Özel Enderun Liseleri çıkardığı ve geniş kitlelere ulaştırdığı Enderun Değer dergisinin ilk sayısını sizlere takdim ediyoruz. www.enderunliseleri.k12.tr
Kitaplar/Eserler:
Denemeler
Michel de Montaigne
Ağlamak ve Gülmek
İlhan Selçuk
Düz Yazının Sorgulayan Gücü
Emin Özdemir (derleyen)
Dünya Yazın Tarihi
Antal Szerb
İliği Olmayan Düğme
Ahmet Oktay
İçerikten:
“Günün geçerli sayılan ölçütlerinin yüceltilmesi, sadece onların önemsenmesi, geçmişle aramızı açtığı gibi etik alanda bir erozyon da yaratabiliyor. Oysa sadece geçmişin aşkınlaştırılması gibi sadece şimdinin ve geleceğin aşkınlaştırılması da gerçekliğin anlaşılmasını zorlaştırıyor. (…) Geçmişi, şimdiyi ve geleceği birlikte düşünebildiğimiz ölçüde (…)” gerçek.
Alevilikte ahilik konusunda bilmek istedikleriniz bu kitapçıkta sizlere sunulmuştur. Daha fazla bilgi almak için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
http://www.sahkulu.com
Kırklar cemi hakkında bilmek istediğiniz konular bu kitapçıkta sizlere sunulmuştur.
Daha fazla bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
http://www.sahkulu.com
6. ALEVİLER’DE SEMAH
“Bir Avrupalı olarak Bektaşi semahlarına
baktığım zaman neler gördüğümü ve neler his
settiğimi size gönlümce tek tek anlatmak iste
dim.
İlkin bir önyargı içindeydim. Ama daha ilk
semahı seyrederken bir şok geçirdim. Çünkü
dünyanın neresinde olursanız olun, hangi halk
danslarını seyrederseniz seyredin, mutlaka be
ğenirsiniz, seversiniz, ancak bu dansları rahat
koltuğunuzdan sadece seyredersiniz. Ama bu
semahta öyle değil, daha ilk anda müzik sizi
kendi iç ritmiyle büyülüyor ve giderek oturdu
ğunuz yerde semaha katılıyorsunuz. Aslında
yerinizdesiniz, ama değilsiniz, ayağınız, kolları
nız semahçılarla eş, yüreğiniz onlarla aynı coş
kuda ve semaha katılıp gitmişsiniz.
Bütün bunlar, farkında olmadan, yani si-
7
7. zin elinizde olmadan oluşuyor. Semahlarda so
lo yok, yani oyunu yöneten ne bir kadın var ne
de bir erkek. Alçak gönüllüğün böylesi, sıra
danmış gibi gözükmesi, doğallığı, bütün dün
ya danslarını imrendirecek bir biçimde, hele
hele kadın ve erkek ayrımı yapmaması; eşitli
ği, kadına erkeğe değil, insana verilen saygıyı
hayranlıkla izliyorsunuz. Bu semahlar ne bir
danstır ne de ritüeldir. Bu semahlar insanın bu
dünyadaki varlığını anlatan dans destanları
dır. İçi insan sevgisiyle dolup taşan destanlar
dizisi. Benim destan tasfirim de başkadır. Han
gi topluluğun destanına bakarsanız bakın,
mutlaka bir ok, bir yay, bir kavga, bir savaş...
Ama bu destanda kavgadan, savaştan,
eser yoktur. Sevgi vardır, aşk vardır, kardeşlik
vardır, hayatı her yönüyle paylaşma vardır.
Mutlaka hayatta acılar vardır. Ama semahlar
daki acılar, insan yüreğinin bir yaşam coşku
sudur. Öldürücü, yokedici değildir. Hele ben
cillik, övünme hiç yoktur. Semahlarda toplu
luk kutsaldır. O toplulukta herkes saygındır.
Herkes birbirinin koruyucusudur. İşte semah
ları seyrederken bu özlemleri yüreğinizde du
yuyorsunuz, insan olduğunuzu, var olduğu
nuzu anlıyorsunuz. ”
8
8. Bu sözcükler uzun yıllardır Türkiye’de ya
şayan Mimar Sinan üniversitesi bale hocası
Prof. Dr. Editha Almaçık’a aittir. Aleviler’in
cemlerinde döndükleri semah modern dansın
öğretmenini bile bu duygularla etkilemiş.
Bu küçük kitapçıkta Semahın ne olduğunu
sîzlere anlatmaya çalışacağız. Semah, Alevile-
rin ibadeti olan Cemde kadın ve erkek canla
rın dedenin işareti ile Cem’in ilerleyen saatinde
kendilerini müziğin ritmine vererek meydana
atmaları ve içlerinden geldiği gibi dönmeleri,
transa geçmeleri adeta ayrı bir dünyaya turna
lar gibi uçmalarıdır. İşte semah; dönenlerin
duygularının dorukta olduğu, duygu selinin
akıp gittiği andır.
Semahta; birincisi müzik vardır. Bu genel
likle bağlamadır. İkincisi bağlamanın çaldığı
semah parçaları ile kadın ve erkeğin birlikte
kendinden geçercesine dönmesi vardır.
Sanırım, Semahtaki bu duygu selini anlat
mak kadar zor bir an yok gibi geliyor insana...
Bu nedenle görmek ya da dönmek gerekiyor
galiba...
9
9. SEMAHLAR ÜSTÜNE...
Cemal ŞENER
Alevi Cem’lerinin benim hayatımda, yetiş
me tarzımda, dünya görüşümün, yaşam felse
femin oluşumunda özel ve önemli bir yeri var
dır.
Köyümüzde, Alevi ve Sünniler birlikte ya
şarlardı. Mahalleler bitişik ama ayrı ayrı idiler.
İçiçe değildiler. Bizim ev, köyün büyük odaları
bulunan evlerinden biri idi. Annem ve babam
Alevi inancına bağlı, dedeleri çok seven ve sa
yan insanlardı. Bu yüzden büyüme çağlarımda
(ilk ve orta öğretim) köyümüzde yapılan
Cem’lerin birçoğu bizim evde yapılırdı.
Bizim köyde yapılan Cem’lere dedeler ge
nellikle Dersim’den gelirlerdi. “Dersim ola
yında idam edilen Seyit Rıza’nın torunu Polat
Dede’nin veya O’nun amcası Düzgün Dede’nin
10
10. yürüttüğü Cem’ier daha bir görkemli olur,
Cemler şafak sökünceye kadar devam ederdi.
Hayatımın daha sonraki döneminde top
lumsal çeşitli haksızlıklara karşı, hak ve özgür
lük mücadelesi verilen daha bilinçli siya-
sal/toplumsal yapılanmalar içinde yer aldım.
Ama bu Cem’Ierde gördüğüm, coşkuyu, özve
riyi, toplumsallığı, bölüşümcülüğü, insan sev
gisini, karşılıklı saygı ve sevgiyi, ortak bir duy
gu ve düşünce için tüm kitlenin tek vücut ol
masının tadını hep aradım.
Bu Cemlerin beni en çok etkileyen kısmı
ise; semah dönüldüğü anlardı. Semah dönen
çeşitli yaşlardaki kadın ve erkeklerin büyük bir
huşu İçinde kendilerinden geçerek adeta ayrı
bir dünyaya yolculuğa çıkmalarının yarattığı
tabloyu, ruh halini, o tadı sanıyorum hiçbir
profesyonel bale veremezdi. Semah dönenle
rin ve kitlenin adeta ortak yaptığı bu olaydaki
coşkuyu, kitlesel tapınmayı/vecd halini, aşk
halini anlatabilmek olası değildir. Bu duygu se
li ancak görülebilir ve yaşanabilir. Ama asla
tam olarak ne yazılabilir ne de anlatılabiiir. Bu
ortam dışında gerçekleşmesi hep eksik geliyor
bana...
11
11. “Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah,
üçlerin beşlerin
Gerçek erlerin ve şehitlerin
Yüzü suyu hürmetine
Akşamlar hayrola
Şerler defola
Yardımcımız halkola
Varlığımıza
Birliğimize
Bir olmamıza
Merhaba!
Merhaba!" *
12
Ruhi Su: Sem ahlar Uzunçalarından.
12. KIRKLAR CEMİ ve SEMAHI
Kırklar Cemi, Alevi Bektaşi ibadetinin esa
sı olarak kabul edilen Cem ve Semah dönme
nin mitolojik kaynağı varsayılmaktadır. Bu ef
sanevi anlatım; katı, kuralcı, şekilci ibadet bi
çimi olan İslamın Sünni (Hanefi, Şafii v.s.) yo
rumuna karşı farklı bir ibadet biçimidir. Anla
tımda geçen birçok öğe ve verilen mesaj Alevi
dünya görüşünün kaynağı sayılır.
Hacı Bektaş Veli Al Horasani; “Semah,
Ariflerin aleti, Muhiplerin ibadeti, Taliplerin
maksududur. Hakka ki, bizim semahımız
oyun değildir, İlâhi bir sırdır, mecazi değildir"
der.
13
13. “BİRİMİZ KIRK, KIRKIMIZ
BİRDİR BİZİM...”
Kaynaklara göre, “Hz. Muhammet, atı Bu
rak ile bir gece Mirac’a çıkar. Cenab-ı Hak ile
90 bin kelam konuşur. Bunun 30 bini sırrı ha
kikat olup Hz. Ali’de kalır.
Miraç’ta Hz. Muhammet’e; süt, bal, ve el
ma verildiği rivayet edilir. Bal aşka, süt sevgi
ye, elma ise dostluğa işaret eder. Muhammet,
Mirac’a çıkarken yoluna bir kükremiş aslan çı
kar. Aslan yolunu keser. Gaipten bir ses (nida)
gelir. “Parmağındaki yüzüğü aslanın ağzına at
ması” istenir. Muhammet böyle yapar aslan
sakinleşir, yoluna devam eder. Muhammet,
Cenab ı Hak ile görüştükten sonra şehre dö
ner. Yolda bir dergâha rastlar. Merak edip gidip
kapısını çalar.
14
14. İçerdeki ses; “Kimsiniz?” der. Muhammet
ise; “Ben peygamberim içeriye girmek istiyo
rum" der. Kapı açılmadan içerden gelen ses;
“Peygamberliğini git ümmetine yap. Bizim
aramıza peygamber sığmaz” der. Hz. Muham
met kapıdan ayrılıp yürümeye başlayınca ga
ipten gelen ses ayrılmamasını kapıyı yeniden
çalmasını ama yanıtı farklı vermesini söyler.
Muhammet yine kapıyı çalar: İçerden yine;
“Kimsiniz" diye sorulur. Bu kez Hz. Muham
met; “Ben de sizden biriyim. Bir insanım. Sizi
görmek istedim" der. Bu yanıttan sonra kapı
açılır. Muhammet içeri alınır. İçerden “Hoşgel-
din sefa getirdin, uğur getirdin” diyerek karşı
larlar.
Hz. Muhammet içerde oluşmuş bir meclis
görür. Hatta sayımını da içinden yapar. Tam 39
kişi vardır, üstelik bu meclis kadın ve erkekler
den oluşmuştur. Bunların 22’si erkek 17’si ka
dındır. Muhammet’e yer gösterilir. O’da göste
rilen yere oturur. Hz. Ali’de meclistedir. Mu
hammet tesadüfen Ali’nin yanına oturur. Ve
Hz. Muhammet sorar.
“Size kimler denir?” der.
“Bize Kırklar denir” diye yanıt alır.
15
15. “Ama burada 39 kişi saydım” der.
“Selman-ı Pak Can Farstadır” denir.
“Peki sizin ulunuz, büyüğünüz, küçüğünüz
kim” diye sorar Hz. Muhammet. Gelen yanıt
şöyle olur: “Bizim küçüğümüz, büyüğümüz
yoktur. Küçüğümüz de uludur, büyüğümüz de
uludur. Birimiz kırkımız, kırkımız birimizdir"
denir. Bunun üstüne Muhammet meclisten bu
nu kendilerine kanıtlamalarını söyler.
O sırada Ali kolunu uzatır ve gömleğini sı
yırır. İçlerinden biri “destur” diyerek bıçağın
ucu ile kolunu hafif kanatır. Kolundan bir dam
la kan akar. Bunu, her canın kolundan birer
damla kanın gelmesi izler. 40. canın bir damla
kanı da pencereden içeri gelir. Bu ise Selman-
ı Pak’ın kanıdır. Sonra Hz. Ali kolunu bağlar,
hepsinin kanaması durur.
Selman-ı Pak, Fars’tan dönüşte bir üzüm
tanesi getirir. O’nu Hz. Muhammet’e verir ve
bölüştürmesini ister. Muhammet verilen kapta
üzüm tanesini ezer, çıkan dem meclisteki ka-
dın-erkek canlara dağıtılır. Kırklar üzüm suyu
nu içerler. Hep birlikte mest olurlar. “Ya Allah”
deyip semah dönerler. Hz. Muhammet’de onla
ra katılır.
16
16. Büyük bir coşku ile vecd halinde semah
dönülürken Hz. Muhammet’in başından sarığı
(imamesi) düşer. Kırk parçaya bölünür. Kırklar
parçaları bellerine bağlarlar, kemerbest olur
lar. Hz. Muhammet, Kırklar Meclisi’ne pirlerini
sorar. “Pirimiz A li’dir” derler.
Böylece, Hz. Muhammet, Ali’nin de orada
olduğunu öğrenmiş olur. Ali, Hz. Muhammet’in
yanına gelir. Hz. Muhammet, Ali’nin parmağın
da, Mirac’a giderken “aslana” verdiği yüzüğü
(hatcmi) görür. Ali’ye sarılır, O’nu bağrına ba
sar."
Alevi inancında; kadın ve erkek canlardan
oluşan Kırklar Meclisi’nin ve Kırklar Cemi’nin
tayin edici önemi vardır. Anadolu Aleviliği’nin
inanç temellerinin, yaşam biçiminin, dünya
görüşünün, felsefesinin kökleri bu söylencede
aranmalıdır.
Kadın ve erkek canlardan oluşan Kırklar
Meclisi, mitolojik anlamda da olsa Aleviler’in
dinsel ve sosyal örgütlenmelerinin tarihsel
kaynağı kabul edilebilir. Bu anlamda da bu
söylencede geçen sembolik özellikler Alevilik
açısından ayırtedici öneme sahiptir.
Kırklar Meclisi’nin kadın ve erkekten olu-
17
17. şumu kadın ve erkek eşitliğinin önemini vur
guluyor. Kırklar Meclisi ile Hz. Muhammet ara
sındaki diyalogdaki vurgulardan; “birimiz kırk,
kırkımız bir" olgusu eşitliği, insan olmayı, tü-
rab olmayı vurguluyor. Gerçeğin gökte değil,
yerde olduğu meclisin sembolik önemi ile vur
gulanıyor. Herkesin eşit ve ulu olması; vahdet
te kesret, kesrette vahdet (varlıkta birlik, bir
likte varlık) ilişkisini ifade ediyor.
Kaynakta; Alevi inancında Tann’nın, Pey
gamberin ve insanın yeri belirtilmektedir. As
lan ve yüzük sembolü ise; insanın Tanrı’nın bir
ifadesi; O’nun bir yansıması, parçası olduğu,
Adem’in Hakk’ın halifesi olduğu anlayışını
vurgulaması açısından önemlidir. Bu örnekte
Alevi-Bektaşi ibadeti olan Cem’in ve Semah’ın
da kökleri belirtilmiş oluyor. Bu söylence;
Anadolu’da yaklaşık bin yıldır her tür olumsuz
luğa karşın Aleviler’in Cem ve cemaatlerinde,
sosyal hayatlarında kadını bir bütünün ayrıl
maz parçası gören, lokmasını yoksullarla kırka
bölerek paylaşmasını bilen, insana en yüksek
değeri veren Aleviliğin sağlam mayasını da ele
veriyor.
18
18. canlan da büyüleyecek tarzda su gibi akıp gi
derler.
Aleviler, Cem ayinininde olduğu gibi se
mahın da kaynağının Hz. Muhammet’in, Mi
raçtaki Kırklar Cemi’nden kaldığına inanırlar.
Mevlevi Sema’mdan oldukça farklı olan Se-
mah’ın kültürel kaynağının izlerini Asya ve
Anadolu medeniyetlerinin derinliklerine götür
mek olasıdır.
Aleviler’in döndükleri semahı onların iba
deti olan Cem ayinlerinden ayrı düşünmek ve
yorumlamak yanlıştır. Aleviliğin kutsal kitabı
olan, İmam Cafer Buyruğu ve halk arasında
yaşayan mevcut inançta semah 12 hizmetten
biri olarak yapılır. Yani Semah, Aleviler’in yap
tıkları ibadetin bir parçasıdır.
Ülkemizde son yirmi yıldır Alevilik kendi
sini tanıtmaya başladığından beri, semah dön
mek daha bir güncellik kazanmıştır. Yüzyıllar
ca gizli-saklı yapılan Cem ayinlerinin bir par
çası olan semah, yapılan çeşitli törenlerde,
şenliklerde folklorik gösteriler içine konmuş
tur. Bu durum ilk başta Aleviler’in hoşuna git
miş. Kendi kültürlerinin, inançlarının tanınma
sına hizmet eder düşüncesi ile seyirci kalın-
20
19. mıştır. Yapılan semahlar Alevi olan ve olmayan
kesimlerce tanınmış beğenilmiştir.
Çünkü Alevi ana, babadan doğup da bu
gün Cem görmemiş bir kuşak oluşmuştur. Bu
kuşak bir anlamda semahları dışa açık alanlar
da yapılan etkinliklerde izleyerek Aleviliği gör
meye, öğrenmeye çalışmıştır.
Ama dışa açılmanın sınırı içkili toplantılar
da semah dönmeğe kadar gidince iş bir an
lamda çığırından çıkabilir.
Bu nedenle semahlar, Aleviler’in ibadeti
olan Cemin ayrılmaz bir parçasıdır. O'nun yeri
orasıdır. Semah ibadetin bir parçasıdır. Semah
dönmek eğlence aracı olamaz. Semah içkili,
eğlenceli toplantılara asla meze olamaz. Se
mah dönmek Cem ayininin dışında, olsa olsa
çok ağırbaşlı bir biçimde özüne uygun bir tarz
da; Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri, Abdal
Musa Anma Törenleri gibi törenler ile ağırbaş
lı etkinlikler dışında yapılmamalıdır.
21
20. SEMAHIN BAZI ÖZELLİKLERİ
Arapça “Sema” köküne dayanan Semah
sözcüğü Türkçe’de “Sema” ya da “Semah” bi
çimlerinde iki ana söylenişe ayrılır. Her söyle
niş birbirinden ayrı iki farklı özellikte uygulanır.
Sema, Mevlevi ya da bazı tasavvufi Sünni tari
katlarının, Semah ise Aleviler’in dinsel törenle
rinin bir parçasıdır.
Mevlevi Semahı ile Alevi Semahının ayır-
dedici özelliği, dönenlerin Mevleviler’de esas
olarak sadece erkekler olmasına karşılık, Ale-
viler’de kadın ve erkek canların birlikte oldu
ğudur. Mevlevilerin Sema’nın müziğini esas
olarak Türk Sanat Müziği besteleri oluşturur
ken, Aievi Semah’ianndakİ müziği halk müziği
ritimleri oluşturur. Cepni Alevİler’de, Cemde
12 çalgı bulunur. Bu on iki saz aynı türden ola
bileceği gibi değişik türlerden de olabilir. Se-
22
21. mahlar da bağlama belirleyici olmasına kar
şın, Çepniler’de on iki çalgı ile dönülür. Ama
günümüzde yaygın olarak gözüken durum,
cemlerde esas olarak bağlamanın belirleyici
olduğudur.
Semahın belli sayıda kişilerce dönülmesi
ne özen gösterilir; 2, 4, 8, 10, 12, olduğu gibi
3, 5, 7, 12 gibi sayı kümelerine denk düşürül
meye çalışır. Bu sayıların kutsallığına inanılır.
“Clçler, Beşler, Yediler, On İkiler”den yardım ve
şefaat dilenir.
Semah dönülmeye genellikle şöyle başla
nır: İlk önce dört can semaha kalkar. Bu, açı
lış semahıdır.
Semah dönülürken canların üstündeki giy
siler son yıllardaki folklor giysileri gibi özel giy
si değildir. Semah dönmek için özel giysi hazır
lanmaz. Canların üstündeki giysiler çok renkli
ve değişiktir. Daha doğrusu halkın özel günler
de giydiği temiz ve bakımlı giysilerdir. Belli bir
şekil sözkonusu değildir.
Bu erler için de, bacılar için de geçerlidir.
Kurallarda biçime değil öze önem verilir. Giy
silerde yerel ayrıcalıklar görülür. Bazı yöreler
de semah dönülürken erkekler şapkalarını çı-
23
22. karırlar, bazı yörelerde başı açık semah dönül
mez. Semah dönen erler genellikle şapka yeri
ne mendil, başörtüsü gibi aksesuarlar giyerler
ya da baş açıktır. Ama ayak kesinlikle çıplak
tır. Baş açık, ayak çıplak biçiminde semah
dönmek en yaygın olan biçimdir. Tabii bacıla
rın başı örtülüdür.
Canlar, Cem ayininin belli bir yerinde Se-
mah’a kalkınca dedeye niyaz ederler. Semah
dönüldüğü sırada, (halka tarzında dönülen se
mahta) köşede oturan dede makamına asla
sırt dönülemez. Semahta ritim ister yavaş ister
hızlı olsun, dede makamı kutsal makamdır, Ali
makamıdır, oraya sırt dönülmez, mutlaka her
seferinde selamlama biçiminde niyaz edilir.
Hiçbir semah türünde elete tutuşulmaz. İs
ter kadın erkek karışık olsun, ister sadece er
kek ya da kadın olsun, elele tutuşma biçimi
yoktur.
Semahta esas figürler el ve ayak figürleri
dir. Eller ve kollar kuşun uçuşunu simgeler. En
çok görülen figür ise sağ elin ayası yukarıdan
alır, sol el de yere dönüktür. Bu figür; “Haktan
alınanın halka verilmesini” simgeler.
Semah deyişlerinin bir bölümü doğrudan
24
23. semah sözü olarak yazılmıştır. Semahlar ge
nellikle Türkçe sözlü deyişlerle dönülür. Se-
mah’ın dönme biçiminde olduğu gibi söz ve
müziğinde de yörelere göre değişiklikler vardır.
Bu o yöredeki kültürel farklılığın semahla
ra yansımasının ifadesidir. Semah dönülürken
yaratılmak istenen ortamı bozucu davranışlar
da bulunmak hoş karşılanmaz. Örneğin; siga
ra içilmez, içki içilmez, dizüstü ya da bağdaş
kurularak oturulur gürültü edilmez. Semah dö
nenlerin ritmini izleyenler de; “Allah, Allah",
“Ya Şah,’ “semahınız saf ola, günahlar af ola”,
“Seyir için olmaya, Hak için ola...” gibi ifade
lerle katılırlar. Bazı yörelerde ise, Miraçlamaya
iki yaşlı bacı ve bir erkek kalkar.
25
24. SEMAH TÜRLERİ
Anadolu’da Aleviliğin yaklaşık sekizyüz
yıllık bir tarihi var. Anadolu’da bir dizi uygarlık
yaşamış. Kimi uygarlıkların İzleri kaybolmuş
ken kimi henüz yanıbaşımızda yaşıyor. Ülke
miz çok renkli bir kültüre sahip. Bu durumdan
Aleviliğin de nasibini almaması olası değil. Se
mahlara; eski Türk kültürünün bazı özellikleri
olan Şaman törenlerinin Anadolulaşması deni
lirse haksızlık edilmez. Semahlardaki bazı fi
gürlerde, şaman törenlerindeki figürler nerede
ise tıpa tıp aynısıdır.
Semahın İslam coğrafyasında sadece
Türkler’de olmasıda bu fikri destekliyor.
İşte Anadolu’daki Alevi semahlarının çe
şitliliği bu kültürel izlerin semahlara şu ya da
bu tarzda yansımasıdır. Biçimde Aleviler’in
Cem ayinlerinde ve semahlarda bazı farklılık
lar almasına karşın özü birdir. Semahlara deği-
26
25. şik yörelerde değişik adlar verilmesinin nedeni
bu özellikte aranmalıdır. Bildiğimiz semah ad
larından bazıları şunlardır:
Ali Nur Semahı, Kırat Semahı
Turnalar Semahı, Kırklar Semahı
Gönüller Semahı, Ya Hızır Semahı
Alaçam Semahı, Nevruz Semahı
Çapraz Semahı, Çorlu Semahı
Dem Geldi Semahı, Ladik Semahı
Çark Semahı, Yatır Semahı
Muhammet-Ali Semahı, Cebrail Semahı
Erzincan Semahı, Şiran Semahı
Sarıkız Semahı, Hubuyar Semahı
Hacı Bektaş Semahı, Silifke Kirtil Semahı,
Fethiye Semahı, Rodos Semahı vb.
SEMAH ÇEŞİTLERİ HAKKINDA
KISA BİLGİLER
Alevi semahlarındaki renklilik, Anado
lu’daki renkli kültürel zenginliğin bir yansıma
sıdır. Bu renklilikte; Kerbela’da haksızlığa kar
şı boyun eğmeyen Hz. Hüseyin’i, Türkmen ko-
27
26. cası Dede Korkut’u, Pir Sultan Abdal’ı ve son
Ata’yı bulmak olasıdır.
Kırklar Semahı
Kökenini, Kırklar Cemi’nden alan Semah
tır. Aleviler arasında en yaygın semahtır. Hz.
Muhammet’in, Hz. Ali’nin ve kadın-erkek can
ların yer aldığı 40 kişinin bulunduğu Kırklar
Meclisi’ni sembolize eder.
üç zamanlıdır. Dua, ağırlama ve yeldirme
(hızlı) bölümlerden oluşur. Genellikle cemlerde
yaşlı canlar bu semahı dönerler. Aleviler ara
sında en yaygın dönülen semahtır.
Turnalar Semahı
Turna kuşunun, Alevi edebiyatında özel bir
yeri vardır. Turna ile Hz. Ali arasında bir ilişki
nin olduğu varsayılır. Turna semahı, turna ku
şunun figürlerine dayanır. Hareketler; turnanın
hareketlerine benzer. Yavaş ve olgundur.
"Yemen ellerinden beri gelirken
Turnalar Ali'm i görmediniz mi?
Havanın yüzünde semah dönerken
Turnalar Ali'm i görmediniz mi?
28
27. Kırat Semahı
Semahların geneli kadın ve erkek canların
birlikte dönmesine karşın Kırat Semahını bacı
lar dönerler.
Bu semahta; güneş çevresindeki gezegen
lerin dönüşü sembolize edilir. Eski Türk inanç
ları Kırat Semahının düşün eksenini oluşturur.
Bu aynı zamanda Türk tarihinde atın önemine
vurgu yapar.
“Kırat bu dağlan aşmalı bugün
Dostun ellerine düşmeli bugün...”
Tahtacı Semahı
Antalya-Toros yöresindeki Tahtacı Türk-
menleri’nin döndüğü semaha bu ad verilir.
Bir bacı ile bir erkek can birlikte semah
dönerler. Daha fazla kişi ile dönülen ve adına
Tahtacı Semahı denenlerde vardır.
Semanlarda, ellerin yukarıdan alıp aşağı
ya verme şeklindeki figürü Hak’tan alıp halka
vermek anlamına gelmektedir. Bu sosyal bölü
şümdeki adaieti sembolize eder.
29
28. Rodos Semahı
Osmanlı döneminde Anadolu’dan Rodos’a
yedeştirilen Alevi Türkmenler’in döndüğü se
mahlardır. Semah’ın yerel kültürden etkilenmedi
ğini söylemek olası değil. Bu nedenle Rodos Se
mahı; Anadolu-Rodos karışımı bir birleşim sayılır.
Ladik Semahı
Adını Samsun-Ladik’ten alan Ladik Sema
hını 8 bacı, 8 erkek can döner.
Semaha şu deyişle başlanır:
“Salını salını geldim köyüne
Güzeller başıma toplansın diye
Herkes sevdiğini almış yanına
Güzeller pazarı kurulsun diye"
Hacıbektaş Semahı
Hacı Bektaş Veli’ye saygı semahıdır. 8-12
can ile dönülür. Sağ el göğüste mühürlenmiş
olarak semaha başlanır.
Söylenen nefeslerden birisi;
“Değişmek istemem bin peygambere
Yarab dertlilere pir eyle beni" dir.
31
29. Hubuyar Semahı
5 bacı 4 erkek can ile dönülür. Kollar sar
kık, öne doğru eğilmiş olarak semaha başlanır.
Semah sırasında; hem kendi, hem daire ekse
ni etrafında dönerler.
Semahlar içinde ritmik olarak en hareketli
dönülen semah sayılır.
“Beylerimiz elvan gönül üstüne
Ağlar gelir pirim Abdal Musa’ya
Clrum abdalları postun eğnine"
Erzincan Semahı
Gitme turnam gitme, nerden gelirsin
Sen nazlı canana benzersin turnam
Her bakışta beni mecnun edersin
Gönülde mihmaha benzersin turnam
Has nenni nenni, dost nenni nenni...
Kaşlarında mim duası yazılı (Haydar yazılı)
Cemaline türlü benler dizili
Seni sevmeyenler Hak 'tan üzülü
Pir Balım Sultan 'a benzersin turnam
Has nenni nenni, dost nenni nenni...
32
30. Turnam gökyüzünde pervane döner
Dertli aşıklara badeler sunar
Aşıkların senden inayet umar
Tabibe, Lokmana benzersin turnam
Pir Balım Sultan 'a benzersin turnam
Ötme Bülbül Ötme
Ötme bülbül ötme, şen değil bağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Tükendi fitilim, kalmadı yağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Deryadan bölünmüş sellere döndüm
Ateşi kararmış küllere döndüm
Vakitsiz açılan güllere döndüm
Dost senin derdinden ben yana yana
Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile
Haberim alırsın peyikler ile
Yaramı sarsınlar şehitler ile
Dost senin derdinden ben yana yana
33
31. Abdal Pir Sultan’im doğdum eksildim
Yemeden içmeden aştan kesildim
Halkımı sevdiğim için asıldım
Dost senin derdinden ben yana yana
Cemin her aşamasında dede tarafından
farklı gülbenk (dua) okunur. Cemevine canlar
geldiği zaman ceme niyet gülbengi okunur.
Cem başlayınca cem başlama gülbengi oku
nur. Arada toplu niyaz sırasında cem gülbengi
okunur. Cemde semaha kalkanlara semah
gülbengi okunur.
Cem bitişinde her 12 hizmet sahibine ge
rekirse ayrı ayrı gülbenk (dua) okunur.
Lokmalar dağılınca lokma gülbengi yapı
lır. Lokmalar bu gülbenk okunmadan yenme
ye başlanmaz. Gülbenksiz lokma yiyen ceza
alabilir. Lokmalar yenip bitince yine lokma
gülbengi okunur. Son olarakta cemi bitirme
gülbengi okunur.
Semah gülbengi ise şöyledir;
“Bismi Şah... Allah Allah...
Hayır hizmetleriniz kabul ola.
34
32. Muratlarınız hasıl ola... İsteğinizi, dilediği
nizi Allah, Muhammet, Ali yerine getire...
Döndüğünüz semahlardan hayır göresi
niz.
Ebu Zer Gaffari’nin, Hz. Fatma’nın sevgi
ve himmeti üzerinize ola.
Ya Ali Kırklar semahını deftere kaydede,
gerçeğe hü...”
Alevi semahlarında; müzik, ve kadın ol
madan semah dönülmez. Bu nedenle, Alevi-
ler’in insana, kadına, sanata bakışı önemlidir.
Size kısaca; Alevilerde insana bakışı, kadına
bakışı ve sanata bakışı vererek minik çalışma
mıza nokta koyuyoruz.
35
33. ALEVİLİKTE İNŞAM
Alevilik’te, Sünniliğe kıyasla insana ola
ğanüstü bir sevgi ve saygı vardır. Sünnilikte
insan “kul”dur. İnsan için; günahlar, yasaklar,
cinler, periler, binbir çeşit korku vardır. Al
lah’a ulaşmak için bile insanın önüne konan
çeşitli tuzaklar başarı ile aşılarak gerçekleşe
biliyor.
Halbuki Alevilik'te Allah korkusu, din kor
kusu, cennet, cehennem vs. korkusu yoktur.
Allah sevgisi vardır. Herşey insandadır. Herşey
insanın kalbinde saklıdır. İnsanı sevmek, İnan
cın esasıdır. “Hak ademdedir.” Ademden baş
ka yerde Hak aramak nafiledir. “İnsan kıble
dir” “Secde edilecek makamdır mihraptır."
“İnsan konuşan Kuran’dır”.
Alevi yolunun önemli halkalarından biri
36
34. olan Hallacı Mansur’un “Ene! Hak” diye ifade
ettiği için ölümüne neden olan anlayış; “insa
nı Tanrılaştıran sevgi anlayışıdır." Hak adem
dedir anlayışıdır. İnsanı yücelten anlayıştır.
Bakara Suresi’nde “Meleklerin secde etmesi”
gereken insandır. “Size şahdamarınızdan da
ha yakınım” insana; "Eşrefi mahlukat” yani
yaratılmışların en şereflisi diyen ayetteki anla
yıştır.
Alevilik’te sevgi özellikle insan sevgisi o
denli yüceltilmiştir ki, o Alevi inancının teme
lini oluşturmuştur. Sevgisiz hiçbir şeyin yaşa
mayacağı gibi inancın da yaşayamayacağın
dan hareketle; sevgi adeta” din derekesinde”
ifade edilmiştir. Halk ozanları bu anlayışı;
“Benim dinim sevgidir” diye ifade etmişler
dir.
Pir Sultan Abdal, insan Allah ilişkisini ba
kın nasıl anlatıyor:
“Sen Hakk’ı yabanda arama sakın
Kalbini pak eyle Hak sana yakın
İnsana hor bakma gözünü sakın
Cümlesin insanda bulduk erenler...”
37
35. XVII. Yüzyılda yaşamış tasavvuf eri Miyazi
Mısrî, bakın Tann’ya ulaşmak için yapılan iba
deti nasıl değerlendiriyor:
“Savm-ü Salat hac ile sanma biter zahit işin
İnsan-ı kamil olmağa lazım irfan im iş...”
Yani; namaz kılmak, oruç tutmak, hacca
gitmek ile işin biteceğini sanma,insan-ı kamil
olmak gerekiyor. Yoksa şekilci ibadetler nafile
diyor.
Alevilik’te insana yabancı olan hiçbir şeyin
inançta yeri yoktur. Herşey insan içindir. Bu
nedenle Alevi felsefesinin, Alevi inancının özü
insan sevgisidir, hoşgörüdür.
Hz. Ali gibi, Hacı Bektaş Veli gibi insanlığa
örnek olmuş kişilikleri “Tanrı katında görme”
anlayışı bu coşkun sevgi anlayışından kaynak
lanıyor olsa gerektir.
Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş Veli’nin, Pir
Sultan Abdal ve bu geleneğin sözcülerindeki
taşan insan sevgisi, kaynağını bu sevgi okya
nusundan almaktadır.
38
36. Bu sevginin yolu da “gönül kâbesi”nden
geçmektedir. Yunus’un dediği gibi:
“Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil.”
Yunus, Tanrı insan ilişkisini de:
“Yeri göğü aradım
Hiç mekanda bulmadım
Buldum insan içinde...’’
diyerek Allah’ın yerinin yerde gökte değil, in
sanın kalbinde olduğunu ifade etmiş oluyor.
İşte Alevi yolunda buna; “gönül kâbesi” deni
yor.
39
37. ALEVİLER’DE KADIN
Aleviler’de kadın-erkek ayrımcılığı yapıl
maz. Alevi meclisinde kadın-erkek yoktur. İn
san vardır. Can vardır. “Can” , “canlar” ,
“ eren” , “erenler” ifadesi sadece kadın veya
erkek için kullanılmaz. Her iki cins için ortak
olarak kullanılan deyimlerdir.
Ailede, toplumda, dinsel hayatta kadın-er-
kek ayrımı yapılmaz. Kadın ve erkek toplumun
her alanında eşittir.
Örneğin, evde anne ve babalar çocukları
arasındaki kız-erkek ayrımı yapmazlar. Miras
ta kadın ve erkek eşit paya sahiptir. Evlilikte
kadın ve erkek hakları eşittir. Erkek, toplumu
ikna etmeden eşinden boşanırsa, o haksızlık
sayılır ve erkek “yol düşkünü” kabul edilir. Er
kek haklı nedenler olmadıkça eşini boşaya-
40
38. maz. Sünni geleneğinde olduğu gibi; “Boş ol”
gibi kadını aşağılayıcı bir anlayış yoktur.
Aleviler’de boşanma konusunda kadına,
erkeğe kıyasla daha toleranslı bakılır. Erkek
haklı bir neden olmadan eşini boşayamaz.
Ama kadın ayrılmak isterse neden gösterme
den eşini boşayabilir. Bu konuda kadın zorla
namaz. Bu, kadın haklarını koruyan bir gele
nektir.
Dinsel olarak bakıldığında da; dede top
lumda saygın bir yere sahiptir. Aynı saygınlık
dedenin eşi iğin de gösterilir. Ona da “ana” de
nir. Bektaşîlikte dedebaba eşine büyük bir say
gı ifadesi olarak, “ana bacı sultan” diye hitap
eder. Muhiplerde dedebabanın eşine “ana ba
cı” derler. Bektaşiler kadını erkekten hiç ayır
mazlar. Erkeklere olduğu gibi kadınlara da
dinsel statülerden olan “dervişlik” payesi veri
lir. Derviş giysileri olan, “taç, hırka, kemer vs.”
giydirilir.
Alevi ve Bektaşiier’de kadınlar Cemlere,
nasip alma törenlerine katılırlar. Muhabbet
toplantıları ve diğer dinsel törenlere erkeklerle
eşit koşullarda katılırlar.
Dede veya baba olmadığı zamanlar onun
41
39. işlerini dede veya baba eşi olan ana veya ana
bacı vekâleten yürütür. Erkekler olduğu gibi
dedeliği kadınlarda yapabilir. Şu anda bile
posta oturup yol süren kadın dedeler bulunu
yor.
Alevi Cemlerine kadın ve erkek birlikte
katılır. Orada kadın erkek ayrımı yapılmaz.
Herkes “can’’dır. Cemlerde müzik eşliğinde dö
nülen semaha kadın ve erkek birlikte kalkar.
Semah birlikte dönülür.
İşte bu ibadet biçimi tutucu, yoz, softa din
sel kesimin Aleviler hakkında “mum söndü”
vs. gibi dedikodular çıkarmalarına neden ol
muştur.
Alevi geleneğinde Hz. Ali gibi Fatma’ya
da yoğun bir sevgi ve saygı vardır. Ona “Fat
ma Ana” adı verilir. Cem ayinlerinde onun adı
geçtiğinde kadınlar saygılarını ayakta durarak
gösterirler. Gene Hacı Bektaş Veli’nin Hacı
bektaş’a geldiğindeki ev sahibi “Kadıncık
Ana"dır. Kadıncık Ana’nın Alevilik’te özel bir
yeri vardır.
Hacı Bektaş Veli aşağıdaki dörtlükte Alevi-
ler’in kadın-erkek anlayışını şöyle ifade etmiş
tir.
42
40. “Erkek dişi sorulmaz, muhabbedin dilinde
Hakk’ın yarattığı herşey yerli yerinde
Bizim nazarımızda kadın-erkek farkı yok
Noksanlıkla eksiklik senin görüşlerinde. ”
Alevilik’te tek eşlilik esastır. Kadın ikinci
sınıf bir insan değildir. Bakın Türkmen Kocası
Pir Sultan Abdal bir dörtlüğünde Aleviler’deki
kadın sevgisini nasıl anlatıyor:
“Gel benim ey güzel servi çınarım
Yüreğime ateş düştü yanarım
Kıblem sensin, yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası..."
43
41. ALEVİLER’DE SANAT
Alevilik, bazı inançlar gibi sanata karşı de
ğildir. Alevilik’te şiir, müzik, nefes, semah
inancın önemli bir parçasıdır. Aleviler’in toplu
tapınma biçimi olan Cemleri bağlamasız, şiir-
siz, nefessiz ve müzik eşliğinde dönülen se-
mahsız düşünülemez. Sünni İslamda resim,
müzik, şiir ve diğer görsel sanatlar ile uğraş
mak günah işlemekle, kafirlikle özdeş sayılır
ken bu uğraşlar Alevilik’te saygı duyulan mes
lekler olarak kabul edilir.
Sünni İslamda müzik yasaktır. Süleyman
Çelebi’nin (Hz. Muhammet’in hayatını aniatan)
mevliti bile yasaktır. Zaman zaman Diyanet İş
leri Başkanlığı’ndan müzik ile Kuran, dua vs.
okunmasının yasak olduğu camilere yazılan
yazılarda belirtilir.
Sünni İslamda resim yasaktır. Hz. Muham-
44
42. med’in resminin yapılması kesinlikle yasaktır.
İnsan yüzü (suret) resmetmek günahtır.
Aleviler’de ise, resim de müzik de yasak
değildir. Aleviler, Hz. Ali ve 12 İmamlar dışın
da Hz. Muhammet’in de resmini yapmışlardır.
Bu bazı kitaplarda basılı olarak bulunuyor.
Müzik, Alevi ibadetinin esasında vardır.
Alevilerin Cem ayinleriyle bağlama eşliğinde
müzikle söylenen nefes, duazimam, ağıt ve
mersiyeler olmadan mümkün değildir.
Bağlamaya ve onu çalan dedeye kutsal
gözle bakılır. Bu inanç eski Türk tarihinden Şa
manizm döneminden kalma bir anlayıştır. De
de ve bağlama ilişkisi belki de Şaman ile ko
puz arasındaki ilişkinin Anadolu’ya, Aleviliğe
taşınmasıdır.
Sünni İslam olan Osmaniı, bakın çalgıya
(müzik) nasıl bakıyor. İşte konu ile ilgili Şey
hülislam Ebussuud Efendi’nin verdiği bir fet
va:
“Soru: Bir kişi çalgı çalsa ve Müslüman
olmayana çalgı çalsa ona ne yapmak gere
kir? (Dikkat Müslüman olmayana diye sorulu
yor.
Cevap: Şiddetle azarlanıp hapsedilmelidir.
45
43. Soru: Çalgı çalan birisinin çalgısını, bir
başkası vurup parçalarsa... Çalgıyı kırana ne
yapmak gerekir?
Cevap: Çalgıyı kıran büyük sevap işlemiş
olur.”
Ebussuud Efendi, Yunus Emre’nin bazı be
yitlerinin bir tekkede okunması ile ilgili sorulan
soruya verdiği cevap ise çok öğreticidir:
“Soru: Bir tekkenin mescidinde değişik ki
şilerle genç oğlanlar toplanır, değişik nağme
lerle tevhid ederken (Tanrı’yı birleyen müzikli
vecde gelirken) bunu değiştirerek kimi zaman
“dil-i men, can-ı men” deseler... kimi zaman
da, ‘Sen ulu bir sultansın, canlar içinde cansın’
yahut ‘Cennet cennet dedikleri, bir ev ile bir
kaç huri isteyene ver sen onu. Bana seni ge
rek seni...’ biçiminde beyitler okusalar ne yap
mak gerekir.
Cevap: Bunların halleri ve sözleri tam an
lamıyla fuhuş olduğu gibi, cennet hakkında
dedikleri kötü sözler de açık bir küfürdür. "Bu
kişilerin öldürülmeleri yasalara uygundur.”
Müzikli ibadet yapmanın “zikir” etmenin,
müzik ile Allah’ı çağırmanın, O’na dua etme-
46
44. nin bedeli Osmanlfda “ölüm”dür. Bakın Alevi
ozan Aşık Dertli, müziğe şeytan işi diyen bu
zihniyete karşı ne diyor:
‘Telli sazdır bunun adı
Ne ayet bilir ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
Ur it *
Venedik ’ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allah 'in sersem kulu
Şeytan bunun neresinde”
Aleviler müzikle yapılan toplu ibadet biçi
mine o denli önem verirler ki, ibadete başlar
ken bağlamayı çalacak âşık, bağlamayı eline
alır ve üç defa; “Allah, Muhammet, Ali” diye
niyaz ederek başına götürdükten sonra alıp te
line dokunmaya başlar. Bağlamanın adı Alevi
Cemlerinde “Telli Kuran"dır. İnsan, “Konuşan
Kuran” bağlama ise “Telli Kuran”dır.
Alevi Cemlerinde, Cem ilerleyince toplu
mun en duygulu, en coşkulu, adeta tüm Ceme
47
45. katılanların transa geçtikleri anda, erkek ve
kadın canlar semaha kalkar ve müzik eşliğin
de dönerler. Semahsız bir Cem ayini düşünü
lemez. Yani semah ibadetin ayrılmaz ve
önemli bir parçasıdır.
Aleviler, her türlü baskıya karşın Anado
lu’da ibadetlerinde ve günlük hayatlarında
baskıcı dinsel anlayışa karşı direnmişler ve
müziği, dansı güzel sanatların diğer biçimleri
olan heykeli, resmi, fotoğrafı vs. yaşamların
dan çıkarmamışlardır.
Bugün ‘“ halk edebiyatı” ve “halk ozanlığı”
denilinci; ilk akla gelen Alevi geleneğinden ka
lan izlerdir. Anadolu’da Türkçeyi, bağlamayı,
şairini yaşatan kültür; Alevi-Bektaşi kültürü
dür.
Kendi varlığına karşı, dıştan yönelen tüm
baskılara karşı Alevi halkın sözcüsü olan halk
ozanları kendilerini ifade etmenin biçimi olarak
şiiri ve bağlamayı asla elden bırakmamışlardır.
Toplumun “sözlü tarihi”ni böyle yaratmışlar
dır.
48
46. Baskı
BARIŞ MATBAA Mücellit Ali Laçin Davutpaşa Cad.
Güven San. Sil. C Blok No: 291 Topkapı-istanbul
Telefon: (0212) 674 85 28 Faks: (0212) 674 85 29
Baskı Tarihi
2009 • İSTANBUL
47. “BİSMİŞAH...
ALLAH, ALLAH,
SEMAHLAR SAFOLA
GÜNAHLAR AFOLA
HAYIR HİZMETLERİNİZ KABUL OLA.
MURATLARINIZ HASIL OLA...
İSTEĞİNİZİ, DİLEĞİNİZİ, ALLAH, MUHAMMET, ALİ YERİNE GETİRE.
DÖNDÜĞÜNÜZ SEMAHLARDAN HAYIR GÖRESİNİZ.
ABUZER GAFFARİ’NİN, HZ. FATIMA’NIN
SEVGİ VE HİMMETİ ÜZERİNİZE OLA...
YA ALİ, KIRKLAR SEMAHINI DEFTERE KAYDEDE,
GERÇEĞE HÜ...”
İSTANBUL ŞAHKULU SULTAN DERGAHI
İMAM RAMİS TEKKE ALTI SOK. N0:6 GÖZTEPE - KADIKÖY / İSTANBUL
TEL: 0216 368 55 25 - 0216 368 30 71 FAX: 0216 385 64 49