2018-2019 Gençlik İlkokulu/Ortaokulu Veli̇ El Rehberi̇
Adalet
1.
2. Adalet düzenli ve dengeli davranmak, her
şeyin hakkını vermek, bir şeyi yerli yerine
koymaktır. İslam dininde adalet, kültür,
bilgi, mevki, cinsiyet, ırk, dil ve din farkı
gözetmeden insanlara insan olmaları
yönünden eşit davranmak ve haklarını
vermek demektir.
3.
4. İslam adalet
dinidir. Allah’ın
mübarek
isimlerinden
birisi de El-Adl,
yani kullarına
adaletle
hükmedicidir.
Allah zatında
adalet sahibidir.
Bu nedenle Allah insanlardan da kendi aralarında adaleti
emretmiş ve adil olan insanları da sevdiğini bildirmiştir.
Kur’an-ı Kerimde “…Allah adil olanları sever.” (Maide
suresi, 42. ayet.) buyrulmuştur.
5. Mutlak manadaki
adaleti ancak yüce
Allah gösterir.
Kıyamet günü ilahî
mahkeme
kurulacak ve
herkes
kazandığının
karşılığını eksiksiz
olarak görecektir.
Günah işleyen
ceza, sevap işleyen
mükafat bulacaktır.
Allah’ın adaleti
kesindir.
6.
7.
8. Adil olmak, insanların hak ve hukuku gözeterek
herhangi bir konuda hüküm vereceği zaman tarafsız
olmasıdır. Yakınları aleyhine dahi olsa da adaletten
sapmaz. Şahitliğini gizlemez. Ölçüde, tartıda hesap
ve kitapta doğru olur. İnsanları aldatmaz, aralarında
ayırım yapmaz, gerçeği saptırmaz. Yetimin, öksüzün
malını gözetir. Ne kendi istekleri ne de yakınlarının
isteklerine göre hareket etmez. Olay ve durumlara
menfaat açısından değil, doğruluk ve adalet
açısından yaklaşır. Karar vermeden önce dikkatli bir
biçimde inceleme yapar.
9.
10. Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan,
kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de
olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun.
(Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar,
fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır.
Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği)
eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhitlik
etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah
yaptıklarınızdan haberdardır.
Nisâ Suresi ,135.Ayet
11. Adaletin gerçekleştiği, hukukun hakim
olduğu toplumlarda barış, huzur ve güven
sağlanır. Herkes kendi hakkına razı olur,
başkalarının hakkına da saygı gösterir.
Adalete önem verilmeyen toplumlarda ise
kötülük, zulüm ve haksızlıklar artar. Bu da
toplumlarda kavgalara ve anlaşmazlıklara yol
açar. Toplumda barış ve güven ortamının
bozulmasına neden olur. Bütün bunlar
adaletin hem fert hem de toplum açısından
önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
12.
13. Kızım Fatıma Olsa…
Bir gün hırsızlık yapan Fatıma adında bir kadın Hz. Peygamber’in huzuruna çıkarıldı.
Suçu tespit edildiği için Hz. Peygamber onu cezalandıracaktı. Fakat Mekke’nin ileri
gelen bir kabilesindendi. Bazı kişiler bu kadının cezalandırılmaması için
Peygamberimizin çok sevdiği Hz. Üsame’yi aracı olarak gönderdiler. Bu duruma kızan
ve üzülen Peygamberimiz yüksek bir yere çıkarak şu konuşmasını yaptı:
“Ey İnsanlar! Geçmiş milletlerin ne yüzden yollarını sapıttığını biliyor musunuz?
Onların asilzadeleri bir şey çalarsa onu cezalandırmazlar, itibarı az olanları çalarsa
onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki böylesine adi bir işi o Fatıma değil de
kızım Fatıma yapmış olsaydı onu da cezalandırırdım” .
14. Yıldırım Beyazıt Han, Niğbolu Zaferinden sonra, o zamanın başşehri Bursa’ya,
yirmi cami yaptırmaya karar verdi. Ancak Emir Sultan hazretleri, Sultan Beyazıt’ın
bu kararına karşı çıktı ve küçük yirmi cami yaptırmaktansa yirmi kubbeli büyük bir
cami yaptırmasının daha güzel olacağını söyledi.
Bu fikir Beyazı Hana da mantıklı gelmiş olacak ki, derhal emir verildi ve
caminin yapılması için uygun bir yer aranmaya başlandı. Az zaman sonra aranan
yer bulundu. Ancak küçük bir problem vardı. Arsadaki pek çok kimse, evini ve
arazisini devlete sattığı halde, yaşlı bir kadıncağız, “ satmam” diye direniyordu.
Neler neler teklif ettiler, bu inatçı nineyi ikna edemediler.
“Satmam! Evceğizimi yıktırmam”!diyor, başkaca bir şey söylemiyordu.
Çaresiz, inşaat başlatıldı. Yaşlı kadının evine dokunulmadan, temeller kazıldı,
duvarlar örüldü, kubbeler çatıldı, minareler dikildi. İnşaat tamam olduktan birkaç
yıl sonra ise, o yaşlı kadın öldü.
Geride kalan mirasçıları ise, hiç direnmeden evi devlete satıverdiler.
Alınan ev derhal yıkıldı ve yerine güzel bir şadırvan yapıldı. İşte diğer
camilerden farklı olarak, Bursa Ulu caminin, ortasında bulunan şadırvan, o yaşlı
kadının evinin yerine yapılan şadırvandır.
Ülkeleri fetheden, kaleleri düşüren, orduları deviren Koskoca Osmanlı, yaşlı
ama haklı bir kadının, küçücük virane evinden içeriye tek bir adım atmamıştı.
Çünkü adaletin kılıcı; halk için, fakir ve yaşlı kadınlar için, ne kadar keskinse
sultanlar içinde o kadar keskindi…
Ulu Caminin Şadırvanı