2. Demokratik Cumhuriyetlerde Yürütme,
Yasama ve İdare Modeli Örnekleri
Amerika; yürütme modeli başkanlık sistemi, yasama modeli çift meclisli, idare modeli federalizm
(Tablo koduna göre: 3-2-2)
Fransa; yürütme modeli yarı başkanlık sistemi, yasama modeli çift meclisli, idare modeli üniterizm
(Tablo koduna göre: 2-2-1)
Almanya; yürütme modeli parlamenter sistem, yasama modeli çift meclisli, idare modeli federalizm
(Tablo koduna göre: 1-2-2)
Türkiye; yürütme modeli parlamenter sistem, yasama modeli tek meclisli, idare modeli üniterizm
(Tablo koduna göre: 1-1-1)
Türkiye için benim önerdiğim model:
Yürütme için, yardımcısıyla beraber Türkiye genelinde seçmenlerin geçerli oylarının en az salt çoğunluğu ile
seçilen ve görev süresi 4+4 yıl olan bir başkanın olduğu başkanlık sistemi; yasama için, her bölgeden,
partili/bağımsız aday ayrımı yapılmadan, bölgesindeki seçmenlerin geçerli oylarının en azından salt çoğunluğunu
sağlama şartı ile sadece bir (1) vekil seçilecek şekilde 500 dar bölge vekili ve buna ilaveten dar bölge vekilliği
seçimlerinin ilk turunda partilerin Türkiye genelinde aldığı oy oranına göre belirlenecek ve en çok iki dönem için
seçilme ve görev yapma hakkı bulunan, 3. dönem ve sonrası vekillik yapmak istediğinde dar bölge vekillik
seçimlerine katılma hakkı baki olan 100 kontenjan vekili ile toplamda 600 milletvekilli (600 sayısı bütün anayasal
nispetlerle uyumlu, hepsinin paydasına bölünebilen sayılar içinde 360 ve 720'ye göre en uygun olanıdır), çift
kaynaklı tek meclis; idare için, yerinden yönetimin (adem-i merkeziyet) esas alındığı, siyasi ve hukuki özerklik
haricinde -ki bir idari modeli federalizm kılan siyasi ve hukuki özerkliğinin bulunmasıdır- kısmi idari ve kısmi mali
özerkliğin verildiği ve kimi merkezi yetkilerin devredilmesiyle güçlendirilmiş yerel yönetimlerin bulunduğu, üniterizmin
federalizme en yakın türü hibrid bir model olan gevşek (esnek) bir üniterizm. (Tablo koduna göre: 3-1-1)
Not 1: İngiltere bir “demokratik devlet” olduğu, fakat “demokratik cumhuriyet” olmadığı için örnek olarak
zikredilmemiştir.
Not 2: Görüldüğü gibi yasama, yürütme ve idare modelleri birbirinden bağımsızdır. Başkanlık sistemi için
federalizm gerekmemektedir. Almanya tıpkı Türkiye gibi yürütme modeli olarak parlamenter sistemi
tercih etmiş olsa da idare modeli olarak federalizmi benimsemiştir. Fransa yürütme modeli olarak yarı
başkanlık sistemini benimsediği halde idare modeli olarak üniterizmi benimsemiştir. Yani “başkanlık
sistemi=federalizm” ve “parlamenter sistem=üniterizm” algıları yanlıştır.
4. Yasama, Yürütme ve Yargıda Çoğulculuk ve Çoğunlukçuluk Uygulamaları
Demokrasi, Abraham Lincoln’ün tabiri ile “halkın, halk tarafından, halk için yönetilmesi”dir ve bu yönetimin de, “iktidar”ı tecezzi şekli esas alınan Montesquieu’den beri -asla diktatoryaya
dönüşmesin diye- yasama, yürütme ve yargı şeklinde üçe ayrılması bir genel kabul halini almıştır.
Demokrasiyi oluşturan bu erklerde meşruiyetin kaynağı halkın temsili önemlidir ki buna demokratik meşruiyet denir; erkin demokratik meşruiyetini, oluşumunun ne kadarının halk
tarafından ve doğrudan yapıldığı belirler. Demokratik meşruiyet için demokrasinin erklerinden her birine, halkın, mümkün olduğu kadar doğrudan seçimlerle temsilci/üye belirlemesi
gerekir. Demokratik meşruiyet adına temsil mekanizması kurulurken hangi erkte nasıl bir sistem uygulanacağı problemi ortaya çıkar. Demokratik meşruiyet adına temsilde, temelde iki
demokratik model vardır: (1) Adına çoğulculuk (pluralizm) dediğimiz, herhangi bir konu veya oluşumda çeşitliliğin ve buna bağlı olarak birçok görüşün/unsurun tesir ve temsilini esas
alan temsil mekanizması ve (2) adına çoğunlukçuluk (majoriteryanizm) dediğimiz, sadece çoğunluktaki görüşün oluşumda var olması diğerlerin temsil edilmemesini esas alan temsil
mekanizmasıdır. Günümüzde temsil mekanizmalarında tercih edilen yönteme göre demokrasiler “çoğunlukçu demokrasi” veya “çoğulcu demokrasi” şeklinde adlandırılmaktadır.
Halbuki gerçek bir demokraside çoğunlukçuluk veya çoğulculuk, bir bütün olarak demokrasinin/demokratik yapının değil, demokratik erklerin vasıfları ve sıfatları olabilir. Çoğulculuk ve
çoğunlukçuluk prensiplerinden her biri, demokrasinin üç erkinin demokratik meşruiyet doğrultusunda oluşumunda, yani halkın demokratik erklerde temsilinde ayrı ayrı uygulanması
gereken temsil mekanizmalarıdır. İşte tam bu noktada soru, hangi erkte hangi temsil mekanizmasının uygulanacağı/uygulanması gerekliliğidir. Bu soruya demokrasinin doğası ile
uyumlu ve sağlıklı bir cevabı tespit edebilmek ve ortaya koyabilmek için, her bir erkin demokratik düzen içindeki var oluş amacını, tarifini bilmek gerekmektedir.
Gerekçelerini hemen peşinden açıklamak şartı ile, sonda söyleyeceğim hükmü başta söylemek isterim: Demokrasinin üç erkinden yasama ve yargı erklerinin oluşumunda çoğulculuk;
yürütme erkinin oluşumunda ise çoğunlukçuluk prensipleri birer temsil mekanizması olarak uygulanmalıdır. Gerekçelerine gelince…
YASAMA YARGI
YÜRÜTME
Yargı, yasama organı tarafından yapılan yasalara göre, tarafsız ve
Yasama, “Genel, soyut, objektif ve sürekli nitelikte bağımsız mahkemelerce “bir olay veya olgunun doğuşuna etken
kurallar koyma” anlamında yasa yapma, yasa koyma, olan sebeplerin de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi
sonucu verilen karar”ı ortaya koyma ve yasama ve yürütme
yasa değiştirme, yasa kaldırma ve denetleme yapma erklerinin hukuki denetimini yapma yetkisi olan erktir. Bu yönüyle
görevi bulunan demokratik erktir. Bunun için de beraber Yürütme erki, yasama erkinin belirlediği yasalar bazen insanlar hakkında geri dönüşü ve telafisi olmayan hayati
bir arada yaşama iradesi göstererek bir arada yaşayan çerçevesinde ve yargı erkinin hukuki denetimi altında, kararlar verme yetkisi de olan bir erktir. Tek sesli, tek görüşlü olması
ve kavramının doğası gereği heterojen insan demokratik sistem içinde başta hükümet olmak üzere, durumunda verilen kararın sıhhati tartışmalıdır. Bunun içindir ki pek
topluluğundan oluşan toplumun tümü üzerinde geçerli “merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşlarının çok hukuk sisteminde idam cezaları en az üç kişilik bir mahkeme
hepsi” ile oluşan ve uygulama yapan, icra ile yetkili heyetinin oybirliği ile verilir. Hukuki kararı alan hakimler heyetinin -
olacak yasaların, toplumun en geniş ve alabildiğine
çeşitli heterojen bileşenlerinin katılımı ve temsili ile erktir. İcra ve uygulama ise en ideal anlamı ile tekil irade heyet içinde sayısal ağırlığı teşkilgörüşlerinden gelen üyelerden
farklı kaynaklardan ve dünya
etmesine müsaade edilmeksizin-
hazırlanması gerekir. Bu çeşitliliğin yasama erkinin ile yapılabilecek işlerdir. İradenin bölündüğü ve oluşması, verilen kararın isabet yüzdesini ve sıhhatini arttırır.
doğası gereği oluşumuna yansıması gereği, aynı çeşitlendiği durumlarda, yani idarenin çoğul bir kimlik Birbirine benzemez hakimlerin verdiği kararın sıhhati, çoğunlukçuluk
zamanda bir temsil mekanizması olarak çoğulculuğu kazandığı durumlarda icra ve uygulama işlerini yerine yöntemi ile seçilmiş, birbirine benzeyen, üstelik bayağı benzeyen
elzem ve kaçınılmaz kılar. Çünkü erkin oluşumunda getirmek güçleşecektir; zira iradenin çoğul bir yapıya hakimler heyetinin verdiği kararın sıhhatinden çok daha fazladır.
gerekli ve şart olan çeşitlilik ancak çoğulcu bir temsil bürünüp çeşitlenmesi, bir komplikasyon olarak yürütme Mantık basit: sayısal ağırlığı ve üstünlüğü kimsenin veya hiçbir fikri
erkinde, yani idarede şizofreniye (idari şizofreni), ya da grubun tek başına sağlayamadığı çok sesli bir yapıda, salt çoğunluk
mekanizmasının uygulanması ile mümkündür. şartına uyularak verilmiş bir karar mı daha sağlıklı olur, yoksa bütün
Çoğulculuk yerine çoğunlukçu bir temsil mekanizmasını en hafif tabirle idareyi oluşturan farklı iradeler arası üyelerin veya üyelerin çoğunun birbirine benzediği, sayısal ağırlık
yasama organının oluşumunda uyguladığımızda ise, bir idari iç çatışmaya yol açması kuvvetle veya üstünlüğü bir zümrenin tek başına sağladığı tek sesli bir yapıda
yasama erkinin var oluş amacı ve işlevlerinin aksine, muhtemeldir. Bu da yürütme erkinin oluşumunda temsil verilmiş bir karar mı?
çeşitliliğin sağlanamadığı ve dolayısı ile amacın ve mekanizmalarından çoğunlukçuluğun uygulanması Hiç şüphesiz, sayısal ağırlığı ve üstünlüğü kimsenin veya hiçbir fikri
demokratik meşruiyetin sakatlandığı bir yasama erki gerekliliğini ortaya koyar. Yürütme erkinde icra ve idare grubun tek başına sağlayamadığı çok sesli bir yapıda, salt çoğunluk
ortaya çıkar. Toplumun heterojen bileşenleri yasama için daha işler ve ideal olan tekil irade ancak yürütme şartına uyularak verilecek bir kararda hakimler heyetinin karar
erkinin oluşumunda çoğunlukçu bir temsil öncesi hukuki müzakereler sürecinde birbirlerini ikna etmek için
erkinde gereği gibi temsil edilemedikleri için kendilerini
dolaylı ya da doğrudan ilgilendiren yasama mekanizmasının uygulanması ile sağlanabilir. Yürütme olacaktır. Bu daargüman ve jargon salt -evrensel anlamda- mukabil
kullanacakları
kararın sıhhatini arttıran bir etkendir. Buna
hukuki
faaliyetlerine, temsil ve müzakere süreçlerine erkinin oluşumunda çoğulcu temsil mekanizması bütün üyelerin veya üyelerin çoğunun birbirine benzediği, bir grubun
katılamayacaklardır. Böylesi bir yasama erkinin, erkin uygulamaya kalkarsanız, çok başlılıktan ötürü -ideal ya da zümrenin tek başına salt çoğunluğu sağlayabilecek sayısal
demokratik amacına ters düştüğü gerçeği bir tarafa, anlamda- “idare” edemez, bir karar alıp ağırlık veya üstünlüğe sahip olduğu tek sesli bir hakimler heyetinin
uygulayamazsınız. karar öncesi hukuki müzakere süreçlerinde argüman ve jargonların
gereken temsil mekanizması ile oluşmadığı için salt hukuki olması beklenemez; daha ziyade ideoloji, nepotizm,
demokratik meşruiyetine de halel gelmiş olacağı açıktır. siyaset vb. hukuk dışı nosyonların etkili olması beklenebilir. Bütün
bu sebeplerle yargı erkinin oluşumunda uygulanması gereken temsil
mekanizması çoğunlukçuluk değil, çoğulculuktur.
6. Parlamenter Sistemde
Kuvvetlerin Temsil Mekanizmaları
Çoğulculuğun ve Tek Parti İktidarı YARGI
dolayısı ile dışında (Yargının çoğulcu
“Temsilde çoğunlukçuluğun veya çoğunlukçu
Adalet”in ve “Yönetimde olması
sağlanamadığı, İstikrar”ın uygulanan
genellikle sağlanamadığı yürütme
çoğunlukçu çoğulcu modelinden
YASAMA YÜRÜTME kaynaklanmaz)
Kırmızı renkli ifadeler ilgili kuvvette (erkte) bulunmaması gereken
temsil mekanizmasıdır.
Yeşil renkli ifadeler ilgili kuvvette (erkte) bulunması gereken
temsil mekanizmasıdır.
7. Başkanlık Sisteminde Kuvvetlerin Temsil
Mekanizmaları
YARGI
Çoğulculuğun ve Çoğunlukçuluğun (Yargının çoğulcu
dolayısı ile ve dolayısı ile veya çoğunlukçu
“Temsilde “Yönetimde olması
Adalet”in İstikrar”ın uygulanan
sağlandığı bir sağlandığı bir yürütme
YASAMA YÜRÜTME modelinden
kaynaklanmaz)
Kırmızı renkli ifadeler ilgili kuvvette (erkte) bulunmaması gereken
temsil mekanizmasıdır.
Yeşil renkli ifadeler ilgili kuvvette (erkte) bulunması gereken temsil
mekanizmasıdır.
10. Parlamenter Sistemin Handikapları
• Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesi sağlanmaz.
•Yürütme yasamanın içinden çıkar.
•Farklı bir seçimle belirlenmeyen yürütme organı, yasama organında salt çoğunluğu sağlayabilen siyasi irade tarafından oluşturulur. Dolayısı
ile yürütmeye hakim olabilmek için yasamaya hakim olmak gerekir. Yürütmeye hakim olan –azınlık hükümetleri dışında- aynı zamanda
yasamaya da hakim olmuş demektir.
•Yürütme ve yasama erkleri aynı ve bir (rakamla:1) genel seçimle belirlenir ve aynı anda aynı siyasi iradeye teslim edilir. Üç erkten ikisinin
aynı anda aynı siyasi iradeye teslim edilmesi otoriteryanizme ve totalitarizme kapı aralar.
•Seçmenden genel seçimlerde verdiği bir oya karşılık aynı anda iki demokratik kuvveti, yasamayı ve yürütmeyi belirlemesi ve aynı siyasi
iradeye teslim etmesi istenir. Seçmen yasama ve yürütme erklerinin oluşumunda farklı tercihlerde bulunamaz.
•Aynı anda iki erkin, yasamanın ve yürütmenin mensubu olmak mümkündür. Bu durum kuvvetler ayrılığı ilkesinin açık ihlali anlamını taşır.
Yürütmeyi denetleme görev ve hakkı bulunan yasamanın üyesi denetleyen olarak, yine üyesi bulunduğu yürütmeyi denetlemekle görevlidir.
Yani hem denetleyen hem de denetlenenler arasında aynı kişilere rastlanabilmektedir
•Yasama organı ile yürütme organı aynı siyasi iradenin elinde olduğu için yasama organının yürütme organını sistemin vaat ettiği gibi
denetleyebilmesi mümkün değildir. Etkin ve bağımsız bir denetim asla mümkün değildir.
•Yasama organı yürütmenin baskısı ve vesayeti altındadır. Yasama organının yaptığı her türden yasa (anayasa, kanun, vs.) genellikle ve
çoğunlukla hükümet tasarısı ve teklifi olarak gelir. Yasamadaki azınlığın yasa tasarısını kabul ettirme şansı hemen hemen yok gibidir.
• Yasama organı üyelerinin parti disiplininden ve lider oligarşisinden bağımsız davranabilmelerinin altyapısı yoktur. Seçmene sadakat zordur.
•Yapmak istediklerini, projelerini hayata geçirmek isteyen bir tek parti iktidarı yerine, birbirini törpüleyen ve birbirine iş yaptırmayan koalisyon
iktidarlarına her zaman kapı aralar.
•Stabil seçim tarihi yoktur. Her zaman erken seçim, ani seçim, baskın seçim gibi seçim olma ihtimali ve siyasi istikrar açısından belirsizlik söz
konusudur.
•Siyasi muhalefet erken seçimi zorlamak için çeşitli entrikalara girebilir.
•Ekonomi piyasaları, stabil seçim tarihinin olmaması sebebiyle ve siyasi istikrarsızlık korkusuyla her zaman tetiktedir ve ekonomi piyasaları
asla önünü göremez.
•Yürütme organında siyasi istikrarı, diğer bir deyişle “Yönetimde İstikrar”ı sağlamak için seçimlerde yüksek bir seçim barajı uygulanırsa, bu
kez yasama organında “Temsilde Adalet”sizlik olur, toplumun bazı kesimleri yasama organında temsil edilemez, kendilerini ilgilendiren
konularda yasama süreçlerine katılamaz. Yürütmede çoğunlukçuluk her zaman sağlanamaz.
•Yasama organında “Temsilde Adalet”i sağlamak için seçimlerde düşük seçim barajı uygulanırsa veya hiç seçim barajı uygulanmazsa, bu kez
yürütme organında “Yönetimde İstikrar”sızlık olur. Hükümetin kurulabilmesi için çok partili koalisyonlara ihtiyaç duyulur. Bu da siyasi
istikrarsızlık demektir. Yasamada çoğulculuk genellikle sağlanamaz.
•Aynı seçimle belirlendiği için aynı anda yasama organının ihtiyacı olan “Temsilde Adalet” ve yürütme organının ihtiyacı olan “Yönetimde
İstikrar” ilkelerini sağlayabilmek adına optimal bir seçim barajının tespit edilmesi gerekir. Buna rağmen biri diğeri rağmına işleyen bu iki ilkeyi
aynı anda sağlayabilmek, bir optimal dengeye ulaşabilmek neredeyse imkansız gibidir.
11. Türkiye’de Parlamenter Sistemin İlave Handikapları
•Mahalle muhtarının bile ayrı bir seçimle belirlendiği ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti’nin yürütmesinden sorumlu kişisini seçmek için ayrı bir seçim
yapılmıyor ve seçmen ona ayrı bir oy veremiyor, tercihini belirtemiyor.
•87 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde parlamenter sistem uygulanmış olup, sonuncusu dahil olmak üzere 60 Adet T.C. Hükümeti yürütmede işbaşına
gelmiş. Hükümetlerin ortalama ömrü 17 ay. 17 aylığına yani aşağı yukarı 1.5 seneliğine iktidara geldiğini bilen hangi hükümet ciddi bir iş ve icraat
yapabilir, köklü sorunlara el atma cesareti ve iddiasında bulunabilir? Bulunsa nasıl gerçekleştirir bunları?
•Cumhuriyet tarihi boyunca görülen bu 17 aylık hükümet ortalaması 1950-1960 arası DP, 1965-1971 AP, 1983-1991 ANAP ve 2002-2010 Ak Parti'nin
uzun süren tek parti iktidarlarına rağmen ortaya çıkan rakam. Ortalamanın 17 aya düşmesi için düşünün aradaki siyasi istikrarsızlıkla geçen süreleri ve
hükümetlerin ömürlerini. (Mesela, 1970-1980 arası 10 yılda 12 adet T.C. Hükümeti kurulmuştur. Ortalama hükümet ömrü 10 ay. Yine, Turgut Özal’ın
ölümünden sonra 1993 yılı ile, Adalet ve Kalkınma Partisinin tek başına iktidara geldiği 2002 yılı arasındaki 9 senede 9 adet T.C. Hükümeti kurulmuştur.
Ortalama hükümet ömrü 12 ay.)
•Cumhuriyet tarihi boyunca uygulanagelen parlamenter rejimde asla vaktinde seçim yapılamamış, bütün seçimler "erken seçim" olmuştur. 87 yılda bir
kez olsun müteakip genel seçim öngörülen zamanda, zamanında yapılamamıştır.
•Yürütme ve yasama organının aynı seçimle aynı tekil siyasi iradeye teslim edilmesi karşısında bürokratik oligarşinin demokrasi dışı direnci
olağanlaşmıştır.
• 87 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ortaya konan pratik bize gösterdi ki koalisyonlar bizde siyasi istikrarsızlık, durağanlık, geriye gidiş dönemleri oldu.
Ülkede abidevi değeri olan bütün yapılar ve ekonomik, iktisadi kalkınma hamleleri tek parti iktidarları döneminde yapılabildi.
•Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan yasaların %98'i hükümet kaynaklı. Geride kalan da herkesin üzerinde mutabık kalacağı türden şeyler zaten.
• Siyasi parti liderlerinin Türk siyasi hayatına ve parti liderliğine adeta ambargo koyan siyasi kariyerleri vardır. Demirel 40 yıldan fazladır siyasetin içinde,
Türkeş 81 yaşında aktif siyasetin içindeyken öldü, Ecevit hastalığının ve ömrünün son anlarına kadar siyasette oldu. Erbakan hakeza.
•Seçmen seçimlerde davulu başbakanın boynuna asmakta fakat sistem tokmağı başta cumhurbaşkanı olmak üzere bürokratik oligarşinin eline
vermektedir. Sistemin buna gerekçesi başbakanın aynı anda yasama ve yürütme yetkisini elinde bulunduruyor, dolayısı elindeki yetki yoğunlaşması ile
diktatörlüğe gitme ihtimalinin olduğu iddiasıdır. Başbakanın elindeki gücü ancak bu şekilde dengeleyebileceklerini düşünmektedir bürokratik oligarşi.
Oysa seçmene seçimlerde hesabı boynuna davul asılan, yani sorumluluğu üstlenmiş başbakan vermektedir. Başbakan da seçmene seçim öncesi “size
verdiğim sözleri yapacaktım ama yaptırmadılar” demektedir.
•Silah arkadaşı, can ciğer kuzu sarması diyebileceğimiz Atatürk'le İnönü arasında dahi sıkıntılar olduğu malum. Hatta Atatürk cumhurbaşkanı olarak
öldüğünde İnönü başbakan değildi zira bir sene önce Atatürk onu görevden almıştı. 80'den bu yana baktığımızda ise Evren cumhurbaşkanı Özal
başbakanken sıkıntılar post-darbe sürecinin nezaketi ve Özal'ın da ılımlı-uyumlu yapısı nedeniyle kolay aşılmıştır. Özal cumhurbaşkanı olduğunda ise
yerine kendisiyle uyumlu çalışabileceğine inandığı Akbulut'u başbakan olarak getirmiş, ilk başlarda uyumlu çalışma sonrası medyanın Akbulut'u bir fıkra
karakteri olarak karikatürize etmesi ve Özal'a karşı kışkırtması sonucu uyum bozulmuştur. Sonrasında Yılmaz'ı getiren Özal onda da umduğunu
bulamamış ve başbakanla arasındaki gerilim ve kavga Demirel'in başbakan olmasıyla zirveye ulaşmıştır. Özal'ın cumhurbaşkanı olarak kendi getirdiği
başbakanlarla anlaşamadığını gördük. Başka? Demirel'in de cumhurbaşkanı iken kendi getirdiği başbakan Çiller'le geçinemediğini de gördük. Başka?
Ecevit'in kendisi başbakanken kendi getirdiği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le geçinemediğini ve cumhuriyet tarihimizin en ağır ekonomik krizini
yaşadığımızı gördük. Ahmet Necdet Sezer'in Başbakan Erdoğan'la da geçinemediğini gördük. Başbakana bir tören esnasında fırlattığı bakış hala
hafızalarda. Şimdi ise Başbakan Erdoğan kendi getirdiği Cumhurbaşkanı Gül ile çok iyi uyum sağlamış görünüyor. İyi de bunca örnek arasında sadece
bir uyumlu çift var. O da kaç senede... Cumhuriyet tarihi boyunca cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında sürekli uyumsuzluk ve gerilim
yaşanagelmiş. Tavlada her zaman düşeş gelir mi? En güzeli bu yüzden düşeş filan beklemeden her elin düşeş olduğu başkanlık sistemine geçmek.
12. Başkanlık Sisteminin Avantajları
• Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesinin tam anlamıyla sağlandığı ve hayata geçirildiği
sistemdir.
• Yürütme yasama organının içinden çıkmaz.
• Yasama ve Yürütme organları birbirinden bağımsız farklı seçimlerle belirlenir. Seçmen yasama organını belirlemek için
farklı, yürütme organını belirlemek için farklı iki oy kullanır.
• Seçmene yasama ve yürütme organlarında farklı siyasi partilere oy verebilme imkanı verilir.
• Yasama ve yürütme organları belirlenirken iki ayrı seçim yapıldığı için yasama ve yürütme organı aynı zamanda aynı
siyasi iradenin eline teslim edilmiş olunmaz.
• Yasama ve yürütmede ağırlıklı olan siyasi iradeler farklı olabilir.
• Seçmen yasama ve yürütme organlarının, erklerinin oluşumunda bir (rakamla 1) seçimde kullandığı bir (rakamla 1) oyla
sadece bir (rakamla 1) organı belirlemiş olur.
• Aynı anda birden fazla erkin üyesi, mensubu olmak mümkün değildir. Bir kişi parlamenter sistemde olduğu gibi aynı
anda hem yasama organının üyesi bir parlamenter hem de hükümetin üyesi bir bakan olamaz.
• Yasama organı yürütme organından bağımsız olduğu için, yasama yürütmenin baskısı ve vesayeti altında değildir.
Yasama organının yaptığı her türden yasa (anayasa, kanun, vs.) genellikle ve çoğunlukla yasama organının kendi
iradesi ile yapılır.
• Yasama organı üyelerinin parti disiplininden bağımsız davranabilmelerinin ve kendilerini seçen seçmene sadakat
göstermelerinin altyapısı vardır.
• Yürütmede her zaman tek parti iktidarı vardır.
• Yürütmede çoğunlukçuluk ve dolayısı ile “Yönetimde İstikrar” sağlanabilir.
• Yasama organının belirlendiği seçimlerde seçim barajı yoktur ya da minimal düzeydedir.
• Yasamada çoğulculuk ve dolayısı ile “Temsilde Adalet” sağlanabilir.
• Stabil seçim tarihleri vardır. Yürütme ve yasama için yapılan seçimler her zaman vaktinde olur.
• Tek parti iktidarı ve stabil seçim tarihlerinden ötürü her zaman siyasi istikrar vardır.
• Ekonomi piyasaları her zaman önünü görebilir ve bu durum ekonomi üzerinde siyasi istikrarsızlık ihtimali baskısını
kaldırır.
• Erken seçim diye bir olgu mevcut olmadığı için siyasi muhalefet “erken seçim”i zorlamak için çeşitli entrikalara girmez.
Siyasi muhalefet enerjisini müteakip seçimlere hazırlanmak için kullanır.
13. Başkanlık Sisteminin Türkiye İçin İlave Avantajları
•87 Yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihi yürütmede koalisyonlar pratiğinin verimli olmadığını ve koalisyonların siyasi istikrarsızlık
getirdiğini göstermiştir. Başkanlık sisteminde ise yürütmede koalisyon ihtimali sıfırdır. Bu da Türkiye için yürütmede aranan
siyasi istikrarın sağlanması demektir.
•Meclisi belirlemek için milletvekili seçimlerinin amacı sadece vekilleri seçmek olacağı ve bu seçimlerle hükümet
belirlenmeyeceği için “seçim barajı” uygulanmasına gerek kalmayacak ve böylece “Temsilde Adalet”in sağlandığı çoğulcu bir
meclis yapısı oluşacaktır.
• Yürütme organını belirlemek için ayrı bir seçim yapılacağından yürütmede daima tek parti iktidarı olacaktır ve bu da
beraberinde “Yönetimde İstikrar”ı getirecektir.
• Yürütme organı hükümeti oluşturmak için yapılacak seçimlerde halk başkan ve yardımcısını seçecektir. Başarıdan da
başarısızlıktan da sorumlu olacak kişi ve/veya kişiler belli olacaktır. Tokmak, halkın davulu boynuna astığı kişin eline
verilecektir. Seçilen kişinin muhtemel başarısızlık karşısında mazereti kalmayacaktır.
• Tek parti iktidarı, daha seçildiği andan itibaren görev süresi belli olduğu için, siyasi entrikalarla devrilme korkusu yaşamaksızın
daha seri, süratli ve etkin biçimde hareket edebilecek ve vaat ettiği proje ve hizmetleri hayata geçirmede daha rahat olacaktır.
•Başkanın görev süresi sınırlı olacağı için siyasette her zaman yeni isimlere ve yüzlere yer olacaktır. Başkan, partisinin
iradesine ve Türk siyasetine uzun yıllar ambargo koyamayacaktır. Siyaset kurumu, makul sürelerde ve dinamik bir şekilde
kendisini yenileyecek, buna mecbur kalacaktır.
• Stabil seçim tarihleri, tek parti iktidarı beraberinde siyasi istikrarı getireceği için ekonomi piyasaları da, Türk ekonomisi de
rahatlayacaktır.
•Başkanda, parlamenter sistemin cumhurbaşkanında bulunan yasama organını feshetme yetkisi ve yine parlamenter sistemin
başbakanında bulunan yasama organından istediği yasayı istediği şekilde geçirme, istediği bütçeyi alabilme yetkileri
olmayacağından, yürütmede (yani başkanda) diğer erkler üzerine tahakküm kuran bir güç ve yetki yığılması ol(a)mayacaktır.
(Başkanın vaadi olan ve halkın desteğini almış yasa tasarılarının yasama organında yasalaştırılabilmesi ve başkanın, ekonomik başarı
performansı ile doğru orantılı bir asgari bütçeye sahip olabilmesi için gereken düzenlemelerin de yapılması şart bu durumda. Bunlar
teklifimin ayrıntılarında fazlasıyla mevcut.)
• Bir siyasi irade aynı anda iki erkte (yasama ve yürütme) hakim olmakta zorlanacağı için, o siyasi iradeyi temsil eden kişide
yetki yığılması güçleşecektir. Halihazırdaki parlamenter sistemde kimi çevrelerde görülen asılsız ve mesnedi olmayan
diktatörlük korkusunun da çaresi olan bu sistem, bu korkuyu tamamen ortadan kalkacaktır.
•Yürütme organının başı olan başkanın ayrı ve bağımsız bir seçimle halk tarafından doğrudan seçilmesi sonucu, yasama
organını oluşturmak için yapılacak seçimlerde; milletvekillerinin görev süreleri boyunca, parti disiplininden ve lider
oligarşisinden bağımsız, seçmenlerinin ağırlıklı iradesine ve kendi vicdanlarına sadakat gösterebilmelerini sağlayacak şekilde
seçilebilmelerinin altyapısı oluşturulmuş olur. Bu sayede de yasama organı, yürütme organının vesayet ve tahakkümünden
kurtulabilecektir.
14. Okuduğunuz ve ilgilendiğiniz için teşekkür
ederim.
Zihni Açık
E-mail: zihniacik@gmail.com
Bir sonraki sunum:
YENİ ANAYASA – YENİ SİSTEM