The document discusses renewable and non-renewable energy sources. Non-renewable sources like fossil fuels are finite, with estimates that oil will last 42 more years, natural gas 65 more years, and coal 230 more years. Fossil fuels also negatively impact the environment through global warming, acid rain, and damage to plants and human health. Renewable sources include hydroelectric, wind, geothermal, solar, and biomass energy from plants and animal waste. They have benefits of being sustainable, providing energy security, and allowing for stable distribution compared to non-renewable sources.
6. Non-Renewable Energy Resources
Fossil fuels (Oil, Natural Gas), Nuclear Energy
(Uranium, Thorium) and Radioactive Elements are
non-renewable energy resources.
14. Geothermal Energy
Geothermal energy is obtained by utilizing hot
water or steam contained in the earth's inner layers.
Since ancient times the first uses of geothermal
energy is thermal baths.
15. Biomass (Plant and Animal Waste) Energy
Utilizing energy derived from plant and animal
wastes are called biomass.
16. It does not pollute weather, sea or land
Because of the transportation and power sectors,
many of our city has become dangerous to health.
Benefits of Renewable Energy
17. SECURE. It provides energy security for the use of
local resources.
SUSTAINABLE. Energy sources are sustainable,
endles and in the sense of national or global does not
harm the environment.
RELIABLE. Distribution of renewable energy sources
can provide more stable and continuous supply.
Benefits of Renewable Energy
Petrol Nedir?
Yer yağı, Neft ya da petrol, hidrokarbonlar oluşmuş, sudan yoğun kıvamda, koyu renkli, arıtılmamış, kendisine özgü kokusu olan, yeraltından çıkarılmış doğal yanıcı mineral yağı. Latince’de taşanlamına gelen “petra” ile yağ anlamına gelen “oleum” sözcüklerinden oluşmuştur (Petra oleum= Petrol).
Petrol halk arasında, yalnız belirli bir yakıtı (Benzin, Gazyağı, Dizel - Motorin, Motor yağı, Fuel oil) olarak bilinmesine rağmen, aslında petrol kelimesi doğal halde bulunan ve yeraltından çıkarılan işlenmemiş ham petrol anlamına gelmektedir.
Petrol, hidrokarbonların karışımından meydana gelmiş olup, her zaman sabit bir kimyevî bileşimi yoktur. Doğal akaryakıt olan ham petrol, bulunduğu memleketlere göre değişen bileşimler gösterir.
Petrol Oluşumu
Yüz milyonlarca yıl önce, denizlerde yaşayan ya da suların denizlere sürüklediği hayvan ve bitki kalıntıları anaeorabik bir ortamda, gerekli şartlar altında (ısı basınç ve mikroorganizmaların etkisiyle), ham petrole benzer kerojeni meydana getirmiştir. Kerojen sonradan, yukarı tabakalara doğru göç etmesi esnasında gittikçe değişmiş ve ham petrolü meydana getirmiştir. Bu yüzden de hiçbir sahanın ham petrolü, tam olarak öteki bir sahanın ham petrolüne uymaz; muhakkak az çok farklar bulunur. Hatta bu durum, aynı bir petrol sahasında bile, çoğu zaman görülür.
Petrol, denizlerdeki bitki ve hayvanların çürüdükten sonraki kalıntılarından oluşur. Bu kalıntılar deniz yatağında milyonlarca yıl boyunca çürüdükten sonra, geriye yalnızca yağlı maddeler kalır. Çamur ve büyük kaya katmanları altında kalan yağlı maddeler de petrol ve gaza dönüşür.
Milyonlarca yıl önce, bugün bildiğimiz kara parçalarınınçoğu denizlerle kaplıydı. Bu sularda sayısız bitki ve hayvan yaşıyordu. Bunlar ölünce kalıntıları dibe çöküp çürümüştü. Denizlere, ırmaklara çamur ve kum taşınıyordu.
Taşınan bu çamurlar ve kumlar, bitki ve hayvan kalıntılarının üstünü tabaka tabaka örttü, eski tabakalar daha derinlere gömüldükçe üstlerindeki ağırlığın giderek çoğalmasıyla oluşan basınç , ısı meydana getirdi ve yavaş yavaş , milyonlarca yıl sonra ölü bitkiler ve hayvanlar petrol, hampetrol ve doğal gaz haline geldi.
Kaya sertleştikçe petrol ve gaz, yoğun kaya ve kumtaşının sıkışmasıyla dışarı çıkıyordu. Petrol, düşünmüş olabileceğiniz gibi yer altında petrol havzalarında birikmiyordu. Kumtaşlarının arasında ufak yerlerde birikiyordu. Örneğin, bir kovayı ağzına kadar kuru kumla doldurursanız, içine hala su koyabilirsiniz. Çünkü kum taneleri arasında suyun sığacağı daha pek çok yer vardır.
İşte petrol de yeraltı kumtaşında bu şekilde bulunur. Basınç altında kalan petrol, boşluklar arasına ve geçirgen ortamlara doğru göç eder ve rezervuar dediğimiz yerlerde birikir. Bazen de yer kabuğundaki çatlaklardan yüzeye sızıp, ufak havuzlar ya da katran çukurları meydana getirir.
Yüzyıllar geçtikçe yerin kabuğu değişmiş, tabakalar değişmiş ya da kırılmış, denizler geri çekilmiş, dağlar oluşmuştu. Yaşlı deniz yatakları kum ve toprak haline gelmişti.
Yerin kabuğunun hareketi bazı kaya tabakalarının kıvrılmasına neden olmuş ve bazıları kemer şeklinde bükülmüştü. Petrol ise içinden geçemeyeceği yoğun kaya engelleri ile kapanıncaya kadar hareket etmiş, böylece petrolün içinde toplandığı kapanlar olumuştu.
Doğa Dostu Enerji Yeryüzünün kullanılmakta olan tüm yenilenebilir enerjilerin kaynağı güneştir. Hava tabakalarının farklı sıcaklıklarda ısınıyor olması rüzgarı oluşturur. Bioenerjide kullanılan metan gazı, yeşil bitkilerin güneş ışığı sayesinde depoladıkları karbondioksitin sonucudur. Güneş ışığı aynı zamanda denizlerdeki dalga enerjisi ve sıcaklık farklarıyla enerji elde edilmesini de sağlar. Güneşin tükenmez enerjisinden yaralanarak ve az bir maliyetle, evlerimizi veya kullanım suyumuzu ısıtıp, elektrik elde edebiliriz. Güneş kolektörlerini kullanarak, kullanım suyunu arzu edilen sıcaklıkta ısıtabilir, güneş pilleri sayesinde, yılın her ayı, istediğiniz yerde, istediğiniz kadar elektrik elde edebilirsiniz.
Dünya alternatif enerji kaynaklarına yöneliyor. Bu kaynakların başında güneş ve rüzgar enerjisi yer alıyor. Güneş yüzyıllardır dünyadaki bütün yaşamın kaynağı. Bugün güneş ve rüzgar enerjisi dünyamızı bir çevre felaketinin eşiğine getiren fosil yakıtlara alternatif olacak güce erişti. Günümüzde enerji üretmek amacıyla kulanılmakta olan petrol ve kömür gibi yakıtlar, içinde bulunduğumuz yüzyıl sona ermeden tükenecek. Bu yakıtlara alternatif olabilecek kaynaklar ise yenilenebilir enerjilerdir.
Akarsuların yanına küçük hidroelektrik santralları kurarak, elektrik üretilebilir. Debinin en az olduğu zamanlarda bile akarsularda, mikrohidro elektrik santrallar kurulabilir.
Ülkemizde, 1962 yılından beri, MTA tarafından sürdürülen çalışmalar sonucunda, çok sayıda jeotermal kaynak bulunmuştur. Jeotermal kaynaklarla ısıtma , soğutma ve elektrik üretimi gerçekleştirilebilir. Yine bu kaynaktan yararlanarak elektrik üretmek olasıdır.Organik atıklardan yararlanarak, gaz elde edilmesi ise bioenerjinin alanına girer. Tüm çiftlik ve köy evlerinde, toplanan organik atıklar, çeşitli biçimlerde fermantasyona tabi tutularak, gaz elde edilebilir. Üretilen bu gazlardan enerji elde etmek için yararlanmak olasıdır.