SlideShare a Scribd company logo
1 of 250
Download to read offline
www.harunyahya.org - www.harunyahya.net
Birinci Bask›: Aral›k, 2005
‹kinci Bask›: Ocak, 2006
Üçüncü Bask›: fiubat, 2006
Dördüncü Bask›: Mart, 2006
ARAfiTIRMA
YAYINCILIK
Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi
‹brahim Elmas ‹flmerkezi
A Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul
Tel: (0 212) 222 00 88
Bask›: Kelebek Matbaac›l›k
Litros Yolu, No: 4/1-A
Nevzat Fikret Koru Holding Binas›
Topkap›-‹stanbul
Tel: (0 212) 612 43 59
YAZAR ve ESERLERİ HAKKINDA
Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 yılında Ankara'da
doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamladı. Daha sonra İstanbul Mimar Si-
nan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölü-
mü'nde öğrenim gördü. 1980'li yıllardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek
çok eser hazırladı. Bunların yanı sıra, yazarın evrimcilerin sahtekarlıklarını, iddialarının
geçersizliğini ve Darwinizm'in kanlı ideolojilerle olan karanlık bağlantılarını ortaya koyan
çok önemli eserleri bulunmaktadır.
Harun Yahya'nın eserleri yaklaşık 30.000 resmin yer aldığı toplam 45.000 sayfalık
bir külliyattır ve bu külliyat 57 farklı dile çevrilmiştir.
Yazarın müstear ismi, inkarcı düşünceye karşı mücadele eden iki peygamberin ha-
tıralarına hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluşturul-
muştur. Yazar tarafından kitapların kapağında Resulullah'ın mührünün kullanılmış olma-
sının sembolik anlamı ise, kitapların içeriği ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-ı Kerim'in
Allah'ın son kitabı ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmasını rem-
zetmektedir. Yazar da, yayınladığı tüm çalışmalarında, Kuran'ı ve Resulullah'ın sünnetini
kendine rehber edinmiştir. Bu suretle, inkarcı düşünce sistemlerinin tüm temel iddiala-
rını tek tek çürütmeyi ve dine karşı yöneltilen itirazları tam olarak susturacak "son söz"ü
söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'ın
mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duası olarak kullanılmıştır.
Yazarın tüm çalışmalarındaki ortak hedef, Kuran'ın tebliğini dünyaya ulaştırmak,
böylelikle insanları Allah'ın varlığı, birliği ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde dü-
şünmeye sevk etmek ve inkarcı sistemlerin çürük temellerini ve sapkın uygulamalarını
gözler önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'nın
eserleri Hindistan'dan Amerika'ya,
İngiltere'den Endonezya'ya, Polon-
ya'dan Bosna Hersek'e, İspanya'dan
Brezilya'ya, Malezya'dan İtalya'ya,
Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya
kadar dünyanın daha pek çok ülke-
sinde beğeniyle okunmaktadır. İngi-
lizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca,
İspanyolca, Portekizce, Urduca,
Arapça, Arnavutça, Rusça, Boşnak-
ça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca,
Bengoli, Sırpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullanılıyor), Hausa (Afrika'da
yaygın olarak kullanılıyor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullanılıyor), Danimarkaca ve İsveçce gi-
bi pek çok dile çevrilen eserler, yurt dışında geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takip
edilmektedir.
Dünyanın dört bir yanında olağanüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insanın
iman etmesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine vesile olmaktadır. Kitapları
okuyan, inceleyen her kişi, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlaşılır ve samimi üslu-
bun, akılcı ve ilmi yaklaşımın farkına varmaktadır. Bu eserler süratli etki etme, kesin ne-
tice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri taşımaktadır. Bu eserleri oku-
yan ve üzerinde ciddi biçimde düşünen insanların, artık materyalist felsefeyi, ateizmi ve
diğer sapkın görüş ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün değil-
dir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklardır, çünkü fikri da-
yanakları çürütülmüştür. Çağımızdaki tüm inkarcı akımlar, Harun Yahya külliyatı karşı-
sında fikren mağlup olmuşlardır.
Kuşkusuz bu özellikler, Kuran'ın hikmet ve anlatım çarpıcılığından kaynaklanmak-
tadır. Yazarın kendisi bu eserlerden dolayı bir övünme içinde değildir, yalnızca Allah'ın
hidayetine vesile olmaya niyet etmiştir. Ayrıca bu eserlerin basımında ve yayınlanmasın-
da herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, insanların görmediklerini görmele-
rini sağlayan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmasını teşvik etmenin de, çok
önemli bir hizmet olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu değerli eserleri tanıtmak yerine, insanların zihinlerini bulandıran, fikri karmaşa
meydana getiren, kuşku ve tereddütleri dağıtmada, imanı kurtarmada güçlü ve keskin bir
etkisi olmadığı genel tecrübe ile sabit olan kitapları yaymak ise, emek ve zaman kaybına
neden olacaktır. İmanı kurtarma amacından ziyade, yazarının edebi gücünü vurgulamaya
yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyeceği açıktır. Bu konuda kuşkusu olanlar var-
sa, Harun Yahya'nın eserlerinin tek amacının dinsizliği çürütmek ve Kuran ahlakını yay-
mak olduğunu, bu hizmetteki etki, başarı ve samimiyetin açıkça görüldüğünü okuyucu-
ların genel kanaatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaşaların, Müslümanların çektikleri
eziyetlerin temel sebebi dinsizliğin fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulmanın yolu ise,
dinsizliğin fikren mağlup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konması ve Kuran ah-
lakının, insanların kavrayıp yaşayabilecekleri şekilde anlatılmasıdır. Dünyanın günden
güne daha fazla içine çekilmek istendiği zulüm, fesat ve kargaşa ortamı dikkate alındığın-
da bu hizmetin elden geldiğince hızlı ve etkili bir biçimde yapılması gerektiği açıktır. Ak-
si halde çok geç kalınabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmiş olan Harun Yahya külliyatı, Allah'ın izniy-
le, 21. yüzyılda dünya insanlarını Kuran'da tarif edilen huzur ve barışa, doğruluk ve
adalete, güzellik ve mutluluğa taşımaya bir vesile olacaktır.
OOKKUUYYUUCCUUYYAA
● Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›l-
mas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›-
d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek
çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Do-
lay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir
imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunlu-
dur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu neden-
le her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.
● Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm
kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar
Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleri ile
ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak fle-
kilde aç›klanmaktad›r.
● Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden
yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n an-
lat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymak-
tad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplar-
da anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edeme-
mektedirler.
● Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gi-
bi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek
isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi te-
fekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.
● Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na
ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n
tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini an-
latmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da
okunmas›n›n teflvik edilmesidir.
● Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise
önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özel-
likleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sa-
hip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabile-
ce¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
● Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli
kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat et-
meyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara
rastlayamazs›n›z.
ÖNSÖZ ................................................................10
G‹R‹fi...................................................................13
Evrimciler Arkeolojik Bulgular› Aç›klayamaz.........................................17
Evrimcilerin Hayali Kronolojisi ...............................................................24
Müminler Tarih Boyunca Medeni Bir Yaflam Sürmüfllerdir ..................29
Kültürel Birikim, Evrimsel Bir Süreç Yafland›¤›n› Göstermez...............35
MEDEN‹YET ‹LERLED‹⁄‹ G‹B‹ GER‹LER DE.....37
Medeniyetimizden Geriye Kalacaklar.....................................................45
Ma¤aralardaki Geliflmifl Sanat .................................................................57
GEÇM‹fi MEDEN‹YETLER‹N
HAYRANLIK UYANDIRAN ‹ZLER‹......................96
Geçmiflin ‹zleri Evrimi Yalanl›yor...........................................................102
‹nsanl›k Tarihinin fiafl›rt›c› Eserleri: Megalitler..........109
Newgrange...............................................................................................111
Stonehenge ..............................................................................................120
Tiahuanaco fiehrindeki Hayret Verici Kal›nt›lar.....................................123
Sanat ve Bilim Yönünden Muhteflem
Bir Medeniyet: Antik M›s›r............................................132
T›bb›n Kökeni Antik M›s›r'da..................................................................132
Eski M›s›r'da Geliflmifl Metalurji..............................................................137
fiehir Planlamac›l›¤› ve Alt Yap›n›n Eski M›s›r'daki Önemi ..................140
Antik M›s›rl›lar›n Tekstildeki Baflar›lar›...................................................142
Matematikte ‹leri Seviye..........................................................................144
S›rlarla Dolu ‹nfla Teknolojisi.....................................................................144
Piramitler Tekrar ‹nfla Edilmek ‹stense... .................................................148
Sümer Medeniyeti ............................................................158
‹leri Bir Medeniyet: Sümerler.....................................................................160
Sümerler ve Bilim ......................................................................................164
Tarihin Evrimi ‹ddialar›n› Çürüten
Bir Baflka Medeniyet: Mayalar .........................................172
Matematik Uzman› Mayalar ........................................................................176
Maya Takvimi ..............................................................................................178
Mayalar›n Astronomi Bilgileri.....................................................................179
Eski Maya fiehri Tikal'deki Yol A¤›............................................................182
Mayalar›n Kulland›¤› Diflli Çarklar .............................................................183
Dilin Evrimi Açmazı .........................................................192
HAK D‹N TAR‹H‹N
‹LK GÜNÜNDEN BER‹ VARDIR ............................196
Dinlerin Evrimi Yan›lg›s› Nas›l Geliflti? .........................197
Hak Dinin Tahrif Edilmesi...............................................200
Mezopotamya ve M›s›r'da Elde Edilen Arkeolojik Bulgular.....................201
Hindistan'da Bat›l Çok Tanr›l› ‹nanc›n Kökeni .........................................206
Avrupa Tarihinde Dinlerin Tahrif Edilmesi................................................207
Allah'›n Vahy Etti¤i Hak Din ......................................................................208
SONUÇ...................................................................210
Zamans›zl›k Gerçe¤ini Göz Ard› Etmemek ...................210
Zaman Kavram›n›n Asl› ..............................................................................211
"Geçmifl" Kavram› Haf›zam›zdaki Bilgilerden ‹barettir .............................212
Dünya Tarihi de Göreceli Bir Kavramd›r ..................................................214
Samimi Düflünmek ..........................................................216
EK BÖLÜM: DARWIN‹ZM'‹N ÇÖKÜfiÜ.................220
10
undan 700 bin y›l önce insanlar›n, çok iyi infla
edilmifl gemilerle okyanus yolculuklar› yapt›k-
lar›n› biliyor muydunuz? Ya da bize "ilkel ma-
¤ara adamlar›" olarak tan›t›lan insanlar›n, ger-
çekte günümüzdeki ressamlar› aratmayacak bir yetene¤e ve estetik
anlay›fl›na sahip olduklar›n› hiç duydunuz mu? 80 bin y›l önce ya-
flam›fl olan ve bize evrimciler taraf›ndan "maymun adam" gibi gös-
terilmeye çal›fl›lan Neandertal ›rk›n›n, müzik aletleri yapt›¤›n›, gi-
yim-kuflam zevkine sahip oldu¤unu, k›zg›n kumlarda biçimli san-
daletlerle gezdi¤ini biliyor muydunuz?
11
HARUN YAHYA
Büyük olas›l›kla bunlar›n hemen hiçbirini daha önce duyma-
m›fl olabilirsiniz. Aksine, bu insanlar›n yar› maymun yar› insan, ko-
nuflma yetene¤inden yoksun, dik duramayan, sadece garip h›r›lt›lar
ç›karan, vahfli ma¤ara adamlar› oldu¤u yan›lg›s›na kap›lm›fl olabi-
lirsiniz. Çünkü bu büyük yalan, yaklafl›k 150 y›ld›r dünyan›n dört
bir yan›nda insanlara telkin edilmektedir.
Bu telkinin amac› ise, materyalist felsefeyi ayakta tutabilmektir.
Materyalist, yani maddeci felsefe, Yarat›c›'n›n varl›¤›n› inkar
eder. Gerçekleri sapt›ran bu görüfle göre, evren ve madde ezelidir,
yani bir bafllang›c› dolay›s›yla bir Yarat›c›s› yoktur. Bu bat›l inanc›n
sözde bilimsel temelini ise evrim teorisi oluflturur. Çünkü materya-
listler, evrenin bir Yarat›c›s› olmad›¤›n› iddia ettikleri için bu evren-
deki canl›l›¤›n ve düzenin nas›l ortaya ç›kt›¤›na kendilerince bir
aç›klama getirmeleri gerekmektedir. Evrim teorisi bu amaçla kulla-
n›lan bir senaryodur. Bu senaryoya göre, evrendeki tüm düzen ve
canl›l›k, tesadüflerin sonucunda kendili¤inden oluflmufltur. ‹lkel
dünyada bulunan baz› cans›z maddeler tesadüfen biraraya gelerek
ilk canl› organizmay› oluflturmufllard›r. Milyonlarca y›l süren tesa-
düfler sonucunda ise bu ilk canl› organizman›n evrimleflmesiyle ev-
rim zincirinin en sonunda bulunan insan meydana gelmifltir. Her bi-
ri imkans›z olan milyonlarca aflaman›n sonucunda meydana geldi¤i
iddia edilen insan›n tarihi de, yine bu senaryoya uygun olarak hika-
yelefltirilmifltir.
Hiçbir bilimsel delili olmayan bu anlat›ma göre insanl›k tarihi
flöyledir: Nas›l ki canl›l›k ilkel bir organizmadan, en geliflmifl orga-
nizma olan insana kadar ilerlemiflse, insanl›k tarihi de en ilkel insan
toplumundan en geliflmifl insan toplumuna do¤ru ilerleme göster-
mifl olmal›d›r. Bu, bilimsel dayana¤› olmayan bir varsay›md›r. Ve bu
varsay›m, materyalist felsefenin ve evrim teorisinin iddialar›na göre
AAddnnaann OOkkttaarr
haz›rlanm›fl olan insanl›k tarihinin temelini teflkil eder.
Evrimci bilim adamlar›, tek hücreden çok hücreye ve ard›ndan
maymundan insana do¤ru uzayan sözde evrim sürecini aç›klayabil-
mek için, tarihin geliflimini de senaryolaflt›rm›fllard›r. Bunun için 'il-
kel insan'›n yaflam fleklini aç›klayan "ma¤ara devri", "tafl devri" gibi
hayali dönemler uydurmufllard›r. "‹nsanlar maymunlarla ortak bir
atadan türemifllerdir" yalan›n› savunan evrimciler, bu iddialar›n›
kendilerince kan›tlayabilmek için aray›fla girmifller ve arkeolojik ka-
z›larda bulduklar› her tafl ya da ok parças›n› veya bir çömle¤i bu
do¤rultuda yorumlam›fllard›r. Oysa karanl›k bir ma¤arada postlara
bürünerek oturan, konuflma yetene¤i olmayan yar› insan yar› may-
mun canl›lar, yaln›zca birer hayal ürünüdür. ‹lkel insan hiçbir za-
man var olmam›fl, tafl devri hiçbir zaman yaflanmam›flt›r. Bunlar
evrimcilerin bir k›s›m medyan›n da yard›m›yla oluflturduklar› göz
boyamalardan baflka bir fley de¤ildir.
Bunlar birer göz boyamad›r; çünkü biyoloji, paleontoloji, mik-
robiyoloji, genetik bilimler baflta olmak üzere bilim alan›nda yafla-
nan geliflmeler bugün evrim iddias›n› tamamen y›km›flt›r. Canl› tür-
lerinin birbirlerine dönüflüp evrimlefltikleri iddias›n›n geçersizli¤i
anlafl›lm›flt›r. Ayn› flekilde insan da maymun benzeri canl›lardan ev-
rimleflmemifltir. ‹nsan, var oldu¤u günden bu yana insand›r. Var
oldu¤u günden bu yana da yüksek bir kültüre sahiptir. Dolay›s›y-
la "tarihin evrimi" de hiçbir zaman gerçekleflmemifltir.
Bu kitapta, "insan tarihinin evrimi" iddias›n›n geçersizli¤ini bi-
limsel delilleriyle ortaya koyacak, bilimsel bulgular›n yarat›l›fl ger-
çe¤ini destekledi¤ini inceleyece¤iz. ‹nsan bu dünyaya evrimle de¤il,
sonsuz bir güç ve ak›l sahibi olan Allah'›n kusursuz yaratmas›yla
gelmifltir.
‹lerleyen sayfalarda bu gerçe¤in bilimsel ve tarihsel delillerini
okuyacaks›n›z.
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
12
13
vrimci tarih anlay›fl›na göre insanl›k tarihi, insa-
n›n sözde evrimine paralel olarak çeflitli dö-
nemlere ayr›larak incelenir. Pek ço¤unuzun
okul y›llar›nda ya da çeflitli gazete ve televizyon
haberlerinde duymaya al›fl›k oldu¤u tafl devri,
yontma tafl devri, cilal› tafl devri, bronz ça¤›, demir ça¤› gibi hayali
kavramlar söz konusu evrimci kronolojinin önemli parçalar›d›r. Ço¤u
insan bu hayali tabloyu hiç düflünmeden kabul eder ve insanl›¤›n bir
zamanlar sadece kaba tafl aletler kullan›lan, medeniyet ve teknolojinin
bilinmedi¤i bir dönem yaflad›¤›n› san›r.
Oysa arkeolojik bulgular ve bilimsel veriler incelendi¤inde orta-
ya çok daha farkl› bir tablo ç›kar. Geçmiflten günümüze kalan izler,
14
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
Geç Neolitik döneme ait tafllardan ve kabuk-
lardan yap›lm›fl bu kolye, dönemin insanlar›-
n›n sanat ve estetik zevklerinin yan› s›ra, böy-
le bir süs eflyas›n› meydana getirebilecek tek-
nolojiye de sahip olduklar›n› göstermektedir.
MÖ 7-11 bin y›llar›na ait olan kaplar,
masa modeli ve kafl›k, dönemin insan-
lar›n›n yaflam düzenleri hakk›nda
önemli bilgiler vermektedir. Evrimcile-
rin iddias›na göre bu dönemde insan-
lar henüz yerleflik düzene geçmifller
ve yeni yeni medenileflmeye bafllam›fl-
lard›r. Oysa bu malzemeler, dönemin
insanlar›n›n kültürlerinin eksiksiz ol-
du¤unu, tam anlam›yla medeni bir ya-
flam sürdüklerini göstermektedir. Bu
insanlar, t›pk› günümüzdeki insanlar
gibi masalarda oturmakta, tabaklarda,
çatal, kafl›k, b›çak kullanarak yemekle-
rini yemekte, misafirlerini konuk et-
mekte, onlara ikramda bulunmakta, k›-
saca düzenli bir hayat yaflamaktayd›lar. Elde edilen bulgular bütünüy-
le incelendi¤inde, sanat anlay›fllar›yla, t›p bilgileriyle, teknik imkanlar›y-
la, günlük yaflant›lar›yla Neolitik ça¤ insanlar›n›n t›pk› kendilerinden öncekiler ve sonrakiler gibi
insani bir yaflam sürdükleri görülmektedir.
Evrimcilerin sözde taş devri olarak nite-
lendirdikleri dönemde insanlar ibadetle-
rini yerine getiriyor, gönderilmiş elçilerin
tebliğlerini dinliyor, binalar inşa ediyor,
mutfaklarında yemek pişiriyor, aileleriyle
sohbet ediyor, komşu ziyaretlerine gidi-
yor, terzilere kıyafetler diktiriyor, dok-
torlara tedavi oluyor, müzikle ilgileniyor,
resimle uğraşıyor, heykel yapıyor kısaca
normal bir yaşam sürüyorlardı. Arkeolo-
jik bulguların da gösterdiği gibi tek-
nolojide ve bilgi birikiminde tarih boyun-
ca değişiklikler olmuş, ama insan hep in-
sanca yaşamıştır.
15
Afla¤›da - Yaklafl›k MÖ 10 bin y›l›na ait olan bu tafllar, ar-
keologlar›n bulgular›na göre bir tür boncuk olarak kulla-
n›lmaktayd›. Tafllardaki muntazam delikler dikkat çekici-
dir. Bu delikler, tafla taflla vurularak aç›lamaz. Böyle sert
tafllarda bu derece düzgün delikler açabilmek için çelik
veya demirden yap›lm›fl aletler kullan›lm›fl olmal›d›r.
Üstte - MÖ 10 binli y›llara ait olan
bak›r t›¤, söz konusu dönemde ma-
denlerin ve metallerin bilinip kulla-
n›ld›¤›n›n bir delilidir. Kristal ya da
tozumsu mineraller halinde olan ba-
k›r cevherleri, yafll› ve sert kayalar-
da damarlar halinde bulunur. Bak›r-
dan t›¤ yapan bir toplumun, bak›r
cevherini tan›mas›, bu cevheri, ka-
yan›n içinden ç›karmay› baflarmas›
ve iflleyebilecek teknik imkanlara
sahip olmas› gerekir. Bunu da ev-
rimcilerin iddia etti¤i gibi sözde il-
kellikten yeni kurtulmufl varl›klar›n
yapamayaca¤› aç›kt›r.
Üstte - MÖ 7 - 8 bin y›llar›na ait
olan bu t›¤ ve i¤neler, dönemin
insanlar›n›n kültürel yaflamlar›-
n›n önemli birer delilidir. T›¤› ve
i¤neyi kullanan insanlar›n ev-
rimcilerin iddia etti¤i gibi hayva-
ni de¤il, tam anlam›yla insani bir
yaflam sürdükleri aç›kt›r.
Yanda - MÖ 10 binli y›llarda kullan›lm›fl
olan kemikten yap›lm›fl bu dü¤meler, dö-
nemin insanlar›n›n k›yafet kültürlerinin
oldu¤unu göstermektedir. Dü¤meyi kul-
lanan bir toplumun dikifli, kumafl›, doku-
mac›l›¤› da bilmesi gerekir.
Resimdeki flütler ortalama 95 bin y›ll›kt›r. Bundan on
binlerce y›l önce yaflayan insanlar›n da geliflmifl müzik
kültürü vard›r.
12 BİN YILLIK BAKIR TIĞ
12 BİN YILLIK DÜĞME
9-10 BİN YILLIK TIĞ ve
İĞNELER
12 BİN YILLIK BONCUKLAR
16
insanlar›n, tarihin her döneminde kültürleriyle ve sosyal ya-
flamlar›yla medeni bir hayat sürdüklerini göstermektedir.
Arkeolojik kaz›larda bulunan aletler, dikifl i¤neleri, flüt
kal›nt›lar›, süs eflyalar›, dekorasyon malzemeleri, geç-
mifl insanlar›n kültürel olarak geliflmifl bir yaflam
sürdüklerinin göstergelerindendir.
Bundan yüz binlerce
y›l önce de t›pk› günü-
müzdeki gibi, insanlar
evlerinde yafl›yor, tar›mla
u¤rafl›yor, al›flverifllerini
yap›yor, tekstil ürünleri
meydana getiriyor, yemeklerini
yiyor, akraba ziyaretlerine gidiyor, müzikle ilgileni-
yor, resim yap›yor, hastal›klar› tedavi ediyor, ibadet-
lerini yerine getiriyor k›saca normal günlük hayatla-
r›n› yafl›yorlard›. Allah'›n gönderdi¤i peygamberlere
uyan insanlar Bir olan Allah'a iman ediyor, baz›lar›
ise sapk›nça putlara tap›yordu. Peygamberlere uyan
müminler Allah'›n emretti¤i ahlak› yaflarken, birta-
k›m insanlar da bat›l uygulamalarda bulunuyor, sap-
k›n ayinler gerçeklefltiriyorlard›. Günümüzde oldu-
¤u gibi tarihin her döneminde de, hem Allah'›n var-
l›¤›na iman eden insanlar vard›, hem de
putperest ve müflrik insanlar.
Elbette tarih boyunca bir yanda medeni bir yaflam
Tarihte hiçbir zaman ilkel zihne sahip varl›klar›n yaflamad›¤›-
n›n delillerinden biri de, 40 bin y›ll›k bu flüttür. Bilimsel çal›fl-
malar, günümüz Bat› müzi¤inde kullan›lan 7 nota esas›na dayal›
flütlerin on binlerce y›l önce de kullan›ld›¤›n› göstermektedir.
Kafl›klar, dönemin in-
sanlarının bir mutfak
kültürleri oldu¤unu
göstermektedir. Bu,
evrimcilerin iddia etti-
¤i gibi sözde ilkel bir
yaflantılarının olmadı-
¤ının delilidir.
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
Koyu renk-
li cam›ms›
bir kaya olan
obsidyenden ya-
p›lm›fl bu alet yak-
lafl›k MÖ 10 bin y›l›-
na aittir. Sadece tafl
darbeleriyle, obsidyenin
böyle inceltilip flekillen-
dirilmesi mümkün de¤ildir.
süren insanlar varken bir yanda da daha basit ve ilkel koflullarda ya-
flayan toplumlar var olmufltur. Ancak bu, insanl›k tarihinin sözde ev-
rimine delil teflkil edecek bir durum de¤ildir. Zira günümüzde de dün-
yan›n bir köflesinde uzaya araç gönderilirken, bir di¤er köflesinde in-
sanlar henüz elektri¤in varl›¤›n› dahi bilmemektedir. Ama bu durum
ne uzay arac›n› yapanlar›n zihinsel ve fiziksel olarak daha geliflmifl
-sözde evrim sürecinde ilerlemifl-, ne de di¤erlerinin daha geri -sözde
hala maymun-insanlara daha yak›n- olduklar›n› göstermez. Bunlar sa-
dece kültür ve medeniyet farkl›l›¤›n›n göstergeleridir, kültürel bir ev-
rim yafland›¤›n›n de¤il.
Evrimciler Arkeolojik Bulgular› Aç›klayamaz
‹nsanl›k tarihini anlatan evrimci bir eseri inceledi¤inizde ilk dik-
katinizi çekecek hususlardan biri, insan›n sözde ilkel atalar›n›n günlük
hayatlar›na dair detayl› tasvirlerdir. Kullan›lan üsluptaki eminlikten,
konu hakk›nda bilgisi olmayan biri, tüm bu anlat›lanlar›n bilimsel de-
lillere dayand›¤›n› düflünebilir. Evrimci bilim adamlar› sanki o dönem-
de yaflam›fl, gözlem yapma imkan›na sahip olmufl gibi detayl› hikaye-
ler anlat›rlar: ‹ki aya¤› üzerinde durmaya bafllayan sözde atalar›m›z›n
elleri bofl kal›nca alet yapmaya bafllad›klar›n›, uzun dönemler boyun-
ca sadece tafl› kulland›klar›n›, tahtalar ve tafllardan baflka hiçbir alet
edavatlar›n›n olmad›¤›n›, demiri, bak›r›, tuncu kullanmay› çok daha
ilerleyen dönemlerde ö¤rendiklerini söylerler. Ancak bu anlat›lanlar
bilimsel delillere de¤il, evrimcilerin ön yarg›lar›na göre bulgular› yan-
l›fl yorumlamalar›na dayal› hikayelerdir.
Arkeolog Paul Bahn, insanl›k tarihinin evrimi senaryosunun bir
masaldan ibaret oldu¤unu flöyle ifade eder:
Bilimin o kadar büyük k›sm› hikayelere dayan›yor ki! Hikayeyi iyi bir
anlamda kullan›yorum, ancak yine de hikaye iflte. ‹nsano¤lunun evrimi-
ne dair geleneksel senaryolar› düflünün: Av atefli, kamp atefli, karanl›k
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
17
Eski medeniyetlerden günümüze kalan kalıntılarda taş işlemeciliği dikkat çek-
mektedir. Taşa bu derece detaylı ve düzgün şekil verilebilmesi için, çoğunlukla güç-
lü çelik aletler kullanılması gerekir. Taşı taşla yontarak, taşı taşa sürterek ince de-
senlerin ve şekillendirmenin yapılması mümkün değildir. Granit gibi sağlam taşların
bu derece düzgün kesilmesi, üzerlerine desenler işlenmesi bunu yapabilecek tek-
nik alt yapıyı gerektirir.
Pek çok taş kalıntıdaki parlama da, keskin ve düzgün kesimden kaynaklanmak-
tadır. Evrimci bilim adamlarının bu parlaklığı cila olarak nitelendirmeleri, bu döne-
mi de "cilalı taş devri" olarak kabul etmeleri bilim dışı bir yorumdur. Cilanın binler-
ce yıl boyunca muhafaza edilmesi mümkün değildir. Söz konusu taşlar iddia edildiği
gibi cilalandığı için değil, düzgün kesildikleri için parlamaktadırlar. Bu, taşın kendi
yapısından kaynaklanan bir parlamadır.
Yukar›daki resimlerde görülen bileziklerden soldaki mermerden, sa¤daki de bazalttan yap›lm›flt›r.
MÖ 8500-9000 y›llar›na aitlerdir. Evrimciler bu dönemde, sadece tafltan yap›lm›fl aletlerin kullan›l-
d›¤›n› iddia ederler. Bazalt ve mermer çok sert tafllard›r. Bu tafllar›n böylesine düzgün yuvarlak hal-
kalar haline getirilmesi için, çelikten yap›lm›fl keski ve iflçilik malzemeleri kullan›lmal›d›r. Bilezik-
lerin çelik aletler kullan›lmadan kesilip flekillendirilmifl olmas› mümkün de¤ildir. Bir kifliye bir par-
ça tafl verip, elindeki taflla, bazalt kitlesini, resimdeki gibi bir bilezik haline getirmesini istesek,
bunda baflar›l› olabilir mi? Elbette tafl› tafla sürterek, tafla taflla vurarak bilezi¤i meydana getireme-
yecektir. Ayr›ca bu bulgular, o dönemde burada yaflayan insanlar›n estetik anlay›fla ve sanat zev-
kine sahip olan, kültürleri geliflmifl bireyler oldu¤unu göstermektedir.
18
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
Resimlerde elle yap›lm›fl obsidyenler, kemik aletler, kancalar ve tafltan yap›lm›fl çeflitli malze-
meler görülmektedir. Kemi¤e taflla vurarak böyle düzgün flekillerin elde edilemeyece¤i aç›k-
t›r. Kaba tafl darbeleri, kemi¤i sürekli da¤›t›p parçalayacak, istenildi¤i gibi flekillendirilmesini
engelleyecektir.
Ayn› flekilde granit ve bazalt gibi en sert tafllardan yap›lan bu malzemelerin de, tafl darbele-
riyle bu derece düzgün kesilmesinin, sivriltilip flekillendirilmesinin mümkün olmad›¤› aç›kt›r.
Bu tafllar, meyve keser gibi düzgün kesilmifltir. Tafllar›n parlakl›¤› da evrimcilerin iddia etti¤i
gibi cilalanm›fl olmalar›n-
dan de¤il, kesimden kay-
naklanmaktad›r. Bu eflyala-
r› yapan insanlar, ellerinde-
ki malzemeyi diledikleri
gibi flekillendirebilecekleri
demir veya çelikten yap›l-
m›fl teknik cihazlara sahip
olmal›d›r. Sert tafl parçalar›
ancak çelikle bu derece
düzgün kesilebilir.
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
19
ma¤aralar, ayinler, alet yap›m›, yafl-
lanma, mücadele ve ölümle ilgili hi-
kayeleri. Ne kadar› kemik ve kal›nt›-
lara, ne kadar› edebiyat ölçülerine da-
yan›r? (Paul Bahn, Arkeolojinin ABC'si, s.16;
Burak Eldem, 2012: Marduk'la Randevu,
‹nk›lap Kitabevi, ‹stanbul, 2003, s. 23)
Paul Bahn'›n net olarak ifade
etmekten çekindi¤i sorunun cevab›
aç›kt›r, insanl›k tarihinin sözde ev-
rimi bilimsel de¤il tamamen "ede-
bi" ölçülere dayanmaktad›r.
Nitekim bu hikayelerde pek
çok cevaps›z husus, mant›k çeliflki-
si ve bozuklu¤u vard›r. Ancak ev-
rimci dogmalarla düflünen bir kifli
bu çeliflkileri fark edemez. Örne¤in
evrimciler yontma tafl devrinden
bahsederler, ama o döneme ait alet-
lerin veya kal›nt›lar›n nas›l yontu-
lup flekillendirilmifl olabilece¤ini
anlatmazlar. T›pk› "dinazorlar›n si-
nekleri kovalarken kanat gelifltirip
uçmaya bafllad›klar›n› öne sürüp,
sine¤in ise nas›l uçtu¤unu" hiçbir
zaman aç›klayamad›klar› gibi, on
binlerce y›l öncesine ait kal›nt›lar›n
nas›l yap›l›p biçimlendirildi¤ini de aç›klayamazlar. Konunun bu yönü-
nü tamamen unutmaya ve unutturmaya çal›fl›rlar.
Oysa tafl› yontup flekillendirmek çok zor bir ifltir. Tafl› tafla sürte-
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
20
Bu tafl kabartmas› 11 bin y›ll›kt›r. Evrimci-
lerin iddialar›na göre bu dönemde sadece
kaba, tafl aletler kullan›lmaktad›r. Oysa,
tafl› tafla sürterek böyle bir eser yap›la-
maz. Söz konusu kabartman›n nas›l böy-
le biçimli ve düzgün yap›lm›fl oldu¤unu
evrimciler ak›lc› ve mant›kl› bir flekilde
aç›klayamaz. Bu ve benzeri eserlerin ya-
p›labilmesi için demir veya çelikten alet-
ler kullanan, ak›ll› insanlar olmas› gerekir.
rek, tarih öncesi kal›nt›larda oldu¤u gibi,
mükemmel düzgünlükte ve sivrilikte ke-
silmifl aletler elde etmek mümkün de¤ildir.
Granit, bazalt ya da dolerit benzeri sert tafl-
lar›n, parçalan›p da¤›lmadan, a¤aç hamu-
ru gibi incecik kesilmesi ancak çelik e¤ele-
rin, tornalar›n, levyelerin, rendelerin, tafl
kesimi ve flekillendirilmesinde kullan›lan
di¤er aletlerin varl›¤›yla mümkündür. Yine
on binlerce y›l öncesine ait bileziklerin, kü-
pelerin, kolyelerin, kürelerin tafl kullan›la-
rak yap›lamayaca¤› bellidir. Bu eflyalardaki
ufak delikler taflla vurarak aç›lamaz. Üzer-
lerindeki süslemeler tafl› sürterek meydana
getirilemez. Söz konusu eserlerin munta-
zaml›¤›, bunlar› meydana getirmek için demir, çelik ve di¤er metaller-
den yap›lm›fl aletlerin kullan›lm›fl oldu¤unu göstermektedir.
Pek çok arkeolog ve bilim adam›, söz konusu tarihi eserlerin ve-
ya kal›nt›n›n evrimcilerin iddia etti¤i koflullarda yap›l›p yap›lamaya-
ca¤›n› test etmifltir. Örne¤in, 11 bin y›l önce infla edilmifl oldu¤u tah-
min edilen Göbekli Tepe'de bulunan blok tafllar üzerindeki ifllemelerin
nas›l yap›lm›fl olabilece¤ini araflt›ran Prof. Klaus Schmidt flöyle bir de-
ney yapm›flt›r: Evrimcilerin o dönemde kullan›ld›¤›n› iddia ettikleri
tafllar› iflçilerin ellerine vererek, kayalar›n üzerine benzer kabartmalar
çizmelerini istemifltir. Kayalar› taflla flekillendirmeye çal›flan iflçiler 2
saat boyunca aral›ks›z çal›flmalar› sonucunda kaya üzerinde sadece
belli belirsiz bir çizgi çizebilmifllerdir.
Benzer bir denemeyi herkes kendi evinde de yapabilir. Elinize
granit gibi sert bir tafl al›p, bundan 100 bin y›l önce yaflam›fl insanlar›n
yapt›klar› m›zrak uçlar›n›n bir benzerini yapmaya çal›fl›n. Ancak bu-
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
21
550 bin y›ll›k bu tafl aletin, bu
derece düzgün kesilip biçim-
lendirilebilmesi için demir veya
çelik gibi sa¤lam metallerden
yap›lm›fl aletler kullan›lmas›
gerekir.
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
22
Bu resimde görülen taş aletler, ortalama MÖ 10 -11 bin yıllarına aittir. Buradaki taşlar-
dan herhangi birini, evrimcilerin, o dönem insanlarının yaptıklarını iddia ettikleri gibi, bir baş-
ka taşla vurarak yapmaya çalıştığınızı düşünelim. Örneğin 4 numarada görülen taşlardaki düz-
gün oyukların aynısını açmaya çalışın. Elinizdeki kaya parçasına istediğiniz kadar taşla vurun,
böyle düzgün bir delik açamazsınız. Bunu yapabilmek için, çelik gibi sağlam metallerden yapıl-
mış aletler kullanmanız gerekir.
(1) MÖ 10 binli y›llara ait
tafl kakmalar
(2) MÖ 11 bin
y›l›na ait ha-
van tokmaklar›
(4) MÖ 11 bin y›l›na
ait tafl eflyalar
(5) Malakit (bak›r ta-
fl›) dolgu malzemesi
kullan›larak yap›lm›fl
MÖ 9-10 bin y›llar›na
ait tafl eflya
(6) MÖ 10 binli y›l-
lara ait çivi görünü-
münde dolgu tafl
(7) MÖ 10 bin
y›l›na ait
çekiç ucu
(3) MÖ 10 bin
y›llar›na ait
obsidyen alet
1
2
3
4
6
7
5
nun için bu granit parças› ve bir tafltan baflka elinizde hiçbir malzeme
olmas›n. Bu ifllemde ne derece baflar›l› olabilirsiniz? Tarihi kal›nt›larda-
ki gibi mükemmel keskinlikte, simetride, düzgünlükte ve parlakl›kta
bir parça meydana getirebilir misiniz? Daha da ileri gidelim 1 m2
bü-
yüklü¤ünde bir kaya al›p üzerine derinlikli bir hayvan resmi yapma-
ya çal›fl›n. Kayaya elinizdeki taflla vurarak nas›l bir sonuç elde edersi-
niz? Çok aç›kt›r ki çelik ve demirden yap›lm›fl araç gereç olmadan, ne
basit bir m›zrak ucunu ne gösteriflli bir tafl ifllemesini yapabilirsiniz.
Bu aflamada flunu da unutmamak gerekir ki, kullan›lm›fl olan tafl
kesme ve biçimlendirme aletlerinin yap›lmas› da ayr› bir uzmanl›k ala-
n›d›r. E¤enin, levyenin, rende ve di¤er aletlerin yap›labilmesi için de
gerekli teknik alt yap›n›n bulunmas› flartt›r. Bu da, bu eserlerin meyda-
na getirildi¤i dönemde koflullar›n oldukça iyi ve ileri oldu¤unu göster-
mektedir. Yani, evrimcilerin basit tafl aletlerin kullan›ld›¤›, tekni¤in ve
teknolojinin olmad›¤›n› iddia ettikleri "kabatafl devri" sadece bir heze-
yandan ibarettir, gerçekte böyle bir dönem yaflanmam›flt›r.
Öte yandan tafllar›n kesilmesinde, düzetilmesi ve flekillendirilme-
sinde kullan›lm›fl olan demir ve çelik malzemelerin günümüze kadar
ulaflmam›fl olmas› da son derece do¤ald›r. Do¤al koflullar alt›nda, özel-
likle de nemli ve asitli ortamlarda, her türlü metal malzeme okside ola-
cak, çürüyüp bozulacak ve yok olacakt›r. Geriye ise yok olmas› çok da-
ha uzun süre alan tafl parçalar kalacakt›r. Bu tafl parçalara bakarak, dö-
nemin insanlar›n›n sadece tafl› kulland›klar›n› öne sürmek ise bilimsel
bir yaklafl›m de¤ildir.
Nitekim art›k pek çok evrimci de, arkeolojik buluntular›n Darwi-
nizm'i desteklemedi¤ini kabul etmektedir. Evrimci arkeolog Richard
Leakey, arkeolojik bulgular›n özellikle de tafl aletlerin evrim teorisiyle
aç›klanmas›n›n mümkün olmad›¤›n› flöyle itiraf eder:
Asl›nda, Darwinist tezin yetersizli¤i arkeolojik kay›tlarla kesin olarak
kan›tlanm›flt›r. E¤er Darwinist sunum do¤ru olsayd›, bu durumda hem
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
23
arkeolojik kay›tlarda hem de fosil kay›tlar›nda iki ayakl›l›¤›n, teknoloji-
nin ve geliflen beyin ölçülerinin delillerini görmemiz gerekirdi. Ama bu-
nu görmüyoruz. Tarih öncesi kay›tlar›n tek bir yönü dahi bu tezin
yanl›fl oldu¤unu göstermek için yeterli: tafl aletler. (Richard Leakey, The
Origin of Humankind, Basic Books, New York, 1994, s. 12)
Evrimcilerin Hayali Kronolojisi
Evrimciler tarihi s›n›fland›r›rken, bulduklar› eserleri teorilerine
uygun olacak flekilde, dogmalar› do¤rultusunda yorumlay›p de¤er-
lendirirler. Bronz eflyalar› çokça bulduklar› dönemi bronz ça¤› olarak
adland›r›r, demirin çok daha yak›n bir dönemde kullan›lmaya bafllan-
d›¤›n› öne sürerler. Metallerin en eski medeniyetler taraf›ndan bilin-
medi¤ini iddia ederler.
Oysa, daha önce de belirtti¤imiz gibi demir, çelik ve pek çok me-
tal çabuk okside olup, afl›n›rlar. Tafla oranla çok daha k›sa sürede, çü-
rüyüp yok olurlar. Okside olmas› daha zor olan bronz gibi metaller ise
di¤er metallere oranla daha uzun süre muhafaza edilebilir. Bu durum-
da bronzdan yap›lm›fl eserlerin daha eski tarihli olmas›, demirden ya-
p›lm›fl eserlerin ise daha yeni tarihli olmas› son derece do¤ald›r.
Ayr›ca bronzu elde edebilmeyi bilen bir toplumun demiri bilme-
di¤ini öne sürmek, bronz elde edebilecek bilgiye ve teknik alt yap›ya
sahip olan bir toplumun di¤er metalleri kullanmad›¤›n› iddia etmek
mant›kl› bir yorum de¤ildir.
Bronz, bak›ra kalay, arsenik ve antimon kat›larak ve biraz da çin-
ko eklenerek elde edilir. Bronzu elde eden kifli, öncelikle bak›r, kalay,
arsenik, çinko ve antimon gibi elementlerin kimya bilgisine sahip ol-
mal›d›r, bunlar› hangi derecelerde eritmesi gerekti¤ini bilmelidir, ge-
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
24
rekli eritmeyi ve alafl›m› yapa-
bilece¤i f›r›na ve malzemelere
sahip olmal›d›r. Bu say›lan bil-
gilerden habersiz olan birinin
baflar›l› bir alafl›m elde etmesi
oldukça zordur.
Örne¤in bak›r cevherleri, yafll› ve sert kayalarda, kristal veya to-
zumsu mineral olarak bulunur. Bak›r› kullanan toplumun öncelikle
kayalarda bulunan toz halindeki cevheri tan›yabilecek bilgi seviyesin-
de olmas› gerekir. Daha sonra buldu¤u bak›r› yer alt›ndan ç›karabil-
mek için maden infla etmesi, cevheri kayadan söküp ç›karabilmesi ve
yüzeye tafl›yabilmesi gerekir. Tüm bunlar›n tafltan tahtadan aletlerle
yap›lamayaca¤› aç›kt›r.
Bak›r cevherinin metale dönüflümü için cevherin kor ateflle karfl›-
laflmas› gerekir. Bak›r›n eritilerek ar›t›lmas› için gerekli s›cakl›k ise
1084.50
C'dir. Bu esnada atefle hava ak›m› sa¤layan bir cihaz ya da kö-
rük kullan›lmas› gerekir. Bak›rla ifllem yapan bir toplumun bu ›s›n›n
sa¤lanabilece¤i bir f›r›n› infla etmifl olmas›, ayr›ca bu f›r›nda laz›m ola-
cak pota, mafla gibi aletleri de yapm›fl olmas› flartt›r. Burada sadece ba-
k›r›n ifllenmesi için gerekli olan alt yap›, k›saca özetlenmifltir. Bronzun
elde edilmesi için bak›r›n, kalay, çinko ve di¤er elementlerle kar›flt›r›l-
mas› ise çok daha kapsaml› bir ifltir. Çünkü her metal için farkl› ifllem-
ler uygulanmas› gerekir. Tüm bunlar, metali iflleyen, alafl›mlar meyda-
na getiren, madencilikle u¤raflan toplumlar›n detayl› bilgi sahibi ol-
duklar›n›n göstergesidir. Bu derece kapsaml› bilgiye sahip olan kiflile-
rin, demiri bulamam›fl olduklar›n› iddia etmek ise mant›kl› ve tutarl›
bir aç›klama de¤ildir.
Öte yandan arkeolojik bulgular da, evrimcilerin eski dönemlerde
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
25
Üstte MÖ 8 -10 binli y›llara ait, boncuk ola-
rak kullan›ld›¤› tahmin edilen bak›r parçalar.
Dönemin insanlar› bak›r cevherlerini bulup
iflleyebilecek teknik alt yap›ya sahiplerdi.
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
Evrim teorisine göre, canlılar belli aşamalar içinde evrimleşmiş,
bakteriden insana kadar uzanan hayali gelişim senaryosunda her şey mil-
yonlarca sene içinde, hayali bir evrim süreci dahilinde olmuştu. Bu senar-
yoda insan, en son evrimleşen canlı olmalı ve son 20.000 yıl içinde geli-
şimini tamamlamalıydı. Ama bilimsel bulgular ve fosil kayıtları, böyle bir
gelişimi gösteren tek bir kanıt bile vermemiş, hatta bunun imkansızlığını
göstermiştir.
Bu önemli gerçeği gösteren diğer bulgular ise, milyonlarca yıl önce-
sinden kalan, insanlara ait kullanım gereçleri, aletler ve süs eşyalarıdır.
Darwinistler, günümüzden 100 milyon yıl önce, hatta 500 milyon yıl ön-
ce - ki bu tarih evrimcilerin yeryüzünde bakteri dışında hiçbir canlının ya-
şamadığını iddia ettikleri bir zamandır - yaşamış olan insanları, hayali ev-
rim şemalarının hiçbir yerine yerleştirememektedirler. Elbette bunu yap-
maları imkansızdır çünkü Allah, her canlıyı olduğu gibi insanı da yoktan
yaratmış, "Ol" emri ile var etmiştir. Dolayısıyla bundan 100 yıl öncesin-
de yaşamış insanlara ait bulguları keşfetmek ne kadar olası ve makul ise,
günümüzden 500 milyon yıl öncesine ait insanların eserlerini bulup ince-
lemek de o kadar makuldür. Yoktan yaratan Allah, kuşkusuz tarihin her
döneminde dilediği canlıyı var edebilir. Elbette bu, üstün güç ve kudret
sahibi Allah için çok kolaydır. Darwinistlerin anlayamadığı gerçek budur
ve bu nedenle Yaratılış Gerçeğini delillendiren bulgular karşısında bir
açıklamaları yoktur. Bilimsel gerçeklerin çürüttüğü senaryolarını yinele-
mek dışında bir çözüm bulamazlar. Ama yapılan kazılar, her geçen gün,
giderek artan delillerle evrim dogmasını yok etmektedir.
26
27
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
27
Scientific American dergisinin 1852 y›l›nda yay›nla-
nan 5 Haziran tarihli say›s›nda, yaklafl›k 100 bin y›ll›k
olan bir metal kab›n kal›nt›lar›n›n bulundu¤u haberi
yer alm›flt›r. Araflt›rmalar, çanak fleklindeki bu kab›n
yap›ld›¤› metalin, çinko ve yo¤un gümüflün kullan›ld›-
¤› bir alafl›mdan meydana geldi¤ini göstermifltir. Ayr›-
ca vazonun üzerinde ince iflçilikle çiçek buketleri,
üzüm asmas› ve taç desenleri ifllidir. En eski ça¤larda
insanlar›n metali kullanmad›¤› iddias›nda olan evrim-
cilerin bu bulguyu aç›klayabilmeleri mümkün de¤ildir.
Aç›kt›r ki bu eseri meydana getiren kifliler, metal
alafl›mlar›n› yapan, metali iflleyebilen geliflmifl bir kül-
tür birikimine sahiptirler.
Resimde görülen metal küre, Güney Afri-
ka'da milyonlarca y›l öncesine ait oldu¤u
tahmin edilen bir yer katman›nda bulunan
birkaç yüz tane küreden biridir. Küreler,
do¤al herhangi bir olayla meydana gelmifl
olmas› mümkün olmayan, çok ince ifllene-
rek flekil verilmifl oluklar içermektedir. Bu
bulgu, metalin en eski tarihlerden beri kul-
lan›ld›¤›n›, milyonlarca y›l önce de insanla-
r›n metal üzerine ince oluk yapabilecek
aletlere sahip olduklar›n› göstermektedir.
1912'de Oklahama'daki Thomas Büyükflehir Elektrik fabri-
kas›nda, iki iflçi, fabrika kazan›na kürekle kömür atarlar-
ken flafl›rt›c› bir bulgu ile karfl›laflt›lar. Kömür parçalar›n-
dan biri kald›rmak için oldukça büyüktü, bu nedenle ifl-
çilerden biri kömürü k›rd›. Kömür parças›n› k›rd›¤›nda içinde
demir bir çömlek oldu¤unu gördü. Çömlek kömürden ç›kar›ld›¤›nda,
çömle¤in kal›b› iki parça içinde de görülebiliyordu. Pek çok uzman, demir çömle¤in
etraf›ndaki kömürü inceledi ve çömle¤in yaklafl›k 300 - 325 milyon y›l önce yap›ld›-
¤›n› belirlediler. Bu, demirin, MÖ 1200 y›llar› civar›nda kullan›lmaya bafllad›¤›n› iddia
eden evrimciler için aç›klanmas› mümkün olmayan bir bulgudur.
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
Bu ayakkabı tabanı fosili, 213
milyon yıllık taş yatağında bulun-
muştur. Bundan milyonlarca yıl ön-
ce yaşayan insanlar ayakkabılarıyla,
kıyafetleriyle, yemek kültürleriyle,
sosyal ilişkileriyle medeni bir yaşam
sürmüşlerdir. Fosilin bilinen tek
resmi 1922 tarihli bir New York
gazetesinde yayınlanmıştır. İnsanlık
tarihinin evrimi iddiasını yalanlayan
bu gibi bulgular, evrimciler tarafın-
dan ya gizlenir ya da göz ardı edilir.
Resimdeki havan ve tokmağı, 1877
yılında Table Mountain kömür madenin-
de bulunmuştur. 33 milyon yıllık kömür
yatağında bulunan bu havan ve tokmağı,
insanın her dönemde insani bir yaşam
sürdüğünün delillerindendir.
3 milyon yıllık çakıl taşı üzerine insan
yüzüne benzer bir figür yapılmış. Çakıl taşın-
da böyle düzgün delikler açabilmek oldukça
zor bir iştir. Bunun için sert metalden yapıl-
mış delik açma aletleri kullanılması gerekir.
Evrimcilerin iddia ettiği gibi, son derece ilkel
koşullarda bunun yapılmış olması imkansız-
dır.
28
metalin bilinmedi¤i ve kullan›lmad›¤› iddialar›n›n do¤ru olmad›¤›n›
göstermektedir. 100 bin y›ll›k metal kap kal›nt›s›, 2.8 milyar y›ll›k me-
tal küreler, 300 milyon y›ll›k oldu¤u tahmin edilen demir çömlek, 27
bin y›ll›k kil parçalar› üzerinde bulunan tekstil kal›nt›lar›, magnez-
yum, platinyum gibi Avrupa'da birkaç yüzy›l önce eritilmesi baflar›lan
metallerin bin y›ll›k kal›nt›lardaki izleri gibi say›s›z buluntu, evrimci-
lerin iddia etti¤i, kabatafl devri, yontma tafl devri, cilal› tafl devri, bronz
ça¤›, demir ça¤› s›ralamas›n› alt üst etmifltir. Pek çok bilimsel yay›nda
yer alan bu bulgular›n önemli bir k›sm›, evrimci bilim adamlar› tara-
f›ndan ya göz ard› edilmifl ya da müzelerin bodrumlar›na saklanm›fl-
t›r. Gerçek insanl›k tarihi yerine, evrimcilerin hayal ürünü hikayeleri,
insanl›k tarihi gibi toplumlara tan›t›lm›flt›r.
Müminler Tarih Boyunca Medeni
Bir Yaflam Sürmüfllerdir
Allah tarih boyunca insanlar› hak dine davet edecek elçilerini
göndermifltir. ‹nsanlar›n bir k›sm› elçilere itaat edip, Allah'›n varl›¤›-
na ve birli¤ine iman etmifller, bir k›sm› da inkarlar›nda direnmifller-
dir. ‹nsanl›¤›n ilk var oldu¤u günden itibaren insanlar, Bir olan
Allah'a iman› ve hak din ahlak›n›, Rabbimiz'in vahyi ile bilip ö¤ren-
mifllerdir. Dolay›s›yla evrimcilerin öne sürdü¤ü, "Bir olan Allah'a
iman›n ilk toplumlar taraf›ndan bilinmedi¤i" iddias› do¤ru de¤ildir.
(Bu konu kitab›n ilerleyen bölümlerinde detayl› olarak aç›klanmak-
tad›r.)
Allah'›n tarihin her döneminde insanlara, kendilerini iman et-
meye ve din ahlak›n› yaflamaya davet eden elçiler gönderdi¤i Ku-
ran'da flu flekilde haber verilmifltir:
‹nsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyar›c›lar ola-
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
29
rak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanlar›n an-
laflmazl›¤a düfltükleri fleyler konusunda, aralar›nda hüküm
vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaç›k
ayetler geldikten sonra, birbirlerine karfl› olan 'azg›nl›k ve k›s-
kançl›klar›' yüzünden anlaflmazl›¤a düflenler, o, (kitap) veri-
lenlerden baflkas› de¤ildir. Böylece Allah, iman edenleri, hak-
k›nda ayr›l›¤a düfltükleri gerçe¤e Kendi izniyle erifltirdi.
Allah, kimi dilerse onu do¤-
ruya yöneltir. (Bakara Sure-
si, 213)
Bir baflka ayette de her
topluma onlar› uyarmak,
Allah'›n varl›¤›n› ve birli¤ini
hat›rlatmak, din ahlak›n› ya-
flamaya davet etmek için bir
elçi gönderildi¤i flöyle bildi-
rilmifltir:
...Hiçbir ümmet yoktur ki,
içinde bir uyar›c› gelip-geç-
mifl olmas›n. (Fat›r Suresi,
24)
Rabbimiz'in insanlara
elçiler ve hak kitaplar gön-
dermifl olmas›na ra¤men baz›
insanlar zaman içinde arala-
r›nda anlaflmazl›¤a düflmüfl-
ler, hak din ahlak›ndan uzak-
laflm›fllar ve baz› sapk›n ve
bat›l inan›fllara uymufllard›r.
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
30
20. Hanedanl›k dönemine ait, alç› üzerine yap›lm›fl resim.
Tarihin her döneminde, günümüzde oldu¤u gibi,
hak dinler de vard› bat›l inan›fllar da. Tarihin her
döneminde iman edenler Allah'›n emri olan iba-
detleri yerine getiriyorlard›.
Kimileri putperest
inan›fllar gelifltirmifl-
ler, topra¤a, tafla, tah-
taya, Ay'a, Günefl'e,
sözde kötü ruhlara ta-
p›nma sapk›nl›¤›na
düflmüfllerdir. Nite-
kim günümüzde de,
hak dine inananlar ol-
du¤u gibi halen sap-
k›nca atefle, Ay'a, Gü-
nefl'e, tahta putlara
tapanlar da vard›r.
Kimileri, Allah'›n var-
l›¤›n› ve birli¤ini bil-
melerine ra¤men,
Rabbimiz'e birtak›m
ortaklar koflmufllar-
d›r. Rabbimiz yine
onlara elçiler gönder-
mifl, aralar›nda anlafl-
mazl›¤a düfltükleri konularda hak olan hükmü kendilerine bildir-
mifl, bat›l inan›fllar›ndan ar›n›p hak din ahlak›n› yaflamaya onlar› da-
vet etmifltir. Ve tarihin her döneminde iman edenlerle etmeyenler,
salih müminlerle sapk›n yollara uyanlar var olmufltur.
Tarih boyunca yaflam›fl peygamberlerle birlikte iman edenler,
son derece medeni koflullarda, modern ve kaliteli bir yaflam sürmüfl-
lerdir. Hz. Nuh döneminde de, Hz. ‹brahim döneminde de, Hz. Yu-
suf döneminde de, Hz. Musa döneminde de, Hz. Süleyman döne-
minde de flimdiki gibi, toplumsal düzen içinde, modern bir hayat
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
31
Geçmiflte oldu¤u gibi günümüzde de bat›l inan›fllara
sahip olanlar, putlara tapanlar yaflamaktad›r.
yaflanm›flt›r. Her dönemde müminler namazlar›n› k›lm›fl, oruçlar›n›
tutmufl, Allah'›n bildirdi¤i s›n›rlar› korumufl, helal ve temiz bir ha-
yat yaflam›fllard›r. Arkeolojik bulgularda elde edilen bilgilerin gös-
terdi¤i geliflmifl yaflam standartlar›n›n en güzeline, en asil ve en te-
mizine, Allah'a iman eden salih müminler sahip olmufllard›r. Yafla-
d›klar› dönemin sa¤lad›¤› her türlü imkan›n en iyisini peygamber-
ler ve samimi müminler, Allah r›zas›na uygun olarak, kullanm›fllar-
d›r.
Nemrud dönemindeki her türlü teknolojik geliflme Hz. ‹brahim
ve onunla birlikte iman eden müminler taraf›ndan en güzel flekilde
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
32
Sebe Melikesi'nin
Hz. Süleyman'› zi-
yaret ediflini an-
latan tablo
kullan›lm›flt›r. Firavunlar döneminde sahip olunan teknik bilgi, Hz.
Yusuf, Hz. Musa, Hz. Harun ve o dönemde yaflayan salih müminle-
rin de hizmetinde olmufltur. Hz. Süleyman döneminde mimaride, sa-
natta, ulafl›mda elde edilen yüksek teknoloji en hikmetli flekilde kul-
lan›lm›flt›r. Rabbimiz'in Hz. Süleyman'a lütfu olan zenginlik ve ihti-
flam, nesiller boyunca hayranl›k uyand›rm›flt›r.
Unutmamak gerekir ki, bundan yüz binlerce y›l önce yaflam›fl in-
sanlar›n da günümüz toplumlar›n›n da sahip oldu¤u her türlü bilgi ve
imkan, Allah'›n insanlara bir lütfudur. Yüz binlerce y›l önce medeni-
yetlerini kuranlar, on binlerce y›l önce ma¤ara duvarlar›na estetik re-
simler yapanlar, piramitleri, zigguratlar› infla edenler, dev tafl an›tlar
meydana getirenler, Amazon ormanlar›n›n en yüksek noktalar›na bü-
yük yap›lar yapanlar Allah'›n ilham› ve ö¤retmesiyle bu eserleri mey-
dana getirmifllerdir. Günümüzde atomun alt parçac›klar›n› inceleyen-
ler, uzaya araç gönderenler, bilgisayar› en etkin flekilde kullananlar
bunlar›, Allah diledi¤i için yapabilmektedirler. ‹nsanlar›n var oldukla-
r› günden bu yana sahip olduklar› her türlü bilgi, Allah'›n insanlara
lütfu, kurduklar› her medeniyet, Rabbimiz'in eseridir.
Allah insan› yoktan var etmifl ve ona dünya hayat› boyunca çe-
flitli imkanlar ve nimetler vermifltir. Verilen her nimet insan için bir
denemedir. Sahip oldu¤u medeniyetin, teknolojinin ve imkanlar›n
Allah'›n birer lütfu oldu¤unu bilen, tüm bunlar için Rabbimiz'e flük-
reden kullar›na, Allah nimetlerini art›r›r:
Rabbiniz flöyle buyurmufltu: "Andolsun, e¤er flükrederseniz
gerçekten size art›r›r›m..." (‹brahim Suresi, 7)
Ve Allah salih kullar›n› hem dünyada hem ahirette güzel bir fle-
kilde yaflat›r. Kuran'da bu gerçek flöyle haber verilmifltir:
Erkek olsun, kad›n olsun, bir mümin olarak kim salih bir
amelde bulunursa, hiç flüphesiz Biz onu güzel bir hayatla ya-
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
33
flat›r›z ve onlar›n karfl›l›¤›n›, yapt›klar›n›n en güzeliyle mu-
hakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)
Bu ayetin bir tecellisi olarak, tarih boyunca yaflayan tüm Müs-
lümanlar yaflad›klar› dönemin en iyi imkanlar›na sahip olmufllar,
medeni ve güzel bir yaflam sürmüfllerdir. Elbette imtihan ortam›n›n
gere¤i olarak kimi zaman zorluk ve s›k›nt›larla da denenmifllerdir.
Ancak bu s›k›nt›lar veya zor flartlar, medeni ve insanca bir yaflam
sürmedikleri anlam›na gelmez. Allah'› inkar eden, inkarlar›nda dire-
nen, güzel ahlak› yaflamayan ve yeryüzünde bozgunculuk ç›karan-
lar›n sonu ise, ne kadar zengin, refah ve ileri bir medeniyet de olsa-
lar, hüsran olmufltur. Üstelik bunlar›n bir ço¤u belki de günümüz
toplumlar›ndan dahi
geliflmifl imkanlara sa-
hip olan toplumlard›r.
Bu gerçek Kuran'da
flöyle haber verilmifltir:
Yeryüzünde gezip do-
laflm›yorlar m›? Böyle-
ce kendilerinden ön-
cekilerin nas›l bir so-
na u¤rad›klar›n› gör-
sünler. Onlar, güç ba-
k›m›ndan kendilerin-
den daha üstün idiler,
topra¤› alt-üst etmifl-
ler (ekmifller, maden-
ler, sular aray›p ç›kar-
m›fllar) ve onu, kendi-
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
34
Hz. Meryem ve Azizler Tablosu, Giovanni Bellini,
1505, Venedik
lerinin imar etti¤inden daha çok imar etmifllerdi. Elçileri de,
onlara aç›k delillerle gelmiflti. Demek ki Allah onlara zul-
metmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlard›.
(Rum Suresi, 9)
Kültürel Birikim, Evrimsel Bir Süreç
Yafland›¤›n› Göstermez
Evrimcilerin iddias›, ilk insanlar›n sözde yar› maymun
varl›klar oldu¤u, zaman içinde fiziksel özellikleriyle birlikte zihinsel
özelliklerinin de geliflti¤i, kabiliyetler kazand›klar›, medeniyetin bu
nedenle evrimleflerek ilerledi¤idir. Bilimsel bulgulara dayanmayan
bu iddiaya göre, sözde ilkel atalar›m›z hayvani bir hayat yaflam›fllar,
insanlaflt›kça medenileflmifller ve zihinleri gelifltikçe kültürel olarak
ilerleme kaydetmifllerdir. Vücudu tamamen tüylerle kapl›, üzerinde
hayvan kürkleriyle atefl yakmaya çal›flan, omuzlar›nda avlad›klar›
hayvanlarla su kenar›nda yürüyen, ma¤aralar›n içinde h›r›lt›lar
ç›kararak birbirleriyle anlaflmaya çal›flan ilkel insan mizansenleri de
bu bilim d›fl› iddian›n ortaya att›¤› hikayelerden ibarettir.
Fosil kay›tlar›, bu hikayeyi desteklememektedir. Bilimsel bilgi-
lerin gösterdi¤i sonuç, insan›n insan olarak yoktan yarat›ld›¤› ve var
oldu¤u ilk günden itibaren de insani bir yaflam sürdü¤üdür.
Arkeolojik bulgular da, evrimcilerin yapt›klar› kronolojiyi hiçbir
flekilde desteklememektedir. Evrimcilerin "insanlar›n yeni yeni
konuflmay› ö¤rendiklerini" söyledikleri döneme ait olan arkeolojik
bulgular, gerçekte insanlar›n mutfaklar› oldu¤unu, aile hayat›
yaflad›klar›n› göstermektedir. Evrimcilerin, "tafl devri olarak iddia
ettikleri" dönemlerde, beyin ameliyatlar› yap›ld›¤› ortaya ç›km›flt›r.
Evrimcilerin, "insanlar›n sanat› bilmediklerini söyledikleri" dönem-
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
35
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
lere ait kaz› alanlar›nda ise süs eflyalar› ve boya hammaddeleri bu-
lunmufltur. Kitab›n ilerleyen bölümlerinde bunlar gibi pek çok örnek
detayl› olarak incelenecektir.
Tüm bu örneklerin gösterdi¤i gerçek, hiçbir zaman ilkel hayvani
bir hayat›n olmad›¤›d›r. Evrimcilerin öne sürdü¤ü gibi tafl› taflla yon-
tarak, tafltan tahtadan baflka hiçbir alet kullanmadan medeniyet d›fl› bir
yaflam yaflanmam›flt›r. Her dönemde iman edenler insanca yaflam›flt›r.
Her dönemde insana yak›flacak gibi k›yafetler olmufl, insana yak›flacak
flekilde tabaklar, kaplar, kafl›klar, çatallar kullan›lm›fl, insana yak›flacak
koflullarda oturulmufl, yat›lm›fl, yemek yenmifl, sohbet edilmifl, insana
yak›flacak yap›lar infla edilmifl, insana yak›flacak sanat eserleri meydana
getirilmifltir. Doktorlar, ö¤retmenler, terziler, mühendisler, mimarlar,
sanatç›lar olmufl, toplum düzeni sa¤lanm›flt›r. Ak›l ve vicdan sahibi
olanlar, Allah'›n ilham›yla, yeryüzündeki nimetlerden en güzel flekilde
faydalanm›fllard›r.
Ancak elbette tarih boyunca teknolojik geliflme de yaflanm›fl, in-
sanlar›n bilgi birikimleri artt›kça teknoloji de¤ifliklikler göstermifl,
yaflan›lan ortam›n koflullar›na uygun olarak yeni cihazlar gelifltiril-
mifl, bilimsel bulufllar olmufl, kültürel de¤iflimler yaflanm›flt›r. Ancak
insanl›k tarihinde yaflanan bilgi birikimi ve teknolojik ilerleme,
evrimsel bir süreç yafland›¤› anlam›na gelmemektedir.
Bilginin sürekli artmas› son derece ola¤an durumdur. Bir insan›n
sahip oldu¤u bilgi seviyesi ilkokul ça¤›nda farkl›, orta okul ça¤›nda
farkl›, üniversite ça¤›nda çok daha farkl›d›r. Bir kiflinin hayat›
boyunca bilgi seviyesinin sürekli artmas›, onun evrimsel bir süreç
içinde oldu¤unu ve bafl› bofl rastlant›lar›n etkisiyle ilerledi¤ini göster-
mez. Benzer bir durum toplum hayat› için de geçerlidir. Toplumsal
yaflamda da, ihtiyaçlar do¤rultusunda yeni keflifler, bulufllar yap›l›r,
yeni mekanizmalar icat edilir, bir baflka kifli bu mekanizmay› daha da
gelifltirir. Sürekli kültür geliflimi yaflan›r. Ancak bu, evrimsel bir süreç
de¤ildir.
36
arwinizm'in iddias›, insan›n ve dolay›s›yla
sahip oldu¤u kültürün, ilkellikten medeniye-
te do¤ru ilerledi¤idir. Ancak arkeolojik bul-
gular, insanl›k tarihinin ilk gününden itiba-
ren, toplumlar›n çok ileri kültürlere sahip ol-
du¤u dönemler oldu¤u gibi, çok geri kültürleri yaflad›klar› dönem-
ler de oldu¤unu göstermektedir. Hatta ço¤u zaman, son derece zen-
gin medeniyetlerle geri medeniyetler ayn› dönem içinde var olmufl-
lard›r. Tarih boyunca, ayn› dönemde yaflayan toplumlar›n birço¤u-
nun teknoloji ve medeniyet düzeyleri, sosyolojik ve kültürel yap›la-
r›, ayn› bugün oldu¤u gibi birbirinden farkl›d›r. Örne¤in günümüz-
de, Kuzey Amerika k›tas› t›pta, bilimde, mimaride ve teknolojide ol-
dukça ilerlemifl olmas›na ra¤men, Güney Amerika'n›n çeflitli bölge-
lerinde teknoloji aç›s›ndan oldukça geri, dünya ile hiçbir ba¤lant›s›
37
KABATAfi DEVR‹TAR‹H‹ B‹R YALAN:
olmayan toplumlar yaflamaktad›r. Dünyan›n pek çok bölgesinde
hastal›klar en ileri görüntüleme teknikleri ve tahlillerle teflhis edilip,
son derece modern koflullarda tedavi edilirken, di¤er çeflitli bölgele-
rinde de hastal›klar›n sözde kötü ruhlar›n etkisiyle meydana geldi-
¤i düflünülüp, sahte kötü ruhlar› kovma ayinleriyle hastalar iyileflti-
rilmeye çal›fl›lmaktad›r. MÖ 3000'lerde yaflayan Sümerler, Eski M›-
s›rl›lar, ‹ndus halk› gibi toplumlar, her aç›dan günümüzde yaflayan
bu kabilelerle -hatta bu kabilelerden ileride olan pek çok toplumla-
k›yas kabul etmeyecek bir medeniyete sahiptiler. Demek ki tarihin
her döneminde medeniyet aç›s›ndan geliflmiflle geri kalm›fl toplum-
Avustralyal› Papou yerlisi
21. yüzy›lda dahi bat›l inan›fllara sahip pek
çok toplum yaflamaktad›r. Bu insanlar, ken-
dilerine hiçbir fayda veya zarar vermeye güç
yetiremeyen sahte ilahlara tapma yan›lg›s›na
düflmektedirler. Resimde, Arhuaco kabilesi-
nin flefinin, kendilerine yap›lan sald›r›lar›n
ard›ndan sözde yard›m almak için yapt›¤›
ayin görülüyor. Bu ayini düzenleme amaçla-
r›n› flefleri flu flekilde aç›kl›yor: "Da¤› sakin-
lefltirmek için do¤adaki yafll› ruhlar› yard›ma
ça¤›r›yoruz." (Natinoal Geographic Türkiye,
Ekim 2004)
38
AAddnnaann OOkkttaarr HARUN YAHYA
lar birarada varl›klar›n› sürdürebilmifllerdir. Binlerce y›l önce yafla-
yan bir toplum, 20. yüzy›ldaki bir topluluktan çok daha ileriye gide-
bilmifltir. Bu da bize geliflimin evrimsel bir süreç içinde oluflmad›¤›-
n›, yani tarih içinde ilkel toplumdan medeniye do¤ru bir geliflim bu-
lunmad›¤›n› göstermektedir.
Elbette tarihsel süreç içerisinde her alanda büyük ilerlemeler
kaydedilmifl, bilim ve teknolojide büyük geliflmeler sa¤lanm›flt›r. Fa-
kat bu de¤iflimleri evrimcilerin ve materyalistlerin iddia etti¤i gibi
bir "evrim" süreci olarak tan›mlamak ak›lc› ve bilimsel bir yaklafl›m
de¤ildir. Kültür ve tecrübe birikimi sayesinde teknoloji ve bilim gibi
Dünyan›n bir ucunda insanlar, sözde "ölü ruhlar›n da¤lar› sakinlefl-
tirebilece¤ine" inan›p son derece ilkel koflullarda yaflarken, bir bafl-
ka yerde insanlar gökdelenlerde yaflay›p, uçaklarla veya lüks tekne-
lerle seyahat etmekte, oldukça konforlu bir yaflam sürmektedirler.
Evrimcilerin iddialar›n›n aksine hem ileri hem de geri medeniyetler
ayn› anda var olabilmektedir.
39
alanlarda sürekli bir geliflim söz konusudur. Ancak burada önemli
olan nokta fludur; günümüz insan› ile binlerce y›l önce yaflayan bir
kifli aras›nda, nas›l fiziksel özellikler aç›s›ndan bir fark yoksa, zeka ve
yetenek aç›s›ndan da bir fark yoktur. 20. yüzy›ldaki insanlar›n beyin
kapasitesi ve zekas› daha çok geliflti¤i için daha ileri bir uygarl›¤a sa-
hip oldu¤umuz düflüncesi, evrim teorisinin telkinleri sonucunda
oluflan yanl›fl bir bak›fl aç›s›d›r. Oysa günümüzde dahi farkl› bölge-
lerdeki halklar farkl› anlay›fllara ve kültürlere sahip olabilmektedir.
Örne¤in, bugün Avustralya'daki bir yerlinin ABD'deki bir bilim ada-
m›n›n sahip oldu¤u bilgiye sahip olmamas› onun zekas›n›n ya da
beyninin yeteri kadar geliflmedi¤ini göstermez. Çok zeki olmas›na
ra¤men, bu tip bir kabile içinde do¤up hayat›n› sürdüren, hatta elekt-
ri¤in varl›¤›ndan dahi haberi olmayan birçok insan olabilir. Ayr›ca
farkl› yüzy›llarda farkl› ihtiyaçlar geliflmifl olabilir. Örne¤in günü-
müz moda anlay›fl› ile M›s›rl›lar›n moda anlay›fl›n›n ayn› olmamas›
bizim kültürümüzün onlar›nkinden daha ileride oldu¤unu göster-
mez. 20. yüzy›lda medeniyetin iflareti gökdelenlerken, M›s›r döne-
minde uygarl›¤›n kan›t› piramitler ve sfenkslerdi.
Önemli olan elde edilen bulgular›n nas›l bir bak›fl aç›s›yla de-
¤erlendirildi¤idir. Bulgular›n, sözde evrimsel geliflim gösterdi¤i ön
yarg›s›yla hareket eden bir kifli, ele geçen her türlü bilgiyi bu ön yar-
g›ya göre de¤erlendirecektir. Böylece hayali hikayelerle sav›n› des-
teklemeye çal›flacakt›r. Buldu¤u bir kemik parças›n›n üzerine, o böl-
gede yaflayan insanlar›n neler hissettikleri, günlük yaflamlar›n› nas›l
de¤erlendirdikleri, aile yap›lar›, sosyal iliflkileri gibi pek çok detay›,
ön yarg›s›na uygun flekilde ortaya koyacakt›r. Bu kemik parças›n-
dan, o dönemde, yar› dik, vücudu tüylerle kapl›, h›r›lt›lar ç›karan,
tafl aletler kullanan insanlar›n yaflad›¤› sonucuna varan bir kifli, bi-
limsel deliller bunu gösterdi¤i için de¤il, ideolojisi bunu gerektirdi-
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
40
AAddnnaann OOkkttaarr HARUN YAHYA
‹nsanlar›n içinde yaflad›klar› koflullar, onlar›n sözde ilkel bir
zihne ve geliflmemifl özelliklere sahip oldu¤unu göstermez.
Her dönemde farkl› ihtiyaçlar geliflmifl, insanlar farkl› koflul-
larda yaflam›fllard›r. Örne¤in günümüz mimari anlay›fl› ile
M›s›rl›lar›n mimari anlay›fl›n›n ayn› olmamas› bizim kültürü-
müzün onlar›nkinden daha ileride oldu¤unu göstermez. 20.
yüzy›lda medeniyetin iflareti gökdelenlerken, M›s›r döne-
minde uygarl›¤›n kan›t› piramitler ve sfenkslerdi.
41
¤i için böyle bir hikaye anlatmaktad›r. Çünkü elde edilen veriler ger-
çekte böyle bir manzara ortaya koymamaktad›r. Bu hayali manzara,
Darwinist zihniyetin yorumlar›yla meydana getirilmektedir.
Bugün bulduklar› fosil kal›nt›lar›na, yontulmufl tafllara, ma¤a-
ra duvarlar›na çizilmifl resimlere bakarak o dönem hakk›nda detay-
l› yorumlar yapan baz› arkeologlar›n durumu da bu örnekten çok
farkl› de¤ildir. Ne var ki, eldeki delilleri ön yarg›l› bir yaklafl›mla de-
¤erlendirerek sözde ilkel insan›n neredeyse hayat›n›n her an›na ilifl-
kin hikayeler yazan evrimcilerin sahte illüstrasyonlar› ve masallar›,
pek çok dergi ve gazetenin sayfalar›n› süsleyebilmektedir. ‹flte ça¤›-
m›z›n tan›nan evrimcilerinden Louis Leakey'nin sözde ilkel insan›n
günlük hayat›na dair yazd›¤› senaryolardan biri:
Bir an için 20-30 bin y›l kadar geriye giderek bir kaya s›¤›na¤›nda yer
alan olaylar› birbiri ard›ndan izleyebildi¤imizi farz edelim: Tafl devrinde
yaflamakta olan bir avc›, vadide o günkü av›n›n peflindeyken birden te-
pedeki dik yar›n yan›nda bir kaya s›¤›na¤› görür. Buras› bir arslan veya
ma¤ara ay›s›n›n ini olabilece¤inden veya buran›n baflka bir aile taraf›n-
dan iskan edilmifl olma ihtimali bulundu¤undan, büyük bir dikkat ile
buraya t›rman›r. Epey yaklafl›p, buran›n bofl oldu¤unu gördükten sonra
içine girer ve iyice araflt›r›r. Buran›n flimdi ailece oturmakta olduklar›
ufak s›¤›naktan çok daha elveriflli oldu¤una karar veren avc›, ailenin di-
¤er kiflilerini de al›p buraya getirmeye gider. Bundan sonra ailenin yeni
evlerine gelip, yerlefltiklerini görürüz. Bu yeni evin atefli, ya eski evden
büyük bir dikkat ve itina ile getirilen birkaç kor parças›ndan veya tahta-
y› tahtaya sürtmek suretiyle yak›l›r. (Tafl devri insan›n›n atefli nas›l elde
etti¤i tam olarak bilinmiyorsa da, en eski devirlerden beri ateflten yarar-
land›klar› ve onu kulland›¤› bir gerçektir. Çünkü ma¤ara ve kaya s›¤›-
naklar›ndaki hemen hemen bütün yerleflme katlar›nda, ocaklar, günlük
hayat›n bir parças› olarak karfl›m›za ç›kar.) Belki bundan sonra, ailenin
baz› kiflileri üzerlerinde yatacaklar› döflekleri haz›rlamak üzere ot topla-
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
42
maya gideceklerdir. Ailenin di¤er kiflileri ise civardaki çal› ve fundal›k-
lardan dal kesip yerlefltikleri bu yeni evin ön taraf›na kaba bir çit yapar-
lar. Bu arada evdeki eflyalar yerlefltirilir ve çeflitli hayvan postlar› getiri-
lip, yerlere serilir. Bundan böyle art›k aile yeni evlerine yerleflmifl olup,
hayat devam eder. Yiyecek temini için erkekler vahfli hayvanlar› avlar-
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
43
Elde edilen bulgular› evrimci ön yarg›yla de¤erlendiren bir bilim adam›, o dönem hakk›n-
da pek çok yorum yapabilir. Ancak bu yorumlar›n bilimsel kabul edilebilmesi için net bul-
gularla ve verilerle desteklenmesi gerekir. Bugüne kadar evrimcilerin masallar›n› destek-
leyebilecek tek bir bilimsel bulgu dahi elde edilmemifltir. H›r›lt›lar ç›kararak anlaflt›¤›, ma-
¤aralarda yaflad›¤›, üstünde postuyla atefl kenar›nda oturdu¤u, kaba aletlerle avland›¤›
söylenen yar› insan yar› maymun varl›klar sadece evrimcilerin hayallerini yans›tmaktad›r.
Bilim ise insan›n her zaman insan olarak var oldu¤unu
göstermektedir.
lar. Kad›nlar, av esnas›nda erkeklere yard›m ettikleri gibi, yenecek mey-
veleri, kabuklu yemiflleri ve kökleri toplarlar.1
En küçük detaylar›na kadar tarif edilen bu senaryo herhangi bir
bilimsel bulguya de¤il, tamamen yazar›n hayal gücüne dayanmakta-
d›r. Bu ve benzeri hikayeleri, çeflitli bilimsel kelimelerle süsleyip akta-
ran evrimciler, birkaç parça kemik parças›na dayanarak tüm bu de-
taylar› flekillendirmektedirler. (Üstelik bulunan bu fosiller, evrimcile-
rin iddialar›n›n tam tersini göstermekte, evrim sürecinin asla yaflan-
mad›¤›n› ispatlamaktad›r.) Oysa kemik parçalar›n›n, eski dönemlerde
yaflam›fl olan insanlar›n hangi duygularla hareket ettiklerine, günlük
yaflamlar›nda neler yapt›klar›na, aralar›ndaki ifl bölümünün nas›l ol-
du¤una dair kesin bilgiler vermeyece¤i aç›kt›r. Ama bu gibi hayali se-
naryolar ve çizimlerle zenginlefltirilen insan›n evrimi masal›, evrimci-
ler taraf›ndan çok yo¤un bir biçimde kullan›l›r. Evrim teorisinin orta-
ya at›ld›¤› ilk günden itibaren bu dogmadan kendini kurtaramayan
say›s›z evrimci, yukar›daki senaryonun de¤iflik versiyonlar›n› üret-
mifltir. Amaç gerçekleri anlatmak de¤il, insanlar› telkin ve propagan-
da yoluyla ilkel insan›n yaflad›¤›na ikna etmektir.
Her ne kadar evrimci bilim adamlar› ellerinde hiçbir delil ol-
mad›¤› halde böyle senaryolar üreterek iddialar›n› kan›tlamaya ça-
l›flsalar da, karfl›lar›na ç›kan her bulgu, tarafs›z olarak de¤erlendiril-
di¤inde, onlara baz› gerçekleri çok aç›k bir flekilde göstermektedir.
Bu gerçeklerden biri fludur; insan var oldu¤u ilk günden beri insan-
d›r. Zekas›, sanat ve estetik yetene¤i gibi özellikleri tarihin tüm dö-
nemlerinde ayn›d›r. Geçmiflte de, evrimcilerin iddia ettikleri gibi il-
kel, yar› hayvan yar› insan yarat›klar de¤il, ayn› bizler gibi düflünen,
konuflan, sanat eserleri meydana getiren, bir kültür ve ahlak yap›s›-
na sahip insanlar yaflam›flt›r. Birazdan da de¤inece¤imiz gibi arke-
olojik ve paleontolojik bulgular kesin ve aç›k bir flekilde bu gerçe¤i
ispatlamaktad›r.
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
44
Bugün sahip oldu¤umuz dev medeniyetten bundan yüz binler-
ce y›l sonra geriye ne kalabilece¤ini bir düflünün. Binlerce y›l›n kül-
tür birikimi; tablolar, heykeller, saraylar yok olacak, teknolojiye ait
neredeyse hiçbir iz kalmayacakt›r. Afl›nmaya dayan›kl› olarak tasar-
lanan pek çok malzeme dahi belirli bir süre içerisinde –do¤al koflul-
lar alt›nda- afl›nmaya bafllamaktad›r. Çelikler paslanmakta, betonlar
afl›nmakta, toprak alt›ndaki tesisatlar çürümekte, tüm malzemeler
onar›m gerektirmektedir. Bir de bunlar›n üzerinden on binlerce y›l
geçti¤ini, binlerce ton ya¤mura, fliddetli rüzgarlara, sellere, deprem-
lere maruz kald›klar›n› düflünün. Belki de geriye kalacak olan, ayn›
geçmiflten bize kald›¤› gibi, sadece ifllenmifl iri tafl parçalar›, binalar›
meydana getiren blok tafllar ve baz› heykel kal›nt›lar› olacakt›r. Ya
da günümüzün ileri medeniyetlerinden geriye günlük yaflam›m›z›
tam olarak anlayabilecekler net bir iz kalmazken, Afrika'da, Avustu-
ralya'da veya dünyan›n bir baflka yerinde yaflayan kabilelerden ge-
riye baz› izler kalacakt›r. Yani, sahip oldu¤umuz teknolojinin (tele-
vizyonlar, bilgisayarlar, mikrodalga f›r›nlar vs) izleri kalmayacak,
ama belki de tafl bir binan›n ana hatlar›, büyük bir heykelin parçalar›
kalacakt›r. O dönemin bilim adamlar› bu izlere bakarak, bizim yafla-
d›¤›m›z dönemdeki tüm toplumlar› "kültürel olarak geri" diye ta-
n›mlarlarsa bu, gerçeklerden ne kadar sapm›fl olduklar›n› göstermez
mi?
Ya da bundan binlerce y›l sonra, üzerinde Çince yaz›lar bulu-
45
KABATAfi DEVR‹TAR‹H‹ B‹R YALAN:
nan bir eseri keflfeden bir kifli, sadece bu bilgiye dayanarak, Çinlile-
rin garip iflaretlerle anlaflan, geri kalm›fl bir tür oldu¤unu öne sür-
erse, bunun gerçe¤i yans›tmayan bir yorum olaca¤› aç›k de¤il
midir? Veya flöyle bir örnek düflünelim: Rodin'in "Düflünen Adam"
heykeli bütün dünyaca bilinir. Bu heykelin on binlerce y›l sonra ge-
lece¤in arkeologlar› taraf›ndan bulundu¤unu farz edelim. E¤er arafl-
t›rmac›lar›n söz konusu toplumun inançlar› ve yaflay›fl› hakk›nda
birtak›m ön yarg›lar› varsa ve ellerinde yeterli tarihi belge yoksa, bu
Evrimci ön yarg›yla hareket eden baz› arkeologlar günümüz sanat eserlerini, örne¤in Rodin'in hey-
kelini aratmayacak sanatsal de¤eri olan Güney Fransa'da Pireneler'in kuzey eteklerinde yer alan
Tuc d'Audoubert Ma¤aras›'ndaki bizon heykellerini sözde ilkel insanlar›n yapt›klar›n› öne sürebil-
mektedirler. Ancak kullan›lan teknik ve eserin estetik görünümü, bu eseri meydana getiren kiflinin
zihinsel ve fiziksel olarak günümüz insan›ndan hiçbir fark› olmad›¤›n› göstermektedir.
46
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
47
heykeli çok farkl› flekillerde yorumlayabilirler. O toplumda yaflam›fl
insanlar›n "düflünen bir adama tapt›klar›n›" düflünebilir veya bu
heykelin mitolojideki sözde bir tanr›ya ait oldu¤unu iddia edebilir-
ler. Ama bugün biz biliyoruz ki, "Düflünen Adam" heykeli sadece sa-
natsal amaçlarla yap›lm›fl bir eserdir. Yani, günümüzden on binlerce
y›l sonra yaflayan bir araflt›rmac›n›n elindeki veriler yetersizse ve bir
de, o döneme ait ön yarg›lar› varsa, do¤ruya ulaflmas› neredeyse im-
kans›zd›r. Zira bu heykeli, sahip oldu¤u ön yarg›ya göre de¤erlendi-
recek ve zihninde buna göre bir senaryo oluflturacakt›r. Bu nedenle
Bundan 6000 y›l sonra yaflayan insanlar Rodin'in "Düflünen Adam" heykelini bulsalar ve
günümüzdeki baz› bilim adamlar› gibi ön yarg›yla hareket ederek, 20. yüzy›lda yaflayan
insanlar hakk›nda, bu insanlar›n "düflünen bir adama tapt›klar›n›", henüz sosyalleflme-
diklerini vs iddia etseler, bu iddialar gerçe¤i ne kadar sapt›rd›klar›n› göstermez mi?
elde edilen verilerin ön yarg›s›z ve tarafs›z bir bak›fl aç›s›yla de¤er-
lendirilmesi, her türlü ön kabulden uzak, genifl düflünerek hareket
edilmesi son derece önemlidir. Unutulmamal›d›r ki, bugün elimizde
toplumlar›n evrimleflti¤ine ya da geçmifl topluluklar›n ilkel oldu¤una
dair hiçbir kan›t bulunmamaktad›r. Öne sürülenler sadece varsay›m-
lardan ibarettir ve evrimi savunan tarihçilerin ya da arkeologlar›n ta-
rafl› yorumlar›na dayanmaktad›r. Örne¤in, bir ma¤aran›n duvarlar›na
çizilmifl hayvan figürleri, hemen ilkça¤ adam›n›n çizdi¤i ilkel resimler
olarak tan›mlanm›flt›r. Oysa bu resimler, dönemin sanatç›lar›n›n sanat
anlay›fllar›n› da ifade ediyor olabilirler. Ça¤›n›n koflullar›na göre son
derece modern k›yafetler içinde bir sanatç›, yaln›zca sanatsal gayelerle
bu flekilleri resmetmifl olabilir. Nitekim, pek çok bilim adam› söz konu-
su ma¤ara resimlerinin, ilkel bir zihnin ürünü olmas›n›n imkans›zl›¤›-
n› vurgulamaktad›r.
Bir di¤er örnek de keskin uçlu tafllar›n sözde "maymun-insa-
n›n" yapt›¤› ilk aletler olarak yorumlanmas›d›r. O dönemin insanla-
r› bu tafllar› flekillendirip dekoratif amaçla da kullan›yor olabilirler.
Bulunan parçalar›n, dönemin insanlar› taraf›ndan mutlaka alet ola-
rak kulland›klar›n› gösteren bir kan›t yoktur. Bu bir varsay›md›r. Ev-
rimci bilim adamlar›, kaz›lar esnas›nda bulduklar› kan›tlar› tarafl›
bir bak›fl aç›s›yla incelemifller, kendilerince teoriyi kan›tlamak için
fosillerin üzerinde oynamalar yapm›fllar ya da sadece uygun gör-
düklerini al›p, di¤erlerini bir kenara atm›fllard›r. Ayn› oyun, tarihin
evrim geçirdi¤ini göstermek amac›yla da oynanm›flt›r.2 Amerikal›
antropolog Melville Herskovits "tarihin evrimi" görüflünün ortaya
ç›k›fl fleklini ve evrimcilerin delilleri de¤erlendirme biçimini flöyle
aç›klamaktad›r:
Kültürel evrimi savunan her araflt›rmac› kafas›nda tasarlad›¤› insan
›rk›n›n geliflimi ile ilgili mizansene bir varsay›m eklemifltir. Bu yüzden ay-
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
48
AAddnnaann OOkkttaarr
n› evrim teorisinde bilinçli seçilen kafataslar›nda oldu¤u gibi, burada da
birbirini izleyen olaylar örnek olarak al›nmam›flt›r. Belirtilen ilerlemelerin
ço¤u, bir kültürün sadece tek yönünü göstermektedir.3
Herskovits'in bu düflüncesini do¤rulayan en önemli örnekler-
den biri, evrimci etnograf Morgan'›n yapt›¤› çal›flmalardan biridir.
Morgan, ilkelden geliflmifle do¤ru evrim süreci yafland›¤›n› iddia et-
ti¤i bir toplumun, ataerkil ve tek eflli bir yap›ya ulaflmak için geçir-
di¤i evreleri incelemifltir. Ancak bu araflt›rmay› yaparken, dünyan›n
dört bir yan›nda, birbirleriyle hiçbir ilgisi olmayan farkl› toplumlar›
örnek olarak alm›fl, ulaflmak istedi¤i sonuca göre bu toplumlar› bir
s›raya dizmifltir. Yüz binlerce kültür içinde neden sadece tezine uy-
gun olan toplumlar› seçti¤i aç›kça ortadad›r. Herskovits, Morgan'›n
tarihi kendi fikirlerine göre nas›l yeniden yorumlad›¤›n› flöyle aç›k-
lamaktad›r:
Morgan, tarihte soyu belirleyen ataerkil ve tek eflli sisteme nas›l geçil-
di¤ini aç›klarken, ilk önce çok ilkel bir Avustralyal› kabiledeki ana er-
kil yap›y› alm›fl, daha sonra Amerikan K›z›lderililerine geçerek, bura-
da nesli belirleyici faktörün erkek olmas›n› örnek olarak göstermifl,
daha sonra protohistorik tarihin ilk devirlerinde erkek egemen, daha
çok tek eflli Yunan kabilelerini sosyal evrim zincirine eklemifl,
son olarak da tek eflli, erkek egemen toplum olarak günümüz
medeniyetini, göstererek evrim zincirini oluflturmufltur.4
Herskovits, Morgan'›n bu hayali zincirini, "Bu seri, ta-
rihsel yaklafl›m aç›s›ndan uydurmad›r"
fleklinde tan›mlamaktad›r.
HARUN YAHYA
49
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
Tarih hakkında öğrendiklerimiz çoğunlukla yalnızca kitaplardan okudukları-
mızdır. İnsanların çok büyük bir bölümü bu kitaplarda yazılanlardan hiçbir zaman
kuşkuya kapılmaz ve hemen herkes bu bilgileri peşinen kabul eder. Ancak özel-
likle insanın tarihi söz konusu olduğunda, bize sunulan tarih anlayışını bir kez da-
ha gözden geçirmek gerekir. Çünkü bu anlayış çoğunlukla, günümüzde biyoloji,
moleküler biyoloji, paleontoloji, genetik, biyogenetik, antropoloji gibi pek çok bi-
lim dalı açısından hiçbir geçerliliği kalmamış olan bir teoriye, evrim teorisine gö-
re şekillendirilmektedir. Evrim teorisinin bilimsel olarak çöküşüyle birlikte, bu te-
oriye göre düzenlenmiş tarih anlayışı da çökmüştür.
Tarih bilimci Edward A. Freeman, tarih bilgilerimizin gerçekleri ne derece
yansıttığı konusunda şunları ifade etmektedir:
Bütün tarihsel araştırmalarda yüz yüze geldiğimiz gerçekler, insana ait istek ve
kaprislerin yönlendirmesi doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Ve kanıtlar, bilgiyi ak-
taranların güvenilirliğine bağlıdır. Bu kişiler, bilinçli olarak aldatabilirler, ya da
kötü bir niyet olmaksızın yanlış yönlendirebilirler. Bir insan, yalan söyleyebilir,
yanlış yapabilir.5
Bu durumda, bize aktarılan tarihin doğruluğundan nasıl emin olabiliriz?
Bunun için öncelikle tarihçilerin ve arkeologların bize sundukları tarihsel bil-
gilerin objektifliğinden ve kesinliğinden emin olmamız gerekir. Çünkü tarih, pek
çok soyut kavramda olduğu gibi, her düşünceden insan için farklı bir anlam taşı-
yabilir. Bir olay, bilgi veren kişiye ve bakış açısına göre çeşitlilik gösterebilir. Olay-
ların yorumları, özellikle "şahit" olmamış kişilerce anlatıldığında bambaşka bir gö-
rünüm alabilir.
"Tarih" geçmiş olayların kronolojik şekilde kaydedilmesiyle tanımlanır. Bu
olaylara verilen anlam ve önem, "tarihçi"nin sunuş tarzına bağlıdır. Örneğin bir sa-
vaşın tarihini yazan kişinin, savaşı kazanan tarafın haklı veya haksız olduğunu dü-
şünmesi, verdiği bilgiyi etkileyebilir. Söz konusu tarihçinin sempati duyduğu top-
50
AAddnnaann OOkkttaarr HARUN YAHYA
luluk diğer tarafın bölgesini işgal etmiş ve sayısız gaddarlık yapmış olsa dahi, bu ta-
rihçi onu "kahraman" olarak tanımlayabilir.6 Örneğin birbirine düşman olan iki ül-
kenin tarih kitaplarına bakacak olursak, bu kitaplarda aynı tarihi olayların tama-
men farklı açılardan yorumlandığını görürüz.
İşte günümüzde evrim taraftarı tarihçilerin ve bilim adamlarının yaptıkları da
tam olarak budur: Biyolojik ve tarihsel açıdan somut bir delile dayanmamasına
rağmen, insanın sözde evrimsel tarihi, topluma adeta kesin bir doğru olarak su-
nulmaktadır. Teoriyi çürüten güçlü deliller göz ardı edilmekte, elde edilen bulgu-
lar tamamen bu bilim adamlarının ön yargıları doğrultusunda yorumlanmakta, bir-
takım bilim adamlarının ideolojik olarak sahip çıktıkları teori adeta bir kanun gibi
tanıtılmaya çalışılmaktadır.
II. Dünya Savafl›n› yorumlayan bir tarihçi e¤er nasyonal sosyalist bir görüfle sahipse sade-
ce yandaki resmi göz önüne ala-
rak Hitler'i kendince bir kahraman
olarak tan›tabilir. Oysa Buchen-
wald toplama kamp›nda çekilen
afla¤›daki foto¤rafta Hitler'in ne-
den oldu¤u katliamlardan sadece
bir örnek görülmektedir.
51
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
52
İnşaatta, sanayide, teknolojik ürünlerde, dekorasyonda, günlük ya-
şamın pek çok alanında sıkça kullanılabilen maddelerin ömrü, insanlık
tarihiyle kıyaslandığında oldukça sınırlıdır. Bundan on binlerce yıl önce-
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
53
ki insanlar son derece estetik ahşap konaklarda yaşıyorlarsa, geriye bu-
nu gösterecek çok fazla delil kalmaması son derece normaldir. Bizim
medeniyetimizin de herhangi büyük bir felaketle yok olduğunu varsaya-
lım, bundan yüz binlerce yıl sonrasına acaba neler kalacaktır? Dönemin
insanları elde edecekleri birkaç kemik ve taş parçasına dayanarak bizle-
ri ilkel olarak nitelendirseler, bu yorum gerçeği yansıtır mı?
Resimlerde görülen günümüz tafl evlerinin, bundan on binlerce y›l sonraki
görünümlerinin Çatalhöyük'teki kaz›larda ortaya ç›kar›lan harabelerden fark-
s›z olaca¤› aç›kt›r. Do¤al flartlar alt›nda önce ahflap, sonra metaller çürüye-
cek ve muhtemelen geriye sadece tafl duvarlar, blok tafllar, kase ve saks›lar-
dan parçalar kalacakt›r. Bu durumda dönemin arkeologlar›n›n 2000'li y›llarda
insanlar›n ilkel bir hayat yaflad›klar›n› iddia etmelerinin gerçe¤i yans›t-
mayaca¤› aç›kt›r. Günümüzde evrimcilerin içinde bulunduklar› durum da bun-
dan farkl› de¤ildir.
Günümüzdeki herhangi bir binadan on binlerce yıl sonra geriye sadece
birkaç blok taş parçası kalacaktır. Ahşap malzemeler, metaller, demirden ya-
pılmış eşyalar çürüyecektir. Örneğin, Çırağan Sarayı'ndan geriye ne sarayın
duvarlarındaki süslü tablolar, ne son derece estetik mobilya takımları, ne gös-
terişli perdeler, ne perdelerin asıldığı kornişler, ne halılar, ne avizeler ve ne de
diğer aydınlatma malzemeleri kalır. Bu malzemeler çürüyüp yok olur. Bundan
on binlerce yıl sonra Çırağan Sarayı'nın kalıntılarını bulan kimseler, sadece bir-
kaç parça işlenmiş sütun, büyük parça taş ve belki de sarayın bazı temellerini
göreceklerdir. Bunlara bakarak, dönemimizde yaşayan insanların henüz yeni
yerleşik hayata geçtiklerini, o nedenle iri taşları üst üste koyarak sözde ilkel
ev benzeri yerlerde yaşadıklarını, daha yeni sosyalleştiklerini öne sürseler, bu-
nun son derece yanlış bir yorum olacağı açıktır.
Ç›ra¤an Saray›'n›n yanm›fl, iç mimarisi-
nin ve dekorasyonunun yok olmufl hali.
Saray'› bu haliyle de¤erlendiren bir kifli,
bir zamanlar ne kadar ihtiflaml› oldu¤u-
nu tam olarak gözünde canlan-
d›ramayabilir.
54
Geçmişten günümüze kalan kalıntılar da tıpkı Çırağan Sarayı gibi son de-
rece estetik binaların izleri olabilir. Bu kalıntıların üzerine mobilyalar yerleşti-
rilse, perdeler, halılar ve avizelerle dekorasyon yapılsa, ortaya çok gösterişli
binalar çıkar.
Kuran'da da geçmişte yaşamış olan kavimlerin sanat, mimari, kültür ve
bilgi olarak ileri toplumlar oldukları haber verilmiştir. Bir ayette, geçmiş top-
lumların "kuvvet ve eser bakımından" üstün oldukları şöyle bildirilir:
Onlar, yeryüzünde gezip-dolaşmıyorlar mı ki, böylece ken-
dilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını bir görsün-
ler. Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri bakımından ken-
dilerinden daha üstün idiler... (Mümin Suresi, 21)
Ç›ra¤an Saray›'n›n
restore edilip, de-
korasyonunun ta-
mamlanm›fl hali
55
56
2005 yılında, Dmanisi, Gürcistan'da bulunan bir fosil, insanlık tarihinin evri-
mi senaryosunun gerçekleri yansıtmadığını bir kez daha ortaya koydu. Evrimcile-
rin bilim dışı iddialarına göre ilk insanlar, bencil ve hayvani bir yaşam sürüyorlar-
dı. Aile yaşamları veya toplumsal düzenleri yoktu. Arkeolog David Lordkipanid-
ze tarafından bulunan, yaşlı bir insana ait kafatası fosili, bu iddiaların doğru olma-
dığını gösterdi.
Bulunan fosil, yaşlı bir insana aitti ve tek bir dişi dışında hiçbir dişi yoktu. Bi-
lim adamları bu insanın tek hastalığının dişlerinin eksikliği olmadığını, başka has-
talıkları da olduğunu düşünmektedir. Bu insanın dişlerini kaybetmiş olmasına ve
hastalıklarına rağmen, ileri yaşa kadar hayatını sürdürmesi, yaşadığı toplumda
kendisine bakıldığını, ilgi gösterildiğini kanıtlayan önemli bir bilgidir. Fosili bulan
arkeolog Lordkipanidze de konuyla ilgili şunları söylemektedir:
"Bu kişinin hasta bir birey olduğu açıktır. Bunun, hasta kişile-
rin toplumun diğer üyeleri tarafından bakıldığını gösteren
önemli bir örnek olduğunu düşünüyoruz." (Discover
Special Issue, Vol. 27, No 1, s. 28)
Evrimciler, fosilin yaşadığı tarihten en az 1.5
milyon yıl sonra insanların sosyal olarak geliştikle-
rini, kültürel davranışlar gösterdiklerini öne sürer-
ler. Söz konusu fosil ise evrimcilerin bu iddialarını
yalanlamaktadır. Bundan milyonlarca yıl önce de
insanların hastalara şefkat, merhamet ve ilgi gös-
terdiklerini, onlara baktıklarını, onları koruyup
kolladıklarını göstermektedir. Bu bulgu tarihin hiç-
bir döneminde insanların hayvani bir yaşam sür-
mediklerini, her zaman insanca yaşadıklarını bir
kez daha göstermektedir.
(*) Evrimciler, Homo Erectus'un insan›n sözde
evriminde, maymunla insan aras›nda bir tür ol-
du¤unu iddia ederler. Oysa, günümüz insan›n›n
iskeleti ile Homo erectus iskeleti aras›nda hiçbir
fark yoktur. Homo Erectus'un iskeleti tamamen
diktir ve Homo Erectus bir insan ›rk›d›r.
Discover dergisi y›l›n önemli bilim-
sel geliflmelerini de¤erlendirdi¤i
özel say›s›nda, evrimcilerin senar-
yosunu y›kan önemli bir bulguya
yer verdi. Milyonlarca y›l önce de
insanlar›n hastalara bakt›klar›n›,
onlara ilgi gösterdiklerini ortaya ko-
yan bu bulgu, "Homo Erectus* Aile
Büyüklerine ‹lgi mi Gösteriyordu?"
bafll›¤›yla yay›nland›. Bu fosilin or-
taya koydu¤u gerçek, tarihin hiçbir
döneminde insanlar›n hayvani bir
yaflam flekli sürmedikleri, insan-
lar›n hep insanca yaflad›klar›d›r.
Evrimciler, sözde maymunumsu insanlar›n Avrupa'da bundan
yaklafl›k 30-40 bin y›l önce, Afrika'da biraz daha eski bir dönemde
ani bir geçifl süreci yaflad›klar›n›, böylece birdenbire modern insanlar
gibi düflünme ve üretme kabiliyeti kazand›klar›n› öne sürerler. Çün-
kü bu döneme ait arkeolojik bulgular evrim teorisiyle aç›klanmas›
mümkün olmayan delillerdir. Darwinist iddiaya göre, neredeyse 200
bin y›l boyunca de¤iflmeden kalan tafl-alet teknolojisinin yerini bir-
denbire, daha ileri ve h›zla geliflen el sanatlar› teknolojisi alm›flt›r. Bir
süre önce a¤açlardan inen ve modernleflmeye bafllayan sözde ilkel
adam, birdenbire sanatsal kabiliyetler gelifltirmifl, ma¤ara duvarlar›-
na oyarak veya boyayarak flafl›rt›c› güzellikte resimler yapmaya bafl-
lam›fl, kolyeler, gerdanl›klar gibi son derece estetik süs eflyalar› üret-
mifltir. Peki ne olmufltur da böyle bir geliflme yaflanm›flt›r? "Yar› may-
mun ilkel varl›klar" neden ve nas›l birdenbire sanata e¤ilim göster-
mifllerdir? Evrimci bilim adamlar› bunun nas›l olup da gerçekleflti¤i-
ni hiçbir flekilde aç›klayamaz, ancak birtak›m varsay›mlar öne sürer-
ler. Evrimci Roger Lewin, Darwinistlerin bu konuda içine düfltü¤ü s›-
k›nt›y›, Modern ‹nsan›n Kökeni kitab›nda flu sözlerle ifade eder: "Hala
eksik durumdaki arkeolojik kay›tlar›n her bak›mdan belirsizli¤inden olacak,
bilim adamlar› bu soruya baflka baflka yan›tlar veriyorlar."7
57
KABATAfi DEVR‹TAR‹H‹ B‹R YALAN:
Arkeolojik bulgular›n gösterdi¤i gerçek ise, insan›n var oldu¤u
günden itibaren kültürel anlay›fla sahip oldu¤udur. Bu anlay›flta za-
man zaman ilerlemeler, zaman zaman gerilemeler, keskin de¤iflimler
yaflanm›fl olmas› mümkündür. Ancak bu, evrimsel bir süreç yafland›-
¤› de¤il, kültürel bir geliflim ve de¤iflim yafland›¤› anlam›na gelmek-
tedir. Evrimcilerin, "ani de¤ifliklik" olarak nitelendirdikleri sanatsal
eserlerin ortaya ç›k›fl› da, biyolojik (özellikle zihinsel yetenek) olarak
insan›n geliflimini gösteren bir durum de¤ildir. O dönemde yaflayan
insanlar birtak›m toplumsal de¤iflimler yaflam›fl olabilirler, sanat ve
üretim anlay›fllar› de¤iflmifl olabilir, ama bu bilgiler, insan›n ilkellik-
ten modernli¤e geçifl yapt›¤›n› gösteren veriler de¤illerdir.
Lascaux'daki ma¤ara-
larda bulunan duvar re-
simlerinden bir örnek.
Bu resmin, sözde may-
munluktan henüz kur-
tulmufl ilkel bir insan
ürünü olmad›¤› aç›kt›r.
58
Geçmifl insanlar›n geride b›rakt›klar› arkeolojik izlerle, evrimci-
lere göre olmas› gereken anatomik ve biyolojik izlerin birbirleriyle
tutars›zl›¤› da Darwinizm'in bu konudaki iddialar›n› bir kez daha
geçersiz k›lmaktad›r. (Darwinizm'in temel iddias› olan insan›n sözde
soy a¤ac›n› bilimsel olarak y›kan bilgiler için bkz. Harun Yahya,
Hayat›n Gerçek Kökeni.) Evrimci iddiaya göre, insan›n kültürel gelifli-
minin de biyolojik geliflimiyle do¤ru orant›l› olmas› gerekir. Örne¤in,
insanlar önce basit çizgilerle sanatsal duygular›n› ifade etmeli, daha
sonra bu çizgiler biraz daha geliflmeli, bu geliflme yavafl yavafl ilerle-
yerek sanatsal yetenek doruk noktas›na ulaflmal›d›r. Oysa, insanl›k
tarihine ait bulunan ilk sanatsal izler bu varsay›m› temelden sars-
maktad›r. Sanat tarihinin ilk örnekleri olarak kabul edilen ma¤ara re-
simleri, oymalar› ve kaya kabartmalar› dönemin insan›n›n çok üstün
bir sanat anlay›fl›na sahip oldu¤unu göstermektedir. Ma¤aralarda
araflt›rmalar yapan bilim adamlar›, bu resimleri sanat tarihinin en
önemli ve de¤erli çal›flmalar›ndan biri olarak de¤erlendirmektedir-
ler. Resimlerdeki gölgelemeler, perspektifin kullan›m› ve zarif çizgi-
ler, kabartmalarda ustaca yans›t›lan derinlik hissi, oymalarda günefl
›fl›¤›n›n çarpmas›yla meydana gelen estetik oynamalar, evrimcilerin
aç›klayamayacaklar› özelliklerdir. Çünkü bunlar Darwinist iddiaya
göre çok daha ileride ortaya ç›kmas› gereken bir geliflmedir.
Fransa, ‹spanya, ‹talya, Çin, Hindistan ve Afrika'n›n çeflitli yer-
lerinde, k›saca dünyan›n farkl› bölgelerinde bulunan pek çok ma¤a-
ra resmi, geçmifl insan›n kültürel yap›s› hakk›nda çok önemli bilgiler
sunmaktad›r. Bu resimlerde kullan›lan üslup ve boyama teknikleri,
araflt›rmac›lar› flaflk›nl›¤a düflürecek kalite ve üstünlüktedir. Darwi-
nist bilim adamlar› bu resimleri ön yarg›yla de¤erlendirmekte, duy-
duklar› flaflk›nl›¤a ra¤men, söz konusu eserleri evrim hikayelerini
süsleyebilmek için tarafl› bir flekilde yorumlamaktad›rlar. Günümüz
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
59
insan›n›n yap›s›na henüz ulaflm›fl varl›klar›n, son derece ilkel koflul-
lar içinde yaflad›klar› ma¤aralarda, korktuklar› ya da avlad›klar› hay-
vanlar›n flekillerini resmettiklerini söylemektedirler. Oysa bu eserler-
de kullan›lan teknikler söz konusu resmi yapan sanatç›lar›n çok de-
rin bir kavray›fla, kavrad›klar›n› etkileyici bir flekilde resmedebilme
yetene¤ine sahip olduklar›n› göstermektedir. Kullan›lan boyama tek-
nikleri ise hiç de tahmin edildi¤i gibi ilkel bir koflulda yaflam›yor ola-
bileceklerinin bir di¤er göstergesidir. Üstelik, ma¤ara duvarlar›na
yap›lm›fl bu resimler dönemin insanlar›n›n ma¤aralarda yaflad›¤›n›
gösteren bir delil de¤ildir. Bu eserleri meydana getiren sanatç›lar, pe-
kala, yak›n civarda bir evde yafl›yor ama eserlerini söz konusu ma¤a-
ra duvarlar›na yapmay› tercih ediyor da olabilirler. Neyi resmedece-
¤ini hangi duygu ve düflünceyle seçti¤i ise sadece sanatç›n›n bilece-
¤i bir fleydir. Bu resimler üzerine pek çok yorum yap›labilir, ama ya-
p›labilecek en gerçek d›fl› yorum bunlar›n ilkellikten henüz kurtul-
mufl varl›klar taraf›ndan yap›ld›klar›d›r. Nitekim, BBC'nin internette
yay›nlanan bilim sayfas›nda yer alan 22 fiubat 2000 tarihli haberde
ma¤ara resimleriyle ilgili olarak flu sat›rlara yer verilmektedir:
Bunlar›n ilkel adamlar taraf›ndan yap›ld›¤› düflünülüyordu... Ancak
iki bilim adam›n›n yapt›¤› çal›flmalara göre, antik ressamlarla ilgili bu
kanaat tamamen yanl›fl. Onlar bu resimlerin kompleks ve modern
toplumun kan›tlar› oldu¤unu düflünüyorlar.8
Günümüz sanat anlay›fl›n›n pek çok eseri de, binlerce y›l sonra
ayn› mant›kla de¤erlendirilseydi, 21. yüzy›l toplumunun ilkel bir
kabile mi yoksa geliflmifl bir medeniyet mi oldu¤u sorusu birçok tar-
t›flmaya neden olabilirdi. Bundan 5000 sene sonra günümüz ressam-
lar›n›n tablolar› hiç zarar görmeden bulunsa ve günümüzle ilgili
hiçbir tarihi belge kalmam›fl olsa o dönemin insanlar› ça¤›m›z hak-
k›nda ne düflünürlerdi? Van Gogh'un ya da Pablo Picasso'nun eser-
TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
60
lerini bulan gelece¤in insanlar›, evrimci mant›¤a göre hareket ediyor
olsalar, günümüz toplumu için nas›l yorumlar yaparlard›? Manzara
resmi çizen Claude Monet'den dolay› "Daha sanayi geliflememifl, in-
sanlar tar›m hayat› yafl›yorlard›" veya Kandinsky'nin soyut resimle-
rinden dolay›, "Henüz okuma yazma bilmeyen geliflmemifl insanlar
çeflitli karalamalarla anlaflabiliyorlard›" yorumunu yapmak günü-
müz hakk›nda onlar› do¤ru sonuçlara ulaflt›rabilir miydi?
HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr
61
Ortada: Pipolu Adam, Pablo Picasso
Gitar, Pablo Picasso
Solda: Öfkeli At, Salvador Dali
Sa¤da: Saat Patlamas›, Salvador Dali
Günümüzün sanat anlay›fl›, gelecek nesiller taraf›ndan evrimci ön yarg›larla de¤erlendiril-
se toplumumuzla ilgili çok farkl› kanaatler oluflabilir. Gelece¤in evrimcileri Pablo Picas-
so'nun, Salvador Dali'nin veya bir baflka sürrealist ressam›n eserlerine bakarak, günümüz
insanlar›n›n da sözde ilkel olduklar›n› öne sürebilirler. Ama bu, hiçbir flekilde gerçe¤i yan-
s›tmayan bir yorum olur.
Resimler, resmi yapan kiflilerin sanat
anlay›fl›n› yans›t›r. Ancak bu resimlere
bakarak dönemin insanlar›n›n ne yedik-
leri, hangi koflullarda yaflad›klar›, sosyal
iliflkilerinin nas›l oldu¤una dair yorumlar
yapmak ve bu yorumlar›n kesin do¤ru
oldu¤unu iddia etmek bilimsel bir yakla-
fl›m de¤ildir. Evrimcilerin ›srarla, döne-
min insanlar›n› kendilerince ilkel olarak
nitelendirmeleri ise ön yarg›l› tutumlar›-
n›n bir neticesidir. Resmedilmifl insan fi-
gürlerinin üzerinde, kal›n bal›k s›rt› ku-
mafl oldu¤u görülmektedir. Bu da evrim-
cilerin iddia etti¤i gibi, bir zamanlar in-
sanlar›n yar› ç›plak dolaflan, ilkel varl›k-
lar olmad›klar›n› göstermektedir.
62
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)
Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)

More Related Content

What's hot

Kiyamet alametleri
Kiyamet  alametleriKiyamet  alametleri
Kiyamet alametleri
gelresule
 

What's hot (20)

Evrimin fosillere yenilişi. turkish (türkçe)
Evrimin fosillere yenilişi. turkish (türkçe)Evrimin fosillere yenilişi. turkish (türkçe)
Evrimin fosillere yenilişi. turkish (türkçe)
 
Kıyamet günü. turkish (türkçe)
Kıyamet günü. turkish (türkçe)Kıyamet günü. turkish (türkçe)
Kıyamet günü. turkish (türkçe)
 
Pişman olmadan önce. turkish (türkçe)
Pişman olmadan önce. turkish (türkçe)Pişman olmadan önce. turkish (türkçe)
Pişman olmadan önce. turkish (türkçe)
 
Evrenin yaratılışı. turkish (türkçe)
Evrenin yaratılışı. turkish (türkçe)Evrenin yaratılışı. turkish (türkçe)
Evrenin yaratılışı. turkish (türkçe)
 
Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)
Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)
Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)
 
Devlete bağlılığın önemi. turkish (türkçe)
Devlete bağlılığın önemi. turkish (türkçe)Devlete bağlılığın önemi. turkish (türkçe)
Devlete bağlılığın önemi. turkish (türkçe)
 
Hz. mehdi (a.s) hakkında bilgiler. turkish (türkçe)
Hz. mehdi (a.s) hakkında bilgiler. turkish (türkçe)Hz. mehdi (a.s) hakkında bilgiler. turkish (türkçe)
Hz. mehdi (a.s) hakkında bilgiler. turkish (türkçe)
 
Insanın apaçık düşmanı, şeytan. turkish (türkçe)
Insanın apaçık düşmanı, şeytan. turkish (türkçe)Insanın apaçık düşmanı, şeytan. turkish (türkçe)
Insanın apaçık düşmanı, şeytan. turkish (türkçe)
 
Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)
Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)
Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)
 
Allah sevgisi. turkish (türkçe)
Allah sevgisi. turkish (türkçe)Allah sevgisi. turkish (türkçe)
Allah sevgisi. turkish (türkçe)
 
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
Evrimcilerin itirafları. turkish (türkçe)
 
Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)
Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)
Yeşil mucize. fotosentez. turkish (türkçe)
 
Nurculuk. turkish (türkçe)
Nurculuk. turkish (türkçe)Nurculuk. turkish (türkçe)
Nurculuk. turkish (türkçe)
 
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
Tapınak şövalyeleri. turkish (türkçe)
 
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
Hücredeki bilinç. turkish (türkçe)
 
Kiyamet alametleri
Kiyamet  alametleriKiyamet  alametleri
Kiyamet alametleri
 
Amerikan ulusal bilimler akademisi'nin yanılgıları. turkish (türkçe)
Amerikan ulusal bilimler akademisi'nin yanılgıları. turkish (türkçe)Amerikan ulusal bilimler akademisi'nin yanılgıları. turkish (türkçe)
Amerikan ulusal bilimler akademisi'nin yanılgıları. turkish (türkçe)
 
Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)
Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)
Dünya hayatının gerçeği. turkish (türkçe)
 
Deccalin ayini. terör. turkish (türkçe)
Deccalin ayini. terör. turkish (türkçe)Deccalin ayini. terör. turkish (türkçe)
Deccalin ayini. terör. turkish (türkçe)
 
Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)
Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)
Müminlerin mutluluğu. turkish (türkçe)
 

Viewers also liked

Viewers also liked (11)

Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)
Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)
Sosyal silah darwinizm. turkish (türkçe)
 
Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)
Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)
Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)
 
Vücudumuzdaki mucizeler. turkish (türkçe)
Vücudumuzdaki mucizeler. turkish (türkçe)Vücudumuzdaki mucizeler. turkish (türkçe)
Vücudumuzdaki mucizeler. turkish (türkçe)
 
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
Iman hakikatlerinin önemi. turkish (türkçe)
 
Yaratılış atlası cilt 3. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 3. turkish (türkçe)Yaratılış atlası cilt 3. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 3. turkish (türkçe)
 
Termit mucizesi. turkish (türkçe)
Termit mucizesi. turkish (türkçe)Termit mucizesi. turkish (türkçe)
Termit mucizesi. turkish (türkçe)
 
Terör sevgiyle yok edilir. turkish (türkçe)
Terör sevgiyle yok edilir. turkish (türkçe)Terör sevgiyle yok edilir. turkish (türkçe)
Terör sevgiyle yok edilir. turkish (türkçe)
 
Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)
 
Zernikes
ZernikesZernikes
Zernikes
 
Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 1. turkish (türkçe)
 
Atom mucizesi. turkish (türkçe)
Atom mucizesi. turkish (türkçe)Atom mucizesi. turkish (türkçe)
Atom mucizesi. turkish (türkçe)
 

Similar to Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)

Similar to Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe) (16)

Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
 
Allah korkusu. turkish (türkçe)
Allah korkusu. turkish (türkçe)Allah korkusu. turkish (türkçe)
Allah korkusu. turkish (türkçe)
 
Kuran bilime yol gösterir. turkish (türkçe)
Kuran bilime yol gösterir. turkish (türkçe)Kuran bilime yol gösterir. turkish (türkçe)
Kuran bilime yol gösterir. turkish (türkçe)
 
Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)
Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)
Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)
 
Hazreti isa (a.s) ölmedi. turkish (türkçe)
Hazreti isa (a.s) ölmedi. turkish (türkçe)Hazreti isa (a.s) ölmedi. turkish (türkçe)
Hazreti isa (a.s) ölmedi. turkish (türkçe)
 
Mucizeler zinciri. turkish (türkçe)
Mucizeler zinciri. turkish (türkçe)Mucizeler zinciri. turkish (türkçe)
Mucizeler zinciri. turkish (türkçe)
 
Münafıklıkla mücadelenin önemi. turkish (türkçe)
Münafıklıkla mücadelenin önemi. turkish (türkçe)Münafıklıkla mücadelenin önemi. turkish (türkçe)
Münafıklıkla mücadelenin önemi. turkish (türkçe)
 
Mesih müjdesi. turkish (türkçe)
Mesih müjdesi. turkish (türkçe)Mesih müjdesi. turkish (türkçe)
Mesih müjdesi. turkish (türkçe)
 
Münafığın sırları. turkish (türkçe)
Münafığın sırları. turkish (türkçe)Münafığın sırları. turkish (türkçe)
Münafığın sırları. turkish (türkçe)
 
Islam ve budizm. turkish (türkçe)
Islam ve budizm. turkish (türkçe)Islam ve budizm. turkish (türkçe)
Islam ve budizm. turkish (türkçe)
 
Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)
Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)
Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)
 
örnek müslüman kadın hazreti meryem. turkish (türkçe)
örnek müslüman kadın hazreti meryem. turkish (türkçe)örnek müslüman kadın hazreti meryem. turkish (türkçe)
örnek müslüman kadın hazreti meryem. turkish (türkçe)
 
Müminlerin asıl yurdu cennet. turkish (türkçe)
Müminlerin asıl yurdu cennet. turkish (türkçe)Müminlerin asıl yurdu cennet. turkish (türkçe)
Müminlerin asıl yurdu cennet. turkish (türkçe)
 
Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)
Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)
Global masonluk 1 cilt. turkish (türkçe)
 
Kuran ahlakı. turkish (türkçe)
Kuran ahlakı. turkish (türkçe)Kuran ahlakı. turkish (türkçe)
Kuran ahlakı. turkish (türkçe)
 
Darwin'in türk düşmanlığı. turkish (türkçe)
Darwin'in türk düşmanlığı. turkish (türkçe)Darwin'in türk düşmanlığı. turkish (türkçe)
Darwin'in türk düşmanlığı. turkish (türkçe)
 

Tarihi bir yalan kabataş devri. turkish (türkçe)

  • 1.
  • 2.
  • 3.
  • 4. www.harunyahya.org - www.harunyahya.net Birinci Bask›: Aral›k, 2005 ‹kinci Bask›: Ocak, 2006 Üçüncü Bask›: fiubat, 2006 Dördüncü Bask›: Mart, 2006 ARAfiTIRMA YAYINCILIK Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi A Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul Tel: (0 212) 222 00 88 Bask›: Kelebek Matbaac›l›k Litros Yolu, No: 4/1-A Nevzat Fikret Koru Holding Binas› Topkap›-‹stanbul Tel: (0 212) 612 43 59
  • 5.
  • 6. YAZAR ve ESERLERİ HAKKINDA Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 yılında Ankara'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamladı. Daha sonra İstanbul Mimar Si- nan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölü- mü'nde öğrenim gördü. 1980'li yıllardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser hazırladı. Bunların yanı sıra, yazarın evrimcilerin sahtekarlıklarını, iddialarının geçersizliğini ve Darwinizm'in kanlı ideolojilerle olan karanlık bağlantılarını ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktadır. Harun Yahya'nın eserleri yaklaşık 30.000 resmin yer aldığı toplam 45.000 sayfalık bir külliyattır ve bu külliyat 57 farklı dile çevrilmiştir. Yazarın müstear ismi, inkarcı düşünceye karşı mücadele eden iki peygamberin ha- tıralarına hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluşturul- muştur. Yazar tarafından kitapların kapağında Resulullah'ın mührünün kullanılmış olma- sının sembolik anlamı ise, kitapların içeriği ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-ı Kerim'in Allah'ın son kitabı ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmasını rem- zetmektedir. Yazar da, yayınladığı tüm çalışmalarında, Kuran'ı ve Resulullah'ın sünnetini kendine rehber edinmiştir. Bu suretle, inkarcı düşünce sistemlerinin tüm temel iddiala- rını tek tek çürütmeyi ve dine karşı yöneltilen itirazları tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'ın mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duası olarak kullanılmıştır. Yazarın tüm çalışmalarındaki ortak hedef, Kuran'ın tebliğini dünyaya ulaştırmak, böylelikle insanları Allah'ın varlığı, birliği ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde dü- şünmeye sevk etmek ve inkarcı sistemlerin çürük temellerini ve sapkın uygulamalarını gözler önüne sermektir. Nitekim Harun Yahya'nın eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, İngiltere'den Endonezya'ya, Polon- ya'dan Bosna Hersek'e, İspanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan İtalya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyanın daha pek çok ülke- sinde beğeniyle okunmaktadır. İngi- lizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boşnak- ça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca,
  • 7. Bengoli, Sırpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullanılıyor), Hausa (Afrika'da yaygın olarak kullanılıyor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullanılıyor), Danimarkaca ve İsveçce gi- bi pek çok dile çevrilen eserler, yurt dışında geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takip edilmektedir. Dünyanın dört bir yanında olağanüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insanın iman etmesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine vesile olmaktadır. Kitapları okuyan, inceleyen her kişi, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlaşılır ve samimi üslu- bun, akılcı ve ilmi yaklaşımın farkına varmaktadır. Bu eserler süratli etki etme, kesin ne- tice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri taşımaktadır. Bu eserleri oku- yan ve üzerinde ciddi biçimde düşünen insanların, artık materyalist felsefeyi, ateizmi ve diğer sapkın görüş ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün değil- dir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklardır, çünkü fikri da- yanakları çürütülmüştür. Çağımızdaki tüm inkarcı akımlar, Harun Yahya külliyatı karşı- sında fikren mağlup olmuşlardır. Kuşkusuz bu özellikler, Kuran'ın hikmet ve anlatım çarpıcılığından kaynaklanmak- tadır. Yazarın kendisi bu eserlerden dolayı bir övünme içinde değildir, yalnızca Allah'ın hidayetine vesile olmaya niyet etmiştir. Ayrıca bu eserlerin basımında ve yayınlanmasın- da herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir. Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, insanların görmediklerini görmele- rini sağlayan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmasını teşvik etmenin de, çok önemli bir hizmet olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu değerli eserleri tanıtmak yerine, insanların zihinlerini bulandıran, fikri karmaşa meydana getiren, kuşku ve tereddütleri dağıtmada, imanı kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmadığı genel tecrübe ile sabit olan kitapları yaymak ise, emek ve zaman kaybına neden olacaktır. İmanı kurtarma amacından ziyade, yazarının edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyeceği açıktır. Bu konuda kuşkusu olanlar var- sa, Harun Yahya'nın eserlerinin tek amacının dinsizliği çürütmek ve Kuran ahlakını yay- mak olduğunu, bu hizmetteki etki, başarı ve samimiyetin açıkça görüldüğünü okuyucu- ların genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaşaların, Müslümanların çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizliğin fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulmanın yolu ise, dinsizliğin fikren mağlup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konması ve Kuran ah- lakının, insanların kavrayıp yaşayabilecekleri şekilde anlatılmasıdır. Dünyanın günden güne daha fazla içine çekilmek istendiği zulüm, fesat ve kargaşa ortamı dikkate alındığın- da bu hizmetin elden geldiğince hızlı ve etkili bir biçimde yapılması gerektiği açıktır. Ak- si halde çok geç kalınabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmiş olan Harun Yahya külliyatı, Allah'ın izniy- le, 21. yüzyılda dünya insanlarını Kuran'da tarif edilen huzur ve barışa, doğruluk ve adalete, güzellik ve mutluluğa taşımaya bir vesile olacaktır.
  • 8. OOKKUUYYUUCCUUYYAA ● Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›l- mas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›- d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Do- lay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunlu- dur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu neden- le her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür. ● Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak fle- kilde aç›klanmaktad›r. ● Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n an- lat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymak- tad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplar- da anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edeme- mektedirler. ● Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gi- bi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi te- fekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r. ● Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini an- latmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir. ● Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özel- likleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sa- hip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabile- ce¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r. ● Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat et- meyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlayamazs›n›z.
  • 9.
  • 10. ÖNSÖZ ................................................................10 G‹R‹fi...................................................................13 Evrimciler Arkeolojik Bulgular› Aç›klayamaz.........................................17 Evrimcilerin Hayali Kronolojisi ...............................................................24 Müminler Tarih Boyunca Medeni Bir Yaflam Sürmüfllerdir ..................29 Kültürel Birikim, Evrimsel Bir Süreç Yafland›¤›n› Göstermez...............35 MEDEN‹YET ‹LERLED‹⁄‹ G‹B‹ GER‹LER DE.....37 Medeniyetimizden Geriye Kalacaklar.....................................................45 Ma¤aralardaki Geliflmifl Sanat .................................................................57 GEÇM‹fi MEDEN‹YETLER‹N HAYRANLIK UYANDIRAN ‹ZLER‹......................96 Geçmiflin ‹zleri Evrimi Yalanl›yor...........................................................102 ‹nsanl›k Tarihinin fiafl›rt›c› Eserleri: Megalitler..........109 Newgrange...............................................................................................111 Stonehenge ..............................................................................................120 Tiahuanaco fiehrindeki Hayret Verici Kal›nt›lar.....................................123 Sanat ve Bilim Yönünden Muhteflem Bir Medeniyet: Antik M›s›r............................................132 T›bb›n Kökeni Antik M›s›r'da..................................................................132 Eski M›s›r'da Geliflmifl Metalurji..............................................................137 fiehir Planlamac›l›¤› ve Alt Yap›n›n Eski M›s›r'daki Önemi ..................140 Antik M›s›rl›lar›n Tekstildeki Baflar›lar›...................................................142 Matematikte ‹leri Seviye..........................................................................144
  • 11. S›rlarla Dolu ‹nfla Teknolojisi.....................................................................144 Piramitler Tekrar ‹nfla Edilmek ‹stense... .................................................148 Sümer Medeniyeti ............................................................158 ‹leri Bir Medeniyet: Sümerler.....................................................................160 Sümerler ve Bilim ......................................................................................164 Tarihin Evrimi ‹ddialar›n› Çürüten Bir Baflka Medeniyet: Mayalar .........................................172 Matematik Uzman› Mayalar ........................................................................176 Maya Takvimi ..............................................................................................178 Mayalar›n Astronomi Bilgileri.....................................................................179 Eski Maya fiehri Tikal'deki Yol A¤›............................................................182 Mayalar›n Kulland›¤› Diflli Çarklar .............................................................183 Dilin Evrimi Açmazı .........................................................192 HAK D‹N TAR‹H‹N ‹LK GÜNÜNDEN BER‹ VARDIR ............................196 Dinlerin Evrimi Yan›lg›s› Nas›l Geliflti? .........................197 Hak Dinin Tahrif Edilmesi...............................................200 Mezopotamya ve M›s›r'da Elde Edilen Arkeolojik Bulgular.....................201 Hindistan'da Bat›l Çok Tanr›l› ‹nanc›n Kökeni .........................................206 Avrupa Tarihinde Dinlerin Tahrif Edilmesi................................................207 Allah'›n Vahy Etti¤i Hak Din ......................................................................208 SONUÇ...................................................................210 Zamans›zl›k Gerçe¤ini Göz Ard› Etmemek ...................210 Zaman Kavram›n›n Asl› ..............................................................................211 "Geçmifl" Kavram› Haf›zam›zdaki Bilgilerden ‹barettir .............................212 Dünya Tarihi de Göreceli Bir Kavramd›r ..................................................214 Samimi Düflünmek ..........................................................216 EK BÖLÜM: DARWIN‹ZM'‹N ÇÖKÜfiÜ.................220
  • 12. 10 undan 700 bin y›l önce insanlar›n, çok iyi infla edilmifl gemilerle okyanus yolculuklar› yapt›k- lar›n› biliyor muydunuz? Ya da bize "ilkel ma- ¤ara adamlar›" olarak tan›t›lan insanlar›n, ger- çekte günümüzdeki ressamlar› aratmayacak bir yetene¤e ve estetik anlay›fl›na sahip olduklar›n› hiç duydunuz mu? 80 bin y›l önce ya- flam›fl olan ve bize evrimciler taraf›ndan "maymun adam" gibi gös- terilmeye çal›fl›lan Neandertal ›rk›n›n, müzik aletleri yapt›¤›n›, gi- yim-kuflam zevkine sahip oldu¤unu, k›zg›n kumlarda biçimli san- daletlerle gezdi¤ini biliyor muydunuz?
  • 13. 11 HARUN YAHYA Büyük olas›l›kla bunlar›n hemen hiçbirini daha önce duyma- m›fl olabilirsiniz. Aksine, bu insanlar›n yar› maymun yar› insan, ko- nuflma yetene¤inden yoksun, dik duramayan, sadece garip h›r›lt›lar ç›karan, vahfli ma¤ara adamlar› oldu¤u yan›lg›s›na kap›lm›fl olabi- lirsiniz. Çünkü bu büyük yalan, yaklafl›k 150 y›ld›r dünyan›n dört bir yan›nda insanlara telkin edilmektedir. Bu telkinin amac› ise, materyalist felsefeyi ayakta tutabilmektir. Materyalist, yani maddeci felsefe, Yarat›c›'n›n varl›¤›n› inkar eder. Gerçekleri sapt›ran bu görüfle göre, evren ve madde ezelidir, yani bir bafllang›c› dolay›s›yla bir Yarat›c›s› yoktur. Bu bat›l inanc›n sözde bilimsel temelini ise evrim teorisi oluflturur. Çünkü materya- listler, evrenin bir Yarat›c›s› olmad›¤›n› iddia ettikleri için bu evren- deki canl›l›¤›n ve düzenin nas›l ortaya ç›kt›¤›na kendilerince bir aç›klama getirmeleri gerekmektedir. Evrim teorisi bu amaçla kulla- n›lan bir senaryodur. Bu senaryoya göre, evrendeki tüm düzen ve canl›l›k, tesadüflerin sonucunda kendili¤inden oluflmufltur. ‹lkel dünyada bulunan baz› cans›z maddeler tesadüfen biraraya gelerek ilk canl› organizmay› oluflturmufllard›r. Milyonlarca y›l süren tesa- düfler sonucunda ise bu ilk canl› organizman›n evrimleflmesiyle ev- rim zincirinin en sonunda bulunan insan meydana gelmifltir. Her bi- ri imkans›z olan milyonlarca aflaman›n sonucunda meydana geldi¤i iddia edilen insan›n tarihi de, yine bu senaryoya uygun olarak hika- yelefltirilmifltir. Hiçbir bilimsel delili olmayan bu anlat›ma göre insanl›k tarihi flöyledir: Nas›l ki canl›l›k ilkel bir organizmadan, en geliflmifl orga- nizma olan insana kadar ilerlemiflse, insanl›k tarihi de en ilkel insan toplumundan en geliflmifl insan toplumuna do¤ru ilerleme göster- mifl olmal›d›r. Bu, bilimsel dayana¤› olmayan bir varsay›md›r. Ve bu varsay›m, materyalist felsefenin ve evrim teorisinin iddialar›na göre AAddnnaann OOkkttaarr
  • 14. haz›rlanm›fl olan insanl›k tarihinin temelini teflkil eder. Evrimci bilim adamlar›, tek hücreden çok hücreye ve ard›ndan maymundan insana do¤ru uzayan sözde evrim sürecini aç›klayabil- mek için, tarihin geliflimini de senaryolaflt›rm›fllard›r. Bunun için 'il- kel insan'›n yaflam fleklini aç›klayan "ma¤ara devri", "tafl devri" gibi hayali dönemler uydurmufllard›r. "‹nsanlar maymunlarla ortak bir atadan türemifllerdir" yalan›n› savunan evrimciler, bu iddialar›n› kendilerince kan›tlayabilmek için aray›fla girmifller ve arkeolojik ka- z›larda bulduklar› her tafl ya da ok parças›n› veya bir çömle¤i bu do¤rultuda yorumlam›fllard›r. Oysa karanl›k bir ma¤arada postlara bürünerek oturan, konuflma yetene¤i olmayan yar› insan yar› may- mun canl›lar, yaln›zca birer hayal ürünüdür. ‹lkel insan hiçbir za- man var olmam›fl, tafl devri hiçbir zaman yaflanmam›flt›r. Bunlar evrimcilerin bir k›s›m medyan›n da yard›m›yla oluflturduklar› göz boyamalardan baflka bir fley de¤ildir. Bunlar birer göz boyamad›r; çünkü biyoloji, paleontoloji, mik- robiyoloji, genetik bilimler baflta olmak üzere bilim alan›nda yafla- nan geliflmeler bugün evrim iddias›n› tamamen y›km›flt›r. Canl› tür- lerinin birbirlerine dönüflüp evrimlefltikleri iddias›n›n geçersizli¤i anlafl›lm›flt›r. Ayn› flekilde insan da maymun benzeri canl›lardan ev- rimleflmemifltir. ‹nsan, var oldu¤u günden bu yana insand›r. Var oldu¤u günden bu yana da yüksek bir kültüre sahiptir. Dolay›s›y- la "tarihin evrimi" de hiçbir zaman gerçekleflmemifltir. Bu kitapta, "insan tarihinin evrimi" iddias›n›n geçersizli¤ini bi- limsel delilleriyle ortaya koyacak, bilimsel bulgular›n yarat›l›fl ger- çe¤ini destekledi¤ini inceleyece¤iz. ‹nsan bu dünyaya evrimle de¤il, sonsuz bir güç ve ak›l sahibi olan Allah'›n kusursuz yaratmas›yla gelmifltir. ‹lerleyen sayfalarda bu gerçe¤in bilimsel ve tarihsel delillerini okuyacaks›n›z. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 12
  • 15. 13 vrimci tarih anlay›fl›na göre insanl›k tarihi, insa- n›n sözde evrimine paralel olarak çeflitli dö- nemlere ayr›larak incelenir. Pek ço¤unuzun okul y›llar›nda ya da çeflitli gazete ve televizyon haberlerinde duymaya al›fl›k oldu¤u tafl devri, yontma tafl devri, cilal› tafl devri, bronz ça¤›, demir ça¤› gibi hayali kavramlar söz konusu evrimci kronolojinin önemli parçalar›d›r. Ço¤u insan bu hayali tabloyu hiç düflünmeden kabul eder ve insanl›¤›n bir zamanlar sadece kaba tafl aletler kullan›lan, medeniyet ve teknolojinin bilinmedi¤i bir dönem yaflad›¤›n› san›r. Oysa arkeolojik bulgular ve bilimsel veriler incelendi¤inde orta- ya çok daha farkl› bir tablo ç›kar. Geçmiflten günümüze kalan izler,
  • 16. 14 TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ Geç Neolitik döneme ait tafllardan ve kabuk- lardan yap›lm›fl bu kolye, dönemin insanlar›- n›n sanat ve estetik zevklerinin yan› s›ra, böy- le bir süs eflyas›n› meydana getirebilecek tek- nolojiye de sahip olduklar›n› göstermektedir. MÖ 7-11 bin y›llar›na ait olan kaplar, masa modeli ve kafl›k, dönemin insan- lar›n›n yaflam düzenleri hakk›nda önemli bilgiler vermektedir. Evrimcile- rin iddias›na göre bu dönemde insan- lar henüz yerleflik düzene geçmifller ve yeni yeni medenileflmeye bafllam›fl- lard›r. Oysa bu malzemeler, dönemin insanlar›n›n kültürlerinin eksiksiz ol- du¤unu, tam anlam›yla medeni bir ya- flam sürdüklerini göstermektedir. Bu insanlar, t›pk› günümüzdeki insanlar gibi masalarda oturmakta, tabaklarda, çatal, kafl›k, b›çak kullanarak yemekle- rini yemekte, misafirlerini konuk et- mekte, onlara ikramda bulunmakta, k›- saca düzenli bir hayat yaflamaktayd›lar. Elde edilen bulgular bütünüy- le incelendi¤inde, sanat anlay›fllar›yla, t›p bilgileriyle, teknik imkanlar›y- la, günlük yaflant›lar›yla Neolitik ça¤ insanlar›n›n t›pk› kendilerinden öncekiler ve sonrakiler gibi insani bir yaflam sürdükleri görülmektedir. Evrimcilerin sözde taş devri olarak nite- lendirdikleri dönemde insanlar ibadetle- rini yerine getiriyor, gönderilmiş elçilerin tebliğlerini dinliyor, binalar inşa ediyor, mutfaklarında yemek pişiriyor, aileleriyle sohbet ediyor, komşu ziyaretlerine gidi- yor, terzilere kıyafetler diktiriyor, dok- torlara tedavi oluyor, müzikle ilgileniyor, resimle uğraşıyor, heykel yapıyor kısaca normal bir yaşam sürüyorlardı. Arkeolo- jik bulguların da gösterdiği gibi tek- nolojide ve bilgi birikiminde tarih boyun- ca değişiklikler olmuş, ama insan hep in- sanca yaşamıştır.
  • 17. 15 Afla¤›da - Yaklafl›k MÖ 10 bin y›l›na ait olan bu tafllar, ar- keologlar›n bulgular›na göre bir tür boncuk olarak kulla- n›lmaktayd›. Tafllardaki muntazam delikler dikkat çekici- dir. Bu delikler, tafla taflla vurularak aç›lamaz. Böyle sert tafllarda bu derece düzgün delikler açabilmek için çelik veya demirden yap›lm›fl aletler kullan›lm›fl olmal›d›r. Üstte - MÖ 10 binli y›llara ait olan bak›r t›¤, söz konusu dönemde ma- denlerin ve metallerin bilinip kulla- n›ld›¤›n›n bir delilidir. Kristal ya da tozumsu mineraller halinde olan ba- k›r cevherleri, yafll› ve sert kayalar- da damarlar halinde bulunur. Bak›r- dan t›¤ yapan bir toplumun, bak›r cevherini tan›mas›, bu cevheri, ka- yan›n içinden ç›karmay› baflarmas› ve iflleyebilecek teknik imkanlara sahip olmas› gerekir. Bunu da ev- rimcilerin iddia etti¤i gibi sözde il- kellikten yeni kurtulmufl varl›klar›n yapamayaca¤› aç›kt›r. Üstte - MÖ 7 - 8 bin y›llar›na ait olan bu t›¤ ve i¤neler, dönemin insanlar›n›n kültürel yaflamlar›- n›n önemli birer delilidir. T›¤› ve i¤neyi kullanan insanlar›n ev- rimcilerin iddia etti¤i gibi hayva- ni de¤il, tam anlam›yla insani bir yaflam sürdükleri aç›kt›r. Yanda - MÖ 10 binli y›llarda kullan›lm›fl olan kemikten yap›lm›fl bu dü¤meler, dö- nemin insanlar›n›n k›yafet kültürlerinin oldu¤unu göstermektedir. Dü¤meyi kul- lanan bir toplumun dikifli, kumafl›, doku- mac›l›¤› da bilmesi gerekir. Resimdeki flütler ortalama 95 bin y›ll›kt›r. Bundan on binlerce y›l önce yaflayan insanlar›n da geliflmifl müzik kültürü vard›r. 12 BİN YILLIK BAKIR TIĞ 12 BİN YILLIK DÜĞME 9-10 BİN YILLIK TIĞ ve İĞNELER 12 BİN YILLIK BONCUKLAR
  • 18. 16 insanlar›n, tarihin her döneminde kültürleriyle ve sosyal ya- flamlar›yla medeni bir hayat sürdüklerini göstermektedir. Arkeolojik kaz›larda bulunan aletler, dikifl i¤neleri, flüt kal›nt›lar›, süs eflyalar›, dekorasyon malzemeleri, geç- mifl insanlar›n kültürel olarak geliflmifl bir yaflam sürdüklerinin göstergelerindendir. Bundan yüz binlerce y›l önce de t›pk› günü- müzdeki gibi, insanlar evlerinde yafl›yor, tar›mla u¤rafl›yor, al›flverifllerini yap›yor, tekstil ürünleri meydana getiriyor, yemeklerini yiyor, akraba ziyaretlerine gidiyor, müzikle ilgileni- yor, resim yap›yor, hastal›klar› tedavi ediyor, ibadet- lerini yerine getiriyor k›saca normal günlük hayatla- r›n› yafl›yorlard›. Allah'›n gönderdi¤i peygamberlere uyan insanlar Bir olan Allah'a iman ediyor, baz›lar› ise sapk›nça putlara tap›yordu. Peygamberlere uyan müminler Allah'›n emretti¤i ahlak› yaflarken, birta- k›m insanlar da bat›l uygulamalarda bulunuyor, sap- k›n ayinler gerçeklefltiriyorlard›. Günümüzde oldu- ¤u gibi tarihin her döneminde de, hem Allah'›n var- l›¤›na iman eden insanlar vard›, hem de putperest ve müflrik insanlar. Elbette tarih boyunca bir yanda medeni bir yaflam Tarihte hiçbir zaman ilkel zihne sahip varl›klar›n yaflamad›¤›- n›n delillerinden biri de, 40 bin y›ll›k bu flüttür. Bilimsel çal›fl- malar, günümüz Bat› müzi¤inde kullan›lan 7 nota esas›na dayal› flütlerin on binlerce y›l önce de kullan›ld›¤›n› göstermektedir. Kafl›klar, dönemin in- sanlarının bir mutfak kültürleri oldu¤unu göstermektedir. Bu, evrimcilerin iddia etti- ¤i gibi sözde ilkel bir yaflantılarının olmadı- ¤ının delilidir. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ Koyu renk- li cam›ms› bir kaya olan obsidyenden ya- p›lm›fl bu alet yak- lafl›k MÖ 10 bin y›l›- na aittir. Sadece tafl darbeleriyle, obsidyenin böyle inceltilip flekillen- dirilmesi mümkün de¤ildir.
  • 19. süren insanlar varken bir yanda da daha basit ve ilkel koflullarda ya- flayan toplumlar var olmufltur. Ancak bu, insanl›k tarihinin sözde ev- rimine delil teflkil edecek bir durum de¤ildir. Zira günümüzde de dün- yan›n bir köflesinde uzaya araç gönderilirken, bir di¤er köflesinde in- sanlar henüz elektri¤in varl›¤›n› dahi bilmemektedir. Ama bu durum ne uzay arac›n› yapanlar›n zihinsel ve fiziksel olarak daha geliflmifl -sözde evrim sürecinde ilerlemifl-, ne de di¤erlerinin daha geri -sözde hala maymun-insanlara daha yak›n- olduklar›n› göstermez. Bunlar sa- dece kültür ve medeniyet farkl›l›¤›n›n göstergeleridir, kültürel bir ev- rim yafland›¤›n›n de¤il. Evrimciler Arkeolojik Bulgular› Aç›klayamaz ‹nsanl›k tarihini anlatan evrimci bir eseri inceledi¤inizde ilk dik- katinizi çekecek hususlardan biri, insan›n sözde ilkel atalar›n›n günlük hayatlar›na dair detayl› tasvirlerdir. Kullan›lan üsluptaki eminlikten, konu hakk›nda bilgisi olmayan biri, tüm bu anlat›lanlar›n bilimsel de- lillere dayand›¤›n› düflünebilir. Evrimci bilim adamlar› sanki o dönem- de yaflam›fl, gözlem yapma imkan›na sahip olmufl gibi detayl› hikaye- ler anlat›rlar: ‹ki aya¤› üzerinde durmaya bafllayan sözde atalar›m›z›n elleri bofl kal›nca alet yapmaya bafllad›klar›n›, uzun dönemler boyun- ca sadece tafl› kulland›klar›n›, tahtalar ve tafllardan baflka hiçbir alet edavatlar›n›n olmad›¤›n›, demiri, bak›r›, tuncu kullanmay› çok daha ilerleyen dönemlerde ö¤rendiklerini söylerler. Ancak bu anlat›lanlar bilimsel delillere de¤il, evrimcilerin ön yarg›lar›na göre bulgular› yan- l›fl yorumlamalar›na dayal› hikayelerdir. Arkeolog Paul Bahn, insanl›k tarihinin evrimi senaryosunun bir masaldan ibaret oldu¤unu flöyle ifade eder: Bilimin o kadar büyük k›sm› hikayelere dayan›yor ki! Hikayeyi iyi bir anlamda kullan›yorum, ancak yine de hikaye iflte. ‹nsano¤lunun evrimi- ne dair geleneksel senaryolar› düflünün: Av atefli, kamp atefli, karanl›k HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 17
  • 20. Eski medeniyetlerden günümüze kalan kalıntılarda taş işlemeciliği dikkat çek- mektedir. Taşa bu derece detaylı ve düzgün şekil verilebilmesi için, çoğunlukla güç- lü çelik aletler kullanılması gerekir. Taşı taşla yontarak, taşı taşa sürterek ince de- senlerin ve şekillendirmenin yapılması mümkün değildir. Granit gibi sağlam taşların bu derece düzgün kesilmesi, üzerlerine desenler işlenmesi bunu yapabilecek tek- nik alt yapıyı gerektirir. Pek çok taş kalıntıdaki parlama da, keskin ve düzgün kesimden kaynaklanmak- tadır. Evrimci bilim adamlarının bu parlaklığı cila olarak nitelendirmeleri, bu döne- mi de "cilalı taş devri" olarak kabul etmeleri bilim dışı bir yorumdur. Cilanın binler- ce yıl boyunca muhafaza edilmesi mümkün değildir. Söz konusu taşlar iddia edildiği gibi cilalandığı için değil, düzgün kesildikleri için parlamaktadırlar. Bu, taşın kendi yapısından kaynaklanan bir parlamadır. Yukar›daki resimlerde görülen bileziklerden soldaki mermerden, sa¤daki de bazalttan yap›lm›flt›r. MÖ 8500-9000 y›llar›na aitlerdir. Evrimciler bu dönemde, sadece tafltan yap›lm›fl aletlerin kullan›l- d›¤›n› iddia ederler. Bazalt ve mermer çok sert tafllard›r. Bu tafllar›n böylesine düzgün yuvarlak hal- kalar haline getirilmesi için, çelikten yap›lm›fl keski ve iflçilik malzemeleri kullan›lmal›d›r. Bilezik- lerin çelik aletler kullan›lmadan kesilip flekillendirilmifl olmas› mümkün de¤ildir. Bir kifliye bir par- ça tafl verip, elindeki taflla, bazalt kitlesini, resimdeki gibi bir bilezik haline getirmesini istesek, bunda baflar›l› olabilir mi? Elbette tafl› tafla sürterek, tafla taflla vurarak bilezi¤i meydana getireme- yecektir. Ayr›ca bu bulgular, o dönemde burada yaflayan insanlar›n estetik anlay›fla ve sanat zev- kine sahip olan, kültürleri geliflmifl bireyler oldu¤unu göstermektedir. 18 TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹
  • 21. Resimlerde elle yap›lm›fl obsidyenler, kemik aletler, kancalar ve tafltan yap›lm›fl çeflitli malze- meler görülmektedir. Kemi¤e taflla vurarak böyle düzgün flekillerin elde edilemeyece¤i aç›k- t›r. Kaba tafl darbeleri, kemi¤i sürekli da¤›t›p parçalayacak, istenildi¤i gibi flekillendirilmesini engelleyecektir. Ayn› flekilde granit ve bazalt gibi en sert tafllardan yap›lan bu malzemelerin de, tafl darbele- riyle bu derece düzgün kesilmesinin, sivriltilip flekillendirilmesinin mümkün olmad›¤› aç›kt›r. Bu tafllar, meyve keser gibi düzgün kesilmifltir. Tafllar›n parlakl›¤› da evrimcilerin iddia etti¤i gibi cilalanm›fl olmalar›n- dan de¤il, kesimden kay- naklanmaktad›r. Bu eflyala- r› yapan insanlar, ellerinde- ki malzemeyi diledikleri gibi flekillendirebilecekleri demir veya çelikten yap›l- m›fl teknik cihazlara sahip olmal›d›r. Sert tafl parçalar› ancak çelikle bu derece düzgün kesilebilir. HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 19
  • 22. ma¤aralar, ayinler, alet yap›m›, yafl- lanma, mücadele ve ölümle ilgili hi- kayeleri. Ne kadar› kemik ve kal›nt›- lara, ne kadar› edebiyat ölçülerine da- yan›r? (Paul Bahn, Arkeolojinin ABC'si, s.16; Burak Eldem, 2012: Marduk'la Randevu, ‹nk›lap Kitabevi, ‹stanbul, 2003, s. 23) Paul Bahn'›n net olarak ifade etmekten çekindi¤i sorunun cevab› aç›kt›r, insanl›k tarihinin sözde ev- rimi bilimsel de¤il tamamen "ede- bi" ölçülere dayanmaktad›r. Nitekim bu hikayelerde pek çok cevaps›z husus, mant›k çeliflki- si ve bozuklu¤u vard›r. Ancak ev- rimci dogmalarla düflünen bir kifli bu çeliflkileri fark edemez. Örne¤in evrimciler yontma tafl devrinden bahsederler, ama o döneme ait alet- lerin veya kal›nt›lar›n nas›l yontu- lup flekillendirilmifl olabilece¤ini anlatmazlar. T›pk› "dinazorlar›n si- nekleri kovalarken kanat gelifltirip uçmaya bafllad›klar›n› öne sürüp, sine¤in ise nas›l uçtu¤unu" hiçbir zaman aç›klayamad›klar› gibi, on binlerce y›l öncesine ait kal›nt›lar›n nas›l yap›l›p biçimlendirildi¤ini de aç›klayamazlar. Konunun bu yönü- nü tamamen unutmaya ve unutturmaya çal›fl›rlar. Oysa tafl› yontup flekillendirmek çok zor bir ifltir. Tafl› tafla sürte- TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 20 Bu tafl kabartmas› 11 bin y›ll›kt›r. Evrimci- lerin iddialar›na göre bu dönemde sadece kaba, tafl aletler kullan›lmaktad›r. Oysa, tafl› tafla sürterek böyle bir eser yap›la- maz. Söz konusu kabartman›n nas›l böy- le biçimli ve düzgün yap›lm›fl oldu¤unu evrimciler ak›lc› ve mant›kl› bir flekilde aç›klayamaz. Bu ve benzeri eserlerin ya- p›labilmesi için demir veya çelikten alet- ler kullanan, ak›ll› insanlar olmas› gerekir.
  • 23. rek, tarih öncesi kal›nt›larda oldu¤u gibi, mükemmel düzgünlükte ve sivrilikte ke- silmifl aletler elde etmek mümkün de¤ildir. Granit, bazalt ya da dolerit benzeri sert tafl- lar›n, parçalan›p da¤›lmadan, a¤aç hamu- ru gibi incecik kesilmesi ancak çelik e¤ele- rin, tornalar›n, levyelerin, rendelerin, tafl kesimi ve flekillendirilmesinde kullan›lan di¤er aletlerin varl›¤›yla mümkündür. Yine on binlerce y›l öncesine ait bileziklerin, kü- pelerin, kolyelerin, kürelerin tafl kullan›la- rak yap›lamayaca¤› bellidir. Bu eflyalardaki ufak delikler taflla vurarak aç›lamaz. Üzer- lerindeki süslemeler tafl› sürterek meydana getirilemez. Söz konusu eserlerin munta- zaml›¤›, bunlar› meydana getirmek için demir, çelik ve di¤er metaller- den yap›lm›fl aletlerin kullan›lm›fl oldu¤unu göstermektedir. Pek çok arkeolog ve bilim adam›, söz konusu tarihi eserlerin ve- ya kal›nt›n›n evrimcilerin iddia etti¤i koflullarda yap›l›p yap›lamaya- ca¤›n› test etmifltir. Örne¤in, 11 bin y›l önce infla edilmifl oldu¤u tah- min edilen Göbekli Tepe'de bulunan blok tafllar üzerindeki ifllemelerin nas›l yap›lm›fl olabilece¤ini araflt›ran Prof. Klaus Schmidt flöyle bir de- ney yapm›flt›r: Evrimcilerin o dönemde kullan›ld›¤›n› iddia ettikleri tafllar› iflçilerin ellerine vererek, kayalar›n üzerine benzer kabartmalar çizmelerini istemifltir. Kayalar› taflla flekillendirmeye çal›flan iflçiler 2 saat boyunca aral›ks›z çal›flmalar› sonucunda kaya üzerinde sadece belli belirsiz bir çizgi çizebilmifllerdir. Benzer bir denemeyi herkes kendi evinde de yapabilir. Elinize granit gibi sert bir tafl al›p, bundan 100 bin y›l önce yaflam›fl insanlar›n yapt›klar› m›zrak uçlar›n›n bir benzerini yapmaya çal›fl›n. Ancak bu- HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 21 550 bin y›ll›k bu tafl aletin, bu derece düzgün kesilip biçim- lendirilebilmesi için demir veya çelik gibi sa¤lam metallerden yap›lm›fl aletler kullan›lmas› gerekir.
  • 24. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 22 Bu resimde görülen taş aletler, ortalama MÖ 10 -11 bin yıllarına aittir. Buradaki taşlar- dan herhangi birini, evrimcilerin, o dönem insanlarının yaptıklarını iddia ettikleri gibi, bir baş- ka taşla vurarak yapmaya çalıştığınızı düşünelim. Örneğin 4 numarada görülen taşlardaki düz- gün oyukların aynısını açmaya çalışın. Elinizdeki kaya parçasına istediğiniz kadar taşla vurun, böyle düzgün bir delik açamazsınız. Bunu yapabilmek için, çelik gibi sağlam metallerden yapıl- mış aletler kullanmanız gerekir. (1) MÖ 10 binli y›llara ait tafl kakmalar (2) MÖ 11 bin y›l›na ait ha- van tokmaklar› (4) MÖ 11 bin y›l›na ait tafl eflyalar (5) Malakit (bak›r ta- fl›) dolgu malzemesi kullan›larak yap›lm›fl MÖ 9-10 bin y›llar›na ait tafl eflya (6) MÖ 10 binli y›l- lara ait çivi görünü- münde dolgu tafl (7) MÖ 10 bin y›l›na ait çekiç ucu (3) MÖ 10 bin y›llar›na ait obsidyen alet 1 2 3 4 6 7 5
  • 25. nun için bu granit parças› ve bir tafltan baflka elinizde hiçbir malzeme olmas›n. Bu ifllemde ne derece baflar›l› olabilirsiniz? Tarihi kal›nt›larda- ki gibi mükemmel keskinlikte, simetride, düzgünlükte ve parlakl›kta bir parça meydana getirebilir misiniz? Daha da ileri gidelim 1 m2 bü- yüklü¤ünde bir kaya al›p üzerine derinlikli bir hayvan resmi yapma- ya çal›fl›n. Kayaya elinizdeki taflla vurarak nas›l bir sonuç elde edersi- niz? Çok aç›kt›r ki çelik ve demirden yap›lm›fl araç gereç olmadan, ne basit bir m›zrak ucunu ne gösteriflli bir tafl ifllemesini yapabilirsiniz. Bu aflamada flunu da unutmamak gerekir ki, kullan›lm›fl olan tafl kesme ve biçimlendirme aletlerinin yap›lmas› da ayr› bir uzmanl›k ala- n›d›r. E¤enin, levyenin, rende ve di¤er aletlerin yap›labilmesi için de gerekli teknik alt yap›n›n bulunmas› flartt›r. Bu da, bu eserlerin meyda- na getirildi¤i dönemde koflullar›n oldukça iyi ve ileri oldu¤unu göster- mektedir. Yani, evrimcilerin basit tafl aletlerin kullan›ld›¤›, tekni¤in ve teknolojinin olmad›¤›n› iddia ettikleri "kabatafl devri" sadece bir heze- yandan ibarettir, gerçekte böyle bir dönem yaflanmam›flt›r. Öte yandan tafllar›n kesilmesinde, düzetilmesi ve flekillendirilme- sinde kullan›lm›fl olan demir ve çelik malzemelerin günümüze kadar ulaflmam›fl olmas› da son derece do¤ald›r. Do¤al koflullar alt›nda, özel- likle de nemli ve asitli ortamlarda, her türlü metal malzeme okside ola- cak, çürüyüp bozulacak ve yok olacakt›r. Geriye ise yok olmas› çok da- ha uzun süre alan tafl parçalar kalacakt›r. Bu tafl parçalara bakarak, dö- nemin insanlar›n›n sadece tafl› kulland›klar›n› öne sürmek ise bilimsel bir yaklafl›m de¤ildir. Nitekim art›k pek çok evrimci de, arkeolojik buluntular›n Darwi- nizm'i desteklemedi¤ini kabul etmektedir. Evrimci arkeolog Richard Leakey, arkeolojik bulgular›n özellikle de tafl aletlerin evrim teorisiyle aç›klanmas›n›n mümkün olmad›¤›n› flöyle itiraf eder: Asl›nda, Darwinist tezin yetersizli¤i arkeolojik kay›tlarla kesin olarak kan›tlanm›flt›r. E¤er Darwinist sunum do¤ru olsayd›, bu durumda hem HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 23
  • 26. arkeolojik kay›tlarda hem de fosil kay›tlar›nda iki ayakl›l›¤›n, teknoloji- nin ve geliflen beyin ölçülerinin delillerini görmemiz gerekirdi. Ama bu- nu görmüyoruz. Tarih öncesi kay›tlar›n tek bir yönü dahi bu tezin yanl›fl oldu¤unu göstermek için yeterli: tafl aletler. (Richard Leakey, The Origin of Humankind, Basic Books, New York, 1994, s. 12) Evrimcilerin Hayali Kronolojisi Evrimciler tarihi s›n›fland›r›rken, bulduklar› eserleri teorilerine uygun olacak flekilde, dogmalar› do¤rultusunda yorumlay›p de¤er- lendirirler. Bronz eflyalar› çokça bulduklar› dönemi bronz ça¤› olarak adland›r›r, demirin çok daha yak›n bir dönemde kullan›lmaya bafllan- d›¤›n› öne sürerler. Metallerin en eski medeniyetler taraf›ndan bilin- medi¤ini iddia ederler. Oysa, daha önce de belirtti¤imiz gibi demir, çelik ve pek çok me- tal çabuk okside olup, afl›n›rlar. Tafla oranla çok daha k›sa sürede, çü- rüyüp yok olurlar. Okside olmas› daha zor olan bronz gibi metaller ise di¤er metallere oranla daha uzun süre muhafaza edilebilir. Bu durum- da bronzdan yap›lm›fl eserlerin daha eski tarihli olmas›, demirden ya- p›lm›fl eserlerin ise daha yeni tarihli olmas› son derece do¤ald›r. Ayr›ca bronzu elde edebilmeyi bilen bir toplumun demiri bilme- di¤ini öne sürmek, bronz elde edebilecek bilgiye ve teknik alt yap›ya sahip olan bir toplumun di¤er metalleri kullanmad›¤›n› iddia etmek mant›kl› bir yorum de¤ildir. Bronz, bak›ra kalay, arsenik ve antimon kat›larak ve biraz da çin- ko eklenerek elde edilir. Bronzu elde eden kifli, öncelikle bak›r, kalay, arsenik, çinko ve antimon gibi elementlerin kimya bilgisine sahip ol- mal›d›r, bunlar› hangi derecelerde eritmesi gerekti¤ini bilmelidir, ge- TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 24
  • 27. rekli eritmeyi ve alafl›m› yapa- bilece¤i f›r›na ve malzemelere sahip olmal›d›r. Bu say›lan bil- gilerden habersiz olan birinin baflar›l› bir alafl›m elde etmesi oldukça zordur. Örne¤in bak›r cevherleri, yafll› ve sert kayalarda, kristal veya to- zumsu mineral olarak bulunur. Bak›r› kullanan toplumun öncelikle kayalarda bulunan toz halindeki cevheri tan›yabilecek bilgi seviyesin- de olmas› gerekir. Daha sonra buldu¤u bak›r› yer alt›ndan ç›karabil- mek için maden infla etmesi, cevheri kayadan söküp ç›karabilmesi ve yüzeye tafl›yabilmesi gerekir. Tüm bunlar›n tafltan tahtadan aletlerle yap›lamayaca¤› aç›kt›r. Bak›r cevherinin metale dönüflümü için cevherin kor ateflle karfl›- laflmas› gerekir. Bak›r›n eritilerek ar›t›lmas› için gerekli s›cakl›k ise 1084.50 C'dir. Bu esnada atefle hava ak›m› sa¤layan bir cihaz ya da kö- rük kullan›lmas› gerekir. Bak›rla ifllem yapan bir toplumun bu ›s›n›n sa¤lanabilece¤i bir f›r›n› infla etmifl olmas›, ayr›ca bu f›r›nda laz›m ola- cak pota, mafla gibi aletleri de yapm›fl olmas› flartt›r. Burada sadece ba- k›r›n ifllenmesi için gerekli olan alt yap›, k›saca özetlenmifltir. Bronzun elde edilmesi için bak›r›n, kalay, çinko ve di¤er elementlerle kar›flt›r›l- mas› ise çok daha kapsaml› bir ifltir. Çünkü her metal için farkl› ifllem- ler uygulanmas› gerekir. Tüm bunlar, metali iflleyen, alafl›mlar meyda- na getiren, madencilikle u¤raflan toplumlar›n detayl› bilgi sahibi ol- duklar›n›n göstergesidir. Bu derece kapsaml› bilgiye sahip olan kiflile- rin, demiri bulamam›fl olduklar›n› iddia etmek ise mant›kl› ve tutarl› bir aç›klama de¤ildir. Öte yandan arkeolojik bulgular da, evrimcilerin eski dönemlerde HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 25 Üstte MÖ 8 -10 binli y›llara ait, boncuk ola- rak kullan›ld›¤› tahmin edilen bak›r parçalar. Dönemin insanlar› bak›r cevherlerini bulup iflleyebilecek teknik alt yap›ya sahiplerdi.
  • 28. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ Evrim teorisine göre, canlılar belli aşamalar içinde evrimleşmiş, bakteriden insana kadar uzanan hayali gelişim senaryosunda her şey mil- yonlarca sene içinde, hayali bir evrim süreci dahilinde olmuştu. Bu senar- yoda insan, en son evrimleşen canlı olmalı ve son 20.000 yıl içinde geli- şimini tamamlamalıydı. Ama bilimsel bulgular ve fosil kayıtları, böyle bir gelişimi gösteren tek bir kanıt bile vermemiş, hatta bunun imkansızlığını göstermiştir. Bu önemli gerçeği gösteren diğer bulgular ise, milyonlarca yıl önce- sinden kalan, insanlara ait kullanım gereçleri, aletler ve süs eşyalarıdır. Darwinistler, günümüzden 100 milyon yıl önce, hatta 500 milyon yıl ön- ce - ki bu tarih evrimcilerin yeryüzünde bakteri dışında hiçbir canlının ya- şamadığını iddia ettikleri bir zamandır - yaşamış olan insanları, hayali ev- rim şemalarının hiçbir yerine yerleştirememektedirler. Elbette bunu yap- maları imkansızdır çünkü Allah, her canlıyı olduğu gibi insanı da yoktan yaratmış, "Ol" emri ile var etmiştir. Dolayısıyla bundan 100 yıl öncesin- de yaşamış insanlara ait bulguları keşfetmek ne kadar olası ve makul ise, günümüzden 500 milyon yıl öncesine ait insanların eserlerini bulup ince- lemek de o kadar makuldür. Yoktan yaratan Allah, kuşkusuz tarihin her döneminde dilediği canlıyı var edebilir. Elbette bu, üstün güç ve kudret sahibi Allah için çok kolaydır. Darwinistlerin anlayamadığı gerçek budur ve bu nedenle Yaratılış Gerçeğini delillendiren bulgular karşısında bir açıklamaları yoktur. Bilimsel gerçeklerin çürüttüğü senaryolarını yinele- mek dışında bir çözüm bulamazlar. Ama yapılan kazılar, her geçen gün, giderek artan delillerle evrim dogmasını yok etmektedir. 26
  • 29. 27 HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 27 Scientific American dergisinin 1852 y›l›nda yay›nla- nan 5 Haziran tarihli say›s›nda, yaklafl›k 100 bin y›ll›k olan bir metal kab›n kal›nt›lar›n›n bulundu¤u haberi yer alm›flt›r. Araflt›rmalar, çanak fleklindeki bu kab›n yap›ld›¤› metalin, çinko ve yo¤un gümüflün kullan›ld›- ¤› bir alafl›mdan meydana geldi¤ini göstermifltir. Ayr›- ca vazonun üzerinde ince iflçilikle çiçek buketleri, üzüm asmas› ve taç desenleri ifllidir. En eski ça¤larda insanlar›n metali kullanmad›¤› iddias›nda olan evrim- cilerin bu bulguyu aç›klayabilmeleri mümkün de¤ildir. Aç›kt›r ki bu eseri meydana getiren kifliler, metal alafl›mlar›n› yapan, metali iflleyebilen geliflmifl bir kül- tür birikimine sahiptirler. Resimde görülen metal küre, Güney Afri- ka'da milyonlarca y›l öncesine ait oldu¤u tahmin edilen bir yer katman›nda bulunan birkaç yüz tane küreden biridir. Küreler, do¤al herhangi bir olayla meydana gelmifl olmas› mümkün olmayan, çok ince ifllene- rek flekil verilmifl oluklar içermektedir. Bu bulgu, metalin en eski tarihlerden beri kul- lan›ld›¤›n›, milyonlarca y›l önce de insanla- r›n metal üzerine ince oluk yapabilecek aletlere sahip olduklar›n› göstermektedir. 1912'de Oklahama'daki Thomas Büyükflehir Elektrik fabri- kas›nda, iki iflçi, fabrika kazan›na kürekle kömür atarlar- ken flafl›rt›c› bir bulgu ile karfl›laflt›lar. Kömür parçalar›n- dan biri kald›rmak için oldukça büyüktü, bu nedenle ifl- çilerden biri kömürü k›rd›. Kömür parças›n› k›rd›¤›nda içinde demir bir çömlek oldu¤unu gördü. Çömlek kömürden ç›kar›ld›¤›nda, çömle¤in kal›b› iki parça içinde de görülebiliyordu. Pek çok uzman, demir çömle¤in etraf›ndaki kömürü inceledi ve çömle¤in yaklafl›k 300 - 325 milyon y›l önce yap›ld›- ¤›n› belirlediler. Bu, demirin, MÖ 1200 y›llar› civar›nda kullan›lmaya bafllad›¤›n› iddia eden evrimciler için aç›klanmas› mümkün olmayan bir bulgudur.
  • 30. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ Bu ayakkabı tabanı fosili, 213 milyon yıllık taş yatağında bulun- muştur. Bundan milyonlarca yıl ön- ce yaşayan insanlar ayakkabılarıyla, kıyafetleriyle, yemek kültürleriyle, sosyal ilişkileriyle medeni bir yaşam sürmüşlerdir. Fosilin bilinen tek resmi 1922 tarihli bir New York gazetesinde yayınlanmıştır. İnsanlık tarihinin evrimi iddiasını yalanlayan bu gibi bulgular, evrimciler tarafın- dan ya gizlenir ya da göz ardı edilir. Resimdeki havan ve tokmağı, 1877 yılında Table Mountain kömür madenin- de bulunmuştur. 33 milyon yıllık kömür yatağında bulunan bu havan ve tokmağı, insanın her dönemde insani bir yaşam sürdüğünün delillerindendir. 3 milyon yıllık çakıl taşı üzerine insan yüzüne benzer bir figür yapılmış. Çakıl taşın- da böyle düzgün delikler açabilmek oldukça zor bir iştir. Bunun için sert metalden yapıl- mış delik açma aletleri kullanılması gerekir. Evrimcilerin iddia ettiği gibi, son derece ilkel koşullarda bunun yapılmış olması imkansız- dır. 28
  • 31. metalin bilinmedi¤i ve kullan›lmad›¤› iddialar›n›n do¤ru olmad›¤›n› göstermektedir. 100 bin y›ll›k metal kap kal›nt›s›, 2.8 milyar y›ll›k me- tal küreler, 300 milyon y›ll›k oldu¤u tahmin edilen demir çömlek, 27 bin y›ll›k kil parçalar› üzerinde bulunan tekstil kal›nt›lar›, magnez- yum, platinyum gibi Avrupa'da birkaç yüzy›l önce eritilmesi baflar›lan metallerin bin y›ll›k kal›nt›lardaki izleri gibi say›s›z buluntu, evrimci- lerin iddia etti¤i, kabatafl devri, yontma tafl devri, cilal› tafl devri, bronz ça¤›, demir ça¤› s›ralamas›n› alt üst etmifltir. Pek çok bilimsel yay›nda yer alan bu bulgular›n önemli bir k›sm›, evrimci bilim adamlar› tara- f›ndan ya göz ard› edilmifl ya da müzelerin bodrumlar›na saklanm›fl- t›r. Gerçek insanl›k tarihi yerine, evrimcilerin hayal ürünü hikayeleri, insanl›k tarihi gibi toplumlara tan›t›lm›flt›r. Müminler Tarih Boyunca Medeni Bir Yaflam Sürmüfllerdir Allah tarih boyunca insanlar› hak dine davet edecek elçilerini göndermifltir. ‹nsanlar›n bir k›sm› elçilere itaat edip, Allah'›n varl›¤›- na ve birli¤ine iman etmifller, bir k›sm› da inkarlar›nda direnmifller- dir. ‹nsanl›¤›n ilk var oldu¤u günden itibaren insanlar, Bir olan Allah'a iman› ve hak din ahlak›n›, Rabbimiz'in vahyi ile bilip ö¤ren- mifllerdir. Dolay›s›yla evrimcilerin öne sürdü¤ü, "Bir olan Allah'a iman›n ilk toplumlar taraf›ndan bilinmedi¤i" iddias› do¤ru de¤ildir. (Bu konu kitab›n ilerleyen bölümlerinde detayl› olarak aç›klanmak- tad›r.) Allah'›n tarihin her döneminde insanlara, kendilerini iman et- meye ve din ahlak›n› yaflamaya davet eden elçiler gönderdi¤i Ku- ran'da flu flekilde haber verilmifltir: ‹nsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyar›c›lar ola- HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 29
  • 32. rak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanlar›n an- laflmazl›¤a düfltükleri fleyler konusunda, aralar›nda hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaç›k ayetler geldikten sonra, birbirlerine karfl› olan 'azg›nl›k ve k›s- kançl›klar›' yüzünden anlaflmazl›¤a düflenler, o, (kitap) veri- lenlerden baflkas› de¤ildir. Böylece Allah, iman edenleri, hak- k›nda ayr›l›¤a düfltükleri gerçe¤e Kendi izniyle erifltirdi. Allah, kimi dilerse onu do¤- ruya yöneltir. (Bakara Sure- si, 213) Bir baflka ayette de her topluma onlar› uyarmak, Allah'›n varl›¤›n› ve birli¤ini hat›rlatmak, din ahlak›n› ya- flamaya davet etmek için bir elçi gönderildi¤i flöyle bildi- rilmifltir: ...Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyar›c› gelip-geç- mifl olmas›n. (Fat›r Suresi, 24) Rabbimiz'in insanlara elçiler ve hak kitaplar gön- dermifl olmas›na ra¤men baz› insanlar zaman içinde arala- r›nda anlaflmazl›¤a düflmüfl- ler, hak din ahlak›ndan uzak- laflm›fllar ve baz› sapk›n ve bat›l inan›fllara uymufllard›r. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 30 20. Hanedanl›k dönemine ait, alç› üzerine yap›lm›fl resim. Tarihin her döneminde, günümüzde oldu¤u gibi, hak dinler de vard› bat›l inan›fllar da. Tarihin her döneminde iman edenler Allah'›n emri olan iba- detleri yerine getiriyorlard›.
  • 33. Kimileri putperest inan›fllar gelifltirmifl- ler, topra¤a, tafla, tah- taya, Ay'a, Günefl'e, sözde kötü ruhlara ta- p›nma sapk›nl›¤›na düflmüfllerdir. Nite- kim günümüzde de, hak dine inananlar ol- du¤u gibi halen sap- k›nca atefle, Ay'a, Gü- nefl'e, tahta putlara tapanlar da vard›r. Kimileri, Allah'›n var- l›¤›n› ve birli¤ini bil- melerine ra¤men, Rabbimiz'e birtak›m ortaklar koflmufllar- d›r. Rabbimiz yine onlara elçiler gönder- mifl, aralar›nda anlafl- mazl›¤a düfltükleri konularda hak olan hükmü kendilerine bildir- mifl, bat›l inan›fllar›ndan ar›n›p hak din ahlak›n› yaflamaya onlar› da- vet etmifltir. Ve tarihin her döneminde iman edenlerle etmeyenler, salih müminlerle sapk›n yollara uyanlar var olmufltur. Tarih boyunca yaflam›fl peygamberlerle birlikte iman edenler, son derece medeni koflullarda, modern ve kaliteli bir yaflam sürmüfl- lerdir. Hz. Nuh döneminde de, Hz. ‹brahim döneminde de, Hz. Yu- suf döneminde de, Hz. Musa döneminde de, Hz. Süleyman döne- minde de flimdiki gibi, toplumsal düzen içinde, modern bir hayat HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 31 Geçmiflte oldu¤u gibi günümüzde de bat›l inan›fllara sahip olanlar, putlara tapanlar yaflamaktad›r.
  • 34. yaflanm›flt›r. Her dönemde müminler namazlar›n› k›lm›fl, oruçlar›n› tutmufl, Allah'›n bildirdi¤i s›n›rlar› korumufl, helal ve temiz bir ha- yat yaflam›fllard›r. Arkeolojik bulgularda elde edilen bilgilerin gös- terdi¤i geliflmifl yaflam standartlar›n›n en güzeline, en asil ve en te- mizine, Allah'a iman eden salih müminler sahip olmufllard›r. Yafla- d›klar› dönemin sa¤lad›¤› her türlü imkan›n en iyisini peygamber- ler ve samimi müminler, Allah r›zas›na uygun olarak, kullanm›fllar- d›r. Nemrud dönemindeki her türlü teknolojik geliflme Hz. ‹brahim ve onunla birlikte iman eden müminler taraf›ndan en güzel flekilde TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 32 Sebe Melikesi'nin Hz. Süleyman'› zi- yaret ediflini an- latan tablo
  • 35. kullan›lm›flt›r. Firavunlar döneminde sahip olunan teknik bilgi, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Harun ve o dönemde yaflayan salih müminle- rin de hizmetinde olmufltur. Hz. Süleyman döneminde mimaride, sa- natta, ulafl›mda elde edilen yüksek teknoloji en hikmetli flekilde kul- lan›lm›flt›r. Rabbimiz'in Hz. Süleyman'a lütfu olan zenginlik ve ihti- flam, nesiller boyunca hayranl›k uyand›rm›flt›r. Unutmamak gerekir ki, bundan yüz binlerce y›l önce yaflam›fl in- sanlar›n da günümüz toplumlar›n›n da sahip oldu¤u her türlü bilgi ve imkan, Allah'›n insanlara bir lütfudur. Yüz binlerce y›l önce medeni- yetlerini kuranlar, on binlerce y›l önce ma¤ara duvarlar›na estetik re- simler yapanlar, piramitleri, zigguratlar› infla edenler, dev tafl an›tlar meydana getirenler, Amazon ormanlar›n›n en yüksek noktalar›na bü- yük yap›lar yapanlar Allah'›n ilham› ve ö¤retmesiyle bu eserleri mey- dana getirmifllerdir. Günümüzde atomun alt parçac›klar›n› inceleyen- ler, uzaya araç gönderenler, bilgisayar› en etkin flekilde kullananlar bunlar›, Allah diledi¤i için yapabilmektedirler. ‹nsanlar›n var oldukla- r› günden bu yana sahip olduklar› her türlü bilgi, Allah'›n insanlara lütfu, kurduklar› her medeniyet, Rabbimiz'in eseridir. Allah insan› yoktan var etmifl ve ona dünya hayat› boyunca çe- flitli imkanlar ve nimetler vermifltir. Verilen her nimet insan için bir denemedir. Sahip oldu¤u medeniyetin, teknolojinin ve imkanlar›n Allah'›n birer lütfu oldu¤unu bilen, tüm bunlar için Rabbimiz'e flük- reden kullar›na, Allah nimetlerini art›r›r: Rabbiniz flöyle buyurmufltu: "Andolsun, e¤er flükrederseniz gerçekten size art›r›r›m..." (‹brahim Suresi, 7) Ve Allah salih kullar›n› hem dünyada hem ahirette güzel bir fle- kilde yaflat›r. Kuran'da bu gerçek flöyle haber verilmifltir: Erkek olsun, kad›n olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç flüphesiz Biz onu güzel bir hayatla ya- HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 33
  • 36. flat›r›z ve onlar›n karfl›l›¤›n›, yapt›klar›n›n en güzeliyle mu- hakkak veririz. (Nahl Suresi, 97) Bu ayetin bir tecellisi olarak, tarih boyunca yaflayan tüm Müs- lümanlar yaflad›klar› dönemin en iyi imkanlar›na sahip olmufllar, medeni ve güzel bir yaflam sürmüfllerdir. Elbette imtihan ortam›n›n gere¤i olarak kimi zaman zorluk ve s›k›nt›larla da denenmifllerdir. Ancak bu s›k›nt›lar veya zor flartlar, medeni ve insanca bir yaflam sürmedikleri anlam›na gelmez. Allah'› inkar eden, inkarlar›nda dire- nen, güzel ahlak› yaflamayan ve yeryüzünde bozgunculuk ç›karan- lar›n sonu ise, ne kadar zengin, refah ve ileri bir medeniyet de olsa- lar, hüsran olmufltur. Üstelik bunlar›n bir ço¤u belki de günümüz toplumlar›ndan dahi geliflmifl imkanlara sa- hip olan toplumlard›r. Bu gerçek Kuran'da flöyle haber verilmifltir: Yeryüzünde gezip do- laflm›yorlar m›? Böyle- ce kendilerinden ön- cekilerin nas›l bir so- na u¤rad›klar›n› gör- sünler. Onlar, güç ba- k›m›ndan kendilerin- den daha üstün idiler, topra¤› alt-üst etmifl- ler (ekmifller, maden- ler, sular aray›p ç›kar- m›fllar) ve onu, kendi- TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 34 Hz. Meryem ve Azizler Tablosu, Giovanni Bellini, 1505, Venedik
  • 37. lerinin imar etti¤inden daha çok imar etmifllerdi. Elçileri de, onlara aç›k delillerle gelmiflti. Demek ki Allah onlara zul- metmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlard›. (Rum Suresi, 9) Kültürel Birikim, Evrimsel Bir Süreç Yafland›¤›n› Göstermez Evrimcilerin iddias›, ilk insanlar›n sözde yar› maymun varl›klar oldu¤u, zaman içinde fiziksel özellikleriyle birlikte zihinsel özelliklerinin de geliflti¤i, kabiliyetler kazand›klar›, medeniyetin bu nedenle evrimleflerek ilerledi¤idir. Bilimsel bulgulara dayanmayan bu iddiaya göre, sözde ilkel atalar›m›z hayvani bir hayat yaflam›fllar, insanlaflt›kça medenileflmifller ve zihinleri gelifltikçe kültürel olarak ilerleme kaydetmifllerdir. Vücudu tamamen tüylerle kapl›, üzerinde hayvan kürkleriyle atefl yakmaya çal›flan, omuzlar›nda avlad›klar› hayvanlarla su kenar›nda yürüyen, ma¤aralar›n içinde h›r›lt›lar ç›kararak birbirleriyle anlaflmaya çal›flan ilkel insan mizansenleri de bu bilim d›fl› iddian›n ortaya att›¤› hikayelerden ibarettir. Fosil kay›tlar›, bu hikayeyi desteklememektedir. Bilimsel bilgi- lerin gösterdi¤i sonuç, insan›n insan olarak yoktan yarat›ld›¤› ve var oldu¤u ilk günden itibaren de insani bir yaflam sürdü¤üdür. Arkeolojik bulgular da, evrimcilerin yapt›klar› kronolojiyi hiçbir flekilde desteklememektedir. Evrimcilerin "insanlar›n yeni yeni konuflmay› ö¤rendiklerini" söyledikleri döneme ait olan arkeolojik bulgular, gerçekte insanlar›n mutfaklar› oldu¤unu, aile hayat› yaflad›klar›n› göstermektedir. Evrimcilerin, "tafl devri olarak iddia ettikleri" dönemlerde, beyin ameliyatlar› yap›ld›¤› ortaya ç›km›flt›r. Evrimcilerin, "insanlar›n sanat› bilmediklerini söyledikleri" dönem- HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 35
  • 38. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ lere ait kaz› alanlar›nda ise süs eflyalar› ve boya hammaddeleri bu- lunmufltur. Kitab›n ilerleyen bölümlerinde bunlar gibi pek çok örnek detayl› olarak incelenecektir. Tüm bu örneklerin gösterdi¤i gerçek, hiçbir zaman ilkel hayvani bir hayat›n olmad›¤›d›r. Evrimcilerin öne sürdü¤ü gibi tafl› taflla yon- tarak, tafltan tahtadan baflka hiçbir alet kullanmadan medeniyet d›fl› bir yaflam yaflanmam›flt›r. Her dönemde iman edenler insanca yaflam›flt›r. Her dönemde insana yak›flacak gibi k›yafetler olmufl, insana yak›flacak flekilde tabaklar, kaplar, kafl›klar, çatallar kullan›lm›fl, insana yak›flacak koflullarda oturulmufl, yat›lm›fl, yemek yenmifl, sohbet edilmifl, insana yak›flacak yap›lar infla edilmifl, insana yak›flacak sanat eserleri meydana getirilmifltir. Doktorlar, ö¤retmenler, terziler, mühendisler, mimarlar, sanatç›lar olmufl, toplum düzeni sa¤lanm›flt›r. Ak›l ve vicdan sahibi olanlar, Allah'›n ilham›yla, yeryüzündeki nimetlerden en güzel flekilde faydalanm›fllard›r. Ancak elbette tarih boyunca teknolojik geliflme de yaflanm›fl, in- sanlar›n bilgi birikimleri artt›kça teknoloji de¤ifliklikler göstermifl, yaflan›lan ortam›n koflullar›na uygun olarak yeni cihazlar gelifltiril- mifl, bilimsel bulufllar olmufl, kültürel de¤iflimler yaflanm›flt›r. Ancak insanl›k tarihinde yaflanan bilgi birikimi ve teknolojik ilerleme, evrimsel bir süreç yafland›¤› anlam›na gelmemektedir. Bilginin sürekli artmas› son derece ola¤an durumdur. Bir insan›n sahip oldu¤u bilgi seviyesi ilkokul ça¤›nda farkl›, orta okul ça¤›nda farkl›, üniversite ça¤›nda çok daha farkl›d›r. Bir kiflinin hayat› boyunca bilgi seviyesinin sürekli artmas›, onun evrimsel bir süreç içinde oldu¤unu ve bafl› bofl rastlant›lar›n etkisiyle ilerledi¤ini göster- mez. Benzer bir durum toplum hayat› için de geçerlidir. Toplumsal yaflamda da, ihtiyaçlar do¤rultusunda yeni keflifler, bulufllar yap›l›r, yeni mekanizmalar icat edilir, bir baflka kifli bu mekanizmay› daha da gelifltirir. Sürekli kültür geliflimi yaflan›r. Ancak bu, evrimsel bir süreç de¤ildir. 36
  • 39. arwinizm'in iddias›, insan›n ve dolay›s›yla sahip oldu¤u kültürün, ilkellikten medeniye- te do¤ru ilerledi¤idir. Ancak arkeolojik bul- gular, insanl›k tarihinin ilk gününden itiba- ren, toplumlar›n çok ileri kültürlere sahip ol- du¤u dönemler oldu¤u gibi, çok geri kültürleri yaflad›klar› dönem- ler de oldu¤unu göstermektedir. Hatta ço¤u zaman, son derece zen- gin medeniyetlerle geri medeniyetler ayn› dönem içinde var olmufl- lard›r. Tarih boyunca, ayn› dönemde yaflayan toplumlar›n birço¤u- nun teknoloji ve medeniyet düzeyleri, sosyolojik ve kültürel yap›la- r›, ayn› bugün oldu¤u gibi birbirinden farkl›d›r. Örne¤in günümüz- de, Kuzey Amerika k›tas› t›pta, bilimde, mimaride ve teknolojide ol- dukça ilerlemifl olmas›na ra¤men, Güney Amerika'n›n çeflitli bölge- lerinde teknoloji aç›s›ndan oldukça geri, dünya ile hiçbir ba¤lant›s› 37
  • 40. KABATAfi DEVR‹TAR‹H‹ B‹R YALAN: olmayan toplumlar yaflamaktad›r. Dünyan›n pek çok bölgesinde hastal›klar en ileri görüntüleme teknikleri ve tahlillerle teflhis edilip, son derece modern koflullarda tedavi edilirken, di¤er çeflitli bölgele- rinde de hastal›klar›n sözde kötü ruhlar›n etkisiyle meydana geldi- ¤i düflünülüp, sahte kötü ruhlar› kovma ayinleriyle hastalar iyileflti- rilmeye çal›fl›lmaktad›r. MÖ 3000'lerde yaflayan Sümerler, Eski M›- s›rl›lar, ‹ndus halk› gibi toplumlar, her aç›dan günümüzde yaflayan bu kabilelerle -hatta bu kabilelerden ileride olan pek çok toplumla- k›yas kabul etmeyecek bir medeniyete sahiptiler. Demek ki tarihin her döneminde medeniyet aç›s›ndan geliflmiflle geri kalm›fl toplum- Avustralyal› Papou yerlisi 21. yüzy›lda dahi bat›l inan›fllara sahip pek çok toplum yaflamaktad›r. Bu insanlar, ken- dilerine hiçbir fayda veya zarar vermeye güç yetiremeyen sahte ilahlara tapma yan›lg›s›na düflmektedirler. Resimde, Arhuaco kabilesi- nin flefinin, kendilerine yap›lan sald›r›lar›n ard›ndan sözde yard›m almak için yapt›¤› ayin görülüyor. Bu ayini düzenleme amaçla- r›n› flefleri flu flekilde aç›kl›yor: "Da¤› sakin- lefltirmek için do¤adaki yafll› ruhlar› yard›ma ça¤›r›yoruz." (Natinoal Geographic Türkiye, Ekim 2004) 38
  • 41. AAddnnaann OOkkttaarr HARUN YAHYA lar birarada varl›klar›n› sürdürebilmifllerdir. Binlerce y›l önce yafla- yan bir toplum, 20. yüzy›ldaki bir topluluktan çok daha ileriye gide- bilmifltir. Bu da bize geliflimin evrimsel bir süreç içinde oluflmad›¤›- n›, yani tarih içinde ilkel toplumdan medeniye do¤ru bir geliflim bu- lunmad›¤›n› göstermektedir. Elbette tarihsel süreç içerisinde her alanda büyük ilerlemeler kaydedilmifl, bilim ve teknolojide büyük geliflmeler sa¤lanm›flt›r. Fa- kat bu de¤iflimleri evrimcilerin ve materyalistlerin iddia etti¤i gibi bir "evrim" süreci olarak tan›mlamak ak›lc› ve bilimsel bir yaklafl›m de¤ildir. Kültür ve tecrübe birikimi sayesinde teknoloji ve bilim gibi Dünyan›n bir ucunda insanlar, sözde "ölü ruhlar›n da¤lar› sakinlefl- tirebilece¤ine" inan›p son derece ilkel koflullarda yaflarken, bir bafl- ka yerde insanlar gökdelenlerde yaflay›p, uçaklarla veya lüks tekne- lerle seyahat etmekte, oldukça konforlu bir yaflam sürmektedirler. Evrimcilerin iddialar›n›n aksine hem ileri hem de geri medeniyetler ayn› anda var olabilmektedir. 39
  • 42. alanlarda sürekli bir geliflim söz konusudur. Ancak burada önemli olan nokta fludur; günümüz insan› ile binlerce y›l önce yaflayan bir kifli aras›nda, nas›l fiziksel özellikler aç›s›ndan bir fark yoksa, zeka ve yetenek aç›s›ndan da bir fark yoktur. 20. yüzy›ldaki insanlar›n beyin kapasitesi ve zekas› daha çok geliflti¤i için daha ileri bir uygarl›¤a sa- hip oldu¤umuz düflüncesi, evrim teorisinin telkinleri sonucunda oluflan yanl›fl bir bak›fl aç›s›d›r. Oysa günümüzde dahi farkl› bölge- lerdeki halklar farkl› anlay›fllara ve kültürlere sahip olabilmektedir. Örne¤in, bugün Avustralya'daki bir yerlinin ABD'deki bir bilim ada- m›n›n sahip oldu¤u bilgiye sahip olmamas› onun zekas›n›n ya da beyninin yeteri kadar geliflmedi¤ini göstermez. Çok zeki olmas›na ra¤men, bu tip bir kabile içinde do¤up hayat›n› sürdüren, hatta elekt- ri¤in varl›¤›ndan dahi haberi olmayan birçok insan olabilir. Ayr›ca farkl› yüzy›llarda farkl› ihtiyaçlar geliflmifl olabilir. Örne¤in günü- müz moda anlay›fl› ile M›s›rl›lar›n moda anlay›fl›n›n ayn› olmamas› bizim kültürümüzün onlar›nkinden daha ileride oldu¤unu göster- mez. 20. yüzy›lda medeniyetin iflareti gökdelenlerken, M›s›r döne- minde uygarl›¤›n kan›t› piramitler ve sfenkslerdi. Önemli olan elde edilen bulgular›n nas›l bir bak›fl aç›s›yla de- ¤erlendirildi¤idir. Bulgular›n, sözde evrimsel geliflim gösterdi¤i ön yarg›s›yla hareket eden bir kifli, ele geçen her türlü bilgiyi bu ön yar- g›ya göre de¤erlendirecektir. Böylece hayali hikayelerle sav›n› des- teklemeye çal›flacakt›r. Buldu¤u bir kemik parças›n›n üzerine, o böl- gede yaflayan insanlar›n neler hissettikleri, günlük yaflamlar›n› nas›l de¤erlendirdikleri, aile yap›lar›, sosyal iliflkileri gibi pek çok detay›, ön yarg›s›na uygun flekilde ortaya koyacakt›r. Bu kemik parças›n- dan, o dönemde, yar› dik, vücudu tüylerle kapl›, h›r›lt›lar ç›karan, tafl aletler kullanan insanlar›n yaflad›¤› sonucuna varan bir kifli, bi- limsel deliller bunu gösterdi¤i için de¤il, ideolojisi bunu gerektirdi- TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 40
  • 43. AAddnnaann OOkkttaarr HARUN YAHYA ‹nsanlar›n içinde yaflad›klar› koflullar, onlar›n sözde ilkel bir zihne ve geliflmemifl özelliklere sahip oldu¤unu göstermez. Her dönemde farkl› ihtiyaçlar geliflmifl, insanlar farkl› koflul- larda yaflam›fllard›r. Örne¤in günümüz mimari anlay›fl› ile M›s›rl›lar›n mimari anlay›fl›n›n ayn› olmamas› bizim kültürü- müzün onlar›nkinden daha ileride oldu¤unu göstermez. 20. yüzy›lda medeniyetin iflareti gökdelenlerken, M›s›r döne- minde uygarl›¤›n kan›t› piramitler ve sfenkslerdi. 41
  • 44. ¤i için böyle bir hikaye anlatmaktad›r. Çünkü elde edilen veriler ger- çekte böyle bir manzara ortaya koymamaktad›r. Bu hayali manzara, Darwinist zihniyetin yorumlar›yla meydana getirilmektedir. Bugün bulduklar› fosil kal›nt›lar›na, yontulmufl tafllara, ma¤a- ra duvarlar›na çizilmifl resimlere bakarak o dönem hakk›nda detay- l› yorumlar yapan baz› arkeologlar›n durumu da bu örnekten çok farkl› de¤ildir. Ne var ki, eldeki delilleri ön yarg›l› bir yaklafl›mla de- ¤erlendirerek sözde ilkel insan›n neredeyse hayat›n›n her an›na ilifl- kin hikayeler yazan evrimcilerin sahte illüstrasyonlar› ve masallar›, pek çok dergi ve gazetenin sayfalar›n› süsleyebilmektedir. ‹flte ça¤›- m›z›n tan›nan evrimcilerinden Louis Leakey'nin sözde ilkel insan›n günlük hayat›na dair yazd›¤› senaryolardan biri: Bir an için 20-30 bin y›l kadar geriye giderek bir kaya s›¤›na¤›nda yer alan olaylar› birbiri ard›ndan izleyebildi¤imizi farz edelim: Tafl devrinde yaflamakta olan bir avc›, vadide o günkü av›n›n peflindeyken birden te- pedeki dik yar›n yan›nda bir kaya s›¤›na¤› görür. Buras› bir arslan veya ma¤ara ay›s›n›n ini olabilece¤inden veya buran›n baflka bir aile taraf›n- dan iskan edilmifl olma ihtimali bulundu¤undan, büyük bir dikkat ile buraya t›rman›r. Epey yaklafl›p, buran›n bofl oldu¤unu gördükten sonra içine girer ve iyice araflt›r›r. Buran›n flimdi ailece oturmakta olduklar› ufak s›¤›naktan çok daha elveriflli oldu¤una karar veren avc›, ailenin di- ¤er kiflilerini de al›p buraya getirmeye gider. Bundan sonra ailenin yeni evlerine gelip, yerlefltiklerini görürüz. Bu yeni evin atefli, ya eski evden büyük bir dikkat ve itina ile getirilen birkaç kor parças›ndan veya tahta- y› tahtaya sürtmek suretiyle yak›l›r. (Tafl devri insan›n›n atefli nas›l elde etti¤i tam olarak bilinmiyorsa da, en eski devirlerden beri ateflten yarar- land›klar› ve onu kulland›¤› bir gerçektir. Çünkü ma¤ara ve kaya s›¤›- naklar›ndaki hemen hemen bütün yerleflme katlar›nda, ocaklar, günlük hayat›n bir parças› olarak karfl›m›za ç›kar.) Belki bundan sonra, ailenin baz› kiflileri üzerlerinde yatacaklar› döflekleri haz›rlamak üzere ot topla- TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 42
  • 45. maya gideceklerdir. Ailenin di¤er kiflileri ise civardaki çal› ve fundal›k- lardan dal kesip yerlefltikleri bu yeni evin ön taraf›na kaba bir çit yapar- lar. Bu arada evdeki eflyalar yerlefltirilir ve çeflitli hayvan postlar› getiri- lip, yerlere serilir. Bundan böyle art›k aile yeni evlerine yerleflmifl olup, hayat devam eder. Yiyecek temini için erkekler vahfli hayvanlar› avlar- HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 43 Elde edilen bulgular› evrimci ön yarg›yla de¤erlendiren bir bilim adam›, o dönem hakk›n- da pek çok yorum yapabilir. Ancak bu yorumlar›n bilimsel kabul edilebilmesi için net bul- gularla ve verilerle desteklenmesi gerekir. Bugüne kadar evrimcilerin masallar›n› destek- leyebilecek tek bir bilimsel bulgu dahi elde edilmemifltir. H›r›lt›lar ç›kararak anlaflt›¤›, ma- ¤aralarda yaflad›¤›, üstünde postuyla atefl kenar›nda oturdu¤u, kaba aletlerle avland›¤› söylenen yar› insan yar› maymun varl›klar sadece evrimcilerin hayallerini yans›tmaktad›r. Bilim ise insan›n her zaman insan olarak var oldu¤unu göstermektedir.
  • 46. lar. Kad›nlar, av esnas›nda erkeklere yard›m ettikleri gibi, yenecek mey- veleri, kabuklu yemiflleri ve kökleri toplarlar.1 En küçük detaylar›na kadar tarif edilen bu senaryo herhangi bir bilimsel bulguya de¤il, tamamen yazar›n hayal gücüne dayanmakta- d›r. Bu ve benzeri hikayeleri, çeflitli bilimsel kelimelerle süsleyip akta- ran evrimciler, birkaç parça kemik parças›na dayanarak tüm bu de- taylar› flekillendirmektedirler. (Üstelik bulunan bu fosiller, evrimcile- rin iddialar›n›n tam tersini göstermekte, evrim sürecinin asla yaflan- mad›¤›n› ispatlamaktad›r.) Oysa kemik parçalar›n›n, eski dönemlerde yaflam›fl olan insanlar›n hangi duygularla hareket ettiklerine, günlük yaflamlar›nda neler yapt›klar›na, aralar›ndaki ifl bölümünün nas›l ol- du¤una dair kesin bilgiler vermeyece¤i aç›kt›r. Ama bu gibi hayali se- naryolar ve çizimlerle zenginlefltirilen insan›n evrimi masal›, evrimci- ler taraf›ndan çok yo¤un bir biçimde kullan›l›r. Evrim teorisinin orta- ya at›ld›¤› ilk günden itibaren bu dogmadan kendini kurtaramayan say›s›z evrimci, yukar›daki senaryonun de¤iflik versiyonlar›n› üret- mifltir. Amaç gerçekleri anlatmak de¤il, insanlar› telkin ve propagan- da yoluyla ilkel insan›n yaflad›¤›na ikna etmektir. Her ne kadar evrimci bilim adamlar› ellerinde hiçbir delil ol- mad›¤› halde böyle senaryolar üreterek iddialar›n› kan›tlamaya ça- l›flsalar da, karfl›lar›na ç›kan her bulgu, tarafs›z olarak de¤erlendiril- di¤inde, onlara baz› gerçekleri çok aç›k bir flekilde göstermektedir. Bu gerçeklerden biri fludur; insan var oldu¤u ilk günden beri insan- d›r. Zekas›, sanat ve estetik yetene¤i gibi özellikleri tarihin tüm dö- nemlerinde ayn›d›r. Geçmiflte de, evrimcilerin iddia ettikleri gibi il- kel, yar› hayvan yar› insan yarat›klar de¤il, ayn› bizler gibi düflünen, konuflan, sanat eserleri meydana getiren, bir kültür ve ahlak yap›s›- na sahip insanlar yaflam›flt›r. Birazdan da de¤inece¤imiz gibi arke- olojik ve paleontolojik bulgular kesin ve aç›k bir flekilde bu gerçe¤i ispatlamaktad›r. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 44
  • 47. Bugün sahip oldu¤umuz dev medeniyetten bundan yüz binler- ce y›l sonra geriye ne kalabilece¤ini bir düflünün. Binlerce y›l›n kül- tür birikimi; tablolar, heykeller, saraylar yok olacak, teknolojiye ait neredeyse hiçbir iz kalmayacakt›r. Afl›nmaya dayan›kl› olarak tasar- lanan pek çok malzeme dahi belirli bir süre içerisinde –do¤al koflul- lar alt›nda- afl›nmaya bafllamaktad›r. Çelikler paslanmakta, betonlar afl›nmakta, toprak alt›ndaki tesisatlar çürümekte, tüm malzemeler onar›m gerektirmektedir. Bir de bunlar›n üzerinden on binlerce y›l geçti¤ini, binlerce ton ya¤mura, fliddetli rüzgarlara, sellere, deprem- lere maruz kald›klar›n› düflünün. Belki de geriye kalacak olan, ayn› geçmiflten bize kald›¤› gibi, sadece ifllenmifl iri tafl parçalar›, binalar› meydana getiren blok tafllar ve baz› heykel kal›nt›lar› olacakt›r. Ya da günümüzün ileri medeniyetlerinden geriye günlük yaflam›m›z› tam olarak anlayabilecekler net bir iz kalmazken, Afrika'da, Avustu- ralya'da veya dünyan›n bir baflka yerinde yaflayan kabilelerden ge- riye baz› izler kalacakt›r. Yani, sahip oldu¤umuz teknolojinin (tele- vizyonlar, bilgisayarlar, mikrodalga f›r›nlar vs) izleri kalmayacak, ama belki de tafl bir binan›n ana hatlar›, büyük bir heykelin parçalar› kalacakt›r. O dönemin bilim adamlar› bu izlere bakarak, bizim yafla- d›¤›m›z dönemdeki tüm toplumlar› "kültürel olarak geri" diye ta- n›mlarlarsa bu, gerçeklerden ne kadar sapm›fl olduklar›n› göstermez mi? Ya da bundan binlerce y›l sonra, üzerinde Çince yaz›lar bulu- 45
  • 48. KABATAfi DEVR‹TAR‹H‹ B‹R YALAN: nan bir eseri keflfeden bir kifli, sadece bu bilgiye dayanarak, Çinlile- rin garip iflaretlerle anlaflan, geri kalm›fl bir tür oldu¤unu öne sür- erse, bunun gerçe¤i yans›tmayan bir yorum olaca¤› aç›k de¤il midir? Veya flöyle bir örnek düflünelim: Rodin'in "Düflünen Adam" heykeli bütün dünyaca bilinir. Bu heykelin on binlerce y›l sonra ge- lece¤in arkeologlar› taraf›ndan bulundu¤unu farz edelim. E¤er arafl- t›rmac›lar›n söz konusu toplumun inançlar› ve yaflay›fl› hakk›nda birtak›m ön yarg›lar› varsa ve ellerinde yeterli tarihi belge yoksa, bu Evrimci ön yarg›yla hareket eden baz› arkeologlar günümüz sanat eserlerini, örne¤in Rodin'in hey- kelini aratmayacak sanatsal de¤eri olan Güney Fransa'da Pireneler'in kuzey eteklerinde yer alan Tuc d'Audoubert Ma¤aras›'ndaki bizon heykellerini sözde ilkel insanlar›n yapt›klar›n› öne sürebil- mektedirler. Ancak kullan›lan teknik ve eserin estetik görünümü, bu eseri meydana getiren kiflinin zihinsel ve fiziksel olarak günümüz insan›ndan hiçbir fark› olmad›¤›n› göstermektedir. 46
  • 49. HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 47 heykeli çok farkl› flekillerde yorumlayabilirler. O toplumda yaflam›fl insanlar›n "düflünen bir adama tapt›klar›n›" düflünebilir veya bu heykelin mitolojideki sözde bir tanr›ya ait oldu¤unu iddia edebilir- ler. Ama bugün biz biliyoruz ki, "Düflünen Adam" heykeli sadece sa- natsal amaçlarla yap›lm›fl bir eserdir. Yani, günümüzden on binlerce y›l sonra yaflayan bir araflt›rmac›n›n elindeki veriler yetersizse ve bir de, o döneme ait ön yarg›lar› varsa, do¤ruya ulaflmas› neredeyse im- kans›zd›r. Zira bu heykeli, sahip oldu¤u ön yarg›ya göre de¤erlendi- recek ve zihninde buna göre bir senaryo oluflturacakt›r. Bu nedenle Bundan 6000 y›l sonra yaflayan insanlar Rodin'in "Düflünen Adam" heykelini bulsalar ve günümüzdeki baz› bilim adamlar› gibi ön yarg›yla hareket ederek, 20. yüzy›lda yaflayan insanlar hakk›nda, bu insanlar›n "düflünen bir adama tapt›klar›n›", henüz sosyalleflme- diklerini vs iddia etseler, bu iddialar gerçe¤i ne kadar sapt›rd›klar›n› göstermez mi?
  • 50. elde edilen verilerin ön yarg›s›z ve tarafs›z bir bak›fl aç›s›yla de¤er- lendirilmesi, her türlü ön kabulden uzak, genifl düflünerek hareket edilmesi son derece önemlidir. Unutulmamal›d›r ki, bugün elimizde toplumlar›n evrimleflti¤ine ya da geçmifl topluluklar›n ilkel oldu¤una dair hiçbir kan›t bulunmamaktad›r. Öne sürülenler sadece varsay›m- lardan ibarettir ve evrimi savunan tarihçilerin ya da arkeologlar›n ta- rafl› yorumlar›na dayanmaktad›r. Örne¤in, bir ma¤aran›n duvarlar›na çizilmifl hayvan figürleri, hemen ilkça¤ adam›n›n çizdi¤i ilkel resimler olarak tan›mlanm›flt›r. Oysa bu resimler, dönemin sanatç›lar›n›n sanat anlay›fllar›n› da ifade ediyor olabilirler. Ça¤›n›n koflullar›na göre son derece modern k›yafetler içinde bir sanatç›, yaln›zca sanatsal gayelerle bu flekilleri resmetmifl olabilir. Nitekim, pek çok bilim adam› söz konu- su ma¤ara resimlerinin, ilkel bir zihnin ürünü olmas›n›n imkans›zl›¤›- n› vurgulamaktad›r. Bir di¤er örnek de keskin uçlu tafllar›n sözde "maymun-insa- n›n" yapt›¤› ilk aletler olarak yorumlanmas›d›r. O dönemin insanla- r› bu tafllar› flekillendirip dekoratif amaçla da kullan›yor olabilirler. Bulunan parçalar›n, dönemin insanlar› taraf›ndan mutlaka alet ola- rak kulland›klar›n› gösteren bir kan›t yoktur. Bu bir varsay›md›r. Ev- rimci bilim adamlar›, kaz›lar esnas›nda bulduklar› kan›tlar› tarafl› bir bak›fl aç›s›yla incelemifller, kendilerince teoriyi kan›tlamak için fosillerin üzerinde oynamalar yapm›fllar ya da sadece uygun gör- düklerini al›p, di¤erlerini bir kenara atm›fllard›r. Ayn› oyun, tarihin evrim geçirdi¤ini göstermek amac›yla da oynanm›flt›r.2 Amerikal› antropolog Melville Herskovits "tarihin evrimi" görüflünün ortaya ç›k›fl fleklini ve evrimcilerin delilleri de¤erlendirme biçimini flöyle aç›klamaktad›r: Kültürel evrimi savunan her araflt›rmac› kafas›nda tasarlad›¤› insan ›rk›n›n geliflimi ile ilgili mizansene bir varsay›m eklemifltir. Bu yüzden ay- TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 48
  • 51. AAddnnaann OOkkttaarr n› evrim teorisinde bilinçli seçilen kafataslar›nda oldu¤u gibi, burada da birbirini izleyen olaylar örnek olarak al›nmam›flt›r. Belirtilen ilerlemelerin ço¤u, bir kültürün sadece tek yönünü göstermektedir.3 Herskovits'in bu düflüncesini do¤rulayan en önemli örnekler- den biri, evrimci etnograf Morgan'›n yapt›¤› çal›flmalardan biridir. Morgan, ilkelden geliflmifle do¤ru evrim süreci yafland›¤›n› iddia et- ti¤i bir toplumun, ataerkil ve tek eflli bir yap›ya ulaflmak için geçir- di¤i evreleri incelemifltir. Ancak bu araflt›rmay› yaparken, dünyan›n dört bir yan›nda, birbirleriyle hiçbir ilgisi olmayan farkl› toplumlar› örnek olarak alm›fl, ulaflmak istedi¤i sonuca göre bu toplumlar› bir s›raya dizmifltir. Yüz binlerce kültür içinde neden sadece tezine uy- gun olan toplumlar› seçti¤i aç›kça ortadad›r. Herskovits, Morgan'›n tarihi kendi fikirlerine göre nas›l yeniden yorumlad›¤›n› flöyle aç›k- lamaktad›r: Morgan, tarihte soyu belirleyen ataerkil ve tek eflli sisteme nas›l geçil- di¤ini aç›klarken, ilk önce çok ilkel bir Avustralyal› kabiledeki ana er- kil yap›y› alm›fl, daha sonra Amerikan K›z›lderililerine geçerek, bura- da nesli belirleyici faktörün erkek olmas›n› örnek olarak göstermifl, daha sonra protohistorik tarihin ilk devirlerinde erkek egemen, daha çok tek eflli Yunan kabilelerini sosyal evrim zincirine eklemifl, son olarak da tek eflli, erkek egemen toplum olarak günümüz medeniyetini, göstererek evrim zincirini oluflturmufltur.4 Herskovits, Morgan'›n bu hayali zincirini, "Bu seri, ta- rihsel yaklafl›m aç›s›ndan uydurmad›r" fleklinde tan›mlamaktad›r. HARUN YAHYA 49
  • 52. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ Tarih hakkında öğrendiklerimiz çoğunlukla yalnızca kitaplardan okudukları- mızdır. İnsanların çok büyük bir bölümü bu kitaplarda yazılanlardan hiçbir zaman kuşkuya kapılmaz ve hemen herkes bu bilgileri peşinen kabul eder. Ancak özel- likle insanın tarihi söz konusu olduğunda, bize sunulan tarih anlayışını bir kez da- ha gözden geçirmek gerekir. Çünkü bu anlayış çoğunlukla, günümüzde biyoloji, moleküler biyoloji, paleontoloji, genetik, biyogenetik, antropoloji gibi pek çok bi- lim dalı açısından hiçbir geçerliliği kalmamış olan bir teoriye, evrim teorisine gö- re şekillendirilmektedir. Evrim teorisinin bilimsel olarak çöküşüyle birlikte, bu te- oriye göre düzenlenmiş tarih anlayışı da çökmüştür. Tarih bilimci Edward A. Freeman, tarih bilgilerimizin gerçekleri ne derece yansıttığı konusunda şunları ifade etmektedir: Bütün tarihsel araştırmalarda yüz yüze geldiğimiz gerçekler, insana ait istek ve kaprislerin yönlendirmesi doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Ve kanıtlar, bilgiyi ak- taranların güvenilirliğine bağlıdır. Bu kişiler, bilinçli olarak aldatabilirler, ya da kötü bir niyet olmaksızın yanlış yönlendirebilirler. Bir insan, yalan söyleyebilir, yanlış yapabilir.5 Bu durumda, bize aktarılan tarihin doğruluğundan nasıl emin olabiliriz? Bunun için öncelikle tarihçilerin ve arkeologların bize sundukları tarihsel bil- gilerin objektifliğinden ve kesinliğinden emin olmamız gerekir. Çünkü tarih, pek çok soyut kavramda olduğu gibi, her düşünceden insan için farklı bir anlam taşı- yabilir. Bir olay, bilgi veren kişiye ve bakış açısına göre çeşitlilik gösterebilir. Olay- ların yorumları, özellikle "şahit" olmamış kişilerce anlatıldığında bambaşka bir gö- rünüm alabilir. "Tarih" geçmiş olayların kronolojik şekilde kaydedilmesiyle tanımlanır. Bu olaylara verilen anlam ve önem, "tarihçi"nin sunuş tarzına bağlıdır. Örneğin bir sa- vaşın tarihini yazan kişinin, savaşı kazanan tarafın haklı veya haksız olduğunu dü- şünmesi, verdiği bilgiyi etkileyebilir. Söz konusu tarihçinin sempati duyduğu top- 50
  • 53. AAddnnaann OOkkttaarr HARUN YAHYA luluk diğer tarafın bölgesini işgal etmiş ve sayısız gaddarlık yapmış olsa dahi, bu ta- rihçi onu "kahraman" olarak tanımlayabilir.6 Örneğin birbirine düşman olan iki ül- kenin tarih kitaplarına bakacak olursak, bu kitaplarda aynı tarihi olayların tama- men farklı açılardan yorumlandığını görürüz. İşte günümüzde evrim taraftarı tarihçilerin ve bilim adamlarının yaptıkları da tam olarak budur: Biyolojik ve tarihsel açıdan somut bir delile dayanmamasına rağmen, insanın sözde evrimsel tarihi, topluma adeta kesin bir doğru olarak su- nulmaktadır. Teoriyi çürüten güçlü deliller göz ardı edilmekte, elde edilen bulgu- lar tamamen bu bilim adamlarının ön yargıları doğrultusunda yorumlanmakta, bir- takım bilim adamlarının ideolojik olarak sahip çıktıkları teori adeta bir kanun gibi tanıtılmaya çalışılmaktadır. II. Dünya Savafl›n› yorumlayan bir tarihçi e¤er nasyonal sosyalist bir görüfle sahipse sade- ce yandaki resmi göz önüne ala- rak Hitler'i kendince bir kahraman olarak tan›tabilir. Oysa Buchen- wald toplama kamp›nda çekilen afla¤›daki foto¤rafta Hitler'in ne- den oldu¤u katliamlardan sadece bir örnek görülmektedir. 51
  • 54. TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 52 İnşaatta, sanayide, teknolojik ürünlerde, dekorasyonda, günlük ya- şamın pek çok alanında sıkça kullanılabilen maddelerin ömrü, insanlık tarihiyle kıyaslandığında oldukça sınırlıdır. Bundan on binlerce yıl önce-
  • 55. HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 53 ki insanlar son derece estetik ahşap konaklarda yaşıyorlarsa, geriye bu- nu gösterecek çok fazla delil kalmaması son derece normaldir. Bizim medeniyetimizin de herhangi büyük bir felaketle yok olduğunu varsaya- lım, bundan yüz binlerce yıl sonrasına acaba neler kalacaktır? Dönemin insanları elde edecekleri birkaç kemik ve taş parçasına dayanarak bizle- ri ilkel olarak nitelendirseler, bu yorum gerçeği yansıtır mı? Resimlerde görülen günümüz tafl evlerinin, bundan on binlerce y›l sonraki görünümlerinin Çatalhöyük'teki kaz›larda ortaya ç›kar›lan harabelerden fark- s›z olaca¤› aç›kt›r. Do¤al flartlar alt›nda önce ahflap, sonra metaller çürüye- cek ve muhtemelen geriye sadece tafl duvarlar, blok tafllar, kase ve saks›lar- dan parçalar kalacakt›r. Bu durumda dönemin arkeologlar›n›n 2000'li y›llarda insanlar›n ilkel bir hayat yaflad›klar›n› iddia etmelerinin gerçe¤i yans›t- mayaca¤› aç›kt›r. Günümüzde evrimcilerin içinde bulunduklar› durum da bun- dan farkl› de¤ildir.
  • 56. Günümüzdeki herhangi bir binadan on binlerce yıl sonra geriye sadece birkaç blok taş parçası kalacaktır. Ahşap malzemeler, metaller, demirden ya- pılmış eşyalar çürüyecektir. Örneğin, Çırağan Sarayı'ndan geriye ne sarayın duvarlarındaki süslü tablolar, ne son derece estetik mobilya takımları, ne gös- terişli perdeler, ne perdelerin asıldığı kornişler, ne halılar, ne avizeler ve ne de diğer aydınlatma malzemeleri kalır. Bu malzemeler çürüyüp yok olur. Bundan on binlerce yıl sonra Çırağan Sarayı'nın kalıntılarını bulan kimseler, sadece bir- kaç parça işlenmiş sütun, büyük parça taş ve belki de sarayın bazı temellerini göreceklerdir. Bunlara bakarak, dönemimizde yaşayan insanların henüz yeni yerleşik hayata geçtiklerini, o nedenle iri taşları üst üste koyarak sözde ilkel ev benzeri yerlerde yaşadıklarını, daha yeni sosyalleştiklerini öne sürseler, bu- nun son derece yanlış bir yorum olacağı açıktır. Ç›ra¤an Saray›'n›n yanm›fl, iç mimarisi- nin ve dekorasyonunun yok olmufl hali. Saray'› bu haliyle de¤erlendiren bir kifli, bir zamanlar ne kadar ihtiflaml› oldu¤u- nu tam olarak gözünde canlan- d›ramayabilir. 54
  • 57. Geçmişten günümüze kalan kalıntılar da tıpkı Çırağan Sarayı gibi son de- rece estetik binaların izleri olabilir. Bu kalıntıların üzerine mobilyalar yerleşti- rilse, perdeler, halılar ve avizelerle dekorasyon yapılsa, ortaya çok gösterişli binalar çıkar. Kuran'da da geçmişte yaşamış olan kavimlerin sanat, mimari, kültür ve bilgi olarak ileri toplumlar oldukları haber verilmiştir. Bir ayette, geçmiş top- lumların "kuvvet ve eser bakımından" üstün oldukları şöyle bildirilir: Onlar, yeryüzünde gezip-dolaşmıyorlar mı ki, böylece ken- dilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını bir görsün- ler. Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri bakımından ken- dilerinden daha üstün idiler... (Mümin Suresi, 21) Ç›ra¤an Saray›'n›n restore edilip, de- korasyonunun ta- mamlanm›fl hali 55
  • 58. 56 2005 yılında, Dmanisi, Gürcistan'da bulunan bir fosil, insanlık tarihinin evri- mi senaryosunun gerçekleri yansıtmadığını bir kez daha ortaya koydu. Evrimcile- rin bilim dışı iddialarına göre ilk insanlar, bencil ve hayvani bir yaşam sürüyorlar- dı. Aile yaşamları veya toplumsal düzenleri yoktu. Arkeolog David Lordkipanid- ze tarafından bulunan, yaşlı bir insana ait kafatası fosili, bu iddiaların doğru olma- dığını gösterdi. Bulunan fosil, yaşlı bir insana aitti ve tek bir dişi dışında hiçbir dişi yoktu. Bi- lim adamları bu insanın tek hastalığının dişlerinin eksikliği olmadığını, başka has- talıkları da olduğunu düşünmektedir. Bu insanın dişlerini kaybetmiş olmasına ve hastalıklarına rağmen, ileri yaşa kadar hayatını sürdürmesi, yaşadığı toplumda kendisine bakıldığını, ilgi gösterildiğini kanıtlayan önemli bir bilgidir. Fosili bulan arkeolog Lordkipanidze de konuyla ilgili şunları söylemektedir: "Bu kişinin hasta bir birey olduğu açıktır. Bunun, hasta kişile- rin toplumun diğer üyeleri tarafından bakıldığını gösteren önemli bir örnek olduğunu düşünüyoruz." (Discover Special Issue, Vol. 27, No 1, s. 28) Evrimciler, fosilin yaşadığı tarihten en az 1.5 milyon yıl sonra insanların sosyal olarak geliştikle- rini, kültürel davranışlar gösterdiklerini öne sürer- ler. Söz konusu fosil ise evrimcilerin bu iddialarını yalanlamaktadır. Bundan milyonlarca yıl önce de insanların hastalara şefkat, merhamet ve ilgi gös- terdiklerini, onlara baktıklarını, onları koruyup kolladıklarını göstermektedir. Bu bulgu tarihin hiç- bir döneminde insanların hayvani bir yaşam sür- mediklerini, her zaman insanca yaşadıklarını bir kez daha göstermektedir. (*) Evrimciler, Homo Erectus'un insan›n sözde evriminde, maymunla insan aras›nda bir tür ol- du¤unu iddia ederler. Oysa, günümüz insan›n›n iskeleti ile Homo erectus iskeleti aras›nda hiçbir fark yoktur. Homo Erectus'un iskeleti tamamen diktir ve Homo Erectus bir insan ›rk›d›r. Discover dergisi y›l›n önemli bilim- sel geliflmelerini de¤erlendirdi¤i özel say›s›nda, evrimcilerin senar- yosunu y›kan önemli bir bulguya yer verdi. Milyonlarca y›l önce de insanlar›n hastalara bakt›klar›n›, onlara ilgi gösterdiklerini ortaya ko- yan bu bulgu, "Homo Erectus* Aile Büyüklerine ‹lgi mi Gösteriyordu?" bafll›¤›yla yay›nland›. Bu fosilin or- taya koydu¤u gerçek, tarihin hiçbir döneminde insanlar›n hayvani bir yaflam flekli sürmedikleri, insan- lar›n hep insanca yaflad›klar›d›r.
  • 59. Evrimciler, sözde maymunumsu insanlar›n Avrupa'da bundan yaklafl›k 30-40 bin y›l önce, Afrika'da biraz daha eski bir dönemde ani bir geçifl süreci yaflad›klar›n›, böylece birdenbire modern insanlar gibi düflünme ve üretme kabiliyeti kazand›klar›n› öne sürerler. Çün- kü bu döneme ait arkeolojik bulgular evrim teorisiyle aç›klanmas› mümkün olmayan delillerdir. Darwinist iddiaya göre, neredeyse 200 bin y›l boyunca de¤iflmeden kalan tafl-alet teknolojisinin yerini bir- denbire, daha ileri ve h›zla geliflen el sanatlar› teknolojisi alm›flt›r. Bir süre önce a¤açlardan inen ve modernleflmeye bafllayan sözde ilkel adam, birdenbire sanatsal kabiliyetler gelifltirmifl, ma¤ara duvarlar›- na oyarak veya boyayarak flafl›rt›c› güzellikte resimler yapmaya bafl- lam›fl, kolyeler, gerdanl›klar gibi son derece estetik süs eflyalar› üret- mifltir. Peki ne olmufltur da böyle bir geliflme yaflanm›flt›r? "Yar› may- mun ilkel varl›klar" neden ve nas›l birdenbire sanata e¤ilim göster- mifllerdir? Evrimci bilim adamlar› bunun nas›l olup da gerçekleflti¤i- ni hiçbir flekilde aç›klayamaz, ancak birtak›m varsay›mlar öne sürer- ler. Evrimci Roger Lewin, Darwinistlerin bu konuda içine düfltü¤ü s›- k›nt›y›, Modern ‹nsan›n Kökeni kitab›nda flu sözlerle ifade eder: "Hala eksik durumdaki arkeolojik kay›tlar›n her bak›mdan belirsizli¤inden olacak, bilim adamlar› bu soruya baflka baflka yan›tlar veriyorlar."7 57
  • 60. KABATAfi DEVR‹TAR‹H‹ B‹R YALAN: Arkeolojik bulgular›n gösterdi¤i gerçek ise, insan›n var oldu¤u günden itibaren kültürel anlay›fla sahip oldu¤udur. Bu anlay›flta za- man zaman ilerlemeler, zaman zaman gerilemeler, keskin de¤iflimler yaflanm›fl olmas› mümkündür. Ancak bu, evrimsel bir süreç yafland›- ¤› de¤il, kültürel bir geliflim ve de¤iflim yafland›¤› anlam›na gelmek- tedir. Evrimcilerin, "ani de¤ifliklik" olarak nitelendirdikleri sanatsal eserlerin ortaya ç›k›fl› da, biyolojik (özellikle zihinsel yetenek) olarak insan›n geliflimini gösteren bir durum de¤ildir. O dönemde yaflayan insanlar birtak›m toplumsal de¤iflimler yaflam›fl olabilirler, sanat ve üretim anlay›fllar› de¤iflmifl olabilir, ama bu bilgiler, insan›n ilkellik- ten modernli¤e geçifl yapt›¤›n› gösteren veriler de¤illerdir. Lascaux'daki ma¤ara- larda bulunan duvar re- simlerinden bir örnek. Bu resmin, sözde may- munluktan henüz kur- tulmufl ilkel bir insan ürünü olmad›¤› aç›kt›r. 58
  • 61. Geçmifl insanlar›n geride b›rakt›klar› arkeolojik izlerle, evrimci- lere göre olmas› gereken anatomik ve biyolojik izlerin birbirleriyle tutars›zl›¤› da Darwinizm'in bu konudaki iddialar›n› bir kez daha geçersiz k›lmaktad›r. (Darwinizm'in temel iddias› olan insan›n sözde soy a¤ac›n› bilimsel olarak y›kan bilgiler için bkz. Harun Yahya, Hayat›n Gerçek Kökeni.) Evrimci iddiaya göre, insan›n kültürel gelifli- minin de biyolojik geliflimiyle do¤ru orant›l› olmas› gerekir. Örne¤in, insanlar önce basit çizgilerle sanatsal duygular›n› ifade etmeli, daha sonra bu çizgiler biraz daha geliflmeli, bu geliflme yavafl yavafl ilerle- yerek sanatsal yetenek doruk noktas›na ulaflmal›d›r. Oysa, insanl›k tarihine ait bulunan ilk sanatsal izler bu varsay›m› temelden sars- maktad›r. Sanat tarihinin ilk örnekleri olarak kabul edilen ma¤ara re- simleri, oymalar› ve kaya kabartmalar› dönemin insan›n›n çok üstün bir sanat anlay›fl›na sahip oldu¤unu göstermektedir. Ma¤aralarda araflt›rmalar yapan bilim adamlar›, bu resimleri sanat tarihinin en önemli ve de¤erli çal›flmalar›ndan biri olarak de¤erlendirmektedir- ler. Resimlerdeki gölgelemeler, perspektifin kullan›m› ve zarif çizgi- ler, kabartmalarda ustaca yans›t›lan derinlik hissi, oymalarda günefl ›fl›¤›n›n çarpmas›yla meydana gelen estetik oynamalar, evrimcilerin aç›klayamayacaklar› özelliklerdir. Çünkü bunlar Darwinist iddiaya göre çok daha ileride ortaya ç›kmas› gereken bir geliflmedir. Fransa, ‹spanya, ‹talya, Çin, Hindistan ve Afrika'n›n çeflitli yer- lerinde, k›saca dünyan›n farkl› bölgelerinde bulunan pek çok ma¤a- ra resmi, geçmifl insan›n kültürel yap›s› hakk›nda çok önemli bilgiler sunmaktad›r. Bu resimlerde kullan›lan üslup ve boyama teknikleri, araflt›rmac›lar› flaflk›nl›¤a düflürecek kalite ve üstünlüktedir. Darwi- nist bilim adamlar› bu resimleri ön yarg›yla de¤erlendirmekte, duy- duklar› flaflk›nl›¤a ra¤men, söz konusu eserleri evrim hikayelerini süsleyebilmek için tarafl› bir flekilde yorumlamaktad›rlar. Günümüz HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 59
  • 62. insan›n›n yap›s›na henüz ulaflm›fl varl›klar›n, son derece ilkel koflul- lar içinde yaflad›klar› ma¤aralarda, korktuklar› ya da avlad›klar› hay- vanlar›n flekillerini resmettiklerini söylemektedirler. Oysa bu eserler- de kullan›lan teknikler söz konusu resmi yapan sanatç›lar›n çok de- rin bir kavray›fla, kavrad›klar›n› etkileyici bir flekilde resmedebilme yetene¤ine sahip olduklar›n› göstermektedir. Kullan›lan boyama tek- nikleri ise hiç de tahmin edildi¤i gibi ilkel bir koflulda yaflam›yor ola- bileceklerinin bir di¤er göstergesidir. Üstelik, ma¤ara duvarlar›na yap›lm›fl bu resimler dönemin insanlar›n›n ma¤aralarda yaflad›¤›n› gösteren bir delil de¤ildir. Bu eserleri meydana getiren sanatç›lar, pe- kala, yak›n civarda bir evde yafl›yor ama eserlerini söz konusu ma¤a- ra duvarlar›na yapmay› tercih ediyor da olabilirler. Neyi resmedece- ¤ini hangi duygu ve düflünceyle seçti¤i ise sadece sanatç›n›n bilece- ¤i bir fleydir. Bu resimler üzerine pek çok yorum yap›labilir, ama ya- p›labilecek en gerçek d›fl› yorum bunlar›n ilkellikten henüz kurtul- mufl varl›klar taraf›ndan yap›ld›klar›d›r. Nitekim, BBC'nin internette yay›nlanan bilim sayfas›nda yer alan 22 fiubat 2000 tarihli haberde ma¤ara resimleriyle ilgili olarak flu sat›rlara yer verilmektedir: Bunlar›n ilkel adamlar taraf›ndan yap›ld›¤› düflünülüyordu... Ancak iki bilim adam›n›n yapt›¤› çal›flmalara göre, antik ressamlarla ilgili bu kanaat tamamen yanl›fl. Onlar bu resimlerin kompleks ve modern toplumun kan›tlar› oldu¤unu düflünüyorlar.8 Günümüz sanat anlay›fl›n›n pek çok eseri de, binlerce y›l sonra ayn› mant›kla de¤erlendirilseydi, 21. yüzy›l toplumunun ilkel bir kabile mi yoksa geliflmifl bir medeniyet mi oldu¤u sorusu birçok tar- t›flmaya neden olabilirdi. Bundan 5000 sene sonra günümüz ressam- lar›n›n tablolar› hiç zarar görmeden bulunsa ve günümüzle ilgili hiçbir tarihi belge kalmam›fl olsa o dönemin insanlar› ça¤›m›z hak- k›nda ne düflünürlerdi? Van Gogh'un ya da Pablo Picasso'nun eser- TAR‹H‹ B‹R YALAN: KABATAfi DEVR‹ 60
  • 63. lerini bulan gelece¤in insanlar›, evrimci mant›¤a göre hareket ediyor olsalar, günümüz toplumu için nas›l yorumlar yaparlard›? Manzara resmi çizen Claude Monet'den dolay› "Daha sanayi geliflememifl, in- sanlar tar›m hayat› yafl›yorlard›" veya Kandinsky'nin soyut resimle- rinden dolay›, "Henüz okuma yazma bilmeyen geliflmemifl insanlar çeflitli karalamalarla anlaflabiliyorlard›" yorumunu yapmak günü- müz hakk›nda onlar› do¤ru sonuçlara ulaflt›rabilir miydi? HARUN YAHYAAAddnnaann OOkkttaarr 61 Ortada: Pipolu Adam, Pablo Picasso Gitar, Pablo Picasso Solda: Öfkeli At, Salvador Dali Sa¤da: Saat Patlamas›, Salvador Dali Günümüzün sanat anlay›fl›, gelecek nesiller taraf›ndan evrimci ön yarg›larla de¤erlendiril- se toplumumuzla ilgili çok farkl› kanaatler oluflabilir. Gelece¤in evrimcileri Pablo Picas- so'nun, Salvador Dali'nin veya bir baflka sürrealist ressam›n eserlerine bakarak, günümüz insanlar›n›n da sözde ilkel olduklar›n› öne sürebilirler. Ama bu, hiçbir flekilde gerçe¤i yan- s›tmayan bir yorum olur.
  • 64. Resimler, resmi yapan kiflilerin sanat anlay›fl›n› yans›t›r. Ancak bu resimlere bakarak dönemin insanlar›n›n ne yedik- leri, hangi koflullarda yaflad›klar›, sosyal iliflkilerinin nas›l oldu¤una dair yorumlar yapmak ve bu yorumlar›n kesin do¤ru oldu¤unu iddia etmek bilimsel bir yakla- fl›m de¤ildir. Evrimcilerin ›srarla, döne- min insanlar›n› kendilerince ilkel olarak nitelendirmeleri ise ön yarg›l› tutumlar›- n›n bir neticesidir. Resmedilmifl insan fi- gürlerinin üzerinde, kal›n bal›k s›rt› ku- mafl oldu¤u görülmektedir. Bu da evrim- cilerin iddia etti¤i gibi, bir zamanlar in- sanlar›n yar› ç›plak dolaflan, ilkel varl›k- lar olmad›klar›n› göstermektedir. 62