4. 1902 doğumlu Selahattin PINAR, 1902 doğumlu Afife JALE,
Ticaret Mektebi'ni bırakıp müziğe İstanbul Kız Sanayi Mektebi'nde
başladı. okuyordu.
Oysa babası eski Denizli Ama onun aklı tiyatrodaydı. Oysa
Milletvekili Sadık Bey, onun o yıllarda, Müslüman kadınların
hukukçu olmasını istiyordu. sahneye çıkmaları yasaktı.
Bir gün Denizli'den gelen eşraf Buna rağmen 16 yaşında talebe
için kurulmuş bir sofrada Sadık olarak Darulbedai'ye başvurdu
Bey'e oğlunu sordular; ve kabul edildi.
Selahattin de sofradaydı. Sadık Babası Hidayet Bey, kızını bu
Bey, o yokmuş gibi “Selahattin sevdadan vazgeçirmek için çok
çalgıcı oldu” dedi. Selahattin uğraştı. Başaramayınca
ayağa fırladı ve sertleşti. Ona “Fahişe” dediği
“Babacığım, rica ederim! Ben bir gün “Benim Afife diye bir
çalgıcı değil, sanatkârım” diye kızım yok” diye gürledi.
itiraz etti. Zaten Afife artık sahnede, “Jale”
Sadık Bey, pek sevimsiz bir adını kullanıyordu.
küfürle yanıtladı bu çıkışı. Sanatı için baba evini terk etti…
4
5. Bunun üzerine Selahattin Afife Jale ise Darulbedai'de
Pınar, ceketini alıp sofrayı terk sahneye çıkıp “Tiyatrodaki ilk
etti. Kapıdan çıkarken döndü Müslüman kadın oyuncu” olarak
ve babasına şöyle dedi; tarihe geçmiş, ancak tiyatro
Bir gün gelecek, benim adımla zaptiye tarafından basılınca
anılacaksınız. kapı önüne konulmuştu.
Sadık Bey, yanı başında duran gaz
lambasını oğluna doğru fırlattı.
Çıkan yangını güç bela
söndürdüler.
Selahattin kapıyı çarpıp çıkmıştı
bile.
İşsiz, sahnesiz ve kimsesizdi.
Asla baba evine geri
dönmeyecekti… Acısını yatıştırıcı haplarla
dindirmeye çalışıyordu.
5
6. İkisi de 25 yaşındaydı.
Belki de güftedeki gibi Hicaz makamındaki o Selahattin Pınar
bestesindeki gibi
“Bir Bahar Akşamı” rastlaştılar Kuşdili Çayırında...
Hafız Burhan konserinde...
Selahattin Pınar, üstadın arkasında tambur çalıyordu.
Nicedir saz salonlarının en sevilen besteci ve icracılarındandı.
6
7. “İçimde uyanan eski bir arzu, dedi ki yıllardır aradığın bu.
Şimdi soruyorum büküp boynumu, daha önceleri neredeydiniz?”
dediler ve evlenmeye karar verdiler.
7
8. Gençliklerini acılar içinde harcamışlardı. Evlenince hayat boyu
ıskaladıkları her şeyi birlikte yapmaya çalıştılar.
Evde saklambaç oynadılar. Bahçede enginar yetiştirip yarıştılar.
“Bir çocuk resmi” kıvamında şiirler yazdılar.
Pınar çaldı; Afife dinledi. Ancak güzel günler uzun sürmedi.
8
9. Ama Pınar, eşine öfkeden çok,
merhamet duyuyordu. Onu
Afife, tiyatrosuz hayata döndürebilmek için
yaşayamıyordu ve tiyatronun çırpınmaya başladı.
boşluğunu uyuşturucularla Sürekli melankolik besteler
dolduruyordu. yapar olmuştu.
Suriye'li bir eczacı onu “Nereden Sevdim O Zalim
morfine alıştırmıştı. Kadını”,
“Yalnız Benim Ol, El Yüzüne
Selahattin Pınar, bir gün eşinin Bakma Sakın Sen”,
öğle uykusu için çekildiği “Ne Demiştin Niçin Caydın
odanın anahtar deliğinden Sözünden” bunlardan
içeri baktığında, damarına yalnızca bir kaçıydı.
morfin şırınga ettiğini gördü Çırpındılar, bu gidişi geri
ve çöktü. çevirebilmek için...
Morfin için eczacıyla ilişkiye Olmadı!
girmişti Afife. Selahattin Pınar, kendisi de
morfin tuzağına düşer gibi
oldu.
9
10. Bunun üzerine Afife, “Terk et beni” diye yalvardı ona.
“Yoksa sen de mahvolacaksın, bırak beni gideyim” dedi.
Pınar, 6 ay sonra Afife Jale'yi terk etti.
Şimdi ikisi için de en kötü yıllar başlıyordu.
Afife, kimsesiz ve beş parasız, tenha parklarda yatıp
kalkar, aşevlerinde karnını doyururken, ayrıldığı eşinin
kendisinin ardından yazdığı şarkıları taş plaktan dinleyip
ağlardı.
Ayrılık acısını yeni bir evlilikte dindirmeyi deneyen Selahattin
Pınar ise, hiç birlikte yatmadığı bu ikinci eşinden kısa sürede
ayrıldı.
10
11. Afife Jale, kimsesizliğin, terk edilmişliğin, yoksulluğun son
durağı olan Balıklı Rum Hastanesi'nde bir deri bir kemik veda
etti hayata…
Ölümü gazetelere haber bile olmadı.
Cenazesine 4 kişi katıldı.
Mezar yeri de mektupları ve fotoğraflarıyla birlikte kaybolup
gitti.
Unutuldu.
11
12. Selahattin Pınar, Afife'nin ölümünün ardından paraladı kendini...
“Ayrılık Yarı Ölmekmiş”,
“Kalbim Yine Üzgün, Seni Andım da Derinden”,
“Bakışı Çağırır Beni Uzaktan”
gibi nice, hicran dolu besteye imza attı.
12
13. Son katıldığı radyo programında “Hatıralar” şarkısını seslendirdi;
“Beni de alın koynunuza hatıralar. Dolanıp kalayım bir an
boynunuza hatıralar...”
13
14. Bir süre sonra müdavimi olduğu Todori meyhanesine
gitti, doktorların yasak ettiği ne varsa hepsini ısmarlayıp
sofrayı donattı.
Rakısını yudumlarken, son nefesini verdi.
14
15. “Her yıl ölüm yıldönümümde mezarıma bir büyük rakı dökün” diye
vasiyet etti.
58 yıllık ömrünün son yolculuğuna mezarlıkta kendi bestesi
çalınarak uğurlandı;
“Söndü yâdımda akisler gibi aşkın seheri...”
15