1. Engin Mühendislik
En Kaliteli En Ekonomik ve En
Sağlıklı Mühendislik Çözümleri....
Ana Menü
Ana Sayfa
Referanslar
İletişim
Faaliyet Alanları
Su & Atık Su Arıtım
Sistemleri
Isıtma Sistemleri
İklimlendirme ve
Soğutma
Buhar ve Kızgın yağ
Sistem ve Santralleri
-Besi Suyu Hazırlanması
-Buhar Tabloları
-Kaynar (Kizgin) Su
Kazan ve
-Kızgın Yağ Kazanları
Sistemi
-Ekonomizer
Depolama Sistemleri (depo-tank)
İzolasyonTesisat Yapı Malzemeleri
Doğal Gaz Sistemleri
Yangın Söndürme Sistemleri
Ürün ve Projeler
Okullarda Su Arıtımı
Sulama Sistemleri
Quemisoyl (KEMISOL)
Kaynaklı ve Modüler Depolar
Manyetik Kireç Önleyici
Buhar Sistem ve Santralleri
2. En Kaliteli En Ekonomik ve En Sağlıklı Mühendislik Çözümleri.-komple sistem.periyodik
bakım -onarım
Buharla çalışan sistemler iki ana grupta incelenebilir,
1. Buharlı Kalorifer Tesisatı :
Isıtıcılarda 0,5 atü' e kadar basınçlı buhar dolaşır. Sıcak sulu sistemlerde olduğu gibi alttan veya üstten dağıtımla
çalışabilir. Buhar ısıtıcılarda yoğuşup su haline geldikten sonra kontenstop denilen özel ayırıcılardan geçerek
kazana geri döner.
2. Sanayi Tipi Buhar Kazanları :
Buhar kullanılırken; kullanım amaçlarına göre buharın tamamı veya bir kısmı kazan
dönüş suyu olarak kullanılamaz.kazanına yeni su kazanı sağırlaştırmamak için mümkün
olduğunca gazı alınarak ve kirecinden arındırılarak verilmelidir. Bu da ancak suyun bir
takım cihazlardan geçirilerek verilmesini gerektirir. Bu sisteme besi suyu sistemi denir.
Buharlı kazanın su seviyesi düştüğü zaman tağdiye cihazı tarafından otomatik olarak
çalıştırılan pompalar vasıtası ile kazana su verilir. Kazandaki su seviyesi düşünce pompalar çalışır, belirli bir
seviyeye geldiğinde ise durur.
Su Borulu Buhar Kazanları
En Kaliteli En Ekonomik ve En Sağlıklı Mühendislik Çözümleri.-komple sistem.periyodik
bakım -onarım
3. BÜYÜTMEK İÇİN RESİMLERİN ÜZERİNE TIKLAYINIZ
SU BORULU KAZANLAR:
Bu tip kazanlar genel olarak suyun ve buharın birçok boru ve drumların içerisinde dolaştığı, alev ve sıcak gazların
su ve buharı içinde olduğu elemanların dışından geçtiği kazanlardır. Avantajları; buhar elde etmek için fazla
zamana ihtiyaç olmaması, yüksek basınç, sıcaklık ve yüke uygun olması ve sürekli maksimum yükte
çalışabilmesidir. Dezavantajları ise; bakımı, temizliği ve işletmesinin zor olması ve çok kaliteli besi suyunun
kullanılmasının zorunlu olmasıdır.
Kazan içinde ısınan suyun yoğunluğu ile soğuk suyun yoğunluğu farkı nedeniyle, ısınan suyun yükselerek druma
giderken yerini nispeten daha soğuk suyun yerleşmesi prensibine dayanır. Cebri dolaşımlı olanları da vardır.
Çalışma basıncına göre:
Alçak basınçlı kazanlar (300 psi’ a kadar- 20 bar a kadar)
Orta basınçlı kazanlar (300-750 psi kadar 20 - 50 bar arası )
Yüksek basınçlı kazanlar (750 psi’dan büyük -50 bar üstü)
Kazanların yapısı:
Kazanlar, verimli bir şekilde buhar üretmek amacıyla tasarlanmış, çeşitli kısımlardan oluşur. Aşağıda kuvvet
santrallerinde kullanılan orta basınçlı, su borulu ve tabii sirkülasyonlu kazanların yapısından kısaca
bahsedilmektedir. Kazanları oluşturan birimleri ayrı ayrı incelersek;
Ekonomizer:
Kazan besleme suyunun kazanda ilk girdiği bölümdür. Ekonomizerin görevi, üst doma beslenecek olan kazan
besleme suyunun sıcaklığını, yanmış baca gazlarının sıcaklığından yararlanarak arttırmaktır. Böylelikle atmosfere
atılan ısı miktarı önemli ölçüde azaltılarak ısı tasarrufu sağlanmış olur. Ekonomizer yatay olarak sıralanmış paralel
tüp demetlerinden oluşmaktadır. Tüpler giriş ve çıkış hederlerine bağlanmıştır. Su akımı ile gaz akımı ters
yönlüdür. Böylelikle ekoya giriş su sıcaklığı ortalama 150 derece iken 200 dereceye çıkarılarak üst doma (buhar
dramı) gönderilir.
Ekonomizer gaz giriş ve çıkış sıcaklıklarının yükselmesi, kazanın veriminin yüksek olduğunu gösterir. Ancak asla
eko gaz çıkış sıcaklığı sülfürik asidin çiğlenme noktası olan artalama 160 derecenin altına düşürülmez. Bu
sebeple kazanlara eko gaz çıkış sıcaklığı düştüğünde ekonomizeri by-pass ederek baca gazı sıcaklığını yükselten
kazan besleme suyu by-pass ‘ı yapılır
Drumlar Ve Yanma Odası:
Kazanlarda üstte buhar ve altta su drumı denilen iki drum bulunmaktadır. Bu iki drum tüplerle birbirlerine
bağlanmıştır. Tüp demetlerinin ortasında ise yanma odası uzanır. Yanma odasını çevreleyen tüplerle konveksiyon
bölgesindeki sınır tüpleri perdeli, gaz sızdırmaz yapıdadır. Konveksiyon bölgesi tüpleri alev görmeyen ve sadece
yanma gazları sıcaklığından yararlanan tüplerdir. Kuvvet santrali kazanları, drumlar ve yanma odası şekline göre
“O” ve “D” tiplerindedir.
4. O tipi kazanlarda, yanma odası alt ve üst domun ortasında yer alırken, D tipi kazanlarda yanma odası asimetrik
olarak yerleşmiş ve domların arasında kalan bölge “konveksiyon bölgesi”ni oluşturmuştur. O tipi kazanlarda baca
gazları, yanma odasını kazanın arkasından terk ederler ve 180 derece dönüp kazanın her iki yanında uzanan
konveksiyon bölgesine girerler. Baca gazları yanma odasını terk ederken önce burnerlerin tam karşısında uzanan
superheater bölgesinden geçer. D tipi kazanlarda ise baca gazları önce superheaterden geçerek kazanın yan
tarafında, domların altında uzanan konveksiyon tüplerinden geçerek ekonomizere ulaşır.
Ekonomıizerden gelen su kazanın üst domuna verilir. Kazan içinde ısınan su ile soğuk suyun yoğunluk farkı
nedeniyle, ısınan su iç tüplerden yükselerek buhar drum’ına, soğuk su ise dış tüplerden su drum’ına hareket eder.
Tüplerden yükselen su-buhar karışımını üst doma verilen kazan besleme suyundan ayıran bir perde plaka
mevcuttur. Su-buhar karışımından ayrılan doymuş buhar, önce buhar ayırıcıdan ve ardından kafesli
kurutuculardan geçerek, nemsiz olarak superheater giriş hederine gönderilir.
Superheater:
Superheater, üst domda üretilen doygun buharın sıcaklığını arttırarak kızgın buhar üretmek amacıyla kullanılır.
Superheater giriş heater ‘na gelen doygun buhar aşırı ısıtılarak çıkış heater’inden sisteme gönderilir. 550 psı
buharın üst domda 250 derece doygun buhar sıcaklığı olduğu halde, superheater çıkış sıcaklığı 300-350
dereceye kadar ulaşır.
Superheater!den çıkan kızgın buharın sıcaklığı, buharın kullanıldığı türbinlerde dizayn olarak ortalama 325
derecedir. Kazan çıkışındaki kızgın buharın sıcaklığı, buhar çıkış hattında tesis edilmiş bir kazan besleme suyu
enjekte’si ile ayarlanır. Bu vanaya De superheater veya atemperatör adı verilir.
Superheaterler çeşitli tiplerdedir;
Konveksiyon tipi superheater:
Isıyı baca gazlarından, yüzeyler üzerinden geçer sıcak gazlar sayesinde alır.
Radyant tipte superheater:
Yanma mahalline yerleştirilecek şekilde dizayn edilmişlerdir. Böylece ısı direkt olarak alevden radyasyonla alınır.
Radyasyon ve konveksiyon tipi superheater:
İki tipin seri olarak birleştirilmesinde oluşur.
Buhar Kontrol ve Emniyet Cihazları
En Kaliteli En Ekonomik ve En Sağlıklı Mühendislik Çözümleri.-komple sistem.periyodik
bakım -onarım
TERMOMETRE
Kazan içindeki buharın sıcaklığını gösterir.
MANOMETRE
Kazan içerisindeki buhar basıncını gösterir.
PRESOSTAT
5. Presostatlar Kazan içindeki basıncı belirli bir noktada tutmamızı sağlayan ve basınç
sinyalini elektrik sinyaline çeviren elemanlardır. Ayarladığımız noktada
kontak vererek brülörün devreden çıkmasını ve ayarladığımız fark
basıncı kadar sonra tekrar devreye girmesini sağlarlar.
SU SEVİYE GÖSTERGESİ :Kazan içindeki su seviyesini gösterir. Devamlı takip
edilmelidir
EMNİYET VENTİLLERİ VEYA SİFONU
Kazanın emniyetini sağlar. Sadece emniyet ventilleri kullanılıyorsa, her kazan üzerinde
birer adet olmak üzere yaylı ve ağırlıklı emniyet ventili bulunmalıdır.
Sifonlar ise basıncı karşılayacak çap ve uzunlukta borular kıvrılarak imal edilirler. Bu
emniyet cihazlarının gövdesi buhar basıncı yükselince fazla buharı dışarı atarak kazanın
patlamasını önler.
BESLEME SUYU GİRİŞİ
Kazanın suyu eksilince su vermeye yarar. Genellikle kazanın üst yanında bulunur. Su kazana pompa ile verilir.
ALARM DÜDÜĞÜ
Kazanın su seviyesinin, normal su seviyesinin altına düşmesi halinde tehlikeyi haber verir.
SU, AKARYAKIT VE BUHAR SAYAÇLARI
Bunlar birim zamanda geçen akışkanın değerini belirlemeye yarayan cihazlardır.
BACA DÜZENLEYİCİ
Brülörlü kazanlarda brülörün işletmeden çıkmasıyla baca sürgüsünü kapayan, brülör çalışmaya başlayınca açan
bir sürgü toru ve sürgüden oluşan cihazdır. Sürgü motoru şalteri, komutayı brülörden alır. Bu şekilde brülör
işletme dışı kalınca gereksiz çekiş ile kazanın soğuması, önlenmiş olur.
TERMOSTATİK VANA
6. Sıcaklık kontrol ve ayar aygıtıdır. Bunlar çoğunlukla ısı değiştiricileri ve boylerlerde, sanayide ise bir çok ısıtıcı
sistemde kullanılmaktadır. Duyar uç, ısıtılan suyun çıkışına bağlanmıştır. Termostatik vana su çıkışını hangi
sıcaklıkta istiyorsak o sıcaklığa gelince, buhar girişini kapar, düşünce açar.
Su Düzeyi Güvenlik Elemanları (Tağdiye Cihazları)
A. Elektrotlu, Düzey Kontrollü Su Besleme Aygıtları: İki elektrot ve bir komuta
kutusundan oluşurlar. Yaygın olarak kullanılırlar
B. Şamandıralı ve Cıva Kontaklı Su Besleme Aygıtları: Özellikle buhar kazanlarında yaygın biçimde
kullanılırlar. Şamandıra sistemi cıva kontağına kumanda ederek su besleme sistemini devreye sokar veya
devreden çıkartırlar.
BLÖF DÜZENİ
Kazan içindeki çamur ve çökeltileri atmak için yapılır. Blöf miktarı ve zamanı kazan suyunun çözümlenmesiyle
belirlenir. Günümüzde otomatik olarak çalışan blöf sistemleri de kullanılmaktadır. Su borulu kazanlarda, brülör
çalışırken blöf yapılmaz.
SÜZGEÇLER (Filtreler)
Buharın veya suyun içindeki pislikleri tutmak için kullanılır. Otomatik ve selonoid vanalardan, kondenstoplardan ve
buhar düzenleyicilerden önce kesinlikle süzgeç konulmalıdır. Tersi durumlarda bunların çalışmalarını önler. Su
için ve yakıt için olanları vardır.
MOTORLU VANALAR
Sıcaklık ve basıncın elektrik sistemlerini uyarmasıyla çalışırlar. Bunlar 2, 3 ve 4 yollu olarak yapılırlar.
SEPARATÖRLER
Kazan çıkışında ve cihazlardan önce kullanılacak bu su ayırıcı cihazlar, su zerreciklerini ve kondens filmini
buhardan ayırarak tesisata kuru buhar gitmesini sağlarlar.
SELONOID VANALAR
Elektro mıknatısla çalışırlar. Akışkanın geçiş yönü üzerinde belirtilir. Sıcaklığa gelince, buhar girişini kapar,
düşünce açar.
Buhar Kazanları İçin Besi Suyu Hazılanması
En Kaliteli En Ekonomik ve En Sağlıklı Mühendislik Çözümleri.-komple sistem.periyodik
bakım -onarım
7. Evlerimizde kullandığımız çaydanlık ile buhar kazanları arasında işletme açısından bir benzerlik vardır.
Çaydanlığın dibinde oluşan kireç taşı tabakasının benzeri buhar kazanının içinde de oluşur. Bu durumu şöyle izah
edebiliriz; Çaydanlıktan buharlaşan su, saf sudur ve çaydanlıkta kalan dip suyundaki minerallerin konsantrasyonu
giderek artar, dolayısı ile katı duruma dönüşürler. Bu durumda yapılması gereken öncelikli iş dipte kalan ve
konsantre mineral içeren suyun boşaltılmasıdır. Buhar kazanlarında bu işleme blöf adı verilir. Blöf yapmaktaki
ikinci amaç bu mineral konsantrasyonunu azaltarak elektrokorozyonu önlemektir. Bu durumda ortaya çıkan
sonuç; besi suyundaki mineral oranını azaltmak olacaktır. Bunu yapabilmek için su yumuşatma, demineralize ve
ters osmos teknikleri gibi yöntemler kullanılır. Su yumuşatma tekniği çok yerde yanlış anlaşılmakta ve
yumuşatılmış suyun saflaştırıldığı sanılmaktadır. Oysa suyun yumuşatılması yalnızca, suda bulunan ve taş yapma
özelliği çok fazla olan kalsiyum ve magnezyum minerallerinin suni reçine yöntemi ile alınarak yerine taş yapma
özelliği olmayan sodyum mineralinin verilmesinden ibarettir.
Ancak bu yöntemle sudaki silikat maddesi ayrıştırılamaz. Silikat pencere camının ham maddesi olarak
tanımlayabileceğimiz minerallerdir. Bu mineralden suda çok fazla olması durumunda çok daha fazla blöf yapmak
gerekmektedir. Su yumuşatma cihazları ile elde edilen bu su birçok buhar kazanı için olumlu sonuçlar verebilse
de, yüksek basınçlı kazanlar için çok kötübir sudur.
Çok yüksek miktarda mineral içeren suların kazanlarda kullanılması için bir başka yöntem olan demineralize ya da
deionize olarak adlandırılan bir başka yöntem kullanılabilir. Bu yöntem yüksek basınçlı kazanların besi suyu elde
edilmesinde kullanılır. Su yumuşatma cihazı tekniğinende olduğu gibi suni reçinelerle suyu saflaştıran
demineralize yönteminde, reçinelerin rejenerasyonu için tuzlu su yerine tuz ruhu (HCI) ve kostik (NaOH)
kullanılır. Tuz ruhu olarak bilinen asitin kullanımındaki riskler nedeniyle bu sistem mecbur kalınmadıkça tavsiye
edilmemektedir. Ayrıca yaygın bir sistem olmayışının bir diğer sebebi de kostik harcaması ve rejenerasyonundan
sonra ortaya çıkan pH nötralizasyonu mecburi olduğundan işletme maliyeti yüksektir.
TERMİK DEGAZÖR bağlantıyı görmek için resme tıklayınız
8. Ters osmos olarak bilinen yöntem ile kötü sulardan, hatta deniz suyundan tatlı su elde etmek ve dolayısı ile kazan
besi suyu üretmek mümkündür. İlk yatırım maliyeti yüksek olmasına karşın işletilmesi ucuz ve kolaydır. Reçineli
su yumuşatma sistemlerine oranla çok daha yüksek kalitede besi suyu üretilmesini mümkün kılar. Saf suya yakın
özellikteki besi suyu kalitesi dolayısı ile kazandan yalnızca haftada bir defa kontrol için blöf yapılmaktadır. Oysa
blöf, yumuşatılmış su ile beslenen kazanlarda en az günde üç defa yapılmalıdır. aşağıda bir besi suyu akım
şeması verilmiştir.
BUHAR KAZANI BESİ SUYU AKIM ŞEMASI
BUHAR BESİ SUYU
Buhar kazanı satın alınırken kazanın imalat
kalitesine ve verimine dikkat edilir. Genellikle, besi
suyunu hazırlayacak sistem üzerinde aynı titizlikle
durulmaz. Bu nedenle ısı verimi çok yüksek olan
bir buhar kazanı dahi yüksek iletkenlikte bir su ile
beslendiğinde, yapılan blöflerden dolayı işletme
verimi düşük olur.
Ülkemizde buhar kazanı besi suyu genellikle
reçineli iyon değiştiriciler ile hazırlanmaktadır. Ters
Osmos (Reverse Osmosis) tekniği ile daha yüksek
kalitede besi suyu hazırlanabilmektedir. Su
içindeki minerallerin % 95-99'unu ayırarak suyu
saflaştıran Ters Osmos tekniği ile üretilen besi
suyu birçok sanayi tesisinde yüksek işletme
ekonomisi sağlamaktadır.
1. BUHAR KAZANININ KALİTESİ KADAR BESİ SUYUNUN KALİTESİ DE ÖNEMLİDİR
Bir buhar kazanı satın alınırken bunun imalat kalitesi, imalat sonrası yapılan basınç testleri ve işletme verimi
üzerinde çok durulur. Ancak, bu kazanın ömrü, işletme verimi ve ürettiği buharın saflığı, kazanın imalat
kalitesinden çok bunun içine konan suyun saflığı ile doğru orantılıdır. Buhar kazanının işletilmesinde (kazan ve
kondens sistemi) yaşanan sorunların çoğu da gene kazana verilen ve "besi suyu" olarak adlandırılan suyun
kimyasal kalitesi ile ilgilidir.
2. KAZAN BESİ SUYUNUN KİMYASI
İletkenlik: Suyun elektrik iletme kabiliyetidir. Çok kullanılan ölçü birimi "mikrosiemens/cm" (hS/cm).
Misal: Su içinde yalnızca 100 mg/lt NaCl tuz varsa ve başkaca hiçbir eriyik yoksa bu suyun iletkenliği 212
mikrosiemens/cm'dir.
Toplam Eriyik Miktarı: Su içinde eriyik halde bulunan minerallerin ağırlıklarının toplamıdır, mg/lt cinsinden
ölçülür. Su içindeki eriyik miktarı çoğaldıkça suyun iletkenliği yükselir.
Toplam Sertlik: Su içinde eriyik halde bulunan Kalsiyum - Ca ve Magnezyum - Mg bileşiklerinin toplamıdır.
Ülkemizde üç değişik birim ile ifade edilir: (mg/lt CaCO3 cinsinden), Fransız sertliği (= 10 mg/lt CaCO3), Alman
sertliği (= 17.9 mg/lt CaCo3).
9. Toplam Alkalinite: Suyun asidi nötralize etme kabiliyetidir. Su içinde bulunan Co3, HCO3, ve OH ionlarının
toplamıdır. Toplam Alkalinite mg/lt CaCO3 cinsinden ifade edilir.
pH: Suyun asidik olma durumunu ifade eder. pH değeri 0 ile 14 sayıları arasında olur. pH= 7 nötr bir suyun
sayısal değeridir.
Erimiş Oksijen: Su içinde erimiş halde bulunan O2 gazının mg/lt cinsinden miktarını belirler.
Erimiş Karbondioksit: Su içinde erimiş halde bulunan CO2 gazının mg/lt cinsinden miktarını belirler.
Silikat: Su içinde erimiş halde bulunan SiO2 ionunun mg/lt cinsinden miktarını belirler.
Klorür: Su içinde erimiş halde bulunan C ionunun mg/lt cinsinden miktarını belirler.
Demir: Su içinde erimiş halde bulunan Fe ionunun mg/lt cinsinden miktarını belirler.
3. BESİ SUYU KALİTESİ NEDENİ İLE BUHAR KAZANINDA VE BUHAR SİSTEMİNDE YAŞANAN SORUNLAR
- Buhar kazanı içinde taş oluşması ısı iletimini azaltarak çok büyük ekonomik zarara yol açar ve ayrıca kazanın
alevli bölümünde saçların fazla ısınarak özelliklerinin kaybolması ve kazan ömrünün azalmasına neden olur.
- Buhar kazanının korozyonu: Oksijen ve pH korozyonu ile beraber elektro-korozyon.
- Buhar kazanında köpük oluşması ve sisteme köpük kaçması dolayısı ile arzu edilmeyen minerallerin buhar
hattına geçmesi, buhar kalitesinin bozulması.
- Kondens borularında korozyon (Alkalinitenin yüksek olması nedeni ile kazan içinde CO2 gazı oluşur. Bu gaz
buhar ile beraber sisteme gider, buhar enerjisini harcadıktan sonra kondens haline dönüştüğünde bu gaz suda
erir ve kondens suyunun pH derecesini düşürür, dolayısı ile kondens boruları erimeye başlar.
- Yukarıdaki sorunların azaltılması için kazan içindeki suyun iletkenliği belli bir dengede tutulmak istenir. Bu
nedenle kazandan blöf yapılır. Besi suyu iletkenliğinin yüksek olması fazlaca blöf yapılmasına neden olur, bu da
kazanın işletme verimini düşürür
• Sözü edilen problemlerin azaltılması için besi suyu kalitesini belirlemek gerekir.
4. BUHAR KAZANI BESİ SUYU İÇİN İSTENEN KALİTE
Alçak Basınçlı (1-20 Bar) kazanlar için istenen su kalitesi konusunda literatürde bazı değerler verilmektedir.
Ancak, besi suyu kalitesinden daha önemlisi kazan içindeki suyun kalitesidir ki buna "Kazan Suyu' veya "Blöf
Suyu Kalitesi" denir.
Buhar Kazanı Besi Suyu Kalitesi Değerleri:
Toplam Sertlik: 0,1 Fr. sertliğinden az
Yağ miktarı: 2 mg/lt'den az
Oksijen: 0,05 mg/lt'den az
Toplam Demir: 0,05 mg/lt'den az
Toplam Karbondioksit: 20 mg/lt'den az
Silikat SiO2: olabildiğince düşük
pH değeri: 7,0 - 9,5 arası
Buhar Kazanı Blöfünden Alınan Kazan Suyunda Müsaade Edilen Değerler:
(Kazan içinde kazan kimyasalları kullanıldığı kabul edilmiştir)
Toplam Sertlik: 0,0 °Fr
iletkenlik: en çok 6000 micro simens/cm (bazı literatür 8000 değerini dahi tolere ediyor)
pH:9,5- 11,5
Silikat: en çok 150 mg/lt
Toplam Demir (Fe): 10 mg/lt
10. Klorür: mümkün olduğu kadar düşük
Çözünmüş Oksijen: 0 (termik Degazör ile Oksijenin çoğu alınır, bakiye ise oksijen tüketen kimyasallar ile yok
edilir.)
İşletme basıncı yüksek olan kazanlar için su kalitesi toleransları çok daha hassastır. Türbin döndürecek buharı
elde etmek için ise besi suyunun elektrik geçirmeyecek kadar saf olması arzu edilir (iletkenlik 0,1 micro s/cm,
veya rezistivite 2 megaohm'un üzerinde).
5. BUHAR KAZANI İÇİNDE YAPILAN SU TERBİYESİ
Buhar kazanını beslemek için hazırlanan kaliteli besi suyunun sisteme zarar vermesi önlenemez. Çünkü kazan
içinde buharlaşan su, kazan suyunun saf kısmıdır. Buharlaşmadan sonra geriye kalan su fiziksel ve kimyasal
sorunlar çıkarabilir. Bunlara kısaca değinelim:
A. Kazan içindeki buharlaşma ile suyun saf kısmı ayrılır ve arta kalan suyun içindeki mineral oranı ve miktarı
yükselir (iletkenlik artar). Bu nedenle taşlaşma, korozyon, köpük sorunları tekrar yaşanabilir. Bunların önlenmesi
için bir taraftan kazandan bir miktar su atılır BLÖF İŞLEMİ ve böylece kazan içinde kalan suyun kimyasal
niteliklerinin dengede kalması sağlanır; diğer taraftan kazan içindeki suya bazı kimyasallar verilerek korozyon,
taşlaşma, köpürme gibi sorunlar önlenmeye çalışılır.
Ancak, yalnızca kazan kimyasallarına güvenilerek kazan işletmeciliği yapmak çok ekonomik olmaz. Çünkü
kimyasalların miktarı kazan içindeki suyun kalitesine göre saptanır. BLÖF işleminin miktarı da kazan içindeki
suyun kalitesi ile orantılıdır. Dolayısı ile kalitesiz bir besi suyu ile işe başlandığında bir taraftan fazlaca kimyasal
kullanılır, diğer taraftan bolca yapılan blöfler ile kazan içindeki ısının bir kısmı atılmış olur, işletme verimi düşer,
ayrıca kazan kimyasallarının bir kısmı da atılmış olur.
B. Kondens içindeki havanın oksijeni çözünür ve bu oksijen kazan saçlarının oksidasyonuna, dolayısı ile
korozyonuna yardımcı olur. Bunu önlemek için kazana verilmeden önce sular termik degazörden geçirilir
ve oksijenden arındırılır.
TERMİK DEGAZÖR İLE TERBİYE YANINDA SU İÇİNE OKSİJENİ TÜKETİCİ KİMYASAL DA VERİLİR. ( Su
akımlarinda mutlak basıncın vakum basıncına kadar düşmesi ile çok küçük boyutta vakum baloncuklari ortaya
çıkar. Bunlar ya aynı yerde veya akım tarafindan cok kısa bir mesafe taşındıktan sonra basıncın artması
neticesinde hızla küçülür ve yok olurlar. Boşalan hacıma su molekulleri çok buyuk bir hızla hücum ederler. Ve
yüzeyi hızla aşındırırlar Bu olaya kavitasyon diyoruz. Dolayısı ile termik degazörler pompa seviyesinden en az 3-
4 m yükseğe konulmalıdır.
TERMİK DEGAZÖR :
Buhar ve kaynar su sistemlerinin iki düşmanı vardır: Sudaki kireç gibi sertlik ve taş yapıcı malzemeler ve Oksijen
(O2) ve Karbondioksit (CO2) gibi korozif gazlar.
Oksijen (O2), havada ve taze kazan besleme suyu içinde çözünmüş halde bulunur. Su, hava ile temasında çok
kolay bir şekilde oksijen alır.
Karbondioksit (CO2), ham suyun geçici sertliğini oluşturan veya yumuşatma işleminden sonra nitelik değiştiren
sertlik yapıcı malzemelerin (karbonatların) sıcaklık ve basınç altında parçalanarak ayrışması sonucu oluşur.
Buhar kazanları besleme suyu ve kaynarsu kazanları tamamlama suyu içinde çözünmüş olarak bulunan serbest
oksijen (O2) ile kazanlar içinde karbonatların parçalanmasıyla oluşan karbondioksit (CO2) gazları, kazanlarda,
buhar kullanan cihazlarda ve özellikle tesisatlarda gözenekler ve paslanarak erimeler şeklinde korozyona neden
olurlar. Bu gazların etkileri taze besleme suyu oranı ve sistem işletme basıncı arttıkça daha da artar.
Kazan besleme suları bu gazlardan arındırılamazsa tüm sistem ömrü kısalır, çok kısa sürelerde dahi kazanda ve
11. sistemi oluşturan cihaz ve tesisatlarda korozyon ve delinmeler oluşabilir. Bunun yanında CO2, özellikle buhar
kullanan cihazlarda ve serpantinlerinde ve kondens borularında aşırı korozyona neden olur.
Kazan besleme sularının O2 ve CO2 gazlarından arındırılmaları için degazör cihazından geçirilerek degaze
edilmeleri şarttır.
İmalatımız olan degazör cihazları
Sıcaklık + basınç esasına göre çalışan degazörler
Sıcaklık + pulverizasyon esasına göre çalışan degazörler
olmak üzere iki tiptir.
1. tipteki sıcaklık + basınç esasına göre çalışan degazörler, özellikle taze besleme suyu oranının yüksek olduğu
yüksek basınçlı kazanlı sistemlerde kullanılırlar. Bu cihazlar, kısmen kondens tankında parçalanan karbonatların
kendi bünyelerinde de parçalanmalarını ve gazlarını açığa çıkarmalarını da sağlarlar. Bu cihazların işletme
sıcaklığı 102 - 105 ºC, işletme basıncı 0,2 - 0,5 atü mertebesinde olup, gaz alma verimleri %96 - %100
aralığındadır. Sıcaklık yüksek olduğundan kazan besleme pompalarının kavitasyona neden olmadan sağlıklı
çalışmalarını sağlamak amacıyla pompalardan asgari 4 -4, 5 metre yükseklikte tesis edilmeleri zorunludur. Bu
tipteki degazör sisteminde ısıtıcı buharın diğer bir kısmı, özel bir karışım donanımı ile doğrudan degazör tankı
içindeki suya verilerek, suyun kaynayarak gazını bırakması sağlanır ve yeniden gaz alması engellenir.
2. tipteki sıcaklık + pulverizasyon esasına göre çalışan degazörler, özellikle taze besleme suyu oranının düşük
olduğu orta basınçlı kazanlı sistemlerde kullanılırlar. Bu cihazların işletme sıcaklığı 90 - 95 ºC, işletme basıncı
atmosferik, gaz alma verimleri %90 - %95 aralığındadır. Karbonatların parçalanması kendi bünyelerinde veya
kondens tankında gerçekleşir. Sıcaklık yüksek ve kavitasyon tehlikesi olmadığından kazan dairesi zemininde
veya kondens tankı üzerinde tesis edilebilirler.
Her iki degazör sistemininde besleme suyu pulverize edilmek ve degazör tavalarından geçirilmek suretiyle
buharla karıştırılarak sıcaklığı arttırılır ve böylece O2 ve CO2 gazları besi suyundan ayrıştırılır. Serbest kalan O2
ve CO2 gazları degazör üzerindeki otomatik gaz atma vanasından dışarı atılır.
DEGAZÖR DOMU
Kapasiteye uygun çap ve boyutta, gerekli kalınlıkta St.37 veya paslanmaz malzemeden imal edilmektedir. Dom,
tanka kaynaklı veya flanşlı olarak bağlanır. Siyah malzemeden imal edilen dom, imalatı müteakip komple sıcak
daldırma galvaniz işlemine tabi tutulur.
Dom içinde besleme suyu pulverize sistemi ile AISI 316L kalitede paslanmaz sactan imal edilmiş pülverizasyon
tablaları bulunmaktadır
DEGAZÖR TANKI
Degazör tipine ve kazan dairesi yerleşme durumuna göre yatık veya dik silindirik, bombe başlı tipte St.37
malzeme kullanılarak imal edilir. Sac kalınlığı normal tanktan 1-2 mm kalın olarak seçilir. Gerektiğinde tank iç
kısımdan vakuma karşı NPI - NPU profiller ile takviye edilir. Tank üzerinde dom bağlantı flanşı ile gerekli diğer
armatür bağlantı flanşları ve tabanında karışım tipli ısıtma için buhar dağıtım kollektör ve boruları bulunmaktadır
ÇÜRÜK BUHAR YOĞUŞTURUCUSU
Degazörden çıkan korozif gazlar ile karışık çürük buharın içindeki korozif gazları ayırmak ve ısısını geri kazanmak
amacıyla kullanılan Çürük Buhar Yoğuşturucusu, eşanjör tipindedir. Çürük buhar, besleme suyu ile soğutularak
yoğuşturulmakta, böylece besi suyu da ön ısıtmaya tabi tutulmuş olmaktadır. Yoğuşturucudan çıkan yoğuşum
suyu bir boru ile tekrar degazöre verilmektedir.
Çürük Buhar Yoğuşturucusu, sıcak daldırma galvanizli gövde içinde bakır borulu veya tamamen paslanmaz
12. malzemeden imal edilmektedir
İZOLASYON
Degazör domu, tankı ve yoğuşturucu dış yüzeyleri iki kat antipas boya ile boyanmakta, müşteri isteğine bağlı
olarak uygun kalınlıkta cam yünü üzerine uygun kalınlıkta galvaniz sac, aluminyum veya paslanmaz kaplı olarak
izole edilmektedir.
DEGAZÖR ARMATÜRLERİ
Degazörlerde, degazör tipi, kapasitesi ve işletme şartlarına uygun olarak basınç düşürücü vana, termostatik vana,
buhar ve su bağlantı ve by pass vanaları, seviye kontrol düzeni, boşaltma vanası, su çıkış vanası, otomatik gaz
tahliye vanası, cam borulu su seviye göstergesi, manometre ve termometre gibi işletme, kontrol ve emniyet
armatürleri kullanılır. Armatür seçiminde kapasite, kalite ve fiyatın yanında işletme ve bakım kolaylıkları dikkate
alınır
6. TERS OSMOS (REVERSE OSMOSİS) İLE KAZAN BESİ SUYUNUN HAZIRLANMASI
Ham su yüksek iletkenlikte olduğunda kazan besi suyunun klasik yöntemler ile hazırlanması (su
yumuşatma cihazı ve dealkalize cihazı ile) çok blöf yapılmasını gerektirir, blöflerin fazla olması ile çok
miktarda ısı ve kimyasal dışarı atılır ve işletmenin verimi çok düşer. Yüksek iletkenlikte ham suyu olan
işletmelerin klasik yöntemden vazgeçip TERS OSMOS (T.O.) sistemi ile besi suyu hazırlamaları işletmeye
ekonomi sağlar. Klasik cihazlara göre ilk yatırımı biraz daha yüksek olan T.O. sistemi çok kaliteli su
ürettiği için sonuçta çok ekonomik bir işletme sağlanmış olur. EK-1 'de gösterilen su örneklerinde ham su
ve bu sudan T.O. ile üretilen suyun analizleri karşılaştınlmıştır. Bu örneklerde açık bir şekilde görüldüğü
gibi, T.O. sistemi ile üretilen suyun sertliği ve alkalinitesi çok düşük seviyelere iner, ham suya kıyasla
iletkenlik % 2 seviyesine iner, silikat % 3 kadar kalır.
T.O. ile hazırlanan yüksek kalitede bir besi suyu ile işletilen buhar sisteminde elde edilecek tasarruf:
- blöfler en az onda bire düşeceği veya daha da azalacağı için ısı enerjisi tasarrufu çok yüksektir;
- yüksek kaliteli su kullanıldığı için kazan suyuna verilen kimyasalların çoğuna ihtiyaç kalmaz, kazan
suyuna yalnızca az miktarda oksijen tüketici kimyasal vermek yeterlidir.
- blöflerin azalması ile kazan kimyasallarının blöf ile atılması da çok aza iner;
- kaliteli sudan dolayı taş oluşmayacak, dolayısı ile kazanın ısı geçirgenliği ve ısı verimi çok yüksek
olacaktır, bakımlar da en aza indirilecektir,
- pH derecesinin 9,5 civarında tutulması ile korozyon önlenebilir,
- alkalinite ve iletkenlik çok azaldığından kazanda köpürme ve buhar ile sisteme mineral kaçması olmaz,
üretilen buharın kalitesi yükselir;
- alkalinitenin çok az olması nedeni ile kazan içinde karbondioksit oluşmaz, dolayısı ile kondens
borularının korozyonu da en aza iner;
- klasik cihazlara karşı çok az bakım isteyen T.O. sisteminin özel personele ihtiyacı yoktur, yalnızca kazan
dairesine bakan vardiya teknisyeninin gözetimi altında T.O. sistemi çalışır.
ÖNEMLİ NOT: T.O. cihazları, insan böbreği gibi, kendi kendini temizleyerek çalışır ve bu temizleme için çalışması
sırasında T.O. ham suyun % 20 - % 40 kadarını atar. T.O.'nun su atışı ile Su Yumuşatma cihazlarının
rejenerasyonda attığı su karşılaştırıldığında T.O. cihazı verimsizmiş gibi görünür. Ancak, bir buhar tesisinde
yalnızca su hazırlama cihazlarını değil de buhar kazanı işletmesinin tamamını karşılaştırdığımızda T.O. sistemi ile
su hazırlayan buhar tesisinin çok daha verimli olduğu görülür. Çünkü T.O. üretim suyu ile beslenen buhar
kazanından yapılan blöfler klasik yumuşatıcılı tesise kıyasla en az 1/10 oranındadır. Buhar kazanından yapılan
13. blöfler ise T.O.'nun telef ettiği "ham su" kadar ucuz değildir, bu blöf ile atılan su çok yüksek miktarda ısı ve birçok
kazan kimyasalı içerir. Bu görüşü doğrulayan T.O. suyu kullanan bir tesisin işletme ekonomisini göstermektedir.
T.O. cihazının kendini temizlerken attığı su sanayi tesislerinin atığı ile karıştırılmamalıdır. T.O.'nun attığı su içinde
yalnızca tabiatta bulunan mineraller konsantre halde bulunur, bu su içinde tabiata zarar verebilecek bir kimyasal
olmadığı için, T.O. cihazını çok kullanan ülkelerin tüzüklerine göre bu su doğruda denize, derelere veya yağmur
kanallarına verilebilir.
Besleme suyu saflığı gereksinimleri, kazan basıncına, kazan tasarımına ve uygulamalara bağlıdır ve çok çeşitli
farklılıklar gösterebilir.
Kazan besleme suyunun özelliğini belirleyen ölçümler
Kazan besleme suyunun kireç yapıcı, nötr ya da korozif karakterde olup olmadığını belirleyen ve şartlandırma tipi
ve ihtiyacının tanımlanmasında yardımcı olan analiz değerleri şunlardır:
İletkenlik: Suyun içerdiği çözünmüş iyonların miktarını belirler. Su saflaştıkça iletkenlik azalır. Birimi direnç
biriminin tersi olup, µS/cm’dir. Sınır değerlerin dışındaki iletkenlik, korozyon ve sürüklenmeye neden olur.(bkz.
Tablo 1A-1B) Besleme suyu iletkenliği ters ozmos ve demineralizasyon ile istenilen aralığa getirilebilir.
Toplam çözünmüş katı madde: Suda çözünmüş tüm katı maddelerin miktarının ölçüsüdür. Bu değerle, iletkenlik
değeri arasında doğrudan bir orantı vardır.
Askıdaki Katı Maddeler: Su içinde çözünmeden asılı kalan maddeler, suya bulanıklık ve istenmeyen renklilik
verir. Bu tip sular, fiziki filtreden geçirilerek kazana beslenmelidir. Aksi takdirde, askıdaki maddeler yumuşak
birikinti, gevşek çamur ve köpürmeye neden olur.
pH değeri: Suyun asidik ya da bazikliğinin ölçüsüdür. Sınır değerlerin dışında ölçülen pH değerleri, asit veya
kostik korozyonuna neden olur. Asit veya kostik eklemesiyle pH ayarı yapılabilir.
Alkalinite: Suyun içerdiği hidroksit, karbonat ve bikarbonat suyun alkalinitesini (bazlığını) oluşturur. P alkalinite ve
M alkalinite olmak üzere iki ayrı değer cinsinden ifade edilir. Bu değerlerden yola çıkarak suyun içerdiği hidroksit,
karbonat ve bikarbonat iyonlarının miktarları (ppm CaCO3) cinsinden hesaplanır. Çok düşük ya da çok yüksek
alkalinite, kazanda köpürmeye, kostik kırılmasına ve buhar-kondens hatlarında karbondioksit korozyonuna neden
olur. Dealkalizasyon işlemi ile suyun alkalinitesi istenilen aralığa getirilir.
Toplam sertlik: Suyun içerdiği çözünmüş kalsiyum ve magnezyum tuzlarının miktarı, suyun sertliğinin ölçüsüdür.
Suların sertliği, uygulamada yaygın olarak içerdikleri sertlik veren maddelerin CaCO3 cinsinden miktarı ile
belirlenir. Yüksek sertlik, kazanda kışır oluşumuna neden olur. Suyun sertliği, kazana girmeden önce su
yumuşatma işlemi ile giderilir.
Ön şartlandırma ve su yumuşatma
Ön şartlandırma yöntemleri, besleme suyunu kazana girmeden önce sisteme hazırlamak için kullanılır. Kullanımı
en yaygın kazan dışı ön şartlandırma işlemi yumuşatmadır. Birçok işletmede ham su olarak sertliği oldukça
yüksek olan kuyu suları kullanılmaktadır. Bu kadar yüksek sertliğin
ve bazı diğer safsızlıkların kazan içi kimyasal şartlandırma ile tamamen giderilmesi mümkün değildir. Bu nedenle,
su kazana beslenmeden önce bir yumuşatma devresinden geçirilerek fazla sertliği alınmalıdır. En çok kullanılan
yumuşatma yöntemi, iyon değiştirme ile suyun sertliğinin giderilerek yumuşak su haline getirilmesidir.
Suyun karakterine göre uygulanacak farklı tipte ön şartlandırma teknikleri vardır.
Filtrasyon: Suyun bir fiziki filtreden geçirilmesiyle, filtre gözeneklerinden geçemeyecek büyüklükteki kum, kil ve
bazı organik maddeleri ayırma işlemidir.
Ters Ozmos (Reverse Osmosis, RO): Ters ozmosu anlamak için önce ozmosu anlamak gerekir. Ozmos,
14. sadece konsantre çözeltiden seyreltik çözeltiye doğru iyon geçişine izin verirken aksi yönde iyon akışına izin
vermeyen yarı geçirgen bir zar kullanır.
Ters ozmos ise yüksek bir yapay basınçla ozmotik basıncı yener ve ozmos prosesini ters yönde işleterek
membranın bir tarafında çözünmüş katıları konsantre eder. Normal işletme basınçları 300-900 psi dir. Ters ozmos
ham sudaki çözünmüş katı miktarını düşürerek çıkış akımını sonraki ön şartlandırmaya hazır hale getirir. RO,
besleme, saf su ve konsantre olmak üzere üç akışa sahip bir çapraz akım filtrasyonu yöntemidir. Bu yöntemde,
membran yüzeylerine paralel akan basınçlı bir besleme akışı kullanılır. Saf suya yakın saflıktaki su
membranlardan geçer ve buna permeat denir. Besleme suyu, membranlardan geçerken arkasında iyonları ve
konsantre içinde kalan katıları bırakır. Membran yüzeylerinde sürekli bir akış olduğundan, bırakılan katı
parçacıklar yüzeyde birikmez ve membran tıkanmaz. Bunun yerine, konsantre akışıyla sürüklenir. Zaman zaman
maliyetli olsa da, bu işlem her tip su için kullanılabilir ve endüstride gittikçe yaygın hale gelmektedir.
Koagülasyon-Flokülasyon: Su girdilerinden askıdaki katı maddelerin ve rengin uzaklaştırılmasına arıtma denir.
Askıdaki maddeler, kendi ağırlıkları etkisiyle çökebilen (sedimentasyon) büyük parçacıklar içerebilir. Bu
durumlarda arıtma çöktürme havuzları ya da filtreden oluşur. Fakat genellikle su içindeki asılı maddeler,
kendiliğinden çökemeyecek ve filtreden geçebilecek kadar küçük parçacıklar içerirler. Bu çok ince şekilde
dağılmış ya da kolloidal maddelerin giderilmesi için koagülantlar (pıhtılaştırıcı) kullanılması gerekir.
Koagülasyon, çok ince dağılmış ya da kolloidal safsızlıkların elektriksel yüklerinin nötralize edilmesidir. Kolloidal
parçacıklar, kendilerini askıda tutan geniş yüzey alanlarına sahiptirler. Ek olarak, parçacıklar birbirini çeken ve
birbirlerine yapışık tutan negatif elektriksel yüklere sahiptir. Flokülasyon ise koagüle olmuş parçacıkların ,
elektriksel çekim kuvveti yardımıyla birarada tutulmasıdır..
İyon değiştirme: Suyun doğal ya da sentetik reçinelerden geçirilmesiyle, çözünmüş katıların giderilmesi işlemidir.
Mineraller suda çözündüklerinde iyon adı verilen elektrik yüklü parçacıklar oluştururlar. Belirli doğal ve sentetik
maddeler, su içindeki mineral iyonlarını diğerleri ile değiştirerek giderme yeteneğine sahiptirler. Örnek olarak,
suyun katyon değiştirici bir yumuşatıcıdan geçirilmesiyle kalsiyum ve magnezyum iyonları, sodyum iyonlarıyla yer
değiştirebilir.
İyon değiştirme prensibiyle çalışan su yumuşatma ünitelerinde rejenerasyon-tuzlama
İyon değiştirici reçinelerin sudaki iyonları gidermek için sınırlı bir kapasiteleri vardır. İyon değiştirme işleminin tersi
olan rejenerasyon işlemi reçineyi orjinal formuna dönüştürür. Rejenerasyon çevrimi, geri yıkama, reçine yatağına
tuzlu su emişi ve durulamadan oluşur. Geri yıkama ile reçine tanecikleri birbirinden ayrılır ve de tuzlu su ile
muameleye hazır hale getirilir. Geri yıkamada su akış hızına dikkat edilmesi gereklidir, reçine yatağının
akışkanlaşmasına ve sistemden atılan su ile reçine kaybına izin verilmemelidir. Cihaz 5-10 dakika ters
yıkanmalıdır. Rejenerasyonda %15-20’lik tuz çözeltisi kullanılır. Çözelti 45–60 dakika cihazdan geçirilir. Beher litre
reçine için 150–250 gr tuz kullanılmalıdır. Cihazın tuzlu su çözeltisi ile teması esnasında, iyon değiştirici reçine
sudan uzaklaştırıp tuttuğu iyonları bırakır ve bu iyonlar reçine tankından dışarı atılır. Reçine sonraki kullanım için
hazır hale gelmiş olur.
Su yumuşatma sistemlerinden geçirilen suların sertliğini sıfıra indirmek mümkündür. Zaman zaman az miktarlarda
sertlik kaçağı görülebilir. Söz konusu sertlik kaçağı rejenerasyon esnasındaki tuzlama miktarı arttırılarak
giderilebilir. Ancak, ham su TDS değeri arttıkça, yumuşatma sistemi çıkışındaki sertlik kaçağı da artacaktır.
Reçinelerin kirlenerek su yumuşatma kapasitelerinin düşmesi halinde DERET reçine temizleyicisi ve aktivatörü ile,
su yumuşatma devresi eski kapasitesine getirilir.
Kazan içi kimyasal şartlandırma
15. Kazan içindeki suyun kimyasal şartlandırması, su ön arıtmadan geçsin veya geçmesin zorunludur. Kazan içi
şartlandırma, miktarın büyüklüğüne küçüklüğüne bakmaksızın sertlik, oksijen, silis, demir gibi besleme suyu ile
kazana giren safsızlıkları gideren kazan dışı ön arıtmayı tamamlayıcı bir işlemdir.
İç şartlandırma programının amaçları
kazana giren besleme suyu sertliği ile reaksiyona girmek ve kazan metali üzerinde kışır-kireç şeklinde
çökmesini engellemek
kireç çamuru gibi herhangi bir askıdaki maddeyi kazanda şartlandırmak ve kazan metaline yapışamaz,
tutunamaz hale getirmek
kazan suyu sürüklenmesinin nedenlerini kontrol etmek ve önlemek
besleme suyundan oksijeni uzaklaştırarak oksijen korozyonunu önlemek
kazan korozyonunu engellemek için yeterli alkaliniteyi sağlamak
Ek olarak, tam bir şartlandırma programı, besleme suyu sisteminin korozyonunu ve kireç oluşumunu önlemeli ve
buhar-kondens sistemlerini de korozyona karşı korumalıdır.
Bir kazanın verimi direk olarak besleme suyunun kalitesine bağlıdır. Besleme suyu sistemi degazör, besleme
suyu pompaları ve kazana giden boru hattından oluşur. Besleme suyu, kazana girmeden önce içerdiği oksijen
uzaklaştırılmalıdır. Aksi halde, tüm kazan sistemi boyunca korozyon oluşabilir, yer yer delinme ve çürümeler
gözlenebilir. Yarıkların oluşması tüpte şişkinliğe neden olur ve bu durum devam ederse işletmenin kısa süreli
duruşuna yol açar. Kazan içi kimyasal şartlandırmanın ana hedefi suyun kazan içinde kışır-kireç ve korozyon
oluşturma özelliklerini bertaraf etmektir.
Buhar kazanlarında en yaygın görülen problemlerden olan kışır-kireç ve birikinti oluşumunun nedenleri ve
çözümleri
Su safsızlıkları kazan içine kondens kaçaklarından ve besleme suyundan girer; korozyon ürünleri ise, hem
korozyon sonucu oluşur hem de kondens dönüş ve besleme sularından gelir.
Çözünmüş kalsiyum ve magnezyum bikarbonat bileşikleri, ısı etkisiyle parçalanarak karbondioksit ve çözünmeyen
karbonatlar oluşturur. Bu karbonatlar kazan metali üzerinde direk çökebilirler ya da kazan suyu içinde kazan
yüzeylerinde birikecek olan gevşek bir çamur oluştururlar. Kalsiyum sülfat ve silis genellikle kazan metali üzerinde
direk çöker ve gevşek çamur oluşturmaz. Bu nedenle, bu bileşikleri uzaklaştırmak daha zordur. Silis genellikle
suyun içinde yüksek miktarlarda bulunmaz fakat belli koşullar altında haddinden fazla sert kışır oluşturabilir.
Besleme suyuyla gelen askıda ya da çözünmüş demir de kazan metali üzerinde birikir. Yağ ve prosesten gelen
diğer kirleticiler de safsızlıkların depozit oluşturmasını hızlandırarak kazan metali üzerinde birikirler. Normal
koşullarda, sodyum bileşikleri birikim yapmazlar. Sodyum depozitleri, kurumuş tüp, kararlı bir buhar örtüsü ya da
gözenekli depozitlerin varlığı gibi olağandışı hallerde oluşur.
Buhar kazanlarında ve soğutma suyu sistemlerinde kışır oluşumu, besleme suyunun yeterli derecede
şartlandırılmaması ve sistem suyu mineral konsantrasyonunun doyma noktasını geçmesi ile oluşur. Kışır
oluşumunu önleyici kimyasal katkı malzemesi kullanılmaması sonucunda kızgın kazan boruları üzerinde bulunan
mineralli su tabakası, su buharı, karbondioksit, oksijen ve benzeri gazların uzaklaşması sonucunda mineralleri
üzerinde depo ederek pişirip sertleştirir. Bu sertleşmiş tabaka kışır veya kireç taşı olarak adlandırılır.
Kireçlenme ve korozyon sonucunda kalın bir kireç taşı tabakası oluşur. Oluşan bu kireç taşı kuvvetli bir izolasyon
tabakası oluşturarak ısı transferini engeller.
Bu izolasyon tabakası aşırı yakıt sarfiyatı ve verim düşüşüne neden olarak ısı transfer yüzeylerinde sıcaklığı
16. arttırır. Isı transfer yüzeylerindeki yüksek sıcaklık sonucunda metallerde termal gerilmeler, yanmalar ve malzeme
deformasyonu meydana gelir.
Birikinti oluşumu ve problemleri
Isıtma-soğutma sistemlerinde yeterli ve etkin şartlandırma olmamasından dolayı ortaya çıkan birikintiler
önlenmediğinde ekipman malzemesi ve ekipman verimi üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Uzun vadede bu
problemler, uzun duruş sürelerine, ısı transfer kayıplarına, su , enerji ve bakım maliyetlerinin artmasına, ekipman
malzemesi hasarlarına dönüşür. Bu etkileri aşağıdaki şekilde gruplayabiliriz.
Termik iletkenliğin azalması: Meydana gelen kışır ve birikintiler kötü ısı ileticilerdir ve çeşitli iletkenlik değerlerinin
gösterdiği gibi izole edici görevi görürler. Oluşan kışır-kireç tabakası, buhar kazanının sağırlaşmasına ve buhar
eldesinin azalmasına neden olur. Ayrıca, oluşan kışır-kireç tabakası, yakıt sarfiyatını arttırarak buhar eldesinin
birim maliyetini yükseltir.
Metal cidarında sıcaklık birikmesi: Kışır-kireç tabakası ile kaplanmış olan bir cidar, ısı transferini engellediği için
cidarın sıcaklığı yükselir. Bu olaya aşırı ısınma denir ve metal, mekanik özelliklerinden bir kısmını (elastikiyet vs. )
kaybedebilir. Bunlar lokal şekil bozuklukları meydana getirip, boru patlamalarına sebep olurlar.
Isı transfer yüzeylerinde biriken kirecin yakıt sarfiyatı ve enerji maliyeti üzerindeki etkisi
Suyun içindeki mineraller ısı transfer yüzeylerinde çökerek kışır oluşturmaktadır. Kışır kalınlığı belli boyutlara
ulaştığında önce yakıt sarfiyatı artmakta sonra metal deformasyonu daha sonra da delinme ve patlama gibi
tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır.
Yapılan incelemelerde kışırın yapısı ve özelliğine göre;
KIŞIR KALINLIĞI
(mm)
YAKIT KAYBI (%)
0,50 0,6
0,80 0,9
1,20 16,0
1,50 15,0
1,80 13,0
3,85 15,7
6,00 25,0
6,00 35,0
6,00 50,0
13,00 60,0
Buhar kazanlarında 2 mm kışır kalınlığından sonra yavaş yavaş termal gerilmelerle konstrüksiyon zorlanmakta,
aynalar ve borular arasında gevşemeler meydana gelmektedir. Çünkü metali örten kışır tabakasının ısı iletkenliği
ve gerilmesi metalden farklıdır. Bu nedenle kazanda ayna-boru bağlantılarında sızdırmalar başlayacaktır. Kışır
kalınlığı arttıkça sızdıran boru sayısı da doğal olarak artacaktır.
Kışır kalınlığı 4 mmye ulaştığında metalin kristal yapısı bozulacağından ve sertleşme meydana geleceğinden
kazan sistemi güvenilir olmaktan çıkacaktır. Külhan çökmesi, boru patlaması, ayna çatlakları gibi tehlikeler her an
17. beklenecektir.
Ayrıca kışır sebebi ile boru çeperinin daralması, hacim küçülmesi, verim düşüşü, tahliye pompalarının zorlanması
gibi problemler de meydana çıkacaktır.
Bütün bu problemlerden kurtulmanın yolu, buhar kazanlarında, eşanjörlerde, boylerlerde kimyasal su
şartlandırması uygulanarak kışır oluşumuna engel olmaktır.
Buhar ve ısıtma kazanlarında oluşan kışır-kireç tabakasının metale zarar vermeden temizlenmesi (DERAS) ve
nötralize edilmesi (DERALKALİN) gerekir.
Korozyon ve korozyon oluşumu sebepleri
En basit tanımıyla genel korozyon metalin cevher formuna geri dönmesidir. Örneğin demir, korozyon sonucu
demir oksit bileşiklerine dönüşür. Korozyon süreci karmaşık bir elektrokimyasal reaksiyondur. Korozyon geniş bir
metal yüzeyinde genel bir zarar verebilir veya metalin iğne deliği şeklinde yer yer oyulmasına, delinmesine neden
olabilir. Sistem üzerindeki işletme yükü ve stresi, pH koşulları ve kimyasal korozyon önemli bir etkiye sahiptir ve
farklı hasarların oluşmasına neden olurlar.
Korozyon genellikle nerelerde görülür?
Besleme suyu sisteminde korozyon, suyun pH değerinin düşüklüğünün, suda çözünmüş oksijen ve karbondioksit
varlığının bir sonucu olarak oluşabilir.
Devrede olan kazan korozyonu, kazan suyu alkalinitesinin çok düşük ya da çok yüksek olduğu durumlarda oluşur.
Özellikle kazanın kullanım dışı olduğu zamanlarda çözünmüş oksijen taşıyan su, metalle temas ettiğinde
korozyon oluşur. Kazan metali üzerindeki yüksek sıcaklık ve baskılar, korozyon mekanizmasını hızlandırır. Buhar
ve kondens sisteminde korozyon genellikle karbondioksit ve oksijen kirliliğinin bir sonucudur. Amonyak ve sülfür
içeren gazlar gibi diğer kirleticiler de sistemde bulunan bakır alaşımlar üzerindeki zararı arttırabilir.
Korozyonun yol açtığı problemler
Korozyon iki bakımdan zorluklara neden olur. Birincisi metalin kendisinin bozunması ikincisi ise korozyon
ürünlerinin kazanda yüksek ısı açığa çıkan alanlarda depozit şekilde birikmesidir. Kazan yüzeylerinde özdeş
korozyon oluşması gerçek uygulamada çok nadir rastlanabilecek bir durumdur. Tüm kazanlar az bir miktarda
genel korozyona uğrarlar. Korozyonların birçok sinsi formu vardır. Demir kaybına yol açan derin pittingler, suyun
kazan tüp çeperlerinin içine işlemesine ve tüplerin yarılmalarına yol açar.
Kazan birikintilerinin altındaki korozyon, metali çok zayıflatabilir ve tüp arızaları oluşabilir. Buhar-kondens
sistemlerinde hatların ve ekipmanların korozyon yüzünden yenilenmesi çok maliyetli olabilir.
Buhar kazanlarında oluşan korozyon çeşitleri
Kazanlarda rastlanan çeşitli korozyon şekilleri şunlardır.
1. Oksijen Korozyonu: Oksijen çok önemli bir korozyon faktörüdür. Metal üzerinde derinlemesine oyuklar ve
karıncalanma (pitting) şeklinde korozyona sebep olur. Sıcaklık yükselmesi, korozyon reaksiyonunu hızlandırır.
Oksijenin çözünürlüğü, sıcaklığın bir fonksiyonu olarak azaldıkça, oksijen suda aşırı doymuş halde bulunur ve likit
fazı terkederek kazan cidarlarına doğru gitme eğilimi gösterir. Temas ettiği havasız yerlerde aşırı oksijen
bulundurduğu için anodik reaksiyon verir. ( Diferansiyel havalandırma)
2. Karbondioksit Korozyonu: Çözünmüş olan CO2 aşağıdaki denkleme göre asiditeyi biraz arttırır.
CO2 + H2O - HCO3- + H+
Bu olaydan meydana gelen asidite, özellikle kondens devrelerinde önemlidir. Kazana gönderilen karbondioksit
gazı , bikarbonatların çözünmesinden meydana gelir ve kondens suyunda çözünür.
18. 2 HCO3- › CO3-2 + CO2 + H2O
CO3-2 + H2O › CO2 + 2OH-
3.Kostik Kırılması: Kostik veya kalevi korozyonlara kostik kırılma da denir. Bu korozyon şekli maddenin kristal
yapısının arasında meydana gelen bir olaydır. Cidar üzerinde bulunan bir kırık veya çatlakta kalevi birikmesi
olabilir. Bu olaya modern kazanlarda artık pek rastlanmaz. Çünkü hemen hemen hepsi kaynaklı olduğu için,
kaleviler belli bir yerde konsantre olamaz.
4. Düşük pH Korozyonu (Asit Korozyonu): Düşük pH seviyelerinde ve hidrojenin neden olduğu önemli
korozyon türlerinden biri de hidrojen kırılmasıdır. Neden olduğu korozyon türü tekdüze asit korozyonundan
farklıdır.
Genellikle kazan buharlaştırıcı ve zaman zaman da kızdırıcı borularında gözlenen hidrojen kırılmasının neden
olduğu boru patlamalarında boru et kalınlığında bir incelme gözlenmez. Hidrojen kırılması genellikle yoğun
birikintilerin altında gözlenir.
Hafif alkali ortamda oluşan hidrojen metale ulaşamaz. Ancak düşük pH ve yüksek sıcaklıklarda birikinti altında
oluşan hidrojen ise kolayca metal içine yayılır.
5. Hidrojen Kırılması: Düşük pH şartlarında çalışan kazanlarda asit korozyonundan farklı olarak hidrojenin neden
olduğu korozyona hidrojen kırılması denir. Kazanda oluşan birikinti altında oluşan korozyon sonucunda açığa
çıkan hidrojen, yüksek sıcaklıkta metal içerisine yayılarak çeliğin yapısındaki karbon ile tepkimeye girerek
“dekarbürasyon” denilen olayı gerçekleştirir.
Düşük pH ve yüksek sıcaklıklarda birikinti altında oluşan hidrojen, kolayca metal içinde yayılır.
Hidrojenle, karbonun birleşmesi sonunda meydana gelen CH4 yani metan, sıcaklığın ve basıncın etkisiyle metal
taneleri arasında çatlaklar ve ayrılmalar oluşturarar metalin tahrip olmasına neden olur.
6.Birikinti Altı Korozyonu: Buhar kazanlarında oluşan birikintilerin alt kısımları, oluşturdukları çeşitli potansiyel
farkları ile lokal korozyon oluşmasına neden olur. Birikinti altı korozyonu oluşmasını önlemek için kimyasal su
şartlandırmasına özen gösterilmeli ve kazan suyu katkı madde derişimleri kontrol altına alınmalıdır.
Kazan sistemi korozyonunun önlenmesi için ne gibi önlemler alınmalıdır?
Korozyon önleme yöntemlerinin başlıcaları şunlardır;
-besleme suyundaki çözünmüş gazlar (O2 ve CO2 vb.) fiziksel ve kimyasal olarak giderilmelidir.
-kazan suyunun pH değeri ve alkalinitesi ayarlanmalı
-iç yüzeyleri temiz tutulmalı, korozyonu hızlandırıcı etki gösteren birikintinin oluşması önlenmeli ve oluşan birikinti
temizlenmelidir.
-servis dışı kaldığı zamanlarda, yaş konservasyonla kazan korunmalı, metal yüzeyi koruyucu manyetik tabaka ile
kaplanarak pasifleştirilmelidir (DEROX 5350-P)
-buhar ve kondensat sistemlerinde bulunan korozif gazlar kimyasal şartlandırma ile giderilmelidir
-Serbest hidroksit, silis, klorür iyonları derişimi sınırlandırılarak denetlenmelidir.
-Kondens ve besleme suyundan gelecek korozyon ürünleri korozyon önlenerek giderilmelidir.
Kondens hattı şartlandırması
İşletmenin çeşitli proseslerinde kullanılmış buhar yoğunlaştırılır ve kazana geri döndürülür. Kondens dönüş suyu,
besleme suyunun bir diğer bileşenidir. İşletme proses materyallerinden kaynaklanan kirliliğin tehlikesi oldukça
büyüktür. Bazı kirleticiler arasında petrol, kimyasal malzemeler, gazlar ve soğutma suyu sayılabilir.
Kondens hatlarında oluşan karbonik asit korozyonu nötralize ve film yapıcı aminlerle önlenmelidir. Eğer kondens
sistemi yeteri kadar korunmazsa korozyon yarıklarına ve bunun sonucunda da duruşlara neden olur. Korozyon
19. oluşurken demir ve bakır bileşikleri kazan sistemlerinin içine geri gider ve degazörü tıkayabilir, kazanda ve
ekonomizerde depozitler oluşturabilir. Uygun şartlandırma yaparak kazan verimindeki düşüşü, aşırı ısınmayı ve
kazan çatlaklarını önleyebilirsiniz.
Kondensat sistemlerinde korozyonun nedeni
Genel yaklaşım, kimyasal ve mekanik olarak besleme suyundan oksijenin uzaklaştırılması ve kazanda
karbondioksit ve karbonik asit oluşumunu en aza indirmek için besleme suyunun şartlandırılmasıdır. Kimyasal
şartlandırma ileride oluşabilecek potansiyel korozyon riskini azaltır. Uçucu aminler, karbondioksitin kondens içinde
çözünmesiyle oluşan karbonik asidi nötralize eder. Uçucu film yapıcı inhibitörler metal ve korozif kondens
arasında bir bariyer oluşturur. İşletme şartlarında ;
-besleme suyunun karbondioksit ve bikarbonatlardan arındırılması
-sistemin kesiksiz çalışmasının sağlanması
-kimyasal şartlandırmanın sağlıklı ve etkin yapılması gerekmektedir.
Kondens sisteminde korozyonun önlenmesi için oksijen tutucu, nötralize edici ve film yapıcı aminler kullanılır.
Buhar kazanlarında köpürme
Buhar kazanlarında yağ, organik maddeler, silis, tuzlar, toplam çözünmüş maddeler ve kazan suyunun toplam
alkalinitesi kazan içindeki yüksek basınç ve sıcaklıkla etkileştiğinde köpürmeye neden olur.
Kazanlarda köpüklenmeyi ve su sürüklenmesini önlemek için düzenli blöf sisteminin çalışır halde olması ve su
şartlandırma kimyasallarının özel köpük kesiciler içermesi gerekir. Kazan suyunun köpürmesinin önlenmemesi,
köpük nedeniyle kazanın susuz kalarak yanmasına neden olur.
Kazan suyunda oluşan köpüklenme ise suyun sisteme sürüklenmesine neden olur. Kazan suyu sürüklenmesi,
kazan suyu katılarıyla buharın kirlenmesidir.
Blöf ve blöfün önemi
Blöf, kazan suyu içinde buharlaşma sonucu konsantrasyonu artan çözünmüş ya da askıda kalmış katı madde
miktarını, kazan için belirlenen limitlere çekebilmek amacıyla kazan suyunun bir kısmının sistemden atılması
işlemidir.
Kazana besleme suyu ile gelen katı asıltılar ve çözünmüş katı maddeler buhara geçemeyeceğinden kazan
suyunda kalır ve zamanla derişimi artar. Eğer blöf ile kazan suyu ayarlanmazsa buhar kalitesi bozulur ve kısa
zaman sonra kazan çalışmaz hale gelir.
Kazan suyundaki katı asıltılı ve çözünmüş madde konsantrasyonunun kazana zarar vermesini engellemek
amacıyla kazan suyundaki bazı parametrelere sınır değerler konulmuştur ve blöfler bu sınır değerlere göre yapılır.
Kazan suyu sınır değerleri kazan ve sistem türü ile özellikle kazanın çalışma basıncına bağlıdır. Yapılan blöf ile
kazan suyunda istenmeyen safsızlıklar (katı asıltılar, tüm tuzlar, alkalinite ve silis) kazan dışına atılarak istenen
sınır değerlerin altına düşürülür.
Düzenli blöfün faydaları
İşletmelerde kullanılan suyun değerleri ve kazanın tipi, çalışma basıncı dikkate alınarak belirlenen blöfler düzenli
yapıldığı takdirde;
daha saf ve temiz buhar elde edilir.
kazan dibinde birikinti oluşması ve birikintinin neden olacağı korozyon ve ısı kaybı önlenir.
kazan suyunun köpürmesi ve buhar hattına taşınması engellenir.
kazan suyundaki çözünmüş katı madde ve askıdaki madde miktarı kontrol altına alınmış olur.
20. kazanda özellikle seviye göstergesinin bulunduğu bölgenin çamurdan dolayı tıkanarak göstergenin devre
dışı kalması ve kazanın susuz kalma ihtimali önlenir.
Sonuç olarak blöf, kazan suyunda birikinti oluşumu, korozyon ve sürüklenme eğilimini en düşük seviyeye indiren
önemli ve zorunlu bir işlemdir. Buhar kazanı sistemlerinizde su şartlandırma programını yürüten Deren Kimya
temsilcinizin rutin analiz sonuçlarına göre önerdiği blöf programını uygulamanız sisteminizi koruyacaktır.
Evsel ısıtma-soğutma sistemleri, merkezi sistemler ve kaloriferler için su şartlandırma
Benzer problemler evsel sistemlerde de sıkça görülmekte ve ısı kayıplarına, aşırı yakıt sarfiyatına ve sistem
hasarlarına yol açmaktadır. Kalorifer kazanlarında, özellikle çok kalınlaşan tabakalar, kireçin ısı transfer
katsayısının metale göre çok düşük olması sebebiyle izolasyon etkisi gösterir ve %50 ’ lere varan fazla yakıt
tüketimi artışlarına ve fazladan enerji sarfiyatına neden olur. Bu tip katman oluşumları istenmeyen kazan
gürültülerine sebep olur ve bazı durumlarda farklı gerilme kuvvetleri nedeniyle kazan hasarlarına ve kazan
patlamalarına neden olur. Bazen de oksit tortularının aşırı biriktiği yerlerde büyük delinmeler ve buna bağlı olarak
sızıntılar ortaya çıkar. Yani kazan, tesisat, armatürler, dağıtıcılar, boylerler, radyatörler korozyon hasarlarından
hızlı olarak etkilenirler.
Çamurların ve diğer kirlenmelerin önlenmesi için yeni monte edilen ve kullanılmamış tesisatların bile imalat
artıklarından, yüzey koruyuculardan ve yağlardan temizliği gereklidir. Özellikle eski kalorifer tesisatlarında ve
kazanlarında iyileştirme ve yaz bakım çalışmaları yapılırken sistem kontrol edilmeli ve gerekli görülmesi halinde
kimyasal temizlik işlemi yapılmalıdır. Çamurlar, tortular ve kireç (scale) yapışabilir nitelikte, sert ve büyük bir özgül
ağırlığa sahip olduğundan, su veya su-hava karışımlarıyla yapılan temizliklerle giderilemezler. Hatta çok aşırı
kirliliklerde neredeyse hiç etkili olmazlar.
Isı tekniği tesisatları için özel olarak geliştirilen ve uygulanan temizlik işlemleri, tesisin hassas bir şekilde ve
tamamen temizlenmesini sağlayabilir. Bu formülasyonlar kireç tortularını, pas oluşumlarını ve demir oksitleri
kolaylıkla çözer ve yapısındaki inhibitörler sayesinde tesisat – kazan
metaline zarar vermezler. Ayrıca yapısındaki yüzey ıslatıcılar sayesinde reaksiyon süreleri kısaltılır. Bu şekilde
temizlenen tesisatlar büyük ölçüde yeniden verimli tesisat kriterlerine ulaşırlar.
Yeni veya eski kimyasal temizlik işlemi uygulanan sistemlerde adı geçen problemlerin tekrar yaşanmaması için bu
sistemlere özel olarak geliştirilen katkılar ilave edilir. Bu katkılar sayesinde sistemdeki kireç oluşumları ve oksijen
reaksiyonları önlenerek korozyon olması engellenir. Böylece sistem tam anlamıyla korunmuş ve arızasız çalışır
hale getirilmiş olur.
EKONOMİZER:
En Kaliteli En Ekonomik ve En Sağlıklı Mühendislik Çözümleri.-komple sistem.periyodik
bakım -onarım
Bir kazandan bacaya verilmek üzere çıkan duman gazları genellikle kazan çalışma rejimi sıcaklığından 40°C ila
80°C daha yüksek olmaktadır.
Kazan çalışma sıcaklığı ve buna bağlı olarak kazan duman gazı çıkış sıcaklığı yükseldikçe, duman gazları
vasıtasıyla çevreye atılan enerji miktarı da artmaktadır.
Bacadan atılan bu atık ısının bir kısmının geri kazanılması, kazan veya sistem verimini yükselterek yakıt tasarrufu
sağlayacaktır.
Ekonomizerler, ısı, buhar veya güç üretim tesislerinde kazanlardan çıkarak bacaya verilen duman gazları
üzerinde bulunan ısının bir bölümünü, bünyelerinde sirküle eden suya aktarmak suretiyle, geri kazanmak
21. amacıyla kullanılırlar.
Geri kazanılan bu ısı, kazan besleme suyuna verilebileceği gibi, tesiste ısıtma, banyo, yıkama, vb. amaçlar için
kullanılacak suya da verilebilir.
Kazan duman gazı çıkış sıcaklığı, kazanın çalışma rejimine, kazanın bünyesel verimine, kazan-brülör uyumuna
ve yakıt cinsine bağlı olarak belli bir büyüklükte olur. Ekonomizer gaz çıkış sıcaklığını ise, kullanılan yakıtın cinsi
ve ısının aktarılacağı akışkanın çalışma koşulları belirler.
Bir ekonomizerde geri kazanılabilecek ısının büyüklüğü, Ekonomizere giren ve çıkan duman gazları sıcaklıkları
farkı ne denli büyük olursa geri kazanılan ısı, dolayısıyla verim artışı da o denli büyük olur. Ancak korozyona
sebep olabilecek asit gazlarının yoğunlaşmasını önlemek için atık gazların sıcaklıklarının belli bir derecenin altına
indirilemez
Bir ekonomizerde, doğal gaz ve benzeri gaz yakıtlı kazanlarda 140°C, motorin, fuel oil ve kömür yakıtlı kazanlarda
220°C ve daha büyük duman gazı sıcaklıklarından
ekonomik olarak yararlanmak olanaklıdır.
Ekonomizer gaz çıkış sıcaklığı, fuel oil yakıtlı kazanlarda
180ºC, motorin yakıtlı kazanlarda 150ºC, doğal gaz ve
LPG yakıtlı kazanlarda 110ºC ye kadar düşürülebilir.
Isı, buhar veya güç üretim tesislerinde ekonomizer
kullanılmasıyla sağlanacak yararlar :
-Kazan duman gazı çıkış sıcaklığı ve yakıt cinsine bağlı
olarak kazan veya tesis veriminde %3 ile %7 arasında
verim artışı sağlanır.
-Sağlanan verim artışına bağlı olarak, aynı kapasite için daha az yakıt harcanması veya aynı miktarda yakıt
harcamı için daha fazla ısı üretimi gerçekleşir.
-Kazanılan ısının kazan besleme suyuna verilmesi halinde, kazanın max. yüklerde dahi zorlanmadan çalışması,
değişik yüklere daha iyi bir şekilde uyum sağlaması ve kazan veriminin değişik yüklerde nispeten yüksek ve sabit
kalması sağlanır.
-Optimal kapasitesinin üzerinde çalışan veya yapısı itibarıyla düşük verimli olan kazanlara ekonomizer ilavesi ile
kazan kapasitesi ve verimi optimum düzeylere çıkarılabilir.
EKONOMİZER UYGULAMA ALANLARI
-Kazan besleme suyunun ön ısıtılmasında,
-Degazör ısı ihtiyacının karşılanmasında,
-Tesiste herhangi bir amaçla kullanılan sıcak suyun ısıtılmasında,
-Tesiste bir mahallin ısıtılması amacıyla kullanılan kalorifer sistemi suyunun ısıtılmasında
22. Ekonomizer Tipleri
Düz veya Firkete Borulu Ekonomizerler
Kömür, fuel oil, vb. yakıtlardan elde edilen nispeten kirli duman gazlarından ısı geri kazanımı amacıyla
kullanılırlar.
Düşük basınçlarda düz borulu, yüksek basınçlarda firkete borulu tipleri kullanılır.
Kanatlı Borulu Ekonomizerler
Doğal gaz, LPG, vb. yakıtlardan elde edilen nispeten temiz duman gazları ve sıcak hava gibi ısı kaynaklarından
ısı geri kazanımı amacıyla kullanılırlar.
Düşük basınçlarda düz borulu, yüksek basınçlarda firkete (U) borulu tipleri kullanılır.
Çok küçük hacımlar içine çok büyük yüzeyler sığdırılabildiğinden, kapasite/hacım oranları yüksektir.
Maliyet/Kapasite oranları düşüktür.
Helezon ve Spiral Borulu Ekonomizerler
Duman gazlarının kirlilik durumlarından etkilenmeyen yapıda olduklarından, her türlü atık gazlarda kullanılabilirler.
Genelde kanal veya baca arası veya içlerine yerleştirilirler.
Duman Borulu Ekonomizerler Duman gazlarının kirlilik durumlarından etkilenmeyen yapıda olduklarından, her
türlü atık gazlarda kullanılabilirler.
Ekonomizerler, işletme basıncı, yakıt cinsi, sıcaklıklar, gazın kirlilik durumu, işletme koşulları, yerleşim şekli, vb.
faktörler dikkate alınarak, dikişli veya dikişsiz siyah borudan, paslanmaz borudan, düz borulu, U firkete borulu,
spiral borulu, helezon borulu veya kanatlı borulu olarak dizayn ve imal edilebilirler.
Kompansatör ve Kompansatör Hesabı
Kompansatörler Isıl genleşmeleri absorbe etmek,pompa,fan ve boru sistemlerindeki titreşişmleri sönümlemek ve
kırılmaları önlemek amacıyla kullanılırlar. Sipariş aşamasında toplam hareket miktarı, hattaki akışkanın cinsi
kullanım yeri, bağlantı şekli, sistemim çalışma basıncı ve sıcaklığı bildirilmelidir.
KOMPANSATÖR HESABI
ISIL GENLEŞME TABLOSU VE PRATİK HESAPLAMA TABLOSU AŞAĞIDA VERİLMİŞTİR.
23. TABLOYU BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERİNE TIKLAYINIZ
ÖRNEK KOMPASATÖR HESABI :
örnek 1
80 metre uzunluğunda 90 - 70 çalışan bir sıcak su tesisatında gidiş hattında (90 oC) yukarıdaki tabloda görüleceği
gibi 86,4 mm genişleme olur. Bu durumda 1 adet 60 mm 1 adet de 30 mm genleşmeli kompansatör kullanmak
uygundur.
ornek 2
45 metre uzunluğunda 110 oC çalışan bir sıcak su tesisatında 59,4 mm genleşme olur. Bu durumda 1 adet 60
mm genleşmeli kompansatör kullanmak uygundur.
24. Kondens Tahliyesi ve Kondestoplar
Isı kayıplarından dolayı yoğunlaşan buhar su haline gelir. Bu suya kondens adı verilir. Kondensin gerek ana
dağıtım, gerekse buhar hatlarından tahliyesi kondenstoplarla yapılır. Tesisin verimli ve emniyetli çalışabilmesi için
kondensin mümkün olduğu kadar çabuk bir şekilde alınması gerekir. Tesisatın içerisinde kalan ve boşaltılamayan
kondens, buhar tarafında çok yüksek bir hız ve gürültüyle sürüklenerek dirsek ve vanalara çarpar. Yetersiz
kondens tahliyesi conta kaçaklarına ve kontrol vana sit yüzeylerinin aşınmasına neden olmaktadır. Bu gibi
durumlardan kaçınmak için kullanılan cihazlara kondenstop adı verilir. Termostatik prensiple çalışan
kondenstoplar buhar ile kondens arasındaki sıcaklık farkını algılayarak kondensi buhar sıcaklığının altında tahliye
eder. Mekanik prensiplerle çalışan kondenstoplar, buhar ile kondens arasındaki yoğunluk farklarını algılar ve
buhar sıcaklığına yakın bir şekilde tahliye eder.
Kondenstop seçimi yapabilmek için aşağıda sıraladığımız bilgilere ihtiyacımız olacaktır.
1. Buhar basıncı (kondenstopa giren)
2. Karşı Basınç (kondestoptan sonra)
3. Saatte oluşan kondens miktarı (Kg/h)
4. Kullanılacak Ünite sıcaklığa gelince, buhar girişini kapar, düşünce açar.
Buhar Kazanlarının İşletmeye Alınması
Yeni kazanlar hariç kazan; kireç, kalıntı ve kurumdan temizlenmiş olmalıdır.
Kazan güvenlik aygıtlarının çalışıp çalışmadıkları gözden geçirilmelidir. Ağırlıklı ve yaylı emniyet vanalarının
istenilen basınçta açılıp açılmadıkları görüldükten sonra bu durumda sabitlenirler.
Katı yakıt kullanılıyorsa, yakıtın besleme konveyör veya helezonlarının çalışıp çalışmadığı, ızgaraların ve yakıt
stoğunun kontrolü yapılmalıdır.
Sıvı yakıt kullanılıyorsa, yakıtın yanabilecek inceliğe yarıyan çevrimleri gözden geçirmek gerekir. Ağır yağ (5 veya
6 No.' lu Fuel - Oil) ile çalışan kazanlarda işletmeye alma ince yağ (motorin veya 200 saniye yağ) ile oluşur. Bu
yakıtlar ısıtmaya gerek kalmadan yanabilirler.
İlk yanma sağlandıktan sonra buhar elde edilinceye kadar, ince yakıt kullanılır.
Günlük yakıt tankı hem elektrik hem de buharla ısıtılır. Bu tankta istenilen sıcaklık sağlanınca (60 - 80 C derece)
ağır yağ çevrime alınır.
25. Ana tanktan günlük tanka sürekli olarak fuel - oil takviyesi yapılıp yapılmadığı ve günlük tankın şamandırasının
çalışıp çalışmadığı gözden geçirilmelidir.
Ana ve günlük fuel-oil depolarını ısıtma amacıyla kullanılan buhar çevrimine termostatik vanalar konulmalıdır. Bu
vanalar depolarda istenilen sıcaklık elde edilince buharı keserler. Sıcaklık düşerse yeniden buhar yolunu açarlar.
Yakıt sistemlerinde bulunan süzgeçler temizlenmeli pompaların düzgün çalıştığından emin olunmalıdır.
Su besleme sisteminde bulunan su yumuşatma sisteminde alınan suyun sertliği kontrol edilir. İstenilen sertlik
sağlandıktan sonra yoğuşturucu ve beslenme depolarının su düzeyi gözlenir. Gereken eklemler yapılır.
Pompaların düzgün çalışıp çalışmadığına bakılır. Besleme deposu veya degazördeki buhar giriş vanaları açılır.
Termostatik vana ayarı kontrol edilir.
Baca sisteminde, doğal çekişli bacalarda temizlik dışında pek bir şey yapılmaz. Eğer baca zorunlu çekişli ise
vantilatörler kontrol edilir. Rulmanlarına yağ basılır ve kayışların gerginliğine bakılır. Voltaj uygun ise şalterler tek
tek açılıp kontrolü yapılır.
Kazanın üzerindeki nefeslik vanası açılarak kazana uygun düzeyine dek su doldurulur. Su uygun düzeye ulaşınca
tağdiye cihazı (besleme aygıtı) altındaki vana hızla açılır. Aygıt içindeki su hızla boşalırken ilk olarak kazana su
besleyen pompa çalışır bu kontrol en önemli kontroldür. Her gün en az bir defa yapılmalıdır.
Ateşleme tüm kontroller yapıldıktan sonra yapılmalıdır. Kazan suyu 100 C dereceye kadar ısıtıldıktan sonra
buhar oluşmaya başlar. Bu arada nefeslik vanası kapatılır. Eğer işletmede tek bir kazan varsa, buhar vanası
baştan açık tutulup, çevrim ile birlikte kazanın aynı basınçta olması sağlanabilir. Buhar vanası kapalı tutulmuşsa
ve buhar elde edildikten sonra işletmeye verilmesi gerekiyorsa, buhar vanası çok yavaş bir şekilde açılmalıdır.
Buhar verilen soğuk çevrimden çınlama sesi duyulmaması istendiğinden, buhar vanası yavaş yavaş açılır. Bazı
yerlerde toplayıcıdaki buhar vanasına küçük bir by pass vana (mesela 15 mm) takılır. Bu vana açılarak çevrim
yavaşça ısıtılır ve büyük vana bu işlemin ardından kolaylıkla açılır. Hiç bir zaman çalışma basınçları değişik olan
buhar kazanları aynı toplayıcıya bağlanmaz. Aynı basınçtaki kazanlar bir toplayıcıya bağlanabilir.
Besleme suyu sıcaklığı en az 60 - 80 C derece olmalıdır. Yakıtın ısıtılmasında kullanılan buharın kondens suyu
mutlaka kondens suyuna karıştırılmamalı ve dışarıya atılmalıdır. Yakıt depolarının dibinde yakıt içinde bulunan su
birikebilir. Zaman zaman bu su alınmalıdır, aksi taktirde brülör arıza yapar.
BUHAR KAZANI İLE ÇALIŞAN BİR PLAKALI EŞANJÖRÜN BAĞLANTI ŞEMASI
26. BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ BAĞLANTI ŞEMASI
Yukarıda sistemde basitçe bağlantısı verilen basınç düşürücünün sisteme bağlantısında dikkat edilmesi gereken
hususları içeren basınç düşürücünün sisteme bağlantı şeması aşağıda gösterilmiştir
BUHAR TABLOLARI
TABLOLARI PDF OLARAK GÖRMEK İÇİN YAZILARIN ÜZERİNE TIKLAYINIZ
ÇEŞİTLİ SEKTÖRLERDE KULLANILAN MAKİNALARIN TÜKKETİM MİKTARLARI 1.SAYFA
ÇEŞİTLİ SEKTÖRLERDE KULLANILAN MAKİNALARIN TÜKKETİM MİKTARLARI 2.SAYFA
ÇEŞİTLİ SEKTÖRLERDE KULLANILAN MAKİNALARIN TÜKKETİM MİKTARLARI 3.SAYFA
BUHAR TABLOSU
27. KAYNAR (KIZGIN) SU KAZAN VE SİSTEMİ
Kaynar (Kızgın) Su Sistem Şeması
Kaynar su sistemleri ( 160º C su sıcaklığına ve 10 bar işletme basıncına kadar ) kullanım amaçlarına göre yüksek
sıcaklık işletmelerinin en ekonomik çözümüdür. İşletme basıncı 160 ºC sıcaklıkta: kaynar suyun dolaştığı en üst
seviyede 7 bar mertebesinde gerçekleşir. 30 mSS Statik basınç varsa işletme basıncı 10 bar olarak gerçekleşir.
180 ºC sıcaklıktan sonra ise kullanımı çok yüksek basınç olan tesislerde, kazan dairesini en yüksek seviyede
oluşturarak ( doğal sirkülasyon ters bir akım oluşmasına ve sirkülasyon pompası basıncının artmasına rağmen )
kaynar su kazanı ve genleşme deposu işletme basıncı azaltılabilir
Toplam su hacmi en fazla olan sistemdir. Suyun yumuşatılmış olması gerekir. İşletme sırasında düşük oranlarda
dozlama gerekir. En ucuz akışkan maliyeti kaynar sulu sistemlerdedir. Ancak sistemlerdeki suyun
boşaltılmasından olabildiğince kaçınılmalıdır.
Yaygın sistemlerde kullanıldığında dağıtım kayıpları fazladır. Ayrıcı arıza hallerinde suyun boşaltılması
gerektiğinde; su ve enerji kayıpları oluşur. Kesintili işletmede (gece kapatılan sistemler) ataleti ve yakıt kaybı en
fazladır.
Yüksek Sıçaklıklar için yüksek basınç gerekir. 180 ºC sıcaklıktan sonra kullanımı ekonomik değildir. Aynı ısıtma
sıcaklığı için, buhara göre daha yüksek basınç gerekir
En yaygın ve uzak yerlere hizmet verebilen sistemdir. Ancak kullanım yerleri ile kazan arasındaki yükseklik
farkının fazla olduğu sistemlerde sitem basıncı da arttığı için; pratik değildir.
Modern sistemlerde azot veya buhar yastıklı genleşme depoları yerine, ara soğutucu depo + pompalı tip
genleşme (dengeleme) depoları ve su rezerv deposu kullanılmaktadır. Bu durumda buhara göre daha küçük
boyuta ihtiyaç vardır
Yüksek basınçlarda dikişsiz ve yüksek kaliteli çelikten imal edilmiş borular kullanılmalıdır. Boru montaj işçiliği
buhardan daha kolaydır. Ancak boru çapları buhara göre daha büyük olduğu için, işçilik maliyeti de artar.
Hava toplanmasına izin vermemek kaydı ile eğimin önemi yoktur. Belirli yerlerde (üst noktalarda) hava tahliyesinin
yapılması gereklidir. Termik genleşmeyi dengeleyecek önlem alınmasına dikkat edilmelidir.
Sistem basınç altında çalışır ve tam güvenlik önlemleri alınmış olmasını gerektirir. Patlama riski buhara göre biraz
daha fazladır. Kaynar sulu sistemlerde basınç düştüğünde ani buharlaşma (aşırı hacim genişlemesi) sonucunda
28. tesisatta patlama olabilir veya cidar hasarları oluşabilir. Ancak doğru proje, uygulama ve işletme yapılması ve çok
kaliteli malzeme kullanılması halinde; sistem yüksek basınçlarda da emniyetlidir.
KIZGIN YAĞ KAZANI VE SİSTEMLERİ
En Kaliteli En Ekonomik ve En Sağlıklı Mühendislik Çözümleri.-komple sistem.periyodik
bakım -onarım
Kızgın Yağ Kazanı Montajı
Kazanın konulacağı yere uygun ölçüde beton kaide dökülmeli, kazan bu kaidenin üzerine yerleştirilmelidir.
Mevcut tesisatın gidiş ve dönüş bağlantıları, gidiş ve dönüş bağlantı ağızları flanşlı olarak yapılmalıdır. Brülör, fan,
yakıt hattı bağlantıları hassasiyetle yapılmalıdır.
Kazan - Baca arasındaki yatay mesafe 3 m'yi geçmemelidir. Dirsek kullanılmadan bağlanması tercih edilir.
Kullanılacaksa, dirseklerin keskin dönüşlü olmamasına dikkat edilmelidir. Çünkü baca duman boruları ile bacada
zift oluşabilir ve yatay kısımda fazla uzun kullanılan baca duman boruları baca gazını çabuk soğuttuğundan çekiş
zayıflamasına neden olur.
Kaliteli bir yanma için baca çekişi çok önemlidir. Bu yüzden baca çapınız, kazanınızın ihtiyacına uygun ebatta
olmalıdır.
Kızgın yağ sistemleri endüstriyel tesislerde yüksek sıcaklıklı akışkan ihtiyacını karşılamak için kullanılan bir
sistemdir. Kızgın yağ sistemlerinin en önemli özelliği yüksek sıcaklığa düşük basınçlarda erişebilmesidir.
Isı transfer yağlarının parlama ve yanma sıcaklık noktaları, bu yağların buharlarının yeterli oranda hava ile
karışması ve direk alevle temas etmeleri halinde ateş teşekkül ettirdikleri sıcaklıktır.
Kendiliğinden alevlenme:
Isı transfer yağların genelde parlama ve yanma noktaları üzerinde çalıştırılırlar, ancak kesinlikle kendiliğinden
alevlenme sıcaklığından yüksek derecelerde çalıştırılmamalıdırlar. Kendiliğinden alevlenme noktası, akışkanın
herhangi bir açık ateşle temas etmesine gerek kalmaksızın sadece hava ile teması sonucu kendiliğinden
alevlendiği sıcaklık derecesidir.
Sistem Kaçakları :
Kızgın yağ sistemleri genelde atmosfer basıncına açık olarak çalıştırılırlar buna rağmen zaman zaman sistemde
yağ kaçaklarına rastlanabilmektedir. Kaçakların pek çoğu dişli bağlantılarda, vanalarda ve pompalarda
görülmektedir. Kaçak genelde akma veya fışkırma şeklinde olmayıp ince sızıntılar halinde ortaya çıkmaktadır. Bu
kaçakların hava ile temas etmesi durumunda, kızgın yağ okside olacaktır (dumanlayacaktır). Bu duman tavada
fazla ısıtılan bitkisel yemeklik yağ kokusuna benzer bir kokuya sahiptir.
Sistemden sızan termik yağ buharları yüksek seviyede yanıcı ve parlayıcı olabilirler. Sızıntı olduğu hallerde derhal
önlem alınmalıdır.
İzolasyon yangınları :
Kızgın yağ sistemleri tabii olarak izolasyonlu hatlarda dolaşım yapmaktadır. İzolasyon altında oluşabilecek sızıntı
ve kaçaklar ciddi tehlikelere sebebiyet verebilir. İzolasyon içerisindeki sızıntılar oksitlenmeye müsait birikmeler
halinde ortaya çıkar. Akışkan okside oldukça ısı meydana gelir,
Oksidasyon sonucu ortaya çıkan ısı sistemin ısısına ilave olur ve izolasyon da bu ısının dışarıya kolayca
atılmasını engeller. İzolasyon içerisindeki ısı git gide artmaya devam eder, kendiliğinden alevlenme noktasına
29. ulaşabilir ve yangınlar
çıkabilir. Eğer, bu durumda izolasyon içerisine hava teması olursa ani parlamalar kolayca ve süratle oluşabilir.
Kızgın yağ sistemlerindeki kaçakları çabuk bulmak ve düzeltmek çok önemlidir. Sistemdeki tüm potansiyel kaçak
noktalarını önceden belirlemenizi tavsiye ederiz. Bu gibi noktalarda yüksek ısıya dayanıklı kapalı-hücre tipi
izolasyon uygulamanızı ya da potansiyel kaçak olabilecek yerleri hiç izole etmemenizi öneririz. En önemlisi
düzenli ve periyodik sistem kontrollerini ihmal etmemenizdir.
KIZGIN YAĞ SİSTEMLERİNDE YANGIN ÖNLEMLERİ
Çok nadir olsa da zaman zaman kızgın yağ sistemlerinde özellikle izolasyon içerisindeki kaçaklardan dolayı
yangınlar çıkabilmektedir.
Yangın riskini azaltmak için ekipman seçimi, montaj ve bakım ile ilgili bazı konulara dikkat edilmesi gerekir
Bağlantı Ekipmanları Seçimi
Dişli bağlantı elemanları kullanılmamasını özellikle tavsiye ederiz. Kızgın yağ sistemlerindeki yüksek termik
uzamalar ve kısalmalar ile pek çok boru sızdırmazlık elemanının yüksek ısılarda yetersiz kalması sonucu
kaçakların oluşması kaçınılmaz hale gelmektedir.
Sızıntı ve kaçakların oluşacağı muhtemel bölgelerde - vanalar, pompalar, flanşlar, ek ve bağlantı noktaları-
sadece yüksek ısıya dayanıklı kapalı-hücre tip izolasyon malzemesi kullanın yada bu bölgelere hiç izolasyon
yapmayın.
Valf ve paket pompa sistemlerinde hareketli göbek ve ringlerde karbon veya grafit fiber sızdırmazlık elemanları
kullanılmalıdır. Flanşlarda ise karbon veya grafit fiber contalar kullanılmalıdır. (Klinger Oilit tip veya muadili conta
kullanımını tavsiye ederiz.)
Contaların montajı esnasında merkezlenmenin tam ve doğru yapıldığından vidaların karşılıklı ve yeterli tork ile
sıkıldığından emin olun.
Kızgın yağ sistemlerinde metal körüklü vana kullanılmalıdır
Montaj ve kurulum aşamasında Sistem temizliği, parçaların yerleşimi, sistem sızdırmazlığı, termik uzama ve
kısalmalara uygunluk.gibi hususlara dikkat edilmelidir.
Sistem Temizliği
Sistemin temiz ve kuru olmasına dikkat edilmelidir. Tüm katı veya sıvı tortu, curuf, pislik sistemden atılmalıdır.
Katı kalıntı ve pislikler, torna çapağı, kaynak curufu vs. düzgün bir akışa mani olabilir ve bu da yağın kazan
içerisinde yavaşlaması ve aşırı ısınarak kraking (coking) - boru içerisinde karbon kalıntılarına- sebep olabilir.
Sıvı kalıntılar, tavlama yağı, kaynak tozu, koruyucu kaplamalar termik yağ içerisinde çözülebilir ve düşük
sıcaklıklarda ayrışıp boru yüzeyinde karbon cürufu oluşturabilirler. Boru yüzeyinde oluşabilecek tabakalar ise ısı
iletim katsayısını düşürerek borunun ısısının yağa geçmesini engeller, boru tavlanır ve deforme olur, zamanla
delinebilir.
Parçaların Yerleşimi
Genleşme tankları kazandan mümkün olduğu kadar uzağa yerleştirilmelidir ve böylece 65 C° sıcaklığın üzerinde
çalışmaları engellenmelidir. Yüksek sıcaklıkta hava ile temas eden termik yağ kısa sürede okside olacaktır.
Sistem Sızdırmazlığı
Montajın tamamlanmasının ardından sisteme soy gaz şarjı yapılmasını tavsiye ederiz. Bu işlem, korozyon
oluşumunu engellediği gibi, sistem içerisinde gaz varken bağlantı noktaları ve potansiyel kaçak noktalarına sabun
30. köpüğü ile basit sızdırmazlık testi yapılabilir. Ayrıca sisteme ısı transfer yağı doldurulduğu zaman da yağ
içerisinde çözülen soy gaz ilk çalıştırma esnasında oluşabilecek oksidasyonu engeller.
Termik uzamalar
Kızgın yağ sistemleri genelde yüksek sıcaklık değişimleri yaşar, sistemdeki metal parçalar bu sıcaklık aralığında
termik uzamalara maruz kalırlar. Eğer bu uzamaları alabilecek şekilde sistemde hareket edebilen parçalar yok ise
zamanla kaynak noktalarına gelen yük deformasyona sebep olabilir.
Bakım
Sistemdeki potansiyel problemleri engellemenin en kolay ve önemli yolu düzenli kontrol ve bakım çalışmaları
yapmaktır. Günlük veya haftalık olarak yapılacak bir kontrol listesi bu konuda size yardımcı olabilir. Boru hatları
etrafında bulunduğunuz durumlarda mutlaka vanaları, dişli bağlantı noktalarını gözlemleyin. Kokunun kaçak ve
sızıntıların habercisi olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Sistemin genleşme tankı üzerindeki havalık borusunu
izleyin, havalık borusundan gelen buhar veya is sistemde su bulunduğunun veya yağın kendi içinde bozulmaya
başladığının işaretidir. Sistem çalışırken genleşme tankına sıcak yağ akışı oluyor ise, kazan havalık borusunun
çapını daraltın ve sıcak yağın genleşme tankına ulaşmasını engelleyin. Hava ile temas eden sıcak yağ kolaylıkla
alev alabilir. Tesisat çevresinde yürürken normal olmaya her türlü, titreşim veya kokuyu dikkate alarak kaynağını
bulun.
Kızgın yağ sistemlerindeki potansiyel yangın riskine karşı, yeterli sayıda ve doğru noktalarda yangın söndürme
ekipmanı bulundurun.
KIZGIN YAĞ SİSTEMİNİN PERFORMANSI
Sistemin Dinlenilmesi
Kızgın yağ sistemlerinin kendine has bir sesi vardır. Bu ses sistemin düzgün çalışmakta olduğunun en önemli
işaretidir. Eğer sistemden vuruntu, patlama, çıtırtı, sesleri geliyorsa, bu sistem içerisinde su bulunduğunun
işaretidir. Eğer pompalar fazla sesli çalışıyorsa, bu da kavitasyon problemi olduğunu gösterir ve derhal önlem
alınmalıdır. Eğer sistem üzerinde herhangi bir parça aşırı titreşim yapıyorsa, mutlaka bunun sebebi bulunmalıdır.
Sistemin Gözlenmesi
kaynaklardan, flanşlardan, vanalardan, pompalardan, bağlantı noktalarından veya herhangi bir noktadan
kaynaklanan akışkan sızıntısı durumu, derhal müdahale etmeyi gerektiren bir durumdur. Öncelikle sızıntı
temizlenmeli ve sızıntı kaynağı kurutulmalıdır..
Sistemi gözden geçirirken mutlaka havalık borusunu bakınız. Havalık borusundan gelen su buharı veya yağlı is,
sistemde su bulunduğunu veya aşırı ısınma olduğunu gösterir. Her iki durumda da derhal tedbir alınmalıdır.
Farklı Kokular
Kazanın bulunduğu mekanın havasını ve kızgın yağın kullanıldığı eşanjör, tank vs. kullanıcının bulunduğu yerdeki
havayı koklayın, eğer ortamda "yanmış" veya "asidik" bir koku varsa muhtemelen yağınız bozulmuştur ve
sızmaktadır ve bu kokular ısıtıcınızdan geliyordur. Kaçak noktası bulunmalıdır ve tamir edilmelidir.
Akışkanın Kontrolü
Sabah, kazan devreye girmeden önce, sirkülasyon pompasını çalıştırarak 10-15 dakika bekleyin. Daha sonra,
kazanın altındaki veya sistemin alt noktalarındaki boşaltma vanalarından birini açarak, bir miktar yağ ve birikmiş
tortunun atılmasını sağlayın, daha sonra aynı noktadan cam bir su bardağına 3/4 ünü dolduracak kadar yağ alın.
Bu yağı dinlenmesi için bir tezgah üstüne bırakın.Eğer bardak içerisindeki sıvının tabaka halinde ayrıştığını
31. gözlemlerseniz, sistemde su var demektir. Eğer bardak dibinde tortu birikimi veya içerisinde yüzen partiküller
görürseniz, bu yağın bozulduğunu, veya sistemde bazı katı artıkların mevcut olduğunu gösterir. Her iki durumda
da, sebebi araştırılmalı ve önlem alınmalıdır.
Sistemin Boşaltılması
Sistemi çalıştırın ve ısısını 100 C° ye kadar yükseltin. Isıtıcıyı (kazam) kapatın. Pompanın çalışmasını devam
ettirin ve böylece sistem içindeki eski yağın tam anlamıyla karışmasını sağlayın.
Tüm dip boşaltma vanalarını açarak, katı partiküllerin tekrar çökmesine izin vermeden çabucak sistemin
boşaltılmasını sağlayın.
Eğer bu esnada pompa çalışıyor ise ve pompadan kavitasyon sesi gelmeye başlarsa, derhal pompayı kapatın.
Boşaltılan yağı yakından gözlemleyin.
Sistemi yakından inceleyin, özellikle, rezerv tankı, genleşme tankı gibi akışın daha az olduğu noktaları inceleyin.
Bu tip bölgelerde yüzeylere yapışmış olan, kalıntı ve tabakaları iyice temizleyin.
Sistemin Yıkanması
Sistemi kullanacağınız yağ ile doldurun. Sistemin alt noktasına bir adet doldurma boşaltma pompası yerleştirin.
Genelde sistem dinlendirme tanklarının alt noktasında veya filtrelerin en alt noktasında bu iş için uygun çıkışlar
bırakılmıştır.
Sistemdeki ana sirkülasyon pompası doldurma pompası olarak kullanılmamalıdır. Aksi takdirde sistemde
hava kalır ve kavitasyon oluşur.
Sistemin sıcaklığını yavaş yavaş 100 C° ye kadar çıkartın. Kazanı durdurun. Yıkama yağının sistem içerisinde
dolaşımını sağlayın. Bu şekilde sistemde kalmış olan eski yağ kalıntılarını veya yağ içerisindeki partikülleri
yakalama şansı bulabilirsiniz. Sistemi yukarıda anlatılan prosedüre uygun olarak boşaltın. Çıkan yağı
gözlemleyin, eğer fazla miktarda partikül veya eski yağ içeriyorsa tekrar yıkama yapmanız gerekebilir.
Sistemin Doldurulması
Sisteme yağ doldurmadan önce herhangi bir soy gazla (azot gibi) süpürmekte fayda vardır. Sistemdeki hava ve
su buharını atmak ilerde oluşabilecek oksidasyon ve kavitasyon problemlerini engellemekte yardımcı olabilir. Eğer
sistemi dip noktasından ve ayrı bir pompa ile doldurabilirseniz, süpürme işlemini yapmayabilirsiniz.
Besleme pompasını yukarda tarif edildiği gibi sistemin dip noktasına bağladıktan sonra, istenen seviyeye kadar
sistemi doldurunuz. Eğer sistemde açık genleşme tankı var ise minimum doluluk seviyesini geçecek kadar yağ
doldurun. Genleşme tanklarında olması gereken yağ seviyesi tankın soğukken 1/3 ile 1/4 ü arasını dolduracak
seviyedir.
Isıtıcı (kazan) kapalıyken sirkülasyon pompasını çalıştırın ve yağın soğuk olarak sistemde dolaşmasını sağlayın.
Yağ soğuk olarak sistemde dolaşırken, kaçakları, akışı ve parçaların işlevlerini doğru olarak yerine getirdiğini
kontrol ediniz.
Yavaş yavaş sistemin sıcaklığını 100 C° ye kadar çıkartın. Sistemi tekrar kontrol edin. Eğer her şey normal ise,
işletme kuralları uyarınca sistemi yavaş yavaş tam çalışma sıcaklığı seviyesine ulaştırın. 25 C° derecelik sıcaklık
aralıklarıyla sistem ısısını yükseltmenizi ve her seferinde sistemi kontrol etmenizi öneririz.
Genleşme tankı seviyesini kontrol edin normal çalışma halinde tankın 2/3 ü ile 3/4 ü arası dolu olacaktır.
DİKKAT : Sistemi 100 C° ye çıkarırken çok dikkatli davranmak gerekir. Nadiren de olsa havalık borusundan sıcak
yağ atılması durumu söz konusu olabilir.
ISI TRANSFER YAĞLARINDA OKSİTLENME:
32. Hidrokarbon sıvılar sürekli ve yeterli hava ile temas etmeleri halinde oksidasyona uğrarlar. Pek çok yağ normal
çalışma sıcaklık derecesinin çok çok altında oksidasyona maruz kalabilir. Yağın kokmaya başladığı sıcaklıktan
itibaren her 20 C° lik artışta oksidasyon oranı iki misline çıkmaktadır. Daha fazla yağın hava ile karışması sonucu
daha hızlı ve daha çok oksidasyon ve daha çok bozulma oluşur.
Oksidasyon
Hidrokarbon sıvılar okside oldukça kokuları değişir ve artar. Yanmanın doğal sonucu ortaya çıkan karbondioksit,
karbonmonoksit ve su buharı burada da oluşur.
Oksidasyon devam ettikçe akışkan içerisinde organik asitler oluşmaya başlar. Akışkan daha yoğun (vizkoz - kalın)
bir hal alır ve eskisinden daha zor akmaya başlar. Akışkanın hızı ve türbülans durumu bozulduğu için, moleküller
sıcak yüzeylerle daha fazla süre temas haline kalırlar ve aşırı ısınmaya uğrarlar.
Yağ bozuldukça - genelde artan bir ivmeyle - ısı taşıma kapasitesi giderek azalır. Yüksek sıcaklıklara
dayanabilme özelliği azalır ve böylece bozulma oranı gittikçe artar. Artan organik asit miktarı zamanla sistemdeki
parçaları aşındırmaya ve bozmaya başlar.
Sistemde Bakır Bulunması
Eğer sistemde (borularda, fittings malzemelerinde, vanalarda vs.) kayda değer miktarda bakır bulunuyorsa
problem biraz daha kompleks hale gelir. Reaktif bir metal olan bakır, oksidasyon prosesinde katalizör vazifesi
görür.
Daha fazla bakır, daha fazla hava ve daha çok türbülans sonucu akışkan çok daha hızlı bir şekilde bozulacaktır
başlar. Asit miktarı arttıkça korozyon riski artar. Asit sonucu oluşan korozyon genelde genleşme tankının dibinde
kendini gösterir.
Sistemin İşletilmesi
Sisteme hava girişinin en aza indirilmesi için, genleşme tankının havalığı dışında herhangi bir açıklık
bırakılmamalıdır.
Sistem, tamamen oskidasyondan, su buharından veya hava girişinden korunmak istenirse, genleşme tankında
soy gaz ile "yastıklama" yapılabilir. Böyle bir sistem için kapalı genleşme tankı, emniyet valf sistemi, gaz besleme
sistemi kurulmalıdır. Ayrıca korumalı pompalar, körüklü vanalar ve benzeri cihazlar kullanılarak sisteme hava girişi
ve sızıntılar engellenebilir.
Durdurma prosedürlerine doğru olarak uyulursa, yağın bozulma riski en aza indirilir ve yağ ömrü önemli oranda
artırılabilir.
Aksi takdirde yağ aşırı ısınmaya maruz kalabilir ve sistem zarar görebilir.
Sistemin Çalışması
Normal çalışma durumunda kızgın yağ kazam içerisindeki borular radyasyon ve konveksiyon ısı transferi sağlar.
Bu ısı borunun cidarı ile yağın film tabakasına aktarılır. Boru içerisindeki akışkan türbülant formda olduğu için ısı
kolayca ve hızla
akışkana aktarılır. Sirkülasyon pompasının vasıtasıyla, akışkan, ısıyı hızla kullanıcı noktalara ulaştırır.
Kullanıcıdan biraz soğumuş olarak çıkan yağ tekrar ısı kazanmak için kazana geri döner.
Normal çalışma sıcaklıklarında kazan içerisindeki refrakter malzemeler ve yapısal çelik kısımlar hemen hemen
alev sıcaklığına kadar ulaşabilmektedir. Sistem kapatıldıktan sonra kazan içerisindeki ısının bacadan atılması
biraz zaman almaktadır. Refrakter malzeme miktarı fazla olan kazanlarda depolanan ısının atılması biraz daha
fazla zaman almaktadır.
33. Kazan kapatıldıktan sonra sirkülasyon pompası çalışmaya devam ettirilirse, depolanan ısının atılmasına yardımcı
olur.
Uygun olmayan kapanmalar
Pompalarla birlikte tüm sistem birden kapanırsa (elektrik kesintisi vs.) kazan içerisinde refrakter malzemelerde
depolanan ısı dışarı atılamaz ve kazan içerisinde kalır. Kazandaki borularda durağan halde bulunan termik yağın
sıcaklığı, kazan içerisinden uzaklaştırılamayan ısı sebebiyle yükselmeye devam eder ve belli bir sıcaklığa ulaşan
yağ kaynamaya başlar. Eğer dikkatlice dinlenilirse kaynama sesi duyulabilir.
Film Kaynama Noktası
Pek çok ısı transfer yağının değişik kaynama noktaları vardır. Daha küçük moleküller daha düşük sıcaklıklarda
daha büyük moleküller daha yüksek sıcaklıklarda kaynar.
Kazan içerisinde alev olmamasına rağmen, halen küçük ve orta büyüklükteki moleküllerin kaynamasına yol
açabilecek ısı mevcuttur. Bu moleküller buharlaştıktan sonra daha büyük moleküller sistem içerisinde kalmaktadır.
Daha büyük moleküller yoğunluk kazandıkça yağın viskozitesi (kalınlığı) de artmaktadır. Yağ kalınlaştıkça
akışkanlığı azalmaktadır. Akışkanlığı azalan yağa hareket vermek için daha büyük motor güçleri gerekmektedir.
Bu ise sistem performansının düşmesine yol açar. Akış hızı azaldıkça yağın sıcak yüzeylerle temas da kalma
süresi de artmaktadır. Akış miktarının önemli ölçüde azalması sonucu yağın film sıcaklığı kolayca limit
derecesinin üzerine çıkabilmektedir, bunun sonucu olarak da "kraking" hadisesi baş gösterir. Yağ içerisinde
karbon tortular ve ayrışmalar meydana gelir.
Kapatma
Kızgın yağ kazanını kapatırken, brülörü veya yakma sistemini kapatın ancak sirkülasyon pompasını kapatmayın.
Bundaki amaç kazan içerisindeki refrakter ve yapısal çelik malzemelerde depolanan ısının uzaklaştırılmasını
sağlamaktır. Baca çıkış sıcaklığını ve sistem çıkış sıcaklığını gözlemek ve takip etmek uygun olabilir. Kazan çıkış
sıcaklığı 100 C° nin altına düştüğü zaman artık pompayı güvenle kapatabilirsiniz.
Eğer mümkünse belli bir süre yakma havası fan sisteminin çalışmaya devam etmesini sağlayabilirsiniz. Böylece
kazan içerisinde kalan ısının bacadan kolayca atılmasını sağlayabilirsiniz.
Eğer sistemin bulunduğu bölgede zaman zaman elektrik kesintileri söz konusu ise, pompalara ve fan sistemine
yetecek kapasitede bir jeneratörün sisteme bağlanmasını tavsiye ederiz. Mümkünse zaman zaman laboratuar
testleri yaptırmanızda fayda vardır.
Toz, pislik, aşınma önleyici yağ, kaynak tozu gibi kirleticiler yağınızın kalitesini ve ısı iletim özelliklerini bozacaktır.
Torna talaşı, kaynak cürufu gibi sert kirleticiler ise pompa, conta, vana gibi parçaların zarar görmesine yol açabilir.
Yağınız ne kadar temiz olursa o kadar uzun süre hizmet edebilir.
Hidrokarbon sıvılar sürekli ve yeterli hava ile temas etmeleri halinde oksidasyona uğrarlar. Pek çok yağ normal
çalışma sıcaklık derecesinin çok çok altında oksidasyona maruz kalabilir. Yağın kokmaya başladığı sıcaklıktan
itibaren her 20 C° lik artışta oksidasyon oram iki misline çıkmaktadır. Daha fazla yağın hava ile karışması sonucu
daha hızlı ve daha çok oksidasyon ve daha çok bozulma oluşur.
Oksidasyon devam ettikçe akışkan içerisinde organik asitler oluşmaya başlar. Akışkan daha yoğun (vizkoz - kalın)
bir hal alır ve eskisinden daha zor akmaya başlar. Akışkanın hızı ve türbülans durumu bozulduğu için, moleküller
sıcak yüzeylerle daha fazla süre temas haline kalırlar ve aşırı ısınmaya uğrarlar.
Sisteme hava girişinin en aza indirilmesi için, genleşme tankının havalığı dışında herhangi bir açıklık
bırakılmamalıdır.
Sistem, tamamen oskidasyondan, su buharından veya hava girişinden korunmak istenirse, genleşme tankında
34. soygas ile "yastıklama" yapılabilir. Böyle bir sistem için kapalı genleşme tankı, emniyet valf sistemi, gaz besleme
sistemi kurulmalıdır. Ayrıca korumalı pompalar, körüklü vanalar ve benzeri cihazlar kullanılarak sisteme hava girişi
ve sızıntılar engellenebilir.
Termal Ayrışmalar
Yağın maksimum film sıcaklık derecesi aşıldığında ortaya çıkar. Film sıcaklığına ulaşıldığında küçük moleküller
buharlaşır ve yağ kalınlaşarak akış hızı azalır. Böylece diğer moleküller daha fazla ısıya maruz kalırlar böylece
ayrışmaya devam ederler. Film sıcaklığı hızla maksimum değerini geçince yağdaki pek çok kimyasal bağ bozulur.
Önemli miktarda karbon çözelti haline geçer. Bu karbon moleküllerinin bir kısmı yağ içerisinde yüzemeye başlar
ve akışkan daha kalın hale gelir. Karbonun bir kısmı ise boru üzerine yapışarak bir karbon izole tabakası
oluşturur.
Not: Aşırı ısınmanın esas nedeni yağın akış hızının azalmasıdır. Yağ hızının azalması ise pompanın
performansının düşmesiyle, yanlış bağlanmış vanalardan, dolmuş filtrelerden, enerji kesintilerinden veya uygun
olmayan kapatmalardan kaynaklanabilir.
Kontrol için Yağ Örneğinin Alınması
Örnekler sistemin çalışan noktalarından birinden alınmalıdır. Bunun için uygun bölgeler, kazanın boşaltma vanası,
pompanın yakınındaki bir boşaltma veya dinlendirme tankının altındaki bir vanadır. Örneği almak için en uygun
zaman sistemin çalışmadığı ama sirkülasyon pompasının çalıştığı ve yağın soğumuş olduğu bir zamandır. Bu
şekilde örnek almak hem daha güvenlidir hem de test için doğru sonuçlar verebilecek bir örnek almak için daha
uygun bir şekildir.
Örnek alacağınız zaman bir miktar yağı boş bir tenekeye akıtın, daha sonra örnek kabına uygun miktar yağ alın.
KIZGIN YAĞ
petrol ürünlerinden, hidrokarbonlardan veya silikondan üretilmektedir. Düşük basınçlarda yüksek sıcaklıklara
ulaşabilme özellikleriyle, kızgın yağ sistemleri, güvenli, ucuz ve uzun ömürlü sistemler olarak tercih
edilmektedirler.
Bir buhar sisteminde 315 C° ye ancak, 102 atmosfer gibi çok yüksek basınçlarda ulaşılabilmekte iken, kızgın yağ
sistemlerinde bu sıcaklığa atmosfer basıncının 1/3 ünden daha az basınçlarda ulaşmak mümkündür.
Değişik yağların karıştırılmaması gereklidir.
Yeni Sistemin Temizliği
Sisteminiz yeni olsa dahi içerisinde pek çok katı veya sıvı kirletici bulundurabilir
Sistemde Su Bulunması
Bugüne kadar içerisinde su bulunmayan hiç bir sistemle karşılaşılmamıştır. Sistem ne kadar kompleks olursa o
kadar fazla su içeriyor demektir. En iyi bilinen yol sistemin dip noktalarına boşaltma vanaları koymaktır. Her
noktadan boşaltılan yağdan örnek alarak cam bir kaba koyun. Eğer yağ içerisinde tabaklar halinde ayrılmalar
gözlüyorsanız bu durum sona erene kadar yağ almaya devam edin. Sistemde kalan su 100 C° ye ulaşıldığında
buharlaşarak, havalık borusundan atılır. Havalık borusundan buhar atışı durduğu zaman, sistemi güvenle normal
çalışma sıcaklığına yükseltebilirsiniz.
Kaçak Testi
Sistemi tercihen bir soy gaz (azot vb.) ile basmçlandırarak sabun köpüğü testi uygulayın.
Sistem parçaları termik uzamaları absorbe edebilecek şekilde seçilmeli ve bağlanmalıdır. Bu şekilde muhtemel
kaçakların önüne geçilebilir.