ……………a
……………a | ……………a | ……………a
……………a | ……………a | ……………b
……………a | ……………b | ……………b
31. Örnek:
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; a
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. a
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak, a
O benimdir, o benim milletimindir ancak. a
32.
33. ÇAPRAZ KAFİYE (ÇAPRAZ UYAK)
Dörtlüğün birinci ve üçüncü dizeleri ile ikinci
ve dördüncü dizelerinin kendi aralarında
kafiyelenmesine çapraz uyak denir.
……………a
……………b
……………a
……………b
34. Örnek:
Bir garip rüya rengiyle (a)
Uyumuş gibi her şekil (b)
Rüzgârda uçan tüy bile (a)
Benim kadar hafif değil (b)
35. SARMA KAFİYE (SARMA UYAK)
Dörtlüğün birinci ve dördüncü dizeleri ile
ikinci ve üçüncü dizelerinin kendi arasında
kafiyeli olmasına sarma kafiye denir.
……………a
……………b
……………b
……………a
36.
37. Örnek:
Her dakika biraz daha kırılan (a)
Kalbim parçalanmış, yazık, içimde (b)
Artık ızdırap yok, artık içimde (b)
Çöreklenmeyecek her gün bir yılan (a)
41. Konularına Göre Şiir Türleri
1-Lirik şiir
Duyguları, heyecanları, çoşkuları dile getiren şiirlerdir. Aşk,
ayrılık, sevgi gibi konularda söylenen şiirler bu türe örnektir.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
Başımda eski âlemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Orhan Veli Kanık
45. 5. Satirik şiir (Eleştiri Şiiri)
Bir kişiyi, bir toplumu ya da düşünceyi yermek
amacıyla yazılan şiirlerdir.
İş gelmez elinden, gelmez bir kâre
Aslında neslinde giymemiş hâre
Sandığı, gömleksiz duran makkâre
Bedestene gelir kaftan beğenmez
Kazak Abdal
46. SIRA SİZDE
Örnek:
Aşağıda verilen terimlerden hangisi yanlış açıklanmıştır?
A) Nakarat: Düz yazıdaki tekrarlardır.
B) Dize: Şiiri oluşturan satırlardır.
C) Epik şiir: Savaş, kahramanlık konularında yazılan şiirlerdir.
D) Uyak: Dize sonlarında bulunan sözcüklerdeki ses
benzerlikleridir.
Nakarat ,düz yazıdaki tekrarlar değildir; şiirde yapılan
tekrarlardır. Bu yüzden cevap A şıkkıdır.
49. YAZIM KURALLARI
Levhalar ve açıklama yazıları büyük harfle başlar.
Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel, beste vb.)
her kelimesi büyük harfle başlar: Nutuk, Safahat, Kendi Gök
Kubbemiz, Anadolu Notları, Sinekli Bakkal; Türk Dili, Türk
Kültürü, Varlık; Resmî Gazete, Hürriyet, Milliyet, Türkiye, Yeni
Asır; Kaplumbağa Terbiyecisi; Yorgun Herkül ; Saraydan Kız
Kaçırma, Onuncu Yıl Marşı vb.
50. UYARI: Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi,
tablo vb. sözler büyük harfle başlamaz: Milliyet
gazetesi, Türk Dili dergisi, Halı Dokuyan Kızlar
tablosu vb.
51. UYARI:
Kitap, makale, tiyatro eseri, kurum adı vb. özel adlarda yer alan
kelimelerin ilk harfleri büyük yazıldığında ve, ile, ya, veya, yahut,
ki, da, de sözleriyle mı, mi, mu, mü soru eki küçük harfle
yazılır: Mai ve Siyah, Suç ve Ceza, Leyla ile Mecnun, Turfanda
mı, Turfa mı?, Diyorlar ki, Dünyaya İkinci Geliş yahut Sır İçinde
Esrar, Ya Devlet Başa ya Kuzgun Leşe, Ben de Yazdım, Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu vb. Özel adın tamamı büyük
yazıldığında ve, ile, ya, veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı, mi,
mu, mü soru eki de büyük harfle yazılır: DİL VE TARİH
COĞRAFYA FAKÜLTESİ vb.
52.
53. ZARFLAR(BELİRTEÇ)
Fiillerin, sıfatların ve zarfların anlamını tamamlayan
kelimelerdir. Fiillerin anlamını yer, durum ve zaman
yönünden; sıfatların anlamını azlık-çokluk yönünden;
zarfların anlamını yine azlık-çokluk yönünden
tamamlar.
54. ÖRNEK: Mehmet’in kardeşi dün gece gelmiş.
(“gece” kelimesi “gelme” eyleminin anlamını zaman bakımından
etkilemiş)
• Arabayı hızlı sürüyor.
(sürme eyleminin anlamını durum bakımından etkilemiş)
•Daha güzel bir ev bulduk.
•(“güzel” kelimesi sıfat görevindedir.” “Daha” sözcüğü güzel
sıfatını ölçü bakımından etkilemiş, ona üstünlük anlamı katmıştır.
•Örnek cümlelerde yer alan “gece, hızlı, daha” kelimeleri önlerine
gelen kelimelerin anlamlarını etkilediklerinden dolayı zarftırlar.
55. UYARI: İsim soylu bir sözcük, eylemin anlamını etkiliyorsa zarf;
ismin anlamını etkiliyorsa sıfat olur:
ÖRNEK: Bu yıl derslerine fazla çalışmadın.(zarf)
Akşamları fazla yemek yiyorsun.(sıfat)
Zarflar isim hal eklerini alınca isimleşirler:
ÖRNEK: Çocuklar koşarak dışarı çıktılar.(zarf)
Çocuklar koşarak dışarıya çıktılar.(isim)
56.
57. Zarfları beş bölümde inceliyoruz:
1) Zaman zarfları:
2) Durum zarfları
3) Yer-yön zarfları
4) Azlık-çokluk (nicelik)zarfları
5) Soru zarfları
ZARF
ÇEŞİTLERİ
ZAMAN
ZARFLARI
DURUM
ZARFLARI
YER-YÖN
ZARFLARI
NİCELİK
ZARFLARI
SORU
ZARFLARI
58. ZAMAN ZARFLARI:
•Fiilleri zaman bakımından sınırlayan zarflardır.
Zaman zarfı olarak kullanılan kelimeler şunlardır:
Dün, bugün, yarın, şimdi,gece,gündüz,erken,geç,demin,akşam,sabah,kışın,
yazın, biraz sonra, biraz önce vb....
Zaman zarflarını bulabilmek için yükleme şu sorular sorulur:
Ne zaman?, Ne zamandan beri?, Ne zamana kadar?
ÖRNEK: Dedem gitti.(Cümlesinde işin zaman bakımından geçmişte yapıldığı
anlamı vardır. Fakat gitme işinin ne zaman gerçekleştiği kesin olarak belli değildir.
Bunu belirtmek için” sabah, akşam, dün, erken vb...”gibi fiili sınırlayıcı kelimeler
kullanılır: Örnek: Dedem sabah gitti.
59. DİKKAT:”
Dün, bugün, yarın,şimdi,sabah,akşam,gece,gündüz,yaz,
kış vb... «kelimeleri zaman» sorusunun cevabı ise zarf;
değilse isimdir.
Örnek: Sabaha İzmir’deyiz.(Ne zaman? Sabaha. Zarftır.)
Geceyi burada geçireceğiz.(Ne zaman? Soruya
cevap vermiyor ve ismin hal ekini almıştır. İsimdir.)
60.
61. DURUM ZARFLARI:
Fiillerin, fiilimsilerin durumunu, nasıl gerçekleştiğini
belirten zarflardır.
ÖRNEK: Merdivenleri koşarak çıktı. (Nasıl çıktı?).
Arabayı hızlı kullanıyor.(Nasıl kullanıyor?)
“Koşarak” kelimesi çıkma,” hızlı” kelimesi kullanma fiillerinin
nasıl gerçekleştiğini belirtmiştir.
Durum zarflarını bulabilmek için fiillere ve fiilimsilere “Nasıl?”
sorusu sorulmalıdır.
62. DİKKAT: «Nasıl» sorusu niteleme sıfatlarını bulmak için de kullanılır. Ancak
niteleme sıfatını bulmak için “nasıl?” sorusu isme sorulur.
ÖRNEK: Sınavda zor sorular vardı.(Nasıl sorular? Sıfat)
DİKKAT: Durum zarfları fiil ya da fiilimsileri çeşitli anlam ilgileri ile belirtir:
ÖRNEK: Bu adam herkese dostça davranıyor.(niteleme anlamı)
• Bu sınavı mutlaka kazanacaksın(kesinlik anlamı)
• Belki ben de sizinle gelirim.(olasılık anlamı)
• Çocuk az çok dedesine benziyor.( yaklaşıklık anlamı)
• Bunu bir daha okuyacağım.(yineleme anlamı)
• Keşke buraya hiç gelmeseydim.(dilek anlamı)
• Eğer çok yorulduysan bira dinlen.(şart anlamı)
• İşte hiçbir şey değişmedi.(işaret anlamı)
63. YER- YÖN ZARFLARI:
Fiillerin yerini ve yönünü belirleyen zarflardır. Başlıca yer-yön
zarfları şunlardır:içeri,dışarı,ileri,geri,yan,ön,arka,sağ,sol,üst,alt
vb...
DİKKAT: Yer-yön bildiren kelimeler isimleri niteleyip yalın olarak bir isimden
önce gelerek bir tamlama oluşturursa sıfat; isim hal eklerini alırsa isim görevi üstlenir:
ÖRNEK:
alt çene(sıfat) ;
ileri düşünce(sıfat);
İçeride gürültü var.(isim)
Annem içeri girdi.(zarf)
Yer-yön zarflarını bulmak için yükleme “nereye, nereye doğru, nereye kadar?” soruları
sorulur.
64.
65. AZLIK- ÇOKLUK (NİCELİK) ZARFLARI:
Fiilleri, sıfatları ve başka zarfları nicelik, azlık-
çokluk, bakımından sınırlayan ya da güçlendiren
zarflardır.
Başlıca ölçü zarfları şunlardır: Kadar,daha,en,pek,çok,
fazla,az, biraz, oldukça, epeyce vb...
ÖRNEK: Radyonun sesini çok açmış. En geç o geldi.
66. Cümlelerde “çok”,açmak fiilinin;”en” ise geç
zaman zarfının anlamını nicelik,azlık- çokluk
bakımından belirtmiştir.
Nicelik(ölçü) zarfları anlatıma “eşitlik, üstünlük,
en üstünlük, aşırılık anlamları katar.
Ölçü zarfları fiillere, sıfatlara ya da başka türden
zarflara sorulan “Ne kadar?” sorusuna cevap
verir: ÖRNEK: Sınava çok çalıştım.(Ne kadar
çalıştım? Çok).
67. • ZARFLARIN DERECELENDİRİLMESİ:
a) Eşitlik Derecesi: Kadar, denli, gibi...
Örnek: Kimse şarkıyı bu denli güzel okuyamaz.
b) Üstünlük Derecesi: «Daha» kelimesi, sıfatları ya da başka zarfları üstünlük anlamlarıyla
derecelendirir:
• Örnek: Daha iyi bir araba alabilirdin.(daha kelimesi “iyi” sıfatını üstünlük anlamıyla derecelendirmiş)
• Her şey daha ucuz satılıyor.( daha kelimesi “ucuz” zarfını üstünlük anlamıyla derecelendirmiş)
c) En Üstünlük Derecesi: «En” kelimesi sıfatları ya da başka zarfları en üstünlük anlamlarıyla
derecelendirir:
• Örnek: En zor soruları bile çözdü.(“En” kelimesi, «zor» sıfatını en üstünlük anlamıyla
derecelendirmiş)
• En güzel sen okuyorsun.( “En” kelimesi, «güzel» zarfını en üstünlük anlamıyla derecelendirmiş)
d) Aşırılık Derecesi: « Çok, fazla, epeyce, pek, oldukça,biraz,birazcık,en çok, pek çok vb...”kelimeleri ya
da kelime gurupları sıfatları ya da başka zarfları aşırılık anlamıyla derecelendirir.
• Örnek: Sen fazla iyi birisin.(“Fazla” kelimesi, «iyi» sıfatını aşırılık anlamıyla derecelendirmiş)
• Pek şık giyinmişsiniz.(“Pek” kelimesi, «şık» zarfını aşırılık anlamıyla derecelendirmiş)
68.
69. SORU ZARFLARI
Fiilleri soru yoluyla belirten zarflardır.
Başlıca soru zarfları şunlardır:Ne, niçin,ne biçim, ne
zaman,nasıl,ne diye,ne kadar,neden vb...
ÖRNEK: Kapıyı niçin kilitledin? Evine nasıl gitti?
Bize neden gelmedin?
“Niçin, nasıl, neden” kelimeleri, fiillerin
nedenini, nasıl yapıldığını sormaktadır.
70. DİKKAT: Soru zarfları, sıfatları ya da
başka zarfları da belirtir. Ancak bu
kullanımlarda sorudan çok abartma vardır:
Örnek:
Ne soğuk bir hava.
Ne kadar güzel çiçekler.
73. UYARI-1: Zarfın tanımının fiillerin, sıfatların ve kendi türünden kelimelerin
(zarfların) anlamlarını çeşitli yönlerden tamamlayan sözcükler olduğunu
unutmayacağız.
UYARI-2: Nasıl ki sıfatla ismi birbirinden ayırmıyorsak zarf ile de fiili birbirinden
ayırmayacağız.
UYARI-3: Yer-yön zarflarının çekim eki alması halinde zarf özelliğini kaybedip isim
olacağını aklımızdan çıkarmayacağız.
UYARI-4: Soru zarflarını, soru sıfatları ve soru zamirleri ile karıştırmayacağız.
•ÖRNEK : Ne ağlıyorsun? (soru zarfı)
Ne gün gelecekler? (soru sıfatı)
Bana ne aldın? (soru zamiri)
74. YAPILARINA GÖRE ZARFLAR
Zarflar yapılarına göre dört türlüdür:
1 Basit Zarflar:Yapım eki almamış zarflardır:Dün,yarın,çok,az vb...
2 Türemiş Zarflar:Yapım ekiyle türemiş zarflardır:ön-ce,yaz-
ın,yavaş-ça,akşam-leyin vb...
3 Birleşik Zarflar:İki ya da daha çok sözcüğün birleşmesinden
oluşan zarflardır:Biraz,nasıl(ne asıl),niçin(ne için),bugün vb...
4 Öbekleşmiş Zarflar:Değişik yollarla yan yana gelerek öbekleşen
zarflardır:Pek çok,aşağı yukarı,hızlı hızlı,daha fazla vb...
75. SIRA SİZDE
1)Aşağıda verilen durum zarflarını birer cümlede kullanınız.
•GÜZEL : Onunla güzel geçiniyoruz.
•KURNAZ: ……………………………………………………………
•İSTEKLİ: ……………………………………………………………
•HIZLI : ……………………………………………………………
•SESSİZCE: ..………………………………………………………..
•KOŞA KOŞA:………………………………………………………..
•
2)Aşağıda verilen zaman zarflarını birer cümlede kullanınız.
•YARIN : Yarın sinemaya gidecekler.
•AZ ÖNCE:……………………………………………………………
•SONRA :……………………………………………………………
•AKŞAMLEYİN:……………………………………………………..
•KIŞIN :……………………………………………………………
•BU GÜN :……………………………………………………………
76.
77. 3)Aşağıda verilen yer-yön zarflarını birer cümlede kullanınız.
•İÇERİ : Az önce içeri girdi.
•DIŞARI: ……………………………………………………………
•ÖTE : ……………………………………………………………
•YUKARI: ……………………………………………………………
•GERİ : …………………………………………………………...
•BERİ : ……………………………………………………………
4)Aşağıda verilen miktar zarflarını birer cümlede kullanınız.
•FAZLA :Yemeği fazla yemeyin.
•ÇOK :………………………………………………………..
•EPEYCE :……………………………………………………….
•SAATLERCE:………………………………………………………..
•OLDUKÇA :………………………………………………………..
•PEK :………………………………………………………..
78. 5)Aşağıda verilen soru zarflarını birer cümlede kullanınız.
•NE KADAR:………………………………………………………….
•NASIL :………………………………………………………….
•NİÇİN :………………………………………………………….
•NE ZAMAN:………………………………………………………….
•NE :………………………………………………………….
79. KELİME TÜRLERİNİ AYIRT EDELİM
İSİMLER(AD)
Kainattaki varlıkları karşılayan kelimelere “isim” denir.
Örnek: İstanbul, Türkiye, kitap, kalem, sınıf
SIFAT (ÖN AD)
Varlıkları daha iyi anlatabilmek için bazen daha tanıtıcı sözcükler kullanırız. Bu
sözcükler isimlerin önüne gelerek onları renk, şekil, durum, sayı vb. yönlerden
niteleyen ve belirten sözcüklerdir.
Örnek
Bu akşam eski bir arkadaşımla masmavi denizi seyrettik.
80.
81. ZAMİRLER(ADILLAR)
İsim olmadıkları halde ismin yerini tutan kelimelere “zamir”
denir.
Örnek: Bunlar alındı.
ZARFLAR(BELİRTEÇLER)Bir cümlede fiilleri niteleyen, onların ne
durumda olduğunu, nasıl yapıldığını, zamanını ve sırasını
bildiren kelimelere “zarf” denir.
Örnek: Mehmet hızlı koşardı.
FİİLLER(EYLEMLER)
Varlıkların yaptıkları işleri, onlarla ilgili oluşları, eylemleri
bildiren kelimelere “fiil” denir.
Örnek: Akşama doğru bize geldi.
82. SIRA SİZDE
YOLCULUKYOLCULUK
İki yıl önce karar verdim ben bu yolculuğa. Kolay görünüyordu, bu küçük
dağa çıkmak. Çıkamayacağımı asla düşünmedim. Yola çıktım; ama çok
geçmeden anladım zorluğunu. Çok dik bir yokuş ve sert kayalar vardı. “Pes
etsem mi?” dedim. “Zorluklardan hiç yılma.” demişti babam. Bu söz aklıma
geldi. Karar verdim ilerledim. Zorla çıktım o kayalardan. Biraz ilerliyor, yol
kapalıysa geri dönüyor, başka bir yoldan gidiyordum. Yedi saat sonra
zirvedeydim. Gururla döndüm. Onu iyi ki dinlemiştim. Bu, büyük bir
başarıydı benim için.
Yukarıdaki parçada altı çizili sözcüklerin türlerini kelimelerin altlarına yazınız
83. HATIRLAYALIM
FİİLLERDE SORU
Fiil çekiminde soru anlamı “mı, mi, mu, mü” soru ekleri ile sağlanır. Soru eki, şahıs ekinden önce
ya da sonra gelir.
•Örnek: Hiç ders çalıştınız mı?
Bana masal anlatmayacak mısın?
Arkadaşım eve gelmiş mi?
Konuyu bugün anlatıyor muyuz?
Fiilde Olumlu Soru - Olumsuz Soru
•Örnek: Arkadaşına haber verdin mi? (olumlu soru)
Arkadaşına haber vermedin mi? (olumsuz soru)
Not: «Fiillerde soru» konusu 1. temada fiiiller konusunda verilmiştir. 2.temada da tekrar
edilecektir
84.
85. SIRA SİZDE
Aşağıdaki fiillerin çekimlerini istediğiniz kipte yaparak bu fiilleri birer cümlede
kullanınız.
bil- olumlu soru çekimi ve cümle
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
düşün- olumsuz soru çekimi ve cümle
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
git-olumlu soru çekimi ve cümle
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
86. unut- olumlu çekimi ve cümle
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
konuş- olumsuz çekimi ve cümle
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
tat-olumlu çekimi ve cümle
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
bekle- olumsuz çekimi ve cümle
……………………………………………………………………………………………………………………………………
…
……………………………………………………………………………………………………………………………………
87. TARAMA TESTİ
1)Aşağıdaki cümlelerin hangisinde terim anlamlı sözcük
kullanılmamıştır?
A) Türkçe dersinde uyakları öğrendik.
B) Kaptan seslendi: “Yelkenler fora!”
C) Kitaptaki soruların birçoğu yanlıştı.
D) Ekvatora yaklaşıldıkça sıcaklık artar.
88.
89. 2) 1. Duvarın önüne yerleştirilen perdeye ilânları yapıştırdık.
2. Perdelerle koltukların rengi hiç uymamış.
3. Oyunun ikinci perdesini izleyemedik.
4. Bana anlattıklarıyla gözümdeki perde kalktı, her şeyi anladım.
“Perde” sözcüğünün cümlelerdeki anlam özellikleri hangi seçenekte doğru
sıralanmıştır?
A) yan – temel – terim – mecaz anlam
B) temel – yan – terim – mecaz anlam
C) mecaz – temel – terim – yan anlam
D) yan – terim – mecaz – temel anlam
90. 3) ”Ressam ile tuval” arasında bir ili ki vardır.ş
Benzer ili ki a a ıdakilerden hangisinde vardır?ş ş ğ
A) Şair – şiir B) Berber – makas
C) Terzi – iğne D) Öğretmen – tahta
91. 4) Sen istedin gül teninde yaralar
Bu ayrılık hem seni, hem beni yaralar
Verilen dizeler için aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Tam kafiye kullanılmıştır.
B) Tunç kafiye kullanılmıştır
C) Yarım kafiye kullanılmıştır.
D) Cinaslı uyak kullanılmıştır.
92.
93. 5)Duyulmuyor günlerin nasıl geçtiği
Bu temmuz, ağustos ayları böyledir
Dakikalar öyle süratle geçer ki
Daha sabah zannedersiniz, öğledir
Bu dörtlüğün uyak şeması, aşağıdakilerin
hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) a – b – c – a B) a – b – c – b
C) a – b – a – b D) a – a – b – b
94. 6)Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım
yanlışı yoktur?
A) 27 Mart Dünya tiyatrolar gününde etkinlikler
yapıldı.
B) Yeni köpeğimize çomar ismini verdik.
C) 2005 yılında Ankara’daki toplantıya katılmış.
D) “Suç Ve Ceza” adlı romanı severek okudum.
95. 7) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım
yanlışı yoktur?
A) Pek çok edebiyatçı ile tanıştım.
B) Öğretmen, bir kaç öğrenciyi yanına çağırdı.
C) Kafasını birtakım meselelere takmış.
D) Yunus koşuda 9 ncu olmuş.′
96.
97. 8)Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde
pekiştirme zarfı kullanılmıştır?
A) Okula gidecek kitapları sapasağlam istiyorlar.
B) Bardağın içinde büsbütün bir erik duruyor.
C) Kıpkırmızı saçlarıyla dikkatleri büsbütün
üstüne topluyor.
D) Fotoğrafında öbek öbek çalılar görünüyordu.
98. 9)Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer-yön zarfı
kullanılmıştır?
A) İleri zihniyete her zaman ihtiyacımız var.
B) Televizyonun sesi yukarı kattan duyuluyor.
C) İçerisi bir hayli kalabalık görünüyor.
D) Çorbayı o kızgınlıkla aşağı döküverdi
99. 10) Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde farklı
bir zarf bulunur?
A) Öyleyse hemen yat ve dinlen.
B) Sabah erkenden kalktılar yola çıktılar.
C) Üç beş kuruş birikince köyümüze gideriz.
D) Çocuğunu öperek uyandırdı.
100.
101. 11) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "sıcak" söz-
cüğü zarf olarak kullanılmıştır?
A) Şimdi sıcak bir çaya hayır demem.
B) Bir hafta öncesine kadar havalar çok sıcaktı.
C) Arkadaşlarım beni oldukça sıcak karşıladı.
D) Sıcak havalarda dışarı çıkmayı hiç sevmiyo-
rum.
102. 12)Aşağıdaki cümlelerden hangisinde altı çizili
sözcük farklı görevdedir?
A) Orada gördüklerini, bize gizlice anlattı.
B) Kısaca özetledi konuyu.
C) Uzunca bir yoldan gelmişler.
D) Buradan sessizce uzaklaştılar.
103. 13) A a ıdakiş ğ cümlelerin hangisinde
altı çizili sözcü ün türü di erlerindenğ ğ
farklıdır?
A) O, her zaman şakacı bir insandır.
B) Gelen misafirleri kibarca geri gönderdi.
C) Aldığın hediyeleri çok beğenecek.
D)Toplantıda arkadaşlarına ağır konuştu.
104.
105. 14) “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür”
atasözünün fiilinin zamanı ve şahsı
için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A)Geniş zaman – 3. tekil şahıs
B)Geçmiş zaman – 2. çoğul şahıs
C)Şimdiki zaman – 2. tekil şahıs
D)Gelecek zaman – 1. tekil şahıs
106. 15-Aşağıdakilerden hangisinde fiil, haber
kiplerinden biriyle çekimlenmemiştir?
A) Sen de mi ödevlerini yapmamıştın?
B) Her sene buralara geliyor, dinleniyor.
C) İmkanım olsa da memlekete gitsem.
D) Gideli iki yıl oluyor.