1. ÇEVİRİBİLİM
KAVRAMLARIÇ E V İ R İ B İ L İ M ( A L M A N C A ) 3 . S I N I F
Ö Ğ R E N C İ L E R İ , S A U Ç E V İ R İ B İ L İ M ‘ 1 3
2. ÇEVİRMEN
• “Dil hapsi bir gün merhametli bir gardiyan gelinceye kadar sürer… Ve
mükemmel tercüman anahtarlarını cebinden çıkararak bizi
kurtarır…” Wendy Lesser 2002 “Çevirinin gizemleri” makalesinden.
• Çevirmen bir metni veya sözlü iletişimi bir dilden başka
bir dile çevirmeyi meslek edinen kişilere denir. Yazılı çeviri yapan
kişilere mütercim, sözlü çeviri yapan kişilere de tercüman adı verilir.
• Yeminli Tercümanlar: Bir dilin eğitimini almış ve deneyim kazanmış kişiler
akreditasyon kuruluşları vasıtasıyla bilgi ve becerilerini tescil ettirir. Yaptığı
tercümeler üzerine kendi imzasını atmasına kanunen izin verilmiş kişilerdir.
3. ÇEVİRMENİN SAHİP OLMASI GEREKEN BAŞLICA
ÖZELLİKLER:
Her iki kaynak (çevrilecek metin) ve hedef (metnin çevrileceği) dilde
ana lisan ya da ana lisana yakın olacak seviyede uzmanlık. ; metnin
anlattığı ve ima ettiği her şeyi tamamen anlama becerisi; mükemmel
yazma ve düzenleme becerileri, bununla birlikte çevirmen orijinal
metindeki yazarı ve onun yazı stilini tanımasının yanı sıra kelime kullanımı
ve anlamını etkileyeceğinden gerek kaynak dil gerekse hedef dilin kültürü
hakkında epey bilgi sahibi olmalıdır.
4. TERCÜMAN (DOLMETSCHER)
• Kaynak ve erek dillere, kültürlerine hakim olarak çeviriyi sözlü olarak aktaran
kişidir.
• Tercüman, çevirinin yapıldığı an diliminde çalışır ve sadece ardışık olarak
verilen, anlaşılan ve yorumlanan metin parçalarından hareket eder. Bunun
ötesinde erek dil üretimini de dar bir zaman aralığında gerçekleştirir. Başarılı
bir sözlü çeviri süreci için anlam ve art alan bilgisine sahip olmak zorundadır.
(Kurz)
• Konuşmacının kullandığı cümleleri aralıksız biçimde tercüme eden
kişidir. Simultane tercüme ardıl tercümenin tam zıttıdır çünkü ardıl
tercüman konuşmada sırasını bekler ve konuşmacı ona tercümesi için zaman
hakkı tanıyana dek tercüme işlemine geçmez.
• Yeminli, Yasal Sözlü Tercümanlık; mahkeme, noter, tapu müdürlükleri gibi
resmi makamlar huzurunda yapılan yeminli, yasal, sözlü çevirmenlik
hizmetimizdir. Resmi, özel kurum ve kişilere yönelik bu hizmetimiz yemin
5. •SİMULTANE TERCÜME
Özel donanımlı bir kabinde mikrofon ve kulaklıkla gerçekleştirilen ve konuşmacı
devam ederken eş zamanlı yapılan ve özel eğitim ve yetenek gerektiren çeviridir.
Tercüman konuşmacı ile birlikte başlar, bir yandan dinlerken bir yandan da çeviri yapar.
Konuşmacıyla hemen hemen aynı zamanda bitirir. Konferanslarda, Kongrelerde,
Toplantılarda, Seminerlerde, Panellerde, Eğitimlerde Simultane Tercüme yapılmaktadır.
•ARDIL TERCÜME
Ardıl tercüme esnasında tercümanlar, katılımcılarla beraber toplantı masasında
oturur ve herhangi bir teknik donanım kullanmaz. Çevirmen konuşmacının sözlerini
dinleyip ardından hedef dile çevirmesi ve karşı tarafa aktarması şeklinde gerçekleşir.
Ardıl tercüme genellikle söz konusu toplantının çok kısa, teknik, gizli veya resmi olması
durumunda başvurulan bir yöntemdir.
6. ÇEVİRİ SÜRECİ (ÜBERSETZUNGSPROZESS)
• Kaynak metnin yazılı veya sözlü olarak erek metne aktarılma sürecidir.
• Çeviri süreci başlıca üç aşamadan oluşur:
Kaynak metnin çözümlenmesi
Erek dile aktarılması
Erek metnin oluşturulması
• Bu aşamalar, zamansal olarak birbirini izleyen bağımsız bölümler olarak
değil, sürecin kavranmasını kolaylaştıran soyutlamalar olarak
düşünülmelidir. Çünkü, gerçek çeviri sürecinde bunlar iç içe geçmiştir.
Çevirmen genellikle çözümleme yaparken aynı zamanda bunu nasıl
aktaracağını ve erek metni nasıl oluşturacağını da düşünür.
7. • Bir diğer çeviri süreci modeli ise Nida’nın ortaya koyduğu süreçtir.
• Çevirmen bu süreçte, kaynak metinde ifade edilen düşünceleri hedef dilde
yeniden ifade etmek amacıyla, kaynak metnin özelliklerini çözümlemek ve
yorumlamak, çeviri yöntemlerini uygulamak, hedef metnin kaynaklarını
incelemek, uygun seçenekleri oluşturmak ve seçilen eşdeğerlilikleri doğrulamak
için bilinçli ve yöntemli bir yol izlemek durumundadır.
8. KAYNAK METİN (AUSGANGSTEXT)
• Erek dil ve kültüre çevrilmesi beklenen ana metindir. Kaynak odaklı çeviride,
kaynak metni erek kültüre aktarırken çeviriyi planda tutan, hedef kültürün
ihtiyaçlarına göre değil, kaynak metnin gerektirdiği sınırlar çerçevesinde, yeterli
fakat çoğu kez hedef kültür okuyucusu tarafından anlaşılması zorlaşabilen,
kelimesi kelimesine olarak da adlandırılan çeviri savunulur.
• Erek dile çevrilen metindir. Çeviri yaparken hedef kültürün normlarını ön plana
alarak kaynak metindeki öğeleri erek kültüre uyarlamayı esas alan, daha çok
hedef kültürdeki okuyucuyu dikkate alan kabul edilebilirlik düzeyindeki
çevirilerdir. kaynak metne sadakat anlayışı esnetilmiştir.
• Erek odaklı çeviride, kaynak dildeki metinin tüm etkilerini erek dilde de
uyandırması bakış açısıyla, erek kültürün, erek dilin, gelenek-göreneklerinin
çevirmen tarafından iyi bilinmesi gerektiği ve bu şekilde daha etkili bir çeviri
elde edinileceği görüşü savunulur.
EREK METİN (ZIELTEXT)
9. YERLİLEŞTİRME (EINBÜRGERUNG)
• Çeviri sürecinde çevirmenin kararlarını ciddi anlamda etkileyen kuramlar vardır.
Bunlardan biri de Amerikan çeviribilimci Lawrence Venuti tarafından geliştirilmiştir.
Lawrence Venuti, çeviri sürecinde iki farklı kavram üstünde durmuştur. Bunlar
“yerlileştirme”(domestication) ve “yabancılaştırma” (foreignization) çeviri
stratejileridir. Yerlileştirme hedef kültürün özeliklerini taşıyan ve hedef okuyucunun
beklentisini göz önüne alan bir çeviri stratejisidir. Daha çok uyarlama metoduyla
ilişkilendirilir ve genelde ideolojik nedenlerle uygulanır. Örneğin, Amerika’ya özgü bir
yemek olan “hot dog” Türkçeye kelimesi kelimesine çeviri yapıldığında ortaya “sıcak
köpek” gibi komik bir sözcük çıkar. Çevirmen, bu ifade yerine “köfte ekmek”
kavramını kullanarak yerlileştirme yöntemini uygulamış olur.
•
10. • Kültüre özgü öğelerin aktarımı sırasında erek metinleri akıcı ve anlaşılır
hale getirmek için “yerlileştirici” bir yaklaşım sergileyen çevirmenler,
zaman zaman da kaynak metnin başkalığını korumak amacıyla
“yabancılaştırıcı” bir tutum sergilemeyi yeğlemişlerdir. Çeviri sürecinde söz
konusu çevirmenlerin yaşadıkları bu ikilem onları kimi zaman “kabul
edilebilirlik” kutbuna kimi zaman da “yeterlilik” kutbuna yaklaştırmıştır.
• Çevirinin çeviri gibi okunabilmesi için “yabancılaştırıcı” bir yöntem
benimsenerek yapılması gerektiğini savunan Venuti, çevirmenin çeviri
sürecinde aldığı kararların çevirinin “yabancılaştırıcı” mı yoksa
“yerlileştirici” mi olacağını belirlediğini vurgular. Çevirmen, erek metni
korumuş ve kaynak metin, dil ve kültüre şiddet uygulamış ise çeviride
“yerlileştirme” yaklaşımının söz konusu olduğu söylenebilir.
11. YABANCILAŞTIRMA (VERFREMDUNG)
• Kaynak kültüre özgü olan bir şeyi erek kültürde var olmamasına ya da az
bilinir olmasına rağmen olduğu gibi bırakmak, erek kültüre yakınlaştırmaya
çalışmaktır.
• Martin Luther’e göre sadık çeviri “yabancılaştırıcı” bir etki yaratır.
• Schleiermacher’ın çeviri anlayışını incelediğimiz zaman çeviriye bakışı sadık
çeviriyi destekler niteliktedir. Schleiermacher’a göre çevirmen, yazara ve
yazarın oluşturduğu metne bağlı kalarak çeviriyi gerçekleştirmelidir. Bu
konuda yazarı okura ya da okuru yazara götürmek olarak nitelendirdiği iki
yaklaşımı gündeme getiriyor. “Okuru yazara götürme” yaklaşımı
“yabancılaştırma” yöntemiyle mümkündür.
12. • Venuti “yabancılaştırma” kavramını çeviride bir strateji olarak adlandırmıştır.
“Yabancılaştırma”nın çevrilen bir eserde kaynak metinden izler bıraktığını
söyleyen Venuti, bu strateji ile belli noktalarda okurun kaynak metinden
haberdar olduğunu ve kaynak metne ait olan bu sözcük seçimlerini tanıma
imkanını sağladığı görüşlerini ileri sürüyor. Dolayısıyla erek metne entegre edilmiş
kavramlar erek metin okurunun ufkunun gelişmesine katkıda bulunuyor.
Venuti’nin görüşüne göre “yabancılaştırma” bir çevirmenin çeviri sürecindeki etik
bir tercihidir.
Ultrason
Zapping
Walkman
Akustik
Smaç