“Yenilebilir Enerji Kaynaklarının Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi ''Türkiye-Oecd' Karşılaştırması” başlıklı çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yenilenebilir enerjinin ve enerji tüketiminin ekonomik büyüme ile olan ilişkisi, yenilenebilir enerjinin avantaj ve dezavantajları işlenecektir. İkinci bölümde sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir kalınma ve yenilenebilir enerji konusu işlenecektir. Üçüncü bölümde ise Türkiye’de enerji sektörünün genel durumu, Türkiye’de yenilenebilir enerjinin durumu ve Türkiye ile OECD ülkelerinin yenilenebilir enerji konusunda karşılaştırması yapılacaktır.
“Yenilebilir Enerji Kaynaklarının Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi ''Türkiye-Oecd' Karşılaştırması” başlıklı çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yenilenebilir enerjinin ve enerji tüketiminin ekonomik büyüme ile olan ilişkisi, yenilenebilir enerjinin avantaj ve dezavantajları işlenecektir. İkinci bölümde sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir kalınma ve yenilenebilir enerji konusu işlenecektir. Üçüncü bölümde ise Türkiye’de enerji sektörünün genel durumu, Türkiye’de yenilenebilir enerjinin durumu ve Türkiye ile OECD ülkelerinin yenilenebilir enerji konusunda karşılaştırması yapılacaktır.
“Yenilebilir Enerji Kaynaklarının Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi ''Türkiye-Oecd' Karşılaştırması” başlıklı çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yenilenebilir enerjinin ve enerji tüketiminin ekonomik büyüme ile olan ilişkisi, yenilenebilir enerjinin avantaj ve dezavantajları işlenecektir. İkinci bölümde sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir kalınma ve yenilenebilir enerji konusu işlenecektir. Üçüncü bölümde ise Türkiye’de enerji sektörünün genel durumu, Türkiye’de yenilenebilir enerjinin durumu ve Türkiye ile OECD ülkelerinin yenilenebilir enerji konusunda karşılaştırması yapılacaktır.
Sustainable Urban Transformation- Kentsel Dönüşümde Sürdürülebilirlik ve Kolo...Aynur Sonmez
Günümüzde sıkça kullanmakta olduğumuz sürdürülebilirlik kavramı ve sürdürülebilirliğin kentsel dönüşüm uygulamasında kısa değerlendirmesinin anlatılarak Kolombiya Meve Medellini cazibe merkezi haline getiren kentsel dönüşüm uygulamasına dair...
Sustainable Urban Transformation- Kentsel Dönüşümde Sürdürülebilirlik ve Kolo...Aynur Sonmez
Günümüzde sıkça kullanmakta olduğumuz sürdürülebilirlik kavramı ve sürdürülebilirliğin kentsel dönüşüm uygulamasında kısa değerlendirmesinin anlatılarak Kolombiya Meve Medellini cazibe merkezi haline getiren kentsel dönüşüm uygulamasına dair...
Ecomagination: Ekoloji ve hayal gücü (imagination)'nın birleşiminden oluşturulan bir terimdir.
Dünyamızı yiyip bitirmeden önce "Dünya'daki kaynakları nasıl daha etkin kullanmaya başlayabiliriz?" sorusuna cevap bulup harekete geçmemiz gerekiyor. Belki de bu sunumda yer alan bazı gerçekler sizin harekete geçmenizi sağlayabilir...
Materyaller Perspektifinden İnsanlık Tarihinde Kentler...pdfbaytema ozdemir.e
Sürdürebilir kentler,
ancak -insanlarla enerji ve materyal arasındaki ilişkiyi tekrardan yapılandıran ve doğal sınırlara saygı gösteren- dördüncü sosyometabolik rejim yaratılırsa mümkün olacaktır.
Sürdürülebilir sebze üretim sistemlerinin ekolojik ayak izi bakımından değer...Meltem Şahin
Sustainability of vegetable production systems evaluated by ecological footprint. FAO PLANT PRODUCTION AND PROTECTION PAPER 230, Good Agricultural Practices for greenhouse vegetable production in the South East European countries, Rome 2017.
Sürdürülebilir sebze üretim sistemlerinin ekolojik ayak izi bakımından değerlendirilmesi
1. SEMİNERİN ADI
KAMU HARCAMALARININ
EKONOMİK BÜYÜME
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: TÜRKİYE
ÖRNEĞİ
1.Giriş
Tarih boyunca ülkelerin en vazgeçilmez kaynaklarından biri enerji olmuştur.
Tarımsal faaliyetler çoğu ekonomide ekonomik kalkınmanın başlangıcını oluşturur.
Endüstrileşme sürecinin başlamasıyla enerji, sanayinin lokomotifi ve itici gücü
haline gelmiştir. Enerjinin büyük miktarlarda kullanımı toplam üretim miktarını
artırmış ve yaşam standardını yukarılara çekmiştir. Endüstrileşme süreci ile yakından
ilişkili olan kentleşme aşamasına geçilmesiyle de enerjiye olan ihtiyaç hızla artmıştır.
20. Yüzyıl da olduğu gibi 21. yüzyıl da enerji ve enerji ihtiyacı bakımından önemini
sürdürecektir. Hızlı nüfus artışı ile birlikte enerji kullanımı git gide yaygınlaşacaktır.1
21. yy. ana sorunlarından biri küresel ısınma ve iklim değişikliğidir. Yakın
geçmişin ana sorunlarından biri olan küresel ısınma ve iklim değişikliğinin asıl
nedenleri insan kökenlidir. (IPCC, 2013: 13). Günümüz dünyasında insanoğlu
ihtiyaçlarını karşılamak uğruna gerçekleştirdiği faaliyetler sonucu doğaya ve gelecek
kuşakların yaşam kalitesine zarar vermektedir. Dünya nüfusundaki hızlı artış,
endüstrileşme faaliyetleri, teknolojik yenilikler, yaşam düzeyindeki yükselme ve
hızla artan tüketim harcamaları yoğun bir enerji talebine sebep olmaktadır. Her geçen
gün artan talebi karşılamak için gerçekleştirilen enerji üretiminde, daha rahat bulunur
ve az maliyetli olması nedeniyle büyük ölçüde geleneksel fosil yakıtlar (yenilenemez
kaynaklar) tercih edilmektedir. Petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtlara dayalı
enerji kullanımından ortaya çıkan karbondioksit (CO2) ve benzeri sera gazları,
küresel ısınmaya sebep olmaktadır. Bu da, kaçınılmaz olarak iklim değişikliğine ve
biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açmaktadır. Devamlı artan enerji talebi ve fosil
yakıt kullanımından kaynaklanan küresel ısınmanın azaltılmasına yönelik
uluslararası çalışmalar, daha “temiz” olduğu kabul edilen yenilenebilir enerji kaynak
kullanımını destekleyen ve artıran politikalara hız kazandırmıştır. Yakın geçmişte
elektrik üretiminde yenilenebilir kaynak kullanımının arttığı ve gelecek yıllarda
artmaya devam edeceği gözlenmektedir. Küresel olarak toplam enerji üretiminde
yenilenebilir kaynak kullanımının payı 2006 yılında %19 iken, bu oranın 2011
yılında %20’ye yükseldiği, 2018 yılında %25 olacağı tahmin edilmektedir (IEA,
2013: 4).
1 Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 318 Sayı: 35, Ocak-Temmuz 2010 ss.317-340
2. 2
Endüstri devriminden 1990’lı yıllara kadar yenilenemez kaynakların tüketimi
ve iklim değişikliği hareketlerinde bugünün endüstrileşmiş ülkelerinin payı ve
sorumluluğu büyüktür. Bununla birlikte, günümüzde hızla büyüyen gelişmekte olan
ülkelerin git gide artan enerji talebi ve karbondioksit salınımları dikkate alınırsa,
yenilenebilir enerji kaynak kullanımına ve küresel ısınma ile mücadeleye yönelik
politika oluşturmada bu ülkelere öncelik verilmesi gerektiği kabul edilebilir.2
BİRİNCİ BÖLÜM
1.1. Enerji İle İlgili Kavramsal Çerçeve
Enerji, insan hayatında vazgeçilmez bir konumdadır. Günlük hayatımızda enerji ya
doğrudan ya da başka mekanizmalara dönüştürülerek kullanılabilmektedir. Enerji
kaynaklarının üç tip özelliği vardır. Bunlar (Bilginoğlu, 1991: 123):
• Kıt oluşları,
• Dünya çapında eşitsiz dağılmış olmaları,
• Enerji dönüşümünün çevre kirliliğine sebep olmasıdır.
Enerji kaynakları; ticari ve ticari olmayan enerji kaynakları olarak iki başlık
altında kategorize edilebilir. Ticari enerji kaynakları, geniş bir uluslararası ve ulusal
piyasası bulunan modern bir endüstriyel ekonominin ihtiyaçlarını karşılayan enerji
yapılarını içerir. Ticari olmayan enerji ise, ekonominin geleneksel sektörünün
kullandığı enerjidir. Ticari enerji kaynaklarına örnek olarak petrol, doğal gaz, su
gücü ve nükleer enerji; ticari olmayan enerji kaynaklarına ise odun, havyan artıkları
ve tarımsal artıklar verilebilir (Bilginoğlu, 1991: 123).
Enerji kaynakları, elde edilişlerine göre ise birincil ve ikincil enerji kaynakları
olarak kategorize edilebilir.
1.1.1. Birincil Enerji Kaynakları: Bunlar bitki ve hayvan kökenli fosil enerjilerdir.
Kolay nakil edilebilmeleri, ihraç edilebilme potansiyeline sahip olmaları sahip
oldukları çevresel etkiler, nihai kullanım esnekliği ve ikame potansiyeli vb.
bakımından her biri bir diğerinden ciddi farklılığa sahiptir (Bilginoğlu, 1991: 123).
Bu kaynaklara tükenebilir ya da konvansiyonel enerjiler de denilmektedir. Bunlar;
petrol, doğal gaz ve kömürdür.
2 Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt:30, Sayı:1, Yıl:2015, ss. 55-78
3. 3
1.1.2. İkincil Enerji Kaynakları: Bunlar; nükleer, güneş, jeotermal, rüzgâr, deniz-
dalga ve biokütle (odun, tezek, vb.) enerjileridir. Bu kaynaklara yenilenebilir
enerjiler de denilmektedir (Uslu, 2004: 155).
Karbondioksit salınımlarını azaltarak çevrenin korunmasına yardım etmeleri
yenilenebilir enerji kaynaklarının başlıca avantajıdır. Ayrıca yerel olmaları nedeniyle
enerji ithalatına bağımlılığın azaltılmasına ve istihdamın gelişmesine katkıda
bulunacak potansiyele sahiptirler. Son olarak, insanlar büyük oranda çevresel
sebeplerle fosil enerji kaynaklarından daha fazla yenilenebilir enerjilerin
geliştirilmesini arzu etmektedirler (AKTT, 2000: 2).
Kişi başına düşen enerji tüketimi ve enerji yoğunluğu iki önemli enerji
göstergesidir. Enerji yoğunluğu, GSMH başına tüketilen birincil enerji miktarını
temsil eden ve tüm dünyada kullanılan bir göstergedir. Bu gösterge, gelişme süreci
boyunca önce yükselir ardından azalır. Ekonomik gelişim hızı ve yaşam standardı
enerji talebini belirleyen iki etkendir. Toplam enerji talebindeki artış, bir
ekonomideki üretim ve tüketimin değişen yapısının yansıtıcısı olan, her bir nihai
kullanımda değişen enerji yoğunluğunu gösterecektir. Özellikle, ülkeler gelişmenin
sanayileşme evresi dışında hareket ederken enerji talebinin gelir elastikiyeti
düşmektedir (Medlock ve Soligo, 2001: 82).
1.2. Literatür Taraması
Uluslararası literatürde, doğal kaynakların enerji üretiminde kullanılmaları ekonomik
çıktı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu görüşü genel kabul görmektedir. Bu
konuda yapılan çalışmalar arz ve talep yönlü olmak üzere iki farklı yaklaşıma
dayanmaktadır. Arz yönlü yaklaşımda, enerji üretiminde kullanılan doğal
kaynakların ekonomik büyümeye etkisi geleneksel üretim fonksiyonu ile
araştırılmaktadır. Talep yönlü yaklaşımda ise yenilenebilir enerji tüketiminin
bileşenleri araştırılmaktadır. Bu bağlamda, ekonomik büyüme, karbondioksit,
yenilenebilir enerji, ikame ürünlerin fiyatı (petrol fiyatı vb.), net enerji ithalatı ve
benzeri değişkenler arasındaki ilişki incelenmektedir. Aşağıda bu alanda yapılan
uygulamalı çalışmalar arz ve talep yönlü olmak üzere iki ana başlık altında
özetlenmiştir.3
3 Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt:30, Sayı:1, Yıl:2015, ss. 55-78
4. 4
1.3. Arz Yönlü Yaklaşım
Sermayenin ve işgücü yanında en önemli üretim faktörlerinden biri enerjidir; dünya
nüfusu ve üretim hacmi büyüdükçe enerjiye verilen önem de giderek artmaktadır. Bu
sebeple literatürde, enerji tüketimi ve ekonomik büyüme bağlantısını inceleyen
çalışmalar son zamanlarda hız kazanmıştır. Bu çalışmaların çoğunluğunda enerji
tüketimi ve ekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisi farklı ülke ve ülke
grupları ele alınarak ve farklı yöntemler kullanılarak incelenmiştir. Farklı modeller
kullanılarak gerçekleştirilen çalışmalarda elde edilen sonuçlar genellikle nedensellik
ilişkisini test etmeye yöneliktir. Elde edilen bulgulara göre, tek yönlü ya da karşılıklı
nedensellik ilişkisi olduğunu ispatlayan çalışmalar yanında karşılıklı etkileşim
olmadığını tespit eden araştırmalara da rastlanmaktadır. Örneğin, Apergis ve Payne
(2010a) Pedroni Panel Eşbütünleşme Modeli ile, Shahbaz vd. (2011), Javid vd.
(2013) Yapısal VAR (Vektör Otoregresif) ve Granger Nedensellik Modelleriyle ve
Shaari (2013) Johansen Eşbütünleşme ve Granger Nedensellik modellerini, Narayan
ve Smyth (2008), Apergis ve Payne (2009), Magnani ve Vaona (2013) Panel
Eşbütünleşme ve Granger Nedensellik modelleriyle test ettikleri çalışmalarında
enerji tüketiminden ekonomik büyümeye doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi
olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Buna karşılık, Granger Nedensellik Modelini
kullanan Kraft ve Kraft (1978) ve Kwakwa (2012) ile Panel ARDL (Autoregressive
Distributed Lag - Otoregresif Gecikmeleri Dağıtılmış Model) Modeliyle analiz yapan
Sarı vd. (2008) nedensellik ilişkisinin ekonomik büyümeden enerji tüketimine doğru
olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Diğer yandan her iki değişkenin karşılıklı
etkileşimini kanıtlayan araştırmalara da rastlanmaktadır. Panel Eş bütünleşme
Modelini kullanan Apergis ve Payne (2010b), Li vd. (2011), Pao ve Tsai (2011),
Salim ve Rafiq (2012), GMM (Generalised Method of Moments-Araç Değişkenler
Yöntemi) Tahmincisi ile analiz yapan Bayraktutan (2011) ve Omri (2013), Granger
Nedensellik testi yapan Payne (2011), Korkmaz ve Develi (2012) iki değişken
arasında karşılıklı nedensellik olduğunu destekleyen önemli araştırmacılardır. Son
olarak Soytaş vd. (2007) ve Menegaki (2011) Panel Veri Rassal Etkiler Modelini
kullanarak yaptıkları çalışmalarında ekonomik büyüme ve enerji tüketimi arasında
nedensellik ilişkisi bulunmadığı sonucuna ulaşmışlardır.
5. 5
Son zamanlarda iklim değişikliği, küresel ısınma tartışmaları ve yenilenebilir
enerji kaynaklarını kullanarak enerji üretimine verilen öneme paralel olarak
ekonomik büyüme ile yenilenebilir enerji tüketimi bağlantısını test eden birçok
araştırma (Apergis ve Payne (2010a), Apergis ve Payne (2010b), Shahbaz vd. (2011),
Menegaki (2011), Apergis ve Payne (2011), Bayraktutan (2011), Tugcu vd. (2012),
Salim ve Rafiq (2012), Marques ve Fuinhas (2012), Magnani ve Vaona (2013))
gerçekleştirilmiştir. Apergis ve Payne (2010a) 20 OECD ülkesinde 1985-2005
yıllarını kapsayan dönemde yenilenebilir enerjinin sermaye ve işgücü ile birlikte
büyüme üzerinde pozitif yönde etkide bulunduğunu bulmuştur. Apergis ve Payne
(2010b) 1992-2007 döneminde 13 Asya ülkesi için Panel Eş bütünleşme Modeliyle
analiz yapmış ve hem kısa hem uzun dönemde yenilenebilir enerji tüketimi ve
büyüme arasındaki iki yönlü nedensellik ilişkisi olduğunu bulmuştur. Shahbaz vd.
(2011) 1980-2008 döneminde Romanya’da Yapısal VAR Modeli kullanarak yaptığı
çalışmasında yenilenebilir enerji tüketiminin karbondioksit salınımını minimize
ettiği, daha fazla desteklendiği taktir de büyümeyi de olumlu etkileyeceği sonucuna
ulaşmıştır. Panel Eş bütünleşme Modelini kullanan Apergis ve Payne (2011), altı
adet Orta Amerika ülkesinde kısa ve uzun dönemde yenilenebilir enerji ile gelir
arasında iki yönlü nedensellik ilişkisi olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bayraktutan vd.
(2011) 1980-2007 yılları arasında OECD ülkelerine yenilenebilir elektrik üretimi ve
büyüme arasında pozitif ve iki yönlü bir ilişki olduğunu bulmuştur. Tuğcu vd. (2012)
1980-2009 yılları arasında G7 ülkelerine uyguladıkları Panel ARDL testi sonucunda,
yenilenemez ve yenilenebilir enerji tüketiminin ekonomik büyümenin önemli
belirleyicileri olduğu sonucuna varmıştır. Panel ARDL ve Granger Nedensellik
analizleri yapan Salim ve Rafiq (2012), 1980-2005 döneminde altı gelişen piyasa
ekonomisinde yenilenebilir enerji tüketiminin uzun dönemde gelir ve kirlilik
tarafından belirlendiğini, kısa dönemde yenilenebilir enerji ve gelir arasında ve
yenilenebilir enerji ve kirlilik salınımı arasında iki yönlü nedensellik olduğunu
vurgulamıştır. Menegaki (2011) 1997-2007 yılları arasında 27 Avrupa ülkesinde ve
Marques ve Fuinhas (2012) 1990-2007 yılları arasında 24 Avrupa ülkesinde
yenilenebilir enerji kaynaklarında maliyetlerin yüksek olması nedeniyle, bu
kaynakların büyüme üzerine etkisinin zayıf olduğunu ya da elektrik fiyatlarını
yükselteceğini savunmuşlardır. Farklı olarak Magnani and Vaona (2013), İtalya’da
6. 6
yenilenebilir enerji kaynaklarının büyümeye olumlu etkisi olduğunu bulmuştur.
Buradan çıkaracağımız genel sonuç, yenilenebilir enerji kaynaklarının ekonomik
büyüme üzerinde diğer doğal kaynaklar ile sermaye ve işgücü kadar etkili bir üretim
faktörü olduğunu göstermektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının ekonomik
büyümeyi artırdığına yönelik bulguların artması, küresel ısınmayla mücadele için
yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmesi önerisini desteklemektedir.
1.4. Talep Yönlü Yaklaşım
Ekonomik büyüme üzerinde enerjinin ve özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının
pozitif etkisi olduğu kabul edilmektedir. Eğer yenilenebilir kaynaklar büyüme için
önemliyse bu kaynakların talebi nelerden etkilenir? Bu konuyu araştıran
çalışmalardan elde edilen sonuçlar, yenilenebilir enerji kaynaklarını hangi
değişkenlerin yönlendirdiğini ve bu değişkenlerden hangilerinin daha etkili olduğunu
göstermektedir.
Marques vd. (2010), Aguirre ve Ibikunle (2014) yenilenebilir kaynakların
belirleyicilerini sosyo-ekonomik etkenler (gelir düzeyi, net enerji ithalatı,
karbondioksit salınımı, fosil yakıt fiyatları, enerji üretiminde fosil yakıt payı), politik
etkenler (kamu politikaları, kurumsal değişken, kotalar, tarifeler, AR-GE
harcamaları) ve ülkeye özgü etkenler (yenilenebilir enerji potansiyeli, elektrik
piyasasında deregülasyon) olarak üçe ayırarak incelemişlerdir. Sabit Etkili Vektör
Ayrıştırma (Fixed Effect Vector Decomposition) Modelini kullanan Marques vd.
(2010) Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yenilenebilir enerji kaynakları üzerine enerji
fiyatlarının ve enerji bağımlılığının pozitif, AB üyeliğinin pozitif, AB üyesi ülkelerin
gelir düzeyinin pozitif, karbondioksitin negatif , üye olmayanların gelir düzeyinin
negatif etkisi olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Marques vd.’ne benzer bir yöntemle
analiz yapan Aguirre ve Ibikunle (2014) çalışmalarında, BRICS (Brezilya, Rusya,
Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkelerde yenilenebilir kaynak kullanımı üzerinde
karbondioksit salınımının etkili, buna karşılık enerji ithalatının zayıf etkide
bulunduğu sonucuna varmışlardır. Ülkeler fosil yakıtları maliyet avantajı nedeniyle
tercih ettiği için, enerji tüketimindeki artışın yenilenebilir kaynak kullanımını negatif
yönde etkilediğini bulmuşlardır. Analiz sonuçlarının gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde bir miktar farklılaştığı görülmektedir.
7. 7
Gelir düzeyi, karbondioksit salınımı ve fiyat değişkenlerinin yenilenebilir
enerji kaynakları üzerindeki etkisini ölçen bazı çalışmalarda ise farklı ülke
gruplarında benzer sonuçlara ulaşıldığı gözlenmektedir. Sadorsky (2009a), Salim ve
Rafiq (2012) gelişen piyasa ekonomilerinde, Sadorsky (2009b) G7 ülkelerinde Panel
Eşbütünleşme Modelini kullanarak yenilenebilir enerji tüketiminin belirleyicilerini
araştırmışlardır. Elde ettikleri sonuçlarda, gelir ve karbondioksit esnekliğinin
yenilenebilir enerji kaynakları üzerinde anlamlı ve pozitif, fiyat esnekliğinin ise
negatif ama zayıf etki yarattığını görmüşlerdir. Benzer şekilde Panel Eşbütünleşme
Modelini kullanan Apergis ve Payne (2014) ise, 1980-2010 döneminde yedi adet
Orta Amerika ülkesinde yukarıdaki her üç değişkenin de yenilenebilir kaynaklar
üzerine olumlu etkisi olduğunu belirtmişlerdir.
Nüfus artışı, hızlı şehirleşme ve beraberinde gelen yoğun enerji talebiyle
gelen çevre kirliliği yenilenebilir kaynak kullanımını önemli hale getiren konuların
başında gelir. Yenilenebilir kaynak kullanımı ile küresel ısınmanın temel
nedenlerinden biri olarak kabul edilen hızlı şehirleşmenin negatif etkileri bir miktar
önlenebilir. Salim ve Shafiei (2014) tarafından yapılan çalışma, şehirleşmenin
geleneksel fosil yakıt kullanımını artırdığını göstermiştir. Salim ve Shafiei (2014),
Panel Eşbütünleşme Modelini kullanarak 1980-2011 yılları arsında OECD
ülkelerinde kentleşmenin yenilenemeyen ve yenilenebilir enerji tüketimine etkisini
araştırmışlardır. Yenilenemez kaynaklar üzerine, toplam nüfus ve şehirleşmenin
pozitif, nüfus yoğunluğunun negatif etkide sonucuna ulaşmışlardır.
Gelişmiş ülkeler tarafından benimsenen çevre politikaları ve uygulanan
sübvansiyonlar yenilenebilir kaynak kullanımını etkileyen bir başka değişkendir.
Popp vd. (2011) 26 OECD ülkesinde, Payne (2012) ABD’de, Marques ve Fuinhas
(2012) 23 AB ülkesinde çevre politikalarının yenilenebilir enerji kaynakları üzerinde
gelir düzeyi ya da karbondioksit salınımdan daha etkili olduğunu ve bu sebeple
üretimde fosil yakıtlar yerine yenilenebilir kaynak kullanımını destekleyen
uygulamaların desteklenmesi gerektiğini savunmuşlardır. Diğer taraftan Popp vd.
(2011), Schaffer ve Bernauer (2014) yenilenemez enerji kaynaklarına daha fazla
sahip olan ya da yenilenebilir enerji kapasitesi yüksek olan OECD ülkelerinin
yenilenebilir kaynak kullanımını artırmaya daha az gönüllü olduğunu görmüşlerdir.
8. 8
Yenilenebilir kaynaklar üzerinde, AB ya da Kyoto gibi çevre politikalarının (gümrük
vergileri, çevre sertifikaları vs.) etkili olduğu sonucuna ulaşmışlardır.
Tablo 1 Enerji Tüketimi İle Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkiyi Test Eden Çalışmalar
Çalışmayı Yapan Dönem Ülke Ekonomik Yöntem Bulgular
Kraft ve Kraft
(1978)
1947-1974 ABD Sins Metodolojisi Öncü olarak kabul edilen bu çalışmanın sonucunda
büyümeden enerji tüketimine doğru tek yönlü bir
ilişki olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Akarca ve Long
(1980)
1973-1978 ABD Granger Nedensellik
Testi
Çalışma sonucunda enerji tüketimi ile büyüme
arasında nedensellik ilişki olduğu yönünde bir
kanıta ulaşılamamıştır.
Hamilton (1983 1948-1972 ABD Granger Nedensellik
Testi
Enerji fiyatının büyümenin Granger nedeni olduğu
sonucuna ulaşılmıştır.
Burbridge ve
Harrison (1984)
1961-1982 ABD, Japonya,
Almanya, İngiltere,
Kanada
Sins Tekniği Enerji fiyatının büyümenin Granger nedeni olduğu
sonucuna ulaşılmıştır
Yu ve Hwang
(1987)
1947-1979 ABD Sins Tekniği Bu çalışmada enerji tüketimi ve büyüme arsındaki
ilişkinin yanı sıra enerji tüketimi ve istihdam
arsındaki nedensellik ilişki de incelenmiştir.
Yapılan ampirik analiz sonucunda büyüme ve
enerji tüketimi arasında hiçbir nedensellik ilişkisine
rastlanmamıştır. Bununla birlikte istihdamdan
enerji tüketimine doğru tek yönlü zayıf bir ilişki
olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Erol ve Yu (1987) 1950-1982
1950-1973
Batı Almanya,
İngiltere, Kanada,
Fransa, İtalya ve
Japonya
Sins Tekniği ve
Granger Nedenselliği
Çalışmada, enerji tüketimi ve büyüme ilişkisi ile
enerji tüketimi ve istihdam ilişkisini analiz
etmişlerdir. Çalışma sonucuna hem enerji tüketimi
ve büyüme arasında hem de enerji tüketimi ve
istihdamarasında önemli bir ilişki bulunmamıştır.
Yu ve Choi (1985) 1954-1976 Filipinler, Kore
Cumhuriyeti
Granger Nedensellik
Yöntemi
Filipinler örneğinde nedenselliğin enerjiden
büyümeye doğru olduğunu ancak Kore
Cumhuriyeti örneğinde bu nedenselliğin tersine
döndüğünü ifade etmişlerdir.
Hwang ve Gum
(1992)
1961-1990 Tayvan Granger Nedensellik
Yöntemi
Çalışma sonucunda ele alınan dönemde Tayvan’da
iki yönlü bir nedensellik bulunduğu bulgusuna
ulaşılmıştır. Dolayısıyla hem enerji tüketimi hem
ekonomik büyümeye neden olmakta hem de
ekonomik büyüme enerji tüketimine yol
açmaktadır.
You ve Jin (1992) Amerika Koentegrasyon
Modeli
Enerji kullanımı ile büyüme arasında herhangi bir
ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Stem (1993) 1947-1990 ABD Granger Nedensellik
Yöntemi
Enerjinin büyümenin Granger nedeni olduğu
sonucuna ulaşılmıştır.
9. 9
Cheng ve Lai
(1997)
1955-1993 Tayvan Granger Nedenselliği
hsiao Versiyonu
Bu çalışma ile geri bildirim olmaksızın
nedenselliğin ekonomik büyümeden enerji
tüketimine doğru olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Kaynak: Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 35, Ocak-Temmuz
2010 ss.317-340
Tablo 1’in devamı
Çalışmayı Yapan Dönem Ülke Ekonomik
Yöntem
Bulgular
Masih ve Masih
(1997)
1955-1990 Hindistan,
Pakistan,
Endonezya,
Malaezya
Singapur,
Filipinler
Koentegrasyon
ve Granger
Nedensellik
Yöntemi
Enerji ile büyüme arasında Hindistan, Pakistan, Endonezya’da
koentegrasyon olduğu Malaezya Singapur, Filipinler’de
koentegrasyon olmadığı; Hindistan’da Granger nedenselliğinin
enerjiden büyümeye doğru, Pakistan ve Endonezya’da ise
büyümeden enerjiye doğru olduğu sonucuna ulaşılmıştur.
Glasure ve Lee
(1997)
1961-1990 Güney Kore
Singapur
Hata Düzelteme
Modeli (ECM)
ve
Koentegrasyon
Modeli
ECM ve Koentegrasyon analizi sonucunda her iki ülkede gelir
ve enerji arasında çift yönlü bir nedensellik olduğu bulgusuna
ulaşılmıştır. Bununla Birlikte uygulanan Granger testi
sonucunda, Güney Kore’de büyüme ve enerji arasında bir
nedensellik ilişkisi bulunmamıştır. Singapur’da ise, enerjiden
ekonomik büyümeye doğru tek yönlü Bir nedenselliğe
ulaşılmıştır.
Stem (2000) 1948-1994 ABD Koentegrasyon
Analizi
Enerji kullanımı ve büyüme arsında koentegrasyon olduğu
sonucuna ulaşmıştır.
Yang (2000) 1954-1997 Tayvan Granger
Nedenselliği
Bu çalışmanın bulguları ise, Cheng ve Lai’nin (1997)
çalışmasının ekonomik büyümeden toplam enerji tüketimine
doğru tek yönlü nedensellik olduğu yönündeki görüşünü
desteklemektedir. Yang (2000), Toplam enerji tüketimi ile
ekonomik büyüme arsında iki yönlü nedensellik olduğu
bulgusuna ulaşmıştır.
Aqeel ve Butt (2001) 1955-1996 Pakistan Granger
Nedenselliğinin
Hsiao versiyonu
Çalışma sonucunda ekonomik büyümenin enerji tüketimine
neden olduğu ifade edilmektedir.
Glasure (2002) 1961-1990 Kore Granger
Nedensellik
Analizi
Bu modelde enerji ve gelir arsında koentegrasyon ve iki yönlü
nedensellik olduğuna dair az kanıt vardır.
Asafu-Adjave
(2000)
1971-1995
1973-1995
Taylan,
Filipinler,
Endonezya
ve Hindistan
Koentegrasyon
ve Hata
Düzeltme
Modeli (ECM)
Bu çalışma, kısa dönemde, Tayland ve Filipinler için enerjiden
gelire doğru iki yönlü bir nedenselliği ifade ederken; Hindistan
ve Endonezya için enerjiden gelire doğru tek yönlü bir Granger
nedenselliği olduğu sonucuna ulaşmıştır. Taylan ve Filipinler
örneğinde enerji, gelir ve fiyatlar karşılıklı olarak nedenseldir.
Çalışma sonuçları, yansızlığın kısa dönemde gözlemlediği
Endonezya ve Hindistan hariç tutulduğunda, enerji ve gelirin
birbirine bağlı olarak yansız olduğu görüşünü desteklemektedir.
10. 10
Hondroyiannis,
Lolos ve papapetrou
(2002)
1960-1996 Yunanistan Hata düzeltme
Modeli
Ampirik sonuçlar, reel hasıla ve enerji tüketiminin içselliğini
destekleyen üç değişken arasındaki uzun dönemli bir ilişkiyi
ifade etmektedir. Bu bulgular, ekonomik etkinliği iyileştirmeyi
amaçlayan uygun yapısal politikaların adaptasyonu, ekonomik
büyümeyi engellemeksizin enerji korumasını artıracağından
önemli politika çıkarsamalarına sahiptir.
Kaynak: Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 35, Ocak-Temmuz
2010 ss.317-340
Tablo 1’in devamı
Çalışmayı
Yapan
Dönem Ülke Ekonomik
Yöntem
Bulgular
Soytaş ve
San
1950-
1992
Gelişmekte olan 10 piyasa
ile G-7 ( Çin veri eksikliği
nedeniyle analiz dışı
bırakılmıştır.
Granger
Nedensellik
Yöntemi
Türkiye, Fransa, Almanya ve Japonya için nedensellik ilişkisinin
enerji tüketiminden ekonomik büyümeye doğru olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Arjantin örneğinde ise, iki yönlü bir nedensellik
ilişkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu bulgular uzun dönemde
enerji korumasının bu ülkelerde ekonomik büyümeye zarar
vereceğine işaret etmektedir. Bunun yanı sıra İtalya ve Kore için
ters nedensellik ilişkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Altınay ve
ErdalKaragöl
(2004)
1950-
2000
Türkiye Granger
Nedensellik
Yöntemi
Çalışmanın temel sonucu ele alınan dönemde ekonomik büyüme
ile enerji tüketimi arasında nedensellik ilişkisi olduğuna dair
herhangi bir kanıt bulunamamıştır.
Oh ve Lee
(2004)
1970-
1999
Kore Granger
Nedensellik
Testi
Bu çalışmada, enerji ve ekonomik büyüme arasında uzun
dönemde iki yönlü bir nedensellik ilişkisi söz konusu olduğu, kısa
dönemde ise, enerjiden ekonomik büyümeye doğru tek yönlü bir
nedensellik ilişkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Çalışma Dönem Ülke Ekonomik
Yöntem
Bulgular
Panl ve
Bhattacharya
(2004)
1950-
1996
Hindistan Koentegrasy
on Analiz ve
Granger
Nedensellik
Testi
Enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arsında çift yönlü bir ilişki
vardır.
Wolde-
Rufael
(2005)
1971-
2001
Cezayir, Benin, Kamerun,
Kongo Demokratik
Cumhuriyeti, Mısır,
Gabon, Gana, Fil Dişi
Sahili, Kenya, Fas,
Nijerya Senegal, Güney
Afrika, Sudan, Togo,
Tunus, Zambiya,
Zimbabve
Koentegrasy
on Analiz ve
Granger
Nedensellik
Analizi
İncelenen 8 ülke için kişi başına enerji tüketimi ile kişi başına
gayri safi yurt içi hasıla arasında uzun dönemli bir ilişki vardır.
İncelenen 10 ülke için de nedensellik ilişkisi vardır.
11. 11
Lee ve Chang
(2005)
1954-
2003
Tayvan Birim Kök
Testi,
Koentegrasy
on Analiz,
Zayıf
Dışsallık
Testi
Uzun dönemde enerjinin ekonomik büyümenin lokomotifi
olduğu, dolayısıyla enerji tasarrufunun ekonomik büyümeye
zararlı olacağı belirtilmiştir. Ayrıca enerji tüketimi ile gayri safi
yurt içi hasıla arasındaki koentegrasyon istikrarsız olduğu, bazı
ekonomik olayların istikrarı etkileyebileceği sonucuna
ulaşılmıştır.
Zou ve Chau
(2006)
1953-
2002
Çin Koentegrasy
on Analiz ve
Granger
Nedensellik
Testi
Koentegrasyon testleri, uzun dönemde petrol tüketimi ile
ekonomik büyümenin aynı yönde hareket ettiğini göstermektedir.
Granger nedensellik testleri de, petrol tüketiminin hemkısa hem
de uzun dönemde ekonomideki değişiklikleri önermede faydalı
bir faktör olacağını göstermektedir.
Kaynak: Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 35, Ocak-Temmuz
2010 ss.317-340
Tablo 1’in devamı
Çalışmayı Yapan Dönem Ülke Ekonomik Yöntem Bulgular
Mehrara (2007) 1971-
2002
İran, Kuveyt, Suudi
Arabistan, Birleşik Arap
emirlikleri, Bahreyn,
Umman, Cezayir, Nijerya,
Meksika, Venezuela,
Ekvator
Birim Kök Testi,
Koentegrasyon
Analiz ve Granger
Nedensellik Analizi
Uzun dönemde iki birimkök değişken olan enerji kullanımı
ile gayri safi yurt içi hasıla arsında koentegrasyon vardır.
Hem kısa hem de uzun dönemde enerjini ekonomik
büyüme üzerinde nötr bir etki varken, ekonomik
büyümeden enerji kullanımına doğru tek yönlü bir ilişki
vardır.
Yuan, Zhao, Yu
ve Hu (2007)
1978-
2004
Çin Koentegrasyon ve
Ko-feature
Analizleri
Çin için elektrik tüketimi ile gayri safi yurt içi hasıla
arsında koentegrasyon olduğu, ayrıca yalnızca enerji
tüketiminden ekonomik büyümeye doğru tek yönlü bir
Grander nedenselliği olduğu sonucuna ulaşmışlardır.
Chontanawat,
UHnt ve Pierse
(2008)
1960-
2000
1971-
2000
30 OECD Üyesi Ülke, 78
OECD’ye Üye Olmayan
Ülke
Durağanlık Testi,
Johenson
Koentegrasyon
Analizi, Granger
Nedenselliğinin
Hsiao Versiyonu
OECD üyesi olan 4 ülke, OECD üyesi olmayan 8 ülke için
koentegrasyon bulunmuştur. 21 OECD ülkesinde, 36
OECD üyesi olmayan ülkede kişi başına enerji
tüketiminden, kişi başına reel gayri safi yurt içi hasılaya
doğru bir nedensellik olduğu görülmüştür. Ülkeler İnsanı
Gelişme Göstergesine (HDI) sıralandığında ise, 45 taneçok
gelişmiş ülkeden 31’inde, 43 tane orta derecede gelişmiş
ülkeden 18’inde, 17 tane az gelişmiş ülkeden 6’sında kişi
başına enerji tüketiminden kişi başına reel gayri safi yurt içi
hasılaya doğru bir nedensellik gözlenmiştir.
Erbaykal (2008) 1970-
2003
Türkiye Birim Kök Testi,
Pesaran
Koentegrasyon
Testi
Kısa dönemde hem elektrik tüketiminin hemde petrol
tüketiminin ekonomik büyüme üzerinde pozitifve istatistiki
olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğu; uzun dönemde ise
ekonomik büyüme üzerinde petrol tüketimin pozitif,
elektrik tüketiminin ise negatif etkiye sahip olduğu
sonucuna ulaşmıştır.
Narayan ve
Smyth (2008)
1972-
2002
G-7 Ülkeleri Birim Kök Testi,
Koentegrasyon
Analizi, Granger
Nedensellik Analizi
Ve Uzun Dönemde
Yapıssal Tahmin
Sermaye birikimi, enerji tüketimi ve reel gayri safi yurt içi
hasıla arasında koentegrasyon olduğu; uzun dönemde
sermaye birikimi ve enerji tüketimimin reel gayri safi yurt
içi hasılanın Granger nedeni olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
12. 12
Yöntemi
Payne (2009) 1949-
2006
ABD Toda-Yamamato
Nedensellik Analizi
Enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında herhangi bir
nedensellik ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Odhiambo
(2009)
1971-
2006
Güney Afrika Durağanlık Testi,
Koentegrasyon
Analizi, Granger
Nedensellik Testi
Güney Afrika’da enerji tüketimi ve ekonomik büyüme
arasında belirgin bir çift yönlü nedensellik olduğu; ayrıca
istihdamı da ekonomik büyümenin Granger nedeni olduğu
sonucuna ulaşmıştır.
Mahadevan ve
Asafu-Adjaye
(2007)
1971-
2002
Avusturalya, Norveç,
İngiltere, Japonya, İsveç,
ABD, Arjantin. Endonezya,
Kuveyt, Malezya, Nijerya,
Suudi Arabistan, Venezuela,
Gana, Hindistan, Senegal,
Güney Afrika, Güney Kore,
Singapur, Tayland
Birim Kök Testi,
Koentegrasyon
Analiz ve Granger
Nedensellik Analizi
Enerji ihracatçısı olan ülkeler için; kısa dönemde enerji
tüketimi ile büyüme arsında çift yönlü bir ilişki vardır.
Uzun dönemde ise, büyümeden enerji tüketiminedoğru tek
yönlü bir ilişki vardır. Enerji ithalatçısı ülkeler için; enerji
tüketimi ve büyüme karşılıklı olarak birbirinin nedenidir.
Tablo 2 Yenilenebilir Enerji Tüketimi İle Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkiyi İnceleyen Çalışmalar
Çalışmayı
Yapan
Metodoloji Dönem Ülke Bulgular
Apergis
vd.(2010)
Panel Eşbütünleşme,
Panel Nedensellik,
Panel Hata
Düzeltme Modeli
1984-2007
Gelişmiş ve
Gelişmekte
Olan 19 ülke
Ekonomik büyüme ve yenilenebilir enerji tüketimi
arasında çift yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir.
Büyükyılmaz
ve Mert (2010)
MS-VAR 1960-2010 Türkiye
Ekonomik büyüme ve yenilenebilir enerji tüketimi
arasında çift yönlü nedensellik bulunmaktadır
Menyah ve
Wolde- Rufael
(2010
Granger Nedensellik
Testi, Varyans
Ayrıştırma Analizi
1960-2007
A.B.D.
Ekonomik büyümeden yenilenebilir enerji tüketimine
doğru olmak üzere % 5 anlamlılık düzeyinde tek yönlü
bir nedensellik tespit edilmiştir.
Pao ve Fu
(2013)
Johansen
Eşbütünleşme
Testi, Granger
Nedensellik
Testi
1980-2010
Brezilya
Hidroelektrik olmayan yenilenebilir enerji
tüketiminden (NHREC) ekonomik büyümeye tek
yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Öte yandan
ekonomik büyüme ve toplam yenilenebilir enerji
tüketimi (TREC) arasında ise çift yönlü nedensellik
olduğu bulgusuna ulaşılmıştır
Sebri ve Ben-
Salha (2014)
ARDL Sınır Testi,
VECM Granger
Nedensellik
1971-2010
BRICS
Ülkeleri
Ekonomik büyüme ve yenilenebilir enerji tüketimi arasında
çift yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir
Bloch vd.(2015) Yapısal Kırılma Testi,
ARDL Eşbütünleşme,
VECM Granger
Nedensellik
1977-2013
1965-2011
Çin
Uzun dönemde yenilenebilir enerji tüketimi ve
ekonomik büyüme arasında çift yönlü bir
nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir.
Ibrahiem
(2015)
ARDL Sınır Testi,
Granger Nedensellik.
1980-2011
Mısır
Yenilenebilir elektrik tüketimi, uzun dönemde ekonomik
büyüme üzerine pozitifetkide bulunmaktadır. Ayrıcasöz
konusu iki değişken arasındaçift yönlü nedensellik ilişkisi
bulunmaktadır
Bakırtaş ve Çetin
(2016)
Panel Eşbütünleşme
Testi, Panel Model
Tahminleri
1992-2010 G-20
Ülkeleri
Yenilenebilir enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasında
uzun dönemli ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Ekonomik
büyümenin yenilenebilir enerji tüketimindeartışaneden
olduğu saptanmıştır
Bhattacharya
vd.(2016)
Panel Eşbütünleşme,
DOLS, Panel Veri
1991-2012
Yenilenebilir
Enerji Ülke
Seçilen ülkelerin % 57’sinde uzun dönemiçin; yenilenebilir
enerji tüketimindeki artışın ekonomik çıktı üzerine anlamlı ve
pozitifbiretki bıraktığı sonucu eldeedilmiştir
13. 13
FMOLS, Panel
Nedensellik
Çekiciliği
Endeksindeki
(RECAI) 38
Ülke
Inglesi-Lotz
(2016)
Eşbütünleşme, Panel
Havuzlanmış Tahmin,
Hausman Testi
1990-2010
OECD üyesi
34 ülke
Yenilenebilir enerji tüketiminin ekonomik büyüme üzerine
pozitifve anlamlı bir etkisi bulunmaktadır
Kaynak: Siyaset, Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi,2016, yıl: 4, cilt: 4, sayı: 4
İKİNCİ BÖLÜM
2.1. Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik kavramı; toplumun sosyal, kültürel, bilimsel, doğal ve insan
kaynaklarının tümünün ölçülü kullanılmasını sağlayan ve buna saygı duyma
temelinde sosyal bir bakış oluşturan katılımcı bir süreç olarak tanımlanmaktadır
(Tıraş, 2011: 59).
Ruckelshaus’a (1989) göre, sürdürülebilirlik, “ekolojinin en geniş sınırları
içinde ekonomik büyümenin ve kalkınmanın karşılıklı etkileşim ile sağlanacağı ve
zaman içinde korunacağı doktrindir”. Gilman’a (1992) göre ise, “sürdürülebilirlik,
toplumun, ekosistemin ya da devam eden herhangi bir sistemin ana kaynakları
tüketmeden belirsiz bir geleceğe dek işlevini sürdürmesidir” (Özmehmet, 2010: 3).
2.2. Sürdürülebilir Kalkınma
Sürdürülebilirlik bazı yazarlara göre; gelecek nesillere yakışır bir doğal, fiziki ve
sosyal çevre bırakmak için, insan sağlığını ve doğal dengeyi koruyarak sürekli bir
ekonomik kalkınmaya imkân verecek şekilde doğal kaynakların akılcı bir şekilde
yönetimini sağlama yaklaşımıdır. Fremann ve Soete ise sürdürülebilir kalkınmayı;
“şimdiki kuşakların ihtiyaçlarını, doğal kaynakları yenilenemeyecek hale getirmeden
ve çevreyi geriye dönüşü olmayacak şekilde tahrip etmeden gelecek kuşaklara
nakleden bir iktisadi sistem olarak tanımlamaktadır”. Bu tanım, iktisadi sistemin
uzun dönemde insan ihtiyaçlarını karşılamada ekolojik sistemin canlılığına dayanma
yeteneğini kabul etmektedir (Tıraş, 2011: 60).
Sürdürülebilir Kalkınma; terimsel anlamda ilk kez, Uluslararası Doğa ve
Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUNC) tarafından hazırlanan ‘Dünya Koruma
Stratejisi’ adlı raporda kullanılmıştır. Kavramın tüm dünyada yaygın olarak
kullanılmaya başlaması, 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu
tarafından hazırlanan ‘Ortak Geleceğimiz’ adlı raporla gerçekleşmiştir. Brundtland
14. 14
Raporu olarak da bilinen ‘Ortak Geleceğimiz’ adlı raporda, Sürdürülebilir Kalkınma
şu şekilde tanımlanmaktadır (Özyol, 2009:1):
“Sürdürülebilir Kalkınma, gelecek nesillerin, ihtiyaçlarını karşılamaya
yönelik yetenek ve olanaklarını kısıtlamaksızın, bugünkü ihtiyaçların
karşılanmasıdır.”
Düşük karbon ekonomisine geçme amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanımı, dünya çapında her geçen gün daha da artmaktadır. IEA ülkeleri arasında,
yenilenebilir enerji kaynaklarının payı 1970-2002 yılları arasında yılda %5,7 artarak
iki katına ulaşmıştır. IEA tahminlerine göre 2030 yılına kadar bu payın %60 daha
artacağı beklenmektedir (Bayraç, 2011: 248).
Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı çok eskilere dayanmaktadır.
1970’li yıllarda yaşanan petrol krizi tüm dünya için bir dönüm noktası olmuş ve
enerji arzının güvenliği noktasında bir güvensizlik ortamı oluşmasına neden
olmuştur. 1990’lı yıllarda dünya gündeminde daha fazla yer almaya başlayan küresel
ısınma ve çevre duyarlılığıyla da yenilenebilir enerji kaynaklarının daha etkin
kullanımı ve yaygınlaştırılması amacıyla politikalar oluşturulmaya başlanmıştır
(GEKA, 2011: 7).
Dünya nihai enerji üretiminde %79’luk pay ile fosil yakıtlar ilk sırayı
almaktadır. Bunu %18’lik pay ile yenilenebilir enerji kaynakları ve %3’lük pay ile
nükleer enerji izlemektedir. Dünya elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payı
%18 oranındadır. Bu kaynaklardan üretilen elektrikte en büyük payı %16 ile hidrolik
kaynaklar almaktayken, bunu biokütle ve rüzgâr, güneş, jeotermal vb. yenilenebilir
kaynaklar takip etmektedir. (GEKA, 2011: 7).
Güneş çekirdeğindeki hidrojen gazının helyuma dönüşmesi şeklinde
tanımlayabileceğimiz füzyon süreci sonucunda açığa çıkan ışıma enerjisi, güneş
enerjisidir. Büyüklük olarak dünyadan 330000 kat daha büyük olan güneş, doğal bir
füzyon reaktörüdür. Dünya için Güneş tükenmez ve temiz bir enerji kaynağıdır.
Sadece çöllere düşen yıllık güneş radyasyonunun, günümüzde tüketilen her çeşit
enerjinin yüzlerce katı olduğu ileri sürülmektedir (Çukurçayır ve Sağır, 2007: 261).
Tarihin en eski çağlarından beri rüzgâr enerjisi itici güç olarak kullanılmış, ilk
olarak da Mısırlılar ve Çinliler kullanmışlardır. Özellikle deniz taşımacılığında
rüzgâr temel enerji kaynağı konumunda olmuştur. Kullanımının bu kadar eski
15. 15
olmasına rağmen, fosil yakıt kullanımının artması ve hızla yaygınlaşması, rüzgâr
enerjisi araştırmalarını durma noktasına getirmiştir. 1961 yılında BM tarafından
Roma’da yapılan, “Enerjinin Yeni Kaynakları” konferansında, rüzgâr santralleri
teknolojisi yeterli görülmemiş ve geliştirilmesi istenmiştir. 1970’lerde yaşanan petrol
krizi rüzgâr enerjisinin gelişmesine imkân sağlamıştır (Çukurçayır ve Sağır, 2007:
264).
Doğada en fazla bulunan element olan hidrojen, bir element olarak, ilk kez
1766 yılında Cavendish tarafından bulunmuş ve Lavoisier tarafından adlandırılmıştır.
Hidrojen, kömür, biokütle, doğal gaz ve suyun bulunduğu birçok maddeden elde
edile bilinen bir gazdır. Hidrojen gazı doğada serbest halde bulunmadığından dolayı
doğal bir enerji kaynağı değildir. Hidrojen gazının kullanılabilmesi için, öncelikle bu
gazın açığa çıkarılması gerekmektedir. Hidrojen gazı, hem fosil yakıtlardan hem de
yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilebilmektedir. Buda hidrojen gazı elde
etmek için kullanılan yöntemin, çevre dostu olup olmayacağını belirlemektedir. Bu
sebeple, hidrojen enerjisi elde etmek için kullanılan yöntemler küresel ısınmayı
tetikleyici etki de yapabilmektedir. Çevre kirliliğini önlemek amacıyla, güneş
kaynaklı elektrik enerjisiyle elde edilen hidrojenin, mükemmele yakın bir çözüm
olduğu düşünülmektedir. Ancak bu henüz teorik olarak düşünülen bir durumdur
(Çukurçayır ve Sağır, 2007: 263).
Bitkiler güneşten aldıkları enerjiyi fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye
dönüştürürler. Bu dönüşüm neticesinde açığa çıkan enerji biokütle enerjisi olarak
adlandırılır. Dünyada biokütle enerjisi, ısınma, yakıt üretme ve elektrik üretmek
amacıyla kullanılmaktadır. Biokütlenin içinde, fosil yakıtlarda kanser yapıcı madde
ve kükürt bulunmamaktadır. Biokütle, bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen
yakıtlardır. ABD’de hidroelektrik enerjisinden sonra ikinci sırada yer alan
yenilenebilir enerji kaynağıdır (Çukurçayır ve Sağır, 2007: 266).
Jeotermal enerji, yerkabuğunun derinliklerindeki ısının yer altı sularını
ısıtması sonucunda ısınan suyun yeryüzüne çıkmasıyla oluşan bir enerji türüdür. Bu
enerjinin daha çok ısı enerjisi olarak kullanılması önerilmektedir. ABD’de konut
ısıtma amacıyla ilk kez 1891 yılında kullanılmıştır. 1904 yılında İtalya’da ilk defa
jeotermal kuru buhardan elektrik üretilmiştir. 1969 yılında Fransa’da büyük
şehirlerin jeotermal enerjiyle ısıtılmasına başlanmıştır. Türkiye’de ısınma amacıyla
16. 16
ilk olarak 1964 yılında Gönen’de (Balıkesir) bir otelde kullanılmıştır. Türkiye’deki
konutların %30’unun jeotermal enerji ile ısıtılması mümkündür. 31500 megawattlık
enerjinin günümüzde sadece %2’ si kullanılmaktadır. Jeotermal enerjiden konutlarda
ısıtma, kaplıcalarda, sera ısıtmacılığı ve elektrik üretiminde faydalanılmaktadır
(Çukurçayır ve Sağır, 2007: 267).
Hidrolik enerji; suyun potansiyel enerjisinin kinetik enerjiye dönüştürülmesi
sonucu elde edilen bir enerji türüdür. Hidrolik enerjiden yaygın olarak, akarsular
üzerinde üzerine barajlar inşa ederek, suyun potansiyel enerjisini elektrik enerjisine
dönüştürmek suretiyle enerji elde edilmektedir. ABD’de enerji ihtiyacının %10’nu
hidrolik enerjiden sağlamaktadır (Çukurçayır ve Sağır, 2007: 267).
2.3. Sürdürülebilir Kalkınma Ve Yenilenebilir Enerji
Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması; hayat standartlarının iyileştirilmesi ve
ekonomik etkinliklerin gerçekleştirilebilmesi için, nüfus artışı ve ekonomik büyüme
sebebiyle giderek artan enerji ihtiyacının karşılanmasını zorunlu bir hale
getirmektedir. Enerji, sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel
boyutlarının tümü ile yakından ilgili bir etmendir. Sürdürülebilir kalkınma için enerji
arz güvenliğinin sağlanması en önemli koşullardan birini oluşturmaktadır ve giderek
uluslararası politika sahnesindeki baş aktörlerin hayati ilgi alanlarından birisi haline
gelmiştir. Bu bağlamda çevre sorunlarının en aza indirgenmesi, küresel tehdit göz
önünde bulundurularak enerji kaynaklarının yeniden gözden geçirilmesi ve alternatif
çözümler üretilmesi gerekmektedir.4
İki nedenden dolayı enerji dünyanın gündeminde sürekli olarak yer
almaktadır. Birincisi; kaynakların kıt oluşu; ikinci ise dönüşüm teknolojilerinin
çevreye verdiği zarardır. Hayat standartları ile enerji tüketimi arasındaki ilişki
düşünüldüğünde, kaynakların miktarlarının hiçbir zaman yeterli olmayacağı ve
yeterli miktar da sonsuz miktar anlamına gelmektedir. Sonsuza ulaşmanın yolu doğal
ve tekrarlanabilir kaynakların kullanımı ile gerçekleşmektedir. Dünyanın güneşin ve
kendisinin çevresinde dönmesinden ve yerçekiminden kaynaklanan kaynaklar
“yenilenebilir” kaynaklar olarak adlandırılmaktadır.
4 Hatice Selcen Seydioğulları
Şehir ve Bölge Plancısı, Süleyman Demirel Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge
Planlama Bölümü, Isparta
17. 17
Yenilenebilir enerji kaynakları, güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, biokütle
enerjisi, hidrojen enerjisi ve hidrolik enerjisi, jeotermal enerji, dalga enerjisinden
oluşan su gücü enerjileri ile füzyon enerjisi olmak üzere altı başlıkta toplayabiliriz.
Bunların neler olduğu sürdürülebilir kalınma başlığı altında açıklanmıştır.
Yenilenebilir enerji kaynakları, güneşten gelen enerjinin doğrudan ya da dolaylı
olarak kullanımı sonucu elde edilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının çevreci
olmaları, güvenli olmaları ve miktarlarının sınırlı olmaması bunları fosil yakıtlardan
daha avantajlı kılmaktadır.
“Yenilebilir” enerji kaynağı, yalnızca, “tüketildiği kadar çoğalan” enerji
kaynağıdır. Yenilenebilir enerji kaynakları fosil yakıtlarla karşılanan enerji
gereksinimini giderebilecek şekilde dönüştürüldüğünde fosil yakıtlara alternatif
olabilirler. Ancak bu dönüşümün doğanın sürdürülebilirliğine olumsuz etkisinin
olmaması gerekir. Örneğin; güneş sonsuz bir enerji kaynağıdır. Fakat güneş
enerjisini, elektrik enerjisine dönüştürmede gerekli olan güneş pillerinin üretimi için
harcanan fosil enerji miktarı da değerlendirmeye alınmalı bu üretim sırasında
çevreye verilecek zararın doğanın sürdürülebilirliği üzerindeki etkileri göz önünde
bulundurulmalıdır.
2.4. Yenilenebilir ve Sürdürülebilir Ekonomilerin Avantaj ve Dezavantajları
Son yıllarda yenilenebilir ve sürdürülebilir ekonomilere geçişin avantaj ve
dezavantajları en çok tartışılan konular arasında yer almaktadır. Tablo 3’de Barbiroli
(2011:24) yapmış olduğu çalışmada yenilenebilir ve sürdürülebilir ekonomilere geçiş
aşamasında ve sonrasında toplumun yaşayabileceği avantaj ve dezavantajları
belirtmektedir.
Tablo 3 Yenilenebilir ve Sürdürülebilir Ekonomilere Geçişin Avantaj ve Dezavantajları
AVANTAJLAR DEZAVANTAJLAR
Çevreyle uyumlu ekonomik mallar ortaya çıkar. Enerji ve maden kaynaklarının fiyatları yükselir.
Tüm faaliyet alanlarında yeni teknolojilerin gelişmesi
ile küresel ve yerel ihtiyaçların daha uygun bir
şekilde karşılanması mümkün olur.
Tarımsal gıda ve tarımsal endüstri kaynaklarında
yüksek fiyatlar teşekkül eder.
Yeni ürünlerin sahip olduğu yeni işlevler, bu malların
kullanım değerlerini maksimum düzeye çıkarır.
Tüm alanlarda yeni teknolojilerin geliştirilmesi için
yüksek yatırım maliyetlerine ihtiyaç vardır.
Sürdürülebilir yönetim ölçütlerine adaptasyonun
sağlanması ile ilgili olarak işletme rekabetleri gelişir.
Dayanıklı ürünlerin üretim maliyetleri ve pazar
fiyatları artar.
Küçük ve orta ölçekli hizmet ve teknik yardım
firmaları ortaya çıkar ve yeni iş imkânları yaratır.
Şirket ilişkilerinde, ölçülerinde ve ürettikleri
ürünlerin değerinde azalış ortaya çıkar.
18. 18
Orijinal çevresel dengelerin restorasyonu sağlanır. Genelde büyük ölçekli işletmelerde işsizlik artar.
Genel kaynak verimliliği artar, enerji ve diğer doğal
kaynaklara olan talep azalır
Muhtemelen küresel düzeyde kişi başına düşen
gelirlerde azalışlar ortaya çıkar.
Muhtemelen küresel düzeyde kişi başına düşen
gelirlerde azalışlar ortaya çıkar.
Ailelerin satın alma gücünde azalışlar meydana gelir.
Endüstrileşmiş ve endüstrileşmemiş ülkeler arasında
gelişme aşaması uygun bir şekilde başlamışsa, geliri
yeniden dağıtır.
Şehirleri ve metropolleri sürdürülebilir iş ve yaşam
alanlarına dönüştürebilmek için gereken maliyetler
büyüktür.
Kişisel ihtiyaçlar ve çalışma zamanındaki hareketlilik
azalır, kaynak verimliliği artar, yeni malzemelere
bağlı olarak kirlilik ve enerji yoğunluğu azalır.
Ekolojik ses getiren ve ekonomik avantajları olan
yeni taşıma ve ulaşım sistemlerinin üretilmesi için
gereken yatırım maliyetleri yüksektir.
KAYNAK: Barbiroli, G. (2011:24) Economic consequences of the transition process toward green
and sustainable economies: costs and advantages, International Journal of Sustainable Development &
World Ecology Vol. 18, No. 1, February 2011, 17–27
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3.1. Türkiye’de Enerji Sektörünün Genel Durumu
Türkiye’de özellikle 1980 sonrasında nüfusun ve sanayileşmenin hız kazanması ile
birlikte enerji tüketiminde bir artış olmuştur. Türkiye’nin daha fazla dışa açılımı ile
birlikte sanayi ve hizmet sektörü daha fazla önemli bir hale gelmiştir. Ekonominin
genel yapısındaki söz konusu değişim daha fazla enerji kullanımını gerektirdiği için
özellikle fosil yakıtlara olan talep de yükselmiştir (Mucuk ve Uysal,2009:2). Türkiye,
enerji tüketiminin yaklaşık %70’lik kısmı ithal edilmektedir. Türkiye’nin bu şekilde
dışa bağımlı olması cari açığa olumsuz etki etmekte ve ekonomik büyümeye de
yansımaktadır. Türkiye’nin dışa bağımlılığı 2009 itibari ile % 71 olarak belirtilmekte
iken bu oranın 2015 de % 68 ve 2020 de % 70 seviyelerinde olacağı tahmin
edilmektedir (Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, 2008:34).
Türkiye ekonomisinin bu şekilde dışa bağımlı olması ekonomiyi oldukça
olumsuz etkilemektedir. Dışa olan bağımlılığımızdan ötürü cari açık artmakta ve
girdi maliyetlerinin artmasından dolayı ülkede üretilen mal ve hizmetler dünya
piyasasında diğer ülkelere göre rekabet üstünlüklerini yitirmektedirler. (TÜSİAD,
2007: 305).
Türkiye de 2001 yılında yaşanmış olan ekonomik krize rağmen, Türkiye’nin
enerji tüketimi enerji üretiminden daha fazla artmaktadır (Devlet, 2004: 71). 2008
yılında Türkiye’nin toplam birincil enerji tüketimi yaklaşık 108 milyon Ton Eşdeğeri
Petrol (TEP), üretimi ise 29 milyon TEP olarak gerçekleşmiştir (Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı, 2010: 36). Öte yandan, Türkiye’nin mevcut enerji tüketim
eğilimine baktığımızda enerji talebini karşılamada yerli üretim hızla düşmektedir.
Mevcut politikalar sürdürüldüğü takdirde, Enerji Bakanlığı tahminlerine göre enerji
19. 19
tüketimimiz 2020 yılında ise 282 mtpe olacaktır. Enerji üretimimiz ise 2010’da 42
mtpe, 2020 yılında 62 mtpe düzeyinde gerçekleşecektir (Pamir, 2003: 18).
Türkiye’nin başlangıçtan bugüne keşfedilen üretilebilir petrol rezervi, yaklaşık 1
milyar varildir. Bu rezervin bugüne kadar yaklaşık % 70’i tüketilmiş olup, kalan
tahmini rezervimiz 296 milyon varil civarındadır. Bu rezervin ise yaklaşık % 70’i
ulusal kuruluşumuz TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı)’ya aittir. Zira
tükettiğimiz ham petrolün yaklaşık % 10’unu yerel üretimden tedarik etmektedir
(Acar, vd., 2007: 68).
Türkiye’nin birinci enerji tüketiminde petrole olan bağımlılığı %29, doğal
gaza olan bağımlılığı %30, enerji ithalatının toplam ithalattaki payı %18, petrolde
dışa bağımlılığı %94, en çok petrol tüketen 26. ülke (835 bin varil/gün), en fazla
doğal gaz tüketen 22. ülke (43,6 milyar m3 ), LNG ile doğal gaz ithal eden ülkeler
için 8. sırada (7,5 milyar m3 ) ve en fazla doğal gaz ithal eden 6. ülke (47,2 milyar m3
; Dünya doğal gaz ticaretinin %4,5’i) (Türkiye Petrolleri 2016 verileri).
Grafik 1 Enerji Kaynaklarına Göre Elektrik Enerjisi Üretimi Ve Paylari,1970-2015
Kaynak: TEİAŞ, TürkiyeElektrik Üretim - İletim İstatistikleri
(1) Jeotermal, rüzgâr, katı biyokütle, güneş, biogaz ve atık kaynaklarını içerir
0.0
10.0
20.0
30.0
40.0
50.0
60.0
%
YIL
EN ER J I K AYNAKLARIN A G Ö RE EL EKTRIK EN ER JIS I Ü R ETI MI V E
P AYL AR I,197 0-2015
Kömür Sıvı yakıtlar Doğal gaz Hidrolik Yenilenebilir Enerji ve Atıklar (1)
20. 20
Grafik 2 1970-2015 Yılları Arası Toplam Elektrik Enerjisi Üretimi
Kaynak: TEİAŞ, Türkiye Elektrik Üretim - İletim İstatistikleri
(1) Jeotermal, rüzgâr, katı biyokütle, güneş, biogaz ve atık kaynaklarını içerir
Grafik 3 Türkiye’nin Elektrik Üretimi Ve Tüketimi,1970-2015
Kaynak: TEİAŞ, Türkiye Elektrik Üretim - İletim İstatistikleri
Yukarıdaki grafiklerde Türkiye’nin 1970 ile 2015 yılları arasında ki elektrik
üretimi, tüketimi ve üretimi hangi kaynaklardan yapmış olduğu görülmektedir.
0
50,000
100,000
150,000
200,000
250,000
1970
1972
1974
1976
1978
1980
1982
1984
1986
1988
1990
1992
1994
1996
1998
2000
2002
2004
2006
2008
2010
2012
2014
Toplam(GWh)
Yıl
ELEKTRIK ENERJISI ÜRETİMİ,
1970-2015
Toplam
0
50,000
100,000
150,000
200,000
250,000
300,000
GWH
YIL
T Ü R Kİ Y E'Nİ N E L E KTRK Ü R ETİ M V E T Ü KE Tİ Mİ , 1 9 7 0 -2 01 5
TOPLAM ÜRETİM TOPLAM TÜKETİM
21. 21
Elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi çok düşük bir
seviyededir. Elektrik üretiminde ilk başlarda sıvı yakıtlar, kömür ve hidrolik başı
çekerken günümüze doğru gelindiğinde sıvı yakıtların nerdeyse hiç kullanılmadığı
buna karşın hidrolik ve kömürün de inişli çıkışlı bir seyir izlediği görülmektedir.
1985 yılında Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde Türkiye’nin ilk doğal gaz
santralinin kurulması ile doğal gazdan elektrik üretimi yapılmaya başlanmıştır. Bu
yıldan itibaren doğal gaz ile elektik üretimi yükselen bir seyir izlemiş ve günümüzde
doğal gazdan elektrik üretimi yaklaşık %38 seviyesine çıkarak diğer enerji
kaynaklarını geride bırakmıştır. Bu süreçte yenilenebilir enerji kaynaklarından
elektrik üretimi de seksenli yılların ortalarına kadar düşmeye başlamış ve ardından az
da olsa yavaş yavaş yükselmeye başlamıştır. 2005 yılından sonra bir önceki yıllara
nazaran hızlı bir şekilde yükselme eğilimine girmiştir. 2015 yılı itibari ile elektrik
üretimin %6,5 i yenilenebilir enerji kaynaklarından5 sağlanmaktadır. Yenilenebilir
enerji kaynaklarına hidrolik enerjiyi de eklediğimizde bu oran 2015 yılı itibari ile
elektrik üretimin %32,1 yenilenebilir enerjiden sağlanmaktadır.
Tablo 4 Türkiye’nin Bir Günde Tükettiği Birincil Enerji,2016
Türkiye’nin Bir Günde Tükettiği Birincil Enerji (Bin Varil Petrol Eşdeğeri/Gün)
PETROL DOĞAL GAZ KÖMÜR HİDROELEKTRİK YENİLENEBİLİR TOPLAM
835 848 755 332 83 2865
%29 %30 %26 %12 %3 %100
Kaynak: TürkiyePetrolleri
5 Jeotermal, rüzgâr, katı biyokütle, güneş,biogaz ve atık kaynaklarını içerir
22. 22
Tablo 5 Türkiye’ye Ait Bazı Ekonomik Göstergeler
Birim 2010 2011 2012 2013 2014 2015
EKONOMİK BÜYÜME % %9,2 %8,8 %2,1 %4,2 %2,9 %4
TÜRKİYE GAYRİ SAFİ YURT İÇİ HASILASI
MİLYAR $
731 775 789 823 798 736
CARİ AÇIK 45 75 49 65 47 32
TÜRKİYE’NİN TOPLAM İHRACATI 114 135 152 152 158 144
TÜRKİYE’NİN TOPLAM İTHALATI 186 241 237 252 242 207
ENERJİ İTHALAT FATURASI 38 54 60 56 55 38
PETROL VE DOĞAL GAZ İTHALAT FATURASI 38 40 51 51 50 34
ENERJİ İTHALATININ TOPLAM İTHALATTAKİ PAYI
%
%21 %22 %25 %22 %23 %18
ENERJİ İTHALATINDA PETROL VE DOĞAL GAZIN PAYI %65 %74 %85 %91 %91 %90
TÜRKİYE HAM PETROL ÜRETİMİ
BİN V/G
50 47 47 48 47 51
PETROL İTHALATI 644 625 631 666 671 784
PETROL TÜKETİMİ 694 672 678 714 718 835
TÜRKİYE DOĞAL GAZ ÜRETİMİ
MİLYAR
M3
0,7 0,8 0,7 0,6 0,5 0,4
DOĞAL GAZ İTHALATI 38 44 46 45 49 51
DOĞAL GAZ TÜKETİMİ 37 44 45 46 49 49
DOĞAL GAZ TÜKETİMİ BİN V/G 645 753 780 791 840 848
Kaynak: TUİK, OECD, TP
3.2. Türkiye’de Yenilenebilir Enerjinin Durumu
Türkiye konumu gereği yenilenebilir enerji potansiyeli bakımından oldukça iyi bir
coğrafi konumdadır. Ancak yenilenebilir kaynaklı enerji üretim seviyesi düşük
miktarlardadır. Potansiyel ve yararlanma arasındaki açığın bu denli büyük olmasının
altında maliyetler ve yasal düzenlemelerdeki eksiklikler gibi birçok etken
yatmaktadır. Türkiye’nin enerji ithal eden bir ülke olduğu göz önüne alınırsa ülkenin
mevcut yenilenebilir enerji potansiyellerini kullanması uzun dönemde ülke
ekonomisi üzerinde pozitif etki yaratacaktır.
Türkiye’de 2009 yılından bu yana yenilenebilir enerji konusunda önemli
gelişimler kaydedildiği görülmektedir. Türkiye’nin yenilenebilir enerji üretimindeki
toplam kurulu güç kapasitesi 2009 yılında 15,5 GW iken 2015 yılı itibarıyla bu
23. 23
rakam 31,7 GW seviyelerine getirilerek bu alanda gözle görülür bir ilerleme
yaşanmıştır6. 2016 yılsonu itibarıyla ise Türkiye’nin yenilenebilir enerji toplam
kurulu gücü 34,2 GW olarak kayıtlara geçmiştir7.
Türkiye’de yenilenebilir enerji alanında yapılan yatırımlar bir önceki yıla
oranla yüzde 46 oranında artarak 2015 yılında 1,9 milyar dolara yükselmiştir. Bu
yatırımlar ile birlikte yenilenebilir enerji alanında İngiltere, Fransa ve Hollanda ile
birlikte 1 milyar dolar eşiğini aşan dört Avrupa ülkesinden biri olmuştur.
Yenilenebilir enerji kaynakları 2015 yılı itibarıyla Türkiye’nin toplam enerji
kaynaklarının yaklaşık olarak yüzde 32’sini oluşturmaktadır. Bunun büyük
çoğunluğunu hidroelektrik enerjisi oluştururken en az paya sahip olan enerji türü
güneş enerjisidir. Her geçen gün dünyada modern yenilenebilir enerji üretimi hızla
artmaktadır. Böyle bir ortamda Türkiye’nin de bu alanda gelişme gösterme
gerekliliği göz ardı edilmeyecek bir gerçekliktir. Bu doğrultuda devlet ve özel sektör
tarafından konulan hedeflere paralel olarak yenilenebilir enerji potansiyelleri
değerlendirilmekte ve yatırımlar yapılmaktadır.
3.3. Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Politikaları
Türkiye coğrafi konumu gereği yenilenebilir enerji kaynakları açısından zengin bir
konumdadır ve enerji ithal eden bir ülke olduğundan dolayı kendi öz kaynaklarını
daha verimli kullanmak ve yenilenebilir enerji alanında etkili politikalar üretmek
zorundadır (Kaya, 2006). Bu konuda yasal düzenlemeler ve teşvikler vardır. İlk
olarak Enerji ve Enerji Verimliliğine ilişkin kanun ve yönetmelikler gelmektedir.
Bunlar (YEGM, 2013):
5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu (02.05.2007);
Enerji Verimliliği Strateji Belgesi (25.02.2012);
Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına
Dair Yönetmelik (27.10.2011);
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği (05.12.2008);
6 “Energy Policies of IEA Countries–Turkey 2016 Review”, International Energy Agency (IEA),
(2016), https://www.iea.org/
publications/freepublications/publication/EnergyPoliciesofIEACountriesTurkey.pdf, (Erişim tarihi: 15
Ekim 2016
7 “Türkiye Elektrik Sistemi Kuruluş ve Yakıt Cinslerine Göre Kurulu Güç”, TEİAŞ,
www.teias.gov.tr/yukdagitim/kuruluguc.xls, (Erişim tarihi: 10 Şubat 2017)
24. 24
Ulaşımda Enerji Verimliliğinin Artırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik (09.06.2008);
Sıvı ve Gaz Yakıtlı Yeni Sıcak Su Kazanlarının Verimlilik Gereklerine Dair
Yönetmelik (05.06.2008);
Olarak sıralanabilir.
Türlerine göre yenilenebilir enerji mevzuatı ise Tablo 6’de özetlenmiş, Tablo
7’de ise Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM)
Mevzuatı verilmiştir. Burada görülmektedir ki rüzgâr ve jeotermal dışındaki
yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin mevzuat bulunmamaktadır.
Tablo 6 Türkiye’de türlerine göre yenilenebilir enerji mevzuatı
Yenilenebilir
Enerji Türü
Mevzuat Tarih
Rüzgâr
Elektrik piyasası kanunu (4628) 03.03.2001
Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı
kullanımına ilişkin kanun(5346)
10.05.2005
Elektrik piyasası lisans yönetmeliği 04.08.2002
Santral sahası belirleme yöntemi 22.05.2009
Jeotermal
Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanunu (5686) 03.06.2007
Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanunu uygulama
yönetmeliği ve ekleri
11.12.2007
Elektrik enerjisi üretimine yönelik jeotermal kaynak alanlarının
kullanımına dair yönetmelik
14.10.2008
Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı
kullanımına ilişkin kanun(5346)
10.05.2005
Elektrik piyasası kanunu (4628) 03.03.2001
Elektrik PiyasasındaLisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik 03.12.2010
Elektrik PiyasasındaLisanssız Elektrik Üretimine
İlişkinyönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ
10.03.2012
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Elektrik Enerjisi Üreten Tesislerde
Kullanılan Aksamın Yurt İçinde İmalatı Hakkında Yönetmelik
19.06.2011
Elektrik PiyasasıLisans Yönetmeliği 04.08.2002
25. 25
Tablo 7 YEKDEM Mevzuatı (YEGM, 2013)
Mevzuat Tarih
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin
Yönetmelik
21.07.2011
Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik (MÜLGA)
21.07.2011
Mevzuatın dışında incelenmesi gereken diğer bir konuda devlet tarafından verilen
teşviklerdir. KOSGEB tarafından küçük ve orta ölçekli işletmelere fizibilite ve diğer
teknik çalışmaların maliyetinin %70’ini kapsayacak şekilde destek verilmektedir.
Yenilenebilir enerji için doğrudan bir devlet yardımı bulunmamakla birlikte
aşağıdaki teşvikler sağlanmaktadır (WWF-Türkiye, 2011):
Elektrik enerjisi satın alma teminatları,
Şebekeye satılan elektrik için satış tarifesi,
Parçaları yerel olarak üretilmiş yenilenebilir santrallere verilen ekstra satış
tarifesi,
Şebekeye bağlantıda yenilenebilir enerjiye öncelik,
Lisans işlemlerinde indirim ve 500 kW altı için ücret muafiyeti.
3.4. Dünyada Yenilenebilir Enerji Kullanımı İle İlgili İstatistikler
Uluslararası Enerji Ajansı ve OECD, dünyada ve bazı önemli bölgelerde kullanılan
toplam enerji ile bu enerjinin ne kadarının yenilenebilir kaynaklardan sağlandığını
her yıl ölçmektedir. Bu çalışmada, 2006 ile 2010 yılları arasındaki beş yılın ölçümü
temel alınmaktadır. Şekil 1’de 2006-2010 yılları arasında Afrika, Asya, Çin, Latin
Amerika, Orta Doğu, OECD ülkeleri, Türkiye ve Dünyanın yenilenebilir enerji
kullanım oranı (yüzde olarak) görülmektedir. Çalışmaya, eski Sovyetler Birliğine ait
bazı ülkeler, farklı başlıklar altında toplanmasına rağmen, yıl yıl coğrafi kapsama
alanı değişebileceğinden dâhil edilmemiştir.
26. 26
Şekil 1 Dünya ve bazı bölgelerde yenilenebilir enerji kullanım oranı (%)
Kaynak: Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi EYİ 2013 Özel Sayısı
Ayrıca yenilenebilir enerji üç ana başlık altında, kullanılan oranların sınıflandırılması
şeklinde de ölçülmektedir. Bu üç sınıf hidroelektrik; jeotermal, güneş, rüzgâr, dalga;
biyoyakıt, yenilenebilir atık olarak belirlenmiştir. Tablo 5’de Dünya’da ve bazı
bölgelerde kullanılan yenilenebilir enerji ve bu üç sınıfa ait yenilenebilir enerji
sınıflarının 2006-2010 yılları arasındaki ortalama oranları bulunmaktadır.
Ortalamayüzdelik
Yıllar
Afrika Asya Çin Latin
Amerika
Orta
Doğu
OECD Türkiye
Dünya
27. 27
Tablo 8 Dünya ve bazı bölgelerde yenilenebilir enerji ve sınıflarını 2006-2010 yılları arası kullanım
oranı ortalaması (%)
Bölge %Yenilenebilir %Hidro
%Jeotermal, güneş,
rüzgâr, dalga
%Biyoyakıt,
yenilenebilir atık
Afrika 48,9 1,3 0,2 47,4
Latin Amerika 30,5 10,3 0,5 19,7
Asya 27,1 1,5 1,6 24,0
Çin 12,4 2,3 0,4 9,7
Ortadoğu 0,6 0,2 0,2 0,2
OECD 7,0 2,1 1,0 3,9
Dünya 12,8 2,3 0,7 9,8
Türkiye 10,3 3,5 1,9 4,9
Kaynak: Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi EYİ 2013 Özel Sayısı
Şekil 2’de ise Tablo 5’deki ortalama oranlar grafik haline getirilmiştir. Bu şekilde de
görüleceği gibi, yenilenebilir enerji kullanım oranı Afrika kıtasında %50ler
seviyesine ulaşmaktadır ve bu dünya ortalamasının oldukça üzerindedir. Bu durum
Afrika ülkelerinde biyolojik kökenli, organik, fosil olmayan yakıtların
kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Yenilenebilir enerji kullanımının en az olduğu
bölge ise fosil yakıtların merkezi olan Orta Doğu’dur. OECD ülkelerinde
yenilenebilir enerji kullanımı Dünya ortalamasına yakın olup yenilenebilir enerji
kullanım sınıflandırmasında da bu üç sınıfın (hidroelektrik; jeotermal, güneş, rüzgâr,
dalga; biyoyakıt, yenilenebilir atık) oranları birbirilerine yaklaşık olarak eşit bir
dağılım göstermektedir. Ekonomik büyümesiyle izlenen, Çin’in yenilenebilir enerji
kullanımı açısından Dünya ortalamasını yakaladığı görülmektedir. Türkiye ise
yenilenebilir enerji kullanımında Dünya ortalamalarına yaklaşmakla beraber, bunun
büyük kısmı hidroelektrik ile biyoyakıt ve yenilenebilir atıklardan
kaynaklanmaktadır.
28. 28
Şekil 2 Dünya ve bazı bölgelerde yenilenebilir enerji ve sınıflarını 2006-2010 yılları arası kullanım
oranı (%)
Kaynak: Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi EYİ 2013 Özel Sayısı
3.5. Enerji Tüketimi Ve Ekonomik Büyüme
Ekonomik büyüme ile enerji tüketimi arasında yakın bir ilişki vardır. GSYİH ile
enerji sarfiyatı arasında paralellik söz konusudur. Bunun anlamı ekonomik büyümesi
hızlı olan ülkelerin enerji tüketimi de aynı hızla artmaktadır.
Ekonomik büyümeye etki eden tek etmen enerji tüketimi değildir fakat
ekonomik büyüme için oldukça önemli bir etmendir (Aslan& Yamak, 2006: 54).
Gelişmemiş ülkelere nazaran gelişmiş ülkelerde endüstrileşme oranının
yüksek olmasından dolayı bu ülkelerde enerji tüketimindeki artış daha fazladır. Bu şu
anlama geliyor ekonomik gelişmişlik düzeyi enerji tüketimini etkileyen bir etkendir.
Enerjinin üretim faktörünün girdisi olduğunun en önemli göstergesi artan milli hâsıla
ile birlikte enerji tüketiminin de artmasıdır. Genel olarak ülkelerdeki ekonomik
kalkınmışlık enerji tüketimi artışına sebep olur (Aktaş & Alioğlu, 2012: 285).
1970’li yıllarda yaşanan petrol krizinden sonra artan petrol fiyatları
gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini olumsuz yönde etkilemiştir. Yetmişli yılların
sonuna kadar ekonomik büyüme ile enerji tüketimi arasındaki ilişki göz ardı
edilmiştir. Hala ekonomik büyüme ile enerji tüketimi arasındaki ilişki tartışma
konusudur (Aydın, 2010: 320). Ekonomik büyüme ile petrol tüketimi arasındaki
ilişkinin ne yönde olduğunun doğru teşhis edilmesi önem arz etmektedir. Bunun
sebebi, enerji ithal eden ülkelerin ve enerji üretiminde fosil kaynaklar kullanan
gelişmekte olan ülke ekonomilerinde petrol fiyatlarındaki bir artış veya azalış ülke
ekonomisi üzerinde olumlu veya olumsuz bir etki yaratacaktır (Uçak & Usupbeyli,
2015: 771).
29. 29
Sonuç
Yeni keşifler yapılmadığı sürece, mevcut petrol rezervleri 46-50 yıl arasında,
doğalgaz rezervlerinin tükenme ömrünün de 63 ile 119 yıl arasında olacağı
öngörülüyor. Kömürün ise 119 ile 176 yılda tükeneceği hesaplanıyor. Bu da
alternatif enerji kaynaklarını zorunlu hale getiriyor. Enerjiye duyulan gereksinimin
her geçen gün artması ve fosil yakıt kaynakların yakın gelecekte tükenecek olmaları,
başka tür kaynaklarla bu açık ikame edilecektir. Fakat bunu yaparken doğaya zarar
vermeden sürdürülebilir bir yaşam sürmek çok önemlidir.
İnsanların yaşamsal etkinliklerini sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmeleri ve
ekonomik gelişmenin sürdürülebilmesi açısından enerji kilit bir konuma sahiptir.
Ekonomik hedeflerine ulaşmak ve toplumsal dengelerini sağlamak isteyen ülkeler
öncelikle enerji sorunlarını çözmelidir. Ülkeler enerji ihtiyaçlarını iki farklı yolla
karışılmaktadır. Bunlar yenilenemeyen ve yenilenebilen enerji kaynaklarıdır.
Yenilenemeyen enerji kaynaklarının kıt oluşları, dünya çapında eşit dağılmamış
olmaları, dönüşüm teknolojilerinin çevreye verdiği zarardan ve söz konusu
kaynaklara sahip olmayan ülkelerin bu kaynakları tedarik maliyetlerinin yüksek
olması nedeniyle yenilenebilir enerji hem gerekli hem de zorunlu bir hal almaktadır.
Yenilenebilir enerjiler yerel olduklarından bu alan yapılacak yatırımlar pozitif
dışsallık yaratarak ülke içinde üretimin ve istihdamın artmasına, ithalat faturalarının
düşmesini sağlayarak ülke ekonomisinin gelişip büyümesine büyük ölçüde katkı
sağlayacaktır. Bu yüzden Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı olan gelişmekte olan
ülkeler orta ve uzun vadeli hedeflerine ulaşabilme konusunda yenilenebilir enerji
kaynaklarına yönelmeli, bu kaynakları daha verimli bir şekilde kullanabilecek
teknolojilere öncelik vermeli, enerji verimliliğini artırarak enerji yoğunluğunu
düşürmelidir.
Çalışmanın son bölümünde yenilenebilir enerji kullanımı açısından
Türkiye’nin durumu dünyadaki bazı bölgeler ve OECD ülkeleri ile karşılaştırmalı
istatistiki veriler kullanılarak irdelenmiştir. Bu istatistiki verilerde;
Dünyada en yüksek yenilenebilir enerji kullanımı Afrika’da görülmekte iken,
en düşük oran fosil yakıtların merkezi Orta Doğu’dadır. Çin, OECD ülkeleri ve
Türkiye’nin ise yenilenebilir enerji kullanımında Dünya ortalamasını yakaladığı
gözlemlenmiştir. Latin Amerika ve Asya’da ise bu oran Dünya ortalamasının
30. 30
üzerinde olmasına rağmen, Afrika’da olduğu gibi bu durum biyolojik kökenli,
organik, fosil olmayan yakıtların kullanılmasından kaynaklanmıştır.
Türkiye dünya ortalamasını yakalamış, yenilenebilir enerji kaynakları
açısından zengin ve kullanımı coğrafi konumu bakımından da elverişli olmasına
rağmen enerji ihtiyacının yarısından çoğu ithal edilmektedir.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kullanımı OECD ülkeleri ile
karşılaştırıldığında, OECD Toplam, OECD Amerika ve OECD Asya-Okyanusya’nın
üzerinde ve OECD Avrupa’nın biraz altında kalırken, bu oranın büyük kısmını
hidrolik enerjiden sağlamaktadır. Türkiye’de hali hazırda en çok öne çıkan
yenilenebilir enerji kaynakları biyokütle ve hidrogüç olmakla birlikte çevresel
kaygılar ve kaynak kıtlığı sebebiyle biyokütle kullanımının azalması, buna karşın
güneş ve rüzgâr enerjisinin ön plana çıkması beklenmektedir.
31. 31
KAYNAKÇA
ACAR Ç., M. ÇİĞDEM, S. BÜLBÜL, M. PARLAKTUNA , F. GÜMRAH (2007),
“Petrol ve Doğalgaz”, Ankara, ODTÜ Yayıncılık.
AKTAŞ, E. & ALİOĞLU, O. (2012). Türkiye’de Enerji Sektörü Analizi: Marmara
Bölgesi Termik Santraller Örneği. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 21 (1), 281- 298.
ASLAN, N. & YAMAK, T. (2006).Türkiye’nin Enerji Sorununun Alternatif Enerji
Kaynakları Açısından Değerlendirilmesi. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Dergisi, 21 (1), 53-76.
AYDIN, F.F. (2010). Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme. Erciyes Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 35, 317-340.
AGUIRRE, M., IBIKUNLE, G. (2014), “Determinants of Renewable Energy
Growth: A Global Sample Analysis”, Energy Policy, 69, 374-384.
APERGİS, NİCHOLAS vd. (2010), “On The Casual Dynamics Between Emissions,
Nuclear Energy, Renewable Energy and Economic Growth”, Ecological Economics,
69 (2010), s. 2255-2260 APERGIS, N., PAYNE, J. E. (2009), “Energy Consumption
and Economic Growth in Central America: Evidence from A Panel Cointegration
and Error Correction Model”, Energy Economics, 31, 211-216.
APERGIS, N., PAYNE, J. E. (2011), “The renewable energy consumption-growth
nexus in Central America”, Applied Energy, 88(1), 343-347.
APERGIS, N., PAYNE, J. E. (2014), “Renewable Energy, Output, CO2 Emissions,
And Fossil Fuel Prices in Central America: Evidence From A Nonlinear Panel
Smooth Transition Vector Error Correction Model”, Energy Economics, 42, 226- 32.
BAKIRTAŞ, İBRAHİM VE MÜMİN ATALAY ÇETİN (2016), “Yenilenebilir
Enerji Tüketimi ile Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki: G-20 Ülkeleri”,
Sosyoekonomi, 24(28), s. 131-145.
32. 32
BAYRAÇ, N., (2011). Enerji kullanımının küresel ısınmaya etkisi ve önleyici
politikalar, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 11(2),
Eskişehir.
BAYRAKTUTAN, Y., YILGOR M., UCAK S. (2011), “Renewable Electricity
Generation And Economic Growth: Panel-Data Analysis for OECD Members”,
International Research Journal of Finance and Economics, 66, 59-66.
BİLGİNOĞLU, M. A., (1991), “Gelişmekte Olan Ülkelerde Enerji Sorunu ve
Alternatif Enerji Politikaları”; Erciyes Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 9, ss.122-147.
BHATTACHARYA, MİTA vd. (2016), “The Effect of Renewable Energy
Consumption on Economic Growth: Evidence From on Top 38 Countries”, Applied
Energy, 162(2016), s. 733-741.
BÜYÜKYILMAZ, AYÇA VE MEHMET MERT (2015), “CO2 Emisyonu,
Yenilenebilir Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkinin MSVAR
Yaklaşımı ile Modellenmesi: Türkiye Örneği”, Journal of World of Turks, 7(3), s.
103-118.
BLOCH, HARRY vd. (2015), “Economic Growth with Coal, Oil and Renewable
Energy Consumption in China: Prospects for Fuel Substitution”, Economic
Modelling, 44(2015), s. 104-115
ÇUKURÇAYIR, A. VE SAĞIR, H., (2007). Enerji sorunu, çevre ve alternatif enerji
kaynakları, Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Konya.
Devlet N. (2005), “Turkey’s Energy Policy in The Next Decade”, Perceptions, Cilt:9,
No: 4, 71-90.
DİNÇER, M.Z., ASLAN, Ö., (2008). Sürdürülebilir Kalkınma, Yenilenebilir Enerji
Kaynakları Ve Hidrojen Enerjisi: Türkiye Değerlendirmesi.
DÜNYA ENERJİ KONSEYİ TÜRK MİLLİ KOMİTESİ; (2008), 2007-2008
Türkiye Enerji Raporu, 122s.
33. 33
DÜNYA ENERJİ KONSEYİ TÜRK MİLLİ KOMİTESİ, (2008) ‘Türkiye Enerji
Raporu 2007-2008’ ISSN:1301-6318, Dek-Tmk Yayın No: 0009/2009
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI, (2010), “Stratejik Planı (2010-
2014)", http://www.enerji.gov.tr/yayinlar.../ETKB_2010_2014_Stratejik_Plani.pdf
(29/05/2012)
GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI, GÜNEY EGE BÖLGESİ (Aydın-Denizli-
Muğla) Yenilenebilir Enerji Çalışma Raporu, 2011, 7.
IBRAHİEM, DALİA M. (2015), “Renewable Electricity Consumption, Foreign
Direct Investment and Economic Growth in Egypt: An ARDL Approach”, Procedia
Economics and Finance, 30(2015), 313-323.
IEA (2013), “Renewable Energy Medium-Term Market Report 2013 Market Trends
and Projections 2018”. OECD/IEA International Energy Agency. IM, K. L.,
PESARAN, M. H., SHIN, Y. (2003), “Testing for Unit Roots in Heterogeneous
Panels”, Journal of Econometrics, 115, 53-74.
INGLESİ-LOTZ, ROULA (2016), “The Impact of Revewable Energy
Consumptionto Economic Growth: A Panel Data Application”, Energy Economics,
53(2016), s. 58-63.
IPCC (2013), “Climate Change 2013: The Physical Science Basis”. Working Group I
Contribution to the Fifth Assessment Report of the Intergovernmental Panel on
Climate Change.
KAYA, D. (2006). Renewable energy policies in Turkey. Renewable and Sustainable
Energy Reviews, 10, 152-163.
KORKMAZ, O., DEVELİ, A. (2012), “Türkiye’de Birincil Enerji Kullanımı,
Üretimi ve Gayri Safi Yurt İçi Hasıla Arasındaki İlişki”, Dokuz Eylül Üniversitesi
I_ktisadi ve I_dari Bilimler Fakültesi Dergisi, 27(2), 1-25.
KRAFT, J., KRAFT, A. (1978), “On the Relationship between Energy and GNP”.
Journal of Energy and Development, 3, 401-403.
34. 34
KWAKWA, P. A. (2012), “Disaggregated Energy Consumption And Economic
Growth in Ghana”, International Journal of Energy Economics and Policy, 2(1), 34-
40.
MAGNANI, N., VAONA, A. (2013), “Regional Spillover Effects Of Renewable
Energy Generation in Italy”, Energy Policy, 56, 663-671.
MARQUES, A. C., FUINHAS, J. A. (2012), “Is Renewable Energy Effective in
Promoting Growth?”, Energy Policy, 46, 434-442.
MARQUES, A. C., FUINHAS, J. A., PIRES MANSO, J. R., (2010), “Motivations
Driving Renewable Energy in European Countries: A Panel Data Approach”, Energy
Policy, 38, 6877-6885.
MEDLOCK, Kenneth B. ve Ronald SOLIGO; (2001), “Economic Development and
End-Use Energy Demand”, The Energy Journal, 22(2), ss. 77-105.
MENEGAKI, A. N. (2011), “Growth and Renewable Energy in Europe: A Random
Effect Model With Evidence for Neutrality Hypothesis”, Energy Economics, 33(2),
257-263.
MENYAH, KOJO VE YEMANE WOLDE-RUFAEL (2010), “CO2 Emissions,
Nuclear Energy, Renewable Energy and Economic Growth in the US”, Energy
Policy, 38(2010), s. 2911-2915.
MUCUK M. VE D. UYSAL (2009), “Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve
Ekonomik Büyüme”, Maliye Dergisi, 157:105-115
NARAYAN, P. K., SMYTH R. (2008), “Energy Consumption and Real GDP in G7
Countries: New Evidence from Panel Cointegration with Structural Breaks”, Energy
Economics, 30(5), 2331-2341.
OMRI, A. (2013), “CO2 Emissions, Energy Consumption and Economic Growth
Nexus in MENA Countries: Evidence from Simultaneous Equations Models”,
Energy Economics, 40, 657-664.
35. 35
ÖZMEHMET, E., (2010). Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma
Yaklaşımları, Yaşar Üniversitesi, İzmir.
ÖZYOL, A., (2009). Sürdürülebilir Kalkınma, Hydra Uluslararası Proje Ve
Danışmanlık
PAO, H. T., TSAI, C. M. (2011), “Multivariate Granger Causality Between CO2
Emissions, Energy Consumption, FDI and GDP: Evidence from A Panel BRIC
Countries”, Energy, 36, 685-693.
PAYNE, J. E. (2011), “On Biomass Energy Consumption and Real Output in the
US”, Energy Sources Part B, 6(1), 47-52.
PAYNE, J. E. (2012), “The Causal Dynamics Between US Renewable Energy
Consumption, Output, Emissions, and Oil Prices”, Enegy Sources Part B, 7, 323-
330.
PESARAN, M. H. (2004), “General diagnostic tests for cross section dependence in
panels”, Cambridge Working Papers in Economics Working Paper No: 435.
PESARAN, M. H. (2007), “A Simple Panel Unit Root Test In The Presence Of
Cross-Section Dependence”, Journal of Applied Econometrics, 22, 265-312.
PESARAN, M. H., ULLAH, A., YAMAGATA, T. (2008), “A Bias-Adjusted LM
Test of Error Cross-Section Independence”, Econometrics Journal, 11, 105-127.
PESARAN, M. H., SHIN, Y., SMITH, R. J. (1999), “Pooled Mean group estimation
of dynamic heterogeneous panels”, Journal of the American Statistical Association,
94, 621-634.
POPP, D., HASCIC, I., MEDHI, N. (2011), “Technology and the Diffusion of
Renewable Energy”, Energy Economics, 33, 648-662.
SADORSKY, P. (2009a), “Renewable Energy Consumption and Income in
Emerging Economies”, Energy Policy, 37(10), 4021-4028.
SADORSKY, P., (2009b), “Renewable Energy Consumption, CO2 Emissions and
Oil Prices in The G7 Countries”, Energy Economics, 31, 456-462.
36. 36
SALIM, R.A., RAFIQ, S. (2012), “Why Do Some Emerging Economies Proactively
Accelerate The Adoption of Renewable Energy?”, Energy Economics, 34, 1051-
1057.
SALIM, R.A., SHAFIEI, S. (2014), “Urbanization and Renewable and
Nonrenewable Energy Consumption in OECD Countries: An Empirical Analysis”,
Economic Modelling, 38, 581-591.
SARI, R., EWING, B.T., SOYTAS, U. (2008), “The Relationship Between
Disaggregate Energy Consumption and Industrial Production in The United States:
An ARDL Approach”, Energy Economics, 30, 2302-2313.
SEBRİ, MAAMAR VE OUSAMA BEN-SALHA (2014), “On The Causal Dynamics
Between Economic Growth, Renewable Energy Consumption, CO2 Emissions and
Trade Openess: Fresh Evidence From BRICS Countries”, Renewable and
Sustainable Energy Reviews, 39(2014), s. 14-23.
SCHAFFER, L.M., BERNAUER T. (2014), “Explaining Government Choices For
Promoting Renewable Energy”, Energy Policy, 68, 15-27.
SHAARI, M.S., HUSSAIN, N.E., ISMAIL, M.S. (2013), “Relationship Between
Energy Consumption and Economic Growth: Empirical Evidence for Malaysia”,
Business Systems Review, 2(1), 17-28.
SHAHBAZ, M., ZESHAN, M., TIWARI, A.K. (2011), “Analysis of Renewable
Energy Consumption, Real GDP and CO2 Emissions: A Structural VAR Approach
in Romania”, MPRA Paper No. 34066.
SHAHBAZ, M., ZESHAN, M. AND AFZA, T. (2012) “Is Energy Consumption
Effective to Spur Economic Growth in Pakistan? New Evidence From Bounds Test
to Level Relationships and Granger Causality Tests”, Economic Modelling, 29,
2310-2319.
SOYTAS, U., SARI, R., EWING, B.T. (2007), “Energy Consumption, Income, and
Carbon Emissions in the United States”, Ecological Economics, 62(3–4), 482-489.
37. 37
TIRAŞ, H., (2011). Sürdürülebilir kalkınma ve çevre: Teorik bir inceleme, Erciyes
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Kayseri.
TUGCU, C.T., OZTURK, I., ASLAN, A. (2012), “Renewable And Non- Renewable
Energy Consumption and Economic Growth Relationship Revisited: Evidence from
G7 Countries”, Energy Economics, 34, 1942-1950.
TÜSİAD, (2007), “Avrupa Birliğine Katılım Sürecinde Türkiye’nin Komşu ve Çevre
Ülkeler Politikası”, Yayın No: TÜSİAD-T/2007-05/434.
UÇAK, S. & USUPBEYLİ, A. (2015). Türkiye’de Petrol Tüketimi ve Ekonomik
Büyüme Arasındaki Nedensellik İlişkisi. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 70(3),
769-787.
USLU, K; (2004), “Avrupa Birliğinde Enerji ve Politikaları”, Marmara Üniversitesi
İ.İ.B.F. Dergisi, 19(1), ss. 155-172.
WWF-TÜRKİYE, (2011), Yenilenebilir Enerji Geleceği ve Türkiye. WWF Rapor.
[Çevrimiçi] Erişim: http://www.yesilekonomi.com/files/yenilenebilir-enerji-gelecegi-
turkiye.pdf (27.05.2017)
38. 38
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Adı Soyadı : Abdurrahman BUĞDAYCI
Doğum Yeri ve Tarihi : Adıyaman, 11.02.1988
Eğitim Durumu
Lisans Öğrenimi :Anadolu Üniversitesi, İktisat Fakültesi, İktisat - 2013.
Y. Lisans Öğrenimi :Adıyaman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İktisat Anabilim Dalı - 2016-(Devam ediyor).
Bildiği Yabancı Diller :İngilizce.
İş Deneyimi
Çalıştığı Kurumlar :Türkiye Petrolleri Yapı Başmühendisliği, 2014-
Günümüz.
İletişim
E-Posta Adresi :abugdayci@tp.gov.tr
Tarih : 29.05.2017