2. Bir önceki derste …
• Proteinlerin saflaştırılması-saflık, verim ekonomi
• Hücre ekstraktı; hücre parçalama
• Büyüklüğe göre (MA, ebat) ayırma:
• Santrifüj işlemleri (diferansiyel ve zonal santrifüjleme)
• Membran teknikleri – diyaliz, ultrafiltrasyon
• Jel filtrasyonu
• İyonik şiddete bağlı çöktürme (salting-out)
• Yüklerine göre ayırma:
• İyon değişim kromatografisi
• Elektroforez: SDS-PAGE
3. Bu derste…
• Yüklerine göre ayırma(devam)…Elektroforez…
• Bağlanma özelliğinden faydalanarak ayırma (affinity)
• Elektroforetik yöntemler…İzoelektirik odaklama ve SDS
PAGE, 2 boyutlu elektroforez,
• Saflaştırma işleminin değerlendirilmesi
• Maldi-TOF ile protein MA tayini
• Amino asit dizilerinin belirlenmesi
• İmmunolojik analizler
4. Afinite (bağlanma) özelliğinden
faydalanarak ayırma
• “Affinity chromatography”
• Ör: bir bitkisel protein olan
Concanavalin A glikoza
meyillidir (ortamdaki glikoza
bağlanır)
• Con A önce kolon
malzemesinde bulunan G’a
bağlanır; glikoz içeren çözelti
kolondan geçirilince ise Con A
serbest glikoza bağlanmayı
tercih eder ve elüsyon
sağlanmış olur
5. Afinite (bağlanma) özelliğinden
faydalanarak ayırma
• Dolgu malzemesinin maliyetinden
ötürü pahalı bir yöntem olmakla
birlikte son derece spesifik oluşu
sebebiyle tercih edilebilir.
• DNA’da belirli dizileri tanıyarak
bağlanan ve transkripsiyonda
görev alan bazı proteinler vardır
(transkripsiyon faktörleri); bunların
ayrılmasında kolon matrisinde
DNA dizisini içeren moleküller
kullanılır.
• Ayırma için son derece etkili ve
seçici bir yöntemdir
6. Jel Elektroforezi
• Jel elektroforezi, saflaştırılmış nükleik asit ve proteinlerin
molekül ağırlığı, miktarı ve alt tiplerinin saptanmasında yaygın
olarak kullanılan moleküler bir inceleme yöntemidir.
• Yöntemin avantajı; basit ve hızlı
• En çok kullanılan jel elektroforezi yöntemleri agaroz jel
elektroforezi ve poliakrilamid jel elektroforezidir.
• Nükleik asitler için genellikle agaroz jel,
• proteinler için ise poliakrilamid jel elektroforezi kullanılmaktadır.
• SDS poliakrilamid jel elektroforezi (SDS-PAGE) hemen
tüm protein tiplerinin analizinde uygulanabilmektedir.
7. SDS poliakrilamid jel
elektroforezi (SDS-PAGE)
• SDS (sodyum dodesil sülfat) anyonik bir deterjan
olup iki amino asitte bir peptit zincirine bağlanarak
protein moleküllerini oluşturan alt birimleri
biribirinden ayırır.
• Ayrıca (-) yük taşıdığından peptitlerede yüksek
oranda '(-) yük kazandırır. Böylece elektrik yükü
açısından karışım içerisindeki bütün protein
molekülleri eşit duruma getirilir. Jel
konsantrasyonu arttırılarak protein moleküllerinin
molekül ağırlıklarına göre ayrışmaları sağlanır.
10. Protein saflaştırma işlemlerinin her basamagında örnek
alınarak bu örnekler bir SDS-PAGE ile incelenebilir
• Herbir fraksiyondan jel kuyularına aynı miktarda yüklenmiştir
• Son fraksiyonda saflaştırılması hedeflenen proteine ait bant tek bant
olarak kalmıştır ve kalınlaşmıştır
11. M: marker
H: homojenat
F1-3: farklı saflaştırma
işlemleri ile elde edilen
fraksiyonların örnekleri
M H F1 F2 F3 M
100 kDa
50 kDa
10 kDa
12. İzoelektirik odaklama
• İzozimleri ya da özellikleri çok benzeyen proteinleri ayırmak için
kullanılır
• pH gradienti oluşturulan jel üzerinde elektroforez yapılarak, proteinlerin
pI değerleri tayin edilir
• pH gradienti: Küçük molekül ağırlıklı organik asit ve bazları içeren bir
amfolit ya da amfolin (katyonik/anyonik polistiren elektrolitler) çözeltisi
ilave edilen jele elektrik alanı uygulanır
• Amfolit çözeltisindeki H+ve OH- iyonları, biri diğerini nötralize ederek
sürüklenirken, jel üzerinde pH gradienti oluşur
13. İzoelektirik odaklama
• protein karışımı izoelektrik jele uygulanıp
elektroforez yapıldığında, karışımdaki her
protein kendi izoelektrik noktasına kadar jel
üzerinde sürüklenir ve durur
16. • E. coli proteinleri, bu şekilde belirli uygulamalar sonucunda hangi proteinlerin
üretiminin arttığı, hangilerinin ise azaldığı araştırılabilir
• (not: tür isimleri yazılırken klavye kullanılıyorsa MUTLAKA italik yazılır. El
yazısı ile tür isimleri yazılırken ise MUTLAKA altı çizilir)
17. Proteom
• Proteom (ing: “proteome”): bir organizmanın
sentezlediği proteinlerin tamamı
• En iyi ayırma yöntemi 2 boyutlu jel elektroforezidir
(>10 000 protein ayrıştırılabilir)
• Klasik proteom analizi 3 aşamada gerçekleştirilir:
• Jel elektroforezi/kutle spektrometrisi
• Kısmi dizi belirleme
• Veritabanlarının taranması
• Proteinin molekül ağırlığı kütle spektrometrisi ile
belirlenebilir
• Proteinin aa dizisi klasik olarak Edman dizi belirleme
yöntemine göre gerçekleştirilebilir.
18. Saflaştırma işleminin değerlendirmesi
• Taplam protein: bir fraksiyonda mevcut olan protein miktarı protein
konsantrasyonu belirlenerek ve fraksiyon hacmi ile çarpılarak bulunur
• Toplam aktivite: aktivite analizinde kullanılan miktar için tespit edilen
aktivite değeri belirlenir ve toplam fraksiyon hacmi ile çarpılarak toplam
aktivite hesaplanır
• Spesifik aktivite: toplam aktivitenin toplam proteine bölünmesiyle
hesaplanır
• Verim: herbir saflaştırma aşaması sonrasında fraksiyonda kalan aktivitenin
ham ekstredeki aktiviteye oranının yüzdesel ifadesidir
• Saflaştırma seviyesi: bu parametre saflık artışının göstergesidir ve herbir
aşamada hesaplanan spesifik aktivitenin başlangıçtaki spesifik aktiviteye
bölünmesi ile hesaplanır.
19. Proteinlerin karakterizasyonu
• Protein homojen bir çözeltide saflaştırıldığı
taktirde
– aa bileşimi
– molekül ağırlığı
– aa dizisi
belirlenerek karakterize edilebilir.
20. Kütle Spektrometrisi
• Kütle spektrometrisi organik kimyada çok uzun
yıllardan beri kullanılagelen bir analiz yöntemidir.
• Bileşikler iyonize edilerek gaz fazına geçirilir ve belirli bir mesafeyi
kat etmeleri sağlanır; moleküllerin dedektöre ulaşması kütlelerine
bağlı olduğu için buradan molekülün kütlesi hesaplanabilir.
• Proteinlerin (ve diğer makromoleküllerin)
spektrofotometride analizi bu büyük moleküllerin gaz
fazına geçmesini sağlayan tekniklerin geliştirilmesi
sayesinde mümkün olmuştur.
• Matrix-Assisted Laser Desorption-Ionization (MALDI)
time of flight (TOF)
• Matris-destekli lazer desorpsyonu
uçuş süresi
• Electrospray Spectrometry (ES)
• Elektrosprey spektometrisi
21. MALDI spektrometrisi
• Bu yöntemde proteinler iyonize edilir ve
oluşan yüklü gruplar elektirik alan içinde
hızlandırılır
• En küçük iyonlar daha hızlı yol alır…dedektöre
daha çabuk ulaşır
• TOF (yani uçuş süresi) » kütle/yük oranı (m/z)
• Bu yöntemle pikomol (pmol; 10-12) veya
fmol (femtomol; 10-15) gibi küçük
miktardaki örneklerin analizi mümkündür
22. Maldi-TOF-MS ile protein MA tayini
(1) Uygun bir matris içinde
hazırlanmış protein
örneği üzerine lazer
ışını verilerek
iyonizasyon sağlanır
(2) Oluşturulan elektrik
alanı sayesinde
iyonların detektöre
doğru ilerlemesini
sağlanır
(3) En hafif iyonlar daha
çabuk ulaşır
(4) İyonize edici lazer
ayrıca uçuş süresinin
(TOF) belirlenmesini
sağlayan bir
“kronometre”yi başlatır
24. Maldi-TOF-MS ile protein MA tayini
• Yukarıda β-laktoglobulin ve insülin içeren bir protein karışımına ait MALDİ-
TOF spektrumu verilmiştir
• β-laktoglobulin ve insülin için aa dizilerinin bilinmesi sayesinde
hesaplanarak bulunmuş olan MA değerleri sırasıyla 5733.5 ve 18388
Da’dur. Spektrumdan okunan MA değerleri ise sırasıyla 5733.9 ve 18364
Da.
• MALDI-TOF’un proteinin kütlesinin belirlenmesinde ne kadar etkin bir araç
olduğu görülmektedir.
25. • Kütle spektrometrisi ile peptid
parmak izinin alınması
(ing:“peptide fingerprinting”)
adında bir yöntem
geliştirilmiştir.
• Peptidlerin tanınmasını
sağlayan bu teknik sayesinde
2 boyutlu jellerin
kullanılırlığını büyük ölçüde
arttırmıştır.
• Burada…
• 2 boyutlu jelden kesilerek
alınan protein lekesi jelden
ekstrakte edilir.
• Protein enzimatik veya
kimyasal olarak spesifik
noktalardan kesilir.
• Spektrometre ile peptid
parçalarının kütleleri
belirlenir.
• Elde edilen peptid kütleleri
(yani “parmak izi”) internet
veri tabanlarında bulunan
proteinlerin “elektronik
ortamda kesilmesi” ile elde
edilen parmak izleri ile
eşleştirilerek taranır.
Tripsin K ve R aa
kalıntısından keser.
26. The major soluble proteins of
Schistosoma mansoni identified by
peptide mass fingerprinting,
illustrated on an annotated 2D gel of
material from eggs.
• Bu şekilde 2
boyutlu jellerdeki
protein lekelerinin
büyük oranda
tanımlanabilmesi
mümkün
olmaktadır.
27. Saflaştırma → MA belirleme → aa dizisi (primer yapı)
aa bileşiminin belirlenmesi…
• Peptid / protein hidrolize edilir (6 N HCl, 110 ºC, 24 saat)
• Hidrolize olmuş amino asitler iyon değişim kromatografisi ile sulfone
polistiren kolon ile ayrıştırılır.
• aa.lerin tanımlanması: Kolondan çıkan aa.ler elüsyon zamanına
(hacmine) bağlı olarak tanımlanır.
• aa.lerin miktarları: miktar belirleme (quantification) aa fraksiyonlarının
ninhidrin ile ısıtılarak tepkimeye sokulması ve absorbansın
belirlenmesi yoluyla gerçekleştirilir.
• Prolin dışında bütün aa.ler ninhidrin ile koyu mavi renk verir; prolinde
bulunan ikinci amin grubu nedeniyle sarı renk oluşur.
28. • Bir peptid hidrolizatında bulunan aa.ler sulfone edilmiş polistiren reçine (ör: Dowex-50)
kolondan geçirilerek ayrıştırılabilir.
• Burada elüsyon için artan pH’da tampon çözelti (bu örnekte sodyum sitrat) kullanılır.
• Absorbans ölçülerek her bir amino asidin miktarı belirlenir
• Asidik yan zinciri olan aspartat kolondan en hızlı çıkar, bazik yan zinciri olan arjinin ise
en son çıkar.
• Bu örnek peptidde (Asp1, Gly2, Ala1, Phe1, Arg1) vardır, bu gösterime göre sadece
aa içeriği verilmiştir, sıra bilinmemektedir
29. • Bu hidroliz ve
kromatografiye dayalı
yöntemle 10 ng kadar
küçük miktarda aa
belirlenebilmektedir.
• Bir parmak izinde her
aa.ten yaklaşık bu
miktarda bulunur.
30. • Kendiliğinden ışıma yapmayan bileşiklere floresan
özellikte guruplar bağlanarak ışıma yapmaları
sağlanabilir.
• Ninhidrin kullanımı yerine fluorescamine maddesi ile
etiketleme yapıldığında analiz daha hassas olur (1 ng =
10 pmol amino asit tayin edilebilir.)
• Fluorescamine aa ile tepkimeye girerek floresan bir türev
oluşturur.
31. • Bir sonraki aşamada hedef N-terminus amino
asidini belirlemektir.
• Bunun için Frederick Sanger tarafından ilk
olarak florodinitrobenzen
(fluorodinitrobenzene; FNB) maddesi
kullanılmıştır.
• Şimdilerde floresan türevler oluşturduğu için
daha hassas sonuçlar veren dabsilklorid
maddesi kullanılmaktadır.
32. • N-terminus ucundan dabsilklorür ile etiketlenen protein hidrolize edilir.
• Ortaya çıkan dabsilCl-aa türevi kromatografik olarak tanımlanabilir
(yukardaki ör: alanin)
• Bu yöntem bir protein için sadece 1 defa gerçekleştirilebilir; zira protein
hidroliz aşamasında tamamen bozunur, dizi bilgisi kaybolur.
• Sonuç olarak sadece son amino asit belirlenmiş olur.
Ala (N-terminus)
33. Edman dizi belirleme
• Pehr Edman tarafından geliştirilen peptid
amino asit dizisini belirleme tekniğidir.
• Bu yönteme göre aa dizisinin son
kalıntısına (ing: “N-terminus veya terminal
residue”) bir “etiketleme” yapılır ve bu
kalıntı zincirden koparılır. (ing: “cleaved”)
• Bu sırada peptid aa dizisi değişmez.
34. Edman dizi belirleme
• Edman yönteminde peptidin
amino ucundan sırayla birer
amino asit ayrılır.
• Fenil izotiyonat peptidin
yüksüz terminal ucu ile
tepkimeye girerek bir fenil
tiyokarbomil türevi oluşturur.
• Bunu takiben, hafif asidik
koşullar altında uçtaki amino
asidin halka yapıda (cyclic) bir
türevi serbest bırakılır.
• Halka yapıdaki bu türev
phenylthiohydantoin
bileşiğidir; kısaca bu amino
aside PTH-amino asit denir.
35. Edman degredasyonu ile aa dizisinin
belirlenmesi
• PTH-amino asitleri
kromatografik yollarla
tanımlanabilmektedir.
• Edman prosedürü
tekrar edilerek
sırasıyla amino asitler
belirlenebilir.
36.
37. Otomasyonlu Edman degredasyonu ile aa
dizisinin belirlenmesi
• Otomasyonu sağlanmış dizi belirleme cihazları
geliştirilmiştir.
• Bu cihazlar sayesinde Edman yöntemi ile
yapılan bir döngü (yani 1 aa etiketleme, kesimi
ve belirleme işlemi) bir saatten kısa sürede
gerçekleştirilebilir.
• Otomasyonlu dizi belirleme cihazları ile 50
kalıntıya kadar aa içeren peptid zincirlerinin N-
terminus aa dizisi belirlenebilir.
38. Peptidler belirli noktalardan kesilerek dizi belirleme
analizi kolaylaştırılabilir.
• Edman yöntemi teorik olarak sonsuz
sayıda döngü halinde gerçekleştirilebilir.
• Ancak, pratikte 50'den fazla sayıda kalıntı
analiz edilememektedir.
• Bunun sebebi her döngüde bazı PTH-
aa.lerin serbest bırakılmasında sorunlar
olur, yani ayrılma %100 verimle
gerçekleşmez, … (ör: verim %98 olsa? → 60 döngü
sonrasında 0.9860=0.30…oldukça heterojen bir örnek olur)
39. Peptidler belirli noktalardan kesilerek dizi
belirleme analizi kolaylaştırılabilir.
• Bu sorunu aşmak için peptid zinciri belirli
noktalardan kesilir, sonra dizi belirlenir.
• Strateji: böl ve fethet!
• Spesifik kesim (spesifik kırma) kimyasal
veya enzimatik yolla gerçekleştirilebilir.
40. Kimyasal kesme
• Örneğin siyanojen bromür (cyanogen bromide;
CNBr) polipeptid zincirlerini sadece metiyonin
kalıntılarının karboksil tarafından parçalar.
• Örneğin 10 metiyonin kalıntısı içeren bir
polipeptid CNBr ile muamele sonrasında 11 adet
peptid zinciri oluşturur.
41. Enzimatik kesme
• Oldukça spesifik kesim sağlayan bir diğer madde tripsin
enzimidir.
• Tripsin pankreasın salgıladığı proteolitik bir enzimdir.
• Bu enzim polipeptidleri arjinin ve lisin kalıntılarının
karboksil taraflarından kesime uğratır.
• Örneğin 9 arjinin ve 7 lisin kalıntısı içeren bir polipeptid
tripsin ile muamele edildikten sonra 17 peptid zinciri
ortaya çıkarır. Bu peptidlerin C-terminal ucunda ya arjinin
ya da lisin bulunacaktır.
43. • Polipeptidleri parçalayarak Edman
yöntemiyle dizileri belirlenen parçalar tam
olarak proteinin dizisini vermez – peptid
parçalarının dizilişini bilemeyiz!!
• Bunun için ilave bilgiye ihtiyaç vardır.
• Peptidlerin çakıştırılarak analiz edilmesi
gerekir ~ ing: “overlapping peptides”
• Yani ikinci bir yöntemle daha kesim yapılır.
44.
45. • Ör: polipeptid önce tripsin ile kesilip, sonrasında
kimotripsin enzimiyle 2. kesim gerçekleştirilebilir.
• Tripsin Ala veya Lys kalıntılarından keser; kimotripsin
aromatik ve büyük yan zincirli kalıntıların bulunduğu
noktadan keser (fenilalanin-triptofan gibi).
46. • OLİGOMERİK proteinler, non-kovalent bağlar
ve disülfid köprüleriyle birleşmiş, birden
fazla alt üniteden oluşurlar.
• Eğer protein 2 veya daha fazla sayıda polipeptid
zincirinden oluşmuş ise o halde önce bunların
sayısı ve yaklaşık uzunlukları SDS-PAGE ile
belirlenebilir
• Alternatif olarak farklı tipteki N-terminal amino
asitler var mı, bakılabilir.
47. Proteinler, üre, guanidin HCl, vb kaotropik ajanlar ile denature
edilir.
Bu işlemlerin sonucunda, primer yapı bozulmaksızın,
polipeptid zincirleri birbirinden ayrılmış olur.
Bireysel polipeptid zincirlerinin
elde edilmesi
• SDS-PAGE
• Kromatografik yöntemler
Oksidan/ redüktanlar ile sistin yapısındaki S-S bağı kırılır.
Bunun için β-merkaptoetanol veya ditiyotreitol gibi maddeler
kullanılır.
1- Hidrojen bağlarının koparılması
2- Disülfid köprülerinin yıkılması
3- Altünitelerin birbirinden ayrılması
48. • Disülfit bağının
indirgenmesi
• Bunun için önce DTT
varlığında disülfit
bağları kırılır
• Daha sonra da
alkilleme ile bağların
tekrar kurulması
engellenir
49. Kükürt köprülerinin konumu?
• Diyagonal elektroforez yöntemi ile belirlenebilir.
• Önce protein, kükürt köprüleri sağlam kalacak
şekilde kesime uğratılır.
• Peptid zincirlerini içeren karışım kağıdın bir köşesine
uygulanarak elektroforeze tabi tutulur.
• Daha sonra kağıda performik asit uygulanır, bu
madde sülfit bağlarını parçalar; sisteik asit kalıntıları
oluşur.
50. • Disülfit bağı içermeyen
polipeptidlerin hareketliliği
değişmeyeceği için bunlar
çapraz çizgi üzerinde hizaya
girerler.
• Sülfit bağları olan
polipeptidlerde ayrışma olur
ve çaprazlama giden
çigiden farklı yerde
gözlenirler
Electrophoresis
map of the
CNBr-cleavage
products of the
prochymosin
solubilized from
inclusion bodies
with 8 M urea at
pH 11
51. aa dizilerini bilmek ne işe yarar?
1. Araştırılan proteinin dizisi bilinen diziler ile
kıyaslanır, fark olup olmadığı ortaya çıkar. Eğer
protein dizisinde bilinen protein ailelerinden
birine özgü bir dizi olduğu tespit edilebilirse,
söz konusu proteinin de benzer bir işlevi olduğu
görüşü oluşabilir.
• Ör: kimotripsin ve tripsin serin proteazlar ailesinden
proteinlerdir
• Bu ailedeki proteinlerin aktif bölgelerinde bulunan reaktif bir
serin kalıntısına bağlı olarak proteolitik etki gösterir
• Eğer incelenen proteinin dizisi bu iki proteine benzerlik
gösteriyorsa bunun da bir serin proteazı olma olasılığı
yüksektir sonucu çıkarılabilir
52. aa dizilerini bilmek ne işe yarar?
2. Farklı kaynaklardan izole edilmiş aynı işleve sahip proteinlerin
aa dizileri kıyaslanarak türler arasındaki (evrimsel) mesafeler
araştırılabilir
4. Proteinin çeşitli görev/işlevleri yerine getirmesine yarayan
aa dizileri belirlenebilir
• Ör: proteinlerin amino ucunda bulunan 20 kalıntılı belirli bir dizi bu
proteinin hücre membranı dışına salgılanacağını gösterebilir; 20
hidrofobik kalıntıdan oluşan bu diziye sinyal dizisi veya öncü dizi denir.
3. aa diziler incelenerek tekrar
eden dizilerin olup olmadığı
belirlenebilir
• Ör: Calmodulin kalsiyuma
duyarlı bir proteindir. Bu protein
birbirine benzer aa dizisi içeren
4 bölgeden oluşur. Herbir bölge
bir Ca++ iyonu bağlar.
53. aa dizilerini bilmek ne işe yarar?
5. Belirli bir proteinin analizine yönelik antikorun
hazırlanabilmesi için o proteinin aa dizisinden
faydalanılır.
• Bir proteinin aa dizisi incelendiğinde belirli dizilerin, protein
fare veya tavşana enjekte edildiği taktirde dizideki belirli
bölgelerin antikor üretimini tetiklemede daha etkili olacağı
görülebilir.
• Bu dizileri içeren peptidler tasarlanarak antikorların üretimi
tetiklenebilir.
• Çok spesifik olan bu antikorlar daha sonra bu proteinin
çözeltideki veya kan içindeki konsantrasyonunun
belirlenmesinde, bir hücre içinde proteinin hangi bölgelerde
bulunduğunun belirlenmesinde ve proteini kodlayan genin
klonlanmasında kullanılabilir.
54. aa dizilerini bilmek ne işe yarar?
6. aa dizileri kullanılarak
spesifik DNA probları
sentezlenebilir,
• Bir proteinin primer yapısını
bilmek “tersine” genetik
yöntemlerin uygulanabilmesini
sağlar
• Aa genetik şifre ile
oluşturulduğu için aa dizisinin
bilinmesi genetik şifreye uyumlu
DNA problarının
sentezlenebilmesini sağlar
• Proteinde dizi analizi moleküler
genetik biliminin ayrılmaz bir
parçasıdır
Inverse table
Ala/A GCU, GCC, GCA, GCG
Leu/L UUA, UUG, CUU, CUC, CUA, CUG
Arg/R CGU, CGC, CGA, CGG, AGA, AGG
Lys/K AAA, AAG
Asn/N AAU, AAC
Met/M AUG
Asp/D GAU, GAC
Phe/F UUU, UUC
Cys/C UGU, UGC
Pro/P CCU, CCC, CCA, CCG
Gln/Q CAA, CAG
Ser/S UCU, UCC, UCA, UCG, AGU, AGC
Glu/E GAA, GAG
Thr/T ACU, ACC, ACA, ACG
Gly/G GGU, GGC, GGA, GGG
Trp/W UGG
His/H CAU, CAC
Tyr/Y UAU, UAC
Ile/I AUU, AUC, AUA
Val/V GUU, GUC, GUA, GUG
START AUG
STOP UAA, UGA, UAG
55. Rekombinant DNA teknolojisi proteinlerde dizi
analizinde devrim yaratmıştır.
• Edman yöntemi ile dizi analizi oldukça pratik bir
yöntem olmakla birlikte 1000 kalıntıdan daha
fazla sayıda aa içeren proteinlerin analizinde
günümüzde rekombinant teknolojinin
kullanılması daha iyi bir çözüm olmaktadır.
• Bu sayede proteini kodlayan uzun DNA dizileri
klonlanarak çoğaltılabilir, ve bu DNA’nın dizisi
doğrudan kodladığı proteinin aa dizisini verir
56.
57. Rekombinant DNA teknolojisi proteinlerde dizi
analizinde devrim yaratmıştır.
• Edman yöntemi ile dizi analizi oldukça pratik bir
yöntem olmakla birlikte 1000 kalıntıdan daha
fazla sayıda aa içeren proteinlerin analizinde
günümüzde rekombinant teknolojinin
kullanılması daha iyi bir çözüm olmaktadır.
• Bu sayede proteini kodlayan uzun DNA dizileri
klonlanarak çoğaltılabilir, ve bu DNA’nın dizisi
doğrudan kodladığı proteinin aa dizisini verir
58. Rekombinant teknoloji var…proteini
izole etmeye ne gerek var?
• DNA baz dizileri yardımıyla proteinin primer yapısı
aydınlatılabilse bile yine de proteinleri izole etmeye gerek
duyulur.
• DNA baz dizisi ile elde edilen dizi sadece ham proteinin aa
dizisini belirlememizi sağlayabilir. Halbuki protein hücrede
sentezlenirken uygun katlama işlemi ile tersiyer yapısına
kavuşmuştur.
• Protein sentezi takip eden bazı translasyonu izleyen (ing:
posttranslational) modifikasyonlar sayesinde biyolojik işlevini /
aktivitesini kazanabilecek forma kavuşur:
• Pek çok protein sentez işlemleri sırasında kırpılır
• veya çok daha büyük polipeptid zincirlerinin uygun şekilde kesilmesiyle
oluşturulur
• Bazı proteinlerde sistein kalıntıları kside edilerek kükürt bağları oluşturulur
• Bazı proteinlerde bulunan bbelirli yan zincirler modifiye edilir
• Dolayısıyla genomik ve proteomik analizler birbirini tamamlayıcı
şekilde bir arada yürütülmelidir.
59. İmmünglobulinler
• Vücudun savunmasında çok önemli görev alan, B lenfositler
tarafından bir enfeksiyon mevcudiyetinde yapılarak kana
salınan güçlü savunma maddeleridir (vücudun savunma
silahlarıdır).
• Plazmada bulunan protein yapısında maddelerdir.
Gammaglobulinler veya Antikorlar olarak da bilinir.
• “ Ig ” kısaltılmış sembolü ile gösterilirler.
• İmmünglobulinler viral enfeksiyonlara, bakteriyel
enfeksiyonlara, allerjilere, mantarlara karşı vücudu üst
düzeyde korur.
• Kolostrum'da 5 çeşit immünglobulin vardır: IgA, IgD, IgE,
IgG, IgM
• İnek kolostrumu (Bovin Kolostrum) temel olarak IgG içerir.
Diğer Ig'ler daha az düzeydedir.
İmmün ~ bağışıklık
60. İmmünolojik Analizler
• Etiketlenmiş antikorlar (ing: “antibodies”)
kullanılarak hedef protein izole edilebilir,
miktarı belirlenebilir ve gözlenebilir.
Antikor ile
etiketlenmiş
hücrelerin
floresan ışıma
görüntüsü
61. antikor - antijen
• İmmünolojik yöntemler belirli bir proteine duyarlı
antikorların (diğer bir deyişle immünoglobulinlerin;
kısaca Ig) sentezlenmesi ile başlar.
• Antikor, antijen adı verilen yabancı bir maddenin
varlığına duyarlılık göstererek hayvan bünyesinde
sentezlenen proteindir. Sentezlenmelerinin nedeni
hayvanın bünyesini enfeksiyondan korumaktır.
• Antikorların sentezlenmelerine sebep olan antijenlerine
karşı çok yüksek bir afiniteleri (bağlanma meyilleri)
vardır.
• Proteinler, polisakaritler veya nükleik asitler etkin
antijenler olabilmektedir.
63. • IgG antikorları disülfit bağları ile birbirine bağlanmış 2 ağır
(mavi) 2 hafif (kırmızı) olmak üzere 4 zincirden oluşmuştur.
• Hafif ve ağır zincirler biraraya gelerek uçlarında antijen
bağlama noktalarının bulunduğu Fab bölgelerini (Fab
domains) oluşturur.
• İki ağır zincir biraraya gelerek Fc bölgesini oluşturur. Fab
bölgeleri esnek bağlayıcılar ile Fc bölgesine bağlanmıştır.
64. • Antikorlar antijen üzerindeki belirli bir grubu veya aa kümesini
tanıyabilirler. Tanımayı sağlayan bu bölgeye antijen determinantı
veya epitop (ing: epitope) denir.
• Sentetik polipeptid zincirleri de antikor sentezini tetikleyebilir, yeter ki
küçük molekül, makromoleküler bir taşıyıcı üzerinde yer alsın ve
tanınan bir epitopa sahip olsun.
• Bu durumda küçük yabancı moleküle “hapten” adı verilir.
65. • Hayvanlarda antikor sentezleyebilme kapasitesine sahip
çok fazla sayıda hücre bulunmaktadır. Bunlardan her biri
belirli bir antijene duyarlı antikoru üretebilir.
• Canlıya verilen antijenin etkisi bu antijene spesifik
antikoru üreten az sayıda hücrenin aniden çoğalmasıyla
ve sayısının artmasıyla ortaya çıkar. Böylece bol
miktarda antikor sentezlenir.
66. antijen antikor
Bir protein antijen (bu
örnekte lizozim) Fab
bölgesinin ucuna
bağlanır. Antikorun ucu
ve protenin birbirine
uyumlu yüzeyleri vardır,
bağlanma sırasında hatrı
sayılır bir yüzey alanında
(yani kuvvetli bir)
kenetlenme olur.
67. Antikorlar heterojendir - poliklonal
• Bir tavşana 3 hafta arayla belirli bir antijen enjekte edilir,
haftalar sonra artık tavşanın kanında bu antijene karşı
oluşturduğu antikorlar dolaşmaktadır.
• Bu uygulama ile verilen antijene duyarlı antikorları üreten
hücrelerin üremesi sağlanmıştır.
• Antikorlar incelendiğinde görülür ki bu antikorların
antijene afinitesi farklı seviyelerdedir…birden fazla
sayıda (türde) antijen oluşmuştur.
• Bunun sebebi tavşanda antijenin farklı tarafını (epitop)
tanıyabilen çeşitli antikorların mevcut olmasıdır. Diğer bir
deyişle antijende birden fazla epitop vardır.
• Bu şekilde üretilen antikorlara poliklonal antikor denir.
68. • Poliklonal antikorlar heterojen
antikor karışımlarıdır ve bunlar
belirli bir antijende farklı
epitoplar üzerinden bağlanabilir.
• Bu heterojenlik araştırmalarda
antikorların kullanımını
kısıtlayıcıdır.
• Monoklonal antikorlar
birbirilerinin kopyasıdır. Bunlar
belirli bir antikoru üreten tek tip
hücre tarafından üretilirler.
• Monoklonal antikorlar antijende
sadece belirli bir epitopa
duyarlıdır.
• Monoklonal antikorların
sentezlenebilmesi immünolojik
yöntemlerde antikorların
kullanımını büyük ölçüde arttıran
bir gelişme olmuştur.
69.
70. • Hibridoma hücreleri
antikor üreten
hücreler ile
miyelom
hücrelerinin
birleştirilmesiyle
oluşturulur
• Seçici besiyerinde
geliştirilen
hibridoma
hücrelerinin
çoğalması sağlanır
• Hücreler, arzu
edilen özellikte
(spesifisite) antikor
üretimi yapan
hücrenin seçimi için
taranır.
71. Proteinler, enzim ilintili immün testi
(ELISA) ile teşhis ve tayin edilebilir.
• ELISA, Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay
testinin İngilizce kısaltmasıdır.
• ELISA yönteminde: renksiz bir substrat ile renkli
bir ürün oluşturan belirli bir enzim belirli bir
antijene duyarlı antikora kovalent bağ ile
bağlanmıştır.
• Eğer antijen ortamda mevcutsa, antikor antijene
bağlanır, enzim katalizi ile gerçekleşen tepkime
ile de renk oluşur
• Dolayısıyla rengin oluştuğu yerde antijen
mevcuttur
• Bu analiz çabuk ve spesifiktir. Nanogram
miktarlarda antikor bu yöntemle analiz edilebilir.
• ELISA analizlerinde monoklonal antikorların
kullanımı daha güvenilir sonuçlar vermektedir.
• 2 tipi vardı: dolaylı ve sadviç
E
72. Dolaylı ELISA
• Dolaylı ELISA:
– Antijenin olup olmadığı belirlenir
– HIV testi bu temele göre gerçekleştirilir
– Antijen (viral proteinler) bir kuyucuğun dibine yerleştirilir/sabitlenir, insan
kanı kuyucuğa alınır, insanda antikor varsa antijene bağlanır,
bağlanmamış antikorlar ve kan yıkanarak uzaklaştırılır, insan
antikorlarına duyarlı enzim etiketli antijen eklenir
73. Sandviç ELISA
• Sandviç ELISA
– Antikor kuyunun dibine sabitlenir, antijeni içeren kan (veya sıvı)
kuyu içine alınır, antijen antikora bağlanır, antijene duyarlı ikinci
ve ilkinden farklı bir antikor ilave edilir,
– enzim etiketi sayesinde çok etkili şekilde miktar belirlemek
mümkün olur
74. Bir sonraki derste
• Western blot tekniği
• Floresan etiketleme
• Peptidlerin sentezi
• Proteinlerin NMR ve X-ışını ile 3 boyutlu
yapılarının belirlenmesi
• DNA, RNA ve genetik bilginin akışı
75.
76. Rekombinant teknoloji var…proteini
izole etmeye ne gerek var?
• DNA baz dizileri yardımıyla proteinin primer yapısı
aydınlatılabilse bile yine de proteinleri izole etmeye gerek
duyulur.
• DNA baz dizisi ile elde edilen dizi sadece ham proteinin aa
dizisini belirlememizi sağlayabilir. Halbuki protein hücrede
sentezlenirken uygun katlama işlemi ile tersiyer yapısına
kavuşmuştur.
• Protein sentezi takip eden bazı translasyonu izleyen (ing:
posttranslational) modifikasyonlar sayesinde biyolojik işlevini /
aktivitesini kazanabilecek forma kavuşur:
• Pek çok protein sentez işlemleri sırasında kırpılır
• veya çok daha büyük polipeptid zincirlerinin uygun şekilde kesilmesiyle
oluşturulur
• Bazı proteinlerde sistein kalıntıları kside edilerek kükürt bağları oluşturulur
• Bazı proteinlerde bulunan bbelirli yan zincirler modifiye edilir
• Dolayısıyla genomik ve proteomik analizler birbirini tamamlayıcı
şekilde bir arada yürütülmelidir.
77. İmmünolojik Analizler
• İmmün ~ bağışıklık
• Etiketlenmiş antikorlar (ing: “antibodies”)
kullanılarak hedef protein izole edilebilir,
miktarı belirlenebilir ve gözlenebilir.
Antikor ile
etiketlenmiş
hücrelerin
floresan ışıma
görüntüsü
78. antikor - antijen
• İmmünolojik yöntemler belirli bir proteine duyarlı
antikorların (diğer bir deyişle immünoglobulinlerin;
kısaca Ig) sentezlenmesi ile başlar.
• Antikor, antijen adı verilen yabancı bir maddenin
varlığına duyarlılık göstererek hayvan bünyesinde
sentezlenen proteindir. Sentezlenmelerinin nedeni
hayvanın bünyesini enfeksiyondan korumaktır.
• Antikorların snetezlenmelerine sebep olan antijenlerine
karşı çok yüksek bir afiniteleri (bağlanma meyilleri)
vardır.
• Proteinler, polisakaritler veya nükleik asitler etkin
antijenler olabilmektedir.
79. • Antikorlar antijen üzerindeki belirli bir grubu veya aa kümesini
tanıyabilirler. tanımayı sağlayan bu bölgeye antijen determinantı
veya epitop (ing: epitope) denir.
• Sentetik polipeptid zincirleri de antikor sentezini tetikleyebilir, yeter ki
küçük molekül makromoleküler bir taşıyıcı üzerinde yer alsın ve
tanınan bir epitopa sahip olsun.
• Bu durumda kücük yabancı moleküle “hapten” adı verilir.
80. • Hayvanlarda antikor sentezleyebilme kapasitesine sahip
çok fazla sayıda hücre bulunmaktadır. Bunlardan herbiri
belirli bir antijene duyarlı antikoru üretebilir.
• Canlıya verilen antijenin etkisi bu antijene spesifik
antikoru üreten az sayıda hücrenin aniden çoğalmasıyla
ve sayısının artmasıyla ortaya çıkar. Böylece bol
miktarda antikor sentezlenir.
81. • IgG antikorları disülfit bağları ile birbirine bağlanmış 2 ağır
(mavi) 2 hafif (kırmızı) olmak üzere 4 zincirden oluşmuştur.
• Hafif ve ağır zincirler biraraya gelerek uçlarında antijen
bağlama noktalarının bulunduğu Fab bölgelerini (Fab
domains) oluşturur.
• İki ağır zincir biraraya gelerek Fc bölgesini oluşturur. Fab
bölgeleri esnek bağlayıcılar ile Fc bölgesine bağlanmıştır.
82. antijen antikor
Bir protein antijen (bu
örnekte lizozim) bir
Fab bölgesinin ucuna
bağlanır. Antikorun
ucu ve protenin
birbirine uyumlu
yüzeyleri vardır,
bağlanma sırasında
önemli bir yüzey
alanında kenetlenme
olur.
83. Antikorlar heterojendir - poliklonal
• Bir tavşana 3 hafta arayla belirli bir antijen enjekte edilir,
haftalar sonra artık tavşanın kanında bu antijene karşı
oluşturduğu antikorlar dolaşmaktadır.
• Bu antikorlar verilen antijenin antikor üreten hücrelerin
üremesini sağlamıştır.
• Antikorlar incelendiğinde görülür ki bu antikorların
antijene afinitesi farklı seviyelerdedir…birden fazla
sayıda (türde) antijen oluşmuştur.
• Bunun sebebi tavşanda antijenin farklı tarafını (epitop)
tanıyabilen çeşitli antikorların mevcut olmasıdır. Diğer bir
deyişle antijende birden fazla epitop vardır.
84. • Poliklonal antikorlar heterojen
antikor karışımlarıdır ve bunlar
belirli bir antijende farklı
epitoplar üzerinden
bağlanabilir.
• Bu heterojenlik araştırmalarda
antikorların kullanımını
kısıtlayıcıdır.
• Monoklonal antikorlar
birbirilerinin kopyasıdır. Bunlar
belirli bir antikoru üreten tek tip
hücre tarafından üretilirler.
• Monoklonal antikorlar
antijende sadece belirli bir
epitopa duyarlıdır.
• Monoklonal antikorların
sentezlenebilmesi immünolojik
yöntemlerde antikorların
kullanımını büyük ölçüde
arttıran bir gelişme olmuştur.
85. • Hibridoma hücreleri
antikor üreten
hücreler ile
miyelom
hücrelerinin
birleştirilmesiyle
oluşturulur.
• Seçici besiyerinde
geliştirilen
hibridoma
hücrelerinin
çoğalması sağlanır.
• Hücreler, arzu
edilen özellikte
(spesifisite) antikor
üretimi yapan
hücrenin seçimi için
taranır.
86. Floresans
mikroskopisi
• Belirli bir proteine duyarlı
floresan etiketler
monoklonal antikor ilgi
Gelişmekte olan Drosophila (meyve sineği)
embriyosunun floresan mikrografı
87. Proteinler enzim ilintili immün testi
(ELISA) ile teşhis ve tayin edilebilir
• ELISA yönteminde: renksiz birsubstrat ile renkli bir ürün
oluşturan belirli bir enzim belirli bir antijene duyarlı
antikora kovalent bağ ile bağlanmıştır.
• Eğer antijen ortamda mevcutsa, antikor antijene
bağlanır, enzim katalizi ile gerçekleşen tepkime ile de
renk oluşur
• Dolayısıyla rengin oluştuğu yerde antijen mevcuttur
• Bu analiz çabuk ve spesifiktir. Nanogram miktarlarda
antikor bu yöntemle analiz edilebilir.
• ELISA analizlerinde monoklonalantikorların kullanımı
daha güvenilir sonuçlar vermektedir.
88. Birkaç tip ELISA yöntemi vardır
• Dolaylı ELISA:
– Antijenin olup olmadığı belirlenir
– HIV testi bu temele göre gerçekleştirilir
– Antijen (viral proteinler) bir kuycuğun dibine yerleştirilir/sabitlenir,
insan kanı kuyucuğa alınır, insanda antikor varsa antijene
bağlanır, bağlanmamış antikorlar ve kan yıkanarak uzaklaştırılır,
insan antikorlarına duyarlı enzim etiketli antijen eklenir
89. Birkaç tip ELISA yöntemi vardır
• Sandviç ELISA
– Antikor kuyunun dibine sabitlenir, antijeni içeren kan (veya sıvı)
kuyu içine alınır, antijen antikora bağlanır, antijene duyarlı ikinci
ve ilkinden farklı bir antikor ilave edilir,
– enzim etiketi sayesinde çok etkili şekilde miktar belirlemek
mümkün olur
90. Bir sonraki derste
• Western blot tekniği
• Floresan etiketleme
• Peptidlerin sentezi
• Proteinlerin NMR ve X-ışını ile 3 boyutlu
yapılarının belirlenmesi
• DNA, RNA ve genetik bilginin akışı