SlideShare a Scribd company logo
YAZAR ve ESERLER‹
HAKKINDA
Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Ad-
nan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve li-
se ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stan-
bul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakülte-
si'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤re-
nim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve
siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›-
ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n ge-
çersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karan-
l›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulun-
maktad›r.
Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer
ald›¤› toplam 45.000 sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57
farkl› dile çevrilmifltir.
Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücade-
le eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad
etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Ya-
zar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün
kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i
ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve
son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›-
n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda,
Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir.
Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel
iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yönelti-
len itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü
söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hik-
met ve kemal sahibi olan Resulullah'›n müh-
rü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas›
olarak kullan›lm›flt›r.
Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak
hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulafl-
t›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n
varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel
imani konular üzerinde düflünme-
ye sevk etmek ve inkarc› sistem-
lerin çürük temellerini ve sap-
k›n uygulamalar›n› gözler
önüne sermektir.
Nitekim Harun Yah-
ya'n›n eserleri Hindis-
tan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹span-
ya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar
dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca,
‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca,
Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›-
l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor),
Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu
kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir.
Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insan›n
iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› oku-
yan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun,
ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice ver-
me, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üze-
rinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sap-
k›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bun-
dan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanak-
lar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›nda
fikren ma¤lup olmufllard›r.
Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmak-
tad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hi-
dayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda
herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmeleri-
ni sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok
önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.
Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla
meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir
etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na
neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya
yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa,
Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak
oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n
genel kanaatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri
eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise,
dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›-
n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne
daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu
hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde
çok geç kal›nabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n izniy-
le, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve ada-
lete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›
"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.
Birinci Bask›: Ekim 2000 / ‹kinci Bask›: Eylül 2005 / Üçüncü Bask›: Ekim 2005
Dördüncü Bask›: Kas›m 2005 / Beflinci Bask›: Temmuz 2008
ARAfiTIRMA YAYINCILIK
Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi
A. Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul Tel: (0 212) 222 00 88
Bask›: Seçil Ofset / 100. Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi 4. Cadde No: 77
Ba¤c›lar-‹stanbul Tel: (0 212) 629 06 15
w w w. h a r u n y a h y a . o r g - w w w. h a r u n y a h y a . n e t
O K U Y U C U Y A
* Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›n›n nedeni,
bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla
Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da
kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne
sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise
zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her
kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.
* Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda ima-
ni konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve ya-
flamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe
veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r.
* Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes
taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir so-
lukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r
sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤ru-
lu¤unu inkar edememektedirler.
* Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir
sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun
kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarma-
lar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.
* Bunun yan›nda, sadece Allah azas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na
katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edi-
ci yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitapla-
r›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir.
* Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri var-
d›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri tafl›yan ve okumaktan hofl-
land›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani
ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
* Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynaklara dayal›
izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat etmeyen üsluplara, burkuntu veren
ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlayamazs›n›z.
‹Ç‹NDEK‹LER
G‹R‹fi: 20. YÜZYILA ACI GET‹RENLER
DARWIN‹ZM’‹N KISA TAR‹H‹
DARWIN'‹N IRKÇILI⁄I VE SÖMÜRGEC‹L‹K
DARWIN VE FAfi‹ZM‹N KORKUNÇ ‹TT‹FAKI
KOMÜN‹ST VAHfiET‹N DAYANA⁄I
DARWIN‹ZM
KAP‹TAL‹ZM VE EKONOM‹DE
YAfiAM MÜCADELES‹
DARWIN‹ZM'‹N GET‹RD‹⁄‹ AHLAK‹ ÇÖKÜNTÜ
SONUÇ: DARWIN‹ZM BATAKLI⁄ININ
KURUTULMASI fiARTTIR
EK BÖLÜM: EVR‹M YANILGISI
8
12
26
56
98
146
158
166
169
eride b›rakt›¤›m›z 20. yüzy›l, belalar›n, ac›lar›n, katliam-
lar›n, sefaletin, büyük y›k›mlar getiren savafl ve çat›flma-
lar›n yüzy›l›yd›. Milyonlarca insan bir hiç u¤runa, sap-
k›n ideolojilere hizmet ad›na öldürüldü, katledildi, açl›-
¤a ve ölüme terk edildi, bak›ms›z, evsiz barks›z, korumas›z b›rak›ld›. Mil-
yonlarcas›, hayvanlara bile reva görülmeyecek, insanl›k d›fl› muamelelere
maruz kald›. Tüm bu ac›lar›n ve belalar›n alt›nda ise hemen her zaman
despotlar›n ve diktatörlerin imzas› oldu: Stalin, Lenin, Trotsky, Mao, Pol
Pot, Hitler, Mussolini, Franco… Bu isimlerden kimi ayn› ideolojiyi payla-
fl›rken, kimi de birbirine ölümüne düflmand›. ‹deolojilerinin birbirlerine
karfl› olmas› nedeniyle kitleleri çat›flmaya sürüklediler; kardefli kardefle
düflman ettiler; savafllar ç›kartt›lar; bombalar att›rd›lar; arabalar›, evleri,
dükkanlar› yak›p y›kt›rd›lar; mitingler düzenlettiler; ellerine silah vererek
hiç ac›madan gençleri, yafll›lar›, kad›nlar›, çocuklar›, erkekleri öldüresiye
dövdürttüler; kurfluna dizdirdiler… S›rf baflka bir fikri savunuyor diye
bir insan›n yüzüne silah do¤rultup, gözlerinin içine bakarak öldürebildi-
ler; bafl›n› ayaklar› ile ezebilecek kadar ac›mas›zlaflabildiler; kad›n, çocuk,
yafll› demeden insanlar› evlerinden, yurtlar›ndan sürdüler...Geçti¤imiz
yüzy›l›n belalar tablosu özetle böyledir. Karfl›t fikirleri savunan birkaç
ideoloji ve bu ideolojilerini savunmak u¤runa insanl›¤› ac›ya ve kana bo-
¤an insanlar….
‹nsanl›¤a karanl›k günler yaflatan bu ideolojilerin bafl›nda faflizm ve
komünizm gelir. Bunlar birbirine düflman ve birbirini yok etmeye çal›flan
fikirler olarak görülür. Ne var ki, ortada son derece ilginç bir gerçek bu-
lunmaktad›r: Bu ideolojilerin hepsi tek bir fikri kaynaktan beslenmekte, o
kaynaktan güç ve destek almakta ve o kaynak sayesinde kitleleri ikna
ederek kendi saflar›na çekebilmektedirler. Bu kaynak, ilk bak›flta kesinlik-
le dikkat çekmemifl, bugüne kadar hep perdenin arkas›nda kalm›fl, insan-
lara hep masum görünen yüzünü göstermifltir. ‹flte bu kaynak materyalist
GG ‹‹ RR ‹‹ fifi 9
Harun Yahya (Adnan Oktar)
GG
felsefe ve onun tabiata uyarlanm›fl hali olan DARWIN‹ZM'dir.
Sümerler'den ve Eski Yunan'dan kalma bir efsanenin, 19. yüzy›lda
Charles Darwin isimli amatör bir biyolog taraf›ndan tekrar flekillendiril-
mesiyle ortaya ç›kan Darwinizm, o tarihten bu yana, insanl›k için ne ka-
dar zararl› ideoloji varsa, onlar›n hepsinin fikri altyap›s›n› oluflturdu. Söz-
de bilimsel bir görünüm çizerek, bu ideolojilere ve taraftarlar›n›n uygula-
malar›na sahte bir meflruiyet kazand›rd›.
Bu sahte meflruiyetle evrim teorisi, k›sa bir sürede biyoloji ve paleon-
toloji gibi bilim dallar›n›n d›fl›na ç›karak, insan iliflkilerinden tarihin yo-
rumlanmas›na, politikadan toplum hayat›na kadar birçok alanda etkili ol-
maya bafllad›. Darwinizm'in özellikle baz› iddialar›, 19. yüzy›lda hareket-
lenmeye ve flekillenmeye bafllayan birçok fikir ak›m›n› destekledi¤i için
bu çevrelerden genifl bir destek ald›. Özellikle do¤ada canl›lar aras›nda
bir "yaflam mücadelesi" oldu¤u ve bu mücadelenin sonucunda "güçlü
olanlar›n yaflad›klar›, di¤erlerinin ise ezilerek yok edildikleri" fikri, insan
davran›fllar›na ve düflüncesine de uygulanmaya çal›fl›ld›. Darwinizm'in
"do¤an›n bir mücadele ve çat›flma yeri oldu¤u" iddias› toplumlara ve in-
sanlara uyguland›¤›nda Hitler'in üstün ›rk› oluflturma saplant›s›, Marx'›n
"insanl›k tarihi s›n›f çat›flmalar›n›n tarihidir" iddias›, kapitalizmin "güçlü-
lerin zay›flar›n üzerine basarak daha da güçlenmelerini" öngörmesi,
üçüncü dünya ülkelerinin ‹ngiltere gibi emperyalist ülkeler taraf›ndan sö-
mürülmeleri, insanl›k d›fl› muamelelere maruz kalmalar›, zencilerin hala
›rkç› sald›r›lar ve ayr›mc›l›kla yüz yüze olmas› meflruiyet kazanm›fl olu-
yordu.
The Moral Animal (Ahlak Sahibi Hayvan) isimli kitab›n yazar› Robert
Wright, bir evrimci olmas›na ra¤men evrim teorisinin insanl›k tarihine ge-
tirdi¤i belalar› flöyle özetler:
Evrim teorisi, insan iliflkilerine karfl› uzun ve oldukça kirli bir tarihe
sahiptir. Yüzy›l›n sonlar›na do¤ru politik felsefeye de kar›flt›r›lan
teori, "Sosyal Darwinizm" adl› bir ideolojiye dönüfltürülmüfl ve
›rkç›lar›n, faflistlerin ve en ac›mas›z kapitalistlerin elinde koz ol-
mufltur.1
Bu kitapta tüm delilleri ile görülece¤i gibi, Darwinizm, birçok insa-
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR10
n›n sand›¤› gibi sadece canl›l›¤›n kökenine dair bir aç›klama getirmek ile
u¤raflan ve sadece bilimin ilgi alan›na giren bir teori de¤ildir. Darwinizm,
bilimsel olarak geçersizli¤i kesin olarak ispatlanm›fl olmas›na ra¤men ba-
z› ideolojilerin taraftarlar›nca hala körü körüne savunulan bir dogmad›r.
Günümüzde birçok bilim adam›, siyasetçi, fikir adam›, Darwinizm'in ka-
ranl›k yüzünü bilerek veya bilmeyerek bu dogman›n savunuculu¤unu
yapmaktad›r.
Zalim diktatörlere, ac›mas›z, insaniyetsiz, ç›karc› zihniyetlere ve fikir
ak›mlar›na kaynakl›k eden bu teorinin bilimsel olarak geçersizli¤inin tüm
insanlarca bilinmesi, tüm bu zarar getiren ideolojilerin sonu olacakt›r. Kö-
tülü¤ü yapanlar ve düzenleyenler art›k "ama bu do¤an›n bir kanunudur"
diyerek kendilerini savunamayacaklard›r. Ellerinde, sahip olduklar› ç›-
karc›, bencil ve ac›mas›z dünya görüflünü dayand›rabilecekleri sözde bi-
limsel bir dayanaklar› kalmayacakt›r.
Zararl› ideolojilerin kökeni olan Darwinizm'in fikren çökertilmesi ile,
ortada sadece tek bir gerçek kalacakt›r. O da, tüm insanlar› ve kainat›
Allah'›n yaratt›¤› gerçe¤idir. Bunu anlayan insanlar, tek gerçe¤in ve tek
do¤runun O'nun indirdi¤i hak kitapta yaz›l› oldu¤unu da kavrayacaklar-
d›r. ‹nsanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u bu gerçe¤i kavrad›¤›nda, yeryüzün-
deki ac›lar, s›k›nt›lar, katliamlar, belalar, adaletsizlikler, yoksulluklar gide-
cek, ayd›nl›k, ferahl›k, zenginlik, bolluk, sa¤l›k, bereket gelecektir. Bunun
içinse bat›l olan, insanl›¤a zarar getiren her fikrin, hak olan, insanl›¤a gü-
zellik getirecek olan fikir ile çürütülmesi ve ma¤lup edilmesi gerekir. Ta-
fla karfl›l›k tafl atmak, yumru¤a karfl› yumrukla cevap vermek, sald›rgana
karfl› sald›rgan olmak çözüm de¤ildir. Çözüm, bunlar› yapanlar›n fikirle-
rini çökertmek ve yerine koymalar› gereken tek do¤ruyu sab›rla ve güzel-
likle onlara anlatmakt›r.
Bu kitab›n yaz›l›fl amac›, karanl›k yüzünü görmeden Darwinizm'in
savunuculu¤unu yapanlara, bilerek ya da bilmeden asl›nda nelere destek
verdiklerini göstermek ve gerçekleri görmezden geldikleri müddetçe na-
s›l bir sorumluluk alt›na gireceklerini aç›klamakt›r. Bir di¤er amac› ise,
Darwinizm'e inanmayan, ancak Darwinizm'i insanl›k için bir tehlike ola-
rak görmeyenleri uyarmakt›r.
GG ‹‹ RR ‹‹ fifi 11
Harun Yahya (Adnan Oktar)
arwinizm'in dünyaya getirdi¤i ac›lara ve belalara
geçmeden önce k›saca tarihine bakal›m. Pek çok
insan evrim teorisini, ilk olarak Charles Darwin'in
ortaya att›¤›, sa¤lam bilimsel delillere, gözlemlere
ve deneylere dayal› bir teori zanneder. Oysa evrim teorisinin ilk fikir ba-
bas› Darwin olmad›¤› gibi, teorinin kayna¤› da bilimsel deliller de¤ildir.
Mezopotamya'da putperest dinlerin hakimiyetinin bulundu¤u bir
dönemde, canl›l›¤›n ve evrenin kökeni hakk›nda birçok bat›l inanç ve ef-
sane yayg›nd›; bunlardan biri de "evrim" inanc›yd›. Sümerler'den kalan
Enuma-‹lifl adl› yaz›tta anlat›ld›¤›na göre, ilk baflta bir su karmaflas› vard›
ve bu su karmaflas›n›n içerisinden birdenbire Lahau ve Lahamu adl› tan-
r›lar ortaya ç›km›flt›. Bu bat›l inan›fla göre, ibadet edilen bu putlar ilk ön-
ce kendi kendilerini var etmifller, daha sonra da evrimleflerek di¤er mad-
deleri ve canl›lar› oluflturmufllard›. Yani Sümer efsanelerine göre canl›l›k,
cans›z su kaosundan birdenbire oluflmufl ve evrimleflerek geliflmiflti.
Görüldü¤ü gibi bu inan›fl, evrim teorisinin, "canl›lar›n cans›z madde-
lerden olufltu¤u ve evrimleflti¤i" iddias›yla çok büyük bir uyum göster-
mektedir. Buradan da anl›yoruz ki, evrim fikri Darwin'e de¤il, ilk olarak
Sümer putperestlerine aittir.
Evrim efsanesi, daha sonra bir baflka putperest medeniyet olan Eski
Yunan'da hayat sahas› buldu. Eski Yunan'›n materyalist filozoflar›, mad-
deyi yegane varl›k say›yorlard›. Sümerler'den miras kalan evrim efsane-
sine ise, canl›lar›n nas›l olufltu¤unu aç›klamak niyetiyle baflvurdular. Böy-
lece materyalist felsefe ve evrim efsanesi, Eski Yunan'da birleflti. Oradan
da Roma kültürüne tafl›nd›.
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 13
Harun Yahya (Adnan Oktar)
DD
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR14
Putperest kültürlere ait birer efsane olan bu iki kavram,gündemine
18. yüzy›lda yeniden girdi. Eski Yunan kaynaklar›n› inceleyen baz› Avru-
pal› düflünürler, materyalizmi benimsediler. Bu düflünürlerin ortak yönü,
din aleyhtar› olmalar›yd›.
Bu atmosfer içinde evrim teorisini ilk kez detayl› olarak ele alan ki-
fli, Frans›z biyolog Jean Baptiste Lamarck oldu. Lamarck, geçersizli¤i son-
radan anlafl›lacak olan teorisinde, tüm canl›lar›n yaflamlar› boyunca ufak
de¤iflimlerle birbirlerinden evrimlefltiklerini öne sürmüfltü. Lamarck'›n
iddias›n› biraz daha farkl› bir biçimde tekrarlayan kifli ise, Charles Dar-
win'di.
Darwin, teorisini 1859'da ‹ngiltere'de yay›nlad›¤› Türlerin Kökeni ad-
l› kitab›nda ortaya koydu. Kitab›nda, eski Sümer'den beri gelen evrim ef-
sanesini detayland›rm›flt›. Tüm canl› türlerinin, suyun içinden tesadüfen
do¤an ortak bir atadan geldiklerini ve yine tesadüfen gerçekleflen küçük
de¤iflimlerle birbirlerinden farkl›laflt›klar›n› iddia ediyordu.
Darwin'in bu iddias› dönemin bilim adamlar› aras›nda yayg›n bir
kabul görmedi. Özellikle fosil bilimciler, Darwin'in iddias›n›n bir hayal
ürününden baflka bir fley olmad›¤›n›n fark›ndayd›. Ancak buna ra¤men
Darwin'in teorisi farkl› çevreler içinde giderek daha fazla destek buldu.
Çünkü Darwin bu teoriyle birlikte, 19. yüzy›l›n hakim güçlerine bulun-
maz bir temel sa¤lam›fl oluyordu.
Sümerlerin sözde su
tanr›s›n› sembolize
eden bir resim.
Darwinistler de ayn›
Sümerler gibi, canl›l›-
¤›n tesadüfen sudan
olufltu¤una inan›rlar.
Yani suyu, canl›l›k
oluflturan bir ilah gibi
gören sapk›n bir inan-
ca sahiplerdir.
Darwinizm'in Kabul Görmesinin Nedeni ‹deolojiktir
Darwin'in, Türlerin Kökeni isimli kitab›n› yay›nlad›¤› ve evrim teori-
sini ortaya att›¤› dönemde bilim son derece geriydi. Örne¤in, bugün son
derece kompleks bir sisteme sahip oldu¤u bilinen hücre, o dönemde kul-
lan›lan ilkel mikroskoplarda sadece bir leke olarak görülüyordu. Dolay›-
s›yla Darwin, canl›l›¤›n cans›z maddelerden tesadüfler sonucunda olufltu-
¤unu iddia etmekte bir sak›nca görmemiflti.
Ayn› flekilde o dönemde fosil kay›tlar› son derece yetersiz oldu¤u
için geçmiflte canl›lar›n küçük de¤iflimlerle birbirlerinden türedi¤ini iddia
edebilmiflti. Oysa bugün kesin olarak anlafl›lm›flt›r ki fosil kay›tlar›, -biraz
önce de belirtti¤imiz gibi- Darwin'in canl›lar›n birbirlerinden türeyerek
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 15
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Darwinistler, putperest toplumlar gibi, canl›l›¤›n su içinde tesadüfen geliflen
do¤a olaylar› sonucunda olufltu¤una inanmaktad›rlar. Bu saçma iddiaya göre
yukar›daki temsili resmi görülen "ilkel çorba" içinde fluursuz atomlar kendi
kendilerine biraraya gelerek karar alm›fl ve canl› varl›klar› oluflturmufllard›r.
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR16
meydana geldikleri iddias›n› destekleyecek tek bir delil dahi
sunmamaktad›r. Yak›n bir zamana kadar evrimciler, karfl›la-
r›na ç›kan bu ç›kmaz› "ileride bir gün bulunur" temen-
nileriyle geçifltirmeye çal›flt›lar. Ancak gü-
nümüzde, art›k bu aç›klaman›n da
ard›na s›¤›namaz duruma geldi-
ler. (Detayl› bilgi için bak›n›z.
Evrim Aldatmacas› bölümü)
Ne var ki, Darwinist-
ler'in evrim teorisine ba¤l›l›k-
lar›nda bir de¤ifliklik olmad›.
Darwinizm taraftarlar›, Darwi-
nizm'e olan sadakatlerini 150 y›l-
d›r birbirlerine miras gibi aktararak
günümüze kadar geldiler.
Peki Darwinizm'in, bilimsel olarak geçersizli-
¤i aç›kça ortada olmas›na ra¤men, ortaya at›ld›¤› günden bu yana birta-
k›m çevrelerce benimsenmesinin ve yo¤un olarak propagandas›n›n yap›l-
mas›n›n nedeni nedir?
Darwin'in teorisinin en belirgin özelli¤i, bir Yarat›c›'n›n varl›¤›n› in-
kar etmesidir. Evrim teorisine göre, canl›l›k cans›z maddelerden, tesadüf-
ler sonucunda, kendi kendine oluflmufl-
tur. Darwinizm'in bu iddias›, baflta ma-
teryalist felsefe olmak üzere tüm ateist
felsefelere sahte bir bilimsel destek sa¤-
lamaktad›r. Çünkü 19. yüzy›la kadar bi-
lim adamlar›n›n büyük bir ço¤unlu¤u,
bilimi Allah'›n yaratt›klar›n› ö¤renme-
nin ve keflfetmenin bir yöntemi olarak
görüyordu. Bu gerçe¤e olan inanc›n
yayg›n olmas› nedeniyle, materyalist ve
19.
yüzy›l-
da sahip
olunan
mikroskop-
lar bugüne k›-
yasla oldukça il-
keldi ve hücreyi
resimde de görül-
dü¤ü gibi sa-
dece bir leke
olarak görebili-
yorlard›.
Charles
Darwin
ateist felsefeler geliflmek için kendilerine uygun bir ortam bulam›yorlar-
d›. Ancak evrim teorisinin, Yarat›c›'n›n varl›¤›n› inkar ederek, ateist ve
materyalist inanca göstermelik bilimsel bir destek oluflturmas›, onlar için
bulunmaz bir f›rsat oldu. Bu nedenle, Darwinizm'i hemen benimsediler
ve her biri bu teoriyi kendi ideolojisine uygulad›.
Darwinizm'in Allah'›n varl›¤›n› inkar etmesinin yan›nda, 19. yüzy›-
l›n materyalist ideolojilerine destek ç›kan bir iddias› daha vard›: "Canl›la-
r›n geliflimi do¤adaki yaflam mücadelesine ba¤l›d›r. Bu mücadeleyi güçlü
olanlar kazan›r. Zay›flar ise ezilerek yok olmaya mahkumdurlar."
Darwinizm'in dünyaya ac›lar ve belalar getiren ideolojilerle iflbirli¤i
iflte bu noktada aç›kça karfl›m›za ç›kmaktad›r.
Sosyal Darwinizm: "Orman Kanunlar›n›n
‹nsan Davran›fllar›na Uyarlanmas› Bilimi"
Evrim teorisinin en önemli iddialar›ndan biri, canl›lar›n geliflimini
do¤ada var olan "yaflam mücadelesi"ne dayand›rmas›yd›. Darwin'e göre,
do¤ada ac›mas›z bir yaflam mücadelesi, daimi bir çat›flma vard›. Güçlüler
her zaman güçsüzleri alt ediyor ve geliflme de bu sayede mümkün olu-
yordu. Türlerin Kökeni kitab›na koydu¤u altbafll›k da, onun bu görüflünü
özetliyordu: Türlerin Kökeni kitab›na koydu¤u altbafll›k da, onun bu gö-
rüflünü özetliyordu: "Türlerin Kökeni, Do¤al Seleksiyon ve Yaflam Mücadele-
sinde Kay›r›lm›fl Irklar›n Korunmas› Yoluyla".
Darwin'in bu konudaki ilham kayna¤› ise, ‹ngiliz bir ekonomist olan
Thomas Malthus'un An Essay on the Principle of Population (Nüfus Prensibi
Üzerine Bir Deneme) adl› kitab›yd›. Bu kitap insan ›rk›n› oldukça karanl›k
bir gelece¤in bekledi¤ine iflaret ediyordu. Malthus kendi bafllar›na b›ra-
k›ld›klar›nda, insan nüfusunun çok h›zl› artt›¤›n› hesaplam›flt›. Her yirmi
befl y›lda say›lar› iki kat›na ç›k›yordu. Ancak besin kaynaklar› hiçbir flekil-
de bu h›zla ço¤alm›yordu. Bu durumda insan nesli sürekli olarak bir aç-
l›k tehlikesi ile karfl› karfl›yayd›. Nüfuslar› kontrol alt›nda tutan bafll›ca et-
kenler ise savafl, k›tl›k ve hastal›k gibi felaketlerdi. K›sacas› baz› insanla-
r›n yaflayabilmeleri için di¤erlerinin ölmesi gerekiyordu. Var olma, "sü-
rekli savafl" anlam›na geliyordu.
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 17
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Darwin, do¤adaki yaflam mücadelesi fikrini Malthus'tan ald›¤›n›
kendi ifadesiyle flöyle aç›klar:
Ekim 1838'de, yani sistematik bir flekilde araflt›rmalar›ma bafllad›ktan 15 ay
sonra, s›rf merak›mdan Malthus'un nüfusla ilgili çal›flmas›n› okumaya bafl-
lad›m. Ve hayvanlarla bitkilerde sürekli gözlemledi¤im hayatta kalma mü-
cadelesini düflündü¤ümde, bir an fark›na vard›m ki, bu koflullar alt›nda uy-
gun varyasyonlar korunacak ve uygun olmayanlar yok edilecekti. Bunun
sonucunda ise yeni türler ortaya ç›kacakt›. Burada, sonradan üzerinde çal›-
flabilece¤im bir teoriyi sonunda elde etmifltim.2
19. yüzy›lda Malthus'un fikirleri oldukça genifl bir kitle taraf›ndan
benimsenmiflti. Özellikle, Avrupal› üst s›n›f›n entelektüelleri Malthus'un
fikirlerini destekliyordu. "Nazilerin Bilimsel Arka Plan›" isimli makalede,
19. yüzy›l Avrupas›'n›n Malthus'un popülasyon ile ilgili görüfllerine ver-
di¤i önem flöyle aktar›lmaktad›r:
19. yüzy›l›n ilk yar›s›nda Avrupa'da yönetici s›n›f›n üyeleri, yeni keflfedilen
'nüfus art›fl› problemi'ni tart›flmak ve fakirlerin ölüm oranlar›n› artt›rmak
için, Malthus'un fikirlerini uygulaman›n yöntemlerini planlamak üzere bi-
raraya geldiler. Vard›klar› sonuç özetle flöyleydi: "Fakirlere temizli¤i tavsiye
etmek yerine tam tersi al›flkanl›klara teflvik etmeliyiz. fiehirlerimizdeki so-
kaklar› daha dar yapmal›y›z, daha fazla insan› evlere doldurmal›y›z ve ve-
bay› getirmeye çal›flmal›y›z. Ülkemizde köylerimizi durgun sulara yak›n
yapmal›y›z, batakl›klarda yaflamay›
teflvik etmeliyiz vs...3
Bu zalimce uygulaman›n sonu-
cunda, yaflam mücadelesinde güçlü
olanlar zay›f olanlar› ezecekler ve bu
flekilde h›zla artan nüfus da denge-
lenmifl olacakt›. ‹ngiltere'de 19. yüz-
y›lda söz konusu "fakirleri ezme"
program› gerçekten uyguland›. 8-9
yafl›ndaki çocuklar›n günde 16 saat
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR18
Dünya nüfusunun h›zl› art›fl›n›n savafllar
ve k›tl›kla dengelendi¤ini öne sürerek
Darwin'i etkileyen Thomas Malthus
kömür ocaklar›nda çal›flt›r›ld›klar› ve binlercesinin kötü flartlar nedeniyle
öldü¤ü bir endüstri düzeni kuruldu. Malthus'un teorik olarak gerekli bul-
du¤u "yaflam mücadelesi", ‹ngiltere'de milyonlarca fakir insana azap do-
lu bir ömür yaflatt›.
Darwin, Malthus'tan etkilenerek bu görüflü tüm do¤aya uygulad› ve
bu var olma savafl›nda güçlü olanlar›n ve en iyi uyum sa¤layanlar›n galip
geleceklerini öne sürdü. Darwin'in bu iddias›, tüm bitkileri, hayvanlar› ve
insanlar› içine al›yordu. Dahas›, söz konusu yaflam mücadelesinin do¤a-
n›n meflru ve de¤iflmez bir yasas› oldu¤unu özellikle vurguluyordu. Bir
yandan da yarat›l›fl› inkar ederek insanlar› dini inançlar›n› terk etmeye
davet ediyor ve böylece "yaflam mücadelesi"nin ac›mas›zl›¤›na engel ola-
bilecek tüm ahlaki k›staslar› hedef alm›fl oluyordu.
Bu nedenle Darwin'in teorisi, duyulur hale geldi¤i andan itibaren
önce ‹ngiltere'deki sonra da tüm Bat›'daki kurulu düzenin deste¤ini arka-
s›nda buldu. Kurduklar› siyasi ve sosyal düzeni "bilimsel" yönden meflru
hale getiren bir teoriyle karfl›laflan emperyalistler, kapitalistler ve tüm di-
¤er materyalistler, bu teoriyi sahiplenmekte gecikmediler. Evrim teorisi
k›sa zamanda, sosyolojiden tarihe, psikolojiden siyasete kadar insan top-
lumlar›n› ilgilendiren her alanda tek kriter haline getirildi. Her alanda te-
mel fikir "yaflam mücadelesi" ve "güçlü olan kazan›r" slogan›yd› ve siyasi
partiler, uluslar, yönetimler, ticari flirketler, fertler art›k bu sloganlar ›fl›-
¤›nda yaflamaya bafllad›lar. Topluma hakim olan ideolojiler Darwinizm'i
benimsedi¤i için, e¤itimden sanata, siyasetten tarihe kadar her alanda üs-
tü kapal› Darwinizm propagandas› yap›lmaya baflland›. Her konu Darwi-
nizm'le iliflkilendirilmeye ve Darwinist bak›fl aç›s› ile aç›klanmaya çal›fl›l-
d›. Bunun sonucunda insanlar Darwinizm'i bilmese bile, Darwinizm'in
öngördü¤ü hayat› yaflayan toplum modelleri oluflmaya bafllad›.
Darwin'in kendisi de, evrime dayal› görüfllerinin ahlaki anlay›fllara
ve sosyal bilimlere uygulanmas›n› onayl›yordu. 1869'da H. Thiel'e yazd›-
¤› bir mektupta Darwin flöyle diyordu:
Türlerin de¤iflimiyle ilgili bak›fl aç›ma benzer baz› fikirlerin, ahlaki ve
sosyal sorunlar üzerinde uyguland›¤›n› görüyorum. Bu konuyla çok ilgi-
lendi¤ime inanmal›s›n. Önceleri, kendi görüfllerimin bu kadar farkl› ve
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 19
Harun Yahya (Adnan Oktar)
önemli konulara uyarlanabilece¤i bana pek gerçekleflebilir gibi gelmemiflti.4
Do¤adaki çat›flman›n insan›n da do¤as›nda oldu¤unun kabul edil-
mesiyle, ›rkç›l›k, faflizm, komünizm, emperyalizm ad›na yap›lan çat›flma-
lar, güçlü milletlerin zay›f gördükleri milletleri ezerek yok etmeye çal›fl-
malar› art›k bilimsellik kisvesine bürünmüfl oluyordu. Barbarca katliam-
lar yapanlar, insanlara hayvan gibi davrananlar, milletleri birbirlerine dü-
flürenler, ›rklar›ndan dolay› insanlar› hakir görenler, haks›z rekabetle kü-
çük iflletmeleri kapatt›ranlar, fakirlere yard›m eli uzatmayanlar art›k k›-
nanmayacak veya engelleneme-
yecekti. Çünkü onlar bunu "bi-
limsel" bir do¤a kanununa uya-
rak yap›yorlard›.
Bu yeni bilimsel aç›klama-
n›n ad› ise "Sosyal Darwinizm"
olarak belirlendi.
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR20
21
TÜM DÜNYADA ZULÜM
Darwinizm ile, çat›flma ve mü-
cadelenin insan›n do¤as›nda
oldu¤u yalan› kabul edildi. Bu-
nun ac› bir sonucu olarak, dün-
yan›n birçok yerinde katliam-
lar, savafllar, cinayetler, barbar-
l›klar sözde bilimsel bir kisve-
ye büründü ve 20. yy ac›lar›n
ve ac›mas›zl›klar›n yüzy›l› oldu.
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR22
Sosyal Darwinizm'e göre zay›f, fakir, hasta
ve geri olanlar elenmeli ve ac›madan yok
edilmelidir. Söz konusu kifliler bunun, in-
sanl›¤›n evrimi için bir flart oldu¤unu dü-
flünürler. ‹flte 20. yy'da Bosna'dan, Etiyop-
ya'ya kadar milyonlarca
insan›n yard›m ça¤r›la-
r›na cevap gelmeme-
sinin nedenlerinden
biri de, toplumlara
ac›mas›zl›¤› empoze
eden bu ideoloji idi.
Günümüzdeki evrimci bilim adamlar›n›n en tan›nm›fllar›ndan biri
olan Amerikal› paleontolog Stephen Jay Gould, bu gerçe¤i afla¤›daki söz-
leriyle kabul eder:
1859 y›l›nda Türlerin Kökeni'nin yay›mlanmas›ndan sonra esaret, kolonilefl-
me, ›rk farkl›l›klar›, s›n›f mücadelesi ve cinsel roller hakk›ndaki tart›flmalar
bilim bayra¤› alt›nda yürütülmeye baflland›.5
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta bulunmaktad›r: ‹n-
sanl›k tarihinin her döneminde savafllar, barbarl›k, ac›mas›zl›k, ›rkç›l›k,
çat›flmalar yaflanm›flt›r. Ancak insanlara her zaman için bu fiilerin yanl›fl
oldu¤unu ö¤reten ve onlar› bar›fla, adalete ve huzura davet eden ‹lahi bir
din olmufltur. ‹nsanlar bu ‹lahi dinin varl›¤›n› bildikleri için, fliddet uygu-
lad›klar›nda, en az›ndan bunun yanl›fl oldu¤unu kavrayabilecekleri bir
k›stasa sahiptirler. Ancak 19. yüzy›ldan itibaren Darwinizm, her türlü ç›-
kar mücadelesini ve adaletsizli¤i bilim kisvesi alt›nda meflru göstermifl,
tüm bunlar›n insan›n do¤as›nda oldu¤unu, insan›n atalar›ndan kalan
vahfli ve sald›rgan dürtüler tafl›d›¤›n›, hayvanlar aras›nda nas›l en güçlü
ve en sald›rgan olan hayatta kalmay› baflar›yorsa, ayn› kanunlar›n insan-
lar için de geçerli oldu¤unu söylemifltir. Bu düflüncenin benimsenmesiy-
le, savafllar, ac›lar ve katliamlar dünyan›n çok büyük bir bölümünü etkisi
alt›na alm›flt›r. Darwinizm, dünyaya ac›, kan ve bask› getiren tüm hare-
ketleri desteklemifl, teflvik etmifl, makul ve meflru göstermifl ve bu uygu-
lamalar›n tümüne hak vermifltir. Bu sözde bilimsel destek neticesinde
tüm bu tehlikeli ideolojiler katlanarak güçlenmifller ve 20. yüzy›la "ac›lar
ça¤›" damgas›n› vurmufllard›r.
Tarih profesörü Jacques Barzun, Darwin, Marx, Wagner isimli kitab›n-
da günümüzde dünyan›n ahlaki çöküntüsünün bilimsel, sosyolojik ve
kültürel sebeplerinin de¤erlendirmesini yapmaktad›r. Barzun'un kitab›n-
da yer alan flu yorumlar, Darwinizm'in dünya üzerindeki etkisi aç›s›ndan
dikkat çekicidir:
…1870 ve 1914 y›llar› aras›nda her Avrupa ülkesinde silahlanmay› isteyen
bir savafl partisi, ac›mas›z bir rekabeti isteyen bireyci bir parti, geri kalm›fl
insanlar üzerinde serbest bir el isteyen emperyalist bir parti, yabanc›lara
karfl› içten tasfiyeyi sa¤layacak olan sosyalist bir parti vard›… Bu partilerin
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 23
Harun Yahya (Adnan Oktar)
tümü zaferi kutlad›klar›nda ya da yenildiklerin-
de hatta daha önce, bilimin tekrar canlanmas› an-
lam›na gelen Spencer (Sosyal Darwinizm'in ku-
rucusu) ve Darwin'i desteklemifllerdi. Irk biyolo-
jikti, sosyolojikti; Darwinciydi.6
19. yüzy›lda Darwin canl›l›¤›n yarat›l-
mad›¤›, tesadüfen olufltu¤u ve insan›n hay-
vanlarla ortak bir atadan tesadüfler sonu-
cunda meydana gelmifl olan en geliflmifl or-
ganizma oldu¤u iddias›n› ortaya att›¤›nda,
belki ço¤u kimse bu iddian›n sonuçlar›n›
tahmin edememiflti. Ancak 20. yüzy›lda bu
iddian›n sonucu çok ac› tecrübelerle yaflan-
d›. ‹nsanlar› geliflmifl bir hayvan gibi gören-
ler, zay›f olanlar›n üzerine basarak yükselmekten, hasta ve zay›f olanlar›
bir flekilde yok etmekten, farkl› ve afla¤› gördükleri ›rklar› ortadan kald›r-
mak için katliamlar yapmaktan hiç çekinmediler. Çünkü bilim maskesi
takm›fl teorileri, onlara bunun "do¤an›n bir kanunu" oldu¤unu söylüyor-
du.
‹flte Darwinizm'in dünyaya getirdi¤i belalar bu flekilde bafllad› ve
h›zlanarak tüm dünyaya yay›ld›. Oysa 19. yüzy›lda materyalizmin ve ate-
izmin, Darwin'den ald›klar› destekle güçlenmesine kadar, insanlar›n bü-
yük bir ço¤unlu¤u tüm canl›lar› Allah'›n yaratt›¤›na ve insan›n di¤er can-
l›lardan farkl› olarak Allah'›n yaratt›¤› bir ruha sahip oldu¤una inan›yor-
lard›. Hangi ›rktan, hangi milletten olurlarsa olsunlar, insanlar Allah'›n
yaratt›¤› birer kul olarak görülüyordu. Darwinizm'in getirdi¤i ve güçlen-
dirdi¤i dinsizlik ise, rekabetçi ve ac›mas›z bir dünya görüflünün, ahlaka
önem vermeyen, kendisini ve insanlar› geliflmifl hayvanlar olarak gören
kitlelerin oluflmas›na neden oldu. Allah'a karfl› sorumlu olduklar›n› red-
deden insanlar, her türlü bencilli¤in meflru görüldü¤ü bir kültür meyda-
na getirdiler. Bu kültürün içinden pek çok "izm" do¤du ve bunlar insanl›-
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR24
"Darwin, Marx, Wagner"
kitab›n›n yazar› tarih pro-
fesörü Jacques Barzun
¤a gerçek anlamda birer "bela" oldu.
‹lerleyen sayfalarda, Darwinizm'in meflruiyet kazand›rd›¤› söz ko-
nusu ideolojileri, bu ideolojilerin Darwinizm ile olan yak›n ilgilerini ve bu
birlikteli¤in dünyada nelere maloldu¤unu inceleyece¤iz.
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 25
Harun Yahya (Adnan Oktar)
arwin'in yak›n arkadafl› olan Prof. Adam Sedgwick,
evrim teorisinin gelecekte sebep olabilece¤i tehlikele-
ri görebilen kiflilerden biriydi. Türlerin Kökeni'ni oku-
du¤unda, "Bu kitap toplum taraf›ndan genel bir ka-
bul gördü¤ü takdirde dünyada daha önce hiç görülmemifl flekilde insan
›rklar›nda bir soyk›r›m yaflanacakt›r" demiflti.7
Gerçekten de zaman, Sedgwick'in endiflelenmekte
hakl› oldu¤unu gösterdi. 20. yüzy›l, insanlar›n s›rf
›rklar› veya etnik kökenleri nedeniyle soyk›r›mla-
ra u¤rat›ld›¤› kara bir ça¤ olarak tarihe geçti.
Elbette etnik ayr›mc›l›k ve buna dayal› olarak
yap›lan soyk›r›mlar, Darwin'den çok önce de in-
sanl›k tarihinde vard›. Ancak Darwinizm bu ay-
r›mc›l›¤a sahte bir bilimsel sayg›nl›k ve sahte
bir hakl›l›k kazand›rd›.
"Kay›r›lm›fl Irklar›n Korunmas›…"
Günümüzdeki Darwinistlerin ço¤u, asl›nda Darwin'in ›rkç› olmad›-
¤›n›, ancak ›rkç›lar›n kendi görüfllerini desteklemek amac›yla Darwin'in
fikirlerini tarafl› olarak yorumlad›klar›n› iddia ederler. Türlerin Kökeni
kitab›n›n alt bafll›¤›nda yer alan "Kay›r›lm›fl Irklar›n Korunmas› Yoluyla" ifa-
desinin ise sadece hayvanlar için kullan›ld›¤›n› iddia ederler. Ancak bu
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 27
Harun Yahya (Adnan Oktar)
DD
Prof. Adam Sedgwick
iddialar›n sahiplerinin göz ard› ettikleri fley, Darwin'in ‹nsan›n Türeyifli
isimli kitab›nda, insan ›rklar› için söyledikleridir.
Darwin'in bu kitapta ortaya koydu¤u görüfllere göre, insan ›rklar›
evrimin farkl› basamaklar›n› temsil ediyordu ve baz› insan ›rklar›, di¤er
insanlara göre daha çok evrimleflmifl ve ilerlemifllerdi. Baz›lar› ise, nere-
deyse hala maymunlarla ayn› düzeydeydi.
Darwin, "yaflam mücadelesi"nin insan ›rklar› aras›nda da geçerli ol-
du¤unu öne sürmüfltü. "Kay›r›lm›fl ›rklar" bu mücadelede üstün geliyor-
lard›. Darwin'e göre kay›r›lm›fl ›rklar, Avrupal› beyazlard›. Asyal› ya da
Afrikal› ›rklar ise, yaflam mücadelesinde geri kalm›fllard›. Darwin daha
da ileri giderek, bu ›rklar›n dünya üzerindeki "yaflam mücadelesi"ni ya-
k›n zamanda tamamen kaybederek yok olacaklar›n› ileri sürmüfltü:
Belki de yüzy›llar kadar sürmeyecek yak›n bir gelecekte, medeni insan ›rk-
lar›, vahfli ›rklar› tamamen yeryüzünden silecekler ve onlar›n yerine geçe-
cekler. Öte yandan insans› maymunlar da… kuflkusuz elimine edilecekler.
Böylece insan ile en yak›n akrabalar› aras›ndaki boflluk daha da geniflleye-
cek. Bu sayede ortada flu anki Avrupal› ›rklardan bile daha medeni olan ›rk-
lar ve flu anki zencilerden, Avustralya yerlilerinden ve gorillerden bile da-
ha geride olan babun türü maymunlar kalacakt›r.8
Darwin, yine ‹nsan›n Türeyifli isimli kitab›n›n baflka bir bölümünde
afla¤› ›rklar›n yok olmalar› gerekti¤ini ve geliflmifl insanlar›n onlar› yaflat-
mak ve korumak için çal›flmalar›n›n gereksiz oldu¤unu iddia etmifl ve bu
durumu dam›zl›k hayvan yetifltiricileri ile karfl›laflt›rm›flt›:
Yaban›l insanlar›n vücutça ve kafaca zay›f olanlar› eleniverir; ve sa¤ ka-
lanlar, ço¤unlukla, gerçekten sa¤l›kl› kimselerdir. Öte yandan biz uygar in-
sanlar, elenme sürecini engellemek için elimizden geleni yapar›z; geri zeka-
l›lar, sakatlar ve hastalar için bak›mevleri kurar›z; yoksullar› koruma yasa-
lar› ç›kar›r›z; t›p uzmanlar›m›z, her hastay› yaflatmak için en son ana dek bü-
tün ustal›klar›n› gösterir… Böylece uygarlaflm›fl toplumlar›n zay›f bireyleri
kendi soylar›n› sürdürmektedir. Evcil hayvan yetifltiricili¤i yapm›fl hiç kim-
se bunun insan ›rk›na büyük bir zarar verece¤inden kuflku duymaz.9
Görüldü¤ü gibi Darwin ‹nsan›n Türeyifli isimli kitab›nda, Avustralya
yerlilerini ve zencileri gorillerle ayn› seviyede görmüfl ve bu ›rklar›n yok
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR28
olacaklar›n› ileri sürmüfltü. Di¤er "afla¤›" gördü¤ü ›rklar›n ise ço¤almala-
r›n›n engellenmesi ve böylece bu ›rklar›n yok edilmeleri gerekti¤ini sa-
vunmufltu. ‹flte günümüzde halen kal›nt›lar›na rastlad›¤›m›z ›rkç› ve ay-
r›mc› uygulamalar, Darwin taraf›ndan bu flekilde onaylanm›fl ve meflru-
laflt›r›lm›flt›r.
Darwin'in bu ›rkç› fikirlerine göre "medeni insana" düflen görev ise,
ileride detaylar›n› görece¤imiz gibi, bu evrimsel süreci biraz daha h›zlan-
d›rmakt›. Bu durumda zaten yok olacak olan geri kalm›fl ›rklar›n flimdi-
den yok edilmelerinin "bilimsel" aç›dan hiçbir sak›ncas› kalmam›flt›!
Darwin'in ›rkç› yönü, birçok yaz›s›nda ve tespitlerinde de etkisini
göstermifltir. Örne¤in, 1871'de ç›kt›¤› uzun gezide gördü¤ü Tierre del Fu-
egolu yerlileri tan›mlarken de ›rkç› ön yarg›lar›n› aç›kça ortaya koymufl-
tur. Yerlileri, "ç›r›lç›plak, boyalara batm›fl, yaban›l hayvanlar gibi ne yaka-
layabilirse yiyen, yönetimsiz, kendi kabileleri d›fl›ndakilere karfl› ac›ma-
s›z, düflmanlar›na iflkenceden zevk alan, kanl› kurbanlar sunan, çocukla-
r›n› öldüren, kar›lar›na köle gibi davranan, a¤›r bat›l inançlarla dolu" can-
l›lar olarak tasvir etmiflti. Oysa ayn› bölgeyi, ondan on y›l önce gezen
W. P. Snow isimli araflt›rmac›, ayn› yerlileri "güzel, güçlü, çocuklar›na
düflkün, baz› özgün el sanat-
lar›na sahip, baz› eflyalarda
özel mülkiyeti tan›yan, en
yafll› birkaç kad›n›n otorite-
sini kabul etmifl" insanlar
olarak anlatm›flt›.10
Bu örneklerden de
anlafl›ld›¤› gibi Darwin
tam bir ›rkç›yd›. Nitekim
What Darwin Really Said
(Darwin Gerçekte Ne Söy-
ledi) kitab›n›n yazar› Benjamin
Farrington'›n ifadesiyle de, Dar-
win ‹nsan›n Türeyifli kitab›nda "in-
san ›rklar› aras› eflitsizli¤in apaç›k-
l›¤›" hakk›nda birçok yorum yapm›flt›r.11
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 29
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Darwin'in ›rkç› yönü ç›kt›¤› gezi-
lerde de kendini gösteriyordu.
Örne¤in baflka araflt›rmac›lar›n
kültür ve yeteneklerinden bah-
setti¤i bir kabile için Darwin,
"yaban›l hayvanlar" s›fat›n› uy-
gun görmüfltü.
GÜNEY ATLANT‹K
OKYANUSU
GÜNEY OKYANUSU
Ayr›ca Darwin'in teorisinin Allah'›n varl›¤›n› inkar ediyor olmas›, in-
san›n Allah'›n yaratt›¤› bir varl›k oldu¤u ve her insan›n birbirbiriyle eflit
olarak yarat›ld›¤› gerçe¤inin de göz ard› edilmesine neden oldu. Bu da
›rkç›l›¤›n yükseliflini ve dünyada kabul görmesini h›zland›ran etkenler-
den biriydi. Amerikal› bilim adam› James Ferguson, yarat›l›fl›n reddedil-
mesinin ›rkç›l›¤›n yükselifli ile do¤rudan ba¤lant›l› oldu¤unu flöyle aç›k-
lar:
19. yüzy›l Avrupas›'nda geliflen yeni antropoloji, insan›n kökeni hakk›ndaki
iki z›t düflünce ekolünün savafl alan› haline geldi. Bunlar›n daha eski ve kök-
lü olan›, "tek kökenlilik"ti. Bu görüfl, tüm insano¤lunun renk ve özellik far-
k› olmadan, do¤rudan Adem'in soyundan geldi¤i ve Allah'›n tek bir fiili ile
yarat›ld›¤› inanc›na dayan›yordu. Ancak bu dönemde "çok kökenlilik" ola-
rak bilinen ve dini inanca karfl› koyufltan do¤an rakip bir teori (evrim te-
orisi) geliflti. Çok kökenlilik, farkl› insan ›rklar›n›n farkl› kökenleri oldu¤u-
nu savunuyordu.12
Hintli antropolog Lalita Vidyarthi ise Darwin'in evrim teorisinin, ›rk-
ç›l›¤› sosyal bilimlere nas›l kabul ettirdi¤ini flöyle aç›klar:
Darwin'in ortaya att›¤› 'en güçlülerin hayatta kalmas›' düflüncesi, insano¤-
lunun kültürel bir evrim sürecinden geçti¤ine ve en üst kademenin Beyaz
Adam'›n medeniyeti oldu¤una inanan sosyal bilimciler taraf›ndan coflkuyla
karfl›land›. Bunun bir sonucu olarak, 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndaki Bat›l›
bilim adamlar›n›n çok büyük bir k›sm› ›rkç›l›¤› fliddetle benimsediler.13
Darwin'den sonra gelen Darwinistler ise, onun ›rkç› görüfllerini is-
patlama çabas› içine girdiler. Bu u¤urda birçok bilimsel çarp›tma ve sah-
tekarl›k yapmaktan ise çekinmediler. Çünkü bunu ispatlad›klar› takdirde,
kendi üstünlüklerini ve di¤er ›rklar› ezme, sömürme ve hatta gerekti¤in-
de yok etme "haklar›n›" bilimsel olarak ispatlam›fl olacaklar›n› düflünü-
yorlard›.
Stephen Jay Gould da The Mismeasure of Man (‹nsan›n Yanl›fl Ölçü-
mü) isimli kitab›n›n 3. bölümünde, baz› antropologlar›n, beyaz ›rk›n üs-
tünlü¤ünü kan›tlamak için verileri çarp›tt›klar›n› belirtmektedir. Go-
uld'un belirtti¤ine göre, en çok baflvurduklar› yöntem, bulduklar› kafata-
s› fosillerinin beyin hacimleri konusunda çarp›tmalar yapmalar›d›r. Go-
uld kitab›nda birçok antropolo¤un, do¤ru bir ölçü olmamas›na ra¤men,
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR30
beyin hacmini zeka ile ilintili gösterdiklerini ve buna ba¤l› olarak, özellik-
le Kafkasyal›lar'›n beyin hacimlerini abartt›klar›n› ve zencilerle K›z›lderi-
lilerin kafataslar›n› olduklar›ndan daha küçük gösterdiklerini anlatmak-
tad›r.14
Gould, Ever Since Darwin (Darwin'den Bu Yana) isimli kitab›nda ise,
Darwinistler'in, baz› ›rklar› afla¤› bir tür olarak göstermek için girifltikleri
sapk›n iddialar› flöyle aç›klar:
Haeckel (Alman Darwinist) ve çal›flma arkadafllar› da, Kuzey Avrupal› be-
yazlar›n ›rksal üstünlü¤ünü göstermek için rekapitülasyon teorisini (yinele-
meli oluflum teorisi) kulland›. ‹nsan anatomisi ve davran›fl›na iliflkin bulgu-
lar› tarayarak, beyinlerden göbek deliklerine kadar bulabildikleri herfleyi
kulland›lar. Herbert Spencer flöyle yazd›: '‹lkellerin zihinsel özellikleri(…)
uygarlar›n çocuklar›nda görülen özelliklerdir.' Carl Vogt 1864'te ayn› fleyi
daha güçlü bir flekilde ifade etti: 'Büyümüfl zenci, zihinsel yetiler yönünden
çocu¤un do¤as›n› paylafl›r. (…) Baz› kabileler kendilerine özgü organizas-
yonlara sahip devletler kurmufllard›r. Ama geri kalanlara bakarak, bu ›rk›n
geçmiflte ya da günümüzde, insanl›¤›n ilerleyifline hiz-
met etmifl ya da korunmaya de¤ecek hiçbir fley yapma-
d›¤›n› çekinmeden söyleyebiliriz.' Frans›z t›bbi anato-
mi bilgini Etienne Serres gayet ciddi bir flekilde, siyah
erkeklerin ilkel oldu¤unu çünkü göbek deliklerinin se-
viyesinin düflük oldu¤unu ileri sürmüfltü.15
Darwin'in ça¤dafl› evrimci Havelock Ellis de
1894'de "Birçok Afrikal› ›rkta çocuklar, Avru-
pal› çocuklara göre belki biraz daha az zeki-
dir. Ama Afrikal› büyüdükçe aptallafl›r
ve bütün toplumsal yaflam› dar görüfllü
bir rutine dönüflür; oysa Avrupal›, can-
l›l›¤›n› korur."16
diyerek, üstün ve
afla¤› ›rk ayr›m›n› sözde "bilimsel"
bir aç›klamayla desteklemiflti.
Frans›z Darwinist antropolog Vac-
her de Lapouge ise, Race et Milieu Social: Es-
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 31
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Stephen Jay Gould ve
Darwin'in ›rkç› yönünü
aç›klad›¤› kitab›
sais d'Anthroposociologie (Irk ve Sosyal Çevre: Antropo-sosyoloji Üzerine Dene-
meler) (Paris 1909) adl› yap›t›nda beyaz olmayan s›n›flar›n, uygar yaflama
uyum sa¤layamam›fl vahflilerin çocuklar› ya da kan› bozulmufl s›n›flar›n
soysuz temsilcileri olduklar› görüflünü ortaya att›. Paris'in afla¤› ve yuka-
r› s›n›flar›n›n mezarl›klar›ndaki kafataslar›n› ölçerek sonuçlar ç›kard›. Bu
sonuçlara göre; insanlar kafataslar›na göre zengin, kendilerine güvenli,
özgürlük e¤ilimli iken, di¤er k›sm› tutucu, azla yetinen, iyi uflak niteli¤i
tafl›yan kimseler oluyorlard›; s›n›flar toplumsal ay›klanman›n ürünleriy-
di; toplumun yüksek s›n›flar› yüksek ›rklarla çak›fl›yordu; zenginlik dere-
cesi ile kafatas› endeksi orant›l› gidiyordu. Lapogue en sonunda bir keha-
nette bulundu: "Benim görüflüm odur ki, önümüzdeki y›llarda insanlar
birbirlerini kafataslar› yuvarlak ya da sivridir diye bo¤azlayacaklar" dedi
ve bu kehaneti kitab›n ilerleyen sayfalar›nda detaylar›yla görece¤imiz gi-
bi do¤ru ç›kt› ve 20. yüzy›l ›rkç›l›k nedeniyle yap›lan katliamlara tan›k ol-
du!…
Yaln›z antropologlar de¤il, entomolojistler (böcek bilimcileri) dahi
Darwinizm'in körükledi¤i ›rkç›l›k kervan›na sapk›n iddialarla kat›ld›lar.
Örne¤in, 1861 y›l›nda, bir ‹ngiliz entomolojisti dünyan›n çeflitli yerlerinde
yaflayan insanlar›n bedenlerinden bit toplat›p bunlar› inceledikten sonra
renklerinin ve büyüklüklerinin farkl› olduklar›, bir ›rk›n bitinin bir baflka
›rk›n bedeninde yaflayamayaca¤› gibi bugünün bilim düzeyinden bak›ld›-
¤›nda tek kelimeyle safsata olan bir sonuca ulaflm›flt›.17
Bilim adam› s›fat-
l› kifliler bile böyle aç›klamalar yapt›ktan sonra, baz› dogmatik ›rkç›lar›n
"zencilerin bitleri dahi zenci" gibi ak›l ve mant›k d›fl›, hiçbir anlam› olma-
yan sloganlar kullanmalar› pek yad›rganmad›.
Özetle, Darwin'in teorisinin ›rkç› yönü 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda
kendine çok elveriflli bir zemin buldu. Çünkü o dönemde Avrupal› "beyaz
adam", tam da böyle bir teorinin kendi suçlar›n› meflrulaflt›rmas›n› bekli-
yordu.
‹ngiliz Sömürgecili¤i ve Darwinizm
Darwin'in ›rkç› görüfllerinden en çok ç›kar sa¤layan ülke, Darwin'in
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR32
kendi vatan› ‹ngiltere oldu. Darwin, teorisini ortaya att›¤› y›llarda, ‹ngil-
tere dünyan›n bir numaral› sömürge imparatorlu¤unu kurmufl durum-
dayd›. Hindistan'dan Latin Amerika'ya kadar uzanan dev bir co¤rafyan›n
tüm do¤al kaynaklar›, ‹ngiliz ‹mparatorlu¤u taraf›ndan sömürülüyordu.
"Beyaz adam", kendi ç›kar› için dünyay› ya¤mal›yordu.
Ama elbette baflta ‹ngiltere olmak üzere sömürgeci ülkelerin hiçbiri
"ya¤mac›" olarak görülmek ve tarihe öyle yaz›lmak istemiyorlard›. Bu ne-
denle yapt›klar› ifli hakl› gibi gösterecek bir aç›klama ar›yorlard›. Bu aç›k-
lama, sömürülen insanlar› "ilkel insanlar", hatta "hayvan›ms› canl›lar" gi-
bi gösterebilmekti. Böylece katledilenler veya insanl›k d›fl› muameleye
maruz b›rak›lanlar, insan de¤il, yar› insan yar› hayvan canl›lar olarak gö-
rülebilecek ve onlara karfl› yap›lanlar bir suç teflkil etmeyecekti.
Asl›nda bu aray›fl yeni de¤ildi; dünya üzerinde sömürgecili¤in ilk
yay›l›fl dönemi olan 15 ve 16. yüzy›llara kadar dayan›yordu. Baz› ›rklar›n
yar› hayvan özelli¤i gösterdi¤iyle ilgili iddialar, ilk olarak Christopher
Columbus'un Amerika yolculuklar›nda ortaya at›lm›flt›. Bu iddialara gö-
re, Amerikal› yerliler gerçek birer insan de¤il, geliflmifl bir hayvan türüy-
dü. Bu nedenle de ‹spanyol sömürgecilerin hizmetine koflulabilirlerdi.
Her ne kadar Amerika'n›n keflfi hakk›nda çevrilen filmlerde
Columbus'un yerlilere karfl› çok insanc›l ve s›cak bir yaklafl›m› oldu¤u
imaj› verilse de, gerçekte Columbus yerlileri insan olarak görmüyordu.18
Christopher Columbus, büyük bir katliam› ilk bafllatan kifli oldu.
Keflfetti¤i yerlerde ‹spanyol kolonileri oluflturan Columbus yerlileri köle-
lefltirdi ve ilk olarak köle ticaretini bafllatt›. Columbus'un yerlilere uygu-
lad›¤› bask› ve sömürü politikas›n›, onu izleyen ‹spanyol "fatihleri" de-
vam ettirdiler; yap›lan katliamlar çok ileri boyutlara ulaflt›. Örne¤in, Co-
lumbus ilk geldi¤inde nüfusu 200 bin olan bir adada 20 y›l geçmeden sa-
dece 50 bin, 1540 y›l›nda ise sadece bin kifli kalm›flt›. ‹spanyol fatihlerinin
en ünlüsü Fernando Cortés ise 1519 fiubat'›nda Meksika'ya ayak bast›¤›n-
da toplam K›z›lderili nüfusu 25 milyonken, 1605 y›l›nda 1 milyona inmifl-
ti. Hispaniola adas›nda 1492'de 7-8 milyon olan nüfus 1496'da 4 milyon,
1570 y›l›nda ise sadece 125 kifliye düfltü. Tarihçilerin verdikleri rakamlara
göre, Columbus'un k›taya ayak basmas›ndan sonraki bir yüzy›ldan daha
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 33
Harun Yahya (Adnan Oktar)
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR34
az bir süre içinde 95 milyon yerli sömürgeciler taraf›ndan katledildi. Co-
lumbus, Amerika'y› keflfetti¤inde k›tada 30 milyon K›z›lderili yafl›yordu.
O zamandan bugüne gerçekleflen katliamlar neticesinde ise 2 milyon nü-
fuslu kay›p bir ›rk haline geldiler.
Bu katliamlar›n bu kadar ac›mas›z boyutlara ulaflmas›n›n nedeni, K›-
z›lderililerin insan olarak görülmemeleri, hayvan olarak kabul edilmele-
riydi.
Ancak sömürgecilerin bu iddialar› fazla taraftar toplamad›. Çünkü o
dönemde Avrupa'da, tüm insanlar› Allah'›n eflit olarak yaratt›¤› ve hepsi-
nin tek bir atadan, Hz. Adem'den geldikleri gerçe¤i yayg›n bir kabul gö-
rüyordu. Hatta Katolik Kilisesi, bu ya¤mac› istilac›lara karfl› kesin bir ta-
v›r koymufltu. Bunun en bilinen örneklerinden biri Chiapas psikoposu
Bartolome de Las Casas'›n, Columbus ile birlikte Yeni Dünya'ya ayak ba-
san kolonicilerin "yerliler bir tür hayvand›r" iddias›na karfl›l›k, yerlilerin
"gerçek birer insan" olduklar›n› söyleyerek verdi¤i yan›tt›r. 1537 y›l›nda
KIZILDER‹L‹ KATL‹AMI
Christopher Columbus'un
Amerika'y› keflfi ile korkunç bir
K›z›lderili katliam› bafllad›.
ise Papa III. Paul yay›nlad›¤› bir fermanda yerlilere yap›lan vahfli muame-
leyi lanetlemifl, K›z›lderililerin iman etme yetene¤ine sahip gerçek insan-
lar olduklar›n› aç›klam›flt›r.19
Oysa 19. yüzy›la gelindi¤inde durum de¤iflti. Materyalist felsefenin
yay›lmas›yla ve toplumlar›n dinden uzaklaflmas›yla birlikte, insanlar›
Allah'›n yaratt›¤› gerçe¤i de göz ard› edilmeye baflland›. Bu, önceki sayfa-
larda da de¤inildi¤i gibi ayn› zamanda ›rkç›l›¤›n da yükselifli idi.
Darwinist-materyalist felsefenin 19. yüzy›lda yükselmesiyle, ›rkç›l›k
da güçlenmiflti ve bu da Avrupa'n›n emperyalist düzenine büyük bir des-
tek sa¤lam›fl oluyordu.
Oxford, Stanford, Harvard gibi üniversitelerde y›llarca tarih profe-
sörlü¤ü yapm›fl olan James Joll, halen üniversitelerde ders kitab› olarak
okutulan "Europe Since 1870" (1870'den Bu Yana Avrupa) isimli kaynak
kitab›nda, Darwinizm ile emperyalizm ve ›rkç›l›k aras›ndaki ideolojik ilifl-
kiyi flöyle anlat›r:
Emperyalizm kavram›na ilham veren fikirlerin en önemlisi, "Sosyal Darwi-
nizm" bafll›¤› alt›nda s›n›fland›r›labilecek olanlard›r. Bu fikir-
ler; devletler aras›ndaki iliflkiyi daimi bir mücadele olarak ka-
bul eder. Bu mücadelede baz› ›rklar di¤erlerine göre "üstün"
say›lm›fl ve bir evrimsel süreç içinde güçlülerin kendilerini sü-
rekli ortaya koymalar› gerekti¤i kabul edilmifltir.
‹ngiliz do¤abilimci Charles Darwin, 1859'da yay›nlanan Tür-
lerin Kökeni onu 1871'de takip eden ‹nsan›n Türeyifli adl› ki-
taplar›yla büyük bir tart›flma bafllatm›fl ve Avrupa düflüncesi-
nin farkl› dallar›n› ayn› anda etkilemifltir… Darwin'in fikirle-
ri, ve onun ‹ngiliz felsefeci Herbert Spencer gibi baz› ça¤-
dafllar›n›n düflünceleri, çok h›zl› bir biçimde bilim d›fl›n-
daki alanlara da uygulanm›flt›r… Darwinizm'in top-
lumsal geliflmeye en çok uygulanabilir olan yönü ise,
dünyada do¤al kaynaklar›n besleyemeyece¤i bir nu-
füs fazlas› bulundu¤u ve bunun her zaman güçlü-
lerin veya "uygunlar›n" galip ç›kaca¤› daimi bir
yaflam mücadelesi gerekti¤i yönündeki inanç-
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 35
Kraliçe Victoria ve üstte
katliamlar›n›n bafl aktörü
‹spanyol Fernando Cortés
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR36
t›r. Baz› sosyal bilimciler için, bu noktadan hareketle, en "uygun" kavram›-
na ahlaki bir mana katmak ve dolay›s›yla yaflam mücadelesinde üstün gelen
türlerin veya ›rklar›n ahlaken üstün olduklar›n› savunmak çok kolay olmufl-
tur.
Dolay›s›yla do¤al seleksiyon doktrini, kolayl›kla Frans›z yazar Arthur Gobi-
neau taraf›ndan gelifltirilen bir baflka fikir ekolüyle de birleflmifltir. Gobine-
au, 1853 y›l›nda ‹nsan "Irklar›n›n Eflitsizli¤i Üzerine Bir Makale" adl› çal›fl-
may› yay›nlayan kiflidir. Gobineau geliflmedeki en önemli etkenin ›rk oldu-
¤unu savunmufl ve di¤erlerine üstünlük sa¤layan ›rklar›n, kendi ›rksal saf-
l›klar›n› en iyi koruyabilenler oldu¤unu ileri sürmüfltür. Gobineau'ya göre,
tarihteki bu yaflam mücadelesinde en üstün gelen ›rk, Aryan ›rk› olmufltur…
Bu fikirleri bir aflama daha ileri götüren kifli ise, ‹ngiliz yazar Houston Ste-
wart Chamberlain'dir… Hitler yazara (Chamberlain'e) o kadar hayranl›k
beslemifltir ki, onu 1927 y›l›nda ölüm döfle¤inde ziyarete gelmifltir.20
Görüldü¤ü gibi Darwin'den ›rkç› düflünürlere, emperyalistlere ve
oradan da Hitler'e kadar uzanan bir ideolojik zincir vard›r. Darwinizm,
hem 19. yüzy›lda dünyay› kana bulayan emperyalizmin hem de 20. yüz-
y›lda ayn› ifli gerçeklefltiren Nazizm'in ideolojik temelidir.
Kraliçe Victoria'n›n ad›yla an›lan Viktorya Dönemi ‹ngilteresi, arad›-
¤› sözde bilimsel zemini Darwinizm'de bulmufltu.
‹ngiltere sömürgecilikten büyük bir kazanç sa¤l›yordu ve sömürge-
lerinde yaflayan insanlar› kendi menfaatleri için belalara u¤ratmaktan çe-
kinmiyordu. ‹ngiliz emperyalizminin bu kirli siyasetinin örneklerinden
biri Çin'e karfl› aç›lan "Afyon Savafllar›" oldu. ‹ngiltere, Hindistan'da ye-
tifltirdi¤i afyonu 19. yüzy›l›n ilk çeyre¤inden itibaren Çin'e kaçak olarak
sokmaya bafllad›. D›fl ticaretindeki a盤› kapatmak için yapt›¤› bu afyon
kaçakç›l›¤›na giderek h›z verdi. Uyuflturucunun ülkeye s›zmas› ise bir
yandan Çin devletinin kendi topraklar› üzerindeki otoritesini derinden
sarsm›flt›. Toplumdaki yozlaflma k›sa sürede ciddi boyutlara ulaflt›. Çin
hükümetinin uzun süre tereddüt ettikten sonra ç›karmak zorunda kald›-
¤› afyon yasa¤›, ilk Afyon Savafl›'na (1838-1842) yol açt›. Bu savafl ülkeyi
kesin olarak y›k›ma sürükledi. Çin, yabanc› güçlerle her karfl› karfl›ya ge-
liflinde ordusunun yetersizli¤i yüzünden boyun e¤mek ve onlar›n giderek
artan isteklerini kabul etmek zorunda kald›. Bat›l›lar 1842 y›l›ndan itiba-
ren yavafl yavafl Çin topraklar› içinde gerçek nüfuz bölgeleri edindiler;
Çinlilerin elinden büyük liman mahallelerini (imtiyazlar) ald›lar, tarlalar›
kiralad›lar ve ülkenin kendilerine en çok yarar sa¤layacak flekilde d›flar›
aç›lmas›n› flart kofltular. Tüm bunlar›n sonucunda ülkede yaflanan sefalet,
hükümetin zaafiyeti ve Çin topraklar›n›n yavafl yavafl elden gidiyor olma-
s› birçok ayaklanmaya yol açt›.
Çin'de yaflananlar, ‹ngiltere'nin politikas›n›n sonuçlar›ndan sadece
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 37
PILTDOWN ADAMI SAHTEKARLI⁄I
ngiliz emperyalizminin evrim te-
orisinden ald›¤› ilham›n en ilginç
göstergelerinden biri, Piltdown
Adam› skandal› oldu.
1912 y›l›nda ‹ngiltere'nin Piltdown böl-
gesinde garip bir kafatas› fosili bulundu.
Fosili bulan Charles Dawson adl› bilim
adam› ve ekibi, bunun yar› maymun yar›
insan bir canl›ya ait oldu¤unu ilan etti. Fo-
sili inceleyen tan›nm›fl evrimci anatomist
Arthur Keith de bu sonucu do¤rulad›.
Ancak Dawson'›n ve Keith'in özellikle
vurgulad›¤› bir nokta vard›. Bulunan fosi-
lin beyni, aynen günümüz insanlar›n›nki
kadar büyüktü. Çene ise maymunsu özel-
likler gösteriyordu.
Piltdown fosilinin bu büyük beyni, ‹n-
gilizleri bir anda ilginç bir gurur duygusu-
na kapt›rd›. Bu kafatas› ‹ngiltere'de bulun-
du¤una göre, ‹ngilizlerin atas› olmal›yd›.
Fosilin beyninin büyük olmas› ise, ‹ngiliz-
lerin tüm di¤er insan ›rklar›ndan çok daha
önce evrimlefltikleri, yani onlardan üstün
olduklar› fleklinde yorumlanm›flt›.
‹flte bu nedenle Piltdown buluflu ‹ngil-
tere'de büyük heyecan meydana getirdi.
Gazeteler ateflli bafl-
l›klar att›. Kalabal›k-
lar, ‹ngiliz gururunu
okflayan bu buluflu
coflkuyla kutlad›. ‹n-
giliz hükümeti ise, bu
büyük bulufltan dolay› Arthur Keith'e flö-
valyelik ünvan› verdi.
Tan›nm›fl evrimci paleontolog David
Johanson, Piltdown fosilinin ‹ngiliz emper-
yalizmiyle olan iliflkisini flöyle aç›klar:
Piltdown Adam› son derece Avrupa
merkezli bir geliflmeydi. Bu sayede sadece
beyin üstünlük sa¤lam›fl olmuyordu, ayn›
zamanda ‹ngilizler üstünlük sa¤lam›fl olu-
yordu.*
‹ngilizlerin Piltdown'dan ald›klar› üs-
tün ›rk ilham›, 1953 y›l›na kadar devam et-
ti. Ancak o y›l fosili detayl› olarak in-
celeyen Kenneth Oakley adl› bilim adam›,
bunun 20. yüzy›l›n en büyük sahtekarl›¤›
oldu¤unu ortaya ç›kard›. Fosil, bir insan
kafatas›na, bir orangutan çenesi eklen-
mesiyle üretilmiflti.
*Don Johanson, In Search of Human Origins,
1994 WGBH Educational Foundation
‹‹
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR38
biriydi. 19. yüzy›l boyunca Güney Afrika, Hindistan, Avustralya gibi co¤-
rafyalarda ‹ngiliz emperyalizminin sömürüsü en ac› boyutlar›yla yaflan-
d›.
‹ngiltere'nin bu sömürü düzenini meflrulaflt›rmak, hakl› gibi göster-
mek ifli ise, baz› ‹ngiliz sosyal bilimcilerine ve bilim adamlar›na düflmüfl-
tü. ‹flte Charles Darwin, bunlar›n en önemlisi ve etkilisi oldu. Evrim süre-
cinde "ileri ›rklar" oldu¤unu öne süren, bunlar›n "beyaz ›rk" oldu¤unu id-
dia eden ve beyazlar›n di¤erlerini sömürmesini "do¤a kanunu" olarak
gösteren Darwindir.
Darwin'in sömürgeci ›rkç›l›¤a kazand›rd›¤› bu meflruiyet nedeniyle,
‹sviçre Federal Teknoloji Enstitüsü Yerbilimleri Bölüm Baflkan› ünlü Çin
kökenli bilim adam› Kenneth J. Hsu, Darwin'i "Victoria Dönemi ‹ngiltere-
si için ideal bir bilim adam›, Çin'e zorla afyon satabilmek için bu ülkeyi ifl-
gal eden, bunu da serbest ticaret ve 'en güçlülerin hayatta kalmas›' kura-
l›na dayand›ran ülkenin bilimsel dayana¤›" fleklinde tarif eder.21
Darwin'in Türk Düflmanl›¤›
‹ngiliz sömürgecili¤inin 19. yüzy›l›n sonlar›nda kendisine seçti¤i en
önemli hedef, Osmanl› ‹mparatorlu¤u'ydu.
Osmanl› Devleti, o dönemde Yemen'den Bosna-Hersek'e kadar uza-
nan dev bir co¤rafyan›n hakimiydi. Ancak as›rlard›r bar›fl, huzur ve istik-
rar içinde yönetti¤i bu co¤rafyay› kontrol etmekte zorlan›yordu. H›risti-
yan az›nl›klar ba¤›ms›zl›k amac›yla ayaklan›yor, Rusya gibi büyük askeri
güçler de Osmanl›'y› tehdit ediyordu.
Osmanl›'y› tehdit eden güçler aras›na, yüzy›l›n son çeyre¤inde ‹ngil-
tere ve Fransa da kat›ld›. Özellikle ‹ngiltere, Osmanl›'n›n güney eyaletle-
rine göz dikti. 1878'de imzalanan Berlin Anlaflmas›, Avrupa'n›n sömürge-
ci güçlerinin Osmanl›'y› paylaflma kararlar›n›n bir ifadesiydi. Befl y›l son-
ra, 1882'de, ‹ngiltere bir Osmanl› topra¤› olan M›s›r'› iflgal etti. ‹ngiliz sö-
mürgecili¤i, daha sonra da Osmanl›'n›n Ortado¤u'daki eyaletlerini ele ge-
çirme planlar›na giriflti.
‹ngiltere bu emperyalist politikalar›n› her zaman oldu¤u gibi ›rkç›l›-
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 39
¤a dayand›r›yordu. ‹ngiliz hükümeti kas›tl› olarak Osmanl›'y› ve özellik-
le Osmanl›'n›n asli unsuru olan Türk milletini sözde "geri" bir millet ola-
rak göstermeye çal›fl›yordu.
‹ngiliz Baflbakan› William Ewart Gladstone, aç›kça "Türkler insanl›-
¤›n insan olmayan numuneleridir. Medeniyetimizin bekas› için onlar› As-
ya steplerine geri sürmeli veya Anadolu'da yok etmeliyiz" diyordu.22
Bu ve benzeri sözler, ‹ngiliz hükümeti taraf›ndan on y›llar boyunca
Osmanl›'ya yönelik bir propaganda malzemesi olarak kullan›ld›. ‹ngilte-
re, Türk Milletini, Avrupal› ileri ›rklara boyun e¤mesi gereken sözde geri
bir ›rk olarak göstermeye çal›flt›.
Bu propagandan›n sözde bilimsel dayana¤› ise Charles Darwin'di!...
Darwin'in Türk Milleti hakk›ndaki yorumlar›, 1888 y›l›nda yay›nla-
nan The Life and Letters of Charles Darwin (Charles Darwin'in Hayat› ve
Mektuplar›) adl› kitapta yer al›yordu. Darwin, do¤al seleksiyon sonucun-
Charles Darwin, ‹ngiltere'nin Osmanl›'ya
yönelik siyasi planlar›na katk›da bulun-
mak amac›yla, teorisini kullanm›fl ve
Türk Milleti'ni geri bir ›rk olarak göster-
meye çal›flm›flt›r. Günümüzün Türk düfl-
manlar› hala Darwin'in bu hezeyanlar›n-
dan destek almaktad›r.
DARWIN'‹N ÖZEL MEKTUPLARIN-
DA
da sözde "geri ›rklar"›n elenerek medeniyetin geliflmesine katk›da bulun-
du¤unu öne sürüyor ve sonra da Türk Milleti hakk›nda aynen flunlar›
söylüyordu:
Do¤al seleksiyona dayal› kavgan›n, medeniyetin ilerleyifline sizin zannetti-
¤inizden daha fazla yarar sa¤lad›¤›n› ve sa¤lamakta oldu¤unu ispatlayabi-
lirim. Düflünün ki, birkaç yüzy›l önce Avrupa, Türkler taraf›ndan iflgal edil-
di¤inde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk alt›nda kalm›flt›, ama art›k
bugün Avrupa'n›n Türkler taraf›ndan iflgali bize ne kadar gülünç geliyor.
Avrupa ›rklar› olarak bilinen medeni ›rklar, yaflam mücadelesinde Türk
barbarl›¤›na karfl› galip gelmifllerdir. Dünyan›n çok da uzak olmayan bir
gelece¤ine bakt›¤›mda, bu tür afla¤› ›rklar›n ço¤unun medenileflmifl yüksek
›rklar taraf›ndan elimine edilece¤ini (yok edilece¤ini) görüyorum.23
Darwin'in bu hezeyan›, ‹ngiltere'nin Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nu y›k-
ma politikas›na destek vermek için yaz›lm›fl bir propaganda malzemesiy-
di. Nitekim bu propaganda malzemesi etkili oldu. Darwin'in "Türk Mille-
ti yak›nda yok olacakt›r; bu evrimin kanunudur" anlam›na gelen sözü, ‹n-
gilizlerin Türk düflman› propaganda kampanyalar›na sözde bilimsel bir
destek verdi.
‹ngiltere'nin Darwin'in kehanetini gerçeklefltirme hevesi, as›l olarak
I. Dünya Savafl›'nda hayata geçti. 1914'de bafllayan bu büyük savafl, bir
yanda Almanya ve Avusturya-Macaristan, di¤er yanda ise ‹ngiltere-Fran-
sa-Rusya ittifaklar›n›n aras›ndaki ç›kar çat›flmalar›ndan do¤mufltu. Ancak
savafl›n içindeki en önemli hesaplardan biri, Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nu
y›kma ve paylaflma hedefiydi.
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR40
ÇANAKKALE SAVAfiI
Çanakkale Savafl›'nda Türk
Ordusu, 250 bin flehit vererek
‹ngilizlerin bafl›n› çekti¤i düfl-
man kuvvetlerine karfl› kah-
ramanca çarp›flt›.
‹ngiltere, iki ayr› yönden Osmanl› ‹mparatorlu¤u'na sald›rd›. Birinci
yön, Osmanl›'n›n Ortado¤u'daki topraklar›n› ele geçirmek amac›yla aç›-
lan Kanal, Filistin ve Irak cepheleriydi. ‹kinci yön ise, I. Dünya Savafl›'n›n
en kanl› muharebelerinden birinin yafland›¤› Çanakkale cephesi oldu. Ça-
nakkale'deki Türk ordusu, ‹ngilizlerin bafl›n› çekti¤i düflman kuvvetleri-
ne direnmek için 250 bin flehit vererek kahramanca çarp›flt›. ‹ngilizler ise,
sözde "afla¤› ›rk" olarak gördükleri Türklere karfl› savaflmak üzere, kendi
askerlerinden çok, Hintli askerleri ya da Avustralya, Yeni Zelanda gibi sö-
mürgelerinden devflirdikleri Anzak birliklerini göndermifllerdi.
Darwin'in Türk düflmanl›¤›n›n yank›lar›, I. Dünya Savafl›'n›n ard›n-
dan da devam etti. Bugün Avrupa'daki soydafllar›m›za karfl› haince sald›-
r›lar düzenleyen Avrupal› neo-Nazi gruplar›, hala Darwin'in Türk Milleti
hakk›ndaki hezeyanlar›ndan ilham al›yorlar. Bu Türk düflman› ›rkç› grup-
lar›n internet sayfalar›nda, Darwin'in Türkler hakk›ndaki sözleri yer al›-
yor. (Bkz. Hitler ve Darwin'in Kanl› ‹ttifak› bölümü)
Amerika'da Irkç›l›k ve Sosyal Darwinizm
Sosyal Darwinizm sadece ‹ngiltere'deki de¤il, dünyan›n di¤er ülke-
lerindeki emperyalistlere ve ›rkç›lara dayanak sa¤l›yordu. Bu nedenle
tüm dünyada h›zla yay›ld›. Teoriyi benimseyen-
lerin bafl›nda, ABD Baflkan› Theodore Roosevelt
geliyordu. Roosevelt, K›z›lderililere karfl› "teh-
cir" (bir yerden zorla göç ettirmek, sürmek) ad›
alt›nda uygulanan etnik temizlik program›n›n
en önde gelen uygulay›c› ve savunucusuydu.
The Winning of The West
(Bat›n›n Zaferi) adl› kita-
b›nda katliam›n ideoloji-
sini kurarak, K›z›lderili-
leri ortadan kald›racak
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 41
ABD Baflkan› T. Roosevelt,
Bat›n›n Zaferi isimli kitab›nda
katliam›n ideolojisini kurdu ve
sonra bu katliam› uygulad›.
›rksal bir savafl›n kaç›n›lmaz oldu¤unu anlatm›flt›. En büyük dayana¤› ise
kendisine yerlileri ilkel bir tür olarak tan›mlama imkan›n› veren Darwi-
nizm'di.24
Roosevelt'in öngördü¤ü gibi K›z›lderililerle yap›lan anlaflmalar›n
hiçbirine sad›k kal›nmad› ve buna da "ilkel ›rk" safsatas› ile sahte bir mefl-
ruiyet sa¤land›. Kongre, K›z›lderililerle yap›lan tüm anlaflmalar› 1871 y›-
l›nda bir kenara atm›fl ve onlar› içinde ölümü bekleyecekleri ölü toprakla-
ra sürmeye karar vermiflti. Karfl› taraf insan olarak alg›lanmad›ktan son-
ra onlarla yap›lan anlaflmalar›n nas›l bir de¤eri olabilirdi?…
Roosevelt ayr›ca ‹ngilizce konuflan insanlar›n (Anglo Saxonlar›n)
tüm insan ›rklar›n›n en ilerisi olduklar›n› öne sürmüfl ve Anglo Saxonlar
ile di¤er ›rklar aras›nda kaç›n›lmaz bir savafl olaca¤›n› öngörmüfltü.25
Anglo Saxon ›rkç›l›¤›n›n önde gelen savunucular›ndan Amerikal› ev-
rimci Protestan Rahip Josiah Strong da ayn› mant›klar› kullan›yordu. Bir
keresinde flöyle yazm›flt›:
Dünya nüfusunun ›rklar›n son mücadelesini zorunlu k›laca¤› zaman yakla-
fl›yor. Birleflik Devletler de do¤al olarak, kendi kurumlar›n› insanl›¤›n geri
kalan bölümüne empoze edecek güce sahip olmal›d›r. Kimse kuflku duya-
maz ki, ›rklar aras›nda bu çat›flma, en güçlülerin ayakta kalmas› ile sonuç-
lanacakt›r.26
Sosyal Darwinizm'i kullanarak kendilerine meflruiyet sa¤lamaya ça-
l›flan ›rkç›lar›n aras›nda zenci düflmanlar› baflta geliyordu. ‹nsan ›rklar›n›
derecelere ay›ran ve en üstününü beyaz ›rk olarak tan›mlarken, en ilkeli-
ni de siyah olarak gösteren bu ›rkç› teoriler evrim kuram›na dört elle sa-
r›ld›lar.27
Evrimci ›rkç› teorisyenlerin bafl›nda gelen Henry Fairfield Osborn,
"‹nsan Irklar›n›n Evrimi" bafll›kl› bir makalesinde "ortalama bir zencinin
zeka yafl›, Homo Sapiens (günümüz insan›) türüne ait on bir yafl›ndaki bir
çoçu¤un zekas›na ancak ulaflabilir" diye yaz›yordu.28
Bu mant›¤a göre zenciler insan bile say›lm›yorlard›. Evrimci ›rkç› dü-
flüncenin en bilinen savunucular›ndan bir di¤eri olan Carletoun Coon ise
1962'de yay›nlad›¤› Origins of Races (Irklar›n Kökeni) adl› kitab›nda, siyah
›rkla beyaz ›rk›n henüz Homo erectus döneminde birbirinden ayr›lm›fl iki
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR42
ayr› tür oldu¤unu öne sürüyordu. Coon'a
göre beyazlar bu ayr›flmadan sonra evrim-
sel olarak öne geçmifllerdi. ‹flte ABD'de zen-
cilere karfl› ayr›mc›l›¤› savunanlar, uzun sü-
re bu sözde bilimsel aç›klamay› kulland›lar.
Kendilerini destekleyen bilimsel bir te-
orinin varl›¤›, Amerika'da ›rkç›l›¤› h›zla t›r-
mand›rd›. Irk ayr›m›na karfl› olmas›yla ta-
n›nan W. E. Dubois, 20. yüzy›l Amerikan
›rkç›l›¤›n› flöyle tan›mlar:
20. yüzy›l›n bafll›ca sorunu renk ayr›m› sorunu-
dur. Yeryüzünün en büyük demokrasisi olmay›
isteyen ve baz› aç›lardan da bunu baflarm›fl olan
bir ülkede ›rkç›l›k sorununun bu derece yayg›n
biçimde ortaya ç›km›fl olmas› onun paradoksla-
r›n›n en önemsizi de¤ildir. Köleli¤in kald›r›lma-
s› siyah ve beyaz halk aras›nda kardeflli¤in ku-
rulmas›na yetmemifl, k›sa süre içinde tesis edi-
len resmi ayr›mc›l›k günümüzde hala ç›k›fl yol-
lar› aranan hukuki ve fiili bir durum haline dö-
nüflmüfltür.29
"Jim Crow Yasalar›" ad›yla tan›nan ilk
›rk ayr›mc› yasalar›n ortaya ç›kmas› da bu
döneme rastlar. (Jim Crow, afla¤›lamak
amac›yla beyazlar taraf›ndan siyah-
lara tak›lan isimlerden biriydi).
Zencilere, kesinlikle insan gibi
davran›lm›yor, her yerde
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 43
Amerika'da 19. yy sonu ve 20. yüzy›l
bafllar›nda zengin beyazlar zencilere
karfl› son derece ac›mas›zd›. Uygu-
lamalar ve kanunlar zencilerin insan
olarak görülmedi¤ini aç›kça gösteri-
yordu. Kendileri büyük bir zenginlik
içinde yaflarken, zencilere insanl›k
d›fl› muamelelerde bulunuyorlard›.
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR44
afla¤›lanarak hor görülüyorlard›; üstelik bu ›rkç› tav›r birkaç kiflinin tavr›
de¤il, Amerikan devletinin yasalar ile bizzat belirledi¤i bir tav›rd›. Demir-
yollar› ve tramvaylarda ›rk ayr›m›n› benimseyen ilk yasa 1875'de Tenes-
see'de kabul edildikten hemen sonra, tüm
Güney eyaletlerinde birden demiryollar›n-
da ›rk ayr›m› uygulamas›na gidildi. Her
yere "Sadece Beyazlar ‹çin" ve "Siyahlar"
tabelalar› as›ld›. Asl›nda bunlar›n hepsi
mevcut durumun resmiyet kazan-
mas› anlam›na geliyordu.
ZENC‹LERE YAPILAN ZULÜM
Ku Klux Klan, zencilere yönelik en
ac›mas›z sald›r›lar› yapan ›rkç› grup-
tu. Yandaki resimde gösterilen zin-
cir, zenci kölelerin birbirlerine ba¤-
land›klar› bir zincirdir.
Farkl› ›rklardan olanlar aras›nda evlilik yasakland›. Yasalara göre ayr›m
hastanelerde, cezaevlerinde, mezarl›klarda zorunluydu. Uygulamada ise
bu, otelleri, tiyatrolar›, kütüphaneleri ve hatta asansör ve kiliseleri de kap-
s›yordu. Ayr›m›n en a¤›r biçimde hissedildi¤i alan ise okullard›. Çünkü
bu, siyahlar›n aleyhine en a¤›r sonuçlar› veren uygulamayd› ve onlar›n
kültürel gelifliminin önündeki en büyük engeldi.
Irk ayr›m› uygulamalar›na yayg›n bir fliddet dalgas› efllik etti. Linç
edilen siyahlar›n say›s›nda h›zl› bir art›fl oldu. 1890-1901 y›llar› aras›nda
1300'ü aflk›n siyah linç edildi. Bu uygulamalar›n sonucunda birçok eyalet-
te siyahlar›n ayaklanmalar› bafllad›.
Bu sürece ›rkç› düflünce ve teoriler efllik etti. Amerikan biyolojik ›rk-
ç›l›¤› da k›sa bir süre sonra kendini R. B. Bean'in kafatas› ölçümü yoluyla
vard›¤› sonuçlarla ifade edecek ve yeni k›ta halk›n› denetim d›fl› bir göç
dalgas›ndan koruma bahanesi alt›nda, özel türde bir Amerikan ›rkç›l›¤›
ortaya ç›kacakt›. The Passing of the Great Race (Üstün Irk›n Sona Ermesi) ki-
tab›n›n yazar› (1916) Madison Grant; "iki ›rk›n kar›flmas›n›n afla¤› türden
ilkel bir ›rk›n ortaya ç›kmas›na yol açaca¤›n›" yazd› ve ›rklar aras› evlilik-
lerin yasaklanmas›n› istedi.30
Irkç›l›k, Amerika'da oldu¤u gibi tüm dünyada da Darwin'den önce
vard›. Ancak, daha önce de belirtildi¤i gibi, 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan
sonra Darwinizm, ›rkç› görüfl ve uygulamalara göstermelik bir destek
sa¤lad›. Örne¤in, bu bölümde de yer verildi¤i gibi ›rkç›lar görüfllerini ifa-
de ederlerken Darwinizm'in iddialar›n› slogan gibi kulland›lar. Dar-
win'den önce ac›mas›zl›k olarak görülen fikirler, Darwin'den sonra do¤a
kanunu olarak kabul edilmeye baflland›.
Darwinist Irkç›lar›n ‹nsanl›k D›fl› Uygulamalar›
Aborijin Soyk›r›m›
Avustralya'n›n yerli halk› "Aborijinler" olarak bilinir. K›tada binlerce
y›ld›r yaflamakta olan bu insanlar, Avrupal› göçmenlerin ülkede yay›lma-
s›yla birlikte tarihin en büyük soyk›r›mlar›ndan birine maruz kald›lar. Bu
soyk›r›m›n ideolojik temeli ise, Darwinizm'di. Darwinist ideologlar›n
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 45
Harun Yahya (Adnan Oktar)
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR46
Aborijinler hakk›ndaki görüflleri, bu
insanlar›n maruz kald›klar› vahfletin
teorisini oluflturdu.
Londra bas›lan Antropological Re-
view'den evrimci antropolog Max
Muller, 1870'de insan ›rk›n› yedi kate-
goriye ay›rm›flt›; Aborijinler en altta
yer al›yordu ve Avrupal› beyazlar›n
soyu olan Aryan ›rk› en üst s›rada idi.
Ünlü bir sosyal Darwinist olan H. K.
Rusden ise Aborijinler hakk›nda 1876
y›l›nda flöyle bir aç›klamada bulundu:
En uygunlar›n yaflamas›, kuvvetin hakl›
oldu¤u anlam›na gelir. Bu nedenle afla¤›
›rk olan Avustralyal›lar› ve Maori ›rk›n›
yok ederken ac›mas›z ve de¤iflmeyen do-
¤al seleksiyon kanunlar›n› yerine getiri-
riz… ve miras›n› so¤uk kanl›l›kla
kabul ederiz.31
Tazmanya Royal Soci-
ety'nin baflkan› olan James
Barnard ise 1890'da; "yok et-
me ifllemi evrim ve en uygun-
lar›n yaflama kanununun bir
aksiyonudur" dedi ve "bu ne-
denle Avustralyal› Abori-
jinleri öldürme konu-
sunda suçlamay› hak
eden herhangi bir se-
bep yoktur" diye de-
vam etti.32
Darwin'in bes-
ledi¤i bu ›rkç›, ac›-
ABOR‹J‹N KATL‹AMI
Avustralyal› yerliler
Aborijinler, evrimciler
taraf›ndan geliflmemifl bir
insan türü olarak
görüldüler ve katledildiler.
mas›z ve vahfli görüfller sonucunda, Aborijinleri yok etmeye yönelik kor-
kunç bir katliam bafllat›ld›. Aborijinler öldürüldükten sonra, kafataslar›
istasyon benzeri yerlerin kap›lar›na as›ld›. Aborijin ailelerine zehirli ek-
mek verilerek öldürüldüler. Avustralya'n›n birçok yerindeki Aborijin yer-
leflim birimleri 50 y›l içinde vahfli bir biçimde ortadan kalkt›.33
Aborijinlere yönelik uygulamalar, katliamlarla da bitmedi. Bu ›rka
mensup pek çok insan, denek hayvan› muamelesi gördü. Washington
D.C.'deki Smithsonian Enstitüsü çeflitli ›rklardan 15.000 kiflinin kal›nt›la-
r›n› elinde tutuyordu. Hayvandan insana geçiflte "kay›p halka"y› olufltu-
rup oluflturmad›klar›n› gözlemlemek amac›yla ise 10.000 Avustralya
Aborijin yerlisi gemiyle British Museum'a götürüldü.
Müzeler sadece kemiklere ilgi duymakla kalmam›fl, ayn› zamanda
Aborijinlere ait beyinleri saklayarak yüksek fiyata satm›fllard›. Ayr›ca ör-
nek (numune) olarak kullan›lmak amac›yla Avustralya Aborijinlerinin öl-
dürüldüklerine dair kan›tlar da vard›r. Afla¤›da verilen bilgiler, bu ac›ma-
s›zl›¤›n göstergeleridir:
* "1866'da Bowen, Queensland'›n Belediye Baflkan› olan Korah Wills, bilim-
sel bir numune edinmek amac›yla, 1865 y›l›nda yerli kabile üyesini nas›l
parçalayarak öldürdü¤ünü aç›k bir flekilde, çizimlerle anlatm›flt›.
* Sidney'deki Avustralya Müzesi'nin müdürü Edward Ramsey (1874-1894),
Aborijinler'i "Avustralya hayvanlar›" olarak adland›rd›¤› bir müze kitap盤›
yay›nlad›. Kitapç›kta ayn› zamanda henüz öldürülmüfl örneklerin cesetleri-
nin nas›l çal›naca¤› ve kurflun yaralar›n›n nas›l t›kanaca¤› konusunda da ta-
limatlar yer al›yordu.
* Alman evrimci Amalie Dietrich (takma ad› Kara Ölüm Mele¤i'dir) Avust-
ralya'ya gelmifl ve Aborijinleri öldürüp derilerinin içini doldurarak sakla-
mak için izin istemiflti. K›sa süre içinde de amac›na ulaflm›flt›.
* Yeni bir Güney Galler misyoneri, Aborijin erkekleri, kad›nlar› ve çocukla-
r›ndan oluflan bir grubun atl› polis taraf›ndan katledilifline tan›k olarak deh-
flete düflmüfltü. Ard›ndan da 45 kafatas› kaynat›lm›fl ve aralar›ndan en iyi 10
kafatas› denizafl›r› ülkelere gönderildi.34
Aborijinlere uygulanan soyk›r›m 20. yüzy›lda da devam etti. Bu soy-
k›r›m›n yöntemleri aras›nda, Aborijin çocuklar›n›n ailelerinden zorla ko-
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 47
Harun Yahya (Adnan Oktar)
par›lmas› da vard›. Philadelphia Daily News gazetesinin 28 Nisan 1997 ta-
rihli say›s›nda, Alan Thornhill taraf›ndan haz›rlanan haberde, Aborijinle-
re karfl› kullan›lan bu yöntem flu flekilde anlat›lm›flt›:
ABORIGINE FAMILIES RECEUNT SEIZURES
(Aborijin Aileleri Kaç›r›lmalar›n Hesab›n› Soruyor)
Associated Press-Avustralya'n›n terk edilmifl Kuzeybat› çöllerinde yaflayan
Aborijinler, çocuklar›n›n devletin sa¤l›k yetkilileri taraf›ndan al›nmamas›
için, aç›k renk derili olanlar› kömür ile boyuyorlard›.
Kaç›r›lan çocuklardan biri y›llar sonra flöyle diyordu: "Yetkililer bulduklar›
anda sizi al›p götürüyorlard›, halk›m›z bizi sakl›yor, kömürle derilerimizi
boyuyorlard›."
Çocukken kaç›r›lm›fl bir iflçi; "Moola Bulla'ya götürüldü¤ümde sadece 5 ya
da 6 yafl›ndayd›m."
Onun hikayesi, "çal›nan nesil" ile ilgili soruflturma bafllatan Avustralya ‹n-
san Haklar› ve Eflit F›rsatlar Komisyonu taraf›ndan dinlenen binlerce ifade-
den yaln›zca birisiydi. 1910 y›l›ndan 1970'lere kadar Aborijin ailelerden
100.000 kadar çocuk kaç›r›lm›flt›... Aç›k tenli Aborijin çocuklar ailelerinden
kaç›r›larak, evlatl›k olarak beyaz ailelere veriliyordu. Kara derili olanlar ök-
süzler yurduna yerlefltiriliyordu.
Görüldü¤ü gibi yap›lan insanl›k d›fl› muameleler, katliamlar, ac›ma-
s›zl›klar, vahflet ve soyk›r›m, hep Darwinizm'in "do¤al seleksiyon", "ya-
flam mücadelesi", "güçlü olan›n elenmesi" tezleriyle meflrulaflt›r›l›yordu.
Aborijin yerlilerinin yaflad›klar› tüm bu korkunç olaylar ise, Darwi-
nizm'in dünyaya getirdi¤i belalar›n yaln›zca küçük bir bölümünü olufltu-
ruyordu.
Ota Benga
Darwin ‹nsan›n Türeyifli adl› kitab›yla, insan›n maymunlarla ortak bir
atadan evrimleflti¤ini iddia ettikten sonra, bu senaryoyu destekleyecek fo-
sil aray›fl› bafllad›. Ancak baz› evrimciler "yar› maymun-yar› insan" canl›-
lar›n sadece fosil kay›tlar›nda de¤il, dünyan›n farkl› bölgelerinde canl›
olarak da bulunabilece¤ine inan›yorlard›. 20. yüzy›l›n bafllar›nda bu "can-
l› ara geçifl formu" aray›fllar› baz› vahfletlere neden oldu. Bu vahfletlerden
biri, Ota Benga adl› pigmenin hikayesiydi.
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR48
Ota Benga, 1904 y›l›nda Samuel Verner adl› evrimci bir araflt›rmac›
taraf›ndan Kongo'da yakalanm›flt›. Ad›, kendi dilinde "dost" anlam›na ge-
len yerli, evli ve iki çocuk babas›yd›. Ama bir
hayvan gibi zincirlendi, kafese kondu ve
ABD'ye götürüldü. Buradaki evrimci bilim a-
damlar›, St. Louis Dünya Fuar›'nda onu çeflit-
li maymun türleriyle birlikte kafese koyarak
"insana en yak›n ara geçifl formu" olarak tefl-
hir ettiler. ‹ki y›l sonra ise New York'taki
Bronx Hayvanat Bahçesi'ne götürdüler ve bir-
kaç flempanze, Dinah ad› verilen bir goril ve
Dohung ad› verilen bir orangutan ile birlikte
"insan›n eski atalar›" ad› alt›nda sergilediler.
Hayvanat bahçesinin evrimci müdürü Dr. Wil-
liam T. Hornaday, bu nadide "ara
geçifl formu"na sahip olman›n
kendisine verdi¤i gurur hakk›nda
uzun konuflmalar yapm›fl, ziya-
retçiler de kafese konan Ota Ben-
ga'ya s›radan bir hayvan gibi
davranm›fllard›. New York Times
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 49
OTA BENGA
Ota Benga, Afrikal› bir
yerliydi. Evrimci araflt›r-
mac›lar taraf›ndan, bir
hayvan gibi yakaland›, ka-
fese kondu ve maymun-
larla birlikte bir hayvanat
bahçesinde sergilendi.
gazetesinin o dönemde yay›nlanan bir nüshas›nda ziyaretçilerin tavr›
flöyle aktar›l›yordu:
... parkta 40.000 ziyaretçi vard›. Bu kalabal›ktaki hemen hemen her erkek,
her kad›n ve her çocuk parktaki Afrikal› vahfli adam› görmek için maymun
kafesini ziyaret ediyordu. Uluyarak, alay ederek, ba¤›r›p ça¤›rarak pigmeyi
rahats›z ediyorlard›...35
New York Journal gazetesinin, 17 Eylül 1906 tarihli nüshas›nda ise, bu
uygulaman›n evrimi kan›tlamak için yap›ld›¤›, ancak büyük bir haks›zl›k
ve zulüm oldu¤u flöyle vurgulan›yordu:
… Bu insanlar düflüncesizce ve ak›ls›zca bir maymun kafesinin içerisinde
Afrika'dan getirilen küçük bir insan cücesini sergilemifllerdi.
Onlar›n düflüncesi muhtemelen evrimdeki baz› derin dersleri insanlara
ö¤retmekti. Asl›nda baflar›lan tek sonuç, bu ülkenin beyazlar›ndan, en az›n-
dan sempati ve nezaketi hak eden Afrika ›rk›n›n vahflet gösterilerine maruz
kalmas›, ard›ndan da hor görülmesidir.
Ayn› güç taraf›ndan yarat›lan, hepimizi ayn› yere yerlefltiren, ayn› hisleri ve
ayn› ruhu lütfeden Allah'a karfl› fiziksel eksikli¤i olan bir insan› maymun-
larla bir kafese kapatmak ve bunu alay konusu edinmek çok ay›p ve i¤renç-
tir...36
New York Times gazetesi de, evrimi kan›tlama amac›yla Ota Benga'n›n
hayvanat bahçesinde sergilendi¤i konusuna yer verdi. Hayvanat bahçesi-
nin, Darwinist müdürünün yapt›¤› savunma ise son derece vicdans›zcay-
d›:
Geçen hafta New York hayvanat bahçesinde, ayn› kafeste bir Afrikal› pig-
meyle bir orangutan›n sergilenmesi çok fazla elefltirinin ortaya ç›kmas›na
neden oldu. Baz› kifliler zenciler ve maymunlar aras›ndaki yak›n bir akra-
bal›¤› göstermek için bunun müdür Hornaday taraf›ndan gerçeklefltirilen
bir teflebbüs oldu¤unu deklare ettiler. Dr. Hornaday bunu inkar etti. ''E¤er
bu küçük adam bir kafesin içerisindeyse oras› en konforlu yer oldu¤u için-
dir ve biz de onunla ilgili baflka ne yapaca¤›m›z› bilmedi¤imizdendir. Ota
Benga hiçbir manada bir tutuklu de¤ildir, fakat hiç kimse yan›nda birileri ol-
madan flehirde dolaflmas›na izin vermenin ak›ll›ca oldu¤unu söyleye-
mez…37
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR50
Ota Benga'n›n hayvanat bahçesinde gorillerle birlikte, bir hayvan gi-
bi sergilenmesi birçok çevrede rahats›zl›k oluflturdu. Baz› kurulufllar, Ota
Benga'n›n bir insan oldu¤unu, bu flekilde davran›lmas›n›n büyük bir ac›-
mas›zl›k oldu¤unu belirterek, bu uygulaman›n durdurulmas› için yetkili-
lere baflvurdular. Bu baflvurulardan biri New York Globe gazetesinin 12
Eylül 1906 tarihli nüshas›nda flöyle yer almaktayd›:
Globe'un editörüne;
Güneyde y›llarca yaflam›fl biriyim ve sonuçta zencilere karfl› fazla müsama-
hakar biri de¤ilim. Fakat onun insan oldu¤una inan›yorum. Bu büyük fleh-
rin yetkililerinin Bronx park›nda flahit olunan böyle bir görüntüye- zenci bir
erke¤in bir maymun kafesinin içerisinde sergilenmesine- izin vermelerinin
bir ay›p oldu¤una inan›yorum...
Bu pigme meselesi bir araflt›rma ve incelemeyi gerektirmektedir... A. E. R.
New York, 12 Eylül
Ota Benga'n›n normal bir insan muamelesi görmesi için yap›lan bafl-
vurulardan bir di¤eri ise flöyleydi:
‹nsan ve Maymun Gösterisi Papazlar Taraf›ndan K›nand›
Dr. Macarthur Serginin Onur K›r›c› Oldu¤unu Düflünüyor
Dr. MacArthur: ''Bu gösteriden sorumlu olan kifli, Afrikal›y› oldu¤u kadar
kendisini de alçak bir duruma düflürüyor. Bu küçük adam› bir hayvan yeri-
ne koymaktansa, Allah'›n ona verdi¤i yeteneklerin geliflimi için onu bir oku-
la yerlefltirmesi gerekirdi..."
Dr. Gilbert serginin büyük bir ay›p oldu¤unu düflünüyordu, kendisinin ve
di¤er papazlar›n Ota Benga'y› maymun kafesinden kurtar›p baflka bir yere
yerlefltirmek konusunda Dr. MacArthur'la iflbirli¤i yapmas›na karar vermifl-
ti...38
Tüm bu insanl›k d›fl› muamelenin sonucu ise Ota Benga'n›n intihar
etmesi oldu. Ancak burada problem bir insan›n hayat›n› kaybetmesinden
çok daha büyüktü. Bu olay, Darwinist ›rkç›l›¤›n uygulayabilece¤i ac›ma-
s›zl›¤›n ve vahfletin çok aç›k bir örne¤iydi.
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 51
Harun Yahya (Adnan Oktar)
DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR52
nlü Arktik araflt›rmac›s› Ro-
bert Peary 1897 senesinde
New York City'ye bir grup
Kutup Eskimosu getirdi. Bu grubun en
küçü¤ü ise Minik ad›nda bir çocuktu.
Minik ve babas›n›n da içinde bulundu-
¤u grup uzun bir süre Amerikan Do¤a
Tarihi Müzesi'nde sergilendiler. Bu esna-
da Minik'in babas› hastal›ktan dolay› ha-
yat›n› kaybetti Minik ise kimsesiz ve ko-
rumas›z olarak New York'ta kald›. Ve bir
gün Minik, babas›n›n iskeletinin "türü-
nün bir örne¤i olarak" Amerikan Do¤a
Tarihi Müzesinde sergilendi¤ini gördü.
Babas›n›n cesedini istemesine ra¤men
müze yetkilileri bu iste¤ini geri çevirdi-
ler.
Minik'in hayat› ile ilgili dikkat çe-
ken bir baflka nokta ise, Eskimolar›
Amerika'ya getiren araflt›rmac› Robert
Peary'nin ›rkç› görüfllere sahip olmas›y-
d›. Eskimolar›n aras›nda yaflamas›na
ra¤men Peary,
aç›kça bu insan-
lar›n kendisi ile
eflit olmad›kla-
r›n› düflünü-
yordu. Peary'ye göre zenciler ve Eski-
molar afla¤› ›rklar›n mensuplar›yd›.
Güçlü, bilgili ve güvenilir aile geçindi-
ren insanlar olmalar›na ra¤men beyaz
adam kadar iyi de¤illerdi... Bir keresin-
de flöyle yazma küstahl›¤›nda bulun-
mufltu: 'S›kl›kla bana flu soru sorulmufl-
tur: 'Eskimolar›n dünyaya ne faydalar›
var?' Ticari teflebbüsler için herhangi bir
de¤erleri olamayacak kadar uzaktalar
ve üstelik baflarma ya da elde etme tut-
kular› yok... Yaflama verdikleri de¤er an-
cak bir tilki ya da bir ay›n›n, sadece içgü-
düsel olarak hayata verdi¤i de¤er ka-
dar." Peary'nin Eskimolar› Amerika'ya
getirme amac› ise, konuyu araflt›ran bir
yazar taraf›ndan flöyle aç›klan›yordu:
"Peary'nin bu alt› Eskimo'yu New York'a
getirme sebepleri neydi? … Muhteme-
len bu alt› Eskimo daha önce toplad›¤›
kafataslar› ve iskeletler gibi sadece birer
numuneydiler, ama damarlar›nda hala
kan dolaflt›¤› için daha ilginçtiler. Ayn›
zamanda ismen tan›d›¤› di¤er Eskimola-
r›n vücutlar›na karfl› marazi bir yak›nl›-
¤› da vard›; önceki sene bunlar› mezarla-
r›ndan ç›karm›fl ve müze salonlar›n›
onurland›rmak üzere güneye tafl›m›flt›."*
Minik, Ota Benga ve daha ismi bi-
le bilinmeyen birçok insan, baz› ›rklar›
"afla¤› ›rk" olarak gören sözde bilim
adamlar› taraf›ndan, bu ve benzeri flekil-
lerde insanl›k d›fl› muamelelere maruz
kald›lar.
*Ken Harper, Give Me My Father's Body,
Steerforth Press, South Royalton, Vermont
s.22
ÜÜ
ESK‹MOLAR VE IRKÇI
UYGULAMA
DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 53
DARWIN‹Z‹M ‹LE GÜÇ BULAN IRKÇI Z‹HN‹YET
VARLI⁄INI HALA SÜRDÜRÜYOR...
Milli Gazete 9/04/00
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)
Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)

More Related Content

What's hot

Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Komünist çin'in zulüm politikası ve doğu türkistan. turkish (türkçe)
Komünist çin'in zulüm politikası ve doğu türkistan. turkish (türkçe)Komünist çin'in zulüm politikası ve doğu türkistan. turkish (türkçe)
Komünist çin'in zulüm politikası ve doğu türkistan. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
HarunyahyaTurkish
 
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Becerikli baraj inşaatçıları kunduzlar. turkish (türkçe)
Becerikli baraj inşaatçıları kunduzlar. turkish (türkçe)Becerikli baraj inşaatçıları kunduzlar. turkish (türkçe)
Becerikli baraj inşaatçıları kunduzlar. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Müslümanca konuşmak. turkish (türkçe)
Müslümanca konuşmak. turkish (türkçe)Müslümanca konuşmak. turkish (türkçe)
Müslümanca konuşmak. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kuran fihristi. turkish (türkçe)
Kuran fihristi. turkish (türkçe)Kuran fihristi. turkish (türkçe)
Kuran fihristi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 

What's hot (20)

Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
Doğada allah'ın yaratması. turkish (türkçe)
 
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
Türk'ün dünya nizamı. turkish (türkçe)
 
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
Savunma sistemi mucizesi. turkish (türkçe)
 
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
 
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
Gözdeki mucize. turkish (türkçe)
 
Komünist çin'in zulüm politikası ve doğu türkistan. turkish (türkçe)
Komünist çin'in zulüm politikası ve doğu türkistan. turkish (türkçe)Komünist çin'in zulüm politikası ve doğu türkistan. turkish (türkçe)
Komünist çin'in zulüm politikası ve doğu türkistan. turkish (türkçe)
 
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
Hazreti isa (a.s) allah'ın oğlu değildir allah'ın peygamberidir. turkish (tür...
 
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
Balarısı mucizesi. turkish (türkçe)
 
Becerikli baraj inşaatçıları kunduzlar. turkish (türkçe)
Becerikli baraj inşaatçıları kunduzlar. turkish (türkçe)Becerikli baraj inşaatçıları kunduzlar. turkish (türkçe)
Becerikli baraj inşaatçıları kunduzlar. turkish (türkçe)
 
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
Islam terörü lanetler. turkish (türkçe)
 
Müslümanca konuşmak. turkish (türkçe)
Müslümanca konuşmak. turkish (türkçe)Müslümanca konuşmak. turkish (türkçe)
Müslümanca konuşmak. turkish (türkçe)
 
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
Dna'nın darwin'e uyarısı. turkish (türkçe)
 
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
 
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
Yeni masonik düzen. turkish (türkçe)
 
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
 
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
 
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
Darwinizm'in kanlı ideolojisi faşizm. turkish (türkçe)
 
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
Hücredeki mucize. turkish (türkçe)
 
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
 
Kuran fihristi. turkish (türkçe)
Kuran fihristi. turkish (türkçe)Kuran fihristi. turkish (türkçe)
Kuran fihristi. turkish (türkçe)
 

Viewers also liked

Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Bitkilerdeki yaratılış mucizesi. turkish (türkçe)
Bitkilerdeki yaratılış mucizesi. turkish (türkçe)Bitkilerdeki yaratılış mucizesi. turkish (türkçe)
Bitkilerdeki yaratılış mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Batı dünyası allah'a yöneliyor. turkish (türkçe)
Batı dünyası allah'a yöneliyor. turkish (türkçe)Batı dünyası allah'a yöneliyor. turkish (türkçe)
Batı dünyası allah'a yöneliyor. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwinistler neleri düşünmezler. turkish (türkçe)
Darwinistler neleri düşünmezler. turkish (türkçe)Darwinistler neleri düşünmezler. turkish (türkçe)
Darwinistler neleri düşünmezler. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwinizm ile ilmi mücadelenin önemi. turkish (türkçe)
Darwinizm ile ilmi mücadelenin önemi. turkish (türkçe)Darwinizm ile ilmi mücadelenin önemi. turkish (türkçe)
Darwinizm ile ilmi mücadelenin önemi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Bediüzzaman ahir zaman'ı anlatıyor kitapçık. turkish (türkçe)
Bediüzzaman ahir zaman'ı anlatıyor kitapçık. turkish (türkçe)Bediüzzaman ahir zaman'ı anlatıyor kitapçık. turkish (türkçe)
Bediüzzaman ahir zaman'ı anlatıyor kitapçık. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Dinler terörü lanetler. turkish (türkçe)
Dinler terörü lanetler. turkish (türkçe)Dinler terörü lanetler. turkish (türkçe)
Dinler terörü lanetler. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Asker atatürk. turkish (türkçe)
Asker atatürk. turkish (türkçe)Asker atatürk. turkish (türkçe)
Asker atatürk. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hristiyanlar hz. isa'yı dinlesinler. turkish (türkçe)
Hristiyanlar hz. isa'yı dinlesinler. turkish (türkçe)Hristiyanlar hz. isa'yı dinlesinler. turkish (türkçe)
Hristiyanlar hz. isa'yı dinlesinler. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Gerçek atatürkçülük. turkish (türkçe)
Gerçek atatürkçülük. turkish (türkçe)Gerçek atatürkçülük. turkish (türkçe)
Gerçek atatürkçülük. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Münafığın sırları. turkish (türkçe)
Münafığın sırları. turkish (türkçe)Münafığın sırları. turkish (türkçe)
Münafığın sırları. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Resullerimiz diyor ki. turkish (türkçe)
Resullerimiz diyor ki. turkish (türkçe)Resullerimiz diyor ki. turkish (türkçe)
Resullerimiz diyor ki. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Herramientas web que permiten crear páginas web de manera gratuita
Herramientas web que permiten crear páginas web de manera gratuitaHerramientas web que permiten crear páginas web de manera gratuita
Herramientas web que permiten crear páginas web de manera gratuita
Pamela Chafla
 
What is apache_spark_for upload
What is apache_spark_for upload What is apache_spark_for upload
What is apache_spark_for upload
Rajesh Kamthe
 
10 función izquierda derecha_1
10 función izquierda derecha_110 función izquierda derecha_1
10 función izquierda derecha_1
paola sailema
 
Indústria do papel
Indústria do papelIndústria do papel
Indústria do papel
Hugo Galvão
 

Viewers also liked (18)

Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
Cahiliye toplumunu terketmek. turkish (türkçe)
 
Bitkilerdeki yaratılış mucizesi. turkish (türkçe)
Bitkilerdeki yaratılış mucizesi. turkish (türkçe)Bitkilerdeki yaratılış mucizesi. turkish (türkçe)
Bitkilerdeki yaratılış mucizesi. turkish (türkçe)
 
Batı dünyası allah'a yöneliyor. turkish (türkçe)
Batı dünyası allah'a yöneliyor. turkish (türkçe)Batı dünyası allah'a yöneliyor. turkish (türkçe)
Batı dünyası allah'a yöneliyor. turkish (türkçe)
 
Darwinistler neleri düşünmezler. turkish (türkçe)
Darwinistler neleri düşünmezler. turkish (türkçe)Darwinistler neleri düşünmezler. turkish (türkçe)
Darwinistler neleri düşünmezler. turkish (türkçe)
 
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
Darwinstlerin bilmek istemedikleri gerçekler. turkish (türkçe)
 
Darwinizm ile ilmi mücadelenin önemi. turkish (türkçe)
Darwinizm ile ilmi mücadelenin önemi. turkish (türkçe)Darwinizm ile ilmi mücadelenin önemi. turkish (türkçe)
Darwinizm ile ilmi mücadelenin önemi. turkish (türkçe)
 
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
Darwin'in varislerine. turkish (türkçe)
 
Bediüzzaman ahir zaman'ı anlatıyor kitapçık. turkish (türkçe)
Bediüzzaman ahir zaman'ı anlatıyor kitapçık. turkish (türkçe)Bediüzzaman ahir zaman'ı anlatıyor kitapçık. turkish (türkçe)
Bediüzzaman ahir zaman'ı anlatıyor kitapçık. turkish (türkçe)
 
Dinler terörü lanetler. turkish (türkçe)
Dinler terörü lanetler. turkish (türkçe)Dinler terörü lanetler. turkish (türkçe)
Dinler terörü lanetler. turkish (türkçe)
 
Asker atatürk. turkish (türkçe)
Asker atatürk. turkish (türkçe)Asker atatürk. turkish (türkçe)
Asker atatürk. turkish (türkçe)
 
Hristiyanlar hz. isa'yı dinlesinler. turkish (türkçe)
Hristiyanlar hz. isa'yı dinlesinler. turkish (türkçe)Hristiyanlar hz. isa'yı dinlesinler. turkish (türkçe)
Hristiyanlar hz. isa'yı dinlesinler. turkish (türkçe)
 
Gerçek atatürkçülük. turkish (türkçe)
Gerçek atatürkçülük. turkish (türkçe)Gerçek atatürkçülük. turkish (türkçe)
Gerçek atatürkçülük. turkish (türkçe)
 
Münafığın sırları. turkish (türkçe)
Münafığın sırları. turkish (türkçe)Münafığın sırları. turkish (türkçe)
Münafığın sırları. turkish (türkçe)
 
Resullerimiz diyor ki. turkish (türkçe)
Resullerimiz diyor ki. turkish (türkçe)Resullerimiz diyor ki. turkish (türkçe)
Resullerimiz diyor ki. turkish (türkçe)
 
Herramientas web que permiten crear páginas web de manera gratuita
Herramientas web que permiten crear páginas web de manera gratuitaHerramientas web que permiten crear páginas web de manera gratuita
Herramientas web que permiten crear páginas web de manera gratuita
 
What is apache_spark_for upload
What is apache_spark_for upload What is apache_spark_for upload
What is apache_spark_for upload
 
10 función izquierda derecha_1
10 función izquierda derecha_110 función izquierda derecha_1
10 función izquierda derecha_1
 
Indústria do papel
Indústria do papelIndústria do papel
Indústria do papel
 

Similar to Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)

Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Protein mucizesi. turkish (türkçe)
Protein mucizesi. turkish (türkçe)Protein mucizesi. turkish (türkçe)
Protein mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Ihtişam her yerde. turkish (türkçe)
Ihtişam her yerde. turkish (türkçe)Ihtişam her yerde. turkish (türkçe)
Ihtişam her yerde. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Göklerdeki ihtişam. turkish (türkçe)
Göklerdeki ihtişam. turkish (türkçe)Göklerdeki ihtişam. turkish (türkçe)
Göklerdeki ihtişam. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)
Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)
Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Arageçiş açmazı. turkish (türkçe)
Arageçiş açmazı. turkish (türkçe)Arageçiş açmazı. turkish (türkçe)
Arageçiş açmazı. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)
Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)
Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)
Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)
Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
HarunyahyaTurkish
 

Similar to Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe) (12)

Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
 
Protein mucizesi. turkish (türkçe)
Protein mucizesi. turkish (türkçe)Protein mucizesi. turkish (türkçe)
Protein mucizesi. turkish (türkçe)
 
Ihtişam her yerde. turkish (türkçe)
Ihtişam her yerde. turkish (türkçe)Ihtişam her yerde. turkish (türkçe)
Ihtişam her yerde. turkish (türkçe)
 
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
 
Göklerdeki ihtişam. turkish (türkçe)
Göklerdeki ihtişam. turkish (türkçe)Göklerdeki ihtişam. turkish (türkçe)
Göklerdeki ihtişam. turkish (türkçe)
 
Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)
Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)
Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)
 
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
 
Arageçiş açmazı. turkish (türkçe)
Arageçiş açmazı. turkish (türkçe)Arageçiş açmazı. turkish (türkçe)
Arageçiş açmazı. turkish (türkçe)
 
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
 
Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)
Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)
Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)
 
Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)
Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)
Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)
 
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
Ateist siyonizm felsefesi. turkish (türkçe)
 

Darwinizm'in insanlığa getirdiği belalar. turkish (türkçe)

  • 1.
  • 2.
  • 3.
  • 4. YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDA Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Ad- nan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve li- se ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stan- bul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakülte- si'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤re- nim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›- ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n ge- çersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karan- l›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulun- maktad›r. Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000 sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl› dile çevrilmifltir. Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücade- le eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Ya- zar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›- n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yönelti- len itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hik- met ve kemal sahibi olan Resulullah'›n müh- rü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r. Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulafl- t›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünme- ye sevk etmek ve inkarc› sistem- lerin çürük temellerini ve sap- k›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir. Nitekim Harun Yah- ya'n›n eserleri Hindis-
  • 5. tan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹span- ya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›- l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir. Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› oku- yan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice ver- me, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üze- rinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sap- k›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bun- dan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanak- lar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r. Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmak- tad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hi- dayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir. Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmeleri- ni sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›- n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n izniy- le, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve ada- lete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
  • 6.
  • 7.
  • 8. Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤› "Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r. Birinci Bask›: Ekim 2000 / ‹kinci Bask›: Eylül 2005 / Üçüncü Bask›: Ekim 2005 Dördüncü Bask›: Kas›m 2005 / Beflinci Bask›: Temmuz 2008 ARAfiTIRMA YAYINCILIK Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi A. Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul Tel: (0 212) 222 00 88 Bask›: Seçil Ofset / 100. Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi 4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar-‹stanbul Tel: (0 212) 629 06 15 w w w. h a r u n y a h y a . o r g - w w w. h a r u n y a h y a . n e t O K U Y U C U Y A * Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür. * Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda ima- ni konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve ya- flamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. * Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir so- lukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤ru- lu¤unu inkar edememektedirler. * Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarma- lar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r. * Bunun yan›nda, sadece Allah azas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edi- ci yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitapla- r›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir. * Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri var- d›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri tafl›yan ve okumaktan hofl- land›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r. * Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat etmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlayamazs›n›z.
  • 9. ‹Ç‹NDEK‹LER G‹R‹fi: 20. YÜZYILA ACI GET‹RENLER DARWIN‹ZM’‹N KISA TAR‹H‹ DARWIN'‹N IRKÇILI⁄I VE SÖMÜRGEC‹L‹K DARWIN VE FAfi‹ZM‹N KORKUNÇ ‹TT‹FAKI KOMÜN‹ST VAHfiET‹N DAYANA⁄I DARWIN‹ZM KAP‹TAL‹ZM VE EKONOM‹DE YAfiAM MÜCADELES‹ DARWIN‹ZM'‹N GET‹RD‹⁄‹ AHLAK‹ ÇÖKÜNTÜ SONUÇ: DARWIN‹ZM BATAKLI⁄ININ KURUTULMASI fiARTTIR EK BÖLÜM: EVR‹M YANILGISI 8 12 26 56 98 146 158 166 169
  • 10.
  • 11. eride b›rakt›¤›m›z 20. yüzy›l, belalar›n, ac›lar›n, katliam- lar›n, sefaletin, büyük y›k›mlar getiren savafl ve çat›flma- lar›n yüzy›l›yd›. Milyonlarca insan bir hiç u¤runa, sap- k›n ideolojilere hizmet ad›na öldürüldü, katledildi, açl›- ¤a ve ölüme terk edildi, bak›ms›z, evsiz barks›z, korumas›z b›rak›ld›. Mil- yonlarcas›, hayvanlara bile reva görülmeyecek, insanl›k d›fl› muamelelere maruz kald›. Tüm bu ac›lar›n ve belalar›n alt›nda ise hemen her zaman despotlar›n ve diktatörlerin imzas› oldu: Stalin, Lenin, Trotsky, Mao, Pol Pot, Hitler, Mussolini, Franco… Bu isimlerden kimi ayn› ideolojiyi payla- fl›rken, kimi de birbirine ölümüne düflmand›. ‹deolojilerinin birbirlerine karfl› olmas› nedeniyle kitleleri çat›flmaya sürüklediler; kardefli kardefle düflman ettiler; savafllar ç›kartt›lar; bombalar att›rd›lar; arabalar›, evleri, dükkanlar› yak›p y›kt›rd›lar; mitingler düzenlettiler; ellerine silah vererek hiç ac›madan gençleri, yafll›lar›, kad›nlar›, çocuklar›, erkekleri öldüresiye dövdürttüler; kurfluna dizdirdiler… S›rf baflka bir fikri savunuyor diye bir insan›n yüzüne silah do¤rultup, gözlerinin içine bakarak öldürebildi- ler; bafl›n› ayaklar› ile ezebilecek kadar ac›mas›zlaflabildiler; kad›n, çocuk, yafll› demeden insanlar› evlerinden, yurtlar›ndan sürdüler...Geçti¤imiz yüzy›l›n belalar tablosu özetle böyledir. Karfl›t fikirleri savunan birkaç ideoloji ve bu ideolojilerini savunmak u¤runa insanl›¤› ac›ya ve kana bo- ¤an insanlar…. ‹nsanl›¤a karanl›k günler yaflatan bu ideolojilerin bafl›nda faflizm ve komünizm gelir. Bunlar birbirine düflman ve birbirini yok etmeye çal›flan fikirler olarak görülür. Ne var ki, ortada son derece ilginç bir gerçek bu- lunmaktad›r: Bu ideolojilerin hepsi tek bir fikri kaynaktan beslenmekte, o kaynaktan güç ve destek almakta ve o kaynak sayesinde kitleleri ikna ederek kendi saflar›na çekebilmektedirler. Bu kaynak, ilk bak›flta kesinlik- le dikkat çekmemifl, bugüne kadar hep perdenin arkas›nda kalm›fl, insan- lara hep masum görünen yüzünü göstermifltir. ‹flte bu kaynak materyalist GG ‹‹ RR ‹‹ fifi 9 Harun Yahya (Adnan Oktar) GG
  • 12. felsefe ve onun tabiata uyarlanm›fl hali olan DARWIN‹ZM'dir. Sümerler'den ve Eski Yunan'dan kalma bir efsanenin, 19. yüzy›lda Charles Darwin isimli amatör bir biyolog taraf›ndan tekrar flekillendiril- mesiyle ortaya ç›kan Darwinizm, o tarihten bu yana, insanl›k için ne ka- dar zararl› ideoloji varsa, onlar›n hepsinin fikri altyap›s›n› oluflturdu. Söz- de bilimsel bir görünüm çizerek, bu ideolojilere ve taraftarlar›n›n uygula- malar›na sahte bir meflruiyet kazand›rd›. Bu sahte meflruiyetle evrim teorisi, k›sa bir sürede biyoloji ve paleon- toloji gibi bilim dallar›n›n d›fl›na ç›karak, insan iliflkilerinden tarihin yo- rumlanmas›na, politikadan toplum hayat›na kadar birçok alanda etkili ol- maya bafllad›. Darwinizm'in özellikle baz› iddialar›, 19. yüzy›lda hareket- lenmeye ve flekillenmeye bafllayan birçok fikir ak›m›n› destekledi¤i için bu çevrelerden genifl bir destek ald›. Özellikle do¤ada canl›lar aras›nda bir "yaflam mücadelesi" oldu¤u ve bu mücadelenin sonucunda "güçlü olanlar›n yaflad›klar›, di¤erlerinin ise ezilerek yok edildikleri" fikri, insan davran›fllar›na ve düflüncesine de uygulanmaya çal›fl›ld›. Darwinizm'in "do¤an›n bir mücadele ve çat›flma yeri oldu¤u" iddias› toplumlara ve in- sanlara uyguland›¤›nda Hitler'in üstün ›rk› oluflturma saplant›s›, Marx'›n "insanl›k tarihi s›n›f çat›flmalar›n›n tarihidir" iddias›, kapitalizmin "güçlü- lerin zay›flar›n üzerine basarak daha da güçlenmelerini" öngörmesi, üçüncü dünya ülkelerinin ‹ngiltere gibi emperyalist ülkeler taraf›ndan sö- mürülmeleri, insanl›k d›fl› muamelelere maruz kalmalar›, zencilerin hala ›rkç› sald›r›lar ve ayr›mc›l›kla yüz yüze olmas› meflruiyet kazanm›fl olu- yordu. The Moral Animal (Ahlak Sahibi Hayvan) isimli kitab›n yazar› Robert Wright, bir evrimci olmas›na ra¤men evrim teorisinin insanl›k tarihine ge- tirdi¤i belalar› flöyle özetler: Evrim teorisi, insan iliflkilerine karfl› uzun ve oldukça kirli bir tarihe sahiptir. Yüzy›l›n sonlar›na do¤ru politik felsefeye de kar›flt›r›lan teori, "Sosyal Darwinizm" adl› bir ideolojiye dönüfltürülmüfl ve ›rkç›lar›n, faflistlerin ve en ac›mas›z kapitalistlerin elinde koz ol- mufltur.1 Bu kitapta tüm delilleri ile görülece¤i gibi, Darwinizm, birçok insa- DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR10
  • 13. n›n sand›¤› gibi sadece canl›l›¤›n kökenine dair bir aç›klama getirmek ile u¤raflan ve sadece bilimin ilgi alan›na giren bir teori de¤ildir. Darwinizm, bilimsel olarak geçersizli¤i kesin olarak ispatlanm›fl olmas›na ra¤men ba- z› ideolojilerin taraftarlar›nca hala körü körüne savunulan bir dogmad›r. Günümüzde birçok bilim adam›, siyasetçi, fikir adam›, Darwinizm'in ka- ranl›k yüzünü bilerek veya bilmeyerek bu dogman›n savunuculu¤unu yapmaktad›r. Zalim diktatörlere, ac›mas›z, insaniyetsiz, ç›karc› zihniyetlere ve fikir ak›mlar›na kaynakl›k eden bu teorinin bilimsel olarak geçersizli¤inin tüm insanlarca bilinmesi, tüm bu zarar getiren ideolojilerin sonu olacakt›r. Kö- tülü¤ü yapanlar ve düzenleyenler art›k "ama bu do¤an›n bir kanunudur" diyerek kendilerini savunamayacaklard›r. Ellerinde, sahip olduklar› ç›- karc›, bencil ve ac›mas›z dünya görüflünü dayand›rabilecekleri sözde bi- limsel bir dayanaklar› kalmayacakt›r. Zararl› ideolojilerin kökeni olan Darwinizm'in fikren çökertilmesi ile, ortada sadece tek bir gerçek kalacakt›r. O da, tüm insanlar› ve kainat› Allah'›n yaratt›¤› gerçe¤idir. Bunu anlayan insanlar, tek gerçe¤in ve tek do¤runun O'nun indirdi¤i hak kitapta yaz›l› oldu¤unu da kavrayacaklar- d›r. ‹nsanlar›n büyük bir ço¤unlu¤u bu gerçe¤i kavrad›¤›nda, yeryüzün- deki ac›lar, s›k›nt›lar, katliamlar, belalar, adaletsizlikler, yoksulluklar gide- cek, ayd›nl›k, ferahl›k, zenginlik, bolluk, sa¤l›k, bereket gelecektir. Bunun içinse bat›l olan, insanl›¤a zarar getiren her fikrin, hak olan, insanl›¤a gü- zellik getirecek olan fikir ile çürütülmesi ve ma¤lup edilmesi gerekir. Ta- fla karfl›l›k tafl atmak, yumru¤a karfl› yumrukla cevap vermek, sald›rgana karfl› sald›rgan olmak çözüm de¤ildir. Çözüm, bunlar› yapanlar›n fikirle- rini çökertmek ve yerine koymalar› gereken tek do¤ruyu sab›rla ve güzel- likle onlara anlatmakt›r. Bu kitab›n yaz›l›fl amac›, karanl›k yüzünü görmeden Darwinizm'in savunuculu¤unu yapanlara, bilerek ya da bilmeden asl›nda nelere destek verdiklerini göstermek ve gerçekleri görmezden geldikleri müddetçe na- s›l bir sorumluluk alt›na gireceklerini aç›klamakt›r. Bir di¤er amac› ise, Darwinizm'e inanmayan, ancak Darwinizm'i insanl›k için bir tehlike ola- rak görmeyenleri uyarmakt›r. GG ‹‹ RR ‹‹ fifi 11 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 14.
  • 15. arwinizm'in dünyaya getirdi¤i ac›lara ve belalara geçmeden önce k›saca tarihine bakal›m. Pek çok insan evrim teorisini, ilk olarak Charles Darwin'in ortaya att›¤›, sa¤lam bilimsel delillere, gözlemlere ve deneylere dayal› bir teori zanneder. Oysa evrim teorisinin ilk fikir ba- bas› Darwin olmad›¤› gibi, teorinin kayna¤› da bilimsel deliller de¤ildir. Mezopotamya'da putperest dinlerin hakimiyetinin bulundu¤u bir dönemde, canl›l›¤›n ve evrenin kökeni hakk›nda birçok bat›l inanç ve ef- sane yayg›nd›; bunlardan biri de "evrim" inanc›yd›. Sümerler'den kalan Enuma-‹lifl adl› yaz›tta anlat›ld›¤›na göre, ilk baflta bir su karmaflas› vard› ve bu su karmaflas›n›n içerisinden birdenbire Lahau ve Lahamu adl› tan- r›lar ortaya ç›km›flt›. Bu bat›l inan›fla göre, ibadet edilen bu putlar ilk ön- ce kendi kendilerini var etmifller, daha sonra da evrimleflerek di¤er mad- deleri ve canl›lar› oluflturmufllard›. Yani Sümer efsanelerine göre canl›l›k, cans›z su kaosundan birdenbire oluflmufl ve evrimleflerek geliflmiflti. Görüldü¤ü gibi bu inan›fl, evrim teorisinin, "canl›lar›n cans›z madde- lerden olufltu¤u ve evrimleflti¤i" iddias›yla çok büyük bir uyum göster- mektedir. Buradan da anl›yoruz ki, evrim fikri Darwin'e de¤il, ilk olarak Sümer putperestlerine aittir. Evrim efsanesi, daha sonra bir baflka putperest medeniyet olan Eski Yunan'da hayat sahas› buldu. Eski Yunan'›n materyalist filozoflar›, mad- deyi yegane varl›k say›yorlard›. Sümerler'den miras kalan evrim efsane- sine ise, canl›lar›n nas›l olufltu¤unu aç›klamak niyetiyle baflvurdular. Böy- lece materyalist felsefe ve evrim efsanesi, Eski Yunan'da birleflti. Oradan da Roma kültürüne tafl›nd›. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 13 Harun Yahya (Adnan Oktar) DD
  • 16. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR14 Putperest kültürlere ait birer efsane olan bu iki kavram,gündemine 18. yüzy›lda yeniden girdi. Eski Yunan kaynaklar›n› inceleyen baz› Avru- pal› düflünürler, materyalizmi benimsediler. Bu düflünürlerin ortak yönü, din aleyhtar› olmalar›yd›. Bu atmosfer içinde evrim teorisini ilk kez detayl› olarak ele alan ki- fli, Frans›z biyolog Jean Baptiste Lamarck oldu. Lamarck, geçersizli¤i son- radan anlafl›lacak olan teorisinde, tüm canl›lar›n yaflamlar› boyunca ufak de¤iflimlerle birbirlerinden evrimlefltiklerini öne sürmüfltü. Lamarck'›n iddias›n› biraz daha farkl› bir biçimde tekrarlayan kifli ise, Charles Dar- win'di. Darwin, teorisini 1859'da ‹ngiltere'de yay›nlad›¤› Türlerin Kökeni ad- l› kitab›nda ortaya koydu. Kitab›nda, eski Sümer'den beri gelen evrim ef- sanesini detayland›rm›flt›. Tüm canl› türlerinin, suyun içinden tesadüfen do¤an ortak bir atadan geldiklerini ve yine tesadüfen gerçekleflen küçük de¤iflimlerle birbirlerinden farkl›laflt›klar›n› iddia ediyordu. Darwin'in bu iddias› dönemin bilim adamlar› aras›nda yayg›n bir kabul görmedi. Özellikle fosil bilimciler, Darwin'in iddias›n›n bir hayal ürününden baflka bir fley olmad›¤›n›n fark›ndayd›. Ancak buna ra¤men Darwin'in teorisi farkl› çevreler içinde giderek daha fazla destek buldu. Çünkü Darwin bu teoriyle birlikte, 19. yüzy›l›n hakim güçlerine bulun- maz bir temel sa¤lam›fl oluyordu. Sümerlerin sözde su tanr›s›n› sembolize eden bir resim. Darwinistler de ayn› Sümerler gibi, canl›l›- ¤›n tesadüfen sudan olufltu¤una inan›rlar. Yani suyu, canl›l›k oluflturan bir ilah gibi gören sapk›n bir inan- ca sahiplerdir.
  • 17. Darwinizm'in Kabul Görmesinin Nedeni ‹deolojiktir Darwin'in, Türlerin Kökeni isimli kitab›n› yay›nlad›¤› ve evrim teori- sini ortaya att›¤› dönemde bilim son derece geriydi. Örne¤in, bugün son derece kompleks bir sisteme sahip oldu¤u bilinen hücre, o dönemde kul- lan›lan ilkel mikroskoplarda sadece bir leke olarak görülüyordu. Dolay›- s›yla Darwin, canl›l›¤›n cans›z maddelerden tesadüfler sonucunda olufltu- ¤unu iddia etmekte bir sak›nca görmemiflti. Ayn› flekilde o dönemde fosil kay›tlar› son derece yetersiz oldu¤u için geçmiflte canl›lar›n küçük de¤iflimlerle birbirlerinden türedi¤ini iddia edebilmiflti. Oysa bugün kesin olarak anlafl›lm›flt›r ki fosil kay›tlar›, -biraz önce de belirtti¤imiz gibi- Darwin'in canl›lar›n birbirlerinden türeyerek DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 15 Harun Yahya (Adnan Oktar) Darwinistler, putperest toplumlar gibi, canl›l›¤›n su içinde tesadüfen geliflen do¤a olaylar› sonucunda olufltu¤una inanmaktad›rlar. Bu saçma iddiaya göre yukar›daki temsili resmi görülen "ilkel çorba" içinde fluursuz atomlar kendi kendilerine biraraya gelerek karar alm›fl ve canl› varl›klar› oluflturmufllard›r.
  • 18. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR16 meydana geldikleri iddias›n› destekleyecek tek bir delil dahi sunmamaktad›r. Yak›n bir zamana kadar evrimciler, karfl›la- r›na ç›kan bu ç›kmaz› "ileride bir gün bulunur" temen- nileriyle geçifltirmeye çal›flt›lar. Ancak gü- nümüzde, art›k bu aç›klaman›n da ard›na s›¤›namaz duruma geldi- ler. (Detayl› bilgi için bak›n›z. Evrim Aldatmacas› bölümü) Ne var ki, Darwinist- ler'in evrim teorisine ba¤l›l›k- lar›nda bir de¤ifliklik olmad›. Darwinizm taraftarlar›, Darwi- nizm'e olan sadakatlerini 150 y›l- d›r birbirlerine miras gibi aktararak günümüze kadar geldiler. Peki Darwinizm'in, bilimsel olarak geçersizli- ¤i aç›kça ortada olmas›na ra¤men, ortaya at›ld›¤› günden bu yana birta- k›m çevrelerce benimsenmesinin ve yo¤un olarak propagandas›n›n yap›l- mas›n›n nedeni nedir? Darwin'in teorisinin en belirgin özelli¤i, bir Yarat›c›'n›n varl›¤›n› in- kar etmesidir. Evrim teorisine göre, canl›l›k cans›z maddelerden, tesadüf- ler sonucunda, kendi kendine oluflmufl- tur. Darwinizm'in bu iddias›, baflta ma- teryalist felsefe olmak üzere tüm ateist felsefelere sahte bir bilimsel destek sa¤- lamaktad›r. Çünkü 19. yüzy›la kadar bi- lim adamlar›n›n büyük bir ço¤unlu¤u, bilimi Allah'›n yaratt›klar›n› ö¤renme- nin ve keflfetmenin bir yöntemi olarak görüyordu. Bu gerçe¤e olan inanc›n yayg›n olmas› nedeniyle, materyalist ve 19. yüzy›l- da sahip olunan mikroskop- lar bugüne k›- yasla oldukça il- keldi ve hücreyi resimde de görül- dü¤ü gibi sa- dece bir leke olarak görebili- yorlard›. Charles Darwin
  • 19. ateist felsefeler geliflmek için kendilerine uygun bir ortam bulam›yorlar- d›. Ancak evrim teorisinin, Yarat›c›'n›n varl›¤›n› inkar ederek, ateist ve materyalist inanca göstermelik bilimsel bir destek oluflturmas›, onlar için bulunmaz bir f›rsat oldu. Bu nedenle, Darwinizm'i hemen benimsediler ve her biri bu teoriyi kendi ideolojisine uygulad›. Darwinizm'in Allah'›n varl›¤›n› inkar etmesinin yan›nda, 19. yüzy›- l›n materyalist ideolojilerine destek ç›kan bir iddias› daha vard›: "Canl›la- r›n geliflimi do¤adaki yaflam mücadelesine ba¤l›d›r. Bu mücadeleyi güçlü olanlar kazan›r. Zay›flar ise ezilerek yok olmaya mahkumdurlar." Darwinizm'in dünyaya ac›lar ve belalar getiren ideolojilerle iflbirli¤i iflte bu noktada aç›kça karfl›m›za ç›kmaktad›r. Sosyal Darwinizm: "Orman Kanunlar›n›n ‹nsan Davran›fllar›na Uyarlanmas› Bilimi" Evrim teorisinin en önemli iddialar›ndan biri, canl›lar›n geliflimini do¤ada var olan "yaflam mücadelesi"ne dayand›rmas›yd›. Darwin'e göre, do¤ada ac›mas›z bir yaflam mücadelesi, daimi bir çat›flma vard›. Güçlüler her zaman güçsüzleri alt ediyor ve geliflme de bu sayede mümkün olu- yordu. Türlerin Kökeni kitab›na koydu¤u altbafll›k da, onun bu görüflünü özetliyordu: Türlerin Kökeni kitab›na koydu¤u altbafll›k da, onun bu gö- rüflünü özetliyordu: "Türlerin Kökeni, Do¤al Seleksiyon ve Yaflam Mücadele- sinde Kay›r›lm›fl Irklar›n Korunmas› Yoluyla". Darwin'in bu konudaki ilham kayna¤› ise, ‹ngiliz bir ekonomist olan Thomas Malthus'un An Essay on the Principle of Population (Nüfus Prensibi Üzerine Bir Deneme) adl› kitab›yd›. Bu kitap insan ›rk›n› oldukça karanl›k bir gelece¤in bekledi¤ine iflaret ediyordu. Malthus kendi bafllar›na b›ra- k›ld›klar›nda, insan nüfusunun çok h›zl› artt›¤›n› hesaplam›flt›. Her yirmi befl y›lda say›lar› iki kat›na ç›k›yordu. Ancak besin kaynaklar› hiçbir flekil- de bu h›zla ço¤alm›yordu. Bu durumda insan nesli sürekli olarak bir aç- l›k tehlikesi ile karfl› karfl›yayd›. Nüfuslar› kontrol alt›nda tutan bafll›ca et- kenler ise savafl, k›tl›k ve hastal›k gibi felaketlerdi. K›sacas› baz› insanla- r›n yaflayabilmeleri için di¤erlerinin ölmesi gerekiyordu. Var olma, "sü- rekli savafl" anlam›na geliyordu. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 17 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 20. Darwin, do¤adaki yaflam mücadelesi fikrini Malthus'tan ald›¤›n› kendi ifadesiyle flöyle aç›klar: Ekim 1838'de, yani sistematik bir flekilde araflt›rmalar›ma bafllad›ktan 15 ay sonra, s›rf merak›mdan Malthus'un nüfusla ilgili çal›flmas›n› okumaya bafl- lad›m. Ve hayvanlarla bitkilerde sürekli gözlemledi¤im hayatta kalma mü- cadelesini düflündü¤ümde, bir an fark›na vard›m ki, bu koflullar alt›nda uy- gun varyasyonlar korunacak ve uygun olmayanlar yok edilecekti. Bunun sonucunda ise yeni türler ortaya ç›kacakt›. Burada, sonradan üzerinde çal›- flabilece¤im bir teoriyi sonunda elde etmifltim.2 19. yüzy›lda Malthus'un fikirleri oldukça genifl bir kitle taraf›ndan benimsenmiflti. Özellikle, Avrupal› üst s›n›f›n entelektüelleri Malthus'un fikirlerini destekliyordu. "Nazilerin Bilimsel Arka Plan›" isimli makalede, 19. yüzy›l Avrupas›'n›n Malthus'un popülasyon ile ilgili görüfllerine ver- di¤i önem flöyle aktar›lmaktad›r: 19. yüzy›l›n ilk yar›s›nda Avrupa'da yönetici s›n›f›n üyeleri, yeni keflfedilen 'nüfus art›fl› problemi'ni tart›flmak ve fakirlerin ölüm oranlar›n› artt›rmak için, Malthus'un fikirlerini uygulaman›n yöntemlerini planlamak üzere bi- raraya geldiler. Vard›klar› sonuç özetle flöyleydi: "Fakirlere temizli¤i tavsiye etmek yerine tam tersi al›flkanl›klara teflvik etmeliyiz. fiehirlerimizdeki so- kaklar› daha dar yapmal›y›z, daha fazla insan› evlere doldurmal›y›z ve ve- bay› getirmeye çal›flmal›y›z. Ülkemizde köylerimizi durgun sulara yak›n yapmal›y›z, batakl›klarda yaflamay› teflvik etmeliyiz vs...3 Bu zalimce uygulaman›n sonu- cunda, yaflam mücadelesinde güçlü olanlar zay›f olanlar› ezecekler ve bu flekilde h›zla artan nüfus da denge- lenmifl olacakt›. ‹ngiltere'de 19. yüz- y›lda söz konusu "fakirleri ezme" program› gerçekten uyguland›. 8-9 yafl›ndaki çocuklar›n günde 16 saat DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR18 Dünya nüfusunun h›zl› art›fl›n›n savafllar ve k›tl›kla dengelendi¤ini öne sürerek Darwin'i etkileyen Thomas Malthus
  • 21. kömür ocaklar›nda çal›flt›r›ld›klar› ve binlercesinin kötü flartlar nedeniyle öldü¤ü bir endüstri düzeni kuruldu. Malthus'un teorik olarak gerekli bul- du¤u "yaflam mücadelesi", ‹ngiltere'de milyonlarca fakir insana azap do- lu bir ömür yaflatt›. Darwin, Malthus'tan etkilenerek bu görüflü tüm do¤aya uygulad› ve bu var olma savafl›nda güçlü olanlar›n ve en iyi uyum sa¤layanlar›n galip geleceklerini öne sürdü. Darwin'in bu iddias›, tüm bitkileri, hayvanlar› ve insanlar› içine al›yordu. Dahas›, söz konusu yaflam mücadelesinin do¤a- n›n meflru ve de¤iflmez bir yasas› oldu¤unu özellikle vurguluyordu. Bir yandan da yarat›l›fl› inkar ederek insanlar› dini inançlar›n› terk etmeye davet ediyor ve böylece "yaflam mücadelesi"nin ac›mas›zl›¤›na engel ola- bilecek tüm ahlaki k›staslar› hedef alm›fl oluyordu. Bu nedenle Darwin'in teorisi, duyulur hale geldi¤i andan itibaren önce ‹ngiltere'deki sonra da tüm Bat›'daki kurulu düzenin deste¤ini arka- s›nda buldu. Kurduklar› siyasi ve sosyal düzeni "bilimsel" yönden meflru hale getiren bir teoriyle karfl›laflan emperyalistler, kapitalistler ve tüm di- ¤er materyalistler, bu teoriyi sahiplenmekte gecikmediler. Evrim teorisi k›sa zamanda, sosyolojiden tarihe, psikolojiden siyasete kadar insan top- lumlar›n› ilgilendiren her alanda tek kriter haline getirildi. Her alanda te- mel fikir "yaflam mücadelesi" ve "güçlü olan kazan›r" slogan›yd› ve siyasi partiler, uluslar, yönetimler, ticari flirketler, fertler art›k bu sloganlar ›fl›- ¤›nda yaflamaya bafllad›lar. Topluma hakim olan ideolojiler Darwinizm'i benimsedi¤i için, e¤itimden sanata, siyasetten tarihe kadar her alanda üs- tü kapal› Darwinizm propagandas› yap›lmaya baflland›. Her konu Darwi- nizm'le iliflkilendirilmeye ve Darwinist bak›fl aç›s› ile aç›klanmaya çal›fl›l- d›. Bunun sonucunda insanlar Darwinizm'i bilmese bile, Darwinizm'in öngördü¤ü hayat› yaflayan toplum modelleri oluflmaya bafllad›. Darwin'in kendisi de, evrime dayal› görüfllerinin ahlaki anlay›fllara ve sosyal bilimlere uygulanmas›n› onayl›yordu. 1869'da H. Thiel'e yazd›- ¤› bir mektupta Darwin flöyle diyordu: Türlerin de¤iflimiyle ilgili bak›fl aç›ma benzer baz› fikirlerin, ahlaki ve sosyal sorunlar üzerinde uyguland›¤›n› görüyorum. Bu konuyla çok ilgi- lendi¤ime inanmal›s›n. Önceleri, kendi görüfllerimin bu kadar farkl› ve DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 19 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 22. önemli konulara uyarlanabilece¤i bana pek gerçekleflebilir gibi gelmemiflti.4 Do¤adaki çat›flman›n insan›n da do¤as›nda oldu¤unun kabul edil- mesiyle, ›rkç›l›k, faflizm, komünizm, emperyalizm ad›na yap›lan çat›flma- lar, güçlü milletlerin zay›f gördükleri milletleri ezerek yok etmeye çal›fl- malar› art›k bilimsellik kisvesine bürünmüfl oluyordu. Barbarca katliam- lar yapanlar, insanlara hayvan gibi davrananlar, milletleri birbirlerine dü- flürenler, ›rklar›ndan dolay› insanlar› hakir görenler, haks›z rekabetle kü- çük iflletmeleri kapatt›ranlar, fakirlere yard›m eli uzatmayanlar art›k k›- nanmayacak veya engelleneme- yecekti. Çünkü onlar bunu "bi- limsel" bir do¤a kanununa uya- rak yap›yorlard›. Bu yeni bilimsel aç›klama- n›n ad› ise "Sosyal Darwinizm" olarak belirlendi. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR20
  • 23. 21 TÜM DÜNYADA ZULÜM Darwinizm ile, çat›flma ve mü- cadelenin insan›n do¤as›nda oldu¤u yalan› kabul edildi. Bu- nun ac› bir sonucu olarak, dün- yan›n birçok yerinde katliam- lar, savafllar, cinayetler, barbar- l›klar sözde bilimsel bir kisve- ye büründü ve 20. yy ac›lar›n ve ac›mas›zl›klar›n yüzy›l› oldu. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹
  • 24. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR22 Sosyal Darwinizm'e göre zay›f, fakir, hasta ve geri olanlar elenmeli ve ac›madan yok edilmelidir. Söz konusu kifliler bunun, in- sanl›¤›n evrimi için bir flart oldu¤unu dü- flünürler. ‹flte 20. yy'da Bosna'dan, Etiyop- ya'ya kadar milyonlarca insan›n yard›m ça¤r›la- r›na cevap gelmeme- sinin nedenlerinden biri de, toplumlara ac›mas›zl›¤› empoze eden bu ideoloji idi.
  • 25. Günümüzdeki evrimci bilim adamlar›n›n en tan›nm›fllar›ndan biri olan Amerikal› paleontolog Stephen Jay Gould, bu gerçe¤i afla¤›daki söz- leriyle kabul eder: 1859 y›l›nda Türlerin Kökeni'nin yay›mlanmas›ndan sonra esaret, kolonilefl- me, ›rk farkl›l›klar›, s›n›f mücadelesi ve cinsel roller hakk›ndaki tart›flmalar bilim bayra¤› alt›nda yürütülmeye baflland›.5 Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta bulunmaktad›r: ‹n- sanl›k tarihinin her döneminde savafllar, barbarl›k, ac›mas›zl›k, ›rkç›l›k, çat›flmalar yaflanm›flt›r. Ancak insanlara her zaman için bu fiilerin yanl›fl oldu¤unu ö¤reten ve onlar› bar›fla, adalete ve huzura davet eden ‹lahi bir din olmufltur. ‹nsanlar bu ‹lahi dinin varl›¤›n› bildikleri için, fliddet uygu- lad›klar›nda, en az›ndan bunun yanl›fl oldu¤unu kavrayabilecekleri bir k›stasa sahiptirler. Ancak 19. yüzy›ldan itibaren Darwinizm, her türlü ç›- kar mücadelesini ve adaletsizli¤i bilim kisvesi alt›nda meflru göstermifl, tüm bunlar›n insan›n do¤as›nda oldu¤unu, insan›n atalar›ndan kalan vahfli ve sald›rgan dürtüler tafl›d›¤›n›, hayvanlar aras›nda nas›l en güçlü ve en sald›rgan olan hayatta kalmay› baflar›yorsa, ayn› kanunlar›n insan- lar için de geçerli oldu¤unu söylemifltir. Bu düflüncenin benimsenmesiy- le, savafllar, ac›lar ve katliamlar dünyan›n çok büyük bir bölümünü etkisi alt›na alm›flt›r. Darwinizm, dünyaya ac›, kan ve bask› getiren tüm hare- ketleri desteklemifl, teflvik etmifl, makul ve meflru göstermifl ve bu uygu- lamalar›n tümüne hak vermifltir. Bu sözde bilimsel destek neticesinde tüm bu tehlikeli ideolojiler katlanarak güçlenmifller ve 20. yüzy›la "ac›lar ça¤›" damgas›n› vurmufllard›r. Tarih profesörü Jacques Barzun, Darwin, Marx, Wagner isimli kitab›n- da günümüzde dünyan›n ahlaki çöküntüsünün bilimsel, sosyolojik ve kültürel sebeplerinin de¤erlendirmesini yapmaktad›r. Barzun'un kitab›n- da yer alan flu yorumlar, Darwinizm'in dünya üzerindeki etkisi aç›s›ndan dikkat çekicidir: …1870 ve 1914 y›llar› aras›nda her Avrupa ülkesinde silahlanmay› isteyen bir savafl partisi, ac›mas›z bir rekabeti isteyen bireyci bir parti, geri kalm›fl insanlar üzerinde serbest bir el isteyen emperyalist bir parti, yabanc›lara karfl› içten tasfiyeyi sa¤layacak olan sosyalist bir parti vard›… Bu partilerin DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 23 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 26. tümü zaferi kutlad›klar›nda ya da yenildiklerin- de hatta daha önce, bilimin tekrar canlanmas› an- lam›na gelen Spencer (Sosyal Darwinizm'in ku- rucusu) ve Darwin'i desteklemifllerdi. Irk biyolo- jikti, sosyolojikti; Darwinciydi.6 19. yüzy›lda Darwin canl›l›¤›n yarat›l- mad›¤›, tesadüfen olufltu¤u ve insan›n hay- vanlarla ortak bir atadan tesadüfler sonu- cunda meydana gelmifl olan en geliflmifl or- ganizma oldu¤u iddias›n› ortaya att›¤›nda, belki ço¤u kimse bu iddian›n sonuçlar›n› tahmin edememiflti. Ancak 20. yüzy›lda bu iddian›n sonucu çok ac› tecrübelerle yaflan- d›. ‹nsanlar› geliflmifl bir hayvan gibi gören- ler, zay›f olanlar›n üzerine basarak yükselmekten, hasta ve zay›f olanlar› bir flekilde yok etmekten, farkl› ve afla¤› gördükleri ›rklar› ortadan kald›r- mak için katliamlar yapmaktan hiç çekinmediler. Çünkü bilim maskesi takm›fl teorileri, onlara bunun "do¤an›n bir kanunu" oldu¤unu söylüyor- du. ‹flte Darwinizm'in dünyaya getirdi¤i belalar bu flekilde bafllad› ve h›zlanarak tüm dünyaya yay›ld›. Oysa 19. yüzy›lda materyalizmin ve ate- izmin, Darwin'den ald›klar› destekle güçlenmesine kadar, insanlar›n bü- yük bir ço¤unlu¤u tüm canl›lar› Allah'›n yaratt›¤›na ve insan›n di¤er can- l›lardan farkl› olarak Allah'›n yaratt›¤› bir ruha sahip oldu¤una inan›yor- lard›. Hangi ›rktan, hangi milletten olurlarsa olsunlar, insanlar Allah'›n yaratt›¤› birer kul olarak görülüyordu. Darwinizm'in getirdi¤i ve güçlen- dirdi¤i dinsizlik ise, rekabetçi ve ac›mas›z bir dünya görüflünün, ahlaka önem vermeyen, kendisini ve insanlar› geliflmifl hayvanlar olarak gören kitlelerin oluflmas›na neden oldu. Allah'a karfl› sorumlu olduklar›n› red- deden insanlar, her türlü bencilli¤in meflru görüldü¤ü bir kültür meyda- na getirdiler. Bu kültürün içinden pek çok "izm" do¤du ve bunlar insanl›- DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR24 "Darwin, Marx, Wagner" kitab›n›n yazar› tarih pro- fesörü Jacques Barzun
  • 27. ¤a gerçek anlamda birer "bela" oldu. ‹lerleyen sayfalarda, Darwinizm'in meflruiyet kazand›rd›¤› söz ko- nusu ideolojileri, bu ideolojilerin Darwinizm ile olan yak›n ilgilerini ve bu birlikteli¤in dünyada nelere maloldu¤unu inceleyece¤iz. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN KK II SS AA TT AA RR ‹‹ HH ‹‹ 25 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 28.
  • 29. arwin'in yak›n arkadafl› olan Prof. Adam Sedgwick, evrim teorisinin gelecekte sebep olabilece¤i tehlikele- ri görebilen kiflilerden biriydi. Türlerin Kökeni'ni oku- du¤unda, "Bu kitap toplum taraf›ndan genel bir ka- bul gördü¤ü takdirde dünyada daha önce hiç görülmemifl flekilde insan ›rklar›nda bir soyk›r›m yaflanacakt›r" demiflti.7 Gerçekten de zaman, Sedgwick'in endiflelenmekte hakl› oldu¤unu gösterdi. 20. yüzy›l, insanlar›n s›rf ›rklar› veya etnik kökenleri nedeniyle soyk›r›mla- ra u¤rat›ld›¤› kara bir ça¤ olarak tarihe geçti. Elbette etnik ayr›mc›l›k ve buna dayal› olarak yap›lan soyk›r›mlar, Darwin'den çok önce de in- sanl›k tarihinde vard›. Ancak Darwinizm bu ay- r›mc›l›¤a sahte bir bilimsel sayg›nl›k ve sahte bir hakl›l›k kazand›rd›. "Kay›r›lm›fl Irklar›n Korunmas›…" Günümüzdeki Darwinistlerin ço¤u, asl›nda Darwin'in ›rkç› olmad›- ¤›n›, ancak ›rkç›lar›n kendi görüfllerini desteklemek amac›yla Darwin'in fikirlerini tarafl› olarak yorumlad›klar›n› iddia ederler. Türlerin Kökeni kitab›n›n alt bafll›¤›nda yer alan "Kay›r›lm›fl Irklar›n Korunmas› Yoluyla" ifa- desinin ise sadece hayvanlar için kullan›ld›¤›n› iddia ederler. Ancak bu DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 27 Harun Yahya (Adnan Oktar) DD Prof. Adam Sedgwick
  • 30. iddialar›n sahiplerinin göz ard› ettikleri fley, Darwin'in ‹nsan›n Türeyifli isimli kitab›nda, insan ›rklar› için söyledikleridir. Darwin'in bu kitapta ortaya koydu¤u görüfllere göre, insan ›rklar› evrimin farkl› basamaklar›n› temsil ediyordu ve baz› insan ›rklar›, di¤er insanlara göre daha çok evrimleflmifl ve ilerlemifllerdi. Baz›lar› ise, nere- deyse hala maymunlarla ayn› düzeydeydi. Darwin, "yaflam mücadelesi"nin insan ›rklar› aras›nda da geçerli ol- du¤unu öne sürmüfltü. "Kay›r›lm›fl ›rklar" bu mücadelede üstün geliyor- lard›. Darwin'e göre kay›r›lm›fl ›rklar, Avrupal› beyazlard›. Asyal› ya da Afrikal› ›rklar ise, yaflam mücadelesinde geri kalm›fllard›. Darwin daha da ileri giderek, bu ›rklar›n dünya üzerindeki "yaflam mücadelesi"ni ya- k›n zamanda tamamen kaybederek yok olacaklar›n› ileri sürmüfltü: Belki de yüzy›llar kadar sürmeyecek yak›n bir gelecekte, medeni insan ›rk- lar›, vahfli ›rklar› tamamen yeryüzünden silecekler ve onlar›n yerine geçe- cekler. Öte yandan insans› maymunlar da… kuflkusuz elimine edilecekler. Böylece insan ile en yak›n akrabalar› aras›ndaki boflluk daha da geniflleye- cek. Bu sayede ortada flu anki Avrupal› ›rklardan bile daha medeni olan ›rk- lar ve flu anki zencilerden, Avustralya yerlilerinden ve gorillerden bile da- ha geride olan babun türü maymunlar kalacakt›r.8 Darwin, yine ‹nsan›n Türeyifli isimli kitab›n›n baflka bir bölümünde afla¤› ›rklar›n yok olmalar› gerekti¤ini ve geliflmifl insanlar›n onlar› yaflat- mak ve korumak için çal›flmalar›n›n gereksiz oldu¤unu iddia etmifl ve bu durumu dam›zl›k hayvan yetifltiricileri ile karfl›laflt›rm›flt›: Yaban›l insanlar›n vücutça ve kafaca zay›f olanlar› eleniverir; ve sa¤ ka- lanlar, ço¤unlukla, gerçekten sa¤l›kl› kimselerdir. Öte yandan biz uygar in- sanlar, elenme sürecini engellemek için elimizden geleni yapar›z; geri zeka- l›lar, sakatlar ve hastalar için bak›mevleri kurar›z; yoksullar› koruma yasa- lar› ç›kar›r›z; t›p uzmanlar›m›z, her hastay› yaflatmak için en son ana dek bü- tün ustal›klar›n› gösterir… Böylece uygarlaflm›fl toplumlar›n zay›f bireyleri kendi soylar›n› sürdürmektedir. Evcil hayvan yetifltiricili¤i yapm›fl hiç kim- se bunun insan ›rk›na büyük bir zarar verece¤inden kuflku duymaz.9 Görüldü¤ü gibi Darwin ‹nsan›n Türeyifli isimli kitab›nda, Avustralya yerlilerini ve zencileri gorillerle ayn› seviyede görmüfl ve bu ›rklar›n yok DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR28
  • 31. olacaklar›n› ileri sürmüfltü. Di¤er "afla¤›" gördü¤ü ›rklar›n ise ço¤almala- r›n›n engellenmesi ve böylece bu ›rklar›n yok edilmeleri gerekti¤ini sa- vunmufltu. ‹flte günümüzde halen kal›nt›lar›na rastlad›¤›m›z ›rkç› ve ay- r›mc› uygulamalar, Darwin taraf›ndan bu flekilde onaylanm›fl ve meflru- laflt›r›lm›flt›r. Darwin'in bu ›rkç› fikirlerine göre "medeni insana" düflen görev ise, ileride detaylar›n› görece¤imiz gibi, bu evrimsel süreci biraz daha h›zlan- d›rmakt›. Bu durumda zaten yok olacak olan geri kalm›fl ›rklar›n flimdi- den yok edilmelerinin "bilimsel" aç›dan hiçbir sak›ncas› kalmam›flt›! Darwin'in ›rkç› yönü, birçok yaz›s›nda ve tespitlerinde de etkisini göstermifltir. Örne¤in, 1871'de ç›kt›¤› uzun gezide gördü¤ü Tierre del Fu- egolu yerlileri tan›mlarken de ›rkç› ön yarg›lar›n› aç›kça ortaya koymufl- tur. Yerlileri, "ç›r›lç›plak, boyalara batm›fl, yaban›l hayvanlar gibi ne yaka- layabilirse yiyen, yönetimsiz, kendi kabileleri d›fl›ndakilere karfl› ac›ma- s›z, düflmanlar›na iflkenceden zevk alan, kanl› kurbanlar sunan, çocukla- r›n› öldüren, kar›lar›na köle gibi davranan, a¤›r bat›l inançlarla dolu" can- l›lar olarak tasvir etmiflti. Oysa ayn› bölgeyi, ondan on y›l önce gezen W. P. Snow isimli araflt›rmac›, ayn› yerlileri "güzel, güçlü, çocuklar›na düflkün, baz› özgün el sanat- lar›na sahip, baz› eflyalarda özel mülkiyeti tan›yan, en yafll› birkaç kad›n›n otorite- sini kabul etmifl" insanlar olarak anlatm›flt›.10 Bu örneklerden de anlafl›ld›¤› gibi Darwin tam bir ›rkç›yd›. Nitekim What Darwin Really Said (Darwin Gerçekte Ne Söy- ledi) kitab›n›n yazar› Benjamin Farrington'›n ifadesiyle de, Dar- win ‹nsan›n Türeyifli kitab›nda "in- san ›rklar› aras› eflitsizli¤in apaç›k- l›¤›" hakk›nda birçok yorum yapm›flt›r.11 DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 29 Harun Yahya (Adnan Oktar) Darwin'in ›rkç› yönü ç›kt›¤› gezi- lerde de kendini gösteriyordu. Örne¤in baflka araflt›rmac›lar›n kültür ve yeteneklerinden bah- setti¤i bir kabile için Darwin, "yaban›l hayvanlar" s›fat›n› uy- gun görmüfltü. GÜNEY ATLANT‹K OKYANUSU GÜNEY OKYANUSU
  • 32. Ayr›ca Darwin'in teorisinin Allah'›n varl›¤›n› inkar ediyor olmas›, in- san›n Allah'›n yaratt›¤› bir varl›k oldu¤u ve her insan›n birbirbiriyle eflit olarak yarat›ld›¤› gerçe¤inin de göz ard› edilmesine neden oldu. Bu da ›rkç›l›¤›n yükseliflini ve dünyada kabul görmesini h›zland›ran etkenler- den biriydi. Amerikal› bilim adam› James Ferguson, yarat›l›fl›n reddedil- mesinin ›rkç›l›¤›n yükselifli ile do¤rudan ba¤lant›l› oldu¤unu flöyle aç›k- lar: 19. yüzy›l Avrupas›'nda geliflen yeni antropoloji, insan›n kökeni hakk›ndaki iki z›t düflünce ekolünün savafl alan› haline geldi. Bunlar›n daha eski ve kök- lü olan›, "tek kökenlilik"ti. Bu görüfl, tüm insano¤lunun renk ve özellik far- k› olmadan, do¤rudan Adem'in soyundan geldi¤i ve Allah'›n tek bir fiili ile yarat›ld›¤› inanc›na dayan›yordu. Ancak bu dönemde "çok kökenlilik" ola- rak bilinen ve dini inanca karfl› koyufltan do¤an rakip bir teori (evrim te- orisi) geliflti. Çok kökenlilik, farkl› insan ›rklar›n›n farkl› kökenleri oldu¤u- nu savunuyordu.12 Hintli antropolog Lalita Vidyarthi ise Darwin'in evrim teorisinin, ›rk- ç›l›¤› sosyal bilimlere nas›l kabul ettirdi¤ini flöyle aç›klar: Darwin'in ortaya att›¤› 'en güçlülerin hayatta kalmas›' düflüncesi, insano¤- lunun kültürel bir evrim sürecinden geçti¤ine ve en üst kademenin Beyaz Adam'›n medeniyeti oldu¤una inanan sosyal bilimciler taraf›ndan coflkuyla karfl›land›. Bunun bir sonucu olarak, 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndaki Bat›l› bilim adamlar›n›n çok büyük bir k›sm› ›rkç›l›¤› fliddetle benimsediler.13 Darwin'den sonra gelen Darwinistler ise, onun ›rkç› görüfllerini is- patlama çabas› içine girdiler. Bu u¤urda birçok bilimsel çarp›tma ve sah- tekarl›k yapmaktan ise çekinmediler. Çünkü bunu ispatlad›klar› takdirde, kendi üstünlüklerini ve di¤er ›rklar› ezme, sömürme ve hatta gerekti¤in- de yok etme "haklar›n›" bilimsel olarak ispatlam›fl olacaklar›n› düflünü- yorlard›. Stephen Jay Gould da The Mismeasure of Man (‹nsan›n Yanl›fl Ölçü- mü) isimli kitab›n›n 3. bölümünde, baz› antropologlar›n, beyaz ›rk›n üs- tünlü¤ünü kan›tlamak için verileri çarp›tt›klar›n› belirtmektedir. Go- uld'un belirtti¤ine göre, en çok baflvurduklar› yöntem, bulduklar› kafata- s› fosillerinin beyin hacimleri konusunda çarp›tmalar yapmalar›d›r. Go- uld kitab›nda birçok antropolo¤un, do¤ru bir ölçü olmamas›na ra¤men, DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR30
  • 33. beyin hacmini zeka ile ilintili gösterdiklerini ve buna ba¤l› olarak, özellik- le Kafkasyal›lar'›n beyin hacimlerini abartt›klar›n› ve zencilerle K›z›lderi- lilerin kafataslar›n› olduklar›ndan daha küçük gösterdiklerini anlatmak- tad›r.14 Gould, Ever Since Darwin (Darwin'den Bu Yana) isimli kitab›nda ise, Darwinistler'in, baz› ›rklar› afla¤› bir tür olarak göstermek için girifltikleri sapk›n iddialar› flöyle aç›klar: Haeckel (Alman Darwinist) ve çal›flma arkadafllar› da, Kuzey Avrupal› be- yazlar›n ›rksal üstünlü¤ünü göstermek için rekapitülasyon teorisini (yinele- meli oluflum teorisi) kulland›. ‹nsan anatomisi ve davran›fl›na iliflkin bulgu- lar› tarayarak, beyinlerden göbek deliklerine kadar bulabildikleri herfleyi kulland›lar. Herbert Spencer flöyle yazd›: '‹lkellerin zihinsel özellikleri(…) uygarlar›n çocuklar›nda görülen özelliklerdir.' Carl Vogt 1864'te ayn› fleyi daha güçlü bir flekilde ifade etti: 'Büyümüfl zenci, zihinsel yetiler yönünden çocu¤un do¤as›n› paylafl›r. (…) Baz› kabileler kendilerine özgü organizas- yonlara sahip devletler kurmufllard›r. Ama geri kalanlara bakarak, bu ›rk›n geçmiflte ya da günümüzde, insanl›¤›n ilerleyifline hiz- met etmifl ya da korunmaya de¤ecek hiçbir fley yapma- d›¤›n› çekinmeden söyleyebiliriz.' Frans›z t›bbi anato- mi bilgini Etienne Serres gayet ciddi bir flekilde, siyah erkeklerin ilkel oldu¤unu çünkü göbek deliklerinin se- viyesinin düflük oldu¤unu ileri sürmüfltü.15 Darwin'in ça¤dafl› evrimci Havelock Ellis de 1894'de "Birçok Afrikal› ›rkta çocuklar, Avru- pal› çocuklara göre belki biraz daha az zeki- dir. Ama Afrikal› büyüdükçe aptallafl›r ve bütün toplumsal yaflam› dar görüfllü bir rutine dönüflür; oysa Avrupal›, can- l›l›¤›n› korur."16 diyerek, üstün ve afla¤› ›rk ayr›m›n› sözde "bilimsel" bir aç›klamayla desteklemiflti. Frans›z Darwinist antropolog Vac- her de Lapouge ise, Race et Milieu Social: Es- DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 31 Harun Yahya (Adnan Oktar) Stephen Jay Gould ve Darwin'in ›rkç› yönünü aç›klad›¤› kitab›
  • 34. sais d'Anthroposociologie (Irk ve Sosyal Çevre: Antropo-sosyoloji Üzerine Dene- meler) (Paris 1909) adl› yap›t›nda beyaz olmayan s›n›flar›n, uygar yaflama uyum sa¤layamam›fl vahflilerin çocuklar› ya da kan› bozulmufl s›n›flar›n soysuz temsilcileri olduklar› görüflünü ortaya att›. Paris'in afla¤› ve yuka- r› s›n›flar›n›n mezarl›klar›ndaki kafataslar›n› ölçerek sonuçlar ç›kard›. Bu sonuçlara göre; insanlar kafataslar›na göre zengin, kendilerine güvenli, özgürlük e¤ilimli iken, di¤er k›sm› tutucu, azla yetinen, iyi uflak niteli¤i tafl›yan kimseler oluyorlard›; s›n›flar toplumsal ay›klanman›n ürünleriy- di; toplumun yüksek s›n›flar› yüksek ›rklarla çak›fl›yordu; zenginlik dere- cesi ile kafatas› endeksi orant›l› gidiyordu. Lapogue en sonunda bir keha- nette bulundu: "Benim görüflüm odur ki, önümüzdeki y›llarda insanlar birbirlerini kafataslar› yuvarlak ya da sivridir diye bo¤azlayacaklar" dedi ve bu kehaneti kitab›n ilerleyen sayfalar›nda detaylar›yla görece¤imiz gi- bi do¤ru ç›kt› ve 20. yüzy›l ›rkç›l›k nedeniyle yap›lan katliamlara tan›k ol- du!… Yaln›z antropologlar de¤il, entomolojistler (böcek bilimcileri) dahi Darwinizm'in körükledi¤i ›rkç›l›k kervan›na sapk›n iddialarla kat›ld›lar. Örne¤in, 1861 y›l›nda, bir ‹ngiliz entomolojisti dünyan›n çeflitli yerlerinde yaflayan insanlar›n bedenlerinden bit toplat›p bunlar› inceledikten sonra renklerinin ve büyüklüklerinin farkl› olduklar›, bir ›rk›n bitinin bir baflka ›rk›n bedeninde yaflayamayaca¤› gibi bugünün bilim düzeyinden bak›ld›- ¤›nda tek kelimeyle safsata olan bir sonuca ulaflm›flt›.17 Bilim adam› s›fat- l› kifliler bile böyle aç›klamalar yapt›ktan sonra, baz› dogmatik ›rkç›lar›n "zencilerin bitleri dahi zenci" gibi ak›l ve mant›k d›fl›, hiçbir anlam› olma- yan sloganlar kullanmalar› pek yad›rganmad›. Özetle, Darwin'in teorisinin ›rkç› yönü 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda kendine çok elveriflli bir zemin buldu. Çünkü o dönemde Avrupal› "beyaz adam", tam da böyle bir teorinin kendi suçlar›n› meflrulaflt›rmas›n› bekli- yordu. ‹ngiliz Sömürgecili¤i ve Darwinizm Darwin'in ›rkç› görüfllerinden en çok ç›kar sa¤layan ülke, Darwin'in DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR32
  • 35. kendi vatan› ‹ngiltere oldu. Darwin, teorisini ortaya att›¤› y›llarda, ‹ngil- tere dünyan›n bir numaral› sömürge imparatorlu¤unu kurmufl durum- dayd›. Hindistan'dan Latin Amerika'ya kadar uzanan dev bir co¤rafyan›n tüm do¤al kaynaklar›, ‹ngiliz ‹mparatorlu¤u taraf›ndan sömürülüyordu. "Beyaz adam", kendi ç›kar› için dünyay› ya¤mal›yordu. Ama elbette baflta ‹ngiltere olmak üzere sömürgeci ülkelerin hiçbiri "ya¤mac›" olarak görülmek ve tarihe öyle yaz›lmak istemiyorlard›. Bu ne- denle yapt›klar› ifli hakl› gibi gösterecek bir aç›klama ar›yorlard›. Bu aç›k- lama, sömürülen insanlar› "ilkel insanlar", hatta "hayvan›ms› canl›lar" gi- bi gösterebilmekti. Böylece katledilenler veya insanl›k d›fl› muameleye maruz b›rak›lanlar, insan de¤il, yar› insan yar› hayvan canl›lar olarak gö- rülebilecek ve onlara karfl› yap›lanlar bir suç teflkil etmeyecekti. Asl›nda bu aray›fl yeni de¤ildi; dünya üzerinde sömürgecili¤in ilk yay›l›fl dönemi olan 15 ve 16. yüzy›llara kadar dayan›yordu. Baz› ›rklar›n yar› hayvan özelli¤i gösterdi¤iyle ilgili iddialar, ilk olarak Christopher Columbus'un Amerika yolculuklar›nda ortaya at›lm›flt›. Bu iddialara gö- re, Amerikal› yerliler gerçek birer insan de¤il, geliflmifl bir hayvan türüy- dü. Bu nedenle de ‹spanyol sömürgecilerin hizmetine koflulabilirlerdi. Her ne kadar Amerika'n›n keflfi hakk›nda çevrilen filmlerde Columbus'un yerlilere karfl› çok insanc›l ve s›cak bir yaklafl›m› oldu¤u imaj› verilse de, gerçekte Columbus yerlileri insan olarak görmüyordu.18 Christopher Columbus, büyük bir katliam› ilk bafllatan kifli oldu. Keflfetti¤i yerlerde ‹spanyol kolonileri oluflturan Columbus yerlileri köle- lefltirdi ve ilk olarak köle ticaretini bafllatt›. Columbus'un yerlilere uygu- lad›¤› bask› ve sömürü politikas›n›, onu izleyen ‹spanyol "fatihleri" de- vam ettirdiler; yap›lan katliamlar çok ileri boyutlara ulaflt›. Örne¤in, Co- lumbus ilk geldi¤inde nüfusu 200 bin olan bir adada 20 y›l geçmeden sa- dece 50 bin, 1540 y›l›nda ise sadece bin kifli kalm›flt›. ‹spanyol fatihlerinin en ünlüsü Fernando Cortés ise 1519 fiubat'›nda Meksika'ya ayak bast›¤›n- da toplam K›z›lderili nüfusu 25 milyonken, 1605 y›l›nda 1 milyona inmifl- ti. Hispaniola adas›nda 1492'de 7-8 milyon olan nüfus 1496'da 4 milyon, 1570 y›l›nda ise sadece 125 kifliye düfltü. Tarihçilerin verdikleri rakamlara göre, Columbus'un k›taya ayak basmas›ndan sonraki bir yüzy›ldan daha DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 33 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 36. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR34 az bir süre içinde 95 milyon yerli sömürgeciler taraf›ndan katledildi. Co- lumbus, Amerika'y› keflfetti¤inde k›tada 30 milyon K›z›lderili yafl›yordu. O zamandan bugüne gerçekleflen katliamlar neticesinde ise 2 milyon nü- fuslu kay›p bir ›rk haline geldiler. Bu katliamlar›n bu kadar ac›mas›z boyutlara ulaflmas›n›n nedeni, K›- z›lderililerin insan olarak görülmemeleri, hayvan olarak kabul edilmele- riydi. Ancak sömürgecilerin bu iddialar› fazla taraftar toplamad›. Çünkü o dönemde Avrupa'da, tüm insanlar› Allah'›n eflit olarak yaratt›¤› ve hepsi- nin tek bir atadan, Hz. Adem'den geldikleri gerçe¤i yayg›n bir kabul gö- rüyordu. Hatta Katolik Kilisesi, bu ya¤mac› istilac›lara karfl› kesin bir ta- v›r koymufltu. Bunun en bilinen örneklerinden biri Chiapas psikoposu Bartolome de Las Casas'›n, Columbus ile birlikte Yeni Dünya'ya ayak ba- san kolonicilerin "yerliler bir tür hayvand›r" iddias›na karfl›l›k, yerlilerin "gerçek birer insan" olduklar›n› söyleyerek verdi¤i yan›tt›r. 1537 y›l›nda KIZILDER‹L‹ KATL‹AMI Christopher Columbus'un Amerika'y› keflfi ile korkunç bir K›z›lderili katliam› bafllad›.
  • 37. ise Papa III. Paul yay›nlad›¤› bir fermanda yerlilere yap›lan vahfli muame- leyi lanetlemifl, K›z›lderililerin iman etme yetene¤ine sahip gerçek insan- lar olduklar›n› aç›klam›flt›r.19 Oysa 19. yüzy›la gelindi¤inde durum de¤iflti. Materyalist felsefenin yay›lmas›yla ve toplumlar›n dinden uzaklaflmas›yla birlikte, insanlar› Allah'›n yaratt›¤› gerçe¤i de göz ard› edilmeye baflland›. Bu, önceki sayfa- larda da de¤inildi¤i gibi ayn› zamanda ›rkç›l›¤›n da yükselifli idi. Darwinist-materyalist felsefenin 19. yüzy›lda yükselmesiyle, ›rkç›l›k da güçlenmiflti ve bu da Avrupa'n›n emperyalist düzenine büyük bir des- tek sa¤lam›fl oluyordu. Oxford, Stanford, Harvard gibi üniversitelerde y›llarca tarih profe- sörlü¤ü yapm›fl olan James Joll, halen üniversitelerde ders kitab› olarak okutulan "Europe Since 1870" (1870'den Bu Yana Avrupa) isimli kaynak kitab›nda, Darwinizm ile emperyalizm ve ›rkç›l›k aras›ndaki ideolojik ilifl- kiyi flöyle anlat›r: Emperyalizm kavram›na ilham veren fikirlerin en önemlisi, "Sosyal Darwi- nizm" bafll›¤› alt›nda s›n›fland›r›labilecek olanlard›r. Bu fikir- ler; devletler aras›ndaki iliflkiyi daimi bir mücadele olarak ka- bul eder. Bu mücadelede baz› ›rklar di¤erlerine göre "üstün" say›lm›fl ve bir evrimsel süreç içinde güçlülerin kendilerini sü- rekli ortaya koymalar› gerekti¤i kabul edilmifltir. ‹ngiliz do¤abilimci Charles Darwin, 1859'da yay›nlanan Tür- lerin Kökeni onu 1871'de takip eden ‹nsan›n Türeyifli adl› ki- taplar›yla büyük bir tart›flma bafllatm›fl ve Avrupa düflüncesi- nin farkl› dallar›n› ayn› anda etkilemifltir… Darwin'in fikirle- ri, ve onun ‹ngiliz felsefeci Herbert Spencer gibi baz› ça¤- dafllar›n›n düflünceleri, çok h›zl› bir biçimde bilim d›fl›n- daki alanlara da uygulanm›flt›r… Darwinizm'in top- lumsal geliflmeye en çok uygulanabilir olan yönü ise, dünyada do¤al kaynaklar›n besleyemeyece¤i bir nu- füs fazlas› bulundu¤u ve bunun her zaman güçlü- lerin veya "uygunlar›n" galip ç›kaca¤› daimi bir yaflam mücadelesi gerekti¤i yönündeki inanç- DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 35 Kraliçe Victoria ve üstte katliamlar›n›n bafl aktörü ‹spanyol Fernando Cortés
  • 38. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR36 t›r. Baz› sosyal bilimciler için, bu noktadan hareketle, en "uygun" kavram›- na ahlaki bir mana katmak ve dolay›s›yla yaflam mücadelesinde üstün gelen türlerin veya ›rklar›n ahlaken üstün olduklar›n› savunmak çok kolay olmufl- tur. Dolay›s›yla do¤al seleksiyon doktrini, kolayl›kla Frans›z yazar Arthur Gobi- neau taraf›ndan gelifltirilen bir baflka fikir ekolüyle de birleflmifltir. Gobine- au, 1853 y›l›nda ‹nsan "Irklar›n›n Eflitsizli¤i Üzerine Bir Makale" adl› çal›fl- may› yay›nlayan kiflidir. Gobineau geliflmedeki en önemli etkenin ›rk oldu- ¤unu savunmufl ve di¤erlerine üstünlük sa¤layan ›rklar›n, kendi ›rksal saf- l›klar›n› en iyi koruyabilenler oldu¤unu ileri sürmüfltür. Gobineau'ya göre, tarihteki bu yaflam mücadelesinde en üstün gelen ›rk, Aryan ›rk› olmufltur… Bu fikirleri bir aflama daha ileri götüren kifli ise, ‹ngiliz yazar Houston Ste- wart Chamberlain'dir… Hitler yazara (Chamberlain'e) o kadar hayranl›k beslemifltir ki, onu 1927 y›l›nda ölüm döfle¤inde ziyarete gelmifltir.20 Görüldü¤ü gibi Darwin'den ›rkç› düflünürlere, emperyalistlere ve oradan da Hitler'e kadar uzanan bir ideolojik zincir vard›r. Darwinizm, hem 19. yüzy›lda dünyay› kana bulayan emperyalizmin hem de 20. yüz- y›lda ayn› ifli gerçeklefltiren Nazizm'in ideolojik temelidir. Kraliçe Victoria'n›n ad›yla an›lan Viktorya Dönemi ‹ngilteresi, arad›- ¤› sözde bilimsel zemini Darwinizm'de bulmufltu. ‹ngiltere sömürgecilikten büyük bir kazanç sa¤l›yordu ve sömürge- lerinde yaflayan insanlar› kendi menfaatleri için belalara u¤ratmaktan çe- kinmiyordu. ‹ngiliz emperyalizminin bu kirli siyasetinin örneklerinden biri Çin'e karfl› aç›lan "Afyon Savafllar›" oldu. ‹ngiltere, Hindistan'da ye- tifltirdi¤i afyonu 19. yüzy›l›n ilk çeyre¤inden itibaren Çin'e kaçak olarak sokmaya bafllad›. D›fl ticaretindeki a盤› kapatmak için yapt›¤› bu afyon kaçakç›l›¤›na giderek h›z verdi. Uyuflturucunun ülkeye s›zmas› ise bir yandan Çin devletinin kendi topraklar› üzerindeki otoritesini derinden sarsm›flt›. Toplumdaki yozlaflma k›sa sürede ciddi boyutlara ulaflt›. Çin hükümetinin uzun süre tereddüt ettikten sonra ç›karmak zorunda kald›- ¤› afyon yasa¤›, ilk Afyon Savafl›'na (1838-1842) yol açt›. Bu savafl ülkeyi kesin olarak y›k›ma sürükledi. Çin, yabanc› güçlerle her karfl› karfl›ya ge- liflinde ordusunun yetersizli¤i yüzünden boyun e¤mek ve onlar›n giderek
  • 39. artan isteklerini kabul etmek zorunda kald›. Bat›l›lar 1842 y›l›ndan itiba- ren yavafl yavafl Çin topraklar› içinde gerçek nüfuz bölgeleri edindiler; Çinlilerin elinden büyük liman mahallelerini (imtiyazlar) ald›lar, tarlalar› kiralad›lar ve ülkenin kendilerine en çok yarar sa¤layacak flekilde d›flar› aç›lmas›n› flart kofltular. Tüm bunlar›n sonucunda ülkede yaflanan sefalet, hükümetin zaafiyeti ve Çin topraklar›n›n yavafl yavafl elden gidiyor olma- s› birçok ayaklanmaya yol açt›. Çin'de yaflananlar, ‹ngiltere'nin politikas›n›n sonuçlar›ndan sadece DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 37 PILTDOWN ADAMI SAHTEKARLI⁄I ngiliz emperyalizminin evrim te- orisinden ald›¤› ilham›n en ilginç göstergelerinden biri, Piltdown Adam› skandal› oldu. 1912 y›l›nda ‹ngiltere'nin Piltdown böl- gesinde garip bir kafatas› fosili bulundu. Fosili bulan Charles Dawson adl› bilim adam› ve ekibi, bunun yar› maymun yar› insan bir canl›ya ait oldu¤unu ilan etti. Fo- sili inceleyen tan›nm›fl evrimci anatomist Arthur Keith de bu sonucu do¤rulad›. Ancak Dawson'›n ve Keith'in özellikle vurgulad›¤› bir nokta vard›. Bulunan fosi- lin beyni, aynen günümüz insanlar›n›nki kadar büyüktü. Çene ise maymunsu özel- likler gösteriyordu. Piltdown fosilinin bu büyük beyni, ‹n- gilizleri bir anda ilginç bir gurur duygusu- na kapt›rd›. Bu kafatas› ‹ngiltere'de bulun- du¤una göre, ‹ngilizlerin atas› olmal›yd›. Fosilin beyninin büyük olmas› ise, ‹ngiliz- lerin tüm di¤er insan ›rklar›ndan çok daha önce evrimlefltikleri, yani onlardan üstün olduklar› fleklinde yorumlanm›flt›. ‹flte bu nedenle Piltdown buluflu ‹ngil- tere'de büyük heyecan meydana getirdi. Gazeteler ateflli bafl- l›klar att›. Kalabal›k- lar, ‹ngiliz gururunu okflayan bu buluflu coflkuyla kutlad›. ‹n- giliz hükümeti ise, bu büyük bulufltan dolay› Arthur Keith'e flö- valyelik ünvan› verdi. Tan›nm›fl evrimci paleontolog David Johanson, Piltdown fosilinin ‹ngiliz emper- yalizmiyle olan iliflkisini flöyle aç›klar: Piltdown Adam› son derece Avrupa merkezli bir geliflmeydi. Bu sayede sadece beyin üstünlük sa¤lam›fl olmuyordu, ayn› zamanda ‹ngilizler üstünlük sa¤lam›fl olu- yordu.* ‹ngilizlerin Piltdown'dan ald›klar› üs- tün ›rk ilham›, 1953 y›l›na kadar devam et- ti. Ancak o y›l fosili detayl› olarak in- celeyen Kenneth Oakley adl› bilim adam›, bunun 20. yüzy›l›n en büyük sahtekarl›¤› oldu¤unu ortaya ç›kard›. Fosil, bir insan kafatas›na, bir orangutan çenesi eklen- mesiyle üretilmiflti. *Don Johanson, In Search of Human Origins, 1994 WGBH Educational Foundation ‹‹
  • 40. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR38 biriydi. 19. yüzy›l boyunca Güney Afrika, Hindistan, Avustralya gibi co¤- rafyalarda ‹ngiliz emperyalizminin sömürüsü en ac› boyutlar›yla yaflan- d›. ‹ngiltere'nin bu sömürü düzenini meflrulaflt›rmak, hakl› gibi göster- mek ifli ise, baz› ‹ngiliz sosyal bilimcilerine ve bilim adamlar›na düflmüfl- tü. ‹flte Charles Darwin, bunlar›n en önemlisi ve etkilisi oldu. Evrim süre- cinde "ileri ›rklar" oldu¤unu öne süren, bunlar›n "beyaz ›rk" oldu¤unu id- dia eden ve beyazlar›n di¤erlerini sömürmesini "do¤a kanunu" olarak gösteren Darwindir. Darwin'in sömürgeci ›rkç›l›¤a kazand›rd›¤› bu meflruiyet nedeniyle, ‹sviçre Federal Teknoloji Enstitüsü Yerbilimleri Bölüm Baflkan› ünlü Çin kökenli bilim adam› Kenneth J. Hsu, Darwin'i "Victoria Dönemi ‹ngiltere- si için ideal bir bilim adam›, Çin'e zorla afyon satabilmek için bu ülkeyi ifl- gal eden, bunu da serbest ticaret ve 'en güçlülerin hayatta kalmas›' kura- l›na dayand›ran ülkenin bilimsel dayana¤›" fleklinde tarif eder.21 Darwin'in Türk Düflmanl›¤› ‹ngiliz sömürgecili¤inin 19. yüzy›l›n sonlar›nda kendisine seçti¤i en önemli hedef, Osmanl› ‹mparatorlu¤u'ydu. Osmanl› Devleti, o dönemde Yemen'den Bosna-Hersek'e kadar uza- nan dev bir co¤rafyan›n hakimiydi. Ancak as›rlard›r bar›fl, huzur ve istik- rar içinde yönetti¤i bu co¤rafyay› kontrol etmekte zorlan›yordu. H›risti- yan az›nl›klar ba¤›ms›zl›k amac›yla ayaklan›yor, Rusya gibi büyük askeri güçler de Osmanl›'y› tehdit ediyordu. Osmanl›'y› tehdit eden güçler aras›na, yüzy›l›n son çeyre¤inde ‹ngil- tere ve Fransa da kat›ld›. Özellikle ‹ngiltere, Osmanl›'n›n güney eyaletle- rine göz dikti. 1878'de imzalanan Berlin Anlaflmas›, Avrupa'n›n sömürge- ci güçlerinin Osmanl›'y› paylaflma kararlar›n›n bir ifadesiydi. Befl y›l son- ra, 1882'de, ‹ngiltere bir Osmanl› topra¤› olan M›s›r'› iflgal etti. ‹ngiliz sö- mürgecili¤i, daha sonra da Osmanl›'n›n Ortado¤u'daki eyaletlerini ele ge- çirme planlar›na giriflti. ‹ngiltere bu emperyalist politikalar›n› her zaman oldu¤u gibi ›rkç›l›-
  • 41. DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 39 ¤a dayand›r›yordu. ‹ngiliz hükümeti kas›tl› olarak Osmanl›'y› ve özellik- le Osmanl›'n›n asli unsuru olan Türk milletini sözde "geri" bir millet ola- rak göstermeye çal›fl›yordu. ‹ngiliz Baflbakan› William Ewart Gladstone, aç›kça "Türkler insanl›- ¤›n insan olmayan numuneleridir. Medeniyetimizin bekas› için onlar› As- ya steplerine geri sürmeli veya Anadolu'da yok etmeliyiz" diyordu.22 Bu ve benzeri sözler, ‹ngiliz hükümeti taraf›ndan on y›llar boyunca Osmanl›'ya yönelik bir propaganda malzemesi olarak kullan›ld›. ‹ngilte- re, Türk Milletini, Avrupal› ileri ›rklara boyun e¤mesi gereken sözde geri bir ›rk olarak göstermeye çal›flt›. Bu propagandan›n sözde bilimsel dayana¤› ise Charles Darwin'di!... Darwin'in Türk Milleti hakk›ndaki yorumlar›, 1888 y›l›nda yay›nla- nan The Life and Letters of Charles Darwin (Charles Darwin'in Hayat› ve Mektuplar›) adl› kitapta yer al›yordu. Darwin, do¤al seleksiyon sonucun- Charles Darwin, ‹ngiltere'nin Osmanl›'ya yönelik siyasi planlar›na katk›da bulun- mak amac›yla, teorisini kullanm›fl ve Türk Milleti'ni geri bir ›rk olarak göster- meye çal›flm›flt›r. Günümüzün Türk düfl- manlar› hala Darwin'in bu hezeyanlar›n- dan destek almaktad›r. DARWIN'‹N ÖZEL MEKTUPLARIN- DA
  • 42. da sözde "geri ›rklar"›n elenerek medeniyetin geliflmesine katk›da bulun- du¤unu öne sürüyor ve sonra da Türk Milleti hakk›nda aynen flunlar› söylüyordu: Do¤al seleksiyona dayal› kavgan›n, medeniyetin ilerleyifline sizin zannetti- ¤inizden daha fazla yarar sa¤lad›¤›n› ve sa¤lamakta oldu¤unu ispatlayabi- lirim. Düflünün ki, birkaç yüzy›l önce Avrupa, Türkler taraf›ndan iflgal edil- di¤inde, Avrupa milletleri ne kadar büyük risk alt›nda kalm›flt›, ama art›k bugün Avrupa'n›n Türkler taraf›ndan iflgali bize ne kadar gülünç geliyor. Avrupa ›rklar› olarak bilinen medeni ›rklar, yaflam mücadelesinde Türk barbarl›¤›na karfl› galip gelmifllerdir. Dünyan›n çok da uzak olmayan bir gelece¤ine bakt›¤›mda, bu tür afla¤› ›rklar›n ço¤unun medenileflmifl yüksek ›rklar taraf›ndan elimine edilece¤ini (yok edilece¤ini) görüyorum.23 Darwin'in bu hezeyan›, ‹ngiltere'nin Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nu y›k- ma politikas›na destek vermek için yaz›lm›fl bir propaganda malzemesiy- di. Nitekim bu propaganda malzemesi etkili oldu. Darwin'in "Türk Mille- ti yak›nda yok olacakt›r; bu evrimin kanunudur" anlam›na gelen sözü, ‹n- gilizlerin Türk düflman› propaganda kampanyalar›na sözde bilimsel bir destek verdi. ‹ngiltere'nin Darwin'in kehanetini gerçeklefltirme hevesi, as›l olarak I. Dünya Savafl›'nda hayata geçti. 1914'de bafllayan bu büyük savafl, bir yanda Almanya ve Avusturya-Macaristan, di¤er yanda ise ‹ngiltere-Fran- sa-Rusya ittifaklar›n›n aras›ndaki ç›kar çat›flmalar›ndan do¤mufltu. Ancak savafl›n içindeki en önemli hesaplardan biri, Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nu y›kma ve paylaflma hedefiydi. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR40 ÇANAKKALE SAVAfiI Çanakkale Savafl›'nda Türk Ordusu, 250 bin flehit vererek ‹ngilizlerin bafl›n› çekti¤i düfl- man kuvvetlerine karfl› kah- ramanca çarp›flt›.
  • 43. ‹ngiltere, iki ayr› yönden Osmanl› ‹mparatorlu¤u'na sald›rd›. Birinci yön, Osmanl›'n›n Ortado¤u'daki topraklar›n› ele geçirmek amac›yla aç›- lan Kanal, Filistin ve Irak cepheleriydi. ‹kinci yön ise, I. Dünya Savafl›'n›n en kanl› muharebelerinden birinin yafland›¤› Çanakkale cephesi oldu. Ça- nakkale'deki Türk ordusu, ‹ngilizlerin bafl›n› çekti¤i düflman kuvvetleri- ne direnmek için 250 bin flehit vererek kahramanca çarp›flt›. ‹ngilizler ise, sözde "afla¤› ›rk" olarak gördükleri Türklere karfl› savaflmak üzere, kendi askerlerinden çok, Hintli askerleri ya da Avustralya, Yeni Zelanda gibi sö- mürgelerinden devflirdikleri Anzak birliklerini göndermifllerdi. Darwin'in Türk düflmanl›¤›n›n yank›lar›, I. Dünya Savafl›'n›n ard›n- dan da devam etti. Bugün Avrupa'daki soydafllar›m›za karfl› haince sald›- r›lar düzenleyen Avrupal› neo-Nazi gruplar›, hala Darwin'in Türk Milleti hakk›ndaki hezeyanlar›ndan ilham al›yorlar. Bu Türk düflman› ›rkç› grup- lar›n internet sayfalar›nda, Darwin'in Türkler hakk›ndaki sözleri yer al›- yor. (Bkz. Hitler ve Darwin'in Kanl› ‹ttifak› bölümü) Amerika'da Irkç›l›k ve Sosyal Darwinizm Sosyal Darwinizm sadece ‹ngiltere'deki de¤il, dünyan›n di¤er ülke- lerindeki emperyalistlere ve ›rkç›lara dayanak sa¤l›yordu. Bu nedenle tüm dünyada h›zla yay›ld›. Teoriyi benimseyen- lerin bafl›nda, ABD Baflkan› Theodore Roosevelt geliyordu. Roosevelt, K›z›lderililere karfl› "teh- cir" (bir yerden zorla göç ettirmek, sürmek) ad› alt›nda uygulanan etnik temizlik program›n›n en önde gelen uygulay›c› ve savunucusuydu. The Winning of The West (Bat›n›n Zaferi) adl› kita- b›nda katliam›n ideoloji- sini kurarak, K›z›lderili- leri ortadan kald›racak DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 41 ABD Baflkan› T. Roosevelt, Bat›n›n Zaferi isimli kitab›nda katliam›n ideolojisini kurdu ve sonra bu katliam› uygulad›.
  • 44. ›rksal bir savafl›n kaç›n›lmaz oldu¤unu anlatm›flt›. En büyük dayana¤› ise kendisine yerlileri ilkel bir tür olarak tan›mlama imkan›n› veren Darwi- nizm'di.24 Roosevelt'in öngördü¤ü gibi K›z›lderililerle yap›lan anlaflmalar›n hiçbirine sad›k kal›nmad› ve buna da "ilkel ›rk" safsatas› ile sahte bir mefl- ruiyet sa¤land›. Kongre, K›z›lderililerle yap›lan tüm anlaflmalar› 1871 y›- l›nda bir kenara atm›fl ve onlar› içinde ölümü bekleyecekleri ölü toprakla- ra sürmeye karar vermiflti. Karfl› taraf insan olarak alg›lanmad›ktan son- ra onlarla yap›lan anlaflmalar›n nas›l bir de¤eri olabilirdi?… Roosevelt ayr›ca ‹ngilizce konuflan insanlar›n (Anglo Saxonlar›n) tüm insan ›rklar›n›n en ilerisi olduklar›n› öne sürmüfl ve Anglo Saxonlar ile di¤er ›rklar aras›nda kaç›n›lmaz bir savafl olaca¤›n› öngörmüfltü.25 Anglo Saxon ›rkç›l›¤›n›n önde gelen savunucular›ndan Amerikal› ev- rimci Protestan Rahip Josiah Strong da ayn› mant›klar› kullan›yordu. Bir keresinde flöyle yazm›flt›: Dünya nüfusunun ›rklar›n son mücadelesini zorunlu k›laca¤› zaman yakla- fl›yor. Birleflik Devletler de do¤al olarak, kendi kurumlar›n› insanl›¤›n geri kalan bölümüne empoze edecek güce sahip olmal›d›r. Kimse kuflku duya- maz ki, ›rklar aras›nda bu çat›flma, en güçlülerin ayakta kalmas› ile sonuç- lanacakt›r.26 Sosyal Darwinizm'i kullanarak kendilerine meflruiyet sa¤lamaya ça- l›flan ›rkç›lar›n aras›nda zenci düflmanlar› baflta geliyordu. ‹nsan ›rklar›n› derecelere ay›ran ve en üstününü beyaz ›rk olarak tan›mlarken, en ilkeli- ni de siyah olarak gösteren bu ›rkç› teoriler evrim kuram›na dört elle sa- r›ld›lar.27 Evrimci ›rkç› teorisyenlerin bafl›nda gelen Henry Fairfield Osborn, "‹nsan Irklar›n›n Evrimi" bafll›kl› bir makalesinde "ortalama bir zencinin zeka yafl›, Homo Sapiens (günümüz insan›) türüne ait on bir yafl›ndaki bir çoçu¤un zekas›na ancak ulaflabilir" diye yaz›yordu.28 Bu mant›¤a göre zenciler insan bile say›lm›yorlard›. Evrimci ›rkç› dü- flüncenin en bilinen savunucular›ndan bir di¤eri olan Carletoun Coon ise 1962'de yay›nlad›¤› Origins of Races (Irklar›n Kökeni) adl› kitab›nda, siyah ›rkla beyaz ›rk›n henüz Homo erectus döneminde birbirinden ayr›lm›fl iki DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR42
  • 45. ayr› tür oldu¤unu öne sürüyordu. Coon'a göre beyazlar bu ayr›flmadan sonra evrim- sel olarak öne geçmifllerdi. ‹flte ABD'de zen- cilere karfl› ayr›mc›l›¤› savunanlar, uzun sü- re bu sözde bilimsel aç›klamay› kulland›lar. Kendilerini destekleyen bilimsel bir te- orinin varl›¤›, Amerika'da ›rkç›l›¤› h›zla t›r- mand›rd›. Irk ayr›m›na karfl› olmas›yla ta- n›nan W. E. Dubois, 20. yüzy›l Amerikan ›rkç›l›¤›n› flöyle tan›mlar: 20. yüzy›l›n bafll›ca sorunu renk ayr›m› sorunu- dur. Yeryüzünün en büyük demokrasisi olmay› isteyen ve baz› aç›lardan da bunu baflarm›fl olan bir ülkede ›rkç›l›k sorununun bu derece yayg›n biçimde ortaya ç›km›fl olmas› onun paradoksla- r›n›n en önemsizi de¤ildir. Köleli¤in kald›r›lma- s› siyah ve beyaz halk aras›nda kardeflli¤in ku- rulmas›na yetmemifl, k›sa süre içinde tesis edi- len resmi ayr›mc›l›k günümüzde hala ç›k›fl yol- lar› aranan hukuki ve fiili bir durum haline dö- nüflmüfltür.29 "Jim Crow Yasalar›" ad›yla tan›nan ilk ›rk ayr›mc› yasalar›n ortaya ç›kmas› da bu döneme rastlar. (Jim Crow, afla¤›lamak amac›yla beyazlar taraf›ndan siyah- lara tak›lan isimlerden biriydi). Zencilere, kesinlikle insan gibi davran›lm›yor, her yerde DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 43 Amerika'da 19. yy sonu ve 20. yüzy›l bafllar›nda zengin beyazlar zencilere karfl› son derece ac›mas›zd›. Uygu- lamalar ve kanunlar zencilerin insan olarak görülmedi¤ini aç›kça gösteri- yordu. Kendileri büyük bir zenginlik içinde yaflarken, zencilere insanl›k d›fl› muamelelerde bulunuyorlard›.
  • 46. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR44 afla¤›lanarak hor görülüyorlard›; üstelik bu ›rkç› tav›r birkaç kiflinin tavr› de¤il, Amerikan devletinin yasalar ile bizzat belirledi¤i bir tav›rd›. Demir- yollar› ve tramvaylarda ›rk ayr›m›n› benimseyen ilk yasa 1875'de Tenes- see'de kabul edildikten hemen sonra, tüm Güney eyaletlerinde birden demiryollar›n- da ›rk ayr›m› uygulamas›na gidildi. Her yere "Sadece Beyazlar ‹çin" ve "Siyahlar" tabelalar› as›ld›. Asl›nda bunlar›n hepsi mevcut durumun resmiyet kazan- mas› anlam›na geliyordu. ZENC‹LERE YAPILAN ZULÜM Ku Klux Klan, zencilere yönelik en ac›mas›z sald›r›lar› yapan ›rkç› grup- tu. Yandaki resimde gösterilen zin- cir, zenci kölelerin birbirlerine ba¤- land›klar› bir zincirdir.
  • 47. Farkl› ›rklardan olanlar aras›nda evlilik yasakland›. Yasalara göre ayr›m hastanelerde, cezaevlerinde, mezarl›klarda zorunluydu. Uygulamada ise bu, otelleri, tiyatrolar›, kütüphaneleri ve hatta asansör ve kiliseleri de kap- s›yordu. Ayr›m›n en a¤›r biçimde hissedildi¤i alan ise okullard›. Çünkü bu, siyahlar›n aleyhine en a¤›r sonuçlar› veren uygulamayd› ve onlar›n kültürel gelifliminin önündeki en büyük engeldi. Irk ayr›m› uygulamalar›na yayg›n bir fliddet dalgas› efllik etti. Linç edilen siyahlar›n say›s›nda h›zl› bir art›fl oldu. 1890-1901 y›llar› aras›nda 1300'ü aflk›n siyah linç edildi. Bu uygulamalar›n sonucunda birçok eyalet- te siyahlar›n ayaklanmalar› bafllad›. Bu sürece ›rkç› düflünce ve teoriler efllik etti. Amerikan biyolojik ›rk- ç›l›¤› da k›sa bir süre sonra kendini R. B. Bean'in kafatas› ölçümü yoluyla vard›¤› sonuçlarla ifade edecek ve yeni k›ta halk›n› denetim d›fl› bir göç dalgas›ndan koruma bahanesi alt›nda, özel türde bir Amerikan ›rkç›l›¤› ortaya ç›kacakt›. The Passing of the Great Race (Üstün Irk›n Sona Ermesi) ki- tab›n›n yazar› (1916) Madison Grant; "iki ›rk›n kar›flmas›n›n afla¤› türden ilkel bir ›rk›n ortaya ç›kmas›na yol açaca¤›n›" yazd› ve ›rklar aras› evlilik- lerin yasaklanmas›n› istedi.30 Irkç›l›k, Amerika'da oldu¤u gibi tüm dünyada da Darwin'den önce vard›. Ancak, daha önce de belirtildi¤i gibi, 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan sonra Darwinizm, ›rkç› görüfl ve uygulamalara göstermelik bir destek sa¤lad›. Örne¤in, bu bölümde de yer verildi¤i gibi ›rkç›lar görüfllerini ifa- de ederlerken Darwinizm'in iddialar›n› slogan gibi kulland›lar. Dar- win'den önce ac›mas›zl›k olarak görülen fikirler, Darwin'den sonra do¤a kanunu olarak kabul edilmeye baflland›. Darwinist Irkç›lar›n ‹nsanl›k D›fl› Uygulamalar› Aborijin Soyk›r›m› Avustralya'n›n yerli halk› "Aborijinler" olarak bilinir. K›tada binlerce y›ld›r yaflamakta olan bu insanlar, Avrupal› göçmenlerin ülkede yay›lma- s›yla birlikte tarihin en büyük soyk›r›mlar›ndan birine maruz kald›lar. Bu soyk›r›m›n ideolojik temeli ise, Darwinizm'di. Darwinist ideologlar›n DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 45 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 48. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR46 Aborijinler hakk›ndaki görüflleri, bu insanlar›n maruz kald›klar› vahfletin teorisini oluflturdu. Londra bas›lan Antropological Re- view'den evrimci antropolog Max Muller, 1870'de insan ›rk›n› yedi kate- goriye ay›rm›flt›; Aborijinler en altta yer al›yordu ve Avrupal› beyazlar›n soyu olan Aryan ›rk› en üst s›rada idi. Ünlü bir sosyal Darwinist olan H. K. Rusden ise Aborijinler hakk›nda 1876 y›l›nda flöyle bir aç›klamada bulundu: En uygunlar›n yaflamas›, kuvvetin hakl› oldu¤u anlam›na gelir. Bu nedenle afla¤› ›rk olan Avustralyal›lar› ve Maori ›rk›n› yok ederken ac›mas›z ve de¤iflmeyen do- ¤al seleksiyon kanunlar›n› yerine getiri- riz… ve miras›n› so¤uk kanl›l›kla kabul ederiz.31 Tazmanya Royal Soci- ety'nin baflkan› olan James Barnard ise 1890'da; "yok et- me ifllemi evrim ve en uygun- lar›n yaflama kanununun bir aksiyonudur" dedi ve "bu ne- denle Avustralyal› Abori- jinleri öldürme konu- sunda suçlamay› hak eden herhangi bir se- bep yoktur" diye de- vam etti.32 Darwin'in bes- ledi¤i bu ›rkç›, ac›- ABOR‹J‹N KATL‹AMI Avustralyal› yerliler Aborijinler, evrimciler taraf›ndan geliflmemifl bir insan türü olarak görüldüler ve katledildiler.
  • 49. mas›z ve vahfli görüfller sonucunda, Aborijinleri yok etmeye yönelik kor- kunç bir katliam bafllat›ld›. Aborijinler öldürüldükten sonra, kafataslar› istasyon benzeri yerlerin kap›lar›na as›ld›. Aborijin ailelerine zehirli ek- mek verilerek öldürüldüler. Avustralya'n›n birçok yerindeki Aborijin yer- leflim birimleri 50 y›l içinde vahfli bir biçimde ortadan kalkt›.33 Aborijinlere yönelik uygulamalar, katliamlarla da bitmedi. Bu ›rka mensup pek çok insan, denek hayvan› muamelesi gördü. Washington D.C.'deki Smithsonian Enstitüsü çeflitli ›rklardan 15.000 kiflinin kal›nt›la- r›n› elinde tutuyordu. Hayvandan insana geçiflte "kay›p halka"y› olufltu- rup oluflturmad›klar›n› gözlemlemek amac›yla ise 10.000 Avustralya Aborijin yerlisi gemiyle British Museum'a götürüldü. Müzeler sadece kemiklere ilgi duymakla kalmam›fl, ayn› zamanda Aborijinlere ait beyinleri saklayarak yüksek fiyata satm›fllard›. Ayr›ca ör- nek (numune) olarak kullan›lmak amac›yla Avustralya Aborijinlerinin öl- dürüldüklerine dair kan›tlar da vard›r. Afla¤›da verilen bilgiler, bu ac›ma- s›zl›¤›n göstergeleridir: * "1866'da Bowen, Queensland'›n Belediye Baflkan› olan Korah Wills, bilim- sel bir numune edinmek amac›yla, 1865 y›l›nda yerli kabile üyesini nas›l parçalayarak öldürdü¤ünü aç›k bir flekilde, çizimlerle anlatm›flt›. * Sidney'deki Avustralya Müzesi'nin müdürü Edward Ramsey (1874-1894), Aborijinler'i "Avustralya hayvanlar›" olarak adland›rd›¤› bir müze kitap盤› yay›nlad›. Kitapç›kta ayn› zamanda henüz öldürülmüfl örneklerin cesetleri- nin nas›l çal›naca¤› ve kurflun yaralar›n›n nas›l t›kanaca¤› konusunda da ta- limatlar yer al›yordu. * Alman evrimci Amalie Dietrich (takma ad› Kara Ölüm Mele¤i'dir) Avust- ralya'ya gelmifl ve Aborijinleri öldürüp derilerinin içini doldurarak sakla- mak için izin istemiflti. K›sa süre içinde de amac›na ulaflm›flt›. * Yeni bir Güney Galler misyoneri, Aborijin erkekleri, kad›nlar› ve çocukla- r›ndan oluflan bir grubun atl› polis taraf›ndan katledilifline tan›k olarak deh- flete düflmüfltü. Ard›ndan da 45 kafatas› kaynat›lm›fl ve aralar›ndan en iyi 10 kafatas› denizafl›r› ülkelere gönderildi.34 Aborijinlere uygulanan soyk›r›m 20. yüzy›lda da devam etti. Bu soy- k›r›m›n yöntemleri aras›nda, Aborijin çocuklar›n›n ailelerinden zorla ko- DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 47 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 50. par›lmas› da vard›. Philadelphia Daily News gazetesinin 28 Nisan 1997 ta- rihli say›s›nda, Alan Thornhill taraf›ndan haz›rlanan haberde, Aborijinle- re karfl› kullan›lan bu yöntem flu flekilde anlat›lm›flt›: ABORIGINE FAMILIES RECEUNT SEIZURES (Aborijin Aileleri Kaç›r›lmalar›n Hesab›n› Soruyor) Associated Press-Avustralya'n›n terk edilmifl Kuzeybat› çöllerinde yaflayan Aborijinler, çocuklar›n›n devletin sa¤l›k yetkilileri taraf›ndan al›nmamas› için, aç›k renk derili olanlar› kömür ile boyuyorlard›. Kaç›r›lan çocuklardan biri y›llar sonra flöyle diyordu: "Yetkililer bulduklar› anda sizi al›p götürüyorlard›, halk›m›z bizi sakl›yor, kömürle derilerimizi boyuyorlard›." Çocukken kaç›r›lm›fl bir iflçi; "Moola Bulla'ya götürüldü¤ümde sadece 5 ya da 6 yafl›ndayd›m." Onun hikayesi, "çal›nan nesil" ile ilgili soruflturma bafllatan Avustralya ‹n- san Haklar› ve Eflit F›rsatlar Komisyonu taraf›ndan dinlenen binlerce ifade- den yaln›zca birisiydi. 1910 y›l›ndan 1970'lere kadar Aborijin ailelerden 100.000 kadar çocuk kaç›r›lm›flt›... Aç›k tenli Aborijin çocuklar ailelerinden kaç›r›larak, evlatl›k olarak beyaz ailelere veriliyordu. Kara derili olanlar ök- süzler yurduna yerlefltiriliyordu. Görüldü¤ü gibi yap›lan insanl›k d›fl› muameleler, katliamlar, ac›ma- s›zl›klar, vahflet ve soyk›r›m, hep Darwinizm'in "do¤al seleksiyon", "ya- flam mücadelesi", "güçlü olan›n elenmesi" tezleriyle meflrulaflt›r›l›yordu. Aborijin yerlilerinin yaflad›klar› tüm bu korkunç olaylar ise, Darwi- nizm'in dünyaya getirdi¤i belalar›n yaln›zca küçük bir bölümünü olufltu- ruyordu. Ota Benga Darwin ‹nsan›n Türeyifli adl› kitab›yla, insan›n maymunlarla ortak bir atadan evrimleflti¤ini iddia ettikten sonra, bu senaryoyu destekleyecek fo- sil aray›fl› bafllad›. Ancak baz› evrimciler "yar› maymun-yar› insan" canl›- lar›n sadece fosil kay›tlar›nda de¤il, dünyan›n farkl› bölgelerinde canl› olarak da bulunabilece¤ine inan›yorlard›. 20. yüzy›l›n bafllar›nda bu "can- l› ara geçifl formu" aray›fllar› baz› vahfletlere neden oldu. Bu vahfletlerden biri, Ota Benga adl› pigmenin hikayesiydi. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR48
  • 51. Ota Benga, 1904 y›l›nda Samuel Verner adl› evrimci bir araflt›rmac› taraf›ndan Kongo'da yakalanm›flt›. Ad›, kendi dilinde "dost" anlam›na ge- len yerli, evli ve iki çocuk babas›yd›. Ama bir hayvan gibi zincirlendi, kafese kondu ve ABD'ye götürüldü. Buradaki evrimci bilim a- damlar›, St. Louis Dünya Fuar›'nda onu çeflit- li maymun türleriyle birlikte kafese koyarak "insana en yak›n ara geçifl formu" olarak tefl- hir ettiler. ‹ki y›l sonra ise New York'taki Bronx Hayvanat Bahçesi'ne götürdüler ve bir- kaç flempanze, Dinah ad› verilen bir goril ve Dohung ad› verilen bir orangutan ile birlikte "insan›n eski atalar›" ad› alt›nda sergilediler. Hayvanat bahçesinin evrimci müdürü Dr. Wil- liam T. Hornaday, bu nadide "ara geçifl formu"na sahip olman›n kendisine verdi¤i gurur hakk›nda uzun konuflmalar yapm›fl, ziya- retçiler de kafese konan Ota Ben- ga'ya s›radan bir hayvan gibi davranm›fllard›. New York Times DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 49 OTA BENGA Ota Benga, Afrikal› bir yerliydi. Evrimci araflt›r- mac›lar taraf›ndan, bir hayvan gibi yakaland›, ka- fese kondu ve maymun- larla birlikte bir hayvanat bahçesinde sergilendi.
  • 52. gazetesinin o dönemde yay›nlanan bir nüshas›nda ziyaretçilerin tavr› flöyle aktar›l›yordu: ... parkta 40.000 ziyaretçi vard›. Bu kalabal›ktaki hemen hemen her erkek, her kad›n ve her çocuk parktaki Afrikal› vahfli adam› görmek için maymun kafesini ziyaret ediyordu. Uluyarak, alay ederek, ba¤›r›p ça¤›rarak pigmeyi rahats›z ediyorlard›...35 New York Journal gazetesinin, 17 Eylül 1906 tarihli nüshas›nda ise, bu uygulaman›n evrimi kan›tlamak için yap›ld›¤›, ancak büyük bir haks›zl›k ve zulüm oldu¤u flöyle vurgulan›yordu: … Bu insanlar düflüncesizce ve ak›ls›zca bir maymun kafesinin içerisinde Afrika'dan getirilen küçük bir insan cücesini sergilemifllerdi. Onlar›n düflüncesi muhtemelen evrimdeki baz› derin dersleri insanlara ö¤retmekti. Asl›nda baflar›lan tek sonuç, bu ülkenin beyazlar›ndan, en az›n- dan sempati ve nezaketi hak eden Afrika ›rk›n›n vahflet gösterilerine maruz kalmas›, ard›ndan da hor görülmesidir. Ayn› güç taraf›ndan yarat›lan, hepimizi ayn› yere yerlefltiren, ayn› hisleri ve ayn› ruhu lütfeden Allah'a karfl› fiziksel eksikli¤i olan bir insan› maymun- larla bir kafese kapatmak ve bunu alay konusu edinmek çok ay›p ve i¤renç- tir...36 New York Times gazetesi de, evrimi kan›tlama amac›yla Ota Benga'n›n hayvanat bahçesinde sergilendi¤i konusuna yer verdi. Hayvanat bahçesi- nin, Darwinist müdürünün yapt›¤› savunma ise son derece vicdans›zcay- d›: Geçen hafta New York hayvanat bahçesinde, ayn› kafeste bir Afrikal› pig- meyle bir orangutan›n sergilenmesi çok fazla elefltirinin ortaya ç›kmas›na neden oldu. Baz› kifliler zenciler ve maymunlar aras›ndaki yak›n bir akra- bal›¤› göstermek için bunun müdür Hornaday taraf›ndan gerçeklefltirilen bir teflebbüs oldu¤unu deklare ettiler. Dr. Hornaday bunu inkar etti. ''E¤er bu küçük adam bir kafesin içerisindeyse oras› en konforlu yer oldu¤u için- dir ve biz de onunla ilgili baflka ne yapaca¤›m›z› bilmedi¤imizdendir. Ota Benga hiçbir manada bir tutuklu de¤ildir, fakat hiç kimse yan›nda birileri ol- madan flehirde dolaflmas›na izin vermenin ak›ll›ca oldu¤unu söyleye- mez…37 DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR50
  • 53. Ota Benga'n›n hayvanat bahçesinde gorillerle birlikte, bir hayvan gi- bi sergilenmesi birçok çevrede rahats›zl›k oluflturdu. Baz› kurulufllar, Ota Benga'n›n bir insan oldu¤unu, bu flekilde davran›lmas›n›n büyük bir ac›- mas›zl›k oldu¤unu belirterek, bu uygulaman›n durdurulmas› için yetkili- lere baflvurdular. Bu baflvurulardan biri New York Globe gazetesinin 12 Eylül 1906 tarihli nüshas›nda flöyle yer almaktayd›: Globe'un editörüne; Güneyde y›llarca yaflam›fl biriyim ve sonuçta zencilere karfl› fazla müsama- hakar biri de¤ilim. Fakat onun insan oldu¤una inan›yorum. Bu büyük fleh- rin yetkililerinin Bronx park›nda flahit olunan böyle bir görüntüye- zenci bir erke¤in bir maymun kafesinin içerisinde sergilenmesine- izin vermelerinin bir ay›p oldu¤una inan›yorum... Bu pigme meselesi bir araflt›rma ve incelemeyi gerektirmektedir... A. E. R. New York, 12 Eylül Ota Benga'n›n normal bir insan muamelesi görmesi için yap›lan bafl- vurulardan bir di¤eri ise flöyleydi: ‹nsan ve Maymun Gösterisi Papazlar Taraf›ndan K›nand› Dr. Macarthur Serginin Onur K›r›c› Oldu¤unu Düflünüyor Dr. MacArthur: ''Bu gösteriden sorumlu olan kifli, Afrikal›y› oldu¤u kadar kendisini de alçak bir duruma düflürüyor. Bu küçük adam› bir hayvan yeri- ne koymaktansa, Allah'›n ona verdi¤i yeteneklerin geliflimi için onu bir oku- la yerlefltirmesi gerekirdi..." Dr. Gilbert serginin büyük bir ay›p oldu¤unu düflünüyordu, kendisinin ve di¤er papazlar›n Ota Benga'y› maymun kafesinden kurtar›p baflka bir yere yerlefltirmek konusunda Dr. MacArthur'la iflbirli¤i yapmas›na karar vermifl- ti...38 Tüm bu insanl›k d›fl› muamelenin sonucu ise Ota Benga'n›n intihar etmesi oldu. Ancak burada problem bir insan›n hayat›n› kaybetmesinden çok daha büyüktü. Bu olay, Darwinist ›rkç›l›¤›n uygulayabilece¤i ac›ma- s›zl›¤›n ve vahfletin çok aç›k bir örne¤iydi. DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 51 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 54. DD AA RR WW II NN ‹‹ ZZ MM '' ‹‹ NN ‹‹ NN SS AA NN LL II ⁄⁄ AA GG EE TT ‹‹ RR DD ‹‹ ⁄⁄ ‹‹ BB EE LL AA LL AA RR52 nlü Arktik araflt›rmac›s› Ro- bert Peary 1897 senesinde New York City'ye bir grup Kutup Eskimosu getirdi. Bu grubun en küçü¤ü ise Minik ad›nda bir çocuktu. Minik ve babas›n›n da içinde bulundu- ¤u grup uzun bir süre Amerikan Do¤a Tarihi Müzesi'nde sergilendiler. Bu esna- da Minik'in babas› hastal›ktan dolay› ha- yat›n› kaybetti Minik ise kimsesiz ve ko- rumas›z olarak New York'ta kald›. Ve bir gün Minik, babas›n›n iskeletinin "türü- nün bir örne¤i olarak" Amerikan Do¤a Tarihi Müzesinde sergilendi¤ini gördü. Babas›n›n cesedini istemesine ra¤men müze yetkilileri bu iste¤ini geri çevirdi- ler. Minik'in hayat› ile ilgili dikkat çe- ken bir baflka nokta ise, Eskimolar› Amerika'ya getiren araflt›rmac› Robert Peary'nin ›rkç› görüfllere sahip olmas›y- d›. Eskimolar›n aras›nda yaflamas›na ra¤men Peary, aç›kça bu insan- lar›n kendisi ile eflit olmad›kla- r›n› düflünü- yordu. Peary'ye göre zenciler ve Eski- molar afla¤› ›rklar›n mensuplar›yd›. Güçlü, bilgili ve güvenilir aile geçindi- ren insanlar olmalar›na ra¤men beyaz adam kadar iyi de¤illerdi... Bir keresin- de flöyle yazma küstahl›¤›nda bulun- mufltu: 'S›kl›kla bana flu soru sorulmufl- tur: 'Eskimolar›n dünyaya ne faydalar› var?' Ticari teflebbüsler için herhangi bir de¤erleri olamayacak kadar uzaktalar ve üstelik baflarma ya da elde etme tut- kular› yok... Yaflama verdikleri de¤er an- cak bir tilki ya da bir ay›n›n, sadece içgü- düsel olarak hayata verdi¤i de¤er ka- dar." Peary'nin Eskimolar› Amerika'ya getirme amac› ise, konuyu araflt›ran bir yazar taraf›ndan flöyle aç›klan›yordu: "Peary'nin bu alt› Eskimo'yu New York'a getirme sebepleri neydi? … Muhteme- len bu alt› Eskimo daha önce toplad›¤› kafataslar› ve iskeletler gibi sadece birer numuneydiler, ama damarlar›nda hala kan dolaflt›¤› için daha ilginçtiler. Ayn› zamanda ismen tan›d›¤› di¤er Eskimola- r›n vücutlar›na karfl› marazi bir yak›nl›- ¤› da vard›; önceki sene bunlar› mezarla- r›ndan ç›karm›fl ve müze salonlar›n› onurland›rmak üzere güneye tafl›m›flt›."* Minik, Ota Benga ve daha ismi bi- le bilinmeyen birçok insan, baz› ›rklar› "afla¤› ›rk" olarak gören sözde bilim adamlar› taraf›ndan, bu ve benzeri flekil- lerde insanl›k d›fl› muamelelere maruz kald›lar. *Ken Harper, Give Me My Father's Body, Steerforth Press, South Royalton, Vermont s.22 ÜÜ ESK‹MOLAR VE IRKÇI UYGULAMA
  • 55. DD AA RR WW II NN '' ‹‹ NN II RR KK ÇÇ II LL II ⁄⁄ II VV EE SS ÖÖ MM ÜÜ RR GG EE CC ‹‹ LL ‹‹ KK 53 DARWIN‹Z‹M ‹LE GÜÇ BULAN IRKÇI Z‹HN‹YET VARLI⁄INI HALA SÜRDÜRÜYOR... Milli Gazete 9/04/00