SlideShare a Scribd company logo
1 of 36
Download to read offline
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 1
Y I L : 6 S A Y I : 2 3 2 0 1 4
12Güneydoğu Asya’da
Risle-i Nur Coşkusu
Uluslararası Sempozyum
18Risale-iNur’unAnaTemaları
Eğitimi
Uluslararası Katılımlı Eğitim
20Erzincan’da “Bediüzzaman
Ne Yapmak İstemişti?” Paneli
Panel
Genç Saidler İstanbul’da Buluştu
16Bediüzzaman’ınDüşüncesinde
Manevi Cihad Anlayışı
Seminer
Dicle Üniversitesi’nde “Dünya-Ahiret Dengesi Sempozyumu”
2 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
Yıl: 6, Sayı: 23, Temmuz 2014
Editör
Hakan GÜLERCE
...
Grafik - Dizgi
Melik YALÇİN
...
Katkıda Bulunanlar
Yücel YARAY
İhsan ALTINTAŞ
Fatih GÖK
Halil ALTINTAŞ
...
Tel: 0212 527 81 81
www.vakifyayinlari.com
...
Adres
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı
Kalenderhane Mh. Dedeefendi Cd. Cüceçeşmesi Sk.
No: 6 Vefa Fatih / İSTANBUL
Tel: +90 212 527 81 81
Faks: +90 212 527 80 80
...
e-mail
iikv@iikv.org
...
web
www.iikv.org
…
Baskı- Cilt
Mega Basım
Cihangir Mah. Güvercin Cad. Baha İş Mrk. A Blok
No:3/1 Kat.2 Haramidere Avcılar / İSTANBUL
Tel: 0212 412 17 00
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Bülteni
kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
İ S T A N B U L
İLİM VE KÜLTÜR
VAKFI
içindekiler
03	 Dicle Üniversitesi’nde, Risale-i 	
	 Nur Perspektifinden
	 “DÜNYA-AHİRET DENGESİ” 	
	 Sempozyumu
12	 Güneydoğu Asya’da
	 Bediüzzaman Rüzgarı
14	 Gontor Medreseleri Ziyareti
16	 Bediüzaman’ın Düşüncesinde
	 Manevi Cihad Anlayışı
18	 Risale-i Nur’un Ana Temaları
	 Eğitimi’ne Uluslararası İlgi
20	 Bediüzzaman Ne Yapmak
	 İstemişti?
23	 Vakıf Yayınları
	 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarında
24	 6. Genç Akademisyenler Konferansı
	 (İngilizce)
27	 Risale-i Nur Eğitimi
	 Amerika’da Ders Kredisi
28	 6. İslam Dünyası Genç
	 Akademisyenler Konferansı (Arapça)
	
34	 Vakfımıza Uluslararası İlgi
@iikvorg /iikvorg /iikv /iikv
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 3
SEMPOZYUMLAR
Dicle Üniversitesi’nde, Risale-i Nur Sempozyumu
Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden Mehmet Fırıncı
Ağabeyin de katıldığı Diyarbakır Dicle Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve HASEV Vakfı’nın
katkılarıyla düzenlenen “Risale-i Nur Perspektifinden Dünya-
Ahiret Dengesi” konulu sempozyum, üniversitenin konferans
salonunda geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Programa, Dicle
Üniversitesi Rektörü Ayşegül Jale Saraç, İlahiyat Fakültesi
Dekanı Abdülkerim Ünalan, Hasev Başkanı Adnan Budak,
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Faris Kaya,
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Rıza Akçalı ve kalabalık izleyici
topluluğu katıldı.
“İnşallah her sene bir şehri dolaşacağız.”
Diyarbakır Ulu Camii Baş İmamı Hafız M. Emin Mülayim Hoca’nın
okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, açılış
konuşması yapan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu
Başkanı Faris Kaya, yurt dışında 40’ı aşkın ülkede yüzlerce
üniversitede,uluslararasıkatılımlı,Bediüzzaman’ınfikirdünyası
üzerine sempozyumlar düzenlediklerini söyledi.
Kaya, “2015 senesinin sempozyumunun konusunu şu anda
veremiyorum. Ama Allah nasip ederse her sene bir şehri
dolaşmak üzere, bütün Türkiye’nin 4 tarafını dolaşmış olacağız.”
ifadelerini kullandı.
“Güzelgörengüzeldüşünür,güzeldüşünenhayatındanlezzetalır.”
HASEV adına bir konuşma yapan Başkan Adnan Budak ise,
faaliyetlerinin temelini İman ve Kuran hizmeti oluşturduğunu
belirterek, 1950’den beri, Diyarbakırlı talebelerin maddi manevi
ihtiyaçlarını temin etmek amacıyla merkezler tesis ettiklerini dile
getirdi.
Budak, “İlim adamlarının ve araştırma kabiliyetli insanların
istikrarı ve eğitimi için araştırma merkezleri açtık. İlimiz ve
bölgemizde birçok sosyal, kültürel eğitim ve iman hizmetlerinde
bulunmuş yüzlerce gönüllü kardeşimizle, geçmişte olduğu
gibi bugün de geleceğe ümitle bakabilme kararlılığını Risale-i
Nur’dan aldığımız ‘Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen
hayatından lezzet alır.’ düsturunu ilke edindik.” ifadelerini
kullandı.
“Mahiyet itibarıyla her şey ilme bağlıdır.”
Dicle Üniversitesi adına bir konuşma yapan ve aynı zamanda
sempozyumun onursal başkanı olan Rektör Prof. Dr. Ayşegül
Jale Saraç ise, Üstad Bediüzzaman’ın Sözler isimli eserinden,
“Demek, insan bu âleme ilim ve duâ vâsıtasıyla tekemmül etmek
için gelmiştir. Mahiyet ve istidad itibâriyle her şey ilme bağlıdır. Ve
bütün ulûm-u hakikiyenin esâsı ve mâdeni ve nuru
ve ruhu, mârifetullahtır. Ve onun üssü’l-esâsı da
imân-ıbillâhtır.”ifadeleriniokuyarakBediüzzaman’ınilme
verdiğideğereişaretetti.
Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nin ev sahipliğini yaptığı “Risale-i Nur Perspektifinden Dünya-Ahiret
Dengesi” konulu sempozyum, geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
4 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
DahaöncekatılacağıbelirtilenAkPartiGenelBaşkanYardımcısı
Hüseyin Çelik ise programa katılamayarak sempozyum
düzenleme kuruluna aşağıdaki mesajı gönderdi:
2 Mayıs 2014 tarihinde, yani bugün Dicle Üniversitesi’nde
düzenlemiş olduğunuz RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİNDEN
DÜNYA AHİRET DENGESİ konulu sempozyumun açılışına şeref
duyarak icabet edeceğimi zatıalinize bildirmiştim. Ancak aynı
saatlerde Genel Merkezimizde yapılacak olan ve çok önemli
konuların ele alınacağı olağanüstü MKYK toplantımız sebebiyle
büyük teessür duyarak aranızda olamayacağımı arz ediyorum.
Bu vesileyle, asrın müceddidi, büyük İslam âlimi Bediüzzaman
Said Nursî Hazretlerini rahmet ve minnetle anıyorum. Bugünkü
dertlerimizin birçoğuna Risale-i Nur eczahanesinden devalar
bulabileceğimizin idrak ve şuuruyla bu sempozyumu düzenleyen
vakfınıza,DiyarbakırmerkezliHasevVakfı’nınmütevelliüyelerine,
bu anlamlı sempozyuma ev sahipliği yapan Dicle Üniversitesi’ne,
üniversitenin çok değerli rektörü sevgili kardeşim Prof. Dr.
Ayşegül Jale Saraç Hanımefendiye, İlahiyat Fakültesi dekanına ve
emeği geçen herkese en içten şükranlarımı sunuyorum.
Toplantılarda bildiri sunacak tüm arkadaşları tebrik ediyor,
sempozyumun başarılı ve verimli geçmesi dileğiyle tüm
katılımcılara selam ve saygılar sunuyorum.
SEMPOZYUMLAR
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 5
SEMPOZYUMLAR
İlmi Oturumlar
Dünya-ahiret dengesi konusunun,
önemli İslam âlimlerinden biri
olan Bediüzzaman Said Nursi’nin
Risale-i Nur’u perspektifinde, Kur’an-ı
Kerim ve Peygamberimiz (SAV)’in
çizgisinde anlatılacağı bilimsel
toplantıya hepiniz hoş geldiniz.
Dünya-ahiret dengesi Hz. Âdem
ile başlayıp Peygamber Efendimiz
(SAV) ile son bulan vahyin en önemli
konularından biridir. İnsanlara rol
model olarak gönderilen ilk örnek
Hz. Âdem (AS)’dır. Bu modellik
Peygamber Efendimiz (SAV) ile en üst düzeye
ulaşır ve beşeriyet ona kavuştuğu için sonsuz
şükürlere medyundur. Ancak, Hz. Âdem’den Hz.
Peygamber (SAV)’e yetişene kadar beşeriyet
birçok buhranlı fetret dönemleri yaşamıştır.
Bu buhranlı dönemler günümüzde de, modern
dünyanın bunalımı olarak tezahür eder ve
sadecebatıtoplumlarınıdeğil,Müslümanlarıda
etkisi altına alır. Günümüzde sekülerizm denen
bu buhranlı hayattan kurtuluş için mefkûre
insanları bir çare arar. Bunu hayatının gayesi
edinen ve en büyük çareyi Kur’an ve Sevgili
Peygamberimizin (SAV) çizgisinde bulan büyük
İslam âlimlerinden biri de Bediüzzaman Said
Nursi Hazretleridir.
Saygı değer konuklar, İslam dininin temel
referans kaynağı olan Kur’an-ı Kerim ve hadis-i
şeriflere göre Müslüman; denge insanı ve
istikamet yolcusudur. Bunun en güzel örneği;
hayatının en önemli hedefi olarak belirlediği
sırat-ı mustakimi, günde neredeyse kırk kez
namaz içerisinde Allah’tan niyaz etmesidir. İşte
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, İşarat’ül
İcaz isimli eserinde Fatiha suresinin tefsiriyle
bu dengeyi anlatır. Bir Müslümanın dünya-
ahiret dengesini anlatan sırat-ı mustakimi;
iffet, şecaat ve hikmetin birleşiminden oluşan
adalet kavramıyla açıklar. Böylece öncelikle his
dünyasında bu dengeyi yaşar ve anlatır. Bütün
hayatı ve mücadelesi de bunun bir yansıması
gibidir.
Said Nursi Hazretlerinin bu mücadelesi, yanlış
bir düşünce tarzının izale edilmesine yönelik
olarak devam eder. Neredeyse 1700’lü yıllarda
başlayıp 1900’lü yılların başına kadar devam
eden, müslüman toplumların ilimden ayrı kalışı
ve dünya yaşamını önemsiz addedişlerine
şiddetle karşı çıkar. Sözler isimli eserinde bu
zamanda her şeyin, mahiyeti itibariyle ilme
bağlı olduğunu söyleyerek şunu vurgular:
“Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla
tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve
istidad itibariyle her şey ilme bağlıdır. Ve
bütün ulum-u hakikiyenin esası ve madeni
ve nuru ve ruhu, marifetulahtır. Ve onun
üssül esası da iman-ı billahtır.” Tarihçe-i
Hayat isimli eserinde de bu zamanda her
şeyin maddeten terakkiye bağlı olduğunu
yani İslam dünyasındaki gerileme ve bozulan
dengenin; ilim, sanat, teknik vb. konularda
çağı yakalamakla aşılacağını anlatır: “Her bir
mü’min, îla-i Kelimetullah ile mükelleftir; bu
SEMPOZYUMLAR
Prof. Dr. Ayşegül Jale SARAÇ
Dicle Üniversitesi Rektörü
6 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 7
SEMPOZYUMLAR
zamanda en büyük sebebi, maddeten terakki etmektir.
Zira ecnebiler; fünun ve sanayi silahıyla bizi istibdad-ı
manevileri altında eziyorlar. Biz de, fen ve sanat silahıyla,
İlah-i Kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr
ve ihtilaf-ı efkâra cihad edeceğiz.”
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri; Hutbe-i Şamiye isimli
eserinde, Müslümanlarda dünya-ahiret dengesinin yok
oluşunu altı hastalık ile izah eder. Bunlar;
-Ye’sin, ümitsizliğin; içimizde hayat bulup dirilmesi
-Sıdkın, hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi
-Adavete muhabbet
-Ehl-i imanı birbirine bağlayan nurani rabıtaları bilmemek
-Çeşit çeşit sari hastalıklar gibi intişar eden istibdat
-Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek
Bu altı dehşetli hastalığın ilacını da; hayat-ı içtimaiyemize,
eczahane-i Kur’aniye’den ders aldığı “altı kelime” ile
beyan eder. Eserlerini yazarken bir taraftan asrın ilmi
usullerini esas alır, diğer taraftan mevcut hastalıkların
çarelerini Kur’an ve Sünnet ışığında ortaya koyar. Hem
vahyin hukukunu korur, hem de vahiy ile bilim arasındaki
dengeyi ortaya koyar.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin üçüncü ve tüm
bunları özetleyen dünya-ahiret dengesinin en önemli
evresi, sekülerist, her şeyi meşrulaştıran ve ahireti
gölgede bırakan, dünya yaşamını sürekli güncel tutan
modakültürünekarşısergilediğiMüslümancanettavırdır.
Bu tavırda da Kur’an ve Sünnete uygun bir dünya-ahiret
dengesi görülür. Öncelikle Mesnevi-i Nuriye eserinde
dünyayı kesben değil, kalben terk etmek gerektiğini
söyler. Dünya-ahiret dengesinin; sadece bir Müslüman
için değil, aynı zamanda aklını kullanan her insan için
ihtiyaç olduğundan bahsederek şöyle der: “Aklı başında
olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve
ne de kaybettiğine mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor,
gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak,
ihtiyarlık şafağı kulakların üstünde tulû etmiştir. Başının
yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda
tavattun etmeye niyet eden hastalıklar ölümün keşif
kollarıdır. Maahaza, ebedi ömrün önündedir. O ömr-ü
bakide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fani ömürde
sa’y ve çalışmalarına bağlıdır. Senin o ömr-ü bakiden hiç
haberin yok. Ölüm sekeratı uyandırmadan evvel uyan!”
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Bediüzzaman Said Nursi
Hazretleri dünya-ahiret dengesini anlatırken, daima
Kur’an ve Sünnet hassasiyetini gözetir. Bilhassa yaratılış
olarak insanın fıtratına konulan yeteneklerinin açılımını
gündeme taşır.
Sempozyumun hazırlanmasında emeği geçen herkese
teşekkürlerimi sunuyor ve sempozyumun hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum. Saygılarımla.
SEMPOZYUMLAR
Prof. Dr. Faris KAYA
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı
İcra Kurulu Başkanı
P
ek muhterem Bediüzzaman
Hazretlerinin talebeleri, sayın
bakanım, sayın valim, Dicle
Üniversitesi’nin değerli rektörü,
pek kıymetli akademisyenler,
hanımefendiler, beyefendiler, ülkemizin
geleceği sevgili gençler! RİSALE-İ NUR
PERSPEKTİFİNDEN DÜNYA AHİRET
DENGESİ temalı 2. Ulusal Bediüzzaman
Sempozyumu’nun açılış programına hoş
geldiniz, safalar getirdiniz.
Bu sempozyumu düzenleme fırsatını
bizlere ihsan ettiği için Allah’a
şükrediyoruz. Malumunuz olduğu
üzere İİKV yurt içinde ve bilhassa yurt
dışında çok sayıda ilmî - akademik
toplantıya ev sahipliği yapmaktadır. Ancak
ikincisini yapmakta olduğumuz bu sempozyum
farklı bir formatta, ülkemizin köklü bir üniversitesi
ve mahallî bir vakıfla ortaklaşa, yapılıyor. Allah
kısmet ederse hedef her sene başka bir üniversite
ve o ildeki mahallî bir vakıfla ortaklaşa yapılacak
sempozyumlarla bütün Türkiye’yi dolaşmak.
Geçen sene, yani 2013 yılında, RİSALE-İ NUR’UN
TECDİDİ YÖNLERİ konulu sempozyum İİKV, Harran
Üniversitesi ve Urfa’daki Haliliye Vakfı ile ortaklaşa
yapılmıştı. O sempozyumun tebliğler kitabı Harran
Üniversitesi yayınlarından çıktı. Açılışını yapmakta
olduğumuz bu sempozyumun kitabı da inşaAllah
Dicle Üniversitesi Yayınları arasından çıkacaktır.
Busempozyumaevsahipliğiyapanvesempozyumun
en güzel bir şekilde yapılması için elden gelen
tüm gayretleri sarf eden paydaşlarımıza çok
teşekkür ediyoruz. Başta rektörümüz Prof.
Dr. Ayşegül Jale Saraç hanımefendi, İlahiyat
fakültesi dekanımız Prof. Dr. Abdulkerim Ünalan
hocamız, üniversitemizin genel sekreteri Prof. Dr.
Sabri Eyigün Bey, yine HASEV yetkililerine çok
teşekkür ediyorum. Her faaliyetin olmazsa olmazı,
görünmeden iş yapan gizli kahramanlar var. Onlara
da teşekkür ediyorum. Elbette kıymetli tebliğcilere
de ayrıca teşekkür ediyoruz. Tüm sponsorlarımıza
da teşekkür ediyoruz. Destekleri için Allah razı
olsun. Siz uzaktan yakından bu sempozyumu
izlemek üzere gelen ve salonu dolduran gönül
dostlarımız sizlere de teşekkür ediyoruz. Sağ olun,
var olun.
Açılışını yapmakta olduğumuz bu sempozyumun ana
teması: RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİNDEN DÜNYA
AHİRET DENGESİ KISACASI DÜNYEVİLEŞMENİN
GETİRDİĞİ PROBLEMLERE Üstad Nursi’nin
Risale-i Nur’da sunmuş olduğu çözümler. Konunun
detaylarını yarın sunulacak 25’i aşkın tebliğe
bırakmanın doğru olduğuna inanıyorum. Yine de
konuya ilişkin birkaç cümle ile âcizane Risalelerden
anladıklarımı arz etmek istiyorum. Malumunuz
bugün artık her şey gibi Risaleler de elektronik
ortamda. Merak ettim. Acaba dünya ve ahiret
kavramlarını Üstad Hazretleri nasıl kullanmış.
Ne gibi sıfat ve tamlamalar ile ifade etmiş diye
merak ettim. Bilgisayara bir tıklayınca hayrete
düştüm. Neredeyse dünya kelimesi hiç yalnız
kullanılmamış. Ekseriya MİSAFİRHANE kelimesi ile
birlikte kullanmış. Yani dünyanın geçici kalınan
bir yer olduğunu ve esas mekânın da ahiret yurdu
olduğunu ısrarla vurgulamış.
Neredeyse Risalelerin tamamı DÜNYANIN
MİSAFİRHANE OLDUĞU kurgusu üzerinedir dense
mübalağa olmaz. Birkaç örnek verelim:
Sani-i Hakimin misafirhane–i dünyası
Dünya denilen muvakkat misafirhane
Mihmandar–ı Kerimin muvakkat misafirhane–i
dünyası
Bir kaç günlük misafirhane
Gelip giden yolcular için yol üzerinde kurulmuş
misafirhane
Muvakkat, temelsiz misafirhane
Misafirhanedeki muvakkat nüzhetgahlar
Misafirhane-i dünya ve devamsız meydan–ı imtihan
Dünya bir misafirhanedir ve insan ise onda az
duracak vazifeleri çok bir misafirdir. Kısa bir
ömürde hayat-ı ebediyeyi burada kazanacaktır.
Güyâ cism-i hayvanî ve insanî, hatta nebâtî, terbiye
dersini almak için gelenlere bir misafirhane, bir
kışla, bir mektep hükmündedir.
Güneşi o misafirhaneye bir mumdar yani aydınlatıcı
lamba ve ayı bir takvim olarak ifade eder.
“Dünyamisafirhanesininsafasınıçokgördüm,azcık
cefasını görsem yine şükredeceğim” der.
Şu fani dünya ve şu muvakkat misafirhane
Dünya her gün dolar boşanır bir han ve muvakkat
bir misafirhane, gelip geçenlerin yolu üzerinde
kurulmuş bir ticarethane
Hatta talebelerine yazmış olduğu mektupların
başlığına varıncaya kadar, O, dünyanın muvakkat,
fani ve geçici bir misafirhane olduğu üzerinde
durmuştur. Bakınız:
Aziz sıddık kardeşlerim ve bu dünya denilen
misafirhanede medarı tesellilerim!
8 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 9
SEMPOZYUMLAR
Aziz sıddık kardeşlerim ve bu misafirhane-i dünyada samimi
arkadaşlarım!
Acaba O niçin bu kadar dünyanın faniliği ve geçiciliği üzerinde
durmuştur ve MİSAFİRHANE kelimesine vurgu yapmıştır? O
bir yerde der ki “İnsan bu dünya da misafirdir ve misafir olan
kimse beraberce getirmediği şeye kalbini bağlamaz.”
İstikametli ve dengeli bakışını şu ifade ne güzel anlatır:
“Dünyayı kesben değil kalben terk etmek lazım.”
Yine bu bağlamda der ki:
Dünyanın üç yüzü var:
-Biri esma-i İlahiyeye bakar. Yani dünya üzerinde tecelli eden
esma-i hüsna ile bize Rabbimizi tanıtır. Çamurdan çıkan bir
bitki, bir meyve ağacı veya bir çiçek o sahnenin arkasında olup
bize kendini tanıttıran Zatı gösterir.
-İkincisi de dünya ahiretin mezrasıdır yani tarlasıdır. Yani
ahiret burada kazanılacaktır. İnsan, ibadetleriyle Allah
rızasına uygun hareketleriyle SAADET-İ EBEDİYEYİ burada
kazanacaktır.
-Üçüncüsü de insanın hevesatına bakan çirkin yüzüdür. İşte bu
yüzden dolayı hadis-i şeriflerde DÜNYA cife yani pislik olarak
tesmiye edilmiştir.
Ki bu mana bir hadis–i şerifin başka bir ifadesidir: “Hubbu
dünya resi külli hatiatin yani dünya sevgisi bütün kötülüklerin
başıdır. ”Yani eğer dünyanın fanî lezzetlere ve hevasata bakan
yönü esas alınırsa.
İşte Bediüzzaman Hazretleri 6000 sahifelik Risale-i Nur
Külliyatı’nda üzerinde durduğu ve bilhassa hayatında bizzat
yaşadığı dünyayı doğru olarak algılamak, hayatı hesap
verebilirlik esasına göre yaşamak, dünyada vazifeleri çok bir
misafir olarak ticaretini yapıp dar-ı saadet olan ebedî âleme
göçmektir.
O dünyayı muvakkat bir misafirhane telakki ederek hayatı
farkında olarak yaşamış ve bizlerin de farkında olarak
yaşamamız için hayatını bu işe vakfetmiştir.
Bediüzzaman’ın yaptığı bizi dünyadan soğutmak ve dünyayı
bütün bütün terk ettirmek değil. Dünya ve ahiret saadeti
açısından hayatı ebedî değerlere dikkat ederek yaşamak.
Hayata dair farkındalık oluşturmaktır.
Nitekimodengeli,başarılıvemutlubirdünyahayatıiçinfezleke
olarak üç esastan bahseder:
MESAİLERİN TANZİMİ
TEAVUN DÜSTURUNUN TESHİLİ
EMNİYETİN TESİSİ
Ve der ki bunlar da zaten dinî emirlerdir.
Dünya muhabbetinin ölçüsünü de şu sözü ne güzel özetler:
Helal dairesinde kanaatkarane çalışmak, mütefekkirane ve
müteşekkirane tüketmek.
Onun eserleri dikkatlice incelendiğinde -bu sempozyumda belli
ölçüde yapılacaktır- görülecektir ki bizlere dengeli bir bakış
açısı anlatmıştır. Her ne kadar O bir lokma ile yaşamış ve yüz
yamalıklı bir cübbe arkada bırakmış olsa bile.
Allah ondan ve çilekeş talebelerinden razı olsun.
Bu sempozyumu düzenlerken ümid ediyoruz ki Allah bunu
bir dua olarak kabul etsin ve insanlığın dünyevî ve uhrevî
saadetine bir nebzecik faydası olsun. Bu duygu ve düşünceler
ile hepinizi en derin hürmetlerimle selamlıyorum.
SEMPOZYUMLAR
Değerli konuklar! Dünya hayatının
geçici olduğu, bu hayatın ölümle
sonuçlandığı, bu hayattan sonra ahiret
hayatı dediğimiz sonsuz bir hayatın var
olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Her
gün binlerce insanın dünya hayatından
ahiret hayatına göç ettiğini müşahede
etmekteyiz. Dünya hayatı insan ömrü
ile sınırlı olan geçici bir hayat, ahiret
hayatı ise zamanla ölçülemeyecek
kadar milyarlarca seneyi kapsayan
sonsuz bir hayattan ibarettir. Bu iki
hayat döneminin önemi sahip oldukları
zaman süreleri ile doğru orantılıdır.
İnsanoğlu ahiret hayatını dikkate alsın
ya da almasın o hayatı düşünsün veya
düşünmesin mutlaka ölümün tadını
alacak ve bu sonsuz hayata geçişi gerçekleşecektir.
Aklıselim olan her insan bu iki hayatı da taşıdıkları
önem kadar dikkate almak zorundadır.
İnsanoğlu sekülerizm dediği bir anlayışla fiilen
yaşadığı dünya hayatını ön plana çıkartarak asıl
önem verilmesi gereken ahiret hayatını arka
plana itmekte, Allah inancını ve ahiret hayatını
düşünmenin dünyevi zevkleri kaçırdığını düşünerek
Allah’ı ve ahireti düşünmemek istemekte,
inanan insanlar da inançlarının gereğini yerine
getirmemekte ve ömürlerinin büyük bir kısmını
dünya hayatı ve zevkleri ile geçirmektedir.
Dünyevileşmenin yani ahireti dünyaya feda etmenin
vahametini gören Bediüzzaman Hazretleri insanları
ve Müslümanları bu inançsızlığın tehlikesinden
kurtarmak ve onları Allah’a ve ahirete yöneltmek
için Risale-i Nur denilen nevine münhasır Kur’an
tefsirini yazarak insanoğluna ithaf etmiştir.
Said Nursi Hazretleri Risale-i Nur’u yazarken işin
vahametini şöyle anlatmıştır:
“Bir tek gayem vardır:
O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm
memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının
seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın imân
esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri
imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün
mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri
ve Müslümanları imana dâvet ediyorum. Bu imansız
kitleye karşı mücadele ediyorum. Bu mücahedemle
inşaallah Allah huzuruna girmek istiyorum. Bütün
faaliyetim budur.”
Bediüzzaman hiçbir engeli tanımamış. Savaş
cephesinde, at sırtında, esarette, zindan
köşelerinde, münferit hapislerde, sürgünlerde,
kâğıt bulamadığı zaman kibrit kutuları üzerinde bu
risaleleri yazmış. Onun fedakâr Nur talebeleri de
Üstadlarını yalnız bırakmamışlar, hapishaneleri de
medrese-i Yusufiye’ye çevirerek İslam literatürüne
yeni bir kavram kazandırmışlardır.
Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur’da iman ve
inanç üzerinde durmakta her şey ile Yaratıcı
arasında bir bağlantı kurmakta ve her şeyin
Allah’ın varlığına ve birliğine delalet ettiğini
ispatlamaktadır. İnsanı yöneten ve yönlendiren,
rotasını çizen inançtır. Bediüzzaman bütün
varlıklarınhepsiniYaratıcıya,Allah’abağlamaktadır.
Çünkü merkezde iman var, merkezde Allah var.
Örneğin; cansız, akılsız, bilgisiz ve yeteneksiz olan
topraktan onlarca mühendisin dahi beceremediği
muhtelif tat, koku ve renklerde meyve çiçek ve
ağaçların güvermesinin Allah’ın varlığını ve birliğini
Prof.Dr.AbdulkerimÜNALAN
Dicle Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dekanı
10 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 11
SEMPOZYUMLAR
nasıl gösterdiğini tasvir ve tahlil eden Bediüzzaman adeta
insan aklını büyülemektedir. Said Nursi’nin habbe, zühre,
şule, şemme, zerre, katre gibi unsurları da birer risalede tahlil
etmesi ve bunları Halıkı Zülcelalin varlığına ve birliğine nasıl
delalet ettiklerine açıklama tarzı da insan aklını hayretler
içerisinde bırakmaktadır.
Bediüzzaman günlük hayatta haşir neşir olduğumuz durumları
farklı bir şekilde, farklı bir üslupla anlatıyor. Risale-i Nur’u
okuyan bir insan bastığı toprağı artık farklı görüyor. Örneğin
bir toprağa onlarca ayrı ayrı tohum atıyorsunuz ve attığımız
o tohumlarda çizilmiş İlahî projeye göre bu toprak, farklı
bir şekilde çiçek, ağaç, meyve vs. o tohumun içindeki projeye
göre onu yetiştiriyor. Bediüzzaman bunu izah ediyor ve bunu
anlamak için mühendis olmaya da gerek yok. Herkes bunları
görüyor ve herkes biliyor ve Bediüzzaman’ın bu izah tarzını
kavrayabiliyor ve anlayabiliyor. Risale-i Nur’u okuyan biri
bunları taş toprak vs. olarak görmüyor, bunları sanat eseri
olarak görüyor.
Risale-i Nur daima Allah’ı ispata yönelik bir tefsirdir. Çünkü
insan Allah’a yönelirse, Allah’ı tanırsa dolaylı olarak ahirete
de inanmış olacak, ahiretin sonsuzluğunu yaşamış olacak ve
sadece Yaratıcısına ve ahiretine yönlenmiş olacaktır.
12 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
Güneydoğu Asya’da Risale-i Nur Sempouzyumu
İstanbulİlimveKültürVakfı’nınCakarta’dadüzenlediği‘Risale-iNurIşığındaMedeniyetinCanlanışı’
konulu sempozyumda, Said Nursi’nin İslam’a olan hizmeti detaylı bir şekilde tartışıldı.
Dünyanın en büyük Müslüman ülkesi Endonezya,
Bediüzzaman Said Nursi’yi konuştu. İstanbul İlim ve
Kültür Vakfı’nın (İİKV) başkent Cakarta’da Endonezya Şerif
Hidayetullah İslam Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediği
“Risale-i Nur Işığında Medeniyetin Canlanışı” konulu
sempozyumun açılışında konuşan Malezya Uluslararası İslam
Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Betaina Muflih, “Bediüzzaman’ın
iman hakikatlerini temel alarak kaleme aldığı eserlerinin
Müslümanlara yol gösterdiğini” söyledi. İslam âleminin
19. yüzyıldan itibaren bilim, kültür ve teknoloji eliyle iman
hakikatlerinden uzaklaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Muflih,
Risale-i Nur’un buna geçmişten bugüne güçlü bir şekilde karşı
koyduğunu vurguladı. “Bediüzzaman’ın kullandığı iletişim
teknikleri, iman hakikatlerinin toplumun tüm katmanları
tarafından kolaylıkla anlaşılmasını sağlıyor” diyen Muflih,
“Öğrenilen bu hakikatler, Bediüzzaman’ın yaşadığı devirde
karşılaştığı güçlüklerle birlikte ele alındığında, günümüzdeki
sorunlar karşısında güçlü durabilmemizi sağlıyor” dedi.
Toplumsal Bütünleşme
Bediüzzaman hakkında sunum yapan Malezya Uluslararası
İslam Üniversitesi’nden Seyid Muhammed Muhsin de, Risale-i
Nur’un toplumda ayrışmayı değil bütünleşmeyi hedeflediğinin
altını çizerek, Bediüzzaman’ın toplum içinde ayrışmaya neden
olabilecek her türlü davranıştan uzak durulmasını istediğini
söyledi. Sempozyum boyunca Risale-i Nur penceresinden İslam
medeniyeti, adalet, refah ve ümmet konularında birçok oturum
gerçekleştirildi.
SEMPOZYUMLAR
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 13
SEMPOZYUMLAR
14 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, Endonezya’ya ilk olarak 15 yıl önce
Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur’un da içinde
olduğu bir heyet ile adım attı. İki ülke arasında bugüne kadar
onlarca proje hayata geçirilirken bu projelerden sonuncusu ve
en önemlisi ise Endonezya’nın en büyük İslami eğitim kurumu
olan Darusselam Gontor ile oluşturuldu. Gerçekleştirilecek
projeye göre İhsan Kasım Salihi’nin Arapça’ya kazandırdığı
Risale-i Nur Külliyatı Endonezya çapında 19 kampüste 20 bini
aşkın öğrenciye derslerde özel olarak okutulacak.
İİKV’nin İkinci Evi
SEMPOZYUMLAR
GONTOR MEDRESELERİ ZİYARETİ
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 15
16 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
İİKV SEMİNERİ
Hepiniz vakfa hoş geldiniz. Bu vakıfta bulunmak her zaman
güzel. Biz bu vakfa her geldiğimizde daima “biz evimize
geldik deriz.” Bu içerisinde bulunduğumuz haftanın bizim için
farklı bir anlamı ve farklı bir manası var. Biz bu hafta okuyoruz.
Dünyanın değişik yerlerinden profesyoneller, akademisyenler
ve araştırmacılar ile buradayız. Darü’l Erkam’dayız ve bu Darü’l
Erkam’da Said Nursi’nin kitaplarını okumaya ve onu anlamaya
çalışıyoruz. Çünkü Said Nursi imanî kurtuluşun okumakta
olacağını ortaya koymuştu ama bu herhangi bir okuma değil.
Acaba bunun ne gibi bir anlamı var, sorusunu sorduruyor.
SaidNursi’yegöreokumaözelbirvaroluşagöreyapılmalıdır.Özel
manevibiratmosferde,özelbirçerçevedeolmalıdır.SaidNursi’ye
göre okuma eğer Allah adına olursa bir anlam kazanır. Bunun ne
anlamı var? Bunu şöyle anlayabiliriz. Efendimiz (s.a.s)’e ilk vahiy
geldiği zamanı yani o vahyi akla getirirsek daha iyi anlayabiliriz.
Efendimize gelen ilk söz “Oku!” idi. Peygamber Efendimiz: “Ben
nasıl okuyayım? Okuma yazma bilmiyorum” demişti. Cebrail
(as)’dancevapgelmişti: َ‫َق‬‫ل‬َ‫خ‬‫ي‬ِ‫ذ‬َّ‫ل‬‫ا‬ َ‫ك‬ِّ‫ب‬َ‫ر‬ ِ‫م‬ ْ‫ِاس‬‫ب‬ْ‫أ‬َ‫ر‬ْ‫ق‬‫ا‬ (YaratanAllah’ınadıyla
oku!) Bunun anlamı neydi? Allah’ın adıyla okumak ne anlama
geliyor? İngilizcede okumanın başka bir manası da yorumlamak,
tercüme etmektir. Dolayısıyla biz gelen bu ilk vahiyden Allah’ın
adıyla yorumla anlıyoruz.
Neyi yorumlayacağız?
SaidNursidiyorki:Kâinatkitabını,Allah’ınyarattığıkâinatkitabını
Allah adıyla yorumla. Dolayısıyla okuduğumuz fizik, kimya, biyoloji
vs. ilimler sadece okumak için okunmamalıdır. Allah’ı anlamak
ve Allah’ı tanımak için olmalıdır. Said Nursi’ye göre bu kâinat
kitabının bir yazarı olursa bir anlam ifade eder. Yoksa herhangi
biranlamifadeetmez.Eğerkâinatkitabınımana-iharfiileokursak
karşımızdaki her şey canlanır, hayat bulur.
Cansız, hayatsız olan varlıklar eğer Allah adına okunursa
anlam kazanmaya ve bize bir takım manalar fısıldamaya
başlarlar. Kâinattaki bütün mahlûkat bir kitap gibi bir mektup
gibi bize kendi yazarını anlatıyor. Eğer bir insan mana-i
harfi yerine mana-i ismi ile bakarsa yani elmaya elma olarak
bakarsa, bir çiçeğe bir çiçek olarak bakarsa işte o zaman Allah
ile bağları kopar ve karanlığa gömülür. Dolayısıyla inançsızlığa
düşer. Yani mana-i ismi ile mahlûkata ve kâinata bakmak bizi
veya bakanları inançsızlığa götürür. Kâinata ve içindekilere
bakarken acaba onlar adına mı onlara bakıyoruz yoksa onları
yaratan, onlara hayat veren, onlara renk veren, onlara can
veren, onlara süs veren vs. adına mı bakıyoruz. Yani bu iki
nokta kâinatta yolun ayrılma noktasıdır. Bu bakış açısı, bize
BEDİÜZZAMAN’IN
DÜŞÜNCESİNDE MANEVİ CİHAD ANLAYIŞI
Dr. Colin TURNER
Durham Üniversitesi, İNGİLTERE
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 17
İİKV SEMİNERİ
iki galeriyi gösterir. Bu galerilerin bir tanesinin içerisinde
yansımalar, esma’ül hüsnanın tecellileri, sıfatları, gücünü,
güzelliklerini, ihsanlarını görmek ki bu bizi imana götürür.
İkincisinde mahlûkata mahlûkat adına baktığımızda kâinat
o mahlûkata indirgenmiş olur. Bu ikincisinde her şey kendi
kendine kör tesadüfün, serseri tesadüfün ürünü veya mahsulü
olarak görülür. İkinci perspektiften bakıldığında bütün kâinat
o mahlûkatın fiziği ve kimyası içerisinde ne varsa onların
içerisine indirgenmiş oluyor.
Bir insan eğer Allah’a inanmıyorsa o hiçbir şeye inanmıyor
demek değildir. İnsan muhakkak ki fıtratı gereği bir şeye
inanmak zorundadır. Allah’a inanmayan kendine, nefsine
inanıyordur veyahut ibadet ediyordur. Kendi isteklerine
arzularına inanıyordur. Allah’a inanmayan, Allah’a istinat
etmeyen, kendi kendisini nokta-i istinat yapacaktır. Öyle bir
dünya ki biz hem zayıfız, hem fakiriz, hem aciziz. Öyle bir dünya
ki burada ne gaye var, ne maksat var. Geçmiş de karanlık,
gelecek de karanlık. Sonuç olarak büyük bir ümitsizlik. Eğer
bizim vizyonumuz İlahî merkezli değilse, Allah merkezli değilse
o zaman nefis merkezli olacaktır. Allah’a inanmayan için
herkesin kendisi kâinatın merkezidir. Ben kâinatın merkeziyim
demesi, o insanın, ben koskocaman kâinata değerim demesi
anlamına gelir. İşte o zaman da insanın ilah olması lazım.
Dolayısıyla kâinatı mana-i harfi ile okuyamayan bir insan
hayatının merkezine yaratanı değil de yaratılanları almak
zorunda kalır. Dolayısıyla inanmayan insan, sorumluluklardan,
ibadetlerden, helal haram ayrımından kendisinin hür olduğunu
düşünür ve istediği gibi keyfi sefa bir yaşam sürer. Bu şekilde
olan bir insan Allah’ a bağlı olmaktan Allah’a ibadet veya itaat
etmekten belki kurtulur. Ama mahlûkatlar adedince ilahlara
ibadet etmek zorunda kalır.
Bir insan kendisini kâinatın merkezine koysa kendisi dışındaki
her şeyi de mecburi olarak oraya koyacaktır. Kendisinin haklı
olduğunu gösterebilmek için bu inançsızlık inancında sadece
kendideğerleriönündeeğilmeyecek,sairmahlûkatındaönünde
eğilecektir. Dolayısıylakendiegosunutatminetmeyeçalışmayacak
başka egoları da tatmin etmeye çalışacaktır. Dolayısıyla kâinatta
milyarlarca sebep var. Biz onların esiri haline geliriz.
Said Nursi’ninbumanadakimücadelesiyanimanevimücadelesi
bir hedefe bir maksada yöneliktir. İnsana doğru okumayı,
doğru yorumlamayı öğretmeye çalışmıştır. Mahlûkata, manalı,
anlaşılması gereken bir kitap olarak bakmayı öğretmeye
çalışmıştır.Okâinatkitabına,onunyazarıadına,yaratıcısıadına
bakmayı öğretmiştir. Yani anlamsız, kaosun hâkim olduğu,
karmakarışık, serseri tesadüf oyuncağı bir kâinat tasavvuru
yerine, kâinata, Yaratıcının eseri olan İlahî bir kitap olarak
bakmayı öğretmiştir. Oyunun iki sonucu vardır: inanmak veya
inanmamak. Bunlardan hangisini tercih ediyoruz? İnanmayı
mı? İnanmamayı mı? Bu da bizim gerçek manada insan olup
olmadığımızı ortaya koyar.
Said Nursi diyor ki: “İman insanı insan eder; belki insanı sultan
eder.” Mademki durum böyle insanın esas maksadı, gayesi,
hedefi iman ve duadır. Diğer taraftan inançsızlık insanı gayet
aciz, canavar bir hayvan eder.
18 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
İİKV EĞİTİMLERİ
Pakistan, ABD, İngiltere, Zimbabwe, Güney Afrika, Malezya ve Hindistan gibi ülkelerden gelen öğrenci ve akademisyenlere Dr.
Colin Turner tarafından 21-27 Nisan 2014 tarihleri arasında bir haftalık Risale-i Nur’un Ana Temaları konulu Risale-i Nur
eğitimi verildi. Toplam 16 öğrenci ve akademisyenin katılımıyla gerçekleştirilen bu yoğunlaşmış Risale-i Nur eğitiminde Dr. Colin
Turner, Gerlach Press’den yeni çıkan Risale-i Nur’un ana temaları üzerine kapsamlı bir eser olan kitabını esas alarak dersler
verdi. Programda işlenen konular şöyleydi: Tevhid, Vücud ve Varlıklar, Tabiat ve İlliyet, Gaybın Veçheleri: Hayat, Ruh ve Melekler,
Kâinat içinde İnsan: Nursi ve ‘Ene’, Vahiy ve Peygamberlik, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed, Ahiret, İman ve Küfür, İbadet ve Salih
Amel, Maneviyat, Kader ve Cüzî İrade, İhlas ve Uhuvvet, Muhabbet, Ameli Hikmet ve Teoloji, Medeniyet, Siyaset ve Cihad.
Risale-i Nur’un Ana Temaları Eğitimi
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 19
İİKV EĞİTİMLERİ
Eğitim Programı Kapsamında Fırıncı Ağabey ile Rüstempaşa Medresesinde Buluşma.
20 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
ULUSAL FAALİYETLER
BEDİÜZZAMAN NE YAPMAK İSTEMİŞTİ?
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Erzincan Gündüzalp Kültür ve Eğitim Vakfı’nın ortak organizasyonu ile
Erzincan 13 Şubat Spor kompleksinde “Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti” konulu panel yoğun bir katılım
ile gerçekleştirildi.
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, dünya genelinde ve Türkiye’de Bediüzzaman ve Risale-i Nur üzerine yaptığı faaliyetlere bir yenisini
dahaekledi.ErzincanGündüzalpKültürEğitimVakfı’nınortakorganizasyonuile‘BediüzzamanNeYapmakİstemişti?’konulupanel
düzenlendi.Panelekonuşmacıolarakkatılanakademisyenler,Bediüzzaman’ınhayattarzıveinsanlıkiçinverdiğimesajlarıelealdı. 
13 Şubat Spor Salonu’nda düzenlenen panel, Kur’an-ı Kerim
tilaveti ile başladı. Erzincan Gündüzalp Kültür Eğitim Vakfı
BaşkanıİsmetYıldırım’ınselamlamakonuşmasınınardındansöz
alan Erzincan Müftüsü Galip Akın, alimin bulunduğu toplumda,
yaşadığı çağdan ve asırdan sorumlu olduğunu ifade etti. Akın,
“Âlim, hep bunun derdiyle dertlidir. Böyle olmalıdır. Dünyanın
gidişatından, insanlığın derdinden haberdar olmadan ilim ehli
olunmaz. Derdi nedir, bu çağda hangi dert varsa o dertle iştigal
etmesi âlimin bir borcudur. İşte biz bunları Bediüzzaman’ın
yaşantısında görüyoruz ve yazdıklarını okuyoruz.” dedi.
Bediüzzaman’ın yaşamına dair bilgiler veren Belediye Başkanı
Cemalettin Başsoy, “Bediüzzaman Said-i Nursi büyük bir
alimdir,büyükbirdüşünürdür,büyükbirilhamsahibidir.Büyük
bir iman ve dava adımıdır. Onun davası sadece sözler ve yazdığı
eserlerden ibaret değildir, onun davası söylediği gibi, yazdığı
gibi hâsılı inandığı gibi yaşamak ve başkalarının aynı iman
ve şuurla yaşamasını temin etmektir. Bediüzzaman imanını,
fikirlerinin, ilminin gereğini her zaman yaşantısıyla sözleriyle,
eserlerine yerine getirmiştir.” açıklamasında bulundu. 
Mehmet Fırıncı Ağabey, Erzincan Belediye
Başkanı Cemalettin Başsu’ya Plaket Verirken
Mehmet Fırıncı Ağabey,
Erzincan Valisi Abdurrahman Akdemir’e Plaket Verirken
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 21
ULUSAL FAALİYETLER
“Üstad Said Nursi Hazretleri’ni anlayabilmek için onun
yaşadığı günleri, yılları iyi tahlil etmek lazım” diyen AK
Parti Milletvekili Sebahattin Karakelle ise Bediüzzaman’ı
bir hizmet ve gönül adamı olarak değerlendirdi. Karakelle,
“O bir asrın adamı. O aynı zamanda bir vatanperver,
bir milliyetperverdir. Bediüzzaman’ı anlayabilmek için,
onun hayatını iyi tahlil etmek, günümüzden kıyamete
kadar İslam alemine İslam’ın nurunu saçan eserlerini
okumak ve anlamaya çalışmakla mümkün olacaktır. O
hayatının hiçbir döneminde, hiçbir zamanında İslam’ın
nurundan istifade edememişlerle olmamıştır. O hep
mazlumlarla birlikte olmuş. Hep onların sesi, nefesi olmuştur.
Hayatının merkezine bunlarını yerleştirmiştir.” dedi. 
Erzincan Valisi Abdurrahman Akdemir ise panelimizde
şu görüşlerini sundu: “Asrımızda gerçekten dinimizin
nasıl samimi bir şekilde yaşanacağını, en somut şekilde
yaşantısıyla, eserleriyle gösteren Üstad Bediüzzaman
Hazretleri’ni ve öğrencilerini rahmetle anıyorum. Onu
hayatı hep sıkıntılar içinde, hapishanelerde ve mahkeme
salonlarında geçmiş, sürgünlerden sürgünlere gitmiş, ama
hiçbir zaman şikayet etmeden derdini ve davasını seven
büyük bir İslam alimi olarak tanıyoruz.”
22 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
ULUSAL FAALİYETLER
Bediüzzaman Hazretleri’nin talebelerinden Mehmet Fırıncı da
salondaki davetlilere kısa bir selamlama konuşması yaptıktan
sonra Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşamından birkaç kesit
anlattı.
Açılış konuşmalarının ardından, başkanlığını Prof. Dr. Faris
Kaya’nın yaptığı ‘Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti?’ konulu
panele geçildi. Panele konuşmacı olarak; Erzincan Üniversitesi
İlahiyatFakültesiDekanıProf.Dr.AdemDölek,AtatürkÜniversitesi
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu, İngiltere Durham
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner ve Atatürk Üniversitesi
İlahiyat Fakültesinden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Göktaş katıldı. 
Katılımın yoğun olduğu panelde panelistler, Bediüzzaman
Hazretleri’nin yaşadığı yıllarda çektiği sıkıntılar ve o zamandan
günümüze verilen mesajlar konusunda bilgiler aktardı.
İkinci Erzincan Bediüzzaman Günleri Kapsamında Bediüzzaman Sergisi Açılırken
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 23
KİTAP FUARI
V
akfımız iktisadi işletmesine ait Vakıf Yayınları, her yıl
Ramazan ayında Beyazıt Meydanında kurulan Türkiye
Kitap ve Kültür Fuarında (bu yıl ilk defa) yer aldı. 27
Haziran – 23 Temmuz 2014 tarihlerinde açık kalan standımızda
Risale-i Nur ve Bediüzzaman Said Nursi üzerine yayınlanan
eserler sergilenmiş, satışı yapılmış ve ayrıca vakfımızı ve dünya
genelindeki hizmet haberlerini içeren Vakıf Bültenler ve CD’ler
ücretsiz olarak hediye edilmiştir. Ayrıca Vakıf faaliyetlerini
anlatan sinevizyon gösterimi fuar boyunca standımızda özel
bir ekranda sürekli dönmüştür.
Fuar boyunca standımız yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına
uğramıştır. Özellikle standımızda vakfımıza gönül vermiş ve
İngilizce, Arapça ve Kürtçe dillerine hakim genç kardeşlerimizin
nöbetleşe stantta görev almaları bizi fuar alanında diğer
katılımcılardanayırmıştır.Örneğin;İngilizcebilenbirturistyada
yabancı ziyaretçi fuar alanına geldiği zaman diğer katılımcılar
ve kuruluşlar bu kişileri vakfımız standına yönlendirmekteydi.
Sürekli aktif ve ziyaretçilerimizin bulunduğu standımızda
sadece kitap satışı ya da broşür dağıtımı değil, Risale-i Nur
ve Said Nursi üzerine sorulan sorulara da makul cevaplar ve
yönlendirmelerde bulunuldu.
Sonuç olarak bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz bu fuar
çalışmasında bir kez daha şunu anladık ki ekilen tohumlar
filizlenip meyve vermektedir. Bu anlamda yapılan çalışmalar
her ne kadar yeterli olmasa da hizmetlere vesile olmaktadır.
Vakıf Yayınları 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarında
24 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
KONFERANS
2009’dan itibaren her yıl düzenlenen Uluslararası Genç Akademisyenler Konferansı’nın bu yıl altıncısı 14-15-16 Haziran 2014
tarihlerinde, İstanbul’da gerçekleştirildi. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın düzenlediği konferansta, dünya genelinde Risale-i Nur
ve Said Nursi üzerine çalışma yapan doktora ve master öğrencileri ile değerli bilim insanları buluştu.
İngilizcesi düzenlenen konferansın Arapçası ise 20-24 Haziran
2014 tarihlerinde İstanbul ve Bursa’da yapılacak. İngilizce
konferansa Amerika, İngiltere, Hindistan, Sri Lanka, Pakistan,
Malezya, Güney Afrika ve Türkiye’den Nursi Çalışmaları
alanında master veya doktora yapmakta olan 60’ı aşkın genç
akademisyen katıldı. Bu genç akademisyenlere yol gösterici
mahiyette Nursi Çalışmaları alanında uzman profesörler de
birer sunum yaparak akademik makalelerin nasıl yazıldığını
anlattılar.
Nursi Çalışmaları alanında başka örneği olmayan bu
konferansta genç akademisyenler, Said Nursi ve Risale-i Nur
ile ilgili çalışmalarına dair tebliğler sunarken; Amerika Birleşik
Devletleri Virginia İlahiyat Okulu’ndan Prof. Dr. Ian Markman,
İngiltere Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner
ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. M. Sait Özervarlı,
Singapur Milli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Farid Alatas, Kayseri
Erciyes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Kayacık ve Süleyman
Demirel Üniversitesi’nden İsmail Latif Hacınebioğlu gibi bu
alanda uzmanlaşmış bilim adamları, öğrencilere akademik
anlamda yol gösterebilmek için seminerler verdiler. 3 gün
süren konferansta, her gün sabah ile öğleden sonra olmak
üzere ikişer öğrenci sunum yaptı. Tüm sunumların yanı sıra,
tartışma bölümleri de İngilizce olarak yapıldı.
6. GENÇ AKADEMİSYENLER
KONFERANSI
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 25
KONFERANS
Sunumların bazılarının başlıkları şöyle idi:
Anna Mary Taylor, Nimatullahi Sufi Order School of Thought,
İNGİLTERE
Nissalı Gregory, Nursi, Rumi ve Nimatullahi Tarikatının Kesişen
Ahlaki Düşünceleri
Mehraj ud Din Butt, University of Kashmir, HİNDİSTAN
Bediüzzaman Said Nursi’ye Göre Dinî Çoğulculuk
Muhammed Sayyed Muhsin, International Islamic University,
MALEZYA
Said Nursi’nin Esaretteki Girişimleri: Çağdaş Müslümanlar için
Şümullü Bir Yol Gösterici
Shumaila Majeed, University of Punjab, PAKİSTAN
Eğitim Sisteminin İhya Edilmesi: Bediüzzaman Said Nursi’nin
Hayat Boyu Süren Mücadelesi
Salih Sayılgan, The Catholic University of America, ABD
Nursi’nin Pastoral Teolojisini Keşfetmek: Mahkûmlar Örneği
Muhammad Akram Ummu Rooman, South Eastern University,
SRİ LANKA
Sri Lanka’da Azınlık Olan Müslümanların Sorunlarına İmam
Bediüzzaman Said Nursi’nin Hutbe-i Şamiye’sinden Çözümler
Zübeyir Nişancı, Loyola University, ABD
Sekülerizmin Felsefi Esaslarına Said Nursi’nin Cevabı
İhsan Altıntaş, Jawaharlal Nehru University, HİNDİSTAN
Hindistan’da Gelişen Charvaka Materyalizminin Eleştirel
Analizi ve Said Nursi’nin Görüşleri
Ali Ağcakulu, Yıldız Teknik Üniversitesi, TÜRKİYE
Bediüzzaman’ın Medreset-üz Zehra Projesi
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından geleneksel olarak
düzenlenen bu konferans sonrası gala yemeği, İstanbul İlim ve
Kültür Vakfı Rüstempaşa Medresesi’nde yapıldı. Gala yemeğinde
akademik camiadan, iş dünyasından ve daha birçok sektörden bu
işe gönül vermiş insanlar bir araya geldi. Bediüzzaman Said
Nursi’nin yaşayan talebelerinden ve
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın mütevelli heyet başkanı
olan Fırıncı Ağabey’in
de bir konuşma yaptığı yemek programında icra kurulu başkanı
Prof. Dr. Faris Kaya ve diğer akademisyenler de birer konuşma
yaptı. Bunun yanı sıra Amerika’dan misafir olarak gelen 15
kişilik bir grup da programa iştirak ettiler. Risale-i Nur üzerine
uzmanlaşmış akademisyenler de birer konuşma yaptılar. Genel
olarak verdikleri mesaj; bütün dünyanın Kur’an-ı Kerim’in tefsiri
olan Risale-i Nur’a ihtiyaç duyduğuydu.
Tüm Tebliğleri Kanalımızdan izleyebilirsiniz.
26 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
KONFERANS
Rosalie Sroczynski Smith, ABD
Farklı bir dini kimliği tanımaya çalışmakta ve aynı zamanda dinlerin ortak yönlerini öğrenmekle
harika bir iş yapıyorlar. Buradaki insanlar, ABD’deki birçok insanın negatif, eğitimsiz bakış
açısından ziyade birbirleri hakkında güzel düşünmeyi teşvik ediyorlar. Buraya gelişimizin ilk akşamı,
vakıf civarında çok küçük ve eski bir camiye gittik. Derin duygular yaşadım. Çok iyi karşılandık. O akşam
namaz kılmaya gittiler. Harika bir başlangıç oldu.
Nur Shakeenah Thomas, Malezya
Nursi güzel eserler kaleme almış. Böylesi kelimeler ancak zeki bir dimağın, latif bir ruhun eseri olur.
Şu anda doktora tezimi Said Nursi’nin Ahlak’a Olan Yaklaşımı üzerine yapıyorum. Bu çalışmamda
ümit ediyorum ki Said Nursi ve Nur toplumu hakkında daha çok şey öğreneceğim.
Nazema Ahmad, Güney Afrika
Formatı çok sevdim. Sunumlara zaman ayrılması güzel. Bu formatın araştırma sürecinin gelişmesine
uygun bir zemin olduğunu ve diğer fikirlere değer katacağını düşünüyorum. Çünkü Risale-i Nur
engin bir derya.
Stephen Wayne Gentle, ABD
Aydınlanmak, Türkiye, Nursi ve İslam’ı öğrenmekle ilgili beklentilerim yüksekti. Hem çok öğrendim
hem de Türklerin benim gibi insanlara duyduğu büyük muhabbet ve alakayı da gördüm.
Misafirperverliğiniz, ağırlamanız ve güzel örnek olduğunuz için Vakfa minnettarım. Türklere büyük
muhabbet duyarak, İslam’ı tanıyıp ona hayran kalarak ABD’ye dönüyorum. Büyük bir umut içerisindeyim ki
Allah güzel şeyler nasip edecek.
Anees Ahmad, Malezya
Risale-i Nur, her soruna bilhassa Müslüman âleminin sorunlarına ışık tutmuştur. Nursi’nin fikirlerini
neşretmemiz bunları nasıl eyleme dökeriz hususunu da titizlikle düşünmemizi gerektirir. Fikirleri
sayesinde sorunlarımızı bir şekilde çözeriz. Mesele icraatta. Birçok konferans yaparız; fakat daha
fazlasını yapmalı bu fikirleri eyleme geçirmeliyiz.
Safiya Ataya Samman, ABD
Müslüman’ımveABD’debirçalışmagrubundayım.EşsizbirformattahemHıristiyanhemdeMüslüman
bay bayan kardeşlerimle konuşma fırsatı bulmam çok önemli. ABD’de Hıristiyan arkadaşlarımla her
gün beraberim, fakat bu deneyim hepimiz için çok ilham verici ve eğitici oldu.
Genç Akademisyenerin Ardından;
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 27
STUDY TOUR
İ
stanbulİlimveKültürVakfıveVirginiaTheologicalSeminary
tarafından organize edilen, Washington Theological
Consortium bünyesinde “Engaging in a World of Difference
- Study Tour to Istanbul, Turkey” konulu eğitim programı
kapsamında Amerika Birleşik Devletleri’nden çeşitli ilahiyat
okullarından öğrenciler ve akademisyenler Türkiye’de İslam’ı
ve Risale-i Nur’u tanımak üzere İstanbul’a geldiler.
Buyılikincisiyapılanveheryıldüzenliolarakgerçekleştirilmesi
planlanan eğitime yaklaşık 20 Müslüman ve Gayrimüslim
ilahiyatçı akademisyen ve öğrenci katıldı. Bu program
kapsamında öğrenci ve akademisyenlere çeşitli günlerde Prof.
Dr.IanMarkham,Prof.Dr.ColinTurner,Dr.ŞükranVahide,Prof.
Dr. Faris Kaya, Ercüment Asil ve Zübeyir Nişancı birer seminer
verdiler ve Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi ve vakfımız
başkanı Mehmet Fırıncı Ağabey de bir konuşma yaptı. Ayrıca
program kapsamında İstanbul Müftü yardımcısı Sabri Demir
katılımcıları makamında ağırlayarak “Türkiye’de Din Devlet
İlişkileri” konulu bir seminer verdi. Öğrenciler, okullarında 3
ders kredisi olarak kabul edilen bu eğitim turunda gördükleri
ders ve seminerleri dikkat ve ilgiyle takip ettiler.
Bu programa katılan öğrenciler ayrıca 14-16 Haziran
tarihlerinde bu yıl altıncısı düzenlenen Risale-i Nur üzerine
master ve doktora yapan genç akademisyenler programına da
katıldılar.
Risale-i Nur Eğitimi Amerika’da Ders Kredisi
Eğitim Programı Kapsamında Çeşitli Camiler ve Tarihi Mekanlar da sZiyaret Edildi. (Eyüp Sultan Ziyaretinden Bir Kare)
İstanbul Müftülüğü Ziyaretinden...
28 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
2009’dan itibaren her yıl düzenlenen Uluslararası Genç Akademisyenler Konferansı’nın bu yıl altıncısı 20-24 Haziran 2014
tarihlerinde, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Bursa Kültür Vakfı sosyal tesislerinde gerçekleştirildi. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı
ve Bursa Kültür Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği konferansta, dünya genelinde Risale-i Nur ve Said Nursi üzerine çalışma yapan
doktora ve master öğrencileri ile değerli bilim insanları buluştu.
Bu sene de ilk yıllardan farklı olarak konferans tamamen
Arapça yapıldı. İngilizce konferans, 14-15-16 Haziran 2014
tarihlerinde bir hafta öncesinden yapıldı. Arapça konferansa
Malezya, Hindistan, Cezayir, Fas, Sudan, Irak, Mısır, Nijerya,
Suriye, Yemen ve Türkiye’de Nursi Çalışmaları alanında master
veya doktora yapmakta olan 30’u aşkın genç akademisyen
katıldı. Bu genç akademisyenlere yol gösterici mahiyette Nursi
Çalışmaları alanında uzman profesörler de bu öğrencilere
rehberlik yaparak akademik makalelerin nasıl yazıldığını
anlattılar.
Nursi Çalışmaları alanında eşsiz olan bu konferansta genç
akademisyenler,SaidNursiveRisale-iNurileilgiliçalışmalarına
dair tebliğler sunarken; Prof. Dr. Aşrati Süleyman (Cezayir),
Prof. Dr. Mamoun Jarar (Ürdün), Prof. Raad (Irak), Prof. Dr.
Nejeeb Soudi (Yemen) ve Dr. Aşraf Raffa (Mısır) gibi Arap
dünyasının çeşitli ülkelerinden bu alanda uzmanlaşmış bilim
insanları, öğrencilere akademik anlamda yol gösterdiler. 5 gün
süren konferansta, her gün sabah ile öğleden sonra olmak
üzere ikişer oturum düzenlendi. Tüm sunumların yanı sıra,
tartışma bölümleri de Arapça olarak yapıldı.
KONFERANS
6. İSLAM DÜNYASI GENÇ
AKADEMİSYENLER KONFERANSI
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 29
TEBLİĞLER VE KONU BAŞLIKLARI
1- Suad Duzfani
Risale-i Nur’un İslam Medeniyetini Canlandırmada Rolü;
Türkiye ve Malezya Tecrübeleri
2- Abdusselam El Enisi
Said-i Nursi’nin Dini Hitap Hatları
3- Rabhi Ali
Risale-i Nur Yoluyla Nursi Hikmeti; Sözler Örneği
4- Abdulkadir Lebiz
Said Nursi’nin Sosyal Çalışmayı Canlandırma Yöntemi
5- Abu Iruh Bekir
Said-i Nursi’nin Risale-i Nur Yoluyla Astronomiye Katkısı
6- Mohamed Mendil
Bediüzzaman’da İhtilaf Kavramları ve Kuralları
7- El Emrani El Edrisi
Said-i Nursi’nin Risale-i Nur Yoluyla Davet Yöntemi
8- Moh Amed Musa El Seyid
Said-i Nursi’nin Hürriyet Kavramı ve Şekli
9- Salim Hasan Zubyeni
Said Nursi’nin Kazanç ve Lütuf Hakkında Davet Stratejisi
10- El Edrisi Abduleziz
Said Nursi’de “İnsan Yapısı”
11- Mehasin Elbedevi
Bediüzzaman’ın Davet Çabası
12- Adem Ahmad Mohamed
Ibni Fuda En Niceri Telifleri ve Said-i Nursi’nin Yoluyla Güvenli
Korumada Kuran Yöntemi Arasındaki Mukayese
13- Mohamed Osman
Said-i Nursi’nin Eserlerinde 20.Yüzyılda İslam Fikrinin Tecdidi
14- Bişru Abdullah
Said Nursi “Sözler” Risalesinde İman Terbiyesi
15- Isra Salih
Said-i Nursi Şahsiyetinin Oluşmasında Kur’an’ın Etkisi
16- Huda Leğzavi
Said-i Nursi’nin Islah Projeleri
KONFERANS
Tüm Tebliğleri Kanalımızdan izleyebilirsiniz.
30 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
Bursa Kültür Vakfı Sosyal Tesislerinde İki Günlük İlmi Oturumlar
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Bursa Kültür Vakfı tarafından geleneksel olarak düzenlenen bu konferans sonrası gala yemeği,
Bursa’da düzenlendi. Gala yemeğinde akademik camiadan, iş dünyasından ve daha birçok sektörden bu işe gönül vermiş insanlar
bir araya geldi. Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşayan talebelerinden Ali Çakmak Ağabey ve Mehmet Fırıncı Ağabeyin de birer
konuşma yaptığı yemek programında misafir akademisyenler de birer konuşma yaptı.
KONFERANS
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 31
KONFERANS
Isra Salih, Sudan
Kur’an’ın Nursi’nin şahsiyetine etkisi dair araştırmalar, iyi bir İslam toplumu yetiştirmede ailenin
rolünün önemine dikkat çeker. Nursi 10 yaşından önce Kur’an’a talebe olur. Bu iyi aile ona, Kur’an
eğitimiveİslamiilimlerintemelleriniatmıştırvenasıldengelibirkarakteresahipolunacağınıöğretmiştir.
Onun gençliğinde de cihad ve fedakârlık görülür.
El Emrani El Edrisi, Fas
Nursi Risale-i Nur’un hakikatini şöyle açıklıyor:
Risale-i Nur’un kaynağı Kur’an ayetleridir ve kaynağını doğunun ya da batı ilim ve sanatından
almamıştır. Bilakis o Kur’an’ın manevi bir mucizesidir. Özellikle de bu zamanda Risale-i Nur imanî ve
Kur’anî bir okul kurmayı başarmıştır ve insanların çoğunu şaşkınlıktan, kaybolmaktan ve cehaletten
kurtarmıştır.
Prof. Dr. Raad, Irak
Said Nursi ve talebelerinin sürgün yılları ve hapishanelerdeki günleri ve çektikleri acılar ve tüm
hayat boyu maruz kaldıkları zulümler bizim içindir. Bu güzel anlarımız içindir. Onların yaptıkları,
bizim yaşadığımız ve hissettiğimiz iman selameti içindir. İnanıyorum ki Allah onlara sevap verecektir.
Ben öyle hissediyorum ki şu anda Türkiye’nin güzel günleri, istikrarı ve umutlu geleceklerinin müsebbibi
Nursi’nin çabaları ve Risale-i Nur’dur. Herkes özellikle de Türkler, biz Müslümanlar onu hissetmeliyiz. Çünkü
ancak Risale-i Nur’la kaybettiğimiz Kur’anî hayata yeniden dönebiliriz.
Muhammed Mendil, Fas
Nursi’yegöreİslam’dakifarklılıklarınhedefi,tıpkıordudaolduğugibi,tanıştırmakvekaynaştırmaktır.
Ayrıştırmak değildir. Ordu da alt bölümlere ayrılmıştır ama esasında birdir.
İslam toplumunun durumu da böyledir. Bu, düşmanlık demek değildir. Bu, her grubun belli bir görevi
yaptığında tüm parçaların bütünleşip tek bir görevi yapmasını sağlamak demektir.
Prof. Dr. Aşrati Süleyman, Cezayir
Abdulhamid’in veya Sultan Vahidettin’in son Osmanlı padişahı olduğunu düşünmüyorum onlardan
sonra buraya büyük ve ruhi bir sultan gelmiştir ki o da Said Nursi’dir. Endonezya, Cakarta, Cezayir
ve İngiltere’de minaresi olan büyük bir camiye girdiğimde, biliyorum ki bu yapının bir mimarı var. Risale-i
Nur, bu büyük camiler gibidirler ve asrımızın mimarı da Said Nursi’dir.
İslamDünyasıGençAkademisyenerinArdından;
32 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
VAKFIMIZDA RAMAZAN
VAKFIMIZDA
RAMAZAN İFTARLARI
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın Merkez Vefa binası ile Rüstempaşa Medresesi’nde geleneksel hale gelen iftar programlarına
bu sene de katılım yoğun oldu.
İftar programlarında, Risale-i Nur’un doğuş ve neşir yıllarını anlatan ve nadir olarak bulunan orijinal el yazma risale örnekle-
rinin sergilendiği Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi ve Rüstempaşa Medresesi’nde bulunan Bediüzzaman Müzesi ziyaret edildi.
Kur’an tilaveti ile başlayan iftarlarımızda yemekten sonra “İstanbul İlim ve Kültür Vakfı”nın ilmî, akademik, sosyal ve kültürel fa-
aliyetlerini tanıtan sinevizyon gösterisi izlendi.
Programlara katılan Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi ve vakfımız başkanı Mehmet Fırıncı Ağabey ile Risale-i Nur dersleri
yapıldı. Kardeş Vakıflar, İş Dünyası, Mezun Öğrenciler, Bursiyer Öğrenciler, Hanımlar, Sivil Toplum Kuruluşları, Akademisyenler,
Yazarlar, Doktorlar ve Hukukçular gibi çeşitli gruplara ayrı ayrı zamanlarda verilen iftarlarda, vakıf hakkında görüşleri alınan
katılımcılar, geleceğe yönelik proje ve çalışmalarından bahsettiler. Aynı zamanda Risale-i Nur merkezli faaliyetler konuşuldu.
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 33
VAKFIMIZDA RAMAZAN
34 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
VAKFIMIZA
ULUSLARARASI İLGİ
MİSAFİRLERİMİZ
Malezya’dan Misafirlerimiz
İngiltere’den Misafirlerimiz
Cezayir’den Misafirlerimiz
Malezya’dan Misafirlerimiz
Malezya’dan Misafirlerimiz
TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 35
MİSAFİRLERİMİZ
Irak’tan Misafirlerimiz
Fas’tan Misafirlerimiz
Fas’tan Misafirlerimiz
Malezya’dan Misafirlerimiz
Malezya’dan Misafirlerimiz
Fas’tan Misafirlerimiz
Irak’tan Misafirlerimiz
36 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
Bediüzzaman Müzesi’ni Ziyaret Ettiniz mi?
RÜSTEMPAŞA MEDRESESİ
Türkiye Finans Katılım Bankası
EMİNÖNÜ ŞUBESİ (118)
TL IBAN – TR37 0020 6001 1801 0511 1700 01
EUR IBAN – TR26 0020 6001 1801 0511 1701 02
USD IBAN – TR53 0020 6001 1801 0511 1701 01
AlBaraka Türk Katılım Bankası
LALELİ ŞUBESİ (071)
TL IBAN – TR32 0020 3000 0208 7193 0000 01
EUR IBAN – TR32 0020 3000 0208 7193 0000 03
USD IBAN – TR32 0020 3000 0208 7193 0000 02
BANKA HESAP NUMARALARIMIZ
Sururi Mah. Medrese Sok. No:2 PK: 34120
Eminönü – Fatih İstanbul TÜRKİYE
Tel: +90 212 527 81 84
Vakfımızın Sosyal Ağları
@iikvorg /iikvorg /iikv /iikvorg/iikv /iikvorg

More Related Content

Similar to İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi Program Broşürü
Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi Program BroşürüTürk Dünyası Bilgeler Zirvesi Program Broşürü
Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi Program Broşürüeskisehir2013
 
Ortak Gelecek için Diyalog Derneği Faaliyet Raporu
Ortak Gelecek için Diyalog Derneği Faaliyet RaporuOrtak Gelecek için Diyalog Derneği Faaliyet Raporu
Ortak Gelecek için Diyalog Derneği Faaliyet RaporuBaybars Örsek
 
Osmanlıdan Günümüze Cinsiyet Mahremiyet ve Mekân
Osmanlıdan Günümüze Cinsiyet Mahremiyet ve MekânOsmanlıdan Günümüze Cinsiyet Mahremiyet ve Mekân
Osmanlıdan Günümüze Cinsiyet Mahremiyet ve Mekântestkgm
 
YÜKSEK ORTAÇAĞ'DA TÜRK EGİTİM FELSEFESİ
YÜKSEK  ORTAÇAĞ'DA TÜRK EGİTİM FELSEFESİYÜKSEK  ORTAÇAĞ'DA TÜRK EGİTİM FELSEFESİ
YÜKSEK ORTAÇAĞ'DA TÜRK EGİTİM FELSEFESİMetanetGurbanova1
 
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kutlu Dogum
Kutlu DogumKutlu Dogum
Kutlu DogumİRŞAD
 
Sohbetler cilt 1. turkish (türkçe)
Sohbetler cilt 1. turkish (türkçe)Sohbetler cilt 1. turkish (türkçe)
Sohbetler cilt 1. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Akademisyenlikten Sonra Yaşam
Akademisyenlikten Sonra YaşamAkademisyenlikten Sonra Yaşam
Akademisyenlikten Sonra YaşamChange.org
 
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Yenilikci tarih ogretimi_etkinlikleri(1)
Yenilikci tarih ogretimi_etkinlikleri(1)Yenilikci tarih ogretimi_etkinlikleri(1)
Yenilikci tarih ogretimi_etkinlikleri(1)Ömriye Karataş
 
Tasavvufun Tarifi ve Kaynağı
Tasavvufun Tarifi ve KaynağıTasavvufun Tarifi ve Kaynağı
Tasavvufun Tarifi ve KaynağıRecep Çarpar
 
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Activities of Dr. Sherazi
Activities of Dr. SheraziActivities of Dr. Sherazi
Activities of Dr. SheraziTufail Sherazi
 
“Nöroşirürjiye adanmış bir yaşam” - Prof. Dr. Nurhan Avman
“Nöroşirürjiye adanmış bir yaşam” - Prof. Dr. Nurhan Avman“Nöroşirürjiye adanmış bir yaşam” - Prof. Dr. Nurhan Avman
“Nöroşirürjiye adanmış bir yaşam” - Prof. Dr. Nurhan Avmanarifcan
 

Similar to İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı (20)

Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi Program Broşürü
Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi Program BroşürüTürk Dünyası Bilgeler Zirvesi Program Broşürü
Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi Program Broşürü
 
HOŞGÖR BÜLTENİ 10. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 10. SAYIHOŞGÖR BÜLTENİ 10. SAYI
HOŞGÖR BÜLTENİ 10. SAYI
 
Ortak Gelecek için Diyalog Derneği Faaliyet Raporu
Ortak Gelecek için Diyalog Derneği Faaliyet RaporuOrtak Gelecek için Diyalog Derneği Faaliyet Raporu
Ortak Gelecek için Diyalog Derneği Faaliyet Raporu
 
Osmanlıdan Günümüze Cinsiyet Mahremiyet ve Mekân
Osmanlıdan Günümüze Cinsiyet Mahremiyet ve MekânOsmanlıdan Günümüze Cinsiyet Mahremiyet ve Mekân
Osmanlıdan Günümüze Cinsiyet Mahremiyet ve Mekân
 
YÜKSEK ORTAÇAĞ'DA TÜRK EGİTİM FELSEFESİ
YÜKSEK  ORTAÇAĞ'DA TÜRK EGİTİM FELSEFESİYÜKSEK  ORTAÇAĞ'DA TÜRK EGİTİM FELSEFESİ
YÜKSEK ORTAÇAĞ'DA TÜRK EGİTİM FELSEFESİ
 
RIHLE Dergisi - Tasavvuf I
RIHLE Dergisi - Tasavvuf IRIHLE Dergisi - Tasavvuf I
RIHLE Dergisi - Tasavvuf I
 
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
 
Kutlu Dogum
Kutlu DogumKutlu Dogum
Kutlu Dogum
 
Sohbetler cilt 1. turkish (türkçe)
Sohbetler cilt 1. turkish (türkçe)Sohbetler cilt 1. turkish (türkçe)
Sohbetler cilt 1. turkish (türkçe)
 
Akademisyenlikten Sonra Yaşam
Akademisyenlikten Sonra YaşamAkademisyenlikten Sonra Yaşam
Akademisyenlikten Sonra Yaşam
 
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
 
Yenilikci tarih ogretimi_etkinlikleri(1)
Yenilikci tarih ogretimi_etkinlikleri(1)Yenilikci tarih ogretimi_etkinlikleri(1)
Yenilikci tarih ogretimi_etkinlikleri(1)
 
Tasavvufun Tarifi ve Kaynağı
Tasavvufun Tarifi ve KaynağıTasavvufun Tarifi ve Kaynağı
Tasavvufun Tarifi ve Kaynağı
 
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
 
Bilginin Serüveni: Dünü, Bugünü ve Yarını...
Bilginin Serüveni: Dünü, Bugünü ve Yarını...Bilginin Serüveni: Dünü, Bugünü ve Yarını...
Bilginin Serüveni: Dünü, Bugünü ve Yarını...
 
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
 
Mevlana'da Sembol Şahsi̇yet "İnsan"
Mevlana'da Sembol Şahsi̇yet  "İnsan"Mevlana'da Sembol Şahsi̇yet  "İnsan"
Mevlana'da Sembol Şahsi̇yet "İnsan"
 
RIHLE Dergisi - Tasavvuf II
RIHLE Dergisi - Tasavvuf IIRIHLE Dergisi - Tasavvuf II
RIHLE Dergisi - Tasavvuf II
 
Activities of Dr. Sherazi
Activities of Dr. SheraziActivities of Dr. Sherazi
Activities of Dr. Sherazi
 
“Nöroşirürjiye adanmış bir yaşam” - Prof. Dr. Nurhan Avman
“Nöroşirürjiye adanmış bir yaşam” - Prof. Dr. Nurhan Avman“Nöroşirürjiye adanmış bir yaşam” - Prof. Dr. Nurhan Avman
“Nöroşirürjiye adanmış bir yaşam” - Prof. Dr. Nurhan Avman
 

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

  • 1. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 1 Y I L : 6 S A Y I : 2 3 2 0 1 4 12Güneydoğu Asya’da Risle-i Nur Coşkusu Uluslararası Sempozyum 18Risale-iNur’unAnaTemaları Eğitimi Uluslararası Katılımlı Eğitim 20Erzincan’da “Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti?” Paneli Panel Genç Saidler İstanbul’da Buluştu 16Bediüzzaman’ınDüşüncesinde Manevi Cihad Anlayışı Seminer Dicle Üniversitesi’nde “Dünya-Ahiret Dengesi Sempozyumu”
  • 2. 2 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 Yıl: 6, Sayı: 23, Temmuz 2014 Editör Hakan GÜLERCE ... Grafik - Dizgi Melik YALÇİN ... Katkıda Bulunanlar Yücel YARAY İhsan ALTINTAŞ Fatih GÖK Halil ALTINTAŞ ... Tel: 0212 527 81 81 www.vakifyayinlari.com ... Adres İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Kalenderhane Mh. Dedeefendi Cd. Cüceçeşmesi Sk. No: 6 Vefa Fatih / İSTANBUL Tel: +90 212 527 81 81 Faks: +90 212 527 80 80 ... e-mail iikv@iikv.org ... web www.iikv.org … Baskı- Cilt Mega Basım Cihangir Mah. Güvercin Cad. Baha İş Mrk. A Blok No:3/1 Kat.2 Haramidere Avcılar / İSTANBUL Tel: 0212 412 17 00 İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Bülteni kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. İ S T A N B U L İLİM VE KÜLTÜR VAKFI içindekiler 03 Dicle Üniversitesi’nde, Risale-i Nur Perspektifinden “DÜNYA-AHİRET DENGESİ” Sempozyumu 12 Güneydoğu Asya’da Bediüzzaman Rüzgarı 14 Gontor Medreseleri Ziyareti 16 Bediüzaman’ın Düşüncesinde Manevi Cihad Anlayışı 18 Risale-i Nur’un Ana Temaları Eğitimi’ne Uluslararası İlgi 20 Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti? 23 Vakıf Yayınları 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarında 24 6. Genç Akademisyenler Konferansı (İngilizce) 27 Risale-i Nur Eğitimi Amerika’da Ders Kredisi 28 6. İslam Dünyası Genç Akademisyenler Konferansı (Arapça) 34 Vakfımıza Uluslararası İlgi @iikvorg /iikvorg /iikv /iikv
  • 3. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 3 SEMPOZYUMLAR Dicle Üniversitesi’nde, Risale-i Nur Sempozyumu Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden Mehmet Fırıncı Ağabeyin de katıldığı Diyarbakır Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve HASEV Vakfı’nın katkılarıyla düzenlenen “Risale-i Nur Perspektifinden Dünya- Ahiret Dengesi” konulu sempozyum, üniversitenin konferans salonunda geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Programa, Dicle Üniversitesi Rektörü Ayşegül Jale Saraç, İlahiyat Fakültesi Dekanı Abdülkerim Ünalan, Hasev Başkanı Adnan Budak, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Faris Kaya, Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Rıza Akçalı ve kalabalık izleyici topluluğu katıldı. “İnşallah her sene bir şehri dolaşacağız.” Diyarbakır Ulu Camii Baş İmamı Hafız M. Emin Mülayim Hoca’nın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, açılış konuşması yapan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Faris Kaya, yurt dışında 40’ı aşkın ülkede yüzlerce üniversitede,uluslararasıkatılımlı,Bediüzzaman’ınfikirdünyası üzerine sempozyumlar düzenlediklerini söyledi. Kaya, “2015 senesinin sempozyumunun konusunu şu anda veremiyorum. Ama Allah nasip ederse her sene bir şehri dolaşmak üzere, bütün Türkiye’nin 4 tarafını dolaşmış olacağız.” ifadelerini kullandı. “Güzelgörengüzeldüşünür,güzeldüşünenhayatındanlezzetalır.” HASEV adına bir konuşma yapan Başkan Adnan Budak ise, faaliyetlerinin temelini İman ve Kuran hizmeti oluşturduğunu belirterek, 1950’den beri, Diyarbakırlı talebelerin maddi manevi ihtiyaçlarını temin etmek amacıyla merkezler tesis ettiklerini dile getirdi. Budak, “İlim adamlarının ve araştırma kabiliyetli insanların istikrarı ve eğitimi için araştırma merkezleri açtık. İlimiz ve bölgemizde birçok sosyal, kültürel eğitim ve iman hizmetlerinde bulunmuş yüzlerce gönüllü kardeşimizle, geçmişte olduğu gibi bugün de geleceğe ümitle bakabilme kararlılığını Risale-i Nur’dan aldığımız ‘Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.’ düsturunu ilke edindik.” ifadelerini kullandı. “Mahiyet itibarıyla her şey ilme bağlıdır.” Dicle Üniversitesi adına bir konuşma yapan ve aynı zamanda sempozyumun onursal başkanı olan Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ise, Üstad Bediüzzaman’ın Sözler isimli eserinden, “Demek, insan bu âleme ilim ve duâ vâsıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidad itibâriyle her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esâsı ve mâdeni ve nuru ve ruhu, mârifetullahtır. Ve onun üssü’l-esâsı da imân-ıbillâhtır.”ifadeleriniokuyarakBediüzzaman’ınilme verdiğideğereişaretetti. Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nin ev sahipliğini yaptığı “Risale-i Nur Perspektifinden Dünya-Ahiret Dengesi” konulu sempozyum, geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
  • 4. 4 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 DahaöncekatılacağıbelirtilenAkPartiGenelBaşkanYardımcısı Hüseyin Çelik ise programa katılamayarak sempozyum düzenleme kuruluna aşağıdaki mesajı gönderdi: 2 Mayıs 2014 tarihinde, yani bugün Dicle Üniversitesi’nde düzenlemiş olduğunuz RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİNDEN DÜNYA AHİRET DENGESİ konulu sempozyumun açılışına şeref duyarak icabet edeceğimi zatıalinize bildirmiştim. Ancak aynı saatlerde Genel Merkezimizde yapılacak olan ve çok önemli konuların ele alınacağı olağanüstü MKYK toplantımız sebebiyle büyük teessür duyarak aranızda olamayacağımı arz ediyorum. Bu vesileyle, asrın müceddidi, büyük İslam âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini rahmet ve minnetle anıyorum. Bugünkü dertlerimizin birçoğuna Risale-i Nur eczahanesinden devalar bulabileceğimizin idrak ve şuuruyla bu sempozyumu düzenleyen vakfınıza,DiyarbakırmerkezliHasevVakfı’nınmütevelliüyelerine, bu anlamlı sempozyuma ev sahipliği yapan Dicle Üniversitesi’ne, üniversitenin çok değerli rektörü sevgili kardeşim Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç Hanımefendiye, İlahiyat Fakültesi dekanına ve emeği geçen herkese en içten şükranlarımı sunuyorum. Toplantılarda bildiri sunacak tüm arkadaşları tebrik ediyor, sempozyumun başarılı ve verimli geçmesi dileğiyle tüm katılımcılara selam ve saygılar sunuyorum. SEMPOZYUMLAR
  • 5. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 5 SEMPOZYUMLAR İlmi Oturumlar
  • 6. Dünya-ahiret dengesi konusunun, önemli İslam âlimlerinden biri olan Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur’u perspektifinde, Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz (SAV)’in çizgisinde anlatılacağı bilimsel toplantıya hepiniz hoş geldiniz. Dünya-ahiret dengesi Hz. Âdem ile başlayıp Peygamber Efendimiz (SAV) ile son bulan vahyin en önemli konularından biridir. İnsanlara rol model olarak gönderilen ilk örnek Hz. Âdem (AS)’dır. Bu modellik Peygamber Efendimiz (SAV) ile en üst düzeye ulaşır ve beşeriyet ona kavuştuğu için sonsuz şükürlere medyundur. Ancak, Hz. Âdem’den Hz. Peygamber (SAV)’e yetişene kadar beşeriyet birçok buhranlı fetret dönemleri yaşamıştır. Bu buhranlı dönemler günümüzde de, modern dünyanın bunalımı olarak tezahür eder ve sadecebatıtoplumlarınıdeğil,Müslümanlarıda etkisi altına alır. Günümüzde sekülerizm denen bu buhranlı hayattan kurtuluş için mefkûre insanları bir çare arar. Bunu hayatının gayesi edinen ve en büyük çareyi Kur’an ve Sevgili Peygamberimizin (SAV) çizgisinde bulan büyük İslam âlimlerinden biri de Bediüzzaman Said Nursi Hazretleridir. Saygı değer konuklar, İslam dininin temel referans kaynağı olan Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflere göre Müslüman; denge insanı ve istikamet yolcusudur. Bunun en güzel örneği; hayatının en önemli hedefi olarak belirlediği sırat-ı mustakimi, günde neredeyse kırk kez namaz içerisinde Allah’tan niyaz etmesidir. İşte Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, İşarat’ül İcaz isimli eserinde Fatiha suresinin tefsiriyle bu dengeyi anlatır. Bir Müslümanın dünya- ahiret dengesini anlatan sırat-ı mustakimi; iffet, şecaat ve hikmetin birleşiminden oluşan adalet kavramıyla açıklar. Böylece öncelikle his dünyasında bu dengeyi yaşar ve anlatır. Bütün hayatı ve mücadelesi de bunun bir yansıması gibidir. Said Nursi Hazretlerinin bu mücadelesi, yanlış bir düşünce tarzının izale edilmesine yönelik olarak devam eder. Neredeyse 1700’lü yıllarda başlayıp 1900’lü yılların başına kadar devam eden, müslüman toplumların ilimden ayrı kalışı ve dünya yaşamını önemsiz addedişlerine şiddetle karşı çıkar. Sözler isimli eserinde bu zamanda her şeyin, mahiyeti itibariyle ilme bağlı olduğunu söyleyerek şunu vurgular: “Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidad itibariyle her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulum-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu, marifetulahtır. Ve onun üssül esası da iman-ı billahtır.” Tarihçe-i Hayat isimli eserinde de bu zamanda her şeyin maddeten terakkiye bağlı olduğunu yani İslam dünyasındaki gerileme ve bozulan dengenin; ilim, sanat, teknik vb. konularda çağı yakalamakla aşılacağını anlatır: “Her bir mü’min, îla-i Kelimetullah ile mükelleftir; bu SEMPOZYUMLAR Prof. Dr. Ayşegül Jale SARAÇ Dicle Üniversitesi Rektörü 6 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
  • 7. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 7 SEMPOZYUMLAR zamanda en büyük sebebi, maddeten terakki etmektir. Zira ecnebiler; fünun ve sanayi silahıyla bizi istibdad-ı manevileri altında eziyorlar. Biz de, fen ve sanat silahıyla, İlah-i Kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilaf-ı efkâra cihad edeceğiz.” Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri; Hutbe-i Şamiye isimli eserinde, Müslümanlarda dünya-ahiret dengesinin yok oluşunu altı hastalık ile izah eder. Bunlar; -Ye’sin, ümitsizliğin; içimizde hayat bulup dirilmesi -Sıdkın, hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi -Adavete muhabbet -Ehl-i imanı birbirine bağlayan nurani rabıtaları bilmemek -Çeşit çeşit sari hastalıklar gibi intişar eden istibdat -Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek Bu altı dehşetli hastalığın ilacını da; hayat-ı içtimaiyemize, eczahane-i Kur’aniye’den ders aldığı “altı kelime” ile beyan eder. Eserlerini yazarken bir taraftan asrın ilmi usullerini esas alır, diğer taraftan mevcut hastalıkların çarelerini Kur’an ve Sünnet ışığında ortaya koyar. Hem vahyin hukukunu korur, hem de vahiy ile bilim arasındaki dengeyi ortaya koyar. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin üçüncü ve tüm bunları özetleyen dünya-ahiret dengesinin en önemli evresi, sekülerist, her şeyi meşrulaştıran ve ahireti gölgede bırakan, dünya yaşamını sürekli güncel tutan modakültürünekarşısergilediğiMüslümancanettavırdır. Bu tavırda da Kur’an ve Sünnete uygun bir dünya-ahiret dengesi görülür. Öncelikle Mesnevi-i Nuriye eserinde dünyayı kesben değil, kalben terk etmek gerektiğini söyler. Dünya-ahiret dengesinin; sadece bir Müslüman için değil, aynı zamanda aklını kullanan her insan için ihtiyaç olduğundan bahsederek şöyle der: “Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiğine mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak, ihtiyarlık şafağı kulakların üstünde tulû etmiştir. Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda tavattun etmeye niyet eden hastalıklar ölümün keşif kollarıdır. Maahaza, ebedi ömrün önündedir. O ömr-ü bakide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fani ömürde sa’y ve çalışmalarına bağlıdır. Senin o ömr-ü bakiden hiç haberin yok. Ölüm sekeratı uyandırmadan evvel uyan!” Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri dünya-ahiret dengesini anlatırken, daima Kur’an ve Sünnet hassasiyetini gözetir. Bilhassa yaratılış olarak insanın fıtratına konulan yeteneklerinin açılımını gündeme taşır. Sempozyumun hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyor ve sempozyumun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Saygılarımla.
  • 8. SEMPOZYUMLAR Prof. Dr. Faris KAYA İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı P ek muhterem Bediüzzaman Hazretlerinin talebeleri, sayın bakanım, sayın valim, Dicle Üniversitesi’nin değerli rektörü, pek kıymetli akademisyenler, hanımefendiler, beyefendiler, ülkemizin geleceği sevgili gençler! RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİNDEN DÜNYA AHİRET DENGESİ temalı 2. Ulusal Bediüzzaman Sempozyumu’nun açılış programına hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Bu sempozyumu düzenleme fırsatını bizlere ihsan ettiği için Allah’a şükrediyoruz. Malumunuz olduğu üzere İİKV yurt içinde ve bilhassa yurt dışında çok sayıda ilmî - akademik toplantıya ev sahipliği yapmaktadır. Ancak ikincisini yapmakta olduğumuz bu sempozyum farklı bir formatta, ülkemizin köklü bir üniversitesi ve mahallî bir vakıfla ortaklaşa, yapılıyor. Allah kısmet ederse hedef her sene başka bir üniversite ve o ildeki mahallî bir vakıfla ortaklaşa yapılacak sempozyumlarla bütün Türkiye’yi dolaşmak. Geçen sene, yani 2013 yılında, RİSALE-İ NUR’UN TECDİDİ YÖNLERİ konulu sempozyum İİKV, Harran Üniversitesi ve Urfa’daki Haliliye Vakfı ile ortaklaşa yapılmıştı. O sempozyumun tebliğler kitabı Harran Üniversitesi yayınlarından çıktı. Açılışını yapmakta olduğumuz bu sempozyumun kitabı da inşaAllah Dicle Üniversitesi Yayınları arasından çıkacaktır. Busempozyumaevsahipliğiyapanvesempozyumun en güzel bir şekilde yapılması için elden gelen tüm gayretleri sarf eden paydaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Başta rektörümüz Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç hanımefendi, İlahiyat fakültesi dekanımız Prof. Dr. Abdulkerim Ünalan hocamız, üniversitemizin genel sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün Bey, yine HASEV yetkililerine çok teşekkür ediyorum. Her faaliyetin olmazsa olmazı, görünmeden iş yapan gizli kahramanlar var. Onlara da teşekkür ediyorum. Elbette kıymetli tebliğcilere de ayrıca teşekkür ediyoruz. Tüm sponsorlarımıza da teşekkür ediyoruz. Destekleri için Allah razı olsun. Siz uzaktan yakından bu sempozyumu izlemek üzere gelen ve salonu dolduran gönül dostlarımız sizlere de teşekkür ediyoruz. Sağ olun, var olun. Açılışını yapmakta olduğumuz bu sempozyumun ana teması: RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİNDEN DÜNYA AHİRET DENGESİ KISACASI DÜNYEVİLEŞMENİN GETİRDİĞİ PROBLEMLERE Üstad Nursi’nin Risale-i Nur’da sunmuş olduğu çözümler. Konunun detaylarını yarın sunulacak 25’i aşkın tebliğe bırakmanın doğru olduğuna inanıyorum. Yine de konuya ilişkin birkaç cümle ile âcizane Risalelerden anladıklarımı arz etmek istiyorum. Malumunuz bugün artık her şey gibi Risaleler de elektronik ortamda. Merak ettim. Acaba dünya ve ahiret kavramlarını Üstad Hazretleri nasıl kullanmış. Ne gibi sıfat ve tamlamalar ile ifade etmiş diye merak ettim. Bilgisayara bir tıklayınca hayrete düştüm. Neredeyse dünya kelimesi hiç yalnız kullanılmamış. Ekseriya MİSAFİRHANE kelimesi ile birlikte kullanmış. Yani dünyanın geçici kalınan bir yer olduğunu ve esas mekânın da ahiret yurdu olduğunu ısrarla vurgulamış. Neredeyse Risalelerin tamamı DÜNYANIN MİSAFİRHANE OLDUĞU kurgusu üzerinedir dense mübalağa olmaz. Birkaç örnek verelim: Sani-i Hakimin misafirhane–i dünyası Dünya denilen muvakkat misafirhane Mihmandar–ı Kerimin muvakkat misafirhane–i dünyası Bir kaç günlük misafirhane Gelip giden yolcular için yol üzerinde kurulmuş misafirhane Muvakkat, temelsiz misafirhane Misafirhanedeki muvakkat nüzhetgahlar Misafirhane-i dünya ve devamsız meydan–ı imtihan Dünya bir misafirhanedir ve insan ise onda az duracak vazifeleri çok bir misafirdir. Kısa bir ömürde hayat-ı ebediyeyi burada kazanacaktır. Güyâ cism-i hayvanî ve insanî, hatta nebâtî, terbiye dersini almak için gelenlere bir misafirhane, bir kışla, bir mektep hükmündedir. Güneşi o misafirhaneye bir mumdar yani aydınlatıcı lamba ve ayı bir takvim olarak ifade eder. “Dünyamisafirhanesininsafasınıçokgördüm,azcık cefasını görsem yine şükredeceğim” der. Şu fani dünya ve şu muvakkat misafirhane Dünya her gün dolar boşanır bir han ve muvakkat bir misafirhane, gelip geçenlerin yolu üzerinde kurulmuş bir ticarethane Hatta talebelerine yazmış olduğu mektupların başlığına varıncaya kadar, O, dünyanın muvakkat, fani ve geçici bir misafirhane olduğu üzerinde durmuştur. Bakınız: Aziz sıddık kardeşlerim ve bu dünya denilen misafirhanede medarı tesellilerim! 8 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
  • 9. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 9 SEMPOZYUMLAR Aziz sıddık kardeşlerim ve bu misafirhane-i dünyada samimi arkadaşlarım! Acaba O niçin bu kadar dünyanın faniliği ve geçiciliği üzerinde durmuştur ve MİSAFİRHANE kelimesine vurgu yapmıştır? O bir yerde der ki “İnsan bu dünya da misafirdir ve misafir olan kimse beraberce getirmediği şeye kalbini bağlamaz.” İstikametli ve dengeli bakışını şu ifade ne güzel anlatır: “Dünyayı kesben değil kalben terk etmek lazım.” Yine bu bağlamda der ki: Dünyanın üç yüzü var: -Biri esma-i İlahiyeye bakar. Yani dünya üzerinde tecelli eden esma-i hüsna ile bize Rabbimizi tanıtır. Çamurdan çıkan bir bitki, bir meyve ağacı veya bir çiçek o sahnenin arkasında olup bize kendini tanıttıran Zatı gösterir. -İkincisi de dünya ahiretin mezrasıdır yani tarlasıdır. Yani ahiret burada kazanılacaktır. İnsan, ibadetleriyle Allah rızasına uygun hareketleriyle SAADET-İ EBEDİYEYİ burada kazanacaktır. -Üçüncüsü de insanın hevesatına bakan çirkin yüzüdür. İşte bu yüzden dolayı hadis-i şeriflerde DÜNYA cife yani pislik olarak tesmiye edilmiştir. Ki bu mana bir hadis–i şerifin başka bir ifadesidir: “Hubbu dünya resi külli hatiatin yani dünya sevgisi bütün kötülüklerin başıdır. ”Yani eğer dünyanın fanî lezzetlere ve hevasata bakan yönü esas alınırsa. İşte Bediüzzaman Hazretleri 6000 sahifelik Risale-i Nur Külliyatı’nda üzerinde durduğu ve bilhassa hayatında bizzat yaşadığı dünyayı doğru olarak algılamak, hayatı hesap verebilirlik esasına göre yaşamak, dünyada vazifeleri çok bir misafir olarak ticaretini yapıp dar-ı saadet olan ebedî âleme göçmektir. O dünyayı muvakkat bir misafirhane telakki ederek hayatı farkında olarak yaşamış ve bizlerin de farkında olarak yaşamamız için hayatını bu işe vakfetmiştir. Bediüzzaman’ın yaptığı bizi dünyadan soğutmak ve dünyayı bütün bütün terk ettirmek değil. Dünya ve ahiret saadeti açısından hayatı ebedî değerlere dikkat ederek yaşamak. Hayata dair farkındalık oluşturmaktır. Nitekimodengeli,başarılıvemutlubirdünyahayatıiçinfezleke olarak üç esastan bahseder: MESAİLERİN TANZİMİ TEAVUN DÜSTURUNUN TESHİLİ EMNİYETİN TESİSİ Ve der ki bunlar da zaten dinî emirlerdir. Dünya muhabbetinin ölçüsünü de şu sözü ne güzel özetler: Helal dairesinde kanaatkarane çalışmak, mütefekkirane ve müteşekkirane tüketmek. Onun eserleri dikkatlice incelendiğinde -bu sempozyumda belli ölçüde yapılacaktır- görülecektir ki bizlere dengeli bir bakış açısı anlatmıştır. Her ne kadar O bir lokma ile yaşamış ve yüz yamalıklı bir cübbe arkada bırakmış olsa bile. Allah ondan ve çilekeş talebelerinden razı olsun. Bu sempozyumu düzenlerken ümid ediyoruz ki Allah bunu bir dua olarak kabul etsin ve insanlığın dünyevî ve uhrevî saadetine bir nebzecik faydası olsun. Bu duygu ve düşünceler ile hepinizi en derin hürmetlerimle selamlıyorum.
  • 10. SEMPOZYUMLAR Değerli konuklar! Dünya hayatının geçici olduğu, bu hayatın ölümle sonuçlandığı, bu hayattan sonra ahiret hayatı dediğimiz sonsuz bir hayatın var olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Her gün binlerce insanın dünya hayatından ahiret hayatına göç ettiğini müşahede etmekteyiz. Dünya hayatı insan ömrü ile sınırlı olan geçici bir hayat, ahiret hayatı ise zamanla ölçülemeyecek kadar milyarlarca seneyi kapsayan sonsuz bir hayattan ibarettir. Bu iki hayat döneminin önemi sahip oldukları zaman süreleri ile doğru orantılıdır. İnsanoğlu ahiret hayatını dikkate alsın ya da almasın o hayatı düşünsün veya düşünmesin mutlaka ölümün tadını alacak ve bu sonsuz hayata geçişi gerçekleşecektir. Aklıselim olan her insan bu iki hayatı da taşıdıkları önem kadar dikkate almak zorundadır. İnsanoğlu sekülerizm dediği bir anlayışla fiilen yaşadığı dünya hayatını ön plana çıkartarak asıl önem verilmesi gereken ahiret hayatını arka plana itmekte, Allah inancını ve ahiret hayatını düşünmenin dünyevi zevkleri kaçırdığını düşünerek Allah’ı ve ahireti düşünmemek istemekte, inanan insanlar da inançlarının gereğini yerine getirmemekte ve ömürlerinin büyük bir kısmını dünya hayatı ve zevkleri ile geçirmektedir. Dünyevileşmenin yani ahireti dünyaya feda etmenin vahametini gören Bediüzzaman Hazretleri insanları ve Müslümanları bu inançsızlığın tehlikesinden kurtarmak ve onları Allah’a ve ahirete yöneltmek için Risale-i Nur denilen nevine münhasır Kur’an tefsirini yazarak insanoğluna ithaf etmiştir. Said Nursi Hazretleri Risale-i Nur’u yazarken işin vahametini şöyle anlatmıştır: “Bir tek gayem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın imân esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri ve Müslümanları imana dâvet ediyorum. Bu imansız kitleye karşı mücadele ediyorum. Bu mücahedemle inşaallah Allah huzuruna girmek istiyorum. Bütün faaliyetim budur.” Bediüzzaman hiçbir engeli tanımamış. Savaş cephesinde, at sırtında, esarette, zindan köşelerinde, münferit hapislerde, sürgünlerde, kâğıt bulamadığı zaman kibrit kutuları üzerinde bu risaleleri yazmış. Onun fedakâr Nur talebeleri de Üstadlarını yalnız bırakmamışlar, hapishaneleri de medrese-i Yusufiye’ye çevirerek İslam literatürüne yeni bir kavram kazandırmışlardır. Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur’da iman ve inanç üzerinde durmakta her şey ile Yaratıcı arasında bir bağlantı kurmakta ve her şeyin Allah’ın varlığına ve birliğine delalet ettiğini ispatlamaktadır. İnsanı yöneten ve yönlendiren, rotasını çizen inançtır. Bediüzzaman bütün varlıklarınhepsiniYaratıcıya,Allah’abağlamaktadır. Çünkü merkezde iman var, merkezde Allah var. Örneğin; cansız, akılsız, bilgisiz ve yeteneksiz olan topraktan onlarca mühendisin dahi beceremediği muhtelif tat, koku ve renklerde meyve çiçek ve ağaçların güvermesinin Allah’ın varlığını ve birliğini Prof.Dr.AbdulkerimÜNALAN Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı 10 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014
  • 11. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 11 SEMPOZYUMLAR nasıl gösterdiğini tasvir ve tahlil eden Bediüzzaman adeta insan aklını büyülemektedir. Said Nursi’nin habbe, zühre, şule, şemme, zerre, katre gibi unsurları da birer risalede tahlil etmesi ve bunları Halıkı Zülcelalin varlığına ve birliğine nasıl delalet ettiklerine açıklama tarzı da insan aklını hayretler içerisinde bırakmaktadır. Bediüzzaman günlük hayatta haşir neşir olduğumuz durumları farklı bir şekilde, farklı bir üslupla anlatıyor. Risale-i Nur’u okuyan bir insan bastığı toprağı artık farklı görüyor. Örneğin bir toprağa onlarca ayrı ayrı tohum atıyorsunuz ve attığımız o tohumlarda çizilmiş İlahî projeye göre bu toprak, farklı bir şekilde çiçek, ağaç, meyve vs. o tohumun içindeki projeye göre onu yetiştiriyor. Bediüzzaman bunu izah ediyor ve bunu anlamak için mühendis olmaya da gerek yok. Herkes bunları görüyor ve herkes biliyor ve Bediüzzaman’ın bu izah tarzını kavrayabiliyor ve anlayabiliyor. Risale-i Nur’u okuyan biri bunları taş toprak vs. olarak görmüyor, bunları sanat eseri olarak görüyor. Risale-i Nur daima Allah’ı ispata yönelik bir tefsirdir. Çünkü insan Allah’a yönelirse, Allah’ı tanırsa dolaylı olarak ahirete de inanmış olacak, ahiretin sonsuzluğunu yaşamış olacak ve sadece Yaratıcısına ve ahiretine yönlenmiş olacaktır.
  • 12. 12 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 Güneydoğu Asya’da Risale-i Nur Sempouzyumu İstanbulİlimveKültürVakfı’nınCakarta’dadüzenlediği‘Risale-iNurIşığındaMedeniyetinCanlanışı’ konulu sempozyumda, Said Nursi’nin İslam’a olan hizmeti detaylı bir şekilde tartışıldı. Dünyanın en büyük Müslüman ülkesi Endonezya, Bediüzzaman Said Nursi’yi konuştu. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın (İİKV) başkent Cakarta’da Endonezya Şerif Hidayetullah İslam Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediği “Risale-i Nur Işığında Medeniyetin Canlanışı” konulu sempozyumun açılışında konuşan Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Betaina Muflih, “Bediüzzaman’ın iman hakikatlerini temel alarak kaleme aldığı eserlerinin Müslümanlara yol gösterdiğini” söyledi. İslam âleminin 19. yüzyıldan itibaren bilim, kültür ve teknoloji eliyle iman hakikatlerinden uzaklaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Muflih, Risale-i Nur’un buna geçmişten bugüne güçlü bir şekilde karşı koyduğunu vurguladı. “Bediüzzaman’ın kullandığı iletişim teknikleri, iman hakikatlerinin toplumun tüm katmanları tarafından kolaylıkla anlaşılmasını sağlıyor” diyen Muflih, “Öğrenilen bu hakikatler, Bediüzzaman’ın yaşadığı devirde karşılaştığı güçlüklerle birlikte ele alındığında, günümüzdeki sorunlar karşısında güçlü durabilmemizi sağlıyor” dedi. Toplumsal Bütünleşme Bediüzzaman hakkında sunum yapan Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nden Seyid Muhammed Muhsin de, Risale-i Nur’un toplumda ayrışmayı değil bütünleşmeyi hedeflediğinin altını çizerek, Bediüzzaman’ın toplum içinde ayrışmaya neden olabilecek her türlü davranıştan uzak durulmasını istediğini söyledi. Sempozyum boyunca Risale-i Nur penceresinden İslam medeniyeti, adalet, refah ve ümmet konularında birçok oturum gerçekleştirildi. SEMPOZYUMLAR
  • 13. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 13 SEMPOZYUMLAR
  • 14. 14 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, Endonezya’ya ilk olarak 15 yıl önce Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur’un da içinde olduğu bir heyet ile adım attı. İki ülke arasında bugüne kadar onlarca proje hayata geçirilirken bu projelerden sonuncusu ve en önemlisi ise Endonezya’nın en büyük İslami eğitim kurumu olan Darusselam Gontor ile oluşturuldu. Gerçekleştirilecek projeye göre İhsan Kasım Salihi’nin Arapça’ya kazandırdığı Risale-i Nur Külliyatı Endonezya çapında 19 kampüste 20 bini aşkın öğrenciye derslerde özel olarak okutulacak. İİKV’nin İkinci Evi SEMPOZYUMLAR GONTOR MEDRESELERİ ZİYARETİ
  • 15. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 15
  • 16. 16 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 İİKV SEMİNERİ Hepiniz vakfa hoş geldiniz. Bu vakıfta bulunmak her zaman güzel. Biz bu vakfa her geldiğimizde daima “biz evimize geldik deriz.” Bu içerisinde bulunduğumuz haftanın bizim için farklı bir anlamı ve farklı bir manası var. Biz bu hafta okuyoruz. Dünyanın değişik yerlerinden profesyoneller, akademisyenler ve araştırmacılar ile buradayız. Darü’l Erkam’dayız ve bu Darü’l Erkam’da Said Nursi’nin kitaplarını okumaya ve onu anlamaya çalışıyoruz. Çünkü Said Nursi imanî kurtuluşun okumakta olacağını ortaya koymuştu ama bu herhangi bir okuma değil. Acaba bunun ne gibi bir anlamı var, sorusunu sorduruyor. SaidNursi’yegöreokumaözelbirvaroluşagöreyapılmalıdır.Özel manevibiratmosferde,özelbirçerçevedeolmalıdır.SaidNursi’ye göre okuma eğer Allah adına olursa bir anlam kazanır. Bunun ne anlamı var? Bunu şöyle anlayabiliriz. Efendimiz (s.a.s)’e ilk vahiy geldiği zamanı yani o vahyi akla getirirsek daha iyi anlayabiliriz. Efendimize gelen ilk söz “Oku!” idi. Peygamber Efendimiz: “Ben nasıl okuyayım? Okuma yazma bilmiyorum” demişti. Cebrail (as)’dancevapgelmişti: َ‫َق‬‫ل‬َ‫خ‬‫ي‬ِ‫ذ‬َّ‫ل‬‫ا‬ َ‫ك‬ِّ‫ب‬َ‫ر‬ ِ‫م‬ ْ‫ِاس‬‫ب‬ْ‫أ‬َ‫ر‬ْ‫ق‬‫ا‬ (YaratanAllah’ınadıyla oku!) Bunun anlamı neydi? Allah’ın adıyla okumak ne anlama geliyor? İngilizcede okumanın başka bir manası da yorumlamak, tercüme etmektir. Dolayısıyla biz gelen bu ilk vahiyden Allah’ın adıyla yorumla anlıyoruz. Neyi yorumlayacağız? SaidNursidiyorki:Kâinatkitabını,Allah’ınyarattığıkâinatkitabını Allah adıyla yorumla. Dolayısıyla okuduğumuz fizik, kimya, biyoloji vs. ilimler sadece okumak için okunmamalıdır. Allah’ı anlamak ve Allah’ı tanımak için olmalıdır. Said Nursi’ye göre bu kâinat kitabının bir yazarı olursa bir anlam ifade eder. Yoksa herhangi biranlamifadeetmez.Eğerkâinatkitabınımana-iharfiileokursak karşımızdaki her şey canlanır, hayat bulur. Cansız, hayatsız olan varlıklar eğer Allah adına okunursa anlam kazanmaya ve bize bir takım manalar fısıldamaya başlarlar. Kâinattaki bütün mahlûkat bir kitap gibi bir mektup gibi bize kendi yazarını anlatıyor. Eğer bir insan mana-i harfi yerine mana-i ismi ile bakarsa yani elmaya elma olarak bakarsa, bir çiçeğe bir çiçek olarak bakarsa işte o zaman Allah ile bağları kopar ve karanlığa gömülür. Dolayısıyla inançsızlığa düşer. Yani mana-i ismi ile mahlûkata ve kâinata bakmak bizi veya bakanları inançsızlığa götürür. Kâinata ve içindekilere bakarken acaba onlar adına mı onlara bakıyoruz yoksa onları yaratan, onlara hayat veren, onlara renk veren, onlara can veren, onlara süs veren vs. adına mı bakıyoruz. Yani bu iki nokta kâinatta yolun ayrılma noktasıdır. Bu bakış açısı, bize BEDİÜZZAMAN’IN DÜŞÜNCESİNDE MANEVİ CİHAD ANLAYIŞI Dr. Colin TURNER Durham Üniversitesi, İNGİLTERE
  • 17. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 17 İİKV SEMİNERİ iki galeriyi gösterir. Bu galerilerin bir tanesinin içerisinde yansımalar, esma’ül hüsnanın tecellileri, sıfatları, gücünü, güzelliklerini, ihsanlarını görmek ki bu bizi imana götürür. İkincisinde mahlûkata mahlûkat adına baktığımızda kâinat o mahlûkata indirgenmiş olur. Bu ikincisinde her şey kendi kendine kör tesadüfün, serseri tesadüfün ürünü veya mahsulü olarak görülür. İkinci perspektiften bakıldığında bütün kâinat o mahlûkatın fiziği ve kimyası içerisinde ne varsa onların içerisine indirgenmiş oluyor. Bir insan eğer Allah’a inanmıyorsa o hiçbir şeye inanmıyor demek değildir. İnsan muhakkak ki fıtratı gereği bir şeye inanmak zorundadır. Allah’a inanmayan kendine, nefsine inanıyordur veyahut ibadet ediyordur. Kendi isteklerine arzularına inanıyordur. Allah’a inanmayan, Allah’a istinat etmeyen, kendi kendisini nokta-i istinat yapacaktır. Öyle bir dünya ki biz hem zayıfız, hem fakiriz, hem aciziz. Öyle bir dünya ki burada ne gaye var, ne maksat var. Geçmiş de karanlık, gelecek de karanlık. Sonuç olarak büyük bir ümitsizlik. Eğer bizim vizyonumuz İlahî merkezli değilse, Allah merkezli değilse o zaman nefis merkezli olacaktır. Allah’a inanmayan için herkesin kendisi kâinatın merkezidir. Ben kâinatın merkeziyim demesi, o insanın, ben koskocaman kâinata değerim demesi anlamına gelir. İşte o zaman da insanın ilah olması lazım. Dolayısıyla kâinatı mana-i harfi ile okuyamayan bir insan hayatının merkezine yaratanı değil de yaratılanları almak zorunda kalır. Dolayısıyla inanmayan insan, sorumluluklardan, ibadetlerden, helal haram ayrımından kendisinin hür olduğunu düşünür ve istediği gibi keyfi sefa bir yaşam sürer. Bu şekilde olan bir insan Allah’ a bağlı olmaktan Allah’a ibadet veya itaat etmekten belki kurtulur. Ama mahlûkatlar adedince ilahlara ibadet etmek zorunda kalır. Bir insan kendisini kâinatın merkezine koysa kendisi dışındaki her şeyi de mecburi olarak oraya koyacaktır. Kendisinin haklı olduğunu gösterebilmek için bu inançsızlık inancında sadece kendideğerleriönündeeğilmeyecek,sairmahlûkatındaönünde eğilecektir. Dolayısıylakendiegosunutatminetmeyeçalışmayacak başka egoları da tatmin etmeye çalışacaktır. Dolayısıyla kâinatta milyarlarca sebep var. Biz onların esiri haline geliriz. Said Nursi’ninbumanadakimücadelesiyanimanevimücadelesi bir hedefe bir maksada yöneliktir. İnsana doğru okumayı, doğru yorumlamayı öğretmeye çalışmıştır. Mahlûkata, manalı, anlaşılması gereken bir kitap olarak bakmayı öğretmeye çalışmıştır.Okâinatkitabına,onunyazarıadına,yaratıcısıadına bakmayı öğretmiştir. Yani anlamsız, kaosun hâkim olduğu, karmakarışık, serseri tesadüf oyuncağı bir kâinat tasavvuru yerine, kâinata, Yaratıcının eseri olan İlahî bir kitap olarak bakmayı öğretmiştir. Oyunun iki sonucu vardır: inanmak veya inanmamak. Bunlardan hangisini tercih ediyoruz? İnanmayı mı? İnanmamayı mı? Bu da bizim gerçek manada insan olup olmadığımızı ortaya koyar. Said Nursi diyor ki: “İman insanı insan eder; belki insanı sultan eder.” Mademki durum böyle insanın esas maksadı, gayesi, hedefi iman ve duadır. Diğer taraftan inançsızlık insanı gayet aciz, canavar bir hayvan eder.
  • 18. 18 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 İİKV EĞİTİMLERİ Pakistan, ABD, İngiltere, Zimbabwe, Güney Afrika, Malezya ve Hindistan gibi ülkelerden gelen öğrenci ve akademisyenlere Dr. Colin Turner tarafından 21-27 Nisan 2014 tarihleri arasında bir haftalık Risale-i Nur’un Ana Temaları konulu Risale-i Nur eğitimi verildi. Toplam 16 öğrenci ve akademisyenin katılımıyla gerçekleştirilen bu yoğunlaşmış Risale-i Nur eğitiminde Dr. Colin Turner, Gerlach Press’den yeni çıkan Risale-i Nur’un ana temaları üzerine kapsamlı bir eser olan kitabını esas alarak dersler verdi. Programda işlenen konular şöyleydi: Tevhid, Vücud ve Varlıklar, Tabiat ve İlliyet, Gaybın Veçheleri: Hayat, Ruh ve Melekler, Kâinat içinde İnsan: Nursi ve ‘Ene’, Vahiy ve Peygamberlik, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed, Ahiret, İman ve Küfür, İbadet ve Salih Amel, Maneviyat, Kader ve Cüzî İrade, İhlas ve Uhuvvet, Muhabbet, Ameli Hikmet ve Teoloji, Medeniyet, Siyaset ve Cihad. Risale-i Nur’un Ana Temaları Eğitimi
  • 19. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 19 İİKV EĞİTİMLERİ Eğitim Programı Kapsamında Fırıncı Ağabey ile Rüstempaşa Medresesinde Buluşma.
  • 20. 20 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 ULUSAL FAALİYETLER BEDİÜZZAMAN NE YAPMAK İSTEMİŞTİ? İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Erzincan Gündüzalp Kültür ve Eğitim Vakfı’nın ortak organizasyonu ile Erzincan 13 Şubat Spor kompleksinde “Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti” konulu panel yoğun bir katılım ile gerçekleştirildi. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, dünya genelinde ve Türkiye’de Bediüzzaman ve Risale-i Nur üzerine yaptığı faaliyetlere bir yenisini dahaekledi.ErzincanGündüzalpKültürEğitimVakfı’nınortakorganizasyonuile‘BediüzzamanNeYapmakİstemişti?’konulupanel düzenlendi.Panelekonuşmacıolarakkatılanakademisyenler,Bediüzzaman’ınhayattarzıveinsanlıkiçinverdiğimesajlarıelealdı.  13 Şubat Spor Salonu’nda düzenlenen panel, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Erzincan Gündüzalp Kültür Eğitim Vakfı BaşkanıİsmetYıldırım’ınselamlamakonuşmasınınardındansöz alan Erzincan Müftüsü Galip Akın, alimin bulunduğu toplumda, yaşadığı çağdan ve asırdan sorumlu olduğunu ifade etti. Akın, “Âlim, hep bunun derdiyle dertlidir. Böyle olmalıdır. Dünyanın gidişatından, insanlığın derdinden haberdar olmadan ilim ehli olunmaz. Derdi nedir, bu çağda hangi dert varsa o dertle iştigal etmesi âlimin bir borcudur. İşte biz bunları Bediüzzaman’ın yaşantısında görüyoruz ve yazdıklarını okuyoruz.” dedi. Bediüzzaman’ın yaşamına dair bilgiler veren Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy, “Bediüzzaman Said-i Nursi büyük bir alimdir,büyükbirdüşünürdür,büyükbirilhamsahibidir.Büyük bir iman ve dava adımıdır. Onun davası sadece sözler ve yazdığı eserlerden ibaret değildir, onun davası söylediği gibi, yazdığı gibi hâsılı inandığı gibi yaşamak ve başkalarının aynı iman ve şuurla yaşamasını temin etmektir. Bediüzzaman imanını, fikirlerinin, ilminin gereğini her zaman yaşantısıyla sözleriyle, eserlerine yerine getirmiştir.” açıklamasında bulundu.  Mehmet Fırıncı Ağabey, Erzincan Belediye Başkanı Cemalettin Başsu’ya Plaket Verirken Mehmet Fırıncı Ağabey, Erzincan Valisi Abdurrahman Akdemir’e Plaket Verirken
  • 21. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 21 ULUSAL FAALİYETLER “Üstad Said Nursi Hazretleri’ni anlayabilmek için onun yaşadığı günleri, yılları iyi tahlil etmek lazım” diyen AK Parti Milletvekili Sebahattin Karakelle ise Bediüzzaman’ı bir hizmet ve gönül adamı olarak değerlendirdi. Karakelle, “O bir asrın adamı. O aynı zamanda bir vatanperver, bir milliyetperverdir. Bediüzzaman’ı anlayabilmek için, onun hayatını iyi tahlil etmek, günümüzden kıyamete kadar İslam alemine İslam’ın nurunu saçan eserlerini okumak ve anlamaya çalışmakla mümkün olacaktır. O hayatının hiçbir döneminde, hiçbir zamanında İslam’ın nurundan istifade edememişlerle olmamıştır. O hep mazlumlarla birlikte olmuş. Hep onların sesi, nefesi olmuştur. Hayatının merkezine bunlarını yerleştirmiştir.” dedi.  Erzincan Valisi Abdurrahman Akdemir ise panelimizde şu görüşlerini sundu: “Asrımızda gerçekten dinimizin nasıl samimi bir şekilde yaşanacağını, en somut şekilde yaşantısıyla, eserleriyle gösteren Üstad Bediüzzaman Hazretleri’ni ve öğrencilerini rahmetle anıyorum. Onu hayatı hep sıkıntılar içinde, hapishanelerde ve mahkeme salonlarında geçmiş, sürgünlerden sürgünlere gitmiş, ama hiçbir zaman şikayet etmeden derdini ve davasını seven büyük bir İslam alimi olarak tanıyoruz.”
  • 22. 22 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 ULUSAL FAALİYETLER Bediüzzaman Hazretleri’nin talebelerinden Mehmet Fırıncı da salondaki davetlilere kısa bir selamlama konuşması yaptıktan sonra Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşamından birkaç kesit anlattı. Açılış konuşmalarının ardından, başkanlığını Prof. Dr. Faris Kaya’nın yaptığı ‘Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti?’ konulu panele geçildi. Panele konuşmacı olarak; Erzincan Üniversitesi İlahiyatFakültesiDekanıProf.Dr.AdemDölek,AtatürkÜniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu, İngiltere Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner ve Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Göktaş katıldı.  Katılımın yoğun olduğu panelde panelistler, Bediüzzaman Hazretleri’nin yaşadığı yıllarda çektiği sıkıntılar ve o zamandan günümüze verilen mesajlar konusunda bilgiler aktardı. İkinci Erzincan Bediüzzaman Günleri Kapsamında Bediüzzaman Sergisi Açılırken
  • 23. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 23 KİTAP FUARI V akfımız iktisadi işletmesine ait Vakıf Yayınları, her yıl Ramazan ayında Beyazıt Meydanında kurulan Türkiye Kitap ve Kültür Fuarında (bu yıl ilk defa) yer aldı. 27 Haziran – 23 Temmuz 2014 tarihlerinde açık kalan standımızda Risale-i Nur ve Bediüzzaman Said Nursi üzerine yayınlanan eserler sergilenmiş, satışı yapılmış ve ayrıca vakfımızı ve dünya genelindeki hizmet haberlerini içeren Vakıf Bültenler ve CD’ler ücretsiz olarak hediye edilmiştir. Ayrıca Vakıf faaliyetlerini anlatan sinevizyon gösterimi fuar boyunca standımızda özel bir ekranda sürekli dönmüştür. Fuar boyunca standımız yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğramıştır. Özellikle standımızda vakfımıza gönül vermiş ve İngilizce, Arapça ve Kürtçe dillerine hakim genç kardeşlerimizin nöbetleşe stantta görev almaları bizi fuar alanında diğer katılımcılardanayırmıştır.Örneğin;İngilizcebilenbirturistyada yabancı ziyaretçi fuar alanına geldiği zaman diğer katılımcılar ve kuruluşlar bu kişileri vakfımız standına yönlendirmekteydi. Sürekli aktif ve ziyaretçilerimizin bulunduğu standımızda sadece kitap satışı ya da broşür dağıtımı değil, Risale-i Nur ve Said Nursi üzerine sorulan sorulara da makul cevaplar ve yönlendirmelerde bulunuldu. Sonuç olarak bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz bu fuar çalışmasında bir kez daha şunu anladık ki ekilen tohumlar filizlenip meyve vermektedir. Bu anlamda yapılan çalışmalar her ne kadar yeterli olmasa da hizmetlere vesile olmaktadır. Vakıf Yayınları 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarında
  • 24. 24 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 KONFERANS 2009’dan itibaren her yıl düzenlenen Uluslararası Genç Akademisyenler Konferansı’nın bu yıl altıncısı 14-15-16 Haziran 2014 tarihlerinde, İstanbul’da gerçekleştirildi. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın düzenlediği konferansta, dünya genelinde Risale-i Nur ve Said Nursi üzerine çalışma yapan doktora ve master öğrencileri ile değerli bilim insanları buluştu. İngilizcesi düzenlenen konferansın Arapçası ise 20-24 Haziran 2014 tarihlerinde İstanbul ve Bursa’da yapılacak. İngilizce konferansa Amerika, İngiltere, Hindistan, Sri Lanka, Pakistan, Malezya, Güney Afrika ve Türkiye’den Nursi Çalışmaları alanında master veya doktora yapmakta olan 60’ı aşkın genç akademisyen katıldı. Bu genç akademisyenlere yol gösterici mahiyette Nursi Çalışmaları alanında uzman profesörler de birer sunum yaparak akademik makalelerin nasıl yazıldığını anlattılar. Nursi Çalışmaları alanında başka örneği olmayan bu konferansta genç akademisyenler, Said Nursi ve Risale-i Nur ile ilgili çalışmalarına dair tebliğler sunarken; Amerika Birleşik Devletleri Virginia İlahiyat Okulu’ndan Prof. Dr. Ian Markman, İngiltere Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. M. Sait Özervarlı, Singapur Milli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Farid Alatas, Kayseri Erciyes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Kayacık ve Süleyman Demirel Üniversitesi’nden İsmail Latif Hacınebioğlu gibi bu alanda uzmanlaşmış bilim adamları, öğrencilere akademik anlamda yol gösterebilmek için seminerler verdiler. 3 gün süren konferansta, her gün sabah ile öğleden sonra olmak üzere ikişer öğrenci sunum yaptı. Tüm sunumların yanı sıra, tartışma bölümleri de İngilizce olarak yapıldı. 6. GENÇ AKADEMİSYENLER KONFERANSI
  • 25. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 25 KONFERANS Sunumların bazılarının başlıkları şöyle idi: Anna Mary Taylor, Nimatullahi Sufi Order School of Thought, İNGİLTERE Nissalı Gregory, Nursi, Rumi ve Nimatullahi Tarikatının Kesişen Ahlaki Düşünceleri Mehraj ud Din Butt, University of Kashmir, HİNDİSTAN Bediüzzaman Said Nursi’ye Göre Dinî Çoğulculuk Muhammed Sayyed Muhsin, International Islamic University, MALEZYA Said Nursi’nin Esaretteki Girişimleri: Çağdaş Müslümanlar için Şümullü Bir Yol Gösterici Shumaila Majeed, University of Punjab, PAKİSTAN Eğitim Sisteminin İhya Edilmesi: Bediüzzaman Said Nursi’nin Hayat Boyu Süren Mücadelesi Salih Sayılgan, The Catholic University of America, ABD Nursi’nin Pastoral Teolojisini Keşfetmek: Mahkûmlar Örneği Muhammad Akram Ummu Rooman, South Eastern University, SRİ LANKA Sri Lanka’da Azınlık Olan Müslümanların Sorunlarına İmam Bediüzzaman Said Nursi’nin Hutbe-i Şamiye’sinden Çözümler Zübeyir Nişancı, Loyola University, ABD Sekülerizmin Felsefi Esaslarına Said Nursi’nin Cevabı İhsan Altıntaş, Jawaharlal Nehru University, HİNDİSTAN Hindistan’da Gelişen Charvaka Materyalizminin Eleştirel Analizi ve Said Nursi’nin Görüşleri Ali Ağcakulu, Yıldız Teknik Üniversitesi, TÜRKİYE Bediüzzaman’ın Medreset-üz Zehra Projesi İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından geleneksel olarak düzenlenen bu konferans sonrası gala yemeği, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Rüstempaşa Medresesi’nde yapıldı. Gala yemeğinde akademik camiadan, iş dünyasından ve daha birçok sektörden bu işe gönül vermiş insanlar bir araya geldi. Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşayan talebelerinden ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın mütevelli heyet başkanı olan Fırıncı Ağabey’in de bir konuşma yaptığı yemek programında icra kurulu başkanı Prof. Dr. Faris Kaya ve diğer akademisyenler de birer konuşma yaptı. Bunun yanı sıra Amerika’dan misafir olarak gelen 15 kişilik bir grup da programa iştirak ettiler. Risale-i Nur üzerine uzmanlaşmış akademisyenler de birer konuşma yaptılar. Genel olarak verdikleri mesaj; bütün dünyanın Kur’an-ı Kerim’in tefsiri olan Risale-i Nur’a ihtiyaç duyduğuydu. Tüm Tebliğleri Kanalımızdan izleyebilirsiniz.
  • 26. 26 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 KONFERANS Rosalie Sroczynski Smith, ABD Farklı bir dini kimliği tanımaya çalışmakta ve aynı zamanda dinlerin ortak yönlerini öğrenmekle harika bir iş yapıyorlar. Buradaki insanlar, ABD’deki birçok insanın negatif, eğitimsiz bakış açısından ziyade birbirleri hakkında güzel düşünmeyi teşvik ediyorlar. Buraya gelişimizin ilk akşamı, vakıf civarında çok küçük ve eski bir camiye gittik. Derin duygular yaşadım. Çok iyi karşılandık. O akşam namaz kılmaya gittiler. Harika bir başlangıç oldu. Nur Shakeenah Thomas, Malezya Nursi güzel eserler kaleme almış. Böylesi kelimeler ancak zeki bir dimağın, latif bir ruhun eseri olur. Şu anda doktora tezimi Said Nursi’nin Ahlak’a Olan Yaklaşımı üzerine yapıyorum. Bu çalışmamda ümit ediyorum ki Said Nursi ve Nur toplumu hakkında daha çok şey öğreneceğim. Nazema Ahmad, Güney Afrika Formatı çok sevdim. Sunumlara zaman ayrılması güzel. Bu formatın araştırma sürecinin gelişmesine uygun bir zemin olduğunu ve diğer fikirlere değer katacağını düşünüyorum. Çünkü Risale-i Nur engin bir derya. Stephen Wayne Gentle, ABD Aydınlanmak, Türkiye, Nursi ve İslam’ı öğrenmekle ilgili beklentilerim yüksekti. Hem çok öğrendim hem de Türklerin benim gibi insanlara duyduğu büyük muhabbet ve alakayı da gördüm. Misafirperverliğiniz, ağırlamanız ve güzel örnek olduğunuz için Vakfa minnettarım. Türklere büyük muhabbet duyarak, İslam’ı tanıyıp ona hayran kalarak ABD’ye dönüyorum. Büyük bir umut içerisindeyim ki Allah güzel şeyler nasip edecek. Anees Ahmad, Malezya Risale-i Nur, her soruna bilhassa Müslüman âleminin sorunlarına ışık tutmuştur. Nursi’nin fikirlerini neşretmemiz bunları nasıl eyleme dökeriz hususunu da titizlikle düşünmemizi gerektirir. Fikirleri sayesinde sorunlarımızı bir şekilde çözeriz. Mesele icraatta. Birçok konferans yaparız; fakat daha fazlasını yapmalı bu fikirleri eyleme geçirmeliyiz. Safiya Ataya Samman, ABD Müslüman’ımveABD’debirçalışmagrubundayım.EşsizbirformattahemHıristiyanhemdeMüslüman bay bayan kardeşlerimle konuşma fırsatı bulmam çok önemli. ABD’de Hıristiyan arkadaşlarımla her gün beraberim, fakat bu deneyim hepimiz için çok ilham verici ve eğitici oldu. Genç Akademisyenerin Ardından;
  • 27. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 27 STUDY TOUR İ stanbulİlimveKültürVakfıveVirginiaTheologicalSeminary tarafından organize edilen, Washington Theological Consortium bünyesinde “Engaging in a World of Difference - Study Tour to Istanbul, Turkey” konulu eğitim programı kapsamında Amerika Birleşik Devletleri’nden çeşitli ilahiyat okullarından öğrenciler ve akademisyenler Türkiye’de İslam’ı ve Risale-i Nur’u tanımak üzere İstanbul’a geldiler. Buyılikincisiyapılanveheryıldüzenliolarakgerçekleştirilmesi planlanan eğitime yaklaşık 20 Müslüman ve Gayrimüslim ilahiyatçı akademisyen ve öğrenci katıldı. Bu program kapsamında öğrenci ve akademisyenlere çeşitli günlerde Prof. Dr.IanMarkham,Prof.Dr.ColinTurner,Dr.ŞükranVahide,Prof. Dr. Faris Kaya, Ercüment Asil ve Zübeyir Nişancı birer seminer verdiler ve Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi ve vakfımız başkanı Mehmet Fırıncı Ağabey de bir konuşma yaptı. Ayrıca program kapsamında İstanbul Müftü yardımcısı Sabri Demir katılımcıları makamında ağırlayarak “Türkiye’de Din Devlet İlişkileri” konulu bir seminer verdi. Öğrenciler, okullarında 3 ders kredisi olarak kabul edilen bu eğitim turunda gördükleri ders ve seminerleri dikkat ve ilgiyle takip ettiler. Bu programa katılan öğrenciler ayrıca 14-16 Haziran tarihlerinde bu yıl altıncısı düzenlenen Risale-i Nur üzerine master ve doktora yapan genç akademisyenler programına da katıldılar. Risale-i Nur Eğitimi Amerika’da Ders Kredisi Eğitim Programı Kapsamında Çeşitli Camiler ve Tarihi Mekanlar da sZiyaret Edildi. (Eyüp Sultan Ziyaretinden Bir Kare) İstanbul Müftülüğü Ziyaretinden...
  • 28. 28 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 2009’dan itibaren her yıl düzenlenen Uluslararası Genç Akademisyenler Konferansı’nın bu yıl altıncısı 20-24 Haziran 2014 tarihlerinde, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Bursa Kültür Vakfı sosyal tesislerinde gerçekleştirildi. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Bursa Kültür Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği konferansta, dünya genelinde Risale-i Nur ve Said Nursi üzerine çalışma yapan doktora ve master öğrencileri ile değerli bilim insanları buluştu. Bu sene de ilk yıllardan farklı olarak konferans tamamen Arapça yapıldı. İngilizce konferans, 14-15-16 Haziran 2014 tarihlerinde bir hafta öncesinden yapıldı. Arapça konferansa Malezya, Hindistan, Cezayir, Fas, Sudan, Irak, Mısır, Nijerya, Suriye, Yemen ve Türkiye’de Nursi Çalışmaları alanında master veya doktora yapmakta olan 30’u aşkın genç akademisyen katıldı. Bu genç akademisyenlere yol gösterici mahiyette Nursi Çalışmaları alanında uzman profesörler de bu öğrencilere rehberlik yaparak akademik makalelerin nasıl yazıldığını anlattılar. Nursi Çalışmaları alanında eşsiz olan bu konferansta genç akademisyenler,SaidNursiveRisale-iNurileilgiliçalışmalarına dair tebliğler sunarken; Prof. Dr. Aşrati Süleyman (Cezayir), Prof. Dr. Mamoun Jarar (Ürdün), Prof. Raad (Irak), Prof. Dr. Nejeeb Soudi (Yemen) ve Dr. Aşraf Raffa (Mısır) gibi Arap dünyasının çeşitli ülkelerinden bu alanda uzmanlaşmış bilim insanları, öğrencilere akademik anlamda yol gösterdiler. 5 gün süren konferansta, her gün sabah ile öğleden sonra olmak üzere ikişer oturum düzenlendi. Tüm sunumların yanı sıra, tartışma bölümleri de Arapça olarak yapıldı. KONFERANS 6. İSLAM DÜNYASI GENÇ AKADEMİSYENLER KONFERANSI
  • 29. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 29 TEBLİĞLER VE KONU BAŞLIKLARI 1- Suad Duzfani Risale-i Nur’un İslam Medeniyetini Canlandırmada Rolü; Türkiye ve Malezya Tecrübeleri 2- Abdusselam El Enisi Said-i Nursi’nin Dini Hitap Hatları 3- Rabhi Ali Risale-i Nur Yoluyla Nursi Hikmeti; Sözler Örneği 4- Abdulkadir Lebiz Said Nursi’nin Sosyal Çalışmayı Canlandırma Yöntemi 5- Abu Iruh Bekir Said-i Nursi’nin Risale-i Nur Yoluyla Astronomiye Katkısı 6- Mohamed Mendil Bediüzzaman’da İhtilaf Kavramları ve Kuralları 7- El Emrani El Edrisi Said-i Nursi’nin Risale-i Nur Yoluyla Davet Yöntemi 8- Moh Amed Musa El Seyid Said-i Nursi’nin Hürriyet Kavramı ve Şekli 9- Salim Hasan Zubyeni Said Nursi’nin Kazanç ve Lütuf Hakkında Davet Stratejisi 10- El Edrisi Abduleziz Said Nursi’de “İnsan Yapısı” 11- Mehasin Elbedevi Bediüzzaman’ın Davet Çabası 12- Adem Ahmad Mohamed Ibni Fuda En Niceri Telifleri ve Said-i Nursi’nin Yoluyla Güvenli Korumada Kuran Yöntemi Arasındaki Mukayese 13- Mohamed Osman Said-i Nursi’nin Eserlerinde 20.Yüzyılda İslam Fikrinin Tecdidi 14- Bişru Abdullah Said Nursi “Sözler” Risalesinde İman Terbiyesi 15- Isra Salih Said-i Nursi Şahsiyetinin Oluşmasında Kur’an’ın Etkisi 16- Huda Leğzavi Said-i Nursi’nin Islah Projeleri KONFERANS Tüm Tebliğleri Kanalımızdan izleyebilirsiniz.
  • 30. 30 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 Bursa Kültür Vakfı Sosyal Tesislerinde İki Günlük İlmi Oturumlar İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Bursa Kültür Vakfı tarafından geleneksel olarak düzenlenen bu konferans sonrası gala yemeği, Bursa’da düzenlendi. Gala yemeğinde akademik camiadan, iş dünyasından ve daha birçok sektörden bu işe gönül vermiş insanlar bir araya geldi. Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşayan talebelerinden Ali Çakmak Ağabey ve Mehmet Fırıncı Ağabeyin de birer konuşma yaptığı yemek programında misafir akademisyenler de birer konuşma yaptı. KONFERANS
  • 31. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 31 KONFERANS Isra Salih, Sudan Kur’an’ın Nursi’nin şahsiyetine etkisi dair araştırmalar, iyi bir İslam toplumu yetiştirmede ailenin rolünün önemine dikkat çeker. Nursi 10 yaşından önce Kur’an’a talebe olur. Bu iyi aile ona, Kur’an eğitimiveİslamiilimlerintemelleriniatmıştırvenasıldengelibirkarakteresahipolunacağınıöğretmiştir. Onun gençliğinde de cihad ve fedakârlık görülür. El Emrani El Edrisi, Fas Nursi Risale-i Nur’un hakikatini şöyle açıklıyor: Risale-i Nur’un kaynağı Kur’an ayetleridir ve kaynağını doğunun ya da batı ilim ve sanatından almamıştır. Bilakis o Kur’an’ın manevi bir mucizesidir. Özellikle de bu zamanda Risale-i Nur imanî ve Kur’anî bir okul kurmayı başarmıştır ve insanların çoğunu şaşkınlıktan, kaybolmaktan ve cehaletten kurtarmıştır. Prof. Dr. Raad, Irak Said Nursi ve talebelerinin sürgün yılları ve hapishanelerdeki günleri ve çektikleri acılar ve tüm hayat boyu maruz kaldıkları zulümler bizim içindir. Bu güzel anlarımız içindir. Onların yaptıkları, bizim yaşadığımız ve hissettiğimiz iman selameti içindir. İnanıyorum ki Allah onlara sevap verecektir. Ben öyle hissediyorum ki şu anda Türkiye’nin güzel günleri, istikrarı ve umutlu geleceklerinin müsebbibi Nursi’nin çabaları ve Risale-i Nur’dur. Herkes özellikle de Türkler, biz Müslümanlar onu hissetmeliyiz. Çünkü ancak Risale-i Nur’la kaybettiğimiz Kur’anî hayata yeniden dönebiliriz. Muhammed Mendil, Fas Nursi’yegöreİslam’dakifarklılıklarınhedefi,tıpkıordudaolduğugibi,tanıştırmakvekaynaştırmaktır. Ayrıştırmak değildir. Ordu da alt bölümlere ayrılmıştır ama esasında birdir. İslam toplumunun durumu da böyledir. Bu, düşmanlık demek değildir. Bu, her grubun belli bir görevi yaptığında tüm parçaların bütünleşip tek bir görevi yapmasını sağlamak demektir. Prof. Dr. Aşrati Süleyman, Cezayir Abdulhamid’in veya Sultan Vahidettin’in son Osmanlı padişahı olduğunu düşünmüyorum onlardan sonra buraya büyük ve ruhi bir sultan gelmiştir ki o da Said Nursi’dir. Endonezya, Cakarta, Cezayir ve İngiltere’de minaresi olan büyük bir camiye girdiğimde, biliyorum ki bu yapının bir mimarı var. Risale-i Nur, bu büyük camiler gibidirler ve asrımızın mimarı da Said Nursi’dir. İslamDünyasıGençAkademisyenerinArdından;
  • 32. 32 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 VAKFIMIZDA RAMAZAN VAKFIMIZDA RAMAZAN İFTARLARI İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın Merkez Vefa binası ile Rüstempaşa Medresesi’nde geleneksel hale gelen iftar programlarına bu sene de katılım yoğun oldu. İftar programlarında, Risale-i Nur’un doğuş ve neşir yıllarını anlatan ve nadir olarak bulunan orijinal el yazma risale örnekle- rinin sergilendiği Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi ve Rüstempaşa Medresesi’nde bulunan Bediüzzaman Müzesi ziyaret edildi. Kur’an tilaveti ile başlayan iftarlarımızda yemekten sonra “İstanbul İlim ve Kültür Vakfı”nın ilmî, akademik, sosyal ve kültürel fa- aliyetlerini tanıtan sinevizyon gösterisi izlendi. Programlara katılan Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi ve vakfımız başkanı Mehmet Fırıncı Ağabey ile Risale-i Nur dersleri yapıldı. Kardeş Vakıflar, İş Dünyası, Mezun Öğrenciler, Bursiyer Öğrenciler, Hanımlar, Sivil Toplum Kuruluşları, Akademisyenler, Yazarlar, Doktorlar ve Hukukçular gibi çeşitli gruplara ayrı ayrı zamanlarda verilen iftarlarda, vakıf hakkında görüşleri alınan katılımcılar, geleceğe yönelik proje ve çalışmalarından bahsettiler. Aynı zamanda Risale-i Nur merkezli faaliyetler konuşuldu.
  • 33. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 33 VAKFIMIZDA RAMAZAN
  • 34. 34 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 VAKFIMIZA ULUSLARARASI İLGİ MİSAFİRLERİMİZ Malezya’dan Misafirlerimiz İngiltere’den Misafirlerimiz Cezayir’den Misafirlerimiz Malezya’dan Misafirlerimiz Malezya’dan Misafirlerimiz
  • 35. TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 35 MİSAFİRLERİMİZ Irak’tan Misafirlerimiz Fas’tan Misafirlerimiz Fas’tan Misafirlerimiz Malezya’dan Misafirlerimiz Malezya’dan Misafirlerimiz Fas’tan Misafirlerimiz Irak’tan Misafirlerimiz
  • 36. 36 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014 Bediüzzaman Müzesi’ni Ziyaret Ettiniz mi? RÜSTEMPAŞA MEDRESESİ Türkiye Finans Katılım Bankası EMİNÖNÜ ŞUBESİ (118) TL IBAN – TR37 0020 6001 1801 0511 1700 01 EUR IBAN – TR26 0020 6001 1801 0511 1701 02 USD IBAN – TR53 0020 6001 1801 0511 1701 01 AlBaraka Türk Katılım Bankası LALELİ ŞUBESİ (071) TL IBAN – TR32 0020 3000 0208 7193 0000 01 EUR IBAN – TR32 0020 3000 0208 7193 0000 03 USD IBAN – TR32 0020 3000 0208 7193 0000 02 BANKA HESAP NUMARALARIMIZ Sururi Mah. Medrese Sok. No:2 PK: 34120 Eminönü – Fatih İstanbul TÜRKİYE Tel: +90 212 527 81 84 Vakfımızın Sosyal Ağları @iikvorg /iikvorg /iikv /iikvorg/iikv /iikvorg