SlideShare a Scribd company logo
İLK TÜRK AMİRALİ ÇAKA BEY VE TÜRK DENİZ TARİHİNDEKİ YERİ

    Türk deniz tarihinin en parlak sayfalarından birini oluşturan Preveze Deniz Zaferi’nin
(27 Eylül 1538) 462. Yıldönümünü kutladığımız şu günlerde, 1071 tarihinde Anadolu’ya
gelerek, kısa bir süre sonra denizle ilk temasa geçen Türklerin ilk donanmasını
oluşturan, uyguladığı taktikler ile birçok Ege Adasını ele geçiren ilk Türk Amirali Çaka
Bey’i hatırlatmaya çalışacağız.




           Ünlü Türk Denizcisi Çaka Bey’in İstanbul Deniz Müzesi’ndeki Büstü

        Türkler, sert iklim ve doğa şartlarının ağır olması ve bu arada artan nüfusun
neticesinde, buralardaki yayla ve kışlakların meralarının hayvanlarına kafi gelmemesi,
batıya iklimi daha müsait ve zengin topraklara doğru bir Türk akışını zorunlu kılmıştır. Bu
sebeplerle Orta Asya’dan kopup göçe başlayan Türkler, Hazar Denizi’nin kuzey ve
güneyinden yol bularak Afrika’ya, Ön Asya’ya, Doğu Avrupa’ya yayılmış ve Doğu Roma
İmparatorluğu ‘nun sınırına kadar ulaşmışlardır. M.Ö. 7. Asırda başlayan bu göç
hareketleri sonucunda, Türklerin Ön Asya’ya yerleşme mücadelesi Selçuklu boyunun
büyük gayretleriyle ancak 11. Asırda gerçekleşmiştir.
    Selçukluların büyük hükümdarlarından Alparslan, 26 Ağustos 1071’de Bizans
İmparatoru Romanos Diogenes’u Malazgirt’te yenmek suretiyle Ön Asya’da Türk
hâkimiyetinin temellerini atmış, Türk akıncılarına Anadolu’nun yolunu açmıştı.
Alparslan’ın ölümünden sonra yerini oğlu Melikşah’ın (1072–1092) alması üzerine, bunu
kabullenemeyen Kutalmışoğlu Süleyman, Kızılırmak’ın ötesindeki Bizans kontrolündeki
toprakların fethine koyulmuştur. Kutalmışoğlu Süleyman, Bizans’ın kontrolündeki
Anadolu topraklarına fethe başladıktan kısa bir süre sonra İznik’i zapt ederek, Anadolu
Selçuklu Devleti’nin başkenti yaptı (1075) İznik’in başkent yapılması Türklerin bundan
sonra denizlere yönelik bir politika takip edeceğini göstermesi bakımından önemlidir.
Süleyman Şah, daha sonra İznik’te yerine Ebu’l Kasım’ı bırakarak doğuya sefere
çıkmış, Büyük Selçuklu Sultanı ile yapmış olduğu mücadelede hayatını kaybetmiştir.
Ebu’l Kasım, İznik Kalesi’ni tekrar geri almak isteyen Bizanslılara mukavemet
göstermekle kalmamış, İstanbul’u düşürmek ve Marmara Denizi kıyıları ile adaları ele
geçirmek için kuvvetli bir donanmaya ihtiyaç duyarak Bizans’ın elinde bulunan Gemlik
(Kios) Kasabası’nı zapt edip, burada ilk Türk tersanesini kurmayı başarmıştır. Fakat
kuvvetli Bizans donanması ve ordusu Gemlik’i Butumites komutasında kuşatarak, henüz
yeni kurulmuş bulunan Türk gemi ve tezgâhlarını yakmışlardır. Bu şekilde Selçuklu
Türklerinin bu ilk Marmara Denizi’ne hakim olma çabaları sonuçsuz kalmıştır.
       Anadolu’daki bu Türk fütuhat hareketi Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz sahillerine
kadar ulaşmıştır. 1085 senesi içinde Selçuklu kumandanlarından Karatekin Bey’in
Sinop’u zapt etmesiyle Türkler Karadeniz’e ulaşmışlardır. Kıyı boylarına doğru yönelen
Türk akıncıları nihayet İzmir’i de alarak Ege kıyılarına inmeyi başardı. Türkler artık
denizle temasa geçmişlerdi. Bizanslıların karadan durdurmayı başaramadıkları Türkler
artık, denizde de karşılarına çıkmıştı.
       Bu mücadelenin sürüp gittiği 1078–1079 senelerinde Oğuzların Çavuldur Boyu’na
mensup Çaka isminde genç bir Türkmen Bey’i, Bizans komutanı Aleksandros
Kabalika’nın eline esir düştü. Çaka Türk ordusunda önemli bir yere sahip olmasından
dolayı, ne öldürüldü ne de esir muamelesi gördü ve doğrudan doğruya İmparator
Nikephoros Botaneiates’e (1078–1081) takdim edildi. İmparator, Çaka Bey’e çok fazla
iltifatta bulundu, kaçmasına fırsat vermeden sıkı kontrol altında tutarak sarayında alı
koydu, hediyeler, nişan ve protonobilissimos rütbesi verdi.

     Çaka Bey’in, Bizans sarayındaki bu itibarlı mevkisi, 1081 yılına kadar devam etti. Bu
imtiyazlı esir hayatı, Çaka için latince ve grekçeyi iyi öğrenmesi, iyi tahsil görmesi ve
Bizans’ı içeriden iyi tanımasını sağlaması açısından güzel bir fırsat oldu. Bu arada,
Bizans’ın donanmasını incelemiş, denizleri kullana bilene denizlerin sağlayacağı iktisadi
avantajları etüt ettiğini ve bir deniz kuvvetinin geniş manada neler yapabileceğini
kavramış olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. 1081 yılında Bizans tahtında
Nikephoros Botaneiates’in yerine Aleksios Komnenos (1081–1118) geçti. Aleksios
Komnenos’un ilk işi, kızı Anna Komnenos ile Çaka Bey arasındaki gönül ilişkisinden
şüphelenip, kabullenememesi nedeniyle bu imtiyaz ve rütbeleri geri almak oldu.
     Bu imparator değişikliği Çaka içinde iyi bir fırsat oldu . Çaka Bey, zaman ve zemini
iyi ayarlayarak kaçmayı başardı, Anadolu’daki akıncıların başına geçerek Bizans’a karşı
mücadele bayrağını açtı. Kısa sürede kuvvetleriyle, İzmir’e yüklendi ve burayı
Bizanslılardan temizledi, İzmir’e Türk bayrağını dikerek beyliğini kurdu ve İzmir’in ilk Türk
hakimi oldu. İlk iki üç yıl içinde Urla, Çeşme, Sığacık ve Foça’yı zaptederek bu kesimdeki
geniş sahil boyunu sınırları içine aldı. Çaka Bey, kıyı boylarına ayak basar basmaz her
sahada besleyici bir unsur olan denizlerin, aynı zamanda Türklerin mücadeleci ve akıncı
ruhlarını da tatmin edeceğini hissederek denizlere açılmaya karar verdi.
     Çaka Bey, Ege’nin iktisadi ve askeri kaynaklarından Bizans’ı mahrum etmek
amacıyla yapılacak mücadelenin denizde donanmayla olacağını, Bizans’ın karada
yenemediği ve durduramadığı Türkleri denizden mağlup etmeyi deneyeceğini, bunun
içinde eninde sonunda Bizans ile denizde karşılaşacağını biliyordu. Ayrıca, kendi
stratejisinde belirlemiş olduğu amaç doğrultusunda Çaka Bey’in, bir Türk donanması
kurulması bakımından dayandığı temel unsur şu olmuştur; önce sahip olduğu kıyıları ve
daha sonra bir Türk yurdu haline gelen Anadolu Yarımadası’nın kıyı emniyetinin
sağlanması, daha sonra Ege ve Akdeniz Adaları’nı ele geçirerek Bizans’ı gerisinden
sarmak, Anadolu kıyılarında sona eren önemli ticaret yollarını ele geçirerek önemli bir
iktisadi gelir ve kültür alışverişini sağlamak, böylece zengin ve kültürlü, İzmir merkezli bir
Anadolu Türk Devleti yaratmak, daha da sonra Çanakkale’yi ele geçirmek, buradan
Gelibolu’ya atlayıp, Trakya’yı ele geçirerek en sonunda da İstanbul’a saldırarak Bizans’a
son vermekti.
     Çaka Bey, ilk iş olarak arzu ettiği donanmaya sahip olmak amacıyla ustalar buldu,
İzmir’de ve sonra Efes’te birer tersane meydana getirerek kısa sürede kürek ve yelkenle
hareket eden, üstleri kapalı kırk parça gemi denize indirildi. Böylece Türklerin ilk
donanması de vücuda getirilmiş oldu. Bu dönemde, Bizans sıkıntılı bir dönem yaşıyordu,
kuzeyden Peçenek Türkleri, güneyden de İznik Türk Beyliği sıkıştırıyordu, buna birde
denizden İzmir Beyliği eklenmişti, İmparator Aleksios Komnenos, siyasi manevralarla bu
zor durumdan kurtulmaya çalışıyordu.
      Bu arada, İzmir’in dolayısıyla körfezin güvenliğini sağlamak için adalara sefer
hazırlayan Çaka Bey 1089 yılında denize açılmıştır. Bu ilk açılış hem eğitim hem de
Çaka’nın Ege’de yapmayı tasarladığı fetihlerin planlamasına yol açacak bir keşif seferi
olacaktı. Çektiri ve yelkenli olan yaklaşık kırk parçadan oluşan Türk donanması Ege önü
adalarından bir kısmını vurarak bu ilk seferinden büyük bir ganimetle döndü. Bu seferin
hem sonucu hem de dönemin ticaret harbinin karakterine göre ganimet seferi de
diyebiliriz.
     Çaka Bey, daha sonra, on yedi çektiri, otuz üç yelkenli olmak üzere elli parçadan
oluşan Türk filosuna komuta ederek İzmir’den Ege’ye açıldı. İlk olarak Bizans’ın İzmir
yolu üzerindeki Midilli (Mytılene) Adası’nı aldı (1089), daha sonra Sakız’ı (Chios) zaptetti
(1090). Bu durumdan şaşkına dönen Bizanslılar hemen donanmalarını Ege’ye yollayarak
Türk donanmasını gördükleri yerde imha etmeleri emrini aldılar. Bizans donanmasının
Çandarlı açıklarından güneye doğru indiğini haber alan Çaka Bey, Bizans donanmasını
karşılamak üzere tekrar denize açıldı. Ertesi günü öğleye doğru Bizans donanmasıyla
öğle saatlerinde karşılaştı. Çaka Bey, çektirileri usta manevralarla Bizans gemilerine
iyice yanaştırıp rampa kancalarını savurarak rampa oldular, şiddetli bir rampa
muharebesi başladı. Türk leventleri kenetlendikleri düşman gemilerine hemen çullanarak
muharebeye başladılar. Bir yandan da Türk tekneleri fırsat buldukça Bizans gemilerini
mahmuzlayarak batırıyordu. Bizanslı gemiciler, bu denizde ilk defa karşılaştıkları bu
Asyalı yeni rakipleri yeni rakiplerinin denizde pek çetin ve korkunç olduklarını anlamakta
gecikmediler. Türkleri, Ege’den kovmak üzere yola çıkan Bizans donanmasının yapacağı
tek şey, rampa kancalarından kurtulabilen gemilerini hiç değilse kurtarabilmekti. Bu
şekilde gece yarısına kadar süren muharebe sonunda kurtulabilen üç beş Bizans
gemisinin haricindekiler ya zapt edildi ya da batırıldı. Böylece Türklerin bu ilk deniz
savaşı olan Koyun Adaları Muharebeleri (19 Mayıs 1090) zaferle sona ermiş oldu. Çaka
Bey, Bizans’ı bu ilk muharebede tarttıktan sonra akınlarını genişletti ve Bizans’ı sırasıyla
Sisam (Samos) ve Rodos (Rhodos) Adaları’ndan kovarak, İzmir Beyliği’ni iktisadi ve
askeri gücünü denizlerle besleyen ve denizlerden güç alır hale getirdi ve bu Çaka’nın
nüfuzunu Batı Anadolu’nun en kuvvetli bir hükümdarı derecesine yükseltmişti




    Bizans İmparatoru, intikam alabilmek için bu seferki hazırlıklara büyük önem verdi.
Yirmi çektiri ve elli yelkenliden oluşan bir filo hazırlattı ve filoya on bin kara askeri
yüklettirdi bunların içinde Çaka’nın rampa savaşını karşılayabilmek için Fransız
subaylarının kumandasında beş yüz şövalye de vardı. Kara kuvvetleri Kostantinos
Dalassenos komutasına, filonun sevk ve idaresi ise Opus isminde bir İtalyan’a verilmişti.


      Bizans’ın, Ege’nin bütün kaynaklarına yeniden hâkim olma gibi hayallerle uğurlamış
olduğu filosu, 12 Ekim 1091 akşamı Sakız Adası’na demirledi. Bizans’ın göndermiş
olduğu on binlerce askerine karşılık kale Türk muhafız gücü olan üç yüz kişinin yardım
beklemekten başka yapacağı bir şey yoktu, fakat buna rağmen yine de Türk muhafızları
yardım gelene kadar müdafaaya koyuldular. Bizans filosunun adaya asker çıkardığı
haberini alan Çaka Bey, hemen harekete geçti, bu haberi alan Bizans filosu da Türk
filosunu denizde karşılamak için demir aldı. İki donanma 22 Ekim sabahı birbirlerinin
siluetlerini görmeye başladılar. Türk filosunun gemileri, yelkenlerini indirdi, filo harp
nizamı alırken gemilerde harp hazırlığına giriştiler. Türkler düşmana bu seferde ilk deniz
muharebesini kazanmış oldukları Koyun Adaları civarında rastlamış olmalarını bir uğur
sayarak seviniyorlardı, düşmana bir an evvel rampa olmak istiyorlardı. Gemiler
yaklaştıkça heyecanları daha da artıyordu, fakat bu sevinç ve heyecan yerini kısa bir
süre sonra şaşkınlığa bıraktı, çünkü Bizans gemileri ani olarak bir tiramola ile rüzgârı
değiştirip Sakız Adası’na doğru yön değiştirip kaçmaya başladılar, Bizans gemileri, korku
ve şaşkınlık içinde birbirleriyle yarış edercesine, Sakız adasının güneyinde bulunan ıssız
bir koya daldılar ve birbirlerini çiğnercesine bir kısmı suyu suyuna oturdu, bir kısmı da
başkan kara vurdu. Bizans donanmasının komutanı olan Opus, kaçışı haklı göstermek
için başkomutana “Türk gemilerinin büsbütün yeni bir tarzda harp nizamı teşkil
etmiş olduğunu, Türklerin gemilerini birbirinden ayrılmamaları için zincirle
bağlanmış olduğunu” söylemiştir. Çaka Bey’in ne şekilde harp nizamı aldığı açık
olmamakla birlikte düşman filosunu korkutarak ve şaşırtacak derecede deniz tabiyesinde
bir yenilik ortaya koyduğu bir gerçektir.

      Çaka Bey, karaya vurmuş Bizans filosunun durumunu görünce üzerinde atılmayı
fazla düşünmedi, çünkü sığ sulardaki düşman gemilerine rampaya kalkışmanın kendi
filosunu da zor duruma düşüreceğini biliyordu. Filosundan tek gemi feda etmeden tek
levent kaybetmeden Bizans gemilerini yok etmenin çaresini buldu. Ayırdığı üç beş gemi
ile liman ağzına abluka koyarak geri kalan gemilerini Sakız Kalesi’nin altına demirledi ve
yakınlarına siper kazdırarak bu askerlerine mevzi aldırdı. On bin Bizanslı ile beş yüz
zırhlı Fransız süvarisi ile sekiz bin Türk karşı karşıya idi, Çaka Bey, askeri dehasını
burada da gösterdi, önce süvarilerini hücuma geçirdi, Fransız zırhlı süvarileri de hücuma
geçtiler, bunun üzerine Çaka Bey, Türk muhariplerine Fransız süvarilerinin yalnız
atlarına ok yağdırmaları emrini verdi, ok yağmuru altında sanki dizlerinden tırpan yemiş
gibi bir anda yere kapaklandılar, yerde atlarından yoksun zırhları yüzünden hareket
kabiliyeti azalan bu kuvvetleri yok etmek zor olmadı. Öndeki bu karışıklığı gören diğer
Fransız süvarileri atlarını kendi saflarına doğru çevirdiler ve kaçışmaya başladılar. Çaka
Bey’in yarattığı bu korku, bunları da denizci arkadaşları gibi firara kaldırmıştı. Çaka
Bey’in bu taktiği üç yüz sene sonra Yıldırım Bayezıd’a ilham olacak ve Niğbolu’da (1396)
düşmana karşı aynı taktiği kullanacaktı.
     Kaçan Bizans ordusu da donanmasına sığınarak savunmaya geçtiler, Çaka Bey ise
yaptırdığı birçok ateş kayığı ile Bizans gemilerini zahmetsizce yok ettiler. Bizans
kuvvetlerinin feci durumunu haber alan İmparator Aleksios Komnenos, intikam alabilmek
için hazırlattığı yüz on parçadan oluşan Bizans armadasını kayınbiraderi Dukas’ın
komutasında Şubat 1092’de İstanbul’dan hareket ettirdi. Çaka Bey, filosundaki elli
geminin korsanlık faaliyetleri nedeniyle dağılmış olması yüzünden bu armada ile elindeki
az bir güçle yakalanmamak ve bu muazzam gücü ancak baskın tarzında bir hareketle
zarar verebileceğine inandığı için gece hücumu tertiplemek üzere denize açıldı. Bizans
filosu, otuz bin askerini adaya çıkardı, bunları gören adadaki diğer firari kuvvetler de
cesaretlendiler, adadaki sekiz bin mevcutlu Türk kuvvetleri dağlık bölgelere çekilerek
savunmaya devam ettiler. Bu savunma, günlerce devam eden taarruzları neticesiz kıldı.
       Bu arada, Çaka Bey, filosunu toparlamış, bir gece baskını ile adadaki Bizans
filosuna son darbeyi vurmak üzere hazırlık yapıyordu ki buna lüzum kalmadı. Bizans
kuvvetlerinin komutanı Dukas, çarpışmalara son vererek kırk bin kişilik kuvvetini
gemilere yükledi, çünkü bu sırada Bizans’ın Sakız üzerine büyük bir kuvvet gönderdiğini
öğrenen Peçenekler bu fırsattan yararlanmak amacıyla hareketlenmişti. Ayrıca Kıbrıs ve
Girit’te de isyan çıkmıştı.
      Bu arada I.Kılıçarslan (1092–1107), Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nda Melikşah’ın
ölümünden sonraki taht kavgasından faydalanarak, İsfahan’dan kaçıp İznik’e gelmiş ve
1092’de Anadolu Selçuklularının başına geçmişti. Çaka Bey, Ege Denizi’nde tam bir
hakimiyet sağlamıştı, beyliğinin askeri gücünü, iktisadi bünyesini denizlerle besliyor, aynı
zamanda koca Selçuklu Türkiye’sinin de deniz cephesini İzmir Beyliği koruyordu. Çaka
Bey’den yediği darbeleri hazmedemeyen, ayrıca gücünü de bilen İmparator eğer
Çanakkale’yi ele geçirirse Bizans’ın nefes borusunu tıkamış olacağını bildiği için papa
nezdinde teşebbüslere girişti. İmparator, Selçuklular, Peçenekler ve Çaka Bey
karşısında çok müşkül durumda kalınca 1091 senesinde Papa II.Urbain’e müracaat
ederek haçlı yardımı istemiştir. Hazırlattığı seksen bin kişilik ordu içine alan iki yüz
gemiden oluşan koca Bizans armadasını Donanma Komutanı Konstantin Dalassenos ve
kafile komutanı olarak da Dukas’ın komutasında İstanbul’dan 1094 sonbaharında
hareket ettirdi. Bizans armadası, Çaka Bey’in ordularını karşılayacak şekilde, muhtelif
limanlara asker çıkartarak yoluna devam ediyordu. Çanakkale, Edremit ve Beşiğe
Limanlarına çıkarttıkları elli bin kişilik kuvvet Bizanslıların, Çaka’nın hedefi olarak
Çanakkale’yi seçeceğini planladıklarını gösteriyordu, geri kalan otuz bin kişiyi Midilli’ye
çıkardılar, adanın komutanı bulunan Çaka Bey’in kardeşi Yalvaç Bey emrindeki bir avuç
kuvvetle harika bir savunma yaptılar, mevsimin kış olması ve muharebelerin uzaması
nedeniyle Bizanslılar bu savunma karşısında adanın meskûn yerlerine yerleştiler. Haber
İzmir’e ulaştığı zaman Çaka Bey, ordunun başında kara cephesinde savaşıyordu, İzmir
filosu hazırlığını yaptı ve yola çıktı. Yolda müthiş bir fırtınaya tutulması nedeniyle Çaka
Bey, bir mütareke yaparak geri çekilmek zorunda kaldı.
     Çaka Bey’in, donanmasının zarar görmesini fırsat bilen Bizans donanması kısa
sürede, Çaka’nın işgalinde bulunan adalarını geri aldı, fakat Çaka Bey’ın merkezi olan
İzmir’e saldırmaya cesaret edemedi. Çaka Bey, İzmir Tersanesi’ni geceli gündüzlü
çalıştırarak faaliyete geçirdi ve kısa sürede Dromen denilen çifte kürekli ve üç sıra direkli
hücum gemileri yaptırarak bir donanma oluşturdu. Kıbrıs ve Girit Adası’nda baş gösteren
isyanlar Çaka Bey’e yeni fırsatlar yarattı.
.      Bu arada Çaka Bey, kızını I.Kılıçaslan’a vererek akrabalık bağı kurmuş ve ortak
düşmana karşı anlaşmıştı, ayrıca Peçeneklerle de anlaşan Çaka Bey artık Bizans’ın
üzerine gidebilirdi. İzmir Bey’i Çaka’nın senelerdir mücadelesinde temel tuttuğu,
Çanakkale’yi ele geçirip, Trakya’ya atlamak ve oradan İstanbul’u zapt etmek yolundaki
amacı damadı I.Kılıçaslan tarafından da uygun görüldü Her ne kadar Bizans daha
önceleri Araplar tarafından denizden iki defa muhasara edilmiş ise de, Çaka’nın bu üçlü
sıkıştırma planı ile Bizans tam bir Türk kıskacına alınıyordu, buna göre kuzeyden
Peçenek Türkleri, güneyden Anadolu Selçuklu Devleti, Çanakkale yolu ile de denizden
Çaka Bey tarafından Bizans kuşatılacaktı. I.Kılıçaslan Bizanslıların taarruza geçerek
Marmara sahillerini işgale başlamaları karşısında Çaka Bey ile müttefik olarak onlara
karşı hücuma geçti. Beylerbeyi görevini yürüten İlhan unvanı taşıyan Muhammet isminde
bir komutanını Bizans üzerine sefere gönderdi. İlhan Muhammet Ulubat Gölü ve Kapıdağ
bölgelerini zapt etti. İmparator Aleksios Komnenos, ona karşı denizden bir kuvvet
gönderdi. Bu kuvvetleri Muhammet gölün girişinde ağır bir yenilgiye uğratınca karadan
gönderdiği ordu ile İlhan Muhammet’i mağlup ve esir etti.
     Bu arada Çaka Bey’de, İzmir’den Çanakkale istikametinde ilerledi. Boğazda gümrük
daireleri bulunan ve İstanbul’un emniyetini sağlayan Abydos’u kuşattı. adaları alıp
İstanbul yolunu tehlikeye sokan Çaka’nın bu harekâtı İmparator Aleksios Komnenos’u
telaşlandırdığı gibi bu genişleme Marmara sahillerini hakimiyeti altında tutan I.Kılıçaslan’ı
da kendi sultanlığının emniyeti ve otoritesi açısından endişelendiriyordu.
      Bizans bu kıskaçtan İmparator Aleksios Komnenos’un siyasi oyunlarıyla
kurtulmasını bilmiştir. Zira İmparator önce Balkanlardaki Kuman Türklerini elde ederek
Peçenek Türklerinin üzerine saldırtmış ve Levunion’da (29 Nisan 1091) imha ettirmiştir.
Diğer taraftan da I.Kılıçaslan ile kayınpederi Çaka’nın arasını açmayı başarmış ve ikisi
arasındaki dayanışmayı yıkmıştır. Hatta bu konuda Aleksios’un, I.Kılıçaslan’a bir elçi ile
mektup gönderdiği ve bu mektupta Çaka’nın kendisini sultan olarak gördüğünü ve bu
seferin Bizans üzerine değil kendisini ortadan kaldırmak için İznik üzerine olduğu
yalanlarına sığınmıştır. Çaka’nın daha sonra 1093’te bir davet sırasında damadı
I.Kılıçaslan tarafından öldürülmesiyle Bizans amacına kavuşmuştur.
      Çaka Bey’in savaş sahnesinden çekilmesinden sonra 1096 senesinde başlayıp
1272 senesine kadar devam eden Haçlı Seferleri Selçuklu Türkleri’nin deniz ile olan
ilişkisine iki asra yakın büyük bir darbe indirmiştir. 1096 senesinde Anadolu Türklüğünü
ve dolayısıyla İslam’ı hedef alan “Haçlı Seferleri” nin başlaması, Türkleri Anadolu’nun
içlerine çekilmeye mecbur bırakmış ve hatta bu durum başkentin İznik’ten Konya’ya
nakledilmesine sebep olmuştur. XVI. Yüzyılın sonlarında İlhanlı saldırısı karşısında
zayıflayan Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra ise Batı Anadolu’da bu devletin
yıkıntıları üzerine Aydın, Saruhan ve Karesi Beylikleri de Ege Denizi’nde akın tipi
hareketler icra ederek Çaka Bey’den yaklaşık iki asır sonra Türk denizciliğini
canlandırmaya çalışmışlardır. Bu arada ardı arkası kesilmeyen bu muazzam bir haçlılar
seli sırasında Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos, Marmara ile Ege sahillerini eline
geçirdiği gibi, Türk Beylikleri’ni birbirleri aleyhine kışkırtmaktan da geri kalmamıştır, fakat
haçlı komutanları Aleksios Komnenos’e ne kadar teminat vermiş olurlarsa olsunlar, haçlı
belası Bizans’ın üzerine de bir kabus gibi çökecektir. İmparator Aleksis Komnenos, tabiri
caizse “yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş”, Türk kâbusunu yok etme çareleri
ararken, Bizans’ı latin istilasına kaptırmıştır. 1


                                       KAYNAKLAR

-   Donanma Dergisi, Sayı:400, Cilt:64, 1 Temmuz 1952.
-   Erer, Raşit; Türklere Karşı Haçlı Seferleri, İstanbul, 1993.
-      Kurat, Akdes Nimet; İzmir ve Civarındaki Adaların İlk Türk Beyi Çaka Bey
(M.S. 1081-1096),Türk Kültürünü Araştırma Enst.Yayını, Ankara, 1966..
- Levçenko, M.V.; Kuruluşundan Yıkılışına Kadar Bizans Tarihi, (Çev:Maide Selen-
   Yay.haz: Yaşar Selçuk) , İstanbul, 1999.
- Merçil, Prof.Dr.Erdoğan; Müslüman Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1985.
- Turan, Prof.Dr. Osman; Selçuklular Zamanında Türkiye Siyasi Tarih Alp
   Arslan’dan Osman Gazi’ye (1071-1318), İstanbul, 1993.
- Ucuzsatar, Kur.Yb.N.Ulunay; Tarih Boyunca Türk Harp Sanatı Taktik ve Stratejisi
   II, Gn.Kur.Yay.,Ankara, 1990.
- Uzunçarşılı, Ord.Prof.Dr.İ.Hakkı; Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı,
   T.T.K.Yay., Ankara, 1984.




1
 Piri Reis Araştırma Merkezi Şube Müdürü Öğ.Kd.Bnb. Ersan Baş tarafından hazırlanan bu
makale; Deniz Magazin Dergisi Eylül-Ekim 2000, Sayı: 42’de yayınlanmıştır, ss. 92-95.

More Related Content

Similar to Ilk TüRk Amirali çAkabey

Selçuklular ve di̇ğer türk devletleri̇
Selçuklular ve di̇ğer türk devletleri̇Selçuklular ve di̇ğer türk devletleri̇
Selçuklular ve di̇ğer türk devletleri̇Erol Eftekkin
 
TüRklerin Anadoluya GelişI
TüRklerin Anadoluya GelişITüRklerin Anadoluya GelişI
TüRklerin Anadoluya GelişIderslopedi
 
7.TüRkiye Tarihi
7.TüRkiye Tarihi7.TüRkiye Tarihi
7.TüRkiye Tarihiderslopedi
 
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEFKAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF
***
 
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF.ppsx
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF.ppsxKAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF.ppsx
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF.ppsx
Nesrin
 
Uşak Tanıtım
Uşak TanıtımUşak Tanıtım
Uşak Tanıtımboraimdt
 
K I Z K U L E Sİ, M A I D E N’ S T O W E R
K I Z K U L E Sİ,  M A I D E N’ S  T O W E RK I Z K U L E Sİ,  M A I D E N’ S  T O W E R
K I Z K U L E Sİ, M A I D E N’ S T O W E R
***
 
1-Yerleşme ve devleleşme sürecinde selçuklu türkiyesi.pptx
1-Yerleşme ve devleleşme sürecinde selçuklu türkiyesi.pptx1-Yerleşme ve devleleşme sürecinde selçuklu türkiyesi.pptx
1-Yerleşme ve devleleşme sürecinde selçuklu türkiyesi.pptx
TheRyujiN
 
Ii1111111
Ii1111111Ii1111111
Ii1111111
adaminbiri
 
Osmanlı Kuruluş
Osmanlı KuruluşOsmanlı Kuruluş
Osmanlı Kuruluşderslopedi
 
Kızkulesi, Maiden's Tower
Kızkulesi, Maiden's TowerKızkulesi, Maiden's Tower
Kızkulesi, Maiden's Tower
***
 
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri Adıyamanlı RÜZGAR
 
Istanbulun Fethi
Istanbulun FethiIstanbulun Fethi
Istanbulun Fethiderslopedi
 
Atatürk'ün savaştigi cepheler
Atatürk'ün savaştigi cephelerAtatürk'ün savaştigi cepheler
Atatürk'ün savaştigi cephelerkemal1991
 
3. konu anlatimi
3. konu anlatimi3. konu anlatimi
3. konu anlatimi
Yiğitcan BALCI
 
Çanakkale - Prof.Dr. Ali Ercan
Çanakkale - Prof.Dr. Ali ErcanÇanakkale - Prof.Dr. Ali Ercan
Çanakkale - Prof.Dr. Ali Ercanaddgenelmerkezi
 

Similar to Ilk TüRk Amirali çAkabey (20)

Selçuklular ve di̇ğer türk devletleri̇
Selçuklular ve di̇ğer türk devletleri̇Selçuklular ve di̇ğer türk devletleri̇
Selçuklular ve di̇ğer türk devletleri̇
 
TüRklerin Anadoluya GelişI
TüRklerin Anadoluya GelişITüRklerin Anadoluya GelişI
TüRklerin Anadoluya GelişI
 
7.TüRkiye Tarihi
7.TüRkiye Tarihi7.TüRkiye Tarihi
7.TüRkiye Tarihi
 
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEFKAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF
 
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF.ppsx
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF.ppsxKAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF.ppsx
KAPTAN I DERYA,ADMIRAL-IN-CHIEF.ppsx
 
Istanbulun Fethi
Istanbulun FethiIstanbulun Fethi
Istanbulun Fethi
 
Uşak Tanıtım
Uşak TanıtımUşak Tanıtım
Uşak Tanıtım
 
K I Z K U L E Sİ, M A I D E N’ S T O W E R
K I Z K U L E Sİ,  M A I D E N’ S  T O W E RK I Z K U L E Sİ,  M A I D E N’ S  T O W E R
K I Z K U L E Sİ, M A I D E N’ S T O W E R
 
1-Yerleşme ve devleleşme sürecinde selçuklu türkiyesi.pptx
1-Yerleşme ve devleleşme sürecinde selçuklu türkiyesi.pptx1-Yerleşme ve devleleşme sürecinde selçuklu türkiyesi.pptx
1-Yerleşme ve devleleşme sürecinde selçuklu türkiyesi.pptx
 
10 tari̇h
10 tari̇h10 tari̇h
10 tari̇h
 
Sunu1
Sunu1Sunu1
Sunu1
 
Sunu1
Sunu1Sunu1
Sunu1
 
Ii1111111
Ii1111111Ii1111111
Ii1111111
 
Osmanlı Kuruluş
Osmanlı KuruluşOsmanlı Kuruluş
Osmanlı Kuruluş
 
Kızkulesi, Maiden's Tower
Kızkulesi, Maiden's TowerKızkulesi, Maiden's Tower
Kızkulesi, Maiden's Tower
 
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
 
Istanbulun Fethi
Istanbulun FethiIstanbulun Fethi
Istanbulun Fethi
 
Atatürk'ün savaştigi cepheler
Atatürk'ün savaştigi cephelerAtatürk'ün savaştigi cepheler
Atatürk'ün savaştigi cepheler
 
3. konu anlatimi
3. konu anlatimi3. konu anlatimi
3. konu anlatimi
 
Çanakkale - Prof.Dr. Ali Ercan
Çanakkale - Prof.Dr. Ali ErcanÇanakkale - Prof.Dr. Ali Ercan
Çanakkale - Prof.Dr. Ali Ercan
 

More from Ahmet Türkan

Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.
Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.
Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.
Ahmet Türkan
 
UNUTULMAZ SÖZLER.pptx
UNUTULMAZ SÖZLER.pptxUNUTULMAZ SÖZLER.pptx
UNUTULMAZ SÖZLER.pptx
Ahmet Türkan
 
HAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdf
HAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdfHAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdf
HAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdf
Ahmet Türkan
 
MEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdf
MEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdfMEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdf
MEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdf
Ahmet Türkan
 
TARIK BİN ZİYAD.pdf
TARIK BİN ZİYAD.pdfTARIK BİN ZİYAD.pdf
TARIK BİN ZİYAD.pdf
Ahmet Türkan
 
DİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdf
DİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdfDİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdf
DİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdf
Ahmet Türkan
 
GÖNÜLDEN NAĞMELER.pdf
GÖNÜLDEN NAĞMELER.pdfGÖNÜLDEN NAĞMELER.pdf
GÖNÜLDEN NAĞMELER.pdf
Ahmet Türkan
 
OSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdf
OSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdfOSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdf
OSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdf
Ahmet Türkan
 
ANNEM BABAM.pdf
ANNEM BABAM.pdfANNEM BABAM.pdf
ANNEM BABAM.pdf
Ahmet Türkan
 
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdfKENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
Ahmet Türkan
 
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdfHAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
Ahmet Türkan
 
AİLE OLMAK.pdf
AİLE OLMAK.pdfAİLE OLMAK.pdf
AİLE OLMAK.pdf
Ahmet Türkan
 
AŞKA GİDEN YOL.pptx
AŞKA GİDEN YOL.pptxAŞKA GİDEN YOL.pptx
AŞKA GİDEN YOL.pptx
Ahmet Türkan
 
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdfHAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
Ahmet Türkan
 
İŞ AHLAKI.pdf
İŞ AHLAKI.pdfİŞ AHLAKI.pdf
İŞ AHLAKI.pdf
Ahmet Türkan
 
GECIM DUNYASI E- KITAP.pdf
GECIM DUNYASI E- KITAP.pdfGECIM DUNYASI E- KITAP.pdf
GECIM DUNYASI E- KITAP.pdf
Ahmet Türkan
 
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdfÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdf
Ahmet Türkan
 
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdfÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdf
Ahmet Türkan
 
HABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdf
HABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdfHABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdf
HABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdf
Ahmet Türkan
 
EVLİLİK HAYALİ.pdf
EVLİLİK HAYALİ.pdfEVLİLİK HAYALİ.pdf
EVLİLİK HAYALİ.pdf
Ahmet Türkan
 

More from Ahmet Türkan (20)

Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.
Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.
Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.
 
UNUTULMAZ SÖZLER.pptx
UNUTULMAZ SÖZLER.pptxUNUTULMAZ SÖZLER.pptx
UNUTULMAZ SÖZLER.pptx
 
HAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdf
HAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdfHAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdf
HAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdf
 
MEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdf
MEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdfMEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdf
MEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdf
 
TARIK BİN ZİYAD.pdf
TARIK BİN ZİYAD.pdfTARIK BİN ZİYAD.pdf
TARIK BİN ZİYAD.pdf
 
DİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdf
DİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdfDİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdf
DİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdf
 
GÖNÜLDEN NAĞMELER.pdf
GÖNÜLDEN NAĞMELER.pdfGÖNÜLDEN NAĞMELER.pdf
GÖNÜLDEN NAĞMELER.pdf
 
OSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdf
OSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdfOSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdf
OSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdf
 
ANNEM BABAM.pdf
ANNEM BABAM.pdfANNEM BABAM.pdf
ANNEM BABAM.pdf
 
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdfKENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
 
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdfHAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
 
AİLE OLMAK.pdf
AİLE OLMAK.pdfAİLE OLMAK.pdf
AİLE OLMAK.pdf
 
AŞKA GİDEN YOL.pptx
AŞKA GİDEN YOL.pptxAŞKA GİDEN YOL.pptx
AŞKA GİDEN YOL.pptx
 
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdfHAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
 
İŞ AHLAKI.pdf
İŞ AHLAKI.pdfİŞ AHLAKI.pdf
İŞ AHLAKI.pdf
 
GECIM DUNYASI E- KITAP.pdf
GECIM DUNYASI E- KITAP.pdfGECIM DUNYASI E- KITAP.pdf
GECIM DUNYASI E- KITAP.pdf
 
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdfÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdf
 
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdfÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdf
 
HABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdf
HABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdfHABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdf
HABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdf
 
EVLİLİK HAYALİ.pdf
EVLİLİK HAYALİ.pdfEVLİLİK HAYALİ.pdf
EVLİLİK HAYALİ.pdf
 

Ilk TüRk Amirali çAkabey

  • 1. İLK TÜRK AMİRALİ ÇAKA BEY VE TÜRK DENİZ TARİHİNDEKİ YERİ Türk deniz tarihinin en parlak sayfalarından birini oluşturan Preveze Deniz Zaferi’nin (27 Eylül 1538) 462. Yıldönümünü kutladığımız şu günlerde, 1071 tarihinde Anadolu’ya gelerek, kısa bir süre sonra denizle ilk temasa geçen Türklerin ilk donanmasını oluşturan, uyguladığı taktikler ile birçok Ege Adasını ele geçiren ilk Türk Amirali Çaka Bey’i hatırlatmaya çalışacağız. Ünlü Türk Denizcisi Çaka Bey’in İstanbul Deniz Müzesi’ndeki Büstü Türkler, sert iklim ve doğa şartlarının ağır olması ve bu arada artan nüfusun neticesinde, buralardaki yayla ve kışlakların meralarının hayvanlarına kafi gelmemesi, batıya iklimi daha müsait ve zengin topraklara doğru bir Türk akışını zorunlu kılmıştır. Bu sebeplerle Orta Asya’dan kopup göçe başlayan Türkler, Hazar Denizi’nin kuzey ve güneyinden yol bularak Afrika’ya, Ön Asya’ya, Doğu Avrupa’ya yayılmış ve Doğu Roma İmparatorluğu ‘nun sınırına kadar ulaşmışlardır. M.Ö. 7. Asırda başlayan bu göç hareketleri sonucunda, Türklerin Ön Asya’ya yerleşme mücadelesi Selçuklu boyunun büyük gayretleriyle ancak 11. Asırda gerçekleşmiştir. Selçukluların büyük hükümdarlarından Alparslan, 26 Ağustos 1071’de Bizans İmparatoru Romanos Diogenes’u Malazgirt’te yenmek suretiyle Ön Asya’da Türk hâkimiyetinin temellerini atmış, Türk akıncılarına Anadolu’nun yolunu açmıştı. Alparslan’ın ölümünden sonra yerini oğlu Melikşah’ın (1072–1092) alması üzerine, bunu kabullenemeyen Kutalmışoğlu Süleyman, Kızılırmak’ın ötesindeki Bizans kontrolündeki toprakların fethine koyulmuştur. Kutalmışoğlu Süleyman, Bizans’ın kontrolündeki Anadolu topraklarına fethe başladıktan kısa bir süre sonra İznik’i zapt ederek, Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti yaptı (1075) İznik’in başkent yapılması Türklerin bundan sonra denizlere yönelik bir politika takip edeceğini göstermesi bakımından önemlidir.
  • 2. Süleyman Şah, daha sonra İznik’te yerine Ebu’l Kasım’ı bırakarak doğuya sefere çıkmış, Büyük Selçuklu Sultanı ile yapmış olduğu mücadelede hayatını kaybetmiştir. Ebu’l Kasım, İznik Kalesi’ni tekrar geri almak isteyen Bizanslılara mukavemet göstermekle kalmamış, İstanbul’u düşürmek ve Marmara Denizi kıyıları ile adaları ele geçirmek için kuvvetli bir donanmaya ihtiyaç duyarak Bizans’ın elinde bulunan Gemlik (Kios) Kasabası’nı zapt edip, burada ilk Türk tersanesini kurmayı başarmıştır. Fakat kuvvetli Bizans donanması ve ordusu Gemlik’i Butumites komutasında kuşatarak, henüz yeni kurulmuş bulunan Türk gemi ve tezgâhlarını yakmışlardır. Bu şekilde Selçuklu Türklerinin bu ilk Marmara Denizi’ne hakim olma çabaları sonuçsuz kalmıştır. Anadolu’daki bu Türk fütuhat hareketi Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz sahillerine kadar ulaşmıştır. 1085 senesi içinde Selçuklu kumandanlarından Karatekin Bey’in Sinop’u zapt etmesiyle Türkler Karadeniz’e ulaşmışlardır. Kıyı boylarına doğru yönelen Türk akıncıları nihayet İzmir’i de alarak Ege kıyılarına inmeyi başardı. Türkler artık denizle temasa geçmişlerdi. Bizanslıların karadan durdurmayı başaramadıkları Türkler artık, denizde de karşılarına çıkmıştı. Bu mücadelenin sürüp gittiği 1078–1079 senelerinde Oğuzların Çavuldur Boyu’na mensup Çaka isminde genç bir Türkmen Bey’i, Bizans komutanı Aleksandros Kabalika’nın eline esir düştü. Çaka Türk ordusunda önemli bir yere sahip olmasından dolayı, ne öldürüldü ne de esir muamelesi gördü ve doğrudan doğruya İmparator Nikephoros Botaneiates’e (1078–1081) takdim edildi. İmparator, Çaka Bey’e çok fazla iltifatta bulundu, kaçmasına fırsat vermeden sıkı kontrol altında tutarak sarayında alı koydu, hediyeler, nişan ve protonobilissimos rütbesi verdi. Çaka Bey’in, Bizans sarayındaki bu itibarlı mevkisi, 1081 yılına kadar devam etti. Bu imtiyazlı esir hayatı, Çaka için latince ve grekçeyi iyi öğrenmesi, iyi tahsil görmesi ve Bizans’ı içeriden iyi tanımasını sağlaması açısından güzel bir fırsat oldu. Bu arada, Bizans’ın donanmasını incelemiş, denizleri kullana bilene denizlerin sağlayacağı iktisadi
  • 3. avantajları etüt ettiğini ve bir deniz kuvvetinin geniş manada neler yapabileceğini kavramış olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. 1081 yılında Bizans tahtında Nikephoros Botaneiates’in yerine Aleksios Komnenos (1081–1118) geçti. Aleksios Komnenos’un ilk işi, kızı Anna Komnenos ile Çaka Bey arasındaki gönül ilişkisinden şüphelenip, kabullenememesi nedeniyle bu imtiyaz ve rütbeleri geri almak oldu. Bu imparator değişikliği Çaka içinde iyi bir fırsat oldu . Çaka Bey, zaman ve zemini iyi ayarlayarak kaçmayı başardı, Anadolu’daki akıncıların başına geçerek Bizans’a karşı mücadele bayrağını açtı. Kısa sürede kuvvetleriyle, İzmir’e yüklendi ve burayı Bizanslılardan temizledi, İzmir’e Türk bayrağını dikerek beyliğini kurdu ve İzmir’in ilk Türk hakimi oldu. İlk iki üç yıl içinde Urla, Çeşme, Sığacık ve Foça’yı zaptederek bu kesimdeki geniş sahil boyunu sınırları içine aldı. Çaka Bey, kıyı boylarına ayak basar basmaz her sahada besleyici bir unsur olan denizlerin, aynı zamanda Türklerin mücadeleci ve akıncı ruhlarını da tatmin edeceğini hissederek denizlere açılmaya karar verdi. Çaka Bey, Ege’nin iktisadi ve askeri kaynaklarından Bizans’ı mahrum etmek amacıyla yapılacak mücadelenin denizde donanmayla olacağını, Bizans’ın karada yenemediği ve durduramadığı Türkleri denizden mağlup etmeyi deneyeceğini, bunun içinde eninde sonunda Bizans ile denizde karşılaşacağını biliyordu. Ayrıca, kendi stratejisinde belirlemiş olduğu amaç doğrultusunda Çaka Bey’in, bir Türk donanması kurulması bakımından dayandığı temel unsur şu olmuştur; önce sahip olduğu kıyıları ve daha sonra bir Türk yurdu haline gelen Anadolu Yarımadası’nın kıyı emniyetinin sağlanması, daha sonra Ege ve Akdeniz Adaları’nı ele geçirerek Bizans’ı gerisinden sarmak, Anadolu kıyılarında sona eren önemli ticaret yollarını ele geçirerek önemli bir iktisadi gelir ve kültür alışverişini sağlamak, böylece zengin ve kültürlü, İzmir merkezli bir Anadolu Türk Devleti yaratmak, daha da sonra Çanakkale’yi ele geçirmek, buradan Gelibolu’ya atlayıp, Trakya’yı ele geçirerek en sonunda da İstanbul’a saldırarak Bizans’a son vermekti. Çaka Bey, ilk iş olarak arzu ettiği donanmaya sahip olmak amacıyla ustalar buldu, İzmir’de ve sonra Efes’te birer tersane meydana getirerek kısa sürede kürek ve yelkenle hareket eden, üstleri kapalı kırk parça gemi denize indirildi. Böylece Türklerin ilk donanması de vücuda getirilmiş oldu. Bu dönemde, Bizans sıkıntılı bir dönem yaşıyordu, kuzeyden Peçenek Türkleri, güneyden de İznik Türk Beyliği sıkıştırıyordu, buna birde denizden İzmir Beyliği eklenmişti, İmparator Aleksios Komnenos, siyasi manevralarla bu zor durumdan kurtulmaya çalışıyordu. Bu arada, İzmir’in dolayısıyla körfezin güvenliğini sağlamak için adalara sefer hazırlayan Çaka Bey 1089 yılında denize açılmıştır. Bu ilk açılış hem eğitim hem de Çaka’nın Ege’de yapmayı tasarladığı fetihlerin planlamasına yol açacak bir keşif seferi olacaktı. Çektiri ve yelkenli olan yaklaşık kırk parçadan oluşan Türk donanması Ege önü adalarından bir kısmını vurarak bu ilk seferinden büyük bir ganimetle döndü. Bu seferin hem sonucu hem de dönemin ticaret harbinin karakterine göre ganimet seferi de diyebiliriz. Çaka Bey, daha sonra, on yedi çektiri, otuz üç yelkenli olmak üzere elli parçadan oluşan Türk filosuna komuta ederek İzmir’den Ege’ye açıldı. İlk olarak Bizans’ın İzmir yolu üzerindeki Midilli (Mytılene) Adası’nı aldı (1089), daha sonra Sakız’ı (Chios) zaptetti (1090). Bu durumdan şaşkına dönen Bizanslılar hemen donanmalarını Ege’ye yollayarak Türk donanmasını gördükleri yerde imha etmeleri emrini aldılar. Bizans donanmasının Çandarlı açıklarından güneye doğru indiğini haber alan Çaka Bey, Bizans donanmasını karşılamak üzere tekrar denize açıldı. Ertesi günü öğleye doğru Bizans donanmasıyla öğle saatlerinde karşılaştı. Çaka Bey, çektirileri usta manevralarla Bizans gemilerine iyice yanaştırıp rampa kancalarını savurarak rampa oldular, şiddetli bir rampa muharebesi başladı. Türk leventleri kenetlendikleri düşman gemilerine hemen çullanarak muharebeye başladılar. Bir yandan da Türk tekneleri fırsat buldukça Bizans gemilerini mahmuzlayarak batırıyordu. Bizanslı gemiciler, bu denizde ilk defa karşılaştıkları bu
  • 4. Asyalı yeni rakipleri yeni rakiplerinin denizde pek çetin ve korkunç olduklarını anlamakta gecikmediler. Türkleri, Ege’den kovmak üzere yola çıkan Bizans donanmasının yapacağı tek şey, rampa kancalarından kurtulabilen gemilerini hiç değilse kurtarabilmekti. Bu şekilde gece yarısına kadar süren muharebe sonunda kurtulabilen üç beş Bizans gemisinin haricindekiler ya zapt edildi ya da batırıldı. Böylece Türklerin bu ilk deniz savaşı olan Koyun Adaları Muharebeleri (19 Mayıs 1090) zaferle sona ermiş oldu. Çaka Bey, Bizans’ı bu ilk muharebede tarttıktan sonra akınlarını genişletti ve Bizans’ı sırasıyla Sisam (Samos) ve Rodos (Rhodos) Adaları’ndan kovarak, İzmir Beyliği’ni iktisadi ve askeri gücünü denizlerle besleyen ve denizlerden güç alır hale getirdi ve bu Çaka’nın nüfuzunu Batı Anadolu’nun en kuvvetli bir hükümdarı derecesine yükseltmişti Bizans İmparatoru, intikam alabilmek için bu seferki hazırlıklara büyük önem verdi. Yirmi çektiri ve elli yelkenliden oluşan bir filo hazırlattı ve filoya on bin kara askeri yüklettirdi bunların içinde Çaka’nın rampa savaşını karşılayabilmek için Fransız subaylarının kumandasında beş yüz şövalye de vardı. Kara kuvvetleri Kostantinos Dalassenos komutasına, filonun sevk ve idaresi ise Opus isminde bir İtalyan’a verilmişti. Bizans’ın, Ege’nin bütün kaynaklarına yeniden hâkim olma gibi hayallerle uğurlamış olduğu filosu, 12 Ekim 1091 akşamı Sakız Adası’na demirledi. Bizans’ın göndermiş olduğu on binlerce askerine karşılık kale Türk muhafız gücü olan üç yüz kişinin yardım beklemekten başka yapacağı bir şey yoktu, fakat buna rağmen yine de Türk muhafızları yardım gelene kadar müdafaaya koyuldular. Bizans filosunun adaya asker çıkardığı haberini alan Çaka Bey, hemen harekete geçti, bu haberi alan Bizans filosu da Türk filosunu denizde karşılamak için demir aldı. İki donanma 22 Ekim sabahı birbirlerinin siluetlerini görmeye başladılar. Türk filosunun gemileri, yelkenlerini indirdi, filo harp nizamı alırken gemilerde harp hazırlığına giriştiler. Türkler düşmana bu seferde ilk deniz muharebesini kazanmış oldukları Koyun Adaları civarında rastlamış olmalarını bir uğur sayarak seviniyorlardı, düşmana bir an evvel rampa olmak istiyorlardı. Gemiler yaklaştıkça heyecanları daha da artıyordu, fakat bu sevinç ve heyecan yerini kısa bir süre sonra şaşkınlığa bıraktı, çünkü Bizans gemileri ani olarak bir tiramola ile rüzgârı değiştirip Sakız Adası’na doğru yön değiştirip kaçmaya başladılar, Bizans gemileri, korku ve şaşkınlık içinde birbirleriyle yarış edercesine, Sakız adasının güneyinde bulunan ıssız bir koya daldılar ve birbirlerini çiğnercesine bir kısmı suyu suyuna oturdu, bir kısmı da başkan kara vurdu. Bizans donanmasının komutanı olan Opus, kaçışı haklı göstermek
  • 5. için başkomutana “Türk gemilerinin büsbütün yeni bir tarzda harp nizamı teşkil etmiş olduğunu, Türklerin gemilerini birbirinden ayrılmamaları için zincirle bağlanmış olduğunu” söylemiştir. Çaka Bey’in ne şekilde harp nizamı aldığı açık olmamakla birlikte düşman filosunu korkutarak ve şaşırtacak derecede deniz tabiyesinde bir yenilik ortaya koyduğu bir gerçektir. Çaka Bey, karaya vurmuş Bizans filosunun durumunu görünce üzerinde atılmayı fazla düşünmedi, çünkü sığ sulardaki düşman gemilerine rampaya kalkışmanın kendi filosunu da zor duruma düşüreceğini biliyordu. Filosundan tek gemi feda etmeden tek levent kaybetmeden Bizans gemilerini yok etmenin çaresini buldu. Ayırdığı üç beş gemi ile liman ağzına abluka koyarak geri kalan gemilerini Sakız Kalesi’nin altına demirledi ve yakınlarına siper kazdırarak bu askerlerine mevzi aldırdı. On bin Bizanslı ile beş yüz zırhlı Fransız süvarisi ile sekiz bin Türk karşı karşıya idi, Çaka Bey, askeri dehasını burada da gösterdi, önce süvarilerini hücuma geçirdi, Fransız zırhlı süvarileri de hücuma geçtiler, bunun üzerine Çaka Bey, Türk muhariplerine Fransız süvarilerinin yalnız atlarına ok yağdırmaları emrini verdi, ok yağmuru altında sanki dizlerinden tırpan yemiş gibi bir anda yere kapaklandılar, yerde atlarından yoksun zırhları yüzünden hareket kabiliyeti azalan bu kuvvetleri yok etmek zor olmadı. Öndeki bu karışıklığı gören diğer Fransız süvarileri atlarını kendi saflarına doğru çevirdiler ve kaçışmaya başladılar. Çaka Bey’in yarattığı bu korku, bunları da denizci arkadaşları gibi firara kaldırmıştı. Çaka Bey’in bu taktiği üç yüz sene sonra Yıldırım Bayezıd’a ilham olacak ve Niğbolu’da (1396) düşmana karşı aynı taktiği kullanacaktı. Kaçan Bizans ordusu da donanmasına sığınarak savunmaya geçtiler, Çaka Bey ise yaptırdığı birçok ateş kayığı ile Bizans gemilerini zahmetsizce yok ettiler. Bizans kuvvetlerinin feci durumunu haber alan İmparator Aleksios Komnenos, intikam alabilmek için hazırlattığı yüz on parçadan oluşan Bizans armadasını kayınbiraderi Dukas’ın komutasında Şubat 1092’de İstanbul’dan hareket ettirdi. Çaka Bey, filosundaki elli geminin korsanlık faaliyetleri nedeniyle dağılmış olması yüzünden bu armada ile elindeki az bir güçle yakalanmamak ve bu muazzam gücü ancak baskın tarzında bir hareketle zarar verebileceğine inandığı için gece hücumu tertiplemek üzere denize açıldı. Bizans filosu, otuz bin askerini adaya çıkardı, bunları gören adadaki diğer firari kuvvetler de cesaretlendiler, adadaki sekiz bin mevcutlu Türk kuvvetleri dağlık bölgelere çekilerek savunmaya devam ettiler. Bu savunma, günlerce devam eden taarruzları neticesiz kıldı. Bu arada, Çaka Bey, filosunu toparlamış, bir gece baskını ile adadaki Bizans filosuna son darbeyi vurmak üzere hazırlık yapıyordu ki buna lüzum kalmadı. Bizans kuvvetlerinin komutanı Dukas, çarpışmalara son vererek kırk bin kişilik kuvvetini gemilere yükledi, çünkü bu sırada Bizans’ın Sakız üzerine büyük bir kuvvet gönderdiğini öğrenen Peçenekler bu fırsattan yararlanmak amacıyla hareketlenmişti. Ayrıca Kıbrıs ve Girit’te de isyan çıkmıştı. Bu arada I.Kılıçarslan (1092–1107), Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nda Melikşah’ın ölümünden sonraki taht kavgasından faydalanarak, İsfahan’dan kaçıp İznik’e gelmiş ve 1092’de Anadolu Selçuklularının başına geçmişti. Çaka Bey, Ege Denizi’nde tam bir hakimiyet sağlamıştı, beyliğinin askeri gücünü, iktisadi bünyesini denizlerle besliyor, aynı zamanda koca Selçuklu Türkiye’sinin de deniz cephesini İzmir Beyliği koruyordu. Çaka Bey’den yediği darbeleri hazmedemeyen, ayrıca gücünü de bilen İmparator eğer Çanakkale’yi ele geçirirse Bizans’ın nefes borusunu tıkamış olacağını bildiği için papa nezdinde teşebbüslere girişti. İmparator, Selçuklular, Peçenekler ve Çaka Bey karşısında çok müşkül durumda kalınca 1091 senesinde Papa II.Urbain’e müracaat ederek haçlı yardımı istemiştir. Hazırlattığı seksen bin kişilik ordu içine alan iki yüz gemiden oluşan koca Bizans armadasını Donanma Komutanı Konstantin Dalassenos ve kafile komutanı olarak da Dukas’ın komutasında İstanbul’dan 1094 sonbaharında hareket ettirdi. Bizans armadası, Çaka Bey’in ordularını karşılayacak şekilde, muhtelif limanlara asker çıkartarak yoluna devam ediyordu. Çanakkale, Edremit ve Beşiğe
  • 6. Limanlarına çıkarttıkları elli bin kişilik kuvvet Bizanslıların, Çaka’nın hedefi olarak Çanakkale’yi seçeceğini planladıklarını gösteriyordu, geri kalan otuz bin kişiyi Midilli’ye çıkardılar, adanın komutanı bulunan Çaka Bey’in kardeşi Yalvaç Bey emrindeki bir avuç kuvvetle harika bir savunma yaptılar, mevsimin kış olması ve muharebelerin uzaması nedeniyle Bizanslılar bu savunma karşısında adanın meskûn yerlerine yerleştiler. Haber İzmir’e ulaştığı zaman Çaka Bey, ordunun başında kara cephesinde savaşıyordu, İzmir filosu hazırlığını yaptı ve yola çıktı. Yolda müthiş bir fırtınaya tutulması nedeniyle Çaka Bey, bir mütareke yaparak geri çekilmek zorunda kaldı. Çaka Bey’in, donanmasının zarar görmesini fırsat bilen Bizans donanması kısa sürede, Çaka’nın işgalinde bulunan adalarını geri aldı, fakat Çaka Bey’ın merkezi olan İzmir’e saldırmaya cesaret edemedi. Çaka Bey, İzmir Tersanesi’ni geceli gündüzlü çalıştırarak faaliyete geçirdi ve kısa sürede Dromen denilen çifte kürekli ve üç sıra direkli hücum gemileri yaptırarak bir donanma oluşturdu. Kıbrıs ve Girit Adası’nda baş gösteren isyanlar Çaka Bey’e yeni fırsatlar yarattı. . Bu arada Çaka Bey, kızını I.Kılıçaslan’a vererek akrabalık bağı kurmuş ve ortak düşmana karşı anlaşmıştı, ayrıca Peçeneklerle de anlaşan Çaka Bey artık Bizans’ın üzerine gidebilirdi. İzmir Bey’i Çaka’nın senelerdir mücadelesinde temel tuttuğu, Çanakkale’yi ele geçirip, Trakya’ya atlamak ve oradan İstanbul’u zapt etmek yolundaki amacı damadı I.Kılıçaslan tarafından da uygun görüldü Her ne kadar Bizans daha önceleri Araplar tarafından denizden iki defa muhasara edilmiş ise de, Çaka’nın bu üçlü sıkıştırma planı ile Bizans tam bir Türk kıskacına alınıyordu, buna göre kuzeyden Peçenek Türkleri, güneyden Anadolu Selçuklu Devleti, Çanakkale yolu ile de denizden Çaka Bey tarafından Bizans kuşatılacaktı. I.Kılıçaslan Bizanslıların taarruza geçerek Marmara sahillerini işgale başlamaları karşısında Çaka Bey ile müttefik olarak onlara karşı hücuma geçti. Beylerbeyi görevini yürüten İlhan unvanı taşıyan Muhammet isminde bir komutanını Bizans üzerine sefere gönderdi. İlhan Muhammet Ulubat Gölü ve Kapıdağ bölgelerini zapt etti. İmparator Aleksios Komnenos, ona karşı denizden bir kuvvet gönderdi. Bu kuvvetleri Muhammet gölün girişinde ağır bir yenilgiye uğratınca karadan gönderdiği ordu ile İlhan Muhammet’i mağlup ve esir etti. Bu arada Çaka Bey’de, İzmir’den Çanakkale istikametinde ilerledi. Boğazda gümrük daireleri bulunan ve İstanbul’un emniyetini sağlayan Abydos’u kuşattı. adaları alıp İstanbul yolunu tehlikeye sokan Çaka’nın bu harekâtı İmparator Aleksios Komnenos’u telaşlandırdığı gibi bu genişleme Marmara sahillerini hakimiyeti altında tutan I.Kılıçaslan’ı da kendi sultanlığının emniyeti ve otoritesi açısından endişelendiriyordu. Bizans bu kıskaçtan İmparator Aleksios Komnenos’un siyasi oyunlarıyla kurtulmasını bilmiştir. Zira İmparator önce Balkanlardaki Kuman Türklerini elde ederek Peçenek Türklerinin üzerine saldırtmış ve Levunion’da (29 Nisan 1091) imha ettirmiştir. Diğer taraftan da I.Kılıçaslan ile kayınpederi Çaka’nın arasını açmayı başarmış ve ikisi arasındaki dayanışmayı yıkmıştır. Hatta bu konuda Aleksios’un, I.Kılıçaslan’a bir elçi ile mektup gönderdiği ve bu mektupta Çaka’nın kendisini sultan olarak gördüğünü ve bu seferin Bizans üzerine değil kendisini ortadan kaldırmak için İznik üzerine olduğu yalanlarına sığınmıştır. Çaka’nın daha sonra 1093’te bir davet sırasında damadı I.Kılıçaslan tarafından öldürülmesiyle Bizans amacına kavuşmuştur. Çaka Bey’in savaş sahnesinden çekilmesinden sonra 1096 senesinde başlayıp 1272 senesine kadar devam eden Haçlı Seferleri Selçuklu Türkleri’nin deniz ile olan ilişkisine iki asra yakın büyük bir darbe indirmiştir. 1096 senesinde Anadolu Türklüğünü ve dolayısıyla İslam’ı hedef alan “Haçlı Seferleri” nin başlaması, Türkleri Anadolu’nun içlerine çekilmeye mecbur bırakmış ve hatta bu durum başkentin İznik’ten Konya’ya nakledilmesine sebep olmuştur. XVI. Yüzyılın sonlarında İlhanlı saldırısı karşısında zayıflayan Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra ise Batı Anadolu’da bu devletin yıkıntıları üzerine Aydın, Saruhan ve Karesi Beylikleri de Ege Denizi’nde akın tipi hareketler icra ederek Çaka Bey’den yaklaşık iki asır sonra Türk denizciliğini
  • 7. canlandırmaya çalışmışlardır. Bu arada ardı arkası kesilmeyen bu muazzam bir haçlılar seli sırasında Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos, Marmara ile Ege sahillerini eline geçirdiği gibi, Türk Beylikleri’ni birbirleri aleyhine kışkırtmaktan da geri kalmamıştır, fakat haçlı komutanları Aleksios Komnenos’e ne kadar teminat vermiş olurlarsa olsunlar, haçlı belası Bizans’ın üzerine de bir kabus gibi çökecektir. İmparator Aleksis Komnenos, tabiri caizse “yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş”, Türk kâbusunu yok etme çareleri ararken, Bizans’ı latin istilasına kaptırmıştır. 1 KAYNAKLAR - Donanma Dergisi, Sayı:400, Cilt:64, 1 Temmuz 1952. - Erer, Raşit; Türklere Karşı Haçlı Seferleri, İstanbul, 1993. - Kurat, Akdes Nimet; İzmir ve Civarındaki Adaların İlk Türk Beyi Çaka Bey (M.S. 1081-1096),Türk Kültürünü Araştırma Enst.Yayını, Ankara, 1966.. - Levçenko, M.V.; Kuruluşundan Yıkılışına Kadar Bizans Tarihi, (Çev:Maide Selen- Yay.haz: Yaşar Selçuk) , İstanbul, 1999. - Merçil, Prof.Dr.Erdoğan; Müslüman Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1985. - Turan, Prof.Dr. Osman; Selçuklular Zamanında Türkiye Siyasi Tarih Alp Arslan’dan Osman Gazi’ye (1071-1318), İstanbul, 1993. - Ucuzsatar, Kur.Yb.N.Ulunay; Tarih Boyunca Türk Harp Sanatı Taktik ve Stratejisi II, Gn.Kur.Yay.,Ankara, 1990. - Uzunçarşılı, Ord.Prof.Dr.İ.Hakkı; Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, T.T.K.Yay., Ankara, 1984. 1 Piri Reis Araştırma Merkezi Şube Müdürü Öğ.Kd.Bnb. Ersan Baş tarafından hazırlanan bu makale; Deniz Magazin Dergisi Eylül-Ekim 2000, Sayı: 42’de yayınlanmıştır, ss. 92-95.