2. Enflasyon göstergeleri son birkaç ayda özellikle metaller ve petrol fiyatlarından gelen dalga ile yükseldi. Dünya’da yiyecek fiyatları hala
nispeten dengeli, para tabanı genişlemesi sürüyor ama USD güçlenmesi hızlandı. Emtialar ile başlayan enflasyon dalgası bu sefer kalıcı
olacağının en büyük göstergesi, 2016 başından beri devam eden harcama odaklı büyümeye 2016 sonu itibari ile tüm dünya geçmeye başladı.
3. Amerika’nın enflasyon hedefine ulaşması yakın görünüyor, bu da önümüzdeki sene fiyatlanandan muhtemelen çok faiz artışı demek. Avrupa ve Japonya hala
hedefin çok altında, İngiltere ise Brexit’e rağmen hedefe ilerliyor. Bu ülkeleri dışındaki ağırlıklı dışa bağımlı gelişmekte olan ülkelerde enflasyon geçmişe göre
düşük olmakla beraber dünya ortalamasına göre yüksek. En büyük neden dışa bağımlılık dolayısı ile yükselen USD’den etkilenme. Türkiye yüksek enflasyon,
nispeten düşük reel faiz politikası izlemeye çalışırken bu dolar güçlenmesinden kötü etkilendi.
4. Amerika’da 2 yıllık enflasyon beklentileri 3 senenin tepe noktasında ulaşmış oldu, büyüme dalgası ile beraber FED de 2016 içinde girdiği negatif
reel faiz sarmalından çıkmaya hazırlanıyor. İlk akla gelen soru tabi negatif reel faiz var ise USD neden değerleniyor, aslında 2016 içerisinde USD
ciddi anlamda dünyada değerlendi denemez, 2015-2016 aynı seviyelerde geçirildi büyük oranda. Bir de tabi diğer ülkelerin faiz politikalarının
daha da ciddi bir negatif reel faiz taşıması doların çok yükselmesini engelledi. Burada enflasyonda hedefe ulaşıldıkça Amerika negatif real
faizden çıkarak dengeye gelecek, bu da seneye en az 3 faiz artırımı ile 0,75 faizlerin yükselmesini gerektiriyor. Bu fiyatlandığı için USD ile
borçlanmak çok avantajlı denemez bu noktada.
5. Avrupa Birliği bu durumun tersi bir noktada, onlarda da global gelişmeler ile enflasyon beklentileri artmış olsa da henüz hedeflerinden uzaklar
ve düşük büyüme + politik riskler yatırımın önünü kesmeye devam ediyor. Bu durumda cari fazla veren ve dışa bağımlı olmayan bir ekonominin
lüksünü kullanarak reel faizi 3 senenin dibinde ve negatif 1,30%’lerde tutarak harcama ve yatırımı güçlendirmeye çalışıyorlar. Bu negatif reel
faiz kuru zayıflatsa da cari fazla belli bir dengenin korunmasına yardımcı oluyor. Bu durumda zorla negatif reel faizde tutulan EUR önümüzdeki
dönem için en iyi sabit borçlanma fırsatını sunuyor.
6. Türkiye’de yüksek bütçe harcaması beklentileri ve genel politik karışıklık ile 10 yıllık tahvil faizleri 11 ler civarına kadar geldi ve 3 senenin tepe
noktasında. 2 yıllık tahvillerin reel faizi ise kısa vadede Merkez Bankası’nın faizleri düşük tutma çabasına rağmen 3% lere ulaştı. Burada da en
büyük neden önümüzdeki dönem kamu harcamalarında yükselme beklentisi. Bu reel faiz Türk Lirası’nda bir güçlenmeyle sonuçlanmıyor çünkü
kısa vadeli döviz yatırımcısı hala 8-8,5% civarında kısa vadeli faiz ile 1.5% civarında reel faizler yakalıyor. Burada Türkiye’nin kuru dengelemek
için atacağı en basit adım bu farkı kapatarak 1.5% kadar kısa vadeli faizleri düzeltmek. Şu an için mümkün görünmese de küçük adımlarla o
yöne ilerleniyor, Aralık toplantısında bir artırım bizi bir miktar daha yaklaştırabilir. Real olarak tahviller yüksek getiri getiriyor görünse de
muhtemelen sabit borçlanma için makul seviyeler olmakla beraber kısa vadede hem dövizde hem faizler bir miktar geri çekilmeye yer var,
özellikle de Merkez Bankası haftaya gerekli adımları atıp bir miktar faiz artışı ile piyasayı kontrol altına alır ise.
7. Rusya uzun zamandır aynı faiz politikasını koruyor, bütçe açığı 3-3,5% arasına kadar toparlanmasına rağmen bu yüksek faizi veriyor olmasının
ana nedeni yaptırımlar ile borçlanamıyor olması. Bu sene faiz indirimlerine ara veren Rusya, cari fazlasının Petrol fiyatları ile artmasından
faydalanarak önümüzdeki sene muhtemelen bütçe açığını 2.5% lara çekerek başlayacak. Bu da bir miktar faiz indirimi (1-1,5%) için fırsat olabilir.
Yaptırımların uzatılacağı zaten açıklandı ama bir noktada yaptırımların kaldırılması ve Rusya’nın serbestçe borçlanması ise ^% civarında bir faiz
indirimi ile 0 reel faize dönmeye muhtemelen izin verir. Önümüzdeki dönemde Rusya’nın ölçülü indirimler ile Rublenin değerlenmesini 60 USD
civarında tutmasını bekliyoruz.
Suudi Arabistan para politikası olarak farklı bir ülke de olsa ana tema aynı. Suudiler bütçe fazlasından açığına geçmesine rağmen cari fazla veren
üretimi az, tüketimi yüksek bir ülke ve borçlanma piyasası gelişmemiş. Bu uzun zaman negatif reel faizde gittiği halde sabit kur rejimini
korumaya fırsat verdi. Arap baharı ve petrol fiyatlarında sert düşüş ile para birimi bir miktar değer kaybetti ve reel faiz hızla sıfıra döndü. 2016
başındaki devlet müdahaleleri sonrası şimdi borçlanmaların başlaması ile reel faiz tekrar 0% lerde. Burada ana risk petrol fiyatlarının bütçeyi
dengede tutamaması sonucu olabilecek bir devaluasyon olduğundan şu an için negatif reel faiz politikasını devam ettirmeleri makul değil.
Muhtemelen bu faiz 0% ın üstüne geçene kadar Suudiler borçlanmaya devam ederek devaluasyon riskini azaltacak.