SlideShare a Scribd company logo
1 of 164
Cumhuriyetten Günümüze
50 Şair
Müberra
ACAR
2015
1
Mehmet Âkif Ersoy: (20 Aralık 1873 - 27 Aralık 1936)
Türk şair, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi ve
siyasetçi.
Mehmet Âkif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan İstiklâl
Marşı'nın yazarıdır. "Vatan Şairi" ve "Milli Şair" unvanları ile anılır. II.
Meşrutiyet döneminden itibaren Sırat-ı Müstakim (daha sonraki
adıyla Sebil'ür-Reşad) dergisinin başyazarlığını yapmıştır. Kurtuluş
Savaşı sırasında milletvekili olarak 1. TBMM'de yer almıştır.
Eserleri:
1.Kitap: Safahat (1911)
2.Kitap: Süleymaniye Kürsüsünde (1912)
3.Kitap: Hakkın Sesleri (1913)
4.Kitap: Fatih Kürsüsünde (1914)
5.Kitap: Hatıralar (1917)
6.Kitap: Asım (1924)
7. Kitap:Gölgeler (1933)
8.Kitap: Safahat
İSTİKLAL MARŞI (*)
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın... belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli.
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek Arş'a değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
(*)Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri 8 kitaptan oluşmuştur.
Şair, İstiklâl Marşı'nı Safahat'a koymamıştır. Nedenini ise şöyle açıklar: "Çünkü
ben onu milletimin kalbine gömdüm".
2
Mehmet Ziya Gökalp: (23 Mart 1876, Diyâr-ı Bekr – 25 Ekim 1924, İstanbul)
Toplumbilimci, Türk yazar, şair ve siyasetçidir. Meclis-i Mebusan'da veTürkiye
Büyük Millet Meclisi'nde milletvekilliği yapmıştır. "Türk milliyetçiliğinin
babası" olarak da anılır.
Eserleri
Limni ve Malta Mektupları
Kızıl Elma (1914)
Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak (1929)
Yeni Hayat (1930)
Altın Işık (1927)
Türk Töresi (1923)
Doğru Yol (1923)[12]
Türkçülüğün Esasları (1923) : Eserin ilk baskısı Osmanlı alfabesiyle
yayınlanmıştır[13].
Türk Medeniyet Tarihi (1926, ölümünden sonra)
Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler (ölümünden sonra)
Altın Destan
Üç Cereyan
Hars ve Medeniyet
Kuğular
Felsefe Dersleri (2006), Çizgi Kitabevi, Konya
Ala Geyik
Çocuktum, ufacıktım,
Top oynadım,acıktım.
Buldum yerde bir erik,
Kaptı bir Ala Geyik.
Geyik kaçtı ormana,
Bindim bir ak doğana.
Doğan, yolu şaşırdı,
Kaf Dağından aşırdı.
Attı beni bir göle;
Gölden çıktım bir çöle,
Çölde buldum izini,
Koştum, tuttum dizini.
Geyik beni görünce,
Düştü büyük sevince.
Verdi bana bir elma,
Dedi, dinlenme, durma.
Dağdan yürü, kırdan git,
Altın Köşke çabuk yet.
Seni bekler ezeli,
Orda dünya güzeli.
Bin yıllık çile doldu!
Bunu dedi, kayboldu.
Yedim sırlı elmayı,
Gördüm gizli dünyayı.
Gündüz oldu, geceler;
Ak sakallı cüceler,
Korkunç devler hortladı,
Cinler, cirit oynadı.
Kesik başlar yürürdü,
Saçlarını sürürdü.
Bir de baktım, melekler,
Başlarında çiçekler.
Devlere el bağlıyor,
Gizli gizli ağlıyor.
Kılıcımı çıkardım,
Perileri kurtardım.
Kurtardığım periler,
Adım adım geriler,
Kanadını açardı,
Selam verir, kaçardı.
Az, uz gittim, dolaştım,
Altın Köşke ulaştım.
Bir kapısı açıktı,
Öteki kapanıktı.
Kapalıyı açarak,
Açığa vurdum kapak.
At önünde et vardı,
İt, ot yemez ağlardı;
Otu ata yedirdim,
Eti ite yedirdim.
Açtım bir elmas oda;
Dev şahı uykuda
Gördüm, kestim başını,
Dedim, Ey dev nerede?
Nerede Dünya Güzeli?
Dedi, Elinde eli!
Döndüm, baktım. Bir Kırgız
Elbiseli güzel kız.
Durmuş, bakar yanımda,
Şimşek çaktı canımda.
Güldü, dedi, Türk Beyi!
Tanıdın mı geyiği?
Kimse, beni bu devden
Alamazdı. Ancak sen,
Kaya deldin, dağ yardın,
Geldin, beni kurtardın.
Ah o imiş anladım,
Sevincimden ağladım,
Dedim, Turan Meleği!
Türkün yüce dileği!
Yüz milyon Türk bu anda
Seni bekler Turanda.
Haydi, çabuk varalım,
Karanlığı yaralım;
Sönük ocak canlansın,
Yoksul ülke şanlansın
İndik, iti okşadık,
At sırtına atladık.
Geçtik nice dağ, kaya,
Geldik Demirkapıya.
Kapanması, çok yıldı,
Açıl! dedim, açıldı.
Yol verince gizli yurt,
Aldı bizi Bozkurt,
Kaf Dağından geçirdi,
Türk Eline getirdi.
UYU YAVRUM
Uyu yavrum, uyanacak günler var,
Yarınları gözetleyen dünler var.
Baban şehit izlerinde ünler var.
O izlerde sen de dolaş
Öç gününe sen tezce ulaş
Uyu yavrum, tepesinde haç yatan
Camiler vardır bu mu seni ağlatan?
Dayanamaz çiğnenmeye bu vatan
Camilere götür hilal,
Hem yurdu, hem de öcünü al.
3
Ahmet Necip Fazıl Kısakürek (26 Mayıs 1904, İstanbul - 25 Mayıs
1983,İstanbul), Türk şâir, yazar ve düşünür.
Necip Fazıl, 24 yaşındayken yayımladığı ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile
tanınmıştır.1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve o devirde Türk
basınının merkezi olan Bâb-ı Âli'nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır.
1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim
yaşayan Kısakürek, 1943-1978 arasında 512 sayı yayımlanan Büyük Doğu
Dergisiyoluyla İslamcı görüşlerini kamuoyuna duyuran ve Büyük Doğu
Hareketi’ne önderlik eden bir şairdir.
Eserleri:
Örümcek Ağı (1925)
Kaldırımlar (1928)
Ben ve Ötesi (1932)
Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil (1933
Tohum (1935)
Beklenen (1937)
Bir Adam Yaratmak (1938)
Künye (1938)
Sabır Taşı (1940)
Namık Kemâl (1940)
Çerçeve (1940)
Para (1942)
Vatan Şairi Nâmık Kemâl (1944)
Müdafaa (1946)
Halkadan Pırıltılar (Veliler
Ordusundan) (1948)
Nam (1949)
Çöle İnen Nur (İzinsiz Baskı) (1950)
101 Hadis (Büyük Doğu'nun
1951'de verdiği ek) (1951)
Maskenizi Yırtıyorum (1953)
Sonsuzluk Kervanı (1955)
Cinnet Mustatili (Yılanlı Kuyudan)
(1955)
Mektubat'tan Seçmeler (1956)
At'a Senfoni (1958)
Büyük Doğu'ya DOĞRU (İdeolocya
Örgüsü) (1959)
Altun Halka (Silsile) (1960)
O ki O Yüzden Varız (Çöle İnen
Nur) (1961)
Çile (1962)
Her Cephesiyle Komünizm (1962)
Türkiye'de Komünizm ve Köy
Enstitüleri (1962)
Ahşap Konak (Büyük Doğu'nun
1964'te verdiği ek) (1964)
Reis Bey (1964)
Siyah Pelerinli Adam (Büyük
Doğu'nun 1964'te verdiği ek)
(1964)
Hazret (1964)
İman ve Aksiyon (1964)
Ruh Burkuntularından Hikâyeler
(1965)
Büyük Kapı (O ve Ben) (1965)
Ulu Hakan II. Abdülhamid Han
(1965)
Bir Pırıltı Binbir Işık (1965)
Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar I
(1966)
Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar II
(1966)
Büyük Kapı'ya ek (Başbuğ
Velilerden) (1966)
İki Hitabe: Ayasofya / Mehmetçik
(1966)
El Mevahibü'l Ledüniyye (1967)
Vahidüddin (1968)
İdeolocya Örgüsü (1968)
Türkiye'nin Manzarası (1968)
Tanrı Kulundan Dinlediklerim I
(1968)
Tanrı Kulundan Dinlediklerim II
(1968)
Peygamber Halkası (1968)
1001 Çerçeve 1 (1968)
1001 Çerçeve 2 (1968)
1001 Çerçeve 3 (1968)
1001 Çerçeve 4 (1968)
1001 Çerçeve 5 (1968)
Piyeslerim(Ulu Hakan/Yunus
Emre/S. P. Adam) (1969)
Müdafaalarım (1969)
Son Devrin Din Mazlumları (1969)
Sosyalizm Komünizm ve İnsanlık
(1969)
Şiirlerim (1969)
Benim Gözümde Menderes (1970)
Yeniçeri (1970)
Kanlı Sarık (1970)
Hikâyelerim (1970)
Nur Harmanı (1970)
Reşahat (1971)
Senaryo Romanları (1972)
Moskof (1973)
Hazret (1973)
Esselâm (1973)
Hac (1973)
Çile (Nihaî Tertib) (1974)
Rabıta (1974)
Başbuğ Velilerden 33 (Altun Silsile)
(1974)
O ve Ben (1974)
Bâbıâli (1975)
Hitabeler (1975)
Mukaddes Emanet (1976)
İhtilal (1976)
Sahte Kahramanlar (1976)
Veliler Ordusundan 333 (Halkadan
Pırıltılar) (1976)
Rapor 1 (1976)
Rapor 2 (1976)
Yolumuz, Halimiz, Çaremiz (1977)
Rapor 3 (1977)
İbrahim Ethem (1978)
DOĞRU Yolun Sapık Kolları (1978)
Rapor 4 (1979)
Rapor 5 (1979)
Rapor 6 (1979)
Aynadaki Yalan (1980)
Rapor 7 (1980)
Rapor 8 (1980)
Rapor 9 (1980)
Rapor 10 (1980)
Rapor 11 (1980)
Rapor 12 (1980)
Rapor 13 (1980)
İman ve İslâm Atlası (1981)
Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu
(1982)
Tasavvuf Bahçeleri (1983)
Kafa Kâğıdı (1984)
Hesaplaşma (1985)
Dünya Bir İnkılâp Bekliyor (1985)
Mümin (1986)
Öfke Ve Hiciv (1988)
Çerçeve 2 (1990)
Konuşmalar (1990)
Başmakalelerim 1 (1990)
Çerçeve 3 (1991)
Hücum Ve Polemik (1992)
Başmakalelerim 2 (1995)
Başmakalelerim 3 (1995)
Çerçeve 4 (1996)
Edebiyat Mahkemeleri (1997)
Çerçeve 5 (1998)
Hâdiselerin Muhasebesi 1 (1999)
Püf Noktası (2000)
Hâdiselerin Muhasebesi 1 (1999)
Püf Noktası (2000)
Bekleyen
Bayram
ZİNDANDAN MEHMED’E MEKTUP
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!
Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!
Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.
Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!
Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!
Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?
Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allah’a açık.
Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
KALDIRIMLAR I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...
II
Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...
III
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.
Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.
Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.
Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...
BEKLENEN
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
4
Mehmet Emin Yurdakul (d. 13 Mayıs 1869, İstanbul - ö. 14
Ocak 1944,İstanbul), Türk şair, milletvekili. “Türk Şairi”, “Milli Şair” diye anılır.
Türk Milli Edebiyat akımının öncü şairleri arasında yer almıştır. Ulusçu, halkçı
görüşleri savunan şiirler yazan Yurdakul, Osmanlı Meclis-i Mebusan III.
Dönem Musul Mebusluğu ile TBMM II. Dönem Karahisar-ı Şarkı, III. Dönem
Şebinkarahisar ve IV. Dönem (Ara Seçim), V., VI. Dönem Urfa ve VII. Dönem
İstanbul Milletvekilliği ile II. Dönem İrşad Encümeni Reisliği yapmıştır.
Eserleri:
Türkçe şiirler, 1899
Türk Sazı, 1914
Ey Türk Uyan, 1914
Tan Sesleri, 1915
Zafer Yolunda, 1918
Aydın Kızları, 1919
Dante'ye, 1920
Mustafa Kemal, 1928
Ankara, 1939
Cenge Giderken 1886
Fazilet ve Adalet (1890)
Ordunun Destanı (The Legend of the Army, 1915)
Dicle Önünde (In Front of Tigris, 1916)
İsyan ve Dua (The Uprising and the Prayers, 1918)
Turan'a Doğru (Towards Turan, 1918)
Türk'ün Hukuku (The Law of Turk, 1919)
Kral Corc'a (To King George, 1928)
BİZ NASIL ŞİİR İSTERİZ
“Köroğlu” ne? Anadolu dağlarında görünen,
Hep evleri, yapıları çamurlara bürünen,
Köycüklerde, rencberlerin yurtlarında okunur.
Bir kitap ki ya bir yetim keçisini çaldırtır,
Ya bir çiftçi çocuğunu ıssız dağa kaldırtır,
Öyle şeyler belletir ki akıllara dokunur.
“Fâtih” nedir? İstanbul’un surlarının altında,
Karadeniz Boğazı’nda, Hisar’ların sırtında,
Gayet güzel düşünülmüş, gayet iyi duyulmuş.
Bir şiir ki şehitlerin al kanıyla yazılmış;
Bir kılıç ki kitabının alt yanına asılmış;
Bir altından heykeldir ki bir odaya konulmuş.
Biz o şiiri isteriz ki çifte giden babalar,
Ekin biçen genç kızlarla, odun kesen analar,
Yanık sesin dinlerlerken gözyaşların silsinler.
Başlarını açık, beyaz sinesine koysunlar;
Yüreğinin, özleriçün çarpındığın duysunlar;
Bu çarpıntı, bu ses nedir? Neler diyor? Bilsinler.
ANADOLU’DAN BİR SES YAHUT CENGE GİDERKEN
Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur,
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim!
Muhammed'in kitabını kaldırtmam;
Osmancık'ın bayrağını aldırtmam;
Düşmanımı vatanıma saldırtmam.
Tanrı evi viran olmaz, giderim!
Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı!
Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim!
Tanrım şahit, duracağım sözümde;
Milletimin sevgileri özümde;
Vatanımdan başka şey yok gözümde.
Yâr yatağın düşman almaz, giderim!
Ak gömlekle gözyaşımı silerim;
Kara taşla bıçağımı bilerim;
Vatanımçin yücelikler dilerim.
Bu dünyada kimse kalmaz, giderim!
5
Faruk Nafiz Çamlıbel: (18 Mayıs 1898, İstanbul – 8 Kasım 1973, İstanbul),
Türk şair, siyasetçi, öğretmen.
Hecenin Beş Şairi'nden biridir. TBMM’de VIII., IX., X.ve XI. Dönem İstanbul
Milletvekili olarak görev yapmış bir siyasetçidir. En ünlü eseri, Han Duvarları
adlı uzun şiiridir. Behçet Kemal Çağlar ile birlikte Onuncu Yıl Marşı’nın
sözlerini yazmıştır.
Eserleri:
Ali
Piç
Yolcu ile Arabacı
Bizim Memleket
Çoban Çeşmesi
Dinle Neyden
Gönülden Gönüle
Bir Ömür Böyle Geçti
Suda Halkalar
Han Duvarları
Zindan Duvarları
Şarkın Sultanları
Mustafa Kemal
Son Aşık
Tiyatro oyunları[değiştir | kaynağı değiştir]
Canavar O gün(1925)
Akın (1932)
Özyurt (1933)
Kahraman (1938)
Yayla Kartalı (1945)
İlk Göz Ağrısı
Hudekoğlu
Roman[değiştir | kaynağı değiştir]
Yıldız Yağmuru
Ayşe'nin Doktoru (1949)
Mektep temsilleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Bir Demette Beş Çiçek (1933)
Yangın (1934)
Belki Birgün (1946)
ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
Gönlünü Şirin'in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi.
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu,
Kerem'in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...
Faruk Nafiz Çamlıbel
HAN DUVARLARI
-Osmanzade Hamdi Bey'e-
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları,
Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...
Ellerim takılırken rüzgârların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına.
Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,
Yalnız arabacının dudağında bir ıslık!
Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar,
Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar
Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.
Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu.
Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince.
Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince
Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi.
Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi.
Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine.
Yol, hep yol, daima yol... Bitmiyor düzlük yine.
Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali,
Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,
Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan.
Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan
Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,
Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...
Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine
Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine.
Bir sarsıntı... Uyandım uzun süren uykudan;
Geçiyordu araba yola benzer bir sudan.
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,
Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu:
Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,
Bir kenarda göründü beldenin viran hanı.
Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri.
Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya
Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.
Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı,
Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı.
Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,
Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor.
Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı
Her yüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı.
Gitgide birer ayet gibi derinleştiler
Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki cizgiler...
Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,
Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;
Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,
Aygın baygın maniler, açık saçık resimler...
Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,
Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;
Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı.
Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa
Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;
"On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben"
Altında da bir tarih: Sekiz mart otuz yedi...
Gözüm imza yerinde başka ad görmedi.
Artık bahtın açıktır, uzun etme, arkadaş!
Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;
Araya gitti diye içlenme baharına,
Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına!...
Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk,
Soğuk bir mart sabahı... Buz tutuyor her soluk.
Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri
Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri.
Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor,
Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...
Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,
Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar.
Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide,
İki dağ ortasında boğulan bir geçide.
Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden
Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden:
Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla,
Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla.
Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu,
Burada son fırtına son dalı kırıyordu...
Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla,
Savrulmaya başladı karlar etrafımızda.
Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;
Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...
Gönlümde can verirken köye varmak emeli
Arabacı haykırdı "İşte Araplıbeli!"
Tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana
Biz menzile vararak atları çektik hana.
Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş
Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş.
Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor,
Kimi haydut, kimi kurt masalı anlatıyor...
Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri,
Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri.
Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,
Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor;
"Gönlümü çekse de yârin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgârın önüne katılmışım ben"
Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı,
Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı...
Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde
Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde.
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık,
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,
Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!
"Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı'mı el almış haram diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben"
Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!
Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!
Az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
Post verenler yabanın hayduduna kurduna!..
Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:
"Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?"
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi:
"Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!"
Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti,
Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...
Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.
Aradan yıllar geçti işte o günden beri
Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim,
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!..
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
6
Yusuf Ziya Ortaç: (d. 23 Nisan 1895, İstanbul – ö. 11 Mart 1967, İstanbul)
Türk şair, yazar, edebiyat öğretmeni, yayımcı, siyasetçi.
Türk şiirinde Beş Hececiler olarak adlandırılan gruptandır. Türk edebiyatının
önemli mizah yazarlarındandır. Beş Hececiler grubunun üyelerinden Orhon
Seyfi ile birlikte Türk dergicilik yaşamında önemli yeri olan siyasi-mizah dergisi
Akbaba’yı yayın hayatına kazandırmış, bu dergideki yazılarıyla büyük bir
hayran kitlesi edinmiştir.
VIII. ve IX. Dönem Ordu milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde
görev yapmış bir siyasetçidir.
Eserleri:
Şiir:
Akından Akına (1916)
Aşıklar Yolu (1919)
Şairin Duası (1919)
Şen Kitap (1919)
Cenk Ufukları (1920)
Yanardağ (1928)
Bir Selvi Gölgesi (1938)
Kuş Cıvıltıları (Çocuk şiirleri, 1938)
Bir Rüzgar Esti (1962)
Oyun:
Binnaz (1917)
Name (1918)
Kördüğüm (1919)
Nikahta Keramet (1923)
Uzun Hikâye:
Kürkçü Dükkanı (1931)
Şeker Osman (1932)
Antoloji ve İnceleme:
Nedim (1932)
Seyranî (1933)
Halk Edebiyatı Antolojisi (1933)
Faruk Nafiz: Hayatı ve Eserleri
(1937)
Ahmet Haşim: Hayatı ve Eserleri
(1937)
Roman:
Dağların Havası (1925, manzum)
Göç (1943, otobiyografik roman)
Üç Katlı Ev (1953)
Sarı çizmeli Mehmet Ağa (1956)
Gün Doğmadan (1960)
Mizah:
Beşik (1943)
Ocak (1943)
Sarı Çizmeli Mehmed Ağa (1956)
Gün Doğmadan (1960)
Gezi - Anı – Biyografi:
İsmet İnönü (1946)
Göz Ucuyla Avrupa (1958)
Portreler (1960)
Biz
GİDEN GELMEZ
İşittim ki, benim için ağlıyormuşsun,
Hala adım düşmüyormuş dudaklarından!
Geçenlerde bir yolcudan beni sormuşsun,
Metruk, ıssız bir manastır gibiymiş odan!
Çamlıklarda tek başına geziyormuşsun,
Gözyaşların anıyormuş eski günleri...
Ümidini siyah ufuklarda yormuşsun,
Sanmışsın ki, giden günler gelecek geri!
Artık ela gözlerinin altı çürümüş,
Bahçemdeki kuşlar gibi susmuş kahkahan!
Kalbin bir dal mevsimin hüznü bürümüş...
Akşamları son yolcular geçerken kırdan
Nazarların dalıyormuş, yıllardan beri
Bir seyyahın bekleniyor gibi haberi!
KIŞ
Fırtına bir hallaç gibi,
Gökte bulutları atar.
Gittikçe bastırır tipi,
Dünya kar içinde yatar.
Uzak bir hayal olur yaz,
Rüzgar acı acı eser,
Bir ustura gibi ayaz,
Dokunduğu yeri keser.
Bahçeler bir kar kuyusu,
Ağaçlar bir gümüş şamdan.
Dere akmaz, buz tutar su,
Sesler kesilir akşamdan.
Bacalar tüten evlerde,
Gönül ilkbaharı özler,
Rüya görür alevlerde,
Sobalara dalan gözler.
Yusuf Ziya ORTAÇ
7
Enis Behiç Koryürek (d.11 Mart 1891, İstanbul - ö. 18 Ekim 1949, Ankara)
Türk şair, öğretmen, diplomat, bürokrat.
Hecenin beş şairinden biridir. Türk denizciliğini şiire sokan şair olarak bilinir.
[1] Türk-Macar dostluğunun gelişmesinde, Gül Baba Türbesinin yeniden
ziyaretgâh ve müze haline getirilmesinde büyük hizmetleri geçmiş bir
diplomattır. İşçi meselelerine ciddi olarak yaklaşan ve çözüm yolları için
kurumlaşma yollarını açan ilk bürokratlardandır.
Eserleri:
Şiir kitapları
Miras (1927)
Varidat-ı Süleyman (Çedikçi Süleyman Çelebi Ruhundan İlhamlar, 1949)
Güneşin Ölümü (1951)
GEMİCİLER
Biz dalgalar, fırtınalar kahramanı yiğitleriz.
Ufuklardan ufuklara haber sorar, gezeriz.
Güneşlerde uyuklayan yamaçları,
Kalbi durgun tarlaları bıraktık.
Gölge veren ağaçları
Sevmiyoruz biz artık.
Sevgilimiz,
Ey deniz!
İşte biz;
Nihayetsiz
Mavilikler yolcusu!
Ruhumuzun kardeşidir
Güneşlerde parlayan bu yeşil su.
Bayrağımız yeşil sular ateşidir.
Biz bayrağın fedaisi sayısız Türk genciyiz.
Biz hilale şan arayan korku bilmez gemiciyiz.
Ey vatandan müjdelerle bize kadar gelen rüzgâr!
O sarışın sahillerde kara gözlü genç kızlar,
Yaz gecesi mehtap ile konuşurken,
Doğru söyle, sordular mı bizleri?..
Nasıl cevap verdiği gökten
Gemimizin rehberi,
O vefakâr
Yıldızlar?..
Poyraz var;
Yelken dolar.
Gemi sanki kanatlı!
Enginlerde pembe güneş
Gülümserken bu yolculuk ne tatlı!
Çal sazını kalenderce yiğit kardeş!
Nağmelerin yorulmayan dalgalardan bahtiyar.
Gönderelim bu ahengi o sevgili yurda kadar...
Enis Behiç Koryürek
8
Halit Fahri Ozansoy: (d. 12 Temmuz 1891, İstanbul - ö. 23 Şubat
1971,İstanbul)
Türk şair, gazeteci, oyun yazarı, öğretmen
Hecenin Beş Şairinden biridir. 40 yıl edebiyat öğretmenliği yapan Ozansoy,
başta şiir olmak üzere tiyatro ve roman türlerinde pek çok eser vermiş bir
edebiyat ve kültür adamıdır.
ESERLERİ:
ŞİİR:
Rüya (1912)
Cenk Duyguları (1917)
Efsaneler (1919)
Zakkum (1920)
Bulutlara Yakın (1920)
Gülistanlar ve Harabeler (1922)
Paravan (1929)
Balkonda Saatler (1931)
Sulara Dalan Gözler (1936)
Hep Onun İçin (1962)
Sonsuz Gecelerin Ötesinde (1964)
ROMAN:
Sulara Giden Köprü (1939)
Aşıklar Yolunun Yolcuları (1939)
OYUN:
Baykuş (1916)
İlk Şair (1923)
Sönen Kandiller (1928)
10 Yılın Destanı (1933)
Nedim (1936)
Hayalet (1936)
Bir Dolaptır Dönüyor (1958)
İki Yanda (1970)
(Baykuş ve Şair oyunları aruzla yazılmıştır.)
ANI:
Edebiyatçılar Geçiyor (1939, Edebiyatçılar Çevremde adıyla genişletilmiş
baskı, 1970)
Darülbedayi Devrinin Eski Günleri (1964)
Eski İstanbul Ramazanları (1968)
ARUZA VEDA
İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri
Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz,
Ey eski dost yad edelim eski demleri,
Madem ki son sadanı dağıtmış, yorulmuşuz!
Anlat alevli bir çölün üstünde ansızın!
Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü!
Binbir diyarda binbir ilahi güzel kızın
Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü!
Neydin gönülde, şimdi ne oldun zavallı sen,
Hıçkır benim de bari bu son gizli nalemi.
Timsalin asumanda ziyalarla işlenen
Bir pembe gül mü, yoksa bir altın piyale mi?
Akşam gruba karşı tüten bir buhurdanın
Hüznüyle şahit olma nihayet zevaline!
İran yoluyla Zühre tacın, nağme kervanın
Şahane geldiğin gibi şahane git yine!
Biz şimdi başka bir ahenge bağlıyız:
Aşık nazlıya geldi erenler bu meclise,
Yalnız bugün senin gibi ölgün sadalıyız,
Zira bu saz da parçalanır gülmek istese...
İncitmeden rübabını insafsız ellerin
Zalim temaslarıyla zamanın sitemleri,
Ah ayrılırken, inleyerek paslı tellerin,
Ey eski dost, yad edelim eski demleri...
Halit Fahri Ozansoy
9
Orhan Seyfi Orhon (d. 23 Ekim 1890, İstanbul - ö. 22 Ağustos 1972, İstanbul),
Türk şair, gazeteci, yazar, yayımcı, siyaset adamı.
Türk edebiyatı tarihine Beş Hececiler olarak geçmiş edebi topluluğun
şairlerinden birisidir. Yirmiden fazla şiiri değişik bestekârlar tarafından
bestelenmiştir.
Başta Akbaba mizah dergisi ve Çınaraltı fikir ve sanat dergisi olmak üzere pek
çok dergi çıkarmış ve adı Çınaraltı dergisi ile özdeşleşmiş bir yayımcıdır.
TBMM’de 8. dönem Zonguldak ve 13. dönem İstanbul milletvekili olarak yer
almış bir siyasetçidir.
Eserleri:
Şiirleri
Fırtına ve Kar (1919).
Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi (1919)
Gönülden Sesler (1922)
Kervan (1935, 1964)
O Beyaz Bir Kuştu (1941)
İstanbul’un Fethi (1953)
İşte Sevdiğim Dünya (1962)
Şiirler (1970)
Antoloji
Hayat Bilgisi Şiirleri (I-III, 1929-
1930).
Hikâye ve Roman
Kerem ile Aslı (1938)
Çocuk Adam (1941).
Mizah ve Hiciv Kitapları
Fiskeler (1922).
Asrî Kerem (1938).
Hicivler (1951)
Düğün Gecesi ( 1957)
Deneme ve Fıkralar
Dün Bugün Yarın (1943)
Kulaktan Kulağa (1943)
Biyografiler
1937’de hazırladığı Abdülhak
Hâmid,
Mehmed Âkif,
Ziya Gökalp,
Yahya Kemal,
Nazım Hikmet biyografileri
Siyasî Mücadele Eserleri
Maskeler Aşağı (1943)
Maarif Vekili Hasan Âli Yücel’e Açık
Mektup (1944)
Gençlere Açık Mektup (1951).
VEDA
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım birkaç kelime...
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
DİYORLAR
Ölürsem yazıktır sana kanmadan
Kollarım boynunda halkalanmadan
Bir günüm geçmiyor seni anmadan
Derdine katlandım hiç usanmadan
Diyorlar: "Kül olmaz ateş yanmadan
Denizler durulmaz dalgalanmadan!"
Saadet benziyor boş bir seraba
Düşüyor her seven gönül azaba
Gelmiyor çekilen dertler hesaba
Diyorum: "Sebep ne bu ızdıraba?"
Diyorlar: "Kül olmaz ateş yanmadan
Denizler durulmaz dalgalanmadan!"
Orhan Seyfi Orhon
10
Yahya Kemal Beyatlı (2 Aralık 1884, Üsküp - 1 Kasım 1958, İstanbul), Türk
şair, yazar, siyasetçi, diplomat. Doğum adı Ahmed Agâh’tır.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Şiirleri
Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprülük görevi üstlenmiştir. Türk
edebiyatı tarihi içinde "Dört Aruzcular"'dan biri olarak kabul edilir (Diğerleri
Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy ve Ahmet Haşim'dir). Sağlığında Türk
edebiyatının baş aktörleri arasında kabul edilmiş ancak hiç kitap
yayımlamamış bir şairdir.
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde milletvekilliği ve bürokratlık gibi siyasi
görevler üstlenmiştir. Eserleri öldükten sonra kitaplaştırılmıştır.
Yahya Kemal Beyatlı'nın Eserleri:
- Kendi Gök Kubbemiz (1961)
- Eski Şiirin Rüzgariyle (1962)
- Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963)
- Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966)
- Siyasi Hikayeler (1968)
- Siyasi ve Edebi Portreler (1968)
- Edebiyata Dair (1971)
- Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973)
- Tarih Müsahabeleri (1975)
- Bitmemiş Şiirler (1976)
- Mektuplar-Makaleler (1977)
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
BİR BAŞKA TEPEDEN
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
11
Nail Abbas Sayar: (21 Mart 1923, Yozgat - 12 Ağustos 1999, İzmir)
Türk köy edebiyatında önemli yeri olan Türk romancı ve şair. Abbas Sayar şiir
gibi roman yazan bir yazar. Şairliği bu yüzden önemlidir.
Eserleri:
Öykü:
Yorganımı Sıkı Sar, 1977
Roman:
Yılkı Atı, 1970
Çelo, 1972
Can Şenliği, 1974
Dik Bayır, 1977
Tarlabaşı Salkım Saçak, 1977
Anılarda Yumak Yumak
El Eli Yur, El de Yüzü
Şiir:
Şiirler, 2002, Ötüken Yay.
Deneme:
Noktalar (aforizmalar),1991
Şehir Kitapları:
Yozgat Var, Yozgatlı Yok
kitap: “Neco'ya Mektuplar”, Yozgat 1959
SARARAN OTLAR ARASINDA
Sen bilmezsin bozkırın akşamlarını,
Batıda bir tepsi erirken
Doğudan bir tepsi çıkar
Alaca ışıklı tepeleri,
Yamyassı eder şarkılar.
Bir içli keder düşer yüreklere
Kımıldar yanık acılarla dudaklar.
Kiminin gözü batan güneşte,
Kimininki doğan aydadır,
Kimisi asker anası,
Gözler yollardadır.
Bir ince duman fakir bacasından
Gökyüzüne arz-ı hal çizer.
Kenar mahalledeki ihtiyar nine,
Bir kuru ekmeği, bir dudağını yer...
Şamatayı bırakır yüzleri kirli çocuklar,
Ezan sesleri yalar kulakları.
Avuçlarda emeksiz istekler,
Eller ki açıktır yukarı.
Işık bahçesinin ardına geçer mavi,
Ağaçlar kulaç kulaç gerinir,
Bozkıra kuşak olup iner samanyolu,
Dudaklarını uzatır yıldızlar bir bir...
Hangi türküyü söylersen söyle,
Hangi dünyaya girersen gir,
Tepeler ustaca bakar yüzüne,
Burada toprak her şeyi bilir.
Sevdadan yana yanık yürekleri,
Işıklı gökyüzü yoklar,
Çocuk gözlerine dağılır er saatte
Minik minik uykular.
Sonra bir ince sessizlik dökülür
Dalı, ağacı unutur yaprak.
Girer koynuna düşüncelerin zaman
Ağlayarak...
Sen bilmezsin bozkırın akşamlarını,
Bir tepsi erirken
Bir tepsi çıkar...
Bölüşmüştür sevgiler yürekleri,
Kiminin gözü batan güneşte,
Kimininki doğan aydadır.
Batıda tutuşan konaklarda,
Doğuda renkleşen saraylardadır.
Abbas Sayar
12
Abdülhak Şinasi Hisar (İstanbul, 14 Mart 1887 - 3 Mayıs 1963) Türk romancı,
yazar.
ESERLERİ
Roman
Fahim Bey ve Biz (1941; 1942 CHP Hikâye ve Roman Ödülü üçüncülüğü)
Çamlıca’daki Eniştemiz (1944)
Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952)
Anı
Boğaziçi Mehtapları (1942)
Boğaziçi Yalıları (1954)
Geçmiş Zaman Köşkleri (1956)
Fıkra
Geçmiş Zaman Fıkraları (1958)
Antoloji
Aşk imiş her ne var alemde (1955)
Biyografi
İstanbul ve Pierre Loti (1958)
Yahya Kemal’e Veda (1959)
Ahmet Haşim : Şiiri ve Hayatı (1963)
Ölümünden Sonra birçok eseri toparlanmış ve hakkında kitaplar yazılmıştır.
YALNIZ VE MAHZUN HAZANIN GELİŞİ
Yanımda hışırdadı
Sonbaharın kanadı..
Son güllerde bu kokan
Bahardan akan bir kan..
Yerlerde dallar ancak
Kırılmış bir oyuncak..
Ne bir adım, ne bir ses!
Yollardan ümidi kes!.
Ağaçlar hasta, mahzun
Hazan! Geliyor musun?..
(HAZAN NEFESLERİ)
HAZANDA KALBİM
Rüzgârlar.. Karanlık.. Büyük bir gece..
İnliyor, uvuluyor dünya delice…
En korkunç inleyen yine Yarabbim,
Kalbim!..
HAZANDA ODAM
Hazanda gönlümce döşendi odam,
Eşyam:
Doğarken, yaşarken, ölürken de dost
Bir post.
Nefs-i derdimi teskine mev’ud
Bir ud!..
Abdülhak Şinasi Hisar
13
Ahmet Hamdi Tanpınar: (d. 23 Haziran 1901; İstanbul) – (ö. 24 Ocak 1962,
İstanbul), Türk romancı, öykücü , şair, öğretmen, çevirmen, edebiyat tarihçisi,
siyasetçi.
Cumhuriyet neslinin ilk öğretmenlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar;
"Bursa'da Zaman" şiiri ile geniş bir okuyucu kitlesi tarafından tanınmış bir
şairdir. Şiir, hikâye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi gibi birçok alanda
eser veren sanatçının başlıca eserleri Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü
adlı romanları, Beş Şehir adlı şehir monografisidir.
Bir bilim adamı olarak “XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi” adlı eseriyle edebiyat
tarihçiliğine yeni bir görüş ve bakış açısı getirmiştir.
TBMM VII. dönem Maraş milletvekilidir.
Eserleri
Roman
Huzur (1949)
Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1962)
Sahnenin Dışındakiler (1973)
Mahur Beste (1975)
Aydaki Kadın (1986)
Şiir
Şiirler (1961)
İnceleme
XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi
Deneme
Beş Şehir (1946)
Yahya Kemal (1962)
Edebiyat Üzerine Makaleler (1969)
(ölümünden sonra derlenmiştir)
Yaşadığım Gibi (1970) (ölümünden
sonra derlenmiştir)
Hikâye
Abdullah Efendinin Rüyaları (1943)
Yaz Yağmuru (1955)
Hikâyeler (yazarın ölümünden
sonra derlenmiş)
BİR ADIN KALMALI
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
Ahmet Hamdi Tanpınar
NE İÇİNDEYİM ZAMANIN
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
Başım sükutu öğüten
Uçsuz bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş.
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.
Ahmet Hamdi Tanpınar
14
Ahmet Kudsi Tecer: (4 Eylül 1901, Kudüs - 23 Temmuz 1967, İstanbul), Türk
öğretmen, şair, oyun yazarı, siyasetçi.
Halk kültürü alanında çalışmaları ile tanınır. Çalışmaları, Karacaoğlan ve Yunus
Emre’nin hayatına ışık tutmuştur. Ünlü halk şairi Aşık Veysel’i Türkiye'ye
tanıtan, halk müziği derlemecisi Muzaffer Sarısözen'i keşfeden kişidir.
1930'larda adını şiir alanında duyuran edebiyatçının en çok bilinen eseri,
Münir Ceyhan tarafından bir okul şarkısı haline getirilen Orada Bir Köy Var
Uzakta adlı şiirdir.
Tecer, şairliğinin yanı sıra kaynağını yerli ve milli unsurlardan alan tiyatro
eserleri vermiş bir oyun yazarıdır.
VI. dönem Seyhan, VII. Dönem Şanlıurfa milletvekili olarak TBMM’de görev
yapmıştır.
ŞİİR:
Şiirler (1932)
Tüm Şiirleri (ölümünden sonra, 1980)
OYUN:
Yazılan Bozulmadan (1947)
Köşebaşı (1948)
Bir Pazar Günü (1959)
Köroğlu (1959)
İNCELEME:
Köylü Temsilleri (Köy seyirlik oyunları derlemesi, 1940)
ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.
Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.
Orda bir ses var, uzakta,
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.
Orda bir dağ var, uzakta,
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.
Orda bir yol var, uzakta,
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
Ahmet Kutsi Tecer
NERDESİN
Geceleyin bir ses böler uykumu,
İçim ürpermeyle dolar:-Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Âşıkıyım beni çağıran bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgârlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana:-Nerdesin?
Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben.
Elverir ki bir gün bana, derinden,
Ta derinden, bir gün bana "Gel" desin.
Ahmet Kutsi TECER
15
Ahmet Muhip Dıranas:(d. 1909, Sinop; ö. 21 Haziran 1980, Ankara)
Türk şair, yazar.
Eserleri:
Şiir
Şiirler (1974)
Kırık Saz (1975 T. Fikret'ten).
Fahriye Abla
Rüzgar
Kar
Olvido
Elif
Oyun:
Gölgeler (1947)
O Böyle İstemezdi (1948 - Bu iki oyun Devlet Tiyatrosu ile İstanbul Şehir
Tiyatrosu'nda oynanmıştır).
Bitmez Tükenmez Can Sıkıntısı
Büyük Olsun
Atlıkarınca
Çeviri oyun
Aptal (1940 - Dostoyevski'den uyarlayanlar F. Neziere / S.W. Bienstock).
İnceleme
Fransa'da Müstakil Resim (1937 - İki Cilt C. Sıtkı ile birlikte).
Şiir çevirileri
FAHRİYE ABLA
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Eviniz kutu gibi bir küçücük evdi,
Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi;
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede;
Bahçende akasyalar açardı baharla.
Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı;
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin.
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.
Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın?
Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
Hâtırada kalan şey değişmez zamanla.
Ne vefalı komşumdun sen, Fahriye abla!
Ahmet Muhip DRANAS
16
Turan Oflazoğlu: (d. 1932, Adana) Türk oyun yazarı, şair, eleştirmen.
Eserleri:
Oyunları:
Keziban,
Allah'ın Dediği Olur,
Deli İbrahim (Türk Dil Kurumu
1968 Tiyatro Ödülü),
Sokrates Savunuyor,
Güzellik ve Aşk, IV. Murat (1970
TRT Ödülü),
Gardiyan, Bizans Düştü (Fatih),
Genç Osman,
Dörtbaşımamur Şahin Çakırpençe,
Elif Ana,
Kösem Sultan (1981-1982 Avni
Dilligil Ödülü),
Atatürk (oratoryo metinleri),
Şenlik (bale),
Sultanahmet Camii Ses ve Işık
Gösterisi,
Cem Sultan,
Kılıç ve Ney (II. Selim),
Sinan,
Olimpiyat (bale),
Topkapı (TV senaryosu),
Mütarekeden Büyük Taarruza (film
senaryosu),
Kanuni Süleyman (1996 Atatürk
Kültür Merkezi Ödülü),
Yine Bir Gülnihal,
Yavuz Selim,
Korkut Ata.
Şiirleri:
Sevgi Hakanı,
Fetih (destan)
ÇAĞRI
Bunca kilitli kaldığı yeter kapının.
Bu sürekli kıştan, bu kat kat buzullardan,
yeter, kurtar beni.
Bakarsın ağır ağır gökleşen o gövdenle bakarsın,
titrerim - her yerde şimdi sen varsın -
bakarsın; titrerim ta derinlerde
bakışlarını dinler de.
Bakarsın
bakarsın:
düşer çağrın yemyeşil bir ışıkla yukardan,
işler buzullara gözlerin, kokuların, baharın
'Gel! Hazır gecem öpüşlerine.
Gel! Bunca kilitli kaldığı yeter kapının.
Bakarsın, ağır ağır gökleşen gövdenle bakarsın,
titrerim -sönmüş bütün ateşlerimi yakarsın -
bakarsın; titrerim yer altı yatağımda
soluğun gezindikçe kanımda.
Bakarsın
bakarsın;
kalkar omuzlarım alev alev buzullardan,
çığlık çığlık dolarım gecene, öpüşlerime hazır:
Aç! Önünde ben, arkanda ben, tutuldu hep burçların.
Aç! Bunca kilitli kaldığı yeter kapının.
Turan Oflozoğu
Kule
Nerde olursan ol,
sen duy benim sesimi türkü söylerken;
duy da söyle kim olduğumu,
söyle bana hep.
Denizin derinlerinden
sedef kaplar içinde geliyor besinlerim,
görünmeyen eller koyuyor önüme her şeyimi.
Ama böyle hep
gece gündüz türkü söylemem gerek.
'Sesini kesme sakın' diye çığrışıyor
kulenin çevresinde kaynaşan kalabalık,
'sesini kesme.... yoksa
ne denize açılabiliriz balık tutmak için,
ne de ekin ekmek için tarlayı sürebiliriz;
ıssızlaşan bu yerlerde kaybederiz kendimizi,
sesini kesme sakın'
Denizin derinlerinden
sedef kaplar içinde geliyor besinlerim,
her şeyimi hazır buluyorum önümde.
Ama böyle hep
türkü söyleye söyleye
tanıyamaz oldum sesimi; daha da yabancılaşıyor,
denizin toprağın derinlerinden gelip
dudaklarımın arasından çıkan bu ses, benim sesim
yabancılaşıyor gitgide.
Nerde olursan ol, sen duy benim sesimi
dünyayı ezgilerle doldururken;
duy da kim olduğumu söyle,
söyle bana hep!
Turan Oflazoğlu
17
Aka Gündüz: (Enis Avni Akagündüz) (d. 1886 Selanik - ö. 7 Kasım 1958)
Türk yazar, gazeteci ve siyasetçi.
Kuleli Askeri Lisesi mezunudur. Çocuk Bahçesi ve Genç Kalemler Yazarlığı,
Selanik Gümrük İdaresi görevliliği, Adana İl İdare Kurulu Baskatipliği,
Gazetecilik, Yazarlık, Şairlik, İleri Gazetesi Yazarlığı, Alay Gazetesi Başyazarlığı,
Hakimiyet-i Milliyei Milliye Gazetesi Yazarlığı, Ankara Gazeteciler Cemiyeti
kurucu üyeliği, Yazarlık, TBMM IV. (Ara Seçim), V. ve VI. Dönem Ankara
Milletvekilliği yapmıştır. Evli ve bir çocuk babası idi.
Eserleri:
Türk Kalbi (hikaye, 1911),
Türk'ün Kitabı (hikaye, 1911),
Kurbağacık (hikaye, 1919),
Dikmen Yıldızı (roman, 1927),
Odun Kokusu (roman, 1928),
Tank-Tango (roman, 1928),
Hayattan Hikayeler (hikaye, 1928),
İki Süngü Arasında (roman, 1929),
Yaldız (roman, 1930),
Çapkın Kız (roman, 1930),
Aysel (roman, 1932),
Ben Öldürmedim (roman, 1933),
Onların Romanı (roman, 1933),
Kokain (roman, 1935),
Üvey Ana (roman, 1935),
Üç Kızın Hikayesi (roman, 1933),
Aşkın Temizi (roman, 1937),
Çapraz Delikanlı (roman, 1938),
Zekeriya Sofrası (roman 1938),
Mezar Kazıcılar (roman, 1939),
Giderayak (roman, 1939),
Yayla Kızı (roman, 1940),
Bebek (roman, 1941),
Bir Şoförün Gizli Defteri (roman,
1943),
Eğer Aşk... (roman, 1946),
Sansaros (roman, 1946),
Bir Kızın Masalı (roman, 1954)
Şiirleri
İlkbahar Şiiri Anadolu şiiri
BOZGUN
Müslüman’ı, Türk’ü düşman sürümüş
Altın dağ üstüne duman bürümüş
Ruhlarla melekler ufka yürümüş;
Başını çevirip bakan kalmamış,
Tanrı korkusunu duyan kalmamış:
Ağla, gözüm ağla! Hicran yaraşır,
Vatansız erkeğe, zindan yaraşır!
Hak güneşi midir karşımda batan?
Nazlı ninem midir yerlerde yatan?
Sen misin, sen misin ey garip vatan!?
Ellere satılmış ırzın, yaşmağın,
Harab edilmiş otağın bağın:
Ağla, gözüm ağla hicran yaraşır,
Erkeksiz vatana düşmen yaraşır!
Ey öksüz ocağım, zavallı ana!
Kıydılar mı sana kıymadan cana?
Kara mı sürüldü eski bir şana?
Rabbin mekânına sanem asılmış,
Bembeyaz alnına neler yazılmış!
Ağla, gözüm ağla! Figan yaraşır!
Kaygusuz imana hüsran yaraşır!
Ne ettiler sana, ne oldu bana?
Kulağımı verdim urulan çana,
Bir gariplik geldi, çöktü her yana,
İslam diyarında Kuran ağlıyor;
Kuran’ı başında, Turan ağlıyor!
Ağla, gözüm ağla figan yaraşır,
Bülbülsüz bağına hazan yaraşır!
Rumeli tutuştu, vatan dağıldı,
Türk kuzularına altın ağıldı ,
Can memelerinden kanlar sağıldı.
Kucağını açıp saran nerede?
Ertuğrul’un oğlu Osman nerede?
Ağla, gözüm ağla hicran yaraşır!
Goncasız bülbüle figan yaraşır!
Utan ey Türkoğlu, halinden utan!
Bunu mu diledi senden Kayı Han?
Böyle mi emretti ulu yaradan?
Hüdavendigârı soran yok mudur?
Fatih türbesine varan yok mudur?
Ağla, gözüm ağla hicran yaraşır!
Kurumuş sineye al kan yaraşır!
Mabedler değişmiş, atılmış kitap!
Ne hanüman kalmış, ne de bir ahbab?
Cebr ile katılmış zemzeme şarab?
Kalmamış mı duyan, ağlayan, ölen?
Her tarafı sarmış sevinen, gülen!
Ağla, gözüm ağla figan yaraşır!
Kör olası göze tuğyan yaraşır!
Akan sularından kanlar çağlıyor;
Tütmeyen ocaklar vicdan dağlıyor,
Çoluk, çocuk, gelin, civan ağlıyor,
Düşmen bayrağını yırtan ararım,
Namus ocağını kuran ararım,
Ağla, gözüm ağla! Figan yaraşır!
İmansız cihana tufan yaraşır!
Aka Gündüz
18
Arif Nihat Asya: (7 Şubat 1904; İnceğiz, Çatalca, İstanbul - 5 Ocak 1975,
Ankara),milliyetçi şiirleriyle tanınan ve Adana'nın kurtuluş günü olan 5 Ocak
günü yazdığı ünlü "Bayrak" şiirinden dolayı "Bayrak şairi" olarak da anılan
Türk şairdir.
Eserleri:
Şiir
Heykeltraş (1924)
Yastığımın Rüyası (1930)
Ayetler (1936)
Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946)
Rubaiyyat-ı Arif (1956)
Enikli Kapı (1964)
Kubbe-i Hadrâ (1956)
Kökler ve Dallar (1964)
Emzikler (1964)
Dualar ve Aminler (1967)
Aynalarda Kalan (1969)
Kanatlar ve Gagalar (1946)
Kıbrıs Rubaileri (1964)
Basamaklar (1971)
Avrupa'dan Rubailer (1971)
Kova Burcu (1967)
BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
FETİH MARŞI
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!
Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
Arif Nihat Asya
19
Asaf Halet Çelebi: (27 Aralık 1907, İstanbul - 15 Ekim 1958, İstanbul), şair.
İlhamını Asya, tasavvuf ve dinler tarihinin ünlü kişilerinden, eski Doğu
medeniyet ve masallarından alan egzotik şiirleriyle tanınmış cumhuriyet devri
şairidir.Türk şiirinde modern-gelenekçi anlayışın temsilcisi kabul edilir.
Kendisinden sonra gelen nesli soyut şiir anlayışının Türk Edebiyatı'ndaki ilk
tanımlarını yaparak etkilemiştir. Divan ve Fars edebiyatı ile ilgili inceleme ve
çevirileri vardır. Türk sanat müziği konusunda derin bir bilgisi olan sanatçı
resim, müzik ve bilimle ilgili makaleler de yayımlamıştır.
Eserleri:
Şiir
He (1942)
Laleler (1943)
Lâmelif (1945)
Om Mani Padme Hum (1953)
Araştırma
Mevlâna’nın Ruabileri (1939)
Mevlâna Hayatı- Şahsiyeti (1940)
Konuşulan Fransızca(1940)
Molla Câmi (1940)
Eşrefoğlu Divanı (1945)
Seçme Ruabiler (1945)
Pali Metinlerine Göre: Golama Buddhac
Les Roubaiat de Mevlôna d'Jelal -eddin Roumi(1950)
Divan Şiirinde İstanbul (1953)
Naima (monografi, 1953)
Ömer Hayyam (1954)
Mevlâna ve Mevlevîlik (1957)
Harikulade Masal (Alfred Rizzo'dan tercüme)
ADIMI UNUTTUM
adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
ne in
ne cin
ne benî adem
zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden
çarşılar kuruluyor
sarayları oyuncak
insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
bir iğne deliğinden
adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak
Asaf Halet Çelebi
20
Attilâ İlhan: (15 Haziran 1925 - 11 Ekim 2005)
Türk şair, romancı, düşün adamı, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve
eleştirmen. Aydın çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli
katkıları olmuştur. Tiyatro ve sinema sanatçısı Çolpan İlhan'ın ağabeyidir.
Şiirleri:
34 FN 346
Adım Sonbahar
Adımla Nasıl
Berabersem
Ağır Kan Kaybı
Ağustos Çıkmazı
Ah
Allende
Allende (Salvador
Allende anısına)
An Gelir
Arabesk
Artı Sonsuz
Aydınlık Neyin
Oluyor Senin?
Ayrılık Sevdaya
Dahil -1
Ayrılık Sevdaya
Dahil -2
Ayrılık Sevdaya
Dahil -3
Ayrılık Sevdaya
Dahil -4
Ayrılık Sevdaya
Dahil -5
Aysel Git Başımdan
Bakarsak
Bana Bir Şimşek Çak
Batan Bu Köhne
Şileb...
Bekle
Bela Çiçeği
Belki Gelmem
Gelemem
Belma Sebil
Ben Artık Küsüm
Ben Sana
Mecburum
Bence Malumdur
Bir Üç Beş
Biraz Paris' '
Böyle Bir Sevmek
Büyük Yolların
Haydudu
Carıcın De Geçen Kış
Cebber Oğlu
Memmed
Cinayet Saati
Cinnet Çarşısı
Claude Diye Bir Ülke
Delik Deşik
Diyalektik Gazel
Duvar
Elde Var Hüzün
Elimden Gelen Bu
Emirganda Çay Saati
Emperyal Oteli
Gece Buluşması
Gecenin Kapıları
Geç Kalmış Ölü
Geçerdi Hep
Gibi Redifli Gazel
Hacı Murad In
Ölümü
Hannelise
Harp Kaldırımda Aşk
Hayır...
Her Sabah,
Yanılmak!..
Herşeyi Birden
İstemek
Issızlığın Çığlığı
Işık Mezarlığı
İhtiyar Balladı
İki Yüzlü Melekler
İkinizden Hanginiz
İstanbul Ağrısı
Jilet Yiyen Kız
Kadınlar Sonbahar
Kalk Gidelim
Kadınlar Balladı
Kaptan -1
Karantinalı Despina
Kırmızı Pazar
Kim Kaldı
Kim O?
Kimi
Kimi Sevsem Sensin
Korkarım
Korkunun İsi
Korkunun Krallığı
Mahur Beste
Maria Missakian
Memleket Havası
Mevsimdir
Mihaka
Muhalif Rüzgar
Muhayyer
Mustafa Kemal...
Müjgan'a Aşk
Şarkıları
Nasıl Bir Sevdaysa
Nasıl Olduysa
Nefesler -4
Neydi O Bir
Zamanlar
Nöbet Değişimi
O Sözler Ki
Onsekiz
Ölmek Yasak
Ömer Haybonun
Son Günleri
Pia
Pusudaki
Rast "Zenci" Peşrevi
Rinna-Rinnan-Nay
Rüzgar Gülü...
Saçların Örülmüş
Olmalı
Sakın Ha
Saklı Sevda
Salı Sabaha Karşı
Sana Ne Yaptılar
Sen Benim Hiçbir
Şeyimsin
Sen Beyaz Bir
Kadınsın
Sen Burda Bir
Yabancısın
Sen Yoksun
Serüvenin Sonu
Sevmek İçin Geç
Ölmek İçin Erken
Silahlı Dört Besmele
Sisler Bulvarı
Sokağa Çıkma Yasağı
Sokaklarda Mızıka
Çalma Çocuk
Söyler
Sultan-ı Yegah
Süheyla Değildi Adın
Süleyman
Şahane Serseri
Şeyh Bedrettin-i
Simaviye Gazel
Şubat Yolcusu
Tarz-ı Kadim
Tatyosun Kahrı
Tut Ki Gecedir
Tutuklunun Günlüğü
Usturanın Ağzında
Üçüncü Şahsın Şiiri
Varsağı -1
Varsağı -2
Varsağı -3
Waldorf Astoria
Yağmur Gemileri
Yağmur Kaçağı
Yağmurda Sis
Düdükleri
Yalnızlığı Denemek
Yalnızlık Şiiri...
Yanılsama
Yasak Sevişmek
Yazın Son Günleri
Yirmibeşinci Kısım
Zeynep Beni Bekle
AYRILIK SEVDAYA DAİR
açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın
Beni koyup gitme ne olursun
Durduğun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin yorulursun
Beni koyup gitme ne olursun
Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin çocuğun olur
Sonun kötüye varacak
Beni koyup gitme ne olursun
Elimi tutuyorlar ayağımı
Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor
Param olsa hevesim
Yaptıklarını affettim
Seninle gelmeyeceğim
Beni koyup gitme ne olursun
Atilla İlhan
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır, başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Attila İLHAN
21
Mehmet Nusret Nesin:(Aziz Nesin) (d. 20 Aralık 1915; Heybeliada, Adalar,
İstanbul - ö. 6 Temmuz 1995; Alaçatı, Çeşme, İzmir)
Mizah, kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok yapıtı bulunan Türk mizah
yazarı.
UNESCO'nun yayınladığı Index Translationum adlı dünya çeviri
bibliyografyasına göre Aziz Nesin, Türkçe eser veren yazarlar arasında Orhan
Pamuk, Yaşar Kemal ve Nazım Hikmet'in ardından eserleri yabancı dillere en
çok çevrilen dördüncü yazar konumundadır.
Eserleri:
Öyküleri (Hikayeleri)
Parti Kurmak ve Parti Vurmak
(1946)
Geriye Kalan (1953)
İt Kuyruğu (1955)
Yedek Parça (1955)
Fil Hamdi (1956)
Damda Deli Var (1956)
Koltuk (1957)
Kazan Töreni (1957)
Deliler Boşandı (1957)
Mahallenin Kısmeti (1957)
Ölmüş Eşek (1957)
Hangi Parti Kazanacak? (1957)
Toros Canavarı (1957)
Memleketin Birinde (1958)
Havadan Sudan (1958)
Bay Düdük (1958)
Nazik Alet (1958)
Gıdıgıdı (1958)
Aferin (1959)
Kördöğüşü (1959)
Mahmut ile Nigar (1959)
Hoptirinam (1960)
Gözüne Gözlük (1960)
Ah Biz Eşekler (1960)
Yüz Liraya Bir Deli (1961)
Bir Koltuk Nasıl Devrilir (1961)
Biz Adam Olmayız (1962)
Yeşil Renkli Namus Gazı (1964)
Sosyalizm Geliyor Savulun (1965)
İhtilali Nasıl Yaptık (1965)
Rıfat Bey Neden Kaşınıyor (1965)
Şimdiki Çocuklar Harika (1967)
Vatan Sağolsun (1968)
İnsanlar Uyanıyor (1972)
Hayvan Deyip De Geçme (1973)
Seyyahatname (Duyduk Duymadık
Demeyin) (1976)
Büyük Grev (1978)
Benim Delilerim (1979)
Ben de Çocuktum (1979)
Yetmiş Yaşım Merhaba (1984)
Kalpazanlık Bile Yapılamıyor (1984)
Maçinli Kız için Ev (1987)
Nah Kalkınırız (1988)
Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990)
Aşkım Dinimdir (1991)
Gözünüz Aydın Efendim (1997)
Herkesin İşi Gücü Var (2005)
Zübüklüğün Sonu Yok
Ah Biz Ödlek Aydınlar
Romanları
Kadın Olan Erkek (1955)
Gol Kralı (1957)
Erkek Sabahat (1957)
Saçkıran (1959)
Zübük (1961)
Şimdiki Çocuklar Harika (1967)
Tatlı Betüş (1974)
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (1977)
Surnâme (1976)
Tek Yol (1978)
Bay Düdük (1958)
Anıları
Bir Sürgünün Hatıraları (1968)
Böyle Gelmiş Böyle Gitmez I - Yol
(1966)
Poliste (1967)
Böyle Gelmiş Böyle Gitmez II -
Yokuşun Başı (1976)
Salkım Salkım Asılacak Adamlar
(1987)
Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990)
Böyle Gelmiş Böyle Gitmez II -
Yokuş Yukarı (1996)
Bir Vicdan Davası (1998)
Mektupları
Canım Oğlum Canım Babacığım - 1,
1994.
Canım Oğlum Canım Babacığım - 2,
1994.
Aziz Nesin – Ali Nesin
Mektuplaşmaları III, Mektuplar
1994.
Aziz Nesin – Ali Nesin
Mektuplaşmaları IV, Mektuplar
1995.
Aziz Nesin – Tahsin Saraç
Mektuplaşmaları, Mektuplar,
1995.
Aziz Nesin – Meral Çelen
Mektuplaşmaları, Mektuplar 1998.
Masalları]
Memleketin Birinde (1953)
Hoptirinam (1960)
Uyusana Tosunum (1971)
Aziz Dededen Masallar
La Fontaine'nin Yazamadığı Masal
Taşlamaları
Azizname (1948)
Fıkra kitapları
Nutuk Makinası (1958)
Az Gittik Uz Gittik (1959)
Merhaba (kitap) (1971)
Suçlanan ve Aklanan Yazılar (1982)
Ah Biz Ödlek Aydınlar (1985)
Korkudan Korkmak (1988)
Gezi notları
Duyduk Duymadık Demeyin (1976)
Dünya Kazan Ben Kepçe (1977)
Oyunları
Karacan Yayınları 1982'de Aziz
Nesin'in tüm kitaplarını önce
fasiküller halinde yayımladı. Daha
sonra bu fasiküller büyük boy 10
cilt halinde bir araya getirildi.
Biraz Gelir misiniz (1950)
Bir Şey Yap Met (1959)
Toros Canavarı (1963)
Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı
(1968)
Çiçu (1970)
Tut Elimden Rovni (1970)
Hadi Öldürsene Canikom (1970)
Pırtlatan Bal (1976)
Beş Kısa Oyun (1979)
Bütün Oyunları (Adam Yayınları)
(1981)
Maçinli Kızın Evi(1959)
Başarımı Karılarıma Borçluyum
(1992)
Bütün Oyunları 2
Şiirleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Sevgiye On Ölüme Beş kala
Sondan Başa (1984)
Bağışla (1986)
Kendini Yakalamak (1988)
Hoşçakalın (1990)
Sivas Acısı (1995)
En Uzun Maraton
Kimin Var ki
Tanımayacaksın
Konuşmaları
İnsanlar Konuşa Konuşa (1988)
Çuvala Doldurulmuş Kediler (1995)
Külliyat[değiştir | kaynağı değiştir]
Aziz Nesin'in Tüm Kitapları (10
Cilt), Karacan Yayınları, 1982.
67. YAŞ
Benim doğduğum gün
Günler uzamaya başlar
Öyle bir öleceğim ki
Geceler uzamaya başlayacak
Ve öyle bir öleceğim ki
Günlerle gecelerden başka
Hiçkimse öldüğümü anlamayacak
YUVA
Yanyana geldikçe daha uzak
Birlikteyken daha kimsesiz
Bir ağrı sızım sızım yeri belirsiz
O da yalnız
Ben de yalnız
Acılar tütüyor bacamızdan
Görünmeyen taş duvarlar örmüşüz
Duvar olduk kendimize kendimiz
Ne yana dönsek
Kendimize çarparız
Aziz Nesin
22
Behçet Kemal Çağlar: (d. 1908, Erzincan - ö. 24 Ekim 1969), Türk şair. Faruk
Nafiz Çamlıbel ile birlikte Onuncu Yıl Marşı'nı yazmıştır.
Eserleri:
Şiir kitapları
Erciyesten Kopan Çığ (şiir, 1933)
Burada Bir Kalp Çarpıyor (şiir, 1933)
Benden İçeri (bütün şiirleri, 1966)
Behçet Kemal Son Şiirleri (1970,ö.s.)
Oyunları
Çoban (1933),
Atilla (1935),
Deniz Abdal.
Öteki yapıtları
Halkevler (inceleme 1935),
Hasan Ali Yücel ve Eserleri (1937),
Hür Mavilikte Gezi (1947),
Dolmabahçe'den Anıtkabir'e Kadar (Gözlemler 1955),
Kur'an-ı Kerim'den İlhamlar (1966),
Atatürk Deniz'inden Damlalar (antoloji 1967),
Battal Gazi Destanı (1968),
Bugünün Diliyle Atatürk'ün Söylevleri (1969).
ONUNCU YIL MARŞI
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Bir hızla kötülüğü, geriliği boğarız;
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız,
Türk'üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız,
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!...
Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden İstiklâl kavgasını;
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını.
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!...
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz.
Uyduk görüşte bilgiye, gidişte ülküye biz;
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Behçet Kemal ÇAĞLAR
23
Behçet Necatigil: (d. 16 Nisan 1916, İstanbul - ö. 13 Aralık 1979, İstanbul)
Türk şair.
Eserleri:
Şiir kitapları
Kapalı Çarşı (1945)
Çevre (1951)
Evler (1953)
Eski Toprak (1956)
Arada (1958)
Dar Çağ (1960)
Yaz Dönemi (1963)
Divançe (1965)
İki Başına Yürümek (1968)
En/Cam (1970)
Zebra (1973)
Kareler Aklar (1975)
Sevgilerde (1976)
Beyler (1978)
Söyleriz (1979)
GİZLİ SEVDA
Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan,
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan.
Seni sordu
Hiç değişmedi, dedim,
Bildiğin gibi...
Anlıyordu.
Mesutmuş, kocasını seviyormuş,
Kendilerininmiş evleri..
Bir suçlu gibi ezik,
Sana selâm söyledi.
YARI GECE
Boğaziçinin ufak bir iskelesinde
Dolaştığım geceler oldu
Yorgun, uykulu bir kızdı bu
Son vapur yolcuları içinde.
Araya başka denizler girdi
Başka denizler attı beni başka uzaklara
O tarihten tam beş sene sonra
Gene oradayım şimdi.
Söylesem inanmazlar, söylemiyorum
Her gece gene o kız çıkmakta son vapurdan
Tıpkı eskisi gibi karanlıklarda kaybolan
Bu gölgeye hayaldeyim siz olun da
Gözümle görüyorum, hayal diyemiyorum.
Sular bir şıpırdadı kıyı boyunda
İşte gene son vapur, çekti gitti önümden
Arkamdan bir kız geçti
Adımlarının sesinden tanıdım: Uykulu,
Yorgun da.
Geçen bu genç kıza desem ki:
Bir haber ver hayatından, verir mi?
Behçet Necatigil
24
Bülent Tekin: (d. 15 Şubat 1954)
şair ve yazar.
Eserleri:
Kızıldan Sarıya, şiir,
Tarih Tarih Olsun, şiir,
Sevdanla Yaşayacaksan, şiir,
Kral Situ’nun Hikâyesi, roman,
Barışla Güzeldir Sevdam, şiir,
Feyyo’nun Felsefesi, roman,
Ölümü Vurmak Güneşi Öpmek, şiir,
Bir Türkiye Çıkmazı, deneme,
Kartal Yuvası-Mardin Tarihçedir, tarihi roman,
Köpekleşmenin Şerefi, mizah,
Vatan Millet Diyarbakır, mizah,
Kürt Sorunu Ve Sayılmayan İsyanlar, araştırma.
KARANFİLLE DÖNECEĞİM
Döneceğim
bir gün
sevdalım.
O gün,
Havada
uçacak
karanfil kokuları
Ve direnecek
zora
zeytin dalları
Ve ufka
yükselecek
çırpınarak
kanatlarını
barış.
Döneceğim
o gün
sevdalım.
Bekle beni.
Bülent Tekin
25
Cahit Sıtkı Tarancı:(4 Ekim 1910, Diyarbakır - 13 Ekim 1956, Viyana)
Türk şair, yazar.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en önemli şairlerinden birisidir. En ünlü
şiirleri "Yaş Otuz Beş" ve "Memleket İsterim"'dir.
Eserleri:
Şiir kitapları
Ömrümde Sükut (1933)
Otuz Beş Yaş (1946)
Düşten Güzel (1953)
Sonrası (1957)
Mektupları
Ziya’ya Mektuplar (Ölümünden sonra 1957. Ziya Osman Saba'ya mektupları)
Öykü kitapları
Gün Eksilmesin Penceremden (Ölümünden sonra derlendi)
OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı TARANCI
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı TARANCI
26
Can Yücel: (21 Ağustos 1926 İstanbul - 12 Ağustos 1999 ), modern Türk şair.
Kullandığı kaba ama samimi dil ve bariton sesi ile okuduğu Türk şiirinde farklı
bir tarz yaratmıştır. Tek parti döneminin 7 yıl süre ile Millî Eğitim Bakanlığını
yapan Hasan Âli Yücel’in oğludur.
Eserleri:
Can Yücel'in Eski Datça'daki evinin
bahçesinde, üzerinde imzasının
bulunduğu taş.
Yazma (1950)
Her Boydan (1959, Çeviri Şiirler)
Sevgi Duvarı (1973)
Bir Siyasinin Şiirleri (1974)
Ölüm ve Oğlum (1975)
Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabı)
Rengâhenk (1982)
Gökyokuş (1984)
Beşibiyerde (1985, ilk beş şiir
kitabı)
Canfeda (1985)
Çok Bi Çocuk (1988)
Kısa Devre (1990)
Kuzgunun Yavrusu (1990)
Gece Vardiyası Albümü (1991)
Güle Güle-Seslerin Sessizliği (1993)
Gezintiler (1994)
Maaile (1995)
Seke Seke (1997)
Alavara (1999)
Mekânım Datça Olsun (1999)
En Uzak Mesafe
Benim Adım Firuzansa Ne Olayım.
Cazcı firuzan (1997)
Hotuhların dramı
Biraz alıştım
Bördübet'ten Sedir Adası'na
Yüz Kitabı Şiirlerimden Seçmeler
(2010)
Yaprak Dökümü
Çevirileri[değiştir | kaynağı
değiştir]
Hamlet (Shakespeare)1992.
İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.
Bahar Noktası (Bir Yaz Gecesi
Rüyası'nın çevirisi) (Shakespeare)
1981. İstanbul: Papirüs Yayınları,
1996.
Muhteşem Gatsby (The Great
Gatsby, F. Scott Fitzgerald),
Ağaoğlu Yayınevi, İstanbul, 1964.
Yeni Başlayanlar İçin Marx (Marx
Para Principantes) 1977.
Salozun Mavalı (Peter Weiss)Bilgi
Yayınları
BAĞLANMAYACAKSIN
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
HERŞEY SENDE GİZLİ
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel
27
Hüseyin Cemil Meriç: (12 Aralık 1916, Reyhanlı - ö. 13 Haziran 1987,
İstanbul), Türk yazar, çevirmen ve düşünür.
Başta dil, tarih, edebiyat, felsefe ve sosyoloji olmak üzere sosyal bilimlerin
birçok alanında araştırma yapmış ve yazılar kaleme almış bir düşünce
adamıdır. Telif ettiği 12 eseri ve tercümeleriyle Türk edebiyatında önemli bir
yeri olduğu kabul edilir.Sosyoloji profesörü Ümit Meriç’in babasıdır.
Bazı Eserleri:
İnceleme
Hint Edebiyatı (1964),
Saint Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist (1967),
Bir Dünyanın Eşiğinde (1976),
Işık Doğudan Gelir (1984),
Kültürden İrfana (1985)
Deneme
Mağaradakiler (1978),
Bu Ülke (1974, 1985)
Umrandan Uygarlığa (1974)
Günlük
Jurnal I (1992)
Jurnal II (1994)
Diğer Kitapları
Kırk Ambar (1980),
Bir Facianın Hikayesi (1981),
Sosyoloji Notları ve Konferanslar (1993)
Bi ÇARE AŞIK
Seni düşünüyorum gecenin sessizliğinde
Bir ateş yanıyor ruhumun derinliklerinde
Hayallerinle besleniyor bu ateş
Ben ölsemde hiç sönmeyecek bu ateş
Bir an kaybolsan hayalimden
Olur bu dünya bana cehennem
Ne zaman biter bu aşk bilmem
Sensiz olamam bir an bile ben
Hani hasret kalır ya toprak suya
Hasretim sana toprak misali
Ne mecnunlar gördü bu dünya
Leyla olmazsa zindan misali
YOLCU
Bugün son sinek de soğuktan öldü
Son gül soldu,son yaprak döküldü
Ay bulutların içine gömüldü
Son ahbap da diyar-ı ahirete göçtü
Bir bu heyhula kaldı buracıkta
O da ölümünü bekliyor küçük bir odacıkta
Bir damla su misali küçük bir kovacıkta
Bir mezardır istediği kdüz bir ovacıkta
Halini soran yok mu bu kimsesize
Sorarlar bir gün bunun hesabını size
Muhtaç bu garip bir çift söze
Basar bağrını küçük bir köze
Cemil Meriç
28
Fakir Baykurt (15 Haziran 1929, Yeşilova, Burdur - 11 Ekim 1999, Essen)
Türk yazar ve sendikacı.
Eserleri:
Romanları
Yılanların Öcü (1954)
Irazcanın Dirliği (1961)
Onuncu Köy (1961)
Amerikan Sargısı (1967)
Tırpan (1970)
Köygöçüren (1973)
Keklik (1975)
Kara Ahmet Destanı (1977]
Yayla (1977)
Yüksek Fırınlar (1983)
Koca Ren (1986)
Yarım Ekmek (1997)
Kaplumbağalar (1980)
Öyküleri
Çilli (1955)
Efendilik Savaşı (1959)
Karın Ağrısı (1961)
Cüce Muhammet (1964)
Anadolu Garajı (1970)
On Binlerce Kağnı (1971)
Can Parası (1973)
İçerdeki Oğul (1974)
Sınırdaki Ölü (1975)
Gece Vardiyası (1982)
Barış Çöreği (1982)
Duirsbug Treni (1986)
Bizim İnce Kızlar (1992)
Dikenli Tel (1998)
Toplum ve Eğitim Yazıları:Efkar
Tepesi (1960)
Şamaroğlanları (1976)
Kerem ile Aslı (1974)
Kale Kale (1978)
Kaplumbağalar (1980)
Çocuk kitapları:
Topal Arkadaş
Yandım Ali
Sakarca
Sarı Köpek
Dünya Güzeli (1985)
Saka Kuşları (1985)
Şiir:
Bir Uzun Yol
Dostluğa Akan Şiirler
NEDİR SAVAŞ?
En ucuz tüfekle yoksul eve bir banyo
Bir topla oyun yeri mahalle çocuklarına
Bir tankla on derslikli on okul
Bir uçakla yedi köye bir hastane
İki denizaltıyla üç ırmak çöle ulaşır
Bir roketle koca şehir kurulur
Bir taburun postallarıyla çocuklar
Kızamıktan kurtulur
Beş yıl birikse bir kolordunun parası
Kansere ilaç bulunur
Ölenlere dikilen anıtlar da para
Kalanlara nişanlar kolayla mı takılır
Bir ordunun bütçesiyle on il bağlık bahçelik olur
Düşün, ne yer, kaça semirir bir general
Bırak atom savaşlarını bir an
İki komşu arasında sıradan bir savaşı düşün
Kimileri yıllar yılı bitmiyor
Atılan bombalar, harcanan mermiler
Alınteri vergilerden
Yakılıp yıkılmış bir şehir
Kolayla mı yapılır yeniden
Evlerin asansörü merdiveni penceresi
Bir düşün serin kanla lütfen
Dirilir mi yirmisinde ölen asker, askerler
Bir düşün serin kanla, yada sor bir uzamna
Yanıtla şu küçük soruya rica ederim
Aptallık değil de nedir
Nedir savaş?
YORULDUM
Yoruldum, çok yoruldum
Biraz değil çok yoruldum Ankara’da
On katlı yirmi katlı beton yapılara
Sabah akşam asansörle inip çıkmaktan
Yoruldum, çok yoruldum
Biraz değil çok yoruldum Mamak’ta
Tutukevinde demir parmaklıklar ardında
Yaz kış ranzalarda yatmaktan
Yoruldum, çok yoruldum
Biraz değil çok yoruldum o şehirde
Çokları çok aldı yaşamda benden
Kimine emeğimi, kimine zamanımı vermekten
Yoruldum, çok yoruldum
Biraz değil çok yoruldum Almanya’da
Asfalt caddelerde yürümekten
Altı şeritli otoyollarda gidip gelmekten
Yoruldum, çok yoruldum
Biraz değil çok yoruldum Duisburg’ta
Pasaport, vize, oturma izni, işlemler her yıl
Yoruldum yurda uzaklardan bakmaktan
Ama yorulmadım hiçbir zaman
O yoksul sevgili gibi dağ başlarında
Karda kalmış, darda kalmış yolcular için
Yazmaktan
Fakir Baykurt
29
Fazıl Hüsnü Dağlarca: (26 Ağustos 1914, İstanbul - 15 Ekim 2008)
Şair.
Eserleri:
(Bir zamanlar Sözcü dergisinde (1960) ve Vatan dergisinde (1961-1962)
yazdığı, özdeyiş niteliğinde kısa düz yazıları bir yana bırakılırsa, yalnız şiirle
uğraşan ve şiirlerini Türkiye’nin hemen hemen bütün edebiyat dergilerine
yaymış olan Dağlarca’nın kitaplarI)
Havaya Çizilen Dünya (1935)
Çocuk ve Allah (1940)
Daha (1943)
Çakırın Destanı (1945)
Taşdevri (1945)
Üç Şehitler Destanı (1949)
Toprak Ana (1950)
Aç Yazı (1951)
İstiklâl Savaşı-Samsun'dan
Ankara'ya (1951)
İstiklâl Savaşı-İnönüler (1951)
Sivaslı Karınca (1951)
İstanbul- Fetih Destanı (1953)
Anıtkabir (1953)
Asu (1955)
Delice Böcek (1957)
Batı Acısı (1958)
Hoo'lar (1960)
Özgürlük Alanı (1960)
Cezayir Türküsü (1961)
Aylam (1962)
Türk Olmak (1963)
Yedi Memetler (1964)
Çanakkale Destanı (1965)
Dışardan Gazel (1965)
Kazmalama (1965)
Yeryağ (1965)
Vietnam Savaşımız (1966)
Açıl Susam Açıl (1967)
Kubilay Destanı (1968)
Haydi (1968)
19 Mayıs Destanı (1969)
Hiroşima (1970)
Malazgirt Ululaması (1971)
Kuş Ayak (1971)
Haliç (1972)
Kınalı Kuzu Ağıdı (1972)
Bağımsızlık Savaşı-Sakarya Kıyıları
(1973)
Bağımsızlık Savaşı-30 Ağustos
(1973)
Bağımsızlık Savaşı-İzmir
Yollarında (1973)
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
(1973)
Arka Üstü (1974)
Yeryüzü Çocukları (1974)
Yanık Çocuklar Koçaklaması
(1976)
Horoz (1977)
Hollandalı Dörtlükler (1977)
Balinayla Mandalina (1977)
Yazıları Seven ayı (1978)
Göz Masalı (1979)
Yaramaz Sözcükler (1979)
Çukurova Koçaklaması (1979)
Şeker Yiyen Resimler (1980)
Cinoğlan (1981)
Hin ile Hincik (1981)
Güneş Doğduran (1981)
Çıplak (1981)
Yunus Emre'de Olmak (1981)
Nötron Bombası (1981)
Koşan Ayılar Ülkesi (1982)
Dişiboy (1985)
İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler (1985)
Takma Yaşamalar Çağı (1986)
Uzaklarla Giyinmek (1990)
Dildeki Bilgisayar (1992)
İçimdeki Şiir Hayvanı (2007)
Mustafa Kemal'in Kağnısı
Yavaşlayan Ömür
Mustafa Kemal'in Kağnısı
Yediyordu Elif kağnısını,
Kara geceden geceden.
Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar,
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Her bir heceden heceden.
Mustafa Kemal'in kağnısı derdi, kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,
Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola önceden önceden.
Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar,
Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı,
Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra,
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafifletir, inceden inceden.
İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında
Elma elmaydı yanakları üzüm üzümdü gözleri,
Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim;
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına.
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti,
Niceden, niceden.
Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu,
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez,
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur
Nasıl dururdu Mustafa Kemal'in kağnısı.
Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin,
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere, iyceden iyceden.
Kocabaş yığıldı çamura,
Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar,
Örtüldü gözleri örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı, bacım,
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifçik,
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
30
Halide Nusret Zorlutuna (1901, İstanbul - 10 Haziran 1984, İstanbul)
Türk şair, yazar, öğretmen.
"Kadın yazarların annesi" olarak anılır. Hece ölçüsünde hamasi şiirleri ve
konuşulan Türkçe ile yazılmış romanları vardır.
Eserleri:
Şiir
Geceden Taşan Dertler (1930)
Yayla Türküsü (1943)
Yurdumun Dört Bucağı (1950)
Ellerim Bomboş (1967)
Git Bahar
Sevmek
Roman
Küller (1921)
Sisli Geceler (1922)
Gül'ün Babası Kim (1933)
Aşk ve Zafer (1966)
Aydınlık Kapı (1974)
Büyükanne (1971)
Beyaz Selvi (biyografik roman)
Hikâye
Hatıra
Benim Küçük Dostlarım (1948)
Bir Devrin Romanı(1978)
Mektuplar
Hanım Mektupları (1923)
GİT BAHAR
Çekil bu gölgeli yolda gezinme,
Bahar bakişlarin yine pek sarhoş.
Yanilip gönlüme misafir inme.
Kapisi kilitli, mihrabi bomboş
Mabettir orasi, meyhane degil...
Işiklar, kokular, sesler, çiçekler...
Ömrünün her günü bir başka dügün,
Bülbüller koynunda açti çiçekler
Güller dökülürler gögsüne bütün!..
Gerçekten güzelsin, efsane degil:
Altinli başinda papatya niçin?
Sari saçlarina pembe gül takin
Git bahar...Gönlümde ibadet için,
Diz çöken kizlari ürkütme sakin,
Kalbime girme, o kaşane degil!..
Git bahar, git bahar ! Uzaklarda gül,
Denize renginden birak hediye,
Ufuklarda gezin, semaya süzül...
Kalbime sokulma "Peymane!" diye,
Gördüklerin kandil, peymane degil!
ELLERİM BOMBOŞ
Hasret dedikleri zorlu ateştir;
Bekledim, bağrımı dağladı gül gül.
Artık gelse de bir, gelmese de bir.
Dermanı yanmada bulan bu gönül,
Vahdet şarabına mey-hane oldu!
Yürekten, derinden fışkırdı bir ah,
Erişti imdada Rahmet-i Rahman.
Işıkla dolu can, Elhamdülillah,
Gönülden göründü en büyük Sultan...
Bezminde kandiller peymane oldu.
Nusret bu aşk ile divane oldu!
Halide Nusret ZORLUTUNA
31
Halil Nihat Boztepe: (d. 1884, Trabzon) - (ö. 17 Şubat 1949), Türk siyasetçi.
İdadi ve Firerler Okulu mezunudur. Trabzon Düyun-u Umumiye Nezâreti
Tahrirat Kalemi Mülazımlığı, İstanbul Müskirat, Harir ve Saygı Sikar Şubesi
Mübeyyizliği, Düyun-u Umumiye Komiserlik Kalemi Müdür Yardımcılığı ve
Müdürlüğü, Maliye Vekâleti Düyun-u Umumiye Komiserlik Kalemi Müdürlüğü,
Şairlik, Yazarlık, TBMM III. Dönem Gümüşhane, IV., V., VI. ve VII. Dönem
Trabzon Milletvekilliği yapmıştır.
Eserleri:
Şiir kitapları
Siham-ı İlham (1921),
Ayine-i Devran(1924),
Mahitab (1924),
Ağaç Kasidesi (1947)
Nedim Divanı ile Nedim-i Kadim Divanının Günümüz Türkçe'si Basımı.
Ağaç Kasidesi’nden;
…
Biraz sizin gibiyim, serde dilcilik vardır.
Yerinde "baş" diye yazdım, yerinde "ser" yazdım
İnad edip dediniz siz "sü", ben dedim "asker!"
Siz "er" dedikçe dövündüm dedim "nefer",yazdım
Dedikçe siz "general" arttı hasretim "paşa"ya!
Kebab olup ateşinden yanan ciğer, yazdım!
Kurum demek duruyorken denir mi cemiyet?
Kurul denilmeli, zira Arapçadır heyet!
Bununla kaldı da zannetme, Garbı etti Batı!
Onun da çehrei memsuha(l) döndü bak suratı!
Neler değişmedi, dünya değişti, oldu Acun!
Yedirdiler ona erbabı bir özel macun!
Nebat'a bitki demişler.. Şu bildiğin ot'dur.
Odur ya, ismi değişmiş.. Nasıl olur deme dur!
Kurumca İlmi nebatat'a dendi Bitkibilik!
Arapça, Farsça yasak.. İsteyen desin Botanik!
Asıl Lügat eğitim'miş. Demek ki terbiye yok!
Bilir miyim neye yok, siz de sormayın neye yok.
Sizin şu olmalıdır sade bilmeniz gereken:
Eğitmen oldu mürebbi, muallim öğretmen.
Birinci söz apaçık bir lâkırdı; "İyi etmem!"
Demektir, aniamıyan yok, ikinci "Öğretmen!"
Yerindedir, bu da besbelli. Şimdi sor ki neden,
Niçin denilmeli "Öğrenci" varken "Öğrenmen?"
Bitik, Kitab'a ve Mektub'a dendi, hoş denmiş!
Kitab olurdu yazılsaydı, öyle iş bu deyiş!
Bitik kitap, ama gel sor Betik ne? -Yazma kitap!
Bu ince farkı eder dilde bellemek icap..
Nedir Kitabı Mukaddes? diyorsun.. Al,Kut—Bit!
Ne güldün? Özcü'ye git sor, Dilenire Saime git!
Cevat diyor ki bu, Kutsal Bitik muhaffefidır.
Ne çapta yetkili Uzman, düşün Giritliyi bir!
Gelip oturdu hemen Şâir'in yerinde Ozan!
Üvey lisanla yazan gitti, geldi özle yazan!
Koşuk, Yakım ve Tuyuk, Düzgü öz lisanda Şiir!
Diyor da bazılar Aydık, diyen de varmış Cir!
Şu Cir en uygunudur, çünkü Cırlamak'dandır!
Şiir yazan da nedir? Cırlayan bir insandır!
Diyen de kim "Edebiyat"a karşılık yok? Var:
"Yazın" denildi, kabul ettiler, verildi karar.
Yazın, evet, Yazı'dandır. Neden o dik bakış'n?
Yabancı söz mü, niçin denmesin yazın.. ya kışın?
Yazay Edib'e denilsin, kabul ederse Kurum.
Edep ne? Çok aradım, belki var ya bilmiyorum!
Çevirme Tercüme olmuş. Olur desen Çevirim!
Evirme olmalı Te'lif. Olur desen Evirim!
Rozet demez, çevirip derler Özcüler Gülcük!
Açılmamış minicik, yavru goncadan da küçük!
…
Halil Nihat Boztepe
32
Hasan Âli Yücel: (d. 17 Aralık 1897, İstanbul - ö. 26 Şubat 1961, İstanbul)
Öğretmen, eski Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitüleri'nin kurucusu.
ESERLERİ:
ŞİİR:
Dönen Ses
Sizin için
Dinle Benden
DÜZYAZI:
Goethe, Bir Dehanın Romanı (1932)
Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış (1932)
Pazartesi Konuşmaları (1937)
İçten Dışa (1938)
Türkiye’de Ortaöğretim (1938)
Davalar ve Neticeleri (1950)
Hürriyete Doğru (1955)
İyi Vatandaş İyi İnsan (1956-1971)
Kıbrıs Mektupları (1957)
Edebiyat Tarihimizden (1957)
İngiltere Mektupları (1958)
Türkiye’de Maarif (1959)
Hürriyet Gene Hürriyet (1960-1962, 2 cilt)
EKMEK
Çiftçi sürer tarlayı
Sonra eker buğdayı
Boy verir azar azar
Saplar gittikçe uzar
Başaklar olgunlaşır
İçleri dolgunlaşır
Yazın artınca sıcak
Sararır her bir başak
Biçerler ekinleri
Şenlenir harman yeri
Olup bitince harman
Ayrılır buğday saptan
Güzel kokulu ekmek
Olmaz seni sevmemek
Sensin yemeklere baş
Her yemeğe arkadaş
Bağrımda yadını dağlıyorum, bak.
Ben de senin gibi ağlıyorum, bak.
Eriyip izinde çağlıyorum, bek.
“Eğil göz yaşından iç” dedin bana.
SEVGİLİYE KOŞMA
Görmesem yüzünü kör olur gözüm
Gözlerim, yüzüne bakmak içündür.
Adında tutuşur en yakın sözüm
Hitabım, kalbini yakmak içündür!..
Ağlarsam, sebebi, arama nedir
Hasretim, ağlayan gözlerinedir.
Bu gidiş, içimden ta içinedir
Gözyaşım, gönlüne akmak içündür!..
Sendeki baharı bulamam gülde
Güzüm bahar olsun, yüzüme gül de,
Bir kızıl çiçektir aşkın gönülde,
O çiçek, göğsüne takmak içündür!..
Hasan Ali Yücel
33
İbrahim Alaettin Gövsa: (d. 1889, İstanbul - ö. 29 Ekim 1949, Ankara)
Türk yazar, şair, eğitimci, mizahçı ve siyasetçi.
Eserleri:
Edebî Eserleri
Rumeli’ye Destân-ı Harb (1910, şiir)
Güft ü Gû (1911, şiir)
Çocuk Şiirleri (1911, çocuk şiiri)
Sulh ve Harb (1920, manzum okul piyesi)
Çanakkale İzleri (1926, şiir)
Şen Yazılar (1926, hikaye ve mizahi yazı)
Nazif’ten Hâmid’e Âhiretten Mektuplar (1932, mektup)
Acılar (1941)
Söz Oyunları (1942, denemeler ve vecizeler)
Eğitime Dair Eserleri[değiştir | kaynağı değiştir]
İlk Gençlik Hakkında Rûhiyat ve Terbiye Tedkikleri (1919)
Bediî Terbiye (İstanbul 1923)
Sevimli Elifbâ, Tedricî Kelime Usûliyle (1925)
Çocuk Ruhu (1926)
S. Rûhiyat ve Terbiye (1929)
Biyografi, Ansiklopedi ve Sözlük Çalışmaları
Yeni Türk Lugati (1930)
Talebe Lugati (1931) sonraki basımları Yeni Talebe Lugati adıyla).
Victor Hugo (İstanbul 1931)
Süleyman Nazif, Hayatı, Kitapları, Mektupları, Fıkra ve Nükteleri ( 1933)
Meşhur Adamlar Ansiklopedisi (I-IV, İstanbul 1933-1936)
Kâşifler ve Mucitler (1939)
Sabatay Sevi
Elli Türk Büyüğü (1940)
Türk Meşhurları Ansiklopedisi (1945-1946)
Resimli Yeni Lugat ve Ansiklopedi: Ansiklopedik Sözlük (I-V, 1947-1954)
TÜRK BAYRAĞI
Kahramanlar bucağında uyandın,
Şehitlerin kanlariyle boyandın,
Nice düşman kalesine uzandın,
Sana selâm ey şanlı Türk bayrağı.
Çırpınarak dalgalanır kanadın,
Gökyüzüne çıkmak mıdır muradın?
Gölgende can vermek ister evlâdın,
Bir kalandır her bir Türk'ün kucağı.
Ey şerefin, büyüklüğün fermanı,
Ey kavgalar tarihinin destanı,
Seni ister şu toprağın her yanı,
Sensiz tütmez, yurdun hiç bir ocağı.
ibrahim Alaattin GÖVSA
34
Kemalettin Kâmi Kamu (d. 15 Eylül 1901, Bayburt - ö. 6 Mart 1948, Ankara)
"Gurbet Şairi" olarak tanınan Türk şair ve siyasetçi.
Şiirleri okul kitaplarına giren, yurt genelinde tanınan bir şairdir. VI., VII. ve VIII.
dönem TBMM'de milletvekili olarak görev yapmıştır.
İstiklal Marşı Aday Şiiri
Gözyaşına veda et ey güzel Anadolu
Hakkını korur elbet Türk'ün bükülmez kolu
Cenk ederiz genç koca bugün değil yarın da
Yadımız ağladıkça İzmir ezanlarında
Hakk yolunda kan olur dünyalara taşarız
Ya şerefle vurulur ya efendi yaşarız
Her gün yeni bir hile arkasından satıldık
Her gün yeni bir dille yurdumuzdan atıldık
Yeter ey Kâbe'mizi elimizden alanlar
Alıkoyamaz bizi yolumuzdan yalanlar
Hangi alçak el alır el zinciri boynuna
Kim Yunan'ı bırakır Türk kızının koynuna.
Biz ki Türk'üz muhakkak, her milletten uluyuz.
Yeryüzünde biz ancak yurdumuzun kuluyuz.
Yurt yolunda kan olur, dünyalara taşarız.
Ya şerefle vurulur, ya efendi yaşarız.
GURBET (*)
Gurbet o kadar acı
Ki ne varsa içimde,
Hepsi bana yabancı,
Hepsi başka biçimde!
Eriyorum git gide,
Elveda her ümide,
Gurbet benliğimi de
Bitirmiş bir içimde!
Ne arzum, ne emelim,
Yaralanmış bir elim,
Ben gurbette değilim,
Gurbet benim içimde!
Kemalettin Kâmi Kamu
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı
A 5-sayfa-ayarlı

More Related Content

Viewers also liked

Le système éducatif turc
Le système éducatif turcLe système éducatif turc
Le système éducatif turcThomas Dalmayrac
 
Orhan veli̇ kanik ve sabahatti̇n ali̇
Orhan veli̇ kanik ve sabahatti̇n ali̇Orhan veli̇ kanik ve sabahatti̇n ali̇
Orhan veli̇ kanik ve sabahatti̇n ali̇ozgeok
 
Mehmet akifersoy siir
Mehmet akifersoy siirMehmet akifersoy siir
Mehmet akifersoy siirAhmet Türkan
 
Turkish Easy Reading Books: Turkish Fairy Tales 3 for beginners
Turkish Easy Reading Books: Turkish Fairy Tales 3 for beginnersTurkish Easy Reading Books: Turkish Fairy Tales 3 for beginners
Turkish Easy Reading Books: Turkish Fairy Tales 3 for beginnersAli Akpinar Dem Turkish Center
 
Black Holes Essay
Black Holes EssayBlack Holes Essay
Black Holes EssayJennifer G.
 
Teach yourself-turkish a complete
Teach yourself-turkish  a completeTeach yourself-turkish  a complete
Teach yourself-turkish a completesorinakader
 
Learn Turkish - FSI Basic Course (Part 1)
Learn Turkish - FSI Basic Course (Part 1)Learn Turkish - FSI Basic Course (Part 1)
Learn Turkish - FSI Basic Course (Part 1)101_languages
 
Learn Korean - FSI Basic Course (Part 1)
Learn Korean - FSI Basic Course (Part 1)Learn Korean - FSI Basic Course (Part 1)
Learn Korean - FSI Basic Course (Part 1)101_languages
 

Viewers also liked (10)

iste kadinlar
iste kadinlariste kadinlar
iste kadinlar
 
Le système éducatif turc
Le système éducatif turcLe système éducatif turc
Le système éducatif turc
 
2014'mart gençli̇k
2014'mart gençli̇k2014'mart gençli̇k
2014'mart gençli̇k
 
Orhan veli̇ kanik ve sabahatti̇n ali̇
Orhan veli̇ kanik ve sabahatti̇n ali̇Orhan veli̇ kanik ve sabahatti̇n ali̇
Orhan veli̇ kanik ve sabahatti̇n ali̇
 
Mehmet akifersoy siir
Mehmet akifersoy siirMehmet akifersoy siir
Mehmet akifersoy siir
 
Turkish Easy Reading Books: Turkish Fairy Tales 3 for beginners
Turkish Easy Reading Books: Turkish Fairy Tales 3 for beginnersTurkish Easy Reading Books: Turkish Fairy Tales 3 for beginners
Turkish Easy Reading Books: Turkish Fairy Tales 3 for beginners
 
Black Holes Essay
Black Holes EssayBlack Holes Essay
Black Holes Essay
 
Teach yourself-turkish a complete
Teach yourself-turkish  a completeTeach yourself-turkish  a complete
Teach yourself-turkish a complete
 
Learn Turkish - FSI Basic Course (Part 1)
Learn Turkish - FSI Basic Course (Part 1)Learn Turkish - FSI Basic Course (Part 1)
Learn Turkish - FSI Basic Course (Part 1)
 
Learn Korean - FSI Basic Course (Part 1)
Learn Korean - FSI Basic Course (Part 1)Learn Korean - FSI Basic Course (Part 1)
Learn Korean - FSI Basic Course (Part 1)
 

Similar to A 5-sayfa-ayarlı

Ahmet köklügiller şairler ve yazarlar
Ahmet köklügiller   şairler ve yazarlarAhmet köklügiller   şairler ve yazarlar
Ahmet köklügiller şairler ve yazarlarSavaş Erdoğan
 
Dadaizm (Kuralsızlık)+Kübizm + Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri
Dadaizm (Kuralsızlık)+Kübizm + Cumhuriyet Döneminde Halk ŞiiriDadaizm (Kuralsızlık)+Kübizm + Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri
Dadaizm (Kuralsızlık)+Kübizm + Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiriİlhan Gül
 
Emin Bülent SERDAROĞLU
Emin Bülent SERDAROĞLUEmin Bülent SERDAROĞLU
Emin Bülent SERDAROĞLUozerfurkan
 
Emin bülent serdaroğlu
Emin bülent serdaroğluEmin bülent serdaroğlu
Emin bülent serdaroğluozerfurkan
 
Saf şi̇i̇r anlayişi
Saf şi̇i̇r anlayişi Saf şi̇i̇r anlayişi
Saf şi̇i̇r anlayişi seymaserbetci
 
Nazim hi̇kmet ran
Nazim hi̇kmet ranNazim hi̇kmet ran
Nazim hi̇kmet ranmervecatkin
 
10033336 turkedebiyat
10033336 turkedebiyat10033336 turkedebiyat
10033336 turkedebiyatEmrah Doğan
 
Bir Namussuz Aranıyor - Muzaffer İzgü - horozz.net
Bir Namussuz Aranıyor - Muzaffer İzgü - horozz.netBir Namussuz Aranıyor - Muzaffer İzgü - horozz.net
Bir Namussuz Aranıyor - Muzaffer İzgü - horozz.netAdnan Dan
 
Rauf denktaş ve liderlik özellikleri
Rauf denktaş ve liderlik özellikleriRauf denktaş ve liderlik özellikleri
Rauf denktaş ve liderlik özellikleriHüseyin ŞEN
 
orhan-veli-kanik-ve-oyhan-hasan-bildirki (1).ppt
orhan-veli-kanik-ve-oyhan-hasan-bildirki (1).pptorhan-veli-kanik-ve-oyhan-hasan-bildirki (1).ppt
orhan-veli-kanik-ve-oyhan-hasan-bildirki (1).pptEmre964386
 
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet RanNazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet RanUmutcan
 
10. sınıflar i̇slam öncesi
10. sınıflar   i̇slam  öncesi10. sınıflar   i̇slam  öncesi
10. sınıflar i̇slam öncesiUmut Açıkgöz
 
109 yücel hacaloğlu doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
109 yücel hacaloğlu   doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız109 yücel hacaloğlu   doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
109 yücel hacaloğlu doğumunun 100. yılında h. nihâl atsızFdgalgjadg Fhaldfad
 
Garip şiiri
Garip şiiriGarip şiiri
Garip şiirieda14
 
19080 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
19080 SONRASI TÜRK ŞİİRİ19080 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
19080 SONRASI TÜRK ŞİİRİAli Sarıoğlu
 
Edi̇p cansever
Edi̇p canseverEdi̇p cansever
Edi̇p canseverhsncck
 
Yaşadığım Gibi
Yaşadığım GibiYaşadığım Gibi
Yaşadığım Gibikaosakatki
 

Similar to A 5-sayfa-ayarlı (20)

Neyzen Tevfik
Neyzen TevfikNeyzen Tevfik
Neyzen Tevfik
 
Ahmet köklügiller şairler ve yazarlar
Ahmet köklügiller   şairler ve yazarlarAhmet köklügiller   şairler ve yazarlar
Ahmet köklügiller şairler ve yazarlar
 
Azi̇z nesi̇n
Azi̇z nesi̇nAzi̇z nesi̇n
Azi̇z nesi̇n
 
Dadaizm (Kuralsızlık)+Kübizm + Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri
Dadaizm (Kuralsızlık)+Kübizm + Cumhuriyet Döneminde Halk ŞiiriDadaizm (Kuralsızlık)+Kübizm + Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri
Dadaizm (Kuralsızlık)+Kübizm + Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri
 
Emin Bülent SERDAROĞLU
Emin Bülent SERDAROĞLUEmin Bülent SERDAROĞLU
Emin Bülent SERDAROĞLU
 
Emin bülent serdaroğlu
Emin bülent serdaroğluEmin bülent serdaroğlu
Emin bülent serdaroğlu
 
Saf şi̇i̇r anlayişi
Saf şi̇i̇r anlayişi Saf şi̇i̇r anlayişi
Saf şi̇i̇r anlayişi
 
Nazim hi̇kmet ran
Nazim hi̇kmet ranNazim hi̇kmet ran
Nazim hi̇kmet ran
 
10033336 turkedebiyat
10033336 turkedebiyat10033336 turkedebiyat
10033336 turkedebiyat
 
Bir Namussuz Aranıyor - Muzaffer İzgü - horozz.net
Bir Namussuz Aranıyor - Muzaffer İzgü - horozz.netBir Namussuz Aranıyor - Muzaffer İzgü - horozz.net
Bir Namussuz Aranıyor - Muzaffer İzgü - horozz.net
 
Rauf denktaş ve liderlik özellikleri
Rauf denktaş ve liderlik özellikleriRauf denktaş ve liderlik özellikleri
Rauf denktaş ve liderlik özellikleri
 
orhan-veli-kanik-ve-oyhan-hasan-bildirki (1).ppt
orhan-veli-kanik-ve-oyhan-hasan-bildirki (1).pptorhan-veli-kanik-ve-oyhan-hasan-bildirki (1).ppt
orhan-veli-kanik-ve-oyhan-hasan-bildirki (1).ppt
 
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet RanNazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
 
10. sınıflar i̇slam öncesi
10. sınıflar   i̇slam  öncesi10. sınıflar   i̇slam  öncesi
10. sınıflar i̇slam öncesi
 
Attila İlhan
Attila İlhanAttila İlhan
Attila İlhan
 
109 yücel hacaloğlu doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
109 yücel hacaloğlu   doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız109 yücel hacaloğlu   doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
109 yücel hacaloğlu doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
 
Garip şiiri
Garip şiiriGarip şiiri
Garip şiiri
 
19080 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
19080 SONRASI TÜRK ŞİİRİ19080 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
19080 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
 
Edi̇p cansever
Edi̇p canseverEdi̇p cansever
Edi̇p cansever
 
Yaşadığım Gibi
Yaşadığım GibiYaşadığım Gibi
Yaşadığım Gibi
 

A 5-sayfa-ayarlı

  • 2. 1 Mehmet Âkif Ersoy: (20 Aralık 1873 - 27 Aralık 1936) Türk şair, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi ve siyasetçi. Mehmet Âkif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan İstiklâl Marşı'nın yazarıdır. "Vatan Şairi" ve "Milli Şair" unvanları ile anılır. II. Meşrutiyet döneminden itibaren Sırat-ı Müstakim (daha sonraki adıyla Sebil'ür-Reşad) dergisinin başyazarlığını yapmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak 1. TBMM'de yer almıştır. Eserleri: 1.Kitap: Safahat (1911) 2.Kitap: Süleymaniye Kürsüsünde (1912) 3.Kitap: Hakkın Sesleri (1913) 4.Kitap: Fatih Kürsüsünde (1914) 5.Kitap: Hatıralar (1917) 6.Kitap: Asım (1924) 7. Kitap:Gölgeler (1933) 8.Kitap: Safahat
  • 3. İSTİKLAL MARŞI (*) Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl! Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar; Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar, "Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın... Kim bilir, belki yarın... belki yarından da yakın.
  • 4. Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı; Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ. Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli: Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli. Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım; Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek Arş'a değer belki başım. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl; Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
  • 5. (*)Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri 8 kitaptan oluşmuştur. Şair, İstiklâl Marşı'nı Safahat'a koymamıştır. Nedenini ise şöyle açıklar: "Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm". 2 Mehmet Ziya Gökalp: (23 Mart 1876, Diyâr-ı Bekr – 25 Ekim 1924, İstanbul) Toplumbilimci, Türk yazar, şair ve siyasetçidir. Meclis-i Mebusan'da veTürkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekilliği yapmıştır. "Türk milliyetçiliğinin babası" olarak da anılır. Eserleri Limni ve Malta Mektupları Kızıl Elma (1914) Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak (1929) Yeni Hayat (1930) Altın Işık (1927) Türk Töresi (1923) Doğru Yol (1923)[12] Türkçülüğün Esasları (1923) : Eserin ilk baskısı Osmanlı alfabesiyle yayınlanmıştır[13]. Türk Medeniyet Tarihi (1926, ölümünden sonra) Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler (ölümünden sonra) Altın Destan Üç Cereyan Hars ve Medeniyet Kuğular Felsefe Dersleri (2006), Çizgi Kitabevi, Konya
  • 6. Ala Geyik Çocuktum, ufacıktım, Top oynadım,acıktım. Buldum yerde bir erik, Kaptı bir Ala Geyik. Geyik kaçtı ormana, Bindim bir ak doğana. Doğan, yolu şaşırdı, Kaf Dağından aşırdı. Attı beni bir göle; Gölden çıktım bir çöle, Çölde buldum izini, Koştum, tuttum dizini. Geyik beni görünce, Düştü büyük sevince. Verdi bana bir elma, Dedi, dinlenme, durma. Dağdan yürü, kırdan git, Altın Köşke çabuk yet. Seni bekler ezeli, Orda dünya güzeli. Bin yıllık çile doldu! Bunu dedi, kayboldu.
  • 7. Yedim sırlı elmayı, Gördüm gizli dünyayı. Gündüz oldu, geceler; Ak sakallı cüceler, Korkunç devler hortladı, Cinler, cirit oynadı. Kesik başlar yürürdü, Saçlarını sürürdü. Bir de baktım, melekler, Başlarında çiçekler. Devlere el bağlıyor, Gizli gizli ağlıyor. Kılıcımı çıkardım, Perileri kurtardım. Kurtardığım periler, Adım adım geriler, Kanadını açardı, Selam verir, kaçardı. Az, uz gittim, dolaştım, Altın Köşke ulaştım. Bir kapısı açıktı, Öteki kapanıktı. Kapalıyı açarak, Açığa vurdum kapak. At önünde et vardı,
  • 8. İt, ot yemez ağlardı; Otu ata yedirdim, Eti ite yedirdim. Açtım bir elmas oda; Dev şahı uykuda Gördüm, kestim başını, Dedim, Ey dev nerede? Nerede Dünya Güzeli? Dedi, Elinde eli! Döndüm, baktım. Bir Kırgız Elbiseli güzel kız. Durmuş, bakar yanımda, Şimşek çaktı canımda. Güldü, dedi, Türk Beyi! Tanıdın mı geyiği? Kimse, beni bu devden Alamazdı. Ancak sen, Kaya deldin, dağ yardın, Geldin, beni kurtardın. Ah o imiş anladım, Sevincimden ağladım, Dedim, Turan Meleği! Türkün yüce dileği! Yüz milyon Türk bu anda Seni bekler Turanda.
  • 9. Haydi, çabuk varalım, Karanlığı yaralım; Sönük ocak canlansın, Yoksul ülke şanlansın İndik, iti okşadık, At sırtına atladık. Geçtik nice dağ, kaya, Geldik Demirkapıya. Kapanması, çok yıldı, Açıl! dedim, açıldı. Yol verince gizli yurt, Aldı bizi Bozkurt, Kaf Dağından geçirdi, Türk Eline getirdi. UYU YAVRUM Uyu yavrum, uyanacak günler var, Yarınları gözetleyen dünler var. Baban şehit izlerinde ünler var. O izlerde sen de dolaş Öç gününe sen tezce ulaş Uyu yavrum, tepesinde haç yatan Camiler vardır bu mu seni ağlatan? Dayanamaz çiğnenmeye bu vatan Camilere götür hilal, Hem yurdu, hem de öcünü al.
  • 10. 3 Ahmet Necip Fazıl Kısakürek (26 Mayıs 1904, İstanbul - 25 Mayıs 1983,İstanbul), Türk şâir, yazar ve düşünür. Necip Fazıl, 24 yaşındayken yayımladığı ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile tanınmıştır.1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve o devirde Türk basınının merkezi olan Bâb-ı Âli'nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır. 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşayan Kısakürek, 1943-1978 arasında 512 sayı yayımlanan Büyük Doğu Dergisiyoluyla İslamcı görüşlerini kamuoyuna duyuran ve Büyük Doğu Hareketi’ne önderlik eden bir şairdir. Eserleri: Örümcek Ağı (1925) Kaldırımlar (1928) Ben ve Ötesi (1932) Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil (1933 Tohum (1935) Beklenen (1937) Bir Adam Yaratmak (1938) Künye (1938) Sabır Taşı (1940) Namık Kemâl (1940) Çerçeve (1940) Para (1942) Vatan Şairi Nâmık Kemâl (1944) Müdafaa (1946) Halkadan Pırıltılar (Veliler Ordusundan) (1948) Nam (1949) Çöle İnen Nur (İzinsiz Baskı) (1950) 101 Hadis (Büyük Doğu'nun 1951'de verdiği ek) (1951) Maskenizi Yırtıyorum (1953) Sonsuzluk Kervanı (1955) Cinnet Mustatili (Yılanlı Kuyudan) (1955) Mektubat'tan Seçmeler (1956) At'a Senfoni (1958) Büyük Doğu'ya DOĞRU (İdeolocya Örgüsü) (1959) Altun Halka (Silsile) (1960) O ki O Yüzden Varız (Çöle İnen Nur) (1961) Çile (1962)
  • 11. Her Cephesiyle Komünizm (1962) Türkiye'de Komünizm ve Köy Enstitüleri (1962) Ahşap Konak (Büyük Doğu'nun 1964'te verdiği ek) (1964) Reis Bey (1964) Siyah Pelerinli Adam (Büyük Doğu'nun 1964'te verdiği ek) (1964) Hazret (1964) İman ve Aksiyon (1964) Ruh Burkuntularından Hikâyeler (1965) Büyük Kapı (O ve Ben) (1965) Ulu Hakan II. Abdülhamid Han (1965) Bir Pırıltı Binbir Işık (1965) Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar I (1966) Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar II (1966) Büyük Kapı'ya ek (Başbuğ Velilerden) (1966) İki Hitabe: Ayasofya / Mehmetçik (1966) El Mevahibü'l Ledüniyye (1967) Vahidüddin (1968) İdeolocya Örgüsü (1968) Türkiye'nin Manzarası (1968) Tanrı Kulundan Dinlediklerim I (1968) Tanrı Kulundan Dinlediklerim II (1968) Peygamber Halkası (1968) 1001 Çerçeve 1 (1968) 1001 Çerçeve 2 (1968) 1001 Çerçeve 3 (1968) 1001 Çerçeve 4 (1968) 1001 Çerçeve 5 (1968) Piyeslerim(Ulu Hakan/Yunus Emre/S. P. Adam) (1969) Müdafaalarım (1969) Son Devrin Din Mazlumları (1969) Sosyalizm Komünizm ve İnsanlık (1969) Şiirlerim (1969) Benim Gözümde Menderes (1970) Yeniçeri (1970) Kanlı Sarık (1970) Hikâyelerim (1970) Nur Harmanı (1970) Reşahat (1971) Senaryo Romanları (1972) Moskof (1973) Hazret (1973) Esselâm (1973) Hac (1973) Çile (Nihaî Tertib) (1974) Rabıta (1974) Başbuğ Velilerden 33 (Altun Silsile) (1974) O ve Ben (1974) Bâbıâli (1975) Hitabeler (1975) Mukaddes Emanet (1976) İhtilal (1976)
  • 12. Sahte Kahramanlar (1976) Veliler Ordusundan 333 (Halkadan Pırıltılar) (1976) Rapor 1 (1976) Rapor 2 (1976) Yolumuz, Halimiz, Çaremiz (1977) Rapor 3 (1977) İbrahim Ethem (1978) DOĞRU Yolun Sapık Kolları (1978) Rapor 4 (1979) Rapor 5 (1979) Rapor 6 (1979) Aynadaki Yalan (1980) Rapor 7 (1980) Rapor 8 (1980) Rapor 9 (1980) Rapor 10 (1980) Rapor 11 (1980) Rapor 12 (1980) Rapor 13 (1980) İman ve İslâm Atlası (1981) Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu (1982) Tasavvuf Bahçeleri (1983) Kafa Kâğıdı (1984) Hesaplaşma (1985) Dünya Bir İnkılâp Bekliyor (1985) Mümin (1986) Öfke Ve Hiciv (1988) Çerçeve 2 (1990) Konuşmalar (1990) Başmakalelerim 1 (1990) Çerçeve 3 (1991) Hücum Ve Polemik (1992) Başmakalelerim 2 (1995) Başmakalelerim 3 (1995) Çerçeve 4 (1996) Edebiyat Mahkemeleri (1997) Çerçeve 5 (1998) Hâdiselerin Muhasebesi 1 (1999) Püf Noktası (2000) Hâdiselerin Muhasebesi 1 (1999) Püf Noktası (2000) Bekleyen Bayram ZİNDANDAN MEHMED’E MEKTUP Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
  • 13. Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim! Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli... Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak. Ne ayak dayanır buna, ne tırnak! Bir âlem ki, gökler boru içinde! Akıl, olmazların zoru içinde. Üstüste sorular soru içinde: Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu? Buradan insan mı çıkar, tabut mu? Bir idamlık Ali vardı, asıldı; Kaydını düştüler, mühür basıldı. Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı. Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; Bahçeye diktiği üç beş karanfil... Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'! Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat... Beni Allah tutmuş, kim eder azat? Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem... Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem! Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil; Sayım var, maltada hizaya dizil! Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
  • 14. İnsanlar zindanda birer kemmiyet; Urbalarla kemik, mintanlarla et. Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat; Zift dolu gözlerde karanlık kat kat... Yalnız seccâdemin yününde şefkat; Beni kimsecikler okşamaz mâdem; Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem! Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan. Karıştır çayını zaman erisin; Köpük köpük, duman duman erisin! Peykeler, duvara mıhlı peykeler; Duvarda, başlardan, yağlı lekeler, Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler... Duvar, katil duvar, yolumu biçtin! Kanla dolu sünger... Beynimi içtin! Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar; Tek nokta seçemez dünyadan nazar. Yerinde mi acep, ölü ve mezar? Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz? Güneşe göç var da, kalan biz miyiz? Ses demir, su demir ve ekmek demir... İstersen demirde muhali kemir, Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
  • 15. Garip pencerecik, küçük, daracık; Dünyaya kapalı, Allah’a açık. Dua, dua, eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış... Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu; İplik ki, incecik, örer boşluğu. Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş; Karanlığında nur, yeniden doğuş... Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş! Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin! Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! KALDIRIMLAR I
  • 16. Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum! Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
  • 17. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi... II Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi, Etinle, kemiğinle, sokakların malısın! Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi, Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın! Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri, Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında. Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri; Onun taşı erimiş, senin kafatasında. İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz. Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur! Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları. Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur... Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...
  • 18. III Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece, Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler. Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince, Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der. Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de, Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp. Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de, Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp. Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım; Onu bir başkasına râm oluyor sanırım, Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı. Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan; Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan... BEKLENEN Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni;
  • 19. Bırak vehmimde gölgeni Gelme, artık neye yarar? 4 Mehmet Emin Yurdakul (d. 13 Mayıs 1869, İstanbul - ö. 14 Ocak 1944,İstanbul), Türk şair, milletvekili. “Türk Şairi”, “Milli Şair” diye anılır. Türk Milli Edebiyat akımının öncü şairleri arasında yer almıştır. Ulusçu, halkçı görüşleri savunan şiirler yazan Yurdakul, Osmanlı Meclis-i Mebusan III. Dönem Musul Mebusluğu ile TBMM II. Dönem Karahisar-ı Şarkı, III. Dönem Şebinkarahisar ve IV. Dönem (Ara Seçim), V., VI. Dönem Urfa ve VII. Dönem İstanbul Milletvekilliği ile II. Dönem İrşad Encümeni Reisliği yapmıştır. Eserleri: Türkçe şiirler, 1899 Türk Sazı, 1914 Ey Türk Uyan, 1914 Tan Sesleri, 1915 Zafer Yolunda, 1918 Aydın Kızları, 1919 Dante'ye, 1920 Mustafa Kemal, 1928 Ankara, 1939 Cenge Giderken 1886 Fazilet ve Adalet (1890) Ordunun Destanı (The Legend of the Army, 1915) Dicle Önünde (In Front of Tigris, 1916) İsyan ve Dua (The Uprising and the Prayers, 1918)
  • 20. Turan'a Doğru (Towards Turan, 1918) Türk'ün Hukuku (The Law of Turk, 1919) Kral Corc'a (To King George, 1928) BİZ NASIL ŞİİR İSTERİZ “Köroğlu” ne? Anadolu dağlarında görünen, Hep evleri, yapıları çamurlara bürünen, Köycüklerde, rencberlerin yurtlarında okunur. Bir kitap ki ya bir yetim keçisini çaldırtır, Ya bir çiftçi çocuğunu ıssız dağa kaldırtır, Öyle şeyler belletir ki akıllara dokunur. “Fâtih” nedir? İstanbul’un surlarının altında, Karadeniz Boğazı’nda, Hisar’ların sırtında, Gayet güzel düşünülmüş, gayet iyi duyulmuş. Bir şiir ki şehitlerin al kanıyla yazılmış; Bir kılıç ki kitabının alt yanına asılmış; Bir altından heykeldir ki bir odaya konulmuş. Biz o şiiri isteriz ki çifte giden babalar, Ekin biçen genç kızlarla, odun kesen analar, Yanık sesin dinlerlerken gözyaşların silsinler. Başlarını açık, beyaz sinesine koysunlar; Yüreğinin, özleriçün çarpındığın duysunlar; Bu çarpıntı, bu ses nedir? Neler diyor? Bilsinler.
  • 21. ANADOLU’DAN BİR SES YAHUT CENGE GİDERKEN Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur; Sinem, özüm ateş ile doludur, İnsan olan vatanının kuludur. Türk evladı evde durmaz giderim! Muhammed'in kitabını kaldırtmam; Osmancık'ın bayrağını aldırtmam; Düşmanımı vatanıma saldırtmam. Tanrı evi viran olmaz, giderim! Bu topraklar ecdadımın ocağı; Evim, köyüm hep bu yerin bucağı; İşte vatan, işte Tanrı kucağı! Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim! Tanrım şahit, duracağım sözümde; Milletimin sevgileri özümde; Vatanımdan başka şey yok gözümde. Yâr yatağın düşman almaz, giderim! Ak gömlekle gözyaşımı silerim; Kara taşla bıçağımı bilerim; Vatanımçin yücelikler dilerim. Bu dünyada kimse kalmaz, giderim!
  • 22. 5 Faruk Nafiz Çamlıbel: (18 Mayıs 1898, İstanbul – 8 Kasım 1973, İstanbul), Türk şair, siyasetçi, öğretmen. Hecenin Beş Şairi'nden biridir. TBMM’de VIII., IX., X.ve XI. Dönem İstanbul Milletvekili olarak görev yapmış bir siyasetçidir. En ünlü eseri, Han Duvarları adlı uzun şiiridir. Behçet Kemal Çağlar ile birlikte Onuncu Yıl Marşı’nın sözlerini yazmıştır. Eserleri: Ali Piç Yolcu ile Arabacı Bizim Memleket Çoban Çeşmesi Dinle Neyden Gönülden Gönüle Bir Ömür Böyle Geçti Suda Halkalar Han Duvarları Zindan Duvarları Şarkın Sultanları Mustafa Kemal Son Aşık Tiyatro oyunları[değiştir | kaynağı değiştir] Canavar O gün(1925) Akın (1932) Özyurt (1933) Kahraman (1938) Yayla Kartalı (1945) İlk Göz Ağrısı
  • 23. Hudekoğlu Roman[değiştir | kaynağı değiştir] Yıldız Yağmuru Ayşe'nin Doktoru (1949) Mektep temsilleri[değiştir | kaynağı değiştir] Bir Demette Beş Çiçek (1933) Yangın (1934) Belki Birgün (1946) ÇOBAN ÇEŞMESİ Derinden derine ırmaklar ağlar, Uzaktan uzağa çoban çeşmesi, Ey suyun sesinden anlıyan bağlar, Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. Gönlünü Şirin'in aşkı sarınca Yol almış hayatın ufuklarınca, O hızla dağları Ferhat yarınca Başlamış akmağa çoban çeşmesi. O zaman başından aşkındı derdi, Mermeri oyardı, taşı delerdi. Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi. Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi. Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu, Kerem'in sazına cevap veren bu, Kuruyan gözlere yaş gönderen bu... Sızmadı toprağa çoban çeşmesi. Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda, Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda, Ateşten kızaran bir gül arar da, Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi, Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar, Tarihe karıştı eski sevdalar.
  • 24. Beyhude seslenir, beyhude çağlar, Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi... Faruk Nafiz Çamlıbel HAN DUVARLARI -Osmanzade Hamdi Bey'e- Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık! Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık, Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı... Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları, Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler, Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler... Ellerim takılırken rüzgârların saçına Asıldı arabamız bir dağın yamacına. Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık, Yalnız arabacının dudağında bir ıslık! Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar, Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu. Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu. Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince. Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi. Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi. Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine. Yol, hep yol, daima yol... Bitmiyor düzlük yine. Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali, Sonunda ademdir diyor insana yolun hali, Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan. Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan
  • 25. Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor, Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor... Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine. Bir sarsıntı... Uyandım uzun süren uykudan; Geçiyordu araba yola benzer bir sudan. Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu, Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu: Ağır ağır önümden geçti deve kervanı, Bir kenarda göründü beldenin viran hanı. Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri. Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya. Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı, Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı. Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor, Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor. Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı Her yüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı. Gitgide birer ayet gibi derinleştiler Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki cizgiler... Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı, Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı; Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler, Aygın baygın maniler, açık saçık resimler... Uykuya varmak için bu hazin günde, erken, Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı; Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı. Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa; "On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan Baba ocağından yar kucağından Bir çiçek dermeden sevgi bağından Huduttan hududa atılmışım ben" Altında da bir tarih: Sekiz mart otuz yedi...
  • 26. Gözüm imza yerinde başka ad görmedi. Artık bahtın açıktır, uzun etme, arkadaş! Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş; Araya gitti diye içlenme baharına, Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına!... Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk, Soğuk bir mart sabahı... Buz tutuyor her soluk. Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri. Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor, Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor... Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar, Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar. Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide, İki dağ ortasında boğulan bir geçide. Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden: Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla, Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla. Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu, Burada son fırtına son dalı kırıyordu... Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla, Savrulmaya başladı karlar etrafımızda. Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü; Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü... Gönlümde can verirken köye varmak emeli Arabacı haykırdı "İşte Araplıbeli!" Tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana Biz menzile vararak atları çektik hana. Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş. Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor, Kimi haydut, kimi kurt masalı anlatıyor... Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri, Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri. Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,
  • 27. Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor; "Gönlümü çekse de yârin hayali Aşmaya kudretim yetmez cibali Yolcuyum bir kuru yaprak misali Rüzgârın önüne katılmışım ben" Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı, Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı... Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde. Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık, Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık. Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım, Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım! "Garibim namıma Kerem diyorlar Aslı'mı el almış haram diyorlar Hastayım derdime verem diyorlar Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben" Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında, Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında. Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı! Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı! Az değildir, varmadan senin gibi yurduna, Post verenler yabanın hayduduna kurduna!.. Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu: "Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?" Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende, Dedi: "Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!" Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti, Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti... Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi. Aradan yıllar geçti işte o günden beri Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim, Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim. Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar, Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar! Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
  • 28. Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!.. Faruk Nafiz ÇAMLIBEL 6 Yusuf Ziya Ortaç: (d. 23 Nisan 1895, İstanbul – ö. 11 Mart 1967, İstanbul) Türk şair, yazar, edebiyat öğretmeni, yayımcı, siyasetçi. Türk şiirinde Beş Hececiler olarak adlandırılan gruptandır. Türk edebiyatının önemli mizah yazarlarındandır. Beş Hececiler grubunun üyelerinden Orhon Seyfi ile birlikte Türk dergicilik yaşamında önemli yeri olan siyasi-mizah dergisi Akbaba’yı yayın hayatına kazandırmış, bu dergideki yazılarıyla büyük bir hayran kitlesi edinmiştir. VIII. ve IX. Dönem Ordu milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görev yapmış bir siyasetçidir. Eserleri: Şiir: Akından Akına (1916) Aşıklar Yolu (1919) Şairin Duası (1919) Şen Kitap (1919) Cenk Ufukları (1920) Yanardağ (1928) Bir Selvi Gölgesi (1938) Kuş Cıvıltıları (Çocuk şiirleri, 1938) Bir Rüzgar Esti (1962) Oyun: Binnaz (1917) Name (1918) Kördüğüm (1919) Nikahta Keramet (1923) Uzun Hikâye: Kürkçü Dükkanı (1931) Şeker Osman (1932) Antoloji ve İnceleme: Nedim (1932) Seyranî (1933) Halk Edebiyatı Antolojisi (1933) Faruk Nafiz: Hayatı ve Eserleri (1937) Ahmet Haşim: Hayatı ve Eserleri (1937) Roman: Dağların Havası (1925, manzum) Göç (1943, otobiyografik roman) Üç Katlı Ev (1953) Sarı çizmeli Mehmet Ağa (1956) Gün Doğmadan (1960) Mizah: Beşik (1943)
  • 29. Ocak (1943) Sarı Çizmeli Mehmed Ağa (1956) Gün Doğmadan (1960) Gezi - Anı – Biyografi: İsmet İnönü (1946) Göz Ucuyla Avrupa (1958) Portreler (1960) Biz GİDEN GELMEZ İşittim ki, benim için ağlıyormuşsun, Hala adım düşmüyormuş dudaklarından! Geçenlerde bir yolcudan beni sormuşsun, Metruk, ıssız bir manastır gibiymiş odan! Çamlıklarda tek başına geziyormuşsun, Gözyaşların anıyormuş eski günleri... Ümidini siyah ufuklarda yormuşsun, Sanmışsın ki, giden günler gelecek geri! Artık ela gözlerinin altı çürümüş, Bahçemdeki kuşlar gibi susmuş kahkahan! Kalbin bir dal mevsimin hüznü bürümüş... Akşamları son yolcular geçerken kırdan Nazarların dalıyormuş, yıllardan beri Bir seyyahın bekleniyor gibi haberi! KIŞ Fırtına bir hallaç gibi, Gökte bulutları atar. Gittikçe bastırır tipi, Dünya kar içinde yatar. Uzak bir hayal olur yaz, Rüzgar acı acı eser, Bir ustura gibi ayaz, Dokunduğu yeri keser. Bahçeler bir kar kuyusu, Ağaçlar bir gümüş şamdan. Dere akmaz, buz tutar su,
  • 30. Sesler kesilir akşamdan. Bacalar tüten evlerde, Gönül ilkbaharı özler, Rüya görür alevlerde, Sobalara dalan gözler. Yusuf Ziya ORTAÇ 7 Enis Behiç Koryürek (d.11 Mart 1891, İstanbul - ö. 18 Ekim 1949, Ankara) Türk şair, öğretmen, diplomat, bürokrat. Hecenin beş şairinden biridir. Türk denizciliğini şiire sokan şair olarak bilinir. [1] Türk-Macar dostluğunun gelişmesinde, Gül Baba Türbesinin yeniden ziyaretgâh ve müze haline getirilmesinde büyük hizmetleri geçmiş bir diplomattır. İşçi meselelerine ciddi olarak yaklaşan ve çözüm yolları için kurumlaşma yollarını açan ilk bürokratlardandır. Eserleri: Şiir kitapları Miras (1927) Varidat-ı Süleyman (Çedikçi Süleyman Çelebi Ruhundan İlhamlar, 1949) Güneşin Ölümü (1951)
  • 31. GEMİCİLER Biz dalgalar, fırtınalar kahramanı yiğitleriz. Ufuklardan ufuklara haber sorar, gezeriz. Güneşlerde uyuklayan yamaçları, Kalbi durgun tarlaları bıraktık. Gölge veren ağaçları Sevmiyoruz biz artık. Sevgilimiz, Ey deniz! İşte biz; Nihayetsiz Mavilikler yolcusu! Ruhumuzun kardeşidir Güneşlerde parlayan bu yeşil su. Bayrağımız yeşil sular ateşidir. Biz bayrağın fedaisi sayısız Türk genciyiz. Biz hilale şan arayan korku bilmez gemiciyiz. Ey vatandan müjdelerle bize kadar gelen rüzgâr! O sarışın sahillerde kara gözlü genç kızlar, Yaz gecesi mehtap ile konuşurken, Doğru söyle, sordular mı bizleri?.. Nasıl cevap verdiği gökten Gemimizin rehberi, O vefakâr Yıldızlar?.. Poyraz var; Yelken dolar. Gemi sanki kanatlı! Enginlerde pembe güneş Gülümserken bu yolculuk ne tatlı! Çal sazını kalenderce yiğit kardeş!
  • 32. Nağmelerin yorulmayan dalgalardan bahtiyar. Gönderelim bu ahengi o sevgili yurda kadar... Enis Behiç Koryürek 8 Halit Fahri Ozansoy: (d. 12 Temmuz 1891, İstanbul - ö. 23 Şubat 1971,İstanbul) Türk şair, gazeteci, oyun yazarı, öğretmen Hecenin Beş Şairinden biridir. 40 yıl edebiyat öğretmenliği yapan Ozansoy, başta şiir olmak üzere tiyatro ve roman türlerinde pek çok eser vermiş bir edebiyat ve kültür adamıdır. ESERLERİ: ŞİİR: Rüya (1912) Cenk Duyguları (1917) Efsaneler (1919) Zakkum (1920) Bulutlara Yakın (1920) Gülistanlar ve Harabeler (1922) Paravan (1929) Balkonda Saatler (1931) Sulara Dalan Gözler (1936) Hep Onun İçin (1962) Sonsuz Gecelerin Ötesinde (1964) ROMAN: Sulara Giden Köprü (1939) Aşıklar Yolunun Yolcuları (1939) OYUN: Baykuş (1916) İlk Şair (1923) Sönen Kandiller (1928) 10 Yılın Destanı (1933) Nedim (1936)
  • 33. Hayalet (1936) Bir Dolaptır Dönüyor (1958) İki Yanda (1970) (Baykuş ve Şair oyunları aruzla yazılmıştır.) ANI: Edebiyatçılar Geçiyor (1939, Edebiyatçılar Çevremde adıyla genişletilmiş baskı, 1970) Darülbedayi Devrinin Eski Günleri (1964) Eski İstanbul Ramazanları (1968) ARUZA VEDA İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz, Ey eski dost yad edelim eski demleri, Madem ki son sadanı dağıtmış, yorulmuşuz! Anlat alevli bir çölün üstünde ansızın! Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü! Binbir diyarda binbir ilahi güzel kızın Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü! Neydin gönülde, şimdi ne oldun zavallı sen, Hıçkır benim de bari bu son gizli nalemi. Timsalin asumanda ziyalarla işlenen Bir pembe gül mü, yoksa bir altın piyale mi? Akşam gruba karşı tüten bir buhurdanın Hüznüyle şahit olma nihayet zevaline! İran yoluyla Zühre tacın, nağme kervanın Şahane geldiğin gibi şahane git yine! Biz şimdi başka bir ahenge bağlıyız: Aşık nazlıya geldi erenler bu meclise, Yalnız bugün senin gibi ölgün sadalıyız, Zira bu saz da parçalanır gülmek istese... İncitmeden rübabını insafsız ellerin Zalim temaslarıyla zamanın sitemleri,
  • 34. Ah ayrılırken, inleyerek paslı tellerin, Ey eski dost, yad edelim eski demleri... Halit Fahri Ozansoy 9 Orhan Seyfi Orhon (d. 23 Ekim 1890, İstanbul - ö. 22 Ağustos 1972, İstanbul), Türk şair, gazeteci, yazar, yayımcı, siyaset adamı. Türk edebiyatı tarihine Beş Hececiler olarak geçmiş edebi topluluğun şairlerinden birisidir. Yirmiden fazla şiiri değişik bestekârlar tarafından bestelenmiştir. Başta Akbaba mizah dergisi ve Çınaraltı fikir ve sanat dergisi olmak üzere pek çok dergi çıkarmış ve adı Çınaraltı dergisi ile özdeşleşmiş bir yayımcıdır. TBMM’de 8. dönem Zonguldak ve 13. dönem İstanbul milletvekili olarak yer almış bir siyasetçidir. Eserleri: Şiirleri Fırtına ve Kar (1919). Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi (1919) Gönülden Sesler (1922) Kervan (1935, 1964) O Beyaz Bir Kuştu (1941) İstanbul’un Fethi (1953) İşte Sevdiğim Dünya (1962) Şiirler (1970) Antoloji Hayat Bilgisi Şiirleri (I-III, 1929- 1930). Hikâye ve Roman Kerem ile Aslı (1938) Çocuk Adam (1941). Mizah ve Hiciv Kitapları Fiskeler (1922). Asrî Kerem (1938). Hicivler (1951) Düğün Gecesi ( 1957) Deneme ve Fıkralar Dün Bugün Yarın (1943) Kulaktan Kulağa (1943) Biyografiler 1937’de hazırladığı Abdülhak Hâmid, Mehmed Âkif, Ziya Gökalp, Yahya Kemal, Nazım Hikmet biyografileri Siyasî Mücadele Eserleri Maskeler Aşağı (1943) Maarif Vekili Hasan Âli Yücel’e Açık Mektup (1944)
  • 35. Gençlere Açık Mektup (1951). VEDA Hani o bırakıp giderken seni Bu öksüz tavrını takmayacaktın? Alnına koyarken veda buseni Yüzüme bu türlü bakmayacaktın? Hani ey gözlerim bu son vedada, Yolunu kaybeden yolcunun dağda Birini çağırmak için imdada Yaktığı ateşi yakmayacaktın? Gelse de en acı sözler dilime Uçacak sanırdım birkaç kelime... Bir alev halinde düştün elime Hani ey gözyaşım akmayacaktın? DİYORLAR Ölürsem yazıktır sana kanmadan Kollarım boynunda halkalanmadan Bir günüm geçmiyor seni anmadan Derdine katlandım hiç usanmadan Diyorlar: "Kül olmaz ateş yanmadan Denizler durulmaz dalgalanmadan!" Saadet benziyor boş bir seraba Düşüyor her seven gönül azaba Gelmiyor çekilen dertler hesaba Diyorum: "Sebep ne bu ızdıraba?" Diyorlar: "Kül olmaz ateş yanmadan
  • 36. Denizler durulmaz dalgalanmadan!" Orhan Seyfi Orhon 10 Yahya Kemal Beyatlı (2 Aralık 1884, Üsküp - 1 Kasım 1958, İstanbul), Türk şair, yazar, siyasetçi, diplomat. Doğum adı Ahmed Agâh’tır. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Şiirleri Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprülük görevi üstlenmiştir. Türk edebiyatı tarihi içinde "Dört Aruzcular"'dan biri olarak kabul edilir (Diğerleri Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy ve Ahmet Haşim'dir). Sağlığında Türk edebiyatının baş aktörleri arasında kabul edilmiş ancak hiç kitap yayımlamamış bir şairdir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde milletvekilliği ve bürokratlık gibi siyasi görevler üstlenmiştir. Eserleri öldükten sonra kitaplaştırılmıştır. Yahya Kemal Beyatlı'nın Eserleri: - Kendi Gök Kubbemiz (1961) - Eski Şiirin Rüzgariyle (1962) - Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963) - Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966) - Siyasi Hikayeler (1968) - Siyasi ve Edebi Portreler (1968) - Edebiyata Dair (1971) - Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973) - Tarih Müsahabeleri (1975) - Bitmemiş Şiirler (1976) - Mektuplar-Makaleler (1977)
  • 37. SESSİZ GEMİ Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden. BİR BAŞKA TEPEDEN Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görülür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
  • 38. 11 Nail Abbas Sayar: (21 Mart 1923, Yozgat - 12 Ağustos 1999, İzmir) Türk köy edebiyatında önemli yeri olan Türk romancı ve şair. Abbas Sayar şiir gibi roman yazan bir yazar. Şairliği bu yüzden önemlidir. Eserleri: Öykü: Yorganımı Sıkı Sar, 1977 Roman: Yılkı Atı, 1970 Çelo, 1972 Can Şenliği, 1974 Dik Bayır, 1977 Tarlabaşı Salkım Saçak, 1977 Anılarda Yumak Yumak El Eli Yur, El de Yüzü Şiir: Şiirler, 2002, Ötüken Yay. Deneme: Noktalar (aforizmalar),1991 Şehir Kitapları: Yozgat Var, Yozgatlı Yok kitap: “Neco'ya Mektuplar”, Yozgat 1959
  • 39. SARARAN OTLAR ARASINDA Sen bilmezsin bozkırın akşamlarını, Batıda bir tepsi erirken Doğudan bir tepsi çıkar Alaca ışıklı tepeleri, Yamyassı eder şarkılar. Bir içli keder düşer yüreklere Kımıldar yanık acılarla dudaklar. Kiminin gözü batan güneşte, Kimininki doğan aydadır, Kimisi asker anası, Gözler yollardadır. Bir ince duman fakir bacasından Gökyüzüne arz-ı hal çizer. Kenar mahalledeki ihtiyar nine, Bir kuru ekmeği, bir dudağını yer... Şamatayı bırakır yüzleri kirli çocuklar, Ezan sesleri yalar kulakları. Avuçlarda emeksiz istekler, Eller ki açıktır yukarı. Işık bahçesinin ardına geçer mavi, Ağaçlar kulaç kulaç gerinir,
  • 40. Bozkıra kuşak olup iner samanyolu, Dudaklarını uzatır yıldızlar bir bir... Hangi türküyü söylersen söyle, Hangi dünyaya girersen gir, Tepeler ustaca bakar yüzüne, Burada toprak her şeyi bilir. Sevdadan yana yanık yürekleri, Işıklı gökyüzü yoklar, Çocuk gözlerine dağılır er saatte Minik minik uykular. Sonra bir ince sessizlik dökülür Dalı, ağacı unutur yaprak. Girer koynuna düşüncelerin zaman Ağlayarak... Sen bilmezsin bozkırın akşamlarını, Bir tepsi erirken Bir tepsi çıkar... Bölüşmüştür sevgiler yürekleri, Kiminin gözü batan güneşte, Kimininki doğan aydadır. Batıda tutuşan konaklarda, Doğuda renkleşen saraylardadır. Abbas Sayar
  • 41. 12 Abdülhak Şinasi Hisar (İstanbul, 14 Mart 1887 - 3 Mayıs 1963) Türk romancı, yazar. ESERLERİ Roman Fahim Bey ve Biz (1941; 1942 CHP Hikâye ve Roman Ödülü üçüncülüğü) Çamlıca’daki Eniştemiz (1944) Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952) Anı Boğaziçi Mehtapları (1942) Boğaziçi Yalıları (1954) Geçmiş Zaman Köşkleri (1956) Fıkra Geçmiş Zaman Fıkraları (1958) Antoloji Aşk imiş her ne var alemde (1955) Biyografi İstanbul ve Pierre Loti (1958) Yahya Kemal’e Veda (1959) Ahmet Haşim : Şiiri ve Hayatı (1963) Ölümünden Sonra birçok eseri toparlanmış ve hakkında kitaplar yazılmıştır.
  • 42. YALNIZ VE MAHZUN HAZANIN GELİŞİ Yanımda hışırdadı Sonbaharın kanadı.. Son güllerde bu kokan Bahardan akan bir kan.. Yerlerde dallar ancak Kırılmış bir oyuncak.. Ne bir adım, ne bir ses! Yollardan ümidi kes!. Ağaçlar hasta, mahzun Hazan! Geliyor musun?.. (HAZAN NEFESLERİ) HAZANDA KALBİM Rüzgârlar.. Karanlık.. Büyük bir gece.. İnliyor, uvuluyor dünya delice… En korkunç inleyen yine Yarabbim, Kalbim!.. HAZANDA ODAM Hazanda gönlümce döşendi odam, Eşyam: Doğarken, yaşarken, ölürken de dost Bir post. Nefs-i derdimi teskine mev’ud Bir ud!..
  • 43. Abdülhak Şinasi Hisar 13 Ahmet Hamdi Tanpınar: (d. 23 Haziran 1901; İstanbul) – (ö. 24 Ocak 1962, İstanbul), Türk romancı, öykücü , şair, öğretmen, çevirmen, edebiyat tarihçisi, siyasetçi. Cumhuriyet neslinin ilk öğretmenlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar; "Bursa'da Zaman" şiiri ile geniş bir okuyucu kitlesi tarafından tanınmış bir şairdir. Şiir, hikâye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi gibi birçok alanda eser veren sanatçının başlıca eserleri Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanları, Beş Şehir adlı şehir monografisidir. Bir bilim adamı olarak “XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi” adlı eseriyle edebiyat tarihçiliğine yeni bir görüş ve bakış açısı getirmiştir. TBMM VII. dönem Maraş milletvekilidir. Eserleri Roman Huzur (1949) Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1962) Sahnenin Dışındakiler (1973) Mahur Beste (1975) Aydaki Kadın (1986) Şiir Şiirler (1961) İnceleme XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi Deneme Beş Şehir (1946) Yahya Kemal (1962) Edebiyat Üzerine Makaleler (1969) (ölümünden sonra derlenmiştir) Yaşadığım Gibi (1970) (ölümünden sonra derlenmiştir) Hikâye Abdullah Efendinin Rüyaları (1943) Yaz Yağmuru (1955)
  • 44. Hikâyeler (yazarın ölümünden sonra derlenmiş) BİR ADIN KALMALI bir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet sen say ki ben hiç ağlamadım hiç ateşe tutmadım yüreğimi geceleri, koynuma almadım ihaneti ve say ki bütün şiirler gözlerini bütün şarkılar saçlarını söylemedi hele nihavent hele buselik hiç geçmedi fikrimden ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın içimin nehirlerinden evet yangın evet salaş yalvarmanın korkusunda talan evet kaybetmenin o zehirli buğusu evet nisyan evet kahrolmuş sayfaların arasında adın sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı bu sevda biraz nadan
  • 45. biraz da hıçkırık tadı pencere önü menekşelerinde her akşam dağlar sonra oynadı yerinden ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı yani ben seni sevdiğim zaman ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın yine de bir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet beni affet Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç Ahmet Hamdi Tanpınar
  • 46. NE İÇİNDEYİM ZAMANIN Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükutu öğüten Uçsuz bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş. Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim. Ahmet Hamdi Tanpınar
  • 47. 14 Ahmet Kudsi Tecer: (4 Eylül 1901, Kudüs - 23 Temmuz 1967, İstanbul), Türk öğretmen, şair, oyun yazarı, siyasetçi. Halk kültürü alanında çalışmaları ile tanınır. Çalışmaları, Karacaoğlan ve Yunus Emre’nin hayatına ışık tutmuştur. Ünlü halk şairi Aşık Veysel’i Türkiye'ye tanıtan, halk müziği derlemecisi Muzaffer Sarısözen'i keşfeden kişidir. 1930'larda adını şiir alanında duyuran edebiyatçının en çok bilinen eseri, Münir Ceyhan tarafından bir okul şarkısı haline getirilen Orada Bir Köy Var Uzakta adlı şiirdir. Tecer, şairliğinin yanı sıra kaynağını yerli ve milli unsurlardan alan tiyatro eserleri vermiş bir oyun yazarıdır. VI. dönem Seyhan, VII. Dönem Şanlıurfa milletvekili olarak TBMM’de görev yapmıştır. ŞİİR: Şiirler (1932) Tüm Şiirleri (ölümünden sonra, 1980) OYUN: Yazılan Bozulmadan (1947) Köşebaşı (1948) Bir Pazar Günü (1959) Köroğlu (1959)
  • 48. İNCELEME: Köylü Temsilleri (Köy seyirlik oyunları derlemesi, 1940) ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA Orda bir köy var, uzakta, O köy bizim köyümüzdür. Gezmesek de, tozmasak da O köy bizim köyümüzdür. Orda bir ev var, uzakta, O ev bizim evimizdir. Yatmasak da, kalkmasak da O ev bizim evimizdir. Orda bir ses var, uzakta, O ses bizim sesimizdir. Duymasak da, tınmasak da O ses bizim sesimizdir. Orda bir dağ var, uzakta, O dağ bizim dağımızdır. İnmesek de, çıkmasak da O dağ bizim dağımızdır. Orda bir yol var, uzakta, O yol bizim yolumuzdur. Dönmesek de, varmasak da O yol bizim yolumuzdur. Ahmet Kutsi Tecer
  • 49. NERDESİN Geceleyin bir ses böler uykumu, İçim ürpermeyle dolar:-Nerdesin? Arıyorum yıllar var ki ben onu, Âşıkıyım beni çağıran bu sesin. Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgârlara karışır gider. Gün olur peşimden yürür beraber, Ansızın haykırır bana:-Nerdesin? Bütün sevgileri atıp içimden, Varlığımı yalnız ona verdim ben. Elverir ki bir gün bana, derinden, Ta derinden, bir gün bana "Gel" desin. Ahmet Kutsi TECER
  • 50. 15 Ahmet Muhip Dıranas:(d. 1909, Sinop; ö. 21 Haziran 1980, Ankara) Türk şair, yazar. Eserleri: Şiir Şiirler (1974) Kırık Saz (1975 T. Fikret'ten). Fahriye Abla Rüzgar Kar Olvido Elif Oyun: Gölgeler (1947) O Böyle İstemezdi (1948 - Bu iki oyun Devlet Tiyatrosu ile İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda oynanmıştır). Bitmez Tükenmez Can Sıkıntısı Büyük Olsun Atlıkarınca Çeviri oyun Aptal (1940 - Dostoyevski'den uyarlayanlar F. Neziere / S.W. Bienstock). İnceleme Fransa'da Müstakil Resim (1937 - İki Cilt C. Sıtkı ile birlikte). Şiir çevirileri
  • 51. FAHRİYE ABLA Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar, Kapanırdı daha gün batmadan kapılar. Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden, Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla! Eviniz kutu gibi bir küçücük evdi, Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi; Güneşin batmasına yakın saatlerde Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede. Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede; Bahçende akasyalar açardı baharla. Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye abla! Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı; Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı. İçini gıcıklardı bütün erkeklerin Altın bileziklerle dolu bileklerin. Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin; Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla. Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla! Gönül verdin derlerdi o delikanlıya, En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya. Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
  • 52. Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın? Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın; Hâtırada kalan şey değişmez zamanla. Ne vefalı komşumdun sen, Fahriye abla! Ahmet Muhip DRANAS 16 Turan Oflazoğlu: (d. 1932, Adana) Türk oyun yazarı, şair, eleştirmen. Eserleri: Oyunları: Keziban, Allah'ın Dediği Olur, Deli İbrahim (Türk Dil Kurumu 1968 Tiyatro Ödülü), Sokrates Savunuyor, Güzellik ve Aşk, IV. Murat (1970 TRT Ödülü), Gardiyan, Bizans Düştü (Fatih), Genç Osman, Dörtbaşımamur Şahin Çakırpençe, Elif Ana, Kösem Sultan (1981-1982 Avni Dilligil Ödülü), Atatürk (oratoryo metinleri), Şenlik (bale), Sultanahmet Camii Ses ve Işık Gösterisi, Cem Sultan, Kılıç ve Ney (II. Selim), Sinan, Olimpiyat (bale), Topkapı (TV senaryosu), Mütarekeden Büyük Taarruza (film senaryosu), Kanuni Süleyman (1996 Atatürk Kültür Merkezi Ödülü), Yine Bir Gülnihal, Yavuz Selim, Korkut Ata. Şiirleri: Sevgi Hakanı, Fetih (destan)
  • 53. ÇAĞRI Bunca kilitli kaldığı yeter kapının. Bu sürekli kıştan, bu kat kat buzullardan, yeter, kurtar beni. Bakarsın ağır ağır gökleşen o gövdenle bakarsın, titrerim - her yerde şimdi sen varsın - bakarsın; titrerim ta derinlerde bakışlarını dinler de. Bakarsın bakarsın: düşer çağrın yemyeşil bir ışıkla yukardan, işler buzullara gözlerin, kokuların, baharın 'Gel! Hazır gecem öpüşlerine. Gel! Bunca kilitli kaldığı yeter kapının. Bakarsın, ağır ağır gökleşen gövdenle bakarsın, titrerim -sönmüş bütün ateşlerimi yakarsın - bakarsın; titrerim yer altı yatağımda soluğun gezindikçe kanımda. Bakarsın bakarsın; kalkar omuzlarım alev alev buzullardan, çığlık çığlık dolarım gecene, öpüşlerime hazır: Aç! Önünde ben, arkanda ben, tutuldu hep burçların. Aç! Bunca kilitli kaldığı yeter kapının. Turan Oflozoğu
  • 54. Kule Nerde olursan ol, sen duy benim sesimi türkü söylerken; duy da söyle kim olduğumu, söyle bana hep. Denizin derinlerinden sedef kaplar içinde geliyor besinlerim, görünmeyen eller koyuyor önüme her şeyimi. Ama böyle hep gece gündüz türkü söylemem gerek. 'Sesini kesme sakın' diye çığrışıyor kulenin çevresinde kaynaşan kalabalık, 'sesini kesme.... yoksa ne denize açılabiliriz balık tutmak için, ne de ekin ekmek için tarlayı sürebiliriz; ıssızlaşan bu yerlerde kaybederiz kendimizi, sesini kesme sakın' Denizin derinlerinden sedef kaplar içinde geliyor besinlerim, her şeyimi hazır buluyorum önümde. Ama böyle hep türkü söyleye söyleye tanıyamaz oldum sesimi; daha da yabancılaşıyor, denizin toprağın derinlerinden gelip dudaklarımın arasından çıkan bu ses, benim sesim yabancılaşıyor gitgide.
  • 55. Nerde olursan ol, sen duy benim sesimi dünyayı ezgilerle doldururken; duy da kim olduğumu söyle, söyle bana hep! Turan Oflazoğlu 17 Aka Gündüz: (Enis Avni Akagündüz) (d. 1886 Selanik - ö. 7 Kasım 1958) Türk yazar, gazeteci ve siyasetçi. Kuleli Askeri Lisesi mezunudur. Çocuk Bahçesi ve Genç Kalemler Yazarlığı, Selanik Gümrük İdaresi görevliliği, Adana İl İdare Kurulu Baskatipliği, Gazetecilik, Yazarlık, Şairlik, İleri Gazetesi Yazarlığı, Alay Gazetesi Başyazarlığı, Hakimiyet-i Milliyei Milliye Gazetesi Yazarlığı, Ankara Gazeteciler Cemiyeti kurucu üyeliği, Yazarlık, TBMM IV. (Ara Seçim), V. ve VI. Dönem Ankara Milletvekilliği yapmıştır. Evli ve bir çocuk babası idi. Eserleri: Türk Kalbi (hikaye, 1911), Türk'ün Kitabı (hikaye, 1911), Kurbağacık (hikaye, 1919), Dikmen Yıldızı (roman, 1927), Odun Kokusu (roman, 1928), Tank-Tango (roman, 1928), Hayattan Hikayeler (hikaye, 1928), İki Süngü Arasında (roman, 1929), Yaldız (roman, 1930), Çapkın Kız (roman, 1930), Aysel (roman, 1932), Ben Öldürmedim (roman, 1933), Onların Romanı (roman, 1933), Kokain (roman, 1935), Üvey Ana (roman, 1935), Üç Kızın Hikayesi (roman, 1933), Aşkın Temizi (roman, 1937), Çapraz Delikanlı (roman, 1938), Zekeriya Sofrası (roman 1938), Mezar Kazıcılar (roman, 1939), Giderayak (roman, 1939), Yayla Kızı (roman, 1940), Bebek (roman, 1941), Bir Şoförün Gizli Defteri (roman, 1943), Eğer Aşk... (roman, 1946), Sansaros (roman, 1946), Bir Kızın Masalı (roman, 1954) Şiirleri
  • 56. İlkbahar Şiiri Anadolu şiiri BOZGUN Müslüman’ı, Türk’ü düşman sürümüş Altın dağ üstüne duman bürümüş Ruhlarla melekler ufka yürümüş; Başını çevirip bakan kalmamış, Tanrı korkusunu duyan kalmamış: Ağla, gözüm ağla! Hicran yaraşır, Vatansız erkeğe, zindan yaraşır! Hak güneşi midir karşımda batan? Nazlı ninem midir yerlerde yatan? Sen misin, sen misin ey garip vatan!? Ellere satılmış ırzın, yaşmağın, Harab edilmiş otağın bağın: Ağla, gözüm ağla hicran yaraşır, Erkeksiz vatana düşmen yaraşır! Ey öksüz ocağım, zavallı ana! Kıydılar mı sana kıymadan cana? Kara mı sürüldü eski bir şana? Rabbin mekânına sanem asılmış, Bembeyaz alnına neler yazılmış! Ağla, gözüm ağla! Figan yaraşır! Kaygusuz imana hüsran yaraşır! Ne ettiler sana, ne oldu bana? Kulağımı verdim urulan çana,
  • 57. Bir gariplik geldi, çöktü her yana, İslam diyarında Kuran ağlıyor; Kuran’ı başında, Turan ağlıyor! Ağla, gözüm ağla figan yaraşır, Bülbülsüz bağına hazan yaraşır! Rumeli tutuştu, vatan dağıldı, Türk kuzularına altın ağıldı , Can memelerinden kanlar sağıldı. Kucağını açıp saran nerede? Ertuğrul’un oğlu Osman nerede? Ağla, gözüm ağla hicran yaraşır! Goncasız bülbüle figan yaraşır! Utan ey Türkoğlu, halinden utan! Bunu mu diledi senden Kayı Han? Böyle mi emretti ulu yaradan? Hüdavendigârı soran yok mudur? Fatih türbesine varan yok mudur? Ağla, gözüm ağla hicran yaraşır! Kurumuş sineye al kan yaraşır! Mabedler değişmiş, atılmış kitap! Ne hanüman kalmış, ne de bir ahbab? Cebr ile katılmış zemzeme şarab? Kalmamış mı duyan, ağlayan, ölen? Her tarafı sarmış sevinen, gülen! Ağla, gözüm ağla figan yaraşır! Kör olası göze tuğyan yaraşır! Akan sularından kanlar çağlıyor; Tütmeyen ocaklar vicdan dağlıyor, Çoluk, çocuk, gelin, civan ağlıyor, Düşmen bayrağını yırtan ararım,
  • 58. Namus ocağını kuran ararım, Ağla, gözüm ağla! Figan yaraşır! İmansız cihana tufan yaraşır! Aka Gündüz 18 Arif Nihat Asya: (7 Şubat 1904; İnceğiz, Çatalca, İstanbul - 5 Ocak 1975, Ankara),milliyetçi şiirleriyle tanınan ve Adana'nın kurtuluş günü olan 5 Ocak günü yazdığı ünlü "Bayrak" şiirinden dolayı "Bayrak şairi" olarak da anılan Türk şairdir. Eserleri: Şiir Heykeltraş (1924) Yastığımın Rüyası (1930) Ayetler (1936) Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946) Rubaiyyat-ı Arif (1956) Enikli Kapı (1964) Kubbe-i Hadrâ (1956) Kökler ve Dallar (1964) Emzikler (1964) Dualar ve Aminler (1967) Aynalarda Kalan (1969) Kanatlar ve Gagalar (1946) Kıbrıs Rubaileri (1964) Basamaklar (1971) Avrupa'dan Rubailer (1971) Kova Burcu (1967)
  • 59. BAYRAK Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım! Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın Mezarını kazacağım. Seni selâmlamadan uçan kuşun Yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder... Gölgende bana da, bana da yer ver. Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar: Yurda ay yıldızının ışığı yeter. Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün Kızıllığında ısındık; Dağlardan çöllere düştüğümüz gün Gölgene sığındık. Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı; Barışın güvercini, savaşın kartalı Yüksek yerlerde açan çiçeğim. Senin altında doğdum. Senin dibinde öleceğim. Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yer yüzünde yer beğen!
  • 60. Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim! FETİH MARŞI Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek; Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek; Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın ? Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.! Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden.... Senin de destanını okuyalım ezberden... Haberin yok gibidir taşıdığın değerden... Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın... Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.! Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini... Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ? Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın; Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.! Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır. Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır. Haydi artık uyuyan destanını uyandır.! Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!
  • 61. Delikanlım, işaret aldığın gün atandan Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan ! Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan .... Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın; Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.! Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin ! Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın! Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın... Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın ? Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.! Arif Nihat Asya 19 Asaf Halet Çelebi: (27 Aralık 1907, İstanbul - 15 Ekim 1958, İstanbul), şair. İlhamını Asya, tasavvuf ve dinler tarihinin ünlü kişilerinden, eski Doğu medeniyet ve masallarından alan egzotik şiirleriyle tanınmış cumhuriyet devri şairidir.Türk şiirinde modern-gelenekçi anlayışın temsilcisi kabul edilir. Kendisinden sonra gelen nesli soyut şiir anlayışının Türk Edebiyatı'ndaki ilk tanımlarını yaparak etkilemiştir. Divan ve Fars edebiyatı ile ilgili inceleme ve çevirileri vardır. Türk sanat müziği konusunda derin bir bilgisi olan sanatçı resim, müzik ve bilimle ilgili makaleler de yayımlamıştır. Eserleri: Şiir He (1942) Laleler (1943) Lâmelif (1945) Om Mani Padme Hum (1953)
  • 62. Araştırma Mevlâna’nın Ruabileri (1939) Mevlâna Hayatı- Şahsiyeti (1940) Konuşulan Fransızca(1940) Molla Câmi (1940) Eşrefoğlu Divanı (1945) Seçme Ruabiler (1945) Pali Metinlerine Göre: Golama Buddhac Les Roubaiat de Mevlôna d'Jelal -eddin Roumi(1950) Divan Şiirinde İstanbul (1953) Naima (monografi, 1953) Ömer Hayyam (1954) Mevlâna ve Mevlevîlik (1957) Harikulade Masal (Alfred Rizzo'dan tercüme) ADIMI UNUTTUM adımı unuttum adı olmayan yerlerde ne in ne cin ne benî adem zamanlar içinde kuşlar uçuyor kervanlar geçiyor bir iğne deliğinden çarşılar kuruluyor sarayları oyuncak insanları karınca şehirler zamanları gördün mü bir iğne deliğinden
  • 63. adımı unuttum adı olmayan yerlerde geçip gidenlere bakarak Asaf Halet Çelebi 20 Attilâ İlhan: (15 Haziran 1925 - 11 Ekim 2005) Türk şair, romancı, düşün adamı, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmen. Aydın çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur. Tiyatro ve sinema sanatçısı Çolpan İlhan'ın ağabeyidir. Şiirleri: 34 FN 346 Adım Sonbahar Adımla Nasıl Berabersem Ağır Kan Kaybı Ağustos Çıkmazı Ah Allende Allende (Salvador Allende anısına) An Gelir Arabesk Artı Sonsuz Aydınlık Neyin Oluyor Senin? Ayrılık Sevdaya Dahil -1 Ayrılık Sevdaya Dahil -2 Ayrılık Sevdaya Dahil -3 Ayrılık Sevdaya Dahil -4 Ayrılık Sevdaya Dahil -5 Aysel Git Başımdan Bakarsak Bana Bir Şimşek Çak Batan Bu Köhne Şileb... Bekle Bela Çiçeği Belki Gelmem Gelemem Belma Sebil Ben Artık Küsüm Ben Sana Mecburum Bence Malumdur Bir Üç Beş Biraz Paris' ' Böyle Bir Sevmek Büyük Yolların Haydudu Carıcın De Geçen Kış Cebber Oğlu Memmed Cinayet Saati Cinnet Çarşısı Claude Diye Bir Ülke Delik Deşik Diyalektik Gazel Duvar Elde Var Hüzün Elimden Gelen Bu Emirganda Çay Saati Emperyal Oteli Gece Buluşması Gecenin Kapıları Geç Kalmış Ölü Geçerdi Hep Gibi Redifli Gazel Hacı Murad In Ölümü Hannelise Harp Kaldırımda Aşk Hayır...
  • 64. Her Sabah, Yanılmak!.. Herşeyi Birden İstemek Issızlığın Çığlığı Işık Mezarlığı İhtiyar Balladı İki Yüzlü Melekler İkinizden Hanginiz İstanbul Ağrısı Jilet Yiyen Kız Kadınlar Sonbahar Kalk Gidelim Kadınlar Balladı Kaptan -1 Karantinalı Despina Kırmızı Pazar Kim Kaldı Kim O? Kimi Kimi Sevsem Sensin Korkarım Korkunun İsi Korkunun Krallığı Mahur Beste Maria Missakian Memleket Havası Mevsimdir Mihaka Muhalif Rüzgar Muhayyer Mustafa Kemal... Müjgan'a Aşk Şarkıları Nasıl Bir Sevdaysa Nasıl Olduysa Nefesler -4 Neydi O Bir Zamanlar Nöbet Değişimi O Sözler Ki Onsekiz Ölmek Yasak Ömer Haybonun Son Günleri Pia Pusudaki Rast "Zenci" Peşrevi Rinna-Rinnan-Nay Rüzgar Gülü... Saçların Örülmüş Olmalı Sakın Ha Saklı Sevda Salı Sabaha Karşı Sana Ne Yaptılar Sen Benim Hiçbir Şeyimsin Sen Beyaz Bir Kadınsın Sen Burda Bir Yabancısın Sen Yoksun Serüvenin Sonu Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken Silahlı Dört Besmele Sisler Bulvarı Sokağa Çıkma Yasağı Sokaklarda Mızıka Çalma Çocuk Söyler Sultan-ı Yegah Süheyla Değildi Adın Süleyman Şahane Serseri Şeyh Bedrettin-i Simaviye Gazel Şubat Yolcusu Tarz-ı Kadim Tatyosun Kahrı Tut Ki Gecedir Tutuklunun Günlüğü Usturanın Ağzında Üçüncü Şahsın Şiiri Varsağı -1 Varsağı -2 Varsağı -3 Waldorf Astoria Yağmur Gemileri Yağmur Kaçağı Yağmurda Sis Düdükleri Yalnızlığı Denemek Yalnızlık Şiiri... Yanılsama Yasak Sevişmek Yazın Son Günleri Yirmibeşinci Kısım Zeynep Beni Bekle
  • 65. AYRILIK SEVDAYA DAİR açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın Beni koyup gitme ne olursun Durduğun yerde dur Kendini martılarla bir tutma Senin kanatların yok Düşersin yorulursun Beni koyup gitme ne olursun Bir deniz kıyısında otur Gemiler sensiz gitsin bırak Herkes gibi yaşasana sen İşine gücüne baksana Evlenirsin çocuğun olur Sonun kötüye varacak Beni koyup gitme ne olursun Elimi tutuyorlar ayağımı Yetişemiyorum ardından Hevesim olsa param olmuyor Param olsa hevesim Yaptıklarını affettim Seninle gelmeyeceğim Beni koyup gitme ne olursun
  • 66. Atilla İlhan BEN SANA MECBURUM Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
  • 67. Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır, başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. Attila İLHAN
  • 68. 21 Mehmet Nusret Nesin:(Aziz Nesin) (d. 20 Aralık 1915; Heybeliada, Adalar, İstanbul - ö. 6 Temmuz 1995; Alaçatı, Çeşme, İzmir) Mizah, kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok yapıtı bulunan Türk mizah yazarı. UNESCO'nun yayınladığı Index Translationum adlı dünya çeviri bibliyografyasına göre Aziz Nesin, Türkçe eser veren yazarlar arasında Orhan Pamuk, Yaşar Kemal ve Nazım Hikmet'in ardından eserleri yabancı dillere en çok çevrilen dördüncü yazar konumundadır. Eserleri: Öyküleri (Hikayeleri) Parti Kurmak ve Parti Vurmak (1946) Geriye Kalan (1953) İt Kuyruğu (1955) Yedek Parça (1955) Fil Hamdi (1956) Damda Deli Var (1956) Koltuk (1957) Kazan Töreni (1957) Deliler Boşandı (1957) Mahallenin Kısmeti (1957) Ölmüş Eşek (1957) Hangi Parti Kazanacak? (1957) Toros Canavarı (1957) Memleketin Birinde (1958) Havadan Sudan (1958) Bay Düdük (1958) Nazik Alet (1958) Gıdıgıdı (1958) Aferin (1959) Kördöğüşü (1959) Mahmut ile Nigar (1959) Hoptirinam (1960) Gözüne Gözlük (1960) Ah Biz Eşekler (1960) Yüz Liraya Bir Deli (1961) Bir Koltuk Nasıl Devrilir (1961) Biz Adam Olmayız (1962) Yeşil Renkli Namus Gazı (1964)
  • 69. Sosyalizm Geliyor Savulun (1965) İhtilali Nasıl Yaptık (1965) Rıfat Bey Neden Kaşınıyor (1965) Şimdiki Çocuklar Harika (1967) Vatan Sağolsun (1968) İnsanlar Uyanıyor (1972) Hayvan Deyip De Geçme (1973) Seyyahatname (Duyduk Duymadık Demeyin) (1976) Büyük Grev (1978) Benim Delilerim (1979) Ben de Çocuktum (1979) Yetmiş Yaşım Merhaba (1984) Kalpazanlık Bile Yapılamıyor (1984) Maçinli Kız için Ev (1987) Nah Kalkınırız (1988) Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990) Aşkım Dinimdir (1991) Gözünüz Aydın Efendim (1997) Herkesin İşi Gücü Var (2005) Zübüklüğün Sonu Yok Ah Biz Ödlek Aydınlar Romanları Kadın Olan Erkek (1955) Gol Kralı (1957) Erkek Sabahat (1957) Saçkıran (1959) Zübük (1961) Şimdiki Çocuklar Harika (1967) Tatlı Betüş (1974) Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (1977) Surnâme (1976) Tek Yol (1978) Bay Düdük (1958) Anıları Bir Sürgünün Hatıraları (1968) Böyle Gelmiş Böyle Gitmez I - Yol (1966) Poliste (1967) Böyle Gelmiş Böyle Gitmez II - Yokuşun Başı (1976) Salkım Salkım Asılacak Adamlar (1987) Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990) Böyle Gelmiş Böyle Gitmez II - Yokuş Yukarı (1996) Bir Vicdan Davası (1998) Mektupları Canım Oğlum Canım Babacığım - 1, 1994. Canım Oğlum Canım Babacığım - 2, 1994. Aziz Nesin – Ali Nesin Mektuplaşmaları III, Mektuplar 1994. Aziz Nesin – Ali Nesin Mektuplaşmaları IV, Mektuplar 1995. Aziz Nesin – Tahsin Saraç Mektuplaşmaları, Mektuplar, 1995. Aziz Nesin – Meral Çelen Mektuplaşmaları, Mektuplar 1998. Masalları] Memleketin Birinde (1953) Hoptirinam (1960) Uyusana Tosunum (1971) Aziz Dededen Masallar La Fontaine'nin Yazamadığı Masal Taşlamaları Azizname (1948)
  • 70. Fıkra kitapları Nutuk Makinası (1958) Az Gittik Uz Gittik (1959) Merhaba (kitap) (1971) Suçlanan ve Aklanan Yazılar (1982) Ah Biz Ödlek Aydınlar (1985) Korkudan Korkmak (1988) Gezi notları Duyduk Duymadık Demeyin (1976) Dünya Kazan Ben Kepçe (1977) Oyunları Karacan Yayınları 1982'de Aziz Nesin'in tüm kitaplarını önce fasiküller halinde yayımladı. Daha sonra bu fasiküller büyük boy 10 cilt halinde bir araya getirildi. Biraz Gelir misiniz (1950) Bir Şey Yap Met (1959) Toros Canavarı (1963) Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı (1968) Çiçu (1970) Tut Elimden Rovni (1970) Hadi Öldürsene Canikom (1970) Pırtlatan Bal (1976) Beş Kısa Oyun (1979) Bütün Oyunları (Adam Yayınları) (1981) Maçinli Kızın Evi(1959) Başarımı Karılarıma Borçluyum (1992) Bütün Oyunları 2 Şiirleri[değiştir | kaynağı değiştir] Sevgiye On Ölüme Beş kala Sondan Başa (1984) Bağışla (1986) Kendini Yakalamak (1988) Hoşçakalın (1990) Sivas Acısı (1995) En Uzun Maraton Kimin Var ki Tanımayacaksın Konuşmaları İnsanlar Konuşa Konuşa (1988) Çuvala Doldurulmuş Kediler (1995) Külliyat[değiştir | kaynağı değiştir] Aziz Nesin'in Tüm Kitapları (10 Cilt), Karacan Yayınları, 1982. 67. YAŞ Benim doğduğum gün Günler uzamaya başlar Öyle bir öleceğim ki Geceler uzamaya başlayacak
  • 71. Ve öyle bir öleceğim ki Günlerle gecelerden başka Hiçkimse öldüğümü anlamayacak YUVA Yanyana geldikçe daha uzak Birlikteyken daha kimsesiz Bir ağrı sızım sızım yeri belirsiz O da yalnız Ben de yalnız Acılar tütüyor bacamızdan Görünmeyen taş duvarlar örmüşüz Duvar olduk kendimize kendimiz Ne yana dönsek Kendimize çarparız Aziz Nesin
  • 72. 22 Behçet Kemal Çağlar: (d. 1908, Erzincan - ö. 24 Ekim 1969), Türk şair. Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte Onuncu Yıl Marşı'nı yazmıştır. Eserleri: Şiir kitapları Erciyesten Kopan Çığ (şiir, 1933) Burada Bir Kalp Çarpıyor (şiir, 1933) Benden İçeri (bütün şiirleri, 1966) Behçet Kemal Son Şiirleri (1970,ö.s.) Oyunları Çoban (1933), Atilla (1935), Deniz Abdal. Öteki yapıtları Halkevler (inceleme 1935), Hasan Ali Yücel ve Eserleri (1937), Hür Mavilikte Gezi (1947), Dolmabahçe'den Anıtkabir'e Kadar (Gözlemler 1955), Kur'an-ı Kerim'den İlhamlar (1966), Atatürk Deniz'inden Damlalar (antoloji 1967), Battal Gazi Destanı (1968), Bugünün Diliyle Atatürk'ün Söylevleri (1969).
  • 73. ONUNCU YIL MARŞI Çıktık açık alınla on yılda her savaştan, On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan; Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan; Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi, Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri! Bir hızla kötülüğü, geriliği boğarız; Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız, Türk'üz, bütün başlardan üstün olan başlarız; Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız, Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi, Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!... Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını, Dindirdik memleketin yıllar süren yasını. Bütünledik her yönden İstiklâl kavgasını; Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını. Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi, Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!... Örnektir milletlere açtığımız yeni iz; İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz. Uyduk görüşte bilgiye, gidişte ülküye biz; Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz. Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
  • 74. Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri! Faruk Nafiz ÇAMLIBEL Behçet Kemal ÇAĞLAR 23 Behçet Necatigil: (d. 16 Nisan 1916, İstanbul - ö. 13 Aralık 1979, İstanbul) Türk şair. Eserleri: Şiir kitapları Kapalı Çarşı (1945) Çevre (1951) Evler (1953) Eski Toprak (1956) Arada (1958) Dar Çağ (1960) Yaz Dönemi (1963) Divançe (1965) İki Başına Yürümek (1968) En/Cam (1970) Zebra (1973) Kareler Aklar (1975) Sevgilerde (1976) Beyler (1978) Söyleriz (1979)
  • 75. GİZLİ SEVDA Hani bir sevgilin vardı Yedi sekiz sene önce, Dün yolda rastladım Sevindi beni görünce. Sokakta ayaküstü Konuştuk ordan burdan, Evlenmiş, çocukları olmuş Bir kız, bir oğlan. Seni sordu Hiç değişmedi, dedim, Bildiğin gibi... Anlıyordu. Mesutmuş, kocasını seviyormuş, Kendilerininmiş evleri.. Bir suçlu gibi ezik, Sana selâm söyledi.
  • 76. YARI GECE Boğaziçinin ufak bir iskelesinde Dolaştığım geceler oldu Yorgun, uykulu bir kızdı bu Son vapur yolcuları içinde. Araya başka denizler girdi Başka denizler attı beni başka uzaklara O tarihten tam beş sene sonra Gene oradayım şimdi. Söylesem inanmazlar, söylemiyorum Her gece gene o kız çıkmakta son vapurdan Tıpkı eskisi gibi karanlıklarda kaybolan Bu gölgeye hayaldeyim siz olun da Gözümle görüyorum, hayal diyemiyorum. Sular bir şıpırdadı kıyı boyunda İşte gene son vapur, çekti gitti önümden Arkamdan bir kız geçti Adımlarının sesinden tanıdım: Uykulu, Yorgun da. Geçen bu genç kıza desem ki: Bir haber ver hayatından, verir mi? Behçet Necatigil
  • 77. 24 Bülent Tekin: (d. 15 Şubat 1954) şair ve yazar. Eserleri: Kızıldan Sarıya, şiir, Tarih Tarih Olsun, şiir, Sevdanla Yaşayacaksan, şiir, Kral Situ’nun Hikâyesi, roman, Barışla Güzeldir Sevdam, şiir, Feyyo’nun Felsefesi, roman, Ölümü Vurmak Güneşi Öpmek, şiir, Bir Türkiye Çıkmazı, deneme, Kartal Yuvası-Mardin Tarihçedir, tarihi roman, Köpekleşmenin Şerefi, mizah, Vatan Millet Diyarbakır, mizah, Kürt Sorunu Ve Sayılmayan İsyanlar, araştırma.
  • 78. KARANFİLLE DÖNECEĞİM Döneceğim bir gün sevdalım. O gün, Havada uçacak karanfil kokuları Ve direnecek zora zeytin dalları Ve ufka yükselecek çırpınarak kanatlarını barış. Döneceğim o gün sevdalım. Bekle beni. Bülent Tekin
  • 79. 25 Cahit Sıtkı Tarancı:(4 Ekim 1910, Diyarbakır - 13 Ekim 1956, Viyana) Türk şair, yazar. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en önemli şairlerinden birisidir. En ünlü şiirleri "Yaş Otuz Beş" ve "Memleket İsterim"'dir. Eserleri: Şiir kitapları Ömrümde Sükut (1933) Otuz Beş Yaş (1946) Düşten Güzel (1953) Sonrası (1957) Mektupları Ziya’ya Mektuplar (Ölümünden sonra 1957. Ziya Osman Saba'ya mektupları) Öykü kitapları Gün Eksilmesin Penceremden (Ölümünden sonra derlendi)
  • 80. OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında.
  • 81. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında. Cahit Sıtkı TARANCI MEMLEKET İSTERİM Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Cahit Sıtkı TARANCI
  • 82. 26 Can Yücel: (21 Ağustos 1926 İstanbul - 12 Ağustos 1999 ), modern Türk şair. Kullandığı kaba ama samimi dil ve bariton sesi ile okuduğu Türk şiirinde farklı bir tarz yaratmıştır. Tek parti döneminin 7 yıl süre ile Millî Eğitim Bakanlığını yapan Hasan Âli Yücel’in oğludur. Eserleri: Can Yücel'in Eski Datça'daki evinin bahçesinde, üzerinde imzasının bulunduğu taş. Yazma (1950) Her Boydan (1959, Çeviri Şiirler) Sevgi Duvarı (1973) Bir Siyasinin Şiirleri (1974) Ölüm ve Oğlum (1975) Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabı) Rengâhenk (1982) Gökyokuş (1984) Beşibiyerde (1985, ilk beş şiir kitabı) Canfeda (1985) Çok Bi Çocuk (1988) Kısa Devre (1990) Kuzgunun Yavrusu (1990) Gece Vardiyası Albümü (1991) Güle Güle-Seslerin Sessizliği (1993) Gezintiler (1994) Maaile (1995) Seke Seke (1997) Alavara (1999) Mekânım Datça Olsun (1999) En Uzak Mesafe Benim Adım Firuzansa Ne Olayım. Cazcı firuzan (1997) Hotuhların dramı Biraz alıştım Bördübet'ten Sedir Adası'na Yüz Kitabı Şiirlerimden Seçmeler (2010) Yaprak Dökümü Çevirileri[değiştir | kaynağı değiştir] Hamlet (Shakespeare)1992. İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996. Bahar Noktası (Bir Yaz Gecesi Rüyası'nın çevirisi) (Shakespeare) 1981. İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.
  • 83. Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby, F. Scott Fitzgerald), Ağaoğlu Yayınevi, İstanbul, 1964. Yeni Başlayanlar İçin Marx (Marx Para Principantes) 1977. Salozun Mavalı (Peter Weiss)Bilgi Yayınları BAĞLANMAYACAKSIN Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. "O benim." diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, ya da pembeye.
  • 84. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... HERŞEY SENDE GİZLİ Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
  • 85. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin... Can Yücel
  • 86. 27 Hüseyin Cemil Meriç: (12 Aralık 1916, Reyhanlı - ö. 13 Haziran 1987, İstanbul), Türk yazar, çevirmen ve düşünür. Başta dil, tarih, edebiyat, felsefe ve sosyoloji olmak üzere sosyal bilimlerin birçok alanında araştırma yapmış ve yazılar kaleme almış bir düşünce adamıdır. Telif ettiği 12 eseri ve tercümeleriyle Türk edebiyatında önemli bir yeri olduğu kabul edilir.Sosyoloji profesörü Ümit Meriç’in babasıdır. Bazı Eserleri: İnceleme Hint Edebiyatı (1964), Saint Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist (1967), Bir Dünyanın Eşiğinde (1976), Işık Doğudan Gelir (1984), Kültürden İrfana (1985) Deneme Mağaradakiler (1978), Bu Ülke (1974, 1985) Umrandan Uygarlığa (1974) Günlük Jurnal I (1992) Jurnal II (1994) Diğer Kitapları Kırk Ambar (1980), Bir Facianın Hikayesi (1981), Sosyoloji Notları ve Konferanslar (1993)
  • 87. Bi ÇARE AŞIK Seni düşünüyorum gecenin sessizliğinde Bir ateş yanıyor ruhumun derinliklerinde Hayallerinle besleniyor bu ateş Ben ölsemde hiç sönmeyecek bu ateş Bir an kaybolsan hayalimden Olur bu dünya bana cehennem Ne zaman biter bu aşk bilmem Sensiz olamam bir an bile ben Hani hasret kalır ya toprak suya Hasretim sana toprak misali Ne mecnunlar gördü bu dünya Leyla olmazsa zindan misali YOLCU Bugün son sinek de soğuktan öldü Son gül soldu,son yaprak döküldü Ay bulutların içine gömüldü Son ahbap da diyar-ı ahirete göçtü Bir bu heyhula kaldı buracıkta O da ölümünü bekliyor küçük bir odacıkta Bir damla su misali küçük bir kovacıkta Bir mezardır istediği kdüz bir ovacıkta Halini soran yok mu bu kimsesize
  • 88. Sorarlar bir gün bunun hesabını size Muhtaç bu garip bir çift söze Basar bağrını küçük bir köze Cemil Meriç 28 Fakir Baykurt (15 Haziran 1929, Yeşilova, Burdur - 11 Ekim 1999, Essen) Türk yazar ve sendikacı. Eserleri: Romanları Yılanların Öcü (1954) Irazcanın Dirliği (1961) Onuncu Köy (1961) Amerikan Sargısı (1967) Tırpan (1970) Köygöçüren (1973) Keklik (1975) Kara Ahmet Destanı (1977] Yayla (1977) Yüksek Fırınlar (1983) Koca Ren (1986) Yarım Ekmek (1997) Kaplumbağalar (1980) Öyküleri Çilli (1955) Efendilik Savaşı (1959) Karın Ağrısı (1961) Cüce Muhammet (1964) Anadolu Garajı (1970) On Binlerce Kağnı (1971) Can Parası (1973) İçerdeki Oğul (1974) Sınırdaki Ölü (1975) Gece Vardiyası (1982) Barış Çöreği (1982) Duirsbug Treni (1986) Bizim İnce Kızlar (1992) Dikenli Tel (1998) Toplum ve Eğitim Yazıları:Efkar Tepesi (1960) Şamaroğlanları (1976) Kerem ile Aslı (1974) Kale Kale (1978) Kaplumbağalar (1980) Çocuk kitapları: Topal Arkadaş Yandım Ali Sakarca Sarı Köpek Dünya Güzeli (1985) Saka Kuşları (1985)
  • 89. Şiir: Bir Uzun Yol Dostluğa Akan Şiirler NEDİR SAVAŞ? En ucuz tüfekle yoksul eve bir banyo Bir topla oyun yeri mahalle çocuklarına Bir tankla on derslikli on okul Bir uçakla yedi köye bir hastane İki denizaltıyla üç ırmak çöle ulaşır Bir roketle koca şehir kurulur Bir taburun postallarıyla çocuklar Kızamıktan kurtulur Beş yıl birikse bir kolordunun parası Kansere ilaç bulunur Ölenlere dikilen anıtlar da para Kalanlara nişanlar kolayla mı takılır Bir ordunun bütçesiyle on il bağlık bahçelik olur Düşün, ne yer, kaça semirir bir general Bırak atom savaşlarını bir an İki komşu arasında sıradan bir savaşı düşün Kimileri yıllar yılı bitmiyor Atılan bombalar, harcanan mermiler Alınteri vergilerden Yakılıp yıkılmış bir şehir Kolayla mı yapılır yeniden Evlerin asansörü merdiveni penceresi Bir düşün serin kanla lütfen Dirilir mi yirmisinde ölen asker, askerler
  • 90. Bir düşün serin kanla, yada sor bir uzamna Yanıtla şu küçük soruya rica ederim Aptallık değil de nedir Nedir savaş? YORULDUM Yoruldum, çok yoruldum Biraz değil çok yoruldum Ankara’da On katlı yirmi katlı beton yapılara Sabah akşam asansörle inip çıkmaktan Yoruldum, çok yoruldum Biraz değil çok yoruldum Mamak’ta Tutukevinde demir parmaklıklar ardında Yaz kış ranzalarda yatmaktan Yoruldum, çok yoruldum Biraz değil çok yoruldum o şehirde Çokları çok aldı yaşamda benden Kimine emeğimi, kimine zamanımı vermekten Yoruldum, çok yoruldum Biraz değil çok yoruldum Almanya’da Asfalt caddelerde yürümekten Altı şeritli otoyollarda gidip gelmekten Yoruldum, çok yoruldum Biraz değil çok yoruldum Duisburg’ta Pasaport, vize, oturma izni, işlemler her yıl Yoruldum yurda uzaklardan bakmaktan Ama yorulmadım hiçbir zaman O yoksul sevgili gibi dağ başlarında Karda kalmış, darda kalmış yolcular için Yazmaktan Fakir Baykurt
  • 91. 29 Fazıl Hüsnü Dağlarca: (26 Ağustos 1914, İstanbul - 15 Ekim 2008) Şair. Eserleri: (Bir zamanlar Sözcü dergisinde (1960) ve Vatan dergisinde (1961-1962) yazdığı, özdeyiş niteliğinde kısa düz yazıları bir yana bırakılırsa, yalnız şiirle uğraşan ve şiirlerini Türkiye’nin hemen hemen bütün edebiyat dergilerine yaymış olan Dağlarca’nın kitaplarI) Havaya Çizilen Dünya (1935) Çocuk ve Allah (1940) Daha (1943) Çakırın Destanı (1945) Taşdevri (1945) Üç Şehitler Destanı (1949) Toprak Ana (1950) Aç Yazı (1951) İstiklâl Savaşı-Samsun'dan Ankara'ya (1951) İstiklâl Savaşı-İnönüler (1951) Sivaslı Karınca (1951) İstanbul- Fetih Destanı (1953) Anıtkabir (1953) Asu (1955) Delice Böcek (1957) Batı Acısı (1958) Hoo'lar (1960) Özgürlük Alanı (1960) Cezayir Türküsü (1961) Aylam (1962) Türk Olmak (1963) Yedi Memetler (1964) Çanakkale Destanı (1965) Dışardan Gazel (1965) Kazmalama (1965) Yeryağ (1965) Vietnam Savaşımız (1966) Açıl Susam Açıl (1967) Kubilay Destanı (1968) Haydi (1968) 19 Mayıs Destanı (1969) Hiroşima (1970) Malazgirt Ululaması (1971) Kuş Ayak (1971) Haliç (1972)
  • 92. Kınalı Kuzu Ağıdı (1972) Bağımsızlık Savaşı-Sakarya Kıyıları (1973) Bağımsızlık Savaşı-30 Ağustos (1973) Bağımsızlık Savaşı-İzmir Yollarında (1973) Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1973) Arka Üstü (1974) Yeryüzü Çocukları (1974) Yanık Çocuklar Koçaklaması (1976) Horoz (1977) Hollandalı Dörtlükler (1977) Balinayla Mandalina (1977) Yazıları Seven ayı (1978) Göz Masalı (1979) Yaramaz Sözcükler (1979) Çukurova Koçaklaması (1979) Şeker Yiyen Resimler (1980) Cinoğlan (1981) Hin ile Hincik (1981) Güneş Doğduran (1981) Çıplak (1981) Yunus Emre'de Olmak (1981) Nötron Bombası (1981) Koşan Ayılar Ülkesi (1982) Dişiboy (1985) İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler (1985) Takma Yaşamalar Çağı (1986) Uzaklarla Giyinmek (1990) Dildeki Bilgisayar (1992) İçimdeki Şiir Hayvanı (2007) Mustafa Kemal'in Kağnısı Yavaşlayan Ömür
  • 93. Mustafa Kemal'in Kağnısı Yediyordu Elif kağnısını, Kara geceden geceden. Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu, Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar, İnliyordu dağın ardı, yasla, Her bir heceden heceden. Mustafa Kemal'in kağnısı derdi, kağnısına Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı. Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik, Nam salmıştı asker içinde. Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü, Doğrulmuştu yola önceden önceden. Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar, Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı, Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra, Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafifletir, inceden inceden. İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında Elma elmaydı yanakları üzüm üzümdü gözleri, Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim; Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına. Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti, Niceden, niceden. Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu, Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez,
  • 94. Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur Nasıl dururdu Mustafa Kemal'in kağnısı. Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş, Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni. Geçer götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin, Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım. Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır, Düşerim gerilere, iyceden iyceden. Kocabaş yığıldı çamura, Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar, Örtüldü gözleri örtüldü hep. Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı, bacım, Kocabaşın yerine koştu kendini Elifçik, Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden. ÖLÜ Hangi mahallede imam yok, Ben orada öleceğim. Kimse görmesin ne kadar güzel, Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim. Ölüler namına, azade ve temiz, Meçhul denizlerde balık; Müslüman değil miyim, haşa, Fakat istemiyorum, kalabalık. Beyaz kefenler giydirmesinler, Sızlamasın karanlığım havada. Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım, Ki bütün azalarım hülyada. Hiçbir dua yerine getiremez, Benim kainatlardan uzaklığımı.
  • 95. Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar, Çılgınca seviyorum sıcaklığımı... Fazıl Hüsnü DAĞLARCA 30 Halide Nusret Zorlutuna (1901, İstanbul - 10 Haziran 1984, İstanbul) Türk şair, yazar, öğretmen. "Kadın yazarların annesi" olarak anılır. Hece ölçüsünde hamasi şiirleri ve konuşulan Türkçe ile yazılmış romanları vardır. Eserleri: Şiir Geceden Taşan Dertler (1930) Yayla Türküsü (1943) Yurdumun Dört Bucağı (1950) Ellerim Bomboş (1967) Git Bahar Sevmek Roman Küller (1921) Sisli Geceler (1922) Gül'ün Babası Kim (1933) Aşk ve Zafer (1966) Aydınlık Kapı (1974) Büyükanne (1971) Beyaz Selvi (biyografik roman) Hikâye Hatıra Benim Küçük Dostlarım (1948) Bir Devrin Romanı(1978)
  • 96. Mektuplar Hanım Mektupları (1923) GİT BAHAR Çekil bu gölgeli yolda gezinme, Bahar bakişlarin yine pek sarhoş. Yanilip gönlüme misafir inme. Kapisi kilitli, mihrabi bomboş Mabettir orasi, meyhane degil... Işiklar, kokular, sesler, çiçekler... Ömrünün her günü bir başka dügün, Bülbüller koynunda açti çiçekler Güller dökülürler gögsüne bütün!.. Gerçekten güzelsin, efsane degil: Altinli başinda papatya niçin? Sari saçlarina pembe gül takin Git bahar...Gönlümde ibadet için, Diz çöken kizlari ürkütme sakin, Kalbime girme, o kaşane degil!.. Git bahar, git bahar ! Uzaklarda gül, Denize renginden birak hediye, Ufuklarda gezin, semaya süzül... Kalbime sokulma "Peymane!" diye, Gördüklerin kandil, peymane degil!
  • 97. ELLERİM BOMBOŞ Hasret dedikleri zorlu ateştir; Bekledim, bağrımı dağladı gül gül. Artık gelse de bir, gelmese de bir. Dermanı yanmada bulan bu gönül, Vahdet şarabına mey-hane oldu! Yürekten, derinden fışkırdı bir ah, Erişti imdada Rahmet-i Rahman. Işıkla dolu can, Elhamdülillah, Gönülden göründü en büyük Sultan... Bezminde kandiller peymane oldu. Nusret bu aşk ile divane oldu! Halide Nusret ZORLUTUNA
  • 98. 31 Halil Nihat Boztepe: (d. 1884, Trabzon) - (ö. 17 Şubat 1949), Türk siyasetçi. İdadi ve Firerler Okulu mezunudur. Trabzon Düyun-u Umumiye Nezâreti Tahrirat Kalemi Mülazımlığı, İstanbul Müskirat, Harir ve Saygı Sikar Şubesi Mübeyyizliği, Düyun-u Umumiye Komiserlik Kalemi Müdür Yardımcılığı ve Müdürlüğü, Maliye Vekâleti Düyun-u Umumiye Komiserlik Kalemi Müdürlüğü, Şairlik, Yazarlık, TBMM III. Dönem Gümüşhane, IV., V., VI. ve VII. Dönem Trabzon Milletvekilliği yapmıştır. Eserleri: Şiir kitapları Siham-ı İlham (1921), Ayine-i Devran(1924), Mahitab (1924), Ağaç Kasidesi (1947) Nedim Divanı ile Nedim-i Kadim Divanının Günümüz Türkçe'si Basımı.
  • 99. Ağaç Kasidesi’nden; … Biraz sizin gibiyim, serde dilcilik vardır. Yerinde "baş" diye yazdım, yerinde "ser" yazdım İnad edip dediniz siz "sü", ben dedim "asker!" Siz "er" dedikçe dövündüm dedim "nefer",yazdım Dedikçe siz "general" arttı hasretim "paşa"ya! Kebab olup ateşinden yanan ciğer, yazdım! Kurum demek duruyorken denir mi cemiyet? Kurul denilmeli, zira Arapçadır heyet! Bununla kaldı da zannetme, Garbı etti Batı! Onun da çehrei memsuha(l) döndü bak suratı! Neler değişmedi, dünya değişti, oldu Acun! Yedirdiler ona erbabı bir özel macun! Nebat'a bitki demişler.. Şu bildiğin ot'dur. Odur ya, ismi değişmiş.. Nasıl olur deme dur! Kurumca İlmi nebatat'a dendi Bitkibilik! Arapça, Farsça yasak.. İsteyen desin Botanik! Asıl Lügat eğitim'miş. Demek ki terbiye yok! Bilir miyim neye yok, siz de sormayın neye yok. Sizin şu olmalıdır sade bilmeniz gereken: Eğitmen oldu mürebbi, muallim öğretmen. Birinci söz apaçık bir lâkırdı; "İyi etmem!" Demektir, aniamıyan yok, ikinci "Öğretmen!" Yerindedir, bu da besbelli. Şimdi sor ki neden, Niçin denilmeli "Öğrenci" varken "Öğrenmen?" Bitik, Kitab'a ve Mektub'a dendi, hoş denmiş! Kitab olurdu yazılsaydı, öyle iş bu deyiş! Bitik kitap, ama gel sor Betik ne? -Yazma kitap!
  • 100. Bu ince farkı eder dilde bellemek icap.. Nedir Kitabı Mukaddes? diyorsun.. Al,Kut—Bit! Ne güldün? Özcü'ye git sor, Dilenire Saime git! Cevat diyor ki bu, Kutsal Bitik muhaffefidır. Ne çapta yetkili Uzman, düşün Giritliyi bir! Gelip oturdu hemen Şâir'in yerinde Ozan! Üvey lisanla yazan gitti, geldi özle yazan! Koşuk, Yakım ve Tuyuk, Düzgü öz lisanda Şiir! Diyor da bazılar Aydık, diyen de varmış Cir! Şu Cir en uygunudur, çünkü Cırlamak'dandır! Şiir yazan da nedir? Cırlayan bir insandır! Diyen de kim "Edebiyat"a karşılık yok? Var: "Yazın" denildi, kabul ettiler, verildi karar. Yazın, evet, Yazı'dandır. Neden o dik bakış'n? Yabancı söz mü, niçin denmesin yazın.. ya kışın? Yazay Edib'e denilsin, kabul ederse Kurum. Edep ne? Çok aradım, belki var ya bilmiyorum! Çevirme Tercüme olmuş. Olur desen Çevirim! Evirme olmalı Te'lif. Olur desen Evirim! Rozet demez, çevirip derler Özcüler Gülcük! Açılmamış minicik, yavru goncadan da küçük! … Halil Nihat Boztepe
  • 101. 32 Hasan Âli Yücel: (d. 17 Aralık 1897, İstanbul - ö. 26 Şubat 1961, İstanbul) Öğretmen, eski Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitüleri'nin kurucusu. ESERLERİ: ŞİİR: Dönen Ses Sizin için Dinle Benden DÜZYAZI: Goethe, Bir Dehanın Romanı (1932) Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış (1932) Pazartesi Konuşmaları (1937) İçten Dışa (1938) Türkiye’de Ortaöğretim (1938) Davalar ve Neticeleri (1950) Hürriyete Doğru (1955) İyi Vatandaş İyi İnsan (1956-1971) Kıbrıs Mektupları (1957) Edebiyat Tarihimizden (1957) İngiltere Mektupları (1958) Türkiye’de Maarif (1959) Hürriyet Gene Hürriyet (1960-1962, 2 cilt)
  • 102. EKMEK Çiftçi sürer tarlayı Sonra eker buğdayı Boy verir azar azar Saplar gittikçe uzar Başaklar olgunlaşır İçleri dolgunlaşır Yazın artınca sıcak Sararır her bir başak Biçerler ekinleri Şenlenir harman yeri Olup bitince harman Ayrılır buğday saptan Güzel kokulu ekmek Olmaz seni sevmemek Sensin yemeklere baş Her yemeğe arkadaş Bağrımda yadını dağlıyorum, bak. Ben de senin gibi ağlıyorum, bak. Eriyip izinde çağlıyorum, bek. “Eğil göz yaşından iç” dedin bana.
  • 103. SEVGİLİYE KOŞMA Görmesem yüzünü kör olur gözüm Gözlerim, yüzüne bakmak içündür. Adında tutuşur en yakın sözüm Hitabım, kalbini yakmak içündür!.. Ağlarsam, sebebi, arama nedir Hasretim, ağlayan gözlerinedir. Bu gidiş, içimden ta içinedir Gözyaşım, gönlüne akmak içündür!.. Sendeki baharı bulamam gülde Güzüm bahar olsun, yüzüme gül de, Bir kızıl çiçektir aşkın gönülde, O çiçek, göğsüne takmak içündür!.. Hasan Ali Yücel
  • 104. 33 İbrahim Alaettin Gövsa: (d. 1889, İstanbul - ö. 29 Ekim 1949, Ankara) Türk yazar, şair, eğitimci, mizahçı ve siyasetçi. Eserleri: Edebî Eserleri Rumeli’ye Destân-ı Harb (1910, şiir) Güft ü Gû (1911, şiir) Çocuk Şiirleri (1911, çocuk şiiri) Sulh ve Harb (1920, manzum okul piyesi) Çanakkale İzleri (1926, şiir) Şen Yazılar (1926, hikaye ve mizahi yazı) Nazif’ten Hâmid’e Âhiretten Mektuplar (1932, mektup) Acılar (1941) Söz Oyunları (1942, denemeler ve vecizeler) Eğitime Dair Eserleri[değiştir | kaynağı değiştir] İlk Gençlik Hakkında Rûhiyat ve Terbiye Tedkikleri (1919) Bediî Terbiye (İstanbul 1923) Sevimli Elifbâ, Tedricî Kelime Usûliyle (1925) Çocuk Ruhu (1926) S. Rûhiyat ve Terbiye (1929) Biyografi, Ansiklopedi ve Sözlük Çalışmaları Yeni Türk Lugati (1930) Talebe Lugati (1931) sonraki basımları Yeni Talebe Lugati adıyla). Victor Hugo (İstanbul 1931)
  • 105. Süleyman Nazif, Hayatı, Kitapları, Mektupları, Fıkra ve Nükteleri ( 1933) Meşhur Adamlar Ansiklopedisi (I-IV, İstanbul 1933-1936) Kâşifler ve Mucitler (1939) Sabatay Sevi Elli Türk Büyüğü (1940) Türk Meşhurları Ansiklopedisi (1945-1946) Resimli Yeni Lugat ve Ansiklopedi: Ansiklopedik Sözlük (I-V, 1947-1954) TÜRK BAYRAĞI Kahramanlar bucağında uyandın, Şehitlerin kanlariyle boyandın, Nice düşman kalesine uzandın, Sana selâm ey şanlı Türk bayrağı. Çırpınarak dalgalanır kanadın, Gökyüzüne çıkmak mıdır muradın? Gölgende can vermek ister evlâdın, Bir kalandır her bir Türk'ün kucağı. Ey şerefin, büyüklüğün fermanı, Ey kavgalar tarihinin destanı, Seni ister şu toprağın her yanı, Sensiz tütmez, yurdun hiç bir ocağı. ibrahim Alaattin GÖVSA
  • 106. 34 Kemalettin Kâmi Kamu (d. 15 Eylül 1901, Bayburt - ö. 6 Mart 1948, Ankara) "Gurbet Şairi" olarak tanınan Türk şair ve siyasetçi. Şiirleri okul kitaplarına giren, yurt genelinde tanınan bir şairdir. VI., VII. ve VIII. dönem TBMM'de milletvekili olarak görev yapmıştır. İstiklal Marşı Aday Şiiri Gözyaşına veda et ey güzel Anadolu Hakkını korur elbet Türk'ün bükülmez kolu Cenk ederiz genç koca bugün değil yarın da Yadımız ağladıkça İzmir ezanlarında Hakk yolunda kan olur dünyalara taşarız Ya şerefle vurulur ya efendi yaşarız Her gün yeni bir hile arkasından satıldık Her gün yeni bir dille yurdumuzdan atıldık Yeter ey Kâbe'mizi elimizden alanlar Alıkoyamaz bizi yolumuzdan yalanlar Hangi alçak el alır el zinciri boynuna Kim Yunan'ı bırakır Türk kızının koynuna. Biz ki Türk'üz muhakkak, her milletten uluyuz. Yeryüzünde biz ancak yurdumuzun kuluyuz. Yurt yolunda kan olur, dünyalara taşarız. Ya şerefle vurulur, ya efendi yaşarız.
  • 107. GURBET (*) Gurbet o kadar acı Ki ne varsa içimde, Hepsi bana yabancı, Hepsi başka biçimde! Eriyorum git gide, Elveda her ümide, Gurbet benliğimi de Bitirmiş bir içimde! Ne arzum, ne emelim, Yaralanmış bir elim, Ben gurbette değilim, Gurbet benim içimde! Kemalettin Kâmi Kamu