2005 Yılında Halkalı İmkb Meslek Lisesinde "Sanat Tarihi" dersi için hazırlamış olduğum sunum.
Kaynak olarak gösterilmek koşuluyla herkes kullanabilir. Geniş kaynaklar içerisinde sınıflandırılıp hazırlanmıştır.
2005 Yılında Halkalı İmkb Meslek Lisesinde "Sanat Tarihi" dersi için hazırlamış olduğum sunum.
Kaynak olarak gösterilmek koşuluyla herkes kullanabilir. Geniş kaynaklar içerisinde sınıflandırılıp hazırlanmıştır.
3. • Umberto Eco (5 Ocak 1932, ........ ), İtalyan bilim
adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve
düşünürdür. 20. yüzyılın önemli düşünce
adamlarından biridir. Takma ismi Dedalus'tur.
Dünya kamuoyunun gündemine Gülün Adı ve
Foucault Sarkacı gibi romanlarıyla giren İtalyan
yazar, aynı zamanda Orta Çağ estetiği ve
göstergebilim dalının yaşayan efsanelerindendir.
4. • Eco 1971'den bu yana Bologna Üniversitesi'nde
profesör olarak çalışmaktadır ve yapısalcılık
sonrası göstergebilim gelişmelerine önemli
katkılarıyla tanınmaktadır. Eco, yüksek lisans ve
doktora çalışmaların Thomasçılık Akımı (eski
filozoflardan olan din düşünürü Thomas Aquinas
ve onun Ortaçağda oluşturduğu ekolün estetik
anlayışı) ve bu akımın estetik anlayışı üzerine
yaptı. Tarihçi, filozof, Orta Çağ uzmanı, James
Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış bir yazar.
Yazarın ilk romanı “Gülün Adı” 1980'de
yayımlandı. 1962'de Torino Üniversitesi'nde
doçent, 1969'da ise Floransa Üniversitesi'nde
görsel iletişim dalında profesör oldu.
5. • 1971'de Bologna Üniversitesi'nde Göstergebilim
profesörü olarak dersler vermeye başlayan Eco,
1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim
Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi. 70'li yıllar
boyunca, işaretlerin düşünsel çözümlemeleri ile
ilgili teorilerini sürekli geliştirerek, bunlar üzerine
birçok kitap yazdı. Eco'nun çalışmaları 1960'ların
ortasından itibaren avantgarde yapıtlara, kitle
kültürüne yönelmiştir. Son dönemlerde ise, güncel
olay ve olguları da ele alan çalışmalar
yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında edebiyat
eleştirileri, tarih ve iletişim yazıları önemli bir yer
tutmaktadır.
6. • Roland Barthes'dan sonra “ayrıntıların anlamı” ya
da “ayrıntıların sosyolojisi” adı verilen bir anlayışın
en önemli köşe taşlarından birisi olan Umberto
Eco'nun eserlerinden bazıları:
Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti, Foucault
Sarkacı, Gülün Adı, Ortaçağ Estetiğinde Sanat
ve Güzellik, Ortaçağı Düşlemek, Önceki Günün
Adası, Somon Balığıyla Yolculuk, Yanlış
Okumalar, Yorum ve Aşırı Yorum, Beş Ahlâk
Yazısı, Açık Yapıt’tır.
7. • Torino Üniversitesi'nde Ortaçağ Felsefesi ve Edebiyatı eğitimi
aldı. 1954'te üzerine yazdığı bitirme teziyle felsefe doktorasını
tamamlayan yazar, 50'li yılların başlarında, entellektüel bir
Katolik militan olan Eco, doktorasından sonraki yıllarda dini
inanç sistemini sorguladı.
• Eco, Avangard düşüncelere ve dilbilimin kurallarına sadık
kalmak suretiyle, magazinel kültürün ve modernleşen
dünyanın yozlaştırdığı birçok parodiyi, eleştirel bir söylemle
ele alır. 50'li yıllar boyunca, yazınsal kariyeri sayesinde,
işaretlerin anlamı, estetik anlayışı, iletişim ve düşünsel
öğretilerle ilgili fikirlerini geliştirme fırsatı yakalayan edebiyatçı,
bunlar üzerine birçok deneme yazdı. Söz konusu
denemelerinden derlediği "Opera Aperta" (Açık Yapıt) adlı
kitabını 1962'de yayınlayan Eco, bu çalışmasında
moderniteye ilişkin kavramların geleneksel köklerine indi ve
farklılıkları eleştirel bir bakışla ortaya koydu.
8. • Milan'da bulunduğu süreç içerisinde, işaretlerin
anlamı ve gücü üzerine teoriler geliştirmeye
başlayan Eco, teorilerini satırlara dökmeye
başladı. Yazarın bu anlamdaki ilk göstergebilim
kitabı, 1968'de yayınladığı "La Struttura
Assente"dir. Eco'nun Ortaçağ estetiğine yönelik
ilgisinin, gittikçe kültürel değerler ve edebiyat gibi
daha çok insanın buluşabildiği ortak paydalara
doğru dönüşüm göstermesiyle birlikte, yazar daha
sonra, göstergebilim felfesini bu dallar üzerinde
yeniden şekillendirerek, La Struttura Assente'yi
tekrar düzenleyecek ve 1976'da "A Theory of
Semiotics"i yazacaktı.
9. • 1974 yılına gelindiğinde, başkan yardımcılığını
yürüttüğü Uluslararası Göstergebilim Öğretileri
Derneği için ilk defa bir konferans düzenleyen
ünlü edebiyatçı, bu öğretinin, diğer bilim dallarının
amaçlarına yönelik eleştirel bir bilimsel davranış
şekli olduğunu belirtti (1979'da bu konferansta
değindiği önemli konulara ilişkin söylemlerini kitap
haline getirerek, A Semiotic Landscape adıyla
yayınladı). Bu çalışmalardan sonra, 70'li yılların
sonlarında bir göstergebilim profesörü olarak
ünlenen Eco, bilimsel kariyerinden roman
yazarlığına doğru hiç umulmadık radikal bir
dönüşüm gösterdi.
10. • 1980 yılında, işaretlerin gizemini,
yaşamlarımızdaki karmaşık varlığını, kurgusal;
fakat açık bir dille vurguladığı ve polisiye roman
türünde işlediği "The Name of the Rose" (Gülün
Adı) adlı çalışmasını yayınladı ve eser dünya
çapında muazzam bir yankı uyandırdı. Eco'nun bu
romanı yazmaktaki amacı, göstergebilime
duyduğu ilginin şekillenmeye başladığı dönemden
beri tuttuğu notları, yayınladığı makaleleri ve
birçok çalışmasını bütünleştirerek; bu bilimi,
Ortaçağın egzotik havası içinde geniş kitlelerin
bilgisine sunmaktı. Alt-türün polisiye olmasının
nedeni ise, işaretlerin gizemini okuyucuya tam
olarak yansıtabilmekti.
11. • Gündelik hayattaki bu izleri, ancak analitik bir
bakış açısıyla görebilirdik; zira esrarengiz olan da
buydu. Zaten kitabın adındaki "gül" de sembolik
bir figürdü ve kısa ama zengin bir anlatımı ifade
ediyordu. Kısacası Gülün Adı, çağdaş ve sade
söylemlerle Ortaçağ döneminin gizemine ışık
tutuyordu. Bundan sonra, Umberto Eco adı,
sadece bilimsel ve akademik bir anlam
taşımayacak; yazarın ünü tüm dünya edebiyat
çevrelerince zikredilir hale geldi. Ardından,
Fransız film yapımcısı Jean - Jacques Annaud
romanı, aynı adla film senaryosuna uyarladı ve
1986'da beyaz perdeye aktardı.
12. • Eco, Semiotics and The Philosophy of
Language (1984) ve The Limits of
Interpretation (1991) gibi akademik ve bilimsel
çalışmalarına da devam etti. 1986'da yayınlanan
"Art and Beauty in the Middle Ages" (Ortaçağ
Estetiğinde Sanat ve Güzellik) adlı
çalışmasında yazar, Ortaçağ kültürünün farklı
evrimlerini klişelerden uzak, gerçekçi bir bakış
açısıyla yeniden ele alarak, dönem insanlarının
sanat ve güzelliğe ilişkin estetik anlayışlarını
ortaya koymaya çalıştı.
• Eco, militanizm, bilgisayar jargonları, futbol
fanatizmi, jet-mail, fax makineleri gibi birçok
yeniçağ kavramını, tarih-bilim ve insan
döngüsünde eleştirel bir ironiyle konu ettiği
yazılarını biraraya getirdi.
13. • 1997'deki Kant and the Platypus adlı bilimsel-felsefik
deneme çalışmasında Eco, algılarımızın ne
kadarının bilişsel idrak yeteneğimize, ne kadarının
da dilbilgisi kaynağımıza dayandığını Pascal,
Aritoteles, Heidegger gibi düşünürlerin öğretilerinden
yola çıkarak çözümlemeye yöneldi. 1995'teki "The
Search for the Perfect Language" (Kusursuz Dil
Arayışı) kitabıyla ünlü edebiyatçı, iletişimin temeli
olan dillerin çokluğu ve farklılığının, aslında iletişim
gücümüzü sınırlandırdığı düşüncesini, Babil
Kulesi'nin Tanrı'nın lanetiyle yıkılması sonucunda
ortak dili kullanan insanların dilde de ayrışmasını
efsanesini baz alarak açıklamakta; "Kusursuz dil"
hayalinin gerçekliğini de sorgulamaktaydı.
14. • 2000 yılına gelindiğinde, inanç sistemlerimizi
sorguladığı "Belief or Non-Belief?" (İnanç ya
da İnançsızlık Yüzleşme) gibi yazarın daha
ziyade eleştirel yönünü; yine kusursuz dil
ütopyasına değindiği "Baudolino" gibi
düşünsel yönünü açığa çıkaran yapıtlarını
yayınladı. Son olarak, 2004'te beşinci romanı
olan "La Misteriosa Fiamma Della Regina
Loana” yı (Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi)
kaleme aldı.