Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...
Bismillah Yolculuğu
1.
2. Eski zamanın birinde deresinin şırıl şırıl aktığı çimenlerinin yemyeşil parladığı bahçesinde rengarenk
çiçeklerin yetiştirildiği şirin küçük bir köy varimiş.Bu köyün insanları birbirine karşı nezaketli,kibar,birbirini
kırmayan,komşuluk hakkını gözeten,yardım sever insanlarmış.Hele çocukları o kadar akıllı zeki ve tatlı
çocuklarmış ki onları sevmemek mümkün değilmiş.
Bu küçük köye her hafta yaşlı şirin bir dede uğrarmış.Bu dede sırtında heybesiyle köy köy dolaşır
çocuklara nasihatler ve hikayeler anlatırmış.Anlatırmış anlatmasına ama bunun karşılığında da onu
dinleyen çocuklara şeker dağıtırmış.Her hikaye sonunda çocukların daha da isteklenmesi için bazen
elma şekeri bazen nohutlu şeker bazen pamuk şekeri taşırmış yanında, ki hikaye bittiğinde çocuklara
dağıtsın.
İşte,yine böyle günlerin birinde şeker dede heybesine doldurduğu pamuk şekerleriyle bu köye
gelmiş...Tabi çocuk bu,şekerci dedeyi görecekte yerinde duracak hemen şekerci dedenin etrafını
sarmışlar..
3. şekerci dede anlatmaya koyulmuş ama önce her zaman olduğu gibi bu
hikaye sonunda çocuklara vereceği şekerin ismini hikayeye koymuş yani
hikayenin adını “pamuk şekeri hikayesi” olmuş.
“Bakın çocuklar” demiş “ben bu hikayeyi sizlere anlatıyorum ama sizden önce
kendi nefsime nasihat ediyorum.Çünkü kendi nefsini ıslah etmeyen
(düzeltmek) başkasınınkini düzeltip,kötülükten alıkoyamaz” demiş ve başlamış
anlatmayaaaa..
“İki arkadaş varmış.Bunlar bir yolculuğa çıkmaya karar vermişler.Yolculuk
dediğim öyle sıradan bir yolculuk değil uzun mu uzun,yorucumu yorucu bir
yolculukmuş.Bu iki arkadaştan adı Salih olanı alçak gönüllü,mütevazi,benlik
davasında olmayan,kendi halinde iyi ahlaklı birisiymiş.Diğeri ise,yani
Sakif,kendini beğenen,kibirli,gururlu adamın tekiymiş.
4. Salih ile Sakif çantalarını hazırlayıp yola koyulmadan önce Salih Sakif’e demiş
ki;”bak arkadaşım biz uzun bir yolculuğa çıkacağız.Bu yolculuk boyunca bir çok
tehlikeler olabilir.Bunun hırlısı var hırsızı var,yankesicisi var,mafyası var.Sen gel
biz,bizi bunlardan koruması için devletimizin başkanına gidelim ve ondan bir
eman name isteyelim.Yani onun koruması altında olduğumuza dair bir belge
alalım ki yol boyunca bize zarar verebilecek kişilere bu belgeyi gösterirsek
Başkanımıza olan saygı ve korkularından dolayı bize ilişemezler.
Ama bu sözler Sakifin bir kulağından girip birisinden çıkmış. Kendini beğenmiş ya
“ben” demiş; “öyle kimsenin adıyla hareket edecek bir insan değilim.Benim
ismim zaten yeter beni korumaya.Hem ben gücü kuvveti yerinde olan bir
insanım kimse bana hiçbir şey yapamaz” demiş ve almış eline valizini yola
koyulmuş.
Ama Salih öyle yapmamış, dediği gibi devletin başkanından emanname alıp
öyle yola çıkmış. Salih,Sakif’ten sonra yolculuğuna başlamasına rağmen
yolculuğu Sakifin yolculuğundan daha rahat geçmiş.
Sakif ise yol boyunca bir sürü tehlikeyle karşılaşmış.Gittiği her yerde onu
hırpalayanlar,dövenler,parasını alanlar olmuş, neler neler çekmemiş ki..Bir
yandan pişmanlığın verdiği manevi azap bir yandan da parasızlık ve açlığın ona
verdiği maddi sıkıntı onu sefalete düçar etmiş..
5. BİS
MİL
LA
H
Bismilla
h
Ama Salih öyle değilmiş.Gittiği her yerde elindeki emanname sayesinde o kadar
hoş karşılanmış ki ikramda bulunanlar mı dersin huzurunda el pençe divan
duranlar mı dersin.Herkes onu memnun etmek için elinden gelen her şeyi
yapmış.Sırf elinde ki emanname sayesinde…
İşte demiş Şekerci Dede “evlatlarım bu dünya hayatı öyle bir yolculuktur ki hem
uzun hem tehlikeleri çok.
Ama bu tehlikelere maruz kalmamak için tek yapacağınız şey
“Bismillahirrahmanirrahim” demektir.Ve bütün kainatın yaratıcısı ve hükümdarı
olan Allah’ın ismiyle hareket etmektir.Onun himayesine girmekle nihayetsiz
acizliğimiz ve fakirliğimiz bizi sonsuz kuvvet ve kudret sahibi olan Allahın
rahmetine rapteder (bağlar).
Ve biliyor musunuz çocuklar, etrafınıza bir bakın bu gördüğünüz her şey ama her
şey her an “bismillah” diyor.
Elma ağacı “bismillah” diyerek bize o lezzetli elmaları sunuyor ve bizden hiçbir
karşılık da beklemiyor.Çünkü bunu sadece Allah için ve onun adıyla yapıyor.Şu
gördüğünüz koyunlar,keçiler,inekler her biri ayrı ayrı “bismillah” diyor.
6. bismilla
h
bismillah
Ve her gün çeşmeler gibi hiç birimizden karşılık
beklemeden bizlere o enfes ve vitaminlerle
donatılmış sütü sunuyorlar.Evet
çocuklar,kainatta gördüğünüz her şey
“bismillah” diyerek bizim hizmetimize amade
kılınmıştır ve hiç hallerinden şikayet
ettiklerini,görevlerini aksattıklarını da görmedik
değimli?..
Niye peki? Çünkü bunu Allah için yapıyorlar.
Kendilerine has bir şekilde Allah’a ibadet edip
O’nu tesbih ediyorlar…
Madem akılsız bu canlılar her hallerinde ve her
anlarında “bismillah” diyorlar.
Allah bize bunca nimet vermesine rağmen, biz
niye onun adıyla hareket etmeyelim?.Her şeye
O’nun adıyla başlamayalım..?Biz bu
hayvanlardan daha mı aşağıyız ki bize bunca
nimet veren nimetin sahibine nankörlük edelim
ve O’nun adıyla hareket etmeyelim..?
Siz yavrularım o nankör insanlardan olmayın
öyle kişileri de uyarmaya ve doğru yolu
göstermeye çalışın.
Peki demiş Şekerci Dede size bir sorum var.
7. ..
elhamdülill
ah
bismillah
Siz pazara gittiğinizde satıcıdan bir kilo elma alacaksınız.
Satıcı size bunu bedava verir mi.?
Çocuklar “hayıııııır” diye hep bir ağızdan cevap verdiler.O zaman demiş
Şekerci Dede; biz o elmayı ağaçtan bedava mı alıp yiyoruz ? bunu bize
veren Yaratıcımız bizden para istiyor mu? Hayır..Ama O’nun bizden
istediği başka bir şey var oda nedir biliyor musunuz..?
Çocuklar “hayıııııır” diye cevap vermişler..
Allah’ın bizden bu nimetler karşılığında istediği üç şey var.
Bunlar başta “bismillah” diyerek onu zikir etmek yani diliyle ve kalbiyle
anmak,sonda ”elhamdülillah” diyerek O’na şükür etmek.Ve ortada
bütün bu nimetleri bize bahşettiği için O’nu düşünmektir yani
fikirdir..demiş ve hikayesi bitmiş Şekerci Dede’nin..Ondan sonra Şekerci
Dede heybesinden çıkardığı pamuk şekerlerini çocuklara tek tek
dağıtmış..Bu durumdan pek hoşnut olan çocuklar hem manevi yönden
hem de maddi yönden büyük bir haz ve mutluluk içinde evlerinin yolunu
tutmuşlar..Ve bir daha ki haftayı sabırsızlıkla beklemeye koyulmuşlar