Toplu Taşımacılığın Sürdürülebilir Gelişmeye Katkısı - 2010
Final makale
1. 1
Final Ödevi
Abbas Furkan Cangir
(UNI 111-11)
Küreselleşme dünyayı olumsuz olarak etkiledi mi?
XX. yüzyılın başında, teknolojideki hızlı gelişiminin bir sonucu olarak uluslararası alandaki
faaliyetler önemli bir ivme kazandı. Gelişen teknoloji sayesinde insanlar birbiri ile daha hızlı
daha kolay iletişim kurabilme ve arzuladığı her yere ulaşabilme hürriyetine kavuştu. Gelişen
teknoloji ve beraberinde tasarlanan belli başlı argümanlar ortaya yeni bir kavram koydu;
“küreselleşme”. “Küreselleşme” kavramının ortak kabul gören bir tanımı mevcut değildir.
“Küreselleşme” kavramını ilk olarak Marshall McLuhan (1962), “gelişen iletişim ve ulaşım
teknolojilerinin ülkeler arası sınırları kaldırılması ve dünyanın bir “küresel köy” haline gelmesi”
olarak tanımlar1 (s. 25). Anthony Giddens’e göre (1990), “küreselleşme, bir ülkede meydana
gelen olayların başka yerlerdeki olaylar üzerinde etkiye sahip olması ya da ulusal sınırlar dışında
meydana gelen olaylardan etkilenme bağlamında sosyal ilişkilerin dünya ölçeğinde
yoğunlaşmasıdır” (s. 64). Halil Mutioğlu ve Fahriye Gözgü (2009) makalelerinde,
“küreselleşme” kavramını “batı dünyasının sosyal, ekonomik, politik ve kültürel temelleri olan
kapitalizm ve emperyalizmin” günümüzdeki modeli olduğunu vurgular. Bu makalemde,
“küreselleşme” karamının ilk olarak tarihsel evrimi ele alıp sonrasında küreselleşmeyi faydalı
bulanların ortaya koyduğu argümanlara ve küreselleşmeyi eleştirenlerin ortaya koyduğu
argümanlardan bahsedeceğim. Sonuç kısmında her iki tarafın ortaya koyduğu argümanlar
ışığında öznel fikrimi beyan edeceğim.
1. Bölüm Küreselleşmenin Tarihsel Evrimi
1 Yazı boyunca aksi belirtilmediği sürecebütün çeviriler bana aittir.
2. 2
“Küreseleşme” olgusunun inşaasında ve gelişiminde siyasi, sosyal, kültürel ve ticari
etmenlerin çok büyük payı vardır. Birbiri ile ilişki içerisinde olan bu etmenlerin birinde meydana
gelen değişim, diğer etmenlerin de üzerinde tesir gösterir. Toplumlar arası ticaret ihtiyacı
küreselleşme olgusunun doğuşunda çok büyük rol oynamıştır. Küreselleşme belirtileri ilk olarak
Ortaçağ Avrupa’sında görülmüştür. Kasaba büyüklüğündeki derebeylik sınırları, tüccarlara dar
gelmiştir. Daha geniş bir coğrafyalarda ticaret yapma isteğinin bir sonucu olarak derebeylikler
yıkılarak yerlerine krallıklar kurulmuştur. Daha geniş coğrafyalar üzerine kurulan yeni krallıklar,
kanunlar çerçevesinde tüccarların hakkını koruyarak daha kolay ve elverişli bir ticaret hayatı
sunmuştur. Belli bir süre sonra tüccarların, krallık dışında ticari faaliyetlerini arttırması ile
krallığın da ticari faaliyetler için ideal bir yönetim yapısı olmadığı saptamıştır ve bunun
sonucunda krallıklar da yıkılarak yerine ulus devletleri kurulmuştur. 1453 yılında Osmanlı
Devleti’nin İstanbul’u feth etmesi ile Batılı devletler yeni arayışlar içine girmişlerdir. Osmanlı
Devleti’nin İstanbul’u feth etmesi siyasi bir olay olmasına rağmen Batı ülkerlerinin ekonomik
stratejilerini değiştirmesinde önemli rol oynamıştır. Bu arayış doğrultusunda, yeni yerler
keşfetme ve yeni ticaret pazarları bulabilmek arzusu ile denizaşırı seferler yapmışlardır. “Bu
dönemde ulus devletlerinin ortaya çıkması ile Batı ülkeleri deniz aşırı ülkelere siyasi, askeri ve
ticari etkisini yaymaya başlamış, bu dönemde sömürgecilik bir politika olarak
kurumsallaşmıştır” (Elçin, 2012, s. 7). Bu süreç esnasında sömürgecilik emperyalizme
dönmüştür. Emperyalist güçler, sömürdükleri yerlerden elde ettikleri kaynakları kendi
memleketlerine götürmüşlerdir ve süreçte batı ülkeleri zenginleşmiştir. Sömüren ülkelerden
temin edilen kaynaklar “sanayi devrimi”ne de kaynak sağlamıştır. 1870’de “sanayi devrimi”
gerçekleşmiş ve hammadeye olan ihtiyaç artmıştır bu nedenle sömürgecilik faaliyetli daha iyi bir
hız kazanmıştır. Sanayi devrimi, liberal bir ekonomik düzenin benimsenmesinde önemli bir rol
oynamıştır. Uluslararası ticaret engellerinin ortadan kalkmış, sermaye ve işgücü serbestçe dünya
3. 3
üzerinde dolaşabilir hale gelmiştir. Ahmet Gökdere’ye göre (2001), “ İşgücü ve sermayenin daha
verimli olacakları ülkelere doğru yer değiştirmesi, küresel üretimi arttırmıştır” (s. 74). İşgücünün
serbestçe dolaşabilmesi sayesinde, gelişmiş ülkelere giden ucuz işgücü üretim maliyetini
düşürdü. Elde edilen yüksek kâr, daha fazla sermaya birikimine ve daha fazla yatırım yapmaya
olanak sağladı. Telefon, telgram, buharlı tren ve gemi gibi letişim ve ulaşım araçları da bu
sürecin işlemesine hız kazandıran diğer önemli etkenlerdir. 1870’de başlayan sanayi devriminin
etkileri ve küreselleşme evrimi 1914’de birinci Dünya Savaşı’nin başlaması ile son buldu. Ahmet
Gökdere’ye göre (2001), “XX. yüzyılda 2 dünya savaşı, bir büyük dünya buhranı ve otarşik
ekonomik politikalar izleyen Doğu Bloku’nun oluşması ile dünya ticareti 1913 yılındaki
düzeyine anca 1970’lerde ulaşabildi” (s. 75). 1970’de çokuluslu şirketler, oluşturdukları küresel
pazarı aktif olarak kullanmaya başladı. Ülkeler arasındaki sermaye ve uluslararası işgücü
sirkülasyonu arttı. 1980’de gerçekleşen iletişim devrimi, çokuluslu şirketlerin büyümesinin
hızlanmasında aktif rol oynadı. Almanya’da “Berlin Duvarı”nın yıkılması ve 1990’da SSCB’nin
dağılması ile Doğu Bloku’nun yıkılması “küreselleşme”nin daha geniş coğrafyalara
yayılabilmesine olanak sağladı. 90’larda gerçekleşen siyasi olaylar sonrasında güçlenerek büyük
bir hızla daha geniş bir coğrafyaya nüfus eden “kürselleşme”, günümüzde giderek artan
etkinliğini sürdürmektededir.
2. Küreselleşmenin Faydalı Olduğuna İnananlar
“Küreselleşme” dünya üzerinde birçok mecrada etkisi göstermiştir. Dünya’da dışa kapalı
olmayan ülkeler dışında globalleşme furyasından nasibini almayan ülke yoktur.
“Küreselleşme”nin etkisinde olan ülkelerde tartışılan ne büyük konulardan biri,
“küreselleşme”nin beraberinde getirdiği etkiler olmuştur. “Küreselleşme”nin pozitif etkilerini
birçok alanda görmek mümkündür.
4. 4
.Robert R. Farrell’e göre (2007), “gelişen teknoloji sayesinde ekonomik ve ticari
bariyerler azaldı; insanlar, bilgiler, düşünceler ve eşyalar eskiye nazaran daha hızlı bir şekilde
dünya içerisinde dolaşabiliyor” (“History of Globalization” bölümü, par. 1). Küreselleşme
sayesinde dünyanın dört bir yanındaki insanlar birbiri ile iletişim kurabilme fırsatına erişti. Artık
insanlar tecrübelerini, yaşam tarzlarını ve kültürlerini dünyadaki herkes ile paylaşabilme
hürriyetine sahip. İnsanlar daha geniş yelpazede kültürel birikime sahip. Bu sayede insanlar
kendi damak tadına en uygun lezzeti keşfedebiliyor, kendi zevkine en uygun müziği dinliyor,
kendi tarzına en uygun şekilde giyiniyor. Örneğin, Türk Mutfağı’nın en lezzetli ürünlerinden
olan kebabı, dünyanın neredeyse heryerinde yemek mümkün. Buna ek olarak gelişen internet
teknelojileri sayesinde insanlar istediği bilgiye ücretsiz ve hızlı olarak ulaşma imkanına sahip.
“Açık kaynak” mantelitesini benimsemiş ve faydacı insanlar tecrübelerini diğer insanlarla
ücretsiz olarak paylaşıyor. Örneğin, bilgisayar programlama dilleri üzerine, ücresiz videolar ve
elektronik kitaplar bulmak mümkün. Kimi programcılar, yazdıkları kodları ücretsiz olarak
paylaşarak programlama öğrenenlere yardımcı oluyor. Coursera, Code Academy ve Khan
Academy gibi çevrimiçi global eğitim siteleri, çeşitli konularda ücretsiz olarak eğitim veriyor.
Ionela C. Pırnea vd. bu konuda şunları söyler, “ modern telekomünikasyon araçları ve
küresel bilginin yayılımı sayesinde demokratik olmayan siyasi rejimler yıkıldı ve liberal
demokrasinin büyümesine olanak sağlandı” (s. 37). Twitter ve Facebook gibi sosyal iletişim
ağları sayesinde insanlar daha hızlı ve verimli şekilde seferber olarak, gerçekleşen etkilere daha
hızlı ve güçlü şekilde tepki vermişlerdir. Arap Yarımadası’nda yaşanan “Arap Baharı”nın
meydana gelmesinde sosyal medyanın payı büyüktür. Buna karşın Çin gibi otoriter devletler,
Arap Baharı gibi olay mahal vermemek adına ülkede Facebook gibi sosyal medya sitelerine
erişimi engellemıştır.
5. 5
Küreselleşme’nin oluşturduğu rekabet ortamı sayesinde şirketler, tercih edilen olabilmek
için rakiplerinden her zaman bir adımdan olmak adına çaba sarf eder. Şirketler müşterileri
memnun edebilmek için, en nitelikli ürünü en ucuza mâl etmek çalışır. Andy Rao’ya göre
(2013), “Pazardaki daha fazla rakiple, her şirket sürekli ürünlerini ve servislerini geliştirmeye ya
da müşterileri için değer yaratmaya odaklanıcaktır. Bu sayede müşteriler, daha ucuz fiyata daha
iyi ürünlere sahip olucak.” (“İncrease in Competition” bölümü, par. 11). İletişim, ulaşım ve IT
alanında gerçekleşen yeniliklerle küreselleşme büyük ivme kazanmıştır. Bu yeniliklerle
ürünlerin, üretim ve dağıtım maliyetleri düşmüş. Düşen ürün maliyetleri ile ürünler daha geniş
kitlelere hitap etmiştir. Ahmet Gökdere’ye göre (2001), ABD’de yeni bir teknolojik ürünün ilk
tanıtımından sonra yaygın kullanıma geçebilme süresinin giderek kısalmaktadır. Otomobilin halkın
%15'ine ulaşabilmesi için 55 yıl geçmiştir. Aynı süreler TV için 26, cep telefonu için 13 ve internet için 7
yıldırdır” (s. 90). Kürese Küreselleşme sayesinde insanların yaşam kalitesi arttı. İnsanlar artık daha
yüksek yaşam standartlarına sahip. Robert R. Farrel’e göre (2007), “küreselleşme sayesinde
birçok ülkede, yaşam standartları ve yaşam kalitesi artmıştır. Örneğin, Çin’nin serbest pazara
açılması ile kişi başına düşen milli gelir 1980’de 1,420 $ iken 1999’da 4,120 $ olmuştur.
1980’de Amerikalılar Çinlilerden 12.5 kat daha fazla kazanırken, 1999’da Amerikalılar
Çinlilerden sadece 7.4 kat daha fazla kazanabilmiştir” (“A Controversial Topic” bölümü, par.
30). Serbest ticaretin aktif olduğu gelişmekte olan ülkelerde, çokuluslu şirketlerin yatırımları ile
yereldeki insanlara istihdam sağlanır. Sağlanan bu istihdam sayesinde işssizlik ve yoksulluk
oranı azalır. Ann Harrison’a göre (2007), “yatırım ve ticaretin arttığı bölgelerde fakirlik oranları
da düşmüştür. Gelişmekte olan ülkelerde fakirlik oranları azalırken, serbest ticarete olan
entegrasyon artmıştır ” (s. 1). Örneğin, Serbest ticaretin hızla geliştiği Hindistan ve Çin gibi
gelişmekte olan ülkelerde yoksulluk oranları giderek azalıyor.
Rao’ya göre (2013), “senin ekonomin, büyük ölçüde diğer ülkenin ekonomisine göre
değişiyorsa. Bu ülkelerden birinin diğerine saldırmasını hayal etmek gerçekten güç. Garip bir
6. 6
şekilde, küreselleşme dünya güvenliğinin sağlanmasına yardım eder” (“Dengelenmiş Güvenlik”
bölümü, par. 1). “Küreselleşme”nin etkisi altındaki bir ülkede meydana gelen değişim, ticari
ilişkileri olan diğer ülkeler üzerinde de domino etkisi gösterir. Uluslararası ticari faaliyetleri sıkı
olan ülkeler genelde birbiri ile dostane ilişkiler yürütür. Küreselleşme dünya barışına katkı
sağlamış ve ülkeler arası savaş çıkabilme ihtimali azaltmıştır. Örneğin, Türkiye ile Rusya iyi
ticaret ilişkilere sahipti ta ki angajman kurallarını ihlal ettiği gerekçesi ile Türkiye’nin Rus
uçağını vurmasına kadar. Rusya bu olaydan sonra Türkiye’ye birçok ekonomik yaptırım
uygulamıştır. Bunun sonucunda Türkiye’den yapılan ithalatların büyük bir kısmı kesmiş ve
Rusya’da faaliyet gösteren Türk şirketlere maddi zararlar vermiştir. Nadiren meydana gelen bu
tip durumlar genellikle ticari ilişkileri iyi olan devletler arasında pek ceryan etmez. Gerçekleşen
siyasi bir olayın ekonomi üzerinde sonuçları olmuştur.
Ionela C. Pırnea vd. bu konuda şunları söyler (2013), “küreselleşme” ile artan çevresel
farkındalık sayesinde insanlar doğayı daha az kirleten ve verimli teknolojiler kullanmaya başladı
(s. 37). Örneğin, TEMA, Türkiye Çevre Vakfı (TÇV) ve Greenpeace gibi kuruluşlar çevresel
farkındalık ve sorumluluğu arttırmak için önemli bir görev üstleniyor. Bu gibi kurumlar,
insanları “küresel ısınma” ve “çevre kirliliği” gibi küresel problemlere karşı bilinçlendirip,
etkilerini azaltan uygulamalarda bulunmalarına sevk ediyor. “Küreselleşmenin getirdiği
ekonomik kazanımlar zenginliği arttırdı. Sağlık ve temiz su gibi ihtiyaçlara erişim olanaklarının
artmasıyla ortalama yaşam süresini uzadı. Dünya nüfusunun %85’i en az 65 yaşına kadar
yaşamayı umuyor” (37). “Küreselleşme”nin geliştirdiği hizmet anlayışı insanların daha iyi sağlık
hizmeti almasına olanak sağladı. Aynı zamanda doğal su kaynakları üzerine kurulan su
fabrikaları ile insanlar, her yerde lezzetli ve sağlık suya erişebiliyor. Örneğin, küreselleşme ile
yaygınlaşan özel hastanelerde hızlı ve rahat bir şekilde tedavi olabilirsiniz. Buna ek olarak nerde
7. 7
olursanız olun, Uludağ’dan gelen temiz ve lezzetli suya bakallarda, marketlerde ve büfelerde
bulabilirsiniz.
3. Küreselleşmenin Zararlı Olduğuna İnanlar
Dünya gündeminden düşmeyen, en hararetli şekilde tartışılan ve tarafların konsesüsa
varmaktan en uzak olduğu konularından birisi de “küreselleşme”dir. Dünya üzerinde çok büyük
faydaları olan “küreselleşme”nin yan etkileri de mevcuttur. Tartışmanın karşı safında yer alan
kesim, dünyada çığ gibi büyüyen “küreselleşme”nin prospektüsündeki yan etkilerinin gözardı
edildiği kanısında. Sezgin Kızılçelik’e göre (2004), “küreselleşme”, sermayenin Batı’da
birikmesine olanak sağlayan, dünyada kasosa, eşitsiz büyümeye ve kutuplamaya yol açan bir
süreçtir (s. 148). “Küreselleşme” zararlı olduğunu düşünenlerce, “küreselleşme” kapitalizmin
günümüze uyarlaması ve empeyalizmin yeni maskesi gibi benzetmelerle betimleniyor.
Monika Nigam’a göre (2009), “endüstrinin gelişmesi çevre kirliliğine sebeb oldu.
Endüstriyel makinalarının çalışması ve üretilen ürünün nakliyesi için fosil yakıtlar yakıldı bu da
çevre kirliliğine sebeb oldu” (“Environmenteal Cost of Globalization” bölümü, par. 1). Kâr
odaklı olan küreselleşme yanlısı üreticiler, bulunduğu coğrafyanın temiz su kaynaklarını ve filtre
kullanmayarak üretim yaptığı bölgenin havasını kirletti. Örneğin, dünyanın önde gelen petrol
şirketlerinden olan BP, 20 Nisan 2010 tarihinden Meksika Körfezi’nde yaşanan petrol
sızıntısında ihmali olduğu gerekçesiyle davacılara 18.7 milyar $ ödemeye mahkum edildi.
Sızıntıdan 6 ay sonra 8000’ün üzerinde deniz canlısının öldüğü duyuruldu. Ionela C. Pırnea vd.
şunları söyler, “artan ticaret ve seyehat faaliyetleri HIV/AIDS, SARS ve kuş gribi gibi insan,
hayvan ve bitki hastalıklarının artmasına olanak sağladı” (s. 37). Küresel olarak hayvan ithalat ve
ihracatı yapılması, bir bölgedeki hastalığın tüm dünyaya yayılmasına olanak sağlar. Örneğin,
1918 ve 1919 tarihler arasında H1N1 virüsü, dünya üzerinde 50 ile 100 milyon arasında insanın
8. 8
ölümüne sebeb olmuştur ve bu rakam o zaman ki dünya nüfusunun %5’ine tekabbül etmektedir.
Güncel pazar taleplerine göre üretim yapan firmalar, pazarın şu an talep etmediği insan sağlığına
zarar veren etkileri gözardı etmektedir. İnsan sağlığına zarar veren bu etkilerin somut delilerinin
ortaya çıkması ile oluşan pazar talebini karşılamak üzerine çalışma yürütülmektedir. Amaç
topluma faydalı olmaktan ziyade pazardan elde edilen gelirin sürekliliğinin sağlanmasıdır.
Örneğin, Cep telefonu gibi teknolojik aletlerin yaydığı yaydığı radyasyon herkesin malumudur
ama ölüm sebebi bu cihazlardan yayılan radyasyon olan kimse olmadığı için pazardan böyle bir
talep oluşmamıştır. Şu an cep telefonun kamerası, fiziksel tasarımı ve işlemci hızı gibi
argümanlar pazarın ilgisini cezbediyor ama ilerleyen zamanlarda radyasyonun somut zararlarının
farkedilmesi gibi etmenler farklı Pazar talepleri doğuracaktır.
Küreselleşme toplum sınıfları arasındaki ekonomik uçurumu arttırıyor. Küreselleşme’nin
büyük oyuncuları mal varlığı arttırma telaşındayken; Afrika’da insanlar su ihtiyaçlarını
karşılayabilmek için hergün kilometrelerce yürümek zorunda. Alexandru Olteanu ve Madalina
A. Radoi (2010), düzensiz serbest ticaret sebebiyle fakir ile zengin arasındaki farkın arttığını ve
milyonlarca insanın temiz su, yeterli beslenme ve eğitim gibi haklarından mahrum olduklarını
vurgular. (s. 211). “Küreselleşme”nin hızlıca gelişmesindeki en büyük faktör olan teknoloji
işgücüne olan ihtiyacı azaltmıştır. Makinalar kendilerinen atanan görevleri, insanlara göre daha
hızlı, hata payı daha düşük ve daha az maliyetli olarak yerine getirmektedir. Bu süreç içersinde
ayakkabılıcık, çömlekçilik ve bileyicilik gibi meslekler yok olmuştur. Örneğin, insanlar artık
ayakkabılarını tamir ettirmek ya da körelmiş bıçaklarını biletmek yerine yenisini almayı tercih
ediyor. Küreselleşme, ticareti canlı tutmak adına kendine bir “tüketim toplumu” inşaa etmiştir.
İşgücüne olan ihtiyacın azalması işssizlik problemini doğurdu. Ekonomik anlamda üreticiye
katkı sağlayan bu girişim, sosyal bir sorunun başlamasına sebeb olmuştur. Martin Rama (2003),
serbest ticaretin gelişimi boyunca meslek yok oluşu, meslek yaratımından daha yüksek oranlarda
9. 9
seyrettiğine ve bu yüzden yüksek işsizlik oranlarının küreselleşme ile alakalı olduğu kanısını
ortaya koyar (ss. 173-174). İşsizlik oranlarının artışında önemli bir rol oynayan başka bir etmen
de yerel üreticilerin ve esnafların çokuluslu şirketlerle ile rekabet edememesidir. Ürünlerini
ucuza mâl eden ve iyi şekilde pazarlayan çokuluslu şirketler, yerel üreticileri ve esnafları yerel
pazardan sildi. Ahmet Gökdere’ye göre (2001), “Ulus-ötesi şiketlerin gelişen ülkelerde açtıkları
işletmeler, ürün kalitesi ve sunuştaki üstünlükleri yanısıra marka açısında da yerel benzerlerine
göre daha yüksek rekabet gücüne sahiptir. Bu durum, yerel benzerleri dışında küçük üreticilerin
satışlarını geniş ölçüde düşürmekte, kimilerinin kapanmasına yol açmaktadır” (s. 93). Örneğin,
Fransız menşeli çokuluslu süpermarketler zinciri olan Carrefour, Türkiye’de Sabancı Holding ile
ortaklık kurarak 1993 yılından beri “CarrefourSA” olarak hizmet vermektedir. Yiyecek, içecek,
giyim ve spor ürünleri gibi geniş bir ürün yelpazesi olan Carrefour, geniş bir müşteri portföyü
tarafından benimsendi. Carrefour gibi büyük oyuncuların yerel pazara girmesi ile manav, bakkal
ve kasap gibi küçük esnafın müşteri sayısı azaldı ve birçoğu kapandı. Aynı zamanda Çin gibi
ülkelerden ithal ettiği ürünleri satan Carrefour, yerel üreticinin de kepenk indirmesine sebeb
oldu. Yerel işletmelerin kapanması ile işssizlik ve dışa bağımlılığı arttı.
Teknolojinin ülke sınırlarını kaldırması ile meydana gelen “küresel köy”de kültürler arası
etkileşim arttı. Bu etkileşim egemen küresel kültürün, diğer yöresel kültürleri asimile etmesiyle
gerçekleşti. Küresel kültürün ögeleri artık dünyanın heryerine hızlı bir şekilde yayılmaya başladı.
Örneğin, McDonald, Burger King, Pizza Hut ve KFC gibi Amerikan menşeyli restaurantların
Türkiye pazarına girmesiyle; Türk Mutfağı’nın döner, kebab ve lahmacun gibi lezzetlerini
müşterileri ile buluşturan restaurantlar ciddi olarak müşteri kaybetti. Buna paralel kola, fanta ve
gazoz gibi küresel kültür ürünlerinin Türkiye pazarına girmesi ile ayran, şalgam, şerbet ve şıra
gibi yöresel içeceklere olan rağbet azaldı. Ahmet Gökdere’ye göre (2001), “küresel düzeyde “Mc
Donald’slaşma” terimiyle özdeşleşen ve Amerikan yaşam biçiminin tüm dünya ülkelerinde
10. 10
egemen olmasıyla ulusal ve yerel kültürlerden uzaklaşıldığı ve zengin bir kültür çeşitliliğinden
tek kültüre doğru gidilmektedir. Diğer bir deyişle, küresel düzeyde bir kültür
“bironekleşmesi”nden söz edilmektedir” (s. 95).
Sonuç olarak, küreselleşme günümüz dünyasında en güçlü ve yaygın anlayıştır.
Bünyesinden barındırdığı siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel argümanlar birbiri ile etkileşim
içindedir. Bu argümanların herhangi birinde meydana gelen değişim, diğerleri üzerinde etki
yaratır. “Küreselleşme”nin dünya üzerinde yarattığı etki, küreselleşme yanlıları ve küreselleşme
karşıtları olarak iki grup oluşturmuştur. Ben küreselleşme karşıtı olarak, mevcut sistemde
iyileştirmeler yapılması taraftarıyım. Dünya zenginliklerinin insanlar arasında adilane
dağıtılması ve sosyal gruplar arasındaki ekonomik uçurumun azaltılması gerektiğini
düşünüyorum. Maddi menfaatler uğuruna çevreye ve insanlara zarar verilmemelidir.
“Küreselleşme”nin temsilcilerine empoze ettiği iş ahlâkı tekrar düzenlenmelidir. Serbest ticaret
kuralları tekrar düzenlenmeli, uzun vadede sebeb olabileceği sosyal, kültürel ve siyasi sonuçlar
gözardı edilmemelidir.
KAYNAKÇA
Elçin, A. B. (2012). Küreselleşmenin Tarihi (Basılmamış makale). Ankara
Farrell, R. R. (2007, 23 Şubat). “The Future of Globalization”. Erişim Tarihi: 14 Aralık 2015,
http://www.realtruth.org.
GIDDENS, A. (1990). The Consequence of Modernity. Cambridge: Stanford University
Gökdere, A. (2001, Sonbahar). “Küreselleşmeye Genel Bakış”. Ankara Avrupa Çalışmaları
Dergisi, 1, 71-101.
Harrison, A. (2007). Globalization and Poverty. Chicago: University of Chicago Press
11. 11
Kızılçelik, S. (2004). Atatütk’ü Doğru Anlamak. Ankara: Anı Yayıncılık
McLuhan, M. (1962). The Gutenberg Galaxy: The Making of Typographic Man. (s. 25).Toronto:
University of Toronto Press.
Mutioğlu H. ve Gözgü F. (2009). “Küreselleşme Ve Toplumsal Dönüşüm”. Abdullah Özdemir
ve Mümin Eser (Ed). Küreselleşme. Bursa: Ezgi Kitabevi.
Nigam, M. (2009, 4 Ağustos). “Impact of Globalization”. Erişim Tarihi: 13 Aralık 2015,
http://www.articlesbase.com.
Olteanu, A. ve Radoi, M. A. (2010, Şubat). “Positive And Negative Effects Of Globalization”.
Lex ET Scientia International Journal, 17, 209-212.
Pinea, I. C., Lanfranchi, M. ve Giannetto, C. (2013, Ekim). “Agricultural Market Crisis and
Globalization – a Tool For Small Farms”. Revista Română de Statistică, 1, 35-45
Press.
Rama, M. (2003, Sonbahar). “Globalization and the Labor Market”. The World Bank
Research Observer, 18, 173-174.
Rao, A. (2013, 7 Mayıs). “4 Positive İmpacts of Globalization on World Economy” Erişim
Tarihi: 28 Aralık 2015, http://www.kstatecollegian.com/