1. A.Kadir ÇELİK
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
celikkadir606@gmail.com
www.sosyalce.com
-Güçlü Avrupa’nın Doğuşu ve
Sarsılan Osmanlı Devleti
2. 1. Güçlü Avrupa’nın Temelleri
2. 20.Yüzyıla Girerken Osmanlı Devleti
3. Düşünce Akımları
3.
4.
5.
6.
7. İslam medeniyetinin en parlak dönemini yaşadığı Orta Çağ’da (375-1453), Katolik
Kilisesinin baskısı altında kalan Avrupa’da özgür düşünce ve bilim gelişmemişti.
Kilise, hem siyasi hem ekonomik hem de bilimsel faaliyetleri kendi kontrolünde tutuyordu.
Kilise söylemlerinin sorgulanmadan doğru kabul edildiği Skolastik Düşünce sistemi,
neredeyse bin yıl Avrupa’ya hâkim oldu.
Ancak XV. yüzyıl ile birlikte Avrupa’da Katolik Kilisesine karşı sesler yükselmeye, eleştiriler
yapılmaya başladı.
8. 20. yüzyıl başlarında sosyal, kültürel,
ekonomik ve siyasal alanlarda etkili olan güçlü
bir Avrupa ortaya çıktı.
Güçlü Avrupa’nın doğuşunda daha önce
yaşanan gelişmelerin etkileri çok yüksektir.
Bu gelişmeleri; Coğrafi Keşifler, Rönesans,
Reform, Aydınlanma Çağı, Fransız İhtilali,
Sanayi İnkılabı ve Sömürgecilik olarak
sıralayabiliriz.
9. Coğrafi Keşifler
Rönesans
Reform
Aydınlanma Çağı
Fransız İhtilali
Sanayi İnkılabı
Sömürgecilik
10. 15.yüzyıla kadar dünyada
henüz keşfedilmemiş yerler
vardı.
15. yüzyıldan itibaren
gerçekleşen coğrafi keşifler
sonucunda dünyanın
bilinmeyen birçok bölgesi
tanındı.
Avrupalılar bu keşifleri
gerçekleştirmede öncü oldular.
Keşfedilen bu yerlerden
Avrupa’ya bol miktarda altın
ve gümüş madeni taşındı.
11. Coğrafi keşifler Avrupa’nın zenginleşmesini sağlarken Osmanlı Devleti’ni ise olumsuz yönde
etkiledi. Çünkü bu keşifler sayesinde yeni ticaret yolları bulundu ve Osmanlı Devleti’nin kontrolü
altında bulunan ticaret yollarının önemi azaldı.
12. Avrupa’da ekonomik
kalkınmayla birlikte bilim,
sanat ve edebiyat da hızla
gelişti.
Bu gelişmelerin yaşandığı
döneme “yeniden doğuş”
anlamına gelen Rönesans adı
verildi.
Orta Çağ ve Reformasyon
arasındaki tarihi dönem olarak
bilinir.
13. 15 - 16. yüzyıl İtalya’sında
Antik Yunan filozof ve bilim
insanlarının çalışmalarının
çeviri yoluyla alındığı,
Deneysel düşüncenin
canlandığı, insan yaşamı
(hümanizm) üzerine
yoğunlaşıldığı,
Matbaanın bulunmasıyla
bilginin geniş kitlelerle
paylaşımının arttığı ve
radikal değişimlerin
yaşandığı dönemdir.
14. Reform veya Yenilikçi Devrim 16.
yüzyılda başlatılarak tüm Avrupa’yı
etkilemiş ve Katolik Kilisesi’ne karşı
yapılmış dinsel bir harekettir.
Almanya’da başlayıp Avrupa’ya
yayıldı.
Katolik Kilisesi’nin aşırı
zenginleşmesi ve yozlaşması,
siyasetle ve dünyasal etkinliklerle
daha fazla ilgilenmeye başlaması
birçok din adamının tepkisini çekmiş
ve reform hareketlerine yol açmıştır.
15. Avrupa’da yaşanan reform
hareketi, insanların sosyal
yaşantılarını da etkiledi.
Bilime verilen değeri ön
plana çıkararak dinin
etkisinde olmayan, özgür bir
araştırma ortamının
oluşmasına katkı sağladı.
Ayrıca reform hareketleri
sonucunda Avrupa’da
deney ve gözleme dayanan
bilimin önü de açılmış oldu.
16. 18. yüzyılda Avrupa’da
ortaya çıkan ve her
konuda akla öncelik
tanıyan düşünce sistemine
aydınlanma, bu düşünce
sisteminin etkisiyle bilim
ve felsefede büyük
gelişmelerin olduğu bu
yeni döneme Aydınlanma
Çağı denmiştir.
Bu dönemde Avrupa’da
bazı aydınlar, yazdıkları
eserlerle toplumu, devlet
olgusu ve yönetim
biçimleri konularında
aydınlattılar.
17. Aydınlanma çağının
sonucu olarak bilim, sanat,
edebiyat, siyaset ve sosyal
alanlarda önemli eserler
verildi.
Yaşanan bu bilimsel ve
teknolojik gelişmeler
Sanayi İnkılabı’nın
temellerini oluşturdu.
18. Temelde Fransa’daki
mutlak monarşinin devrilip,
yerine cumhuriyetin
kurulması sürecidir.
Fransa’da halkın, kralın
baskısına karşı aydınların
öncülüğünde isyan etmesi
olarak tanımlanan bu
hareket sonucunda halk
Fransa'da eski yönetime son
vermiş ve Avrupa ve dünya
tarihinde yeni bir dönem
başlamıştır.
19. 1789 tarihinde yaşanan Fransız İhtilali, tüm dünyada eşitlik,
adalet, bağımsızlık ve milliyetçilik düşüncelerinin doğmasına
ve yayılmasına ortam hazırladı.
Bu durumdan en çok etkilenenler ise Osmanlı Devleti ile
Avusturya - Macaristan İmparatorluğu gibi çok uluslu devletler
oldu.
Bu devletlerin egemenliğinde yaşayan milletler, milliyetçilik
düşüncesi doğrultusunda bağımsızlıklarını kazanmak için
mücadeleye giriştiler.
Böylece çok uluslu bu devletler dağılma sürecine girmeye
başladı.
20. Sanayi İnkılabı ya da
Endüstri Devrimi
Avrupa’da 18. ve 19.
yüzyıllarda yeni buluşların
üretime olan etkisi ve buhar
gücüyle çalışan
makinelerin, makineleşmiş
endüstriyi doğurmasına
denir.
Sanayi Devrimi ilk olarak
İngiltere’de ortaya çıkmış,
ardından başta Batı Avrupa
ve sonraları bütün dünyaya
yayılmıştır.
21. İngiltere’de başlayan sanayileşme
daha sonra diğer Avrupa
ülkelerinde de hızla yayıldı.
Sanayileşen ülkelerde fabrikalar
çoğaldı.
Üretim arttı, bol ve ucuz mal üretimi
sağlandı.
Bununla birlikte sanayileşen ülkeler
için ham madde kaynakları ve yeni
pazarlar bulmak önemli bir ihtiyaç
ve sorun hâline geldi.
Özellikle buğday, şeker pancarı ve
pamuk (üç beyaz) ile petrol, kömür,
demir (üç siyah) en önemli ham
maddelerdi.
Britanya’da kömürle çalışan bir buharlı
makine örneği.
Buharlı makineler Sanayi Devrimi'nde önemli
rol oynamışlardır.
22. Sanayi İnkılabı’nın bir sonucu olarak
“sömürgecilik” kavramı ortaya çıktı.
Sömürgecilik, genellikle bir devletin
başka ulusları, devletleri,
toplulukları, siyasal ve ekonomik
egemenliği altına alarak yayılması
veya yayılmayı istemesidir.
Sanayi İnkılabını gerçekleştiren
Avrupa ülkeleri, özellikle ham
madde ihtiyaçlarını karşılamak için
başka milletleri ve devletleri
sömürge altına alma yarışına
girdiler.
23. Sömürgeciler genellikle sömürdükleri bölgelerin
kaynaklarına, iş gücüne, pazarlarına el koyar ve aynı
zamanda sömürgeleri altındaki halkın sosyo-kültürel,
dinî değerlerine baskı uygularlar.
Sömürgeciler kendilerinin sömürdükleri insanlardan
daha üstün olduklarına inanırlar.
Sömürdükleri insanları gelişmemiş toplumlardan
seçerler.
26. Coğrafi Keşifler
Rönesans
Reform
Aydınlanma Çağı
Fransız İhtilali
Sanayi İnkılabı
Sömürgecilik
Tüm bu gelişmeler 20. yüzyılın başlarında güçlü bir
Avrupa’nın ortaya çıkmasında etkili oldu.
27.
28.
29.
30. 15. yüzyılın ortalarından itibaren hızla gelişen Osmanlı Devleti
üç kıtaya yayılmış, hem karada hem denizlerde büyük bir güce
ulaşmıştı.
Ancak 17. yüzyılla birlikte devlet askerî, siyasi ve ekonomik
gücünü kaybetmeye başladı.
Devletteki kötü gidişatı durdurmak için yapılan ıslahat
çalışmaları çeşitli nedenlerle başarısız oldu. Yapılan savaşlar üst
üste yenilgiyle sonuçlandı. Savaşlarla birlikte toprak da
kaybedildi.
31. Savaş masrafları ekonomiyi iyice sarstı. Devletin giderleri
artarken gelirleri azaldı.
Avrupalı devletlerin gerçekleştirdiği Coğrafi Keşifler ile Sanayi
İnkılabı Osmanlı Devleti ekonomisini olumsuz yönde etkiledi.
Avrupalı devletlere verilen kapitülasyonlarla bu devletler
ürettikleri ürünleri Osmanlı ülkesine kolayca ihraç ettiler. Yerli
esnafın üretimi durdu. Böylece Osmanlı sanayisi yavaş yavaş
çöktü.
19. yüzyılda Avrupalı devletlerden yüksek faizle borç alınarak
giderler karşılanmaya çalışıldı. İlk kez Kırım Savaşı sırasında
alınan borçlar büyük oranda israf edildi.
32. Devlet, otuz yıl içinde borçlarının faizini dahi ödeyemez hâle
gelerek iflas etti.
Bunun üzerine alacaklı devletler -Osmanlı yönetiminin
çağrısıyla- bir araya gelerek Düyûn-u Umûmiye adında
uluslararası bir teşkilat kurdular.
Osmanlı gelir kaynaklarının büyük bir kısmına el koyan bu
teşkilat, vergileri topluyor ve alacaklı devletler arasında
paylaştırıyordu.
Osmanlı Devleti kapitülasyonlar ve Düyûn-u Umûmiye
teşkilatının etkisiyle ekonomik bağımsızlığını kaybetti.
33. Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı milliyetçilik akımı da Osmanlı
Devleti’ni derinden etkiledi. Milliyetçilik fikrinden etkilenen
azınlıklar, Avrupalı devletlerin de kışkırtmasıyla isyan etmeye
başladılar.
34. Osmanlı devlet adamları da azınlık isyanlarını önleyebilmek
için çeşitli çalışmalar yaptılar.
35. Ancak bağımsızlık hayaline kapılan azınlıklar, atılan bu
adımlara rağmen isyan etmekten vazgeçmediler.
Azınlık isyanları devam ederken 19. yüzyılın ortalarına doğru
Osmanlı Devleti’nde aydın bir grup kendini göstermeye başladı.
Tanzimat’ın ilanından sonra Avrupa’ya giden öğrenciler,
burada yönetimde kralın yanında bir de halk tarafından seçilen
meclis bulunduğunu gördüler. Ülkeye dönen ve Jön Türkler
(Genç Osmanlılar) olarak bilinen bu kişiler, Meşrutiyet adı
verilen bu yönetim biçiminin Osmanlı Devleti’nde de
uygulanmasını istediler.
36.
37. Aydınlara meşrutiyeti ilan
edeceğine söz veren II.
Abdülhamit, padişah olunca
sözünü tutarak meşrutiyeti
ilan edip Anayasayı (Kanun-ı
Esasi) uygulamaya koydu
(1876).(I.Meşrutiyet)
Fakat ilk Osmanlı Mebusan
Meclisi toplandıktan kısa bir
süre sonra II. Abdülhamit,
Osmanlı-Rus Savaşı’nın
getirdiği karışık ortamı
bahane ederek meşrutiyet
yönetimine son verdi.
38. II. Abdülhamit’in meşrutiyeti kaldırmasına
tepki olarak Genç Osmanlılar adındaki
grup, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni kurdu.
Bu cemiyet üyeleri, meşrutiyeti tekrar ilan
ettirebilmek için ülke içinde ve dışında
çalışmalara başladılar.
Baskılar karşısında II. Abdülhamit
meşrutiyet yönetimini tekrar ilan etmek
zorunda kaldı. (1908)(II.Meşrutiyet)
39. 1909 yılının nisan ayında, meşrutiyet karşıtları İstanbul’da gösteri yapmaya
başladılar. 31 Mart Vakası diye tarihe geçen bu olay üzerine meşrutiyeti
korumak isteyen İttihat ve Terakki üyesi subaylar, Selanik’te, Hareket
Ordusu adında bir ordu hazırladılar. Kurmay başkanlığını Mustafa
Kemal’in yaptığı bu ordu, İstanbul’a gelerek isyanı bastırdı. Ardından II.
Abdülhamit meclis kararıyla tahttan indirilerek yerine V. Mehmet Reşat
getirildi . 31 Mart Vakası’ndan sonra devletin yönetimi büyük ölçüde İttihat
ve Terakki Cemiyeti’nin kontrolüne geçti.
40. İttihatçıların etkili olduğu son dönem
aralıksız savaşlarla geçti.
1911 yılında İtalya Trablusgarp’a saldırdı.
Trablusgarp Savaşı devam ederken
Balkanlarda da savaş çıktı (1912).
Bu savaşların her ikisi de kaybedildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı ise
Osmanlı Devleti’nin son savaşı oldu.
41.
42. Osmanlı Devleti’ni içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak
isteyen bazı devlet adamları ve aydınlar birbirinden farklı
düşünceler ortaya koydular. Bu düşünce akımlarının bazıları
şunlardı:
Fikir Akımları
Osmanlıcılık İslamcılık Türkçülük Batıcılık
43. Din, dil, ırk ayrımı
yapılmaksızın (herkesin eşit
durumda sayıldığı) bir
Osmanlı toplumu oluşturma
fikriydi.
Bu düşüncenin temelinde
gayrimüslimleri devlete bağlı
tutma fikri yatıyordu.
En önemli temsilcileri Namık
Kemal, Ziya Paşa ve Şinasi’dir.
44. Bu fikir Jön-Türkler ve İttihatçılar tarafından
da desteklendi.
Osmanlıcılık fikrinin etkisi ile Tanzimat ve
Islahat Fermanları ilan edildi. Kanun-i Esasi
kabul edilerek Meşrutiyet yönetimine geçildi.
45. İslamcılık adı verilen bu
düşünce ile Müslüman
milletleri Osmanlı Halifesi
etrafında birleştirmek
amaçlanıyordu.
II. Abdülhamit tarafından
devlet politikası hâline
getirildi.
En önemli temsilcileri
arasında Mehmet Akif, Said
Halim Paşa, Cemalettin
Afgani ve II.Abdülhamit
bulunuyordu.
46. İslamcılık düşüncesi I. Dünya Savaşı
yıllarında bazı Arap liderlerinin Osmanlı
Devleti’ne isyan etmesi sonucu geçerliğini
kaybetti.
47. I. Dünya Savaşı sırasında
“İslamcılık” düşüncesinin
etkisini kaybetmeye
başlamasıyla sadece
Türklerden oluşan bir ülke
ideali bu akımı
canlandırmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu
içindeki Türkleri milli bir
duygu etrafında birleştirmeyi
amaçlamıştır.
48. Türkçülük düşüncesi, İttihatçılar tarafından
Balkan Savaşları ve sonrasında ön planda
tutulan bir politika hâline geldi.
Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp gibi
aydınlarca savunulan bu fikir, azınlıkların
ayrılmasıyla daha da güçlendi.
En önemli temsilcisi Ziya Gökalp’tir.
49. Avrupa’da bilim ve teknolojide
yaşanan hızlı gelişmeler bazı
Osmanlı aydınlarının yönünü
Batı'ya dönmesine neden oldu.
Batıcılık adı verilen bu fikrin
savunucuları, Avrupa’daki
gelişmelerin örnek alınarak
devletin modernleştirilmesi
gerektiğini düşünüyorlardı.
En önemli temsilcileri arasında
Tevfik Fikret yer alır.
Bu düşünce Atatürk Dönemi’nde inkılaplar yapılırken de etkili oldu.
50. Fikir Akımları ve Temsilcileri
Osmanlıcılık
Namık Kemal
Ziya Paşa
Şinasi
İslamcılık
II.Abdülhamit
M.Akif Ersoy
Said Halim Paşa
Türkçülük
Ziya Gökalp
Mehmet Emin
Yurdakul
Batıcılık
Tevfik Fikret
51. A.Kadir ÇELİK
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
celikkadir606@gmail.com
www.sosyalce.com
-Güçlü Avrupa’nın Doğuşu ve
Sarsılan Osmanlı Devleti