3. Çünkü iletişim, paylaşmaktır. Dünyadaki tüm canlılar, birbirleriyle dolaylı ya da
doğrudan iletişim halindedir. Çünkü hiçbir canlı, paylaşmadan yaşayamaz.
Örneğin Thomas More... Ütopyasını bir yazıya dökerek paylaşır hayata karşı olan
derdini diğer insanlarla. Bir anne, yaptığı güzel yemeklerle sevgisini paylaşarak
iletişim kurar ailesiyle... Beethoven, yıllarca işitme problemi yaşayıp, sonunda
sağır olmasına rağmen, sonatları ve senfonileriyle, hiç kopmayacak bir iletişim
kurar dünyayla. Bir kedi, sabah patisiyle ve gırlayarak uyandırır sevgili ev sahibini.
Doğuştan kör ressam Eşref Armağan, bilimi şaşırtırcasına, koyar resim yeteneğini
ortaya. Bir çocuk, sorar anlamak için gözüne kocaman görünen dünyayı...
Bir yunus, saniyede 200 bin titreşime sahip ses dalgaları gönderir, orada olduğunu
bilsin diye diğer yunuslar... Çünkü her ne yöntemle olursa olsun, iletişim kurmak,
yaşamdaki varlığımızı anlatmak için, en temel ihtiyaçtır!
5. Bireyin, doğduğu günden başlayarak, iç ve dış faktörlerle şekillenerek inşa ettiği bir
kimliği, yansıttığı bir imajı vardır. Bu imaj, bireyin hayata bakış açısını, savunduğu ve
karşı çıktığı düşünceleri, özetle yaşamdaki duruşunu, belirler.
Birey, sahip olduğu iletişim becerileri ile kendini ortaya koymaya çalışır.
Aynen bireylerde olduğu gibi, markaların da birer kimliği olmak zorundadır.
Kimliksiz markalar, ürün ne olursa olsun, ilgili kitleye ulaşmakta zorluk çeker ve belki
de kısa sürede yok olabilir.
Birey ve markalar arasındaki bir diğer benzerlik de, markaların da bireyler gibi
değişim ve dönüşüm süreçlerinden geçmesidir. Rekabet, hız gibi piyasa
dinamiklerinin yanında, markayı yönetenlerin değişimi ve dönüşümü, yönetilmesi
gereken ayrı süreci oluşturur.
Birey, kendi kararlarını kendisi verdiği için, kendinden sorumludur.
Bireyin sınırları, kendi iletişim becerilerin sınırları ile belirlenir. Markaların sınırlarını ise,
arka planlarındaki görünmeyen ama onu oluşturan bireyler çizer. Markalar, takım
çalışmalarının ürünüdür. Takımların aldığı kararlar, sahip olduğu yetiler, problemler,
markanın da duruşunu, yani geleceğini belirler. Bu nedenle, aynen bireysel
kimliklerimizde olduğu gibi, marka kimliğini yaratırken, sürdürülebilirliği sağlayacak
donanımların oluşturulması, son derece kritik bir noktadır.
7. İletişimde yapılabilecek temel hatalardan birkaçı, iletişime ve birlikte değişmeye,
dönüşmeye açık olmamak, karşımızdaki kişileri dinlememek, onlara saygı duymamak...
Bizler, matematiği, ekonomiyi, iktisatı, kimyayı, yönetim süreçlerini, dışarıdan bir bilgi
olarak, eğitimle öğreniriz. Oysa, tüm bu bilgilerin uygulanmasına olanak sağlayan araç
olan iletişim, doğal olarak sahip olduğumuz bir yeti gibi düşünülerek, hep es geçilir.
Sonrasında ne mi olur? Kaliteli iletişim kuramadığı için, birbirlerini ve çevresini anlamayan,
mutsuz insan toplulukları... Birlikte çalıştığı kişileri tanımayan, onlarla empati kuramayan
yöneticiler, kalitesiz iletişimin sonucu olarak, iş ortamlarındaki huzursuzluklarla uğraşıyorlar
ve nitelikli çalışanlarını kaybediyorlar. Pek çok çalışanın, “Yüksek maaş da alsam,
yöneticimin tutarsızlıklarına dayanamadığım için işi bıraktım!” dediğini, eminiz siz de
duymuşsunuzdur. Öte yanda, çok büyük işler yapan, yüzlerce kişiye iş veren bir patronun,
medya karşısında konuşamadığında yarattığı hayal kırıklığını da bir düşünsenize...
Özetle, yüzlerce kişiyle temas halinde olduğumuz hızlı iş ve özel yaşamlarımızda, artık
iletişim üzerine emek vererek, bu konuda özel becerilere sahip olmanın, bir zorunluluk
olduğunu görmenin tam zamanı! Biz, iletişimi şöyle formülize ediyoruz:
ETKİN İLETİŞİM = (Aktif Dinlemek + Empati kurmak + Kendini Ben Diliyle İfade Etmek +
Sadelik) x Saygı
Burada “Saygı” unsuru sıfır olunca, diğer tüm öğelerin de sıfır olacağını ve etkin bir
iletişimin mümkün olmayacağını hepimiz görebiliriz.
9. Televizyonun seyircisini, yazılı basının okuyucusunu pasif olarak konumlandırdığı
günler, geride kaldı! İletişim, internetle birlikte çok daha etkin artık!
Bireylerin düşüncelerini ve duygularını özgürce ifade ettikleri, paylaştıkları bir alan
olarak sosyal mecralar var hayatımızda. Bugün Facebook’un kullanılmadığı bir
ülke yok. Forumlar, bloglar, Twitter, Friendfeed, Pinterest, Instagram derken, her
gün yepyeni sular keşfediyoruz. Bu mecralar, direk olarak servis alabildiğimiz ve
sunabildiğimiz, birer bireysel yayın organına dönüştü. Örneğin; Facebook, dünya
genelinde 1 milyarı aşan aktif kullanıcısı ile markaların tüketiciye doğrudan erişimi
için önemli fırsatlar sunuyor.
Dolayısıyla, her gün taptaze ürünlerle buluşan ve sürekli yeniliğe açık sosyal ağlar,
markalar için de iletişim stratejilerini yaratırken önemli fırsatlar sunuyor. Yaratıcılık,
dinamizm, kitleye anında ve sürekli erişim bu fırsatlardan sadece birkaçı...
11. 4 Boyutlu İletişim Danışmanlığı, kişilere ve kurumlara yönelik marka kimliği
oluşturma, marka kimliğini koruyacak stratejiler geliştirme, markayı ivmelendirecek
özel iletişim projeleri geliştirme, sosyal mecraya etkin entegrasyon ve yaratıcı içerik
sağlama, medya danışmanlığı gibi konu başlıklarını kapsıyor.
Bunun yanı sıra, tüm bu yapılan çalışmaların vitrin yönü olarak yansıtıldığı marka
temsilcilerinin olmazsa olmazı, gazeteci gibi düşünme ve medya eğitimleri de,
4 Boyutlu İletişim Danışmanlığı’nın önemli bir hizmet alanı. Neden mi önemli?
Çünkü eğer bir markanın yöneticisi, medya karşısında kendinden, bilgisinden,
markasından emin değilse, o zaman tüm stratejilerin çöpe gitmesi an meselesidir!
İletişim danışmanlığındaki farkımız, tüm bu süreçleri, 4 Boyutlu Koçluk ve 4 Boyutlu
Mentorluk ilkeleriyle ele almamız...
13. Sorunlar ve durumlara rasyonel bir çerçeveden bakarak, kişileri ve markaları
doğru araçlarla, düşünme teknikleriyle ve becerilerle analiz ederek yola çıkıyoruz.
Bu süreçte, güçlü sorularımıza alacağımız yanıtlar, her iki taraf için de farkındalık
yaratıyor. Edindiğimiz bu farkındalık, ihtiyaçları, talepleri, riskleri, fırsatları daha net
görebilmemize olanak sağlıyor. Her zaman değişim olacağını da bilerek,
hedeflerimizi belirliyor ve aksiyon planlarımızı hazırlıyoruz.
Ve, birlikte ilerlemenin keyfine varıyoruz!
14. Bu kitapçıkta yer alan tüm bilgileri
dilediğiniz gibi kullanabilir, kopyalayabilir,
diğer ortamlara aktarabilirsiniz.
Burada okuduklarınızdan ve
öğrendiklerinizden memnun kaldıysanız,
4B Akademi’yi kaynak göstermenizden
dolayı mutlu oluruz.
bilgi@4bakademi.com
www.4bakademi.com