Defne koronayı tedavi eder, covid19, korona, aşıya gerek yok, Defne yaprağı yağının antikorana özellikleri hakkında bilimsel çalışmalar ve salgının defne sayesinde hiçbir aşıya gerek kalmadan tamamen yok edilmesi
Defne koronayı tedavi eder, covid19, korona, aşıya gerek yok, Defne yaprağı yağının antikorana özellikleri hakkında bilimsel çalışmalar ve salgının defne sayesinde hiçbir aşıya gerek kalmadan tamamen yok edilmesi
YÜZYILLARDAN BERİ İNSAN OĞLUNUN UĞRAŞTIĞI EN BİLİNEN HASTALIKLARDAN BİRİDİR. TANISI NE KADAR BASİT OLSA DA TEDAVİSİ BİR O KADAR KAFA KARIŞTIRICI VE KARMAŞIK OLABİLMEKTEDİR.
YÜZYILLARDAN BERİ İNSAN OĞLUNUN UĞRAŞTIĞI EN BİLİNEN HASTALIKLARDAN BİRİDİR. TANISI NE KADAR BASİT OLSA DA TEDAVİSİ BİR O KADAR KAFA KARIŞTIRICI VE KARMAŞIK OLABİLMEKTEDİR.
5. Ameliyatlar
• Kaybettiklerim
o Safra kesesi
o Burun estetiğim
• Kazandığım
o Karaciğerimde metalik klips
Kemoterapi
• Kaybettiklerim
o Normal hayat sürebilme
o Bağışıklık sistemim
o İş hayatım (Beyin sisi)
• Kazandığım
o Hızlı yaşlanma
Psikoloji
• Kaybettiklerim
o Yaşama gücü ve isteği
• Kazandığım
o 5 ve 10 yıllık sağ kalım istatistikleri
Ölümcül Olan Hastalık mı Yoksa Tedavi mi?
7. 1. Bana sunulan tedaviyi kabul etmek ve
sağkalım süresine razı olmak
• Yeni bir ilaç denenmesi (etkisi daha az ve yan
etkileri daha fazla)
• Oluşan tümörü almak için 3. bir ameliyat.
2. Alternatif tedavi yöntemleri araştırmak
• Kanser tanımını gözden geçirmek ve teoriyi
sorgulamak.
• Bana özel kök nedeni araştırmak.
• Buna göre yeni bir yaşam tarzı ve tedavisi
oluşturmak.
Seçeneklerim
8. Hindistana gittiğimde tedavi
yöntemleriniz nasıl diye sordum.
Eğer basit bir rahatsızlıksa ve
hemen ayağa kalkmamız
gerekiyorsa Alopatik,
Daha ciddi hastalıklar için
Homeopatik ya da Ayurvedik
tedaviyi tercih ediyoruz dediler.
Bir Anekdot
9. 1. Seçenek : Resmi Tedavi
Cerrahi
2 kez denemiştim. Her tümörde ameliyat olunca, geriye
benden ne kalacağını merak eder olmuştum.
Kemoterapi
1.5 yıl kullandım. Tümör önce sersemledi, sonra daha güçlü
olarak geri geldi.
Radyoterapi
Şanslıydım, benim tedavimde hiç işe yaramadığı keşfedilmişti.
10. 2. Seçenek : Alternatif Tedavi
Kanser tanımını gözden geçirmek ve teoriyi sorgulamak
Kanser Neydi?
Resmi Tıbba göre Kanser, hücrelerdeki DNA'nın
hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir
şekilde büyümesi ve çoğalmasıydı.
Bu bir sebep miydi yoksa semptom muydu?
Öyleyse neden ameliyat, radyoloji ve kemoterapi
çözüm olamıyordu? Semptomları gidermek sorunu
çözmüyordu.
Burada bir yanlışlık yok muydu?
11. Kanser Neydi?
Nereden başlamalıydım?
Nobel Ödüllü Otto Warburg’a göre kanserin başlıca nedeni
oksijen eksikliği değil, toksinlerdi.
Kanser sürecinin kendisi oksijen eksikliğine neden oluyor,
hücrelerdeki oksijen solunumu şeker fermentasyonu ile
değiştiriliyordu.
Sanayi çağının başlangıcından bu yana insan, çok sayıda doğal
olmayan kimyasal bileşik üretmişti. Bunlar nefes aldığımız
havaya, bitkilerimizin yetiştirildiği toprağa ve içtiğimiz suya
karışmıştı.
Buna ek olarak; nükleer bombalar ve nükleer felaketlerle artan
radyasyon, kullandığımız mikrodalgalar, kablosuz cihazlar, toksik
aşılar ve diğer ilaçlar, tüm pestisitler, böcek ilaçları, kozmetik
ürünler, ev kimyasalları ve işlenmiş gıdalar giderek artan oranda
kansere neden oluyordu.
12. Kanserimin nedeni bu muydu? Ya da tek neden bu
olabilir miydi?
Hastalığıma özel araştırmaya başladım.
GIST denilen tümörüm duodenale tutunmuş portakal büyüklüğüne
gelmiş, organları sıkıştırmaya başlamıştı. Tümörüm ölçümlerde
agresif çıkmadı.
Bu sindirim sistemimde oluşan bir rahatsızlıktı. Bu nedenle, sindirim
sistemime neler yük olabilir diye düşündüm. Beni kuşatan şeyleri
düşündüm.
• Eski metal dolgumu değiştirdim, vücuda sürekli toksik madde
yayıyordu.
• Yemek pişirme yöntemlerimizi değiştirdik, baharatları ekledik
(öğrendik).
• Et tüketmemeye karar verdik.
• Kendi ekmeğimizi ve yoğurdumuzu yapmaya başladık.
13. Kanser bir bakteri kaynaklı olabilir miydi?
Okuduğuma göre normal bir hücrede, ATP (adenosin trifosfat) adı verilen
moleküller hücrenin enerjisini sağlıyor. ATP molekülleri, her hücrenin içinde
bulunan mitokondri içerisinde yaratılıyordu.
Kanser hücreleri düşük ATP enerjisinin nedeniydi. Neden kanserli hücreler 15 kat
daha fazla glikoz tükettiği halde, az ATP molekülü oluşturuyordu? ATP
moleküllerinin üretimini bloke eden şey kanser hücrelerindeli çok özel bakteri
olabilirdi, Helicobacter Pylori!
Herkesin vücudunda ve (genellikle sindirim sisteminde bu bakteriler bulunurken
sağlıklı bir hücrenin içine nasıl girebiliyordu?
Bu bakteri paleomorfik bir yapıya sahipti, yani hem şekil hem de ölçü olarak çok
çeşitliydi. Ayrıca, Virüsten daha küçük olabiliyor, zayıf hücre duvarlarından
geçebiliyor ve çekirdeğe ulaşıp DNA yapısını bozabiliyordu (Dr. Virginia Livingston).
14. Kanser bir semptomdu!
Yani duman yangının nedeni değildi. O yüzden Batı Tıbbı burada
yetersiz kalıyordu. Çünkü her seferinde kanser geri geliyordu!
O yüzden bu bakteri ile ilgilenmeye karar verdim. Bunu yapmak
için ona karşı savaşacak olan bağışıklık sistemimi güçlendirmeli,
antioksidan çözümlerle vücudumu zararlı toksinlerden
arındırmalı ve hücresel enerjimi arttırmalı dolayısıyla
güçlenmelerini sağlamalıydım.
Her şey enerjiye gelip takılıyordu!
15. Enerji nasıl oluşuyordu?
*Mitokondri : Hücre enerjisinin üretildiği yer
* ATP : Adenosin Trifosfat
Glikoz hücreye giriyor ve piruvata
dönüştürülüyor. Piruvat, hücrenin
mitokondrisine* giriyor ve "Sitrik
Asit Döngüsü" veya "Krebs
Döngüsü" başliyor.
Krebs Döngüsü sürerken, Elektron
Taşıma Zinciri olarak adlandırılan
başka bir zincirleme reaksiyon Krebs
döngüsünden ayrılıyor.
Bütün bu karmaşık sürecin amacı,
ATP molekülleri ile hücrede enerji
meydana getirmek.
16.
17. Jeomanyetik Frekanslar
Dünyanın kabuğunda bulunan, demir,
kalsiyum, sodyum vb. 64 eser elementin
doğal salınımları. Her eser element kendine
özel salınım paternine sahip. Dünyanın
kabuğu eritrosit ve kırmızı kan hücreleri gibi
aynı eser elementleri içeriyor.
Shumann Frekansı
1952 yılında Winfred Otto Shumann tarafından keşfedildi. Dünya yüzeyi ve
iyonosfer arasında kalan kısımda yer alan, elektriksel boşalma aracılığıyla sürekli
olarak sağlanan bir frekans. 7.8 Hz temel bir frekansa sahip çapraz manyetik
dalgalar olarak adlandırılıyor. Hipokampus da 7.8 Hz salınıyor.
Güneş Frekansları
Güneş başka önemli bir sinyal kaynağı. Atmosfer iki şeyi geçirir; görünür ışık ve
ultra-kısa dalgalar. Her bir görünür ışık frekansına karşılık gelen bir ultra-kısa dalga
vardır. Bunlar güneş frekanslarıdır.
İçinde yaşadığımız doğal ortam bizi etkileyebilir mi?
20. Sabitler belliydi, benim kontrolüm dışındaydı. Ama değiştirebileceğim
bir şeyler vardı. En azından kontrol edebildiğim alanlarda bir şey
yapabilirdim.
• Evde kullanılan kimyasalları değiştirip bitkisele çevirebilirdim.
• Mikrodalga ve teflon tavaları evden çıkarıp ve yerine cam,
porselen ve seramik eşyalar alabilirdim.
• Metal kaşık çatal yerine seramik ve bambu kullanabilirdim.
• Kozmetik ürünlerim bitkisel olabilirdi.
• Raf ürünü almak yerine evde kendim yapabilirdim.
• Organik beslenmeye çalışabilirdim.
• Vs. Vs.
Ne yapabilirim?
21. Ruhsal Tedavi
Öncelikle ruhsal olarak
temizlenmeliydim. Düşünce
dünyamda beni hasta eden,
yolunda gitmeyen bir şeyler
var mıydı?
22. Doğal ilaçlarım
Today
2015 2016 2017
Bağışıklık Sistemi güçlendirme
9/15
Doğal vitamin
9/15
Mikrop/Bakteri temizliği
10/15
Detox ve Ph Dengesi
1/16
Vitamin D3
1/16
Candida temizliği
2/16
Mikrop/Bakteri temizliği
5/16
Yeşil bitki karışımı + MSM
8/16
Budwig Diyeti
10/16
Mikrop/Bakteri temizliği
12/16
Mikrop/Bakteri temizliği
6/17
Buğday çimi suyu
10/15
Probiotik
12/15
9/15 8/17Anti-inflamatuar, Anti-oksidan (MSM, DMSO)
12/15 8/17Probiotik, Multivitamin (Moringa), D3 vitamini
1/16 8/17Ph Dengeleme (Potasyum, selenyum ve deniz minarelleri)
1/16 5/17Detox (Zeolite)
6/17
Detox (Zeolite-Bentonit-Psyllium tohumu)
8/17
6/17
Enerji (Protandim)
8/17
23. Budwig Protokol
Doğal Bilimler üzerine doktora yapmış, tıp eğitimi almış, fizik,
farmakoloji, kimya, botanik ve biyoloji dallarında eğitim almış.
Dr. Budwig tarafından geliştirilen anti-kanser diyeti, hücrelerin
işleyişini normal durumuna geri çevirmeyi amaçlıyor. Dr. Budwig,
kanser hastalarında omega-3 yağ asidi fosfatid, ve lipoprotein
gibi gerekli besin düzeylerinin çok düşük olduğunu farketmişti.
1951 yılında, keten tohumu yağı ve lor peynirli bir diyet hazırladı.
Budwig’e göre, bu iki besini kombine etmek, yağ içindeki lipit ve
fosfatidin suda çözünür ve vücut tarafından kullanılabilir hale
gelmesini sağlıyordu.
Dr. Johanna Budwig
(1908-2003)
Budwig Diyetinin temel taşı, quark diye adlandırılan şey
ve keten tohumu yağı ve düşük kalorili organik lor
peyniri kombinasyonu. 1 yemek kaşığı keten tohumu
yağı ile 2 yemek kaşığı lor peyniri ile karıştılarak
hazırlanıyor.
24. DMSO’nun tedavi amaçlı kullanılabileceği ilk olarak 1963 yılında Oregon
Üniversitesi Tıp Fakültesi Stanley W. Jacob başkanlığındaki bir araştırma
ekibi tarafından bilim dünyasına tanıtıldı.
Organ sistemleri hasar gördüğünde veya bozulduğunda, hasar gören
doku, "serbest radikaller" olarak adlandırdığımız maddeleri üretir.
Yakınındaki hücrelere zarar verir ve iyileşmeyi önler veya yavaşlatır.
DMSO, bu radikallerin güçlü bir temizleyicisi olup, hücrelerin ve
dokuların normal bütünlüğünü korur.
Dr. Stanley Jacob
(1924-2015)
DMSO (Dimetil Sulfoksid)
Kullanıldığı alanlar : İnterstisyel
Sistit, skleroderma, Raynaud
Fenomeni, Lupus, Romatoid Artrit,
Dejeneratif Artrit, Ülseratif Kolit,
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı,
Refleks Sempatik Distrofi, Diyabetik
Ülser, Yanıklar, Yara izi, Plastik
Cerrahide yardımcı.
25. MSM, tüm canlı organizmalarda bulunan organik bir kükürt şeklidir. Kükürtün tüm canlı organizmalarda göründüğü ve
biyolojik açıdan aktif olduğu biçimidir. Biyolojik olarak aktif kükürt inanılmaz koruyucu ve tedavi edici özelliklere
sahip. Bazı enzim fonksiyonları için gerekli olan ve amino asit metiyonin, sistein ve taurin molekül yapısının bir
parçasıdır. Buna ek olarak, ve glutatyon koenzim A bulunur.
MSM, Stanley W. Jacob, MD ve Robert Herschler tarafından keşfedilmiştir.
MSM (Metilsulfonilmetan)
Kullanıldığı alanlar : Gıda ve polen tipi
alerjilerinin tedavisinde yardımcı, Kabızlık, akciğer
fonksiyonunun iyileştirilmesi, bağırsak ve
ürogenital yollardaki parazit problemlerinin
hafifletilmesi, Lupus, göğüs ve kolon kanseri ve
romatoid artritin karşı koruma içerir. MSM, C
vitamini ile alındığında bacak kramplarını ortadan
kaldırabilir.
26. Koloidler herhangi bir maddenin en küçük biyolojik formudur. O kadar küçüktürler ki, vücutta, kolaylıkla her
türlü zarı geçerek sindirim sürecinden atlayıp, absorbe edilirler. Kolloidal gümüş, buhar damıtımlı su içinde
bekletilmiş, 1930’ların ortalarına dek Amerika’da yaygın bir ilaç olarak kullanılmış.
Gümüş en evrensel antibiyotik madde olarak biliniyor. Tıpta antiseptik olarak kullanılıyor.
Gümüş Suyu (Colloidal Silver)
Metisiline dirençli Staphylococcus aurea (MRSA) gibi yüksek dirençli mikroplara karşı oldukça etkili olduğu görülmüş. Jim
Powell’ın, “ Science Digest” da yayınlanan bir makalesine göre, “Bir antibiyotik belki 7 farklı hastalık organizmasını öldürebilir
ama gümüş, 650 farklı organizmayı öldürebilir. Dirençli gruplar, gelişme gösteremezler.”
Gümüş Suyu; bakteri, virüs ve mantarların içindeki oksijeni metabolize eden enzimi devre dışı
bırakır. Bu hücreler oksijensiz kaldığında boğulup ölürler. Kolloidal gümüşün, sağlıklı hücrelere
dokunmayarak, sadece patojenik hücrelere etki ettiği görülmüş.
Laboratuar çalışmaları, gümüşün negatif yüklü DNA’ya bağlanarak üremeyi engellediğini,
böylece bakteri, virüs ve mantarların çoğalmasına engel olduğunu göstermiş. Tüm mantar,
virüs, bakteri, streptokokos, stafilokokos ve diğer patojenik organizmalar 3 ya da 4 dakika
içinde ölüyor.
27. Probiyotikler yaşayan
mikroorganizmalardır ve
barsaktaki yararlı bakterileri
arttırarak, zararlı bakterilerin
sayısını azaltarak etkili olurlar.
Barsak sisteminde iyi
bakterilerin doğal dengesinin
korumasına ve yenilemesine
yardımcı olurlar.
* Mikroflora : Barsaktaki bakteri
topluluğunun adı.
Probiyotikler
28. Toksinleri kapsüller ve doğal yollarla
vücudun dışına taşır. Moleküler
yapısı aşağıdakileri içeren ağır
metalleri yakalar:
Cıva, Kadmiyum, Kurşun, Arsenik,
Alüminyum ve Kalay.
Zeolit ayrıca radyoaktif metallerin,
pestisitlerin, herbisitlerin ve
dioksinlerin giderilmesinde de
yardımcı oluyor.
Zeolit
30. Tesla Elektroterapi
Tesla belki de zamanımızın en büyük mucidi idi, ama unutulan bir mucitti! Eserleri Belgrad'daki müzede sergileniyor.
Tesla, yüksek potansiyelli ve frekanslı akımları zararsız bir şekilde vücuda aktarabileceğini öngörerek "bu akımlar
elektroterapik kullanımlara uygun olabilir" demişti. Tesla elektroterapide hiçbir zaman patent almadı.
31. Rife Protokol
Raymond Royal Rife
Royal Rife, 20. Yüzyılın en büyük bilimsel zihninden biri. 1920 yılına gelindiğinde, Royal Rife dünyanın ilk
virüs mikroskopunu tamamlıyor. 1933 yılında artık teknolojiyi mükemmelleştirmiş ve yaklaşık 6.000 farklı
parçalı, 60X oranında büyütebilen, inanılmaz derecede karmaşık olan Universal Mikroskobu
tamamlamıştı. Bu inanılmaz mikroskop ile Rife canlı bir virüsü gören ilk insan oldu.
Raymond Royal Rife
(1888-1971)
Universal Prismatic Microscope
Rife, farklı türdeki canlıların kendi
genetik yapılarına uygun
elektromanyetik imzası ya da
salınımı (frekansı) olduklarını gördü.
Ayrıca, virüslerin, bakterilerin ve
parazitlerin kendi 'spesifik' biyo
frekanslarına 'duyarlı olduklarını
keşfetti.
"Rife machine", Dr. Royal Raymond
Rife tarafından icat edilmiştir. Rife
makinesi, bireyin sağlığını
iyileştirmek amacıyla kişiye bir
şekilde uygulanan ses ve/veya radyo
dalgaları yayan elektronik bir
cihazdır.
32. Georges Lakhovsky,
Bir Rus göçmeni olan Lakhovsky 1920'lerde Paris'te Çoklu Dalga Osilatörünü geliştirdi. Güçlü bir
Tesla Bobinden faydalanan Lakhovsky, Tesla Bobini çıkışını "rejuvenasyon" amacı ile hastalarının
vücutlarına yaymak için farklı halkalara sahip bir anten sistemi tasarladı. Anten sisteminin her
halkası, kendi çapına bağlı olarak farklı bir dalga boyunda ve frekansta yayın yapıyordu.
Çoklu Dalga Osilatörü (MWO)
Farklı boyuttaki halkalar kendi aralarında parazit desenleri oluştup, birçok
farklı dalga boyunda armonik bir frekans üretiyor. Hastaya daha sonra
"Çoklu Dalga Salınımlı Alan" uygulanıyor. Anten sisteminin her halkası,
kendi çapına bağlı olarak farklı bir dalga boyunda ve frekansta yayın
yapıyor.
Georges Lakhovsky
(1869-1942)
33. Rife makinesi belirli hedef hücreleri öldürür.
MWO ise, her hücreyi kendi özgün yapısına göre ayarlanmış rezonansa girmeye zorlar ve
genel bir canlandırıcı etki yaratır!
MWO ve Rife makinesi arasındaki fark nedir?
34. Bob Beck
(1925-2002)
Bob Beck Protokolü
"Tanrı sağlık için bir arka kapı bıraktı ve o arka kapı
elektrik gibi görünüyor."
Bilim doktorası yapan fizikçi Dr. Bob Beck patojenlerden kurtulmanın bir yolunu
buldu. Onun keşfi aslında Albert Einstein Tıp Koleji'nde AIDS’i araştıran iki tıp
doktorunun keşfine dayanıyordu.
Beck'in öğrendiği şey, patojenlerden kurtuldukça, bağışıklık sistemi hemen süperşarj
olmaya başlamasıydı.
35. Cihaz, verdiği mikro akımlarla kandaki patojenleri etkisiz hale
getirerek, nöropeptitlerin çok daha yüksek hacimlerde üretilmesi
sağlıyor.
Mikro Akım
36. Darbeli (pulsed) manyetik alan, vücudun doğal elektriğini dengelemeye yardımcı olur ve vücudun
herhangi bir yerine uygulanabilir.
Elektromanyetik
37. Tıbbi bir cihaz olarak AB çapında onaylanmış. Jeomanyetik
frekansları, Shumann frekansını ve Güneş frekanslarını üretir.
Elektromanyetik Ağrı Kesici
38. Su molekülleri bekleyince bir araya toplanıyor. Bu şekilde içildiğinde, su molekülü hücreden geçemiyor ve sudan
elde edilecek oksijen büyük ölçüde vücuda alınamıyor.
Su filtresi
39. Su Ozonatörü, suyun oksijen içeriğini artırmak ve daha taze bir tat vermek üzere tasarlanmış.
Su Ozonatörü
40. Sebze ve meyvede bulunabilecek patojenleri ve
kimyasal atıkları temizlemek için kullanıyorum.
48. İyonizer iyon üreten cihazın adı. İyonlar ise bir elektron kazanan ya da kaybeden atom veya moleküller. Nötür bir
molekül veya atomdan bir elektron ayrıldığı zaman iyon oluşur. Bu elektron kaybeden moleküller pozitif iyonlar ve
bir elektron kazanan moleküller negatif iyonlar olarak tanımlanır.
İyonizer
49. Trambolin
Lenf sistemi, vücuttaki diğer sistemlerin
çoğundan farklı olarak, sıvılarını iletmek için
bir pompaya sahip değildir.
Bunun yerine, lenf sıvısını vücuda taşımak için
fiziksel egzersize ihtiyaç duyar. Ne kadar
durgunlaşırsak bağışıklık sistemimiz o kadar
zayıftır.
Rebounding egzersizin eğlenceli ve son derece
etkili bir şekli.
Hızlı / Yavaş sıçramanın, lenf sisteminizdeki
valflerin aynı anda açılıp kapanmasına izin
vermek de dahil olmak üzere birçok faydası
vardır, böylece lenf sıvısının akışını optimize
eder.