SlideShare a Scribd company logo
2
YAZAR HAKKINDA
Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Anka-
ra'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felse-
fe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi ko-
nularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›kla-
r›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤-
lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r.
Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000 sayfa-
l›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl› dile çevrilmifltir.
Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin
hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden olufl-
turulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›l-
m›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-›
Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya
olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resu-
lullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemleri-
nin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam ola-
rak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve ke-
mal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak
kullan›lm›flt›r.
Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›r-
mak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular
üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sapk›n
uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindis-
tan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya,
Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezil-
ya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulga-
ristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek
çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngi-
lizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹span-
yolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arna-
vutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, En-
donezyaca, Malayca, Bengo-
li, S›rpça, Bulgarca,
3
Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kulla-
n›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok di-
le çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmekte-
dir.
Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insa-
n›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Ki-
taplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve sa-
mimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki et-
me, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu
eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist fel-
sefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savuna-
bilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla
savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc›
ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r.
Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklan-
maktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca
Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve ya-
y›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini gör-
melerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin
de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.
Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri kar-
mafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve
keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve
zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi
gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu ko-
nuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çü-
rütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiye-
tin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çek-
tikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n
yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve
Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünya-
n›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam›
dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lma-
s› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n iz-
niyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk
ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
6
w w w . h a r u n y a h y a . o r g - w w w . h a r u n y a h y a . n e t
Bu kitapta kullan›lan ayetler Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›
"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.
Birinci Bask›: Ocak 2001 / ‹kinci Bask›: Haziran 2006 / Üçüncü Bask›: A¤ustos 2007
ARAfiTIRMA YAYINCILIK
Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi
A. Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul Tel: (0 212) 222 00 88
Bask›: Seçil Ofset Yüzy›l Mah. MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi
4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar - ‹stanbul Tel: (0 212) 629 06 15
Okuyucuya
● Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›-
n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Ya-
rat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insa-
n›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu
teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir.
Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyu-
cular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda
bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.
● Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm ki-
taplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar
Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedirler. Allah'›n ayetleri ile
ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak fle-
kilde aç›klanmaktad›r.
● Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yet-
mifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m
sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Di-
ni reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›-
lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler.
● Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi,
karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek iste-
yen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür
ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.
● Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve
okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm ki-
taplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak iste-
yenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n
teflvik edilmesidir.
● Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli
sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri ta-
fl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha
birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin
bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
● Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynak-
lara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat edilmeyen
üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlaya-
mazs›n›z.
7
‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R
Girifl.............................................................................................................................. 10
Darwinizm'e ‹nanmak Akl› ve Mant›¤› Terk Etmektir .........................................12
Vücudunuzda, 20 Dakikada Bir Milyon Sayfa Dolusu Bilgiyi Kopyalama
Yetene¤ine Sahip Bir Makine Oldu¤unu Biliyor muydunuz? .............................16
DNA'n›n Mükemmelli¤i Evrim Teorisini Yalanlamaktad›r .................................18
Hücre fiekillerindeki Tasar›m Evrim Teorisinin
Geçersizli¤i ‹çin Yeterli Bir Delildir..........................................................................19
Hücreler Birbirlerini Nas›l Tan›yabiliyor?...............................................................20
Allah'›n Varl›¤›n›n Delillerini Anlatarak, ‹nsanlar› Dinsiz
Felsefelerin Bata¤›ndan Kurtarabilirsiniz ...............................................................22
Vücudumuzdaki Petrol Rafinerisi............................................................................24
Hücrelerinizdeki Hayat Enerjisi: ATP Molekülü ...................................................26
Hücredeki Yo¤un Trafi¤i Kim Düzenliyor? ............................................................28
Karaci¤erin Dev Bir Laboratuvar Oldu¤unu Biliyor musunuz?........................29
Vücuda Zarar Vermemek ‹çin ‹ntihar Eden Hücreler...........................................30
Karaci¤ere Yerlefltirilmifl "Bakteri ‹mha Makineleri ..............................................32
Nefes Al›p Verme Düzeninizi Hiçbir Zaman Kontrol Etmiyorsunuz.
Çünkü Baz› Hücreleriniz Bu kontrolü Sizin Yerinize Yap›yor............................34
Sizin Yapamad›¤›n›z› Hücreleriniz Yapabilir!.........................................................36
Yaflam›n›z Hücrelerinizin fiuurlu ‹flbölümü Sayesinde Devam Ediyor! ............37
Hücrelerinizde Gerçekleflen Olaylar›n Ak›l Gerektirdi¤ini
Hiç Düflünmüfl Müydünüz?......................................................................................38
fieker Yedi¤iniz Zaman Vücudunuzda Çal›flan
Dev Fabrikan›n Fark›nda m›s›n›z? ...........................................................................40
Glikozu, Proteini, Sodyumu Ay›rt Edebilen Böbrekler Yarat›l›fl›n
Apaç›k Bir Delilidir.....................................................................................................42
Tansiyonunuz Düfltü¤ünde Vücudunuzda
Neler Oldu¤unu Biliyor musunuz? .........................................................................44
Dolafl›m Sistemindeki fiuur .......................................................................................46
Damarlar›n Gevflemesini Sa¤layan Mucize Molekül: Nitrik Oksit.....................48
Darwinizm'in Ne Büyük Bir Safsata Oldu¤unu Görmek ‹çin
Sadece Bir Örnek Yeter!..............................................................................................50
Vücudunuzdaki Her Bir Protein Kusursuz Bir Tasar›ma ve
Vazgeçilmez Görevlere Sahiptir!...............................................................................52
Hatalar› Tespit Eden Enzimler..................................................................................54
Darwinizm'e ‹nanmak, Çocuk Masallar›n›n Gerçek Oldu¤una
‹nanmak Kadar Büyük Bir Mant›ks›zl›kt›r .............................................................57
Bilgi fiuur ve Beceri Sahibi Enzimler .......................................................................58
Kemik Hücrelerinin Üretim Planlama Yetenekleri ................................................60
Yarat›lm›fllar Aras›ndaki Müthifl Uyum Darwinizm'i Yalanl›yor........................62
Kandaki Oksijen Avc›s› Hemoglobinler ..................................................................64
Solunum Yollar›nda Hatas›z Yön Tespiti Yapabilen Tüycükler...........................65
Bu Yaz›y›, Afla¤›da Anlat›lanlar›n fiu Anda Vücudunuzda
Gerçekleflti¤ini Unutmadan Okuyun.......................................................................66
‹nsan Vücuduna Hizmet Eden Lizozom Enzimleri...............................................68
Nefes Alman›n Ne Kadar Büyük
Bir Mucize Oldu¤unu Hiç Düflündünüz mü?........................................................70
Hücreler Aras› Haberleflme A¤›................................................................................72
Do¤um Sanc›lar›n›n ve Anne Sütünün Kayna¤›:
Beyinde Üretilen Bir Hormon ...................................................................................74
E¤er Hiç Susamasayd›n›z?…. ...................................................................................76
8
HARUN
YAHYA
Cinsiyet Ayr›m› Yapabilen Moleküller: Hormonlar ..............................................78
Hücrelerdeki Bilinçli Hareketleri Yapt›ran Güç,
Kendi Varl›¤›ndan Habersiz Bir Hormon Olabilir mi? .........................................80
Hiçbir Formül Kendi Kendine, Tesadüfen Ortaya Ç›kamaz................................82
Böbrekleriniz T›bbi Bilgilere Sahip Olabilir mi? ....................................................83
Darwinizm'i Yalanlayan Hormonlar........................................................................84
Akci¤erin Kendine Has Bir Acil Savunma
Birimine Sahip Oldu¤unu Biliyor muydunuz?......................................................86
Enzimler Olmasayd› Bu Yaz›y› Okuman›z 40 Bin Sene Sürerdi!.........................87
Daha Önce Hiç Karfl›laflmad›klar› Mikroplara
Karfl› Önlem Alabilen Antikorlar..............................................................................88
Savunma Hücreleri Bilgi Yüklü Bir Haf›zayla Yarat›lm›fllard›r...........................90
Görüp de Düflünmediklerinizde Say›s›z ‹lim ve Mucize Sakl›d›r ......................92
Küçük Bir Molekülün Özellikleri Dahi,
Evrim Teorisini Çürütmeye Yeterlidir .....................................................................94
Hayat›n›z›n Pamuk ‹pli¤ine Ba¤l› Oldu¤unu Biliyor musunuz?........................96
Dünyan›n En Kompleks fiebekesi Beynimizde ......................................................97
Ö¤rendi¤iniz Her Bilgi, Allah'›n ‹htiflaml› Yarat›fl›n›n Bir Örne¤idir.................98
Ek Bölüm: Evrim Yan›lg›s›.......................................................................................100
9
ADNAN
OKTAR
Girifl
Evrim teorisi, ‹ngiliz do¤abilimci Charles Darwin taraf›ndan 19. yüzy›-
l›n ortalar›nda ileri sürüldü. O dönemin bugüne k›yasla en belirgin özelli¤i
ise, bilim ve teknoloji düzeyinin son derece geri olmas›yd›. 19. yüzy›l›n bilim
adamlar› basit laboratuvarlarda, oldukça ilkel araçlarla çal›fl›yordu. Kullan-
d›klar› araçlarla bakterilerin dahi varl›¤›n› görmeleri mümkün de¤ildi. Daha-
s›, Ortaça¤'dan beri süregelen pek çok bat›l inan›fl, bilim adamlar›n› hala et-
kisi alt›nda tutuyordu.
Bu bat›l inan›fllar›n biri, canl›l›¤›n temelde basit bir yap›ya sahip oldu-
¤u düflüncesiydi. Eski Yunan düflünürü Aristo'ya kadar uzanan bu inan›fla
göre, canl›l›k baz› cans›z maddelerin ›slak bir ortamda tesadüfen yanyana
gelmeleriyle kendili¤inden bafllayabiliyordu.
Darwin, teorisini gelifltirirken bu inan›fla, yani canl›l›¤›n temelde basit
bir yap›ya sahip oldu¤u düflüncesine dayand›. Darwin'in teorisini benimse-
yen ve savunan di¤er biyologlar da ayn› flekilde düflündü. Örne¤in Darwi-
nizm'in Almanya'daki en büyük destekçisi olan Earnst Haeckel, o dönemin
mikroskoplar›nda sadece koyu bir leke gibi görünen canl› hücrenin çok basit
bir yap›ya sahip oldu¤unu düflünüyordu. Hatta bir yaz›s›nda hücre için aç›k-
ça "jöle dolu basit bir baloncuk" demiflti.
‹flte evrim teorisi, bu ve benzeri varsay›mlar üzerine kuruldu. Teoriyi
ortaya atan Haeckel, Darwin ya da Huxley gibi isimler, canl›l›¤›n çok basit
bir yap›ya sahip oldu¤unu ve dolay›s›yla bu basit yap›n›n tesadüflerle kendi
kendine oluflabilece¤ini düflünüyorlard›. Ancak, yan›l›yorlard›.
Darwin'den günümüze kadar geçen bir buçuk yüzy›l içinde, bilim ve
teknolojide dev ad›mlar at›ld›. Bilim adamlar›, Haeckel'in "jöle dolu basit bir
baloncuk" dedi¤i hücrenin gerçekte nas›l bir yap›ya sahip oldu¤unu keflfetti-
ler. Ve hücrenin hiç de önceden san›ld›¤› gibi basit olmad›¤›n› hayretle gör-
düler. Hücrenin içinde, Darwin zaman›nda hayal bile edilemeyecek kadar
kompleks bir sistem oldu¤u ortaya ç›kt›.
Ünlü bir moleküler biyolog olan Profesör Michael Denton, hücrenin na-
s›l bir yap›ya sahip oldu¤unu anlatmak için flöyle bir benzetme yapar:
"Moleküler biyoloji taraf›ndan ortaya ç›kar›lan yaflam gerçe¤ini kavra-
yabilmek için, bir hücreyi yaklafl›k bin milyon kez büyütmemiz gerekir.
Bu durumda hücre, New York ya da Londra gibi büyük bir flehri kapla-
yacak boyutta dev bir uzay gemisine benzeyecektir. Hücrenin yak›n›na
gelip onu inceledi¤imizde, üzerindeki milyonlarca küçük kap›yla karfl›-
10
HARUN
YAHYA
lafl›r›z. Ve e¤er bu kap›lar›n herhangi birinden içeri girersek, ola¤anüs-
tü bir teknoloji ve bizi flaflk›nl›¤a düflürecek bir komplekslikle yüzyüze
geliriz.." (Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis. London: Burnett
Books, 1985, s. 242)
Bu kitapta da dev bir uzay gemisinden çok daha kompleks ve harika
sistemlere sahip, minyatür bir flahaser olan hücredeki yarat›l›fl mucizeleri ta-
n›t›lacakt›r. Hücre içindeki organellerin ve hücrede üretilen enzimlerin, pro-
teinlerin ve di¤er tüm maddelerin, kendilerinden beklenmeyecek fluurlu ha-
reketleri gözler önüne serilecektir. ‹nsan bedenindeki yaklafl›k yüz trilyon
hücrenin her birinde sergilenen üstün ak›l ve bilgiyle ilgili örnekler anlat›la-
cak; tüm bunlar›n fluursuz tesadüflerin de¤il, Allah'›n eseri oldu¤u bir kez
daha hat›rlat›lacakt›r.
Allah'›n yarat›fl›n›n delilleri, O'nun üstün gücünün, akl›n›n ve sanat›n›n
yans›malar› asl›nda her yerdedir. ‹nsan gözünü nereye çevirse, Allah'›n yara-
t›fl› ile karfl›lafl›r ve O'nu yücelterek tesbih eder.
Bu kitapta özellikle hücre üzerinde durulmas›n›n nedenlerinden biri
canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia ederek, Allah'› inkar edenlere gerçek-
leri bir kez daha göstermektir. Canl›l›k, tesadüfen oluflamayacak kadar
kompleks ve detayl› özelliklere sahiptir, üstün bir Ak›l ve Güç taraf›ndan ya-
rat›ld›¤› apaç›kt›r. Bu kitab›n bir di¤er amac› da Allah'›n yarat›fl›ndaki üstün-
lü¤ü anlatarak O'nun yüceli¤ini tesbih etmektir.
AKILLI TASARIM YAN‹ YARATILIfi
Allah'›n yaratmak için tasar›m yapmaya ihtiyac› yoktur
Kitap boyunca yer yer kullan›lan 'tasar›m' ifadesinin do¤ru anlafl›lmas›
önemlidir. Allah'›n kusursuz bir tasar›m yaratm›fl olmas›, Rabbimiz'in önce
plan yapt›¤› daha sonra yaratt›¤› anlam›na gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin
ve göklerin Rabbi olan Allah'›n yaratmak için herhangi bir 'tasar›m' yapma-
ya ihtiyac› yoktur. Allah'›n tasarlamas› ve yaratmas› ayn› anda olur. Allah bu
tür eksikliklerden münezzehtir.
Allah'›n, bir fleyin ya da bir iflin olmas›n› diledi¤inde, onun olmas› için
yaln›zca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde flöyle buyurulmaktad›r:
Bir fleyi diledi¤i zaman, O'nun emri yaln›zca: "Ol" demesidir; o da he-
men oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O, bir iflin olma-
s›na karar verirse, ona yaln›zca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Baka-
ra Suresi, 117)
11
ADNAN
OKTAR
Darwinizm'e ‹nanmak Akl›
ve Mant›¤› Terk Etmektir
Vücudumuzdaki her hücre bölünerek ço¤al›r. Bölünme s›ras›nda hücre
çekirde¤indeki DNA'n›n da kopyalanmas› gerekir. DNA'n›n kopyalanmas›
ifllemi ise, insan› hayrete düflürecek kadar kusursuz bir organizasyon, disip-
lin ve düzen içinde gerçekleflir.
‹çinde 3 milyar harften oluflan bir bilgi bankas›n›n bulundu¤u DNA
molekülü, helezon fleklinde bir merdivene benzer. Kopyalama ifllemi baflla-
d›¤›nda ilk olarak "DNA helikaz" ad›ndaki enzim olay yerine gelir ve
DNA'n›n helezon fleklini bir fermuar açar gibi açmaya bafllar. Bunun sonu-
cunda DNA'n›n heliks fleklinde birbirine dolanm›fl olan kollar› ayr›l›r. "DNA
helikaz" her zaman tam vaktinde görev bafl›ndad›r ve görevini kusursuzca,
flafl›rmadan, en ufak bir hataya düflmeden, DNA'ya hiçbir zarar vermeden
yerine getirir.
fiimdi s›ra "DNA polimeraz" enzimindedir. Bu enzimin görevi ise,
DNA'n›n ikiye ayr›lan kollar›n›, ikinci bir kol ile tamamlamakt›r. Bunun için
DNA'n›n bir kolunu oluflturan her bilginin karfl›s›na uygun olan bilgiyi bu-
lup getirir. Dikkat edin! Atomlardan oluflmufl, hiçbir bilgisi, fluuru ve akl› ol-
mas› beklenmeyen bir enzim, DNA'n›n yar›m kolunu tamamlamak için gere-
ken bilgileri tespit edebilmekte, onlar› daha sonra hücre içindeki ilgili yerler-
den temin ederek yerlerine yerlefltirmektedir. Bu ifllem s›ras›nda en küçük
bir hata dahi yapmamakta, 3 milyar harfi en do¤ru flekilde tek tek tespit ede-
rek tamamlamaktad›r. Ayn› esnada baflka bir polimeraz enzimi de, DNA'n›n
di¤er yar›s›n› benzer flekilde tamamlamaktad›r. Bütün bunlar olup biterken,
DNA sarmal›n›n ayr›lan iki parças›n›n birbirine tekrar dolanmamas› için "he-
liks-stabilizasyon" enzimleri DNA'y› uçlar›ndan sabit tutarlar.
Görüldü¤ü gibi, DNA'n›n kopyalanmas› s›ras›nda, birçok enzim, aske-
ri bir disiplin içinde, bilgi ve ak›l kullanmay› gerektiren ifllemleri yerine geti-
rir. Sizin elinize 3 milyar harften oluflan bir metin verilse ve bunu daktilo ede-
rek kopyalaman›z istense, bu kopyalama ifllemini tek bir hata yapmadan ta-
mamlaman›z mümkün olmazd›. Mutlaka bir yerde bir hata yapar, sat›r ya da
en az›ndan harf atlard›n›z. Ancak, bu enzimler böyle bir hataya düflmeden ifl-
lemlerini tamamlarlar.
Darwinistler ise, tüm bu enzimlerin, DNA'daki milyarlarca harften olu-
flan bilginin, DNA'n›n kopyalanmas› iflleminin, bu kusursuz organizasyonun
tesadüfen gerçekleflti¤ini iddia ederler. Evrimcilerin böyle inan›lmas› imkan-
12
HARUN
YAHYA
s›z bir varsay›ma inanmalar›, üzerinde durulmas› gereken büyük bir olay,
hatta bir mucizedir. Evrimcilerin, bu kadar mant›ks›z iddialara körü körüne
inanmalar›n›n tek nedeni, materyalizme olan ba¤l›l›klar› ve Allah'›n varl›¤›n›
reddetme konusundaki kararl›l›klar›d›r.
13
ADNAN
OKTAR
Hücre çekirde¤inde
bulunan DNA isimli
molekül vücudun bilgi
bankas›d›r. Bu neden-
le hücre ço¤almak
için bölünmeden önce
mutlaka DNA's›n› da
ço¤altmal›d›r.
Heliks fleklindeki
DNA'n›n
ço¤alt›labilmesi için,
yine DNA'daki bil-
giler do¤rutusunda
üretilen pek çok
enzim son derece
ak›lc› ve organize
ifllemler yaparlar.
14
HARUN
YAHYA
DNA kopyalanmadan
önce DNA helikaz
isimli enzimler gelirler
ve DNA'n›n heliks flek-
lini bir fermuar› açar
gibi açarlar. Turuncu
flekiller, bu enzimin
hareketini göstermek-
tedir.
DNA'n›n kollar› birbir-
lerinden ayr›l›rken,
tekrar dolanmalar›n›
engellemek için re-
simde yeflil renkte
olanheliks stabilizas-
yon enzimleri her iki
kolu sabit tutarlar.
15
ADNAN
OKTAR
Bu esnada DNA poli-
meraz enzimleri, her
iki kolun karfl›s›na uy-
gun bilgileri eklemeye
bafllarlar. Böylece iki
adet DNA sarmal›
oluflmaya bafllar.
Yandaki resimlerde
görülen sar› flekiller,
kopyalama ifllemini
yapan DNA polimeraz
enzimlerini sembolize
etmektedirler.
Bu fluursuz varl›kla-
r›n kusursuz bir ifl-
bölümü ve disiplinli
ve ak›lc› çal›flmalar›
sonucunda, DNA ha-
tas›z ve eksiksiz
olarak kopyalanm›fl
olur.
Vücudunuzda, 20 Dakikada 1 Milyon Sayfa
Dolusu Bilgiyi Kopyalama
Yetene¤ine Sahip Bir Makine
Oldu¤unu Biliyor Muydunuz?
Bilindi¤i gibi hücreler bölünerek ço¤al›rlar. Bu bölünme s›ras›nda, hüc-
renin çekirde¤inde bulunan DNA'n›n da yeni hücre için bir kopyas›n›n al›n-
mas› gerekir. Bu kopyalanma s›ras›nda, üzerinde düflünülmesi gereken son
derece çarp›c› bir olay gerçekleflir.
DNA, 3 milyar harften oluflan, canl› ile ilgili tüm bilgileri saklayan mu-
azzam büyüklükte bir bilgi bankas›d›r. DNA'daki bilgileri yaz›l› hale getirir-
sek, toplam 1 milyon sayfadan oluflan yaklafl›k 1000 ciltlik bir ansiklopedi se-
risi elde ederiz. Öyle ise DNA'n›n kopyalanmas›, 1 milyon sayfal›k yaz›n›n
veya di¤er bir ifadeyle 1000 ciltlik ansiklopedinin kopyalanmas› ile ayn› fley-
dir.
Peki bu kopyalama ifllemi ne kadar sürer biliyor musunuz?
20 ile 80 dakika aras›nda.
Dikkat edin, bu, 1 milyon sayfa dolusu yaz›n›n 20 ila 80 dakika aras›n-
daki bir sürede, hiçbir hata ve eksiklik olmadan kopyas›n›n al›nmas› demek-
tir. Bugün bilinen hiçbir fotokopi makinesi veya teknolojik ürün, bu kadar k›-
sa sürede bu kadar hatas›z ve eksiksiz bir kopyalama ifllemi gerçeklefltireme-
mektedir. Ve dikkat edin DNA'daki bilgileri kopyalayan teknolojik aletler de-
¤il, gözle dahi göremedi¤imiz hücrelerimizdir. fiimdi düflünelim:
Her hücre bölündü¤ünde DNA'n›n bir kopyas›n›n al›nmas› gerekti¤ini
düflünen, DNA'n›n en h›zl› ve en kusursuz flekilde kopyalanmas› ifllemini
yürüten, hatal› ifllemlerin derhal düzeltilmesi için müthifl bir organizasyon
yapan güç, ak›l, irade ve ilim kime aittir?
Böylesine kompleks, kusursuz ve hatas›z bir düzenin tesadüfen geliflti-
¤ini söylemek kesinlikle ak›l ve mant›k d›fl›d›r. Evrendeki tüm atomlar› ve
gerekli tüm koflullar› bir araya getirseniz, DNA'n›n kopyalanmas›n› gerçek-
lefltiren sistemi tesadüfen oluflturamazs›n›z.
Çok aç›kt›r ki, bu kadar kusursuz bir sistemi yaratan ve milyonlarca se-
nedir yaratmaya devam eden sonsuz ilim, ak›l ve güç sahibi olan Allah't›r.
16
HARUN
YAHYA
Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'›nd›r.
Allah, herfleyi kuflatand›r. (Nisa Suresi, 126)
17
ADNAN
OKTAR
DNA'n›n Mükemmelli¤i Evrim Teorisini
Yalanlamaktad›r
‹nsan›n tek bir DNA molekülünde bir
milyon ansiklopedi sayfas›n› dolduracak bilgi
bulunmaktad›r. Bu bilgilerin tamam› çok
önemli bir s›ralamaya sahiptir. fiimdi düflünün,
milyonlarca harfi rastgele caddeye serpsek, serpi-
len bu harflerin hepsi bir makale haline dönüflse,
sonra bu milyonlarca harf gazete sayfas›ndaki
yaz›lar gibi yaz›lar olufltursa, bunun kör bir tesa-
düf eseri oldu¤unu söylemek mümkün müdür?
Darwinist anlay›fla göre bu ola¤anüstü olay›n te-
sadüfen gerçekleflmesi mümkündür.
Darwinizm bütün dünya milletleriyle alay
eden, onlar› adeta çocuk kand›r›r gibi kand›rd›¤›n›
sanan bir ideolojidir. Tesadüfün ilahi bir ak›l gibi
sunuldu¤u bu düflüncede, tesadüf dünyadaki bü-
tün insanlar›n akl›ndan daha çok akla sahip muaz-
zam bir deha olarak gösterilmektedir. Evrimcilere
göre, binlerce y›ld›r gelip geçmifl ne kadar insan
varsa, hepsinin beynini, akl›n›, düflünme kabiliye-
tini, muhakemesini, haf›za gücünü, daha yüzlerce
ve binlerce maddi manevi özelli¤ini flekillendiren "te-
sadüf" isimli bu "deha"n›n sadece zamana ihtiyac› var-
d›r. E¤er tesadüfe madde ve zaman verilirse insanlar›,
kar›ncalar›, atlar›, zürafalar›, tavuskufllar›n›, kelebekle-
ri, inciri, zeytini, portakal›, fleftaliyi, nar›, karpuzu, ka-
vunu, domatesi, muzu, laleyi, menekfleyi, çile¤i, orkide-
yi, gülü ve akl›n›za gelen gelmeyen yüzlerce binlerce hayvan›, bitkiyi ve her
türlü canl›y› yapabilecek bir güce sahiptir. Elbette bu iddialar›n tamam› bir
safsatadan ibarettir. Herfleyin Yarat›c›s› Allah't›r.
18
HARUN
YAHYA
Onlar, Allah'›n kadrini hakk›yla takdir edemediler.
fiüphesiz Allah, güç sahibidir, Azizdir. (Hac Suresi, 74)
Hücre fiekillerindeki Tasar›m
Evrim Teorisinin Geçersizli¤i ‹çin
Yeterli Bir Delildir
Vücudunuzdaki yaklafl›k 200 farkl› tipteki hücre, sadece birkaç aç›dan
birbirlerinden farkl›d›r. Bu farkl›l›klar›n en önemlilerinden biri de flekilleri-
dir. Sinir hücreleri, kas hücreleri, kan hücreleri... Bunlar›n hepsi temelde ay-
n› mekanizmalara sahip olmalar›na ra¤men, flekillerindeki mükemmel tasa-
r›m sayesinde görev yapt›klar› bölgede en yüksek verimi alacak flekilde faali-
yet gösterirler.
Farkl› flekillere sahip hücrelerden iki örnek sinir ve kan hücreleridir. Si-
nir hücrelerinin omurilikten aya¤a kadar uzanan yaklafl›k 1 metrelik uzant›-
lar› vard›r. Bu sayede uyar›lar bir hücreden di¤erine atlayarak hiç vakit kay-
b› olmadan tek bir hat üzerinden h›zla gidecekleri bölgeye ulafl›rlar. Kan hüc-
releri ise sinir hücrelerinin aksine sadece 7 mikrometre boyundad›r. Böylesi-
ne minik bir boyuta sahip olmalar› onlar›n mikroskobik boyuttaki k›lcal da-
marlardan s›k›flmadan geçebilmelerini sa¤lar. Ayr›ca küçük birer diski and›-
ran bu hücrelerin her iki yüzünün de içe do¤ru çukur olmas› onlar›n oksijen
ve karbondioksit al›flverifli için maksimum alana sahip olmalar›n› sa¤lar. Bu
hücrelerin milyonlarcas›n›n her milimetre küp
kanda oldu¤unu düflünürseniz, gaz al›flveriflinin
yap›ld›¤› yüzey alan›n büyüklü¤ünü tahmin et-
meniz hiç de zor olmayacakt›r.
Göz ve kulaklar›n›zdaki hücreler de flekille-
ri itibar›yla özelleflmifllerdir. ‹ç kulaktaki kokle-
ada küçük tüycüklerden oluflan hücreler vard›r.
Bunlar ses dalgalar›n›n etkisiyle titreflirler ve ku-
la¤›n içindeki s›v›n›n dalgalanma bas›nc›n› sinir
uyar›s›na dönüfltüren bir mekanizma olarak gö-
rev yaparlar. Gözdeki ›fl›¤a duyarl› retina hücre-
leri de görevlerini en iyi yapabilecek bir flekilde
dizayn edilmifllerdir. Retinadaki koni hücrelerin-
de ›fl›¤a duyarl› pigmentleri ve sinir ba¤lant›s›n›
tafl›yan çok say›da zar vard›r. Bu düzen her bir
koni hücresine ›fl›¤a karfl› yüksek derecede bir
hassasiyet kazand›r›r.
19
ADNAN
OKTAR
kan hücresi
gözdeki koni
hücresi
sinir
hücresi
‹nce ba¤›rsakta da görevine uygun flekle sahip, besinleri emici hücreler
vard›r. Her hücrenin üst k›sm› mikrovilli ad›ndaki mikro boyutta yüzlerce
tüycükle kapl›d›r. Bu tüycüklerin üzerindeki tafl›y›c› moleküller besinlerdeki
ifle yarar k›s›mlar› al›p, yaramayanlar› geri çevirirler. Böylece besinlerin sin-
dirilmesinin bir aflamas› daha gerçekleflir.
Unutulmamal›d›r ki insan›n tüm hücreleri tek bir hücrenin bölünerek
ço¤almas›ndan meydana gelmifllerdir. Hücrelerin faaliyetleri için en uygun
flekli kendileri seçtikten sonra, henüz beden oluflurken bu flekle girdiklerini
düflünmek tamamen mant›k d›fl›d›r. Tüm bunlar bize hücreleri, fonksiyonla-
r›n› en verimli yapabilecekleri flekilde, sonsuz ak›l sahibi Allah'›n yaratt›¤›n›
aç›kça göstermektedir.
Hücreler Birbirlerini
Nas›l Tan›yabiliyor?
Hepimiz lise ya da üniversite y›llar›nda insan›n oluflumuyla ilgili bilgi-
ler ö¤renmiflizdir. Buna göre ilk bafllarda bir et parças› halindeki embriyo za-
man içinde flekillenmekte, hücrelerin bir bölümü kollar›, bir bölümü iç organ-
lar›, bir bölümü ise gözleri oluflturmak üzere ayr›lmaktad›r. Her hücre gide-
ce¤i yeri, hangi organ› oluflturaca¤›n›, ne kadar ço¤alaca¤›n›, ne zaman dura-
ca¤›n› bilmektedir. Fakat afla¤›daki al›nt›da anlat›lanlar, bize embriyonun fle-
killenmesi s›ras›ndaki bir baflka hayranl›k uyand›r›c› bilgiyi vermektedir:
Bir embriyonun çeflitli organlar›na ait hücreleri -ortamdaki kalsiyum
miktar›n› azaltarak- ay›rsak, daha sonra çeflitli organlara ait bu hücrele-
ri elveriflli bir ortamda iyice kar›flt›rsak, bu hücreler tekrar birbirleri ile
temas ettiklerinde ayn› organa ait hücreler birbirlerini TANIRLAR ve
her organa ait hücreler ayr› kümeler teflkil ederler. (Prof. Dr. Ahmet No-
yan, Yaflamda ve Hekimlikte Fizyoloji, Meteksan Yay›nlar›, Ankara, 1998, 10.
bask›, s. 40)
Yani hücreleri ilk önce birbirinden ay›r›p, sonra tekrar birlefltirsek, ayn›
organ› oluflturacak olan hücreler birbirlerini tan›yacak, tekrar birleflecekler-
dir.
Peki ne beyne, ne sinir sistemine, ne de göze, kula¤a sahip olmayan bu
hücreler birbirlerini nas›l tan›maktad›rlar? Çeflitli moleküllerin biraraya gel-
mesiyle oluflan bu ak›l, bilinç sahibi olmayan varl›klar di¤er hücreler aras›n-
dan kendi türünden olan hücreyi nas›l seçebilmektedir? Daha sonradan bir-
lik olup bir organ› oluflturacaklar›n› nereden bilmektedirler? fiuursuz mole-
küllerin sergiledikleri büyük fluurun kayna¤› nedir?…
Bu fluurun kayna¤› tüm kainat› yoktan var eden, alemlerin Rabbi olan
Allah't›r.
20
HARUN
YAHYA
ADNAN
OKTAR
Bir embriyonun
çeflitli organla-
r›na ait hücreler
uygun ortamda
kar›flt›r›ld›kla-
r›nda, ayn› or-
gana ait hücre-
ler tekrar birbir-
lerini bularak
ayr› kümeler
olufltururlar.
kan hücresi kemik hücresikas hücresi
k›k›rdak hücresi ya¤ hücresi
dalak hücresi
areol hücresi
21
Allah'›n Varl›¤›n›n Delillerini Anlatarak,
‹nsanlar› Dinsiz Felsefelerin Bata¤›ndan
Kurtarabilirsiniz
Darwinistlerin iddias›na göre tüm canl›l›k bafl›bofl tesadüflerin sonu-
cunda oluflmufltur. Ancak vücudumuzdaki binlerce kompleks sistem bu tesa-
düf safsatas›n› yalanlamaktad›r. Bunlardan bir tanesi, tek görevi hücreyi ha-
reket ettirmek olan tüycüklerin yap›s›ndaki binlerce ayr›nt›d›r.
Baz› hücreler kirpiklere benzeyen tüycükler sayesinde hareket ederler.
Örne¤in solunum yollar›ndaki sabit hücrelerin her biri yüzer tane tüycü¤e
sahiptir. Tüycükler t›pk› gemi kürekçileri gibi ayn› anda hareket ederek, hüc-
renin ilerlemesini sa¤larlar
● Bir tüycük diklemesine kesildi¤inde, bunun dokuz ayr› çubuk (mikro-
çip) fleklinde yap›dan olufltu¤u görülür.
● Mikrotüp denen çubuklar birbirine geçmifl iki ayr› halkadan oluflurlar.
● Bu halkalar›n biri on üç, di¤eri on ayr› telden oluflur.
● Mikrotüpler tubulin ad› verilen proteinlerden meydana gelirler.
● Mikrotüpte, "dinein" isimli bir proteine sahip d›fl kol ve iç kol denen iki
uzant› bulunur. Dinein proteininin görevi hücreler aras›nda motor gö-
revini yapmak ve mekanik bir güç oluflturmakt›r.
● Tubulin proteinini oluflturan moleküller, adeta birer tu¤la gibi dizilip,
hücrede silindir fleklinde bir düzen meydana getirirler. Ancak tubulin
moleküllerinin dizilimi tu¤lalardan çok daha komplekstir.
● Tüycüklerin ortas›nda iki mikrotüp daha bulunur. Bunlar kendi bafl›na
bulunur ve onüç tubulin fleridinden oluflurlar.
● Her bir tubulinin üst taraf›nda on tane k›sa ç›k›nt›, alt taraf›nda da on
tane girinti vard›r. Bu girinti ve ç›k›nt›lar birbirinin içine geçebilecek fle-
kilde uyumlu yarat›lm›flt›r. Böylece çok sa¤lam bir yap› olufltururlar.
Çok özel bir tasar›ma sahip olan bu girinti ve ç›k›nt›lardaki en ufak bir
bozukluk hücrenin yap›s›na zarar verecektir.
Yukar›da çok k›saca ve basit kelimelerle özetledi¤imiz bu parçac›klar
tek bir tüycü¤ü meydana getirmektedir ve tek hedefleri vücudunuzdaki tril-
yonlarca hücreden bir tanesini hareket ettirmektir. Bugüne kadar yaflam›fl
olan ve halen yaflayan tüm insanlar›n solunum hücrelerinin her birinde böy-
le kapsaml› bir sistem vard›r. Üstelik bu kompleks ve birçok parçadan oluflan
sistem, gözle dahi göremeyece¤imiz kadar küçük hücrenin içindeki bir tüy-
cü¤ün daha da alt yap›lar›d›r. fiöyle bir k›yasla ne kadar küçük bir alandan
bahsedildi¤ini daha iyi anlayabilirsiniz: yukar›da s›ralanan detaylar›n tek bir
22
HARUN
YAHYA
saç teline dahi s›¤d›r›lmas› insan akl›n›n almayaca¤› kadar kompleks bir ifl-
lem olurdu. Ancak, sözü edilenler tek bir saç teli ile k›yaslanamayacak kadar
küçük yap›lard›r. Allah, bizim gözle göremeyece¤imiz kadar küçük bir yere,
son derece sistemli ve kompleks bir mekanizma yerlefltirmifltir. Tesadüflerin,
bir hücreyi hareket ettirmeyi düflünüp, böyle bir sistemi kurmalar› ve bu ka-
dar küçük bir alana s›¤d›rmalar› kesinlikle imkans›zd›r.
23
ADNAN
OKTAR
Baz› hücrelerin hare-
ketini sa¤layan kir-
piklere benzeyen tüy-
cükler son derece
kompleks yap›lara
sahiptirler. Yanda:
her tüycü¤ü olufltu-
ran mikrotüpler gö-
rülmektedir. Altta:
tüycüklerden al›nan
kesitte iç içe geçmifl
çift halka yap›s›
görülmektedir.
Hücre
Tüycükler
Tüycüklerin
yak›ndan
görünüflü
Tüycüklerin enine
kesiti
Mikrotüpler
Dinein kolu
Vücudumuzdaki Petrol Rafinerisi
Bulundu¤unuz yerden kalk›p yürümeniz, ayakta durman›z, nefes al-
man›z, gözlerinizi aç›p kapaman›z k›sacas› hayatta olman›z için gereken
enerji, hücrelerinizdeki mitokondri denilen santrallerde yap›l›r. Buradaki
santral benzetmesinin abart›l› olmad›¤› mitokondride gerçekleflen ifllemler
incelendi¤inde aç›kça görülecektir.
Hücrede enerji üretilmesinde baflrolü oksijen oynar. Oksijenin pek çok
yard›mc›s› vard›r. Enerji üretiminin hemen her basama¤›nda birçok farkl› en-
zim devreye girer. Bir basamakta görevini tamamlayan enzimler son derece
bilinçli bir hareketle, bir sonraki basamakta yerlerini baflkalar›na devrederler.
Böylece, onlarca ara ifllem, bu ifllemlerde devreye giren yüzlerce farkl› enzim
ve say›s›z kimyasal reaksiyon sayesinde besinlerde depolanan enerji hücre-
nin ifline yarayacak hale getirilir. Bu enzim de¤ifliklikleri s›ras›nda hiç kar›-
fl›kl›k ç›kmaz, s›ralamada hiçbir flaflma olmaz; tüm elemanlar çok disiplinli
bir ekip fleklinde çal›flmalar›n› sürdürürler.
Bu haliyle, milimetrenin 100'de biri kadar olan hücrelerimizin içindeki
"enerji santrali"nin, bir petrol rafinerisinden ya da bir hidroelektrik santralin-
den daha kompleks oldu¤unu söyleyebiliriz.
Bir petrol rafinerisi, petrolün ne oldu¤unu bilen, ham petrolü laboratu-
var flartlar›nda analiz etmifl ve bu teknik bilgiler ›fl›¤›nda hareket eden mü-
hendisler taraf›ndan infla edilir ve iflletilir. Petrolün ne oldu¤unu bilmeyen
insanlar›n bir petrol rafinerisi infla edebileceklerini düflünmek ise imkans›z-
d›r.
Petrol üretiminden çok daha kompleks olan canl› hücresindeki enerji
üretimi de ayn› flekilde bilgi gerektirir.
Ama bir hücrenin ö¤renme kabiliyeti-
nin oldu¤unu öne sürmek elbette ki
gülünçtür. O halde böyle bir üretimi
hücre nas›l gerçeklefltirmektedir?
‹flin do¤rusu, hiçbir hücre biyolo-
jik bir ifllevi, sözcü¤ün gerçek anla-
m›nda "ö¤renme" f›rsat›na sahip de¤il-
dir. E¤er hücre ilk ortaya ç›kt›¤› anda
böyle bir ifllevi yerine getiremiyorsa
daha sonra bunun üstesinden gelebile-
cek beceriyi elde etmek gibi bir flans›
yoktur. Çünkü enerji üretiminde bafl-
24
HARUN
YAHYA
Hücrenin içinde proteinlerden oluflan mito-
kondori, ayn› bir elektrik santrali gibi çal›fl›r
ve hücrenin ihtiyac› olan enerjiyi üretir.
rol oynayan "oksijen"in hücre üzerinde tahrip edici etkisi vard›r. Hücre bu
özelliklerle birlikte ortaya ç›kmak zorundad›r. Bu durum, hücrelerin tesadü-
fen ortaya ç›km›fl olamayacaklar›n›n, Yüce Allah'›n onlar› bir anda yaratt›¤›-
n›n delillerinden yaln›zca bir tanesidir.
Allah milimetrenin 100'de biri kadar küçük bir alana s›¤d›rd›¤› bu sanat
ile bize gücünün s›n›rs›zl›¤›n› göstermektedir.
25
ADNAN
OKTAR
Milimetrenin 100'de biri bü-
yüklü¤ünde olan hücreleri-
mizin içindeki enerji santra-
li, bir petrol rafinerisinden
ya da bir hidroelektrik sant-
ralinden daha komplekstir.
Binlerce mühendisin, teknik
uzman›n, iflçinin, tasar›mc›-
n›n bir araya gelerek, en
yüksek teknolojiyi kullana-
rak sa¤lad›klar› enerjiyi, be-
lirli say›da atomun birleflme-
sinden oluflan, fluur ve bilgi
sahibi olmayan hücrelerimiz
çok daha ekonomik ve pra-
tik bir yöntemle elde ederler.
Hücrelerimizdeki enerji
santralinde, enerji tasarru-
fundan art›k maddelerin de-
¤erlendirilmesine kadar her
türlü detay planlanm›fl ve
kusursuzca yarat›lm›flt›r.
Hücrelerinizdeki Hayat Enerjisi:
ATP Molekülü
Besinlerden elde edilen enerji, hücrenin yaflam›n› devam ettirmesi için
gereken ifllemleri yapmada do¤rudan kullan›lamaz. Bu enerji önce ATP
(Adenozintrifosfat) adl› özel bir molekülün içinde paketlenir. Sonra da hüc-
renin içinde gerçekleflen bütün üretimlerde ve tafl›ma ifllemlerinde kullan›l›r.
Dinlenme halindeki bir insan›n günde ortalama 45 kg ATP molekülüne
ihtiyac› vard›r. Ancak ne ilginçtir ki, günün herhangi bir an›nda bak›ld›¤›nda
vücuttaki ATP miktar› 1 gram› geçmez. Bunun nedeni ATP molekülünün de-
polanmamas›, anl›k olarak kullan›ma özel paketler halinde haz›rlanmas›d›r.
Ancak unutulmamal›d›r ki hücredeki yaflam bu enerjiye ba¤l›d›r. Bu yüzden
ATP oluflumu çok h›zl› gerçekleflmelidir. Nitekim her saniye vücudunuzda-
ki yaklafl›k 100 trilyon hücrenin her birinde, 10 milyon ATP molekülü hiç
durmaks›z›n üretilir.
Peki bu h›z nas›l sa¤lan›r?
Hücre içinde enerjiye ihtiyaç oldu¤u zaman, ATP, bünyesindeki 3 fosfat
molekülünden sonda olan› kopar›r; yani enerji paketinin kapa¤›n› açar. So-
nuncu fosfat›n b›rak›lmas›yla serbest kalan enerji hücre içindeki ifllemlerin
kolayca yap›lmas›n› sa¤lar. Ve bu ifllem her an flafl›rt›c› bir h›zla, hiçbir aksa-
ma olmadan devam eder.
fiüphesiz sadece atomlardan oluflan bir molekülün, hücre içindeki ifl-
lemler için ihtiyaç duyulan enerji miktar›n› tespit etmesi ve ona uygun üre-
tim yapmas› mümkün de¤ildir. Bu üretimin seri bir flekilde gerçekleflebilme-
si için en uygun paketle-
me sistemine sahip olma-
s› da tesadüflerin eseri
olamaz. Hücreyi de, hüc-
re içindeki her molekü-
lün hareketini ve üretimi-
ni de yaratan Allah, ATP
molekülünü de en mü-
kemmel flekliyle canl›la-
r›n hizmetine vermifltir.
26
HARUN
YAHYA
ELEKTR‹K
SALGILAMA
HÜCREDEK‹
F‹Z‹KSEL
OLAYLAR
IfiIK
HAREKET
ATP
ISI
K‹MYASAL OLAYLAR
ATP'nin kullan›ld›¤› olaylar
ve dönüfltü¤ü enerji çeflitleri
ADNAN
OKTAR
27
ATP hücre içinde oluflturulan bir
enerji paketidir. Üç boyutlu olarak
canland›r›lan ATP molekülünün
yap›s› yanda ayr›nt›l› olarak görül-
mektedir. Yap›s›nda üç tane fosfat
bulundurur. ATP molekülünün bu
fosfat atomlar› aras›nda yüksek
enerjili fosfat ba¤lar› bulunur.
1. ATP molekülünün 3 fosfat
grubu vard›r. ATP'den her fosfat
ayr›ld›¤›nda enerji a盤a ç›kar.
ATP'N‹N PARÇALANMASIYLA
AÇI⁄A ÇIKAN ENERJ‹:
2. ATP'den bir fosfat ayr›l›rsa
ADP, iki fosfat ayr›l›rsa AMP
oluflur.
3. AMP'nin fosfat ba¤›n›n da çö-
zülmesi ile ATP molekülündeki
tüm enerji ilgili moleküllere
aktar›l›r.
Hücredeki Yo¤un Trafi¤i
Kim Düzenliyor?
Golgi cisimci¤i bütün hücrelerde bulunur ve yeni sentezlenen proteinle-
rin haz›rlanmas›nda ve türlerinin seçimi ve ayr›lmas›nda önemli rol oynar.
Hücrenin çeflitli bölümlerinde bulunan çok çeflitli proteinler hücrenin
baflka bir bölümü olan endoplazmik retikulumda (ER) sentezlenirler. Protein-
ler sentezlenmelerinden sonraki dakikalar içinde ER'dan ayr›l›p Golgi cisimci-
¤ine giderler. Proteinlerin üretildikten sonra bu ifllemlerden geçmelerinin çok
önemli nedenleri vard›r. Golgi cisimci¤inde proteinler çeflitli de¤iflikliklere u¤-
rarlar. Örne¤in baz›lar›na karbonhidrat, baz›lar›na ise sülfat, fosfat ya da ya¤
asitleri eklenir. Bu de¤ifliklikler proteinlerin türüne ve gidecekleri yere göre
de¤iflir. Golgi cisimci¤i bu proteinleri ar›nd›r›r, türlerine ve gidecekleri organa
göre ay›r›r ve paketler. Bu paketleri de kendisi hücrenin türüne göre imal eder.
Ancak ER'da sentezlenen binlerce proteinin biyokimyasal aktivitelerinin birbi-
rine kar›flmamas› için bu ifllemlerin çok hassas biçimde yap›lmas› ve protein-
lerin gidecekleri yere göre yönlendirilmeleri gerekir. ‹flte hücredeki bu trafi¤i
düzenleyen Golgi cisimci¤idir. Bu küçücük organel yapt›¤› her ifllemde çok
büyük bir fluur göstermektedir. Kendisine gelen proteinleri tan›makta, ay›r-
makta, ihtiyaçlar›n› belirlemekte, ihtiyaçlar›na göre üretim yapmakta, görevle-
rini tespit etmekte, onlar› paketlemekte ve bu kadar yo¤un tra-
fi¤i hiç kar›fl›kl›k olmadan düzenlemektedir.
Hücreye ve hücreyi oluflturan tüm parçalara bu
akl›, karar verme ve uygulama ye-
tene¤ini ilham eden alemlerin
Rabbi olan Allah't›r.
28
HARUN
YAHYA
Hücre içindeki
organizasyon, insanlar›n organi-
zasyonlar›ndan daha kompleks ve
daha baflar›l›d›r. Bir ürünün fabrikadan ç›k›p kulla-
n›laca¤› yere ulaflana kadar geçirdi¤i aflamalar›n
benzerlerini hücrede üretilen bir protein de yaflar.
ADNAN
OKTAR
29
Glikoz, ba¤›rsakta emi-
lerek karaci¤ere gelir.
Artan
k›s›m gliko-
jene çevrilir.
‹htiyaç oldu¤unda
glikojen tekrar glikoza
çevrilir.
GL‹KOZ
GL‹KOJEN
Glikojen deposu doldu-
¤unda glikoz, gliserin ve
ya¤ asidine çevrilir.
ya¤ asidi
Karaci¤erin Dev Bir Laboratuvar
Oldu¤unu Biliyor musunuz?
Tam teflekküllü, son teknoloji ile donat›lm›fl bir laboratuvar›n kendi ken-
dine oluflabilece¤ini kimse iddia etmez. Ama evrimciler karaci¤erde yer alan
eflsiz laboratuvar kompleksinin kendi kendine olufltu¤una inan›r ve bunu de-
lil olmadan savunurlar. Çünkü Darwinizm insanlar›n ak›llar›n› örten bir bü-
yü, bat›l bir dindir.
Karaci¤erinizin tek bir hücresinde 500 farkl› kimyasal ifllem gerçekleflti-
rilir. Milisaniyeler (saniyenin binde biri) içinde kusursuz aflamalarla gerçek-
leflen bu ifllemlerin ço¤u laboratuvar koflullar›nda hala taklit edilememekte-
dir. Karaci¤er hücresi, yedi¤imiz besinlerin hepsini hücrelerimizin kullanabi-
lece¤i enerji olan flekere, yani glukoza çevirir. Kullan›lmayan flekeri ya¤a çe-
virip depolar. fiekerin yoklu¤unda ise proteinleri ve ya¤lar› flekere çevirip
hücrelere sunar.
K›sacas› biz, can›m›z›n istedi¤i her türde yiyece¤i yerken, karaci¤er bü-
tün bu yiyecekleri vücudumuzun gereksinimine göre harcar, dönüfltürür ve-
ya depolar. Ve ilk insandan bu yana trilyonlarca karaci¤er hücresi ayn› fluur
ve ilimle hiç flafl›rmadan hareket etmektedir.
Vücuda Zarar Vermemek ‹çin
‹ntihar Eden Hücreler
Canl› vücudundaki gereksiz, hatal› veya hastal›kl› hücreler kendi ken-
dilerini öldürürler. Pek çok hücre kendi kendini yok etmek için bir dizi pro-
tein üretir. Ancak, hücre vücuda yararl› oldu¤u sürece bu proteini, yani ken-
di ölüm makinesini durdurur. Hücre hastalan›r, kötü huylu hale dönüflür ve-
ya organizman›n sa¤l›¤›n› tehdit etmeye bafllarsa öldürücü proteinler çözü-
lürler, etkin hale gelirler ve hücreyi öldürürler.
Hücrenin tam zaman›nda ve yerinde karar vermesi çok önemlidir. Aksi
takdirde, yani ölüm proteinleri, hücre sa¤l›kl› iken harekete geçirildi¤inde,
vücuttaki sa¤l›kl› hücreler sürekli ölecekler ve bu da, canl›n›n ölümü ile so-
nuçlanacakt›r. Zararl› ve hastal›kl› hücrelerin yaflamaya devam etmeleri ise
yine canl›n›n ölümü ile sonuçlanabilecektir.
‹ntihar etmeye karar veren ve ölüm proteinini etkin hale getiren hücre
önce büzülür ve kendisini çevresinden geri çeker. Sonra yüzeyinde kabarc›k-
lar oluflur ve bu hücre kayn›yormufl gibi bir görüntü oluflturur. Ard›ndan çe-
kirde¤i ve daha sonra da hücrenin tamam› parçalara ayr›l›r.
‹ntihar eden hücrelerin art›klar› ise derhal çevredeki di¤er hücreler ta-
raf›ndan yok edilir. Daha da ilginç olan ise, ölü hücrelerin hepsinin di¤er
hücreler taraf›ndan temizlenmemesidir. Baz› ölü hücreler özellikle b›rak›l›r,
çünkü bunlar›n vücuttaki görevleri hala bitmemifltir. Örne¤in, gözün lensi,
deri, t›rnak gibi dokular da ölü hücrelerden oluflur ama bunlar beden için ge-
rekli oldu¤u için yok edilmezler. Hücrelerin, hangi ölü hücreleri yok ederek
hangilerini b›rakacaklar›na karar vermeleri ve bu karara vücuttaki trilyonlar-
ca hücrenin uyum göstermesi üzerinde düflünülmesi gereken çok önemli bir
konudur.
Bir hücreye böylesine hayati bir karar› verecek ve uygulayacak fluuru
kazand›ran nedir? Hangi durumda içinde bulundu¤u organizmaya zarar ve-
rece¤ini ö¤reten kimdir? Ve bu zarar› önlemeyi bu mikroskobik canl›ya ilham
eden güç kime aittir?
Burada anlat›lanlardan görüldü¤ü gibi, tüm hücreler, canl›n›n yaflam›n›
sürdürebilmesi için en ideal flekilde programlanm›fllard›r. O halde bu prog-
ram›n sahibi kimdir?
Evrimciler bu ola¤anüstü program›n sahibinin fluursuz, kör tesadüfler
oldu¤una inanacak kadar körleflmifllerdir. Canl›l›¤›n her detay›nda Allah'›n
eflsiz yarat›fl›n›n ve sonsuz ilminin bir yans›mas› aç›kça görülmektedir.
30
HARUN
YAHYA
ADNAN
OKTAR
31
1.
Hücrenin intihar›, hücrenin içinden veya
d›fl›ndan gelen bir uyar› sinyali ile bafl-
lar. Bu mesaj hücreye "ÖLME VAKT‹"nin
geldi¤ini bildirir.
2.
Hücre içinde me-
saj› alan ve de¤er-
lendiren ise, hüc-
reyi yoketmekten
sorumlu olan pro-
teinlerdir.
3.
Gelen sinyalle aktif
hale geçen bu prote-
inler hücreyi farkl› fle-
killerde yokederler.
4.
Hücrenin yap› iskeletine sald›ran protein-
lerin harekete geçmesiyle zararl› ve hasta
hücreler kendi kendilerini yok eder ve
böylece vücudu korumufl olurlar.
Mesaj› alan
yok edici
protein
aktif hale
geçer.
Karaci¤ere Yerlefltirilmifl
"Bakteri ‹mha Makineleri"
Yedi¤imiz besinlerle, soludu¤umuz havayla ve daha birçok yoldan vü-
cudumuza gözle görülemeyen birçok bakteri girer. Vücudun çal›flma sistemi-
ni bozmamalar› için bunlardan zararl› olanlar›n etkisiz hale getirilmeleri ge-
rekmektedir. Bunun için vücudumuzda görevi sadece "savunma yapmak"
olan mükemmel bir haf›zayla donat›lm›fl hücreler vard›r. Ancak vücudumu-
zun kusursuz tasar›m›n›n bir örne¤i olarak savunma için çeflitli ek tedbirler
de al›nm›flt›r. Bunlardan biri de dolafl›m sistemi içinde stratejik bir durak ola-
rak nitelendirilebilecek karaci¤erde bulunan savunma hücreleridir.
Kupffer hücreleri olarak adland›r›lan bu hücreler, kan dolafl›m›yla ba-
¤›rsaklardan karaci¤ere gelen kandaki zararl› bakterileri 0.01 saniyeden da-
ha k›sa bir süre içerisinde sindirerek, etkisiz hale getirirler. Bu fluursuz hüc-
reler vücuda giren çok say›daki bakteri aras›ndan, insana faydal› olanlarla
zararl› olanlar› nas›l birbirinden ay›rt edebilmektedir? Hangi özelliklere sa-
hip olduklar›n› ve vücutta yerine getirecekleri görevleri bilmeden, nas›l olup-
ta baz› bakterileri imha ederken, di¤erlerine hiç zarar vermemektedir?
Burada üzerinde durulup, dikkatlice düflünülmesi gereken önemli bir
nokta daha vard›r; Kupffer hücrelerinin karaci¤ere yerleflmifl olmas›. Neden
vücudun baflka bir organ› de¤il de karaci¤er? ‹flte burada bir kez daha vücu-
dumuzdaki kusursuz yarat›l›fl delillerinden biri karfl›m›za ç›kmaktad›r. E¤er
bu hücreler, karaci¤ere de¤il de baflka bir organa yerlefltirilmifl olsalard› ka-
n›n, bakterilerden ar›nd›r›lmas›nda bu derece etkili olamazlard›. Çünkü bak-
teri dolu kan, karaci¤erde temizlendikten sonra vücudun tamam›n› dolafl-
mak için genel kan dolafl›m›na girmektedir. Bu nedenle genel kan dolafl›m›-
na ulaflmay› baflaran bakteri say›s› yüzde birden azd›r.
Sizce hangi kör tesadüf vücutta daha birçok organ varken, Kupffer hüc-
relerinin karaci¤ere yerleflmesini sa¤layabilir? Yaklafl›k yüz trilyon hücreden
oluflan bir beden içinde, herhangi bir hücrenin kendisi için özel bir yer tespit
ederek oraya yerleflecek bir fluura sahip olmas› mümkün de¤ildir. Böyle ku-
sursuz bir plan için, çok üstün bir akl›n varl›¤›na ihtiyaç vard›r. Bu ak›l, vü-
cudumuzdaki her noktay› en iyi bilen ve buna uygun flekilde bizi yoktan ya-
ratan Allah'a aittir.
32
HARUN
YAHYA
ADNAN
OKTAR
33
sinüs
karaci¤er
karaci¤er toplardamar›
hepatositler
Kupffer hücresi
karaci¤er atardamar›
karaci¤er atardamar›
karaci¤er toplardamar›
Kupffer hücresi
Özel olarak karaci¤ere yerleflti-
rilmifl olan Kupffer hücreleri,
ba¤›rsaklardan karaci¤ere ge-
len bakterileri çok k›sa bir sü-
rede etkisiz hale getirirler.
Kupffer hücresi
Nefes Al›p Verme Düzeninizi
Hiçbir Zaman Kontrol Etmiyorsunuz
Çünkü Baz› Hücreleriniz Bu Kontrolü
Sizin Yerinize Yap›yor
E¤er nefes alma düzeni bizim kontrol ve dikkatimize b›rak›lm›fl olsa,
nefes almay› unuttu¤umuzda, uykuya dald›¤›m›zda ya da baflka bir iflle
meflgul oldu¤umuzda nefessizlikten ölebilirdik.
Her insan için hayati bir öneme sahip olan nefes alma ifllemi, solunum
merkezi taraf›ndan düzenlenir. Bu merkez bir mercimek tanesi büyüklü¤ün-
de olup beynimizin bir uzant›s› olan "beyin sap›" denen yerdedir ve bafll›ca
üç grup sinir hücresinden oluflur:
Birinci grup hücreler, solunumun temel ritmini belirlerler ve içimize ha-
va çekmemiz için emir verirler. Böylece ihtiyac›m›z olan havay› içimize çek-
mifl oluruz.
‹kinci grup hücreler ise, solunumun h›z›n› ve gidiflat›n› belirlerler. An-
cak ikinci grup hücreler devreye girdi¤inde, birinci grup hücrelerin faaliyeti-
ni bir sinyalle durdururlar. Böylece akci¤erin hava dolum bölümü kontrol
edilir ve nefes al›p vermemiz h›zlan›r.
Üçüncü grup hücreler ise, normal nefes düzeninde aktif de¤ildirler. An-
cak yüksek oranlarda soluk al›p vermek gerekti¤i zaman devreye girerler, ka-
r›n kaslar›m›za sinyal gönderip solunuma kat›lmalar›n› sa¤larlar.
Tüm bu anlat›lanlar hayatta kalmam›z için yeterli midir? Hay›r.
Solunum kimyasal olarak da kontrol edilir. Bizim nefes al›p vermemizin
amac› kandaki oksijen ve karbondioksit miktarlar›n›n belirli bir oranda kal-
mas›d›r. Bu orandaki de¤ifliklikler ise solunum merkezindeki bir grup hücre-
yi harekete geçirir ve solunumdaki bozulan de¤erler çok hassas ayarlamalar-
la olmas› gereken düzeye getirilir.
Kandaki oksijen miktar›n›n solunum merkezine do¤rudan bir etkisi
yoktur. O halde kanda de¤iflen oksijen miktar›ndan nas›l haberdar olmakta-
d›r? Burada bir grup daha devreye girerek mucizevi bir fluur gösterirler. Bey-
nin d›fl›nda, flahdamar› gibi baz› büyük damarlarda bulunan çok hassas al›-
c›lar, kandaki oksijen belli bir düzeyin alt›na indi¤inde solunum merkezine
sinyaller gönderirler. Böylece çok hassas de¤iflikliklerle solunumda gerekli
düzeltmeler yap›l›r.
Bizim hayatta kalmak için ne kadar oksijene ihtiyac›m›z oldu¤unu bir
grup hücre nas›l bilmektedir?
Bilimin ancak son 20 y›lda ortaya ç›kard›¤› bu ak›lalmaz mekanizmay›
34
HARUN
YAHYA
hücreler ilk insandan bu yana nas›l kullanmaktad›rlar?
Üstelik bu mekanizma o kadar hassast›r ki, hayat›m›z boyunca oturur-
ken, koflarken ya da uyurken hiç hata yap›lmaz ve vücudumuzdaki 100 tril-
yon hücreye her an tam ihtiyac› olan oksijen tafl›n›r; zararl› olan karbondiok-
sit ve hidrojen iyonu gibi at›klar derhal uzaklaflt›r›l›r.
Evrim teorisine, ba¤naz bir inançla ba¤l› olan baz› bilim adamlar›, tüm
bu gerçekleri bildikleri halde, sadece materyalizme ba¤l›l›klar› u¤runa, bu
kusursuzlu¤un kör tesadüfler taraf›ndan meydana getirildi¤ini iddia ederler.
Oysa bu mükemmel düzenin Yarat›c›s›'n›n sonsuz ak›l sahibi olan Allah ol-
du¤u apaç›kt›r.
35
ADNAN
OKTAR
nefes alma
nefes verme
Solunumun temel
ritmini belirleyen
1. grup hücreler
Acil durumda
devreye giren
3. grup hücreler
Solunum h›z›n› ve
gidiflat›n› belirleyen
2. grup hücreler
Sizin Yapamad›¤›n›z›
Hücreleriniz Yapabilir!
Önünüze çeflit çeflit toz metal kondu¤unu ve bunlar›n hangi metaller
oldu¤unu teflhis etmenizin istendi¤ini düflünün. ‹sabetli bir seçim yapabilir
misiniz?
Bu konuda e¤itim görmüfl bir insan de¤ilseniz böyle bir seçimi yapma-
n›z mümkün de¤ildir. Ama sizin gibi fluurlu bir insan›n yapamad›¤› bu iflle-
mi, bedeninizdeki yaklafl›k 100 trilyon hücrenin her biri, hiç zorlanmadan,
düflünmeden, hesap etmeden rahatl›kla yapabilmektedir. Üstelik bu yetene-
¤e yaln›z sizin hücreleriniz de¤il, yeryüzünde flu ana kadar yaflam›fl olan ve
flu an yaflamakta olan milyarlarca insan›n her birinin trilyonlarca hücresi de
sahiptir.
Bedeninizdeki bir hücre vücut içinde ihtiyac› olan demiri rahatl›kla se-
çebilir ve kullanmak üzere içine alabilir. Ayn› flekilde fosforu, azotu, oksijeni,
sodyumu, potasyumu ve di¤erlerini her an kolayl›kla tan›yabilir, kullanmak
üzere toplayabilir veya fazlas›n› tespit edip depolayabilir. Hatta gerekti¤inde
ihtiyaç fazlas› ürünleri hücrenin d›fl›na atabilir.
Burada durup düflünün. Hücre dedi¤imiz varl›k proteinlerden, mole-
küllerden, atomlardan oluflan, milimetrenin binde biri büyüklü¤ünde bir ya-
p›d›r. Bu varl›¤›n elleri, kollar›, gözleri, kulaklar›, beyni yoktur. Bu varl›¤›n
sizin gibi bir fluuru da yoktur. O halde bu seçimi nas›l yapmaktad›r?
Bu seçim hücrelerinizin her birine Allah taraf›ndan ilham edilmektedir.
Kör ve fluursuz atomlara, keskin bir görüfl ve fluur gerektiren seçim yetene-
¤ini veren sonsuz ilim ve kudret sahibi olan Allah't›r.
36
Pekçok insan, önüne konan mineralleri tan›yamaz. Ancak, vücudumuzdaki hücreler mineral-
leri, oksijeni, sodyumu, potasyumu birbirinden ay›r›r ve istedi¤ini seçip içine kabul eder.
hücreye girifl ç›k›fl›
denetleyen protein
hücrenin
içi
hücre kap›s›ndan
girmeye çal›flan
moleküller
HARUN
YAHYA
Yaflam›n›z Hücrelerinizin fiuurlu
‹flbölümü Sayesinde Devam Ediyor!
B12 vitamini hayat›n devam› için çok önemli bir vitamindir çünkü kan
yap›m›nda kullan›l›r. Eksikli¤inde ölümle neticelenen kans›zl›k meydana ge-
lir. Ancak bu vitamin tek olarak vücut içinde kullan›lamaz. ‹flte bu yüzden
mide mukozas› kan yap›m›nda önemli bir görevi olan B12 vitamininin emil-
mesini sa¤layan özel bir madde salg›lar. ‹nce ba¤›rsa¤›n çok özel bir bölü-
münde ise sadece B12 vitaminini emmek üzere haz›rlanm›fl hücreler bulunur.
Burada durup bir düflünelim. Kan yap›m› birçok karmafl›k ifllemin sonucun-
da, a¤›rl›kl› olarak kemik ili¤inde gerçekleflir. Ancak kemik ili¤i mideye çok
uzak bir yap›d›r. Nas›l olur da kemik ili¤inde ihtiyaç duyulan bir vitaminin
kullan›lmas›, mide hücrelerinin üretti¤i bir maddeye ba¤l› olabilir? Ve nas›l
olur da bu vitaminin emilmesi görevini, inceba¤›rsa¤›n bir bölgesinde bulu-
nan belirli say›daki hücre üstlen-
mifltir?
Bunun için mide hücrelerinin
de, inceba¤›rsa¤›n ilgili bölümün-
deki hücrelerin de bilgiye sahip ol-
malar› gerekir. Kendilerinden çok
uzakta gerçekleflen kan üretiminin
detaylar›na hakim olmalar› gerekir.
Ayn› zamanda bu üretimin vücut
için önemini de bilmelidirler. K›sa-
cas› bedeninizin içinde, kapkaran-
l›k bölgelerde insan›n ö¤rendi¤inde
hayrete düfltü¤ü sistemler görev
yapmakta, hücreler aras›nda son
derece fluurlu ifllemler yerine geti-
rilmektedir.
Kuflkusuz bu keskin fluur ve
kusursuz iflleyifl söz konusu hücre-
lerin iradesi ile gerçekleflemez. B12
vitaminini de, onu kullan›l›r hale
getirecek bilgiye sahip hücreleri de
yaratan, göklerin ve yerin Rabbi
olan Allah't›r.
DUVAR
HÜCRELER‹
M‹DE
‹NCE BA⁄IRSAK
‹NCE BA⁄IRSAK
HÜCRES‹
B12 BA⁄LAYICI
PROTE‹NLER
B12 vitamini kemik ili¤inde kullan›l›r. Ancak
buna ra¤men mide ve ince ba¤›rsak taraf›n-
dan emilerek, kemik ili¤ine ulaflt›r›l›r.
BES‹N
37
ADNAN
OKTAR
Hücrelerinizde Gerçekleflen
Olaylar›n Ak›l Gerektirdi¤ini
Hiç Düflünmüfl Müydünüz?
Mideden ba¤›rsaklara gelen sindirilmifl besinlerin içinde güçlü asitler
bulunur. Bu durum oniki parmak ba¤›rsa¤› için ciddi bir tehlike oluflturur.
Çünkü oniki parmak ba¤›rsa¤›n›n mide gibi kendisini koruyabilecek özel bir
tabakas› yoktur.
O halde nas›l olup da oniki parmak ba¤›rsa¤› asitlerden zarar görme-
mektedir? Bu sorunun cevab›n› bulmak için sindirim s›ras›nda gerçekleflen
olaylar› inceledi¤imizde, bedenimizde gerçekleflen hayret verici olaylarla
karfl›lafl›r›z.
Onikiparmak ba¤›rsa¤›na mideden besinlerle birlikte gelen asitlerin
oran› tehlikeli bir boyuta ulaflt›¤›nda, ba¤›rsa¤›n duvar›ndaki hücrelerden
"sekretin" isimli bir hormon salg›lanmaya bafllar. Onikiparmak ba¤›rsa¤›n›
koruyan bu sekretin hormonu inceba¤›rsa¤›n duvar›ndaki hücrelerde "pro-
sekretin" halinde bulunur. Bu hormon sindirilmifl besinlerin asidik etkisiyle
baflka bir kimyasal madde olan sekretin haline dönüflür.
Sekretin hormonu kana kar›flarak pankreasa gelir ve enzim salg›lamas›
için pankreas› yard›ma ça¤›r›r. Onikiparmak ba¤›rsa¤›n›n tehlikede oldu¤u-
nu sekretin hormonu arac›l›¤› ile ö¤renen pankreas, "bikarbonat" molekülle-
rini bu bölgeye gönderir. Bu moleküller mide asidini etkisiz hale getirir ve
onikiparmak ba¤›rsa¤›n› korurlar.
‹nsan hayat› için önemli olan bu ifllemler nas›l gerçekleflmektedir? Ba-
¤›rsak hücrelerinin ihtiyaçlar› olan maddenin pankreasta bulundu¤unu bil-
meleri, pankreas› harekete geçirecek maddenin formülünü bilmeleri, ayn› fle-
kilde pankreas›n da ba¤›rsaktan gelen mesaj› anlayarak bikarbonat molekül-
lerini salg›lamaya bafllamas› mucizevi ifllemlerdir.
Burada ba¤›rsak hücreleri için kullan›lan "bilmek, haberdar olmak" gibi
fiiller insan bedeninde gerçekleflen olaylar› daha iyi vurgulamak için kulla-
n›lmaktad›r. Yoksa ak›l sahibi her insan›n da takdir edece¤i gibi bir hücrenin
düflünmesi, iradeye sahip olmas› ve kararlar vermesi, baflka bir organ›n özel-
liklerinden haberdar olmas›, formüller üretebilmesi kesinlikle mümkün de-
¤ildir.
Hücreleri bu özelliklerle birlikte yaratan benzeri olmayan bir ilmin sa-
hibi olan Allah't›r. Allah insanlara kendi bedenlerinde yaratt›¤› bu gibi özel-
liklerle gücünün s›n›rs›zl›¤›n› göstermektedir.
38
HARUN
YAHYA
ADNAN
OKTAR
39
BES‹N
‹
N
C
E
B
A
⁄
I
R
S
A
K
M
‹
D
E
AS‹T
KAN YOLUYLA
PANKREASA
TAfiINAN
SEKRET‹N
‹NCE BA⁄IRSAK
DUVARINDAK‹
HÜCRELERDE
BULUNAN
PROSEKRET‹N
PANKREAS
TARAFINDAN
ÜRET‹LEN
B‹KARBONAT
MOLEKÜLLER‹
M‹DE AS‹T‹N‹ ETK‹S‹Z
HALE GET‹R‹R
KORUYUCU ÖZEL TABAKA
PANKREAS
‹nce ba¤›rsak, mideden gelen
afl›r› asit tehlikesine karfl›, kusur-
suz bir hücreler aras› haberleflme
ve iflbirli¤i ile korunur.
fieker Yedi¤iniz Zaman
Vücudunuzda Çal›flan
Dev Fabrikan›n Fark›nda M›s›n›z?
E¤er ihtiyac›n›zdan biraz daha fazla flekerli bir g›da yerseniz, vücudu-
nuzdaki bir sistem kandaki fleker oran›n›n yükselmesini engellemek için
devreye girer:
1- Öncelikle pankreas hücreleri, kan s›v›s›n›n içinde bulunan yüzlerce
molekül aras›ndan fleker moleküllerini bulur ve di¤erlerinden ay›rdederler.
Dahas› bu moleküllerin say›lar›n›n fazla m› yoksa az m› olduklar›na karar
verir, adeta fleker moleküllerini sayarlar. Gözü, beyni, elleri olmayan, gözle
göremeyece¤imiz küçüklükteki hücrelerin bir s›v›n›n içindeki fleker molekül-
lerinin durumu hakk›nda fikir sahibi olmas›, üzerinde düflünülmesi gereken
bir konudur.
2- E¤er pankreas hücreleri kanda gere¤inden fazla fleker oldu¤unu be-
lirlerlerse, bu fazla flekerin depolanmas›na karar verirler. Ancak bu depola-
ma iflini kendileri yapmaz, kendilerinden çok uzakta bulunan baflka hücrele-
re yapt›r›rlar.
3- Uzaktaki bu hücreler kendilerine aksi bir emir gelmedi¤i sürece fleker
depolamak istemezler. Ancak pankreas hücreleri, bu hücrelere "fleker depo-
lamaya bafllay›n" emrini tafl›yacak bir hormon yollarlar. "‹nsülin" ad› verilen
bu hormonun formülü, pankreas hücreleri ilk olufltuklar› andan itibaren
DNA'lar›nda kay›tl› bulunmaktad›r.
4- Pankreas hücrelerindeki özel "enzimler" (iflçi proteinler) bu formülü
okurlar. Okunan formüle göre de insülin üretirler. Bu üretimde her biri fark-
l› görevlerde yüzlerce enzim çal›fl›r.
5- Üretilen insülin hormonu, en güvenli ve en h›zl› ulafl›m a¤› olan kan
yoluyla hedef hücrelere ulaflt›r›l›r.
6- ‹nsülin hormonunda yaz›l› olan "fleker depolay›n" emrini okuyan di-
¤er hücreler ise bu emre kay›ts›z flarts›z itaat ederler. fieker moleküllerinin
hücrelerin içine geçmesini sa¤layacak kap›lar aç›l›r.
7- Ancak bu kap›lar rastgele aç›lmaz. Depo hücreleri kandaki yüzlerce
farkl› molekül aras›ndan sadece fleker moleküllerini ay›rdeder, yakalar ve
kendi içlerine hapseder.
8- Hücreler, kendilerine ulaflan emre hiçbir zaman itaatsizlik etmezler.
Bu emri yanl›fl anlamaz, hatal› maddeleri yakalamaya, gere¤inden fazla fle-
40
HARUN
YAHYA
ker depolamaya kalkmazlar. Büyük bir disiplin ve özveri ile çal›fl›rlar.
Böylece siz fazla flekerli bir çay içti¤inizde, bu ola¤anüstü sistem devre-
ye girer ve fazla flekeri vücudunuzda depolar. E¤er bu sistem çal›flmasayd›,
o zaman kan›n›zdaki fleker h›zla yükselir ve komaya girerek ölürdünüz. Bu
o kadar mükemmel bir sistemdir ki gerekti¤i zaman tersine de çal›flabilir.
E¤er kandaki fleker normalin alt›na düflerse bu sefer pankreas hücreleri bam-
baflka bir hormon olan "glukagon"u üretirler. Glukagon daha önce fleker de-
polayan hücrelere bu sefer "kana fleker kar›flt›r›n" emri tafl›r. Bu emre de ita-
at eden hücreler depolad›klar› flekeri geri b›rak›rlar.
Nas›l olur da, bir beyne, sinir sistemine, göze, kula¤a sahip olmayan
hücreler, bu denli büyük hesaplar› ve iflleri kusursuzca baflar›rlar? Proteinle-
rin ve ya¤ moleküllerinin yan yana gelmesiyle oluflan bu fluursuz varl›klar,
nas›l olur da insanlar›n bile yapamayacaklar› kadar büyük ifller yapabilirler.
fiuursuz moleküllerin sergiledikleri bu büyük fluurun kayna¤› nedir? Elbette
bu olaylar, bizlere tüm evrene ve tüm canl›lara hakim olan Allah'›n varl›¤›n›
ve kudretini göstermektedir.
41
ADNAN
OKTAR
hücre zar›tafl›y›c› protein
glikoz
molekülü
iç k›s›m
d›fl
k›s›m
kese
insülin reseptör
bölgesi
çekirdek
insülin molekülü
GL‹KOZUN HÜCRE TARAFINDAN EM‹L‹M‹
‹nsülin hücre zar›ndaki al›c›ya
ba¤land›¤›nda (1) hücrenin
içindeki özel proteinler (2) ha-
rekete geçer. Bu glikoz tafl›y›c›-
lar için bir uyar›d›r. Ayr›ca hücrenin
iç k›sm›nda glikoz kesecikleri vard›r.
(3) Bunlardan bir k›sm› hücre zar›na yak›nd›r.
(4) Bu kesecikler uyar›yla birlikte ana hücre zar›na do¤ru hareket eder ve onunla birleflir-
ler. (5) Bu birleflme s›ras›nda glikoz tafl›y›c›lar› a盤a ç›kar. (6) Glikozu hücre içine alan ta-
fl›y›c› protein say›s› artt›kça kandaki glikoz seviyesi azal›r ve daha az insülin üretilir. Bir
süre sonra hücre zar›n›n bir k›sm› protein tafl›y›c›larla birlikte içe do¤ru k›vr›lmaya bafllar
(7) ve kesecikler oluflturur. (8) Bunlar hücrenin iç k›sm›na do¤ru ilerler ve endozomla bir-
leflir (9) Burada tekrar kesecikler olufltu¤unda bir sonraki uyar›n›n gelmesini bekler (10)
ve bu ifllem sürekli devam eder.
endozom
Glikozu, Proteini, Sodyumu Ay›rt
Edebilen Böbrekler Yarat›l›fl›n
Apaç›k Bir Delilidir
‹ki böbre¤imiz hayat›m›z boyunca vücudumuzda dolaflan kan› temizler.
Süzdü¤ü maddenin bir k›sm›n› vücuda geri gönderir, kalan›n› da ifle yarama-
d›¤› için vücuttan atar. Acaba böbreklerin, proteini, üreyi, sodyumu, glikozu
ve di¤erlerini nas›l birbirinden ay›rt etti¤ini biliyor musunuz?
Böbreklerde, gelen kan›n içindeki maddeleri süzen yer "glomerül" ad›
verilen k›lcal damarlardan oluflan yumak fleklindeki bir yap›d›r. Buradaki k›l-
cal damarlar›n, vücudu saran di¤er k›lcal damarlardan fark› üç katmanla sa-
r›lm›fl olmas›d›r. ‹flte bu üç tabaka büyük bir titizlikle, böbreklerde hangi mad-
denin süzülüp at›laca¤›na hangisinin tekrar kana kar›flaca¤›na KARAR VE-
R‹R. Ancak okudu¤unuz bu cümledeki önemli bir detaya dikkat edin. Bir
hücre zar› neyi ölçü alarak ve hangi mekanizmayla kendisine gelen s›v›n›n
içindeki tüm maddeleri teker teker tespit edip, hangi bölgeye gitmeleri gerek-
ti¤ine karar verir? Böbre¤e gelen kan›n içinde glikoz, bikarbonat, sodyum,
klor, üre ve kreatin gibi birçok madde vard›r. Böbrek, bu maddelerin bir k›s-
m›n›n tamam›n›, bir k›sm›n›n bir bölümünü vücuttan atarken, bir k›sm›n› da
tamamen kana gönderir. Bir et parças› bu maddelerin hangisini ne kadar ata-
ca¤›na nas›l karar verebilmektedir? Bu sorular›n cevab›, bu et parças›n›n
mükemmel bir yap›yla yarat›lm›fl olmas›ndad›r.
Glomerüllerin seçicili¤i s›v›n›n içindeki moleküllerin elektrik yüklerine
ve büyüklüklerine ba¤l› olarak belirlenir. Bu demektir ki glomerüller, s›v›n›n
içinde kar›fl›k olarak bulunan sodyum ile glikozun molekül a¤›rl›¤›n› hesap-
lama ve proteinlerin negatif elektrik yüklü olduklar›n› TESP‹T EDEB‹LME ye-
tene¤ine sahiptir. Böylece vücut için hayati öneme sahip olan proteinlerin vü-
cuttan at›lmay›p, tekrar geri al›nmas› sa¤lanm›fl olur.
Peki sizce k›lcal damarlardan oluflan bir yap› olan glomerüller, ne kim-
ya, ne fizik ne de biyoloji e¤itimi almam›fl olmalar›na ra¤men böyle üstün bir
kabiliyete nas›l sahip olabiliyorlar? Glomerüller bu kabiliyete sahipler ve gö-
revlerini kusursuz olarak yerine getiriyorlar çünkü kendilerini yaratan
Allah'›n ilham›yla hareket ediyorlar. Süzdükleri hiçbir maddeyi tesadüfen
seçmezler. E¤er tesadüfen seçiyor olsalard›, bu fluursuz varl›klar do¤ru mole-
külü bulana kadar bedenimizin sa¤l›kl› bir flekilde varl›¤›n› sürdürmesi müm-
kün olmazd›. Tüm bunlar, Allah'›n kusursuz yarat›fl›n›n delillerinden biridir.
42
HARUN
YAHYA
ADNAN
OKTAR
43
BÖBREK
Sar› nokta halinde
gözükenler
Bowman kapsülü
Glomerülün içinde bulun-
du¤u Bowman kapsülü
Glomerülü oluflturan
k›lcal damar yuma¤›
Tansiyonunuz Düfltü¤ünde
Vücudunuzda Neler Oldu¤unu
Biliyor Musunuz?
Gün içinde s›k s›k "tansiyonum düfltü" ya da "tansiyonum yükseldi!"
sözleriyle karfl›lafl›r›z. Fakat tansiyonunuzu düzenleme görevinin böbrekleri-
nize ait oldu¤unu belki de hiçbiriniz bilmiyorsunuzdur.
Böbrekler insan vücudundaki pek çok görevlerinin yan›nda kan bas›n-
c›n›, yani tansiyonu ayarlama görevini de üstlenirler. Kan bas›nc›n› belirle-
yen en önemli faktörlerden biri damarlar›n içinde bulunan s›v› miktar›d›r.
Damarlar›n içindeki s›v› ne kadar fazla olursa tansiyon da o derece yükselir
ve vücuttaki tüm organlara zarar verir.
Vücudun damarlardaki fazla s›v›y› alg›lamas› kalbin ön odac›klar›na
yerlefltirilmifl alg›lay›c›lar sayesinde olur. Kalbin, içine giren fazla miktarda
s›v›yla gerilmesi sonucunda kalpteki alg›lay›c›lar beyine durumla ilgili sin-
yaller gönderirler. Beyin buna karfl› böbre¤e giden damarlar› ayarlayarak ka-
n›n süzülmesini art›r›r. Yüksek tansiyon, yani damarlardaki s›v› miktar›n›n
artmas›, insan için oldukça tehlikeli bir durum oluflturur. E¤er bir önlem al›n-
mazsa sonuç ölümdür. Artan kan bas›nc› kalbin daha fazla gerilmesine ne-
den olur. Bu gerilmeyle kas liflerinin de aralar› aç›l›r ve liflerin içine hapse-
dilmifl olan mesaj molekülleri serbest kalarak kana kar›fl›r. Ard›ndan bu me-
saj kan yoluyla böbreklere ulafl›r. Buna ba¤l› olarak vücuttan at›lan s›v› mik-
tar› da artar. Böylece kan bas›nc› normal düzeye iner ve kalp sa¤l›kl› olarak
atmaya devam eder.
Kandaki bas›nç düzeyinin düzenlenmesinde böbre¤in sahip oldu¤u rol
bu kadarla da bitmez. Tansiyonun düflük oldu¤u durumlarda da böbrekteki
çok özel yap›da bir hücre olan JGA'dan "renin" adl› bir madde salg›lan›r. An-
cak bu maddenin do¤rudan kendisinin tansiyon yükseltici etkisi yoktur. Bu
madde üretildi¤i yerden çok daha farkl› bir yerden, karaci¤erden salg›lanan
"anjiotensinojen" adl› bir molekülle birleflerek "anjiotensin-1" molekülüne dö-
nüflür. Ancak bu oluflan hormonlar›n da tansiyon üzerinde çok ciddi bir etki-
si yoktur. Kan dolafl›m›nda bulunan bu hormon daha sonra yine farkl› bir or-
ganda, akci¤erde bulunan "ACE" ad› verilen ve sadece "anjiotensin-1" mole-
külünü parçalamaya yarayan bir enzim sayesinde daha farkl› bir molekül
olan "anjiotensin-2" molekülüne dönüflür.
‹flte damarlar üzerinde etki gösterip tansiyonu normal seviyeye ç›kara-
cak olan as›l hormon da son noktada üretilen bu moleküldür. Bu molekül
44
HARUN
YAHYA
ADNAN
OKTAR
45
karaci¤er
anjiotensinojen
kan
kan damar›
akci¤er
anjiotensin 1
ACE
anjiotensin 2
böbrek
renin
Vücut için son derece
önemli olan kan
bas›nc›n› dengeleyen
sistem
oluflmazsa kendinden önce üretilmifl hiçbir hormonun tansiyon üzerinde bir
etkisi olmayacakt›r. Anjiotensin-2 molekülü yine sadece kendisiyle birleflmek
üzere damar yüzeyinde bulunan alg›lay›c›larla birlefltikten sonra damarlar›n
büzülmesini ve tansiyonun yükselmesini sa¤lar.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu maddelerin etkile-
rinin birbirlerine ba¤l› olufludur. Birinin olmamas› di¤erinin de olmamas› an-
lam›na gelmektedir. Böyle bir durumda sadece tek bir aflamas›n›n bile rast-
lant›larla oluflmas› mümkün olmayan böyle bir sistemin bütün elemanlar›n›n
ayn› anda, ayn› bedende rastlant›larla oluflmas› imkans›zd›r. Rastlant›lar›n
böbreklere anlama kabiliyetini, önlem almak için gerekli olan karar yetkisini
kazand›ramayaca¤› ise tart›fl›lmazd›r. Tüm bu detayl› yap›lar›n ayn› anda
var olmas›, onlar›n Allah taraf›ndan yarat›lm›fl olduklar›n›n aç›k bir göster-
gesidir.
Dolafl›m Sistemindeki fiuur
Vücut dokular›n›n beslenebilmeleri için gerekli olan en önemli madde-
lerden biri oksijendir. Bu nedenle, dokulara oksijenin sürekli olarak yeterli
miktarlarda ulaflt›r›lmas› gerekir. Vücut içindeki kusursuz sistemin en önem-
li parçalar›ndan biri olan dolafl›m sistemi, bu oksijen tafl›ma görevini kusur-
suzca yerine getirir. Dokulardaki oksijenin miktar› düfltü¤ünde, dokuya gi-
den kan ak›m›nda derhal OTOMAT‹K olarak belirgin bir art›fl meydana ge-
lir. Hatta gerekti¤i durumlarda, kan ak›fl›n›n yedi katl›k bir art›fl gösterdi¤i
bilinmektedir.
Bu sistemin parçalar›, hiçbir fluura, bilgiye veya karar verme mekaniz-
mas›na sahip olmayan dokular, hücreler, kan damarlar›, proteinlerdir. Öyle
ise, dolafl›m sistemine dokulardaki oksijen miktar›n›n düfltü¤ünü haber ve-
ren, dolafl›m sistemine kan ak›fl›n› h›zland›rmas›n› emreden, tehlike atlat›ld›-
¤›nda kan ak›fl›n› eski haline geri döndüren bilgi, ak›l ve karar yetene¤i kime
aittir? Hangi hücreye hangi haberin ulaflt›r›laca¤›n› tespit eden, hücrelerin
anlayaca¤› bir dille bu mesaj› ileten nedir? Veya mesaj alan hücreler, o mesa-
j› nas›l okumakta ve anlay›p uygulamaktad›rlar? Bir hücrenin okuma ve an-
lama yetene¤i olmas› mümkün de¤ildir. Bu konuda daha pek çok detay arafl-
t›r›labilir ama sonuç hep ayn›d›r: Vücudun içinde, bu ifllemleri yürütebile-
cek, kandaki oksijen miktar›n› dengeleyebilecek bir fluur yoktur. ‹nsan›n ken-
disi ço¤u zaman böyle bir mekanizman›n varl›¤›ndan dahi habersiz yafla-
maktad›r.
Evrende var olan canl› ve cans›z tüm varl›klar gibi vücudumuzdaki
tüm yap›lar ve sistemler de Allah'›n emriyle hareket ederler. Tüm canl›lar›n
vücutlar›nda, organlar›ndan hücrelerine, proteinlerinden moleküllerine ka-
dar her zerrelerinde görülen fluur, Allah'›n yarat›fl›n›n bir eseridir.
46
HARUN
YAHYA
O Allah ki, yaratand›r, (en güzel bir biçimde)
kusursuzca var edendir, 'flekil ve suret' verendir.
En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde
olanlar›n tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz,
Hakimdir. (Haflr Suresi, 24)
ADNAN
OKTAR
47
oksijen
tafl›yan
kan
hücreleri
kan damar›
vücut dokusu
k›lcal damarlar
VÜCUT KAN DOLAfiIMI
Organlardaki oksijen miktar›
düfltü¤ünde, dolafl›m sistemine
kan ak›fl›n› h›zland›rmas›n› em-
reden bir mesaj gelir. Bunun
sonucunda dokulara ulaflan
kan ak›m›nda belirgin bir art›fl
olur ve böylece organlar›n ok-
sijen ihtiyac› karfl›lan›r.
Damarlar›n Gevflemesini Sa¤layan
Mucize Molekül: Nitrik Oksit
1998 y›l›nda Nobel Fizyoloji ve T›p Ödülü'nü paylaflan üç bilimadam›
damarda salg›lanan nitrik oksit (NO) adl› molekülün gevfletici bir özelli¤e sa-
hip oldu¤unu keflfettiler. Bu molekül sayesinde damar›n duvar gerginli¤i dü-
zenlenmektedir. Ancak nitrik oksit bu ifli tek bafl›na yapmaz. O, damar duva-
r›n›n gevfletilmesinde bir arac› olarak görev yapar.
Bu zincirleme ifllemin nas›l geliflti¤ini daha iyi anlayabilmek için yanda-
ki flemay› inceleyebilirsiniz. Damar›n gevflemesi için öncelikle kanda bulu-
nan baz› uyar› iletici hormonlar devreye girerler. Bunlar damar zar›ndaki al›-
c›lara ba¤lanarak bu ifllemi bafllat›rlar. Bunu ilk domino tafl›n›n düflmesiyle
di¤er tüm tafllar›n birbirini etkileyerek s›rayla düflmesine benzetebiliriz. ‹lk
tafl harekete geçtikten, yani kandaki uyar› iletici hormon damar zar›ndaki al›-
c›lara ba¤land›ktan hemen sonra hücre zar› ne yapmas› gerekti¤ini "anlar" ve
nitrik oksit üretmeye bafllar. Üretildikleri anda ne yapmalar› gerekti¤ini "bi-
len" nitrik oksit moleküllerinden baz›lar› h›zla damar düz kas hücrelerine ge-
lirler. Burada hücreye girerek GTP adl› enzimle birleflirler. Bu, ikinci aflama-
d›r. Ancak damar›n gevflemesi için bir sonraki aflamaya geçilmesi gerekmek-
tedir. Nitrik oksit GTP ile birlefltikten sonra cGMP isimli bir baflka enzim üre-
tilmeye bafllar. Elbette üretilen bu yeni maddenin de bu zincirde bir görevi
vard›r ve bunu gerçeklefltirmek için miyozine giderek, onu harekete geçirir.
Miyozin, kas hücrelerinin kas›l›p gevflemesi için gerekli olan bir etkendir. Ar-
t›k son aflamaya gelinmifltir. Miyozinin de harekete geçmesiyle son tafl da dü-
fler ve kas hücreleri gevfler.
fiimdi bu aflamalar›n tümünü bir kez daha zihninizde canland›r›n. Dik-
kat edilirse bu ifllemde rol alan hormon ve hücreler bilinçli bir flekilde hare-
ket etmektedirler. Kandaki uyar› iletici hormonlar damar zar›nda kendileri
için uygun olan yere giderek, o bölgeyi etkilerler ve bu süreci bafllat›rlar.
Bundan sonraki ifllemlerde de ayn› bilinç gözlenmektedir. Her uyar›, kapka-
ranl›k insan bedeninin içinde asla yolunu flafl›rmadan, hep do¤ru yere gide-
rek baflar›l› bir sonuç elde eder.
Peki ama hücreler, hormonlar ve moleküllerin bu fluurlu hareketleri na-
s›l gerçekleflmektedir? Bu bilinç kendilerine ait olabilir mi? Elbette olamaz.
Ama bir hücrenin ne zaman, ne üretece¤ini ona bildiren, hormonun veya
molekülün do¤ru adrese gidebilmesi için onlara yolu gösteren, adresin do¤-
ru oldu¤unu bildiren, k›saca tüm bunlar› yönlendiren bir akla ve fluura ihti-
yaç vard›r. Bu sonsuz ak›l, hücreyi, hormonlar›, molekülleri yaratan, ne flekil-
de hareket etmeleri gerekti¤ini onlara ilham eden Allah'a aittir.
48
HARUN
YAHYA
ADNAN
OKTAR
49
Kan damar› içeri-
sinde ilerleyen
uyar› iletici hor-
monlar,
damar zar›ndaki
al›c›lara
ba¤lan›rlar.
D›fl tabaka Kan
damar›n›n zar›
Düz kas
hücreleri
Elastik
beyaz tabaka
Böylece zincirleme
ifllemler
bafllat›lm›fl olur.
Hücre zar› Nitrik
oksit üretimine
bafllar.
Nitrik Oksit molekülleri
düz kas hücrelerine ulafl›r.
Nitrik oksit hücredeki GTP enz-
imine ba¤lan›r.
Böylece etkin hale gelen enzim
cGMP enziminin üretimini
bafllat›r.
cGMP enzimi ise miyozine gider
ve miyozini harekete geçirir.
Dolay›s›yla kas hücreleri gevfler.
Darwinizm'in Ne Büyük Bir Safsata
Oldu¤unu Görmek ‹çin
Sadece Bir Örnek Yeter!
Darwinizm, tesadüfen meydana gelen milyonlarca olay›n, cans›z mad-
deleri canland›rd›¤›n›, kusursuzca iflleyen, eksiksiz tasar›ma sahip yap›lar›
oluflturdu¤unu öne süren, son derece mant›ks›z bir iddiad›r. Darwinizm'in
ne kadar büyük bir safsata oldu¤unu görmek için flu örne¤i okuman›z dahi
yeterlidir.
Kandaki tafl›y›c› proteinlerden biri olan albumin, kolesterol gibi ya¤lar›,
hormonlar›, zehirli safra kesesi maddesini ve penisilin gibi ilaçlar› kendine
ba¤lar. Daha sonra kanla birlikte vücutta gezerek, toplad›¤› zehirleri karaci-
¤erde zarars›z hale getirilmek üzere b›rak›r, besin maddelerini ve hormonla-
r› ise gerekli olduklar› yerlere götürür.
fiimdi bir düflünün ve kendinize flu sorular› sorun:
● Albumin gibi atomlardan oluflmufl, hiçbir bilgisi, fluuru olmayan bir
molekül nas›l olur da, ya¤lar›, zehirleri, ilaçlar›, besin maddelerini bir-
birinden ay›rt edebilir?
● Dahas›, nas›l olur da karaci¤eri, safray›, mideyi tan›y›p, tafl›d›¤› madde-
leri flafl›rmadan, yan›lmadan, hiç hata yapmadan her seferinde do¤ru
yere ve ihtiyaç oran›nda b›rakabilir?
Kanda tafl›nan zehirli maddeleri, ilaç ve besin maddelerini mikroskop-
ta görseniz –t›p e¤itimi almad›ysan›z- bunlar› siz bile birbirinden ay›ramaz-
s›n›z. Hangi organa hangisinin ne kadar miktarda b›rak›lmas› gerekti¤ini ise
kesinlikle tespit edemezsiniz.
‹nsanlar›n büyük bir ço¤unlu¤unun, özel bir e¤itim almad›kça bileme-
yecekleri bu bilgileri, fluursuz birkaç atomun birlefliminden oluflan albumin
molekülü bilmekte ve milyonlarca y›ld›r bütün insanlar›n vücudunda göre-
vini kusursuzca yerine getirmektedir. Kuflkusuz bir "atom toplulu¤unun"
böyle bir fluur gösterebilmesi, Allah'›n sonsuz kudreti ve ilmi ile gerçeklefl-
mektedir.
50
HARUN
YAHYA
"Sizin ilah›n›z yaln›zca Allah't›r ki, O'nun
d›fl›nda ilah yoktur. O, ilim bak›m›ndan
herfleyi kuflatm›flt›r." (Taha Suresi, 98)
ADNAN
OKTAR
51
Albumin, kandaki baz›
maddeleri kendine ba¤lar.
Zehirli olanlar› karaci¤ere
di¤erlerini ise ilgili yerlere
b›rakarak kusursuz bir
da¤›t›m hizmeti verir.
k›lcal damarlar
k›lcal damarlar›n
içinde yeflil renkli
plazma proteinleri
plazman›n içindeki
albuminler
Albuminler zehirli
at›klar› toplay›p kan
damarlar› yoluyla
karaci¤ere götürürler.
karaci¤er
Vücudunuzdaki Her Bir Protein
Kusursuz Bir Tasar›ma ve
Vazgeçilmez Görevlere Sahiptir!
Tesadüflerin yaratma gücünün olmad›¤›n› göstermek için en etkili yön-
tem Allah'›n varl›¤›n›n delillerini anlatmakt›r. Kendi vücudumuzdan bir ör-
nek verelim.
Ayakta durmaktan, kolumuzu kald›rmaya kadar her türlü hareketi kas-
lar›m›z sayesinde gerçeklefltiririz. Bu hareketleri yapabilmemiz için kas hüc-
relerimize devaml› bir oksijen ak›fl› olmas› gereklidir. Kas hücrelerine oksijen
tafl›ma ifllemini de vücuttaki proteinlerden biri olan miyoglobin üstlenmifltir.
Miyoglobin kanda oksijen tafl›makla görevli olan hemoglobin adl› baflka bir
proteine genel olarak çok benzer. Ancak miyoglobin hemoglobinden farkl›
olarak tek bir oksijen yakalama kapasitesine sahiptir. Miyoglobinin bu özel-
li¤i sayesinde kaslara oksijen azar azar ve belirli bir miktarda tafl›n›r.
Bir an için, kanda oksijen tafl›yan hemoglobin ile kaslarda oksijen tafl›-
yan miyoglobinin yer de¤ifltirdi¤ini düflünelim. Bu durumda miyoglobin vü-
cut için gerekli olan oksijeni akci¤erlerden tafl›mak için yeterli olamayacakt›r.
Di¤er yandan hemoglobin de kas dokular›na gere¤inden fazla oksijeni, üste-
lik de ani olarak b›rakacakt›r. Bu durumda da tüm vücudun dengesi bozula-
cakt›r. Ancak böyle bir fley olmaz ve bu iki protein her zaman do¤ru yerde
bulunur. Bu sayede rahatl›kla nefes al›r, istedi¤imiz gibi hareket edebiliriz.
Hemoglobin ve miyoglobin insan vücudundaki proteinlerden sadece
iki tanesidir. Vücuttaki di¤er proteinler de ayn› flekilde tam ihtiyaç duyulan
özelliklerde ve ihtiyaç duyulan yerlerde üretilirler. Bu örneklerde görüldü¤ü
gibi insan vücudu, tesadüfen ortaya ç›kmas› imkans›z olan, kusursuz bir ya-
rat›l›fla sahiptir. Bu yarat›l›fl›n sahibi, tüm alemlerin Rabbi olan Allah't›r.
52
HARUN
YAHYA
Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir?
Art›k ö¤üt al›p-düflünmez misiniz?
(Nahl Suresi, 17)
ADNAN
OKTAR
53
M ‹ Y O G L O B ‹ N H E M O G L O B ‹ N
Miyoglobin Oksijen O2 O2Hemoglobin
SADECE KAS
HÜCRELER‹NE
OKS‹JEN
TAfiIYAN
M‹YOGLOB‹N
KAN DAMARLARI
‹ÇER‹S‹NDE
HÜCRELERE
OKS‹JEN TAfiIYAN
HEMOGLOB‹N
Kaslara oksijen tafl›makla görevli olan miyoglobin tek oksijen molekülü tafl›ya-
bilirken, di¤er dokulara oksijen tafl›yan hemoglobin daha fazla oksijen molekü-
lü kapasitesine sahiptir. Bu sayede her doku kendi ihtiyac› kadar oksijene sa-
hip olur.
Hatalar› Tespit Eden Enzimler
Vücudun bilgi bankas› olan DNA'da zaman zaman d›fl etkiler sonucu
baz› hatalar meydana gelebilir. Ancak bu hatalar DNA kontrol mekanizma-
lar› taraf›ndan hiç vakit kaybetmeden düzeltilir. Düzeltme ifllemini gerçek-
lefltirenler de yine DNA'daki bilgiler do¤rultusunda üretilmifl olan enzimler-
dir.
Düzeltme ifllemi bir kaç aflamadan meydana gelir:
1. Hasar gören DNA fleridinin hatal› k›sm› DNA nükleaz adl› enzim ta-
raf›ndan tespit edilir.
2. DNA nükleaz tespit etti¤i hatal› k›sm› kopart›r. Böylece DNA sarma-
l›nda bir boflluk oluflur.
3. Bir baflka enzim olan DNA polimeraz, sa¤lam olan kopyadan do¤ru
bilgiyi alarak, bofl yere do¤ru bilgiyi yerlefltirir.
4. Ancak düzeltme ifllemini bununla bitmez. Düzeltmenin gerçekleflti¤i
yerdeki fleker-fosfat fleridi üzerinde bir kopukluk meydana gelmifltir. Bu ko-
pukluk ise DNA ligaz enzimi taraf›ndan tamir edilir.
Yapt›klar› ifllerden de anlafl›ld›¤› gibi, DNA'daki hatalar›n düzeltilme-
sinde görev alan enzimler birçok özelli¤e ayn› anda sahip olmal›d›rlar. Hata-
lar› tespit edebilmeleri için DNA'y› çok iyi tan›malar› gerekir. Ayr›ca, do¤ru
bilgiyi nereden almalar› ve aç›lan bofllu¤u nas›l kapatmalar› gerekti¤ini de
bilmelidirler.
‹flin en ilginç yönü de, DNA'n›n hem üretimini sa¤layan hem de yap›s›-
n› denetleyen bu enzimlerin, yine DNA'da kay›tl› olan bilgilere göre ve
DNA'n›n emir ve kontrolünde üretilmifl proteinler olmas›d›r. Ortada içiçe
geçmifl öyle muhteflem bir sistem vard›r ki, böyle bir sistemin kademe kade-
me oluflan tesadüflerle bu hale gelmesi hiçbir flekilde mümkün de¤ildir. Çün-
kü enzimin olmas› için DNA'n›n olmas›, DNA'n›n olmas› için de enzimin ol-
mas›, her ikisinin olmas› içinse hücrenin de, zar›ndan di¤er bütün kompleks
organellerine kadar eksiksiz olarak var olmas› gerekir.
Canl›lar›n birbirini izleyen "yararl› tesadüfler" sonucunda "aflama
aflama" gelifltiklerini öne süren evrim teorisi, söz konusu DNA-enzim
paradoksu taraf›ndan kesin biçimde yalanlanmaktad›r. Çünkü DNA'n›n ve
enzimin de ayn› anda var olmas› gerekmektedir. Bu ise Rabbimiz'in kudretli
yaratmas›n› gösterir.
54
HARUN
YAHYA
"Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi
O'na 'gönülden boyun e¤mifl' bulunuyorlar."
(Rum Suresi, 26)
ADNAN
OKTAR
55
1. DNA nükleaz
enzimi efllenen
DNA zincirinde-
ki tüm basa-
maklar› tek tek
kontrol eder ve
bir hata varsa
bunu tespit
eder.
2. Buldu¤u bir
hata oldu¤unda
onu hemen ye-
rinden kopar›p
ç›kart›r.
3. Bu s›rada
devreye giren
DNA polimeraz
enzimi, bofl ka-
lan yere, do¤ru
parçay› getirir.
HARUN
YAHYA
56
4. DNA polimeraz
enzimi getirdi¤i bu
do¤ru parçay› ye-
rine yerlefltirir.
5. Devreye giren 3.
bir enzim olan
DNA ligaz kopuk
yeri görüp gelir.
6. Ve uygun malze-
meyi kulllanarak
kopuk yeri tamir
eder.
Darwinizm'e ‹nanmak, Çocuk Masallar›n›n
Gerçek Oldu¤una ‹nanmak Kadar Büyük
Bir Mant›ks›zl›kt›r
Afla¤›da gördü¤ünüz tablodaki harfler rastgele dizilmemifllerdir. Bu
harfler asl›nda kan›n›zda oksijen tafl›makla görevli hemoglobin proteininin
tarifinin bir bölümüdür. Bu tarif, vücutla ilgili tüm bilgilerin bulundu¤u
DNA'da kay›tl›d›r. Hemoglobin üretilmesi gerekti¤inde, DNA'daki 3 milyar
harf içinden bu harfler seçilir. Bu seçme ifllemini, RNA polimeraz ad›ndaki
enzim yapar. Bu enzim o kadar dikkatli ve titizdir ki, hiçbir zaman okumada
ve do¤ru harfleri seçme konusunda bir hata yapmaz. Her seferinde milyar-
larca harf aras›ndan do¤ru olanlar› seçer.
Do¤ru harfleri seçerek, proteinin tarifini ald›ktan sonra üretim için, hüc-
re içindeki üretim merkezine, yani ribozoma gider.
Ribozom da, bu tarifi ayn› titizlikle dikkatlice okur, anlar ve hemen ku-
sursuzca üretir.
Bu, son derece ileri teknolojiye sahip bir gökdelenin plan›n›n mimar ve
mühendisler taraf›ndan oluflturulduktan sonra, inflas›n›n gerçeklefltirilmesi
için ilgili uzman ve teknisyenlere emanet edilmesi gibi planl› ve organize bir
olayd›r.
Darwinistler ise, gözle görülmeyecek kadar küçük bir alanda oluflan bu
yüksek seviyeli organizasyonun, tesadüfen olufltu¤unu iddia ederler. Cans›z,
kör ve fluursuz atomlardan oluflan moleküllerin sürekli ak›l göstererek, ku-
sursuz bir plan›n ve düzenin yöneticileri ve uygulay›c›lar› oldu¤unu iddia
ederler.
Darwinizm'in bu iddialar›na inanmak, çocuk masallar›n› gerçek san-
mak kadar mant›ks›z ve inan›l-
mazd›r. Ancak Darwinizm büyü
ve hipnoz teknikleri kullanarak,
birçok insan› kand›rm›fl ve kavra-
y›fl›n› kapatm›flt›r.
57
ADNAN
OKTAR
CCCTGTGGAGCCACACCCTAGGGTTGGCCAATCTACTCCCAGGAGCAGGGAGGGCAGGAG
CCAGGGCTGGGCATAAAAGTCAGGGCAGAGCCATCTATTGCTTACATTTGCTTCTGACAC
AACTGTGTTCACTAGCAACTCAAACAGACACCATGGTGCACCTGACTCCTGAGGAGAAGT
CTGCCGTTACTGCCCTGTGGGGCAAGGTGAACGTGGATGAAGTTGGTGGTGAGGCCCTGG
GCAGGTTGGTATCAAGGTTACAAGACAGGTTTAAGGAGACCAATAGAAACTGGGCATGTG
GAGACAGAGAAGACTCTTGGGTTTCTGATAGGCACTGACTCTCTCTGCCTATTGGTCTAT
TTTCCCACCCTTAGGCTGCTGGTGGTCTACCCTTGGACCCAGAGGTTCTTTGAGTCCTTT
GGGGATCTGTCCACTCCTGATGCTGTTATGGGCAACCCTAAGGTGAAGGCTCATGGCAAG
AAAGTGCTCGGTGCCTTTAGTGATGGCCTGGCTCACCTGGACAACCTCAAGGGCACCTTT
GCCACACTGAGTGAGCTGCACTGTGACAAGCTGCACGTGGATCCTGAGAACTTCAGGGTG
AGTCTATGGGACCCTTGATGTTTTCTTTCCCCTTCTTTTCTATGGTTAAGTTCATGTCAT
AGGAAGGGGAGAAGTAACAGGGTACAGTTTAGAATGGGAAACAGACGAATGATTGCATCA
GTGTGGAAGTCTCAGGATCGTTTTAGTTTCTTTTATTTGCTGTTCATAACAATTGTTTTC
TTTTGTTTAATTCTTGCTTTCTTTTTTTTTCTTCTCCGCAATTTTTACTATTATACTTAA
TGCCTTAACATTGTGTATAACAAAAGGAAATATCTCTGAGATACATTAAGTAACTTAAAA
AAAACTTTACACAGTCTGCCTAGTACATTACTATTTGGAATATATGTGTGCTTATTTGC
ATATTCATAATCTCCCTACTTTATTTTCTTTTATTTTTAATTGATACATAATCATTATAC
ATATTTATGGGTTAAAGTGTAATGTTTTAATATGTGTACACATATTGACCAAATCAGGGT
AATTTTGCATTTGTAATTTTAAAAAATGCTTTCTTCTTTTAATATACTTTTTTGTTTATC
TTATTTCTAATACTTTCCCTAATCTCTTTCTTTCAGGGCAATAATGATACAATGTATCAT
GCCTCTTTGCACCATTCTAAAGAATAACAGTGATAATTTCTGGGTTAAGGCAATAGCAAT
ATTTCTGCATATAAATATTTCTGCATATAAATTGTAACTGATGTAAGAGGTTTCATATTG
CTAATAGCAGCTACAATCCAGCTACCATTCTGCTTTTATTTTATGGTTGGGATAAGGCTG
GATTATTCTGAGTCCAAGCTAGGCCCTTTTGCTAATCATGTTCATACCTCTTATCTTCCT
CCCACAGCTCCTGGGCAACG...
Yandaki tabloda gördü¤ünüz harfler, he-
moglobin proteininin DNA'daki tarifidir.
Vücut için hemoglobin üretilmesi gerekti-
¤i zaman RNA polimeraz isimli enzim,
DNA'ya gelir ve yaklafl›k 3 milyar harf
içinden bu harfleri tek tek seçerek kopya-
lar ve bunlar› do¤ru flekilde s›ralar. Daha
sonra kopyalad›¤› tarifi üretilmek üzere
hücrenin fabrikas›na götürür.
Bilgi fiuur ve Beceri Sahibi Enzimler
Bir hücrede, belli bir proteinin üretilmesi gerekti¤inde, RNA polimeraz
isimli bir enzim, hücrenin bilgi bankas› olan DNA'ya gider ve DNA'dan üre-
tilecek proteinle ilgili bilgileri bularak kendisine bir kopyas›n› al›r. Ancak ba-
zen proteinle ilgili bilgiler DNA'n›n farkl› bölgelerinde da¤›n›k olarak bulu-
nur. Bu nedenle, RNA polimeraz enzimi bilginin bafllad›¤› yerden bitti¤i ye-
re kadar olan bölümün tamam›n› kopyalad›¤›nda, arada ifline yaramayan
yerleri de kopyalam›fl olur. Aralarda gereksiz bilgilerin bulunmas› ise, fark-
l› ve ifle yaramaz bir proteinin üretilmesine neden olacakt›r. ‹flte bu aflamada
"spliceosome" isimli enzimler yard›ma gelirler ve büyük bir ustal›kla yüzbin-
lerce bilginin içinden gereksiz olanlar› seçip ç›kartarak, kalan zincirleri bir-
birlerine eklerler.
RNA k›rp›lmas› olarak isimlendirilen bu ifllemde, birkaç atomun birlefl-
mesiyle meydana gelen moleküller, çok fluurlu bir davran›fl göstermektedir-
ler. Adeta bir redaktör gibi çal›flarak, yaz›daki eksikleri, hatalar› düzeltmek-
tedirler. Bu atomlar, RNA polimeraz'›n hangi proteini üretmeye çal›flt›¤›n›
bilmekte, bu proteinin meydana gelmesi için gerekli ve gereksiz olan bilgiyi
birbirinden ay›rt edebilmekte, üstelik yüzbinlerce bilgi aras›nda hiç hata yap-
madan bu ifli gerçeklefltirebilmektedirler. Ayr›ca, kendilerine her ihtiyaç ol-
du¤unda bunu hemen anlayarak hiç gecikmeden olay yerine gelip, görevle-
rine bafllamaktad›rlar.
Burada anlat›lanlar, hücrenin içinde gerçekleflen milyonlarca olaydan
sadece bir tanesinin, küçük bir ara aflamas›d›r. Bu fluuru, bilgiyi, akl›, beceri-
yi, sorumluluk hissini ve iflbirli¤i gerektiren davran›fllar› fluursuz atomlar›n
göstermeleri kesinlikle mümkün de¤ildir.
Ne var ki evrimciler, do¤an›n böylesine kusursuz bir sistemi, tesadüfen
oluflturdu¤unu iddia edecek kadar mant›¤a, akla ve bilime karfl› gelmekte-
dirler. ‹nan›lmas› imkans›z fleylere inanan evrimciler do¤an›n mucizeler
meydana getirdi¤ini, fluursuz atomlar› tesadüfen fluur ve ak›lla hareket ettir-
di¤ini iddia ederler.
Ancak evrimciler yan›lmaktad›r. Tüm bu fluurlu ve planl› ifllerin düzen-
leyicisi ve yöneticisi Allah't›r.
58
HARUN
YAHYA
Gökleri ve yeri hak olmak üzere yaratt› ve size düzenli
bir biçim (suret) verdi; suretlerinizi de güzel yapt›.
Dönüfl O'nad›r. (Te¤abun Suresi, 3)
ADNAN
OKTAR
59
Protein üretilece¤i zaman, DNA'dan proteinin tarifi kopyalan›r. Ancak, bazen tarif DNA'n›n
farkl› bölgelerinde bulunur ve arada kalan istenmeyen bilgiler de kopyalan›r. Yukar›da kopya-
lanm›fl olan bilginin düz k›rm›z› renkte olan bölgesi, istenmeyen bilgiye ait bölgedir. Do¤rup-
roteinin üretilebilmesi için bu bölgeden kurtulmak gerekir.
‹flte bu esnada "spliceosome" isimli enzimler yard›ma gelirler ve istenmeyen bölgenin iki
ucunu birbirine de¤direcek flekilde kopyalanan zinciri bükmeye bafllarlar.
Bu ifllemin sonucunda istenmeyen bölge kopart›lm›fl olur. ‹stenilen bilgiler ise birbirine ek-
lenir ve proteinin tarifi üretim için hücrenin fabrikas›na götürülür.
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)

More Related Content

What's hot

Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwinizm dini. turkish (türkçe)
Darwinizm dini. turkish (türkçe)Darwinizm dini. turkish (türkçe)
Darwinizm dini. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Peygamberimiz (sav) 'in mucizeleri. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in mucizeleri. turkish (türkçe)Peygamberimiz (sav) 'in mucizeleri. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in mucizeleri. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Nurculuk. turkish (türkçe)
Nurculuk. turkish (türkçe)Nurculuk. turkish (türkçe)
Nurculuk. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Türlerin evrimi yanılgısı. turkish (türkçe)
Türlerin evrimi yanılgısı. turkish (türkçe)Türlerin evrimi yanılgısı. turkish (türkçe)
Türlerin evrimi yanılgısı. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwinizm'in karanlık büyüsü. turkish (türkçe)
Darwinizm'in karanlık büyüsü. turkish (türkçe)Darwinizm'in karanlık büyüsü. turkish (türkçe)
Darwinizm'in karanlık büyüsü. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hazreti muhammed (sav). turkish (türkçe)
Hazreti muhammed (sav). turkish (türkçe)Hazreti muhammed (sav). turkish (türkçe)
Hazreti muhammed (sav). turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kan ve kalp mucizesi. turkish (türkçe)
Kan ve kalp mucizesi. turkish (türkçe)Kan ve kalp mucizesi. turkish (türkçe)
Kan ve kalp mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hz. isa (a.s) ve hz. mehdi (a.s) bu yüzyılda gelecek. turkish (türkçe)
Hz. isa (a.s) ve hz. mehdi (a.s) bu yüzyılda gelecek. turkish (türkçe)Hz. isa (a.s) ve hz. mehdi (a.s) bu yüzyılda gelecek. turkish (türkçe)
Hz. isa (a.s) ve hz. mehdi (a.s) bu yüzyılda gelecek. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Biyomimetik teknoloji dogayi taklit ediyor. turkish (türkçe)
Biyomimetik teknoloji dogayi taklit ediyor. turkish (türkçe)Biyomimetik teknoloji dogayi taklit ediyor. turkish (türkçe)
Biyomimetik teknoloji dogayi taklit ediyor. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 

What's hot (20)

Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
 
Darwinizm dini. turkish (türkçe)
Darwinizm dini. turkish (türkçe)Darwinizm dini. turkish (türkçe)
Darwinizm dini. turkish (türkçe)
 
Peygamberimiz (sav) 'in mucizeleri. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in mucizeleri. turkish (türkçe)Peygamberimiz (sav) 'in mucizeleri. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in mucizeleri. turkish (türkçe)
 
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
 
Nurculuk. turkish (türkçe)
Nurculuk. turkish (türkçe)Nurculuk. turkish (türkçe)
Nurculuk. turkish (türkçe)
 
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
 
Türlerin evrimi yanılgısı. turkish (türkçe)
Türlerin evrimi yanılgısı. turkish (türkçe)Türlerin evrimi yanılgısı. turkish (türkçe)
Türlerin evrimi yanılgısı. turkish (türkçe)
 
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
 
Darwinizm'in karanlık büyüsü. turkish (türkçe)
Darwinizm'in karanlık büyüsü. turkish (türkçe)Darwinizm'in karanlık büyüsü. turkish (türkçe)
Darwinizm'in karanlık büyüsü. turkish (türkçe)
 
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
 
Hazreti muhammed (sav). turkish (türkçe)
Hazreti muhammed (sav). turkish (türkçe)Hazreti muhammed (sav). turkish (türkçe)
Hazreti muhammed (sav). turkish (türkçe)
 
Kan ve kalp mucizesi. turkish (türkçe)
Kan ve kalp mucizesi. turkish (türkçe)Kan ve kalp mucizesi. turkish (türkçe)
Kan ve kalp mucizesi. turkish (türkçe)
 
Hz. isa (a.s) ve hz. mehdi (a.s) bu yüzyılda gelecek. turkish (türkçe)
Hz. isa (a.s) ve hz. mehdi (a.s) bu yüzyılda gelecek. turkish (türkçe)Hz. isa (a.s) ve hz. mehdi (a.s) bu yüzyılda gelecek. turkish (türkçe)
Hz. isa (a.s) ve hz. mehdi (a.s) bu yüzyılda gelecek. turkish (türkçe)
 
Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)
 
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
 
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
 
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
 
Biyomimetik teknoloji dogayi taklit ediyor. turkish (türkçe)
Biyomimetik teknoloji dogayi taklit ediyor. turkish (türkçe)Biyomimetik teknoloji dogayi taklit ediyor. turkish (türkçe)
Biyomimetik teknoloji dogayi taklit ediyor. turkish (türkçe)
 
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
 
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
 

Viewers also liked

Sakın anlamazlıktan gelmeyin. turkish (türkçe)
Sakın anlamazlıktan gelmeyin. turkish (türkçe)Sakın anlamazlıktan gelmeyin. turkish (türkçe)
Sakın anlamazlıktan gelmeyin. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Atatürk ansiklopedisi 2 cilt. turkish (türkçe)
Atatürk ansiklopedisi 2 cilt. turkish (türkçe)Atatürk ansiklopedisi 2 cilt. turkish (türkçe)
Atatürk ansiklopedisi 2 cilt. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kuran'da vicdanın önemi. turkish (türkçe)
Kuran'da vicdanın önemi. turkish (türkçe)Kuran'da vicdanın önemi. turkish (türkçe)
Kuran'da vicdanın önemi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kabala ve masonluk. turkish (türkçe)
Kabala ve masonluk. turkish (türkçe)Kabala ve masonluk. turkish (türkçe)
Kabala ve masonluk. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hazreti mehdi (as) 'ın çıkış alametleri ve özellikleri kitapçık türkiye'nin g...
Hazreti mehdi (as) 'ın çıkış alametleri ve özellikleri kitapçık türkiye'nin g...Hazreti mehdi (as) 'ın çıkış alametleri ve özellikleri kitapçık türkiye'nin g...
Hazreti mehdi (as) 'ın çıkış alametleri ve özellikleri kitapçık türkiye'nin g...
HarunyahyaTurkish
 
Kuran ahlakı. turkish (türkçe)
Kuran ahlakı. turkish (türkçe)Kuran ahlakı. turkish (türkçe)
Kuran ahlakı. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Makaleler 3. turkish (türkçe)
Makaleler 3. turkish (türkçe)Makaleler 3. turkish (türkçe)
Makaleler 3. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)
Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)
Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 

Viewers also liked (12)

Sakın anlamazlıktan gelmeyin. turkish (türkçe)
Sakın anlamazlıktan gelmeyin. turkish (türkçe)Sakın anlamazlıktan gelmeyin. turkish (türkçe)
Sakın anlamazlıktan gelmeyin. turkish (türkçe)
 
Atatürk ansiklopedisi 2 cilt. turkish (türkçe)
Atatürk ansiklopedisi 2 cilt. turkish (türkçe)Atatürk ansiklopedisi 2 cilt. turkish (türkçe)
Atatürk ansiklopedisi 2 cilt. turkish (türkçe)
 
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
 
Kuran'da vicdanın önemi. turkish (türkçe)
Kuran'da vicdanın önemi. turkish (türkçe)Kuran'da vicdanın önemi. turkish (türkçe)
Kuran'da vicdanın önemi. turkish (türkçe)
 
Kabala ve masonluk. turkish (türkçe)
Kabala ve masonluk. turkish (türkçe)Kabala ve masonluk. turkish (türkçe)
Kabala ve masonluk. turkish (türkçe)
 
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
Allah'ın güzelliklerinden bir demet 2. turkish (türkçe)
 
Hazreti mehdi (as) 'ın çıkış alametleri ve özellikleri kitapçık türkiye'nin g...
Hazreti mehdi (as) 'ın çıkış alametleri ve özellikleri kitapçık türkiye'nin g...Hazreti mehdi (as) 'ın çıkış alametleri ve özellikleri kitapçık türkiye'nin g...
Hazreti mehdi (as) 'ın çıkış alametleri ve özellikleri kitapçık türkiye'nin g...
 
Kuran ahlakı. turkish (türkçe)
Kuran ahlakı. turkish (türkçe)Kuran ahlakı. turkish (türkçe)
Kuran ahlakı. turkish (türkçe)
 
Makaleler 3. turkish (türkçe)
Makaleler 3. turkish (türkçe)Makaleler 3. turkish (türkçe)
Makaleler 3. turkish (türkçe)
 
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
 
Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)
Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)
Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)
 
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
 

Similar to Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)

Mikrodünya mucizesi. turkish (türkçe)
Mikrodünya mucizesi. turkish (türkçe)Mikrodünya mucizesi. turkish (türkçe)
Mikrodünya mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kuran'ın işığı satanizmi yok etti. turkish (türkçe)
Kuran'ın işığı satanizmi yok etti. turkish (türkçe)Kuran'ın işığı satanizmi yok etti. turkish (türkçe)
Kuran'ın işığı satanizmi yok etti. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Termit mucizesi. turkish (türkçe)
Termit mucizesi. turkish (türkçe)Termit mucizesi. turkish (türkçe)
Termit mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Dinsizliğin kabusu. turkish (türkçe)
Dinsizliğin kabusu. turkish (türkçe)Dinsizliğin kabusu. turkish (türkçe)
Dinsizliğin kabusu. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Canlılardaki fedakarlık ve akılcı davranışlar. turkish (türkçe)
Canlılardaki fedakarlık ve akılcı davranışlar. turkish (türkçe)Canlılardaki fedakarlık ve akılcı davranışlar. turkish (türkçe)
Canlılardaki fedakarlık ve akılcı davranışlar. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Islam'ın yükselişi. turkish (türkçe)
Islam'ın yükselişi. turkish (türkçe)Islam'ın yükselişi. turkish (türkçe)
Islam'ın yükselişi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
HarunyahyaTurkish
 
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kiyamet alametleri
Kiyamet  alametleriKiyamet  alametleri
Kiyamet alametlerigelresule
 
şeytanın bir silahı. romantizm. turkish (türkçe)
şeytanın bir silahı. romantizm. turkish (türkçe)şeytanın bir silahı. romantizm. turkish (türkçe)
şeytanın bir silahı. romantizm. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Protein mucizesi. turkish (türkçe)
Protein mucizesi. turkish (türkçe)Protein mucizesi. turkish (türkçe)
Protein mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 

Similar to Hücredeki bilinç. turkish (türkçe) (18)

Mikrodünya mucizesi. turkish (türkçe)
Mikrodünya mucizesi. turkish (türkçe)Mikrodünya mucizesi. turkish (türkçe)
Mikrodünya mucizesi. turkish (türkçe)
 
Kuran'ın işığı satanizmi yok etti. turkish (türkçe)
Kuran'ın işığı satanizmi yok etti. turkish (türkçe)Kuran'ın işığı satanizmi yok etti. turkish (türkçe)
Kuran'ın işığı satanizmi yok etti. turkish (türkçe)
 
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
 
Termit mucizesi. turkish (türkçe)
Termit mucizesi. turkish (türkçe)Termit mucizesi. turkish (türkçe)
Termit mucizesi. turkish (türkçe)
 
Dinsizliğin kabusu. turkish (türkçe)
Dinsizliğin kabusu. turkish (türkçe)Dinsizliğin kabusu. turkish (türkçe)
Dinsizliğin kabusu. turkish (türkçe)
 
Canlılardaki fedakarlık ve akılcı davranışlar. turkish (türkçe)
Canlılardaki fedakarlık ve akılcı davranışlar. turkish (türkçe)Canlılardaki fedakarlık ve akılcı davranışlar. turkish (türkçe)
Canlılardaki fedakarlık ve akılcı davranışlar. turkish (türkçe)
 
Islam'ın yükselişi. turkish (türkçe)
Islam'ın yükselişi. turkish (türkçe)Islam'ın yükselişi. turkish (türkçe)
Islam'ın yükselişi. turkish (türkçe)
 
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
 
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
 
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
 
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
 
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
 
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
 
Kiyamet alametleri
Kiyamet  alametleriKiyamet  alametleri
Kiyamet alametleri
 
şeytanın bir silahı. romantizm. turkish (türkçe)
şeytanın bir silahı. romantizm. turkish (türkçe)şeytanın bir silahı. romantizm. turkish (türkçe)
şeytanın bir silahı. romantizm. turkish (türkçe)
 
Protein mucizesi. turkish (türkçe)
Protein mucizesi. turkish (türkçe)Protein mucizesi. turkish (türkçe)
Protein mucizesi. turkish (türkçe)
 
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
 
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
 

Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)

  • 1.
  • 2.
  • 3.
  • 4. 2 YAZAR HAKKINDA Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Anka- ra'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felse- fe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi ko- nularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›kla- r›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤- lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r. Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000 sayfa- l›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl› dile çevrilmifltir. Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden olufl- turulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›l- m›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resu- lullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemleri- nin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam ola- rak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve ke- mal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r. Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›r- mak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir. Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindis- tan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezil- ya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulga- ristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngi- lizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹span- yolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arna- vutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, En- donezyaca, Malayca, Bengo- li, S›rpça, Bulgarca,
  • 5. 3 Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kulla- n›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok di- le çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmekte- dir. Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insa- n›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Ki- taplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve sa- mimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki et- me, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist fel- sefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savuna- bilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r. Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklan- maktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve ya- y›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir. Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini gör- melerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri kar- mafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu ko- nuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çü- rütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiye- tin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çek- tikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünya- n›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lma- s› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n iz- niyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
  • 6.
  • 7.
  • 8. 6 w w w . h a r u n y a h y a . o r g - w w w . h a r u n y a h y a . n e t Bu kitapta kullan›lan ayetler Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤› "Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r. Birinci Bask›: Ocak 2001 / ‹kinci Bask›: Haziran 2006 / Üçüncü Bask›: A¤ustos 2007 ARAfiTIRMA YAYINCILIK Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi A. Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul Tel: (0 212) 222 00 88 Bask›: Seçil Ofset Yüzy›l Mah. MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi 4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar - ‹stanbul Tel: (0 212) 629 06 15 Okuyucuya ● Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›- n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Ya- rat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insa- n›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyu- cular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür. ● Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm ki- taplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedirler. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak fle- kilde aç›klanmaktad›r. ● Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yet- mifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Di- ni reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›- lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler. ● Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek iste- yen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r. ● Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm ki- taplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak iste- yenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir. ● Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri ta- fl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r. ● Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynak- lara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat edilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlaya- mazs›n›z.
  • 9. 7 ‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R Girifl.............................................................................................................................. 10 Darwinizm'e ‹nanmak Akl› ve Mant›¤› Terk Etmektir .........................................12 Vücudunuzda, 20 Dakikada Bir Milyon Sayfa Dolusu Bilgiyi Kopyalama Yetene¤ine Sahip Bir Makine Oldu¤unu Biliyor muydunuz? .............................16 DNA'n›n Mükemmelli¤i Evrim Teorisini Yalanlamaktad›r .................................18 Hücre fiekillerindeki Tasar›m Evrim Teorisinin Geçersizli¤i ‹çin Yeterli Bir Delildir..........................................................................19 Hücreler Birbirlerini Nas›l Tan›yabiliyor?...............................................................20 Allah'›n Varl›¤›n›n Delillerini Anlatarak, ‹nsanlar› Dinsiz Felsefelerin Bata¤›ndan Kurtarabilirsiniz ...............................................................22 Vücudumuzdaki Petrol Rafinerisi............................................................................24 Hücrelerinizdeki Hayat Enerjisi: ATP Molekülü ...................................................26 Hücredeki Yo¤un Trafi¤i Kim Düzenliyor? ............................................................28 Karaci¤erin Dev Bir Laboratuvar Oldu¤unu Biliyor musunuz?........................29 Vücuda Zarar Vermemek ‹çin ‹ntihar Eden Hücreler...........................................30 Karaci¤ere Yerlefltirilmifl "Bakteri ‹mha Makineleri ..............................................32 Nefes Al›p Verme Düzeninizi Hiçbir Zaman Kontrol Etmiyorsunuz. Çünkü Baz› Hücreleriniz Bu kontrolü Sizin Yerinize Yap›yor............................34 Sizin Yapamad›¤›n›z› Hücreleriniz Yapabilir!.........................................................36 Yaflam›n›z Hücrelerinizin fiuurlu ‹flbölümü Sayesinde Devam Ediyor! ............37 Hücrelerinizde Gerçekleflen Olaylar›n Ak›l Gerektirdi¤ini Hiç Düflünmüfl Müydünüz?......................................................................................38 fieker Yedi¤iniz Zaman Vücudunuzda Çal›flan Dev Fabrikan›n Fark›nda m›s›n›z? ...........................................................................40
  • 10. Glikozu, Proteini, Sodyumu Ay›rt Edebilen Böbrekler Yarat›l›fl›n Apaç›k Bir Delilidir.....................................................................................................42 Tansiyonunuz Düfltü¤ünde Vücudunuzda Neler Oldu¤unu Biliyor musunuz? .........................................................................44 Dolafl›m Sistemindeki fiuur .......................................................................................46 Damarlar›n Gevflemesini Sa¤layan Mucize Molekül: Nitrik Oksit.....................48 Darwinizm'in Ne Büyük Bir Safsata Oldu¤unu Görmek ‹çin Sadece Bir Örnek Yeter!..............................................................................................50 Vücudunuzdaki Her Bir Protein Kusursuz Bir Tasar›ma ve Vazgeçilmez Görevlere Sahiptir!...............................................................................52 Hatalar› Tespit Eden Enzimler..................................................................................54 Darwinizm'e ‹nanmak, Çocuk Masallar›n›n Gerçek Oldu¤una ‹nanmak Kadar Büyük Bir Mant›ks›zl›kt›r .............................................................57 Bilgi fiuur ve Beceri Sahibi Enzimler .......................................................................58 Kemik Hücrelerinin Üretim Planlama Yetenekleri ................................................60 Yarat›lm›fllar Aras›ndaki Müthifl Uyum Darwinizm'i Yalanl›yor........................62 Kandaki Oksijen Avc›s› Hemoglobinler ..................................................................64 Solunum Yollar›nda Hatas›z Yön Tespiti Yapabilen Tüycükler...........................65 Bu Yaz›y›, Afla¤›da Anlat›lanlar›n fiu Anda Vücudunuzda Gerçekleflti¤ini Unutmadan Okuyun.......................................................................66 ‹nsan Vücuduna Hizmet Eden Lizozom Enzimleri...............................................68 Nefes Alman›n Ne Kadar Büyük Bir Mucize Oldu¤unu Hiç Düflündünüz mü?........................................................70 Hücreler Aras› Haberleflme A¤›................................................................................72 Do¤um Sanc›lar›n›n ve Anne Sütünün Kayna¤›: Beyinde Üretilen Bir Hormon ...................................................................................74 E¤er Hiç Susamasayd›n›z?…. ...................................................................................76 8 HARUN YAHYA
  • 11. Cinsiyet Ayr›m› Yapabilen Moleküller: Hormonlar ..............................................78 Hücrelerdeki Bilinçli Hareketleri Yapt›ran Güç, Kendi Varl›¤›ndan Habersiz Bir Hormon Olabilir mi? .........................................80 Hiçbir Formül Kendi Kendine, Tesadüfen Ortaya Ç›kamaz................................82 Böbrekleriniz T›bbi Bilgilere Sahip Olabilir mi? ....................................................83 Darwinizm'i Yalanlayan Hormonlar........................................................................84 Akci¤erin Kendine Has Bir Acil Savunma Birimine Sahip Oldu¤unu Biliyor muydunuz?......................................................86 Enzimler Olmasayd› Bu Yaz›y› Okuman›z 40 Bin Sene Sürerdi!.........................87 Daha Önce Hiç Karfl›laflmad›klar› Mikroplara Karfl› Önlem Alabilen Antikorlar..............................................................................88 Savunma Hücreleri Bilgi Yüklü Bir Haf›zayla Yarat›lm›fllard›r...........................90 Görüp de Düflünmediklerinizde Say›s›z ‹lim ve Mucize Sakl›d›r ......................92 Küçük Bir Molekülün Özellikleri Dahi, Evrim Teorisini Çürütmeye Yeterlidir .....................................................................94 Hayat›n›z›n Pamuk ‹pli¤ine Ba¤l› Oldu¤unu Biliyor musunuz?........................96 Dünyan›n En Kompleks fiebekesi Beynimizde ......................................................97 Ö¤rendi¤iniz Her Bilgi, Allah'›n ‹htiflaml› Yarat›fl›n›n Bir Örne¤idir.................98 Ek Bölüm: Evrim Yan›lg›s›.......................................................................................100 9 ADNAN OKTAR
  • 12. Girifl Evrim teorisi, ‹ngiliz do¤abilimci Charles Darwin taraf›ndan 19. yüzy›- l›n ortalar›nda ileri sürüldü. O dönemin bugüne k›yasla en belirgin özelli¤i ise, bilim ve teknoloji düzeyinin son derece geri olmas›yd›. 19. yüzy›l›n bilim adamlar› basit laboratuvarlarda, oldukça ilkel araçlarla çal›fl›yordu. Kullan- d›klar› araçlarla bakterilerin dahi varl›¤›n› görmeleri mümkün de¤ildi. Daha- s›, Ortaça¤'dan beri süregelen pek çok bat›l inan›fl, bilim adamlar›n› hala et- kisi alt›nda tutuyordu. Bu bat›l inan›fllar›n biri, canl›l›¤›n temelde basit bir yap›ya sahip oldu- ¤u düflüncesiydi. Eski Yunan düflünürü Aristo'ya kadar uzanan bu inan›fla göre, canl›l›k baz› cans›z maddelerin ›slak bir ortamda tesadüfen yanyana gelmeleriyle kendili¤inden bafllayabiliyordu. Darwin, teorisini gelifltirirken bu inan›fla, yani canl›l›¤›n temelde basit bir yap›ya sahip oldu¤u düflüncesine dayand›. Darwin'in teorisini benimse- yen ve savunan di¤er biyologlar da ayn› flekilde düflündü. Örne¤in Darwi- nizm'in Almanya'daki en büyük destekçisi olan Earnst Haeckel, o dönemin mikroskoplar›nda sadece koyu bir leke gibi görünen canl› hücrenin çok basit bir yap›ya sahip oldu¤unu düflünüyordu. Hatta bir yaz›s›nda hücre için aç›k- ça "jöle dolu basit bir baloncuk" demiflti. ‹flte evrim teorisi, bu ve benzeri varsay›mlar üzerine kuruldu. Teoriyi ortaya atan Haeckel, Darwin ya da Huxley gibi isimler, canl›l›¤›n çok basit bir yap›ya sahip oldu¤unu ve dolay›s›yla bu basit yap›n›n tesadüflerle kendi kendine oluflabilece¤ini düflünüyorlard›. Ancak, yan›l›yorlard›. Darwin'den günümüze kadar geçen bir buçuk yüzy›l içinde, bilim ve teknolojide dev ad›mlar at›ld›. Bilim adamlar›, Haeckel'in "jöle dolu basit bir baloncuk" dedi¤i hücrenin gerçekte nas›l bir yap›ya sahip oldu¤unu keflfetti- ler. Ve hücrenin hiç de önceden san›ld›¤› gibi basit olmad›¤›n› hayretle gör- düler. Hücrenin içinde, Darwin zaman›nda hayal bile edilemeyecek kadar kompleks bir sistem oldu¤u ortaya ç›kt›. Ünlü bir moleküler biyolog olan Profesör Michael Denton, hücrenin na- s›l bir yap›ya sahip oldu¤unu anlatmak için flöyle bir benzetme yapar: "Moleküler biyoloji taraf›ndan ortaya ç›kar›lan yaflam gerçe¤ini kavra- yabilmek için, bir hücreyi yaklafl›k bin milyon kez büyütmemiz gerekir. Bu durumda hücre, New York ya da Londra gibi büyük bir flehri kapla- yacak boyutta dev bir uzay gemisine benzeyecektir. Hücrenin yak›n›na gelip onu inceledi¤imizde, üzerindeki milyonlarca küçük kap›yla karfl›- 10 HARUN YAHYA
  • 13. lafl›r›z. Ve e¤er bu kap›lar›n herhangi birinden içeri girersek, ola¤anüs- tü bir teknoloji ve bizi flaflk›nl›¤a düflürecek bir komplekslikle yüzyüze geliriz.." (Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis. London: Burnett Books, 1985, s. 242) Bu kitapta da dev bir uzay gemisinden çok daha kompleks ve harika sistemlere sahip, minyatür bir flahaser olan hücredeki yarat›l›fl mucizeleri ta- n›t›lacakt›r. Hücre içindeki organellerin ve hücrede üretilen enzimlerin, pro- teinlerin ve di¤er tüm maddelerin, kendilerinden beklenmeyecek fluurlu ha- reketleri gözler önüne serilecektir. ‹nsan bedenindeki yaklafl›k yüz trilyon hücrenin her birinde sergilenen üstün ak›l ve bilgiyle ilgili örnekler anlat›la- cak; tüm bunlar›n fluursuz tesadüflerin de¤il, Allah'›n eseri oldu¤u bir kez daha hat›rlat›lacakt›r. Allah'›n yarat›fl›n›n delilleri, O'nun üstün gücünün, akl›n›n ve sanat›n›n yans›malar› asl›nda her yerdedir. ‹nsan gözünü nereye çevirse, Allah'›n yara- t›fl› ile karfl›lafl›r ve O'nu yücelterek tesbih eder. Bu kitapta özellikle hücre üzerinde durulmas›n›n nedenlerinden biri canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia ederek, Allah'› inkar edenlere gerçek- leri bir kez daha göstermektir. Canl›l›k, tesadüfen oluflamayacak kadar kompleks ve detayl› özelliklere sahiptir, üstün bir Ak›l ve Güç taraf›ndan ya- rat›ld›¤› apaç›kt›r. Bu kitab›n bir di¤er amac› da Allah'›n yarat›fl›ndaki üstün- lü¤ü anlatarak O'nun yüceli¤ini tesbih etmektir. AKILLI TASARIM YAN‹ YARATILIfi Allah'›n yaratmak için tasar›m yapmaya ihtiyac› yoktur Kitap boyunca yer yer kullan›lan 'tasar›m' ifadesinin do¤ru anlafl›lmas› önemlidir. Allah'›n kusursuz bir tasar›m yaratm›fl olmas›, Rabbimiz'in önce plan yapt›¤› daha sonra yaratt›¤› anlam›na gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'›n yaratmak için herhangi bir 'tasar›m' yapma- ya ihtiyac› yoktur. Allah'›n tasarlamas› ve yaratmas› ayn› anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah'›n, bir fleyin ya da bir iflin olmas›n› diledi¤inde, onun olmas› için yaln›zca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde flöyle buyurulmaktad›r: Bir fleyi diledi¤i zaman, O'nun emri yaln›zca: "Ol" demesidir; o da he- men oluverir. (Yasin Suresi, 82) Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O, bir iflin olma- s›na karar verirse, ona yaln›zca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Baka- ra Suresi, 117) 11 ADNAN OKTAR
  • 14. Darwinizm'e ‹nanmak Akl› ve Mant›¤› Terk Etmektir Vücudumuzdaki her hücre bölünerek ço¤al›r. Bölünme s›ras›nda hücre çekirde¤indeki DNA'n›n da kopyalanmas› gerekir. DNA'n›n kopyalanmas› ifllemi ise, insan› hayrete düflürecek kadar kusursuz bir organizasyon, disip- lin ve düzen içinde gerçekleflir. ‹çinde 3 milyar harften oluflan bir bilgi bankas›n›n bulundu¤u DNA molekülü, helezon fleklinde bir merdivene benzer. Kopyalama ifllemi baflla- d›¤›nda ilk olarak "DNA helikaz" ad›ndaki enzim olay yerine gelir ve DNA'n›n helezon fleklini bir fermuar açar gibi açmaya bafllar. Bunun sonu- cunda DNA'n›n heliks fleklinde birbirine dolanm›fl olan kollar› ayr›l›r. "DNA helikaz" her zaman tam vaktinde görev bafl›ndad›r ve görevini kusursuzca, flafl›rmadan, en ufak bir hataya düflmeden, DNA'ya hiçbir zarar vermeden yerine getirir. fiimdi s›ra "DNA polimeraz" enzimindedir. Bu enzimin görevi ise, DNA'n›n ikiye ayr›lan kollar›n›, ikinci bir kol ile tamamlamakt›r. Bunun için DNA'n›n bir kolunu oluflturan her bilginin karfl›s›na uygun olan bilgiyi bu- lup getirir. Dikkat edin! Atomlardan oluflmufl, hiçbir bilgisi, fluuru ve akl› ol- mas› beklenmeyen bir enzim, DNA'n›n yar›m kolunu tamamlamak için gere- ken bilgileri tespit edebilmekte, onlar› daha sonra hücre içindeki ilgili yerler- den temin ederek yerlerine yerlefltirmektedir. Bu ifllem s›ras›nda en küçük bir hata dahi yapmamakta, 3 milyar harfi en do¤ru flekilde tek tek tespit ede- rek tamamlamaktad›r. Ayn› esnada baflka bir polimeraz enzimi de, DNA'n›n di¤er yar›s›n› benzer flekilde tamamlamaktad›r. Bütün bunlar olup biterken, DNA sarmal›n›n ayr›lan iki parças›n›n birbirine tekrar dolanmamas› için "he- liks-stabilizasyon" enzimleri DNA'y› uçlar›ndan sabit tutarlar. Görüldü¤ü gibi, DNA'n›n kopyalanmas› s›ras›nda, birçok enzim, aske- ri bir disiplin içinde, bilgi ve ak›l kullanmay› gerektiren ifllemleri yerine geti- rir. Sizin elinize 3 milyar harften oluflan bir metin verilse ve bunu daktilo ede- rek kopyalaman›z istense, bu kopyalama ifllemini tek bir hata yapmadan ta- mamlaman›z mümkün olmazd›. Mutlaka bir yerde bir hata yapar, sat›r ya da en az›ndan harf atlard›n›z. Ancak, bu enzimler böyle bir hataya düflmeden ifl- lemlerini tamamlarlar. Darwinistler ise, tüm bu enzimlerin, DNA'daki milyarlarca harften olu- flan bilginin, DNA'n›n kopyalanmas› iflleminin, bu kusursuz organizasyonun tesadüfen gerçekleflti¤ini iddia ederler. Evrimcilerin böyle inan›lmas› imkan- 12 HARUN YAHYA
  • 15. s›z bir varsay›ma inanmalar›, üzerinde durulmas› gereken büyük bir olay, hatta bir mucizedir. Evrimcilerin, bu kadar mant›ks›z iddialara körü körüne inanmalar›n›n tek nedeni, materyalizme olan ba¤l›l›klar› ve Allah'›n varl›¤›n› reddetme konusundaki kararl›l›klar›d›r. 13 ADNAN OKTAR Hücre çekirde¤inde bulunan DNA isimli molekül vücudun bilgi bankas›d›r. Bu neden- le hücre ço¤almak için bölünmeden önce mutlaka DNA's›n› da ço¤altmal›d›r. Heliks fleklindeki DNA'n›n ço¤alt›labilmesi için, yine DNA'daki bil- giler do¤rutusunda üretilen pek çok enzim son derece ak›lc› ve organize ifllemler yaparlar.
  • 16. 14 HARUN YAHYA DNA kopyalanmadan önce DNA helikaz isimli enzimler gelirler ve DNA'n›n heliks flek- lini bir fermuar› açar gibi açarlar. Turuncu flekiller, bu enzimin hareketini göstermek- tedir. DNA'n›n kollar› birbir- lerinden ayr›l›rken, tekrar dolanmalar›n› engellemek için re- simde yeflil renkte olanheliks stabilizas- yon enzimleri her iki kolu sabit tutarlar.
  • 17. 15 ADNAN OKTAR Bu esnada DNA poli- meraz enzimleri, her iki kolun karfl›s›na uy- gun bilgileri eklemeye bafllarlar. Böylece iki adet DNA sarmal› oluflmaya bafllar. Yandaki resimlerde görülen sar› flekiller, kopyalama ifllemini yapan DNA polimeraz enzimlerini sembolize etmektedirler. Bu fluursuz varl›kla- r›n kusursuz bir ifl- bölümü ve disiplinli ve ak›lc› çal›flmalar› sonucunda, DNA ha- tas›z ve eksiksiz olarak kopyalanm›fl olur.
  • 18. Vücudunuzda, 20 Dakikada 1 Milyon Sayfa Dolusu Bilgiyi Kopyalama Yetene¤ine Sahip Bir Makine Oldu¤unu Biliyor Muydunuz? Bilindi¤i gibi hücreler bölünerek ço¤al›rlar. Bu bölünme s›ras›nda, hüc- renin çekirde¤inde bulunan DNA'n›n da yeni hücre için bir kopyas›n›n al›n- mas› gerekir. Bu kopyalanma s›ras›nda, üzerinde düflünülmesi gereken son derece çarp›c› bir olay gerçekleflir. DNA, 3 milyar harften oluflan, canl› ile ilgili tüm bilgileri saklayan mu- azzam büyüklükte bir bilgi bankas›d›r. DNA'daki bilgileri yaz›l› hale getirir- sek, toplam 1 milyon sayfadan oluflan yaklafl›k 1000 ciltlik bir ansiklopedi se- risi elde ederiz. Öyle ise DNA'n›n kopyalanmas›, 1 milyon sayfal›k yaz›n›n veya di¤er bir ifadeyle 1000 ciltlik ansiklopedinin kopyalanmas› ile ayn› fley- dir. Peki bu kopyalama ifllemi ne kadar sürer biliyor musunuz? 20 ile 80 dakika aras›nda. Dikkat edin, bu, 1 milyon sayfa dolusu yaz›n›n 20 ila 80 dakika aras›n- daki bir sürede, hiçbir hata ve eksiklik olmadan kopyas›n›n al›nmas› demek- tir. Bugün bilinen hiçbir fotokopi makinesi veya teknolojik ürün, bu kadar k›- sa sürede bu kadar hatas›z ve eksiksiz bir kopyalama ifllemi gerçeklefltireme- mektedir. Ve dikkat edin DNA'daki bilgileri kopyalayan teknolojik aletler de- ¤il, gözle dahi göremedi¤imiz hücrelerimizdir. fiimdi düflünelim: Her hücre bölündü¤ünde DNA'n›n bir kopyas›n›n al›nmas› gerekti¤ini düflünen, DNA'n›n en h›zl› ve en kusursuz flekilde kopyalanmas› ifllemini yürüten, hatal› ifllemlerin derhal düzeltilmesi için müthifl bir organizasyon yapan güç, ak›l, irade ve ilim kime aittir? Böylesine kompleks, kusursuz ve hatas›z bir düzenin tesadüfen geliflti- ¤ini söylemek kesinlikle ak›l ve mant›k d›fl›d›r. Evrendeki tüm atomlar› ve gerekli tüm koflullar› bir araya getirseniz, DNA'n›n kopyalanmas›n› gerçek- lefltiren sistemi tesadüfen oluflturamazs›n›z. Çok aç›kt›r ki, bu kadar kusursuz bir sistemi yaratan ve milyonlarca se- nedir yaratmaya devam eden sonsuz ilim, ak›l ve güç sahibi olan Allah't›r. 16 HARUN YAHYA Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'›nd›r. Allah, herfleyi kuflatand›r. (Nisa Suresi, 126)
  • 20. DNA'n›n Mükemmelli¤i Evrim Teorisini Yalanlamaktad›r ‹nsan›n tek bir DNA molekülünde bir milyon ansiklopedi sayfas›n› dolduracak bilgi bulunmaktad›r. Bu bilgilerin tamam› çok önemli bir s›ralamaya sahiptir. fiimdi düflünün, milyonlarca harfi rastgele caddeye serpsek, serpi- len bu harflerin hepsi bir makale haline dönüflse, sonra bu milyonlarca harf gazete sayfas›ndaki yaz›lar gibi yaz›lar olufltursa, bunun kör bir tesa- düf eseri oldu¤unu söylemek mümkün müdür? Darwinist anlay›fla göre bu ola¤anüstü olay›n te- sadüfen gerçekleflmesi mümkündür. Darwinizm bütün dünya milletleriyle alay eden, onlar› adeta çocuk kand›r›r gibi kand›rd›¤›n› sanan bir ideolojidir. Tesadüfün ilahi bir ak›l gibi sunuldu¤u bu düflüncede, tesadüf dünyadaki bü- tün insanlar›n akl›ndan daha çok akla sahip muaz- zam bir deha olarak gösterilmektedir. Evrimcilere göre, binlerce y›ld›r gelip geçmifl ne kadar insan varsa, hepsinin beynini, akl›n›, düflünme kabiliye- tini, muhakemesini, haf›za gücünü, daha yüzlerce ve binlerce maddi manevi özelli¤ini flekillendiren "te- sadüf" isimli bu "deha"n›n sadece zamana ihtiyac› var- d›r. E¤er tesadüfe madde ve zaman verilirse insanlar›, kar›ncalar›, atlar›, zürafalar›, tavuskufllar›n›, kelebekle- ri, inciri, zeytini, portakal›, fleftaliyi, nar›, karpuzu, ka- vunu, domatesi, muzu, laleyi, menekfleyi, çile¤i, orkide- yi, gülü ve akl›n›za gelen gelmeyen yüzlerce binlerce hayvan›, bitkiyi ve her türlü canl›y› yapabilecek bir güce sahiptir. Elbette bu iddialar›n tamam› bir safsatadan ibarettir. Herfleyin Yarat›c›s› Allah't›r. 18 HARUN YAHYA Onlar, Allah'›n kadrini hakk›yla takdir edemediler. fiüphesiz Allah, güç sahibidir, Azizdir. (Hac Suresi, 74)
  • 21. Hücre fiekillerindeki Tasar›m Evrim Teorisinin Geçersizli¤i ‹çin Yeterli Bir Delildir Vücudunuzdaki yaklafl›k 200 farkl› tipteki hücre, sadece birkaç aç›dan birbirlerinden farkl›d›r. Bu farkl›l›klar›n en önemlilerinden biri de flekilleri- dir. Sinir hücreleri, kas hücreleri, kan hücreleri... Bunlar›n hepsi temelde ay- n› mekanizmalara sahip olmalar›na ra¤men, flekillerindeki mükemmel tasa- r›m sayesinde görev yapt›klar› bölgede en yüksek verimi alacak flekilde faali- yet gösterirler. Farkl› flekillere sahip hücrelerden iki örnek sinir ve kan hücreleridir. Si- nir hücrelerinin omurilikten aya¤a kadar uzanan yaklafl›k 1 metrelik uzant›- lar› vard›r. Bu sayede uyar›lar bir hücreden di¤erine atlayarak hiç vakit kay- b› olmadan tek bir hat üzerinden h›zla gidecekleri bölgeye ulafl›rlar. Kan hüc- releri ise sinir hücrelerinin aksine sadece 7 mikrometre boyundad›r. Böylesi- ne minik bir boyuta sahip olmalar› onlar›n mikroskobik boyuttaki k›lcal da- marlardan s›k›flmadan geçebilmelerini sa¤lar. Ayr›ca küçük birer diski and›- ran bu hücrelerin her iki yüzünün de içe do¤ru çukur olmas› onlar›n oksijen ve karbondioksit al›flverifli için maksimum alana sahip olmalar›n› sa¤lar. Bu hücrelerin milyonlarcas›n›n her milimetre küp kanda oldu¤unu düflünürseniz, gaz al›flveriflinin yap›ld›¤› yüzey alan›n büyüklü¤ünü tahmin et- meniz hiç de zor olmayacakt›r. Göz ve kulaklar›n›zdaki hücreler de flekille- ri itibar›yla özelleflmifllerdir. ‹ç kulaktaki kokle- ada küçük tüycüklerden oluflan hücreler vard›r. Bunlar ses dalgalar›n›n etkisiyle titreflirler ve ku- la¤›n içindeki s›v›n›n dalgalanma bas›nc›n› sinir uyar›s›na dönüfltüren bir mekanizma olarak gö- rev yaparlar. Gözdeki ›fl›¤a duyarl› retina hücre- leri de görevlerini en iyi yapabilecek bir flekilde dizayn edilmifllerdir. Retinadaki koni hücrelerin- de ›fl›¤a duyarl› pigmentleri ve sinir ba¤lant›s›n› tafl›yan çok say›da zar vard›r. Bu düzen her bir koni hücresine ›fl›¤a karfl› yüksek derecede bir hassasiyet kazand›r›r. 19 ADNAN OKTAR kan hücresi gözdeki koni hücresi sinir hücresi
  • 22. ‹nce ba¤›rsakta da görevine uygun flekle sahip, besinleri emici hücreler vard›r. Her hücrenin üst k›sm› mikrovilli ad›ndaki mikro boyutta yüzlerce tüycükle kapl›d›r. Bu tüycüklerin üzerindeki tafl›y›c› moleküller besinlerdeki ifle yarar k›s›mlar› al›p, yaramayanlar› geri çevirirler. Böylece besinlerin sin- dirilmesinin bir aflamas› daha gerçekleflir. Unutulmamal›d›r ki insan›n tüm hücreleri tek bir hücrenin bölünerek ço¤almas›ndan meydana gelmifllerdir. Hücrelerin faaliyetleri için en uygun flekli kendileri seçtikten sonra, henüz beden oluflurken bu flekle girdiklerini düflünmek tamamen mant›k d›fl›d›r. Tüm bunlar bize hücreleri, fonksiyonla- r›n› en verimli yapabilecekleri flekilde, sonsuz ak›l sahibi Allah'›n yaratt›¤›n› aç›kça göstermektedir. Hücreler Birbirlerini Nas›l Tan›yabiliyor? Hepimiz lise ya da üniversite y›llar›nda insan›n oluflumuyla ilgili bilgi- ler ö¤renmiflizdir. Buna göre ilk bafllarda bir et parças› halindeki embriyo za- man içinde flekillenmekte, hücrelerin bir bölümü kollar›, bir bölümü iç organ- lar›, bir bölümü ise gözleri oluflturmak üzere ayr›lmaktad›r. Her hücre gide- ce¤i yeri, hangi organ› oluflturaca¤›n›, ne kadar ço¤alaca¤›n›, ne zaman dura- ca¤›n› bilmektedir. Fakat afla¤›daki al›nt›da anlat›lanlar, bize embriyonun fle- killenmesi s›ras›ndaki bir baflka hayranl›k uyand›r›c› bilgiyi vermektedir: Bir embriyonun çeflitli organlar›na ait hücreleri -ortamdaki kalsiyum miktar›n› azaltarak- ay›rsak, daha sonra çeflitli organlara ait bu hücrele- ri elveriflli bir ortamda iyice kar›flt›rsak, bu hücreler tekrar birbirleri ile temas ettiklerinde ayn› organa ait hücreler birbirlerini TANIRLAR ve her organa ait hücreler ayr› kümeler teflkil ederler. (Prof. Dr. Ahmet No- yan, Yaflamda ve Hekimlikte Fizyoloji, Meteksan Yay›nlar›, Ankara, 1998, 10. bask›, s. 40) Yani hücreleri ilk önce birbirinden ay›r›p, sonra tekrar birlefltirsek, ayn› organ› oluflturacak olan hücreler birbirlerini tan›yacak, tekrar birleflecekler- dir. Peki ne beyne, ne sinir sistemine, ne de göze, kula¤a sahip olmayan bu hücreler birbirlerini nas›l tan›maktad›rlar? Çeflitli moleküllerin biraraya gel- mesiyle oluflan bu ak›l, bilinç sahibi olmayan varl›klar di¤er hücreler aras›n- dan kendi türünden olan hücreyi nas›l seçebilmektedir? Daha sonradan bir- lik olup bir organ› oluflturacaklar›n› nereden bilmektedirler? fiuursuz mole- küllerin sergiledikleri büyük fluurun kayna¤› nedir?… Bu fluurun kayna¤› tüm kainat› yoktan var eden, alemlerin Rabbi olan Allah't›r. 20 HARUN YAHYA
  • 23. ADNAN OKTAR Bir embriyonun çeflitli organla- r›na ait hücreler uygun ortamda kar›flt›r›ld›kla- r›nda, ayn› or- gana ait hücre- ler tekrar birbir- lerini bularak ayr› kümeler olufltururlar. kan hücresi kemik hücresikas hücresi k›k›rdak hücresi ya¤ hücresi dalak hücresi areol hücresi 21
  • 24. Allah'›n Varl›¤›n›n Delillerini Anlatarak, ‹nsanlar› Dinsiz Felsefelerin Bata¤›ndan Kurtarabilirsiniz Darwinistlerin iddias›na göre tüm canl›l›k bafl›bofl tesadüflerin sonu- cunda oluflmufltur. Ancak vücudumuzdaki binlerce kompleks sistem bu tesa- düf safsatas›n› yalanlamaktad›r. Bunlardan bir tanesi, tek görevi hücreyi ha- reket ettirmek olan tüycüklerin yap›s›ndaki binlerce ayr›nt›d›r. Baz› hücreler kirpiklere benzeyen tüycükler sayesinde hareket ederler. Örne¤in solunum yollar›ndaki sabit hücrelerin her biri yüzer tane tüycü¤e sahiptir. Tüycükler t›pk› gemi kürekçileri gibi ayn› anda hareket ederek, hüc- renin ilerlemesini sa¤larlar ● Bir tüycük diklemesine kesildi¤inde, bunun dokuz ayr› çubuk (mikro- çip) fleklinde yap›dan olufltu¤u görülür. ● Mikrotüp denen çubuklar birbirine geçmifl iki ayr› halkadan oluflurlar. ● Bu halkalar›n biri on üç, di¤eri on ayr› telden oluflur. ● Mikrotüpler tubulin ad› verilen proteinlerden meydana gelirler. ● Mikrotüpte, "dinein" isimli bir proteine sahip d›fl kol ve iç kol denen iki uzant› bulunur. Dinein proteininin görevi hücreler aras›nda motor gö- revini yapmak ve mekanik bir güç oluflturmakt›r. ● Tubulin proteinini oluflturan moleküller, adeta birer tu¤la gibi dizilip, hücrede silindir fleklinde bir düzen meydana getirirler. Ancak tubulin moleküllerinin dizilimi tu¤lalardan çok daha komplekstir. ● Tüycüklerin ortas›nda iki mikrotüp daha bulunur. Bunlar kendi bafl›na bulunur ve onüç tubulin fleridinden oluflurlar. ● Her bir tubulinin üst taraf›nda on tane k›sa ç›k›nt›, alt taraf›nda da on tane girinti vard›r. Bu girinti ve ç›k›nt›lar birbirinin içine geçebilecek fle- kilde uyumlu yarat›lm›flt›r. Böylece çok sa¤lam bir yap› olufltururlar. Çok özel bir tasar›ma sahip olan bu girinti ve ç›k›nt›lardaki en ufak bir bozukluk hücrenin yap›s›na zarar verecektir. Yukar›da çok k›saca ve basit kelimelerle özetledi¤imiz bu parçac›klar tek bir tüycü¤ü meydana getirmektedir ve tek hedefleri vücudunuzdaki tril- yonlarca hücreden bir tanesini hareket ettirmektir. Bugüne kadar yaflam›fl olan ve halen yaflayan tüm insanlar›n solunum hücrelerinin her birinde böy- le kapsaml› bir sistem vard›r. Üstelik bu kompleks ve birçok parçadan oluflan sistem, gözle dahi göremeyece¤imiz kadar küçük hücrenin içindeki bir tüy- cü¤ün daha da alt yap›lar›d›r. fiöyle bir k›yasla ne kadar küçük bir alandan bahsedildi¤ini daha iyi anlayabilirsiniz: yukar›da s›ralanan detaylar›n tek bir 22 HARUN YAHYA
  • 25. saç teline dahi s›¤d›r›lmas› insan akl›n›n almayaca¤› kadar kompleks bir ifl- lem olurdu. Ancak, sözü edilenler tek bir saç teli ile k›yaslanamayacak kadar küçük yap›lard›r. Allah, bizim gözle göremeyece¤imiz kadar küçük bir yere, son derece sistemli ve kompleks bir mekanizma yerlefltirmifltir. Tesadüflerin, bir hücreyi hareket ettirmeyi düflünüp, böyle bir sistemi kurmalar› ve bu ka- dar küçük bir alana s›¤d›rmalar› kesinlikle imkans›zd›r. 23 ADNAN OKTAR Baz› hücrelerin hare- ketini sa¤layan kir- piklere benzeyen tüy- cükler son derece kompleks yap›lara sahiptirler. Yanda: her tüycü¤ü olufltu- ran mikrotüpler gö- rülmektedir. Altta: tüycüklerden al›nan kesitte iç içe geçmifl çift halka yap›s› görülmektedir. Hücre Tüycükler Tüycüklerin yak›ndan görünüflü Tüycüklerin enine kesiti Mikrotüpler Dinein kolu
  • 26. Vücudumuzdaki Petrol Rafinerisi Bulundu¤unuz yerden kalk›p yürümeniz, ayakta durman›z, nefes al- man›z, gözlerinizi aç›p kapaman›z k›sacas› hayatta olman›z için gereken enerji, hücrelerinizdeki mitokondri denilen santrallerde yap›l›r. Buradaki santral benzetmesinin abart›l› olmad›¤› mitokondride gerçekleflen ifllemler incelendi¤inde aç›kça görülecektir. Hücrede enerji üretilmesinde baflrolü oksijen oynar. Oksijenin pek çok yard›mc›s› vard›r. Enerji üretiminin hemen her basama¤›nda birçok farkl› en- zim devreye girer. Bir basamakta görevini tamamlayan enzimler son derece bilinçli bir hareketle, bir sonraki basamakta yerlerini baflkalar›na devrederler. Böylece, onlarca ara ifllem, bu ifllemlerde devreye giren yüzlerce farkl› enzim ve say›s›z kimyasal reaksiyon sayesinde besinlerde depolanan enerji hücre- nin ifline yarayacak hale getirilir. Bu enzim de¤ifliklikleri s›ras›nda hiç kar›- fl›kl›k ç›kmaz, s›ralamada hiçbir flaflma olmaz; tüm elemanlar çok disiplinli bir ekip fleklinde çal›flmalar›n› sürdürürler. Bu haliyle, milimetrenin 100'de biri kadar olan hücrelerimizin içindeki "enerji santrali"nin, bir petrol rafinerisinden ya da bir hidroelektrik santralin- den daha kompleks oldu¤unu söyleyebiliriz. Bir petrol rafinerisi, petrolün ne oldu¤unu bilen, ham petrolü laboratu- var flartlar›nda analiz etmifl ve bu teknik bilgiler ›fl›¤›nda hareket eden mü- hendisler taraf›ndan infla edilir ve iflletilir. Petrolün ne oldu¤unu bilmeyen insanlar›n bir petrol rafinerisi infla edebileceklerini düflünmek ise imkans›z- d›r. Petrol üretiminden çok daha kompleks olan canl› hücresindeki enerji üretimi de ayn› flekilde bilgi gerektirir. Ama bir hücrenin ö¤renme kabiliyeti- nin oldu¤unu öne sürmek elbette ki gülünçtür. O halde böyle bir üretimi hücre nas›l gerçeklefltirmektedir? ‹flin do¤rusu, hiçbir hücre biyolo- jik bir ifllevi, sözcü¤ün gerçek anla- m›nda "ö¤renme" f›rsat›na sahip de¤il- dir. E¤er hücre ilk ortaya ç›kt›¤› anda böyle bir ifllevi yerine getiremiyorsa daha sonra bunun üstesinden gelebile- cek beceriyi elde etmek gibi bir flans› yoktur. Çünkü enerji üretiminde bafl- 24 HARUN YAHYA Hücrenin içinde proteinlerden oluflan mito- kondori, ayn› bir elektrik santrali gibi çal›fl›r ve hücrenin ihtiyac› olan enerjiyi üretir.
  • 27. rol oynayan "oksijen"in hücre üzerinde tahrip edici etkisi vard›r. Hücre bu özelliklerle birlikte ortaya ç›kmak zorundad›r. Bu durum, hücrelerin tesadü- fen ortaya ç›km›fl olamayacaklar›n›n, Yüce Allah'›n onlar› bir anda yaratt›¤›- n›n delillerinden yaln›zca bir tanesidir. Allah milimetrenin 100'de biri kadar küçük bir alana s›¤d›rd›¤› bu sanat ile bize gücünün s›n›rs›zl›¤›n› göstermektedir. 25 ADNAN OKTAR Milimetrenin 100'de biri bü- yüklü¤ünde olan hücreleri- mizin içindeki enerji santra- li, bir petrol rafinerisinden ya da bir hidroelektrik sant- ralinden daha komplekstir. Binlerce mühendisin, teknik uzman›n, iflçinin, tasar›mc›- n›n bir araya gelerek, en yüksek teknolojiyi kullana- rak sa¤lad›klar› enerjiyi, be- lirli say›da atomun birleflme- sinden oluflan, fluur ve bilgi sahibi olmayan hücrelerimiz çok daha ekonomik ve pra- tik bir yöntemle elde ederler. Hücrelerimizdeki enerji santralinde, enerji tasarru- fundan art›k maddelerin de- ¤erlendirilmesine kadar her türlü detay planlanm›fl ve kusursuzca yarat›lm›flt›r.
  • 28. Hücrelerinizdeki Hayat Enerjisi: ATP Molekülü Besinlerden elde edilen enerji, hücrenin yaflam›n› devam ettirmesi için gereken ifllemleri yapmada do¤rudan kullan›lamaz. Bu enerji önce ATP (Adenozintrifosfat) adl› özel bir molekülün içinde paketlenir. Sonra da hüc- renin içinde gerçekleflen bütün üretimlerde ve tafl›ma ifllemlerinde kullan›l›r. Dinlenme halindeki bir insan›n günde ortalama 45 kg ATP molekülüne ihtiyac› vard›r. Ancak ne ilginçtir ki, günün herhangi bir an›nda bak›ld›¤›nda vücuttaki ATP miktar› 1 gram› geçmez. Bunun nedeni ATP molekülünün de- polanmamas›, anl›k olarak kullan›ma özel paketler halinde haz›rlanmas›d›r. Ancak unutulmamal›d›r ki hücredeki yaflam bu enerjiye ba¤l›d›r. Bu yüzden ATP oluflumu çok h›zl› gerçekleflmelidir. Nitekim her saniye vücudunuzda- ki yaklafl›k 100 trilyon hücrenin her birinde, 10 milyon ATP molekülü hiç durmaks›z›n üretilir. Peki bu h›z nas›l sa¤lan›r? Hücre içinde enerjiye ihtiyaç oldu¤u zaman, ATP, bünyesindeki 3 fosfat molekülünden sonda olan› kopar›r; yani enerji paketinin kapa¤›n› açar. So- nuncu fosfat›n b›rak›lmas›yla serbest kalan enerji hücre içindeki ifllemlerin kolayca yap›lmas›n› sa¤lar. Ve bu ifllem her an flafl›rt›c› bir h›zla, hiçbir aksa- ma olmadan devam eder. fiüphesiz sadece atomlardan oluflan bir molekülün, hücre içindeki ifl- lemler için ihtiyaç duyulan enerji miktar›n› tespit etmesi ve ona uygun üre- tim yapmas› mümkün de¤ildir. Bu üretimin seri bir flekilde gerçekleflebilme- si için en uygun paketle- me sistemine sahip olma- s› da tesadüflerin eseri olamaz. Hücreyi de, hüc- re içindeki her molekü- lün hareketini ve üretimi- ni de yaratan Allah, ATP molekülünü de en mü- kemmel flekliyle canl›la- r›n hizmetine vermifltir. 26 HARUN YAHYA ELEKTR‹K SALGILAMA HÜCREDEK‹ F‹Z‹KSEL OLAYLAR IfiIK HAREKET ATP ISI K‹MYASAL OLAYLAR ATP'nin kullan›ld›¤› olaylar ve dönüfltü¤ü enerji çeflitleri
  • 29. ADNAN OKTAR 27 ATP hücre içinde oluflturulan bir enerji paketidir. Üç boyutlu olarak canland›r›lan ATP molekülünün yap›s› yanda ayr›nt›l› olarak görül- mektedir. Yap›s›nda üç tane fosfat bulundurur. ATP molekülünün bu fosfat atomlar› aras›nda yüksek enerjili fosfat ba¤lar› bulunur. 1. ATP molekülünün 3 fosfat grubu vard›r. ATP'den her fosfat ayr›ld›¤›nda enerji a盤a ç›kar. ATP'N‹N PARÇALANMASIYLA AÇI⁄A ÇIKAN ENERJ‹: 2. ATP'den bir fosfat ayr›l›rsa ADP, iki fosfat ayr›l›rsa AMP oluflur. 3. AMP'nin fosfat ba¤›n›n da çö- zülmesi ile ATP molekülündeki tüm enerji ilgili moleküllere aktar›l›r.
  • 30. Hücredeki Yo¤un Trafi¤i Kim Düzenliyor? Golgi cisimci¤i bütün hücrelerde bulunur ve yeni sentezlenen proteinle- rin haz›rlanmas›nda ve türlerinin seçimi ve ayr›lmas›nda önemli rol oynar. Hücrenin çeflitli bölümlerinde bulunan çok çeflitli proteinler hücrenin baflka bir bölümü olan endoplazmik retikulumda (ER) sentezlenirler. Protein- ler sentezlenmelerinden sonraki dakikalar içinde ER'dan ayr›l›p Golgi cisimci- ¤ine giderler. Proteinlerin üretildikten sonra bu ifllemlerden geçmelerinin çok önemli nedenleri vard›r. Golgi cisimci¤inde proteinler çeflitli de¤iflikliklere u¤- rarlar. Örne¤in baz›lar›na karbonhidrat, baz›lar›na ise sülfat, fosfat ya da ya¤ asitleri eklenir. Bu de¤ifliklikler proteinlerin türüne ve gidecekleri yere göre de¤iflir. Golgi cisimci¤i bu proteinleri ar›nd›r›r, türlerine ve gidecekleri organa göre ay›r›r ve paketler. Bu paketleri de kendisi hücrenin türüne göre imal eder. Ancak ER'da sentezlenen binlerce proteinin biyokimyasal aktivitelerinin birbi- rine kar›flmamas› için bu ifllemlerin çok hassas biçimde yap›lmas› ve protein- lerin gidecekleri yere göre yönlendirilmeleri gerekir. ‹flte hücredeki bu trafi¤i düzenleyen Golgi cisimci¤idir. Bu küçücük organel yapt›¤› her ifllemde çok büyük bir fluur göstermektedir. Kendisine gelen proteinleri tan›makta, ay›r- makta, ihtiyaçlar›n› belirlemekte, ihtiyaçlar›na göre üretim yapmakta, görevle- rini tespit etmekte, onlar› paketlemekte ve bu kadar yo¤un tra- fi¤i hiç kar›fl›kl›k olmadan düzenlemektedir. Hücreye ve hücreyi oluflturan tüm parçalara bu akl›, karar verme ve uygulama ye- tene¤ini ilham eden alemlerin Rabbi olan Allah't›r. 28 HARUN YAHYA Hücre içindeki organizasyon, insanlar›n organi- zasyonlar›ndan daha kompleks ve daha baflar›l›d›r. Bir ürünün fabrikadan ç›k›p kulla- n›laca¤› yere ulaflana kadar geçirdi¤i aflamalar›n benzerlerini hücrede üretilen bir protein de yaflar.
  • 31. ADNAN OKTAR 29 Glikoz, ba¤›rsakta emi- lerek karaci¤ere gelir. Artan k›s›m gliko- jene çevrilir. ‹htiyaç oldu¤unda glikojen tekrar glikoza çevrilir. GL‹KOZ GL‹KOJEN Glikojen deposu doldu- ¤unda glikoz, gliserin ve ya¤ asidine çevrilir. ya¤ asidi Karaci¤erin Dev Bir Laboratuvar Oldu¤unu Biliyor musunuz? Tam teflekküllü, son teknoloji ile donat›lm›fl bir laboratuvar›n kendi ken- dine oluflabilece¤ini kimse iddia etmez. Ama evrimciler karaci¤erde yer alan eflsiz laboratuvar kompleksinin kendi kendine olufltu¤una inan›r ve bunu de- lil olmadan savunurlar. Çünkü Darwinizm insanlar›n ak›llar›n› örten bir bü- yü, bat›l bir dindir. Karaci¤erinizin tek bir hücresinde 500 farkl› kimyasal ifllem gerçekleflti- rilir. Milisaniyeler (saniyenin binde biri) içinde kusursuz aflamalarla gerçek- leflen bu ifllemlerin ço¤u laboratuvar koflullar›nda hala taklit edilememekte- dir. Karaci¤er hücresi, yedi¤imiz besinlerin hepsini hücrelerimizin kullanabi- lece¤i enerji olan flekere, yani glukoza çevirir. Kullan›lmayan flekeri ya¤a çe- virip depolar. fiekerin yoklu¤unda ise proteinleri ve ya¤lar› flekere çevirip hücrelere sunar. K›sacas› biz, can›m›z›n istedi¤i her türde yiyece¤i yerken, karaci¤er bü- tün bu yiyecekleri vücudumuzun gereksinimine göre harcar, dönüfltürür ve- ya depolar. Ve ilk insandan bu yana trilyonlarca karaci¤er hücresi ayn› fluur ve ilimle hiç flafl›rmadan hareket etmektedir.
  • 32. Vücuda Zarar Vermemek ‹çin ‹ntihar Eden Hücreler Canl› vücudundaki gereksiz, hatal› veya hastal›kl› hücreler kendi ken- dilerini öldürürler. Pek çok hücre kendi kendini yok etmek için bir dizi pro- tein üretir. Ancak, hücre vücuda yararl› oldu¤u sürece bu proteini, yani ken- di ölüm makinesini durdurur. Hücre hastalan›r, kötü huylu hale dönüflür ve- ya organizman›n sa¤l›¤›n› tehdit etmeye bafllarsa öldürücü proteinler çözü- lürler, etkin hale gelirler ve hücreyi öldürürler. Hücrenin tam zaman›nda ve yerinde karar vermesi çok önemlidir. Aksi takdirde, yani ölüm proteinleri, hücre sa¤l›kl› iken harekete geçirildi¤inde, vücuttaki sa¤l›kl› hücreler sürekli ölecekler ve bu da, canl›n›n ölümü ile so- nuçlanacakt›r. Zararl› ve hastal›kl› hücrelerin yaflamaya devam etmeleri ise yine canl›n›n ölümü ile sonuçlanabilecektir. ‹ntihar etmeye karar veren ve ölüm proteinini etkin hale getiren hücre önce büzülür ve kendisini çevresinden geri çeker. Sonra yüzeyinde kabarc›k- lar oluflur ve bu hücre kayn›yormufl gibi bir görüntü oluflturur. Ard›ndan çe- kirde¤i ve daha sonra da hücrenin tamam› parçalara ayr›l›r. ‹ntihar eden hücrelerin art›klar› ise derhal çevredeki di¤er hücreler ta- raf›ndan yok edilir. Daha da ilginç olan ise, ölü hücrelerin hepsinin di¤er hücreler taraf›ndan temizlenmemesidir. Baz› ölü hücreler özellikle b›rak›l›r, çünkü bunlar›n vücuttaki görevleri hala bitmemifltir. Örne¤in, gözün lensi, deri, t›rnak gibi dokular da ölü hücrelerden oluflur ama bunlar beden için ge- rekli oldu¤u için yok edilmezler. Hücrelerin, hangi ölü hücreleri yok ederek hangilerini b›rakacaklar›na karar vermeleri ve bu karara vücuttaki trilyonlar- ca hücrenin uyum göstermesi üzerinde düflünülmesi gereken çok önemli bir konudur. Bir hücreye böylesine hayati bir karar› verecek ve uygulayacak fluuru kazand›ran nedir? Hangi durumda içinde bulundu¤u organizmaya zarar ve- rece¤ini ö¤reten kimdir? Ve bu zarar› önlemeyi bu mikroskobik canl›ya ilham eden güç kime aittir? Burada anlat›lanlardan görüldü¤ü gibi, tüm hücreler, canl›n›n yaflam›n› sürdürebilmesi için en ideal flekilde programlanm›fllard›r. O halde bu prog- ram›n sahibi kimdir? Evrimciler bu ola¤anüstü program›n sahibinin fluursuz, kör tesadüfler oldu¤una inanacak kadar körleflmifllerdir. Canl›l›¤›n her detay›nda Allah'›n eflsiz yarat›fl›n›n ve sonsuz ilminin bir yans›mas› aç›kça görülmektedir. 30 HARUN YAHYA
  • 33. ADNAN OKTAR 31 1. Hücrenin intihar›, hücrenin içinden veya d›fl›ndan gelen bir uyar› sinyali ile bafl- lar. Bu mesaj hücreye "ÖLME VAKT‹"nin geldi¤ini bildirir. 2. Hücre içinde me- saj› alan ve de¤er- lendiren ise, hüc- reyi yoketmekten sorumlu olan pro- teinlerdir. 3. Gelen sinyalle aktif hale geçen bu prote- inler hücreyi farkl› fle- killerde yokederler. 4. Hücrenin yap› iskeletine sald›ran protein- lerin harekete geçmesiyle zararl› ve hasta hücreler kendi kendilerini yok eder ve böylece vücudu korumufl olurlar. Mesaj› alan yok edici protein aktif hale geçer.
  • 34. Karaci¤ere Yerlefltirilmifl "Bakteri ‹mha Makineleri" Yedi¤imiz besinlerle, soludu¤umuz havayla ve daha birçok yoldan vü- cudumuza gözle görülemeyen birçok bakteri girer. Vücudun çal›flma sistemi- ni bozmamalar› için bunlardan zararl› olanlar›n etkisiz hale getirilmeleri ge- rekmektedir. Bunun için vücudumuzda görevi sadece "savunma yapmak" olan mükemmel bir haf›zayla donat›lm›fl hücreler vard›r. Ancak vücudumu- zun kusursuz tasar›m›n›n bir örne¤i olarak savunma için çeflitli ek tedbirler de al›nm›flt›r. Bunlardan biri de dolafl›m sistemi içinde stratejik bir durak ola- rak nitelendirilebilecek karaci¤erde bulunan savunma hücreleridir. Kupffer hücreleri olarak adland›r›lan bu hücreler, kan dolafl›m›yla ba- ¤›rsaklardan karaci¤ere gelen kandaki zararl› bakterileri 0.01 saniyeden da- ha k›sa bir süre içerisinde sindirerek, etkisiz hale getirirler. Bu fluursuz hüc- reler vücuda giren çok say›daki bakteri aras›ndan, insana faydal› olanlarla zararl› olanlar› nas›l birbirinden ay›rt edebilmektedir? Hangi özelliklere sa- hip olduklar›n› ve vücutta yerine getirecekleri görevleri bilmeden, nas›l olup- ta baz› bakterileri imha ederken, di¤erlerine hiç zarar vermemektedir? Burada üzerinde durulup, dikkatlice düflünülmesi gereken önemli bir nokta daha vard›r; Kupffer hücrelerinin karaci¤ere yerleflmifl olmas›. Neden vücudun baflka bir organ› de¤il de karaci¤er? ‹flte burada bir kez daha vücu- dumuzdaki kusursuz yarat›l›fl delillerinden biri karfl›m›za ç›kmaktad›r. E¤er bu hücreler, karaci¤ere de¤il de baflka bir organa yerlefltirilmifl olsalard› ka- n›n, bakterilerden ar›nd›r›lmas›nda bu derece etkili olamazlard›. Çünkü bak- teri dolu kan, karaci¤erde temizlendikten sonra vücudun tamam›n› dolafl- mak için genel kan dolafl›m›na girmektedir. Bu nedenle genel kan dolafl›m›- na ulaflmay› baflaran bakteri say›s› yüzde birden azd›r. Sizce hangi kör tesadüf vücutta daha birçok organ varken, Kupffer hüc- relerinin karaci¤ere yerleflmesini sa¤layabilir? Yaklafl›k yüz trilyon hücreden oluflan bir beden içinde, herhangi bir hücrenin kendisi için özel bir yer tespit ederek oraya yerleflecek bir fluura sahip olmas› mümkün de¤ildir. Böyle ku- sursuz bir plan için, çok üstün bir akl›n varl›¤›na ihtiyaç vard›r. Bu ak›l, vü- cudumuzdaki her noktay› en iyi bilen ve buna uygun flekilde bizi yoktan ya- ratan Allah'a aittir. 32 HARUN YAHYA
  • 35. ADNAN OKTAR 33 sinüs karaci¤er karaci¤er toplardamar› hepatositler Kupffer hücresi karaci¤er atardamar› karaci¤er atardamar› karaci¤er toplardamar› Kupffer hücresi Özel olarak karaci¤ere yerleflti- rilmifl olan Kupffer hücreleri, ba¤›rsaklardan karaci¤ere ge- len bakterileri çok k›sa bir sü- rede etkisiz hale getirirler. Kupffer hücresi
  • 36. Nefes Al›p Verme Düzeninizi Hiçbir Zaman Kontrol Etmiyorsunuz Çünkü Baz› Hücreleriniz Bu Kontrolü Sizin Yerinize Yap›yor E¤er nefes alma düzeni bizim kontrol ve dikkatimize b›rak›lm›fl olsa, nefes almay› unuttu¤umuzda, uykuya dald›¤›m›zda ya da baflka bir iflle meflgul oldu¤umuzda nefessizlikten ölebilirdik. Her insan için hayati bir öneme sahip olan nefes alma ifllemi, solunum merkezi taraf›ndan düzenlenir. Bu merkez bir mercimek tanesi büyüklü¤ün- de olup beynimizin bir uzant›s› olan "beyin sap›" denen yerdedir ve bafll›ca üç grup sinir hücresinden oluflur: Birinci grup hücreler, solunumun temel ritmini belirlerler ve içimize ha- va çekmemiz için emir verirler. Böylece ihtiyac›m›z olan havay› içimize çek- mifl oluruz. ‹kinci grup hücreler ise, solunumun h›z›n› ve gidiflat›n› belirlerler. An- cak ikinci grup hücreler devreye girdi¤inde, birinci grup hücrelerin faaliyeti- ni bir sinyalle durdururlar. Böylece akci¤erin hava dolum bölümü kontrol edilir ve nefes al›p vermemiz h›zlan›r. Üçüncü grup hücreler ise, normal nefes düzeninde aktif de¤ildirler. An- cak yüksek oranlarda soluk al›p vermek gerekti¤i zaman devreye girerler, ka- r›n kaslar›m›za sinyal gönderip solunuma kat›lmalar›n› sa¤larlar. Tüm bu anlat›lanlar hayatta kalmam›z için yeterli midir? Hay›r. Solunum kimyasal olarak da kontrol edilir. Bizim nefes al›p vermemizin amac› kandaki oksijen ve karbondioksit miktarlar›n›n belirli bir oranda kal- mas›d›r. Bu orandaki de¤ifliklikler ise solunum merkezindeki bir grup hücre- yi harekete geçirir ve solunumdaki bozulan de¤erler çok hassas ayarlamalar- la olmas› gereken düzeye getirilir. Kandaki oksijen miktar›n›n solunum merkezine do¤rudan bir etkisi yoktur. O halde kanda de¤iflen oksijen miktar›ndan nas›l haberdar olmakta- d›r? Burada bir grup daha devreye girerek mucizevi bir fluur gösterirler. Bey- nin d›fl›nda, flahdamar› gibi baz› büyük damarlarda bulunan çok hassas al›- c›lar, kandaki oksijen belli bir düzeyin alt›na indi¤inde solunum merkezine sinyaller gönderirler. Böylece çok hassas de¤iflikliklerle solunumda gerekli düzeltmeler yap›l›r. Bizim hayatta kalmak için ne kadar oksijene ihtiyac›m›z oldu¤unu bir grup hücre nas›l bilmektedir? Bilimin ancak son 20 y›lda ortaya ç›kard›¤› bu ak›lalmaz mekanizmay› 34 HARUN YAHYA
  • 37. hücreler ilk insandan bu yana nas›l kullanmaktad›rlar? Üstelik bu mekanizma o kadar hassast›r ki, hayat›m›z boyunca oturur- ken, koflarken ya da uyurken hiç hata yap›lmaz ve vücudumuzdaki 100 tril- yon hücreye her an tam ihtiyac› olan oksijen tafl›n›r; zararl› olan karbondiok- sit ve hidrojen iyonu gibi at›klar derhal uzaklaflt›r›l›r. Evrim teorisine, ba¤naz bir inançla ba¤l› olan baz› bilim adamlar›, tüm bu gerçekleri bildikleri halde, sadece materyalizme ba¤l›l›klar› u¤runa, bu kusursuzlu¤un kör tesadüfler taraf›ndan meydana getirildi¤ini iddia ederler. Oysa bu mükemmel düzenin Yarat›c›s›'n›n sonsuz ak›l sahibi olan Allah ol- du¤u apaç›kt›r. 35 ADNAN OKTAR nefes alma nefes verme Solunumun temel ritmini belirleyen 1. grup hücreler Acil durumda devreye giren 3. grup hücreler Solunum h›z›n› ve gidiflat›n› belirleyen 2. grup hücreler
  • 38. Sizin Yapamad›¤›n›z› Hücreleriniz Yapabilir! Önünüze çeflit çeflit toz metal kondu¤unu ve bunlar›n hangi metaller oldu¤unu teflhis etmenizin istendi¤ini düflünün. ‹sabetli bir seçim yapabilir misiniz? Bu konuda e¤itim görmüfl bir insan de¤ilseniz böyle bir seçimi yapma- n›z mümkün de¤ildir. Ama sizin gibi fluurlu bir insan›n yapamad›¤› bu iflle- mi, bedeninizdeki yaklafl›k 100 trilyon hücrenin her biri, hiç zorlanmadan, düflünmeden, hesap etmeden rahatl›kla yapabilmektedir. Üstelik bu yetene- ¤e yaln›z sizin hücreleriniz de¤il, yeryüzünde flu ana kadar yaflam›fl olan ve flu an yaflamakta olan milyarlarca insan›n her birinin trilyonlarca hücresi de sahiptir. Bedeninizdeki bir hücre vücut içinde ihtiyac› olan demiri rahatl›kla se- çebilir ve kullanmak üzere içine alabilir. Ayn› flekilde fosforu, azotu, oksijeni, sodyumu, potasyumu ve di¤erlerini her an kolayl›kla tan›yabilir, kullanmak üzere toplayabilir veya fazlas›n› tespit edip depolayabilir. Hatta gerekti¤inde ihtiyaç fazlas› ürünleri hücrenin d›fl›na atabilir. Burada durup düflünün. Hücre dedi¤imiz varl›k proteinlerden, mole- küllerden, atomlardan oluflan, milimetrenin binde biri büyüklü¤ünde bir ya- p›d›r. Bu varl›¤›n elleri, kollar›, gözleri, kulaklar›, beyni yoktur. Bu varl›¤›n sizin gibi bir fluuru da yoktur. O halde bu seçimi nas›l yapmaktad›r? Bu seçim hücrelerinizin her birine Allah taraf›ndan ilham edilmektedir. Kör ve fluursuz atomlara, keskin bir görüfl ve fluur gerektiren seçim yetene- ¤ini veren sonsuz ilim ve kudret sahibi olan Allah't›r. 36 Pekçok insan, önüne konan mineralleri tan›yamaz. Ancak, vücudumuzdaki hücreler mineral- leri, oksijeni, sodyumu, potasyumu birbirinden ay›r›r ve istedi¤ini seçip içine kabul eder. hücreye girifl ç›k›fl› denetleyen protein hücrenin içi hücre kap›s›ndan girmeye çal›flan moleküller HARUN YAHYA
  • 39. Yaflam›n›z Hücrelerinizin fiuurlu ‹flbölümü Sayesinde Devam Ediyor! B12 vitamini hayat›n devam› için çok önemli bir vitamindir çünkü kan yap›m›nda kullan›l›r. Eksikli¤inde ölümle neticelenen kans›zl›k meydana ge- lir. Ancak bu vitamin tek olarak vücut içinde kullan›lamaz. ‹flte bu yüzden mide mukozas› kan yap›m›nda önemli bir görevi olan B12 vitamininin emil- mesini sa¤layan özel bir madde salg›lar. ‹nce ba¤›rsa¤›n çok özel bir bölü- münde ise sadece B12 vitaminini emmek üzere haz›rlanm›fl hücreler bulunur. Burada durup bir düflünelim. Kan yap›m› birçok karmafl›k ifllemin sonucun- da, a¤›rl›kl› olarak kemik ili¤inde gerçekleflir. Ancak kemik ili¤i mideye çok uzak bir yap›d›r. Nas›l olur da kemik ili¤inde ihtiyaç duyulan bir vitaminin kullan›lmas›, mide hücrelerinin üretti¤i bir maddeye ba¤l› olabilir? Ve nas›l olur da bu vitaminin emilmesi görevini, inceba¤›rsa¤›n bir bölgesinde bulu- nan belirli say›daki hücre üstlen- mifltir? Bunun için mide hücrelerinin de, inceba¤›rsa¤›n ilgili bölümün- deki hücrelerin de bilgiye sahip ol- malar› gerekir. Kendilerinden çok uzakta gerçekleflen kan üretiminin detaylar›na hakim olmalar› gerekir. Ayn› zamanda bu üretimin vücut için önemini de bilmelidirler. K›sa- cas› bedeninizin içinde, kapkaran- l›k bölgelerde insan›n ö¤rendi¤inde hayrete düfltü¤ü sistemler görev yapmakta, hücreler aras›nda son derece fluurlu ifllemler yerine geti- rilmektedir. Kuflkusuz bu keskin fluur ve kusursuz iflleyifl söz konusu hücre- lerin iradesi ile gerçekleflemez. B12 vitaminini de, onu kullan›l›r hale getirecek bilgiye sahip hücreleri de yaratan, göklerin ve yerin Rabbi olan Allah't›r. DUVAR HÜCRELER‹ M‹DE ‹NCE BA⁄IRSAK ‹NCE BA⁄IRSAK HÜCRES‹ B12 BA⁄LAYICI PROTE‹NLER B12 vitamini kemik ili¤inde kullan›l›r. Ancak buna ra¤men mide ve ince ba¤›rsak taraf›n- dan emilerek, kemik ili¤ine ulaflt›r›l›r. BES‹N 37 ADNAN OKTAR
  • 40. Hücrelerinizde Gerçekleflen Olaylar›n Ak›l Gerektirdi¤ini Hiç Düflünmüfl Müydünüz? Mideden ba¤›rsaklara gelen sindirilmifl besinlerin içinde güçlü asitler bulunur. Bu durum oniki parmak ba¤›rsa¤› için ciddi bir tehlike oluflturur. Çünkü oniki parmak ba¤›rsa¤›n›n mide gibi kendisini koruyabilecek özel bir tabakas› yoktur. O halde nas›l olup da oniki parmak ba¤›rsa¤› asitlerden zarar görme- mektedir? Bu sorunun cevab›n› bulmak için sindirim s›ras›nda gerçekleflen olaylar› inceledi¤imizde, bedenimizde gerçekleflen hayret verici olaylarla karfl›lafl›r›z. Onikiparmak ba¤›rsa¤›na mideden besinlerle birlikte gelen asitlerin oran› tehlikeli bir boyuta ulaflt›¤›nda, ba¤›rsa¤›n duvar›ndaki hücrelerden "sekretin" isimli bir hormon salg›lanmaya bafllar. Onikiparmak ba¤›rsa¤›n› koruyan bu sekretin hormonu inceba¤›rsa¤›n duvar›ndaki hücrelerde "pro- sekretin" halinde bulunur. Bu hormon sindirilmifl besinlerin asidik etkisiyle baflka bir kimyasal madde olan sekretin haline dönüflür. Sekretin hormonu kana kar›flarak pankreasa gelir ve enzim salg›lamas› için pankreas› yard›ma ça¤›r›r. Onikiparmak ba¤›rsa¤›n›n tehlikede oldu¤u- nu sekretin hormonu arac›l›¤› ile ö¤renen pankreas, "bikarbonat" molekülle- rini bu bölgeye gönderir. Bu moleküller mide asidini etkisiz hale getirir ve onikiparmak ba¤›rsa¤›n› korurlar. ‹nsan hayat› için önemli olan bu ifllemler nas›l gerçekleflmektedir? Ba- ¤›rsak hücrelerinin ihtiyaçlar› olan maddenin pankreasta bulundu¤unu bil- meleri, pankreas› harekete geçirecek maddenin formülünü bilmeleri, ayn› fle- kilde pankreas›n da ba¤›rsaktan gelen mesaj› anlayarak bikarbonat molekül- lerini salg›lamaya bafllamas› mucizevi ifllemlerdir. Burada ba¤›rsak hücreleri için kullan›lan "bilmek, haberdar olmak" gibi fiiller insan bedeninde gerçekleflen olaylar› daha iyi vurgulamak için kulla- n›lmaktad›r. Yoksa ak›l sahibi her insan›n da takdir edece¤i gibi bir hücrenin düflünmesi, iradeye sahip olmas› ve kararlar vermesi, baflka bir organ›n özel- liklerinden haberdar olmas›, formüller üretebilmesi kesinlikle mümkün de- ¤ildir. Hücreleri bu özelliklerle birlikte yaratan benzeri olmayan bir ilmin sa- hibi olan Allah't›r. Allah insanlara kendi bedenlerinde yaratt›¤› bu gibi özel- liklerle gücünün s›n›rs›zl›¤›n› göstermektedir. 38 HARUN YAHYA
  • 41. ADNAN OKTAR 39 BES‹N ‹ N C E B A ⁄ I R S A K M ‹ D E AS‹T KAN YOLUYLA PANKREASA TAfiINAN SEKRET‹N ‹NCE BA⁄IRSAK DUVARINDAK‹ HÜCRELERDE BULUNAN PROSEKRET‹N PANKREAS TARAFINDAN ÜRET‹LEN B‹KARBONAT MOLEKÜLLER‹ M‹DE AS‹T‹N‹ ETK‹S‹Z HALE GET‹R‹R KORUYUCU ÖZEL TABAKA PANKREAS ‹nce ba¤›rsak, mideden gelen afl›r› asit tehlikesine karfl›, kusur- suz bir hücreler aras› haberleflme ve iflbirli¤i ile korunur.
  • 42. fieker Yedi¤iniz Zaman Vücudunuzda Çal›flan Dev Fabrikan›n Fark›nda M›s›n›z? E¤er ihtiyac›n›zdan biraz daha fazla flekerli bir g›da yerseniz, vücudu- nuzdaki bir sistem kandaki fleker oran›n›n yükselmesini engellemek için devreye girer: 1- Öncelikle pankreas hücreleri, kan s›v›s›n›n içinde bulunan yüzlerce molekül aras›ndan fleker moleküllerini bulur ve di¤erlerinden ay›rdederler. Dahas› bu moleküllerin say›lar›n›n fazla m› yoksa az m› olduklar›na karar verir, adeta fleker moleküllerini sayarlar. Gözü, beyni, elleri olmayan, gözle göremeyece¤imiz küçüklükteki hücrelerin bir s›v›n›n içindeki fleker molekül- lerinin durumu hakk›nda fikir sahibi olmas›, üzerinde düflünülmesi gereken bir konudur. 2- E¤er pankreas hücreleri kanda gere¤inden fazla fleker oldu¤unu be- lirlerlerse, bu fazla flekerin depolanmas›na karar verirler. Ancak bu depola- ma iflini kendileri yapmaz, kendilerinden çok uzakta bulunan baflka hücrele- re yapt›r›rlar. 3- Uzaktaki bu hücreler kendilerine aksi bir emir gelmedi¤i sürece fleker depolamak istemezler. Ancak pankreas hücreleri, bu hücrelere "fleker depo- lamaya bafllay›n" emrini tafl›yacak bir hormon yollarlar. "‹nsülin" ad› verilen bu hormonun formülü, pankreas hücreleri ilk olufltuklar› andan itibaren DNA'lar›nda kay›tl› bulunmaktad›r. 4- Pankreas hücrelerindeki özel "enzimler" (iflçi proteinler) bu formülü okurlar. Okunan formüle göre de insülin üretirler. Bu üretimde her biri fark- l› görevlerde yüzlerce enzim çal›fl›r. 5- Üretilen insülin hormonu, en güvenli ve en h›zl› ulafl›m a¤› olan kan yoluyla hedef hücrelere ulaflt›r›l›r. 6- ‹nsülin hormonunda yaz›l› olan "fleker depolay›n" emrini okuyan di- ¤er hücreler ise bu emre kay›ts›z flarts›z itaat ederler. fieker moleküllerinin hücrelerin içine geçmesini sa¤layacak kap›lar aç›l›r. 7- Ancak bu kap›lar rastgele aç›lmaz. Depo hücreleri kandaki yüzlerce farkl› molekül aras›ndan sadece fleker moleküllerini ay›rdeder, yakalar ve kendi içlerine hapseder. 8- Hücreler, kendilerine ulaflan emre hiçbir zaman itaatsizlik etmezler. Bu emri yanl›fl anlamaz, hatal› maddeleri yakalamaya, gere¤inden fazla fle- 40 HARUN YAHYA
  • 43. ker depolamaya kalkmazlar. Büyük bir disiplin ve özveri ile çal›fl›rlar. Böylece siz fazla flekerli bir çay içti¤inizde, bu ola¤anüstü sistem devre- ye girer ve fazla flekeri vücudunuzda depolar. E¤er bu sistem çal›flmasayd›, o zaman kan›n›zdaki fleker h›zla yükselir ve komaya girerek ölürdünüz. Bu o kadar mükemmel bir sistemdir ki gerekti¤i zaman tersine de çal›flabilir. E¤er kandaki fleker normalin alt›na düflerse bu sefer pankreas hücreleri bam- baflka bir hormon olan "glukagon"u üretirler. Glukagon daha önce fleker de- polayan hücrelere bu sefer "kana fleker kar›flt›r›n" emri tafl›r. Bu emre de ita- at eden hücreler depolad›klar› flekeri geri b›rak›rlar. Nas›l olur da, bir beyne, sinir sistemine, göze, kula¤a sahip olmayan hücreler, bu denli büyük hesaplar› ve iflleri kusursuzca baflar›rlar? Proteinle- rin ve ya¤ moleküllerinin yan yana gelmesiyle oluflan bu fluursuz varl›klar, nas›l olur da insanlar›n bile yapamayacaklar› kadar büyük ifller yapabilirler. fiuursuz moleküllerin sergiledikleri bu büyük fluurun kayna¤› nedir? Elbette bu olaylar, bizlere tüm evrene ve tüm canl›lara hakim olan Allah'›n varl›¤›n› ve kudretini göstermektedir. 41 ADNAN OKTAR hücre zar›tafl›y›c› protein glikoz molekülü iç k›s›m d›fl k›s›m kese insülin reseptör bölgesi çekirdek insülin molekülü GL‹KOZUN HÜCRE TARAFINDAN EM‹L‹M‹ ‹nsülin hücre zar›ndaki al›c›ya ba¤land›¤›nda (1) hücrenin içindeki özel proteinler (2) ha- rekete geçer. Bu glikoz tafl›y›c›- lar için bir uyar›d›r. Ayr›ca hücrenin iç k›sm›nda glikoz kesecikleri vard›r. (3) Bunlardan bir k›sm› hücre zar›na yak›nd›r. (4) Bu kesecikler uyar›yla birlikte ana hücre zar›na do¤ru hareket eder ve onunla birleflir- ler. (5) Bu birleflme s›ras›nda glikoz tafl›y›c›lar› a盤a ç›kar. (6) Glikozu hücre içine alan ta- fl›y›c› protein say›s› artt›kça kandaki glikoz seviyesi azal›r ve daha az insülin üretilir. Bir süre sonra hücre zar›n›n bir k›sm› protein tafl›y›c›larla birlikte içe do¤ru k›vr›lmaya bafllar (7) ve kesecikler oluflturur. (8) Bunlar hücrenin iç k›sm›na do¤ru ilerler ve endozomla bir- leflir (9) Burada tekrar kesecikler olufltu¤unda bir sonraki uyar›n›n gelmesini bekler (10) ve bu ifllem sürekli devam eder. endozom
  • 44. Glikozu, Proteini, Sodyumu Ay›rt Edebilen Böbrekler Yarat›l›fl›n Apaç›k Bir Delilidir ‹ki böbre¤imiz hayat›m›z boyunca vücudumuzda dolaflan kan› temizler. Süzdü¤ü maddenin bir k›sm›n› vücuda geri gönderir, kalan›n› da ifle yarama- d›¤› için vücuttan atar. Acaba böbreklerin, proteini, üreyi, sodyumu, glikozu ve di¤erlerini nas›l birbirinden ay›rt etti¤ini biliyor musunuz? Böbreklerde, gelen kan›n içindeki maddeleri süzen yer "glomerül" ad› verilen k›lcal damarlardan oluflan yumak fleklindeki bir yap›d›r. Buradaki k›l- cal damarlar›n, vücudu saran di¤er k›lcal damarlardan fark› üç katmanla sa- r›lm›fl olmas›d›r. ‹flte bu üç tabaka büyük bir titizlikle, böbreklerde hangi mad- denin süzülüp at›laca¤›na hangisinin tekrar kana kar›flaca¤›na KARAR VE- R‹R. Ancak okudu¤unuz bu cümledeki önemli bir detaya dikkat edin. Bir hücre zar› neyi ölçü alarak ve hangi mekanizmayla kendisine gelen s›v›n›n içindeki tüm maddeleri teker teker tespit edip, hangi bölgeye gitmeleri gerek- ti¤ine karar verir? Böbre¤e gelen kan›n içinde glikoz, bikarbonat, sodyum, klor, üre ve kreatin gibi birçok madde vard›r. Böbrek, bu maddelerin bir k›s- m›n›n tamam›n›, bir k›sm›n›n bir bölümünü vücuttan atarken, bir k›sm›n› da tamamen kana gönderir. Bir et parças› bu maddelerin hangisini ne kadar ata- ca¤›na nas›l karar verebilmektedir? Bu sorular›n cevab›, bu et parças›n›n mükemmel bir yap›yla yarat›lm›fl olmas›ndad›r. Glomerüllerin seçicili¤i s›v›n›n içindeki moleküllerin elektrik yüklerine ve büyüklüklerine ba¤l› olarak belirlenir. Bu demektir ki glomerüller, s›v›n›n içinde kar›fl›k olarak bulunan sodyum ile glikozun molekül a¤›rl›¤›n› hesap- lama ve proteinlerin negatif elektrik yüklü olduklar›n› TESP‹T EDEB‹LME ye- tene¤ine sahiptir. Böylece vücut için hayati öneme sahip olan proteinlerin vü- cuttan at›lmay›p, tekrar geri al›nmas› sa¤lanm›fl olur. Peki sizce k›lcal damarlardan oluflan bir yap› olan glomerüller, ne kim- ya, ne fizik ne de biyoloji e¤itimi almam›fl olmalar›na ra¤men böyle üstün bir kabiliyete nas›l sahip olabiliyorlar? Glomerüller bu kabiliyete sahipler ve gö- revlerini kusursuz olarak yerine getiriyorlar çünkü kendilerini yaratan Allah'›n ilham›yla hareket ediyorlar. Süzdükleri hiçbir maddeyi tesadüfen seçmezler. E¤er tesadüfen seçiyor olsalard›, bu fluursuz varl›klar do¤ru mole- külü bulana kadar bedenimizin sa¤l›kl› bir flekilde varl›¤›n› sürdürmesi müm- kün olmazd›. Tüm bunlar, Allah'›n kusursuz yarat›fl›n›n delillerinden biridir. 42 HARUN YAHYA
  • 45. ADNAN OKTAR 43 BÖBREK Sar› nokta halinde gözükenler Bowman kapsülü Glomerülün içinde bulun- du¤u Bowman kapsülü Glomerülü oluflturan k›lcal damar yuma¤›
  • 46. Tansiyonunuz Düfltü¤ünde Vücudunuzda Neler Oldu¤unu Biliyor Musunuz? Gün içinde s›k s›k "tansiyonum düfltü" ya da "tansiyonum yükseldi!" sözleriyle karfl›lafl›r›z. Fakat tansiyonunuzu düzenleme görevinin böbrekleri- nize ait oldu¤unu belki de hiçbiriniz bilmiyorsunuzdur. Böbrekler insan vücudundaki pek çok görevlerinin yan›nda kan bas›n- c›n›, yani tansiyonu ayarlama görevini de üstlenirler. Kan bas›nc›n› belirle- yen en önemli faktörlerden biri damarlar›n içinde bulunan s›v› miktar›d›r. Damarlar›n içindeki s›v› ne kadar fazla olursa tansiyon da o derece yükselir ve vücuttaki tüm organlara zarar verir. Vücudun damarlardaki fazla s›v›y› alg›lamas› kalbin ön odac›klar›na yerlefltirilmifl alg›lay›c›lar sayesinde olur. Kalbin, içine giren fazla miktarda s›v›yla gerilmesi sonucunda kalpteki alg›lay›c›lar beyine durumla ilgili sin- yaller gönderirler. Beyin buna karfl› böbre¤e giden damarlar› ayarlayarak ka- n›n süzülmesini art›r›r. Yüksek tansiyon, yani damarlardaki s›v› miktar›n›n artmas›, insan için oldukça tehlikeli bir durum oluflturur. E¤er bir önlem al›n- mazsa sonuç ölümdür. Artan kan bas›nc› kalbin daha fazla gerilmesine ne- den olur. Bu gerilmeyle kas liflerinin de aralar› aç›l›r ve liflerin içine hapse- dilmifl olan mesaj molekülleri serbest kalarak kana kar›fl›r. Ard›ndan bu me- saj kan yoluyla böbreklere ulafl›r. Buna ba¤l› olarak vücuttan at›lan s›v› mik- tar› da artar. Böylece kan bas›nc› normal düzeye iner ve kalp sa¤l›kl› olarak atmaya devam eder. Kandaki bas›nç düzeyinin düzenlenmesinde böbre¤in sahip oldu¤u rol bu kadarla da bitmez. Tansiyonun düflük oldu¤u durumlarda da böbrekteki çok özel yap›da bir hücre olan JGA'dan "renin" adl› bir madde salg›lan›r. An- cak bu maddenin do¤rudan kendisinin tansiyon yükseltici etkisi yoktur. Bu madde üretildi¤i yerden çok daha farkl› bir yerden, karaci¤erden salg›lanan "anjiotensinojen" adl› bir molekülle birleflerek "anjiotensin-1" molekülüne dö- nüflür. Ancak bu oluflan hormonlar›n da tansiyon üzerinde çok ciddi bir etki- si yoktur. Kan dolafl›m›nda bulunan bu hormon daha sonra yine farkl› bir or- ganda, akci¤erde bulunan "ACE" ad› verilen ve sadece "anjiotensin-1" mole- külünü parçalamaya yarayan bir enzim sayesinde daha farkl› bir molekül olan "anjiotensin-2" molekülüne dönüflür. ‹flte damarlar üzerinde etki gösterip tansiyonu normal seviyeye ç›kara- cak olan as›l hormon da son noktada üretilen bu moleküldür. Bu molekül 44 HARUN YAHYA
  • 47. ADNAN OKTAR 45 karaci¤er anjiotensinojen kan kan damar› akci¤er anjiotensin 1 ACE anjiotensin 2 böbrek renin Vücut için son derece önemli olan kan bas›nc›n› dengeleyen sistem oluflmazsa kendinden önce üretilmifl hiçbir hormonun tansiyon üzerinde bir etkisi olmayacakt›r. Anjiotensin-2 molekülü yine sadece kendisiyle birleflmek üzere damar yüzeyinde bulunan alg›lay›c›larla birlefltikten sonra damarlar›n büzülmesini ve tansiyonun yükselmesini sa¤lar. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu maddelerin etkile- rinin birbirlerine ba¤l› olufludur. Birinin olmamas› di¤erinin de olmamas› an- lam›na gelmektedir. Böyle bir durumda sadece tek bir aflamas›n›n bile rast- lant›larla oluflmas› mümkün olmayan böyle bir sistemin bütün elemanlar›n›n ayn› anda, ayn› bedende rastlant›larla oluflmas› imkans›zd›r. Rastlant›lar›n böbreklere anlama kabiliyetini, önlem almak için gerekli olan karar yetkisini kazand›ramayaca¤› ise tart›fl›lmazd›r. Tüm bu detayl› yap›lar›n ayn› anda var olmas›, onlar›n Allah taraf›ndan yarat›lm›fl olduklar›n›n aç›k bir göster- gesidir.
  • 48. Dolafl›m Sistemindeki fiuur Vücut dokular›n›n beslenebilmeleri için gerekli olan en önemli madde- lerden biri oksijendir. Bu nedenle, dokulara oksijenin sürekli olarak yeterli miktarlarda ulaflt›r›lmas› gerekir. Vücut içindeki kusursuz sistemin en önem- li parçalar›ndan biri olan dolafl›m sistemi, bu oksijen tafl›ma görevini kusur- suzca yerine getirir. Dokulardaki oksijenin miktar› düfltü¤ünde, dokuya gi- den kan ak›m›nda derhal OTOMAT‹K olarak belirgin bir art›fl meydana ge- lir. Hatta gerekti¤i durumlarda, kan ak›fl›n›n yedi katl›k bir art›fl gösterdi¤i bilinmektedir. Bu sistemin parçalar›, hiçbir fluura, bilgiye veya karar verme mekaniz- mas›na sahip olmayan dokular, hücreler, kan damarlar›, proteinlerdir. Öyle ise, dolafl›m sistemine dokulardaki oksijen miktar›n›n düfltü¤ünü haber ve- ren, dolafl›m sistemine kan ak›fl›n› h›zland›rmas›n› emreden, tehlike atlat›ld›- ¤›nda kan ak›fl›n› eski haline geri döndüren bilgi, ak›l ve karar yetene¤i kime aittir? Hangi hücreye hangi haberin ulaflt›r›laca¤›n› tespit eden, hücrelerin anlayaca¤› bir dille bu mesaj› ileten nedir? Veya mesaj alan hücreler, o mesa- j› nas›l okumakta ve anlay›p uygulamaktad›rlar? Bir hücrenin okuma ve an- lama yetene¤i olmas› mümkün de¤ildir. Bu konuda daha pek çok detay arafl- t›r›labilir ama sonuç hep ayn›d›r: Vücudun içinde, bu ifllemleri yürütebile- cek, kandaki oksijen miktar›n› dengeleyebilecek bir fluur yoktur. ‹nsan›n ken- disi ço¤u zaman böyle bir mekanizman›n varl›¤›ndan dahi habersiz yafla- maktad›r. Evrende var olan canl› ve cans›z tüm varl›klar gibi vücudumuzdaki tüm yap›lar ve sistemler de Allah'›n emriyle hareket ederler. Tüm canl›lar›n vücutlar›nda, organlar›ndan hücrelerine, proteinlerinden moleküllerine ka- dar her zerrelerinde görülen fluur, Allah'›n yarat›fl›n›n bir eseridir. 46 HARUN YAHYA O Allah ki, yaratand›r, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'flekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar›n tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haflr Suresi, 24)
  • 49. ADNAN OKTAR 47 oksijen tafl›yan kan hücreleri kan damar› vücut dokusu k›lcal damarlar VÜCUT KAN DOLAfiIMI Organlardaki oksijen miktar› düfltü¤ünde, dolafl›m sistemine kan ak›fl›n› h›zland›rmas›n› em- reden bir mesaj gelir. Bunun sonucunda dokulara ulaflan kan ak›m›nda belirgin bir art›fl olur ve böylece organlar›n ok- sijen ihtiyac› karfl›lan›r.
  • 50. Damarlar›n Gevflemesini Sa¤layan Mucize Molekül: Nitrik Oksit 1998 y›l›nda Nobel Fizyoloji ve T›p Ödülü'nü paylaflan üç bilimadam› damarda salg›lanan nitrik oksit (NO) adl› molekülün gevfletici bir özelli¤e sa- hip oldu¤unu keflfettiler. Bu molekül sayesinde damar›n duvar gerginli¤i dü- zenlenmektedir. Ancak nitrik oksit bu ifli tek bafl›na yapmaz. O, damar duva- r›n›n gevfletilmesinde bir arac› olarak görev yapar. Bu zincirleme ifllemin nas›l geliflti¤ini daha iyi anlayabilmek için yanda- ki flemay› inceleyebilirsiniz. Damar›n gevflemesi için öncelikle kanda bulu- nan baz› uyar› iletici hormonlar devreye girerler. Bunlar damar zar›ndaki al›- c›lara ba¤lanarak bu ifllemi bafllat›rlar. Bunu ilk domino tafl›n›n düflmesiyle di¤er tüm tafllar›n birbirini etkileyerek s›rayla düflmesine benzetebiliriz. ‹lk tafl harekete geçtikten, yani kandaki uyar› iletici hormon damar zar›ndaki al›- c›lara ba¤land›ktan hemen sonra hücre zar› ne yapmas› gerekti¤ini "anlar" ve nitrik oksit üretmeye bafllar. Üretildikleri anda ne yapmalar› gerekti¤ini "bi- len" nitrik oksit moleküllerinden baz›lar› h›zla damar düz kas hücrelerine ge- lirler. Burada hücreye girerek GTP adl› enzimle birleflirler. Bu, ikinci aflama- d›r. Ancak damar›n gevflemesi için bir sonraki aflamaya geçilmesi gerekmek- tedir. Nitrik oksit GTP ile birlefltikten sonra cGMP isimli bir baflka enzim üre- tilmeye bafllar. Elbette üretilen bu yeni maddenin de bu zincirde bir görevi vard›r ve bunu gerçeklefltirmek için miyozine giderek, onu harekete geçirir. Miyozin, kas hücrelerinin kas›l›p gevflemesi için gerekli olan bir etkendir. Ar- t›k son aflamaya gelinmifltir. Miyozinin de harekete geçmesiyle son tafl da dü- fler ve kas hücreleri gevfler. fiimdi bu aflamalar›n tümünü bir kez daha zihninizde canland›r›n. Dik- kat edilirse bu ifllemde rol alan hormon ve hücreler bilinçli bir flekilde hare- ket etmektedirler. Kandaki uyar› iletici hormonlar damar zar›nda kendileri için uygun olan yere giderek, o bölgeyi etkilerler ve bu süreci bafllat›rlar. Bundan sonraki ifllemlerde de ayn› bilinç gözlenmektedir. Her uyar›, kapka- ranl›k insan bedeninin içinde asla yolunu flafl›rmadan, hep do¤ru yere gide- rek baflar›l› bir sonuç elde eder. Peki ama hücreler, hormonlar ve moleküllerin bu fluurlu hareketleri na- s›l gerçekleflmektedir? Bu bilinç kendilerine ait olabilir mi? Elbette olamaz. Ama bir hücrenin ne zaman, ne üretece¤ini ona bildiren, hormonun veya molekülün do¤ru adrese gidebilmesi için onlara yolu gösteren, adresin do¤- ru oldu¤unu bildiren, k›saca tüm bunlar› yönlendiren bir akla ve fluura ihti- yaç vard›r. Bu sonsuz ak›l, hücreyi, hormonlar›, molekülleri yaratan, ne flekil- de hareket etmeleri gerekti¤ini onlara ilham eden Allah'a aittir. 48 HARUN YAHYA
  • 51. ADNAN OKTAR 49 Kan damar› içeri- sinde ilerleyen uyar› iletici hor- monlar, damar zar›ndaki al›c›lara ba¤lan›rlar. D›fl tabaka Kan damar›n›n zar› Düz kas hücreleri Elastik beyaz tabaka Böylece zincirleme ifllemler bafllat›lm›fl olur. Hücre zar› Nitrik oksit üretimine bafllar. Nitrik Oksit molekülleri düz kas hücrelerine ulafl›r. Nitrik oksit hücredeki GTP enz- imine ba¤lan›r. Böylece etkin hale gelen enzim cGMP enziminin üretimini bafllat›r. cGMP enzimi ise miyozine gider ve miyozini harekete geçirir. Dolay›s›yla kas hücreleri gevfler.
  • 52. Darwinizm'in Ne Büyük Bir Safsata Oldu¤unu Görmek ‹çin Sadece Bir Örnek Yeter! Darwinizm, tesadüfen meydana gelen milyonlarca olay›n, cans›z mad- deleri canland›rd›¤›n›, kusursuzca iflleyen, eksiksiz tasar›ma sahip yap›lar› oluflturdu¤unu öne süren, son derece mant›ks›z bir iddiad›r. Darwinizm'in ne kadar büyük bir safsata oldu¤unu görmek için flu örne¤i okuman›z dahi yeterlidir. Kandaki tafl›y›c› proteinlerden biri olan albumin, kolesterol gibi ya¤lar›, hormonlar›, zehirli safra kesesi maddesini ve penisilin gibi ilaçlar› kendine ba¤lar. Daha sonra kanla birlikte vücutta gezerek, toplad›¤› zehirleri karaci- ¤erde zarars›z hale getirilmek üzere b›rak›r, besin maddelerini ve hormonla- r› ise gerekli olduklar› yerlere götürür. fiimdi bir düflünün ve kendinize flu sorular› sorun: ● Albumin gibi atomlardan oluflmufl, hiçbir bilgisi, fluuru olmayan bir molekül nas›l olur da, ya¤lar›, zehirleri, ilaçlar›, besin maddelerini bir- birinden ay›rt edebilir? ● Dahas›, nas›l olur da karaci¤eri, safray›, mideyi tan›y›p, tafl›d›¤› madde- leri flafl›rmadan, yan›lmadan, hiç hata yapmadan her seferinde do¤ru yere ve ihtiyaç oran›nda b›rakabilir? Kanda tafl›nan zehirli maddeleri, ilaç ve besin maddelerini mikroskop- ta görseniz –t›p e¤itimi almad›ysan›z- bunlar› siz bile birbirinden ay›ramaz- s›n›z. Hangi organa hangisinin ne kadar miktarda b›rak›lmas› gerekti¤ini ise kesinlikle tespit edemezsiniz. ‹nsanlar›n büyük bir ço¤unlu¤unun, özel bir e¤itim almad›kça bileme- yecekleri bu bilgileri, fluursuz birkaç atomun birlefliminden oluflan albumin molekülü bilmekte ve milyonlarca y›ld›r bütün insanlar›n vücudunda göre- vini kusursuzca yerine getirmektedir. Kuflkusuz bir "atom toplulu¤unun" böyle bir fluur gösterebilmesi, Allah'›n sonsuz kudreti ve ilmi ile gerçeklefl- mektedir. 50 HARUN YAHYA "Sizin ilah›n›z yaln›zca Allah't›r ki, O'nun d›fl›nda ilah yoktur. O, ilim bak›m›ndan herfleyi kuflatm›flt›r." (Taha Suresi, 98)
  • 53. ADNAN OKTAR 51 Albumin, kandaki baz› maddeleri kendine ba¤lar. Zehirli olanlar› karaci¤ere di¤erlerini ise ilgili yerlere b›rakarak kusursuz bir da¤›t›m hizmeti verir. k›lcal damarlar k›lcal damarlar›n içinde yeflil renkli plazma proteinleri plazman›n içindeki albuminler Albuminler zehirli at›klar› toplay›p kan damarlar› yoluyla karaci¤ere götürürler. karaci¤er
  • 54. Vücudunuzdaki Her Bir Protein Kusursuz Bir Tasar›ma ve Vazgeçilmez Görevlere Sahiptir! Tesadüflerin yaratma gücünün olmad›¤›n› göstermek için en etkili yön- tem Allah'›n varl›¤›n›n delillerini anlatmakt›r. Kendi vücudumuzdan bir ör- nek verelim. Ayakta durmaktan, kolumuzu kald›rmaya kadar her türlü hareketi kas- lar›m›z sayesinde gerçeklefltiririz. Bu hareketleri yapabilmemiz için kas hüc- relerimize devaml› bir oksijen ak›fl› olmas› gereklidir. Kas hücrelerine oksijen tafl›ma ifllemini de vücuttaki proteinlerden biri olan miyoglobin üstlenmifltir. Miyoglobin kanda oksijen tafl›makla görevli olan hemoglobin adl› baflka bir proteine genel olarak çok benzer. Ancak miyoglobin hemoglobinden farkl› olarak tek bir oksijen yakalama kapasitesine sahiptir. Miyoglobinin bu özel- li¤i sayesinde kaslara oksijen azar azar ve belirli bir miktarda tafl›n›r. Bir an için, kanda oksijen tafl›yan hemoglobin ile kaslarda oksijen tafl›- yan miyoglobinin yer de¤ifltirdi¤ini düflünelim. Bu durumda miyoglobin vü- cut için gerekli olan oksijeni akci¤erlerden tafl›mak için yeterli olamayacakt›r. Di¤er yandan hemoglobin de kas dokular›na gere¤inden fazla oksijeni, üste- lik de ani olarak b›rakacakt›r. Bu durumda da tüm vücudun dengesi bozula- cakt›r. Ancak böyle bir fley olmaz ve bu iki protein her zaman do¤ru yerde bulunur. Bu sayede rahatl›kla nefes al›r, istedi¤imiz gibi hareket edebiliriz. Hemoglobin ve miyoglobin insan vücudundaki proteinlerden sadece iki tanesidir. Vücuttaki di¤er proteinler de ayn› flekilde tam ihtiyaç duyulan özelliklerde ve ihtiyaç duyulan yerlerde üretilirler. Bu örneklerde görüldü¤ü gibi insan vücudu, tesadüfen ortaya ç›kmas› imkans›z olan, kusursuz bir ya- rat›l›fla sahiptir. Bu yarat›l›fl›n sahibi, tüm alemlerin Rabbi olan Allah't›r. 52 HARUN YAHYA Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Art›k ö¤üt al›p-düflünmez misiniz? (Nahl Suresi, 17)
  • 55. ADNAN OKTAR 53 M ‹ Y O G L O B ‹ N H E M O G L O B ‹ N Miyoglobin Oksijen O2 O2Hemoglobin SADECE KAS HÜCRELER‹NE OKS‹JEN TAfiIYAN M‹YOGLOB‹N KAN DAMARLARI ‹ÇER‹S‹NDE HÜCRELERE OKS‹JEN TAfiIYAN HEMOGLOB‹N Kaslara oksijen tafl›makla görevli olan miyoglobin tek oksijen molekülü tafl›ya- bilirken, di¤er dokulara oksijen tafl›yan hemoglobin daha fazla oksijen molekü- lü kapasitesine sahiptir. Bu sayede her doku kendi ihtiyac› kadar oksijene sa- hip olur.
  • 56. Hatalar› Tespit Eden Enzimler Vücudun bilgi bankas› olan DNA'da zaman zaman d›fl etkiler sonucu baz› hatalar meydana gelebilir. Ancak bu hatalar DNA kontrol mekanizma- lar› taraf›ndan hiç vakit kaybetmeden düzeltilir. Düzeltme ifllemini gerçek- lefltirenler de yine DNA'daki bilgiler do¤rultusunda üretilmifl olan enzimler- dir. Düzeltme ifllemi bir kaç aflamadan meydana gelir: 1. Hasar gören DNA fleridinin hatal› k›sm› DNA nükleaz adl› enzim ta- raf›ndan tespit edilir. 2. DNA nükleaz tespit etti¤i hatal› k›sm› kopart›r. Böylece DNA sarma- l›nda bir boflluk oluflur. 3. Bir baflka enzim olan DNA polimeraz, sa¤lam olan kopyadan do¤ru bilgiyi alarak, bofl yere do¤ru bilgiyi yerlefltirir. 4. Ancak düzeltme ifllemini bununla bitmez. Düzeltmenin gerçekleflti¤i yerdeki fleker-fosfat fleridi üzerinde bir kopukluk meydana gelmifltir. Bu ko- pukluk ise DNA ligaz enzimi taraf›ndan tamir edilir. Yapt›klar› ifllerden de anlafl›ld›¤› gibi, DNA'daki hatalar›n düzeltilme- sinde görev alan enzimler birçok özelli¤e ayn› anda sahip olmal›d›rlar. Hata- lar› tespit edebilmeleri için DNA'y› çok iyi tan›malar› gerekir. Ayr›ca, do¤ru bilgiyi nereden almalar› ve aç›lan bofllu¤u nas›l kapatmalar› gerekti¤ini de bilmelidirler. ‹flin en ilginç yönü de, DNA'n›n hem üretimini sa¤layan hem de yap›s›- n› denetleyen bu enzimlerin, yine DNA'da kay›tl› olan bilgilere göre ve DNA'n›n emir ve kontrolünde üretilmifl proteinler olmas›d›r. Ortada içiçe geçmifl öyle muhteflem bir sistem vard›r ki, böyle bir sistemin kademe kade- me oluflan tesadüflerle bu hale gelmesi hiçbir flekilde mümkün de¤ildir. Çün- kü enzimin olmas› için DNA'n›n olmas›, DNA'n›n olmas› için de enzimin ol- mas›, her ikisinin olmas› içinse hücrenin de, zar›ndan di¤er bütün kompleks organellerine kadar eksiksiz olarak var olmas› gerekir. Canl›lar›n birbirini izleyen "yararl› tesadüfler" sonucunda "aflama aflama" gelifltiklerini öne süren evrim teorisi, söz konusu DNA-enzim paradoksu taraf›ndan kesin biçimde yalanlanmaktad›r. Çünkü DNA'n›n ve enzimin de ayn› anda var olmas› gerekmektedir. Bu ise Rabbimiz'in kudretli yaratmas›n› gösterir. 54 HARUN YAHYA "Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun e¤mifl' bulunuyorlar." (Rum Suresi, 26)
  • 57. ADNAN OKTAR 55 1. DNA nükleaz enzimi efllenen DNA zincirinde- ki tüm basa- maklar› tek tek kontrol eder ve bir hata varsa bunu tespit eder. 2. Buldu¤u bir hata oldu¤unda onu hemen ye- rinden kopar›p ç›kart›r. 3. Bu s›rada devreye giren DNA polimeraz enzimi, bofl ka- lan yere, do¤ru parçay› getirir.
  • 58. HARUN YAHYA 56 4. DNA polimeraz enzimi getirdi¤i bu do¤ru parçay› ye- rine yerlefltirir. 5. Devreye giren 3. bir enzim olan DNA ligaz kopuk yeri görüp gelir. 6. Ve uygun malze- meyi kulllanarak kopuk yeri tamir eder.
  • 59. Darwinizm'e ‹nanmak, Çocuk Masallar›n›n Gerçek Oldu¤una ‹nanmak Kadar Büyük Bir Mant›ks›zl›kt›r Afla¤›da gördü¤ünüz tablodaki harfler rastgele dizilmemifllerdir. Bu harfler asl›nda kan›n›zda oksijen tafl›makla görevli hemoglobin proteininin tarifinin bir bölümüdür. Bu tarif, vücutla ilgili tüm bilgilerin bulundu¤u DNA'da kay›tl›d›r. Hemoglobin üretilmesi gerekti¤inde, DNA'daki 3 milyar harf içinden bu harfler seçilir. Bu seçme ifllemini, RNA polimeraz ad›ndaki enzim yapar. Bu enzim o kadar dikkatli ve titizdir ki, hiçbir zaman okumada ve do¤ru harfleri seçme konusunda bir hata yapmaz. Her seferinde milyar- larca harf aras›ndan do¤ru olanlar› seçer. Do¤ru harfleri seçerek, proteinin tarifini ald›ktan sonra üretim için, hüc- re içindeki üretim merkezine, yani ribozoma gider. Ribozom da, bu tarifi ayn› titizlikle dikkatlice okur, anlar ve hemen ku- sursuzca üretir. Bu, son derece ileri teknolojiye sahip bir gökdelenin plan›n›n mimar ve mühendisler taraf›ndan oluflturulduktan sonra, inflas›n›n gerçeklefltirilmesi için ilgili uzman ve teknisyenlere emanet edilmesi gibi planl› ve organize bir olayd›r. Darwinistler ise, gözle görülmeyecek kadar küçük bir alanda oluflan bu yüksek seviyeli organizasyonun, tesadüfen olufltu¤unu iddia ederler. Cans›z, kör ve fluursuz atomlardan oluflan moleküllerin sürekli ak›l göstererek, ku- sursuz bir plan›n ve düzenin yöneticileri ve uygulay›c›lar› oldu¤unu iddia ederler. Darwinizm'in bu iddialar›na inanmak, çocuk masallar›n› gerçek san- mak kadar mant›ks›z ve inan›l- mazd›r. Ancak Darwinizm büyü ve hipnoz teknikleri kullanarak, birçok insan› kand›rm›fl ve kavra- y›fl›n› kapatm›flt›r. 57 ADNAN OKTAR CCCTGTGGAGCCACACCCTAGGGTTGGCCAATCTACTCCCAGGAGCAGGGAGGGCAGGAG CCAGGGCTGGGCATAAAAGTCAGGGCAGAGCCATCTATTGCTTACATTTGCTTCTGACAC AACTGTGTTCACTAGCAACTCAAACAGACACCATGGTGCACCTGACTCCTGAGGAGAAGT CTGCCGTTACTGCCCTGTGGGGCAAGGTGAACGTGGATGAAGTTGGTGGTGAGGCCCTGG GCAGGTTGGTATCAAGGTTACAAGACAGGTTTAAGGAGACCAATAGAAACTGGGCATGTG GAGACAGAGAAGACTCTTGGGTTTCTGATAGGCACTGACTCTCTCTGCCTATTGGTCTAT TTTCCCACCCTTAGGCTGCTGGTGGTCTACCCTTGGACCCAGAGGTTCTTTGAGTCCTTT GGGGATCTGTCCACTCCTGATGCTGTTATGGGCAACCCTAAGGTGAAGGCTCATGGCAAG AAAGTGCTCGGTGCCTTTAGTGATGGCCTGGCTCACCTGGACAACCTCAAGGGCACCTTT GCCACACTGAGTGAGCTGCACTGTGACAAGCTGCACGTGGATCCTGAGAACTTCAGGGTG AGTCTATGGGACCCTTGATGTTTTCTTTCCCCTTCTTTTCTATGGTTAAGTTCATGTCAT AGGAAGGGGAGAAGTAACAGGGTACAGTTTAGAATGGGAAACAGACGAATGATTGCATCA GTGTGGAAGTCTCAGGATCGTTTTAGTTTCTTTTATTTGCTGTTCATAACAATTGTTTTC TTTTGTTTAATTCTTGCTTTCTTTTTTTTTCTTCTCCGCAATTTTTACTATTATACTTAA TGCCTTAACATTGTGTATAACAAAAGGAAATATCTCTGAGATACATTAAGTAACTTAAAA AAAACTTTACACAGTCTGCCTAGTACATTACTATTTGGAATATATGTGTGCTTATTTGC ATATTCATAATCTCCCTACTTTATTTTCTTTTATTTTTAATTGATACATAATCATTATAC ATATTTATGGGTTAAAGTGTAATGTTTTAATATGTGTACACATATTGACCAAATCAGGGT AATTTTGCATTTGTAATTTTAAAAAATGCTTTCTTCTTTTAATATACTTTTTTGTTTATC TTATTTCTAATACTTTCCCTAATCTCTTTCTTTCAGGGCAATAATGATACAATGTATCAT GCCTCTTTGCACCATTCTAAAGAATAACAGTGATAATTTCTGGGTTAAGGCAATAGCAAT ATTTCTGCATATAAATATTTCTGCATATAAATTGTAACTGATGTAAGAGGTTTCATATTG CTAATAGCAGCTACAATCCAGCTACCATTCTGCTTTTATTTTATGGTTGGGATAAGGCTG GATTATTCTGAGTCCAAGCTAGGCCCTTTTGCTAATCATGTTCATACCTCTTATCTTCCT CCCACAGCTCCTGGGCAACG... Yandaki tabloda gördü¤ünüz harfler, he- moglobin proteininin DNA'daki tarifidir. Vücut için hemoglobin üretilmesi gerekti- ¤i zaman RNA polimeraz isimli enzim, DNA'ya gelir ve yaklafl›k 3 milyar harf içinden bu harfleri tek tek seçerek kopya- lar ve bunlar› do¤ru flekilde s›ralar. Daha sonra kopyalad›¤› tarifi üretilmek üzere hücrenin fabrikas›na götürür.
  • 60. Bilgi fiuur ve Beceri Sahibi Enzimler Bir hücrede, belli bir proteinin üretilmesi gerekti¤inde, RNA polimeraz isimli bir enzim, hücrenin bilgi bankas› olan DNA'ya gider ve DNA'dan üre- tilecek proteinle ilgili bilgileri bularak kendisine bir kopyas›n› al›r. Ancak ba- zen proteinle ilgili bilgiler DNA'n›n farkl› bölgelerinde da¤›n›k olarak bulu- nur. Bu nedenle, RNA polimeraz enzimi bilginin bafllad›¤› yerden bitti¤i ye- re kadar olan bölümün tamam›n› kopyalad›¤›nda, arada ifline yaramayan yerleri de kopyalam›fl olur. Aralarda gereksiz bilgilerin bulunmas› ise, fark- l› ve ifle yaramaz bir proteinin üretilmesine neden olacakt›r. ‹flte bu aflamada "spliceosome" isimli enzimler yard›ma gelirler ve büyük bir ustal›kla yüzbin- lerce bilginin içinden gereksiz olanlar› seçip ç›kartarak, kalan zincirleri bir- birlerine eklerler. RNA k›rp›lmas› olarak isimlendirilen bu ifllemde, birkaç atomun birlefl- mesiyle meydana gelen moleküller, çok fluurlu bir davran›fl göstermektedir- ler. Adeta bir redaktör gibi çal›flarak, yaz›daki eksikleri, hatalar› düzeltmek- tedirler. Bu atomlar, RNA polimeraz'›n hangi proteini üretmeye çal›flt›¤›n› bilmekte, bu proteinin meydana gelmesi için gerekli ve gereksiz olan bilgiyi birbirinden ay›rt edebilmekte, üstelik yüzbinlerce bilgi aras›nda hiç hata yap- madan bu ifli gerçeklefltirebilmektedirler. Ayr›ca, kendilerine her ihtiyaç ol- du¤unda bunu hemen anlayarak hiç gecikmeden olay yerine gelip, görevle- rine bafllamaktad›rlar. Burada anlat›lanlar, hücrenin içinde gerçekleflen milyonlarca olaydan sadece bir tanesinin, küçük bir ara aflamas›d›r. Bu fluuru, bilgiyi, akl›, beceri- yi, sorumluluk hissini ve iflbirli¤i gerektiren davran›fllar› fluursuz atomlar›n göstermeleri kesinlikle mümkün de¤ildir. Ne var ki evrimciler, do¤an›n böylesine kusursuz bir sistemi, tesadüfen oluflturdu¤unu iddia edecek kadar mant›¤a, akla ve bilime karfl› gelmekte- dirler. ‹nan›lmas› imkans›z fleylere inanan evrimciler do¤an›n mucizeler meydana getirdi¤ini, fluursuz atomlar› tesadüfen fluur ve ak›lla hareket ettir- di¤ini iddia ederler. Ancak evrimciler yan›lmaktad›r. Tüm bu fluurlu ve planl› ifllerin düzen- leyicisi ve yöneticisi Allah't›r. 58 HARUN YAHYA Gökleri ve yeri hak olmak üzere yaratt› ve size düzenli bir biçim (suret) verdi; suretlerinizi de güzel yapt›. Dönüfl O'nad›r. (Te¤abun Suresi, 3)
  • 61. ADNAN OKTAR 59 Protein üretilece¤i zaman, DNA'dan proteinin tarifi kopyalan›r. Ancak, bazen tarif DNA'n›n farkl› bölgelerinde bulunur ve arada kalan istenmeyen bilgiler de kopyalan›r. Yukar›da kopya- lanm›fl olan bilginin düz k›rm›z› renkte olan bölgesi, istenmeyen bilgiye ait bölgedir. Do¤rup- roteinin üretilebilmesi için bu bölgeden kurtulmak gerekir. ‹flte bu esnada "spliceosome" isimli enzimler yard›ma gelirler ve istenmeyen bölgenin iki ucunu birbirine de¤direcek flekilde kopyalanan zinciri bükmeye bafllarlar. Bu ifllemin sonucunda istenmeyen bölge kopart›lm›fl olur. ‹stenilen bilgiler ise birbirine ek- lenir ve proteinin tarifi üretim için hücrenin fabrikas›na götürülür.