1. 1
This work has been carried out by Turkish students: Hakan Satilmis, Begun
Kocer, Sena Nur Akar, Okan Gunec, Emre Ceylan, Elif Kandemir, Abdulatif
Melik Celik, Tugce Aysal, Yusuf and Hanife Dogan.
2. COMENIUS PROJECT
Different languages and different cultures. Working for a plural and shared European future.
2
TÜRKÇENİN KÖKENİ
URAL-ALTAY
*Türk dili dünyanın en eski ve en yaygın dillerinden birisidir.
*Türkçe, dünya dilleri arasında Ural –Altay Dil Topluluğunun Altay kolunda yer alır.
Altay dil topluluğunun özelliği şunlardır:
1-Sondan eklemeli dillerdir, Türkçe’ de sondan eklemeli bir dildir.
2-Sözcüklerde cinsiyet ayrımı yoktur.(Memur-Memure, Kâtip- Kâtibe)
3-Sıfatlar, isimlerden önce gelir. Yedi gün, beyaz gömlek, yuvarlak masa…
4-Sorular, ekler yardımıyla sağlanır.-mi, mı, misiniz vs…
5-Ses uyumları vardır. İncelik- kalınlık gibi…
6-Artikel bulunmaz.
*Türkçe de sondan eklemeli bir dildir. Kelimeler ekler yardımıyla türetilir. “-cı-ci-
cıl-lı-li-lik-men-me-madan-erek-iş-mek-ken” ekleri bunlardan bazılarıdır.Türkçe
yazıldığı gibi okunan,okunduğu gibi yazılan bir dildir.
3. COMENIUS PROJECT
Different languages and different cultures. Working for a plural and shared European future.
3
YABANCI KELİMELERİN TÜRKÇEYE GİRİŞİ
*Türkçe’deki yabancı kelimeler; Türklerin 11.yyıldan itibaren Anadolu’ya
yerleşmesinden başlayarak20. yüzyıla kadar uzanırlar.
-Türklerde kültürel anlamda Batıya ilk yöneliş ve Batıyla ilk temaslar
18.Yüzyıldaolmuştur.1839 Tanzimat hareketiyle başlayan batıya yönelişle beraber
yabancı kelimeler dilimize girmeye başlamıştır.
-1923Cumhuriyet döneminde dilimize giren yabancı kelimelerle devam etmiştir.
*Tanzimat dönemine kadar dilimize batı kökenli kelimelerin etkisi söz konusu
değildir. Batı yaşayışını yansıtan eserler ya doğrudan doğruya Fransızca olarak
yazılmış ya da Osmanlı yazı dili ve üslubuyla kaleme alınmış eserlerdir. Bu devirde
yazı dilimiz Arapça, Farsça tamlamalar ve sadeleşme doğrultusunda yol alırken, batı
kökenli kelimeler açısından dile oldukça ağır bir yük getiren bir durumla karşı
karşıya kalınmıştır.
Arapça ve Farsça’ya gösterilen hayranlık 1839 ta tanzimatla birlikte Fransızca’ya
ve sonraları cumhuriyetin yakın döneminde İngilizce’yekaymıştır.Tanzimat’tan
sonrada batı dünyası ve özellikle Fransa ile olan kültürel ilişkilerin sonucu olarak
giren Fransızca kelimeler dilde büyük bir yoğunluk kazanmıştı. Cumhuriyetten sonra
bu kelimelerin hızı yavaş yavaş kesilmeye başlamıştır. Ne var ki bu defa da dilimize
onun yerini alan İngilizce akın etmiştir. O kadar ki bu dilden gelen kelime akını
yalnız uzmanlıkla ilgili alanlarda ve teknik terimlerde kalmamış dilin gündelik
yapısına kadar inmeyi başarmıştır.
Cumhuriyet sonrası yıllarda Türkçeye, İngilizceden hızla bir kelime akını
başlamıştır. Asıl önemli olan ise İngilizce kelime akınının yalnız yazı dili ve aydınlar
kesiminde kalmayıp hızla halkın diline, günlük konuşma diline girmiş olmasıdır.Bu
nedenle etkisi Arapça ve Farsça’nın dilimize yaptığı etkinin kat kat üstünde
olacaktır. Günümüzde ise basın-yayın organlarında, TV kanallarındaki sunuşlarda,
radyo konuşmalarında, çarşı pazarların dükkân vitrinlerinde ve görebileceğimiz
hemen her yerde batı dillerinin etkisiyle karşılaşıyoruz.
Dilimizde batı kaynaklı kelimelerin sınır tanımaz bir biçimde yaygınlaşmasında Türk
Dil Kurumu’nun 1960-1980 dönemindeki, dilde tasfiyecilik anlayışı ile arı Türkçecilik
eğiliminin büyük etkisi olmuştur. Atatürk’ten sonraki dönemde dili
Türkçeleştirmenin dilde ırkçılık şeklinde anlaşılması bu sonucu doğurmuştur.
Bugün gençliğimizin söz dağarcığının zayıflamasında, yazılı ve sözlü anlatımda
dilimizin bir daralmaya ve büzülmeye doğru yol alışında bu eğilim rol almıştır.
Türkçe kelime bulmakta zorlanan gençlerimiz batı kaynaklı kelimelere kucak açar
olmuşlardır. İkinci etken orta ve yükseköğretim kurumlarında yabancı dille öğretim
yapılmasına başlanması, üçüncü etken ise Türkçe eğitimin yetersiz olmasıdır.
4. COMENIUS PROJECT
Different languages and different cultures. Working for a plural and shared European future.
4
İngilizce’ye olan tutku etkisini yazılı basın organlarından, günlük konuşmalardan ve
reklamlardan başlayıp, dükkan vitrinlerini süsleyen malların adlarına, hatta işyeri
tabelalarına kadar sürmektedir.
19. yüzyılın ikinci yarısından beri Türkçe batı kültür çevresine girilmesine koşul
olarak batı dillerinin önce Fransızca daha sonra özellikle İngilizce’nin etkisi altına
girmiştir. Günümüzde bazı çevrelerce İngilizce bilim dili kabul edilmekte, bu
kabullenişin doğal uzantısı olarak eğitim dilinin de İngilizce olması yeğlenmekte ve
ilköğretimden yüksek öğretime kadar bazı öğretim kurumlarında eğitim dili olarak
İngilizce kullanılmaktadır. Çünkü eğitim dilinin İngilizce olmasıyla batı bilim ve
teknolojisine daha kolay ulaşılabileceğini, dolayısıyla aynı ya da yakın standartta
bilim üretilebileceği görüşü vardır. Kaliteli eğitimin ancak yabancı dille
sağlanabileceğine inanılmaktadır. Oysa eğitimdeki yabancı dil amaç değil, araçtır.
Düşüncenin ve bilimin aktarılmasında bir araç olması gereken yabancı dil, gerek
bilimin gerekse onunu ayrılmaz parçası olan düşüncenin aktarılmasında ana dili
kadar işlevsel olamaz.
Günümüzün önemli bir sorunu da gençlerimizin ve yeni kuşak aydınlarımızın konuşma
ve yazı dili olarak Türkçe’ye yeterince hakim olamamalarıdır. Çeşitli düzeydeki orta
öğretim kurumlarını ve üniversiteleri bitiren gençlerimiz konuşma ve yazıda çok
kısıtlı ve yetersiz bir söz dağarcığının içine sıkışıp kalmışlardır.
TÜRKÇE’DEKİ İNGİLİZCE KELİMELER VE YAYGIN KULLANIMLARI
STRES: İngilizcedir. Fizyolojik veya psikolojik sebeplerden kaynaklanan ve sinir
sistemini aşırı derecede yıpratarak organizmada sıkıntı, gerginlik yorgunluk yaratan
rahatsızlık anlamına gelir. Bu kelimenin Türkçe karşılığı “gerginliktir”. Strese
girmek olarak kullanılır.
*Bugünlerde çok gergin görünüyorsun.
ZAPİNG: İngilizcede vurmak, ünlem olarak “bom” gibi anlamlara gelir. Dilimizde
televizyon kanalları arasında hızlı gezinmek anlamında kullanılır. Türkçedeki
karşılığı “geçgeç” olarak kullanılır.Henüz Türkçede kullanımı yaygınlaşmamıştır.
*Reklam arasında geçgeç yapmayı çok severim.
FİXTURE: İngilizcedir. Dilimizde fikstür olarak kullanılır. Anlamı yarışmaların
sırasını belirleyen çizelgedir. Türkçede “karşılaşma takvimi, takvim” olarak
kullanılır.Henüz Türkçede kullanımı yaygınlaşmamıştır.
*Futbol liginde karşılaşma takvimi kuraları çekildi.
5. COMENIUS PROJECT
Different languages and different cultures. Working for a plural and shared European future.
5
SHOW: İngilizcedir. Türkçede “Şov yapmak” biçiminde kullanılır. Gösteri yapmak
anlamındadır. “Gösteri” kelimesi kullanılmalıdır.
*Futbolcular adeta bir gösteri yaptı.
MARKET: İngilizce “Pazar, çarşı, piyasa gibi anlamlara gelir. Türkçe karşılığı “Satış
Merkezi” ‘dir.Henüz Türkçede kullanımı yaygınlaşmamıştır.
*Elimdeki malzemeleri satış merkezinden aldım.
MATCH: İngilizcedir. Türkçe karşılığı “Karşılaşma” demektir.
*Bugünkü karşılaşma oldukça heyecanlıydı.
STAR: İngilizcede ünlü sanatçılar için kullanılır. Türkçe karşılığı “Yıldız”’dır.
*Dünyaca ünlü yıldız ülkemize geliyor.
STOP: İngilizcede “dur” manasına gelir. Türkçe karşılığı “dur”uygundur.
*Arabanın motoru birden durdu.
LİNK: İngilizce olan kelimenin Türkçe karşılığı “İlişim”’dir. Halka, bağ, bağlantı
anlamında bir bilgisayar terimi olarak kullanılır.Henüz Türkçede kullanımı
yaygınlaşmamıştır.
*Sanırım ilişim hatlarında bir arıza var.
STANT: İngilizcede, tezgâh, kitap sergilenen yer, teşhir yeri anlamındadır.
Türkçede “sergilik” olarak kullanılır.Henüz Türkçede kullanımı yaygınlaşmamıştır.
*Üniversitenin önünde 10 tane sergilik kuruldu.
LAPTOP: Lap ve Top kelimelerinin birleşmesiyle oluşan İngilizce bir kelimedir.
Taşınabilen bilgisayarın adıdır. Türkçe karşılığı “dizüstü ”’dür.
*Yeni bir dizüstü bilgisayarı alacağım.
REYTİNG: İngilizcede değerlendirme, sınıflandırma demektir. “Takdir ya da
değerlendirme” Türkçe karşılığıdır. Genellikle en çok izlenen Tv kanallarının
değerlendirilmesi amacıyla sıkça kullanılır.Henüz Türkçede kullanımı
yaygınlaşmamıştır.
* Bu dizi çok fazla taktir(değerlendirme) aldı.
6. COMENIUS PROJECT
Different languages and different cultures. Working for a plural and shared European future.
6
DİZAYN: İngilizcede plan, taslak, proje, fikir demektir. Alet ve nesnelerin çizimini
anlatmak üzere sıkça kullanılan bir kelimedir. Dilimizdeki karşılığı “tasarım”dır.
*Yarışmaya yeni tasarımlarıyla katılacak.
FORMAT: İngilizcede “boyut, ölçü gibi anlamlarda kullanılır. “Boyut” kelimesi
Türkçe karşılık olarak kullanılabilir.
*Yeni dergimiz, farklı bir boyutla karşınıza gelecek.
WALKMAN: Müzik dinlemeye yarayan, taşınabilir teyp demektir. Türkçede
“gezerçalar” olarak kullanılabilir.Henüz Türkçede kullanımı yaygınlaşmamıştır.
*Eskiden kalma bir gezerçalarım var.
OKEY: İngilizcede “tamam” manasındadır. Okey(le-mek) çokça kullanılır. Onaylamak
anlamındadır. “Olur, oldu” gibi anlamlara gelir. Türkçede de “tamamya da oldu”
kelimesi kullanılır.
*Tamam. Şimdi başlayabiliriz.
FULL: İngilizcede dolu, tam gibi anlamlara gelir. Dilimizde günlük yaşamda full(le-
mek) sıkça kullanılır. “depoyu fulle” gibi… Türkçe karşılığı “dolu” manasında
kullanılabilir.
*Arabanın deposunu dolduralım.
BYE BYE: İngilizcede çok kullanılır. Dilimizdeki karşılığı “güle güle ya da hoşça kal”
kullanılır.
*Yine görüşürüz. Hoşça kal.
AKTÜEL: İngilizce olan sözcük, Türkçede “güncel” olarak kullanılmaktadır.
*Ülkemizde güncel olayları takip etmek çok zordur.
DOWNLOAD: Bilgisayar dilinde çokça kullanılır. Türkçede ,”indirmek ya da
yüklemek” anlamındadır.
*Önemi konuları bilgisayara indiririm.
FLASH DİSC : Türkçedeki karşılığı “parmak bellek”’tir. Henüz Türkçede
kullanımı yaygınlaşmamıştır.
*Parmak belleğim işime çok yarıyor.
7. COMENIUS PROJECT
Different languages and different cultures. Working for a plural and shared European future.
7
TEST: Türkçede “yoklama, sınama, deneme” manalarına gelir.
*Bugün okulda deneme sınavı olduk.
MİKSER:Türkçede “çırpıcı ,karmaç” anlamındadır.
MİTİNG:Türkçede “açık yer toplantısı” anlamındadır.
NAKAVT:Türkçede “oyundışı” anlamındadır.
TİM:Türkçede “takım,birlik” anlamındadır.
TİNER:Türkçede “inceltici” anlamındadır.
DİPFRİZ:Türkçede “derin dondurucu” anlamındadır.
FERİBOT:Türkçede “taşıt gemisi” anlamındadır.
GREYDER:Türkçede “yer düzler” anlamındadır.
HİNT–AVRUPA DİL AİLESİ
ASYA KOLU AVRUPA KOLU
Hintçe(Hindistan)/
Urduca(Afganistan,
Pakistan)/Tacikçe
(Tacikistan)/Farsça(İran)/
Ermenice(Ermenistan)
GERMEN DİLLERİ
(Cermen Dilleri)
ROMAN DİLLERİ
(Latin Dilleri)
İSLÂV DİLLERİ
(Slav Dilleri)
Almanca/
Flemenkçe(Holland
a)/ İngilizce/
İskandinav dilleri
(İsveç, Norveç,
Danimarka)
Fransızca/
İspanyolca/
Portekizce/ İtalyanca/
Rumence/
Yunanca(Grekçe)/
Arnavutça/
Keltçe(Kuzey İtalya,
Fransa, Almanya)/
Litvanca/
İlirce(Arnavutluk)
Almanca/
Flemenkçe(Holland
a)/ İngilizce/
İskandinav dilleri
(İsveç, Norveç,
Danimarka)
HİNT –AVRUPA DİL AİLESİ
8. COMENIUS PROJECT
Different languages and different cultures. Working for a plural and shared European future.
8
TÜRKÇEYE YERLEŞMİŞ OLAN İSPANYOLCA KELİMELER
KADASTRO: Yer yazım
KOMPRADOR: Aracı, işbirlikçi
TABAKA: Tütünlük
CUNTA: Derin ilişkilerle başa geçmiş topluluk.
KANARYA: kuş cinsi
MANDALİNA: Meyve
PATATES: sebze ceşidi
HAMAK: Tavana bağlı ağ şeklindeki yatak
FİSTAN: Entari, giysi anlamındadır
PALAVRA: Boş söz
PAPEL: Kâğıt para
LONCA: Osmanlı dönemindeki Alış veriş mekanı
9. COMENIUS PROJECT
Different languages and different cultures. Working for a plural and shared European future.
9
Türk Dil Kurumu'nun yayınladığı Güncel Türkçe Sözlük'te bulunan 104.481 sözcüğün
kökenlerine göre dağılımı şöyledir:
89689 Türkçe
6463 Arapça
4974 Fransızca
1374 Farsça
632 İtalyanca
538 İngilizce
413 Yunanca
147 Latince
85 Almanca, Rusça, İspanyolca ve Ermenice