1. ِمْسِب
ِيم ِحهالر ِن َٰمْحهالر ِ ه
َّللا
İhlası öldüren zehir
“De ki: ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a ibadet ederim.”
(Zümer Suresi 14. Ayet)
2. İhlas, Halis, Riya …
Halis: Saf, temiz, hîlesiz, katkısız. Menfaat düşüncesi karışmadan sırf
Allah için olan, riya ve gösteriş bulunmayan.
İhlas: Onu yabancı maddeden temizlemeye ve ondan korumaya
da 'ihlâs' denir.
İhlasın zıddı: Karışmış olan, saf ve temiz olmayandır. Buna da riya
denir. Riya, gösteriş, menfaat ve diğer dünya mülahazaları
görünmeyen mikroplar gibi amele girer ve onu bozarlar.
Buna göre bir amel ya halis(saftır) ya değildir, riya karışmıştır.
3. Tevhidde ihlâs: Şirksiz inançtır.
İhlas Suresi
De ki: “O, Allah’tır, bir tektir. Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır;
O, hiçbir şeye muhtaç değildir.) O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin
babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).
Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.
4. Amelde ihlas
İmam-ı Gazali Hazretleri buyurdular ki:
Amelde ihlâs, ameli yalnızca Allah Teâlâ için yapmak, ona başka bir
niyet, gaye ve garaz karıştırmamaktır.
İhlâsın oluşması için, amel ederken Allah Teâlâ’nın emrini yerine
getirmenin, O'nun rızasını tahsil etmenin ve O'nun va'dettiği sevabı
kazanmanın yegâne maksat olması lâzımdır. Yegâne maksadın bu
olduğu amel hâlis ameldir. Sahih ve geçerli olan amel de bu ameldir.
Maddî olan şeylere yabancı bir madde karıştığı zaman, onları bulandırır,
bozar veya özelliklerini azaltır. Fakat, amele başka gaye ve maksatlar
karıştığı zaman onu kökten bozup geçersiz hâle getirir.
5. Allah %100 ihlaslı ameli kabul eder!
Ebû Hüreyre’nin (ra) işittiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Allah Teâlâ buyurdu ki:
“Benim hiçbir ortağa ihtiyacım yoktur. Amelinde başkasını bana ortak
yapanı, ortağıyla başbaşa bırakırım.”
(M7475 Müslim, Zühd, 46)
6. İhlasın kapsamı
De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi
Allah içindir. (En’âm Suresi 162. Ayet)
İmanda
Niyette
İş seçiminde
Eş seçiminde
Arkadaş seçiminde
İbadette
İbadetin devamında
İbadetin sonunda
Söylenecek söz seçiminde
Uğrunda ölünecek dava seçiminde
Okunacak kitap seçiminde
Bölünecek miras seçiminde
Yenilecek yemek seçiminde
Giyilecek kıyafet seçiminde
Gidilecek yer seçiminde
…
7. İhlasın öğrenileceği okul
İmam Rabbani Hazretleri buyurdular ki;
“Bil ki, şeriatın üç cüz’ü vardır. Bunlar da ilim, amel ve ihlasdan ibarettir.
Bu üç cüzden herhangi biri gerçekleşmedikçe şeriat gerçekleşmez ve her ne
zaman, bu üç cüz’ün meydana gelmesiyle şeriat meydana gelirse, işte o
zaman dünya ve ahiretle alakalı bütün saadetlerin üstünde olan, Allahu
Teâlâ’nın rızası tahakkuk etmiş olur.”
“Sofiyyeninin imtiyaz ettiği -üstün tuttuğu- tarikat ve hakikat ise, şeriatın üçüncü
dilimi olarak sayılan ‘ihlas’ın tekmiline yardımcıdır. Yani hakikat ve tarikatın
tahsilinden maksat şeriatın tekmilidir; şeriatın dışında bir başka şey için
değildir.”
“Yoksa şeriat bir iş, tarikat ve hakikât da ona aykırı, ondan aykırı ikinci bir iş
değildir. Zira böyle bir itikad ilhad ve zındıklıktır.”
İmam Rabbani Hazretleri
Ekrem Sağıroğlu, İmam-ı Rabbani Hayatı Cihadı Eseri, Sayfa 409-411
8. İhlası kemale erdirmenin çaresi
İmam Rabbani Hazretleri buyurdular ki;
Seyr ve sülûkdan(tasavvuf yolculuğundan) maksad, nefs-i emmâreyi tezkiye
etmek, ya’nî temizlemektir. Böylece nefis, dünyâdan bir şey istemediği gibi,
Âhiretten de, bir şey istemez.
Mukarrebler derecesine yükselmek için Zât-ı ilâhînin sevgisi insanı kaplamalıdır.
Bu sevgiye kavuşan, elemlerden, sıkıntılardan da lezzet alır. Ni’metler ve
musîbetler, müsâvî olur. Azâblar da, ni’metler gibi tatlı olur.
Bu büyükler, sevgilinin yaptığı her şeyi güzel görür. Sevgilinin her işi, sevgili olur.
İşte, tâm ihlâs budur. Yalancı ma’bûdlardan kurtuluş makâmı burasıdır.
Kelime-i tevhîdin ma’nâsı, ancak burada hâsıl olur.
İmam Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 35. Mektup
9. Tam ihlasdan nasiplenenler
Kutsî bir hadiste Allah Subhânehû ve Teâlâ buyurdu ki;
“İhlas benim sırlarımdan bir sırdır. Onu, sevdiğim kulun kalbine
yerleştiririm” ( Gazali İhya c.4.s.676)
10. Seyr-i Süluk (Tasavvuf Yolculuğu)
nasıl yapılır?
Mevlâna Halid-i Bağdadî k.s. şunları söylemiştir:
Bilmelisin ki kalp ehli kâmil mürşidlerden, hatta peygamberlerden
feyz almanın iki yolu vardır:
Birincisi ihlâs, ikincisi de edeptir. Çünkü feyz, ancak peygamberlerin
ve kâmil mürşidlerin kalplerinden alınabilir. Onların kalbinde ihlâs
sahibi olmayan, edebe riayet etmeyen kimseler bulunamaz.
11. İhlaslı kimselerin dünyadaki kazancı
Hz. Ömer (ra) şöyle demiştir: "Bir kimse ninniyeti hâlis olursa, ALLAH Teâlâ
onun insanlarla olan sorunlarında kendisine yeterlidir."
(İhyâ-u ulûmiddin Huccet-ül İSLÂM İmam-ı Gazali)
12. İhlasın dışında emir edilen bir ibadet
yok…
Halbuki onlar Allaha, Onun dininde ihlâs (ve samimiyet) erbabı ve
muvahhitler olarak, ibadet etmelerinden, namazı dosdoğru
kılmalarından, zekâtı vermelerinden başkasıyla emir olunmamışlardı. En
doğru din de bu idi.
(Beyyine Suresi 5. Ayet)
13. İhlasın bozulması…
İsrailoğulları döneminde bir abid, kendi kulübesinde ibadetle meşgul iken, bir topluluğun
bir ağaca taptıklarını görmüş. Bunların yaptıkları bu yanlış işe kızmış ve baltasını alıp ağacı
kesmeye gitmiş.
Giderken, iblis yaşlı bir adam suretine girip karşısına çıkmış ve bu teşebbüsünden
vazgeçmesini istemiş. Abid, vazgeçmeyeceğini söyleyince kapışmışlar ve abid onu yere
yıkıp göğsüne oturmuş.
iblis, "Beni bırak, sana güzel bir teklifim vardır." demiş. Abid onu bırakmış ve teklifinin ne
olduğunu sormuş. İblis şöyle demiş: "Sen bu ağacı kesmekle bir sonuç alamazsın. Çünkü,
onun yerine yenisini dikerler. Fakat sen bu işten vazgeçersen, her akşam sana iki altın
getiririm. Bunlarla hem kendin geçinirsin, hem de fakir ve muhtaçları beslersin. Bu sana
daha çok sevap kazandırır."
Teklif âbidin hoşuna gitmiş ve onu kabul etmiş. iblis iki gece altınları getirmiş, ondan sonra
getirmemiş. Aldatıldığını gören abid kızmış ve tekrar baltasını alıp ağacı kesmeye gitmiş.
Yolda iblis yine o yaşlı adam suretinde görünmüş ve fikrinden vazgeçmesini istemiş. Kızgın
olan abid, yakasını tutup yere yıkmaya çalışmış, fakat bu sefer iblis onu devirmiş.
Abid, buna hayret etmiş ve sebebini sormuş. İblis şöyle demiş: "Evvelki sefer sen ALLAH için
benimle kapıştın. ALLAH da sana yardım edip güç ve kuvvet verdi. Bu sefer ise sen
altınlar için kapıştın. Onun için kendi gücünle kaldın. "
14. Aslında şehit olamayanlar…
Ebû Hüreyre radiyallahu anh'den:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem -'den isittim. Buyurdu ki:
-Kiyamet gününde, halktan ilk sorgulanacak üç kisiden biri, sehid
olmus bir kimsedir ki, huzura getirilir. Cenab-i Hak ona ihsan ettikleri
nimetleri sayar. O da mazhar olduğu nimetleri ikrar eder, Hak Teâlâ :
-Bu nimetlere mukabil ne yaptın , der. O da :
- Ya Rab senin uğrunda savsadım da şehid düştüm, deyince:
-Hayir, yalan söylüyorsun. Sana cesûr desinler diye savaştın. Nitekim
bu söz de söylenmiştir, buyurur. Sonra verilen emir üzerine yüzü koyun
sürüklene sürüklene cehenneme atılır.
15. Aslında ilim öğrenememiş olanlar…
Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur‘an okumuş bir kişi huzura
getirilir. Allah ona da verdiği nimetleri hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf
eder. Ona da:
- Peki, bu nimetlere karşılık ne yaptın? Diye sorar.
- İlim öğrendim, öğrettim ve senin rızan için Kur'an okudum, cevabını
verir.
- Yalan söylüyorsun. Sen "âlim" desinler diye ilim öğrendin, "ne güzel
okuyor" desinler diye Kur'an okudun. Bunlar da senin hakkında
söylendi, buyurur. Sonra emrolunur o da yüzüstü cehenneme atılır.
16. Aslında cömert olamayanlar…
(Daha sonra) Allah'ın kendisine her çeşit mal ve imkân verdiği bir kişi
getirilir. Allah verdiği nimetleri ona da hatırlatır. Hatırlar ve itiraf eder.
- Peki ya sen bu nimetlere karşılık ne yaptın? Buyurur.
- Verilmesini sevdiğin, razı olduğun hiç bir yerden esirgemedim,
sadece senin rızanı kazanmak için verdim, harcadım, der.
- Yalan söylüyorsun. Halbuki sen, bütün yaptıklarını "ne cömert
adam" desinler diye yaptın. Bu da senin için zaten söylendi, buyurur.
Emrolunur bu da yüzüstü cehenneme atılır.
17. Dini ilimler niçin okunur?
Ebu Hüreyre radiyallahu anh'den:
Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
Aziz ve Celil olan Allah'ın rızasını kazanmaya yarayan bir ilmi sırf dünyalığını
elde etmek için tahsil eden kimse, kıyamet gününde cennetin kokusunu
duymaz.
(Riyâzü's-Sâlihîn, hadisi Ebû Davud rivayet etmisdir.)
18. Riyasız ibadet farz kılınmıştır.
Kim Rabbine (rahmetine, cennetine ve rü’yetine) kavuşmayı
umuyorsa, artık salih bir amel işlesin ve Rabbine ibadette hiç kimseyi
ortak etmesin (insanlara gösteriş ve riyakârlık yapıp amellerini boşa
vermesin) .” (Kehf Suresi - 110 . Ayet)
19. İbadetin sonundaki riya
İbn-i Abbas (r.a.) Hz.'inden naklen Mu-az b. Cebel rivayet ediyor ki;
Şeytan şöyle demiştir.
Benim bir oğlum vardır ki; onun adı da; MÜTEKAZİ'dir... Bunun vazifesi de;
yapılan gizli amelleri yaymaya çalışmaktır.
Mesela: Bir kul, gizli bir taat işlerse... ve bu yaptığını da gizlemeye
çalışırsa... MÜTEKAZÎ onu dürter... En sonunda o gizli amelin yayılmasına
ve açığa çıkarmaya muvaffak olur. Böylece: Allah-ü Teala o amel
sahibinin yüz sevabının doksan dokuzunu imha eder... biri kalır. Çünkü,
bir kulun yaptığı gizli bir amel için tam yüz sevap verilir.
20. Mücahid ile katil olmanın sınırı…
Hz. Ali (ra) bir kâfirle savaşmış ve onu yere yıkıp öldürmek istemiş.
Kılıcını indireceği sırada, altındaki kâfir onun yüzüne doğru tükürmüş.
Bunun üzerine Hz. Ali onu serbest bırakmış ve şöyle demiş:
"Ben seni ALLAH için öldürecektim. Fakat yüzüme tükürünce,
hiddetlendim. Bu durumda seni öldürseydim, ALLAH için değil, nefsim
için öldürecek ve katil olacaktım."
21. İhlası bozan unsurlar: Riya
En yaygını kendini insanlara beğendirme arzusudur. Bu arzu amel ve
ibadetten önce, onun ifâsı sırasında ve ondan sonra doğabilir.
Bazen o kadar gizlidir ki bakmak yetmez görmek gerekir. Peygamber
Efendimiz (s.a.s.) buna işaret ederek buyurdular ki:
“Şirk, karanlık gecede Safa tepesinde yürüyen kara karıncanın ayak
sesinden daha gizlidir.” (Taberani, Mu‘cemü’l-evsat, IV/10, hadis no:
3479; Ebu Nuaym, VII, 112.)
İslam alimleri bu hadiste geçen şirkin riya olduğunu belirtmişlerdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) buna işaret ederek buyurdular ki:
“Sizin için korktuklarımın en korkuncu küçük şirktir.” Sahabiler: “Küçük şirk
nedir?” dediler. Efendimiz: “Riya” buyurdu. (Müsned, IV, 124.)
Riyakarın akıbetini Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle tarif etmiştir.: “Kıyamet
günü riyakâra, halkın gözleri önünde şöyle seslenilir: Ey riyakâr! Ey kandıran
şahıs! Senin amelin boşa gitti, ecrin silindi. Git, kim için amel yaptıysan
sevabını onlardan iste.” (Müsned, V, 428, 429.)
22. Riyakâr insanların temel özellikleri
Değer yargıları ‘başkalarının beğenmesi’dir
Gösteriş ehlidirler. Güzel görünmeye aşırı özen gösterirler
Çoğunun kafası karışıktır. Bazen Allah’ı bazen de insanları kandırdıklarını
zannederler. Tutarsızlık problemleri görülür.
Dünya zevki daha ağır basar, yalnız kaldıklarında veya başkası
görmediğinde zevklerini ibadetlere tercih ederler.
Müsait ortam bulduklarında yalan söylemekten ve insanlara hile
yapmaktan çekinmezler.
İnsanların kendisinden emin olmadıkları insanlardır.
En büyük korkuları yerilmek ve kusurlarının ortaya çıkmasıdır.
En çok sinirlendikleri şey de bu korkuya dokunulmasıdır.
Nefis terbiyesine çalışmadıkları için iradeleri kuvvetli değildir, irade
yönetimi zaafı yaşarlar, kötü alışkanlıklar vs.
İnsanların ellerinde olana tamah eder ve dillendirirler
23. Riya hastalığına yakalanma
sebepleri
Övülme sevgisi
Baş olma sevdası
Haset
Galip gelme sevdası
Yerilme ve eleştirilme korkusu
Makam ve itibar kaybı
Dünyalık mal kaybı
İnsanların elinde olana aşırı ilgi
24. Riya nasıl yapılır? (Dini kullanarak)
Kendini çok ibadet eden biri ve takvalı göstermek,
Allah katında makbul şahsiyetleri; sahabe ve evliyaları yermek,
eleştirmek, onların anlaşılması zor ifadelerini (sırlara vakıf olduğunu
ima etmek için) açıklamaya çalışmak
Gördüğü veya görmek istediği iyi rüyaları anlatıp (hiç kötü rüya
görmüyor iması vermek)
Kendini çok bilgili ve akıllı göstermek, her konudan anladığını ima
etmek
Zulüm gören Müslümanlar için çok üzüldüğünü ima edip, kendisi
yapmadığı halde onlar için yapılması gerekenleri dillendirmek
25. Riya nasıl yapılır? (Fiziksel özelliğini
kullanarak)
Güzel yüz
Beyaz deri
Uzun boy
Kuvetli vücut
Düz burun
26. Riya nasıl yapılır? (Giysilerini
kullanarak)
Güzel ve pahalı elbiseler giyerek büyük mevki sahibi olduğunu ima
etmeye çalışmak
Güzel ve pahalı elbiseler giyerek zengin olduğunu ima etmeye
çalışmak
Güzel ve pahalı elbiseler giyerek itibar görmeye çalışmak
27. Riya nasıl yapılır? (Sözüyle)
Vaaz ederken ayet ve hadisleri ezbere okuyarak, veciz sözler aktararak
ilminin çokluğunu göstermeye çalışmak
Bir çok alanda yetkin olduğunu göstermek için her türlü bilim dalından
örnekler vererek anlatmak
Kendisi cennetlik makamında oturup insanları cehennemden korkutmak
Hikmetli konuşarak ilm-i ledün sahibi olduğunu ima etmeye çalışmak
İnsanların çok olduğu yerlerde mikrofonun hakkını! vermek
Aşırı tevazuu ifadelerle çok büyük adam olduğunu göstermeye çalışmak
Kuran okurken duygulu okumaya çalışıp manen derin adam olduğunu
ima etmek
Evliyaların yüksek derecelerinden bahsederek makam sahibi olduğunu
ima etmek
Şu kadar yıldır tarikat ehliyim, ilim öğreniyorum vs. demek
28. Riya nasıl yapılır? (Amel ile)
İnsanlar arasında namazı daha uzun kılmak
İmamlık yaparken daha uzun Kuran okumak, tadili erkana daha ziyade
dikkat etmek
İnsanların duyabileceği durumlarda sadakayı ‘çok sadaka verdi’
diyecek kadar artırmak
İnsanların çok olduğu ortamlarda hizmeti artırmak
Başkası varken imamlık ve müezzinlikte öne atılmak veya kendinin
seçilmesini ima etmek
Nafile ibadetleri farz ve vaciplerden öte önemseyip ulu orta yerde
yerine getirmek
Elinde tesbih ile dolaşmak, sesli bir şekilde zikir yapıp dikkati üzerine
çekmek
Spor da yapmış olurum diye namaz kılıp, serinlemiş de olurum diye
abdest almak
29. Riya nasıl yapılır? (Dünyalıkları ile)
İtibarlı birini ziyaret etti desinler diye ziyaret etmek
Makam sahibi biri ile selfie çektirip itibarı artırmaya çalışmak
Başkalarının başarısını kendi başarısı gibi anlatmaya çalışmak
Başkasının başarısını yererek kendinin daha üstün olduğunu ima
etmek
Küçücük mevzulara büyük tepkiler verip insanları şaşırtarak kendinin
mevzuların iç yüzünü anlayabilen bir dahi olduğunu göstermek
Dedesi, memleketi, işi, okulu veya üniversitesini özellikle belirterek
kendi makamını yükseltmeye çalışmak
Karşıdakinin nasıl olduğu önemli değilken nasılsın diye söze başlamak
…
30. Riyanın tedavisi
Riya hastalığını tespit edip, kendinin tedaviye muhtaç hasta olduğunu
kabul etmek
Riyanın manevi iflas ve perişanlık olduğunu bilip tevbe edip bir daha riyaya
düşmenin uçurumdan cehenneme yuvarlanmak olduğunu bilip korkmak
Riyayı ortaya çıkaran kök sebebi (değer yargısını) bulup yerine Allah
için(ihlas) değer yargısını yerleştirmek
Allah için(ihlas) değer yargısını gözünde o kadar büyütmek ki diğer değer
yargıları gözünde yok hükmünde olmak
Allah Sübhanehu Vetealanın kalbini gördüğünü bilmek
Ferasetli insanların kendi riyasını görüp nefret edeceğini bilmek
Riya ile amelin çarpımının ‘0’ hatta ‘negatif’ olduğunu bilmek
Sık sık amallerinin ne kadarı %100 ‘Allah için’ muhasebesini yapmak, riya
karışanlar için tevbe edip önleyici tedbirler alıp, iyileştirici tedaviler
uygulamak
Dünyalık menfaatler için riyakar davranan insanların aldığı dünyalığı
mezarlıklarda müşahede etmek