SlideShare a Scribd company logo
1 of 17
Download to read offline
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                                1


    1. İnternet ve Gazetecilik

Hakan Kara
Cumhuriyet Gazetesi Haber Müdürü



    1.1. Bir kitap: “Dünyanın en güzel öyküsü”

Dünya son hesaplamalara göre yaklaşık 4.56 milyar yaşında. “Dünyanın En Güzel Öyküsü”
adlı kitapta ünlü Kanadalı Astrofizikçi Hubert Reves, dünyanın oluşum öyküsünü ilginç bir
benzetmeyle anlatıyor. Reves ve mavi gezegenin öyküsünü “24.00 saate” yani bir güne
sığdırıyor. 1

“Diyelim ki dünya 0.00’da oluştu... Bu durumda ilk canlılar sabahın 05.00’ine doğru ortaya
çıkmaya başladılar.

İlk yumuşakçalar ancak saat 20.00’ye doğru beliriyor.

Sonra dinozorlar ortaya çıkıyor. Saat 23.00’de... Onların dünya üzerindeki varlığı sadece 40
dakika sürüyor. 23.40’da yeryüzünden siliniyorlar. Alanı memelilere bırakıyorlar. Atalaramız
ise saat 24’ten az önce, yaklaşık 5 dakika önce sahneye çıkıyorlar. Sanayi devrimi mi? Saat
24.00’den bir saniye önce değil... Daha da kısa.. Bir saniyenin yüzde biri kadar bir süre önce
ortaya çıkıyor. (1)”

Bir saniyenin yüzde biri… Bu kadar kısa sürede zeki bir canlı olarak insanın yarattığı
dünyaya bir bakın. Ekolojik sorunlar, eşitsizlikler, savaşlar...

Bu öyküde özellikle dinozorlar ilgimi çekmişti: Jura çağı… Diğer bir adı Jurassic. “Jurassic
Park” filmini izlemişsinizdir.

200 milyon yıl önce dünyaya dinozorlar egemendi. 65 milyon yıl önce bu gezegene bir
göktaşı çarptı. Çapı 5 kilometreydi. Bu çarpma dünyada müthiş bir ekolojik felaket yarattı. 20
cm’den büyük tüm canlılar yok oldu… Ve dinozorlar devri böylece kapandı. Dinozorlar kendi
dönemlerinde dünyanın hakimi durumundaydılar. Dünya üzerinde 135 milyon yıl yaşadılar.
Bizim uygarlık dediğimiz şey ise yaklaşık 10 bin yıllık bir zaman dilimi.

Peki bu öyküyü niye anlattım?

Basit... Olgulara değişik gözlüklerle bakarız. Her bilim dalının kendine göre kavramları ve
bakışı var. Bir paleontolog açısından “uygarlık tarihinin” anlamı nedir?

Amerikalı gazeteci Larry King’in bir paleontologla yaptığı söyleşi sırasındaki tümce geliyor
aklıma:

“Paleontolojik açısından, 10 bin yıllık insanlık uygarlığı bir göz açıp kapama süresidir sadece”

Peki internet ve bilgisayar teknolojisi penceresinden dünyaya baktığımızda nasıl bir
görüntüyle karşılaşıyoruz? Şimdi size bunu anlatmaya çalışacağım.




1
  Hubert Reeves, Joel De Rosnay, Yves Coppens, Dominique Simonnet, “Dünyanın En Güzel Öyküsü”, Çeviren:
İsmet Birkan, Telos Yayınları, Eylül 1996.
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                                 2


    1.2. Depolama alanı olarak bilgisayar

Öncelikle bytelardan söz edelim. Bunlar neyi ifade ediyor? Örneğin “Dünyanın En Güzel
Öyküsü adlı kitabı” ele alalım. 270 sayfalık bir kitap. Peki başka ne? 300 KB’lık bir veri.

Hepimiz kullandığı bilgisayar disketleri 1.44 MB veri alabiliyor. “Dünyanın En Güzel Öyküsü”
adlı kitap gibi, 4 kitap bu diskete sığabilir.

Şimdi buraya gelirken yanımda küçük bir kütüphane getirdim. Neler getirdiğimi size
özetleyeyim.

Andersen Masallarını 2 getirdim. Grimm Kardeşler’in masallarını. 3 Charles Dickens’in
öykülerini. Shakespeare’nin oyunlarını ( Romeo ve Juliette, Julius Cezar, Antonius ve
Kleopatra, Macbeth ) Ünlü Tragedya yazarı Sophokles 4, ( Kral Ödip, Elektra, Antigone )- ki
kendisi Antik Yunan’ın üç ünlü tragedya yazarı arasında. (Aischylos, Sophokles, Euripides) .
Başka Goethe’nin kitaplarını 5 Faust’unu. Hegel, Kafka ( Aforizmalar) , Kant ( Kritik Der
Praktischen Vernunft ), Marx ( Feurbach üzerine tezler , Komünist Manifesto )

1.100 tane kitap getirdim. 4000 bin öykü, 4.500 şiir. Ve tümü burada yanımda. Masamın
üzerinde. Bu CD’nin içinde.

Bir CD 650 MB. Gutenberg Projesi adı verilen bu proje 1994 yılında Almanya’da başlatıldı.
Ve internette yer alıyor. Ücretsiz olarak. Dileyen girip dilediği kitabı okuyabilir. Henüz
Türkiye’de bu boyutta bir proje ne yazık ki gerçekleştirilemedi. Ama kimi çalışmalar da yok
değil elbet.

Şimdi bir disketin alabileceği kitap sayısını anlatırken, 1 Megabayt, 4 kitap dedik.

Örneğin Türkiye’de yılda kaç kitap yayınlanıyor? Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik
Bölümü’nde Doç. Dr. Bülent Yılmaz’ın araştırmasına göre yılda 4000 – 9000 arasında. 6
Henüz 10 bine ulaşamadık. ( AB ortalaması 29 960. İngiltere’de 107 263. )

Kitapların biraz daha kalın olduğunu düşünelim. 1 Megabayta 3 kitap sığıyor diyelim, hesabı
basitleştirmek için. 3 bin kitap 1 GB. 9 bin kitap ise 3 GB. Şu anda yeni bir bilgisayar alsanız
herhalde 10 GB’ın altında disk bulamazsınız. Disk bilgisayarın verileri depoladığı yer. Benim
gazetede kullandığım bilgisayarın diski 40 GB. Türkiye’de her yıl piyasaya çıkan kitapların
tümünü depolasanız 40 GB’lik bir diskin ancak onda birlik bir alanı kapsar bu kitaplar.

Peki Türkiye’de halk kütüphanelerindeki ortalama kitap sayısı ne kadar? ( 1185 Halk
Kütüphanesi var. Toplam kitap sayısı 11 704 bin. Die 1998 verileri. ) 9900 kitap.

Yani yine yaklaşık 3 GB.

CİA’nın Dünya ülkeleri almanağı. 4 MB. Üç disket.

Anımsıyorum. 1980’li yıllarda, gazetede çalşırken şöyle sorularla karşılaşabiliyordunuz:

„İsmet Sezgin ne zaman Maliye Bakanlığı yapmıştı?“
2
  Hans Christian Andersen 2.4.1805 Odense ( Danimarka ) doğumlu.
3
  Jakob Ludwig Karl Grimm 4.1.1785 yılında Hanau’da doğdu. Kardeşi Wilhelm Karl Grim 24.2.1786’da doğdu.
4
  Sophokles, 496 yılında Atina’da doğdu.
5
  Johan Wolfgang Goethe 28.8.1749’da Frankfurt’ta doğdu.
6
   Doç. Dr. Bülent Yılmaz, Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü Öğretim Üyesi., Cumhuriyet Kitap
Dergi, 9 Eylül 2001
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                          3



O dönemde kimi gazeteciler bu sorunun yanıtını hemen verirlerdi:

„1979 Demirel hükümeti döneminde“

Bu tür sorulara rahatça yanıt veren gazetecilerin „daha bilgili“ olduğu düşünülürdü.
Gazetecilik açısından bu kurum içinde bir avantaj sağlardı.

Peki bugün?

Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri konusundaki veriyi düşünelim. 30.10.1923’te kurulan İnönü
Hükümeti’nden bu yana 57 hükümet kuruldu. Tümünün bakanlar kurulunu düşünün. Bir de
buna tüm hükümetlerin programlarını ve koalisyon protokollerini ekleyin. Eder 2.5 MB. Yani
toplam 2 bilgisayar disketine sığabilecek bir bilgi.

Mesleki açıdan geçmişte sizi ön plana çıkaran şey bundan ibaret. Artık bu tür bilgileri
ezberlemenin anlamı var mı bilemiyorum. Ama bana böyle bir soru sorulduğunda „Bir dakika“
deyip bilgisayarıma bakıyor ve yanıtını veriyorum. Verdiğim yanıt „Galiba“ sözcüğünü
içermiyor. Verdiğim tarih sadece yıl değil. Daha kesin bir bilgi iletiyorum. Daha sonra hangi
dönemlerde de bakanlık yaptığını somut olarak söyleyebiliyorum. Tüm işlem birkaç saniye.

Gelişen teknolojiler kimi şeyleri değiştirir. Bir bakmışsınız geçmişte „önemsenen“ kimi şeyler
bugün önemsiz hale gelmeye başlamışlar. Geçmişte pek de o kadar önemsenmeyenler de
giderek daha önemli olup çıkmışlar. Bu aşamadan sonra „Nedir önemli olan“ ve „Neyin önemi
azaldı“ konusunu tartışmak gerek.

Bizler haberle ilgili insanlarız. Bu nedenle bir de haberlerle ilgili bir örnek vereyim. Anadolu
Ajansı 2000 yılında toplam 186 bin 513 haber geçmiş. Günde ortalama 510 haber. Toplam
kapladığı alan 350 MB. Yani bir CD’nin yarısı.


   1.3. Dijital ortamın farklılığı


Yazıların dijital ortama aktarılmasının bize sağladığı bir yararı görmüş olduk. Daha az yer
kaplıyorlar. Dolayısıyla taşıma ve iletme açısından da kimi olanaklara sahibiz artık. Peki tek
konu bu mu?

Elbette hayır.

Yazı dijital ortama aktarıldığında, bizler bu yazıyla ilgili farklı analiz yöntemlerini hızla
uygulama olanağına kavuşuruz.

Örneğin yazı ile ilgili giderek sayısal kimi analizler yapmamız kolaylaşır. Aradığımızı büyük bir
hızla bulabiliriz. Bilgileri gruplayabilir, sıralar, karşılaştırabiliriz.

Anımsar mısınız, daktilo kullandığımız dönemleri. 80’li yıllar. „Haber ne kadar olsun“
sorusuna, istihbarat şefi „1.5 sayfa yeter“ derdi. Şimdilerde bu soru ve yanıt değişti.
Yazıişlerinde sayfaları yapan arkadaşlarımız „Haber 40 santimi aşmasın“ demeye başladılar.

Gazeteciliğe yeni başlayanlar bu santim söylemine çok şaşırırlar. Hani manava gidip „Bir kilo
elma“ dersiniz ya. Ona benzetirler. Şimdi bu haber kaç santimlik diye sorarlar... ( Elbette
farklı ölçütlerin kullanıldığı da oluyor. Bu haber 300 sözcüğü geçmesin. Ya da haber 2000
vuruşu geçmesin )
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                        4




   1.4. Dijital ortamda müzik

Ancak dijital ortamda yazıya geçmezden önce size bir fikir vermesi açısından farklı
ortamlardan size bir kaç örnek vermek istiyorum.

İstanbul’da „Dulcinea“daki bir caz konseri sonrası, müzisyenlerle sohbet etme olanağım oldu.
Sohbet grubunda Norveç’te „elektronik müzik“ üzerine eğitim gören bir doktora öğrencisi de
vardı.

Sanal ortamda, yani bilgisayarda bir „tambur“ modeli geliştirmiş. Öylesine bir model ki, bu
model sayesinde tambur sesini gerçeğe oldukça yakın bir biçimde ortaya çıkarıyor. Bu tip
modellerde en önemli sorunlardan birinin „interface“ yani arayüz olduğundan söz etti genç
müzisyen.

Ardından bu müzisyene yönelik basit bir soru geldi:

„Peki bu tambur sanal birşey olduğuna göre ölçülerini ve şeklini değiştirmek de mümkün
olabilmeli“

„Elbette“ diye yanıt verdi müzisyen.

„Diyelim ki biz bu tambur modelini boğaz köprüsü biçimine dönüştürdük. Sonra Olypos’tan
Apollon indi ve boğaz köprüsünün tellerine dokunmaya başladı. Nasıl bir ses ortaya
çıkabileceğini duyabilir miyiz“

Bu fikir grup içinde birden gülümsemelere yol açtı. Evet böyle birşey yapmak mümkündü.
Hatta sözkonusu arkadaşımız bunu deneyerek kaydını bize göndereceğini söyledi. Ne yazık
ki kayıtlar henüz bana ulaşmadı. Doğrusu ben de merak ediyorum. Ancak bu tür denemelere
ilişkin kimi örnekler yok değil. ( NOT: Görüntü yaratan müzik, müziğin evrenselliği : Akusmatik
MÜZİK )

Günümüzde artık kimi araçları, yapıları örneğin köprüleri, inşa etmezden önce sanal olarak
yaratmak ve testlerini yapma gibi bir şansa sahibiz. Hatta kimi olanaksızlıra nedeniyle hiç
yapılamayacak yapıları bile sanal olarak inşa edebiliriz. ( NOT: İnsan kemik yapısının
köprülere yansıtılması projesi. ) Bunun ne anlama geldiğini herhalde daha detaylı olarak
anlatmama gerek yok.


       1.4.1.Aramak ve analiz etmek

Bizler açısından en önemli unsurlardan biri, „arama“ fonksiyonudur. Dijital ortama aktarılan
verileri büyük bir hızla bulma olanağına sahibiz.

Türkiye’de son yıllarda gazetelerde internet konusunda giderek daha çok haber okur olduk.

Anadolu Ajansı da haberlerinde de „internet“ sözcüğüne giderek daha çok rastlıyoruz.

Peki ne kadar?

İşte size basit bir döküm. 1997 yılından bu yana Anadolu Ajansı tarafından içinde İnternet
sözcüğü yer alan kaç haber geçildi?
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                          5


Anadolu Ajansı haberlerinde internet sözcüğü
ne kadar geçiyor?
                       Kaç      Toplam Yüzde
                       haber    Haber
1997                   289      68460   0,42
1998                   471      99586   0,47
1999                   1100     152729 0,72
2000                   2460     186513 1,32

İstenirse bu veriler, Türkiye’de ya da dünyada internete bağlı insanların sayısında yaşanan
artışlarla da karşılaştırılabilir. Böylece farklı bir ilişki kurulmaya çalışılabilir.

Ancak analiz yöntemlerinden önce burada vurgulamak istediğim bir başka nokta var: Süre
konusu.

Bu çalışmayı yapmak benim bilgisayar teknolojisi sayesinde yaklaşık 5 dakikamı aldı. Eğer
bilgisayar olmasaydı ve böyle basit bir analiz yapmaya kalksaydım bunu ne kadar sürede
yapardım diye merak ettim.

AA’nın geçtiği her haberi ortalama 15 sn.’de gözden geçirdiğimizi düşünelim. Amacımız
içinde „internet“ sözcüğünün geçtiği haberlerin sayısını belirlemek. Gözden geçireceğimiz
toplam haber sayısı 507 288. 1 dakikada 4 haber okuyabildiğimize göre, tüm haberleri 126
000 dakikada okuyabiliriz. Bunu 60’a bölülem. Eder 2113 saat. Günde 8 saat aralıksız
çalıştığımızı varsayalım. Durmaksızın haberleri gözden geçiriyoruz. Eder 264 gün.


   1.5. İçerik Analizi – Veri madenciliği

Elbette yazılı dökümanlar üzerinde yaptığımız tek işlem bu değil. Son yıllarda “Veri
Madenciliği” diye bir kavram ortaya atıldı. Kısaca bu yöntemden ve içerik analizinden söz
etmek istiyorum.

Hepimizin bilgisayarında binlerce doküman var. Bunlar çeşitli formatlara sahipler. ( Word,
Excel, HTML, XML, veri tabanları vs. ). Kurumsal düzeyde baktığımızda bu dökümanlar

Veri madenciliğindeki amaç, tüm bu dataları incelemek. Sonra bu veriler içinde var olan
sayılar arasında “anlamlı” ilişkileri ortaya çıkarmak.


   2. Aradığımı nasıl bulurum?

Bilgisayarda pek çok kişinin yaşadığı ortak bir sorun vardır. Belge sayısı çoğaldıkça geçmişte
yazılan dökümanları bulmakta sıkıntılar ortaya çıkar. Herhangi bir konuda sizde bir döküman
olduğunu bilir ancak onu bir türlü bulamazsınız.

Şimdi bu sorun üzerine biraz odaklaşalım. Basit ve pratik yöntemlerle bu sıkıntıları nasıl
aşabiliriz?


   2.1. Klasör yapısı

Klasör yapısına önem verin. Tüm programlar bir klasörün altında, tüm belgeler diğer bir
klasörün altında olursa bu size kolaylık sağlar. Klösür yapısı için kendinize göre bir sistematik
oluşturun. Böylece aynı konudaki dokümanları aynı yerde toplayın.
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                           6




   2.2. Basit arama programları
Her bilgisayarda belgelerde arama yapmamıza olanak tanıyan bir program vardır. Basit
aramalarda belli kriterler kullanarak aradığınız bilgiyi bulma şansınız artar. Nedir bu kriterler:

   1.   Belge adı
   2.   Belge türü
   3.   Belgenin son kayıt yapılan tarih
   4.   Belgenin bulunduğu klasör ve alt klasörler.
   5.   Belgenin içinde geçen sözcük.

Şimdi kısaca bu unsurlara bakalım:

Belge adı: Belge adları olarak artık uzun isimler kullanma olanağına sahibiz. Dolayısıyla
belgeye anlamlı isimler verirseniz daha sonra burada geçen sözcükleri anımsamanız ve
buna göre arama yapmanız mümkün.

Belge türü: Çeşitli belge türleri kullanırız. Belgelerin noktadan sonra 3 harflik bir takıları
vardır. Örneğni basit metin belgesi txt takısına sahip. Word dokümanı “Doc”, HTML dökümanı
“HTM” veya “HTML” takısına sahip. Arama ekranına dosya adı bölümüne “*.Doc”
yazdığınızda ( sadece tıknak içindeki bölüm ) aramayı sınırlamış olursunuz. Böylece sadece
word dokümanlarında arama yaparsınız.

Belgeye son kaydın yapıldığı tarih: Bilgisayarlar bir belgeye girip birkaç sözcük
yazdığınızda ve kaydettiğinizde bu tarihi de saklar. Dolayısıyla bir doküman ararken ben
bunu geçen ay yazmıştım diye bir şey anımsıyorsanız, buna göre arama yapabilirsiniz.
Elbette son bir haftada yazdığım tüm dökümanları görmek istiyorum da diyebilirsiniz.

Belgenin bulunduğu klasör: Eğer çevre konusunda bir metin arıyorsanız ve çevre diye bir
klasörün ve onun altında yer alan klasörlerin içinde olduğuna eminseniz, arama yapacağınız
yer olarak bu klasörü seçmeniz aramayı hızlandırır.

Belgenin içinde geçen sözcük: Kimi zaman belgenin adıyla değil de içinde yazdığınız bir
isme göre arama yapma gereksinimi duyarsınız. O zaman bu özellik işinize yarayacaktır.


Aşağıda Windows XP işletim yüklü bir bilgisayarda, başlat bölümüne sağ fare ile tıklayarak
Arama bölümünü seçtiğinizde karşınıza çıkan ekranı görüyorsunuz. Açıklamasını da yanına
yazdım.
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                        7



                                                YANDAKİ      GÖRÜNTÜYLE        İLGİLİ   KISA
                                                BİLGİ

                                                   •   İlk yazılabilir bölümüne dosya adı ya
                                                       da adının bir bölümünü yazıp arama
                                                       yapabilirsiniz.
                                                   •   Eğer içinde geçen metni aramak
                                                       istiyorsanız bir alt bölüme bir sözcük
                                                       yazabalirsiniz.
                                                   •   Konumla sözü edilen şey, yukarıda
                                                       klösürle ifade ettiğim şeydir.
                                                   •   Altta daha detaylı bölümler yer alıyor.
                                                       Ne zaman değiştirildi bölümünde bir
                                                       hafta önce bir ay önce vs. seçenekler
                                                       var.
                                                   •   Boyut bölümünde eğer dosyanızın
                                                       byte olarak boyutunu biliyorsanız bu
                                                       boyuttan büyük ya da küçük gibi
                                                       tercihlerde bulunabiliyorsunuz.




   2.3. İndex oluşturmak ve index dosyalarında arama yapmak

İkinci adım, indeksler üzerinde arama yapmaktır. Eğer bilgisayarınızda birkaç yüz doküman
varsa indeks sistemi belki zorunlu olmayabilir. Ancak doküman sayısı arttığında ve artık
aradıklarınızı bulamaz hale geldiğinizde sizin indeks sistemine ihtiyacınız var demektir.

Piyasada artık çeşitli indeks programları var. Bu programlar bilgisayarınızdaki tüm dosyaları
indekslerler. Örneğin bazılarımız windows 2000 kullanıyordur. Ama pek çoğumuz bu işletim
sisteminin içinde bir de indeks programı olduğunu bilmeyiz. Oysa bunları kullanmak
gerçekten çok kolaydır.

Peki ne işe yarar bu indeks programları?

En önemli yararı daha büyük miktarda veri içinde daha etkin arama yapabilme olanağıdır.
Genellikle bu tür sistemlerde “Boolean” denilen bir sorgu yöntemi kullanılır. Size az sonra
buradaki sorgulara ilişkin kimi örnekler vereceğim. Bu sorgu yöntemini internet üzerindeki
arama motorlarında da kullanabilirsiniz. Bunları kullanmadan yaptığınız aramalarda
karşılaşacağınız en büyük sorun gereğinden fazla bilgiyle karşılaşmaktır. Bizse somut bir
dokümana ulaşmayı isteriz genellikle.

Basit: Bilgileri ararken, „Mesut Yılmaz“ diye bir arama yapabilirsiniz. Ama belki de siz „Mesut
Yılmaz“ın enflasyon konusundaki demeçlerine ihtiyaç duyuyorsunuz. Dolayısıyla içinde
„Mesut Yılmaz“ ve enflasyon sözcüklerinin geçtiği dökümanları aramak durumundasınız.

Şimdi size çeşitli sorgu örnekleri vereceğim. Aynı zamanda Google’da yapılan bir aramada
kaç dokümanın bulunduğunu da yanında yazacağım.
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                          8


   2.4. Sorgu Örnekleri:
Sorgularda genel olarak AND, OR, NEAR gibi terimler kullanırız. Ve, veya, yakın … Bir de
tırnak içinde kullanırız. Bunların tümü daha etkin arama yapmak için bize kimi olanaklar
sağlar. Şimdi aşağıda Kimi sorgu tümcecikleri göreceksiniz. Bu sorgu tümceciklerini
www.google.com arama makinesında kullandığnıızda bulduğunuz dokümanların sayısını sağ
tarafta göreceksiniz.


Mesut Yılmaz örneği :
Sorgu                                    Google’da bulunan
                                         belge sayısı
Mesut                                                 103.000
Mesut OR Yılmaz                                       121.000
Mesut AND Yılmaz                                       33.300
Mesut Yılmaz Enflasyon                                  2.920
“Mesut Yılmaz” AND Enflasyon                            2.800
“Mesut Yılmaz” NEAR Enflasyon                                2



Dilerseniz siz de kendinizle ilgili arama yapabilirsiniz. Belki de umadığınız kadar çok
dökümana ulaşabilirsiniz.


   2.5. Kendi bilgisayarınızda verilerin indekslenmesi

Yukarıda vurguladığım gibi piyasada pek çok indeks programı var. Windows 2000 ve
Windows XP işletim sisteminin içinde de böyle bir program var.

Bu programa “Bilgisayar Yönetimi” bölümünden ulaşabilirsiniz. Aşağıda bu bölüme girdikten
sonra karşılaşacağınız ekranın görüntüsü yer alıyor.

Sol tarafta “Dizin Oluşturma Hizmeti” diye bir bölüm göreceksiniz. Muhtemelen zaten bir dizin
oluşturulmuştur. Çünkü Windows işletim sistemi kendiliğinden bir dizin oluşturuyor zaten. Bu
bölümün üzerine sağ fare ile tıkladığınızda yeni bir katalog adı girmeniz istenecek. Herhangi
bir isim girin. Daha sonra da hangi klasörlerin altındaki verileri indeksleyeceğinizi belirleyin.
Sonunda da sistemi çalıştırın. İndeksleme işlemi başlayacak. Veri miktarına bağlı olarak bu
işlem daha uzun da sürebilir.
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                               9




Oluşturduğunuz katalogun altında da Katalogu sorgula diye bir bölüm göreceksiniz.
Aşağıdaki ekranda sol bölüme bakın.

Buraya tıkladığınızda “Dizin Oluşturma Hizmeti Sorgu Formu” çıkacak karşınıza. Detaylı
aramalar yapmak için “Gelişmiş sorgu”yu kullanın.
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                        10




   2.6. Veri Tabanı Kullanımı

3. aşama, bilgisayardaki bilgileri birer belge olarak saklamak değil, veri tabanına (Database)
aktarmaktır. Bu neyi sağlar. Bilgilerin belli bir standartta biraraya toplanmasını sağlar. Yine
indeks yapıları sayesinde bu bilgilere daha rahat ulaşımı sağlar.

Örneğin, Microsoft’un Access programı böyle bir veri tabanıdır. Kişisel gereksinimler için
uygun bir veri tabanıdır. İnternette bedava dağıtılan veri tabanları da var. MySQL böyle bir
veri tabanı sistemidir. Sonra Microsoft’un Foxpro’su orta ölçekli yapılar için uygundur.

SQL 2000, Oracle, IBM DB2 gibi programları ise büyük veri tabanları için kullanılan sistemler.

Elbette bir de özel veri tabanı yapıları vardır. İnternette arama için kullandığımız tüm yapılar
aslında birer veri tabanıdır. Google, Altavista, Yahoo gibi makinaların tümünün ardında birer
veri tabanı yapısı var.


   2.7. Internette Arama Makineleri

Arama makineleri internetteki bilgileri bulmamız için bize çeşitli olanaklar sağlar.

Benim en çok kullandıklarım şunlar:

www.google.com
www.altavista.com
www.yahoo.com
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                      11



Bunun dışında da 20’yi aşkın arama motoru var internette. Search Engin Watch bölümünde
bu      arama    motorları  nasıl    çalışır  gibi   detaylı    bilgilere ulaşabilirsiniz:
http://searchenginewatch.com/links/major.html

İşte topluca arama motorlarına bakabileceğiniz bazı adresler:
http://cui.unige.ch/meta-index.html
http://cusi.emnet.co.uk/

Bunun dışında pek çok arama motorundan birden arama yapan kimi araçlar var. Bunlar için
Meta Serach terimi kullanılıyor. Copernic programı örneğin bunlardan biri. Pek çok kişi
kullanıyor. www.copernic.com


   3. İnternet nedir?

Internet, birçok bilgisayarın birbirine bağlı olduğu, dünya çapında bir iletişim ağı olarak
tanımlanıyor.
Önceleri bir bilgi kaynağıydı internet. Dev bir kütüphane.
Giderek eğlence ön plana çıktı. Ardından ticaret.
Kimi interneti, milyonlarca insanın etkileştiği, haberleştiği kendine özgür kuralları olan bir
sosyal bir alan olarak tanımlıyor.

Kimine göre internet kültür- sanat merkezi.

Aynı zamanda bir üretim alanı.
Bazıları interneti içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli gelişmesi olarak görüyor.
Örneğin Sony şirketinin başkanı Nobuyuki Idei, “Internet, dinozorlar çağını ezip, tuz-buz eden
dev bir göktaşı'' diyor.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:       Internet, önümüzdeki yıllarda üretilecek bilgilerin
dolaşım sistemi.
Yaşam biçimlerini etkileyen, algılayışları değiştiren birşey.
İnternetin yaşamımızdaki etkilerini yavaş yavaş görmeye başladık bile. Ve henüz yolun
başındayız.
1996 yılında Spiegel Dergisi’de yer alan bir röportajda şöyle deniyordu:
"Şimdi yine büyük birşey yaratıyoruz. Bunun ne anlama geleceğini sonra anlayacağız".
( Spiegel Special 1996 Nr.3, s.110)

   3.1. Kullanıcı sayıları

Dünyada ve Türkiye’de internet kullanıcıları sayılarına bir bakalım dilerseniz.


       3.1.1.Tablo 2: Türkiye’de internet kullanıcı sayıları

Türkiye’de internet kullanıcı sayıları
1996                             14.200
1997                             35.000
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                         12


1998                            200.000
1999                            400.000
2000                            1.500.000
2001                            4.000.000


Kaynak: İnternet Üst Kurulu
üyesi Doç.Dr. Mustafa Akgül



Tablo3: Almanya’da internetin gelişimi


   3.2. Almanya’da kaç kişi internete bağlı

Yıl        Milyon    Toplam içindeki pay %       Yüzde artış %
1997       4,1       6,5
1998       6,6       10,4                        61
1999       11,2      17,7                        70
2000       18,3      25,5                        63
2001 *     22,2      34,8                        32

Kaynak: Laut der Studie "Massenkommunikation 2000", die im Auftrag von ARD und ZDF
erstellt wurde...


         3.2.1.Tablo 1: Dünyada internetin gelişimi

Dünyada internet kullanıcı sayısı
1995                          26 milyon
1996                          55 milyon
1997                          101 milyon
1998                          150 milyon
1999                          201 milyon
2000                          407 milyon
2001                          420 milyon *
Kaynak : Nua

İnternet üst kuruluna verilerine göre bugün dünyada, 420 milyon civarında İnternet
kullanıcısı, 110 milyon civarında İnternet'e bağlı bilgisayar, 35 milyon civarında alan adı ve 25
milyon civarında Web var.


Bugün itibariyle 500 mliyonu aşmış durumda kullanıcı sayısı.
Dünyadaki web sayfası sayısı 550 milyara ulaşmış durumda. Bir veri denizi. Bir cangıl
deniyor.
( Kaynak: ZDP Heute Online. Web Adresi:
http://www.heute.t-online.de/ZDFheute/artikel/0,1251,COMP-4007-7546,00.html )


2005 yılına kadar dünyada İnternet kullanıcı sayılarının 1 milyarı aşması bekleniyor.
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                        13



Veriler internet kullanımında son yıllarda ciddi bir artış olduğunu gösteriyor.


   3.3. Gutenberg’ten bu yana matbaa ve internet

Öncelikle şunu söylemek gerek. İnternette henüz yolun başındayız. Özellikle medya alanında
pek çok yeni sürpriz bizi bekliyor. Ve günümüzün gazetecileri artık internet konusunda da
kendilerini eğitmek zorundalar. Çünkü bu teknoloji gazeteciler için artık vazgeçilmez hale
geldi.

Gutenberg’ten bu yana iletişim araçlarında yaşanan gelişmelere bir bakalım.

Matbaanın bulunmasının ardından önce gazeteler ortaya çıktı, sonra radyo ardından
televizyon.

İnternetteki gelişmeye baktığımızda da bir benzerlik görüyoruz.:

Önce yazı vardı... Giderek fotoğraflar, animasyonlar devreye girdi. Ardından ses.
Şimdilerde yavaş yavaş hareketli görüntüleri görüyoruz. İnternet teknolojileri geliştikçe, var
olan geleneksel kitle iletişim araçlarıyla bu teknolojiler arasında belli bir bütünleşme
yaşanıyor.

Daha henüz işin başındayız demiştik. Bu teknoloji ekonomiden siyasete pek çok alanda ciddi
etkiler yaratacak. Bunları şimdiden görmeye başladık bile.

Ekonomide e-ticaretten söz ediyoruz. Siyasette “doğrudan demokrasi” kavramı
tartışılıyor. Uzaktan eğitimi konuşuyoruz ve acaba internet teknolojisiyle bir türlü
gerçekleştirilemeyen eğitimde fırsat eşitliği acaba sağlanabilir mi diye tartışıyoruz.

İnternet medyada ne gibi bir değişim yaratır? Gelecekte hangi teknolojilerle karşılaşacağız?
Bu sorularla ilgili pek çok görüş var.

İnternet bu anlamda konulara biraz farklı yaklaşmayı gerektiriyor.

Örneğin Yeltsin’in Chat’i buna basit bir örnek. Yeltsin NBC’nin İnternet’teki chat odasında
söyleşiyor. ( 12 Mayıs 1998 ) Kendisine 19 bin soru yöneltiliyor. Kaçına yanıt verildiğini
düşünüyorsunuz?

Toplam 20. Yani 18 bin 980 tanesi yanıtsız..

   4. Mcluhan’dan Negroponte’ye

İletişim teknolojilerinde yaşanan gelişme, 1960’larda dünyanın giderek “küresel bir köye”
dönüştüğü söylemini gündeme getirdi. İletişim araçların kitleler üzerinde hangi etkiyi
yaratıyor, yaşam biçimimizi nasıl değiştiriyor gibi sorular bugün olduğu gibi o döneminde de
tartışma konuları arasındaydı. Kimi bilimadamları, kitle iletişim araçlarıyla verilen mesajların
etkileri üzerinde dururken, bazıları da, bizzat iletişim aracının kendi etkisinden söz ediyordu.

İletişmi McLuhan, “ileti iletişim aracının kendisidir” diyordu.

Günümüzdeyse daha farklı görüşler gündemde. Bugün giderek medyanın “bağlayıcı”
özelliğini yitirdiği söyleniyor. Amerika’da Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) 1985
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                       14


yılında kurulan Medya Laboratuvarının yöneticisi Nicholas Negroponte’ye göre, Medya
giderek dijital verilerin aktığı bir nehre dönüşecek.

Bunun anlamı ne?

Dileyen, dilediği zaman, dilediği yerden dilediği haberlere ulaşma olanağına kavuşacak.

Nasıl mı? İnternet üzerinden. Ve bunu yaparken de bugün kullandığımız türden bilgisayarlar
değil çok farklı aygıtlar kullanılacak.

Dolayısıyla İnternet teknolojilerini sadece birer web sayfası olarak görmek yanlış. Şimdilerde
WAP moda. Cep telefonlarıyla da artık internette dolaşabiliyoruz. Bu tür yeni teknolojilere
önümüzdeki dönemde giderek daha sık rastlayacağız.

“Yaşanan bu teknolojik gelişmeler, kağıda basılı gazeteleri ortadan kaldıracak mı” bir diğer
tartışma konusu. Bu konuda da pek çok görüş ileri sürüldü. Kimi “kağıda basılı yazının daha
rahat okunabildiğinden, bunun bir alışkanlık yarattığından” söz etti. Doğrudur.

Ancak geçen yıl IBM tarafından duyrulan yeni bir ürün bu tartışmaları da çeşitlendirdi. Dijital
kağıt.

Bir gazete düşünün. Okuduktan sonra onu atmıyorsunuz. Masanın üzerine bakıyorsunuz.
Gazete, her gün kendiliğinden yenileniyor. Sabah kaktığınızda dijital gazetenizi elinize alacak
ve o günkü haberleri okuyacaksınız.

Elektronik kitaplar piyasaya sürüldü bile. Bu kitaplar da muhtemleen günlük haberlerin
izleyenebileceği araçlardan birine dönüşebilir. Cep telefonları, el bilgisayarları da öyle.

   5. Kendi gazeteni kendin yarat

Diyelim ki, siz her gün birden çok gazete okuyorsunuz. Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Le
Monde, New York Times, Süddeutsche Zeitung gazetelerini her gün takip etmek istiyorsunuz.

Muhtemelen, önümüzdeki dönemde bir seçki yapma şansına da sahip olacağız.: “Şu
gazeten, şu konularla ilgili haberleri istiyorum... “

Doğrusu bu mantıkla oluşturulmuş programlar şimdiden piyasada bulunabiliyor. Point Cast
bunlardan biri.

   6. Sıralama değişince

Peki bu neyi değiştirir?

Öncelikle pek çok kaynaktan haber alma şansına sahip olursunuz. Ama konu sadece
bununla da sınırlı değil.

Sırılamayı değiştirmiş olursunuz. Bugün gazetelerde haberlerin bir sıralaması vardır. Gazete
yöneticilerinin önemli buduğu haber manşette yer alır. Daha sonra önemliden önemsize
doğru sıralanır haberler.

Televizyon ve radyo haberlerinde de benzer bir matık vardır. Burada da sıralamayı belirleyen
o yayın organının yöneticileridir.
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                          15


Buna karşılık “kendi gazetemizi kendimiz” oluşturmaya başladığımızda muhtemelen, kimi
gazetelerin manşetlerine bakmayacağız bile.

Sadece ilgilendiğimiz konularla ilgili haberler ulaşacak bize.

Bunun bir avantajı var... İlgilendiğimiz konularla ilgili haberleri kaçırmayacağız...

Dezavantajı da var...

Konuşacağımız ortak konuların sayısı giderek azalacak. Kimi konularda tümüyle cahil
kalacağız.

   7. Ses tanıma teknolojileri

Diğer yandan önemli bir gelişme “ses tanıma teknolojilerinde” yaşanıyor. Birkaç yıl sonra
bilgisayarlarla konuşarak haberleşeceğiz.

Dolayısıyla, sabah işe giderken, arabada, cebimizde, ya da kolumuzdaki küçük
bilgisayarlara, “Bana bugünkü Cumuhuriyet Gazetesi’nde 1. sayfada yer alan haberlerin
başlıklarını oku” diyebileceğiz. Ya da bugünkü “bilgisayar ile ilgili haberlerin başlıklarını oku”
diyebileceğiz.

Geleceğe ilişkin tasarımlarda tüm bu teknolojileri gözönüne almak durumundayız.

Medya, Negroponte’nin dediği gibi “dijital verilerin aktığı bir nehre” dönüşünce, insanlar
bugunkünden de fazla bir enformasyon bombardımanıyla karşı karşıya kalacaklar. Bir insan
günde ne kadar enformasyonu işleyebilir? Bu kadar çok enformasyonu ne yapacağız? Bu da
ayrı bir sorun.

Umberto Eco önemli bir konunun altını çiziyor:

"İnsanoğlunun belleği tümüyle bilgisayara geçirilince ne olacak? Yirmi satırlık bir
bibliyografya daha yararlı çünkü sonuçta okuduğunuz üç kaynağın ismini aklınızda
tutabiliyorsunuz. Peki bir tuşa basınca karşınıza gelen 10.000 başlıklı bir bibliyografya neye
yarar? Ancak çöpe atılır. Fotokopi de aynı. Okumayı, dolayısıyla bilgiyi öldürüyor. Eskiden
kütüphaneye gider beni ilgilendiren konular hakkında notlar alırdım. Şimdi kolay olduğu için
binlerce sayfa fotokopi çektirerek eve geliyorum, sonra da bunların yüzüne bile bakmıyorum.
Dolayısıyla bütün sorun bu aşırı bilgilenmeyi süzgeçten geçirmeyi başarabilmekte ve bunu
anında yapmakta düğümleniyor. Çünkü bu elemeyi yapabilmek için eskisi kadar zamanımız
yok."


Peki internet çağında gazeteler para kazanmaya nasıl devam edebilirler?

Washington Post gazetesinden William Raspberry'nin yazısına göre (15 Nisan 2000
International Herald Tribune) "Amerikan Gazete Editörleri Derneği"ni Washington'da yaptığı
toplantıda, bu yaşamsal soruya yanıt aradı.

Toplantıya Başkan Bill Clinton da katıldı. Clinton’un söyledikleri özetle şöyle:

“Televizyon ve radyo haberleriyle, internetteki haber kaynaklarıyla yarışmak, gazeteler için
hiç kolay değil. Ama "eski tarz" gazetelerin gündelik hayatımızda hala önemli bir rolü var. O
rol de, okurların yalnızca gerçeklerle yalanları değil, önemli olanla önemsiz olanı, geçici
olanla kalıcı olanı, eğlencelik olanla ciddi olanı birbirinden ayırmalarına yardımcı olmak...”
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                      16



   8. İnternetin Gazetecilik açısından sunduğu olanaklar

İnternetin teknik olarak sunduğu sunduğu olanaklar ortada. Ancak bu teknik olanakların
“nasıl ve hangi amaçlarla kullananılabileceği” konusunda pek çok fikir geliştirilebilir.

   1- Haber ve fotoğrafların iletimi: Gazetecilik hız işi demiştik. Ancak haberin
      doğruluğundan ve kalitesinden ödün vermeksizin. İnternet bu anlamda bir haberin ya
      da fotoğrafın gazeteye ulaştırılması için kullanılabilir. Günümüzde zaten pek çoğunuz
      gazetelerine haber ve fotoğraflarını internet üzerinden geçmeye başladılar.
   2- Bir bilgi kaynağı: Kimi zaman bir haber ile ilgili daha geniş bilgiye gereksinim
      duyarsınız. Bu anlamda internet çok yararlı bir kaynak olabilir. Ancak bilgi kaynağı
      olarak bu alandan yararlanabilmek için gazetecilerin internette bilgiye ulaşım
      yöntemleri konusuyla daha yakından ilgilenmeleri gerekir.
   3- Haber kaynağı: Günümüzde kurumlar giderek açıklamalarını internet üzerinden de
      yayınlamaya başladılar. Örneğin ABD’deki ABD Başkanı Bill Clinton'ın Beyaz Saray
      eski stajyeri Monica Lewinsky ile ilişkisini araştıran Savcı Kenneth Starr tarafından
      hazırlanan rapor internet aracılığıyla kamuoyunun bilgisine sunuldu. Konuyla ilgili
      haber için bkz. “Geleneksel Gazeteciliğin Ölümü” haberi.
   4- Haber. İnternet günümüzde hızla gelişen bir alan. Dolayısıyla burada yaşanan
      yeniliklerin kendisi de bir haber niteliğine sahip. Günümüzde bilgisayar ve bilişim
      konularıyla ilgilenen gazeteciler bu alanda yaşanan gelişmeleri yakından izleyip,
      kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar.
   5- Haberleşme: Gazeteciler günümüzde internette elektronik postayı da giderek daha
      sık kullanmaktadırlar. Haber kaynakları ile bu yöntemle haberleşebilmektedirler.
      Ayrıca adının açıklanmasını istemeyen kimi haber kaynakları bu yöntemle gazetelere
      "adının ortaya çıkma" riski olmaksızın bilgi verme olanağına sahipler. Gazetelere son
      dönemlerde bu yolla da çok sayıda bilgi ulaşmaktadır.
   6- Tartışma Platformu: İnternet haber grupları ya da eş zamanlı iletişim olanakları
      sunmaktadır. Böylece pek çok meslek grubunda olduğu gibi, gazeteciler de kendi
      mesleki sorunları hakkında bu teknoloji sayesinde tartışma grupları oluşturma
      olanaklarına sahipler.
   7- Haberlerin yayım platformu: İnternet üzerinde yer alan elektronik gazetelerin
      sayısı günümüzde giderek artmaktadır. Kimi zaman gazeteciler biraraya gelip,
      böylesi bir elektronik gazete çıkarmaktadırlar. Önümüzdeki dönemde bu
      uygulamaların daha da artacağını söyleyebiliriz.
   8- Çalışma sürecinde internet teknolojileri: Pek çoğumuz internet teknolojilerini
      sadece internete bağlı olunduğunda kullanılabilecek teknolojiler olarak görüyoruz.
      Oysa bu teknolojileri işyerlerimizde de rahatça kullanabiliriz. Bunun yöntemi de
      intranettir. Bu yöntemle, kollektif çalışma olanaklarını da arttırabiliriz.
   9. Negroponte’nin dünyası

Şimdi sizlere Negroponte ile ilgili Viyana Üniversitesi Felsefe Bölümünde hazırlanan bir metni
aktaracağım... Metin Nicholas Negroponte’nin nasıl bir gelecek öngördüğünü bir öyküyle
anlatıyor. Negroponte’nin görüşlerinin “eleştirel biçimde ele alındığı tartışmanın bir parçası
olan metnin bir bölümünü size aktarıyorum.

“Nicholas hoş bir müzik sesiyle uyanıyor uykusundan. Yarı uykulu gözlerle, otomatik olarak
açılan kapıdan geçerek banyoya giriyor. Küvet, 40 derece sıcaklıkta suyla dolmuş durumda
onu bekliyor. Hafif bir inlemeyle kendini küvete bırakıyor Nicholas. Ardından “Yeni mektup
var mı” diye sesleniyor. Hoş bir kadın sesi yanıt veriyor ona:
‘Günaydın Nikolas. Dün gece saat 22.00’den bu yana 3 özel mektup geldi. Annen hafta sonu
yemeğe gelip gelmeyeceğini soruyor. Ona geleceğinizi bildireyim mi?’
İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002                                   17


Nicholas ‘evet’ anlamında başını sallıyor ve banyodan çıkıyor. Saçlarını kuruturken, sesini
duyamaz diye ev bilgisayarı da konuşmasına ara veriyor.

Nicholas giyinirken, ev bilgisayarına iki tane mektup dikte ediyor. Bu sırada mutfakta
otomatik olarak sabah kahvesi ve iki tost hazırlanıyor. Tam Nicholasın istediği gibi.
Arabaya bindiğinde “merhaba” diyor araba. Bugün trafik tıkalı, bu nedenle seni farklı bir
yoldan işe götüreceğim.”

More Related Content

Similar to Internet ve gazetecilik

Bilim adamlari-ve-yaptiklari-buluslar
Bilim adamlari-ve-yaptiklari-buluslarBilim adamlari-ve-yaptiklari-buluslar
Bilim adamlari-ve-yaptiklari-buluslarMERYEM TANRIÖVER
 
Prof.Dr.Ömer ALPTEKİN İLE Jeofiziğin Dünü ve Yarını Söyleşisi
Prof.Dr.Ömer ALPTEKİN İLE Jeofiziğin Dünü ve Yarını SöyleşisiProf.Dr.Ömer ALPTEKİN İLE Jeofiziğin Dünü ve Yarını Söyleşisi
Prof.Dr.Ömer ALPTEKİN İLE Jeofiziğin Dünü ve Yarını SöyleşisiAli Osman Öncel
 
Her şeyi açıklayan (açıklayabilir) tek bir yasa
Her şeyi açıklayan (açıklayabilir) tek bir yasaHer şeyi açıklayan (açıklayabilir) tek bir yasa
Her şeyi açıklayan (açıklayabilir) tek bir yasamenemenazdacorba
 
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİCHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİHear O World
 
History cybernetics turkish
History cybernetics turkishHistory cybernetics turkish
History cybernetics turkishturce
 
İletişim Tarihi 3 - Elektrik ve Elektronik Medya Kültürü
İletişim Tarihi 3 - Elektrik ve Elektronik Medya Kültürü İletişim Tarihi 3 - Elektrik ve Elektronik Medya Kültürü
İletişim Tarihi 3 - Elektrik ve Elektronik Medya Kültürü Javanshir Gadimov
 
Silmarillion
SilmarillionSilmarillion
SilmarillionZiya IPEK
 
1 BuluşLarıN Ser.2. BöL.
1 BuluşLarıN Ser.2. BöL.1 BuluşLarıN Ser.2. BöL.
1 BuluşLarıN Ser.2. BöL.derslopedi
 
Son İmparatorluk Osmanlı – İlber Ortaylı
Son İmparatorluk Osmanlı – İlber OrtaylıSon İmparatorluk Osmanlı – İlber Ortaylı
Son İmparatorluk Osmanlı – İlber Ortaylımenemenazdacorba
 
Darwin’in düşünce dünyasını derinden etkileyen kitaplar
Darwin’in düşünce dünyasını derinden etkileyen kitaplarDarwin’in düşünce dünyasını derinden etkileyen kitaplar
Darwin’in düşünce dünyasını derinden etkileyen kitaplarmenemenazdacorba
 
aydınlnma çağı
aydınlnma çağıaydınlnma çağı
aydınlnma çağısalih doğan
 

Similar to Internet ve gazetecilik (18)

İcerikler (no. 11-20)
İcerikler (no. 11-20) İcerikler (no. 11-20)
İcerikler (no. 11-20)
 
Diziler ikinci yayin
Diziler ikinci yayinDiziler ikinci yayin
Diziler ikinci yayin
 
Bilim adamlari-ve-yaptiklari-buluslar
Bilim adamlari-ve-yaptiklari-buluslarBilim adamlari-ve-yaptiklari-buluslar
Bilim adamlari-ve-yaptiklari-buluslar
 
Yenidendoğus
YenidendoğusYenidendoğus
Yenidendoğus
 
S10 dan10c a4
S10 dan10c a4S10 dan10c a4
S10 dan10c a4
 
S10 dan10c a4
S10 dan10c a4S10 dan10c a4
S10 dan10c a4
 
Prof.Dr.Ömer ALPTEKİN İLE Jeofiziğin Dünü ve Yarını Söyleşisi
Prof.Dr.Ömer ALPTEKİN İLE Jeofiziğin Dünü ve Yarını SöyleşisiProf.Dr.Ömer ALPTEKİN İLE Jeofiziğin Dünü ve Yarını Söyleşisi
Prof.Dr.Ömer ALPTEKİN İLE Jeofiziğin Dünü ve Yarını Söyleşisi
 
Her şeyi açıklayan (açıklayabilir) tek bir yasa
Her şeyi açıklayan (açıklayabilir) tek bir yasaHer şeyi açıklayan (açıklayabilir) tek bir yasa
Her şeyi açıklayan (açıklayabilir) tek bir yasa
 
Gezgin Öyküleri 2001-2007
Gezgin Öyküleri 2001-2007Gezgin Öyküleri 2001-2007
Gezgin Öyküleri 2001-2007
 
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİCHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
 
History cybernetics turkish
History cybernetics turkishHistory cybernetics turkish
History cybernetics turkish
 
İletişim Tarihi 3 - Elektrik ve Elektronik Medya Kültürü
İletişim Tarihi 3 - Elektrik ve Elektronik Medya Kültürü İletişim Tarihi 3 - Elektrik ve Elektronik Medya Kültürü
İletişim Tarihi 3 - Elektrik ve Elektronik Medya Kültürü
 
Silmarillion
SilmarillionSilmarillion
Silmarillion
 
1 BuluşLarıN Ser.2. BöL.
1 BuluşLarıN Ser.2. BöL.1 BuluşLarıN Ser.2. BöL.
1 BuluşLarıN Ser.2. BöL.
 
Son İmparatorluk Osmanlı – İlber Ortaylı
Son İmparatorluk Osmanlı – İlber OrtaylıSon İmparatorluk Osmanlı – İlber Ortaylı
Son İmparatorluk Osmanlı – İlber Ortaylı
 
Umberto eco_+
Umberto eco_+Umberto eco_+
Umberto eco_+
 
Darwin’in düşünce dünyasını derinden etkileyen kitaplar
Darwin’in düşünce dünyasını derinden etkileyen kitaplarDarwin’in düşünce dünyasını derinden etkileyen kitaplar
Darwin’in düşünce dünyasını derinden etkileyen kitaplar
 
aydınlnma çağı
aydınlnma çağıaydınlnma çağı
aydınlnma çağı
 

Internet ve gazetecilik

  • 1. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 1 1. İnternet ve Gazetecilik Hakan Kara Cumhuriyet Gazetesi Haber Müdürü 1.1. Bir kitap: “Dünyanın en güzel öyküsü” Dünya son hesaplamalara göre yaklaşık 4.56 milyar yaşında. “Dünyanın En Güzel Öyküsü” adlı kitapta ünlü Kanadalı Astrofizikçi Hubert Reves, dünyanın oluşum öyküsünü ilginç bir benzetmeyle anlatıyor. Reves ve mavi gezegenin öyküsünü “24.00 saate” yani bir güne sığdırıyor. 1 “Diyelim ki dünya 0.00’da oluştu... Bu durumda ilk canlılar sabahın 05.00’ine doğru ortaya çıkmaya başladılar. İlk yumuşakçalar ancak saat 20.00’ye doğru beliriyor. Sonra dinozorlar ortaya çıkıyor. Saat 23.00’de... Onların dünya üzerindeki varlığı sadece 40 dakika sürüyor. 23.40’da yeryüzünden siliniyorlar. Alanı memelilere bırakıyorlar. Atalaramız ise saat 24’ten az önce, yaklaşık 5 dakika önce sahneye çıkıyorlar. Sanayi devrimi mi? Saat 24.00’den bir saniye önce değil... Daha da kısa.. Bir saniyenin yüzde biri kadar bir süre önce ortaya çıkıyor. (1)” Bir saniyenin yüzde biri… Bu kadar kısa sürede zeki bir canlı olarak insanın yarattığı dünyaya bir bakın. Ekolojik sorunlar, eşitsizlikler, savaşlar... Bu öyküde özellikle dinozorlar ilgimi çekmişti: Jura çağı… Diğer bir adı Jurassic. “Jurassic Park” filmini izlemişsinizdir. 200 milyon yıl önce dünyaya dinozorlar egemendi. 65 milyon yıl önce bu gezegene bir göktaşı çarptı. Çapı 5 kilometreydi. Bu çarpma dünyada müthiş bir ekolojik felaket yarattı. 20 cm’den büyük tüm canlılar yok oldu… Ve dinozorlar devri böylece kapandı. Dinozorlar kendi dönemlerinde dünyanın hakimi durumundaydılar. Dünya üzerinde 135 milyon yıl yaşadılar. Bizim uygarlık dediğimiz şey ise yaklaşık 10 bin yıllık bir zaman dilimi. Peki bu öyküyü niye anlattım? Basit... Olgulara değişik gözlüklerle bakarız. Her bilim dalının kendine göre kavramları ve bakışı var. Bir paleontolog açısından “uygarlık tarihinin” anlamı nedir? Amerikalı gazeteci Larry King’in bir paleontologla yaptığı söyleşi sırasındaki tümce geliyor aklıma: “Paleontolojik açısından, 10 bin yıllık insanlık uygarlığı bir göz açıp kapama süresidir sadece” Peki internet ve bilgisayar teknolojisi penceresinden dünyaya baktığımızda nasıl bir görüntüyle karşılaşıyoruz? Şimdi size bunu anlatmaya çalışacağım. 1 Hubert Reeves, Joel De Rosnay, Yves Coppens, Dominique Simonnet, “Dünyanın En Güzel Öyküsü”, Çeviren: İsmet Birkan, Telos Yayınları, Eylül 1996.
  • 2. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 2 1.2. Depolama alanı olarak bilgisayar Öncelikle bytelardan söz edelim. Bunlar neyi ifade ediyor? Örneğin “Dünyanın En Güzel Öyküsü adlı kitabı” ele alalım. 270 sayfalık bir kitap. Peki başka ne? 300 KB’lık bir veri. Hepimiz kullandığı bilgisayar disketleri 1.44 MB veri alabiliyor. “Dünyanın En Güzel Öyküsü” adlı kitap gibi, 4 kitap bu diskete sığabilir. Şimdi buraya gelirken yanımda küçük bir kütüphane getirdim. Neler getirdiğimi size özetleyeyim. Andersen Masallarını 2 getirdim. Grimm Kardeşler’in masallarını. 3 Charles Dickens’in öykülerini. Shakespeare’nin oyunlarını ( Romeo ve Juliette, Julius Cezar, Antonius ve Kleopatra, Macbeth ) Ünlü Tragedya yazarı Sophokles 4, ( Kral Ödip, Elektra, Antigone )- ki kendisi Antik Yunan’ın üç ünlü tragedya yazarı arasında. (Aischylos, Sophokles, Euripides) . Başka Goethe’nin kitaplarını 5 Faust’unu. Hegel, Kafka ( Aforizmalar) , Kant ( Kritik Der Praktischen Vernunft ), Marx ( Feurbach üzerine tezler , Komünist Manifesto ) 1.100 tane kitap getirdim. 4000 bin öykü, 4.500 şiir. Ve tümü burada yanımda. Masamın üzerinde. Bu CD’nin içinde. Bir CD 650 MB. Gutenberg Projesi adı verilen bu proje 1994 yılında Almanya’da başlatıldı. Ve internette yer alıyor. Ücretsiz olarak. Dileyen girip dilediği kitabı okuyabilir. Henüz Türkiye’de bu boyutta bir proje ne yazık ki gerçekleştirilemedi. Ama kimi çalışmalar da yok değil elbet. Şimdi bir disketin alabileceği kitap sayısını anlatırken, 1 Megabayt, 4 kitap dedik. Örneğin Türkiye’de yılda kaç kitap yayınlanıyor? Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü’nde Doç. Dr. Bülent Yılmaz’ın araştırmasına göre yılda 4000 – 9000 arasında. 6 Henüz 10 bine ulaşamadık. ( AB ortalaması 29 960. İngiltere’de 107 263. ) Kitapların biraz daha kalın olduğunu düşünelim. 1 Megabayta 3 kitap sığıyor diyelim, hesabı basitleştirmek için. 3 bin kitap 1 GB. 9 bin kitap ise 3 GB. Şu anda yeni bir bilgisayar alsanız herhalde 10 GB’ın altında disk bulamazsınız. Disk bilgisayarın verileri depoladığı yer. Benim gazetede kullandığım bilgisayarın diski 40 GB. Türkiye’de her yıl piyasaya çıkan kitapların tümünü depolasanız 40 GB’lik bir diskin ancak onda birlik bir alanı kapsar bu kitaplar. Peki Türkiye’de halk kütüphanelerindeki ortalama kitap sayısı ne kadar? ( 1185 Halk Kütüphanesi var. Toplam kitap sayısı 11 704 bin. Die 1998 verileri. ) 9900 kitap. Yani yine yaklaşık 3 GB. CİA’nın Dünya ülkeleri almanağı. 4 MB. Üç disket. Anımsıyorum. 1980’li yıllarda, gazetede çalşırken şöyle sorularla karşılaşabiliyordunuz: „İsmet Sezgin ne zaman Maliye Bakanlığı yapmıştı?“ 2 Hans Christian Andersen 2.4.1805 Odense ( Danimarka ) doğumlu. 3 Jakob Ludwig Karl Grimm 4.1.1785 yılında Hanau’da doğdu. Kardeşi Wilhelm Karl Grim 24.2.1786’da doğdu. 4 Sophokles, 496 yılında Atina’da doğdu. 5 Johan Wolfgang Goethe 28.8.1749’da Frankfurt’ta doğdu. 6 Doç. Dr. Bülent Yılmaz, Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü Öğretim Üyesi., Cumhuriyet Kitap Dergi, 9 Eylül 2001
  • 3. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 3 O dönemde kimi gazeteciler bu sorunun yanıtını hemen verirlerdi: „1979 Demirel hükümeti döneminde“ Bu tür sorulara rahatça yanıt veren gazetecilerin „daha bilgili“ olduğu düşünülürdü. Gazetecilik açısından bu kurum içinde bir avantaj sağlardı. Peki bugün? Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri konusundaki veriyi düşünelim. 30.10.1923’te kurulan İnönü Hükümeti’nden bu yana 57 hükümet kuruldu. Tümünün bakanlar kurulunu düşünün. Bir de buna tüm hükümetlerin programlarını ve koalisyon protokollerini ekleyin. Eder 2.5 MB. Yani toplam 2 bilgisayar disketine sığabilecek bir bilgi. Mesleki açıdan geçmişte sizi ön plana çıkaran şey bundan ibaret. Artık bu tür bilgileri ezberlemenin anlamı var mı bilemiyorum. Ama bana böyle bir soru sorulduğunda „Bir dakika“ deyip bilgisayarıma bakıyor ve yanıtını veriyorum. Verdiğim yanıt „Galiba“ sözcüğünü içermiyor. Verdiğim tarih sadece yıl değil. Daha kesin bir bilgi iletiyorum. Daha sonra hangi dönemlerde de bakanlık yaptığını somut olarak söyleyebiliyorum. Tüm işlem birkaç saniye. Gelişen teknolojiler kimi şeyleri değiştirir. Bir bakmışsınız geçmişte „önemsenen“ kimi şeyler bugün önemsiz hale gelmeye başlamışlar. Geçmişte pek de o kadar önemsenmeyenler de giderek daha önemli olup çıkmışlar. Bu aşamadan sonra „Nedir önemli olan“ ve „Neyin önemi azaldı“ konusunu tartışmak gerek. Bizler haberle ilgili insanlarız. Bu nedenle bir de haberlerle ilgili bir örnek vereyim. Anadolu Ajansı 2000 yılında toplam 186 bin 513 haber geçmiş. Günde ortalama 510 haber. Toplam kapladığı alan 350 MB. Yani bir CD’nin yarısı. 1.3. Dijital ortamın farklılığı Yazıların dijital ortama aktarılmasının bize sağladığı bir yararı görmüş olduk. Daha az yer kaplıyorlar. Dolayısıyla taşıma ve iletme açısından da kimi olanaklara sahibiz artık. Peki tek konu bu mu? Elbette hayır. Yazı dijital ortama aktarıldığında, bizler bu yazıyla ilgili farklı analiz yöntemlerini hızla uygulama olanağına kavuşuruz. Örneğin yazı ile ilgili giderek sayısal kimi analizler yapmamız kolaylaşır. Aradığımızı büyük bir hızla bulabiliriz. Bilgileri gruplayabilir, sıralar, karşılaştırabiliriz. Anımsar mısınız, daktilo kullandığımız dönemleri. 80’li yıllar. „Haber ne kadar olsun“ sorusuna, istihbarat şefi „1.5 sayfa yeter“ derdi. Şimdilerde bu soru ve yanıt değişti. Yazıişlerinde sayfaları yapan arkadaşlarımız „Haber 40 santimi aşmasın“ demeye başladılar. Gazeteciliğe yeni başlayanlar bu santim söylemine çok şaşırırlar. Hani manava gidip „Bir kilo elma“ dersiniz ya. Ona benzetirler. Şimdi bu haber kaç santimlik diye sorarlar... ( Elbette farklı ölçütlerin kullanıldığı da oluyor. Bu haber 300 sözcüğü geçmesin. Ya da haber 2000 vuruşu geçmesin )
  • 4. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 4 1.4. Dijital ortamda müzik Ancak dijital ortamda yazıya geçmezden önce size bir fikir vermesi açısından farklı ortamlardan size bir kaç örnek vermek istiyorum. İstanbul’da „Dulcinea“daki bir caz konseri sonrası, müzisyenlerle sohbet etme olanağım oldu. Sohbet grubunda Norveç’te „elektronik müzik“ üzerine eğitim gören bir doktora öğrencisi de vardı. Sanal ortamda, yani bilgisayarda bir „tambur“ modeli geliştirmiş. Öylesine bir model ki, bu model sayesinde tambur sesini gerçeğe oldukça yakın bir biçimde ortaya çıkarıyor. Bu tip modellerde en önemli sorunlardan birinin „interface“ yani arayüz olduğundan söz etti genç müzisyen. Ardından bu müzisyene yönelik basit bir soru geldi: „Peki bu tambur sanal birşey olduğuna göre ölçülerini ve şeklini değiştirmek de mümkün olabilmeli“ „Elbette“ diye yanıt verdi müzisyen. „Diyelim ki biz bu tambur modelini boğaz köprüsü biçimine dönüştürdük. Sonra Olypos’tan Apollon indi ve boğaz köprüsünün tellerine dokunmaya başladı. Nasıl bir ses ortaya çıkabileceğini duyabilir miyiz“ Bu fikir grup içinde birden gülümsemelere yol açtı. Evet böyle birşey yapmak mümkündü. Hatta sözkonusu arkadaşımız bunu deneyerek kaydını bize göndereceğini söyledi. Ne yazık ki kayıtlar henüz bana ulaşmadı. Doğrusu ben de merak ediyorum. Ancak bu tür denemelere ilişkin kimi örnekler yok değil. ( NOT: Görüntü yaratan müzik, müziğin evrenselliği : Akusmatik MÜZİK ) Günümüzde artık kimi araçları, yapıları örneğin köprüleri, inşa etmezden önce sanal olarak yaratmak ve testlerini yapma gibi bir şansa sahibiz. Hatta kimi olanaksızlıra nedeniyle hiç yapılamayacak yapıları bile sanal olarak inşa edebiliriz. ( NOT: İnsan kemik yapısının köprülere yansıtılması projesi. ) Bunun ne anlama geldiğini herhalde daha detaylı olarak anlatmama gerek yok. 1.4.1.Aramak ve analiz etmek Bizler açısından en önemli unsurlardan biri, „arama“ fonksiyonudur. Dijital ortama aktarılan verileri büyük bir hızla bulma olanağına sahibiz. Türkiye’de son yıllarda gazetelerde internet konusunda giderek daha çok haber okur olduk. Anadolu Ajansı da haberlerinde de „internet“ sözcüğüne giderek daha çok rastlıyoruz. Peki ne kadar? İşte size basit bir döküm. 1997 yılından bu yana Anadolu Ajansı tarafından içinde İnternet sözcüğü yer alan kaç haber geçildi?
  • 5. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 5 Anadolu Ajansı haberlerinde internet sözcüğü ne kadar geçiyor? Kaç Toplam Yüzde haber Haber 1997 289 68460 0,42 1998 471 99586 0,47 1999 1100 152729 0,72 2000 2460 186513 1,32 İstenirse bu veriler, Türkiye’de ya da dünyada internete bağlı insanların sayısında yaşanan artışlarla da karşılaştırılabilir. Böylece farklı bir ilişki kurulmaya çalışılabilir. Ancak analiz yöntemlerinden önce burada vurgulamak istediğim bir başka nokta var: Süre konusu. Bu çalışmayı yapmak benim bilgisayar teknolojisi sayesinde yaklaşık 5 dakikamı aldı. Eğer bilgisayar olmasaydı ve böyle basit bir analiz yapmaya kalksaydım bunu ne kadar sürede yapardım diye merak ettim. AA’nın geçtiği her haberi ortalama 15 sn.’de gözden geçirdiğimizi düşünelim. Amacımız içinde „internet“ sözcüğünün geçtiği haberlerin sayısını belirlemek. Gözden geçireceğimiz toplam haber sayısı 507 288. 1 dakikada 4 haber okuyabildiğimize göre, tüm haberleri 126 000 dakikada okuyabiliriz. Bunu 60’a bölülem. Eder 2113 saat. Günde 8 saat aralıksız çalıştığımızı varsayalım. Durmaksızın haberleri gözden geçiriyoruz. Eder 264 gün. 1.5. İçerik Analizi – Veri madenciliği Elbette yazılı dökümanlar üzerinde yaptığımız tek işlem bu değil. Son yıllarda “Veri Madenciliği” diye bir kavram ortaya atıldı. Kısaca bu yöntemden ve içerik analizinden söz etmek istiyorum. Hepimizin bilgisayarında binlerce doküman var. Bunlar çeşitli formatlara sahipler. ( Word, Excel, HTML, XML, veri tabanları vs. ). Kurumsal düzeyde baktığımızda bu dökümanlar Veri madenciliğindeki amaç, tüm bu dataları incelemek. Sonra bu veriler içinde var olan sayılar arasında “anlamlı” ilişkileri ortaya çıkarmak. 2. Aradığımı nasıl bulurum? Bilgisayarda pek çok kişinin yaşadığı ortak bir sorun vardır. Belge sayısı çoğaldıkça geçmişte yazılan dökümanları bulmakta sıkıntılar ortaya çıkar. Herhangi bir konuda sizde bir döküman olduğunu bilir ancak onu bir türlü bulamazsınız. Şimdi bu sorun üzerine biraz odaklaşalım. Basit ve pratik yöntemlerle bu sıkıntıları nasıl aşabiliriz? 2.1. Klasör yapısı Klasör yapısına önem verin. Tüm programlar bir klasörün altında, tüm belgeler diğer bir klasörün altında olursa bu size kolaylık sağlar. Klösür yapısı için kendinize göre bir sistematik oluşturun. Böylece aynı konudaki dokümanları aynı yerde toplayın.
  • 6. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 6 2.2. Basit arama programları Her bilgisayarda belgelerde arama yapmamıza olanak tanıyan bir program vardır. Basit aramalarda belli kriterler kullanarak aradığınız bilgiyi bulma şansınız artar. Nedir bu kriterler: 1. Belge adı 2. Belge türü 3. Belgenin son kayıt yapılan tarih 4. Belgenin bulunduğu klasör ve alt klasörler. 5. Belgenin içinde geçen sözcük. Şimdi kısaca bu unsurlara bakalım: Belge adı: Belge adları olarak artık uzun isimler kullanma olanağına sahibiz. Dolayısıyla belgeye anlamlı isimler verirseniz daha sonra burada geçen sözcükleri anımsamanız ve buna göre arama yapmanız mümkün. Belge türü: Çeşitli belge türleri kullanırız. Belgelerin noktadan sonra 3 harflik bir takıları vardır. Örneğni basit metin belgesi txt takısına sahip. Word dokümanı “Doc”, HTML dökümanı “HTM” veya “HTML” takısına sahip. Arama ekranına dosya adı bölümüne “*.Doc” yazdığınızda ( sadece tıknak içindeki bölüm ) aramayı sınırlamış olursunuz. Böylece sadece word dokümanlarında arama yaparsınız. Belgeye son kaydın yapıldığı tarih: Bilgisayarlar bir belgeye girip birkaç sözcük yazdığınızda ve kaydettiğinizde bu tarihi de saklar. Dolayısıyla bir doküman ararken ben bunu geçen ay yazmıştım diye bir şey anımsıyorsanız, buna göre arama yapabilirsiniz. Elbette son bir haftada yazdığım tüm dökümanları görmek istiyorum da diyebilirsiniz. Belgenin bulunduğu klasör: Eğer çevre konusunda bir metin arıyorsanız ve çevre diye bir klasörün ve onun altında yer alan klasörlerin içinde olduğuna eminseniz, arama yapacağınız yer olarak bu klasörü seçmeniz aramayı hızlandırır. Belgenin içinde geçen sözcük: Kimi zaman belgenin adıyla değil de içinde yazdığınız bir isme göre arama yapma gereksinimi duyarsınız. O zaman bu özellik işinize yarayacaktır. Aşağıda Windows XP işletim yüklü bir bilgisayarda, başlat bölümüne sağ fare ile tıklayarak Arama bölümünü seçtiğinizde karşınıza çıkan ekranı görüyorsunuz. Açıklamasını da yanına yazdım.
  • 7. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 7 YANDAKİ GÖRÜNTÜYLE İLGİLİ KISA BİLGİ • İlk yazılabilir bölümüne dosya adı ya da adının bir bölümünü yazıp arama yapabilirsiniz. • Eğer içinde geçen metni aramak istiyorsanız bir alt bölüme bir sözcük yazabalirsiniz. • Konumla sözü edilen şey, yukarıda klösürle ifade ettiğim şeydir. • Altta daha detaylı bölümler yer alıyor. Ne zaman değiştirildi bölümünde bir hafta önce bir ay önce vs. seçenekler var. • Boyut bölümünde eğer dosyanızın byte olarak boyutunu biliyorsanız bu boyuttan büyük ya da küçük gibi tercihlerde bulunabiliyorsunuz. 2.3. İndex oluşturmak ve index dosyalarında arama yapmak İkinci adım, indeksler üzerinde arama yapmaktır. Eğer bilgisayarınızda birkaç yüz doküman varsa indeks sistemi belki zorunlu olmayabilir. Ancak doküman sayısı arttığında ve artık aradıklarınızı bulamaz hale geldiğinizde sizin indeks sistemine ihtiyacınız var demektir. Piyasada artık çeşitli indeks programları var. Bu programlar bilgisayarınızdaki tüm dosyaları indekslerler. Örneğin bazılarımız windows 2000 kullanıyordur. Ama pek çoğumuz bu işletim sisteminin içinde bir de indeks programı olduğunu bilmeyiz. Oysa bunları kullanmak gerçekten çok kolaydır. Peki ne işe yarar bu indeks programları? En önemli yararı daha büyük miktarda veri içinde daha etkin arama yapabilme olanağıdır. Genellikle bu tür sistemlerde “Boolean” denilen bir sorgu yöntemi kullanılır. Size az sonra buradaki sorgulara ilişkin kimi örnekler vereceğim. Bu sorgu yöntemini internet üzerindeki arama motorlarında da kullanabilirsiniz. Bunları kullanmadan yaptığınız aramalarda karşılaşacağınız en büyük sorun gereğinden fazla bilgiyle karşılaşmaktır. Bizse somut bir dokümana ulaşmayı isteriz genellikle. Basit: Bilgileri ararken, „Mesut Yılmaz“ diye bir arama yapabilirsiniz. Ama belki de siz „Mesut Yılmaz“ın enflasyon konusundaki demeçlerine ihtiyaç duyuyorsunuz. Dolayısıyla içinde „Mesut Yılmaz“ ve enflasyon sözcüklerinin geçtiği dökümanları aramak durumundasınız. Şimdi size çeşitli sorgu örnekleri vereceğim. Aynı zamanda Google’da yapılan bir aramada kaç dokümanın bulunduğunu da yanında yazacağım.
  • 8. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 8 2.4. Sorgu Örnekleri: Sorgularda genel olarak AND, OR, NEAR gibi terimler kullanırız. Ve, veya, yakın … Bir de tırnak içinde kullanırız. Bunların tümü daha etkin arama yapmak için bize kimi olanaklar sağlar. Şimdi aşağıda Kimi sorgu tümcecikleri göreceksiniz. Bu sorgu tümceciklerini www.google.com arama makinesında kullandığnıızda bulduğunuz dokümanların sayısını sağ tarafta göreceksiniz. Mesut Yılmaz örneği : Sorgu Google’da bulunan belge sayısı Mesut 103.000 Mesut OR Yılmaz 121.000 Mesut AND Yılmaz 33.300 Mesut Yılmaz Enflasyon 2.920 “Mesut Yılmaz” AND Enflasyon 2.800 “Mesut Yılmaz” NEAR Enflasyon 2 Dilerseniz siz de kendinizle ilgili arama yapabilirsiniz. Belki de umadığınız kadar çok dökümana ulaşabilirsiniz. 2.5. Kendi bilgisayarınızda verilerin indekslenmesi Yukarıda vurguladığım gibi piyasada pek çok indeks programı var. Windows 2000 ve Windows XP işletim sisteminin içinde de böyle bir program var. Bu programa “Bilgisayar Yönetimi” bölümünden ulaşabilirsiniz. Aşağıda bu bölüme girdikten sonra karşılaşacağınız ekranın görüntüsü yer alıyor. Sol tarafta “Dizin Oluşturma Hizmeti” diye bir bölüm göreceksiniz. Muhtemelen zaten bir dizin oluşturulmuştur. Çünkü Windows işletim sistemi kendiliğinden bir dizin oluşturuyor zaten. Bu bölümün üzerine sağ fare ile tıkladığınızda yeni bir katalog adı girmeniz istenecek. Herhangi bir isim girin. Daha sonra da hangi klasörlerin altındaki verileri indeksleyeceğinizi belirleyin. Sonunda da sistemi çalıştırın. İndeksleme işlemi başlayacak. Veri miktarına bağlı olarak bu işlem daha uzun da sürebilir.
  • 9. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 9 Oluşturduğunuz katalogun altında da Katalogu sorgula diye bir bölüm göreceksiniz. Aşağıdaki ekranda sol bölüme bakın. Buraya tıkladığınızda “Dizin Oluşturma Hizmeti Sorgu Formu” çıkacak karşınıza. Detaylı aramalar yapmak için “Gelişmiş sorgu”yu kullanın.
  • 10. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 10 2.6. Veri Tabanı Kullanımı 3. aşama, bilgisayardaki bilgileri birer belge olarak saklamak değil, veri tabanına (Database) aktarmaktır. Bu neyi sağlar. Bilgilerin belli bir standartta biraraya toplanmasını sağlar. Yine indeks yapıları sayesinde bu bilgilere daha rahat ulaşımı sağlar. Örneğin, Microsoft’un Access programı böyle bir veri tabanıdır. Kişisel gereksinimler için uygun bir veri tabanıdır. İnternette bedava dağıtılan veri tabanları da var. MySQL böyle bir veri tabanı sistemidir. Sonra Microsoft’un Foxpro’su orta ölçekli yapılar için uygundur. SQL 2000, Oracle, IBM DB2 gibi programları ise büyük veri tabanları için kullanılan sistemler. Elbette bir de özel veri tabanı yapıları vardır. İnternette arama için kullandığımız tüm yapılar aslında birer veri tabanıdır. Google, Altavista, Yahoo gibi makinaların tümünün ardında birer veri tabanı yapısı var. 2.7. Internette Arama Makineleri Arama makineleri internetteki bilgileri bulmamız için bize çeşitli olanaklar sağlar. Benim en çok kullandıklarım şunlar: www.google.com www.altavista.com www.yahoo.com
  • 11. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 11 Bunun dışında da 20’yi aşkın arama motoru var internette. Search Engin Watch bölümünde bu arama motorları nasıl çalışır gibi detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz: http://searchenginewatch.com/links/major.html İşte topluca arama motorlarına bakabileceğiniz bazı adresler: http://cui.unige.ch/meta-index.html http://cusi.emnet.co.uk/ Bunun dışında pek çok arama motorundan birden arama yapan kimi araçlar var. Bunlar için Meta Serach terimi kullanılıyor. Copernic programı örneğin bunlardan biri. Pek çok kişi kullanıyor. www.copernic.com 3. İnternet nedir? Internet, birçok bilgisayarın birbirine bağlı olduğu, dünya çapında bir iletişim ağı olarak tanımlanıyor. Önceleri bir bilgi kaynağıydı internet. Dev bir kütüphane. Giderek eğlence ön plana çıktı. Ardından ticaret. Kimi interneti, milyonlarca insanın etkileştiği, haberleştiği kendine özgür kuralları olan bir sosyal bir alan olarak tanımlıyor. Kimine göre internet kültür- sanat merkezi. Aynı zamanda bir üretim alanı. Bazıları interneti içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli gelişmesi olarak görüyor. Örneğin Sony şirketinin başkanı Nobuyuki Idei, “Internet, dinozorlar çağını ezip, tuz-buz eden dev bir göktaşı'' diyor. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Internet, önümüzdeki yıllarda üretilecek bilgilerin dolaşım sistemi. Yaşam biçimlerini etkileyen, algılayışları değiştiren birşey. İnternetin yaşamımızdaki etkilerini yavaş yavaş görmeye başladık bile. Ve henüz yolun başındayız. 1996 yılında Spiegel Dergisi’de yer alan bir röportajda şöyle deniyordu: "Şimdi yine büyük birşey yaratıyoruz. Bunun ne anlama geleceğini sonra anlayacağız". ( Spiegel Special 1996 Nr.3, s.110) 3.1. Kullanıcı sayıları Dünyada ve Türkiye’de internet kullanıcıları sayılarına bir bakalım dilerseniz. 3.1.1.Tablo 2: Türkiye’de internet kullanıcı sayıları Türkiye’de internet kullanıcı sayıları 1996 14.200 1997 35.000
  • 12. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 12 1998 200.000 1999 400.000 2000 1.500.000 2001 4.000.000 Kaynak: İnternet Üst Kurulu üyesi Doç.Dr. Mustafa Akgül Tablo3: Almanya’da internetin gelişimi 3.2. Almanya’da kaç kişi internete bağlı Yıl Milyon Toplam içindeki pay % Yüzde artış % 1997 4,1 6,5 1998 6,6 10,4 61 1999 11,2 17,7 70 2000 18,3 25,5 63 2001 * 22,2 34,8 32 Kaynak: Laut der Studie "Massenkommunikation 2000", die im Auftrag von ARD und ZDF erstellt wurde... 3.2.1.Tablo 1: Dünyada internetin gelişimi Dünyada internet kullanıcı sayısı 1995 26 milyon 1996 55 milyon 1997 101 milyon 1998 150 milyon 1999 201 milyon 2000 407 milyon 2001 420 milyon * Kaynak : Nua İnternet üst kuruluna verilerine göre bugün dünyada, 420 milyon civarında İnternet kullanıcısı, 110 milyon civarında İnternet'e bağlı bilgisayar, 35 milyon civarında alan adı ve 25 milyon civarında Web var. Bugün itibariyle 500 mliyonu aşmış durumda kullanıcı sayısı. Dünyadaki web sayfası sayısı 550 milyara ulaşmış durumda. Bir veri denizi. Bir cangıl deniyor. ( Kaynak: ZDP Heute Online. Web Adresi: http://www.heute.t-online.de/ZDFheute/artikel/0,1251,COMP-4007-7546,00.html ) 2005 yılına kadar dünyada İnternet kullanıcı sayılarının 1 milyarı aşması bekleniyor.
  • 13. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 13 Veriler internet kullanımında son yıllarda ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. 3.3. Gutenberg’ten bu yana matbaa ve internet Öncelikle şunu söylemek gerek. İnternette henüz yolun başındayız. Özellikle medya alanında pek çok yeni sürpriz bizi bekliyor. Ve günümüzün gazetecileri artık internet konusunda da kendilerini eğitmek zorundalar. Çünkü bu teknoloji gazeteciler için artık vazgeçilmez hale geldi. Gutenberg’ten bu yana iletişim araçlarında yaşanan gelişmelere bir bakalım. Matbaanın bulunmasının ardından önce gazeteler ortaya çıktı, sonra radyo ardından televizyon. İnternetteki gelişmeye baktığımızda da bir benzerlik görüyoruz.: Önce yazı vardı... Giderek fotoğraflar, animasyonlar devreye girdi. Ardından ses. Şimdilerde yavaş yavaş hareketli görüntüleri görüyoruz. İnternet teknolojileri geliştikçe, var olan geleneksel kitle iletişim araçlarıyla bu teknolojiler arasında belli bir bütünleşme yaşanıyor. Daha henüz işin başındayız demiştik. Bu teknoloji ekonomiden siyasete pek çok alanda ciddi etkiler yaratacak. Bunları şimdiden görmeye başladık bile. Ekonomide e-ticaretten söz ediyoruz. Siyasette “doğrudan demokrasi” kavramı tartışılıyor. Uzaktan eğitimi konuşuyoruz ve acaba internet teknolojisiyle bir türlü gerçekleştirilemeyen eğitimde fırsat eşitliği acaba sağlanabilir mi diye tartışıyoruz. İnternet medyada ne gibi bir değişim yaratır? Gelecekte hangi teknolojilerle karşılaşacağız? Bu sorularla ilgili pek çok görüş var. İnternet bu anlamda konulara biraz farklı yaklaşmayı gerektiriyor. Örneğin Yeltsin’in Chat’i buna basit bir örnek. Yeltsin NBC’nin İnternet’teki chat odasında söyleşiyor. ( 12 Mayıs 1998 ) Kendisine 19 bin soru yöneltiliyor. Kaçına yanıt verildiğini düşünüyorsunuz? Toplam 20. Yani 18 bin 980 tanesi yanıtsız.. 4. Mcluhan’dan Negroponte’ye İletişim teknolojilerinde yaşanan gelişme, 1960’larda dünyanın giderek “küresel bir köye” dönüştüğü söylemini gündeme getirdi. İletişim araçların kitleler üzerinde hangi etkiyi yaratıyor, yaşam biçimimizi nasıl değiştiriyor gibi sorular bugün olduğu gibi o döneminde de tartışma konuları arasındaydı. Kimi bilimadamları, kitle iletişim araçlarıyla verilen mesajların etkileri üzerinde dururken, bazıları da, bizzat iletişim aracının kendi etkisinden söz ediyordu. İletişmi McLuhan, “ileti iletişim aracının kendisidir” diyordu. Günümüzdeyse daha farklı görüşler gündemde. Bugün giderek medyanın “bağlayıcı” özelliğini yitirdiği söyleniyor. Amerika’da Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) 1985
  • 14. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 14 yılında kurulan Medya Laboratuvarının yöneticisi Nicholas Negroponte’ye göre, Medya giderek dijital verilerin aktığı bir nehre dönüşecek. Bunun anlamı ne? Dileyen, dilediği zaman, dilediği yerden dilediği haberlere ulaşma olanağına kavuşacak. Nasıl mı? İnternet üzerinden. Ve bunu yaparken de bugün kullandığımız türden bilgisayarlar değil çok farklı aygıtlar kullanılacak. Dolayısıyla İnternet teknolojilerini sadece birer web sayfası olarak görmek yanlış. Şimdilerde WAP moda. Cep telefonlarıyla da artık internette dolaşabiliyoruz. Bu tür yeni teknolojilere önümüzdeki dönemde giderek daha sık rastlayacağız. “Yaşanan bu teknolojik gelişmeler, kağıda basılı gazeteleri ortadan kaldıracak mı” bir diğer tartışma konusu. Bu konuda da pek çok görüş ileri sürüldü. Kimi “kağıda basılı yazının daha rahat okunabildiğinden, bunun bir alışkanlık yarattığından” söz etti. Doğrudur. Ancak geçen yıl IBM tarafından duyrulan yeni bir ürün bu tartışmaları da çeşitlendirdi. Dijital kağıt. Bir gazete düşünün. Okuduktan sonra onu atmıyorsunuz. Masanın üzerine bakıyorsunuz. Gazete, her gün kendiliğinden yenileniyor. Sabah kaktığınızda dijital gazetenizi elinize alacak ve o günkü haberleri okuyacaksınız. Elektronik kitaplar piyasaya sürüldü bile. Bu kitaplar da muhtemleen günlük haberlerin izleyenebileceği araçlardan birine dönüşebilir. Cep telefonları, el bilgisayarları da öyle. 5. Kendi gazeteni kendin yarat Diyelim ki, siz her gün birden çok gazete okuyorsunuz. Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Le Monde, New York Times, Süddeutsche Zeitung gazetelerini her gün takip etmek istiyorsunuz. Muhtemelen, önümüzdeki dönemde bir seçki yapma şansına da sahip olacağız.: “Şu gazeten, şu konularla ilgili haberleri istiyorum... “ Doğrusu bu mantıkla oluşturulmuş programlar şimdiden piyasada bulunabiliyor. Point Cast bunlardan biri. 6. Sıralama değişince Peki bu neyi değiştirir? Öncelikle pek çok kaynaktan haber alma şansına sahip olursunuz. Ama konu sadece bununla da sınırlı değil. Sırılamayı değiştirmiş olursunuz. Bugün gazetelerde haberlerin bir sıralaması vardır. Gazete yöneticilerinin önemli buduğu haber manşette yer alır. Daha sonra önemliden önemsize doğru sıralanır haberler. Televizyon ve radyo haberlerinde de benzer bir matık vardır. Burada da sıralamayı belirleyen o yayın organının yöneticileridir.
  • 15. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 15 Buna karşılık “kendi gazetemizi kendimiz” oluşturmaya başladığımızda muhtemelen, kimi gazetelerin manşetlerine bakmayacağız bile. Sadece ilgilendiğimiz konularla ilgili haberler ulaşacak bize. Bunun bir avantajı var... İlgilendiğimiz konularla ilgili haberleri kaçırmayacağız... Dezavantajı da var... Konuşacağımız ortak konuların sayısı giderek azalacak. Kimi konularda tümüyle cahil kalacağız. 7. Ses tanıma teknolojileri Diğer yandan önemli bir gelişme “ses tanıma teknolojilerinde” yaşanıyor. Birkaç yıl sonra bilgisayarlarla konuşarak haberleşeceğiz. Dolayısıyla, sabah işe giderken, arabada, cebimizde, ya da kolumuzdaki küçük bilgisayarlara, “Bana bugünkü Cumuhuriyet Gazetesi’nde 1. sayfada yer alan haberlerin başlıklarını oku” diyebileceğiz. Ya da bugünkü “bilgisayar ile ilgili haberlerin başlıklarını oku” diyebileceğiz. Geleceğe ilişkin tasarımlarda tüm bu teknolojileri gözönüne almak durumundayız. Medya, Negroponte’nin dediği gibi “dijital verilerin aktığı bir nehre” dönüşünce, insanlar bugunkünden de fazla bir enformasyon bombardımanıyla karşı karşıya kalacaklar. Bir insan günde ne kadar enformasyonu işleyebilir? Bu kadar çok enformasyonu ne yapacağız? Bu da ayrı bir sorun. Umberto Eco önemli bir konunun altını çiziyor: "İnsanoğlunun belleği tümüyle bilgisayara geçirilince ne olacak? Yirmi satırlık bir bibliyografya daha yararlı çünkü sonuçta okuduğunuz üç kaynağın ismini aklınızda tutabiliyorsunuz. Peki bir tuşa basınca karşınıza gelen 10.000 başlıklı bir bibliyografya neye yarar? Ancak çöpe atılır. Fotokopi de aynı. Okumayı, dolayısıyla bilgiyi öldürüyor. Eskiden kütüphaneye gider beni ilgilendiren konular hakkında notlar alırdım. Şimdi kolay olduğu için binlerce sayfa fotokopi çektirerek eve geliyorum, sonra da bunların yüzüne bile bakmıyorum. Dolayısıyla bütün sorun bu aşırı bilgilenmeyi süzgeçten geçirmeyi başarabilmekte ve bunu anında yapmakta düğümleniyor. Çünkü bu elemeyi yapabilmek için eskisi kadar zamanımız yok." Peki internet çağında gazeteler para kazanmaya nasıl devam edebilirler? Washington Post gazetesinden William Raspberry'nin yazısına göre (15 Nisan 2000 International Herald Tribune) "Amerikan Gazete Editörleri Derneği"ni Washington'da yaptığı toplantıda, bu yaşamsal soruya yanıt aradı. Toplantıya Başkan Bill Clinton da katıldı. Clinton’un söyledikleri özetle şöyle: “Televizyon ve radyo haberleriyle, internetteki haber kaynaklarıyla yarışmak, gazeteler için hiç kolay değil. Ama "eski tarz" gazetelerin gündelik hayatımızda hala önemli bir rolü var. O rol de, okurların yalnızca gerçeklerle yalanları değil, önemli olanla önemsiz olanı, geçici olanla kalıcı olanı, eğlencelik olanla ciddi olanı birbirinden ayırmalarına yardımcı olmak...”
  • 16. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 16 8. İnternetin Gazetecilik açısından sunduğu olanaklar İnternetin teknik olarak sunduğu sunduğu olanaklar ortada. Ancak bu teknik olanakların “nasıl ve hangi amaçlarla kullananılabileceği” konusunda pek çok fikir geliştirilebilir. 1- Haber ve fotoğrafların iletimi: Gazetecilik hız işi demiştik. Ancak haberin doğruluğundan ve kalitesinden ödün vermeksizin. İnternet bu anlamda bir haberin ya da fotoğrafın gazeteye ulaştırılması için kullanılabilir. Günümüzde zaten pek çoğunuz gazetelerine haber ve fotoğraflarını internet üzerinden geçmeye başladılar. 2- Bir bilgi kaynağı: Kimi zaman bir haber ile ilgili daha geniş bilgiye gereksinim duyarsınız. Bu anlamda internet çok yararlı bir kaynak olabilir. Ancak bilgi kaynağı olarak bu alandan yararlanabilmek için gazetecilerin internette bilgiye ulaşım yöntemleri konusuyla daha yakından ilgilenmeleri gerekir. 3- Haber kaynağı: Günümüzde kurumlar giderek açıklamalarını internet üzerinden de yayınlamaya başladılar. Örneğin ABD’deki ABD Başkanı Bill Clinton'ın Beyaz Saray eski stajyeri Monica Lewinsky ile ilişkisini araştıran Savcı Kenneth Starr tarafından hazırlanan rapor internet aracılığıyla kamuoyunun bilgisine sunuldu. Konuyla ilgili haber için bkz. “Geleneksel Gazeteciliğin Ölümü” haberi. 4- Haber. İnternet günümüzde hızla gelişen bir alan. Dolayısıyla burada yaşanan yeniliklerin kendisi de bir haber niteliğine sahip. Günümüzde bilgisayar ve bilişim konularıyla ilgilenen gazeteciler bu alanda yaşanan gelişmeleri yakından izleyip, kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar. 5- Haberleşme: Gazeteciler günümüzde internette elektronik postayı da giderek daha sık kullanmaktadırlar. Haber kaynakları ile bu yöntemle haberleşebilmektedirler. Ayrıca adının açıklanmasını istemeyen kimi haber kaynakları bu yöntemle gazetelere "adının ortaya çıkma" riski olmaksızın bilgi verme olanağına sahipler. Gazetelere son dönemlerde bu yolla da çok sayıda bilgi ulaşmaktadır. 6- Tartışma Platformu: İnternet haber grupları ya da eş zamanlı iletişim olanakları sunmaktadır. Böylece pek çok meslek grubunda olduğu gibi, gazeteciler de kendi mesleki sorunları hakkında bu teknoloji sayesinde tartışma grupları oluşturma olanaklarına sahipler. 7- Haberlerin yayım platformu: İnternet üzerinde yer alan elektronik gazetelerin sayısı günümüzde giderek artmaktadır. Kimi zaman gazeteciler biraraya gelip, böylesi bir elektronik gazete çıkarmaktadırlar. Önümüzdeki dönemde bu uygulamaların daha da artacağını söyleyebiliriz. 8- Çalışma sürecinde internet teknolojileri: Pek çoğumuz internet teknolojilerini sadece internete bağlı olunduğunda kullanılabilecek teknolojiler olarak görüyoruz. Oysa bu teknolojileri işyerlerimizde de rahatça kullanabiliriz. Bunun yöntemi de intranettir. Bu yöntemle, kollektif çalışma olanaklarını da arttırabiliriz. 9. Negroponte’nin dünyası Şimdi sizlere Negroponte ile ilgili Viyana Üniversitesi Felsefe Bölümünde hazırlanan bir metni aktaracağım... Metin Nicholas Negroponte’nin nasıl bir gelecek öngördüğünü bir öyküyle anlatıyor. Negroponte’nin görüşlerinin “eleştirel biçimde ele alındığı tartışmanın bir parçası olan metnin bir bölümünü size aktarıyorum. “Nicholas hoş bir müzik sesiyle uyanıyor uykusundan. Yarı uykulu gözlerle, otomatik olarak açılan kapıdan geçerek banyoya giriyor. Küvet, 40 derece sıcaklıkta suyla dolmuş durumda onu bekliyor. Hafif bir inlemeyle kendini küvete bırakıyor Nicholas. Ardından “Yeni mektup var mı” diye sesleniyor. Hoş bir kadın sesi yanıt veriyor ona: ‘Günaydın Nikolas. Dün gece saat 22.00’den bu yana 3 özel mektup geldi. Annen hafta sonu yemeğe gelip gelmeyeceğini soruyor. Ona geleceğinizi bildireyim mi?’
  • 17. İnternet ve Gazetecilik / Bursa konuşması. 27.04.2002 17 Nicholas ‘evet’ anlamında başını sallıyor ve banyodan çıkıyor. Saçlarını kuruturken, sesini duyamaz diye ev bilgisayarı da konuşmasına ara veriyor. Nicholas giyinirken, ev bilgisayarına iki tane mektup dikte ediyor. Bu sırada mutfakta otomatik olarak sabah kahvesi ve iki tost hazırlanıyor. Tam Nicholasın istediği gibi. Arabaya bindiğinde “merhaba” diyor araba. Bugün trafik tıkalı, bu nedenle seni farklı bir yoldan işe götüreceğim.”