10. Hani eline alıyor televizyon kumandasını, bir o
kanala, bir o kanala zaplayıp duruyor. Bir
yerde kalmıyor, bilinçsizce gezip duruyor...
11. Bir yerde kalıp ona odaklanıp, kendini
ona verme özelliğine sahip olamıyor…
12. İnsan, aceleci bir yaratılışa sahip olabilir, ancak
bir şeye uzun süre dikkat etmezse, ona sırlarını
vermiyor. Kendini ona ne kadar verse o da
kendini o kadar veriyor.
13. Cenab-ı Allah her şeyi konuştururken, her şey
‘Allah var’ derken, onun sonsuz gücünü, kudretini
bize anlatırken, insan bazen gaflete düşüyor.
14. Allah bazen sesli konuşur, herkes duysun
diye dikkatini çeker. İşte gök gürültüsü ve
şimşek böyle bir dikkat çekmedir.
15. Böyle tabiatta seslilerin yanında, sessiz bir takım
ibret veren dersler de vardır. Biz başıboş olmadığımız
gibi, bu hadiseler de başıboş olamazlar…
17. En çok dikkat çekenlerden biri, mazi derelerinden
istikbale müthiş bir akışın olmasıdır. Bir taraftan
muhteşem bir yaratılış varken, ölüm gibi bir
gerçek karşımıza çıkıyor…
19. “Bir zaman, Karşımdaki lise mektebinin büyük
kızları, onun avlusunda gülerek oynuyorlarken
birden mânevi bir sinema ile elli sene sonraki
vaziyetleri bana göründü…
20. Ve gördüm ki: O elli- altmış kızlardan ve
talebelerden kırk-ellisi kabirde toprak
oluyorlar, azab çekiyorlar.
21. Ve on tanesi; yetmiş-
seksen yaşında,
çirkinleşmiş,
gençliğinde iffetini
muhafaza
etmediğinden,
sevmek beklediği
nazarlardan nefret
görüyorlar.
25. Öyle de; gençlik yazı ve ihtiyarlık
güzünün arkası kabir ve berzah kışıdır.
26. Geçmiş zamanın elli sene evvelki hâdisatı sinema
ile hâl-i hâzırda gösterildiği gibi, gelecek zamanın
elli sene sonraki istikbal hâdisatını gösteren bir
sinema bulunsa,
27. …inkar ve isyan içinde
olanların elli-altmış
sene sonraki vaziyetleri
onlara gösterilse idi,
şimdiki güldüklerine ve
gayr-i meşrû keyiflerine
nefretler ve teellümlerle
ağlayacaklardı.”
29. Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı
kapanmıyor; elbette bu ecel cellâdının elinden
ve kabirde tek başına hapisten kurtulmak
çaresi varsa, insanın en büyük ve her şey'in
üzerinde bir endişesi, bir meselesidir.
30. Ölüm, ya ebedi bir idam; hem o insanı, hem bütün
sevdiklerini ve yakınlarını asacak bir darağacıdır.
Veya başka sonsuz âleme gitmek ve imanla saadet
sarayına girmek için bir bitirme belgesidir.
31. Ve kabir ise, ya karanlıklı, tek başına bir
hapis ve dipsiz bir kuyudur; veyahut bu
dünya zindanından sonsuz ve nuranî
bahçelere açılan bir kapıdır.
33. Nasıl ki iman, ölüm vaktinde insanı
sonsuz yok oluştan kurtarıyor; öyle de:
Herkesin hususî dünyasını dahi yokluktan
ve hiçlik karanlıklarından kurtarıyor…