2. Sabah okula yetişme telaşı içinde çoğu zaman metrodan inip merdivenlerden çıkarken basamakları çifter çifter çıkarım…
3. Hatta önümde duran yoksa yürüyen merdivenlerden bile koşarak çıktığım olur.
4. Bugün de öyle oldu. Yürüyen merdivende yolu tıkayan bir bayana “Hanımefendi sağa çekilir misiniz?” dedim ve koşar adım çıktım…
5. Metronun Sıhhiye istasyonunda ikinci seansta yürüyen merdiven yok. Ben yine hızlı bir şekilde birer basamak atlayarak yukarıya çıkarken gördüğüm manzara birden beni yavaşlattı…
6. Çünkü benim yaşlarımda biri aksak ayağıyla kenardaki demirlere tutunarak zor bir şekilde merdivenlerden çıkıyordu…
7. Birden aklıma gelen bu düşünce ile yavaşladım ve “En zayıfınızın yürüyüş ile yürüyün” hadisiyle ifade edilen Peygamber emrine uyarak onun hızıyla merdivenleri çıktım…
9. Sonraki aylarda, ülkenin gündeminde hararetli başörtüsü tartışmaları yaşanırken, sık sık hasb-i halde bulunduğumuz matematik öğretmeni İbrahim Ethem Bey, “Ne olacak bu işin sonu?” diye sorarak yorumumu almak istedi…
10. Teneffüste öğretmenler odasındayız… Ben, “Küçük adamlar, küçük şeyleri büyütür ve tartışıp durur. Başörtüsünün nasıl bağlanacağını tartışmak küçüklük ve ilkelliktir!” dedim.
17. On gün sonra İbrahim Ethem Hoca bir grup arkadaşın içinde şöyle dedi: “O gün anlattığın olay beni çok etkiledi. Karşılaştığım herkese yeri geldikçe ondan bahsediyorum. Sen onu bir daha anlatsana bu arkadaşlar da duysun.”
19. … ve ilave olarak, peygamberimizin, ağlayan bir devenin gözyaşını sildiğini, kuşu ölen bir çocuğa taziyeye gittiğini…
20. … ve mü’mini “elinden ve dilinden zarar gelmeyen kişi” olarak tarif ettiğini de söyledikten sonra şöyle bağladım:
21. İnsanlığa insanlık öğreten böyle bir peygamberin getirdiği dinden kimse korkmamalı ama onu iyi anlatmadığımız ve iyi temsil edemediğimizden ona soğuk duranlar var...