SlideShare a Scribd company logo
1 of 21
www.altinicizdiklerim.com 1
AAlleevvii vvee BBeekkttaa ii nnaannççllaarr nn nn ssllaamm ÖÖnncceessii TTeemmeelllleerrii
Ahmet Ya ar Ocak
Lisans e itimini stanbul Üniversitesi Tarih Bölümünde tamamlad ktan sonra Hacettepe Üniversitesi
Tarih Bölümünde master ve Strasbourg Üniversitesi Türkoloji Bölümünde de doktora yapt . Halen
Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümünde ö retim Üyesi olan Ocak, özellikle heterodoks slam a
dair çal malar ile tan n yor. Ocak n 1980 den beri yay mlanan eserlerinin aras nda Babailer
syan , Bekta i Menak bnamelerinde slam Öncesi nanç Motifleri, slam Türk nançlar nda H z r
yahut H z r lyas Kültü, Osmanl mparatorlu unda Marjinal Sufilik: Kalenderiler, Kültür Kayna
olarak Evliye Menak bnameleri, Türk Folklorunda Kesikba , Türk Sufili ine Bak lar, Osmanl
Toplumunda Z nd klar ve Mülhidler, Türkler, Türkiye ve slam ve Alevi ve Bekta i nançlar n n slam
Öncesi Temelleri bulunuyor.
AARRKKAA KKAAPPAAKK
Ahmet Ya ar Ocak' n bu incelemesi, onun kitabi - ortodoks slamiyet d ndaki Müslümanl k
anlay lar ve pratikleri hakk ndaki ara t rma zincirinin önemli halkalar ndan birini olu turuyor.
Türkler, Türkiye ve slam ve Türk Sufili ine Bak lar dan bildi imiz kuramsal bak ayr nt ya indiren
bu usta zanaatkar ürünü çal ma, Anadolu heterodoksisi tarihine de erli bir katk sunuyor.
Kitapta, eski Türk inançlar n n, amanizmin, Uzak Do u ve ran dinlerinin, H ristiyanl n, Yahudili in,
putperestli in slam öncesi dönemde Türk topluluklar n nas l etkiledi i ve slam sonras nda hangi
motifleri miras b rakt üzerinde duruluyor. Dönemler ve dinler boyunca hayat eden kültlere
do aüstü inan lara, sa altma ritüellerine, hay r ve er alametlerine vb. dikkat çekiliyor. Söz
konusu motiflerin ve tarihsel miras n izi, önemli Bekta i menak bnameleri boyunca sürülüyor. Hac
Bekta - Veli, Hac m Sultan, Abdal Musa, Kaygusuz Baba, Seyyid Ali Sultan, Sultan ecaüdidin,
Osman Baba menak bnameleri ve Babai hareketinin Menak bname-i Kudsiye si... Din tarihine
sosyal tarihçilik perspektifiyle bakan Ahmet Ya ar Ocak, dinsel kültürleri tarihsel ve toplumsal arka
planlar ve karma k etkile imleri içinde tahlil ederek, bu ülkeyi anlamak aç s ndan vazgeçilmez
bir pencere aç yor.
ÇÇ NNDDEEKK LLEERR
Kaynaklar ............................................................................................................ 25
Bekta ilik ve Alevilikteki slam Öncesi nanç
Motiflerinin Kaynaklar Olarak Türklerin Girdikleri Dinler ................................. 53
Eski Türk Dinleri Kaynakl Motifler (Tabiat Kültleri) ............................................ 113
amanizm Kaynakl nanç Motifleri .................................................................. 141
Uzak Do u ve ran Dinleri Kaynakl nanç Motifleri ......................................... 183
Kitab- Mukaddes Kaynakl nanç Motifleri ...................................................... 253
www.altinicizdiklerim.com 2
ÖÖNNSSÖÖZZ
Yani bu kitap, slami devir Türk metinlerinde slam öncesi inançlara ait kal nt lar tespit ve
yorumlama yolunda bir çal ma mahiyetindedir.
te bu kitap, Alevi ve Bekta i inançlar n n yaln zca belli bir etnik veya dini köken ve kültürün de il,
Orta Asya'dan Balkanlar'a kadar uzanan geni bir co rafyan n ürünü oldu unu göstermek için
yaz ld .
KKAAYYNNAAKKLLAARR
slam dünyas nda IX. yüzy ldan itibaren tasavvuf cereyan görülmeye ba lad , XI. yüzy ldan beri
de tarikatlar n te ekkül etti i malumdur. Bu geli meye paralel olarak, bir velinin kehanetlerini
anlatan k sa hikayeler demek olan menkabeler yava yava ortaya ç km t r.
te XIII. yüzy l n ikinci yans na do ru, Seyyid Ebu'l-Vefa Ba dadi (öl. 1105) taraf ndan kurulmu
olup Anadolu Türkmen çevrelerinde Baba lyas- Horasani'nin' (öl. 1240) temsil etti i Vefailik
tarikat içinde yeni bir ba da t rmac (senkretik) heterodoks ak m meydana geldi. Babai hareketi
ad yla niteleyebilece imiz bir ak m, XIV. yüzy l n ba lar na kadar yar m yüzy l boyunca geli erek
Rum Abdallar (Abdaalan- Rum) denilen zümreyi meydana getirdi. lk Osmanl hükümdarlar n n
da desteklerini sa layan bu zümre mensuplar , devletin kurulu y llar boyunca fetihlerde ve skan
hareketlerinde de önemli i ler gördüler.
XIV-XV. yüzy l boyunca, esas itibariyle Yesevi, Hayderi ve Vefai tarikatlar bünyesinde yer alan
Kalenderi zümrelerinden bu sonuncusuna mensup bul unan Baba lyas' n halifelerinden olup
büyük bir ihtimalle ayn zamanda Hayderi de olan Hac Bekta - Veli (öl. 1271) ananeleri
etraf nda toplanarak nihayet yeni bir tarikat ekline dönü en Babai ak m , kendine isim babas
olarak Hac Bekta ' seçti ve böylece XVI. Yüzy lda Bekta ilik ad n ald .
Yeni menak bnameler yaz ld ki, bunlara genellikle Vilayetname (Velilik kitab ) denildi i
görülmektedir.
Hac Bekta - Veli'nin bu menak bnamesinin en dikkat çekici özelliklerinden biri, ileride ilgili
k s mda görülece i üzere, amanist inanç motiflerinin çoklu udur. Fakat bunun yan nda çok ilgi
çekici bir yan da Hac Bekta ' n, baz menkabelerinin Kitab- Mukaddes'teki lya ve Eli a
Peygamberlerin k ssalar yla çok yak n bir benzerlik göstermesidir. Hatta bizce buna benzerlikten
öte, do rudan do ruya uyarlama (adaptasyon) demek daha do ru olur.
Velayetname-i Koyun Baba Sultan dan elde etti imiz bilgiler, Koyun Baba'n n, Fatih Sultan
Mehmet zaman nda Osmanc k'ta ya am ünlü bir Kalenderi eyhi oldu unu aç kça ortaya
koyuyor. Ayr ca, mesela gerek Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, gerekse Hac m Sultan
velayetnamelerinde Hac Bekta - Veli ile ba lant kuruldu u halde, burada onun ad n n bir kere
bile geçmemesi de, Koyun Baba'n n t pk Otman Baba gibi, Hac Bekta gelene i d ndaki, yani
Haydari olmayan Kalenderilerden bulundu unu dü ündürmektedir.
www.altinicizdiklerim.com 3
BBeekkttaa iilliikk vvee AAlleevviilliikktteekkii ssllaamm ÖÖnncceessii
nnaannçç MMoottiifflleerriinniinn KKaayynnaakkllaarr OOllaarraakk TTüürrkklleerriinn GGiirrddiikklleerrii DDiinnlleerr
X. yüzy l n ba lar nda Maveraünnehir'de slamiyet'i kabul eden O uzlar' n yeni dini henüz tam
anlayarak özümseyemediklerini ça da mü ahitler kaydediyor.
Bizi belli ölçüde amanizm'e götürdü ü gibi, kitap boyunca görülece i üzere, belki çok daha
fazla Budizm, Maniheizm, Mazdeizm gibi vaktiyle slamiyet'i kabulden önce Türkler'in mensup
oldu u çe itli dinlere, hatta amanizm öncesi eski Türk inançlar na götürmektedir. Ancak unu
unutmamak gerekir ki, ba lang c ndan günümüze kadar Anadolu'da bu muhtelif men eli
inançlar her yerde ayn nispet ve yo unlukla görülmemi tir. Bunlar n bütün tazelikleriyle ya ama
ve yay lma imkan n bulduklar zümreler, çe itli sebeplerle daha slamiyet'in kabulünden itibaren
kitabi slam' özümseyememi ve eski geleneklerini bütün tazeli iyle sürdürmü bulunan
ehirle memi topluluklard r. Yani daha ziyade köylü ve konar-göçer kesimlerdir.
Eski Türk nançlar
Ziya Gökalp ... Durkheim'in etkisiyle eski Türkler'in dininin totemizm ve Natürizm safhalar ndan
geçti ini s n rl malzemesinden hareket ederek ileri sürmü tür. Fakat sonralar , eski Türkler'in daha
geli mi bir dini sisteme sahip olduklar n dü ünerek buna Toyunizm ad vermi tir. Ancak daha
sonra bunun Budizm oldu u ortaya ç km t r.
W. Koppers, Samoyedler, Türkler ve Mo ollar gibi benzer göçebe çoban toplumlar n n üzerinde
yapt ara t rmalar sonunda, birbirinin ayn inançlara rastlad n , bunlar n hepsinde de Gök
Tanr inanc na ba l gök ve yer kültüyle, atalar ve tabiat kültlerinin bulundu unu ortaya
koymaktad r. Ona göre bütün bu kavimlerde hayvan, özellikle at takdisi, kurban çe itleri ve
muhtelif tabiat kültleriyle ilgili törenler hep ayn mahiyeti göstermektedir. ... Orta Asya'daki en eski
Türk topluluklar n n inanç sistemlerinin atalar kültü, tabiat kültleri ve Gök Tanr kültü olmak üzere
üçlü bir din anlay ndan ibaret kabul edilebilece ini göstermektedir.
Atalar Kültü
Ölmü atalara duyulan dini sayg , onlar n hat ralar n n ve e yalar n n bile takdisine yol açm , bu
yüzden Türkler ölülerini her türlü e yas yla birlikte gömmü lerdir. . Kafeso lu, Türklerin d ndaki
kavimlerde bu inanc n atalar n yar tanr say lmas na kadar vard r ld n , ancak Türklerde böyle
olmad n belirtiyor.
Tabiat Kültleri
amanizm öncesi Türk inançlar içinde önemli bir yeri de muhtelif tabiat kültlerinin i gal etti i
görülmektedir. Eski Türk topluluklar nda tabiat kültlerinin, yer ve gök kültü olmak üzere ikili bir
görünüm ald mü ahede edilmektedir.
Gök Tanr Kültü
Modern ara t rmalar, Gök Tanr kültünün, toprakla ilgisi bulunmad için göçebe, avc ve çoban
toplumlarda mevcut olabilece ini, dolay s yla bu kültün kayna n n Asya bozk rlar nda aranmas
gerekti ini göstermektedir.
www.altinicizdiklerim.com 4
Gök Tanr -ve bu arada güne - kültünün Alevilikteki Hz. Ali kültüyle s k s k ya ne kadar ba lant l
oldu unu lrene Melikoff çe itli yaz lar nda ve kitaplar nda ortaya koymu tur. Ona göre Hz. Ali'nin
Alevi inançlar ndaki telakki tarz , Gök Tanr dan ba ka bir ey de ildir.
amanizm'deki Gök Tanr inanc n n, bizzat bu sisteme ait oldu unun kabul edilmemesi gerekti i
inanc nday z. Esas nda Eliade' n söyledi i gibi bir büyü sisteminden ibaret olan amanizm için bu
inanç çok üstün kal r.
Hemen bütün Orta Asya Türk toplumlar nda çok köklü bir inanç olmas sebebiyle, Gök tanr
kültünün etkisi, slam sonras dönemde dahi kendini göstermi tir.
amanizm
Sadece amanizm'in de il, genel olarak dinler tarihinin en yetkili mütehass s s fat yla tan nan M.
Eliade ... amanizm genel olarak kendisine aman veya Kam denilen ve do u tan gelen hususi
birtak m kudretlerle mücehhez olup iddetli bir psikopat kabiliyete ve güçlü bir ki ili e sahip
bulunan bir ahs n etraf nda dü ümlenen bir dini-sihri sisteme denmektedir. aman kelimesi,
daha çok modern Bat literatüründe kullan lan bir kelime olup as l kelime Kam'd r.
Budizm
Budizm herhalde Göktürklerde sadece hükümdar ve yönetici çevrelerle yüksek tabaka aras nda
tutunmu olmal d r. Bir ara Bilge Kaan' n adeta Budizm'e ilgi duydu unu, mabetler yapt rmay
tasarlad n fakat veziri Tonyukuk'un iddetle buna kar ç kt n ve hükümdar ikna etti ini
biliyoruz. Bununla beraber halk n Budist oldu u ve e er oldu ise yayg nl k derecesi hakk nda
hemen hiçbir bilgiye rastlanmamaktad r. Nitekim hemen hemen bütün ara t r c lar n bu noktada
birle tikleri görülüyor.
Budizm'in Uygurlarda uzun bir müddet ya ad ve 762-763 y llar nda bat da iyice kuvvetlenen
Maniheizmin resmen kabulüne kadar devam etti i bilinmektedir.
Maniheizmin kabulünden itibaren X. yüzy la kadar bu dine sad k kalan Uygurlar n X. Yüzy ldan
itibaren yeniden Budizm'e döndükleri görülüyor. Yahut daha do ru bir ifadeyle, Manihizm in
resmi din olmas sebebiyle bir müddet geri plana itilen Budizm, Uygurlarda yeniden
güçlenmi tir. ... Barthold, Ka garl Mahmud'un Divan'u Lügati t Türk'ünde Maniheizme de il
Budizm'e ait ipuçlar bulunmas ndan hareketle onun devrinde Uygurlarda Budizm'in yayg n
oldu u kanaatini benimsemektedir.
Bu menkabeler slamiyet'in kabulüne kadar halk aras nda çok yay lm t . Türkler Müslüman
olduktan sonra da belli ölçüde, Ahmed-i Yesevi (öl.1167) ve benzeri evliyan n ahsiyetlerine
uygulanarak evliya menkabesi ekline dönü türülmü tür. F. Köprülü, Maveraünnehir de özellikle
göçebe Türk topluluklar içinde yay lan Yesevili in, bunlar aras nda eskiden beri mevcut, inanç
ve geleneklere adapte oldu unu göstermi tir. O göçlerle Anadolu'ya gelip yerle en Yeseviler
vas tas yla amanist ve Budist kal nt lar n buraya da nakledildi ini ortaya koymu tur.
Zerdü tlük, Mazdeizm ve Mazdekizm
Sasani mparatorlu undaki dini mücadeleler s ras nda resmi din Zerdü tilik kar s nda ran'da
bar namayan Maniheizm ve Mazdekizm gibi, Zerdü tili e bir sosyal tepki olarak do an ran
dinlerinin mensuplar , daha önce Zerdü tili in yapt gibi, ran-Çin kervan yollar vas tas yla çe itli
www.altinicizdiklerim.com 5
Orta Asya ve bu arada Türk topluluklar n n bulundu u memleketlere s narak kendi inançlar n
yaymaya ba lad lar. Bunlar n yayd klar dinler aras nda Türklere en evvel nüfuz edenler, Zerdü tilik
ve kronolojik olarak Maniheizmden önce ortaya ç kan Mazdeizm'dir.
Abbasiler zaman nda VIII. - IX. yüzy llarda Horasan ve Maveraünnehir bölgelerinde cereyan
eden birtak m olaylar, Zerdü tili in Türkler aras nda, pek de küçümsenmeyecek bir taraftar kitlesi
toplayabildi ini göstermeye yarar niteliktedir.
IX, X, XI. ve hatta XII. yüzy l slam co rafyac lar , K rg zlar, Kimekler, Macarlar ve benzeri Türk
topluluklar nda, ate e ibadet edildi ini ve ölülerin yak ld n kaydetmek suretiyle, ad n
anmadan, Mazdeizmin mevcudiyetini haber vermektedirler. Çünkü yukar da da belirtildi i üzere,
Mazdeizmin ana esas ate ibadeti olup ölü yakma adeti de bu dinin gereklerinden
say lmaktad r.
VIII. IX. yüzy llarda, Abbasi hakimiyetindeki Horasan ve bilhassa Maveraünnehir'de meydana
gelen bir seri isyan, Zerdü tilik ile beraber Mazdekizm in de buralarda ya ayan Türk
topluluklar nda hayli taraftar toplad n ortaya koymaktad r.
Bilindi i üzere, Emevi Devletinin y k l p Abbasi hanedan n i ba na gelmesinde en büyük hisse,
Horasan da ba latt ihtilalle Ebu Müslim Horasani'ye aitti. Bu konumunun sa lad birtak m
avantajlar, Ebu Müslim taraf ndan bol bol kullan l yor, kendisini ba ms z harekete sevk ediyordu.
Onun gittikçe bir tehlike haline gelece ini gören halifelik makam , ad geçenin ortadan
kald r lmas n devletin selameti için gerekli bulmu tu. Nitekim Ebu Müslim 755 tarihinde ortadan
kald r ld . Onun öldürülmesi, Horasan ve Maveraünnehir'de VIII. ve IX. yüzy llar içinde birbirini takip
eden ve Abbasi Devleti'ni y llarca u ra t ran birtak m isyanlar n patlak vermesine sebep oldu, ki
bunlar temelde eski Zerdü t ve Mazdekist çevrelere dayan yordu.
Bu olaylar hakk nda bilgi veren kaynaklar, ba ta bizzat Ebu Müslim'in kendinin yönetti i ihtilal
dahil, hepsinde de Horasan ve Maveraünnehir'deki Zerdü t ve Mazdekist Türkler'in pay na i aret
etmektedir.
Sonuç olarak denebilir ki, gerek Zerdü tlük gerekse Mazdekizm, Türkler içinde geni bir taraftarlar
kitlesi elde edebilmi ti. Biraz mübala al olmakla birlikte, Üstad- Sis'in etraf na üç yüz bin Zerdü ti
O uz Türk ünü toplayabilmesi, bu taraftarlar taban n n ne kadar geni oldu unu gösterecek
niteliktedir. Zerdü tilik ve Mazdekizm'in O uzlar aras nda mevcudiyetinin tespiti, bilhassa Anadolu
aç s ndan önem kazanmaktad r. Zira slamiyet'in kabulünden sonra da göçebe kabileler
aras nda hala kal nt lar bulunan Zerdü ti ve Mazdekist etkiler, daha ziyade O uzlar vas tas yla
buraya nakledilmi olmal d r. Bu nakil i inde k smen de Halaç ve Karluklar' n pay dü ünülebilir.
Maniheizm
Göçebe geleneklerine göre, yard m n kar l olarak ehrin ya ma ettirilmesi gerekiyordu.
Uygurlar buna uyarak ya may gerçekle tirdiler; fakat Ötüken'e dönmeyip k sa bir müddet için
orada yerle tiler. te onlar n bu geçici ikametleri, Maniheist misyonerlerle tan ma ve onlar n
dinini ö renme f rsat n sa lam t . Maniheizme büyük ilgi duyan ve ihtida etmek isteyen Bö ü
Ka an, 763 y l nda bu dini ö retecek rahipleri de beraberine alarak Ötüken'e döndü. Böylece o,
hem kendi Maniheizm'i kabul ediyor, hem de çevresindekilere kabul ettiriyordu. Bu suretle yeni
din, Uygur Devletinin resmi dini olmu tu. Yaln z bunun ilk zamanlarda tabiat yla Bö ü Ka an ve
www.altinicizdiklerim.com 6
çevresine münhas r kald ve halka inemedi i bir gerçektir. Bununla beraber, Maniheizm Uygur
devletinin resmi dini olmakla do u undan bu yana ilk defa bir devletin deste ini sa lam
bulunuyordu.
üphesiz ilk zamanlarda et yiyen göçebe ve sava ç bir toplumun, et yemeyi ve adam
öldürmeyi yasaklayan bu ehirli dinine al mas pek kolay olmam t r.
Uygurlar n Maniheizme girdikten sonra zindeliklerini ve sava ç l klar n yitirdiklerini dile getiren
sat rlara rastlanmaktad r.
Her ikisinde de Maniheizmin ana unsuru olan nur ( k) motifinin ne kadar kuvvetle vurguland n
görmemek mümkün de ildir.
H ristiyanl k
432 y l nda toplanan Üçüncü Efes Konsilinde sapk nl kla itham edilen stanbul Patri i Nestorius'un
fikirleri etraf nda te ekkül eden Nesturilik, k sa zamanda taraftar toplamaya yüz tuttu. Bundan
çekinen Bizans hükümeti, bu yeni mezhep mensuplar n iddetli takibat ve cezalara u ratmaya
ba lad . Bunlar, nispeten kontrol ve takibattan uzak olan Do u ve Güney Do u Anadolu
taraflar na kaçt lar. Fakat mparator Zenon devrinde (435-457) bu takibat ve bask lar s kla nca,
belirtilen yerlerde de bar namaz hale gelen Nesturiler, ran topraklar na geçtiler.
644 y l na do ru yaz lm bir Süryani kroni inin verdi i bilgiye göre, bu s ralarda Merv metropoliti
olan Elie'nin gayretiyle, Maveraünnehir in ran s n rlar na yak n taraflar nda bir k s m Türkler,
H ristiyanl kabul etmi lerdi.
Sasani mparatorlu u'nun y k lmas ndan sonra, ran'a hakim olan Araplar, Emevi dönemine
rastlayan bu devirde burada hayli fetihler yapm lard . ran'da ve burada bulunan Nesturiler,
k smen slamiyet'e yak n inançlar sebebiyle Araplar taraf ndan müsamaha ile kar lan yorlard .
H ristiyanl n Türklerde kitleler halinde ra bet gördü ü as l saha, Do u Avrupa ve Balkanlar'd r.
Anadolu'ya intikal eden H ristiyan Türk nüfusunu te kil etmesi bak m ndan as l bizi ilgilendiren bu
sahalarda ya ayan Türklerdir. Bunlar n Peçenekler, Uzlar (O uzlar) Kumanlardan (K pçak ve Kun)
ibaret olduklar n biliyoruz. Bu üç gurubun Do u Avrupa topraklar na göçü birbirleriyle alakal d r.
Peçenekler IX. yüzy l n ortalar ndan Volga dolaylar ndan Karadeniz in kuzeyine, oradan da
Bizans s n rlar na kadar gelip yerle mi lerdi. Bunlar bir müddet sonra Bizans' n hizmetine girerek
H ristiyanl kabullendiler. Uzlar da onlar n pe inden Bizans s n rlar na gelmi lerdi. Bunlar, Volga
ötesi O uzlar 'n n bir bölümünü te kil ediyorlard . Bizansl lar taraf ndan Kumanlar olarak zikredilen
K pçak ve Kunlar ise, Do u Avrupa'da Uzlarla ayn devirde görünmü lerdi. Bunlar n da
Balkanlar'a indikten sonra H ristiyanl a geçtikleri anla l yor. Nitekim Mervezi, Kunlar' n Nesturi
olduklar n kaydediyor.
Bu H ristiyan Türkler'in 1071'deki Malazgirt Sava s ras nda Büyük Selçuklular saf na kat ld klar
bilinen gerçeklerdendir. Bizans topraklar nda ya ayan bu H ristiyan Türklerin Anadolu Selçuklu
döneminde bu tarafa geçip ihtida ettikleri de bilinmektedir.
www.altinicizdiklerim.com 7
Musevilik
Eldeki tarihi kay tlara göre, Musevili i resmi din olarak kabul eden tek Türk devleti, Hazarlar nkidir.
VII-IX. yüzy llarda Do u Avrupa sahas nda ilk muntazam Türk devletini kurmu olan Hazarlar,
daha önceleri Hun mparatorlu una tabi idiler. Bunlar n Atilla'n n zaman nda a a Volga
boylar nda ya ad klar görülüyor. Bunlar VII. yüzy lda ran'dan Kafkasya'y da zaptetmi ler ve iyice
kuvvetlenerek X. yüzy lda bile Abbasilere ve Bizans a kar kendilerini koruyabilmi lerdir.
lk önce amanizme mensup olan Hazarlar n Bizans mparatorlu unda takibat ve bask lara
u rayan Yahudilerin gelmesi sonucu ba layan yo un propagandalar takiben VIII. yüzy lda
Musevili i tan d klar anla lmaktad r.
Bir rivayete göre, Müslüman devletlerin birinde bir havran n y k ld haberini i iten Hazar
hükümdar , 922 tarihinde til ehrindeki bir cami minaresini y kt rm t .
Putperest ve H ristiyan Anadolu Kültürü
Yerle ik hayat çoktan benimsemi olan ehirli ve k smen de köylü Türkler, köklü bir slam kültürü
alm olarak yeni memleketlerine yerle mi lerdi. Göçebeli i henüz sürdürenler ve k smen köylüler
ise, genel planda slami bir cila alt nda yine eski kültürlerini ve inançlar n koruyorlard .
Anadolu, Roma hakimiyeti döneminden önce ve bu hakimiyet esnas nda, ilk ça lar n binlerce
kökle mi , yerli, Grek, Pers ve özellikle Mezopotamya kültürlerinin de i ik etkileriyle geli erek
kendisine has bir biçim alm , ileri seviyede putperest kültür ya ayan bir ülkeydi.
Anadolu'da H ristiyanl k yaln z yerli putperest kültlerle de il, ran kültür ve inançlar yla da
mücadele etmek zorunda kalm ve bütün bunlar, Türk öncesi Anadolu kültürünün ve bu arada
dini inanç ve geleneklerinin olu mas nda kendilerine göre birer paya sahip olmu lard r. Türkler XI.
Yüzy ldan itibaren peyderpey buraya yerle meye ba lad klar nda, i te böyle bir kültür ve inanç
ortam yla ha r ne ir olmak durumunda idiler.
Hem uzun zamandan beri Selçuklu hakimiyeti alt nda bulunan Orta Anadolu da, hem de
durmadan de i en uç m nt kalar nda Müslim ve gayri Müslim ahali devaml temas halindedir.
Bunun sonucu birtak m ihtidalar n vuku buldu unu tahmin etmek zor de ildir.
Anadolu nun Türkle meye ba lad XI. Yüzy ldan ba layarak devam eden bu kar l kl muhtelif
temaslar n, Müslim ve gayri Müslim halk aras nda yo un bir kültür al veri ine yol açt
üphesizdir. ... Türkler Anadolu'ya iptidai bir kültürün temsilcisi olarak de il ... o zaman bütün
hayat kucaklam slam medeniyetinin eski Türk kültürü ile terkibini yaparak zaman na göre
oldukça yüksek bir seviyeye ula m , bir toplum olarak ayak basm t r. ... O dönemde slam
medeniyeti henüz bütün teferruat ile hem Bat , hem Do u H ristiyan medeniyetinden daha üstün
bir seviyede oldu u gibi, siyasal üstünlük de o tarafta idi.
Bununla beraber, halk seviyesinde, günlük hayat tarz , baz adetler ve gelenekler, bir k s m
inançlar konusunda günümüze kadar ya ayan birtak m etkileri inkar etmek kabil de ildir. ...
Özellikle slamiyet'i iyice kavrayamam ve sindirememi göçebe ve yan göçebe çevrelerle, baz
ehir, kasaba ve köylerde bu kültler, inanç ve uygulamalar, bu arada ziyaretgahlarla ilgili
menkabeler zamanla benimsenerek slamile tirildi.
www.altinicizdiklerim.com 8
EESSKK TTÜÜRRKK NNAANNÇÇLLAARRII KKAAYYNNAAKKLLII MMOOTT FFLLEERR ((TTAABB AATT KKÜÜLLTTLLEERR ))
Bir kültün mevcudiyeti ancak u üç art n bir araya gelmesiyle tespit edilebilir: a) Külte konu
olabilecek bir nesne veya ahs n mevcudiyeti, b) Bu nesne veya ah stan insanlara fayda yahut
zarar gelebilece i inanc n n bulunmas , c) Bu inanc n sonucu olarak fayday celb, zarar def
edecek ziyaretler, adaklar, kurbanlar ve benzeri uygulamalar n varl .
Da ve Tepe Kültü
Hac Bekta Sulucakaraöyük e geldi i zaman, köye yak n olan bu tepeye ç km , oradaki bir
ma aray kendine devaml inziva yeri olarak seçmi tir.
Her boyun ve her oyma n kendine ait mukaddes bir da oldu u gibi, bu boy ve oymaklardan
olu an birliklerin de ortak mukaddes da lar vard .
VII. yüzy lda Göktürkler dahil bütün Türk boylar me hur Ötüken ad ndaki ormanl da mukaddes
tan yorlard ve hakan n çad r buradayd .
XI. Yüzy lda Ka garl Mahmud da, putperest Türkler'in tabiatta gördükleri her ulu varl , bu arada
özellikle yüce da lar ve tepeleri devaml takdis ve bunlara secde ettiklerini yazar.
Da kültünün ili kili oldu u ikinci kavram, ata kavram d r. Buzta Ata ad n ta yan da , bunun
ecdat telakki olundu unu gösterdi i gibi, proto Tunguzlar ve Mançular da, takdis ettikleri da n
kendi atalar oldu unu kabul ediyorlard .
Anadolu'da böyle takdis edilen da lara bilhassa Bekta i ve K z lba toplumlar nda s k
rastlanmaktad r. Hac bekta 'taki Arafat Da 'ndan ba ka, K r kkale yak nlar nda, Hasandede
Köyü'nün yan nda bulunan Denek Da bunlardan birini te kil eder.
Bingöl Da lar üzerindeki Ka kar Tepesi, yak n zamanlara kadar civar n bütün K z lba Kürt köyleri
taraf ndan takdis edilmekteydi.
Bir defa kült konusu olan da lar n ço u gerçekte co rafi manada da de il, yüksek tepelerdir.
Bunlar n pek ço unun üzerinde bir yat r bulunmaktad r. Ziyaretler, sunulan adak ve kurbanlar ve
öteki i lemler, k saca kült merasimleri hep bu yat rlar n etraf nda cereyan etmektedir. Fakat i in
ilgi çekici yan , ... bu yat rlar n pek ço unun kimliklerini tespit etmenin mümkün olmamas d r.
Genel olarak bu yat rlar bir ah s ad yerine Nohutlu Baba, Çaml k Baba gibi, üzerinde
bulunduklar da n veya tepenin ad yla an lmaktad r.
Dolay s yla tepe üstündeki bu yat rlar n büyük bir k sm n n gerçek yat rlar olmay p bölgedeki da
kültünün bir evliyan n ahs nda sembolle tirilmesinden ibaret bulundu u sonucuna varmak
do ru görünüyor. O zaman, eldeki örnekler göz önünde bulundurularak slam öncesi devirde
da ve tepelerde mevcut oldu una inan lan üstün güç veya ruhlar n slami devirde böyle kimli i
meçhul evliya haline dönü tü ünü kabul edebiliriz.
Ta ve Kaya Kültü
Kanaatimizce bu menkabeler, esas nda zaten takdis ve ziyaret olunan bahis konusu kayalar n
takdisine zahiri bir sebep olarak mütalaa edilmelidir. Hatta, bunlar n belki de Bekta ilikten önce
www.altinicizdiklerim.com 9
bölge halk aras nda böyle bir külte konu te kil etti i ve sonradan Bekta i ananesinin meydana
geli i s ras nda, Hac Bekta 'a izafe edilerek kendine mal edildi i dahi dü ünülebilir.
üphesiz, çok eski zamanlardan ben tabiattaki çe itli cans z varl klar içinde daima, varl n en
devaml biçimde sürdürenleri insan n dikkatini çekmi tir. Bu itibarla, dünyan n neresinde olursa
olsun, tabiat n ortas nda bütün ha metiyle duran iri bir kaya veya gö e do ru yükselen
muazzam bir granit kütlesi, eski insan n yerine göre hayretini, yerine göre deh etini celp etmi tir;
dayan kl l ile de sonsuza kadar var olabilmenin adeta sembolü gibi görünmü tür. ... Eliade,
ta lar n ve kayalar n, madde olarak tap nma konusu olmad klar kanaatindedir. Ona göre, ilkel
insan, ta a yahut kayaya de il, onda varl n sand iyilik ve kötülük do urabilecek ey e
tapm t r. O ,halde kült konusu olan, ta ve kayan n bizzat kendisi de il, o " ey"dir.
Pek çok bölgede Sünni ve K z lba kesimlerde takdis edilen ta ve kayalara rastlanabilmektedir.
Mesela K r kkale'nin Hasandede Köyü'ndeki camiin duvar na yerle tirilmi olan irice bir ta , bölge
K z lba lar taraf ndan ziyaret edilip büyük bir sayg yla takdis olunmaktad r. Dersim K z lba lar ,
sabahleyin güne in ilk klar n n vurdu u kayalar öpmekte ve bunlar n kutlu oldu una
inanmaktad rlar. Afyon'un Kalecik Köyü yak n ndaki oyuk bir kaya, yan nda hiçbir mezar
olmad halde Sar Çoban Dede ad yla an lmakta ve kendisine ziyaretler yap larak ifa
umulmaktad r.
Hac Bekta güvercin eklinde Anadolu'ya uçup geldi i zaman Sulucakaraöyük teki bir ta n
üstüne konmu ve ayaklar bu ta a gömülmü tü. Hac Bekta bir gün dola rken, ayaklar yla
kerpiç çamuru yo uran biri, ondan, e er gerçek veli ise yak ndaki bir kayay ayaklar yla
yo urmas n istemi , o da kayan n üstüne ç karak hamur gibi yo urmu tu. Bu sebeple
Hamurkaya denilen ve hala yerinde duran kayada inanca göre Hac Bekta ' n ayak izleri
bulunmaktad r.
Bugün Anadolu'nun hemen her taraf nda üzerinde Hz. Ali'nin at n n ayak izleri bulundu u
söylenen ve bu yüzden takdis ve ziyaret olunan birçok kayalara rastlanmaktad r. ... Elbistan
yöresindeki K z lba lar ve Kurmançlar aras nda Ali Kayas diye bilinir ve son derece mübarek
say l r.
Orta Asya'da Budist Türkler'in de üzerinde Buda n n izleri oldu unu söyledikleri birtak m kayalar
mukaddes addettiklerini biliyoruz.
O halde, Menak b- Hac Bekta - Veli'deki menkabelerde ortaya ç kan ta ve kaya kültüyle ilgili
motiflerin, eski Orta Asya'daki inançlar n devam ndan ba ka bir ey olmad n söyleyebiliriz. ...
Budizm, H ristiyanl k ve slamiyet'e girmeden önce zaten takdis olunan bu kayalar, zikredilen
dinlere girdikten sonra üzerlerinde ta d klar sözde insan izlerinin Buda, Hz. sa veya Hz. Ali'ye izafe
edilmesi suretiyle yine takdise devam olunmu lard r. Böylece, bu eski kült, yerine göre Budist,
H ristiyan yahut slami bir çehre kazanm olmaktad r. Bu, Orta Asya'da oldu u gibi Anadolu'da
böyledir.
A aç Kültü
Evliya Çelebi'nin "a aca ibadet eden ademi kavmi" diye hayretle zikretti i Karakoyunlu
Türkmenleri, takdis ettikleri a açlar n etraf nda kalabal k say da mum yakarak ayin yapmakta,
www.altinicizdiklerim.com 10
a açlara demir parçalan asmaktad rlar. nançlar na göre, kim a aca demir takarsa, a aç ona
büyük faydalar sa layacak, cehennemde yanmaktan korunacakt r.
A aç kültü muhtelif K z lba topluluklar içinde daha ziyade Tahtac lar ve Yörüklerde yay lm
görünüyor. Tahtac lar, adlar ndan da anla laca üzere, geçimlerini a aç kesmekle sa layan
kimselerdir. Bununla birlikte, onlar n a açlara büyük bir sayg lar ve ba l l klar vard r. Muharrem
ay nda a aç kesmek iddetle yasakt r. Hafta içinde sal günleri de a aç kesilmez.
Y l n belirli zamanlar nda, mesela temmuz, yahut a ustos ay içinde Kurmançlara mensup çe itli
Kürt topluluklar , bayraml k elbiselerini giyerek kad nl erkekli gruplar halinde, ilahiler ve dualarla
bu a açlar ziyaret etmekte, ayinler yapmaktad rlar.
Sünni halk aras nda bu a açlar n ya mur duas , çabuk evlenme, hastal k tedavisi vs. çok çe itli
maksatlarla ziyaret edildi ini ortaya koymaktad r.
Bununla birlikte, Sünni halk aras nda bu uygulamalarda dikkati çeken bir taraf vard r: K z lba
zümrelerdeki gibi belli zamanlarda yap lan özel ayin ve merasimler Sünnilerde tespit olunmam t r.
Bunun izah herhalde, Sünni kesimde slami telakkilerin daha etkili ve hazmedilmi olmas
sebebiyle bu eski kültlerin daha çok zay flat ld eklinde olabilir.
AAMMAANN ZZMM KKAAYYNNAAKKLLII NNAANNÇÇ MMOOTT FFLLEERR
Bekta i velilerinin sahip oldu u bu kabiliyetlerin yahut da ba ka bir deyimle kerametlerin
baz lar na veya en az ndan benzerlerine, Kitab- Mukaddes ve Kuran- Kerim'de peygamber
mucizeleri aras nda rastlan r. ... Hz. Muhammed'in de bu motiflere benzer mucizelerine tesadüf
edilebilir. ... Bu kerametler slam dünyas nda klasik ve ça da tasavvuf edebiyat nda "Cenab-
hakk n veli denilen sevgili kullar na ihsan ve inayeti" eklinde de erlendirilmi tir.
Hele söz konusu kimseler, yani nakledilecek olan menkabelerin kahramanlar , Hac Bekta ,
Hac m Sultan, Abdal Musa ve di erleri gibi, Müslüman olmakla birlikte izleri bir türlü silinememi
amanist vs. geleneklerin hakim oldu u bir çevreden ç kma Türkmen babalar olunca, bu
motiflerde esas unsur olarak amanizm'i görmek tabii hale gelecektir. imdi bu motifleri s ras yla
incelemeye geçebiliriz.
Sihir ve Büyü Yapmak
XIII. yüzy lda Anadolu'ya muhtelif güçlerle gelip yerle en Türkmen babalar n n, eski Türk
amanlar n n slamile mi ekilleri oldu u eskiden beri bilinmektedir.
amanlar n temel görevlerinin ve özelliklerinden birinin, sihirbazl k ve büyücülük oldu u,
amanizm hakk ndaki en eski ara t rmalardan beri malumdur. Bunun sebebi Ohlmarks
taraf ndan öyle aç klanm t r: Sibirya ve Orta Asya gibi iklimi sert olan yerlerde ve genellikle
tabiat artlar n n insanlara hakim oldu u bölgelerde, tabiata hükmedememenin, ilkel insanlarda
isterik tepkilere sebebiyet verdi i görülmektedir. Bu tepkiler, özellikle hassas bünyelerde ortaya
ç kmakta ve bunlar sihirbaz din adam görevini yüklenmektedir. te eski sihirbazlar böylece
yerlerini amanlara b rakm lard r; amanlar da sihirbazl k hüviyetini böyle yüklenmi lerdir.
www.altinicizdiklerim.com 11
bn Sina(öl. 1037), el- arat ad ndaki eserinin ruhi tecrübelerden bahseden onuncu ve ayn
zamanda sonuncu bab nda, arif ad yla eski Türk amanlar n ele almakta ve bunlar n s k ruhi
tecrübe ve bedeni riyazatlardan geçtikten sonra sihir, büyü ve emsali ba ka kimselerin
beceremeyece i birtak m kabiliyetler kazand klar n anlatmaktad r.
Altayl amanistlerin inan lar na göre, gerçek amanlar hokkabaz de ildir. Bu bak mdan
sihirbazl k bilen ama ayin sonras nda vecde gelemeyen amanlara arlatan gözüyle
bak lmaktad r. Gerçek aman n vecd ve isti rak haline girebilen ki i oldu una inan lmaktad r.
Baba lyas ve müritleri de, böyle sihir ve büyü yapmas n bilen bir Türkmen babas yd . Onun ba
halifesi Baba shak'ta da yine sihir ve büyü yapan, "muskalar" yazan, hastalar iyile tiren ve
beraberli i bozulmu kar kocalar birbirine ba layan münzevi bir s fat yla kaynaklarda bahis
olunur.
Ne var ki, sihir ve büyünün Müslümanl kta kesin yasaklanmas , Sünni çevrelerde Türkmen
babalar n n iyi gözle görülmelerine engel olmu , bu yüzden ço u defa büyücü manas na cadü
kelimesiyle tavsif edilmi lerdir.
Hastalar yile tirmek
Hastalar tedavi etmek, amanl n ana görevlerindendir. ... Kendilerine Sramana veya amana
denilen baz Budist propagandac lar, uygulad klar tedavi usulleriyle amanlar üzerinde etkili
oldular ve onlar n da bu vazifeyi yüklenmelerini sa lad lar.
amanist inanca göre, insan n vücudundaki ruh, kötü ruhlar n etkisiyle vücudu terk etti i zaman
hastal k meydana gelir. Ruh uçar gider ve yeryüzünde serseri bir ekilde dola r; ço u defa kötü
ruhlar n esiri olur. E er çok uzun zaman vücuttan ayr kal rsa ölüler diyar na gider. Buna engel
olmak için yap lacak ey, hastan n ruhunu tekrar kendi vücuduna sokabilmektir. Bunu ancak
aman yapabilir.
Bugün Do u Türkistan'da hastal k tedavisi için uygulanan amanist i lemler slami bir k l kta
devam etmektedir. Altay amanlar n n ayini, slami dualar, peygamber ve velilerin isimleri
kar t r larak slamile tirilmeye çal lm t r. Perihan (Farsça "peri ça ran") denilen bu Müslüman
amanlar bu yolla kendilerini koruyabilmi lerdir.
Günümüzde Anadolu'da da ayn durum söz konusudur. Okuyup üflemek, ip ba lamak, muska
yazmak vs. usullerle hastal k tedavi etmeye çal an kimseler vard r. Halk aras nda genellikle hoca
diye tan nan bu ah slar, gerçekte aman kal nt s kimselerden ba ka bir ey de ildirler.
Yüzlerce y ldan beri slamiyet, Anadolu'da dahi amanizmin bu ana fonksiyonunu silip
atamam t r.
Gayp'tan ve Gelecekten Haber Vermek
Bir aman n üçüncü temel vazifesi, gaipteki eylerden, gelecekte olacaklardan haber vermektir.
Menkabelerden anla ld na göre, Yahya Pa a ve Otman Baba vecd ve isti rak haline
girdiklerinde ruhlar bedenlerini terk etmekte, duruma göre k sa veya uzunca bir müddet ba ka
yerlerde dola t ktan sonra yeniden bedenlerine girmektedir. Ruh bu dola may yaparken
www.altinicizdiklerim.com 12
yerinde hareketsiz kalmaktad r. Bu olaylar, tamamen amanlar n s k s k gerçekle tirmeye
çal t klar bir tecrübeden ibarettir.
W. Ruben, amanlar n bu transmigration halini Budizm'deki yoga ile ilgili görmektedir. Ona göre,
yogilerde de isti rak halinde ayn durum söz konusudur. Asl na bak l rsa Ruben'in bu görü ü,
Eliade' n amanizm'in önemli ölçüde budik etkilere maruz kald hakk ndaki görü ü ile
beraberce mütalaa olunursa gerçekten yerindedir.
OhImarks ... Ona bak l rsa, cezbe ve vecd (extase) durumunda olan bir kimse, vücudunu aktif
halde tuttu u zaman da kendinden geçip ba ka yerlere gitti i intiba na kap labilmektedir.
Ancak onu seyredenler. aman n vücudu hareketsiz kald için, gerçekten ruhunun bedenini
terk etti ine inanmaktad rlar. Ohlmarks bu hadisenin ancak arktik bölge amanizminde mümkün
oldu unu, her aman n bu kabiliyete sahip bulunmad n ileri sürmektedir.
XIII. yüzy l n ünlü Türkmen eyhlerinden ve Sar Salt k n halifelerinden olan Barak Baba'n n da bu
ekilde vecd ve isti rak haline girdikten sonra gelece e dair birtak m kehanetlerde bulundu u
hakk nda kaynaklarda haberler vard r. Bundan ba ka, Mevlana'n n da bir gün halvette iken
bedenini terk ederek Ba dat ta bir müddet dola t , sonra yeniden cismine dönerek
gördüklerini anlatt rivayet olunur.
Gö e ç karak Tanr ile konu up gelece i bizzat ondan ö renmek her aman n yapabilece i bir
i de ildir. Yaln z ve yaln z büyük amanlar n kudreti dahilinde bu i le ilgili sadece Menak bu'l-
Kudsiye'de iki menkabe vard r. Bunlardan biri, Baba lyas' n küçük o lu Muhlis Pa a, öteki onun
o lu A k Pa a'ya dairdir.
A k Pa an n kerametlerini anlatan menkabelerden birinde de, t pk Hz. Muhammed'in mirac gibi,
Allah kat na ç karak onunla bizzat görü tü ü, gizli alemleri ba tanba a seyrettirildi i ve zahir
bat n her hususun bizzat Allah taraf ndan kendisine aç kland anlat l r.
Görüldü ü gibi her iki menkabede, her ne kadar yap lan,i slami bir hava içinde imi gibi tasvir
edilse de, hem Muhlis Pa a, hem de A k Pa a adeta Hz. Muhammed tarz nda Allah ile vas tas z
temasa geçirilerek yapacaklar i lere dair ondan talimat alm lard r. Hakikatte bu iki menkabede,
gö e ç karak Tanr ile görü üp ondan birtak m bilgi ve haberler alan amanlar n hüviyeti
rahatça te his edilebilir.
Baba lyas' n verdi i cevap aynen öyleydi: "Yar n Tanr ile konu aca m ve sizin hepinizin
huzurunda size ve bana bu talihsizli in neden eri ti ini soraca m." Görgü ahitli ine dayal u
ifadeler, seyircilerinin huzurunda Gök Tanr ile temasa haz rlanan bir aman n sözlerinden ba kas
olamaz.
Her iki olayda da, tanr ile istedi i zaman temas kurabilen üstün kabiliyetli iki din adam n n siyasi
iktidar ele geçirme çabalar hakim motif gözüküyor. ... Ortaça Türk ve Mo ol topluluklar nda
amanlar ekseriya kabile eyhleriyle özde le tiriliyorlard . Zira efin her eyi bilmesi, eski atalar n
ruhlar yla oldu u kadar gizli güçler ve yeralt ruhlar yla da münasebeti olmas gerekiyordu. Bunu
da ancak amanlar yapabiliyorlard . ... Sahip olduklar bu hem dini hem siyasi imtiyazlar
yard m yla ara s ra kendilerini kuvvetli hissettikleri vakit merkezi otoriteyi sarsma ve iktidar kendi
www.altinicizdiklerim.com 13
ellerinde toplama te ebbüsüne geçiyorlard . Teb-Tengri'yi ve Baba lyas' harekete geçiren motif
temelde i te buydu.
Altayl larda ve Yakutlarda amanlar art k gö e seyahat i ini temsili olarak yapmaktad rlar. Bunun
için hususi birtak m merasimler uygulanmakta ve Gök Tanr ya "beyaz bir at" kurban edilmektedir,
aman bu beyaz at n ruhunu gö e yollarken kendi ruhunun da Tanr kat na eri ti ine inanmakta,
etraf nda bulunanlara seyahati s ras nda gördüklerini ve Tanr ile neler konu tu unu
anlatmaktad r.
Tanr n n nsan eklinde Görünmesi (Antropofani)
Hulul inanc ile kar t r lmamas gereken bu amanist motif, tek bir menak bnamede, Menak bu'l-
Kudsiye de bulunmaktad r. Yine slami unsurlarla gizlenmi bu menkabe aynen öyledir: ... Mirac
hadisesinde Hz. Muhammed'e yap ld gibi in irah- sadr" denilen kalbin gö üsten ç kar l p
temizlenmesi ameliyesi A k Pa a'ya da yap l r.
Bu çok ilgi çekici menkabede Tanr n n bir ihtiyar eklinde göründü üne dair eski bir amanist
inanç, Hz, Muhammed'in mirac na benzetilmekle slami bir çehreye bürünmü olarak ortaya
ç km bulunmaktad r.
Günümüz Anadolu'sunda K z lba lar aras nda akaid ve ilmihal kitab vazifesini gören me hur
mam Cafer Buyru u'nda da Tanr n n insan suretinde görünece i hakk ndaki bu inanc bulmak
kabildir.
Tabiat Kuvvetlerine Hakim Olmak
Eski Türkler aras nda bu ekilde tabiat kuvvetleri üzerinde hakimiyet kurabilme telakkisi,
slamiyet'in kabulünden çok eskidir.
Tabiat kuvvetlerine hükmedebilme motifinin biraz de i ik mahiyette slami gelenekte de yer
ald n görüyoruz.
Görünü te birbirlerine benzemekle beraber, peygamber mucizeleri tamam yla ayr mahiyette
eylerdir. ... Hac m Sultan ve Otman Baba, y ld r mlar has mlar üzerine gönderir veya f rt nalar
ç kar rken, t pk bir aman gibi hareket etmektedirler.
Mevlana bir gece medresenin dam nda otururken adeta Otman Baba gibi birden cezbeye
gelerek iddetli bir f rt na ç kartm ve kuvvetli bir ya mur ya d rarak Konya'y sellere vermi tir. O
da bu haliyle sanki aleyhine dedikodu ç karan ehir halk na bir ders vermek istemektedir. Bunda
da ayn amanist gelene in etkisini dü ünmemek mümkün de ildir.
Ate e Hükmetmek
Bekta i menak bnamelerinde en s k geçen amanist motiflerden birisi de budur.
Eliade, ate in yak c l na kar koyabilme gücünün, amanizmin d ndaki baz büyü
sistemlerinde de görüldü ünü söylemektedir.
www.altinicizdiklerim.com 14
Mo ol amanlar n n ate le olan bu ilgileri, 1258'de Hülagü'nun Ba dat zapt ndan itibaren
Rufailik tarikat na da geçmi , bu tarihten sonra uraya buraya da lan Rufai dervi leri,
amanlardan ö rendikleri uygulamalar göstermeye ba lam lard .
Kemiklerden Diriltmek ( ntermezzo)
Hac Bekta 'a, yeni mürit olmu bir adamca z, onu ve öteki, müritleri evine yeme e davet eder.
Yemek için evinde ne kadar kuzusu varsa hepsini bo azlar. ... Dua biter bitmez kuzular n hepsi
de dirilerek aya a kalkarlar.
Bekta i menak bnamelerinden nakledilen her iki menkabede de kemiklerden dirilme inanc dile
getirilmektedir, M. Van Bruinessen, Bekta ilerdeki bu inanc n, aynen ran'da Ehl-i Hak Kürtler
aras nda da çok yayg n oldu unu tespit etmi tir.
Bu iki örnekle Müslüman ve H ristiyan gelene indeki yerini tespit edebildi imiz kemiklerden dirilme
inanc n n, ba ka dinlerde de mevcut oldu u anla l yor. ... Eliade, iptidai dinlerde rastlanan
kemiklerden dirilme inanc n n tipi bir Orta ve Kuzey Asya inanc oldu unu kabul etmektedir.
Gerçekten bütün arkeolojik kaynaklar muhtelif Asya kavimlerinin çok eski zamanlardan beri
iskelete büyük bir önem atfettiklerini ve ki inin yahut hayvan n yeniden dirili inin bu sayede
olaca n dü ündüklerini gösterir mahiyettedir. Bu sebeple, insan veya hayvan öldü ü zaman
kemiklerinin en ufak bir parças n n bile kaybolmamas na özen ve dikkat gösterilirdi.
slam öncesi devirde Türkler ve Mo ollarda kurbanlar n etleri yenildikten sonra kemikleri k r l p
parçalanmaz, büyük bir itina ile toplanarak ya gömülür ya da yak l rd . Bu sürede o hayvan n
gökte yeniden dirilerek Tanr ya ula aca na inan l rd . Türk ve Mo ollarda ba ka bir inanc n
te ekkül etti i görülmektedir: Dü man n tekrar dirilip güçlenmesine engel olmak, öldürüldü ü
zaman cesedini dolay s yla kemiklerini yakmakla mümkün olacakt r.
Bu inanc n etkisiyle hareket eden Türkler ve Mo ollar n büyük dü manlar n n cesetlerini bazen
gerekirse mezarlar ndan ç kararak yakt klar na dair tarihte misaller bulunmaktad r.
Anadolu'da yayg n inanca göre, insan n kuyruk sokumunda bulunan kemi i asla çürümez.
Çünkü k yamet gününde insanlar bu kemikten dirileceklerdir.
Kad n-Erkek Mü terek Ayinler (Ayin-i Cem)
Rum Erenleri'nin Bac denilen kad n velilerle bir arada oturup kalkt klar ...
aman st Türklerin uygulad klar bu kad nl erkekli dini ayin ve merasimler, bilindi i üzere,
Müslümanl n kabulünden sonra da, özellikle göçebeler aras nda devam etmi tir.
Kad nl -erkekli bu ayinlerin eski ran'da da bir gelenek oldu u ve özellikle Maniheistlerin bu tip
ayinler yapt klar na dair tarihi haberler mevcuttur. Hatta Peuch'un bildirdi ine göre, baz geceler
yap lan kad n-erkek kar k bu ayinler dolay s yla Maniheistlerin has mlar nca dedikodular ve
Türkiye'deki "mum söndü" hikayesine benzer as ls z rivayetler ç kar lmaktayd .
Tahta K l çla Sava mak
www.altinicizdiklerim.com 15
Bekta i velilerinin ortak bir yanlar da, tahta bir k l ca sahip olmalar , bununla yerine göre ejderha,
yerine göre kafirlerle sava arak onlar öldürmeleridir. Bu motif, menak bnamelerden ba ka
Osmanl Devleti'nin kurulu y llar n anlatan ilk devir vakayinamelerinde bile vard r.
amanlar n ayin yaparken kulland klar aletlerden birinin de tahta k l ç oldu unu gösteriyor. ...
Yani tahta k l ç, er kuvvetlerle mücadele için bir sava arac d r.
Görüldü ü üzere, tahta k l ç, hemen hemen XIII.-XV. yüzy llarda ya am ve bir k sm ilk Bekta iler
aras nda kabul edilen adlar geçen ah slar n velilik yönlerinin yan nda bir de gazilik taraflar
oldu unu, kafirlerle mücadele ettiklerini gösteriyor. Hakikatte de bunlar n ço unun ilk devir
Osmanl fetihlerine kat lm ki iler oldu unu bugün art k biliyoruz.
O devirde bu ekilde hudutlarda sava an ve isimleri yaz ya geçmemi daha pek çok heterodoks
dervi bulundu unu dü ünebiliriz. te tahta k l ç bunlar n adeta sembolü gibi olmu tur.
UUZZAAKKDDOO UU VVEE RRAANN DD NNLLEERR KKAAYYNNAAKKLLII NNAANNÇÇ MMOOTT FFLLEERR
Tenasüh (Reenkarnasyon, Metampsikoz) nanc
Genel ve kaba bir tarifle, öldükten sonra insan n ruhunun ba ka bir bedene intikal suretiyle
hayat n sürdürmesi eklinde ifade edilebilecek olan tenasüh inanc , eski dünyan n baz
yerlerinde de i ik biçim ve anlay larda görülmü çok eski bir telakkidir.
Musevilik ve H ristiyanl k gibi büyük Monoteist dinlerde reddedilen tenasüh inanc , slamiyet'te de
kabul görmemi tir. Buna ra men slam tarihinde muhtelif heterodoks mezhep ve tarikatlarda
geni çapta yer buldu u görülmekte, hatta bunlar n baz lar n n temel doktrinini te kil etti i
mü ahede olunmaktad r. Mesela Ehl-i Rak (Aliilahilik) mezhebi, Yezidilik, Nusayrilik vs. böyledir.
Türkiye'de ise özellikle K z lba l k ve Bekta ilik, bu inanca geni yer verir.
Böylece eyhlerinin çok zamanlar evvel ayn yerlerde, yani Eski ehir dolaylar nda Seyyid Battal
Gazi olarak ya ad n , imdi de Sultan ucauddin'in bedeninde zuhur etti ini anlam olurlar.
Hac Bekta 'a ait menkabede ise, Hz. Ali nin Hac Bekta olarak yeniden dünyaya geldi i
belirtilmektedir.
Bekta iler ve K z lba lar, Hz. Ali nin birçok kal plarda her devir ve zamanda yeryüzünde mutlaka
mevcut oldu una inanmaktad rlar.
Bu iki tip tenasüh inanc nda asl nda gizli bir hulul inanc da mevcuttur. E er dikkat edilirse
yukar da nakledilen nefeslerde bu gizli hulul, yani Allah' n insan vücuduna girmesi telakkisi
rahatl kla sezilebilir.
Seyyid Battal donu, Adem donu, Ali donu vs. terkiplerde yer alan bu kelime, ruhun girdi i bedeni
kastetmektedir. ran'da Ehl-i Haklar'da ruhun bu ekilde kal ptan kal ba girmesi don-be-don
dola mak tarz nda ifade edilmektedir. Türkçe de de donuna girmek biçiminde kullan lmaktad r.
kinci kelime, s r terimidir. Ali s rr , s rr- Muhammed, Ata s rr vs. terkiplerde geçen bu kelime ise,
beden de i tiren ruhu belirtmekte olup Bekta i-K z lba metinlerinde çok s k geçer.
www.altinicizdiklerim.com 16
Ay n hilal eklinden ba layarak zamanla dolunay halinde en olgun biçimine girip giderek
kaybolmas gibi, ruh da hilal gibi bir bedende do makta, olgun ya a gelmekte ve zaman
dolunca bedenin ölümüyle ondan ç k p yepyeni bir ba ka bedende ortaya ç kmaktad r. Zahirde
hangi biçimde görünürse görünsün ay ayn ay oldu u gibi, hangi bedene girerse girsin ruh da
ayn ruhtur.
Zamanla Bekta ilik ve daha ba ka tarikatlar n içinde iyice i lenen tenasüh inanc bilhassa K z lba
zümrelerinde de temel inançlardan birini olu turmu , dolay s yla Türk heterodoksisinin de ana
unsurlar ndan birini te kil etmi tir. Bundan dolay XVI. yüzy lda Safevi propagandas , On iki mam
mezhebinde mevcut olmamas na, hatta reddedilmesine ra men, tenasüh inanc n kuvvetle
i lemeye özen göstermi , belki de bu propagandan n Anadolu'daki Türkmen çevrelerinde
sa lam bir ekilde tutunmas nda bunun önemli katk s olmu tur. ... Hatayi mahlas n kullanan ah
smail'in ...
Bugün Tahtac larda ve K z lba Kürtlerde tenasüh inanc bütün cepheleriyle ya amaktad r.
Tahtac larda, iyi bir insan n ruhunun, öldükten sonra ba ka bir insan bedeninde, kötü bir insan n
ruhunun ise kötülü ünün derecesine göre bir hayvan bedeninde cezas n tamamlay ncaya
kadar hayat n devam ettirece ine inan lmaktad r. K z lba Kürtlerde de, Hak Muhammed Ali'ye
iman edip de mür ide ikrar vermeyenler, dünyaya meyledip insanlara fenal k yapanlar,
öldüklerinde hayvan donuna girip azap görürler.
Bu itibarla daha slam öncesi devirde Budizm kanal yla Türkler'e giren tenasüh inanc n n, atalar
kültü ile kolayca ba da an bir nitelik ta mas sebebiyle tutundu unu söylemek herhalde
mümkündür.
Baz ara t r c lar, özellikle hayvan kal b na girme telakkisini göz önüne alarak Türklerdeki tenasüh
inanc n Totemizme ba lamakta ve bunun çok derin izler b rakarak amanizmin en kuvvetli
unsurlar ndan biri haline geldi ini söylemektedirler. ... Türklerdeki tenasüh inanc n n kayna
Budizm dir.
Budizm'deki tenasüh inanc biraz yak ndan incelenecek olursa, aradaki büyük yak nl kolayca
görmek kabildir. Üstelik dünya üzerinde tenasüh inanc n doktrininin temeli yapm ikinci bir din
bulunmad n da hat rdan uzak tutmamal d r. ... VI. yüzy ldan itibaren Göktürkler ve daha sonra
da Uygurlar aras nda uzun zaman Budizm'in mevcudiyeti de dü ünülürse, Türklerdeki tenasüh
inanc na ba ka bir kaynak aramak fuzulidir.
Budizm üzerinde yap lan çal malar, gerçekte bu inanc n Buda'n n ya ad devirden çok eski
zamanlarda Hindistan'da mevcut oldu unu ortaya ç karm t r. ... Buda'dan önce Brahmanlar bu
inanc benimsemi ler ve i lemi lerdir. Budizm te ekkül ederken, eski Hint inançlar ndan bir k sm n
kendi bünyesine ald biliniyordu, ki tenasüh de bunlardan biriydi. Ancak Budizm bunu daha da
geli tirip sistemle tirmi tir.
Budizm'in tenasüh telakkisine göre, ruhun ölümden sonra ba ka bir cesede girmesi kaç n lmazd r.
O halde iyi i ler yapan kimseler asla ölümden korkmamal d r. Ancak kötülük i leyenler için durum
farkl d r; çünkü onlar kal p de i tirirken insan bedenine de il, her seferinde biri ötekinden kötü
hayvan kal b na girmek suretiyle cezaland r lacakt r.
www.altinicizdiklerim.com 17
smaililer ve Nusayriler aras nda, hatta Yezidilerde de bu inanc n mevcudiyeti birçok örnekleriyle
biliniyor.
Bunlara göre insan ruhunun tekamülü, sürekli don de i tirmeye, yani don-be-don dola maya
ba l d r. Bu, biraz Bekta ilikteki devir nazariyesine benzemekle beraber devir de ildir. Zira
devirde, insan ruhunun daha ilk yarat l ta cans z varl klara, onlardan bitkilere, bitkilerden
hayvanlara, hayvanlardan da insanlara intikal suretiyle en yüksek yarat l biçimine do ru bir
geli me söz konusudur.
Hulul (Enkarnasyon) nanc
Türk heterodoksisinin temel inançlar ndan biri de, hulul, yani, Allah' n insan bedenine girmesi
inanc d r.
Yani Cenab Hak kendi kudretinin aç a ç kmas ve insanlar taraf ndan tan nmas için insan
eklinde görünmeyi uygun bulmu tur.
A k Pa an n sanki Cenab Hakk' n zuhur etti i beden oldu u anlat lmak istenmi tir.
Hulul inanc yla ilgili as l çarp c ifadeler Vilayetname-i Otman Baba'da bulunmaktad r. ... Yani
cisim olarak yarat lmadan önce ruhlar aleminde insanlara "Ben sizin rabbiniz de il miyim?"
eklinde hitap edip onlardan Evet, rabbimizsin cevab n alan Allah' n Otman Baba'da tecelli
etti ini gören Turnac Baba, önünde secde yapm t . ... Otman Baba kendini gösterip öyle
ba rm t : Ya bu söyleyen kimdir? Bu sözlerin aç kça ifade etti i üzere Otman Baba Allah n
kendine hulul etti ini belirtmek istiyordu; zaten gitti i her yerde kendinin ve müritlerinin
tutuklanmas da hep bu yüzdendi.
Hulul inanc n n, Tanr n n insan olarak dü ünülmesi demek olan antropomorfizmle bir alakas
yoktur. Hulul inanc biraz incelendi inde Budizm ve Zerdü tlükle yak n ilgisinin bulundu u görülür.
Zerdü tlükte de buna benzer bir durum vard r. Esasen modern ara t rmalar, geni çapta Hint- ran
inançlar n n hakim bulundu u bir muhit olan bugünkü Afganistan denilen bölgede doktrinini
geli tiren Zerdü t ün, Budist unsurlardan bir k sm n kendi sistemine ald n göstermektedir. ...
Zerdü t, adeta ortaya koydu u inançlar n merkezini te kil eden Ahura Mazda'n n yeryüzüne
inmi insan timsali kabul edilmektedir.
Me hur Mukanna' n da, Allah n kendisine hulul etti ine inand n biliyoruz. Mukanna'ya göre
Allah önce Hz. Adem olarak yeryüzünde görünmü , sonra Nuh Peygambere hulul etmi , ondan
sonra s ras yla bütün büyük peygamberler vas tas yla Muhammed'e kadar gelmi tir. Hz.
Muhammed'den Hz. Ali'ye hulul eden Allah, s rayla evlad na ve nihayet Ebu Müslim Horasani'ye
geçerek onun bedeninde ya am , en son olarak da kendi vücuduna hulul etmi ti.
Mukanna'n n bu telakkisi ile yukar da Otman Baba'n n sözleri, Kaygusuz Abdal ve Muhyiddin
Abdal' n nefesleri aras ndaki yak nl k hatta aynilik sezilmeyecek gibi de ildir.
Bütün bu menkabe ve nefeslerden bir sonuç ç kar lmak istenirse görülecek olan udur: Ana
inanç, Allah' n önce Adem Peygamber olarak yeryüzünde göründü ü, sonra s ras yla öteki
büyük peygamberlerin ( it, dris, Nuh, brahim vs.) bedenlerinde hulul ederek en son Hz.
www.altinicizdiklerim.com 18
Muhammed'de zuhura geldi idir. Hz. Muhammed'den Hz. Ali'ye, ondan evlad na hulul eden
Allah, daha sonra iilik tarihinin büyük isimlerini dola m ve Hac Bekta a gelmi tir. Hac
Bekta 'tan sonra ise, Bekta ili in takdis etti i bütün büyük evliyay dola arak onlar n vücutlar nda
hulul etmi tir. Bu hüviyetiyle bu telakkiye tecessüd, yani Allah n bir insan vücudunda
cesetlenmesi de denilebilir. Otman Baba'n n sözleri, tam bir tecessüd ifadesidir.
Anla ld üzere, Allah' n ruhu her insan n bedenine hulul etmez. Onun hulul edece i bedenin
hem maddi hem manevi bak mdan her türlü noksan, kusur ve kötülüklerden ar nm olmas
laz md r. Böyle insanlar az oldu u için tam hulul ancak Hz. Ali'de olmu tur.
Bazen Allah Hz. Ali'de oldu u gibi, bütün hüviyetiyle bir bedene hulul etmeyebilir. Bu takdirde ya
fiilleri ile, ya s fatlar ile veya zat ile tecelli eder. Ama bunlar n üçünün bir arada bulundu u bir
beden Hz. Ali den sonra gelmeyecektir. Bu itibarla, Hz. Ali'den sonra Allah' n hulul etti i hiçbir
beden tam hulule mazhar olmu de ildir.
Eskiden baz mutasavv flar n, Allah n nurunun güzel yüzlü insanlarda tecelli eyledi ine
inand klar n biliyoruz. Hatta baz lar n n bunu hulule kadar vard rd klar da malumdur. Böyle bir
hulul inanc n n Hulmaniyye mezhebi mensuplar aras nda da bulundu u anla l yor.
ekil (Don) De i tirme (Metamorfoz)
ekil de i tirme genellikle üstün bir güç, yerine göre Allah, sihirbaz, cad , evliya taraf ndan, ya
yap lan bir iyili e kar l k mükafat veya kötülü ü ceza olarak gerçekle tirilmektedir. Ço u defa
bu motifle, bir a ac n, hayvan n yahut cans z bir nesnenin imdiki haline nas l geldi i
aç klanmaya çal l r. ekil de i tirmeyi ifade için Türk menkabe, masal ve efsanelerinde donuna
girmek deyiminin kullan ld görülür: Geyik donuna girmek (geyik olmak), güvercin donuna
girmek (güvercin olmak)gibi.
amanlar n yapt hemen her ayinde mutlaka hayvan yer almaktad r. Bir bak ma aman,
insan-hayvand r. Dü man ruhlara kar hayvan k l na girerek sava r; gökyüzüne yapt
seyahati hayvanlar arac l yla yapar. Bu itibarla geyik k l na giren Türk dervi lerinin bu
menkabeleri amanizm'le ilgilidir; Budizm'le alakas n dü ünmek çok uzaklara gitmek olur.
Bu konuyu en iyi inceleyenlerden biri olan Saadet Ça atay ise aksi görü ü ileri sürmekte, hatta
meselenin Budizm'le ilgisini örneklerle ortaya koymaktad r.
Bu hikayenin, karn nda yavrusu olan bir ceylan avc dan kurtarmak için kendini feda eden
Buda'n n anlat ld Kral Brahmadotta catakas yla ilgisi S.Ça atay taraf ndan incelenmi , ayn
geyik hikayesinin Kazakça manzum bir varyant ile de kar la t r lm t r.
Bütün bunlar bir önemli hususu daha meydana ç karmaktad r ki, o da geyi in slami devirde
hem Orta Asya'da hem de Anadolu'da evliyal k mefhumu ile s k alakas d r.
Geyi in bilhassa Bekta i ve K z lba zümrelerinde mukaddes bir hayvan kabul edilmesiyle
alakadard r. Temelinde hiç üphesiz Buda-geyik münasebetinden geli tirilen evliya-geyik ili kisi
bulunan bu telakki, Anadolu'da ortaya ç km olmay p slam öncesine dayanmaktad r. Bu
inanc n sonucu, geyi in avlanmas kesinlikle yasaklanm görünüyor. Bütün Tahtac ve Yörük
www.altinicizdiklerim.com 19
a iretlerinde, geyik vuran avc lar n ba lar na mutlaka bir felaket gelece i inanc n n mevcudiyeti
dikkati çekiyor ve bu konuda say s z olaylar naklediliyor.
Geyik, ku ya da ba ka herhangi bir hayvan n ekline girmeye dair inançlar, bir k sm bize
amanizm'le intikal etmi gibi görünmekle beraber gerçekte tipik Budist inançlard r ve büyük bir
ihtimalle, daha Orta Asya'da Budizm in Türkler taraf ndan kabulü esnas nda amanizm'e geçmi
bulunmaktad r.
Havada Uçma (Levitasyon)
Eliade' n belirtti ine göre tipik bir Budist inanç olan havada uçman n eski Budist evliya, yogi ve
sihirbazlar n n menkabelerinde birçok örne i vard r. Eliade bunun, eski Hint'in halk inançlar ndaki
mistik metotlar aras nda birinci s ray i gal etti ini söyler.
Dört Unsur(Anas r- Erbaa) nanc
Bekta ili in önemli inançlar ndan birini te kil eden bu anas r (unsurlar) telakkisinin, baz lar nca
bizzat Hac Bekta ' n yazd kabul edilen Makalat'ta da kuvvetle i lendi i görülmektedir. Allah
insanlar bu dört unsurdan yaratm t r. Dolay s yla bu unsurlar n özelli ini ta rlar. Abidler denilen
eriat ehli, yelden yarat lm t r. Zahidler, tarikat ehli olup oddan yarat lm t r. Marifet ehli olan
arifler sudan, sonuncular te kil eden muhabbet ehli muhipler ise topraktan yarat lm lard r.
Tarih kaynaklar dört unsur inanc n n slamiyet e girmeden çok evvel eski Türklerde tan nd n
gösteriyor. ... Türkler ate e, fevkalade bir kutsiyet izafe ediyorlar. Ayn ekilde hava ve suyu takdis
edip topra a büyük bir önem veriyorlar.
Çin de ... be elemandan söz edilmektedir: A aç: i areti yin, temsilci hayvan kaplan; toprak:
i areti siu, temsilci hayvan köpek; su: i areti hai, temsilci hayvan domuz; ate : i areti sseu,
temsilci hayvan y lan.
Menkabelerdeki anas r telakkisine tam anlam yla uyan bir ba ka telakkiyi biz ilk devir
Budizm'inde buluyoruz. Buna göre yeryüzündeki her madde u dört unsurdan, yani toprak, su,
ate ve rüzgardan yarat lm t r.
Ancak, insan n dört unsurdan yarat ld na dair Bekta ilikteki inanc n, ilk insan n be unsurdan
mürekkep oldu una dair Maniheizm'deki telakkiyi hat rlatt n da hesaba katmak mant kl
olacakt r.
Ate Kültü
Zerdü tlükte ate in temizleyicili ine ve hayat yenileyicili ine inan lmaktad r. ... Ate in
Mazdeizm'de de temel bir öneme haiz oldu u bilinmektedir.
De i ik yörelerde, üzerlik denilen bir bitkinin ate e at lan tohumlar yla hastay tütsüleme. ... Ayr ca
yine Anadolu'nun pek çok yerinde dü ün, bayram vs. zamanlar nda, yak lan ate lerin üstünden
atlamak, çevresinde raksetmek, dönmek eklinde görülen sinsin oyunu da, eski ate ayinlerinin
mahiyetini kaybetmi ve folklora yerle mi bir eklinden ba ka bir ey olmamal d r.
Anadolu'da Sünni halk aras nda ate kültünü yans tan bu gibi uygulamalar, K z lba Türkler ve
Kürtlerde daha belirgin ve asl na daha yak nd r. ... Eski Türkler ve Mo ollarda, günümüzde
www.altinicizdiklerim.com 20
Sibirya'da ve Altaylarda ate e kar yap lmas yasak i ler, aynen K z lba Türkler ve Kürtlerde de
geçerlidir. Ate e b çak tutmak, su dökmek, pis bir ey atmak yasakt r. Bunlar n, ate in ölümüne
sebep olacaklar için u ursuzluk getirdi ine inan l r.
Bir evde oca n devaml yanmas , o ailenin saadet ve süreklili ine i aret say lm t r. "Oca n
yans n", Oca n sönsün gibi dua ve beddualar, as l manas bugün kaybolmakla beraber, hep
bu eski inanc n ifadesidir.
KK TTAABB--II MMUUKKAADDDDEESS KKAAYYNNAAKKLLII NNAANNÇÇ MMOOTT FFLLEERR
slamiyet'te haça gerilenin Hz. sa olmay p Allah taraf ndan ona benzetilen münaf k bir havari
oldu u ve ölmeden önce Hz. sa'n n sa olarak Allah kat na ç kt kabul edilir.
Burada unu unutmamak laz m geliyor: Bütün bu inanç örneklerinde herhangi bir insan de il, bir
kral, bir peygamber, bir hükümdar ve bir velinin ölmeyip gö e yükselmesi bahis konusudur. Her
insan için böyle bir sonuçtan söz edilmemektedir.
Her iki tip menkabenin hem Kitab Mukaddes, hem de Kur'an- Kerim'de örne ini bulabiliyoruz.
lkinde, Filistinlilerle cenge tutu up susayan Samson'un, tam susuzluktan ölece i s rada, Rabbin
emriyle yerden su ç kar p içti i hikaye olunur. ... Bizde halk aras nda em'un Gazi diye bilinen zat
budur ve anlat lan hikayeleri büyük ço unlu uyla Kitab- Mukaddes'ten al nmad r.
Anadolu d eski Türk efsane ve masallar nda yerden veya kayadan su ç karma motifinin
bulunmamas bunun eski Türk inançlar yla alakas olmad n göstermeye yeter.
Menak b- Hac Bekta - Veli de ... Seyyid Cemal'in o lu Asildo an bir aral k Rumeli taraf na
geçmek üzere Gelibolu kar s nda bo az n kenar na gelmi tir. ... Bu menkabenin yine ayn yerde
geçen bir benzeri Seyyid Ali Sultan için de anlat l r. Yaln z bu defa ad geçenin, kay kç lar n
muhalefeti üzerine, ete ini kumla doldurup avuç avuç denize serpti i, kum serpilen yerlerin kara
yolu haline geldi i kaydedilmektedir.
Bir menkabesine göre de, Hac m Sultan' n ya mur sebebiyle kabaran rma yar p kar ya
geçti i anlat l r.
SSOONNUUÇÇ
Menak bnamelerde mevcut inanç motiflerinin toplam miktar na göre bir s ralama yap lacak
olursa, öyle bir tablo ile kar la lmaktad r. Tabiat kültleri ile alakal sadece 14 motife kar l k, 27
amanist, 48 Uzak Do u ve ran dinleriyle ilgili motif mevcuttur. Kitab- Mukaddes kaynakl
motifler ise 46 tanedir. Toplam miktar 145 oldu una bak l rsa bunun %10 u Tabiat Kültleri, %25 i
amanizm, %33'ü Uzak Do u ve ran dinleri %32'si Kitab- Mukaddes men eli motifler olmak
üzere bir da l m gösterdi i ortaya ç kmaktad r.... Bu da l mda, Uzak Do u ve ran dinleri umumi
bir grupland rman n ifadesidir. Oysa bu % 33'lük pay n içinde Budizm, Maniheizm, Zerdü tilik,
Mazdeizm ve Mazdekizm gibi muhtelif dinler bulunmaktad r. Böyle bir genel grupland rma, öteki
tek men elerle daha kolay k yaslama yapabilmek için tercih edilmi tir. Aksi halde nispet
büyüklü üne göre yap lacak bir s ralamada % 32'lik bir hisse ile Kitab- Mukaddes men eli motifin
birinci, %25'lik bir nispetle amanist motiflerin ikinci s ray alacaklar anla l r. Kitab- Mukaddes
www.altinicizdiklerim.com 21
motiflerinin propaganda için bu kadar rahat kullan lmas nda kanaatimizce bir k sm n n slami
inançlarda da mevcut olmas n n pay n bilhassa zikretmelidir. Nitekim 46 motifin en az yar s slami
gelenekte de mevcuttur.
Umumi s ralama göz önüne al nd nda Türk heterodoksisinin unsurlar n te kil eden slam öncesi
inançlar n Bekta i menak bnamelerindeki a rl k noktas n n amanizm de il, Budizm ile
Maniheizm ve daha sonra öteki ran dinlerinin meydana getirdi i grup oldu u aç a ç kmaktad r.
iili e ait motiflerin biraz zay f kal dikkati çekiyor. ... Hz. Ali ve On iki mam kültünden ba ka
herhangi bir motife rastlanmamas , di erlerinde bu konuda tek sat r dahi bulunmamas alt
çizilecek bir husustur. ... Bu vesileyle Anadolu Türk heterodoksisine vücut veren ana faktörün iilik
de il slam öncesi dinlerden kalan inançlar oldu u da aç k bir surette belirlenmi bulunmaktad r.

More Related Content

What's hot

Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Zekeriya kitapçı ortadoğu'da türk askeri varlığının i̇lk zuhuru
Zekeriya kitapçı   ortadoğu'da türk askeri varlığının i̇lk zuhuruZekeriya kitapçı   ortadoğu'da türk askeri varlığının i̇lk zuhuru
Zekeriya kitapçı ortadoğu'da türk askeri varlığının i̇lk zuhuruSelçuk Sarıcı
 
Zekeriya kitapçı i̇slam hidayet güneşi doğu turan yurdunda (talas nazariyes...
Zekeriya kitapçı   i̇slam hidayet güneşi doğu turan yurdunda (talas nazariyes...Zekeriya kitapçı   i̇slam hidayet güneşi doğu turan yurdunda (talas nazariyes...
Zekeriya kitapçı i̇slam hidayet güneşi doğu turan yurdunda (talas nazariyes...Selçuk Sarıcı
 
Kolaylık dini islam. turkish (türkçe)
Kolaylık dini islam. turkish (türkçe)Kolaylık dini islam. turkish (türkçe)
Kolaylık dini islam. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
İmam gazali kimya-i saâdet
İmam gazali   kimya-i saâdetİmam gazali   kimya-i saâdet
İmam gazali kimya-i saâdetSelçuk Sarıcı
 
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.com
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.comAnadolu'da alevilik www.sahkulu.com
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.comMemet Çamur
 
Kuran'da ihlas. turkish (türkçe)
Kuran'da ihlas. turkish (türkçe)Kuran'da ihlas. turkish (türkçe)
Kuran'da ihlas. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)
Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)
Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 

What's hot (10)

Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
 
Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)
 
Zekeriya kitapçı ortadoğu'da türk askeri varlığının i̇lk zuhuru
Zekeriya kitapçı   ortadoğu'da türk askeri varlığının i̇lk zuhuruZekeriya kitapçı   ortadoğu'da türk askeri varlığının i̇lk zuhuru
Zekeriya kitapçı ortadoğu'da türk askeri varlığının i̇lk zuhuru
 
Zekeriya kitapçı i̇slam hidayet güneşi doğu turan yurdunda (talas nazariyes...
Zekeriya kitapçı   i̇slam hidayet güneşi doğu turan yurdunda (talas nazariyes...Zekeriya kitapçı   i̇slam hidayet güneşi doğu turan yurdunda (talas nazariyes...
Zekeriya kitapçı i̇slam hidayet güneşi doğu turan yurdunda (talas nazariyes...
 
Kolaylık dini islam. turkish (türkçe)
Kolaylık dini islam. turkish (türkçe)Kolaylık dini islam. turkish (türkçe)
Kolaylık dini islam. turkish (türkçe)
 
İmam gazali kimya-i saâdet
İmam gazali   kimya-i saâdetİmam gazali   kimya-i saâdet
İmam gazali kimya-i saâdet
 
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
 
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.com
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.comAnadolu'da alevilik www.sahkulu.com
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.com
 
Kuran'da ihlas. turkish (türkçe)
Kuran'da ihlas. turkish (türkçe)Kuran'da ihlas. turkish (türkçe)
Kuran'da ihlas. turkish (türkçe)
 
Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)
Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)
Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)
 

Similar to Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri - Ahmet Yaşar Ocak

Türk Eğitim Tarihi Önemli Kişiler
Türk Eğitim Tarihi Önemli Kişiler Türk Eğitim Tarihi Önemli Kişiler
Türk Eğitim Tarihi Önemli Kişiler Ercan Aksoy
 
İslamiyet ve Kültür
İslamiyet ve Kültürİslamiyet ve Kültür
İslamiyet ve Kültürburcintavsan
 
Doğu batı 51. sayı osmanlılar 1. kısım
Doğu batı 51. sayı   osmanlılar 1. kısımDoğu batı 51. sayı   osmanlılar 1. kısım
Doğu batı 51. sayı osmanlılar 1. kısımSelçuk Sarıcı
 
2 tarih icinde turk edebiyatı
2   tarih icinde turk edebiyatı2   tarih icinde turk edebiyatı
2 tarih icinde turk edebiyatıUmut Açıkgöz
 
8 turklerde toplum yapisi
8 turklerde toplum yapisi8 turklerde toplum yapisi
8 turklerde toplum yapisiYağmur Ceyhan
 
Avrupa ile asya arasindaki adam
Avrupa ile asya arasindaki adamAvrupa ile asya arasindaki adam
Avrupa ile asya arasindaki adamChp Aydın
 
İmam gazâli ve i̇man küfür sınırı faysalu't-tefrika beyne'l-i̇slam ve'z-zend...
İmam gazâli ve i̇man küfür sınırı faysalu't-tefrika beyne'l-i̇slam ve'z-zend...İmam gazâli ve i̇man küfür sınırı faysalu't-tefrika beyne'l-i̇slam ve'z-zend...
İmam gazâli ve i̇man küfür sınırı faysalu't-tefrika beyne'l-i̇slam ve'z-zend...Selçuk Sarıcı
 
Türkçülük akiminda din olgusu üzerine aykiri bir yaklaşim 165
Türkçülük akiminda din olgusu üzerine aykiri bir yaklaşim 165Türkçülük akiminda din olgusu üzerine aykiri bir yaklaşim 165
Türkçülük akiminda din olgusu üzerine aykiri bir yaklaşim 165Fdgalgjadg Fhaldfad
 
örümcekteki mucize. turkish (türkçe)
örümcekteki mucize. turkish (türkçe)örümcekteki mucize. turkish (türkçe)
örümcekteki mucize. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
İslam Mezhepleri Tarihi - Neşet Çağatay / horozz.net
İslam Mezhepleri Tarihi - Neşet Çağatay / horozz.netİslam Mezhepleri Tarihi - Neşet Çağatay / horozz.net
İslam Mezhepleri Tarihi - Neşet Çağatay / horozz.netAdnan Dan
 
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
İL Üniversitesi - 1.13.peygamberligi ve mekke dönemi asr i saadet-islam tarihi
İL Üniversitesi - 1.13.peygamberligi ve mekke dönemi asr i saadet-islam tarihiİL Üniversitesi - 1.13.peygamberligi ve mekke dönemi asr i saadet-islam tarihi
İL Üniversitesi - 1.13.peygamberligi ve mekke dönemi asr i saadet-islam tarihiColorado Theology University
 

Similar to Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri - Ahmet Yaşar Ocak (20)

Türk Eğitim Tarihi Önemli Kişiler
Türk Eğitim Tarihi Önemli Kişiler Türk Eğitim Tarihi Önemli Kişiler
Türk Eğitim Tarihi Önemli Kişiler
 
Ahmed Yesevi
Ahmed YeseviAhmed Yesevi
Ahmed Yesevi
 
İslamiyet ve Kültür
İslamiyet ve Kültürİslamiyet ve Kültür
İslamiyet ve Kültür
 
Doğu batı 51. sayı osmanlılar 1. kısım
Doğu batı 51. sayı   osmanlılar 1. kısımDoğu batı 51. sayı   osmanlılar 1. kısım
Doğu batı 51. sayı osmanlılar 1. kısım
 
2 tarih icinde turk edebiyatı
2   tarih icinde turk edebiyatı2   tarih icinde turk edebiyatı
2 tarih icinde turk edebiyatı
 
8 turklerde toplum yapisi
8 turklerde toplum yapisi8 turklerde toplum yapisi
8 turklerde toplum yapisi
 
Taz - Hakim Bey
Taz - Hakim BeyTaz - Hakim Bey
Taz - Hakim Bey
 
Avrupa ile asya arasindaki adam
Avrupa ile asya arasindaki adamAvrupa ile asya arasindaki adam
Avrupa ile asya arasindaki adam
 
Orta asyayi yeni̇den keşfetmek
Orta asyayi yeni̇den keşfetmekOrta asyayi yeni̇den keşfetmek
Orta asyayi yeni̇den keşfetmek
 
İmam gazâli ve i̇man küfür sınırı faysalu't-tefrika beyne'l-i̇slam ve'z-zend...
İmam gazâli ve i̇man küfür sınırı faysalu't-tefrika beyne'l-i̇slam ve'z-zend...İmam gazâli ve i̇man küfür sınırı faysalu't-tefrika beyne'l-i̇slam ve'z-zend...
İmam gazâli ve i̇man küfür sınırı faysalu't-tefrika beyne'l-i̇slam ve'z-zend...
 
Türkçülük akiminda din olgusu üzerine aykiri bir yaklaşim 165
Türkçülük akiminda din olgusu üzerine aykiri bir yaklaşim 165Türkçülük akiminda din olgusu üzerine aykiri bir yaklaşim 165
Türkçülük akiminda din olgusu üzerine aykiri bir yaklaşim 165
 
örümcekteki mucize. turkish (türkçe)
örümcekteki mucize. turkish (türkçe)örümcekteki mucize. turkish (türkçe)
örümcekteki mucize. turkish (türkçe)
 
Tolstoy
TolstoyTolstoy
Tolstoy
 
20sorudaevrim
20sorudaevrim20sorudaevrim
20sorudaevrim
 
İslam Mezhepleri Tarihi - Neşet Çağatay / horozz.net
İslam Mezhepleri Tarihi - Neşet Çağatay / horozz.netİslam Mezhepleri Tarihi - Neşet Çağatay / horozz.net
İslam Mezhepleri Tarihi - Neşet Çağatay / horozz.net
 
Aleviler
AlevilerAleviler
Aleviler
 
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
 
Hitit Dini ve Mitolojisi
Hitit Dini ve MitolojisiHitit Dini ve Mitolojisi
Hitit Dini ve Mitolojisi
 
Buyruk
Buyruk Buyruk
Buyruk
 
İL Üniversitesi - 1.13.peygamberligi ve mekke dönemi asr i saadet-islam tarihi
İL Üniversitesi - 1.13.peygamberligi ve mekke dönemi asr i saadet-islam tarihiİL Üniversitesi - 1.13.peygamberligi ve mekke dönemi asr i saadet-islam tarihi
İL Üniversitesi - 1.13.peygamberligi ve mekke dönemi asr i saadet-islam tarihi
 

Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri - Ahmet Yaşar Ocak

  • 1. www.altinicizdiklerim.com 1 AAlleevvii vvee BBeekkttaa ii nnaannççllaarr nn nn ssllaamm ÖÖnncceessii TTeemmeelllleerrii Ahmet Ya ar Ocak Lisans e itimini stanbul Üniversitesi Tarih Bölümünde tamamlad ktan sonra Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümünde master ve Strasbourg Üniversitesi Türkoloji Bölümünde de doktora yapt . Halen Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümünde ö retim Üyesi olan Ocak, özellikle heterodoks slam a dair çal malar ile tan n yor. Ocak n 1980 den beri yay mlanan eserlerinin aras nda Babailer syan , Bekta i Menak bnamelerinde slam Öncesi nanç Motifleri, slam Türk nançlar nda H z r yahut H z r lyas Kültü, Osmanl mparatorlu unda Marjinal Sufilik: Kalenderiler, Kültür Kayna olarak Evliye Menak bnameleri, Türk Folklorunda Kesikba , Türk Sufili ine Bak lar, Osmanl Toplumunda Z nd klar ve Mülhidler, Türkler, Türkiye ve slam ve Alevi ve Bekta i nançlar n n slam Öncesi Temelleri bulunuyor. AARRKKAA KKAAPPAAKK Ahmet Ya ar Ocak' n bu incelemesi, onun kitabi - ortodoks slamiyet d ndaki Müslümanl k anlay lar ve pratikleri hakk ndaki ara t rma zincirinin önemli halkalar ndan birini olu turuyor. Türkler, Türkiye ve slam ve Türk Sufili ine Bak lar dan bildi imiz kuramsal bak ayr nt ya indiren bu usta zanaatkar ürünü çal ma, Anadolu heterodoksisi tarihine de erli bir katk sunuyor. Kitapta, eski Türk inançlar n n, amanizmin, Uzak Do u ve ran dinlerinin, H ristiyanl n, Yahudili in, putperestli in slam öncesi dönemde Türk topluluklar n nas l etkiledi i ve slam sonras nda hangi motifleri miras b rakt üzerinde duruluyor. Dönemler ve dinler boyunca hayat eden kültlere do aüstü inan lara, sa altma ritüellerine, hay r ve er alametlerine vb. dikkat çekiliyor. Söz konusu motiflerin ve tarihsel miras n izi, önemli Bekta i menak bnameleri boyunca sürülüyor. Hac Bekta - Veli, Hac m Sultan, Abdal Musa, Kaygusuz Baba, Seyyid Ali Sultan, Sultan ecaüdidin, Osman Baba menak bnameleri ve Babai hareketinin Menak bname-i Kudsiye si... Din tarihine sosyal tarihçilik perspektifiyle bakan Ahmet Ya ar Ocak, dinsel kültürleri tarihsel ve toplumsal arka planlar ve karma k etkile imleri içinde tahlil ederek, bu ülkeyi anlamak aç s ndan vazgeçilmez bir pencere aç yor. ÇÇ NNDDEEKK LLEERR Kaynaklar ............................................................................................................ 25 Bekta ilik ve Alevilikteki slam Öncesi nanç Motiflerinin Kaynaklar Olarak Türklerin Girdikleri Dinler ................................. 53 Eski Türk Dinleri Kaynakl Motifler (Tabiat Kültleri) ............................................ 113 amanizm Kaynakl nanç Motifleri .................................................................. 141 Uzak Do u ve ran Dinleri Kaynakl nanç Motifleri ......................................... 183 Kitab- Mukaddes Kaynakl nanç Motifleri ...................................................... 253
  • 2. www.altinicizdiklerim.com 2 ÖÖNNSSÖÖZZ Yani bu kitap, slami devir Türk metinlerinde slam öncesi inançlara ait kal nt lar tespit ve yorumlama yolunda bir çal ma mahiyetindedir. te bu kitap, Alevi ve Bekta i inançlar n n yaln zca belli bir etnik veya dini köken ve kültürün de il, Orta Asya'dan Balkanlar'a kadar uzanan geni bir co rafyan n ürünü oldu unu göstermek için yaz ld . KKAAYYNNAAKKLLAARR slam dünyas nda IX. yüzy ldan itibaren tasavvuf cereyan görülmeye ba lad , XI. yüzy ldan beri de tarikatlar n te ekkül etti i malumdur. Bu geli meye paralel olarak, bir velinin kehanetlerini anlatan k sa hikayeler demek olan menkabeler yava yava ortaya ç km t r. te XIII. yüzy l n ikinci yans na do ru, Seyyid Ebu'l-Vefa Ba dadi (öl. 1105) taraf ndan kurulmu olup Anadolu Türkmen çevrelerinde Baba lyas- Horasani'nin' (öl. 1240) temsil etti i Vefailik tarikat içinde yeni bir ba da t rmac (senkretik) heterodoks ak m meydana geldi. Babai hareketi ad yla niteleyebilece imiz bir ak m, XIV. yüzy l n ba lar na kadar yar m yüzy l boyunca geli erek Rum Abdallar (Abdaalan- Rum) denilen zümreyi meydana getirdi. lk Osmanl hükümdarlar n n da desteklerini sa layan bu zümre mensuplar , devletin kurulu y llar boyunca fetihlerde ve skan hareketlerinde de önemli i ler gördüler. XIV-XV. yüzy l boyunca, esas itibariyle Yesevi, Hayderi ve Vefai tarikatlar bünyesinde yer alan Kalenderi zümrelerinden bu sonuncusuna mensup bul unan Baba lyas' n halifelerinden olup büyük bir ihtimalle ayn zamanda Hayderi de olan Hac Bekta - Veli (öl. 1271) ananeleri etraf nda toplanarak nihayet yeni bir tarikat ekline dönü en Babai ak m , kendine isim babas olarak Hac Bekta ' seçti ve böylece XVI. Yüzy lda Bekta ilik ad n ald . Yeni menak bnameler yaz ld ki, bunlara genellikle Vilayetname (Velilik kitab ) denildi i görülmektedir. Hac Bekta - Veli'nin bu menak bnamesinin en dikkat çekici özelliklerinden biri, ileride ilgili k s mda görülece i üzere, amanist inanç motiflerinin çoklu udur. Fakat bunun yan nda çok ilgi çekici bir yan da Hac Bekta ' n, baz menkabelerinin Kitab- Mukaddes'teki lya ve Eli a Peygamberlerin k ssalar yla çok yak n bir benzerlik göstermesidir. Hatta bizce buna benzerlikten öte, do rudan do ruya uyarlama (adaptasyon) demek daha do ru olur. Velayetname-i Koyun Baba Sultan dan elde etti imiz bilgiler, Koyun Baba'n n, Fatih Sultan Mehmet zaman nda Osmanc k'ta ya am ünlü bir Kalenderi eyhi oldu unu aç kça ortaya koyuyor. Ayr ca, mesela gerek Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, gerekse Hac m Sultan velayetnamelerinde Hac Bekta - Veli ile ba lant kuruldu u halde, burada onun ad n n bir kere bile geçmemesi de, Koyun Baba'n n t pk Otman Baba gibi, Hac Bekta gelene i d ndaki, yani Haydari olmayan Kalenderilerden bulundu unu dü ündürmektedir.
  • 3. www.altinicizdiklerim.com 3 BBeekkttaa iilliikk vvee AAlleevviilliikktteekkii ssllaamm ÖÖnncceessii nnaannçç MMoottiifflleerriinniinn KKaayynnaakkllaarr OOllaarraakk TTüürrkklleerriinn GGiirrddiikklleerrii DDiinnlleerr X. yüzy l n ba lar nda Maveraünnehir'de slamiyet'i kabul eden O uzlar' n yeni dini henüz tam anlayarak özümseyemediklerini ça da mü ahitler kaydediyor. Bizi belli ölçüde amanizm'e götürdü ü gibi, kitap boyunca görülece i üzere, belki çok daha fazla Budizm, Maniheizm, Mazdeizm gibi vaktiyle slamiyet'i kabulden önce Türkler'in mensup oldu u çe itli dinlere, hatta amanizm öncesi eski Türk inançlar na götürmektedir. Ancak unu unutmamak gerekir ki, ba lang c ndan günümüze kadar Anadolu'da bu muhtelif men eli inançlar her yerde ayn nispet ve yo unlukla görülmemi tir. Bunlar n bütün tazelikleriyle ya ama ve yay lma imkan n bulduklar zümreler, çe itli sebeplerle daha slamiyet'in kabulünden itibaren kitabi slam' özümseyememi ve eski geleneklerini bütün tazeli iyle sürdürmü bulunan ehirle memi topluluklard r. Yani daha ziyade köylü ve konar-göçer kesimlerdir. Eski Türk nançlar Ziya Gökalp ... Durkheim'in etkisiyle eski Türkler'in dininin totemizm ve Natürizm safhalar ndan geçti ini s n rl malzemesinden hareket ederek ileri sürmü tür. Fakat sonralar , eski Türkler'in daha geli mi bir dini sisteme sahip olduklar n dü ünerek buna Toyunizm ad vermi tir. Ancak daha sonra bunun Budizm oldu u ortaya ç km t r. W. Koppers, Samoyedler, Türkler ve Mo ollar gibi benzer göçebe çoban toplumlar n n üzerinde yapt ara t rmalar sonunda, birbirinin ayn inançlara rastlad n , bunlar n hepsinde de Gök Tanr inanc na ba l gök ve yer kültüyle, atalar ve tabiat kültlerinin bulundu unu ortaya koymaktad r. Ona göre bütün bu kavimlerde hayvan, özellikle at takdisi, kurban çe itleri ve muhtelif tabiat kültleriyle ilgili törenler hep ayn mahiyeti göstermektedir. ... Orta Asya'daki en eski Türk topluluklar n n inanç sistemlerinin atalar kültü, tabiat kültleri ve Gök Tanr kültü olmak üzere üçlü bir din anlay ndan ibaret kabul edilebilece ini göstermektedir. Atalar Kültü Ölmü atalara duyulan dini sayg , onlar n hat ralar n n ve e yalar n n bile takdisine yol açm , bu yüzden Türkler ölülerini her türlü e yas yla birlikte gömmü lerdir. . Kafeso lu, Türklerin d ndaki kavimlerde bu inanc n atalar n yar tanr say lmas na kadar vard r ld n , ancak Türklerde böyle olmad n belirtiyor. Tabiat Kültleri amanizm öncesi Türk inançlar içinde önemli bir yeri de muhtelif tabiat kültlerinin i gal etti i görülmektedir. Eski Türk topluluklar nda tabiat kültlerinin, yer ve gök kültü olmak üzere ikili bir görünüm ald mü ahede edilmektedir. Gök Tanr Kültü Modern ara t rmalar, Gök Tanr kültünün, toprakla ilgisi bulunmad için göçebe, avc ve çoban toplumlarda mevcut olabilece ini, dolay s yla bu kültün kayna n n Asya bozk rlar nda aranmas gerekti ini göstermektedir.
  • 4. www.altinicizdiklerim.com 4 Gök Tanr -ve bu arada güne - kültünün Alevilikteki Hz. Ali kültüyle s k s k ya ne kadar ba lant l oldu unu lrene Melikoff çe itli yaz lar nda ve kitaplar nda ortaya koymu tur. Ona göre Hz. Ali'nin Alevi inançlar ndaki telakki tarz , Gök Tanr dan ba ka bir ey de ildir. amanizm'deki Gök Tanr inanc n n, bizzat bu sisteme ait oldu unun kabul edilmemesi gerekti i inanc nday z. Esas nda Eliade' n söyledi i gibi bir büyü sisteminden ibaret olan amanizm için bu inanç çok üstün kal r. Hemen bütün Orta Asya Türk toplumlar nda çok köklü bir inanç olmas sebebiyle, Gök tanr kültünün etkisi, slam sonras dönemde dahi kendini göstermi tir. amanizm Sadece amanizm'in de il, genel olarak dinler tarihinin en yetkili mütehass s s fat yla tan nan M. Eliade ... amanizm genel olarak kendisine aman veya Kam denilen ve do u tan gelen hususi birtak m kudretlerle mücehhez olup iddetli bir psikopat kabiliyete ve güçlü bir ki ili e sahip bulunan bir ahs n etraf nda dü ümlenen bir dini-sihri sisteme denmektedir. aman kelimesi, daha çok modern Bat literatüründe kullan lan bir kelime olup as l kelime Kam'd r. Budizm Budizm herhalde Göktürklerde sadece hükümdar ve yönetici çevrelerle yüksek tabaka aras nda tutunmu olmal d r. Bir ara Bilge Kaan' n adeta Budizm'e ilgi duydu unu, mabetler yapt rmay tasarlad n fakat veziri Tonyukuk'un iddetle buna kar ç kt n ve hükümdar ikna etti ini biliyoruz. Bununla beraber halk n Budist oldu u ve e er oldu ise yayg nl k derecesi hakk nda hemen hiçbir bilgiye rastlanmamaktad r. Nitekim hemen hemen bütün ara t r c lar n bu noktada birle tikleri görülüyor. Budizm'in Uygurlarda uzun bir müddet ya ad ve 762-763 y llar nda bat da iyice kuvvetlenen Maniheizmin resmen kabulüne kadar devam etti i bilinmektedir. Maniheizmin kabulünden itibaren X. yüzy la kadar bu dine sad k kalan Uygurlar n X. Yüzy ldan itibaren yeniden Budizm'e döndükleri görülüyor. Yahut daha do ru bir ifadeyle, Manihizm in resmi din olmas sebebiyle bir müddet geri plana itilen Budizm, Uygurlarda yeniden güçlenmi tir. ... Barthold, Ka garl Mahmud'un Divan'u Lügati t Türk'ünde Maniheizme de il Budizm'e ait ipuçlar bulunmas ndan hareketle onun devrinde Uygurlarda Budizm'in yayg n oldu u kanaatini benimsemektedir. Bu menkabeler slamiyet'in kabulüne kadar halk aras nda çok yay lm t . Türkler Müslüman olduktan sonra da belli ölçüde, Ahmed-i Yesevi (öl.1167) ve benzeri evliyan n ahsiyetlerine uygulanarak evliya menkabesi ekline dönü türülmü tür. F. Köprülü, Maveraünnehir de özellikle göçebe Türk topluluklar içinde yay lan Yesevili in, bunlar aras nda eskiden beri mevcut, inanç ve geleneklere adapte oldu unu göstermi tir. O göçlerle Anadolu'ya gelip yerle en Yeseviler vas tas yla amanist ve Budist kal nt lar n buraya da nakledildi ini ortaya koymu tur. Zerdü tlük, Mazdeizm ve Mazdekizm Sasani mparatorlu undaki dini mücadeleler s ras nda resmi din Zerdü tilik kar s nda ran'da bar namayan Maniheizm ve Mazdekizm gibi, Zerdü tili e bir sosyal tepki olarak do an ran dinlerinin mensuplar , daha önce Zerdü tili in yapt gibi, ran-Çin kervan yollar vas tas yla çe itli
  • 5. www.altinicizdiklerim.com 5 Orta Asya ve bu arada Türk topluluklar n n bulundu u memleketlere s narak kendi inançlar n yaymaya ba lad lar. Bunlar n yayd klar dinler aras nda Türklere en evvel nüfuz edenler, Zerdü tilik ve kronolojik olarak Maniheizmden önce ortaya ç kan Mazdeizm'dir. Abbasiler zaman nda VIII. - IX. yüzy llarda Horasan ve Maveraünnehir bölgelerinde cereyan eden birtak m olaylar, Zerdü tili in Türkler aras nda, pek de küçümsenmeyecek bir taraftar kitlesi toplayabildi ini göstermeye yarar niteliktedir. IX, X, XI. ve hatta XII. yüzy l slam co rafyac lar , K rg zlar, Kimekler, Macarlar ve benzeri Türk topluluklar nda, ate e ibadet edildi ini ve ölülerin yak ld n kaydetmek suretiyle, ad n anmadan, Mazdeizmin mevcudiyetini haber vermektedirler. Çünkü yukar da da belirtildi i üzere, Mazdeizmin ana esas ate ibadeti olup ölü yakma adeti de bu dinin gereklerinden say lmaktad r. VIII. IX. yüzy llarda, Abbasi hakimiyetindeki Horasan ve bilhassa Maveraünnehir'de meydana gelen bir seri isyan, Zerdü tilik ile beraber Mazdekizm in de buralarda ya ayan Türk topluluklar nda hayli taraftar toplad n ortaya koymaktad r. Bilindi i üzere, Emevi Devletinin y k l p Abbasi hanedan n i ba na gelmesinde en büyük hisse, Horasan da ba latt ihtilalle Ebu Müslim Horasani'ye aitti. Bu konumunun sa lad birtak m avantajlar, Ebu Müslim taraf ndan bol bol kullan l yor, kendisini ba ms z harekete sevk ediyordu. Onun gittikçe bir tehlike haline gelece ini gören halifelik makam , ad geçenin ortadan kald r lmas n devletin selameti için gerekli bulmu tu. Nitekim Ebu Müslim 755 tarihinde ortadan kald r ld . Onun öldürülmesi, Horasan ve Maveraünnehir'de VIII. ve IX. yüzy llar içinde birbirini takip eden ve Abbasi Devleti'ni y llarca u ra t ran birtak m isyanlar n patlak vermesine sebep oldu, ki bunlar temelde eski Zerdü t ve Mazdekist çevrelere dayan yordu. Bu olaylar hakk nda bilgi veren kaynaklar, ba ta bizzat Ebu Müslim'in kendinin yönetti i ihtilal dahil, hepsinde de Horasan ve Maveraünnehir'deki Zerdü t ve Mazdekist Türkler'in pay na i aret etmektedir. Sonuç olarak denebilir ki, gerek Zerdü tlük gerekse Mazdekizm, Türkler içinde geni bir taraftarlar kitlesi elde edebilmi ti. Biraz mübala al olmakla birlikte, Üstad- Sis'in etraf na üç yüz bin Zerdü ti O uz Türk ünü toplayabilmesi, bu taraftarlar taban n n ne kadar geni oldu unu gösterecek niteliktedir. Zerdü tilik ve Mazdekizm'in O uzlar aras nda mevcudiyetinin tespiti, bilhassa Anadolu aç s ndan önem kazanmaktad r. Zira slamiyet'in kabulünden sonra da göçebe kabileler aras nda hala kal nt lar bulunan Zerdü ti ve Mazdekist etkiler, daha ziyade O uzlar vas tas yla buraya nakledilmi olmal d r. Bu nakil i inde k smen de Halaç ve Karluklar' n pay dü ünülebilir. Maniheizm Göçebe geleneklerine göre, yard m n kar l olarak ehrin ya ma ettirilmesi gerekiyordu. Uygurlar buna uyarak ya may gerçekle tirdiler; fakat Ötüken'e dönmeyip k sa bir müddet için orada yerle tiler. te onlar n bu geçici ikametleri, Maniheist misyonerlerle tan ma ve onlar n dinini ö renme f rsat n sa lam t . Maniheizme büyük ilgi duyan ve ihtida etmek isteyen Bö ü Ka an, 763 y l nda bu dini ö retecek rahipleri de beraberine alarak Ötüken'e döndü. Böylece o, hem kendi Maniheizm'i kabul ediyor, hem de çevresindekilere kabul ettiriyordu. Bu suretle yeni din, Uygur Devletinin resmi dini olmu tu. Yaln z bunun ilk zamanlarda tabiat yla Bö ü Ka an ve
  • 6. www.altinicizdiklerim.com 6 çevresine münhas r kald ve halka inemedi i bir gerçektir. Bununla beraber, Maniheizm Uygur devletinin resmi dini olmakla do u undan bu yana ilk defa bir devletin deste ini sa lam bulunuyordu. üphesiz ilk zamanlarda et yiyen göçebe ve sava ç bir toplumun, et yemeyi ve adam öldürmeyi yasaklayan bu ehirli dinine al mas pek kolay olmam t r. Uygurlar n Maniheizme girdikten sonra zindeliklerini ve sava ç l klar n yitirdiklerini dile getiren sat rlara rastlanmaktad r. Her ikisinde de Maniheizmin ana unsuru olan nur ( k) motifinin ne kadar kuvvetle vurguland n görmemek mümkün de ildir. H ristiyanl k 432 y l nda toplanan Üçüncü Efes Konsilinde sapk nl kla itham edilen stanbul Patri i Nestorius'un fikirleri etraf nda te ekkül eden Nesturilik, k sa zamanda taraftar toplamaya yüz tuttu. Bundan çekinen Bizans hükümeti, bu yeni mezhep mensuplar n iddetli takibat ve cezalara u ratmaya ba lad . Bunlar, nispeten kontrol ve takibattan uzak olan Do u ve Güney Do u Anadolu taraflar na kaçt lar. Fakat mparator Zenon devrinde (435-457) bu takibat ve bask lar s kla nca, belirtilen yerlerde de bar namaz hale gelen Nesturiler, ran topraklar na geçtiler. 644 y l na do ru yaz lm bir Süryani kroni inin verdi i bilgiye göre, bu s ralarda Merv metropoliti olan Elie'nin gayretiyle, Maveraünnehir in ran s n rlar na yak n taraflar nda bir k s m Türkler, H ristiyanl kabul etmi lerdi. Sasani mparatorlu u'nun y k lmas ndan sonra, ran'a hakim olan Araplar, Emevi dönemine rastlayan bu devirde burada hayli fetihler yapm lard . ran'da ve burada bulunan Nesturiler, k smen slamiyet'e yak n inançlar sebebiyle Araplar taraf ndan müsamaha ile kar lan yorlard . H ristiyanl n Türklerde kitleler halinde ra bet gördü ü as l saha, Do u Avrupa ve Balkanlar'd r. Anadolu'ya intikal eden H ristiyan Türk nüfusunu te kil etmesi bak m ndan as l bizi ilgilendiren bu sahalarda ya ayan Türklerdir. Bunlar n Peçenekler, Uzlar (O uzlar) Kumanlardan (K pçak ve Kun) ibaret olduklar n biliyoruz. Bu üç gurubun Do u Avrupa topraklar na göçü birbirleriyle alakal d r. Peçenekler IX. yüzy l n ortalar ndan Volga dolaylar ndan Karadeniz in kuzeyine, oradan da Bizans s n rlar na kadar gelip yerle mi lerdi. Bunlar bir müddet sonra Bizans' n hizmetine girerek H ristiyanl kabullendiler. Uzlar da onlar n pe inden Bizans s n rlar na gelmi lerdi. Bunlar, Volga ötesi O uzlar 'n n bir bölümünü te kil ediyorlard . Bizansl lar taraf ndan Kumanlar olarak zikredilen K pçak ve Kunlar ise, Do u Avrupa'da Uzlarla ayn devirde görünmü lerdi. Bunlar n da Balkanlar'a indikten sonra H ristiyanl a geçtikleri anla l yor. Nitekim Mervezi, Kunlar' n Nesturi olduklar n kaydediyor. Bu H ristiyan Türkler'in 1071'deki Malazgirt Sava s ras nda Büyük Selçuklular saf na kat ld klar bilinen gerçeklerdendir. Bizans topraklar nda ya ayan bu H ristiyan Türklerin Anadolu Selçuklu döneminde bu tarafa geçip ihtida ettikleri de bilinmektedir.
  • 7. www.altinicizdiklerim.com 7 Musevilik Eldeki tarihi kay tlara göre, Musevili i resmi din olarak kabul eden tek Türk devleti, Hazarlar nkidir. VII-IX. yüzy llarda Do u Avrupa sahas nda ilk muntazam Türk devletini kurmu olan Hazarlar, daha önceleri Hun mparatorlu una tabi idiler. Bunlar n Atilla'n n zaman nda a a Volga boylar nda ya ad klar görülüyor. Bunlar VII. yüzy lda ran'dan Kafkasya'y da zaptetmi ler ve iyice kuvvetlenerek X. yüzy lda bile Abbasilere ve Bizans a kar kendilerini koruyabilmi lerdir. lk önce amanizme mensup olan Hazarlar n Bizans mparatorlu unda takibat ve bask lara u rayan Yahudilerin gelmesi sonucu ba layan yo un propagandalar takiben VIII. yüzy lda Musevili i tan d klar anla lmaktad r. Bir rivayete göre, Müslüman devletlerin birinde bir havran n y k ld haberini i iten Hazar hükümdar , 922 tarihinde til ehrindeki bir cami minaresini y kt rm t . Putperest ve H ristiyan Anadolu Kültürü Yerle ik hayat çoktan benimsemi olan ehirli ve k smen de köylü Türkler, köklü bir slam kültürü alm olarak yeni memleketlerine yerle mi lerdi. Göçebeli i henüz sürdürenler ve k smen köylüler ise, genel planda slami bir cila alt nda yine eski kültürlerini ve inançlar n koruyorlard . Anadolu, Roma hakimiyeti döneminden önce ve bu hakimiyet esnas nda, ilk ça lar n binlerce kökle mi , yerli, Grek, Pers ve özellikle Mezopotamya kültürlerinin de i ik etkileriyle geli erek kendisine has bir biçim alm , ileri seviyede putperest kültür ya ayan bir ülkeydi. Anadolu'da H ristiyanl k yaln z yerli putperest kültlerle de il, ran kültür ve inançlar yla da mücadele etmek zorunda kalm ve bütün bunlar, Türk öncesi Anadolu kültürünün ve bu arada dini inanç ve geleneklerinin olu mas nda kendilerine göre birer paya sahip olmu lard r. Türkler XI. Yüzy ldan itibaren peyderpey buraya yerle meye ba lad klar nda, i te böyle bir kültür ve inanç ortam yla ha r ne ir olmak durumunda idiler. Hem uzun zamandan beri Selçuklu hakimiyeti alt nda bulunan Orta Anadolu da, hem de durmadan de i en uç m nt kalar nda Müslim ve gayri Müslim ahali devaml temas halindedir. Bunun sonucu birtak m ihtidalar n vuku buldu unu tahmin etmek zor de ildir. Anadolu nun Türkle meye ba lad XI. Yüzy ldan ba layarak devam eden bu kar l kl muhtelif temaslar n, Müslim ve gayri Müslim halk aras nda yo un bir kültür al veri ine yol açt üphesizdir. ... Türkler Anadolu'ya iptidai bir kültürün temsilcisi olarak de il ... o zaman bütün hayat kucaklam slam medeniyetinin eski Türk kültürü ile terkibini yaparak zaman na göre oldukça yüksek bir seviyeye ula m , bir toplum olarak ayak basm t r. ... O dönemde slam medeniyeti henüz bütün teferruat ile hem Bat , hem Do u H ristiyan medeniyetinden daha üstün bir seviyede oldu u gibi, siyasal üstünlük de o tarafta idi. Bununla beraber, halk seviyesinde, günlük hayat tarz , baz adetler ve gelenekler, bir k s m inançlar konusunda günümüze kadar ya ayan birtak m etkileri inkar etmek kabil de ildir. ... Özellikle slamiyet'i iyice kavrayamam ve sindirememi göçebe ve yan göçebe çevrelerle, baz ehir, kasaba ve köylerde bu kültler, inanç ve uygulamalar, bu arada ziyaretgahlarla ilgili menkabeler zamanla benimsenerek slamile tirildi.
  • 8. www.altinicizdiklerim.com 8 EESSKK TTÜÜRRKK NNAANNÇÇLLAARRII KKAAYYNNAAKKLLII MMOOTT FFLLEERR ((TTAABB AATT KKÜÜLLTTLLEERR )) Bir kültün mevcudiyeti ancak u üç art n bir araya gelmesiyle tespit edilebilir: a) Külte konu olabilecek bir nesne veya ahs n mevcudiyeti, b) Bu nesne veya ah stan insanlara fayda yahut zarar gelebilece i inanc n n bulunmas , c) Bu inanc n sonucu olarak fayday celb, zarar def edecek ziyaretler, adaklar, kurbanlar ve benzeri uygulamalar n varl . Da ve Tepe Kültü Hac Bekta Sulucakaraöyük e geldi i zaman, köye yak n olan bu tepeye ç km , oradaki bir ma aray kendine devaml inziva yeri olarak seçmi tir. Her boyun ve her oyma n kendine ait mukaddes bir da oldu u gibi, bu boy ve oymaklardan olu an birliklerin de ortak mukaddes da lar vard . VII. yüzy lda Göktürkler dahil bütün Türk boylar me hur Ötüken ad ndaki ormanl da mukaddes tan yorlard ve hakan n çad r buradayd . XI. Yüzy lda Ka garl Mahmud da, putperest Türkler'in tabiatta gördükleri her ulu varl , bu arada özellikle yüce da lar ve tepeleri devaml takdis ve bunlara secde ettiklerini yazar. Da kültünün ili kili oldu u ikinci kavram, ata kavram d r. Buzta Ata ad n ta yan da , bunun ecdat telakki olundu unu gösterdi i gibi, proto Tunguzlar ve Mançular da, takdis ettikleri da n kendi atalar oldu unu kabul ediyorlard . Anadolu'da böyle takdis edilen da lara bilhassa Bekta i ve K z lba toplumlar nda s k rastlanmaktad r. Hac bekta 'taki Arafat Da 'ndan ba ka, K r kkale yak nlar nda, Hasandede Köyü'nün yan nda bulunan Denek Da bunlardan birini te kil eder. Bingöl Da lar üzerindeki Ka kar Tepesi, yak n zamanlara kadar civar n bütün K z lba Kürt köyleri taraf ndan takdis edilmekteydi. Bir defa kült konusu olan da lar n ço u gerçekte co rafi manada da de il, yüksek tepelerdir. Bunlar n pek ço unun üzerinde bir yat r bulunmaktad r. Ziyaretler, sunulan adak ve kurbanlar ve öteki i lemler, k saca kült merasimleri hep bu yat rlar n etraf nda cereyan etmektedir. Fakat i in ilgi çekici yan , ... bu yat rlar n pek ço unun kimliklerini tespit etmenin mümkün olmamas d r. Genel olarak bu yat rlar bir ah s ad yerine Nohutlu Baba, Çaml k Baba gibi, üzerinde bulunduklar da n veya tepenin ad yla an lmaktad r. Dolay s yla tepe üstündeki bu yat rlar n büyük bir k sm n n gerçek yat rlar olmay p bölgedeki da kültünün bir evliyan n ahs nda sembolle tirilmesinden ibaret bulundu u sonucuna varmak do ru görünüyor. O zaman, eldeki örnekler göz önünde bulundurularak slam öncesi devirde da ve tepelerde mevcut oldu una inan lan üstün güç veya ruhlar n slami devirde böyle kimli i meçhul evliya haline dönü tü ünü kabul edebiliriz. Ta ve Kaya Kültü Kanaatimizce bu menkabeler, esas nda zaten takdis ve ziyaret olunan bahis konusu kayalar n takdisine zahiri bir sebep olarak mütalaa edilmelidir. Hatta, bunlar n belki de Bekta ilikten önce
  • 9. www.altinicizdiklerim.com 9 bölge halk aras nda böyle bir külte konu te kil etti i ve sonradan Bekta i ananesinin meydana geli i s ras nda, Hac Bekta 'a izafe edilerek kendine mal edildi i dahi dü ünülebilir. üphesiz, çok eski zamanlardan ben tabiattaki çe itli cans z varl klar içinde daima, varl n en devaml biçimde sürdürenleri insan n dikkatini çekmi tir. Bu itibarla, dünyan n neresinde olursa olsun, tabiat n ortas nda bütün ha metiyle duran iri bir kaya veya gö e do ru yükselen muazzam bir granit kütlesi, eski insan n yerine göre hayretini, yerine göre deh etini celp etmi tir; dayan kl l ile de sonsuza kadar var olabilmenin adeta sembolü gibi görünmü tür. ... Eliade, ta lar n ve kayalar n, madde olarak tap nma konusu olmad klar kanaatindedir. Ona göre, ilkel insan, ta a yahut kayaya de il, onda varl n sand iyilik ve kötülük do urabilecek ey e tapm t r. O ,halde kült konusu olan, ta ve kayan n bizzat kendisi de il, o " ey"dir. Pek çok bölgede Sünni ve K z lba kesimlerde takdis edilen ta ve kayalara rastlanabilmektedir. Mesela K r kkale'nin Hasandede Köyü'ndeki camiin duvar na yerle tirilmi olan irice bir ta , bölge K z lba lar taraf ndan ziyaret edilip büyük bir sayg yla takdis olunmaktad r. Dersim K z lba lar , sabahleyin güne in ilk klar n n vurdu u kayalar öpmekte ve bunlar n kutlu oldu una inanmaktad rlar. Afyon'un Kalecik Köyü yak n ndaki oyuk bir kaya, yan nda hiçbir mezar olmad halde Sar Çoban Dede ad yla an lmakta ve kendisine ziyaretler yap larak ifa umulmaktad r. Hac Bekta güvercin eklinde Anadolu'ya uçup geldi i zaman Sulucakaraöyük teki bir ta n üstüne konmu ve ayaklar bu ta a gömülmü tü. Hac Bekta bir gün dola rken, ayaklar yla kerpiç çamuru yo uran biri, ondan, e er gerçek veli ise yak ndaki bir kayay ayaklar yla yo urmas n istemi , o da kayan n üstüne ç karak hamur gibi yo urmu tu. Bu sebeple Hamurkaya denilen ve hala yerinde duran kayada inanca göre Hac Bekta ' n ayak izleri bulunmaktad r. Bugün Anadolu'nun hemen her taraf nda üzerinde Hz. Ali'nin at n n ayak izleri bulundu u söylenen ve bu yüzden takdis ve ziyaret olunan birçok kayalara rastlanmaktad r. ... Elbistan yöresindeki K z lba lar ve Kurmançlar aras nda Ali Kayas diye bilinir ve son derece mübarek say l r. Orta Asya'da Budist Türkler'in de üzerinde Buda n n izleri oldu unu söyledikleri birtak m kayalar mukaddes addettiklerini biliyoruz. O halde, Menak b- Hac Bekta - Veli'deki menkabelerde ortaya ç kan ta ve kaya kültüyle ilgili motiflerin, eski Orta Asya'daki inançlar n devam ndan ba ka bir ey olmad n söyleyebiliriz. ... Budizm, H ristiyanl k ve slamiyet'e girmeden önce zaten takdis olunan bu kayalar, zikredilen dinlere girdikten sonra üzerlerinde ta d klar sözde insan izlerinin Buda, Hz. sa veya Hz. Ali'ye izafe edilmesi suretiyle yine takdise devam olunmu lard r. Böylece, bu eski kült, yerine göre Budist, H ristiyan yahut slami bir çehre kazanm olmaktad r. Bu, Orta Asya'da oldu u gibi Anadolu'da böyledir. A aç Kültü Evliya Çelebi'nin "a aca ibadet eden ademi kavmi" diye hayretle zikretti i Karakoyunlu Türkmenleri, takdis ettikleri a açlar n etraf nda kalabal k say da mum yakarak ayin yapmakta,
  • 10. www.altinicizdiklerim.com 10 a açlara demir parçalan asmaktad rlar. nançlar na göre, kim a aca demir takarsa, a aç ona büyük faydalar sa layacak, cehennemde yanmaktan korunacakt r. A aç kültü muhtelif K z lba topluluklar içinde daha ziyade Tahtac lar ve Yörüklerde yay lm görünüyor. Tahtac lar, adlar ndan da anla laca üzere, geçimlerini a aç kesmekle sa layan kimselerdir. Bununla birlikte, onlar n a açlara büyük bir sayg lar ve ba l l klar vard r. Muharrem ay nda a aç kesmek iddetle yasakt r. Hafta içinde sal günleri de a aç kesilmez. Y l n belirli zamanlar nda, mesela temmuz, yahut a ustos ay içinde Kurmançlara mensup çe itli Kürt topluluklar , bayraml k elbiselerini giyerek kad nl erkekli gruplar halinde, ilahiler ve dualarla bu a açlar ziyaret etmekte, ayinler yapmaktad rlar. Sünni halk aras nda bu a açlar n ya mur duas , çabuk evlenme, hastal k tedavisi vs. çok çe itli maksatlarla ziyaret edildi ini ortaya koymaktad r. Bununla birlikte, Sünni halk aras nda bu uygulamalarda dikkati çeken bir taraf vard r: K z lba zümrelerdeki gibi belli zamanlarda yap lan özel ayin ve merasimler Sünnilerde tespit olunmam t r. Bunun izah herhalde, Sünni kesimde slami telakkilerin daha etkili ve hazmedilmi olmas sebebiyle bu eski kültlerin daha çok zay flat ld eklinde olabilir. AAMMAANN ZZMM KKAAYYNNAAKKLLII NNAANNÇÇ MMOOTT FFLLEERR Bekta i velilerinin sahip oldu u bu kabiliyetlerin yahut da ba ka bir deyimle kerametlerin baz lar na veya en az ndan benzerlerine, Kitab- Mukaddes ve Kuran- Kerim'de peygamber mucizeleri aras nda rastlan r. ... Hz. Muhammed'in de bu motiflere benzer mucizelerine tesadüf edilebilir. ... Bu kerametler slam dünyas nda klasik ve ça da tasavvuf edebiyat nda "Cenab- hakk n veli denilen sevgili kullar na ihsan ve inayeti" eklinde de erlendirilmi tir. Hele söz konusu kimseler, yani nakledilecek olan menkabelerin kahramanlar , Hac Bekta , Hac m Sultan, Abdal Musa ve di erleri gibi, Müslüman olmakla birlikte izleri bir türlü silinememi amanist vs. geleneklerin hakim oldu u bir çevreden ç kma Türkmen babalar olunca, bu motiflerde esas unsur olarak amanizm'i görmek tabii hale gelecektir. imdi bu motifleri s ras yla incelemeye geçebiliriz. Sihir ve Büyü Yapmak XIII. yüzy lda Anadolu'ya muhtelif güçlerle gelip yerle en Türkmen babalar n n, eski Türk amanlar n n slamile mi ekilleri oldu u eskiden beri bilinmektedir. amanlar n temel görevlerinin ve özelliklerinden birinin, sihirbazl k ve büyücülük oldu u, amanizm hakk ndaki en eski ara t rmalardan beri malumdur. Bunun sebebi Ohlmarks taraf ndan öyle aç klanm t r: Sibirya ve Orta Asya gibi iklimi sert olan yerlerde ve genellikle tabiat artlar n n insanlara hakim oldu u bölgelerde, tabiata hükmedememenin, ilkel insanlarda isterik tepkilere sebebiyet verdi i görülmektedir. Bu tepkiler, özellikle hassas bünyelerde ortaya ç kmakta ve bunlar sihirbaz din adam görevini yüklenmektedir. te eski sihirbazlar böylece yerlerini amanlara b rakm lard r; amanlar da sihirbazl k hüviyetini böyle yüklenmi lerdir.
  • 11. www.altinicizdiklerim.com 11 bn Sina(öl. 1037), el- arat ad ndaki eserinin ruhi tecrübelerden bahseden onuncu ve ayn zamanda sonuncu bab nda, arif ad yla eski Türk amanlar n ele almakta ve bunlar n s k ruhi tecrübe ve bedeni riyazatlardan geçtikten sonra sihir, büyü ve emsali ba ka kimselerin beceremeyece i birtak m kabiliyetler kazand klar n anlatmaktad r. Altayl amanistlerin inan lar na göre, gerçek amanlar hokkabaz de ildir. Bu bak mdan sihirbazl k bilen ama ayin sonras nda vecde gelemeyen amanlara arlatan gözüyle bak lmaktad r. Gerçek aman n vecd ve isti rak haline girebilen ki i oldu una inan lmaktad r. Baba lyas ve müritleri de, böyle sihir ve büyü yapmas n bilen bir Türkmen babas yd . Onun ba halifesi Baba shak'ta da yine sihir ve büyü yapan, "muskalar" yazan, hastalar iyile tiren ve beraberli i bozulmu kar kocalar birbirine ba layan münzevi bir s fat yla kaynaklarda bahis olunur. Ne var ki, sihir ve büyünün Müslümanl kta kesin yasaklanmas , Sünni çevrelerde Türkmen babalar n n iyi gözle görülmelerine engel olmu , bu yüzden ço u defa büyücü manas na cadü kelimesiyle tavsif edilmi lerdir. Hastalar yile tirmek Hastalar tedavi etmek, amanl n ana görevlerindendir. ... Kendilerine Sramana veya amana denilen baz Budist propagandac lar, uygulad klar tedavi usulleriyle amanlar üzerinde etkili oldular ve onlar n da bu vazifeyi yüklenmelerini sa lad lar. amanist inanca göre, insan n vücudundaki ruh, kötü ruhlar n etkisiyle vücudu terk etti i zaman hastal k meydana gelir. Ruh uçar gider ve yeryüzünde serseri bir ekilde dola r; ço u defa kötü ruhlar n esiri olur. E er çok uzun zaman vücuttan ayr kal rsa ölüler diyar na gider. Buna engel olmak için yap lacak ey, hastan n ruhunu tekrar kendi vücuduna sokabilmektir. Bunu ancak aman yapabilir. Bugün Do u Türkistan'da hastal k tedavisi için uygulanan amanist i lemler slami bir k l kta devam etmektedir. Altay amanlar n n ayini, slami dualar, peygamber ve velilerin isimleri kar t r larak slamile tirilmeye çal lm t r. Perihan (Farsça "peri ça ran") denilen bu Müslüman amanlar bu yolla kendilerini koruyabilmi lerdir. Günümüzde Anadolu'da da ayn durum söz konusudur. Okuyup üflemek, ip ba lamak, muska yazmak vs. usullerle hastal k tedavi etmeye çal an kimseler vard r. Halk aras nda genellikle hoca diye tan nan bu ah slar, gerçekte aman kal nt s kimselerden ba ka bir ey de ildirler. Yüzlerce y ldan beri slamiyet, Anadolu'da dahi amanizmin bu ana fonksiyonunu silip atamam t r. Gayp'tan ve Gelecekten Haber Vermek Bir aman n üçüncü temel vazifesi, gaipteki eylerden, gelecekte olacaklardan haber vermektir. Menkabelerden anla ld na göre, Yahya Pa a ve Otman Baba vecd ve isti rak haline girdiklerinde ruhlar bedenlerini terk etmekte, duruma göre k sa veya uzunca bir müddet ba ka yerlerde dola t ktan sonra yeniden bedenlerine girmektedir. Ruh bu dola may yaparken
  • 12. www.altinicizdiklerim.com 12 yerinde hareketsiz kalmaktad r. Bu olaylar, tamamen amanlar n s k s k gerçekle tirmeye çal t klar bir tecrübeden ibarettir. W. Ruben, amanlar n bu transmigration halini Budizm'deki yoga ile ilgili görmektedir. Ona göre, yogilerde de isti rak halinde ayn durum söz konusudur. Asl na bak l rsa Ruben'in bu görü ü, Eliade' n amanizm'in önemli ölçüde budik etkilere maruz kald hakk ndaki görü ü ile beraberce mütalaa olunursa gerçekten yerindedir. OhImarks ... Ona bak l rsa, cezbe ve vecd (extase) durumunda olan bir kimse, vücudunu aktif halde tuttu u zaman da kendinden geçip ba ka yerlere gitti i intiba na kap labilmektedir. Ancak onu seyredenler. aman n vücudu hareketsiz kald için, gerçekten ruhunun bedenini terk etti ine inanmaktad rlar. Ohlmarks bu hadisenin ancak arktik bölge amanizminde mümkün oldu unu, her aman n bu kabiliyete sahip bulunmad n ileri sürmektedir. XIII. yüzy l n ünlü Türkmen eyhlerinden ve Sar Salt k n halifelerinden olan Barak Baba'n n da bu ekilde vecd ve isti rak haline girdikten sonra gelece e dair birtak m kehanetlerde bulundu u hakk nda kaynaklarda haberler vard r. Bundan ba ka, Mevlana'n n da bir gün halvette iken bedenini terk ederek Ba dat ta bir müddet dola t , sonra yeniden cismine dönerek gördüklerini anlatt rivayet olunur. Gö e ç karak Tanr ile konu up gelece i bizzat ondan ö renmek her aman n yapabilece i bir i de ildir. Yaln z ve yaln z büyük amanlar n kudreti dahilinde bu i le ilgili sadece Menak bu'l- Kudsiye'de iki menkabe vard r. Bunlardan biri, Baba lyas' n küçük o lu Muhlis Pa a, öteki onun o lu A k Pa a'ya dairdir. A k Pa an n kerametlerini anlatan menkabelerden birinde de, t pk Hz. Muhammed'in mirac gibi, Allah kat na ç karak onunla bizzat görü tü ü, gizli alemleri ba tanba a seyrettirildi i ve zahir bat n her hususun bizzat Allah taraf ndan kendisine aç kland anlat l r. Görüldü ü gibi her iki menkabede, her ne kadar yap lan,i slami bir hava içinde imi gibi tasvir edilse de, hem Muhlis Pa a, hem de A k Pa a adeta Hz. Muhammed tarz nda Allah ile vas tas z temasa geçirilerek yapacaklar i lere dair ondan talimat alm lard r. Hakikatte bu iki menkabede, gö e ç karak Tanr ile görü üp ondan birtak m bilgi ve haberler alan amanlar n hüviyeti rahatça te his edilebilir. Baba lyas' n verdi i cevap aynen öyleydi: "Yar n Tanr ile konu aca m ve sizin hepinizin huzurunda size ve bana bu talihsizli in neden eri ti ini soraca m." Görgü ahitli ine dayal u ifadeler, seyircilerinin huzurunda Gök Tanr ile temasa haz rlanan bir aman n sözlerinden ba kas olamaz. Her iki olayda da, tanr ile istedi i zaman temas kurabilen üstün kabiliyetli iki din adam n n siyasi iktidar ele geçirme çabalar hakim motif gözüküyor. ... Ortaça Türk ve Mo ol topluluklar nda amanlar ekseriya kabile eyhleriyle özde le tiriliyorlard . Zira efin her eyi bilmesi, eski atalar n ruhlar yla oldu u kadar gizli güçler ve yeralt ruhlar yla da münasebeti olmas gerekiyordu. Bunu da ancak amanlar yapabiliyorlard . ... Sahip olduklar bu hem dini hem siyasi imtiyazlar yard m yla ara s ra kendilerini kuvvetli hissettikleri vakit merkezi otoriteyi sarsma ve iktidar kendi
  • 13. www.altinicizdiklerim.com 13 ellerinde toplama te ebbüsüne geçiyorlard . Teb-Tengri'yi ve Baba lyas' harekete geçiren motif temelde i te buydu. Altayl larda ve Yakutlarda amanlar art k gö e seyahat i ini temsili olarak yapmaktad rlar. Bunun için hususi birtak m merasimler uygulanmakta ve Gök Tanr ya "beyaz bir at" kurban edilmektedir, aman bu beyaz at n ruhunu gö e yollarken kendi ruhunun da Tanr kat na eri ti ine inanmakta, etraf nda bulunanlara seyahati s ras nda gördüklerini ve Tanr ile neler konu tu unu anlatmaktad r. Tanr n n nsan eklinde Görünmesi (Antropofani) Hulul inanc ile kar t r lmamas gereken bu amanist motif, tek bir menak bnamede, Menak bu'l- Kudsiye de bulunmaktad r. Yine slami unsurlarla gizlenmi bu menkabe aynen öyledir: ... Mirac hadisesinde Hz. Muhammed'e yap ld gibi in irah- sadr" denilen kalbin gö üsten ç kar l p temizlenmesi ameliyesi A k Pa a'ya da yap l r. Bu çok ilgi çekici menkabede Tanr n n bir ihtiyar eklinde göründü üne dair eski bir amanist inanç, Hz, Muhammed'in mirac na benzetilmekle slami bir çehreye bürünmü olarak ortaya ç km bulunmaktad r. Günümüz Anadolu'sunda K z lba lar aras nda akaid ve ilmihal kitab vazifesini gören me hur mam Cafer Buyru u'nda da Tanr n n insan suretinde görünece i hakk ndaki bu inanc bulmak kabildir. Tabiat Kuvvetlerine Hakim Olmak Eski Türkler aras nda bu ekilde tabiat kuvvetleri üzerinde hakimiyet kurabilme telakkisi, slamiyet'in kabulünden çok eskidir. Tabiat kuvvetlerine hükmedebilme motifinin biraz de i ik mahiyette slami gelenekte de yer ald n görüyoruz. Görünü te birbirlerine benzemekle beraber, peygamber mucizeleri tamam yla ayr mahiyette eylerdir. ... Hac m Sultan ve Otman Baba, y ld r mlar has mlar üzerine gönderir veya f rt nalar ç kar rken, t pk bir aman gibi hareket etmektedirler. Mevlana bir gece medresenin dam nda otururken adeta Otman Baba gibi birden cezbeye gelerek iddetli bir f rt na ç kartm ve kuvvetli bir ya mur ya d rarak Konya'y sellere vermi tir. O da bu haliyle sanki aleyhine dedikodu ç karan ehir halk na bir ders vermek istemektedir. Bunda da ayn amanist gelene in etkisini dü ünmemek mümkün de ildir. Ate e Hükmetmek Bekta i menak bnamelerinde en s k geçen amanist motiflerden birisi de budur. Eliade, ate in yak c l na kar koyabilme gücünün, amanizmin d ndaki baz büyü sistemlerinde de görüldü ünü söylemektedir.
  • 14. www.altinicizdiklerim.com 14 Mo ol amanlar n n ate le olan bu ilgileri, 1258'de Hülagü'nun Ba dat zapt ndan itibaren Rufailik tarikat na da geçmi , bu tarihten sonra uraya buraya da lan Rufai dervi leri, amanlardan ö rendikleri uygulamalar göstermeye ba lam lard . Kemiklerden Diriltmek ( ntermezzo) Hac Bekta 'a, yeni mürit olmu bir adamca z, onu ve öteki, müritleri evine yeme e davet eder. Yemek için evinde ne kadar kuzusu varsa hepsini bo azlar. ... Dua biter bitmez kuzular n hepsi de dirilerek aya a kalkarlar. Bekta i menak bnamelerinden nakledilen her iki menkabede de kemiklerden dirilme inanc dile getirilmektedir, M. Van Bruinessen, Bekta ilerdeki bu inanc n, aynen ran'da Ehl-i Hak Kürtler aras nda da çok yayg n oldu unu tespit etmi tir. Bu iki örnekle Müslüman ve H ristiyan gelene indeki yerini tespit edebildi imiz kemiklerden dirilme inanc n n, ba ka dinlerde de mevcut oldu u anla l yor. ... Eliade, iptidai dinlerde rastlanan kemiklerden dirilme inanc n n tipi bir Orta ve Kuzey Asya inanc oldu unu kabul etmektedir. Gerçekten bütün arkeolojik kaynaklar muhtelif Asya kavimlerinin çok eski zamanlardan beri iskelete büyük bir önem atfettiklerini ve ki inin yahut hayvan n yeniden dirili inin bu sayede olaca n dü ündüklerini gösterir mahiyettedir. Bu sebeple, insan veya hayvan öldü ü zaman kemiklerinin en ufak bir parças n n bile kaybolmamas na özen ve dikkat gösterilirdi. slam öncesi devirde Türkler ve Mo ollarda kurbanlar n etleri yenildikten sonra kemikleri k r l p parçalanmaz, büyük bir itina ile toplanarak ya gömülür ya da yak l rd . Bu sürede o hayvan n gökte yeniden dirilerek Tanr ya ula aca na inan l rd . Türk ve Mo ollarda ba ka bir inanc n te ekkül etti i görülmektedir: Dü man n tekrar dirilip güçlenmesine engel olmak, öldürüldü ü zaman cesedini dolay s yla kemiklerini yakmakla mümkün olacakt r. Bu inanc n etkisiyle hareket eden Türkler ve Mo ollar n büyük dü manlar n n cesetlerini bazen gerekirse mezarlar ndan ç kararak yakt klar na dair tarihte misaller bulunmaktad r. Anadolu'da yayg n inanca göre, insan n kuyruk sokumunda bulunan kemi i asla çürümez. Çünkü k yamet gününde insanlar bu kemikten dirileceklerdir. Kad n-Erkek Mü terek Ayinler (Ayin-i Cem) Rum Erenleri'nin Bac denilen kad n velilerle bir arada oturup kalkt klar ... aman st Türklerin uygulad klar bu kad nl erkekli dini ayin ve merasimler, bilindi i üzere, Müslümanl n kabulünden sonra da, özellikle göçebeler aras nda devam etmi tir. Kad nl -erkekli bu ayinlerin eski ran'da da bir gelenek oldu u ve özellikle Maniheistlerin bu tip ayinler yapt klar na dair tarihi haberler mevcuttur. Hatta Peuch'un bildirdi ine göre, baz geceler yap lan kad n-erkek kar k bu ayinler dolay s yla Maniheistlerin has mlar nca dedikodular ve Türkiye'deki "mum söndü" hikayesine benzer as ls z rivayetler ç kar lmaktayd . Tahta K l çla Sava mak
  • 15. www.altinicizdiklerim.com 15 Bekta i velilerinin ortak bir yanlar da, tahta bir k l ca sahip olmalar , bununla yerine göre ejderha, yerine göre kafirlerle sava arak onlar öldürmeleridir. Bu motif, menak bnamelerden ba ka Osmanl Devleti'nin kurulu y llar n anlatan ilk devir vakayinamelerinde bile vard r. amanlar n ayin yaparken kulland klar aletlerden birinin de tahta k l ç oldu unu gösteriyor. ... Yani tahta k l ç, er kuvvetlerle mücadele için bir sava arac d r. Görüldü ü üzere, tahta k l ç, hemen hemen XIII.-XV. yüzy llarda ya am ve bir k sm ilk Bekta iler aras nda kabul edilen adlar geçen ah slar n velilik yönlerinin yan nda bir de gazilik taraflar oldu unu, kafirlerle mücadele ettiklerini gösteriyor. Hakikatte de bunlar n ço unun ilk devir Osmanl fetihlerine kat lm ki iler oldu unu bugün art k biliyoruz. O devirde bu ekilde hudutlarda sava an ve isimleri yaz ya geçmemi daha pek çok heterodoks dervi bulundu unu dü ünebiliriz. te tahta k l ç bunlar n adeta sembolü gibi olmu tur. UUZZAAKKDDOO UU VVEE RRAANN DD NNLLEERR KKAAYYNNAAKKLLII NNAANNÇÇ MMOOTT FFLLEERR Tenasüh (Reenkarnasyon, Metampsikoz) nanc Genel ve kaba bir tarifle, öldükten sonra insan n ruhunun ba ka bir bedene intikal suretiyle hayat n sürdürmesi eklinde ifade edilebilecek olan tenasüh inanc , eski dünyan n baz yerlerinde de i ik biçim ve anlay larda görülmü çok eski bir telakkidir. Musevilik ve H ristiyanl k gibi büyük Monoteist dinlerde reddedilen tenasüh inanc , slamiyet'te de kabul görmemi tir. Buna ra men slam tarihinde muhtelif heterodoks mezhep ve tarikatlarda geni çapta yer buldu u görülmekte, hatta bunlar n baz lar n n temel doktrinini te kil etti i mü ahede olunmaktad r. Mesela Ehl-i Rak (Aliilahilik) mezhebi, Yezidilik, Nusayrilik vs. böyledir. Türkiye'de ise özellikle K z lba l k ve Bekta ilik, bu inanca geni yer verir. Böylece eyhlerinin çok zamanlar evvel ayn yerlerde, yani Eski ehir dolaylar nda Seyyid Battal Gazi olarak ya ad n , imdi de Sultan ucauddin'in bedeninde zuhur etti ini anlam olurlar. Hac Bekta 'a ait menkabede ise, Hz. Ali nin Hac Bekta olarak yeniden dünyaya geldi i belirtilmektedir. Bekta iler ve K z lba lar, Hz. Ali nin birçok kal plarda her devir ve zamanda yeryüzünde mutlaka mevcut oldu una inanmaktad rlar. Bu iki tip tenasüh inanc nda asl nda gizli bir hulul inanc da mevcuttur. E er dikkat edilirse yukar da nakledilen nefeslerde bu gizli hulul, yani Allah' n insan vücuduna girmesi telakkisi rahatl kla sezilebilir. Seyyid Battal donu, Adem donu, Ali donu vs. terkiplerde yer alan bu kelime, ruhun girdi i bedeni kastetmektedir. ran'da Ehl-i Haklar'da ruhun bu ekilde kal ptan kal ba girmesi don-be-don dola mak tarz nda ifade edilmektedir. Türkçe de de donuna girmek biçiminde kullan lmaktad r. kinci kelime, s r terimidir. Ali s rr , s rr- Muhammed, Ata s rr vs. terkiplerde geçen bu kelime ise, beden de i tiren ruhu belirtmekte olup Bekta i-K z lba metinlerinde çok s k geçer.
  • 16. www.altinicizdiklerim.com 16 Ay n hilal eklinden ba layarak zamanla dolunay halinde en olgun biçimine girip giderek kaybolmas gibi, ruh da hilal gibi bir bedende do makta, olgun ya a gelmekte ve zaman dolunca bedenin ölümüyle ondan ç k p yepyeni bir ba ka bedende ortaya ç kmaktad r. Zahirde hangi biçimde görünürse görünsün ay ayn ay oldu u gibi, hangi bedene girerse girsin ruh da ayn ruhtur. Zamanla Bekta ilik ve daha ba ka tarikatlar n içinde iyice i lenen tenasüh inanc bilhassa K z lba zümrelerinde de temel inançlardan birini olu turmu , dolay s yla Türk heterodoksisinin de ana unsurlar ndan birini te kil etmi tir. Bundan dolay XVI. yüzy lda Safevi propagandas , On iki mam mezhebinde mevcut olmamas na, hatta reddedilmesine ra men, tenasüh inanc n kuvvetle i lemeye özen göstermi , belki de bu propagandan n Anadolu'daki Türkmen çevrelerinde sa lam bir ekilde tutunmas nda bunun önemli katk s olmu tur. ... Hatayi mahlas n kullanan ah smail'in ... Bugün Tahtac larda ve K z lba Kürtlerde tenasüh inanc bütün cepheleriyle ya amaktad r. Tahtac larda, iyi bir insan n ruhunun, öldükten sonra ba ka bir insan bedeninde, kötü bir insan n ruhunun ise kötülü ünün derecesine göre bir hayvan bedeninde cezas n tamamlay ncaya kadar hayat n devam ettirece ine inan lmaktad r. K z lba Kürtlerde de, Hak Muhammed Ali'ye iman edip de mür ide ikrar vermeyenler, dünyaya meyledip insanlara fenal k yapanlar, öldüklerinde hayvan donuna girip azap görürler. Bu itibarla daha slam öncesi devirde Budizm kanal yla Türkler'e giren tenasüh inanc n n, atalar kültü ile kolayca ba da an bir nitelik ta mas sebebiyle tutundu unu söylemek herhalde mümkündür. Baz ara t r c lar, özellikle hayvan kal b na girme telakkisini göz önüne alarak Türklerdeki tenasüh inanc n Totemizme ba lamakta ve bunun çok derin izler b rakarak amanizmin en kuvvetli unsurlar ndan biri haline geldi ini söylemektedirler. ... Türklerdeki tenasüh inanc n n kayna Budizm dir. Budizm'deki tenasüh inanc biraz yak ndan incelenecek olursa, aradaki büyük yak nl kolayca görmek kabildir. Üstelik dünya üzerinde tenasüh inanc n doktrininin temeli yapm ikinci bir din bulunmad n da hat rdan uzak tutmamal d r. ... VI. yüzy ldan itibaren Göktürkler ve daha sonra da Uygurlar aras nda uzun zaman Budizm'in mevcudiyeti de dü ünülürse, Türklerdeki tenasüh inanc na ba ka bir kaynak aramak fuzulidir. Budizm üzerinde yap lan çal malar, gerçekte bu inanc n Buda'n n ya ad devirden çok eski zamanlarda Hindistan'da mevcut oldu unu ortaya ç karm t r. ... Buda'dan önce Brahmanlar bu inanc benimsemi ler ve i lemi lerdir. Budizm te ekkül ederken, eski Hint inançlar ndan bir k sm n kendi bünyesine ald biliniyordu, ki tenasüh de bunlardan biriydi. Ancak Budizm bunu daha da geli tirip sistemle tirmi tir. Budizm'in tenasüh telakkisine göre, ruhun ölümden sonra ba ka bir cesede girmesi kaç n lmazd r. O halde iyi i ler yapan kimseler asla ölümden korkmamal d r. Ancak kötülük i leyenler için durum farkl d r; çünkü onlar kal p de i tirirken insan bedenine de il, her seferinde biri ötekinden kötü hayvan kal b na girmek suretiyle cezaland r lacakt r.
  • 17. www.altinicizdiklerim.com 17 smaililer ve Nusayriler aras nda, hatta Yezidilerde de bu inanc n mevcudiyeti birçok örnekleriyle biliniyor. Bunlara göre insan ruhunun tekamülü, sürekli don de i tirmeye, yani don-be-don dola maya ba l d r. Bu, biraz Bekta ilikteki devir nazariyesine benzemekle beraber devir de ildir. Zira devirde, insan ruhunun daha ilk yarat l ta cans z varl klara, onlardan bitkilere, bitkilerden hayvanlara, hayvanlardan da insanlara intikal suretiyle en yüksek yarat l biçimine do ru bir geli me söz konusudur. Hulul (Enkarnasyon) nanc Türk heterodoksisinin temel inançlar ndan biri de, hulul, yani, Allah' n insan bedenine girmesi inanc d r. Yani Cenab Hak kendi kudretinin aç a ç kmas ve insanlar taraf ndan tan nmas için insan eklinde görünmeyi uygun bulmu tur. A k Pa an n sanki Cenab Hakk' n zuhur etti i beden oldu u anlat lmak istenmi tir. Hulul inanc yla ilgili as l çarp c ifadeler Vilayetname-i Otman Baba'da bulunmaktad r. ... Yani cisim olarak yarat lmadan önce ruhlar aleminde insanlara "Ben sizin rabbiniz de il miyim?" eklinde hitap edip onlardan Evet, rabbimizsin cevab n alan Allah' n Otman Baba'da tecelli etti ini gören Turnac Baba, önünde secde yapm t . ... Otman Baba kendini gösterip öyle ba rm t : Ya bu söyleyen kimdir? Bu sözlerin aç kça ifade etti i üzere Otman Baba Allah n kendine hulul etti ini belirtmek istiyordu; zaten gitti i her yerde kendinin ve müritlerinin tutuklanmas da hep bu yüzdendi. Hulul inanc n n, Tanr n n insan olarak dü ünülmesi demek olan antropomorfizmle bir alakas yoktur. Hulul inanc biraz incelendi inde Budizm ve Zerdü tlükle yak n ilgisinin bulundu u görülür. Zerdü tlükte de buna benzer bir durum vard r. Esasen modern ara t rmalar, geni çapta Hint- ran inançlar n n hakim bulundu u bir muhit olan bugünkü Afganistan denilen bölgede doktrinini geli tiren Zerdü t ün, Budist unsurlardan bir k sm n kendi sistemine ald n göstermektedir. ... Zerdü t, adeta ortaya koydu u inançlar n merkezini te kil eden Ahura Mazda'n n yeryüzüne inmi insan timsali kabul edilmektedir. Me hur Mukanna' n da, Allah n kendisine hulul etti ine inand n biliyoruz. Mukanna'ya göre Allah önce Hz. Adem olarak yeryüzünde görünmü , sonra Nuh Peygambere hulul etmi , ondan sonra s ras yla bütün büyük peygamberler vas tas yla Muhammed'e kadar gelmi tir. Hz. Muhammed'den Hz. Ali'ye hulul eden Allah, s rayla evlad na ve nihayet Ebu Müslim Horasani'ye geçerek onun bedeninde ya am , en son olarak da kendi vücuduna hulul etmi ti. Mukanna'n n bu telakkisi ile yukar da Otman Baba'n n sözleri, Kaygusuz Abdal ve Muhyiddin Abdal' n nefesleri aras ndaki yak nl k hatta aynilik sezilmeyecek gibi de ildir. Bütün bu menkabe ve nefeslerden bir sonuç ç kar lmak istenirse görülecek olan udur: Ana inanç, Allah' n önce Adem Peygamber olarak yeryüzünde göründü ü, sonra s ras yla öteki büyük peygamberlerin ( it, dris, Nuh, brahim vs.) bedenlerinde hulul ederek en son Hz.
  • 18. www.altinicizdiklerim.com 18 Muhammed'de zuhura geldi idir. Hz. Muhammed'den Hz. Ali'ye, ondan evlad na hulul eden Allah, daha sonra iilik tarihinin büyük isimlerini dola m ve Hac Bekta a gelmi tir. Hac Bekta 'tan sonra ise, Bekta ili in takdis etti i bütün büyük evliyay dola arak onlar n vücutlar nda hulul etmi tir. Bu hüviyetiyle bu telakkiye tecessüd, yani Allah n bir insan vücudunda cesetlenmesi de denilebilir. Otman Baba'n n sözleri, tam bir tecessüd ifadesidir. Anla ld üzere, Allah' n ruhu her insan n bedenine hulul etmez. Onun hulul edece i bedenin hem maddi hem manevi bak mdan her türlü noksan, kusur ve kötülüklerden ar nm olmas laz md r. Böyle insanlar az oldu u için tam hulul ancak Hz. Ali'de olmu tur. Bazen Allah Hz. Ali'de oldu u gibi, bütün hüviyetiyle bir bedene hulul etmeyebilir. Bu takdirde ya fiilleri ile, ya s fatlar ile veya zat ile tecelli eder. Ama bunlar n üçünün bir arada bulundu u bir beden Hz. Ali den sonra gelmeyecektir. Bu itibarla, Hz. Ali'den sonra Allah' n hulul etti i hiçbir beden tam hulule mazhar olmu de ildir. Eskiden baz mutasavv flar n, Allah n nurunun güzel yüzlü insanlarda tecelli eyledi ine inand klar n biliyoruz. Hatta baz lar n n bunu hulule kadar vard rd klar da malumdur. Böyle bir hulul inanc n n Hulmaniyye mezhebi mensuplar aras nda da bulundu u anla l yor. ekil (Don) De i tirme (Metamorfoz) ekil de i tirme genellikle üstün bir güç, yerine göre Allah, sihirbaz, cad , evliya taraf ndan, ya yap lan bir iyili e kar l k mükafat veya kötülü ü ceza olarak gerçekle tirilmektedir. Ço u defa bu motifle, bir a ac n, hayvan n yahut cans z bir nesnenin imdiki haline nas l geldi i aç klanmaya çal l r. ekil de i tirmeyi ifade için Türk menkabe, masal ve efsanelerinde donuna girmek deyiminin kullan ld görülür: Geyik donuna girmek (geyik olmak), güvercin donuna girmek (güvercin olmak)gibi. amanlar n yapt hemen her ayinde mutlaka hayvan yer almaktad r. Bir bak ma aman, insan-hayvand r. Dü man ruhlara kar hayvan k l na girerek sava r; gökyüzüne yapt seyahati hayvanlar arac l yla yapar. Bu itibarla geyik k l na giren Türk dervi lerinin bu menkabeleri amanizm'le ilgilidir; Budizm'le alakas n dü ünmek çok uzaklara gitmek olur. Bu konuyu en iyi inceleyenlerden biri olan Saadet Ça atay ise aksi görü ü ileri sürmekte, hatta meselenin Budizm'le ilgisini örneklerle ortaya koymaktad r. Bu hikayenin, karn nda yavrusu olan bir ceylan avc dan kurtarmak için kendini feda eden Buda'n n anlat ld Kral Brahmadotta catakas yla ilgisi S.Ça atay taraf ndan incelenmi , ayn geyik hikayesinin Kazakça manzum bir varyant ile de kar la t r lm t r. Bütün bunlar bir önemli hususu daha meydana ç karmaktad r ki, o da geyi in slami devirde hem Orta Asya'da hem de Anadolu'da evliyal k mefhumu ile s k alakas d r. Geyi in bilhassa Bekta i ve K z lba zümrelerinde mukaddes bir hayvan kabul edilmesiyle alakadard r. Temelinde hiç üphesiz Buda-geyik münasebetinden geli tirilen evliya-geyik ili kisi bulunan bu telakki, Anadolu'da ortaya ç km olmay p slam öncesine dayanmaktad r. Bu inanc n sonucu, geyi in avlanmas kesinlikle yasaklanm görünüyor. Bütün Tahtac ve Yörük
  • 19. www.altinicizdiklerim.com 19 a iretlerinde, geyik vuran avc lar n ba lar na mutlaka bir felaket gelece i inanc n n mevcudiyeti dikkati çekiyor ve bu konuda say s z olaylar naklediliyor. Geyik, ku ya da ba ka herhangi bir hayvan n ekline girmeye dair inançlar, bir k sm bize amanizm'le intikal etmi gibi görünmekle beraber gerçekte tipik Budist inançlard r ve büyük bir ihtimalle, daha Orta Asya'da Budizm in Türkler taraf ndan kabulü esnas nda amanizm'e geçmi bulunmaktad r. Havada Uçma (Levitasyon) Eliade' n belirtti ine göre tipik bir Budist inanç olan havada uçman n eski Budist evliya, yogi ve sihirbazlar n n menkabelerinde birçok örne i vard r. Eliade bunun, eski Hint'in halk inançlar ndaki mistik metotlar aras nda birinci s ray i gal etti ini söyler. Dört Unsur(Anas r- Erbaa) nanc Bekta ili in önemli inançlar ndan birini te kil eden bu anas r (unsurlar) telakkisinin, baz lar nca bizzat Hac Bekta ' n yazd kabul edilen Makalat'ta da kuvvetle i lendi i görülmektedir. Allah insanlar bu dört unsurdan yaratm t r. Dolay s yla bu unsurlar n özelli ini ta rlar. Abidler denilen eriat ehli, yelden yarat lm t r. Zahidler, tarikat ehli olup oddan yarat lm t r. Marifet ehli olan arifler sudan, sonuncular te kil eden muhabbet ehli muhipler ise topraktan yarat lm lard r. Tarih kaynaklar dört unsur inanc n n slamiyet e girmeden çok evvel eski Türklerde tan nd n gösteriyor. ... Türkler ate e, fevkalade bir kutsiyet izafe ediyorlar. Ayn ekilde hava ve suyu takdis edip topra a büyük bir önem veriyorlar. Çin de ... be elemandan söz edilmektedir: A aç: i areti yin, temsilci hayvan kaplan; toprak: i areti siu, temsilci hayvan köpek; su: i areti hai, temsilci hayvan domuz; ate : i areti sseu, temsilci hayvan y lan. Menkabelerdeki anas r telakkisine tam anlam yla uyan bir ba ka telakkiyi biz ilk devir Budizm'inde buluyoruz. Buna göre yeryüzündeki her madde u dört unsurdan, yani toprak, su, ate ve rüzgardan yarat lm t r. Ancak, insan n dört unsurdan yarat ld na dair Bekta ilikteki inanc n, ilk insan n be unsurdan mürekkep oldu una dair Maniheizm'deki telakkiyi hat rlatt n da hesaba katmak mant kl olacakt r. Ate Kültü Zerdü tlükte ate in temizleyicili ine ve hayat yenileyicili ine inan lmaktad r. ... Ate in Mazdeizm'de de temel bir öneme haiz oldu u bilinmektedir. De i ik yörelerde, üzerlik denilen bir bitkinin ate e at lan tohumlar yla hastay tütsüleme. ... Ayr ca yine Anadolu'nun pek çok yerinde dü ün, bayram vs. zamanlar nda, yak lan ate lerin üstünden atlamak, çevresinde raksetmek, dönmek eklinde görülen sinsin oyunu da, eski ate ayinlerinin mahiyetini kaybetmi ve folklora yerle mi bir eklinden ba ka bir ey olmamal d r. Anadolu'da Sünni halk aras nda ate kültünü yans tan bu gibi uygulamalar, K z lba Türkler ve Kürtlerde daha belirgin ve asl na daha yak nd r. ... Eski Türkler ve Mo ollarda, günümüzde
  • 20. www.altinicizdiklerim.com 20 Sibirya'da ve Altaylarda ate e kar yap lmas yasak i ler, aynen K z lba Türkler ve Kürtlerde de geçerlidir. Ate e b çak tutmak, su dökmek, pis bir ey atmak yasakt r. Bunlar n, ate in ölümüne sebep olacaklar için u ursuzluk getirdi ine inan l r. Bir evde oca n devaml yanmas , o ailenin saadet ve süreklili ine i aret say lm t r. "Oca n yans n", Oca n sönsün gibi dua ve beddualar, as l manas bugün kaybolmakla beraber, hep bu eski inanc n ifadesidir. KK TTAABB--II MMUUKKAADDDDEESS KKAAYYNNAAKKLLII NNAANNÇÇ MMOOTT FFLLEERR slamiyet'te haça gerilenin Hz. sa olmay p Allah taraf ndan ona benzetilen münaf k bir havari oldu u ve ölmeden önce Hz. sa'n n sa olarak Allah kat na ç kt kabul edilir. Burada unu unutmamak laz m geliyor: Bütün bu inanç örneklerinde herhangi bir insan de il, bir kral, bir peygamber, bir hükümdar ve bir velinin ölmeyip gö e yükselmesi bahis konusudur. Her insan için böyle bir sonuçtan söz edilmemektedir. Her iki tip menkabenin hem Kitab Mukaddes, hem de Kur'an- Kerim'de örne ini bulabiliyoruz. lkinde, Filistinlilerle cenge tutu up susayan Samson'un, tam susuzluktan ölece i s rada, Rabbin emriyle yerden su ç kar p içti i hikaye olunur. ... Bizde halk aras nda em'un Gazi diye bilinen zat budur ve anlat lan hikayeleri büyük ço unlu uyla Kitab- Mukaddes'ten al nmad r. Anadolu d eski Türk efsane ve masallar nda yerden veya kayadan su ç karma motifinin bulunmamas bunun eski Türk inançlar yla alakas olmad n göstermeye yeter. Menak b- Hac Bekta - Veli de ... Seyyid Cemal'in o lu Asildo an bir aral k Rumeli taraf na geçmek üzere Gelibolu kar s nda bo az n kenar na gelmi tir. ... Bu menkabenin yine ayn yerde geçen bir benzeri Seyyid Ali Sultan için de anlat l r. Yaln z bu defa ad geçenin, kay kç lar n muhalefeti üzerine, ete ini kumla doldurup avuç avuç denize serpti i, kum serpilen yerlerin kara yolu haline geldi i kaydedilmektedir. Bir menkabesine göre de, Hac m Sultan' n ya mur sebebiyle kabaran rma yar p kar ya geçti i anlat l r. SSOONNUUÇÇ Menak bnamelerde mevcut inanç motiflerinin toplam miktar na göre bir s ralama yap lacak olursa, öyle bir tablo ile kar la lmaktad r. Tabiat kültleri ile alakal sadece 14 motife kar l k, 27 amanist, 48 Uzak Do u ve ran dinleriyle ilgili motif mevcuttur. Kitab- Mukaddes kaynakl motifler ise 46 tanedir. Toplam miktar 145 oldu una bak l rsa bunun %10 u Tabiat Kültleri, %25 i amanizm, %33'ü Uzak Do u ve ran dinleri %32'si Kitab- Mukaddes men eli motifler olmak üzere bir da l m gösterdi i ortaya ç kmaktad r.... Bu da l mda, Uzak Do u ve ran dinleri umumi bir grupland rman n ifadesidir. Oysa bu % 33'lük pay n içinde Budizm, Maniheizm, Zerdü tilik, Mazdeizm ve Mazdekizm gibi muhtelif dinler bulunmaktad r. Böyle bir genel grupland rma, öteki tek men elerle daha kolay k yaslama yapabilmek için tercih edilmi tir. Aksi halde nispet büyüklü üne göre yap lacak bir s ralamada % 32'lik bir hisse ile Kitab- Mukaddes men eli motifin birinci, %25'lik bir nispetle amanist motiflerin ikinci s ray alacaklar anla l r. Kitab- Mukaddes
  • 21. www.altinicizdiklerim.com 21 motiflerinin propaganda için bu kadar rahat kullan lmas nda kanaatimizce bir k sm n n slami inançlarda da mevcut olmas n n pay n bilhassa zikretmelidir. Nitekim 46 motifin en az yar s slami gelenekte de mevcuttur. Umumi s ralama göz önüne al nd nda Türk heterodoksisinin unsurlar n te kil eden slam öncesi inançlar n Bekta i menak bnamelerindeki a rl k noktas n n amanizm de il, Budizm ile Maniheizm ve daha sonra öteki ran dinlerinin meydana getirdi i grup oldu u aç a ç kmaktad r. iili e ait motiflerin biraz zay f kal dikkati çekiyor. ... Hz. Ali ve On iki mam kültünden ba ka herhangi bir motife rastlanmamas , di erlerinde bu konuda tek sat r dahi bulunmamas alt çizilecek bir husustur. ... Bu vesileyle Anadolu Türk heterodoksisine vücut veren ana faktörün iilik de il slam öncesi dinlerden kalan inançlar oldu u da aç k bir surette belirlenmi bulunmaktad r.