SlideShare a Scribd company logo
I s t a n b u l Şa iik u l u Su l t a n D e r g a h i
YAYINLARI
j •
ALEVILER'DE
SEMAH•
NEDiR
İSTANBUL ŞAHKULU SULTAN DERGAHI
YAYINLARI
Alevilerde Semah
BU BROŞÜR ŞAHKULU SULTAN DERGAHI BİLİM KURULUNCA
HAZIRLANMIŞTIR
Aleviler’de Semah
“Bizim Semahımız İlâhi Bir Aşktır”
ŞAHKULl! SULTAN DERGAHI YAYINLAR!
EĞİTİM DİZİSİ: 2
İSTANBUL ŞAHKULU SULTAN DERGAHI
İmar Ranıis Tekke Altı Sokak No: ti
Göulepe/İstanLml
Tel.: (0210)308 55 25
(0210) 368 30 71
Fax: (0210)385 04 40
E-mail: sahcevriö'gmail.com
4
İÇİNDEKİLER
ALEVİLER’DE SEMAH.............................................. 7
SEMAHLAR ÜSTÜME..............................................10
KIRKLAR CEMİ ve SEMAHI....................................13
“BİRİMİZ KIRK, KIRKIMIZ BİRDİR BİZİM...” ..........14
ALEVİLER'DE SEMAH NEDİR?............................. 19
SEMAHIN BAZI ÖZELLİKLERİ...............................22
SEMAH TÜRLERİ.....................................................26
ALEVİLİK’TE İNSAN............................................... 36
ALEVİLER’DE KADIN.............................................40
ALEVİLER’DE SANAT............................................44
5
ALEVİLER’DE SEMAH
“Bir Avrupalı olarak Bektaşi semahlarına
baktığım zaman neler gördüğümü ve neler his­
settiğimi size gönlümce tek tek anlatmak iste­
dim.
İlkin bir önyargı içindeydim. Ama daha ilk
semahı seyrederken bir şok geçirdim. Çünkü
dünyanın neresinde olursanız olun, hangi halk
danslarını seyrederseniz seyredin, mutlaka be­
ğenirsiniz, seversiniz, ancak bu dansları rahat
koltuğunuzdan sadece seyredersiniz. Ama bu
semahta öyle değil, daha ilk anda müzik sizi
kendi iç ritmiyle büyülüyor ve giderek oturdu­
ğunuz yerde semaha katılıyorsunuz. Aslında
yerinizdesiniz, ama değilsiniz, ayağınız, kolları­
nız semahçılarla eş, yüreğiniz onlarla aynı coş­
kuda ve semaha katılıp gitmişsiniz.
Bütün bunlar, farkında olmadan, yani si-
7
zin elinizde olmadan oluşuyor. Semahlarda so­
lo yok, yani oyunu yöneten ne bir kadın var ne
de bir erkek. Alçak gönüllüğün böylesi, sıra­
danmış gibi gözükmesi, doğallığı, bütün dün­
ya danslarını imrendirecek bir biçimde, hele
hele kadın ve erkek ayrımı yapmaması; eşitli­
ği, kadına erkeğe değil, insana verilen saygıyı
hayranlıkla izliyorsunuz. Bu semahlar ne bir
danstır ne de ritüeldir. Bu semahlar insanın bu
dünyadaki varlığını anlatan dans destanları­
dır. İçi insan sevgisiyle dolup taşan destanlar
dizisi. Benim destan tasfirim de başkadır. Han­
gi topluluğun destanına bakarsanız bakın,
mutlaka bir ok, bir yay, bir kavga, bir savaş...
Ama bu destanda kavgadan, savaştan,
eser yoktur. Sevgi vardır, aşk vardır, kardeşlik
vardır, hayatı her yönüyle paylaşma vardır.
Mutlaka hayatta acılar vardır. Ama semahlar­
daki acılar, insan yüreğinin bir yaşam coşku­
sudur. Öldürücü, yokedici değildir. Hele ben­
cillik, övünme hiç yoktur. Semahlarda toplu­
luk kutsaldır. O toplulukta herkes saygındır.
Herkes birbirinin koruyucusudur. İşte semah­
ları seyrederken bu özlemleri yüreğinizde du­
yuyorsunuz, insan olduğunuzu, var olduğu­
nuzu anlıyorsunuz. ”
8
Bu sözcükler uzun yıllardır Türkiye’de ya­
şayan Mimar Sinan üniversitesi bale hocası
Prof. Dr. Editha Almaçık’a aittir. Aleviler’in
cemlerinde döndükleri semah modern dansın
öğretmenini bile bu duygularla etkilemiş.
Bu küçük kitapçıkta Semahın ne olduğunu
sîzlere anlatmaya çalışacağız. Semah, Alevile-
rin ibadeti olan Cemde kadın ve erkek canla­
rın dedenin işareti ile Cem’in ilerleyen saatinde
kendilerini müziğin ritmine vererek meydana
atmaları ve içlerinden geldiği gibi dönmeleri,
transa geçmeleri adeta ayrı bir dünyaya turna­
lar gibi uçmalarıdır. İşte semah; dönenlerin
duygularının dorukta olduğu, duygu selinin
akıp gittiği andır.
Semahta; birincisi müzik vardır. Bu genel­
likle bağlamadır. İkincisi bağlamanın çaldığı
semah parçaları ile kadın ve erkeğin birlikte
kendinden geçercesine dönmesi vardır.
Sanırım, Semahtaki bu duygu selini anlat­
mak kadar zor bir an yok gibi geliyor insana...
Bu nedenle görmek ya da dönmek gerekiyor
galiba...
9
SEMAHLAR ÜSTÜNE...
Cemal ŞENER
Alevi Cem’lerinin benim hayatımda, yetiş­
me tarzımda, dünya görüşümün, yaşam felse­
femin oluşumunda özel ve önemli bir yeri var­
dır.
Köyümüzde, Alevi ve Sünniler birlikte ya­
şarlardı. Mahalleler bitişik ama ayrı ayrı idiler.
İçiçe değildiler. Bizim ev, köyün büyük odaları
bulunan evlerinden biri idi. Annem ve babam
Alevi inancına bağlı, dedeleri çok seven ve sa­
yan insanlardı. Bu yüzden büyüme çağlarımda
(ilk ve orta öğretim) köyümüzde yapılan
Cem’lerin birçoğu bizim evde yapılırdı.
Bizim köyde yapılan Cem’lere dedeler ge­
nellikle Dersim’den gelirlerdi. “Dersim ola­
yında idam edilen Seyit Rıza’nın torunu Polat
Dede’nin veya O’nun amcası Düzgün Dede’nin
10
yürüttüğü Cem’ier daha bir görkemli olur,
Cemler şafak sökünceye kadar devam ederdi.
Hayatımın daha sonraki döneminde top­
lumsal çeşitli haksızlıklara karşı, hak ve özgür­
lük mücadelesi verilen daha bilinçli siya-
sal/toplumsal yapılanmalar içinde yer aldım.
Ama bu Cem’Ierde gördüğüm, coşkuyu, özve­
riyi, toplumsallığı, bölüşümcülüğü, insan sev­
gisini, karşılıklı saygı ve sevgiyi, ortak bir duy­
gu ve düşünce için tüm kitlenin tek vücut ol­
masının tadını hep aradım.
Bu Cemlerin beni en çok etkileyen kısmı
ise; semah dönüldüğü anlardı. Semah dönen
çeşitli yaşlardaki kadın ve erkeklerin büyük bir
huşu İçinde kendilerinden geçerek adeta ayrı
bir dünyaya yolculuğa çıkmalarının yarattığı
tabloyu, ruh halini, o tadı sanıyorum hiçbir
profesyonel bale veremezdi. Semah dönenle­
rin ve kitlenin adeta ortak yaptığı bu olaydaki
coşkuyu, kitlesel tapınmayı/vecd halini, aşk
halini anlatabilmek olası değildir. Bu duygu se­
li ancak görülebilir ve yaşanabilir. Ama asla
tam olarak ne yazılabilir ne de anlatılabiiir. Bu
ortam dışında gerçekleşmesi hep eksik geliyor
bana...
11
“Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah,
üçlerin beşlerin
Gerçek erlerin ve şehitlerin
Yüzü suyu hürmetine
Akşamlar hayrola
Şerler defola
Yardımcımız halkola
Varlığımıza
Birliğimize
Bir olmamıza
Merhaba!
Merhaba!" *
12
Ruhi Su: Sem ahlar Uzunçalarından.
KIRKLAR CEMİ ve SEMAHI
Kırklar Cemi, Alevi Bektaşi ibadetinin esa­
sı olarak kabul edilen Cem ve Semah dönme­
nin mitolojik kaynağı varsayılmaktadır. Bu ef­
sanevi anlatım; katı, kuralcı, şekilci ibadet bi­
çimi olan İslamın Sünni (Hanefi, Şafii v.s.) yo­
rumuna karşı farklı bir ibadet biçimidir. Anla­
tımda geçen birçok öğe ve verilen mesaj Alevi
dünya görüşünün kaynağı sayılır.
Hacı Bektaş Veli Al Horasani; “Semah,
Ariflerin aleti, Muhiplerin ibadeti, Taliplerin
maksududur. Hakka ki, bizim semahımız
oyun değildir, İlâhi bir sırdır, mecazi değildir"
der.
13
“BİRİMİZ KIRK, KIRKIMIZ
BİRDİR BİZİM...”
Kaynaklara göre, “Hz. Muhammet, atı Bu­
rak ile bir gece Mirac’a çıkar. Cenab-ı Hak ile
90 bin kelam konuşur. Bunun 30 bini sırrı ha­
kikat olup Hz. Ali’de kalır.
Miraç’ta Hz. Muhammet’e; süt, bal, ve el­
ma verildiği rivayet edilir. Bal aşka, süt sevgi­
ye, elma ise dostluğa işaret eder. Muhammet,
Mirac’a çıkarken yoluna bir kükremiş aslan çı­
kar. Aslan yolunu keser. Gaipten bir ses (nida)
gelir. “Parmağındaki yüzüğü aslanın ağzına at­
ması” istenir. Muhammet böyle yapar aslan
sakinleşir, yoluna devam eder. Muhammet,
Cenab ı Hak ile görüştükten sonra şehre dö­
ner. Yolda bir dergâha rastlar. Merak edip gidip
kapısını çalar.
14
İçerdeki ses; “Kimsiniz?” der. Muhammet
ise; “Ben peygamberim içeriye girmek istiyo­
rum" der. Kapı açılmadan içerden gelen ses;
“Peygamberliğini git ümmetine yap. Bizim
aramıza peygamber sığmaz” der. Hz. Muham­
met kapıdan ayrılıp yürümeye başlayınca ga­
ipten gelen ses ayrılmamasını kapıyı yeniden
çalmasını ama yanıtı farklı vermesini söyler.
Muhammet yine kapıyı çalar: İçerden yine;
“Kimsiniz" diye sorulur. Bu kez Hz. Muham­
met; “Ben de sizden biriyim. Bir insanım. Sizi
görmek istedim" der. Bu yanıttan sonra kapı
açılır. Muhammet içeri alınır. İçerden “Hoşgel-
din sefa getirdin, uğur getirdin” diyerek karşı­
larlar.
Hz. Muhammet içerde oluşmuş bir meclis
görür. Hatta sayımını da içinden yapar. Tam 39
kişi vardır, üstelik bu meclis kadın ve erkekler­
den oluşmuştur. Bunların 22’si erkek 17’si ka­
dındır. Muhammet’e yer gösterilir. O’da göste­
rilen yere oturur. Hz. Ali’de meclistedir. Mu­
hammet tesadüfen Ali’nin yanına oturur. Ve
Hz. Muhammet sorar.
“Size kimler denir?” der.
“Bize Kırklar denir” diye yanıt alır.
15
“Ama burada 39 kişi saydım” der.
“Selman-ı Pak Can Farstadır” denir.
“Peki sizin ulunuz, büyüğünüz, küçüğünüz
kim” diye sorar Hz. Muhammet. Gelen yanıt
şöyle olur: “Bizim küçüğümüz, büyüğümüz
yoktur. Küçüğümüz de uludur, büyüğümüz de
uludur. Birimiz kırkımız, kırkımız birimizdir"
denir. Bunun üstüne Muhammet meclisten bu­
nu kendilerine kanıtlamalarını söyler.
O sırada Ali kolunu uzatır ve gömleğini sı­
yırır. İçlerinden biri “destur” diyerek bıçağın
ucu ile kolunu hafif kanatır. Kolundan bir dam­
la kan akar. Bunu, her canın kolundan birer
damla kanın gelmesi izler. 40. canın bir damla
kanı da pencereden içeri gelir. Bu ise Selman-
ı Pak’ın kanıdır. Sonra Hz. Ali kolunu bağlar,
hepsinin kanaması durur.
Selman-ı Pak, Fars’tan dönüşte bir üzüm
tanesi getirir. O’nu Hz. Muhammet’e verir ve
bölüştürmesini ister. Muhammet verilen kapta
üzüm tanesini ezer, çıkan dem meclisteki ka-
dın-erkek canlara dağıtılır. Kırklar üzüm suyu­
nu içerler. Hep birlikte mest olurlar. “Ya Allah”
deyip semah dönerler. Hz. Muhammet’de onla­
ra katılır.
16
Büyük bir coşku ile vecd halinde semah
dönülürken Hz. Muhammet’in başından sarığı
(imamesi) düşer. Kırk parçaya bölünür. Kırklar
parçaları bellerine bağlarlar, kemerbest olur­
lar. Hz. Muhammet, Kırklar Meclisi’ne pirlerini
sorar. “Pirimiz A li’dir” derler.
Böylece, Hz. Muhammet, Ali’nin de orada
olduğunu öğrenmiş olur. Ali, Hz. Muhammet’in
yanına gelir. Hz. Muhammet, Ali’nin parmağın­
da, Mirac’a giderken “aslana” verdiği yüzüğü
(hatcmi) görür. Ali’ye sarılır, O’nu bağrına ba­
sar."
Alevi inancında; kadın ve erkek canlardan
oluşan Kırklar Meclisi’nin ve Kırklar Cemi’nin
tayin edici önemi vardır. Anadolu Aleviliği’nin
inanç temellerinin, yaşam biçiminin, dünya
görüşünün, felsefesinin kökleri bu söylencede
aranmalıdır.
Kadın ve erkek canlardan oluşan Kırklar
Meclisi, mitolojik anlamda da olsa Aleviler’in
dinsel ve sosyal örgütlenmelerinin tarihsel
kaynağı kabul edilebilir. Bu anlamda da bu
söylencede geçen sembolik özellikler Alevilik
açısından ayırtedici öneme sahiptir.
Kırklar Meclisi’nin kadın ve erkekten olu-
17
şumu kadın ve erkek eşitliğinin önemini vur­
guluyor. Kırklar Meclisi ile Hz. Muhammet ara­
sındaki diyalogdaki vurgulardan; “birimiz kırk,
kırkımız bir" olgusu eşitliği, insan olmayı, tü-
rab olmayı vurguluyor. Gerçeğin gökte değil,
yerde olduğu meclisin sembolik önemi ile vur­
gulanıyor. Herkesin eşit ve ulu olması; vahdet­
te kesret, kesrette vahdet (varlıkta birlik, bir­
likte varlık) ilişkisini ifade ediyor.
Kaynakta; Alevi inancında Tann’nın, Pey­
gamberin ve insanın yeri belirtilmektedir. As­
lan ve yüzük sembolü ise; insanın Tanrı’nın bir
ifadesi; O’nun bir yansıması, parçası olduğu,
Adem’in Hakk’ın halifesi olduğu anlayışını
vurgulaması açısından önemlidir. Bu örnekte
Alevi-Bektaşi ibadeti olan Cem’in ve Semah’ın
da kökleri belirtilmiş oluyor. Bu söylence;
Anadolu’da yaklaşık bin yıldır her tür olumsuz­
luğa karşın Aleviler’in Cem ve cemaatlerinde,
sosyal hayatlarında kadını bir bütünün ayrıl­
maz parçası gören, lokmasını yoksullarla kırka
bölerek paylaşmasını bilen, insana en yüksek
değeri veren Aleviliğin sağlam mayasını da ele
veriyor.
18
canlan da büyüleyecek tarzda su gibi akıp gi­
derler.
Aleviler, Cem ayinininde olduğu gibi se­
mahın da kaynağının Hz. Muhammet’in, Mi­
raçtaki Kırklar Cemi’nden kaldığına inanırlar.
Mevlevi Sema’mdan oldukça farklı olan Se-
mah’ın kültürel kaynağının izlerini Asya ve
Anadolu medeniyetlerinin derinliklerine götür­
mek olasıdır.
Aleviler’in döndükleri semahı onların iba­
deti olan Cem ayinlerinden ayrı düşünmek ve
yorumlamak yanlıştır. Aleviliğin kutsal kitabı
olan, İmam Cafer Buyruğu ve halk arasında
yaşayan mevcut inançta semah 12 hizmetten
biri olarak yapılır. Yani Semah, Aleviler’in yap­
tıkları ibadetin bir parçasıdır.
Ülkemizde son yirmi yıldır Alevilik kendi­
sini tanıtmaya başladığından beri, semah dön­
mek daha bir güncellik kazanmıştır. Yüzyıllar­
ca gizli-saklı yapılan Cem ayinlerinin bir par­
çası olan semah, yapılan çeşitli törenlerde,
şenliklerde folklorik gösteriler içine konmuş­
tur. Bu durum ilk başta Aleviler’in hoşuna git­
miş. Kendi kültürlerinin, inançlarının tanınma­
sına hizmet eder düşüncesi ile seyirci kalın-
20
mıştır. Yapılan semahlar Alevi olan ve olmayan
kesimlerce tanınmış beğenilmiştir.
Çünkü Alevi ana, babadan doğup da bu­
gün Cem görmemiş bir kuşak oluşmuştur. Bu
kuşak bir anlamda semahları dışa açık alanlar­
da yapılan etkinliklerde izleyerek Aleviliği gör­
meye, öğrenmeye çalışmıştır.
Ama dışa açılmanın sınırı içkili toplantılar­
da semah dönmeğe kadar gidince iş bir an­
lamda çığırından çıkabilir.
Bu nedenle semahlar, Aleviler’in ibadeti
olan Cemin ayrılmaz bir parçasıdır. O'nun yeri
orasıdır. Semah ibadetin bir parçasıdır. Semah
dönmek eğlence aracı olamaz. Semah içkili,
eğlenceli toplantılara asla meze olamaz. Se­
mah dönmek Cem ayininin dışında, olsa olsa
çok ağırbaşlı bir biçimde özüne uygun bir tarz­
da; Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri, Abdal
Musa Anma Törenleri gibi törenler ile ağırbaş­
lı etkinlikler dışında yapılmamalıdır.
21
SEMAHIN BAZI ÖZELLİKLERİ
Arapça “Sema” köküne dayanan Semah
sözcüğü Türkçe’de “Sema” ya da “Semah” bi­
çimlerinde iki ana söylenişe ayrılır. Her söyle­
niş birbirinden ayrı iki farklı özellikte uygulanır.
Sema, Mevlevi ya da bazı tasavvufi Sünni tari­
katlarının, Semah ise Aleviler’in dinsel törenle­
rinin bir parçasıdır.
Mevlevi Semahı ile Alevi Semahının ayır-
dedici özelliği, dönenlerin Mevleviler’de esas
olarak sadece erkekler olmasına karşılık, Ale-
viler’de kadın ve erkek canların birlikte oldu­
ğudur. Mevlevilerin Sema’nın müziğini esas
olarak Türk Sanat Müziği besteleri oluşturur­
ken, Aievi Semah’ianndakİ müziği halk müziği
ritimleri oluşturur. Cepni Alevİler’de, Cemde
12 çalgı bulunur. Bu on iki saz aynı türden ola­
bileceği gibi değişik türlerden de olabilir. Se-
22
mahlar da bağlama belirleyici olmasına kar­
şın, Çepniler’de on iki çalgı ile dönülür. Ama
günümüzde yaygın olarak gözüken durum,
cemlerde esas olarak bağlamanın belirleyici
olduğudur.
Semahın belli sayıda kişilerce dönülmesi­
ne özen gösterilir; 2, 4, 8, 10, 12, olduğu gibi
3, 5, 7, 12 gibi sayı kümelerine denk düşürül­
meye çalışır. Bu sayıların kutsallığına inanılır.
“Clçler, Beşler, Yediler, On İkiler”den yardım ve
şefaat dilenir.
Semah dönülmeye genellikle şöyle başla­
nır: İlk önce dört can semaha kalkar. Bu, açı­
lış semahıdır.
Semah dönülürken canların üstündeki giy­
siler son yıllardaki folklor giysileri gibi özel giy­
si değildir. Semah dönmek için özel giysi hazır­
lanmaz. Canların üstündeki giysiler çok renkli
ve değişiktir. Daha doğrusu halkın özel günler­
de giydiği temiz ve bakımlı giysilerdir. Belli bir
şekil sözkonusu değildir.
Bu erler için de, bacılar için de geçerlidir.
Kurallarda biçime değil öze önem verilir. Giy­
silerde yerel ayrıcalıklar görülür. Bazı yöreler­
de semah dönülürken erkekler şapkalarını çı-
23
karırlar, bazı yörelerde başı açık semah dönül­
mez. Semah dönen erler genellikle şapka yeri­
ne mendil, başörtüsü gibi aksesuarlar giyerler
ya da baş açıktır. Ama ayak kesinlikle çıplak­
tır. Baş açık, ayak çıplak biçiminde semah
dönmek en yaygın olan biçimdir. Tabii bacıla­
rın başı örtülüdür.
Canlar, Cem ayininin belli bir yerinde Se-
mah’a kalkınca dedeye niyaz ederler. Semah
dönüldüğü sırada, (halka tarzında dönülen se­
mahta) köşede oturan dede makamına asla
sırt dönülemez. Semahta ritim ister yavaş ister
hızlı olsun, dede makamı kutsal makamdır, Ali
makamıdır, oraya sırt dönülmez, mutlaka her
seferinde selamlama biçiminde niyaz edilir.
Hiçbir semah türünde elete tutuşulmaz. İs­
ter kadın erkek karışık olsun, ister sadece er­
kek ya da kadın olsun, elele tutuşma biçimi
yoktur.
Semahta esas figürler el ve ayak figürleri­
dir. Eller ve kollar kuşun uçuşunu simgeler. En
çok görülen figür ise sağ elin ayası yukarıdan
alır, sol el de yere dönüktür. Bu figür; “Haktan
alınanın halka verilmesini” simgeler.
Semah deyişlerinin bir bölümü doğrudan
24
semah sözü olarak yazılmıştır. Semahlar ge­
nellikle Türkçe sözlü deyişlerle dönülür. Se-
mah’ın dönme biçiminde olduğu gibi söz ve
müziğinde de yörelere göre değişiklikler vardır.
Bu o yöredeki kültürel farklılığın semahla­
ra yansımasının ifadesidir. Semah dönülürken
yaratılmak istenen ortamı bozucu davranışlar­
da bulunmak hoş karşılanmaz. Örneğin; siga­
ra içilmez, içki içilmez, dizüstü ya da bağdaş
kurularak oturulur gürültü edilmez. Semah dö­
nenlerin ritmini izleyenler de; “Allah, Allah",
“Ya Şah,’ “semahınız saf ola, günahlar af ola”,
“Seyir için olmaya, Hak için ola...” gibi ifade­
lerle katılırlar. Bazı yörelerde ise, Miraçlamaya
iki yaşlı bacı ve bir erkek kalkar.
25
SEMAH TÜRLERİ
Anadolu’da Aleviliğin yaklaşık sekizyüz
yıllık bir tarihi var. Anadolu’da bir dizi uygarlık
yaşamış. Kimi uygarlıkların İzleri kaybolmuş­
ken kimi henüz yanıbaşımızda yaşıyor. Ülke­
miz çok renkli bir kültüre sahip. Bu durumdan
Aleviliğin de nasibini almaması olası değil. Se­
mahlara; eski Türk kültürünün bazı özellikleri
olan Şaman törenlerinin Anadolulaşması deni­
lirse haksızlık edilmez. Semahlardaki bazı fi­
gürlerde, şaman törenlerindeki figürler nerede
ise tıpa tıp aynısıdır.
Semahın İslam coğrafyasında sadece
Türkler’de olmasıda bu fikri destekliyor.
İşte Anadolu’daki Alevi semahlarının çe­
şitliliği bu kültürel izlerin semahlara şu ya da
bu tarzda yansımasıdır. Biçimde Aleviler’in
Cem ayinlerinde ve semahlarda bazı farklılık­
lar almasına karşın özü birdir. Semahlara deği-
26
şik yörelerde değişik adlar verilmesinin nedeni
bu özellikte aranmalıdır. Bildiğimiz semah ad­
larından bazıları şunlardır:
Ali Nur Semahı, Kırat Semahı
Turnalar Semahı, Kırklar Semahı
Gönüller Semahı, Ya Hızır Semahı
Alaçam Semahı, Nevruz Semahı
Çapraz Semahı, Çorlu Semahı
Dem Geldi Semahı, Ladik Semahı
Çark Semahı, Yatır Semahı
Muhammet-Ali Semahı, Cebrail Semahı
Erzincan Semahı, Şiran Semahı
Sarıkız Semahı, Hubuyar Semahı
Hacı Bektaş Semahı, Silifke Kirtil Semahı,
Fethiye Semahı, Rodos Semahı vb.
SEMAH ÇEŞİTLERİ HAKKINDA
KISA BİLGİLER
Alevi semahlarındaki renklilik, Anado­
lu’daki renkli kültürel zenginliğin bir yansıma­
sıdır. Bu renklilikte; Kerbela’da haksızlığa kar­
şı boyun eğmeyen Hz. Hüseyin’i, Türkmen ko-
27
cası Dede Korkut’u, Pir Sultan Abdal’ı ve son
Ata’yı bulmak olasıdır.
Kırklar Semahı
Kökenini, Kırklar Cemi’nden alan Semah­
tır. Aleviler arasında en yaygın semahtır. Hz.
Muhammet’in, Hz. Ali’nin ve kadın-erkek can­
ların yer aldığı 40 kişinin bulunduğu Kırklar
Meclisi’ni sembolize eder.
üç zamanlıdır. Dua, ağırlama ve yeldirme
(hızlı) bölümlerden oluşur. Genellikle cemlerde
yaşlı canlar bu semahı dönerler. Aleviler ara­
sında en yaygın dönülen semahtır.
Turnalar Semahı
Turna kuşunun, Alevi edebiyatında özel bir
yeri vardır. Turna ile Hz. Ali arasında bir ilişki­
nin olduğu varsayılır. Turna semahı, turna ku­
şunun figürlerine dayanır. Hareketler; turnanın
hareketlerine benzer. Yavaş ve olgundur.
"Yemen ellerinden beri gelirken
Turnalar Ali'm i görmediniz mi?
Havanın yüzünde semah dönerken
Turnalar Ali'm i görmediniz mi?
28
Kırat Semahı
Semahların geneli kadın ve erkek canların
birlikte dönmesine karşın Kırat Semahını bacı­
lar dönerler.
Bu semahta; güneş çevresindeki gezegen­
lerin dönüşü sembolize edilir. Eski Türk inanç­
ları Kırat Semahının düşün eksenini oluşturur.
Bu aynı zamanda Türk tarihinde atın önemine
vurgu yapar.
“Kırat bu dağlan aşmalı bugün
Dostun ellerine düşmeli bugün...”
Tahtacı Semahı
Antalya-Toros yöresindeki Tahtacı Türk-
menleri’nin döndüğü semaha bu ad verilir.
Bir bacı ile bir erkek can birlikte semah
dönerler. Daha fazla kişi ile dönülen ve adına
Tahtacı Semahı denenlerde vardır.
Semanlarda, ellerin yukarıdan alıp aşağı­
ya verme şeklindeki figürü Hak’tan alıp halka
vermek anlamına gelmektedir. Bu sosyal bölü­
şümdeki adaieti sembolize eder.
29
Rodos Semahı
Osmanlı döneminde Anadolu’dan Rodos’a
yedeştirilen Alevi Türkmenler’in döndüğü se­
mahlardır. Semah’ın yerel kültürden etkilenmedi­
ğini söylemek olası değil. Bu nedenle Rodos Se­
mahı; Anadolu-Rodos karışımı bir birleşim sayılır.
Ladik Semahı
Adını Samsun-Ladik’ten alan Ladik Sema­
hını 8 bacı, 8 erkek can döner.
Semaha şu deyişle başlanır:
“Salını salını geldim köyüne
Güzeller başıma toplansın diye
Herkes sevdiğini almış yanına
Güzeller pazarı kurulsun diye"
Hacıbektaş Semahı
Hacı Bektaş Veli’ye saygı semahıdır. 8-12
can ile dönülür. Sağ el göğüste mühürlenmiş
olarak semaha başlanır.
Söylenen nefeslerden birisi;
“Değişmek istemem bin peygambere
Yarab dertlilere pir eyle beni" dir.
31
Hubuyar Semahı
5 bacı 4 erkek can ile dönülür. Kollar sar­
kık, öne doğru eğilmiş olarak semaha başlanır.
Semah sırasında; hem kendi, hem daire ekse­
ni etrafında dönerler.
Semahlar içinde ritmik olarak en hareketli
dönülen semah sayılır.
“Beylerimiz elvan gönül üstüne
Ağlar gelir pirim Abdal Musa’ya
Clrum abdalları postun eğnine"
Erzincan Semahı
Gitme turnam gitme, nerden gelirsin
Sen nazlı canana benzersin turnam
Her bakışta beni mecnun edersin
Gönülde mihmaha benzersin turnam
Has nenni nenni, dost nenni nenni...
Kaşlarında mim duası yazılı (Haydar yazılı)
Cemaline türlü benler dizili
Seni sevmeyenler Hak 'tan üzülü
Pir Balım Sultan 'a benzersin turnam
Has nenni nenni, dost nenni nenni...
32
Turnam gökyüzünde pervane döner
Dertli aşıklara badeler sunar
Aşıkların senden inayet umar
Tabibe, Lokmana benzersin turnam
Pir Balım Sultan 'a benzersin turnam
Ötme Bülbül Ötme
Ötme bülbül ötme, şen değil bağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Tükendi fitilim, kalmadı yağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Deryadan bölünmüş sellere döndüm
Ateşi kararmış küllere döndüm
Vakitsiz açılan güllere döndüm
Dost senin derdinden ben yana yana
Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile
Haberim alırsın peyikler ile
Yaramı sarsınlar şehitler ile
Dost senin derdinden ben yana yana
33
Abdal Pir Sultan’im doğdum eksildim
Yemeden içmeden aştan kesildim
Halkımı sevdiğim için asıldım
Dost senin derdinden ben yana yana
Cemin her aşamasında dede tarafından
farklı gülbenk (dua) okunur. Cemevine canlar
geldiği zaman ceme niyet gülbengi okunur.
Cem başlayınca cem başlama gülbengi oku­
nur. Arada toplu niyaz sırasında cem gülbengi
okunur. Cemde semaha kalkanlara semah
gülbengi okunur.
Cem bitişinde her 12 hizmet sahibine ge­
rekirse ayrı ayrı gülbenk (dua) okunur.
Lokmalar dağılınca lokma gülbengi yapı­
lır. Lokmalar bu gülbenk okunmadan yenme­
ye başlanmaz. Gülbenksiz lokma yiyen ceza
alabilir. Lokmalar yenip bitince yine lokma
gülbengi okunur. Son olarakta cemi bitirme
gülbengi okunur.
Semah gülbengi ise şöyledir;
“Bismi Şah... Allah Allah...
Hayır hizmetleriniz kabul ola.
34
Muratlarınız hasıl ola... İsteğinizi, dilediği­
nizi Allah, Muhammet, Ali yerine getire...
Döndüğünüz semahlardan hayır göresi­
niz.
Ebu Zer Gaffari’nin, Hz. Fatma’nın sevgi
ve himmeti üzerinize ola.
Ya Ali Kırklar semahını deftere kaydede,
gerçeğe hü...”
Alevi semahlarında; müzik, ve kadın ol­
madan semah dönülmez. Bu nedenle, Alevi-
ler’in insana, kadına, sanata bakışı önemlidir.
Size kısaca; Alevilerde insana bakışı, kadına
bakışı ve sanata bakışı vererek minik çalışma­
mıza nokta koyuyoruz.
35
ALEVİLİKTE İNŞAM
Alevilik’te, Sünniliğe kıyasla insana ola­
ğanüstü bir sevgi ve saygı vardır. Sünnilikte
insan “kul”dur. İnsan için; günahlar, yasaklar,
cinler, periler, binbir çeşit korku vardır. Al­
lah’a ulaşmak için bile insanın önüne konan
çeşitli tuzaklar başarı ile aşılarak gerçekleşe­
biliyor.
Halbuki Alevilik'te Allah korkusu, din kor­
kusu, cennet, cehennem vs. korkusu yoktur.
Allah sevgisi vardır. Herşey insandadır. Herşey
insanın kalbinde saklıdır. İnsanı sevmek, İnan­
cın esasıdır. “Hak ademdedir.” Ademden baş­
ka yerde Hak aramak nafiledir. “İnsan kıble­
dir” “Secde edilecek makamdır mihraptır."
“İnsan konuşan Kuran’dır”.
Alevi yolunun önemli halkalarından biri
36
olan Hallacı Mansur’un “Ene! Hak” diye ifade
ettiği için ölümüne neden olan anlayış; “insa­
nı Tanrılaştıran sevgi anlayışıdır." Hak adem­
dedir anlayışıdır. İnsanı yücelten anlayıştır.
Bakara Suresi’nde “Meleklerin secde etmesi”
gereken insandır. “Size şahdamarınızdan da­
ha yakınım” insana; "Eşrefi mahlukat” yani
yaratılmışların en şereflisi diyen ayetteki anla­
yıştır.
Alevilik’te sevgi özellikle insan sevgisi o
denli yüceltilmiştir ki, o Alevi inancının teme­
lini oluşturmuştur. Sevgisiz hiçbir şeyin yaşa­
mayacağı gibi inancın da yaşayamayacağın­
dan hareketle; sevgi adeta” din derekesinde”
ifade edilmiştir. Halk ozanları bu anlayışı;
“Benim dinim sevgidir” diye ifade etmişler­
dir.
Pir Sultan Abdal, insan Allah ilişkisini ba­
kın nasıl anlatıyor:
“Sen Hakk’ı yabanda arama sakın
Kalbini pak eyle Hak sana yakın
İnsana hor bakma gözünü sakın
Cümlesin insanda bulduk erenler...”
37
XVII. Yüzyılda yaşamış tasavvuf eri Miyazi
Mısrî, bakın Tann’ya ulaşmak için yapılan iba­
deti nasıl değerlendiriyor:
“Savm-ü Salat hac ile sanma biter zahit işin
İnsan-ı kamil olmağa lazım irfan im iş...”
Yani; namaz kılmak, oruç tutmak, hacca
gitmek ile işin biteceğini sanma,insan-ı kamil
olmak gerekiyor. Yoksa şekilci ibadetler nafile
diyor.
Alevilik’te insana yabancı olan hiçbir şeyin
inançta yeri yoktur. Herşey insan içindir. Bu
nedenle Alevi felsefesinin, Alevi inancının özü
insan sevgisidir, hoşgörüdür.
Hz. Ali gibi, Hacı Bektaş Veli gibi insanlığa
örnek olmuş kişilikleri “Tanrı katında görme”
anlayışı bu coşkun sevgi anlayışından kaynak­
lanıyor olsa gerektir.
Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş Veli’nin, Pir
Sultan Abdal ve bu geleneğin sözcülerindeki
taşan insan sevgisi, kaynağını bu sevgi okya­
nusundan almaktadır.
38
Bu sevginin yolu da “gönül kâbesi”nden
geçmektedir. Yunus’un dediği gibi:
“Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil.”
Yunus, Tanrı insan ilişkisini de:
“Yeri göğü aradım
Hiç mekanda bulmadım
Buldum insan içinde...’’
diyerek Allah’ın yerinin yerde gökte değil, in­
sanın kalbinde olduğunu ifade etmiş oluyor.
İşte Alevi yolunda buna; “gönül kâbesi” deni­
yor.
39
ALEVİLER’DE KADIN
Aleviler’de kadın-erkek ayrımcılığı yapıl­
maz. Alevi meclisinde kadın-erkek yoktur. İn­
san vardır. Can vardır. “Can” , “canlar” ,
“ eren” , “erenler” ifadesi sadece kadın veya
erkek için kullanılmaz. Her iki cins için ortak
olarak kullanılan deyimlerdir.
Ailede, toplumda, dinsel hayatta kadın-er-
kek ayrımı yapılmaz. Kadın ve erkek toplumun
her alanında eşittir.
Örneğin, evde anne ve babalar çocukları
arasındaki kız-erkek ayrımı yapmazlar. Miras­
ta kadın ve erkek eşit paya sahiptir. Evlilikte
kadın ve erkek hakları eşittir. Erkek, toplumu
ikna etmeden eşinden boşanırsa, o haksızlık
sayılır ve erkek “yol düşkünü” kabul edilir. Er­
kek haklı nedenler olmadıkça eşini boşaya-
40
maz. Sünni geleneğinde olduğu gibi; “Boş ol”
gibi kadını aşağılayıcı bir anlayış yoktur.
Aleviler’de boşanma konusunda kadına,
erkeğe kıyasla daha toleranslı bakılır. Erkek
haklı bir neden olmadan eşini boşayamaz.
Ama kadın ayrılmak isterse neden gösterme­
den eşini boşayabilir. Bu konuda kadın zorla­
namaz. Bu, kadın haklarını koruyan bir gele­
nektir.
Dinsel olarak bakıldığında da; dede top­
lumda saygın bir yere sahiptir. Aynı saygınlık
dedenin eşi iğin de gösterilir. Ona da “ana” de­
nir. Bektaşîlikte dedebaba eşine büyük bir say­
gı ifadesi olarak, “ana bacı sultan” diye hitap
eder. Muhiplerde dedebabanın eşine “ana ba­
cı” derler. Bektaşiler kadını erkekten hiç ayır­
mazlar. Erkeklere olduğu gibi kadınlara da
dinsel statülerden olan “dervişlik” payesi veri­
lir. Derviş giysileri olan, “taç, hırka, kemer vs.”
giydirilir.
Alevi ve Bektaşiier’de kadınlar Cemlere,
nasip alma törenlerine katılırlar. Muhabbet
toplantıları ve diğer dinsel törenlere erkeklerle
eşit koşullarda katılırlar.
Dede veya baba olmadığı zamanlar onun
41
işlerini dede veya baba eşi olan ana veya ana
bacı vekâleten yürütür. Erkekler olduğu gibi
dedeliği kadınlarda yapabilir. Şu anda bile
posta oturup yol süren kadın dedeler bulunu­
yor.
Alevi Cemlerine kadın ve erkek birlikte
katılır. Orada kadın erkek ayrımı yapılmaz.
Herkes “can’’dır. Cemlerde müzik eşliğinde dö­
nülen semaha kadın ve erkek birlikte kalkar.
Semah birlikte dönülür.
İşte bu ibadet biçimi tutucu, yoz, softa din­
sel kesimin Aleviler hakkında “mum söndü”
vs. gibi dedikodular çıkarmalarına neden ol­
muştur.
Alevi geleneğinde Hz. Ali gibi Fatma’ya
da yoğun bir sevgi ve saygı vardır. Ona “Fat­
ma Ana” adı verilir. Cem ayinlerinde onun adı
geçtiğinde kadınlar saygılarını ayakta durarak
gösterirler. Gene Hacı Bektaş Veli’nin Hacı­
bektaş’a geldiğindeki ev sahibi “Kadıncık
Ana"dır. Kadıncık Ana’nın Alevilik’te özel bir
yeri vardır.
Hacı Bektaş Veli aşağıdaki dörtlükte Alevi-
ler’in kadın-erkek anlayışını şöyle ifade etmiş­
tir.
42
“Erkek dişi sorulmaz, muhabbedin dilinde
Hakk’ın yarattığı herşey yerli yerinde
Bizim nazarımızda kadın-erkek farkı yok
Noksanlıkla eksiklik senin görüşlerinde. ”
Alevilik’te tek eşlilik esastır. Kadın ikinci
sınıf bir insan değildir. Bakın Türkmen Kocası
Pir Sultan Abdal bir dörtlüğünde Aleviler’deki
kadın sevgisini nasıl anlatıyor:
“Gel benim ey güzel servi çınarım
Yüreğime ateş düştü yanarım
Kıblem sensin, yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası..."
43
ALEVİLER’DE SANAT
Alevilik, bazı inançlar gibi sanata karşı de­
ğildir. Alevilik’te şiir, müzik, nefes, semah
inancın önemli bir parçasıdır. Aleviler’in toplu
tapınma biçimi olan Cemleri bağlamasız, şiir-
siz, nefessiz ve müzik eşliğinde dönülen se-
mahsız düşünülemez. Sünni İslamda resim,
müzik, şiir ve diğer görsel sanatlar ile uğraş­
mak günah işlemekle, kafirlikle özdeş sayılır­
ken bu uğraşlar Alevilik’te saygı duyulan mes­
lekler olarak kabul edilir.
Sünni İslamda müzik yasaktır. Süleyman
Çelebi’nin (Hz. Muhammet’in hayatını aniatan)
mevliti bile yasaktır. Zaman zaman Diyanet İş­
leri Başkanlığı’ndan müzik ile Kuran, dua vs.
okunmasının yasak olduğu camilere yazılan
yazılarda belirtilir.
Sünni İslamda resim yasaktır. Hz. Muham-
44
med’in resminin yapılması kesinlikle yasaktır.
İnsan yüzü (suret) resmetmek günahtır.
Aleviler’de ise, resim de müzik de yasak
değildir. Aleviler, Hz. Ali ve 12 İmamlar dışın­
da Hz. Muhammet’in de resmini yapmışlardır.
Bu bazı kitaplarda basılı olarak bulunuyor.
Müzik, Alevi ibadetinin esasında vardır.
Alevilerin Cem ayinleriyle bağlama eşliğinde
müzikle söylenen nefes, duazimam, ağıt ve
mersiyeler olmadan mümkün değildir.
Bağlamaya ve onu çalan dedeye kutsal
gözle bakılır. Bu inanç eski Türk tarihinden Şa­
manizm döneminden kalma bir anlayıştır. De­
de ve bağlama ilişkisi belki de Şaman ile ko­
puz arasındaki ilişkinin Anadolu’ya, Aleviliğe
taşınmasıdır.
Sünni İslam olan Osmaniı, bakın çalgıya
(müzik) nasıl bakıyor. İşte konu ile ilgili Şey­
hülislam Ebussuud Efendi’nin verdiği bir fet­
va:
“Soru: Bir kişi çalgı çalsa ve Müslüman
olmayana çalgı çalsa ona ne yapmak gere­
kir? (Dikkat Müslüman olmayana diye sorulu­
yor.
Cevap: Şiddetle azarlanıp hapsedilmelidir.
45
Soru: Çalgı çalan birisinin çalgısını, bir
başkası vurup parçalarsa... Çalgıyı kırana ne
yapmak gerekir?
Cevap: Çalgıyı kıran büyük sevap işlemiş
olur.”
Ebussuud Efendi, Yunus Emre’nin bazı be­
yitlerinin bir tekkede okunması ile ilgili sorulan
soruya verdiği cevap ise çok öğreticidir:
“Soru: Bir tekkenin mescidinde değişik ki­
şilerle genç oğlanlar toplanır, değişik nağme­
lerle tevhid ederken (Tanrı’yı birleyen müzikli
vecde gelirken) bunu değiştirerek kimi zaman
“dil-i men, can-ı men” deseler... kimi zaman
da, ‘Sen ulu bir sultansın, canlar içinde cansın’
yahut ‘Cennet cennet dedikleri, bir ev ile bir­
kaç huri isteyene ver sen onu. Bana seni ge­
rek seni...’ biçiminde beyitler okusalar ne yap­
mak gerekir.
Cevap: Bunların halleri ve sözleri tam an­
lamıyla fuhuş olduğu gibi, cennet hakkında
dedikleri kötü sözler de açık bir küfürdür. "Bu
kişilerin öldürülmeleri yasalara uygundur.”
Müzikli ibadet yapmanın “zikir” etmenin,
müzik ile Allah’ı çağırmanın, O’na dua etme-
46
nin bedeli Osmanlfda “ölüm”dür. Bakın Alevi
ozan Aşık Dertli, müziğe şeytan işi diyen bu
zihniyete karşı ne diyor:
‘Telli sazdır bunun adı
Ne ayet bilir ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
Ur it *
Venedik ’ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allah 'in sersem kulu
Şeytan bunun neresinde”
Aleviler müzikle yapılan toplu ibadet biçi­
mine o denli önem verirler ki, ibadete başlar­
ken bağlamayı çalacak âşık, bağlamayı eline
alır ve üç defa; “Allah, Muhammet, Ali” diye
niyaz ederek başına götürdükten sonra alıp te­
line dokunmaya başlar. Bağlamanın adı Alevi
Cemlerinde “Telli Kuran"dır. İnsan, “Konuşan
Kuran” bağlama ise “Telli Kuran”dır.
Alevi Cemlerinde, Cem ilerleyince toplu­
mun en duygulu, en coşkulu, adeta tüm Ceme
47
katılanların transa geçtikleri anda, erkek ve
kadın canlar semaha kalkar ve müzik eşliğin­
de dönerler. Semahsız bir Cem ayini düşünü­
lemez. Yani semah ibadetin ayrılmaz ve
önemli bir parçasıdır.
Aleviler, her türlü baskıya karşın Anado­
lu’da ibadetlerinde ve günlük hayatlarında
baskıcı dinsel anlayışa karşı direnmişler ve
müziği, dansı güzel sanatların diğer biçimleri
olan heykeli, resmi, fotoğrafı vs. yaşamların­
dan çıkarmamışlardır.
Bugün ‘“ halk edebiyatı” ve “halk ozanlığı”
denilinci; ilk akla gelen Alevi geleneğinden ka­
lan izlerdir. Anadolu’da Türkçeyi, bağlamayı,
şairini yaşatan kültür; Alevi-Bektaşi kültürü­
dür.
Kendi varlığına karşı, dıştan yönelen tüm
baskılara karşı Alevi halkın sözcüsü olan halk
ozanları kendilerini ifade etmenin biçimi olarak
şiiri ve bağlamayı asla elden bırakmamışlardır.
Toplumun “sözlü tarihi”ni böyle yaratmışlar­
dır.
48
Baskı
BARIŞ MATBAA Mücellit Ali Laçin Davutpaşa Cad.
Güven San. Sil. C Blok No: 291 Topkapı-istanbul
Telefon: (0212) 674 85 28 Faks: (0212) 674 85 29
Baskı Tarihi
2009 • İSTANBUL
“BİSMİŞAH...
ALLAH, ALLAH,
SEMAHLAR SAFOLA
GÜNAHLAR AFOLA
HAYIR HİZMETLERİNİZ KABUL OLA.
MURATLARINIZ HASIL OLA...
İSTEĞİNİZİ, DİLEĞİNİZİ, ALLAH, MUHAMMET, ALİ YERİNE GETİRE.
DÖNDÜĞÜNÜZ SEMAHLARDAN HAYIR GÖRESİNİZ.
ABUZER GAFFARİ’NİN, HZ. FATIMA’NIN
SEVGİ VE HİMMETİ ÜZERİNİZE OLA...
YA ALİ, KIRKLAR SEMAHINI DEFTERE KAYDEDE,
GERÇEĞE HÜ...”
İSTANBUL ŞAHKULU SULTAN DERGAHI
İMAM RAMİS TEKKE ALTI SOK. N0:6 GÖZTEPE - KADIKÖY / İSTANBUL
TEL: 0216 368 55 25 - 0216 368 30 71 FAX: 0216 385 64 49

More Related Content

What's hot

Lezzetleri kesen ölüm...
Lezzetleri kesen ölüm...Lezzetleri kesen ölüm...
Lezzetleri kesen ölüm...
halid şen
 
2004 iv 15_altinayr
2004 iv 15_altinayr2004 iv 15_altinayr
2004 iv 15_altinayrBekir İnce
 
K I Z I L D E R I L I L E R
K I Z I L D E R I L I L E RK I Z I L D E R I L I L E R
K I Z I L D E R I L I L E R
guestadb9b
 
Catherynne
CatherynneCatherynne
Catherynne
Bilal Emrah
 
109 yücel hacaloğlu doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
109 yücel hacaloğlu   doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız109 yücel hacaloğlu   doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
109 yücel hacaloğlu doğumunun 100. yılında h. nihâl atsızFdgalgjadg Fhaldfad
 
Kasım\' 2010 İnci YAMAN-GENÇLİK KOROSU KONSERİ
Kasım\' 2010 İnci YAMAN-GENÇLİK KOROSU KONSERİKasım\' 2010 İnci YAMAN-GENÇLİK KOROSU KONSERİ
Kasım\' 2010 İnci YAMAN-GENÇLİK KOROSU KONSERİTangül Müdok
 

What's hot (10)

Lezzetleri kesen ölüm...
Lezzetleri kesen ölüm...Lezzetleri kesen ölüm...
Lezzetleri kesen ölüm...
 
Aşik veysel
Aşik veyselAşik veysel
Aşik veysel
 
2004 iv 15_altinayr
2004 iv 15_altinayr2004 iv 15_altinayr
2004 iv 15_altinayr
 
Zül fi kâr
Zül fi kârZül fi kâr
Zül fi kâr
 
K I Z I L D E R I L I L E R
K I Z I L D E R I L I L E RK I Z I L D E R I L I L E R
K I Z I L D E R I L I L E R
 
Catherynne
CatherynneCatherynne
Catherynne
 
109 yücel hacaloğlu doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
109 yücel hacaloğlu   doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız109 yücel hacaloğlu   doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
109 yücel hacaloğlu doğumunun 100. yılında h. nihâl atsız
 
Kalkhedon' 2010 kasim
Kalkhedon' 2010 kasimKalkhedon' 2010 kasim
Kalkhedon' 2010 kasim
 
Bedevi
BedeviBedevi
Bedevi
 
Kasım\' 2010 İnci YAMAN-GENÇLİK KOROSU KONSERİ
Kasım\' 2010 İnci YAMAN-GENÇLİK KOROSU KONSERİKasım\' 2010 İnci YAMAN-GENÇLİK KOROSU KONSERİ
Kasım\' 2010 İnci YAMAN-GENÇLİK KOROSU KONSERİ
 

Viewers also liked

Dardan indirme erkanı
Dardan indirme erkanıDardan indirme erkanı
Dardan indirme erkanıMemet Çamur
 
Alevi aydınlanması
Alevi aydınlanmasıAlevi aydınlanması
Alevi aydınlanmasıMemet Çamur
 
Dörtt kapı kırk makam
Dörtt kapı kırk makamDörtt kapı kırk makam
Dörtt kapı kırk makamMemet Çamur
 
Kızılbas Alevi Dedeleri
Kızılbas Alevi DedeleriKızılbas Alevi Dedeleri
Kızılbas Alevi Dedeleri
Memet Çamur
 
Buyruk
Buyruk Buyruk
Buyruk
Memet Çamur
 
Anadoluda alevilik
Anadoluda alevilikAnadoluda alevilik
Anadoluda alevilikMemet Çamur
 

Viewers also liked (13)

Insan Tanrı
Insan TanrıInsan Tanrı
Insan Tanrı
 
Dardan indirme erkanı
Dardan indirme erkanıDardan indirme erkanı
Dardan indirme erkanı
 
Alevi aydınlanması
Alevi aydınlanmasıAlevi aydınlanması
Alevi aydınlanması
 
Dörtt kapı kırk makam
Dörtt kapı kırk makamDörtt kapı kırk makam
Dörtt kapı kırk makam
 
Kızılbas Alevi Dedeleri
Kızılbas Alevi DedeleriKızılbas Alevi Dedeleri
Kızılbas Alevi Dedeleri
 
Hızır tapımı
Hızır tapımıHızır tapımı
Hızır tapımı
 
Rıza şehri
Rıza şehriRıza şehri
Rıza şehri
 
Darın pirleri
Darın pirleriDarın pirleri
Darın pirleri
 
Buyruk
Buyruk Buyruk
Buyruk
 
Kırklar cemi
Kırklar cemiKırklar cemi
Kırklar cemi
 
Bedreddin
BedreddinBedreddin
Bedreddin
 
Anadoluda alevilik
Anadoluda alevilikAnadoluda alevilik
Anadoluda alevilik
 
Gülbanklar
GülbanklarGülbanklar
Gülbanklar
 

Similar to Alevilik'te semah

Ataturk Ve Kadinlara Verdigi Onem
Ataturk Ve Kadinlara Verdigi OnemAtaturk Ve Kadinlara Verdigi Onem
Ataturk Ve Kadinlara Verdigi OnemMuge Cerman
 
çanakkale sunusu
çanakkale sunusuçanakkale sunusu
çanakkale sunusuguest392825
 
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdfHAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
Ahmet Türkan
 
A special album of davetname
A special album of davetnameA special album of davetname
A special album of davetnamebeyazarifakbas
 
Amaki hayal[1]
Amaki hayal[1]Amaki hayal[1]
Amaki hayal[1]
Ahmet Türkan
 
Enderun Değer Dergisi Sayı 1
Enderun Değer Dergisi Sayı 1Enderun Değer Dergisi Sayı 1
Enderun Değer Dergisi Sayı 1
enderunliseleri
 
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün YıllarıŞadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yıllarıhaber
 
11.KONU_.pptajsffjasfjasfkafkasfeshjgfkafjafakfasmfaskfasfka
11.KONU_.pptajsffjasfjasfkafkasfeshjgfkafjafakfasmfaskfasfka11.KONU_.pptajsffjasfjasfkafkasfeshjgfkafjafakfasmfaskfasfka
11.KONU_.pptajsffjasfjasfkafkasfeshjgfkafjafakfasmfaskfasfka
muhammedyloyun
 
Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4ufuk01
 
Kutlu Dogum
Kutlu DogumKutlu Dogum
Kutlu Dogum
İRŞAD
 
33 Nedir?
33 Nedir?33 Nedir?
33 Nedir?
lasercontrolok1
 
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
enderunliseleri
 
Mevlana mesnevi3
Mevlana mesnevi3Mevlana mesnevi3
Mevlana mesnevi3ufuk01
 
şimdiki zaman
şimdiki zamanşimdiki zaman
şimdiki zaman
YaseminSengunDemirca
 
ÖNCEL AKADEMİ: ŞEHİR VE KÜLTÜR
ÖNCEL AKADEMİ: ŞEHİR VE KÜLTÜRÖNCEL AKADEMİ: ŞEHİR VE KÜLTÜR
ÖNCEL AKADEMİ: ŞEHİR VE KÜLTÜR
Ali Osman Öncel
 
Kasim'2010 gençlik korosu
Kasim'2010 gençlik korosuKasim'2010 gençlik korosu
Kasim'2010 gençlik korosuTangül Müdok
 
Dini Ve Tasavvufi Halk Edebiyatı
Dini Ve Tasavvufi Halk EdebiyatıDini Ve Tasavvufi Halk Edebiyatı
Dini Ve Tasavvufi Halk Edebiyatı
deryaemlek
 

Similar to Alevilik'te semah (20)

Ataturk Ve Kadinlara Verdigi Onem
Ataturk Ve Kadinlara Verdigi OnemAtaturk Ve Kadinlara Verdigi Onem
Ataturk Ve Kadinlara Verdigi Onem
 
Diziler ikinci yayin
Diziler ikinci yayinDiziler ikinci yayin
Diziler ikinci yayin
 
çanakkale sunusu
çanakkale sunusuçanakkale sunusu
çanakkale sunusu
 
Hikmet damlalari
Hikmet damlalariHikmet damlalari
Hikmet damlalari
 
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdfHAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
 
A special album of davetname
A special album of davetnameA special album of davetname
A special album of davetname
 
Amaki hayal[1]
Amaki hayal[1]Amaki hayal[1]
Amaki hayal[1]
 
Enderun Değer Dergisi Sayı 1
Enderun Değer Dergisi Sayı 1Enderun Değer Dergisi Sayı 1
Enderun Değer Dergisi Sayı 1
 
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün YıllarıŞadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
 
11.KONU_.pptajsffjasfjasfkafkasfeshjgfkafjafakfasmfaskfasfka
11.KONU_.pptajsffjasfjasfkafkasfeshjgfkafjafakfasmfaskfasfka11.KONU_.pptajsffjasfjasfkafkasfeshjgfkafjafakfasmfaskfasfka
11.KONU_.pptajsffjasfjasfkafkasfeshjgfkafjafakfasmfaskfasfka
 
Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4
 
Kutlu Dogum
Kutlu DogumKutlu Dogum
Kutlu Dogum
 
33 Nedir?
33 Nedir?33 Nedir?
33 Nedir?
 
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
Enderun Değer Dergisi Ocak 2015
 
Mevlana mesnevi3
Mevlana mesnevi3Mevlana mesnevi3
Mevlana mesnevi3
 
şimdiki zaman
şimdiki zamanşimdiki zaman
şimdiki zaman
 
ÖNCEL AKADEMİ: ŞEHİR VE KÜLTÜR
ÖNCEL AKADEMİ: ŞEHİR VE KÜLTÜRÖNCEL AKADEMİ: ŞEHİR VE KÜLTÜR
ÖNCEL AKADEMİ: ŞEHİR VE KÜLTÜR
 
Kasim'2010 gençlik korosu
Kasim'2010 gençlik korosuKasim'2010 gençlik korosu
Kasim'2010 gençlik korosu
 
3. Mesele
3. Mesele3. Mesele
3. Mesele
 
Dini Ve Tasavvufi Halk Edebiyatı
Dini Ve Tasavvufi Halk EdebiyatıDini Ve Tasavvufi Halk Edebiyatı
Dini Ve Tasavvufi Halk Edebiyatı
 

More from Memet Çamur

Alevilikte kadının yeri
Alevilikte kadının yeriAlevilikte kadının yeri
Alevilikte kadının yeriMemet Çamur
 
Olmeden Evvel Olmek
Olmeden Evvel OlmekOlmeden Evvel Olmek
Olmeden Evvel OlmekMemet Çamur
 
Turkish Alevis Today
Turkish Alevis TodayTurkish Alevis Today
Turkish Alevis TodayMemet Çamur
 
Turkische Aleviten Heute
Turkische Aleviten HeuteTurkische Aleviten Heute
Turkische Aleviten HeuteMemet Çamur
 
Hz huseyin ve kerbela
Hz huseyin ve kerbelaHz huseyin ve kerbela
Hz huseyin ve kerbelaMemet Çamur
 
Alevilik bektasilik turkce
Alevilik bektasilik turkceAlevilik bektasilik turkce
Alevilik bektasilik turkceMemet Çamur
 
Laiklik nedir ?
Laiklik nedir ?Laiklik nedir ?
Laiklik nedir ?
Memet Çamur
 
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.com
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.comAnadolu'da alevilik www.sahkulu.com
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.com
Memet Çamur
 
Alevilik Şiilik Farkı
Alevilik Şiilik FarkıAlevilik Şiilik Farkı
Alevilik Şiilik Farkı
Memet Çamur
 
Alevilikte Ahilik
Alevilikte AhilikAlevilikte Ahilik
Alevilikte Ahilik
Memet Çamur
 
Kırklar Cem'i
Kırklar Cem'iKırklar Cem'i
Kırklar Cem'i
Memet Çamur
 
Olmeden evvel olmek
Olmeden evvel olmekOlmeden evvel olmek
Olmeden evvel olmek
Memet Çamur
 

More from Memet Çamur (16)

Alevilikte kadının yeri
Alevilikte kadının yeriAlevilikte kadının yeri
Alevilikte kadının yeri
 
Alevilik Nedir
Alevilik NedirAlevilik Nedir
Alevilik Nedir
 
Olmeden Evvel Olmek
Olmeden Evvel OlmekOlmeden Evvel Olmek
Olmeden Evvel Olmek
 
Turkish Alevis Today
Turkish Alevis TodayTurkish Alevis Today
Turkish Alevis Today
 
Turkische Aleviten Heute
Turkische Aleviten HeuteTurkische Aleviten Heute
Turkische Aleviten Heute
 
Alevilikte hz ali
Alevilikte hz aliAlevilikte hz ali
Alevilikte hz ali
 
Hz huseyin ve kerbela
Hz huseyin ve kerbelaHz huseyin ve kerbela
Hz huseyin ve kerbela
 
Alevilik bektasilik turkce
Alevilik bektasilik turkceAlevilik bektasilik turkce
Alevilik bektasilik turkce
 
Hacı Bektas Veli
Hacı Bektas VeliHacı Bektas Veli
Hacı Bektas Veli
 
Pir Sultan Abdal
Pir Sultan AbdalPir Sultan Abdal
Pir Sultan Abdal
 
Laiklik nedir ?
Laiklik nedir ?Laiklik nedir ?
Laiklik nedir ?
 
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.com
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.comAnadolu'da alevilik www.sahkulu.com
Anadolu'da alevilik www.sahkulu.com
 
Alevilik Şiilik Farkı
Alevilik Şiilik FarkıAlevilik Şiilik Farkı
Alevilik Şiilik Farkı
 
Alevilikte Ahilik
Alevilikte AhilikAlevilikte Ahilik
Alevilikte Ahilik
 
Kırklar Cem'i
Kırklar Cem'iKırklar Cem'i
Kırklar Cem'i
 
Olmeden evvel olmek
Olmeden evvel olmekOlmeden evvel olmek
Olmeden evvel olmek
 

Alevilik'te semah

  • 1. I s t a n b u l Şa iik u l u Su l t a n D e r g a h i YAYINLARI j • ALEVILER'DE SEMAH• NEDiR İSTANBUL ŞAHKULU SULTAN DERGAHI YAYINLARI
  • 2. Alevilerde Semah BU BROŞÜR ŞAHKULU SULTAN DERGAHI BİLİM KURULUNCA HAZIRLANMIŞTIR
  • 3. Aleviler’de Semah “Bizim Semahımız İlâhi Bir Aşktır” ŞAHKULl! SULTAN DERGAHI YAYINLAR! EĞİTİM DİZİSİ: 2
  • 4. İSTANBUL ŞAHKULU SULTAN DERGAHI İmar Ranıis Tekke Altı Sokak No: ti Göulepe/İstanLml Tel.: (0210)308 55 25 (0210) 368 30 71 Fax: (0210)385 04 40 E-mail: sahcevriö'gmail.com 4
  • 5. İÇİNDEKİLER ALEVİLER’DE SEMAH.............................................. 7 SEMAHLAR ÜSTÜME..............................................10 KIRKLAR CEMİ ve SEMAHI....................................13 “BİRİMİZ KIRK, KIRKIMIZ BİRDİR BİZİM...” ..........14 ALEVİLER'DE SEMAH NEDİR?............................. 19 SEMAHIN BAZI ÖZELLİKLERİ...............................22 SEMAH TÜRLERİ.....................................................26 ALEVİLİK’TE İNSAN............................................... 36 ALEVİLER’DE KADIN.............................................40 ALEVİLER’DE SANAT............................................44 5
  • 6. ALEVİLER’DE SEMAH “Bir Avrupalı olarak Bektaşi semahlarına baktığım zaman neler gördüğümü ve neler his­ settiğimi size gönlümce tek tek anlatmak iste­ dim. İlkin bir önyargı içindeydim. Ama daha ilk semahı seyrederken bir şok geçirdim. Çünkü dünyanın neresinde olursanız olun, hangi halk danslarını seyrederseniz seyredin, mutlaka be­ ğenirsiniz, seversiniz, ancak bu dansları rahat koltuğunuzdan sadece seyredersiniz. Ama bu semahta öyle değil, daha ilk anda müzik sizi kendi iç ritmiyle büyülüyor ve giderek oturdu­ ğunuz yerde semaha katılıyorsunuz. Aslında yerinizdesiniz, ama değilsiniz, ayağınız, kolları­ nız semahçılarla eş, yüreğiniz onlarla aynı coş­ kuda ve semaha katılıp gitmişsiniz. Bütün bunlar, farkında olmadan, yani si- 7
  • 7. zin elinizde olmadan oluşuyor. Semahlarda so­ lo yok, yani oyunu yöneten ne bir kadın var ne de bir erkek. Alçak gönüllüğün böylesi, sıra­ danmış gibi gözükmesi, doğallığı, bütün dün­ ya danslarını imrendirecek bir biçimde, hele hele kadın ve erkek ayrımı yapmaması; eşitli­ ği, kadına erkeğe değil, insana verilen saygıyı hayranlıkla izliyorsunuz. Bu semahlar ne bir danstır ne de ritüeldir. Bu semahlar insanın bu dünyadaki varlığını anlatan dans destanları­ dır. İçi insan sevgisiyle dolup taşan destanlar dizisi. Benim destan tasfirim de başkadır. Han­ gi topluluğun destanına bakarsanız bakın, mutlaka bir ok, bir yay, bir kavga, bir savaş... Ama bu destanda kavgadan, savaştan, eser yoktur. Sevgi vardır, aşk vardır, kardeşlik vardır, hayatı her yönüyle paylaşma vardır. Mutlaka hayatta acılar vardır. Ama semahlar­ daki acılar, insan yüreğinin bir yaşam coşku­ sudur. Öldürücü, yokedici değildir. Hele ben­ cillik, övünme hiç yoktur. Semahlarda toplu­ luk kutsaldır. O toplulukta herkes saygındır. Herkes birbirinin koruyucusudur. İşte semah­ ları seyrederken bu özlemleri yüreğinizde du­ yuyorsunuz, insan olduğunuzu, var olduğu­ nuzu anlıyorsunuz. ” 8
  • 8. Bu sözcükler uzun yıllardır Türkiye’de ya­ şayan Mimar Sinan üniversitesi bale hocası Prof. Dr. Editha Almaçık’a aittir. Aleviler’in cemlerinde döndükleri semah modern dansın öğretmenini bile bu duygularla etkilemiş. Bu küçük kitapçıkta Semahın ne olduğunu sîzlere anlatmaya çalışacağız. Semah, Alevile- rin ibadeti olan Cemde kadın ve erkek canla­ rın dedenin işareti ile Cem’in ilerleyen saatinde kendilerini müziğin ritmine vererek meydana atmaları ve içlerinden geldiği gibi dönmeleri, transa geçmeleri adeta ayrı bir dünyaya turna­ lar gibi uçmalarıdır. İşte semah; dönenlerin duygularının dorukta olduğu, duygu selinin akıp gittiği andır. Semahta; birincisi müzik vardır. Bu genel­ likle bağlamadır. İkincisi bağlamanın çaldığı semah parçaları ile kadın ve erkeğin birlikte kendinden geçercesine dönmesi vardır. Sanırım, Semahtaki bu duygu selini anlat­ mak kadar zor bir an yok gibi geliyor insana... Bu nedenle görmek ya da dönmek gerekiyor galiba... 9
  • 9. SEMAHLAR ÜSTÜNE... Cemal ŞENER Alevi Cem’lerinin benim hayatımda, yetiş­ me tarzımda, dünya görüşümün, yaşam felse­ femin oluşumunda özel ve önemli bir yeri var­ dır. Köyümüzde, Alevi ve Sünniler birlikte ya­ şarlardı. Mahalleler bitişik ama ayrı ayrı idiler. İçiçe değildiler. Bizim ev, köyün büyük odaları bulunan evlerinden biri idi. Annem ve babam Alevi inancına bağlı, dedeleri çok seven ve sa­ yan insanlardı. Bu yüzden büyüme çağlarımda (ilk ve orta öğretim) köyümüzde yapılan Cem’lerin birçoğu bizim evde yapılırdı. Bizim köyde yapılan Cem’lere dedeler ge­ nellikle Dersim’den gelirlerdi. “Dersim ola­ yında idam edilen Seyit Rıza’nın torunu Polat Dede’nin veya O’nun amcası Düzgün Dede’nin 10
  • 10. yürüttüğü Cem’ier daha bir görkemli olur, Cemler şafak sökünceye kadar devam ederdi. Hayatımın daha sonraki döneminde top­ lumsal çeşitli haksızlıklara karşı, hak ve özgür­ lük mücadelesi verilen daha bilinçli siya- sal/toplumsal yapılanmalar içinde yer aldım. Ama bu Cem’Ierde gördüğüm, coşkuyu, özve­ riyi, toplumsallığı, bölüşümcülüğü, insan sev­ gisini, karşılıklı saygı ve sevgiyi, ortak bir duy­ gu ve düşünce için tüm kitlenin tek vücut ol­ masının tadını hep aradım. Bu Cemlerin beni en çok etkileyen kısmı ise; semah dönüldüğü anlardı. Semah dönen çeşitli yaşlardaki kadın ve erkeklerin büyük bir huşu İçinde kendilerinden geçerek adeta ayrı bir dünyaya yolculuğa çıkmalarının yarattığı tabloyu, ruh halini, o tadı sanıyorum hiçbir profesyonel bale veremezdi. Semah dönenle­ rin ve kitlenin adeta ortak yaptığı bu olaydaki coşkuyu, kitlesel tapınmayı/vecd halini, aşk halini anlatabilmek olası değildir. Bu duygu se­ li ancak görülebilir ve yaşanabilir. Ama asla tam olarak ne yazılabilir ne de anlatılabiiir. Bu ortam dışında gerçekleşmesi hep eksik geliyor bana... 11
  • 11. “Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah, üçlerin beşlerin Gerçek erlerin ve şehitlerin Yüzü suyu hürmetine Akşamlar hayrola Şerler defola Yardımcımız halkola Varlığımıza Birliğimize Bir olmamıza Merhaba! Merhaba!" * 12 Ruhi Su: Sem ahlar Uzunçalarından.
  • 12. KIRKLAR CEMİ ve SEMAHI Kırklar Cemi, Alevi Bektaşi ibadetinin esa­ sı olarak kabul edilen Cem ve Semah dönme­ nin mitolojik kaynağı varsayılmaktadır. Bu ef­ sanevi anlatım; katı, kuralcı, şekilci ibadet bi­ çimi olan İslamın Sünni (Hanefi, Şafii v.s.) yo­ rumuna karşı farklı bir ibadet biçimidir. Anla­ tımda geçen birçok öğe ve verilen mesaj Alevi dünya görüşünün kaynağı sayılır. Hacı Bektaş Veli Al Horasani; “Semah, Ariflerin aleti, Muhiplerin ibadeti, Taliplerin maksududur. Hakka ki, bizim semahımız oyun değildir, İlâhi bir sırdır, mecazi değildir" der. 13
  • 13. “BİRİMİZ KIRK, KIRKIMIZ BİRDİR BİZİM...” Kaynaklara göre, “Hz. Muhammet, atı Bu­ rak ile bir gece Mirac’a çıkar. Cenab-ı Hak ile 90 bin kelam konuşur. Bunun 30 bini sırrı ha­ kikat olup Hz. Ali’de kalır. Miraç’ta Hz. Muhammet’e; süt, bal, ve el­ ma verildiği rivayet edilir. Bal aşka, süt sevgi­ ye, elma ise dostluğa işaret eder. Muhammet, Mirac’a çıkarken yoluna bir kükremiş aslan çı­ kar. Aslan yolunu keser. Gaipten bir ses (nida) gelir. “Parmağındaki yüzüğü aslanın ağzına at­ ması” istenir. Muhammet böyle yapar aslan sakinleşir, yoluna devam eder. Muhammet, Cenab ı Hak ile görüştükten sonra şehre dö­ ner. Yolda bir dergâha rastlar. Merak edip gidip kapısını çalar. 14
  • 14. İçerdeki ses; “Kimsiniz?” der. Muhammet ise; “Ben peygamberim içeriye girmek istiyo­ rum" der. Kapı açılmadan içerden gelen ses; “Peygamberliğini git ümmetine yap. Bizim aramıza peygamber sığmaz” der. Hz. Muham­ met kapıdan ayrılıp yürümeye başlayınca ga­ ipten gelen ses ayrılmamasını kapıyı yeniden çalmasını ama yanıtı farklı vermesini söyler. Muhammet yine kapıyı çalar: İçerden yine; “Kimsiniz" diye sorulur. Bu kez Hz. Muham­ met; “Ben de sizden biriyim. Bir insanım. Sizi görmek istedim" der. Bu yanıttan sonra kapı açılır. Muhammet içeri alınır. İçerden “Hoşgel- din sefa getirdin, uğur getirdin” diyerek karşı­ larlar. Hz. Muhammet içerde oluşmuş bir meclis görür. Hatta sayımını da içinden yapar. Tam 39 kişi vardır, üstelik bu meclis kadın ve erkekler­ den oluşmuştur. Bunların 22’si erkek 17’si ka­ dındır. Muhammet’e yer gösterilir. O’da göste­ rilen yere oturur. Hz. Ali’de meclistedir. Mu­ hammet tesadüfen Ali’nin yanına oturur. Ve Hz. Muhammet sorar. “Size kimler denir?” der. “Bize Kırklar denir” diye yanıt alır. 15
  • 15. “Ama burada 39 kişi saydım” der. “Selman-ı Pak Can Farstadır” denir. “Peki sizin ulunuz, büyüğünüz, küçüğünüz kim” diye sorar Hz. Muhammet. Gelen yanıt şöyle olur: “Bizim küçüğümüz, büyüğümüz yoktur. Küçüğümüz de uludur, büyüğümüz de uludur. Birimiz kırkımız, kırkımız birimizdir" denir. Bunun üstüne Muhammet meclisten bu­ nu kendilerine kanıtlamalarını söyler. O sırada Ali kolunu uzatır ve gömleğini sı­ yırır. İçlerinden biri “destur” diyerek bıçağın ucu ile kolunu hafif kanatır. Kolundan bir dam­ la kan akar. Bunu, her canın kolundan birer damla kanın gelmesi izler. 40. canın bir damla kanı da pencereden içeri gelir. Bu ise Selman- ı Pak’ın kanıdır. Sonra Hz. Ali kolunu bağlar, hepsinin kanaması durur. Selman-ı Pak, Fars’tan dönüşte bir üzüm tanesi getirir. O’nu Hz. Muhammet’e verir ve bölüştürmesini ister. Muhammet verilen kapta üzüm tanesini ezer, çıkan dem meclisteki ka- dın-erkek canlara dağıtılır. Kırklar üzüm suyu­ nu içerler. Hep birlikte mest olurlar. “Ya Allah” deyip semah dönerler. Hz. Muhammet’de onla­ ra katılır. 16
  • 16. Büyük bir coşku ile vecd halinde semah dönülürken Hz. Muhammet’in başından sarığı (imamesi) düşer. Kırk parçaya bölünür. Kırklar parçaları bellerine bağlarlar, kemerbest olur­ lar. Hz. Muhammet, Kırklar Meclisi’ne pirlerini sorar. “Pirimiz A li’dir” derler. Böylece, Hz. Muhammet, Ali’nin de orada olduğunu öğrenmiş olur. Ali, Hz. Muhammet’in yanına gelir. Hz. Muhammet, Ali’nin parmağın­ da, Mirac’a giderken “aslana” verdiği yüzüğü (hatcmi) görür. Ali’ye sarılır, O’nu bağrına ba­ sar." Alevi inancında; kadın ve erkek canlardan oluşan Kırklar Meclisi’nin ve Kırklar Cemi’nin tayin edici önemi vardır. Anadolu Aleviliği’nin inanç temellerinin, yaşam biçiminin, dünya görüşünün, felsefesinin kökleri bu söylencede aranmalıdır. Kadın ve erkek canlardan oluşan Kırklar Meclisi, mitolojik anlamda da olsa Aleviler’in dinsel ve sosyal örgütlenmelerinin tarihsel kaynağı kabul edilebilir. Bu anlamda da bu söylencede geçen sembolik özellikler Alevilik açısından ayırtedici öneme sahiptir. Kırklar Meclisi’nin kadın ve erkekten olu- 17
  • 17. şumu kadın ve erkek eşitliğinin önemini vur­ guluyor. Kırklar Meclisi ile Hz. Muhammet ara­ sındaki diyalogdaki vurgulardan; “birimiz kırk, kırkımız bir" olgusu eşitliği, insan olmayı, tü- rab olmayı vurguluyor. Gerçeğin gökte değil, yerde olduğu meclisin sembolik önemi ile vur­ gulanıyor. Herkesin eşit ve ulu olması; vahdet­ te kesret, kesrette vahdet (varlıkta birlik, bir­ likte varlık) ilişkisini ifade ediyor. Kaynakta; Alevi inancında Tann’nın, Pey­ gamberin ve insanın yeri belirtilmektedir. As­ lan ve yüzük sembolü ise; insanın Tanrı’nın bir ifadesi; O’nun bir yansıması, parçası olduğu, Adem’in Hakk’ın halifesi olduğu anlayışını vurgulaması açısından önemlidir. Bu örnekte Alevi-Bektaşi ibadeti olan Cem’in ve Semah’ın da kökleri belirtilmiş oluyor. Bu söylence; Anadolu’da yaklaşık bin yıldır her tür olumsuz­ luğa karşın Aleviler’in Cem ve cemaatlerinde, sosyal hayatlarında kadını bir bütünün ayrıl­ maz parçası gören, lokmasını yoksullarla kırka bölerek paylaşmasını bilen, insana en yüksek değeri veren Aleviliğin sağlam mayasını da ele veriyor. 18
  • 18. canlan da büyüleyecek tarzda su gibi akıp gi­ derler. Aleviler, Cem ayinininde olduğu gibi se­ mahın da kaynağının Hz. Muhammet’in, Mi­ raçtaki Kırklar Cemi’nden kaldığına inanırlar. Mevlevi Sema’mdan oldukça farklı olan Se- mah’ın kültürel kaynağının izlerini Asya ve Anadolu medeniyetlerinin derinliklerine götür­ mek olasıdır. Aleviler’in döndükleri semahı onların iba­ deti olan Cem ayinlerinden ayrı düşünmek ve yorumlamak yanlıştır. Aleviliğin kutsal kitabı olan, İmam Cafer Buyruğu ve halk arasında yaşayan mevcut inançta semah 12 hizmetten biri olarak yapılır. Yani Semah, Aleviler’in yap­ tıkları ibadetin bir parçasıdır. Ülkemizde son yirmi yıldır Alevilik kendi­ sini tanıtmaya başladığından beri, semah dön­ mek daha bir güncellik kazanmıştır. Yüzyıllar­ ca gizli-saklı yapılan Cem ayinlerinin bir par­ çası olan semah, yapılan çeşitli törenlerde, şenliklerde folklorik gösteriler içine konmuş­ tur. Bu durum ilk başta Aleviler’in hoşuna git­ miş. Kendi kültürlerinin, inançlarının tanınma­ sına hizmet eder düşüncesi ile seyirci kalın- 20
  • 19. mıştır. Yapılan semahlar Alevi olan ve olmayan kesimlerce tanınmış beğenilmiştir. Çünkü Alevi ana, babadan doğup da bu­ gün Cem görmemiş bir kuşak oluşmuştur. Bu kuşak bir anlamda semahları dışa açık alanlar­ da yapılan etkinliklerde izleyerek Aleviliği gör­ meye, öğrenmeye çalışmıştır. Ama dışa açılmanın sınırı içkili toplantılar­ da semah dönmeğe kadar gidince iş bir an­ lamda çığırından çıkabilir. Bu nedenle semahlar, Aleviler’in ibadeti olan Cemin ayrılmaz bir parçasıdır. O'nun yeri orasıdır. Semah ibadetin bir parçasıdır. Semah dönmek eğlence aracı olamaz. Semah içkili, eğlenceli toplantılara asla meze olamaz. Se­ mah dönmek Cem ayininin dışında, olsa olsa çok ağırbaşlı bir biçimde özüne uygun bir tarz­ da; Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri, Abdal Musa Anma Törenleri gibi törenler ile ağırbaş­ lı etkinlikler dışında yapılmamalıdır. 21
  • 20. SEMAHIN BAZI ÖZELLİKLERİ Arapça “Sema” köküne dayanan Semah sözcüğü Türkçe’de “Sema” ya da “Semah” bi­ çimlerinde iki ana söylenişe ayrılır. Her söyle­ niş birbirinden ayrı iki farklı özellikte uygulanır. Sema, Mevlevi ya da bazı tasavvufi Sünni tari­ katlarının, Semah ise Aleviler’in dinsel törenle­ rinin bir parçasıdır. Mevlevi Semahı ile Alevi Semahının ayır- dedici özelliği, dönenlerin Mevleviler’de esas olarak sadece erkekler olmasına karşılık, Ale- viler’de kadın ve erkek canların birlikte oldu­ ğudur. Mevlevilerin Sema’nın müziğini esas olarak Türk Sanat Müziği besteleri oluşturur­ ken, Aievi Semah’ianndakİ müziği halk müziği ritimleri oluşturur. Cepni Alevİler’de, Cemde 12 çalgı bulunur. Bu on iki saz aynı türden ola­ bileceği gibi değişik türlerden de olabilir. Se- 22
  • 21. mahlar da bağlama belirleyici olmasına kar­ şın, Çepniler’de on iki çalgı ile dönülür. Ama günümüzde yaygın olarak gözüken durum, cemlerde esas olarak bağlamanın belirleyici olduğudur. Semahın belli sayıda kişilerce dönülmesi­ ne özen gösterilir; 2, 4, 8, 10, 12, olduğu gibi 3, 5, 7, 12 gibi sayı kümelerine denk düşürül­ meye çalışır. Bu sayıların kutsallığına inanılır. “Clçler, Beşler, Yediler, On İkiler”den yardım ve şefaat dilenir. Semah dönülmeye genellikle şöyle başla­ nır: İlk önce dört can semaha kalkar. Bu, açı­ lış semahıdır. Semah dönülürken canların üstündeki giy­ siler son yıllardaki folklor giysileri gibi özel giy­ si değildir. Semah dönmek için özel giysi hazır­ lanmaz. Canların üstündeki giysiler çok renkli ve değişiktir. Daha doğrusu halkın özel günler­ de giydiği temiz ve bakımlı giysilerdir. Belli bir şekil sözkonusu değildir. Bu erler için de, bacılar için de geçerlidir. Kurallarda biçime değil öze önem verilir. Giy­ silerde yerel ayrıcalıklar görülür. Bazı yöreler­ de semah dönülürken erkekler şapkalarını çı- 23
  • 22. karırlar, bazı yörelerde başı açık semah dönül­ mez. Semah dönen erler genellikle şapka yeri­ ne mendil, başörtüsü gibi aksesuarlar giyerler ya da baş açıktır. Ama ayak kesinlikle çıplak­ tır. Baş açık, ayak çıplak biçiminde semah dönmek en yaygın olan biçimdir. Tabii bacıla­ rın başı örtülüdür. Canlar, Cem ayininin belli bir yerinde Se- mah’a kalkınca dedeye niyaz ederler. Semah dönüldüğü sırada, (halka tarzında dönülen se­ mahta) köşede oturan dede makamına asla sırt dönülemez. Semahta ritim ister yavaş ister hızlı olsun, dede makamı kutsal makamdır, Ali makamıdır, oraya sırt dönülmez, mutlaka her seferinde selamlama biçiminde niyaz edilir. Hiçbir semah türünde elete tutuşulmaz. İs­ ter kadın erkek karışık olsun, ister sadece er­ kek ya da kadın olsun, elele tutuşma biçimi yoktur. Semahta esas figürler el ve ayak figürleri­ dir. Eller ve kollar kuşun uçuşunu simgeler. En çok görülen figür ise sağ elin ayası yukarıdan alır, sol el de yere dönüktür. Bu figür; “Haktan alınanın halka verilmesini” simgeler. Semah deyişlerinin bir bölümü doğrudan 24
  • 23. semah sözü olarak yazılmıştır. Semahlar ge­ nellikle Türkçe sözlü deyişlerle dönülür. Se- mah’ın dönme biçiminde olduğu gibi söz ve müziğinde de yörelere göre değişiklikler vardır. Bu o yöredeki kültürel farklılığın semahla­ ra yansımasının ifadesidir. Semah dönülürken yaratılmak istenen ortamı bozucu davranışlar­ da bulunmak hoş karşılanmaz. Örneğin; siga­ ra içilmez, içki içilmez, dizüstü ya da bağdaş kurularak oturulur gürültü edilmez. Semah dö­ nenlerin ritmini izleyenler de; “Allah, Allah", “Ya Şah,’ “semahınız saf ola, günahlar af ola”, “Seyir için olmaya, Hak için ola...” gibi ifade­ lerle katılırlar. Bazı yörelerde ise, Miraçlamaya iki yaşlı bacı ve bir erkek kalkar. 25
  • 24. SEMAH TÜRLERİ Anadolu’da Aleviliğin yaklaşık sekizyüz yıllık bir tarihi var. Anadolu’da bir dizi uygarlık yaşamış. Kimi uygarlıkların İzleri kaybolmuş­ ken kimi henüz yanıbaşımızda yaşıyor. Ülke­ miz çok renkli bir kültüre sahip. Bu durumdan Aleviliğin de nasibini almaması olası değil. Se­ mahlara; eski Türk kültürünün bazı özellikleri olan Şaman törenlerinin Anadolulaşması deni­ lirse haksızlık edilmez. Semahlardaki bazı fi­ gürlerde, şaman törenlerindeki figürler nerede ise tıpa tıp aynısıdır. Semahın İslam coğrafyasında sadece Türkler’de olmasıda bu fikri destekliyor. İşte Anadolu’daki Alevi semahlarının çe­ şitliliği bu kültürel izlerin semahlara şu ya da bu tarzda yansımasıdır. Biçimde Aleviler’in Cem ayinlerinde ve semahlarda bazı farklılık­ lar almasına karşın özü birdir. Semahlara deği- 26
  • 25. şik yörelerde değişik adlar verilmesinin nedeni bu özellikte aranmalıdır. Bildiğimiz semah ad­ larından bazıları şunlardır: Ali Nur Semahı, Kırat Semahı Turnalar Semahı, Kırklar Semahı Gönüller Semahı, Ya Hızır Semahı Alaçam Semahı, Nevruz Semahı Çapraz Semahı, Çorlu Semahı Dem Geldi Semahı, Ladik Semahı Çark Semahı, Yatır Semahı Muhammet-Ali Semahı, Cebrail Semahı Erzincan Semahı, Şiran Semahı Sarıkız Semahı, Hubuyar Semahı Hacı Bektaş Semahı, Silifke Kirtil Semahı, Fethiye Semahı, Rodos Semahı vb. SEMAH ÇEŞİTLERİ HAKKINDA KISA BİLGİLER Alevi semahlarındaki renklilik, Anado­ lu’daki renkli kültürel zenginliğin bir yansıma­ sıdır. Bu renklilikte; Kerbela’da haksızlığa kar­ şı boyun eğmeyen Hz. Hüseyin’i, Türkmen ko- 27
  • 26. cası Dede Korkut’u, Pir Sultan Abdal’ı ve son Ata’yı bulmak olasıdır. Kırklar Semahı Kökenini, Kırklar Cemi’nden alan Semah­ tır. Aleviler arasında en yaygın semahtır. Hz. Muhammet’in, Hz. Ali’nin ve kadın-erkek can­ ların yer aldığı 40 kişinin bulunduğu Kırklar Meclisi’ni sembolize eder. üç zamanlıdır. Dua, ağırlama ve yeldirme (hızlı) bölümlerden oluşur. Genellikle cemlerde yaşlı canlar bu semahı dönerler. Aleviler ara­ sında en yaygın dönülen semahtır. Turnalar Semahı Turna kuşunun, Alevi edebiyatında özel bir yeri vardır. Turna ile Hz. Ali arasında bir ilişki­ nin olduğu varsayılır. Turna semahı, turna ku­ şunun figürlerine dayanır. Hareketler; turnanın hareketlerine benzer. Yavaş ve olgundur. "Yemen ellerinden beri gelirken Turnalar Ali'm i görmediniz mi? Havanın yüzünde semah dönerken Turnalar Ali'm i görmediniz mi? 28
  • 27. Kırat Semahı Semahların geneli kadın ve erkek canların birlikte dönmesine karşın Kırat Semahını bacı­ lar dönerler. Bu semahta; güneş çevresindeki gezegen­ lerin dönüşü sembolize edilir. Eski Türk inanç­ ları Kırat Semahının düşün eksenini oluşturur. Bu aynı zamanda Türk tarihinde atın önemine vurgu yapar. “Kırat bu dağlan aşmalı bugün Dostun ellerine düşmeli bugün...” Tahtacı Semahı Antalya-Toros yöresindeki Tahtacı Türk- menleri’nin döndüğü semaha bu ad verilir. Bir bacı ile bir erkek can birlikte semah dönerler. Daha fazla kişi ile dönülen ve adına Tahtacı Semahı denenlerde vardır. Semanlarda, ellerin yukarıdan alıp aşağı­ ya verme şeklindeki figürü Hak’tan alıp halka vermek anlamına gelmektedir. Bu sosyal bölü­ şümdeki adaieti sembolize eder. 29
  • 28. Rodos Semahı Osmanlı döneminde Anadolu’dan Rodos’a yedeştirilen Alevi Türkmenler’in döndüğü se­ mahlardır. Semah’ın yerel kültürden etkilenmedi­ ğini söylemek olası değil. Bu nedenle Rodos Se­ mahı; Anadolu-Rodos karışımı bir birleşim sayılır. Ladik Semahı Adını Samsun-Ladik’ten alan Ladik Sema­ hını 8 bacı, 8 erkek can döner. Semaha şu deyişle başlanır: “Salını salını geldim köyüne Güzeller başıma toplansın diye Herkes sevdiğini almış yanına Güzeller pazarı kurulsun diye" Hacıbektaş Semahı Hacı Bektaş Veli’ye saygı semahıdır. 8-12 can ile dönülür. Sağ el göğüste mühürlenmiş olarak semaha başlanır. Söylenen nefeslerden birisi; “Değişmek istemem bin peygambere Yarab dertlilere pir eyle beni" dir. 31
  • 29. Hubuyar Semahı 5 bacı 4 erkek can ile dönülür. Kollar sar­ kık, öne doğru eğilmiş olarak semaha başlanır. Semah sırasında; hem kendi, hem daire ekse­ ni etrafında dönerler. Semahlar içinde ritmik olarak en hareketli dönülen semah sayılır. “Beylerimiz elvan gönül üstüne Ağlar gelir pirim Abdal Musa’ya Clrum abdalları postun eğnine" Erzincan Semahı Gitme turnam gitme, nerden gelirsin Sen nazlı canana benzersin turnam Her bakışta beni mecnun edersin Gönülde mihmaha benzersin turnam Has nenni nenni, dost nenni nenni... Kaşlarında mim duası yazılı (Haydar yazılı) Cemaline türlü benler dizili Seni sevmeyenler Hak 'tan üzülü Pir Balım Sultan 'a benzersin turnam Has nenni nenni, dost nenni nenni... 32
  • 30. Turnam gökyüzünde pervane döner Dertli aşıklara badeler sunar Aşıkların senden inayet umar Tabibe, Lokmana benzersin turnam Pir Balım Sultan 'a benzersin turnam Ötme Bülbül Ötme Ötme bülbül ötme, şen değil bağım Dost senin derdinden ben yana yana Tükendi fitilim, kalmadı yağım Dost senin derdinden ben yana yana Deryadan bölünmüş sellere döndüm Ateşi kararmış küllere döndüm Vakitsiz açılan güllere döndüm Dost senin derdinden ben yana yana Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile Haberim alırsın peyikler ile Yaramı sarsınlar şehitler ile Dost senin derdinden ben yana yana 33
  • 31. Abdal Pir Sultan’im doğdum eksildim Yemeden içmeden aştan kesildim Halkımı sevdiğim için asıldım Dost senin derdinden ben yana yana Cemin her aşamasında dede tarafından farklı gülbenk (dua) okunur. Cemevine canlar geldiği zaman ceme niyet gülbengi okunur. Cem başlayınca cem başlama gülbengi oku­ nur. Arada toplu niyaz sırasında cem gülbengi okunur. Cemde semaha kalkanlara semah gülbengi okunur. Cem bitişinde her 12 hizmet sahibine ge­ rekirse ayrı ayrı gülbenk (dua) okunur. Lokmalar dağılınca lokma gülbengi yapı­ lır. Lokmalar bu gülbenk okunmadan yenme­ ye başlanmaz. Gülbenksiz lokma yiyen ceza alabilir. Lokmalar yenip bitince yine lokma gülbengi okunur. Son olarakta cemi bitirme gülbengi okunur. Semah gülbengi ise şöyledir; “Bismi Şah... Allah Allah... Hayır hizmetleriniz kabul ola. 34
  • 32. Muratlarınız hasıl ola... İsteğinizi, dilediği­ nizi Allah, Muhammet, Ali yerine getire... Döndüğünüz semahlardan hayır göresi­ niz. Ebu Zer Gaffari’nin, Hz. Fatma’nın sevgi ve himmeti üzerinize ola. Ya Ali Kırklar semahını deftere kaydede, gerçeğe hü...” Alevi semahlarında; müzik, ve kadın ol­ madan semah dönülmez. Bu nedenle, Alevi- ler’in insana, kadına, sanata bakışı önemlidir. Size kısaca; Alevilerde insana bakışı, kadına bakışı ve sanata bakışı vererek minik çalışma­ mıza nokta koyuyoruz. 35
  • 33. ALEVİLİKTE İNŞAM Alevilik’te, Sünniliğe kıyasla insana ola­ ğanüstü bir sevgi ve saygı vardır. Sünnilikte insan “kul”dur. İnsan için; günahlar, yasaklar, cinler, periler, binbir çeşit korku vardır. Al­ lah’a ulaşmak için bile insanın önüne konan çeşitli tuzaklar başarı ile aşılarak gerçekleşe­ biliyor. Halbuki Alevilik'te Allah korkusu, din kor­ kusu, cennet, cehennem vs. korkusu yoktur. Allah sevgisi vardır. Herşey insandadır. Herşey insanın kalbinde saklıdır. İnsanı sevmek, İnan­ cın esasıdır. “Hak ademdedir.” Ademden baş­ ka yerde Hak aramak nafiledir. “İnsan kıble­ dir” “Secde edilecek makamdır mihraptır." “İnsan konuşan Kuran’dır”. Alevi yolunun önemli halkalarından biri 36
  • 34. olan Hallacı Mansur’un “Ene! Hak” diye ifade ettiği için ölümüne neden olan anlayış; “insa­ nı Tanrılaştıran sevgi anlayışıdır." Hak adem­ dedir anlayışıdır. İnsanı yücelten anlayıştır. Bakara Suresi’nde “Meleklerin secde etmesi” gereken insandır. “Size şahdamarınızdan da­ ha yakınım” insana; "Eşrefi mahlukat” yani yaratılmışların en şereflisi diyen ayetteki anla­ yıştır. Alevilik’te sevgi özellikle insan sevgisi o denli yüceltilmiştir ki, o Alevi inancının teme­ lini oluşturmuştur. Sevgisiz hiçbir şeyin yaşa­ mayacağı gibi inancın da yaşayamayacağın­ dan hareketle; sevgi adeta” din derekesinde” ifade edilmiştir. Halk ozanları bu anlayışı; “Benim dinim sevgidir” diye ifade etmişler­ dir. Pir Sultan Abdal, insan Allah ilişkisini ba­ kın nasıl anlatıyor: “Sen Hakk’ı yabanda arama sakın Kalbini pak eyle Hak sana yakın İnsana hor bakma gözünü sakın Cümlesin insanda bulduk erenler...” 37
  • 35. XVII. Yüzyılda yaşamış tasavvuf eri Miyazi Mısrî, bakın Tann’ya ulaşmak için yapılan iba­ deti nasıl değerlendiriyor: “Savm-ü Salat hac ile sanma biter zahit işin İnsan-ı kamil olmağa lazım irfan im iş...” Yani; namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek ile işin biteceğini sanma,insan-ı kamil olmak gerekiyor. Yoksa şekilci ibadetler nafile diyor. Alevilik’te insana yabancı olan hiçbir şeyin inançta yeri yoktur. Herşey insan içindir. Bu nedenle Alevi felsefesinin, Alevi inancının özü insan sevgisidir, hoşgörüdür. Hz. Ali gibi, Hacı Bektaş Veli gibi insanlığa örnek olmuş kişilikleri “Tanrı katında görme” anlayışı bu coşkun sevgi anlayışından kaynak­ lanıyor olsa gerektir. Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş Veli’nin, Pir Sultan Abdal ve bu geleneğin sözcülerindeki taşan insan sevgisi, kaynağını bu sevgi okya­ nusundan almaktadır. 38
  • 36. Bu sevginin yolu da “gönül kâbesi”nden geçmektedir. Yunus’un dediği gibi: “Bir kez gönül yıktın ise Bu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi Elin yüzün yumaz değil.” Yunus, Tanrı insan ilişkisini de: “Yeri göğü aradım Hiç mekanda bulmadım Buldum insan içinde...’’ diyerek Allah’ın yerinin yerde gökte değil, in­ sanın kalbinde olduğunu ifade etmiş oluyor. İşte Alevi yolunda buna; “gönül kâbesi” deni­ yor. 39
  • 37. ALEVİLER’DE KADIN Aleviler’de kadın-erkek ayrımcılığı yapıl­ maz. Alevi meclisinde kadın-erkek yoktur. İn­ san vardır. Can vardır. “Can” , “canlar” , “ eren” , “erenler” ifadesi sadece kadın veya erkek için kullanılmaz. Her iki cins için ortak olarak kullanılan deyimlerdir. Ailede, toplumda, dinsel hayatta kadın-er- kek ayrımı yapılmaz. Kadın ve erkek toplumun her alanında eşittir. Örneğin, evde anne ve babalar çocukları arasındaki kız-erkek ayrımı yapmazlar. Miras­ ta kadın ve erkek eşit paya sahiptir. Evlilikte kadın ve erkek hakları eşittir. Erkek, toplumu ikna etmeden eşinden boşanırsa, o haksızlık sayılır ve erkek “yol düşkünü” kabul edilir. Er­ kek haklı nedenler olmadıkça eşini boşaya- 40
  • 38. maz. Sünni geleneğinde olduğu gibi; “Boş ol” gibi kadını aşağılayıcı bir anlayış yoktur. Aleviler’de boşanma konusunda kadına, erkeğe kıyasla daha toleranslı bakılır. Erkek haklı bir neden olmadan eşini boşayamaz. Ama kadın ayrılmak isterse neden gösterme­ den eşini boşayabilir. Bu konuda kadın zorla­ namaz. Bu, kadın haklarını koruyan bir gele­ nektir. Dinsel olarak bakıldığında da; dede top­ lumda saygın bir yere sahiptir. Aynı saygınlık dedenin eşi iğin de gösterilir. Ona da “ana” de­ nir. Bektaşîlikte dedebaba eşine büyük bir say­ gı ifadesi olarak, “ana bacı sultan” diye hitap eder. Muhiplerde dedebabanın eşine “ana ba­ cı” derler. Bektaşiler kadını erkekten hiç ayır­ mazlar. Erkeklere olduğu gibi kadınlara da dinsel statülerden olan “dervişlik” payesi veri­ lir. Derviş giysileri olan, “taç, hırka, kemer vs.” giydirilir. Alevi ve Bektaşiier’de kadınlar Cemlere, nasip alma törenlerine katılırlar. Muhabbet toplantıları ve diğer dinsel törenlere erkeklerle eşit koşullarda katılırlar. Dede veya baba olmadığı zamanlar onun 41
  • 39. işlerini dede veya baba eşi olan ana veya ana bacı vekâleten yürütür. Erkekler olduğu gibi dedeliği kadınlarda yapabilir. Şu anda bile posta oturup yol süren kadın dedeler bulunu­ yor. Alevi Cemlerine kadın ve erkek birlikte katılır. Orada kadın erkek ayrımı yapılmaz. Herkes “can’’dır. Cemlerde müzik eşliğinde dö­ nülen semaha kadın ve erkek birlikte kalkar. Semah birlikte dönülür. İşte bu ibadet biçimi tutucu, yoz, softa din­ sel kesimin Aleviler hakkında “mum söndü” vs. gibi dedikodular çıkarmalarına neden ol­ muştur. Alevi geleneğinde Hz. Ali gibi Fatma’ya da yoğun bir sevgi ve saygı vardır. Ona “Fat­ ma Ana” adı verilir. Cem ayinlerinde onun adı geçtiğinde kadınlar saygılarını ayakta durarak gösterirler. Gene Hacı Bektaş Veli’nin Hacı­ bektaş’a geldiğindeki ev sahibi “Kadıncık Ana"dır. Kadıncık Ana’nın Alevilik’te özel bir yeri vardır. Hacı Bektaş Veli aşağıdaki dörtlükte Alevi- ler’in kadın-erkek anlayışını şöyle ifade etmiş­ tir. 42
  • 40. “Erkek dişi sorulmaz, muhabbedin dilinde Hakk’ın yarattığı herşey yerli yerinde Bizim nazarımızda kadın-erkek farkı yok Noksanlıkla eksiklik senin görüşlerinde. ” Alevilik’te tek eşlilik esastır. Kadın ikinci sınıf bir insan değildir. Bakın Türkmen Kocası Pir Sultan Abdal bir dörtlüğünde Aleviler’deki kadın sevgisini nasıl anlatıyor: “Gel benim ey güzel servi çınarım Yüreğime ateş düştü yanarım Kıblem sensin, yüzüm sana dönerim Mihrabımdır kaşlarının arası..." 43
  • 41. ALEVİLER’DE SANAT Alevilik, bazı inançlar gibi sanata karşı de­ ğildir. Alevilik’te şiir, müzik, nefes, semah inancın önemli bir parçasıdır. Aleviler’in toplu tapınma biçimi olan Cemleri bağlamasız, şiir- siz, nefessiz ve müzik eşliğinde dönülen se- mahsız düşünülemez. Sünni İslamda resim, müzik, şiir ve diğer görsel sanatlar ile uğraş­ mak günah işlemekle, kafirlikle özdeş sayılır­ ken bu uğraşlar Alevilik’te saygı duyulan mes­ lekler olarak kabul edilir. Sünni İslamda müzik yasaktır. Süleyman Çelebi’nin (Hz. Muhammet’in hayatını aniatan) mevliti bile yasaktır. Zaman zaman Diyanet İş­ leri Başkanlığı’ndan müzik ile Kuran, dua vs. okunmasının yasak olduğu camilere yazılan yazılarda belirtilir. Sünni İslamda resim yasaktır. Hz. Muham- 44
  • 42. med’in resminin yapılması kesinlikle yasaktır. İnsan yüzü (suret) resmetmek günahtır. Aleviler’de ise, resim de müzik de yasak değildir. Aleviler, Hz. Ali ve 12 İmamlar dışın­ da Hz. Muhammet’in de resmini yapmışlardır. Bu bazı kitaplarda basılı olarak bulunuyor. Müzik, Alevi ibadetinin esasında vardır. Alevilerin Cem ayinleriyle bağlama eşliğinde müzikle söylenen nefes, duazimam, ağıt ve mersiyeler olmadan mümkün değildir. Bağlamaya ve onu çalan dedeye kutsal gözle bakılır. Bu inanç eski Türk tarihinden Şa­ manizm döneminden kalma bir anlayıştır. De­ de ve bağlama ilişkisi belki de Şaman ile ko­ puz arasındaki ilişkinin Anadolu’ya, Aleviliğe taşınmasıdır. Sünni İslam olan Osmaniı, bakın çalgıya (müzik) nasıl bakıyor. İşte konu ile ilgili Şey­ hülislam Ebussuud Efendi’nin verdiği bir fet­ va: “Soru: Bir kişi çalgı çalsa ve Müslüman olmayana çalgı çalsa ona ne yapmak gere­ kir? (Dikkat Müslüman olmayana diye sorulu­ yor. Cevap: Şiddetle azarlanıp hapsedilmelidir. 45
  • 43. Soru: Çalgı çalan birisinin çalgısını, bir başkası vurup parçalarsa... Çalgıyı kırana ne yapmak gerekir? Cevap: Çalgıyı kıran büyük sevap işlemiş olur.” Ebussuud Efendi, Yunus Emre’nin bazı be­ yitlerinin bir tekkede okunması ile ilgili sorulan soruya verdiği cevap ise çok öğreticidir: “Soru: Bir tekkenin mescidinde değişik ki­ şilerle genç oğlanlar toplanır, değişik nağme­ lerle tevhid ederken (Tanrı’yı birleyen müzikli vecde gelirken) bunu değiştirerek kimi zaman “dil-i men, can-ı men” deseler... kimi zaman da, ‘Sen ulu bir sultansın, canlar içinde cansın’ yahut ‘Cennet cennet dedikleri, bir ev ile bir­ kaç huri isteyene ver sen onu. Bana seni ge­ rek seni...’ biçiminde beyitler okusalar ne yap­ mak gerekir. Cevap: Bunların halleri ve sözleri tam an­ lamıyla fuhuş olduğu gibi, cennet hakkında dedikleri kötü sözler de açık bir küfürdür. "Bu kişilerin öldürülmeleri yasalara uygundur.” Müzikli ibadet yapmanın “zikir” etmenin, müzik ile Allah’ı çağırmanın, O’na dua etme- 46
  • 44. nin bedeli Osmanlfda “ölüm”dür. Bakın Alevi ozan Aşık Dertli, müziğe şeytan işi diyen bu zihniyete karşı ne diyor: ‘Telli sazdır bunun adı Ne ayet bilir ne kadı Bunu çalan anlar kendi Şeytan bunun neresinde Ur it * Venedik ’ten gelir teli Ardıç ağacından kolu Be Allah 'in sersem kulu Şeytan bunun neresinde” Aleviler müzikle yapılan toplu ibadet biçi­ mine o denli önem verirler ki, ibadete başlar­ ken bağlamayı çalacak âşık, bağlamayı eline alır ve üç defa; “Allah, Muhammet, Ali” diye niyaz ederek başına götürdükten sonra alıp te­ line dokunmaya başlar. Bağlamanın adı Alevi Cemlerinde “Telli Kuran"dır. İnsan, “Konuşan Kuran” bağlama ise “Telli Kuran”dır. Alevi Cemlerinde, Cem ilerleyince toplu­ mun en duygulu, en coşkulu, adeta tüm Ceme 47
  • 45. katılanların transa geçtikleri anda, erkek ve kadın canlar semaha kalkar ve müzik eşliğin­ de dönerler. Semahsız bir Cem ayini düşünü­ lemez. Yani semah ibadetin ayrılmaz ve önemli bir parçasıdır. Aleviler, her türlü baskıya karşın Anado­ lu’da ibadetlerinde ve günlük hayatlarında baskıcı dinsel anlayışa karşı direnmişler ve müziği, dansı güzel sanatların diğer biçimleri olan heykeli, resmi, fotoğrafı vs. yaşamların­ dan çıkarmamışlardır. Bugün ‘“ halk edebiyatı” ve “halk ozanlığı” denilinci; ilk akla gelen Alevi geleneğinden ka­ lan izlerdir. Anadolu’da Türkçeyi, bağlamayı, şairini yaşatan kültür; Alevi-Bektaşi kültürü­ dür. Kendi varlığına karşı, dıştan yönelen tüm baskılara karşı Alevi halkın sözcüsü olan halk ozanları kendilerini ifade etmenin biçimi olarak şiiri ve bağlamayı asla elden bırakmamışlardır. Toplumun “sözlü tarihi”ni böyle yaratmışlar­ dır. 48
  • 46. Baskı BARIŞ MATBAA Mücellit Ali Laçin Davutpaşa Cad. Güven San. Sil. C Blok No: 291 Topkapı-istanbul Telefon: (0212) 674 85 28 Faks: (0212) 674 85 29 Baskı Tarihi 2009 • İSTANBUL
  • 47. “BİSMİŞAH... ALLAH, ALLAH, SEMAHLAR SAFOLA GÜNAHLAR AFOLA HAYIR HİZMETLERİNİZ KABUL OLA. MURATLARINIZ HASIL OLA... İSTEĞİNİZİ, DİLEĞİNİZİ, ALLAH, MUHAMMET, ALİ YERİNE GETİRE. DÖNDÜĞÜNÜZ SEMAHLARDAN HAYIR GÖRESİNİZ. ABUZER GAFFARİ’NİN, HZ. FATIMA’NIN SEVGİ VE HİMMETİ ÜZERİNİZE OLA... YA ALİ, KIRKLAR SEMAHINI DEFTERE KAYDEDE, GERÇEĞE HÜ...” İSTANBUL ŞAHKULU SULTAN DERGAHI İMAM RAMİS TEKKE ALTI SOK. N0:6 GÖZTEPE - KADIKÖY / İSTANBUL TEL: 0216 368 55 25 - 0216 368 30 71 FAX: 0216 385 64 49