5. Anahtar Kavramlar
Hücre Bölünmesi
Hücre bölünmesi, bir hücreden yeni hücrelerin
oluşmasına denir.
Hücre bölünmesi bütün canlılarda görülen bir
olaydır.
Hücre bölünmesi hücre çekirdeğinde başlar ve
birbirini takip eden evrelerden (safhalardan) oluşur.
Yoğurdun mayalanması, bitkilerin büyümesi,
tohumun çimlenmesi, yaraların iyileşmesi, büyüme ve
gelişme olayları hücre bölünmesi sayesinde gerçekleşir.
Hücre bölünmesi; mitoz bölünme ve mayoz bölünme
olarak iki çeşittir.
6. Hücre Bölünmesinin Nedeni
Hücreler yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken
sürekli büyür.
Hücrenin büyümesi demek hücre zarının,
sitoplâzmanın ve çekirdeğin büyümesi
demektir. Çekirdek büyük hücreyi
yönetmekte güçlük çeker. Hücrenin
bölünebilmesi için belli bir büyüklüğe
(bölünebilme büyüklüğüne) ulaşması gerekir.
Hücre bölünmesi vücut hücrelerinde mitoz,
eşey hücrelerini oluşturmak için mayoz
olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleşir.
9. 1. Kromozom sayıları aynı olan canlılar aynı tür olmayabilir. Moli balığı
ve insanın kromozom sayısı 46 olmasına rağmen aynı tür değildirler.
2. Buna rağmen türlerin kromozom sayıları hep aynıdır.
3. Kromozom sayısı gelişmişliği göstermez.
Aşağıda kromozom sayıları verilen canlılara bakalım yanda da bir eğrelti
otu görülmektedir. Eğrelti otunun kromozom sayısı 500 olmasına
rağmen insandan daha gelişmiş değildir.
12. Mitozun ilk evresinde kromozomlar belirgin halde
görülmeye baslar. Daha sonraki evrelerde hücrenin
ortasında dizilen kardeş kromozomlar, hücrenin karşılıklı
kutuplarına doğru hareket eder. Böylece oluşacak
hücrelerin ikisi de kromozomların, dolayısıyla kalıtım
maddesinin birer kopyası almış olur. Bu şekilde çekirdek
bölünmesini tamamlayan hücre, sitoplâzma bölünmesine
geçer.
Sitoplazma bölünmesi hayvan hücresinde sitoplazma
boğumlanması şeklinde , bitki hücresinde ara lamel
oluşarak gerçekleşir.
13. Mitozla ilgili bilinmesi Gerekenler
1. Yavru hücreler ana hücrenin aynısıdır.
2. Yeni hücreler görevlerine göre dokulara eklenerek büyümeyi sağlar,
yıpranan yerleri onarır.
3. Bitkiler meristem dokuya sahip olduklarından büyüme sınırsızdır.
Meristem dokudaki hücreler sürekli bölündüklerinden bitki enine,
boyuna büyümenin yanı sıra dal,yaprak,çiçek oluşmasını da sağlar.
4. Hayvanlarda büyüme sınırlıdır. Örneğin insanlar 20 yaşına kadar
büyür. Büyüme sonucu özelleşen hücreler bölünme yeteneğini
kaybeder. Bölünen hücreler dokunun büyümesini yada yıpranan
yerleri onarmayı sağlar.
5. Çekirdek bölünmesine KARYOKİNEZ, sitoplazma bölünmesine
SİTOKİNEZ denir.
6. Bir hücrelilerde çoğalmayı, çok hücrelilerde vücut hücre sayısının
artmasını,büyümesini ve yıpranan yeri onarmaya yarar.
7. Mitoz bölünme hücre sayısını artırır. Kromozom sayısını sabit tutar.
İnsan da 46 kromozom olduğu gibi.
14. EŞEYSİZ ÜREME
Bir canlı üremek için başka bir canlıya ihtiyaç
duymuyorsa, yani canlı kendi kendine çoğalabiliyorsa
buna eşeysiz üreme denir.
Eşeysiz üreme sırasında ana canlıdan ayrılan bir
hücre veya belirli bir kısım yeni bir canlı oluşturur.
Genellikle tek hücreli canlılar eşeysiz olarak ürer.
Bunun yanında bazı bitkiler de eşeysiz ürer.
Eşeysiz üremede oluşan yavru canlıların özellikleri
ana canlıyla aynı olur.
15. Anahtar Kavramlar
Eşeysiz Üreme
1. Eşeysiz üreme sonucunda oluşan döller, kalıtsal bakımından
hem birbirinin hem de ata canlının aynısıdır. Yani eşeysiz
üremede kalıtsal çeşitlilik görülmez.
2. Eşeysiz üremede çoğalma mitoz ile sağlanır.
3. Eşeysiz üreme ile kazanılan özellikler değişmeden nesilden
nesile aktarılır. Ancak eşeysiz üreyen canlıların değişen ortam
koşullarına dayanıklığı yani uyum sağlama özelliği azdır.
4. Eşeysiz üreme görülen canlıların bir çoğunda zaman zaman
eşeyli üreme görülebilir. (Bazı bakteriler ve paremesyumu
örnek verebiliriz.
5. Eşeysiz üreme hızı çok hızlıdır.
16.
17. Eşeysiz Üreme Türleri
1- Vejetatif Üreme
Bitkilerde görülür. Çiçeksiz
bitkiler genellikle bu şekilde
ürer.
• Söğüt, gül gibi bitkilerden
koparılan dalların toprağa
sokulmasıyla yeni bir bitki
oluşur.
• Vejetatif üreme ana bitkiyle
aynı özellikte olan bitkilerin
oluşmasını sağlar.
• Kaliteli bir bitkiye sahip olan
çiftçier bu bitkileri vejetatif
olarak üreterek verimli
bitkilerinin sayısını arttırırlar.
2- Bölünerek Üreme
Eşeysiz üremenin en basit
şeklidir. Belirli bir olgunluğa
erişen canlı mitoz bölünme
geçirir ve bölünür.
18. Eşeysiz Üreme Türleri
3-Tomurcuklanarak
Üreme
Tomurcuklanmayla üreme sırasında
bir canlının vücudunda oluşan
çıkıntılar ayrılarak yeni bir bitki
oluşturur. Oluşan yavru ana
canlıyla aynı özellikte olur.
Hidralar tomurcuklanmayla ürer.
Deniz anası da aynı üreme şekline
sahiptir.
Sünger bitkisinde de
tomurcuklanma görülür.
Hamur mayasındaki bakteriler de
tomurcuklanmayla üreme yapar. Bu
sayede hamur yavaş yavaş kabarır.
4- Rejenerasyon ile
Üreme
Rejenerasyon vücutta eksilen kısımların
yenilenmesi anlamına gelir. Planarya,
toprak solucanı, deniz anası, deniz yıldızı
gibi ilkel canlılarda görülmektedir.
Deniz anası, deniz yıldızı, planarya gibi
omurgasızlarda rejenerasyonla ana
canlıdan kopan parçalardan yeni
bireyler oluşarak üreme sağlanmış olur. Bu
canlılardaki rejenerasyon
vücut düzeyinde olmaktadır.
Yengeç, semender (kuyruklu kurbağa),
kertenkele gibi canlılarda ise organ
düzeyinde rejenerasyon vardır.
19. ÖNEMLİ NOT !
Kertenkelenin kopan
kuyruğunun yerine yenisi
oluşur. Ancak kopan
kuyruktan yeni bir canlı
meydana gelmez.
Axolotl adlı semenderin kopan
üyelerinden yeni bir canlı
oluşmaz.
Rejenerasyondur fakat rejenerasyonla üreme değildir.
20. KALITIM VE GENETİK
KALITIM
Bir canlının
ana,baba veya daha
büyük ana
babalarından birine
benzemesine; yani
ana baba
karakterlerinin
yavrularına
aktarılmasına
KALITIM denir.
GENETİK
Kalıtımla uğraşan
bilim dalına
GENETİK denir.
23. FENOTİP
Bir canlının, genetik özelliklerinin, belli
bir karakter bakımından görünüşüne ( dış
görünüşüne ) o canlının Fenotipi denir.
Fenotip canlının dış görünüş özelliğini
belirtir.
Örnek : Sarı-Yeşil yaprak , Uzun-
Kısa , Yuvarlak-Buruşuk tohum, düz saç,
açık ten rengi v.b..
26. 26
HOMOZİGOT ( Arı döl )
İki geninde aynı olmasıdır.
Örnek :
AA Arı döl baskın
aa Arı döl çekinik
27. 27
HETEROZİGOT ( Melez döl ) :
İki genden birinin dominant diğerinin resesif
olmasıdır.Böyle durumda canlı baskın gen
görünümünde olur.
Örnek :
Aa Melez baskın
Ss “ “
Kk “ “
Uu “ “
29. 29
MENDEL ‘İN ÇALIŞMALARI
Kalıtımla ilgili ilk kuralları, Mendel ortaya
koymuştur.
Mendel, kalıtımla ilgili çalışmalarını bezelyeler üzerinde
yapmıştır.
Mendel, ana ve baba karakterlerinin oğul döllere nasıl
geçtiğini, birinci (F1dölü ) ve ikinci (F2 dölü )
döllerde oluşan bireylerin oranlarını ve her karakterin
tamamen bağımsız olduğunu bulmuştur.
30. 30
Sarı tohumlu bezelyeleri arka arkaya
tozlaştırarak bir çok döl elde etti.Bütün
fertlerin incelenen özelliği yönünden
birbirine çok benzediğini görüp ARI (saf)
döl elde etti.
31. 31
Bir hayvanda veya bitkide iki gen birbirine
tamamen benziyorsa bunlara Arı döl denir.
Örnek : Ana ve babasından sarı renk gen
almış olan ve sarı renkte çiçekler veren bir
bitki, arı döldür. Ana ve babasından yalnız
sarı veya yalnız yeşil renk geni almış
döllere HOMOZİGOT, farklı renk almış
olan döllere HETOROZİGOT adı verilir.
32. 32
Mendel, elde ettiği arı döl olan sarı tohumlu
bezelyeyle, yeşil tohumlu bezelyeyi
birbirleriyle birleştirmiştir (çaprazlamıştır).
Baba sarı, ana yeşil
veya
baba yeşil , ana sarı
33. 33
Bu çaprazlama sonucu oluşan dölün (F1
dölü ) bütün bireylerinin sarı renkte
olduğunu görmüştür.
Bu birleşme sonucuna göre,sarı rengin,
yeşil renge baskın olduğunu bulmuştur.
Baskın gen ( DOMİNANT ) sarı, çekinik
gen (RESESİF ) yeşildir.
34. 34
NOT
Mendel, her bir karakter için semboller
kullanmıştır.
Dominant karakter için büyük harf
( A, U, K, S ... )
Resesif karakter için küçük harf
( a, u, k, s ... )
36. 36
Birinci döl (F1 dölü ) :
S s + S s + S s + S s
SARI SARI SARI SARI
1/4 1/4 1/4 1/4
4/4 = % 100 sarı. Hepsi melez sarı
Baskın( Dominant ) gen SARI,
Çekinik ( Resesif ) gen YEŞİL
37. 37
MENDEL ÇALIŞMASI
Baba Ana
FENOTİP SARI YEŞİLX
GENOTİPİ S S s s
Eşey hücreleri
( GAMET )
S X s
S s
+
S s
+ S s +
S s
Sarı Sarı Sarı Sarı
1/4 1/4 1/4 1/4
% 100 sarı,hepsi melez Sarı
X
S s
4/4 sarı
38. 38
Mendel,daha sonra bu birinci dölün (
F1 dölü ) bireylerini kendi aralarında
çaprazlayarak oluşan ikinci dölün
(F2 dölü ) bireylerinin % 75’in SARI,
%25’inin YEŞİL olduğunu görmüştür.
39. 39
FENOTOPİ :
GENOTOPİ :
( Baba,ana melez)
F1 dölü
SARI X SARI
Ss X Ss
Eşey hücreleri
:
S s x S s
İkinci döl F2
dölü : Sarı Sarı Sarı Yeşil
Homozigot Heterozigot HomozigotHeterozigot
SS + Ss + Ss + ss
40. 40
1/4 sarı + 1/4 sarı + 1/4 sarı + 1/4 yeşil
3/4 SARI + 1/4 YEŞİL
% 75 SARI - % 25 YEŞİL
41. 41
NOT I : S s genlerini taşıyan döller, babasından
sarı,anasından yeşil gen almıştır. Onun için melezdir.
Burada sarı baskın gendir. S S’ ler saf sarı, S s’ ler
melez sarı bireylerdir.
S s : sarı, heterozigot melez döl , sarı renk baskın
S s
sarı yeşil
( SARI ) melez
42. 42
S S : Sarı , homozigot arı döl, sarı baskın ( Dominant )
NOT II : S S genlerini taşıyan döller, babasından sarı, anasından da sarı gen almıştır.
Onun için arı döldür. Burada sarı baskın gendir. S S’ ler saf sarı, bireylerdir.
S S
Baba sarı Ana sarı
(Sarı ) arı döl
43. 43
s s : Yeşil, homozigot, arı döl, yeşil baskın
NOT III : ss genlerini taşıyan döller, babasından yeşil, anasından da yeşil gen almıştır.
Onun için arı döldür. Burada yeşil baskın gendir. s’ ler saf yeşil bireylerdir.
s s ( Yeşil ) arı döl
Baba yeşil Ana yeşil
44. 44
Örnek :
Y = yuvarlak taneli ,
y = buruşuk taneli bezelyeleri gösterdiğine
göre; yuvarlak taneli bezelyelerle, buruşuk
taneli bezelyelerin çaprazlanması sonucu
elde edilen F1 ve F2 döllerinin özelliklerini
ve yüzdelerini bulunuz ?
45. 45
Çözüm :
FENOTOPİ : Yuvarlak X Yuvarlak
GENOTOPİ : Y Y X y y
F1 dölü : Y y + Y y + Y y + Y y
% 100 yuvarlak,hepsi melez.
yuvarlak yuvarlak yuvarlak yuvarlak
46. 46
FENOROPİ : Yuvarlak X Yuvarlak
GENOTOPİ : Y y X Y y
F2 dölü : Y Y + Y y + Y y + y y
% 75 yuvarlak + % 25 buruşuk
yuvarlak yuvarlak yuvarlak buruşuk
47. 47
Örnek : Melez ( heterozigot ) iki
bezelyenin çaprazlanmasından hangi
oranda çekinik ( resesif ) karakterde
fertler meydana gelir ?
A ) 1/4 B ) 2/4 C ) 3/4 D ) 4/4
48. 48
Çözüm :
A = Baskın karakter
a = çekinik karakter
A a X A a
A A + A a + A a + a a
çekinik
1/4 çekinik
49. 49
Örnek : Bir anne babanın bütün kan gruplarını
taşıyan çocuklara sahip olduğu tespit
edilmiştir. Bu anne babanın kan grupları
yönünden genotipi hangisidir?
A ) AA x BO B ) AO x BO
C ) AB x OO D ) AB x AO
50. 50
Bir anne babanın “ O “ kan grubundan çocuklarının olabilmesi için her ikisinde de “O “ aleli
bulunmalıdır. Yani anne-baba heterozigot olmak zorundadır
GENOTOPİ : A O x B O
A B + A O + B O + O O
Cevap : B
Çözüm :
51. 51
1. Melez sarı ve arı döl yeşil tohumlu bezelyeler çaprazlandığında,meydana gelecek
tohum oranlarının aşağıdakilerden hangisinin olması beklenir ?
A ) % 100 sarı
B ) % 100 yeşil
C ) % 75 sarı, % 25 yeşil
D ) % 50 sarı, % 50 yeşil
52. 52
2. Melez iki döl çaprazlanırsa F2 dölündeki
oranlar hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A ) 1/4 arı döl(dominant ), 2/4 melez, 1/4 arı döl ( resesif )
B ) 2/4 arı döl (dominant ), 2/4 arı döl ( resesif )
C ) 1/3 arı döl(dominant ), 2/3 melez
D ) 1/4 melez, 3/4 arı döl (dominant)
53. 53
3. İki arı dölün çaprazlanması sonucu
oluşan F1 dölünde resesif karakterin çıkma
olasılığı oranı kaçtır ?
A ) % O B ) % 25
C ) % 50 D ) % 100
54. 54
4. B b x b b çaprazlama sonunda F1
dölündeki b b oranı ne olur?
A ) % 100 B ) % 75
C ) % 50 D ) % 0
55. 55
5. Meydana gelen yavrularda 3/4 oranında
dominant karakter görülüyorsa anne-
babanın genotipi aşağıdakilerden
hangisidir?
A ) A a x A A B ) A a x A a
C ) A A x A A D ) A A x aa
56. 56
6. Melez x Melez çaprazlanmasından
dominant karakterde bireylerin çıkma
olasılığı % kaçtır?
A ) % 100 B ) % 50
C ) % 75 D ) % 0
57.
58. KALITSAL
HASTALIKLAR
Kalıtsal hastalıklar:Karakterleri oluşturan
genlerin yapı, sayı ve işleyişinde bir takım
bozulmalardır.
Kalıtsal hastalıklar üreme ile nesillere
aktarılır.
Bu hastalıklara renk körlüğü,hemofili(kanın
pıhtılaşmaması),altı parmaklılık,derinin
renksiz olması(albinoluk)...örnek verilebilir.
59. RENK KÖRLÜĞÜ
-Milyonlarca insanda farklı çeşitlerde renk körlüğü veya
renk görme bozuklukları diye adlandırılan, doğumsal
veya edinsel (sonradan gelişen) olabilen hastalık
mevcuttur.
- Kadınlarda %0,6-0,8 oranında rastlanılmasına rağmen
bu oran erkeklerde yaklaşık %10 dur. Bu hastalığın
nedeni; gözün retina tabakasındaki bazı pigmentlerin
eksikliği veya hiç olmamasıdır.Renk körlüğü,
pigmentlerin eksiklik derecesine göre normale yakın
görmeden, çok ileri derede karışıklıklara yol açabilecek
derecelerde olabilir.
- Bir çok olguda özellikle aydınlatmanın kötü olduğu
ortamlarda soluk renkler gibi canlı renkler de
karıştırılabilir.
60. Renk körlüğünün tedavisi
yoktur. Renk körü olan
gençlerin meslek seçimleri
sırasında bu rahatsızlığın
engel olmadığı meslekleri
seçmeleri yararlı olacaktır.
Örneğin renk körü olan bir
insanın moda, tekstil
işlerinde veya renkli kablolarla
ilgili işlerde çalışması zor
olabilir. Son yıllarda üretilmeye
başlayan
Chromagen gibi bazı renkli
mercekler sayesinde renk
körleri renkleri daha iyi ayırt
edebiliyorlar.
RENK KÖRLÜĞÜ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
61.
62.
63. HEMOFİLİ
Hemofili Nedir?
Kanın pıhtılaşmasında görev alan 'faktör'
adlı proteinlerin eksik olması sonucu ortaya
çıkan ve ömür boyu süren kanama
hastalığıdır.
Düşmeler, darbeler, diş çekimi, sünnet ve
her çeşit ameliyatlar ağır kanamalara neden
olabilmektedir. Kanamalar genelde eklem
içine olmaktadır. Bu ise hastada sakatlıklara
neden olabilmektedir.
Hemofili tedavisinde diğer insanların
kanından elde edilen 'faktör konsantreleri'
kullanılmaktadır. Bu ilaçlar oldukça pahalıdır.
Bu sebeple hastalarımızın mutlaka sosyal
güvence altında olması gerekmektedir.
Görülme Sıklığı
Hastalık 10.000 erkek doğumunda 1
bebekte görülmektedir. Ülkemizde yaklaşık
6.000 hemofili hastası olduğu
düşünülmektedir.
64. ALBİONOLUK
Albinoluk (halk dilinde
abraşlık), özellikle insanlarda
melanin pigmentinin yokluğuna
bağlı olarak renksizleşmedir. Bu
çoğunlukla tirosinaz denen bir
enzimin eksikliğinden
kaynaklanmaktadır. DOPA
denilen bileşimin tirosine
dönüştürülmesi, bunun da daha
sonra melanin pigmentlerine
dönüşmesi için tirosinaz
gereklidir. Tirosinaz-negatif
albinoluk kalıtsal resesif bir
özelliktir.
Albino canlılarda deri
genellikle çok açık renkli,saç-
tüy-kıl gibi keratin yapılar beyaz
renkie ve gözler
kırmızıdır.Beyaz renkteki
hayvanların albino olup
olmadıklarının ayrımı,göz
rengine bakılarak,yapılır.
68. DNA Deoksiribo Nükleik Asit
Kromozomlar DNA ve özel proteinlerin birleşmesiyle
oluşur.
DNA, hücrenin yönetici molekülüdür ve beslenme,
solunum, üreme gibi tüm canlılık faaliyetlerini yönetir.
DNA'nın yapısında kalıtsal özelliklerimize etki eden gen
bölgeleri bulunur.
69. GEN-KROMOZOM
Bir özellikten sorumlu olan
belli büyüklükteki DNA
parçalarına gen denir
Genler DNA’nın görev
birimleridir
Bir gen yaklaşık 1000-1500
nükleotitten oluşur
DNA ve proteinden oluşan
yapıya kromozom denir
69
KromozomKromozom >> DNADNA >> gengen >> nüleotitnüleotitKromozomKromozom >> DNADNA >> gengen >> nüleotitnüleotit
70. DNA Modeli
Bilim insanları James Watson (Ceyms Vatsın) ve Francis
Crick (Fırensis Kırik) birlikte çalışarak DNA modelini
hazırlamıştır.
Nükleotitler DNA'nın temel yapı birimleridir. Bir
nükleotidin yapısında aşağıdaki gibi fosfat, şeker ve
organik baz bulunur. Organik bazlar adenin (A), timin
(T), sitozin (C) ve guanin (G)'dir.
71. Nükleotitler hangi organik bazı
içeriyorlarsa o bazın ismiyle adlandırılır.
Örneğin adenin bazını içeren nükleotit
"adenin nükleotit", guanin bazını içeren
nükleotit "guanin nükleotit" olarak
adlandırılır.
72.
73. DNA molekülünde bulunan
yapılar harflerle gösterilir.
Hangi harfin ne anlama
geldiği yandaki tabloda
görülmektedir.
74. DNA'da, nükleotitler bir iplik
oluşturacak şekilde bir araya
gelirler. Bu iplikte her zaman
adeninin karşısına timin,
sitozinin karşısına guanin
nükleotidi gelir.
DNA, iki iplikten oluşur.
Birbirinin etrafında dolanan bu
iplikler, DNA'nın bükülmüş bir
merdiven gibi görünmesine sebep
olur. Bu şekil ikili sarmal olarak
adlandırılır.
75. DNA’nın Kendini Eşlemesi
Hücre bölünmesi öncesinde hücredeki DNA molekülü
miktarı iki katına çıkar. Bu olaya DNA'nı kendisini
eşlemesi adı verilir.
DNA kendini eşlerken önce DNA'nın iki ipliği birbirinden
ayrılmaya başlar. Daha sonra sitoplazmada serbest hâlde
bulunan nükleotitler çekirdeğin içerisine girer ve DNA'nın
açılan kısmındaki nükleotitlerle eşleşir.
Bu eşleşme sırasında, adenin nükleotidin karşısına timin
nükleotit, sitozin nükleotidin karşısına da guanin
nükleotit gelir.
Sonuçta başlangıçtaki DNA molekülünün aynısı olan bir
DNA molekülü daha oluşur.
76. DNA, hücre bölünmesi sırasında kendini eşleyerek yapısında
bulunan bilgilerin yeni oluşacak yavru hücrelere geçmesini
sağlar.
Bütün canlılarda DNA molekülü adenin, timin, sitozin ve
guanin bazlarından oluşmasına rağmen nükleotitlerin sayısında
ve dizilişindeki farklılıklar canlıların birbirinden farklı olmasını
sağlar.
Kromozomlar DNA'ları, DNA'lar da genetik özellikleri
belirleyen genleri taşır. Genler ise nükleotitlerden oluşur.
77. Mutasyon
DNA molekülü kendisini eşlerken hatalar
oluşabilir.
DNA dizilimindeki bu değişiklik, farklı
genetik özelliklerin ortaya çıkmasına
sebep olabilir. Bazen, hücre bölünmesi
sırasında kromozomların sayısında
artma ya da azalma şeklinde
değişiklikler de olabilir. DNA
dizilimindeki ve kromozomlardaki
değişiklikler mutasyon olarak
adlandırılır.
Radyasyon ve bazı kimyasal maddeler
mutasyona sebep olabilir:
78. Mutasyonlar, hem vücut hem de üreme
hücrelerinde oluşabilir. Üreme hücrelerinde
görülen mutasyonlar dölden döle geçme
özelliğine sahiptir. Vücut hücrelerinde görülen
mutasyonlar ise ancak eşeysiz üreme gösteren
canlılarda dölden döle geçebilir.
İnsanların genlerinde meydana gelen bazı
mutasyonlar farklı hastalıkların ve genetik
bozuklukların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Örneğin; hemofili, orak hücreli anemi,
albinoluk, altı parmaklılık, Down sendromu gibi
rahatsızlıklar, mutasyon sonucu ortaya
çıkmıştır. Aynı şekilde, bazı mutasyonların
kansere sebep olduğu da bilinmektedir.
79. Van kedisinin iki gözünün
farklı renklerde olması ve
keçilerdeki dört boynuzluluk
hayvanlarda görülen
mutasyona örnektir.
80. Modifikasyon Çuha çiçeği ortam sıcaklığı 15-25 °C arasındaki bir ortamda
yetiştirilirse çiçeklerin rengi kırmızı, 25-35 °C arasındaki
bir ortamda yetiştirilirse çiçeklerinin rengi beyaz olur.
Arı ve karıncalarda larvaların beslenme koşulları
değiştiğinde vücut şekilleri ve davranışları değişir. Arı
larvaları çiçek tozuyla beslendiğinde işçi arılar, arı sütüyle
beslendiğinde ise kraliçe arı oluşur.
Çuha bitkisi, arı ve karıncalarda görüldüğü gibi çevre
şartlarının etkisiyle canlılarda ortaya çıkan ve kalıtsal
olmayan değişikliklere modifikasyon adı verilir.
Spor yapan kişilerde kasların gelişmesi, yazın güneşli
günlerde teninizin bronzlaşması da modifikasyona örnektir.
82. Adaptasyon ve Evrim
Canlıların belirli ortam koşullarında
yaşama ve üreme şansını artıran
fiziksel yapılar, davranışlar gibi
kalıtsal özellikler kazanmasına
adaptasyon adı verilir.
Canlılar beslenme, barınma,
avlanma, üreme ve düşmanlarından
korunma gibi yaşamsal faaliyetlerini
sürdürebilmek için adaptasyon
gösterirler. Örneğin, deve kuşları çok
hızlı koşabilmek için uzun ve güçlü
bacaklara sahiptir. Penguenler
perdeli ayakları sayesinde hızla yüzer
ve deri altlarında depoladıkları yağ,
soğuk ortamlarda vücut sıcaklıklarını
korumalarını sağlar.
83. Adaptasyon Örnekleri
Kutuplarda yaşayan ayıların yağ oranı ekvatorda
yaşayanlara göre çok fazladır.
Kutuplarda yaşayan ayıların burun ve kulakları daha
küçüktür.
Kutuplarda yaşayan ayıların beyaz , ekvatordakilerin
siyah tüylü olması
Çöl farelerinin uzun kuyruklu ve geniş vücutlu olmaları.
Kaktüslerin yapraklarının zamanla diken şeklini alması.
Bukalemun ve ahtapotun kendini korumak için renk
değiştiriyor olması.
Çölde yaşayan develerin kum fırtınalarından
etkilenmemek için kulak ve burunlarının kıllı olması
84. Evrim
Fosiller üzerinde çalışan Lamarck
(Lamark), bazı türlerin yavaş yavaş
diğerlerine dönüştüğünü ve bu olayın
günümüzde de devam ettiğini ileri
sürmüştür. Lamarck'a göre canlı dünyası
denizde yaşayan basit organizmalarla
başlamıştır. Bu organizmalar daha sonra
karaya geçmiş ve bu değişim bugünkü
türler oluşuncaya kadar devam etmiştir.
Bu kurama göre canlı türlerinde görülen
ve jeolojik zamanın ilk dilimlerinden
başlayarak günümüzde de devam eden
değişimlere evrim adı verilir.
85. Lamarck, türlerin yaşadıkları çevreye daha iyi
uyum sağlamak için evrim geçirdiğini savunmuş,
"Bir organ fazla kullanılıyorsa gelişmesini
sürdürerek, daha etkin bir yapı kazanır."
görüşünü ortaya atmıştır.
Kullanılan vücut bölümlerinin geliştiğini,
kullanılmayanların ise köreldiğini savunmuştur.
Lamarck’a göre kaslı bir babanın çocuğunun da
kaslı doğması gerekir.
86. Darwin (Darvin) ve Wallace (Valıs) evrim konusunda
araştırma yapan diğer bilim insanlarıdır.
Darwin, temel olarak iki fikri ileri sürmüştür:
Birincisi, türler içerisinde sayısız varyasyon (tür
içindeki çeşitlilikler) bulunmaktadır. Bu
varyasyonların büyük bir çoğunluğu genetiktir.
İkincisi ise doğal seçilimdir. Yaşamsal faaliyetler için
gerekli besin, su, barınak, ışık gibi faktörler canlılar
arasında yaşam mücadelesine neden olur. Bu savaşta
başarılı olanlar yaşamını sürdürürken, ortam
koşullarına uyum sağlayamayanlar ise yok olur. Darwin
doğal seçilim sonucu yeni türlerin ortaya
çıkabileceğini ifade etmiştir.
Kısaca doğal seçilim(seleksiyon) güçlü olanın hayatta
kalması, zayıf olanın tamamen yok olmasıdır. Bu
sayede yavru ebeveyninden daha başarılı hale
gelmiştir.
87. 1800'lü yılların ortasına kadar İngiltere'de
yaşayan güve kelebekleri açık renkliydi. Ağaç
gövdeleri de açık renkliydi ve likenlerle
kaplıydı. Böyle bir ortamda güve kelebeklerinin
kuşlar tarafından fark edilip avlanması zordu.
Sanayi devrimiyle birlikte likenler ortadan
kalkmış, ağaç gövdeleri ise kurumla
kaplanmıştı. 1890'lı yıllara gelindiğinde bu
yörede güve kelebeklerinin %98'i siyah renkliydi.
Bu çevre şartlarına uyum sağlayan güve
kelebeklerinin yaşama şansı artarken
diğerlerininki azalmıştır.
Güve kelebeklerinde görülen bu durum
doğal seçilime örnektir.
88. GENETİK MÜHENDİSLİĞİNİN
ÇALIŞMA ALANLARI
GEN MÜHENDİSLİĞİ ( GENETİK MÜHENDİSLİĞİ )
Moleküler biyolojide elde edilen bilgilerin mühendislik bilgileriyle
birleştirilmesine GENETİK MÜHENDİSLİĞİ denir.
Dış etkiler ile canlının kalıtsal özelliklerinin değiştirilerek onlara yeni
işlevler kazandırılmasıyla ilgili araştırmalar yapan bilim dalına
GENETİK MÜHENDİSLİĞİ denir.
Genetik mühendisliği genlerin ayıklanması , çoğaltılması ,
değiştirilmesi başka bir canlınınkiyle birleştirilmesi yada başka bir
canlıya aktarılması gibi çalışmalarla uğraşır.
Bilim adamları bu çalışmalarıyla
• hastalık ve böceklere dayanıklı yeni bitkiler ve hayvanlar
oluşturabiliyor
• Endüstriyel atıkları yiyebilen bakteriler üretebiliyor
• Canlıları klonlayabiliyorlar.
MOLEKÜLER BİYOLOJİ
DNA ile ilgili çalışmalar yapan bilim dalına moleküler biyoloji denir .
90. Günümüzde genler ve DNA ile
ilgili çalışma yapan insanlara
genetik mühendisi denir
Genetik mühendisleri insan
genom projesi ile insan
DNA’sının şifrelerini çözmeye
çalışmaktadır.
91. Bitki ve hayvan ıslahı
Hastalık genlerinin tespit edilmesi
Canlıların çevre şartlarına
dirençlerini arttırma
Özel ilaç geliştirme
bitkilerden antibiyotik ve hormon
elde etme
93. B İ Y O T E K N O L O J İ
MÜHENDİSLİĞİ
Biyoteknoloji canlı doku ve organları kullanarak uygun yöntem
ve tekniklerle endüstri ve tıp alanında kullanılmak üzere
istenilen ürünler elde edilmektedir.
Biyoteknolojinin kullanım alanları
• Protein üretilmesi
• Hormon , vitamin ,antibiyotik elde edilmesinde,
• Yeni sebze ve meyve üretiminde,
• Zarar görmüş organların onarımında
Günümüzde yediğimiz bir çok gıda ürünü biyoteknojiden
yararlanılarak üretilmektedir.
Bunun başlıca nedenleri ;
• Ürün kalitesini artırmak
• Mevsimlerden bağımsız ürünler elde etmek
94. * Canlı hücreler kullanılarak çeşitli ürünlerin elde edilmesidir.
İnsülin ve büyüme hormonun
bakterilere ürettirilmesi
Meyveli yoğurt ve vitamin üretimi
Nitelikli tohum ve fide üretimi
Gen klonlanması
95. Tek yumurta ikizleri hariç her bireyin DNA dizilimi
kendine özgüdür
Her insanın DNA’sının farklı olması DNA parmak izi
terimiyle açıklanır
DNA parmak izi yöntemi, bir insanin DNA'sını
oluşturan baz sırasının diğer insanların DNA baz
sıralarından farklı olmasına dayanır.
DNA parmak izi suçluların tespitinde kullanılan
yaygın bir yöntemdir.
DNA Parmak izi
96. İNSAN GENOMU PROJESİ
G E N O M
İnsan genlerinin projesinin çıkarılmasına genom projesi denir .
GENOM PROJESİYLE YAPILAN ÇALIŞMALARLA
a-DNA nın yapısında bulunan bazların dizilişi belirlendi,
b-İnsan genomunda 40 000 __ 140 000 arasında gen bulunduğu
saptandı ,
c-Kalıtsal hastalıkların olup olmadığı saptanabiliyor.
(kan yada yanak içinden alınan hücrelerin incelenmesiyle kalıtsal
hastalık olup olmadığı anlaşılabiliyor )
d-Ekoloji,evrim, fosil bilimi ve DNA ile kimlik belirleme
çalışmalarında kolaylıklar sağlanmıştır
e-Kalıtsal hastalıklara neden olan genlerin DNA dan çıkarılarak kalıtsal
hastalıklar önlenebilir
97. f-İnsan organlarının başka canlılar üzerinde üretimi
sağlanarak organ nakillerinin gerçekleşmesi sağlanabilir
(İnsandan insana yapılan doku ve organ nakillerindeki
olumsuzlukları gidermek için hayvanlara (domuzlara ) insan
geni nakledilerek onların insanlarınkiyle aynı yapıda organlara
sahip olmaları için çalışmalar yapılmaktadır
Fareler üzerinde insan kulağı üretilmiştir.
g-Hızlı büyüyen zor olumsuz şartlara dayanıklı daha verimli
bitki ve hayvanlar üretmek
(A.B.D de -200C soğuğa dayanıklı patates üretilmiştir.
h-Bir canlıya ait genlere eklemeler yapılarak canlıya yeni
karakterler kazandırılabilir
GEN HARİTASININ ÇIKARILMASI
DNA daki organik bazların dizilişlerinin çıkarılması anlamına
gelir.
İnsan DNA sında 3,2 milyar baz olduğu tespit edilmiştir. Bu
çalışmalarda hangi genin ne anlama geldiği bulunacak
hastalıklara neden olan genlerin bulunup müdahale etme şansı
doğacaktır.