SlideShare a Scribd company logo
1 of 83
1. İCRA İFLAS HUKUKUNUN KAPSAMI
Hukuki ilişkileri düzenleyen ve Devlet yaptırımı ile desteklenmiş
kurallar bütününe, hukuk .kuralları denilmektedir. Hukuk kuralları
içerisinde de maddi hukuka ilişkin getirilen düzenlemeler (Medeni
Kanun, Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu) önemli bir yer tutmaktadır.
Kişilere hukuk sistemince tanınan haklar ve yüklenen borçlar, maddi
hukuk kurallarının öngördüğü şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. Özel
hukuktan doğan bu haklar ihlal edilip ve aynı zamanda borçlar yerine
getirilmediği taktirde, Devlete yargı erkine başvurma imkanı tanınmış
olur.
Bu husus, medeni yargılama hukukunun konusunu girmekte olup, söz
konusu haklar ve borçlar, mahkeme kararı ile dahi tespit edilse ve de
borçlu kendisine düşen borcunu rızası ile yerine getirmezse, böyle bir
borçluya karşı Devletin bünyesinde bulunan cebri icra organına
başvurulabilir. İşte, borcunu rızası ile yerine getirmeyen borçluya
Devlet kuvveti (cebri icra organı) aracılığı ile zor kullanılıp borcun
yerine getirilmesi sağlanması hususu icra ve iflas hukukunun
konusunu teşkil etmektedir. İcra-İflas Hukuku, cebri icra hukuku veya
takip hukuku olarak da adlandırılmaktadır.
1.1. CEBRİ İCRA HUKUKU
Cebir, sözlük anlamı olarak bir kimsenin kendi isteğine bakılmaksızın,
bir şeyi vermeye, belirli bir hareketi yapmaya veya yapmamaya
zorlanması anlamına gelmektir. Cebri icra ise, kendi isteği ile
borçlarını yerine getirmeyen bir borçlunun, borçlarını Devletin zor
kullanma yetkisini kullanması sonucu o işi zorla yerine getirmesinin
sağlanmasıdır. Cebri icra hukuku, borcunu rızası ile usulüne uygun
şekilde yerine getirmeyen borçlulara karşı alacaklının nasıl bir yol
izlemesi gerektiği konusunu kendisine inceleme alanı olarak almıştır..
Alacaklının, hakkını bizzat kuvvet kullanarak, kendisinin elde etmesi
bir çok hukuk sisteminde kabul edildiği üzere, Türk hukuk sisteminde
de aslen yasaklanmış olup kişinin böyle bir davranışı suç olarak kabul
edileceği belirtilmiştir. Buna göre, zor kullanma (cebri işlemlerde
bulunma) yetkisi, yalnızca Devlete (cebri icra organlarına) ait olup
onun dışında gerçek yada tüzel kişiler eliyle kullanılamaz. Alacaklının
alacağını elde etmesi için, alacaklının talebi üzerine Devletin cebri
icra organlarınca borçlunun mallarına el konulur, bunlar satılarak elde
edilen para ile alacaklının alacağı ödenir. Kanundan aldıkları güçle
cebri icra organları bu işlemleri yaparken zor kullanma yetkisine
sahiptir.
Cebri icra tedbirleri borçlunun malvarlığı ile sınırlı tutulmuştur.
Alacaklının alacağına kavuşabilmesi için, cebri icra organları, yalnızca
borçlunun malvarlığına el koyabilir. Borçlunun şahsına ya da kişilik
haklarına yönelik bir cebri icra işlemi söz konusu olamaz.
Anayasamızın 38 inci maddesine göre de, hiç kimse, yalnızca
sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı
özgürlüğünden alıkonulamaz.
Hukuk sistemimizde, cebri icra ikiye ayrılmaktadır.
Cüz'i (bireysel) icra (İcra hukuku)
Külli (toplu) icra (İflas hukuku)
Buna göre, cüz'i icra, "İcra Hukuku", külli icra da "İflas Hukuku"nun
inceleme alanına girer. Öncelikle İcra Hukuku incelenecek daha
sonrada İflas Hukukuna değinilecektir.
1.1.1. CÜZ'İ İCRA (İCRA HUKUKU)
İcra hukukunun kapsamında alacaklı ve borçlu olmak üzere iki taraf
bulunur. Takipte bulunan taraf alacaklı, kendisine karşı takipte
bulunulan taraf ise borçlu tarafı oluşturur. Ancak, İcra ve iflas
hukukunda, alacaklı ve borçlu kavramları borçlar hukukunda
bahsedilen taraflardan daha geniş bir kesimi oluşturur. Ayrıca, takip
hukuku açısından alacaklı veya borçlu sıfatını alabilmek için, maddi
hukuk açısından gerçekten alacaklı veya borçlu olmak gibi bir
zorunluluk bulunmamaktadır. Gerçekte maddi hukuka göre alacaklı
olmayan bir kimse takip yaparsa alacaklı sıfatını, kendisine karşı takip
yapılan kimse de borçlu sıfatını kazanır.
Cüz'i (ferdi) icrada bir alacaklının, borçluya karşı takibe geçmesi
gerekir. Takip kesinleşince, borçlunun borcuna yetecek miktarda malı
haczedilir, satılır ve alacaklının alacağı kendisine ödenir. Alacaklının
alacağı ödendikten sonra bir miktar para artarsa, bu kısım icra takibi
yapmış bir grup var ise onlar arasında pay edilir. Eğer başka bir
takipçi yok ise kalan tutar borçluya geri iade edilir. İcra hukuku
İlamlı İcra
İlamsız İcra
1.1.1.1. İlamlı İcra
Mahkemenin, yargılama sürecini tamamlayıp, esasa ilişkin nihai
kararını verdikten sonra, bu kararın, davanın taraflarına verilen onaylı
suretine ilam denir. İlamlı icrada, alacaklı, daha önce mahkemede
dava açmış, lehine bir ilam almıştır. O nedenle, icra takibi yaparken,
alacaklının elinde borçluya karşı almış olduğu bir mahkeme ilamı
(hükmü) veya ilam niteliğinde bir belge bulunmaktadır. Borçlu,
mahkeme kararının gereğini rızası ile yerine getirmezse, alacaklı bu
mahkeme ilamını icra dairesine göndererek icra takibini başlatır.
Bunun üzerine, icra dairesi borçluya bir icra emri gönderir ve bu icra
emri ile borçluya süre (yedi gün) verilerek, bu süre içerisinde ilamın
gereğini yerine getirmesi kendisinden talep edilir. Borçlu, kendisine
verilen bu süre içerisinde icra emrini yerine getirmezse, ilam, icra
dairesi tarafından zorla tatbik edilir. Bu süreyi geçiren borçlu, borcu
olmadığını iddia ederek, itirazda bulunamaz. Alacaklının alacağı
mahkeme hükmü ile tespit edilmiş olduğundan, böyle bir itiraz, ilamlı
icra takibini kendiliğinden durdurmaz.
İlamlı takip edilmesi gereken borçların dışında konusu para alacakları
olan icra takipleri için, mahkemede dava açılıp, alınacak ilama gerek
duyulmaksızın icra takibi yapılabileceği gibi; mahkemeden ilam
almadan doğruca icra dairesine başvurarak ilamsız icra takibin de
bulunabilir. Ancak, paradan başka bir alacağın (taşınır veya taşınmaz
bir malın teslimi hakkındaki bir alacak gibi), cebri icra yoluna
başvurularak takip edilebilmesi için mutlaka önce mahkemede bir
davanın açılması ve alınan ilam üzerine icra takibinin yapılması
gerekir.
1.1.1.2. İlamsız İcra
Kural olarak para (ve teminat) alacakları için ilamsız icra yolu ile
takibat yapılabilmektedir. Ancak, para dışında bir alacak olmasına
rağmen, istisna olarak, kiralanan taşınmazların ilamsız icra yolu ile
tahliye ve teslimini de İcra-İflas Kanunu (İİK) tarafından kabul
edilmiştir. İlamsız icra yolu ile takipte alacaklı, alacağını mahkeme
hükmü ile tespit ettirmeden yani bir ilama gerek duymaksızın, doğruca
icra dairesine başvurarak, borçluya karşı icra takibi talebinde
bulunabilir. İlamsız icrada, alacaklının icra takibi yapabilmesi için,
elinde bir ilam yani mahkemece verilmiş bir hükmün bulunması
gerekmemekte ve ayrıca alacağın bir senede bağlı olması şartı da
aranmamaktadır.
İlamsız icra takibi için icra dairesine başvurulması halinde, ilgili icra
dairesi borçluya bir ödeme emri müzekkeresi düzenleyerek gönderir.
Bu ödeme müzekkerede, borçlunun, borcunu yedi gün içinde
ödeyebileceği veya borçla ilgili herhangi bir itirazı varsa borca karşı
itirazda bulunabileceği yazılır. Borçlu yedi gün içinde borcu ödemez,
itiraz da etmezse veya itiraz etse dahi alacaklı itirazın gerçeğe
dayanmadığını ispatlarsa, takip kesinleşmiş olur. Bunun üzerine,
borçlunun borcuna yetecek kadar malı haczedilir, satılır ve bedeli
alacaklıya ödenir.
1.1.2. KÜLLİ İCRA (İFLAS HUKUKU)

Külli (toplu) icrada (iflas hukukunda) ise, iflasa tabi ve belirli bir
miktar para borcunu vadesinde ödemeyen bir borçlu, alacaklının iflas
yolu ile takibi, borçlu hakkında ticaret mahkemesince iflas kararını
verilmesi yahut kanunda öngörülen belirli hallerde de bizzat
borçlunun da kendi iflasını ticaret mahkemesinden isteyebilmesi
konuları yer alır. Borçlunun gerek alacaklının talebi üzerine, gerekse
kendi talebi üzerine iflasına karar verilmesinin ardından artık
borçlunun haczedilebilen bütün malvarlığına el konulur, satılır ve
bedeli sadece takip yapan alacaklıya değil; İcra Hukukunun aksine
borçlunun, bilinen bütün alacaklılarına kural olarak eşit bir şekilde
paylaştırılır. Bütün alacaklıların alacağı ödendikten sonra artan bir
tutar olursa, bu kısım borçluya geri verilir. Ancak çoğu iflas olayında
olduğu üzere, genellikle borçlunun mal varlığından geriye bir şey
kalmadığından alacaklılar da, alacaklarını tam olarak alamazlar.
Böyle durumların geçerli olduğu durumlarda borçlunun malvarlığı
alacaklılara, belirli bir oran dahilinde (garameten) paylaştırılır. Külli
icrada, borçlunun haczedilebilen tüm malvarlığı ile, bütün
alacaklıların alacaklarının karşılanması amaçlanmaktadır. Bu noktada
belirtmek gerekirse iflas yolu ile takibe sadece tacirler ve tacirler
hakkındaki hükümlere tabi olan kimseler için başvurulabilir. Bu
sebepten, iflas yolu ile takibin uygulama alanı cüz'i icraya göre daha
dar bir alanı oluşturmaktadır çünkü cüz’i icraya herkes tabi tutulabilir.
2. İCRA TEŞKİLATI
İcra hukukunda, bir hakkın, alacağın cebri icra yoluyla yerine
getirilmesi için gerekli olan işlemleri gerçekleştirmekle mükellef
tutulmuş Devlet organlarının tümüne cebri icra teşkilatı adı
verilir.Buna göre icra teşkilatını,
Asıl İcra Organları
Yardımcı İcra Organları olmak üzere iki bölüme ayırmak gerekir.
Asıl organlar, yalnızca icra işleri için kurulmuş olan organlardır.
Bunlar,
İcra dairesi,
İcra mahkemesi ve
Yargıtay’ın icra ve iflas işleri ile görevli daireleridir.
İcra Dairesi
İcra teşkilatının temel organı İcra dairesidir.İcra İflas Kanununun 1
inci maddesine göre, İcra dairesi, icra işlerinde birinci derecede
görevli makamdır. İcra takip talebi, icra dairesine yapılır. Bu talep
üzerine icra dairesi, borçluya ödeme veya İcra emri gönderir. Ödeme
veya İcra emri ile verilen sürede, borçlu borcunu yerine getirmezse,
para alacaklarında borçlunun mallarını haczeder, satar ve elde edilen
para ile alacaklının alacağını öder; konusu paradan başka bir şey olan
ilamları ise zorla icra eder.
Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar İcra dairesi
bulunur. Yani, her asliye hukuk mahkemesinin yargı çevresinde (her
ilçede), o ilçedeki cebri İcra işlerini görmek üzere en az bir icra dairesi
vardır. Nüfus ve iş yoğunluğu çok olan yerlerde, birden fazla İcra
dairesi de kurulabilir. icra dairesinin başında Adalet Bakanlığı’nca
atanacak bir İcra müdürü bulunur. İcra müdürü, icra dairesinin
sorumlu amiri durumundadır. İcra müdürünün dışında, icra dairesinde
ayrıca, yeteri kadar müdür yardımcısı, katip, mübaşir, muhasip gibi
yardımcı personel de bulundurulur.İcra işleri az olan ve o nedenle ayrı
icra müdürü atanmayan yerlerde, icra müdürünün görevi, mahkeme
yazı işleri müdürleri tarafından yürütülür.
İİK’nun 13 üncü maddesine göre de icra dairesi, icra mahkemesi
hakiminin daimi gözetim ve denetimi altındadır. Ancak, icra dairesi
bağımsız olup, icra mahkemesine bağ1ı bir organ değildir. İcra
müdürü bu işlemleri yaparken, icra mahkemesinin gözetim ve
denetimi altındadır. 16 ncı maddede icra dairesinin hukuka aykırı
işlemlerine karşı, icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulabilir. 81
inci maddeye göre de icra müdürleri, cebri icra işlemlerini yerine
getirirken zor kullanma yetkisine sahiptir. Bu konuda kolluk
kuvvetlerine ve köy muhtarlarına emir verebilir ve onlardan yardım
isteyebilir.
2.1.1.1. İcra Müdürünün Yükümlülükleri
 İcra İflas Kanununda İcra müdürü için görevi gereği para ve diğer
kıymetli eşya veya benzeri şeylerle ilgilenmesinden dolayı,
suiistimallere meydan vermemek. için bu konuda bir takım
yükümlülükler öngörülmüştür. Bu yükümlülükleri, Kanunun 8,9,10,11
ve 12 nci maddelerinde düzenlenmiştir.İİK’nun 8 inci maddesinde icra
müdürünün tutanak ve dosya düzenleme yükümlülüğü düzenlenmiştir.
Buna göre, İcra ve iflas daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine
vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile
talep ve beyanların altları ilgililer ve icra memuru veya muavini veya
katibi tarafından imzalanır. İlgililer bu tutanakları görebilir ve bunların
örneğini alabilir. İcra ve iflas dairelerinin tutanakları, hilafı sabit
oluncaya kadar muteberdir
9 uncu madde de ise icra müdürünün bir başka yükümlülüğü olan Para
ve değerli eşyanın tevdiine ilişkin bir düzenleme yapılmıştır. Madde
hükmüne göre, İcra ve İflas daireleri aldıkları paraları ve kıymetli
evrak ve değerli şeyleri, nihayet ertesi işgünü çalışma saati sonuna
kadar Adalet Bakanlığınca uygun görülen bankalardaki hesaplarına
yatırmaya, banka bulunmayan yerlerde icra veya mahkeme
kasalarında muhafazaya, kasa bulunmayan yerlerde ise mal
sandıklarına bırakmaya mecburdurlar
Kanunun iş görmekten memnuiyet (yasak) başlıklı 10 uncu
maddesinde de icra müdürünün olumsuz yükümlülüklerinden birisi
sayılmıştır. Bu hükümlere göre İcra ve iflas işlerine bakan memur ve
müstahdemler;
Kendisinin,
Karı veya kocasının, nişanlısının yahut kan ve sıhri usul ve füruunun
veya üçüncü derece dahil olmak üzere bu dereceye kadar olan kan ve
sıhri civar hısımlarının,
Kanuni mümessili veya vekili yahut müstahdemi bulunduğu bir
şahsın,menfaati olan işleri göremeyip derhal tetkik merciine haber
vermeye mecburdur. Tetkik mercii müracaatı yerinde görürse o işi
diğer bir memura, bulunmayan yerlerde katiplerinden birine verir. İcra
müdürü yasak olmasına rağmen yukarıda belirtilen kişilerden birine
ait işi yaparsa, o işlem kendiliğinden hükümsüz hale gelmeyip, şikayet
yolu ile İcra mahkemesi tarafından iptal edilir.
 İcra müdürlerinin memnu (yasak) tutulduğu işlerden olan icra
organlarının kendileri ile akit yapma yasağı da 11 inci madde de
düzenlenmiştir. Madde hükmünde “Tetkik vazifesini gören hakimler
ve icra ve iflas memur ve müstahdemleri, dairelerince takip edilmekte
olan bir alacak veya satılmakta bulunan bir şey hakkında kiminle
olursa olsun kendileri veya başkaları hesaplarına bir akit yapamazlar.”
denilerek bu kapsam tespit edilmiştir. Örneğin, İcra müdürü,
dairesince takibatı yapılan bir alacak nedeniyle haczedilen bir otobüsü
kendisi satışa çıkartamaz. Bu yasağa rağmen, İcra müdürü kendi
kendisiyle bir akit yaparsa, bu akit hükümsüzdür, hiçbir şekilde sonuç
doğurmaz. Yapılan işlemin geçersiz olduğunun tespiti için, İcra
mahkemesine şikayet yoluyla başvurulabilir.
Bir başka yükümlükte İcra Dairesine Yapılan Ödemeleri Kabul Etmek
adı altında 12 nci maddede yer verilmiştir.Buna göre, İcra dairesi,
takip edilmekte olan bir para alacağına mahsuben, borçlu veya üçüncü
şahıs tarafından yapılan ödemeleri kabul etmek zorundadır. Borçlu
veya üçüncü şahıs tarafından yapılan ödeme, takip konusu alacağın
tamamı olabileceği gibi, bir kısmına ilişkin de olabilir. Kural olarak,
İcra dairesine yapılan ödeme, İcra dairesi binasında ve yalnızca Türk
Lirası ile yapılabilir, İcra dairesi yabancı para ile yapılan ödemeyi
kabul edemez.
2.1.1.2. İcra Müdürünün Görevleri
Alacaklının alacağına kavuşmasına kadar, gerekli olan bütün icra takip
işlemlerini yapmakla yükümlü olan İcra müdürünün görevlerini şöyle
sıralayabiliriz.
Ödeme (veya icra) emrini düzenleyerek borçluya göndermek,
Borçlunun mallarını haczetmek,
Haczedilen malların satılarak elde edilen para ile alacaklının alacağını
ödemek
Konusu paradan başka bir şey olan ilamları zorla icra etmek.
İcra müdürü, görev alanına ilişkin olarak kanun, tüzük ve
yönetmeliklerde tespit edilen şekilde görevini yerine getirmelidir. İcra
müdürü kendisine yapılan talepler hakkında, olumlu ya da olumsuz bir
karar vermek ve ona göre bir işlem yapmak zorundadır. İcra
müdürünün bu işlemleri yapması için, kanunda bir süre öngörülmüşse
buna uymalı, kanunda belirli bir süre öngörülmeyip, icra müdürüne
takdir yetkisi tanınmışsa, bu işlemleri de en uygun zamanda
geciktirmeksizin yapmalıdır. İcra müdürünün, bazı icra işlemlerini
yapma konusunda takdir yetkisi bulunmamaktadır. Buna karşılık bazı
işlemlerde, icra müdürüne takdir yetkisi tanınmıştır. İcra müdürü, bu
gibi kendisine takdir yetkisin tanınan hallerde, tarafların menfaatlerini
dikkate alarak işlem yapmalıdır.
2.1.1.3. İcra Müdürünün Sorumlulukları
İcra müdürünün (İcra ve iflas dairesi görevlilerinin) sorumluluğu,
hukuki sorumluluk, ceza sorumluluğu ve disiplin sorumluluğu olmak
üzere üç kısımda incelenebilir. Bunlarda;
Hukuki Sorumluluk
Ceza Sorumluluğu
Disiplin sorumluluğudur.
2.1.2. İcra Mahkemesi
İcra mahkemeleri, icra (ve iflas) dairesinin işlemlerine karşı yapılan
şikayetlerle, ödeme emrine karşı ileri sürülen itirazları incelemek ve
kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere, kurulmuş bir
cebri icra organıdır. İcra mahkemeleri kendilerine bağlanan icra
dairelerini sürekli gözetim ve denetim altında tutarlar. Her asliye
mahkemesinin yargı çevresinde, (yani her ilçede) bir icra mahkemesi
bulunur. İcra mahkemesi bulunmayan yerlerde, o yer asliye hukuk
mahkemesi, icra mahkemesi görevini yapar ve mahkemede, bir icra
mahkemesi hakimi, yazı işleri müdürü, yeteri kadar katip ve mübaşir
bulunur.
İcra mahkemesinin belli başlı görevleri şu şekilde sayılabilir.
İcra dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikayetleri incelemek,
Ödeme emrine karşı borçlunun ileri sürdüğü itirazları inceleyip,
itirazların kaldırılması taleplerini karara bağlamak,
Hacizde ve iflasta istihkak davalarını incelemek,
İhalenin feshini şikayet yolu ile incelemek,
İcra ve iflas suçlarını inceleyerek ceza vermek,
Kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak.
2.1.3. Yargıtay’ın İcra-İflas İşleri İle Görevli Hukuk Daireleri
İcra takibi sırasında, icra mahkemelerine veya genel mahkemelere
başvurulabilir. İcra mahkemelerine itiraz veya şikayet yolu ile
başvurulmasının ardından alınmış olan kararlara karşı temyiz veya
karar düzeltme yoluna başvurulabilir. Ayrıca, genel mahkemelerin de
icra takibine ilişkin kararları olabilir, bu kararlara karşıda aynı şekilde
temyiz veya karar düzelme yoluna başvurulabilir. İşte, icra
mahkemelerinin veya genel mahkemelerin, icra (veya iflas) işlerine
ilişkin kararlarına karşı temyiz veya karar düzeltme yoluna
başvurulmak istendiğinde, Yargıtay'ın bu işle görevlendirilen hukuk
dairelerine başvurulur
3. İCRA HUKUKUNDA TEBLİGAT
Tebligat, hukuki bir işlemin ilgili kimsenin bilgisine sunulması için
yetkili makamın usulüne uygun bir biçimde yazı ile veya ilanla yaptığı
bildirim işlemi olarak usul hukukuna ilişkin kaynaklarda
düzenlenmiştir. İcra hukuku açısından da tebligat büyük önem
taşımaktadır çünkü yapılan icra işlemlerinin sonuç doğurabilmesi ya
da sürelerin işlemeye başlayabilmesi için konunun ilgiliye tebliğ
edilmiş olması şartı aranır.
İcra işlerinde de tebligat, Tebligat Kanunu ve Tüzüğü hükümleri
çerçevesinde yapılır. Buna göre, tebligat, Posta ve telgraf teşkilatı
veya memuru aracılığı ile yapılır. Kanunumuz, adreste tebligat esasını
kabul etmiştir. Buna göre tebligat, tebliğ yapılacak kimsenin
(muhatabın) bilinen en son adresine yapılır. Muhatap, kendisine
tebligat yapıldıktan sonra, adresini değiştirmişse, yeni adresini tebliği
yapan icra dairesine bildirmek zorundadır.
Kendisine tebligat yapılacak kimse adresinde değilse, tebliğ, muhatap
ile birlikte oturan kişilere veya hizmetçisine yapılır. Vekil (avukat)
aracılığı ile takip edilen işlerde, tebligat kural olarak vekile yapılır,
asile (müvekkile) yapılamaz. Adresi bilinmeyen yada bulunamayan
kimselere tebligat, ilan yolu ile yapılır. İlan yolu ile tebligatta, tebliğ,
son ilan tarihinden itibaren yedi gün sonra yapılmış sayılır.
4. İCRA HUKUKUNDA SÜRELER
İcra hukukunda süre, icra işleminin yapılması gereken zaman dilimini
ifade etmektedir. Süreler, icra hukuku açısından çok önem
taşımaktadır. İcra takibinin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için, İcra
ve İflas Kanununda icra işlemleri için süreler öngörülmüştür. Genel
olarak süreler, Kanun tarafından belirlenmiştir; ancak bazı hallerde
sürenin belirlenmesi konusunun, cebri icra organına (icra müdürüne)
bırakıldığı hallerde mevcuttur.
Sürelerin büyük bir kısmı icra takibinin tarafları (alacaklı ve borçlu),
bazen de üçüncü kişiler için konulmuş olan sürelerdir. Bunlara ilgililer
için konulmuş süreler denir. Bu sürelerin bir kısmı, kanun tarafından
önceden belirlenmiştir,(örneğin şikayet süresi, itiraz süresi yedi
gündür), bir kısmı da icra organı tarafından belirlenir (örneğin haciz
giderlerinin yatırılması için alacaklıya verilen süre). Kanun tarafından
ilgililere için verilen süreler kesindir.
Bu hususta da Kanunun 19 uncu maddesinde bir düzenleme yoluna
gidilmiştir. Buna göre, gün olarak tayin olunan müddetlerde ilk gün
hesaba katılmaz. Ay veya sene olarak tayin olunan müddetler ayın
veya senenin kaçıncı günü işlemeye başlamış ise biteceği ay veya
senenin aynı gününde ve müddetin biteceği ayın sonunda böyle bir
gün yoksa ayın son gününde biter. Bir müddetin sonuncu günü resmi
bir tatil gününe rastlarsa, müddet tatili takip eden günde biter. Müddet,
son günün tatil saatinde bitmiş sayılır.
         Yukarıdaki hükümlerden de anlaşılacağı üzere, tatil ve talik
(erteleme) süreleri içinde İcra takip işlemleri yapılamaz. İcra takip
işlemleri, İcra organları (İcra dairesi, İcra mahkemesi veya genel
mahkemeler) tarafından, borçluya karşı yapılan, İcra takibini iletmeye
yönelik, alacaklının alacağına kavuşmasına yönelik işlemlerdir.
Güneşin batmasından bir saat sonra ile güneşin doğmasından bir saat
önceye kadarki devre (gece vakti) tatil saatidir. Kural olarak, gece
vakti hiç bir İcra takip işlemi yapılamaz. Ancak bu kuralın bazı
istisnaları vardır: Gece iş görülen (gece kulübü, bar, sinema v.b.)
yerlerde gece vakti hasılat haczi yapılabilir; borçlunun mal kaçırdığı
anlaşılırsa, gece vakti haciz yapılabilir. Ayrıca, gündüz vaktinde
başlamış bulunan bir hacze, gece vakti de devam edilebilir. Diğer
taraftan, gece vakti tebligat da yapılabilir. Tatil günleri ise, hafta tatili
ve resmi tatil günleridir. Tatil günlerinde de hiçbir İcra takip işlemi
yapılamaz. Ancak, bu kurala da Kanun tarafından bazı istisnalar
getirilmiştir. Buna göre tatil günlerinde, haciz yapılabilir, muhafaza
tedbirleri alınabilir, tebligat yapılabilir
         Ayrıca 20 nci madde de “Bu kanunun tayin eylediği
müddetleri değiştiren bütün mukaveleler hükümsüzdür. Ancak her
hangi bir müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu bu
hakkından vazgeçebilir. Bu vazgeçme üçüncü şahıslara tesir etmez.”
denilerek Kanun tarafından tespit edilen sürelerin değiştirilemeyeceği
açıkça belirtilmiştir.
Cebri icra organları ise, sürelere uyulup uyulmadığını re'sen
(kendiliğinden) gözetir. ilgililer, belirlenen süreler içerisinde gerekli
işlemleri yapmalıdırlar. İlgililer için konulmuş olan süreler, hak
düşürücü niteliktedir. Yani, süresi içinde ilgili işlem yapılmazsa,
ödeme emrine yedi günlük itiraz süresi içerisinde itiraz etmeyen
borçlu örneğinde olduğu gibi, itiraz hakkı kaybedilir ve o işlemin
yapılabilme hakkı sona erer.
Sürelerin bir kısmı ise, cebri icra organları (icra dairesi) için konulmuş
olan sürelerdir Bu süreler hak düşürücü nitelikte olmayıp, düzenleyici
niteliktedir. O nedenle, icra dairesi tarafından süresi geçtikten sonra
yapılan işlemler de geçerlidir. Ancak bu durumda, icra müdürünün bu
davranışına karşı şikayet yoluna gidilebileceği gibi sorumlusundan
tazminatta talep edilebilir.
4.1. SÜRELERİN HESAPLANMASINA İLİŞKİN ÖRNEKLER
Örneğin, ödeme emri borçluya 16 Şubat 2005 Çarşamba günü tebliğ
edilmişse,yedi günlük itiraz süresi, 17 Mart 2005 perşembe günü
başlayarak 23 Mart 2005 çarşamba günü tatil saatinde sona erer. Süre
ay veya yıl olarak belirlenmişse, tebliğin yapıldığı günden itibaren
işlemeye başlar ve ayın veya yılın kaçıncı günü işlemeye başlamışsa,
biteceği ayın veya yılın da aynı gününde biter. Örneğin, 12 Kasım
2004 tarihinde işlemeye başlayan altı aylık bir süre, 12 Mayıs 2005
günü tatil saatinde; 12 Eylül 2004 tarihinde işlemeye başlayan bir
yıllık süre 12 Eylül 2005 günü tatil saatinde sona erer. Sürenin
biteceği ayın veya yılın sonunda böyle bir gün yoksa, o ayın son
gününün tatil saatinde biter. Örneğin, 30 Ocak 2005’te başlayan bir
aylık süre, Şubat ayının son gününde (28veya 29 Şubatta) biter.
5. İCRA HUKUKUNDA ERTELEME HALLERİ
 İcra İflas Kanunu, borçluyu korumak maksadıyla, borçlu yararına
bazı erteleme halleri getirmiştir. Erteleme sebeplerinin mevcut olması
durumunda, bu sebepler devam ettiği sürece, hiçbir İcra takip işlemi
yapılamaz. Erteleme halleri ve sürelerini şöyle sıralayabiliriz:
- Borçlunun ailesinden birinin ölümü halinde: Karısı yahut kocası ve
kan ve sıhriyet itibariyle usul veya füruundan birisi ölen bir borçlu
aleyhindeki takip, ölüm günü ile beraber üç gün için talik olunur.
Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde
takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse bu
hususta Medeni Kanunda muayyen müddetler geçinceye kadar takip
geri kalır.
Erteleme hallerinde, İcra takip işlemleri yapılmamakla beraber, bu
hallerin sürelere bir etkisi olmaz, süreler işlemeye devam eder. Ancak
sürenin son günü bir erteleme gününe rastlarsa, süre ertelemenin
bitiminden sonra bir gün daha uzar.
6. İCRA TAKİBİNİN TARAFLARI
İcra takibinde, alacaklı ve borçlu olmak üzere iki taraf bulunur.
Alacaklı, borçludan alacaklı olduğunu iddia ederek takip talebinde
alacaklı olarak gösterilen kimse; borçlu ise, alacaklının kendisine karşı
bir hak iddia ederek takip talebinde borçlu olarak gösterdiği kimsedir.
Bazı durumlarda, icra takibi sırasında üçüncü kişilerin de takiple
ilişkileri olabilir. Ancak bu durum onları icra takibinin tarafı haline
getirmez. İcra takibinde taraf olarak bulunabilmek için bir takım
ehliyetlere (kişisel özelliklere) sahip olmak gerekir. Bunları şu şekilde
belirtmek mümkündür:
6.1. TARAF EHLİYETİ
Bir icra takibinde tarafların (alacaklı ve borçlunun) taraf ehliyetine
sahip olması şartı aranır. Bir başka ifade ile, taraf ehliyeti, icra
takibinde alacaklı veya borçlu olabilme yeteneğidir. Buna göre,
medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan herkes, icra takibinde
taraf olma ehliyetine de sahiptir. İcra takibinde taraf olma ehliyeti
yalnızca, gerçek kişiler ve tüzel kişiler bakımından söz konusu olur.
Tüzel kişiliği bulunmayan toplulukların taraf ehliyeti yoktur. Gerçek
kişilerin taraf ehliyeti ölümle sona erer. Takibe başladıktan sonra bir
gerçek kişi ölürse, takibe mirasçıları kaldığı yerden devam eder. Tüzel
kişilerde ise taraf ehliyeti tüzel kişiliği hukuken ortadan kalkmasıyla
sona erer.

6.2 TAKİP EHLİYETİ
Bir kimsenin, kendisinin veya atadığı bir temsilci (avukat) aracılığı ile,
alacaklı olarak icra takibini ve bununla ilgili işlemleri yapabilmesi
veya borçlu sıfatıyla haklarını korumaya yönelik işlemleri yapabilmesi
yeteneğine takip ehliyeti denir. Takip ehliyeti, medeni hukuktaki,
medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin takip hukukundaki
karşılığıdır. Buna göre, medeni hakları kullanma ehliyetine tam olarak
sahip olanlar, takip ehliyetine de sahiptir.
Başka bir ifade ile takip ehliyetine sahip olanlar, ayırt etme gücüne
sahip (mümeyyiz, sezgin) ve reşit (ergin) olup, kısıtlı bulunmayan
gerçek kişiler ve tüzel kişilerdir. Ayırt etme gücüne sahip küçük ve
kısıtlılar (mahcurlar) kural olarak takip ehliyetine sahip değillerdir,
İcra takiplerinde, reşit olmayanlar (küçükler) velisi olan anne ve/veya
babası tarafından temsil edilir; kısıtlılar (mahcurlar) için ise bir vasi
tayin edilir. Ayırt etme gücü (sezgin) olmayan kimselerin, takip
ehliyeti de yoktur. Bu kişiler, icra (ve iflas) takiplerinde kanuni
temsilcileri tarafından temsil edilir. İcra organları, tarafların takip
ehliyetine sahip olup olmadıklarını res’en dikkate alır. Taraflardan
birinin takip ehliyeti yoksa, bu husus da süresiz olarak şikayet yoluyla
ileri sürülebilir.
7. İLAMSIZ İCRA
 İlamsız icrada, alacaklı alacağını bir mahkeme ilamı (hükmü) ile
tespit ettirmeden, doğrudan doğruya icra dairesine başvurarak,
alacağını elde etmek üzere icra takibinde bulunabilir. İlamsız icra,
yalnızca para (ve teminat) alacakları için öngörülmüş bulunan bir
takip yoludur. Para (ve teminat) alacakları dışında kalan alacaklar için,
ilamlı icra yoluna başvurulur.
İcra takiplerinde, görevli bulunan tek merci icra dairesidir, bütün
takipler İcra dairesinde başlar, İcra dairesi aracılığı ile yürütülür ve
sona erer. İcra dairesi İcra işlerinde birinci derecede görevlidir, icra
takipleri için, İcra dairesi dışında başka görevli bir makam kural
olarak yoktur. İcra daireleri arasında görev ayırımı yapılmamıştır. Bu
nedenle İcra daireleri arasında görev uyuşmazlığı sorunu ortaya
çıkmaz. Bir yerde birden fazla İcra dairesi varsa, bunlar arasındaki
ilişki, görev değil, bir işbölümü ilişkisidir.İlamsız İcradaki genel
yetkili İcra dairesi ise, borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yer İcra
dairesidir.
İlamsız icra üç kısma ayrılır:
Genel haciz yolu
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu
Kiralanan taşınmazların ilamsız icra yolu ile tah1iyesi
Bu yollar sırasıyla aşağıda incelenecektir.
7.1. GENEL HACİZ YOLU
İlama veya kambiyo senedine bağlı olmayan ve rehinle de teminat
altına alınmamış olan, belirli bir miktar para (veya teminat) alacağının
tahsili için başvurulan ilamsız İcra yoluna genel haciz yolu ile takip
denir. Genel haciz yolu ile takibe yalnızca para (veya teminat)
alacakları için başvurulabilmekte olup bunun dışındaki alacaklar için
başvuruda bulunulamaz. Genel haciz yolu ile takip yapabilmek için
alacağın mutlaka bir senede bağlı olması gerekmez. Bir senede bağlı
olmayan alacaklar ile adi senetlere, imzası noterce onaylanmış
senetlere, resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri
çerçevesinde ve usulüne uygun olarak verdikleri belgelere bağlı
alacaklar için genel haciz yoluna başvurulabilir.
Kambiyo senedine bağlı alacaklar içinse, kambiyo senetlerine mahsus
haciz yolu ile takibe başvurulur. Ancak, alacaklı dilerse kambiyo
senedine bağlı alacağı için genel haciz yoluna da başvurabilir. Para
alacağı bir ilama bağlı ise, ilam alacaklısı ilamlı icra yoluna gider.
Böyle bir alacak için, ilam alacaklısının genel haciz (ilamsız icra)
yoluna başvurmasına da bir engel bulunmamaktadır. Alacak bir
rehinle temin edilmiş ise, alacaklının önce rehnin paraya çevrilmesi
yolu ile takip yapması gerekir. Genel haciz yolu takibin genel olarak
aşamaları şu şekildedir:
Takip, alacaklının takip talebi ile başlar.
İcra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmezse veya itiraz eder de, itiraz
alacaklının talebi üzerine kaldırılırsa, ödeme emri kesinleşir.
Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra icra dairesi, alacaklının talebi
üzerine borçlunun mallarını haczeder, satar, elde ettiği paradan
alacaklının alacağını öder.
7.1.1 GENEL HACİZ YOLU İLE TAKİBİN KONUSU
Genel haciz yolu ile takibin konusunu yalnızca para ve teminat
alacakları oluşturmaktadır. Takibin konusu, bir şeyin yapılması veya
yapılmaması, taşınır veya taşınmaz mal teslimi veya çocuk teslimi
gibi, paradan başka bir şey ise, bu takdirde, alacaklı genel haciz
(ilamsız icra) yolu ile takip yapamaz. Alacaklının dava açarak,
alacağını bir ilama (hükme) bağlatması, ilama dayanarak ilamlı icra
yoluna başvurması gerekir.Takibe konu olan paranın, doğum kaynağı
çeşitli olabilir. Örneğin, bir akde bağlı olabilir, haksız fiilden doğan
bir tazminat alacağı olabilir yada sebepsiz zenginleşmeden doğabilir.
Bu şekilde genel haciz yolu ile takibe başvurabilmek için alacağın
kaynağının nereden geldiğinin bir önemi yoktur.
Ancak, borçlu ödeme emrine herhangi bir itirazda bulunursa, alacağın
ispatı açısından alacağın dayandığı sebep önem kazanır .Takibe konu
olan para ile Türk Lirası kastedilmektedir. Ancak, alacak yabancı para
türünden bir para ise, hangi tarihteki (vade veya fiili ödeme tarihi) kur
üzerinden talep edildiği belirtilerek, yabancı para üzerinden de takip
yapılabilir. Altın para, herhangi bir kıymetli mal hükmündedir. Bu
nedenle böyle bir alacak için, genel haciz yoluna değil, ilamlı icra
yoluna başvurulmalıdır.Genel haciz yolu ile takip belirli bir miktar
paranın alacaklıya ödenmesi dışında, alacaklının alacağının teminat
altına alınması için borçlu tarafından verilmesi taahhüt edilen belirli
bir teminatın gösterilmesine de ilişkin olabilir.
7.2. TAKİP TALEBİ
Genel haciz yolu ile takibin yürürlüğe konulabilmesi için, alacaklının
(veya temsilcisinin) yetkili icra dairesine başvurarak, takip talebinde
bulunması gerekir. İİK’nun 58 inci maddesine göre, takip talebi, yazılı
veya sözlü olarak yapılabilir. Takip talebi yazılı olarak yapılacak ise,
bu durumda genellikle, basılı haldeki bir takip talebi örneği kullanılır.
Ancak, takip talebinde bulunmak isteyen alacaklının mutlaka basılı
takip talebi örneğini doldurması gerekmez. Takip talebinin bütün
geçerlilik şartlarını taşıyan ve adi bir kağıda yazılmış bulunan bir takip
talebi de geçerlidir.
Alacaklının sözlü olarak takip talebinde bulunması da mümkündür
Böyle bir durumla karşılaşılması durumunda, İcra müdürünün bütün
bilgileri basılı tutanağa geçirmesinin ardından; tutanak, alacaklı ve
İcra müdürü tarafından imzalanır. İcra dairesi, alacaklıya takip
talebinde bulunduğuna ve verdiği belgelere, talep ve takip giderlerine
dair bedava ve pulsuz bir makbuz verir. Alacaklı takip talebinde
bulunsa bile yaptığı İcra takibinden kendi rızası ile yada borçlunun
rızası aranmaksızın vazgeçebilir.
Geçerli bir takip talebinin geçerli olabilmesi için bulunması gereken
unsurlar şunlardan oluşur.
Alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı,
vergi kimlik numarası şöhret ve ikametgahı; alacaklı yabancı
memlekette oturuyorsa Türkiye'de göstereceği ikametgah (İkametgah
gösteremezse icra dairesinin bulunduğu yer ikametgah sayılır)
Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, alacaklı
tarafından biliniyorsa vergi kimlik numarası şöhret ve ikametgahı (Bir
terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak
mirasçıların adı, soyadı, şöhret ve ikametgahları)
Alacağın ve istenen teminatın Türk parası ile tutarı ve faizi,
alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün
Senet, senet yoksa borcun sebebi
Takip yollarından hangisinin seçildiği
Alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut
mümessili tarafından tasdik edilmiş, borçlu sayısından bir fazla
örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdii
Takip talebinde bulunması gereken hususlar yazıldıktan sonra, altının
alacaklı (varsa vekili) tarafından imzalanması gerekir.
        Bu unsurları taşıyan bir takip talebini, icra müdürü kabul
etmek ve borçluya ödeme emri göndermek zorundadır bir başka
deyişle icra müdürü aksi bir uygulamaya başvuramaz. Belirtilen
unsurların tümünü taşımayan bir takip talebini icra müdürü kabul
ederse, borçlu şikayet yoluna başvurarak, kendisine gönderilen ödeme
emrinin iptalini isteyebilir.
Alacaklının geçerli bir takip talebi üzerine, İcra müdürü, takip
talebinden itibaren en geç üç gün içinde borçluya bir ödeme emri
göndermek zorundadır. Alacaklı, takip talebinde seçtiği haciz veya
iflas yolundan, bir defaya mahsus olmak üzere, seçtiği o yolu bırakıp,
harç ödemeksizin diğerine yeni baştan başvurabilir.Takip talebinde
bulunulması ile bazı haklar korunmuş olur. İcra takibinden sonra
açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin
durdurulmasına karar verilemez . Takip talebi tarihi önem arz eder
çünkü hacze iştirak için bu tarih esas alınır.
Takip talebinde bulunulması ile takip konusu alacak için işlemeye
devam eden zamanaşımı kesilir. Alacaklı, alacağının bir kısmı için
takipte bulunmuşsa, takip konusu yapılan kısım için zamanaşımı
kesilir; takip dışı bırakılan kısım için ise, zamanaşımı kesilmez,
işlemeye devam eder. Borçlu daha önce temerrüde düşürülmemişse,
takip talebi ile temerrüde düşürülür. Ancak temerrüt tarihi olarak,
takip talebi tarihi değil, takip talebi üzerine gönderilen ödeme emrinin
borçluya tebliğ tarihi esas alınmaktadır.
7.3. ÖDEME EMRİ
Alacaklının takip talebi üzerine icra dairesi, bir ödeme emri
düzenleyerek borçluya göndermek zorundadır. Geçerli bir takip
talebini alan icra müdürü, alacağın mevcut olup olmadığını, vadesinin
gelip gelmediğini, zamanaşımına uğrayıp uğramadığını vb. hususları
incelemeden, ödeme emrini düzenleyerek borçluya göndermeye
mecburdur.Borçlu, kendisine karşı icra takibi yapıldığını ödeme
emrinin tebliği ile öğrenir. Ödeme emri, borçluya karşı yapılan icra
takip işlemlerinin ilkidir. Borçluya, savunma hakkını kullanılabilmesi
için ödeme emri tebliği zorunludur çünkü borçluya ödeme emri tebliğ
edilmeden, takibe devam edilemez, malları haczedilip satılamaz.
Aksi takdirde, borçlu bu işlemlere karşı süresiz olarak şikayette
bulunarak, iptalini sağlayabilir.Borçlu ödeme emrinin tebliği üzerine,
yedi gün içinde itiraz etmezse, itiraz eder de, itirazı iptal edilir veya
kaldırılırsa ödeme emri ve bununla takip kesinleşir. İcra takibinin
bundan sonraki safhalarına geçilebilmesi için, ödeme emrinin
kesinleşmesi gerekir.
Ödeme emrinde bulunması gerekli hususlar ise şunlardan oluşur.
Takip talebinde bulunan kayıtlar (Yukarıda belirtilen ve geçerli bir
takip talebinin geçerli olabilmesi için bulunması gereken unsurlar)
Borcun ve masrafların yedi gün içinde ödenmesi, borç teminat
verilmesi mükellefiyeti ise teminatın bu süre içinde gösterilmesi
ihtarını,
Takibin dayandığı senet altındaki imza kendisine ait değilse yine bu
yedi gün içinde bu cihetin ayrıca ve açıkça bildirilmesi; aksi halde icra
takibinde senedin kendisinden sadır sayılacağı,
Borçlunun senet altındaki imzayı reddettiği takdirde merci önünde
yapılacak duruşmada hazır bulunması; buna uymazsa vaki itirazın
muvakkaten kaldırılmasına karar verileceği,
Borcun tamamına veya bir kısmına yahut alacaklının takibat icrası
hakkına dair bir itirazı varsa bunu da aynı süre içinde beyan etmesi
ihtarını,
Senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde yukarda yazılı yedi
günlük süre içinde mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle
tazyik olunacağı; mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı
beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarını,
Borç ödenmez veya itiraz olunmazsa cebri icraya devam edileceği
beyanını ihtiva eder.
Daha sonra, icra dairesi, yukarda belirtilen unsurları içeren bir ödeme
emri düzenler. Ödeme emri borçlu sayısından iki fazla nüsha halinde
düzenlenir, bunlardan bir nüshası (aslı) icra dosyasına konulur, diğer
nüshası da borçluya gönderilir. Ödeme emri borçluya takip talebinden
itibaren nihayet 3 gün içinde tebliğe gönderilir. Takip belgeye
dayanıyorsa, belgenin tasdikli bir örneği ödeme emrine bağlanır.
Müşterek borçlular aynı zamanda takip ediliyorlarsa hepsinin veya bir
kısmının bir mümessil tarafından temsil edilmeleri hali müstesna
olmak üzere her birine ayrı ayrı ödeme emri tebliğ edilmek lazımdır.
Bir borçlu hakkında aynı günde birden ziyade takip talebi varsa icra
dairesi bunların ödeme emirlerini aynı zamanda tebliğe gönderir.
Ödeme emrinin tebliğinden sonra bir takım sonuçlar ortaya çıkabilir.
Bunlarda aşağıdaki sonuçlardan biri olabilir.
Ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlu, ödeme emriyle
kendisinden istenen borcu kabul ederek, yedi günlük süre içerisinde
faiz ve giderleri ile birlikte ödeyebilir, bu durumda takip sona erer.
Borçlu yedi günlük süre içerisinde borcunu ödemediği gibi, ödeme
emrine itiraz da etmezse, bu durumda ödeme emri (icra takibi)
kesinleşir. Bu durumda borçlunun, borcu zımnen kabul ettiği kabul
edilir.İcra takibinin kesinleşmesi üzerine, alacaklı haciz isteyebilir.
Ödeme emrine itiraz etmeyen borçlunun, yedi günlük süre içinde mal
beyanında bulunması gerekmektedir. Aksi halde, alacaklının talebi
üzerine mal beyanında bulununcaya kadar hapisle tazyik edilebilir
veya hapisle cezalandırılabilir.
 Borçlu yedi günlük süre içerisinde, ödeme emrine (imzaya veya
borca) itiraz ederse icra takibi durur.
 İcra takibine devam edilebilmesi için, alacaklının talebi üzerine,
itirazın mahkemece iptal edilmesi ya da icra mahkemesince
kaldırılması gerekir.
Borçlunun, ödeme emri ile istenen takip konusu borcun, kendisinden
istenemeyeceğini, ödemek istemediğini, yedi gün içinde icra
dairesinde ileri sürmesine, ödeme emrine itiraz diyoruz. Borçlunun
ödeme emrine itiraz etmesi kanundan kaynaklanan savunma hakkını
kullanmasını ifade eder Hangi nedenle itiraz edilirse edilsin, itirazın
haklı olup olmadığına bakılmaksızın, borçlunun, belirtilen yedi günlük
süre içinde usulüne uygun olarak ödeme emrine itiraz etmesi ile icra
takibi durur.
İİK’nun 66 ncı maddesine göre, müddeti içinde yapılan itiraz takibi
durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra
memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder.
Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul
ettiği miktar için devam olunur. Borçlu itirazında imzayı reddetmişse
alacaklı derhal icra dairesinden tatbike medar imzaların celbini
isteyebilir.Borçlunun itirazının hükümden düşürülmesi ve takibe
devam edilebilmesi için alacaklı, borçlunun itirazının iptali için
mahkemede dava açabilir ya da borçlunun itirazının kaldırılması için
icra mahkemesine başvurabilir
Takip konusu alacağın bir adi senede dayanması halinde, borçlunun
senedin altındaki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesi ile yaptığı
itiraza, imzaya itiraz adı verilir. Senet altındaki imzaya itiraz etmek
isteyen borçlu, bu itirazını ayrıca ve açıkça yapmalıdır. Borçlu,
yalnızca imzaya itiraz edebileceği gibi, imzaya itirazla çelişmeyen
borca itiraz sebeplerini, imzaya itirazla birlikte ileri sürebilir. Böyle
bir durumda itiraz, imzaya itiraz olarak değerlendirilir. İmzaya itiraz,
yalnızca icra takibinin adi senede dayanması halinde yapılabilir. İcra
takibinin hiçbir senede dayanmaması, noterce onaylı bir senede
dayanması ya da resmi dairelerin veya yetkili makamlarınca yetkileri
kapsamında usulüne göre verdikleri makbuz veya belgeye dayanması
gibi hallerde imzaya itiraz edilemeyip, yapılacak itiraz ancak borcun
kendisine yönelik olabilir. İmzaya itirazın dışındaki diğer bütün itiraz
halleri borca itiraz olarak kabul edilir.
7.3.1 ÖDEME EMRİNE İTİRAZ SEBEPLERİ
Ödeme emrinin dayandığı itiraz sebepleri genelde maddi hukuka
dayanmaktadır. Borçlu, takip konusu alacağı maddi hukuk bakımından
ödemek zorunda olmadığını, itiraz yolu ile ileri sürebilir. Borçlunun
itirazı takip konusu alacağa ilişkindir. Örneğin, alacağın ödeme
zamanı gelmemiştir veya daha önceden ödenmemekle beraber
zamanaşımına uğrayarak borç sona ermiştir yada alacağı doğuran
sözleşme mutlak butlan ile hükümsüzdür.
Alacaklının takip yapma yetkisinin bulunup bulunmadığı yönündeki
itirazlar, takip hukukuna dayanan itiraz sebeplerini oluşturmaktadır.
Borçlu borcun bir kısmına itiraz ederse, itiraz edilen kısım için takip
durur, itiraz edilmeyen kısım için takip kesinleşir. Borçlu itirazında
bildirdiği itiraz sebepleri nedeniyle onları genişletemez ve
değiştiremez. Buna karşın, borçlu bildirdiği sebeplerin dışında,
alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itiraz nedenlerine
dayanarak onları da ileri sürebilir.
7.3.2. ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
Borçlunun, ödeme emrine yapacağı itirazın, geçerlilik kazanabilmesi
için aşağıdaki şartların tümünün gerçekleşmesi gerekir:
Ödeme emri borçluya tebliğ edilmiş olmalıdır
Borçlunun ödeme emrine itiraz iradesi bulunmalıdır.
Ödeme emrine itiraz eden kimse, itiraz edebilme ehliyetine sahip
olmadır.
Ödeme emrine itiraz, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi
gün içinde yapılmalıdır.
7.3.3. ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN YAPILMASI VE SÜRESİ

Borçlu, ödeme emrine itirazını, ödeme emrinin kendisine tebliğ
edilmesinden itibaren yedi gün içinde, icra dairesine bildirmeye
mecburdur. İtirazın yapılacağı yetkili icra dairesi, takibin yapıldığı ve
ödeme emrini gönderen icra dairesidir.Bunun dışında örneğin icra
mahkemesine yapılan itiraz geçersiz kabul edilecektir. Ödeme emrine
itiraz, bir dilekçe ile yapılabileceği gibi, sözlü olarak da yapabilir
İtiraz eden borçluya, itiraz ettiğine dair bedava ve pulsuz bir belge
verilir. İcra dairesi, ödeme emrine itiraz edildiğini üç gün içinde
alacaklıya bildirir. Ödeme emrine itirazını süresi, ödeme emrinin
borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ödeme
emrine itiraz süresinin son günü, tatil gününe rastlarsa, itiraz süresi,
tatili gününü takip eden ilk çalışma gününün sonuna kadar olmak
üzere, bir gün daha uzatılır.
Borçlu, belirtilen yedi günlük süre içerisinde itiraz etmezse, ödeme
emrine bağlı olarak icra takibi kesinleşmiş olur. Yedi günlük süre
geçirildikten sonra yapılacak olan itiraz artık geçerli olmaz. icra
müdürü, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını re'sen gözetmek
zorundadır. İtiraz süresi, kural olarak kesindir, uzatılamaz.
7.3.4. ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN GETİRDİĞİ SONUÇLAR
Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde
değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine
alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına
itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur.
Borçlu itirazında imzayı reddetmişse alacaklı derhal icra dairesinden
tatbike medar imzaların celbini isteyebilir. Takibin durması için İcra
müdürünün veya bir başka makamın ayrıca karar vermesine gerek
yoktur. İtiraz ile duran İcra takibine, ,alacaklının talebi ile itiraz
hükümden düşürülünceye kadar, devam edilemez. Ödeme emrine
itiraz eden borçlunun, mal beyanında bulunma zorunluluğu yoktur.
7.3.5. ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN HÜKÜMDEN DÜŞÜRÜLMESİ
Alacaklının icra takibine devam edebilmesi için, borçlunun itirazının
hükümden düşürülmesi yada başka bir deyişle geçersiz hale
getirilmesi gerekir. Bunun içinde İİK’ da iki yol öngörülmüştür:
İtirazın iptali davası
İtirazın İcra mahkemesinde kaldırılması
7.3.5.1. İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
Borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine duran icra takibine, devam
edilmesini sağlamak üzere, alacaklının genel mahkemede açtığı ve
itirazı iptal ettirtmeye yönelik olarak açtığı davaya itirazın iptali
davası adı verilir. İptal davası gerek imzaya itiraz, gerekse borca itiraz
hallerinde açılabilir. Bu davada davacı, takip alacaklısı, davalı ise,
takip borçlusudur. Davacı (alacaklı), dava dilekçesinde, borçlunun
(davalı) itirazının iptalini ve borçlunun takip konusu alacağı ödemeye
mahkum edilmesini ister. İtirazın iptali davası açıldıktan sonra, dava
boyunca, daha önce durmuş olan icra takibi yine durmaya devam eder.
İtirazın iptali davasında yetkili ve görevli mahkeme, genel hükümlere
göre belirlenir.Alacaklı itirazın iptali davasını, itirazın kendisine
tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde açmak zorundadır çünkü bu hak
düşürücü bir zamandır. Bu süre içerisinde alacaklı, itirazın iptali
davasını açmazsa, yaptığı ilamsız icra takibi düşer.
Yapılan yargılama sonunda mahkeme, itirazın iptali davasını kabul
ederse, yani alacaklı haklı çıkarsa, borçlunun itirazının iptaline karar
verir ve borçluyu takip konusu borcu ve yargılama giderlerini
ödemeye mahkum eder. Böylece, borçlunun itirazı iptal edilmiş olur.
Bundan sonra, alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam
edilmesini ve haciz yapılmasını isteme hakkını tekrar elde eder.
Alacaklı dava dilekçesinde istemiş ise, borçlu hükmolunan borç
miktarının yüzde kırkından az olmamak üzere bir tazminata da
mahkum edilebilir. Ayrıca, itirazın iptali davasının kabul edilmesi
sonucunda, borçlu mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren
üç gün içersinde mal beyanında bulunmakla mükelleftir.
Diğer taraftan, ilgili mahkeme, yargılama sonunda, takip konusu
alacağın mevcut olmadığı yada alacaklının haksız olduğu sonucuna
varırsa, itirazın iptali davasını reddetmiş olur. Böylece, davanın reddi
kararı ile mahkeme, takip konusu yapılan alacağın mevcut olmadığını
tespit etmiş olur; bu kararın kesinleşmesi ile alacaklının başlattığı icra
takibi de iptal edilmiş olur. Borçlu olduğu iddia edilen kişi, alacaklının
kötü niyetle icra takibinde bulunduğu yargısına ulaşırsa ve cevap
dilekçesinde istemiş olması halinde, alacaklıyı, reddolunan alacak
miktarının yüzde kırkından az olmamak üzere bir tazminatla itirazın
iptali davasının reddine karar veren mahkemeden cezalandırılmasını
talep edebilir.
Mahkemenin vermiş olduğu davanın kabulü veya reddine ilişkin
kararlar da diğer hallede olduğu üzere temyiz edilebilir. Kararın
kesinleşmesinden sonra, bu karar artık alacağın mevcut olduğu veya
olmadığı konusunda taraflar arasında kesin hüküm oluşturur ve bu
hususta tekrar dava veya takip yoluna başvurulamaz.
7.3.5.2. İTİRAZIN KALDIRILMASI
Borçlunun itirazı ile duran icra takibine, alacaklının devam etmesini
sağlayan diğer bir yol da itirazın icra mahkemesince kaldırılmasıdır.
itirazın icra mahkemesinde kaldırılması yolu, itirazın iptali davasına
göre daha çabuk ve pratik bir yoldur. Ancak, alacaklı, elinde alacaklı
olduğunu gösterir bir belge bulunması durumunda, uzun ve zahmetli
olan dava yolunu değil, kısa ve basit bir yol olan itirazın kaldırılması
yolunu tercih edebilir.
İcra mahkemesinin buradaki inceleme yetkisi sınırlıdır, sadece belge
üzerinden inceleme yapabilmekte olup, tanık, keşif, yemin gibi
delillere bu yargılamada başvurulamaz. Bu nedenle, icra
mahkemesinin itirazın kaldırılması hakkındaki kararları maddi
anlamda kesin hüküm teşkil etmez.Alacaklı, itirazın kaldırılmasını,
itirazın kendisine tebliğinden itibaren, altı ay içinde, icra
mahkemesinden istemelidir; aksi halde, bir daha aynı alacak için
ilamsız icra takibinde bulunamaz. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve
itirazın kaldırılması talebi süresinde yapılmamışsa, talep, sadece bu
nedenle reddedilir.
 7.3.5.2.1. İtirazın Kesin Kaldırılması
Borca itiraz edilmesi halinde, alacaklı itirazın kesin kaldırılması
yoluna başvurabilir. Alacaklının itirazın kesin kaldırılması yoluna
başvurabilmesi için, alacağın aşağıdaki belgelerden birine bağ1ı
bulunması gerekir.Bunlarda;
İmzası Borçlu Tarafından ikrar Edilmiş Adi Senet,
İmzası Noterlikçe Onaylanmış Senet,
Resmi Dairelerin veya Yetkili Makamların Yetkileri Dahilinde ve
Usulüne Göre Verdikleri Belgeler,
Kredi Kurumları ile ilgili Belgelerdir.
Alacaklı, bu saydığımız belgelerden biri ile alacağını ispat etmek
zorundadır. Alacaklı, bu belgelerden biri ile alacağını ispat edemezse,
icra mahkemesi, itirazın kesin kaldırılması talebini reddeder; ispat
ederse, bu kez itirazını ispat etmek sırası borçluya gelir. Borçlu da
tıpkı alacaklı gibi, bu kez itirazını kural olarak yukarıda sayılan
belgelerden biri ile ispat etmek zorundadır.
Kara alacaklının isteği yönündeyse, alacaklının yaptığı ilamsız icra
takibi kesinleşir ev alacaklı icra takibine devam edilmesini (haciz)
isteyebilir. İtirazın kesin kaldırılması halinde borçlu, alacaklının talep
etmesi durumunda takip konusu alacağın yüzde kırkından az olmamak
üzere icra inkar tazminatına mahkum edilir. Ayrıca, borçlu, itirazın
kaldırılması kararının kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde mal
beyanında bulunmak zorundadır. itirazın kesin kaldırılması talebinin
kabulü veya reddi kararları temyiz edilebilir.
7.3.5.2.2. İtirazın Geçici Kaldırılması
İİK’nun 68 inci maddesine göre, itirazın geçici kaldırılması
alacaklının takip konusu alacağı, kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını
içeren bir adi senede dayanıyorsa ve borçluda senet altındaki imzayı
inkar ederse, bu takdirde alacaklı itirazın geçici kaldırılması yoluna
başvurabilir. Şu halde, itirazın geçici kaldırılması, alacaklının adi bir
senede dayanması ve borçlunun da, bu senet altındaki imzaya itiraz
etmesi halinde söz konusu olabilir.
Alacaklı, borçlunun imzaya itirazının kendisine tebliği tarihinden
itibaren altı ay içinde, icra mahkemesine başvurarak itirazın geçici
olarak kaldırılmasını talep edebilir. Ayrıca, icra dairesine de
başvurarak, borçlunun, karşılaştırma yapmaya uygun bir imzasının,
resmi dairelerden getirtilmesini isteyebilir. Alacaklı, icra
mahkemesinden, borçlunun itirazının geçici olarak kaldırılmasını ister
ve ayrıca, % 40 icra inkar tazminatı istiyorsa, bunu da talebinde
belirtir.
İcra mahkemesi, alacaklının itirazın geçici kaldırılması talebi üzerine,
alacaklının dayandığı senet altındaki imzanın borçluya ait olup
olmadığını inceler. İcra mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda,
alacaklının dayandığı senet altındaki imzanın borçluya ait olmadığı
kanısına varması halinde, itirazın geçici kaldırılması talebini reddeder.
Bu durumda artık icra takibine devam edilemez. Borçlunun istemiş
olması halinde, alacaklı takip konusu alacağın % 40’ından az
olmamak üzere, icra inkar tazminatına mahkum edilir
İcra mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda, alacaklının dayandığı
senet altındaki imzanın borçluya ait olduğu kanısına varması halinde
ya da borçlu duruşmaya gelmezse, itirazın geçici kaldırılmasına karar
verir. Bu durumda, borçlu takip konusu alacağın % 10’u oranında para
cezasına ve alacaklının istemiş olması halinde, takip konusu alacağın
% 40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminata mahkum edilir.
İcra mahkemesinin, itirazın geçici kaldırılması kararı alması
durumunda bir takım sonuçlar meydana gelir. Bunlar;
geçici olarak haczini isteyebilmesi ancak kesin haciz isteyememesi,
Borçlunun, itirazın geçici kaldırılması kararının kendisine tebliğinden
itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorunda olması,
Borçlunun, itirazın geçici kaldırılması kararının kendisine tebliğinden
itibaren yedi gün içinde, borçtan kurtulma davası açabilmesi ve
Borçlunun, yedi günlük süre içinde borçtan kurtulma davası açmaması
halinde, itirazın geçici kaldırılması kararının verilmesi ve varsa geçici
haczin kesinleşmesidir.
7.3.5.2.3. Borçtan Kurtulma Davası
Borçlu, icra mahkemesinin itirazın geçici kaldırılması kararı vermesi
üzerine, gerçekten borçlu olmadığına inanıyorsa ve aleyhine başlamış
olan icra takibinin devam etmesini engellemek istiyorsa, genel
mahkemede, borçlu olmadığına ilişkin yedi gün içinde bir dava
açabilecektir. Bu davaya da borçtan kurtulma davası denir. İcra
mahkemesinin vermiş olduğu itirazın geçici kaldırılması kararı,
taraflar arasında kesin hüküm teşkil etmediği için, borçtan kurtulma
davası açılmasına engel olmaz. Borçtan kurtulma davası niteliği itibari
ile bir menfi tespit davası niteliğindedir.
Borçtan kurtulma davasında yetkili mahkeme, icra takibinin yapıldığı
yer mahkemesi veya alacaklının (davalının) yerleşim yeri
mahkemesidir. Görevli mahkeme ise, borçlunun borçlu olmadığını
iddia ettiği miktara göre belirlenir. Borçtan kurtulma davasında davacı
takip borçlusu, davalı ise takip alacaklısıdır. Bu dava ile davacı olan
borçlu, takip konusu borcun mevcut olmadığının tespitini
mahkemeden talep etmektedir. Borçtan kurtulma davası, itirazın geçici
kaldırılmasının borçluya tebliğinden itibaren yedi gün içinde
açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve bu sürenin
geçirilmesinden sonra açılan davalar otomatik olarak reddedilir.
Borçlu, bu yedi günlük süre içinde borçtan kurtulma davası açmazsa,
itirazın geçici kaldırılması karan kesin kaldırma kararına dönüşür;
geçici haciz konulmuşsa, geçici haciz de, kesin hacze dönüşür.
Borçtan kurtulma davasının dinlenebilmesi için ayrıca, davacı olan
borçlunun, ilk duruşma gününün bitimine kadar dava konusu alacağın
% 15’i kadar bir teminat göstermesi gerekir, aksi halde başka bir
inceleme yapılmadan dava reddedilir.
Yapılan yargılama sonunda, borçlu haklı bulunursa, borçlunun, takip
konusu alacağın borçlusu olmadığı tespit edilmiş olur. Alacaklı
(davalı) artık ilamsız icra takibine devam edemez. Borçlunun mallan
üzerine geçici haciz konulmuşsa, kalkar. Borçlunun dava dilekçesinde
istemiş olması halinde, alacaklı haklı bulunan borçluya, dava olunan
meblağın yüzde kırkından az olmamak üzere bir tazminat ödemeye
mahkum edilir. Ayrıca, borçlu icra mahkemesince hükmedilen %10
para cezasını ve % 40 tazminatı da ödemekten kurtulur.
Mahkeme, borçtan kurtulma davası sonunda borçluyu haklı görmez
ise, borçlunun, takip konusu alacağın borçlusu olduğu tespit edilmiş
olur ve böylece itirazın geçici kaldırılması kararı, kesin kaldırma
kararına dönüşür. Ayrıca, alacaklı icra takibine devam edilmesini
isteyebilir, borçlunun mallan üzerinde geçici haciz varsa, o da kesin
hacze dönüşür. Alacaklının istemiş olması halinde borçlu, alacaklıya,
mevcut olduğu tespit edilen alacak tutarının yüzde kırkından az
olmamak üzere bir tazminat ödemeye mahkum edilir. Borçlunun,
borçlu olduğuna ilişkin karar, artık taraflar arasında maddi anlamda
kesin hüküm teşkil eder, o nedenle borçlu alacaklıya karşı borçlu
olmadığına ilişkin tekrar dava açamaz
8. MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVALARI
8.1. MENFİ TESPİT DAVASI
Menfi tespit davası, alacaklının takibe başlamasından önce yada sonra
açılabilir. Borçlu, ödeme emri ile kendisinden istenen borcun,
borçlusu olmadığı düşüncesinde olabilir. Bu gibi hallerde, borçlu
borcunu ödemiş olabilir; takas etmiş olabilir; borç senedi hata, hile
veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu halde, borçlu ödeme emrine
itiraz etmemiş veya itirazı kaldırıldığı için ödeme emri kesinleşmiş
olabilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati
tedbir yolu ile dahi takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak
borçlu, gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on
beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında,
mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın
alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Açılan menfi tespit davasını alacaklının kazanması halinde, takip
konusu alacağın varlığı kesin hüküm ile tespit edilmiş olur. Daha önce
verilmiş olan ihtiyati tedbir kararı kalkar, alacaklı takibe devam eder.
Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkeme, alacaklının
ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından dolayı,
borçluyu re'sen bir tazminata mahkum eder. Bu tazminat, alacağın
yüzde kırkından az olamaz.
Açılan menfi tespit davası borçlu lehine sonuçlanırsa, icra takibi
derhal durur. Hüküm kesinleştikten sonra da, takip iptal edilir. Menfi
tespit davası sonuçlanmadan önce, borçlunun malları haczedilmişse,
bu haciz kalkar. Mallar satılmışsa, satış bedeli borçluya ödenir.
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü
niyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, borçlunun dava
nedeniyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Bu
zarar, takip konusu alacağın yüzde kırkından az olamaz. .
8.2. İSTİRDAT DAVASI
Borçlu, gerçekte borçlu olmadığı hallerde, ödeme emrine itiraz
etmemiş veya itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması
nedeniyle hakkındaki takip kesinleşmiş olabilir. Bu durumda borçlu,
menfi tespit davası açmamış veya açsa dahi, icra veznesindeki paranın
alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı da aldırmamış ise,
takip konusu borcu ödemesi gerekir. Borçlu, gerçekte borçlu olmadığı
halde, icra takibi nedeniyle ödemiş bulunduğu paranın kendisine geri
verilmesi için bir dava açabilir, bu davaya istirdat davası denilir.
İstirdat davası, normal bir alacak davasıdır; geri verilmesi istenen
alacağın miktarına göre, sulh veya asliye hukuk mahkemelerinden
birisinde açılabilir. Bu davanın tarafları, icra takibinin borçlusu,
davacı ve takibin alacaklısı da, davalıdır. İstirdat davasının iki şartı
bulunmaktadır.
Geri verilmesi istenen para, icra takibi sırasında ödenmiş olmalıdır.
Borçlu -davacı, borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi altında ödemiş
olmalıdır. Yani, ödeme emrine itiraz edilmediği veya itiraz edildiği
halde, icra mahkemesince itiraz kabul edilmediği için, kesinleşen takip
nedeniyle ödeme yapılmış olmalıdır.
İstirdat davası, paranın icra dairesine ödenmesini takiben bir yıl içinde
açılmalıdır. Bu bir yıllık süre hak düşürücü süredir, mahkeme bu
durumu re'sen gözetir. İstirdat davasını, davacı taraf borçlunun
kazanması halinde, mahkeme icra takibinde alacaklıya ödemiş olduğu
para ile beraber icra harç ve giderlerinin de davalı taraf alacaklıdan
alınıp, davacı yani borçluya ödenmesine kararı verir. İstirdat davasını
davacı sıfatıyla davaya taraf olana borçlu kaybederse, yargılama
giderlerini davalı taraf alacaklıya ödeme cezasına çarptırılır. İstirdat
davası sonunda verilen karar, taraflar arasında maddi anlamda kesin
hüküm teşkil etmesi bakımından önemlidir.
9. MAL BEYANI
         İİK’nun 74 üncü maddesine göre, mal beyanı, borçlunun gerek
kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve
haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve
her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim
membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı
ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir.
İİK’nun 75 inci maddesinde “İtirazının iptaline veya kat'i veya
muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın
kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde beyanda bulunmaya
mecburdur. İptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş
ise bu müddet, kararın tebliğinden başlar.” denilerek beyan
mecburiyeti müddeti ve bu beyanın başlangıcına ilişkin hükümlere yer
vermiştir.
        Mal beyanında bulunmayan borçlu, alacaklının talebi üzerine
beyanda bulununcaya kadar icra tetkik mercii hakimi tarafından bir
defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur. Ancak bu hapis üç
ayı geçemez. İcra dairesine vaki olan beyanda malı olmadığını
bildirmiş veya borcuna yetecek mal göstermemiş yahut beyandan
imtina etmiş olan borçlu sonradan kazandığı malları ve kazancında ve
gelirinde vukua gelen tezayütleri yedi gün içinde mezkur daireye
taahhütlü mektupla veya şifahi olarak bildirmeğe mecburdur.
10. İCRA TAKİBİNİN İPTALİ VE ERTELENMESİ
Borçlunun, takibin başlaması ve daha sonra da takibatın
kesinleşmesinin ardından borcunu, icra dairesine gidip ödemesi
gerekir. Yapılan bu ödeme ile de borçlu borcundan kurtulmuş olur.
Ancak, borçlu icra dairesi dışında ayrıca borcunu, alacaklıya ödemiş
bulunabilir veya takibin kesinleşmesinden sonra, alacak zaman
aşımına uğrayabilir yahut da alacaklı borçluya borcunu ödemesi için
ek bir süre verebilir. Tüm bu gibi hallere, iyi niyetli bir alacaklının
artık takibe devam etmemesi gerekir. Ancak, bazı kötü niyetli
alacaklıların, borcun borçlu tarafından kendisine ödenmesine rağmen
takibe devam etmesi de mümkündür. İşte bu gibi durumlarda,
alacaklının takibe devam etmesi halinde borçlu, icra mahkemesine
başvurarak, takibin iptalini veya ertelenmesini isteyebilir.
10.1. İCRA TAKİBİNİN İPTALİ
İcra takibinin iptali, talebin kesinleşmesinden sonraki bir dönemde,
borcun ödenmesi veya zamanaşımına uğraması hallerinde ortaya
çıkabilir.
10.1.1. Borcu Ödemesi Nedeniyle İcra Takibinin İptali
İcra takibinin ödeme sebebiyle iptal edilebilmesi için, borcun
kendisinin ve borcun aslına bağlı faiz gibi ferilerinin borçlu tarafından
ödenmiş olması gerekir. Eğer, borç kısmen ödenmişse, sadece ödenen
kısım için takibin iptali talep edilebilir. İcra takibinin ödeme nedeniyle
iptal edilebilmesi için, borcun, icra takibinin kesinleştiği tarihten daha
sonraki bir dönemde ödenmiş olması gerekir. Takibin iptal kararı, en
geç paraların alacaklıya ödenmesi veya paylaştırılmasına kadar
istenmelidir. İtfa nedeniyle icra takibinin iptali, borçlu tarafından, icra
dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesinden istenir. Ancak,
borçlunun, borcu itfa ettiğini ancak, alacaklı tarafından verilmiş,
imzası noterlikçe onaylı bir belge veya imzası alacaklı tarafından ikrar
edilmiş adi bir belge ile ispat etmesi gerekir.
10.1.2. Zamanaşımı Nedeniyle İcra Takibinin İptali
İcra takibinin kesinleşmesinden sonra, alacağın zamanaşımına uğramış
olması mümkündür. Bu gibi durumlarda, ödeme emrinin tebliği ve
takibin kesinleşmesinden sonra, bir yıl içinde haciz istenmeli,
hacizden itibaren de, bir veya iki yıl için de satış istenmelidir
Zamanaşımı iddiasını ispat etmek için borçlunun ayrıca herhangi bir
belge göstermesine gerek yoktur. Ancak, alacaklı, zamanaşımın
durduğunu veya kesildiğini iddia ediyorsa,bu iddiasını ispat etmelidir.
Alacaklı, bu iddiasını, ancak, resmi bir belge ile veya imzası borçlu
tarafından ikrar edilmiş bir belge ispat etmelidir. İcra mahkemesi,
alacağın zamanaşımına uğradığı sonucuna varırsa, takibin iptaline
karar verir.
10.2. İCRA TAKİBİNİN ERTELENMESİ
Alacaklı, takibin kesinleşmesinin ardından borcunu ödemesi için,
borçluya bir süre verebilir. Bu durumda, alacaklının normal olarak
takibe devam etmemesi gerekir.Ancak alacaklı, borçluya hem süre
verip, hem de takibe devam etmek isterse, borçlu, icra
mahkemesinden takibin ertelenmesini isteyebilir. Borçlunun,
alacaklının kendisine bir süre verdiğini, noterlikçe onaylı bir belge
veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile bu durumu
ispatlaması gerekir. İcra mahkemesi, gösterilen belgenin incelenmesi
sonucu alacaklı tarafından borçluya bir süre verildiği sonucuna
ulaşırsa, takibin ertelenmesine karar verir.
11. HACİZ
Haciz, icra takibenin konusunu oluşturan para alacağının ödenmesini
sağlamak için, alacaklının isteği üzerine, alacağı karşılayacak
miktardaki borçluya ait malvarlığına İcra dairesince hukuken el
konulmasıdır. Haczedilen mallar, yine alacaklının talebi üzerine satılır
ve bedeli ile alacaklı tatmin edilir, yoksa, haczedilen mallar, alacağına
karşılık, alacaklıya aynen verilmez. Haczin, kesin haciz, geçici haciz,
ihtiyati haciz gibi türleri vardır.
Kesin haciz, ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra, borç hala
ödenmemişse, satılmak üzere, borçluya ait mallara kesin olarak el
konulmasını ifade eder. Geçici haciz, borçlunun imzaya itirazı geçici
olarak kaldırılırsa, alacaklı, borçlunun mallarının geçici olarak
haczinin istenebilmesidir. İhtiyati haciz ise, alacaklının bir para
alacağının zamanında ödenmesini teminat altına almak için, borçlunun
mallarına önceden el konulmasıdır.
11.1. HACİZ TALEBİ
Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra, alacaklı takibe devam etmek
istiyorsa, bunu belirtmesi gerekir ve bunun sonucu olarak icra takibi
kendiliğinden hacze dönüşemez.. Alacaklının, bundan sonra haciz
için, haciz talebinde bulunması gerekir. Haciz talebi, alacaklı
tarafından, borçluya karşı yapılan bir işlemdir. Haciz talebinde
bulunan alacaklı, haciz için gerekli giderleri peşin olarak ödemelidir.
Alacaklı, borçlunun mal beyanında bulunmasını beklemeksizin haciz
talebinde bulunabilir. Alacaklının haciz isteme hakkı, ödeme emrinin
tebliği tarihinden itibaren bir yıllık sürenin bitimiyle sona erer.
11.2. HACZİN YAPILMASI
Haciz, icra müdürü tarafından yapılır. İcra müdürü
haczi,görevlendireceği yardımcısı veya katiplerinden birisine de
yaptırabilir . İcra dairesi müdürü, haciz talebinden itibaren üç gün
içinde haciz işlemlerini başlatmak zorundadır. Hacze gidileceği
önceden borçluya haber verilmez. Borçlu, haciz sırasında malların
bulunduğu yerde hazır ise, haciz onun huzurunda yapılır. Borçlu,
haciz sırasında malların bulunduğu yerde bulunmuyorsa, hemen
bulunması da mümkün değilse, haciz gıyabında yapılır.
Borçlu, icra müdürünün isteği halinde, kilitli yerleri ve dolapları
açmaya ve diğer malları göstermeye zorunludur. Bu yerler gerekirse
zorla açtırılır. Haczi yapan memur, borçlunun üzerinde para, kıymetli
evrak, altın veya gümüş ve diğer kıymetli şeyleri sakladığını anlar ve
borçlu bunları vermekten kaçınırsa, borçlunun şahsına karşı kuvvet
kullanabilir. Borçluya karşı zor kullanmak gerektiğinde, kolluk
kuvvetleri ve köylerde köy muhtarları, icra müdürüne yardımcı olmak
zorundadır.
İcra müdürü, taşınır ve taşınmaz malların haczi için mahallinde bir
tutanak düzenler; haczettiği her malı ve değerini haciz tutanağına
yazar. Haciz tutanağın tutulmasıyla geçerlik kazanır. Borçlunun
haczedilebilir malları alacak ve takip giderleri için yeterli olmazsa
veya haczedilebilir hiç bir malı bulunmazsa, bu durum da haciz
tutanağına yazılır.
11.2.1. Taşınmaz Malların Haczi
Taşınmaz malların haczi taşınmazın bulunduğu yerde yapılır.
Düzenlenen haciz tutanağına taşınmazın çeşidi, mahiyeti, sınırları ve
gerekli nitelikleri yazılır. Resmi sicile kayıtlı malların haczi, takibin
yapıldığı icra dairesince, kaydına işletilmek suretiyle doğrudan da
yapılabilir. İcra dairesi, taşınmazın haczedildiğini, tapu sicil
memurluğuna bildirir, bunun üzerine, o taşınmazın sicil kaydına haciz
şerhi verilir. Taşınmazın haczedilmesi ile borçlunun o taşınmaz
üzerindeki tasarruf hakkı, kısıtlamaya İcra dairesi, taşınmazın
haczedilmiş olduğunu, taşınmaz kendilerine rehnedilmiş olan
alacaklılara ve kiracılara haber verir.
11.2.2. Taşınır Malların Haczi
Taşınır mallar da bulundukları yerde haczedilir ve kıymetleri ile
birlikte mahallinde düzenlenecek haciz tutanağına yazılır. Taşınır
malların haczedilmiş sayılması için kural olarak bu mallara fiilen el
konulması gibi bir şart aranmaz. Ancak haczedilen mal, para, banknot,
hamiline yazılı senetler, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın,
gümüş ve diğer kıymetli şeyler ise, icra dairesi bu gibi kıymetli şeyleri
bizzat muhafaza altına almalıdır . Bu nitelikteki taşınır malların,
haczedilmiş sayılması için, bunlara icra dairesince fiilen el konulması
zorunludur. Haczedilen menkul mallar, icra dairesince muhafaza altına
alınabileceği gibi, yediemine teslim edilebilir veya istenildiği zaman
verilmek şartı ile geçici olarak borçlunun ya da üçüncü kişinin elinde
bırakılabilir. Alacaklı, haczedilen malların borçlunun elinde
bırakılmasına razı olmazsa, alacaklı giderini peşin olarak ödediği
takdirde yediemine teslim edilir.
11.2.3. Borçlunun Üçüncü Kişilerdeki Mal ve Alacaklarının Haczi
Borçlunun Üçüncü kişilerdeki alacaklarını a) Maaş ve ücretler ve b)
Maaş ve ücretler dışındaki alacaklar olmak üzere iki kısma ayırmak
mümkündür.
11.2.3.1. Borçlunun Maaş ve Ücretinin Haczi
İcra müdürü, borçlunun maaş veya ücretinin kural olarak dörtte birini
haczeder, bunu haciz tutanağına yazar. Daha sonra, borçlunun
maaşının veya ücretinin dörtte birlik kısmının haczedildiğini
borçlunun işverenine bildirilir; bu bildirimle, borçlunun maaş veya
ücretinin haczedildiği, borçlunun maaş ve ücret miktarının en geç bir
hafta içinde İcra dairesine bildirmesi ve borç bitinceye kadar İcra
dairesinin bildirisi gereğince haczedilen ücret miktarının, borçlunun
ücretinden kesilip, hemen İcra dairesine göndermek zorunda olduğu
hususları, işverene ihtar edilir .
11.2.3.2. Borçlunun Maaş ve Ücret Dışındaki Alacaklarının Haczi
Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı, örneğin, borçlunun bankadaki
parası, sattığı malın bedeli, kiracısındaki kira alacağı gibi, alacaklının
talebi üzerine İcra müdürü tarafından haczedilerek haciz tutanağına
geçirilir, bu anda alacak haczedilmiş olur.
11.2.4 İntifa Hakkı ve Hisse Haczi
Borçlunun sahip bulunduğu intifa hakkı ve hissesi de, diğer malları
gibi haczedilebilmektedir. İntifa hakkı, başkasına devredilebildiği,
yani şahsa bağlı bulunmadığı takdirde haczi mümkündür ve bu
durumda bu hakkın yalnızca bir kısmı haczedilebilir. Şahsa bağlı intifa
hakkının haczi mümkün değildir. İntifa hakkı haczinin konusu, intifa
olunan şeyin hasılatı, semereleri ve muaccel kiralarıdır.
11.3. HACZEDİLEMEYEN MAL VE HAKLAR
İİK, borçlunun ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını devam
ettirebilmesi için, borçlunun bazı mal ve haklarının kısmen veya
tamamen haczedilemeyeceğini 82 ve 83 üncü maddelerinde
düzenlemiştir. Buna göre, borçlunun haczedilemeyen mal ve haklarını
ikiye ayırabiliriz.
Tamamı haczedilemeyen mal ve haklar,
Bir kısmı (kısmen) haczedilemeyen mal ve haklar.
11.3.1. Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar
Borçlunun bazı mal ve haklarının haczedilmesi mümkün değildir ve
aşağıdakilerden oluşur.
Devlet malları ile özel kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen
mallar,
 Borçlunun kendisi ve mesleği için gerekli elbise ve eşyası ile borçlu
ve ailesine gerekli olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve
eşyası,
Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası,
Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi
ve çift hayvanları ve nakil araçları ile eklentileri ve ziraat aletleri;
değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan aletleri ve kitapları ve
arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin
eden nakil araçları,
Borçlu ve ailesinin idareleri için gerekli ise borçlunun tercih edeceği
bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve
bunların üç aylık yem ve yataklıkları,
 Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu
çiftçi ise, gelecek mahsul için gerekli olan tohumluğu,
Borçlu bağ, bahçe, meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve
ailesinin geçimi için zaruri olan bağ, bahçe ve bu sanat için gerekli
olan aletler, Geçimi hayvan yetiştirmeye bağlı olan borçlunun kendisi
ve ailesinin geçimleri için gerekli olan miktarı ve bu hayvanların üç
aylık yem ve yataklıkları,
Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi gereğince haczedilmemek
üzere bağlanan ömür boyu gelir,
 Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan
emeklilik maaşlar ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine
bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen
uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri, Askeri malullerle, şehit
yetimlerine verilen terfi zammı ve1485 numaralı Kanun hükmüne
göre verilen inhisar beyiye hisseleri.
Bir yardımlaşma sandığı veya derneği tarafından hastalık, zaruret ve
ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar,
Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak zarar
görenin kendisine veya ailesine toptan veya gelir şeklinde verilen veya
verilmesi gereken paralar,
Borçlunun haline münasip evi, (ancak evin değeri fazla ise bedelinden
haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere
haczedilerek satılır.)
11.3.2. Kısmen Haczi Caiz Olan Şeyler
         Kısmen haciz bazı kazanç ve hakların belirli bir kısmının
haczedilebilmesini ifade etmektedir. Buna göre, maaşlar, tahsisat ve
her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan
nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından
tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra
memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra
haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az
olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan
haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez

11.4. HACİZDE İSTİHKAK DAVALARI
Bilindiği üzere, sadece borçluya ait mallar haczedilir. Borçluya ait
mallar haczedilirken, bazen borçluya ait sanılarak üçüncü kişilere ait
malların haczedilmesi de mümkündür. Haciz sırasında borçlu veya
üçüncü bir kişi, haczedilen malın, borçluya değil de, üçüncü kişiye ait
olduğu iddiasında da bulunabilirler. Bu şekilde, haciz sırasında
borçluya ait olup olmadığı şüpheli mallara çekişmeli mallar denir.
İstihkak iddia edilen (çekişmeli) malların haczi de mümkündür. Ancak
böyle mallar en son haczedilir.
        Borçlu, elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehin
olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde
mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu
haciz ve icra zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir. İcra
dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını
bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükutları
halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar.
        Malın haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla
tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı
takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder.
İstihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte
istihkak iddiası ile birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş
ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası açılmışsa
davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla kesbetmiş sayılırlar.
        İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz
edilirse, icra memuru dosyayı hemen tetkik merciine verir. Merci,
dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek yapacağı
inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya
sona ermesine karar verir.
        İstihkak davasının sırf satışı geri bırakmak gayesiyle kötüye
kullanıldığını kabul etmek için ciddi sebepler bulunduğu takdirde
merci takibin durdurulması talebini reddeder. Takibin talikine karar
verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı
davacıdan teminat alınır. Teminatın cins ve miktarı mevcut delillerin
mahiyetine göre takdir olunur. Takibin devamına dair verilen merci
kararı temyiz olunamaz. Üçüncü şahıs, merci kararının tefhim veya
tebliğinden itibaren yedi gün içinde tetkik merciinde istihkak davası
açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde
üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır.
Yukarıdaki açıklamalar dairesinde kendisine istihkak talebinde
bulunmak imkanı verilmemiş olan üçüncü şahıs, haczedilen şey
hakkında veya satılıp da bedeli henüz alacaklıya verilmemişse bedeli
hakkında, hacze ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde, tetkik
merciinde istihkak davası açabilir. Aksi takdirde aynı takipte bu
iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. Bu halde davacının talebi
üzerine merci hakimi takibin talik edilip edilmemesi hakkında
yukarıdaki hükümler dairesinde acele karar vermeye mecburdur. Bu
karar diğer taraf dinlenmeksizin de verilebilir.
         İstihkak davası neticelenmeden mahcuz mal paraya çevrilmiş
bulunursa merci hakimi işbu bedelin yargılama neticesine kadar
ödenmemesi veya teminat karşılığında veya halin icabına göre
teminatsız derhal alacaklıya verilmesi hususunda ayrıca karar verir.
İstihkak davasına umumi hükümler dairesinde ve basit yargılama
usulüne göre bakılır. Mahcuz eşya ile ilgili olarak icra memuruna
dermeyan edilen iddiada üçüncü şahıs ve borçlunun birleşmeleri
alacaklıya müessir değildir. Üçüncü şahsın bu iddiasını ispat etmesi
lazımdır. Ancak üçüncü şahsın mahcuz eşyanın kendisinin mülkü veya
kendisine merhun olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından
kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve ileride bu ikrara aykırı hiçbir
iddiada bulunamaz.
         İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de
neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava
dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde kırkından aşağı olmamak
üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur. Davanın reddi
hakkındaki kararı temyiz eden istihkak davacısı icra dairesinden
mühlet isteyebilir. İstihkak davası sabit olur ve birinci fıkra gereğince
istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötü niyeti
tahakkuk ederse haczolunan malın değerinin yüzde on beşinden aşağı
olmamak üzere itiraz edenden tazminat alınmasına asıl dava ile
birlikte hükmolunur. Koca aleyhine yapılmış bir hacizde karı şahsi
malları üzerindeki haklarını Medeni Kanunun 160 ıncı maddesi
hükmüne tabi olmaksızın kendisi takip edebilir.
         İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı muvakkat veya
kati aciz belgesi ibrazına mecbur olmaksızın mütekabilen iptal davası
açabilir. Dava ve mütekabil davada tarafların gösterecekleri bütün
delilleri hakim serbestçe takdir eder. İstihkak davaları süratle ve diğer
davalardan önce görülerek karara bağlanır.
Bir menkul malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır.
Borçlu ile üçüncü şahısların menkul malı birlikte ellerinde
bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte
oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve
çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat,
meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin
aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer. İstihkak davacısı malı ne
suretle iktisap ettiğini ve borçlunun elinde bulunmasını gerektiren
hukuki ve fiili sebep ve hadiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle
mükelleftir.
         Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıp ta üzerinde mülkiyet
veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra
memuru o şahıs aleyhine tetkik merciine müracaat için alacaklıya yedi
gün mühlet verir. Bu mühlet içinde merci hakimliğine dava ikame
edilmezse üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır.
11.5. HACZE İŞTİRAK
Alacaklı, borçlunun mallarını haczettirir, bu hacizle, haczedilen
malları sattırarak bedelinden alacağını elde etme hakkı kazanır.
Alacaklı tarafından haczettirilen mallar, borçlunun başka alacaklıları
tarafından da haczettirilebilir. Bu şekilde, bir mal üzerinde birden
fazla haciz varsa, önce haciz koyduran alacaklı, öncelik hakkına
sahiptir, hacizli malı sattırır, bedelinden alacağını alır, geri kalan
kısım, ikinci hacizli alacaklıya kalır.
Ancak, hacizli malın bedeli bütün borçları ödemeye yetmiyorsa, ikinci
(sonraki tarihli haczi koyduran) alacaklı, alacağını alamayabilir. Böyle
bir durumda, Kanun koyucu, kanunda belirtilen sıkı şartların
gerçekleşmesi halinde, ikinci alacaklıya, birinci alacaklının
koydurduğu hacze iştirak etme hakkı tanımıştır. İİK’da adi (takipli)
iştirak ve imtiyazlı (takipsiz) iştirak olmak üzere, iki iştirak türü
öngörülmüştür.
11.5.1. ADİ (TAKİPLİ) İŞTİRAK
Alacaklının koydurmuş olduğu hacze, borçlunun diğer alacaklıları da,
kanunun aradığı şartları gerçekleştirdiklerinde iştirak edebilirler. Buna
göre hacze adi iştirak halinde katılmanın şartları aşağıdaki gibidir.
Alacaklının da borçluya karşı icra takibi yapmış ve bu takip
kesinleştiği için, kendisine de haciz isteme yetkisi gelmiş olması,
Hacze katılmak isteyen alacaklının alacağı, ilk haciz koyduran
alacaklının takibi ilamsız takip ise, takip talebinden önce; ilamlı takip
ise, bu ilamın verildiği davanın açıldığı tarihten önceki bir tarihte
doğmuş olması,
Öncelik şartının, kanunda sayılan yapılmış bir icra takibi üzerine
alınan borç ödemeden aciz belgesi, daha önce açılmış bir dava üzerine
alınan ilam, önceki tarihli resmi ve ya tarih ve imzası onaylı senet ve
önceki tarihli resmi dairelerinin veya yetkili makamların yetkileri
dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya belgelerden biri ile
ispat edilmesi
İlk haciz üzerine satılan malın bedeli icra veznesine girinceye kadar,
iştirak talebinde bulunulması gerekir.
Hacze iştirak talebi, takibi yürüten icra dairesi nezdinde yapılır. İcra
müdürü, hacze iştirak şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini
araştırır ve kabul yahut red kararı verir. Kabul kararına karşı ilk
alacaklı, red kararına karşı iştirak etmek isteyen alacaklı şikayet
yoluna başvurabilir. İİK maaş veya ücret hacizlerinde iştiraki kabul
etmemiştir .
11.5.1. İMTİYAZLI (TAKİPSİZ) İŞTİRAK
         Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu
şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için
önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz
üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede
hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin
veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip
eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya
takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz. Borçlunun reşit
çocukları Kanunu Medeninin 321 inci maddesine müstenit
alacaklarından dolayı önce icrası lazım gelen takip merasimine hacet
kalmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Sulh
mahkemesi dahi küçükler, vesayet altında bulunanlar veya kendilerine
kayyım tayin edilmiş olanlar namına aynı suretle hacze iştirak
edebilirler.
         İcra dairesi iştirak taleplerini borçlu ve alacaklılara
bildirir.Onlara, itiraz etmeleri için yedi günlük bir mühlet verir. İtiraz
halinde iştirak talebinde bulunan kimsenin hacze iştiraki muvakkaten
kabul olunur ve yedi gün içinde dava açması lüzumu bildirilir. Bu süre
içinde dava açmazsa iştirak hakkı düşer. Açılacak davaya basit
yargılama usulüne göre bakılır.
12. İHALE (SATIŞ)
Alacaklının alacağı, borçlunun malvarlığında bulunan malların
haczedilerek satılması sonucu elde edilen para ile ödenir. Borçluya ait
haczedilen şey para ise, bunun ayrıca satışına gerek yoktur çünkü
alacaklıya bu para ile ödeme yapılır. Haczedilen malvarlığı paradan
başka bir şey ise, bunun önce paraya çevrilmesi (satılması)
gerekir.Borçluya ait hacizli mallar satılırken de, tıpkı haciz de olduğu
gibi, borçlunun borcuna yetecek kadar malvarlığı satılır, haczedilen
malların hepsinin satılması gibi bir zorunluluk yoktur.
12.1. SATIŞ TALEBİ
İcra dairesi, kendiliğinden hacizli malların satışını yapamaz. Bu
malların satılabilmesi için, alacaklı veya borçlu tarafından satış
talebinde bulunulması gerekir. Bunun yanında, alacaklı talep etmeden
borçlu da satış isteyebilir. Satış talebi bir süreye bağlıdır. Hacizli
taşınır mal ve alacaklarda satış isteme süresi, kesin hacizden itibaren
bir yıldır; taşınmazlarda ise, hacizden itibaren iki yıldır. Satış isteme
süresi içinde hacizli malın satışı istenmezse, o mal üzerindeki haciz
kalkar. Satış talebi geri alınıp ta, satış isteme süresi içinde
yenilenmezse, aynı şekilde o mal üzerindeki haciz kalkar.
12.2. TAŞINIR (MENKUL) MALLARIN SATILMASI
Haczedilen taşınır mallar kural olarak açık artırma yolu ile satılır.
Kanunda sayılan bazı istisnai hallerde, taşınır mallar pazarlık yolu ile
de satılabilir. Menkul mallar satış talebinden nihayet bir ay içinde
satılır. Yetişmemiş mahsuller, borçlunun muvafakati olmadıkça
satılamaz. Alacaklı talep etmeden borçlunun talebiyle de satış
yapılabilir. İcra memuru kıymeti süratle düşen veyahut muhafazası
masraflı olan malların satılmasına her zaman karar verebilir.
Satış açık artırma ile yapılır. Artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat
daha evvel ilan olunur. İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve
gazete ile yapılıp yapılmayacağı icra memurluğunca alakadarların
menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur.
Gazete ile yapılacak ilanlara satış şartnamesi teferruatıyla
geçirilmeyip, satılacak şeyin cinsi, mahiyeti, önemli vasıfları,
muhammen kıymeti, bulunduğu yer ve ikinci artırmanın gün ve saati,
satış şartnamesinin diğer bilginin nereden ve ne suretle
öğrenilebileceği, talep halinde ve ilanda gösterilen masrafı verilmek
şartı ile şartnamenin bir örneğinin gönderilebileceği hususları
yazılmakla iktifa olunur. İcra dairesince yapılması zaruri ilanlar
dışında, taraflar şartnamenin tamamını, masrafı kendilerine ait olmak
üzere, diledikleri vasıtalarla ilan edebilirler. Ancak hususi mahiyetteki
Bu ilan resmi muameleye tesir etmez.
           Satılığa çıkarılan mal üç defa bağırıldıktan sonra en çok
artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen
kıymetinin % 60’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhan hakkı
olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse bu suretle rüçhan hakkı
olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya
çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını tecavüz etmesi
şarttır. Artırma bu miktara baliğ olmazsa satış icra memuru tarafından
geri bırakılır ve artıranlar taahhütlerinden kurtulur.
         İkinci artırma ilk artırmayı takip eden beş gün içinde yapılır.
Bu halde de yukarıda belirtilen hükümler uygulanır. İkinci artırmada
mal en çok artıranın üstünde bırakılır. Şu kadar ki, artırma bedelinin
malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bulması ve satış
isteyenin alacağına rüçhan hakkı olan alacakların toplamından fazla
olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması
masraflarını geçmesi şarttır. Böyle fazla bir bedelle alıcı çıkmazsa
satış talebi düşer. Altın ve gümüş eşya maden halindeki
kıymetlerinden daha aşağı bir bedel ile satılamaz.
         Satış peşin para ile yapılır. Ancak icra memuru müşteriye yedi
günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir. Satılan mal bedeli
alınmadan teslim olunmaz. Verilen mühlet içinde müşteri bedelin
hepsini vermezse icra dairesince mal yeniden artırmaya çıkarılır.
İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin
feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son
ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt
faizinden müteselsilen sorumludurlar. İhale farkı ve temerrüt faizi
ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur. Bu fark, varsa
öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur.
Aşağıdaki hallerde satış pazarlık suretiyle yapılabilir:
Bütün alakadarlar isterse,
Borsa veya piyasada fiyatı bulunan kıymetli evrak veya diğer mallar
için o günün piyasasında mukarrer fiyat teklif edilirse,
Artırmada maden kıymetini bulmamış olan altın ve gümüş eşyaya bu
kıymet verilirse
Yetişmemiş mahsullerin satışı söz konusu ise,
Mahcuz malın tahmin edilen değeri Kanunda tespit edilen tutarı
geçmezse
12.3. TAŞINMAZ MALLARIN SATILMASI
Taşınmazlar, kural olarak açık artırma yolu ile satılır. Haczedilen
taşınmaz, bulunduğu yer icra dairesi tarafından satılır. Taşınmaz,
takibin yapıldığı yerde değil de, bir başka icra dairesinin yetki
çevresinde ise, satış istinabe yolu ile, taşınmazın bulunduğu yer icra
dairesine yaptırılır. Alacaklı, haczedilen taşınmazın satılmasını haciz
tarihinden itibaren iki yıl içinde istemelidir. Gayrimenkuller, satış
talebinden nihayet iki ay içinde icra dairesi tarafından açık artırma ile
satılır.
         İcra dairesi gayrimenkulün bulunduğu yerin adetlerine göre en
elverişli tarzda artırma şartlarını tespit eder. Bunları ihtiva eden
şartname artırmadan evvel en az on gün müddetle icra dairesinde
herkesin görmesi için açık bulundurulur. Artırmaya iştirak edeceklerin
gayrimenkulün muhammen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey
akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri
şartnameye yazılır. Satılığa çıkarılan gayrimenkul üzerinde hakkı olan
alacaklının artırmaya iştiraki halinde ayrıca pey akçesi ve teminat
aranmaz.
         Artırma şartnamesinde gayrimenkulün, üzerindeki irtifak
hakları, gayrimenkul mükellefiyetleri, ipotekler, ipotekli borç
senetleri, irat senetleriyle birlikte satıldığı ve borçlunun bu
gayrimenkul ile temin edilmiş şahsi borçlarının da alıcıya intikal
eyleyeceği ilan olunur. İpotek ve ipotekli borç senediyle temin edilmiş
olup ta bu suretle müşteriye devrolunan borçtan asıl borçlunun
kurtulması alacaklının müracaat hakkının mahfuz olduğunu ihaleden
itibaren bir sene içinde kendisine bildirmemiş olmasına bağlıdır.
Gayrimenkul rehinle temin edilmiş muaccel borçlar, müşteriye
devredilmeyip satış bedelinden tercihen ödenir.
         Artırma, satıştan en az bir ay önce ilan edilir. İlan edilen
metnin esasa müessir olmayan maddi hatalar nedeniyle tekrarlanması
gerektiğinde, satış tarihi değiştirilmeksizin hata ilan yoluyla düzeltilir.
Bu düzeltme ilanı ilgililere ayrıca tebliğ edilmez. Ancak satış tarihi ile
ilan tarihi arasında yedi günden az zaman kalmış ise bu takdirde
satışın daha önce ilan edilen günden en az yedi gün sonrası için tespit
edilen günlerde yapılacağı düzeltme ilanında belirtilir.
         İlanın birer sureti borçluya ve alacaklıya ve gayrimenkulün
tapu siciline kayıtlı bulunan alakadarlarının tapuda kayıtlı adresleri
varsa bu adreslerine tebliğ olunur. Adresin tapuda kayıtlı olmaması
halinde ayrıca adres tahkiki yapılmaz, gazetedeki satış ilanı tebligat
yerine geçer.
         İcra memuru satışa başlamazdan evvel gayrimenkul üzerindeki
tapu sicilline mukayyet veya resmi senede müstenit olan
mükellefiyetlerin hepsinin bir listesini yapar ve bu listeyi
haczedenlerle borçluya tebliğ eder ve itirazlarını bildirmeleri için üç
gün mühlet verir. İcra dairesi gayrimenkulün kıymetini takdir ettirir,
gayrimenkulün kıymetinin takdirinde, gayrimenkul üzerindeki
mükellefiyetlerin kıymete olan etkisi de nazara alınır. Kıymet
takdirine ilişkin rapor borçluya, haciz koydurmuş alacaklılara ve diğer
ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca
bildirilmiş bulunması hali müstesna olmak üzere, tapudaki mevcut
adresleri esas alınmak sureti ile tebliğ edilir. Kesinleşen kıymet takdiri
için iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez.
         Gayrimenkul üç defa bağırıldıktan sonra en çok artırana ihale
edilir. Şu kadar ki artırma bedeli gayrimenkul için tahmin edilmiş olan
kıymetin en az yüzde % 60 bulmak ve satış isteyenin alacağına rüçhan
hakkı olan diğer alacaklılar o gayrimenkul ile temin edilmişse bu
suretle rüçhan hakkı olan alacakların mecmuundan fazla olmak ve
bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarına tecavüz
etmek şarttır. Yukarıda yazılı miktar elde
edilmemişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak
üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale
edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin
yüzde kırkını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhan hakkı olan
alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme
ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı
çıkmazsa satış talebi düşer.
         Satış bedeli peşin ödenir. Ancak icra memuru alıcıya yirmi
günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir. Satış bedelinin ödenmesi
için mühlet verilmiş ise para verilinceye kadar hasar ve masrafı
müşteriye ait olmak üzere gayrimenkul, icra dairesi tarafından idare
olunur. Bu müddet içinde icra dairesinin müsaadesi olmaksızın tapuca
hiç bir tescil yapılamaz. İcra dairesi satış bedelini temin için ayrıca
teminat gösterilmesini isteyebilir.
         Alacak bir gayrimenkul ile temin edildikten sonra borçlu o
gayrimenkul üzerinde alacaklının rızası olmaksızın bir irtifak hakkı
yahut bir gayrimenkul mükellefiyeti tesis ederse bu tesis alacaklının
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku
Icra iflas hukuku

More Related Content

What's hot

Borçlar hukuku 4.ders
Borçlar hukuku 4.dersBorçlar hukuku 4.ders
Borçlar hukuku 4.ders
Kağan Turan
 
BORÇLAR HUKUKU - GENEL ESASLAR
BORÇLAR HUKUKU - GENEL ESASLARBORÇLAR HUKUKU - GENEL ESASLAR
BORÇLAR HUKUKU - GENEL ESASLAR
Ferhat Gökçe
 

What's hot (16)

Borçlar hukuku 4.ders
Borçlar hukuku 4.dersBorçlar hukuku 4.ders
Borçlar hukuku 4.ders
 
95 ilo
95 ilo95 ilo
95 ilo
 
Borçlar hukuku 3.ders
Borçlar hukuku 3.dersBorçlar hukuku 3.ders
Borçlar hukuku 3.ders
 
Borçlar hukuku 2.ders
Borçlar hukuku 2.dersBorçlar hukuku 2.ders
Borçlar hukuku 2.ders
 
Tereke Yönetimi
Tereke YönetimiTereke Yönetimi
Tereke Yönetimi
 
Borçlar hukuku 1.ders
Borçlar hukuku 1.dersBorçlar hukuku 1.ders
Borçlar hukuku 1.ders
 
Haksiz fiil
Haksiz fiil  Haksiz fiil
Haksiz fiil
 
BORÇLAR HUKUKU - GENEL ESASLAR
BORÇLAR HUKUKU - GENEL ESASLARBORÇLAR HUKUKU - GENEL ESASLAR
BORÇLAR HUKUKU - GENEL ESASLAR
 
Eser Sözleşmesi
Eser SözleşmesiEser Sözleşmesi
Eser Sözleşmesi
 
Evlilik Sözleşmesi
Evlilik SözleşmesiEvlilik Sözleşmesi
Evlilik Sözleşmesi
 
Genel işlem koşulları
Genel işlem koşullarıGenel işlem koşulları
Genel işlem koşulları
 
7) ULKU (2019) - C. Kararnamesi İle C. Kararları'na Hızlı Bir Bakış
7) ULKU (2019) - C. Kararnamesi İle C. Kararları'na Hızlı Bir Bakış7) ULKU (2019) - C. Kararnamesi İle C. Kararları'na Hızlı Bir Bakış
7) ULKU (2019) - C. Kararnamesi İle C. Kararları'na Hızlı Bir Bakış
 
Yurtdisinda calisan iscinin_mesai_cizelgelerinde_gunluk_mesai_8_saat_olarak_b...
Yurtdisinda calisan iscinin_mesai_cizelgelerinde_gunluk_mesai_8_saat_olarak_b...Yurtdisinda calisan iscinin_mesai_cizelgelerinde_gunluk_mesai_8_saat_olarak_b...
Yurtdisinda calisan iscinin_mesai_cizelgelerinde_gunluk_mesai_8_saat_olarak_b...
 
karşılaştırmalı YTTK-3
karşılaştırmalı YTTK-3karşılaştırmalı YTTK-3
karşılaştırmalı YTTK-3
 
34 ilo
34 ilo34 ilo
34 ilo
 
Idari para cezaları
Idari para cezalarıIdari para cezaları
Idari para cezaları
 

Similar to Icra iflas hukuku

İdare hukukunda yetki̇ sunumu
İdare hukukunda yetki̇ sunumuİdare hukukunda yetki̇ sunumu
İdare hukukunda yetki̇ sunumu
Ferhat Gökçe
 
hukuka-giris-1-2hft-9hos-IWu1.pptxًbbjnb
hukuka-giris-1-2hft-9hos-IWu1.pptxًbbjnbhukuka-giris-1-2hft-9hos-IWu1.pptxًbbjnb
hukuka-giris-1-2hft-9hos-IWu1.pptxًbbjnb
JihaneJihane10
 

Similar to Icra iflas hukuku (20)

İCRA HUKUKU 16 KASIM.docx
İCRA HUKUKU 16 KASIM.docxİCRA HUKUKU 16 KASIM.docx
İCRA HUKUKU 16 KASIM.docx
 
İCRA HUKUKU 16 KASIM (1).docx
İCRA HUKUKU 16 KASIM (1).docxİCRA HUKUKU 16 KASIM (1).docx
İCRA HUKUKU 16 KASIM (1).docx
 
İCRA HUKUKU 15 KASIM 2021.docx
İCRA HUKUKU  15 KASIM 2021.docxİCRA HUKUKU  15 KASIM 2021.docx
İCRA HUKUKU 15 KASIM 2021.docx
 
İCRA HUKUKU 15 KASIM 2021 (1).docx
İCRA HUKUKU  15 KASIM 2021 (1).docxİCRA HUKUKU  15 KASIM 2021 (1).docx
İCRA HUKUKU 15 KASIM 2021 (1).docx
 
Borcun üstlenilmesi
Borcun üstlenilmesiBorcun üstlenilmesi
Borcun üstlenilmesi
 
VERSAV-Vergi̇ Davasi Konulari
VERSAV-Vergi̇ Davasi KonulariVERSAV-Vergi̇ Davasi Konulari
VERSAV-Vergi̇ Davasi Konulari
 
Kamu Zararı Nedir?
Kamu Zararı Nedir?Kamu Zararı Nedir?
Kamu Zararı Nedir?
 
İdare hukukunda yetki̇ sunumu
İdare hukukunda yetki̇ sunumuİdare hukukunda yetki̇ sunumu
İdare hukukunda yetki̇ sunumu
 
Eskişehir İcra Avukatı
Eskişehir İcra AvukatıEskişehir İcra Avukatı
Eskişehir İcra Avukatı
 
Sayiştay
SayiştaySayiştay
Sayiştay
 
Vakiflara bakanlar kurulu karari ile vergi muafiyeti taninmasi ve getirdiği a...
Vakiflara bakanlar kurulu karari ile vergi muafiyeti taninmasi ve getirdiği a...Vakiflara bakanlar kurulu karari ile vergi muafiyeti taninmasi ve getirdiği a...
Vakiflara bakanlar kurulu karari ile vergi muafiyeti taninmasi ve getirdiği a...
 
Kişi Hukuku
Kişi HukukuKişi Hukuku
Kişi Hukuku
 
Anonim Şirketin Vergi Borçlarından Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu Sunumu
Anonim Şirketin Vergi Borçlarından Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu Sunumu Anonim Şirketin Vergi Borçlarından Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu Sunumu
Anonim Şirketin Vergi Borçlarından Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu Sunumu
 
Yurtdisi iscilik alacaklari_-_yurt_disinda_calisma_-_yurt_disinda_calisan_isc...
Yurtdisi iscilik alacaklari_-_yurt_disinda_calisma_-_yurt_disinda_calisan_isc...Yurtdisi iscilik alacaklari_-_yurt_disinda_calisma_-_yurt_disinda_calisan_isc...
Yurtdisi iscilik alacaklari_-_yurt_disinda_calisma_-_yurt_disinda_calisan_isc...
 
Borcu yoktur
Borcu yokturBorcu yoktur
Borcu yoktur
 
İftira Suçu
İftira Suçuİftira Suçu
İftira Suçu
 
VİP İSG DERS ÖRNEK DERS NOTLARI
VİP İSG DERS ÖRNEK DERS NOTLARIVİP İSG DERS ÖRNEK DERS NOTLARI
VİP İSG DERS ÖRNEK DERS NOTLARI
 
hukuka-giris-1-2hft-9hos-IWu1.pptxًbbjnb
hukuka-giris-1-2hft-9hos-IWu1.pptxًbbjnbhukuka-giris-1-2hft-9hos-IWu1.pptxًbbjnb
hukuka-giris-1-2hft-9hos-IWu1.pptxًbbjnb
 
Munzam Zarar..pptx
Munzam Zarar..pptxMunzam Zarar..pptx
Munzam Zarar..pptx
 
Eskişehir İdare Avukatı
Eskişehir İdare AvukatıEskişehir İdare Avukatı
Eskişehir İdare Avukatı
 

Icra iflas hukuku

  • 1. 1. İCRA İFLAS HUKUKUNUN KAPSAMI Hukuki ilişkileri düzenleyen ve Devlet yaptırımı ile desteklenmiş kurallar bütününe, hukuk .kuralları denilmektedir. Hukuk kuralları içerisinde de maddi hukuka ilişkin getirilen düzenlemeler (Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu) önemli bir yer tutmaktadır. Kişilere hukuk sistemince tanınan haklar ve yüklenen borçlar, maddi hukuk kurallarının öngördüğü şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. Özel hukuktan doğan bu haklar ihlal edilip ve aynı zamanda borçlar yerine getirilmediği taktirde, Devlete yargı erkine başvurma imkanı tanınmış olur. Bu husus, medeni yargılama hukukunun konusunu girmekte olup, söz konusu haklar ve borçlar, mahkeme kararı ile dahi tespit edilse ve de borçlu kendisine düşen borcunu rızası ile yerine getirmezse, böyle bir borçluya karşı Devletin bünyesinde bulunan cebri icra organına başvurulabilir. İşte, borcunu rızası ile yerine getirmeyen borçluya Devlet kuvveti (cebri icra organı) aracılığı ile zor kullanılıp borcun yerine getirilmesi sağlanması hususu icra ve iflas hukukunun konusunu teşkil etmektedir. İcra-İflas Hukuku, cebri icra hukuku veya takip hukuku olarak da adlandırılmaktadır. 1.1. CEBRİ İCRA HUKUKU Cebir, sözlük anlamı olarak bir kimsenin kendi isteğine bakılmaksızın, bir şeyi vermeye, belirli bir hareketi yapmaya veya yapmamaya zorlanması anlamına gelmektir. Cebri icra ise, kendi isteği ile borçlarını yerine getirmeyen bir borçlunun, borçlarını Devletin zor kullanma yetkisini kullanması sonucu o işi zorla yerine getirmesinin sağlanmasıdır. Cebri icra hukuku, borcunu rızası ile usulüne uygun şekilde yerine getirmeyen borçlulara karşı alacaklının nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunu kendisine inceleme alanı olarak almıştır.. Alacaklının, hakkını bizzat kuvvet kullanarak, kendisinin elde etmesi bir çok hukuk sisteminde kabul edildiği üzere, Türk hukuk sisteminde de aslen yasaklanmış olup kişinin böyle bir davranışı suç olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Buna göre, zor kullanma (cebri işlemlerde bulunma) yetkisi, yalnızca Devlete (cebri icra organlarına) ait olup onun dışında gerçek yada tüzel kişiler eliyle kullanılamaz. Alacaklının alacağını elde etmesi için, alacaklının talebi üzerine Devletin cebri icra organlarınca borçlunun mallarına el konulur, bunlar satılarak elde edilen para ile alacaklının alacağı ödenir. Kanundan aldıkları güçle
  • 2. cebri icra organları bu işlemleri yaparken zor kullanma yetkisine sahiptir. Cebri icra tedbirleri borçlunun malvarlığı ile sınırlı tutulmuştur. Alacaklının alacağına kavuşabilmesi için, cebri icra organları, yalnızca borçlunun malvarlığına el koyabilir. Borçlunun şahsına ya da kişilik haklarına yönelik bir cebri icra işlemi söz konusu olamaz. Anayasamızın 38 inci maddesine göre de, hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz. Hukuk sistemimizde, cebri icra ikiye ayrılmaktadır. Cüz'i (bireysel) icra (İcra hukuku) Külli (toplu) icra (İflas hukuku) Buna göre, cüz'i icra, "İcra Hukuku", külli icra da "İflas Hukuku"nun inceleme alanına girer. Öncelikle İcra Hukuku incelenecek daha sonrada İflas Hukukuna değinilecektir. 1.1.1. CÜZ'İ İCRA (İCRA HUKUKU) İcra hukukunun kapsamında alacaklı ve borçlu olmak üzere iki taraf bulunur. Takipte bulunan taraf alacaklı, kendisine karşı takipte bulunulan taraf ise borçlu tarafı oluşturur. Ancak, İcra ve iflas hukukunda, alacaklı ve borçlu kavramları borçlar hukukunda bahsedilen taraflardan daha geniş bir kesimi oluşturur. Ayrıca, takip hukuku açısından alacaklı veya borçlu sıfatını alabilmek için, maddi hukuk açısından gerçekten alacaklı veya borçlu olmak gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Gerçekte maddi hukuka göre alacaklı olmayan bir kimse takip yaparsa alacaklı sıfatını, kendisine karşı takip yapılan kimse de borçlu sıfatını kazanır. Cüz'i (ferdi) icrada bir alacaklının, borçluya karşı takibe geçmesi gerekir. Takip kesinleşince, borçlunun borcuna yetecek miktarda malı haczedilir, satılır ve alacaklının alacağı kendisine ödenir. Alacaklının alacağı ödendikten sonra bir miktar para artarsa, bu kısım icra takibi yapmış bir grup var ise onlar arasında pay edilir. Eğer başka bir takipçi yok ise kalan tutar borçluya geri iade edilir. İcra hukuku İlamlı İcra İlamsız İcra 1.1.1.1. İlamlı İcra Mahkemenin, yargılama sürecini tamamlayıp, esasa ilişkin nihai kararını verdikten sonra, bu kararın, davanın taraflarına verilen onaylı suretine ilam denir. İlamlı icrada, alacaklı, daha önce mahkemede
  • 3. dava açmış, lehine bir ilam almıştır. O nedenle, icra takibi yaparken, alacaklının elinde borçluya karşı almış olduğu bir mahkeme ilamı (hükmü) veya ilam niteliğinde bir belge bulunmaktadır. Borçlu, mahkeme kararının gereğini rızası ile yerine getirmezse, alacaklı bu mahkeme ilamını icra dairesine göndererek icra takibini başlatır. Bunun üzerine, icra dairesi borçluya bir icra emri gönderir ve bu icra emri ile borçluya süre (yedi gün) verilerek, bu süre içerisinde ilamın gereğini yerine getirmesi kendisinden talep edilir. Borçlu, kendisine verilen bu süre içerisinde icra emrini yerine getirmezse, ilam, icra dairesi tarafından zorla tatbik edilir. Bu süreyi geçiren borçlu, borcu olmadığını iddia ederek, itirazda bulunamaz. Alacaklının alacağı mahkeme hükmü ile tespit edilmiş olduğundan, böyle bir itiraz, ilamlı icra takibini kendiliğinden durdurmaz. İlamlı takip edilmesi gereken borçların dışında konusu para alacakları olan icra takipleri için, mahkemede dava açılıp, alınacak ilama gerek duyulmaksızın icra takibi yapılabileceği gibi; mahkemeden ilam almadan doğruca icra dairesine başvurarak ilamsız icra takibin de bulunabilir. Ancak, paradan başka bir alacağın (taşınır veya taşınmaz bir malın teslimi hakkındaki bir alacak gibi), cebri icra yoluna başvurularak takip edilebilmesi için mutlaka önce mahkemede bir davanın açılması ve alınan ilam üzerine icra takibinin yapılması gerekir. 1.1.1.2. İlamsız İcra Kural olarak para (ve teminat) alacakları için ilamsız icra yolu ile takibat yapılabilmektedir. Ancak, para dışında bir alacak olmasına rağmen, istisna olarak, kiralanan taşınmazların ilamsız icra yolu ile tahliye ve teslimini de İcra-İflas Kanunu (İİK) tarafından kabul edilmiştir. İlamsız icra yolu ile takipte alacaklı, alacağını mahkeme hükmü ile tespit ettirmeden yani bir ilama gerek duymaksızın, doğruca icra dairesine başvurarak, borçluya karşı icra takibi talebinde bulunabilir. İlamsız icrada, alacaklının icra takibi yapabilmesi için, elinde bir ilam yani mahkemece verilmiş bir hükmün bulunması gerekmemekte ve ayrıca alacağın bir senede bağlı olması şartı da aranmamaktadır. İlamsız icra takibi için icra dairesine başvurulması halinde, ilgili icra dairesi borçluya bir ödeme emri müzekkeresi düzenleyerek gönderir. Bu ödeme müzekkerede, borçlunun, borcunu yedi gün içinde ödeyebileceği veya borçla ilgili herhangi bir itirazı varsa borca karşı
  • 4. itirazda bulunabileceği yazılır. Borçlu yedi gün içinde borcu ödemez, itiraz da etmezse veya itiraz etse dahi alacaklı itirazın gerçeğe dayanmadığını ispatlarsa, takip kesinleşmiş olur. Bunun üzerine, borçlunun borcuna yetecek kadar malı haczedilir, satılır ve bedeli alacaklıya ödenir. 1.1.2. KÜLLİ İCRA (İFLAS HUKUKU) Külli (toplu) icrada (iflas hukukunda) ise, iflasa tabi ve belirli bir miktar para borcunu vadesinde ödemeyen bir borçlu, alacaklının iflas yolu ile takibi, borçlu hakkında ticaret mahkemesince iflas kararını verilmesi yahut kanunda öngörülen belirli hallerde de bizzat borçlunun da kendi iflasını ticaret mahkemesinden isteyebilmesi konuları yer alır. Borçlunun gerek alacaklının talebi üzerine, gerekse kendi talebi üzerine iflasına karar verilmesinin ardından artık borçlunun haczedilebilen bütün malvarlığına el konulur, satılır ve bedeli sadece takip yapan alacaklıya değil; İcra Hukukunun aksine borçlunun, bilinen bütün alacaklılarına kural olarak eşit bir şekilde paylaştırılır. Bütün alacaklıların alacağı ödendikten sonra artan bir tutar olursa, bu kısım borçluya geri verilir. Ancak çoğu iflas olayında olduğu üzere, genellikle borçlunun mal varlığından geriye bir şey kalmadığından alacaklılar da, alacaklarını tam olarak alamazlar. Böyle durumların geçerli olduğu durumlarda borçlunun malvarlığı alacaklılara, belirli bir oran dahilinde (garameten) paylaştırılır. Külli icrada, borçlunun haczedilebilen tüm malvarlığı ile, bütün alacaklıların alacaklarının karşılanması amaçlanmaktadır. Bu noktada belirtmek gerekirse iflas yolu ile takibe sadece tacirler ve tacirler hakkındaki hükümlere tabi olan kimseler için başvurulabilir. Bu sebepten, iflas yolu ile takibin uygulama alanı cüz'i icraya göre daha dar bir alanı oluşturmaktadır çünkü cüz’i icraya herkes tabi tutulabilir. 2. İCRA TEŞKİLATI İcra hukukunda, bir hakkın, alacağın cebri icra yoluyla yerine getirilmesi için gerekli olan işlemleri gerçekleştirmekle mükellef tutulmuş Devlet organlarının tümüne cebri icra teşkilatı adı verilir.Buna göre icra teşkilatını, Asıl İcra Organları Yardımcı İcra Organları olmak üzere iki bölüme ayırmak gerekir.
  • 5. Asıl organlar, yalnızca icra işleri için kurulmuş olan organlardır. Bunlar, İcra dairesi, İcra mahkemesi ve Yargıtay’ın icra ve iflas işleri ile görevli daireleridir. İcra Dairesi İcra teşkilatının temel organı İcra dairesidir.İcra İflas Kanununun 1 inci maddesine göre, İcra dairesi, icra işlerinde birinci derecede görevli makamdır. İcra takip talebi, icra dairesine yapılır. Bu talep üzerine icra dairesi, borçluya ödeme veya İcra emri gönderir. Ödeme veya İcra emri ile verilen sürede, borçlu borcunu yerine getirmezse, para alacaklarında borçlunun mallarını haczeder, satar ve elde edilen para ile alacaklının alacağını öder; konusu paradan başka bir şey olan ilamları ise zorla icra eder. Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar İcra dairesi bulunur. Yani, her asliye hukuk mahkemesinin yargı çevresinde (her ilçede), o ilçedeki cebri İcra işlerini görmek üzere en az bir icra dairesi vardır. Nüfus ve iş yoğunluğu çok olan yerlerde, birden fazla İcra dairesi de kurulabilir. icra dairesinin başında Adalet Bakanlığı’nca atanacak bir İcra müdürü bulunur. İcra müdürü, icra dairesinin sorumlu amiri durumundadır. İcra müdürünün dışında, icra dairesinde ayrıca, yeteri kadar müdür yardımcısı, katip, mübaşir, muhasip gibi yardımcı personel de bulundurulur.İcra işleri az olan ve o nedenle ayrı icra müdürü atanmayan yerlerde, icra müdürünün görevi, mahkeme yazı işleri müdürleri tarafından yürütülür. İİK’nun 13 üncü maddesine göre de icra dairesi, icra mahkemesi hakiminin daimi gözetim ve denetimi altındadır. Ancak, icra dairesi bağımsız olup, icra mahkemesine bağ1ı bir organ değildir. İcra müdürü bu işlemleri yaparken, icra mahkemesinin gözetim ve denetimi altındadır. 16 ncı maddede icra dairesinin hukuka aykırı işlemlerine karşı, icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulabilir. 81 inci maddeye göre de icra müdürleri, cebri icra işlemlerini yerine getirirken zor kullanma yetkisine sahiptir. Bu konuda kolluk kuvvetlerine ve köy muhtarlarına emir verebilir ve onlardan yardım isteyebilir. 2.1.1.1. İcra Müdürünün Yükümlülükleri İcra İflas Kanununda İcra müdürü için görevi gereği para ve diğer kıymetli eşya veya benzeri şeylerle ilgilenmesinden dolayı,
  • 6. suiistimallere meydan vermemek. için bu konuda bir takım yükümlülükler öngörülmüştür. Bu yükümlülükleri, Kanunun 8,9,10,11 ve 12 nci maddelerinde düzenlenmiştir.İİK’nun 8 inci maddesinde icra müdürünün tutanak ve dosya düzenleme yükümlülüğü düzenlenmiştir. Buna göre, İcra ve iflas daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra memuru veya muavini veya katibi tarafından imzalanır. İlgililer bu tutanakları görebilir ve bunların örneğini alabilir. İcra ve iflas dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir 9 uncu madde de ise icra müdürünün bir başka yükümlülüğü olan Para ve değerli eşyanın tevdiine ilişkin bir düzenleme yapılmıştır. Madde hükmüne göre, İcra ve İflas daireleri aldıkları paraları ve kıymetli evrak ve değerli şeyleri, nihayet ertesi işgünü çalışma saati sonuna kadar Adalet Bakanlığınca uygun görülen bankalardaki hesaplarına yatırmaya, banka bulunmayan yerlerde icra veya mahkeme kasalarında muhafazaya, kasa bulunmayan yerlerde ise mal sandıklarına bırakmaya mecburdurlar Kanunun iş görmekten memnuiyet (yasak) başlıklı 10 uncu maddesinde de icra müdürünün olumsuz yükümlülüklerinden birisi sayılmıştır. Bu hükümlere göre İcra ve iflas işlerine bakan memur ve müstahdemler; Kendisinin, Karı veya kocasının, nişanlısının yahut kan ve sıhri usul ve füruunun veya üçüncü derece dahil olmak üzere bu dereceye kadar olan kan ve sıhri civar hısımlarının, Kanuni mümessili veya vekili yahut müstahdemi bulunduğu bir şahsın,menfaati olan işleri göremeyip derhal tetkik merciine haber vermeye mecburdur. Tetkik mercii müracaatı yerinde görürse o işi diğer bir memura, bulunmayan yerlerde katiplerinden birine verir. İcra müdürü yasak olmasına rağmen yukarıda belirtilen kişilerden birine ait işi yaparsa, o işlem kendiliğinden hükümsüz hale gelmeyip, şikayet yolu ile İcra mahkemesi tarafından iptal edilir. İcra müdürlerinin memnu (yasak) tutulduğu işlerden olan icra organlarının kendileri ile akit yapma yasağı da 11 inci madde de düzenlenmiştir. Madde hükmünde “Tetkik vazifesini gören hakimler ve icra ve iflas memur ve müstahdemleri, dairelerince takip edilmekte olan bir alacak veya satılmakta bulunan bir şey hakkında kiminle
  • 7. olursa olsun kendileri veya başkaları hesaplarına bir akit yapamazlar.” denilerek bu kapsam tespit edilmiştir. Örneğin, İcra müdürü, dairesince takibatı yapılan bir alacak nedeniyle haczedilen bir otobüsü kendisi satışa çıkartamaz. Bu yasağa rağmen, İcra müdürü kendi kendisiyle bir akit yaparsa, bu akit hükümsüzdür, hiçbir şekilde sonuç doğurmaz. Yapılan işlemin geçersiz olduğunun tespiti için, İcra mahkemesine şikayet yoluyla başvurulabilir. Bir başka yükümlükte İcra Dairesine Yapılan Ödemeleri Kabul Etmek adı altında 12 nci maddede yer verilmiştir.Buna göre, İcra dairesi, takip edilmekte olan bir para alacağına mahsuben, borçlu veya üçüncü şahıs tarafından yapılan ödemeleri kabul etmek zorundadır. Borçlu veya üçüncü şahıs tarafından yapılan ödeme, takip konusu alacağın tamamı olabileceği gibi, bir kısmına ilişkin de olabilir. Kural olarak, İcra dairesine yapılan ödeme, İcra dairesi binasında ve yalnızca Türk Lirası ile yapılabilir, İcra dairesi yabancı para ile yapılan ödemeyi kabul edemez. 2.1.1.2. İcra Müdürünün Görevleri Alacaklının alacağına kavuşmasına kadar, gerekli olan bütün icra takip işlemlerini yapmakla yükümlü olan İcra müdürünün görevlerini şöyle sıralayabiliriz. Ödeme (veya icra) emrini düzenleyerek borçluya göndermek, Borçlunun mallarını haczetmek, Haczedilen malların satılarak elde edilen para ile alacaklının alacağını ödemek Konusu paradan başka bir şey olan ilamları zorla icra etmek. İcra müdürü, görev alanına ilişkin olarak kanun, tüzük ve yönetmeliklerde tespit edilen şekilde görevini yerine getirmelidir. İcra müdürü kendisine yapılan talepler hakkında, olumlu ya da olumsuz bir karar vermek ve ona göre bir işlem yapmak zorundadır. İcra müdürünün bu işlemleri yapması için, kanunda bir süre öngörülmüşse buna uymalı, kanunda belirli bir süre öngörülmeyip, icra müdürüne takdir yetkisi tanınmışsa, bu işlemleri de en uygun zamanda geciktirmeksizin yapmalıdır. İcra müdürünün, bazı icra işlemlerini yapma konusunda takdir yetkisi bulunmamaktadır. Buna karşılık bazı işlemlerde, icra müdürüne takdir yetkisi tanınmıştır. İcra müdürü, bu gibi kendisine takdir yetkisin tanınan hallerde, tarafların menfaatlerini dikkate alarak işlem yapmalıdır. 2.1.1.3. İcra Müdürünün Sorumlulukları
  • 8. İcra müdürünün (İcra ve iflas dairesi görevlilerinin) sorumluluğu, hukuki sorumluluk, ceza sorumluluğu ve disiplin sorumluluğu olmak üzere üç kısımda incelenebilir. Bunlarda; Hukuki Sorumluluk Ceza Sorumluluğu Disiplin sorumluluğudur. 2.1.2. İcra Mahkemesi İcra mahkemeleri, icra (ve iflas) dairesinin işlemlerine karşı yapılan şikayetlerle, ödeme emrine karşı ileri sürülen itirazları incelemek ve kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere, kurulmuş bir cebri icra organıdır. İcra mahkemeleri kendilerine bağlanan icra dairelerini sürekli gözetim ve denetim altında tutarlar. Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde, (yani her ilçede) bir icra mahkemesi bulunur. İcra mahkemesi bulunmayan yerlerde, o yer asliye hukuk mahkemesi, icra mahkemesi görevini yapar ve mahkemede, bir icra mahkemesi hakimi, yazı işleri müdürü, yeteri kadar katip ve mübaşir bulunur. İcra mahkemesinin belli başlı görevleri şu şekilde sayılabilir. İcra dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikayetleri incelemek, Ödeme emrine karşı borçlunun ileri sürdüğü itirazları inceleyip, itirazların kaldırılması taleplerini karara bağlamak, Hacizde ve iflasta istihkak davalarını incelemek, İhalenin feshini şikayet yolu ile incelemek, İcra ve iflas suçlarını inceleyerek ceza vermek, Kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak. 2.1.3. Yargıtay’ın İcra-İflas İşleri İle Görevli Hukuk Daireleri İcra takibi sırasında, icra mahkemelerine veya genel mahkemelere başvurulabilir. İcra mahkemelerine itiraz veya şikayet yolu ile başvurulmasının ardından alınmış olan kararlara karşı temyiz veya karar düzeltme yoluna başvurulabilir. Ayrıca, genel mahkemelerin de icra takibine ilişkin kararları olabilir, bu kararlara karşıda aynı şekilde temyiz veya karar düzelme yoluna başvurulabilir. İşte, icra mahkemelerinin veya genel mahkemelerin, icra (veya iflas) işlerine ilişkin kararlarına karşı temyiz veya karar düzeltme yoluna başvurulmak istendiğinde, Yargıtay'ın bu işle görevlendirilen hukuk dairelerine başvurulur 3. İCRA HUKUKUNDA TEBLİGAT
  • 9. Tebligat, hukuki bir işlemin ilgili kimsenin bilgisine sunulması için yetkili makamın usulüne uygun bir biçimde yazı ile veya ilanla yaptığı bildirim işlemi olarak usul hukukuna ilişkin kaynaklarda düzenlenmiştir. İcra hukuku açısından da tebligat büyük önem taşımaktadır çünkü yapılan icra işlemlerinin sonuç doğurabilmesi ya da sürelerin işlemeye başlayabilmesi için konunun ilgiliye tebliğ edilmiş olması şartı aranır. İcra işlerinde de tebligat, Tebligat Kanunu ve Tüzüğü hükümleri çerçevesinde yapılır. Buna göre, tebligat, Posta ve telgraf teşkilatı veya memuru aracılığı ile yapılır. Kanunumuz, adreste tebligat esasını kabul etmiştir. Buna göre tebligat, tebliğ yapılacak kimsenin (muhatabın) bilinen en son adresine yapılır. Muhatap, kendisine tebligat yapıldıktan sonra, adresini değiştirmişse, yeni adresini tebliği yapan icra dairesine bildirmek zorundadır. Kendisine tebligat yapılacak kimse adresinde değilse, tebliğ, muhatap ile birlikte oturan kişilere veya hizmetçisine yapılır. Vekil (avukat) aracılığı ile takip edilen işlerde, tebligat kural olarak vekile yapılır, asile (müvekkile) yapılamaz. Adresi bilinmeyen yada bulunamayan kimselere tebligat, ilan yolu ile yapılır. İlan yolu ile tebligatta, tebliğ, son ilan tarihinden itibaren yedi gün sonra yapılmış sayılır. 4. İCRA HUKUKUNDA SÜRELER İcra hukukunda süre, icra işleminin yapılması gereken zaman dilimini ifade etmektedir. Süreler, icra hukuku açısından çok önem taşımaktadır. İcra takibinin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için, İcra ve İflas Kanununda icra işlemleri için süreler öngörülmüştür. Genel olarak süreler, Kanun tarafından belirlenmiştir; ancak bazı hallerde sürenin belirlenmesi konusunun, cebri icra organına (icra müdürüne) bırakıldığı hallerde mevcuttur. Sürelerin büyük bir kısmı icra takibinin tarafları (alacaklı ve borçlu), bazen de üçüncü kişiler için konulmuş olan sürelerdir. Bunlara ilgililer için konulmuş süreler denir. Bu sürelerin bir kısmı, kanun tarafından önceden belirlenmiştir,(örneğin şikayet süresi, itiraz süresi yedi gündür), bir kısmı da icra organı tarafından belirlenir (örneğin haciz giderlerinin yatırılması için alacaklıya verilen süre). Kanun tarafından ilgililere için verilen süreler kesindir. Bu hususta da Kanunun 19 uncu maddesinde bir düzenleme yoluna gidilmiştir. Buna göre, gün olarak tayin olunan müddetlerde ilk gün hesaba katılmaz. Ay veya sene olarak tayin olunan müddetler ayın
  • 10. veya senenin kaçıncı günü işlemeye başlamış ise biteceği ay veya senenin aynı gününde ve müddetin biteceği ayın sonunda böyle bir gün yoksa ayın son gününde biter. Bir müddetin sonuncu günü resmi bir tatil gününe rastlarsa, müddet tatili takip eden günde biter. Müddet, son günün tatil saatinde bitmiş sayılır. Yukarıdaki hükümlerden de anlaşılacağı üzere, tatil ve talik (erteleme) süreleri içinde İcra takip işlemleri yapılamaz. İcra takip işlemleri, İcra organları (İcra dairesi, İcra mahkemesi veya genel mahkemeler) tarafından, borçluya karşı yapılan, İcra takibini iletmeye yönelik, alacaklının alacağına kavuşmasına yönelik işlemlerdir. Güneşin batmasından bir saat sonra ile güneşin doğmasından bir saat önceye kadarki devre (gece vakti) tatil saatidir. Kural olarak, gece vakti hiç bir İcra takip işlemi yapılamaz. Ancak bu kuralın bazı istisnaları vardır: Gece iş görülen (gece kulübü, bar, sinema v.b.) yerlerde gece vakti hasılat haczi yapılabilir; borçlunun mal kaçırdığı anlaşılırsa, gece vakti haciz yapılabilir. Ayrıca, gündüz vaktinde başlamış bulunan bir hacze, gece vakti de devam edilebilir. Diğer taraftan, gece vakti tebligat da yapılabilir. Tatil günleri ise, hafta tatili ve resmi tatil günleridir. Tatil günlerinde de hiçbir İcra takip işlemi yapılamaz. Ancak, bu kurala da Kanun tarafından bazı istisnalar getirilmiştir. Buna göre tatil günlerinde, haciz yapılabilir, muhafaza tedbirleri alınabilir, tebligat yapılabilir Ayrıca 20 nci madde de “Bu kanunun tayin eylediği müddetleri değiştiren bütün mukaveleler hükümsüzdür. Ancak her hangi bir müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu bu hakkından vazgeçebilir. Bu vazgeçme üçüncü şahıslara tesir etmez.” denilerek Kanun tarafından tespit edilen sürelerin değiştirilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Cebri icra organları ise, sürelere uyulup uyulmadığını re'sen (kendiliğinden) gözetir. ilgililer, belirlenen süreler içerisinde gerekli işlemleri yapmalıdırlar. İlgililer için konulmuş olan süreler, hak düşürücü niteliktedir. Yani, süresi içinde ilgili işlem yapılmazsa, ödeme emrine yedi günlük itiraz süresi içerisinde itiraz etmeyen borçlu örneğinde olduğu gibi, itiraz hakkı kaybedilir ve o işlemin yapılabilme hakkı sona erer. Sürelerin bir kısmı ise, cebri icra organları (icra dairesi) için konulmuş olan sürelerdir Bu süreler hak düşürücü nitelikte olmayıp, düzenleyici niteliktedir. O nedenle, icra dairesi tarafından süresi geçtikten sonra
  • 11. yapılan işlemler de geçerlidir. Ancak bu durumda, icra müdürünün bu davranışına karşı şikayet yoluna gidilebileceği gibi sorumlusundan tazminatta talep edilebilir. 4.1. SÜRELERİN HESAPLANMASINA İLİŞKİN ÖRNEKLER Örneğin, ödeme emri borçluya 16 Şubat 2005 Çarşamba günü tebliğ edilmişse,yedi günlük itiraz süresi, 17 Mart 2005 perşembe günü başlayarak 23 Mart 2005 çarşamba günü tatil saatinde sona erer. Süre ay veya yıl olarak belirlenmişse, tebliğin yapıldığı günden itibaren işlemeye başlar ve ayın veya yılın kaçıncı günü işlemeye başlamışsa, biteceği ayın veya yılın da aynı gününde biter. Örneğin, 12 Kasım 2004 tarihinde işlemeye başlayan altı aylık bir süre, 12 Mayıs 2005 günü tatil saatinde; 12 Eylül 2004 tarihinde işlemeye başlayan bir yıllık süre 12 Eylül 2005 günü tatil saatinde sona erer. Sürenin biteceği ayın veya yılın sonunda böyle bir gün yoksa, o ayın son gününün tatil saatinde biter. Örneğin, 30 Ocak 2005’te başlayan bir aylık süre, Şubat ayının son gününde (28veya 29 Şubatta) biter. 5. İCRA HUKUKUNDA ERTELEME HALLERİ İcra İflas Kanunu, borçluyu korumak maksadıyla, borçlu yararına bazı erteleme halleri getirmiştir. Erteleme sebeplerinin mevcut olması durumunda, bu sebepler devam ettiği sürece, hiçbir İcra takip işlemi yapılamaz. Erteleme halleri ve sürelerini şöyle sıralayabiliriz: - Borçlunun ailesinden birinin ölümü halinde: Karısı yahut kocası ve kan ve sıhriyet itibariyle usul veya füruundan birisi ölen bir borçlu aleyhindeki takip, ölüm günü ile beraber üç gün için talik olunur. Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Medeni Kanunda muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır. Erteleme hallerinde, İcra takip işlemleri yapılmamakla beraber, bu hallerin sürelere bir etkisi olmaz, süreler işlemeye devam eder. Ancak sürenin son günü bir erteleme gününe rastlarsa, süre ertelemenin bitiminden sonra bir gün daha uzar. 6. İCRA TAKİBİNİN TARAFLARI İcra takibinde, alacaklı ve borçlu olmak üzere iki taraf bulunur. Alacaklı, borçludan alacaklı olduğunu iddia ederek takip talebinde alacaklı olarak gösterilen kimse; borçlu ise, alacaklının kendisine karşı bir hak iddia ederek takip talebinde borçlu olarak gösterdiği kimsedir.
  • 12. Bazı durumlarda, icra takibi sırasında üçüncü kişilerin de takiple ilişkileri olabilir. Ancak bu durum onları icra takibinin tarafı haline getirmez. İcra takibinde taraf olarak bulunabilmek için bir takım ehliyetlere (kişisel özelliklere) sahip olmak gerekir. Bunları şu şekilde belirtmek mümkündür: 6.1. TARAF EHLİYETİ Bir icra takibinde tarafların (alacaklı ve borçlunun) taraf ehliyetine sahip olması şartı aranır. Bir başka ifade ile, taraf ehliyeti, icra takibinde alacaklı veya borçlu olabilme yeteneğidir. Buna göre, medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan herkes, icra takibinde taraf olma ehliyetine de sahiptir. İcra takibinde taraf olma ehliyeti yalnızca, gerçek kişiler ve tüzel kişiler bakımından söz konusu olur. Tüzel kişiliği bulunmayan toplulukların taraf ehliyeti yoktur. Gerçek kişilerin taraf ehliyeti ölümle sona erer. Takibe başladıktan sonra bir gerçek kişi ölürse, takibe mirasçıları kaldığı yerden devam eder. Tüzel kişilerde ise taraf ehliyeti tüzel kişiliği hukuken ortadan kalkmasıyla sona erer. 6.2 TAKİP EHLİYETİ Bir kimsenin, kendisinin veya atadığı bir temsilci (avukat) aracılığı ile, alacaklı olarak icra takibini ve bununla ilgili işlemleri yapabilmesi veya borçlu sıfatıyla haklarını korumaya yönelik işlemleri yapabilmesi yeteneğine takip ehliyeti denir. Takip ehliyeti, medeni hukuktaki, medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin takip hukukundaki karşılığıdır. Buna göre, medeni hakları kullanma ehliyetine tam olarak sahip olanlar, takip ehliyetine de sahiptir. Başka bir ifade ile takip ehliyetine sahip olanlar, ayırt etme gücüne sahip (mümeyyiz, sezgin) ve reşit (ergin) olup, kısıtlı bulunmayan gerçek kişiler ve tüzel kişilerdir. Ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılar (mahcurlar) kural olarak takip ehliyetine sahip değillerdir, İcra takiplerinde, reşit olmayanlar (küçükler) velisi olan anne ve/veya babası tarafından temsil edilir; kısıtlılar (mahcurlar) için ise bir vasi tayin edilir. Ayırt etme gücü (sezgin) olmayan kimselerin, takip ehliyeti de yoktur. Bu kişiler, icra (ve iflas) takiplerinde kanuni temsilcileri tarafından temsil edilir. İcra organları, tarafların takip ehliyetine sahip olup olmadıklarını res’en dikkate alır. Taraflardan birinin takip ehliyeti yoksa, bu husus da süresiz olarak şikayet yoluyla ileri sürülebilir.
  • 13. 7. İLAMSIZ İCRA İlamsız icrada, alacaklı alacağını bir mahkeme ilamı (hükmü) ile tespit ettirmeden, doğrudan doğruya icra dairesine başvurarak, alacağını elde etmek üzere icra takibinde bulunabilir. İlamsız icra, yalnızca para (ve teminat) alacakları için öngörülmüş bulunan bir takip yoludur. Para (ve teminat) alacakları dışında kalan alacaklar için, ilamlı icra yoluna başvurulur. İcra takiplerinde, görevli bulunan tek merci icra dairesidir, bütün takipler İcra dairesinde başlar, İcra dairesi aracılığı ile yürütülür ve sona erer. İcra dairesi İcra işlerinde birinci derecede görevlidir, icra takipleri için, İcra dairesi dışında başka görevli bir makam kural olarak yoktur. İcra daireleri arasında görev ayırımı yapılmamıştır. Bu nedenle İcra daireleri arasında görev uyuşmazlığı sorunu ortaya çıkmaz. Bir yerde birden fazla İcra dairesi varsa, bunlar arasındaki ilişki, görev değil, bir işbölümü ilişkisidir.İlamsız İcradaki genel yetkili İcra dairesi ise, borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yer İcra dairesidir. İlamsız icra üç kısma ayrılır: Genel haciz yolu Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu Kiralanan taşınmazların ilamsız icra yolu ile tah1iyesi Bu yollar sırasıyla aşağıda incelenecektir. 7.1. GENEL HACİZ YOLU İlama veya kambiyo senedine bağlı olmayan ve rehinle de teminat altına alınmamış olan, belirli bir miktar para (veya teminat) alacağının tahsili için başvurulan ilamsız İcra yoluna genel haciz yolu ile takip denir. Genel haciz yolu ile takibe yalnızca para (veya teminat) alacakları için başvurulabilmekte olup bunun dışındaki alacaklar için başvuruda bulunulamaz. Genel haciz yolu ile takip yapabilmek için alacağın mutlaka bir senede bağlı olması gerekmez. Bir senede bağlı olmayan alacaklar ile adi senetlere, imzası noterce onaylanmış senetlere, resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri çerçevesinde ve usulüne uygun olarak verdikleri belgelere bağlı alacaklar için genel haciz yoluna başvurulabilir. Kambiyo senedine bağlı alacaklar içinse, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başvurulur. Ancak, alacaklı dilerse kambiyo senedine bağlı alacağı için genel haciz yoluna da başvurabilir. Para alacağı bir ilama bağlı ise, ilam alacaklısı ilamlı icra yoluna gider.
  • 14. Böyle bir alacak için, ilam alacaklısının genel haciz (ilamsız icra) yoluna başvurmasına da bir engel bulunmamaktadır. Alacak bir rehinle temin edilmiş ise, alacaklının önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapması gerekir. Genel haciz yolu takibin genel olarak aşamaları şu şekildedir: Takip, alacaklının takip talebi ile başlar. İcra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmezse veya itiraz eder de, itiraz alacaklının talebi üzerine kaldırılırsa, ödeme emri kesinleşir. Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra icra dairesi, alacaklının talebi üzerine borçlunun mallarını haczeder, satar, elde ettiği paradan alacaklının alacağını öder. 7.1.1 GENEL HACİZ YOLU İLE TAKİBİN KONUSU Genel haciz yolu ile takibin konusunu yalnızca para ve teminat alacakları oluşturmaktadır. Takibin konusu, bir şeyin yapılması veya yapılmaması, taşınır veya taşınmaz mal teslimi veya çocuk teslimi gibi, paradan başka bir şey ise, bu takdirde, alacaklı genel haciz (ilamsız icra) yolu ile takip yapamaz. Alacaklının dava açarak, alacağını bir ilama (hükme) bağlatması, ilama dayanarak ilamlı icra yoluna başvurması gerekir.Takibe konu olan paranın, doğum kaynağı çeşitli olabilir. Örneğin, bir akde bağlı olabilir, haksız fiilden doğan bir tazminat alacağı olabilir yada sebepsiz zenginleşmeden doğabilir. Bu şekilde genel haciz yolu ile takibe başvurabilmek için alacağın kaynağının nereden geldiğinin bir önemi yoktur. Ancak, borçlu ödeme emrine herhangi bir itirazda bulunursa, alacağın ispatı açısından alacağın dayandığı sebep önem kazanır .Takibe konu olan para ile Türk Lirası kastedilmektedir. Ancak, alacak yabancı para türünden bir para ise, hangi tarihteki (vade veya fiili ödeme tarihi) kur üzerinden talep edildiği belirtilerek, yabancı para üzerinden de takip yapılabilir. Altın para, herhangi bir kıymetli mal hükmündedir. Bu nedenle böyle bir alacak için, genel haciz yoluna değil, ilamlı icra yoluna başvurulmalıdır.Genel haciz yolu ile takip belirli bir miktar paranın alacaklıya ödenmesi dışında, alacaklının alacağının teminat altına alınması için borçlu tarafından verilmesi taahhüt edilen belirli bir teminatın gösterilmesine de ilişkin olabilir. 7.2. TAKİP TALEBİ Genel haciz yolu ile takibin yürürlüğe konulabilmesi için, alacaklının (veya temsilcisinin) yetkili icra dairesine başvurarak, takip talebinde
  • 15. bulunması gerekir. İİK’nun 58 inci maddesine göre, takip talebi, yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Takip talebi yazılı olarak yapılacak ise, bu durumda genellikle, basılı haldeki bir takip talebi örneği kullanılır. Ancak, takip talebinde bulunmak isteyen alacaklının mutlaka basılı takip talebi örneğini doldurması gerekmez. Takip talebinin bütün geçerlilik şartlarını taşıyan ve adi bir kağıda yazılmış bulunan bir takip talebi de geçerlidir. Alacaklının sözlü olarak takip talebinde bulunması da mümkündür Böyle bir durumla karşılaşılması durumunda, İcra müdürünün bütün bilgileri basılı tutanağa geçirmesinin ardından; tutanak, alacaklı ve İcra müdürü tarafından imzalanır. İcra dairesi, alacaklıya takip talebinde bulunduğuna ve verdiği belgelere, talep ve takip giderlerine dair bedava ve pulsuz bir makbuz verir. Alacaklı takip talebinde bulunsa bile yaptığı İcra takibinden kendi rızası ile yada borçlunun rızası aranmaksızın vazgeçebilir. Geçerli bir takip talebinin geçerli olabilmesi için bulunması gereken unsurlar şunlardan oluşur. Alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı, vergi kimlik numarası şöhret ve ikametgahı; alacaklı yabancı memlekette oturuyorsa Türkiye'de göstereceği ikametgah (İkametgah gösteremezse icra dairesinin bulunduğu yer ikametgah sayılır) Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, alacaklı tarafından biliniyorsa vergi kimlik numarası şöhret ve ikametgahı (Bir terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı, soyadı, şöhret ve ikametgahları) Alacağın ve istenen teminatın Türk parası ile tutarı ve faizi, alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün Senet, senet yoksa borcun sebebi Takip yollarından hangisinin seçildiği Alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş, borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdii Takip talebinde bulunması gereken hususlar yazıldıktan sonra, altının alacaklı (varsa vekili) tarafından imzalanması gerekir. Bu unsurları taşıyan bir takip talebini, icra müdürü kabul etmek ve borçluya ödeme emri göndermek zorundadır bir başka deyişle icra müdürü aksi bir uygulamaya başvuramaz. Belirtilen unsurların tümünü taşımayan bir takip talebini icra müdürü kabul
  • 16. ederse, borçlu şikayet yoluna başvurarak, kendisine gönderilen ödeme emrinin iptalini isteyebilir. Alacaklının geçerli bir takip talebi üzerine, İcra müdürü, takip talebinden itibaren en geç üç gün içinde borçluya bir ödeme emri göndermek zorundadır. Alacaklı, takip talebinde seçtiği haciz veya iflas yolundan, bir defaya mahsus olmak üzere, seçtiği o yolu bırakıp, harç ödemeksizin diğerine yeni baştan başvurabilir.Takip talebinde bulunulması ile bazı haklar korunmuş olur. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez . Takip talebi tarihi önem arz eder çünkü hacze iştirak için bu tarih esas alınır. Takip talebinde bulunulması ile takip konusu alacak için işlemeye devam eden zamanaşımı kesilir. Alacaklı, alacağının bir kısmı için takipte bulunmuşsa, takip konusu yapılan kısım için zamanaşımı kesilir; takip dışı bırakılan kısım için ise, zamanaşımı kesilmez, işlemeye devam eder. Borçlu daha önce temerrüde düşürülmemişse, takip talebi ile temerrüde düşürülür. Ancak temerrüt tarihi olarak, takip talebi tarihi değil, takip talebi üzerine gönderilen ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihi esas alınmaktadır. 7.3. ÖDEME EMRİ Alacaklının takip talebi üzerine icra dairesi, bir ödeme emri düzenleyerek borçluya göndermek zorundadır. Geçerli bir takip talebini alan icra müdürü, alacağın mevcut olup olmadığını, vadesinin gelip gelmediğini, zamanaşımına uğrayıp uğramadığını vb. hususları incelemeden, ödeme emrini düzenleyerek borçluya göndermeye mecburdur.Borçlu, kendisine karşı icra takibi yapıldığını ödeme emrinin tebliği ile öğrenir. Ödeme emri, borçluya karşı yapılan icra takip işlemlerinin ilkidir. Borçluya, savunma hakkını kullanılabilmesi için ödeme emri tebliği zorunludur çünkü borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden, takibe devam edilemez, malları haczedilip satılamaz. Aksi takdirde, borçlu bu işlemlere karşı süresiz olarak şikayette bulunarak, iptalini sağlayabilir.Borçlu ödeme emrinin tebliği üzerine, yedi gün içinde itiraz etmezse, itiraz eder de, itirazı iptal edilir veya kaldırılırsa ödeme emri ve bununla takip kesinleşir. İcra takibinin bundan sonraki safhalarına geçilebilmesi için, ödeme emrinin kesinleşmesi gerekir. Ödeme emrinde bulunması gerekli hususlar ise şunlardan oluşur.
  • 17. Takip talebinde bulunan kayıtlar (Yukarıda belirtilen ve geçerli bir takip talebinin geçerli olabilmesi için bulunması gereken unsurlar) Borcun ve masrafların yedi gün içinde ödenmesi, borç teminat verilmesi mükellefiyeti ise teminatın bu süre içinde gösterilmesi ihtarını, Takibin dayandığı senet altındaki imza kendisine ait değilse yine bu yedi gün içinde bu cihetin ayrıca ve açıkça bildirilmesi; aksi halde icra takibinde senedin kendisinden sadır sayılacağı, Borçlunun senet altındaki imzayı reddettiği takdirde merci önünde yapılacak duruşmada hazır bulunması; buna uymazsa vaki itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verileceği, Borcun tamamına veya bir kısmına yahut alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazı varsa bunu da aynı süre içinde beyan etmesi ihtarını, Senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde yukarda yazılı yedi günlük süre içinde mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı; mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarını, Borç ödenmez veya itiraz olunmazsa cebri icraya devam edileceği beyanını ihtiva eder. Daha sonra, icra dairesi, yukarda belirtilen unsurları içeren bir ödeme emri düzenler. Ödeme emri borçlu sayısından iki fazla nüsha halinde düzenlenir, bunlardan bir nüshası (aslı) icra dosyasına konulur, diğer nüshası da borçluya gönderilir. Ödeme emri borçluya takip talebinden itibaren nihayet 3 gün içinde tebliğe gönderilir. Takip belgeye dayanıyorsa, belgenin tasdikli bir örneği ödeme emrine bağlanır. Müşterek borçlular aynı zamanda takip ediliyorlarsa hepsinin veya bir kısmının bir mümessil tarafından temsil edilmeleri hali müstesna olmak üzere her birine ayrı ayrı ödeme emri tebliğ edilmek lazımdır. Bir borçlu hakkında aynı günde birden ziyade takip talebi varsa icra dairesi bunların ödeme emirlerini aynı zamanda tebliğe gönderir. Ödeme emrinin tebliğinden sonra bir takım sonuçlar ortaya çıkabilir. Bunlarda aşağıdaki sonuçlardan biri olabilir. Ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlu, ödeme emriyle kendisinden istenen borcu kabul ederek, yedi günlük süre içerisinde faiz ve giderleri ile birlikte ödeyebilir, bu durumda takip sona erer. Borçlu yedi günlük süre içerisinde borcunu ödemediği gibi, ödeme emrine itiraz da etmezse, bu durumda ödeme emri (icra takibi)
  • 18. kesinleşir. Bu durumda borçlunun, borcu zımnen kabul ettiği kabul edilir.İcra takibinin kesinleşmesi üzerine, alacaklı haciz isteyebilir. Ödeme emrine itiraz etmeyen borçlunun, yedi günlük süre içinde mal beyanında bulunması gerekmektedir. Aksi halde, alacaklının talebi üzerine mal beyanında bulununcaya kadar hapisle tazyik edilebilir veya hapisle cezalandırılabilir. Borçlu yedi günlük süre içerisinde, ödeme emrine (imzaya veya borca) itiraz ederse icra takibi durur. İcra takibine devam edilebilmesi için, alacaklının talebi üzerine, itirazın mahkemece iptal edilmesi ya da icra mahkemesince kaldırılması gerekir. Borçlunun, ödeme emri ile istenen takip konusu borcun, kendisinden istenemeyeceğini, ödemek istemediğini, yedi gün içinde icra dairesinde ileri sürmesine, ödeme emrine itiraz diyoruz. Borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi kanundan kaynaklanan savunma hakkını kullanmasını ifade eder Hangi nedenle itiraz edilirse edilsin, itirazın haklı olup olmadığına bakılmaksızın, borçlunun, belirtilen yedi günlük süre içinde usulüne uygun olarak ödeme emrine itiraz etmesi ile icra takibi durur. İİK’nun 66 ncı maddesine göre, müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur. Borçlu itirazında imzayı reddetmişse alacaklı derhal icra dairesinden tatbike medar imzaların celbini isteyebilir.Borçlunun itirazının hükümden düşürülmesi ve takibe devam edilebilmesi için alacaklı, borçlunun itirazının iptali için mahkemede dava açabilir ya da borçlunun itirazının kaldırılması için icra mahkemesine başvurabilir Takip konusu alacağın bir adi senede dayanması halinde, borçlunun senedin altındaki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesi ile yaptığı itiraza, imzaya itiraz adı verilir. Senet altındaki imzaya itiraz etmek isteyen borçlu, bu itirazını ayrıca ve açıkça yapmalıdır. Borçlu, yalnızca imzaya itiraz edebileceği gibi, imzaya itirazla çelişmeyen borca itiraz sebeplerini, imzaya itirazla birlikte ileri sürebilir. Böyle bir durumda itiraz, imzaya itiraz olarak değerlendirilir. İmzaya itiraz, yalnızca icra takibinin adi senede dayanması halinde yapılabilir. İcra takibinin hiçbir senede dayanmaması, noterce onaylı bir senede
  • 19. dayanması ya da resmi dairelerin veya yetkili makamlarınca yetkileri kapsamında usulüne göre verdikleri makbuz veya belgeye dayanması gibi hallerde imzaya itiraz edilemeyip, yapılacak itiraz ancak borcun kendisine yönelik olabilir. İmzaya itirazın dışındaki diğer bütün itiraz halleri borca itiraz olarak kabul edilir. 7.3.1 ÖDEME EMRİNE İTİRAZ SEBEPLERİ Ödeme emrinin dayandığı itiraz sebepleri genelde maddi hukuka dayanmaktadır. Borçlu, takip konusu alacağı maddi hukuk bakımından ödemek zorunda olmadığını, itiraz yolu ile ileri sürebilir. Borçlunun itirazı takip konusu alacağa ilişkindir. Örneğin, alacağın ödeme zamanı gelmemiştir veya daha önceden ödenmemekle beraber zamanaşımına uğrayarak borç sona ermiştir yada alacağı doğuran sözleşme mutlak butlan ile hükümsüzdür. Alacaklının takip yapma yetkisinin bulunup bulunmadığı yönündeki itirazlar, takip hukukuna dayanan itiraz sebeplerini oluşturmaktadır. Borçlu borcun bir kısmına itiraz ederse, itiraz edilen kısım için takip durur, itiraz edilmeyen kısım için takip kesinleşir. Borçlu itirazında bildirdiği itiraz sebepleri nedeniyle onları genişletemez ve değiştiremez. Buna karşın, borçlu bildirdiği sebeplerin dışında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itiraz nedenlerine dayanarak onları da ileri sürebilir. 7.3.2. ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN GEÇERLİLİK ŞARTLARI Borçlunun, ödeme emrine yapacağı itirazın, geçerlilik kazanabilmesi için aşağıdaki şartların tümünün gerçekleşmesi gerekir: Ödeme emri borçluya tebliğ edilmiş olmalıdır Borçlunun ödeme emrine itiraz iradesi bulunmalıdır. Ödeme emrine itiraz eden kimse, itiraz edebilme ehliyetine sahip olmadır. Ödeme emrine itiraz, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. 7.3.3. ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN YAPILMASI VE SÜRESİ Borçlu, ödeme emrine itirazını, ödeme emrinin kendisine tebliğ edilmesinden itibaren yedi gün içinde, icra dairesine bildirmeye mecburdur. İtirazın yapılacağı yetkili icra dairesi, takibin yapıldığı ve ödeme emrini gönderen icra dairesidir.Bunun dışında örneğin icra mahkemesine yapılan itiraz geçersiz kabul edilecektir. Ödeme emrine itiraz, bir dilekçe ile yapılabileceği gibi, sözlü olarak da yapabilir
  • 20. İtiraz eden borçluya, itiraz ettiğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir. İcra dairesi, ödeme emrine itiraz edildiğini üç gün içinde alacaklıya bildirir. Ödeme emrine itirazını süresi, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ödeme emrine itiraz süresinin son günü, tatil gününe rastlarsa, itiraz süresi, tatili gününü takip eden ilk çalışma gününün sonuna kadar olmak üzere, bir gün daha uzatılır. Borçlu, belirtilen yedi günlük süre içerisinde itiraz etmezse, ödeme emrine bağlı olarak icra takibi kesinleşmiş olur. Yedi günlük süre geçirildikten sonra yapılacak olan itiraz artık geçerli olmaz. icra müdürü, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını re'sen gözetmek zorundadır. İtiraz süresi, kural olarak kesindir, uzatılamaz. 7.3.4. ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN GETİRDİĞİ SONUÇLAR Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur. Borçlu itirazında imzayı reddetmişse alacaklı derhal icra dairesinden tatbike medar imzaların celbini isteyebilir. Takibin durması için İcra müdürünün veya bir başka makamın ayrıca karar vermesine gerek yoktur. İtiraz ile duran İcra takibine, ,alacaklının talebi ile itiraz hükümden düşürülünceye kadar, devam edilemez. Ödeme emrine itiraz eden borçlunun, mal beyanında bulunma zorunluluğu yoktur. 7.3.5. ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN HÜKÜMDEN DÜŞÜRÜLMESİ Alacaklının icra takibine devam edebilmesi için, borçlunun itirazının hükümden düşürülmesi yada başka bir deyişle geçersiz hale getirilmesi gerekir. Bunun içinde İİK’ da iki yol öngörülmüştür: İtirazın iptali davası İtirazın İcra mahkemesinde kaldırılması 7.3.5.1. İTİRAZIN İPTALİ DAVASI Borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine duran icra takibine, devam edilmesini sağlamak üzere, alacaklının genel mahkemede açtığı ve itirazı iptal ettirtmeye yönelik olarak açtığı davaya itirazın iptali davası adı verilir. İptal davası gerek imzaya itiraz, gerekse borca itiraz hallerinde açılabilir. Bu davada davacı, takip alacaklısı, davalı ise, takip borçlusudur. Davacı (alacaklı), dava dilekçesinde, borçlunun (davalı) itirazının iptalini ve borçlunun takip konusu alacağı ödemeye mahkum edilmesini ister. İtirazın iptali davası açıldıktan sonra, dava
  • 21. boyunca, daha önce durmuş olan icra takibi yine durmaya devam eder. İtirazın iptali davasında yetkili ve görevli mahkeme, genel hükümlere göre belirlenir.Alacaklı itirazın iptali davasını, itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde açmak zorundadır çünkü bu hak düşürücü bir zamandır. Bu süre içerisinde alacaklı, itirazın iptali davasını açmazsa, yaptığı ilamsız icra takibi düşer. Yapılan yargılama sonunda mahkeme, itirazın iptali davasını kabul ederse, yani alacaklı haklı çıkarsa, borçlunun itirazının iptaline karar verir ve borçluyu takip konusu borcu ve yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder. Böylece, borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bundan sonra, alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini ve haciz yapılmasını isteme hakkını tekrar elde eder. Alacaklı dava dilekçesinde istemiş ise, borçlu hükmolunan borç miktarının yüzde kırkından az olmamak üzere bir tazminata da mahkum edilebilir. Ayrıca, itirazın iptali davasının kabul edilmesi sonucunda, borçlu mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren üç gün içersinde mal beyanında bulunmakla mükelleftir. Diğer taraftan, ilgili mahkeme, yargılama sonunda, takip konusu alacağın mevcut olmadığı yada alacaklının haksız olduğu sonucuna varırsa, itirazın iptali davasını reddetmiş olur. Böylece, davanın reddi kararı ile mahkeme, takip konusu yapılan alacağın mevcut olmadığını tespit etmiş olur; bu kararın kesinleşmesi ile alacaklının başlattığı icra takibi de iptal edilmiş olur. Borçlu olduğu iddia edilen kişi, alacaklının kötü niyetle icra takibinde bulunduğu yargısına ulaşırsa ve cevap dilekçesinde istemiş olması halinde, alacaklıyı, reddolunan alacak miktarının yüzde kırkından az olmamak üzere bir tazminatla itirazın iptali davasının reddine karar veren mahkemeden cezalandırılmasını talep edebilir. Mahkemenin vermiş olduğu davanın kabulü veya reddine ilişkin kararlar da diğer hallede olduğu üzere temyiz edilebilir. Kararın kesinleşmesinden sonra, bu karar artık alacağın mevcut olduğu veya olmadığı konusunda taraflar arasında kesin hüküm oluşturur ve bu hususta tekrar dava veya takip yoluna başvurulamaz. 7.3.5.2. İTİRAZIN KALDIRILMASI Borçlunun itirazı ile duran icra takibine, alacaklının devam etmesini sağlayan diğer bir yol da itirazın icra mahkemesince kaldırılmasıdır. itirazın icra mahkemesinde kaldırılması yolu, itirazın iptali davasına göre daha çabuk ve pratik bir yoldur. Ancak, alacaklı, elinde alacaklı
  • 22. olduğunu gösterir bir belge bulunması durumunda, uzun ve zahmetli olan dava yolunu değil, kısa ve basit bir yol olan itirazın kaldırılması yolunu tercih edebilir. İcra mahkemesinin buradaki inceleme yetkisi sınırlıdır, sadece belge üzerinden inceleme yapabilmekte olup, tanık, keşif, yemin gibi delillere bu yargılamada başvurulamaz. Bu nedenle, icra mahkemesinin itirazın kaldırılması hakkındaki kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.Alacaklı, itirazın kaldırılmasını, itirazın kendisine tebliğinden itibaren, altı ay içinde, icra mahkemesinden istemelidir; aksi halde, bir daha aynı alacak için ilamsız icra takibinde bulunamaz. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve itirazın kaldırılması talebi süresinde yapılmamışsa, talep, sadece bu nedenle reddedilir. 7.3.5.2.1. İtirazın Kesin Kaldırılması Borca itiraz edilmesi halinde, alacaklı itirazın kesin kaldırılması yoluna başvurabilir. Alacaklının itirazın kesin kaldırılması yoluna başvurabilmesi için, alacağın aşağıdaki belgelerden birine bağ1ı bulunması gerekir.Bunlarda; İmzası Borçlu Tarafından ikrar Edilmiş Adi Senet, İmzası Noterlikçe Onaylanmış Senet, Resmi Dairelerin veya Yetkili Makamların Yetkileri Dahilinde ve Usulüne Göre Verdikleri Belgeler, Kredi Kurumları ile ilgili Belgelerdir. Alacaklı, bu saydığımız belgelerden biri ile alacağını ispat etmek zorundadır. Alacaklı, bu belgelerden biri ile alacağını ispat edemezse, icra mahkemesi, itirazın kesin kaldırılması talebini reddeder; ispat ederse, bu kez itirazını ispat etmek sırası borçluya gelir. Borçlu da tıpkı alacaklı gibi, bu kez itirazını kural olarak yukarıda sayılan belgelerden biri ile ispat etmek zorundadır. Kara alacaklının isteği yönündeyse, alacaklının yaptığı ilamsız icra takibi kesinleşir ev alacaklı icra takibine devam edilmesini (haciz) isteyebilir. İtirazın kesin kaldırılması halinde borçlu, alacaklının talep etmesi durumunda takip konusu alacağın yüzde kırkından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilir. Ayrıca, borçlu, itirazın kaldırılması kararının kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır. itirazın kesin kaldırılması talebinin kabulü veya reddi kararları temyiz edilebilir. 7.3.5.2.2. İtirazın Geçici Kaldırılması
  • 23. İİK’nun 68 inci maddesine göre, itirazın geçici kaldırılması alacaklının takip konusu alacağı, kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içeren bir adi senede dayanıyorsa ve borçluda senet altındaki imzayı inkar ederse, bu takdirde alacaklı itirazın geçici kaldırılması yoluna başvurabilir. Şu halde, itirazın geçici kaldırılması, alacaklının adi bir senede dayanması ve borçlunun da, bu senet altındaki imzaya itiraz etmesi halinde söz konusu olabilir. Alacaklı, borçlunun imzaya itirazının kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde, icra mahkemesine başvurarak itirazın geçici olarak kaldırılmasını talep edebilir. Ayrıca, icra dairesine de başvurarak, borçlunun, karşılaştırma yapmaya uygun bir imzasının, resmi dairelerden getirtilmesini isteyebilir. Alacaklı, icra mahkemesinden, borçlunun itirazının geçici olarak kaldırılmasını ister ve ayrıca, % 40 icra inkar tazminatı istiyorsa, bunu da talebinde belirtir. İcra mahkemesi, alacaklının itirazın geçici kaldırılması talebi üzerine, alacaklının dayandığı senet altındaki imzanın borçluya ait olup olmadığını inceler. İcra mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda, alacaklının dayandığı senet altındaki imzanın borçluya ait olmadığı kanısına varması halinde, itirazın geçici kaldırılması talebini reddeder. Bu durumda artık icra takibine devam edilemez. Borçlunun istemiş olması halinde, alacaklı takip konusu alacağın % 40’ından az olmamak üzere, icra inkar tazminatına mahkum edilir İcra mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda, alacaklının dayandığı senet altındaki imzanın borçluya ait olduğu kanısına varması halinde ya da borçlu duruşmaya gelmezse, itirazın geçici kaldırılmasına karar verir. Bu durumda, borçlu takip konusu alacağın % 10’u oranında para cezasına ve alacaklının istemiş olması halinde, takip konusu alacağın % 40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminata mahkum edilir. İcra mahkemesinin, itirazın geçici kaldırılması kararı alması durumunda bir takım sonuçlar meydana gelir. Bunlar; geçici olarak haczini isteyebilmesi ancak kesin haciz isteyememesi, Borçlunun, itirazın geçici kaldırılması kararının kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorunda olması, Borçlunun, itirazın geçici kaldırılması kararının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde, borçtan kurtulma davası açabilmesi ve
  • 24. Borçlunun, yedi günlük süre içinde borçtan kurtulma davası açmaması halinde, itirazın geçici kaldırılması kararının verilmesi ve varsa geçici haczin kesinleşmesidir. 7.3.5.2.3. Borçtan Kurtulma Davası Borçlu, icra mahkemesinin itirazın geçici kaldırılması kararı vermesi üzerine, gerçekten borçlu olmadığına inanıyorsa ve aleyhine başlamış olan icra takibinin devam etmesini engellemek istiyorsa, genel mahkemede, borçlu olmadığına ilişkin yedi gün içinde bir dava açabilecektir. Bu davaya da borçtan kurtulma davası denir. İcra mahkemesinin vermiş olduğu itirazın geçici kaldırılması kararı, taraflar arasında kesin hüküm teşkil etmediği için, borçtan kurtulma davası açılmasına engel olmaz. Borçtan kurtulma davası niteliği itibari ile bir menfi tespit davası niteliğindedir. Borçtan kurtulma davasında yetkili mahkeme, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi veya alacaklının (davalının) yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise, borçlunun borçlu olmadığını iddia ettiği miktara göre belirlenir. Borçtan kurtulma davasında davacı takip borçlusu, davalı ise takip alacaklısıdır. Bu dava ile davacı olan borçlu, takip konusu borcun mevcut olmadığının tespitini mahkemeden talep etmektedir. Borçtan kurtulma davası, itirazın geçici kaldırılmasının borçluya tebliğinden itibaren yedi gün içinde açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve bu sürenin geçirilmesinden sonra açılan davalar otomatik olarak reddedilir. Borçlu, bu yedi günlük süre içinde borçtan kurtulma davası açmazsa, itirazın geçici kaldırılması karan kesin kaldırma kararına dönüşür; geçici haciz konulmuşsa, geçici haciz de, kesin hacze dönüşür. Borçtan kurtulma davasının dinlenebilmesi için ayrıca, davacı olan borçlunun, ilk duruşma gününün bitimine kadar dava konusu alacağın % 15’i kadar bir teminat göstermesi gerekir, aksi halde başka bir inceleme yapılmadan dava reddedilir. Yapılan yargılama sonunda, borçlu haklı bulunursa, borçlunun, takip konusu alacağın borçlusu olmadığı tespit edilmiş olur. Alacaklı (davalı) artık ilamsız icra takibine devam edemez. Borçlunun mallan üzerine geçici haciz konulmuşsa, kalkar. Borçlunun dava dilekçesinde istemiş olması halinde, alacaklı haklı bulunan borçluya, dava olunan meblağın yüzde kırkından az olmamak üzere bir tazminat ödemeye mahkum edilir. Ayrıca, borçlu icra mahkemesince hükmedilen %10 para cezasını ve % 40 tazminatı da ödemekten kurtulur.
  • 25. Mahkeme, borçtan kurtulma davası sonunda borçluyu haklı görmez ise, borçlunun, takip konusu alacağın borçlusu olduğu tespit edilmiş olur ve böylece itirazın geçici kaldırılması kararı, kesin kaldırma kararına dönüşür. Ayrıca, alacaklı icra takibine devam edilmesini isteyebilir, borçlunun mallan üzerinde geçici haciz varsa, o da kesin hacze dönüşür. Alacaklının istemiş olması halinde borçlu, alacaklıya, mevcut olduğu tespit edilen alacak tutarının yüzde kırkından az olmamak üzere bir tazminat ödemeye mahkum edilir. Borçlunun, borçlu olduğuna ilişkin karar, artık taraflar arasında maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder, o nedenle borçlu alacaklıya karşı borçlu olmadığına ilişkin tekrar dava açamaz 8. MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVALARI 8.1. MENFİ TESPİT DAVASI Menfi tespit davası, alacaklının takibe başlamasından önce yada sonra açılabilir. Borçlu, ödeme emri ile kendisinden istenen borcun, borçlusu olmadığı düşüncesinde olabilir. Bu gibi hallerde, borçlu borcunu ödemiş olabilir; takas etmiş olabilir; borç senedi hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu halde, borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya itirazı kaldırıldığı için ödeme emri kesinleşmiş olabilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir yolu ile dahi takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu, gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Açılan menfi tespit davasını alacaklının kazanması halinde, takip konusu alacağın varlığı kesin hüküm ile tespit edilmiş olur. Daha önce verilmiş olan ihtiyati tedbir kararı kalkar, alacaklı takibe devam eder. Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkeme, alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından dolayı, borçluyu re'sen bir tazminata mahkum eder. Bu tazminat, alacağın yüzde kırkından az olamaz. Açılan menfi tespit davası borçlu lehine sonuçlanırsa, icra takibi derhal durur. Hüküm kesinleştikten sonra da, takip iptal edilir. Menfi tespit davası sonuçlanmadan önce, borçlunun malları haczedilmişse, bu haciz kalkar. Mallar satılmışsa, satış bedeli borçluya ödenir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, borçlunun dava
  • 26. nedeniyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Bu zarar, takip konusu alacağın yüzde kırkından az olamaz. . 8.2. İSTİRDAT DAVASI Borçlu, gerçekte borçlu olmadığı hallerde, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle hakkındaki takip kesinleşmiş olabilir. Bu durumda borçlu, menfi tespit davası açmamış veya açsa dahi, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı da aldırmamış ise, takip konusu borcu ödemesi gerekir. Borçlu, gerçekte borçlu olmadığı halde, icra takibi nedeniyle ödemiş bulunduğu paranın kendisine geri verilmesi için bir dava açabilir, bu davaya istirdat davası denilir. İstirdat davası, normal bir alacak davasıdır; geri verilmesi istenen alacağın miktarına göre, sulh veya asliye hukuk mahkemelerinden birisinde açılabilir. Bu davanın tarafları, icra takibinin borçlusu, davacı ve takibin alacaklısı da, davalıdır. İstirdat davasının iki şartı bulunmaktadır. Geri verilmesi istenen para, icra takibi sırasında ödenmiş olmalıdır. Borçlu -davacı, borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi altında ödemiş olmalıdır. Yani, ödeme emrine itiraz edilmediği veya itiraz edildiği halde, icra mahkemesince itiraz kabul edilmediği için, kesinleşen takip nedeniyle ödeme yapılmış olmalıdır. İstirdat davası, paranın icra dairesine ödenmesini takiben bir yıl içinde açılmalıdır. Bu bir yıllık süre hak düşürücü süredir, mahkeme bu durumu re'sen gözetir. İstirdat davasını, davacı taraf borçlunun kazanması halinde, mahkeme icra takibinde alacaklıya ödemiş olduğu para ile beraber icra harç ve giderlerinin de davalı taraf alacaklıdan alınıp, davacı yani borçluya ödenmesine kararı verir. İstirdat davasını davacı sıfatıyla davaya taraf olana borçlu kaybederse, yargılama giderlerini davalı taraf alacaklıya ödeme cezasına çarptırılır. İstirdat davası sonunda verilen karar, taraflar arasında maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmesi bakımından önemlidir. 9. MAL BEYANI İİK’nun 74 üncü maddesine göre, mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir.
  • 27. İİK’nun 75 inci maddesinde “İtirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde beyanda bulunmaya mecburdur. İptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tebliğinden başlar.” denilerek beyan mecburiyeti müddeti ve bu beyanın başlangıcına ilişkin hükümlere yer vermiştir. Mal beyanında bulunmayan borçlu, alacaklının talebi üzerine beyanda bulununcaya kadar icra tetkik mercii hakimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur. Ancak bu hapis üç ayı geçemez. İcra dairesine vaki olan beyanda malı olmadığını bildirmiş veya borcuna yetecek mal göstermemiş yahut beyandan imtina etmiş olan borçlu sonradan kazandığı malları ve kazancında ve gelirinde vukua gelen tezayütleri yedi gün içinde mezkur daireye taahhütlü mektupla veya şifahi olarak bildirmeğe mecburdur. 10. İCRA TAKİBİNİN İPTALİ VE ERTELENMESİ Borçlunun, takibin başlaması ve daha sonra da takibatın kesinleşmesinin ardından borcunu, icra dairesine gidip ödemesi gerekir. Yapılan bu ödeme ile de borçlu borcundan kurtulmuş olur. Ancak, borçlu icra dairesi dışında ayrıca borcunu, alacaklıya ödemiş bulunabilir veya takibin kesinleşmesinden sonra, alacak zaman aşımına uğrayabilir yahut da alacaklı borçluya borcunu ödemesi için ek bir süre verebilir. Tüm bu gibi hallere, iyi niyetli bir alacaklının artık takibe devam etmemesi gerekir. Ancak, bazı kötü niyetli alacaklıların, borcun borçlu tarafından kendisine ödenmesine rağmen takibe devam etmesi de mümkündür. İşte bu gibi durumlarda, alacaklının takibe devam etmesi halinde borçlu, icra mahkemesine başvurarak, takibin iptalini veya ertelenmesini isteyebilir. 10.1. İCRA TAKİBİNİN İPTALİ İcra takibinin iptali, talebin kesinleşmesinden sonraki bir dönemde, borcun ödenmesi veya zamanaşımına uğraması hallerinde ortaya çıkabilir. 10.1.1. Borcu Ödemesi Nedeniyle İcra Takibinin İptali İcra takibinin ödeme sebebiyle iptal edilebilmesi için, borcun kendisinin ve borcun aslına bağlı faiz gibi ferilerinin borçlu tarafından ödenmiş olması gerekir. Eğer, borç kısmen ödenmişse, sadece ödenen kısım için takibin iptali talep edilebilir. İcra takibinin ödeme nedeniyle iptal edilebilmesi için, borcun, icra takibinin kesinleştiği tarihten daha
  • 28. sonraki bir dönemde ödenmiş olması gerekir. Takibin iptal kararı, en geç paraların alacaklıya ödenmesi veya paylaştırılmasına kadar istenmelidir. İtfa nedeniyle icra takibinin iptali, borçlu tarafından, icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesinden istenir. Ancak, borçlunun, borcu itfa ettiğini ancak, alacaklı tarafından verilmiş, imzası noterlikçe onaylı bir belge veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş adi bir belge ile ispat etmesi gerekir. 10.1.2. Zamanaşımı Nedeniyle İcra Takibinin İptali İcra takibinin kesinleşmesinden sonra, alacağın zamanaşımına uğramış olması mümkündür. Bu gibi durumlarda, ödeme emrinin tebliği ve takibin kesinleşmesinden sonra, bir yıl içinde haciz istenmeli, hacizden itibaren de, bir veya iki yıl için de satış istenmelidir Zamanaşımı iddiasını ispat etmek için borçlunun ayrıca herhangi bir belge göstermesine gerek yoktur. Ancak, alacaklı, zamanaşımın durduğunu veya kesildiğini iddia ediyorsa,bu iddiasını ispat etmelidir. Alacaklı, bu iddiasını, ancak, resmi bir belge ile veya imzası borçlu tarafından ikrar edilmiş bir belge ispat etmelidir. İcra mahkemesi, alacağın zamanaşımına uğradığı sonucuna varırsa, takibin iptaline karar verir. 10.2. İCRA TAKİBİNİN ERTELENMESİ Alacaklı, takibin kesinleşmesinin ardından borcunu ödemesi için, borçluya bir süre verebilir. Bu durumda, alacaklının normal olarak takibe devam etmemesi gerekir.Ancak alacaklı, borçluya hem süre verip, hem de takibe devam etmek isterse, borçlu, icra mahkemesinden takibin ertelenmesini isteyebilir. Borçlunun, alacaklının kendisine bir süre verdiğini, noterlikçe onaylı bir belge veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile bu durumu ispatlaması gerekir. İcra mahkemesi, gösterilen belgenin incelenmesi sonucu alacaklı tarafından borçluya bir süre verildiği sonucuna ulaşırsa, takibin ertelenmesine karar verir. 11. HACİZ Haciz, icra takibenin konusunu oluşturan para alacağının ödenmesini sağlamak için, alacaklının isteği üzerine, alacağı karşılayacak miktardaki borçluya ait malvarlığına İcra dairesince hukuken el konulmasıdır. Haczedilen mallar, yine alacaklının talebi üzerine satılır ve bedeli ile alacaklı tatmin edilir, yoksa, haczedilen mallar, alacağına karşılık, alacaklıya aynen verilmez. Haczin, kesin haciz, geçici haciz, ihtiyati haciz gibi türleri vardır.
  • 29. Kesin haciz, ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra, borç hala ödenmemişse, satılmak üzere, borçluya ait mallara kesin olarak el konulmasını ifade eder. Geçici haciz, borçlunun imzaya itirazı geçici olarak kaldırılırsa, alacaklı, borçlunun mallarının geçici olarak haczinin istenebilmesidir. İhtiyati haciz ise, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini teminat altına almak için, borçlunun mallarına önceden el konulmasıdır. 11.1. HACİZ TALEBİ Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra, alacaklı takibe devam etmek istiyorsa, bunu belirtmesi gerekir ve bunun sonucu olarak icra takibi kendiliğinden hacze dönüşemez.. Alacaklının, bundan sonra haciz için, haciz talebinde bulunması gerekir. Haciz talebi, alacaklı tarafından, borçluya karşı yapılan bir işlemdir. Haciz talebinde bulunan alacaklı, haciz için gerekli giderleri peşin olarak ödemelidir. Alacaklı, borçlunun mal beyanında bulunmasını beklemeksizin haciz talebinde bulunabilir. Alacaklının haciz isteme hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir yıllık sürenin bitimiyle sona erer. 11.2. HACZİN YAPILMASI Haciz, icra müdürü tarafından yapılır. İcra müdürü haczi,görevlendireceği yardımcısı veya katiplerinden birisine de yaptırabilir . İcra dairesi müdürü, haciz talebinden itibaren üç gün içinde haciz işlemlerini başlatmak zorundadır. Hacze gidileceği önceden borçluya haber verilmez. Borçlu, haciz sırasında malların bulunduğu yerde hazır ise, haciz onun huzurunda yapılır. Borçlu, haciz sırasında malların bulunduğu yerde bulunmuyorsa, hemen bulunması da mümkün değilse, haciz gıyabında yapılır. Borçlu, icra müdürünün isteği halinde, kilitli yerleri ve dolapları açmaya ve diğer malları göstermeye zorunludur. Bu yerler gerekirse zorla açtırılır. Haczi yapan memur, borçlunun üzerinde para, kıymetli evrak, altın veya gümüş ve diğer kıymetli şeyleri sakladığını anlar ve borçlu bunları vermekten kaçınırsa, borçlunun şahsına karşı kuvvet kullanabilir. Borçluya karşı zor kullanmak gerektiğinde, kolluk kuvvetleri ve köylerde köy muhtarları, icra müdürüne yardımcı olmak zorundadır. İcra müdürü, taşınır ve taşınmaz malların haczi için mahallinde bir tutanak düzenler; haczettiği her malı ve değerini haciz tutanağına yazar. Haciz tutanağın tutulmasıyla geçerlik kazanır. Borçlunun haczedilebilir malları alacak ve takip giderleri için yeterli olmazsa
  • 30. veya haczedilebilir hiç bir malı bulunmazsa, bu durum da haciz tutanağına yazılır. 11.2.1. Taşınmaz Malların Haczi Taşınmaz malların haczi taşınmazın bulunduğu yerde yapılır. Düzenlenen haciz tutanağına taşınmazın çeşidi, mahiyeti, sınırları ve gerekli nitelikleri yazılır. Resmi sicile kayıtlı malların haczi, takibin yapıldığı icra dairesince, kaydına işletilmek suretiyle doğrudan da yapılabilir. İcra dairesi, taşınmazın haczedildiğini, tapu sicil memurluğuna bildirir, bunun üzerine, o taşınmazın sicil kaydına haciz şerhi verilir. Taşınmazın haczedilmesi ile borçlunun o taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkı, kısıtlamaya İcra dairesi, taşınmazın haczedilmiş olduğunu, taşınmaz kendilerine rehnedilmiş olan alacaklılara ve kiracılara haber verir. 11.2.2. Taşınır Malların Haczi Taşınır mallar da bulundukları yerde haczedilir ve kıymetleri ile birlikte mahallinde düzenlenecek haciz tutanağına yazılır. Taşınır malların haczedilmiş sayılması için kural olarak bu mallara fiilen el konulması gibi bir şart aranmaz. Ancak haczedilen mal, para, banknot, hamiline yazılı senetler, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın, gümüş ve diğer kıymetli şeyler ise, icra dairesi bu gibi kıymetli şeyleri bizzat muhafaza altına almalıdır . Bu nitelikteki taşınır malların, haczedilmiş sayılması için, bunlara icra dairesince fiilen el konulması zorunludur. Haczedilen menkul mallar, icra dairesince muhafaza altına alınabileceği gibi, yediemine teslim edilebilir veya istenildiği zaman verilmek şartı ile geçici olarak borçlunun ya da üçüncü kişinin elinde bırakılabilir. Alacaklı, haczedilen malların borçlunun elinde bırakılmasına razı olmazsa, alacaklı giderini peşin olarak ödediği takdirde yediemine teslim edilir. 11.2.3. Borçlunun Üçüncü Kişilerdeki Mal ve Alacaklarının Haczi Borçlunun Üçüncü kişilerdeki alacaklarını a) Maaş ve ücretler ve b) Maaş ve ücretler dışındaki alacaklar olmak üzere iki kısma ayırmak mümkündür. 11.2.3.1. Borçlunun Maaş ve Ücretinin Haczi İcra müdürü, borçlunun maaş veya ücretinin kural olarak dörtte birini haczeder, bunu haciz tutanağına yazar. Daha sonra, borçlunun maaşının veya ücretinin dörtte birlik kısmının haczedildiğini borçlunun işverenine bildirilir; bu bildirimle, borçlunun maaş veya ücretinin haczedildiği, borçlunun maaş ve ücret miktarının en geç bir
  • 31. hafta içinde İcra dairesine bildirmesi ve borç bitinceye kadar İcra dairesinin bildirisi gereğince haczedilen ücret miktarının, borçlunun ücretinden kesilip, hemen İcra dairesine göndermek zorunda olduğu hususları, işverene ihtar edilir . 11.2.3.2. Borçlunun Maaş ve Ücret Dışındaki Alacaklarının Haczi Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı, örneğin, borçlunun bankadaki parası, sattığı malın bedeli, kiracısındaki kira alacağı gibi, alacaklının talebi üzerine İcra müdürü tarafından haczedilerek haciz tutanağına geçirilir, bu anda alacak haczedilmiş olur. 11.2.4 İntifa Hakkı ve Hisse Haczi Borçlunun sahip bulunduğu intifa hakkı ve hissesi de, diğer malları gibi haczedilebilmektedir. İntifa hakkı, başkasına devredilebildiği, yani şahsa bağlı bulunmadığı takdirde haczi mümkündür ve bu durumda bu hakkın yalnızca bir kısmı haczedilebilir. Şahsa bağlı intifa hakkının haczi mümkün değildir. İntifa hakkı haczinin konusu, intifa olunan şeyin hasılatı, semereleri ve muaccel kiralarıdır. 11.3. HACZEDİLEMEYEN MAL VE HAKLAR İİK, borçlunun ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını devam ettirebilmesi için, borçlunun bazı mal ve haklarının kısmen veya tamamen haczedilemeyeceğini 82 ve 83 üncü maddelerinde düzenlemiştir. Buna göre, borçlunun haczedilemeyen mal ve haklarını ikiye ayırabiliriz. Tamamı haczedilemeyen mal ve haklar, Bir kısmı (kısmen) haczedilemeyen mal ve haklar. 11.3.1. Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar Borçlunun bazı mal ve haklarının haczedilmesi mümkün değildir ve aşağıdakilerden oluşur. Devlet malları ile özel kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar, Borçlunun kendisi ve mesleği için gerekli elbise ve eşyası ile borçlu ve ailesine gerekli olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası, Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası, Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil araçları ile eklentileri ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan aletleri ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil araçları,
  • 32. Borçlu ve ailesinin idareleri için gerekli ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları, Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise, gelecek mahsul için gerekli olan tohumluğu, Borçlu bağ, bahçe, meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ, bahçe ve bu sanat için gerekli olan aletler, Geçimi hayvan yetiştirmeye bağlı olan borçlunun kendisi ve ailesinin geçimleri için gerekli olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları, Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi gereğince haczedilmemek üzere bağlanan ömür boyu gelir, Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emeklilik maaşlar ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri, Askeri malullerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve1485 numaralı Kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri. Bir yardımlaşma sandığı veya derneği tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar, Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak zarar görenin kendisine veya ailesine toptan veya gelir şeklinde verilen veya verilmesi gereken paralar, Borçlunun haline münasip evi, (ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.) 11.3.2. Kısmen Haczi Caiz Olan Şeyler Kısmen haciz bazı kazanç ve hakların belirli bir kısmının haczedilebilmesini ifade etmektedir. Buna göre, maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez 11.4. HACİZDE İSTİHKAK DAVALARI
  • 33. Bilindiği üzere, sadece borçluya ait mallar haczedilir. Borçluya ait mallar haczedilirken, bazen borçluya ait sanılarak üçüncü kişilere ait malların haczedilmesi de mümkündür. Haciz sırasında borçlu veya üçüncü bir kişi, haczedilen malın, borçluya değil de, üçüncü kişiye ait olduğu iddiasında da bulunabilirler. Bu şekilde, haciz sırasında borçluya ait olup olmadığı şüpheli mallara çekişmeli mallar denir. İstihkak iddia edilen (çekişmeli) malların haczi de mümkündür. Ancak böyle mallar en son haczedilir. Borçlu, elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehin olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir. İcra dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükutları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar. Malın haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. İstihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak iddiası ile birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası açılmışsa davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla kesbetmiş sayılırlar. İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse, icra memuru dosyayı hemen tetkik merciine verir. Merci, dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek yapacağı inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya sona ermesine karar verir. İstihkak davasının sırf satışı geri bırakmak gayesiyle kötüye kullanıldığını kabul etmek için ciddi sebepler bulunduğu takdirde merci takibin durdurulması talebini reddeder. Takibin talikine karar verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı davacıdan teminat alınır. Teminatın cins ve miktarı mevcut delillerin mahiyetine göre takdir olunur. Takibin devamına dair verilen merci kararı temyiz olunamaz. Üçüncü şahıs, merci kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde tetkik merciinde istihkak davası açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır.
  • 34. Yukarıdaki açıklamalar dairesinde kendisine istihkak talebinde bulunmak imkanı verilmemiş olan üçüncü şahıs, haczedilen şey hakkında veya satılıp da bedeli henüz alacaklıya verilmemişse bedeli hakkında, hacze ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde, tetkik merciinde istihkak davası açabilir. Aksi takdirde aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. Bu halde davacının talebi üzerine merci hakimi takibin talik edilip edilmemesi hakkında yukarıdaki hükümler dairesinde acele karar vermeye mecburdur. Bu karar diğer taraf dinlenmeksizin de verilebilir. İstihkak davası neticelenmeden mahcuz mal paraya çevrilmiş bulunursa merci hakimi işbu bedelin yargılama neticesine kadar ödenmemesi veya teminat karşılığında veya halin icabına göre teminatsız derhal alacaklıya verilmesi hususunda ayrıca karar verir. İstihkak davasına umumi hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır. Mahcuz eşya ile ilgili olarak icra memuruna dermeyan edilen iddiada üçüncü şahıs ve borçlunun birleşmeleri alacaklıya müessir değildir. Üçüncü şahsın bu iddiasını ispat etmesi lazımdır. Ancak üçüncü şahsın mahcuz eşyanın kendisinin mülkü veya kendisine merhun olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve ileride bu ikrara aykırı hiçbir iddiada bulunamaz. İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur. Davanın reddi hakkındaki kararı temyiz eden istihkak davacısı icra dairesinden mühlet isteyebilir. İstihkak davası sabit olur ve birinci fıkra gereğince istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötü niyeti tahakkuk ederse haczolunan malın değerinin yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere itiraz edenden tazminat alınmasına asıl dava ile birlikte hükmolunur. Koca aleyhine yapılmış bir hacizde karı şahsi malları üzerindeki haklarını Medeni Kanunun 160 ıncı maddesi hükmüne tabi olmaksızın kendisi takip edebilir. İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı muvakkat veya kati aciz belgesi ibrazına mecbur olmaksızın mütekabilen iptal davası açabilir. Dava ve mütekabil davada tarafların gösterecekleri bütün delilleri hakim serbestçe takdir eder. İstihkak davaları süratle ve diğer davalardan önce görülerek karara bağlanır.
  • 35. Bir menkul malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların menkul malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer. İstihkak davacısı malı ne suretle iktisap ettiğini ve borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebep ve hadiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle mükelleftir. Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıp ta üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra memuru o şahıs aleyhine tetkik merciine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet verir. Bu mühlet içinde merci hakimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır. 11.5. HACZE İŞTİRAK Alacaklı, borçlunun mallarını haczettirir, bu hacizle, haczedilen malları sattırarak bedelinden alacağını elde etme hakkı kazanır. Alacaklı tarafından haczettirilen mallar, borçlunun başka alacaklıları tarafından da haczettirilebilir. Bu şekilde, bir mal üzerinde birden fazla haciz varsa, önce haciz koyduran alacaklı, öncelik hakkına sahiptir, hacizli malı sattırır, bedelinden alacağını alır, geri kalan kısım, ikinci hacizli alacaklıya kalır. Ancak, hacizli malın bedeli bütün borçları ödemeye yetmiyorsa, ikinci (sonraki tarihli haczi koyduran) alacaklı, alacağını alamayabilir. Böyle bir durumda, Kanun koyucu, kanunda belirtilen sıkı şartların gerçekleşmesi halinde, ikinci alacaklıya, birinci alacaklının koydurduğu hacze iştirak etme hakkı tanımıştır. İİK’da adi (takipli) iştirak ve imtiyazlı (takipsiz) iştirak olmak üzere, iki iştirak türü öngörülmüştür. 11.5.1. ADİ (TAKİPLİ) İŞTİRAK Alacaklının koydurmuş olduğu hacze, borçlunun diğer alacaklıları da, kanunun aradığı şartları gerçekleştirdiklerinde iştirak edebilirler. Buna göre hacze adi iştirak halinde katılmanın şartları aşağıdaki gibidir. Alacaklının da borçluya karşı icra takibi yapmış ve bu takip kesinleştiği için, kendisine de haciz isteme yetkisi gelmiş olması, Hacze katılmak isteyen alacaklının alacağı, ilk haciz koyduran alacaklının takibi ilamsız takip ise, takip talebinden önce; ilamlı takip
  • 36. ise, bu ilamın verildiği davanın açıldığı tarihten önceki bir tarihte doğmuş olması, Öncelik şartının, kanunda sayılan yapılmış bir icra takibi üzerine alınan borç ödemeden aciz belgesi, daha önce açılmış bir dava üzerine alınan ilam, önceki tarihli resmi ve ya tarih ve imzası onaylı senet ve önceki tarihli resmi dairelerinin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya belgelerden biri ile ispat edilmesi İlk haciz üzerine satılan malın bedeli icra veznesine girinceye kadar, iştirak talebinde bulunulması gerekir. Hacze iştirak talebi, takibi yürüten icra dairesi nezdinde yapılır. İcra müdürü, hacze iştirak şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırır ve kabul yahut red kararı verir. Kabul kararına karşı ilk alacaklı, red kararına karşı iştirak etmek isteyen alacaklı şikayet yoluna başvurabilir. İİK maaş veya ücret hacizlerinde iştiraki kabul etmemiştir . 11.5.1. İMTİYAZLI (TAKİPSİZ) İŞTİRAK Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz. Borçlunun reşit çocukları Kanunu Medeninin 321 inci maddesine müstenit alacaklarından dolayı önce icrası lazım gelen takip merasimine hacet kalmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Sulh mahkemesi dahi küçükler, vesayet altında bulunanlar veya kendilerine kayyım tayin edilmiş olanlar namına aynı suretle hacze iştirak edebilirler. İcra dairesi iştirak taleplerini borçlu ve alacaklılara bildirir.Onlara, itiraz etmeleri için yedi günlük bir mühlet verir. İtiraz halinde iştirak talebinde bulunan kimsenin hacze iştiraki muvakkaten kabul olunur ve yedi gün içinde dava açması lüzumu bildirilir. Bu süre içinde dava açmazsa iştirak hakkı düşer. Açılacak davaya basit yargılama usulüne göre bakılır. 12. İHALE (SATIŞ)
  • 37. Alacaklının alacağı, borçlunun malvarlığında bulunan malların haczedilerek satılması sonucu elde edilen para ile ödenir. Borçluya ait haczedilen şey para ise, bunun ayrıca satışına gerek yoktur çünkü alacaklıya bu para ile ödeme yapılır. Haczedilen malvarlığı paradan başka bir şey ise, bunun önce paraya çevrilmesi (satılması) gerekir.Borçluya ait hacizli mallar satılırken de, tıpkı haciz de olduğu gibi, borçlunun borcuna yetecek kadar malvarlığı satılır, haczedilen malların hepsinin satılması gibi bir zorunluluk yoktur. 12.1. SATIŞ TALEBİ İcra dairesi, kendiliğinden hacizli malların satışını yapamaz. Bu malların satılabilmesi için, alacaklı veya borçlu tarafından satış talebinde bulunulması gerekir. Bunun yanında, alacaklı talep etmeden borçlu da satış isteyebilir. Satış talebi bir süreye bağlıdır. Hacizli taşınır mal ve alacaklarda satış isteme süresi, kesin hacizden itibaren bir yıldır; taşınmazlarda ise, hacizden itibaren iki yıldır. Satış isteme süresi içinde hacizli malın satışı istenmezse, o mal üzerindeki haciz kalkar. Satış talebi geri alınıp ta, satış isteme süresi içinde yenilenmezse, aynı şekilde o mal üzerindeki haciz kalkar. 12.2. TAŞINIR (MENKUL) MALLARIN SATILMASI Haczedilen taşınır mallar kural olarak açık artırma yolu ile satılır. Kanunda sayılan bazı istisnai hallerde, taşınır mallar pazarlık yolu ile de satılabilir. Menkul mallar satış talebinden nihayet bir ay içinde satılır. Yetişmemiş mahsuller, borçlunun muvafakati olmadıkça satılamaz. Alacaklı talep etmeden borçlunun talebiyle de satış yapılabilir. İcra memuru kıymeti süratle düşen veyahut muhafazası masraflı olan malların satılmasına her zaman karar verebilir. Satış açık artırma ile yapılır. Artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha evvel ilan olunur. İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı icra memurluğunca alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur. Gazete ile yapılacak ilanlara satış şartnamesi teferruatıyla geçirilmeyip, satılacak şeyin cinsi, mahiyeti, önemli vasıfları, muhammen kıymeti, bulunduğu yer ve ikinci artırmanın gün ve saati, satış şartnamesinin diğer bilginin nereden ve ne suretle öğrenilebileceği, talep halinde ve ilanda gösterilen masrafı verilmek şartı ile şartnamenin bir örneğinin gönderilebileceği hususları yazılmakla iktifa olunur. İcra dairesince yapılması zaruri ilanlar dışında, taraflar şartnamenin tamamını, masrafı kendilerine ait olmak
  • 38. üzere, diledikleri vasıtalarla ilan edebilirler. Ancak hususi mahiyetteki Bu ilan resmi muameleye tesir etmez. Satılığa çıkarılan mal üç defa bağırıldıktan sonra en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 60’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhan hakkı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse bu suretle rüçhan hakkı olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını tecavüz etmesi şarttır. Artırma bu miktara baliğ olmazsa satış icra memuru tarafından geri bırakılır ve artıranlar taahhütlerinden kurtulur. İkinci artırma ilk artırmayı takip eden beş gün içinde yapılır. Bu halde de yukarıda belirtilen hükümler uygulanır. İkinci artırmada mal en çok artıranın üstünde bırakılır. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhan hakkı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını geçmesi şarttır. Böyle fazla bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer. Altın ve gümüş eşya maden halindeki kıymetlerinden daha aşağı bir bedel ile satılamaz. Satış peşin para ile yapılır. Ancak icra memuru müşteriye yedi günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir. Satılan mal bedeli alınmadan teslim olunmaz. Verilen mühlet içinde müşteri bedelin hepsini vermezse icra dairesince mal yeniden artırmaya çıkarılır. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen sorumludurlar. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur. Aşağıdaki hallerde satış pazarlık suretiyle yapılabilir: Bütün alakadarlar isterse, Borsa veya piyasada fiyatı bulunan kıymetli evrak veya diğer mallar için o günün piyasasında mukarrer fiyat teklif edilirse, Artırmada maden kıymetini bulmamış olan altın ve gümüş eşyaya bu kıymet verilirse Yetişmemiş mahsullerin satışı söz konusu ise, Mahcuz malın tahmin edilen değeri Kanunda tespit edilen tutarı geçmezse
  • 39. 12.3. TAŞINMAZ MALLARIN SATILMASI Taşınmazlar, kural olarak açık artırma yolu ile satılır. Haczedilen taşınmaz, bulunduğu yer icra dairesi tarafından satılır. Taşınmaz, takibin yapıldığı yerde değil de, bir başka icra dairesinin yetki çevresinde ise, satış istinabe yolu ile, taşınmazın bulunduğu yer icra dairesine yaptırılır. Alacaklı, haczedilen taşınmazın satılmasını haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde istemelidir. Gayrimenkuller, satış talebinden nihayet iki ay içinde icra dairesi tarafından açık artırma ile satılır. İcra dairesi gayrimenkulün bulunduğu yerin adetlerine göre en elverişli tarzda artırma şartlarını tespit eder. Bunları ihtiva eden şartname artırmadan evvel en az on gün müddetle icra dairesinde herkesin görmesi için açık bulundurulur. Artırmaya iştirak edeceklerin gayrimenkulün muhammen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri şartnameye yazılır. Satılığa çıkarılan gayrimenkul üzerinde hakkı olan alacaklının artırmaya iştiraki halinde ayrıca pey akçesi ve teminat aranmaz. Artırma şartnamesinde gayrimenkulün, üzerindeki irtifak hakları, gayrimenkul mükellefiyetleri, ipotekler, ipotekli borç senetleri, irat senetleriyle birlikte satıldığı ve borçlunun bu gayrimenkul ile temin edilmiş şahsi borçlarının da alıcıya intikal eyleyeceği ilan olunur. İpotek ve ipotekli borç senediyle temin edilmiş olup ta bu suretle müşteriye devrolunan borçtan asıl borçlunun kurtulması alacaklının müracaat hakkının mahfuz olduğunu ihaleden itibaren bir sene içinde kendisine bildirmemiş olmasına bağlıdır. Gayrimenkul rehinle temin edilmiş muaccel borçlar, müşteriye devredilmeyip satış bedelinden tercihen ödenir. Artırma, satıştan en az bir ay önce ilan edilir. İlan edilen metnin esasa müessir olmayan maddi hatalar nedeniyle tekrarlanması gerektiğinde, satış tarihi değiştirilmeksizin hata ilan yoluyla düzeltilir. Bu düzeltme ilanı ilgililere ayrıca tebliğ edilmez. Ancak satış tarihi ile ilan tarihi arasında yedi günden az zaman kalmış ise bu takdirde satışın daha önce ilan edilen günden en az yedi gün sonrası için tespit edilen günlerde yapılacağı düzeltme ilanında belirtilir. İlanın birer sureti borçluya ve alacaklıya ve gayrimenkulün tapu siciline kayıtlı bulunan alakadarlarının tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur. Adresin tapuda kayıtlı olmaması
  • 40. halinde ayrıca adres tahkiki yapılmaz, gazetedeki satış ilanı tebligat yerine geçer. İcra memuru satışa başlamazdan evvel gayrimenkul üzerindeki tapu sicilline mukayyet veya resmi senede müstenit olan mükellefiyetlerin hepsinin bir listesini yapar ve bu listeyi haczedenlerle borçluya tebliğ eder ve itirazlarını bildirmeleri için üç gün mühlet verir. İcra dairesi gayrimenkulün kıymetini takdir ettirir, gayrimenkulün kıymetinin takdirinde, gayrimenkul üzerindeki mükellefiyetlerin kıymete olan etkisi de nazara alınır. Kıymet takdirine ilişkin rapor borçluya, haciz koydurmuş alacaklılara ve diğer ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca bildirilmiş bulunması hali müstesna olmak üzere, tapudaki mevcut adresleri esas alınmak sureti ile tebliğ edilir. Kesinleşen kıymet takdiri için iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Gayrimenkul üç defa bağırıldıktan sonra en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki artırma bedeli gayrimenkul için tahmin edilmiş olan kıymetin en az yüzde % 60 bulmak ve satış isteyenin alacağına rüçhan hakkı olan diğer alacaklılar o gayrimenkul ile temin edilmişse bu suretle rüçhan hakkı olan alacakların mecmuundan fazla olmak ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarına tecavüz etmek şarttır. Yukarıda yazılı miktar elde edilmemişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhan hakkı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer. Satış bedeli peşin ödenir. Ancak icra memuru alıcıya yirmi günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir. Satış bedelinin ödenmesi için mühlet verilmiş ise para verilinceye kadar hasar ve masrafı müşteriye ait olmak üzere gayrimenkul, icra dairesi tarafından idare olunur. Bu müddet içinde icra dairesinin müsaadesi olmaksızın tapuca hiç bir tescil yapılamaz. İcra dairesi satış bedelini temin için ayrıca teminat gösterilmesini isteyebilir. Alacak bir gayrimenkul ile temin edildikten sonra borçlu o gayrimenkul üzerinde alacaklının rızası olmaksızın bir irtifak hakkı yahut bir gayrimenkul mükellefiyeti tesis ederse bu tesis alacaklının