2. Özgeçmiş
2005- Yeditepe Üniversitesi Hastanesi
2000-2005 Haydarpaşa Numune EAH
1998-2000 Beyoğlu EAH
1995-1997 Balıklı Rum Hastanesi
1987-1995 Bakırköy RSHH
1986- Niğde MEB Dispanseri
1985 Ankara ÜTF
3. Adolphis R. How do we know the minds of others? Domain-specifity, simulation, and enactive social
cognition. Brain Res 2006; 1079: 25-35
Amodio DM, Frith CD. Meeting of minds: the medial frontal cortex and social cognition. Nat Rev Neurosci
2006; 7: 268-77
Andrade, VM. Affect, thought, and consciousness: The Freudian theory of psychic structuring from an
evolutionary perspective. Neuro-Psychoanal 2003; 5: 71-80
Ansari D. Culture and education: New frontiers in brain plasticity. Trend Cogn Sci 2012; 16: 93-5
Apperly IA. Beyond simulation-theory and theory-theory: Why social cognitive neuroscience should use its
own concepts to study “theory of mind”. Cognition 2008; 107: 266-83
Bickle J. The molecules of social recognition memory: Implications for social cognition, extended mind, and
neuroethics. Cons Cogn 2008; 17: 468-74
Brickman HR. Living within the cellular envelope: Subjectivity and self from an evolutionary
neuropsychoanalytic perspective. J Am Acad Psychoanal Dynam Psychiatry 2008; 36: 317-41
Gallese V, Fadiga L, Fogassi L, Rizzolatti G. Action recognition in the premotor cortex. Brain 1996; 119:
593-609
Gallese V, Goldman A. Mirror Neurons and the simulation theory of mindreading. Trend Cogn Sci 1998;
2(12): 493-501
Gallese V, Keysers C, Rizzolatti G. A unifying theory of the basis of social cognition. Trend Cogn Sci 2004;
8(9): 396-403
Hartmann HP. Psychoanalytic self-psychology and its conceptual development in light of developmental
psychology, attachment theory, and neuroscience. Self and Systems: Ann NY Acad Sci 2009; 86-105
Hasson et al. Brain-to-brain coupling: a mechanism for creating and sharing a social world. Trend Cogn Sci
2012; 2: 114-21
Holroyd CB, Yeung N. Motivation of extended behaviors by anterior cingulate cortex. Trend Cogn Sci 2012;
16: 122-8
4. Kandel ER. A new intellectual framework for psychiatry. Am J Psychiatry 1998; 155: 457-69
Kandel ER. Biology and the future of psychoanalysis: A new intellectual framework for psychiatry revisited.
Am J Psychiatry 1999; 156: 505-24
Keysers C, Gazzola V. Integrating simulation and theory of mind: From self to social cognition. Trend Cogn
Sci 2007; 16: 194-6
Kono T. The “extended mind” approach for a new paradigm of psychology. Integr Psych Behav 2010; 44:
329-39
Lucas C. Evolving an integral ecology of mind. Cortex 2005; 41: 709-25
Lyons DE, et al. Reflections of other minds: How primate social cognition can inform the function of mirror
neurons. Curr Opin Neurobiol 2006; 16: 230-4
Paal T, Bereczkei T. Adult theory of mind, cooperation, Machiavellianism: The effect of mindreading on social
relations. Person Indiv Diff 2007; 43: 541-51
Pineda JA, Hecht E. Mirroring and mu rhytm involvement in social cognition: Are there dissociable
subcomponents of theory of mind? Biol Psychol 2009; 80: 306-14
Robbins P. Consciousness and the social mind. Cog System Res 2008; 9: 15-23
Sabelli HC, Carlson-Sabelli L. Biological priority and psychological supremacy: a new integrative paradigm
derived from process theory. Am J Psychiatry 1989; 146: 1541-51
Santiesteban I, et al. Training social cognition: From imitation to theory of mind. Cogn 2012; 122: 228-35
Schilbach L, et al. Mind at rest? Social cognition as the default mode of cognizing and its putative relationship
to the “default system” of the brain. Consc Cogn 2008; 17: 457-67
Sebanz N, Bekkering H, Knoblich G. Joint action: bodies and minds moving together. Trend Cog Neurosci
2006; 10: 70-6
Tollefsen DP. From extended mind to collective mind. Cog System Res 2006; 7: 140-50
Zhu Y, et al. Neural basis of cultural influence on self-representation. NeuroImage 2007; 34: 1310-6
5. Sosyal Zihin?
Ali ve Ayşe bir yere gitmek istiyorlar, fakat adresi
hatırlayamıyorlar. Ayşe belleğine başvuruyor, daha
önceki anılarını düşünerek yolları hatırlamaya çalışıyor.
Ali ise, i-phone’una bakarak yolu buluyor. Ayşe de
telefonuna davranıyor, ama böyle bir işlevi olmadığını
hatırlıyor.
Bu durumda, kafamızın içindeki bellek süreçleri ile
(bizim etkin olarak kullandığımız) i-phone’umuzdaki
bellek, işlevsel açıdan ne kadar farklıdır? Ayşe neden
yanılıyor?
6. Özet
Süreç kuramı (process theory)
Nöropsikanaliz (neuropsychoanalysis)
Nörobilim (mirror neurons, ToT)
Birlikte hareket etmek (joint actions)
“Yayılmış zihin” (extended mind)
Sosyal zihin (social mind/cognition)
7. Süreç Kuramı
• biyolojik ya da psikolojik biyolojik öncelik ve
üstünlük kuramları psikolojik üstünlük
• psikoanalitik ve
diyalektik çatışmalar ve
sistemler homeostazisi karşıtların birliği
• belirlenimcilik ve
gelişimsel kuramlar
yaratıcı çatallanmalar
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
8. Süreç Kuramı
* Her şey tek yönlü bir enerji akışı,
* iki boyutlu bilgi döngüleri ve
* üç boyutlu madde yapılanması sürecidir.
Sonuç olarak, önceliği olan basitten, üstünlük kazanan
karmaşığa doğru kapsamlı bir evrim vardır.
Enerji, bilgi ve madde bütün doğal ve insanî süreçlerin
birbirinden ayrılmaz üç yönüdür.
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
9. Süreç Kuramı
•Heraclitus her şeyin ateş ve
logos olduğunu söylüyordu,
•bugün enerji ve bilgi diyoruz.
•Birlik, karşıtlık ve yaratıcılık
varolan her şeyin üç evrensel
niteliğidir.
•- Tek yönlü akış,
•- iki boyutlu döngü ve
•- üç boyutlu yapılanmalar
birbirinden ayrılmaz üç değişim
örüntüsüdür.
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
10. Süreç Kuramı
Her şey enerjidir, bu yüzden kendiliğinden değişir ve
sürekli etkileşime girer; hiçbir şey durağan değildir ve
değişim için dışsal bir neden gerekmez.
Biyolojik ve psikolojik enerji, daha basit fiziksel
enerjinin karmaşık görünümleridir.
Beden ve zihin, madde ve ruh, fiziksel, sosyal ve
psikolojik süreçler, ne denli değişik ve ayrı türden
olurlarsa olsunlar, hepsi enerji biçimleridir.
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
11. Süreç Kuramı
•Bilgi (in-form-ation) bir değişim
örüntüsü ya da maddî bir yapı gibi bir
biçimdir (ör. genetik bilgi DNA'nın
yapısında taşınır).
•Düşünce ve duyguların da beyin
metabolizmasında maddî bir temeli
vardır.
•Psikolojik ve kültürel süreçler
karmaşıktırlar, yani yüksek yoğunlukta
bilgi içerirler.
•Aynı şekilde, en basit fiziksel madde
bile ayrı türden (heterojen) ve
karmaşıktır (yani, bilgi içerir).
Sabelli and Carlson Sabelli 1989
12. Süreç Kuramı
•Bütün fiziksel ve kimyasal
süreçler dengeye doğru akarlar.
•Dengenin biraz ötesinde
süreçler karşıtlar arasındaki
salınımların egemenliğine
girerler.
•Dengenin epey uzağındaysa,
basit fiziksel süreçler bile,
fizyolojik olanlar dahil, kaos
oluşturan ve böylece yeni yapılar
üretebilen güçlü salınımların
egemenliğine girerler Sabelli and Carlson Sabelli 1989
(çatallanma).
13. Yörünge: Değişkenlerin zaman içindeki seyri
• Tek yönlü yörüngeler, ölüm gibi
bir denge noktasına doğru
yakınsamayı gösterir.
• Döngüler, uyku-uyanıklık
döngüsünün alternatif evreleri gibi
karşıtlar arasındaki gidiş gelişleri
temsil eder.
• Salınımlar, süreci dengeden
uzaklaştıracak ve kaosa götürecek
kadar güçlü olduklarında nitel
değişimler ortaya çıkabilirler;
hastalanma, aşık olma ve içgörüye
ulaşma yaratıcı (ya da yıkıcı)
süreçleri örneklerler.
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
14. Süreç Kuramı “Çekiciler”
Tek nokta çekicisi, süreci bir denge
noktasına yöneltir. Hastanın ateşine
göre tek yönlü olarak hareket eden
cıva sütunu gibi.
Gerçek süreçler iki ya da daha fazla
yarışan güç arasındaki etkileşimden
kaynaklanan salınımsal değişimler,
sarmallar ya da burguları belirleyen
döngüsel çekiciler içerir. Biyolojik
ve mevsimsel ritimler periyodik
çekicilerdir.
Sarmalın DNA'nın ve proteinlerin de
biçimi olması, doğanın temel bir
biçimi olduğunu düşündürmektedir.
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
15. Süreç Kuramı
• İki uçlu hastalık döngüsel bir
çekicinin aşırı salınımına bir
örnektir.
• İki karşıtlık yüksek yoğunlukta
birlikte bulundukları zaman
psikolojik kaos ortaya çıkar, bu da
muhtemel psikotik yapıları yaratır.
Kaotik çekiciler parçalanma ve
bölünme için bilimsel bir model
sunar ve hezeyanlar ve çoğul kişilik
gibi nörotik, psikotik ve disosiyatif
yapıların oluşumunu açıklayabilir.
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
16. Süreç Kuramı
Her süreçte iki yönlü bir
hiyerarşi vardır. Her bir
örgütlenme düzeyindeki
antiteler daha basit olanların
hepsini içerirler:
fiziksel:> kimyasal:>
biyolojik:> sosyal:>
psikolojik.
Örneğin, toplumsal bir
organizma zorunlu olarak
biyolojik, bu nedenle de
fiziksel bir organizmadır.
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
17. Süreç Kuramı
•Yüksek düzeyler alt düzeylerin
işlevini denetlerler (kortikal üstünlük).
Buna uygun olarak, daha basit oksijen,
su ve savunma gereksinimlerinin
önceliği vardır, ama sonunda kişisel ve
kişilerarası sevgiye/yaratıcılığa yönelik
daha karmaşık isteklerin egemenliğine
girerler.
•Evrim biyolojikten sosyale ve
psikolojiğe doğru ilerlediği için, beynin
bu örgütlenmesinin doğadaki
örgütlenme düzeyleri arasındaki güncel
ilişkiye karşılık geldiği düşünülebilir.
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
18. Özet: Süreç Kuramı
* Basit süreçler, karmaşık süreçlerden önce vardır, onlarla
birlikte bulunur ve onlardan fazla yaşarlar.
* Karmaşık süreçler kendi varoluşları için esas olan daha basit
süreçlerden yapılmışlardır ve onlar tarafından kuşatılırlar; bu
nedenle karmaşık süreçler daha nadir ve geçicidirler.
* Buna rağmen, karmaşık fenomenler, bulundukları zamanda
ve yerde egemen olurlar, çünkü birim madde ve enerji başına
yüksek yoğunlukta bilgi etkilerini ve yaratıcılıklarını artırır.
* Her zihinsel süreçte, sürecin biyolojik yönlerinin önceliği
varken, sosyal ve psikolojik yönlerin de üstünlüğü vardır.
Sabelli and Carlson-Sabelli 1989
19. Kandel ER. A new intellectual framework for
psychiatry. Am J Psychiatry 1998; 155: 457-69.
“Psikanaliz hâlâ zihne dair en tutarlı görüştür.”
20. A new intellectual framework
1) Zihnin bütün işlevleri beynin işlevlerini yansıtır
2) Genler zihinsel işleve ve dolayısıyla akıl
hastalıklarına önemli ölçüde katkıda bulunurlar
3) Davranışın kendisi de gen ifadesini değiştirebilir
4) Gen ifadesindeki öğrenilmiş değişiklikler, beynin
nöral devrelerindeki yapısal değişmelerle devam
ettirilir
5) Psikoterapi ve farmakoterapi de benzer şekilde gen
ifadesinde ve beyinde yapısal değişmelere neden
olabilir. Kandel 1998
21. Genlerin ikili işlevi
• 1) Kopyalanabilen stabil kalıplar
(template function): Bunu her
hücredeki her gen yapar ve bu
kalıp sosyal deneyimlerle
değişmez.
• 2) Fenotip (transcriptional
function): Her hücre her gene
sahiptir, ancak belli bir hücrede
bunların sadece bir kısmı
(%10-20) ifade edilir, diğerleri
bastırılır.
• Transcriptional işlevlerin
düzenlenmesi çevresel etkenlere
duyarlıdır (epigenetik
regülasyon).
Kandel 1998
22. Kültürel Evrim
• Gen ifadesinin toplumsal etkenler
tarafından düzenlenmesi, beyin
dahil bütün beden işlevlerini sosyal
etkilenmelere açık kılar.
• Bu sosyal etkilenmeler beynin
spesifik bölgelerinin spesifik sinir
hücrelerinde spesifik genlerin
değişerek ifade edilmeleri şeklinde
biyolojik olarak içselleştirilir.
• Ve bu sosyal etkilenmelerden
kaynaklanan değişmeler kültürel
olarak aktarılırlar.
• İnsanlarda gen ifadesinin öğrenme
yoluyla modifiye edilebilmesi
özellikle etkili bir yoldur ve yeni bir
evrim türüne yol açmıştır: kültürel
evrim.
Kandel 1998
23. Bellek
Açık bellek otobiyografik olaylar ve olgusal bilgiler
hakkındaki bilinçli enformasyonu kodlar. İnsanlar,
yerler, olgular ve nesneler hakkında bir bellektir.
İfade edilmesi için hipokampus ve medial temporal
lob gerekir.
Örtük bellek motor ve algısal stratejilerin hatırlanması/
yeniden çağırılması için kullanılan bilinçdışı
bellektir. Spesifik duysal ve motor sistemler kadar
serebellum'a ve bazal ganglionlar'a da bağımlıdır.
Kandel 1998
24.
25. Kandel ER. Biology and the future of
psychoanalysis: A new intellectual framework for
psychiatry revisited. Am J Psychiatry 1999; 156:
505–524.
26. Biyolojinin psikanalize olası katkı alanları
* Bilinçdışı zihinsel süreçlerin doğası
* Psikolojik nedenselliğin doğası
* Psikolojik nedensellik ve psikopatoloji
* Erken yaşantılar ve zihinsel hastalıklara yatkınlık
* Önbilinç, bilinçdışı ve prefrontal korteks
* Psikoterapi ve beyinde yapısal değişiklikler
* Psikanalize yardımcı olarak psikofarmakoloji
Kandel 1999
27. Bilinçdışı zihinsel süreçler
Declarative (explicit): açık bellek (kişiler, yerler,
nesneler) – medial temporal lob, hipokampus.
Yeni algısal ve motor beceriler (procedural (implicit):
örtük bellek)
Bu iki bellek sistemi sıklıkla birlikte kullanılır. Sürekli
tekrar etmek, açık belleği örtük belleğe çevirebilir.
Örneğin, araba sürmeyi öğrenmek başlangıçta bilinçli
hatırlamayı gerektirir, ama sonunda otomatik / bilinçsiz
bir motor aktivite haline gelir.
Kandel 1999
28. Ruhsal belirlenimcilik
Freud: “free association”
Pavlov: “learning by association”
Bir uyaranın sadece diğerini izlediğini değil, diğerini
öngördüğünü de öğreniriz.
Kandel 1999
29. ERKEN YAŞANTILARIN ÖNEMİ
• Bağlanma sistemi, açlık veya
susuzluk gibi, çocuğun bellek
süreçlerini organize eden ve onu
anneyle yakınlık aramaya ve
iletişim kurmaya yönlendiren,
motivasyonel bir sistemdir.
• Evrimsel açıdan bağlanma
sisteminin çocuğun hayat süreçlerini
organize etmek için kendi
olgunlaşmamış beyinleri yerine
ebeveynlerinin olgun işlevlerini
kullanmasını sağlayarak hayattaa
kalma (survival) şansını artırdığı
açıktır.
Kandel 1999
30. Bağlanmanın moleküler düzeyi
* İnsanlar ve deney hayvanları stresli yaşantılara
HPA eksenini aktive ederek yanıt verirler.
* HPA sisteminin son ürünü adrenal bezlerden
glükokortikoid hormonların salınmasıdır.
Kandel 1999
31. Yavrular hayatlarının ilk 2 haftasında birkaç dakika
annelerinden ayrıldıklarında fazla ses çıkardılar, bu
da annenin ilgisinin artmasına yol açtı:
ayrılmasalardı göstereceklerinden daha fazla
yaladılar, temizlediler, yanlarında taşıdılar.
Annenin bağlanma davranışındaki bu artış
hayatlarının kalan kısmı boyunca yavruların çeşitli
streslere karşı HPA yanıtını (plazma glükortikoid
düzeylerini) düşürdü.
Bu aynı zamanda yavruların korku halini ve stresle
ilişkili hastalıklara yatkınlığını da azalttı.
Kandel 1999
32. Separation
• Hayatlarının aynı iki haftalık
dönemi boyunca yavrular
annelerinden daha uzun zaman
süresince (günde 3-6 saat)
ayrıldıklarında ise, ters bir tepki
ortaya çıktı.
• Anneler yavruları ihmal etti,
yavrular da büyüdüklerinde
strese plazma ACTH ve
glükortikoid yanıtlarında artış
gösterdiler.
Kandel 1999
33. Separation
Demek ki çocuğun
anneyle
etkileşimindeki
farklılıklar kişinin
gelecekte strese yanıtı
açısından çok önemli
risk faktörüdür.
Kandel 1999
34. Bilinçöncesi bilinçdışı?
Bilinçöncesi bilinçdışının özellikleri prefrontal
korteks'e uygundur. Çünkü PFC çeşitli explicit
bilgilerin bilinçli farkındalığa getirilmesinde rol
oynar: 1) Duysal bilgileri bütünleştirir 2) Bunları
planlı hareketlerle bağlantılandırır.
PFC - working memory.
WM an-be-an gelen algıları zaman boyunca
bütünleştirir; tekrarlar; geçmiş deneyimler, eylemler
ve bilgiler hakkındaki depolanmış enformasyonlarla
bir araya getirir. Kandel 1999
35. Sosyal Zihin
İnsanın hayatta kalması başkalarının varlığına ve onlarla
etkileşim kurma yeteneğine bağlıdır.
Bu tür sosyal etkileşimler hem başkalarıyla özdeşleşme
yeteneği, hem de kendimizi onlardan ayırt etme yeteneği
gerektirir.
Bu nedenle, kendilik (self) başkalarına dair bir düşünce
edinmeden kavranamaz ve kavramsallaştırılamaz.
Dolayısıyla, insanlar başkalarıyla etkileşime girerek
onların bakış açılarını içselleştirir, böylece kendi
kognisyonlarını izler, düzenler ve üzerinde düşünür.
Mesele şu ki, kendimizi de, başkalarını da aynı sistem
üzerinden algılar, anlar; “herkesi kendimiz gibi” görürüz.
Decey and Sommerville 2003
36. Fenomenolojik düzeyde belli bir
kendilik duygusuna sahip
olmak, kendilik diye bir şey ya
da kendiliğe özgü bir beyin
bölgesi bulunduğu anlamına
gelmez.
Kendilik duygusu, başka
kendi'lerle etkileşim halindeki
beyin aktivitesinden çıkar.
Hasson et al 2012
37. Sosyal Zihin
Sosyal Kognisyon (social cognition)
Paylaşılan Temsiller (shared representations)
Ortak Eylemler (joint actions)
Ayna Nöron Sistemi (mirror neuron system)
Zihin Kuramı (theory of mind)
Taklit Kuramı (simulation)
Kuram Kuramı (theory theory)
Zihinselleştirme (mentalizing)
Yayılmış Zihin (extended mind)
38. Deneysel paradigmaların konusu:
Bireyin davranışları ==>
Nöral mekanizmalar.
Hayvanları/insanları doğal ortamlarından
tecrit edip, kapalı odalara koyarak?
(Yer-merkezli bakış açısı gibi)
Hasson et al 2012
39. Sözel iletişim, diğer bireylerin bir
kişinin bilişsel süreçlerinde oynadığı
rolü gösteren en iyi örnektir.
Ancak, konuşmanın doğru kullanımı,
toplumun paylaştığı, birbiriyle
bağlantılı bir normlar kümesine bağlıdır.
Diğer sözsüz sosyal beceriler de (kur
yapma, dans etme, alet kullanma..)
davranışlarını ortak bir kurallar / adetler
kümesine göre düzenleyen çok sayıda
failin (agent) işbirliğini gerektirir.
Hasson et al 2012
40. Tek bir bireyin beyninin içindeki
bilişsel süreçlerin tam olarak
anlaşılması, bireyler arasındaki
etkileşimi incelemeden ve
anlamadan mümkün olamaz.
Hasson et al 2012
41. Zihin kafanın içinde mi?
“Mental durumlar zihinde yerleşmiştir, zihinler de kafalarda.
Grupların kafaları ya da beyinleri olmadığından, mental
durumları da olamaz” diyenler var; oysa, kişinin çevresiyle
ilgili çeşitli özellikler de beynin diğer kısımları gibi insan
kognisyonunun bir parçasıdır: bilgisayarlar, hesap
makineleri, el bilgisayarları, hatta post-it notları...
Bu yapıntılarla kişi arasındaki etkileşim, kendi başına bir
kognitif sistem gibi işlevi gören bir eşleşik (coupled) sistem
oluşturur.
Tollefsen et al 2006
42. Grup zihni
İnsanlar genellikle epistemik açıdan diğerlerine
bağımlıdırlar .
Bu karşılıklı bağımlılık, bireyin kendi
belleğinden daha geniş ve karmaşık olan bir
'bilgi-saklama' sistemi oluşturur.
Aslında enformasyonun grupça hatırlanması,
bireysel bellekten daha güvenilir bir bellek
biçimini gösterir.
Ayrıca, bireyler sadece belli türden bir grubun
bir parçası olduklarında aşikar hale gelen
özelliklere sahiptirler.
Tollefsen et al 2006
43. Yayılmış Zihin (Extended Mind)
“Zihin ne yalnızca beyinde, ne de bedende; bütün
bir beyin-beden-çevre sisteminde kavranabilir.”
(“an ecological approach to humanized
environment”)
Genel Sistemler Kuramı
Sibernetik
Self-organization Theory
Autopoiesis...
Kono 2010
44. Bastonlu kör bir adamın sensörleri
nerede başlar?
Kendisi (self) nerede başlar?
Bastonun ucunda mı? Sapında mı?
Baston bilginin taşınma yoludur. Bu yol
boyunca bir sınır çizmek, kör adamın
hareketlerini belirleyen çerçevenin bir
parçasını koparmaktır.
Kono 2010
45. Yayılmış Zihin (Extended Mind)
“İnsanlar oluşturdukları ortam tarafından
oluşturulurlar.”
* Heidegger's “being-in-the-world”
* Merleau-Ponty's phenomenology of body
* Dewey's pragmatism
* Gibson's ecological psychology
* Bateson's ecology of mind
* Putnam's externalism of meaning
Kono 2010
46. “Psikolojik fenomenler, insanlar sosyal etkileşime
girdikçe kurulurlar.”
Yüksek psikolojik işlevlerin
temel özelliği, kendi kendilerini
oluşturan uyarımlar olmalarıdır.
Yani, insanlar yapay uyaranlar
(işaretler) yaratır ve kullanırlar.
Bu işaretler de, tersine,
davranışların nedeni olurlar.
Kono 2010
47. “İşaretlerin kullanılması, insanları, biyolojik
gelişimden kopan ve yeni, kültür-temelli psikolojik
süreç biçimleri yaratan spesifik bir davranış yapısına
götürür.”
Psikolojik araçlar
Sıradan, teknik araçlar
(çapa, testere, bıçak, Kendine hakim olmayı
araba, vs.) amaçlayan, içsel
faaliyet araçlarıdır.
Dışsal-yönelimlidirler
İçsel-yönelimlidirler
İnsanların faliyet
nesnesini etkilemesine İşaret psikolojik bir
aracılık ederler araçtır (dil, sayı
sistemi, harfler,
haritalar, resimler,
çizimler, vs.)
Kono 2010
48. Ortak eylemler:
Zihinlerin ve bedenlerin birlikte hareket
etmesi
Eylemlerimizi her zaman diğerleriyle koordine
ederiz: bulaşık yıkamak, çocuğu giydirmek, ağırlık
taşımak, sokakta yürümek, vb.
İki beden ve zihin nasıl birbirleriyle koordine
olmaktadır?
Bu durumda soru: Algı, eylem ve yüksek kortikal
işlevler tek tek zihinleri izole bir şekilde inceleyerek
anlaşılabilir mi?
Sebanz et al 2006
49. Ortak eylemin başarısı için:
1) Temsil(ci)leri (representations) paylaşmak
2) Eylemleri öngörmek
3) Kendisinin ve başkalarının öngörülen
eylemlerini bütünleştirmek
Sebanz et al 2006
50. Eylemin öngörülmesi
•
Ortak eylem yeteneği (birlikte kale
yapmak, vb.) çocukların henüz
Zihin Kuramı'nın olmadığı yaşta
(12-18 ay) gelişir.
•
Demek ki, eylemin amaçlarını
çıkarsama yeteneğine dayanır.
•
Diğerinin belli bir durumda neye
dikkat ettiğini bilmek: Bir eylemin
gözlenmesi sırasında, gözlemcinin
eylem sisteminde buna karşılık
gelen bir temsilcinin aktive olması
(action prediction)
Sebanz et al 2006
51. İnsanlar ortak bir amaca ulaşmak için, bazen
diğerinin hareketlerini taklit etmek yerine (a),
tamamlayıcı eylemlerde bulunmalıdır (b).
Sebanz et al 2006
52. Görev paylaşımı:
Diğerlerinin ne yapması gerektiğini bilmek
• Her katılımcı renklerden birine yanıt verir (go), diğerine
vermez (no-go). Birlikteyken yapılan no-go ölçümleri
(P300), yalnızken ölçülenlerden daha belirgindir
(Diğerinin yanıtı sırasında aktivasyonun baskılandığını
gösterir).
Sebanz et al 2006
53. Gallese V, Fadiga L, Fogassi L, Rizzolatti G.
Action recognition in the premotor cortex. Brain
1996; 119: 593-609
Gallese V, Goldman A. Mirror neurons and the
simulation theory of mindreading. Trends in
Cognitive Sciences 1998; 2(12): 493-501
54. Ayna Nöron Sistemi (ANS)
Eylemin tanınması (action
recognition): Bir hareketi
yaparken etkinleşen nöronlar,
aynı hareketi yapan birini
gördüğünde (duyduğunda) da
etkinleşir.
Duygunun tanınması (emotion
recognition): Bir duyguyu
hissettiğimizde etkinleşen
nöronlar, aynı duyguyu hisseden
birini gördüğümüzde de
etkinleşir.
55.
56. Ali Ahmet’in elmaya uzandığını görür. Elinin elmaya
doğru hareketini görmekle, ne yaptığını (kavramak)
tanır, fakat elmayı kavramak istediğini, yani onun
uyaranla bağlantılı niyetini de bilir.
Peki, Ahmet elmayı neden kavrıyor? Yemek mi istiyor,
kardeşine vermek mi istiyor, yoksa atmak mı istiyor?
Bunu anlamanın yollarından biri bağlama bakmaktır.
60. Primatların sosyal kognisyonu ayna nöronlar için neler
söylüyor?
(Primatlarda) eğer bir hedef
yoksa ayna nöronlar
aktive olmazlar
Altta yatan niyete bağlı
olarak farklı aktivasyon
paternleri olur
Ör, yemek için mi, taşımak
için mi kavrıyor?
(İnsanda) “overimitation”
Lyons et al 2006
61. ToM – Başkasının zihin hallerinin temsili?
Empati: Başkalarının duygularının temsili?
Biri hareketlerimizi taklit
ettiğinde kendimizi ona
yakın hissederiz.Dünyaya
bizim açımızdan
bakabileceğini düşünürüz.
Bu doğru mudur?
Santiesteban 2012
62. Başkalarını nasıl anlarız?
Taklit Kuramı Kuram Kuramı (Theory
(Simulation Theory) Theory)
Ayna nöronlara dayanan Bildirimsel (declarative)
taklit temsili bilgi
Başkasının zihinsel Zihinsel temsilleri
durumları kendi (representations)
zihnimizin içinde kullanarak akıl
mevcuttur. yürütürüz.
63. ToM ve empati gibi yüksek düzey sosyokognitif
işlevlerin özünde taklit ve onun nöral substratı olan
ayna nöron sistemi (ANS) bulunur.
Hareketin gözlemlenmesi, gözlemlenen hareketin
yeniden üretilmesine imkan veren motor temsilleri
tetikler (taklit).
ToM ise, taklitle değil, taklidin ketlenmesiyle ilgilidir.
Gözlemcinin başkasının davranışını taklit etme
eğilimini ketlerken, kendi hareketi ile ötekininkileri
ayırt etmesi; ötekinin değil, kendisinin hareketini
yapması gerekir.
ToM'da, kendi zihinsel durumu ketlenirken, diğerininki
temsil edilmelidir. Santiesteban 2012
64. Yüzün algılanmasında oksipital ve temporal görsel ve
yüz tanıma bölgelerinin yanısıra somatosensoriyal
korteksler , amigdala ve insula, vb. devreye girer.
Amigdala sosyal ortamı da tarar.
Özellikle göz, tanı koydurucudur.
Yüksek düzey görsel korteks bölgelerin, özellikle yüze
ve biyolojik harekete orantısız bir ilgisi vardır.
Yaşamın ilk yıllarında bile yüzlere seçici dikkat
gösteririz. Adolphs 2006
65. Kişinin kendi eylem, duyum ve duygularında rol alan devrelerle
başkalarınınkini algıladığı devreler ortaktır. Premotor ve paryetal
bölgeler, insula ve SII.
Süt içen birinin yüzündeki tiksinme ifadesi – prereflektif, sezgisel
ve empatik.
Yabancı bir öğrencinin ne tür bir hediyeden hoşlanacağını
düşünmek. Orta hat yapıları.Keysers and Gazzola 2007
66. Sosyal kognisyon bu ikisinin birleştirilmesini gerektirir
İnsula – kendi somatik
durumlarımızın temsili
Posterior insula'dan orta hatta,
oradan anterior insula ve tekrar
posterior'a giden bir devre.
Kalp atımı: Posterior insula
Kalp atımını düşün ve söyle:
Orta hat yapıları
vmPFC: kalp atımı, kendisi,
benzer başkası üstüne
düşünümsel
dmPFC: Benzemeyen başkaları
üzerinde düşünümsel
Keysers and Gazzola 2007
67. Diğerlerine dair kognisyonun ikili süreç modeli
Otizm Spektrum Boz./Williams Send
Duygusal (Emotional) /Bilişsel (Cognitive) Empati
ToM'ın Erken/Geç Gelişmiş Bileşenleri
Otomatik-Refleksif/Denetimli-Reflektif
Taklit (Simulation) / Mentalizing
Ayna-Nöronlarına Dayalı Taklit/Başkalarına Dair
Bildirimsel Akıl Yürütme
Frontoparyetal Ayna Nöron Sistemi/Orta Hat Yapıları ve
Temporoparyetal Bileşke
Pineda 2009
68. Duygularını ifade eden diğer kişileri gözlemlemek,
izleyende fizyolojik duygusal durumun aynalanmasıyla
sonuçlanır. Beden hem taklidin bir substratıdır, hem de
bilgi işlemci, duygusal durumun ayrıntılarını
öğrenebileceğimiz bir karalama defteri.
Beynimiz dünya hakkındaki tüm bilgileri açık seçik bir
şekilde depolamaz; bu bilgileri aramak için tarifler taşır.
İnsan kültürü büyük sosyal grupların ortak bilişsel
yeteneklerine dayandığı sürece, bireysel beyni sosyal
bilginin deposu değil, onu üreten kaynak olarak görmek
daha uygundur.
Adolphs 2006
69. Beyin-Beyin Eşleşmesi
Ortamdaki nesneler enerji yayarlar, alıcılar bunları elektrik
sinyallerine çevirir. Beyin bu sinyallerden dünyaya dair
bilgiler edinir.
Beyin-beyin eşleşmesi, kablosuz iletişim sistemlerine benzer
(“vekil aktivasyonlar”).
Failin eylemlerinin, duyumlarının, duygularının algılanması
kortikal temsilleri tetikler.
Hasson et al 2012
71. Yalan söylemek elbette yanlış bir davranıştır, fakat
önemli bir bilişsel kazanımdır.
ToM yeteneği geliştikçe daha akıllıca yalanlar söylenir.
Yeni doğanlar yüz tercihi sergilerler, doğumdan kısa süre
sonra taklit etme eğilimi başlar, 9 aylıkken ortak dikkat
gösterilir, 4 yaşında yanlış inanışlar anlaşılır, 9 yaşında
yüksek düzeyde sarkazm değerlendirilebilir.
Itakura and Fujita 2005
72. Makyavelizm: Başka bir kişiyi hedeflerine ulaşmak
için araç olarak kullanma davranışı
Mindreading
* Bilişsel
* Duygusal
Empati
* Soğuk
* Sıcak
Paal 2007
73. Bilinç hali ve sosyal zihin
Son iki dekatta
nörobilimlerin iki alt-alanı
ortaya çıktı:
* affective neuroscience ve
* social neuroscience.
Bu yeni beyin bilimlerinin
paralel gelişmesi tesadüf
değildir.
Robbins 2008
74. İki örnekte yaşantının toplumsal temeli
Toplumsal acı (social pain): İnsanın
kişilerarası ilişkilerine güncel ya da
potansiyel hasar algısıyla birlikte olan
duygulanım
Duygulanımsal bulaşma (affective
contagion): Duyguların, haleti ruhiyelerin ve
diğer duygulanımsal hallerin toplumsal
algının bir sonucu olarak bir kişiden diğerine
yayılma eğilimi
Duygu bilinci, bedenin algılanması kadar
toplumsal dünyanın algılanmasına da
bağımlıdır.
Robbins 2008
75. Duygulanımsal bulaşma
1. Hepimiz, bedenimizdeki hasarı nasıl
hissediyorsak, toplumsal ilişkilerdeki hasarı da
(kısmen) onunla aynı şekilde ve aynı nöral
mekanizmayla hissederiz. Kısacası, toplumsal
dünyadaki yansımamızı kendimizin uzantısı
olarak yaşarız.
2. Hepimiz çevremizdeki duygulanım
durumlarını “yakalarız.” Sonuç olarak, bilinç
yerel toplumsal ortama yayılır.
Robbins 2008
76. Yaşantının toplumsal temeli
İnsan yavrusunun bakıcısına çok uzun
süren bağımlılığı karşısında, insanın
toplumsal ilişkilerine yönelik hasarı
ortaya çıkarma kapasitesi bedenine
yönelik hasarı ortaya çıkarma kapasitesi
kadar gereklidir – bu yüzden 'fitness-
enhancing'.
Sosyal yara, fiziksel yaralardan daha az
rahatsız edici değildir; bu rahatsızlığın
nöral ve psikolojik korelatları da
benzerdir.
Robbins 2008
77. Yaşantının toplumsal temeli
Toplumsal acı ile fiziksel acı
önemli ölçüde örtüşen beyin
mekanizmalarına dayanır. Burada
özellikle ACC'in dorsal bölgesi
ilginçtir.
Toplumsal acı fenomenolojik,
psikolojik ve nöral açıdan fiziksel
acı kadar gerçektir ve benzer bir
işlev görür: kişilerarası kendiliğin
ya da 'sosyal bedenin' bütünlüğüne
yönelik gerçek ya da potansiyel
hasarı haber verme.
Robbins 2008
78. Toplumsallığın yaşantısal temeli
Mindreading
* intentional: inançlar, arzular, niyetler
(WS?)
* phenomenal: acılar, duygular, duyumlar
(AS?)
Akıcı bir toplumsal etkileşim, etkileşime
katılanların diğerlerinin bilinç hallerini
(özellikle sevinçleri, üzüntüleri, acıları,
vb.) takip etme yeteneğine dayanır.
Ahlak, fenomenal zihinle bağlantılıdır.
Robbins 2008
79. Toplumsal zihin, viral zihin
Bilinç bir ölçüde viral bir fenomendir.
Bilinç halinin bir kişiden diğerine
yayılma eğilimi, fenomenal
mindreading'de (başkalarının bilinç
hallerini anladığımız süreç) önemli
bir rol oynar.
Başkalarının duygularını, onların
durumlarını aynalayarak tanırız, sonra
bu aynalamanın sonucunu içgözlemle
sınıflandırırız, sonunda da içgözlemle
edindiğimiz durumu hedefe atfederiz:
duygulanımsal bulaşma.
Robbins 2008
80. Zihin halkası
* Bilinç hali (consciousness) toplumsal acı ve duygulanımsal
bulaşma gibi fenomenler sayesinde toplumsal zihin
tarafından şekillendirilir.
* Başkalarının bilinç durumlarını temsil etme yeteneğimiz,
toplumsal açıdan yeterli olmamıza çok önemli şeyler katar.
* Bu temsil etme yeteneği, başkalarının bilinç durumlarını
kendinde aynalama yeteneğini uyandırır.
* Böylece, bilinç hali nasıl ki toplumsal zihnin titreşimlerine
bağlıysa, sosyal zihin hali de bilincin titreşimlerine bağlıdır.
Robbins 2008
81. Mental Modeller
Nörobiyoloji - alt hücre düzeyindeki operasyonlar;
mikroölçekte – nörotransmitterler, sinapslar, vb.
üzerinde odaklanır
Nöropsikoloji - orta ölçekli nöronal grupları ve beyin
modülaritesini ele alır
Psikoloji - büyük ölçüde makroölçekli davranışlarla
ilgilenir
Sosyal psikoloji – kişilerarası ilişkileri ele alır
Yapay zeka
Lucas 2005
Felsefe
82. Karmaşık bir sistem olarak zihin
Her zaman bir çok farklı ihtiyaçlarımız ve ilgilerimiz ile bunlar
arasında seçim yapma yeteneğinin olduğunu görürüz.
Ancak, bazı istisnalar dışında, akademik çalışmalar izole
işlevler üzerinde odaklanmayı tercih eder.
Oysa karmaşık sistemlerde, ki zihin öyle görülmelidir, alt
sistemler arasında etkilenmeler yaygındır. Zihne dair
elverişli bütüncül bir görüş, bu yüzden, bu karşılıklı
bağımlılıkları hesaba katmalı ya da bunların belli bir
bağlamda neden önemsiz olduklarını açıkça göstermelidir.
Lucas 2005
83. Biyoloji, Kültür, Duygular
Öte yandan, beynin işleyişi üzerinde biyolojik ve
kültürel sınırlamalar vardır.
Çoğu zaman bu yönler tamamen ihmal edilmekte, bu
da zihnin bedensiz ve bağlam dışında işlediği
görüşlere yol açmaktadır.
Ayrıca, son kanıtlar duyguların (duygulanımların)
entelektüel işlevler üzerine etkilerine işaret
etmektedir. Bu, 'ciddi' akademik çalışmalardan
geleneksel olarak dışlanan bir konudur.
Lucas 2005
84. 'Edge of Chaos'
Bütün bu organize sistem formlarında, görece statik yapısal
çerçeveler (fiziksel 'parçalar' boyutu) ile görece kaotik
dinamik etkileşimler (enformasyonel 'süreç'ler boyutu)
arasında bir 'fitness maksimize edici denge' yaşarız.
Karmaşıklık biliminde buna 'edge-of-chaos' denir ve fiziğin
faz geçişlerine benzerler.
Bu konumda karmaşık sistemlerin çeşitli büyüklüklerde geniş
bir çekiciler karışımı içerdikleri görülmektedir.
Lucas 2005
85. Zihnin harekete geçiricileri
1 - primal/basic (hayat/beyin: doğa, biyolojik)
2 - kişilerarası (zihin: nurture, psikolojik) ve
3 - soyut (bilinç: kültür, sosyolojik).
Lucas 2005
86. Primal İhtiyaçlar
Temelde fiziksel dünyayla ve fiziksel varoluşumuzla bağlantılı,
aşağı hayvanlar ya da bitkilerle ilişkilidirler.
Yemek, içmek, solumak, büyümek, refleksler, barınma/ısınma,
yeniden üreme, güvenlik/sağkalım, uyku, atık boşaltma ve
sağlık.
Bu ihtiyaçların bir çoğu tamamen bilinçsizdir ve bütün
homeostatik beden işlevlerini içerirler.
Lucas 2005
87. Kişilerarası (sosyal) İhtiyaçlar
Orta ve yüksek hayvanlarda zihnin ve topluluğun ortaya
çıkışıyla ilgili daha sofistike ihtiyaçlar.
İletişim, gösteriş, statü, ait olma, merak, uyarım, hareketlilik,
iş, oyun, rahatlık ve ileriye yönelik planlama.
Burada davranışlarımız genellikle bilinçaltıdır; alışıldık
durumlara otomatik tepkiler verilir.
Lucas 2005
88. Soyut (manevi) İhtiyaçlar
Tamamen gelişmiş insanlara atfedilen yüksek ihtiyaçlar.
Sadece türümüz için geçerli.
Sanat, müzik, bilim, matematik, din, sevgi, felsefe, adalet, etik,
tarih, güzellik, şefkat, arkadaşlık, yaratıcılık, eğitim,
aydınlanma ve özgürlük.
Bu düzeyler maddi olmayan bir biçimin kavramlarının ortaya
çıktığını gösterirler.
Her ne kadar yüksek bilinç düzeyleri bilimin kendisi ile aynı
düşünce moduna karşılık gelirse de, genellikle bilimden
dışlanırlar.
Lucas 2005
89. Bir zihin modeli
• Çok-katmanlı bir bilimsel
metodoloji gerektirir.
• Bütün düzeyler açık sistemler
olarak görülür, eylemlerimizin
kişisel, toplumsal ve çevresel
etkilerini holistik bir hipersistem
olarak hesaba katar ve hayatı
izole kesitler şeklinde görmez.
• Bu demektir ki bir çok amaç
aynı anda etkindir, en azından
bilinçaltında.
Lucas 2005
90. Sinerji ve emergence: autopoetic
Doğrusal bakışın tek bir neden-tek bir sonucu yerine, bir tür
doğrusal olmayan, çoklu neden / sonuç ağlarına ihtiyacımız
var.
Bu doğrusal olmayan ağlar sinerjiye ya da emergence'e; (ortaya
çıkış: zuhur), etkileşimdeki parçaların kombinasyonlarından
yeni işlev düzeylerinin yaratılmasına izin verir.
Ortaya çıkan örgütlenmeler ve meydana gelen eylemler tarihsel
olarak diğer zihinlerle ve çevreyle birlikte evrim gösteren
etkileşimlere bağlıdır: autopoetic (self-producing) yaklaşım.
Lucas 2005
91. Çekiciler
• Karmaşık sistemlerle ilgili
çalışmalarla ortaklıkları olan
dinamik sistemler yaklaşımına
göre, sistemler çekiciler denen
bir özelliğe sahiptir. Bunların her
biri sınırlı bir olasılık (durum ya
da faz) uzayıdır. Sistem dinamik
olarak ona doğru hareket eder,
fakat sonra kaçması zordur: bu,
çekimsel kuyuya ya da kimyasal
enerji bariyerine benzer.
Lucas 2005
92. Çekiciler
1) nokta çekici: burada sistemin nihayetinde tek bir olası
durumu vardır; sadece tek bir denge çözümünün mümkün
olduğu bilim formları buna örnektir.
2) döngüsel çekici: burada sistemin düzenli bir şekilde art arda
gelen bir takım çözümleri vardır; gezegen yörüngeleri bu
türdendir. Her iki tip de düşük bağlantılı ağlarla ilişkilidirler.
3) son zamanlarda keşfedilen 'garip' çekiciler: burada
karmaşık ve genellikle fraktal davranış örüntüleri bulunur. Bu
son tip, her ne kadar deterministik olsa da, genellikle
öngörülemez türdendir ve 'kaos'la ilişkilidir.
Lucas 2005
93. 'Çekim havzası'
• Genellikle bunlar ağlar yüksek
düzeyde bağlantılı olursa ortaya
çıkarlar. Bir çekiciye giden olasılık
uzayı alanına 'çekim havzası' denir
ve karmaşık sistemlerde bu çok
sayıda bireysel durum oluşturabilir.
• Doğrusal olmayan sistemlerin
genelde olası bir çok çekicisi vardır
ve bu yüzden sistemin bulunmasının
bekleneceği çekici, sistemin hangi
çekim havzasında başladığı tarihsel
olarak bilinmezse belirlenemez.
Lucas 2005
94. 'kelebek etkisi'
• Beynin karmaşık ağ yapısı düşünülürse, bir çok
doğal çekicinin (ör, kavramlar) mevcut olması
beklenir. Bu tür birbiriyle bağlantılı
(tekrarlayan) ağlar, herhangi bir yapısal
değişiklik (düğüm ya da bağlantı değişikliği)
olmaksızın, bir çok farklı eş zamanlı çekiciyi
destekleyeceğinden, bir bileşene gelen girdideki
basit bir değişiklik bütün sistemi çok farklı bir
çekiciye saptırmakta yeterli olacaktır (ör, küçük
niyet değişikliklerinin kuvvete dayanan yön
değiştirmelerden çok enformasyonel yön
değiştirmeler kullanarak büyük davranışsal
değişikliklere yöneltmesi beklenebilir).
Lucas 2005
95. 'sınırlamalar'
Zihinde genetik olarak yönlendirilmiş nöral bileşenler yapısal
olarak meydana gelebilecekler üzerinde bazı sınırlamalar
koyar ve izin verilen süreçler de hormonal düzeylerden
etkilenir (belki de 'kaosun ucundaki' sınır konumumuzu, ör,
uyku/uyanıklığı, yönlendirerek). Mevcut yüksek düzey
kategorilerimiz de hayal edebileceklerimizi sınırlayabilir ve
bunlar deneyimden ve karşılaştığımız kültürel normlardan ve
çeşitlilikten etkilenir.
Lucas 2005
96. 'extended mind'
• Yanıt verebileceğimiz tetikleyiciler
ya da işaretler ve sonra ortaya
çıkabilecek davranışlar her zaman
sınırlıdır ve mevcut değer
sistemimizle yakından bağlantılıdır.
• Bu, psikolojimizin biyoloji ile
sosyoloji arasındaki disiplinlerötesi
bir dengede varolduğu ve dinamik
olarak dalgalanan doğasında
bulunan geniş sınırlar ve olasılıklar
karışımı bağlamında anlaşılması
gerektiğini gösterir.
• Bu açıdan bakıldığında etkin
haldeki zihnimiz beynin ötesine
Lucas 2005
yayılır ve kısmen bedenimizin
eylemlerinde, kısmen de toplumun
içinde varolur.