3. Tarih
•
Uluslararası İlişkiler tarihinin başlangıcı çoğu akademisyen
tarafından
1648
tarihli Westphalia Barışı devlet
sisteminin
oluşturulma kavramının kabul edilmesi, ve eski ortaçağ Avrupası'nın
din dayanaklı sisteminin terkedilmesidir.
•
Westphalia Barışı ile birlikte devlet yöneticilerinin sınırları içinde tek
egemen oldukları ve devletleri dışında bir merciye bağlı olmadıkları
belirtilmiş, ayrıca ulus devlet kavramının oluşturulmasına destek ve
yükselmesine olanak sağlanmıştır. Bu gelişmeler sayesinde
devletler bürokratik, diplomatik ve askeri kurumsallaşmaya
yönelmiştir.
•
Avrupa kökenli bu sistem kolonileşme süreciyle tüm dünyaya
yayılmış ve medeniyetin şartları olarak gösterilerek, çoğu zaman
zorla, benimsetilmiştir. Günümüz uluslararası sistemine geçiş ise
Soğuk Savaş ve bu süreçte gerçekleşen kolonilerden çekilme ve
eski sömürgelerin bağımsızlıklarını ilan ederek çoğunlukla ulus
devletler örneğinde kurulmalarıyla gerçekleşmiştir.
3
5. Teoriler
• Realizm
• Realizme göre tüm devletlerin ortak özelliği hepsinin
idealler veya etik değerler yerine çoğunlukla ekonomik
ve askeri güç peşinde olmasıdır. Realizm, temelde
devletlerin birbiriyle işbirliği yapmaya yanaşmayacağını,
işbirliği halinde dahi öncelikli olarak kendi çıkarlarını
gözeteceğini belirtir. Bu bağlamda realist teoriler güç
dengesi, çıkar optimizasyonu gibi konularla yakından
ilişkilidir. Bu teoriye göre devletler arasındaki işbirlikleri
kısa süreli ve rastlantısaldır. II. Dünya Savaşı ile
yükselişe geçen realizmin kurucuları Thucydides,
Morgenthau, Machiavelli ve Thomas Hobbes olarak
kabul edilir.
5
8. Teoriler
• Neorealizm
• Neorealizmin kurucusu kuşkusuz olarak Kenneth Waltz
'dır. Neorealizm, Klasik ve Neoklasik realizmin bazı
noktalarını kabul eder - örnek olarak egemen devletlerin
uluslararası anarşi içinde varolduklarını ve işlediklerini
-fakat asıl ayrılma noktası insan doğası ve devlet
yönetiminin ahlaki boyutunu reddederek daha bilimsel bir
açıklama
getirmeye
çalışmasında
yatmaktadır.
Devletlerin dışişlerinde uyguladıkları yıkıcı ve çıkarcı
tavrın sebebinin uluslararası anarşi olduğunu ve devletin
iç politikalarıyla uluslararası arenadaki tavrının
açıklanamayacağını, çünkü devletlerin diğer devletlerle
ilişkilerini göreceli kazanç ve güç odaklarına karşı denge
sağlama amacıyla sürdürdüğünü belirtir.
8
10. Teoriler
• Küresel Yönetişim
• Küresel Yönetişim dünya hükümeti anlamına
gelmemektedir. Uluslararası İlişkilerdeki artan
resmi kurumsallaşmaya ve bu kuruluşlar
aracılığıyla artan devletler arası bağımlılığa
dikkati çekmektedir. Mülteciler, çevre sorunları,
kalkınma, suç şebekeleri, küresel terörizm gibi
konuların gittikçe karmaşıklaştığını ve sadece
devletler arası resmi işbirliği ile çözülebileceğini
belirtir.
10
11. Teoriler
• Uluslararası toplum teorisi
• Uluslararası toplum teorisi, devletlerin ortak
değer ve ilkelerini ve bunların uluslararası
ilişkilere etkilerini inceler. Bu ilkelerin örnekleri
diplomasi, düzen ve [[Uluslararası Hukuk|u
insani müdahaleyi savunurken, çoğulcular
ülkelerin egemenliğine ve uluslararası düzene
daha çok önem verirler. Teorinin önde gelen
isimleri çoğulcu Hedley Bull ve dayanışmacı
Nicholas Wheeler'dir.
11
12. Teoriler
• Kritik Teori (Eleştirel teori)
• Kritik teori, doğası gereği pek çok sosyal bilimi
kapsar ve sadece bir uluslararası ilişkileri teorisi
değildir. Devlet merkezli bir teoridir ve diğer
uluslararası ilişkiler teorilerine eleştirel bir bakış
açısıyla gerektiğini ve devletlerin görevlerinin
azaltılarak hizmetlerin ve bireylerin güvenliğinin
sağlanmasıyla sınırlı kalması gerektiğini
savunur. devletlerin kendi üstülüğünü halka
kabul ettirdiğini belirtir.
12
14. Kavramlar
•
Temel kavramlar[
•
Ana madde: Uluslararası İlişkilerde Güç
•
Güç kavramı, uluslararası ilişkilerde, kaynaklara (askeri ve ekonomik)
erişim, kabiliyet, devletlerarası sisteme etkinin büyüklüğü olarak tanımlanır
ve bunlar aracılığıyla ölçülür. Genellikle katı güç ve yumuşak güç (hafif güç
) olarak ikiye ayrılır. Katı güç askeri kabiliyeti tanımlarken, hafif güç ise
ekonomi, diplomasi ve kültürel etkiyi tanımlar.
•
Kutuplaşma kavramı, uluslararası sistem içindeki güç düzenine işaret eder.
Kavram özellikle Soğuk savaş döneminde iki süper gücün çekişme halinde
bulunduğu iki kutuplu düzenle ortaya çıkmıştır. Bu kavram çerçevesinde
1945 öncesi sistem gücün büyük devletler tarafından paylaşılması
sebebiyle çok kutuplu olarak isimlendirilir. Benzer biçimde SSCB'nin
1991'de dağılmasıyla ABD'nin tek süpergüç kalmasıyla oluşan düzen de pek
çok akademisyen tarafından tek kutuplu sistem olarak adlandırılır.
14
15. Kavramlar
•
Temel kavramlar[
•
Uluslararası bağımlılık, yani karşılıklı sorumluluk ve başkalarına
bağımlı olma, çoğunluğun görüşüne göre uluslararası sistemin
karakteridir. Bu görüşün savunucuları küreselleşmeye, özellikle
ekonomik ilişkilere işaret ederek, Uluslararası örgütlerin rolünün ve
uluslararası ilişkilerde giderek artan belirli ilkelerin kabul edilmesinin
uluslararası sistemin ana ilkesinin uluslararası bağımlılık olduğunu
belirtmektedirler.
•
Bağımlılık, uluslararası bağımlılıktan farklı bir şekilde, marksizmle
yakından ilişkili bir teori olan bağımlılık teorisini belirtir. Bu teoriye
göre gelişmiş merkez devletler, kendi refahları için, zayıf
çevre devletleri sömürürler.
15
16. Kavramlar
• Uluslararası ilişkilerin araçları
• Diplomasi, devletler arasındaki müzakerelerin,
temsilciler vasıtasıyla yürütülmesidir. Bir bakıma,
uluslararası ilişkilerin tüm diğer araçları
diplomasinin başarısızlığı sonucu kullanılırlar.
16
17. Kavramlar
•
Uluslararası ilişkilerin araçları
•
Yaptırım, diplomasi başarısızlığa uğradığında başvurulan ilk yöntem
ve devletleri anlaşmalara zorlamanın ana yollarından biridir.
Yaptırımlar, diplomatik ve ekonomik şekillerde olabilir, ve diplomatik
ilişkilerin kesilmesi, ekonomik bariyerler ve ambargoları da içerir.
17
18. Kavramlar
• Uluslararası ilişkilerin araçları
• Savaş ya da güç kullanımı, uluslararası ilişkilerde son
çare olarak kabul edilir. Çağımızda savaş sadece
devletler
arasında
yapılmamaktadır.
Uluslararası
ilişkilerde "Savaş çalışmaları" ve "Stratejik çalışmalar"
disiplinlerinde incelenir.
18
19. Kuruluşlar
Birleşmiş Milletler
• Ana madde: Birleşmiş Milletler
• Birleşmiş Milletler(BM), kendini "adalet ve güvenliği,
ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında
tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş global bir
kuruluş" olarak tanımlayan, günümüzün en önemli
uluslararası kuruluşudur.
• Uluslararası Yargı Organları
•
•
•
•
Yargı:
Uluslararası Adalet Divanı
Avrupa Adalet Divan
Afrika Adalet Divanı
19
20. Kuruluşlar
İnsan hakları:
• Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi
• Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
•
•
•
•
•
•
•
•
Bölgesel Güvenlik Örgütleri
NATO
ASEAN
Arap birliği
İktisadi Kuruluşlar
WTO
Dünya bankası
IMF
20
21. Uluslararası İlişkilerin Türkiye'de
Gelişimi
•
Atatürk’ün liderliğinde yürütülen Milli Mücadele sonucunda Avrupa
modeli bir milli devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, dış
politikada öncelikle bu yeni kimliği ile uluslararasında kendini kabul
ettirmiştir. Atatürk, Türkiye’yi modern bir ülke-devlet haline getirmek
amacıyla başlattığı radikal inkılâplara paralel olarak Türkiye’nin dış
politikasını da Batı’ya yöneltmiştir. Ancak bağımsızlık ve toprak
bütünlüğü konusunda son derece hassas davranan Atatürk’ün bu
politikası hiçbir zaman tek boyutlu bağımlılığa varan bir dış politika
haline gelmemiştir.
• Nitekim Atatürk Batıya yönelik dış politikayı esas almakla beraber,
Türkiye’nin coğrafi yerinin ortaya çıkardığı jeopolitik hassasiyet ile
tarihi ve kültürel birikimine bağlı olarak çok yönlü bir dış politika
izlemiştir. Böylece Atatürk döneminde izlenen aktif, gerçekçi, barışçı
ve çok yönlü dış politika sayesinde Türkiye, önemli sorunlarını kendi
lehine çözmüş, bölgesinde bir istikrar unsuru haline gelmesinin
ötesinde sınırlı gücüne rağmen dünyada saygı uyandıran bir devlet
haline gelmiştir.
21
22. Uluslararası İlişkilerin Türkiye'de
Gelişimi
• İkinci Dünya Savaşından sonra güvenlik
endişeleri ve ülkenin kalkınması için dış yardıma
ihtiyaç duyulması gibi faktörlerin de etkisi ile
Türkiye’nin Batıya yönelik dış politikası
güçlenerek sürmüştür. Sonuçta, savaştan sonra
ortaya çıkan Doğu ve Batı blokları arasında sınır
devlet konumuna gelen Türkiye’nin Batı’nın
gözünde stratejik önemi artmış ve Türkiye
NATO’ya alınmıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin Batı
ittifakına dahil olmasında jeopolitik yerinin önemi
birinci derecede etkili olmuştur.
22
23. • Türkiye NATO’ya girdikten sonra, güvenlik endişelerini
çözümlemiş, ancak bütün uluslararası olayları bu ittifakın
perspektifinden değerlendiren tek boyutlu bir dış politika
izlemeye başlamıştır. Bu dönemde Atatürk’ün “Yurtta
Sulh Cihanda Sulh” ilkesi de tamamen statükoculuk
olarak algılanmış ve Türk dış politikası pasif bir yapıya
bürünmüştür. Bundan sonra Batıya yönelik dış politika ve
statükoculuk Türk dış politikasının değişmeyen temel
özellikleri haline gelmiştir. Soğuk savaş döneminde bazı
sorunlara rağmen, Türkiye’nin stratejik önemi sebebiyle
Batı bloku nezdinde Türkiye vazgeçilmez hissini
korumuş, Türk devlet adamları da bu önemi sürekli
vurgulamışlardır.
23
24. Uluslararası İlişkilerin Türkiye'de
Gelişimi
•
Türkiye 1960’lı yılların ortalarında Kıbrıs bunalımı yüzünden içine
düştüğü yalnızlıktan kurtulabilmek için dış politikasında çok yönlü bir
açılım içine girmesine rağmen temel dış politika tercihinde bir
değişiklik yapmamıştır. Nitekim bu dönemde Türkiye Kıbrıs Barış
Harekatı dışında uluslararası sistemi ve bölgesel ilişkileri temelden
etkileyecek bir dış politika davranışı içine girememiş, sadece dış
politikasına çok yönlülük kazandırma çabalarını artırmıştır.
Dolayısıyla 19901ı yıllara kadar Türk dış politikası genelde Soğuk
Savaş’ın küresel politikaları çevresinde yürütülmüştür. Soğuk savaş
döneminde Türkiye dış politikada belli dönemlerin haricinde
hareketsiz kalmış, dış politika-ekonomi bağı yeterince kurulamamış,
dış politika coğrafyası sınırlı tutulmuş, Türk dış politikası mevcut ve
tarihi potansiyelin altında seyretmiştir. Sadece Türkiye’nin sahip
olduğu stratejik önem dikkate alınarak bütün sorunların çözüleceği
ve Türkiye’nin sonunda Batının ayrılmaz bir parçası haline geleceği
hesap edilmiş, dış politikada gelecek için uzun vadeli araştırma ve
siyasi planlamaya gerekli önem verilmemiştir. Sonuçta 1990’larda
Doğu blokunu yıkılması ile dünyada meydana gelen hızlı ve köklü
değişmelere hazırlıksız yakalanmıştır.
24
25. Uluslararası İlişkilerin Türkiye'de
Gelişimi
• Soğuk savaşın sona ermesi Türkiye açısından önemli
sonuçlar doğurmuştur. Bu dönemde Batı dünyasının
gözünde kısmen stratejik önemi azalan Türkiye, AB’den
dışlanma eğilimi ile karşı karşıya kalmış, ancak
Balkanlardan Orta Asya’ya uzanan geniş Avrasya
bölgesinde Türkiye için daha etkili bir rol oynama imkanı
doğmuştur. Böylece Soğuk savaş yıllarındaki tek boyutlu
Türk dış politikası çok yönlü bir hale gelmeye
başlamıştır. Diğer taraftan Soğuk savaşın sona ermesine
paralel olarak dünyada yaşanan işbirliği ve uzlaşma
eğilimine rağmen, Türkiye kendini Ortadoğu, Balkanlar
ve Kafkasya gibi sıcak bir üçgenin tam merkezinde
bulmuştur. Bu sebeple Türkiye karşılaştığı bu tehditlere
karşı güvenliğini ve toprak bütünlüğünü her şeyin
üstünde tutarak, dünyada yaşanan yumuşamaya rağmen
silahlanmaya devam etmek zorunda kalmıştır.
25
26. Uluslararası İlişkilerin Türkiye'de
Gelişimi
•
Sonuçta 2000’li yıllarda Türkiye, coğrafi, siyasi, ekonomik ve kültürel
anlamda çok boyutlu jeopolitik konumu sebebiyle, bölge-merkezli
çok yönlü bir dış politika izleyecek güçlü bir ülke olma imkanı
yakalamıştır. Çünkü Türkiye Balkanlar, Kafkasya ve Orta-Asya
stratejik koridoru vasıtasıyla Asya-Pasifik bölgesine siyasi ve
ekonomik olarak uzanabilecek büyük bir hinterlanda sahiptir.
Türkiye’nin bu potansiyeli değerlendirebilmesi halinde Soğuk savaş
yıllarında sahip olduğu jeopolitik vazgeçilmezlik niteliğinden daha
fazla bir öneme sahip olacaktır. Bu bağlamda Türkiye yeni imkanları
Avrupa ile ilişkilerini güçlendirecek ve AB’ne tam üyelik sürecini
hızlandıracak bir avantaj olarak görmelidir. Bu çerçevede Türkiye
Atatürk döneminde olduğu gibi uluslararası ilişkilerini milli çıkarlarını
ön planda tutarak yeniden değerlendirmek ve tanımlamak
durumundadır. Türkiye bu yeni değerlendirmede Avrupa ile
ilişkilerini yapısal bağımlılık kalıplarını aşan, eşitlik ve karşılıklı fayda
çerçevesi içinde bir ortaklık temeline oturtmalıdır.
26
27. Uluslararası İlişkilerin Türkiye'de
Gelişimi
• Kaynakça:
• ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
DERGİSİ, Sayı 48, Cilt: XVI, Kasım 2000
• Tayyar Arı, Uluslar arası İlişkilere Giriş, 2.
Baskı, MKM Yayınları, 2010
• http://tr.wikipedia.org/wiki/Uluslararas
%C4%B1_ili%C5%9Fkiler
27