SlideShare a Scribd company logo
MİLLî KÜLTÜR
3.TEMA
EŞ SESLİ ( SESTEŞ ) SÖZCÜKLER
• Yazılışları ve söylenişleri aynı fakat anlamları
farklı sözcüklerdir.
Boy : Bir şeyin tabanı ile tavanı arasındaki uzaklık
Boy : Geleneksel topluluk , kabile
Hayır : İnkâr bildiren bir söz
Hayır : İyilik , karşılık beklemeden yapılan yardım
Kart : Gençliği , körpeliği kalmamış
Kart : Düzgün kesilmiş ince karton parçası
UYARI
• Çok anlamlı sözcüklerle sesteş sözcükler karıştırılmamalıdır.Çok anlamlılığın bir sözcüğün temel
anlam dışında yan ya da mecaz anlam kazanarak oluştuğu unutulmamalıdır.
Yüzünde kırışıklık oluştu. (surat ) ( temel anlam)
Suyun yüzünde yapraklar vardı. (yüzey) (yan anlam)
Bıçağın yüzü keskindi. ( keskin kenar) ( yan anlam )
Binanın yüzünü boyuyorlar. ( bir şeyin ön tarafı ) ( yan anlam )
Yastıkların yüzü temizdi. ( kılıf) ( yan anlam)
Yatağın yüzünü değiştirin.( görünen bölümde kullanılan kumaş ) ( yan anlam)
Adamda yüz yok ki ! ( utanma ) ( mecaz anlam )
YÜZ
Meydanda yüz kişi toplanmıştı. ( sayı ) ( temel anlam)YÜZ
Yüzme ,rahatsızlığıma iyi geldi.( suda ilerlemek) ( temel anlam)YÜZ
Yüzülen derileri kurumlar topladı. (derisini çıkarmak) ( temel anlam)YÜZ
UYARI
Yazılışları aynı gibi görünse de düzeltme işareti
olan sözcüklerle sesteşlik oluşturulmaz.
yar - yâr
kar - kâr
hala - hâlâ
alem - âlem
UYARI
• Dize sonlarındaki sesteş sözcükler, cinaslı uyak
oluşturur.
Mani benim ezberim
Kan ağlıyor gözlerim
Ben o yarin yolunu
Ölene dek gözlerim.
Kuleden ses geliyor kuleden
O kaş , o göz değil mi
Beni sana kul eden ?
SIRA SENDE
Aşağıda kutu içinde verilen sözcükleri farklı anlamlara gelecek şekilde
kullanınız.
……………………………………………………………………………………………………………………………………..
………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………………………………………………..
Düş
Yakın
Koru
Kar
Dik
SORU ÇÖZELİM
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangi ikisi arasında
eş seslilik ilişkisi vardır?
A) Bir yıl çalıştım , bir yıl daha çalışırım.
B) Kırık notlarını , kırık bakışlarla okudu.
C) Üstlerinde bir etek , dağın eteklerinde
yürüyorlardı.
D ) Eti kimsesiz kadına vererek kendince yardım etti.
HİKAYE ( ÖYKÜ )
Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların okuyucuya güzellik
duygusu verecek şekilde anlatıldığı kısa yazılardır.
ÖYKÜNÜN TEMEL UNSURLARI
OLAY
Öyküde ortaya
çıkan her türlü iş
ya da hadisedir.
YER
Olayın veya
durumun geçtiği
mekândır.
ZAMAN
Öyküde olay veya
durum kısa bir
sürede
geçer.Bazen
zaman sadece
sezdirilir.
KİŞİ
Öyküde olay veya
durumları yaşayan
kişiler azdır.
Örnek Öykü
KARANFİLLER VE DOMATES SUYU
Küçük bir çam ormanı. Vakit sabah. Arı, sinek, kuş sesi. Bir siyah gözlükten görülen yerde ve ağaçlarda güneş parçaları. Sonra
uzak, göğün kendi renginden biraz daha koyu kıyılara giden hudutlu bir deniz... İşte böyle bir yerde köyün insanlarını düşünüyorum.
Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini oradan
yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler. Hayır, şimdi insanları kitapların öğrettiği şekilde sevmiyorum. Kitaplar dediğime bakıp da
büyük ilmi kitaplar, yahut da dört meşhur kitaptan birisini okuyup iman ettiğim sanılmasın. Şiirler, romanlar, hikâyeler, masallar
bana bu ilmi tahsil ettirmişlerdi. Beyinin vapurdan iner inmez çantasını kapan uşaktan iğrenmeyi, sabahleyin altı buçukta tabiatla
kavga için sokağa fırlamayan adamın çalışmadığını kendi kendime öğrendim. Ama şu sabahleyin altı buçukta tabiatla kavga için
sokağa fırlamayan adam, isterse akşama kadar insanları aldatmak için didinsin. Kaç para eder! Gözümde, milyonu olsa da, kalp
para ile metelik etmez.
Şimdi artık kimi sevdiğimi, kime saygı duyduğumu biliyorum. Günlerden beri kafamı bir adam kaplıyor (işgal ediyor dememek
için).
Köyde ona "Kör Mustafa" derlerdi. Bir gözü sola doğru biraz kaymıştı. Sağ tarafının beyazı ile gözkapağı arasına ciğer kırmızısı bir
et parçası oturmuştu. Böyle mi doğmuştur? Yoksa çocukken bir şey mi batmıştır?.. Bu arızalı göz, öteki gözden daha parlaktır, daha
siyah, daha canlı, daha zekidir. Bana bir kamburu hatırlatıyor bu göz; tuhaf değil mi? Bir kambur insan çirkindir ama bütün
kamburlar iyi yürekli, sevimli insanlardır. Arkadaş canlısıdırlar, şendirler. Ne severim kamburları!
İşte Kör Mustafa'nın bu gözü de bir kambur insanın ruh haletini içine sindirmiş, şıkır şıkır, pırıl pırıl, sevimli, çapkın, canlı bir
gözdür. Öteki doğru dürüst göz, onun yanında mahcup, sönük, tatsız tuzsuz, pek de kibirlidir.
Kör Mustafa bahçelerde çalışır, gündeliğe gider, sarnıç sıvar, dam aktarır, kuyu kazar...
Bizim köyün lodos tarafı gayrimeskûndur. Orada fundalar, yabani meşe palamutları, kocayemişler, çalı süpürgeleri bir türlü ağaç
haline gelemeden, ama ağacı taklit edercesine gelişir, birbirinin içine girmiş yaşarlar. Bütün bu fundalıklar Fino Kilisesi'nin malıdır.
Kocaman, kirli sakallı, cin gibi bir papaz fundalıkları bizimdir diye arada bir dolaşır. İsteyen olursa ucuza kiraya verir. Ama kimse
kiralamaz. Çünkü orman memuru buraları Orman Kanunu mucibince orman addeder. Aralarında üç beş ufacık çam ağacının
boğulduğu yabani, cüce, oduna bile gelmez çalı çırpı orman memurunun, Orman Kanunu'nun sayesinde mesut yaşarlar.
Kör Mustafa nasıl becerdi bilmem... Denize diklemesine inen bu çalılığın bir kısmını ne pahasına ayıkladı, biliyor musunuz;
tırnakları pahasına. O çalı çırpının sere serpe geliştiği, bu denizlere diklemesine inen toprak öyle taşlık, öyle taşlıktı ki... Sonra
Mustafa gündüzleri başka yerde çalışmak mecburiyetinde idi.
Akşam olunca çalıların arasına sakladığı kazmasını alıyor, gün ağarıncaya kadar söküyor, koparıyor, kazıyordu.
Kazdıkça kaya, kazdıkça taş. Bütün bir yaz, bütün bir kış, orman memurunun tazyiki, çalı, palamut, defne, kocayemiş, diken, ot,
kök ona karşı koydular. Bu korkunç mücadeleye üç evlek toprak için Mustafa'dan başka bizim köyde kimse girişemezdi.
…
Sait Faik Abasıyanık
SORU ÇÖZELİM
1) İnsanların, kuşların, kurtların kardeşçe yaşadığı, adına “Bereket Bahçesi”
denilen bir bağ varmış. (2) Tolga, omzuna dokunulmasıyla bir anlık
irkildiyse de Serhat ağabeyini görünce rahatladı. (3) Küçük kız, uzandığı
koltukta uyuyakalan dedesini görünce uyandırmaya çalıştı. (4) Bu bağın
sahibi çevresinde yaptığı iyiliklerle tanınan Kadir amcaymış. (5) Babası,
dedesini rahatsız etmemesini söylemiş. (6) Küçük kuş, yuvasını
kaybetmenin korkusuyla ormanda bir o yana bir bu yana uçuyormuş. (7)
Bağın kapısındaki tabelada şu cümle yazıyormuş: “İsteyen herkes
meyvelerden israf etmeden dilediği kadar yiyebilir.”
Yukarıdaki parçada numaralandırılmış cümlelerden hangileri aynı
hikâyeden alınmıştır?
A) 1 – 6 – 7 B) 2 – 5 – 6
C) 3 – 4 – 6 D) 1 – 4 – 7
BİYOGRAFİ
• Bilim , sanat , spor , politika vb. alanlarda başarılı olup ün kazanmış
kişilerin hayatını tüm yönleriyle inceleyerek kronolojik sırayla ve kanıtlara
dayanarak anlatan bilgi amaçlı yazılardır.
AYIRT ET
BİYOGRAFİ OTOBİYOGRAFİ
*Kişinin yaşam öyküsü başkası tarafından yazılır. * Kişi , yaşam öyküsünü kendisi yazar.
*Üçüncü kişili anlatım yapılır. * Birinci kişili anlatım yapılır.
*Belge niteliği taşıdığından nesneldir. * Kişi ,zaman zaman nesnellikten
uzaklaşabilir.
TURGUT ÖZAKMAN
(1930-2013)
HAYATI : 1 Eylül 1930 tarihinde Ankara'da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. KölnÜniversitesi
Tiyatro Bilimi Enstitüsüne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosuna dramaturg olarak girdi. TRT'de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür
Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve 1983 - 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında
Radyo-Televizyon Yüksek Kurulunda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Uzun yıllar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi Tiyatro Bölümünde (DTCF Tiyatro) kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi.
28 Eylül 1998'de, üstün hizmetleri nedeniyle Anadolu Üniversitesince, 2006 yılında Ege Üniversitesince ve 2007 yılında, mezun olduğu ve uzun yıllar
görev yaptığı Ankara Üniversitesince 'fahri doktor' unvanı verilen Özakman, sayısız esere imza attı.
Nisan 2002'de Eskişehir Belediye Başkanlığı, açtığı ikinci tiyatroya 'Turgut Özakman Sahnesi' adını verdi. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Özakman'a Üstün Hizmet Ödülü verdi. 2005 yılında piyasaya sürülen , 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı'nı romansı bir dille
anlatan Şu Çılgın Türkler (Bilgi Yayınevi) adlı belgesel-romanı, kısa sürede 300’ün üzerinde baskı yaparak 600.000’e yakın kopya sattı. Haftalarca çok
satanlar listelerinde ilk sırada kaldı.
Turgut Özakman'ın üç çocuğu ve dört torunu vardır. 28 Eylül 2013 tarihinde tedavisi devam etmekte olduğu Özel Güven Hastanesinde vefat etmiştir.
ESERLERİ:
Romanlar
Korkma İnsancık Korkma (1994) , Romantika (2000) , 19 Mayıs 1919 Atatürk Yeniden Samsun'da (2002) , Şu Çılgın Türkler (2005)
Diriliş - Çanakkale 1915 (2008) , Cumhuriyet - Türk Mucizesi (2009) , Cumhuriyet - Türk Mucizesi 2 (2010) , Çılgın Türkler – Kıbrıs (2012)
Araştırma İnceleme Kitapları
Dr. Rıza Nur Dosyası (1995) , Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi (1995) , Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele (1997)
"Mustafa" Filmi Hakkında (1998)
Meslek Kitapları
Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği (1983) , Radyo Notları (1969)
Yayınlanan Oyunları
Bütün Oyunları 1 - Şu Çılgın Türkler ( 2006) , Bütün Oyunları 2 - Üç Destan, Delioğlan (2008) , Bütün Oyunları 3 - Ah Şu Gençler, Hastane,
Karagöz'ün Dönüşü, Kardeş Payı, Darılmaca Yok, Berberde, Ben Mimar Sinan, Ak Masal Kara Masal (2008)
Bütün Oyunları 4 - Pembe Evin Kaderi, Ocak (oyun), Kanaviçe (oyun), Paramparça (oyun) (2008)
Bütün Oyunları 5 - Sarıpınar 1914, Fehim Paşa Konağı, Resimli Osmanlı Tarihi, Bir Şehnaz Oyun (2009)
Bütün Oyunları 6 - Güneşte On Kişi, Duvarların Ötesi, Töre (oyun) (2010)
Bütün Oyunları 7 - Deli Bayramı, Komşularımız (2011)
Senaryolar
Keloğlan Aramızda (1972) , Tuzsuz Deli Bekir (1972) , Keloğlan'la Cankız (1973) , Mevlana (1973)(Ergin Orbey'le birlikte)
Yatık Emine (1974)(Ömer Kavur'la birlikte, Refik Halit Karay'ın aynı adlı romanından) , Keloğlan İz Peşinde (1975) , Turhanoğlu (1975)
Kanije Kalesi ( 1982) , Son Akın ( 1982) , Kurtuluş ( 1989) , Rıza Beyler( 1993) , Cumhuriyet( 1998) ,
Dersimiz: Atatürk ( 2009)
FIKRA
Gazete veya dergilerde güncel siyasi ,ekonomik ve
toplumsal konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak
yorumlayan ciddi veya eğlendirici yazılardır. Köşe
yazılarıdır.
*Güncel konuları işler.
*Düşünce yazısıdır.
*Gazete ve dergilerin iç sayfalarında yer alır.
*Kanıtlama amacı yoktur.
AYIRT ET
FIKRA FIKRA
Güncel konuların işlendiği köşe yazılarıdır. Sözlü kültür ürünü olan , insanı
güldürürken düşündüren hikayeciklerdir.
Nasrettin Hoca fıkraları gibi…
Örnek
KIŞ UYKUSU Cumhuriyet , 29 /06 /2014
Ufukta seher/günbatımı çizgisi… Rüzgârla dalgalanan otlar…
Uçuşan yapraklar, topluca kanatlanan kuşlar, gümüş bulutlardan süzülen mehtap, çatıya vuran yağmur, uzaktan gelen köpek sesleri…
Perdede beliren tek başına güzel kadının, birden yelle havalanan saçları…
Bir Zamanlar Anadolu’da, böyle sürekli bir var, bir yok atmosferi, bir “büyülü gerçekçilik” var, demiştim.
Kış Uykusu’nda işte o büyü ve o “şiirsellik” yok.
Ama aynı uçsuz bucaksız, ezici, büyük “doğa” ve bozkırın yalnızlığı; karakterlerin aynı oranda yoğun ve derin “yabancılaşması”, bu filmde
de olanca gücüyle hissediliyor…
Nuri Bilge Ceylan “yabancılaşma” duygusunu bu kez, önceki filmlerindeki gibi uzun boşluklar ve sessizliklerle vermek yerine açıkça
sözlere döküyor.
Yerel bir gazeteye (“Bozkırın Sesi!”) yazı yazan başkarakter Aydın’a, kardeşi Necla’nın tokat gibi çarptığı şu sözler mesela: “Eskiden biz
sana hayrandık. Senin önemli işler yapacağını ve önemli biri olacağını düşünürdük. Ama öyle olmadı. Bu senin suçun değil. Çıtayı yukarda
tutan bizdik!”
Yenilenlerin öyküsü
“Kış Uykusu” da, “Bir Zamanlar Anadolu’da” olduğu gibi tıpkı yenik düşen insanların öyküsü.
Ceylan bunu bir önceki filminde alttan alta dokundurarak ve hissettirerek verirken bu defa karakterlerine bağırta bağırta söyletiyor...
İki film arasında benim kişisel tercihim, ilki… “
Bir Zamanlar Anadolu’da”ya tek kelimeyle bayılmıştım.
O filmin, Türk sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmi olduğunu düşündüm, hâlâ da öyle olduğunu düşünüyorum…
Kış Uykusu, kuşkusuz ki çok güçlü, sıra dışı ve iyi bir film.
Üç saat, 16 dakika boyunca hiç sıkılmadan, ilgi ve beğeniyle izledim. Ancak “Bir Zamanlar Anadolu’da”ki gibi beynimden ve yüreğimden
vurulmadım...
‘Edebiyata güzelleme!’
Filmi, sinemada tesadüfen yan yana düştüğümüz Sevgili Füruzan’la izledik.
O benim aksime “Edebiyata harikûlade bir güzelleme” olarak gördüğü “Kış Uykusu”ndan çok etkilendiğini söyledi.
Çehov, Shakespeare, Dostoyevski üzerinden katman katman soyularak izlenebilen filmden, Füruzan gibi bir edebiyatçının aldığı tat
farklıydı.
Hapisten henüz çıkan, Nejat İşler’in oynadığı işsiz İsmail karakterinin örneğin; “hayırsever” Nihal’in bağışladığı paraları ateşe vermesi…
Firuzan, bu sahnenin hemen Dostoyevski’nin Budala’sındaki Nastassya Filippovna’nın kendisine verilmiş olan paraları ateşe atmasına
yapılan bir gönderme olduğunu söyledi.
Örnekleri böyle çoğaltmak mümkün…
Bu bağlamda “Kış Uykusu”nu, “edebiyatı”, “sinema diline” bir aktarma egzersizi olarak da okuyabiliriz.
•
• NİLGÜN CERRAHOĞLU
SIRA SENDE
Aşağıdaki parçaların ait olduğu yazı türlerini boşluklara yazınız.
………………………………………
Halil İnalcık , 29 Mayıs 1916 tarihinde İstanbul’da doğdu. Balıkesir
Muallim Mektebi'ni bitirdi. 1935 yılında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih
ve Coğrafya Fakültesi Yeni Çağ Tarihi Bölümü’nde yükseköğrenimine
başladı. 1942 yılında "Tanzimat ve Bulgar Meselesi" adlı doktora tezini
verdi. Uzun yıllar aynı fakültede Osmanlı ve Avrupa tarihi üzerine
dersler verdi. Sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü'ne
"Osmanlı Tarihi Üniversite Profesörü" olarak davet edildi. 1973 yılında
meşhur kitabı The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600
yayınlandı. Yurtiçi ve dışında çeşitli üniversitelerden fahri doktora
payeleri aldı. 1993 yılında Bilkent Üniversitesi'ne davet edildi ve burada
Tarih Bölümü’nü kurdu. Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü'nde
yüksek lisans ve doktora ögrencilerine seminer dersleri verdi.
……………………………………………………..
Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkânında
tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışan Koca Ali, tıpkı
kafese konmuş terbiyeli bir arslanı andırıyordu. ıOn yıldır bu karanlık in
içinde ham demirden dövdüğü kılıç ve namluları tüm Anadolu'da, tüm
Rumeli'de sınır boylarında büyük bir ün kazanmıştı. Hatta İstanbul'da
bile yeniçeriler, satın alacakları kamaların, saldırmaların, yatağanların
üstünde "Ali Usta'nın işi" damgasını arıyorlardı. Koca Ali en kalın, en
katı demirleri mısır yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşatan sanatını
kimseden öğrenmemiş, kendi kendine bulmuştu. Daha on iki
yaşındayken, sert bir beylerbeyi olan babasının başı vurulmuş, öksüz
kalmıştı. Amcası çok zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu yanına
aldı. Okutmak istedi. Belki devlet katında yetiştirecek, büyük görevlere
çıkaracaktı. Ama Ali‘ "Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim," dedi.
……………………………………………………………………………………….
Ben Orhan Veli
1914’te doğdum.
1 yaşında kurbağadan korktum.
2 yaşında gurbete çıktım.
7’sinde mektebe başladım
9 yaşında okumaya,
10 yaşında yazmaya merak sardım.
13’te Oktay Rıfat’ı,
16’da Melih Cevdet’i tanıdım.
17 yaşında bara gittim.
18’de şarkı söylemesini çok sevdim.
19 yaşında sonra avarelik devrim başlar.
20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim.
25’te başımdan bir otomobil kazası geçti.
Çok aşık oldum, hiç evlenmedim.
Ben Orhan Veli
…
………………………………………………………………..
Türk eğitim sisteminin ciddi sorunları var.
Bunların en başında da insan gücü planlaması ve kariyer stratejisi geliyor.
Okula başlayan her çocuğa doktor, mühendis, öğretmen, avukat olacaksın diye
gaz veriyoruz. Kimi okuyor mühendis unvanı alıyor kimisi de okuldan kopup işçi
oluyor. Teknisyen ve tekniker olanı ise yok gibi. Olsa bile akıllarını çelip ille de
mühendis olmalısın diye dershanelere, sınavlara mecbur ediyoruz.
Mühendis olan bir kaçı mutlu oluyor ama olamayan yüzde 90’ı küskünler
kervanına katılıyor.
Gençlerin önü açık olmasın mı, meslek liselerini ve iki yıllık meslek
yüksekokullarını bitirenlerin 4 yıllık bölümlere gitmeye hakları olmasın mı?
Elbette olsun, hem de fazlasıyla. Ama asıl hedefleri, o olmasın. Yoksa ne
bulundukları konuma razı olabiliyorlar ne de işlerinde başarılı.
Oysa onların beğenmediği teknisyenliği, teknikerliği yani ara insan gücü olmayı,
canı gönülden isteyenler var. Üstelik, piyasanın en çok aradığı pozisyon da o.
Hangi işverenle konuşsanız nitelikli ara insan gücü bulamamaktan şikayetçi.
Umarız bu konuda daha akılcı planlamalar yapılır...
ANLATIM TÜRLERİ
ANLATIM TÜRLERİ
Birinci Kişili Anlatım
*Yazar , metnin şahıs kadrosunda
yer alır.
*Olay veya durum birinci kişinin
ağzından anlatılır. ( Ben / Biz)
Üçüncü Kişili Anlatım
*Yazar , olayı veya durumu
dışarıdan gözlemleyerek anlatır.
*Olay veya durum ,üçüncü kişi
ağzından anlatılır. ( O / Onlar )
SIRA SENDE
Aşağıdaki metinlerin kaçıncı kişinin ağzından olduklarını yazınız.
Dün akşam gün batımı, hiç görmediğim bir
güzellikteydi. Pembe turuncu bir buğu vardı
gökte. Hele maunaların geçtiği Seine üzerinde
gök öyle bir göründü ki, Grenelle Köprüsü’nde
ürperdim. Tramvayda baktım; kimse ama hiç
kimse görmüyor bu güzelliği. Farkında olan
kendinden geçen, tedirgin olan bir yüz yok...
Ama diye düşündüm, güzelliği bulmak için,
yolculuğa kalkar, uzaklara giderler.
……………………………………………………..
Kâğıdı güzelce dürdü, büktü, cebine
koydu, çalışma saati dolmadan hızla
koşarcasına eve gitti.
…………………………………………………………….
Gamsız hastaydı. Çocuklar derhâl bunu fark
ettiler. Yemek götürdüler. O verilen
yiyecekleri yemiyor, ara sıra titizleşiyor, yalnız
bırakmaları için yalvarıyor gibi dişlerini
çıkararak hafif hafif bağırıyordu. Gamsız’ın
ıstırabını ve bakışlarındaki perişanlığı
öğretmenler de gördüler.
………………………………………………………….
Bir gün, okuldan dönünce, avlumuza iki
yabana atın bağlanmış olduğunu gördüm.
Eyerlerine, koşumlarına bakılırsa, dağlardan
geliyordu atlar.
…………………………………………………………………
CÜMLENİN ÖGELERİ
Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına
“cümlenin ögeleri”denir. Cümle ögelerini,
temel ögeler ve yardımcı ögeler olmak üzere
iki grupta inceleyebiliriz.
Cümlenin
Ögeleri
Temel Ögeler
1- Yüklem
2- Özne
Yardımcı Ögeler
1- Nesne
2- Dolaylı Tümleç
3- Zarf Tümleci
4- Edat Tümleci
A- Temel Ögeler
YÜKLEM: Cümlede işi, oluşu, hareketi kişi ve zamana
bağlı olarak anlatan ya da olanı bildiren ögeye yani
yargı bildiren unsura “yüklem” denir.
*Cümlede yüklemi bulmak için herhangi bir soru
sorulmaz.
*Yüklemde çekimli eylem de ek eylem almış isim
soylu sözcük de bulunabilir.
*Kuşlar daldan dala konuyordu.( çekimli eylem)
*Başarısında ailesinin payı büyüktü. ( ek eylem almış isim soylu sözcük)
*Yüklem tek başına cümle olabilir.
*Babaannemin kimseleri sokmadığı , gözü gibi sakındığı odasındaydık.
(Araya sıfat almış isim tamlaması yüklem olmuş)
*
Yüklem tek sözcükten oluşabileceği gibi değişik söz gruplarından
da oluşabilir.
*Ak akçe kara gün içindir. ( Ek eylemle çekimlenmiş edat)
*Bu simitler çıtır çıtırdı . ( İkileme)
*İş yaşamı , bireysel gelişimin en önemli adımıdır.( Tamlayanı ve tamlananı sıfat almış isim
tamlaması)
*Arayan kimdi? ( Zamir)
*Yerde gördüğüm şey altın saatti. ( Takısız isim tamlaması)
*Demokrasiyi yaşayamamak ,Asya ülkelerinin yazgısıdır.( Zincirleme isim tamlaması)
*Diğer ögeler yüklemi tamamlar.
*Yüklem sondaysa kurallı cümle oluşur. Yüklem başta ya da
ortadaysa devrik cümle , yüklem kullanılmamışsa eksiltili
cümle oluşur.
Gezi programı için okul müdürüne başvurdu. ( Kurallı cümle)
O gün yoktu kimse sınıfta. ( Devrik cümle )
Karşımızda yemyeşil bir ova … ( Eksiltili cümle )
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini oluşturan sözcüklerin
türlerini yazınız.
Kardeşim erkenden okula gitti.
Okuldan kaçtığımız o şahane günlerdeyiz.
Burada en çok yetişen ürün elmadır.
Tek isteği onu görmekti.
O, gençliğinde rüzgar gibiydi.
Dün onu arayan bendim.
Bu kitap öğretmenimin hatırasıdır.
Seçil başarılı bir öğrenciydi.
Bu hareketiyle gözden düştü.
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
ÖZNE: Cümlede yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan
ya da yargıya konu olan unsurdur. Özneyi bulmak için
yükleme “Ne?, Kim?” sorularını sorarız.
Örnek:
Adam umursamadan gülüyordu. (Gülen kim?)
Bizim evimiz köyün dışındaydı. (Köyün dışında olan ne?)
Dün akşam babamın arkadaşı geldi bize.(Gelen kim?)
Çalışmak başarmaktır.( Başarmak olan ne?)
Yap-an kim?
Ol-an ne?
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerin öznelerini bulunuz.
• Yolculardan biri yaşlı kadına yer verdi.
• Ekmekten pirince kadar her şey bu dükkanda
vardı.
• Karşıdaki geniş meydan , top sahasıdır.
• Bu tren her yıl binlerce insan taşır.
• O gün , en neşeli günümdü.
• Oraya girmek yasaktır.
• Anadolu için gurbet her zaman vardı.
• Dertlerinin üzerinde çok durmayan mutlu
yaşar.
ÖZNE ÇEŞİTLERİ
GERÇEK
ÖZNE
SÖZDE
ÖZNE
GİZLİ
ÖZNE
GERÇEK ÖZNE
• Yüklemin bildirdiği işi gerçekte yapan ya da oluşa ,
duruma konu olan varlıktır.
• Gizli özne de aynı zamanda bir gerçek öznedir.
• Zavallı adam bütün gece uyuyamadı.
gerçek özne yüklem
( Uyuyamayanın kim olduğu bellidir.)
Örtü , masaya yakıştı.
Gerçek özne yüklem
( Yakışanın ne olduğu bellidir.)
GİZLİ ÖZNE
Cümlede sözcük halinde bulunmayan, yüklemdeki kişi
ekinden anlaşılan öznelere ‘gizli özne’ denir.
ben
Haftaya Ayvalık’a gideceğim. (Gidecek olan kim? -Ben)
o
Yarın bize uğrasın.(Uğrayan kim?-O)
biz
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan.(Geçen kim?-Biz)
SÖZDE ÖZNE
İşin kimin tarafından yapıldığı belli olmayan cümlelerde
bulunan öznedir .
Bin liralık makbuz kesildi.
Sözde özne yüklem
( Kesme işini yapan belli değil.)
Araba ,emniyet şeridine kadar itildi.
Sözde özne yüklem
( İtme işini yapan belli değil.)
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerin yüklem ve öznelerini bulunuz.Özne çeşitlerini
belirleyiniz.
• Sabah olunca güneşin ilk ışıkları dağların doruklarını aydınlattı.
• Okula geç kalanların mazeretleri sorulmuş.
• Bütün gece sohbet ettik.
• Nefret,duyguların yabanileşerek korkunç bir çehreye
bürünmesidir.
• Sözlerinizi tamamlamalısınız artık.
• Konu hızlıca anlatıldı.
ÖZNE-YÜKLEM UYUMU
a) Özne hangi şahıs ise yüklem de aynı şahıs
ekini alır.
O, 1972’de Bandırma’da doğdu.( III.Tekil kişi)
Özne yüklem
Siz, yazı hayatınıza ne zaman ve nasıl başladınız? (II. Çoğul kişi)
özne yüklem
b) Şayet özne birden çok ise, o zaman yüklemlerde bazı değişmeler
olur.
Ali, Murat ve ben, Pamukkale’yi çok severiz.
özne yüklem
(Öznelerden biri birinci tekil veya çoğul şahıs ise
yüklem birinci çoğul şahıs eki alır.)
Ali, Murat ve siz, Pamukkale’yi çok seviyorsunuz.
özne yüklem
(Öznelerden biri ikinci tekil ya da çoğul şahıssa,
yüklem ikinci çoğul şahıs eki alır.)
Ali, Murat ve o, Pamukkale’yi çok seviyorlar.
özne yüklem
(Öznelerden biri üçüncü tekil şahıs ya da çoğul şahıssa,
yüklem üçüncü çoğul şahıs eki alır.)
Ben ,sen ve o, Pamukkale’yi çok severiz.
özne yüklem
(Birden çok özne birinci, ikinci ve üçüncü tekil veya çoğul
şahıs zamirlerinden oluşursa yüklem birinci çoğul şahıs olur.)
c) Bir cümlede özne tekil bir şahıssa yüklem de tekil; çoğul bir şahıssa
yüklem tekil de çoğul da olur.
Yaşlı kadın kapıya vurdu.
özne yüklem
Çocuklar vazoyu kırdı / kırdılar .
özne yüklem
d) Özne, insan dışındaki bir varlıksa (cansız varlıklar, hayvanlar,
bitkiler) çoğul olsa bile yüklem tekil olur.
Ağaçlar çiçek açtı.
özne yüklem
Mor menekşeler, yoksul camları süslüyordu.
özne yüklem
Köpekler havlıyordu.
özne yüklem
e) Özneleri çoğul hayvan, bitki veya cansız varlıklar olan cümlelerde
kişileştirme sanatı yapılmışsa yüklemler de çoğul olabilir.
Ormandaki tüm hayvanlar, kurnaz tilkinin yaptıklarını anlatıyorlardı.
özne yüklem
Örnekler
Dört çocuk parka gitti.
özne yüklem
f) Özne, birin üstündeki sayı sıfatlarıyla veya birçok, birkaç gibi
belgisiz sıfatlarla kurulmuş bir sıfat tamlamasıysa yüklem tekil olur.
Dört çocuk parka gitti.
özne yüklem
Birkaç adam bahçe duvarına yaklaştı.
özne yüklem
Üç turist otelde kaldı.
özne yüklem
g) Özne topluluk ismiyse, çoğul olsa bile yüklem tekil olur.
Aileler, çocuklarının eğitimini düşünmek zorundadır.
özne yüklem
h) Özne, vücut organlarını gösteren çoğul bir sözcükse
yüklem tekil olur.
Gözleri görmez oldu.
özne yüklem
Çok yürüdüm , bacaklarım ağrıyor
özne yüklem
ı) Özne ,çoğul ve soyut olan isimden oluşursa yüklem tekil olur.
Dostlar alışverişte görsün.
özne yüklem
i) Özne zamanı gösteren çoğul bir sözcükse yüklem tekil
olur.
Aylar, yıllar birbirini kovaladı.
özne yüklem
j) Yüklemleri “var”, “yok” sözcüklerinden biri olan cümlelerde özneler,
çoğul da olsa yüklem tekil olur.
Mersin’de çok güzel parklar var.
özne yüklem
Okulda kimseler yok.
özne yüklem
Ancak, bazen “yok” kelimesini çoğul olarak kullanırız.
Bahçede yoklar.
yüklem
k) Saygı göstermek amacıyla özne tekil, yüklem çoğul kullanılır.
Cumhurbaşkanımız yarın Paris’e gidecekler.
özne yüklem
Sayın Valimiz de toplantıda bulunacaklar.
özne yüklem
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümleleri özne-yüklem uyumları açısından inceleyip
doğru mu yanlış mı olduklarını değerlendiriniz.
CÜMLELER D Y
Bütün pencerelerden adalar görünüyorlar.
Yanımdan iki kişi geçtiler.
Ben ve o her hafta birer kitap okuyor.
Bahçede çocuklar var.
Ağaçlar yapraklarını döküyorlar.
Gençler bilimsel gelişmelere meraklılar.
Bu kasabada herkes mutlu yaşıyorlar.
B- Yardımcı Ögeler
NESNE (DÜZ TÜMLEÇ) Öznenin yaptığı işten
etkilenen öğedir. Dolayısıyla nesne, yüklemi
eylem olan cümlelerde aranmalıdır.
NESNE
BELİRTİLİ
NESNE
BELİRTİSİZ
NESNE
1)BELİRTİSİZ NESNE:Nesne ismin yalın hâlindedir. Nesneyi
bulmak için yükleme “Ne?” sorusu sorulur.
Annem kitap almış.
özne belirtisiz yüklem
nesne
(Alan kim?) (Ne almış)
Badem ağaçları çiçek açtı.
özne belirtisiz yüklem
(Açan ne?) nesne
(Ne açtı?)
Yüklem + Özne + NE?
Uyarı: “Ne” sorusu özneyi bulmak için de sorulduğu için bir cümlenin önce
yüklemi, sonra öznesi, daha sonra nesnesi bulunmalıdır.
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerde belirtisiz nesneleri bulunuz.
• Öğretmenimiz bize lirik şiirler okudu.
• Eve dönerken yolda bir cüzdan buldum.
• Birazdan seni almaya geleceğim , dedi.
• Ne söyleyeceksin bana?
• Arkadaşımın bakışlarında ince bir alay sezdim.
• İşçiler biraz sonra yemek yiyecekler.
2)BELİRTİLİ NESNE: Nesne ismin “-i” hâlindedir.
Nesneyi bulmak için yükleme şu sorular sorulur:
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.( G.Ö.)
belirtili nesne yüklem
Kirli hava sağlığımızı bozuyor.
özne belirtili yüklem
(Bozan ne?) nesne
(Neyi bozuyor?)
YÜKLEM + NEYİ
KİMİ
NEREYİ ?
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerde belirtili nesneleri bulunuz.
• Neyi okumam gerektiğini şimdi öğrendim.
• Çalışmak insanları mutlu eder.
• Arkadaşın aradığı her şeyi bu tatil köyünde bulacak.
• Bu sözleri duyunca benim hakkımda ne düşündüklerini
anladım.
• Adana’da geçirdiğimiz günleri unutamam.
Dolaylı tümleci bulmak için yükleme şu sorular sorulur:
DOLAYLI TÜMLEÇ ( YER TAMLAYICISI): Cümlede yüklemin anlamını
yer bakımından tamamlayan sözlerdir.Dolaylı tümleç, yüklemi “
yönelme, bulunma, çıkma” yönünden tamamlar. Bu nedenle dolaylı
tümleç olan sözcükler mutlaka ismin “-e, -de, -den” hallerinden
birinde bulunur.
KİME
NEYE
NEREYE
KİMDE
+ NEREDE
NEYDE
KİMDEN
NEYDEN
NEREDEN
YÜKLEM ?
• İlk adımlarını bu sokakta attın. (Sen)
belirtili nesne dolaylı yüklem (Gizli Özne)
tümleç
(Nerede attın?)
Öğretmen öğrencilerine ders anlatıyordu.
özne dolaylı belirtisiz yüklem
tümleç nesne
(Kime anlatıyordu?)
Ana fikrini konuşmanın giriş bölümünde belirtmiş. (O)
belirtili dolaylı tümleç yüklem (Gizli
nesne (Nerede belirtmiş?) Özne)
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerde yer tamlayıcılarını bulunuz.
• Bu akşam deniz kenarında biraz dolaşacağım.
• Karlı dağdan yolum ayrıldı bahar ülkesinde.
• Çocuk, bugün yaşadıklarını annesine anlattı.
• Sağ taraftan ses geliyordu.
• Başımızın üstünden yorgun bulutlar geçer.
• Geceleri dışarıdan korkunç sesler geliyordu.
• Cebimde seni mutlu edecek bir şey var.
• Evin balkonundan dışarıya kağıt atmamalısın.
.
Zarf tümlecini bulmak için yükleme şu sorular sorulur:
ZARF TÜMLECİ: Yüklemi; durum, zaman, miktar, yer-yön ve sebep
gibi yönlerden tamamlayan öğelerdir.
NASIL
NE ZAMAN
NE KADAR
NERE
NEDEN
NİÇİN
NİYE
NE
YÜKLEM
+
?
Geceleri pencereden şehrin ışıklarını seyrederim. (Ben)
zarf tümleci dolaylı belirtili nesne yüklem Gizli
(Ne zaman tümleç özne
seyrederim?)
Yolcular telaşla vapura bindiler.
özne zarf tümleci dolaylı yüklem
(Nasıl tümleç
bindiler?)
Akşama doğru hava birden bozdu.
zarf tümleci özne zarf yüklem
(Ne zaman tümleci
bozdu?) (Nasıl bozdu?)
UYARI
• Yer- yön isimleri , isim çekim eki aldıklarında zarf tamlayıcısı
olmaktan çıkar.
 Arabanızı biraz alır mısınız?
zarf tümleci
 Arabanızı biraz alır mısınız?
yer tamlayıcısı
 Böyle sisli bir havada nasıl görüyorsunuz?
belirtili nesne
 Sokak lambaları yanmadığından çok karanlık.
özne
ileri
ileriye
ileriyi
ilerisi
UYARI
• “- e , - de , - den “ ekini alan sözcükler her zaman yer
tamlayıcısı olmaz. Bazen zarf tümleci olabilir.
Ayakta bekledik.
zarf tümleci
( “Nerede ?” sorusuna değil “ Nasıl ?” sorusuna cevaptır.)
Baharda görüşürüz.
zarf tümleci
( “Nerede ?” sorusuna değil “ Ne zaman ?” sorusuna cevaptır.)
Hastalandığından gelemedi.
zarf tümleci
( “Nereden ?” sorusuna değil “ Niçin ?” sorusuna cevaptır.)
EDAT ( İLGEÇ ) TÜMLECİ : Yüklemi amaç , araç ,birliktelik gibi
anlam ilgileriyle tamamlayan ögedir.
Edat tümlecini bulmak için yükleme şu sorular sorulur:
Örnek: Annem için ablamla aldık bu saati.
Kim için? Kim ile?
E. T. (Z.T.) E. T. (Z.T.)
NE İLE
NE İÇİN
KİMİNLE
KİMİN İÇİN
YÜKLEM +
?
UYARI : Edat tümleci olarak adlandırılan tümleçler de birer zarf tümlecidir.
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerde edat tümleçleri bulunuz.
O, bütün yazılarını dolma kalemle yazar.
Bu araştırmayı arkadaşlarıyla yapmış.
Yemekleri sizin için hazırladım.
Akşama doğru gelirim.
ARA SÖZ : Yardımcı ve açıklayıcı bir öğe olarak cümlenin içine giren ve çıkarılması cümlenin
anlamında eksiklik ya da bozulma meydana getirmeyen sözlere ara söz denir.
• Dün gittik.
Dolaylı tümleç
• bir soru sordu.
ara söz
• Özne
• Cihan yıkılsa bu cephe sarsılmaz.
Bu işi yıl sonuna bitireceklerini söyledi.
Ali amcalara, eski komşumuza
ara söz
Arka sıradakilerden biri, gözlüklü olanı,
ara söz
, emin ol,
ara cümle
ARA CÜMLE Ara söz bazen cümle hâlinde olabilir. Bu durumda yüklemi vardır
.
-inanılacak gibi değil-
ara cümle
UYARI
• Ara söz veya ara cümleler iki virgül arasında, parantez
içinde ya da iki kısa çizgi arasında verilir.
• Ara sözler bir ögeye dahil fakat ara cümleler ögeye
dahil değildir. Bu yüzden cümle dışı unsur olarak
görülür.
cümlesinde “sen de hatırlayacaksın” sözleri ara
cümledir ama herhangi bir ögenin açıklayıcısı olarak
kullanılmamıştır dolayısıyla cümle dışı unsurdur.
O günün akşamı, sen de hatırlayacaksın, çay bahçesinde oturmuştuk.
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerde ara sözleri ve cümle dışı unsurları uygun
noktalama işaretleriyle gösteriniz.
Hızlı hızlı merdivenleri çıkarak çünkü geç kalmıştı eve girdi.
İşte o zaman iki yakın dostum Selin ve Ezgi bana çok kırıldı.
Hey yolcu aradığın köy tepenin ardında kaldı!
Masaya oturduk fakat yemeğe başlamadık.
Eşimle hayatımdaki en güzel insanla bu parkta tanıştık.
Atatürk yüzyılın askeri dehası cumhuriyetimizin kurucusudur.
Hafta sonu Safranbolu’ya müze kente gittim.
Yılan zehirli sürüngen yavrusuna su taşırken can vermiş.
AYIRT ET
CÜMLENİN ÖGELERİYLE İLGİLİ GENEL UYARILAR
1) Hiçbir öge sözcük sayısıyla sınırlı değildir.Bir öge,bir tek sözcükten
oluşabildiği gibi birden çok sözcükten de oluşabilir.
2) Cümlede özne,nesne,dolaylı tümleç ve zarf tümleci açıklayıcısıyla
birlikte kullanılabilir.
Çocuk; sevinçle, etekleri zil çalarak, telefona koştu.
Z.T. Açıklayıcısı
3)Bir cümlede birden fazla özne,dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci
ortak bir yükleme bağlanabilir.
Evde,okulda,sitede,her yerde aynı konu konuşuluyordu.
4) Ögelere ayırmada tamlamalar, deyimler ve bileşik fiiller bölünmez.
Bahçenin birkaç yıl önce yapılan duvarı yükseltilecekmiş.
s.ö. (Özne,belirtili isim tam.)Öge bulunurken tamlamaları bölmemek için asla “ NEYİN , KİMİN ?”
soruları sorulmaz.
O her zaman ince eleyip sık dokur. (Yüklem,deyimden oluşmuş.)
Yaşlılara, yardım edelim.(Yüklem,birleşik fiilden oluşmuş.)
5)Hitaplar,ünlemler ve bağlaçlar;öge olmadıkları için cümle dışı
unsurlardır.
Arkadaşlar, beni dinler misiniz?
c.dışı
Geleceğiz fakat çok kalmayacağız.
c.dışı
Eyvah,çocuk düştü!
c.dışı
6) Şiir dizeleri ya da devrik söyleyişler,kurallı cümle biçimine çevrilirse
ögeler daha kolay bulunur.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
( Hürriyet, hür yaşamış bayrağımın hakkıdır. )
ö. y.
BOŞLUKLARI DOLDURALIM
• CÜMLENİN ÖGELERİ
• Ögelere ayırma çalışmasına …………………………………………bulunarak başlanması gerektiğini,
• Yüklemde hem ………………. soylu sözcüklerin hem …………………………………………………bulunabileceğini,
• Yüklemden sonra ………………………………………….bulunması gerektiğini,
• Öznenin yükleme sorulan “…………………. , …………………………” sorularına yanıt verdiğini,
• Yüklemin bildirdiği yargıyı gerçekten yapan özneye ………………………………………..dendiğini,
• Gizli öznenin de …………………………………………………………………….sayıldığını,
• Seçeneklerde gizli özne yazmıyorsa gizli öznenin ………………. olarak sayılmadığını,
• Edilgen eylemli cümlelerin öznesinin ……………………… özne olduğunu,
• Örtülü öznenin ………………………………tümleci sayıldığını,
• Yüklemin bildirdiği işten etkilenen varlığın ………………………………….. olduğunu,
• “Ne , neler” sorularının ……………………………………………………………..buldurduğunu,
• “Neyi , kimi, nereyi” sorularının ………………………………………………………………….buldurduğunu,
• “ - , - , - “ durum ekleriyle biten soruların dolaylı tümleci buldurduğunu,
• Dolaylı tümleçlerin yükleme “………………… , …………………….. , …………………………” anlamları kattığını,
• “Nasıl,ne zaman, ne zamandan beri, ne zamana kadar,ne kadar, niçin, kim tarafından ,ne amaçla,
• nere “ sorularının ……………………………………………………………………………buldurduğunu,
• Seçeneklerde edat tümleci yazmıyorsa edat tümleçlerinin ……………………………………………………sayıldığını,
• “mı” ile kurulan soru cümlelerinin “mı” dan ………………………………ögeyi buldurduğunu,
• Seslenme, ünlem,ve cümle başı bağlaçlarının …………………………………………….unsur sayıldığını,
• Eylem cümlelerinde vurgulu ögenin ……………………………………………önceki öge olduğunu,
• Ad cümlelerinde vurgulu ögenin …………………...……………………..kendisi olduğunu,
• Fiilimsilerin cümlede ……………………………………………………………..oluşturduğunu
• BİLİYOR MUSUNUZ?
Küçük kız, annesine bahçeden bir demet çiçek topladı.
• Özne Yer T. Yer T. Belirtisiz N. Yüklem
Ne topladı?
Toplayan kim?
Kime topladı?
Nereden topladı?
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerin ögelerini bulunuz.
Karanlığa ve umutsuzluğa karşı çıkmak sanatın, edebiyatın doğasındadır.
Bir şairin adının sadece ve sadece şiiriyle öne çıkacağına inanan biriyim.
Mitos, dünyanın kökenini, tanrıların doğasını, nesnelerin düzenini açıklayan temel
bir anlatıdır.
Geldi salınarak, nazlı serin bir mavilik meydana öğle vakti.
Pusula ortasına yıldırım düşmüş bir ağacı gösteriyor.
Bir gün ağlamak diye bir şey olmayacak.
Omuzlarının üzerinde kendi kafasını taşıyan çok az insan tanıyorum.
SORU ÇÖZELİM
O, diğerlerine benzemiyordu. Yayını gererken yeni olgunlaşmaya başlayan genç
bedeni, pazılarını ve kaslarını kaftanının dışından belli (1) ediyor; atlas gömleğinin
sıra düğmeleri kopup fırlayacak gibi gergin duruyordu. Belindeki kemer kasten
gevşetilmişti. Kırmızı sahtiyan çizmeleri yere çakılmış gibi karda gömülü (2)
duruyordu. Elindeki yayın kirişine asıldıkça o koskoca meydanda, kar tanelerinin
yere düşüşünü duyacak kadar ihtişamlı bir sessizlik başladı. Gözler kırpılmaz
olmuştu. Az sonra fırlayacak oku giderken görmek, herkesin içinde bir arzuya
dönmüştü. Meydan (3) susmuş, kulak kesilmiş, göz kesilmişti. Neden sonra
hedefte bir ses duyuldu. Kimse, oku ne zaman (4) bıraktığını, okun nasıl hedefi
bulduğunu yine görememişti.
Bu metindeki altı çizili sözcük grubu, içinde geçtiği cümlenin hangi ögesidir?
A) Öznesi B) Nesnesi
C) Zarf tamlayıcısı D) Yer tamlayıcısı
( 2013 SBS )
Eserini tamamlamak için ne kadar çabaladığını şimdi
herkes biliyordu.
Bu cümlede aşağıdaki ögelerden hangisi yoktur?
A) Özne B) Zarf tamlayıcısı
C) Belirtili nesne D) Yer tamlayıcısı
( 2012 SBS )
SORU ÇÖZELİM
SORU CÜMLELERİNDE SORU HANGİ ÖGEYİ BULDURUR ?
A- Cümledeki soru sözcüğü ile soru sözcüğünün buldurduğu öge aynıdır.
• Dün size kim geldi? (özneyi buldurmaya yönelik)
• Nereye baktınız? (dolaylı tümleci buldurmaya yönelik)
• Salonda kimi gördün? (belirtili nesneyi buldurmaya yönelik)
• Bu gece nasıl uyudun? (zarf tümlecini buldurmaya yönelik)
• Hangisi soruyu çözdü? (özneyi buldurmaya yönelik)
• Nasıl bir ev aldılar? ( nesneyi buldurmaya yönelik.)
UYARI : Soru sözcükleri ek eylem aldığında yüklemi buldurur.
Dün akşam neredeydin? ( yüklemi buldurmaya yönelik)
Çantamı karıştıran kimdi ? (yüklemi buldurmaya yönelik )
Toplantı ne zamanmış ? (yüklemi buldurmaya yönelik)
• B- “ mı , mi ” soru edatıyla kurulan soru cümlelerinde
buldurulmak istenen öge , “mı , mi “den önceki ögedir.
• Hakan dün seni okulda gördü mü?(Soru yükleme yönelik.)
• Hakan mı dün seni okulda gördü? (Soru özneye yönelik.)
• Hakan dün mü seni okulda gördü? (Soru zarf tümlecine yönelik.)
SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerde sorular hangi ögeleri buldurmaya
yöneliktir? Boşluklara yazınız.
SORU CÜMLELERİ BULDURULMAK
İSTENEN ÖGE
Doğum gününde ona ne alacaksın?
Evin anahtarı kimdeymiş?
Sevdiklerini mi özlüyorsun?
Bu konuda senin düşüncen nedir?
Ne var çantanın içinde ?
Sözünü ne zaman tutacaksın ?
Kimi görmüş sinemada?
CÜMLE VURGUSU
A- Yüklemi çekimli eylem olan cümlelerde vurgu, yükleme en yakın olan
sözcük ya da sözcük öbeği üzerindedir.
Örnek
Bu kitabı bana, doğum günümde annem almıştı. (Özne
vurgulanmıştır.)
Bu kitabı, annem bana doğum günümde almıştı. (Zarf tamlayıcısı
vurgulanmıştır.)
Bu kitabı, doğum günümde annem bana almıştı. (Yer tamlayıcısı
vurgulanmıştır.)
Annem, bana doğum günümde bu kitabı almıştı. (Nesne
vurgulanmıştır.)
B - Yüklemi isim soylu sözcük olan cümlelerde vurgu,
yüklemdedir.
Örnek
Bu konunun kavranması diğerlerinden kolaydır.(Yüklem isim
soylu olduğu için vurgu yüklemdedir.)
İstanbul’u fetheden Fatih’tir.(Yüklem isim soylu olduğu için vurgu
yüklemdedir.)
• C- Soru sözcükleri ile kurulan soru cümlelerinde vurgu, cümlede soru anlamını
sağlayan sözcüktedir.
Örnek
Sen, Burak’ı okulda ne zaman gördün? (Zarf tamlayıcısı
vurgulanmıştır.)
Sen, dün Burak’ı nerede gördün? (Yer tamlayıcısı vurgulanmıştır.)
Sen, dün okulda kimi gördün? (Nesne vurgulanmıştır.)
Kim, dün Burak’ı okulda görmüş? (Özne vurgulanmıştır.)
Soru edatı “mı, mi” ile oluşturulan soru cümlelerinde ise vurgu , “mı mi” den önce
gelen sözcükte / ögededir.
Örnek
Dün, Burcu mu sizi buraya çağırdı? (Soru eki “Burcu”dan sonra gelmiştir; bu sözcük,
yani özne vurgulanmıştır.)
Dün, sizi Burcu, buraya mı çağırdı? (Yer tamlayıcısı vurgulanmıştır.)
CÜMLELER VURGULANAN ÖGE
Dayanışma ulusların en önemli dayanak noktasıdır.
Özne Yüklem
ulusların en önemli dayanak noktasıdır ( YÜKLEM )
Zil çalınca öğrenciler dışarı çıktı.
Birlik ve beraberlik duygusu yüksek uluslar daima yükselir.
Güneş merhametli bir anne gibi okşuyor yüzünü.
Bir ülkeyi yükseltecek en temel düşünce budur.
Kitap okumayı çok seviyorum.
Ayşe yarın nereden gelecek?
Biraz daha yaklaşınca onun da bana baktığını gördüm.
Piknikten dönenlerin mutluluğu yüzlerinden okunuyordu.
Öğretmene beni Öykü mü şikayet etmiş?
Komşularıyla o eski evi pırıl pırıl yaptık.
O gün ceplerimizde nemden ıslanmış kağıt paralar vardı.
Sizi perondan saat on ikide alırım.
Tatilin ilk gününde arkadaşlarla sinemaya gidelim.
SIRA SENDE
VİRGÜL ( , )
1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur:
Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sıcak, aydınlık ve sevimli
odanın havasında erir gibi oldum. (Halide Edip Adıvar)
Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller
Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller (Faruk Nafiz Çamlıbel)
2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur:
Umduk, bekledik, düşündük. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
3. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur:
Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini
karşılamaya atılan bir genç kadın gibi koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle
açmaya gelmişti. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
4. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara
cümlelerin başına ve sonuna konur:
Zemin bu kadar koyu bir kırmızıya dönüşünce, bir an için de olsa, belirginliğini
yitiriverdi sivilceleri. (Elif Şafak)
5. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına konur:
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Ahmet Haşim)
6. Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur:
Adana’ya yarın gideceğim, dedi.
Aç karnına sigara içmekle hiç de iyi etmiyorsun, dedi. (Necati Cumalı)
7. Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlesinin bitimine konur:
– Bu akşam Datça’ya gidiyor musunuz, diye sordu.
8. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur:
Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey’e,
– Bu anahtar köşkü de açar, dedi. (Ömer Seyfettin)
9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren hayır, yok,
evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, başüstüne, öyle, haydi, elbette gibi
kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun
oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.
Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor. (Yahya Kemal Beyatlı)
10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime gruplarıyla yapı ve
anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklığını önlemek için
kullanılır:
O , eski defterleri çoktan kapatmış. (Tarık Buğra)
Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi. (Reşat Nuri Güntekin)
11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:
Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Atatürk)
Sayın Başkan,
Sevgili Kardeşim,
12. Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için kullanılır:
38,6 (otuz sekiz tam, onda altı)
0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş)
13. Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur:
Ancak yemekte bir karara varıp, arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak konuştu.
15. Kitap, dergi vb.nin künyelerinde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra
konur:
Falih Rıfkı ATAY, Tuna Kıyıları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1938.
Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:
ERGİN, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara, 1958.
VİRGÜLÜN KULLANIMIYLA İLGİLİ UYARILAR
• *Metin içinde ve, veya, yahut, ya ... ya bağlaçlarından önce de sonra da virgül
konmaz:
Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül! (Yahya Kemal Beyatlı)
* Tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz:
Hem gider hem ağlar.
Ne kız verir ne dünürü küstürür.
*Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından sonra
virgül konmaz.
*Metin içinde -ınca / -ince anlamıyla zarf-fiil görevinde kullanılan mı / mi ‘den
sonra virgül konmaz:
Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. (Orhan Kemal)
*Şart ekinden sonra virgül konmaz:
Gör gözlerinle de aklın yatarsa anlatıver millete. (Tarık Buğra)
*Metin içinde zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra virgül konmaz:
Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye
kahveye baktı. (Necati Cumalı)
"Virgül" deyip geçmeyin; boyuna bosuna bakıp küçümsemeyin! Boyu küçük, beli bükük olsa da noktalama imleri
arasında virgülün yeri ve işlevi çok önemlidir. Kullanıldığı yerler de hayli çeşitlidir. Eş görevli sözcük ya da sözcük
öbekleri arasında hiç sektirmeden yerini alır. Sıralı tümceleri ayırmada, uzun tümceleri anlaşılır kılmada çok
işimize yarar. Ünlem ve seslenme sözcüklerinden sonra bize soluk aldırır, vurgulamak istediğimiz sözleri öne
çıkarır, ama en çok da tümce içindeki değişik öğelerin birbirine karışmasını önlemek için vardır.
Gereksiz kullanılan virgül, yazının akışını bozar, üstelik görsel kirlilik yaratır. Ama onun eksikliği de yazıda
duraksamalara, anlam kaymalarına yol açar. özetle söylemek gerekirse, virgülün azı karar, çoğu zarardır!
Yazıyla, yazma uğraşıyla içli dışlı olanlar; bu işin sancısını çekenler çok iyi bilirler virgülün değerini. Bilge yazarlar,
ozanlar; hor görmek şöyle dursun, hep sevecen duygularla gözetip korurlar onu!
Türk yazınında virgülün hakkını veren, onu yücelten kalemlerin başında Ülkü Tamer gelir. Yazılarında ve
şiirlerinde sıklıkla anar virgülün adını. Anmakla da kalmaz, kimi zaman övgüye boğar bu gözağrısını! Sözgelimi,
"Virgül, noktalama işaretlerinin en alçakgönüllüsüdür. Böbürlenmelerden, caka satmalardan hoşlanmayanların
simgesi..." der onun için.
Virgülün yazıdaki yaşamsal önemini çarpıcı biçimde anlatmak için, genellikle şu klasik tümceye başvurulur:
"Oku baban gibi eşek olma!"
Cumhuriyet gazetesinin 23 Temmuz 2008 günlü sayısının 4. sayfasında dört sütun üzerine şöyle bir başlık yer
almış:
"Laiklik dini özgürlüğün güvencesi“. Benim bu sözü ilk bakışta yanlış algılamam, bir virgül eksikliğinden
kaynaklanıyordu. Haberin başlığı eğer "Laiklik, dini özgürlüğün güvencesi" diye yazılmış olsaydı, doğru iletiyi bir
çırpıda kavramakta hiç duraksama geçirmeyecektim.
Demek ki, "Altı üstü bir virgül, koymasak da olur!" diyemeyiz, öyle durumlar oluyor ki bir virgülün eksikliği,
tümcenin anlamını tersyüz edebiliyor.
Milliyet gazetesinde "Açık Pencere" köşesinde yazar bir yerde şöyle demiş:
"Arkadaş üzerine kitap yazdığı konuyu başkalarına soruyor."
Bu tümcede "arkadaş" sözcüğünden sonra kesinlikle virgül gerekiyor. Görüldüğü gibi, virgül unutulduğu için,
"Arkadaş üzerine kitap yazmak" gibi bambaşka bir anlam kazanmış tümce.
Eh, bu örneği de gördükten sonra, "virgül olmasa da olur!" diyebilir misiniz artık?
Kim bilir, daha neler geçmiştir virgülün başından!
Virgülün Başından Geçenler
SIRA SENDE
Örnek-1: Kitaplarını, defterlerini, kalemlerini alıp gitti.
Yaz: …………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
Örnek-2: Yaşlı, kadının yanına yaklaştı.
Yaz: ……………………………………………………………………………..……………………………………………………………………
Örnek-3: Bu evi, çocukluğumun geçtiği yeri, nasıl unuturum?
Yaz: …………………………………………………………………………………………………………….…………………………………….
Örnek-4: Yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez.
Yaz: ……………………………………………………………………………………………………..…………………………………………....
Örnek-5: Ersoy, Mehmet Akif, Safahat, Akvaryum Yayınları, İstanbul, 2005.
Yaz : ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Aşağıdaki örneklerden yola çıkarak virgül (,) işaretinin
kullanıldığı yerleri yazınız.
.
BOŞLUKLARI DOLDURALIM
Cümleleri uygun noktalama işaretleriyle tamamlayınız.
Montaigne’in kendine dönük ( ) söyleşi
havasında ( ) gelişigüzel yazılmış
duygusu uyandıran ( ) Bacon’ın ise
nesnel( ) özlü ( ) betimleyici
denemeler yazdığı söylenir( )
Kasabaya karşıdan
baktığınızda,büyük bir
tepenin yamacına yayılmış
( )çatısı olmayan yüzlerce
yapı görürsünüz( )İçine
girdiğinizde de yıkık( )
sıvaları solmuş( )dökülmüş
duvarlar( )Ot bürümüş(
)dar( )taş sokaklar( )
Trenin pencerelerinden
gülümseyen kadınlar( )el
sallayan çocuklar( )Keskin bir
tren düdüğü( )Trenin
birdenbire salıverdiği yoğun bir
buhar( )Her şey bir su
katmanının altında yok oluverdi
yeniden( )Sonra,genzi yakan o
bildik kömür kokusu( )
Sanatçının yapıtlarına
evrensel bir nitelik
kazandıran çok sayıda
özellik var( )Masalsı
anlatım( )kimi zaman hayal
mi gerçek mi olduğunu ayırt
edemediğimiz betimlemeler(
)şiirsel söylemler( )çarpıcı
benzetmeler( )
KISA ÇİZGİ ( - )
1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:
Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bil-
mem. Havuzun suyu bulanık. Kapının saatleri 12’yi geçmiş. Kanepe-
lerde kimseler yok. Tramvay ne fena gıcırdadı! Tramvayda-
ki adam bir tanıdık mı idi acaba? Ne diye öyle dönüp dönüp baktı?
Yoksa kimseciklerin oturmadığı kanepelerde bu saatte pek başıboş-
lar mı oturur? (Sait Faik Abasıyanık)
2. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara
cümlelerin başına ve sonuna konur, bitişik yazılır:
Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında durmuştu.
(Ömer Seyfettin)
3. Kelimelerin kökleri, gövdeleri ve eklerini birbirinden ayırmak için kullanılır:
al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük vb.
4. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır:
al-, dur-, gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır- vb.
5. İsim yapma eklerinin başına başına konur:
-ak, -den, -ış, -lık
6. Heceleri göstermek için kullanılır:
a-raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, prog-ram, ya-zar-lık vb.
7. Arasında, ve, ile, ila, ...-den ...-e anlamlarını vermek için kelimeler veya sayılar
arasında kullanılır:
Aydın-İzmir yolu, Türk-Alman ilişkileri, Ural-Altay dil grubu, Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi, 09.30-10.30, Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması, Manas Destanı’nda soy-dil-
din üçgeni, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, Türkçe-Fransızca Sözlük vb.
8. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır:
50-20=30
9. Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kullanılır :
-2 °C
KISA ÇİZGİNİN KULLANIMIYLA İLGİLİ UYARILAR
*Cümle içinde sayı adlarının yinelenmesinde araya kısa çizgi konmaz:
On on beş yıl. Üç beş kişi geldi.
*Bitişik yazılan sözcüklerde de satır sonuna geldiğinde ayrılma kuralına dikkat
edilmelidir. Sözcükler arasında ulama varsa bu bölüm ayrılmamalıdır:
ba-şöğ-ret-men, il-ko-kul, Ka-ra-os-ma-noğ-lu
*Ayırmada satır sonunda ve satır başında tek harf bırakılmaz:
--------------------------- a- ----------------------- ara-
raba ba
( yanlış ) ( doğru )
*Kesme işareti satır sonuna geldiğinde yalnız kesme işareti kullanılır ,
ayrıca kısa çizgi kullanılmaz.
Tokat’
tan…
SIRA SENDE
Aşağıda kısa çizgi ve virgülün kullanıldığı cümlelerin karşısındaki
kutuları işareti ile doldurunuz.
Cümleler D Y
Sırasının , altından kitaplarını çıkarıp öğretmeni beklemeye başladı.
“ –mek,-me , -iş” isim fiil yapan eklerdir.
Fabrikanın eski müdürü , Mehmet Bey , bir iş için Kayseri’ye gitmiş.
Yemeği ocaktan alıp hemen geliyorum , dedi.
Birleşik sözcüklerin hecelenişine dikkat edin: Ke-loğ-lan , as-la-nağ-zı …
Yakın arkadaşlarım – artık sık sık görüşemiyoruz- aklımdan hiç çıkmıyor.
Eyvah , Anahtarımı kapının üstünde unutmuşum.
BROWN – Dan - Cehennem – Altın Kitaplar – İstanbul – 2014.
“Yön – et – çi- lik “ sözcüğü kök ve eklerine doğru ayrılmış mı?
Kızılay – Batıkent metro seferleri iptal edildi.
Çarşı midye tava ,istiridye , turp , maydanoz ve balık kokusu içindeydi.
Atlar , kızılderililerin atları gibi , vadidei köylere koştu.
DAVETİYE
Toplantı, kutlama, açılış gibi tören ve etkinliklere katılması arzu edilen kişilere
çağrı amacıyla yazılan çok kısa mektuplardır.
DAVETİYENİN öZELLİKLERİ
Çok kısa ve açık olmalıdır.
Kişinin ne tür bir toplantıya davet edildiği açıklanmalıdır.
Toplantının yeri (adresi), zamanı, süresi mutlaka
bildirilmelidir.
Saygılı ve nazik bir dil ve üslûpla yazılmalıdır.
Davet eden kişi veya kurumun adı mutlaka belirtilmelidir.
Yazım ve noktalama kurallarına titizlikle uyulmalıdır.
2014 -2015 Öğretim yılı Mezuniyet Törenimizi onurlandırmanızı
dileriz.
Tarih : 12 Haziran 2015 Nail ERGUN
Saat : 19.30 Özel Başak Ortaokulu Müdürü
Yer : Anemon Otel
TEMA SONU SORULARI
1- Artık eve gitmemiz gerektiğine karar vererek oradan hızla
uzaklaştık. Oldukça hızlı bir inişin ardından, birazdan
şöminede yanacak olan odunların ateşiyle ısınacak
yuvamıza doluşarak kapıyı sıkıca kapattık.
Parça için aşağıdaki seçeneklerden hangisi söylenemez?
A) Geçmişte yaşanılan bir olay anlatılmaktadır.
B) Anlatıcı anlatılan olayı yaşamıştır.
C) Duyulan bir olay anlatılmaktadır.
D) Anlatım 1. kişi tarafından yapılmaktadır.
2- Havalar ısınmış, tüm ağaçlar çiçeklenmişti.
Papatyalar, balballar, mineler, sümbüller birbirinden
güzel çiçekleriyle kırları donatmıştı. Ben bu güzelliklere
hayran hayran bakarak eşsiz baharın tadını çıkarıyorum.
Aşağıdaki seçeneklerden hangisi parçada
anlatılanlarla ilgilidir?
A) Anlatıcı 3. kişidir.
B) Bir yaz günü anlatılmakta.
C) Hayali bir olay anlatılmakta.
D) Anlatıcı, yaşadığı bir bahar gününü anlatmakta.
3- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru
nesneyi buldurmaya yöneliktir?
A) Nereden aldın bu kitabı?
B) Annen neyi çöpe atmış?
C) Ödevini ne zaman bitirdin?
D) Bu eşyaları kime bırakalım?
4-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde cümle
vurgusu yapılan işten etkilenen öğeyi
göstermiştir?
A) Arabayı ben tamir ettim.
B) Hüseyin hızlıca sınıfa girdi.
C) Öğrenciler sahili temizledi.
D) Adam yolda yavaş yürüyordu.
5- Aşağıdakilerden hangisinde ilk sözcükten
sonra virgül kullanılması cümledeki anlamın
değişmesine yol açar?
A) Kâzım kayığa binmek için izin istedi.
B) Balıkçı teknesini bir güzel boyadı.
C) O akşam olanlara bir anlam veremedim.
D) Yaşlı adama bir şeyler anlatıyordun.
6- Öğretmen sorar ( )
( ) En çok sevdiğin iki ders nedir ( ) Öğrenci
cevap verir ( )
( ) Hayat ve yine hayat ( )
Yukarıda boş bırakılan yerlere sırasıyla hangi
noktalama işaretleri getirilmelidir?
A) (:) (—) (?) (,) (—) (…) B) (,) (—) (?) (,) (—) (.)
C) (,) (—) (?) (.) (—) (.) D) (,) (—) (?) (:) (—) (…)
7-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ara söz
dolaylı tümleci açıklamıştır?
A) Bora’yı birinci olan öğrenciyi, herkes alkışladı.
B) Okuduğum roman, Madam Bovary, oldukça
ilginç.
C) Hafta sonu Isparta’ya, güller şehrine, gideceğiz.
D) Bazı yazarlar, tüm zorluklara rağmen,
gerçekleri yazıyor.
8- Aşağıdaki parantezle boş bırakılan yerlerden
hangisine diğerlerinden farklı bir noktalama işareti
gelmelidir?
A) Hekimden sorma ( ) çekenden sor.
B) Alma mazlumun ahını ( ) çıkar aheste aheste.
C) Anasına bak, kızını al ( ) kumaşına bak, bezini al.
D) Ağlarsa anam ağlar ( ) gerisi yalan ağlar.
9- ”İpek boyamadan takı tasarımına, çiniden
kaligrafiye kadar çeşitli sanat dallarında uğraş
veren sanatçılar eserlerini görücüye çıkardı.”
Bu cümlenin öge sıralanışı aşağıdakilerin
hangisinde verilmiştir?
A) Özne – nesne – yer tamlayıcısı – yüklem
B) Yer tamlayıcısı – nesne – özne – yüklem
C) Özne – nesne – yüklem
D) Nesne – özne – yüklem
10 - Aşağıdaki cümlelerin hangisi
öğelerine yanlış ayrılmıştır?
A) Dayımlar / geçen yıl / İstanbul’a / gelmişti.
B) Havaların soğuk gitmesi / satışların
düşmesine / neden oldu.
C) Sağlık Bakanlığı / bugünlerde / aşı
çalışmaları / yapıyor.
D) Konuşmacı / sahneye çıkınca / herkes / onu
/ alkışladı.
11-Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili söz,
cümlenin farklı bir öğesidir?
A) Türkçe öğretmeni bize yeni bir kitap verdi.
B) Bizim ülkemiz de bin bir güzellik barındırır.
C) Buradaki eserler bize tarihî esintiler sunar.
D) Burada dağ yamaçlarını dev ağaçlar kaplar.
12-
Aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı, özne
de
yüklem de değildir?
A) – Dün akşam neredeydin?
– Evdeydim.
B) – Bu soruyu kim yanıtlayacak?
– Ben.
C) – İstanbul’da nerede oturuyorsunuz?
– Çengelköy’de.
D) – Bana bu hediyeyi alan Ayşe miydi?
– Ayşe’ydi.
13- 1. Kükremiş durmuş boşuna.
2. Aslan düşmüş bir tuzağa.
3. Bu iş kükremekle değil kemirmekle olur, demiş.
4. Bir ilmek kopunca ağdan hayır mı kalır?
5. Bereket fare usta, yetişmiş imdada.
6. Sabır ve zaman; güçten, öfkeden daha yaman.
7. Gelmiş ipin hakkından kıtır kıtır.
Numaralandırılmış cümleler, olayların oluş sırasına göre nasıl
sıralanmalıdır?
A) 2, 1, 5, 3, 7, 4, 6 B) 2, 5, 1, 4, 6, 7, 3
C) 6, 3, 7, 5, 4, 2, 1 D) 6, 7, 3, 2, 1, 5, 4
14- O, diğerlerine benzemiyordu. Yayını gererken yeni olgunlaşmaya başlayan genç bedeni,
pazılarını ve kaslarını kaftanının dışından belli (1) ediyor; atlas gömleğinin sıra düğmeleri
kopup fırlayacak gibi gergin duruyordu. Belindeki kemer kasten gevşetilmişti. Kırmızı sahtiyan
çizmeleri yere çakılmış gibi karda gömülü (2) duruyordu. Elindeki yayın kirişine asıldıkça o
koskoca meydanda, kar tanelerinin yere düşüşünü duyacak kadar ihtişamlı bir sessizlik
başladı. Gözler kırpılmaz olmuştu. Az sonra fırlayacak oku giderken görmek, herkesin içinde
bir arzuya dönmüştü. Meydan (3) susmuş, kulak kesilmiş, göz kesilmişti. Neden sonra hedefte
bir ses duyuldu. Kimse, oku ne zaman (4) bıraktığını, okun nasıl hedefi bulduğunu yine
görememişti.
Bu parçanın dil ve anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Deyimlerden yararlanılmıştır.
B) Birinci kişi ağzından anlatılmıştır.
C) Benzetmelerle güçlendirilmiştir.
D) Kurallı cümlelerden oluşmuştur.
15-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belirtilenler kanıtıyla
verilmiştir?
A ) Bu kütüphanenin 1901 yılında Mimar Osman tarafından
yapıldığını girişteki yazıdan öğreniyoruz.
B ) Önceki eserlerinde Batılı bir anlayış hâkim olsa da bu romanında
doğunun gizemli taraflarına kapıldığı söylenebilir.
C ) Alatepe’yi geçince en kısası beş metreyi bulan dut ağaçlarının
başladığı, bu ağaçların yapraklarını yazın döktüğü bilinir.
D ) Çocukluğunu Galata’da geçiren ressamın, tüm resimlerinde arka
planda Galata Kulesi’nin görünmesi bir saygı ifadesi olabilir.

More Related Content

What's hot

Gagauzka mova-4-klas-kulaksuz-2021
Gagauzka mova-4-klas-kulaksuz-2021Gagauzka mova-4-klas-kulaksuz-2021
Gagauzka mova-4-klas-kulaksuz-2021
kreidaros1
 
Gezgin Şiirleri 2005-2007
Gezgin Şiirleri 2005-2007 Gezgin Şiirleri 2005-2007
Gezgin Şiirleri 2005-2007
Ulaş Başar Gezgin
 
Ahmet altan i̇çimizde bir yer
Ahmet altan   i̇çimizde bir yerAhmet altan   i̇çimizde bir yer
Ahmet altan i̇çimizde bir yerSavaş Erdoğan
 
Halk edebiyatı
Halk edebiyatıHalk edebiyatı
Halk edebiyatıslayturk
 
Ahmet altan ve kırar göğüsüne bastırırken
Ahmet altan   ve kırar göğüsüne bastırırkenAhmet altan   ve kırar göğüsüne bastırırken
Ahmet altan ve kırar göğüsüne bastırırkenSavaş Erdoğan
 
6. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
6. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk6. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
6. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
enesulusoy
 

What's hot (7)

Gagauzka mova-4-klas-kulaksuz-2021
Gagauzka mova-4-klas-kulaksuz-2021Gagauzka mova-4-klas-kulaksuz-2021
Gagauzka mova-4-klas-kulaksuz-2021
 
Gezgin Şiirleri 2005-2007
Gezgin Şiirleri 2005-2007 Gezgin Şiirleri 2005-2007
Gezgin Şiirleri 2005-2007
 
Ahmet altan i̇çimizde bir yer
Ahmet altan   i̇çimizde bir yerAhmet altan   i̇çimizde bir yer
Ahmet altan i̇çimizde bir yer
 
A N Tİ K Ç AĞ
A N Tİ K   Ç AĞA N Tİ K   Ç AĞ
A N Tİ K Ç AĞ
 
Halk edebiyatı
Halk edebiyatıHalk edebiyatı
Halk edebiyatı
 
Ahmet altan ve kırar göğüsüne bastırırken
Ahmet altan   ve kırar göğüsüne bastırırkenAhmet altan   ve kırar göğüsüne bastırırken
Ahmet altan ve kırar göğüsüne bastırırken
 
6. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
6. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk6. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
6. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
 

Similar to 8. Sınıf Türkçe Ünite 3 Milli Kültür

K I Z I L D E R I L I L E R
K I Z I L D E R I L I L E RK I Z I L D E R I L I L E R
K I Z I L D E R I L I L E R
guestadb9b
 
Silmarillion
SilmarillionSilmarillion
Silmarillion
Ziya IPEK
 
Sözcükte Anlam konu anlatım sunu
Sözcükte Anlam konu anlatım sunuSözcükte Anlam konu anlatım sunu
Sözcükte Anlam konu anlatım sunu
Gökpınar Lisesi
 
Marti e-dergisi Ocak2012 01_sayi
Marti e-dergisi Ocak2012 01_sayiMarti e-dergisi Ocak2012 01_sayi
Marti e-dergisi Ocak2012 01_sayi
Yasemin Sungur
 
Edebiyatta türler
Edebiyatta türlerEdebiyatta türler
Edebiyatta türlerslayturk
 
6_gagm_b_2023.pdf
6_gagm_b_2023.pdf6_gagm_b_2023.pdf
6_gagm_b_2023.pdf
LudaM3
 
7.SINIF YAZI TÜRLERİ.pptx
7.SINIF YAZI TÜRLERİ.pptx7.SINIF YAZI TÜRLERİ.pptx
7.SINIF YAZI TÜRLERİ.pptx
mekanBitkilendirme
 
Edebiyat bilgisi 3
Edebiyat bilgisi 3Edebiyat bilgisi 3
Edebiyat bilgisi 3Rauf Erdem
 
Dede Korkut (1).pptx
Dede Korkut (1).pptxDede Korkut (1).pptx
Dede Korkut (1).pptx
SenemKeles
 
Bingolce - Osmanlı Argosu.pdf
Bingolce - Osmanlı Argosu.pdfBingolce - Osmanlı Argosu.pdf
Bingolce - Osmanlı Argosu.pdf
ssuserb90d48
 
5. Sınıf Türkçe 5. Ünite Dünyamız ve Uzay
5. Sınıf Türkçe 5. Ünite Dünyamız ve Uzay5. Sınıf Türkçe 5. Ünite Dünyamız ve Uzay
5. Sınıf Türkçe 5. Ünite Dünyamız ve Uzay
enesulusoy
 
fıkra
fıkrafıkra
fıkra
itu
 
Şeytani Ayetler ve Gerçeği - horozz.net
Şeytani Ayetler ve Gerçeği - horozz.netŞeytani Ayetler ve Gerçeği - horozz.net
Şeytani Ayetler ve Gerçeği - horozz.net
Adnan Dan
 
ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER
ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLERATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER
ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER
Holistik Danışmanlık Hiz. Ltd.Şti.
 
Yazım Kuralları.pptx
Yazım Kuralları.pptxYazım Kuralları.pptx
Yazım Kuralları.pptx
TubaIkolu
 
10. sınıflar i̇slam öncesi
10. sınıflar   i̇slam  öncesi10. sınıflar   i̇slam  öncesi
10. sınıflar i̇slam öncesi
Umut Açıkgöz
 
T uerk edebiyati_tarihi
T uerk edebiyati_tarihiT uerk edebiyati_tarihi
T uerk edebiyati_tarihi
cenap demiralay
 
Nasretti̇n Hoca
Nasretti̇n Hoca Nasretti̇n Hoca
Nasretti̇n Hoca
Erman Gurer
 

Similar to 8. Sınıf Türkçe Ünite 3 Milli Kültür (20)

Diziler ikinci yayin
Diziler ikinci yayinDiziler ikinci yayin
Diziler ikinci yayin
 
K I Z I L D E R I L I L E R
K I Z I L D E R I L I L E RK I Z I L D E R I L I L E R
K I Z I L D E R I L I L E R
 
Silmarillion
SilmarillionSilmarillion
Silmarillion
 
Sözcükte Anlam konu anlatım sunu
Sözcükte Anlam konu anlatım sunuSözcükte Anlam konu anlatım sunu
Sözcükte Anlam konu anlatım sunu
 
Marti e-dergisi Ocak2012 01_sayi
Marti e-dergisi Ocak2012 01_sayiMarti e-dergisi Ocak2012 01_sayi
Marti e-dergisi Ocak2012 01_sayi
 
Edebiyatta türler
Edebiyatta türlerEdebiyatta türler
Edebiyatta türler
 
6_gagm_b_2023.pdf
6_gagm_b_2023.pdf6_gagm_b_2023.pdf
6_gagm_b_2023.pdf
 
7.SINIF YAZI TÜRLERİ.pptx
7.SINIF YAZI TÜRLERİ.pptx7.SINIF YAZI TÜRLERİ.pptx
7.SINIF YAZI TÜRLERİ.pptx
 
Edebiyat bilgisi 3
Edebiyat bilgisi 3Edebiyat bilgisi 3
Edebiyat bilgisi 3
 
Dede Korkut (1).pptx
Dede Korkut (1).pptxDede Korkut (1).pptx
Dede Korkut (1).pptx
 
Bingolce - Osmanlı Argosu.pdf
Bingolce - Osmanlı Argosu.pdfBingolce - Osmanlı Argosu.pdf
Bingolce - Osmanlı Argosu.pdf
 
5. Sınıf Türkçe 5. Ünite Dünyamız ve Uzay
5. Sınıf Türkçe 5. Ünite Dünyamız ve Uzay5. Sınıf Türkçe 5. Ünite Dünyamız ve Uzay
5. Sınıf Türkçe 5. Ünite Dünyamız ve Uzay
 
fıkra
fıkrafıkra
fıkra
 
Şeytani Ayetler ve Gerçeği - horozz.net
Şeytani Ayetler ve Gerçeği - horozz.netŞeytani Ayetler ve Gerçeği - horozz.net
Şeytani Ayetler ve Gerçeği - horozz.net
 
ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER
ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLERATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER
ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER
 
Yazım Kuralları.pptx
Yazım Kuralları.pptxYazım Kuralları.pptx
Yazım Kuralları.pptx
 
EtkilesimKatalog2013
EtkilesimKatalog2013EtkilesimKatalog2013
EtkilesimKatalog2013
 
10. sınıflar i̇slam öncesi
10. sınıflar   i̇slam  öncesi10. sınıflar   i̇slam  öncesi
10. sınıflar i̇slam öncesi
 
T uerk edebiyati_tarihi
T uerk edebiyati_tarihiT uerk edebiyati_tarihi
T uerk edebiyati_tarihi
 
Nasretti̇n Hoca
Nasretti̇n Hoca Nasretti̇n Hoca
Nasretti̇n Hoca
 

More from enesulusoy

5. Sınıf Türkçe 4. Ünite Değerlerimiz
5. Sınıf Türkçe 4. Ünite Değerlerimiz5. Sınıf Türkçe 4. Ünite Değerlerimiz
5. Sınıf Türkçe 4. Ünite Değerlerimiz
enesulusoy
 
5. Sınıf Türkçe 3. Ünite Sağlık ve Çevre
5. Sınıf Türkçe 3. Ünite Sağlık ve Çevre5. Sınıf Türkçe 3. Ünite Sağlık ve Çevre
5. Sınıf Türkçe 3. Ünite Sağlık ve Çevre
enesulusoy
 
5. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
5. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk5. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
5. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
enesulusoy
 
5. Sınıf Türkçe 1. Ünite Birey ve Toplum
5. Sınıf Türkçe 1. Ünite Birey ve Toplum5. Sınıf Türkçe 1. Ünite Birey ve Toplum
5. Sınıf Türkçe 1. Ünite Birey ve Toplum
enesulusoy
 
5. Sınıf Sosyal Silimler 8. Ünite Hepimizin Dünyası
5. Sınıf Sosyal Silimler 8. Ünite Hepimizin Dünyası5. Sınıf Sosyal Silimler 8. Ünite Hepimizin Dünyası
5. Sınıf Sosyal Silimler 8. Ünite Hepimizin Dünyası
enesulusoy
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Yasalarımız Bizim İçin Var
5. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Yasalarımız Bizim İçin Var5. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Yasalarımız Bizim İçin Var
5. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Yasalarımız Bizim İçin Var
enesulusoy
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 6. Ünite Toplum İçin Çalışanlar
5. Sınıf Sosyal Bilimler 6. Ünite Toplum İçin Çalışanlar5. Sınıf Sosyal Bilimler 6. Ünite Toplum İçin Çalışanlar
5. Sınıf Sosyal Bilimler 6. Ünite Toplum İçin Çalışanlar
enesulusoy
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 5. Ünite Gerçekleşen Düşler
5. Sınıf Sosyal Bilimler 5. Ünite Gerçekleşen Düşler5. Sınıf Sosyal Bilimler 5. Ünite Gerçekleşen Düşler
5. Sınıf Sosyal Bilimler 5. Ünite Gerçekleşen Düşler
enesulusoy
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Ürettiklerimiz
5. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Ürettiklerimiz5. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Ürettiklerimiz
5. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Ürettiklerimiz
enesulusoy
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 3. Ünite Bölgemizi Tanıyalım
5. Sınıf Sosyal Bilimler 3. Ünite Bölgemizi Tanıyalım5. Sınıf Sosyal Bilimler 3. Ünite Bölgemizi Tanıyalım
5. Sınıf Sosyal Bilimler 3. Ünite Bölgemizi Tanıyalım
enesulusoy
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 2. Ünite Adım Adım Türkiye
5. Sınıf Sosyal Bilimler 2. Ünite Adım Adım Türkiye5. Sınıf Sosyal Bilimler 2. Ünite Adım Adım Türkiye
5. Sınıf Sosyal Bilimler 2. Ünite Adım Adım Türkiye
enesulusoy
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 1. Ünite Haklarımı Öğreniyorum
5. Sınıf Sosyal Bilimler 1. Ünite Haklarımı Öğreniyorum5. Sınıf Sosyal Bilimler 1. Ünite Haklarımı Öğreniyorum
5. Sınıf Sosyal Bilimler 1. Ünite Haklarımı Öğreniyorum
enesulusoy
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 7. Ünite Yer Kabuğunun Gizemi
5. Sınıf Fen Bilimleri 7. Ünite Yer Kabuğunun Gizemi5. Sınıf Fen Bilimleri 7. Ünite Yer Kabuğunun Gizemi
5. Sınıf Fen Bilimleri 7. Ünite Yer Kabuğunun Gizemi
enesulusoy
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 6. Ünite Yaşamımızın Vazgeçilmezi Elektrik
5. Sınıf Fen Bilimleri 6. Ünite Yaşamımızın Vazgeçilmezi Elektrik5. Sınıf Fen Bilimleri 6. Ünite Yaşamımızın Vazgeçilmezi Elektrik
5. Sınıf Fen Bilimleri 6. Ünite Yaşamımızın Vazgeçilmezi Elektrik
enesulusoy
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 5. Ünite Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım
5. Sınıf Fen Bilimleri 5. Ünite Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım5. Sınıf Fen Bilimleri 5. Ünite Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım
5. Sınıf Fen Bilimleri 5. Ünite Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım
enesulusoy
 
5. Sınıf Matematik 5. Ünite Geometri ve Ölçme
5. Sınıf Matematik 5. Ünite Geometri ve Ölçme5. Sınıf Matematik 5. Ünite Geometri ve Ölçme
5. Sınıf Matematik 5. Ünite Geometri ve Ölçme
enesulusoy
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 4. Ünite Işığın ve Sesin Yayılması
5. Sınıf Fen Bilimleri 4. Ünite Işığın ve Sesin Yayılması5. Sınıf Fen Bilimleri 4. Ünite Işığın ve Sesin Yayılması
5. Sınıf Fen Bilimleri 4. Ünite Işığın ve Sesin Yayılması
enesulusoy
 
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 2. Konu Ondalık Sayılar
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 2. Konu Ondalık Sayılar5. Sınıf Matematik 4. Ünite 2. Konu Ondalık Sayılar
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 2. Konu Ondalık Sayılar
enesulusoy
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 3. Ünite Maddenin Değişimi
5. Sınıf Fen Bilimleri 3. Ünite Maddenin Değişimi5. Sınıf Fen Bilimleri 3. Ünite Maddenin Değişimi
5. Sınıf Fen Bilimleri 3. Ünite Maddenin Değişimi
enesulusoy
 
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 1. Konu Kesirler
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 1. Konu Kesirler5. Sınıf Matematik 4. Ünite 1. Konu Kesirler
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 1. Konu Kesirler
enesulusoy
 

More from enesulusoy (20)

5. Sınıf Türkçe 4. Ünite Değerlerimiz
5. Sınıf Türkçe 4. Ünite Değerlerimiz5. Sınıf Türkçe 4. Ünite Değerlerimiz
5. Sınıf Türkçe 4. Ünite Değerlerimiz
 
5. Sınıf Türkçe 3. Ünite Sağlık ve Çevre
5. Sınıf Türkçe 3. Ünite Sağlık ve Çevre5. Sınıf Türkçe 3. Ünite Sağlık ve Çevre
5. Sınıf Türkçe 3. Ünite Sağlık ve Çevre
 
5. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
5. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk5. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
5. Sınıf Türkçe 2. Ünite Atatürk
 
5. Sınıf Türkçe 1. Ünite Birey ve Toplum
5. Sınıf Türkçe 1. Ünite Birey ve Toplum5. Sınıf Türkçe 1. Ünite Birey ve Toplum
5. Sınıf Türkçe 1. Ünite Birey ve Toplum
 
5. Sınıf Sosyal Silimler 8. Ünite Hepimizin Dünyası
5. Sınıf Sosyal Silimler 8. Ünite Hepimizin Dünyası5. Sınıf Sosyal Silimler 8. Ünite Hepimizin Dünyası
5. Sınıf Sosyal Silimler 8. Ünite Hepimizin Dünyası
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Yasalarımız Bizim İçin Var
5. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Yasalarımız Bizim İçin Var5. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Yasalarımız Bizim İçin Var
5. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Yasalarımız Bizim İçin Var
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 6. Ünite Toplum İçin Çalışanlar
5. Sınıf Sosyal Bilimler 6. Ünite Toplum İçin Çalışanlar5. Sınıf Sosyal Bilimler 6. Ünite Toplum İçin Çalışanlar
5. Sınıf Sosyal Bilimler 6. Ünite Toplum İçin Çalışanlar
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 5. Ünite Gerçekleşen Düşler
5. Sınıf Sosyal Bilimler 5. Ünite Gerçekleşen Düşler5. Sınıf Sosyal Bilimler 5. Ünite Gerçekleşen Düşler
5. Sınıf Sosyal Bilimler 5. Ünite Gerçekleşen Düşler
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Ürettiklerimiz
5. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Ürettiklerimiz5. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Ürettiklerimiz
5. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Ürettiklerimiz
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 3. Ünite Bölgemizi Tanıyalım
5. Sınıf Sosyal Bilimler 3. Ünite Bölgemizi Tanıyalım5. Sınıf Sosyal Bilimler 3. Ünite Bölgemizi Tanıyalım
5. Sınıf Sosyal Bilimler 3. Ünite Bölgemizi Tanıyalım
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 2. Ünite Adım Adım Türkiye
5. Sınıf Sosyal Bilimler 2. Ünite Adım Adım Türkiye5. Sınıf Sosyal Bilimler 2. Ünite Adım Adım Türkiye
5. Sınıf Sosyal Bilimler 2. Ünite Adım Adım Türkiye
 
5. Sınıf Sosyal Bilimler 1. Ünite Haklarımı Öğreniyorum
5. Sınıf Sosyal Bilimler 1. Ünite Haklarımı Öğreniyorum5. Sınıf Sosyal Bilimler 1. Ünite Haklarımı Öğreniyorum
5. Sınıf Sosyal Bilimler 1. Ünite Haklarımı Öğreniyorum
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 7. Ünite Yer Kabuğunun Gizemi
5. Sınıf Fen Bilimleri 7. Ünite Yer Kabuğunun Gizemi5. Sınıf Fen Bilimleri 7. Ünite Yer Kabuğunun Gizemi
5. Sınıf Fen Bilimleri 7. Ünite Yer Kabuğunun Gizemi
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 6. Ünite Yaşamımızın Vazgeçilmezi Elektrik
5. Sınıf Fen Bilimleri 6. Ünite Yaşamımızın Vazgeçilmezi Elektrik5. Sınıf Fen Bilimleri 6. Ünite Yaşamımızın Vazgeçilmezi Elektrik
5. Sınıf Fen Bilimleri 6. Ünite Yaşamımızın Vazgeçilmezi Elektrik
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 5. Ünite Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım
5. Sınıf Fen Bilimleri 5. Ünite Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım5. Sınıf Fen Bilimleri 5. Ünite Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım
5. Sınıf Fen Bilimleri 5. Ünite Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım
 
5. Sınıf Matematik 5. Ünite Geometri ve Ölçme
5. Sınıf Matematik 5. Ünite Geometri ve Ölçme5. Sınıf Matematik 5. Ünite Geometri ve Ölçme
5. Sınıf Matematik 5. Ünite Geometri ve Ölçme
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 4. Ünite Işığın ve Sesin Yayılması
5. Sınıf Fen Bilimleri 4. Ünite Işığın ve Sesin Yayılması5. Sınıf Fen Bilimleri 4. Ünite Işığın ve Sesin Yayılması
5. Sınıf Fen Bilimleri 4. Ünite Işığın ve Sesin Yayılması
 
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 2. Konu Ondalık Sayılar
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 2. Konu Ondalık Sayılar5. Sınıf Matematik 4. Ünite 2. Konu Ondalık Sayılar
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 2. Konu Ondalık Sayılar
 
5. Sınıf Fen Bilimleri 3. Ünite Maddenin Değişimi
5. Sınıf Fen Bilimleri 3. Ünite Maddenin Değişimi5. Sınıf Fen Bilimleri 3. Ünite Maddenin Değişimi
5. Sınıf Fen Bilimleri 3. Ünite Maddenin Değişimi
 
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 1. Konu Kesirler
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 1. Konu Kesirler5. Sınıf Matematik 4. Ünite 1. Konu Kesirler
5. Sınıf Matematik 4. Ünite 1. Konu Kesirler
 

Recently uploaded

Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi RefleksolojiTemel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
SeyfettinColak
 
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran AkademiAyaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
SeyfettinColak
 
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran AkademiSİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SeyfettinColak
 
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönmeAlışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
YaseminSengunDemirca
 
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdfTam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
SeyfettinColak
 
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W 官方指定】
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W  官方指定】独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W  官方指定】
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W 官方指定】
faraonchoffg
 
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
tosaf96232
 
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W 官方指定】
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W  官方指定】独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W  官方指定】
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W 官方指定】
faraonchoffg
 

Recently uploaded (8)

Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi RefleksolojiTemel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
 
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran AkademiAyaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
 
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran AkademiSİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
 
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönmeAlışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
 
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdfTam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
 
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W 官方指定】
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W  官方指定】独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W  官方指定】
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W 官方指定】
 
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
 
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W 官方指定】
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W  官方指定】独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W  官方指定】
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W 官方指定】
 

8. Sınıf Türkçe Ünite 3 Milli Kültür

  • 2. EŞ SESLİ ( SESTEŞ ) SÖZCÜKLER • Yazılışları ve söylenişleri aynı fakat anlamları farklı sözcüklerdir. Boy : Bir şeyin tabanı ile tavanı arasındaki uzaklık Boy : Geleneksel topluluk , kabile Hayır : İnkâr bildiren bir söz Hayır : İyilik , karşılık beklemeden yapılan yardım Kart : Gençliği , körpeliği kalmamış Kart : Düzgün kesilmiş ince karton parçası
  • 3. UYARI • Çok anlamlı sözcüklerle sesteş sözcükler karıştırılmamalıdır.Çok anlamlılığın bir sözcüğün temel anlam dışında yan ya da mecaz anlam kazanarak oluştuğu unutulmamalıdır. Yüzünde kırışıklık oluştu. (surat ) ( temel anlam) Suyun yüzünde yapraklar vardı. (yüzey) (yan anlam) Bıçağın yüzü keskindi. ( keskin kenar) ( yan anlam ) Binanın yüzünü boyuyorlar. ( bir şeyin ön tarafı ) ( yan anlam ) Yastıkların yüzü temizdi. ( kılıf) ( yan anlam) Yatağın yüzünü değiştirin.( görünen bölümde kullanılan kumaş ) ( yan anlam) Adamda yüz yok ki ! ( utanma ) ( mecaz anlam ) YÜZ Meydanda yüz kişi toplanmıştı. ( sayı ) ( temel anlam)YÜZ Yüzme ,rahatsızlığıma iyi geldi.( suda ilerlemek) ( temel anlam)YÜZ Yüzülen derileri kurumlar topladı. (derisini çıkarmak) ( temel anlam)YÜZ
  • 4.
  • 5. UYARI Yazılışları aynı gibi görünse de düzeltme işareti olan sözcüklerle sesteşlik oluşturulmaz. yar - yâr kar - kâr hala - hâlâ alem - âlem
  • 6. UYARI • Dize sonlarındaki sesteş sözcükler, cinaslı uyak oluşturur. Mani benim ezberim Kan ağlıyor gözlerim Ben o yarin yolunu Ölene dek gözlerim. Kuleden ses geliyor kuleden O kaş , o göz değil mi Beni sana kul eden ?
  • 7. SIRA SENDE Aşağıda kutu içinde verilen sözcükleri farklı anlamlara gelecek şekilde kullanınız. …………………………………………………………………………………………………………………………………….. ……………………………………………………………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………………………………………………………….. Düş Yakın Koru Kar Dik
  • 8.
  • 9. SORU ÇÖZELİM Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangi ikisi arasında eş seslilik ilişkisi vardır? A) Bir yıl çalıştım , bir yıl daha çalışırım. B) Kırık notlarını , kırık bakışlarla okudu. C) Üstlerinde bir etek , dağın eteklerinde yürüyorlardı. D ) Eti kimsesiz kadına vererek kendince yardım etti.
  • 10. HİKAYE ( ÖYKÜ ) Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların okuyucuya güzellik duygusu verecek şekilde anlatıldığı kısa yazılardır. ÖYKÜNÜN TEMEL UNSURLARI OLAY Öyküde ortaya çıkan her türlü iş ya da hadisedir. YER Olayın veya durumun geçtiği mekândır. ZAMAN Öyküde olay veya durum kısa bir sürede geçer.Bazen zaman sadece sezdirilir. KİŞİ Öyküde olay veya durumları yaşayan kişiler azdır.
  • 11. Örnek Öykü KARANFİLLER VE DOMATES SUYU Küçük bir çam ormanı. Vakit sabah. Arı, sinek, kuş sesi. Bir siyah gözlükten görülen yerde ve ağaçlarda güneş parçaları. Sonra uzak, göğün kendi renginden biraz daha koyu kıyılara giden hudutlu bir deniz... İşte böyle bir yerde köyün insanlarını düşünüyorum. Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler. Hayır, şimdi insanları kitapların öğrettiği şekilde sevmiyorum. Kitaplar dediğime bakıp da büyük ilmi kitaplar, yahut da dört meşhur kitaptan birisini okuyup iman ettiğim sanılmasın. Şiirler, romanlar, hikâyeler, masallar bana bu ilmi tahsil ettirmişlerdi. Beyinin vapurdan iner inmez çantasını kapan uşaktan iğrenmeyi, sabahleyin altı buçukta tabiatla kavga için sokağa fırlamayan adamın çalışmadığını kendi kendime öğrendim. Ama şu sabahleyin altı buçukta tabiatla kavga için sokağa fırlamayan adam, isterse akşama kadar insanları aldatmak için didinsin. Kaç para eder! Gözümde, milyonu olsa da, kalp para ile metelik etmez. Şimdi artık kimi sevdiğimi, kime saygı duyduğumu biliyorum. Günlerden beri kafamı bir adam kaplıyor (işgal ediyor dememek için). Köyde ona "Kör Mustafa" derlerdi. Bir gözü sola doğru biraz kaymıştı. Sağ tarafının beyazı ile gözkapağı arasına ciğer kırmızısı bir et parçası oturmuştu. Böyle mi doğmuştur? Yoksa çocukken bir şey mi batmıştır?.. Bu arızalı göz, öteki gözden daha parlaktır, daha siyah, daha canlı, daha zekidir. Bana bir kamburu hatırlatıyor bu göz; tuhaf değil mi? Bir kambur insan çirkindir ama bütün kamburlar iyi yürekli, sevimli insanlardır. Arkadaş canlısıdırlar, şendirler. Ne severim kamburları! İşte Kör Mustafa'nın bu gözü de bir kambur insanın ruh haletini içine sindirmiş, şıkır şıkır, pırıl pırıl, sevimli, çapkın, canlı bir gözdür. Öteki doğru dürüst göz, onun yanında mahcup, sönük, tatsız tuzsuz, pek de kibirlidir. Kör Mustafa bahçelerde çalışır, gündeliğe gider, sarnıç sıvar, dam aktarır, kuyu kazar... Bizim köyün lodos tarafı gayrimeskûndur. Orada fundalar, yabani meşe palamutları, kocayemişler, çalı süpürgeleri bir türlü ağaç haline gelemeden, ama ağacı taklit edercesine gelişir, birbirinin içine girmiş yaşarlar. Bütün bu fundalıklar Fino Kilisesi'nin malıdır. Kocaman, kirli sakallı, cin gibi bir papaz fundalıkları bizimdir diye arada bir dolaşır. İsteyen olursa ucuza kiraya verir. Ama kimse kiralamaz. Çünkü orman memuru buraları Orman Kanunu mucibince orman addeder. Aralarında üç beş ufacık çam ağacının boğulduğu yabani, cüce, oduna bile gelmez çalı çırpı orman memurunun, Orman Kanunu'nun sayesinde mesut yaşarlar. Kör Mustafa nasıl becerdi bilmem... Denize diklemesine inen bu çalılığın bir kısmını ne pahasına ayıkladı, biliyor musunuz; tırnakları pahasına. O çalı çırpının sere serpe geliştiği, bu denizlere diklemesine inen toprak öyle taşlık, öyle taşlıktı ki... Sonra Mustafa gündüzleri başka yerde çalışmak mecburiyetinde idi. Akşam olunca çalıların arasına sakladığı kazmasını alıyor, gün ağarıncaya kadar söküyor, koparıyor, kazıyordu. Kazdıkça kaya, kazdıkça taş. Bütün bir yaz, bütün bir kış, orman memurunun tazyiki, çalı, palamut, defne, kocayemiş, diken, ot, kök ona karşı koydular. Bu korkunç mücadeleye üç evlek toprak için Mustafa'dan başka bizim köyde kimse girişemezdi. … Sait Faik Abasıyanık
  • 12.
  • 13. SORU ÇÖZELİM 1) İnsanların, kuşların, kurtların kardeşçe yaşadığı, adına “Bereket Bahçesi” denilen bir bağ varmış. (2) Tolga, omzuna dokunulmasıyla bir anlık irkildiyse de Serhat ağabeyini görünce rahatladı. (3) Küçük kız, uzandığı koltukta uyuyakalan dedesini görünce uyandırmaya çalıştı. (4) Bu bağın sahibi çevresinde yaptığı iyiliklerle tanınan Kadir amcaymış. (5) Babası, dedesini rahatsız etmemesini söylemiş. (6) Küçük kuş, yuvasını kaybetmenin korkusuyla ormanda bir o yana bir bu yana uçuyormuş. (7) Bağın kapısındaki tabelada şu cümle yazıyormuş: “İsteyen herkes meyvelerden israf etmeden dilediği kadar yiyebilir.” Yukarıdaki parçada numaralandırılmış cümlelerden hangileri aynı hikâyeden alınmıştır? A) 1 – 6 – 7 B) 2 – 5 – 6 C) 3 – 4 – 6 D) 1 – 4 – 7
  • 14. BİYOGRAFİ • Bilim , sanat , spor , politika vb. alanlarda başarılı olup ün kazanmış kişilerin hayatını tüm yönleriyle inceleyerek kronolojik sırayla ve kanıtlara dayanarak anlatan bilgi amaçlı yazılardır.
  • 15. AYIRT ET BİYOGRAFİ OTOBİYOGRAFİ *Kişinin yaşam öyküsü başkası tarafından yazılır. * Kişi , yaşam öyküsünü kendisi yazar. *Üçüncü kişili anlatım yapılır. * Birinci kişili anlatım yapılır. *Belge niteliği taşıdığından nesneldir. * Kişi ,zaman zaman nesnellikten uzaklaşabilir.
  • 16.
  • 17. TURGUT ÖZAKMAN (1930-2013) HAYATI : 1 Eylül 1930 tarihinde Ankara'da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. KölnÜniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsüne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosuna dramaturg olarak girdi. TRT'de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve 1983 - 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulunda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Uzun yıllar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünde (DTCF Tiyatro) kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi. 28 Eylül 1998'de, üstün hizmetleri nedeniyle Anadolu Üniversitesince, 2006 yılında Ege Üniversitesince ve 2007 yılında, mezun olduğu ve uzun yıllar görev yaptığı Ankara Üniversitesince 'fahri doktor' unvanı verilen Özakman, sayısız esere imza attı. Nisan 2002'de Eskişehir Belediye Başkanlığı, açtığı ikinci tiyatroya 'Turgut Özakman Sahnesi' adını verdi. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Özakman'a Üstün Hizmet Ödülü verdi. 2005 yılında piyasaya sürülen , 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı'nı romansı bir dille anlatan Şu Çılgın Türkler (Bilgi Yayınevi) adlı belgesel-romanı, kısa sürede 300’ün üzerinde baskı yaparak 600.000’e yakın kopya sattı. Haftalarca çok satanlar listelerinde ilk sırada kaldı. Turgut Özakman'ın üç çocuğu ve dört torunu vardır. 28 Eylül 2013 tarihinde tedavisi devam etmekte olduğu Özel Güven Hastanesinde vefat etmiştir. ESERLERİ: Romanlar Korkma İnsancık Korkma (1994) , Romantika (2000) , 19 Mayıs 1919 Atatürk Yeniden Samsun'da (2002) , Şu Çılgın Türkler (2005) Diriliş - Çanakkale 1915 (2008) , Cumhuriyet - Türk Mucizesi (2009) , Cumhuriyet - Türk Mucizesi 2 (2010) , Çılgın Türkler – Kıbrıs (2012) Araştırma İnceleme Kitapları Dr. Rıza Nur Dosyası (1995) , Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi (1995) , Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele (1997) "Mustafa" Filmi Hakkında (1998) Meslek Kitapları Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği (1983) , Radyo Notları (1969) Yayınlanan Oyunları Bütün Oyunları 1 - Şu Çılgın Türkler ( 2006) , Bütün Oyunları 2 - Üç Destan, Delioğlan (2008) , Bütün Oyunları 3 - Ah Şu Gençler, Hastane, Karagöz'ün Dönüşü, Kardeş Payı, Darılmaca Yok, Berberde, Ben Mimar Sinan, Ak Masal Kara Masal (2008) Bütün Oyunları 4 - Pembe Evin Kaderi, Ocak (oyun), Kanaviçe (oyun), Paramparça (oyun) (2008) Bütün Oyunları 5 - Sarıpınar 1914, Fehim Paşa Konağı, Resimli Osmanlı Tarihi, Bir Şehnaz Oyun (2009) Bütün Oyunları 6 - Güneşte On Kişi, Duvarların Ötesi, Töre (oyun) (2010) Bütün Oyunları 7 - Deli Bayramı, Komşularımız (2011) Senaryolar Keloğlan Aramızda (1972) , Tuzsuz Deli Bekir (1972) , Keloğlan'la Cankız (1973) , Mevlana (1973)(Ergin Orbey'le birlikte) Yatık Emine (1974)(Ömer Kavur'la birlikte, Refik Halit Karay'ın aynı adlı romanından) , Keloğlan İz Peşinde (1975) , Turhanoğlu (1975) Kanije Kalesi ( 1982) , Son Akın ( 1982) , Kurtuluş ( 1989) , Rıza Beyler( 1993) , Cumhuriyet( 1998) , Dersimiz: Atatürk ( 2009)
  • 18. FIKRA Gazete veya dergilerde güncel siyasi ,ekonomik ve toplumsal konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan ciddi veya eğlendirici yazılardır. Köşe yazılarıdır. *Güncel konuları işler. *Düşünce yazısıdır. *Gazete ve dergilerin iç sayfalarında yer alır. *Kanıtlama amacı yoktur.
  • 19. AYIRT ET FIKRA FIKRA Güncel konuların işlendiği köşe yazılarıdır. Sözlü kültür ürünü olan , insanı güldürürken düşündüren hikayeciklerdir. Nasrettin Hoca fıkraları gibi…
  • 20.
  • 21. Örnek KIŞ UYKUSU Cumhuriyet , 29 /06 /2014 Ufukta seher/günbatımı çizgisi… Rüzgârla dalgalanan otlar… Uçuşan yapraklar, topluca kanatlanan kuşlar, gümüş bulutlardan süzülen mehtap, çatıya vuran yağmur, uzaktan gelen köpek sesleri… Perdede beliren tek başına güzel kadının, birden yelle havalanan saçları… Bir Zamanlar Anadolu’da, böyle sürekli bir var, bir yok atmosferi, bir “büyülü gerçekçilik” var, demiştim. Kış Uykusu’nda işte o büyü ve o “şiirsellik” yok. Ama aynı uçsuz bucaksız, ezici, büyük “doğa” ve bozkırın yalnızlığı; karakterlerin aynı oranda yoğun ve derin “yabancılaşması”, bu filmde de olanca gücüyle hissediliyor… Nuri Bilge Ceylan “yabancılaşma” duygusunu bu kez, önceki filmlerindeki gibi uzun boşluklar ve sessizliklerle vermek yerine açıkça sözlere döküyor. Yerel bir gazeteye (“Bozkırın Sesi!”) yazı yazan başkarakter Aydın’a, kardeşi Necla’nın tokat gibi çarptığı şu sözler mesela: “Eskiden biz sana hayrandık. Senin önemli işler yapacağını ve önemli biri olacağını düşünürdük. Ama öyle olmadı. Bu senin suçun değil. Çıtayı yukarda tutan bizdik!” Yenilenlerin öyküsü “Kış Uykusu” da, “Bir Zamanlar Anadolu’da” olduğu gibi tıpkı yenik düşen insanların öyküsü. Ceylan bunu bir önceki filminde alttan alta dokundurarak ve hissettirerek verirken bu defa karakterlerine bağırta bağırta söyletiyor... İki film arasında benim kişisel tercihim, ilki… “ Bir Zamanlar Anadolu’da”ya tek kelimeyle bayılmıştım. O filmin, Türk sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmi olduğunu düşündüm, hâlâ da öyle olduğunu düşünüyorum… Kış Uykusu, kuşkusuz ki çok güçlü, sıra dışı ve iyi bir film. Üç saat, 16 dakika boyunca hiç sıkılmadan, ilgi ve beğeniyle izledim. Ancak “Bir Zamanlar Anadolu’da”ki gibi beynimden ve yüreğimden vurulmadım... ‘Edebiyata güzelleme!’ Filmi, sinemada tesadüfen yan yana düştüğümüz Sevgili Füruzan’la izledik. O benim aksime “Edebiyata harikûlade bir güzelleme” olarak gördüğü “Kış Uykusu”ndan çok etkilendiğini söyledi. Çehov, Shakespeare, Dostoyevski üzerinden katman katman soyularak izlenebilen filmden, Füruzan gibi bir edebiyatçının aldığı tat farklıydı. Hapisten henüz çıkan, Nejat İşler’in oynadığı işsiz İsmail karakterinin örneğin; “hayırsever” Nihal’in bağışladığı paraları ateşe vermesi… Firuzan, bu sahnenin hemen Dostoyevski’nin Budala’sındaki Nastassya Filippovna’nın kendisine verilmiş olan paraları ateşe atmasına yapılan bir gönderme olduğunu söyledi. Örnekleri böyle çoğaltmak mümkün… Bu bağlamda “Kış Uykusu”nu, “edebiyatı”, “sinema diline” bir aktarma egzersizi olarak da okuyabiliriz. • • NİLGÜN CERRAHOĞLU
  • 22. SIRA SENDE Aşağıdaki parçaların ait olduğu yazı türlerini boşluklara yazınız. ……………………………………… Halil İnalcık , 29 Mayıs 1916 tarihinde İstanbul’da doğdu. Balıkesir Muallim Mektebi'ni bitirdi. 1935 yılında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yeni Çağ Tarihi Bölümü’nde yükseköğrenimine başladı. 1942 yılında "Tanzimat ve Bulgar Meselesi" adlı doktora tezini verdi. Uzun yıllar aynı fakültede Osmanlı ve Avrupa tarihi üzerine dersler verdi. Sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü'ne "Osmanlı Tarihi Üniversite Profesörü" olarak davet edildi. 1973 yılında meşhur kitabı The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600 yayınlandı. Yurtiçi ve dışında çeşitli üniversitelerden fahri doktora payeleri aldı. 1993 yılında Bilkent Üniversitesi'ne davet edildi ve burada Tarih Bölümü’nü kurdu. Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü'nde yüksek lisans ve doktora ögrencilerine seminer dersleri verdi. …………………………………………………….. Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkânında tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışan Koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir arslanı andırıyordu. ıOn yıldır bu karanlık in içinde ham demirden dövdüğü kılıç ve namluları tüm Anadolu'da, tüm Rumeli'de sınır boylarında büyük bir ün kazanmıştı. Hatta İstanbul'da bile yeniçeriler, satın alacakları kamaların, saldırmaların, yatağanların üstünde "Ali Usta'nın işi" damgasını arıyorlardı. Koca Ali en kalın, en katı demirleri mısır yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşatan sanatını kimseden öğrenmemiş, kendi kendine bulmuştu. Daha on iki yaşındayken, sert bir beylerbeyi olan babasının başı vurulmuş, öksüz kalmıştı. Amcası çok zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu yanına aldı. Okutmak istedi. Belki devlet katında yetiştirecek, büyük görevlere çıkaracaktı. Ama Ali‘ "Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim," dedi. ………………………………………………………………………………………. Ben Orhan Veli 1914’te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 2 yaşında gurbete çıktım. 7’sinde mektebe başladım 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’te Oktay Rıfat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de şarkı söylemesini çok sevdim. 19 yaşında sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum, hiç evlenmedim. Ben Orhan Veli … ……………………………………………………………….. Türk eğitim sisteminin ciddi sorunları var. Bunların en başında da insan gücü planlaması ve kariyer stratejisi geliyor. Okula başlayan her çocuğa doktor, mühendis, öğretmen, avukat olacaksın diye gaz veriyoruz. Kimi okuyor mühendis unvanı alıyor kimisi de okuldan kopup işçi oluyor. Teknisyen ve tekniker olanı ise yok gibi. Olsa bile akıllarını çelip ille de mühendis olmalısın diye dershanelere, sınavlara mecbur ediyoruz. Mühendis olan bir kaçı mutlu oluyor ama olamayan yüzde 90’ı küskünler kervanına katılıyor. Gençlerin önü açık olmasın mı, meslek liselerini ve iki yıllık meslek yüksekokullarını bitirenlerin 4 yıllık bölümlere gitmeye hakları olmasın mı? Elbette olsun, hem de fazlasıyla. Ama asıl hedefleri, o olmasın. Yoksa ne bulundukları konuma razı olabiliyorlar ne de işlerinde başarılı. Oysa onların beğenmediği teknisyenliği, teknikerliği yani ara insan gücü olmayı, canı gönülden isteyenler var. Üstelik, piyasanın en çok aradığı pozisyon da o. Hangi işverenle konuşsanız nitelikli ara insan gücü bulamamaktan şikayetçi. Umarız bu konuda daha akılcı planlamalar yapılır...
  • 23. ANLATIM TÜRLERİ ANLATIM TÜRLERİ Birinci Kişili Anlatım *Yazar , metnin şahıs kadrosunda yer alır. *Olay veya durum birinci kişinin ağzından anlatılır. ( Ben / Biz) Üçüncü Kişili Anlatım *Yazar , olayı veya durumu dışarıdan gözlemleyerek anlatır. *Olay veya durum ,üçüncü kişi ağzından anlatılır. ( O / Onlar )
  • 24.
  • 25. SIRA SENDE Aşağıdaki metinlerin kaçıncı kişinin ağzından olduklarını yazınız. Dün akşam gün batımı, hiç görmediğim bir güzellikteydi. Pembe turuncu bir buğu vardı gökte. Hele maunaların geçtiği Seine üzerinde gök öyle bir göründü ki, Grenelle Köprüsü’nde ürperdim. Tramvayda baktım; kimse ama hiç kimse görmüyor bu güzelliği. Farkında olan kendinden geçen, tedirgin olan bir yüz yok... Ama diye düşündüm, güzelliği bulmak için, yolculuğa kalkar, uzaklara giderler. …………………………………………………….. Kâğıdı güzelce dürdü, büktü, cebine koydu, çalışma saati dolmadan hızla koşarcasına eve gitti. ……………………………………………………………. Gamsız hastaydı. Çocuklar derhâl bunu fark ettiler. Yemek götürdüler. O verilen yiyecekleri yemiyor, ara sıra titizleşiyor, yalnız bırakmaları için yalvarıyor gibi dişlerini çıkararak hafif hafif bağırıyordu. Gamsız’ın ıstırabını ve bakışlarındaki perişanlığı öğretmenler de gördüler. …………………………………………………………. Bir gün, okuldan dönünce, avlumuza iki yabana atın bağlanmış olduğunu gördüm. Eyerlerine, koşumlarına bakılırsa, dağlardan geliyordu atlar. …………………………………………………………………
  • 26. CÜMLENİN ÖGELERİ Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin ögeleri”denir. Cümle ögelerini, temel ögeler ve yardımcı ögeler olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz. Cümlenin Ögeleri Temel Ögeler 1- Yüklem 2- Özne Yardımcı Ögeler 1- Nesne 2- Dolaylı Tümleç 3- Zarf Tümleci 4- Edat Tümleci
  • 27. A- Temel Ögeler YÜKLEM: Cümlede işi, oluşu, hareketi kişi ve zamana bağlı olarak anlatan ya da olanı bildiren ögeye yani yargı bildiren unsura “yüklem” denir. *Cümlede yüklemi bulmak için herhangi bir soru sorulmaz. *Yüklemde çekimli eylem de ek eylem almış isim soylu sözcük de bulunabilir. *Kuşlar daldan dala konuyordu.( çekimli eylem) *Başarısında ailesinin payı büyüktü. ( ek eylem almış isim soylu sözcük) *Yüklem tek başına cümle olabilir. *Babaannemin kimseleri sokmadığı , gözü gibi sakındığı odasındaydık. (Araya sıfat almış isim tamlaması yüklem olmuş)
  • 28.
  • 29. * Yüklem tek sözcükten oluşabileceği gibi değişik söz gruplarından da oluşabilir. *Ak akçe kara gün içindir. ( Ek eylemle çekimlenmiş edat) *Bu simitler çıtır çıtırdı . ( İkileme) *İş yaşamı , bireysel gelişimin en önemli adımıdır.( Tamlayanı ve tamlananı sıfat almış isim tamlaması) *Arayan kimdi? ( Zamir) *Yerde gördüğüm şey altın saatti. ( Takısız isim tamlaması) *Demokrasiyi yaşayamamak ,Asya ülkelerinin yazgısıdır.( Zincirleme isim tamlaması) *Diğer ögeler yüklemi tamamlar. *Yüklem sondaysa kurallı cümle oluşur. Yüklem başta ya da ortadaysa devrik cümle , yüklem kullanılmamışsa eksiltili cümle oluşur. Gezi programı için okul müdürüne başvurdu. ( Kurallı cümle) O gün yoktu kimse sınıfta. ( Devrik cümle ) Karşımızda yemyeşil bir ova … ( Eksiltili cümle )
  • 30. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini oluşturan sözcüklerin türlerini yazınız. Kardeşim erkenden okula gitti. Okuldan kaçtığımız o şahane günlerdeyiz. Burada en çok yetişen ürün elmadır. Tek isteği onu görmekti. O, gençliğinde rüzgar gibiydi. Dün onu arayan bendim. Bu kitap öğretmenimin hatırasıdır. Seçil başarılı bir öğrenciydi. Bu hareketiyle gözden düştü. Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
  • 31. ÖZNE: Cümlede yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da yargıya konu olan unsurdur. Özneyi bulmak için yükleme “Ne?, Kim?” sorularını sorarız. Örnek: Adam umursamadan gülüyordu. (Gülen kim?) Bizim evimiz köyün dışındaydı. (Köyün dışında olan ne?) Dün akşam babamın arkadaşı geldi bize.(Gelen kim?) Çalışmak başarmaktır.( Başarmak olan ne?) Yap-an kim? Ol-an ne?
  • 32.
  • 33. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerin öznelerini bulunuz. • Yolculardan biri yaşlı kadına yer verdi. • Ekmekten pirince kadar her şey bu dükkanda vardı. • Karşıdaki geniş meydan , top sahasıdır. • Bu tren her yıl binlerce insan taşır. • O gün , en neşeli günümdü. • Oraya girmek yasaktır. • Anadolu için gurbet her zaman vardı. • Dertlerinin üzerinde çok durmayan mutlu yaşar.
  • 35. GERÇEK ÖZNE • Yüklemin bildirdiği işi gerçekte yapan ya da oluşa , duruma konu olan varlıktır. • Gizli özne de aynı zamanda bir gerçek öznedir. • Zavallı adam bütün gece uyuyamadı. gerçek özne yüklem ( Uyuyamayanın kim olduğu bellidir.) Örtü , masaya yakıştı. Gerçek özne yüklem ( Yakışanın ne olduğu bellidir.)
  • 36.
  • 37. GİZLİ ÖZNE Cümlede sözcük halinde bulunmayan, yüklemdeki kişi ekinden anlaşılan öznelere ‘gizli özne’ denir. ben Haftaya Ayvalık’a gideceğim. (Gidecek olan kim? -Ben) o Yarın bize uğrasın.(Uğrayan kim?-O) biz Bir yaz günü geçtik Tuna’dan.(Geçen kim?-Biz)
  • 38. SÖZDE ÖZNE İşin kimin tarafından yapıldığı belli olmayan cümlelerde bulunan öznedir . Bin liralık makbuz kesildi. Sözde özne yüklem ( Kesme işini yapan belli değil.) Araba ,emniyet şeridine kadar itildi. Sözde özne yüklem ( İtme işini yapan belli değil.)
  • 39. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerin yüklem ve öznelerini bulunuz.Özne çeşitlerini belirleyiniz. • Sabah olunca güneşin ilk ışıkları dağların doruklarını aydınlattı. • Okula geç kalanların mazeretleri sorulmuş. • Bütün gece sohbet ettik. • Nefret,duyguların yabanileşerek korkunç bir çehreye bürünmesidir. • Sözlerinizi tamamlamalısınız artık. • Konu hızlıca anlatıldı.
  • 40.
  • 41. ÖZNE-YÜKLEM UYUMU a) Özne hangi şahıs ise yüklem de aynı şahıs ekini alır. O, 1972’de Bandırma’da doğdu.( III.Tekil kişi) Özne yüklem Siz, yazı hayatınıza ne zaman ve nasıl başladınız? (II. Çoğul kişi) özne yüklem
  • 42. b) Şayet özne birden çok ise, o zaman yüklemlerde bazı değişmeler olur. Ali, Murat ve ben, Pamukkale’yi çok severiz. özne yüklem (Öznelerden biri birinci tekil veya çoğul şahıs ise yüklem birinci çoğul şahıs eki alır.) Ali, Murat ve siz, Pamukkale’yi çok seviyorsunuz. özne yüklem (Öznelerden biri ikinci tekil ya da çoğul şahıssa, yüklem ikinci çoğul şahıs eki alır.)
  • 43. Ali, Murat ve o, Pamukkale’yi çok seviyorlar. özne yüklem (Öznelerden biri üçüncü tekil şahıs ya da çoğul şahıssa, yüklem üçüncü çoğul şahıs eki alır.) Ben ,sen ve o, Pamukkale’yi çok severiz. özne yüklem (Birden çok özne birinci, ikinci ve üçüncü tekil veya çoğul şahıs zamirlerinden oluşursa yüklem birinci çoğul şahıs olur.)
  • 44.
  • 45. c) Bir cümlede özne tekil bir şahıssa yüklem de tekil; çoğul bir şahıssa yüklem tekil de çoğul da olur. Yaşlı kadın kapıya vurdu. özne yüklem Çocuklar vazoyu kırdı / kırdılar . özne yüklem
  • 46. d) Özne, insan dışındaki bir varlıksa (cansız varlıklar, hayvanlar, bitkiler) çoğul olsa bile yüklem tekil olur. Ağaçlar çiçek açtı. özne yüklem Mor menekşeler, yoksul camları süslüyordu. özne yüklem Köpekler havlıyordu. özne yüklem
  • 47. e) Özneleri çoğul hayvan, bitki veya cansız varlıklar olan cümlelerde kişileştirme sanatı yapılmışsa yüklemler de çoğul olabilir. Ormandaki tüm hayvanlar, kurnaz tilkinin yaptıklarını anlatıyorlardı. özne yüklem Örnekler Dört çocuk parka gitti. özne yüklem
  • 48.
  • 49. f) Özne, birin üstündeki sayı sıfatlarıyla veya birçok, birkaç gibi belgisiz sıfatlarla kurulmuş bir sıfat tamlamasıysa yüklem tekil olur. Dört çocuk parka gitti. özne yüklem Birkaç adam bahçe duvarına yaklaştı. özne yüklem Üç turist otelde kaldı. özne yüklem
  • 50. g) Özne topluluk ismiyse, çoğul olsa bile yüklem tekil olur. Aileler, çocuklarının eğitimini düşünmek zorundadır. özne yüklem h) Özne, vücut organlarını gösteren çoğul bir sözcükse yüklem tekil olur. Gözleri görmez oldu. özne yüklem Çok yürüdüm , bacaklarım ağrıyor özne yüklem
  • 51. ı) Özne ,çoğul ve soyut olan isimden oluşursa yüklem tekil olur. Dostlar alışverişte görsün. özne yüklem i) Özne zamanı gösteren çoğul bir sözcükse yüklem tekil olur. Aylar, yıllar birbirini kovaladı. özne yüklem
  • 52.
  • 53. j) Yüklemleri “var”, “yok” sözcüklerinden biri olan cümlelerde özneler, çoğul da olsa yüklem tekil olur. Mersin’de çok güzel parklar var. özne yüklem Okulda kimseler yok. özne yüklem Ancak, bazen “yok” kelimesini çoğul olarak kullanırız. Bahçede yoklar. yüklem
  • 54. k) Saygı göstermek amacıyla özne tekil, yüklem çoğul kullanılır. Cumhurbaşkanımız yarın Paris’e gidecekler. özne yüklem Sayın Valimiz de toplantıda bulunacaklar. özne yüklem
  • 55. SIRA SENDE Aşağıdaki cümleleri özne-yüklem uyumları açısından inceleyip doğru mu yanlış mı olduklarını değerlendiriniz. CÜMLELER D Y Bütün pencerelerden adalar görünüyorlar. Yanımdan iki kişi geçtiler. Ben ve o her hafta birer kitap okuyor. Bahçede çocuklar var. Ağaçlar yapraklarını döküyorlar. Gençler bilimsel gelişmelere meraklılar. Bu kasabada herkes mutlu yaşıyorlar.
  • 56.
  • 57. B- Yardımcı Ögeler NESNE (DÜZ TÜMLEÇ) Öznenin yaptığı işten etkilenen öğedir. Dolayısıyla nesne, yüklemi eylem olan cümlelerde aranmalıdır. NESNE BELİRTİLİ NESNE BELİRTİSİZ NESNE
  • 58. 1)BELİRTİSİZ NESNE:Nesne ismin yalın hâlindedir. Nesneyi bulmak için yükleme “Ne?” sorusu sorulur. Annem kitap almış. özne belirtisiz yüklem nesne (Alan kim?) (Ne almış) Badem ağaçları çiçek açtı. özne belirtisiz yüklem (Açan ne?) nesne (Ne açtı?) Yüklem + Özne + NE? Uyarı: “Ne” sorusu özneyi bulmak için de sorulduğu için bir cümlenin önce yüklemi, sonra öznesi, daha sonra nesnesi bulunmalıdır.
  • 59. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerde belirtisiz nesneleri bulunuz. • Öğretmenimiz bize lirik şiirler okudu. • Eve dönerken yolda bir cüzdan buldum. • Birazdan seni almaya geleceğim , dedi. • Ne söyleyeceksin bana? • Arkadaşımın bakışlarında ince bir alay sezdim. • İşçiler biraz sonra yemek yiyecekler.
  • 60.
  • 61. 2)BELİRTİLİ NESNE: Nesne ismin “-i” hâlindedir. Nesneyi bulmak için yükleme şu sorular sorulur: İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.( G.Ö.) belirtili nesne yüklem Kirli hava sağlığımızı bozuyor. özne belirtili yüklem (Bozan ne?) nesne (Neyi bozuyor?) YÜKLEM + NEYİ KİMİ NEREYİ ?
  • 62. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerde belirtili nesneleri bulunuz. • Neyi okumam gerektiğini şimdi öğrendim. • Çalışmak insanları mutlu eder. • Arkadaşın aradığı her şeyi bu tatil köyünde bulacak. • Bu sözleri duyunca benim hakkımda ne düşündüklerini anladım. • Adana’da geçirdiğimiz günleri unutamam.
  • 63. Dolaylı tümleci bulmak için yükleme şu sorular sorulur: DOLAYLI TÜMLEÇ ( YER TAMLAYICISI): Cümlede yüklemin anlamını yer bakımından tamamlayan sözlerdir.Dolaylı tümleç, yüklemi “ yönelme, bulunma, çıkma” yönünden tamamlar. Bu nedenle dolaylı tümleç olan sözcükler mutlaka ismin “-e, -de, -den” hallerinden birinde bulunur. KİME NEYE NEREYE KİMDE + NEREDE NEYDE KİMDEN NEYDEN NEREDEN YÜKLEM ?
  • 64.
  • 65. • İlk adımlarını bu sokakta attın. (Sen) belirtili nesne dolaylı yüklem (Gizli Özne) tümleç (Nerede attın?) Öğretmen öğrencilerine ders anlatıyordu. özne dolaylı belirtisiz yüklem tümleç nesne (Kime anlatıyordu?) Ana fikrini konuşmanın giriş bölümünde belirtmiş. (O) belirtili dolaylı tümleç yüklem (Gizli nesne (Nerede belirtmiş?) Özne)
  • 66. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerde yer tamlayıcılarını bulunuz. • Bu akşam deniz kenarında biraz dolaşacağım. • Karlı dağdan yolum ayrıldı bahar ülkesinde. • Çocuk, bugün yaşadıklarını annesine anlattı. • Sağ taraftan ses geliyordu. • Başımızın üstünden yorgun bulutlar geçer. • Geceleri dışarıdan korkunç sesler geliyordu. • Cebimde seni mutlu edecek bir şey var. • Evin balkonundan dışarıya kağıt atmamalısın. .
  • 67. Zarf tümlecini bulmak için yükleme şu sorular sorulur: ZARF TÜMLECİ: Yüklemi; durum, zaman, miktar, yer-yön ve sebep gibi yönlerden tamamlayan öğelerdir. NASIL NE ZAMAN NE KADAR NERE NEDEN NİÇİN NİYE NE YÜKLEM + ?
  • 68.
  • 69. Geceleri pencereden şehrin ışıklarını seyrederim. (Ben) zarf tümleci dolaylı belirtili nesne yüklem Gizli (Ne zaman tümleç özne seyrederim?) Yolcular telaşla vapura bindiler. özne zarf tümleci dolaylı yüklem (Nasıl tümleç bindiler?) Akşama doğru hava birden bozdu. zarf tümleci özne zarf yüklem (Ne zaman tümleci bozdu?) (Nasıl bozdu?)
  • 70. UYARI • Yer- yön isimleri , isim çekim eki aldıklarında zarf tamlayıcısı olmaktan çıkar.  Arabanızı biraz alır mısınız? zarf tümleci  Arabanızı biraz alır mısınız? yer tamlayıcısı  Böyle sisli bir havada nasıl görüyorsunuz? belirtili nesne  Sokak lambaları yanmadığından çok karanlık. özne ileri ileriye ileriyi ilerisi
  • 71. UYARI • “- e , - de , - den “ ekini alan sözcükler her zaman yer tamlayıcısı olmaz. Bazen zarf tümleci olabilir. Ayakta bekledik. zarf tümleci ( “Nerede ?” sorusuna değil “ Nasıl ?” sorusuna cevaptır.) Baharda görüşürüz. zarf tümleci ( “Nerede ?” sorusuna değil “ Ne zaman ?” sorusuna cevaptır.) Hastalandığından gelemedi. zarf tümleci ( “Nereden ?” sorusuna değil “ Niçin ?” sorusuna cevaptır.)
  • 72.
  • 73. EDAT ( İLGEÇ ) TÜMLECİ : Yüklemi amaç , araç ,birliktelik gibi anlam ilgileriyle tamamlayan ögedir. Edat tümlecini bulmak için yükleme şu sorular sorulur: Örnek: Annem için ablamla aldık bu saati. Kim için? Kim ile? E. T. (Z.T.) E. T. (Z.T.) NE İLE NE İÇİN KİMİNLE KİMİN İÇİN YÜKLEM + ? UYARI : Edat tümleci olarak adlandırılan tümleçler de birer zarf tümlecidir.
  • 74. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerde edat tümleçleri bulunuz. O, bütün yazılarını dolma kalemle yazar. Bu araştırmayı arkadaşlarıyla yapmış. Yemekleri sizin için hazırladım. Akşama doğru gelirim.
  • 75. ARA SÖZ : Yardımcı ve açıklayıcı bir öğe olarak cümlenin içine giren ve çıkarılması cümlenin anlamında eksiklik ya da bozulma meydana getirmeyen sözlere ara söz denir. • Dün gittik. Dolaylı tümleç • bir soru sordu. ara söz • Özne • Cihan yıkılsa bu cephe sarsılmaz. Bu işi yıl sonuna bitireceklerini söyledi. Ali amcalara, eski komşumuza ara söz Arka sıradakilerden biri, gözlüklü olanı, ara söz , emin ol, ara cümle ARA CÜMLE Ara söz bazen cümle hâlinde olabilir. Bu durumda yüklemi vardır . -inanılacak gibi değil- ara cümle
  • 76.
  • 77. UYARI • Ara söz veya ara cümleler iki virgül arasında, parantez içinde ya da iki kısa çizgi arasında verilir. • Ara sözler bir ögeye dahil fakat ara cümleler ögeye dahil değildir. Bu yüzden cümle dışı unsur olarak görülür. cümlesinde “sen de hatırlayacaksın” sözleri ara cümledir ama herhangi bir ögenin açıklayıcısı olarak kullanılmamıştır dolayısıyla cümle dışı unsurdur. O günün akşamı, sen de hatırlayacaksın, çay bahçesinde oturmuştuk.
  • 78. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerde ara sözleri ve cümle dışı unsurları uygun noktalama işaretleriyle gösteriniz. Hızlı hızlı merdivenleri çıkarak çünkü geç kalmıştı eve girdi. İşte o zaman iki yakın dostum Selin ve Ezgi bana çok kırıldı. Hey yolcu aradığın köy tepenin ardında kaldı! Masaya oturduk fakat yemeğe başlamadık. Eşimle hayatımdaki en güzel insanla bu parkta tanıştık. Atatürk yüzyılın askeri dehası cumhuriyetimizin kurucusudur. Hafta sonu Safranbolu’ya müze kente gittim. Yılan zehirli sürüngen yavrusuna su taşırken can vermiş.
  • 80.
  • 81. CÜMLENİN ÖGELERİYLE İLGİLİ GENEL UYARILAR 1) Hiçbir öge sözcük sayısıyla sınırlı değildir.Bir öge,bir tek sözcükten oluşabildiği gibi birden çok sözcükten de oluşabilir. 2) Cümlede özne,nesne,dolaylı tümleç ve zarf tümleci açıklayıcısıyla birlikte kullanılabilir. Çocuk; sevinçle, etekleri zil çalarak, telefona koştu. Z.T. Açıklayıcısı 3)Bir cümlede birden fazla özne,dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci ortak bir yükleme bağlanabilir. Evde,okulda,sitede,her yerde aynı konu konuşuluyordu. 4) Ögelere ayırmada tamlamalar, deyimler ve bileşik fiiller bölünmez. Bahçenin birkaç yıl önce yapılan duvarı yükseltilecekmiş. s.ö. (Özne,belirtili isim tam.)Öge bulunurken tamlamaları bölmemek için asla “ NEYİN , KİMİN ?” soruları sorulmaz.
  • 82. O her zaman ince eleyip sık dokur. (Yüklem,deyimden oluşmuş.) Yaşlılara, yardım edelim.(Yüklem,birleşik fiilden oluşmuş.) 5)Hitaplar,ünlemler ve bağlaçlar;öge olmadıkları için cümle dışı unsurlardır. Arkadaşlar, beni dinler misiniz? c.dışı Geleceğiz fakat çok kalmayacağız. c.dışı Eyvah,çocuk düştü! c.dışı 6) Şiir dizeleri ya da devrik söyleyişler,kurallı cümle biçimine çevrilirse ögeler daha kolay bulunur. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet, ( Hürriyet, hür yaşamış bayrağımın hakkıdır. ) ö. y.
  • 83. BOŞLUKLARI DOLDURALIM • CÜMLENİN ÖGELERİ • Ögelere ayırma çalışmasına …………………………………………bulunarak başlanması gerektiğini, • Yüklemde hem ………………. soylu sözcüklerin hem …………………………………………………bulunabileceğini, • Yüklemden sonra ………………………………………….bulunması gerektiğini, • Öznenin yükleme sorulan “…………………. , …………………………” sorularına yanıt verdiğini, • Yüklemin bildirdiği yargıyı gerçekten yapan özneye ………………………………………..dendiğini, • Gizli öznenin de …………………………………………………………………….sayıldığını, • Seçeneklerde gizli özne yazmıyorsa gizli öznenin ………………. olarak sayılmadığını, • Edilgen eylemli cümlelerin öznesinin ……………………… özne olduğunu, • Örtülü öznenin ………………………………tümleci sayıldığını, • Yüklemin bildirdiği işten etkilenen varlığın ………………………………….. olduğunu, • “Ne , neler” sorularının ……………………………………………………………..buldurduğunu, • “Neyi , kimi, nereyi” sorularının ………………………………………………………………….buldurduğunu, • “ - , - , - “ durum ekleriyle biten soruların dolaylı tümleci buldurduğunu, • Dolaylı tümleçlerin yükleme “………………… , …………………….. , …………………………” anlamları kattığını, • “Nasıl,ne zaman, ne zamandan beri, ne zamana kadar,ne kadar, niçin, kim tarafından ,ne amaçla, • nere “ sorularının ……………………………………………………………………………buldurduğunu, • Seçeneklerde edat tümleci yazmıyorsa edat tümleçlerinin ……………………………………………………sayıldığını, • “mı” ile kurulan soru cümlelerinin “mı” dan ………………………………ögeyi buldurduğunu, • Seslenme, ünlem,ve cümle başı bağlaçlarının …………………………………………….unsur sayıldığını, • Eylem cümlelerinde vurgulu ögenin ……………………………………………önceki öge olduğunu, • Ad cümlelerinde vurgulu ögenin …………………...……………………..kendisi olduğunu, • Fiilimsilerin cümlede ……………………………………………………………..oluşturduğunu • BİLİYOR MUSUNUZ?
  • 84.
  • 85. Küçük kız, annesine bahçeden bir demet çiçek topladı. • Özne Yer T. Yer T. Belirtisiz N. Yüklem Ne topladı? Toplayan kim? Kime topladı? Nereden topladı?
  • 86. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerin ögelerini bulunuz. Karanlığa ve umutsuzluğa karşı çıkmak sanatın, edebiyatın doğasındadır. Bir şairin adının sadece ve sadece şiiriyle öne çıkacağına inanan biriyim. Mitos, dünyanın kökenini, tanrıların doğasını, nesnelerin düzenini açıklayan temel bir anlatıdır. Geldi salınarak, nazlı serin bir mavilik meydana öğle vakti. Pusula ortasına yıldırım düşmüş bir ağacı gösteriyor. Bir gün ağlamak diye bir şey olmayacak. Omuzlarının üzerinde kendi kafasını taşıyan çok az insan tanıyorum.
  • 87. SORU ÇÖZELİM O, diğerlerine benzemiyordu. Yayını gererken yeni olgunlaşmaya başlayan genç bedeni, pazılarını ve kaslarını kaftanının dışından belli (1) ediyor; atlas gömleğinin sıra düğmeleri kopup fırlayacak gibi gergin duruyordu. Belindeki kemer kasten gevşetilmişti. Kırmızı sahtiyan çizmeleri yere çakılmış gibi karda gömülü (2) duruyordu. Elindeki yayın kirişine asıldıkça o koskoca meydanda, kar tanelerinin yere düşüşünü duyacak kadar ihtişamlı bir sessizlik başladı. Gözler kırpılmaz olmuştu. Az sonra fırlayacak oku giderken görmek, herkesin içinde bir arzuya dönmüştü. Meydan (3) susmuş, kulak kesilmiş, göz kesilmişti. Neden sonra hedefte bir ses duyuldu. Kimse, oku ne zaman (4) bıraktığını, okun nasıl hedefi bulduğunu yine görememişti. Bu metindeki altı çizili sözcük grubu, içinde geçtiği cümlenin hangi ögesidir? A) Öznesi B) Nesnesi C) Zarf tamlayıcısı D) Yer tamlayıcısı ( 2013 SBS )
  • 88.
  • 89. Eserini tamamlamak için ne kadar çabaladığını şimdi herkes biliyordu. Bu cümlede aşağıdaki ögelerden hangisi yoktur? A) Özne B) Zarf tamlayıcısı C) Belirtili nesne D) Yer tamlayıcısı ( 2012 SBS ) SORU ÇÖZELİM
  • 90. SORU CÜMLELERİNDE SORU HANGİ ÖGEYİ BULDURUR ? A- Cümledeki soru sözcüğü ile soru sözcüğünün buldurduğu öge aynıdır. • Dün size kim geldi? (özneyi buldurmaya yönelik) • Nereye baktınız? (dolaylı tümleci buldurmaya yönelik) • Salonda kimi gördün? (belirtili nesneyi buldurmaya yönelik) • Bu gece nasıl uyudun? (zarf tümlecini buldurmaya yönelik) • Hangisi soruyu çözdü? (özneyi buldurmaya yönelik) • Nasıl bir ev aldılar? ( nesneyi buldurmaya yönelik.) UYARI : Soru sözcükleri ek eylem aldığında yüklemi buldurur. Dün akşam neredeydin? ( yüklemi buldurmaya yönelik) Çantamı karıştıran kimdi ? (yüklemi buldurmaya yönelik ) Toplantı ne zamanmış ? (yüklemi buldurmaya yönelik)
  • 91. • B- “ mı , mi ” soru edatıyla kurulan soru cümlelerinde buldurulmak istenen öge , “mı , mi “den önceki ögedir. • Hakan dün seni okulda gördü mü?(Soru yükleme yönelik.) • Hakan mı dün seni okulda gördü? (Soru özneye yönelik.) • Hakan dün mü seni okulda gördü? (Soru zarf tümlecine yönelik.)
  • 92.
  • 93. SIRA SENDE Aşağıdaki cümlelerde sorular hangi ögeleri buldurmaya yöneliktir? Boşluklara yazınız. SORU CÜMLELERİ BULDURULMAK İSTENEN ÖGE Doğum gününde ona ne alacaksın? Evin anahtarı kimdeymiş? Sevdiklerini mi özlüyorsun? Bu konuda senin düşüncen nedir? Ne var çantanın içinde ? Sözünü ne zaman tutacaksın ? Kimi görmüş sinemada?
  • 94. CÜMLE VURGUSU A- Yüklemi çekimli eylem olan cümlelerde vurgu, yükleme en yakın olan sözcük ya da sözcük öbeği üzerindedir. Örnek Bu kitabı bana, doğum günümde annem almıştı. (Özne vurgulanmıştır.) Bu kitabı, annem bana doğum günümde almıştı. (Zarf tamlayıcısı vurgulanmıştır.) Bu kitabı, doğum günümde annem bana almıştı. (Yer tamlayıcısı vurgulanmıştır.) Annem, bana doğum günümde bu kitabı almıştı. (Nesne vurgulanmıştır.)
  • 95. B - Yüklemi isim soylu sözcük olan cümlelerde vurgu, yüklemdedir. Örnek Bu konunun kavranması diğerlerinden kolaydır.(Yüklem isim soylu olduğu için vurgu yüklemdedir.) İstanbul’u fetheden Fatih’tir.(Yüklem isim soylu olduğu için vurgu yüklemdedir.)
  • 96.
  • 97. • C- Soru sözcükleri ile kurulan soru cümlelerinde vurgu, cümlede soru anlamını sağlayan sözcüktedir. Örnek Sen, Burak’ı okulda ne zaman gördün? (Zarf tamlayıcısı vurgulanmıştır.) Sen, dün Burak’ı nerede gördün? (Yer tamlayıcısı vurgulanmıştır.) Sen, dün okulda kimi gördün? (Nesne vurgulanmıştır.) Kim, dün Burak’ı okulda görmüş? (Özne vurgulanmıştır.) Soru edatı “mı, mi” ile oluşturulan soru cümlelerinde ise vurgu , “mı mi” den önce gelen sözcükte / ögededir. Örnek Dün, Burcu mu sizi buraya çağırdı? (Soru eki “Burcu”dan sonra gelmiştir; bu sözcük, yani özne vurgulanmıştır.) Dün, sizi Burcu, buraya mı çağırdı? (Yer tamlayıcısı vurgulanmıştır.)
  • 98. CÜMLELER VURGULANAN ÖGE Dayanışma ulusların en önemli dayanak noktasıdır. Özne Yüklem ulusların en önemli dayanak noktasıdır ( YÜKLEM ) Zil çalınca öğrenciler dışarı çıktı. Birlik ve beraberlik duygusu yüksek uluslar daima yükselir. Güneş merhametli bir anne gibi okşuyor yüzünü. Bir ülkeyi yükseltecek en temel düşünce budur. Kitap okumayı çok seviyorum. Ayşe yarın nereden gelecek? Biraz daha yaklaşınca onun da bana baktığını gördüm. Piknikten dönenlerin mutluluğu yüzlerinden okunuyordu. Öğretmene beni Öykü mü şikayet etmiş? Komşularıyla o eski evi pırıl pırıl yaptık. O gün ceplerimizde nemden ıslanmış kağıt paralar vardı. Sizi perondan saat on ikide alırım. Tatilin ilk gününde arkadaşlarla sinemaya gidelim. SIRA SENDE
  • 99. VİRGÜL ( , ) 1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur: Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sıcak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum. (Halide Edip Adıvar) Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller (Faruk Nafiz Çamlıbel) 2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Umduk, bekledik, düşündük. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) 3. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur: Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  • 100.
  • 101. 4. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur: Zemin bu kadar koyu bir kırmızıya dönüşünce, bir an için de olsa, belirginliğini yitiriverdi sivilceleri. (Elif Şafak) 5. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına konur: Akşam, yine akşam, yine akşam, Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Ahmet Haşim) 6. Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur: Adana’ya yarın gideceğim, dedi. Aç karnına sigara içmekle hiç de iyi etmiyorsun, dedi. (Necati Cumalı) 7. Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlesinin bitimine konur: – Bu akşam Datça’ya gidiyor musunuz, diye sordu.
  • 102. 8. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur: Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey’e, – Bu anahtar köşkü de açar, dedi. (Ömer Seyfettin) 9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren hayır, yok, evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, başüstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz. Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor. (Yahya Kemal Beyatlı) 10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime gruplarıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklığını önlemek için kullanılır: O , eski defterleri çoktan kapatmış. (Tarık Buğra) Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi. (Reşat Nuri Güntekin) 11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur: Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Atatürk) Sayın Başkan, Sevgili Kardeşim,
  • 103. 12. Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için kullanılır: 38,6 (otuz sekiz tam, onda altı) 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş) 13. Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur: Ancak yemekte bir karara varıp, arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak konuştu. 15. Kitap, dergi vb.nin künyelerinde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra konur: Falih Rıfkı ATAY, Tuna Kıyıları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1938. Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur: ERGİN, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara, 1958.
  • 104.
  • 105. VİRGÜLÜN KULLANIMIYLA İLGİLİ UYARILAR • *Metin içinde ve, veya, yahut, ya ... ya bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz: Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül! (Yahya Kemal Beyatlı) * Tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz: Hem gider hem ağlar. Ne kız verir ne dünürü küstürür. *Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından sonra virgül konmaz. *Metin içinde -ınca / -ince anlamıyla zarf-fiil görevinde kullanılan mı / mi ‘den sonra virgül konmaz: Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. (Orhan Kemal) *Şart ekinden sonra virgül konmaz: Gör gözlerinle de aklın yatarsa anlatıver millete. (Tarık Buğra) *Metin içinde zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra virgül konmaz: Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye baktı. (Necati Cumalı)
  • 106. "Virgül" deyip geçmeyin; boyuna bosuna bakıp küçümsemeyin! Boyu küçük, beli bükük olsa da noktalama imleri arasında virgülün yeri ve işlevi çok önemlidir. Kullanıldığı yerler de hayli çeşitlidir. Eş görevli sözcük ya da sözcük öbekleri arasında hiç sektirmeden yerini alır. Sıralı tümceleri ayırmada, uzun tümceleri anlaşılır kılmada çok işimize yarar. Ünlem ve seslenme sözcüklerinden sonra bize soluk aldırır, vurgulamak istediğimiz sözleri öne çıkarır, ama en çok da tümce içindeki değişik öğelerin birbirine karışmasını önlemek için vardır. Gereksiz kullanılan virgül, yazının akışını bozar, üstelik görsel kirlilik yaratır. Ama onun eksikliği de yazıda duraksamalara, anlam kaymalarına yol açar. özetle söylemek gerekirse, virgülün azı karar, çoğu zarardır! Yazıyla, yazma uğraşıyla içli dışlı olanlar; bu işin sancısını çekenler çok iyi bilirler virgülün değerini. Bilge yazarlar, ozanlar; hor görmek şöyle dursun, hep sevecen duygularla gözetip korurlar onu! Türk yazınında virgülün hakkını veren, onu yücelten kalemlerin başında Ülkü Tamer gelir. Yazılarında ve şiirlerinde sıklıkla anar virgülün adını. Anmakla da kalmaz, kimi zaman övgüye boğar bu gözağrısını! Sözgelimi, "Virgül, noktalama işaretlerinin en alçakgönüllüsüdür. Böbürlenmelerden, caka satmalardan hoşlanmayanların simgesi..." der onun için. Virgülün yazıdaki yaşamsal önemini çarpıcı biçimde anlatmak için, genellikle şu klasik tümceye başvurulur: "Oku baban gibi eşek olma!" Cumhuriyet gazetesinin 23 Temmuz 2008 günlü sayısının 4. sayfasında dört sütun üzerine şöyle bir başlık yer almış: "Laiklik dini özgürlüğün güvencesi“. Benim bu sözü ilk bakışta yanlış algılamam, bir virgül eksikliğinden kaynaklanıyordu. Haberin başlığı eğer "Laiklik, dini özgürlüğün güvencesi" diye yazılmış olsaydı, doğru iletiyi bir çırpıda kavramakta hiç duraksama geçirmeyecektim. Demek ki, "Altı üstü bir virgül, koymasak da olur!" diyemeyiz, öyle durumlar oluyor ki bir virgülün eksikliği, tümcenin anlamını tersyüz edebiliyor. Milliyet gazetesinde "Açık Pencere" köşesinde yazar bir yerde şöyle demiş: "Arkadaş üzerine kitap yazdığı konuyu başkalarına soruyor." Bu tümcede "arkadaş" sözcüğünden sonra kesinlikle virgül gerekiyor. Görüldüğü gibi, virgül unutulduğu için, "Arkadaş üzerine kitap yazmak" gibi bambaşka bir anlam kazanmış tümce. Eh, bu örneği de gördükten sonra, "virgül olmasa da olur!" diyebilir misiniz artık? Kim bilir, daha neler geçmiştir virgülün başından! Virgülün Başından Geçenler
  • 107. SIRA SENDE Örnek-1: Kitaplarını, defterlerini, kalemlerini alıp gitti. Yaz: ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………. Örnek-2: Yaşlı, kadının yanına yaklaştı. Yaz: ……………………………………………………………………………..…………………………………………………………………… Örnek-3: Bu evi, çocukluğumun geçtiği yeri, nasıl unuturum? Yaz: …………………………………………………………………………………………………………….……………………………………. Örnek-4: Yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez. Yaz: ……………………………………………………………………………………………………..………………………………………….... Örnek-5: Ersoy, Mehmet Akif, Safahat, Akvaryum Yayınları, İstanbul, 2005. Yaz : …………………………………………………………………………………………………………………………………………………… Aşağıdaki örneklerden yola çıkarak virgül (,) işaretinin kullanıldığı yerleri yazınız. .
  • 108.
  • 109. BOŞLUKLARI DOLDURALIM Cümleleri uygun noktalama işaretleriyle tamamlayınız. Montaigne’in kendine dönük ( ) söyleşi havasında ( ) gelişigüzel yazılmış duygusu uyandıran ( ) Bacon’ın ise nesnel( ) özlü ( ) betimleyici denemeler yazdığı söylenir( ) Kasabaya karşıdan baktığınızda,büyük bir tepenin yamacına yayılmış ( )çatısı olmayan yüzlerce yapı görürsünüz( )İçine girdiğinizde de yıkık( ) sıvaları solmuş( )dökülmüş duvarlar( )Ot bürümüş( )dar( )taş sokaklar( ) Trenin pencerelerinden gülümseyen kadınlar( )el sallayan çocuklar( )Keskin bir tren düdüğü( )Trenin birdenbire salıverdiği yoğun bir buhar( )Her şey bir su katmanının altında yok oluverdi yeniden( )Sonra,genzi yakan o bildik kömür kokusu( ) Sanatçının yapıtlarına evrensel bir nitelik kazandıran çok sayıda özellik var( )Masalsı anlatım( )kimi zaman hayal mi gerçek mi olduğunu ayırt edemediğimiz betimlemeler( )şiirsel söylemler( )çarpıcı benzetmeler( )
  • 110. KISA ÇİZGİ ( - ) 1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur: Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bil- mem. Havuzun suyu bulanık. Kapının saatleri 12’yi geçmiş. Kanepe- lerde kimseler yok. Tramvay ne fena gıcırdadı! Tramvayda- ki adam bir tanıdık mı idi acaba? Ne diye öyle dönüp dönüp baktı? Yoksa kimseciklerin oturmadığı kanepelerde bu saatte pek başıboş- lar mı oturur? (Sait Faik Abasıyanık) 2. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur, bitişik yazılır: Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında durmuştu. (Ömer Seyfettin) 3. Kelimelerin kökleri, gövdeleri ve eklerini birbirinden ayırmak için kullanılır: al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük vb.
  • 111. 4. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: al-, dur-, gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır- vb. 5. İsim yapma eklerinin başına başına konur: -ak, -den, -ış, -lık 6. Heceleri göstermek için kullanılır: a-raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, prog-ram, ya-zar-lık vb. 7. Arasında, ve, ile, ila, ...-den ...-e anlamlarını vermek için kelimeler veya sayılar arasında kullanılır: Aydın-İzmir yolu, Türk-Alman ilişkileri, Ural-Altay dil grubu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 09.30-10.30, Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması, Manas Destanı’nda soy-dil- din üçgeni, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, Türkçe-Fransızca Sözlük vb.
  • 112.
  • 113. 8. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır: 50-20=30 9. Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kullanılır : -2 °C
  • 114. KISA ÇİZGİNİN KULLANIMIYLA İLGİLİ UYARILAR *Cümle içinde sayı adlarının yinelenmesinde araya kısa çizgi konmaz: On on beş yıl. Üç beş kişi geldi. *Bitişik yazılan sözcüklerde de satır sonuna geldiğinde ayrılma kuralına dikkat edilmelidir. Sözcükler arasında ulama varsa bu bölüm ayrılmamalıdır: ba-şöğ-ret-men, il-ko-kul, Ka-ra-os-ma-noğ-lu *Ayırmada satır sonunda ve satır başında tek harf bırakılmaz: --------------------------- a- ----------------------- ara- raba ba ( yanlış ) ( doğru ) *Kesme işareti satır sonuna geldiğinde yalnız kesme işareti kullanılır , ayrıca kısa çizgi kullanılmaz. Tokat’ tan…
  • 115. SIRA SENDE Aşağıda kısa çizgi ve virgülün kullanıldığı cümlelerin karşısındaki kutuları işareti ile doldurunuz. Cümleler D Y Sırasının , altından kitaplarını çıkarıp öğretmeni beklemeye başladı. “ –mek,-me , -iş” isim fiil yapan eklerdir. Fabrikanın eski müdürü , Mehmet Bey , bir iş için Kayseri’ye gitmiş. Yemeği ocaktan alıp hemen geliyorum , dedi. Birleşik sözcüklerin hecelenişine dikkat edin: Ke-loğ-lan , as-la-nağ-zı … Yakın arkadaşlarım – artık sık sık görüşemiyoruz- aklımdan hiç çıkmıyor. Eyvah , Anahtarımı kapının üstünde unutmuşum. BROWN – Dan - Cehennem – Altın Kitaplar – İstanbul – 2014. “Yön – et – çi- lik “ sözcüğü kök ve eklerine doğru ayrılmış mı? Kızılay – Batıkent metro seferleri iptal edildi. Çarşı midye tava ,istiridye , turp , maydanoz ve balık kokusu içindeydi. Atlar , kızılderililerin atları gibi , vadidei köylere koştu.
  • 116.
  • 117. DAVETİYE Toplantı, kutlama, açılış gibi tören ve etkinliklere katılması arzu edilen kişilere çağrı amacıyla yazılan çok kısa mektuplardır. DAVETİYENİN öZELLİKLERİ Çok kısa ve açık olmalıdır. Kişinin ne tür bir toplantıya davet edildiği açıklanmalıdır. Toplantının yeri (adresi), zamanı, süresi mutlaka bildirilmelidir. Saygılı ve nazik bir dil ve üslûpla yazılmalıdır.
  • 118. Davet eden kişi veya kurumun adı mutlaka belirtilmelidir. Yazım ve noktalama kurallarına titizlikle uyulmalıdır. 2014 -2015 Öğretim yılı Mezuniyet Törenimizi onurlandırmanızı dileriz. Tarih : 12 Haziran 2015 Nail ERGUN Saat : 19.30 Özel Başak Ortaokulu Müdürü Yer : Anemon Otel
  • 119. TEMA SONU SORULARI 1- Artık eve gitmemiz gerektiğine karar vererek oradan hızla uzaklaştık. Oldukça hızlı bir inişin ardından, birazdan şöminede yanacak olan odunların ateşiyle ısınacak yuvamıza doluşarak kapıyı sıkıca kapattık. Parça için aşağıdaki seçeneklerden hangisi söylenemez? A) Geçmişte yaşanılan bir olay anlatılmaktadır. B) Anlatıcı anlatılan olayı yaşamıştır. C) Duyulan bir olay anlatılmaktadır. D) Anlatım 1. kişi tarafından yapılmaktadır.
  • 120.
  • 121. 2- Havalar ısınmış, tüm ağaçlar çiçeklenmişti. Papatyalar, balballar, mineler, sümbüller birbirinden güzel çiçekleriyle kırları donatmıştı. Ben bu güzelliklere hayran hayran bakarak eşsiz baharın tadını çıkarıyorum. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi parçada anlatılanlarla ilgilidir? A) Anlatıcı 3. kişidir. B) Bir yaz günü anlatılmakta. C) Hayali bir olay anlatılmakta. D) Anlatıcı, yaşadığı bir bahar gününü anlatmakta.
  • 122. 3- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru nesneyi buldurmaya yöneliktir? A) Nereden aldın bu kitabı? B) Annen neyi çöpe atmış? C) Ödevini ne zaman bitirdin? D) Bu eşyaları kime bırakalım?
  • 123. 4-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde cümle vurgusu yapılan işten etkilenen öğeyi göstermiştir? A) Arabayı ben tamir ettim. B) Hüseyin hızlıca sınıfa girdi. C) Öğrenciler sahili temizledi. D) Adam yolda yavaş yürüyordu.
  • 124.
  • 125. 5- Aşağıdakilerden hangisinde ilk sözcükten sonra virgül kullanılması cümledeki anlamın değişmesine yol açar? A) Kâzım kayığa binmek için izin istedi. B) Balıkçı teknesini bir güzel boyadı. C) O akşam olanlara bir anlam veremedim. D) Yaşlı adama bir şeyler anlatıyordun.
  • 126. 6- Öğretmen sorar ( ) ( ) En çok sevdiğin iki ders nedir ( ) Öğrenci cevap verir ( ) ( ) Hayat ve yine hayat ( ) Yukarıda boş bırakılan yerlere sırasıyla hangi noktalama işaretleri getirilmelidir? A) (:) (—) (?) (,) (—) (…) B) (,) (—) (?) (,) (—) (.) C) (,) (—) (?) (.) (—) (.) D) (,) (—) (?) (:) (—) (…)
  • 127. 7-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ara söz dolaylı tümleci açıklamıştır? A) Bora’yı birinci olan öğrenciyi, herkes alkışladı. B) Okuduğum roman, Madam Bovary, oldukça ilginç. C) Hafta sonu Isparta’ya, güller şehrine, gideceğiz. D) Bazı yazarlar, tüm zorluklara rağmen, gerçekleri yazıyor.
  • 128.
  • 129. 8- Aşağıdaki parantezle boş bırakılan yerlerden hangisine diğerlerinden farklı bir noktalama işareti gelmelidir? A) Hekimden sorma ( ) çekenden sor. B) Alma mazlumun ahını ( ) çıkar aheste aheste. C) Anasına bak, kızını al ( ) kumaşına bak, bezini al. D) Ağlarsa anam ağlar ( ) gerisi yalan ağlar.
  • 130. 9- ”İpek boyamadan takı tasarımına, çiniden kaligrafiye kadar çeşitli sanat dallarında uğraş veren sanatçılar eserlerini görücüye çıkardı.” Bu cümlenin öge sıralanışı aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir? A) Özne – nesne – yer tamlayıcısı – yüklem B) Yer tamlayıcısı – nesne – özne – yüklem C) Özne – nesne – yüklem D) Nesne – özne – yüklem
  • 131. 10 - Aşağıdaki cümlelerin hangisi öğelerine yanlış ayrılmıştır? A) Dayımlar / geçen yıl / İstanbul’a / gelmişti. B) Havaların soğuk gitmesi / satışların düşmesine / neden oldu. C) Sağlık Bakanlığı / bugünlerde / aşı çalışmaları / yapıyor. D) Konuşmacı / sahneye çıkınca / herkes / onu / alkışladı.
  • 132.
  • 133. 11-Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili söz, cümlenin farklı bir öğesidir? A) Türkçe öğretmeni bize yeni bir kitap verdi. B) Bizim ülkemiz de bin bir güzellik barındırır. C) Buradaki eserler bize tarihî esintiler sunar. D) Burada dağ yamaçlarını dev ağaçlar kaplar.
  • 134. 12- Aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı, özne de yüklem de değildir? A) – Dün akşam neredeydin? – Evdeydim. B) – Bu soruyu kim yanıtlayacak? – Ben. C) – İstanbul’da nerede oturuyorsunuz? – Çengelköy’de. D) – Bana bu hediyeyi alan Ayşe miydi? – Ayşe’ydi.
  • 135. 13- 1. Kükremiş durmuş boşuna. 2. Aslan düşmüş bir tuzağa. 3. Bu iş kükremekle değil kemirmekle olur, demiş. 4. Bir ilmek kopunca ağdan hayır mı kalır? 5. Bereket fare usta, yetişmiş imdada. 6. Sabır ve zaman; güçten, öfkeden daha yaman. 7. Gelmiş ipin hakkından kıtır kıtır. Numaralandırılmış cümleler, olayların oluş sırasına göre nasıl sıralanmalıdır? A) 2, 1, 5, 3, 7, 4, 6 B) 2, 5, 1, 4, 6, 7, 3 C) 6, 3, 7, 5, 4, 2, 1 D) 6, 7, 3, 2, 1, 5, 4
  • 136.
  • 137. 14- O, diğerlerine benzemiyordu. Yayını gererken yeni olgunlaşmaya başlayan genç bedeni, pazılarını ve kaslarını kaftanının dışından belli (1) ediyor; atlas gömleğinin sıra düğmeleri kopup fırlayacak gibi gergin duruyordu. Belindeki kemer kasten gevşetilmişti. Kırmızı sahtiyan çizmeleri yere çakılmış gibi karda gömülü (2) duruyordu. Elindeki yayın kirişine asıldıkça o koskoca meydanda, kar tanelerinin yere düşüşünü duyacak kadar ihtişamlı bir sessizlik başladı. Gözler kırpılmaz olmuştu. Az sonra fırlayacak oku giderken görmek, herkesin içinde bir arzuya dönmüştü. Meydan (3) susmuş, kulak kesilmiş, göz kesilmişti. Neden sonra hedefte bir ses duyuldu. Kimse, oku ne zaman (4) bıraktığını, okun nasıl hedefi bulduğunu yine görememişti. Bu parçanın dil ve anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Deyimlerden yararlanılmıştır. B) Birinci kişi ağzından anlatılmıştır. C) Benzetmelerle güçlendirilmiştir. D) Kurallı cümlelerden oluşmuştur.
  • 138.
  • 139. 15-Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belirtilenler kanıtıyla verilmiştir? A ) Bu kütüphanenin 1901 yılında Mimar Osman tarafından yapıldığını girişteki yazıdan öğreniyoruz. B ) Önceki eserlerinde Batılı bir anlayış hâkim olsa da bu romanında doğunun gizemli taraflarına kapıldığı söylenebilir. C ) Alatepe’yi geçince en kısası beş metreyi bulan dut ağaçlarının başladığı, bu ağaçların yapraklarını yazın döktüğü bilinir. D ) Çocukluğunu Galata’da geçiren ressamın, tüm resimlerinde arka planda Galata Kulesi’nin görünmesi bir saygı ifadesi olabilir.