SlideShare a Scribd company logo
1 of 178
Download to read offline
Yazar ve Eserleri
Hakkında
Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar,
1956 yılında Ankara'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini
Ankara'da tamamladı. Daha sonra İstanbul Mimar Sinan Üni-
versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve İstanbul Üniversitesi
Felsefe Bölümü'nde öğrenim gördü. 1980'li yıllardan bu yana,
imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser hazırladı. Bun-
ların yanı sıra, yazarın evrimcilerin sahtekarlıklarını, iddiaları-
nın geçersizliğini ve Darwinizm'in kanlı ideolojilerle olan karanlık
bağlantılarını ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktadır.
Harun Yahya'nın eserleri yaklaşık 40.000 resmin yer aldığı toplam
55.000 sayfalık bir külliyattır ve bu külliyat 63 farklı dile çevrilmiştir.
Yazarın müstear ismi, inkarcı düşünceye karşı mücadele eden iki pey-
gamberin hatıralarına hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve
Yahya isimlerinden oluşturulmuştur. Yazar tarafından kitapların ka-
pağında Resulullah'ın mührünün kullanılmış olmasının sembolik anla-
mı ise, kitapların içeriği ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-ı Kerim'in
Allah'ın son kitabı ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül
enbiya olmasını remzetmektedir. Yazar da, yayınladığı tüm çalışmala-
rında, Kuran'ı ve Resulullah'ın sünnetini kendine rehber edinmiştir. Bu
suretle, inkarcı düşünce sistemlerinin tüm temel iddialarını tek tek çü-
rütmeyi ve dine karşı yöneltilen itirazları tam olarak sustura-
cak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük
bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'ın mührü,
bu son sözü söyleme niyetinin bir duası olarak kulla-
nılmıştır.
Yazarın tüm çalışmalarındaki ortak hedef, Ku-
ran'ın tebliğini dünyaya ulaştırmak, böylelikle
insanları Allah'ın varlığı, birliği ve ahiret gibi
temel imani konular üzerinde düşünmeye sevk
etmek ve inkarcı sistemlerin çürük temellerini
ve sapkın uygulamalarını gözler önüne ser-
mektir.
Nitekim Harun Yahya'nın eserleri Hin-
distan'dan Amerika'ya, İngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, İspan-
ya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan İtalya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar
dünyanın daha pek çok ülkesinde beğeniyle okunmaktadır. İngilizce, Fransızca, Almanca,
İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boşnakça, Uygurca,
Endonezyaca, Malayca, Bengoli, Sırpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullanı-
lıyor), Hausa (Afrika'da yaygın olarak kullanılıyor), Dhivehi (Mauritus'ta kullanılıyor),
Danimarkaca ve İsveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt dışında geniş bir okuyucu
kitlesi tarafından takip edilmektedir.
Dünyanın dört bir yanında olağanüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insanın iman et-
mesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine vesile olmaktadır. Kitapları okuyan, ince-
leyen her kişi, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlaşılır ve samimi üslubun, akılcı ve ilmi
yaklaşımın farkına varmaktadır. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edile-
mezlik, çürütülemezlik özellikleri taşımaktadır. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçim-
de düşünen insanların, artık materyalist felsefeyi, ateizmi ve diğer sapkın görüş ve felsefele-
rin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün değildir. Bundan sonra savunsalar da
ancak duygusal bir inatla savunacaklardır, çünkü fikri dayanakları çürütülmüştür. Çağımız-
daki tüm inkarcı akımlar, Harun Yahya Külliyatı karşısında fikren mağlup olmuşlardır.
Kuşkusuz bu özellikler, Kuran'ın hikmet ve anlatım çarpıcılığından kaynaklanmaktadır.
Yazarın kendisi bu eserlerden dolayı bir övünme içinde değildir, yalnızca Allah'ın hidaye-
tine vesile olmaya niyet etmiştir. Ayrıca bu eserlerin basımında ve yayınlanmasında her-
hangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, insanların görmediklerini görmelerini sağ-
layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmasını teşvik etmenin de, çok önemli bir
hizmet olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu değerli eserleri tanıtmak yerine, insanların zihinlerini bulandıran, fikri karmaşa meyda-
na getiren, kuşku ve tereddütleri dağıtmada, imanı kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi
olmadığı genel tecrübe ile sabit olan kitapları yaymak ise, emek ve zaman kaybına neden
olacaktır. İmanı kurtarma amacından ziyade, yazarının edebi gücünü vurgulamaya yöne-
lik eserlerde bu etkinin elde edilemeyeceği açıktır. Bu konuda kuşkusu olanlar varsa, Ha-
run Yahya'nın eserlerinin tek amacının dinsizliği çürütmek ve Kuran ahlakını yaymak ol-
duğunu, bu hizmetteki etki, başarı ve samimiyetin açıkça görüldüğünü okuyucuların genel
kanaatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaşaların, Müslümanların çektikleri ezi-
yetlerin temel sebebi dinsizliğin fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulmanın yolu ise, din-
sizliğin fikren mağlup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konması ve Kuran ahlakının,
insanların kavrayıp yaşayabilecekleri şekilde anlatılmasıdır. Dünyanın günden güne daha
fazla içine çekilmek istendiği zulüm, fesat ve kargaşa ortamı dikkate alındığında bu hiz-
metin elden geldiğince hızlı ve etkili bir biçimde yapılması gerektiği açıktır. Aksi halde çok
geç kalınabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmiş olan Harun Yahya Külliyatı, Allah'ın izniyle, 21.
yüzyılda dünya insanlarını Kuran'da tarif edilen huzur ve barışa, doğruluk ve adalete, gü-
zellik ve mutluluğa taşımaya bir vesile olacaktır.
www.harunyahya.org - www.harunyahya.net
www.harunyahya.tv
O k u y u c u y a
● Bu kitapta ve diğer çalışmalarımızda evrim teorisinin çöküşüne özel bir yer ayrılmasının nedeni, bu
teorinin her türlü din aleyhtarı felsefenin temelini oluşturmasıdır. Yaratılışı ve dolayısıyla Allah'ın
varlığını inkar eden Darwinizm, 150 yıldır pek çok insanın imanını kaybetmesine ya da kuşkuya
düşmesine neden olmuştur. Dolayısıyla bu teorinin bir aldatmaca olduğunu gözler önüne sermek
çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlarımıza ulaştırılabilmesi ise zorunlu-
dur. Kimi okuyucularımız belki tek bir kitabımızı okuma imkanı bulabilir. Bu nedenle her kitabı-
mızda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayrılması uygun görülmüştür.
● Belirtilmesi gereken bir diğer husus, bu kitapların içeriği ile ilgilidir. Yazarın tüm kitaplarında ima-
ni konular, Kuran ayetleri doğrultusunda anlatılmakta, insanlar Allah'ın ayetlerini öğrenmeye ve ya-
şamaya davet edilmektedirler. Allah'ın ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyanın aklında hiçbir şüp-
he veya soru işareti bırakmayacak şekilde açıklanmaktadır.
● Bu anlatım sırasında kullanılan samimi, sade ve akıcı üslup ise kitapların yediden yetmişe herkes
tarafından rahatça anlaşılmasını sağlamaktadır. Bu etkili ve yalın anlatım sayesinde, kitaplar "bir so-
lukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktadır. Dini reddetme konusunda kesin bir tavır
sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlatılan gerçeklerden etkilenmekte ve anlatılanların doğru-
luğunu inkar edememektedirler.
● Bu kitap ve yazarın diğer eserleri, okuyucular tarafından bizzat okunabileceği gibi, karşılıklı bir so-
hbet ortamı şeklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun ki-
tapları birarada okumaları, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmaları
açısından yararlı olacaktır.
● Bunun yanında, sadece Allah'ın rızası için yazılmış olan bu kitapların tanınmasına ve okunmasına
katkıda bulunmak da büyük bir hizmet olacaktır. Çünkü yazarın tüm kitaplarında ispat ve ikna edi-
ci yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitapla-
rın diğer insanlar tarafından da okunmasının teşvik edilmesidir.
● Kitapların arkasına yazarın diğer eserlerinin tanıtımlarının eklenmesinin ise önemli sebepleri vardır.
Bu sayede kitabı eline alan kişi, yukarıda söz ettiğimiz özellikleri taşıyan ve okumaktan hoşlandı-
ğını umduğumuz bu kitapla aynı vasıflara sahip daha birçok eser olduğunu görecektir. İmani ve si-
yasi konularda yararlanabileceği zengin bir kaynak birikiminin bulunduğuna şahit olacaktır.
● Bu eserlerde, diğer bazı eserlerde görülen, yazarın şahsi kanaatlerine, şüpheli kaynaklara dayalı
izahlara, mukaddesata karşı gereken adaba ve saygıya dikkat edilmeyen üsluplara, burkuntu veren
ümitsiz, şüpheci ve ye'se sürükleyen anlatımlara rastlayamazsınız.
Bu kitapta kullanılan ayetler, Ali Bulaç'ın hazırladığı
"Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı" isimli mealden alınmıştır.
1. Baskı: Ağustos 2001 / 2. Baskı: Kasım 2002 / 3. Baskı: Ekim 2005
4. Baskı: Ekim 2006 /5. Baskı: Temmuz 2009 / 6. Baskı: Mart 2010
ARAŞTIRMA YAYINCILIK
Talatpaşa Mah. Emirgazi Caddesi İbrahim Elmas İşmerkezi
A Blok Kat 4 Okmeydanı - İstanbul / Tel: (0 212) 222 00 88
Baskı: Ertem Matbaası
Nasuh Akar Mahallesi 25. Sokak No: 19 Balgat - Ankara / Tel: (0 312) 284 18 14
Giriş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .8
Kuran'da Kıyamet Alametleri . . . . . . . . . . . . . . . .22
Kıyamet Saati Yakındır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .23
Kuran Ahlakının Tüm Dünyaya Anlatılması . . . . . . . .28
Elçiler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .29
İslam Ahlakının Dünyaya Egemen Olması . . . . . . . . . . . .31
Hz. İsa (as)'ın Yeryüzüne Dönüşü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .34
Ay'ın Yarılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .44
Hadislerde Kıyamet Alametleri . . . . . . . . . . . . . . .48
Savaşlar ve Anarşi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .52
Büyük Şehirlerin Yok Olması: Savaşlar ve Afetler . . . . .61
Depremler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .67
Fakirlik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .72
Ahlaki Çöküş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .79
Hak Dinin ve Kuran Ahlakının Terk Edilmesi . . . . . . . . .85
Sosyal Bozulma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .93
Bilim ve Teknoloji . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .103
Hz. İsa (as) ve Sahte Peygamberler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .127
Altınçağ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .135
Altınçağ Sonrası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .139
Sonuç . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .141
Ek Bölüm: Evrim Yanılgısı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .144
İçindekiler
arih boyunca pek çok insan dağların heybetli yapıla-
rını, yıldızların ve Güneş'in büyüklüklerini kendi il-
kel anlayışlarına göre yorumlamış; evrenin sonsuza
kadar var olacağını zannetmişlerdir. Bu batıl inanış putperest ve
maddeci Yunan felsefelerinin, Sümer ve Mısır sapkın dinlerinin
bel kemiğini oluşturmuştur.
Böyle bir inanca sahip insanların büyük bir yanılgı içinde ol-
dukları bizlere Kuran'da bildirilmiştir. Allah'ın Kuran'da verdiği
haberlerden biri evrenin yaratıldığı ve bir sonunun olduğu gerçe-
ğidir. Tüm insanlar ve canlılar gibi evrenin de bir ölümü vardır.
Milyarlarca senedir işleyen kusursuz düzen herşeyi yaratan Rab-
bimizin eseridir ve bu düzen O'nun emriyle ve O'nun belirlediği
bir zamanda görkemli bir şekilde son bulacaktır.
Kainatın, mikroorganizmalardan insanlara kadar içindeki
tüm canlılar, yıldızlar ve galaksilerle birlikte ortadan kaldırılacağı
zaman ayetlerde "saat" olarak ifade edilir. Bu "saat" herhangi bir
saat değildir; Kuran'da "kıyamet vakti" anlamında kullanılan be-
lirli ve özel bir saattir.
Kuran'da "kıyamet saati"nin geleceği haberinin yanı sıra, o
zaman yaşanacak olaylar da tüm aşamalarıyla ayrıntılı olarak tas-
vir edilmiştir: "Gök yarılıp-parçalandığı zaman", "Denizler tu-
tuşturulduğu zaman", "Dağlar kökünden sökülüp savrulduğu
zaman", "Güneş köreltildiği zaman"… İnsanların bu dehşet veri-
ci felaket karşısındaki korkuları, panikleri ve şaşkınlıkları da ayet-
lerde detaylı olarak anlatılmış, kaçacak veya saklanacak herhangi
bir yer bulamayacakları vurgulanmıştır. Bunlardan çıkaracağımız
sonuç, hiç şüphesiz kıyametin kainatın tarihinde benzeri yaşan-
mayan çok büyük bir felaket olacağıdır. Kıyamet günü hakkında-
ki detaylı çalışmalarımız "Kıyamet Günü" ve "Ölüm Kıyamet Cehen-
9
Harun Yahya (Adnan Oktar)
T
nem" adlı kitaplarımızda bulunmaktadır. Elinizdeki kitap ise kıya-
metin yaklaşmasına doğru gerçekleşeceği bildirilen olayları konu
almaktadır.
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki kainatı bekleyen kaçınılmaz
sonun, her dönemde merak uyandıran bir konu olduğu ayetler-
den anlaşılmaktadır. Ayetlerde, insanların Peygamberimiz (sav)'e
kıyamet saatinin ne zaman geleceğini sorduklarını Allah şöyle bil-
dirmektedir:
Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşece-
ğini) sorarlar. (Araf Suresi, 187)
"O ne zaman demir atacak?" diye sana kıyamet-saatini soru-
yorlar. (Naziat Suresi, 42)
Peygamberimiz (sav)'e bu soruya "Onun ilmi yalnızca Rab-
bimin Katındadır." (Araf Suresi, 187) şeklinde cevap vermesini
Allah emretmiş, böylece kıyametin zamanını sadece Kendisi'nin
bildiğini ifade etmiştir. Kıyametin saati Allah'ın dilemesi dışında
kimse tarafından bilinemez, ancak Peygamberimiz (sav)'in hadis-
lerine ve Kuran'da yer alan işaretlere bakılıp yüzyıllık dönem ola-
rak kıyametin hangi dönemde olabileceğine dair tahminde bulu-
nulabilir. "İman eden hiç kimsenin kalmadığı, küfrün hakim oldu-
ğu bir dönemde kıyamet kopabilir" denilebilir. Nitekim büyük
Ehl-i Sünnet alimi Berzenci Hazretleri ve Suyuti Hazretleri, Pey-
gamberimiz (sav)'in hadislerine dayanarak ümmetin ömrünün
Hicri 1500’ü geçmeyeceğini yani 1600'leri bulmayacağını söyle-
mektedirler. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de, yine hadis-
lerdeki bilgilere göre, Müslümanların Hicri 1506’lara kadar Yüce
Allah’ın hak üzerinde galibane olarak devam edeceklerini, Hicri
1545 (Miladi 2120) tarihinde ise kıyametin kopmasının muhtemel
olacağını ifade etmektedir.
Kıyamet Alametleri
10
Ayrıca belirtmek gerekir ki, kıyamet saati hakkında bilgi ve-
ren birçok ayet bulunmaktadır. Konuyla ilgili diğer ayetleri ince-
lediğimizde önemli bir gerçekle karşılaşırız. Kuran'da kıyamet
için bir tarih açıklanmaz, fakat kıyamet öncesinde ortaya çıkacak
alametler haber verilir. Bir ayette kıyametin birçok işaretinin bu-
lunduğunu Allah bize şöyle bildirir:
Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelme-
sinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gel-
miştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşün-
meleri onlara neyi sağlar? (Muhammed Suresi, 18)
Bu ayette, öncelikle, geleceği bildirilen kıyametin alametleri-
nin Kuran'da yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu "büyük haber"in işa-
retlerini anlamak için yapmamız gereken ayetler üzerinde düşün-
mektir. Aksi takdirde, ayette bildirildiği gibi, kıyamet anı geldik-
ten sonra düşünmenin bir faydası olmayacaktır.
Peygamberimiz (sav)'in günümüze ulaşan sözlerinin, yani
hadislerinin bir bölümü de kıyamet alametleri hakkındadır. Pey-
gamberimiz (sav) hadislerinde hem kıyamet işaretlerini haber ver-
miş, hem de kıyametin hemen öncesindeki dönem ile ilgili detay-
lı açıklamalarda bulunmuştur. Kıyamet alametlerinin ortaya çıka-
cağı bu devir İslami kaynaklarda "Ahir Zaman" (Son Zaman) şek-
linde isimlendirilmiştir. Ahir Zaman ve kıyamet alametleri konu-
ları İslam tarihi boyunca oldukça dikkat çekmiş, İslam alimlerinin
ve araştırmacıların eserlerine sık sık konu olmuştur.
Yüce Allah, Kuran-ı Kerim’de İslam ahlakını yeryüzüne ha-
kim kılacağını bildirmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) de, hadis-
lerinde bu büyük ve kutlu olaya ahir zamanda Hz. Mehdi (as)’ın
vesile olacağını haber vermiştir. Kuran ahlakının gereği olarak ve
Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği gibi, İslam ahlakının hakimiye-
11
Harun Yahya (Adnan Oktar)
ti sevgiyle olacaktır. İslam ahlakının hakim olmasıyla yeryüzü hu-
zur ve güvenliğe kavuşacak, her türlü kargaşa, çatışma, anarşi ve
terör son bulacaktır. Ahir zamanın kargaşalarından ve zulümle-
rinden büyük sıkıntı duyan insanlar, İslam ahlakını yeryüzüne ha-
kim kılacak olan Hz. Mehdi (as)’ın adaletinden, merhametinden,
cömertliğinden, sevgisinden, ilgisinden razı olacaklardır.
Ahir zamanda Hz. Mehdi (as)’ın, Allah’ın izniyle, muhakkak
ortaya çıkacağı Peygamberimiz (sav)'in hadis-i şeriflerinde şöyle
müjdelenmiştir:
Dünyada tek bir gün kalsa bile (kıyamet kopmadan) Allah o
günü uzatacak, adı adıma, babasının adı da babamın adına
uygun, Ehl-i Beytimden mutlaka bir şahıs (Hz. Mehdi (as))
gelecek, daha önce zulüm ve haksızlıkla dolu olan yeryüzü-
nü adalet ve insafla dolduracak. (Ebu Davud ve Tırmizi / Bü-
yük Hadis Külliyatı, Rudani 5.Cilt, s. 365)
Hadislerde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi (as) ahir zamanda
zuhur edecek ve İslam ahlakını yeryüzüne hakim edecektir. Hz.
Mehdi (as)’ın ortaya çıkışıyla yeryüzündeki tüm zulüm ve haksız-
lıklar sona erecek, dünyaya adalet, barış, sevgi, huzur ve güven
yerleşecektir. Bu kutlu olaylar bazı hadislerde de şu şekilde haber
verilmektedir:
Kıyamet Alametleri
12
... Bu emir (Hz. Mehdi (as)) insanlar yeryüzünü daha önce
zulümle doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracak-
tır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emekle-
mek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın).
(Sünen-i İbni Mace Kitabü-lfiten Tercümesi ve Şerhi- Kahraman
Neşriyat, cilt 10, Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab: 34; s. 347)
Tüm bilgiler biraraya getirildiğinde ortaya önemli bir sonuç
çıkmaktadır. Ayet ve hadisler Ahir Zaman'ın iki safhalı olduğunu
göstermektedir. Birinci devre dünyanın maddi ve manevi sorun-
larla dolu olduğu bir dönem; bunun ardından gelecek ikinci dev-
re ise "Altınçağ" olarak adlandırılan, Kuran ahlakının ve her alan-
da üstün bir refahın yaşanacağı bir çağdır. Dünyanın, Altınçağ'ın
sona ermesiyle birlikte çok hızlı bir sosyal çöküş içine girmesiyle
de kıyamet saatinin gelişi beklenmektedir.
Okuduğunuz kitabın amacı da kıyamet alametlerini ayet ve
hadisler doğrultusunda incelemek; bu işaretlerin birbiri ardınca,
birebir tasvir edildiği şekilde, içinde yaşadığımız çağda ortaya çık-
maya başladığını gözler önüne sermektir. On dört asır öncesinden
bildirilen alametlerin çıkışı, inananların Allah'a olan iman
ve bağlılıklarını artıran son derece büyük olaylardır.
İlerleyen sayfalardaki çalışmamız da Rabbimizin "Ve
de ki: Allah'a hamdolsun. O size ayetlerini göstere-
cektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız." (Neml Sure-
si, 93) vaadi doğrultusunda hazırlanmıştır.
Özellikle belirtmek istediğimiz önemli bir husus da şu-
dur ki, herşeyin en doğrusunu Allah bilir. Her konuda olduğu
gibi kıyamet hakkında da O'nun bize öğrettiğinden başka hiçbir
bilgimiz yoktur.
Hz. Peygamber (sav), en başta İslam’ı (nasıl ayakta
tuttuysa, Hz. Mehdi (as) da en sonunda aynı şekilde
İslam'ı ayakta tutacaktır...
(El-Kavlul Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)
Peygamberimiz (sav)'in Hadislerinde
Haber Verdiği Alametlerin Hepsi
Bu Yüzyılda Gerçekleşmiştir
Peygamberimiz (sav)'den rivayet edilen bir hadiste;
ifadesiyle Hz. Mehdi (as)'ın Hicri 1400'de zuhur edeceği açık
bir şekilde haber verilmiştir. Yine son 1000 yılın en büyük İslam
alimi Üstad Said Nursi külliyatında Hz. Mehdi (as)’ın Hicri
1400’de zuhur edeceğini bildirmiştir:
Gerçekten de Hicri 1400’ün başlamasıyla birlikte ise peygam-
berimiz (sav) tarafından bildirilen ahir zaman alametleri teker te-
ker ve ardı ardına gerçekleşmeye başlamıştır.
Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen birçok hadis; büyük
İslam alimi İmam Rabbani’nin ünlü eseri Mektubat-ı Rabbani’de,
ehli sünnet hadis literatüründe en önemli altı kitabı olan Kütübi Sit-
te'de yer almaktadır. Ayrıca Said Nursi Hazretleri’nin eserlerinden
olan Barla Lahikası, Kastamonu Lahikası, ve Şualar’da defalarca ve
yine Üstad’ın Hicri 1327 yılında Şam’da Emevi Camii’nde on bin ki-
şiye verdiği hutbesinde (Hutbe-i Şamiye’de) Hz. Mehdi (as)’ın Hic-
ri 1400 yılında çıkacağı çok açık bir şekilde belirtilmektedir.
Kıyamet Alametleri
14
"İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (as)'ın yanında
toplanacaklardır."
İstikbal-i dünyeviyede (dünyanın geleceğinde)
1400 sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib
(yakın) zannetmişler.
(Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)
(Sözler, s. 318)
Yine Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen ve İmam Rab-
bani, Celalleddin Suyuti, Ahmed bin Hanbel, Üstad Said Nursi
Hazretleri gibi büyük İslam alimlerinin eserlerinde yer alan ve İs-
lam ümmetinin ömrünün Hicri 1500’lere kadar olacağını ifade
eden hadislerin varlığı da açıktır:
İmam Suyuti, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ümme-
tin ömrünün 1500 seneyi aşmayacağını bildirdiğini haber ver-
mektedir:
"Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek."
Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek fakat
bin beş yüz (1500) seneyi aşmayacaktır.
(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-
havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi.
(Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89)
(Kıyamet Alametleri, s. 299) (Celaleddin Suyuti'nin "El-Kesfu
Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh
el-Asar" isimli kitabından nakil)
Said Nursi ümmetin ömrünün HİCRİ 1506 yılına kadar ola-
cağını söylemektedir:
Yine üstad, Kastamonu Lahikası’nın 33. sayfasında kıyametin
kopma tarihini 1545 olarak vermiştir. (Doğrusunu Allah bilir.)
Kıyamet Alametleri
16
“Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (kı-
yamete kadar) hak üzerinde olacaktır.”
“Ümmetimden bir taife..” fıkrasının (bölümünün) makam-ı
cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542
(2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma
eder. “Hak üzerinde olacaktır.” (şedde sayılır) fıkrası dahi;
makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tarihe kadar zâhir ve
aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542
(2117) ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviri-
yesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze
(işarete) yakın îma eder. “Allah’ın emri gelinceye kadar”
(şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120),
kâfirin başında kıyamet kopmasına îma eder.
"... Birinci cümle, bin beş yüz (1500) makamiyle ahir
zamanda bir taife-i mücahidinin (din için çalışanların)
son zamanlarına ve ikinci cümle, bin beş yüz altı (1506)
makamiyle galibane (galip olan) mücahedenin (Allah
yolunda gösterilen çabanın) tarihine... işaret
eder. (...) bu tarihe kadar (1506) zahir (görünen) ve
aşikarane (açık, belli), belki galibane devam edeceğine
remze yakın (işaret yoluyla) ima eder."
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 46)
(Kastamonu Lahikası, s. 33)
17
Bu sahih kaynaklar doğrultusunda Hz. İsa (as)'ın yeniden
yeryüzüne dönüşünün, Hz. Mehdi (as)’ın çıkışının, İslam ahlakı-
nın yeryüzüne hakim oluşunun vaktinin Hicri 1400’den sonraki
bir yüzyılda olmayacağı son derece açıktır. Hicri 1400 yılı İslam
ahlakının, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as) önderliğinde tüm dünya-
ya hakim olacak, ardından ise yeniden çok büyük bir bozulma ya-
şanacak, bu bozulmanın sonunda kıyamet kopacaktır.
Tüm Müslümanların, Peygamberimiz (sav)’den rivayet edi-
len ahir zaman ile ilgili sahih hadislere ve en büyük İslam alimle-
rinin izahlarına kesinlikle itibar etmeleri gerekmektedir. Aksinde
aşağıda örneklerine yer vereceğimiz ve tamamı arka arkaya ger-
çekleşen bu alametleri görmezden gelmek bunların bir defa da-
ha arka arkaya gerçekleşmesi gerektiğini iddia etmek anlamına
gelir. Oysa bu alametler zaten bir kez ve bir sıra şeklinde mey-
dana gelmiştir. Ve bu durum Müslümanların, Peygamberimiz
(sav)’in haber verdiği ahir zamanın içinde yaşadıklarını anlamala-
rı için yeterlidir. Gerçekleşen söz konusu yüzlerce alamete rağ-
men "aynı alametler birkez daha olsun" demek akla ve mantığa
kesinlikle uygun olmaz. Samimi bir Müslüman için, bu alametle-
rin Peygamberimiz (sav)’in bildirdiği şekilde gerçekleştiğini bir
kere görmek kesinlikle ahir zamanda yaşadığımıza, Hz. Mehdi
(as)’ın inşaAllah zuhur etmiş olduğuna, Hz. İsa (as)'ın
bu dönem içinde geleceğine ve kıyametin yaklaşarak
geldiğine inanması için yeterlidir.
KIYAMET ANINDA İNKAR EDENLER İÇİN
KORKUNUN EN ŞİDDETLİSİ OLACAKTIR
ADNAN OKTAR: Hz. Mehdi (as) ile beraber insanların bey-
ninde o çalışmayan kısımlar çalışmaya başlayacak. Diyorlar ya ha-
ni insanın beyninin şu kadar kısmı çalışıyor, şu kadar kısmı çalış-
mıyor. İşte o çalışmayan kısımlar çalışmaya başlayacak. 2012-
2014’lerden sonra. Bakın bakalım medeniyet neymiş, sanat ney-
miş, bilim neymiş, insanlık, sevgi, aşk, muhabbet neymiş bütün
dünya görecek. Yani çok coşkulu bir çıkış olacak inşaAllah. Çok
şiddetli coşkulu... Bu aşkı muhabbeti Hz. Mehdi (as) insanlara aşı-
layacak, vesile olacak. Mesih’in inmesiyle bu had safhaya ulaşa-
cak. Yani cezbeye gelecekler böyle artık, yani manevi sarhoşluk,
sekir hale meydana gelecek. Kendilerini kaybedecek insanlar. Ge-
rek Hıristiyan âlemi, gerek İslam âlemi, gerek de Museviler. Böy-
le bir aşkı ve coşkuyu yaşayacaklarını belki hiç tahmin etmemiş-
lerdir. Ama Hz. Mehdi (as)’ın vefatından sonra, Hz. Mesih (as)’ın
vefatından sonra muazzam bir ruh boşluğuna düşecek insanlık.
Yani muazzam bir ruh boşluğu, arkasından "Hicri 1500’lerden
sonra" diyor Said Nursi Hazretleri, "muazzam bir çöküş başlıyor."
2-4-8-16, kıyamete doğru. 1543 gibi hiç Allah’a, dine iman eden in-
san kalmıyor, hiç. Kuran; kâğıt üzerinde harfi
kalmayacak, hiç. İki yıl kadar devam edecek
diyor Said Nursi Hazretleri, Allahuâlem di-
yor, ama Allahuâlem dediği her konu oldu şu
ana kadar... Camiyi, Kâbe’yi yıkacaklar. Kâ-
be’yi yıkacaklar, dümdüz. Yani dozerle veya-
hut bir şeyle yıkacaklar. Kâbe’nin hiçbir şe-
yi kalmayacak, düz arazi haline getire-
cekler Kâbe’yi. Camileri de yıkacaklar,
cami nerede cami? Ya meyhane olarak
kullanacaklar, ya ona benzer yani mah-
vedecekler. Allah onlara iki yıl müsaa-
de veriyor inşaAllah, iki yıl. Sonra bir
insanın yaşayabileceği en yüksek kor-
kuyu Allah, en şiddetli yaşatacak. Ya-
ni bir anda insanların saçının beyaz ol-
ması görülmüş bir şey değildir. Kıya-
mette bu oluyor işte. Cenab-ı Allah di-
yor “sen onları sarhoş zannedersin” di-
yor, “onlar sarhoş değildir” diyor Allah.
Soru soruyorsun, cevap vermiyor. Konuşa-
mazlar diyor Allah o gün. Konuşma yok, acayip sesler çıkarıyor.
Adın ne dersen garip sesler çıkarıyor, çıkaramaz yani şuur tama-
men gidiyor korkunun şiddetinden... Hani kabadayıydın sen, ha-
ni bütün kâinata hükmediyordun? Değil mi, hani yeniden insan
yaratacak güçteydin sen, hani mekikle uzayda sistemler kuracak-
tın değil mi? Hani göktaşını havada patlatacaktın değil mi? Aczi-
ni ve zavallılığını bütün şiddetiyle görecek insanlar... Diyecekler
ki, "Bediüzzaman denen şahıs 1545’te kıyamet kopacak demişti,
ne oldu?" diyecekler. Böyle yerlere yatacaklar güleceğiz diye, akıl-
larının ucundan geçmeyecek, onlar yılın belki ortasına kadar gele-
cekler, baktılar hiç birşey olmuyor, bir akşam vakti diyor ama o İs-
tanbul kastediliyor. Heryerin farklıdır. İstanbul’da akşam namazı-
nın çabuk kılınması vardır biliyorsunuz.
SUNUCU: Farzın önde olması.
ADNAN OKTAR: Evet, çabuk kılınması vardır. Bu İstan-
bul’a bakan bir rivayettir. Çünkü bütün ahir zaman olayları hep
İstanbul’a göre söylenmiştir. Tam böyle boğaza karşı şarapları yu-
dumlarlarken birden Boğaz'ın birbirine yaklaştığını ve uzaklaştı-
ğını görmeye başlayacaklar. Ve akıl almaz bir panikle Boğaz'dan
muazzam lav sütunlarının göklere çıkmaya başladığını görecek-
ler. Bu bir havai fişek gibi olmayacak tabii onlar için. Ondan son-
ra Allah’ın gücünü, dehşetini ve o pervasızlığın karşılığının ne
olacağını orada anlayacaklar. Vücut sistemleri bozulacak, yani vü-
cut kontrollerini kaybedecekler. Cenab-ı Allah nezaketli bir üslup-
la söylüyor bakın diyor ki; “gebeler çocuklarını düşürürler” di-
yor, yani anlayın ondan gerisini. Bütün vücut sistemleri bozulacak
korku şiddetinden... Dağlar harekete geçiyor. Mesela yedi tepe de-
niyor, yürüyecek dağlar ve eriyerek yürümeye başlayacak. Gittik-
çe, sarsıntının şiddetiyle erimeye başlayacak. O zaman Allah’ın
gücünü ve azametini tam anlamış olacaklar. Gök tamamen Me-
leklerle doluyor. Ama artık o gün Allah göz açtırılmaz diyor. Ta-
bii, bitiyor. Zaten şuur gitmiş yani tövbe edecek hali de yok. Ne
yapacağını da bilmiyor onda... Tabii, hakkel yakin… Gökten me-
lekler inmeye başlıyor saf saf yere. Bunu görmelerine de çok az
kaldı insanların. Bakın insanların şu an torunlarının torunu rahat
rahat görecektir. 1545 yani 2120… Benim bu kasetlerimi de o za-
manlara saklayacaklar, "hoca böyle demişti" falan diyecekler. Ona
da böyle eğlenecekler, hoşlarına gidecek. Ama olay başladığında o
kaseti çıtır çıtır yemeye başlayacaklar. Yani şuuru kapandığı için
inşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın röportajlarından, TV Kayseri, 1 Ka-
sım 2009)
1.
Bölüm
Kıyamet Saati Yakındır
İnsanların büyük bir bölümü kıyamet günü hakkında bilgi sa-
hibidir. Hemen hemen herkes kıyamet saatinin dehşetinden az ve-
ya çok haberdardır. Buna rağmen, insanların büyük çoğunluğunun
böylesine hayati bir konuda gösterdikleri ortak bir tepki vardır; kı-
yamet üzerine düşünmek veya konuşmak istemezler. Kıyamet saati
geldiğinde yaşanacak korkuyu akıllarına getirmemek için yoğun
bir çaba sarf ederler. Gazetede okudukları bir afet haberinin veya
bir felaketi gösteren bir filmin kendilerine kıyameti hatırlatmasına
dahi tahammül edemezler. Bu günün mutlaka karşılaşılacak olan
büyük bir gerçek olduğunu düşünmekten kaçınırlar. Bu konudan
bahseden kişileri dinlemek, bu büyük günü anlatan yazıları oku-
mak istemezler. Bunlar, kıyamet gerçeğinin neden olduğu korku-
dan kaçmak amacıyla geliştirdikleri yöntemlerden bazılarıdır.
Çoğu insan da kıyamet saatinin gerçekleşeceğine ciddi an-
lamda ihtimal vermez. Bunun bir örneğini Kehf Suresi'nde sözleri
haber verilen zengin bağ sahibinin ifadelerinde de görmekteyiz:
Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen
Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha
hayırlı bir sonuç bulacağım. (Kehf Suresi, 36)
Bu ifadelerde Allah'a inandığını söyleyen, fakat kıyamet ger-
çeğini düşünmeyen, üstelik ayetlere uygun olmayan iddialar ileri
sürenlerin gerçek zihniyetleri gözler önüne serilmektedir.
Başka bir ayette de kıyamet saati ile ilgili olarak kuşkuya ka-
pılan, şüpheye düşen inkarcılardan Allah şöyle söz eder:
"Gerçekten Allah'ın vaadi haktır, kıyamet-saatinde hiçbir
kuşku yoktur." denildiği zaman siz: "kıyamet-saati de ney-
miş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zanda (ve tahmin) bu-
23
Harun Yahya (Adnan Oktar)
lunup zannediyoruz; biz kesin bir bilgiyle inanmakta olan-
lar değiliz." demiştiniz. (Casiye Suresi, 32)
Bir kısım insanlar da kıyamet saatini bütünüyle inkar ederler.
Böyle bir tavır gösterenleri ise Allah Kuran'da şöyle bildirmiştir:
Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; Biz kıyamet-sa-
atini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
(Furkan Suresi, 11)
Gerçeği öğrenmek amacıyla, bizlere yol gösterecek kaynağı-
mız olan Kuran'a ve hadislere baktığımızda apaçık bir gerçekle
karşılaşırız. Kıyamet hakkında kendini kandıran insanlar büyük
bir hata yapmaktadırlar. Çünkü Allah ayetlerinde, kıyamet saati-
nin yakın olduğunu ve bu konuda hiçbir şüpheye yer olmadığını
haber vermektedir:
Gerçek şu ki kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, onda
şüphe yoktur... (Hac Suresi, 7)
Biz gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakileri hakkın dışın-
da (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o kıya-
met-saati de yaklaşarak-gelmektedir... (Hicr Suresi, 85)
Şüphesiz kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, bunda hiç-
bir kuşku yok... (Mümin Suresi, 59)
Allah'ın Kuran'da kıyametle ilgili bildirdiği ayetlerin üzerin-
den 1400 sene kadar uzun süre geçtiğini, bu sürenin de bir insanın
hayatına kıyasla uzun olduğunu düşünenler olabilir. Ancak bura-
da söz konusu olan, Dünya'nın, Güneş'in, yıldızların, kısacası tüm
kainatın sonudur. Evrenin milyarlarca senelik geçmişi göz önüne
alındığında, on dört yüzyıllık bir zaman diliminin çok kısa Bedi-
üzzaman Said Nursi de benzer bir soruya hikmetli bir teşbih ile
şöyle cevap vermiştir:
Kıyamet Alametleri
24
Kuran, "kıyamet yakındır" ferman ediyor. Bu kadar sene geç-
tikten sonra gelmemesi, yakınlığına zarar vermez. Zira kıya-
met dünyanın ecelidir. Dünyanın ömrüne nispeten bin veya
iki bin sene, bir seneye nispetle bir iki gün veya bir iki daki-
ka gibidir. Kıyamet saati yalnız insaniyetin eceli değil ki onun
ömrüne nispet edilip uzak görülsün.1
-------------------------------
SAYIN ADNAN OKTAR’IN RÖPORTAJLARINDAN
“Bediüzzaman, üç inkılabı azimeye
dikkat çekmiştir”
ADNAN OKTAR: ... Ama açıkça söylüyorum gelmiş geçmiş
en büyük müceddid ve müçtehiddir Said Nursi. "Ben "diyor; ba-
kın yüksek ahlakına bakın bu güzel insanın. "Ben seyyid değilim"
diyor, "o gelecek mübarek kişi seyyiddir" diyor. "Ondan sonra, o
ahir zamanda gelecek şahsın" diyor "Mehdi’nin pişdar, öncü bir
neferiyim" diyor, "askeriyim" diyor, "herhangi sıradan bir askeri-
yim "diyor ve "ona ortam hazırlıyorum" diyor. Ve "geldiği vakit"
diyor; "Risale-i Nur’un gerçek sahibi" diyor, "bu eserlerin gerçek
sahibi O’dur" diyor ve "en iyi O anlayacak bu Risale-i Nur Külli-
yatı’nı "diyor. Yani "benim değerimi de en iyi O bilecek" diyor.
"Risale-i Nur’un da en iyi kıymetini bilecek O’dur "diyor. İnşaAl-
lah. Risale-i Nur’un da yine sırlarını ortaya çıkaracak Hz. Mehdi
(as)’dır. Yani içi sır doludur Risale-i Nur Külliyatı’nın. Metafizik
bir insandır, olağanüstüdür... "Ta hicri 1506’ya kadar, ta 1506'dan
1542’ye kadar gizli mağlubane" diyor. "Ve bir Taife-i Azam" diyor
Hz. Mehdi (as)'ın talebelerine. O ayrı bir azam onları da ayrı ola-
rak katıyor; "onlar da" diyor yani "devam edecekler" diyor. İnşa-
25
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Allah. "Ve ahir zamanda yine hizbi makbuldür" diyor. "Makbul
bir hiziptir" diyor. Yani "Risale-i Nur Külliyatı halen okunmaya
devam edecek" diyor. "42'ye kadar "diyor. 42’den sonra ne Risale-
i Nur kalıyor, ne Kuran kalacak, hepsi göğe ref ediliyor. Üç yıl ka-
dar kepazeliklerine devam edecekler, üç yıl. Evet, 1542'den 42, 43,
44, 45. 1545’de bütün vücut sistemleri felç olacak korkunun şid-
detinden. Allah diyor başları saçları bütün saçları bembeyaz
olacak diyor. Yani insanın aklının alabileceği en büyük
korku şokunu yaşayacaklar. Dünyanın dönüşü tersi-
ne olmaya başlıyor. "Kuran" diyor "dünyanın başın-
dan alınmasıyla" diyor, yani "dünyanın beynidir
Kuran" diyor. "Alınmasıyla dünya da artık diva-
ne olur, aklını kaybeder" diyor. "Ve inti-
zamsız hareketlerle başını başka bir sey-
yareye vurur" diyor. Yani bir gök taşı,
büyük bir göktaşı, ama çok hacimli bir
taş ki hep teğet geçiyor şu an zaten bi-
liyorsunuz, sık sık teğet geçiyor, bu
sefer teğet geçmeyecek. Vurdu mu
tersine çevirmeye başlayacak Dün-
ya'yı. Mağma, mağmanın hareketi
durmadığı için, çünkü kabuk duracak;
kabuk tersine dönüyor, ama mağma dön-
meye devam ediyor hızdan dolayı. Mese-
la bir kabın içine siz su doldurursanız,
onu santrifüjle hızla şey yaparsanız bir-
den durdurursanız kabı, su dönmeye de-
vam eder ve bu muazzam tahribat ya-
pacak işte. Ayette de belirtilen odur;
Kıyamet Alametleri
26
“Denizlerin yandığını görürsün” diyor. Her yerden, boğazlardan,
Marmara’dan, Akdeniz’den, her yerden binlerce, on binlerce km
yüksekliğe lavlar fışkırmaya başlayacak yeraltından. Her yer par-
çalanacak, Boğazlar açılıp kapanacak. Kısa bir süredir, ama kor-
kunun en şiddetlisini yaşayacaklar, melekler de sürekli o anda in-
meye başlayacak zaten... Ama aklın ihtiyari kalkmış artık, dönüşü
yok ondan sonra inşaAllah. Seri olaylardır bunlar. Yani yoksa bu
yüz yirmi yıl bundan sonra yaşanacak. Öyle bir konu yok. Nite-
kim gösterdim hadisleri... Üç inkılabı azimeye diyor dikkat çeki-
yor Üstad, biri de 1545. En şiddetlisi işte bu. Bu kıyamet. İnkılabı
azime, yani büyük inkılap, büyük değişiklik ve "bununla sonlana-
cak "diyor. Ve "küfrün başına kıyamet kopmasına ima eder" diyor
inşaAllah, Aziz Allah. (Kanal 35, 4 Ekim 2009)
Allah;
O'ndan başka ilah yoktur.
Kendisinde hiç bir şüphe olmayan
kıyamet gününde sizleri muhakkak
toplayacaktır. Allah'tan daha doğru
sözlü kimdir? (Nisa suresi, 87)
27
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Kuran Ahlakının
Tüm Dünyaya Anlatılması
Kuran ayetlerinde, "Allah'ın sünneti" şeklinde bir ifade ile karşı-
laşırız. Bu ifade Kuran'da "Allah'ın kanunları" anlamında kullanıl-
maktadır. Ayetlerde, bu kanunların daima geçerliliğini koruduğu ha-
ber verilmiştir. Bu konudaki bir ayette Allah şöyle buyurur:
(Bu,) Daha önceden gelip-geçenler hakkında (uygulanan) Al-
lah'ın sünnetidir. Allah'ın sünnetinde kesin olarak bir deği-
şiklik bulamazsın. (Ahzab Suresi, 62)
İşte değişmeyen bu İlahi kurallardan birisi toplumların helak
edilmeden önce peygamberler ve elçiler vesilesiyle, bazen de kutsal bir
kitap gönderilerek uyarılmasıdır. Bu gerçeği bildiren bir ayet şöyledir:
Biz, kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir Kitap olmaksızın
hiçbir ülkeyi yıkıma uğratmadık. (Hicr Suresi, 4)
Tarih boyunca Allah, yıkıma uğrayan her topluma önce, elçiler
göndermiş ve hakkı kendilerine bildirmiştir. Buna rağmen isyan ve
azgınlığa devam edenler, kendileri için belirlenmiş süreleri doldu-
ğunda helak edilmiş, gelecek nesiller için ibret konusu olmuşlardır.
Allah'ın bu kanununu düşündüğümüzde bazı önemli sırlar ortaya
çıkmaktadır.
Kıyamet, dünya üzerindeki tüm toplumların başına gelecek
son felakettir. Kuran insanların öğüt alıp düşünmesi için indirilen
İlahi kitapların sonuncusudur ve kıyamete kadar tek yol gösterici
olarak kalacaktır. Ayetlerde bildirildiği gibi; "... O (Kuran) alemlere
bir öğüt ve hatırlatmadan başkası değildir." (Enam Suresi, 90)
Kuran'ın sadece belirli bir zamana ve mekana hitap ettiğini
zanneden insanlar ise derin bir gaflet içindedir, çünkü Kuran, tüm
"alemler" için ortak bir çağrıdır.
Kıyamet Alametleri
28
Peygamberimiz (sav) döneminden beri Kuran hakikatleri
tüm dünyaya tebliğ edilmektedir. Özellikle içinde yaşadığımız
çağ, Allah'ın tarihte benzeri görülmedik teknolojik gelişmeler ya-
ratması vesilesiyle, Kuran'ın emirlerinin tüm insanlığa duyurula-
bildiği bir dönemdir. Bugün bilim, eğitim, ulaşım ve iletişim alan-
larındaki gelişmeler en uç noktaya varmak üzeredir. Özellikle bil-
gisayar ve internet teknolojileri sayesinde dünyanın dört bir ya-
nındaki insanlar saniyeler içinde birbirleriyle konuşabilmekte, bil-
gilerini paylaşabilmekte ve iletişim kurabilmektedir. Bilim ve tek-
noloji devrimi tüm dünya ülkelerini birleştirmekte; "küreselleş-
me", "dünya vatandaşlığı" gibi ifadeleri söz dağarcığımıza kazan-
dırmaktadır. Kısacası tüm dünyadaki insanları birbirinden ayıran
bütün engeller hızla ortadan kalkmaktadır.
Bu gerçekler ışığında rahatlıkla şunu söylemek mümkündür:
Yaşadığımız "Bilgi Çağı"nda Allah, her türlü teknolojik gelişmeyi
hizmetimize vermiştir. Müslümanların üzerine düşen sorumluluk
da, Allah'ın sunduğu bu imkanları en güzel ve faydalı şekilde kul-
lanmak, dünyanın ayak basılan her noktasında insanları Kuran
ahlakına davet etmektir.
Elçiler
Allah'ın kainatın yaratılışından günümüze kadar var olan de-
ğişmeyen kanunlarından önceki bölümde bahsetmiştik. Bu İlahi
kanunlardan birisi de elçi gönderilmeyen topluma Allah Katından
bir azap gelmemesidir. Allah bu vaadini aşağıdaki ayetlerde şöy-
le haber vermektedir:
Senin Rabbin, 'ana yerleşim merkezlerine' onlara ayetleri-
mizi okuyan bir elçi göndermedikçe şehirleri yıkıma uğra-
29
Harun Yahya (Adnan Oktar)
tıcı değildir. Ve Biz, halkı zulmeden şehirlerden başkasını
da yıkıma uğratıcı değiliz. (Kasas Suresi, 59)
... Biz bir elçi gönderinceye kadar (hiçbir topluma) azap
edecek değiliz. (İsra Suresi, 15)
Kendisi için bir uyarıcı olmaksızın, Biz hiçbir ülkeyi yıkı-
ma uğratmış değiliz. (Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır). Biz
zulmedici değiliz. (Şuara Suresi, 208-209)
Ayetlerde bildirildiği gibi, Allah toplumların merkezi yerle-
şim birimlerine uyarıcı-korkutucu olarak elçilerini gönderir. Bu el-
çiler de insanlara Allah'ın emirlerini bildirirler. Ancak inkarcı top-
lumlar her dönemde kendilerini uyaran elçileri alayla karşılar, ya-
lancılık, çıkarcılık, delilik gibi çeşitli iftiralarla onları suçlarlar. Ah-
laksızlık ve azgınlıklarına devam eden bu toplumları Allah hiç
beklemedikleri bir anda büyük bir felaket ile helak etmektedir.
Nuh, Lut, Ad, Semud halklarının ve Kuran'da bahsi geçen diğer
kavimlerin ibret verici yıkımları söz konusu helaka birer örnektir.
Allah bize Kuran'da elçilerini şu sebeplerle gönderdiğini be-
lirtmiştir: Toplumu müjdelemek, insanlara sapkın inançlarını bıra-
kıp Allah'ın dinini ve güzel ahlakı yaşamaları için önemli bir fırsat
tanımak, elçilerin davetinden sonra insanların kıyamet günü ileri
sürecek mazeret ve bahanelerinin kalmaması için onları uyarmak;
İşte bu amaçları Allah bir ayette şöyle haber verir:
Elçiler, müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle
ki, elçilerden sonra insanların Allah'a karşı (savunacak) de-
lilleri olmasın... (Nisa Suresi, 165)
Ahzab Suresi'nin 40. ayetinde haber verildiği gibi, Peygam-
berimiz (sav) son peygamberdir. Hz. Muhammed (sav), "...
Allah'ın Resulü (elçisi) ve peygamberlerin (nebilerin) sonuncu-
Kıyamet Alametleri
30
sudur." (Ahzap Suresi, 40) Başka bir ifadeyle, Hz. Muhammed
(sav) ile Allah'ın insanlığa gönderdiği vahiyler tamamlanmıştır.
Buna karşın Peygamberimiz (sav)'in tebliğ ettiği Kuran'ın anlatıl-
ması ve hatırlatılması anlamındaki sorumluluk, kıyamete kadar
tüm Müslümanlar için sürmektedir.
İslam Ahlakının Dünyaya
Egemen Olması
Kuran'da sık sık bildirilen hususlardan biri azgınlıkları ve is-
yanları nedeniyle Allah'ın helak ettiği kavimler ve bunlardan çıka-
rılması gereken ibretlerdir. Sözü edilen geçmiş toplumlar ile gü-
nümüzdeki bazı toplumlar arasında büyük benzerlikler olduğu
tartışma götürmez bir gerçektir. Hatta günümüzde, cinsel sapkın-
lıklarıyla tanınan Lut kavmi, dolandırıcı ve sahtekar Medyen hal-
kı, alaycı ve kendini beğenmiş Nuh kavmi, isyankar ve azgın Se-
mud halkı, nankör İrem halkı ve helak edilen diğer toplumların
tutumlarını bile aşmış şekilde hayat sürdüren kimi insanlar yaşa-
maktadır. Açıktır ki, tüm bu ahlaki dejenerasyonun arkasında in-
sanın Allah'ı ve yaratılış amacını unutması yatmaktadır.
İçinde bulunduğumuz dönemdeki cinayet, sosyal adaletsizlik,
dolandırıcılık ve hırsızlık vakaları, ahlaki yozlaşma gibi olumsuz-
luklar insanların bir kısmını umutsuzluğa düşürmektedir. Ancak
unutulmamalıdır ki, Allah Kuran'da "rahmetinden umut kesilme-
mesini" emretmiştir. Ümitsizlik, yılgınlık müminlere özgü özellik-
ler değildir. Allah, şirk koşmadan katıksız olarak Kendisine kul-
luk eden, O'nun rızasını kazanmaya yönelik hayırlı işler yapan
müminleri "güç ve iktidar sahibi" yapacağını müjdelemektedir:
Allah içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunan-
31
Harun Yahya (Adnan Oktar)
lara vaat etmiştir. Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl
'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç
ve iktidar sahibi' kılacak; kendileri için seçip beğendiği
dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve on-
ları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar yal-
nızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmaz-
lar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur
Suresi, 55)
Hak dini içtenlikle yaşayan salih kulların yeryüzüne mirasçı
kılınmasının İlahi bir kanun olduğunu Allah şöyle bildirir:
Andolsun, Biz Zikir'den sonra Zebur'da da "Şüphesiz Arz'a
salih kullarım varis olacaktır" diye yazdık. (Enbiya Suresi,
105)
"Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte
bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir
ayrıcalıktır)." (İbrahim Suresi, 14)
Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine
apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etme-
yecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu-günah-
kar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız. Sonra, nasıl ya-
pıp-davranacaksınız diye gözlemek için, onların ardından
sizi yeryüzünde halifeler kıldık. (Yunus Suresi, 13-14)
Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Ger-
çek şu ki arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini miras-
çı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi. Dediler
ki: "Sen bize gelmeden önce de geldikten sonra da eziyete
uğratıldık." (Musa) "Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı he-
lak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kıla-
Kıyamet Alametleri
32
cak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek." dedi. (Araf
Suresi, 128-129)
Allah yazmıştır: "Andolsun, Ben galip geleceğim ve elçile-
rim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güç-
lü ve üstün olandır. (Mücadele Suresi, 21)
Yukarıdaki ayetlerde verilen müjde ile birlikte Allah, mümin-
lere çok önemli bir vaatte daha bulunmaktadır. İslam dini bütün
dinlere üstün kılınmak için insanlığa gönderilmiştir. Allah Ku-
ran'da şöyle buyurmaktadır:
Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa ka-
firler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan
başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı)
bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak
dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33)
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oy-
sa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görme-
se bile. Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur.
Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün
kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saf Suresi, 8-9)
Hiç kuşkusuz Allah, vaadinin gerçekleşeceğinde şüphe ol-
mayan ve vaadinden dönmeyendir. Sapkın felsefeleri, çarpık ideo-
lojileri ve batıl din anlayışlarını ortadan kaldıracak, insanları ka-
ranlıklardan aydınlığa çıkaracak olan güzel ahlak İslam ahlakıdır.
Yukarıdaki ayetlerde haber verildiği gibi, inkarcıların ve müşrik-
lerin bu büyük müjdeyi engelleyebilmesi ise söz konusu değildir.
(Bu konudaki kapsamlı çalışmamızı "Altınçağ" isimli kitabımızda
bulabilirsiniz.) İslam ahlakının tam anlamıyla yaşanacağı bu dö-
nem sevginin, fedakarlığın, yardımlaşmanın, dürüstlüğün, sosyal
33
Harun Yahya (Adnan Oktar)
adaletin, güven ve huzurun hakim olacağı bir zaman olacaktır.
Cennet benzeri özellikleri nedeniyle Altınçağ olarak adlandırılan
böyle bir dönem bugüne kadar yaşanmamıştır. Bu kutlu dönem
kıyamet öncesinde yaşanacaktır; şu an Allah'ın takdir ettiği zama-
nı beklemektedir.
Hz. İsa (as)'ın Yeryüzüne Dönüşü
Hz. İsa (as), Allah'ın seçkin kıldığı bir peygamberdir; dünya
tarihinde hakkında en çok konuşulan elçilerden de birisidir. Al-
lah'a şükürler olsun ki konuşulanlardan neyin doğru neyin yanlış
olduğunu anlamamıza vesile olacak bir kaynak elimizde bulun-
maktadır, o da Allah'ın koruması altında bulunan tek İlahi kitap
olan Kuran'dır.
İsa Peygamber (as) ile ilgili gerçek bilgilere ulaşmak için Ku-
ran'a başvurduğumuzda şunları görürüz:
Hz. İsa (as) Allah'ın elçisi ve kelimesidir. (Nisa Suresi, 171)
Allah kendisine "İsa Mesih" ismini vermiştir. (Al-i İmran
Suresi, 45)
İnsanlığa bir ayet, bir işaret kılınmıştır. (Enbiya Suresi, 91)
Hz. İsa (as) daha beşikteyken insanlarla konuşmuş (Al-i
İmran Suresi, 46), Allah'ın dilemesiyle birçok mucize göstermiştir.
Allah'ın ona lütfettiği bir başka mucizes de yetişkinliğinde yeryü-
züne geri dönmesi ve insanlarla konuşmasıdır. (Al-i İmran Suresi,
49; Maide Suresi, 110)
İsa Peygamber (as) İncil'i tebliğ etmiştir. (Hadid Suresi, 27)
Üçleme yanılgısına inananlar (Allah'ı tenzih ederiz) doğ-
ru yoldan sapmış, küfre düşmüşlerdir. (Maide Suresi, 72)
İnkarcılar onu öldürmek için tuzak kurmuşlardır, ama
Allah bu tuzağı bozmuştur. (Al-i İmran Suresi, 54)
Kıyamet Alametleri
34
35
Hz. İsa (as)'ın ahir zamanda yeniden yeryüzüne dönüşü
kıyamet için bir alamettir. (Zuhruf Suresi, 61)
Hz. İsa (as) tekrar dünyaya geldiğinde ona inanmayan hiç
kimse kalmayacaktır. (Nisa Suresi, 159)
Allah, inkarcıların Hz. İsa (as)'ı öldürmelerine izin vermemiş,
onu Kendi Katına yükseltmiştir. Ve tekrar yeryüzüne döneceğini
insanlara müjdelemiştir. Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne dönüşü ile ilgi-
li olarak da Kuran'da şu haberler verilir:
İsa Peygamber (as)'ı öldürmek için tuzak kuran inkarcıla-
rın onu kesinlikle öldüremediklerini Allah şöyle haber verir:
Ve : "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçek-
ten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza
verdik) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama on-
lara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında
anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onla-
rın bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri
yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. (Nisa Suresi, 157)
Hz. İsa (as)'ın ölmediği insanların yaşadığı boyuttan alına-
rak, Allah Katına yükseltildiğini haber veren ayet şöyledir:
Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlü-
dür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 158)
Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinde, Hz. İsa (as)'a uyanların
kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçirileceği haber veril-
mektedir. Günümüzden 2000 yıl kadar önce Hz. İsa (as)'a tabi olan
havarilerin hiçbir siyasi güce sahip olmadıkları tarihi bir gerçektir.
Bu dönem ile günümüz arasında yaşayan ve kendilerini Hıristi-
yan olarak adlandıranların ise başta teslis (üçleme) olmak üzere
pek çok sapkın inancı savundukları, dolayısıyla gerçek anlamda
İsevi olarak tabir edilemeyecekleri de açıktır. Çünkü Kuran'ın bir-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
çok ayetinde teslise inananların inkara saptıkları ifade edilir. O
halde kıyamet saati öncesindeki bir dönemde, inkarcılara üstün
gelecek gerçek İseviler ortaya çıkacak Al-i İmran Suresi'ndeki İla-
hi vaat de böylece tecelli edecektir. Kuşkusuz müjdelenmiş bu
topluluk, Hz. İsa'nın yeryüzüne dönüşüyle kendini gösterecektir.
Kuran'da verilen bir diğer bilgi de Hz. İsa (as)'ın vefatın-
dan önce tüm Ehli Kitap'ın kendisine iman edeceği şeklindedir
Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona (Hz. İsa'ya)
inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o (Hz. İsa) da
onların aleyhine şahit olacaktır. (Nisa Suresi, 159)
Bu ayetten açıkça anlaşılmaktadır ki, Hz. İsa (as) ile ilgili ola-
rak henüz gerçekleşmemiş olan üç İlahi vaat vardır. İlk olarak, İsa
Peygamber (as)'ın her insan gibi yaşadıktan sonra öleceği bildiril-
mektedir. İkinci vaat, tüm Ehli Kitap'ın onu cismani olarak göre-
ceği ve ona yaşarken itaat edeceğidir. Şüphesiz söz konusu bu iki
haber de Hz. İsa (as)'ın kıyamet öncesindeki gelişinde gerçekleşe-
cek olaylardır. Ayetteki üçüncü haber olan Hz. İsa (as)'ın Ehli Ki-
tap hakkındaki şahitliği de kıyamet gününde gerçekleşecektir.
Kuran'da Hz. İsa (as)'ın içinde bulunduğumuz ahir za-
manda yeniden yeryüzüne döneceğini açıklayan bir diğer ayet ise
Meryem Suresi'nde geçmektedir.
"Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri
olarak yeniden-kaldırılacağım gün de." (Meryem Suresi, 33)
Bu ayet Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetiyle birlikte incelendi-
ğinde çok önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. Al-i İmran Sure-
si'ndeki ayette Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltildiği ifade edil-
mektedir. Bu ayette ölme ya da öldürülme ile ilgili bir bilgi veril-
memektedir. Ancak Meryem Suresi'nin 33. ayetinde Hz. İsa (as)'ın
öleceği günden bahsedilmektedir. Bu ikinci ölüm ise ancak Hz. İsa
Kıyamet Alametleri
36
(as)'ın ikinci kez dünyaya gelişi ve bir süre yaşadıktan sonra, vefat
etmesiyle mümkün olabilir.
Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne dönüşünü haber veren bir diğer
ayet şöyledir:
Ona (Hz. İsa'ya) kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrete-
cek. (Al-i İmran Suresi, 48)
Bu ayette geçen "kitap" kelimesinin neyi ifade ettiğini anla-
mak için konuyla ilgili diğer Kuran ayetlerine baktığımızda şunu
görürüz: Tevrat ve İncil ile birlikte aynı ayette kullanılması halin-
de kitap, Kuran anlamını ifade etmektedir; Al-i İmran Suresi'nin 3.
ayeti buna bir örnek olarak verilebilir. Bu durumda, 48. ayetteki
Hz. İsa (as)'ın öğreneceği bildirilen kitap da ancak Kuran olabilir.
İsa Peygamber (as)'ın bundan yaklaşık 2000 sene önceki yaşamın-
da, Tevrat ve İncil üzerine bilgi sahibi olduğu bilinmektedir. Ku-
ran'ı öğrenmesinin ise yeryüzüne yeniden gelişinde gerçekleşece-
ği açıktır.
Al-i İmran Suresi'nin 59. ayetindeki "şüphesiz, Allah Ka-
tında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir" ifadesi de olduk-
ça dikkat çekicidir. Bu ayette iki peygamber arasındaki bazı ben-
zerliklere dikkat çekilmiş olabilir. Bilindiği gibi, hem Hz. Adem
(as) hem de Hz. İsa (as) babasızdır. Ayrıca yukarıdaki ayette, Hz.
Adem (as)'ın cennetten yeryüzüne indirilmesi Hz. İsa (as)'ın içinde
bulunduğumuz Ahir Zaman'da Allah Katından yeryüzüne indiril-
mesine de benzetilmiş olabilir.
Kuran'da Hz. İsa (as) ile ilgili şöyle bir bilgi de verilmek-
tedir:
Şüphesiz o (Hz. İsa) kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse
ondan (kıyametten) yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve ba-
na uyun. Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)
37
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hz. İsa (as)'ın Kuran'ın indirilişinden altı yüzyıl önce yaşadı-
ğını biliyoruz. O halde yukarıdaki ayette bildirilen, onun ilk haya-
tının değil Ahir Zaman'daki dönüşünün kıyamet için bir bilgi kay-
nağı olacağıdır. Hz. İsa (as)'ın ikinci gelişi hem Hıristiyan hem de
İslam dünyasında sabırsızlıkla beklenmektedir. Bu kutlu misafirin
yeryüzünü şereflendirmesiyle de çok önemli bir kıyamet alameti
daha tecelli etmiş olacaktır.
Hz. İsa (as)'ın tekrar dünyaya geleceği ile ilgili bir başka
delil ise Maide Suresi 110. ayette ve Al-i İmran Suresi 46. ayette ge-
çen "kehlen" kelimesidir. Ayetlerde Allah şu şekilde buyurur:
Allah şöyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene
olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekle-
dim, beşikte iken de, yetişkin (kehlen) iken de insanlarla
konuşuyordun…" (Maide Suresi, 110)
"Beşikte de, yetişkinliğinde (kehlen) de insanlarla konuşa-
caktır. Ve O salihlerdendir." (Al-i İmran Suresi, 46)
Bu kelime Kuran'da sadece yukarıdaki iki ayette ve sadece
Hz. İsa (as) için kullanılmaktadır. Hz. İsa (as)'ın yetişkin halini ifa-
de etmek için kullanılan "kehlen" kelimesinin anlamı "otuz ile elli
yaşları arasında, gençlik devresini bitirip ihtiyarlığa ayak basan,
yaşı kemale ermiş kimse" şeklindedir. Bu kelime İslam alimleri
arasında ittifakla "35 yaş sonrası döneme işaret ediyor" şeklinde
çevrilmektedir.
Hz. İsa (as)'ın genç bir yaş olan otuz yaşının başlarında göğe
yükseldiğini, yeryüzüne indikten sonra kırk yıl kalacağını ifade
eden ve İbn Abbas'tan rivayet edilen hadise dayanan İslam alim-
leri, Hz. İsa (as)'ın yaşlılık döneminin, tekrar dünyaya gelişinden
sonra olacağını, dolayısıyla bu ayetin, Hz. İsa (as)'ın nüzulüne (ye-
niden yeryüzüne gelişine) dair bir delil olduğunu söylemektedir-
Kıyamet Alametleri
38
ler. (Faslu'l-Makal fi Ref'I İsa Hayyen ve Nüzulihi ve Katlihi'd-Deccal,
s. 20)
Kuran ayetlerine bakıldığında bu ifadenin bir tek Hz. İsa (as)
için kullanıldığını görürüz. Tüm peygamberler insanlarla konu-
şup, onları dine davet etmişlerdir. Hepsi de yetişkin oldukları dö-
nemde tebliğ görevini yerine getirmişlerdir. Ancak Kuran'da hiç-
bir peygamber için bu şekilde bir ifade kullanılmamıştır. Bu ifade
sadece Hz. İsa (as) için ve mucizevi bir durumu ifade etmek ama-
cıyla kullanılmıştır. Çünkü ayetlerde birbiri ardından gelen "be-
şikte" ve "yetişkin iken" kelimeleri iki büyük mucizevi zamana
dikkat çeker.
Hz. İsa (as)'ın beşikteyken konuşması Allah'ın dilemesiyle
gerçekleşen bir mucizedir. Bu görülmüş bir olay değildir ve ayet-
lerde bu mucizevi olay birçok kez anlatılmaktadır. Bu kelimenin
hemen ardından gelen "yetişkin iken de insanlarla konuşması"
şeklindeki ifadenin de bir mucize olduğu anlaşılmaktadır. Eğer
"yetişkin iken" ifadesi, Hz. İsa (as)'ın Allah Katına alınmadan ön-
ceki hayatına işaret ediyor olsaydı, o zaman Hz. İsa (as)'ın konu-
şuyor olması bir mucize olmayacaktı. Bir mucize olmadığı için de
beşikteyken konuşmasının ardından ve bu mucizevi durumla eş-
değer bir anlamda kullanılmazdı. O zaman "beşikten yetişkin
oluncaya kadar" şeklinde bir ifade kullanılırdı ki, bu da, Hz. İsa
(as)'ın beşikte konuşmaya başlamasından göğe yükseltilmesine
kadar süren tebliğini anlatmış olurdu. Ancak ayette iki büyük mu-
cizevi zamana dikkat çekilmektedir. Bunlardan birincisi beşiktey-
ken konuşması, ikincisi ise yetişkin iken konuşmasıdır. Dolayısıy-
la mucizevi bir döneme işaret eden "yetişkin iken" ifadesi, Hz. İsa
(as)'ın mucizevi bir şekilde tekrar yeryüzüne döndükten sonraki
dönemde, yetişkin iken insanlarla konuşmasıdır.
39
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez gelişi hakkındaki bilgiler
Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde de mevcuttur. Pey-
gamberimiz (sav)'in birçok hadisinde bu müjdenin yanı sıra Hz.
İsa (as)'ın dünyada yapacakları ile ilgili haberler de bulunmakta-
dır. Bu konu hadisler doğrultusunda, elinizdeki kitabın "Hz. İsa
(as) ve Sahte Peygamberler" bölümünde incelenmektedir. (Daha
geniş bilgi edinmek isteyenler "Hz. İsa Gelecek" isimli kitabımız-
dan faydalanabilir.)
Burada önemli bir konuyu daha hatırlatmakta yarar vardır:
Hz. Muhammed (sav) Allah'ın insanlara gönderdiği son peygam-
berdir. Allah Peygamberimiz (sav)'e Kuran'ı vahyetmiş ve kıya-
mete kadar tüm insanları Kuran'a uymaktan sorumlu tutmuştur.
Hz. İsa (as) da Ahir Zaman'da bir mucize olarak dünyaya gelecek,
ancak Peygamberimiz (sav)'in de bildirdiği gibi, yeni bir din getir-
meyecektir. Peygamberimiz (sav) tarafından
insanlığa öğretilen hak din Kuran'da bil-
dirilen İslam dinidir ve Hz. İsa (as) da
yeryüzüne ikinci gelişinde Kuran'a ta-
bi olacaktır.
Peygamber Efendimiz (sav)’in
hadislerinde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi
(as) da ahir zamanda zuhur edecek ve Hz.
İsa (as) ile birlikte İslam ahlakını yeryüzüne
hakim edecektir. Bu iki kutlu insanın vesile
olmasıyla yeryüzündeki tüm zulüm ve
haksızlıklar sona erecek; dünyaya ada-
let, barış, sevgi, huzur ve güven yerle-
şecektir.
Kıyamet Alametleri
40
Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)
Bu Yüzyılda Gelecektir
Her yüz senede bir din ahlakını bidatlerden kurtarmak ve ye-
nilemek için Allah tarafından bir zatın gönderildiği, Sünen-i Ebu
Davud, Mektubat-ı Rabbani gibi büyük ve muteber ehli sünnet
alimlerinin eserlerinde açık bir şekilde belirtilmiştir:
Peygamberimiz (sav)'den rivayet edilen hadislerde ahir za-
manda zuhur edeceği müjdelenen Hz. Mehdi (as)'ın çıkış zamanı
olarak ise Hicri 1400 yılı verilmiştir:
Bu 100 yıllık sürede İslam ahlakı belli bir süreç içinde tüm
dünyaya hakim olacak, din ahlakına karşı mücadele veren decca-
liyet sistemi ise tamamen ortadan kalkacaktır. Ancak aşağı yukarı
100 sene kadar sürecek olan bu yükselme döneminin ardından ya-
ni Hicri 1500'lerle birlikte Dünya yeniden bir bozulma sürecine gi-
recektir. Ehl-i Sünnetin büyük hadis ve fıkıh alimlerinden biri olan
İmam Ahmed İbni Hanbel gibi birçok alimin birbirlerinden nak-
lettikleri bir hadiste Peygamberimiz (sav) kendine kadar dünyada
41
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöy-
le buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her
yüz senenin başında şu ümmetin dinini bidatten (dine
sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak,
yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir.
(Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
(Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)
"İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (as)'ın yanında
toplanacaklardır."
geçen zamanın 5600 yıl olduğunu bildirerek insanlık tarihinin baş-
langıcı hakkında önemli bir bilgi vermiştir:
Diğer yandan başka birçok hadiste ise dünyanın ömrünün
7000 yıl olduğuna dair açık izahlar bulunmaktadır:
Kıyamet Alametleri
42
Ahmed İbni Hanbel İlel'inde nakletti. İsmail b. Abdülke-
rim, Abdüssamed'den O da Vehb'den rivayet etti:
Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir.
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir zaman, sf. 89)
Enes Malik 'den tahric etti. O dedi ki, Resulullah
(sav) buyurdu: Dünyanın ömrü, ahiret günlerinde yedi
gündür. Allah-u Teala buyurdu ki: Rabbin Katında
bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Kim bir
din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse,
Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini
de ibadetle geçirmişcesine şu dünyanın yedi bin yıllık
ömrü müddetince sevap yazar.
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 88)
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, 89)
Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni 'den rivayet ettiler:
Ben gördüğüm bir rüyayı Resulullah (sav)'e anlattım.
Bu rüyada Peygamber (sav) yedi basamaklı bir minbe-
rin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, Yedi basa-
maklı gördüğün minber şu dünyanın ömrü olan
yedi bin senedir.
Hicri 1300'ün ve son bin yılın en büyük müceddidi olan Üs-
tad Said Nursi Hazretleri ise İslam ahlakının hakimiyet süresi için
Hicri 1500'leri vermiştir. Üstad bu tarihlere kadar ki dönemin
Müslümanların açık ve aşikar galibiyet dönemleri olacağını ifade
etmiştir. Bundan sonraki yıllarda ise İslam ahlakının dünya üze-
rindeki yükseliş döneminin sona ereceği ve kafirler için bir kıya-
met kopmasının Hicri 1545 itibariyle söz konusu olacağını söyle-
miştir. (Doğrusunu Allah bilir.)
Büyük Ehl-i Sünnet alimi Berzenci Hazretleri de dünyanın
ömrünün Hicri 1600'e ulaşmayacağını yani Hicri 1500'lü yıllar
içinde kıyametin kopmasının Allah'ın izniyle beklendiğini ifade
etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)
43
Harun Yahya (Adnan Oktar)
"Ümmetimden bir taife Allah'ın emri gelinceye kadar
(kıyamete kadar) hak üzerinde olacaktır."
"Ümmetimden bir taife.." fıkrasının (bölümünün) ma-
kam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değe-
ri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının
sonuna) îma eder. "Hak üzerinde olacaktır." (şedde sa-
yılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tari-
he kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki ga-
libane; sonra tâ 1542 (2117) ye kadar, gizli ve mağlubi-
yet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine)
devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. "Al-
lah'ın emri gelinceye kadar" (şedde sayılır) fıkrası da-
hi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120),
kâfirin başında kıyamet kopmasına îma eder.
(Kastamonu Lahikası, s. 33)
Kıyamet Alametleri
44
Peygamberimiz (sav)'den rivayet edilen hadise dayalı olarak
Suyuti Hazretleri ise yaptığı açıklamada şöyle belirtmektedir:
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinden ve büyük İslam alim-
lerinin açıklamalarından da açıkça anlaşıldığı üzere, içinde bulun-
duğumuz Hicri 1400'ler Hz. İsa (as)'ın gelişi ve Hz. Mehdi (as)'ın
zuhur çağıdır. Bu yüzyılda Hz. Isa (as) yeniden yeryüzüne gele-
cek, Hz. Mehdi (as) zuhur edecek ve İslam ahlakı yeryüzüne ha-
kim olacaktır.
Ay'ın Yarılması
Kuran'ın 54. Suresi'nin adı olan "Kamer"in Türkçe karşılığı
"Ay"dır. Bu surenin büyük bir bölümünde, kendilerine gönderilen
peygamberlerin "uyarılarını yalanlayan" Nuh, Ad, Semud ve Lut
halkının, Firavun ve çevresinin başlarına gelen yıkımlar anlatılır.
Aynı zamanda birinci ayette kıyamet vakti ile ilgili çok önemli bir
haber verilir:
(Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed b.
Resul el-Hüseyni el-Berzenci, Pamuk Yayıncılık,
İstanbul, 2002, s. 299)
(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu,
el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi.
(Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu'l-İlel, sh. 89)
Bu ümmetin ömrü bin seneyi geçecek, fakat bin beş yüz
seneyi aşmayacaktır..
"Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek."
Saat (kıyamet saati) yakınlaştı ve
Ay yarıldı. (Kamer Suresi, 1)
Ayette kullanılan "yarmak"
fiilinin Arapça karşılığı "şak-
ka"dır. Bu kelimenin Arap-
ça'da farklı anlamları bu-
lunmaktadır. Bazı Kuran
tefsirlerinde "ikiye yarıl-
mak" manası tercih edilmekte-
dir. Bununla birlikte, "şakka" kelimesi Arapça'da
"toprağı sürme, toprağı kazma" anlamlarında kullanılmaktadır.
İkinci anlamına örnek olarak, Abese Suresi'nin 26. ayetinde ge-
çen kullanımını verebiliriz:
Biz, şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık. Sonra yeri yardıkça yar-
dık. Böylece onda taneler bitirdik, üzümler, yoncalar, zeytin-
ler, hurmalar. (Abese Suresi, 25-29)
Açıkça görüldüğü gibi, bu ayetteki "şakka" ifadesi "yerin ikiye
yarılması" manasında değil, "çeşitli bitkilerin yetişmesi için toprağın
sürülerek yarılması" anlamında kullanılmıştır. İşte tam bu noktada,
1969 yılına geri döndüğümüzde Kuran'ın çok büyük bir mucizesiyle
karşılaşmaktayız. Kamer Suresi'nde on dört yüzyıl öncesinden haber
verilen ayet, 20 Temmuz 1969'da Ay yüzeyinde yapılan çalışmalar
ile gerçekleşmiştir. Amerikalı astronotların Ay'a ayak basarak, Ay
toprağı üzerinde bilimsel araştırmalar yapmaları, taş ve toprak ör-
nekleri toplamaları ayın yarılması ayetindeki ifadelere tam olarak
uymaktadır.
Astronotlar Ay yüzeyinde bulundukları süre boyunca bilimsel
çalışma ve deneyler yapmışlar, 22 kilogram ağırlığında taş ve toprak
örneği toplamışlardır. Bu numuneler daha sonra büyük bir ilgi oda-
ğı olmuştur. NASA'nın raporlarında halkın örneklere gösterdiği ala-
45
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Kıyamet Alametleri
46
kanın, muhtemelen 20. yüzyıldaki diğer uzay araştırmalarının
topladığı ilginin üstünde olduğu belirtilmiştir.2
Bununla birlikte 2009 yılının Ekim ayı içerisinde de ayette bildi-
rilen bu olaya işaret eden bir gelişme daha yaşanmıştır. Ay'da su ara-
maları yapan NASA, Ay'ı bombalamış ve 9000km'lik hızla gerçekle-
şen bu çarpmanın etkisiyle 350 ton ağırılında bir toz bulutu oluş-
muştur. Yani, Ay'ın yüzeyi bir kez daha yarılmıştır. Ayette haber ve-
rildiği gibi "Saat'in" yani Hz. İsa (as)'ın gelişinin, Hz. Mehdi (as)'ın zu-
hurunun, Dabbetü’l-Arz’ın çıkışının, kıyametin kopmasının yaklaştı-
ğı vakitte Ay yarılmıştır. Görüldüğü gibi bu ayette, Peygamber Efen-
dimiz (sav)’in Allah'ın takdiriyle gösterttiği Ay’ın yarılması mucize-
sinin dışında söz konusu olaylara da işaret edilmektedir.
Şunu da belirtelim ki, sözü edilen alameti haber veren ayetle-
rin devamında çok önemli bir ihtar vardır. Bu ayetlerde, Allah Ka-
tından gelen işaretlerin insanları gaflet ve hatalarından döndüre-
cek büyük fırsatlar olduğu, bu uyarıları gördükleri halde yalanla-
yanların "ne tanınmış-ne görülmüş" bir gün olarak tanıtılan kıya-
met günü diriltildiklerinde pişman olacakları hatırlatılmaktadır:
Saat (kıyamet saati) yakınlaştı ve Ay yarıldı. Onlar bir ayet
(mucize) görseler, sırt çevirirler ve "(Bu) süregelen bir bü-
yüdür" derler. Yalanladılar ve kendi hevalarına (istek ve
tutkularına) uydular; oysa her iş 'sonunda kendi amacına
varıp karar kılacaktır.' Andolsun, onlara (kendilerini şirk-
ten ve bozulmalardan) caydırıp vazgeçirtecek nice haberler
geldi. (Ki her biri) Doruğunda-olgunlaşmış hikmettir. Fa-
kat uyarmalar bir yarar sağlamıyor. Öyleyse sen onlardan
yüz çevir. O çağrıcının 'ne tanınmış, ne görülmüş' bir şeye
çağıracağı gün… Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş ola-
rak', sanki yayılan çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.
Boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken, ka-
firler derler ki: "Bu, zorlu bir gün". (Kamer Suresi, 1-8)
Sabah Gazetesi, 01 Eylül 2007
Hürriyet Gazetesi, 19 Ekim 2009
Akşam Gazetesi, 10 Ekim 2009
Habertürk, 19 Haziran 2009
2.
Bölüm
49
Harun Yahya (Adnan Oktar)
n dört yüzyıl önce Peygamberimiz Hz. Muhammed
(sav), kıyamet ile ilgili bazı gaybi bilgileri ve bunlara
dayalı düşüncelerini kendisiyle birlikte olan Müslü-
manlara aktarmıştır. Bu değerli sözler nesilden nesile geçmiş, ha-
dis kitapları ve İslam alimlerinin eserleriyle günümüze ulaşmıştır.
Elinizdeki kitabın ilerleyen bölümlerinde kullanılan hadisler de
Peygamberimiz (sav) tarafından işte bu anlamda söylenmiş haber-
leri içermektedir. Bu hadislerin sahih, yani güvenilir ve doğru ol-
duğunun en önemli ispatlarından biri ise, söz konusu hadislerde
haber verilen tüm alametlerin Hicri 1400'ün başından itibaren son
30 yıl içerisinde arka arkaya gerçekleşmiş olmasıdır. Hadislerdeki
olayların tahakkuku, bu hadislerin doğruluğunun teyitidir.
Şunu da açıklamak gerekir ki, hadislerde bildirilen işaretlerin
bir kısmı 1400 yıllık İslam tarihinin herhangi bir döneminde, dün-
yanın belirli bir bölgesinde, belirli bir oranda görülmüş olabilir.
Böyle bir durum o dönemin Ahir Zaman olduğunu göstermez. Zi-
ra bir devrin Ahir Zaman olarak nitelendirilmesi için kıyamet ala-
metlerinin tümünün aynı çağda, birbirlerini izleyerek gerçekleş-
mesi gerekmektedir. Bu durum bir hadiste şöyle ifade edilmiştir:
Yukarıdaki bilgi ışığında Ahir Zaman hadisleri incelendiğin-
de hayret verici bir sonuç meydana çıkmaktadır. Peygamberimiz
(sav)'in yüzyıllar önce ayrıntılarıyla açıkladığı işaretler yeryüzü-
nün hemen hemen her köşesinde, birbiri ardınca ve tam anlamıy-
la belirtildiği biçimde içinde bulunduğumuz çağda yaşanmakta-
O
Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir.
Bir dizideki boncukların art arda kopması gibi.
Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167
Kıyamet Alametleri
50
dır. Hadisler sanki zamanımızın eksiksiz bir portresini çizmekte-
dir. Elbette bu, derin düşünülmesi gereken son derece mucizevi
bir olaydır. Gerçekleşen her alamet insanlara, Allah'ın huzurunda
hesap verecekleri kıyamet gününün çok yaklaşmış olduğunu ve
bir an önce Kuran ahlakını hayata geçirmelerinin önemini bir kez
daha hatırlatmaktadır. Bu açık gerçeğe rağmen, Hz. İsa (as)'ın bu
yüzyılda gelmeyeceğini, Hz. Mehdi (as)'ın bu yüzyılda zuhur et-
meyeceğini, İslam'ın bu yüzyılda yeryüzüne hakim olmayacağını
söyleyenler ise büyük bir yanılgı içindedirler. Bu kimselerin yan-
lış bakış açısına göre son 30 yıl içinde gerçekleşen ve gerçekleşme-
ye devam 200'den fazla alametin aynı şekilde, tekrar, arka arkaya,
yeniden gerçekleşmesi gerekmektedir. Şüphesiz bu samimi ve
gerçekçi bir iddia değildir. Akılcı ve samimi olan tutum ise, Hz.
İsa (as)'ın gelişinin ve Hz. Mehdi (as)'ın zuhurunun, yani kıyame-
tin yaklaştığının alameti olan yüzlerce olayın içinde bulunduğu-
muz bu yüzyılda gerçekleşmiş olduğunu görmek ve bu kutlu dö-
nemde yaşıyor olmanın sevincini ve coşkusunu hissetmektir.
Kitabın bu bölümünde Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği
kıyamet alametlerinden sadece bir kısmına yer verilmiştir.
(Konuyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler
www.hazretimehdi.com adresinden faydalanabilirler.)
Kıyamet Alametleri
52
Savaşlar ve Anarşi
Peygamberimiz (sav) Ahir Zaman'ın özelliklerini anlattığı bir
hadisinde şunları haber vermiştir:
"Hercü merc" kelimesinin sözlüklerdeki karşılığı "darmada-
ğınıklık, karmakarışıklık" anlamlarıdır ve hadiste bu durumun be-
lirli bir bölge ile sınırlı kalmayıp, dünyanın her tarafına yayılacağı
belirtilmektedir. Yolların kesilmesi ve bir kısım insanların diğerle-
rine saldırmaları da hadiste işaret edilen çağın belirtileri arasında
sayılmaktadır.
Başka bir hadiste de yukarıdaki olay benzer şekilde yer almak-
tadır. "Kıyamet yaklaşır… herc çoğalır" diyen Peygamberimiz
(sav)'e "herc"in ne olduğu sorulmuş, O da "herc öldürmelerdir" ya-
nıtını vermiştir. (Kur'an ve Sünnette Kıyamet ve Ahiret, s.172 )
Peygamberimiz (sav)'den bu konu hakkında bizlere ulaşan
diğer hadisler de şunlardır:
Yukarıdaki hadislerin incelenmesi bizleri önemli bir sonuca
Dünya hercü merc içinde kaldığında, fitneler zuhur
ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazılarına
hücum ettiğinde…
Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet-Ahiret ve
Ahirzaman Alametleri, s. 454
Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmaya-
caktır… Ölümler ve katliamlar yaygın hale gelecek…
Kıyametin hemen yakınında anarşi ve
kargaşa günleri vardır.
Suyuti, Cami'üs Sagir, 3/211; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/492
Camiü's-Sagir, 3:211, Müsned, 2:492, 4:391, 392
götürmektedir. Peygamberimiz (sav), sözünü ettiği çarpışmalar,
kargaşa ve katliamlar ile tüm yeryüzünü kaplayan savaşları ve te-
rör eylemlerini tasvir etmekte, bu olayların da bir kıyamet alame-
ti olduğunu belirtmektedir.
Geride kalan on dört asırlık döneme baktığımızda görürüz
ki, 20. yüzyıldan önceki savaşlar bölgesel kalmışlardır. Tüm dün-
ya halklarını, siyasi mekanizmalarını, ekonomilerini, sosyal yapı-
larını etkileyen savaşlar ise yakın geçmişte yaşanan iki dünya sa-
vaşı olmuştur. I. Dünya Savaşı'nda 20 milyondan, II. Dünya Sava-
şı'nda da 50 milyondan fazla insan ölmüştür. II. Dünya Savaşı'nın
aynı zamanda, tarihin en kanlı, en büyük ve en yıkıcı savaşı oldu-
ğu bilinen bir gerçektir.
Çağımızın modern savaş teknolojisi, nükleer, biyolojik ve kim-
yasal silahları savaşların etkilerini tarihte görülmemiş boyutlara
taşımıştır. Hatta geliştirilen kitle imha silahları nedeniyle dünya-
nın üçüncü bir dünya savaşını kaldıramayacağı da genel kabul
görmüştür.
II. Dünya Savaşı sonrasındaki Soğuk Savaş, Kore Savaşı, Vi-
etnam Savaşı, Arap-İsrail Savaşları, İran-Irak Savaşı ve Körfez Sa-
vaşı çağımızın en önemli olayları arasındadır. Bölgesel savaşlar,
çatışmalar ve iç savaşlar aynı anda dünyanın birçok bölgesinde yı-
kıcı sonuçlara neden olmaktadır. Bosna, Filistin, Çeçenistan, Afga-
nistan, Keşmir ve daha pek çok yerde yaşanan sorunlar insanlığı
etkilemeye devam etmektedir.
Savaşlar kadar tüm dünya insanlarını ilgilendiren diğer bir
"kargaşa" konusu da uluslararası ve organize terör olaylarıdır.
Boston Üniversitesi'nden Prof. Vojtech Mastny'nin belirttiği gibi,
terör olayları 20. yüzyılın ortalarından sonra kat kat artmıştır.4
Gerçekte terörizmin 20. yüzyıla has bir olgu olduğunu söylemek
Milli Gazete, 28 Mayıs 2001
Gözcü, 12 Mart 2001
Radikal,29Mart2001
Aksiyon,6Mayıs2001
GerçekHayat,2-8Şubat2001
Akit,2Mart2001YeniŞafak,15Ağustos2001
Mag, Ocak 2000
Cumhuriyet, 27 Ocak 2001
Peygamberimiz (sav) hadislerinde yeryüzünü kaplayan savaşları ve terör eylemlerini tas-
vir etmekte ve bu olayların da kıyamet alameti olduğunu belirtmektedir. Nitekim dünyanın
dört bir yanında çatışmalar, bölgesel ve iç savaşlar durmak bilmeksizin devam etmektedir.
Bir yanda dünyanın pek çok ülkesi kendi
vatandaşlarının sebep olduğu terör ile uğ-
raşıyor. Öte yanda Çeçenistan'da olduğu
gibi toplu mezarlar bulunuyor (yanda),
yaşlılar, bebekler, çocuklar, kadınlar ezi-
yet görüyor. Tüm dünyayı ilgilendiren te-
rör ve kargaşa ortamı her insanın düşün-
mesi gereken ve içinde bulunduğumuz
çağda tam anlamıyla yaşanan kıyamet
işaretlerindendir. Hadislerde haber veri-
len bu olaylar tüm insanların düşünmesi
ve ibret alması için birer vesiledir.
Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde yer alan ve günü-
müz için işaret olan haberlerin gerçekleşiyor olması, tüm dün-
yada yaşanan bu gibi görüntüler insanların bir an önce Kuran
ahlakını yaşamaları için yapılan önemli birer uyarıdır.
bile mümkündür. Irkçılık, komünizm ve benzeri ideolojik amaç-
larla ya da etnik iddialarla ortaya çıkan örgütler, gelişen teknolo-
jinin de yardımıyla kanlı eylemler yapmışlardır.
Dünyamızın yakın tarihindeki terör eylemleri zaman zaman
büyük kaos ortamlarına zemin hazırlamıştır. Tüm Müslümanların
şiddetle kınadığı vakalarda çok kan dökülmüş, sayısız insan ölmüş
veya sakat kalmıştır. Ancak insanlık hala bu olaylardan hissesine
düşen dersi almış değildir. Terör dünyanın birçok bölgesinde, öl-
dürücü anarşik olaylara neden olmaya devam etmektedir.
Konuyla ilgili ayetlerde de çıkarmamız istenen dersler yer al-
maktadır. Rum Suresi'nde insanların yaptıkları şeyler dolayısıyla
yeryüzünde karışıklıkların ortaya çıktığı şöyle bildirilmektedir:
İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve
denizde fesad (karışıklık, kötülük) ortaya çıktı. Umulur ki
dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını ken-
dilerine taddırmaktadır. (Rum Suresi, 41)
Cumhuriyet, 9 Temmuz 2001
Cumhuriyet,16Temmuz2001
MilliGazete,14Temmuz2001
Cumhuriyet, 16 Temmuz 2001
Allah ayetlerinde insanların kendi ellerinin önden sundukları nedeniyle kötülüklerin
çıktığını haber vermiştir. Bugün dünyanın içinde bulunduğu durum ayetin tecellisidir.
Rusya
Kazakistan
Amerika
Kanada
Çin
Hindistan
Bangladeş
Kamboçya
Filipinler
Japonya
Malezya
Pakistan
Keşmir
Moğolistan
Sudan
Mozambik
Batı Sahra
Endonezya
Sri Lanka
Kenya
Etiyopya
Zaire
Angola
Namibya
İtalya
Cezayir
Fransa
İngiltere
İrlanda
İspanya
Zimbabwe
Portekiz
Almanya
Brezilya
Arjantin
Uruguay
Bolivya
Kolombiya
Şili
Peru
Honduras
NikaraguaEl Salvador
Güney
Afrika
Meksika
20. yüzyılda görülen terö-
rist olaylar
marksist terör
marksist-terörist ayaklanmalar
diğer terörist gruplar
Tüm insanların şu an dünyanın içinde bulun-
duğu durumu, yaşanan kargaşaları düşünmesi
ve ibret alması hatalardan dönülmesi için
önemli bir aşama olacaktır.
Şunu da eklemek gerekir ki, ayette önemli bir hatırlatma ya-
pılmaktadır. İnsanların yaptıkları yanlışlardan kaynaklanan acı ve
üzüntüler, onları hatalarından döndürmesi için birer fırsat mahi-
yetindedir.
Kısacası, "dünyanın hercü merc içinde kaldığı" dönem içinde
bulunduğumuz çağda tam anlamıyla yaşanmış ve neticede bir kı-
yamet işareti daha bu şekilde tecelli etmiştir. Aynı zamanda bu
işaret, insanlara bir an önce Kuran ahlakını yaşamaları için yapı-
lan önemli bir uyarı olmuştur.
Büyük Şehirlerin Yok Olması:
Savaşlar ve Afetler
Peygamberimiz (sav)'in Ahir Zaman'la ilgili verdiği haberler-
den birisi de şu şekildedir:
Hadiste belirtilen büyük şehirlerin helak oluşu, savaşlar ve
çeşitli doğal afetler sonucunda meydana gelen yıkımları akla ge-
tirmektedir. Yakın geçmişte geliştirilen nükleer silahlar, uçaklar,
bombalar, füzeler ve benzeri çağdaş silahların savaşlarda kullanıl-
ması büyük tahribata neden olmuştur. Bu korkunç silahlar tarih-
teki benzerleriyle kıyaslanmayacak düzeyde yıkımlara yol açmış-
tır. Elbette hedef konumundaki "büyük şehirler" de bu yıkımlar-
dan birinci derecede etkilenen yerler olmuştur. II. Dünya Sava-
şı'nın benzersiz sonuçları buna bir örnek olarak verilebilir. Dünya
tarihinin en büyük savaşında, atom bombasının kullanılmasıyla
61
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Büyük şehirler dün sanki yokmuş gibi helak olur.
Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 38
Hiroşima ve Nagasaki tamamen yerle bir olmuştur. Avrupa'nın
başkentleri ve önemli şehirleri de ağır bombardımanlar neticesin-
de büyük ölçüde yıkılmıştır. Britannica Ansiklopedisi II. Dünya Sa-
vaşı'nın Avrupa şehirlerinde neden olduğu hasarı şöyle anlatır:
Meydana gelen tahribat Avrupa'nın büyük bölümünü ayın
yüzeyine dönüştürmüştü: Şehirler bombardımanlar sonu-
cunda harap oldu, sayfiye yerleri kavruldu ve simsiyah oldu,
yollar bombaların açtığı çukurlarla kaplandı, demiryolları
kullanılamaz hale geldi, köprüler yıkıldı, limanlar batık ge-
milerle doldu. Savaş sonrası Almanya'nın Amerikan Bölgesi
askeri valisi General Lucius D. Clay'in dediği gibi, "Berlin
sanki ölülerin şehri gibiydi."5
Kısacası, II. Dünya Savaşı'nın tarihte benzeri görülmeyen ge-
nişlikteki tahribatı hadisin işaret ettiği olayla birebir uyuşmaktadır.
"Şehirlerin yok olmasına" neden olan bir diğer etken de doğal
afetlerdir. Doğal afetlerin içinde bulunduğumuz çağda hem sayı-
sal hem de büyüklük olarak arttığı istatistiksel bir gerçektir. Son
on yılda baş gösteren iklim değişikliklerinin yol açtığı felaketler
bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Sanayi, zararlı ve is-
tenmeyen bir yan ürün olan küresel ısınmaya sebep olmakta, gi-
Kıyamet Alametleri
62
Hadislerde Ahir Zaman'da büyük şehirlerin dün yokmuş gi-
bi olacakları haber verilir. Geçtiğimiz yüzyıl yok olan şehir-
lerle doludur. Atom bombasından sonra Hiroşima (üstte) ve
Çeçen şehirleri (yanda) buna sadece iki örnektir.
20. yüzyıl için en çok kullanılan tanımlama
"felaketler yüzyılı"dır. Gerek depremler,
kasırgalar ya da seller gibi doğal afetler,
gerek iç savaşlar ve çatışmalar, gerekse de
büyük deniz ya da uçak kazaları çok sayıda
insanın ölümüne yol açmıştır. Yok olan
şehirler, tarihten silinen halklar kıyametin
hadislerde haber verilen alametlerindendir.
Akşam, 11 Eylül 2004
Cumhuriyet, 11 Şubat 2001
Uzmanlar 1998'deki
Mitch Kasırgası'nın
Orta Amerika'da şim-
diye kadar yaşanan
en kötü felaket oldu-
ğunu belirtmişlerdir.
65
Harun Yahya (Adnan Oktar)
derek ısınan dünya atmosferindeki dengeler bozulmakta ve böy-
lece iklim değişiklikleri meydana gelmektedir. 1998 yılı şimdiye
kadar kaydedilen en sıcak yıl olmuştur.6
Amerika Ulusal İklimsel
Veri Merkezi'nin kayıtlarına göre de en fazla iklimsel afet 1998'de
meydana gelmiştir.7
Örneğin gözlemciler, 1998'deki Mitch Kasır-
gası'nın Orta Amerika'nın tarihinde meydana gelen en kötü fela-
ket olduğunu belirtmişlerdir.8
2006 yılında meydan gelen Katrina
Kasırgası, New Orleans şehrinin neredeyse tamamının suların al-
tına gömülüp yere batmasına neden olmuştur.
Son yıllardaki kasırga, fırtına, tayfun ve hortum gibi felaket-
ler başta Amerika kıtası olmak üzere dünyanın birçok yerinde yı-
kıcı zarara neden olmuştur. Bunlara ek olarak seller de bazı yerle-
şim merkezlerinin sular ve çamur altında kalmasına yol açmıştır.
Ayrıca depremler, volkanlar ve tsunami dalgalarının yaptığı bü-
yük tahribatlar da unutulmamıştır. Sonuç olarak, tüm bu afetlerin
"büyük şehirlerde" sebep olduğu yıkımlar önemli birer işaret ol-
muşlardır.
Geçtiğimiz asır dünya-
ya sayısız felaket getir-
miştir. Pek çok ülkede
yıkıcı olaylar baş gös-
termiş, milyonlarca in-
san bu felaketlerde ya-
şamını yitirmiştir. Bu
olaylar, hadislerde dik-
kat çekilen Ahir Zaman
olaylarıyla büyük bir pa-
ralellik göstermektedir.
İnsanların artık bu du-
rumdan ibret alarak Ku-
ran ahlakına yönelmele-
ri şarttır.
Teknolojik imkanlara ya da alı-
nan tedbirlere rağmen engelle-
nemeyen doğal afetler insa-
noğlunun gerçekte ne kadar
aciz olduğunu göstermektedir.
Depremler, çamur selleri, ya-
nardağ patlamaları, sel fela-
ketleri gibi afetlerin özellikle
büyük şehirlerdeki yıkımları
önemli birer işarettir.
27 Aralık 2004 Sabah Gazetesi
06 Mayıs 2008 Sabah Gazetesi
30 Ağustos
2005 Hürriyet
Gazetesi
Depremler
Hiç şüphesiz tarih boyunca çok az doğa olayı depremler ka-
dar insanlığı etkilemiştir. Her an, her yerde meydana gelebilen
depremler yüzyıllar boyunca çok sayıda kişinin ölümüne ve astro-
nomik boyutlarda maddi zarara yol açmış, bu özellikleri nedeniy-
le insanlar için korku kaynağı olmuştur. 20. ve 21. yüzyılın tekno-
lojik koşulları bile depremlerin verdiği hasarı ancak belirli ölçüler-
de engelleyebilmiştir.
Teknolojinin, kendilerine doğaya hükmetme olanağı sağlaya-
cağı hayaline kapılan bazı insanlara ise 1995 Kobe depremi anlam-
lı bir ders vermiştir. Hatırlanacağı gibi, Japonya'nın büyük en-
düstri ve ulaşım merkezinde yaşanan deprem hiç
beklenmedik bir anda meydana gel-
miştir. Bu deprem sadece 20 saniye
sürmesine rağmen, Time dergisinde
belirtildiğine göre, 100 milyar dolar
civarında zarara neden olmuştur.9
ABD Jeolojik Araştırma Kurumu
(USGS)'nun raporlarına göre ise 1556-
1975 arasında 5.0 ve daha büyük şid-
detteki depremlerin sayısı sadece
110'dur. 1980-2003 yılları arasında sa-
dece 23 sene içinde meydana gelen
büyük şiddetteki depremlerin sayı-
sı ise 1685'tir. Görüldüğü gibi, geç-
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Ahir
Zaman'da vuku bulacak depremlerin çok-
luğuna da dikkat çekilmiştir. Son yıllarda
sık sık meydana gelen depremler, dünya
kamuoyunun gündeminde ilk sıralarda
yer almaktadır.
miş yıllarda deprem sayısının çok az iken, Hicri 1400 yılının ba-
şından itibaren depremler armıştır.
Son birkaç yıl içinde meydana gelen büyük ve sürekli dep-
remler, dünya kamuoyunun gündeminde devamlı olarak ilk sıra-
larda yer almaktadır. Amerikan Ulusal Deprem Enformasyon
Merkezi verilerine bakılırsa 1999 yılında, yeryüzünde 20.832 dep-
rem meydana gelmiştir. Bu depremlerde tahmini olarak 22.711 in-
san hayatını kaybetmiştir.10
Son otuz yılda dünyada gerçekleşen depremlerden
birkaçı şöyledir:
28 Temmuz 1976’da Çin’de 7.8 büyüklüğündeki deprem
oldu. 242 bin kişi hayatını kaybetti ve 164 bin kişi yaralandı.
7 Aralık 1988’de Ermenistan’da meydana gelen depremde
20.000 kişi hayatını kaybetti, 500.000 kişi de evsiz kaldı.
20 Haziran 1990’da İran’da yaşanan 7.7 büyüklüğündeki
depremde 40 bin kişi öldü, 100 bin kişi yaralandı.
1995 yılındaki Kobe Depremi, 20 saniye sürmesine rağ-
men 100 milyar dolar civarında zarar oldu.
Hindistan’da 26 Ocak 2001'de yaşanan 6.7 şiddetindeki
depremde 25 bin kişi hayatını kaybetti, 166 bin kişi yaralandı.
26 Aralık 2003’de İran’da meydana gelen 6.7 büyüklü-
ğündeki depremde 31 bin 884 kişi hayatını kaybetti, 18 bin kişi ya-
ralandı.
26 Aralık 2004’te Endonezya’da, 9.0 büyüklüğündeki dep-
rem sonucu oluşan tsunamide 300 bin kişi hayatını kaybetti.
8 Ekim 2005’de Pakistan’da gerçekleşen 7.6 şiddetindeki
depremde yaklaşık 100 bin kişi hayatını kaybetti.
Kıyamet Alametleri
68
Tüm bu vakalar Peygamberimiz (sav)'in 1400 yıl önce söyle-
diği şu sözleri akıllara getirmektedir:
Kuran'da da deprem ile kıyamet arasındaki ilişkiyi işaret
eden ayetler bulunmaktadır. Kuran'ın 99. Suresi'nin adı Zelzele
(büyük sarsıntı, deprem) Suresi'dir. Sekiz ayetten oluşan bu sure-
de yerin şiddetli sarsıntısı tasvir edilmekte, bunun ardından da kı-
yamet günü insanların diriltilecekleri ve Allah'ın huzurunda he-
sap verecekleri, zerre ağırlığınca da olsa yaptıkları işlerin karşılı-
ğını alacakları anlatılmaktadır:
Kıyamet Alametleri
70
Sabah, 25 Haziran 2001
Depremler -hadislerde haber verildiği üzere- önemli kıyamet alametlerindendir.
Kıyametten önce iki büyük hadise vardır… ve sonra
da zelzeleli yıllar.
Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmaya-
caktır… depremler çoğalacak…
Ramuz-El Ehadis, 476/11
Ramuz-El Ehadis, 187/2
Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı,
Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı,
Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman,
O gün (yer) haberlerini anlatacaktır.
Çünkü senin Rabbin ona vahyetmiştir.
O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye bölük
bölük fırlayıp-çıkarlar.
Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. Artık
kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.
(Zelzele Suresi, 1-8)
71
Harun Yahya (Adnan Oktar)
2010 yılının ilk aylarında art arda meydana gelen 7
büyüklüğündeki Haiti depremi (üstte) ve 8.8 şiddetin-
deki Şili depremi (solda).
Pakistan depremi
Fakirlik
Bilindiği gibi, fakirlik, düşük gelir düzeyi nedeniyle insanın
beslenme, barınma, kıyafet, sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçla-
rından yoksun kalmasıdır. İleri teknolojik olanaklara rağmen fa-
kirlik, günümüz dünyasının önündeki başlıca sorunlardan biridir.
Halen Afrika, Asya, Güney Amerika ve Doğu Avrupa'da pek çok
insan her gün açlıkla içiçe yaşamaktadır. Sömürgecilik ve vahşi
kapitalizm dünyadaki gelir dağılımının geri kalmış ve gelişmekte
olan ülkeler aleyhine bozulmasına neden olmuştur. Dünyada az
sayıdaki mutlu azınlık ihtiyaçlarından fazlasına sahip iken fakirlik
ve yoksulluğun getirdiği sorunlarla mücadele eden önemli sayıda
insan bulunmaktadır.
Günümüzün ileri teknolojik ola-
naklarına rağmen fakirlik hala dün-
yanın en büyük sorunlarından biri-
dir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Ta-
rım Örgütü'nün (FAO) 2000 yılı ra-
poruna göre, 826 milyon insan ye-
tersiz beslenmektedir.
Günümüzde dünya genelinde fakirlik çok ciddi boyutlara
ulaşmış durumdadır. UNICEF'in son raporları göz önünde tutu-
lursa, dünya nüfusunun dörtte biri "tasavvur edilemez sıkıntı ve
yokluk koşullarında" yaşamaktadır.11
Bir milyar üç yüz milyon ki-
şi günde 1 dolar, üç milyar kişi de günde 2 dolar ile geçinmekte-
dir.12
Yaklaşık bir milyar üç yüz milyon insan temiz sudan, iki mil-
yar altı yüz milyon insan temel sağlık hizmetlerinden yoksundur.13
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) 2000 yı-
lı raporuna göre, 826 milyon insan yetersiz beslenmektedir. Diğer
bir ifadeyle her altı kişiden biri açlık çekmektedir.14
Kıyamet Alametleri
74
Akit, 22 Şubat 2000
YeniBinyıl,23Haziran2000
Yeni Mesaj, 10 Kasım 2000
Hürses,Sayı:7810
YeniBinyıl,21Temmuz2000
Fakir-zengin ayrımına
yol açan sosyal ada-
letsizliğin temel nede-
ni elbette Kuran ahla-
kının yaşanmamasıdır.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik de son birkaç
on yıl içinde aşırı derecede, düşünülenin çok öte-
sinde büyümüştür. Birleşmiş Milletler kaynakları
göstermektedir ki 1960'da dünya nüfusunun en fa-
kir %20'si ile en zengin %20'si arasındaki gelir ora-
nı 1'e 30 iken, 1995'te 1'e 82 olmuştur.15
Sosyal ada-
letteki çöküşe bir örnek de dünyanın en zengin 225
Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar,Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar,
yakınlara, yoksullara ve Allahyakınlara, yoksullara ve Allah
yolunda hicret edenlere vermekteyolunda hicret edenlere vermekte
eksiltme yapmasınlar, affetsinlereksiltme yapmasınlar, affetsinler
ve hoşgörsünler. Allah'ın sizive hoşgörsünler. Allah'ın sizi
bağışlamasını sevmez misiniz?bağışlamasını sevmez misiniz?
Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
(Nur Suresi, 22)(Nur Suresi, 22)
şahsının servetinin dünya nüfusunun %47'sinin senelik gelirine
eşit hale gelmesidir.16
İstatistiklerin ortaya koyduğu bu güncel veriler aynı zaman-
da, Peygamberimiz (sav)'in sözünü ettiği fakirliğin artacağı haberi-
nin de göstergeleridir. Ahir Zaman'ın ilk döneminin belirtileri olan
fakirlik ve açlık hadislerde şöyle bildirilmiştir:
Kıyamet Alametleri
76
Fakirliğin artması ve insanlar arasındaki sosyal uçurumun giderek
büyümesi Ahir Zaman'ın ilk döneminin belirtilerindendir.
Rusya
Amerika
Kanada
Çin
Hindistan
İran
Mısır
Sudan
Tanzanya
Madagaskar
Endonezya
Kenya
Çad
İtalya
Nijerya
Mali
Cezayir
İspanya
Fransa
İngiltere
Brezilya
Arjantin
Peru
Güney
Afrika
Libya
Türkiye
Suudi
Arabistan
Zengin-Fakir
Kişi başına düşen gelir miktarı
1.250 $'dan az
1.250-5.500 $
5.500-22.000 $
22.000-35.500 $
35.500 $ üstü
Bilgi yok
Meksika
Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak.
Fakirler çoğalacak.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 455
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 440
Peygamberimiz (sav)'in işaret ettiği dönemin günümüz ko-
şullarını tasvir ettiği açıktır. Geçmiş yüzyıllara bakıldığında ku-
raklık, savaşlar veya felaketler gibi nedenlerle zorluk ve sıkıntılar
yaşandığı fakat bunların geçici ve bölgesel boyutlarda kaldığı gö-
rülmektedir. Oysa içinde bulunduğumuz çağda yaşanan fakirlik
ve geçim zorlukları kalıcı, düzenli ve büyük ölçekli bir yapı taşı-
maktadır.
Şüphesiz Rabbimiz sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir; in-
sanlara zulmedici değildir. Ancak insanlar yaptıkları kötülük ve
nankörlükler nedeniyle yoksulluk ve sıkıntılara zemin hazırla-
maktadırlar. Elbette böyle haksız ve üzücü durumlar dini, ahlaki
ve vicdani değerlerden yoksun, bencillik ve çıkar ilişkileri üzerine
kurulu bir dünya düzeninin kaçınılmaz sonucudur.
Ekonomik Kriz
Kıyamet Alametlerindendir
2007 yılında başlayan, 2008 ve 2009 yılında şiddetini artıran
ve 2014 yılına kadar sürmesi beklenilen ekonomik kriz de Pey-
gamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği alametlerden biridir.
Yüzbinlerce insanın işsiz kalmasına, fakirliğin doruğa tırmanma-
sına, yüzlerce şirketin hatta ülkelerin batmasına sebep olan bu
krizle ilgili hadislerden bazıları şunlardır:
77
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Çarşı ve pazarların tekarubu kıyamet alametlerinden-
dir. Dedim ki "Pazarların tekarubu ne demektir?"
Şunlardır: "Herkesin az kazançtan yakınması..."
(İbni Merduveyh Ebu Hüreyre (ra)dan...)
(Kıyamet Alametleri, Pamuk yayınları, s. 146)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)
Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)

More Related Content

What's hot

Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Sakın unutmayın. turkish (türkçe)
Sakın unutmayın. turkish (türkçe)Sakın unutmayın. turkish (türkçe)
Sakın unutmayın. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kuran mucizeleri cilt 2. turkish (türkçe)
Kuran mucizeleri cilt 2. turkish (türkçe)Kuran mucizeleri cilt 2. turkish (türkçe)
Kuran mucizeleri cilt 2. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Hayalin diğer adı. madde. turkish (türkçe)
Hayalin diğer adı. madde. turkish (türkçe)Hayalin diğer adı. madde. turkish (türkçe)
Hayalin diğer adı. madde. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Evrim aldatmacası. turkish (türkçe)
Evrim aldatmacası. turkish (türkçe)Evrim aldatmacası. turkish (türkçe)
Evrim aldatmacası. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Darwinist propaganda yöntemleri. turkish (türkçe)
Darwinist propaganda yöntemleri. turkish (türkçe)Darwinist propaganda yöntemleri. turkish (türkçe)
Darwinist propaganda yöntemleri. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Gözardı edilen kuran hükümleri. turkish (türkçe)
Gözardı edilen kuran hükümleri. turkish (türkçe)Gözardı edilen kuran hükümleri. turkish (türkçe)
Gözardı edilen kuran hükümleri. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Hücre zarındaki mucize. turkish (türkçe)
Hücre zarındaki mucize. turkish (türkçe)Hücre zarındaki mucize. turkish (türkçe)
Hücre zarındaki mucize. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Sinsi bir tehlike gaflet. turkish (türkçe)
Sinsi bir tehlike gaflet. turkish (türkçe)Sinsi bir tehlike gaflet. turkish (türkçe)
Sinsi bir tehlike gaflet. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Sahte dünyanın acıları. turkish (türkçe)
Sahte dünyanın acıları. turkish (türkçe)Sahte dünyanın acıları. turkish (türkçe)
Sahte dünyanın acıları. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)
Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)
Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)
Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)
Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Isa mesih (a.s), hz. mehdi (a.s) ve ittihad i islam. turkish (türkçe)
Isa mesih (a.s), hz. mehdi (a.s) ve ittihad i islam. turkish (türkçe)Isa mesih (a.s), hz. mehdi (a.s) ve ittihad i islam. turkish (türkçe)
Isa mesih (a.s), hz. mehdi (a.s) ve ittihad i islam. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Samimi bir dindar atatürk. turkish (türkçe)
Samimi bir dindar atatürk. turkish (türkçe)Samimi bir dindar atatürk. turkish (türkçe)
Samimi bir dindar atatürk. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Duzenleyenler tapinakcilar ve masonlar. turkish (türkçe)
Duzenleyenler tapinakcilar ve masonlar. turkish (türkçe)Duzenleyenler tapinakcilar ve masonlar. turkish (türkçe)
Duzenleyenler tapinakcilar ve masonlar. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)
Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)
Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 

What's hot (20)

Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
Darwin dna'yı bilseydi. turkish (türkçe)
 
Sakın unutmayın. turkish (türkçe)
Sakın unutmayın. turkish (türkçe)Sakın unutmayın. turkish (türkçe)
Sakın unutmayın. turkish (türkçe)
 
Kuran mucizeleri cilt 2. turkish (türkçe)
Kuran mucizeleri cilt 2. turkish (türkçe)Kuran mucizeleri cilt 2. turkish (türkçe)
Kuran mucizeleri cilt 2. turkish (türkçe)
 
Hayalin diğer adı. madde. turkish (türkçe)
Hayalin diğer adı. madde. turkish (türkçe)Hayalin diğer adı. madde. turkish (türkçe)
Hayalin diğer adı. madde. turkish (türkçe)
 
Evrim aldatmacası. turkish (türkçe)
Evrim aldatmacası. turkish (türkçe)Evrim aldatmacası. turkish (türkçe)
Evrim aldatmacası. turkish (türkçe)
 
Darwinist propaganda yöntemleri. turkish (türkçe)
Darwinist propaganda yöntemleri. turkish (türkçe)Darwinist propaganda yöntemleri. turkish (türkçe)
Darwinist propaganda yöntemleri. turkish (türkçe)
 
Gözardı edilen kuran hükümleri. turkish (türkçe)
Gözardı edilen kuran hükümleri. turkish (türkçe)Gözardı edilen kuran hükümleri. turkish (türkçe)
Gözardı edilen kuran hükümleri. turkish (türkçe)
 
Hücre zarındaki mucize. turkish (türkçe)
Hücre zarındaki mucize. turkish (türkçe)Hücre zarındaki mucize. turkish (türkçe)
Hücre zarındaki mucize. turkish (türkçe)
 
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
Darwinizm nasıl bir açmaz. turkish (türkçe)
 
Sinsi bir tehlike gaflet. turkish (türkçe)
Sinsi bir tehlike gaflet. turkish (türkçe)Sinsi bir tehlike gaflet. turkish (türkçe)
Sinsi bir tehlike gaflet. turkish (türkçe)
 
Sahte dünyanın acıları. turkish (türkçe)
Sahte dünyanın acıları. turkish (türkçe)Sahte dünyanın acıları. turkish (türkçe)
Sahte dünyanın acıları. turkish (türkçe)
 
Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)
Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)
Zamansızlık ve kader gerçeği. turkish (türkçe)
 
Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)
Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)
Kuran'ı rehber edinmek. turkish (türkçe)
 
Isa mesih (a.s), hz. mehdi (a.s) ve ittihad i islam. turkish (türkçe)
Isa mesih (a.s), hz. mehdi (a.s) ve ittihad i islam. turkish (türkçe)Isa mesih (a.s), hz. mehdi (a.s) ve ittihad i islam. turkish (türkçe)
Isa mesih (a.s), hz. mehdi (a.s) ve ittihad i islam. turkish (türkçe)
 
Samimi bir dindar atatürk. turkish (türkçe)
Samimi bir dindar atatürk. turkish (türkçe)Samimi bir dindar atatürk. turkish (türkçe)
Samimi bir dindar atatürk. turkish (türkçe)
 
Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)Kara klan. turkish (türkçe)
Kara klan. turkish (türkçe)
 
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
Deniz altındaki muhteşem dünya. turkish (türkçe)
 
Duzenleyenler tapinakcilar ve masonlar. turkish (türkçe)
Duzenleyenler tapinakcilar ve masonlar. turkish (türkçe)Duzenleyenler tapinakcilar ve masonlar. turkish (türkçe)
Duzenleyenler tapinakcilar ve masonlar. turkish (türkçe)
 
Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)
Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)
Kuran'ın bazı sırları. turkish (türkçe)
 
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
Darwinistlerin beklediği cevaplar. turkish (türkçe)
 

Viewers also liked

Komünizm pusuda. turkish (türkçe)
Komünizm pusuda. turkish (türkçe)Komünizm pusuda. turkish (türkçe)
Komünizm pusuda. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Ahir zaman'ı bediüzzaman ile anlamak kitapçık. turkish (türkçe)
Ahir zaman'ı bediüzzaman ile anlamak kitapçık. turkish (türkçe)Ahir zaman'ı bediüzzaman ile anlamak kitapçık. turkish (türkçe)
Ahir zaman'ı bediüzzaman ile anlamak kitapçık. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Hayat boyu çalışan mucize makine, enzim. turkish (türkçe)
Hayat boyu çalışan mucize makine, enzim. turkish (türkçe)Hayat boyu çalışan mucize makine, enzim. turkish (türkçe)
Hayat boyu çalışan mucize makine, enzim. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Koku ve tat mucizesi. turkish (türkçe)
Koku ve tat mucizesi. turkish (türkçe)Koku ve tat mucizesi. turkish (türkçe)
Koku ve tat mucizesi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docxAhir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docxHarunyahyaTurkish
 
Karanlık. tehlike bağnazlık. turkish (türkçe)
Karanlık. tehlike bağnazlık. turkish (türkçe)Karanlık. tehlike bağnazlık. turkish (türkçe)
Karanlık. tehlike bağnazlık. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)
Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)
Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kuran'da yalancının yöntemleri. turkish (türkçe)
Kuran'da yalancının yöntemleri. turkish (türkçe)Kuran'da yalancının yöntemleri. turkish (türkçe)
Kuran'da yalancının yöntemleri. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kuran'da münafık karakteri. turkish (türkçe)
Kuran'da münafık karakteri. turkish (türkçe)Kuran'da münafık karakteri. turkish (türkçe)
Kuran'da münafık karakteri. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Gizli el bosna'da. turkish (türkçe)
Gizli el bosna'da. turkish (türkçe)Gizli el bosna'da. turkish (türkçe)
Gizli el bosna'da. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 

Viewers also liked (13)

Komünizm pusuda. turkish (türkçe)
Komünizm pusuda. turkish (türkçe)Komünizm pusuda. turkish (türkçe)
Komünizm pusuda. turkish (türkçe)
 
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
Kavimlerin helakı. turkish (türkçe)
 
Ahir zaman'ı bediüzzaman ile anlamak kitapçık. turkish (türkçe)
Ahir zaman'ı bediüzzaman ile anlamak kitapçık. turkish (türkçe)Ahir zaman'ı bediüzzaman ile anlamak kitapçık. turkish (türkçe)
Ahir zaman'ı bediüzzaman ile anlamak kitapçık. turkish (türkçe)
 
Hayat boyu çalışan mucize makine, enzim. turkish (türkçe)
Hayat boyu çalışan mucize makine, enzim. turkish (türkçe)Hayat boyu çalışan mucize makine, enzim. turkish (türkçe)
Hayat boyu çalışan mucize makine, enzim. turkish (türkçe)
 
Koku ve tat mucizesi. turkish (türkçe)
Koku ve tat mucizesi. turkish (türkçe)Koku ve tat mucizesi. turkish (türkçe)
Koku ve tat mucizesi. turkish (türkçe)
 
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docxAhir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
Ahir zamanin 656 alameti. turkish (türkçe) docx
 
Karanlık. tehlike bağnazlık. turkish (türkçe)
Karanlık. tehlike bağnazlık. turkish (türkçe)Karanlık. tehlike bağnazlık. turkish (türkçe)
Karanlık. tehlike bağnazlık. turkish (türkçe)
 
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
Peygamberimiz (sav) 'in dilinden hz. mehdi. kitapçık. turkish (türkçe)
 
Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)
Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)
Incil'den güzel sözler. turkish (türkçe)
 
Kuran'da yalancının yöntemleri. turkish (türkçe)
Kuran'da yalancının yöntemleri. turkish (türkçe)Kuran'da yalancının yöntemleri. turkish (türkçe)
Kuran'da yalancının yöntemleri. turkish (türkçe)
 
Kuran'da münafık karakteri. turkish (türkçe)
Kuran'da münafık karakteri. turkish (türkçe)Kuran'da münafık karakteri. turkish (türkçe)
Kuran'da münafık karakteri. turkish (türkçe)
 
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
Hayvanlarda göç mucizesi. turkish (türkçe)
 
Gizli el bosna'da. turkish (türkçe)
Gizli el bosna'da. turkish (türkçe)Gizli el bosna'da. turkish (türkçe)
Gizli el bosna'da. turkish (türkçe)
 

Similar to Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)

Kuran mucizeleri cilt 3. turkish (türkçe)
Kuran mucizeleri cilt 3. turkish (türkçe)Kuran mucizeleri cilt 3. turkish (türkçe)
Kuran mucizeleri cilt 3. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Hz. mehdi (a.s) hz. ibrahim (a.s) 'ın neslindendir. turkish (türkçe)
Hz. mehdi (a.s) hz. ibrahim (a.s) 'ın neslindendir. turkish (türkçe)Hz. mehdi (a.s) hz. ibrahim (a.s) 'ın neslindendir. turkish (türkçe)
Hz. mehdi (a.s) hz. ibrahim (a.s) 'ın neslindendir. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Yaratılış atlası cilt 2. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 2. turkish (türkçe)Yaratılış atlası cilt 2. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 2. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Müminin 24 saati. turkish (türkçe)
Müminin 24 saati. turkish (türkçe)Müminin 24 saati. turkish (türkçe)
Müminin 24 saati. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Hayatın gerçek kökeni. turkish (türkçe)
Hayatın gerçek kökeni. turkish (türkçe)Hayatın gerçek kökeni. turkish (türkçe)
Hayatın gerçek kökeni. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Allah sevgisi. turkish (türkçe)
Allah sevgisi. turkish (türkçe)Allah sevgisi. turkish (türkçe)
Allah sevgisi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)
Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)
Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 
Gelin birlik olalım. turkish (türkçe)
Gelin birlik olalım. turkish (türkçe)Gelin birlik olalım. turkish (türkçe)
Gelin birlik olalım. turkish (türkçe)HarunyahyaTurkish
 

Similar to Kıyamet alametleri. turkish (türkçe) (14)

Kuran mucizeleri cilt 3. turkish (türkçe)
Kuran mucizeleri cilt 3. turkish (türkçe)Kuran mucizeleri cilt 3. turkish (türkçe)
Kuran mucizeleri cilt 3. turkish (türkçe)
 
Hz. mehdi (a.s) hz. ibrahim (a.s) 'ın neslindendir. turkish (türkçe)
Hz. mehdi (a.s) hz. ibrahim (a.s) 'ın neslindendir. turkish (türkçe)Hz. mehdi (a.s) hz. ibrahim (a.s) 'ın neslindendir. turkish (türkçe)
Hz. mehdi (a.s) hz. ibrahim (a.s) 'ın neslindendir. turkish (türkçe)
 
Yaratılış atlası cilt 2. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 2. turkish (türkçe)Yaratılış atlası cilt 2. turkish (türkçe)
Yaratılış atlası cilt 2. turkish (türkçe)
 
Müminin 24 saati. turkish (türkçe)
Müminin 24 saati. turkish (türkçe)Müminin 24 saati. turkish (türkçe)
Müminin 24 saati. turkish (türkçe)
 
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
Molekül mucizesi. turkish (türkçe)
 
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
Evrimcilere net cevap 2. turkish (türkçe)
 
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
Bir zamanlar darwinizm. turkish (türkçe)
 
Hayatın gerçek kökeni. turkish (türkçe)
Hayatın gerçek kökeni. turkish (türkçe)Hayatın gerçek kökeni. turkish (türkçe)
Hayatın gerçek kökeni. turkish (türkçe)
 
Allah sevgisi. turkish (türkçe)
Allah sevgisi. turkish (türkçe)Allah sevgisi. turkish (türkçe)
Allah sevgisi. turkish (türkçe)
 
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
Harun yahya'nın tüm eserleri. turkish (türkçe)
 
Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)
Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)
Darwin bu gerçekleri bilmiyordu. turkish (türkçe)
 
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
Kuran ahlakında fedakarlığın önemi. turkish (türkçe)
 
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
Kuran bilgisi. turkish (türkçe)
 
Gelin birlik olalım. turkish (türkçe)
Gelin birlik olalım. turkish (türkçe)Gelin birlik olalım. turkish (türkçe)
Gelin birlik olalım. turkish (türkçe)
 

Kıyamet alametleri. turkish (türkçe)

  • 1.
  • 2.
  • 3.
  • 4. Yazar ve Eserleri Hakkında Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 yılında Ankara'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamladı. Daha sonra İstanbul Mimar Sinan Üni- versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde öğrenim gördü. 1980'li yıllardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser hazırladı. Bun- ların yanı sıra, yazarın evrimcilerin sahtekarlıklarını, iddiaları- nın geçersizliğini ve Darwinizm'in kanlı ideolojilerle olan karanlık bağlantılarını ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktadır. Harun Yahya'nın eserleri yaklaşık 40.000 resmin yer aldığı toplam 55.000 sayfalık bir külliyattır ve bu külliyat 63 farklı dile çevrilmiştir. Yazarın müstear ismi, inkarcı düşünceye karşı mücadele eden iki pey- gamberin hatıralarına hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluşturulmuştur. Yazar tarafından kitapların ka- pağında Resulullah'ın mührünün kullanılmış olmasının sembolik anla- mı ise, kitapların içeriği ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-ı Kerim'in Allah'ın son kitabı ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmasını remzetmektedir. Yazar da, yayınladığı tüm çalışmala- rında, Kuran'ı ve Resulullah'ın sünnetini kendine rehber edinmiştir. Bu suretle, inkarcı düşünce sistemlerinin tüm temel iddialarını tek tek çü- rütmeyi ve dine karşı yöneltilen itirazları tam olarak sustura- cak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'ın mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duası olarak kulla- nılmıştır. Yazarın tüm çalışmalarındaki ortak hedef, Ku- ran'ın tebliğini dünyaya ulaştırmak, böylelikle insanları Allah'ın varlığı, birliği ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düşünmeye sevk etmek ve inkarcı sistemlerin çürük temellerini ve sapkın uygulamalarını gözler önüne ser- mektir. Nitekim Harun Yahya'nın eserleri Hin-
  • 5. distan'dan Amerika'ya, İngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, İspan- ya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan İtalya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyanın daha pek çok ülkesinde beğeniyle okunmaktadır. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boşnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, Sırpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullanı- lıyor), Hausa (Afrika'da yaygın olarak kullanılıyor), Dhivehi (Mauritus'ta kullanılıyor), Danimarkaca ve İsveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt dışında geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takip edilmektedir. Dünyanın dört bir yanında olağanüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insanın iman et- mesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine vesile olmaktadır. Kitapları okuyan, ince- leyen her kişi, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlaşılır ve samimi üslubun, akılcı ve ilmi yaklaşımın farkına varmaktadır. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edile- mezlik, çürütülemezlik özellikleri taşımaktadır. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçim- de düşünen insanların, artık materyalist felsefeyi, ateizmi ve diğer sapkın görüş ve felsefele- rin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün değildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklardır, çünkü fikri dayanakları çürütülmüştür. Çağımız- daki tüm inkarcı akımlar, Harun Yahya Külliyatı karşısında fikren mağlup olmuşlardır. Kuşkusuz bu özellikler, Kuran'ın hikmet ve anlatım çarpıcılığından kaynaklanmaktadır. Yazarın kendisi bu eserlerden dolayı bir övünme içinde değildir, yalnızca Allah'ın hidaye- tine vesile olmaya niyet etmiştir. Ayrıca bu eserlerin basımında ve yayınlanmasında her- hangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir. Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, insanların görmediklerini görmelerini sağ- layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmasını teşvik etmenin de, çok önemli bir hizmet olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu değerli eserleri tanıtmak yerine, insanların zihinlerini bulandıran, fikri karmaşa meyda- na getiren, kuşku ve tereddütleri dağıtmada, imanı kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmadığı genel tecrübe ile sabit olan kitapları yaymak ise, emek ve zaman kaybına neden olacaktır. İmanı kurtarma amacından ziyade, yazarının edebi gücünü vurgulamaya yöne- lik eserlerde bu etkinin elde edilemeyeceği açıktır. Bu konuda kuşkusu olanlar varsa, Ha- run Yahya'nın eserlerinin tek amacının dinsizliği çürütmek ve Kuran ahlakını yaymak ol- duğunu, bu hizmetteki etki, başarı ve samimiyetin açıkça görüldüğünü okuyucuların genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaşaların, Müslümanların çektikleri ezi- yetlerin temel sebebi dinsizliğin fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulmanın yolu ise, din- sizliğin fikren mağlup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konması ve Kuran ahlakının, insanların kavrayıp yaşayabilecekleri şekilde anlatılmasıdır. Dünyanın günden güne daha fazla içine çekilmek istendiği zulüm, fesat ve kargaşa ortamı dikkate alındığında bu hiz- metin elden geldiğince hızlı ve etkili bir biçimde yapılması gerektiği açıktır. Aksi halde çok geç kalınabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmiş olan Harun Yahya Külliyatı, Allah'ın izniyle, 21. yüzyılda dünya insanlarını Kuran'da tarif edilen huzur ve barışa, doğruluk ve adalete, gü- zellik ve mutluluğa taşımaya bir vesile olacaktır.
  • 6.
  • 7.
  • 8. www.harunyahya.org - www.harunyahya.net www.harunyahya.tv O k u y u c u y a ● Bu kitapta ve diğer çalışmalarımızda evrim teorisinin çöküşüne özel bir yer ayrılmasının nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtarı felsefenin temelini oluşturmasıdır. Yaratılışı ve dolayısıyla Allah'ın varlığını inkar eden Darwinizm, 150 yıldır pek çok insanın imanını kaybetmesine ya da kuşkuya düşmesine neden olmuştur. Dolayısıyla bu teorinin bir aldatmaca olduğunu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlarımıza ulaştırılabilmesi ise zorunlu- dur. Kimi okuyucularımız belki tek bir kitabımızı okuma imkanı bulabilir. Bu nedenle her kitabı- mızda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayrılması uygun görülmüştür. ● Belirtilmesi gereken bir diğer husus, bu kitapların içeriği ile ilgilidir. Yazarın tüm kitaplarında ima- ni konular, Kuran ayetleri doğrultusunda anlatılmakta, insanlar Allah'ın ayetlerini öğrenmeye ve ya- şamaya davet edilmektedirler. Allah'ın ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyanın aklında hiçbir şüp- he veya soru işareti bırakmayacak şekilde açıklanmaktadır. ● Bu anlatım sırasında kullanılan samimi, sade ve akıcı üslup ise kitapların yediden yetmişe herkes tarafından rahatça anlaşılmasını sağlamaktadır. Bu etkili ve yalın anlatım sayesinde, kitaplar "bir so- lukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktadır. Dini reddetme konusunda kesin bir tavır sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlatılan gerçeklerden etkilenmekte ve anlatılanların doğru- luğunu inkar edememektedirler. ● Bu kitap ve yazarın diğer eserleri, okuyucular tarafından bizzat okunabileceği gibi, karşılıklı bir so- hbet ortamı şeklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun ki- tapları birarada okumaları, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmaları açısından yararlı olacaktır. ● Bunun yanında, sadece Allah'ın rızası için yazılmış olan bu kitapların tanınmasına ve okunmasına katkıda bulunmak da büyük bir hizmet olacaktır. Çünkü yazarın tüm kitaplarında ispat ve ikna edi- ci yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitapla- rın diğer insanlar tarafından da okunmasının teşvik edilmesidir. ● Kitapların arkasına yazarın diğer eserlerinin tanıtımlarının eklenmesinin ise önemli sebepleri vardır. Bu sayede kitabı eline alan kişi, yukarıda söz ettiğimiz özellikleri taşıyan ve okumaktan hoşlandı- ğını umduğumuz bu kitapla aynı vasıflara sahip daha birçok eser olduğunu görecektir. İmani ve si- yasi konularda yararlanabileceği zengin bir kaynak birikiminin bulunduğuna şahit olacaktır. ● Bu eserlerde, diğer bazı eserlerde görülen, yazarın şahsi kanaatlerine, şüpheli kaynaklara dayalı izahlara, mukaddesata karşı gereken adaba ve saygıya dikkat edilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, şüpheci ve ye'se sürükleyen anlatımlara rastlayamazsınız. Bu kitapta kullanılan ayetler, Ali Bulaç'ın hazırladığı "Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı" isimli mealden alınmıştır. 1. Baskı: Ağustos 2001 / 2. Baskı: Kasım 2002 / 3. Baskı: Ekim 2005 4. Baskı: Ekim 2006 /5. Baskı: Temmuz 2009 / 6. Baskı: Mart 2010 ARAŞTIRMA YAYINCILIK Talatpaşa Mah. Emirgazi Caddesi İbrahim Elmas İşmerkezi A Blok Kat 4 Okmeydanı - İstanbul / Tel: (0 212) 222 00 88 Baskı: Ertem Matbaası Nasuh Akar Mahallesi 25. Sokak No: 19 Balgat - Ankara / Tel: (0 312) 284 18 14
  • 9. Giriş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .8 Kuran'da Kıyamet Alametleri . . . . . . . . . . . . . . . .22 Kıyamet Saati Yakındır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .23 Kuran Ahlakının Tüm Dünyaya Anlatılması . . . . . . . .28 Elçiler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .29 İslam Ahlakının Dünyaya Egemen Olması . . . . . . . . . . . .31 Hz. İsa (as)'ın Yeryüzüne Dönüşü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .34 Ay'ın Yarılması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .44 Hadislerde Kıyamet Alametleri . . . . . . . . . . . . . . .48 Savaşlar ve Anarşi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .52 Büyük Şehirlerin Yok Olması: Savaşlar ve Afetler . . . . .61 Depremler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .67 Fakirlik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .72 Ahlaki Çöküş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .79 Hak Dinin ve Kuran Ahlakının Terk Edilmesi . . . . . . . . .85 Sosyal Bozulma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .93 Bilim ve Teknoloji . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .103 Hz. İsa (as) ve Sahte Peygamberler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .127 Altınçağ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .135 Altınçağ Sonrası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .139 Sonuç . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .141 Ek Bölüm: Evrim Yanılgısı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .144 İçindekiler
  • 10.
  • 11. arih boyunca pek çok insan dağların heybetli yapıla- rını, yıldızların ve Güneş'in büyüklüklerini kendi il- kel anlayışlarına göre yorumlamış; evrenin sonsuza kadar var olacağını zannetmişlerdir. Bu batıl inanış putperest ve maddeci Yunan felsefelerinin, Sümer ve Mısır sapkın dinlerinin bel kemiğini oluşturmuştur. Böyle bir inanca sahip insanların büyük bir yanılgı içinde ol- dukları bizlere Kuran'da bildirilmiştir. Allah'ın Kuran'da verdiği haberlerden biri evrenin yaratıldığı ve bir sonunun olduğu gerçe- ğidir. Tüm insanlar ve canlılar gibi evrenin de bir ölümü vardır. Milyarlarca senedir işleyen kusursuz düzen herşeyi yaratan Rab- bimizin eseridir ve bu düzen O'nun emriyle ve O'nun belirlediği bir zamanda görkemli bir şekilde son bulacaktır. Kainatın, mikroorganizmalardan insanlara kadar içindeki tüm canlılar, yıldızlar ve galaksilerle birlikte ortadan kaldırılacağı zaman ayetlerde "saat" olarak ifade edilir. Bu "saat" herhangi bir saat değildir; Kuran'da "kıyamet vakti" anlamında kullanılan be- lirli ve özel bir saattir. Kuran'da "kıyamet saati"nin geleceği haberinin yanı sıra, o zaman yaşanacak olaylar da tüm aşamalarıyla ayrıntılı olarak tas- vir edilmiştir: "Gök yarılıp-parçalandığı zaman", "Denizler tu- tuşturulduğu zaman", "Dağlar kökünden sökülüp savrulduğu zaman", "Güneş köreltildiği zaman"… İnsanların bu dehşet veri- ci felaket karşısındaki korkuları, panikleri ve şaşkınlıkları da ayet- lerde detaylı olarak anlatılmış, kaçacak veya saklanacak herhangi bir yer bulamayacakları vurgulanmıştır. Bunlardan çıkaracağımız sonuç, hiç şüphesiz kıyametin kainatın tarihinde benzeri yaşan- mayan çok büyük bir felaket olacağıdır. Kıyamet günü hakkında- ki detaylı çalışmalarımız "Kıyamet Günü" ve "Ölüm Kıyamet Cehen- 9 Harun Yahya (Adnan Oktar) T
  • 12. nem" adlı kitaplarımızda bulunmaktadır. Elinizdeki kitap ise kıya- metin yaklaşmasına doğru gerçekleşeceği bildirilen olayları konu almaktadır. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki kainatı bekleyen kaçınılmaz sonun, her dönemde merak uyandıran bir konu olduğu ayetler- den anlaşılmaktadır. Ayetlerde, insanların Peygamberimiz (sav)'e kıyamet saatinin ne zaman geleceğini sorduklarını Allah şöyle bil- dirmektedir: Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşece- ğini) sorarlar. (Araf Suresi, 187) "O ne zaman demir atacak?" diye sana kıyamet-saatini soru- yorlar. (Naziat Suresi, 42) Peygamberimiz (sav)'e bu soruya "Onun ilmi yalnızca Rab- bimin Katındadır." (Araf Suresi, 187) şeklinde cevap vermesini Allah emretmiş, böylece kıyametin zamanını sadece Kendisi'nin bildiğini ifade etmiştir. Kıyametin saati Allah'ın dilemesi dışında kimse tarafından bilinemez, ancak Peygamberimiz (sav)'in hadis- lerine ve Kuran'da yer alan işaretlere bakılıp yüzyıllık dönem ola- rak kıyametin hangi dönemde olabileceğine dair tahminde bulu- nulabilir. "İman eden hiç kimsenin kalmadığı, küfrün hakim oldu- ğu bir dönemde kıyamet kopabilir" denilebilir. Nitekim büyük Ehl-i Sünnet alimi Berzenci Hazretleri ve Suyuti Hazretleri, Pey- gamberimiz (sav)'in hadislerine dayanarak ümmetin ömrünün Hicri 1500’ü geçmeyeceğini yani 1600'leri bulmayacağını söyle- mektedirler. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de, yine hadis- lerdeki bilgilere göre, Müslümanların Hicri 1506’lara kadar Yüce Allah’ın hak üzerinde galibane olarak devam edeceklerini, Hicri 1545 (Miladi 2120) tarihinde ise kıyametin kopmasının muhtemel olacağını ifade etmektedir. Kıyamet Alametleri 10
  • 13. Ayrıca belirtmek gerekir ki, kıyamet saati hakkında bilgi ve- ren birçok ayet bulunmaktadır. Konuyla ilgili diğer ayetleri ince- lediğimizde önemli bir gerçekle karşılaşırız. Kuran'da kıyamet için bir tarih açıklanmaz, fakat kıyamet öncesinde ortaya çıkacak alametler haber verilir. Bir ayette kıyametin birçok işaretinin bu- lunduğunu Allah bize şöyle bildirir: Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelme- sinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gel- miştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşün- meleri onlara neyi sağlar? (Muhammed Suresi, 18) Bu ayette, öncelikle, geleceği bildirilen kıyametin alametleri- nin Kuran'da yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu "büyük haber"in işa- retlerini anlamak için yapmamız gereken ayetler üzerinde düşün- mektir. Aksi takdirde, ayette bildirildiği gibi, kıyamet anı geldik- ten sonra düşünmenin bir faydası olmayacaktır. Peygamberimiz (sav)'in günümüze ulaşan sözlerinin, yani hadislerinin bir bölümü de kıyamet alametleri hakkındadır. Pey- gamberimiz (sav) hadislerinde hem kıyamet işaretlerini haber ver- miş, hem de kıyametin hemen öncesindeki dönem ile ilgili detay- lı açıklamalarda bulunmuştur. Kıyamet alametlerinin ortaya çıka- cağı bu devir İslami kaynaklarda "Ahir Zaman" (Son Zaman) şek- linde isimlendirilmiştir. Ahir Zaman ve kıyamet alametleri konu- ları İslam tarihi boyunca oldukça dikkat çekmiş, İslam alimlerinin ve araştırmacıların eserlerine sık sık konu olmuştur. Yüce Allah, Kuran-ı Kerim’de İslam ahlakını yeryüzüne ha- kim kılacağını bildirmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) de, hadis- lerinde bu büyük ve kutlu olaya ahir zamanda Hz. Mehdi (as)’ın vesile olacağını haber vermiştir. Kuran ahlakının gereği olarak ve Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği gibi, İslam ahlakının hakimiye- 11 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 14. ti sevgiyle olacaktır. İslam ahlakının hakim olmasıyla yeryüzü hu- zur ve güvenliğe kavuşacak, her türlü kargaşa, çatışma, anarşi ve terör son bulacaktır. Ahir zamanın kargaşalarından ve zulümle- rinden büyük sıkıntı duyan insanlar, İslam ahlakını yeryüzüne ha- kim kılacak olan Hz. Mehdi (as)’ın adaletinden, merhametinden, cömertliğinden, sevgisinden, ilgisinden razı olacaklardır. Ahir zamanda Hz. Mehdi (as)’ın, Allah’ın izniyle, muhakkak ortaya çıkacağı Peygamberimiz (sav)'in hadis-i şeriflerinde şöyle müjdelenmiştir: Dünyada tek bir gün kalsa bile (kıyamet kopmadan) Allah o günü uzatacak, adı adıma, babasının adı da babamın adına uygun, Ehl-i Beytimden mutlaka bir şahıs (Hz. Mehdi (as)) gelecek, daha önce zulüm ve haksızlıkla dolu olan yeryüzü- nü adalet ve insafla dolduracak. (Ebu Davud ve Tırmizi / Bü- yük Hadis Külliyatı, Rudani 5.Cilt, s. 365) Hadislerde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi (as) ahir zamanda zuhur edecek ve İslam ahlakını yeryüzüne hakim edecektir. Hz. Mehdi (as)’ın ortaya çıkışıyla yeryüzündeki tüm zulüm ve haksız- lıklar sona erecek, dünyaya adalet, barış, sevgi, huzur ve güven yerleşecektir. Bu kutlu olaylar bazı hadislerde de şu şekilde haber verilmektedir: Kıyamet Alametleri 12 ... Bu emir (Hz. Mehdi (as)) insanlar yeryüzünü daha önce zulümle doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracak- tır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emekle- mek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın). (Sünen-i İbni Mace Kitabü-lfiten Tercümesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab: 34; s. 347)
  • 15. Tüm bilgiler biraraya getirildiğinde ortaya önemli bir sonuç çıkmaktadır. Ayet ve hadisler Ahir Zaman'ın iki safhalı olduğunu göstermektedir. Birinci devre dünyanın maddi ve manevi sorun- larla dolu olduğu bir dönem; bunun ardından gelecek ikinci dev- re ise "Altınçağ" olarak adlandırılan, Kuran ahlakının ve her alan- da üstün bir refahın yaşanacağı bir çağdır. Dünyanın, Altınçağ'ın sona ermesiyle birlikte çok hızlı bir sosyal çöküş içine girmesiyle de kıyamet saatinin gelişi beklenmektedir. Okuduğunuz kitabın amacı da kıyamet alametlerini ayet ve hadisler doğrultusunda incelemek; bu işaretlerin birbiri ardınca, birebir tasvir edildiği şekilde, içinde yaşadığımız çağda ortaya çık- maya başladığını gözler önüne sermektir. On dört asır öncesinden bildirilen alametlerin çıkışı, inananların Allah'a olan iman ve bağlılıklarını artıran son derece büyük olaylardır. İlerleyen sayfalardaki çalışmamız da Rabbimizin "Ve de ki: Allah'a hamdolsun. O size ayetlerini göstere- cektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız." (Neml Sure- si, 93) vaadi doğrultusunda hazırlanmıştır. Özellikle belirtmek istediğimiz önemli bir husus da şu- dur ki, herşeyin en doğrusunu Allah bilir. Her konuda olduğu gibi kıyamet hakkında da O'nun bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Hz. Peygamber (sav), en başta İslam’ı (nasıl ayakta tuttuysa, Hz. Mehdi (as) da en sonunda aynı şekilde İslam'ı ayakta tutacaktır... (El-Kavlul Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)
  • 16. Peygamberimiz (sav)'in Hadislerinde Haber Verdiği Alametlerin Hepsi Bu Yüzyılda Gerçekleşmiştir Peygamberimiz (sav)'den rivayet edilen bir hadiste; ifadesiyle Hz. Mehdi (as)'ın Hicri 1400'de zuhur edeceği açık bir şekilde haber verilmiştir. Yine son 1000 yılın en büyük İslam alimi Üstad Said Nursi külliyatında Hz. Mehdi (as)’ın Hicri 1400’de zuhur edeceğini bildirmiştir: Gerçekten de Hicri 1400’ün başlamasıyla birlikte ise peygam- berimiz (sav) tarafından bildirilen ahir zaman alametleri teker te- ker ve ardı ardına gerçekleşmeye başlamıştır. Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen birçok hadis; büyük İslam alimi İmam Rabbani’nin ünlü eseri Mektubat-ı Rabbani’de, ehli sünnet hadis literatüründe en önemli altı kitabı olan Kütübi Sit- te'de yer almaktadır. Ayrıca Said Nursi Hazretleri’nin eserlerinden olan Barla Lahikası, Kastamonu Lahikası, ve Şualar’da defalarca ve yine Üstad’ın Hicri 1327 yılında Şam’da Emevi Camii’nde on bin ki- şiye verdiği hutbesinde (Hutbe-i Şamiye’de) Hz. Mehdi (as)’ın Hic- ri 1400 yılında çıkacağı çok açık bir şekilde belirtilmektedir. Kıyamet Alametleri 14 "İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (as)'ın yanında toplanacaklardır." İstikbal-i dünyeviyede (dünyanın geleceğinde) 1400 sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler. (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108) (Sözler, s. 318)
  • 17. Yine Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen ve İmam Rab- bani, Celalleddin Suyuti, Ahmed bin Hanbel, Üstad Said Nursi Hazretleri gibi büyük İslam alimlerinin eserlerinde yer alan ve İs- lam ümmetinin ömrünün Hicri 1500’lere kadar olacağını ifade eden hadislerin varlığı da açıktır: İmam Suyuti, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ümme- tin ömrünün 1500 seneyi aşmayacağını bildirdiğini haber ver- mektedir: "Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek." Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek fakat bin beş yüz (1500) seneyi aşmayacaktır. (Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el- havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89) (Kıyamet Alametleri, s. 299) (Celaleddin Suyuti'nin "El-Kesfu Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh el-Asar" isimli kitabından nakil)
  • 18. Said Nursi ümmetin ömrünün HİCRİ 1506 yılına kadar ola- cağını söylemektedir: Yine üstad, Kastamonu Lahikası’nın 33. sayfasında kıyametin kopma tarihini 1545 olarak vermiştir. (Doğrusunu Allah bilir.) Kıyamet Alametleri 16 “Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (kı- yamete kadar) hak üzerinde olacaktır.” “Ümmetimden bir taife..” fıkrasının (bölümünün) makam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. “Hak üzerinde olacaktır.” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tarihe kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542 (2117) ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviri- yesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. “Allah’ın emri gelinceye kadar” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120), kâfirin başında kıyamet kopmasına îma eder. "... Birinci cümle, bin beş yüz (1500) makamiyle ahir zamanda bir taife-i mücahidinin (din için çalışanların) son zamanlarına ve ikinci cümle, bin beş yüz altı (1506) makamiyle galibane (galip olan) mücahedenin (Allah yolunda gösterilen çabanın) tarihine... işaret eder. (...) bu tarihe kadar (1506) zahir (görünen) ve aşikarane (açık, belli), belki galibane devam edeceğine remze yakın (işaret yoluyla) ima eder." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 46) (Kastamonu Lahikası, s. 33)
  • 19. 17 Bu sahih kaynaklar doğrultusunda Hz. İsa (as)'ın yeniden yeryüzüne dönüşünün, Hz. Mehdi (as)’ın çıkışının, İslam ahlakı- nın yeryüzüne hakim oluşunun vaktinin Hicri 1400’den sonraki bir yüzyılda olmayacağı son derece açıktır. Hicri 1400 yılı İslam ahlakının, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as) önderliğinde tüm dünya- ya hakim olacak, ardından ise yeniden çok büyük bir bozulma ya- şanacak, bu bozulmanın sonunda kıyamet kopacaktır. Tüm Müslümanların, Peygamberimiz (sav)’den rivayet edi- len ahir zaman ile ilgili sahih hadislere ve en büyük İslam alimle- rinin izahlarına kesinlikle itibar etmeleri gerekmektedir. Aksinde aşağıda örneklerine yer vereceğimiz ve tamamı arka arkaya ger- çekleşen bu alametleri görmezden gelmek bunların bir defa da- ha arka arkaya gerçekleşmesi gerektiğini iddia etmek anlamına gelir. Oysa bu alametler zaten bir kez ve bir sıra şeklinde mey- dana gelmiştir. Ve bu durum Müslümanların, Peygamberimiz (sav)’in haber verdiği ahir zamanın içinde yaşadıklarını anlamala- rı için yeterlidir. Gerçekleşen söz konusu yüzlerce alamete rağ- men "aynı alametler birkez daha olsun" demek akla ve mantığa kesinlikle uygun olmaz. Samimi bir Müslüman için, bu alametle- rin Peygamberimiz (sav)’in bildirdiği şekilde gerçekleştiğini bir kere görmek kesinlikle ahir zamanda yaşadığımıza, Hz. Mehdi (as)’ın inşaAllah zuhur etmiş olduğuna, Hz. İsa (as)'ın bu dönem içinde geleceğine ve kıyametin yaklaşarak geldiğine inanması için yeterlidir.
  • 20. KIYAMET ANINDA İNKAR EDENLER İÇİN KORKUNUN EN ŞİDDETLİSİ OLACAKTIR ADNAN OKTAR: Hz. Mehdi (as) ile beraber insanların bey- ninde o çalışmayan kısımlar çalışmaya başlayacak. Diyorlar ya ha- ni insanın beyninin şu kadar kısmı çalışıyor, şu kadar kısmı çalış- mıyor. İşte o çalışmayan kısımlar çalışmaya başlayacak. 2012- 2014’lerden sonra. Bakın bakalım medeniyet neymiş, sanat ney- miş, bilim neymiş, insanlık, sevgi, aşk, muhabbet neymiş bütün dünya görecek. Yani çok coşkulu bir çıkış olacak inşaAllah. Çok şiddetli coşkulu... Bu aşkı muhabbeti Hz. Mehdi (as) insanlara aşı- layacak, vesile olacak. Mesih’in inmesiyle bu had safhaya ulaşa- cak. Yani cezbeye gelecekler böyle artık, yani manevi sarhoşluk, sekir hale meydana gelecek. Kendilerini kaybedecek insanlar. Ge- rek Hıristiyan âlemi, gerek İslam âlemi, gerek de Museviler. Böy- le bir aşkı ve coşkuyu yaşayacaklarını belki hiç tahmin etmemiş- lerdir. Ama Hz. Mehdi (as)’ın vefatından sonra, Hz. Mesih (as)’ın vefatından sonra muazzam bir ruh boşluğuna düşecek insanlık. Yani muazzam bir ruh boşluğu, arkasından "Hicri 1500’lerden sonra" diyor Said Nursi Hazretleri, "muazzam bir çöküş başlıyor." 2-4-8-16, kıyamete doğru. 1543 gibi hiç Allah’a, dine iman eden in-
  • 21. san kalmıyor, hiç. Kuran; kâğıt üzerinde harfi kalmayacak, hiç. İki yıl kadar devam edecek diyor Said Nursi Hazretleri, Allahuâlem di- yor, ama Allahuâlem dediği her konu oldu şu ana kadar... Camiyi, Kâbe’yi yıkacaklar. Kâ- be’yi yıkacaklar, dümdüz. Yani dozerle veya- hut bir şeyle yıkacaklar. Kâbe’nin hiçbir şe- yi kalmayacak, düz arazi haline getire- cekler Kâbe’yi. Camileri de yıkacaklar, cami nerede cami? Ya meyhane olarak kullanacaklar, ya ona benzer yani mah- vedecekler. Allah onlara iki yıl müsaa- de veriyor inşaAllah, iki yıl. Sonra bir insanın yaşayabileceği en yüksek kor- kuyu Allah, en şiddetli yaşatacak. Ya- ni bir anda insanların saçının beyaz ol- ması görülmüş bir şey değildir. Kıya- mette bu oluyor işte. Cenab-ı Allah di- yor “sen onları sarhoş zannedersin” di- yor, “onlar sarhoş değildir” diyor Allah. Soru soruyorsun, cevap vermiyor. Konuşa-
  • 22. mazlar diyor Allah o gün. Konuşma yok, acayip sesler çıkarıyor. Adın ne dersen garip sesler çıkarıyor, çıkaramaz yani şuur tama- men gidiyor korkunun şiddetinden... Hani kabadayıydın sen, ha- ni bütün kâinata hükmediyordun? Değil mi, hani yeniden insan yaratacak güçteydin sen, hani mekikle uzayda sistemler kuracak- tın değil mi? Hani göktaşını havada patlatacaktın değil mi? Aczi- ni ve zavallılığını bütün şiddetiyle görecek insanlar... Diyecekler ki, "Bediüzzaman denen şahıs 1545’te kıyamet kopacak demişti, ne oldu?" diyecekler. Böyle yerlere yatacaklar güleceğiz diye, akıl- larının ucundan geçmeyecek, onlar yılın belki ortasına kadar gele- cekler, baktılar hiç birşey olmuyor, bir akşam vakti diyor ama o İs- tanbul kastediliyor. Heryerin farklıdır. İstanbul’da akşam namazı- nın çabuk kılınması vardır biliyorsunuz. SUNUCU: Farzın önde olması. ADNAN OKTAR: Evet, çabuk kılınması vardır. Bu İstan- bul’a bakan bir rivayettir. Çünkü bütün ahir zaman olayları hep İstanbul’a göre söylenmiştir. Tam böyle boğaza karşı şarapları yu- dumlarlarken birden Boğaz'ın birbirine yaklaştığını ve uzaklaştı- ğını görmeye başlayacaklar. Ve akıl almaz bir panikle Boğaz'dan muazzam lav sütunlarının göklere çıkmaya başladığını görecek- ler. Bu bir havai fişek gibi olmayacak tabii onlar için. Ondan son- ra Allah’ın gücünü, dehşetini ve o pervasızlığın karşılığının ne olacağını orada anlayacaklar. Vücut sistemleri bozulacak, yani vü- cut kontrollerini kaybedecekler. Cenab-ı Allah nezaketli bir üslup- la söylüyor bakın diyor ki; “gebeler çocuklarını düşürürler” di- yor, yani anlayın ondan gerisini. Bütün vücut sistemleri bozulacak korku şiddetinden... Dağlar harekete geçiyor. Mesela yedi tepe de- niyor, yürüyecek dağlar ve eriyerek yürümeye başlayacak. Gittik-
  • 23. çe, sarsıntının şiddetiyle erimeye başlayacak. O zaman Allah’ın gücünü ve azametini tam anlamış olacaklar. Gök tamamen Me- leklerle doluyor. Ama artık o gün Allah göz açtırılmaz diyor. Ta- bii, bitiyor. Zaten şuur gitmiş yani tövbe edecek hali de yok. Ne yapacağını da bilmiyor onda... Tabii, hakkel yakin… Gökten me- lekler inmeye başlıyor saf saf yere. Bunu görmelerine de çok az kaldı insanların. Bakın insanların şu an torunlarının torunu rahat rahat görecektir. 1545 yani 2120… Benim bu kasetlerimi de o za- manlara saklayacaklar, "hoca böyle demişti" falan diyecekler. Ona da böyle eğlenecekler, hoşlarına gidecek. Ama olay başladığında o kaseti çıtır çıtır yemeye başlayacaklar. Yani şuuru kapandığı için inşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın röportajlarından, TV Kayseri, 1 Ka- sım 2009)
  • 25. Kıyamet Saati Yakındır İnsanların büyük bir bölümü kıyamet günü hakkında bilgi sa- hibidir. Hemen hemen herkes kıyamet saatinin dehşetinden az ve- ya çok haberdardır. Buna rağmen, insanların büyük çoğunluğunun böylesine hayati bir konuda gösterdikleri ortak bir tepki vardır; kı- yamet üzerine düşünmek veya konuşmak istemezler. Kıyamet saati geldiğinde yaşanacak korkuyu akıllarına getirmemek için yoğun bir çaba sarf ederler. Gazetede okudukları bir afet haberinin veya bir felaketi gösteren bir filmin kendilerine kıyameti hatırlatmasına dahi tahammül edemezler. Bu günün mutlaka karşılaşılacak olan büyük bir gerçek olduğunu düşünmekten kaçınırlar. Bu konudan bahseden kişileri dinlemek, bu büyük günü anlatan yazıları oku- mak istemezler. Bunlar, kıyamet gerçeğinin neden olduğu korku- dan kaçmak amacıyla geliştirdikleri yöntemlerden bazılarıdır. Çoğu insan da kıyamet saatinin gerçekleşeceğine ciddi an- lamda ihtimal vermez. Bunun bir örneğini Kehf Suresi'nde sözleri haber verilen zengin bağ sahibinin ifadelerinde de görmekteyiz: Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım. (Kehf Suresi, 36) Bu ifadelerde Allah'a inandığını söyleyen, fakat kıyamet ger- çeğini düşünmeyen, üstelik ayetlere uygun olmayan iddialar ileri sürenlerin gerçek zihniyetleri gözler önüne serilmektedir. Başka bir ayette de kıyamet saati ile ilgili olarak kuşkuya ka- pılan, şüpheye düşen inkarcılardan Allah şöyle söz eder: "Gerçekten Allah'ın vaadi haktır, kıyamet-saatinde hiçbir kuşku yoktur." denildiği zaman siz: "kıyamet-saati de ney- miş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zanda (ve tahmin) bu- 23 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 26. lunup zannediyoruz; biz kesin bir bilgiyle inanmakta olan- lar değiliz." demiştiniz. (Casiye Suresi, 32) Bir kısım insanlar da kıyamet saatini bütünüyle inkar ederler. Böyle bir tavır gösterenleri ise Allah Kuran'da şöyle bildirmiştir: Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; Biz kıyamet-sa- atini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (Furkan Suresi, 11) Gerçeği öğrenmek amacıyla, bizlere yol gösterecek kaynağı- mız olan Kuran'a ve hadislere baktığımızda apaçık bir gerçekle karşılaşırız. Kıyamet hakkında kendini kandıran insanlar büyük bir hata yapmaktadırlar. Çünkü Allah ayetlerinde, kıyamet saati- nin yakın olduğunu ve bu konuda hiçbir şüpheye yer olmadığını haber vermektedir: Gerçek şu ki kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur... (Hac Suresi, 7) Biz gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakileri hakkın dışın- da (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o kıya- met-saati de yaklaşarak-gelmektedir... (Hicr Suresi, 85) Şüphesiz kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, bunda hiç- bir kuşku yok... (Mümin Suresi, 59) Allah'ın Kuran'da kıyametle ilgili bildirdiği ayetlerin üzerin- den 1400 sene kadar uzun süre geçtiğini, bu sürenin de bir insanın hayatına kıyasla uzun olduğunu düşünenler olabilir. Ancak bura- da söz konusu olan, Dünya'nın, Güneş'in, yıldızların, kısacası tüm kainatın sonudur. Evrenin milyarlarca senelik geçmişi göz önüne alındığında, on dört yüzyıllık bir zaman diliminin çok kısa Bedi- üzzaman Said Nursi de benzer bir soruya hikmetli bir teşbih ile şöyle cevap vermiştir: Kıyamet Alametleri 24
  • 27. Kuran, "kıyamet yakındır" ferman ediyor. Bu kadar sene geç- tikten sonra gelmemesi, yakınlığına zarar vermez. Zira kıya- met dünyanın ecelidir. Dünyanın ömrüne nispeten bin veya iki bin sene, bir seneye nispetle bir iki gün veya bir iki daki- ka gibidir. Kıyamet saati yalnız insaniyetin eceli değil ki onun ömrüne nispet edilip uzak görülsün.1 ------------------------------- SAYIN ADNAN OKTAR’IN RÖPORTAJLARINDAN “Bediüzzaman, üç inkılabı azimeye dikkat çekmiştir” ADNAN OKTAR: ... Ama açıkça söylüyorum gelmiş geçmiş en büyük müceddid ve müçtehiddir Said Nursi. "Ben "diyor; ba- kın yüksek ahlakına bakın bu güzel insanın. "Ben seyyid değilim" diyor, "o gelecek mübarek kişi seyyiddir" diyor. "Ondan sonra, o ahir zamanda gelecek şahsın" diyor "Mehdi’nin pişdar, öncü bir neferiyim" diyor, "askeriyim" diyor, "herhangi sıradan bir askeri- yim "diyor ve "ona ortam hazırlıyorum" diyor. Ve "geldiği vakit" diyor; "Risale-i Nur’un gerçek sahibi" diyor, "bu eserlerin gerçek sahibi O’dur" diyor ve "en iyi O anlayacak bu Risale-i Nur Külli- yatı’nı "diyor. Yani "benim değerimi de en iyi O bilecek" diyor. "Risale-i Nur’un da en iyi kıymetini bilecek O’dur "diyor. İnşaAl- lah. Risale-i Nur’un da yine sırlarını ortaya çıkaracak Hz. Mehdi (as)’dır. Yani içi sır doludur Risale-i Nur Külliyatı’nın. Metafizik bir insandır, olağanüstüdür... "Ta hicri 1506’ya kadar, ta 1506'dan 1542’ye kadar gizli mağlubane" diyor. "Ve bir Taife-i Azam" diyor Hz. Mehdi (as)'ın talebelerine. O ayrı bir azam onları da ayrı ola- rak katıyor; "onlar da" diyor yani "devam edecekler" diyor. İnşa- 25 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 28. Allah. "Ve ahir zamanda yine hizbi makbuldür" diyor. "Makbul bir hiziptir" diyor. Yani "Risale-i Nur Külliyatı halen okunmaya devam edecek" diyor. "42'ye kadar "diyor. 42’den sonra ne Risale- i Nur kalıyor, ne Kuran kalacak, hepsi göğe ref ediliyor. Üç yıl ka- dar kepazeliklerine devam edecekler, üç yıl. Evet, 1542'den 42, 43, 44, 45. 1545’de bütün vücut sistemleri felç olacak korkunun şid- detinden. Allah diyor başları saçları bütün saçları bembeyaz olacak diyor. Yani insanın aklının alabileceği en büyük korku şokunu yaşayacaklar. Dünyanın dönüşü tersi- ne olmaya başlıyor. "Kuran" diyor "dünyanın başın- dan alınmasıyla" diyor, yani "dünyanın beynidir Kuran" diyor. "Alınmasıyla dünya da artık diva- ne olur, aklını kaybeder" diyor. "Ve inti- zamsız hareketlerle başını başka bir sey- yareye vurur" diyor. Yani bir gök taşı, büyük bir göktaşı, ama çok hacimli bir taş ki hep teğet geçiyor şu an zaten bi- liyorsunuz, sık sık teğet geçiyor, bu sefer teğet geçmeyecek. Vurdu mu tersine çevirmeye başlayacak Dün- ya'yı. Mağma, mağmanın hareketi durmadığı için, çünkü kabuk duracak; kabuk tersine dönüyor, ama mağma dön- meye devam ediyor hızdan dolayı. Mese- la bir kabın içine siz su doldurursanız, onu santrifüjle hızla şey yaparsanız bir- den durdurursanız kabı, su dönmeye de- vam eder ve bu muazzam tahribat ya- pacak işte. Ayette de belirtilen odur; Kıyamet Alametleri 26
  • 29. “Denizlerin yandığını görürsün” diyor. Her yerden, boğazlardan, Marmara’dan, Akdeniz’den, her yerden binlerce, on binlerce km yüksekliğe lavlar fışkırmaya başlayacak yeraltından. Her yer par- çalanacak, Boğazlar açılıp kapanacak. Kısa bir süredir, ama kor- kunun en şiddetlisini yaşayacaklar, melekler de sürekli o anda in- meye başlayacak zaten... Ama aklın ihtiyari kalkmış artık, dönüşü yok ondan sonra inşaAllah. Seri olaylardır bunlar. Yani yoksa bu yüz yirmi yıl bundan sonra yaşanacak. Öyle bir konu yok. Nite- kim gösterdim hadisleri... Üç inkılabı azimeye diyor dikkat çeki- yor Üstad, biri de 1545. En şiddetlisi işte bu. Bu kıyamet. İnkılabı azime, yani büyük inkılap, büyük değişiklik ve "bununla sonlana- cak "diyor. Ve "küfrün başına kıyamet kopmasına ima eder" diyor inşaAllah, Aziz Allah. (Kanal 35, 4 Ekim 2009) Allah; O'ndan başka ilah yoktur. Kendisinde hiç bir şüphe olmayan kıyamet gününde sizleri muhakkak toplayacaktır. Allah'tan daha doğru sözlü kimdir? (Nisa suresi, 87) 27 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 30. Kuran Ahlakının Tüm Dünyaya Anlatılması Kuran ayetlerinde, "Allah'ın sünneti" şeklinde bir ifade ile karşı- laşırız. Bu ifade Kuran'da "Allah'ın kanunları" anlamında kullanıl- maktadır. Ayetlerde, bu kanunların daima geçerliliğini koruduğu ha- ber verilmiştir. Bu konudaki bir ayette Allah şöyle buyurur: (Bu,) Daha önceden gelip-geçenler hakkında (uygulanan) Al- lah'ın sünnetidir. Allah'ın sünnetinde kesin olarak bir deği- şiklik bulamazsın. (Ahzab Suresi, 62) İşte değişmeyen bu İlahi kurallardan birisi toplumların helak edilmeden önce peygamberler ve elçiler vesilesiyle, bazen de kutsal bir kitap gönderilerek uyarılmasıdır. Bu gerçeği bildiren bir ayet şöyledir: Biz, kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir Kitap olmaksızın hiçbir ülkeyi yıkıma uğratmadık. (Hicr Suresi, 4) Tarih boyunca Allah, yıkıma uğrayan her topluma önce, elçiler göndermiş ve hakkı kendilerine bildirmiştir. Buna rağmen isyan ve azgınlığa devam edenler, kendileri için belirlenmiş süreleri doldu- ğunda helak edilmiş, gelecek nesiller için ibret konusu olmuşlardır. Allah'ın bu kanununu düşündüğümüzde bazı önemli sırlar ortaya çıkmaktadır. Kıyamet, dünya üzerindeki tüm toplumların başına gelecek son felakettir. Kuran insanların öğüt alıp düşünmesi için indirilen İlahi kitapların sonuncusudur ve kıyamete kadar tek yol gösterici olarak kalacaktır. Ayetlerde bildirildiği gibi; "... O (Kuran) alemlere bir öğüt ve hatırlatmadan başkası değildir." (Enam Suresi, 90) Kuran'ın sadece belirli bir zamana ve mekana hitap ettiğini zanneden insanlar ise derin bir gaflet içindedir, çünkü Kuran, tüm "alemler" için ortak bir çağrıdır. Kıyamet Alametleri 28
  • 31. Peygamberimiz (sav) döneminden beri Kuran hakikatleri tüm dünyaya tebliğ edilmektedir. Özellikle içinde yaşadığımız çağ, Allah'ın tarihte benzeri görülmedik teknolojik gelişmeler ya- ratması vesilesiyle, Kuran'ın emirlerinin tüm insanlığa duyurula- bildiği bir dönemdir. Bugün bilim, eğitim, ulaşım ve iletişim alan- larındaki gelişmeler en uç noktaya varmak üzeredir. Özellikle bil- gisayar ve internet teknolojileri sayesinde dünyanın dört bir ya- nındaki insanlar saniyeler içinde birbirleriyle konuşabilmekte, bil- gilerini paylaşabilmekte ve iletişim kurabilmektedir. Bilim ve tek- noloji devrimi tüm dünya ülkelerini birleştirmekte; "küreselleş- me", "dünya vatandaşlığı" gibi ifadeleri söz dağarcığımıza kazan- dırmaktadır. Kısacası tüm dünyadaki insanları birbirinden ayıran bütün engeller hızla ortadan kalkmaktadır. Bu gerçekler ışığında rahatlıkla şunu söylemek mümkündür: Yaşadığımız "Bilgi Çağı"nda Allah, her türlü teknolojik gelişmeyi hizmetimize vermiştir. Müslümanların üzerine düşen sorumluluk da, Allah'ın sunduğu bu imkanları en güzel ve faydalı şekilde kul- lanmak, dünyanın ayak basılan her noktasında insanları Kuran ahlakına davet etmektir. Elçiler Allah'ın kainatın yaratılışından günümüze kadar var olan de- ğişmeyen kanunlarından önceki bölümde bahsetmiştik. Bu İlahi kanunlardan birisi de elçi gönderilmeyen topluma Allah Katından bir azap gelmemesidir. Allah bu vaadini aşağıdaki ayetlerde şöy- le haber vermektedir: Senin Rabbin, 'ana yerleşim merkezlerine' onlara ayetleri- mizi okuyan bir elçi göndermedikçe şehirleri yıkıma uğra- 29 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 32. tıcı değildir. Ve Biz, halkı zulmeden şehirlerden başkasını da yıkıma uğratıcı değiliz. (Kasas Suresi, 59) ... Biz bir elçi gönderinceye kadar (hiçbir topluma) azap edecek değiliz. (İsra Suresi, 15) Kendisi için bir uyarıcı olmaksızın, Biz hiçbir ülkeyi yıkı- ma uğratmış değiliz. (Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır). Biz zulmedici değiliz. (Şuara Suresi, 208-209) Ayetlerde bildirildiği gibi, Allah toplumların merkezi yerle- şim birimlerine uyarıcı-korkutucu olarak elçilerini gönderir. Bu el- çiler de insanlara Allah'ın emirlerini bildirirler. Ancak inkarcı top- lumlar her dönemde kendilerini uyaran elçileri alayla karşılar, ya- lancılık, çıkarcılık, delilik gibi çeşitli iftiralarla onları suçlarlar. Ah- laksızlık ve azgınlıklarına devam eden bu toplumları Allah hiç beklemedikleri bir anda büyük bir felaket ile helak etmektedir. Nuh, Lut, Ad, Semud halklarının ve Kuran'da bahsi geçen diğer kavimlerin ibret verici yıkımları söz konusu helaka birer örnektir. Allah bize Kuran'da elçilerini şu sebeplerle gönderdiğini be- lirtmiştir: Toplumu müjdelemek, insanlara sapkın inançlarını bıra- kıp Allah'ın dinini ve güzel ahlakı yaşamaları için önemli bir fırsat tanımak, elçilerin davetinden sonra insanların kıyamet günü ileri sürecek mazeret ve bahanelerinin kalmaması için onları uyarmak; İşte bu amaçları Allah bir ayette şöyle haber verir: Elçiler, müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki, elçilerden sonra insanların Allah'a karşı (savunacak) de- lilleri olmasın... (Nisa Suresi, 165) Ahzab Suresi'nin 40. ayetinde haber verildiği gibi, Peygam- berimiz (sav) son peygamberdir. Hz. Muhammed (sav), "... Allah'ın Resulü (elçisi) ve peygamberlerin (nebilerin) sonuncu- Kıyamet Alametleri 30
  • 33. sudur." (Ahzap Suresi, 40) Başka bir ifadeyle, Hz. Muhammed (sav) ile Allah'ın insanlığa gönderdiği vahiyler tamamlanmıştır. Buna karşın Peygamberimiz (sav)'in tebliğ ettiği Kuran'ın anlatıl- ması ve hatırlatılması anlamındaki sorumluluk, kıyamete kadar tüm Müslümanlar için sürmektedir. İslam Ahlakının Dünyaya Egemen Olması Kuran'da sık sık bildirilen hususlardan biri azgınlıkları ve is- yanları nedeniyle Allah'ın helak ettiği kavimler ve bunlardan çıka- rılması gereken ibretlerdir. Sözü edilen geçmiş toplumlar ile gü- nümüzdeki bazı toplumlar arasında büyük benzerlikler olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Hatta günümüzde, cinsel sapkın- lıklarıyla tanınan Lut kavmi, dolandırıcı ve sahtekar Medyen hal- kı, alaycı ve kendini beğenmiş Nuh kavmi, isyankar ve azgın Se- mud halkı, nankör İrem halkı ve helak edilen diğer toplumların tutumlarını bile aşmış şekilde hayat sürdüren kimi insanlar yaşa- maktadır. Açıktır ki, tüm bu ahlaki dejenerasyonun arkasında in- sanın Allah'ı ve yaratılış amacını unutması yatmaktadır. İçinde bulunduğumuz dönemdeki cinayet, sosyal adaletsizlik, dolandırıcılık ve hırsızlık vakaları, ahlaki yozlaşma gibi olumsuz- luklar insanların bir kısmını umutsuzluğa düşürmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, Allah Kuran'da "rahmetinden umut kesilme- mesini" emretmiştir. Ümitsizlik, yılgınlık müminlere özgü özellik- ler değildir. Allah, şirk koşmadan katıksız olarak Kendisine kul- luk eden, O'nun rızasını kazanmaya yönelik hayırlı işler yapan müminleri "güç ve iktidar sahibi" yapacağını müjdelemektedir: Allah içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunan- 31 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 34. lara vaat etmiştir. Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak; kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve on- ları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar yal- nızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmaz- lar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55) Hak dini içtenlikle yaşayan salih kulların yeryüzüne mirasçı kılınmasının İlahi bir kanun olduğunu Allah şöyle bildirir: Andolsun, Biz Zikir'den sonra Zebur'da da "Şüphesiz Arz'a salih kullarım varis olacaktır" diye yazdık. (Enbiya Suresi, 105) "Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır)." (İbrahim Suresi, 14) Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etme- yecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu-günah- kar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız. Sonra, nasıl ya- pıp-davranacaksınız diye gözlemek için, onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık. (Yunus Suresi, 13-14) Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Ger- çek şu ki arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini miras- çı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi. Dediler ki: "Sen bize gelmeden önce de geldikten sonra da eziyete uğratıldık." (Musa) "Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı he- lak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kıla- Kıyamet Alametleri 32
  • 35. cak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek." dedi. (Araf Suresi, 128-129) Allah yazmıştır: "Andolsun, Ben galip geleceğim ve elçile- rim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güç- lü ve üstün olandır. (Mücadele Suresi, 21) Yukarıdaki ayetlerde verilen müjde ile birlikte Allah, mümin- lere çok önemli bir vaatte daha bulunmaktadır. İslam dini bütün dinlere üstün kılınmak için insanlığa gönderilmiştir. Allah Ku- ran'da şöyle buyurmaktadır: Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa ka- firler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33) Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oy- sa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görme- se bile. Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saf Suresi, 8-9) Hiç kuşkusuz Allah, vaadinin gerçekleşeceğinde şüphe ol- mayan ve vaadinden dönmeyendir. Sapkın felsefeleri, çarpık ideo- lojileri ve batıl din anlayışlarını ortadan kaldıracak, insanları ka- ranlıklardan aydınlığa çıkaracak olan güzel ahlak İslam ahlakıdır. Yukarıdaki ayetlerde haber verildiği gibi, inkarcıların ve müşrik- lerin bu büyük müjdeyi engelleyebilmesi ise söz konusu değildir. (Bu konudaki kapsamlı çalışmamızı "Altınçağ" isimli kitabımızda bulabilirsiniz.) İslam ahlakının tam anlamıyla yaşanacağı bu dö- nem sevginin, fedakarlığın, yardımlaşmanın, dürüstlüğün, sosyal 33 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 36. adaletin, güven ve huzurun hakim olacağı bir zaman olacaktır. Cennet benzeri özellikleri nedeniyle Altınçağ olarak adlandırılan böyle bir dönem bugüne kadar yaşanmamıştır. Bu kutlu dönem kıyamet öncesinde yaşanacaktır; şu an Allah'ın takdir ettiği zama- nı beklemektedir. Hz. İsa (as)'ın Yeryüzüne Dönüşü Hz. İsa (as), Allah'ın seçkin kıldığı bir peygamberdir; dünya tarihinde hakkında en çok konuşulan elçilerden de birisidir. Al- lah'a şükürler olsun ki konuşulanlardan neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamamıza vesile olacak bir kaynak elimizde bulun- maktadır, o da Allah'ın koruması altında bulunan tek İlahi kitap olan Kuran'dır. İsa Peygamber (as) ile ilgili gerçek bilgilere ulaşmak için Ku- ran'a başvurduğumuzda şunları görürüz: Hz. İsa (as) Allah'ın elçisi ve kelimesidir. (Nisa Suresi, 171) Allah kendisine "İsa Mesih" ismini vermiştir. (Al-i İmran Suresi, 45) İnsanlığa bir ayet, bir işaret kılınmıştır. (Enbiya Suresi, 91) Hz. İsa (as) daha beşikteyken insanlarla konuşmuş (Al-i İmran Suresi, 46), Allah'ın dilemesiyle birçok mucize göstermiştir. Allah'ın ona lütfettiği bir başka mucizes de yetişkinliğinde yeryü- züne geri dönmesi ve insanlarla konuşmasıdır. (Al-i İmran Suresi, 49; Maide Suresi, 110) İsa Peygamber (as) İncil'i tebliğ etmiştir. (Hadid Suresi, 27) Üçleme yanılgısına inananlar (Allah'ı tenzih ederiz) doğ- ru yoldan sapmış, küfre düşmüşlerdir. (Maide Suresi, 72) İnkarcılar onu öldürmek için tuzak kurmuşlardır, ama Allah bu tuzağı bozmuştur. (Al-i İmran Suresi, 54) Kıyamet Alametleri 34
  • 37. 35 Hz. İsa (as)'ın ahir zamanda yeniden yeryüzüne dönüşü kıyamet için bir alamettir. (Zuhruf Suresi, 61) Hz. İsa (as) tekrar dünyaya geldiğinde ona inanmayan hiç kimse kalmayacaktır. (Nisa Suresi, 159) Allah, inkarcıların Hz. İsa (as)'ı öldürmelerine izin vermemiş, onu Kendi Katına yükseltmiştir. Ve tekrar yeryüzüne döneceğini insanlara müjdelemiştir. Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne dönüşü ile ilgi- li olarak da Kuran'da şu haberler verilir: İsa Peygamber (as)'ı öldürmek için tuzak kuran inkarcıla- rın onu kesinlikle öldüremediklerini Allah şöyle haber verir: Ve : "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçek- ten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama on- lara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onla- rın bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. (Nisa Suresi, 157) Hz. İsa (as)'ın ölmediği insanların yaşadığı boyuttan alına- rak, Allah Katına yükseltildiğini haber veren ayet şöyledir: Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlü- dür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 158) Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinde, Hz. İsa (as)'a uyanların kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçirileceği haber veril- mektedir. Günümüzden 2000 yıl kadar önce Hz. İsa (as)'a tabi olan havarilerin hiçbir siyasi güce sahip olmadıkları tarihi bir gerçektir. Bu dönem ile günümüz arasında yaşayan ve kendilerini Hıristi- yan olarak adlandıranların ise başta teslis (üçleme) olmak üzere pek çok sapkın inancı savundukları, dolayısıyla gerçek anlamda İsevi olarak tabir edilemeyecekleri de açıktır. Çünkü Kuran'ın bir- Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 38. çok ayetinde teslise inananların inkara saptıkları ifade edilir. O halde kıyamet saati öncesindeki bir dönemde, inkarcılara üstün gelecek gerçek İseviler ortaya çıkacak Al-i İmran Suresi'ndeki İla- hi vaat de böylece tecelli edecektir. Kuşkusuz müjdelenmiş bu topluluk, Hz. İsa'nın yeryüzüne dönüşüyle kendini gösterecektir. Kuran'da verilen bir diğer bilgi de Hz. İsa (as)'ın vefatın- dan önce tüm Ehli Kitap'ın kendisine iman edeceği şeklindedir Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona (Hz. İsa'ya) inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o (Hz. İsa) da onların aleyhine şahit olacaktır. (Nisa Suresi, 159) Bu ayetten açıkça anlaşılmaktadır ki, Hz. İsa (as) ile ilgili ola- rak henüz gerçekleşmemiş olan üç İlahi vaat vardır. İlk olarak, İsa Peygamber (as)'ın her insan gibi yaşadıktan sonra öleceği bildiril- mektedir. İkinci vaat, tüm Ehli Kitap'ın onu cismani olarak göre- ceği ve ona yaşarken itaat edeceğidir. Şüphesiz söz konusu bu iki haber de Hz. İsa (as)'ın kıyamet öncesindeki gelişinde gerçekleşe- cek olaylardır. Ayetteki üçüncü haber olan Hz. İsa (as)'ın Ehli Ki- tap hakkındaki şahitliği de kıyamet gününde gerçekleşecektir. Kuran'da Hz. İsa (as)'ın içinde bulunduğumuz ahir za- manda yeniden yeryüzüne döneceğini açıklayan bir diğer ayet ise Meryem Suresi'nde geçmektedir. "Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de." (Meryem Suresi, 33) Bu ayet Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetiyle birlikte incelendi- ğinde çok önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. Al-i İmran Sure- si'ndeki ayette Hz. İsa (as)'ın Allah Katına yükseltildiği ifade edil- mektedir. Bu ayette ölme ya da öldürülme ile ilgili bir bilgi veril- memektedir. Ancak Meryem Suresi'nin 33. ayetinde Hz. İsa (as)'ın öleceği günden bahsedilmektedir. Bu ikinci ölüm ise ancak Hz. İsa Kıyamet Alametleri 36
  • 39. (as)'ın ikinci kez dünyaya gelişi ve bir süre yaşadıktan sonra, vefat etmesiyle mümkün olabilir. Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne dönüşünü haber veren bir diğer ayet şöyledir: Ona (Hz. İsa'ya) kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrete- cek. (Al-i İmran Suresi, 48) Bu ayette geçen "kitap" kelimesinin neyi ifade ettiğini anla- mak için konuyla ilgili diğer Kuran ayetlerine baktığımızda şunu görürüz: Tevrat ve İncil ile birlikte aynı ayette kullanılması halin- de kitap, Kuran anlamını ifade etmektedir; Al-i İmran Suresi'nin 3. ayeti buna bir örnek olarak verilebilir. Bu durumda, 48. ayetteki Hz. İsa (as)'ın öğreneceği bildirilen kitap da ancak Kuran olabilir. İsa Peygamber (as)'ın bundan yaklaşık 2000 sene önceki yaşamın- da, Tevrat ve İncil üzerine bilgi sahibi olduğu bilinmektedir. Ku- ran'ı öğrenmesinin ise yeryüzüne yeniden gelişinde gerçekleşece- ği açıktır. Al-i İmran Suresi'nin 59. ayetindeki "şüphesiz, Allah Ka- tında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir" ifadesi de olduk- ça dikkat çekicidir. Bu ayette iki peygamber arasındaki bazı ben- zerliklere dikkat çekilmiş olabilir. Bilindiği gibi, hem Hz. Adem (as) hem de Hz. İsa (as) babasızdır. Ayrıca yukarıdaki ayette, Hz. Adem (as)'ın cennetten yeryüzüne indirilmesi Hz. İsa (as)'ın içinde bulunduğumuz Ahir Zaman'da Allah Katından yeryüzüne indiril- mesine de benzetilmiş olabilir. Kuran'da Hz. İsa (as) ile ilgili şöyle bir bilgi de verilmek- tedir: Şüphesiz o (Hz. İsa) kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan (kıyametten) yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve ba- na uyun. Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61) 37 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 40. Hz. İsa (as)'ın Kuran'ın indirilişinden altı yüzyıl önce yaşadı- ğını biliyoruz. O halde yukarıdaki ayette bildirilen, onun ilk haya- tının değil Ahir Zaman'daki dönüşünün kıyamet için bir bilgi kay- nağı olacağıdır. Hz. İsa (as)'ın ikinci gelişi hem Hıristiyan hem de İslam dünyasında sabırsızlıkla beklenmektedir. Bu kutlu misafirin yeryüzünü şereflendirmesiyle de çok önemli bir kıyamet alameti daha tecelli etmiş olacaktır. Hz. İsa (as)'ın tekrar dünyaya geleceği ile ilgili bir başka delil ise Maide Suresi 110. ayette ve Al-i İmran Suresi 46. ayette ge- çen "kehlen" kelimesidir. Ayetlerde Allah şu şekilde buyurur: Allah şöyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekle- dim, beşikte iken de, yetişkin (kehlen) iken de insanlarla konuşuyordun…" (Maide Suresi, 110) "Beşikte de, yetişkinliğinde (kehlen) de insanlarla konuşa- caktır. Ve O salihlerdendir." (Al-i İmran Suresi, 46) Bu kelime Kuran'da sadece yukarıdaki iki ayette ve sadece Hz. İsa (as) için kullanılmaktadır. Hz. İsa (as)'ın yetişkin halini ifa- de etmek için kullanılan "kehlen" kelimesinin anlamı "otuz ile elli yaşları arasında, gençlik devresini bitirip ihtiyarlığa ayak basan, yaşı kemale ermiş kimse" şeklindedir. Bu kelime İslam alimleri arasında ittifakla "35 yaş sonrası döneme işaret ediyor" şeklinde çevrilmektedir. Hz. İsa (as)'ın genç bir yaş olan otuz yaşının başlarında göğe yükseldiğini, yeryüzüne indikten sonra kırk yıl kalacağını ifade eden ve İbn Abbas'tan rivayet edilen hadise dayanan İslam alim- leri, Hz. İsa (as)'ın yaşlılık döneminin, tekrar dünyaya gelişinden sonra olacağını, dolayısıyla bu ayetin, Hz. İsa (as)'ın nüzulüne (ye- niden yeryüzüne gelişine) dair bir delil olduğunu söylemektedir- Kıyamet Alametleri 38
  • 41. ler. (Faslu'l-Makal fi Ref'I İsa Hayyen ve Nüzulihi ve Katlihi'd-Deccal, s. 20) Kuran ayetlerine bakıldığında bu ifadenin bir tek Hz. İsa (as) için kullanıldığını görürüz. Tüm peygamberler insanlarla konu- şup, onları dine davet etmişlerdir. Hepsi de yetişkin oldukları dö- nemde tebliğ görevini yerine getirmişlerdir. Ancak Kuran'da hiç- bir peygamber için bu şekilde bir ifade kullanılmamıştır. Bu ifade sadece Hz. İsa (as) için ve mucizevi bir durumu ifade etmek ama- cıyla kullanılmıştır. Çünkü ayetlerde birbiri ardından gelen "be- şikte" ve "yetişkin iken" kelimeleri iki büyük mucizevi zamana dikkat çeker. Hz. İsa (as)'ın beşikteyken konuşması Allah'ın dilemesiyle gerçekleşen bir mucizedir. Bu görülmüş bir olay değildir ve ayet- lerde bu mucizevi olay birçok kez anlatılmaktadır. Bu kelimenin hemen ardından gelen "yetişkin iken de insanlarla konuşması" şeklindeki ifadenin de bir mucize olduğu anlaşılmaktadır. Eğer "yetişkin iken" ifadesi, Hz. İsa (as)'ın Allah Katına alınmadan ön- ceki hayatına işaret ediyor olsaydı, o zaman Hz. İsa (as)'ın konu- şuyor olması bir mucize olmayacaktı. Bir mucize olmadığı için de beşikteyken konuşmasının ardından ve bu mucizevi durumla eş- değer bir anlamda kullanılmazdı. O zaman "beşikten yetişkin oluncaya kadar" şeklinde bir ifade kullanılırdı ki, bu da, Hz. İsa (as)'ın beşikte konuşmaya başlamasından göğe yükseltilmesine kadar süren tebliğini anlatmış olurdu. Ancak ayette iki büyük mu- cizevi zamana dikkat çekilmektedir. Bunlardan birincisi beşiktey- ken konuşması, ikincisi ise yetişkin iken konuşmasıdır. Dolayısıy- la mucizevi bir döneme işaret eden "yetişkin iken" ifadesi, Hz. İsa (as)'ın mucizevi bir şekilde tekrar yeryüzüne döndükten sonraki dönemde, yetişkin iken insanlarla konuşmasıdır. 39 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 42. Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne ikinci kez gelişi hakkındaki bilgiler Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde de mevcuttur. Pey- gamberimiz (sav)'in birçok hadisinde bu müjdenin yanı sıra Hz. İsa (as)'ın dünyada yapacakları ile ilgili haberler de bulunmakta- dır. Bu konu hadisler doğrultusunda, elinizdeki kitabın "Hz. İsa (as) ve Sahte Peygamberler" bölümünde incelenmektedir. (Daha geniş bilgi edinmek isteyenler "Hz. İsa Gelecek" isimli kitabımız- dan faydalanabilir.) Burada önemli bir konuyu daha hatırlatmakta yarar vardır: Hz. Muhammed (sav) Allah'ın insanlara gönderdiği son peygam- berdir. Allah Peygamberimiz (sav)'e Kuran'ı vahyetmiş ve kıya- mete kadar tüm insanları Kuran'a uymaktan sorumlu tutmuştur. Hz. İsa (as) da Ahir Zaman'da bir mucize olarak dünyaya gelecek, ancak Peygamberimiz (sav)'in de bildirdiği gibi, yeni bir din getir- meyecektir. Peygamberimiz (sav) tarafından insanlığa öğretilen hak din Kuran'da bil- dirilen İslam dinidir ve Hz. İsa (as) da yeryüzüne ikinci gelişinde Kuran'a ta- bi olacaktır. Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi (as) da ahir zamanda zuhur edecek ve Hz. İsa (as) ile birlikte İslam ahlakını yeryüzüne hakim edecektir. Bu iki kutlu insanın vesile olmasıyla yeryüzündeki tüm zulüm ve haksızlıklar sona erecek; dünyaya ada- let, barış, sevgi, huzur ve güven yerle- şecektir. Kıyamet Alametleri 40
  • 43. Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as) Bu Yüzyılda Gelecektir Her yüz senede bir din ahlakını bidatlerden kurtarmak ve ye- nilemek için Allah tarafından bir zatın gönderildiği, Sünen-i Ebu Davud, Mektubat-ı Rabbani gibi büyük ve muteber ehli sünnet alimlerinin eserlerinde açık bir şekilde belirtilmiştir: Peygamberimiz (sav)'den rivayet edilen hadislerde ahir za- manda zuhur edeceği müjdelenen Hz. Mehdi (as)'ın çıkış zamanı olarak ise Hicri 1400 yılı verilmiştir: Bu 100 yıllık sürede İslam ahlakı belli bir süreç içinde tüm dünyaya hakim olacak, din ahlakına karşı mücadele veren decca- liyet sistemi ise tamamen ortadan kalkacaktır. Ancak aşağı yukarı 100 sene kadar sürecek olan bu yükselme döneminin ardından ya- ni Hicri 1500'lerle birlikte Dünya yeniden bir bozulma sürecine gi- recektir. Ehl-i Sünnetin büyük hadis ve fıkıh alimlerinden biri olan İmam Ahmed İbni Hanbel gibi birçok alimin birbirlerinden nak- lettikleri bir hadiste Peygamberimiz (sav) kendine kadar dünyada 41 Harun Yahya (Adnan Oktar) Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöy- le buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz senenin başında şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100) (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108) "İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (as)'ın yanında toplanacaklardır."
  • 44. geçen zamanın 5600 yıl olduğunu bildirerek insanlık tarihinin baş- langıcı hakkında önemli bir bilgi vermiştir: Diğer yandan başka birçok hadiste ise dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğuna dair açık izahlar bulunmaktadır: Kıyamet Alametleri 42 Ahmed İbni Hanbel İlel'inde nakletti. İsmail b. Abdülke- rim, Abdüssamed'den O da Vehb'den rivayet etti: Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir. (Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir zaman, sf. 89) Enes Malik 'den tahric etti. O dedi ki, Resulullah (sav) buyurdu: Dünyanın ömrü, ahiret günlerinde yedi gündür. Allah-u Teala buyurdu ki: Rabbin Katında bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişcesine şu dünyanın yedi bin yıllık ömrü müddetince sevap yazar. (Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 88) (Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 89) Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni 'den rivayet ettiler: Ben gördüğüm bir rüyayı Resulullah (sav)'e anlattım. Bu rüyada Peygamber (sav) yedi basamaklı bir minbe- rin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, Yedi basa- maklı gördüğün minber şu dünyanın ömrü olan yedi bin senedir.
  • 45. Hicri 1300'ün ve son bin yılın en büyük müceddidi olan Üs- tad Said Nursi Hazretleri ise İslam ahlakının hakimiyet süresi için Hicri 1500'leri vermiştir. Üstad bu tarihlere kadar ki dönemin Müslümanların açık ve aşikar galibiyet dönemleri olacağını ifade etmiştir. Bundan sonraki yıllarda ise İslam ahlakının dünya üze- rindeki yükseliş döneminin sona ereceği ve kafirler için bir kıya- met kopmasının Hicri 1545 itibariyle söz konusu olacağını söyle- miştir. (Doğrusunu Allah bilir.) Büyük Ehl-i Sünnet alimi Berzenci Hazretleri de dünyanın ömrünün Hicri 1600'e ulaşmayacağını yani Hicri 1500'lü yıllar içinde kıyametin kopmasının Allah'ın izniyle beklendiğini ifade etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) 43 Harun Yahya (Adnan Oktar) "Ümmetimden bir taife Allah'ın emri gelinceye kadar (kıyamete kadar) hak üzerinde olacaktır." "Ümmetimden bir taife.." fıkrasının (bölümünün) ma- kam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değe- ri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. "Hak üzerinde olacaktır." (şedde sa- yılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tari- he kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki ga- libane; sonra tâ 1542 (2117) ye kadar, gizli ve mağlubi- yet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. "Al- lah'ın emri gelinceye kadar" (şedde sayılır) fıkrası da- hi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120), kâfirin başında kıyamet kopmasına îma eder. (Kastamonu Lahikası, s. 33)
  • 46. Kıyamet Alametleri 44 Peygamberimiz (sav)'den rivayet edilen hadise dayalı olarak Suyuti Hazretleri ise yaptığı açıklamada şöyle belirtmektedir: Peygamberimiz (sav)'in hadislerinden ve büyük İslam alim- lerinin açıklamalarından da açıkça anlaşıldığı üzere, içinde bulun- duğumuz Hicri 1400'ler Hz. İsa (as)'ın gelişi ve Hz. Mehdi (as)'ın zuhur çağıdır. Bu yüzyılda Hz. Isa (as) yeniden yeryüzüne gele- cek, Hz. Mehdi (as) zuhur edecek ve İslam ahlakı yeryüzüne ha- kim olacaktır. Ay'ın Yarılması Kuran'ın 54. Suresi'nin adı olan "Kamer"in Türkçe karşılığı "Ay"dır. Bu surenin büyük bir bölümünde, kendilerine gönderilen peygamberlerin "uyarılarını yalanlayan" Nuh, Ad, Semud ve Lut halkının, Firavun ve çevresinin başlarına gelen yıkımlar anlatılır. Aynı zamanda birinci ayette kıyamet vakti ile ilgili çok önemli bir haber verilir: (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci, Pamuk Yayıncılık, İstanbul, 2002, s. 299) (Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu'l-İlel, sh. 89) Bu ümmetin ömrü bin seneyi geçecek, fakat bin beş yüz seneyi aşmayacaktır.. "Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek."
  • 47. Saat (kıyamet saati) yakınlaştı ve Ay yarıldı. (Kamer Suresi, 1) Ayette kullanılan "yarmak" fiilinin Arapça karşılığı "şak- ka"dır. Bu kelimenin Arap- ça'da farklı anlamları bu- lunmaktadır. Bazı Kuran tefsirlerinde "ikiye yarıl- mak" manası tercih edilmekte- dir. Bununla birlikte, "şakka" kelimesi Arapça'da "toprağı sürme, toprağı kazma" anlamlarında kullanılmaktadır. İkinci anlamına örnek olarak, Abese Suresi'nin 26. ayetinde ge- çen kullanımını verebiliriz: Biz, şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık. Sonra yeri yardıkça yar- dık. Böylece onda taneler bitirdik, üzümler, yoncalar, zeytin- ler, hurmalar. (Abese Suresi, 25-29) Açıkça görüldüğü gibi, bu ayetteki "şakka" ifadesi "yerin ikiye yarılması" manasında değil, "çeşitli bitkilerin yetişmesi için toprağın sürülerek yarılması" anlamında kullanılmıştır. İşte tam bu noktada, 1969 yılına geri döndüğümüzde Kuran'ın çok büyük bir mucizesiyle karşılaşmaktayız. Kamer Suresi'nde on dört yüzyıl öncesinden haber verilen ayet, 20 Temmuz 1969'da Ay yüzeyinde yapılan çalışmalar ile gerçekleşmiştir. Amerikalı astronotların Ay'a ayak basarak, Ay toprağı üzerinde bilimsel araştırmalar yapmaları, taş ve toprak ör- nekleri toplamaları ayın yarılması ayetindeki ifadelere tam olarak uymaktadır. Astronotlar Ay yüzeyinde bulundukları süre boyunca bilimsel çalışma ve deneyler yapmışlar, 22 kilogram ağırlığında taş ve toprak örneği toplamışlardır. Bu numuneler daha sonra büyük bir ilgi oda- ğı olmuştur. NASA'nın raporlarında halkın örneklere gösterdiği ala- 45 Harun Yahya (Adnan Oktar)
  • 48. Kıyamet Alametleri 46 kanın, muhtemelen 20. yüzyıldaki diğer uzay araştırmalarının topladığı ilginin üstünde olduğu belirtilmiştir.2 Bununla birlikte 2009 yılının Ekim ayı içerisinde de ayette bildi- rilen bu olaya işaret eden bir gelişme daha yaşanmıştır. Ay'da su ara- maları yapan NASA, Ay'ı bombalamış ve 9000km'lik hızla gerçekle- şen bu çarpmanın etkisiyle 350 ton ağırılında bir toz bulutu oluş- muştur. Yani, Ay'ın yüzeyi bir kez daha yarılmıştır. Ayette haber ve- rildiği gibi "Saat'in" yani Hz. İsa (as)'ın gelişinin, Hz. Mehdi (as)'ın zu- hurunun, Dabbetü’l-Arz’ın çıkışının, kıyametin kopmasının yaklaştı- ğı vakitte Ay yarılmıştır. Görüldüğü gibi bu ayette, Peygamber Efen- dimiz (sav)’in Allah'ın takdiriyle gösterttiği Ay’ın yarılması mucize- sinin dışında söz konusu olaylara da işaret edilmektedir. Şunu da belirtelim ki, sözü edilen alameti haber veren ayetle- rin devamında çok önemli bir ihtar vardır. Bu ayetlerde, Allah Ka- tından gelen işaretlerin insanları gaflet ve hatalarından döndüre- cek büyük fırsatlar olduğu, bu uyarıları gördükleri halde yalanla- yanların "ne tanınmış-ne görülmüş" bir gün olarak tanıtılan kıya- met günü diriltildiklerinde pişman olacakları hatırlatılmaktadır: Saat (kıyamet saati) yakınlaştı ve Ay yarıldı. Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler ve "(Bu) süregelen bir bü- yüdür" derler. Yalanladılar ve kendi hevalarına (istek ve tutkularına) uydular; oysa her iş 'sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.' Andolsun, onlara (kendilerini şirk- ten ve bozulmalardan) caydırıp vazgeçirtecek nice haberler geldi. (Ki her biri) Doruğunda-olgunlaşmış hikmettir. Fa- kat uyarmalar bir yarar sağlamıyor. Öyleyse sen onlardan yüz çevir. O çağrıcının 'ne tanınmış, ne görülmüş' bir şeye çağıracağı gün… Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş ola- rak', sanki yayılan çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. Boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken, ka- firler derler ki: "Bu, zorlu bir gün". (Kamer Suresi, 1-8)
  • 49. Sabah Gazetesi, 01 Eylül 2007 Hürriyet Gazetesi, 19 Ekim 2009 Akşam Gazetesi, 10 Ekim 2009 Habertürk, 19 Haziran 2009
  • 51. 49 Harun Yahya (Adnan Oktar) n dört yüzyıl önce Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), kıyamet ile ilgili bazı gaybi bilgileri ve bunlara dayalı düşüncelerini kendisiyle birlikte olan Müslü- manlara aktarmıştır. Bu değerli sözler nesilden nesile geçmiş, ha- dis kitapları ve İslam alimlerinin eserleriyle günümüze ulaşmıştır. Elinizdeki kitabın ilerleyen bölümlerinde kullanılan hadisler de Peygamberimiz (sav) tarafından işte bu anlamda söylenmiş haber- leri içermektedir. Bu hadislerin sahih, yani güvenilir ve doğru ol- duğunun en önemli ispatlarından biri ise, söz konusu hadislerde haber verilen tüm alametlerin Hicri 1400'ün başından itibaren son 30 yıl içerisinde arka arkaya gerçekleşmiş olmasıdır. Hadislerdeki olayların tahakkuku, bu hadislerin doğruluğunun teyitidir. Şunu da açıklamak gerekir ki, hadislerde bildirilen işaretlerin bir kısmı 1400 yıllık İslam tarihinin herhangi bir döneminde, dün- yanın belirli bir bölgesinde, belirli bir oranda görülmüş olabilir. Böyle bir durum o dönemin Ahir Zaman olduğunu göstermez. Zi- ra bir devrin Ahir Zaman olarak nitelendirilmesi için kıyamet ala- metlerinin tümünün aynı çağda, birbirlerini izleyerek gerçekleş- mesi gerekmektedir. Bu durum bir hadiste şöyle ifade edilmiştir: Yukarıdaki bilgi ışığında Ahir Zaman hadisleri incelendiğin- de hayret verici bir sonuç meydana çıkmaktadır. Peygamberimiz (sav)'in yüzyıllar önce ayrıntılarıyla açıkladığı işaretler yeryüzü- nün hemen hemen her köşesinde, birbiri ardınca ve tam anlamıy- la belirtildiği biçimde içinde bulunduğumuz çağda yaşanmakta- O Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların art arda kopması gibi. Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167
  • 52. Kıyamet Alametleri 50 dır. Hadisler sanki zamanımızın eksiksiz bir portresini çizmekte- dir. Elbette bu, derin düşünülmesi gereken son derece mucizevi bir olaydır. Gerçekleşen her alamet insanlara, Allah'ın huzurunda hesap verecekleri kıyamet gününün çok yaklaşmış olduğunu ve bir an önce Kuran ahlakını hayata geçirmelerinin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu açık gerçeğe rağmen, Hz. İsa (as)'ın bu yüzyılda gelmeyeceğini, Hz. Mehdi (as)'ın bu yüzyılda zuhur et- meyeceğini, İslam'ın bu yüzyılda yeryüzüne hakim olmayacağını söyleyenler ise büyük bir yanılgı içindedirler. Bu kimselerin yan- lış bakış açısına göre son 30 yıl içinde gerçekleşen ve gerçekleşme- ye devam 200'den fazla alametin aynı şekilde, tekrar, arka arkaya, yeniden gerçekleşmesi gerekmektedir. Şüphesiz bu samimi ve gerçekçi bir iddia değildir. Akılcı ve samimi olan tutum ise, Hz. İsa (as)'ın gelişinin ve Hz. Mehdi (as)'ın zuhurunun, yani kıyame- tin yaklaştığının alameti olan yüzlerce olayın içinde bulunduğu- muz bu yüzyılda gerçekleşmiş olduğunu görmek ve bu kutlu dö- nemde yaşıyor olmanın sevincini ve coşkusunu hissetmektir. Kitabın bu bölümünde Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği kıyamet alametlerinden sadece bir kısmına yer verilmiştir. (Konuyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler www.hazretimehdi.com adresinden faydalanabilirler.)
  • 53.
  • 54. Kıyamet Alametleri 52 Savaşlar ve Anarşi Peygamberimiz (sav) Ahir Zaman'ın özelliklerini anlattığı bir hadisinde şunları haber vermiştir: "Hercü merc" kelimesinin sözlüklerdeki karşılığı "darmada- ğınıklık, karmakarışıklık" anlamlarıdır ve hadiste bu durumun be- lirli bir bölge ile sınırlı kalmayıp, dünyanın her tarafına yayılacağı belirtilmektedir. Yolların kesilmesi ve bir kısım insanların diğerle- rine saldırmaları da hadiste işaret edilen çağın belirtileri arasında sayılmaktadır. Başka bir hadiste de yukarıdaki olay benzer şekilde yer almak- tadır. "Kıyamet yaklaşır… herc çoğalır" diyen Peygamberimiz (sav)'e "herc"in ne olduğu sorulmuş, O da "herc öldürmelerdir" ya- nıtını vermiştir. (Kur'an ve Sünnette Kıyamet ve Ahiret, s.172 ) Peygamberimiz (sav)'den bu konu hakkında bizlere ulaşan diğer hadisler de şunlardır: Yukarıdaki hadislerin incelenmesi bizleri önemli bir sonuca Dünya hercü merc içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazılarına hücum ettiğinde… Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 454 Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmaya- caktır… Ölümler ve katliamlar yaygın hale gelecek… Kıyametin hemen yakınında anarşi ve kargaşa günleri vardır. Suyuti, Cami'üs Sagir, 3/211; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/492 Camiü's-Sagir, 3:211, Müsned, 2:492, 4:391, 392
  • 55. götürmektedir. Peygamberimiz (sav), sözünü ettiği çarpışmalar, kargaşa ve katliamlar ile tüm yeryüzünü kaplayan savaşları ve te- rör eylemlerini tasvir etmekte, bu olayların da bir kıyamet alame- ti olduğunu belirtmektedir. Geride kalan on dört asırlık döneme baktığımızda görürüz ki, 20. yüzyıldan önceki savaşlar bölgesel kalmışlardır. Tüm dün- ya halklarını, siyasi mekanizmalarını, ekonomilerini, sosyal yapı- larını etkileyen savaşlar ise yakın geçmişte yaşanan iki dünya sa- vaşı olmuştur. I. Dünya Savaşı'nda 20 milyondan, II. Dünya Sava- şı'nda da 50 milyondan fazla insan ölmüştür. II. Dünya Savaşı'nın aynı zamanda, tarihin en kanlı, en büyük ve en yıkıcı savaşı oldu- ğu bilinen bir gerçektir. Çağımızın modern savaş teknolojisi, nükleer, biyolojik ve kim- yasal silahları savaşların etkilerini tarihte görülmemiş boyutlara taşımıştır. Hatta geliştirilen kitle imha silahları nedeniyle dünya-
  • 56. nın üçüncü bir dünya savaşını kaldıramayacağı da genel kabul görmüştür. II. Dünya Savaşı sonrasındaki Soğuk Savaş, Kore Savaşı, Vi- etnam Savaşı, Arap-İsrail Savaşları, İran-Irak Savaşı ve Körfez Sa- vaşı çağımızın en önemli olayları arasındadır. Bölgesel savaşlar, çatışmalar ve iç savaşlar aynı anda dünyanın birçok bölgesinde yı- kıcı sonuçlara neden olmaktadır. Bosna, Filistin, Çeçenistan, Afga- nistan, Keşmir ve daha pek çok yerde yaşanan sorunlar insanlığı etkilemeye devam etmektedir. Savaşlar kadar tüm dünya insanlarını ilgilendiren diğer bir "kargaşa" konusu da uluslararası ve organize terör olaylarıdır. Boston Üniversitesi'nden Prof. Vojtech Mastny'nin belirttiği gibi, terör olayları 20. yüzyılın ortalarından sonra kat kat artmıştır.4 Gerçekte terörizmin 20. yüzyıla has bir olgu olduğunu söylemek
  • 57. Milli Gazete, 28 Mayıs 2001 Gözcü, 12 Mart 2001 Radikal,29Mart2001 Aksiyon,6Mayıs2001 GerçekHayat,2-8Şubat2001 Akit,2Mart2001YeniŞafak,15Ağustos2001 Mag, Ocak 2000 Cumhuriyet, 27 Ocak 2001 Peygamberimiz (sav) hadislerinde yeryüzünü kaplayan savaşları ve terör eylemlerini tas- vir etmekte ve bu olayların da kıyamet alameti olduğunu belirtmektedir. Nitekim dünyanın dört bir yanında çatışmalar, bölgesel ve iç savaşlar durmak bilmeksizin devam etmektedir.
  • 58. Bir yanda dünyanın pek çok ülkesi kendi vatandaşlarının sebep olduğu terör ile uğ- raşıyor. Öte yanda Çeçenistan'da olduğu gibi toplu mezarlar bulunuyor (yanda), yaşlılar, bebekler, çocuklar, kadınlar ezi- yet görüyor. Tüm dünyayı ilgilendiren te- rör ve kargaşa ortamı her insanın düşün- mesi gereken ve içinde bulunduğumuz çağda tam anlamıyla yaşanan kıyamet işaretlerindendir. Hadislerde haber veri- len bu olaylar tüm insanların düşünmesi ve ibret alması için birer vesiledir.
  • 59. Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde yer alan ve günü- müz için işaret olan haberlerin gerçekleşiyor olması, tüm dün- yada yaşanan bu gibi görüntüler insanların bir an önce Kuran ahlakını yaşamaları için yapılan önemli birer uyarıdır.
  • 60. bile mümkündür. Irkçılık, komünizm ve benzeri ideolojik amaç- larla ya da etnik iddialarla ortaya çıkan örgütler, gelişen teknolo- jinin de yardımıyla kanlı eylemler yapmışlardır. Dünyamızın yakın tarihindeki terör eylemleri zaman zaman büyük kaos ortamlarına zemin hazırlamıştır. Tüm Müslümanların şiddetle kınadığı vakalarda çok kan dökülmüş, sayısız insan ölmüş veya sakat kalmıştır. Ancak insanlık hala bu olaylardan hissesine düşen dersi almış değildir. Terör dünyanın birçok bölgesinde, öl- dürücü anarşik olaylara neden olmaya devam etmektedir. Konuyla ilgili ayetlerde de çıkarmamız istenen dersler yer al- maktadır. Rum Suresi'nde insanların yaptıkları şeyler dolayısıyla yeryüzünde karışıklıkların ortaya çıktığı şöyle bildirilmektedir: İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad (karışıklık, kötülük) ortaya çıktı. Umulur ki dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını ken- dilerine taddırmaktadır. (Rum Suresi, 41)
  • 61. Cumhuriyet, 9 Temmuz 2001 Cumhuriyet,16Temmuz2001 MilliGazete,14Temmuz2001 Cumhuriyet, 16 Temmuz 2001 Allah ayetlerinde insanların kendi ellerinin önden sundukları nedeniyle kötülüklerin çıktığını haber vermiştir. Bugün dünyanın içinde bulunduğu durum ayetin tecellisidir. Rusya Kazakistan Amerika Kanada Çin Hindistan Bangladeş Kamboçya Filipinler Japonya Malezya Pakistan Keşmir Moğolistan Sudan Mozambik Batı Sahra Endonezya Sri Lanka Kenya Etiyopya Zaire Angola Namibya İtalya Cezayir Fransa İngiltere İrlanda İspanya Zimbabwe Portekiz Almanya Brezilya Arjantin Uruguay Bolivya Kolombiya Şili Peru Honduras NikaraguaEl Salvador Güney Afrika Meksika 20. yüzyılda görülen terö- rist olaylar marksist terör marksist-terörist ayaklanmalar diğer terörist gruplar
  • 62. Tüm insanların şu an dünyanın içinde bulun- duğu durumu, yaşanan kargaşaları düşünmesi ve ibret alması hatalardan dönülmesi için önemli bir aşama olacaktır.
  • 63. Şunu da eklemek gerekir ki, ayette önemli bir hatırlatma ya- pılmaktadır. İnsanların yaptıkları yanlışlardan kaynaklanan acı ve üzüntüler, onları hatalarından döndürmesi için birer fırsat mahi- yetindedir. Kısacası, "dünyanın hercü merc içinde kaldığı" dönem içinde bulunduğumuz çağda tam anlamıyla yaşanmış ve neticede bir kı- yamet işareti daha bu şekilde tecelli etmiştir. Aynı zamanda bu işaret, insanlara bir an önce Kuran ahlakını yaşamaları için yapı- lan önemli bir uyarı olmuştur. Büyük Şehirlerin Yok Olması: Savaşlar ve Afetler Peygamberimiz (sav)'in Ahir Zaman'la ilgili verdiği haberler- den birisi de şu şekildedir: Hadiste belirtilen büyük şehirlerin helak oluşu, savaşlar ve çeşitli doğal afetler sonucunda meydana gelen yıkımları akla ge- tirmektedir. Yakın geçmişte geliştirilen nükleer silahlar, uçaklar, bombalar, füzeler ve benzeri çağdaş silahların savaşlarda kullanıl- ması büyük tahribata neden olmuştur. Bu korkunç silahlar tarih- teki benzerleriyle kıyaslanmayacak düzeyde yıkımlara yol açmış- tır. Elbette hedef konumundaki "büyük şehirler" de bu yıkımlar- dan birinci derecede etkilenen yerler olmuştur. II. Dünya Sava- şı'nın benzersiz sonuçları buna bir örnek olarak verilebilir. Dünya tarihinin en büyük savaşında, atom bombasının kullanılmasıyla 61 Harun Yahya (Adnan Oktar) Büyük şehirler dün sanki yokmuş gibi helak olur. Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 38
  • 64. Hiroşima ve Nagasaki tamamen yerle bir olmuştur. Avrupa'nın başkentleri ve önemli şehirleri de ağır bombardımanlar neticesin- de büyük ölçüde yıkılmıştır. Britannica Ansiklopedisi II. Dünya Sa- vaşı'nın Avrupa şehirlerinde neden olduğu hasarı şöyle anlatır: Meydana gelen tahribat Avrupa'nın büyük bölümünü ayın yüzeyine dönüştürmüştü: Şehirler bombardımanlar sonu- cunda harap oldu, sayfiye yerleri kavruldu ve simsiyah oldu, yollar bombaların açtığı çukurlarla kaplandı, demiryolları kullanılamaz hale geldi, köprüler yıkıldı, limanlar batık ge- milerle doldu. Savaş sonrası Almanya'nın Amerikan Bölgesi askeri valisi General Lucius D. Clay'in dediği gibi, "Berlin sanki ölülerin şehri gibiydi."5 Kısacası, II. Dünya Savaşı'nın tarihte benzeri görülmeyen ge- nişlikteki tahribatı hadisin işaret ettiği olayla birebir uyuşmaktadır. "Şehirlerin yok olmasına" neden olan bir diğer etken de doğal afetlerdir. Doğal afetlerin içinde bulunduğumuz çağda hem sayı- sal hem de büyüklük olarak arttığı istatistiksel bir gerçektir. Son on yılda baş gösteren iklim değişikliklerinin yol açtığı felaketler bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Sanayi, zararlı ve is- tenmeyen bir yan ürün olan küresel ısınmaya sebep olmakta, gi- Kıyamet Alametleri 62 Hadislerde Ahir Zaman'da büyük şehirlerin dün yokmuş gi- bi olacakları haber verilir. Geçtiğimiz yüzyıl yok olan şehir- lerle doludur. Atom bombasından sonra Hiroşima (üstte) ve Çeçen şehirleri (yanda) buna sadece iki örnektir.
  • 65. 20. yüzyıl için en çok kullanılan tanımlama "felaketler yüzyılı"dır. Gerek depremler, kasırgalar ya da seller gibi doğal afetler, gerek iç savaşlar ve çatışmalar, gerekse de büyük deniz ya da uçak kazaları çok sayıda insanın ölümüne yol açmıştır. Yok olan şehirler, tarihten silinen halklar kıyametin hadislerde haber verilen alametlerindendir. Akşam, 11 Eylül 2004 Cumhuriyet, 11 Şubat 2001
  • 66. Uzmanlar 1998'deki Mitch Kasırgası'nın Orta Amerika'da şim- diye kadar yaşanan en kötü felaket oldu- ğunu belirtmişlerdir.
  • 67. 65 Harun Yahya (Adnan Oktar) derek ısınan dünya atmosferindeki dengeler bozulmakta ve böy- lece iklim değişiklikleri meydana gelmektedir. 1998 yılı şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yıl olmuştur.6 Amerika Ulusal İklimsel Veri Merkezi'nin kayıtlarına göre de en fazla iklimsel afet 1998'de meydana gelmiştir.7 Örneğin gözlemciler, 1998'deki Mitch Kasır- gası'nın Orta Amerika'nın tarihinde meydana gelen en kötü fela- ket olduğunu belirtmişlerdir.8 2006 yılında meydan gelen Katrina Kasırgası, New Orleans şehrinin neredeyse tamamının suların al- tına gömülüp yere batmasına neden olmuştur. Son yıllardaki kasırga, fırtına, tayfun ve hortum gibi felaket- ler başta Amerika kıtası olmak üzere dünyanın birçok yerinde yı- kıcı zarara neden olmuştur. Bunlara ek olarak seller de bazı yerle- şim merkezlerinin sular ve çamur altında kalmasına yol açmıştır. Ayrıca depremler, volkanlar ve tsunami dalgalarının yaptığı bü- yük tahribatlar da unutulmamıştır. Sonuç olarak, tüm bu afetlerin "büyük şehirlerde" sebep olduğu yıkımlar önemli birer işaret ol- muşlardır. Geçtiğimiz asır dünya- ya sayısız felaket getir- miştir. Pek çok ülkede yıkıcı olaylar baş gös- termiş, milyonlarca in- san bu felaketlerde ya- şamını yitirmiştir. Bu olaylar, hadislerde dik- kat çekilen Ahir Zaman olaylarıyla büyük bir pa- ralellik göstermektedir. İnsanların artık bu du- rumdan ibret alarak Ku- ran ahlakına yönelmele- ri şarttır.
  • 68. Teknolojik imkanlara ya da alı- nan tedbirlere rağmen engelle- nemeyen doğal afetler insa- noğlunun gerçekte ne kadar aciz olduğunu göstermektedir. Depremler, çamur selleri, ya- nardağ patlamaları, sel fela- ketleri gibi afetlerin özellikle büyük şehirlerdeki yıkımları önemli birer işarettir. 27 Aralık 2004 Sabah Gazetesi 06 Mayıs 2008 Sabah Gazetesi 30 Ağustos 2005 Hürriyet Gazetesi
  • 69. Depremler Hiç şüphesiz tarih boyunca çok az doğa olayı depremler ka- dar insanlığı etkilemiştir. Her an, her yerde meydana gelebilen depremler yüzyıllar boyunca çok sayıda kişinin ölümüne ve astro- nomik boyutlarda maddi zarara yol açmış, bu özellikleri nedeniy- le insanlar için korku kaynağı olmuştur. 20. ve 21. yüzyılın tekno- lojik koşulları bile depremlerin verdiği hasarı ancak belirli ölçüler- de engelleyebilmiştir. Teknolojinin, kendilerine doğaya hükmetme olanağı sağlaya- cağı hayaline kapılan bazı insanlara ise 1995 Kobe depremi anlam- lı bir ders vermiştir. Hatırlanacağı gibi, Japonya'nın büyük en- düstri ve ulaşım merkezinde yaşanan deprem hiç beklenmedik bir anda meydana gel- miştir. Bu deprem sadece 20 saniye sürmesine rağmen, Time dergisinde belirtildiğine göre, 100 milyar dolar civarında zarara neden olmuştur.9 ABD Jeolojik Araştırma Kurumu (USGS)'nun raporlarına göre ise 1556- 1975 arasında 5.0 ve daha büyük şid- detteki depremlerin sayısı sadece 110'dur. 1980-2003 yılları arasında sa- dece 23 sene içinde meydana gelen büyük şiddetteki depremlerin sayı- sı ise 1685'tir. Görüldüğü gibi, geç- Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Ahir Zaman'da vuku bulacak depremlerin çok- luğuna da dikkat çekilmiştir. Son yıllarda sık sık meydana gelen depremler, dünya kamuoyunun gündeminde ilk sıralarda yer almaktadır.
  • 70. miş yıllarda deprem sayısının çok az iken, Hicri 1400 yılının ba- şından itibaren depremler armıştır. Son birkaç yıl içinde meydana gelen büyük ve sürekli dep- remler, dünya kamuoyunun gündeminde devamlı olarak ilk sıra- larda yer almaktadır. Amerikan Ulusal Deprem Enformasyon Merkezi verilerine bakılırsa 1999 yılında, yeryüzünde 20.832 dep- rem meydana gelmiştir. Bu depremlerde tahmini olarak 22.711 in- san hayatını kaybetmiştir.10 Son otuz yılda dünyada gerçekleşen depremlerden birkaçı şöyledir: 28 Temmuz 1976’da Çin’de 7.8 büyüklüğündeki deprem oldu. 242 bin kişi hayatını kaybetti ve 164 bin kişi yaralandı. 7 Aralık 1988’de Ermenistan’da meydana gelen depremde 20.000 kişi hayatını kaybetti, 500.000 kişi de evsiz kaldı. 20 Haziran 1990’da İran’da yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremde 40 bin kişi öldü, 100 bin kişi yaralandı. 1995 yılındaki Kobe Depremi, 20 saniye sürmesine rağ- men 100 milyar dolar civarında zarar oldu. Hindistan’da 26 Ocak 2001'de yaşanan 6.7 şiddetindeki depremde 25 bin kişi hayatını kaybetti, 166 bin kişi yaralandı. 26 Aralık 2003’de İran’da meydana gelen 6.7 büyüklü- ğündeki depremde 31 bin 884 kişi hayatını kaybetti, 18 bin kişi ya- ralandı. 26 Aralık 2004’te Endonezya’da, 9.0 büyüklüğündeki dep- rem sonucu oluşan tsunamide 300 bin kişi hayatını kaybetti. 8 Ekim 2005’de Pakistan’da gerçekleşen 7.6 şiddetindeki depremde yaklaşık 100 bin kişi hayatını kaybetti. Kıyamet Alametleri 68
  • 71.
  • 72. Tüm bu vakalar Peygamberimiz (sav)'in 1400 yıl önce söyle- diği şu sözleri akıllara getirmektedir: Kuran'da da deprem ile kıyamet arasındaki ilişkiyi işaret eden ayetler bulunmaktadır. Kuran'ın 99. Suresi'nin adı Zelzele (büyük sarsıntı, deprem) Suresi'dir. Sekiz ayetten oluşan bu sure- de yerin şiddetli sarsıntısı tasvir edilmekte, bunun ardından da kı- yamet günü insanların diriltilecekleri ve Allah'ın huzurunda he- sap verecekleri, zerre ağırlığınca da olsa yaptıkları işlerin karşılı- ğını alacakları anlatılmaktadır: Kıyamet Alametleri 70 Sabah, 25 Haziran 2001 Depremler -hadislerde haber verildiği üzere- önemli kıyamet alametlerindendir. Kıyametten önce iki büyük hadise vardır… ve sonra da zelzeleli yıllar. Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmaya- caktır… depremler çoğalacak… Ramuz-El Ehadis, 476/11 Ramuz-El Ehadis, 187/2
  • 73. Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı, Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman, O gün (yer) haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin ona vahyetmiştir. O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye bölük bölük fırlayıp-çıkarlar. Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür. (Zelzele Suresi, 1-8) 71 Harun Yahya (Adnan Oktar) 2010 yılının ilk aylarında art arda meydana gelen 7 büyüklüğündeki Haiti depremi (üstte) ve 8.8 şiddetin- deki Şili depremi (solda). Pakistan depremi
  • 74. Fakirlik Bilindiği gibi, fakirlik, düşük gelir düzeyi nedeniyle insanın beslenme, barınma, kıyafet, sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçla- rından yoksun kalmasıdır. İleri teknolojik olanaklara rağmen fa- kirlik, günümüz dünyasının önündeki başlıca sorunlardan biridir. Halen Afrika, Asya, Güney Amerika ve Doğu Avrupa'da pek çok insan her gün açlıkla içiçe yaşamaktadır. Sömürgecilik ve vahşi kapitalizm dünyadaki gelir dağılımının geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler aleyhine bozulmasına neden olmuştur. Dünyada az sayıdaki mutlu azınlık ihtiyaçlarından fazlasına sahip iken fakirlik ve yoksulluğun getirdiği sorunlarla mücadele eden önemli sayıda insan bulunmaktadır.
  • 75. Günümüzün ileri teknolojik ola- naklarına rağmen fakirlik hala dün- yanın en büyük sorunlarından biri- dir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Ta- rım Örgütü'nün (FAO) 2000 yılı ra- poruna göre, 826 milyon insan ye- tersiz beslenmektedir.
  • 76. Günümüzde dünya genelinde fakirlik çok ciddi boyutlara ulaşmış durumdadır. UNICEF'in son raporları göz önünde tutu- lursa, dünya nüfusunun dörtte biri "tasavvur edilemez sıkıntı ve yokluk koşullarında" yaşamaktadır.11 Bir milyar üç yüz milyon ki- şi günde 1 dolar, üç milyar kişi de günde 2 dolar ile geçinmekte- dir.12 Yaklaşık bir milyar üç yüz milyon insan temiz sudan, iki mil- yar altı yüz milyon insan temel sağlık hizmetlerinden yoksundur.13 Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) 2000 yı- lı raporuna göre, 826 milyon insan yetersiz beslenmektedir. Diğer bir ifadeyle her altı kişiden biri açlık çekmektedir.14 Kıyamet Alametleri 74 Akit, 22 Şubat 2000 YeniBinyıl,23Haziran2000 Yeni Mesaj, 10 Kasım 2000 Hürses,Sayı:7810 YeniBinyıl,21Temmuz2000 Fakir-zengin ayrımına yol açan sosyal ada- letsizliğin temel nede- ni elbette Kuran ahla- kının yaşanmamasıdır.
  • 77. Gelir dağılımındaki adaletsizlik de son birkaç on yıl içinde aşırı derecede, düşünülenin çok öte- sinde büyümüştür. Birleşmiş Milletler kaynakları göstermektedir ki 1960'da dünya nüfusunun en fa- kir %20'si ile en zengin %20'si arasındaki gelir ora- nı 1'e 30 iken, 1995'te 1'e 82 olmuştur.15 Sosyal ada- letteki çöküşe bir örnek de dünyanın en zengin 225 Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar,Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allahyakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekteyolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinlereksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın sizive hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nur Suresi, 22)(Nur Suresi, 22)
  • 78. şahsının servetinin dünya nüfusunun %47'sinin senelik gelirine eşit hale gelmesidir.16 İstatistiklerin ortaya koyduğu bu güncel veriler aynı zaman- da, Peygamberimiz (sav)'in sözünü ettiği fakirliğin artacağı haberi- nin de göstergeleridir. Ahir Zaman'ın ilk döneminin belirtileri olan fakirlik ve açlık hadislerde şöyle bildirilmiştir: Kıyamet Alametleri 76 Fakirliğin artması ve insanlar arasındaki sosyal uçurumun giderek büyümesi Ahir Zaman'ın ilk döneminin belirtilerindendir. Rusya Amerika Kanada Çin Hindistan İran Mısır Sudan Tanzanya Madagaskar Endonezya Kenya Çad İtalya Nijerya Mali Cezayir İspanya Fransa İngiltere Brezilya Arjantin Peru Güney Afrika Libya Türkiye Suudi Arabistan Zengin-Fakir Kişi başına düşen gelir miktarı 1.250 $'dan az 1.250-5.500 $ 5.500-22.000 $ 22.000-35.500 $ 35.500 $ üstü Bilgi yok Meksika Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. Fakirler çoğalacak. Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 455 Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 440
  • 79. Peygamberimiz (sav)'in işaret ettiği dönemin günümüz ko- şullarını tasvir ettiği açıktır. Geçmiş yüzyıllara bakıldığında ku- raklık, savaşlar veya felaketler gibi nedenlerle zorluk ve sıkıntılar yaşandığı fakat bunların geçici ve bölgesel boyutlarda kaldığı gö- rülmektedir. Oysa içinde bulunduğumuz çağda yaşanan fakirlik ve geçim zorlukları kalıcı, düzenli ve büyük ölçekli bir yapı taşı- maktadır. Şüphesiz Rabbimiz sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir; in- sanlara zulmedici değildir. Ancak insanlar yaptıkları kötülük ve nankörlükler nedeniyle yoksulluk ve sıkıntılara zemin hazırla- maktadırlar. Elbette böyle haksız ve üzücü durumlar dini, ahlaki ve vicdani değerlerden yoksun, bencillik ve çıkar ilişkileri üzerine kurulu bir dünya düzeninin kaçınılmaz sonucudur. Ekonomik Kriz Kıyamet Alametlerindendir 2007 yılında başlayan, 2008 ve 2009 yılında şiddetini artıran ve 2014 yılına kadar sürmesi beklenilen ekonomik kriz de Pey- gamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği alametlerden biridir. Yüzbinlerce insanın işsiz kalmasına, fakirliğin doruğa tırmanma- sına, yüzlerce şirketin hatta ülkelerin batmasına sebep olan bu krizle ilgili hadislerden bazıları şunlardır: 77 Harun Yahya (Adnan Oktar) Çarşı ve pazarların tekarubu kıyamet alametlerinden- dir. Dedim ki "Pazarların tekarubu ne demektir?" Şunlardır: "Herkesin az kazançtan yakınması..." (İbni Merduveyh Ebu Hüreyre (ra)dan...) (Kıyamet Alametleri, Pamuk yayınları, s. 146)